Negatif Teoloji 1
Negatif Teoloji 1
Negatif Teoloji 1
International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015, p. 735-748
DOI Number: http://dx.doi.org/10.7827/TurkishStudies.7796
ISSN: 1308-2140, ANKARA-TURKEY
Hasan ÖZALP**
ÖZET
Din dili, din felsefesinin önemli problemlerinden biridir. Dil in
felsefeye konu olmasının nedeni ise sınırlı bir yapıya sahip olan dilin
sonsuz bir varlık olan Tanrı’yı ifade edip edemeyeceği sorunudur. Dil ile
ilgili tüm sorunlara rağmen filozoflar ve teologlar Tanrı hakkında farklı
şekillerde konuşmaktadırlar. Tanrı ile ilgili üç tür konuşma şekli vardır:
Birincisi Tanrı’yı olumlu sıfatlarla niteleyen katafatik teoloji, ikincisi,
analoji, üçüncüsü ise negatif ya da apofatik teolojidir. Felsefi ve teolojik
gelenek içerisinde pozitif teoloji ve analoji fazlaca yaygındır. Oysa Tanrı
gerçekten pozitif sıfatlarla ifade edilebilir mi? Ya da Tanrı’ya her hangi
bir şeyi yüklem yapmak ne ölçüde doğrudur? Bu sorulara, karşıt bir
tavır olarak negatif teolojiyi görmekteyiz. Bu teologlara göre zihin
dünyamızın kuşatamadığı aşkın bir varlık olan Tanrı, sınırlı bir dil asla
ifade edilemez. İnsan bilgisini somut objelere yaptığı yüklemler Tanrı’ya
yapılamaz. Bu amaçla biz bu makalede negatif teolojiyi, Neo-Platoncu
gelenek üzerinden ve daha çok Plotinus’un görüşlerini merkeze alarak
incelemeye çalışacağız. Bunun için Plotinus’un öncüsü ve kaynağı
olması bakımından önce Antik dönemden Platon’un görüşlerine yer
vereceğiz. Daha sonra da Helenistik teoloji geleneğinden Philo’nun
görüşlerini inceleyeceğiz. Çünkü Philo, hem negatif teolojinin ilk
sistematik kuramcısı hem de Plotinus ile aynı felsefi geleneğe mensup
bir düşünürdür. Dolayısıyla problemi hem felesfi hemde teolojik eksen
üzerinde ele almaktadır. Çalışmamızın omurgasını Plotinus’un negatif
teolojisi oluşturmaktadır. Bu bahiste düşünsel arka planını verdiğimiz
Plotinus’un konuyu ele alışını inceleyip, felsefi ve teolojik açıdan
değerlendireceğiz.
Anahtar Kelimeler: Din Dili, Negatif teoloji, Platon, Philo,
Plotinus.
*
Bu makale Crosscheck sistemi tarafından taranmış ve bu sistem sonuçlarına göre orijinal bir makale olduğu
tespit edilmiştir.
**
Yrd. Doç. Dr. Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Din Felsefesi, El-mek: [email protected]
736 Hasan ÖZALP
STRUCTURED ABSTRACT
God is the unique being who created the universe with his infinite
power. God is unique because he must be absolute in all respects such
that he can create the universe and be different from all things he
creates. Conceptualization of God in this way plays a key role especially
in the theistic idea of God. Therefore, God is the possessor of all
perfections opposites of which cannot be conceived. When we
conceptualize God in this way, we obligatorily face the problem of how
to express him. This brings us to the point of relationship between
language and God. Hence, the language of religion is one of the
important problems of philosophy of religion. The reason why language
is a subject of philosophy is the problem whether language, which has a
limited structure, can express God, which is an infinite being. In spite
of all problems related to language, philosophers and theologians talk
about God in different ways. There are three ways of talking about God:
The first one is the cataphatic theology that qualifies God with positive
attributes; the second one is analogy; and the third one is the negative
or the apophatic theology. Positive theology and analogy are quite
common in the philosophical and theological tradition. However, can
God be really expressed with positive attributes? Or to what extent is it
correct to predicate anything to God? We see the negative theology as a
reaction to such questions. According to these theologians, God, which
is a transcendent being incapable of being encompassed by our
intellectual world, can never be expressed by limited language.
Predicates attributed to concrete objects by human knowledge cannot
be predicated to God.
In this article we will attempt to investigate negative theology over
the Neo-Platonist tradition mostly by focusing on Plotinus’ views. In
order to substantiate our subject, we will first deal with the views of
Plato from the Antique period because he was Plotinus’ precursor and
source. Afterwards, we will discuss the discourse of the Jewish thinker
Philo of Alexandria from the tradition of Hellenistic theology, who, in
our opinion, is the precursor of both the Neo-Platonic theological
tradition and the negative theology. This is because Philo is the pioneer
of Plotinus in this subject. In the final analysis, we will look into and
evaluate Plotinus’ negative theology.
