Öz Eski Mezopotamya'nın çivi yazılı metinleri tıbbi hastalıkların nedenleri ve iyileşmeleri olgus... more Öz Eski Mezopotamya'nın çivi yazılı metinleri tıbbi hastalıkların nedenleri ve iyileşmeleri olgusu ile tanrısal müdahale arasında doğrudan bağlantı kurar. Öte yandan tanrı ya da tanrıçaların sakatlanmış bedeni iyileştirmelerindeki rolleri çoğu kez göz ardı edilmiştir. Bu çalışmada Sumer tanrıçası Nintinuga'nın sonradan edinilmiş geçici fiziksel sakatlık hallerini iyileştirmedeki rolü incelenmiştir. Böylece sakatlanmış bir insan bedeni karşısında Mezopotamyalı tanrıçadan beklenen şifanın sosyo-kültürel ve dini tutumları ve bağlantıları daha iyi anlaşılmaya çalışılmıştır.
Prof. Dr. Sebahattin Bayram Armağanı Eskiçağ Tarihi Yazıları, 2023
Telif haklarından dolayı makalenin tamamı paylaşılamamaktadır. İlgilenenler mail yoluyla ulaşabil... more Telif haklarından dolayı makalenin tamamı paylaşılamamaktadır. İlgilenenler mail yoluyla ulaşabilirler ([email protected])
Eskiçağ'da Savaş ve Diplomasi (Ege Yayınları), 2021
Sözcük derlemeleri Eski Mezopotamya’da kâtiplerin eğitim-öğretim
süreçleri için oldukça önemli ol... more Sözcük derlemeleri Eski Mezopotamya’da kâtiplerin eğitim-öğretim süreçleri için oldukça önemli olmakla birlikte, aynı zamanda epistemolojik ve bilimsel bir uğraşının da temelini oluşturmaktaydı. Elimizde tek ve çift dilli çok sayıda Sumerce ve Akadca sözcük derlemesi bulunmaktadır. Bu makalede özellikle Orta Babil döneminin önemli sözcük listelerinden Erimhuš (=Anantu) derlemesinde geçen savaş terminolojisi üzerinde bazı değerlendirmelerde bulunulacaktır. Erimhuš serisi, savaş ile ilgili çok sayıda Sumerce ve Akadca terim içerir. Derleme bu yönüyle aslında tematik bir liste işlevi görmektedir. Ancak bu durum, kâtiplerin savaş terimlerini bir araya getirdikleri, yalnızca entelektüel bir uzmanlaşma pratiği olarak görülmemelidir. Geç Tunç Çağı’nda Eski Yakındoğu’daki savaş ve diplomasi ağırlıklı ortamın da derleme faaliyetinde etkili olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Serinin bu yönünün MÖ II. ve I. binyıla tarihlendirilen diğer çivi yazılı metinlerle olan bağlantısı hakkında bazı bilgiler verilerek, Erimhuš’un kaynak materyal olarak değeri gösterilecektir.
Bu makale temelde Asur kral yazıtlarında geçen farklı türde evcil ve vahşi hayvanın yazıtlarda üs... more Bu makale temelde Asur kral yazıtlarında geçen farklı türde evcil ve vahşi hayvanın yazıtlarda üstlendikleri edebi ve siyasi roller üzerinde duracaktır. Makale hayvanların siyasallaştırıldığı ve bu yönleriyle de ideolojik bir kurgunun tarafları haline getirildiği düşüncesinden yola çıkarak insan- hayvan arasındaki ilişkinin kral yazıtlarındaki siyasi doğasını anlamaya ve tartışmaya çalışmaktadır. Böylece hayvanların temsil ettiği ve onlara atfedilen sembolik değerlerin siyasi kişiliklerin bazı karakteristik özellikleriyle bağdaştırılma biçimleri arasında ilişki kurulmuştur. Yazıtlar hayvanların yalnızca ekonomik ve dini açıdan bir değere sahip olmadığını, aynı zamanda şeyleri veya işaret edileni daha açık ve anlaşılır gösteren karşılaştırmalı bir dile hizmet edecek edebi bir işleve sahip olduğunu da göstermektedir. Hayvanlarla ilgili benzetme ifadelerinin Asur krallarının ve düşmanlarının davranış biçimleriyle özdeşleştirilmesinin öneminden ve amacından bahsedilerek son tahlilde muktedirler ile hayvanlar arasındaki ilişkilerin Asur egemenlik politikaları açısından ne anlama geldiğine dair bazı değerlendirmeler yapılacaktır.
Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, 39/68, 2020
WOMEN IN ASSYRIAN AND BABYLONIAN CHRONICLES: QUEENS, WIFES AND GODDESSES
It is true that studies ... more WOMEN IN ASSYRIAN AND BABYLONIAN CHRONICLES: QUEENS, WIFES AND GODDESSES It is true that studies about women in ancient Mesopotamia have become very popular in recent years. These studies generally focus on the role of women in the political, public, religious and socioeconomic status in ancient Mesopotamia. There are considerable cuneiform record concerning the important feminine subjects of both the realms of mundane and cosmic life. This article aims to determine that what kind of information we have about women in Assyrian and Babylonian Chronicles written in the first millennium BC. It will also discuss that the semantic and contextual aspects of the relationship between records of women and other events in the Chronicles. The Mesopotamian Chronicles were compiled and organized according to a particular chronological order. They deal especially with the second half of the third to the first century BC. They often contain information about the events of a male-dominated world where men are at the forefront. On the other hand, in some chronicles, there are limited records related to royal women. These records related to queens, and daughters of kings, and goddesses concern both individual events and some political and religious matters in the Mesopotamian historiography of the first millennium BC.
