Papers by Leyla Bektas-Ata
Visual Studies, 2024
Recently, studies have begun examining men’s interaction with domestic space to explore changing ... more Recently, studies have begun examining men’s interaction with domestic space to explore changing forms of masculinity and domesticity, arguing that housework has become a leisure activity for men, with domestic technologies serving as tools (toys) for them to engage with. In this article, we explore how men in Turkish television commercials of domestic technologies are portrayed and how these portrayals construct and reconstruct discourses of domesticity and masculinity. We aim to understand men’s relationship with masculinity, home and domestic work in these commercials. Alongside leisure and fun, we explore the construction of discourses of masculinity and domesticity through specific themes such as the naughty scientist, the self-seeking purchaser, and the flirtatious chef. We argue that seeing more men on screen does not democratise domesticity since the equal share of workload at home is still far from being realised even in these portrayals. We also argue that domesticity is aestheticized with the participation of men and technology. Finally, women are used as instruments by men in reconstructing their masculinity through heterosexuality.
İDEALKENT, Oct 9, 2023
Bu araştırmada, 2013-2023 yılları arasında yaptığım saha araştırmalarının arka planına odaklanara... more Bu araştırmada, 2013-2023 yılları arasında yaptığım saha araştırmalarının arka planına odaklanarak kent etnografisinde çoklu teknikleri bir arada kullanmanın metodolojik ve teorik katkılarını inceliyorum. Bu araştırmalar süresince tuttuğum alan notları üzerinden yürüyüşün kentsel mekândaki toplumsal yaşamı anlamaya katkısını ele alıyorum. İstanbul, İzmir ve Sapanca’da yürüttüğüm etnografik ve otoetnografik araştırmalar ve bu esnada yararlandığım yöntem ve tekniklerin kent etnografisinin olanaklarını genişletmeye etkisine odaklanıyorum. Metropolleşen kentin gündelik hayatını analiz ederken, kentte bir yaya olarak hareketliliği, hareketliliğin sınıfsallığını ve toplumsal cinsiyetini tartışıyorum. Görsel ve işitsel teknolojilerin imkânlarının gelişmesi, kentleşmeye başlayan bölgelerde kaybolan doğal yapının kaydını tutmaya da olanak yaratıyor. Mobil teknolojilerin artan etkisiyle sahada daha çok kullanılmaya başlanan fotoğraf çekimi ve video kaydı kent hafızası oluşturma ve kentin ve kentlinin hikâyesini toplamaya önemli katkı sağlıyor. Bununla birlikte, sahada çoklu metotları işletirken dikkate alınması gereken farklı dengeler devreye giriyor. Bu makalede, sahadaki ilişkilere ve araştırılanların gündelik hayatına müdahale etmeden metotların nasıl çoğaltabileceğine dair öneriler getirmeye çalışıyorum. Kent etnografisinde çoklu teknik kullanmanın dezavantajlı gruplar için ortaya çıkarabileceği katılımcı yöntemleri ve etnografiyi sosyal adalet için bir araç haline getirmenin imkanlarını değerlendiriyorum.
Toplumsal Bellekte Bir Akdeniz Liman Kenti: İzmir, 2024
Bu çalışmada, Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye'de gecekondunun tarih yazımındaki güncel durumu b... more Bu çalışmada, Cumhuriyetin 100. yılında Türkiye'de gecekondunun tarih yazımındaki güncel durumu bir gecekondu mahalesi üzerinden değerlendiriyorum. Araştırmacı olarak kendi çocukluğumun ve ilk gençliğimin de geçtiği İzmir'in Limontepe semtinde 2017 (doktora tez araştırması) ve 2019 (doktora sonrası araştırma) yıllarında yürüttüğüm saha araştırmalarını esas alarak epistemolojiyle metodolojik düzeyde nasıl ilişkilendiğimi tartışıyorum.
OPUS Toplum Araştırmaları Dergisi
This article elaborated on the possibilities of feminist interference to the reading of informal ... more This article elaborated on the possibilities of feminist interference to the reading of informal settlements. In so doing, we focused on a squatter settlement (Limontepe) in a metropolitan municipality (İzmir Metropolitan Municipality) in Turkey, and tried to interrogate the institutional, official history, based on city registers, parliamentary decisions and state and municipality archives. We argue that the way peripheral populations and/or marginalized groups are treated in official histories of nation-states leads to partial knowledge of the place. We propose that the knowledge collected, accumulated and exchanged through everyday lives of the inhabitants, past and present might be a viable option to check the official history writing and fill in the blanks therein. The article is an attempt to walk through feminist (auto)ethnography to tie the knowledge of the past to today’s placemaking practices. As feminist researchers we consider engaging in the everyday life practices of i...
