Books by CEREN ÖZCAN TATAR
Yeni İnsan Yayınevi'nden çıkan Atıksız Yaşam kitabı, günlük yaşam pratiklerini daha az atık çıkar... more Yeni İnsan Yayınevi'nden çıkan Atıksız Yaşam kitabı, günlük yaşam pratiklerini daha az atık çıkarak şekilde değiştirerek bireysel olarak iklim krizine olan katkının azaltılması için ipuçları sunuyor.
Master Thesis, 2019
This research is based upon the premise that effective conservation of cultural heritage can only... more This research is based upon the premise that effective conservation of cultural heritage can only be achieved through promoting awareness and understanding of history and past cultures. As a result of either the selection or exclusion of particular periods or areas of the past in the conservation of cultural heritage in Turkey (and elsewhere), Late Antique and Byzantine periods have long been neglected. The lack of information and awareness of contemporary society regarding Byzantine history and culture and its heritage leads to a negative response to this heritage and its neglect. Under these circumstances, the cultural heritage of the Late Antique and Byzantine periods needs to be reinterpreted and presented as part of the common cultural heritage, so as to be embraced and adopted by larger sections of society and thus achieve sustainable conservation.
This study accordingly investigates the issues related to the interpretation and presentation of the Byzantine cultural heritage through the selected case-study of Sultanahmet in Istanbul, with particular emphasis on the Byzantine (mainly architectural) heritage built between the 4th and 7th centuries. Sultanahmet was the administrative (and ceremonial) center of Constantinople/Istanbul and therefore of the Byzantine Empire for more than ten centuries. This area, with its historical layering and monumental examples of the Late Antique and Byzantine architecture still is one of the most significant areas of modern Istanbul. The well-preserved Byzantine imperial structures are important witnesses with their architectural and spatial features, their construction techniques and materials to the Late Antique and Early Christian periods.
However, because of the lack of effective interpretation and presentation approaches aimed at fostering awareness for the Byzantine cultural heritage in the Sultanahmet area, only the well-preserved monumental buildings now transformed into museums, such as Hagia Sophia and the Basilica Cistern, are known by the users and visitors of the area. Also, the Byzantine cultural heritage has not been the subject of a thorough consideration in the plans aiming at the conservation of this area and largely highlighting the heritage of the Ottoman and Turkish periods, at least until the recent past. In addition to these points, tourism and the income to be obtained from this sector have usually been the major and deciding factor in decision-making processes. Consequently, some of the monumental buildings of the administrative and ceremonial center of Byzantine Constantinople now remain partly ‘invisible’ and inaccessible, and cannot therefore be understood and appreciated by the general public. This type of physical/visual and interpretive challenges inevitably lead to an interruption both in physical and intellectual terms within the ‘historical layering’ of the Sultanahmet area from the Roman through to the Ottoman periods (and up to this day) as a whole.
In this context, this study argues that public awareness and adoption of the Byzantine cultural heritage can be promoted through reliable and effective interpretation and presentation strategies, on the way to stimulating a more sustainable conservation of this heritage in the long-term. With this premise,, his research investigates the values and opportunities offered by the Byzantine cultural heritage in Sultanahmet and the threats to its conservation, and offers proposals for a more effective scheme of interpretation and presentation (by which to achieve a better understanding and conservation) of this heritage, as part of the historical continuity of the area, within its contemporary urban environment
Prof. Dr. Gönül Tankut Anısına Sempozyum Koruma: Geçmiş | Bugün | Gelecek Arasındaki Diyalog Genişletilmiş Bildiri Özetleri Kitabı, 2017
Kültürel mirasın korunmasında, mirasın nasıl yorumlandığına ve nasıl anlaşıldığına bağlı olarak f... more Kültürel mirasın korunmasında, mirasın nasıl yorumlandığına ve nasıl anlaşıldığına bağlı olarak farklı yaklaşımlar izlenmektedir. Genel olarak, milliyetçi yönelimler kültürel mirasın seçici biçimde yorumlanmasında ve korumaya yönelik tutum ve davranışların belirlenmesinde en etkili olan yaklaşımlardır. Bu çalışmanın amacı Türkiye’deki Bizans ve Yunanistan’daki Osmanlı eserleri üzerinden farklı etnik ve dini kökenlere ait kültürel mirasın nasıl algılandığı ve koruma açısından nasıl yöntemler izlendiğini ortaya koymaktır. Bu çalışma özellikle dini yapılar (kilise ve camiler) üzerine odaklanacak ve İstanbul ve Bursa’da bulunan kilise ve manastırların, Atina ve Selanik’te bulunan cami, tekke, medrese ve hamamların günümüzdeki durumu ve kullanımı üzerinden Türkiye ve Yunanistan’ın farklı etnik ve dini kökenlere sahip uygarlıkların kültürel mirasına yönelik yaklaşımlarını karşılaştırmalı olarak irdeleyecektir
Tarihi/kültürel somut ve somut olmayan değerlerini koruyabilen yerleşmeler, tarihi merkezlerini b... more Tarihi/kültürel somut ve somut olmayan değerlerini koruyabilen yerleşmeler, tarihi merkezlerini bu değerlerle birlikte yeniden değerlendirerek, kullanılmasını ve canlanmasını sağlamaktadır. Bundan yola çıkarak çalışmanın amacı tarihi kent merkezlerinde görülen işlevsel, fiziksel ve ekonomik eskimenin ortadan kaldırılarak, incelenen Türkiye ve yurtdışı örneklerinde yapılan çalışmalar doğrultusunda, yasal mevzuata uygunluk çerçevesinde Edirne Tarihi Kaleiçi Semtinin kültür turizmiyle yeniden canlandırılması için çözüm önerilerinin geliştirilmesidir.
