Papers by Dr. Guven BILSEL
Oldukça soğuk geçen 2023 Yılı şubat ayının ilk haftası tamamlanmadan, bir gece yarısı sabaha karş... more Oldukça soğuk geçen 2023 Yılı şubat ayının ilk haftası tamamlanmadan, bir gece yarısı sabaha karşı Ülkemizin güney ve güneydoğu yöresinde on ili şiddetle etkileyen büyük bir deprem ile yine o gün sabah saatlerinde çok şiddetli bir ikincisi tüm bölgeyi sarstı; yıktı geçirdi. İleriki yıllarda "Büyük Kahramanmaraş Depremi" diye anılacak olan bu büyük afet, Kahramanmaraş ili yanı sıra Malatya, Adıyaman, Gaziantep, Şanlıurfa, Diyarbakır ve özellikle Hatay illerimizde büyük, yaygın yıkımlara ve çok sayıda can kayıplarına neden oldu. Depremin etki alanı, bir uçta Adana'ya dek uzanarak, orada da bir gurup yüksek yapıdan oluşan düzensiz gelişmeleri yerle bir etti. Doğuda Bingöl-Karlıova'dan başlayan ve bir yay çizerek Hatay'a ulaşan "Doğu Anadolu Fay Kırığı" üzerinde ve çevresindeki bütün kentler ve kırsal yerleşme alanları bu büyük afetten çok ağır yara aldılar. Yitirilen canlar, dağılan, parçalanan aileler, insan ve toplumun belleğinde derin iz bırakan travma yanında, ülke nüfusunun yüzde onundan fazlasının yaşadığı bu bölgede, toplu yıkımların, yıllarca üstesinden gelinemeyecek toplumsal ve ekonomik bir maliyet boyutu olması da kaçınılmaz.
Mekânsal karakteri, kalitesi ve deneyimini tarihi bir perspektiften yansitan, sehrin odak noktasi... more Mekânsal karakteri, kalitesi ve deneyimini tarihi bir perspektiften yansitan, sehrin odak noktasini olusturan geleneksel carsilarin sundugu mekânsal kimligin surdurulebilirliginin saglanmasi toplumsal, kolektif bellegi, kimligi korumak adina oldukca onemlidir. Gunumuzde gelinen noktada, bu tur carsilarin eski onem ve islevini tam olarak yansitamadigi bir gercektir. Bu calisma, guclu bir carsi gelisim sureci gecirmis, kendine ozgu mekânsal karakteristik ve kimligi bunyesinde barindiran Geleneksel Gaziantep Carsisi’nin mekânsal niteliginin surdurulebilirliginin saglanmasinda kullanici memnuniyetini temel alan bir yaklasimla oneriler getirmeyi amaclamistir. Bu amaca yonelik olarak toplam 255 kisi ile anket gorusmesi gerceklestirilmis ve sonuclari istatistiksel olarak tek orneklem T test analizi yontemi ile cozumlenmistir. Calisma sonucunda erisilen noktada, geleneksel Gaziantep Carsisi’nin niteliginin ve kullaniminin arttirilmasina yonelik olarak birtakim anahtar olcutler ortaya konulm...
The importance of entrepreneurship in a social structure results from the characteristics of entr... more The importance of entrepreneurship in a social structure results from the characteristics of entrepreneurs in determining the needs of a society and making investments in that area. Therefore, entrepreneurship is one of the most important factors of the progress for any social structure. On the entrepreneurship, the economics gives increasing importance to the characteristics of social structure. This situation has similar importance on the requirements of entrepreneurship. Two points should be considered in this context while analyzing entrepreneur behaviors. The first one is that entrepreneurship and entrepreneurs works with which social perception. The second one is that whether entrepreneurship and entrepreneurs use social environment they are in with different social groups. Beginning the transitional period from the industrial society to knowledge society in the world, the view of small enterprises can ensure competition efficiency and harmonization in especially social production area has become common. Therefore, ?small and medium enterprises' (SME) are started to be seen as enterprises that can accommodate changing conditions and fill demand gaps in the society quickly because of their dynamic structures. The importance of SMEs that involve great flexibility and productivity together at the international scale increases gradually. Thus, every country creates its own SME. Accordingly, this subject should be considered in terms of social culture since the SME-society relation involves originality for every society. Existing SME literature deals with SMEs independently from cultural structures of societies and considers them under the dominant economic theory. Thus, a standard SME and entrepreneur model approaching to all SMEs in all societies of the world with the same point of view occurs. Within the scope of the study, Turkey's process of social change was separated into mainly three terms starting from 1960 when the industrialization and urbanization rate increased. The effects of social structure characteristics of the terms on entrepreneurship are discussed. The discussion analyzes the policies of 9 different national development plans prepared by the governments and tried to be implemented in the terms between the years of 1963-2013 called as planned period and started at the same years in Turkey. This presentation is aimed at described the reflection of these policies, which are tried to be evaluated with social, economic, and spatial dimensions, on the local entrepreneur and local production spaces.