Bu çalışmada M.Ö. I. binyılın ikinci yarısında derlenen Yeni Babil Kronikleri'ndeki (ABC 1-7 ve M... more Bu çalışmada M.Ö. I. binyılın ikinci yarısında derlenen Yeni Babil Kronikleri'ndeki (ABC 1-7 ve MC 16-17, 21-26) hastalıklar ve sakatlıklarla ilgili kayıtlar ele alınacaktır. Bu kayıtlardaki bilgilerin söz konusu binyılın tıp tarihi açısından tarihsel değeri değerlendirilmeye çalışılacaktır. Özellikle metinlerin derlendiği zamandan önce hüküm sürmüş Mezopotamya ve Elam krallarının kimi zaman ölümcül sonuçları olan hastalıklarıyla ilgili detaylara odaklanılacaktır. Kâtipler tarafından daha ziyade siyasi ve askeri olayların kayıt altına alındığı kroniklerde bu tıbbi konulara neden yer verilmiş olabileceği üzerinde düşünmek, kralların hastalıklarıyla ilgili kayıt geleneğinin tarih yazımının siyasal, dinsel ve geleneksel yönleriyle olan ilişkilerine dair bazı değerlendirmelerde bulunabilmek açısından önemlidir. Böylece kralların tıbbi rahatsızlıklarıyla ilgili kayıtların kroniklerin gerçekçi ve yansız bir bakış açısıyla derlenen metinler olduğu yönündeki modern kabulün sorgulanmasındaki rolü tartışılacaktır. Çalışma M.Ö. 3. binyılın ortalarından M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına kadarki dönemi içerecektir. Dolayısıyla bu dönemlerle ilgili kayıtlar içeren Weidner ve Eski Krallar Kronikleri gibi diğer kroniklere de yeri geldiğince değinilecektir.
Öz: Bu çalışma, "O, bir köpeğin kaliteli bir tohumudur" ve "Ahmak Engardug" başlıklarıyla bilinen... more Öz: Bu çalışma, "O, bir köpeğin kaliteli bir tohumudur" ve "Ahmak Engardug" başlıklarıyla bilinen iki Sumer tartışma metninde geçen hakaret ifadelerinin analiziyle ilgilidir. Hakaret içerikli söylemlere Sumer tartışma ve diyalog me-tinlerinde sıklıkla yer verilmiştir. Eski Babil dönemine ta-rihlendirilen ve büyük olasılıkla okul metinleri olduğu dü-şünülen bu iki metinde, birisinin bir başkasını hedef aldığı çok sayıda hakaret ifadesi geçmektedir. Makalede bu haka-ret ifadelerinin neler olduğu ve ne anlama geldiği üzerinde durulacaktır. Ayrıca bu kötü ifadelerin hangi toplumsal, kültürel ve bireysel unsurlarla ilişkili oldukları tespit edil-meye çalışılacaktır. Çalışmada büyük oranda söz konusu ifadelerin etimolojilerine dair birtakım düşünceler üzerin-de durulacaktır. Nitekim metinler ilk satırlarından son sa-tırlarına kadar bütünüyle belirli bir insana yöneltilmiş gibi gözüken ve aslında daha genel bir insan tipolojisini hedef alan hakaret içerikli ifadelerle dolu yoğun eleştirilerden oluşmaktadır. Abstract: This study is concerned with the analysis of insulting statements in two Sumerian diatribe texts known as "He is a good seed of a dog" and "Engardug the fool". Insults are frequently mentioned in the Sumerian disputation and diatribe texts. These two texts are dated to the Old Babylonian period and are thought to be school texts. In these texts in question there are a number of insulting statements directed by someone against someone else. In this study, it will be mentioned that what kind of insults are used and what the insults mean and also will be focused on the relationships between the abusive language used in these texts and some social, cultural and individual elements in the ancient Mesopota-mia. And some remarks on the etymology of the insulting statements in question will be emphasized. As a matter of fact, the both texts consist of the intense and harsh criticism accompanied by insults that seems to be directed to a certain individual from the first lines to the last lines, and that actually targets a more general human ty-pology. Anahtar Kelimeler: Sumer Edebiyatı • Hakaret İfade-leri • Tartışma ve Diyalog Metinleri • Sözcük Listeleri.
Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi XXXIII /2, 2018
Günümüzde sakatlık çalışmalarıyla ve sakatlığın tarihiyle ilgili çalışmalar oldukça yeni sayılır.... more Günümüzde sakatlık çalışmalarıyla ve sakatlığın tarihiyle ilgili çalışmalar oldukça yeni sayılır. Dolayısıyla Asur bilimi alanındaki sakatlık çalışmalarının istenilen düzeyde olmadığını ve konuyla ilgili çalışmaların yeni yeni hız kazanmaya başladığını söyleyebiliriz. Eski Mezopotamya'nın sakatlık tarihi açısından oldukça önemli bilgiler barındıran en eski metinlerden birisi, belki de ilki, Enki ve Ninmaḫ başlığıyla bilinen bir Sümer yaratılış mitidir. Bu metnin sakatlık tarihi açısından önemi birtakım sakatlık türleri ve hastalıklarla ilgili bilgiler içermesinin yanı sıra, özellikle sakat ve hasta bireylerin toplumsal bütünleşmelerinin üzerinde durmasıdır. Metin, yüzyıllar boyunca, günümüzde de bir yönüyle, devam eden sakatlığın sadece tıbbı ilgilendiren bir sorun olduğu anlayışının geçersizliğini, sakatlığın aslında toplumsal ve kültürel bağlamlarıyla olan ilişkisini içeren kanıtlarını sunarak ortaya koyar. Eski Mezopotamya toplumlarında sakatlar çoğu zaman şiddetli bir ayrımcılığa maruz bırakılmamış, toplumdan ve üretim mekanizmalarından tamamen dışlanmamış ve sakatlıklarından dolayı öldürülmemişlerdi. Bilakis bu kişiler devletin yönetim mekanizmalarının farklı katmanlarında görev aldılar. Ayrıca onlar doğumdan kaynaklı bozuklukları her zaman bir felaketle ilişkilendirmemiş ve tanrısal bir cezalandırma olarak algılamamışlardı. Tanrısal mesajlar olarak algılanan bu zorlukları, refahın, bolluğun, ödülün, sınamanın, verimliliğin ve dayanışmanın da göstergesi olarak görmüşlerdi. Enki ve Ninmaḫ, Eski Mezopotamya'da sakatlığın toplumsal inşası ile ilgili bilgiler içermesiyle sakatlık tarihine katkı sağlayabilecek bir içeriğe sahiptir.
