Thesis Chapters by Serdar Kara
Türk basın tarihinin önemli isimlerinden biri olan Zekeriya Sertel gazeteci/yazar/memur gibi sı... more Türk basın tarihinin önemli isimlerinden biri olan Zekeriya Sertel gazeteci/yazar/memur gibi sıfatlarla Türk modernleşmesinin yakın tanıklarındandır. Şahsına münhasır 90 yıllık yaşamında İkinci Meşrutiyet devrinden 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi öncesi koşullara varıncaya kadar birçok önemli olaya şahitlik etmiş, siyasetten felsefeye, eğitimden gündelik yaşama çok çeşitli meseleler hakkında yazılar kaleme almıştır. Gazete yazılarıyla, kitaplarıyla Türk modernleşmesine katkıda bulunmaya çalışmıştır. Dönem dönem Türkiye sınırlarının dışına taşan serüveniyle 20. yüzyıla tanıklık eden Zekeriya Sertel'in biyografisi bir bakıma 20. yüzyıl Türk ve dünya tarihinin bir panoraması olma özelliğini taşımaktadır.
Bu biyografik çalışmada Zekeriya Sertel'in yaşam serüveni ve fikir hayatı bir bütün olarak ele alınmıştır. Gazeteci-yazar-memur gibi çeşitli sıfatlarla sürdürdüğü yaşamı ve faaliyetleri, başından geçenlerin yanı sıra yazılarında savunduğu fikirler konu edinilmiş, görüşleri çeşitli açılardan incelenmiştir. Farklı dönemlerdeki Zekeriya Sertel portreleri incelenerek onun şahsında 20. yüzyıl bir Türk aydınının farklı tarihsel, sosyal, siyasal vs. koşullar altında nasıl bir yol izlediği takip edilmiş, düşünce hayatındaki değişimler veya süreklilikler gösterilmeye çalışılmıştır.
Zekeriya Sertel, who is one of the important personalities in Turkish press history, was one of the close witnesses of Turkish modernization as a journalist, author and state officer. In his 90 years of life, he witnessed many important processes from the second constitutional period to the conditions before the military coup of 1980. He wrote many articles, books etc. during these periods. He worked on Turkish modernization throughout his life. The adventure of Zekeriya Sertel overflows outside the borders of Turkey. The way he witnessed the 20th century offers a panorama of the Turkish and World history, in a way. In this biographical study, the life adventure and intellectual activities of Zekeriya Sertel have been handled as a whole. His various identities as a journalist, author and state officer, his experiences, as well as the ideas he defended in his writings were taken as the subject and his views were elaborated from various positions. By examining the portraits of Zekeriya Sertel in different periods, how Turkish thought was shaped, the changes and continuities in the intellectual realms were tried to be shown.
Books by Serdar Kara
Konya: Palet Yayınları, 2016
Yaklaşık iki yüzyıllık Türk modernleşmesinin en önemli aktörlerinden birisi hiç şüphesiz din olgu... more Yaklaşık iki yüzyıllık Türk modernleşmesinin en önemli aktörlerinden birisi hiç şüphesiz din olgusudur. Bu olgu, günümüze kadar gelen modernleşme süreci içerisinde kimi zaman karşıt bir kavram olarak sürecin karşısına çıkabildiği gibi, sanılanın aksine kimi zaman da destekleyici-ilerletici bir katalizör görevi görmüştür. Bu durumlar, modernleşme sürecinin karakteristiğini belirleyen önemli bir unsurdur. Yenileşme hareketleri ve süreci, topluma kimi zaman jakoben bir tarzda tepeden inme-dayatma şekliyle kabul ettirilmek istenmiş, kimi zamansa sınırlı da olsa toplumla birlikte gerçekleştirilmeye çalışılmıştır. İşte bu noktada din, çift ve kısmen çelişkili anlam içeren bir kavram hüviyetine büründürülmüştür. Hem aşılması gereken bir olgu olarak görülürken, hem de dine, yenileşme hareketlerini topluma benimsetmede araçsal bir fonksiyon yüklenmiştir.
Conference Presentations by Serdar Kara
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Hatırat Uluslarası Sempozyumu, 2018
İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası konjonktürde yaşanan değişimle birlikte, Türkiye’de ço... more İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası konjonktürde yaşanan değişimle birlikte, Türkiye’de çok partili sisteme dönüş beklentileri yükselmiştir. Bu süreçten cesaret alan Zekeriya ve Sabiha Sertel çifti yönetimindeki Tan gazetesi, demokrasi talebini daha yüksek sesle dile getirerek, sisteme yönelik eleştirilerinin şiddetini arttırmıştır. Bu amaçla CHP’den kopan muhalif isimlerle birlikte, yeni bir parti kurma çalışmalarına girişmişlerdir. Ancak bu muhalefet grubundan ürken iktidardaki CHP yönetiminin kışkırtmasıyla, İstanbul’daki üniversite gençliği Tan gazetesine karşı şiddet içeren bir eylem düzenlemiştir. Tarihe “Tan Matbaası Baskını” olarak geçen bu eylem sonucunda, gazetenin yayın hayatı son bulmuştur.
“Tan Matbaası Baskını”yla alakalı isimler arasında, sonradan önemli mevkilere gelen, hatıralarını kaleme almış birçok kişiye rastlanmaktadır. Bu şahısların hatıralarında, olaydan canlı bir şekilde söz edilmektedir. Bildiride, bu isimlerin hatıraları temel alınarak, Tan baskınının nasıl ve ne şekilde gerçekleştirildiği, olayın sebep ve sonuçları incelenecektir. Tan baskınından yıllar sonra yazılan bu hatıralarda, yaşananlara ilişkin olumlu veya olumsuz düşüncelerini, bir bakıma bu olayla ilgili kendi iç muhasebelerini bulmak mümkündür. Bu sayede insanların değer yargılarında, zamanla nasıl bir değişim yaşandığını hatıralar yoluyla izlenebilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Tan Gazetesi, Tan Matbaası Baskını, Zekeriya Sertel
After the Second World War, with the change in the international conjuncture increased expectations turned into a multi-party system in Turkey. Newspaper of Tan, under management couple of Zekeriya and Sabiha Sertel, courageous in this process, increased the severity of his critics and demands of democracy in louder voices. For this purpose, with defiant names of leaving RPP, they attempted to establish a new party. However, university youth in Istanbul provacated ruling of RPP fearing that opposition group had organized a violent action against printing house of Tan newspaper. As a consequence of this action, named “The Raid of the Tan Printing House” in history, Tan newspaper ended his publication life.
Among the names related to "The Raid of the Tan Printing House", there are so many individuals who came to substantial posts later on and who wrote their memories in literature. The case is vividly mentioned in the memory of these individuals. In the declaration, based on the remembrance of these names, how and in what manner the Tan raid was carried out will be examined. It is possible to find positive or negative thoughts about the people who live in these memories written after years of Tan's raid, and their own internal accounts regarding this incident. On this count, it can be watched through memories of how things have changed in value judgments over time.
Keywords: Tan Newspaper, The Raid of Tan Printing House, Zekeriya Sertel
Papers by Serdar Kara
Yakın Dönem Türkiye Araştırmaları, 2023
Öz
Kısa süren Serbest Cumhuriyet Fırkası deneyiminde görece arttığı söylenebilecek basın hürriyet... more Öz
Kısa süren Serbest Cumhuriyet Fırkası deneyiminde görece arttığı söylenebilecek basın hürriyeti, fırkanın kapanmasının/feshedilmesinin ardından kısıtlanmış, dünyadaki genel eğilime paralel olarak Türkiye’de de tek partili bir sistem pekiştirilmeye başlanmıştır. Bu dönemde Türk basını özellikle iç politikaya ve rejime ilişkin kendi ideolojik tercihlerini açık bir şekilde ortaya koymak, bu yönde tartışmalar yapmak şansını bulamamıştır. Basın, ideolojik eğilimlerini daha çok dönemin dünya meseleleri üzerinden göstermiştir. Dolayısıyla tek parti döneminin dış politik olayları, Türkiye’de basının ideolojik tercihlerini yansıtması bakımından önemli bir veri kaynağıdır. İkinci Dünya Savaşı başladıktan kısa bir süre sonra lokal bir savaş olarak Sovyetler Birliği’nin Finlandiya’ya saldırısıyla başlayan ve üç kadar süren Kış Savaşı, Türk basınının ideolojik eğilimlerini anlamak bakımından dikkate değer bir olaydır.
