Thesis Chapters by Adnan adıgüzel
Type your text Type your text * Bu çalışma Sevgi Yalt'ın, Prof. Dr. Adnan Adıgüzel danışmanlığınd... more Type your text Type your text * Bu çalışma Sevgi Yalt'ın, Prof. Dr. Adnan Adıgüzel danışmanlığında 04/02/2022 tarihinde tamamladığı "Tavâif-i Mülûk'tan Abbâdîler Devleti" başlıklı yüksek lisans tezi esas alınarak hazırlanmıştır
Öz Mısır, Mağrib ve Endülüs tarihi hakkında bilinen en eski eser, İbn Abdülhakem'in Fütûhu Mısr v... more Öz Mısır, Mağrib ve Endülüs tarihi hakkında bilinen en eski eser, İbn Abdülhakem'in Fütûhu Mısr ve ahbâruhâ adlı eseridir. Eser bu özelliğinden dolayı kendisinden sonra gelen müellifler için vazgeçilmez bir kaynak olmuştur. Bu çalışmada müellifin hayatı hakkında bilgi verilmeye çalışılmış, eserin dikkatlice okunmasıyla başta üslup ve içerik olmak üzere farklı yönlerden değerlendirilmesi ve tanıtılması amaçlanmıştır. Yine müellifin naklettiği bilgilerin kaynakları ve sonraki dönemde onu kaynak olarak kullanan, ona atıflarda bulunan diğer müellifler tespit edilmeye çalışılmıştır. Yöntem olarak öncelikle eserin farklı nüshaları gözden geçirilerek içeriği tespit edilmiştir. Daha sonra müellifin izlediği tarih metodu, rivayetleri ifade tarzı, kullandığı dil ve üslup gibi konular ele alınmıştır. Bunun yanında eserin çeşitli yönlerden değerlendirilmesi yapılarak önemi ortaya konulmaya çalışılmıştır. Sonuçta Fütûhu Mısr ve ahbâruhâ adlı eserin Müslüman tarih yazıcılarının genel yöntemi çerçevesinde Hz. Âdem'den başlatılmış, Mısır merkezli yerel tarih eseri olarak hazırlanmış olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında eserde satır aralarında başka yerlerde bulamayacağımız orijinal ve ilginç ayrıntı bilgilere yer verildiği, özellikle Mısır, Mağrib, Endülüs'ün fetih süreci ve Berberîler hakkında önemli detaylar aktarıldığı görülmüştür. Eser, kendisinden sonraki müellifler için önemli bir kaynak olmuştur.
Papers by Adnan adıgüzel
Eskişehir Osmangazi üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi, Jun 1, 2015
27 Ağustos-3 Eylül 2013'te İslam Tarihçileri Derneğinin organize ettiği "Balkan Kültür ve Tarih G... more 27 Ağustos-3 Eylül 2013'te İslam Tarihçileri Derneğinin organize ettiği "Balkan Kültür ve Tarih Gezisi"ne katıldık. Ziyaret ettiğimiz bu coğrafya ecdadımızın yüzyıllarca hâkim olduğu ve hemen hemen gezdiğimiz yerlerin tamamında yaklaşık bir asır öncesine kadar da hâkim olduğu yerlerdi. Dolayısıyla buralardaki ziyaretimizde ya bizzat ecdadın hatıralarını görerek ya da onların hayalini düşünerek adeta düşler âleminde gezdik. Buralar yüzyıllarca dilimizin konuşulduğu, insanımızın gülümseyerek birbirlerini selamladığı, çarşılarında bizim ürünlerimizin satıldığı, her sokak başındaki camide beş vakit ezanın okunduğu mekânlardı. Şimdi de ezan okunan mekânların az da olsa hâlâ olması ne büyük bir mutluluk sebebiydi… Yine her gittiğimiz yer Anadolu'daki bir şehre benzetiliyordu, Bursa'ya, Kütahya'ya, Kastamonu'ya…
Düzce Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Jul 30, 2019
Bu çalışmada, genel olarak Abbasîlerin 8-10. yüzyıllarda Horasan bölgesinde uyguladıkları vergi s... more Bu çalışmada, genel olarak Abbasîlerin 8-10. yüzyıllarda Horasan bölgesinde uyguladıkları vergi sistemi ve elde edilen gelirler incelenmiştir. Bu anlamda Abbasîlerde uygulanan vergi anlayışı, toprak vergilerinden olan haraç ve öşür vergileriyle, cizye ve ticaret vergisi konuları ele alınmıştır. Bunun yanında dönemin malî kurumları olan ve devletin gelir ve giderlerinin kayıt altına alındığı divanlar anlatılmıştır. Son olarak genel anlamda devletin Horasan bölgesinden tahsil ettiği toplam gelirleri ve bu gelirin Abbasî hazinesine ne oranda katkı sağladığı açıklanmaya çalışılmıştır. Horasan bölgesinin Abbasî Devletindeki iktisadî konumu, bu anlamda elde edilen gelirler ve bunların hangi kalemlerden alındığı ortaya konulmaya çalışılmıştır.