Cuneiform scripts of the ancient Mesopotamia include
information also about mental-cognitive prob... more Cuneiform scripts of the ancient Mesopotamia include information also about mental-cognitive problems of the people. However, since they are not in a well-designed text type, these pieces of information are dispersed and theyi are mostly encountered among the lines. Moreover, it is not always simple to comprehend what problems Sumerian and Akkadian words refer to, which are thought to be related with mental problems, and what the levels of these health problems are. Grounding on the usages of Sumerian LÚ.LIL and Akkadian lillu/lillatu words in mainly literary and mythological texts, the article will focus on what kind of a mental problem this word refers to. Additionally, the context usages and purposes of this word in the texts will be dwelled on. In this way, how the people, who are defined as lillu, are perceived in the community will be put forth in general terms. It will be tried to manifest that although the word is used together with physical disabilities in many texts, it is used by a certain fraction of the community to define the individuals who are different regarding demeanor and temperament, rather than a mental disability or an illness.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017
Propaganda modern bir tabir olmakla birlikte amacı ve uygulanış biçimiyle en eski çağlardan bu ya... more Propaganda modern bir tabir olmakla birlikte amacı ve uygulanış biçimiyle en eski çağlardan bu yana etkin ve etkili bir yöntem olmuştur. Bu çalışmada Eski Mezopotamya gibi yazıya aşina olan uygarlıklarda özellikle kralların propagandayı kendi amaçları için nasıl kullandıklarına odaklanacaktır. Eski Mezopotamya tarihi boyunca krallar kendi dönemlerinin başarılı ve kendilerince önemli görülen olaylarını çivi yazılı metinlere kayıt etmişlerdir. Kral yazıtları adı verilen bu metinler krallar tarafından belirgin bir ideolojik tavırla, övüngen bir dil kullanarak ve belirli muhataplara bir takım mesajlar iletmek amacıyla düzenlenmişlerdi. Kral yazıtlarında kralların gücüne, meşruiyetine ve haklılığına göndermede bulunan ifadelerin ne türden olduğu ve bu mesaj içerikli ifadelerin muhataplarının kimler olduğu bu makalenin konusudur. Son olarak M.Ö. 3. binyılın ortaları ile 2. binin ilk çeyreği arasına tarihlendirilen bazı Mezopotamyalı kralların yazıtlarından yola çıkarak uzun yıllar boyunca devam eden bir “krali ifade geleneğinin” genel hatlarıyla izi sürülmeye çalışılacaktır.
Uzun zamandır üniversitelerde verdiğimiz derslerde tarih bölümüne devam eden ya da bölümü bitirmi... more Uzun zamandır üniversitelerde verdiğimiz derslerde tarih bölümüne devam eden ya da bölümü bitirmiş genç arkadaşlarda, genel olarak tarihçiler özel olarak da Türk tarihçileri hakkında büyük bir malumat eksikliği olduğunu fark ettik. Yine gözlemlediğimiz kadarıyla bu gençlerimizin çoğunluğu, neredeyse sadece lisans düzeyinde ders kitabı olarak okudukları tarihçileri tanımaktadır. Hatta daha somut örnekler üzerinden söylemek gerekirse, belki İbrahim Kafesoğlu’nu, kitabını okumuş olmaktan dolayı ismen duymakta, ama genel Türk tarihi alanının kurucusu olan Zeki Velidi Togan’ı hiç tanımamaktadır. Okutulan ders kitabı yazarı olan iktisat tarihçisi X bilinmesine karşın, bir Barkan, bir Akdağ, bir Ülgener hiç işitilmemiş olabilmektedir. Ya da meslekten tarihçi olmamasına karşın eski Türk ve Osmanlı tarihyazımına büyük katkılar sağlamış Sencer Divitçioğlu ismi de neredeyse hiç duyulmamaktadır. Bu durum genç tarihçilerin, Türkiye’de var olan büyük tarih birikimine nüfuz etmeleri önünde bir engel olmanın yanısıra tarih bilgi ve görgülerini de ciddi sınırlayan bir olumsuzluk olarak belirmektedir. Oysa disiplinleri büyüten, onları kuran öncü kişiler ve onların yaptıklarını bilmekle başlar. Onların açtıkları yolun genişletilmesi, ancak mevcut birikimin hakkıyla bilinmesi ve bunlara yönelik yapılacak eleştiri ve katkılarla mümkündür. Bu durum hem disiplinin geliştirilmesi için bir zorunluluk hem de ‘ahde vefa’ yönüyle bir gerekliliktir. Türk Tarihçileri kitabımız, lisans öğrencileri başta olmak üzere konuya ilgi duyan herkese, öncü tabir ettiğimiz Türk tarihçilerini belli açılardan inceleyerek onların kısa hayat hikayeleri yanında, tarihçiliklerini göstermek amacıyla hazırlanmıştır.
Öz Eski Mezopotamya'nın çivi yazılı metinleri tıbbi hastalıkların nedenleri ve iyileşmeleri olgus... more Öz Eski Mezopotamya'nın çivi yazılı metinleri tıbbi hastalıkların nedenleri ve iyileşmeleri olgusu ile tanrısal müdahale arasında doğrudan bağlantı kurar. Öte yandan tanrı ya da tanrıçaların sakatlanmış bedeni iyileştirmelerindeki rolleri çoğu kez göz ardı edilmiştir. Bu çalışmada Sumer tanrıçası Nintinuga'nın sonradan edinilmiş geçici fiziksel sakatlık hallerini iyileştirmedeki rolü incelenmiştir. Böylece sakatlanmış bir insan bedeni karşısında Mezopotamyalı tanrıçadan beklenen şifanın sosyo-kültürel ve dini tutumları ve bağlantıları daha iyi anlaşılmaya çalışılmıştır.
