Thesis by Burcu Balaban Ökten
Bilgi yönetimi (BY) kaynak olarak bilginin verimli kullanılmasına olanak sağlayacak yöntemler gel... more Bilgi yönetimi (BY) kaynak olarak bilginin verimli kullanılmasına olanak sağlayacak yöntemler geliştiren bir alandır. İşletmeler bünyelerinde ürettikleri bilgileri etkin kullanabilmek için BY uygulamalarını kullanmaktadırlar. Kullanılan bu uygulamalar bilgisayar programları gibi bilişim tabanlı sistemler olabildiği gibi, toplantılar ve yüz yüze görüşmeler gibi insan odaklı yöntemleri de içermektedirler. Fakat geliştirilen bu uygulamaların işletmelerin güncel ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için sürekli iyileştirmelere ihtiyaçları vardır. Bu durum işletmelerin BY yatırımları yapmalarını ve bünyelerinde BY ile ilgili birim veya çalışanları bulundurmalarını gerektirmektedir. Bahsi geçen yatırımların ise ancak büyük ölçekli işletmeler tarafından karşılanabilir olduğu görülmektedir. Türkiye’de bulunan toplam girişim sayısının %99,8’ini oluşturan KOBİ’lerin BY uygulamalarına kısıtlı kaynakları nedeniyle yatırım yapamadıkları görülmektedir. Bu durum KOBİ’lerin bilgilerin yönetiminde tekrar eden sorunlar ile karşılaşmalarına sebep olmaktadır. İnşaat sektörü gibi risk oranları yüksek ve çok sayıda paydaşla çalışılması gereken bir sektörde, yönetim modellerinin kullanılmaması; öngörülemeyen maliyetler, zamanında teslim edilemeyen projeler ve iş kalitesinin düşmesi gibi sonuçlar doğurmaktadır. Projelerin yönetilebilmesi için önemli bir kaynak olan bilginin, üretimi, saklanması ve tekrar kullanılması sektörün önemli sorunlarındandır. Tespit edilen sorunların ışığında küçük ölçekli mimarlık ofisleri için bütünleşik bilgi yönetimi modeli (BBYM) geliştirilmiştir. Geliştirilen modelde mevcut sorunların çözümü için hem bilişim tabanlı hem de insan odaklı yöntemler önerilmiştir. İşletmelerin basit ve maliyeti düşük çözüm önerilerine ihtiyaçları vardır. Geliştirilen BBYM’nin mimarlık ofisleri için mevcut BY sorunlarının tespit edilmesi ve sorunların çözümü için faydalı olacağı düşünülmektedir. Ayrıca yapılan bu çalışmanın alanda yapılacak ileriki çalışmalar için de bir kaynak oluşturması hedeflenmiştir.
Knowledge Management (KM) is an area that develops methods for efficient use of information as a resource. Firms use KM practices to manage the information effectively. These KM practices could be IT-based systems as computer programs, as well as human-centered methods such as meetings and face to face interviews. However, these practices need continuous improvement in order to meet changing needs of firms. This situation forces firms to invest in KM practices and to keep units or employees related to KM. Studies in the field demonstrate that these investments are mainly made by large-scale enterprises. SMEs, which comprise 99.8% of total number of enterprises in Turkey, can’t invest their limited resources for KM applications. This situation causes SMEs to encounter recurring information management problems. Construction industry is known for its high risk ratios and intense stakeholder activities. In this work environment, ineffective use of management models could lead to unpredictable costs, project delays and poor quality. Although knowledge is an important source for managing projects, the sector has significant KM problems in terms of knowledge creation, storage and reuse. In the light of the problems identified by the research, an integrated knowledge management model (IKMM) for small-scale architecture firms is developed. While developing the model, both IT-based and people-oriented solution methods are proposed in order to overcome the existing KM problems. The proposed model is considered to be useful in identifying and overcoming the existing KM problems of architecture firms.
ÖZET
Bu çalışma Türk inşaat sektöründe yer alan yüklenici işletmelerle, mimarlık bürolarında çalı... more ÖZET
Bu çalışma Türk inşaat sektöründe yer alan yüklenici işletmelerle, mimarlık bürolarında çalışan personelin motivasyonu üzerinde kültürün etkisini ve rolünü
anlamak için yapılmıştır.
Giriş bölümünde, konunun belirlenmesinde etkili faktörler, çalışmanın kapsamı ve amacı hakkında bilgi verildikten sonra bu çalışma için yapılan literatür araştırmasına yer verilmiştir. İkinci ve üçüncü bölümlerde motivasyon ve kültür kavramlarının
tanımları yapılmış, bu kavramlarla ilgili kuramlar açıklanmış ve motivasyon kültür ilişkisine değinilmiştir.
Dördüncü bölümde inşaat sektörünün kültürel özelliklerinin motivasyon üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Bu konu üzerine yapılan araştırmalardan yararlanarak İnşaat sektörünün kültürel yapısı, alt kültürleri ve motivasyon üzerinde kültürün etkisi incelenmiştir.
Araştırmada Hofstede’nin VSM ölçüm aracı baz alınarak geliştirilen soru kağıdı
kullanılmıştır. Bu tezde kullanılan anket soruları; İ.T.Ü. Araştırma Fonu tarafından
desteklenmekte olan “Türkiye İnşaat Sektörünün Rekabet Gücünün
Değerlendirilmesine Kültürel Bir Yaklaşım” isimli araştırma projesi kapsamında
gerçekleştirilen çalışmanın bir bölümünü kapsamaktadır. Araştırma kapsamında
Türkiye’de inşaat sektöründe faaliyet gösteren yüklenici işletmelerin ve mimarlık
bürolarının oluşturduğu topluluktan bir örneklem alınmış ve incelenmiştir.
Türk inşaat sektörünün kültürü Hofstede’nin kültür boyutlarından yararlanılarak hesaplanmış ve Hofstede’nin 1980 yılında IBM firmasında gerçekleştirdiği ve Türkiye için bulduğu ulusal kültür ile karşılaştırılmıştır. Kültür boyutları aynı
zamanda mimar ve inşaat mühendileri içinde ayrıca hesaplanarak meslek kültürleri arasındaki farklılıklar bulunmuştur. Türk inşaat sektöründe çalışanları motive eden
faktörleri belirlemek için ankette yer alan iş değerlerini Herzberg ve Maslow’un motivasyon kuramlarındaki motive edici faktörlerle karşılaştırılmıştır.
Araştırma sonuçları farklı mimarlar ve inşaat mühendisleri arasındaki farklılıkları
ortaya koymaktadır. İnşaat sürecinin karmaşık yapısı yönetimsel sorunlara neden
olmaktadır. Farklı meslek kültürlerine sahip grupların bir arada uyum içinde
çalışabilmeleri için farklılıkların bilinmesi ve yönetilmesi gerekir. Hangi grupların ne
tür kültürel özelliklere sahip oldukları ve kendilerini motive eden unsurların neler
olduklarını bilmek, projelerin aksamadan ilerlemesinde önemli rol oynamaktadır.
Özellikle inşaat sektörünün insan gücüne ve ilişkilerine dayanan yapısı bu tür
çalışmaları gerekli kılmaktadır.
Conference Presentations by Burcu Balaban Ökten
8th International Project and Construction Management Conference (IPCMC2024), 2024
According to the December 2023 report of the Turkish Statistical Institute, micro-scale enterpris... more According to the December 2023 report of the Turkish Statistical Institute, micro-scale enterprises constituted 90.6 percent of the total number of enterprises. Micro-enterprises employ fewer than ten persons whose annual turnover or balance sheet total does not exceed 10 million Turkish Liras. According to the Central Bank of Türkiye reports for 2020, construction companies constitute 14.76%, and the number of employees in the sector constitutes 9.91% of Türkiye in general. The Turkish construction sector has been adversely affected by epidemics, regional wars, the migrant crisis, earthquakes, inflation, and exchange rate increases. Research mentioned that micro-sized companies can survive in uncertain economic conditions due to their innovative and flexible structures. This study investigated the survival strategies of micro-scale architecture, engineering, and construction firms (MSAECFs) under uncertain economic conditions. Survival strategies were screened from the existing literature through a systematic search. In the second stage, the current situation was determined by conducting semi-structured, in-depth interviews with micro-scale companies from the Turkish construction sector. As a result of the research, the survival strategies used by micro-scale AEC companies are as follows: Broadening stakeholder networks for new clients and projects, strengthening relationships with suppliers/sub-contractors for the increase of the quality and decrease of the costs, diversifying into new markets, countries, and regions, advertising through social media, web, and print publications to get new projects.
Keywords: construction sector, architecture engineering construction (AEC) firms, micro-sized firms, economic conditions, survival strategies.
