Tahkik islami ilimler araştırma ve neşir dergisi, 2021
İmamet meselesi başlangıçta Kelam'ın ana konuları arasında yer almasa da zamanla Şiâ'nın imameti ... more İmamet meselesi başlangıçta Kelam'ın ana konuları arasında yer almasa da zamanla Şiâ'nın imameti itikadi bir zeminde tartışmasının etkisiyle Kelam kitaplarında müstakil bir bölüm olarak ele alınmaya başlanmıştır. Muʿtezilî alimler de bu tartışmalardan geri kalmamış, eserlerinde imametle ilgili konulara yer vermişlerdir. Son dönem Muʿtezilî alimler içerisinde en etkili isimlerinden birisi olan ve son Muʿtezilî okul Hüseyniyye'nin kurucusu olarak kabul edilen Ebü'l-Hüseyin el-Basrî de kelam alanında birçok eser kaleme almıştır. Onun bu eserlerinden Kitabü Şerhu'l-Usūli'l-Hamse'sinin imamet bölümü günümüze ulaşmıştır. Ebü'l-Hüseyin el-Basrî'nin bu eseri, kendisinden önceki imamet tartışmalarını ele alıp değerlendirmesi ve daha sonra da bu değerlendirmeler üzerine reddiyeler yazılarak yeni tartışmalara yön vermesi açısından imamet konusunda önemli bir öneme sahiptir. Basrî'nin söz konusu bu eseri hem muhteva hem de tasnif olarak açısından dönemin hususiyetlerini yansıtması, İslam siyaset düşüncesinin gelişimini göstermesi ve imamet tartışmalarını ihtiva etmesi açısından önem arz etmektedir. Bu bölüm, imamete dair genel tartışmaları içermekle birlikte 10. yüzyıl Şîi imamet nazariyesinin rasyonel temellerde savunulmasının imkanını detaylı bir şekilde tahlil etmektedir. Bölüm'ün günümüze ulaşmış tek nüshası, Avusturya Milli Kütüphanesi'nde 'nin Glaser koleksiyonunda 114 numarasıyla kayıtlı olup 6./13. yüzyıla ait bir koleksiyonun içerisinde bulunmaktadır. Bu çalışmada geç dönem Muʿtezile kelamının bir metni olan Kitabü Şerhu'l-Usūli'l-Hamse'sinin imamet bölümünün tahkik ve incelemesi ele alınacaktır. Ayrıca bölümün muhteva analizi ile imamet konularına yaklaşım tartışmaları ele alınarak tahkikli neşir araştırmacıların ilgisine sunulacaktır.
Kur’ân ve hadislerde geçen müteşâbih ifadelerin nasıl anlaşılacağına dair kelâm geleneğinde ciddi... more Kur’ân ve hadislerde geçen müteşâbih ifadelerin nasıl anlaşılacağına dair kelâm geleneğinde ciddi tartışmalar yaşanmış ve farklı ekollere mensup âlimler tarafından birçok eser yazılmıştır. Mâtürîdî bir âlim olan Nâsırüddîn es-Semerkandî (ö. 556/1161) de bu çalışmada tenkitli neşri sunulan Fethu’l-ğalak fi’t-tevhîd adlı eseri kaleme almıştır. Günümüze ulaşan Arapça elyazması Süleymaniye Kütüphanesi Fatih koleksiyonunda 3142 demirbaş numarasıyla bulunmaktadır. Bildiğimiz kadarıyla bu alanda müstakil olarak kaleme alınmış olup günümüze ulaşan tek Mâtürîdî eser olma özelliğine sahiptir. Akıl ve şeriatten hareketle yapılması gerektiğini savunduğu te’vîlin belirli ilkeler çerçevesinde özellikle de luğavî anlamın dışına çıkmadan müteşâbih ifadelerin muhkemlere hamlederek yapılması gerektiğini belirtmektedir. Bu noktada çizdiği çerçevede olmayan ve uç noktalar olarak gördüğü Bâtinîlerin ve Hanbelîlerin te’vîl anlayışlarını da eleştirmektedir. Müteşâbih ifadeleri te'vîl etmeyi uygun gören Mâtürîdî-Hanefî geleneğin yaklaşımını ortaya koymasının yanında geç bir dönemde yazılan eser bu konuda ele alınan ifadelerin yorumuna dair zengin ve bilgilendirici bir içerik sunmakta ve müteşâbihlerin bütünsel anlaşılması yönünde imkân sağlamaktadır. Bu çalışma kapsamında müteşâbihe dair bir giriş, es-Semerkândî’nin hayatı ve eserin tenkitli neşri dikkatlere sunulacaktır.