Tez çalışmasında öncelikle tarihi kent, tarihi kentlerde koruma, kültürel miras, kültür turizmi gibi tezin dayandığı temel kavramlar açıklanmıştır. Ardından Türkiye’de bulunan yasalar koruma yöntemleri ve korumaya yönelik mali olanaklar olarak değerlendirilmiştir. Daha sonra Türkiye’den Safranbolu, Beypazarı, Odunpazarı, yurtdışından Budapeşte, Mostar ve Barselona kentleri yapılan çalışmalar bağlamında değerlendirilmiş, Türkiye örneklerinde çalışmaların turist sayısı, nüfus, restore edilen ve tescillenen yapı sayısı, turizme yönelik açılan tesis gibi nicel sonuçları açıklanmıştır. Son bölümde yapılan çalışmalar sonucu saptanan problemler ve bunlara ilişkin çözüm önerileri belirtilmiştir.
Papers by CEREN ÖZCAN TATAR
Journal of the Indian Society of Remote Sensing, 2024
This study employs advanced technologies, specifically remote sensing (RS) and geographic informa... more This study employs advanced technologies, specifically remote sensing (RS) and geographic information systems (GIS), to investigate the impact of earthquakes on critical infrastructure in Kahramanmaraş. Critical infrastructure encompasses physical and digital systems crucial for national security, economic stability, and public well-being. Disruption or failure of these interdependent systems, including energy, transportation, communication, water supply, healthcare, and emergency services, can have profound impacts on regional security and societal necessities. Protecting and prioritizing critical infrastructure during disaster response is vital for minimizing damage and expediting recovery. The study employs an innovative approach by integrating building damage assessment results with Point of Interest (POI) data to swiftly assess earthquake effects on critical infrastructure in Kahramanmaraş. Real-time earthquake vulnerability of 57 critical infrastructure elements in 15 POI categories is analyzed. Results indicate financial institutions and commercial areas as the most damaged POIs, while muster points exhibit the least damage. Historical facilities, health facilities, governmental institutions, road facilities, and sports facilities also show varying degrees of damage. Overall, 34% of critical infrastructure structures experienced damage. The proposed method offers a pragmatic approach for rapidly identifying damaged critical infrastructure POIs during disaster-based assessments, addressing a research gap.
Ankara Araştırmaları Dergisi 2023, 11(1), 55-75, 2023
İç Anadolu coğrafyası özgün kültürel peyzajında yerleşim ağları, yol ağları ve tümülüslerin dağıl... more İç Anadolu coğrafyası özgün kültürel peyzajında yerleşim ağları, yol ağları ve tümülüslerin dağılımı, doğal topoğrafya ve su ögelerinin belirleyiciliğini ve Antik Dönem’den beri süregelen mekânsal süreklilikleri imlemektedir. Bu çerçevede, Ankara Tümülüsleri bölgesel ölçekte süreklilik arz eden bir kültürel peyzajın, bugün Ankara kenti sınırları ve tarih içindeki yerleşim alanını betimleyen topoğrafik çanak formu içinde kalan ögeleri olarak tanımlanabilir. Ankara Tümülüslerinin bu süreklilikler kapsamında değerlendirilmesi, öncelikle kente ve bölgeye ait değerler olarak görülmelerini, sonrasında ise kent ve çevresine kapsamlı bir bakışı
gerekli kılar.
Ankara Tümülüsleri, 19. yüzyıl sonundan itibaren araştırılmış ve belgelenmiş, Cumhuriyet’le birlikte ise kent merkezinin batısında kalan yirmi kadar tümülüs, araştırma ve kazılarla ele alınmıştır. 1950’lerden sonra kentleşmenin hızlanması ve yaygınlaşmasıyla kent sahnesinden silinmeye başlayan tümülüsler, günümüze sayıca azalmış ve tahrip olmuş, başlıca özellikleri olan görsel ilişkiler kurgusunu büyük ölçüde kaybetmiş ve çoğunlukla bilinmeyen değerler olarak kalmıştır. Bununla birlikte 2010’lardan bu yana devam etmekte olan araştırmalarda tümülüslerin özgün görünümleri tarihî fotoğraflar ve haritalar üzerinden araştırılmakta ve bu görsel belgelerde daha önce varlığı bilinmeyen tümülüsler tespit edilmektedir.