Prof. Dr. Sebahattin Bayram Armağanı Eskiçağ Tarihi Yazıları, 2023
Telif haklarından dolayı makalenin tamamı paylaşılamamaktadır. İlgilenenler mail yoluyla ulaşabil... more Telif haklarından dolayı makalenin tamamı paylaşılamamaktadır. İlgilenenler mail yoluyla ulaşabilirler ([email protected])
Eskiçağ'da Savaş ve Diplomasi (Ege Yayınları), 2021
Sözcük derlemeleri Eski Mezopotamya’da kâtiplerin eğitim-öğretim
süreçleri için oldukça önemli ol... more Sözcük derlemeleri Eski Mezopotamya’da kâtiplerin eğitim-öğretim süreçleri için oldukça önemli olmakla birlikte, aynı zamanda epistemolojik ve bilimsel bir uğraşının da temelini oluşturmaktaydı. Elimizde tek ve çift dilli çok sayıda Sumerce ve Akadca sözcük derlemesi bulunmaktadır. Bu makalede özellikle Orta Babil döneminin önemli sözcük listelerinden Erimhuš (=Anantu) derlemesinde geçen savaş terminolojisi üzerinde bazı değerlendirmelerde bulunulacaktır. Erimhuš serisi, savaş ile ilgili çok sayıda Sumerce ve Akadca terim içerir. Derleme bu yönüyle aslında tematik bir liste işlevi görmektedir. Ancak bu durum, kâtiplerin savaş terimlerini bir araya getirdikleri, yalnızca entelektüel bir uzmanlaşma pratiği olarak görülmemelidir. Geç Tunç Çağı’nda Eski Yakındoğu’daki savaş ve diplomasi ağırlıklı ortamın da derleme faaliyetinde etkili olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Serinin bu yönünün MÖ II. ve I. binyıla tarihlendirilen diğer çivi yazılı metinlerle olan bağlantısı hakkında bazı bilgiler verilerek, Erimhuš’un kaynak materyal olarak değeri gösterilecektir.
Bu makale temelde Asur kral yazıtlarında geçen farklı türde evcil ve vahşi hayvanın yazıtlarda üs... more Bu makale temelde Asur kral yazıtlarında geçen farklı türde evcil ve vahşi hayvanın yazıtlarda üstlendikleri edebi ve siyasi roller üzerinde duracaktır. Makale hayvanların siyasallaştırıldığı ve bu yönleriyle de ideolojik bir kurgunun tarafları haline getirildiği düşüncesinden yola çıkarak insan- hayvan arasındaki ilişkinin kral yazıtlarındaki siyasi doğasını anlamaya ve tartışmaya çalışmaktadır. Böylece hayvanların temsil ettiği ve onlara atfedilen sembolik değerlerin siyasi kişiliklerin bazı karakteristik özellikleriyle bağdaştırılma biçimleri arasında ilişki kurulmuştur. Yazıtlar hayvanların yalnızca ekonomik ve dini açıdan bir değere sahip olmadığını, aynı zamanda şeyleri veya işaret edileni daha açık ve anlaşılır gösteren karşılaştırmalı bir dile hizmet edecek edebi bir işleve sahip olduğunu da göstermektedir. Hayvanlarla ilgili benzetme ifadelerinin Asur krallarının ve düşmanlarının davranış biçimleriyle özdeşleştirilmesinin öneminden ve amacından bahsedilerek son tahlilde muktedirler ile hayvanlar arasındaki ilişkilerin Asur egemenlik politikaları açısından ne anlama geldiğine dair bazı değerlendirmeler yapılacaktır.
Ankara Üniversitesi Tarih Araştırmaları Dergisi, 39/68, 2020
WOMEN IN ASSYRIAN AND BABYLONIAN CHRONICLES: QUEENS, WIFES AND GODDESSES
It is true that studies ... more WOMEN IN ASSYRIAN AND BABYLONIAN CHRONICLES: QUEENS, WIFES AND GODDESSES It is true that studies about women in ancient Mesopotamia have become very popular in recent years. These studies generally focus on the role of women in the political, public, religious and socioeconomic status in ancient Mesopotamia. There are considerable cuneiform record concerning the important feminine subjects of both the realms of mundane and cosmic life. This article aims to determine that what kind of information we have about women in Assyrian and Babylonian Chronicles written in the first millennium BC. It will also discuss that the semantic and contextual aspects of the relationship between records of women and other events in the Chronicles. The Mesopotamian Chronicles were compiled and organized according to a particular chronological order. They deal especially with the second half of the third to the first century BC. They often contain information about the events of a male-dominated world where men are at the forefront. On the other hand, in some chronicles, there are limited records related to royal women. These records related to queens, and daughters of kings, and goddesses concern both individual events and some political and religious matters in the Mesopotamian historiography of the first millennium BC.
Bu çalışmada M.Ö. I. binyılın ikinci yarısında derlenen Yeni Babil Kronikleri'ndeki (ABC 1-7 ve M... more Bu çalışmada M.Ö. I. binyılın ikinci yarısında derlenen Yeni Babil Kronikleri'ndeki (ABC 1-7 ve MC 16-17, 21-26) hastalıklar ve sakatlıklarla ilgili kayıtlar ele alınacaktır. Bu kayıtlardaki bilgilerin söz konusu binyılın tıp tarihi açısından tarihsel değeri değerlendirilmeye çalışılacaktır. Özellikle metinlerin derlendiği zamandan önce hüküm sürmüş Mezopotamya ve Elam krallarının kimi zaman ölümcül sonuçları olan hastalıklarıyla ilgili detaylara odaklanılacaktır. Kâtipler tarafından daha ziyade siyasi ve askeri olayların kayıt altına alındığı kroniklerde bu tıbbi konulara neden yer verilmiş olabileceği üzerinde düşünmek, kralların hastalıklarıyla ilgili kayıt geleneğinin tarih yazımının siyasal, dinsel ve geleneksel yönleriyle olan ilişkilerine dair bazı değerlendirmelerde bulunabilmek açısından önemlidir. Böylece kralların tıbbi rahatsızlıklarıyla ilgili kayıtların kroniklerin gerçekçi ve yansız bir bakış açısıyla derlenen metinler olduğu yönündeki modern kabulün sorgulanmasındaki rolü tartışılacaktır. Çalışma M.Ö. 3. binyılın ortalarından M.Ö. 6. yüzyılın sonlarına kadarki dönemi içerecektir. Dolayısıyla bu dönemlerle ilgili kayıtlar içeren Weidner ve Eski Krallar Kronikleri gibi diğer kroniklere de yeri geldiğince değinilecektir.
