
Ali Eminoğlu
I am passionate about my work.
Address: Konya, Konya, Turkey
Address: Konya, Konya, Turkey
less
Related Authors
Cumhuriyet Theology Journal - Cumhuriyet İlahiyat Dergisi
Cumhuriyet University
Prof. Dr. Adnan Arslan
Bilecik Şeyh Edebali University
Zehra ORUK AKMAN
Muş Alparslan Üniversitesi
Mehmet E M I N Sarıkaya
Ankara Yildirim Beyazit University
Hakan Olgun
Istanbul University
Doç. Dr. Muhammed YAMAÇ
Bartın University
Ramazan Bulut
Uşak Üniversitesi
Uploads
Papers by Ali Eminoğlu
Geleneksel hayatın keskin hatlarla ayrışmış cinsiyetçi erkek egemen doğası modern yaşam düzeninde sorunlar oluşturmuştur. Modern hayatta kadınların kamusal alanda varlıklarının artması, meslek dallarının çeşitlenmesi, gelenekte güç gerektiren işlerin teknolojik gelişmelere paralel olarak kastan ziyade kontrolle idare edilir hale gelmesi önceki dönemlerin rol ve statü anlayışını tartışılır hale getirmiştir. Benzeri gelişmeler aile yapısını da dönüştürmüş geniş tarımsal-kırsal aile tipi yerini modern çekirdek-kent ailesine bırakmıştır.
Önceleri üretim için bir güç olan çocuk, modern yaşamla birlikte uğraşılması gereken mesele olarak algılanmıştır. Bu durum erkek çocuklarının pozisyonlarını daha kritik bir duruma itmiştir. Modern zamanlarla birlikte erkek statüsü değer kaybederken kadın statüsü değer kazanarak dengelenme sürecine girilmiştir. Ancak bu metinlere döküldüğü kadar kolay olmamış, birey, aile ve tüm toplumun etkilendiği büyük çaplı çatışmalara kapı aralamıştır.
Ailede özellikle babanın çocuklara karşı geleneksel tutumu cinsiyetçi anlayışı pekiştirmektedir. Yani erkek ve kız çocuklarının sosyalleştirilmesinde kız ve erkek çocuklara göre tutum ve davranışların farklılaşması bu durumu doğurmaktadır. Modern ailenin felsefesinden kaynaklı kız-erkek çocuklarına karşı davranışlarda görülen benzeşlik, çocukların daha az cinsiyetçi tutumların içerisinde olmalarının nedenidir.
Sonuç olarak modernizmle görece geç tanışan Suriye toplumunda en kritik sorunlardan biri de kadın konusudur. 1960’larda Suriyeli kadın yazar Ğâde es-Semmân tarafından kaleme alınan bu öyküde cinsiyetçi tutumlar, edebî bir anlatımla eleştirilmektedir. O yıllar, Suriye toplumunda yoğun geleneksel yaşamdan bahsetmek mümkündür. Geleneksel hayatta görülen cinsiyetçi tutumun bir sonucu olarak kadın-erkek rolleri kalın bir çizgiyle birbirinden ayrılırken erkeğin, toplumsal statüsü kadına göre yüksektir. Erkek olmanın zaten başlı başına bir statü olduğu düşünülecek olursa, aileler mutlak manada erkek çocuk sahibi olmayı dilemektedirler. Ailelerin bu tutumu, kız çocukların üzerinde ciddî baskılara sebep olabilmiştir. Bunun sonucunda kız çocuklarında oluşan değersizlik hissi, zaman zaman doğalarını inkâra götürecek, geleneksel toplumun erkek rollerini taklit edecek bir sapmaya yol açabilmektedir. Travmatik bir durumun göstergesi olan bu şartlarla baş edebilmenin imkânı da cinsiyetçi anlayıştan vazgeçilmesi ile mümkün hale gelebilecektir.
The story of the Syrian narrator, Muhammad Jasem al-Humaydi, is a fantastic story that he has written imitating the parable of Ahl al-Kahf has aforementioned in the Holy Quran. In this narrative, the author touched upon social troubles such as bribery, corruption and injustice in the country he lived in and he increased literary value of his work with arts such as simile, internal and external dialogue, irony in his literary work
Geleneksel hayatın keskin hatlarla ayrışmış cinsiyetçi erkek egemen doğası modern yaşam düzeninde sorunlar oluşturmuştur. Modern hayatta kadınların kamusal alanda varlıklarının artması, meslek dallarının çeşitlenmesi, gelenekte güç gerektiren işlerin teknolojik gelişmelere paralel olarak kastan ziyade kontrolle idare edilir hale gelmesi önceki dönemlerin rol ve statü anlayışını tartışılır hale getirmiştir. Benzeri gelişmeler aile yapısını da dönüştürmüş geniş tarımsal-kırsal aile tipi yerini modern çekirdek-kent ailesine bırakmıştır.
Önceleri üretim için bir güç olan çocuk, modern yaşamla birlikte uğraşılması gereken mesele olarak algılanmıştır. Bu durum erkek çocuklarının pozisyonlarını daha kritik bir duruma itmiştir. Modern zamanlarla birlikte erkek statüsü değer kaybederken kadın statüsü değer kazanarak dengelenme sürecine girilmiştir. Ancak bu metinlere döküldüğü kadar kolay olmamış, birey, aile ve tüm toplumun etkilendiği büyük çaplı çatışmalara kapı aralamıştır.
Ailede özellikle babanın çocuklara karşı geleneksel tutumu cinsiyetçi anlayışı pekiştirmektedir. Yani erkek ve kız çocuklarının sosyalleştirilmesinde kız ve erkek çocuklara göre tutum ve davranışların farklılaşması bu durumu doğurmaktadır. Modern ailenin felsefesinden kaynaklı kız-erkek çocuklarına karşı davranışlarda görülen benzeşlik, çocukların daha az cinsiyetçi tutumların içerisinde olmalarının nedenidir.
Sonuç olarak modernizmle görece geç tanışan Suriye toplumunda en kritik sorunlardan biri de kadın konusudur. 1960’larda Suriyeli kadın yazar Ğâde es-Semmân tarafından kaleme alınan bu öyküde cinsiyetçi tutumlar, edebî bir anlatımla eleştirilmektedir. O yıllar, Suriye toplumunda yoğun geleneksel yaşamdan bahsetmek mümkündür. Geleneksel hayatta görülen cinsiyetçi tutumun bir sonucu olarak kadın-erkek rolleri kalın bir çizgiyle birbirinden ayrılırken erkeğin, toplumsal statüsü kadına göre yüksektir. Erkek olmanın zaten başlı başına bir statü olduğu düşünülecek olursa, aileler mutlak manada erkek çocuk sahibi olmayı dilemektedirler. Ailelerin bu tutumu, kız çocukların üzerinde ciddî baskılara sebep olabilmiştir. Bunun sonucunda kız çocuklarında oluşan değersizlik hissi, zaman zaman doğalarını inkâra götürecek, geleneksel toplumun erkek rollerini taklit edecek bir sapmaya yol açabilmektedir. Travmatik bir durumun göstergesi olan bu şartlarla baş edebilmenin imkânı da cinsiyetçi anlayıştan vazgeçilmesi ile mümkün hale gelebilecektir.
The story of the Syrian narrator, Muhammad Jasem al-Humaydi, is a fantastic story that he has written imitating the parable of Ahl al-Kahf has aforementioned in the Holy Quran. In this narrative, the author touched upon social troubles such as bribery, corruption and injustice in the country he lived in and he increased literary value of his work with arts such as simile, internal and external dialogue, irony in his literary work