Bu araştırmada, Ankara Tümülüslerinin çevresel ögelerle birlikte özgün form özelliklerini sergiledikleri 1930’lardan günümüze kentsel gelişim süreçleri içinde nasıl dönüştükleri ve bugün kent kurgusu ve yaşamına kamusal alanlar olarak nasıl katkılar koyabilecekleri sorularına cevap aranmaktadır. Bu bağlamda, güncel peyzaj ve koruma söylem ve pratiklerinin sunduğu teorik çerçeve irdelenmiş, koruma altında olan örnek tümülüs alanları incelenmiştir. Bu edinimler ışığında tümülüs-topoğrafya kent ilişkilerinin dönüşümü, varlıkları izlenebilen Batı Tümülüsleri alanında önerilen bir kentsel deneyim rotası üzerinden değerlendirilmiştir. Rota üzerinde deneyimlenen görsel ilişkiler 1930’lardan günümüze üç dönemdeki seri görüntüler ve beş dönemdeki kesitlerle ortaya konulmuştur. Bu kapsamda, tümülüs alanlarının sunduğu kentsel potansiyeller tartışmaya açılmıştır.
Ankara Araştırmaları Dergisi, 2023
Reading Elements of the Cultural Landscape Through an Urban Experience Route: The West Ankara Tum... more Reading Elements of the Cultural Landscape Through an Urban Experience Route: The West Ankara Tumuli Trail ** Öz İç Anadolu coğrafyası özgün kültürel peyzajında yerleşim ağları, yol ağları ve tümülüslerin dağılımı, doğal topoğrafya ve su ögelerinin belirleyiciliğini ve Antik Dönem'den beri süregelen mekânsal süreklilikleri imlemektedir. Bu çerçevede, Ankara Tümülüsleri bölgesel ölçekte süreklilik arz eden bir kültürel peyzajın, bugün Ankara kenti sınırları ve tarih içindeki yerleşim alanını betimleyen topoğrafik çanak formu içinde kalan ögeleri olarak tanımlanabilir. Ankara Tümülüslerinin bu süreklilikler kapsamında değerlendirilmesi, öncelikle kente ve bölgeye ait değerler olarak görülmelerini, sonrasında ise kent ve çevresine kapsamlı bir bakışı gerekli kılar.
Özet
Kültürel mirasın korunmasında, mirasa ait bilgilerin ve verilerin depolanması ve yönetimi b... more Özet
Kültürel mirasın korunmasında, mirasa ait bilgilerin ve verilerin depolanması ve yönetimi büyük önem taşımaktadır. Geleneksel basılı kayıt ve haritalara dayalı yöntemler, korunması gerekli kültürel mirasa ya da miras alanına ilişkin bilgi miktarı arttıkça yetersiz kalmaktadır. Buna ek olarak, kültürel mirasa ait fiziksel ve yasal bilgiler farklı kurumlarda saklanmaktadır. Bunun sonucunda planlama ve koruma çalışmaları ve akademik araştırmalarda verilerin tam ve güncel halinin elde edilmesi, dolayısıyla güncel ve etkili kararlar alınması ve araştırmalar yapılması zorlaşmaktadır. Bunun yanında verilerin dijital yerine fiziki dosyalarda tutulması herhangi bir afet durumunda veri güvenliğini de riske atmaktadır.
GSI JOURNALS SERIE C: ADVANCEMENTS IN INFORMATION SCIENCES AND TECHNOLOGIES (AIST), 2021
Yer seçimi, kaynak tahsisi gibi mekânsal sorunların ortaya konulması ve çözümünde hem çok büyük m... more Yer seçimi, kaynak tahsisi gibi mekânsal sorunların ortaya konulması ve çözümünde hem çok büyük miktarda bilgi kullanılmakta, hem de bu verilerin sürece dâhil edildiği farklı kriterler uygulanmaktadır. Bu kararların üretilmesinde Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS) teknolojileri, bir araç olarak planlama çalışmalarında, çok kriterli analizlerin yapımında sıklıkla tercih edilmektedir. Çok kriterli karar verme (ÇKKV) olarak anılan bu süreçlerde kullanılan AHS bu yöntemler arasında en sık tercih edilenlerden biridir ve karar verme süreçlerini barındıran farklı alanlarda kullanılmaktadır. Diğer kullanım alanları hariç tutularak bu çalışmada CBS destekli planlama çalışmalarına odaklanılmıştır. mekânsal sorunların çözümlerinde çok miktarda bilginin çok farklı kriterlere göre değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu değerlendirme sürecinde bir çok kriterli karar verme yöntemi olan analitik hiyerarşi süreci, coğrafi bilgi sistemleri ile entegre olarak kullanıldığında, çalışma sonucunda hedeflenen alternatif sonuçların seçimi hem kolaylaşmaktadır hem de daha doğru olmaktadır. Bu çalışmada analitik hiyerarşi sürecinin nasıl işlediği ve 9 farklı çalışmada kullanım alanları, kriterleri ve çıktıları üzerinden analitik hiyerarşi sürecinin coğrafi bilgi sistemleri destekli planlama çalışmalarındaki kullanımı incelenmiştir. AHS’nin CBS destekli planlama çalışmalarında kullanımını anlamaya yönelik olarak bir inceleme yapılmıştır. İnceleme sonucunda AHS’nin planlamada kentsel ve bölgesel ölçekte tesis yer seçimi, rota planlaması, işlev kararları, zemin değerlendirmesi gibi farklı alanlarda karar verici olan plancıya oldukça yardımcı olduğu görülmüştür.