ISL@H 2023: 4. ULUSLARARASI İSLAM MİMARLIĞI MİRASI KONFERANSI, SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE MİMARLIK EĞİTİMİ / ISL@H 2023: 4TH INTERNATIONAL CONFERENCE ON ISLAMIC ARCHITECTURAL HERITAGE, SUSTAINABILITY AND ARCHITECTURAL EDUCATION, 2024
Toplumlar belki binlerce sene gibi uzun bir zaman süresince değişim ve dönüşümle geliştirdikleri ... more Toplumlar belki binlerce sene gibi uzun bir zaman süresince değişim ve dönüşümle geliştirdikleri “kültür/hars” diyebileceğimiz inanç, fikir, sanat, âdet ve geleneklerinin oluşturduğu maddî ve mânevî değerler bütünlüğüne sahiptir. Bu hars âdeta o toplumların kalp atışları gibidir. Buradaki âhenk/harmoni o cemiyeti var eden uzviyetin her şubesine yansır. Fikir, sanat ve mîmarlık eserleri de aynı âhengi yansıtır. Kültür tasarım için önemli bir kaynak olmasına rağmen tasarım eğitiminde kültür mirası ve onun sürdürülebilirliği öncelikli amaçlar arasında yer almamaktadır. Tasarım eğitimi yoğun olarak batı deneyimlerinden öğrenmek üzerine kurgulanmıştır. Kültür mirasına ait veriler sadece kültürel mirasın korunması programlarının görevi olarak görülmektedir. Dünya’da tasarım eğitimi son yıllarda yerel kültürel ögeleri ön plana çıkarmaya başlasa da temelde bir değişim göstermemiştir. Mimari tasarım eğitiminin yerel kültürel kodlardan beslenebilmesi ve özgünlük kazanabilmesi için bu alanda yapılacak çalışmalara ihtiyaç vardır. Bu noktada kültürün her şûbesine akseden âhengin bir bütünlük içinde ele alınıp tasarım eğitimine aktarılması önem kazanmaktadır. Mimarlık öğrencilerinin tasarım aşamasında yaşadıkları en önemli zorluklardan birisi, tasarım sürecini sistematik ve bilinçli bir yöntem ile yürütememeleridir. Birinci dönem mimarlık öğrencilerine verilen Temel Tasarım dersinin amacı, öğrencilerin doğal ve yapay çevreyi oluşturan ilişki ve tasarım ilkelerine karşı algı ve duyarlılıklarını artırmak, öğrencileri tasarım kavramları ile tanıştırmak ve mimarlık temel tasarım kavramlarının iki ve üç boyutlu projeler ile atölye yürütücüleri tarafından verilen tasarım yöntemlerini kullanarak uygulanmasını sağlamaktır. Ancak bunu yaparken öğrencilerde kültür ögeleriyle tasarım arasında bağ kurabilme farkındalığının yaratılması da araştırılmalıdır. Bu çalışmada birinci dönem mimarlık eğitiminde verilen temel tasarım dersinde kültürel ögelerin tasarıma aktarılması ile ilgili bir yöntem önerilmektedir. Cinuçen Tanrıkorur’un “Türk Mûsikîsinde Usûl-Vezin Münâsebeti” başlıklı makalesinden faydalanılarak, Türk kültüründe âhenk konusu Dil-Şiir-Müzikteki ritimler üzerinden ele alınarak, atölyede usûl-vezin kavramları açıklanmış ve öğrencilere Hisârbuselik bir beste olan “Dök zülfünü meydane gel” eseri verilmiştir. Bu eserin güfte ve bestesindeki usûl-vezin münâsebeti atölyede açıklanmış ve öğrencilerin temel tasarım ilkelerini kullanarak müziği iki ve üç boyutlu tasarımlar olarak görselleştirmeleri istenmiştir. Müziği ve şiiri bir tasarım aracı olarak ele alan çalışmada, müziğin ve şiir/güftenin veznindeki matematik aracılığı ile ilk olarak iki boyutlu ifade edilmesi, ardından rölyef ve üç boyutlu bir tasarıma dönüştürülmesi istenmiştir. Tasarım süreçleri sistematik bir sıralama ile öğrencilere verilmiştir. Böylelikle bu atölye öğrencilerin soyut düşünceyi fiziksel temsile dönüştürme becerilerini güçlendirmiş, çok boyutlu düşünmeyi ve yaratıcı düşünmeyi anlamalarını sağlamış, yerel kültüre ait ögeleri nasıl tasarımlarına aktarabilecekleri ile ilgili bir deneyim kazandırarak çalışma becerilerini
geliştirmiştir. Bu çalışma klasik Türk mûsikîsinin, tasarım ve mimarlık eğitiminde tasarlama ve ifade etme sürecinin farklı aşamalarını destekleyecek bir araç olarak kullanılabileceğini göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: Temel tasarım, kültür, kimlik, mûsikî, tasarım süreçleri.
Societies have an integrity of material and spiritual values consisting of beliefs, ideas, arts, customs, and traditions, which we can call “culture/hars,” which they have developed through change and transformation over a long period, perhaps thousands of years. This hars is literally like the heartbeat of those societies. The harmony/harmony here is reflected in every branch of
the organism that creates that society. Works of thought, art, and architecture also reflect the same harmony. Although culture is an essential resource for design, cultural heritage and its sustainability are not among the priority goals in design education. Design education is based heavily on learning from Western experiences. Data on cultural heritage is seen only as the duty of cultural heritage conservation programs. Although design education worldwide has begun to highlight local cultural elements in recent years, it has remained the same. There is a need for studies in this field to nourish architectural design education through local cultural codes and gain originality. At this point, it becomes essential to consider the harmony reflected in every branch of culture in an integrated manner and transfer it to design education. One of the most critical difficulties experienced by architecture students during the design phase is their inability to carry out the design process systematically and consciously. The aim of the
Basic Design course given to first-term architecture students is to increase students’ perception and sensitivity towards the relationships and design principles that make up the natural and artificial environment, to introduce students to design concepts, and to implement the basic design concepts of architecture using two- and three-dimensional projects and design methods
given by workshop facilitators is to provide. However, while doing this, creating awareness among students to establish a connection between cultural elements and design should also be investigated. This study proposes a method to transfer cultural elements to design in the basic design course given in the first semester of architecture education. Using Cinuçen Tanrıkorur’s article titled “Rhythm-Mesometry Relationship in Turkish Music,” the subject of harmony in Turkish culture was discussed through Rhythms in Language-Poetry-Music, the concepts of rhythm-meter were explained in the workshop, and the students were given the piece “Dök Zülfünü Meyce Gel,” a Hisârbuselik composition. The rhythm-meter relationship in the lyrics and composition of this work was explained in the workshop, and students were asked to visualize the music as two- and three-dimensional designs using basic design principles. In the study, which deals
with music and poetry as a design tool, it is desired to first express the music and poetry/lyrics in two dimensions through the mathematics in meters and then transform them into a relief and three-dimensional design. Design processes were given to students in a systematic order. Thus, this workshop strengthened students’ skills in converting abstract thought into physical
representation, helped them understand multidimensional thinking and creative thinking, and improved their working skills by giving them experience in transferring elements of local culture to their designs. This study has shown that classical Turkish music can support different stages of the design and expression process in design and architecture education.
Keywords: Basic design, culture, identity, music, design processes.
4th International Conference of Contemporary Affairs in Architecture and Urbanism (ICCAUA-2021) 20-21 May 2021, 2021
The production efficiency of labor on construction sites is an important factor for the success o... more The production efficiency of labor on construction sites is an important factor for the success of projects. Skills, experience, and training are among the critical factors affecting labor productivity on construction sites. Especially in construction sites where a new construction technique is used, the teams' efficiency is affected by the learning processes. Laborers' unfamiliarity with the new technique can cause time delays and, accordingly, cost overruns. This research examines laborers' challenges in building an unfamiliar structure at construction sites through a case study. With a comprehensive literature review, interactions between laborers' learning process for new structures and construction time estimation were examined, and the case has been evaluated accordingly. It was observed that the time estimation could not be predicted during an unfamiliar construction form such as examined in the field study. This study is aimed to set an example for the construction sites where new productions take place.
7th International Project and Construction Management Conference (IPCMC2022) Yildiz Technical University, Faculty of Civil Engineering, Department of Civil Engineering, İstanbul, Turkey, 2022
According to the reports of the Central Bank of Turkey for 2020, construction companies
constitut... more According to the reports of the Central Bank of Turkey for 2020, construction companies
constitute 14.76% and the number of employees working in sector constitutes 9.91% of Turkey
in general. The construction sector has an active role in the Turkish economy. The Turkish
construction sector has been adversely affected by epidemics, the wars in the region, the
migrant crisis, inflation, and exchange rate increases. Turkish Contractors Association
reported, grew in the first half of 2021, albeit quite limitedly; contracted again and sharply in
the third quarter. Uncertain economic conditions leave investors undecided between build or
not to build. This research aims to find data in construction sector in uncertain economic
conditions. Google Academic is used as the search engine in this research. “Foreign exchange
rate", “risk”, “building”, “inflation”, "construction industry", "construction sector" are
selected as keywords to conduct research for this study. The search was carried out between
March and April 2022, and 168 results were listed. According to their relevance to the topic,
nineteen articles are selected. From the selected articles, it is observed that there are
researches in the literature about affordable housing, cost estimation, late payment, challenges,
international construction markets and risk factors and the critical success factors of
construction companies. These articles show that there is a significant connection between the
construction sector and economic situation of the countries and there are some precautions to
prevent economic loss for the companies. As a result of this study, it has been thought that the
production of solutions for these uncertain conditions of the Turkish construction sector will be
supported by examining the studies conducted in the literature.
Keywords: construction, economic conditions, exchange rate, inflation, risk.
6th International Conference of Contemporary Affairs in Architecture and Urbanism (ICCAUA-2023) 14-15 June 2023, 2023
Restoration projects of historical buildings involve decision-making processes that require resea... more Restoration projects of historical buildings involve decision-making processes that require researchers from different fields of expertise to work together. One of the most challenging stages of conservation projects is making decisions. Scientific committees need information about the entire life of the buildings to decide on conservation strategies. In addition, communication and information exchange between stakeholders are critical issues in restoration projects. This research examines restoration projects from a project management perspective with a systematic literature review. In this study, firstly, a literature review was conducted to see the decision-making processes in historical heritage research. Then, by using the content analysis method, the main themes of the current research were determined. The problems experienced in the field are mostly project management based. Some of the important research themes are determined as, special laws for conservation projects, collaborative planning, risk management, resource management, and interdisciplinary work environments.
6th International Project and Construction Management Conference (e-IPCMC2020), 2020
The digitalization of the information has started to be accepted in the construction sector. Stak... more The digitalization of the information has started to be accepted in the construction sector. Stakeholders are using digital technologies for creating, sharing, storing, and reusing of the information. However, building information models are not effectively used by the construction site crews. Construction sites are dynamic production areas, and these areas have their unique working styles. Thus, these areas need dynamic information models and digital technologies. In this study it is aimed to determine good practices on the use of building information modeling and digital technologies on construction sites. A systematic literature review method is used to reach this aim. Research on the area is focused on; Construction-site control, construction-site collaboration by knowledge, health-safety issues, time, cost, value, and quality systems, workflow control, users' determination about BIM systems, and as-build projects. The future research directions proposed by the authors may help to develop a greater understanding of the usage of what kind of information do the construction sites need and how this information should be shared with the teams.
6th International Project and Construction Management Conference (e-IPCMC2020), 2020
Design changes in construction projects affect project performances negatively. Professionals sho... more Design changes in construction projects affect project performances negatively. Professionals should identify the underlying causes of the design changes to increase performance in construction projects. The purpose of this study is to identify the causes of design changes in the Turkish construction industry and examine the effects of these causes on project performance. The study includes three stages. First, a literature review study was conducted to understand the reasons for design changes and their effects on project performance. In the second stage, Architectural competitions in Turkey were listed. Eight winning and constructed projects were selected. Semi-structured interviews were conducted with the architects about design changes in these projects. In the fieldwork, ten factors causing design changes were identified. The most common factor in design change is errors and inconsistencies in the design. Finally, the literature review study and the field study were compared. In the preliminary literature review search, no recent study on the design change issues in the Turkish construction sector was found. Therefore, this study aims to contribute to the literature review with recent research.
