Thesis Chapters by Anday Türkmen
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi, 2022
Dünyadaki sosyal, kültürel, bilimsel ve teknolojik gelişmeler hem iç mimarlık mesleğinin gereksin... more Dünyadaki sosyal, kültürel, bilimsel ve teknolojik gelişmeler hem iç mimarlık mesleğinin gereksinimlerinde hem de iç mimarlık eğitimi alacak öğrencilerin algılama ve kavrama biçimlerinde değişimlere sebep olmaktadır. Mesleğin ihtiyaçlarında ve aday öğrencilerin öğrenme yöntemlerinde görülen bu dönüşüm; eğitim programlarının yapılandırılması için yürütülmesi planlanan bilimsel çalışmaların da önemini ortaya çıkarmaktadır. Bu doğrultuda; iç mimarlık eğitiminin, akademik çalışmaların nesnesi olarak ele alınması ve bilimsel yöntemlerle incelenmesi önemli bir ihtiyaç olarak görülmektedir. Öte yandan Türkiye’de iç mimarlık eğitiminin geldiği noktanın tartışılması, verilen eğitimin içerik ve yöntem açısından sorgulanmasını da sağlamaktadır. Son yıllarda temel tasarım üzerine yoğunlaşan bilimsel etkinliklerin artması, konuyu odağına alan araştırmaların çoğalması ve ders içeriklerinde yeni yöntemlerin gündeme getirilmesi ise temel tasarım eğitiminin iç mimarlık pratiği içindeki yerini ve önemini somut biçimde göstermektedir.
İç mimarlık (ve çevre tasarımı) müfredatının birinci yılında konumlanan temel tasarım eğitimi; sözel-matematiksel beceriler üzerine temellendirilmiş bir eğitim anlayışından gelen öğrencilerin “tasarım” kavramı ile ilk kez iletişim kurmasını sağlamaktadır. Söz konusu bu etkileşim, aynı zamanda ortaöğretimde başarı gösteren ancak temel tasarım eğitiminin gerektirdiği alternatif düşünme ve algılama biçimlerini kavramaya çalışan öğrencilerin karşılaştıkları zorlukları da tariflemektedir. Burada değinilen uyum sorunu ortaöğretim müfredatında dikkate alınan sınırlı zekâ alanları ile temel tasarım eğitiminde gereksinilen bilişsel beceriler arasındaki farklılıklardan da beslenmektedir. Bu noktada uzamsal beceriler; iç mimarlık (ve çevre tasarımı) ve STEM (fen, teknoloji, mühendislik ve matematik) başta olmak üzere pek çok disiplin için büyük bir önem arz etmektedir. Howard Gardner tarafından ortaya atılan çoklu zekâ kuramı ise zekâ düzeylerinin özerk güçler aracılığıyla oluştuğunu ve bu güçlerin sekiz farklı beceri alanı ile temsil edildiğini savunmaktadır. Bu bağlamda; temel tasarım eğitiminin de hem öğrencilerin sekiz farklı beceri alanını dikkate alması hem de uzamsal beceri düzeylerini geliştirecek nitelikte bir yöntem içermesi büyük önem taşımaktadır.
Bu çalışmada; iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü birinci sınıf öğretim programında yer alan temel tasarım eğitimi için, çoklu zekâ kuramı üzerinden öğrencilerin sekiz farklı beceri alanını harekete geçiren ve uzamsal beceri düzeylerinin gelişimine etki eden yeni bir izlence önerisi geliştirmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda geliştirilen izlence; üç büyük girdi üzerinde temellenmiştir. Söz konusu girdilerden birincisi kavramsal ve biçimsel yöntemler üzerinden yorumlanan “temel tasarım eğitimi”; ikincisi iç mimarlık eğitimi için büyük bir önem taşıyan “uzamsal beceri kavramı”; üçüncüsü ise zekâ kavramını sekiz farklı beceri alanı üzerinden tarifleyen “çoklu zekâ kuramı” olarak belirlenmiştir.
Geliştirilen yeni izlence önerisinin, öğrencilerin uzamsal beceri düzeylerine ve akademik başarılarına olan etkilerini incelemek üzere üç hipotez kurulmuştur. Hipotezleri sınamak için açımlayıcı sıralı karma yöntem deseni ile gerçekleştirilen araştırma kapsamında; nicel ve nitel veriler iki aşamada ve sıralı olarak elde edilmiştir. Birinci aşamada, araştırma sorularına doğrudan yanıt üretebilecek nicel veriler; ikinci aşamada ise nicel bulguları daha detaylı şekilde açıklamaya katkı sağlayacağı düşünülen nitel veriler toplanmıştır. Araştırmanın nicel bölümü için iki farklı yöntem kullanılmıştır. Bu bağlamda “Temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin uzamsal beceri seviyeleri arasındaki farklılık” üzerinden kurulan 1. Hipotez (1H) için ve “Temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin akademik başarı seviyeleri arasındaki farklılık” üzerinden kurulan 2. Hipotez (2H) için “deneysel yöntem (ön test-son test kontrol gruplu gerçek deneme deseni)” tercih edilmiştir. “İç mimarlık ve çevre tasarımı birinci sınıf öğrencilerinin uzamsal beceri seviyeleri ile temel tasarım eğitimindeki akademik başarı düzeyleri arasında ilişki” üzerine kurulan 3. Hipotez (3H) için ise “bağıntısal yöntem (ilişkisel tarama deseni)” tercih edilmiştir. Araştırmanın nitel bölümü için ise “durum çalışması yöntemi (örnek olay tarama deseni)” kullanılmıştır.
Araştırma kapsamında kullanılan izlenceler bağımsız değişken; öğrencilerin uzamsal beceri düzeyleri ise bağımlı değişken olarak kabul edilmiştir. Bağımsız değişkenin kendi içinde nitelik yönünden en az iki ulam/düzey oluşturabilmesi için bağımsız değişkenin denenen/uyarıcı düzeylerini geliştirilen yeni izlence ve geleneksel izlence oluşturmuştur. Bu kapsamda araştırmanın bağımsız değişkeni ile bağımlı değişkeni arasındaki anlamlı ilişkileri sınamak üzere; geliştirilen yeni izlencenin uzamsal beceri seviyelerine etkisi öğrencilerin öğrenme sürecine dâhil ettikleri zekâ alanları üzerinden kavramsallaştırılmış ve öğrencilerin etkin kullandıkları zekâ alanı sayısı ara değişken olarak kabul edilmiştir.
Bu çalışma, 2021-2022 akademik yılının güz döneminde İstanbul Gedik Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi (şimdiki adıyla Mimarlık ve Tasarım Fakültesi) bünyesindeki İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde İMÇ101 Temel Tasarım I dersine kayıtlanan 70 birinci sınıf öğrencisi arasından, araştırmacı tarafından belirlenen dışlama ölçütleri dikkate alınarak seçilen ve yaşları 18-22 arasında değişen toplam 60 (48 kadın, 12 erkek) katılımcı üzerinden yürütülmüştür.
Araştırma kapsamında iki farklı çalışma grubu oluşturulmuş ve bu gruplardan biri deney, diğeri ise kontrol grubu olarak kullanılmıştır. Grupların cinsiyet ve yaş gibi değişkenler açısından denk olmasını sağlamak amacıyla eşleştirilmiş seçkisiz (yansız) atama deseni tercih edilmiştir. Her iki grupta da deney öncesi ve deney sonrası ölçümler yapılmıştır. Araştırmada nicel verileri toplamak için “Çoklu Zekâ Alanları Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği (MIDAS_TR)”, “Raven Standart Progresif Matrisler (RSPM) Testi” ve “Zihinsel Döndürme Testi (ZDT)” kullanılmıştır. Araştırmanın nitel verilerini toplamak için ise “anket formu (AF)” ve “yarı yapılandırılmış görüşme formu (YYGF)” kullanılmıştır. Bu bağlamda; öğrencilerin çoklu zekâ alanlarını belirlemek için kullanılan MIDAS_TR, deney ve kontrol grubundaki öğrencilere sadece deney öncesinde (ön test) uygulanmıştır. Öğrencilerin uzamsal beceri (uzamsal görselleştirme ve uzamsal ilişkiler) düzeylerini belirlemek için kullanılan RSPM ve ZDT ise deney ve kontrol grubundaki öğrencilere hem deney öncesinde (ön test) hem de deney sonrasında (son test) uygulanmıştır. Öte yandan; öğrencilerin görüş ve düşüncelerini belirlemek amacıyla kullanılan anket formu ve YYGF ise sadece geliştirilen yeni izlence ile eğitim gören deney grubu öğrencilerine deney sonrasında uygulanmıştır.
Bu tez çalışmasından elde edilen ilk bulgu; temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin uzamsal beceri düzeylerinin gelişimleri arasında farklılık olduğudur (1H). Bu sonuç; çalışmanın birinci araştırma hipotezini desteklemiştir. Araştırmadan elde edilen ikinci bulgu; temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin akademik başarı düzeyleri arasında farklılık olduğudur (2H). Bu sonuç; çalışmanın ikinci araştırma hipotezini desteklemiştir. Araştımadan elde edilen üçüncü bulgu ise iç mimarlık ve çevre tasarımı birinci sınıf öğrencilerinin uzamsal beceri düzeyleri ile temel tasarım eğitimindeki akademik başarı düzeyleri arasında ilişki olduğudur (3H). Bu sonuç tez çalışmasının üçüncü araştırma hipotezini desteklemiştir. Bu bulgular ışığında; iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü birinci sınıf öğretim programında aktarılan temel tasarım eğitiminde çoklu zekâ kuramı üzerinden sekiz farklı beceri alanını harekete geçiren yeni izlence önerisinin, öğrencilerin uzamsal beceri düzeylerine ve akademik başarılarına olumlu yönde etki ettiği çıkarsanmıştır.
Bu tez çalışması kapsamında kurulan hipotezler yalnızca tek bir ders üzerinden sınanmış olsa da iç mimarlık (ve çevre tasarımı) eğitiminin en önemli derslerinden biri olan temel tasarım eğitiminin uzamsal becerilerle ilişkisini ortaya koyması; genel olarak iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümünün uzamsal beceri ile kurduğu bağlılaşık ilişki konusunda da fikir edinmemizi sağlamaktadır. Diğer yandan, gerçekleştirilen araştırmanın 2021-2022 akademik yılının güz dönemi ile sınırlı tutulması ve elde edilen nicel ve nitel verilerin yalnızca tek bir üniversitenin iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü öğrencilerinden toplanmış olması bu çalışmanın en önemli yöntemsel sınırlılıklarından biri olarak kabul edilmektedir. Çalışma grubunun sınırlı bir alandan seçilmiş olması, erişilen bulguların genellenebilme olasılığını zayıflatmakta ve araştırmanın dış geçerliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu bağlamda; düşük dış geçerlik sorununun giderilmesi ve araştırmadan elde edilen verilerin çalışma evrenini temsil edebilmesi için; farklı üniversitelerde temel tasarım eğitimi alan iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü birinci sınıf öğrencilerinin de dâhil edildiği enlemsel (kesitsel) yeni araştırmaların planlanması önerilmektedir.
This study aims to analyze and present satisfaction levels of users of housing interior spaces as... more This study aims to analyze and present satisfaction levels of users of housing interior spaces as per the variables of the housing ownership structure, the housing size, the number of rooms in the housing unit, and the housing type. Also, the study aims to address the housing features and quality as factors affecting satisfaction with the housing unit. Within the scope of this research, which was carried out with a quantitative research design; A face-to-face survey was conducted by reaching 134 households from Pendik district, which was selected as the study area. For the administration of the survey form, all research participants were selected with the convenience sampling method, and the ethical endorsement for the research was received from the Ethics Committee. The research data collected with the survey form were analyzed with computer software, the Statistical Package for Social Science. In the study, it was found that participants had high levels of satisfaction with all spaces of the housing unit as per the housing size and the number of rooms in the housing unit. Upon the analysis of the levels of satisfaction with the landscape configuration of the living spaces, it was discerned that housing renters had higher levels of satisfaction with the landscape configuration of the living spaces than housing owners. The data on levels of satisfaction with the landscape configuration of the living spaces indicate that participants residing in detached houses in low-rise housing estates and participants residing in apartments in housing estates had higher levels of satisfaction with the landscape configuration of the living spaces than those residing in apartments in single buildings. At the end of the analysis, it was discerned that the variable of the housing ownership structure had no effect on the satisfaction of the housing interior space user.