GSI JOURNALS SERIE C: ADVANCEMENTS IN INFORMATION SCIENCES AND TECHNOLOGIES (AIST), 2021
İnsan türü Dünya’da var olduğundan beri doğayı, çevresi ve çevresinde gerçekleşen olayları anlama... more İnsan türü Dünya’da var olduğundan beri doğayı, çevresi ve çevresinde gerçekleşen olayları anlama ve biçimlendirme çabası içerisindedir. Yer seçiminden üretime, yapılaşmadan tüketime tüm faaliyetlerinde doğadan edindiği bilgiyi kullanmış; iklim, toprak, topografya gibi çevresel verileri analiz ederek yeni kararlar üretmiştir. Ancak özellikle Sanayi Devrimi sonrası, doğadan kopuş yaşanmış ve doğaya ilişkin bilgiler unutulmaya başlanmıştır. Bunun yanında nüfusun artması ile ihtiyaçlar da artmış ve bu ihtiyaçların karşılanması için doğanın kısıtları göz ardı edilmeye başlanmıştır. Bunların bir sonucu olarak çevresel kaynaklar insan ihtiyaçlarını karşılayamaz ve kendini yenileyemez hale gelmiştir. Yaşanan çevresel felaketler, bu etkinin ne denli keskin olduğunu göstermektedir. Coğrafi Bilgi Sistemleri (CBS), bu sorunlara çözüm arayışından çıkmış, insanların sınırsız ihtiyaçlarını sınırlı kaynaklarla karşılamak ve gezegenin problemlerini analiz edip onlara çözüm bulmak için kullanılan gelişmiş bir araçtır. Günümüzde CBS, özellikle planlama çalışmaları için etkin bir karar verme mekanizmasıdır. Dünyada CBS kullanımı teknolojinin gelişimine paralel biçimde ilerlemiştir. Türkiye’de CBS kullanımı ise kamu kurumlarında gerekli ve yeterli altyapı eksikliğinden kaynaklı kısıtlı iken çoğunlukla özel sektörde karşılık bulmaktadır. Bu çalışmada, CBS’nin dünyada ve Türkiye’deki tarihsel gelişimi; kamu, özel sektör ve akademik çalışmalar açısından incelenmiş, Türkiye’deki mevcut durumu ortaya konmuş ve geleceği için olanaklar tartışılmıştır.
GSI JOURNALS SERIE B: ADVANCEMENTS IN BUSINESS AND ECONOMICS, 2020
Kültürel mirasın korunmasında, mirasa ait bilgilerin ve verilerin depolanması ve yönetimi büyük ö... more Kültürel mirasın korunmasında, mirasa ait bilgilerin ve verilerin depolanması ve yönetimi büyük önem taşımaktadır. Geleneksel basılı kayıt ve haritalara dayalı yöntemler, korunması gerekli kültürel mirasa ya da miras alanına ilişkin bilgi miktarı arttıkça yetersiz kalmaktadır. Buna ek olarak, kültürel mirasa ait fiziksel ve yasal bilgiler farklı kurumlarda saklanmaktadır. Bunun sonucunda planlama ve koruma çalışmaları ve akademik araştırmalarda verilerin tam ve güncel halinin elde edilmesi, dolayısıyla güncel ve etkili kararlar alınması ve araştırmalar yapılması zorlaşmaktadır. Bunun yanında verilerin dijital yerine fiziki dosyalarda tutulması herhangi bir afet durumunda veri güvenliğini de riske atmaktadır.
Bu açıdan coğrafi bilgi sistemleri (CBS), mekânsal ve mekânsal olmayan bilgilerin bir arada dijital olarak tutulmasını sağlamaktadır. Verilerin bir arada tutulması, değerlendirme, koruma ve planlama süreçlerinin eksiksiz ve dolayısıyla kapsayıcı bir biçimde yapılmasını ve miras alanları ve kültürel mirasa bütüncül sistematik müdahale kararlarını kolaylaştırır. Verilerin dijital olarak saklanabilmesi ve yedeklenebilmesi sayesinde kültürel mirasa ait bilgilerin fiziksel güvenliği sağlanmaktadır.
