Milliyetçilik Araştırmaları Dergisi, Cilt: 2 Sayı: 2, Ekim 2020
Journal of Nationalism Studies, Volume: 2, Issue: 2, October 2020
ss. 63-84.
Araştırma Makalesi-Research Article
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
Ayşe Tuğçe KONAÇ
ÖZ: İmaj çalışmalarının temel çıkış noktasının ‘ötekini’ tanımlamak
olduğu düşüncesi hâkimdir. Elbette ki, bu çalışmayı ele alırken sadece
“ötekini” yansıtması düşünülmemektedir. İmajın farklı disiplinlere
örneğin; iletişime, tarihe, psikolojiye, siyasete, sosyolojiye, edebiyata bağlı
olduğu da bilinmektedir. İmaj, edebi eserlerde metindeki anlatımın daha
etkileyici, daha canlı ve işlevsel olması için kelimeler aracılığıyla bir fikir
birleşiminin yansımasıdır, bu doğrultuda imaj çalışmaları kelime ile
yönlendirilir. Bu çalışmada ortaya konmaya çalışılacak olan, ‘öteki’
konumunda olan biz Türklerin Hristo Botev tarafından nasıl algılandığı ve
okuyucusuna nasıl aktarıldığının tespiti olacaktır. Bulgar Edebiyatında bu
imaj birtakım değişken politikalar çerçevesinde bir propaganda unsuru
olarak kullanılmıştır. Bu propagandalar ve onun kültürel belleğe aşamalı
olarak yerleştirilme süreci, sistemli bir şekilde oluşarak Bulgar
milliyetçiliğini temsil eden ulusal kavramlar ve amblemi Botev olan
Bulgar milliyetçi kavramların açıklığa kavuşturulduğu net hatlar ortaya
çıkmaktadır. Bu çalışma, 1876'da Nisan Ayaklanması sırasında ölen şair ve
devrimci kahraman figürlerden biri olan Hristo Botev ve onun
şiirlerindeki Türk imajına odaklanmaktadır.
Anahtar Kelimeler: Hristo Botev,
Milliyetçiliği, Nisan Ayaklanması.
Öteki,
Türk
İmajı,
Bulgar
Doktora Öğrencisi, Trakya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Balkan
Çalışmaları Anabilim Dalı,
[email protected], ORCID: 0000-0002-40576245.
Geliş Tarihi-Received Date: 19.07.2020
Kabul Tarihi-Accepted Date: 28.09.2020
63
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
ABSTRACT: There is a prominent view that qualifies the starting point
of image studies as defining the “others”. While considering this study, it
is not intended to reflect only the “other”. Image to different disciplines; It
is also known to depend on communication, history, psychology, politics,
sociology, literature. Image is a reflection of a combination of ideas
through literary works to make the expression in the text more impressive
and more vivid, Therefore, image studies are guided by words. This study
will try to prove how Hristo Botev defined us Turks as others, and how he
transferred this to his readers. This image in Bulgarian Literature has been
used as propaganda within the frameworks of some political views. This
propaganda and the process of them being enforced into the cultural
memory have formed systematically; thus, creating these clear lines where
nationalist concepts of Bulgarian nationalism, whose symbol is Botev, are
clarified. This study focuses on one of the revolutionary heroes, poet
Hristo Botev, who died in April Uprising in 1876, and the Turkish image
in his poems.
Keywords: Hristo Botev, The Other, Turkish Image, Bulgarian
Nationalism, April Uprising.