The reason leading us to such a research is that philosophic and
theological traditions intersect on negative theology. Many researchers
looked into the idea of God of Plato, Philo and Plotinus; however, there
is not much in Turkish philosophical literature regarding the way they
express God. Therefore, we looked into the subject with a philosophical
approach in a rational, systematic, extensive and consistent way. We
first dealt with the historical background of the problem. In the second
phase, we presented conceptual explanations and discussions. Finally,
we critically analyzed the views of the relevant philosophers regarding
the subject.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
Tanrı Hakkında Konuşa(ma)mak: Plotinus’da Negatif Teoloji 737
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
738 Hasan ÖZALP
Tanrı, teolojinin en önemli konusudur. Fakat Tanrı hakkında konuşmak felsefi açıdan hayli
sorunludur. Çünkü Tanrı hakkında söylenenleri doğrulama ya da yanlışlamanın imkanı ile ilgili bir
problemle karşılaşmaktayız. Bir şeyi ifade etmenin yolu o şeyi bilmektir. İnsan bir şey hakkında
felsefî olarak konuşuyorsa onun hakkında bildiği bir şeyler var demektir. Aksi halde konuşması
rasyonel ve anlamlı olmayacaktır. Bu sebeple konu “bilmek” ve “konuşmak” arasında
düğümlenmektedir. En basit tanımlamayla bilgi, süje ile obje arasındaki ilişkiyi ifade etmektedir.
Suje bireyin kendisi kabul edilirken obje genel olarak insanın görebildiği ve dokunabildiği
materyalleri ifade etmektedir. Oysa Tanrı, insanın doğrudan görebildiği ve temas ettiği bir materyal
değildir. Şu halde Tanrıya ait bilgilerimiz nasıl temellendirilebilir ve değerini nereden almaktadır?
Bilgi için yaptığımız bu tanımın genel geçerliliği olmasına rağmen insanın doğrudan obje ile ilgili
olmayan bir kısım bilgilerinin olduğu da aşikardır. Örneğin, varlığa ait ilkeler, tanımlar, kavramlar,
uzay-zaman (space and time) gibi nitelikler doğrudan obje niteliğine sahip değildir. Bunlar emprik
olmayan rasyonel yapılardır. Öyleyse Tanrı’nın temellendirilmesi de bu yöntem ile sağlanabilir.
Obje niteliğine sahip materyaller ile bu nitelikte olmayan olgulardan elde ettiğimiz bilgilerin test
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
Tanrı Hakkında Konuşa(ma)mak: Plotinus’da Negatif Teoloji 739
edilebilirlik farkı vardır. Akıl ile temellendirdiğimiz Tanrı’yı dil ile nasıl ifade edebileceğimiz de
problemin diğer boyutunu oluşturmaktadır.
Tanrı’nın ifade edilmesi ile ilgili üç tür yaklaşım vardır: Birincisi, genel teolojik
yaklaşımdır ki Tanrı ile doğadaki mükemmel varlık olan insan arasındaki benzerliklerden hareketle
olumluluğu ifade eden pozitif yaklaşımdır. Örneğin, “insan görendir”. Aralarında nitelik farkı
olmakla birlikte “Tanrı da gören bir varlıktır”. “İnsan bilir; keza Tanrı da bilir.” Antropomorfik
olmamakla birlikte bu yaklaşım kıyasa dayanan rasyonel bir çıkarımdır. Peki, gerçekten Tanrı öyle
midir? Çünkü insan somut ve sonlu bir cevherdir. Oysa Tanrı için aynı şeyleri söylemek mümkün
olmadığı gibi öyle olmadığını iddia etmek için de güçlü nedenlerimizin olması gerekir. İkincisi,
ilahi gizemin varlığını yansıtan ve sembolize eden varlıklar ile Tanrı’yı ifade etmeye çalışan
analojik metottur. Üçüncüsü ise bizim burada ele aldığımız ‘negatif’ ya da ‘apofatik teolojidir.’
(Bulhof, Kate, 2000, s.16).
Bu tür konuları ele alan yazınlarda fazlaca dikkat çekildiği gibi biz de Wittgenstein’ın
“İnsan, üzerinde bir şey söyleyemeyeceği konu ya da şey hakkında susmalıdır” (Wittgenstein,
1985, s.164-165) sözüne yer vermek istiyoruz. Buna göre insan, Tanrı hakkında susmalıdır. Ancak
sorun şu ki insanın üzerinde düşündüğü bir şeyi kelimenin kalıplarına dökemiyor diye susması
fazlaca mümkün görünmemektedir. Ayrıca düşüncenin tamamını neredeyse test edilebilir dilin
kalıplarına indirgeyen analitik felsefe geleneğinin felsefi düşünceye ne ölçüde anlam kattığı 1 ise
ayrı bir tartışmadır. Bu durumda biz test edilebilir ve doğrulanabilir bir şekilde ifade edemediğimiz
şeyleri yine de ifade edebilir miyiz? Başka bir ifadeyle aşkın bir varlık olan Tanrı’yı dilin
sınırlarına rağmen tanımlayabilir miyiz? Bu soruya verilecek “evet” cevabı bizi negatif teolojiye
götürmektedir.
