Papers by -Abdülmecit İslamoğlu
Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi
16. yüzyıl Bayramî Melâmî şeyhlerinden Hâşimî Emîr Osman, Kasımpaşa’da kurduğu tekkesi ile Melâmî... more 16. yüzyıl Bayramî Melâmî şeyhlerinden Hâşimî Emîr Osman, Kasımpaşa’da kurduğu tekkesi ile Melâmîliği kurumsallaştıran isim olarak karşımıza çıkmaktadır. Manzum ve mensur eserleriyle dinî-tasavvufi Türk edebiyatına katkılar sunan müellifin Tarîkatnâme’si, tasavvufi âdâb ve erkâna dair görüşlerinin yer aldığı bir eserdir. Yurt içi ve dışında sekiz nüshasını tespit ettiğimiz bu önemli eser, tarikata girenlerin uymaları gereken usul ve yöntemden, seyr ü sülûk sırasında göz önünde bulundurulması gereken kurallardan, mürşid ve ihvana karşı takınılması gereken tavırdan bahsetmektedir. İlk olarak Bayramî Melâmî kutbu Sârbân Ahmed’in mensuplarından Vizeli Alâeddin Efendi’ye, sonrasında yine aynı çizgide bulunan Gazanfer Efendi’ye intisabı, hakkında çıkan iddialar sonrasında ise Halvetî şeyhlerinden Nûreddinzâde’ye bağlanması müellifin tasavvufi görüşlerine yer verdiği Tarîkatnâme’sini dikkat çekici hâle getirdiği gibi eserin incelenmesini de zorlaştırmaktadır. Eserde, Bayramî Melâmî kimliği...
Urfali Mehmed Şevket, Tanzimat sonrasi donemde Klasik Turk Edebiyati sahasinda siirler kaleme alm... more Urfali Mehmed Şevket, Tanzimat sonrasi donemde Klasik Turk Edebiyati sahasinda siirler kaleme almis Şanliurfa’nin yetistirdigi onemli sairlerden birisidir. Asil adi Mehmed olan sair, 1278/1861-62 yilinda Urfa’da dogmustur. Şiirlerinde Şevket mahlasini kullanan sair, egitime hazirlik sadedinde temel bilgileri agabeyi Şair Hikmet’in yaninda almaya baslamis, egitimine Hasan Pasa ve Halilu’r-Rahmân Medreselerinde devam etmistir. Mehmed Şevket’in siirlerinden yola cikarak kendisinin, Arapca ve Farscayi bilen, entelektuel duzeyi yuksek bir munevver oldugu anlasilmaktadir. Şair, 1337/1918-19 yilinda Urfa’da vefat etmistir. Mehmed Şevket, Tanzimat’in ilanindan sonra; dunya gorusunden guzellik telakkilerine, nazim sekillerinden yeni turlere kadar pek cok alanda yenilik ve degisimlerin yasandigi bir surecte; eski edebiyatin hayata bakis acisi, mecazlari, mazmunlari ve nazim sekillerini koruyarak siirler yazan bir sairdir. Abdulkadir Karahan’in yayimlamis oldugu 170 adet siiri incelendiginde, ...
Journal of Turkish Studies, 2018
Enstitüsü'nde hazırlamakta olduğu "17. Yüzyıl Dîvânlarında Nasihat" başlıklı doktora tezinin ilgi... more Enstitüsü'nde hazırlamakta olduğu "17. Yüzyıl Dîvânlarında Nasihat" başlıklı doktora tezinin ilgili başlığı altındaki veriler esas alınarak hazırlanmıştır.