Marmara Üniversitesi // Güzel Sanatlar Enstitüsü // İç Mimarlık Anasanat Dalı, 2018
Özet
Seyahat olanaklarının gelişmesi ve engelli bireylerin turizm faaliyetlerinde önemli bir niş... more Özet
Seyahat olanaklarının gelişmesi ve engelli bireylerin turizm faaliyetlerinde önemli bir niş pazar haline gelmesi ile birlikte, otel ortak kullanım alanlarına ilişkin erişim olanaklarının iyileştirilmesi gerekliliği güncel tasarım paradigmalarında yerini almıştır. Bu bağlamda, engellilerin tüm insani haklardan ve temel özgürlüklerden eşit bir şekilde yararlanmasını desteklemek üzere oluşturulan uluslararası konvansiyonların otel yapıları için de hedefine ulaşmasına katkı sağlanması ihtiyacı araştırmanın birincil kaygısını oluşturmuştur. Aynı kuramsal anlayış içerisinde, otel yapılarının organizasyon şemasında büyük önemi olan ortak kullanım alanlarının mekân kurgusundaki tanımsızlıkların ya da çözümsüzlüklerin kullanıcıların sirkülasyon kabiliyetini doğrudan kısıtladığı gerçeği referans kabul edilmiş ve otel yapılarındaki ortak alanların engelli ziyaretçiler başta olmak üzere; tüm kullanıcı grupları için görsel ve fiziksel açıdan erişilebilir kılınmasına yönelik tasarım eğilimlerinin benimsetilmesi amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında, konunun kuramsal sınırlılıklarını ortadan kaldırabilmek maksadıyla literatür taraması yapılmış ve yanıt bulamayan tasarım sorunlarının belirlenmesi ile araştırmanın bibliyografik künyesi oluşturulmuştur. Tasarım olgusu ile otel ortak kullanım alanları arasında erişilebilirlik bağlamında iletişim kurmayı amaçlayan araştırmanın sonucunda, yapıların bütünlüğüne müdahale etmeden erişilebilir çevrelerin kurgulanabileceğine ilişkin üretilen düzgüsel tasarım pratiklerinin tümü teknik anlatımlar ile tanımlı hale getirilmiş ve mekân tüketiminin demokratikleştirilmesine otel ölçeğinde katkı sağlanmıştır.
Abstract
With the development of travel opportunities and with the disabled people who has become an important niche market in the tourism activities, necessity of enhancing the access opportunities regarding hotel shared spaces took its place in the current design paradigms. In this context, the need for international conventions, which are created to support disabled people to equally take advantage of all human rights and fundamental freedoms, to meet the objective for the hotel structures too is created the primary concern of the research. In the same theoretic approach, the fact of ineffability and insolubility in the space setup of common use areas which have a great importance in the organization schemes of hotel structures, does directly restrict the circulation ability of the users is accepted as reference and it is aimed to adopt design tendencies which are oriented to make shared spaces in the hotel structures accessible in terms of visual and physical for whole user groups, especially for disabled visitors. Within the research, a literature scan has been done to abolish the theoretical limitedness of the topic and the bibliographic tag of the research has been created with the identification of design problems which remain unanswered. At the end of the research that aims to communicate within the context of accessibility between design feature and hotel shared spaces, whole normative design practices created regarding accessible spaces can be fictionalized without interfering the integrity of the structures has been described with technical presentation and has been contributed to the democratizing of space consumption in the hotel scale.
Conference Presentations by Anday Türkmen
IFC2020 Proceedings Book, 2020
Katolik Kilisesi’nin siyasal etkinliklere eğilim göstererek halkı dinsel ve ekonomik açıdan zorla... more Katolik Kilisesi’nin siyasal etkinliklere eğilim göstererek halkı dinsel ve ekonomik açıdan zorlaması sonucunda gelişen Protestan Reformu, 17. yüzyılda Kilise’nin mutlak otoritesine alternatif sunabilecek başka spesifik mezheplerin de ortaya çıkmasına zemin oluşturmuştur. Avrupa’nın tinsel revizyon süreci olarak deneyimlediği mevcut şartlar altında temelleri atılan ve yeryüzünde daha muntazam bir toplumsal kurgu yaratabilmenin mümkün olduğuna inanan Shakerların tarihsel gelişimlerinden -kanonik inançları ile biçimlendirdikleri- özgün tasarım anlayışlarına kadar tanıklık ettiği tüm süreç mekân ölçeğinde mobilya gelenekleri üzerinden değerlendirilmiştir. Araştırma konusunun kuramsal sınırlılıklarına yeni bir bakış açısı kazandırmak maksadıyla kapsamlı literatür taraması yapılmış ve mevcut tarihsel süreç içerisinde Shaker tasarım kültürünün oluşumuna yönelik kabul gören tüm yaklaşımlar tanımlı hale getirilerek tinsel öğretilerin mobilya ile temsil edilmesine yönelik pratikler detaylandırılmıştır. Bu bağlamda Shakers hareketinin ruhsal motivasyonu ile tasarım yaklaşımları arasında mobilya ölçeğinde iletişim kurabilmek maksadıyla alegorik ve hermenötik yöntemlerden yararlanılmıştır. Tarihsel model kullanılarak gerçekleştirilen bu nicel araştırmanın sonucunda; spiritüel yaklaşımlarını tasarım alışkanlıklarına aktaran ve mekânsal yönelimlerini manevi dünyalarının önemli katmanlarından biri haline getiren Shakers hareketinin benzersiz tasarım reflekslerini 20. yüzyılın fayda, basitlik ve güzellik gibi yol gösterici prensipleriyle kesiştiren mekânsal donatı ve mobilya örnekleri üretildiği dönemin dinsel, kültürel ve sosyal koşulları dikkate alınarak irdelenmiş ve günümüze ulaşan dizgesiz birçok bilgi sentezlenerek konuya ilişkin mevcut yazına katkı sağlamak amaçlanmıştır.
IV. Ulusal Tasarım Günleri Sempozyumu, 2019
Günümüz tekil disiplin anlayışının, tasarım yaklaşımlarının uygulanabilirliğini azalttığı ve mesl... more Günümüz tekil disiplin anlayışının, tasarım yaklaşımlarının uygulanabilirliğini azalttığı ve mesleki eğitimlerde disiplinlerarası müdahalelerin daha yaratıcı süreçlerin üretilmesine olanak sağlayabileceği motivasyonu ile biçimlenen bu araştırma İstanbul Gedik Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde 2018-19 Eğitim/Öğretim yılı bahar dönemi içerisinde Temel Tasarım II dersini başarıyla tamamlayan on altı öğrenci üzerinden gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın kavramsal zeminini oluşturan ilk kademede öğrencilerden, biyomimikri disiplinini farklı ölçeklerde temsil edebilecekleri organik bir form seçmeleri ve bu tercihlerini tasarım izlemi olarak yorumlayabilecekleri bir sisteme indirgemeleri beklenmiştir. Organik formları tanımlı hale getiren geometrik kararların hacimsel getirilerine dair tüm süreç sınırlandırılmış bir düzlem içerisinde maket çalışması ile tamamlanmıştır. Öğrencilerin biçimsel reflekslerine ilişkin yaklaşımlarını tespit edebilmek ve çok katmanlı yaratım süreçlerinin temel tasarım eğitimi içerisindeki yerini belirleyebilmek için sonuç ürünler incelenmiş ve elde edilen verilerin tümü üretilen teknik anlatımlar ile tanımlı hale getirilmiştir. Ayrıca, organik referanslardan mekân üretimine geçiş sağlayan temrinlerin temel tasarım dersinde temsil edilmesine yönelik pratikler çözümlenmiştir. İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı öğrencilerinin biyomimikriye gönderme yapan çok katmanlı hacimsel kararları ile form üretimlerine ilişkin yaklaşımları arasında temel tasarım prensipleri ölçeğinde iletişim kuran bu araştırma ile mevcut tasarım yazınını beslemek ve lisans düzeyinde aktarılan temel tasarım eğitimlerine yönelik izlencelerin geliştirilmesine katkı sağlamak amaçlanmıştır.
(ISAS) 2nd International Symposium on Innovative Approaches in Scientific Studies, 2018
Özet
Eğitim, sağlık ve bilim gibi pek çok alanda bağlayıcı rol üstlenerek toplantı ve konferans ... more Özet
Eğitim, sağlık ve bilim gibi pek çok alanda bağlayıcı rol üstlenerek toplantı ve konferans sektörünün büyümesini sağlayan uluslararası ticaret ve küreselleşme kavramı, konaklama hizmetlerinin erişilebilirliğinin artırılması ile kongre turizmini dünyanın hızla gelişen alanlarından biri haline getirmiştir. Ayrıca seyahat olanaklarının hızla artması ve engelli bireylerin kongre turizmi faaliyetlerinde önemli bir niş pazar haline gelmesi ile birlikte, konferans çevrelerine ilişkin erişim olanaklarının iyileştirilmesi gerekliliği de güncel tasarım yaklaşımlarında yerini almıştır. Bu bağlamda, engellilerin insani haklardan ve temel özgürlüklerden eşit bir şekilde yararlanmasını desteklemek üzere oluşturulan uluslararası konvansiyonların otel yapılarında kullanılan konferans salonları için hedefine ulaşmasına katkı sağlanması kaygısını referans alan araştırma kapsamında, çalışma konusunun kuramsal sınırlılıklarını ortadan kaldırabilmek maksadıyla literatür taraması yapılmış ve yanıt bulamayan tasarım pratikleri tespit edilerek çalışmanın bibliyografik künyesi oluşturulmuştur. Aynı kuramsal anlayış doğrultusunda, otel yapılarının fonksiyon kurgusunda büyük önem arz eden konferans salonlarının mekânsal kurgusundaki çözümsüzlüklerin kullanıcıların sirkülasyon kabiliyetini doğrudan kısıtladığı gerçeği referans alınmış ve kongre turizmi sektöründe hizmet üreten her çevrenin görsel, işitsel ve fiziksel açıdan erişilebilir kılınmasına yönelik tasarım eğilimlerinin benimsetilmesi amaçlanmıştır. Erişilebilirlik kavramı ile konferans salonları arasında engellilik ölçeğinde iletişim kuran araştırma sonucunda, ergonomik yaklaşımlar ile üretilen düzgüsel tasarım pratiklerinin tümü teknik anlatımlarla tanımlı hale getirilmiş ve mekân tüketiminin demokratikleştirilmesine konferans salonları ölçeğinde katkı sağlanmıştır.
Abstract
International trade and globalization concept that generate the grow of meeting and conference sector by taking a bounding role in many areas such as education, health and science, with the improvements in the accessibility of accommodation services, congress tourism has become one of the worlds fastest growing areas. Also, with the fast increase of travel opportunities and with the disabled individuals becoming an important niche market in the congress tourism activities, necessity of enhancing the accessibility opportunities concerning the conference environment has taken its place in the current design approaches. In this context, in the scope of the research that takes the concern of contributing to international conventions as reference, which are created for disabled individuals to equally benefit from human rights and fundamental freedoms, to reach its aim for conference halls that are used in hotel structures, for the purpose of putting away the conceptual boundedness of the study subject; a literature scan has been done and by determining the unanswered design practices, bibliographic tag of the study has been created. In the direction of the same conceptual understanding, reality of direct limitation to circulation ability of users by insolubilities in spatial fiction of conference halls, which is crucial for the function fiction of hotel structures has taken as reference and it has been aimed to infuse design tendencies towards making every environment which serves in congress tourism accessible in terms of visual, audial and physical. In the wake of the study that makes contact between the accessibility concept and conference halls in disability scale, all the normative design practices produced with ergonomic approaches has defined with technical expressions and has been contributed to democratization of space usage in the conference halls scale.