1. Tanım ve Tarihçe
Negatif teoloji Latince, ‘tanımlanamayan’ veya ‘isimlendirilemeyen’ anlamında alpha
privans’ı ifade etmektedir. Buna göre alpha privans aşkın ve gizli cevherdir (Bulhof, Kate, 2000,
s.5). Teolojide aşkın ve gizli cevher, Tanrı’dır. Dolayısıyla negatif teoloji bilinmeyenin (Tanrı)
nasıl ifade edilebileceğini konu edinmektedir. Bu durumda negatif teoloji, Tanrı’nın doğasını,
mahiyetini onun ne olduğunu gösteren olumlu sıfatlarla değil de ne olmadığını ifade ederek
açıklayan bir sistemdir. Bu sebeple Tanrıyı nasıl olduğu değil de nasıl olmadığı şeklinde
tanımladığı için negatif teolojiye apofatik (apophatic) teoloji de denilmektedir. Negatif teolojinin
üzerine kurgulandığı sacayakları şunlardır:
i. Tanrı aşkındır.
ii. İnsan ve onun kullandığı dil sınırlıdır.
iii. Dolayısıyla aşkın bir varlık olarak Tanrı insanın sınırlı dilini aşan bir gerçekliğe
sahiptir.
iv. Bu sebeple de Tanrı nesnel olarak ifade edilemez.
v. Sonuç olarak biz Tanrı’nın ne olduğunu değil de olumsuz bir dil kullanarak ne
olmadığını söyleyebiliriz. Çünkü negatif düşüncedeki filozof ve teologlar, Tanrı’yı
kendisine konuşularak ulaşılabilecek nihai bir gerçeklik (ultimate reality) olmaktan
ziyade insan zihninin kavrayamayacağı varlık ötesi (supra-being) veya cevherden
1
Bu konuda en güzel eleştirilerden birini şüphesiz astrofizikçi Stephen Hawking yapmaktadır. Hawking’e göre bilimsel
ilerleyişin karşısında ivme gösteremeyen filozoflar araştırmalarının alanlarını daralttılar. Nihayetinde “Wittgenstien,
‘felsefenin geriye kalan görevi, dillerin çözümünü yapmak’ dedi. Aristo’dan Kant’a uzanan felsefenin büyük
geleneğinden sonra ne korkunç düşüş.” Stephen Hawking, Zamanın Kısa Tarihi, Çev. Sabit Say-Murat Uraz, Milliyet
Yay., İstanbul 1988, s. 219-220.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
740 Hasan ÖZALP
öte (supra-essence) bir şey olarak anlamaktadırlar (Bulhof, Kate, 2000, s.6). Bu da
son tahlilde yine Tanrı’nın bilinmezliğini ifade etmektedir.
Negatif teolojinin yukarıda bahsettiğimiz öncüllerin yanı sıra bazı ön kabulleri vardır:
i. Negatif teoloji antropomorfizmi reddeder. Daha sonra Plotinus’un Tanrı
hakkındaki görüşlerini de ele alacağımız üzere negatif teolojinin daha çok
Helenistik gelenek içerisinde neşv-ü nema bulduğunu görmekteyiz.
Antropomorfizmi reddetmesinin nedeni de Helenistik felsefe içine sızan Yunan
mitolojik Tanrı tasavvurlardır. Helenistik felsefenin yarı dini-yarı felsefi bir yapı
olduğunu dikkate alırsak rasyonel olmayan mitolojik unsurları reddetmesi normal
görünmektedir.
ii. Negatif teoloji, mevcut dini veya politik düzenle kader birliği yapanları ve örneğin
keşiş ve rahipler gibi toplumdaki yerlerini dini bir kaynağa atıfta bulunarak
yasallaştıranların dini otorite taleplerini reddetmektedir. Bu durum felsefi bir
doğası olan negatif teolojinin dini otoritelerin Tanrı tasavvurlarına katılmadığını
göstermektedir.
iii. Gerçeğe yönelik mutlaklık iddialarında olan her türlü dogmatizme de karşıdır.
iv. Negatif teoloji her şeyi bileceğini ve tanımlayacağını iddia eden yüceltilmiş bir
akla da karşıdır.2 Negatif teolojinin Neo-Platonik bir gelenekten olduğunu
düşünürsek salt akılcı Aristotelyanizme karşı olacağı aşikardır.