Öz: Bu çalışma, "O, bir köpeğin kaliteli bir tohumudur" ve "Ahmak Engardug" başlıklarıyla bilinen... more Öz: Bu çalışma, "O, bir köpeğin kaliteli bir tohumudur" ve "Ahmak Engardug" başlıklarıyla bilinen iki Sumer tartışma metninde geçen hakaret ifadelerinin analiziyle ilgilidir. Hakaret içerikli söylemlere Sumer tartışma ve diyalog me-tinlerinde sıklıkla yer verilmiştir. Eski Babil dönemine ta-rihlendirilen ve büyük olasılıkla okul metinleri olduğu dü-şünülen bu iki metinde, birisinin bir başkasını hedef aldığı çok sayıda hakaret ifadesi geçmektedir. Makalede bu haka-ret ifadelerinin neler olduğu ve ne anlama geldiği üzerinde durulacaktır. Ayrıca bu kötü ifadelerin hangi toplumsal, kültürel ve bireysel unsurlarla ilişkili oldukları tespit edil-meye çalışılacaktır. Çalışmada büyük oranda söz konusu ifadelerin etimolojilerine dair birtakım düşünceler üzerin-de durulacaktır. Nitekim metinler ilk satırlarından son sa-tırlarına kadar bütünüyle belirli bir insana yöneltilmiş gibi gözüken ve aslında daha genel bir insan tipolojisini hedef alan hakaret içerikli ifadelerle dolu yoğun eleştirilerden oluşmaktadır. Abstract: This study is concerned with the analysis of insulting statements in two Sumerian diatribe texts known as "He is a good seed of a dog" and "Engardug the fool". Insults are frequently mentioned in the Sumerian disputation and diatribe texts. These two texts are dated to the Old Babylonian period and are thought to be school texts. In these texts in question there are a number of insulting statements directed by someone against someone else. In this study, it will be mentioned that what kind of insults are used and what the insults mean and also will be focused on the relationships between the abusive language used in these texts and some social, cultural and individual elements in the ancient Mesopota-mia. And some remarks on the etymology of the insulting statements in question will be emphasized. As a matter of fact, the both texts consist of the intense and harsh criticism accompanied by insults that seems to be directed to a certain individual from the first lines to the last lines, and that actually targets a more general human ty-pology. Anahtar Kelimeler: Sumer Edebiyatı • Hakaret İfade-leri • Tartışma ve Diyalog Metinleri • Sözcük Listeleri.
Ege Üniversitesi Tarih İncelemeleri Dergisi XXXIII /2, 2018
Günümüzde sakatlık çalışmalarıyla ve sakatlığın tarihiyle ilgili çalışmalar oldukça yeni sayılır.... more Günümüzde sakatlık çalışmalarıyla ve sakatlığın tarihiyle ilgili çalışmalar oldukça yeni sayılır. Dolayısıyla Asur bilimi alanındaki sakatlık çalışmalarının istenilen düzeyde olmadığını ve konuyla ilgili çalışmaların yeni yeni hız kazanmaya başladığını söyleyebiliriz. Eski Mezopotamya'nın sakatlık tarihi açısından oldukça önemli bilgiler barındıran en eski metinlerden birisi, belki de ilki, Enki ve Ninmaḫ başlığıyla bilinen bir Sümer yaratılış mitidir. Bu metnin sakatlık tarihi açısından önemi birtakım sakatlık türleri ve hastalıklarla ilgili bilgiler içermesinin yanı sıra, özellikle sakat ve hasta bireylerin toplumsal bütünleşmelerinin üzerinde durmasıdır. Metin, yüzyıllar boyunca, günümüzde de bir yönüyle, devam eden sakatlığın sadece tıbbı ilgilendiren bir sorun olduğu anlayışının geçersizliğini, sakatlığın aslında toplumsal ve kültürel bağlamlarıyla olan ilişkisini içeren kanıtlarını sunarak ortaya koyar. Eski Mezopotamya toplumlarında sakatlar çoğu zaman şiddetli bir ayrımcılığa maruz bırakılmamış, toplumdan ve üretim mekanizmalarından tamamen dışlanmamış ve sakatlıklarından dolayı öldürülmemişlerdi. Bilakis bu kişiler devletin yönetim mekanizmalarının farklı katmanlarında görev aldılar. Ayrıca onlar doğumdan kaynaklı bozuklukları her zaman bir felaketle ilişkilendirmemiş ve tanrısal bir cezalandırma olarak algılamamışlardı. Tanrısal mesajlar olarak algılanan bu zorlukları, refahın, bolluğun, ödülün, sınamanın, verimliliğin ve dayanışmanın da göstergesi olarak görmüşlerdi. Enki ve Ninmaḫ, Eski Mezopotamya'da sakatlığın toplumsal inşası ile ilgili bilgiler içermesiyle sakatlık tarihine katkı sağlayabilecek bir içeriğe sahiptir.