There have been fundamental debates in the tradition of Kalām regarding of how to understand the allegorical and ambiguous expressions (mutashābih) expressions that are mentioned both in the Qur ʾān and ḥadīths. Many scholars who are of different orientations and schools are known to have written a number of works on the issue at stake. One of whom is a Māturīdī scholar, Abū al-Qāsim Nāṣir al-Dīn Muḥammad b. Yūsuf al-Ḥasanī al-Madanī al-Samarqandī (d.556/1161), critical edition of whose work entitled as Fatḥ al-ghalaq fī al-tawḥīd is presented in this study. His extant Arabic manuscript is conserved at the library of Süleymaniye, in the collection of Fatih, under the heading number 3142. The distinguishing characteristic of this work is that it is the only known extant work within the Māturīdī theological school. The author of the mentioned work is of the opinion that taʾwīl shall be conducted within certain principles that are drawn both from Qurʾān and reason together. And especially by abiding the principle that one should not digress the linguistic meaning and hence he should attribute mutashābih expressions to muḥkam by again abiding the same principles. At this point, he goes on to criticize taʾwīl methods of both Bāṭinis and Ḥanbalīs, whose engagements with taʾwīl run against the frame the author had drawn previously and therefore he sees them as representing the edges in the issue at stake. In addition to the revealing the approach of the Māturīdī-Ḥanafī tradition, as a late period work, the book under study offers a rich and informative content about the interpretation of the statements discussed in this subject, and provides a holistic understanding of the mutashābih. Within the scope of this study, a brief introduction to mutashābih, life and works of al-Samarqandī and a critical edition of his work are to be presented to the attention of researchers.
This study is an attempt to examine the critiques of Mu‘tazilites in general and Rukn al-Dīn Ab... more This study is an attempt to examine the critiques of Mu‘tazilites in general and Rukn al-Dīn Abū Ṭāhir al- Ṭuraythīthī in particular, of “ta’yēen by naṣṣ” (appointment by text or direct proclamation) which has long been discussed within the intellectual history of Islam. The concept of ta’yēen by nass is a case which has been attempted to be grounded on the basis of Qur’ān and Ḥadith. Although it is thought to be peculiar to the Shiite circles, it has also been expressed in some Sunni schools as well. Despite the fact that it is generally discussed in regard to the imamate of the fourth Caliph ‘Ali, some also argued that ta‘yēen by ṇass was to be the case for the imamate of Abū Bakr. Concer- ning this theory, Mu‘tazila levelled a great number of essential critiques at the Shiites’ understanding of matter. Since it has been discussed in direct relation to the textual evidences from the Qur’ān, a re-examination of the subject in the Qur’anic context is required. In this regard, the methodological approach of Mu‘tazilite scholar al-Ṭuraythīthī is an important component to take into con- sideration. Ṭāhir al- Ṭuraythīthī criticizes the sects for their understandings of the notion of ta‘yēen by naṣṣ, in his prominent book “Mutashābih al-Qur’ān” in which he tries to understand the subject at stake within the boundaries of lan- guage and reason. Moreover, he evaluates the assertions of both Imāmiyya and Bakriyya and criticizes both sides relying on the contextual basis of Qur’ānic verses.
Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2018
Bu çalışma Mutezile’nin nüzûl-i İsa ve mehdilik meselelerine ilişkin yaklaşımları üzerine yapılmı... more Bu çalışma Mutezile’nin nüzûl-i İsa ve mehdilik meselelerine ilişkin yaklaşımları üzerine yapılmış bir araştırmadır. Çağdaş dönemde bu konu tartışılırken geçmiş döneme özellikle Mutezile ekolünün yaklaşımına dair bazı iddialar ileri sürülmüştür. Ancak Mutezilî kaynaklarda durumun tam olarak iddia edildiği gibi olmadığı görülmektedir. Mutezilî bilginlerinin mehdiliğe ve nüzul-i İsa’ya dair temelde üç farklı yaklaşımının mevcut olduğu söylenebilir. İlk dönem bilginleri bu inançları kökten reddetmektedirler. Sonraki dönem bilginleri arasında ise te’vil edenler olduğu gibi bir inanç unsuru olarak benimsemeseler de kabul eden bazı bilginler vardır. Bu anlamda makale konuyu çeşitli boyutlarıyla ele almayı ve Mutezile’nin meseleyle ilgili yaklaşımının bütüncül bir resmini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
This article is an inquiry into the approaches of Mutazila to the issues of the second coming of Jesus (nuzūl al-‘Isa) and appearance of al-mahdī (zuhūr al-mahdī). In the contemporary era, a number of assertions on the approaches of previous generations, especially of Mutazila’s, have been put forward during the discussions of the subject. However, the Mutalizite sources reveal that the claims do not correspond neatly to the actual situation. It could be stated that the Mu’tazilites had three different tendencies towards the descending of Jesus and the Mahdism. The first generation of scholars tended to reject the beliefs completely. Although there were scholars among the later generations who performed ta’wil on the subject, some others accepted it, however, they did not consider it as a credential component. Hence this article aims to analyse different dimensions of the subject and reveal the approach of Mutazila to the problem by drawing a holistic picture.
حدود الألفاظ/ لأبي رشيد سعيد بن محمد النيسابوري، أبي سعيد محمد بن محمد الصغاني؛ تحقيق أوزكان شمشك، يوسف آركانر.- تركيا: إلهيات، 1444 هـ، 2023 م, 2023
حدود الألفاظ/ لأبي رشيد سعيد بن محمد النيسابوري، أبي سعيد محمد بن محمد الصغاني؛ تحقيق أوزكان شمشك... more حدود الألفاظ/ لأبي رشيد سعيد بن محمد النيسابوري، أبي سعيد محمد بن محمد الصغاني؛ تحقيق أوزكان شمشك، يوسف آركانر.- تركيا: إلهيات، 1444 هـ، 2023 م
Mu'tezilî kelam alimi Ebû Ali el-Cübbâî'ye nispet edilen Kitâbü'l-Makâlât İslam mezhepleri ilgili... more Mu'tezilî kelam alimi Ebû Ali el-Cübbâî'ye nispet edilen Kitâbü'l-Makâlât İslam mezhepleri ilgili ilk kaynaklardan biridir. İlk dönem İslam kelamı açısından önemli bir vesika ve bütün İslamî İlimler hakkında bir başvuru kitabı niteliğindedir. Bin yılı aşkın bir süre zarfında korunarak günümüze ulaşmış olan bu eser kendi döneminde Müslümanlar arasındaki ihtilafları ele almakta; Kur’an, akıl ve Müslümanların ortak tecrübesinden hareketle İslam Mezheplerine yönelik eleştirilerde bulunmaktadır.
Bilindiği üzere tarih boyunca birçok toplumun muhayyilesinde “kurtarıcı” fikri yer edinmiştir. İ... more Bilindiği üzere tarih boyunca birçok toplumun muhayyilesinde “kurtarıcı” fikri yer edinmiştir. İslam dininin müntesipleri arasında da kıyamet öncesinde ortaya çıkacak olan “Mesih” ve “Mehdî” kurtarıcı telakkileri bulunmaktadır. Son yüzyıllarda sürekli olarak Müslüman toplumlarda nüzûl-i İsa ve zuhur-i Mehdî tartışma konusu olmaktadır.
Bu tartışma ortamında bulunan Müslümanlar açısından nüzûl-i İsa ve mehdilik inançlarının klasik dönemde kelam bilginleri tarafından nasıl ele alındığı merak konusu olmaktadır. Zihinlerde tartışmanın ne zaman başladığı, nasıl bir ortamda cereyan ettiği, tartışmanın tarafları, klasik dönemde itirazların veya farklı yorumların var olup olmadığı gibi birçok soru cevap beklemektedir.
