Refereed Journal Articles by Çağla Karabağ
Journal of Arts, 2023
Bu makalede öncelikle yapım, dağıtım ve gösterim ağları ekseninde Türkiye sinemasına ilişkin gene... more Bu makalede öncelikle yapım, dağıtım ve gösterim ağları ekseninde Türkiye sinemasına ilişkin genel bir çerçeve çizilmekte, ardından 2000’lerdeki durum değerlendirilmektedir. Özellikle dağıtım ve gösterim ağlarındaki yoğunlaşma CGV Mars Entertainment Group vakası çerçevesinde irdelenmekte, “patlamış mısır krizi” ve sonraki
gelişmeler ele alınmaktadır. Bu sayede alana ilişkin düzenlemelerin ve kültür politikalarının önemini vurgulama imkânı doğmaktadır.
Sinema sektöründeki gerilimler, Aralık 2018’de Cem Yılmaz’ın sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı açıklamayla tartışmaya dönüşmüştür. Kamuoyunda “patlamış mısır krizi” olarak bilinen tartışma, salon işletmecilerinin patlamış mısır ve içecek satışları aracılığıyla bilet fiyatlarında indirim yaparak haksız kazanç elde ettikleri
iddiasına dayanmaktadır. 2019 yılında 5224 Sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkındaki Kanun”da yapılan düzenlemelerle sektördeki sorunlara ilişkin çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Fakat yasadaki değişiklikler mevcut sorunlara köklü çözümler üretmediği gibi bağımsız filmlerin desteklenmesi konusunda bir gerilemeye yol açabilecek niteliktedir, ayrıca denetim ve sansür mekanizmalarının işleyeceğine dair bazı endişeler de uyandırmıştır.
Covid-19 Pandemisinin hayatın pek çok alanında olduğu gibi sinema endüstrisinde de yıkıcı etkileri olmuş; dijitalleşme ve izleme pratiklerinin dönüşümü ivme kazanmıştır. Yatay ve dikey tekelleşmenin önüne geçen köklü çözümler üretilmesine ve Türkiye sinemasına uluslararası alanda bilinirlik kazandıran ana akım sinema dışındaki
filmlerin örtük biçimde denetim mekanizmaları işletilmeksizin desteklenmesine ihtiyaç vardır.
This article first presents an overview of Turkish cinema in terms of its production, distribution, and exhibition networks, and then evaluates the overall situation in the 2000s. The concentration in distribution and exhibition networks in particular is analyzed through the case of CGV Mars Entertainment Group, and the following "popcorn crisis" and the industry in its aftermath are addressed. Thus, it aims to provide an opportunity to emphasize the significance of the regulations and cultural policies in the field. The tensions within the film industry sparked a controversy along with Cem Yılmaz's statement on Twitter, a social networking service, in December 2018. The controversy, publicly known as the "popcorn crisis", was based on the claim that theater owners were making unlawful profits through discounts on ticket prices by selling popcorn and beverages. In 2019, Law No. 5224 on the Evaluation, Classification, and Promotion of Motion Pictures was amended to provide solutions to the problems in the sector. However, the amendments to the law did not provide radical solutions to the existing problems and may even lead to a setback in the promotion of independent films, raising concerns that certain control and censorship mechanisms would now function. The Covid-19 Pandemic has had devastating effects on the film industry, as in many other areas within everyday life, whereas digitalization and the transformation of viewing practices have gained momentum. There is a strong need for radical solutions in order to prevent horizontal and vertical integration and for films outside the mainstream film industry, which indeed bring international recognition to Turkish cinema, to be promoted without the implicit control mechanisms.
Sinema İzleyicisi Araştırmalarında Etnografik Yaklaşımlar
In this paper ethnographic approaches to the film audience studies will be discussed in the case ... more In this paper ethnographic approaches to the film audience studies will be discussed in the case of Jackie Stacey's book, Star Gazing: Hollywood Cinema and Female Spectatorship(1994) and Lakshmi Srinivas's articles, "Active viewing: an ethnography of the Indian film audience" (1998), and "The active audience: spectatorship, social relations and the experience of cinema in India" (2002). This study aims to contribute to the Turkish literature on film audience research and to offer theoretical and methodological models that could be used for further research.
Moment Dergi Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Kültürel Çalışmalar Dergisi Sinema ve Pol... more Moment Dergi Hacettepe Üniversitesi İletişim Fakültesi Kültürel Çalışmalar Dergisi Sinema ve Politika Sayısı
Özet
İletişim araştırmalarında izleyicinin nasıl kavrandığı ve incelendiği konuları merkezî bir ... more Özet
İletişim araştırmalarında izleyicinin nasıl kavrandığı ve incelendiği konuları merkezî bir önem taşır. Bu yazı nitel izleyici araştırmalarına odaklanmaktadır. Öncelikle Kültürel Çalışmalar ekolünün öncü izleyici araştırmaları konu edilmekte, ardından izleyici araştırmalarına yönelik eleştiriler ele alınarak bu çalışmaların barındırdığı politik imkân meselesi tartışılmaktadır. Yazının temel iddiası, izleyici araştırmaları ve alımlama çalışmalarının yerel dinamikleri anlamak, mikro ve makro düzeyler arasında bağ kurmak açısından vazgeçilmez olduğudur. Bu tür araştırmalardan elde edilecek bilgi üzerine kurulmuş uzun erimli politik stratejiler sayesinde muhalif anlamları güçlendirmek ve yaygınlaştırmak da mümkündür.