Cuneiform scripts of the ancient Mesopotamia include
information also about mental-cognitive prob... more Cuneiform scripts of the ancient Mesopotamia include information also about mental-cognitive problems of the people. However, since they are not in a well-designed text type, these pieces of information are dispersed and theyi are mostly encountered among the lines. Moreover, it is not always simple to comprehend what problems Sumerian and Akkadian words refer to, which are thought to be related with mental problems, and what the levels of these health problems are. Grounding on the usages of Sumerian LÚ.LIL and Akkadian lillu/lillatu words in mainly literary and mythological texts, the article will focus on what kind of a mental problem this word refers to. Additionally, the context usages and purposes of this word in the texts will be dwelled on. In this way, how the people, who are defined as lillu, are perceived in the community will be put forth in general terms. It will be tried to manifest that although the word is used together with physical disabilities in many texts, it is used by a certain fraction of the community to define the individuals who are different regarding demeanor and temperament, rather than a mental disability or an illness.
Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, 2017
Propaganda modern bir tabir olmakla birlikte amacı ve uygulanış biçimiyle en eski çağlardan bu ya... more Propaganda modern bir tabir olmakla birlikte amacı ve uygulanış biçimiyle en eski çağlardan bu yana etkin ve etkili bir yöntem olmuştur. Bu çalışmada Eski Mezopotamya gibi yazıya aşina olan uygarlıklarda özellikle kralların propagandayı kendi amaçları için nasıl kullandıklarına odaklanacaktır. Eski Mezopotamya tarihi boyunca krallar kendi dönemlerinin başarılı ve kendilerince önemli görülen olaylarını çivi yazılı metinlere kayıt etmişlerdir. Kral yazıtları adı verilen bu metinler krallar tarafından belirgin bir ideolojik tavırla, övüngen bir dil kullanarak ve belirli muhataplara bir takım mesajlar iletmek amacıyla düzenlenmişlerdi. Kral yazıtlarında kralların gücüne, meşruiyetine ve haklılığına göndermede bulunan ifadelerin ne türden olduğu ve bu mesaj içerikli ifadelerin muhataplarının kimler olduğu bu makalenin konusudur. Son olarak M.Ö. 3. binyılın ortaları ile 2. binin ilk çeyreği arasına tarihlendirilen bazı Mezopotamyalı kralların yazıtlarından yola çıkarak uzun yıllar boyunca devam eden bir “krali ifade geleneğinin” genel hatlarıyla izi sürülmeye çalışılacaktır.
Uzun zamandır üniversitelerde verdiğimiz derslerde tarih bölümüne devam eden ya da bölümü bitirmi... more Uzun zamandır üniversitelerde verdiğimiz derslerde tarih bölümüne devam eden ya da bölümü bitirmiş genç arkadaşlarda, genel olarak tarihçiler özel olarak da Türk tarihçileri hakkında büyük bir malumat eksikliği olduğunu fark ettik. Yine gözlemlediğimiz kadarıyla bu gençlerimizin çoğunluğu, neredeyse sadece lisans düzeyinde ders kitabı olarak okudukları tarihçileri tanımaktadır. Hatta daha somut örnekler üzerinden söylemek gerekirse, belki İbrahim Kafesoğlu’nu, kitabını okumuş olmaktan dolayı ismen duymakta, ama genel Türk tarihi alanının kurucusu olan Zeki Velidi Togan’ı hiç tanımamaktadır. Okutulan ders kitabı yazarı olan iktisat tarihçisi X bilinmesine karşın, bir Barkan, bir Akdağ, bir Ülgener hiç işitilmemiş olabilmektedir. Ya da meslekten tarihçi olmamasına karşın eski Türk ve Osmanlı tarihyazımına büyük katkılar sağlamış Sencer Divitçioğlu ismi de neredeyse hiç duyulmamaktadır. Bu durum genç tarihçilerin, Türkiye’de var olan büyük tarih birikimine nüfuz etmeleri önünde bir engel olmanın yanısıra tarih bilgi ve görgülerini de ciddi sınırlayan bir olumsuzluk olarak belirmektedir. Oysa disiplinleri büyüten, onları kuran öncü kişiler ve onların yaptıklarını bilmekle başlar. Onların açtıkları yolun genişletilmesi, ancak mevcut birikimin hakkıyla bilinmesi ve bunlara yönelik yapılacak eleştiri ve katkılarla mümkündür. Bu durum hem disiplinin geliştirilmesi için bir zorunluluk hem de ‘ahde vefa’ yönüyle bir gerekliliktir. Türk Tarihçileri kitabımız, lisans öğrencileri başta olmak üzere konuya ilgi duyan herkese, öncü tabir ettiğimiz Türk tarihçilerini belli açılardan inceleyerek onların kısa hayat hikayeleri yanında, tarihçiliklerini göstermek amacıyla hazırlanmıştır.
Bir kitle iletişim aracı olarak sinema, tarihinin hiçbir döneminde sadece bir vakit geçirme aracı... more Bir kitle iletişim aracı olarak sinema, tarihinin hiçbir döneminde sadece bir vakit geçirme aracı olarak görülmemiştir. Hitap ettiği geniş kitleleri vermek istediği mesajlarıyla etkilemek her zaman öncelikli hedeflerinden biri olmuştur. Tarih, etkili bir propaganda ve ikna aracı olarak ve birtakım milli, dini, kültürel ve siyasal hassasiyetleri incelikle işleyerek toplumsal algıları yönetmeye, belirlemeye, beslemeye ve değiştirmeye çalışan sinemanın bu amaçlarını gerçekleştirebilmesinde oldukça önemli bir araç olmuştur. Tarihsel temalı filmlerle geçmiş bir kez daha ancak aktüel çağrışımlarıyla bağlantılı bir şekilde yorumlanma ve yeniden keşfedilme imkânına sahip olmuştur. 19. yüzyıl, kadim Mezopotamya uygarlıklarının bilimsel olarak keşfedileceği bir dönemi müjdelemekteydi. Antik Yunan-Roma yazarlarının eserlerindeki ve Kutsal Kitaptaki bilgiler aracılığıyla Asur ve Babil hakkında o zamana kadar sınırlı da olsa bir şeyler bilinmekteydi. Ancak bu bilgilerin geneli eksik, efsanevi, yanlı, yanlış, olumsuz ve kötü bir imajı besleyen bir tonda ve içerikteydi. Bilhassa 17. yüzyılın son çeyreğinden sonra Fransa ve İtalya gibi bazı Avrupa ülkelerindeki sınırlı entelektüel çevrelerde Yakındoğu'nun antik uygarlıklarına küçümseme-hayranlık karışımı bir bakış hâkim olmaya başlamıştı. Bunun ilk yansımaları özellikle resim ve opera gibi farklı sanat dallarında olmuştu. Örneğin, Avrupa'da bu dönemde yarı efsanevi Asur kraliçesi "Semiramis" ve kralı "Sardanapalus" ile ilgili pek çok opera sahnesi sergilenmişti. Operaların sahnelerini hikâyeleştirenler arasında Voltaire, Leonardo Da Vinci ve Pietro Metastasio gibi dönemlerinin önde gelen düşünürleri ve yazarları bulunmaktaydı.