DOAJ (DOAJ: Directory of Open Access Journals), Aug 1, 2019
... 650/1252), Nazmu&... more ... 650/1252), Nazmu'l-Cemân li Tertîbi Mâ Selefe min Ahbâri'z-Zamân, Yay. Mahmud AliMekkî, Beyrut, 1990. ... Trimingham, J. Spencer, A History of İslâm in West Africa, Oxford, 1965.Uludağ, Süleyman, Tasavvuf Terimleri Sözlüğü, İstanbul, 1995. ...
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi tarih dergisi, Dec 18, 2020
Cezayir, Mısır'dan Atlas Okyanusu'na kadar uzanan Kuzey Afrika'nın (Mağrib) ortalarında yer almak... more Cezayir, Mısır'dan Atlas Okyanusu'na kadar uzanan Kuzey Afrika'nın (Mağrib) ortalarında yer almaktadır. Belki de bundan dolayı tarihte buraya Mağribu'l-Evsat (Orta Mağrib) denilmiştir. Bölgenin Müslümanlar tarafından fethi Hz. Osman döneminde başlamıştır. Bölge hicrî birinci yüzyıl ortalarında tamamen Müslümanların eline geçmiş ve aynı zamanda burada İslamlaşma da başlamıştır. Genel anlamda Emeviler sonrasında burada Haricî Rüstemîler, Fatimîler, Hammadîler, Murabıtlar, Muvahhidler, Zeyyânîler gibi hanedanlıklar hâkim olmuştur. Öte yandan 16. yüzyıl başlarında bölgedeki devletler zayıflamış, hatta dağılmaya başlamıştır. Bundan yararlanan İspanyollar bölgedeki önemli şehirlerden Bicâye, Vehran ve Tilimsân gibi şehirleri işgal etmişlerdir. Aynı dönem Türk denizciler Oruç ve Hızır (Barbaros) kardeşler bölgeye gelmişler ve Cerbe Adası'na yerleşmişlerdir. Cezayirlilerin kendilerinden yardım istemesi üzerine, Cezayir ve Şerşel'deki İspanyolları bölgeden çıkarmışlardır. Oruç Reis birçok kıyı şehri yanında Tilimsân'ı da İspanyollardan almış ve daha sonra şehri savunurken şehit olmuştur (1518). Hızır Reis Osmanlı Devleti hükümdarı Yavuz Sultan Selim'e (1512-1520) bağlılığını bildirmiş ve İstanbul'dan da yardım almaya başlamıştır. Hızır Reis'e Yavuz tarafından Hayreddin lakabı verilmiş ve o Cezayir'in hâkimi olarak kabul edilmiştir. Yavuz Sultan Selim onu asker ve askeri teçhizatla desteklemiştir. Barbaros Hayreddin Paşa kısa zamanda bölgede güçlü bir donanma oluşturmuştur. Barbaros bu arada Endülüs Müslümanlarına da umut olmuş, onlardan on binlercesini kurtararak Cezayir'e getirmiştir. Barbaros, Yavuz Sultan Selim'den sonra Kanunî tarafından
Eskişehir Osmangazi üniversitesi ilahiyat fakültesi dergisi, Dec 30, 2015
'Belu, Pulya' kelimesini 'Akova' ile 'Beluğrâd' kelimesini 'Akhisar' ile 'Çernovuda' kelimesini '... more 'Belu, Pulya' kelimesini 'Akova' ile 'Beluğrâd' kelimesini 'Akhisar' ile 'Çernovuda' kelimesini 'Karasu' ile 'İstaraplânîna' kelimesini 'Kocabalkan' ile tercüme ettikleri gibi. (s. 5) Bazılarını da cüz-î tahrîf ederek kabul etmişlerdir. Mesela: 'Üsküpya' kelimesini 'Üsküb'e 'Anderînûpol' kelimesini 'Edirne'ye