Bu çalışma da konuya yönelik dile getirilen bu sorunların çözümüne yönelik katkı sağlamayı hedeflemekte ve problemi kendi tarihinde okuma teklifi sunmaktadır. İslam düşünce geleneğinde nüzûl-i İsa ve mehdîlik tartışmalarını Mutezile, Ehl-i Sünnet, İbadîyye ve Zeydîyye ekollerinin yaklaşımları bağlamında tüm detaylarıyla bilimsel bir disiplin içinde irdelemektedir.
Tahkik islami ilimler araştırma ve neşir dergisi, 2021
İmamet meselesi başlangıçta Kelam'ın ana konuları arasında yer almasa da zamanla Şiâ'nın imameti ... more İmamet meselesi başlangıçta Kelam'ın ana konuları arasında yer almasa da zamanla Şiâ'nın imameti itikadi bir zeminde tartışmasının etkisiyle Kelam kitaplarında müstakil bir bölüm olarak ele alınmaya başlanmıştır. Muʿtezilî alimler de bu tartışmalardan geri kalmamış, eserlerinde imametle ilgili konulara yer vermişlerdir. Son dönem Muʿtezilî alimler içerisinde en etkili isimlerinden birisi olan ve son Muʿtezilî okul Hüseyniyye'nin kurucusu olarak kabul edilen Ebü'l-Hüseyin el-Basrî de kelam alanında birçok eser kaleme almıştır. Onun bu eserlerinden Kitabü Şerhu'l-Usūli'l-Hamse'sinin imamet bölümü günümüze ulaşmıştır. Ebü'l-Hüseyin el-Basrî'nin bu eseri, kendisinden önceki imamet tartışmalarını ele alıp değerlendirmesi ve daha sonra da bu değerlendirmeler üzerine reddiyeler yazılarak yeni tartışmalara yön vermesi açısından imamet konusunda önemli bir öneme sahiptir. Basrî'nin söz konusu bu eseri hem muhteva hem de tasnif olarak açısından dönemin hususiyetlerini yansıtması, İslam siyaset düşüncesinin gelişimini göstermesi ve imamet tartışmalarını ihtiva etmesi açısından önem arz etmektedir. Bu bölüm, imamete dair genel tartışmaları içermekle birlikte 10. yüzyıl Şîi imamet nazariyesinin rasyonel temellerde savunulmasının imkanını detaylı bir şekilde tahlil etmektedir. Bölüm'ün günümüze ulaşmış tek nüshası, Avusturya Milli Kütüphanesi'nde 'nin Glaser koleksiyonunda 114 numarasıyla kayıtlı olup 6./13. yüzyıla ait bir koleksiyonun içerisinde bulunmaktadır. Bu çalışmada geç dönem Muʿtezile kelamının bir metni olan Kitabü Şerhu'l-Usūli'l-Hamse'sinin imamet bölümünün tahkik ve incelemesi ele alınacaktır. Ayrıca bölümün muhteva analizi ile imamet konularına yaklaşım tartışmaları ele alınarak tahkikli neşir araştırmacıların ilgisine sunulacaktır.