GİRİŞ
Edebi eserler; sözcükler aracılığı ile okuyucu ve yazar
arasındaki bir fikir birleşiminin yansıması olmakla beraber, zihinde
tasarlanan bu fikir birleşimi hayal gücü ile tüm okurlarda farklı izler
bırakarak iç duyguları açığa çıkarmaktadır. İmaj ise bir edebi
eserdeki anlatımın daha etkileyici olmasını sağlayan algının başlıca
mekanizmasıdır. Bir imajı yazar; toplum, ideolojiler, sosyal ve
tarihsel olaylar, inançlar aracılığı ile oluşturmakta ve kendine has
tanımlamalarla üslubun unsurlarından faydalanarak iç dünyasının
yansımalarını göstermektedir. Böylelikle yazarlar imajı kullanarak
bir sistem oluşturmakta ve bu doğrultuda söz konusu sistem
ideolojik bir bakış açısına dönüşüp toplumsal bir öğreti
oluşturabilmektedir. Bireysel ve toplumsal alanlarda oluşturulmuş
imajların, özellikle de kalıp yargıların gücü büyüktür, çünkü
insanların düşüncelerini etkileyebilmektedir. Bu yüzden imaj
konusunu çalışılırken amaç, yazar tarafından aktarılan bir olguyu
desteklemek veya karşı çıkmaktan ziyade, bu imajı doğuran
zihniyeti ortaya koyabilmek olmalıdır.
64
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
1. BULGAR EDEBİYATINDA HRİSTO BOTEV İMAJI
Yüzyıllar boyunca edebi eserlerdeki imajlar farklı şekillerde
milletin oluşum süresince devrin şartlarına uydurulmaya
çalışılmıştır. 17. yüzyıldan itibaren önde gelen Bulgar din
büyükleri, eski tarihlerine dair bilgi vererek hem dinin öğretilerini
halka aşılamayı hem de ortak bir tarih şuuru oluşturmayı
hedeflemiştir. Ağırlıkla din adamları ve kısmen eğitim görmüş
kişiler Bulgar edebiyatında eserler kaleme almış ve kopyalama
yoluyla çoğaltmıştır. Bu nedenle Eski Bulgar edebiyatındaki
metinlerin çoğu Hıristiyan cemaate hitap etmekte, genellikle okuma
yazma bilmeyen Bulgar nüfusun önemli bir kısmını etkilemektedir.
Bu bağlamda kitlesel tutumların ve imajların şekillendirilmesinde
bu tarz metinlerin de önemi büyüktür. Bulgarca da dâhil olmak
üzere Hıristiyan dini metinlerinde, Bulgarlar ve Türkler arasındaki
ayrım çizgisini, dini farklılık belirlemektedir. Dahası, Hıristiyan
dendiğinde sadece Ortodoks Hıristiyan kapsanıyor, Katolikler de
Müslümanlar ile eşit derecede kâfir veya yarı kâfir olarak kabul
ediliyordu.1 18. yüzyıla kadar etnik köken kullanımı nadir olsa da
Hıristiyanlıkta Müslümanlar için özünde küçümseyici ve
aşağılayıcı olan söylemler kullanılmaktadır.
Her milletin edebiyatında olduğu gibi Bulgar edebiyatında da
Türkler, Yunanlar, Bulgarlar, Yahudiler vd. yazarlar tarafından
zihinlerinde tasarladıkları gibi özel yönleriyle tasvir edilmiştir.
Ancak çoğunlukla zihinlerde tasarlananın ayrım çizgisi esas olarak
dini inanca dayanmaktadır. Ortodoksluk Bulgar inancı, İslam ise
Türk2 inancı olarak görüldüğünden, Bulgar edebiyatında Türkler
diğer milletlerle ilişkilendirildiğinde “yabancı”, “öteki”3
konumunda yer almaktadır. Milli bilincin kazanılmasındaki
Olga Todorova, Pravoslavnata tsărkva i bălgarite, XV-XVIII vek, Prof. Marin Drinov,
Sofya 1997, 237-253.
2 Bulgarların milli bilincinde “Türk” kelimesi Osmanlı idaresini, Osmanlıları ve
doğal olarak Müslümanları ifade etmektedir.
3 Bulgar tarih ders kitaplarında Türklerin “öteki” olarak imajı “Nay-razliçniyat
săsed” (“En Farklı Komşu”) başlıklı çalışmada detaylı şekilde işlenmiştir.
(Myumyun İsov, Nay-razliçniyat săsed. Obrazăt na osmantsite (turtsite) i Osmanskata
imperiya (Turtsiya) v bălgarskite uçebnitsi po istoriya prez vtorata polovina na XX vek,
IMIR, Sofya 2005.