Çalışmanın amacı, kültürel mirasa ilişkin verilerin bir araya getirilmesi ve saklanması için ulusal mekânsal veri altyapısı Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri’ne (TUCBS)’ye uygun bir veritabanı modeli geliştirilmesidir. Bu doğrultuda, Eskişehir Odunpazarı Kentsel Sit Alanı’nda bulunan Beyler Sokak, Kurşunlu Cami Sokak ve Mücellit Sokak çevresi çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar uyarınca kültürel miras yönetiminde CBS’nin faydaları tartışılmıştır.
Conference Presentations by CEREN ÖZCAN TATAR
Conference: 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü 46. Kolokyumu Bildiriler Kitabı, 2023
Nüfus artışı ve teknolojik gelişmelere paralel olarak sürekli artan enerji ihtiyacı sıklıkla fosi... more Nüfus artışı ve teknolojik gelişmelere paralel olarak sürekli artan enerji ihtiyacı sıklıkla fosil yakıtlardan karşılanmaktadır. Türkiye’de enerji üretiminde kullanılan fosil yakıtların yarısına yakını ise linyit kömüründen elde edilmektedir. Linyit kömürü, önemli çevresel tahribatlar yaratan açık ocak madenciliğiyle çıkarılmakta, bu süreç hem çevresel hem de sosyal anlamda adaletsizliğe neden olmaktadır. Bu çalışmada, Muğla ili Milas ilçesinde bulunan ve Yeniköy-Kemerköy Kömürlü Termik Santrallerine kömür sağlayan açık linyit ocaklarının yarattığı mekânsal tahribatın uzaktan algılama ve coğrafi bilgi sistemleri (CBS) ile incelenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda, çalışma alanındaki arazi kullanım değişiminin tespit edilebilmesi için 1984 ve 2022 yıllarına ait Landsat 5 TM ve Landsat 8 OLI uydu görüntüleri denetimli olarak sınıflandırılmış ve ardından değişim analizi yapılmıştır. Bulgular, 38 yıllık bir süre zarfında 1.553,74 hektar yeni maden alanının açıldığını ve 3.556,86 hektarlık orman alanının tahrip edildiği göstermiştir. Anahtar Kelimeler: Açık linyit ocakları, Çevresel adalet, Kömürlü termik santral, Yeniköy Kemerköy termik santralleri.
International Journal on Proceedings of Science and Technology, 2023
Urban population and expansion continue to rise, as have emergencies, and emergency response time... more Urban population and expansion continue to rise, as have emergencies, and emergency response times are becoming longer in the city. Response times are critical in urban emergency management. Traditional navigation systems do not consider the preferential road usage rights and requirements crucial for emergency teams such as ambulances, fire departments, and police. In traditional navigation systems, features such as safety lanes and road width are not incorporated as routing criteria. Past emergency navigation studies do not contain many variables and this causes delays in emergency response processes. As a result, applications that process real-time traffic information and provide guidance according to different vehicle types are needed for emergency management.. This study aims to develop an application capable of routing for different vehicles according to criteria such as working hours, holidays, weather conditions, and seasonal effects. The application is developed with a novel approach in this context using machine learning methods and produces alternate routes with GPS navigation based on the real-time traffic situation. Moreover, the software also provides routing solutions for trucks, freight distribution, and automobiles and recommends unique routes for emergency vehicles based on factors including safety lanes, road width, corner turning angles, and right of way. The expected outcomes upon implementing this application include easy and fast access to the emergency locations, reduced response times, and improvement in urban emergency management services.
TMMOB 7. Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, 2022
Veri, sayım, ölçüm ya da deney yoluyla elde edilen işlenmemiş bilgi parçacığı olarak tanımlanabil... more Veri, sayım, ölçüm ya da deney yoluyla elde edilen işlenmemiş bilgi parçacığı olarak tanımlanabilir ve veriler genelde belirli amaçlar için toplanır. Bunun dışında veri, bir problemin çözümü için üretilecek sonuçlara hizmet eden değer, olgu, ölçme ve bilgiler topluluğu olarak da tanımlanabilir. Veriler türlerine ve toplanma şekillerine göre kategorize edilebilirler. Sayısal yöntemlerle toplanan veriler nicel verileri oluştururken, gözleme dayalı ve sayısal değerlerle ölçülemeyen veri türleri de nitel bilgi olarak belirlenmektedir. Nitel veriler araştırma için görüşülen katılımcıları tanımlayabilir ve katılımcılarla iletişim kurabilirken, nicel veriler ise değişkenler arasındaki neden-sonuç ilişkisini anlamaya dayalı bir deneysel yöntem ortaya koyar. Veriler nicel ve nitel veriler olarak iki gruba ayrılabilmenin dışında, nominal, ordinal, kesikli, kategorik ve sürekli veriler olarak da sınıflara ayrılabilir.
