Abant Izzet Baysal University, Bolu, Turkey
Architecture
Kişisel Koruyucu Donanım (KKD) Nedir? Bir veya birden fazla sağlık ve güvenlik risklerine karşı korunma amacı ile kişiler tarafıdan giyilen, takılan ve taşınan cihaz, alet ve malzemelerdir. Kişisel koruyucu donanımlar sayesinde iş... more
Kişisel Koruyucu Donanım (KKD) Nedir? Bir veya birden fazla sağlık ve güvenlik risklerine karşı korunma amacı ile kişiler tarafıdan giyilen, takılan ve taşınan cihaz, alet ve malzemelerdir. Kişisel koruyucu donanımlar sayesinde iş yaparken güvende olursunuz. Örneğin sıcağa veyahut soğuğa karşı duyulan etkileşimler için ayakkabılar, eldivenler ve koruyucu giysilerdir. Veyahut endüstride kullanılan güvenlik gözlükleridir. Baretlerdir. Yüksekten çalışanların düşmesini önleyici emniyet kemerleridir. Bu gibi koruyucu donaımlara, cihazlara, aletlere ve malzemelere kişisel koruyucu donanım kısaca KKD denilmektedir. KKD (Kişisel koruyucu donanım) adına sağlık, güvenlik gereklilikleri ne durumda olmalıdır sorusunu da sıklıkla almaktayız. CE İşareti taşıyan tüm ürünlerde olması gerektiği gibi KKD´nin de insanların can, mal, sağlık güvenliği, çevre ve tüketicilerin korunmaları açısından olması gereken asgari güvenlik koşullarıdır. KKD Nasıl Sınıflandırılır? KKD'lerin kategorizasyonunda, kişisel koruyucu donanımın hangi riske karşı koruma sağladığı önem taşır. KKD'ler koruma sağladığı riskin ciddiyetine göre kategorize edilirler. Kategorizasyon, CE işaretlemesi yapılırken doğru uygunluk değerlendirme yönteminin seçiminde önemli bir kriterdir. Kategori 0: "Kişisel Koruyucu Donanım Yönetmeliği" kapsamına girmeyen kişisel koruyucu donanımlardır. Kategori 1: Kullanıcının kendisinin değerlendirebileceği kabul edilen, tedrici olarak ortaya çıkan ve zamanında fark edilebilir derecede düşük düzeydeki risklere karşı koruma sağlayan basit yapıdaki kişisel koruyucu donanımlardır. Kategori 2: Kategori-I ve Kategori-III'ün dışında kalan kişisel koruyucu donanımlardır. Kategori 3: Tasarımcı tarafından, ani olarak ortaya çıkabilecek tehlikeleri, kullanıcının zamanında fark edemeyeceği düşünülen CE Uygunluk İşareti Nasıl durumlarda ve hayati tehlike oluşturarak, sağlığa ciddi şekilde ve geriye dönüşü mümkün olmayacak derecede zarar verebilecek risklere karşı koruma sağlayan karmaşık yapıdaki kişisel koruyucu donanımlardır Güvensiz Ürün Nasıl Anlaşılır? Ürünün üzerindeki işaretler, yazılar, ambalaj ve kullanım kılavuzu ürünün güvenliği hakkında önemli ipuçları verir. Bu inceleme için öncelikle CE işaretinin uygun şekilde olup olmadığına bakabilirsiniz. CE Uygunluk İşareti, KKD Yönetmeliği'nde belirtilen format ve ölçeğe uygun olmalıdır. Ürün, standartlara uygun üretilmişse, o ürün üzerinde standardı temsil eden numara TS EN ya da EN ifadesi ile birlikte kullanılır. Ayrıca ürünün kullanımına ilişkin Türkçe bir kılavuz ya da açıklama bulunup bulunmadığı da sizin için ipucu olabilecek noktalardır. Güvensiz bir ürünle karşılaştığınızda, ürünün güvensiz olduğundan şüphelendiğinizde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı-İş Sağlığı, Güvenliği Genel Müdürlüğü'ne bilgilendirme yapınız.
