Papers by Ece Vitrinel
This report on Netflix Turkey is part of a series of dossiers compiled by the Global Internet TV ... more This report on Netflix Turkey is part of a series of dossiers compiled by the Global Internet TV Consortium members. All country reports are available on the Consortium website: https://global-internet-tv.com/netflix-country-reports/
Global Internet TV Consortium, 2021
In Turkey, Net ix made an unambitious entry in an almost-empty VOD scene and in ve years has beco... more In Turkey, Net ix made an unambitious entry in an almost-empty VOD scene and in ve years has become the major player in an OTT landscape becoming more and more important and fragmented.
ATINER's Conference Paper Series, 2018
Seen as disruptive forces in national media ecologies or just new players among others, the launc... more Seen as disruptive forces in national media ecologies or just new players among others, the launch of American subscription based video-on-demand services (SVOD), in big, medium or small scale European audio-visual markets has recently been subject of scholar interest. Drawing on these works which revolve around the problematics of localization, national politics of taste, cultural diversity and access, this paper focuses on the introduction of the digital platform Netflix in Turkey in January 2016. It explores how this global streaming giant builds its promotional discourse in relation to the positioning of existing cultural, industrial and political players in the given context. Taking into account the national specificities of the audio-visual market in Turkey, not only does it provide some insight into how Netflix customizes its marketing materials, it also underscores the company’s understanding of a potential Netflix subscriber in the country.
Articles by Ece Vitrinel
Series: International Journal of TV Serial Narratives, 2022
After three-decades of financial success, Turkish TV series have been recognized as a compelling ... more After three-decades of financial success, Turkish TV series have been recognized as a compelling agent in the global cultural milieu. With their increasing consumption and popularity in over 150 countries in the past two decades (Türkiye’s series exports 2022), Turkish television series have attracted attention both nationally and globally. Earlier studies have explained this popularity as a result of novelty, cultural proximity, and new technological developments in the TV industry, such as the rise of VoD services and digital platforms and a consequent increase in demand for more content. However, the fact that the Turkish television industry remains among the globe’s top five exporters of scripted content urges us to take a closer look at these dramas. The collection of articles in this special issue of Series: International Journal of TV Serial Narratives aims to focus on the national and global significance of Turkish TV series by critically examining their social, cultural and ideological implications in Turkey and across the world. Considering new dynamics of Turkish TV and its disjunction and continuities, the authors explore the development of Turkish TV series as a national product, their distinct narratives, and what these dramas mean for audiences and publics within and outside Turkey from historical, regional and global perspectives.
Moment, 2020
Gelişmekte olan uluslararası alanyazın görsel-işitsel korsana, kapsamı giderek genişleyen film pr... more Gelişmekte olan uluslararası alanyazın görsel-işitsel korsana, kapsamı giderek genişleyen film pratiklerinin bir bileşeni, sadece ekonomik kayıp ve getiri düzleminde tartışılamayacak, mevcut endüstriyel yapılanma ve yasal düzenlemelerle olduğu kadar kültür ve temsillerle de ilişkili çok boyutlu ve kapsamlı bir konu olarak yaklaşır. Bu alanyazından yola çıkarak paralel dağıtım ağlarının Türkiye'de bizzat görsel-işitsel endüstri eli ile nasıl temsil edildiğini ve bu temsillerin toplumdaki korsan algısı hakkında bize hangi ipuçlarını verdiğini anlamayı amaçlayan bu çalışma, 2010-2015 yılları arasında yapılmış ve korsan film satıcısı karakterler içeren ikisi kısa metraj, toplam yedi yerli filmi odağına alır. Filmlerin, korsanı öncelikle kendileri ve endüstri üzerine düşünmenin bir aracı olarak kullandığına işaret eden inceleme, korsan filmcilerin ağırlıklı olarak arthouse sinema ve sinefillikle ilişkili kültürel aracılar olarak betimlendiklerini ortaya koyar.