(ISAS) 2nd International Symposium on Innovative Approaches in Scientific Studies, 2018
Özet
Bu araştırma İstanbul Gedik Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde Temel T... more Özet
Bu araştırma İstanbul Gedik Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde Temel Tasarım dersini alan yirmi öğrenci üzerinden gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın kuramsal zeminini oluşturan çalışmanın birinci kademesinde öğrencilerden, sınırlandırılmış bir düzlem üzerinde, seçtikleri temel geometrik formları kullanarak yüzeysel biçim ilişkilerine yönelik kararlar içeren iki boyutlu kompozisyonlar oluşturmaları istenmiştir. En az iki temel tasarım ilkesi barındırması beklenen çalışmanın son aşamasında ise, geometrik formlar ile temsil edilen yüzeysel kurguların hacimsel ortamda nasıl değerlendirildiğine ilişkin tüm süreçler maket çalışmaları ile tamamlanmıştır. Sonuç ürünleri üzerinden öğrencilerin tasarım reflekslerine ilişkin yaklaşımları tespit edebilmek için yedi soruluk yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen verilerin içerik analizi yöntemi ile frekansları tespit edilmiş ve bu frekans değerleri üretilen teknik anlatımlar ile tanımlı hale getirilmiştir. Ayrıca, araştırmanın kuramsal kısıtlılıklarına yeni bir bakış açısı kazandırabilmek ve nesnel yorumlar elde edebilmek için kapsamlı literatür taraması yapılmış ve temel tasarım ilkeleri ile biçim üretimine dair kabul gören uluslararası yaklaşımlar tanımlı hale getirilerek yüzeyden hacime geçiş temrinlerinin temel tasarım dersinde temsil edilmesi fikri detaylandırılmıştır. Öğrencilerin yüzeyden hacime geçiş kararları ile biçim üretimine yönelik yaklaşımları arasında temel tasarım ilkeleri ölçeğinde iletişim kuran bu araştırma ile mevcut tasarım yazınına ve tasarım odaklı lisans programlarında aktarılan temel tasarım eğitimlerine yönelik izlencelerin geliştirilmesine katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Abstract
This research has been conducted on twenty students who are taking the Basic Design class in the Department of Interior Architecture and Environmental Design in İstanbul Gedik University. In the first stage of the study which composes the theoretical background of the research, students were asked to create two-dimensional compositions, on a limited level, that contains decisions about the superficial shape relations by using the basic geometrical forms that they chose. In the last stage of the study that is expected to have at least two basic design principles; all processes about how superficial fictions that are represented with geometrical forms, evaluated in the spatial environment have been completed with model studies. To determine approaches concerning the design reflexes of the students through result products, a semi-structured interview form with seven questions has been used. Frequencies of the acquired data have been determined with content analysis technique and these frequency values have been defined with the produced technical expressions. Also, to bring a new point of view to the theoretical constraints of the research and to get objective commentary, a detailed literature scan has been done and by defining the well-accepted international approaches about production of forms with basic design principles, idea of presenting the practicing of transition from surface to spatial in the basic design class has been detailed. With this study which makes contact between students transition decisions from surface to spatial and approaches for production of shape in the scale of basic design principles, it has been aimed to contribute to the development of current design literature and programmes devoted to conveyed basic design educations in design-oriented license programs.
(ICNTAD) 4th International Conference on New Trends in Architecture and Interior Design, 2018
Abstract
Faculty of Fine Arts and Architecture aims to analyze technical, functional and aesthet... more Abstract
Faculty of Fine Arts and Architecture aims to analyze technical, functional and aesthetic data in design problems. In this respect, the Basic Design course, which is usually given in the first two semesters of the departments related to the design faculties, is a course providing the formation of the eight-semester design skill in the education curriculum. In this lesson, along with that it is thought that a single point of view, theory, model or curriculum can not be used; it is aimed to develop the artistic skills of the students, to gain the visual consciousness and to increase the courage to create the fictional mind by removing it from the molds.With this point of view, especially the design studios trying to meet the requirements of the self-renewal time; it is aimed to strengthen individual design motivations with the possibilities offered by flexibility creating a flexible content that supports most of the other lessons of department and out of the usual basic design concepts of design education students.
In the first semester of Basic Design courses; dot, line, stain, shape, surface, form, volume, space etc. are transferred by being restricted to design principles; In the second semester, in addition to concepts such as light, color and texture, the ability to edit spatial volume according to design elements, tools and principles is gained. In the light of this information, Italo Calvino's "Invisible Cities" book has been chosen as the text adaptations of the last work in the course of "Basic Design". Italo Calvino, depicted as the fairytale teller of the modern world, describes Marco Polo's journey on the Kublai Khan horseman, in his book "Invisible Cities". Thus, as the last project project within the scope of Basic Design course, students have chosen one of their suitable cities by reading Calvino's stories and assimilating them. 55 cities were proposed to provide students with strong data in terms of design. Like Marco Polo's journey, students have set from a story of their own choice to a journey where they were fed with basic design principles. They have created spatial finctions of the cities which they read and dreamt about by reducing abstract geometric form for five weeks by reading the story numerous times, enter into the story with the help of drawings and passing through the paths that Marco Polo passed through. This study aims to develop students' experience of design process of a written text in the process of intellectual design by combining two different disciplines and to improve interdisciplinary adequacy of first grade students in design frame.
In the continuation of the work, the spatial volume fictions produced by the student studies were produced as models and the models, the selection of the cities, the methods of handling the cities, the reasons for choosing the key words referring to the work were questioned and all approaches related to color, material, form, texture and spatial organization have been analized with the text that constitutes the universe of the study.
(ECSAC) 2nd European Conference on Science, Art & Culture, 2018
Özet
Son yıllarda seyahate ilişkin olanakların artması ve engelli bireylerin turizm faaliyetler... more Özet
Son yıllarda seyahate ilişkin olanakların artması ve engelli bireylerin turizm faaliyetlerinde önemli bir niş pazar haline gelmesi ile birlikte, otel yapılarının erişilebilirliği güncel tasarım paradigmalarında kendisine haklı bir yer edinmiştir. Ancak otel yapılarının organizasyon şemasında büyük önem arz eden ortak alanların mekânsal kurgusundaki herhangi bir belirsizlik ya da çözümsüzlük, tekerlekli sandalye kullanıcıları başta olmak üzere, görme güçlüğü çeken ya da hareket kısıtlılığı bulunan engelli ziyaretçilerin sirkülasyon kabiliyetini doğrudan kısıtlamaktadır. Bu noktada, araştırmanın içeriğini oluşturan otel ortak alanlarındaki tuvaletlerin de engelli bireyler başta olmak üzere; tüm kullanıcı grupları için görsel, işitsel ve fiziksel açıdan erişilebilir kılınması amaçlanmıştır. Bu çerçevede yürütülen çalışma kapsamında, araştırma konusunun kuramsal kısıtlılıklarına yeni bir bakış açısı kazandırmak amacıyla kapsamlı literatür taraması yapılmıştır. İncelenen çalışmalarda kullanılan yöntemler, ölçekler, bulgular, çıkarılan sonuçlar ve önerilerle konuya ilişkin problemin boyutları saptanmış ve çalışmalarda değinilmeyen noktalar tespit edilerek araştırmanın bibliyografik künyesi oluşturulmuştur.
Çalışma sonucunda, otel ortak alanlarında kurgulanan engelli tuvaletlerinin erişilebilir kılınmasına yönelik güncel antropometrik veriler uluslararası ölçekte geçerliliğini sürdüren mimari standartlarla ve devlet eliyle üretilen yasal düzenlemelerle sentezlenmiş ve engelli bireylerin kullanımına uygun tuvaletler için mekânsal gereksinimlerin tespiti sağlanmıştır. Ayrıca engelli tuvaletlerinin tasarım sürecini ilgilendiren kararlar, ihtiyaç duyulan teknik gereklilikler ve asgari düzeyde en iyi uygulama pratikleri içeren çözümler çizimlerle aktarılmış ve tuvalet kabinlerinin kurgusuna, klozet, pisuvar ve lavabo gibi vitrifiye elemanlarının organizasyonuna yönelik ergonomik yaklaşımlar önerilmiştir.
Papers by Anday Türkmen
A|Z ITU Journal of the Faculty of Architecture, 2024
The objective of this study is to investigate the relationship between the Higher Education Exami... more The objective of this study is to investigate the relationship between the Higher Education Examination Score Types and Kolb Learning Styles of undergraduate students enrolled in the “Interior Architecture” and “Interior Architecture and Environmental Design” programmes, which accept students with diverse score types.In this context, a hypothesis was formed based on the difference between the score types and learning styles of students admitted to the Department of Interior Architecture with a numerical score type and students admitted to the Department of Interior Architecture and Environmental Design with an equal weight score type. A comparative relational survey model was selected to test the hypothesis. The study population consisted of foundation universities in Istanbul. In the 2021-2022 academic year, there were students enrolled in undergraduate programmes in interior architecture (and environmental design) at 34 foundation universities in Istanbul. The sample comprises 166 undergraduate students enrolled at Maltepe University’s Department of Interior Architecture and Istanbul Gedik University’s Department of Interior Architecture and Environmental Design. In the context of quantitative research, the convenience sampling method, one of the random sampling types, was employed to collect data. The Kolb Learning Style Inventory was employed to ascertain the learning styles of the students. The findings of this study indicate that there is no significant difference between the learning styles of students at Maltepe University and Istanbul Gedik University, thereby supporting the research hypothesis.
Journal of Arts, 2024
The aim of this research is to establish a dialogue between moving image devices, considered as p... more The aim of this research is to establish a dialogue between moving image devices, considered as precursors of cinema, and the representation of space in order to evaluate the physical orientations of inventors who transformed their spatial searches into cinematic organisation. This study examines the experimental environment created by cinema art for space through moving image devices. It is focused on two research questions: 'The integration of space representation in pre-cinema moving image devices' and 'The effect of space representation on visual narrative in pre-cinema moving image devices'. The study employed a qualitative research design and the literature review method to answer the research questions. The research data was analysed using descriptive content analysis. Based on the analysis, it can be inferred that pre-cinema moving image devices invented between 1558-1834 utilised figurative representations in visual narratives. The representation of space was first introduced in the visual narratives of the Stereoscope, invented by Wheatstone in 1838. Moving image devices invented between 1880-1895 established a strong relationship with the representation of space. However, the fact that the research was collected from fourteen different moving image devices invented in 1558 and later is considered to be one of the major methodological limitations of this study. The limited sample size weakens the possibility of generalising the findings and negatively affects the external validity of the research. In order to overcome the problem of low external validity and to ensure that the data obtained from the study can represent the study population, it is recommended that new studies be planned that include different pre-cinema moving image devices.
Gazi University Journal of Science Part B: Art Humanities Design and Planning, 2023
This study aims to analyze and present satisfaction levels of users of housing interior spaces as... more This study aims to analyze and present satisfaction levels of users of housing interior spaces as per the variables of the housing ownership structure, the housing size, the number of rooms in the housing unit, and the housing type. Also, the study aims to address the housing features and quality as factors affecting satisfaction with the housing unit. Within the scope of this research, which was carried out with a quantitative research design; A face-to-face survey was conducted by reaching 134 households from Pendik district, which was selected as the study area. For the administration of the survey form, all research participants were selected with the convenience sampling method, and the ethical endorsement for the research was received from the Ethics Committee. The research data collected with the survey form were analyzed with computer software, the Statistical Package for Social Science. In the study, it was found that participants had high levels of satisfaction with all spaces of the housing unit as per the housing size and the number of rooms in the housing unit. Upon the analysis of the levels of satisfaction with the landscape configuration of the living spaces, it was discerned that housing renters had higher levels of satisfaction with the landscape configuration of the living spaces than housing owners. The data on levels of satisfaction with the landscape configuration of the living spaces indicate that participants residing in detached houses in low-rise housing estates and participants residing in apartments in housing estates had higher levels of satisfaction with the landscape configuration of the living spaces than those residing in apartments in single buildings. At the end of the analysis, it was discerned that the variable of the housing ownership structure had no effect on the satisfaction of the housing interior space user.
Interpreting the correlative relationship between conceptual representation with form production ... more Interpreting the correlative relationship between conceptual representation with form production through students’ design ideas and success levels, two hypotheses have been formed. Base for the first hypothesis; students who start their design with concrete concepts are more successful than those who start with abstract concepts; the idea of the second hypothesis; students who start their study with concrete concepts are more likely to make easier decisions during the production easier. In order to examine these two hypotheses of the study, students were asked to choose either concrete (transformation, movement, eternity) or abstract (courage, risk, illusion) concepts as a design strategy and to represent the concepts they have chosen in spatial scale. Completed with the participation of 65 students passed on their Basic Design I course within the 2019-2020 academic year, fall semester at Istanbul Gedik University, Faculty of Fine Arts and Architecture, Interior Architecture and Env...