1
65
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
adımların sağlam atılabilmesi net sınırların belirlenmesini
gerektiriyordur. Bu sınırlar geçmişin gölgesinde “öteki” vurgusu ile
yeni mitlerin ve hatta düşmanlığın yaratılmasına yol açmaktadır.
Böylelikle 15. ve 18. yüzyıllarda kopya çekilerek çoğaltılan veya
derlenen eserlerin başlıca amacı, Hıristiyanlığın İslam üzerindeki
üstünlüğünü
kanıtlamak
ve
topluluğun
bütünlüğünü
koruyabilmek adına, ayrım çizgisini belirleyip karşıtlığı bulmak
olarak özetlenebilir. Başka deyişle, ötekileştirme yoluyla İslam’ın
etkisini önlemek ve yabancının olumsuz imajını oluşturmaktır.4 Bu
durum ise o dönemdeki eserlerde Müslümanlara (Türklere)
aşağılayıcı ve hatta rencide edici isimler ve nitelikler vererek
yapılmıştır. Çoğunlukla bunlar; “barbarlar, dinsizler, şeytanlar,
tanrısızlar, sarazenler5, lanetliler, tenperestler, vahşiler, İzmaililer” gibi
sıfatlardı.6 O dönem eserlerindeki tüm bu kötülemeler Bulgar Milli
Teşkilatlanma Dönemi7 ideolojisinin unsurlarından biri olarak da
ortaya çıkmıştır.
Serhat Ulağlı imajı, “kalıp yargıların, bilinçaltının, inançların,
kültürel değerlerin, korku ve sezginin kazandırdığı ‘ötekini algılama,
tanımlama ve sunma şeklidir”8 diye aktarırken Bozkurt Güvenç, “bir
toplum, topluluk veya ulus hakkında, ‘öteki’ toplumların sahip olduğu,
4 Rositsa Gradeva, “Turtsite v bălgarskata knijnina XV–XVIII v.”, Balkanski
identiçnosti, Fondatsiya “Otvoreno obşestvo”, Sofya 2001, s. 115.
5 Haçlı Seferleri sırasında Avrupalıların Müslümanlara taktıkları ve “Hristiyan
olmayan” anlamına gelen ad.
6 Gradeva, “Turtsite v bălgarskata…”, s. 116.
7 Bulgarcası, ‘yeniden doğuş’ anlamındaki Vızrajdane (Възраждане) olan ve
Türkçeye Bulgar Uyanış Çağı, Bulgar Rönesans’ı şeklinde de tercüme edilen bu
dönem, Bulgar tarihinde çok yönlü ve kapsamlı bir çağ niteliği taşımakla beraber
milli ve manevi bilinçlenme sürecini hızlandırdıkları ve olgunlaşan bağımsızlık
fikrinin eyleme geçirildiği bir dönem olarak tanımlanmaktadır. Yeni Bulgar
tarihinin başlangıcına işaret ettiği kabul edilen Milli Teşkilatlanma Dönemi, maddi
ve manevi hayatın bütün alanlarında ortaçağdan yeniçağa geçişi belgelemektedir.
(Hüseyin Mevsim, “Uyanış Çağı Bulgar Edebiyatında Romantik Bir Eser: Georgi
Rakovski’nin Orman Yolcusu Poeması”, Batı Kültür ve Edebiyatlarında
Romantizm, Ankara Üniversitesi, s. 171).
8 Serhat Ulağlı, İmgebilim–“Öteki”nin Bilimine Giriş, Sinemis Yayınları, Ankara 2006,
s. 19.
66
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
geçmişten gelen anılar, kalıp yargılar”9 şeklinde tanımlamaktadır. Bu
durumda Bulgarca eserlerdeki Türk imajı, milli hafızaya ve kimliğe
gömülmüş, ulusal anlatıların tam merkezinde siyasi çıkarımlar ve
yermeler ile “öteki”ni algılar, tanımlar ve sunar denilebilmektedir.