Journal of Turkish Studies, 2017
XVIII. yüzyıl mutasavvıf şairlerinden olan Suyolcu-zâde Nehrî Ahmed, Tekirdağlıdır. Tekirdağ Kâdi... more XVIII. yüzyıl mutasavvıf şairlerinden olan Suyolcu-zâde Nehrî Ahmed, Tekirdağlıdır. Tekirdağ Kâdiriyye Tekkesi mürşidi Suyolcu-zâde Şeyh Mehemmed (v. 1155/1742-43)'in oğludur. Mustafa ve Mahmûd isimlerinde iki kardeşi daha olduğu bilinen Nehrî Ahmed, babasının vefatından sonra tekkede post-nişîn olmuştur. Burada görevli bulunduğu zaman zarfında önemli hizmetlerde bulunan Nehrî, Hac ibadeti sonrası, memleketine döndükten kısa bir müddet sonra vefat etmiştir (v. 1182/1768-1769). Nehrî'den sonra Tekirdağ Kâdiriyye Tekkesi'ndeki irşâd vazîfesini oğlu Mehemmed Muslihuddîn üstlenmiştir. Seyyid Sırrı Ali'nin Tuhfe-i Rûmî adlı mesnevîsi, Tekirdağ'daki Kâdiriyye meşâyihi hakkında ayrıntılı bilgiler vermesi münâsebetiyle makâlemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Bursalı Mehmed Tâhir, Nehrî'nin iki eseri olduğu bilgisini vermektedir. Bunlardan ilki, vahdet-i vücûda dair bir eserdir. Bu eser şu an itibarıyla elimizde bulunmamaktadır. İkinci eser ise makâlemize konu olan Dîvânçe'dir. Eserin tespit edebildiğimiz tek nüshası Vatikan Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar, No: 235'te kayıtlıdır. Dijital nüshasına ulaştığımız Dîvânçe'de Türkçe, Arapça ve Farsça şiirler bulunmaktadır. Suyolcu-zâde Ahmed bu şiirlerde, Nehrî mahlasını kullanmıştır. Bu makâlede, Dîvânçe'de yer alan 45 Türkçe şiir transkribe edilmiş; şiirlerde yer alan âyet, hadîs ve Arapça ibârelerin anlam ve kaynakları dipnotlarda belirtilmiştir. Kâdiriyye tarîkatı şeyhi olan Nehrî'nin şiirlerinde, tarîkatın pîri Abdülkâdir-i Geylânî ve Rûmiyye kolunun kurucusu kabul edilen İsmail Rûmî'nin yanı sıra Niyâzî-i Mısrî ismi de dikkat çekmektedir. Mutasavvıf şairimiz, Mısrî'ye yazdığı nazîre ve tahmîslerin yanında, bir şiiri baştan sona Mısrî medhiyesine ayırmıştır.
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, 2018
Suyolcuzâde Nehrî Ahmed (ö. 1182/1768-1769), Kādiriyye’nin İsmâil Rûmî şubesine mensup olup Tekir... more Suyolcuzâde Nehrî Ahmed (ö. 1182/1768-1769), Kādiriyye’nin İsmâil Rûmî şubesine mensup olup Tekirdağ Kādiriyye Dergâhı’nda irşat vazifesini yürütmüş bir mutasavvıftır. Nehrî sûfî kimliğinin yanında; Dîvân edebiyatının nazarî ve estetik esaslarını bilen bir şairdir. Nehrî’nin şiirlerini muhtevî Dîvânçe’sinin ulaşabildiğimiz yegâne nüshası Vatikan Kütüphanesi, Türkçe Yazmalar, nr. 235’te kayıtlıdır. Bu nüshada Nehrî’ye ait kırk beş Türkçe, on iki Arapça ve üç Farsça şiir bulunmaktadır. Bu makalede hayatı ve şiirleri üzerinde, tespitlerimize göre herhangi bir çalışma yapılmamış olan Nehrî’nin Dîvânçe’sinde yer alan şiirlerin şekil ve muhteva özelliklerinin, seçilen örnek beyitler ışığında ortaya konulması amaçlanmıştır. Şiirler, nazım şekilleri ve yazıldıkları dil bakımından bir sınıflandırmaya tâbi tutulmuş; beyit sayısı, aruz kalıbı, şekli, türü ve muhtevası itibarıyla değerlendirilmiştir. Bu çalışma, Kādiriyye erkânını benimsemiş bir mutasavvıf şair olan Nehrî Ahmed’in; yaşadığı yör...
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi, 2018
Hacı Bayrâm-ı Velî’nin, Somuncu Baba’dan devraldığı irşâd faaliyeti sadece Ankara ve civarıyla sı... more Hacı Bayrâm-ı Velî’nin, Somuncu Baba’dan devraldığı irşâd faaliyeti sadece Ankara ve civarıyla sınırlı kalmamış, yetiştirdiği halifelerinin Osmanlı coğrafyasının birçok beldesinde tesis ettikleri Bayrâmî tekke ve zâviyeleriyle genişleyerek devam etmiştir. Bu halifelerden biri olan Şeyh Lütfullah’ın Balıkesir ve civarında kurulmasına vesile olduğu vakıf ve buna bağlı olarak inşâ ettirdiği câmi, mekteb ve zâviye gibi eserler bu genişlemenin sonucu olarak ortaya çıkmıştır. Şeyh Lütfullah’ın hayatı ve hizmetleri hakkında bugüne kadar yapılmış detaylı bir çalışma bulunmamaktadır. Bu makalede, özellikle Başbakanlık ve Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivlerinde yapılan araştırmalar sonucu tespit edilen belgelere dayanarak Şeyh Lütfullah’ın kurmuş olduğu bu vakıf; “mütevellîsi, gelir kaynakları, görevlileri, geçirdiği tamiratlar ve zâviyenin teftişi” alt başlıkları altında incelenmiştir. Belgeler; XV. yüzyılda Balıkesir ve çevresinin dinî ve kültürel yapısının şekillenmesine katkıda bulunan Şeyh...
