Kur'ân Kırâatı konusundaki çalışmalar erken dönemlerde başlamıştır. Arap dünyasında, Türk coğrafy... more Kur'ân Kırâatı konusundaki çalışmalar erken dönemlerde başlamıştır. Arap dünyasında, Türk coğrafyalarında ve Batı'da konuyla ilgili teorik ve pratik birçok çalışma ve araştırmalar mevcuttur. Fakat Türk diyarlarında yazılmış eserler pek az tanınmaktadır. Kazanlı Âlim Ahmet Hâdî Maksûdî ülkemizde tanınmasına ve hakkında akademik araştırmalar yapılmasına rağmen araştırmacılar, onun Kırâat-ı Kur'ân adlı kitabını, eserleri arasında zikretmemişlerdir. Bu kitap özellikle Maksûdî'nin klasik medrese eğitiminin çağın ihtiyaçları için yeterli olmadığı fikriyle modern eğitim kurumlarına hazırlanması açısından önemlidir. Ayrıca eser, Tatarca'yı sistemli ve kurallı bir dil haline getirme konusunda dönemin etkin ismi olan Maksûdî'nin Kırâat terimlerini kısmen Türkçeleştirmesi açısından da öne çıkmaktadır. Eser, bu yönleri dikkate alınarak tanıtılmaya çalışılmıştır.
Cenâb-ı Hakk'ın, insanlara ihsan ettiği en son hidayet kaynağı olan Kur'ân-ı Kerim, aslı ... more Cenâb-ı Hakk'ın, insanlara ihsan ettiği en son hidayet kaynağı olan Kur'ân-ı Kerim, aslı ile korunan tek mukaddes kitap, insanlığı kurtuluşa erdirecek ahkâm, ilim, irfan, hikmet ve hidayet rehberidir. Kur'ân, İslâm dininin ilk kaynağı olarak, müminlerin inanç ve amel prensiplerini içinde barındırmakla birlikte, bu kaideleri açıklayan kutsal kitaptır. Bu nedenle, onun kullanmış olduğu kelime ve kavramlar, İslam düşüncesinin şekillenmesine ve terminolojisinin oluşmasında ilk sırada yer almaktadır. Fısk kavramı da Kur'ân'ın inişiyle birlikte, özel olarak, Allah'ın emrinden çıkma anlamına hasredilmiştir. Böylelikle, Kur'ân, bu kelimeyi, İslam terminolojisine özgün kılmıştır. Kur'ân'ın nüzulünden sonra ise, bu kavram bazı kelâmî ve fıkhî tartışmalar çerçevesinde, Kur'ân'ın kullandığı anlamdan hareketle, büyük günah işleyen kişiler için kullanılmış ve tartışmalar daha çok bunun üzerinden sürdürülmüştür. Biz bu kullanımların sıhhatini incelemekle...
Kur'ân'ın anlaşılması güç olan kelimeleri hakkındaki çalışmalar erken dönemde başlamıştır. Bu ilm... more Kur'ân'ın anlaşılması güç olan kelimeleri hakkındaki çalışmalar erken dönemde başlamıştır. Bu ilmin kurucusunun İbn Abbâs (ö. 68/687-88) olduğu kabul edilir. Başlangıçta tefsir ilmi içerisinde beliren bu faaliyet zamanla müstakil bir alana dönüşerek daha sonraları ulumu'l-Kur'ân'ın bir kolunu oluşturmuştur. Garîbu'l-Kurân olarak bilinen bu ilim dalında çok sayıda eser yazılmıştır. Nüzul ortamından uzaklaşılan her nesil için Kur'ân'ın garip lafızları, dilin canlı ve sürekli gelişmesi sebebiyle çoğalmıştır. Özellikle İslam'ın farklı milletler arasında yayılmaya başlamasıyla Kur'ân'ın dili olan Arapça birçok Müslüman millet için "garib" bir dil olmuştur. Dolayısıyla Kur'ân'ı anlama noktasındaki araştırmaların ilk ve en önemli aşaması Arap diline vâkıf olmayı gerektirmiştir. Bunun gerçekleşebilmesi için de iki dil arasında sözlük çalışmalarının ayrı bir yeri vardır. Bu bağlamda, İslam'a girdikten sonra Türk milleti için İslam dininin yüce kitabını anlamak en önde gelen işlerden olmuştur. Türk halkının Kur'ân-ı Kerim'i anlama konusundaki çalışmaları İslam'a girmelerinin ardından başlamıştır. İlk olarak satır arası Kur'ân tercümeleriyle başlayan bu serüven, son asırlarda yüzlerce meâl ve onlarca tefsir kitabının yazılmasını sağlamıştır. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından bir Osmanlı âlimi ve Hasîrîzâde Sa'dî * Bu çalışma, 25 Aralık 2020 tarihinde Kazan'da "Aktua'nıye Problemı Tyurkologii: Rossiya i Tyurko-Musul'manskiy Mir" isimle gerçekleştirilen Uluslararası Türkoloji Sempozyumunda sunulan bildirinin genişletilmiş hâlidir.
