Books by Hilmi Tezgör
“Bahçelerinde Yaz”, Füruzan kitaplarının tek tek incelendiği yazılardan oluşuyor. Hilmi Tezgör il... more “Bahçelerinde Yaz”, Füruzan kitaplarının tek tek incelendiği yazılardan oluşuyor. Hilmi Tezgör ile Aslan Erdem’in hazırladığı kitapta Füruzan’ın elli yıllık yazarlık verimi on üç yazı ve iki söyleşiyle ele alınıyor.
Papers by Hilmi Tezgör

Amerikalı şair/yazar Raymond Carver'ın kısa hikâyelerini harmanlayarak Robert Altman'ın sinemaya ... more Amerikalı şair/yazar Raymond Carver'ın kısa hikâyelerini harmanlayarak Robert Altman'ın sinemaya uyarladığı Short Cuts filminin beş dakikası dolarken Tom Waits görünür. Bu sahnede, sırf sevgilisini görebilmek için onun çalıştığı restorana uğrar ve tezgâha tüner. Züğürtlüğü nedeniyle ancak bir kahve içebilecektir. Filmdeki bu kare ressam Edward Hopper'ın çok sevilen Nighthawks at the diner tablosunu akla getirir. Böylece tek bir karede, edebiyat, müzik, sinema ve resim buluşmuş olurlar. Tabii aynı zamanda 20. yüzyılın dört önemli Amerikalı sanatçısı da.. Tom Waits, blues, caz, rock, folk, kabare ve operayı edebiyat, şiir, tiyatro ve sinemayla harmanlayan, çağımızın en sevilen şarkı yazarlarından. Oyunculuk kariyeri ise müzisyenliğinin gerisinde belki, ama aldığı hemen her rol, sinemaseverlerin belleğinde yer etmiş durumda. Bu rollerden bir tanesi, yine Amerikalı bir sinemacı olan Jim Jarmusch'un Coffee and Cigarettes filmindedir. Iggy Pop ile oynadığı sahnede, müziğine laf atıldığını düşünerek hem gerçek hem de mecazî anlamda 'parlar' ve sonrasında da oturup bir sigara yakar: "Sigarayı bıraktığıma göre şimdi bir tane yakabilirim" der. "Eh, madem ki bıraktım.." Tam burada, Jarmusch'ın Down By Law filminin üç büyük oyuncusundan birinin de Tom Waits olduğunu hatırlayabiliriz. Bu liste uzar gider. Bir söyleşisinde en çok sevdiği film sahneleri sorulduğunda, ilk aklına gelen, Raging Bull'da (Kızgın Boğa) Robert de Niro'nun ringde olduğu sahnedir. Ama bu liste de uzar gider. 70 yaşına merdiven dayamış durumda Tom Waits. Kimseleri umursamadan ve usul usul dünyayı renklendirmeye (daha çok karartmaya) devam ediyor. Gerçi onun sesi 40 yıl önce de bol sigara ve içki içmiş, 70'lik biri gibi tınlıyordu ama olsun. Daha lisedeyken pizzacıda çalışmaya başlamışsan, baban bir gece kulübünde çalışıyor ve çok içiyorsa ve mecburen sen de 'ortamlara' giriyorsan sesin ince çıkamaz zaten. Hele

Bertolt Brecht 19 yaşındayken askere alınmış ve doğum yeri olan Augsburg şehrindeki askeri hastan... more Bertolt Brecht 19 yaşındayken askere alınmış ve doğum yeri olan Augsburg şehrindeki askeri hastanede sağlık görevlisi olmuştu. Yıl 1917'ydi. Hastanede savaşın sakat bıraktığı yüzlerce insanın sefaletine tanık olan Brecht gördüklerini asla unutmadı ve hayatı boyunca hep savaşın karşısında oldu. Yaşayıp gördükleri ona 'Ölü Askerin Baladı'nı yazdıracak ve bu şiir yıllar sonra Naziler tarafından suçlanarak Alman yurttaşlığından çıkarılmasına neden olacaktı. Ölü askerlerin mezardan çıkartılıp, sağlam raporu verildikten sonra 'tekrar savaşa yollandıklarını' anlatan bu kasvetli şiiri ertesi yıl Münih'teki birahanelerden birinde gitarıyla çalıp söylerken, savaş gazileri de bira bardaklarıyla eşlik edip ritim tuttular. Sarhoş oldukları için şiirdeki saldırıların kimi hedef aldığını pek anlamamışlardı: "iki hademe koluna girip onu taşımasa / bizim asker tanrı korusun