Papers by Mehmet Güven Avcı
Anadolu ve Balkan Araştırmaları Dergisi
Toplumsal değişmenin çok hızlı bir biçimde yaşandığı günümüzde yetişkin eğitimi, yapısı gereği, t... more Toplumsal değişmenin çok hızlı bir biçimde yaşandığı günümüzde yetişkin eğitimi, yapısı gereği, toplumun ve bireylerin bu hıza ayak uydurmasında önemli bir araç olarak kullanılmaktadır. Sanayi devrimi ile birlikte örgün eğitimde olduğu gibi yetişkin eğitiminde de ciddi dönüşümler yaşanmış ve yetişkin öğrenmesi üzerine çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Modernleşme sürecine uyum sağlayan bireyler ortaya çıkarmanın en hızlı yolu olarak görülen yetişkin eğitiminde yapılan çalışmalar yetişkin öğrenmesine odaklanan androgoji alanının doğmasına neden olmuştur. Bu durum geleneksel yollar ile yürütülen yetişkin din eğitiminde de etkisini göstermiş ve yetişkin öğrenmesi çalışmaları doğrultusunda yetişkin din eğitimi yeniden planlanmıştır. Yetişkin eğitimine yönelik ilgi ile birlikte, yetişkin din eğitiminin ayrı bir uzmanlık alanı olması ve konu üzerinde yapılan çalışmalar, yetişkin din eğitiminin yaygınlaştırılması yönünde bir çabaya neden olmuş ve bu durum yetişkinlere yönelik din eğitimi ...
Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi, 2021
ÖZ: Kemal Tahir romanları edebiyat alanında olduğu kadar sosyal bilimler alanında da önemli bir a... more ÖZ: Kemal Tahir romanları edebiyat alanında olduğu kadar sosyal bilimler alanında da önemli bir araştırma, inceleme ve tartışma konusudur. Bu durum özellikle, yazarın, 1960 sonrası yazdığı romanlarda Türk toplum tarihi ve yapısına ilişkin ortaya koyduğu tezlerden kaynaklanmaktadır. İleri sürdüğü tezler, 1960 sonrasının hareketli düşünsel ortamında, önemli tartışmalara neden olmuştur. Kemal Tahir 1960 öncesinde yazdığı romanlarla ise köye yönelmiş ve romanı Anadolu insanını tanıma aracı olarak kullanmıştır. Anadolu köyünü dönemin diğer köy romanlarından farklı bir biçimde değerlendirmesi eleştiri konusudur. Başlıca eleştiri ise romanlarda cinselliğin yoğun bir biçimde kullanımıdır. Ancak Kemal Tahir'in köy romanları üzerine yapılan dikkatli bir okuma yazarın, diğer birkaç olgu gibi, cinselliği bir araç olarak kullandığını göstermektedir. Kemal Tahir bu romanlarda köyü, köydeki toplumsal işleyişi her yönüyle verme ve köy insanını tüm zaaflarıyla yakalama çabasındadır. Bu çabasında kullandığı önemli araçlar erkeklik, kadınlık ve cinselliktir. Diğer taraftan Kemal Tahir'in köy romanları dönemin hâkim köy anlatısına da bir eleştiridir. Bu olgular bir eleştiri aracı olarak da ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma erkeklik, kadınlık ve cinselliğin Kemal Tahir romanlarında kullanım biçimini tespit etmek ve bu olgular üzerinden Kemal Tahir'in köyü ve köylüyü anlatma çabasını ortaya koymak amacını taşımaktadır.
OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2021
The transnational feature of the Covid-19 pandemic is an indicator and result of globalization an... more The transnational feature of the Covid-19 pandemic is an indicator and result of globalization and the gradual loss of meaning of space. This global epidemic has led further increase or even reset of time and space compression and the development of new forms of behavior. This change includes the individual working, establishing relationships, using spare time, getting education, and shopping without changing place and having any time limit. Although this situation has already been there with the developments in transportation and communication technologies, which are the main reasons of globalization, it gained momentum after the epidemic and has appeared as the reason for a new social structure. This study aims to address the rapid spread of the pandemic due to globalization, as well as the social change caused by the epidemic environment and the formation of new social relations within the framework of the concept of time-space compression.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2021
Halkevleri, Cumhuriyet Dönemi modernleşme hareketlerinin, 1930-1950 tarihleri arasında, en önemli... more Halkevleri, Cumhuriyet Dönemi modernleşme hareketlerinin, 1930-1950 tarihleri arasında, en önemli araçlarından birisidir. Kuruluş biçimi ve örgütlenmesi ile merkezi bir yapıya sahip olan ve dönemin tek partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkası’na bağlı bir kuruluş olarak halkevlerinin yürüttüğü faaliyetler, modernleşme sürecine ilişkin önemli bilgiler içermektedir. Dil ve edebiyat şubesi, güzel sanatlar şubesi, temsil şubesi, spor şubesi, içtimai yardım şubesi, halk dershaneleri ve kurslar şubesi, kütüphane ve neşriyat şubesi, köycüler şubesi, müze ve neşriyat şubesi olarak dokuz alanda faaliyet gösteren halkevleri okuma yazamadan tiyatroya, yayıncılıktan sinemaya, yardım çalışmalarında köye kadar geniş bir alanda etkinlik içerisinde olmuştur. Halkevlerinin önemli faaliyetlerinden birisi dergi yayıncılığıdır. Genel politikalar, ideolojik ve kültürel dönüşümü sağlamaya dönük çabalar halkevi dergileri aracılığıyla yerel unsurlarla harmanlanarak taşraya aktarılmaktadır. Bu dergiler aynı zam...
Milli Eğitim Dergisi, 2021
Yetişkin eğitimi, örgün eğitimden farklı öğrenme, öğretme ve program içeriklerine sahip bir eğiti... more Yetişkin eğitimi, örgün eğitimden farklı öğrenme, öğretme ve program içeriklerine sahip bir eğitim türü olarak günümüzde önem kazanmıştır. Yetişkin eğitimi içerik ve programları ile tarihsel süreç içerisinde incelendiğinde dönemsel ekonomik, sosyal ve politik koşullar tarafından biçimlendirildiği görülmektedir. Zamana göre değişen içerik ve programlar, toplumlar arasında da toplumların kendi koşulları ve ihtiyaçları doğrultusunda, farklılaşmaktadır. Eğitim ile toplum arasındaki bağın ötesinde yetişkin eğitimin toplumsal koşullara göre hızlı bir şekilde içerik değiştirmesi, yetişkin eğitimini sosyolojik olarak ele almayı zorunlu kılmaktadır. Yetişkin eğitim programları ve eğitim içerikleri toplumsal değişmeyi ve dönemlere göre öncelikli ekonomik ve sosyal ihtiyaçları izlemek adına önemli veriler sunmaktadır. Diğer taraftan yetişkin eğitiminin planlanmasının, programlarının, hedef kitlesinin ve eğitim içeriklerinin ekonomik, toplumsal ve siyasal koşullar tarafından belirlenmesi yetişk...
İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Dergisi, 2020
Egitim, tarihin her doneminde ekonomik ve toplumsal degisimlerin sonucunda istendik bireye ulasma... more Egitim, tarihin her doneminde ekonomik ve toplumsal degisimlerin sonucunda istendik bireye ulasmanin en onemli araci olmustur. Yetiskin egitimi bu anlamda ayri bir oneme sahiptir. Bu onem yetiskin egitiminin orgun egitime gore daha kisa sureli olmasi ve dolayisiyla sonuca daha hizli ulasmasi ile uygulanan egitim programlarinin esnek yapisindan kaynaklanmaktadir. Ikinci Dunya Savasi sonrasinda tartisilmaya baslanan kalkinma dusuncesi, 1980’li yillara kadar surecek olan yeni bir ekonomik ve toplumsal anlayisin dogmasina yol acmistir. Kalkinma tartismalari Bati kapitalist merkezlerinde refah politikalari ile sonuclanirken, bu merkezlerce “geri kalmis”, “azgelismis”, gelismekte olan” gibi kavramlarla tanimlanan bati disi toplumlara onerilen ise planli kalkinma olmustur. Ekonomik bir icerikle tanimlanan kalkinma kavrami giderek toplumsal degisimleri de iceren bir kavram haline gelmistir. Kalkinma dusuncesinin Bati disi toplumlara yansimasinda toplumsal icerigin daha da onem kazandigi gor...