Proceedings of the 6th International Conference on Heritage and Sustainable Development Volume 2 Granada, Spain 12-15 June, 2018
The restoration of historic buildings requires a comprehensive approach through a collaborative e... more The restoration of historic buildings requires a comprehensive approach through a collaborative effort. Historic buildings have unique problems and sometimes it is hard to determine the main causes of these problems. The main purpose of these restoration projects is
to carry these cultural heritage monuments into the future with minimum changes to their structures and characteristics. This is the main challenge. These unique buildings require innovative construction ideas for restoration. The aim of this research is to understand the
causes of innovative solutions and the processes of creating new ideas in restoration projects. The creation of new ideas in restoration projects has been explored extensively from an insider's perspective in the following case study. A restoration project in Eyup/Istanbul has selected which one of the researchers takes a professional role in that project. Participant observations and semi-structured interviews were used to collect data. The results indicate that determining the problem on site is the key fact in the process of innovation. Secondly, the site conditions and the laborers capabilities also are significant factors for finding solutions. Thirdly, new ideas carry more risks and unknown construction processes create question marks in professionals minds. If it isnt necessary, professionals dont accept innovative ideas for restoration projects. Lastly, interviews have shown that researches on innovative construction techniques give construction professionals confidence to try novel solutions. Therefore, these results are encouraging for the researches in the area.
Historical structures have essential importance in the ways of both they are cultural heritage to... more Historical structures have essential importance in the ways of both they are cultural heritage to the next generations and they give idea about the building technology in their construction time. Hence, the protection of these structures should be taken with attention. Turkey has a lot of historical structures, which mostly were built during Ottoman Empire in almost 700 year period of time. Although these structures have architecturally signifi cant, many of them were demolished mostly due to the lack of maintenance. One of these structures is the Mansion of Tunuslu Hayrettin Pasha, which was built in the second half of the 18th century in Istanbul. Timber framed mansion was suffered severe damages and fi nally disappeared in the middle of 20th century.
In this paper, reconstruction of a historical timber mansion was investigated. For that, a computer structural model of the structure was created. Spectral analysis was applied on the model using mode superposition analysis and spectral response diagram was modifi ed from Turkish Seismic Code 2007 (TSC 2007) with %10 damping ratio by using a scale factor. After the analytical results, steel plates were chosen in design of structural timber elements connections.
Sözleşme kavramı, Türk Borçlar Kanunu'nun 1. maddesine göre " İki tarafın karşılıklı ve birbirine... more Sözleşme kavramı, Türk Borçlar Kanunu'nun 1. maddesine göre " İki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun surette rızalarını beyan etmeleri " olarak tanımlanmaktadır. Sözleşmeler tarafları birbirine bağlayarak taraflara hak ve yükümlülüklerini bildiren en önemli yazılı ve imzalı belgelerdir. Bu önemli belgelerin içerikleri sektörlere ve bu sektörlerin içinde verilen hizmetlerin yapılarına göre farklılıklar göstermektedir. Yapıların tasarlanması aşamasında hizmet veren mimarlık ofislerinin sözleşme kaynaklı sorunlarından literatürde bahsedilmektedir. Buna rağmen bu alanda mevcut sorunların tespitine yönelik çalışmalar az sayıdadır. Bu çalışmanın ana amacı Türkiye'de hizmet veren mikro ölçekli mimarlık ofislerinin sözleşme kaynaklı sorunlarının tespit edilmesidir. Veriler dokuz adet mikro ölçekli mimarlık ofisinin yöneticisi ile yapılan yarı yapılandırılmış görüşmeler sonucunda elde edilmiştir. Bu görüşmeler ışığında Türkiye'deki ofislerin önemli sorunlarından birinin, Türk inşaat sektörü için proje tiplerine göre hazırlanmış sözleşme veri tabanı ve bu tip belgeleri düzenleyecek enstitü ya da kurumların eksikliği olduğu görülmektedir. Ayrıca sözleşme uygulamalarında yaşanan sorunların çözümü için mimarlık ofisleri gerekli danışmanlık hizmetlerine kaynak yetersizlikleri nedeniyle ulaşamamaktadırlar. Türk inşaat sektörü açısından bakıldığında mikro ölçekli mimarlık ofislerinin faydalanabileceği sözleşmeler ile ilgili bilgi kaynaklarına ihtiyaçları olduğu görülmektedir. Sektörde işveren ve çalışan açısından bu tür bilgi kaynakları ve kılavuzlar meslek odaları tarafından hazırlanmalı, standart sözleşmelerin olduğu veri tabanları oluşturulmalı ve sektördeki profesyonellere bu konularda eğitimler verilerek yaşanan sorunların azalması sağlanmalıdır. Anahtar Kelimeler: Mimarlık Ofisleri, Sözleşme Sorunları, Sözleşme Yönetimi.
19. yüzyılın başlarında yaygın olarak rastlanılan ahşap minarelerin çoğu yangın ve bakımsızlık gi... more 19. yüzyılın başlarında yaygın olarak rastlanılan ahşap minarelerin çoğu yangın ve bakımsızlık gibi sebeplerden dolayı günümüze kadar ulaşamamıştır. Ahşap minarelerin kolay ve hızlı inşa edilebilmesi, malzemenin hafifliği, yerel malzeme kullanımı ve estetik güzelliği bu yapıların yapıldıkları dönem itibariyle tercih sebebi olmasını
sağlamıştır. Türkiye’de değişen inşaat anlayışı sonucu strüktürel üretimin betonarmeye yoğunlaşmasıyla birlikte ahşap yapı üretimi de azalmıştır. Bu çalışmada ahşap minarelerin strüktürel özellikleri, günümüze ulaşan az sayıdaki örnekler dikkate alınarak incelenmiştir. Kocaeli ili, İzmit ilçesinde bulunan Zıbıncı Camii’nin rekonstrüksiyon projesi kapsamında, ahşap minaresi sınıflandırılmış, mevcut durumu değerlendirilmiş ve
yapısal analizi yapılmıştır. Yapısal analiz sırasında kaplama elemanı olan kontrplağın göreli ötelenmeleri 14 kata kadar azalttığı tespit edilmiştir.
The restoration of historic buildings requires a comprehensive approach through a collaborative e... more The restoration of historic buildings requires a comprehensive approach through a collaborative effort, as well as multidisciplinary professionals. According to the general conservative guidelines of the Venice Charter of 1964 and the ICOMOS/ISCARSAH Recommendations for the Analysis and Restoration of Structures of Architectural Heritage of 2003, structural engineers are responsible for repair and strengthening of these structures on the basis of principles of authenticity, reliability, compatibility, durability, reversibility, and monitorability. In restoration projects, engineers often face significant issues due to the intrinsic challenges of the projects themselves, as well as the complex level of interaction with other professionals involved. The main goal of this research project is the identification and evaluation of the most significant challenges encountered by structural engineers in restoration applications in Turkey. Data were obtained from semi-structured interviews with six professionals involved in restoration projects in Turkey. The sample group was chosen based on specific competences and involvement in different phases of restoration projects in order to gain different professional perspectives. The results revealed several issues from the early stages of the projects, such as a lack of records about previous interventions, a lack of standards and guidelines with respect to historic structures. The identification and evaluation of these issues is intended to raise awareness by the community as well as by the legislative authorities. In the future, dedicated legislative tools could facilitate the execution as well as the efficiency of these interventions, thus limiting subjective approaches.
Books by Burcu Balaban Ökten
Mimarlık, Planlama & Tasarım Alanında Gelişmeler - EDİTÖR Prof. Dr. Fürüzan Aslan - Platanus Publishing, 2023
Tasarım tüm adımları tanımlanamayan karmaşık bir süreçtir. Tasarım kavramını açıklayan birçok tan... more Tasarım tüm adımları tanımlanamayan karmaşık bir süreçtir. Tasarım kavramını açıklayan birçok tanım vardır. Tasarım hem bir şeyler yapma sürecini hem
de bu sürecin ürününü tanımlar (Best, 2006). Tasarım, yaratıcı ve kişisel bir aktivitedir (Gray & Hughes, 2001). Tasarım güven, fikir paylaşımı, değiş tokuş ve fikir birliği gerektiren sosyal bir süreçtir (Bucciarelli, 2003). Tasarım, kullanıcı merkezli problem çözme sürecidir (Best, 2006). İnşaat projelerinde tasarım, birçok paydaşın katılımı ile oluşan özelleşmiş bir iştir (Gray & Hughes, 2001; Harputlugil, 2005). Tasarım, farklı yetenek ve birikimlere sahip kişilerin bir araya gelerek yaratıcı fikirler oluşturması ve bu fikirler sonunda ortaya çıkan ürün olarak tanımlanır.
Yönetim kavramını ele alacak olursak; yönetim, kavram olarak bir amaca
ulaşmak için işleri ve insanları yürütmek (yönetmek)tir. Yönetim, aynı zamanda yapılan işte başarılı olmak anlamına da gelmektedir. Bu kavram; eşgüdüm, motivasyon, liderlik ve başka insanlarla işlerin yapılmasının birçok yönünü içermektedir (Gray & Hughes, 2001). Bayrakçı’ya (2013) göre ‘‘Yönetim, işlerin yapılmasını sağlama sanatıdır. Saptanmış amaç ya da amaçlara ulaştıracak eylemler dizisidir. Amaca doğru götüren olgulardan oluşan bir süreçtir’’(s. 3). A. Şahin’e (2004) göre ise, ‘‘Yönetim, beklentileri, tutkuları, ihtirasları, amaçları ve ihtiyaçları birbirinden farklı olan insanlara iş yaptırma sanatı olarak tanımlanabilir’’ (s. 524). Yönetim, birden çok katılımcının bir amaç için başarılı bir arada çalışmasını sağlayan bir süreçtir.
Mimarlık, Planlama & Tasarım Alanında Gelişmeler - EDİTÖR Prof. Dr. Fürüzan Aslan - Platanus, 2023
İnşaat endüstrisi diğer endüstrilere kıyasla oldukça az teknolojik yeniliğe sahiptir.
Malzeme ara... more İnşaat endüstrisi diğer endüstrilere kıyasla oldukça az teknolojik yeniliğe sahiptir.
Malzeme araştırma, kurulum metodolojileri ve enerji verimliliği konusunda
prefabrikasyon, çevre dostu malzemeler ve yeşil bina tasarımı gibi birçok
yenilik vardır. Ancak, proje ekiplerinin inşaat yönetimi için kullandığı teknolojiler
büyük ölçüde aynı kalmıştır (Hardin & Mccool, 2015). Sektördeki her organizasyonun
kendine özgü bir kültürü, alt kültürü, karakteri, doğası ve kimliği vardır
(Weippert & Kajewski, 2004). İnşaat sektörünün birçok disiplinden bir araya
gelmiş olması diğer sektörlerden ayrılan en belirgin özelliklerindendir. Bu farklı
organizasyon yapısı da değişime olan dirençte etkilidir. Bir diğer büyük engel,
mevcut uygulama yöntemleriyle, çoğu uygulayıcının yeterince kâr etmesidir ve
bu da gelecek vaat eden alternatiflere karşı çaba sarf etmeyi engellemektedir. Ayrıca,
endüstrinin parçalanmış doğası, firmalar arasındaki olağan, bir kerelik proje
deneyimi ile birleştiğinde, uzun vadeli yeniliklere yatırım yapmak için yeterli kar
veya başka motivasyon üretmez (Beck, 2001). Değişime olan bu ilgisizliğin yanı
sıra verimlilik ve performansı arttırma ihtiyacı uzun bir süredir bilinmektedir.