Tufan anlatısıyla ilgili kutsal kitaplar dışında detaylı bilgi bulabileceğimiz (detayların doğrul... more Tufan anlatısıyla ilgili kutsal kitaplar dışında detaylı bilgi bulabileceğimiz (detayların doğruluğu tartışmalı olsa bile) en eski kaynaklar, Eski Mezopotamya'nın çivi yazılı metinleridir. Her geçen gün bazı yeni tabletlerin gün yüzüne çıkması ve yayınlanmasıyla bu kaynakların sayısının artması muhtemeldir. Nitekim hâlen Kudüs İbrani Üniversitesi Arkeoloji Enstitüsü'nde Asurbilim Ana Bilim Dalı'nda profesör olarak görev yapan ve M.Ö. 3. ve 2. bin yıl Mezopotamya'sı kültür tarihi alanındaki çalışmalarıyla bilinen Nathan Wasserman'ın 2020 tarihli bu kitabı, 1969 yılında yayınlanan W. G. Lambert ve A. R. Millard'ın çalışmasında (bkz. Lambert ve Millard, 1969) yer almayan tufanla ilgili bazı yeni Akadca metinlerin değerlendirildiği bir eser olmuştur. The Flood: The Akkadian Sources, A New Edition, Commentary, and a Literary Discussion isimli bu eser, başlığından da anlaşılabileceği üzere birçok açıdan yeni ve özgün bilgiler içermektedir.
Kültür tarihinin önemli bir yönünü oluşturan hayvan çalışmaları ile ilgili yayınların sayısında s... more Kültür tarihinin önemli bir yönünü oluşturan hayvan çalışmaları ile ilgili yayınların sayısında son yıllarda artış gözlemlenmektedir. Bunda çağımızda insan ve hayvan arasındaki temasın ve iletişimin daha yoğun olmasının yanı sıra, hayvanların doğa ve insan ile ilişkilerinin derinliklerini ve gizemlerini daha iyi anlama çabası da etkin olmaktadır. Hiç kuşkusuz hayvan-insan ilişkilerinin tarihi insanlık tarihi kadar geriye uzanmaktadır. Eski Doğu ve Batı medeniyetlerinin yazılı metinlerinde hayvanlarla ilgili sayısız kayıt bulunmaktadır. Bu kayıtlar ilgili coğrafyalara ve yöreye özgü hayvanların türleri, hayvanların doğaları, hayvan-insan arasındaki ilişkiler ve hayvanların kültürel, dini, siyasi
Uploads
Papers by Gökhan Kağnıcı
süreçleri için oldukça önemli olmakla birlikte, aynı zamanda epistemolojik
ve bilimsel bir uğraşının da temelini oluşturmaktaydı. Elimizde
tek ve çift dilli çok sayıda Sumerce ve Akadca sözcük derlemesi bulunmaktadır. Bu makalede özellikle Orta Babil döneminin önemli sözcük
listelerinden Erimhuš (=Anantu) derlemesinde geçen savaş terminolojisi
üzerinde bazı değerlendirmelerde bulunulacaktır. Erimhuš serisi,
savaş ile ilgili çok sayıda Sumerce ve Akadca terim içerir. Derleme bu
yönüyle aslında tematik bir liste işlevi görmektedir. Ancak bu durum,
kâtiplerin savaş terimlerini bir araya getirdikleri, yalnızca entelektüel
bir uzmanlaşma pratiği olarak görülmemelidir. Geç Tunç Çağı’nda
Eski Yakındoğu’daki savaş ve diplomasi ağırlıklı ortamın da derleme
faaliyetinde etkili olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Serinin bu
yönünün MÖ II. ve I. binyıla tarihlendirilen diğer çivi yazılı metinlerle
olan bağlantısı hakkında bazı bilgiler verilerek, Erimhuš’un kaynak
materyal olarak değeri gösterilecektir.
It is true that studies about women in ancient Mesopotamia have become very popular in recent years. These studies generally focus on the role of women in the political, public, religious and socioeconomic status in ancient Mesopotamia. There are considerable cuneiform record concerning the important feminine subjects of both the realms of mundane and cosmic life. This article aims to determine that what kind of information we have about women in Assyrian and Babylonian Chronicles written in the first millennium BC. It will also discuss that the semantic and contextual aspects of the relationship between records of women and other events in
the Chronicles. The Mesopotamian Chronicles were compiled and organized according to a particular chronological order. They deal especially with the second half of the third to the first century BC. They often contain information about the events of a male-dominated world where men are at the forefront. On the other hand, in some chronicles, there are limited records related to royal women. These records related to queens, and daughters of kings, and goddesses concern both individual events and some political and religious matters in the Mesopotamian
historiography of the first millennium BC.
information also about mental-cognitive problems of the people.
