Papers by Serkan Paydak
SineFilozofi, 2019
Bir Senaryo Olarak Filozoflar Serkan Paydak* Ozet Sinema, tarihe gecmis unlu sahsiyetleri genis k... more Bir Senaryo Olarak Filozoflar Serkan Paydak* Ozet Sinema, tarihe gecmis unlu sahsiyetleri genis kitlelere tanitmakta cok onemli araclardan biridir. Antik caglarin masal ve hikaye anlaticiligi gelenegi , tiyatro sanati ile devam ederken zamanla yedinci sanat sinemanin bir dali olarak ifade olanagi bulmustur. Ilk uretilen tarihi filmlerde sinema ve felsefe arasindaki iliski, felsefi gondermelerle (metafor) ortaya konmustur. “Bir Senaryo olarak Filozoflar” konulu teblig, yonetmenlerin cektikleri biyografik filmlerde, filozoflarin yasam oykulerini nasil anlattigini irdelemeyi amaclamaktadir. Bu cercevede oncelikle, felsefe tarihinde onemli isimler olan Batili filozoflar, Sokrates, Descartes, Pascal, Giordano Bruno, Hypatia, Galileo ve dogulu filozoflar; Ibn-i Sina, Ibn-i Rust, Imam-i Gazali ve Uzakdogu’dan Cinli filozof Konfucyus’ un yasam oykulerini ceken yonetmenlerin filmleri incelenecektir. Daha sonra, bu yonetmenlere dair cikmis film elestirileri degerlendirilecektir....
Göç Dergisi
Zorunlu göç/sürgün, insanlık tarihi kadar eskidir. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkan binlerce yıl... more Zorunlu göç/sürgün, insanlık tarihi kadar eskidir. Arkeolojik kazılarda ortaya çıkan binlerce yıl öncesine ait bulgular, insan topluluklarının yerlerini yurtlarını bırakmak zorunda kaldıklarına işaret etmektedir. Sürgün kavramı, günümüzde hala insan kitlelerinin bireysel yaşamlarını etkilemekte ve yurt değiştirmelerine neden olmaktadır. Göç ve sürgün konuları, popüler kültürün en önemli araçlarından biri olan sinemanın da odak noktasındadır. Yönetmenler, hem yerel hem de uluslararası düzeyde, göç ve sürgün temaları üzerine azımsanmayacak sayıda film ürettiler. Çoğunlukla, sürgün kurbanlarının acı ve trajedisini sorunsallaştırarak, açtıkları pencereden bir sürgünün ne anlama geldiğini izleyicilere anlatmaya çalıştılar. Bu makale, S.S.C.B. Komünist Parti Genel Sekreteri Joseph Stalin’in emriyle 2 Kasım 1943'te anayurtlarından koparılan Karaçay halkının yaşadığı sürgünü konu alan, Rus yönetmen Hussein Erkenov’un 1991 yapımı "The Cold / Soğuk" filmine siyasi, sosyal ve ta...
Serkan Paydak, 2019
Özet
Sinema, tarihe geçmiş ünlü şahsiyetleri geniş kitlelere tanıtmakta çok önemli araçlardan bir... more Özet
Sinema, tarihe geçmiş ünlü şahsiyetleri geniş kitlelere tanıtmakta çok önemli araçlardan biridir. Antik
çağların masal ve hikaye anlatıcılığı geleneği, tiyatro sanatı ile devam ederken zamanla yedinci sanat
sinemanın bir dalı olarak ifade olanağı bulmuştur. İlk üretilen tarihi filmlerde sinema ve felsefe arasındaki
ilişki, felsefi göndermelerle (metafor) ortaya konmuştur. “Bir Senaryo olarak Filozoflar” konulu tebliğ,
yönetmenlerin çektikleri biyografik filmlerde, filozofların yaşam öykülerini nasıl anlattığını irdelemeyi
amaçlamaktadır.
Bu çerçevede öncelikle, felsefe tarihinde önemli isimler olan Batılı filozoflar, Sokrates, Descartes,
Pascal, Giordano Bruno, Hypatia, Galileo ve doğulu filozoflar; İbn-i Sina, İbn-i Rüşt, İmam-ı Gazali ve
Uzakdoğu’dan Çinli filozof Konfüçyüs’un yaşam öykülerini çeken yönetmenlerin filmleri incelenecektir.
Daha sonra, bu yönetmenlere dair çıkmış film eleştirileri değerlendirilecektir. Doğulu filozoflardan
İbn-i Sina (Bilimsel) ile İmam-ı Gazzali (Dogmatik) iki ayrı ekolü temsil etmektedir. Bu çalışmamızda,
bir yandan yönetmenlerin gözünden İbn-i Sina ve İmam-ı Gazzali arasındaki görüş ayrılıkları ve
karşıtlıkları ele alınacaktır. Diğer yandan, Avrupalı yönetmenlerin Sokrates’i anlatımı ile Batı’da
Avicenna olarak bilinen İbn-i Sina’nın yaşamını sinema filmi ile aktaran yönetmenlerin oryantalist
bakış açısını karşılaştıracağız.