Kur’ân ve hadislerde geçen müteşâbih ifadelerin nasıl anlaşılacağına dair kelâm geleneğinde ciddi... more Kur’ân ve hadislerde geçen müteşâbih ifadelerin nasıl anlaşılacağına dair kelâm geleneğinde ciddi tartışmalar yaşanmış ve farklı ekollere mensup âlimler tarafından birçok eser yazılmıştır. Mâtürîdî bir âlim olan Nâsırüddîn es-Semerkandî (ö. 556/1161) de bu çalışmada tenkitli neşri sunulan Fethu’l-ğalak fi’t-tevhîd adlı eseri kaleme almıştır. Günümüze ulaşan Arapça elyazması Süleymaniye Kütüphanesi Fatih koleksiyonunda 3142 demirbaş numarasıyla bulunmaktadır. Bildiğimiz kadarıyla bu alanda müstakil olarak kaleme alınmış olup günümüze ulaşan tek Mâtürîdî eser olma özelliğine sahiptir. Akıl ve şeriatten hareketle yapılması gerektiğini savunduğu te’vîlin belirli ilkeler çerçevesinde özellikle de luğavî anlamın dışına çıkmadan müteşâbih ifadelerin muhkemlere hamlederek yapılması gerektiğini belirtmektedir. Bu noktada çizdiği çerçevede olmayan ve uç noktalar olarak gördüğü Bâtinîlerin ve Hanbelîlerin te’vîl anlayışlarını da eleştirmektedir. Müteşâbih ifadeleri te'vîl etmeyi uygun gören Mâtürîdî-Hanefî geleneğin yaklaşımını ortaya koymasının yanında geç bir dönemde yazılan eser bu konuda ele alınan ifadelerin yorumuna dair zengin ve bilgilendirici bir içerik sunmakta ve müteşâbihlerin bütünsel anlaşılması yönünde imkân sağlamaktadır. Bu çalışma kapsamında müteşâbihe dair bir giriş, es-Semerkândî’nin hayatı ve eserin tenkitli neşri dikkatlere sunulacaktır.
There have been fundamental debates in the tradition of Kalām regarding of how to understand the allegorical and ambiguous expressions (mutashābih) expressions that are mentioned both in the Qur ʾān and ḥadīths. Many scholars who are of different orientations and schools are known to have written a number of works on the issue at stake. One of whom is a Māturīdī scholar, Abū al-Qāsim Nāṣir al-Dīn Muḥammad b. Yūsuf al-Ḥasanī al-Madanī al-Samarqandī (d.556/1161), critical edition of whose work entitled as Fatḥ al-ghalaq fī al-tawḥīd is presented in this study. His extant Arabic manuscript is conserved at the library of Süleymaniye, in the collection of Fatih, under the heading number 3142. The distinguishing characteristic of this work is that it is the only known extant work within the Māturīdī theological school. The author of the mentioned work is of the opinion that taʾwīl shall be conducted within certain principles that are drawn both from Qurʾān and reason together. And especially by abiding the principle that one should not digress the linguistic meaning and hence he should attribute mutashābih expressions to muḥkam by again abiding the same principles. At this point, he goes on to criticize taʾwīl methods of both Bāṭinis and Ḥanbalīs, whose engagements with taʾwīl run against the frame the author had drawn previously and therefore he sees them as representing the edges in the issue at stake. In addition to the revealing the approach of the Māturīdī-Ḥanafī tradition, as a late period work, the book under study offers a rich and informative content about the interpretation of the statements discussed in this subject, and provides a holistic understanding of the mutashābih. Within the scope of this study, a brief introduction to mutashābih, life and works of al-Samarqandī and a critical edition of his work are to be presented to the attention of researchers.
This study is an attempt to examine the critiques of Mu‘tazilites in general and Rukn al-Dīn Ab... more This study is an attempt to examine the critiques of Mu‘tazilites in general and Rukn al-Dīn Abū Ṭāhir al- Ṭuraythīthī in particular, of “ta’yēen by naṣṣ” (appointment by text or direct proclamation) which has long been discussed within the intellectual history of Islam. The concept of ta’yēen by nass is a case which has been attempted to be grounded on the basis of Qur’ān and Ḥadith. Although it is thought to be peculiar to the Shiite circles, it has also been expressed in some Sunni schools as well. Despite the fact that it is generally discussed in regard to the imamate of the fourth Caliph ‘Ali, some also argued that ta‘yēen by ṇass was to be the case for the imamate of Abū Bakr. Concer- ning this theory, Mu‘tazila levelled a great number of essential critiques at the Shiites’ understanding of matter. Since it has been discussed in direct relation to the textual evidences from the Qur’ān, a re-examination of the subject in the Qur’anic context is required. In this regard, the methodological approach of Mu‘tazilite scholar al-Ṭuraythīthī is an important component to take into con- sideration. Ṭāhir al- Ṭuraythīthī criticizes the sects for their understandings of the notion of ta‘yēen by naṣṣ, in his prominent book “Mutashābih al-Qur’ān” in which he tries to understand the subject at stake within the boundaries of lan- guage and reason. Moreover, he evaluates the assertions of both Imāmiyya and Bakriyya and criticizes both sides relying on the contextual basis of Qur’ānic verses.