The Journal of Popular Television, 2020
Thanks to a growing television drama industry with notable success beyond its borders, domestic t... more Thanks to a growing television drama industry with notable success beyond its borders, domestic television series have, since the 2000s, become the dominant programme category on broadcast and cable television in Turkey. This article considers the presence of Anglo-Saxon TV series in an audio-visual landscape characterized by a widespread taste for local content. Briefly describing the differences between Turkish and foreign series in terms of format and appeal to audiences, it argues that English-language series may play a more decisive role than local content in the success of video on demand (VOD) platforms, which have been launched relatively late in the country.
sinecine: Sinema Araştırmaları Dergisi, 2020
Avrupa düzeyinde ilk kez 1980’lerin ortalarında İngiltere’de ortaya çıkan multipleksler, proje... more Avrupa düzeyinde ilk kez 1980’lerin ortalarında İngiltere’de ortaya çıkan multipleksler, projeksiyon sisteminin özellikleri ve mekâna özgülüğü ile yüceltilegelmiş bir seyir biçimini tek tipleştirdiği iddia edilen yeni alanlar olarak çok sayıda eleştirinin hedefi olmuştur. Tek perdeli salonların gösterim altyapısının halen önemli bir bileşenini oluşturduğu Avrupa’dan farklı olarak Türkiye pazarının baskın kategorisi olan multipleksler, ülke özelinde içinde bulundukları alışveriş merkezleri nedeniyle kentsel dönüşüm krizinin bir parçası olarak da kabul edilebilirler. Yine Avrupalı muadillerinden farklı biçimde İstanbul’da kent çeperlerine ek olarak merkezlerinde konuşlanan bu AVM’lerde film izlemek seyir deneyimini nasıl etkiler? Aynı filmi alışveriş merkezi koridorlarına çıkan çoklu bir salonda veya kapısı sokağa açılan bir mahalle sinemasında izlemek bizim için neyi değiştirir? Bu ve benzeri sorulara yanıt aramak amacıyla bu çalışma; hafızası olan, evin bir uzantısı gibi görülen mahalle sinemalarıyla kimliksizlik ve tek tiplikleri ile Augé’nin “yok-yerler” kategorisi içerisinde değerlendirilmeye uygun görünen multipleksler arasındaki ayrımdan yola çıkmakta ve İstanbul’da farklı tip salonlarda gerçekleştirilmiş 15 katılımcı gözlem aracılığıyla günümüz seyir deneyimine dair fotoğraflar sunmayı hedeflemektedir. Salon seçiminin giderek daha çok bir kimlik sorunu haline gelişini tartışan çalışma, her an bağlantıda kalma arzusunu ise farklı tip salonları birleştiren ortak bir seyirci eğilimi olarak sunmaktadır.
SineFilozofi, 2018
Dikkatleri medyanın klişeleri pekiştirici, bilgiyi tektipleştirici gücüne, vurguyu temsil sorunun... more Dikkatleri medyanın klişeleri pekiştirici, bilgiyi tektipleştirici gücüne, vurguyu temsil sorununun ve temsillerin üreticisi konumundaki kültür endüstrilerinin üzerine çeken 1978 tarihli Şarkiyatçılık; 1970'li yılların sonundan itibaren edebiyat, kültür incelemeleri ve cinsiyet araştırmalarını da içine alan geniş bir yelpazeyi kapsayacak şekilde gelişen post-kolonyal çalışmalara ilham veren kurucu bir metin olarak kabul edilir. Edward W. Said'in bu eserine dayanarak, Doğu ve Batının coğrafi kavramlar olmaktan ziyade Batının kendi eliyle yarattığı ayrımlara kaçınılmazlık süsü verme becerisini somutlaştıran bir ikilik olduğu söylenegelmiştir. Oryantalist söylemin çıkış noktasının temelde Batının kendi üstünlüğünü üzerinden göreceği bir 'öteki' yaratma stratejisi olduğu düşünüldüğünde, dev bir kültür endüstrisi olarak Hollywood Sinemasının sunduğu 'vahşi Siyahlar' ve 'gizemli Doğulular' temsillerinin, farklı toplumsal bağlamlardan kaynaklanan fakat aynı amaca hizmet eden öteki kurguları oldukları iddia edilebilir. Bu çalışmanın amacı da, yönetmeni Neill Blomkamp tarafından " Güney Afrikalı bir Hollywood filmi " olarak tanımlanan 2009 yapımı District 9 (Yasak Bölge 9) filmi aracılığı ile ne Doğulu ne de Siyah olan kurmaca karakterler üzerinden 'öteki' söyleminin nasıl kurulduğunu göstermek ve 'istilacı uzaylı' klişesini ters yüz eden bu filmin, ötekinin ötekisini yaratırken bir noktada eleştirdiği şeye dönüşüp dönüşmediğini tartışmaktır. Bu film okumasında kılavuzumuz 'melezlik' başta olmak üzere post-kolonyal literatürün temel kavramları olacaktır.
