Kanunda Şirkette İmza Yetkisi
Kanunda Şirkette İmza Yetkisi
Kanunda Şirkette İmza Yetkisi
1.GİRİŞ
Bu yazı limited şirkete ortak olmakla birlikte hiçbir zaman temsil yetkisi bulunmamış
ortağın sorumlu tutulup tutulmayacağını tartışmak amacındadır.
Limited şirketlerin yönetim ve temsil yetkisinin ele alınması gereklidir. 6102 sayılı
Türk Ticaret Kanunu 623’ncü maddesi limited şirketinin temsil yetkisini belirlemiştir.
Maddeye göre bu “şirketlerin yönetimi ve temsili şirket sözleşmesi ile düzenlenir. Şirketin
sözleşmesi ile yönetimi ve temsili, müdür sıfatını taşıyan bir veya birden fazla ortağa veya
tüm ortaklara ya da üçüncü kişilere verilebilir. En azından bir ortağın, şirketi yönetim
hakkının ve temsil yetkisinin bulunması gerekir. Müdürler bu kanunla veya şirket sözleşmesi
ile genel kurula bırakılmamış bulunan yönetime ilişkin tüm konularda karar almaya ve bu
kararları yürütmeye yetkilidirler.”
“şirketin birden fazla müdürünün bulunması halinde, bunlardan biri, şirketin ortağı olup
olmadığına bakılmaksızın, genel kurul tarafından müdürler kurulu başkanı olarak atanır.
Başkan olan müdür veya tek müdürün bulunması halinde bu kişi, genel kurulun
toplantıya çağırılması ve genel kurul toplantılarının yürütülmesi konusunda olduğu gibi, genel
kurul başka yönde karar almadığı ya da şirket sözleşmesinde farklı bir düzenleme
öngörülmediği takdirde, tüm açıklamaları ve ilanları yapmaya da yetkilidir.
Birden fazla müdürün varlığı halinde, bunlar çoğunlukla karar alırlar. Eşitlik halinde
başkanın oyu üstün sayılır. Şirket sözleşmesi, müdürlerin karar almaları konusunda değişik bir
düzenleme öngörebilir.”
1
Şirket müdürlerinin görevleri yetkileri ve yükümlülükleri ise kanunun 625’nci
maddesinde sayılmış bulunmaktadır. Bu maddeye göre devredilemez ve vazgeçilemez
görevler arasında sayılan bazı hususlar aşağıda belirtilmiş bulunmaktadır.
Ancak müdür tayin edilmemiş ortak hiçbir zaman kanuni temsilci olmayabilecektir.
Vergi Usul Kanunu 333’ncü maddesinde ise Vergi Usul Kanunu 359’ncu maddesinde yazılı
fiilleri işlemesi halinde bu fiiller için 359 ve 360’nci maddelerinde öngörülen cezalar bu
fiilleri işleyenler hakkında hükmolunur denilmektedir.
333’ncü maddenin değişmeden önceki şekliyle 359 ve 360’ncı maddelere göre ceza
tüzel kişiliği idare edenler adına istenirken, yapılan değişiklik cezalandırma gerektiren bu
fiilleri işleyenleri muhatap almış bulunmaktadır.
Limited şirketlerde kanuni temsilci olan ve müdür sıfatını taşıyan kişi veya kişilerden
fiilin ayrıntılarını bilen ve oluşumunda etkili olan kişi veya kişiler sorumlu tutulacaktır.
Yargının alışılagelmiş kararlarına ve genel ceza hukuki ilkelerine uygun olan bu yaklaşım
2
vergi usul kanunu 333’ncü madde son fıkrasında yapılan değişiklikle uygulamaya konulmuş
bulunmaktadır.
Esasen 333’ncü maddede yapılan bu değişiklik Vergi Usul Kanunu 143 seri no.lu
tebliğinde yer alan “ Bu nedenle cezaya muhatap olarak kanuni temsilcinin, suç ve suçlu
arasındaki illiyet bağı dikkate alınmak ve temsil yetkisinin bölüşümündeki ağırlık ve sınırlar
araştırılmak suretiyle tayini gerekmektedir. ” şeklindeki açıklama ve gerekse aynı kanunun
280 ve 306 no.lu genel tebliğlerinde yer almış bulunmaktadır.