Bu çalışmada, İkinci Dünya Savaşı yılları Türkiye’sinin üç farklı eğilime sahip gazetesi olarak bilinen Cumhuriyet, Yeni Sabah ve Tan gazetelerinin Kış Savaşı’na yönelik yaklaşımı ele alınmıştır. Bu gazetelerde çıkan yazılar ve haberler incelenmiş, Kış Savaşı’na yönelik yaklaşımları üzerinden ideolojik eğilimleri hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Ayrıca basının Kış Savaşı’na dair tutumunun, 1939-40 arası Türk dış politikasıyla ilişkisi irdelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kış Savaşı, Türk Basını, İkinci Dünya Savaşı, Sovyetler Birliği, Finlandiya.
The Reflections of the 1939-40 Soviet-Finnish Winter War on the Yeni Sabah, Cumhuriyet and Tan Newspapers and Evaluations on the Ideological Positions of These Newspapers
Abstract
Freedom of the press, which can be said to have increased relatively during the short-lived multi-party system with the experience of the Liberal Republican Party, was restricted after the closure of the party, and a one-party system began to be consolidated in Turkey in parallel with the general trend in the world. During this period, the Turkish press could not find the chance to openly reveal their ideological preferences regarding domestic policy and the regime and to have discussions in this direction. The press showed its ideological tendencies mostly through the world issues of the period. Therefore, the foreign political events of the single-party period are an important source of data in terms of reflecting the ideological preferences of the press in Turkey. The Winter War, which started with the Soviet Union's attack on Finland as a local war shortly after the Second World War started and lasted about three months, is a remarkable event in understanding the Turkish press's ideological tendencies.
In this study, the approach of the newspapers Cumhuriyet, Yeni Sabah and Tan, which are known as the newspapers of the Second World War Turkey with three different tendencies, towards the Winter War is discussed. The articles and news in these newspapers were examined, and evaluations were made about their ideological tendencies through their approaches to the Winter War. In addition, the relationship between the attitude of the press on the Winter War and the Turkish foreign policy between 1939-40 was analysed.
Key Words: Winter War, The Turkish Press, The Second World War, Soviet Union, Finland.
Atatürk Ansiklopedisi Zekeriya Sertel Maddesi, 2023
Kebikeç, 2023
Öz
İkinci Meşrutiyet devrinde birçok Osmanlı fikir adamı devletin nasıl kurtulacağı, toplumun nas... more Öz
İkinci Meşrutiyet devrinde birçok Osmanlı fikir adamı devletin nasıl kurtulacağı, toplumun nasıl ve ne yönde değişeceği sorularına yanıt aramışlardır. Bu arayış sürecinde çeşitli fikir akımlarından da etkilenmişlerdir. Bunlardan birisi Fransa’da 19. yüzyılın son çeyreğinde hâkim düşünce akımı olan solidarizmdir.
Solidarist düşünce dönemin Osmanlı aydınlarının birçok meseleye olan bakış açısını etkilemiştir. İkinci Meşrutiyet döneminin genç aydınlarından M. Zekeriya (Sertel) de solidarizmden etkilenen isimler arasındadır. Bu çalışmada M. Zekeriya’nın 1908 devrimini takip eden yıllar içerisinde kaleme aldığı yazılarda solidarist düşüncenin ve organizmacı anlayışın etkileri gösterilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: İkinci Meşrutiyet Dönemi, M. Zekeriya (Sertel), Solidarizm, Organizmacılık.
Abstract
During the Second Constitutional Period, many Ottoman intellectuals have sought answers to the questions of how the state will be saved, and which attributions affect the society’s change. In this sense, intellectuals were influenced by many ideas including solidarism, which was the dominant thought in France in the last quarter of the 19th century.
M. Zekeriya (Sertel), one of the young intellectuals of the Second Constitutional Era, is among the names affected by solidarism. The effects of solidarism and organicism the writings will be reviewed.
Keywords: Second Constitutional Period, M. Zekeriya (Sertel), Solidarism, Organicism.
Atatürk Yolu, 2023
ÖZ
Bolu’nun en bilinen turistik mekânlarından olan Abant Gölü tüm Türkiye’ye yayılan ünüyle şehri... more ÖZ
Bolu’nun en bilinen turistik mekânlarından olan Abant Gölü tüm Türkiye’ye yayılan ünüyle şehrin bir sembolü haline gelmiştir. Abant, 1988’de tabiat parkı, 2022 yılında ise milli park olmuş, Bolu’daki tek üniversiteye adını vermiştir.
1919 yılında Reşat Aker tarafından bulununcaya kadar yalnızca civar köyler tarafından bilinen Abant, 1920’li yıllarda önce Bolulular tarafından tanınmıştır. 1930’lu yıllardan itibaren ulusal basında güzelliğinden bahsedilen bir yer olmuştur. Atatürk’ün 1934 yılında Bolu’yu ziyareti sırasında Abant’a ilgi göstermesinin ardından bölgeye yönelik girişimler daha ileri boyuta taşınmıştır. Bu tarihten itibaren Abant Gölü’nün turistik bir mekân haline dönüştürülmesine çalışmalar hız kazanmıştır. Bu çalışmada ilk olarak turizm kavramının tarihsel gelişimine ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan turizm anlayışına kısaca değinilmiş daha sonra Abant Gölü’nün ulusal bir figür haline getirilmesine yönelik giderek artan çabalar tarihsel süreç içerisinde ele alınmıştır. Dönemin basınına, kimi hatıralara ve belgelere yansıyan bütün bu çabaların arka planında yatan düşünce dünyası anlaşılmaya çalışılmıştır. Ayrıca tüm bu girişimlerin toplumda ne ölçüde karşılık bulduğu araştırılmıştır. Bu projenin başarılı ve başarısız olduğu noktalar değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Abant Gölü, Bolu, Turistik Mekân, Turizm, Turizm Tarihi.
ABSTRACT
The Abant Lake is one of Bolu's favourite tourist attractions. It is also a well-known sightseeing all around Turkey. The Abant Lake, which became a nature park in 1988 and a national park in 2022, gave its name to the only university in Bolu. This article is about the discovery and invention of the Abant Lake as a touristic place.
The Abant Lake, of which only the surrounding villages had been aware until it was discovered by Reşat Aker in 1919. During the 1920s the place became famous in the local context. Since the 1930s we encounter news about its beauty in the national press. Also, Atatürk paid attention to the Abant during in visit to Bolu in 1934. This visit was a turning point in the transformation of the Abant Lake from a locally known natural beauty to a nationally celebrated touristic place.
The study deals firstly with the historical development of the concept of tourism and the understanding of tourism inherited from the Ottoman Empire to the Republic. Secondly, the efforts to turn the Abant Lake into a national figure in the historical process are discussed. The study elaborates on the mentality behind all these endeavours, by focusing on the press, memories and documents of the period. The study also analyses to what extent all these initiatives have received a response in the society.
Keywords: The Abant Lake, Bolu, Sightseeing, Tourism, History of Tourism.
ÖZ
KARA, Serdar, Kâzım Karabekir’in Yarım Kalan Mülakatı: 3 Nisan 1939’da Tan Gazetesinde Yayımla... more ÖZ
KARA, Serdar, Kâzım Karabekir’in Yarım Kalan Mülakatı: 3 Nisan 1939’da Tan Gazetesinde Yayımlanan Mülakata Tepkiler ve Dönem Üzerine Bazı Değerlendirmeler
Millî Mücadele’nin önemli isimlerinden Kâzım Karabekir, Cumhuriyet’in ilk yıllarında iktidara muhalif bir pozisyon almış ve sonrasında yaşanan gelişmeler neticesinde siyasi hayattan tasfiye edilmiştir. Atatürk’ün ölümünün ardından İsmet İnönü’nün başlattığı bazı eski muhaliflerle barış siyasası çerçevesinde tekrar siyasi hayata dönebilen Kâzım Karabekir milletvekili olduktan kısa bir süre sonra Tan gazetesine bir mülakat vermiştir. Bu mülakatın ilk kısmı 3 Nisan 1939 tarihinde yayımlanmıştır. Ancak mülakattaki Atatürk dönemine ilişkin bazı eleştiriler dolayısıyla kimi üniversite gençleri tarafından protesto düzenlenmiş, bunun üzerine mülakatın yayımı durdurulmuştur. Buna rağmen mesele hızlı bir şekilde büyümüş, Karabekir’in beyanatı hem basında hem de CHP Parti Grubunda oldukça sert eleştirilere maruz kalmıştır.
Çalışmada mülakatın içeriği ve yayımlanmasından sonra başına gelenlerin yanı sıra basında ne gibi tepkiler verildiği, Parti grubundaki tartışmalar, çeşitli anılara yansıyanlar incelenmiş ve bu mülakat üzerinden dönemin siyasi yaşamı, basın hayatı üzerine bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kâzım Karabekir, İsmet İnönü, Atatürk, CHP, Türk Basını
ABSTRACT
KARA, Serdar, Kâzım Karabekir's Uncompleted Interview: Reactions To The Interview Published In The Tan On 3 April, 1939 And Some Evaluations On The Period.