Yapı bilgi modellemesi(YBM), binaların tasarlanma, inşa ve işletilme şeklini
hızla değiştiren devrim niteliğinde bir teknoloji ve süreçtir. YBM' nin kökleri
1970'lerin sonunda ve 1980'lerin başında ABD ve Avrupa'da yapılan parametrik
modelleme araştırmasına kadar uzanmış olsa da mimarlık, mühendislik ve inşaat
endüstrisi 2000'lerin ortalarından itibaren projelerde uygulamaya başlamıştır
(Azhar, Khalfan & Maqsood, 2012). YBM; mimarlık, mühendislik ve inşaat sektörü
içinde tüm paydaşların bir projedeki rollerinin entegrasyonunu teşvik eden
yeni bir paradigmayı temsil eder.
MİMARLIK PLANLAMA VE TASARIM Alanında Uluslararası Teori, Araştırma ve Derlemeler Editörler Prof. Dr. Sertaç GÜNGÖR Doç. Dr. Gülbin ÇETINKALE DEMIRKAN, 2023
Özellikle doğal kaynakların azalması ve bunun sonucunda da gelecek nesillere
daha iyi ve yaşanabi... more Özellikle doğal kaynakların azalması ve bunun sonucunda da gelecek nesillere
daha iyi ve yaşanabilir bir dünya bırakabilmenin bir hayli zorlaşması ile
günümüzde sürdürülebilirlik ciddi önem taşır hale gelmiştir. Sürdürülebilirliğin
dünyanın en önemli sorunlarından biri olmasının sebebi de, aslında onun
bir yandan da kaynak kıtlığı sorununu önleyebilecek potansiyele sahip olmasıdır
(Myers, 2005). Yirmi birinci yüzyılda yeni yeni bahsedilmeye ve araştırılmaya
başlanan sürdürülebilirlik kavramının insanların hayatına entegre
edilmesi için öncelikle kavramların ve tanımların iyi anlaşılması gerekir (Sarı,
2017). “Uzun vadeli ekonomik, çevresel ve toplum sağlığı” olarak tanımlanan
sürdürülebilirlik, bu noktada ihtiyaçlara cevap verebilecek bir kavram olarak
anılabilir. Buna ek olarak, hem ekonomik canlılığı artırmak hem de sağlıklı
bir çevreyi sürdürmekle birlikte sağlıklı bir toplum oluşturabilmenin yolu da
yine sürdürülebilirliğin yollarının araştırılıp bulunmasından geçer (Oktay ve
Hoşkara, 2009). En genel kapsamda sürdürülebilirlik, tüm canlıların barındığı
Yer’in yaşamını devam ettirmesidir (Tekeli, Ataöv, 2017). Doğal kaynakların
tüketimini en asgari seviyede tutan, ekonomi- ekosistem dengesini sağlayabilen,
gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilmelerine engel olmayan ve
ekolojik sürdürülebilirlik özelliği ile öne çıkan kalkınma şekline sürdürülebilirlik
denmektedir (Özcan, Erol, 2018). Aynı zamanda, sürdürülebilirlik öncelikli
olarak insanı odak noktasına koyan bir kavram olarak, doğa ile insanın bir
bağ kurabilmesinin ön koşulu olarak değerlendirilmektedir (Tekeli ve Ataöv,
2017).
Şüphesiz ki, insanı çözümlemeden, sadece doğa ve çevre üzerinde yoğunlaşarak,
sürdürülebilirliğin devam etmesi beklenemez. İnsan ve diğer canlılar
birer biyolojik varlıklardır. Biyoloji de bu yüzden sürdürülebilirlik kavramının
temel esaslarındandır. Canlının yaşadığı çevresinde dayanamayacağı bir
noktaya geldiğinde yok oluş başlar ve kendi yaşamının sonuna gelir (Tekeli ve
Ataöv, 2017). Zehirli atık ve karbon emisyon oranlarının ve hava-su kirliliğinin
artması, doğal kaynakların giderek yok olması, artan küresel ısınma gibi
sebepler de sürdürülebilirlik kavramının ortaya çıkışını beslemiştir (Çakmaklı,
2003). Bu yüzden, eğer bir ekolojik sistem dayanıklı ise, canlılar yaşamlarını
sürdürebilir denebilir.
MİMARLIK, PLANLAMA VE TASARIM Alanında Akademik Çalışmalar, 2023
İş sağlığı ve güvenliği konusu son yıllarda tüm iş sektörlerinde üzerinde ciddiyetle durulan konu... more İş sağlığı ve güvenliği konusu son yıllarda tüm iş sektörlerinde üzerinde ciddiyetle durulan konulardan birisidir. Dünya Sağlık Örgütü tanımlarına göre sağlık; bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hali olarak tanımlanmaktadır. Sağlıklı olmak, sadece fiziksel olarak değil, aynı zamanda entelektüel ve sosyal olarak da tam bir iyilik halini gerektirir (WHO, 2009). İş sağlığı ve güvenliği fikri, çalışanların işyerlerinde veya iş yaparken fiziksel çevre koşulları sonucunda maruz kaldıkları sağlık sorunları, iş kazaları ve diğer mesleki tehlikeleri ortadan kaldırmak veya azaltmak amacıyla geliştirilmiştir. İşyeri sağlığı ve güvenliği kavramı akışkandır. Çalışma ortamına ve insanların sağlık ve güvenliğini etkileyen tüm senaryo ve tehditlere bağlı olarak sürekli değişmektedir (Sağlam, 2009). Genel anlamı ile incelediğimiz de ise iş sağlığı ve güvenliği, işyerlerinde çalışanların ortaya çıkabilecek tehlikelerden, maddi ve manevi zarara uğramaması için alınması gerekli koruyucu ve tıbbi tedbirlerle beraber teknik ve idari bilgilerin de edinilmesi olarak tanımlayabiliriz. Özkılıç (2005) tüm mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal ve sosyal iyilik hallerini en üst düzeye çıkarmak, bu düzeyi korumak, çalışma koşullarından dolayı işçi sağlığının bozulmasını önlemek, işçileri sağlıksız etkenlerden kaynaklanan tehlikelerden korumaktır olarak iş sağlığını açıklamaktadır. İstihdam sırasında işçileri fizyolojik ve psikolojik koşullardan korumak onları uygun mesleki bağlamlara yerleştirmek ve bu koşulları korumak, kısacası işin insanlara ve her bireyin kişisel işine uyumunu sağlamaktır. Choudhry ve diğ. (2003) göre iş sağlığı ve güvenliği kültürü, bir organizasyonun sürekli güvenlik performansı açısından, sorumluluğu belirleyen bireysel ve grup davranışlarının, tutumlarının, normlarının ve değerlerinin, algı ve düşüncelerinin yanı sıra personelin şantiyedeki durumlara nasıl davrandığı ve tepki gösterdiğinin ürünüdür. Sağlam (2009) iş sağlığı ve güvenliği fikrini, çalışanların işyerlerinde veya iş yaparken fiziksel çevre koşulları sonucunda maruz kaldıkları sağlık sorunları, iş kazaları ve diğer mesleki tehlikeleri ortadan kaldırmak veya azaltmak amacıyla geliştirilmiş olduğunu vurgulamaktadır. İşyeri sağlığı ve güvenliği kavramı akışkandır ve çalışma ortamına ve insanların sağlık ve güvenliğini etkileyen tüm senaryo ve tehditlere bağlı olarak sürekli değişmektedir.
Ekrem Hakkı Ayverdi 30. Yıl Hatıra Kitabı, 2014
Bu yazı genel olarak yapı mühendisliği sanatı hakkındaki küçük bir derlemenin kârgir yapılar ile ... more Bu yazı genel olarak yapı mühendisliği sanatı hakkındaki küçük bir derlemenin kârgir yapılar ile sınırları çizilen ilk kısmıdır. Yazı kapsamında, kârgir malzeme kullanılarak yapılan ilk büyük anıtsal yapılardan olan piramitlerden başlayarak, kârgir yapıların mühendislik sanatı açısından en parlak dönemlerinden birini yaşadığı 16. yüzyıl Osmanlı dönemi kubbeli yapılarına kadar olan dönem ele alınmıştır. Yapı Mühendisliğinin Gelişimi adını taşıyan ve girişten sonra yer alan ikinci bölümde insanın inşa etme tutkusunun altında yatan ihtiyaçlardan yola çıkılarak tarihsel bir sıralama içinde inşa edilen önemli yapı formları özetlenmiş ve bu yapıların genel teknik özellikleri tanıtılarak basit mühendislik ilkeleri ile yapı formlarının etkileşimi açıklanmaya çalışılmıştır. Son bölümde kârgir yapı formlarının değişimine değinildikten sonra sonuçlar özetlenmiştir.
Papers by Burcu Balaban Ökten
Finans Ekonomi ve Sosyal Araştırmalar Dergisi / Research of Financial Economic and Social Studies, 2024
Bilgi yönetimi (BY) kaynak olarak bilginin verimli kullanılmasına olanak sağlayacak yöntemler gel... more Bilgi yönetimi (BY) kaynak olarak bilginin verimli kullanılmasına olanak sağlayacak yöntemler geliştiren bir alandır. İnşaat sektörü gibi risk oranları yüksek ve çok sayıda paydaşla çalışılması gereken bir sektörde, yönetim modellerinin kullanılmaması; öngörülemeyen maliyetler, zamanında teslim edilemeyen projeler ve iş kalitesinin düşmesi gibi sonuçlar doğurmaktadır. Projelerin yönetilebilmesi için önemli bir kaynak olan bilginin, üretimi, saklanması ve tekrar kullanılması sektörün önemli sorunlarındandır. Bu çalışmanın amacı Türk inşaat sektöründeki küçük ve orta büyüklükteki mimarlık ofislerinin (KOBMO) kullanabileceği kullanımı kolay ve maliyeti düşük bir BY modeli tasarlamaktır. Bu amaca ulaşmak için meslek insanları ile görüşme ve anket yöntemleri ile mevcut duruma ait tespitler yapılmıştır. Bu çalışmaların sonucunda bilgilerin yönetilmesi için izlenecek yöntemlerin mimarlık ofislerinde tanımlanmamış olmasının bilgilerin yönetilmesinde sorunlara neden olduğu tespit edilmiştir. Tespit edilen sorunların ışığında küçük ölçekli mimarlık ofisleri için bütünleşik bilgi yönetimi modeli (BBYM) geliştirilmiştir. Geliştirilen modelde mevcut sorunların çözümü için hem bilişim tabanlı hem de insan odaklı yöntemler önerilmiştir.