Diyanet İlmi Dergi, Sep 1, 2016
The journal of international lingual social and educational sciences, Dec 25, 2017
Selâhaddin Eyyûbî, 1187'de Hıttîn Savaşı'nda elde ettiği zafer sonrasında Kudüs Krallığı'nı ortad... more Selâhaddin Eyyûbî, 1187'de Hıttîn Savaşı'nda elde ettiği zafer sonrasında Kudüs Krallığı'nı ortadan kaldırıp Kudüs'teki seksen sekiz yıllık haçlı hâkimiyetine son vererek Kudüs'ü geri almıştır. Bu durum karşısında Papa'nın başını çektiği Hıristiyan dünyasının III. Haçlı Seferini başlatmasına sebep olmuştur. Selâhaddin Eyyûbî, yeni Haçlı Seferiyle son derece sıkıştırıldığı bu dönemde, bu yeni haçlı birlikleriyle mücadelenin yollarını aramıştır. Bu anlamda başta Abbasî hilafet merkezi Bağdat olmak üzere çevredeki Müslüman hükümdarlara mektuplar göndererek yardım talebinde bulunmuştur. Bu yardım taleplerine karşılık bulamayınca batı komşusu Muvahhidlere donanma desteği talebini ilettiği heyetler göndermiştir. Muvahhidler halifesi Yakup Mansur, bu heyetleri çok iyi karşılamakla beraber Selâhaddin Eyyûbî tarafından istenilen desteği vermemiştir. Bu tebliğde Selâhaddi Eyyûbî'nin Muvahhidlerden yardım talebi ve bu talebin yerine getirilmeme sebeplerine değinilecektir.
DergiPark (Istanbul University), Nov 1, 2014
Bu makalede Şiî'liğin ortaya çıkışı ve ortaya çıkış sürecinde, Şiî imamları ve taraftarlarının Em... more Bu makalede Şiî'liğin ortaya çıkışı ve ortaya çıkış sürecinde, Şiî imamları ve taraftarlarının Emeviler ve Abbasilerle gerçekleştirdikleri bazı isynalar ve siyasi olarak iktidar olma mücadeleleri ele alınmıştır. Bu anlamda Muâviye döneminden başlayarak Şiî hareketlerin mücadele tarihi özetlenmiş, Fâtimîler Devleti'nin kuruluş süreci, Hasan Sabbâh'ın bu devletle ilişkisi, Alamut Kalesi'nde kendi devletini kurması ve bazı faâliyetleri incelenmiştir. Ayrıca Melikşah'ın Hasan Sabbâh'a gönderdiği uyarı içerikli mektubu ve onun Melikşah'a verdiği cevaba yer verilmiştir. Makalede zaman zaman Şiîlik adına ortaya çıkan kişilerin Bâtınîlik vb. gerekçelerle her türlü ahlâkî ve dinî değeri yok saymalarıyla ilgili bazı konulara temas edilmiştir. Bu anlamda kadın-erkek ilişkilerinde her türlü yasağın kaldırılmasına; Allah, peygamberler, kutsal kitaplar, kutsal mekânlar ve sahabe hakkında sınırsız itham ve saldırının yer aldığına dair iddiaları görmekteyiz. Makalenin sonunda özet olarak Hasan Sabbâh'ın Alamut Kalesi'ndeki hâkimiyeti ve 1256'da Moğollar tarafından ortadan kaldırılmalarına kadarki idereciler sıralanmıştır.