İdealkent, 2023
Bu araştırmada, 2013-2023 yılları arasında yaptığım saha araştırmalarının arka planına odaklanara... more Bu araştırmada, 2013-2023 yılları arasında yaptığım saha araştırmalarının arka planına odaklanarak kent etnografisinde çoklu teknikleri bir arada kullanmanın metodolojik ve teorik katkılarını
inceliyorum. Bu araştırmalar süresince tuttuğum alan notları üzerinden yürüyüşün kentsel
mekândaki toplumsal yaşamı anlamaya katkısını ele alıyorum. İstanbul, İzmir ve Sapanca’da yürüttüğüm etnografik ve otoetnografik araştırmalar ve bu esnada yararlandığım yöntem ve tekniklerin kent etnografisinin olanaklarını genişletmeye etkisine odaklanıyorum. Metropolleşen kentin
gündelik hayatını analiz ederken, kentte bir yaya olarak hareketliliği, hareketliliğin sınıfsallığını
ve toplumsal cinsiyetini tartışıyorum. Görsel ve işitsel teknolojilerin imkânlarının gelişmesi, kentleşmeye başlayan bölgelerde kaybolan doğal yapının kaydını tutmaya da olanak yaratıyor. Mobil
teknolojilerin artan etkisiyle sahada daha çok kullanılmaya başlanan fotoğraf çekimi ve video kaydı
kent hafızası oluşturma ve kentin ve kentlinin hikâyesini toplamaya önemli katkı sağlıyor. Bununla birlikte, sahada çoklu metotları işletirken dikkate alınması gereken farklı dengeler devreye
giriyor. Bu makalede, sahadaki ilişkilere ve araştırılanların gündelik hayatına müdahale etmeden
metotların nasıl çoğaltabileceğine dair öneriler getirmeye çalışıyorum. Kent etnografisinde çoklu
teknik kullanmanın dezavantajlı gruplar için ortaya çıkarabileceği katılımcı yöntemleri ve etnografiyi sosyal adalet için bir araç haline getirmenin imkanlarını değerlendiriyorum.
Opus Journal of Society Research, 2023
This article elaborated on the possibilities of feminist interference to the reading of informal ... more This article elaborated on the possibilities of feminist interference to the reading of informal settlements. In so doing, we focused on a squatter settlement (Limontepe) in a metropolitan municipality (İzmir Metropolitan Municipality) in Turkey, and tried to interrogate the institutional, official history, based on city registers, parliamentary decisions and state and municipality archives. We argue that the way peripheral populations and/or marginalized groups are treated in official histories of nation-states leads to partial knowledge of the place. We propose that the knowledge collected, accumulated and exchanged through everyday lives of the inhabitants, past and present might be a viable option to check the official history writing and fill in the blanks therein. The article is an attempt to walk through feminist (auto)ethnography to tie the knowledge of the past to today's placemaking practices. As feminist researchers we consider engaging in the everyday life practices of inhabitants as a way to participate in the dynamic knowledge production processes of the place.
Bu çalışmada amacım bir sosyal aktivite olan yürümeyi bir
kent hakkı olarak sorunsallaştırmak. Ke... more Bu çalışmada amacım bir sosyal aktivite olan yürümeyi bir
kent hakkı olarak sorunsallaştırmak. Kent yoksulu kadınların
yürüyüşünü bu araştırmanın merkezine yerleştirirken kent
kamusallığında var olmayı ve yürümeyi nasıl bedenselleştirdiklerini, kent sokaklarındaki hareketlilikleri üzerinden inceliyorum.
Walter Benjamin’in on dokuzuncu yüzyıl Paris’inde
dolaşan aylak gezgini flanör, -bu çalışmada flanöz- kadın hareketliliğinde
ulaşılmak istenen en uç noktayı temsil ediyor.
Aylak erkek gezgin olarak tanımlanabilecek flanör kavramını
kadın hareketliliğinin imkânları üzerinden tartışmak kent sokaklarını
daha kapsayıcı hale getirmek için bir hayli önemli.