Following the enforcement of the Urban Development Act in 1956 and the foundation of the Ministry... more Following the enforcement of the Urban Development Act in 1956 and the foundation of the Ministry of Reconstruction and Settlement in 1958, the first regional plan was developed for the Eastern Marmara Region in Turkey. The regional plan, which was prepared by the Ministry of Reconstruction and Settlement, in collaboration with the State Planning Office aimed at directing the industrial developments, the distribution of the industrial population and defining the hierarchy of urban settlements in the region respectively. The Regional Plan proposed an urban and regional infrastructure and a linear settlement development model for the Greater Istanbul area for the first time. The cities in Turkey were subject to a rapid urbanization due to a continuous flow of population from rural areas to the cities, which accelerated after 1950s. As a result, a multiplicity of new municipalities outside the existing limits of the major cities were formed, which necessitated a holistic planning in me...
Derginin 401. Mayıs-Haziran 2018 sayısında başladığımız yazı dizinin son bölümü, kentin özgün kim... more Derginin 401. Mayıs-Haziran 2018 sayısında başladığımız yazı dizinin son bölümü, kentin özgün kimliğinin yeniden ortaya çıkması için yapılması gerekenlere odaklanıyor. Cumhuriyet kazanımlarından olan mekânsal değerlerin birer ikişer yitirilmesi ile Başkent'in kimliğinin giderek değiştirilmesi sürecinin yakın gelecekte hızlanarak süreceği öngörüsü ile biten bir önceki bölümlerde yapılan değerlendirmelere karşın, başkent Ankara'nın mekânsal kimliğinin oluşum ve değişim sürecinin geleceğe uzanan evresinde değerlendirmeyi amaçlayan yazımızın bu üçüncü ve son bölümünde, çözüm önerilerine odaklanacağız. NE YAPILABİLİR? Kentin günümüze dek varlığını sürdürebilen mekânsal değerlerini koruyarak, kentsel mekânı yanlış ve aşırı kullanım taleplerinin yıkıcı, yok edici etkilerinden kurtarabilmek için hâlâ yapılabilecek şeyler olmalıdır. Başkent Ankara'nın kent merkezinin planlanmış, tasarlanmış mekânsal kalitesini yeniden oluşturmak ve uygarca kentsel yaşanılabilirliği sağlamak hedeflerine yönelik olarak, Yenişehir (iş merkezi) yerleşme alanı ve Kızılay özelinde geliştirilen bu çalışmamızı bir dizi öneri ile tamamlayalım. Kentli insanın sağlığı, mutluluğu ve huzuru için "farkındalık" yaratabilen, yaşanılası kentsel mekânların planlanması; özgün değerleri korunarak mekân kalitesinin, ayrıntılarda nasıl tasarlanıp uygulanabileceği bu bağlamda ele alınacaktır. (Resim 1,2) 1. Toplu taşıma ve yaya öncelikli tasarım anlayışı, KızılayMeydanından Sıhhiye yönüne bakış, 1940 lar
Derginin 401. Mayıs-Haziran 2018 sayısında başladığımız yazı dizinin ikinci bölümü, Ankara'nın de... more Derginin 401. Mayıs-Haziran 2018 sayısında başladığımız yazı dizinin ikinci bölümü, Ankara'nın değişen kimliğine odaklanıyor. Mekânsal kimliği oluşturan plan ve tasarım kararlarının geçmişten günümüze değimini incelediğimiz yazımızın bu ikinci bölümünde Kızılay ve çevresindeki değişim-dönüşüme odaklanacağız. Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti'nin "Planlı Başkenti" nin bugünkü durumunu tartışmaya açan yazı dizisinin bu bölümü mekânsal kalitenin yeniden nasıl sağlanabileceğini konuşmaya başlamadan önce genel çerçeveyi çizmemize yardımcı olacak. YARIM BIRAKILAN OLUMLU YÖNDE YAPISAL DEĞİŞİM: YAYALAŞTIRMALAR Ankara'nın Yenişehiri' nin tanık olduğu sözü edilmesi gerekli, bu kez olumlu yönde önemli bir yapısal değişim "yayalaştırma" uygulamalarıdır. Kent yönetiminin 1970'lı yıllarda, kent mekânlarının öncelikle yayaların kullanımına ait olmasını öngördüğü duyarlı bir dönemdir bu. Ne yazık ki kısa sürmüş, tasarlananların bir bölümü gerçekleştirilememiştir. Atatürk Bulvarı'nın her iki yanında, ticari kullanımların halkın istemlerine göre çeşitlenmesi (Resim 1), farklı bölgelerde de özgün işlevlerde yoğunlaştığı sokakların tümüyle yayalaştırılması bu kapsamda programa alınmıştır. Başlangıçta sokağın her iki yanındaki binaların ön bahçelerinin de yola katıldığı, genişleyen mekân bütününde ayrıntılarda çözüm üreten, tasarım duyarlığı taşıyan uygulamalar gerçekleştirilmiştir. 1. Binaların giriş katlarında yer alan dükkanlar ve gerekli görüldüğünde sokağa taşan kullanımlar. Kentli halkın büyük ilgi gösterdiği bu uygulamalar kapsamında "Sakarya yaya bölgesi", yeme içme, kültür, oturma-dinlenme amaçlı olarak, çiçekçiler, şarküteri ve manavlar, balıkçılar, deniz ürünleri ve balık pişiriciler, birahaneler yanı sıra kitapçıların da yer aldığı, dört-beş sokaktan ve bunların birleşim yerlerindeki meydancıklardan oluşur. (Resim 2) Daha küçük ölçekli "Konur-Karanfil-Yüksel yaya bölgesi" ise, yine yeme-içme yanı sıra kültür ağırlığı daha belirginleşen bir uygulamadır.