JOURNAL OF DESIGN, ARCHITECTURE & ENGINEERING (DAE), 2021
İnsanın, insanla ve nesneyle olan iletişiminin yine insan eliyle üretilen mekânlarda gerçekleşmes... more İnsanın, insanla ve nesneyle olan iletişiminin yine insan eliyle üretilen mekânlarda gerçekleşmesi; kendi gerçekliğini ifade ederken mekânsal olanaklardan istifade eden sinemanın yapısal oluşum sürecinde mimarlık disiplininden beslenmesini de zorunlu hale getirmiştir. Sinema tekniklerinin 20. yüzyıldan itibaren hız kazanması ise, mimarlık ile sinema arasında mekân ölçeğinde kurulan çok yönlü etkileşimin sıklıkla tartışılmasına sebep olmuştur. Bu doğrultuda, sinema ve mimarlık arakesitinde, bilim kurgu sinemasının ihtiyaç duyduğu imgelemler endüstri devriminin ardından üretim süreçlerine dahil edilen buharlı makinelerin yardımıyla estetik bir dil oluşturmaya çalışan "Ölümcül Makineler" filminin üzerinden hermenötik ve alegorik yöntemlerle irdelenmiştir. Kent kurguları ile mekân temsilleri arasında Post-Apokaliptik eğilimler ölçeğinde iletişim kurabilmeyi hedefleyen bu araştırmanın sonucunda, mimarlık ile sinema disiplinlerinin temsil, kompozisyon, hareket, zaman ve kurgu gibi yöntemsel etkileşimleri mekânsal değerlendirmelerle çözümlenmiş ve bilim kurgu sinemasının alt türlerinden biri olan Steampunk akımının mekân temsiline katkısı, sinema ile mimarlık arasındaki ilişkiye yönelik öngörülerle aktarılmıştır.
IDA: International Design and Art Journal, 2020
Özet Kavram temsili ile biçim üretimi arasındaki bağlılaşık ilişkiyi öğrencilerin tasarım ideleri... more Özet Kavram temsili ile biçim üretimi arasındaki bağlılaşık ilişkiyi öğrencilerin tasarım ideleri ve başarı düzeyleri üzerinden yorumlayan bu araştırma kapsamında iki hipotez kurulmuştur. Birinci hipotez, tasarımına somut kavramlar ile başlayan öğrencilerin soyut kavramlarla başlayan öğrencilere göre daha başarılı olduğu önermesine dayanmaktadır. İkinci hipotez ise, çalışmasına somut kavramlarla başlayan öğrencilerin biçim üretimine yönelik kararları daha kolay aldığı düşüncesi ile üretilmiştir. Oluşturulan hipotezleri sınamak amacıyla kurgulanan çalışma doğrultusunda öğrencilerden somut (dönüşüm, hareket, sonsuzluk) ve soyut (cesaret, risk, yanılsama) kavramlardan birini tasarı izlemi olarak seçmeleri ve seçtikleri kavramları mekânsal ölçekte ifade etmeleri istenmiştir. Bu bağlamda İstanbul Gedik Üniversitesi, Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümünde 2019-2020 Eğitim-Öğretim yılı Güz yarıyılında Temel Tasarım I dersini geçer not ile tamamlayan toplam 65 öğrencinin katılımı ile gerçekleştirilen araştırma çerçevesinde öğrencilerin tasarım kararlarına etki eden parametreleri tespit etmek için 8 soruluk yarı yapılandırılmış görüşme formu; kavramsal temsiller üzerinden gerçekleştirilen yaratım süreçlerinin temel tasarım literatürü içerisindeki konumunu belirlemek için ise 20 soruluk 5'li Likert tipi sormaca formu kullanılmıştır. Elde edilen tüm verilerin SPSS yazılımı ile analiz edildiği araştırma sonucunda sınanan iki hipotez de sayımlamalı olarak doğrulanmış ve temel tasarım eğitiminde biçim üretmek için referans alınan soyut kavramların öğrencilerin hem tasarım süreçlerini hem de başarım düzeylerini olumsuz yönde etkilediği bulgularına ulaşılmıştır.
Modular Journal, 2018
Özet
Toplumsal değişimler, sosyokültürel gelişmeler ve teknik yenilikler sanat alanında yenilikç... more Özet
Toplumsal değişimler, sosyokültürel gelişmeler ve teknik yenilikler sanat alanında yenilikçi yaklaşımların üretilmesine olanak sağlamış ve bu ortam fotoğraf sanatını doğrudan etkilemiştir. Söz konusu etkileşim, fotoğraf sanatının tür, konu ve üretim yöntemleri açısından da değişime uğramasına zemin hazırlamıştır. Fotoğraf için tanımlı hale gelen konvansiyonel teknik ve ideolojik yaklaşımlar günümüzün olanakları ile yeni bir anlatım becerisi kazanmıştır. Ayrıca bilgisayarların sağladığı imkânlar ile fotoğrafta yeni estetik arayışlar deneyimlenebilir hale gelmiş ve fotoğrafa müdahale edilmesi sürecinde ideolojik yöntemler yerini teknik ve estetik güncel yöntemlere bırakmıştır. Bu bağlamda fotoğraf ile resim sanatı arasında soyutlama ölçeğinde iletişim kurmayı amaçlayan bu araştırmada, Müge Ertemli’nin “Denizel Soyutlamalar” ismini verdiği kişisel resim sergisinde yer alan çalışmaların üretim proseslerini besleyen yaklaşımlar irdelenmiştir. Ayrıca sanatçı ile gerçekleştirilen yapılandırılmamış görüşme sonucunda elde edilen tüm veriler sanatçının bakış açısı doğrultusunda yorumlanmış ve sergide yer alan örnek işlerin teşhir edilmesi ile desteklenmiştir.
Abstract
Social change, sociocultural developments and technical newness enabled to produce modernist approaches in art and this environment has directly affected the art of photography. Said interaction has paved the way for the change of the art of photograph in genre, topic and production methods aspects. Conventional technical and ideologic approaches that become defined for photograph, have taken a new expression skill. Also, with the occasion’s computers provided, new aesthetic searches are can be experienced and in the process of editing the photograph, ideologic methods gave their place to up to date technical and aesthetic methods. In this context, in this research that aims to communicate between photograph and painting in
abstraction scale, approaches that feeds the production processes of the work of arts in Müge Ertemli’s personal painting exhibition entitled “Nautical Abstractions” has been addressed. Also, all data gathered
from the unstructured interview made with the artist has been commented and these reviews has been defined with displaying a part of the work of arts in the exhibition.
Books by Anday Türkmen
Academic Works in the Fields of Science, Culture and Art, 2018
Her birey zaman içerisinde kendi gerçekleşim düzeyine bağlı olarak gelişim göstermekte ve bu süre... more Her birey zaman içerisinde kendi gerçekleşim düzeyine bağlı olarak gelişim göstermekte ve bu süreç içerisinde de kendini saran fiziksel çevre ile doğrudan iletişim kurmaktadır. Ancak yaşamlarını birtakım kısıtlılıklar ile sürdürmek zorunda kalan engelli bireylerin temel ihtiyaçlarını dahi yeterli ölçüde karşılayamaması kendini gerçekleştirme eşiği için gereken temel mekanizmaların kurulmasını imkânsız hale getirmektedir. Sahip oldukları tüm kısıtlılıklara rağmen sosyal, kültürel, ekonomik ve psikolojik ölçekte gerekli motivasyonu sağlamaya çalışan engelli bireyler ise, insan eliyle üretilen çevrelerle doğrudan iletişim kurma kaygısını taşımaktadır. Ancak fiziksel ortamların organizasyonel olarak birbirine bağlandığı günümüz tasarım anlayışında bu yapılı çevrelerden herhangi birinin erişilebilirlikten yoksun bırakılması, kurgulanan diğer fiziksel çevrelerde sunulan imkânları ulaşılabilir olmaktan uzaklaştırmaktadır. Bu çerçevede değerlendirildiğinde; kullanıcıların engelsiz bir şekilde yapılı çevreye ve bu çevrelerin sunduğu hizmetlere erişebilmesi için üretilen kavramlar ve uluslararası ölçekte kabul gören yaklaşımlar engellilerin sosyal kurguya çok yönlü katılım sağlayabilmesi fikri ile beslenmeli ve engellilerin toplumsal yaşama dahil olabilme hususundaki gerekli motivasyon sürecini tamamlaması amaçlanmalıdır.
Uploads
Thesis Chapters by Anday Türkmen
İç mimarlık (ve çevre tasarımı) müfredatının birinci yılında konumlanan temel tasarım eğitimi; sözel-matematiksel beceriler üzerine temellendirilmiş bir eğitim anlayışından gelen öğrencilerin “tasarım” kavramı ile ilk kez iletişim kurmasını sağlamaktadır. Söz konusu bu etkileşim, aynı zamanda ortaöğretimde başarı gösteren ancak temel tasarım eğitiminin gerektirdiği alternatif düşünme ve algılama biçimlerini kavramaya çalışan öğrencilerin karşılaştıkları zorlukları da tariflemektedir. Burada değinilen uyum sorunu ortaöğretim müfredatında dikkate alınan sınırlı zekâ alanları ile temel tasarım eğitiminde gereksinilen bilişsel beceriler arasındaki farklılıklardan da beslenmektedir. Bu noktada uzamsal beceriler; iç mimarlık (ve çevre tasarımı) ve STEM (fen, teknoloji, mühendislik ve matematik) başta olmak üzere pek çok disiplin için büyük bir önem arz etmektedir. Howard Gardner tarafından ortaya atılan çoklu zekâ kuramı ise zekâ düzeylerinin özerk güçler aracılığıyla oluştuğunu ve bu güçlerin sekiz farklı beceri alanı ile temsil edildiğini savunmaktadır. Bu bağlamda; temel tasarım eğitiminin de hem öğrencilerin sekiz farklı beceri alanını dikkate alması hem de uzamsal beceri düzeylerini geliştirecek nitelikte bir yöntem içermesi büyük önem taşımaktadır.
Bu çalışmada; iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü birinci sınıf öğretim programında yer alan temel tasarım eğitimi için, çoklu zekâ kuramı üzerinden öğrencilerin sekiz farklı beceri alanını harekete geçiren ve uzamsal beceri düzeylerinin gelişimine etki eden yeni bir izlence önerisi geliştirmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda geliştirilen izlence; üç büyük girdi üzerinde temellenmiştir. Söz konusu girdilerden birincisi kavramsal ve biçimsel yöntemler üzerinden yorumlanan “temel tasarım eğitimi”; ikincisi iç mimarlık eğitimi için büyük bir önem taşıyan “uzamsal beceri kavramı”; üçüncüsü ise zekâ kavramını sekiz farklı beceri alanı üzerinden tarifleyen “çoklu zekâ kuramı” olarak belirlenmiştir.
Geliştirilen yeni izlence önerisinin, öğrencilerin uzamsal beceri düzeylerine ve akademik başarılarına olan etkilerini incelemek üzere üç hipotez kurulmuştur. Hipotezleri sınamak için açımlayıcı sıralı karma yöntem deseni ile gerçekleştirilen araştırma kapsamında; nicel ve nitel veriler iki aşamada ve sıralı olarak elde edilmiştir. Birinci aşamada, araştırma sorularına doğrudan yanıt üretebilecek nicel veriler; ikinci aşamada ise nicel bulguları daha detaylı şekilde açıklamaya katkı sağlayacağı düşünülen nitel veriler toplanmıştır. Araştırmanın nicel bölümü için iki farklı yöntem kullanılmıştır. Bu bağlamda “Temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin uzamsal beceri seviyeleri arasındaki farklılık” üzerinden kurulan 1. Hipotez (1H) için ve “Temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin akademik başarı seviyeleri arasındaki farklılık” üzerinden kurulan 2. Hipotez (2H) için “deneysel yöntem (ön test-son test kontrol gruplu gerçek deneme deseni)” tercih edilmiştir. “İç mimarlık ve çevre tasarımı birinci sınıf öğrencilerinin uzamsal beceri seviyeleri ile temel tasarım eğitimindeki akademik başarı düzeyleri arasında ilişki” üzerine kurulan 3. Hipotez (3H) için ise “bağıntısal yöntem (ilişkisel tarama deseni)” tercih edilmiştir. Araştırmanın nitel bölümü için ise “durum çalışması yöntemi (örnek olay tarama deseni)” kullanılmıştır.
