gerçekten okunmaya değer. hayatın içinde gözümüzden kaçan yada alışageldiğimiz rutinlerin hiçte gerekli olmadığını güzel örneklerle açımlamış. cesur bir açı ve anlatım. insan bir çırpıda okurken, derince düşüncelere dalmadan hiç bir sayfasını ve konusunu geçemiyor. düşüncede yeni sıçramaları tetikleyecek tespitler silsilesi akıp gidiyor satırlarda.
İçinde yaşadığımız kuralların neye hizmet ettiğini sorgulatan cesur bir kalem. Düşüncenin ucu bucağı yoktur, belki alfabedeki harfler sayılıdır, kurulabilecek cümleler çoktan kurulmuştur ama düşünce ve onun özü olan düşler sınırsızdır. Bu hissi yaratıyor bu kitap her satırında. Gölü sandalla geçmeyi herkes düşünebilir ama o gölün orda neden nasıl var olduğunu sayılı insan. Yazar da onlardan. Yalnızca düşlerimizde gerçek olabilecek sandığımız bir toplum düzensizliğini - ki bu düzensizliğin temeli yalnızca gerçek sevgi ve saygıdan geçiyor- kızına gösteriyor ve bizlere. Boş zamanın aslında aylaklık olmadığını aksine boş zamanımızı nitelikli hale getirebilecek tek kişinin de bizzat kendimiz olduğunu bir kez daha vurguluyor. Ve onun bu hali bilinçli bir ebeveyne sahip olmanın ayrıcalığını, bilinçli bir ebeveyn olarak neleri nasıl değiştirebileceğimizi çok güzel gözler önüne seriyor. Şöyle sesleniyor kızına " sen sen'sin Marie. Senin tek amacın, kendin için var olmaktır.Seni kendin için var olmaktan alıkoyacak her şey sana aykırıdır.'