TMMOB 7. Coğrafi Bilgi Sistemleri Kongresi, 2022
Uploads
Books by CEREN ÖZCAN TATAR
This study accordingly investigates the issues related to the interpretation and presentation of the Byzantine cultural heritage through the selected case-study of Sultanahmet in Istanbul, with particular emphasis on the Byzantine (mainly architectural) heritage built between the 4th and 7th centuries. Sultanahmet was the administrative (and ceremonial) center of Constantinople/Istanbul and therefore of the Byzantine Empire for more than ten centuries. This area, with its historical layering and monumental examples of the Late Antique and Byzantine architecture still is one of the most significant areas of modern Istanbul. The well-preserved Byzantine imperial structures are important witnesses with their architectural and spatial features, their construction techniques and materials to the Late Antique and Early Christian periods.
However, because of the lack of effective interpretation and presentation approaches aimed at fostering awareness for the Byzantine cultural heritage in the Sultanahmet area, only the well-preserved monumental buildings now transformed into museums, such as Hagia Sophia and the Basilica Cistern, are known by the users and visitors of the area. Also, the Byzantine cultural heritage has not been the subject of a thorough consideration in the plans aiming at the conservation of this area and largely highlighting the heritage of the Ottoman and Turkish periods, at least until the recent past. In addition to these points, tourism and the income to be obtained from this sector have usually been the major and deciding factor in decision-making processes. Consequently, some of the monumental buildings of the administrative and ceremonial center of Byzantine Constantinople now remain partly ‘invisible’ and inaccessible, and cannot therefore be understood and appreciated by the general public. This type of physical/visual and interpretive challenges inevitably lead to an interruption both in physical and intellectual terms within the ‘historical layering’ of the Sultanahmet area from the Roman through to the Ottoman periods (and up to this day) as a whole.
In this context, this study argues that public awareness and adoption of the Byzantine cultural heritage can be promoted through reliable and effective interpretation and presentation strategies, on the way to stimulating a more sustainable conservation of this heritage in the long-term. With this premise,, his research investigates the values and opportunities offered by the Byzantine cultural heritage in Sultanahmet and the threats to its conservation, and offers proposals for a more effective scheme of interpretation and presentation (by which to achieve a better understanding and conservation) of this heritage, as part of the historical continuity of the area, within its contemporary urban environment
Tez çalışmasında öncelikle tarihi kent, tarihi kentlerde koruma, kültürel miras, kültür turizmi gibi tezin dayandığı temel kavramlar açıklanmıştır. Ardından Türkiye’de bulunan yasalar koruma yöntemleri ve korumaya yönelik mali olanaklar olarak değerlendirilmiştir. Daha sonra Türkiye’den Safranbolu, Beypazarı, Odunpazarı, yurtdışından Budapeşte, Mostar ve Barselona kentleri yapılan çalışmalar bağlamında değerlendirilmiş, Türkiye örneklerinde çalışmaların turist sayısı, nüfus, restore edilen ve tescillenen yapı sayısı, turizme yönelik açılan tesis gibi nicel sonuçları açıklanmıştır. Son bölümde yapılan çalışmalar sonucu saptanan problemler ve bunlara ilişkin çözüm önerileri belirtilmiştir.
Papers by CEREN ÖZCAN TATAR
gerekli kılar.
Ankara Tümülüsleri, 19. yüzyıl sonundan itibaren araştırılmış ve belgelenmiş, Cumhuriyet’le birlikte ise kent merkezinin batısında kalan yirmi kadar tümülüs, araştırma ve kazılarla ele alınmıştır. 1950’lerden sonra kentleşmenin hızlanması ve yaygınlaşmasıyla kent sahnesinden silinmeye başlayan tümülüsler, günümüze sayıca azalmış ve tahrip olmuş, başlıca özellikleri olan görsel ilişkiler kurgusunu büyük ölçüde kaybetmiş ve çoğunlukla bilinmeyen değerler olarak kalmıştır. Bununla birlikte 2010’lardan bu yana devam etmekte olan araştırmalarda tümülüslerin özgün görünümleri tarihî fotoğraflar ve haritalar üzerinden araştırılmakta ve bu görsel belgelerde daha önce varlığı bilinmeyen tümülüsler tespit edilmektedir.
Bu araştırmada, Ankara Tümülüslerinin çevresel ögelerle birlikte özgün form özelliklerini sergiledikleri 1930’lardan günümüze kentsel gelişim süreçleri içinde nasıl dönüştükleri ve bugün kent kurgusu ve yaşamına kamusal alanlar olarak nasıl katkılar koyabilecekleri sorularına cevap aranmaktadır. Bu bağlamda, güncel peyzaj ve koruma söylem ve pratiklerinin sunduğu teorik çerçeve irdelenmiş, koruma altında olan örnek tümülüs alanları incelenmiştir. Bu edinimler ışığında tümülüs-topoğrafya kent ilişkilerinin dönüşümü, varlıkları izlenebilen Batı Tümülüsleri alanında önerilen bir kentsel deneyim rotası üzerinden değerlendirilmiştir. Rota üzerinde deneyimlenen görsel ilişkiler 1930’lardan günümüze üç dönemdeki seri görüntüler ve beş dönemdeki kesitlerle ortaya konulmuştur. Bu kapsamda, tümülüs alanlarının sunduğu kentsel potansiyeller tartışmaya açılmıştır.