Araştırma kapsamında kullanılan izlenceler bağımsız değişken; öğrencilerin uzamsal beceri düzeyleri ise bağımlı değişken olarak kabul edilmiştir. Bağımsız değişkenin kendi içinde nitelik yönünden en az iki ulam/düzey oluşturabilmesi için bağımsız değişkenin denenen/uyarıcı düzeylerini geliştirilen yeni izlence ve geleneksel izlence oluşturmuştur. Bu kapsamda araştırmanın bağımsız değişkeni ile bağımlı değişkeni arasındaki anlamlı ilişkileri sınamak üzere; geliştirilen yeni izlencenin uzamsal beceri seviyelerine etkisi öğrencilerin öğrenme sürecine dâhil ettikleri zekâ alanları üzerinden kavramsallaştırılmış ve öğrencilerin etkin kullandıkları zekâ alanı sayısı ara değişken olarak kabul edilmiştir.
Bu çalışma, 2021-2022 akademik yılının güz döneminde İstanbul Gedik Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi (şimdiki adıyla Mimarlık ve Tasarım Fakültesi) bünyesindeki İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde İMÇ101 Temel Tasarım I dersine kayıtlanan 70 birinci sınıf öğrencisi arasından, araştırmacı tarafından belirlenen dışlama ölçütleri dikkate alınarak seçilen ve yaşları 18-22 arasında değişen toplam 60 (48 kadın, 12 erkek) katılımcı üzerinden yürütülmüştür.
Araştırma kapsamında iki farklı çalışma grubu oluşturulmuş ve bu gruplardan biri deney, diğeri ise kontrol grubu olarak kullanılmıştır. Grupların cinsiyet ve yaş gibi değişkenler açısından denk olmasını sağlamak amacıyla eşleştirilmiş seçkisiz (yansız) atama deseni tercih edilmiştir. Her iki grupta da deney öncesi ve deney sonrası ölçümler yapılmıştır. Araştırmada nicel verileri toplamak için “Çoklu Zekâ Alanları Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği (MIDAS_TR)”, “Raven Standart Progresif Matrisler (RSPM) Testi” ve “Zihinsel Döndürme Testi (ZDT)” kullanılmıştır. Araştırmanın nitel verilerini toplamak için ise “anket formu (AF)” ve “yarı yapılandırılmış görüşme formu (YYGF)” kullanılmıştır. Bu bağlamda; öğrencilerin çoklu zekâ alanlarını belirlemek için kullanılan MIDAS_TR, deney ve kontrol grubundaki öğrencilere sadece deney öncesinde (ön test) uygulanmıştır. Öğrencilerin uzamsal beceri (uzamsal görselleştirme ve uzamsal ilişkiler) düzeylerini belirlemek için kullanılan RSPM ve ZDT ise deney ve kontrol grubundaki öğrencilere hem deney öncesinde (ön test) hem de deney sonrasında (son test) uygulanmıştır. Öte yandan; öğrencilerin görüş ve düşüncelerini belirlemek amacıyla kullanılan anket formu ve YYGF ise sadece geliştirilen yeni izlence ile eğitim gören deney grubu öğrencilerine deney sonrasında uygulanmıştır.
Bu tez çalışmasından elde edilen ilk bulgu; temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin uzamsal beceri düzeylerinin gelişimleri arasında farklılık olduğudur (1H). Bu sonuç; çalışmanın birinci araştırma hipotezini desteklemiştir. Araştırmadan elde edilen ikinci bulgu; temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin akademik başarı düzeyleri arasında farklılık olduğudur (2H). Bu sonuç; çalışmanın ikinci araştırma hipotezini desteklemiştir. Araştımadan elde edilen üçüncü bulgu ise iç mimarlık ve çevre tasarımı birinci sınıf öğrencilerinin uzamsal beceri düzeyleri ile temel tasarım eğitimindeki akademik başarı düzeyleri arasında ilişki olduğudur (3H). Bu sonuç tez çalışmasının üçüncü araştırma hipotezini desteklemiştir. Bu bulgular ışığında; iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü birinci sınıf öğretim programında aktarılan temel tasarım eğitiminde çoklu zekâ kuramı üzerinden sekiz farklı beceri alanını harekete geçiren yeni izlence önerisinin, öğrencilerin uzamsal beceri düzeylerine ve akademik başarılarına olumlu yönde etki ettiği çıkarsanmıştır.
Bu tez çalışması kapsamında kurulan hipotezler yalnızca tek bir ders üzerinden sınanmış olsa da iç mimarlık (ve çevre tasarımı) eğitiminin en önemli derslerinden biri olan temel tasarım eğitiminin uzamsal becerilerle ilişkisini ortaya koyması; genel olarak iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümünün uzamsal beceri ile kurduğu bağlılaşık ilişki konusunda da fikir edinmemizi sağlamaktadır. Diğer yandan, gerçekleştirilen araştırmanın 2021-2022 akademik yılının güz dönemi ile sınırlı tutulması ve elde edilen nicel ve nitel verilerin yalnızca tek bir üniversitenin iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü öğrencilerinden toplanmış olması bu çalışmanın en önemli yöntemsel sınırlılıklarından biri olarak kabul edilmektedir. Çalışma grubunun sınırlı bir alandan seçilmiş olması, erişilen bulguların genellenebilme olasılığını zayıflatmakta ve araştırmanın dış geçerliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu bağlamda; düşük dış geçerlik sorununun giderilmesi ve araştırmadan elde edilen verilerin çalışma evrenini temsil edebilmesi için; farklı üniversitelerde temel tasarım eğitimi alan iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü birinci sınıf öğrencilerinin de dâhil edildiği enlemsel (kesitsel) yeni araştırmaların planlanması önerilmektedir.
Seyahat olanaklarının gelişmesi ve engelli bireylerin turizm faaliyetlerinde önemli bir niş pazar haline gelmesi ile birlikte, otel ortak kullanım alanlarına ilişkin erişim olanaklarının iyileştirilmesi gerekliliği güncel tasarım paradigmalarında yerini almıştır. Bu bağlamda, engellilerin tüm insani haklardan ve temel özgürlüklerden eşit bir şekilde yararlanmasını desteklemek üzere oluşturulan uluslararası konvansiyonların otel yapıları için de hedefine ulaşmasına katkı sağlanması ihtiyacı araştırmanın birincil kaygısını oluşturmuştur. Aynı kuramsal anlayış içerisinde, otel yapılarının organizasyon şemasında büyük önemi olan ortak kullanım alanlarının mekân kurgusundaki tanımsızlıkların ya da çözümsüzlüklerin kullanıcıların sirkülasyon kabiliyetini doğrudan kısıtladığı gerçeği referans kabul edilmiş ve otel yapılarındaki ortak alanların engelli ziyaretçiler başta olmak üzere; tüm kullanıcı grupları için görsel ve fiziksel açıdan erişilebilir kılınmasına yönelik tasarım eğilimlerinin benimsetilmesi amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında, konunun kuramsal sınırlılıklarını ortadan kaldırabilmek maksadıyla literatür taraması yapılmış ve yanıt bulamayan tasarım sorunlarının belirlenmesi ile araştırmanın bibliyografik künyesi oluşturulmuştur. Tasarım olgusu ile otel ortak kullanım alanları arasında erişilebilirlik bağlamında iletişim kurmayı amaçlayan araştırmanın sonucunda, yapıların bütünlüğüne müdahale etmeden erişilebilir çevrelerin kurgulanabileceğine ilişkin üretilen düzgüsel tasarım pratiklerinin tümü teknik anlatımlar ile tanımlı hale getirilmiş ve mekân tüketiminin demokratikleştirilmesine otel ölçeğinde katkı sağlanmıştır.
Abstract
With the development of travel opportunities and with the disabled people who has become an important niche market in the tourism activities, necessity of enhancing the access opportunities regarding hotel shared spaces took its place in the current design paradigms. In this context, the need for international conventions, which are created to support disabled people to equally take advantage of all human rights and fundamental freedoms, to meet the objective for the hotel structures too is created the primary concern of the research. In the same theoretic approach, the fact of ineffability and insolubility in the space setup of common use areas which have a great importance in the organization schemes of hotel structures, does directly restrict the circulation ability of the users is accepted as reference and it is aimed to adopt design tendencies which are oriented to make shared spaces in the hotel structures accessible in terms of visual and physical for whole user groups, especially for disabled visitors. Within the research, a literature scan has been done to abolish the theoretical limitedness of the topic and the bibliographic tag of the research has been created with the identification of design problems which remain unanswered. At the end of the research that aims to communicate within the context of accessibility between design feature and hotel shared spaces, whole normative design practices created regarding accessible spaces can be fictionalized without interfering the integrity of the structures has been described with technical presentation and has been contributed to the democratizing of space consumption in the hotel scale.
Conference Presentations by Anday Türkmen
Eğitim, sağlık ve bilim gibi pek çok alanda bağlayıcı rol üstlenerek toplantı ve konferans sektörünün büyümesini sağlayan uluslararası ticaret ve küreselleşme kavramı, konaklama hizmetlerinin erişilebilirliğinin artırılması ile kongre turizmini dünyanın hızla gelişen alanlarından biri haline getirmiştir. Ayrıca seyahat olanaklarının hızla artması ve engelli bireylerin kongre turizmi faaliyetlerinde önemli bir niş pazar haline gelmesi ile birlikte, konferans çevrelerine ilişkin erişim olanaklarının iyileştirilmesi gerekliliği de güncel tasarım yaklaşımlarında yerini almıştır. Bu bağlamda, engellilerin insani haklardan ve temel özgürlüklerden eşit bir şekilde yararlanmasını desteklemek üzere oluşturulan uluslararası konvansiyonların otel yapılarında kullanılan konferans salonları için hedefine ulaşmasına katkı sağlanması kaygısını referans alan araştırma kapsamında, çalışma konusunun kuramsal sınırlılıklarını ortadan kaldırabilmek maksadıyla literatür taraması yapılmış ve yanıt bulamayan tasarım pratikleri tespit edilerek çalışmanın bibliyografik künyesi oluşturulmuştur. Aynı kuramsal anlayış doğrultusunda, otel yapılarının fonksiyon kurgusunda büyük önem arz eden konferans salonlarının mekânsal kurgusundaki çözümsüzlüklerin kullanıcıların sirkülasyon kabiliyetini doğrudan kısıtladığı gerçeği referans alınmış ve kongre turizmi sektöründe hizmet üreten her çevrenin görsel, işitsel ve fiziksel açıdan erişilebilir kılınmasına yönelik tasarım eğilimlerinin benimsetilmesi amaçlanmıştır. Erişilebilirlik kavramı ile konferans salonları arasında engellilik ölçeğinde iletişim kuran araştırma sonucunda, ergonomik yaklaşımlar ile üretilen düzgüsel tasarım pratiklerinin tümü teknik anlatımlarla tanımlı hale getirilmiş ve mekân tüketiminin demokratikleştirilmesine konferans salonları ölçeğinde katkı sağlanmıştır.
Abstract
International trade and globalization concept that generate the grow of meeting and conference sector by taking a bounding role in many areas such as education, health and science, with the improvements in the accessibility of accommodation services, congress tourism has become one of the worlds fastest growing areas. Also, with the fast increase of travel opportunities and with the disabled individuals becoming an important niche market in the congress tourism activities, necessity of enhancing the accessibility opportunities concerning the conference environment has taken its place in the current design approaches. In this context, in the scope of the research that takes the concern of contributing to international conventions as reference, which are created for disabled individuals to equally benefit from human rights and fundamental freedoms, to reach its aim for conference halls that are used in hotel structures, for the purpose of putting away the conceptual boundedness of the study subject; a literature scan has been done and by determining the unanswered design practices, bibliographic tag of the study has been created. In the direction of the same conceptual understanding, reality of direct limitation to circulation ability of users by insolubilities in spatial fiction of conference halls, which is crucial for the function fiction of hotel structures has taken as reference and it has been aimed to infuse design tendencies towards making every environment which serves in congress tourism accessible in terms of visual, audial and physical. In the wake of the study that makes contact between the accessibility concept and conference halls in disability scale, all the normative design practices produced with ergonomic approaches has defined with technical expressions and has been contributed to democratization of space usage in the conference halls scale.