Kur’ân bilgilerinin ogrenimi ve ogretimi onun nuzulu ile baslamistir. Allah Rasulu’nun sahabeye a... more Kur’ân bilgilerinin ogrenimi ve ogretimi onun nuzulu ile baslamistir. Allah Rasulu’nun sahabeye aktardigi bilgiler onlar ve onlardan sonraki nesillerin aktarimiyla buyuklu kucuklu bircok eserin olusmasini sagladi. Bununla birlikte bu bilgilerin aktarimi basta mescit ve medreseler olmak uzere bircok mekânda devam etti. Modern doneme gecisle birlikte Islam dunyasi da yeni egitim ve ogretim kurumlariyla zorunlu olarak tanisti. Bunun bir sonucu olarak Islami ilimlerin bu kurumlarda da okutulmasi gerekti. Dolayisiyla klasik birikimin modern formlarla yeni nesile sunulmasi gerekliydi ve oyle de yapildi. Kazanli bir âlim, munevver ve mutefekkir olan Ahmet Hâdi Maksudi de bu isin icinde yer alanlardandir. Bu incelemede, ulkemizde onun hakkinda yapilan arastirmalarda eserleri arasinda zikredilmeyen “Kirâat-i Kur’ân” adli eseri tanitilmaya calisilmistir.
Kur'ân Kırâatı konusundaki çalışmalar erken dönemlerde başlamıştır. Arap dünyasında, Türk coğrafy... more Kur'ân Kırâatı konusundaki çalışmalar erken dönemlerde başlamıştır. Arap dünyasında, Türk coğrafyalarında ve Batı'da konuyla ilgili teorik ve pratik birçok çalışma ve araştırmalar mevcuttur. Fakat Türk diyarlarında yazılmış eserler pek az tanınmaktadır. Kazanlı Âlim Ahmet Hâdî Maksûdî ülkemizde tanınmasına ve hakkında akademik araştırmalar yapılmasına rağmen araştırmacılar, onun Kırâat-ı Kur'ân adlı kitabını, eserleri arasında zikretmemişlerdir. Bu kitap özellikle Maksûdî'nin klasik medrese eğitiminin çağın ihtiyaçları için yeterli olmadığı fikriyle modern eğitim kurumlarına hazırlanması açısından önemlidir. Ayrıca eser, Tatarca'yı sistemli ve kurallı bir dil haline getirme konusunda dönemin etkin ismi olan Maksûdî'nin Kırâat terimlerini kısmen Türkçeleştirmesi açısından da öne çıkmaktadır. Eser, bu yönleri dikkate alınarak tanıtılmaya çalışılmıştır.
Cenâb-ı Hakk'ın, insanlara ihsan ettiği en son hidayet kaynağı olan Kur'ân-ı Kerim, aslı ... more Cenâb-ı Hakk'ın, insanlara ihsan ettiği en son hidayet kaynağı olan Kur'ân-ı Kerim, aslı ile korunan tek mukaddes kitap, insanlığı kurtuluşa erdirecek ahkâm, ilim, irfan, hikmet ve hidayet rehberidir. Kur'ân, İslâm dininin ilk kaynağı olarak, müminlerin inanç ve amel prensiplerini içinde barındırmakla birlikte, bu kaideleri açıklayan kutsal kitaptır. Bu nedenle, onun kullanmış olduğu kelime ve kavramlar, İslam düşüncesinin şekillenmesine ve terminolojisinin oluşmasında ilk sırada yer almaktadır. Fısk kavramı da Kur'ân'ın inişiyle birlikte, özel olarak, Allah'ın emrinden çıkma anlamına hasredilmiştir. Böylelikle, Kur'ân, bu kelimeyi, İslam terminolojisine özgün kılmıştır. Kur'ân'ın nüzulünden sonra ise, bu kavram bazı kelâmî ve fıkhî tartışmalar çerçevesinde, Kur'ân'ın kullandığı anlamdan hareketle, büyük günah işleyen kişiler için kullanılmış ve tartışmalar daha çok bunun üzerinden sürdürülmüştür. Biz bu kullanımların sıhhatini incelemekle...