Journal of Balkan and Near Eastern Studies, 2017
Politicized stars being banned, investigated, detained or exiled is not new to Turkey. But target... more Politicized stars being banned, investigated, detained or exiled is not new to Turkey. But targeting of very popular television personalities with no or little political involvement indicates a new phenomenon. Drawing on this shift from partisan-based to casual-based activism and focusing on three recent examples who owe their international fame to the growing domestic TV drama industry in the country, this article seeks to understand why celebrities are targeted nowadays for expressing their point of view on social media, for being critical or even just for their appearance in a socio-political movement. In this attempt, by adopting a conjunctural approach which takes into account images of each celebrity on and off screen, the present work puts forward the prevalent ‘polarization’ in Turkish society as a key concept and an explanatory factor.
İleti-ş-im, Jun 2009
Türkiye 'de, 90'l› y›llarla birlikte yeni bir ekonomi politik çerçevesinde yap›lanmaya bafllayan ... more Türkiye 'de, 90'l› y›llarla birlikte yeni bir ekonomi politik çerçevesinde yap›lanmaya bafllayan medya, gerek bu yap›sal dönüflümün etkisi, gerek genel siyasal-toplumsal egemen söylem do¤rultusunda, gazete manfletlerinden, televizyon dizilerine çok farkl› metinlerde kad›nlar› temsil etme biçimleriyle, kimi zaman ciddi hak ihlallerine varacak bir tutum sergilemektedir. Farkl› kad›n örgütlerinin medyada cinsiyetçi söylemin sürekli yeniden üretilmesine karfl› duracak bir yap›lanmaya destek vermesi ise 2006 y›l›n›n sonlar›na denk düflmektedir. Burada bulgular›n› paylaflaca¤›m›z araflt›rma, konunun bu iki boyutunu irdelemeyi amaçlamaktad›r. ‹lk bölümde, hem belli bafll› dört medyadan (bas›n, radyo, televizyon ve internet) önem derecesi do¤rultusunda saptanan metin türleri içinde kad›nlar›n ne oranda ve hangi biçimlerde temsil edildi¤i medyalar aras› karfl›laflt›rmaya da olanak verecek biçimde söylem analizi tekni¤iyle çözümlenmifl; hem de ayn› karfl›laflt›rmal› perspektiften hareketle kad›n çal›flanlar›n farkl› medyalardaki konumlar› irdelenmifltir. Çal›flmam›z›n ikinci bölümünde ise, 2007 y›l›nda kurulan ve özgül amac› medyada cinsiyetçilikle mücadele olan MED‹Z'in (Kad›nlar›n Medya galatasaray üniversitesi, iletiflim fakültesi
İleti-ş-im, Dec 2006
Bu çal›flman›n ana eksenini oluflturan "Aflk Zaman›" filmi, 1960'l› y›llar›n Hong-Kong'unda yan y... more Bu çal›flman›n ana eksenini oluflturan "Aflk Zaman›" filmi, 1960'l› y›llar›n Hong-Kong'unda yan yana dairelere tafl›nan bir adam ile kad›n›n hikâyesini anlat›r. Eflleri s›kl›kla ifl seyahatine ç›kt›¤› için yaln›zl›¤a mahkum olan bu iki kifli aras›nda önceleri biraz zorunluluktan do¤an dostluk, zaman ilerledikçe farkl› bir boyut kazanacakt›r. Peki örne¤ini binlerce defa seyretti¤imiz böyle s›radan bir aldatma-aldat›lma hikayesine dayanan ama 2000 y›l›nda Cannes Film Festivali'nde büyük bir baflar› elde ederek Hong Kong Sinemas›'n›n uluslararas› düzlemde yeniden keflfedilmesinin anahtar› olan bu film, benzerlerinden fark›n› nas›l ortaya koymufltur ? Yola bu sorunun cevab›n› aramak için ç›kan bu çal›flman›n amac›, sinemasal anlat›m biçiminin ifllenen konunun niteli¤ini aflarak sinemada tafl›d›¤› öneme dikkat çekmek, son derece basit bir hikâyeye yaslanan bir filmin anlat›m incelikleri sayesinde nas›l çok daha derin ve çeflitli okumalara meydan verebilece¤ini gösterebilmektir. Film, özellikle zaman olgusunun ele al›n›fl biçimi etraf›nda flekillenen sinemasal anlat›m teknikleri aç›s›ndan incelenecek, bu incelemenin dayana¤›n› da 1969'da Todorov'un ortaya att›¤› ve 1972'de Genette taraf›ndan yeni bir disiplin olarak gelifltirilen "naratoloji" kavram› oluflturacakt›r. anahtar kelimeler: sinema, naratoloji, zaman galatasaray üniversitesi, iletiflim fakültesi