Amaç. Bu çalışmanın amacı, tarihsel süreç boyunca kurgulanan mimarlık-müzik ilişkilerinden farklılaşan M. Novak’ın ‘akışkan mimarlık-müzik’ ilişkisini bir yaklaşım olarak tanılamaktır. Yöntem: Yaklaşımı ortaya koymada, birincil olarak... more
Amaç. Bu çalışmanın amacı, tarihsel süreç boyunca kurgulanan mimarlık-müzik ilişkilerinden farklılaşan M. Novak’ın ‘akışkan mimarlık-müzik’ ilişkisini bir yaklaşım
olarak tanılamaktır. Yöntem: Yaklaşımı ortaya koymada, birincil olarak akışkan mimarlığın düşünsel, eleştirel temelleri ve özelliklerine odaklanılmış, daha sonra müzik ile ilişkisi örnek çalışmalar üzerinden, mevcut mimarlık-müzik ilişkisi ile karşılaştırılarak tartışılmıştır. Bulgular: Mimarlık ve müzik etkileşiminin mevcut ilişkileri değerlendirildiğinde ortaya çıkan duyumsamalardan, duygulanımlardan uzak tavır, akışkan mimarlık-müzik ilişkisinde bulunmamaktadır. Süreklilik, zamansızlık, çoğulluk, şiirsellik, bilinmezlik gibi niteliklere sahip olan akışkan mimarlık, bireyin bedeni, duyuları, algıları ve duygularına göre değişme niteliklerini mimarlık üretme biçimi olarak kazanmaktadır. Akıcılık yaklaşımının, müzik ve mimarlığı da bilinegelenden farklı şekillerde etkileştireceği, müziğin mimarlık, mimarlığın da müzik olacağı yeni bir duruma dönüşeceği iddia edilmektedir. Bu bağlamda mevcut yaklaşımların ‘öte’sine taşmaktadır. Sonuç: Mimarlık müzik etkileşiminde yöntemsel yaklaşımların altıncı kategorisi akışkan mimarlık-müzik ilişkisi olarak tanımlanabilir. Müzik ile kurguladığı ilişki biçimi ve mimari üretme biçimi, somut mimarlığa da bir gelişim yönü önermekte, teori ve araçların yenilemesi için adeta bir uyarı yapmaktadır. //Aim: The aim of this research is to identify the Novak’s relationship of ‘liquid architecture and music’ as an approach that diverges from the architecture music relationships that have been built throughout the historical process. Method: In describing the approach, initially, the intellectual and critical foundations and features of liquid architecture were emphasized, and subsequently, its relationship with music was discussed through case studies in comparison to the current relationship between architecture and music. Results: When the current relationships of the architecture and music are evaluated, the attitude apart from the arising sensations and affections doesn’t exist within the relationship of liquid architecture and music. Liquid architecture, which has characteristics such as continuity, timelessness, plurality, poetry and obscurity, acquires the characteristics of the individual varying based on his/her body, senses, perceptions, and emotions as the way of producing architecture. It is claimed that the liquidity approach will influence music and architecture in different ways than is known, and that music will transform into a new form of architecture, while architecture becoming a new form of music. In this context, it extends ‘beyond (trans-)’ the limits of current approaches. Conclusion: The sixth category of methodical approaches in architecture music interaction can be defined as the relationship of liquid architecture an music. The way it relates to music and the way it produces architecture also suggests a direction of development to concrete architecture and virtually warns about renewing its theory and tools.