Kâzım Karabekir, one of the prominent figures of the Turkish Independence War, had taken an opponent position against the government in the first years of the Turkish Republic and then he was eliminated from political life. After Atatürk's death, Kâzım Karabekir, who was able to return to political life within the framework of the peace policy initiated by İsmet İnönü with some former opponents, gave an interview to the Tan, which was daily newspaper, shortly after he became a deputy. The first part of this interview was published on April 3, 1939. However, due to some criticisms about the Atatürk period in the interview, some university students protested, and the interview was stopped to be published. Despite this, the issue grew rapidly, and Karabekir's statement was subjected to severe criticism both in the press and in the CHP (RPP) Party Group.
In the study, besides the content of the interview and what happened to him after its publication, what kind of reactions he received in the press, discussions in the Party group, and its reflections on various memories were examined. The political life and press life of the period were interpreted through this issue.
Key Words: Kâzım Karabekir, İsmet İnönü, Atatürk, CHP (RPP), Turkish Press
Balkanlarda Siyasal, Kültürel ve Ekonomik Gelişmeler, 2022
İnsanlık tarihinin o zaman kadar gördüğü en büyük savaş olan Birinci Dünya Savaşı’nın ardından, s... more İnsanlık tarihinin o zaman kadar gördüğü en büyük savaş olan Birinci Dünya Savaşı’nın ardından, savaşın galip devletleri sağlam temellere dayanmayan bir “barış” düzeni kurmuşlardı. Ancak bu düzen 1922’de İtalya’da Mussolini’nin, 1933’te de Almanya’da Hitler’in iktidara gelmesiyle beraber sallanmaya başlamıştı. İtalya ve Almanya’nın 1930’lu yıllarda izledikleri revizyonist ve saldırgan dış politika, özellikle de İtalya’nın Akdeniz’de yayılma arzusu Türkiye de dâhil Balkan devletlerini endişeye düşürmüştü. Bu tehdidin savuşturulması için dönemin dünya dış politikasındaki “paktlar” ruhuna da uygun olarak 9 Şubat 1934’te Bulgaristan haricinde Balkan devletlerinin yer aldığı bir antant kurulmuştu.
Türk kamuoyunda Balkan Antantı girişimi olumlu karşılanmakla birlikte basında bunun daha ileri bir noktaya taşınarak bir “Balkan Federasyonu” veya “Balkan Birleşik Devletlerine” dönüştürülmesi yönünde öneriler dile getirildiği görülmektedir. Böylesi bir adımın, diğer devletlerin, Balkanlara müdahil olamayacağı daha güçlü bir Balkan coğrafyası kuracağı öne sürülmektedir. Ancak Türk basınındaki bu öneriler yalnızca bir öneri olarak kalmış, dahası Balkan Antantı da arzu edilen başarıyı sağlayamamıştır.
Basında zaman zaman dile getirilen bu düşünce hiçbir zaman gerçekleşmese de Balkanların geleceğine dair önemli bir tartışma olma özelliğini korumaktadır. Bu çalışmada basında dile getirilen bu önerilerin içeriği hakkında bilgi verilip, bunların basındaki çeşitli kalemler tarafından nasıl karşılandığı, ne gibi tartışmalar yarattığı ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: İki Savaş Arası Dönem, Balkanlarda Birlik Arayışı, Balkan Antantı, Balkan Federasyonu, Türk Basını
Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi / Selçuk University Journal of Studies in Turcology, Dec 17, 2021
Öz
23 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte İkinci Kuşak Jön Türk Hareke... more Öz
23 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte İkinci Kuşak Jön Türk Hareketi uzun zamandır hedefledikleri siyasi inkılabı tamamladıklarına inanmışlardı. Sıra daha çetrefilli bir değişim dönüşüm sürecini içeren “İçtimai İnkılaba” gelmişti. İttihat ve Terakki Cemiyetinin güçlü olduğu Selanik’te oluşan “Yeni Hayat” çevresi bu toplumsal devrimi gerçekleştirmek üzere çıkardıkları yayınlarda çeşitli konuları işlemeye başlamışlardı. Bunlardan birisi sosyal inkılabın önemli bir parçası olarak gördükleri kadın meselesiydi. Selanik’teki Yeni Hayat çevresi içerisinde yer alan ve yazılarıyla içtimai inkılaba yön vermeye çalışan isimlerden birisi de M. Zekeriya idi. Sonraki yıllarda M. Zekeriya Sertel olarak Türk basın tarihinin önemli isimlerinden birisi haline gelecek olan M. Zekeriya, Yeni Felsefe Mecmuası, Hayat ve Şebab adlı çalışmalarında kadın meselesine değinmiştir. M. Zekeriya, dönemin Türk düşünce dünyasına büyük etkileri olan Fransız sosyolog Emile Durkheim’ın etkisiyle bu meseleye organizmacı bir bakış açısıyla yaklaşmıştır. Kadın meselesini kendi başına bir problem olarak sınırlandırmamış, bu meselenin doğrudan milletin geleceğiyle ilgili olduğunu önemle vurgulamıştır.
Abstract
After 1908 revolution, the Second Generation of Young Turks Movement believed that political revolution was achieved. It was time for “Social Revolution” including a more complicated process of change and transformation. “Yeni Hayat” (New Life) Circle in Thessaloniki where Union and Progress Committee was strong started to work in their publications a lot of problems for this social revolution. One of them was the issue of women. M. Zekeriya (Sertel) was in “Yeni Hayat” Circle in Thessaloniki. He tried to give direction to social revolution with his writings. M. Zekeriya touched the women issue in his publications Yeni Felsefe Mecmuası and Hayat ve Şebab. He handled the women issue in organicist perspective under the influence of the French sociologist Emile Durkheim, who had a great influence on the Turkish intellectual life of this period. He emphasized that the issue of women were directly related to the nation’s future.
Osmanlı'dan Cumhuriyet'e Hatırat Uluslararası Sempozyumu Bildiriler Kitabı, C. III Hatıratın Işığında Olaylar-Olgular ve İnsanlarOsmanlı'dan Cumhuriyet'e Hatırat Uluslararası Sempozyumu Bildiriler Kitabı, C. III Hatıratın Işığında Olaylar-Olgular ve İnsanlar, TTK Yayınları, Ankara 2022, s. 253-270., 2022
Özet
İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası konjonktürde yaşanan değişimle birlikte, Türkiye’... more Özet
İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası konjonktürde yaşanan değişimle birlikte, Türkiye’de çok partili sisteme dönüş beklentileri yükselmiştir. Bu süreçten cesaret alan Zekeriya ve Sabiha Sertel çifti yönetimindeki Tan gazetesi, demokrasi talebini daha yüksek sesle dile getirerek, sisteme yönelik eleştirilerinin şiddetini arttırmıştır. Bu amaçla CHP’den kopan muhalif isimlerle birlikte, yeni bir parti kurma çalışmalarına girişmişlerdir. Ancak bu muhalefet grubundan ürken iktidardaki CHP yönetiminin kışkırtmasıyla, İstanbul’daki üniversite gençliği Tan gazetesine karşı şiddet içeren bir eylem düzenlemiştir. Tarihe “Tan Matbaası Baskını” olarak geçen bu eylem sonucunda, gazetenin yayın hayatı son bulmuştur.
“Tan Matbaası Baskını”yla alakalı isimler arasında, sonradan önemli mevkilere gelen, hatıralarını kaleme almış birçok kişiye rastlanmaktadır. Bu şahısların hatıralarında, olaydan canlı bir şekilde söz edilmektedir. Bildiride, bu isimlerin hatıraları temel alınarak, Tan baskınının nasıl ve ne şekilde gerçekleştirildiği, olayın sebep ve sonuçları incelenecektir. Tan baskınından yıllar sonra yazılan bu hatıralarda, yaşananlara ilişkin olumlu veya olumsuz düşüncelerini, bir bakıma bu olayla ilgili kendi iç muhasebelerini bulmak mümkündür. Bu sayede, insanların değer yargılarında zamanla nasıl bir değişim yaşandığı hatıralar yoluyla izlenebilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Tan Gazetesi, Tan Matbaası Baskını, Zekeriya ve Sabiha Sertel, Çok Partili Hayata Dönüş, Türkiye’de Sol Hareket
“THE RAID OF TAN PRINTING HOUSE ON 4th OF DECEMBER, 1945” IN THE LINE OF MEMORIES
Abstract
After the Second World War, with the change in the international conjuncture increased expectations turned into a multi-party system in Turkey. Newspaper of Tan, under management couple of Zekeriya and Sabiha Sertel, courageous in this process, increased the severity of his critics and demands of democracy in louder voices. For this purpose, with defiant names of leaving RPP, they attempted to establish a new party. However, university youth in Istanbul provacated ruling of RPP fearing that opposition group had organized a violent action against printing house of Tan newspaper. As a consequence of this action, named “The Raid of the Tan Printing House” in history, Tan newspaper ended his publication life.