Olumsuzlayıcı tüm bu ön kabullerle birlikte negatif teolojinin bazı olumlayıcı yanlarının
olduğu da kabul edilir:
i. Negatif teoloji, ilahi gizemin doğrudan bir iç görü yoluyla kavranabileceğini kabul
eder. Negatif teologların doğrudan iç görü olarak ifade ettiği şey bilginin mantıksal
olarak ispatlanması değil sadece kişisel olarak tecrübe edilmesidir. Bu yöntem
mistiklerin dini tecrübe olarak ifade ettikleri bir tavırdır. Aynı zamanda Tanrı’ya
nasıl ulaşılacağını da göstermektedir.
ii. Negatif teoloji, gerçekliğin çeşitliliğine vurgu yapan alternatif düşüncelere karşı
toleranslıdır. Bu anlamda negatif teoloji dini çoğulculuk yanlısıdır.
iii. Negatif teoloji, felsefedeki tekdüzeliğin aksine Tanrı hakkında konuşmanın
alternatif yollarını da mümkün görür (Bulhof-Kate, 2000, s.6; Alpyağıl, 2010,
s.189-191).
Sonuç olarak ifade etmek gerekirse negatif teolojinin amacı sonsuz bir varlığın sınırlı bir
dil ile ifade edilemeyeceği ön kabulünden hareketle Tanrı’nın olumlu sıfatlarla ifade edilemeyecek
ölçüde kategoriler üstü bir varlık olduğunu ifade etmektir (Topakkaya, 2005, s.107). Bu
paradigmayı çoğunlukla felsefi teoloji yapan filozoflar oluşturmaktadır. Bu sebeple problem dil ve
mantık düalitesi arasında konumlanmaktadır.
Negatif teoloji, kökleri geç antik döneme kadar uzanan bir felsefe ve teoloji geleneğidir.
Antik Yunanda Tanrı’yı Bir olarak ifade eden Parmenides (M.Ö. 515-460) ve Platon (M.Ö. 427-
347) bu düşüncenin öncülerinden kabul edilmektedir. (Carabine, 1995, s.16; Plantinga, 1980, s.27).
Negatif teoloji, Helenistik Yahudi ve ilk dönem Hristiyan teolojisinin de önemli
argümanlarındandır. Aynı zamanda Neo-Platoncu olan Yahudi düşünür İskenderiyeli Philo (M.Ö.
25-M.S. 50) ve Neo-Platoncu Hıristiyan düşünür Pseudo-Dionysius (M.S. V. yy) bu düşüncenin
2
Bkz. Bulhof-Kate, “Echoes of An Embarrassment”, s. 5-6.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
Tanrı Hakkında Konuşa(ma)mak: Plotinus’da Negatif Teoloji 741
teolojik gelenekteki önemli temsilcilerindendir. Görüldüğü üzere negatif teoloji spesifik olarak
Neo-Platonik felsefe geleneği içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Özellikle Plotinus (205-270) ve
Proclous (412-485) Tanrı tasavvurlarını negatif teolojinin argümanlarını kullanarak ifade
etmişlerdir. Negatif teoloji, Orta Çağ mistik düşünürlerinin de fazla müracaat ettikleri bir
yöntemdir.3 İslam felsefesi geleneğinde Meşşâî düşünürler ve İbn Arabi gibi bazı mutasavvıflar da
negatif teolojiyi Tanrı’yı ifade etmek için kullanmışlardır (Alpyağıl, 2010, s.252-281).
Negatif teoloji, daha çok Yeni Platoncu felsefi gelenek içerisinde geliştiği için, kaynaklık
etmesi bakımından burada öncelikle Platon’un görüşlerine yer vereceğiz. Plotinus’a öncülük etmesi
ve teolojik gelenekten gelmesi bakımından Philo’nun konu ile ilgili görüşlerini kısaca ele alacağız
ve Plotinus’un görüşlerini inceleyeceğiz.
2. Plotinus Öncesi Negatif Teoloji Geleneği
a. Platon’da Negatif Teoloji
Platon, doğrudan olmasa da negatif teolojiye dair söylemde bulunan ilk filozoftur.
Özellikle idealar teorisini ortaya koyduğu Devlet adlı eserinin yedinci kitabında ve kozmolojisini
inşa ettiği Timaios isimli eserinde filozofun bu konuda ki görüşlerini açıkça görmekteyiz. Devlet
isimli eserinde idealar düşüncesini ortaya koyduktan sonra Tanrı’yı (ya da Demiurg) İyi olarak
tanımlamaktadır. Filozofa göre Tanrı, iyi, güzel ve bilgedir (Eflatun, 1997, s.52). Platon’a göre İyi,
varlıklar arasında en ideal olanıdır. Tüm bu gerçekliğine rağmen “bilinenler dünyasında en son ve
zar zor görünen şeydir.” (Platon, 2002, s.256). Karanlıktan aydınlığa ya da aydınlıktan karanlığa
geçen insanın gözü gibi maddesel dünyada ki bir insan sonsuz varlığı göremez. İyi ideası da akıl ile
kavranılamaz (Platon, 2002, s.256-257). Timaios adlı eserinde Platon Tanrı’yı bilmenin imkanını
sorgular. Filozofa göre Tanrıyı bilmek zordur ve bildikten sonra dilin kalıplarına dökerek herkese
tanıtmak ise imkansızdır (Eflatun, 1997, s.29). Bu ifadelerinden dolayı Platon negatif teolojinin
öncüsü ve babası kabul edilir (Carabine, 1995, s.32-34). Fakat daha da önemlisi Platon bu
ifadelerde apofatik teolojinin türlerine veya yapısına da vurgu yapmaktadır. Şöyle ki, Tanrı
hakkında apofatik duruma düşmemizin nedeni Tanrının bilinememesi mi yoksa bilinmesine rağmen
onu ifade edecek olan dilin yetersiz olması mıdır? Platon’a göre Tanrı hem bilinemez hem de ifade
edilemezdir. Bu da bize negatif teolojinin iki türü olduğunu göstermektedir. Birincisi, Tanrı
bilinemez. İkincisi ise, Tanrı ifade edilemez. Bu iki yaklaşım aslında bir birinin mütemmimi
gibidir. Fakat ifade edilmesi olanaksız gibi görünse de olsa da Platon Tanrı’nın yine de
bilinebileceğine dikkat çeker. Daha sonra Plotinus bu düşünceyi bir üst aşamaya taşıyarak
Tanrı’nın hem bilinemeyeceğini hem de ifade edilemeyeceğini söyleyecektir.