Signes, Discours et Sociétés, Jan 1, 2009
La différenciation gestuelle par rapport au sexe:
Book Chapters by Ece Vitrinel
Evdeki Zürafa. "Bir Başka" Tahayyülde Aynılık, Fark ve Memleket Nostaljisi, 2023
Film Festivalleri Kitabı II, 2023
Festivallerin, programlama kriterlerinin ve izleyicilerin çeşitlilik ve değişkenliği tipik bir “f... more Festivallerin, programlama kriterlerinin ve izleyicilerin çeşitlilik ve değişkenliği tipik bir “festival izleyicisi” gibi tipik bir “festival filmi”ni tanımlamayı da neredeyse imkânsız kılar. Festival filmi en geniş anlamıyla festivalde gösterilen film olarak ele alınabilecek olsa da, Türkiye’de belli bir yerli film tipinin herhangi bir festivalin programında yer almasa dahi hem sinema profesyonelleri ve araştırmacıları hem de izleyiciler tarafından “festival filmi” olarak genelleştirilebildiği gözlemlenmektedir. Bu çalışmanın amacı da; muğlak, esnek ve değişken bir tanımı olması gerekirken Türkiye film endüstrisi özelinde sınırları daha belli ve bir ölçüde de “olumsuz” bir anlam taşıdığı görülen “festival filmi” kavramını endüstri koşullarından yola çıkarak tartışmaya açmaktır. Bu tartışmada festivaller üzerine çalışan araştırmacıların tanımları kadar bir devlet üniversitesinde “film endüstrileri” dersini alan öğrencilerin yaptıkları kişisel “festival filmi” tanımlarına da başvurulacak ve “festival filmi” etiketinin yüksek/orta/düşük bütçeli yapımlar gibi maddi ve anaakım/bağımsız/arthouse gibi sembolik kategorilerle ilişkisi kurularak imkânsız bir tanımın yerel düzeyde bir çerçeveye oturtulmasının mümkün olup olmadığı sorgulanacaktır.
Temel Tasarım Kavramlarını Disiplinlerarası Okumak-III, 2020
Book Reviews by Ece Vitrinel
İleti-ş-im, 2020
Maalesef başka bir dünya orası, bütün saf duygularınızın yıkılıp köreldiği, sizi kıyıda köşede ağ... more Maalesef başka bir dünya orası, bütün saf duygularınızın yıkılıp köreldiği, sizi kıyıda köşede ağlamaya iten, filminizin artık sizden çıktığı ve hiçbir şekilde kontrolün sizin elinizde olmadığı başka bir dünya." 2015 yılında 56 salonda başladığı vizyon macerasını üçüncü haftasında sekiz, beşinci haftasında üç salona düşerek toplam 12 hafta ve 19.417 seyirci 1 ile tamamlayan Yav He He filminin yapımcı-yönetmeni Volkan Özgümüş'ün bu sözleri (Zengin, 2017, s. 195), bağımsız, küçük ölçekli yapımlar için yaratım ve üretimi, erişim ve tüketime bağlayan eşiği geçmenin ne kadar sancılı olabileceğini gösterirken, bu aşamada üreticinin yaşadığı yabancılaşma ve hayal kırıklığını da ifade eder. Film değer zincirinde yapım ve gösterim arasında duran ve "dağıtım" olarak adlandırılan bu süreç en geniş haliyle "medyanın zaman ve uzam içinde hareketi" (Lobato, 2012, s. 2) olarak tanımlanabilir. Fakat bu tanımı ödünç aldığım ve film ve medya çalışmaları alanında erişim merkezli bir araştırma ajandası öneren Ramon Lobato'nun da belirttiği gibi dağıtım yalnızca bir yer değiştirme mekanizması değildir. Değer ve hiyerarşiler yaratan, ideoloji aktaran, alımlamanın