Bu araştırma İstanbul Gedik Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde Temel Tasarım dersini alan yirmi öğrenci üzerinden gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın kuramsal zeminini oluşturan çalışmanın birinci kademesinde öğrencilerden, sınırlandırılmış bir düzlem üzerinde, seçtikleri temel geometrik formları kullanarak yüzeysel biçim ilişkilerine yönelik kararlar içeren iki boyutlu kompozisyonlar oluşturmaları istenmiştir. En az iki temel tasarım ilkesi barındırması beklenen çalışmanın son aşamasında ise, geometrik formlar ile temsil edilen yüzeysel kurguların hacimsel ortamda nasıl değerlendirildiğine ilişkin tüm süreçler maket çalışmaları ile tamamlanmıştır. Sonuç ürünleri üzerinden öğrencilerin tasarım reflekslerine ilişkin yaklaşımları tespit edebilmek için yedi soruluk yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen verilerin içerik analizi yöntemi ile frekansları tespit edilmiş ve bu frekans değerleri üretilen teknik anlatımlar ile tanımlı hale getirilmiştir. Ayrıca, araştırmanın kuramsal kısıtlılıklarına yeni bir bakış açısı kazandırabilmek ve nesnel yorumlar elde edebilmek için kapsamlı literatür taraması yapılmış ve temel tasarım ilkeleri ile biçim üretimine dair kabul gören uluslararası yaklaşımlar tanımlı hale getirilerek yüzeyden hacime geçiş temrinlerinin temel tasarım dersinde temsil edilmesi fikri detaylandırılmıştır. Öğrencilerin yüzeyden hacime geçiş kararları ile biçim üretimine yönelik yaklaşımları arasında temel tasarım ilkeleri ölçeğinde iletişim kuran bu araştırma ile mevcut tasarım yazınına ve tasarım odaklı lisans programlarında aktarılan temel tasarım eğitimlerine yönelik izlencelerin geliştirilmesine katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Abstract
This research has been conducted on twenty students who are taking the Basic Design class in the Department of Interior Architecture and Environmental Design in İstanbul Gedik University. In the first stage of the study which composes the theoretical background of the research, students were asked to create two-dimensional compositions, on a limited level, that contains decisions about the superficial shape relations by using the basic geometrical forms that they chose. In the last stage of the study that is expected to have at least two basic design principles; all processes about how superficial fictions that are represented with geometrical forms, evaluated in the spatial environment have been completed with model studies. To determine approaches concerning the design reflexes of the students through result products, a semi-structured interview form with seven questions has been used. Frequencies of the acquired data have been determined with content analysis technique and these frequency values have been defined with the produced technical expressions. Also, to bring a new point of view to the theoretical constraints of the research and to get objective commentary, a detailed literature scan has been done and by defining the well-accepted international approaches about production of forms with basic design principles, idea of presenting the practicing of transition from surface to spatial in the basic design class has been detailed. With this study which makes contact between students transition decisions from surface to spatial and approaches for production of shape in the scale of basic design principles, it has been aimed to contribute to the development of current design literature and programmes devoted to conveyed basic design educations in design-oriented license programs.
Faculty of Fine Arts and Architecture aims to analyze technical, functional and aesthetic data in design problems. In this respect, the Basic Design course, which is usually given in the first two semesters of the departments related to the design faculties, is a course providing the formation of the eight-semester design skill in the education curriculum. In this lesson, along with that it is thought that a single point of view, theory, model or curriculum can not be used; it is aimed to develop the artistic skills of the students, to gain the visual consciousness and to increase the courage to create the fictional mind by removing it from the molds.With this point of view, especially the design studios trying to meet the requirements of the self-renewal time; it is aimed to strengthen individual design motivations with the possibilities offered by flexibility creating a flexible content that supports most of the other lessons of department and out of the usual basic design concepts of design education students.
In the first semester of Basic Design courses; dot, line, stain, shape, surface, form, volume, space etc. are transferred by being restricted to design principles; In the second semester, in addition to concepts such as light, color and texture, the ability to edit spatial volume according to design elements, tools and principles is gained. In the light of this information, Italo Calvino's "Invisible Cities" book has been chosen as the text adaptations of the last work in the course of "Basic Design". Italo Calvino, depicted as the fairytale teller of the modern world, describes Marco Polo's journey on the Kublai Khan horseman, in his book "Invisible Cities". Thus, as the last project project within the scope of Basic Design course, students have chosen one of their suitable cities by reading Calvino's stories and assimilating them. 55 cities were proposed to provide students with strong data in terms of design. Like Marco Polo's journey, students have set from a story of their own choice to a journey where they were fed with basic design principles. They have created spatial finctions of the cities which they read and dreamt about by reducing abstract geometric form for five weeks by reading the story numerous times, enter into the story with the help of drawings and passing through the paths that Marco Polo passed through. This study aims to develop students' experience of design process of a written text in the process of intellectual design by combining two different disciplines and to improve interdisciplinary adequacy of first grade students in design frame.
In the continuation of the work, the spatial volume fictions produced by the student studies were produced as models and the models, the selection of the cities, the methods of handling the cities, the reasons for choosing the key words referring to the work were questioned and all approaches related to color, material, form, texture and spatial organization have been analized with the text that constitutes the universe of the study.
Son yıllarda seyahate ilişkin olanakların artması ve engelli bireylerin turizm faaliyetlerinde önemli bir niş pazar haline gelmesi ile birlikte, otel yapılarının erişilebilirliği güncel tasarım paradigmalarında kendisine haklı bir yer edinmiştir. Ancak otel yapılarının organizasyon şemasında büyük önem arz eden ortak alanların mekânsal kurgusundaki herhangi bir belirsizlik ya da çözümsüzlük, tekerlekli sandalye kullanıcıları başta olmak üzere, görme güçlüğü çeken ya da hareket kısıtlılığı bulunan engelli ziyaretçilerin sirkülasyon kabiliyetini doğrudan kısıtlamaktadır. Bu noktada, araştırmanın içeriğini oluşturan otel ortak alanlarındaki tuvaletlerin de engelli bireyler başta olmak üzere; tüm kullanıcı grupları için görsel, işitsel ve fiziksel açıdan erişilebilir kılınması amaçlanmıştır. Bu çerçevede yürütülen çalışma kapsamında, araştırma konusunun kuramsal kısıtlılıklarına yeni bir bakış açısı kazandırmak amacıyla kapsamlı literatür taraması yapılmıştır. İncelenen çalışmalarda kullanılan yöntemler, ölçekler, bulgular, çıkarılan sonuçlar ve önerilerle konuya ilişkin problemin boyutları saptanmış ve çalışmalarda değinilmeyen noktalar tespit edilerek araştırmanın bibliyografik künyesi oluşturulmuştur.
Çalışma sonucunda, otel ortak alanlarında kurgulanan engelli tuvaletlerinin erişilebilir kılınmasına yönelik güncel antropometrik veriler uluslararası ölçekte geçerliliğini sürdüren mimari standartlarla ve devlet eliyle üretilen yasal düzenlemelerle sentezlenmiş ve engelli bireylerin kullanımına uygun tuvaletler için mekânsal gereksinimlerin tespiti sağlanmıştır. Ayrıca engelli tuvaletlerinin tasarım sürecini ilgilendiren kararlar, ihtiyaç duyulan teknik gereklilikler ve asgari düzeyde en iyi uygulama pratikleri içeren çözümler çizimlerle aktarılmış ve tuvalet kabinlerinin kurgusuna, klozet, pisuvar ve lavabo gibi vitrifiye elemanlarının organizasyonuna yönelik ergonomik yaklaşımlar önerilmiştir.
Papers by Anday Türkmen
Toplumsal değişimler, sosyokültürel gelişmeler ve teknik yenilikler sanat alanında yenilikçi yaklaşımların üretilmesine olanak sağlamış ve bu ortam fotoğraf sanatını doğrudan etkilemiştir. Söz konusu etkileşim, fotoğraf sanatının tür, konu ve üretim yöntemleri açısından da değişime uğramasına zemin hazırlamıştır. Fotoğraf için tanımlı hale gelen konvansiyonel teknik ve ideolojik yaklaşımlar günümüzün olanakları ile yeni bir anlatım becerisi kazanmıştır. Ayrıca bilgisayarların sağladığı imkânlar ile fotoğrafta yeni estetik arayışlar deneyimlenebilir hale gelmiş ve fotoğrafa müdahale edilmesi sürecinde ideolojik yöntemler yerini teknik ve estetik güncel yöntemlere bırakmıştır. Bu bağlamda fotoğraf ile resim sanatı arasında soyutlama ölçeğinde iletişim kurmayı amaçlayan bu araştırmada, Müge Ertemli’nin “Denizel Soyutlamalar” ismini verdiği kişisel resim sergisinde yer alan çalışmaların üretim proseslerini besleyen yaklaşımlar irdelenmiştir. Ayrıca sanatçı ile gerçekleştirilen yapılandırılmamış görüşme sonucunda elde edilen tüm veriler sanatçının bakış açısı doğrultusunda yorumlanmış ve sergide yer alan örnek işlerin teşhir edilmesi ile desteklenmiştir.
Abstract
Social change, sociocultural developments and technical newness enabled to produce modernist approaches in art and this environment has directly affected the art of photography. Said interaction has paved the way for the change of the art of photograph in genre, topic and production methods aspects. Conventional technical and ideologic approaches that become defined for photograph, have taken a new expression skill. Also, with the occasion’s computers provided, new aesthetic searches are can be experienced and in the process of editing the photograph, ideologic methods gave their place to up to date technical and aesthetic methods. In this context, in this research that aims to communicate between photograph and painting in
abstraction scale, approaches that feeds the production processes of the work of arts in Müge Ertemli’s personal painting exhibition entitled “Nautical Abstractions” has been addressed. Also, all data gathered
from the unstructured interview made with the artist has been commented and these reviews has been defined with displaying a part of the work of arts in the exhibition.
Books by Anday Türkmen
İç mimarlık (ve çevre tasarımı) müfredatının birinci yılında konumlanan temel tasarım eğitimi; sözel-matematiksel beceriler üzerine temellendirilmiş bir eğitim anlayışından gelen öğrencilerin “tasarım” kavramı ile ilk kez iletişim kurmasını sağlamaktadır. Söz konusu bu etkileşim, aynı zamanda ortaöğretimde başarı gösteren ancak temel tasarım eğitiminin gerektirdiği alternatif düşünme ve algılama biçimlerini kavramaya çalışan öğrencilerin karşılaştıkları zorlukları da tariflemektedir. Burada değinilen uyum sorunu ortaöğretim müfredatında dikkate alınan sınırlı zekâ alanları ile temel tasarım eğitiminde gereksinilen bilişsel beceriler arasındaki farklılıklardan da beslenmektedir. Bu noktada uzamsal beceriler; iç mimarlık (ve çevre tasarımı) ve STEM (fen, teknoloji, mühendislik ve matematik) başta olmak üzere pek çok disiplin için büyük bir önem arz etmektedir. Howard Gardner tarafından ortaya atılan çoklu zekâ kuramı ise zekâ düzeylerinin özerk güçler aracılığıyla oluştuğunu ve bu güçlerin sekiz farklı beceri alanı ile temsil edildiğini savunmaktadır. Bu bağlamda; temel tasarım eğitiminin de hem öğrencilerin sekiz farklı beceri alanını dikkate alması hem de uzamsal beceri düzeylerini geliştirecek nitelikte bir yöntem içermesi büyük önem taşımaktadır.