Anahtar Sözcükler: İzleyici, izleyici araştırmaları, alımlama, politik imkân, kültürel çalışmalar
Abstract
In communication studies how the audience is conceived and analysed has significant weight. This study focuses on qualitative audience studies. First, I focus on the pioneering research within the scope of Cultural Studies and second I offer a critical analysis of the criticisms against the audience research. In the same part I also focus on the political possibilities that the audience research contains. The main argument of the study is that audience and reception studies are indispensable to understand the local dynamics and to grasp the connections between micro and macro levels. In this respect, this strand of research also offers the grounds to develop political strategies, which enables one to reinforce and spread oppositional meanings.
Keywords: Audience, audience studies, reception, political possibility, cultural studies
Özet:
Avrupa’da kökleri Ortaçağ’a kadar uzanan üniversite bugün, hem fikir hem de kurum olarak b... more Özet:
Avrupa’da kökleri Ortaçağ’a kadar uzanan üniversite bugün, hem fikir hem de kurum olarak birçoğu neoliberal kapitalizmin failleri olan piyasa güçlerinden ve devletten gelen sayısız meydan okumayla karşı karşıyadır. Özgür üniversite anlayışı, bir yandan eleştirel bilgi, hakikat ve akıl gibi temel kavramları değersizleştirilerek, bir yandan da ulusal ve küresel piyasa ve toplumla bütünleşmeye zorlanarak aşındırılmaktadır. Akademisyenler giderek bilgi fabrikalarında çalışan işçilere dönüşerek proterleştirilmekte ve bilgisini ya da medya yoluyla popülaritesini piyasada paraya tahvil edebilecek uzmanlara ya da teknisyenlere dönüşmektedir. Doğa bilimlerinde (özellikle mühendislik ve tıp alanlarının aracılığıyla) belki kuruluşundan itibaren hâkim olan bilginin metalaşması, sosyal ve beşeri bilimler için de geçerli hale gelmiş görünmektedir. Bu makalede tüm sorunlar karşısında savunma halinde olan ve fikren küçülen üniversitenin, neoliberal koşullar altında müşteri ya da tüketicilere dönüştürülmeye çalışılan öğrencileri tarafından nasıl kavrandığı, anlamlandırıldığı ve deneyimlendiği incelenmeye çalışılmıştır. Makalede öncelikle üniversitenin dünyada ve Türkiye’de girişimcilik, rekabetçilik ve “kalite” gibi ideolojiler aracılığıyla neoliberalizm tarafından nasıl kuşatıldığı betimlenmiştir. Ardından gençliğin ve üniversiteli gençliğin Türkiye’de tarihsel ve sosyolojik anlamı ve değeri ele alınmıştır. Bu bölümleri Ankara’daki üniversitelerde öğrenimlerini sürdüren 20 öğrenciyle yürütülen yarı yapılandırılmış görüşmelerden elde edilen verilerin betimlenmesi ve analizi izlemektedir. Görüşmeci gençlerin büyük bölümünün, üniversitenin politik kimliğin ve bilincin oluşmasında önemli bir yeri olduğu konusunda hemfikir olduklarını söylenebilir. Kimi zaman “kendini geliştirmek” biçiminde tarif edilen, kimi zaman aileden bağımsızlaşıp hayatına yön veren bir özne olma imkânıyla ifadesini bulan, bazı görüşmelerde ise daha toplumsal ve politik anlamlarıyla öne çıkan bir “dönüşüm” vurgusunun üniversiteyle ilişkilendirildiği göze çarpmaktadır. Meslek edinme ya da sosyalleşme anlamlarının öncelikli olduğu görüşmeciler için de üniversite öğrenciliği süreci, farklı bakış açılarıyla karşılaşmak, kendini daha rahat ve özgür biçimde ifade edebilmek gibi dönüştürücü deneyimlerle birlikte anılmıştır. Dolayısıyla Türkiye akademisinin, toplumsal gelişme için özgür bilgi üretmek anlamındaki bütün sistematik sorunlarına rağmen, bu araştırmanın bulgularından hareketle en azından büyük kentlerdeki üniversitelerin, öğrencilerin anlam dünyalarında değiştirici, dönüştürücü bir vurguya sahip olduğunu belirtmek mümkündür.
Abstract:
University, roots of which reach back to Medieval Age in Europe, is facing numerous challenges as institution and as idea today both from state and also from market forces most of which are perpetrators of neoliberal capitalism. The concept autonomous university is subject to erosion by devaluation of basic concepts such as truth, critical knowledge and thinking and is also under pressure for collaboration with global and national market and competition within global higher education market. Academicians are being converted to workers serving for knowledge factories and proletarianized and turned into experts or technicians whose knowledge and popularity (through media) are transformed into marketable commodities with exchange values. The commodification of knowledge, probably present in natural sciences (fields of engineering and medicine, in particular) since the beginning, seems to become valid for social sciences and humanities. In this article, we look at how the university, struggling to defend its core values while witnessing dramatic regressions in its capacity of critical knowledge production and thinking, is being perceived, made sense of, and experienced by the university students (who are being converted into customers or consumers under neoliberal conditions) . In the article, we will first provide an overview addressing the siege of universities by neoliberalism within and out of Turkey through ideologies such as entrepreneurship, competitiveness and “quality”. We will then emphasize the historical and sociological meaning and value of youth and university youth in Turkey. Finally, we will discuss the data collected via semi-structured interviews with 20 students, enrolled universities located in Ankara.. The interview data demonstrate that majority of the students are in consensus that university plays an important role in creation of their political identity and consciousness. It is observed that the interviewees tend to link the concept “transformation”, which was sometimes referred to as self-development, independence from family or becoming a subject leading his or her own life, to the opportunities provided by the university environment. The students prioritizing the role of university in their career plans and socialization practices, on the other hand, were being a university student implies coinciding with different points of view, expressing themselves more freely and comfortably. Therefore despite the systematic problems of Turkish academia in terms of producing free knowledge for social development, according to the findings of this research, one could argue that the universities, at least those located in the major cities, have progressive potential and transforming influence on the semantic worlds of the students.