gerçekleşeceği zemini belirlerken metinlerin nasıl deneyimleneceğinin çerçevesini de çizen bir kültürel politika alanıdır (2012, s. 15). Filmler boşlukta serbestçe hareket etmezler. Binlerce şirketin faaliyet gösterdiği, festivallerin, film marketlerinin, özel gösterim ve ön alımların gerçekleştiği organize ve son derece rekabetçi bir uluslararası pazarda alınıp satılırlar. Dağıtım, metnin izleyiciye ulaşmasının ön 1 Filme ilişkin salon ve seyirci bilgileri Box Office Türkiye web sitesinden alınmıştır: https://boxofficeturkiye.com/
İleti-ş-im, Dec 2015
Ortaya çıkışı otomobil ve havacılık sektörleri gibi 20. yüzyılın sonuna denk gelen ve bu sektörle... more Ortaya çıkışı otomobil ve havacılık sektörleri gibi 20. yüzyılın sonuna denk gelen ve bu sektörlerle paralel bir gelişim izleyen sinemanın kaderi, endüstrileşmiş toplumların kucağına doğmakla -ki bu bir tesadüf değildir -şekillenmiştir. Çağdaşı sektörler gibi sermayeye ve iş bölümü mantığına dayanan ama ortaya çıkardığının aynı zamanda "entelektüel bir ürün" olduğunu kabul ettirebilmek için zorlu mücadelelere girişen sinema, "sanat" olmak için "endüstri" olduğunu unutturmaya çalışmıştır adeta. Oysa sinema ile "para" ve çağrıştırdıklarının aynı cümlede kullanılmak istenmeyişi, en çok da onun sanat kimliğine zarar vermektedir. Edebi eser, resim ya da heykel gibi çoğunlukla dağıtım aşamasında ticarileşen sanat ürünlerinin aksine film üretimi başından itibaren endüstriyel bir sürece tabidir ve uygun maddi koşulların yokluğu yaratım sürecine de ket vurur. Yaratıcılığın yokluktan doğduğu romantik bir söylemdir ve sürekliliğe sahip güçlü ulusal sinemalar romantik söylemlerle değil ancak güçlü bir sektör yapılanması, iyi bir örgütlenme ile birlikte kültürel çeşitliliği de gözetecek doğru kamusal politikalar sayesinde gelişebilir.
Conference Presentations by Ece Vitrinel
Uluslararası Altın Koza Sinema Kongresi, 2011
Küresel medya pazarları üzerine incelemeler yayınlayan Screen Digest, 2005 yılında dünya genelind... more Küresel medya pazarları üzerine incelemeler yayınlayan Screen Digest, 2005 yılında dünya genelinde gişe gelirinin % 24,9’unu çoğunluğu ABD yapımı “en çok izlenen on film”in oluşturduğunu rapor etmiştir. Bu oranın %22,9’a gerilediği 2006 senesinde ise yerli yapımlar dünya gişe gelirinin üçte birini oluşturur. 2005’ten itibaren hızla artan ve toplam hasılat içerisindeki payını genişleten Türk filmleri de tüm dünyada gözlemlenen, yerel temalar, dil ve popüler oyuncular ile yerel pazara yönelik bu üretim akımından ayrı düşünülemez. Fakat 2010 yılında ilk kez 40 milyonu aşan toplam izleyici sayısı ile Türkiye film endüstrisi farkını yerli yapımların kapladığı pazar payında göstermektedir: Yerli üretiminin pazar payı Avrupa ortalamasının yaklaşık iki katı kadar olan Türkiye, dünyada da altıncı sırada yer almaktadır.
Bu durum, Türkiye film endüstrisinin büyük ve oturmuş ulusal sinema pazarları ile rekabet edecek ölçüde bir gelişim gösterdiği şeklinde yorumlanırken, hâsılatın daha detaylı bir analizi tablonun o kadar da pembe olmadığını işaret eder. 66 yeni yerli yapımın vizyon gördüğü bir senede sadece üç filmin yerli film izleyicisinin yarısını toplaması, diğer filmlerin seyirci ilgisi ve dolayısıyla gişe getirisinden yeterli pay alamadığını göstermektedir. Bu durum da, Türkiye film endüstrisinde yaşanan büyümenin henüz “Top 10”nun gerisine de ulaşabilen, dengeli ve rasyonel bir büyüme olmadığı yönünde yorumlanabilir.