Bu duruma en güzel örneklerden biri, Bulgar milli anlatısındaki en
travmatik bölümün Osmanlı yönetimi konusu olmasıdır. 14. ve 19.
yüzyıllar arasındaki kronolojik bölümde kilitli olan bu konu Bulgar
milli belleğinde “beş asırlık kölelik” metaforu ile yer almaktadır.10
Ancak bazı Bulgar aydınlara göre, “Türk zamanı”nın “kölelik” ile
eşdeğer tutulmaması ve travma olarak algılanmaması
gerekmektedir, çünkü Tanzimat, reformların, kazanılan sivil
özgürlüklerin ve eğitim kurumlarının gelişmesinin en parlak
zamanıdır.11 Aynı zamanda bu metafor, kavramların yeniden
adlandırılmasına, ancak milli hafızada anlamının hiçbir zaman
değişmemesine neden olmuştur. Bunun başlıca nedenlerinden biri
ise eğitim amaçlı yazılan ders kitaplarında bile metaforun
kullanılması ve bu sürecin kademeli olarak hafızaya işlemesi olarak
görülmektedir. Örneğin, Petır Dinekov’un üniversite öğrencileri
için yazılan bir ders kitabında12 “Türk Köleliğinde Bulgar
Edebiyatı” bölümü açıkça ayırt edilmekte ve tarihçiliğin kronolojik
bölümlerinde merkezi bir yer tutmaktadır.13
Tam oturmamış veya yeniden oluşum sürecine giren
kültürlerde ve mevcut olmayan durumlarda milli değerler geçmişe
dayanmaktadır. Çünkü tamamen siyasi çıkarların söz konusu
olmasının yanı sıra ortaya çıkan milli mitler ve kahramanlarla
kültürel modeller tasarlanarak belirgin şekilde milliyetçi bir
perspektife dökülmüştür. Bu perspektif hem bireysel hem de
evrensel, aynı zamanda ulusal birleştirici mesajlara dayanmakla
birlikte milliyetçi ve seferber edici söylemi de içerisinde
Bozkurt Güvenç, Türk Kimliği–Kültür Tarihinin Kaynakları, Remzi Yayınevi,
İstanbul 1998, s. 441.
10Anna Aleksieva, “Travma, natsionalen metarazkaz i literaturen kanon”, Druga
Međunarodna Znanstvena Konferencija u Oblasti Knjiţevnosti i Jezika Zbornik Radova,
Univerzitet u Travniku Edukacijski Fakultet, Travnik 2014, s. 81.
11 Aleksieva, “Travma...”, s. 85.
12 Petır Dinekov, Stara bălgarska literatura, II, Nauka i izkustvo, Sofya 1953, s. 117.
13 Aleksieva, “Travma...”, s. 89.
9
67
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
barındırmaktadır. Ders kitaplarındaki bu ve bunun gibi metaforlar
kültürün ana hatlarında belirleyici rol oynarken kültür de edebiyatı
bir halk eserine dönüştürür.14 Genel olarak Bulgar edebiyatının
gelişme süreci sistematik olduğu gibi birçok kültürel eser “edebiyat
ve mücadele” formülü ile pekiştirilmiştir.15 Buna en güzel örnek
Vasil Kolevski’nin “Edebiyat ve mücadele! Mücadele ve edebiyat! Bu iki
kelime, Bulgar halkının tarihi ve manevi gelişimi ile eş anlamlıdır. Yaşam
ve mücadele, edebiyatta ulusal meselenin bir parçası olacak olan Bulgar
yazarların estetik inancını belirler”16 şeklindeki tezidir. Söz konusu
olan edebiyat ve mücadele kavramları genellikle imaj
çalışmalarındaki kahramanca olaylarla sembolleştirerek inşa
edilmiştir. Bu olaylar ise büyük bir hikâyenin merkezinde acı bir
anlatımla sunularak kapanmayan bir yarayı işaret etmektedir ve bu
kapanmayan yara dramatikliği bireysel deneyimin sınırlarının
ötesine geçerek milli, kültürel ve ahlaki bir konu haline gelmesine
neden olur, aynı zamanda kahramanın açıkça belirtilmiş kutupları
“öteki” vurgusunu işaret ederken milliyetçi görünümünün
istikrarını sağlamıştır. “Kölelik” metaforuyla dile getirilen Osmanlı
idaresi dönemi ise bir noktadan sonra hem silahlı mücadele hem de
sosyal kalkınma vb. kavramları kapsadığından açıkça
“Aydınlanma” ile eş anlamlı hale gelmiş17 ve Milli Teşkilatlanma
Dönemi olarak müfredatta yerini almıştır. Bu dönemin en önemli
şahsiyetlerinden biri olan Hristo Botev ise her dönem edebiyata
imajı ile damgasını vurmayı başarmış ve bu doğrultuda eserleri ile
göstermiş olduğu mücadele her dönemin tarihsel ve siyasi
anlatısına gömülerek geçmiş ve gelecekteki kabul görmüş
edinimlerin tamamıyla ilişkilendirildiği gibi milli anlatının da
merkezinde yer almıştır.