Sine Cine: Sinema Araştırmaları Dergisi/Journal of Film Studies, 4(2), 9-39., 2013
Çalışmada teorik ve metodolojik olarak Kültürel Çalışmalar geleneğinin birikimden ve sinemada alı... more Çalışmada teorik ve metodolojik olarak Kültürel Çalışmalar geleneğinin birikimden ve sinemada alımlama çalışmalarının iki temel yaklaşımından (Janet Staiger'ın tarihsel materyalist yaklaşımı ve Jackie Stacey'nin etnografik yaklaşımı) yararlanılmıştır. Verilerin toplanmasında etnografik teknikler kullanılmış; 20 gençle toplam 60 yarı-yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Verilerin analizinde ise okuma bağlamı öne çıkarılmış; filmlerin nasıl alımlandığı "bağlamsal söylemler" aracılığıyla tarihsel bir çerçevede incelenmiştir.
Abstract
Fatih Akın, as a German born-Turkish originated film director, has been making films... more Abstract
Fatih Akın, as a German born-Turkish originated film director, has been making films especially on the migrant’s experiences of cultural conflict and living between two worlds. This article focuses on the intercultural encounters in Akın’s films with the theoretical frame of Russian philosopher Mikhail Bakhtin’s concept of dialogism. Bakhtin’s theory of dialogism places a strong emphasis on self and other in the construction of knowledge in the realm of human sciences which means that dialogue is the core of Bakhtinian thought. For Bakhtin the other is crucial in accomplishing individual consciousness and it is impossible to construct a self out of a single consciousness.
In the light of Bakhtin’s concepts, this study attempts to analyze the intercultural encounters in Fatih Akın’s following films:
Short Sharp Shock (Kısa ve Acısız - Kurz und schmerzlos, 1998),
Head-On (Duvara Karşı - Gegen die Wand, 2004),
The Edge of Heaven (Yaşamın Kıyısında - Auf der anderen Seite, 2007)
"
Book Chapters by Çağla Karabağ
Sinema, Seyir ve Seyirci , 2020
Sahanın Sesleri: İletişim Araştırmalarında Etnografik Yöntem , 2013
Thesis by Çağla Karabağ
ABSTRACT
This thesis examines how university students’ receive “12 September Coup Films” shot ... more ABSTRACT
This thesis examines how university students’ receive “12 September Coup Films” shot during 2000s, which discourses they come into contact with while reading and discussing these films and what they think about the narratives as well as film characters. Concisely, the study is motivated by the question: “What inferences do university students make from 12 September films? Why and how?”.
The films Vizontele Tuuba (Vizontele Tuuba, Yılmaz Erdoğan, 2004), Babam ve Oğlum (My Father and My Son, Çağan Irmak, 2005) and Eve Dönüş (Homecoming, Ömer Uğur, 2006) were chosen from “the 12 September Films” which were shoot in 2000s. The theoretical and methodological premises of the study rely upon the background provided by the tradition of Cultural Studies, and the two main approaches of reception studies in cinema, namely the historical materialist and the ethnographic approaches offered by Janet Staiger and Jackie Stacey. With regard to the data collection, ethnographic techniques were employed. During the fieldwork of the research, twenty young people studying at four state universities located in Ankara (Ankara, Gazi, Hacettepe and Middle East Technical Universities) were interviewed between October 2010 and June 2011. During this period of eight months, sixty semi-structured interviews were conducted with the purpose of conceiving how the films about the 12 September were received by these twenty respondents each of whom were interviewed three times.
In the analysis section, the context of reading is highlighted, and how films are received is analyzed within a historical framework through “contextual discourses”. Moreover, through the examination of the readings concerning the characters, how personal experience and emotions play a role in signifying the films in addition to the political discourses and positions are revealed. According to the findings of this study, strong connections can be established between the university students’ practices of reading and interpreting of the 12 September films and their ways of contacting with politics, their political positions and their imaginations of 12 September coup. Even though, it is not possible to comment that these films lead to transformations in meanings produced by the university students, they helped to rise interest about 12 September coup, provided these young people some historical facts and assist them though in a limited level, to develop a critical point of view. An extensive change and transformation can be enabled through popular narratives only if they are produced by self-conscious political strategies.
Conference Presentations by Çağla Karabağ
2013- “Sinema Filmlerinin Alımlanması: 12 Eylül Filmlerinin Üniversiteli Gençler Tarafından Alıml... more 2013- “Sinema Filmlerinin Alımlanması: 12 Eylül Filmlerinin Üniversiteli Gençler Tarafından Alımlanması Örneği” [Film Reception Studies: The Case of University Students’ Reception of 12 September Coup Films”]. Paper presented at the 13th National Conference of Social Sciences, December 4–6, METU Cultural and Convention Center, Ankara.