However, since they are not in a well-designed text type, these pieces of
information are dispersed and theyi are mostly encountered among the
lines. Moreover, it is not always simple to comprehend what problems
Sumerian and Akkadian words refer to, which are thought to be related
with mental problems, and what the levels of these health problems are.
Grounding on the usages of Sumerian LÚ.LIL and Akkadian lillu/lillatu
words in mainly literary and mythological texts, the article will focus on
what kind of a mental problem this word refers to. Additionally, the
context usages and purposes of this word in the texts will be dwelled on. In this way, how the people, who are defined as lillu, are perceived in the
community will be put forth in general terms. It will be tried to manifest
that although the word is used together with physical disabilities in many
texts, it is used by a certain fraction of the community to define the
individuals who are different regarding demeanor and temperament,
rather than a mental disability or an illness.
özellikle kralların propagandayı kendi amaçları için nasıl kullandıklarına odaklanacaktır. Eski Mezopotamya tarihi boyunca krallar kendi dönemlerinin başarılı ve kendilerince önemli görülen olaylarını
çivi yazılı metinlere kayıt etmişlerdir. Kral yazıtları adı verilen bu metinler krallar tarafından belirgin bir ideolojik tavırla, övüngen bir dil kullanarak ve belirli muhataplara bir takım mesajlar iletmek amacıyla düzenlenmişlerdi. Kral yazıtlarında kralların gücüne, meşruiyetine ve haklılığına göndermede bulunan ifadelerin ne türden olduğu ve bu mesaj içerikli ifadelerin muhataplarının kimler olduğu bu makalenin konusudur. Son olarak M.Ö. 3. binyılın ortaları ile 2. binin ilk çeyreği arasına tarihlendirilen bazı Mezopotamyalı kralların yazıtlarından yola çıkarak uzun yıllar boyunca devam eden bir “krali ifade geleneğinin” genel hatlarıyla izi sürülmeye çalışılacaktır.
süreçleri için oldukça önemli olmakla birlikte, aynı zamanda epistemolojik
ve bilimsel bir uğraşının da temelini oluşturmaktaydı. Elimizde
tek ve çift dilli çok sayıda Sumerce ve Akadca sözcük derlemesi bulunmaktadır. Bu makalede özellikle Orta Babil döneminin önemli sözcük
listelerinden Erimhuš (=Anantu) derlemesinde geçen savaş terminolojisi
üzerinde bazı değerlendirmelerde bulunulacaktır. Erimhuš serisi,
savaş ile ilgili çok sayıda Sumerce ve Akadca terim içerir. Derleme bu
yönüyle aslında tematik bir liste işlevi görmektedir. Ancak bu durum,
kâtiplerin savaş terimlerini bir araya getirdikleri, yalnızca entelektüel
bir uzmanlaşma pratiği olarak görülmemelidir. Geç Tunç Çağı’nda
Eski Yakındoğu’daki savaş ve diplomasi ağırlıklı ortamın da derleme
faaliyetinde etkili olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Serinin bu
yönünün MÖ II. ve I. binyıla tarihlendirilen diğer çivi yazılı metinlerle
olan bağlantısı hakkında bazı bilgiler verilerek, Erimhuš’un kaynak
materyal olarak değeri gösterilecektir.
It is true that studies about women in ancient Mesopotamia have become very popular in recent years. These studies generally focus on the role of women in the political, public, religious and socioeconomic status in ancient Mesopotamia. There are considerable cuneiform record concerning the important feminine subjects of both the realms of mundane and cosmic life. This article aims to determine that what kind of information we have about women in Assyrian and Babylonian Chronicles written in the first millennium BC. It will also discuss that the semantic and contextual aspects of the relationship between records of women and other events in
the Chronicles. The Mesopotamian Chronicles were compiled and organized according to a particular chronological order. They deal especially with the second half of the third to the first century BC. They often contain information about the events of a male-dominated world where men are at the forefront. On the other hand, in some chronicles, there are limited records related to royal women. These records related to queens, and daughters of kings, and goddesses concern both individual events and some political and religious matters in the Mesopotamian
historiography of the first millennium BC.
information also about mental-cognitive problems of the people.
However, since they are not in a well-designed text type, these pieces of
information are dispersed and theyi are mostly encountered among the
lines. Moreover, it is not always simple to comprehend what problems
Sumerian and Akkadian words refer to, which are thought to be related
with mental problems, and what the levels of these health problems are.
Grounding on the usages of Sumerian LÚ.LIL and Akkadian lillu/lillatu
words in mainly literary and mythological texts, the article will focus on
what kind of a mental problem this word refers to. Additionally, the
context usages and purposes of this word in the texts will be dwelled on. In this way, how the people, who are defined as lillu, are perceived in the
community will be put forth in general terms. It will be tried to manifest
that although the word is used together with physical disabilities in many
texts, it is used by a certain fraction of the community to define the
individuals who are different regarding demeanor and temperament,
rather than a mental disability or an illness.
özellikle kralların propagandayı kendi amaçları için nasıl kullandıklarına odaklanacaktır. Eski Mezopotamya tarihi boyunca krallar kendi dönemlerinin başarılı ve kendilerince önemli görülen olaylarını
çivi yazılı metinlere kayıt etmişlerdir. Kral yazıtları adı verilen bu metinler krallar tarafından belirgin bir ideolojik tavırla, övüngen bir dil kullanarak ve belirli muhataplara bir takım mesajlar iletmek amacıyla düzenlenmişlerdi. Kral yazıtlarında kralların gücüne, meşruiyetine ve haklılığına göndermede bulunan ifadelerin ne türden olduğu ve bu mesaj içerikli ifadelerin muhataplarının kimler olduğu bu makalenin konusudur. Son olarak M.Ö. 3. binyılın ortaları ile 2. binin ilk çeyreği arasına tarihlendirilen bazı Mezopotamyalı kralların yazıtlarından yola çıkarak uzun yıllar boyunca devam eden bir “krali ifade geleneğinin” genel hatlarıyla izi sürülmeye çalışılacaktır.