Aleksandır Kosev, “Anti-kamburov ili grăbnakăt na bălgarskata literatura e
politiçeski”, Bălgarskiyat kanon? Krizata na Literaturnoto Nasledstvo, NBU, Sofya
1998, s. 249.
15 Aleksieva, “Travma...”, s. 90.
16 Vasil Kolevski, Problemi na sotsialistiçeskiya realizăm v bălgarskata literatura sled 9
Septemvri 1944 g. – Oçertsi po istoriya na bălgarskata literatura sled Deveti Septemvri
1944 godina, BAN, Sofya 1979, s. 8.
17 Rumen Daskalov, Kak se misli bălgarskoto văzrajdane, LİK, Sofya 2002, s. 246.
14
68
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
Hristo Botev’in kahramanlık imajı, şair Hristo Botev’in
imajından daha baskın gibi gözükmekte, daha sonraları ise
devrimci şair olarak anılmasına sebebiyet vermektedir. Bunun
başlıca nedeni Botev’in 1876 Nisan Ayaklanması sırasında
ölümünden sonra etrafta mucizevi hayatta kalma söylentileri
onlarca yıldır kesintiye uğramadan dolaşmış ve bu durum
kahramanlık imajını daha net bir şekilde tetiklenmesine sebebiyet
vermiştir.18 Milli Teşkilatlanma sonrası edebiyat ve ders
kitaplarında büyük anlatının inşa edilme süreci tam olarak
başlamadığı gibi o zamanki edebiyatta bugüne kadar olan süreçten
farklı olarak düzensiz bir şekilde işlenmiştir. Stefan Bobçev’in
Konstantin Jireçek’in eserine dayanarak oluşturduğu “İstoriya na
bılgarskiya narod” (“Bulgar Halkının Tarihi“) (1881) başlıklı
çalışmasında Botev, kahramanca ölen bir devrimci şair imajı ile
sunulurken, bir sonraki “Kratık uçebnik vırhu bılgarskata istoriya”
(“Bulgaristan Tarihi Üzerine Kısa Ders Kitabı”) (1883) adlı eserinde
Botev tam olarak devrimci kimliğiyle yer almaktadır. Georgi
Popov’un “Kratık pregled na bılgarskata literatura” (“Bulgar
Edebiyatının Kısa Bir Değerlendirmesi”) (1886) başlıklı çalışmasında
Botev hakkında 18 satır yer alırken, Dimitır Marinov’un “İstoriya
na bılgarskata literatura” (“Bulgar Edebiyatı Tarihi”) (1887) eserinde
bu oran genel hatlarıyla korunmuştur.19
Botev’in çağdaşlarından biri olan ve kendisi gibi Nisan
Ayaklanması’na katılan Zahari Stoyanov ise 1888’de yazdığı Hristo
Botev biyografisinde ünlü şairin ve devrimcinin kişiliğini, “bir dizi
sıradan faninin kişiliğiyle ölçülemeyeceğini, ama kitleye liderlik ve çağına
öncülük eden, olağanüstü yeteneklerle doğan ve kader tarafından büyük
insan olmakla yazgılı”20 olduğu şeklinde değerlendirmektedir. Bulgar
milli teşkilatlanma sonrası döneminin belki de en etkili figürleri
olan İvan Vazov ve Penço Slaveykov ise Botev’in şiirine eleştirel
18 Anna Aleksieva, “Hristo Botev: kanonizirane i komersializirane na obraza”,
Slavica Lodziensia, Lodz 2018, s. 246.