İslam sanat, tarih, edebiyat ve musikisi dergisi, Dec 31, 2019
Bu çalışmada Emeviler döneminde ağırlıklı olarak divanlarda kâtip olarak istihdam edilen ve halif... more Bu çalışmada Emeviler döneminde ağırlıklı olarak divanlarda kâtip olarak istihdam edilen ve halifelere özel doktorluk görevinde bulunan gayrimüslimler ele alınacaktır. Bunun yanında, bu dönemde farklı işlerde ve alanlarda hizmet vermiş olan gayrimüslimler hakkında da örnekler verilecektir.
İslam sanat, tarih, edebiyat ve musikisi dergisi, Dec 28, 2018
Murabıtlar XI. yüzyılın ortalarından itibaren Mağrib'te hâkim olmuş bir Müslüman devlettir. Murab... more Murabıtlar XI. yüzyılın ortalarından itibaren Mağrib'te hâkim olmuş bir Müslüman devlettir. Murabıtların Mağrib ve Endülüs'teki hâkimiyetini sağlayan lider Yusuf b. Taşfîn'dir. Murabıtlar, Sahrâ'dan Mağrib'e geldiği dönemde (1055-1057) birçok yerde Şiî ve Haricî anlayışın hâkim olduğu bir durum söz konusuydu. Murabıtlar Mağrib'teki siyasi ve dinî dağınıklığı ortadan kaldırmışlardır. Bölge, Murabıtlar Devleti çatısı altında Sünnî-Malikî anlayışın hâkim olduğu bir coğrafya haline gelmiştir. Bu değişimde en büyük pay Yusuf b. Taşfîn'e aittir. O, 1062'ten itibaren kısa zamanda Mağrib'te Merrakeş'ten başlayarak şu andaki Cezayir'in batısından tüm Mağrib'e (Fas) kadar ele geçirmiştir. Yusuf, 1086'da da Müslümanlara destek olmak için Endülüs'e geçmiştir. O, Endülüs Müslümanlarına yüzyılın başlarından beri özlemini duydukları büyük bir zafer kazandırmıştır. Yusuf, Zelleka zaferiyle (1086) Endülüs Müslümanlarının gönlünde taht kurmuştur. O, genel anlamda, büyük Sahrâ'da yetişmiş, İslamî hassasiyeti, vakarı, cesareti, cömertliği, sadeliği ve tevazuu ile öne çıkmıştır. Yine Abbasî halifesine biat etmiş ve bölgede Abbasîler adına hutbe okutmuştur. Yusuf, onlarca küçük devletçiği Murabıtlar çatısı altına alarak birleştirmiştir. Böylece hem Mağrib'i ve hem de Endülüs'ü tek devlet çatısı altına almıştır. Bu yazıda, Yusuf tarafından Mağrip ve Endülüs'ün siyasi, askerî, kültürel ve dini anlamda birleştirilme mücadelesini ele aldık.