2011- “Semih Kaplanoğlu’nun Yusuf Üçlemesi’nde Zaman İmgesi ve Taşra” [Time -image and Boondocks ... more 2011- “Semih Kaplanoğlu’nun Yusuf Üçlemesi’nde Zaman İmgesi ve Taşra” [Time -image and Boondocks in Semih Kaplanoglu's Yusuf Trilogy], paper presented at New Directions in Turkish Film Studies Conference XII: Cinema and Philosophy, May 5-7, Kadir Has University, Istanbul.
2009- “2000’ler Türkiye Sinemasında 12 Eylül” [12 September 1980 Coup d’état in Turkish Cinema of... more 2009- “2000’ler Türkiye Sinemasında 12 Eylül” [12 September 1980 Coup d’état in Turkish Cinema of 2000s], paper presented at Karaburun Science Congress: After the 1980s, September 3–6, Karaburun/İzmir.
2009- “Intercultural Encounters in Fatih Akın's Films”, paper presented at 5th InASEA Conference ... more 2009- “Intercultural Encounters in Fatih Akın's Films”, paper presented at 5th InASEA Conference Migration to, from, and in Southeastern Europe: Intercultural Communication, Social Change and Transnational Ties, May 21–24, Hacettepe University Culture and Congress Center, Ankara.
Uploads
Refereed Journal Articles by Çağla Karabağ
gelişmeler ele alınmaktadır. Bu sayede alana ilişkin düzenlemelerin ve kültür politikalarının önemini vurgulama imkânı doğmaktadır.
Sinema sektöründeki gerilimler, Aralık 2018’de Cem Yılmaz’ın sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı açıklamayla tartışmaya dönüşmüştür. Kamuoyunda “patlamış mısır krizi” olarak bilinen tartışma, salon işletmecilerinin patlamış mısır ve içecek satışları aracılığıyla bilet fiyatlarında indirim yaparak haksız kazanç elde ettikleri
iddiasına dayanmaktadır. 2019 yılında 5224 Sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkındaki Kanun”da yapılan düzenlemelerle sektördeki sorunlara ilişkin çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Fakat yasadaki değişiklikler mevcut sorunlara köklü çözümler üretmediği gibi bağımsız filmlerin desteklenmesi konusunda bir gerilemeye yol açabilecek niteliktedir, ayrıca denetim ve sansür mekanizmalarının işleyeceğine dair bazı endişeler de uyandırmıştır.
Covid-19 Pandemisinin hayatın pek çok alanında olduğu gibi sinema endüstrisinde de yıkıcı etkileri olmuş; dijitalleşme ve izleme pratiklerinin dönüşümü ivme kazanmıştır. Yatay ve dikey tekelleşmenin önüne geçen köklü çözümler üretilmesine ve Türkiye sinemasına uluslararası alanda bilinirlik kazandıran ana akım sinema dışındaki
filmlerin örtük biçimde denetim mekanizmaları işletilmeksizin desteklenmesine ihtiyaç vardır.
This article first presents an overview of Turkish cinema in terms of its production, distribution, and exhibition networks, and then evaluates the overall situation in the 2000s. The concentration in distribution and exhibition networks in particular is analyzed through the case of CGV Mars Entertainment Group, and the following "popcorn crisis" and the industry in its aftermath are addressed. Thus, it aims to provide an opportunity to emphasize the significance of the regulations and cultural policies in the field. The tensions within the film industry sparked a controversy along with Cem Yılmaz's statement on Twitter, a social networking service, in December 2018. The controversy, publicly known as the "popcorn crisis", was based on the claim that theater owners were making unlawful profits through discounts on ticket prices by selling popcorn and beverages. In 2019, Law No. 5224 on the Evaluation, Classification, and Promotion of Motion Pictures was amended to provide solutions to the problems in the sector. However, the amendments to the law did not provide radical solutions to the existing problems and may even lead to a setback in the promotion of independent films, raising concerns that certain control and censorship mechanisms would now function. The Covid-19 Pandemic has had devastating effects on the film industry, as in many other areas within everyday life, whereas digitalization and the transformation of viewing practices have gained momentum. There is a strong need for radical solutions in order to prevent horizontal and vertical integration and for films outside the mainstream film industry, which indeed bring international recognition to Turkish cinema, to be promoted without the implicit control mechanisms.
İletişim araştırmalarında izleyicinin nasıl kavrandığı ve incelendiği konuları merkezî bir önem taşır. Bu yazı nitel izleyici araştırmalarına odaklanmaktadır. Öncelikle Kültürel Çalışmalar ekolünün öncü izleyici araştırmaları konu edilmekte, ardından izleyici araştırmalarına yönelik eleştiriler ele alınarak bu çalışmaların barındırdığı politik imkân meselesi tartışılmaktadır. Yazının temel iddiası, izleyici araştırmaları ve alımlama çalışmalarının yerel dinamikleri anlamak, mikro ve makro düzeyler arasında bağ kurmak açısından vazgeçilmez olduğudur. Bu tür araştırmalardan elde edilecek bilgi üzerine kurulmuş uzun erimli politik stratejiler sayesinde muhalif anlamları güçlendirmek ve yaygınlaştırmak da mümkündür.