Yakın Doğu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2018
Bu çalışma Mutezile’nin nüzûl-i İsa ve mehdilik meselelerine ilişkin yaklaşımları üzerine yapılmı... more Bu çalışma Mutezile’nin nüzûl-i İsa ve mehdilik meselelerine ilişkin yaklaşımları üzerine yapılmış bir araştırmadır. Çağdaş dönemde bu konu tartışılırken geçmiş döneme özellikle Mutezile ekolünün yaklaşımına dair bazı iddialar ileri sürülmüştür. Ancak Mutezilî kaynaklarda durumun tam olarak iddia edildiği gibi olmadığı görülmektedir. Mutezilî bilginlerinin mehdiliğe ve nüzul-i İsa’ya dair temelde üç farklı yaklaşımının mevcut olduğu söylenebilir. İlk dönem bilginleri bu inançları kökten reddetmektedirler. Sonraki dönem bilginleri arasında ise te’vil edenler olduğu gibi bir inanç unsuru olarak benimsemeseler de kabul eden bazı bilginler vardır. Bu anlamda makale konuyu çeşitli boyutlarıyla ele almayı ve Mutezile’nin meseleyle ilgili yaklaşımının bütüncül bir resmini ortaya koymayı amaçlamaktadır.
This article is an inquiry into the approaches of Mutazila to the issues of the second coming of Jesus (nuzūl al-‘Isa) and appearance of al-mahdī (zuhūr al-mahdī). In the contemporary era, a number of assertions on the approaches of previous generations, especially of Mutazila’s, have been put forward during the discussions of the subject. However, the Mutalizite sources reveal that the claims do not correspond neatly to the actual situation. It could be stated that the Mu’tazilites had three different tendencies towards the descending of Jesus and the Mahdism. The first generation of scholars tended to reject the beliefs completely. Although there were scholars among the later generations who performed ta’wil on the subject, some others accepted it, however, they did not consider it as a credential component. Hence this article aims to analyse different dimensions of the subject and reveal the approach of Mutazila to the problem by drawing a holistic picture.
حدود الألفاظ/ لأبي رشيد سعيد بن محمد النيسابوري، أبي سعيد محمد بن محمد الصغاني؛ تحقيق أوزكان شمشك، يوسف آركانر.- تركيا: إلهيات، 1444 هـ، 2023 م, 2023
حدود الألفاظ/ لأبي رشيد سعيد بن محمد النيسابوري، أبي سعيد محمد بن محمد الصغاني؛ تحقيق أوزكان شمشك... more حدود الألفاظ/ لأبي رشيد سعيد بن محمد النيسابوري، أبي سعيد محمد بن محمد الصغاني؛ تحقيق أوزكان شمشك، يوسف آركانر.- تركيا: إلهيات، 1444 هـ، 2023 م
Mu'tezilî kelam alimi Ebû Ali el-Cübbâî'ye nispet edilen Kitâbü'l-Makâlât İslam mezhepleri ilgili... more Mu'tezilî kelam alimi Ebû Ali el-Cübbâî'ye nispet edilen Kitâbü'l-Makâlât İslam mezhepleri ilgili ilk kaynaklardan biridir. İlk dönem İslam kelamı açısından önemli bir vesika ve bütün İslamî İlimler hakkında bir başvuru kitabı niteliğindedir. Bin yılı aşkın bir süre zarfında korunarak günümüze ulaşmış olan bu eser kendi döneminde Müslümanlar arasındaki ihtilafları ele almakta; Kur’an, akıl ve Müslümanların ortak tecrübesinden hareketle İslam Mezheplerine yönelik eleştirilerde bulunmaktadır.