Bu çalışmada birincil kaynaklar, felsefecilerle ilgili çekilmiş biyografik filmler ile lobi fotoğrafları
olacaktır. Onlar hakkında yazılmış makaleler ise ikincil kaynaklar olarak kullanılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Felsefe, biyografi, tarih, biopic, çatışma, Doğu, Batı, Uzakdoğu, epik, Avicenna
Conference Presentations by Serkan Paydak
“MUŞKARADAN NEVŞEHİR’E” II. ULUSLARARASI NEVŞEHİR TARİH VE KÜLTÜR SEMPOZYUMU, 2016
Özel Müzeler, bir kentin ve toplumun sosyolojik, tarihsel, folklorik
ve etnografik verilerini so... more Özel Müzeler, bir kentin ve toplumun sosyolojik, tarihsel, folklorik
ve etnografik verilerini somut objelerle yaşatan ve kaydını tutarak yeni
nesillere tarih, kültür ve sanat bilinci geliştirmek yoluyla aktaran hafıza
mekanlarıdır. Bu çalışmada, bir tarihsel ve kültürel hafıza aktarım mekanı
olarak, Türkiye'nin ilk el yapımı kostümlü bebek müzesi olarak bilinen Özel
Kapadokya Sanat Tarih Müzesi ele alınacaktır. Çalışma, tarihin görsel
anlatımında önemli rolü olan özel müzelerin yerel ve ulusal düzeyde
kültürel, tarihi ve sanatsal işlevini, etkilerini, Özel Kapadokya Sanat ve Tarih
Müzesi örneği üzerinden anlatmayı amaçlamaktadır.
15 yıl önce Ürgüp’ün Mustafapaşa köyünde, bir kadın girişimci
tarafından kurulan Müzede, el yapımı bebeklerle Nevşehir dahil, Anadolu
tarihi, kültürü, efsaneler, gelenek ve görenekler, tarihi figürler ve yerel
yaşam hikayeleri canlandırmalı olarak anlatılmaktadır. Sunum sırasında,
Müze kolleksiyonunda yer alan Geleneksel Sanatlar Sanatkarı Radiye
Gül’ün tasarladığı kostümlü kitre bebekler aracılığı ile tarihi ve kültürel
dönem ve olaylar canlandırmalı olarak örneklerle gösterilecektir.
Bu canlandırmalar arasında Nahıl Geleneği, Derinkuyulu Mimar
Hakkı Atamulu, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Nevşehir’in ilk meclis
delegeleri, pekmez kaynatma ritüelleri vs. bulunmaktadır.
Çalışmada ayrıca, müzenin Ürgüp’ün küçük bir köyünde başlayan
kültür ve sanat yolculuğuna kısaca bakıldıktan sonra, gelişim süreci ve
bugün uluslar arası ölçekte tanınmasına, geniş kitlelere ulaşmasındaki
evreler ortaya konacaktır. Hedef kitlesi özellikle gençler ve çocuklar olan
müzenin, yurt içi ve yurt dışından gelen ziyaretçilerinin müze hakkında geri
bildirimlerine dair bulgular, yerel tarihi ve kültürel hafıza aktarımındaki
öğeler öne çıkarılarak aktarılacaktır. Köylülerin müzeye ilişkin görüşleri,
müzenin köyün gündelik hayatındaki yeri, müzenin köydeki genç ve
çocuklar üzerindeki ve genel olarak halkın sosyal kültürel yaşamına etkileri
de sonuç bölümünde ortaya konulacaktır.
Anahtar kelimeler: Tarih, Folklor, Etnografya, Müze, Bebek,
Kostüm, Geleneksel, Efsaneler, Kitre
Uploads
Papers by Serkan Paydak
Sinema, tarihe geçmiş ünlü şahsiyetleri geniş kitlelere tanıtmakta çok önemli araçlardan biridir. Antik
çağların masal ve hikaye anlatıcılığı geleneği, tiyatro sanatı ile devam ederken zamanla yedinci sanat
sinemanın bir dalı olarak ifade olanağı bulmuştur. İlk üretilen tarihi filmlerde sinema ve felsefe arasındaki
ilişki, felsefi göndermelerle (metafor) ortaya konmuştur. “Bir Senaryo olarak Filozoflar” konulu tebliğ,
yönetmenlerin çektikleri biyografik filmlerde, filozofların yaşam öykülerini nasıl anlattığını irdelemeyi
amaçlamaktadır.