Kültürel mirasın korunmasında, mirasa ait bilgilerin ve verilerin depolanması ve yönetimi büyük önem taşımaktadır. Geleneksel basılı kayıt ve haritalara dayalı yöntemler, korunması gerekli kültürel mirasa ya da miras alanına ilişkin bilgi miktarı arttıkça yetersiz kalmaktadır. Buna ek olarak, kültürel mirasa ait fiziksel ve yasal bilgiler farklı kurumlarda saklanmaktadır. Bunun sonucunda planlama ve koruma çalışmaları ve akademik araştırmalarda verilerin tam ve güncel halinin elde edilmesi, dolayısıyla güncel ve etkili kararlar alınması ve araştırmalar yapılması zorlaşmaktadır. Bunun yanında verilerin dijital yerine fiziki dosyalarda tutulması herhangi bir afet durumunda veri güvenliğini de riske atmaktadır.
Bu açıdan coğrafi bilgi sistemleri (CBS), mekânsal ve mekânsal olmayan bilgilerin bir arada dijital olarak tutulmasını sağlamaktadır. Verilerin bir arada tutulması, değerlendirme, koruma ve planlama süreçlerinin eksiksiz ve dolayısıyla kapsayıcı bir biçimde yapılmasını ve miras alanları ve kültürel mirasa bütüncül sistematik müdahale kararlarını kolaylaştırır. Verilerin dijital olarak saklanabilmesi ve yedeklenebilmesi sayesinde kültürel mirasa ait bilgilerin fiziksel güvenliği sağlanmaktadır.
Çalışmanın amacı, kültürel mirasa ilişkin verilerin bir araya getirilmesi ve saklanması için ulusal mekânsal veri altyapısı Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri’ne (TUCBS)’ye uygun bir veritabanı modeli geliştirilmesidir. Bu doğrultuda, Eskişehir Odunpazarı Kentsel Sit Alanı’nda bulunan Beyler Sokak, Kurşunlu Cami Sokak ve Mücellit Sokak çevresi çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar uyarınca kültürel miras yönetiminde CBS’nin faydaları tartışılmıştır.
Conference Presentations by CEREN ÖZCAN TATAR
This study accordingly investigates the issues related to the interpretation and presentation of the Byzantine cultural heritage through the selected case-study of Sultanahmet in Istanbul, with particular emphasis on the Byzantine (mainly architectural) heritage built between the 4th and 7th centuries. Sultanahmet was the administrative (and ceremonial) center of Constantinople/Istanbul and therefore of the Byzantine Empire for more than ten centuries. This area, with its historical layering and monumental examples of the Late Antique and Byzantine architecture still is one of the most significant areas of modern Istanbul. The well-preserved Byzantine imperial structures are important witnesses with their architectural and spatial features, their construction techniques and materials to the Late Antique and Early Christian periods.
However, because of the lack of effective interpretation and presentation approaches aimed at fostering awareness for the Byzantine cultural heritage in the Sultanahmet area, only the well-preserved monumental buildings now transformed into museums, such as Hagia Sophia and the Basilica Cistern, are known by the users and visitors of the area. Also, the Byzantine cultural heritage has not been the subject of a thorough consideration in the plans aiming at the conservation of this area and largely highlighting the heritage of the Ottoman and Turkish periods, at least until the recent past. In addition to these points, tourism and the income to be obtained from this sector have usually been the major and deciding factor in decision-making processes. Consequently, some of the monumental buildings of the administrative and ceremonial center of Byzantine Constantinople now remain partly ‘invisible’ and inaccessible, and cannot therefore be understood and appreciated by the general public. This type of physical/visual and interpretive challenges inevitably lead to an interruption both in physical and intellectual terms within the ‘historical layering’ of the Sultanahmet area from the Roman through to the Ottoman periods (and up to this day) as a whole.
In this context, this study argues that public awareness and adoption of the Byzantine cultural heritage can be promoted through reliable and effective interpretation and presentation strategies, on the way to stimulating a more sustainable conservation of this heritage in the long-term. With this premise,, his research investigates the values and opportunities offered by the Byzantine cultural heritage in Sultanahmet and the threats to its conservation, and offers proposals for a more effective scheme of interpretation and presentation (by which to achieve a better understanding and conservation) of this heritage, as part of the historical continuity of the area, within its contemporary urban environment
Tez çalışmasında öncelikle tarihi kent, tarihi kentlerde koruma, kültürel miras, kültür turizmi gibi tezin dayandığı temel kavramlar açıklanmıştır. Ardından Türkiye’de bulunan yasalar koruma yöntemleri ve korumaya yönelik mali olanaklar olarak değerlendirilmiştir. Daha sonra Türkiye’den Safranbolu, Beypazarı, Odunpazarı, yurtdışından Budapeşte, Mostar ve Barselona kentleri yapılan çalışmalar bağlamında değerlendirilmiş, Türkiye örneklerinde çalışmaların turist sayısı, nüfus, restore edilen ve tescillenen yapı sayısı, turizme yönelik açılan tesis gibi nicel sonuçları açıklanmıştır. Son bölümde yapılan çalışmalar sonucu saptanan problemler ve bunlara ilişkin çözüm önerileri belirtilmiştir.
gerekli kılar.