Journal of International Scientific Researches
Cinsiyet konusundaki sosyoloji temelli tartışmalar toplumsal cinsiyet kavramı etrafında toplanmak... more Cinsiyet konusundaki sosyoloji temelli tartışmalar toplumsal cinsiyet kavramı etrafında toplanmaktadır. Doğuştan sahip olduğumuz fizyolojik özellikler biyolojik cinsiyetimizi belirlerken, parçası olduğumuz toplumun bizi kadın ya da erkek olmamıza dayanarak şekillendirmesi ise toplumsal cinsiyeti oluşturmaktadır. Eğitimden, iş yaşamına, komşuluk ilişkilerinden sağlık hizmetlerine kadar uzayan pek çok alanda toplumsal cinsiyet örüntülerinin yansımaları gözlemlenmektedir. Çoğu örnekte ayrımcılığa varan uygulamalara sebebiyet veren toplumsal cinsiyete dayalı sınıflandırmalar, gündelik yaşamın beyaz perde uyarlamalarına da konu olmaktadır. Bu çalışma, toplumsal cinsiyet rollerinin sebep olduğu keskin toplumsal ayrımları bir ailenin yaşamı üzerinden anlatan ve gerçek bir hikâyeden uyarlanan DANGAL isimli Hint filmini toplumsal cinsiyet tartışmaları bağlamında ele almaktadır. İki kız kardeşin yoğun toplumsal baskıya rağmen, "erkek sporu" olarak bilinen güreş sporunda elde ettikleri başarıya giden yolda yaşadıklarını, toplumsal cinsiyet rolleri, kadın işi-erkek işi, mekân ve beden bağlamında analiz etmektedir.
Sinecine Sinema Araştırmaları Dergisi, 2019
Taşra, sosyoloji, siyaset bilimi ve tarih alanında, özellikle Türk Modernleşmesi çalışmalarında, ... more Taşra, sosyoloji, siyaset bilimi ve tarih alanında, özellikle Türk Modernleşmesi çalışmalarında, olduğu gibi edebiyat ve sinemanın da sürekli ilgi odağında olmuş bir olgudur. Sosyolojide özellikle toplumsal ve siyasal değişimi anlamak için üzerinde durulan taşra, edebiyat ve sinemada mekânsal olarak toplumsal bir yapıyı ifade etmek için kullanımının ötesinde özellikle son dönemde bireyi anlamanın bir aracı olmuştur. Edebiyat metinleri taşrayı kimi zaman aydınlatılması gereken bir yer olarak görürken kimi zaman da eskiye özlemin ifade edilme aracı olarak kullanmışlardır. Türk Edebiyatında taşrada bireye yönelen temel metinleri ise en net biçimde Yusuf Atılgan’ın eserlerinde görülmektedir. Son dönem sinemamız da, benzer biçimde, taşrada bireye yönelmiş ve birey üzerinden taşra, taşralılık, taşranın açmaz ve çıkmazları tartışma konusu yapılmıştır. Türk Sinemasında bu konuda birçok örnek göstermek mümkün olmakla birlikte Nuri Bilge Ceylan sineması merkezine taşrayı alması anlamında önemli bir örnektir. Nuri Bilge Ceylan’ın 2018 yılı yapımı Ahlat Ağacı filmi de taşra merkezli bir tartışmayı yürütmekte ve özellikle taşrada yaşanan dönüşüme odaklanmaktadır. Bu çalışmada Nuri Bilge Ceylan’ın son filmi Ahlat Ağacı’nda taşra, taşra-merkez ilişkisi ve taşranın dönüşümü temaları incelenmektedir.