Among the names related to "The Raid of the Tan Printing House", there are so many individuals who came to substantial posts later on and who wrote their memories in literature. The case is vividly mentioned in the memory of these individuals. In the declaration, based on the remembrance of these names, how and in what manner the Tan raid was carried out will be examined. It is possible to find positive or negative thoughts about the people who live in these memories written after years of Tan's raid, and their own internal accounts regarding this incident. On this count, it can be watched through memories of how things have changed in value judgments over time.
Keywords: Newspaper of Tan, The Raid of Tan Printing House, Zekeriya and Sabiha Sertel, Return to Multi-Party System, Left Movement In Turkey
Talks by Serdar Kara
Gazete Pencere Youtube, 2023
https://youtu.be/hflSAOMUNok?si=k9N7hPEHAUbZc_m7
Gazete Pencere Pazar, 2023
Uploads
Thesis Chapters by Serdar Kara
Bu biyografik çalışmada Zekeriya Sertel'in yaşam serüveni ve fikir hayatı bir bütün olarak ele alınmıştır. Gazeteci-yazar-memur gibi çeşitli sıfatlarla sürdürdüğü yaşamı ve faaliyetleri, başından geçenlerin yanı sıra yazılarında savunduğu fikirler konu edinilmiş, görüşleri çeşitli açılardan incelenmiştir. Farklı dönemlerdeki Zekeriya Sertel portreleri incelenerek onun şahsında 20. yüzyıl bir Türk aydınının farklı tarihsel, sosyal, siyasal vs. koşullar altında nasıl bir yol izlediği takip edilmiş, düşünce hayatındaki değişimler veya süreklilikler gösterilmeye çalışılmıştır.
Zekeriya Sertel, who is one of the important personalities in Turkish press history, was one of the close witnesses of Turkish modernization as a journalist, author and state officer. In his 90 years of life, he witnessed many important processes from the second constitutional period to the conditions before the military coup of 1980. He wrote many articles, books etc. during these periods. He worked on Turkish modernization throughout his life. The adventure of Zekeriya Sertel overflows outside the borders of Turkey. The way he witnessed the 20th century offers a panorama of the Turkish and World history, in a way. In this biographical study, the life adventure and intellectual activities of Zekeriya Sertel have been handled as a whole. His various identities as a journalist, author and state officer, his experiences, as well as the ideas he defended in his writings were taken as the subject and his views were elaborated from various positions. By examining the portraits of Zekeriya Sertel in different periods, how Turkish thought was shaped, the changes and continuities in the intellectual realms were tried to be shown.
Books by Serdar Kara
Conference Presentations by Serdar Kara
“Tan Matbaası Baskını”yla alakalı isimler arasında, sonradan önemli mevkilere gelen, hatıralarını kaleme almış birçok kişiye rastlanmaktadır. Bu şahısların hatıralarında, olaydan canlı bir şekilde söz edilmektedir. Bildiride, bu isimlerin hatıraları temel alınarak, Tan baskınının nasıl ve ne şekilde gerçekleştirildiği, olayın sebep ve sonuçları incelenecektir. Tan baskınından yıllar sonra yazılan bu hatıralarda, yaşananlara ilişkin olumlu veya olumsuz düşüncelerini, bir bakıma bu olayla ilgili kendi iç muhasebelerini bulmak mümkündür. Bu sayede insanların değer yargılarında, zamanla nasıl bir değişim yaşandığını hatıralar yoluyla izlenebilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Tan Gazetesi, Tan Matbaası Baskını, Zekeriya Sertel
After the Second World War, with the change in the international conjuncture increased expectations turned into a multi-party system in Turkey. Newspaper of Tan, under management couple of Zekeriya and Sabiha Sertel, courageous in this process, increased the severity of his critics and demands of democracy in louder voices. For this purpose, with defiant names of leaving RPP, they attempted to establish a new party. However, university youth in Istanbul provacated ruling of RPP fearing that opposition group had organized a violent action against printing house of Tan newspaper. As a consequence of this action, named “The Raid of the Tan Printing House” in history, Tan newspaper ended his publication life.
Among the names related to "The Raid of the Tan Printing House", there are so many individuals who came to substantial posts later on and who wrote their memories in literature. The case is vividly mentioned in the memory of these individuals. In the declaration, based on the remembrance of these names, how and in what manner the Tan raid was carried out will be examined. It is possible to find positive or negative thoughts about the people who live in these memories written after years of Tan's raid, and their own internal accounts regarding this incident. On this count, it can be watched through memories of how things have changed in value judgments over time.
Keywords: Tan Newspaper, The Raid of Tan Printing House, Zekeriya Sertel
Papers by Serdar Kara
Kısa süren Serbest Cumhuriyet Fırkası deneyiminde görece arttığı söylenebilecek basın hürriyeti, fırkanın kapanmasının/feshedilmesinin ardından kısıtlanmış, dünyadaki genel eğilime paralel olarak Türkiye’de de tek partili bir sistem pekiştirilmeye başlanmıştır. Bu dönemde Türk basını özellikle iç politikaya ve rejime ilişkin kendi ideolojik tercihlerini açık bir şekilde ortaya koymak, bu yönde tartışmalar yapmak şansını bulamamıştır. Basın, ideolojik eğilimlerini daha çok dönemin dünya meseleleri üzerinden göstermiştir. Dolayısıyla tek parti döneminin dış politik olayları, Türkiye’de basının ideolojik tercihlerini yansıtması bakımından önemli bir veri kaynağıdır. İkinci Dünya Savaşı başladıktan kısa bir süre sonra lokal bir savaş olarak Sovyetler Birliği’nin Finlandiya’ya saldırısıyla başlayan ve üç kadar süren Kış Savaşı, Türk basınının ideolojik eğilimlerini anlamak bakımından dikkate değer bir olaydır.
Bu çalışmada, İkinci Dünya Savaşı yılları Türkiye’sinin üç farklı eğilime sahip gazetesi olarak bilinen Cumhuriyet, Yeni Sabah ve Tan gazetelerinin Kış Savaşı’na yönelik yaklaşımı ele alınmıştır. Bu gazetelerde çıkan yazılar ve haberler incelenmiş, Kış Savaşı’na yönelik yaklaşımları üzerinden ideolojik eğilimleri hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Ayrıca basının Kış Savaşı’na dair tutumunun, 1939-40 arası Türk dış politikasıyla ilişkisi irdelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kış Savaşı, Türk Basını, İkinci Dünya Savaşı, Sovyetler Birliği, Finlandiya.
The Reflections of the 1939-40 Soviet-Finnish Winter War on the Yeni Sabah, Cumhuriyet and Tan Newspapers and Evaluations on the Ideological Positions of These Newspapers
Abstract
Freedom of the press, which can be said to have increased relatively during the short-lived multi-party system with the experience of the Liberal Republican Party, was restricted after the closure of the party, and a one-party system began to be consolidated in Turkey in parallel with the general trend in the world. During this period, the Turkish press could not find the chance to openly reveal their ideological preferences regarding domestic policy and the regime and to have discussions in this direction. The press showed its ideological tendencies mostly through the world issues of the period. Therefore, the foreign political events of the single-party period are an important source of data in terms of reflecting the ideological preferences of the press in Turkey. The Winter War, which started with the Soviet Union's attack on Finland as a local war shortly after the Second World War started and lasted about three months, is a remarkable event in understanding the Turkish press's ideological tendencies.
In this study, the approach of the newspapers Cumhuriyet, Yeni Sabah and Tan, which are known as the newspapers of the Second World War Turkey with three different tendencies, towards the Winter War is discussed. The articles and news in these newspapers were examined, and evaluations were made about their ideological tendencies through their approaches to the Winter War. In addition, the relationship between the attitude of the press on the Winter War and the Turkish foreign policy between 1939-40 was analysed.
Key Words: Winter War, The Turkish Press, The Second World War, Soviet Union, Finland.
Atatürk Ansiklopedisi Zekeriya Sertel Maddesi
İkinci Meşrutiyet devrinde birçok Osmanlı fikir adamı devletin nasıl kurtulacağı, toplumun nasıl ve ne yönde değişeceği sorularına yanıt aramışlardır. Bu arayış sürecinde çeşitli fikir akımlarından da etkilenmişlerdir. Bunlardan birisi Fransa’da 19. yüzyılın son çeyreğinde hâkim düşünce akımı olan solidarizmdir.
Solidarist düşünce dönemin Osmanlı aydınlarının birçok meseleye olan bakış açısını etkilemiştir. İkinci Meşrutiyet döneminin genç aydınlarından M. Zekeriya (Sertel) de solidarizmden etkilenen isimler arasındadır. Bu çalışmada M. Zekeriya’nın 1908 devrimini takip eden yıllar içerisinde kaleme aldığı yazılarda solidarist düşüncenin ve organizmacı anlayışın etkileri gösterilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: İkinci Meşrutiyet Dönemi, M. Zekeriya (Sertel), Solidarizm, Organizmacılık.