Knowledge management (KM) is a field that develops methods to enable efficient use of information as a resource. Not using management models in a sector such as the construction industry, where risk rates are high and it is necessary to work with many stakeholders; This results in unpredictable costs, projects that cannot be delivered on time, and decreased work quality. Production, storage and reuse of information, an important resource for managing projects, are important sector problems. This study aims to design an easy-to-use and low-cost KM model that can be used by small and medium-sized architectural offices (SMEs) in the Turkish Construction sector. To achieve this goal, the current situation was determined through interviews with professionals and survey methods. As a result of these studies, it was determined that the methods to be followed to manage knowledge were not defined in architectural offices, causing problems in knowledge management. In light of the identified problems, an integrated knowledge management model (IKMM) was developed for small-scale architectural offices. In the developed model, both informatics-based and human-oriented methods are proposed to solve existing problems.
Uploads
Thesis by Burcu Balaban Ökten
Knowledge Management (KM) is an area that develops methods for efficient use of information as a resource. Firms use KM practices to manage the information effectively. These KM practices could be IT-based systems as computer programs, as well as human-centered methods such as meetings and face to face interviews. However, these practices need continuous improvement in order to meet changing needs of firms. This situation forces firms to invest in KM practices and to keep units or employees related to KM. Studies in the field demonstrate that these investments are mainly made by large-scale enterprises. SMEs, which comprise 99.8% of total number of enterprises in Turkey, can’t invest their limited resources for KM applications. This situation causes SMEs to encounter recurring information management problems. Construction industry is known for its high risk ratios and intense stakeholder activities. In this work environment, ineffective use of management models could lead to unpredictable costs, project delays and poor quality. Although knowledge is an important source for managing projects, the sector has significant KM problems in terms of knowledge creation, storage and reuse. In the light of the problems identified by the research, an integrated knowledge management model (IKMM) for small-scale architecture firms is developed. While developing the model, both IT-based and people-oriented solution methods are proposed in order to overcome the existing KM problems. The proposed model is considered to be useful in identifying and overcoming the existing KM problems of architecture firms.
Bu çalışma Türk inşaat sektöründe yer alan yüklenici işletmelerle, mimarlık bürolarında çalışan personelin motivasyonu üzerinde kültürün etkisini ve rolünü
anlamak için yapılmıştır.
Giriş bölümünde, konunun belirlenmesinde etkili faktörler, çalışmanın kapsamı ve amacı hakkında bilgi verildikten sonra bu çalışma için yapılan literatür araştırmasına yer verilmiştir. İkinci ve üçüncü bölümlerde motivasyon ve kültür kavramlarının
tanımları yapılmış, bu kavramlarla ilgili kuramlar açıklanmış ve motivasyon kültür ilişkisine değinilmiştir.
Dördüncü bölümde inşaat sektörünün kültürel özelliklerinin motivasyon üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Bu konu üzerine yapılan araştırmalardan yararlanarak İnşaat sektörünün kültürel yapısı, alt kültürleri ve motivasyon üzerinde kültürün etkisi incelenmiştir.
Araştırmada Hofstede’nin VSM ölçüm aracı baz alınarak geliştirilen soru kağıdı
kullanılmıştır. Bu tezde kullanılan anket soruları; İ.T.Ü. Araştırma Fonu tarafından
desteklenmekte olan “Türkiye İnşaat Sektörünün Rekabet Gücünün
Değerlendirilmesine Kültürel Bir Yaklaşım” isimli araştırma projesi kapsamında
gerçekleştirilen çalışmanın bir bölümünü kapsamaktadır. Araştırma kapsamında
Türkiye’de inşaat sektöründe faaliyet gösteren yüklenici işletmelerin ve mimarlık
bürolarının oluşturduğu topluluktan bir örneklem alınmış ve incelenmiştir.
Türk inşaat sektörünün kültürü Hofstede’nin kültür boyutlarından yararlanılarak hesaplanmış ve Hofstede’nin 1980 yılında IBM firmasında gerçekleştirdiği ve Türkiye için bulduğu ulusal kültür ile karşılaştırılmıştır. Kültür boyutları aynı
zamanda mimar ve inşaat mühendileri içinde ayrıca hesaplanarak meslek kültürleri arasındaki farklılıklar bulunmuştur. Türk inşaat sektöründe çalışanları motive eden
faktörleri belirlemek için ankette yer alan iş değerlerini Herzberg ve Maslow’un motivasyon kuramlarındaki motive edici faktörlerle karşılaştırılmıştır.
Araştırma sonuçları farklı mimarlar ve inşaat mühendisleri arasındaki farklılıkları
ortaya koymaktadır. İnşaat sürecinin karmaşık yapısı yönetimsel sorunlara neden
olmaktadır. Farklı meslek kültürlerine sahip grupların bir arada uyum içinde
çalışabilmeleri için farklılıkların bilinmesi ve yönetilmesi gerekir. Hangi grupların ne
tür kültürel özelliklere sahip oldukları ve kendilerini motive eden unsurların neler
olduklarını bilmek, projelerin aksamadan ilerlemesinde önemli rol oynamaktadır.
Özellikle inşaat sektörünün insan gücüne ve ilişkilerine dayanan yapısı bu tür
çalışmaları gerekli kılmaktadır.
Conference Presentations by Burcu Balaban Ökten
Keywords: construction sector, architecture engineering construction (AEC) firms, micro-sized firms, economic conditions, survival strategies.
geliştirmiştir. Bu çalışma klasik Türk mûsikîsinin, tasarım ve mimarlık eğitiminde tasarlama ve ifade etme sürecinin farklı aşamalarını destekleyecek bir araç olarak kullanılabileceğini göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: Temel tasarım, kültür, kimlik, mûsikî, tasarım süreçleri.
Societies have an integrity of material and spiritual values consisting of beliefs, ideas, arts, customs, and traditions, which we can call “culture/hars,” which they have developed through change and transformation over a long period, perhaps thousands of years. This hars is literally like the heartbeat of those societies. The harmony/harmony here is reflected in every branch of
the organism that creates that society. Works of thought, art, and architecture also reflect the same harmony. Although culture is an essential resource for design, cultural heritage and its sustainability are not among the priority goals in design education. Design education is based heavily on learning from Western experiences. Data on cultural heritage is seen only as the duty of cultural heritage conservation programs. Although design education worldwide has begun to highlight local cultural elements in recent years, it has remained the same. There is a need for studies in this field to nourish architectural design education through local cultural codes and gain originality. At this point, it becomes essential to consider the harmony reflected in every branch of culture in an integrated manner and transfer it to design education. One of the most critical difficulties experienced by architecture students during the design phase is their inability to carry out the design process systematically and consciously. The aim of the
Basic Design course given to first-term architecture students is to increase students’ perception and sensitivity towards the relationships and design principles that make up the natural and artificial environment, to introduce students to design concepts, and to implement the basic design concepts of architecture using two- and three-dimensional projects and design methods
given by workshop facilitators is to provide. However, while doing this, creating awareness among students to establish a connection between cultural elements and design should also be investigated. This study proposes a method to transfer cultural elements to design in the basic design course given in the first semester of architecture education. Using Cinuçen Tanrıkorur’s article titled “Rhythm-Mesometry Relationship in Turkish Music,” the subject of harmony in Turkish culture was discussed through Rhythms in Language-Poetry-Music, the concepts of rhythm-meter were explained in the workshop, and the students were given the piece “Dök Zülfünü Meyce Gel,” a Hisârbuselik composition. The rhythm-meter relationship in the lyrics and composition of this work was explained in the workshop, and students were asked to visualize the music as two- and three-dimensional designs using basic design principles. In the study, which deals
with music and poetry as a design tool, it is desired to first express the music and poetry/lyrics in two dimensions through the mathematics in meters and then transform them into a relief and three-dimensional design. Design processes were given to students in a systematic order. Thus, this workshop strengthened students’ skills in converting abstract thought into physical
representation, helped them understand multidimensional thinking and creative thinking, and improved their working skills by giving them experience in transferring elements of local culture to their designs. This study has shown that classical Turkish music can support different stages of the design and expression process in design and architecture education.
Keywords: Basic design, culture, identity, music, design processes.
constitute 14.76% and the number of employees working in sector constitutes 9.91% of Turkey
in general. The construction sector has an active role in the Turkish economy. The Turkish
construction sector has been adversely affected by epidemics, the wars in the region, the
migrant crisis, inflation, and exchange rate increases. Turkish Contractors Association
reported, grew in the first half of 2021, albeit quite limitedly; contracted again and sharply in
the third quarter. Uncertain economic conditions leave investors undecided between build or
not to build. This research aims to find data in construction sector in uncertain economic
conditions. Google Academic is used as the search engine in this research. “Foreign exchange
rate", “risk”, “building”, “inflation”, "construction industry", "construction sector" are
selected as keywords to conduct research for this study. The search was carried out between
March and April 2022, and 168 results were listed. According to their relevance to the topic,
nineteen articles are selected. From the selected articles, it is observed that there are
researches in the literature about affordable housing, cost estimation, late payment, challenges,
international construction markets and risk factors and the critical success factors of
construction companies. These articles show that there is a significant connection between the
construction sector and economic situation of the countries and there are some precautions to
prevent economic loss for the companies. As a result of this study, it has been thought that the
production of solutions for these uncertain conditions of the Turkish construction sector will be
supported by examining the studies conducted in the literature.
Keywords: construction, economic conditions, exchange rate, inflation, risk.
to carry these cultural heritage monuments into the future with minimum changes to their structures and characteristics. This is the main challenge. These unique buildings require innovative construction ideas for restoration. The aim of this research is to understand the
causes of innovative solutions and the processes of creating new ideas in restoration projects. The creation of new ideas in restoration projects has been explored extensively from an insider's perspective in the following case study. A restoration project in Eyup/Istanbul has selected which one of the researchers takes a professional role in that project. Participant observations and semi-structured interviews were used to collect data. The results indicate that determining the problem on site is the key fact in the process of innovation. Secondly, the site conditions and the laborers capabilities also are significant factors for finding solutions. Thirdly, new ideas carry more risks and unknown construction processes create question marks in professionals minds. If it isnt necessary, professionals dont accept innovative ideas for restoration projects. Lastly, interviews have shown that researches on innovative construction techniques give construction professionals confidence to try novel solutions. Therefore, these results are encouraging for the researches in the area.