Platon’a göre Tanrı bilinemezdir. Peki, insan Tanrıyı niçin bilemez? Bu sorunun cevabı
hem Neo-Platoncu hem de Aristotelyen gelenekte aynıdır. Buna göre Tanrı, maddesel olmadığı,
soyut olduğu (incorporeality), basit bir cevhere sahip olduğu ve değişmez (immutability) olduğu
için bilinemez, tarif edilemez ve isimlendirilemez (Wolfson, 1947, s.234). Konu Tanrı’nın
doğasıyla ilgilidir. Tanrı’nın doğasındaki bu mutlaklık bizim O’nun hakkında konuşmamızı
zorlaştırmaktadır. Oysa Tanrı örneğin basit değil de mürekkep ya da soyut değil de maddi olsaydı
cüzlerine ayırıp, doğadaki benzerlerine kıyas yaparak hakkında konuşabilirdik. Bu haliyle bilineni
bilinmeyene kıyaslayarak Tanrı’yı bilmeye çalışırdık. Bu da bizi Tanrı hakkında söylediklerimizin
ne ölçüde doğru olduğunu sorgulamaya götürecektir. Ancak tüm bunlara rağmen Platon, Tanrı
hakkında olumlu sıfatlar kullanarak Tanrıyı pozitif terminoloji ile ifade ettiğimiz katafatik teolojiye
götürmüyor mu? Bu sorunun cevabı “evettir.” Daha sonra Plotinus felsefesinde göreceğimiz üzere
3
Carabine, The Unknown God: Negative Theology in the Platonic Tradition (Kitabın tamamı bu konuya tahsis
edilmiştir).
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
742 Hasan ÖZALP
4
Philo’nun yaşamı ve felsefesi için bkz. Harry A. Wolfson, Philo: Foundation of Religious Philosophy in Judaism
Christinaity and Islam, Vol: I-II, Harvard University Press, Cambridge-Masachusett, 1962; Dursun Ali Aykıt,
İskenderiyeli Philo, Kitabevi, İstanbul, 2011.
5
Bkz. wolfson, Philo: Foundation of Religious Philosophy, Vol: 1, s. 200.
6
Bkz. Philo, Quod Omnis Probus (Every Good Man is Free), Harvard University Press, Vol: IX, 1960, s. 17.
7
Kitab-ı Mukaddes, Çıkış, 3:14.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
Tanrı Hakkında Konuşa(ma)mak: Plotinus’da Negatif Teoloji 743
8
Plotinus’da Tanrı’nın için bkz. Mehmet Sait Reçber, “Plotinus: Tanrı’nın Birliği ve Basitliği Üzerine”, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 51:1 (2010), ss. 59-78
9
Plotinus, Enneads, V.4.1.5-20, Eng. Trans. A. H. Armstrong, Harvard University Press, Cambridge-Massachusetts,
1984. (Bundan sonra 7 ciltten oluşan bu esere geleneksel numaralandırma biçimiyle referansta bulunulacaktır.)
10
Enneads, V.6.4.6-16.
11
Enneads, V.6.6.29-32.
12
Enneads, V.4.2.38-43.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
744 Hasan ÖZALP
O (Bir) düşünmeden önce kendi realitesinden çıkan bir mükemmelliğe sahip olmalıdır.