Abstract
During the Second Constitutional Period, many Ottoman intellectuals have sought answers to the questions of how the state will be saved, and which attributions affect the society’s change. In this sense, intellectuals were influenced by many ideas including solidarism, which was the dominant thought in France in the last quarter of the 19th century.
M. Zekeriya (Sertel), one of the young intellectuals of the Second Constitutional Era, is among the names affected by solidarism. The effects of solidarism and organicism the writings will be reviewed.
Keywords: Second Constitutional Period, M. Zekeriya (Sertel), Solidarism, Organicism.
Bolu’nun en bilinen turistik mekânlarından olan Abant Gölü tüm Türkiye’ye yayılan ünüyle şehrin bir sembolü haline gelmiştir. Abant, 1988’de tabiat parkı, 2022 yılında ise milli park olmuş, Bolu’daki tek üniversiteye adını vermiştir.
1919 yılında Reşat Aker tarafından bulununcaya kadar yalnızca civar köyler tarafından bilinen Abant, 1920’li yıllarda önce Bolulular tarafından tanınmıştır. 1930’lu yıllardan itibaren ulusal basında güzelliğinden bahsedilen bir yer olmuştur. Atatürk’ün 1934 yılında Bolu’yu ziyareti sırasında Abant’a ilgi göstermesinin ardından bölgeye yönelik girişimler daha ileri boyuta taşınmıştır. Bu tarihten itibaren Abant Gölü’nün turistik bir mekân haline dönüştürülmesine çalışmalar hız kazanmıştır. Bu çalışmada ilk olarak turizm kavramının tarihsel gelişimine ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan turizm anlayışına kısaca değinilmiş daha sonra Abant Gölü’nün ulusal bir figür haline getirilmesine yönelik giderek artan çabalar tarihsel süreç içerisinde ele alınmıştır. Dönemin basınına, kimi hatıralara ve belgelere yansıyan bütün bu çabaların arka planında yatan düşünce dünyası anlaşılmaya çalışılmıştır. Ayrıca tüm bu girişimlerin toplumda ne ölçüde karşılık bulduğu araştırılmıştır. Bu projenin başarılı ve başarısız olduğu noktalar değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Abant Gölü, Bolu, Turistik Mekân, Turizm, Turizm Tarihi.
ABSTRACT
The Abant Lake is one of Bolu's favourite tourist attractions. It is also a well-known sightseeing all around Turkey. The Abant Lake, which became a nature park in 1988 and a national park in 2022, gave its name to the only university in Bolu. This article is about the discovery and invention of the Abant Lake as a touristic place.
The Abant Lake, of which only the surrounding villages had been aware until it was discovered by Reşat Aker in 1919. During the 1920s the place became famous in the local context. Since the 1930s we encounter news about its beauty in the national press. Also, Atatürk paid attention to the Abant during in visit to Bolu in 1934. This visit was a turning point in the transformation of the Abant Lake from a locally known natural beauty to a nationally celebrated touristic place.
The study deals firstly with the historical development of the concept of tourism and the understanding of tourism inherited from the Ottoman Empire to the Republic. Secondly, the efforts to turn the Abant Lake into a national figure in the historical process are discussed. The study elaborates on the mentality behind all these endeavours, by focusing on the press, memories and documents of the period. The study also analyses to what extent all these initiatives have received a response in the society.
Keywords: The Abant Lake, Bolu, Sightseeing, Tourism, History of Tourism.
KARA, Serdar, Kâzım Karabekir’in Yarım Kalan Mülakatı: 3 Nisan 1939’da Tan Gazetesinde Yayımlanan Mülakata Tepkiler ve Dönem Üzerine Bazı Değerlendirmeler
Millî Mücadele’nin önemli isimlerinden Kâzım Karabekir, Cumhuriyet’in ilk yıllarında iktidara muhalif bir pozisyon almış ve sonrasında yaşanan gelişmeler neticesinde siyasi hayattan tasfiye edilmiştir. Atatürk’ün ölümünün ardından İsmet İnönü’nün başlattığı bazı eski muhaliflerle barış siyasası çerçevesinde tekrar siyasi hayata dönebilen Kâzım Karabekir milletvekili olduktan kısa bir süre sonra Tan gazetesine bir mülakat vermiştir. Bu mülakatın ilk kısmı 3 Nisan 1939 tarihinde yayımlanmıştır. Ancak mülakattaki Atatürk dönemine ilişkin bazı eleştiriler dolayısıyla kimi üniversite gençleri tarafından protesto düzenlenmiş, bunun üzerine mülakatın yayımı durdurulmuştur. Buna rağmen mesele hızlı bir şekilde büyümüş, Karabekir’in beyanatı hem basında hem de CHP Parti Grubunda oldukça sert eleştirilere maruz kalmıştır.
Çalışmada mülakatın içeriği ve yayımlanmasından sonra başına gelenlerin yanı sıra basında ne gibi tepkiler verildiği, Parti grubundaki tartışmalar, çeşitli anılara yansıyanlar incelenmiş ve bu mülakat üzerinden dönemin siyasi yaşamı, basın hayatı üzerine bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kâzım Karabekir, İsmet İnönü, Atatürk, CHP, Türk Basını
ABSTRACT
KARA, Serdar, Kâzım Karabekir's Uncompleted Interview: Reactions To The Interview Published In The Tan On 3 April, 1939 And Some Evaluations On The Period.
Kâzım Karabekir, one of the prominent figures of the Turkish Independence War, had taken an opponent position against the government in the first years of the Turkish Republic and then he was eliminated from political life. After Atatürk's death, Kâzım Karabekir, who was able to return to political life within the framework of the peace policy initiated by İsmet İnönü with some former opponents, gave an interview to the Tan, which was daily newspaper, shortly after he became a deputy. The first part of this interview was published on April 3, 1939. However, due to some criticisms about the Atatürk period in the interview, some university students protested, and the interview was stopped to be published. Despite this, the issue grew rapidly, and Karabekir's statement was subjected to severe criticism both in the press and in the CHP (RPP) Party Group.
In the study, besides the content of the interview and what happened to him after its publication, what kind of reactions he received in the press, discussions in the Party group, and its reflections on various memories were examined. The political life and press life of the period were interpreted through this issue.
Key Words: Kâzım Karabekir, İsmet İnönü, Atatürk, CHP (RPP), Turkish Press
Türk kamuoyunda Balkan Antantı girişimi olumlu karşılanmakla birlikte basında bunun daha ileri bir noktaya taşınarak bir “Balkan Federasyonu” veya “Balkan Birleşik Devletlerine” dönüştürülmesi yönünde öneriler dile getirildiği görülmektedir. Böylesi bir adımın, diğer devletlerin, Balkanlara müdahil olamayacağı daha güçlü bir Balkan coğrafyası kuracağı öne sürülmektedir. Ancak Türk basınındaki bu öneriler yalnızca bir öneri olarak kalmış, dahası Balkan Antantı da arzu edilen başarıyı sağlayamamıştır.
Basında zaman zaman dile getirilen bu düşünce hiçbir zaman gerçekleşmese de Balkanların geleceğine dair önemli bir tartışma olma özelliğini korumaktadır. Bu çalışmada basında dile getirilen bu önerilerin içeriği hakkında bilgi verilip, bunların basındaki çeşitli kalemler tarafından nasıl karşılandığı, ne gibi tartışmalar yarattığı ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: İki Savaş Arası Dönem, Balkanlarda Birlik Arayışı, Balkan Antantı, Balkan Federasyonu, Türk Basını
23 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte İkinci Kuşak Jön Türk Hareketi uzun zamandır hedefledikleri siyasi inkılabı tamamladıklarına inanmışlardı. Sıra daha çetrefilli bir değişim dönüşüm sürecini içeren “İçtimai İnkılaba” gelmişti. İttihat ve Terakki Cemiyetinin güçlü olduğu Selanik’te oluşan “Yeni Hayat” çevresi bu toplumsal devrimi gerçekleştirmek üzere çıkardıkları yayınlarda çeşitli konuları işlemeye başlamışlardı. Bunlardan birisi sosyal inkılabın önemli bir parçası olarak gördükleri kadın meselesiydi. Selanik’teki Yeni Hayat çevresi içerisinde yer alan ve yazılarıyla içtimai inkılaba yön vermeye çalışan isimlerden birisi de M. Zekeriya idi. Sonraki yıllarda M. Zekeriya Sertel olarak Türk basın tarihinin önemli isimlerinden birisi haline gelecek olan M. Zekeriya, Yeni Felsefe Mecmuası, Hayat ve Şebab adlı çalışmalarında kadın meselesine değinmiştir. M. Zekeriya, dönemin Türk düşünce dünyasına büyük etkileri olan Fransız sosyolog Emile Durkheim’ın etkisiyle bu meseleye organizmacı bir bakış açısıyla yaklaşmıştır. Kadın meselesini kendi başına bir problem olarak sınırlandırmamış, bu meselenin doğrudan milletin geleceğiyle ilgili olduğunu önemle vurgulamıştır.