ÖZET Sosyoloji yeni bir bilim dalı olarak büyük toplumsal dönüşümlerin yaşandığı on dokuzuncu yüz... more ÖZET Sosyoloji yeni bir bilim dalı olarak büyük toplumsal dönüşümlerin yaşandığı on dokuzuncu yüzyılda ortaya çıkmış ve toplumsal değişimi açıklamak, yaşanan toplumsal sorunların kaynağını tespit etmek ve çözmek iddiasında olmuştur. Bu noktada toplumsal bir sorun haline gelen bireysel eylemler doğuşundan itibaren sosyolojinin ilgi alanında olmuş ve bu bireysel eylemler toplumsal bir biçimde açıklanmaya çalışılmıştır. Suç ve suç içerisinde şiddet bu açıklama biçiminin ortaya konulmasında en önemli örneklerdir. Klasik dönem sosyologlar bireysel bir eylem olarak şiddeti toplumsal bir çerçevede incelemiş ve açıklamışlardır. ABSTRACT Sociology emerged in the nineteenth century as a new branch of science, where major social transformations took place, to explain social change, to identify and resolve the source of social problems. At this point, individual actions, which became a social problem, have been in the field of interest of sociology since their birth and these individual actions have been tried to be explained in a social way. Violence in crime and crime is one of the most important examples of this form of explanation. Classical sociologists examined and explained violence as an individual action within a social framework. 1. GİRİŞ 18. ve 19. yüzyılın büyük toplumsal değişimlerinin sonucu olarak ortaya çıkan sosyoloji, temelde bu değişimlerin yarattığı sorunların çözümüne ve yeni toplumsal düzeni sağlamaya yönelik bir çaba ortaya koymuştur. Ulaşılan toplumsal aşamayı en " gelişmiş " , en " ileri " en " uygar " toplum olarak gören dönemin düşüncesi, akıl ve bilim yoluyla ulaşılan pozitivist sosyolojik anlayışın tüm toplumsal sorunları açıklayacağı ve hatta çözeceği iddiasını taşımaktadır. Dönemin bu yaygın düşüncesi de; diğer taraftan benzer bir ilerlemeci çizgiye sahip olmakla birlikte mevcut toplumsal aşamayı ulaşılan son aşama olarak görmeyen, çelişki ve çatışmaya vurgu yapan ve bir sonraki toplumsal aşamaya işaret eden Marksist düşünce de toplumsal sorun yaratan bireysel eylemlere yönelik sürekli bir ilgi içerisinde olmuştur. Bu nokta da suç ve suç içerisinde yer alan şiddet davranışı toplumsal bir sorun olarak görülmüş ve toplumsal çerçeve de açıklanmaya çalışılmıştır. Bireysel bir eylemin toplumsal olarak açıklanması, sosyoloji biliminin ortaya çıkışındaki düşünsel yapıyı, sosyolojinin ayrı bir bilim dalı olarak kendisini konumlandırmasını, sosyolojik bakış açısının oluşmasını ve günümüz sosyolojisinin temellerini göstermesi bakımından oldukça önemlidir.
Suçun özellikle şiddet suçlarının artışı istatistiksel olarak yayınlanan raporlardan
görülmektedi... more Suçun özellikle şiddet suçlarının artışı istatistiksel olarak yayınlanan raporlardan
görülmektedir. Ancak bu olgunun önemli bir toplumsal sorun olarak ortaya çıkışına ait sosyolojik veriler şiddet suçlarına ait rakamların dışında toplumsal yaşamda bireylerin gösterdiği genel davranış biçimleri ve toplumsal taleplerdir. Günümüzde suç ve şiddet eylemlerinin gerek toplumsal bir olgu gerekse önemli bir toplumsal sorun olarak tespit edilmesi yaşanan şiddet eylemlerinin sonucunda bireylerde oluşan korku ve güvensizlik duygusunun ortaya çıkardığı güvenlik temelli yaşam biçimidir. Bu yaşam biçimi ve oluşan talep suç, şiddet ve güvenlik kavramlarına dayanan bir pazarlama ve reklam dilinin oluşmasına yol açmıştır. Bu dilin ürettiği algı bireylerde “kötü dünya sendromu” olarak
ortaya çıkmakta ve sürekli bir güvenlik talebi ve arayışına dönüşmektedir. Bu durum öncelikle mekanda bir ayrışmaya yol açma eğilimindedir. Zenginliğin getirdiği mekânsal ayrışma orta sınıflarda güvenlik temelinde mekânsal bir ayrışmaya yol açmaktadır. Güvenli mekan talebinin yanı sıra özel güvenlik talebi, güvenlik kameraları tüketimi, alarm sistemleri, çantalarda taşınan gazlı spreyler… vb. ciddi bir güvenlik arayışının göstergesidir. Bu arayış ve talebin ortaya çıkışında bireylerin birebir şiddet ve suçla karşılaşmalarından çok, duyulan, görülen ya da öğrenilen şiddet eylemlerinden kendilerini koruma amacının yanı sıra şiddet suçlarının kullanılarak yaratılan korku kültürünün bir pazarlama aracı haline gelmesinin ve bu amaçla insanlarda sürekli her an bir saldırı olabileceği duygusu yaratılmasının da etkili olduğu görülmektedir. Bu bildiri suç ve şiddetin bir araç olarak güvenliğin pazarlanmasında kullanılış biçimini inceleme hazırlığıdır.