In this paper, reconstruction of a historical timber mansion was investigated. For that, a computer structural model of the structure was created. Spectral analysis was applied on the model using mode superposition analysis and spectral response diagram was modifi ed from Turkish Seismic Code 2007 (TSC 2007) with %10 damping ratio by using a scale factor. After the analytical results, steel plates were chosen in design of structural timber elements connections.
sağlamıştır. Türkiye’de değişen inşaat anlayışı sonucu strüktürel üretimin betonarmeye yoğunlaşmasıyla birlikte ahşap yapı üretimi de azalmıştır. Bu çalışmada ahşap minarelerin strüktürel özellikleri, günümüze ulaşan az sayıdaki örnekler dikkate alınarak incelenmiştir. Kocaeli ili, İzmit ilçesinde bulunan Zıbıncı Camii’nin rekonstrüksiyon projesi kapsamında, ahşap minaresi sınıflandırılmış, mevcut durumu değerlendirilmiş ve
yapısal analizi yapılmıştır. Yapısal analiz sırasında kaplama elemanı olan kontrplağın göreli ötelenmeleri 14 kata kadar azalttığı tespit edilmiştir.
Books by Burcu Balaban Ökten
de bu sürecin ürününü tanımlar (Best, 2006). Tasarım, yaratıcı ve kişisel bir aktivitedir (Gray & Hughes, 2001). Tasarım güven, fikir paylaşımı, değiş tokuş ve fikir birliği gerektiren sosyal bir süreçtir (Bucciarelli, 2003). Tasarım, kullanıcı merkezli problem çözme sürecidir (Best, 2006). İnşaat projelerinde tasarım, birçok paydaşın katılımı ile oluşan özelleşmiş bir iştir (Gray & Hughes, 2001; Harputlugil, 2005). Tasarım, farklı yetenek ve birikimlere sahip kişilerin bir araya gelerek yaratıcı fikirler oluşturması ve bu fikirler sonunda ortaya çıkan ürün olarak tanımlanır.
Yönetim kavramını ele alacak olursak; yönetim, kavram olarak bir amaca
ulaşmak için işleri ve insanları yürütmek (yönetmek)tir. Yönetim, aynı zamanda yapılan işte başarılı olmak anlamına da gelmektedir. Bu kavram; eşgüdüm, motivasyon, liderlik ve başka insanlarla işlerin yapılmasının birçok yönünü içermektedir (Gray & Hughes, 2001). Bayrakçı’ya (2013) göre ‘‘Yönetim, işlerin yapılmasını sağlama sanatıdır. Saptanmış amaç ya da amaçlara ulaştıracak eylemler dizisidir. Amaca doğru götüren olgulardan oluşan bir süreçtir’’(s. 3). A. Şahin’e (2004) göre ise, ‘‘Yönetim, beklentileri, tutkuları, ihtirasları, amaçları ve ihtiyaçları birbirinden farklı olan insanlara iş yaptırma sanatı olarak tanımlanabilir’’ (s. 524). Yönetim, birden çok katılımcının bir amaç için başarılı bir arada çalışmasını sağlayan bir süreçtir.
Malzeme araştırma, kurulum metodolojileri ve enerji verimliliği konusunda
prefabrikasyon, çevre dostu malzemeler ve yeşil bina tasarımı gibi birçok
yenilik vardır. Ancak, proje ekiplerinin inşaat yönetimi için kullandığı teknolojiler
büyük ölçüde aynı kalmıştır (Hardin & Mccool, 2015). Sektördeki her organizasyonun
kendine özgü bir kültürü, alt kültürü, karakteri, doğası ve kimliği vardır
(Weippert & Kajewski, 2004). İnşaat sektörünün birçok disiplinden bir araya
gelmiş olması diğer sektörlerden ayrılan en belirgin özelliklerindendir. Bu farklı
organizasyon yapısı da değişime olan dirençte etkilidir. Bir diğer büyük engel,
mevcut uygulama yöntemleriyle, çoğu uygulayıcının yeterince kâr etmesidir ve
bu da gelecek vaat eden alternatiflere karşı çaba sarf etmeyi engellemektedir. Ayrıca,
endüstrinin parçalanmış doğası, firmalar arasındaki olağan, bir kerelik proje
deneyimi ile birleştiğinde, uzun vadeli yeniliklere yatırım yapmak için yeterli kar
veya başka motivasyon üretmez (Beck, 2001). Değişime olan bu ilgisizliğin yanı
sıra verimlilik ve performansı arttırma ihtiyacı uzun bir süredir bilinmektedir.
Yapı bilgi modellemesi(YBM), binaların tasarlanma, inşa ve işletilme şeklini
hızla değiştiren devrim niteliğinde bir teknoloji ve süreçtir. YBM' nin kökleri
1970'lerin sonunda ve 1980'lerin başında ABD ve Avrupa'da yapılan parametrik
modelleme araştırmasına kadar uzanmış olsa da mimarlık, mühendislik ve inşaat
endüstrisi 2000'lerin ortalarından itibaren projelerde uygulamaya başlamıştır
(Azhar, Khalfan & Maqsood, 2012). YBM; mimarlık, mühendislik ve inşaat sektörü
içinde tüm paydaşların bir projedeki rollerinin entegrasyonunu teşvik eden
yeni bir paradigmayı temsil eder.
daha iyi ve yaşanabilir bir dünya bırakabilmenin bir hayli zorlaşması ile
günümüzde sürdürülebilirlik ciddi önem taşır hale gelmiştir. Sürdürülebilirliğin
dünyanın en önemli sorunlarından biri olmasının sebebi de, aslında onun
bir yandan da kaynak kıtlığı sorununu önleyebilecek potansiyele sahip olmasıdır
(Myers, 2005). Yirmi birinci yüzyılda yeni yeni bahsedilmeye ve araştırılmaya
başlanan sürdürülebilirlik kavramının insanların hayatına entegre
edilmesi için öncelikle kavramların ve tanımların iyi anlaşılması gerekir (Sarı,
2017). “Uzun vadeli ekonomik, çevresel ve toplum sağlığı” olarak tanımlanan
sürdürülebilirlik, bu noktada ihtiyaçlara cevap verebilecek bir kavram olarak
anılabilir. Buna ek olarak, hem ekonomik canlılığı artırmak hem de sağlıklı
bir çevreyi sürdürmekle birlikte sağlıklı bir toplum oluşturabilmenin yolu da
yine sürdürülebilirliğin yollarının araştırılıp bulunmasından geçer (Oktay ve
Hoşkara, 2009). En genel kapsamda sürdürülebilirlik, tüm canlıların barındığı
Yer’in yaşamını devam ettirmesidir (Tekeli, Ataöv, 2017). Doğal kaynakların
tüketimini en asgari seviyede tutan, ekonomi- ekosistem dengesini sağlayabilen,
gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilmelerine engel olmayan ve
ekolojik sürdürülebilirlik özelliği ile öne çıkan kalkınma şekline sürdürülebilirlik
denmektedir (Özcan, Erol, 2018). Aynı zamanda, sürdürülebilirlik öncelikli
olarak insanı odak noktasına koyan bir kavram olarak, doğa ile insanın bir
bağ kurabilmesinin ön koşulu olarak değerlendirilmektedir (Tekeli ve Ataöv,
2017).
Şüphesiz ki, insanı çözümlemeden, sadece doğa ve çevre üzerinde yoğunlaşarak,
sürdürülebilirliğin devam etmesi beklenemez. İnsan ve diğer canlılar
birer biyolojik varlıklardır. Biyoloji de bu yüzden sürdürülebilirlik kavramının
temel esaslarındandır. Canlının yaşadığı çevresinde dayanamayacağı bir
noktaya geldiğinde yok oluş başlar ve kendi yaşamının sonuna gelir (Tekeli ve
Ataöv, 2017). Zehirli atık ve karbon emisyon oranlarının ve hava-su kirliliğinin
artması, doğal kaynakların giderek yok olması, artan küresel ısınma gibi
sebepler de sürdürülebilirlik kavramının ortaya çıkışını beslemiştir (Çakmaklı,
2003). Bu yüzden, eğer bir ekolojik sistem dayanıklı ise, canlılar yaşamlarını
sürdürebilir denebilir.
Papers by Burcu Balaban Ökten
Knowledge management (KM) is a field that develops methods to enable efficient use of information as a resource. Not using management models in a sector such as the construction industry, where risk rates are high and it is necessary to work with many stakeholders; This results in unpredictable costs, projects that cannot be delivered on time, and decreased work quality. Production, storage and reuse of information, an important resource for managing projects, are important sector problems. This study aims to design an easy-to-use and low-cost KM model that can be used by small and medium-sized architectural offices (SMEs) in the Turkish Construction sector. To achieve this goal, the current situation was determined through interviews with professionals and survey methods. As a result of these studies, it was determined that the methods to be followed to manage knowledge were not defined in architectural offices, causing problems in knowledge management. In light of the identified problems, an integrated knowledge management model (IKMM) was developed for small-scale architectural offices. In the developed model, both informatics-based and human-oriented methods are proposed to solve existing problems.
Knowledge Management (KM) is an area that develops methods for efficient use of information as a resource. Firms use KM practices to manage the information effectively. These KM practices could be IT-based systems as computer programs, as well as human-centered methods such as meetings and face to face interviews. However, these practices need continuous improvement in order to meet changing needs of firms. This situation forces firms to invest in KM practices and to keep units or employees related to KM. Studies in the field demonstrate that these investments are mainly made by large-scale enterprises. SMEs, which comprise 99.8% of total number of enterprises in Turkey, can’t invest their limited resources for KM applications. This situation causes SMEs to encounter recurring information management problems. Construction industry is known for its high risk ratios and intense stakeholder activities. In this work environment, ineffective use of management models could lead to unpredictable costs, project delays and poor quality. Although knowledge is an important source for managing projects, the sector has significant KM problems in terms of knowledge creation, storage and reuse. In the light of the problems identified by the research, an integrated knowledge management model (IKMM) for small-scale architecture firms is developed. While developing the model, both IT-based and people-oriented solution methods are proposed in order to overcome the existing KM problems. The proposed model is considered to be useful in identifying and overcoming the existing KM problems of architecture firms.
Bu çalışma Türk inşaat sektöründe yer alan yüklenici işletmelerle, mimarlık bürolarında çalışan personelin motivasyonu üzerinde kültürün etkisini ve rolünü
anlamak için yapılmıştır.
Giriş bölümünde, konunun belirlenmesinde etkili faktörler, çalışmanın kapsamı ve amacı hakkında bilgi verildikten sonra bu çalışma için yapılan literatür araştırmasına yer verilmiştir. İkinci ve üçüncü bölümlerde motivasyon ve kültür kavramlarının
tanımları yapılmış, bu kavramlarla ilgili kuramlar açıklanmış ve motivasyon kültür ilişkisine değinilmiştir.