Urban Matters, 2023
In this research, I weaved together methodological approaches of life stories, walking as a metho... more In this research, I weaved together methodological approaches of life stories, walking as a method, different technics of ethnography, and the materiality and phenomenology of constructing a home/neighborhood and its relation to evictability. In this multilayered methodological setting, I decided to extend the interviews into conversations that involved neighbors’ meetings, individual encounters inside the houses and outside, while walking up and down the neighborhood and observing how the different spaces within the neighborhood are organized and reorganised. The dynamic structure of everyday life affected, changed, transformed and enriched my encounters, shaping my methodology and leading me to continuously reframe my questions. After having conducted a number of pilot interviews that helped me to get an outline of the neighborhood topology, I recognized the indispensability of a multi-layered, fragmented and variable methodological approach to better understand this geography where settlement and displacement are intertwined.
Ethnography
This article aims to interrogate the construction of normality with a view to a squatter metropol... more This article aims to interrogate the construction of normality with a view to a squatter metropolitan setting in İzmir, Turkey. In doing so, I focus on the everyday experiences of the inhabitants in Limontepe and frame them in the context of place-making. I read the concept of ‘normal’ through Bourdieu’s notion of habitus and refer to women’s micro-practices in drawing its contours. Women, living within the boundaries of normality use tactics to cope with the existing normal and related interventions to their bodies, movements, and thoughts. Ethnographic research is the key to understanding inhabitants’ gendered experiences with space.
XXI, 2017
Mekanın Üretimi, Fransız düşünür ve kent bilimci Henri Lefebvre tarafından, 1960’ların moda kavra... more Mekanın Üretimi, Fransız düşünür ve kent bilimci Henri Lefebvre tarafından, 1960’ların moda kavramı “mekan” üzerine dişe dokunur çalışmalar üretilemediği, mekan çalışmalarının küçümsendiği bir dönemde, 1974 yılında yayınlanır. Türkçeye 2014’te Işık Ergüden çevirisiyle Sel Yayınları tarafından kazandırılır. Türkiye’de kent mekanı üzerine önemli mücadelelerin verildiği, tartışmaların yürütüldüğü bir zamanda eser, bugünün neoliberal kent mekanı üzerine teorik tartışma yürütmeye de imkan sağlayan bir kavram seti sunar.
Metro Gastro Sayı 109, 2023
Ethnography, 2023
This article aims to interrogate the construction of normality with a view to a squatter metropol... more This article aims to interrogate the construction of normality with a view to a squatter metropolitan setting in İzmir, Turkey. In doing so, I focus on the everyday experiences of the inhabitants in Limontepe and frame them in the context of place-making. I read the concept of ‘normal’ through Bourdieu’s notion of habitus and refer to women’s micro-practices in drawing its contours. Women, living within the boundaries of normality use tactics to cope with the existing normal and related interventions to their bodies, movements, and thoughts. Ethnographic research is the key to understanding inhabitants’ gendered experiences with space.
Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies
Bu araştırmada İzmir’in bir gecekondu mahallesinde yaşayan kadınların kent hakkını sorunsallaştır... more Bu araştırmada İzmir’in bir gecekondu mahallesinde yaşayan kadınların kent hakkını sorunsallaştırıyorum. İki saha çalışmasına dayanan araştırmanın ilkini 2017 yılında doktora tezim için gerçekleştirdim ve bu mahalede yaşayan kadınların yaşam öykülerini dinledim. Kente yerleşmelerinin üzerinden 30 yılı aşkın süre geçmiş olsa da birinci kuşak kadınların çoğunun kent deneyiminin çok sınırlı olduğunu ve kentin önemli birçok noktasını henüz görmediklerini fark ettim. 2019 yılında yürüttüğüm ikinci saha çalışmasında on kadınla kent deneyimleri üzerine derinlemesine görüşmeler yaptım, gündelik hayatlarındaki hareketliliklerini gözlemledim. Bu aşamada, henüz ziyaret etmedikleri kent mekânlarını belirledim ve ardından bu mekânları kadınlarla ziyaret ettim. Bir süre sonra yaptığım ikinci görüşmede kadınlardan mekân deneyimlerini anlatmalarını istedim. Ekonomik kısıtların, iş hayatına katılımın, çocuklu olmanın, kent tecrübesine sahipliğin, mahallede aşinalığı kaybetmenin, evin sınırlarında ya...