Uploads
Papers by Mehmet Güven Avcı
görülmektedir. Ancak bu olgunun önemli bir toplumsal sorun olarak ortaya çıkışına ait sosyolojik veriler şiddet suçlarına ait rakamların dışında toplumsal yaşamda bireylerin gösterdiği genel davranış biçimleri ve toplumsal taleplerdir. Günümüzde suç ve şiddet eylemlerinin gerek toplumsal bir olgu gerekse önemli bir toplumsal sorun olarak tespit edilmesi yaşanan şiddet eylemlerinin sonucunda bireylerde oluşan korku ve güvensizlik duygusunun ortaya çıkardığı güvenlik temelli yaşam biçimidir. Bu yaşam biçimi ve oluşan talep suç, şiddet ve güvenlik kavramlarına dayanan bir pazarlama ve reklam dilinin oluşmasına yol açmıştır. Bu dilin ürettiği algı bireylerde “kötü dünya sendromu” olarak
ortaya çıkmakta ve sürekli bir güvenlik talebi ve arayışına dönüşmektedir. Bu durum öncelikle mekanda bir ayrışmaya yol açma eğilimindedir. Zenginliğin getirdiği mekânsal ayrışma orta sınıflarda güvenlik temelinde mekânsal bir ayrışmaya yol açmaktadır. Güvenli mekan talebinin yanı sıra özel güvenlik talebi, güvenlik kameraları tüketimi, alarm sistemleri, çantalarda taşınan gazlı spreyler… vb. ciddi bir güvenlik arayışının göstergesidir. Bu arayış ve talebin ortaya çıkışında bireylerin birebir şiddet ve suçla karşılaşmalarından çok, duyulan, görülen ya da öğrenilen şiddet eylemlerinden kendilerini koruma amacının yanı sıra şiddet suçlarının kullanılarak yaratılan korku kültürünün bir pazarlama aracı haline gelmesinin ve bu amaçla insanlarda sürekli her an bir saldırı olabileceği duygusu yaratılmasının da etkili olduğu görülmektedir. Bu bildiri suç ve şiddetin bir araç olarak güvenliğin pazarlanmasında kullanılış biçimini inceleme hazırlığıdır.
görülmektedir. Ancak bu olgunun önemli bir toplumsal sorun olarak ortaya çıkışına ait sosyolojik veriler şiddet suçlarına ait rakamların dışında toplumsal yaşamda bireylerin gösterdiği genel davranış biçimleri ve toplumsal taleplerdir. Günümüzde suç ve şiddet eylemlerinin gerek toplumsal bir olgu gerekse önemli bir toplumsal sorun olarak tespit edilmesi yaşanan şiddet eylemlerinin sonucunda bireylerde oluşan korku ve güvensizlik duygusunun ortaya çıkardığı güvenlik temelli yaşam biçimidir. Bu yaşam biçimi ve oluşan talep suç, şiddet ve güvenlik kavramlarına dayanan bir pazarlama ve reklam dilinin oluşmasına yol açmıştır. Bu dilin ürettiği algı bireylerde “kötü dünya sendromu” olarak
ortaya çıkmakta ve sürekli bir güvenlik talebi ve arayışına dönüşmektedir. Bu durum öncelikle mekanda bir ayrışmaya yol açma eğilimindedir. Zenginliğin getirdiği mekânsal ayrışma orta sınıflarda güvenlik temelinde mekânsal bir ayrışmaya yol açmaktadır. Güvenli mekan talebinin yanı sıra özel güvenlik talebi, güvenlik kameraları tüketimi, alarm sistemleri, çantalarda taşınan gazlı spreyler… vb. ciddi bir güvenlik arayışının göstergesidir. Bu arayış ve talebin ortaya çıkışında bireylerin birebir şiddet ve suçla karşılaşmalarından çok, duyulan, görülen ya da öğrenilen şiddet eylemlerinden kendilerini koruma amacının yanı sıra şiddet suçlarının kullanılarak yaratılan korku kültürünün bir pazarlama aracı haline gelmesinin ve bu amaçla insanlarda sürekli her an bir saldırı olabileceği duygusu yaratılmasının da etkili olduğu görülmektedir. Bu bildiri suç ve şiddetin bir araç olarak güvenliğin pazarlanmasında kullanılış biçimini inceleme hazırlığıdır.