Bu çalışmada; iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü birinci sınıf öğretim programında yer alan temel tasarım eğitimi için, çoklu zekâ kuramı üzerinden öğrencilerin sekiz farklı beceri alanını harekete geçiren ve uzamsal beceri düzeylerinin gelişimine etki eden yeni bir izlence önerisi geliştirmek amaçlanmıştır. Bu bağlamda geliştirilen izlence; üç büyük girdi üzerinde temellenmiştir. Söz konusu girdilerden birincisi kavramsal ve biçimsel yöntemler üzerinden yorumlanan “temel tasarım eğitimi”; ikincisi iç mimarlık eğitimi için büyük bir önem taşıyan “uzamsal beceri kavramı”; üçüncüsü ise zekâ kavramını sekiz farklı beceri alanı üzerinden tarifleyen “çoklu zekâ kuramı” olarak belirlenmiştir.
Geliştirilen yeni izlence önerisinin, öğrencilerin uzamsal beceri düzeylerine ve akademik başarılarına olan etkilerini incelemek üzere üç hipotez kurulmuştur. Hipotezleri sınamak için açımlayıcı sıralı karma yöntem deseni ile gerçekleştirilen araştırma kapsamında; nicel ve nitel veriler iki aşamada ve sıralı olarak elde edilmiştir. Birinci aşamada, araştırma sorularına doğrudan yanıt üretebilecek nicel veriler; ikinci aşamada ise nicel bulguları daha detaylı şekilde açıklamaya katkı sağlayacağı düşünülen nitel veriler toplanmıştır. Araştırmanın nicel bölümü için iki farklı yöntem kullanılmıştır. Bu bağlamda “Temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin uzamsal beceri seviyeleri arasındaki farklılık” üzerinden kurulan 1. Hipotez (1H) için ve “Temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin akademik başarı seviyeleri arasındaki farklılık” üzerinden kurulan 2. Hipotez (2H) için “deneysel yöntem (ön test-son test kontrol gruplu gerçek deneme deseni)” tercih edilmiştir. “İç mimarlık ve çevre tasarımı birinci sınıf öğrencilerinin uzamsal beceri seviyeleri ile temel tasarım eğitimindeki akademik başarı düzeyleri arasında ilişki” üzerine kurulan 3. Hipotez (3H) için ise “bağıntısal yöntem (ilişkisel tarama deseni)” tercih edilmiştir. Araştırmanın nitel bölümü için ise “durum çalışması yöntemi (örnek olay tarama deseni)” kullanılmıştır.
Araştırma kapsamında kullanılan izlenceler bağımsız değişken; öğrencilerin uzamsal beceri düzeyleri ise bağımlı değişken olarak kabul edilmiştir. Bağımsız değişkenin kendi içinde nitelik yönünden en az iki ulam/düzey oluşturabilmesi için bağımsız değişkenin denenen/uyarıcı düzeylerini geliştirilen yeni izlence ve geleneksel izlence oluşturmuştur. Bu kapsamda araştırmanın bağımsız değişkeni ile bağımlı değişkeni arasındaki anlamlı ilişkileri sınamak üzere; geliştirilen yeni izlencenin uzamsal beceri seviyelerine etkisi öğrencilerin öğrenme sürecine dâhil ettikleri zekâ alanları üzerinden kavramsallaştırılmış ve öğrencilerin etkin kullandıkları zekâ alanı sayısı ara değişken olarak kabul edilmiştir.
Bu çalışma, 2021-2022 akademik yılının güz döneminde İstanbul Gedik Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Mimarlık Fakültesi (şimdiki adıyla Mimarlık ve Tasarım Fakültesi) bünyesindeki İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde İMÇ101 Temel Tasarım I dersine kayıtlanan 70 birinci sınıf öğrencisi arasından, araştırmacı tarafından belirlenen dışlama ölçütleri dikkate alınarak seçilen ve yaşları 18-22 arasında değişen toplam 60 (48 kadın, 12 erkek) katılımcı üzerinden yürütülmüştür.
Araştırma kapsamında iki farklı çalışma grubu oluşturulmuş ve bu gruplardan biri deney, diğeri ise kontrol grubu olarak kullanılmıştır. Grupların cinsiyet ve yaş gibi değişkenler açısından denk olmasını sağlamak amacıyla eşleştirilmiş seçkisiz (yansız) atama deseni tercih edilmiştir. Her iki grupta da deney öncesi ve deney sonrası ölçümler yapılmıştır. Araştırmada nicel verileri toplamak için “Çoklu Zekâ Alanları Gelişimsel Değerlendirme Ölçeği (MIDAS_TR)”, “Raven Standart Progresif Matrisler (RSPM) Testi” ve “Zihinsel Döndürme Testi (ZDT)” kullanılmıştır. Araştırmanın nitel verilerini toplamak için ise “anket formu (AF)” ve “yarı yapılandırılmış görüşme formu (YYGF)” kullanılmıştır. Bu bağlamda; öğrencilerin çoklu zekâ alanlarını belirlemek için kullanılan MIDAS_TR, deney ve kontrol grubundaki öğrencilere sadece deney öncesinde (ön test) uygulanmıştır. Öğrencilerin uzamsal beceri (uzamsal görselleştirme ve uzamsal ilişkiler) düzeylerini belirlemek için kullanılan RSPM ve ZDT ise deney ve kontrol grubundaki öğrencilere hem deney öncesinde (ön test) hem de deney sonrasında (son test) uygulanmıştır. Öte yandan; öğrencilerin görüş ve düşüncelerini belirlemek amacıyla kullanılan anket formu ve YYGF ise sadece geliştirilen yeni izlence ile eğitim gören deney grubu öğrencilerine deney sonrasında uygulanmıştır.
Bu tez çalışmasından elde edilen ilk bulgu; temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin uzamsal beceri düzeylerinin gelişimleri arasında farklılık olduğudur (1H). Bu sonuç; çalışmanın birinci araştırma hipotezini desteklemiştir. Araştırmadan elde edilen ikinci bulgu; temel tasarım dersinde çoklu zekâ boyutlarını dikkate alan bir izlence veya geleneksel izlence ile eğitim gören öğrencilerin akademik başarı düzeyleri arasında farklılık olduğudur (2H). Bu sonuç; çalışmanın ikinci araştırma hipotezini desteklemiştir. Araştımadan elde edilen üçüncü bulgu ise iç mimarlık ve çevre tasarımı birinci sınıf öğrencilerinin uzamsal beceri düzeyleri ile temel tasarım eğitimindeki akademik başarı düzeyleri arasında ilişki olduğudur (3H). Bu sonuç tez çalışmasının üçüncü araştırma hipotezini desteklemiştir. Bu bulgular ışığında; iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü birinci sınıf öğretim programında aktarılan temel tasarım eğitiminde çoklu zekâ kuramı üzerinden sekiz farklı beceri alanını harekete geçiren yeni izlence önerisinin, öğrencilerin uzamsal beceri düzeylerine ve akademik başarılarına olumlu yönde etki ettiği çıkarsanmıştır.
Bu tez çalışması kapsamında kurulan hipotezler yalnızca tek bir ders üzerinden sınanmış olsa da iç mimarlık (ve çevre tasarımı) eğitiminin en önemli derslerinden biri olan temel tasarım eğitiminin uzamsal becerilerle ilişkisini ortaya koyması; genel olarak iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümünün uzamsal beceri ile kurduğu bağlılaşık ilişki konusunda da fikir edinmemizi sağlamaktadır. Diğer yandan, gerçekleştirilen araştırmanın 2021-2022 akademik yılının güz dönemi ile sınırlı tutulması ve elde edilen nicel ve nitel verilerin yalnızca tek bir üniversitenin iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü öğrencilerinden toplanmış olması bu çalışmanın en önemli yöntemsel sınırlılıklarından biri olarak kabul edilmektedir. Çalışma grubunun sınırlı bir alandan seçilmiş olması, erişilen bulguların genellenebilme olasılığını zayıflatmakta ve araştırmanın dış geçerliğini olumsuz yönde etkilemektedir. Bu bağlamda; düşük dış geçerlik sorununun giderilmesi ve araştırmadan elde edilen verilerin çalışma evrenini temsil edebilmesi için; farklı üniversitelerde temel tasarım eğitimi alan iç mimarlık (ve çevre tasarımı) bölümü birinci sınıf öğrencilerinin de dâhil edildiği enlemsel (kesitsel) yeni araştırmaların planlanması önerilmektedir.
Seyahat olanaklarının gelişmesi ve engelli bireylerin turizm faaliyetlerinde önemli bir niş pazar haline gelmesi ile birlikte, otel ortak kullanım alanlarına ilişkin erişim olanaklarının iyileştirilmesi gerekliliği güncel tasarım paradigmalarında yerini almıştır. Bu bağlamda, engellilerin tüm insani haklardan ve temel özgürlüklerden eşit bir şekilde yararlanmasını desteklemek üzere oluşturulan uluslararası konvansiyonların otel yapıları için de hedefine ulaşmasına katkı sağlanması ihtiyacı araştırmanın birincil kaygısını oluşturmuştur. Aynı kuramsal anlayış içerisinde, otel yapılarının organizasyon şemasında büyük önemi olan ortak kullanım alanlarının mekân kurgusundaki tanımsızlıkların ya da çözümsüzlüklerin kullanıcıların sirkülasyon kabiliyetini doğrudan kısıtladığı gerçeği referans kabul edilmiş ve otel yapılarındaki ortak alanların engelli ziyaretçiler başta olmak üzere; tüm kullanıcı grupları için görsel ve fiziksel açıdan erişilebilir kılınmasına yönelik tasarım eğilimlerinin benimsetilmesi amaçlanmıştır. Araştırma kapsamında, konunun kuramsal sınırlılıklarını ortadan kaldırabilmek maksadıyla literatür taraması yapılmış ve yanıt bulamayan tasarım sorunlarının belirlenmesi ile araştırmanın bibliyografik künyesi oluşturulmuştur. Tasarım olgusu ile otel ortak kullanım alanları arasında erişilebilirlik bağlamında iletişim kurmayı amaçlayan araştırmanın sonucunda, yapıların bütünlüğüne müdahale etmeden erişilebilir çevrelerin kurgulanabileceğine ilişkin üretilen düzgüsel tasarım pratiklerinin tümü teknik anlatımlar ile tanımlı hale getirilmiş ve mekân tüketiminin demokratikleştirilmesine otel ölçeğinde katkı sağlanmıştır.
Abstract
With the development of travel opportunities and with the disabled people who has become an important niche market in the tourism activities, necessity of enhancing the access opportunities regarding hotel shared spaces took its place in the current design paradigms. In this context, the need for international conventions, which are created to support disabled people to equally take advantage of all human rights and fundamental freedoms, to meet the objective for the hotel structures too is created the primary concern of the research. In the same theoretic approach, the fact of ineffability and insolubility in the space setup of common use areas which have a great importance in the organization schemes of hotel structures, does directly restrict the circulation ability of the users is accepted as reference and it is aimed to adopt design tendencies which are oriented to make shared spaces in the hotel structures accessible in terms of visual and physical for whole user groups, especially for disabled visitors. Within the research, a literature scan has been done to abolish the theoretical limitedness of the topic and the bibliographic tag of the research has been created with the identification of design problems which remain unanswered. At the end of the research that aims to communicate within the context of accessibility between design feature and hotel shared spaces, whole normative design practices created regarding accessible spaces can be fictionalized without interfering the integrity of the structures has been described with technical presentation and has been contributed to the democratizing of space consumption in the hotel scale.