Uploads
Papers by Leyla Bektas-Ata
inceliyorum. Bu araştırmalar süresince tuttuğum alan notları üzerinden yürüyüşün kentsel
mekândaki toplumsal yaşamı anlamaya katkısını ele alıyorum. İstanbul, İzmir ve Sapanca’da yürüttüğüm etnografik ve otoetnografik araştırmalar ve bu esnada yararlandığım yöntem ve tekniklerin kent etnografisinin olanaklarını genişletmeye etkisine odaklanıyorum. Metropolleşen kentin
gündelik hayatını analiz ederken, kentte bir yaya olarak hareketliliği, hareketliliğin sınıfsallığını
ve toplumsal cinsiyetini tartışıyorum. Görsel ve işitsel teknolojilerin imkânlarının gelişmesi, kentleşmeye başlayan bölgelerde kaybolan doğal yapının kaydını tutmaya da olanak yaratıyor. Mobil
teknolojilerin artan etkisiyle sahada daha çok kullanılmaya başlanan fotoğraf çekimi ve video kaydı
kent hafızası oluşturma ve kentin ve kentlinin hikâyesini toplamaya önemli katkı sağlıyor. Bununla birlikte, sahada çoklu metotları işletirken dikkate alınması gereken farklı dengeler devreye
giriyor. Bu makalede, sahadaki ilişkilere ve araştırılanların gündelik hayatına müdahale etmeden
metotların nasıl çoğaltabileceğine dair öneriler getirmeye çalışıyorum. Kent etnografisinde çoklu
teknik kullanmanın dezavantajlı gruplar için ortaya çıkarabileceği katılımcı yöntemleri ve etnografiyi sosyal adalet için bir araç haline getirmenin imkanlarını değerlendiriyorum.
kent hakkı olarak sorunsallaştırmak. Kent yoksulu kadınların
yürüyüşünü bu araştırmanın merkezine yerleştirirken kent
kamusallığında var olmayı ve yürümeyi nasıl bedenselleştirdiklerini, kent sokaklarındaki hareketlilikleri üzerinden inceliyorum.
Walter Benjamin’in on dokuzuncu yüzyıl Paris’inde
dolaşan aylak gezgini flanör, -bu çalışmada flanöz- kadın hareketliliğinde
ulaşılmak istenen en uç noktayı temsil ediyor.
Aylak erkek gezgin olarak tanımlanabilecek flanör kavramını
kadın hareketliliğinin imkânları üzerinden tartışmak kent sokaklarını
daha kapsayıcı hale getirmek için bir hayli önemli.
inceliyorum. Bu araştırmalar süresince tuttuğum alan notları üzerinden yürüyüşün kentsel
mekândaki toplumsal yaşamı anlamaya katkısını ele alıyorum. İstanbul, İzmir ve Sapanca’da yürüttüğüm etnografik ve otoetnografik araştırmalar ve bu esnada yararlandığım yöntem ve tekniklerin kent etnografisinin olanaklarını genişletmeye etkisine odaklanıyorum. Metropolleşen kentin
gündelik hayatını analiz ederken, kentte bir yaya olarak hareketliliği, hareketliliğin sınıfsallığını
ve toplumsal cinsiyetini tartışıyorum. Görsel ve işitsel teknolojilerin imkânlarının gelişmesi, kentleşmeye başlayan bölgelerde kaybolan doğal yapının kaydını tutmaya da olanak yaratıyor. Mobil
teknolojilerin artan etkisiyle sahada daha çok kullanılmaya başlanan fotoğraf çekimi ve video kaydı
kent hafızası oluşturma ve kentin ve kentlinin hikâyesini toplamaya önemli katkı sağlıyor. Bununla birlikte, sahada çoklu metotları işletirken dikkate alınması gereken farklı dengeler devreye
giriyor. Bu makalede, sahadaki ilişkilere ve araştırılanların gündelik hayatına müdahale etmeden
metotların nasıl çoğaltabileceğine dair öneriler getirmeye çalışıyorum. Kent etnografisinde çoklu
teknik kullanmanın dezavantajlı gruplar için ortaya çıkarabileceği katılımcı yöntemleri ve etnografiyi sosyal adalet için bir araç haline getirmenin imkanlarını değerlendiriyorum.
kent hakkı olarak sorunsallaştırmak. Kent yoksulu kadınların
yürüyüşünü bu araştırmanın merkezine yerleştirirken kent
kamusallığında var olmayı ve yürümeyi nasıl bedenselleştirdiklerini, kent sokaklarındaki hareketlilikleri üzerinden inceliyorum.