Dördüncü bölümde inşaat sektörünün kültürel özelliklerinin motivasyon üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Bu konu üzerine yapılan araştırmalardan yararlanarak İnşaat sektörünün kültürel yapısı, alt kültürleri ve motivasyon üzerinde kültürün etkisi incelenmiştir.
Araştırmada Hofstede’nin VSM ölçüm aracı baz alınarak geliştirilen soru kağıdı
kullanılmıştır. Bu tezde kullanılan anket soruları; İ.T.Ü. Araştırma Fonu tarafından
desteklenmekte olan “Türkiye İnşaat Sektörünün Rekabet Gücünün
Değerlendirilmesine Kültürel Bir Yaklaşım” isimli araştırma projesi kapsamında
gerçekleştirilen çalışmanın bir bölümünü kapsamaktadır. Araştırma kapsamında
Türkiye’de inşaat sektöründe faaliyet gösteren yüklenici işletmelerin ve mimarlık
bürolarının oluşturduğu topluluktan bir örneklem alınmış ve incelenmiştir.
Türk inşaat sektörünün kültürü Hofstede’nin kültür boyutlarından yararlanılarak hesaplanmış ve Hofstede’nin 1980 yılında IBM firmasında gerçekleştirdiği ve Türkiye için bulduğu ulusal kültür ile karşılaştırılmıştır. Kültür boyutları aynı
zamanda mimar ve inşaat mühendileri içinde ayrıca hesaplanarak meslek kültürleri arasındaki farklılıklar bulunmuştur. Türk inşaat sektöründe çalışanları motive eden
faktörleri belirlemek için ankette yer alan iş değerlerini Herzberg ve Maslow’un motivasyon kuramlarındaki motive edici faktörlerle karşılaştırılmıştır.
Araştırma sonuçları farklı mimarlar ve inşaat mühendisleri arasındaki farklılıkları
ortaya koymaktadır. İnşaat sürecinin karmaşık yapısı yönetimsel sorunlara neden
olmaktadır. Farklı meslek kültürlerine sahip grupların bir arada uyum içinde
çalışabilmeleri için farklılıkların bilinmesi ve yönetilmesi gerekir. Hangi grupların ne
tür kültürel özelliklere sahip oldukları ve kendilerini motive eden unsurların neler
olduklarını bilmek, projelerin aksamadan ilerlemesinde önemli rol oynamaktadır.
Özellikle inşaat sektörünün insan gücüne ve ilişkilerine dayanan yapısı bu tür
çalışmaları gerekli kılmaktadır.
Keywords: construction sector, architecture engineering construction (AEC) firms, micro-sized firms, economic conditions, survival strategies.
geliştirmiştir. Bu çalışma klasik Türk mûsikîsinin, tasarım ve mimarlık eğitiminde tasarlama ve ifade etme sürecinin farklı aşamalarını destekleyecek bir araç olarak kullanılabileceğini göstermiştir.
Anahtar Kelimeler: Temel tasarım, kültür, kimlik, mûsikî, tasarım süreçleri.
Societies have an integrity of material and spiritual values consisting of beliefs, ideas, arts, customs, and traditions, which we can call “culture/hars,” which they have developed through change and transformation over a long period, perhaps thousands of years. This hars is literally like the heartbeat of those societies. The harmony/harmony here is reflected in every branch of
the organism that creates that society. Works of thought, art, and architecture also reflect the same harmony. Although culture is an essential resource for design, cultural heritage and its sustainability are not among the priority goals in design education. Design education is based heavily on learning from Western experiences. Data on cultural heritage is seen only as the duty of cultural heritage conservation programs. Although design education worldwide has begun to highlight local cultural elements in recent years, it has remained the same. There is a need for studies in this field to nourish architectural design education through local cultural codes and gain originality. At this point, it becomes essential to consider the harmony reflected in every branch of culture in an integrated manner and transfer it to design education. One of the most critical difficulties experienced by architecture students during the design phase is their inability to carry out the design process systematically and consciously. The aim of the
Basic Design course given to first-term architecture students is to increase students’ perception and sensitivity towards the relationships and design principles that make up the natural and artificial environment, to introduce students to design concepts, and to implement the basic design concepts of architecture using two- and three-dimensional projects and design methods
given by workshop facilitators is to provide. However, while doing this, creating awareness among students to establish a connection between cultural elements and design should also be investigated. This study proposes a method to transfer cultural elements to design in the basic design course given in the first semester of architecture education. Using Cinuçen Tanrıkorur’s article titled “Rhythm-Mesometry Relationship in Turkish Music,” the subject of harmony in Turkish culture was discussed through Rhythms in Language-Poetry-Music, the concepts of rhythm-meter were explained in the workshop, and the students were given the piece “Dök Zülfünü Meyce Gel,” a Hisârbuselik composition. The rhythm-meter relationship in the lyrics and composition of this work was explained in the workshop, and students were asked to visualize the music as two- and three-dimensional designs using basic design principles. In the study, which deals
with music and poetry as a design tool, it is desired to first express the music and poetry/lyrics in two dimensions through the mathematics in meters and then transform them into a relief and three-dimensional design. Design processes were given to students in a systematic order. Thus, this workshop strengthened students’ skills in converting abstract thought into physical
representation, helped them understand multidimensional thinking and creative thinking, and improved their working skills by giving them experience in transferring elements of local culture to their designs. This study has shown that classical Turkish music can support different stages of the design and expression process in design and architecture education.
Keywords: Basic design, culture, identity, music, design processes.
constitute 14.76% and the number of employees working in sector constitutes 9.91% of Turkey
in general. The construction sector has an active role in the Turkish economy. The Turkish
construction sector has been adversely affected by epidemics, the wars in the region, the
migrant crisis, inflation, and exchange rate increases. Turkish Contractors Association
reported, grew in the first half of 2021, albeit quite limitedly; contracted again and sharply in
the third quarter. Uncertain economic conditions leave investors undecided between build or
not to build. This research aims to find data in construction sector in uncertain economic
conditions. Google Academic is used as the search engine in this research. “Foreign exchange
rate", “risk”, “building”, “inflation”, "construction industry", "construction sector" are
selected as keywords to conduct research for this study. The search was carried out between
March and April 2022, and 168 results were listed. According to their relevance to the topic,
nineteen articles are selected. From the selected articles, it is observed that there are
researches in the literature about affordable housing, cost estimation, late payment, challenges,
international construction markets and risk factors and the critical success factors of
construction companies. These articles show that there is a significant connection between the
construction sector and economic situation of the countries and there are some precautions to
prevent economic loss for the companies. As a result of this study, it has been thought that the
production of solutions for these uncertain conditions of the Turkish construction sector will be
supported by examining the studies conducted in the literature.
Keywords: construction, economic conditions, exchange rate, inflation, risk.
to carry these cultural heritage monuments into the future with minimum changes to their structures and characteristics. This is the main challenge. These unique buildings require innovative construction ideas for restoration. The aim of this research is to understand the
causes of innovative solutions and the processes of creating new ideas in restoration projects. The creation of new ideas in restoration projects has been explored extensively from an insider's perspective in the following case study. A restoration project in Eyup/Istanbul has selected which one of the researchers takes a professional role in that project. Participant observations and semi-structured interviews were used to collect data. The results indicate that determining the problem on site is the key fact in the process of innovation. Secondly, the site conditions and the laborers capabilities also are significant factors for finding solutions. Thirdly, new ideas carry more risks and unknown construction processes create question marks in professionals minds. If it isnt necessary, professionals dont accept innovative ideas for restoration projects. Lastly, interviews have shown that researches on innovative construction techniques give construction professionals confidence to try novel solutions. Therefore, these results are encouraging for the researches in the area.
In this paper, reconstruction of a historical timber mansion was investigated. For that, a computer structural model of the structure was created. Spectral analysis was applied on the model using mode superposition analysis and spectral response diagram was modifi ed from Turkish Seismic Code 2007 (TSC 2007) with %10 damping ratio by using a scale factor. After the analytical results, steel plates were chosen in design of structural timber elements connections.
sağlamıştır. Türkiye’de değişen inşaat anlayışı sonucu strüktürel üretimin betonarmeye yoğunlaşmasıyla birlikte ahşap yapı üretimi de azalmıştır. Bu çalışmada ahşap minarelerin strüktürel özellikleri, günümüze ulaşan az sayıdaki örnekler dikkate alınarak incelenmiştir. Kocaeli ili, İzmit ilçesinde bulunan Zıbıncı Camii’nin rekonstrüksiyon projesi kapsamında, ahşap minaresi sınıflandırılmış, mevcut durumu değerlendirilmiş ve
yapısal analizi yapılmıştır. Yapısal analiz sırasında kaplama elemanı olan kontrplağın göreli ötelenmeleri 14 kata kadar azalttığı tespit edilmiştir.
de bu sürecin ürününü tanımlar (Best, 2006). Tasarım, yaratıcı ve kişisel bir aktivitedir (Gray & Hughes, 2001). Tasarım güven, fikir paylaşımı, değiş tokuş ve fikir birliği gerektiren sosyal bir süreçtir (Bucciarelli, 2003). Tasarım, kullanıcı merkezli problem çözme sürecidir (Best, 2006). İnşaat projelerinde tasarım, birçok paydaşın katılımı ile oluşan özelleşmiş bir iştir (Gray & Hughes, 2001; Harputlugil, 2005). Tasarım, farklı yetenek ve birikimlere sahip kişilerin bir araya gelerek yaratıcı fikirler oluşturması ve bu fikirler sonunda ortaya çıkan ürün olarak tanımlanır.
Yönetim kavramını ele alacak olursak; yönetim, kavram olarak bir amaca
ulaşmak için işleri ve insanları yürütmek (yönetmek)tir. Yönetim, aynı zamanda yapılan işte başarılı olmak anlamına da gelmektedir. Bu kavram; eşgüdüm, motivasyon, liderlik ve başka insanlarla işlerin yapılmasının birçok yönünü içermektedir (Gray & Hughes, 2001). Bayrakçı’ya (2013) göre ‘‘Yönetim, işlerin yapılmasını sağlama sanatıdır. Saptanmış amaç ya da amaçlara ulaştıracak eylemler dizisidir. Amaca doğru götüren olgulardan oluşan bir süreçtir’’(s. 3). A. Şahin’e (2004) göre ise, ‘‘Yönetim, beklentileri, tutkuları, ihtirasları, amaçları ve ihtiyaçları birbirinden farklı olan insanlara iş yaptırma sanatı olarak tanımlanabilir’’ (s. 524). Yönetim, birden çok katılımcının bir amaç için başarılı bir arada çalışmasını sağlayan bir süreçtir.