Başkent Ankara'nın mekânsal kimliğinin oluşum ve değişim sürecini, geçmişten günümüze, bugünden g... more Başkent Ankara'nın mekânsal kimliğinin oluşum ve değişim sürecini, geçmişten günümüze, bugünden geleceğe uzanan evrelerinde değerlendirmeyi amaçlayan bu yazı, 2017 yılının Aralık ayında Mimarlar Odası Ankara Şubesi'nde yapılan bir sunumdan özetlenmiş olup, Mimarlık dergisinde birbirini izleyen üç bölüm halinde yayına hazırlanmıştır.
Bölge planlamanın degişen anlamının sorgulandığı günümüzde, yayınlanmış düşünce ve kavramlardan ç... more Bölge planlamanın degişen anlamının sorgulandığı günümüzde, yayınlanmış düşünce ve kavramlardan çıkılarak, gelişmiş Batı'da yeniden yorumlanarak uygulama alanı bulan 'Stratejik Planlama' yaklaşımının alt-bölge ölçeginde uyarlanmasına ilişkin daha önce iki toplantıda oluşturmaya çalıştıgımız modelin geliştirilen yeni boyutlarla sürdürülmesi bu çalışmamızda amaçlanmaktadır.
Following the enforcement of the Urban Development Act in 1956 and the foundation of the Ministry... more Following the enforcement of the Urban Development Act in 1956 and the foundation of the Ministry of Reconstruction and Settlement in 1958, the first regional plan was developed for the Eastern Marmara Region in Turkey. The regional plan, which was prepared by the Ministry of Reconstruction and Settlement, in collaboration with the State Planning Office aimed at directing the industrial developments, the distribution of the industrial population and defining the hierarchy of urban settlements in the region respectively. The Regional Plan proposed an urban and regional infrastructure and a linear settlement development model for the Greater Istanbul area for the first time. The cities in Turkey were subject to a rapid urbanization due to a continuous flow of population from rural areas to the cities, which accelerated after 1950s. As a result, a multiplicity of new municipalities outside the existing limits of the major cities were formed, which necessitated a holistic planning in metropolitan scale. With this objective, three metropolitan planning offices were established for the major cities, Istanbul, Ankara and Izmir under the Ministry of Reconstruction and Settlement. In continuity with the principal decisions of the East Marmara Regional Plan, the planning studies for the Greater Metropolitan Area of Istanbul started with the foundation of Greater Istanbul Metropolitan Planning Office in 1965. The distribution of population between European and Asian sides of Istanbul metropolitan area was studied, and a linear pattern of settlement units separated by green areas was adopted in line with the regional plan. A strategic planning model was adopted in the last stage of the metropolitan planning. Based on an extensive survey, the demands of different sectors were defined. Alternative development strategies and scenarios were proposed with regard to the demands of the sectors. Beginning with the regional planning scale, the distribution of the residential and working areas, different strategies were tested with respect to their performances in achieving the initial development objectives. Based on an extensive data, projections, and regional development strategies updated, a plan that could guide the urban development policies was achieved. The metropolitan plan was completed and approved by the Ministry in July 1980. The Metropolitan Plan of Greater Istanbul constituted the first metropolitan plan, in Turkey, where the strategic planning approach was applied by comparing alternative development strategies. However, it could not be implemented properly as the planning authority was transferred to the Greater Municipality. Yet, with its holistic approach, this metropolitan plan that defined strategies of urban development and natural and urban conservation in metropolitan scale, could have prevented unplanned, piecemeal operations if it could be implemented. In the present paper, the metropolitan planning experience of Greater Istanbul is studied with a focus on the 1980 master plan. The role of the planning decisions in the urban development of the metropolitan city will be discussed at the end of the paper.