Anahtar Sözcükler: İzleyici, izleyici araştırmaları, alımlama, politik imkân, kültürel çalışmalar
Abstract
In communication studies how the audience is conceived and analysed has significant weight. This study focuses on qualitative audience studies. First, I focus on the pioneering research within the scope of Cultural Studies and second I offer a critical analysis of the criticisms against the audience research. In the same part I also focus on the political possibilities that the audience research contains. The main argument of the study is that audience and reception studies are indispensable to understand the local dynamics and to grasp the connections between micro and macro levels. In this respect, this strand of research also offers the grounds to develop political strategies, which enables one to reinforce and spread oppositional meanings.
Keywords: Audience, audience studies, reception, political possibility, cultural studies
Avrupa’da kökleri Ortaçağ’a kadar uzanan üniversite bugün, hem fikir hem de kurum olarak birçoğu neoliberal kapitalizmin failleri olan piyasa güçlerinden ve devletten gelen sayısız meydan okumayla karşı karşıyadır. Özgür üniversite anlayışı, bir yandan eleştirel bilgi, hakikat ve akıl gibi temel kavramları değersizleştirilerek, bir yandan da ulusal ve küresel piyasa ve toplumla bütünleşmeye zorlanarak aşındırılmaktadır. Akademisyenler giderek bilgi fabrikalarında çalışan işçilere dönüşerek proterleştirilmekte ve bilgisini ya da medya yoluyla popülaritesini piyasada paraya tahvil edebilecek uzmanlara ya da teknisyenlere dönüşmektedir. Doğa bilimlerinde (özellikle mühendislik ve tıp alanlarının aracılığıyla) belki kuruluşundan itibaren hâkim olan bilginin metalaşması, sosyal ve beşeri bilimler için de geçerli hale gelmiş görünmektedir. Bu makalede tüm sorunlar karşısında savunma halinde olan ve fikren küçülen üniversitenin, neoliberal koşullar altında müşteri ya da tüketicilere dönüştürülmeye çalışılan öğrencileri tarafından nasıl kavrandığı, anlamlandırıldığı ve deneyimlendiği incelenmeye çalışılmıştır. Makalede öncelikle üniversitenin dünyada ve Türkiye’de girişimcilik, rekabetçilik ve “kalite” gibi ideolojiler aracılığıyla neoliberalizm tarafından nasıl kuşatıldığı betimlenmiştir. Ardından gençliğin ve üniversiteli gençliğin Türkiye’de tarihsel ve sosyolojik anlamı ve değeri ele alınmıştır. Bu bölümleri Ankara’daki üniversitelerde öğrenimlerini sürdüren 20 öğrenciyle yürütülen yarı yapılandırılmış görüşmelerden elde edilen verilerin betimlenmesi ve analizi izlemektedir. Görüşmeci gençlerin büyük bölümünün, üniversitenin politik kimliğin ve bilincin oluşmasında önemli bir yeri olduğu konusunda hemfikir olduklarını söylenebilir. Kimi zaman “kendini geliştirmek” biçiminde tarif edilen, kimi zaman aileden bağımsızlaşıp hayatına yön veren bir özne olma imkânıyla ifadesini bulan, bazı görüşmelerde ise daha toplumsal ve politik anlamlarıyla öne çıkan bir “dönüşüm” vurgusunun üniversiteyle ilişkilendirildiği göze çarpmaktadır. Meslek edinme ya da sosyalleşme anlamlarının öncelikli olduğu görüşmeciler için de üniversite öğrenciliği süreci, farklı bakış açılarıyla karşılaşmak, kendini daha rahat ve özgür biçimde ifade edebilmek gibi dönüştürücü deneyimlerle birlikte anılmıştır. Dolayısıyla Türkiye akademisinin, toplumsal gelişme için özgür bilgi üretmek anlamındaki bütün sistematik sorunlarına rağmen, bu araştırmanın bulgularından hareketle en azından büyük kentlerdeki üniversitelerin, öğrencilerin anlam dünyalarında değiştirici, dönüştürücü bir vurguya sahip olduğunu belirtmek mümkündür.
Abstract:
University, roots of which reach back to Medieval Age in Europe, is facing numerous challenges as institution and as idea today both from state and also from market forces most of which are perpetrators of neoliberal capitalism. The concept autonomous university is subject to erosion by devaluation of basic concepts such as truth, critical knowledge and thinking and is also under pressure for collaboration with global and national market and competition within global higher education market. Academicians are being converted to workers serving for knowledge factories and proletarianized and turned into experts or technicians whose knowledge and popularity (through media) are transformed into marketable commodities with exchange values. The commodification of knowledge, probably present in natural sciences (fields of engineering and medicine, in particular) since the beginning, seems to become valid for social sciences and humanities. In this article, we look at how the university, struggling to defend its core values while witnessing dramatic regressions in its capacity of critical knowledge production and thinking, is being perceived, made sense of, and experienced by the university students (who are being converted into customers or consumers under neoliberal conditions) . In the article, we will first provide an overview addressing the siege of universities by neoliberalism within and out of Turkey through ideologies such as entrepreneurship, competitiveness and “quality”. We will then emphasize the historical and sociological meaning and value of youth and university youth in Turkey. Finally, we will discuss the data collected via semi-structured interviews with 20 students, enrolled universities located in Ankara.. The interview data demonstrate that majority of the students are in consensus that university plays an important role in creation of their political identity and consciousness. It is observed that the interviewees tend to link the concept “transformation”, which was sometimes referred to as self-development, independence from family or becoming a subject leading his or her own life, to the opportunities provided by the university environment. The students prioritizing the role of university in their career plans and socialization practices, on the other hand, were being a university student implies coinciding with different points of view, expressing themselves more freely and comfortably. Therefore despite the systematic problems of Turkish academia in terms of producing free knowledge for social development, according to the findings of this research, one could argue that the universities, at least those located in the major cities, have progressive potential and transforming influence on the semantic worlds of the students.