Bu çerçevede öncelikle, felsefe tarihinde önemli isimler olan Batılı filozoflar, Sokrates, Descartes,
Pascal, Giordano Bruno, Hypatia, Galileo ve doğulu filozoflar; İbn-i Sina, İbn-i Rüşt, İmam-ı Gazali ve
Uzakdoğu’dan Çinli filozof Konfüçyüs’un yaşam öykülerini çeken yönetmenlerin filmleri incelenecektir.
Daha sonra, bu yönetmenlere dair çıkmış film eleştirileri değerlendirilecektir. Doğulu filozoflardan
İbn-i Sina (Bilimsel) ile İmam-ı Gazzali (Dogmatik) iki ayrı ekolü temsil etmektedir. Bu çalışmamızda,
bir yandan yönetmenlerin gözünden İbn-i Sina ve İmam-ı Gazzali arasındaki görüş ayrılıkları ve
karşıtlıkları ele alınacaktır. Diğer yandan, Avrupalı yönetmenlerin Sokrates’i anlatımı ile Batı’da
Avicenna olarak bilinen İbn-i Sina’nın yaşamını sinema filmi ile aktaran yönetmenlerin oryantalist
bakış açısını karşılaştıracağız.
Bu çalışmada birincil kaynaklar, felsefecilerle ilgili çekilmiş biyografik filmler ile lobi fotoğrafları
olacaktır. Onlar hakkında yazılmış makaleler ise ikincil kaynaklar olarak kullanılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Felsefe, biyografi, tarih, biopic, çatışma, Doğu, Batı, Uzakdoğu, epik, Avicenna
Conference Presentations by Serkan Paydak
ve etnografik verilerini somut objelerle yaşatan ve kaydını tutarak yeni
nesillere tarih, kültür ve sanat bilinci geliştirmek yoluyla aktaran hafıza
mekanlarıdır. Bu çalışmada, bir tarihsel ve kültürel hafıza aktarım mekanı
olarak, Türkiye'nin ilk el yapımı kostümlü bebek müzesi olarak bilinen Özel
Kapadokya Sanat Tarih Müzesi ele alınacaktır. Çalışma, tarihin görsel
anlatımında önemli rolü olan özel müzelerin yerel ve ulusal düzeyde
kültürel, tarihi ve sanatsal işlevini, etkilerini, Özel Kapadokya Sanat ve Tarih
Müzesi örneği üzerinden anlatmayı amaçlamaktadır.
15 yıl önce Ürgüp’ün Mustafapaşa köyünde, bir kadın girişimci
tarafından kurulan Müzede, el yapımı bebeklerle Nevşehir dahil, Anadolu
tarihi, kültürü, efsaneler, gelenek ve görenekler, tarihi figürler ve yerel
yaşam hikayeleri canlandırmalı olarak anlatılmaktadır. Sunum sırasında,
Müze kolleksiyonunda yer alan Geleneksel Sanatlar Sanatkarı Radiye
Gül’ün tasarladığı kostümlü kitre bebekler aracılığı ile tarihi ve kültürel
dönem ve olaylar canlandırmalı olarak örneklerle gösterilecektir.
Bu canlandırmalar arasında Nahıl Geleneği, Derinkuyulu Mimar
Hakkı Atamulu, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Nevşehir’in ilk meclis
delegeleri, pekmez kaynatma ritüelleri vs. bulunmaktadır.
Çalışmada ayrıca, müzenin Ürgüp’ün küçük bir köyünde başlayan
kültür ve sanat yolculuğuna kısaca bakıldıktan sonra, gelişim süreci ve
bugün uluslar arası ölçekte tanınmasına, geniş kitlelere ulaşmasındaki
evreler ortaya konacaktır. Hedef kitlesi özellikle gençler ve çocuklar olan
müzenin, yurt içi ve yurt dışından gelen ziyaretçilerinin müze hakkında geri
bildirimlerine dair bulgular, yerel tarihi ve kültürel hafıza aktarımındaki
öğeler öne çıkarılarak aktarılacaktır. Köylülerin müzeye ilişkin görüşleri,
müzenin köyün gündelik hayatındaki yeri, müzenin köydeki genç ve
çocuklar üzerindeki ve genel olarak halkın sosyal kültürel yaşamına etkileri
de sonuç bölümünde ortaya konulacaktır.
Anahtar kelimeler: Tarih, Folklor, Etnografya, Müze, Bebek,
Kostüm, Geleneksel, Efsaneler, Kitre
Sinema, tarihe geçmiş ünlü şahsiyetleri geniş kitlelere tanıtmakta çok önemli araçlardan biridir. Antik
çağların masal ve hikaye anlatıcılığı geleneği, tiyatro sanatı ile devam ederken zamanla yedinci sanat
sinemanın bir dalı olarak ifade olanağı bulmuştur. İlk üretilen tarihi filmlerde sinema ve felsefe arasındaki
ilişki, felsefi göndermelerle (metafor) ortaya konmuştur. “Bir Senaryo olarak Filozoflar” konulu tebliğ,
yönetmenlerin çektikleri biyografik filmlerde, filozofların yaşam öykülerini nasıl anlattığını irdelemeyi
amaçlamaktadır.