Mimari Proje üretiminde, projelendirme sürecinin başlangıcında, tasarıma konu olan kapalı-açık me... more Mimari Proje üretiminde, projelendirme sürecinin başlangıcında, tasarıma konu olan kapalı-açık mekan düzeni ve konumlandırma ile "Mimarlıkların" (Yapılanmanın) yönelim, ve biçimlenmelerine doğrudan etki eden parametrelerin (belirleyicilerin) araştırıldığı; bu çevre koşullarının analizinin ve değerlendirilmesinin yapıldığı bir ön çalışma aşaması ile iç ve dış mekan ilişlerinin kurgulandığı ve yapıların konum ve biçimlendirilmeleri yanı sıra yükseklik ve yoğunluklarının da belirlendiği çalışma aşamaları birlikte "Konum Tasarımı"( 'Site Planning' ) diye adlandırılır. Bu çalışma ile öncelikle amaçlanan, "Kenti oluşturan Mimarlıkların" çevreleriyle olan ilişkilerinin kurgulanmasıdır. Böyle bakıldığında Konum Tasarımı, Kent Planlama ve Kentsel Tasarım ile Mimari Tasarım arasındaki ilişkiyi sağlayacak olan mekansal düzenleme olarak da algılanır.
MIMARLIK LISANS PROGRAMINDA YER ALAN "ŞEHİR MİMARİSİ VE MEKAN" DERSI ICIN HAZIRLANMISTIR
Günümüzde kentlerin gelişiminde tanımlanabilen ‘yönlendirici güçler’, giderek belirginleşen bir k... more Günümüzde kentlerin gelişiminde tanımlanabilen ‘yönlendirici güçler’, giderek belirginleşen bir kuralsızlaşma sürecinde zaman-mekan boyutlarında bir küçülmeye, bunun yanı sıra farklı düzeylerde mekana ilişkin politika yapma sürecinde önemli değişimlere neden olmaktadırlar.
Kentlerin mekansal gelişme stratejilerinin belirlenmesinde, ekonomik verimlilik ve yarışabilirlik, toplumsal bütünleşme ve yaşanabilirlik, kaynak koruma ve sürdürülebilirlik gibi ‘stratejik hedefler’ arasında varlığı belirlenen gerilim sonucunda sağlanması beklenilen uzlaşma (compromis) durumu yerine, günümüzde kentlerin mekansal değişimleri ile bunun sonucunda oluşan yeni mekansal imge, artık daha çok küresel aktörlerin rol aldığı ve kısıtlı kent toprağının yeniden kullanımında doğrudan rant’a yönelik dönüşüm isterlerinin öne çıktığı bir arenada biraz da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Bizim bu çalışmamızla getirilmek istenen bakış açısı, kentlerin böylesi isterler doğrultusunda yeniden yapılanmasında artık yetersizliği kanıtlanan duragan geleneksel planlama yaklaşımı ve ona dinamik boyut getirmede bir araç olarak kullanımına geçilen, plan bütününden soyutlanmış parçacı yerel düzenlemeler yerine; sistem ilişkileri içinde bütüncül, kapsamlı ve hızlı değişim isterlerine duyarlı, dinamik planlama yaklaşımlarına geçişin gerekliliği doğrultusundadır. Bu amaçla bu çalışmada, kentsel ve bölgesel mekan bütününde önerilen ‘stratejik planlama yaklaşımı’ndan ve bu kapsamda belirlenen öncelikler uyarınca doğrudan uygulamaya dönük ayrıntılarda üretilen ‘öncelikli alan planlaması’ndan söz edilecektir. Potansiyel değerlendirme yanı sıra sorun çözme özelliği ile yorumlamacı ve görüşmeci yapısıyla ‘öncelikli alan planlaması’ yer’e ilişkin güç geometrisi ve ilişkiler sistemine daha bütüncül bir bakış açısı geliştirmesi ile belirginleşmektedir.