uzanacak çamura / ardından gelen topal bir papaz buhurdanlık elinde / askeri tütsülüyor biraz pis kokmasın diye (...) silindi yıldızlar da birer birer / başladı şafak sökmeye / hazırdı artık kahraman asker / bir kez daha ölmeye." Daha henüz genç bir öğrenciyken titrek sesiyle çalıp söylediği besteleri, Bertolt Brecht'in hayatında müziğin önemli bir yer kaplayacağını gösteriyordu. Ozanlığının yanında, çok sevdiği ve etkilendiği komedyen Karl Valentin'in gösterilerinde efektler yaptığı bir dönem de olmuştu. Ama müzik hep önem taşısa da onun hayatının merkezinde tiyatro olacaktı. O müziğin gücünü ve dinleyiciler üzerindeki etkisini, kendi tiyatro anlayışı için dramaturji malzemesi olarak kullandı. Oyunlarında metin ve müzik bir kusursuz bir bütünlük oluşturmalıydı. Onun figürleri sahnede olup bitenleri şarkı ve baladlar eşliğinde yansıtıyor, yorumluyor ve seyirciyi de düşünmeye zorlayarak edilgen halinden kurtarıyorlardı. Dilinin keskinliğinin yanında ses ve ritim duygusu, Brecht'i kısa sürede beğenilen bir libretto yazarı haline getirdi. Oyunlarında birlikte çalıştığı dört önemli besteci Kurt
http://acikradyo.com.tr/yorum-analiz/radyonun-sevgili-ruhu
YED İ
DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi YEDİ dördüncü sayısıyla, cehennem sıcaklarının ortasında bir... more DEÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Dergisi YEDİ dördüncü sayısıyla, cehennem sıcaklarının ortasında bir zamanda yeniden karşınızda. Dördüncü sayımızın içeriğinden ve bize gelen yazıların niceliği ve niteliğinden anlaşılan, YEDİ'nin kendi alanında giderek önemsenen, saygın bir dergi olma yolunda ne kadar kararlı bir biçimde ilerlediğidir. Bu sayımız "kadın" izleği üzerine, değişik disiplinlerde üretilmiş ve çoğu telif 17 farklı makaleyi bir araya getiriyor. Değerlendirmeye giren yazı, makale, katkı sayısı ise nereyse bu sayının iki misliydi. İşte bu yüzden geçen sayıdaki karamsarlığımız bu sayıda yerini büyük bir heyecana ve geleceğe yönelik umuda bıraktı.
Book Reviews by Hilmi Tezgör
"İnsan, göç eden bir canlı. Çoğumuzun ailesinde şu ya da bu nedenle ve şu ya da bu biçimde göç et... more "İnsan, göç eden bir canlı. Çoğumuzun ailesinde şu ya da bu nedenle ve şu ya da bu biçimde göç etmiş, etmek durumunda kalmış birileri var."
Sebald insanı peşinden sürükleyen bir yazar. Her anlamda... Onu okurken, o da sizi dünya coğrafya... more Sebald insanı peşinden sürükleyen bir yazar. Her anlamda... Onu okurken, o da sizi dünya coğrafyasında, hafızasının eşliğinde dolaştırırken, mekanlar sizin dokunduğunuz yerlere dönüşüyor. Oralarda olmasanız da, günün birinde olacağınızı hissediyor ve zaten istiyorsunuz. Austerlitz romanında okuru sürüklediği yerlerden bir tanesi de Naziler'in Prag yakınlarındaki Terezin toplama kampıydı ve ben, romanı okuduğum yılın ertesinde, hiç hesapta yokken kendimi bu kampın tozlu sokaklarında bulmuştum. Büyük acıların sindiği odalara, duvarlara, dar koridorlara onun gözünden baktım biraz da. Gösterilen bir filmde onun aradığı annesini aradım. Terezin şehrinin ıssızlığında, zamanın yavaşlığına bıraktım kendimi. Sonra bir de baktım ki meğer birçok insan düşmüş Sebald'ın peşine. Bunlardan sonuncusu, belki de Grant Gee'nin Sebald belgeseli.
Translated Books by Hilmi Tezgör
Uploads
Books by Hilmi Tezgör
Papers by Hilmi Tezgör
Book Reviews by Hilmi Tezgör
Translated Books by Hilmi Tezgör