olarak tanılamaktır. Yöntem: Yaklaşımı ortaya koymada, birincil olarak akışkan mimarlığın düşünsel, eleştirel temelleri ve özelliklerine odaklanılmış, daha sonra müzik ile ilişkisi örnek çalışmalar üzerinden, mevcut mimarlık-müzik ilişkisi ile karşılaştırılarak tartışılmıştır. Bulgular: Mimarlık ve müzik etkileşiminin mevcut ilişkileri değerlendirildiğinde ortaya çıkan duyumsamalardan, duygulanımlardan uzak tavır, akışkan mimarlık-müzik ilişkisinde bulunmamaktadır. Süreklilik, zamansızlık, çoğulluk, şiirsellik, bilinmezlik gibi niteliklere sahip olan akışkan mimarlık, bireyin bedeni, duyuları, algıları ve duygularına göre değişme niteliklerini mimarlık üretme biçimi olarak kazanmaktadır. Akıcılık yaklaşımının, müzik ve mimarlığı da bilinegelenden farklı şekillerde etkileştireceği, müziğin mimarlık, mimarlığın da müzik olacağı yeni bir duruma dönüşeceği iddia edilmektedir. Bu bağlamda mevcut yaklaşımların ‘öte’sine taşmaktadır. Sonuç: Mimarlık müzik etkileşiminde yöntemsel yaklaşımların altıncı kategorisi akışkan mimarlık-müzik ilişkisi olarak tanımlanabilir. Müzik ile kurguladığı ilişki biçimi ve mimari üretme biçimi, somut mimarlığa da bir gelişim yönü önermekte, teori ve araçların yenilemesi için adeta bir uyarı yapmaktadır. //Aim: The aim of this research is to identify the Novak’s relationship of ‘liquid architecture and music’ as an approach that diverges from the architecture music relationships that have been built throughout the historical process. Method: In describing the approach, initially, the intellectual and critical foundations and features of liquid architecture were emphasized, and subsequently, its relationship with music was discussed through case studies in comparison to the current relationship between architecture and music. Results: When the current relationships of the architecture and music are evaluated, the attitude apart from the arising sensations and affections doesn’t exist within the relationship of liquid architecture and music. Liquid architecture, which has characteristics such as continuity, timelessness, plurality, poetry and obscurity, acquires the characteristics of the individual varying based on his/her body, senses, perceptions, and emotions as the way of producing architecture. It is claimed that the liquidity approach will influence music and architecture in different ways than is known, and that music will transform into a new form of architecture, while architecture becoming a new form of music. In this context, it extends ‘beyond (trans-)’ the limits of current approaches. Conclusion: The sixth category of methodical approaches in architecture music interaction can be defined as the relationship of liquid architecture an music. The way it relates to music and the way it produces architecture also suggests a direction of development to concrete architecture and virtually warns about renewing its theory and tools.
Mimarlık, disiplinler arasıdır. Disiplinler arasılık, disiplinlerin birbirleriyle etkileşimleri, birbirlerinden beslenmeleri ve çıkan ürünün bileşke disiplinlerin girdilerini içerme durumudur. Mimarlığın ilişki içerisinde olduğu... more
Mimarlık, disiplinler arasıdır. Disiplinler arasılık, disiplinlerin birbirleriyle etkileşimleri, birbirlerinden beslenmeleri ve çıkan ürünün bileşke disiplinlerin girdilerini içerme durumudur. Mimarlığın ilişki içerisinde olduğu disiplinlerden olan müzik ile arasındaki etkileşim tarih boyunca sorgulanmıştır. Metaforik, analojik ve sayısal tabanlı benzerlikler kurulduğu gibi, daha teknik konularda da ilişkiler kurulmuştur. Kurulan bu bağlantılar figüratif, grafik içeriklidir. Birçok yöntemsel yaklaşım geliştirilmesine rağmen ortak tasarım metotlarının oluşmaması söz konusudur. Dolayısıyla, disiplinler arası içerikte mimarlık ve müzik çakışımının mimarlar, tasarımcılar ve düşünürler tarafından nasıl ele alındığının incelenmesi bu çalışmanın yöntemini oluşturmaktadır. Bu çalışma, Antik Çağ’dan günümüze kadar mimarlık ve müzik arasında kurulan ilişkileri irdeler, mevcut ilişkilerin ötesinde algısal boyutta ve figüratif benzerliklerden uzak, yeni bağlantıların ve yaratıcılığı olumlayabilecek sorgulamaların gerekliliğine işaret eder. // Architecture is interdisciplinary. In-terdisciplinarity is the interaction of disciplines with each other, interacting with each other, and the state that the end product includes the data of resultant disciplines. The interaction between architecture and music, which is one of the disci-plines in which it is related, has been questioned throughout history. While metaphorical, analogi-cal and numerical based similarities have been established, and in more technical terms relations have been established. These links are figurative, graphical content. Although many methodologi-cal approaches have been developed, the common design methods do not occur. Therefore, the study of how architecture and music are intertwined by architects, designers and thinkers in the in-terdisciplinary context constitutes the method of this study. This study examines the connections between architecture and music that have ever occurred since Antique Ages and points out the necessity of questioning beyond the existing re-lations in perceptual dimension and figurative similarities that can affirm new connections and creativity.