19 Anna Aleksieva, “Hristo Botev v natsionalniya razkaz na bălgarite”, İstoriografija
i Savremeno Druştvo, Nauka i Savremeni Univerzitet, 2014, s. 70.
20 Zahari Stoyanov, “Hristo Botyov” Săçineniya, Tom 2, Bălgarski pisatel, Sofya
1983, s. 289.
69
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
yaklaşmışlardır.21 Bulgar Milli Teşkilatlanma Dönemi şairi Petko R.
Slaveykov’un oğlu olan Penço Slaveykov, babasının edebi eserlerini
Botev’in edebi eserleriyle neredeyse paralel, hatta babasının şiirsel
tekniklerinin daha çeşitli olduğuna işaret etmektedir. Slaveykov, iki
yazısında Botev’in şiirlerine oldukça eleştirel yaklaşmasına rağmen
bunlardan birisinde “sadece büyük bir devrimci olmadığını, aynı
zamanda iyi de bir şair olarak da adlandırılabileceğini”22 söylemektedir.
Botev ’in imajı 20. yüzyılın 20’li ve 30’lu yıllarında her türlü
ideolojik ve siyasi amaçla kullanılma aşaması yavaş yavaş yer
etmeye başlamaktadır.23 Bu dönemdeki yazıların başlıklarından
bazıları; “Botev kimdir?”, "Botev kime ait? ", "Hristo Botev bizimdir!" vb.
açıkça Botev ’in milli kahraman imajının kültürel belleğin
merkezine yerleştirilmesine işaret etmektedir. Ayrıca, 20’li yılların
bir ders kitabında Botev figürüne, “şairin en parlak yönünün
devrimci”24 olduğu vurgusu yapıldığı görülmektedir. O dönemde
şairin milliyetçiliğini vurgulayan sağa karşı ise solcu görüşün
eleştirileri genellikle “yerli halkın dar boyutlarının ötesine geçen
şiirleri herkesi kapsar” şeklinde yayımlanmaktadır. Eğitim amaçlı
yayımlanmış daha dengeli yorumlamalar; “Botev, Balkan birliğinin
güçlü bir savunucusu, aynı zamanda ateşli bir vatanseveridir ve her
şeyden önce Bulgar’dır, bundan dolayı Bulgar halkının bozulduğu bencil
bir federasyona ya da konfederasyona izin vermez”25 şeklindedir. O
dönemdekilerin arasında en yaygın olan “Botev kimdir?” başlığının
hem solcu hem de sağcı siyasi oluşumların ideolojik mücadelesini
Boyan Penev, “tüm inançlar ve dinler tarafından tanınan bir aziz”26
şeklinde özetlemektedir. Böylelikle Botev’in bu ünü milli bir sembol
Aleksieva, “Hristo Botev v natsionalniya…”, s. 69.
Penço Slaveykov, Săbrani săçineniya, Tom5, Bălgarski pisatel, Sofya 1959, s. 230.
23 Aleksieva, “Hristo Botev v natsionalniya…”, s. 70.
24 Atanas İliev, Uçebnik po literatura, săstaven spored programata na srednite tehniçeski
i mehaniçeski uçilişta i nagoden za pomagalo na tărgovskite i dr. Uçilişta, Temenuga,
Tırnovo 1927, s. 74.