Hz. Muhammed’in (as) hayatı ve mesajları konusunda yüzyıllardan beri sayısız eser kaleme alınmışt... more Hz. Muhammed’in (as) hayatı ve mesajları konusunda yüzyıllardan beri sayısız eser kaleme alınmıştır. Günümüzde de bu konuda binlerce eser telif edilmiş ve edilmeye de devam etmektedir. Ancak bu eserlerin onun mesajını ne ölçüde doğru aktardıkları hep tartışılmıştır. Her asırda, her dönemde olması gereken o dönemin insanına Hz. Muhammed’in mesajının doğru bir içerik, dil ve üslupla anlatılmasıdır. Hz. Muhammed’in biz insanlara bir insan peygamber olarak anlatılmasıdır. Hz. Muhammed (as) yaşayışıyla kendi döneminde Müslümanlar için örnek bir şahsiyet olmuştur. Kur’an-ı Kerim ve Resulullah’ın da Müslümanlara tavsiyesi onun örnek alınmasıdır. Bundan dolayı da Hz. Muhammed’in hayatı anlatılırken insanların örnek alabilecekleri bilgiler sunulmalıdır. Ancak tarihte ve günümüzde Hz. Muhammed’i neredeyse örnek alınması mümkün olmayan bir insan olarak anlatan çok sayıda eser yazılmıştır. Bunun yanında ağırlıklı olarak onun örnek alınması kaygısıyla yazılmış eserler de bulunmaktadır. Bu eserlerde onun içimizden biri ve “insan peygamber” olduğu vurgulanır. İşte bu çalışmada Hz. Muhammed’in insani örneklik yönünü daha çok ön plana çıkaran bazı eserler seçilmiş ve bu eserlerin içeriğindeki “insan peygamber” anlatımları ortaya konulmaya çalışılmıştır. Çalışmada önce siyer yazıcılığı ve siyerin hangi gerekçelerle yazıldığı, amacı, yöntemi ve içeriğiyle ilgili genel bilgiler verilmiştir. Ardından yaşadığımız dönemdeki insanların algılarına hitap eden bir “insan Peygamber” anlatmayı önceleyen eserlerden dört eser seçilmiştir. Eserler 1950’lerden sonra Türkçe olarak basılmış ve genel anlamda geniş bir okuyucu kitlesine ulaşan çalışmalardır. Yöntem olarak, seçilmiş eserler kronolojik sırayla müelliflerin Hz. Peygamber’in örnekliğini günümüz insanına anlatma çabaları gösterilmeye çalışılmıştır. Burada Ali Himmet Berki ve Osman Keskioğlu’nun hazırladığı Hâtemü’l-Enbiyâ Hazreti Muhammed ve Hayatı, Muhammed Hamidullah’ın İslam Peygamberi, İbrahim Sarıçam’ın Hz. Muhammed ve Evrensel Mesajı ve Âdem Apak’ın Siyer-i Nebi adlı eserleri ele alınmıştır.
Şarkiyat : ilmi araştırmalar dergisi, Dec 31, 2019
Hz. Osman dönemiyle ilgili çok çeşitli dinî ve siyasi tartışmalar İslam tarihi boyunca yapılagelm... more Hz. Osman dönemiyle ilgili çok çeşitli dinî ve siyasi tartışmalar İslam tarihi boyunca yapılagelmiştir. Fakat biz burada sadece bu dönemle ilgili "fetihlerin durduğu" iddiasıyla ilgileneceğiz. Kaynaklara baktığımızda bu iddianın yersiz olduğu görülmektedir. Belki de ileri sürülen bu düşünceler sonraki dönemlerde Hz. Osman dönemiyle ilgili genel anlamdaki eleştirilerin bir parçası olarak bu dönemi küçümsemek amacıyla yapılmıştır. Genel anlamda Hz. Osman dönemdeki fetihlerin Hz. Ömer döneminden kaldığı yerden devam ettirildiği ve Hz. Osman'ın hilafeti süresince de devam ettiği görülmektedir. Yine bu esnada göreve getirilen valilerin de genellikle Hz. Osman döneminden önce de çeşitli önemli görevler üstlenmiş tecrübeli ve yeteneklerini göstermiş kişilerden olduğu görülecektir. Hz. Osman'ın halifeliği döneminde gerçekleştirilen fetihlerle Müslümanların hâkimiyet alanı, Doğu Karadeniz kıyılarından başlayarak Ermenistan ve Horasan'dan Çin-Hint sınırlarına, diğer yandan da Kızıldeniz ve Akdeniz sahillerinden Mısır, Sudan, Libya ve Tunus'u içine alacak şekilde genişlemiştir. Hz. Osman döneminde ilk defa, Hz. Ömer döneminde çeşitli mülahazalarla yapılmasına izin verilmeyen deniz seferlerine başlanmıştır. Müslümanlar bu dönemde Akdeniz'de başarılı deniz seferleri düzenlemişlerdir. Bu çalışmada Hz. Osman tarafından atanan valilerin daha önceki faaliyetleri ve yaptıkları görevleri dile getirilmeye çalışılmış, bunun yanında; ana hatlarıyla Hz. Osman dönemindeki Basra, Kûfe, Şam ve Mısır merkezli fetihler hakkında bilgi verilmiş, ilk defa Hz. Osman zamanında başlatılan deniz seferleri ana hatlarıyla anlatılmaya çalışılmıştır.