Mimarlık, disiplinler arasıdır. Disiplinler arasılık, disiplinlerin birbirleriyle etkileşimleri, birbirlerinden beslenmeleri ve çıkan ürünün bileşke disiplinlerin girdilerini içerme durumudur. Mimarlığın ilişki içerisinde olduğu... more
Mimarlık, disiplinler arasıdır. Disiplinler arasılık, disiplinlerin birbirleriyle etkileşimleri, birbirlerinden beslenmeleri ve çıkan ürünün bileşke disiplinlerin girdilerini içerme durumudur. Mimarlığın ilişki içerisinde olduğu disiplinlerden olan müzik ile arasındaki etkileşim, tarih boyunca sorgulanmıştır. Bu tez kapsamında, literatürde kurulan bağlantı yöntemlerinin dağınık bilgi ve söylem bütünü sistematikleştirilmiştir. Metaforik, analojik ve sayısal tabanlı benzerlikler kurulduğu gibi, daha teknik konularda da figüratif / grafik çıktılı ilişkiler kurulmuştur. Tüm yöntemsel yaklaşımların görsel sonuçlar vermesinin yanı sıra, kabul gören tasarım öğretilerine dönüşemediği gözlemlenmiştir. Bu nedenle, mimarlık ve müzik çakışımına sanatsal perspektiften bakılarak -literatürde bir boşluk teşkil eden-algısal, duyusal / duygulanımsal yön incelenmiştir. Mimarlık ve müziğin algı, duyu ve duygu yönünden birlikteliğini pratik anlamda ortaya koyabilmek için, çağdaş mimarlık yapıtları ve Klasik Batı Müziği üzerine kurgulanan bir alan çalışması gerçekleştirilmiştir. 6 temel duygusal artikülasyonu (üzüntü, şefkat, korku, sevinç, aşk ve öfke) içeren Klasik Batı Müziği eserleri ile aralarında bağ kurulan mimari eserlerin hangi fiziksel özellikler bağlamında bir araya geldiği araştırılmıştır. Alan çalışması sonucunda birlikteliğin varlığı, varlığının şekli ve varlığına neden olan mimari unsurlar ortaya çıkarılmıştır. Tez, mimarlık ortamında müzik çıktılarının neden olduğu etkiye dikkat çektiği gibi, yaratıcılığı olumlayabilecek yeni tasarımsal problemlerin sorgulanması gerekliliğine işaret etmektedir.
Architecture is interdisciplinary. Inter disciplinarity is the interaction of disciplines with each other, interacting with each other, and the state that the end product includes the data of resultant disciplines. The interaction between architecture and music, which is one of the disciplines in which it is related, has been questioned throughout history. In this thesis, the distributed information and discourse of the connection methods established in the literature have been systematized. Metaphorical, analogical and numerical based similarities have been established, figurative / graphic output relationships have been established and in more technical terms. It has been observed that not all methodological approaches give visual results, but also do not translate into accepted design teachings. For this reason, it has been pointed out that interdisciplinary content should be assessed through a perceptual, sensory / emotional method by looking at the architectural and musical connection from the artistic perspective. An area study on contemporary architectural works and Classical Western Music has been carried out in order to demonstrate the practical relevance of architecture and music in terms of perception, sense and emotion. It was researched what physical characteristics the Classical Western Music works containing 6 basic emotional articulations together with the architectural works connected with each other. As a result of the field work, the existence of the unity, the architectural elements that led to the existence and the shape of its existence were revealed. The thesis points to the necessity of questioning the new design problems that can affirm the creativity as well as to draw attention to the effects of music outcomes in the architectural environment.
Architecture is interdisciplinary. Inter disciplinarity is the interaction of disciplines with each other, interacting with each other, and the state that the end product includes the data of resultant disciplines. The interaction between architecture and music, which is one of the disciplines in which it is related, has been questioned throughout history. In this thesis, the distributed information and discourse of the connection methods established in the literature have been systematized. Metaphorical, analogical and numerical based similarities have been established, figurative / graphic output relationships have been established and in more technical terms. It has been observed that not all methodological approaches give visual results, but also do not translate into accepted design teachings. For this reason, it has been pointed out that interdisciplinary content should be assessed through a perceptual, sensory / emotional method by looking at the architectural and musical connection from the artistic perspective. An area study on contemporary architectural works and Classical Western Music has been carried out in order to demonstrate the practical relevance of architecture and music in terms of perception, sense and emotion. It was researched what physical characteristics the Classical Western Music works containing 6 basic emotional articulations together with the architectural works connected with each other. As a result of the field work, the existence of the unity, the architectural elements that led to the existence and the shape of its existence were revealed. The thesis points to the necessity of questioning the new design problems that can affirm the creativity as well as to draw attention to the effects of music outcomes in the architectural environment.