Uploads
Papers by Dr. Guven BILSEL
Kentlerin mekansal gelişme stratejilerinin belirlenmesinde, ekonomik verimlilik ve yarışabilirlik, toplumsal bütünleşme ve yaşanabilirlik, kaynak koruma ve sürdürülebilirlik gibi ‘stratejik hedefler’ arasında varlığı belirlenen gerilim sonucunda sağlanması beklenilen uzlaşma (compromis) durumu yerine, günümüzde kentlerin mekansal değişimleri ile bunun sonucunda oluşan yeni mekansal imge, artık daha çok küresel aktörlerin rol aldığı ve kısıtlı kent toprağının yeniden kullanımında doğrudan rant’a yönelik dönüşüm isterlerinin öne çıktığı bir arenada biraz da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Bizim bu çalışmamızla getirilmek istenen bakış açısı, kentlerin böylesi isterler doğrultusunda yeniden yapılanmasında artık yetersizliği kanıtlanan duragan geleneksel planlama yaklaşımı ve ona dinamik boyut getirmede bir araç olarak kullanımına geçilen, plan bütününden soyutlanmış parçacı yerel düzenlemeler yerine; sistem ilişkileri içinde bütüncül, kapsamlı ve hızlı değişim isterlerine duyarlı, dinamik planlama yaklaşımlarına geçişin gerekliliği doğrultusundadır. Bu amaçla bu çalışmada, kentsel ve bölgesel mekan bütününde önerilen ‘stratejik planlama yaklaşımı’ndan ve bu kapsamda belirlenen öncelikler uyarınca doğrudan uygulamaya dönük ayrıntılarda üretilen ‘öncelikli alan planlaması’ndan söz edilecektir. Potansiyel değerlendirme yanı sıra sorun çözme özelliği ile yorumlamacı ve görüşmeci yapısıyla ‘öncelikli alan planlaması’ yer’e ilişkin güç geometrisi ve ilişkiler sistemine daha bütüncül bir bakış açısı geliştirmesi ile belirginleşmektedir.
Kentlerin mekansal gelişme stratejilerinin belirlenmesinde, ekonomik verimlilik ve yarışabilirlik, toplumsal bütünleşme ve yaşanabilirlik, kaynak koruma ve sürdürülebilirlik gibi ‘stratejik hedefler’ arasında varlığı belirlenen gerilim sonucunda sağlanması beklenilen uzlaşma (compromis) durumu yerine, günümüzde kentlerin mekansal değişimleri ile bunun sonucunda oluşan yeni mekansal imge, artık daha çok küresel aktörlerin rol aldığı ve kısıtlı kent toprağının yeniden kullanımında doğrudan rant’a yönelik dönüşüm isterlerinin öne çıktığı bir arenada biraz da kendiliğinden ortaya çıkmaktadır.
Bizim bu çalışmamızla getirilmek istenen bakış açısı, kentlerin böylesi isterler doğrultusunda yeniden yapılanmasında artık yetersizliği kanıtlanan duragan geleneksel planlama yaklaşımı ve ona dinamik boyut getirmede bir araç olarak kullanımına geçilen, plan bütününden soyutlanmış parçacı yerel düzenlemeler yerine; sistem ilişkileri içinde bütüncül, kapsamlı ve hızlı değişim isterlerine duyarlı, dinamik planlama yaklaşımlarına geçişin gerekliliği doğrultusundadır. Bu amaçla bu çalışmada, kentsel ve bölgesel mekan bütününde önerilen ‘stratejik planlama yaklaşımı’ndan ve bu kapsamda belirlenen öncelikler uyarınca doğrudan uygulamaya dönük ayrıntılarda üretilen ‘öncelikli alan planlaması’ndan söz edilecektir. Potansiyel değerlendirme yanı sıra sorun çözme özelliği ile yorumlamacı ve görüşmeci yapısıyla ‘öncelikli alan planlaması’ yer’e ilişkin güç geometrisi ve ilişkiler sistemine daha bütüncül bir bakış açısı geliştirmesi ile belirginleşmektedir.