Fatih Akın, as a German born-Turkish originated film director, has been making films especially on the migrant’s experiences of cultural conflict and living between two worlds. This article focuses on the intercultural encounters in Akın’s films with the theoretical frame of Russian philosopher Mikhail Bakhtin’s concept of dialogism. Bakhtin’s theory of dialogism places a strong emphasis on self and other in the construction of knowledge in the realm of human sciences which means that dialogue is the core of Bakhtinian thought. For Bakhtin the other is crucial in accomplishing individual consciousness and it is impossible to construct a self out of a single consciousness.
In the light of Bakhtin’s concepts, this study attempts to analyze the intercultural encounters in Fatih Akın’s following films:
Short Sharp Shock (Kısa ve Acısız - Kurz und schmerzlos, 1998),
Head-On (Duvara Karşı - Gegen die Wand, 2004),
The Edge of Heaven (Yaşamın Kıyısında - Auf der anderen Seite, 2007)
"
Book Chapters by Çağla Karabağ
Thesis by Çağla Karabağ
This thesis examines how university students’ receive “12 September Coup Films” shot during 2000s, which discourses they come into contact with while reading and discussing these films and what they think about the narratives as well as film characters. Concisely, the study is motivated by the question: “What inferences do university students make from 12 September films? Why and how?”.
The films Vizontele Tuuba (Vizontele Tuuba, Yılmaz Erdoğan, 2004), Babam ve Oğlum (My Father and My Son, Çağan Irmak, 2005) and Eve Dönüş (Homecoming, Ömer Uğur, 2006) were chosen from “the 12 September Films” which were shoot in 2000s. The theoretical and methodological premises of the study rely upon the background provided by the tradition of Cultural Studies, and the two main approaches of reception studies in cinema, namely the historical materialist and the ethnographic approaches offered by Janet Staiger and Jackie Stacey. With regard to the data collection, ethnographic techniques were employed. During the fieldwork of the research, twenty young people studying at four state universities located in Ankara (Ankara, Gazi, Hacettepe and Middle East Technical Universities) were interviewed between October 2010 and June 2011. During this period of eight months, sixty semi-structured interviews were conducted with the purpose of conceiving how the films about the 12 September were received by these twenty respondents each of whom were interviewed three times.
In the analysis section, the context of reading is highlighted, and how films are received is analyzed within a historical framework through “contextual discourses”. Moreover, through the examination of the readings concerning the characters, how personal experience and emotions play a role in signifying the films in addition to the political discourses and positions are revealed. According to the findings of this study, strong connections can be established between the university students’ practices of reading and interpreting of the 12 September films and their ways of contacting with politics, their political positions and their imaginations of 12 September coup. Even though, it is not possible to comment that these films lead to transformations in meanings produced by the university students, they helped to rise interest about 12 September coup, provided these young people some historical facts and assist them though in a limited level, to develop a critical point of view. An extensive change and transformation can be enabled through popular narratives only if they are produced by self-conscious political strategies.
Conference Presentations by Çağla Karabağ
gelişmeler ele alınmaktadır. Bu sayede alana ilişkin düzenlemelerin ve kültür politikalarının önemini vurgulama imkânı doğmaktadır.
Sinema sektöründeki gerilimler, Aralık 2018’de Cem Yılmaz’ın sosyal paylaşım sitesi Twitter üzerinden yaptığı açıklamayla tartışmaya dönüşmüştür. Kamuoyunda “patlamış mısır krizi” olarak bilinen tartışma, salon işletmecilerinin patlamış mısır ve içecek satışları aracılığıyla bilet fiyatlarında indirim yaparak haksız kazanç elde ettikleri
iddiasına dayanmaktadır. 2019 yılında 5224 Sayılı “Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkındaki Kanun”da yapılan düzenlemelerle sektördeki sorunlara ilişkin çözümler getirilmeye çalışılmıştır. Fakat yasadaki değişiklikler mevcut sorunlara köklü çözümler üretmediği gibi bağımsız filmlerin desteklenmesi konusunda bir gerilemeye yol açabilecek niteliktedir, ayrıca denetim ve sansür mekanizmalarının işleyeceğine dair bazı endişeler de uyandırmıştır.
Covid-19 Pandemisinin hayatın pek çok alanında olduğu gibi sinema endüstrisinde de yıkıcı etkileri olmuş; dijitalleşme ve izleme pratiklerinin dönüşümü ivme kazanmıştır. Yatay ve dikey tekelleşmenin önüne geçen köklü çözümler üretilmesine ve Türkiye sinemasına uluslararası alanda bilinirlik kazandıran ana akım sinema dışındaki
filmlerin örtük biçimde denetim mekanizmaları işletilmeksizin desteklenmesine ihtiyaç vardır.