Bilindiği üzere tarih boyunca birçok toplumun muhayyilesinde “kurtarıcı” fikri yer edinmiştir. İ... more Bilindiği üzere tarih boyunca birçok toplumun muhayyilesinde “kurtarıcı” fikri yer edinmiştir. İslam dininin müntesipleri arasında da kıyamet öncesinde ortaya çıkacak olan “Mesih” ve “Mehdî” kurtarıcı telakkileri bulunmaktadır. Son yüzyıllarda sürekli olarak Müslüman toplumlarda nüzûl-i İsa ve zuhur-i Mehdî tartışma konusu olmaktadır.
Bu tartışma ortamında bulunan Müslümanlar açısından nüzûl-i İsa ve mehdilik inançlarının klasik dönemde kelam bilginleri tarafından nasıl ele alındığı merak konusu olmaktadır. Zihinlerde tartışmanın ne zaman başladığı, nasıl bir ortamda cereyan ettiği, tartışmanın tarafları, klasik dönemde itirazların veya farklı yorumların var olup olmadığı gibi birçok soru cevap beklemektedir.
Bu çalışma da konuya yönelik dile getirilen bu sorunların çözümüne yönelik katkı sağlamayı hedeflemekte ve problemi kendi tarihinde okuma teklifi sunmaktadır. İslam düşünce geleneğinde nüzûl-i İsa ve mehdîlik tartışmalarını Mutezile, Ehl-i Sünnet, İbadîyye ve Zeydîyye ekollerinin yaklaşımları bağlamında tüm detaylarıyla bilimsel bir disiplin içinde irdelemektedir.
Uploads
Articles by Özkan Şimşek
There have been fundamental debates in the tradition of Kalām regarding of how to understand the allegorical and ambiguous expressions (mutashābih) expressions that are mentioned both in the Qur ʾān and ḥadīths. Many scholars who are of different orientations and schools are known to have written a number of works on the issue at stake. One of whom is a Māturīdī scholar, Abū al-Qāsim Nāṣir al-Dīn Muḥammad b. Yūsuf al-Ḥasanī al-Madanī al-Samarqandī (d.556/1161), critical edition of whose work entitled as Fatḥ al-ghalaq fī al-tawḥīd is presented in this study. His extant Arabic manuscript is conserved at the library of Süleymaniye, in the collection of Fatih, under the heading number 3142. The distinguishing characteristic of this work is that it is the only known extant work within the Māturīdī theological school. The author of the mentioned work is of the opinion that taʾwīl shall be conducted within certain principles that are drawn both from Qurʾān and reason together. And especially by abiding the principle that one should not digress the linguistic meaning and hence he should attribute mutashābih expressions to muḥkam by again abiding the same principles. At this point, he goes on to criticize taʾwīl methods of both Bāṭinis and Ḥanbalīs, whose engagements with taʾwīl run against the frame the author had drawn previously and therefore he sees them as representing the edges in the issue at stake. In addition to the revealing the approach of the Māturīdī-Ḥanafī tradition, as a late period work, the book under study offers a rich and informative content about the interpretation of the statements discussed in this subject, and provides a holistic understanding of the mutashābih. Within the scope of this study, a brief introduction to mutashābih, life and works of al-Samarqandī and a critical edition of his work are to be presented to the attention of researchers.
This article is an inquiry into the approaches of Mutazila to the issues of the second coming of Jesus (nuzūl al-‘Isa) and appearance of al-mahdī (zuhūr al-mahdī). In the contemporary era, a number of assertions on the approaches of previous generations, especially of Mutazila’s, have been put forward during the discussions of the subject. However, the Mutalizite sources reveal that the claims do not correspond neatly to the actual situation. It could be stated that the Mu’tazilites had three different tendencies towards the descending of Jesus and the Mahdism. The first generation of scholars tended to reject the beliefs completely. Although there were scholars among the later generations who performed ta’wil on the subject, some others accepted it, however, they did not consider it as a credential component. Hence this article aims to analyse different dimensions of the subject and reveal the approach of Mutazila to the problem by drawing a holistic picture.
Books by Özkan Şimşek
Bu tartışma ortamında bulunan Müslümanlar açısından nüzûl-i İsa ve mehdilik inançlarının klasik dönemde kelam bilginleri tarafından nasıl ele alındığı merak konusu olmaktadır. Zihinlerde tartışmanın ne zaman başladığı, nasıl bir ortamda cereyan ettiği, tartışmanın tarafları, klasik dönemde itirazların veya farklı yorumların var olup olmadığı gibi birçok soru cevap beklemektedir.