Bu çerçevede öncelikle, felsefe tarihinde önemli isimler olan Batılı filozoflar, Sokrates, Descartes,
Pascal, Giordano Bruno, Hypatia, Galileo ve doğulu filozoflar; İbn-i Sina, İbn-i Rüşt, İmam-ı Gazali ve
Uzakdoğu’dan Çinli filozof Konfüçyüs’un yaşam öykülerini çeken yönetmenlerin filmleri incelenecektir.
Daha sonra, bu yönetmenlere dair çıkmış film eleştirileri değerlendirilecektir. Doğulu filozoflardan
İbn-i Sina (Bilimsel) ile İmam-ı Gazzali (Dogmatik) iki ayrı ekolü temsil etmektedir. Bu çalışmamızda,
bir yandan yönetmenlerin gözünden İbn-i Sina ve İmam-ı Gazzali arasındaki görüş ayrılıkları ve
karşıtlıkları ele alınacaktır. Diğer yandan, Avrupalı yönetmenlerin Sokrates’i anlatımı ile Batı’da
Avicenna olarak bilinen İbn-i Sina’nın yaşamını sinema filmi ile aktaran yönetmenlerin oryantalist
bakış açısını karşılaştıracağız.
Bu çalışmada birincil kaynaklar, felsefecilerle ilgili çekilmiş biyografik filmler ile lobi fotoğrafları
olacaktır. Onlar hakkında yazılmış makaleler ise ikincil kaynaklar olarak kullanılacaktır.
Anahtar Kelimeler: Felsefe, biyografi, tarih, biopic, çatışma, Doğu, Batı, Uzakdoğu, epik, Avicenna
ve etnografik verilerini somut objelerle yaşatan ve kaydını tutarak yeni
nesillere tarih, kültür ve sanat bilinci geliştirmek yoluyla aktaran hafıza
mekanlarıdır. Bu çalışmada, bir tarihsel ve kültürel hafıza aktarım mekanı
olarak, Türkiye'nin ilk el yapımı kostümlü bebek müzesi olarak bilinen Özel
Kapadokya Sanat Tarih Müzesi ele alınacaktır. Çalışma, tarihin görsel
anlatımında önemli rolü olan özel müzelerin yerel ve ulusal düzeyde
kültürel, tarihi ve sanatsal işlevini, etkilerini, Özel Kapadokya Sanat ve Tarih
Müzesi örneği üzerinden anlatmayı amaçlamaktadır.
15 yıl önce Ürgüp’ün Mustafapaşa köyünde, bir kadın girişimci
tarafından kurulan Müzede, el yapımı bebeklerle Nevşehir dahil, Anadolu
tarihi, kültürü, efsaneler, gelenek ve görenekler, tarihi figürler ve yerel
yaşam hikayeleri canlandırmalı olarak anlatılmaktadır. Sunum sırasında,
Müze kolleksiyonunda yer alan Geleneksel Sanatlar Sanatkarı Radiye
Gül’ün tasarladığı kostümlü kitre bebekler aracılığı ile tarihi ve kültürel
dönem ve olaylar canlandırmalı olarak örneklerle gösterilecektir.
Bu canlandırmalar arasında Nahıl Geleneği, Derinkuyulu Mimar
Hakkı Atamulu, Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, Nevşehir’in ilk meclis
delegeleri, pekmez kaynatma ritüelleri vs. bulunmaktadır.
Çalışmada ayrıca, müzenin Ürgüp’ün küçük bir köyünde başlayan
kültür ve sanat yolculuğuna kısaca bakıldıktan sonra, gelişim süreci ve
bugün uluslar arası ölçekte tanınmasına, geniş kitlelere ulaşmasındaki
evreler ortaya konacaktır. Hedef kitlesi özellikle gençler ve çocuklar olan
müzenin, yurt içi ve yurt dışından gelen ziyaretçilerinin müze hakkında geri
bildirimlerine dair bulgular, yerel tarihi ve kültürel hafıza aktarımındaki
öğeler öne çıkarılarak aktarılacaktır. Köylülerin müzeye ilişkin görüşleri,
müzenin köyün gündelik hayatındaki yeri, müzenin köydeki genç ve
çocuklar üzerindeki ve genel olarak halkın sosyal kültürel yaşamına etkileri
de sonuç bölümünde ortaya konulacaktır.
Anahtar kelimeler: Tarih, Folklor, Etnografya, Müze, Bebek,
Kostüm, Geleneksel, Efsaneler, Kitre