Eğitim, sağlık ve bilim gibi pek çok alanda bağlayıcı rol üstlenerek toplantı ve konferans sektörünün büyümesini sağlayan uluslararası ticaret ve küreselleşme kavramı, konaklama hizmetlerinin erişilebilirliğinin artırılması ile kongre turizmini dünyanın hızla gelişen alanlarından biri haline getirmiştir. Ayrıca seyahat olanaklarının hızla artması ve engelli bireylerin kongre turizmi faaliyetlerinde önemli bir niş pazar haline gelmesi ile birlikte, konferans çevrelerine ilişkin erişim olanaklarının iyileştirilmesi gerekliliği de güncel tasarım yaklaşımlarında yerini almıştır. Bu bağlamda, engellilerin insani haklardan ve temel özgürlüklerden eşit bir şekilde yararlanmasını desteklemek üzere oluşturulan uluslararası konvansiyonların otel yapılarında kullanılan konferans salonları için hedefine ulaşmasına katkı sağlanması kaygısını referans alan araştırma kapsamında, çalışma konusunun kuramsal sınırlılıklarını ortadan kaldırabilmek maksadıyla literatür taraması yapılmış ve yanıt bulamayan tasarım pratikleri tespit edilerek çalışmanın bibliyografik künyesi oluşturulmuştur. Aynı kuramsal anlayış doğrultusunda, otel yapılarının fonksiyon kurgusunda büyük önem arz eden konferans salonlarının mekânsal kurgusundaki çözümsüzlüklerin kullanıcıların sirkülasyon kabiliyetini doğrudan kısıtladığı gerçeği referans alınmış ve kongre turizmi sektöründe hizmet üreten her çevrenin görsel, işitsel ve fiziksel açıdan erişilebilir kılınmasına yönelik tasarım eğilimlerinin benimsetilmesi amaçlanmıştır. Erişilebilirlik kavramı ile konferans salonları arasında engellilik ölçeğinde iletişim kuran araştırma sonucunda, ergonomik yaklaşımlar ile üretilen düzgüsel tasarım pratiklerinin tümü teknik anlatımlarla tanımlı hale getirilmiş ve mekân tüketiminin demokratikleştirilmesine konferans salonları ölçeğinde katkı sağlanmıştır.
Abstract
International trade and globalization concept that generate the grow of meeting and conference sector by taking a bounding role in many areas such as education, health and science, with the improvements in the accessibility of accommodation services, congress tourism has become one of the worlds fastest growing areas. Also, with the fast increase of travel opportunities and with the disabled individuals becoming an important niche market in the congress tourism activities, necessity of enhancing the accessibility opportunities concerning the conference environment has taken its place in the current design approaches. In this context, in the scope of the research that takes the concern of contributing to international conventions as reference, which are created for disabled individuals to equally benefit from human rights and fundamental freedoms, to reach its aim for conference halls that are used in hotel structures, for the purpose of putting away the conceptual boundedness of the study subject; a literature scan has been done and by determining the unanswered design practices, bibliographic tag of the study has been created. In the direction of the same conceptual understanding, reality of direct limitation to circulation ability of users by insolubilities in spatial fiction of conference halls, which is crucial for the function fiction of hotel structures has taken as reference and it has been aimed to infuse design tendencies towards making every environment which serves in congress tourism accessible in terms of visual, audial and physical. In the wake of the study that makes contact between the accessibility concept and conference halls in disability scale, all the normative design practices produced with ergonomic approaches has defined with technical expressions and has been contributed to democratization of space usage in the conference halls scale.
Bu araştırma İstanbul Gedik Üniversitesi, İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü’nde Temel Tasarım dersini alan yirmi öğrenci üzerinden gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın kuramsal zeminini oluşturan çalışmanın birinci kademesinde öğrencilerden, sınırlandırılmış bir düzlem üzerinde, seçtikleri temel geometrik formları kullanarak yüzeysel biçim ilişkilerine yönelik kararlar içeren iki boyutlu kompozisyonlar oluşturmaları istenmiştir. En az iki temel tasarım ilkesi barındırması beklenen çalışmanın son aşamasında ise, geometrik formlar ile temsil edilen yüzeysel kurguların hacimsel ortamda nasıl değerlendirildiğine ilişkin tüm süreçler maket çalışmaları ile tamamlanmıştır. Sonuç ürünleri üzerinden öğrencilerin tasarım reflekslerine ilişkin yaklaşımları tespit edebilmek için yedi soruluk yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Elde edilen verilerin içerik analizi yöntemi ile frekansları tespit edilmiş ve bu frekans değerleri üretilen teknik anlatımlar ile tanımlı hale getirilmiştir. Ayrıca, araştırmanın kuramsal kısıtlılıklarına yeni bir bakış açısı kazandırabilmek ve nesnel yorumlar elde edebilmek için kapsamlı literatür taraması yapılmış ve temel tasarım ilkeleri ile biçim üretimine dair kabul gören uluslararası yaklaşımlar tanımlı hale getirilerek yüzeyden hacime geçiş temrinlerinin temel tasarım dersinde temsil edilmesi fikri detaylandırılmıştır. Öğrencilerin yüzeyden hacime geçiş kararları ile biçim üretimine yönelik yaklaşımları arasında temel tasarım ilkeleri ölçeğinde iletişim kuran bu araştırma ile mevcut tasarım yazınına ve tasarım odaklı lisans programlarında aktarılan temel tasarım eğitimlerine yönelik izlencelerin geliştirilmesine katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Abstract
This research has been conducted on twenty students who are taking the Basic Design class in the Department of Interior Architecture and Environmental Design in İstanbul Gedik University. In the first stage of the study which composes the theoretical background of the research, students were asked to create two-dimensional compositions, on a limited level, that contains decisions about the superficial shape relations by using the basic geometrical forms that they chose. In the last stage of the study that is expected to have at least two basic design principles; all processes about how superficial fictions that are represented with geometrical forms, evaluated in the spatial environment have been completed with model studies. To determine approaches concerning the design reflexes of the students through result products, a semi-structured interview form with seven questions has been used. Frequencies of the acquired data have been determined with content analysis technique and these frequency values have been defined with the produced technical expressions. Also, to bring a new point of view to the theoretical constraints of the research and to get objective commentary, a detailed literature scan has been done and by defining the well-accepted international approaches about production of forms with basic design principles, idea of presenting the practicing of transition from surface to spatial in the basic design class has been detailed. With this study which makes contact between students transition decisions from surface to spatial and approaches for production of shape in the scale of basic design principles, it has been aimed to contribute to the development of current design literature and programmes devoted to conveyed basic design educations in design-oriented license programs.
Faculty of Fine Arts and Architecture aims to analyze technical, functional and aesthetic data in design problems. In this respect, the Basic Design course, which is usually given in the first two semesters of the departments related to the design faculties, is a course providing the formation of the eight-semester design skill in the education curriculum. In this lesson, along with that it is thought that a single point of view, theory, model or curriculum can not be used; it is aimed to develop the artistic skills of the students, to gain the visual consciousness and to increase the courage to create the fictional mind by removing it from the molds.With this point of view, especially the design studios trying to meet the requirements of the self-renewal time; it is aimed to strengthen individual design motivations with the possibilities offered by flexibility creating a flexible content that supports most of the other lessons of department and out of the usual basic design concepts of design education students.
In the first semester of Basic Design courses; dot, line, stain, shape, surface, form, volume, space etc. are transferred by being restricted to design principles; In the second semester, in addition to concepts such as light, color and texture, the ability to edit spatial volume according to design elements, tools and principles is gained. In the light of this information, Italo Calvino's "Invisible Cities" book has been chosen as the text adaptations of the last work in the course of "Basic Design". Italo Calvino, depicted as the fairytale teller of the modern world, describes Marco Polo's journey on the Kublai Khan horseman, in his book "Invisible Cities". Thus, as the last project project within the scope of Basic Design course, students have chosen one of their suitable cities by reading Calvino's stories and assimilating them. 55 cities were proposed to provide students with strong data in terms of design. Like Marco Polo's journey, students have set from a story of their own choice to a journey where they were fed with basic design principles. They have created spatial finctions of the cities which they read and dreamt about by reducing abstract geometric form for five weeks by reading the story numerous times, enter into the story with the help of drawings and passing through the paths that Marco Polo passed through. This study aims to develop students' experience of design process of a written text in the process of intellectual design by combining two different disciplines and to improve interdisciplinary adequacy of first grade students in design frame.
In the continuation of the work, the spatial volume fictions produced by the student studies were produced as models and the models, the selection of the cities, the methods of handling the cities, the reasons for choosing the key words referring to the work were questioned and all approaches related to color, material, form, texture and spatial organization have been analized with the text that constitutes the universe of the study.
Son yıllarda seyahate ilişkin olanakların artması ve engelli bireylerin turizm faaliyetlerinde önemli bir niş pazar haline gelmesi ile birlikte, otel yapılarının erişilebilirliği güncel tasarım paradigmalarında kendisine haklı bir yer edinmiştir. Ancak otel yapılarının organizasyon şemasında büyük önem arz eden ortak alanların mekânsal kurgusundaki herhangi bir belirsizlik ya da çözümsüzlük, tekerlekli sandalye kullanıcıları başta olmak üzere, görme güçlüğü çeken ya da hareket kısıtlılığı bulunan engelli ziyaretçilerin sirkülasyon kabiliyetini doğrudan kısıtlamaktadır. Bu noktada, araştırmanın içeriğini oluşturan otel ortak alanlarındaki tuvaletlerin de engelli bireyler başta olmak üzere; tüm kullanıcı grupları için görsel, işitsel ve fiziksel açıdan erişilebilir kılınması amaçlanmıştır. Bu çerçevede yürütülen çalışma kapsamında, araştırma konusunun kuramsal kısıtlılıklarına yeni bir bakış açısı kazandırmak amacıyla kapsamlı literatür taraması yapılmıştır. İncelenen çalışmalarda kullanılan yöntemler, ölçekler, bulgular, çıkarılan sonuçlar ve önerilerle konuya ilişkin problemin boyutları saptanmış ve çalışmalarda değinilmeyen noktalar tespit edilerek araştırmanın bibliyografik künyesi oluşturulmuştur.
Çalışma sonucunda, otel ortak alanlarında kurgulanan engelli tuvaletlerinin erişilebilir kılınmasına yönelik güncel antropometrik veriler uluslararası ölçekte geçerliliğini sürdüren mimari standartlarla ve devlet eliyle üretilen yasal düzenlemelerle sentezlenmiş ve engelli bireylerin kullanımına uygun tuvaletler için mekânsal gereksinimlerin tespiti sağlanmıştır. Ayrıca engelli tuvaletlerinin tasarım sürecini ilgilendiren kararlar, ihtiyaç duyulan teknik gereklilikler ve asgari düzeyde en iyi uygulama pratikleri içeren çözümler çizimlerle aktarılmış ve tuvalet kabinlerinin kurgusuna, klozet, pisuvar ve lavabo gibi vitrifiye elemanlarının organizasyonuna yönelik ergonomik yaklaşımlar önerilmiştir.
Toplumsal değişimler, sosyokültürel gelişmeler ve teknik yenilikler sanat alanında yenilikçi yaklaşımların üretilmesine olanak sağlamış ve bu ortam fotoğraf sanatını doğrudan etkilemiştir. Söz konusu etkileşim, fotoğraf sanatının tür, konu ve üretim yöntemleri açısından da değişime uğramasına zemin hazırlamıştır. Fotoğraf için tanımlı hale gelen konvansiyonel teknik ve ideolojik yaklaşımlar günümüzün olanakları ile yeni bir anlatım becerisi kazanmıştır. Ayrıca bilgisayarların sağladığı imkânlar ile fotoğrafta yeni estetik arayışlar deneyimlenebilir hale gelmiş ve fotoğrafa müdahale edilmesi sürecinde ideolojik yöntemler yerini teknik ve estetik güncel yöntemlere bırakmıştır. Bu bağlamda fotoğraf ile resim sanatı arasında soyutlama ölçeğinde iletişim kurmayı amaçlayan bu araştırmada, Müge Ertemli’nin “Denizel Soyutlamalar” ismini verdiği kişisel resim sergisinde yer alan çalışmaların üretim proseslerini besleyen yaklaşımlar irdelenmiştir. Ayrıca sanatçı ile gerçekleştirilen yapılandırılmamış görüşme sonucunda elde edilen tüm veriler sanatçının bakış açısı doğrultusunda yorumlanmış ve sergide yer alan örnek işlerin teşhir edilmesi ile desteklenmiştir.
Abstract
Social change, sociocultural developments and technical newness enabled to produce modernist approaches in art and this environment has directly affected the art of photography. Said interaction has paved the way for the change of the art of photograph in genre, topic and production methods aspects. Conventional technical and ideologic approaches that become defined for photograph, have taken a new expression skill. Also, with the occasion’s computers provided, new aesthetic searches are can be experienced and in the process of editing the photograph, ideologic methods gave their place to up to date technical and aesthetic methods. In this context, in this research that aims to communicate between photograph and painting in
abstraction scale, approaches that feeds the production processes of the work of arts in Müge Ertemli’s personal painting exhibition entitled “Nautical Abstractions” has been addressed. Also, all data gathered
from the unstructured interview made with the artist has been commented and these reviews has been defined with displaying a part of the work of arts in the exhibition.