Abstract
After 1908 revolution, the Second Generation of Young Turks Movement believed that political revolution was achieved. It was time for “Social Revolution” including a more complicated process of change and transformation. “Yeni Hayat” (New Life) Circle in Thessaloniki where Union and Progress Committee was strong started to work in their publications a lot of problems for this social revolution. One of them was the issue of women. M. Zekeriya (Sertel) was in “Yeni Hayat” Circle in Thessaloniki. He tried to give direction to social revolution with his writings. M. Zekeriya touched the women issue in his publications Yeni Felsefe Mecmuası and Hayat ve Şebab. He handled the women issue in organicist perspective under the influence of the French sociologist Emile Durkheim, who had a great influence on the Turkish intellectual life of this period. He emphasized that the issue of women were directly related to the nation’s future.
İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası konjonktürde yaşanan değişimle birlikte, Türkiye’de çok partili sisteme dönüş beklentileri yükselmiştir. Bu süreçten cesaret alan Zekeriya ve Sabiha Sertel çifti yönetimindeki Tan gazetesi, demokrasi talebini daha yüksek sesle dile getirerek, sisteme yönelik eleştirilerinin şiddetini arttırmıştır. Bu amaçla CHP’den kopan muhalif isimlerle birlikte, yeni bir parti kurma çalışmalarına girişmişlerdir. Ancak bu muhalefet grubundan ürken iktidardaki CHP yönetiminin kışkırtmasıyla, İstanbul’daki üniversite gençliği Tan gazetesine karşı şiddet içeren bir eylem düzenlemiştir. Tarihe “Tan Matbaası Baskını” olarak geçen bu eylem sonucunda, gazetenin yayın hayatı son bulmuştur.
“Tan Matbaası Baskını”yla alakalı isimler arasında, sonradan önemli mevkilere gelen, hatıralarını kaleme almış birçok kişiye rastlanmaktadır. Bu şahısların hatıralarında, olaydan canlı bir şekilde söz edilmektedir. Bildiride, bu isimlerin hatıraları temel alınarak, Tan baskınının nasıl ve ne şekilde gerçekleştirildiği, olayın sebep ve sonuçları incelenecektir. Tan baskınından yıllar sonra yazılan bu hatıralarda, yaşananlara ilişkin olumlu veya olumsuz düşüncelerini, bir bakıma bu olayla ilgili kendi iç muhasebelerini bulmak mümkündür. Bu sayede, insanların değer yargılarında zamanla nasıl bir değişim yaşandığı hatıralar yoluyla izlenebilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Tan Gazetesi, Tan Matbaası Baskını, Zekeriya ve Sabiha Sertel, Çok Partili Hayata Dönüş, Türkiye’de Sol Hareket
“THE RAID OF TAN PRINTING HOUSE ON 4th OF DECEMBER, 1945” IN THE LINE OF MEMORIES
Abstract
After the Second World War, with the change in the international conjuncture increased expectations turned into a multi-party system in Turkey. Newspaper of Tan, under management couple of Zekeriya and Sabiha Sertel, courageous in this process, increased the severity of his critics and demands of democracy in louder voices. For this purpose, with defiant names of leaving RPP, they attempted to establish a new party. However, university youth in Istanbul provacated ruling of RPP fearing that opposition group had organized a violent action against printing house of Tan newspaper. As a consequence of this action, named “The Raid of the Tan Printing House” in history, Tan newspaper ended his publication life.
Among the names related to "The Raid of the Tan Printing House", there are so many individuals who came to substantial posts later on and who wrote their memories in literature. The case is vividly mentioned in the memory of these individuals. In the declaration, based on the remembrance of these names, how and in what manner the Tan raid was carried out will be examined. It is possible to find positive or negative thoughts about the people who live in these memories written after years of Tan's raid, and their own internal accounts regarding this incident. On this count, it can be watched through memories of how things have changed in value judgments over time.
Keywords: Newspaper of Tan, The Raid of Tan Printing House, Zekeriya and Sabiha Sertel, Return to Multi-Party System, Left Movement In Turkey
Talks by Serdar Kara
Söyleşinin tamamını okumak için:
https://www.gazetepencere.com/turkiyede-anlasilamayan-air-aydin-zekeriya-sertel/
Youtube Kaydı:
https://www.youtube.com/watch?v=hflSAOMUNok
Bu biyografik çalışmada Zekeriya Sertel'in yaşam serüveni ve fikir hayatı bir bütün olarak ele alınmıştır. Gazeteci-yazar-memur gibi çeşitli sıfatlarla sürdürdüğü yaşamı ve faaliyetleri, başından geçenlerin yanı sıra yazılarında savunduğu fikirler konu edinilmiş, görüşleri çeşitli açılardan incelenmiştir. Farklı dönemlerdeki Zekeriya Sertel portreleri incelenerek onun şahsında 20. yüzyıl bir Türk aydınının farklı tarihsel, sosyal, siyasal vs. koşullar altında nasıl bir yol izlediği takip edilmiş, düşünce hayatındaki değişimler veya süreklilikler gösterilmeye çalışılmıştır.
Zekeriya Sertel, who is one of the important personalities in Turkish press history, was one of the close witnesses of Turkish modernization as a journalist, author and state officer. In his 90 years of life, he witnessed many important processes from the second constitutional period to the conditions before the military coup of 1980. He wrote many articles, books etc. during these periods. He worked on Turkish modernization throughout his life. The adventure of Zekeriya Sertel overflows outside the borders of Turkey. The way he witnessed the 20th century offers a panorama of the Turkish and World history, in a way. In this biographical study, the life adventure and intellectual activities of Zekeriya Sertel have been handled as a whole. His various identities as a journalist, author and state officer, his experiences, as well as the ideas he defended in his writings were taken as the subject and his views were elaborated from various positions. By examining the portraits of Zekeriya Sertel in different periods, how Turkish thought was shaped, the changes and continuities in the intellectual realms were tried to be shown.
“Tan Matbaası Baskını”yla alakalı isimler arasında, sonradan önemli mevkilere gelen, hatıralarını kaleme almış birçok kişiye rastlanmaktadır. Bu şahısların hatıralarında, olaydan canlı bir şekilde söz edilmektedir. Bildiride, bu isimlerin hatıraları temel alınarak, Tan baskınının nasıl ve ne şekilde gerçekleştirildiği, olayın sebep ve sonuçları incelenecektir. Tan baskınından yıllar sonra yazılan bu hatıralarda, yaşananlara ilişkin olumlu veya olumsuz düşüncelerini, bir bakıma bu olayla ilgili kendi iç muhasebelerini bulmak mümkündür. Bu sayede insanların değer yargılarında, zamanla nasıl bir değişim yaşandığını hatıralar yoluyla izlenebilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Tan Gazetesi, Tan Matbaası Baskını, Zekeriya Sertel
After the Second World War, with the change in the international conjuncture increased expectations turned into a multi-party system in Turkey. Newspaper of Tan, under management couple of Zekeriya and Sabiha Sertel, courageous in this process, increased the severity of his critics and demands of democracy in louder voices. For this purpose, with defiant names of leaving RPP, they attempted to establish a new party. However, university youth in Istanbul provacated ruling of RPP fearing that opposition group had organized a violent action against printing house of Tan newspaper. As a consequence of this action, named “The Raid of the Tan Printing House” in history, Tan newspaper ended his publication life.
Among the names related to "The Raid of the Tan Printing House", there are so many individuals who came to substantial posts later on and who wrote their memories in literature. The case is vividly mentioned in the memory of these individuals. In the declaration, based on the remembrance of these names, how and in what manner the Tan raid was carried out will be examined. It is possible to find positive or negative thoughts about the people who live in these memories written after years of Tan's raid, and their own internal accounts regarding this incident. On this count, it can be watched through memories of how things have changed in value judgments over time.