The 21 st century is known for globalisation and rapid transformations in technology. These transformations also affect architecture and the urban environment. Developing projections for the future of architecture is becoming more... more
The 21 st century is known for globalisation and rapid transformations in technology. These transformations also affect architecture and the urban environment. Developing projections for the future of architecture is becoming more critical in this era, where the opportunities to adapt to rapid transformations are scarce. This study investigates how to develop future perspectives for the 21 st century. Utopian speculations in the historical process and the 20 th century's Futurism movement were examined in this regard. A collective and multi-future methodology has been developed as a unique approach. In this paper, a multifuture experimental study was conducted as a daily workshop. In the workshop, seven architecture students from various universities and different architectural education years studied possible future scenarios for Beşiktaş Fish Market. Students were tasked to produce designs in compliance with the chronological timeline of the future for the possible transformation of the Beşiktaş Fish Market. The market, designed by Gökhan Avcıoğlu and GAD in 2009, was accorded the 2012 International Architecture Award and 2014 Archmarathon Crowd. In light of the outcome products obtained from the workshop, it can be stated that a multi-future way of thinking and collective production contributes to imaginative free play in the architectural design process and is a proposal to architecture as a possible preparation for the future.
- by Gizem ÖZKAN ÜSTÜN and +1
- •
- Architecture, Architectural Design
Mimarlık eğitiminin kilit taşlarından tasarım stüdyolarında, maket çalışmasının önemi artan dijitalleşme ve beraberinde değişen tasarım yaklaşımları nedeniyle sorgulanır durumdadır. Hızlı / kolay üretilebilen değişime olanak veren... more
Mimarlık eğitiminin kilit taşlarından tasarım stüdyolarında, maket çalışmasının önemi artan dijitalleşme ve beraberinde değişen tasarım yaklaşımları nedeniyle sorgulanır durumdadır. Hızlı / kolay üretilebilen değişime olanak veren bilgisayar ortamındaki üç boyutlu modellemeler mimarlık öğrencilerinin odağındadır. Pandemi dönemiyle birlikte daha da dijitalleşmiş olan mimarlık eğitiminde maketin yeri yeniden tartışılması gereken bir konudur. Bu çalışmanın amacı, mimari tasarım stüdyolarında maket çalışmasının, değişen mimarlık ortamı ve yeni mimari temsil araçlarına rağmen, öğrencilere halen kritik bir fayda sağladığını ortaya koymaktır. Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesi Mimarlık Bölümü dikey atölyelerinden biri olan Atölye DüşleDüşün’ün kesintiye uğrayan 2019-2020 Bahar dönemi, çevrimiçi 2020-2021 Güz ve Bahar dönemleri ile yüz yüze yapılan 2021-2022 Bahar dönemi üç ayrı periyot olarak araştırmanın kapsamındadır. Bu çalışmada tanımlanmış üç ayrı periyotta Atölye katılımcısı öğrencilerin, Mimari Projeden Erken Beklentileri ve Nihai Kazanımları hakkındaki fikir ve görüşlerini anlamaya yönelik anketlerdeki ‘maket çalışması’na ilişkin sonuçları karşılaştırılmıştır. Söz konusu anketler her dönemin başında Beklentileri ortaya koymaya yönelik, dönem sonunda ise Nihai Kazanımları tespit etmeye yönelik 14 soruyu içerir. Her iki anketin 9. Sorusu (Beklentiler Anketinde: Tasarıma yaklaşım sürecinde farklı malzeme ve araçlarla çalışıp yaratıcı bir süreç geçireceğim; Kazanımlar Anketinde: Farklı malzemelerle çalışıp yaratıcı bir tasarıma yaklaşım süreci geçirdim ve verimli oldum) maket çalışmalarına yönelik verilerin elde edilmesini sağlar. Söz konusu soruların üç ayrı periyottaki cevaplarının karşılaştırılması ile maket çalışmasının öğrenciler için faydası / önemi gözlenmiştir. Kesintiye uğrayan dönemde maket çalışması yapılacağını düşünen öğrencilerin beklentileri en düşük seviyede olumlu, maket yapmadan ulaştıkları dönemin sonunda kazanımlarına yönelik cevapları daha da düşük seviyede olumludur. Çevrimiçi sürdürülen ve maket çalışmalarından yoksun olunan dönemlerde beklentilere ve kazanımlara yönelik cevaplar rekor seviyede olumludur. Yüz yüze devam edilen dönemde ise, maket çalışması yapacağını öğrenen öğrencilerin beklentileri çevrimiçi dönemlerden daha düşük seviyede olumluyken, kazanımlara yönelik cevapları aynı seviyeye erişmiştir. Bu çalışmanın sonucunda, mimarlık öğrencilerinin maket çalışmalarının önemini / faydasını anlamalarının maket yapmadıkları dönemlerden sonra arttığı bulgulanmıştır. In design studios, one of the keystones of architectural education, the importance of mock-up work is questioned due to the increasing digitalization and changing design approaches. Architecture students focus on three-dimensional models in the computer environment, which