Böylece sahip olduğu mükemmellik o düşünmeden meydana gelecektir. Bu sebeple
düşünmeye ihtiyaç duymayacaktır. Şayet düşünürse bu onun için bir eksikliktir. Bu sebeple
O, düşünmeyecektir. Şayet İlk düşünürse, ona ait bir şeyler olacaktır; (bu durumda) O,
Birincil (primary) değil ikincil (secondary) olacaktır. Artık O (the One), bir değil
düşündüğü çoktur (çoka dönüşmüştür). Artık sadece kendisini düşünse bile O, çok olacaktır
(it will be many).13
Negatif teolojinin kavramlarıyla maddi olmayan, düşünmeyen, düşünülemeyen-
akledilmeyen varlığın doğası (nature of the One) yine apofatik bir dil ile nasıl ifade edilebilir? Tüm
bu açıklamalarına rağmen Plotinus da aynı soruya cevap bulma gayretindedir. Keza o da “Bir var
mıdır ve nasıl bir doğaya sahiptir? diye sorar.”14 Plotinus’a göre biz her ne kadar bilgimizi formlar
üzerine inşa etsek de, Bir’in bir varlığı ve formu yoktur.15 Aristoteles felsefesinin aksine O’nun bir
formu yoktur. Hareketli değildir, hareketsiz de değildir. Hareket ve sükûndan öncedir.16
Tanrı hakkında Bir ve İyi gibi pozitif yüklemler kullanmasına rağmen Plotinus yine de bu
sıfatlar ile Tanrı’yı anlatmanın doğru ve mümkün olmadığını dile getirir. Çünkü bizim onu
tanımamız mümkün değildir.
Bir ve İyi hakkında konuştuğumuzda aynı doğadan söz ettiğimizi bilmemiz gerekir. Onların
benzer doğalara sahip olduklarını ifade ederken bilinemez bir ilkenin yüklemleri
olmadıklarını, sadece bizim en iyi terimlerle ona işaret etmeyi tercih ettiğimiz ettiğimizi
bilmemiz gerekir.17
Şu halde bizim Tanrı’yı ifade etmek için kullandığımız tüm sıfatlar Tanrı öyle olduğu için değil biz
onu öyle ifade etmek istediğimiz için kullanılmıştır. Filozof sürekli olarak Tanrı’nın hiçbir şekilde
ifade edilemeyeceğini ısrarla vurgularken Bir ve İyi gibi pozitif kavramları kullanarak paradoksa
düştüğünün farkındadır. Bu nedenle sorunu çözmek için bir kısım değerlendirmelerde bulunur.
Öncelikle belirtmek gerekir ki negatif teoloji sonsuz varlığı sınırlı bir dille ifade
etmektedir. Bu da onu yer yer paradoksal ifadelere sürüklemektedir. Ancak Plotinus’a göre buna
mecburuz.
Ona “vardır” demek bile tam olarak doğru değildir; çünkü en yüksek varlığın varlığa
ihtiyacı yoktur. Keza “O iyidir” demek de doğru değildir, çünkü bu söz de varlığa işaret
eder. Burada ki “vardır” sözcüğü bir şeyin yüklemi olarak anlaşılmamalıdır. O sadece
özdeşliğe işaret eder. Bir hakkında kullanılan İyi sözcüğü de O’nun iyiliğe sahip olduğunu
tasdik eden bir yüklem değildir; özdeşliktir.18 Her ne kadar biz O’na Bir desek de bu O’nun
doğasını diğer bir doğadan farklı olduğunu göstermek için (başvurduğumuz) bir
zorunluluktur.19
Son tahlilde Plotinus’a göre Tanrı’nın bilinmeye ihtiyacı yoktur. Sadece bizim onu
anlamak gibi bir isteğimiz vardır. Bu sebeple söylemlerimizin tamamı doğrudan Bir’in zatıyla ilgili
değil Bir ile ilişkilidir.20 Filozof kullandığı pozitif argümanlara bu şekilde gerekçe bulmaktadır.
13
Enneads, V.6.2.15-20.
14
Enneads, VI.9.3.1
15
Enneads, VI.9.3.1-5.
16
Enneads, VI.9.6.43.
17
Enneads, II.9.1.5.
18
Enneads, VI.7.38.
19
Enneads, VI.9.5.39-40.
20
Bkz. Reçber, a.g.m., s. 72.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
Tanrı Hakkında Konuşa(ma)mak: Plotinus’da Negatif Teoloji 745
21
Enneads, V.5.12.33-35.
22
Enneads, V.6.6.1-5.
23
Ennead, VI.9.6.44-53
24
Enneads, V.3.27.13.
25
Enneads, V.3.13.
26
Enneads, I.6.1.7.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
746 Hasan ÖZALP
Tanrı, ontolojik olarak insanın varlık alanı dışındadır. Bu sebeple dilin kalıplarına tam
oturtulamamaktadır.
Platon Tanrı’nın zor da olsa bilinebileceğine dikkat çekmekteydi. Oysa Plotinus Tanrı’nın
doğasından dolayı bilinemeyeceğine, bilinmeyen bir şeyin de ifade edilemeyeceğine vurgu
yapmaktadır.
a. Yine de Tanrı’yı Bilmenin İmkanı Var mıdır?