Keywords: Tan Newspaper, The Raid of Tan Printing House, Zekeriya Sertel
Kısa süren Serbest Cumhuriyet Fırkası deneyiminde görece arttığı söylenebilecek basın hürriyeti, fırkanın kapanmasının/feshedilmesinin ardından kısıtlanmış, dünyadaki genel eğilime paralel olarak Türkiye’de de tek partili bir sistem pekiştirilmeye başlanmıştır. Bu dönemde Türk basını özellikle iç politikaya ve rejime ilişkin kendi ideolojik tercihlerini açık bir şekilde ortaya koymak, bu yönde tartışmalar yapmak şansını bulamamıştır. Basın, ideolojik eğilimlerini daha çok dönemin dünya meseleleri üzerinden göstermiştir. Dolayısıyla tek parti döneminin dış politik olayları, Türkiye’de basının ideolojik tercihlerini yansıtması bakımından önemli bir veri kaynağıdır. İkinci Dünya Savaşı başladıktan kısa bir süre sonra lokal bir savaş olarak Sovyetler Birliği’nin Finlandiya’ya saldırısıyla başlayan ve üç kadar süren Kış Savaşı, Türk basınının ideolojik eğilimlerini anlamak bakımından dikkate değer bir olaydır.
Bu çalışmada, İkinci Dünya Savaşı yılları Türkiye’sinin üç farklı eğilime sahip gazetesi olarak bilinen Cumhuriyet, Yeni Sabah ve Tan gazetelerinin Kış Savaşı’na yönelik yaklaşımı ele alınmıştır. Bu gazetelerde çıkan yazılar ve haberler incelenmiş, Kış Savaşı’na yönelik yaklaşımları üzerinden ideolojik eğilimleri hakkında değerlendirmeler yapılmıştır. Ayrıca basının Kış Savaşı’na dair tutumunun, 1939-40 arası Türk dış politikasıyla ilişkisi irdelenmiştir.
Anahtar Kelimeler: Kış Savaşı, Türk Basını, İkinci Dünya Savaşı, Sovyetler Birliği, Finlandiya.
The Reflections of the 1939-40 Soviet-Finnish Winter War on the Yeni Sabah, Cumhuriyet and Tan Newspapers and Evaluations on the Ideological Positions of These Newspapers
Abstract
Freedom of the press, which can be said to have increased relatively during the short-lived multi-party system with the experience of the Liberal Republican Party, was restricted after the closure of the party, and a one-party system began to be consolidated in Turkey in parallel with the general trend in the world. During this period, the Turkish press could not find the chance to openly reveal their ideological preferences regarding domestic policy and the regime and to have discussions in this direction. The press showed its ideological tendencies mostly through the world issues of the period. Therefore, the foreign political events of the single-party period are an important source of data in terms of reflecting the ideological preferences of the press in Turkey. The Winter War, which started with the Soviet Union's attack on Finland as a local war shortly after the Second World War started and lasted about three months, is a remarkable event in understanding the Turkish press's ideological tendencies.
In this study, the approach of the newspapers Cumhuriyet, Yeni Sabah and Tan, which are known as the newspapers of the Second World War Turkey with three different tendencies, towards the Winter War is discussed. The articles and news in these newspapers were examined, and evaluations were made about their ideological tendencies through their approaches to the Winter War. In addition, the relationship between the attitude of the press on the Winter War and the Turkish foreign policy between 1939-40 was analysed.
Key Words: Winter War, The Turkish Press, The Second World War, Soviet Union, Finland.
Atatürk Ansiklopedisi Zekeriya Sertel Maddesi
İkinci Meşrutiyet devrinde birçok Osmanlı fikir adamı devletin nasıl kurtulacağı, toplumun nasıl ve ne yönde değişeceği sorularına yanıt aramışlardır. Bu arayış sürecinde çeşitli fikir akımlarından da etkilenmişlerdir. Bunlardan birisi Fransa’da 19. yüzyılın son çeyreğinde hâkim düşünce akımı olan solidarizmdir.
Solidarist düşünce dönemin Osmanlı aydınlarının birçok meseleye olan bakış açısını etkilemiştir. İkinci Meşrutiyet döneminin genç aydınlarından M. Zekeriya (Sertel) de solidarizmden etkilenen isimler arasındadır. Bu çalışmada M. Zekeriya’nın 1908 devrimini takip eden yıllar içerisinde kaleme aldığı yazılarda solidarist düşüncenin ve organizmacı anlayışın etkileri gösterilmeye çalışılacaktır.
Anahtar Kelimeler: İkinci Meşrutiyet Dönemi, M. Zekeriya (Sertel), Solidarizm, Organizmacılık.
Abstract
During the Second Constitutional Period, many Ottoman intellectuals have sought answers to the questions of how the state will be saved, and which attributions affect the society’s change. In this sense, intellectuals were influenced by many ideas including solidarism, which was the dominant thought in France in the last quarter of the 19th century.
M. Zekeriya (Sertel), one of the young intellectuals of the Second Constitutional Era, is among the names affected by solidarism. The effects of solidarism and organicism the writings will be reviewed.
Keywords: Second Constitutional Period, M. Zekeriya (Sertel), Solidarism, Organicism.
Bolu’nun en bilinen turistik mekânlarından olan Abant Gölü tüm Türkiye’ye yayılan ünüyle şehrin bir sembolü haline gelmiştir. Abant, 1988’de tabiat parkı, 2022 yılında ise milli park olmuş, Bolu’daki tek üniversiteye adını vermiştir.
1919 yılında Reşat Aker tarafından bulununcaya kadar yalnızca civar köyler tarafından bilinen Abant, 1920’li yıllarda önce Bolulular tarafından tanınmıştır. 1930’lu yıllardan itibaren ulusal basında güzelliğinden bahsedilen bir yer olmuştur. Atatürk’ün 1934 yılında Bolu’yu ziyareti sırasında Abant’a ilgi göstermesinin ardından bölgeye yönelik girişimler daha ileri boyuta taşınmıştır. Bu tarihten itibaren Abant Gölü’nün turistik bir mekân haline dönüştürülmesine çalışmalar hız kazanmıştır. Bu çalışmada ilk olarak turizm kavramının tarihsel gelişimine ve Osmanlı’dan Cumhuriyet’e miras kalan turizm anlayışına kısaca değinilmiş daha sonra Abant Gölü’nün ulusal bir figür haline getirilmesine yönelik giderek artan çabalar tarihsel süreç içerisinde ele alınmıştır. Dönemin basınına, kimi hatıralara ve belgelere yansıyan bütün bu çabaların arka planında yatan düşünce dünyası anlaşılmaya çalışılmıştır. Ayrıca tüm bu girişimlerin toplumda ne ölçüde karşılık bulduğu araştırılmıştır. Bu projenin başarılı ve başarısız olduğu noktalar değerlendirilmiştir.
Anahtar Kelimeler: Abant Gölü, Bolu, Turistik Mekân, Turizm, Turizm Tarihi.
ABSTRACT
The Abant Lake is one of Bolu's favourite tourist attractions. It is also a well-known sightseeing all around Turkey. The Abant Lake, which became a nature park in 1988 and a national park in 2022, gave its name to the only university in Bolu. This article is about the discovery and invention of the Abant Lake as a touristic place.
The Abant Lake, of which only the surrounding villages had been aware until it was discovered by Reşat Aker in 1919. During the 1920s the place became famous in the local context. Since the 1930s we encounter news about its beauty in the national press. Also, Atatürk paid attention to the Abant during in visit to Bolu in 1934. This visit was a turning point in the transformation of the Abant Lake from a locally known natural beauty to a nationally celebrated touristic place.
The study deals firstly with the historical development of the concept of tourism and the understanding of tourism inherited from the Ottoman Empire to the Republic. Secondly, the efforts to turn the Abant Lake into a national figure in the historical process are discussed. The study elaborates on the mentality behind all these endeavours, by focusing on the press, memories and documents of the period. The study also analyses to what extent all these initiatives have received a response in the society.
Keywords: The Abant Lake, Bolu, Sightseeing, Tourism, History of Tourism.
KARA, Serdar, Kâzım Karabekir’in Yarım Kalan Mülakatı: 3 Nisan 1939’da Tan Gazetesinde Yayımlanan Mülakata Tepkiler ve Dönem Üzerine Bazı Değerlendirmeler
Millî Mücadele’nin önemli isimlerinden Kâzım Karabekir, Cumhuriyet’in ilk yıllarında iktidara muhalif bir pozisyon almış ve sonrasında yaşanan gelişmeler neticesinde siyasi hayattan tasfiye edilmiştir. Atatürk’ün ölümünün ardından İsmet İnönü’nün başlattığı bazı eski muhaliflerle barış siyasası çerçevesinde tekrar siyasi hayata dönebilen Kâzım Karabekir milletvekili olduktan kısa bir süre sonra Tan gazetesine bir mülakat vermiştir. Bu mülakatın ilk kısmı 3 Nisan 1939 tarihinde yayımlanmıştır. Ancak mülakattaki Atatürk dönemine ilişkin bazı eleştiriler dolayısıyla kimi üniversite gençleri tarafından protesto düzenlenmiş, bunun üzerine mülakatın yayımı durdurulmuştur. Buna rağmen mesele hızlı bir şekilde büyümüş, Karabekir’in beyanatı hem basında hem de CHP Parti Grubunda oldukça sert eleştirilere maruz kalmıştır.