can be produced quickly / efficiently and allow change. Architectural mock-ups in architectural education, which have become more digital with the pandemic period, are an issue that needs to be discussed again. This study aims to demonstrate that architectural mock-up work in architectural design studios still provides a critical benefit to students, despite the changing architectural environment and new architectural representation tools. The disrupted 2019-2020 Spring semester, the online 2020-2021 Fall and Spring semesters, and the face-to-face 2021-2022 Spring semester of Studio ThinkImagine, one of the vertical ateliers of Gazi University Faculty of Architecture, Department of Architecture, are within the scope of the research as three separate periods. In this study, the results of the 'architectural mock-up work' in the questionnaires to understand the ideas and opinions of the atelier participant students about the Early Expectations and Final Achievements from the Architectural Project were compared in three different periods defined in this study. These surveys include 14 questions aimed at revealing Expectations at the beginning of each term and determining Final Achievements at the end of the term. The 9th question of both questionnaires (In the Expectations Questionnaire: I will go through a creative process by working with different materials and tools in the approach to design. In the Outcomes Questionnaire: I will go through a creative process by working with different materials and tools in the approach to design, and I was productive) provides data for architectural mock-up works. The benefit / importance of architectural mock-up work for students was observed by comparing the answers to these questions in three different periods. The expectations of the students who think that mock-up work will be done in the disrupted period are positive at the lowest level, and their answers about their achievements at the end of the period they reach without making a mock-up are even less positive. The answers to expectations and achievements in the periods that are carried out online and are deprived of architectural mock-up works are at a peak level of positive. In the face-to-face period, the expectations of the students who learned that they would do mock-up work were lower than in the online periods, while their answers for the achievements reached the same level. As a result of this study, it was found that the understanding of the importance/benefit of architectural mock-up work by architecture students increased after the periods when they did not make mock-ups.
- by Gizem ÖZKAN ÜSTÜN and +1
- •
- Mimarlık, Mimari Tasarım Stüdyosu
In a world dominated by the Internet, visibility is becoming increasingly important, and the visibility of architectural firms has also increased with the impact of internationalization. Architectural firms are increasing their... more
In a world dominated by the Internet, visibility is becoming increasingly important, and the visibility of architectural firms has also increased with the impact of internationalization. Architectural firms are increasing their visibility, both through the rapid dissemination of information provided by the Internet and by starting to use social media tools. This article explores the relationship between the visibility and the globalization of architectural firms in the year 2022. The article challenges the perception that all well-known/visible architectural firms can be global. The research has two time periods. (before and after 1985, the Internet Revolution). During the data collection phase, 20,942 architectural firms were scanned; a cluster of 522 firms in 49 different countries was formed; 10 different variables were studied in these firms. The 10 variables examined were determined according to the common and majority characteristics of the globalized architectural firms (44 firms) founded before 1985. The investigated variables enabled us to determine the globalization and visibility characteristics of the architectural firms founded after 1985. In the analysis phase, the firms were separated according to their countries (49 countries) and the levels of visibility and globalization were calculated by taking the averages. The levels of visibility and globalization were determined at three levels: low, medium, and high. Not every architectural firm with high visibility has a high level of globalization; it has been determined that every company with a high level of globalization is not visible enough and that there is no homogeneous relationship between globalization and visibility levels. The originality of the research lies in the use of Archdaily, which allows the scanning of 20,942 architectural firms, as a data source and the documentation of its data in 2022.