Journal of Turkish Studies, 2016
Edebiyat tarihimizde şiirleri en fazla şerhedilen şâirlerin başında Niyâzî-i Mısrî gelmektedir. M... more Edebiyat tarihimizde şiirleri en fazla şerhedilen şâirlerin başında Niyâzî-i Mısrî gelmektedir. Mısrî'nin tekke şiiri mahsûlü olan şiirleri üzerine yazılan şerhlerden birisi de on sekizinci asır mutasavvıf şairlerinden olan Mustafa Azbî'ye aittir. Azbî, Niyâzî-i Mısrî'nin Rodos sürgününde yolda yanına görevli olarak verilen saray çavuşudur. Ancak Azbî Mustafa Çavuş, Niyâzî-i Mısrî'nin manevî hasletlerinden etkilenerek görevinden istifa etmiş, ona intisâb ederek dervîşi olmuş ve yirmi yıla yakın bir süre hizmetinde kalmıştır Azbî'nin Dîvân'ı ve Dîvân-ı Tahmîs-i Niyâzî-i Mısrî isimli eserlerinin dışında, bir de makalemize konu olan Şerh-i Gazel-i Mısrî adlı eseri bulunmaktadır. Şerh-i Gazel-i Mısrî'nin tespit edebildiğimiz tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmut Efendi Koleksiyonu, 3056 numarada kayıtlıdır. Hem şâiri hem de şârihi mutasavvıf olan şerhler kategorisinde değerlendirilebilecek olan bu eserde Mustafa Azbî, Niyâzî-i Mısrî'nin "içre" redifli yedi beyitlik bir gazelini açıklamıştır. Eser, kırk üç varaktan müteşekkildir. Bu makalede Azbî'nin hayatı ve eserleri hakkında bilgi verilmiş; eserin nüsha tavsîfi, müstensihi, muhtevası, metot ve anlatım teknikleri değerlendirildikten sorna transkripsiyonlu metni verilmiştir. Vahdet-i vücûd nazariyesinden tasavvufun temel mevzûlarınıbeyitlerin anlam alanı içerisinde-muhtasar bir şekilde ele alan şârih, sâlikin insan-ı kâmil olma yolunda gerçekleştirdiği mânevî yolculuğu bazı temsiller ve hikâyeler eşliğinde ele almıştır. Eser, remizler kullanılarak alegorik bir üslupta yazılmış, tasavvufî derinliği olan bir şerhtir.
Journal of Turkish Studies, 2013
Kurumu Kütüphanesi, manuscript A/99 numbered. Though the mawlid most of which was written in the ... more Kurumu Kütüphanesi, manuscript A/99 numbered. Though the mawlid most of which was written in the masnawi form of verse, in order to avoid monotony and catch the attention of readers, the verses in the form of qasida/gazel were interspersed throughout text. In the work, intensely, Fâ'ilâtün Fâ'ilâtün Fâ'ilün aruz prosody was used. In the parts written in verse, the language becomes more difficult. It can be said that in the parts written in the form of masnawi, a plainer lenguage is used. Nevertheless, Arabic-Persian words and phrases are also seen in the Masnawis. In the Mawlid, there also existed completely Arabic or Persian verses. Considering these features, poet's style and his power in the field of poetry, it can be said that the work is not simple and fluent. The fat that Mawlid was suddenly finished in the childhood period of the Prophet gives the impression that the works was left half finished. However, when the work is compared with other texts written in the form of mawlid, with 1715 verses, it can be categorized among the voluminous works. In this article, after giving some information about the form and contents of Visali Ali Çelebi's Mawlid, the transliterated text of the only copy of work we could find so far has been presented.
Scientific Journal of Faculty of Theology
Hoca Ahmet Yesevî, Orta Asya’daki önemli Türk topluluklarından olan Kırgızlar üzerinde, yaşadığı ... more Hoca Ahmet Yesevî, Orta Asya’daki önemli Türk topluluklarından olan Kırgızlar üzerinde, yaşadığı çağdan günümüze, son derece etkili olmuş önemli bir şahsiyettir. Ahmet Yesevî’nin hikmetleri, Kırgızlar arasında nesilden nesile aktarılan kutsal bir emanet olarak görülmüştür. Bu makalemizde; Kırgızların gerek bağımsızlık mücadelelerinde gerekse de milli kimliklerini muhafaza edebilmelerinde tarih boyunca önemli bir değer olarak gördükleri Ahmet Yesevî’ye/Yesevîlik’e dair, kitap, makale ve bildiri düzeyinde Kırgızistan’da yapılan çalışmalar incelenmiştir. Bu çalışmalarda; Ahmet Yesevî’nin hayatı, tasavvufî şahsiyeti, düşünce dünyası, hikmetlerin metni ve içeriği, bunların Türk dili ve edebiyatı üzerindeki etkileri, Ahmet Yesevî’nin Kırgızlar üzerindeki tesiri ve Kırgız kültüründeki yeri gibi konular ele alınmaktadır. Bu yayınların önemli bir bölümünde dikkat çeken bir başka husus ise Ahmet Yesevî’nin Cazı’da/Özkent’te doğduğu düşüncesinin savunulmasıdır.
Uploads
Papers by -Abdülmecit İslamoğlu