Bu soruya cevap vermeden önce Tanrı ile ilgili bir ayrım yapmak gerekir. Tanrı, hem varlık
hem de özdür. Burada sorun varlığın mı yoksa özün mü bilinemeyeceğidir. Birçok araştırmacının
da dikkat çektiği nokta Plotinus’a göre Tanrı’nın öz olarak asla bilinemez, anlaşılamaz,
tanımlanamaz, ifade edilemez olduğudur. Bu anlamda Tanrı’nın ne olduğunu anlatmaya çalışan
tüm girişimler başarısızdır. Çünkü hem Tanrı’nın doğası hem de dilin yapısı onu tanımlamak için
bize engeldir (Bussanich, 2006, s.38-39). Sonuç olarak Tanrı’nın varlığı (existence) bilinir ancak
özü (essence) bilinemez. Özü bilemeyiz ama onu idrak edebiliriz.27 Şu halde Tanrı’nın varlığı nasıl
bilinir? Plotinus’a göre yapmamız gereken şey, O’nun hakkında ki her şeyi olumsuzlamak
(negation) ve hiçbir şeyi olumlamamaktır. Biz sadece onun varlığını söyleyebiliriz. Bunu ifade
etmenin yolu da O’nun var-olmayan olmadığını söylemektir. Yani O yok değildir. 28 Plotinus’a göre
Tanrı bilinmez (know), hissedilir (feel).
Ancak bu durumda O’ndan nasıl söz edebiliriz? Şüphesiz O’nunla ilişkimiz vardır. Ancak
O’nunla ilgili ne bilgimiz ne de kavrayışımız var. O’nu bilgi yoluyla kavrayamayacağımız
bir gerçektir; bu O’ndan tamamen bilgisiz olduğumuz anlamına gelmez. Kendisini ifade
edebilecek bir tarzda O’na sahip değiliz ama yine de O’ndan söz edebiliriz. O’nun ne
olduğu hakkında tümüyle sessiz kalarak ne olmadığını söyleyebiliriz.29
Sonuç
Negatif teoloji, Tanrı’yı ifade etmede dili yetersiz gördüğü için bazen Tanrı ile ilgili
söylemlerinde birbiriyle çelişik görünen ifadelere yer vermektedir. Negatif teolojiyi anlamanın ve
kullanmanın yolu dil alışkanlıklarımızı değiştirerek dili olağan sınırlarının dışına taşımaktır. Tabi
bu durumun birçok sorunu beraberinde getireceği aşikardır. Bununla ilgili yöntem ve ilkeler
geliştirilebilir. Ancak bu konu çalışmamızın kapsamı dışındadır.
Platon’u negatif teolojinin babası olarak görme söylemini açıkçası iddialı bulmaktayız.
Bize göre Philo, bu konuda kilit bir rol oynamaktadır. Philo’yu apofatik dilin teolojik gelenekteki
öncüsü olarak da görebiliriz. Ancak felsefi gelenek içerisinde negatif teolojiyi zirveye taşıyan kişi
Plotinus’dur. Plotinus kendi sistemi içerisinde genel olarak tutarlı görünmektedir. Fakat negatif
teolojinin ürettiği bazı sorunlar da vardır. Örneğin Tanrı gerçekten mutlak anlamda pozitif bir dil
ile anlatılamaz mı? Bize göre pozitif söylem kesinlikle dışlanamaz. Her iki söylem ya da okuma
birer ifade metodudur. Tevrat, İncil ve Kuran-ı Kerim gibi kutsal metinlerde Tanrı’nın kendisini
pozitif sıfatlarla da ifade ettiğini görmekteyiz. İnansın ya da inanmasın insanlar bu olumlu
tanımlamalardan birçok çıkarımlar yapmaktadır. Şu halde olumlu sıfatlar Tanrı’yı ifade etmede
yetersiz ve anlamsız şeyler değillerdir. Bunun yanın da kutsal metinlerde negatif teoloji örneklerine
de rastlamaktayız. Ancak bu yaklaşım olumlu sıfatlarla karşılaştırıldığında fazla bir yekûn teşkil
etmemektedir. Oysa felsefeciler ve daha çok mistik eğilimli düşünürler arasında negatif teolojiye
veya negatif teolojiyi çağrıştıran ifadelere fazlaca rastlanmaktadır. Bu durumda negatif teolojiyi
27
Bkz. Kevin Corrigan, “Essence and Existence in the Enneads”, The Cambridge Companion of Plotinus, ed. Lloyd P.
Gerson, Cambrige Universiy Press, Cambridge, s. 106. vd.
28
Bkz. Enneads,V.5.13.
29
Enneads, V.3.14.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
Tanrı Hakkında Konuşa(ma)mak: Plotinus’da Negatif Teoloji 747
dini olmaktan ziyade felsefi görmek yerine Tanrı hakkında fazlaca düşünmüş ve derûnî bilgiye
sahip insanların müracaat ettikleri bir yöntem olarak görmek daha doğru bir yaklaşım olur.