Walter Benjamin’in on dokuzuncu yüzyıl Paris’inde
dolaşan aylak gezgini flanör, -bu çalışmada flanöz- kadın hareketliliğinde
ulaşılmak istenen en uç noktayı temsil ediyor.
Aylak erkek gezgin olarak tanımlanabilecek flanör kavramını
kadın hareketliliğinin imkânları üzerinden tartışmak kent sokaklarını
daha kapsayıcı hale getirmek için bir hayli önemli.
söylüyor? Mevcut koşullar altında toplumsal sürdürülebilirlik ne kadar olanaklı? Sapanca için bu soruları sormaya başlamak gerekiyor. Bu
araştırma, benim birkaç yıldır Sapanca’da yaşarken tuttuğum otoetnografik notlara, gündelik yaşam deneyimime, gözlemlerime, bölge sakinleri ve işletmecilerle yaşadığım karşılaşmalara ve enformel görüşmelere dayanıyor. Bir süredir çektiğim fotoğraflar ise dönüşümün boyutlarını somutlaştırıyor. Metinde, öncelikle başvurduğum feminist otoetnografi yönteminin kent çalışmalarında kullanımına değiniyorum. Ardından kendi pozisyonumu, durduğum noktayı ve mahalleliyle ve mekânla temasımı ele alıyorum. Bungalovlaşan ve turizm odaklı kırsal soylulaştırma yaşanan Sapanca’nın
fizikî dokusu ve toplumsal yapısındaki etkiyi gözlem notlarım ve görüşmelerim üzerinden analiz ediyorum.
sonrası araştırma kapsamında yürüttüğüm saha çalışmasının ilk aşamasında on kadınla kent deneyimleri üzerine derinlemesine görüşmeler yaptım, yaşam alanlarını ve gündelik hayatlarındaki hareketliliklerini gözlemledim, İzmir’de isteyip de göremedikleri ya da vakit
geçiremedikleri bölgeleri tespit ettim. İkinci aşamada kadınlarla ikili gruplar halinde belirledikleri bölgeleri ziyaret edip serbest vakit geçirdik. Son aşamada ise mekânı nasıl deneyimlediklerini anlatmalarını istedim. Araştırmanın her aşaması kadınların izniyle video kaydına alındı. Kadınların deneyimine ve onu biçimlendiren faktörlere odaklandığım
araştırmada, toplumsal cinsiyet, hareketlilik ve kent hakkı tartışmalarına teorik bir katkı sağlamanın yanı sıra kadın hareketliliği önündeki mevcut engellerin aşılmasına yönelik öneriler geliştirmeyi de amaçlıyorum.
Kadınların deneyim ve anlatılarının ilk çıktısı olan belgesel videoların yönetmeni Elif Miral Oktay’ın da katılacağı bu oturumda bir araştırmacı ve bir yönetmenin feminist metodolojiyi sahada nasıl işlettiğini, ayrışma ve uzlaşma durumlarımızı da tartışıyoruz.
İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Hizmet Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Leyla Bektaş Ata, Raoul Wallenberg Institute'nin (RWI) desteğiyle gecekondulu kadınların kent hakkını İzmir’in Karabağlar ilçesine bağlı Limontepe’de inceledi ve İstanbul Şişli Meslek Yüksekokulu Radyo TV Programcılığı Öğretim Görevlisi Elif Miral Oktay ile "Kenti Geziyor, Kendi Anlatıyor" video serisi altında topladı.
Kadınlarla İzmir’de görmek ve serbest zaman geçirmek istedikleri yerleri birlikte ziyaret ettiler. Seri kapsamında dokuz kadının kentlilik hikâyesine yer vereceğiz. Her bir hikâye kentin kenarından merkez(ler)ine ulaşma ve merkezde bulunmanın arka planını yansıtıyor.
Medyada genelde temsil düzeyi zayıf olan gecekondulu kadınların gündelik hayatlarından, kentte yaşadıklarından kesitler paylaştığımız serinin ikinci bölümünde, yaklaşık 19 yıldır gündelikçi olarak İzmir’in farklı muhitlerinde çalışan Lütfiye Irgat’ın hikâyesini izleyebilirsiniz:
https://www.youtube.com/watch?v=_zNLjz5nCTQ&t=12s