Ankara Tümülüsleri, 19. yüzyıl sonundan itibaren araştırılmış ve belgelenmiş, Cumhuriyet’le birlikte ise kent merkezinin batısında kalan yirmi kadar tümülüs, araştırma ve kazılarla ele alınmıştır. 1950’lerden sonra kentleşmenin hızlanması ve yaygınlaşmasıyla kent sahnesinden silinmeye başlayan tümülüsler, günümüze sayıca azalmış ve tahrip olmuş, başlıca özellikleri olan görsel ilişkiler kurgusunu büyük ölçüde kaybetmiş ve çoğunlukla bilinmeyen değerler olarak kalmıştır. Bununla birlikte 2010’lardan bu yana devam etmekte olan araştırmalarda tümülüslerin özgün görünümleri tarihî fotoğraflar ve haritalar üzerinden araştırılmakta ve bu görsel belgelerde daha önce varlığı bilinmeyen tümülüsler tespit edilmektedir.
Bu araştırmada, Ankara Tümülüslerinin çevresel ögelerle birlikte özgün form özelliklerini sergiledikleri 1930’lardan günümüze kentsel gelişim süreçleri içinde nasıl dönüştükleri ve bugün kent kurgusu ve yaşamına kamusal alanlar olarak nasıl katkılar koyabilecekleri sorularına cevap aranmaktadır. Bu bağlamda, güncel peyzaj ve koruma söylem ve pratiklerinin sunduğu teorik çerçeve irdelenmiş, koruma altında olan örnek tümülüs alanları incelenmiştir. Bu edinimler ışığında tümülüs-topoğrafya kent ilişkilerinin dönüşümü, varlıkları izlenebilen Batı Tümülüsleri alanında önerilen bir kentsel deneyim rotası üzerinden değerlendirilmiştir. Rota üzerinde deneyimlenen görsel ilişkiler 1930’lardan günümüze üç dönemdeki seri görüntüler ve beş dönemdeki kesitlerle ortaya konulmuştur. Bu kapsamda, tümülüs alanlarının sunduğu kentsel potansiyeller tartışmaya açılmıştır.
Kültürel mirasın korunmasında, mirasa ait bilgilerin ve verilerin depolanması ve yönetimi büyük önem taşımaktadır. Geleneksel basılı kayıt ve haritalara dayalı yöntemler, korunması gerekli kültürel mirasa ya da miras alanına ilişkin bilgi miktarı arttıkça yetersiz kalmaktadır. Buna ek olarak, kültürel mirasa ait fiziksel ve yasal bilgiler farklı kurumlarda saklanmaktadır. Bunun sonucunda planlama ve koruma çalışmaları ve akademik araştırmalarda verilerin tam ve güncel halinin elde edilmesi, dolayısıyla güncel ve etkili kararlar alınması ve araştırmalar yapılması zorlaşmaktadır. Bunun yanında verilerin dijital yerine fiziki dosyalarda tutulması herhangi bir afet durumunda veri güvenliğini de riske atmaktadır.
Bu açıdan coğrafi bilgi sistemleri (CBS), mekânsal ve mekânsal olmayan bilgilerin bir arada dijital olarak tutulmasını sağlamaktadır. Verilerin bir arada tutulması, değerlendirme, koruma ve planlama süreçlerinin eksiksiz ve dolayısıyla kapsayıcı bir biçimde yapılmasını ve miras alanları ve kültürel mirasa bütüncül sistematik müdahale kararlarını kolaylaştırır. Verilerin dijital olarak saklanabilmesi ve yedeklenebilmesi sayesinde kültürel mirasa ait bilgilerin fiziksel güvenliği sağlanmaktadır.
Çalışmanın amacı, kültürel mirasa ilişkin verilerin bir araya getirilmesi ve saklanması için ulusal mekânsal veri altyapısı Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri’ne (TUCBS)’ye uygun bir veritabanı modeli geliştirilmesidir. Bu doğrultuda, Eskişehir Odunpazarı Kentsel Sit Alanı’nda bulunan Beyler Sokak, Kurşunlu Cami Sokak ve Mücellit Sokak çevresi çalışma alanı olarak belirlenmiştir. Elde edilen sonuçlar uyarınca kültürel miras yönetiminde CBS’nin faydaları tartışılmıştır.