280 no.lu genel tebliğ Vergi Ziyaına Kaçakçılık suçu sayılan Fiillere Sebebiyet
Verilmesi veya Bu Fiillere İştirak Hallerinde Kesilecek Ceza başlığı altında
“Kaçakçılık suçları 359’ncu maddede sayılmış olup bu fiillerden birini işlenmesi sonucu
vergi ziayına da sebebiyet verildiğinin tespit edilmesi halinde ziya uğratılan vergi için
kesilecek vergi ziyaı cezası, 344’ncü maddenin ikinci fıkrasına göre hesaplanacak vergi ziyaı
cezasının 3 katı tutarında olacaktır.
359’ncu maddede iki fıkra halinde sayılan kaçakçılık suçlarının işlenmesine iştirak
edenlere kesilecek vergi ziyaı cezası ise tebliğin 1.1. bölümünde yer alan şekilde
hesaplanacaktır.
Kaçakçılık suçu sayılan fiillere vergi ziyaına sebebiyet verilmesi halinde bunlar için
vergi ziyaı cezası kesilmesi, bu fiilleri işleyenler hakkında hürriyeti bağlayıcı ceza
uygulamasına engel teşkil etmeyecektir.”
şeklinde düzenleme getirmiş ayrıca 306 no.lu genel tebliğde de aşağıdaki açıklamalar
bulunmaktadır.
Buna göre “kaçakçılık suçunun olması sahte veya muhteviyatı itibariyle yanıltıcı
belgeleri bilerek kullanıp, kullanılmadığının; diğer bir anlatımla, bu kullanımda kastın
bulunup bulunmadığının değerlendirilmesine ve belirlenmesine bağlı bulunmaktadır. Yapılan
incelemelerde sahte veya yanıltıcı belgelerin bilerek, isteyerek kullanılıp kullanılmadığının
vergi incelemesine yetkili onlarca değerlendirilmesi ve bu belgeleri bilerek kullandığı
sonucuna varılan mükellefler için vergi suçu raporları düzenlenmesi, haklarında cumhuriyet
savcılıklarına suç duyurularında bulunulması ile bu belgelerin kullanılması sonucu vergi
ziayına da sebebiyet verilmiş olması halinde 344’ncü maddenin üçüncü fıkrası uyarınca üç kat
vergi ziyaı cezası kesilmesi gerekmektedir.”
Yukarıda Vergi Usul Kanunu ilgili maddeleri yanında tebliğler ile yapılan açıklamalara
yer verilmiş bulunmaktadır.
4. DEĞERLENDİRME VE SONUÇ
Giriş bölümünde belirtildiği üzere yazımız limited şirket ortağı olan ama hiçbir zaman
müdür sıfatıyla şirketi temsile yetkisi bulunmayan bir kişinin sorumluluğunu tartışmaktadır.
Bu ortağın tek özelliği şirketi temsil yetkisi bulunan diğer ortak ve şirket müdürü ile birlikte
şirkete sıradan bir ortak olmasıdır.
3
Türk Ticaret kanunu ve Vergi Usul Kanunu hükümlerinden hareketle böyle bir kişinin
temsil ve ilzam yetkisi bulunmaması, işlendiği iddia edilen Vergi Usul Kanunu 359’ncu
maddesine girebilecek bir fiili işleme imkanı olmadığını ortaya koymaktadır.
Vergi Usul Kanunu 333’ncu maddesinin son fıkrası, 359’ncu maddeye giren fiili işleyen
kişinin cezaya muhatap tutulmasını öngörmektedir. O halde temsil yetkisi bulunmayan ve
müdür olarak tayin edilmemiş bulunan kişinin iddia edilen fiili işlediğinin kanıtı ne olmalıdır.
Yalnızca ortaklık bağı fiili işlediği varsayılan ve müdür olan diğer kişinin fiiline ortak
sayılmak için yeterli midir?
Platformda görüşülmüş olan konu üzerinde, sadece ortaklık bağının fiili bilme ve işleme
iradesi göstermiş sayılma için yeterli olmadığı konusunda fikir birliğine varılmıştır.
Yazıda tartıştığımız kapsama giren kişinin ortaklık bağı dışında fiile ne şekilde
katıldığının tespiti ve böyle bir husus varsa V.U.K. 333’ncü maddesinin uygulanması yerinde
olacaktır.