This article first presents an overview of Turkish cinema in terms of its production, distribution, and exhibition networks, and then evaluates the overall situation in the 2000s. The concentration in distribution and exhibition networks in particular is analyzed through the case of CGV Mars Entertainment Group, and the following "popcorn crisis" and the industry in its aftermath are addressed. Thus, it aims to provide an opportunity to emphasize the significance of the regulations and cultural policies in the field. The tensions within the film industry sparked a controversy along with Cem Yılmaz's statement on Twitter, a social networking service, in December 2018. The controversy, publicly known as the "popcorn crisis", was based on the claim that theater owners were making unlawful profits through discounts on ticket prices by selling popcorn and beverages. In 2019, Law No. 5224 on the Evaluation, Classification, and Promotion of Motion Pictures was amended to provide solutions to the problems in the sector. However, the amendments to the law did not provide radical solutions to the existing problems and may even lead to a setback in the promotion of independent films, raising concerns that certain control and censorship mechanisms would now function. The Covid-19 Pandemic has had devastating effects on the film industry, as in many other areas within everyday life, whereas digitalization and the transformation of viewing practices have gained momentum. There is a strong need for radical solutions in order to prevent horizontal and vertical integration and for films outside the mainstream film industry, which indeed bring international recognition to Turkish cinema, to be promoted without the implicit control mechanisms.
İletişim araştırmalarında izleyicinin nasıl kavrandığı ve incelendiği konuları merkezî bir önem taşır. Bu yazı nitel izleyici araştırmalarına odaklanmaktadır. Öncelikle Kültürel Çalışmalar ekolünün öncü izleyici araştırmaları konu edilmekte, ardından izleyici araştırmalarına yönelik eleştiriler ele alınarak bu çalışmaların barındırdığı politik imkân meselesi tartışılmaktadır. Yazının temel iddiası, izleyici araştırmaları ve alımlama çalışmalarının yerel dinamikleri anlamak, mikro ve makro düzeyler arasında bağ kurmak açısından vazgeçilmez olduğudur. Bu tür araştırmalardan elde edilecek bilgi üzerine kurulmuş uzun erimli politik stratejiler sayesinde muhalif anlamları güçlendirmek ve yaygınlaştırmak da mümkündür.
Anahtar Sözcükler: İzleyici, izleyici araştırmaları, alımlama, politik imkân, kültürel çalışmalar
Abstract
In communication studies how the audience is conceived and analysed has significant weight. This study focuses on qualitative audience studies. First, I focus on the pioneering research within the scope of Cultural Studies and second I offer a critical analysis of the criticisms against the audience research. In the same part I also focus on the political possibilities that the audience research contains. The main argument of the study is that audience and reception studies are indispensable to understand the local dynamics and to grasp the connections between micro and macro levels. In this respect, this strand of research also offers the grounds to develop political strategies, which enables one to reinforce and spread oppositional meanings.
Keywords: Audience, audience studies, reception, political possibility, cultural studies
Avrupa’da kökleri Ortaçağ’a kadar uzanan üniversite bugün, hem fikir hem de kurum olarak birçoğu neoliberal kapitalizmin failleri olan piyasa güçlerinden ve devletten gelen sayısız meydan okumayla karşı karşıyadır. Özgür üniversite anlayışı, bir yandan eleştirel bilgi, hakikat ve akıl gibi temel kavramları değersizleştirilerek, bir yandan da ulusal ve küresel piyasa ve toplumla bütünleşmeye zorlanarak aşındırılmaktadır. Akademisyenler giderek bilgi fabrikalarında çalışan işçilere dönüşerek proterleştirilmekte ve bilgisini ya da medya yoluyla popülaritesini piyasada paraya tahvil edebilecek uzmanlara ya da teknisyenlere dönüşmektedir. Doğa bilimlerinde (özellikle mühendislik ve tıp alanlarının aracılığıyla) belki kuruluşundan itibaren hâkim olan bilginin metalaşması, sosyal ve beşeri bilimler için de geçerli hale gelmiş görünmektedir. Bu makalede tüm sorunlar karşısında savunma halinde olan ve fikren küçülen üniversitenin, neoliberal koşullar altında müşteri ya da tüketicilere dönüştürülmeye çalışılan öğrencileri tarafından nasıl kavrandığı, anlamlandırıldığı ve deneyimlendiği incelenmeye çalışılmıştır. Makalede öncelikle üniversitenin dünyada ve Türkiye’de girişimcilik, rekabetçilik ve “kalite” gibi ideolojiler aracılığıyla neoliberalizm tarafından nasıl kuşatıldığı betimlenmiştir. Ardından gençliğin ve üniversiteli gençliğin Türkiye’de tarihsel ve sosyolojik anlamı ve değeri ele alınmıştır. Bu bölümleri Ankara’daki üniversitelerde öğrenimlerini sürdüren 20 öğrenciyle yürütülen yarı yapılandırılmış görüşmelerden elde edilen verilerin betimlenmesi ve analizi izlemektedir. Görüşmeci gençlerin büyük bölümünün, üniversitenin politik kimliğin ve bilincin oluşmasında önemli bir yeri olduğu konusunda hemfikir olduklarını söylenebilir. Kimi zaman “kendini geliştirmek” biçiminde tarif edilen, kimi zaman aileden bağımsızlaşıp hayatına yön veren bir özne olma imkânıyla ifadesini bulan, bazı görüşmelerde ise daha toplumsal ve politik anlamlarıyla öne çıkan bir “dönüşüm” vurgusunun üniversiteyle ilişkilendirildiği göze çarpmaktadır. Meslek edinme ya da sosyalleşme anlamlarının öncelikli olduğu görüşmeciler için de üniversite öğrenciliği süreci, farklı bakış açılarıyla karşılaşmak, kendini daha rahat ve özgür biçimde ifade edebilmek gibi dönüştürücü deneyimlerle birlikte anılmıştır. Dolayısıyla Türkiye akademisinin, toplumsal gelişme için özgür bilgi üretmek anlamındaki bütün sistematik sorunlarına rağmen, bu araştırmanın bulgularından hareketle en azından büyük kentlerdeki üniversitelerin, öğrencilerin anlam dünyalarında değiştirici, dönüştürücü bir vurguya sahip olduğunu belirtmek mümkündür.