Bu çalışmanın amacı bu dengesiz büyümenin altında yatan sebepleri sinemasal değer zincirinin temel öğelerinin Türkiye sinema endüstrisi içerisindeki yapılanmasını, yerli film pazar payı Türkiye’den düşük olan ama son üç yıldır artış gösteren toplam izleyici sayısının 2010'da 206,5 milyona erişerek rekor kırdığı Fransa örneği ile karşılaştırarak araştırmak ve çoğu ülkede olduğu gibi ülkemiz için de bir model oluşturan ve sinemanın toplumsal mirasın önemli bir parçası olarak kabul edildiği Fransa’ya özgü CNC modelinde oluşturulacak ulusal bir sinema kurumunun zincirdeki halkalar arası dengeyi sağlama yolundaki yerini ulusal sinemaların krizi/ulusal sinemaların yükselişi ekseninde tartışmaya açmaktır.
Essays by Ece Vitrinel
Art Newspaper Türkiye, 2024
Art Newspaper Türkiye, 2023
Uploads
Papers by Ece Vitrinel
Articles by Ece Vitrinel
Book Chapters by Ece Vitrinel
Book Reviews by Ece Vitrinel
Conference Presentations by Ece Vitrinel
Bu durum, Türkiye film endüstrisinin büyük ve oturmuş ulusal sinema pazarları ile rekabet edecek ölçüde bir gelişim gösterdiği şeklinde yorumlanırken, hâsılatın daha detaylı bir analizi tablonun o kadar da pembe olmadığını işaret eder. 66 yeni yerli yapımın vizyon gördüğü bir senede sadece üç filmin yerli film izleyicisinin yarısını toplaması, diğer filmlerin seyirci ilgisi ve dolayısıyla gişe getirisinden yeterli pay alamadığını göstermektedir. Bu durum da, Türkiye film endüstrisinde yaşanan büyümenin henüz “Top 10”nun gerisine de ulaşabilen, dengeli ve rasyonel bir büyüme olmadığı yönünde yorumlanabilir.
Bu çalışmanın amacı bu dengesiz büyümenin altında yatan sebepleri sinemasal değer zincirinin temel öğelerinin Türkiye sinema endüstrisi içerisindeki yapılanmasını, yerli film pazar payı Türkiye’den düşük olan ama son üç yıldır artış gösteren toplam izleyici sayısının 2010'da 206,5 milyona erişerek rekor kırdığı Fransa örneği ile karşılaştırarak araştırmak ve çoğu ülkede olduğu gibi ülkemiz için de bir model oluşturan ve sinemanın toplumsal mirasın önemli bir parçası olarak kabul edildiği Fransa’ya özgü CNC modelinde oluşturulacak ulusal bir sinema kurumunun zincirdeki halkalar arası dengeyi sağlama yolundaki yerini ulusal sinemaların krizi/ulusal sinemaların yükselişi ekseninde tartışmaya açmaktır.
Essays by Ece Vitrinel
Bu durum, Türkiye film endüstrisinin büyük ve oturmuş ulusal sinema pazarları ile rekabet edecek ölçüde bir gelişim gösterdiği şeklinde yorumlanırken, hâsılatın daha detaylı bir analizi tablonun o kadar da pembe olmadığını işaret eder. 66 yeni yerli yapımın vizyon gördüğü bir senede sadece üç filmin yerli film izleyicisinin yarısını toplaması, diğer filmlerin seyirci ilgisi ve dolayısıyla gişe getirisinden yeterli pay alamadığını göstermektedir. Bu durum da, Türkiye film endüstrisinde yaşanan büyümenin henüz “Top 10”nun gerisine de ulaşabilen, dengeli ve rasyonel bir büyüme olmadığı yönünde yorumlanabilir.
Bu çalışmanın amacı bu dengesiz büyümenin altında yatan sebepleri sinemasal değer zincirinin temel öğelerinin Türkiye sinema endüstrisi içerisindeki yapılanmasını, yerli film pazar payı Türkiye’den düşük olan ama son üç yıldır artış gösteren toplam izleyici sayısının 2010'da 206,5 milyona erişerek rekor kırdığı Fransa örneği ile karşılaştırarak araştırmak ve çoğu ülkede olduğu gibi ülkemiz için de bir model oluşturan ve sinemanın toplumsal mirasın önemli bir parçası olarak kabul edildiği Fransa’ya özgü CNC modelinde oluşturulacak ulusal bir sinema kurumunun zincirdeki halkalar arası dengeyi sağlama yolundaki yerini ulusal sinemaların krizi/ulusal sinemaların yükselişi ekseninde tartışmaya açmaktır.