Çalışmada mülakatın içeriği ve yayımlanmasından sonra başına gelenlerin yanı sıra basında ne gibi tepkiler verildiği, Parti grubundaki tartışmalar, çeşitli anılara yansıyanlar incelenmiş ve bu mülakat üzerinden dönemin siyasi yaşamı, basın hayatı üzerine bazı değerlendirmeler yapılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Kâzım Karabekir, İsmet İnönü, Atatürk, CHP, Türk Basını
ABSTRACT
KARA, Serdar, Kâzım Karabekir's Uncompleted Interview: Reactions To The Interview Published In The Tan On 3 April, 1939 And Some Evaluations On The Period.
Kâzım Karabekir, one of the prominent figures of the Turkish Independence War, had taken an opponent position against the government in the first years of the Turkish Republic and then he was eliminated from political life. After Atatürk's death, Kâzım Karabekir, who was able to return to political life within the framework of the peace policy initiated by İsmet İnönü with some former opponents, gave an interview to the Tan, which was daily newspaper, shortly after he became a deputy. The first part of this interview was published on April 3, 1939. However, due to some criticisms about the Atatürk period in the interview, some university students protested, and the interview was stopped to be published. Despite this, the issue grew rapidly, and Karabekir's statement was subjected to severe criticism both in the press and in the CHP (RPP) Party Group.
In the study, besides the content of the interview and what happened to him after its publication, what kind of reactions he received in the press, discussions in the Party group, and its reflections on various memories were examined. The political life and press life of the period were interpreted through this issue.
Key Words: Kâzım Karabekir, İsmet İnönü, Atatürk, CHP (RPP), Turkish Press
Türk kamuoyunda Balkan Antantı girişimi olumlu karşılanmakla birlikte basında bunun daha ileri bir noktaya taşınarak bir “Balkan Federasyonu” veya “Balkan Birleşik Devletlerine” dönüştürülmesi yönünde öneriler dile getirildiği görülmektedir. Böylesi bir adımın, diğer devletlerin, Balkanlara müdahil olamayacağı daha güçlü bir Balkan coğrafyası kuracağı öne sürülmektedir. Ancak Türk basınındaki bu öneriler yalnızca bir öneri olarak kalmış, dahası Balkan Antantı da arzu edilen başarıyı sağlayamamıştır.
Basında zaman zaman dile getirilen bu düşünce hiçbir zaman gerçekleşmese de Balkanların geleceğine dair önemli bir tartışma olma özelliğini korumaktadır. Bu çalışmada basında dile getirilen bu önerilerin içeriği hakkında bilgi verilip, bunların basındaki çeşitli kalemler tarafından nasıl karşılandığı, ne gibi tartışmalar yarattığı ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: İki Savaş Arası Dönem, Balkanlarda Birlik Arayışı, Balkan Antantı, Balkan Federasyonu, Türk Basını
23 Temmuz 1908’de İkinci Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle birlikte İkinci Kuşak Jön Türk Hareketi uzun zamandır hedefledikleri siyasi inkılabı tamamladıklarına inanmışlardı. Sıra daha çetrefilli bir değişim dönüşüm sürecini içeren “İçtimai İnkılaba” gelmişti. İttihat ve Terakki Cemiyetinin güçlü olduğu Selanik’te oluşan “Yeni Hayat” çevresi bu toplumsal devrimi gerçekleştirmek üzere çıkardıkları yayınlarda çeşitli konuları işlemeye başlamışlardı. Bunlardan birisi sosyal inkılabın önemli bir parçası olarak gördükleri kadın meselesiydi. Selanik’teki Yeni Hayat çevresi içerisinde yer alan ve yazılarıyla içtimai inkılaba yön vermeye çalışan isimlerden birisi de M. Zekeriya idi. Sonraki yıllarda M. Zekeriya Sertel olarak Türk basın tarihinin önemli isimlerinden birisi haline gelecek olan M. Zekeriya, Yeni Felsefe Mecmuası, Hayat ve Şebab adlı çalışmalarında kadın meselesine değinmiştir. M. Zekeriya, dönemin Türk düşünce dünyasına büyük etkileri olan Fransız sosyolog Emile Durkheim’ın etkisiyle bu meseleye organizmacı bir bakış açısıyla yaklaşmıştır. Kadın meselesini kendi başına bir problem olarak sınırlandırmamış, bu meselenin doğrudan milletin geleceğiyle ilgili olduğunu önemle vurgulamıştır.
Abstract
After 1908 revolution, the Second Generation of Young Turks Movement believed that political revolution was achieved. It was time for “Social Revolution” including a more complicated process of change and transformation. “Yeni Hayat” (New Life) Circle in Thessaloniki where Union and Progress Committee was strong started to work in their publications a lot of problems for this social revolution. One of them was the issue of women. M. Zekeriya (Sertel) was in “Yeni Hayat” Circle in Thessaloniki. He tried to give direction to social revolution with his writings. M. Zekeriya touched the women issue in his publications Yeni Felsefe Mecmuası and Hayat ve Şebab. He handled the women issue in organicist perspective under the influence of the French sociologist Emile Durkheim, who had a great influence on the Turkish intellectual life of this period. He emphasized that the issue of women were directly related to the nation’s future.
İkinci Dünya Savaşından sonra uluslararası konjonktürde yaşanan değişimle birlikte, Türkiye’de çok partili sisteme dönüş beklentileri yükselmiştir. Bu süreçten cesaret alan Zekeriya ve Sabiha Sertel çifti yönetimindeki Tan gazetesi, demokrasi talebini daha yüksek sesle dile getirerek, sisteme yönelik eleştirilerinin şiddetini arttırmıştır. Bu amaçla CHP’den kopan muhalif isimlerle birlikte, yeni bir parti kurma çalışmalarına girişmişlerdir. Ancak bu muhalefet grubundan ürken iktidardaki CHP yönetiminin kışkırtmasıyla, İstanbul’daki üniversite gençliği Tan gazetesine karşı şiddet içeren bir eylem düzenlemiştir. Tarihe “Tan Matbaası Baskını” olarak geçen bu eylem sonucunda, gazetenin yayın hayatı son bulmuştur.
“Tan Matbaası Baskını”yla alakalı isimler arasında, sonradan önemli mevkilere gelen, hatıralarını kaleme almış birçok kişiye rastlanmaktadır. Bu şahısların hatıralarında, olaydan canlı bir şekilde söz edilmektedir. Bildiride, bu isimlerin hatıraları temel alınarak, Tan baskınının nasıl ve ne şekilde gerçekleştirildiği, olayın sebep ve sonuçları incelenecektir. Tan baskınından yıllar sonra yazılan bu hatıralarda, yaşananlara ilişkin olumlu veya olumsuz düşüncelerini, bir bakıma bu olayla ilgili kendi iç muhasebelerini bulmak mümkündür. Bu sayede, insanların değer yargılarında zamanla nasıl bir değişim yaşandığı hatıralar yoluyla izlenebilmektedir.
Anahtar Kelimeler: Tan Gazetesi, Tan Matbaası Baskını, Zekeriya ve Sabiha Sertel, Çok Partili Hayata Dönüş, Türkiye’de Sol Hareket
“THE RAID OF TAN PRINTING HOUSE ON 4th OF DECEMBER, 1945” IN THE LINE OF MEMORIES
Abstract
After the Second World War, with the change in the international conjuncture increased expectations turned into a multi-party system in Turkey. Newspaper of Tan, under management couple of Zekeriya and Sabiha Sertel, courageous in this process, increased the severity of his critics and demands of democracy in louder voices. For this purpose, with defiant names of leaving RPP, they attempted to establish a new party. However, university youth in Istanbul provacated ruling of RPP fearing that opposition group had organized a violent action against printing house of Tan newspaper. As a consequence of this action, named “The Raid of the Tan Printing House” in history, Tan newspaper ended his publication life.
Among the names related to "The Raid of the Tan Printing House", there are so many individuals who came to substantial posts later on and who wrote their memories in literature. The case is vividly mentioned in the memory of these individuals. In the declaration, based on the remembrance of these names, how and in what manner the Tan raid was carried out will be examined. It is possible to find positive or negative thoughts about the people who live in these memories written after years of Tan's raid, and their own internal accounts regarding this incident. On this count, it can be watched through memories of how things have changed in value judgments over time.
Keywords: Newspaper of Tan, The Raid of Tan Printing House, Zekeriya and Sabiha Sertel, Return to Multi-Party System, Left Movement In Turkey
Söyleşinin tamamını okumak için:
https://www.gazetepencere.com/turkiyede-anlasilamayan-air-aydin-zekeriya-sertel/
Youtube Kaydı:
https://www.youtube.com/watch?v=hflSAOMUNok