Negatif teolojinin üreteceği diğer bir sorun ise agnostik çağrışımlardır. Tanrı hakkında hem
olumlu sıfatlar hem de olumsuz nitelikler kullanması, negatif teolojiyi agnostisizme eviriyor
görünmektedir. Çünkü bu durum, Tanrı ile ilgili bir bilinmezlik göstergesidir. Bize göre bu durum
negatif teolojiyi agnostisizm olarak takdim etmez. Çünkü agnostisizm Tanrı ile ilgili delil
yetersizliğidir. Oysa negatif teoloji kesinlikle Tanrı’nın varlığını kabul eder. Negatif teolojinin
Tanrı ile ilgili sorunu delil yetersizliği değil dilin yetersizliğidir.
Plotinus çokluğa alternatif bir tekliği, kötülüğe alternatif bir iyiliği Bir olarak ifade ettiği
Tanrı’da birleştirerek Tanrı’yı mükemmelleştirmeyi düşünmüştür. Peki, tüm bunlar Tanrı’yı çokluk
dünyasında meydana gelen kötülüklerin kaynağı olmaktan korur mu? Bizce varlık felsefesi ve
kötülük problemi Plotinus’ta araştırılması gereken bir konudur.
KAYNAKÇA
ALPYAĞIL, Recep. (2010). Alpyağıl, Derrida’dan Caputo’ya Dekonstrüksiyon ve Din, İz yay.,
İstanbul.
ARİSTOTELES. (1993). Metafizik II, Çev. Ahmet Arslan, Ege Üniversitesi yay., İzmir.
AYKIT, Dursun Ali. (2011). İskenderiyeli Philo, Kitabevi, İstanbul.
BUSSANICH, John. (2006). “Plotinus's Metaphysics of the One” The Cambridge Companion of
Plotinus, ed. Lloyd P. Gerson, Cambrige Universiy Press, Cambridge.
CARABINE, Deirdre. (1995). The Unknown God: Negative Theology in the Platonic Tradition:
From Plato to Eriugena, Peeters Press, Leuvain.
CORRIGAN, Kevin (2006). “Essence and Existence in the Enneads”, The Cambridge Companion
of Plotinus, ed. Lloyd P. Gerson, Cambrige Universiy Press, Cambridge.
HAWKING, Stephen. (1988). Zamanın Kısa Tarihi, Çev. Sabit Say-Murat Uraz, Milliyet Yay.,
İstanbul.
MORTLEY, Raoul. (1975). “Negative Theology and Abstraction in Plotinus,” The American
Journal of Philology, 96:4.
NINA, Ilse- TEN KATE, Bulhof-Laurens. (2000). “Echoes of An Embarrassment”, Flight of the
Gods Philosophical Perspectives On Negative Theology, Edit. Ilsen. Bulhof And Laurens
Ten Kate, Fodram University Press, Newyork.
PHILO. (1958). De Calogo (On the Decalouge), Harvard University Press, Vol: VII.
PHILO. (1958). De Posteritate Caini (On the Posterity and Exile of Chain), Harvard University
Press, Vol: I.
PHILO. (1958). De Somniis (On Dreams)1, Harvard University Press, Vol: V.
PHILO. (1958). De Speciabilus Legibus (On Special Laws I), Harvard University Press, Vol: VII.
PHILO. (1958). Quod Deus Immutabili sit (On The Unchangeableness of God), Harvard University
Press, Vol: III.
PHILO. (1960). Quod Omnis Probus (Every Good Man is Free), Harvard University Press, Vol:
IX.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015
748 Hasan ÖZALP
PLANTINGA, Alvin (1980). Does God Have A Nature, Marquette University Press, Milwaukee.
PLATON. (1997). Phaidros, Çev. Hamdi Akverdi, MEB yay., İstanbul.
PLATON. (1997). Timaios, Çev. Erol Güney-Lütfi Ay, MEB yay., İstanbul.
PLATON. (2000). Devlet, Çev. Neval Akbıyık-Serdar Taşçı, Metropol yay., İstanbul.
PLOTINUS. (1984). Enneads, Vol: I-VII, Eng. Trans. A. H. Armstrong, Harvard University Press,
Cambridge-Massachusetts.
REÇBER, Mehmet Sait. (2010). “Plotinus: Tanrı’nın Birliği ve Basitliği Üzerine”, Ankara
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 51:1 (2010), ss. 59-78.
TOPAKKAYA, Arslan. (2005). “Nikolas Von Kues’ta Negatif Teoloji”, Bilimname, IX, 2005/3, s.
105-116.
WITTGENSTEIN, Ludwig. (1985). Wittgenstein, Tractatus Logico-Philosophicus, çev. Oruç
Aruoba, Bilim/Felsefe/Sanat yay., İstanbul.
WOLFSON, Harry A. (1947). “The Knowability and Describability of God in Plato and Aristotle,”
Harvard Studies in Classical Philology, V. 56, (1947), s. 233-249.
WOLFSON, Harry A. (1962) Philo: Foundation of Religious Philosophy in Judaism Christinaity
and Islam, Vol: I-II, Harvard University Press, Cambridge-Masachusett.
Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or Turkic
Volume 10/2 Winter 2015