Abstract:
University, roots of which reach back to Medieval Age in Europe, is facing numerous challenges as institution and as idea today both from state and also from market forces most of which are perpetrators of neoliberal capitalism. The concept autonomous university is subject to erosion by devaluation of basic concepts such as truth, critical knowledge and thinking and is also under pressure for collaboration with global and national market and competition within global higher education market. Academicians are being converted to workers serving for knowledge factories and proletarianized and turned into experts or technicians whose knowledge and popularity (through media) are transformed into marketable commodities with exchange values. The commodification of knowledge, probably present in natural sciences (fields of engineering and medicine, in particular) since the beginning, seems to become valid for social sciences and humanities. In this article, we look at how the university, struggling to defend its core values while witnessing dramatic regressions in its capacity of critical knowledge production and thinking, is being perceived, made sense of, and experienced by the university students (who are being converted into customers or consumers under neoliberal conditions) . In the article, we will first provide an overview addressing the siege of universities by neoliberalism within and out of Turkey through ideologies such as entrepreneurship, competitiveness and “quality”. We will then emphasize the historical and sociological meaning and value of youth and university youth in Turkey. Finally, we will discuss the data collected via semi-structured interviews with 20 students, enrolled universities located in Ankara.. The interview data demonstrate that majority of the students are in consensus that university plays an important role in creation of their political identity and consciousness. It is observed that the interviewees tend to link the concept “transformation”, which was sometimes referred to as self-development, independence from family or becoming a subject leading his or her own life, to the opportunities provided by the university environment. The students prioritizing the role of university in their career plans and socialization practices, on the other hand, were being a university student implies coinciding with different points of view, expressing themselves more freely and comfortably. Therefore despite the systematic problems of Turkish academia in terms of producing free knowledge for social development, according to the findings of this research, one could argue that the universities, at least those located in the major cities, have progressive potential and transforming influence on the semantic worlds of the students.
Fatih Akın, as a German born-Turkish originated film director, has been making films especially on the migrant’s experiences of cultural conflict and living between two worlds. This article focuses on the intercultural encounters in Akın’s films with the theoretical frame of Russian philosopher Mikhail Bakhtin’s concept of dialogism. Bakhtin’s theory of dialogism places a strong emphasis on self and other in the construction of knowledge in the realm of human sciences which means that dialogue is the core of Bakhtinian thought. For Bakhtin the other is crucial in accomplishing individual consciousness and it is impossible to construct a self out of a single consciousness.
In the light of Bakhtin’s concepts, this study attempts to analyze the intercultural encounters in Fatih Akın’s following films:
Short Sharp Shock (Kısa ve Acısız - Kurz und schmerzlos, 1998),
Head-On (Duvara Karşı - Gegen die Wand, 2004),
The Edge of Heaven (Yaşamın Kıyısında - Auf der anderen Seite, 2007)
"
This thesis examines how university students’ receive “12 September Coup Films” shot during 2000s, which discourses they come into contact with while reading and discussing these films and what they think about the narratives as well as film characters. Concisely, the study is motivated by the question: “What inferences do university students make from 12 September films? Why and how?”.
The films Vizontele Tuuba (Vizontele Tuuba, Yılmaz Erdoğan, 2004), Babam ve Oğlum (My Father and My Son, Çağan Irmak, 2005) and Eve Dönüş (Homecoming, Ömer Uğur, 2006) were chosen from “the 12 September Films” which were shoot in 2000s. The theoretical and methodological premises of the study rely upon the background provided by the tradition of Cultural Studies, and the two main approaches of reception studies in cinema, namely the historical materialist and the ethnographic approaches offered by Janet Staiger and Jackie Stacey. With regard to the data collection, ethnographic techniques were employed. During the fieldwork of the research, twenty young people studying at four state universities located in Ankara (Ankara, Gazi, Hacettepe and Middle East Technical Universities) were interviewed between October 2010 and June 2011. During this period of eight months, sixty semi-structured interviews were conducted with the purpose of conceiving how the films about the 12 September were received by these twenty respondents each of whom were interviewed three times.
In the analysis section, the context of reading is highlighted, and how films are received is analyzed within a historical framework through “contextual discourses”. Moreover, through the examination of the readings concerning the characters, how personal experience and emotions play a role in signifying the films in addition to the political discourses and positions are revealed. According to the findings of this study, strong connections can be established between the university students’ practices of reading and interpreting of the 12 September films and their ways of contacting with politics, their political positions and their imaginations of 12 September coup. Even though, it is not possible to comment that these films lead to transformations in meanings produced by the university students, they helped to rise interest about 12 September coup, provided these young people some historical facts and assist them though in a limited level, to develop a critical point of view. An extensive change and transformation can be enabled through popular narratives only if they are produced by self-conscious political strategies.
Observations from and reflections on the 13th National Social Sciences Congress, organized by the Turkish Social Sciences Association in December 2013.