The study focuses on the critical role of architects in post-earthquake damage assessment. During damage assessment studies, architects, in collaboration with civil engineers, analyse the post-earthquake damage to the building and... more
The study focuses on the critical role of architects in post-earthquake damage assessment. During damage assessment studies, architects, in collaboration with civil engineers, analyse the post-earthquake damage to the building and determine the extent of the damage by examining in detail the cracks in the walls and the condition of the load-bearing elements. This study emphasises that architects can play an important role in the process of assessing the post-earthquake condition of buildings and the importance of multidisciplinary studies in the measures to be taken against earthquake risks, with a special focus on the damage assessment of unreinforced masonry structures in the Çayırköy district of Malatya province. This study, which presents the post-earthquake condition of the unreinforced masonry building stock with examples from the field, shows once again that the existing rural housing stock is not resistant to earthquake loads. It is believed that this study, which demonstrates the importance of collaboration between architects and engineers in the design and protection of the built environment after and even before disasters, will be an important source of information for future studies.
Design studios are the backbone of architectural education. At Gazi University Faculty of Architecture, the vertical studio system allows 2nd, 3rd, and 4th-year students to work together in a design studio to learn from each other and... more
Design studios are the backbone of architectural education. At Gazi University Faculty of Architecture,
the vertical studio system allows 2nd, 3rd, and 4th-year students to work together in a design studio to
learn from each other and contribute to the projects via primary literature research on design problems,
project site analysis, and site model making. Group study also contributes to program generation, primary
concept studies, sketch making, project generation, building model making, material research, 3d
visualization studies, presentation works, and final submission CAD drafting. The retrospective evaluation
of STI's design studio practices from Spring 2016 to Spring 2022 showed various subjects and projects
in different scales and programs in varying places and times. The students' projects produced within
this period proved successful and gathered recognition and rewards from national/international student
design competitions. That’s the reason these projects are called “Unprecedented Virtual-Intellectual
Representations: Thought and Imagined.”
the vertical studio system allows 2nd, 3rd, and 4th-year students to work together in a design studio to
learn from each other and contribute to the projects via primary literature research on design problems,
project site analysis, and site model making. Group study also contributes to program generation, primary
concept studies, sketch making, project generation, building model making, material research, 3d
visualization studies, presentation works, and final submission CAD drafting. The retrospective evaluation
of STI's design studio practices from Spring 2016 to Spring 2022 showed various subjects and projects
in different scales and programs in varying places and times. The students' projects produced within
this period proved successful and gathered recognition and rewards from national/international student
design competitions. That’s the reason these projects are called “Unprecedented Virtual-Intellectual
Representations: Thought and Imagined.”