DergiPark (Istanbul University), Apr 1, 2011
Muvahhidler Hareketi, Muhammed b. Tûmert liderliğinde XII. yüzyıl başlarında bir ıslahat hareketi... more Muvahhidler Hareketi, Muhammed b. Tûmert liderliğinde XII. yüzyıl başlarında bir ıslahat hareketi olarak ortaya çıkmış ve 1121'de İbn Tûmert'in Sûs bölgesindeki halkın desteğini alarak Muvahhidler Devleti olarak varlık kazanmıştır. Muvahhidler Devleti'nin İbn Tûmert'ten sonraki lideri Abdulmümin, devletin güçlü bir şekilde yerleşmesi ve geniş bir coğrafyada hâkim olmasını sağlamıştır. Abdulmümin b. Ali, Ağustos 1148'de (16 Rebîülevvel 543) Endülüs'teki Muvahhidlere bağlı şehirlerin yöneticilerine bir mektup göndermiştir. Bu mektupta onlara, çeşitli konulardaki yanlış uygulamalarını hatırlatmış, düzeltilmesine ilişkin uyarı ve tavsiyelerde bulunmuştur. Bu çerçevede bütün vatandaşlarının can ve mal güvenliğinin sağlanması, engellerin ve yanlış uygulamaların ortadan kaldırılması, idam cezasının devlet başkanının onayına bağlanması, yöneticilerin halka karşı şiddetten uzak durması, onlara insanca, hoşgörülü ve kol kanat gererek yaklaşması gibi konular ele alınmıştır. Bu mektup aynı zamanda, Abdulmümin'in yönetim anlayışı, insana verdiği değer ve hakların korunması ve haksızlıkların giderilmesi konusundaki hassasiyetini gösteren önemli bir belgedir.
Akademik siyer dergisi, Jun 30, 2021
Bu çalışmada, çocukluk döneminden itibaren Hz. Muhammed'in yetişmesine önemli katkıları olan bazı... more Bu çalışmada, çocukluk döneminden itibaren Hz. Muhammed'in yetişmesine önemli katkıları olan bazı şahsiyetler ile onun ilişkisi ele alınmıştır. Bu anlamda çalışmada öne çıkan şahsiyetlerden Hz. Muhammed'in annesi Âmine, dadısı Ümmü Eymen, sütannesi Halime, dedesi Abdulmuttalip, amcası Ebû Talib ve onun eşi Fatıma üzerinde durulmuştur. Bu kişiler Hz. Muhammed'in doğumundan evlilik dönemine kadar onun en yakınında bulunmuşlar ve onun yetişmesine büyük bir destek sağlamışlardır. Hz. Muhammed bu kişilerin yanında hayata başlamış, ilk eğitimini onların yanında almıştır. Bebekliğinden itibaren evleninceye kadar hayatını onların gözetiminde sürdürmüştür. Dolayısıyla Hz. Muhammed'in üstün ahlakının temelleri bu kişiler yanında oluşmuştur. Allahu Teâlâ Hz. Muhammed'in sahip olduğu yüce ahlakı ona bu kişiler eliyle kazandırmıştır. Makalede Peygamberimizin yetişmesinde önemli katkıları olan yakınlarının ahlaki ve insanî özellikleri ortaya konmaya çalışılmıştır. Böylece Hz. Muhammed'in ahlakının beslendiği temellerin anlaşılmasına katkı sağlanması hedeflenmektedir.
Uploads
Thesis Chapters by Adnan adıgüzel
Papers by Adnan adıgüzel