Bu çalışma da konuya yönelik dile getirilen bu sorunların çözümüne yönelik katkı sağlamayı hedeflemekte ve problemi kendi tarihinde okuma teklifi sunmaktadır. İslam düşünce geleneğinde nüzûl-i İsa ve mehdîlik tartışmalarını Mutezile, Ehl-i Sünnet, İbadîyye ve Zeydîyye ekollerinin yaklaşımları bağlamında tüm detaylarıyla bilimsel bir disiplin içinde irdelemektedir.
There have been fundamental debates in the tradition of Kalām regarding of how to understand the allegorical and ambiguous expressions (mutashābih) expressions that are mentioned both in the Qur ʾān and ḥadīths. Many scholars who are of different orientations and schools are known to have written a number of works on the issue at stake. One of whom is a Māturīdī scholar, Abū al-Qāsim Nāṣir al-Dīn Muḥammad b. Yūsuf al-Ḥasanī al-Madanī al-Samarqandī (d.556/1161), critical edition of whose work entitled as Fatḥ al-ghalaq fī al-tawḥīd is presented in this study. His extant Arabic manuscript is conserved at the library of Süleymaniye, in the collection of Fatih, under the heading number 3142. The distinguishing characteristic of this work is that it is the only known extant work within the Māturīdī theological school. The author of the mentioned work is of the opinion that taʾwīl shall be conducted within certain principles that are drawn both from Qurʾān and reason together. And especially by abiding the principle that one should not digress the linguistic meaning and hence he should attribute mutashābih expressions to muḥkam by again abiding the same principles. At this point, he goes on to criticize taʾwīl methods of both Bāṭinis and Ḥanbalīs, whose engagements with taʾwīl run against the frame the author had drawn previously and therefore he sees them as representing the edges in the issue at stake. In addition to the revealing the approach of the Māturīdī-Ḥanafī tradition, as a late period work, the book under study offers a rich and informative content about the interpretation of the statements discussed in this subject, and provides a holistic understanding of the mutashābih. Within the scope of this study, a brief introduction to mutashābih, life and works of al-Samarqandī and a critical edition of his work are to be presented to the attention of researchers.
This article is an inquiry into the approaches of Mutazila to the issues of the second coming of Jesus (nuzūl al-‘Isa) and appearance of al-mahdī (zuhūr al-mahdī). In the contemporary era, a number of assertions on the approaches of previous generations, especially of Mutazila’s, have been put forward during the discussions of the subject. However, the Mutalizite sources reveal that the claims do not correspond neatly to the actual situation. It could be stated that the Mu’tazilites had three different tendencies towards the descending of Jesus and the Mahdism. The first generation of scholars tended to reject the beliefs completely. Although there were scholars among the later generations who performed ta’wil on the subject, some others accepted it, however, they did not consider it as a credential component. Hence this article aims to analyse different dimensions of the subject and reveal the approach of Mutazila to the problem by drawing a holistic picture.
Bu tartışma ortamında bulunan Müslümanlar açısından nüzûl-i İsa ve mehdilik inançlarının klasik dönemde kelam bilginleri tarafından nasıl ele alındığı merak konusu olmaktadır. Zihinlerde tartışmanın ne zaman başladığı, nasıl bir ortamda cereyan ettiği, tartışmanın tarafları, klasik dönemde itirazların veya farklı yorumların var olup olmadığı gibi birçok soru cevap beklemektedir.
Bu çalışma da konuya yönelik dile getirilen bu sorunların çözümüne yönelik katkı sağlamayı hedeflemekte ve problemi kendi tarihinde okuma teklifi sunmaktadır. İslam düşünce geleneğinde nüzûl-i İsa ve mehdîlik tartışmalarını Mutezile, Ehl-i Sünnet, İbadîyye ve Zeydîyye ekollerinin yaklaşımları bağlamında tüm detaylarıyla bilimsel bir disiplin içinde irdelemektedir.