OCAK 2014 KAYSERĠ ii T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ MĠMARLIK ANABĠLĠM DALI XIX. YÜZYIL MARDĠN BARINMA KÜLTÜRÜ 1837-1866 (Yüksek Lisans Tezi ) Hazırlayan Ömer Faruk GÜNENÇ DanıĢman Doç. Dr. Burak ASĠLĠSKENDER OCAK 2014... more
OCAK 2014 KAYSERĠ ii T.C. ERCĠYES ÜNĠVERSĠTESĠ FEN BĠLĠMLERĠ ENSTĠTÜSÜ MĠMARLIK ANABĠLĠM DALI XIX. YÜZYIL MARDĠN BARINMA KÜLTÜRÜ 1837-1866 (Yüksek Lisans Tezi ) Hazırlayan Ömer Faruk GÜNENÇ DanıĢman Doç. Dr. Burak ASĠLĠSKENDER OCAK 2014 KAYSERĠ i BİLİMSEL ETİĞE UYGUNLUK Bu çalışmadaki tüm bilgilerin, akademik ve etik kurallara uygun bir şekilde elde edildiğini beyan ederim. Aynı zamanda bu kural ve davranışların gerektirdiği gibi, bu çalışmanın özünde olmayan tüm materyal ve sonuçları tam olarak aktardığımı ve referans gösterdiğimi belirtirim. ii YÖNERGEYE UYGUNLUK XIX. Yüzyıl Mardin Barınma Kültürü 1837-1866 adlı Yüksek Lisans Erciyes Üniversitesi Lisansüstü Tez Önerisi ve Tez Yazma Yönergesi'ne uygun olarak hazırlanmıştır. iii KABUL VE ONAY Doç. Dr. Burak ASİLİSKENDER danışmanlığında Ömer Faruk GÜNENÇ tarafından hazırlanan "XIX. Yüzyıl Mardin Barınma Kültürü 1837-1866 " adlı bu çalışma, jürimiz tarafından Erciyes Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalında Yüksek Lisans tezi olarak kabul edilmiştir. . iv TEġEKKÜR Ġlk söz Gece"nin ve Gündüz"ün sahibine. Karanlığın derin noktalarından aydınlığa çıkartan, merhametini hiçbir zaman esirgemeyen, çalıĢma dirayeti veren, iyilerle karĢılaĢtıran, bütün sıkıntılarımı anlam dünyamda zihnime yeni yüzleri ile iĢleyen, Ġbn Arabi"nin tabiriyle varlığın kaynağına, ehadiyyet ve samediyyet makamının yegâne sahibine Ģükür borcuyla. Hayatımın son on yılının her kesitinde benimle birlikte olan, her zor durumda hiç tereddüt etmeden elini uzatan, her daim O"nu hatırlatan, yüksek lisans aĢamasında tarihi belgeler üzerinde çalıĢma yapmaya teĢvik eden ve bu süreç zarfında kütüphanesini bitimsizce kullanmama imkân veren değerli hocam Halil Ġbrahim Düzenli"ye Ģükran borçluyum. Akademiye ilk adımı attıktan sonra kendisiyle tanıĢma ve aynı mesaiyi paylaĢma imkânı bulduğum, tezimin içinden çıkılmaz anlarında ve her aĢamasında kendisiyle fikir alıĢ veriĢinde bulunduğum, bilerek veya bilmeyerek düĢüncelerini aldığım, hiç tereddüt etmeden zihin kapılarını bana açan, kiĢisel kütüphanesini tereddüt etmeden kullanma imkânı veren değerli hocam Uğur Tanyeli"ye bütün müsamahakâr ve cömert davranıĢları için teĢekkür etmek az bir tabir olsa gerek. Belge tercümeleri için üç ay kapısını aĢındırdığım, her gidiĢimde beni geri çevirmeyen, her bir hücceti ayrı ayrı tercüme eden ve paylaĢan, terminolojinin çıkarılmasında yerel tarih ve mekân bilgilerini ayrıca paylaĢan, bütün çabaları olmasaydı bu çalıĢmanın ortaya çıkması mümkün olmayan, değerli mesai arkadaĢım ve büyüğüm Abdülbaki Bozkurt"a Ģükran borçluyum. ÇalıĢmam sırasında bilgilerine müracaat ettiğim, kendileriyle tartıĢma fırsatı bulduğum Ahmet Abdulhadioğlu, Yunus Cengiz, M. Fatih Kılıç, Emin Selçuk TaĢar, M. Nesim Doru hocalarıma teĢekkür ediyorum. Kendisiyle çalıĢmaktan keyif aldığım, benden hiçbir zaman desteğini esirgemeyen, zihnimin girdaplar üretmeye baĢladığı anlarda zihin açıcı fikirleriyle düĢünce dünyama giren, zaman zaman çetin tartıĢmalarda bulunduğum, tahammülkar davranıĢlarından v ötürü tez çalıĢmamı kolaylaĢtıran, desteğini hiçbir zaman esirgemeyen danıĢmanım Burak Asiliskender"e Ģükran borçluyum. Ömer Faruk GÜNENÇ Aralık 2013, Mardin vi XIX. YÜZYIL MARDĠN BARINMA KÜLTÜRÜ 1837-1866 Ömer Faruk GÜNENÇ Erciyes Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, Aralık 2013 DanıĢman: Doç. Dr. Burak ASĠLĠSKENDER ÖZET Bu çalıĢma, tarihi belgeler üzerinden bir kenti oku(ya)ma(ma) denemesidir. Mardin kenti özelinde, 19. yüzyıl Ģer"iye sicillerinde yer alan mülk satıĢ hüccetleri, bir dönemi okuma aracı olarak, barınma kültürü bağlamında değerlendirilmiĢtir.