Malzeme araştırma, kurulum metodolojileri ve enerji verimliliği konusunda
prefabrikasyon, çevre dostu malzemeler ve yeşil bina tasarımı gibi birçok
yenilik vardır. Ancak, proje ekiplerinin inşaat yönetimi için kullandığı teknolojiler
büyük ölçüde aynı kalmıştır (Hardin & Mccool, 2015). Sektördeki her organizasyonun
kendine özgü bir kültürü, alt kültürü, karakteri, doğası ve kimliği vardır
(Weippert & Kajewski, 2004). İnşaat sektörünün birçok disiplinden bir araya
gelmiş olması diğer sektörlerden ayrılan en belirgin özelliklerindendir. Bu farklı
organizasyon yapısı da değişime olan dirençte etkilidir. Bir diğer büyük engel,
mevcut uygulama yöntemleriyle, çoğu uygulayıcının yeterince kâr etmesidir ve
bu da gelecek vaat eden alternatiflere karşı çaba sarf etmeyi engellemektedir. Ayrıca,
endüstrinin parçalanmış doğası, firmalar arasındaki olağan, bir kerelik proje
deneyimi ile birleştiğinde, uzun vadeli yeniliklere yatırım yapmak için yeterli kar
veya başka motivasyon üretmez (Beck, 2001). Değişime olan bu ilgisizliğin yanı
sıra verimlilik ve performansı arttırma ihtiyacı uzun bir süredir bilinmektedir.
Yapı bilgi modellemesi(YBM), binaların tasarlanma, inşa ve işletilme şeklini
hızla değiştiren devrim niteliğinde bir teknoloji ve süreçtir. YBM' nin kökleri
1970'lerin sonunda ve 1980'lerin başında ABD ve Avrupa'da yapılan parametrik
modelleme araştırmasına kadar uzanmış olsa da mimarlık, mühendislik ve inşaat
endüstrisi 2000'lerin ortalarından itibaren projelerde uygulamaya başlamıştır
(Azhar, Khalfan & Maqsood, 2012). YBM; mimarlık, mühendislik ve inşaat sektörü
içinde tüm paydaşların bir projedeki rollerinin entegrasyonunu teşvik eden
yeni bir paradigmayı temsil eder.
daha iyi ve yaşanabilir bir dünya bırakabilmenin bir hayli zorlaşması ile
günümüzde sürdürülebilirlik ciddi önem taşır hale gelmiştir. Sürdürülebilirliğin
dünyanın en önemli sorunlarından biri olmasının sebebi de, aslında onun
bir yandan da kaynak kıtlığı sorununu önleyebilecek potansiyele sahip olmasıdır
(Myers, 2005). Yirmi birinci yüzyılda yeni yeni bahsedilmeye ve araştırılmaya
başlanan sürdürülebilirlik kavramının insanların hayatına entegre
edilmesi için öncelikle kavramların ve tanımların iyi anlaşılması gerekir (Sarı,
2017). “Uzun vadeli ekonomik, çevresel ve toplum sağlığı” olarak tanımlanan
sürdürülebilirlik, bu noktada ihtiyaçlara cevap verebilecek bir kavram olarak
anılabilir. Buna ek olarak, hem ekonomik canlılığı artırmak hem de sağlıklı
bir çevreyi sürdürmekle birlikte sağlıklı bir toplum oluşturabilmenin yolu da
yine sürdürülebilirliğin yollarının araştırılıp bulunmasından geçer (Oktay ve
Hoşkara, 2009). En genel kapsamda sürdürülebilirlik, tüm canlıların barındığı
Yer’in yaşamını devam ettirmesidir (Tekeli, Ataöv, 2017). Doğal kaynakların
tüketimini en asgari seviyede tutan, ekonomi- ekosistem dengesini sağlayabilen,
gelecek kuşakların ihtiyaçlarını karşılayabilmelerine engel olmayan ve
ekolojik sürdürülebilirlik özelliği ile öne çıkan kalkınma şekline sürdürülebilirlik
denmektedir (Özcan, Erol, 2018). Aynı zamanda, sürdürülebilirlik öncelikli
olarak insanı odak noktasına koyan bir kavram olarak, doğa ile insanın bir
bağ kurabilmesinin ön koşulu olarak değerlendirilmektedir (Tekeli ve Ataöv,
2017).
Şüphesiz ki, insanı çözümlemeden, sadece doğa ve çevre üzerinde yoğunlaşarak,
sürdürülebilirliğin devam etmesi beklenemez. İnsan ve diğer canlılar
birer biyolojik varlıklardır. Biyoloji de bu yüzden sürdürülebilirlik kavramının
temel esaslarındandır. Canlının yaşadığı çevresinde dayanamayacağı bir
noktaya geldiğinde yok oluş başlar ve kendi yaşamının sonuna gelir (Tekeli ve
Ataöv, 2017). Zehirli atık ve karbon emisyon oranlarının ve hava-su kirliliğinin
artması, doğal kaynakların giderek yok olması, artan küresel ısınma gibi
sebepler de sürdürülebilirlik kavramının ortaya çıkışını beslemiştir (Çakmaklı,
2003). Bu yüzden, eğer bir ekolojik sistem dayanıklı ise, canlılar yaşamlarını
sürdürebilir denebilir.
Knowledge management (KM) is a field that develops methods to enable efficient use of information as a resource. Not using management models in a sector such as the construction industry, where risk rates are high and it is necessary to work with many stakeholders; This results in unpredictable costs, projects that cannot be delivered on time, and decreased work quality. Production, storage and reuse of information, an important resource for managing projects, are important sector problems. This study aims to design an easy-to-use and low-cost KM model that can be used by small and medium-sized architectural offices (SMEs) in the Turkish Construction sector. To achieve this goal, the current situation was determined through interviews with professionals and survey methods. As a result of these studies, it was determined that the methods to be followed to manage knowledge were not defined in architectural offices, causing problems in knowledge management. In light of the identified problems, an integrated knowledge management model (IKMM) was developed for small-scale architectural offices. In the developed model, both informatics-based and human-oriented methods are proposed to solve existing problems.
In the epidemic process, there are densities caused by the epidemic in health institutions and there is an increase in health care demands related to severe symptoms related to the disease. In addition to these additional health service demands in connection with the epidemic, the treatment and control of various diseases is also an significant part of public health. For this reason, the sustainability of existing health services during the epidemic is very important from a social point of view. Health service capacities may be insufficient from time to time, especially during periods when the disease spreads rapidly and peaks. At this point, new health structures are needed. Studies and applications in the field offer different suggestions on this subject. These suggestions are the construction of new health facilities, restructuring of existing health facilities, emergency temporary structures, mobile health clinics and re-functioning of the existing building stock. One, more or all of these spatial suggestions are adopted by the countries and these suggestions can be put into practice when the time comes. Each proposal has several advantages and disadvantages. For this reason, these suggestions should be analyzed and evaluated in terms of current conditions in order to find the most appropriate solution for the need. In this study, spatial strategies developed and applied to maintain health services and increase health service capacities during epidemic processes were examined by SWOT analysis method. Through this method, the strengths and weaknesses, opportunities and threats of each developed strategy were evaluated by considering the epidemic processes. As a result of the analyzes, it has been seen that all five solution proposals have advantages and disadvantages in terms of cost, time, quality and use after the epidemic. Evaluations regarding installation costs, construction times, flexibility in terms of developing customized designs, accessibility and post-pandemic use cases were evaluated for all five scenarios.
Contemporary urbanization problems and reconstruction pressures are important topics that affect historical buildings. While opening new roads, widening existing roads, landscaping, infrastructure constructions such as electricity, water, sewage and natural gas are carried out to meet the growing needs of the city, historical buildings are structurally affected by these construction activities. The aim of the research is to investigate the effects of excavations around historical buildings to the structural systems of the buildings through literature studies and a case study. In this study, the restorations of three cultural heritage buildings in the city of Istanbul were examined within the framework of civil engineering and the effects of the excavations on the structural systems of these three buildings were under-inspection. Three projects were selected for the research; Seyh Murad Efendi Masjid, Adile Sultan Tomb and Iskender Pasha Mosque. One of the researchers worked as a consultant civil engineer in three selected projects. During the course of the research, firstly, the literature review about the effects of the excavations around historical buildings on the buildings and the precautions to be taken has been analysed. Secondly, by explaining the restoration processes of the three projects selected for the research, the damages in the buildings and the strengthening methods applied to the buildings due to these damages were explained. The risks posed by the retrofitting proposals to the problems identified at the last stage for historical buildings were discussed. As a result of the study, it was determined that the infrastructure works around the historical buildings disrupted the stable state of the historical buildings and caused cracks and partial collapse in the buildings. It can be seen in this study that the changes that occur especially below the foundations of the historical artifacts cause structural problems that are difficult to intervene. With this study, it is aimed to increase the awareness in infrastructure and superstructure projects to be built around historical buildings in the future.
Dünyanın genelini ilgilendiren bu problem karşısında ahşap yapıların yaygınlaştırılması oldukça dikkat çeken bir alternatif olarak ön plana çıkmaktadır. Ahşap; karbon tutma, çevreye zarar vermeden sürdürülebilir bir şekilde üretilebilme, kolay işlenebilme özelliklerinin yanı sıra günümüzde gelişen teknolojiler sayesinde çok katlı yapılar için de elverişli hale gelmiştir. Bu nedenle Finlandiya, İsveç, Amerika ve Kanada başta olmak üzere birçok ülkede çok katlı yapılarda da tercih edilmeye başlamıştır. Ancak, betonarme ve çelik yapım sistemlerinin hâkim olduğu yapı sektöründe çok katlı ahşap yapıların inşa oranlarının artabilmesi hiçbir ülkede kısa sürede ve kendiliğinden oluşmamaktadır. Ülkelerin durumlarına göre farklılaşan stratejik girişimler ve teşvik politikaları sayesinde yavaş yavaş bir yaygınlaşma gerçekleşebilmektedir.
Bu makalede, dünya genelinde ülkelerdeki ahşap teşvik politikaları, içerikleri, yürürlüğe girdikleri yıllar ve politikaların uygulanması sonrası ahşap yapı sektöründeki değişimler literatür üzerinden incelenmiştir. Bunun yanı sıra ahşap teşvik politikaları sonrasında verilerine erişilebilen 6 ülkenin yıllar içerisindeki ahşap konut inşaatlarındaki oransal artışlar ortaya konulmuştur. Böylece küresel ölçekte ahşap yapı politikaları ve bu politikaların ahşap yapı sektörüne etkilerine dair kapsamlı bir resim ortaya konmaya çalışılmıştır. Ayrıca Türkiye’deki ahşap teşvik politikalarına dair güncel gelişmelerin paylaşılmasıyla bu alandaki literatüre katkı sağlamak amaçlanmaktadır.