Kur'ân'ın anlaşılması güç olan kelimeleri hakkındaki çalışmalar erken dönemde başlamıştır. Bu ilm... more Kur'ân'ın anlaşılması güç olan kelimeleri hakkındaki çalışmalar erken dönemde başlamıştır. Bu ilmin kurucusunun İbn Abbâs (ö. 68/687-88) olduğu kabul edilir. Başlangıçta tefsir ilmi içerisinde beliren bu faaliyet zamanla müstakil bir alana dönüşerek daha sonraları ulumu'l-Kur'ân'ın bir kolunu oluşturmuştur. Garîbu'l-Kurân olarak bilinen bu ilim dalında çok sayıda eser yazılmıştır. Nüzul ortamından uzaklaşılan her nesil için Kur'ân'ın garip lafızları, dilin canlı ve sürekli gelişmesi sebebiyle çoğalmıştır. Özellikle İslam'ın farklı milletler arasında yayılmaya başlamasıyla Kur'ân'ın dili olan Arapça birçok Müslüman millet için "garib" bir dil olmuştur. Dolayısıyla Kur'ân'ı anlama noktasındaki araştırmaların ilk ve en önemli aşaması Arap diline vâkıf olmayı gerektirmiştir. Bunun gerçekleşebilmesi için de iki dil arasında sözlük çalışmalarının ayrı bir yeri vardır. Bu bağlamda, İslam'a girdikten sonra Türk milleti için İslam dininin yüce kitabını anlamak en önde gelen işlerden olmuştur. Türk halkının Kur'ân-ı Kerim'i anlama konusundaki çalışmaları İslam'a girmelerinin ardından başlamıştır. İlk olarak satır arası Kur'ân tercümeleriyle başlayan bu serüven, son asırlarda yüzlerce meâl ve onlarca tefsir kitabının yazılmasını sağlamıştır. Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı tarafından bir Osmanlı âlimi ve Hasîrîzâde Sa'dî * Bu çalışma, 25 Aralık 2020 tarihinde Kazan'da "Aktua'nıye Problemı Tyurkologii: Rossiya i Tyurko-Musul'manskiy Mir" isimle gerçekleştirilen Uluslararası Türkoloji Sempozyumunda sunulan bildirinin genişletilmiş hâlidir.
Kur’ân bilgilerinin ogrenimi ve ogretimi onun nuzulu ile baslamistir. Allah Rasulu’nun sahabeye a... more Kur’ân bilgilerinin ogrenimi ve ogretimi onun nuzulu ile baslamistir. Allah Rasulu’nun sahabeye aktardigi bilgiler onlar ve onlardan sonraki nesillerin aktarimiyla buyuklu kucuklu bircok eserin olusmasini sagladi. Bununla birlikte bu bilgilerin aktarimi basta mescit ve medreseler olmak uzere bircok mekânda devam etti. Modern doneme gecisle birlikte Islam dunyasi da yeni egitim ve ogretim kurumlariyla zorunlu olarak tanisti. Bunun bir sonucu olarak Islami ilimlerin bu kurumlarda da okutulmasi gerekti. Dolayisiyla klasik birikimin modern formlarla yeni nesile sunulmasi gerekliydi ve oyle de yapildi. Kazanli bir âlim, munevver ve mutefekkir olan Ahmet Hâdi Maksudi de bu isin icinde yer alanlardandir. Bu incelemede, ulkemizde onun hakkinda yapilan arastirmalarda eserleri arasinda zikredilmeyen “Kirâat-i Kur’ân” adli eseri tanitilmaya calisilmistir.
Uploads
Papers by Adem Görmüş