25 İvan Pastuhov, İvan Stoyanov, İstoriya na balgarskiya narod. Uçebnik za VIII Klas na
gimnaziite i za pedagogiçeskite uçilişta, Knigoizdatelstvo Hr. G. Danov, Plovdiv 1929,
s. 221, 222.
26 Boyan Penev, Hristo Botev, Po sluçay petdesetgodişninata ot smărtta mu, Darjavna
Peçatnitsa, Sofya 1926, s. 81.
21
22
70
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
olarak her yerde tanınmasına, aynı zamanda onu farklı değerleri ve
tutumları (Türk imajı gibi) yoğun biçimde göstermesi ile popüler
kültür alanına da çekmektedir.
15. yüzyıldan 19. yüzyıla kadar süren Osmanlı yönetiminin
Bulgarların kaderi üzerinde kuşkusuz belirleyici bir etkisi vardı ve
hüviyetlerini netleştirmeden Bulgar geçmişi belirsiz ve yanlış
anlaşılmaya devam edecekti. Bu nedenle Osmanlı devletinin bir
“kötülük imparatorluğu” nosyonu Bulgaristan'ın tarihsel belleğine
nakşedilmiştir. Bu fikri 1944'ten sonraki yıllarda sürdürmenin
önemli bir parçası tarih ve edebiyat eğitimidir.27 Bu doğrultuda
Botev imajı da söz konusu dönemde sıklıkla edebiyat ve tarih
müfredatında yerini almış ve bu imaj geçmişte kalıcı bir topluluğa
mensup olma (tarihi ulus) iddialarının beyan edilmesi sonucunda
oluşturulmakta olan ideolojinin en önemli unsurlarından biri haline
gelmiştir.
Botev imajı, büyük Bulgar anlatısı kapsamında özel olarak
oluşturulmuş kurumlar aracılığıyla da (1945'te açılan “Hristo Botev
Araştırmaları Enstitüsü” gibi) daha çok pekiştirerek bu kurumlarda
anıları halkın belleğinde taze tutmak için görkemli anma törenleri
düzenlemelerinin yanı sıra eserlerindeki anlam ve ideolojik
işleyişine de dikkat edilmiştir. Sosyalist rejimin ilk yıllarından
itibaren ideolojiye uygun yayınlar üretilmeye başlanmıştır.
Bunlardan bazıları; “Botev i yujnoslavyanskoto edinstvo” (“Botev ve
Güney Slav Birliği”), “İstoriçeskite osnovi na bılgaro-yugoslavskoto
bratstvo: Botyov-Dimitrov-Tito” (“Bulgar-Yugoslav Kardeşliğinin
Tarihsel Temeli: Botev-Dimitrov-Tito”, “Botev i slavyanskite narodi”
(“Botev ve Slav Halkları”) vb.28dir.
1989 yılında sosyalist rejimin Bulgaristan’da düşmesi ile
edebiyat ders kitaplarında şairin imajı da yavaş yavaş sosyalist
söylem özelliklerinden uzaklaşmaya başlamıştır. Farklı söylemler
devam etse de genel olarak “devrimci demokrat”, “özgürlük
savaşçısı”, “devrimci şair” vb. daha çok genelleştirici söylemler
27
28
İsov, Nay-razliçniyat săsed…, s. 110.
Aleksieva, “Hristo Botev v natsionalniya…”, s. 74.
71
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
kullanılmıştır.29 Ancak müfredattaki imajı dönem değişikliğinden
kaynaklı farklılıklar arz etse de daima yerini korumayı başarmıştır.
1996 tarihli bir ders kitabında Botev’in, “Bulgar Milli Teşkilatlanma
tarihinin en çekici figürleri arasında yer aldığı ve Bulgar milli hafızasının
en heyecan verici efsanevi şahsiyetlerinden biri olduğu”30
belirtilmektedir. Avrupa Birliği’ne üye olma beklentileri sürecinde
de Botev imajı kullanılmaya devam ederek literatürde yerini almayı
sürdürmüştür.
Özetle, her dönemde olduğu gibi, bu dönemde de Avrupa
merkezli söylemler ile Botev imajı ilişkilendirilmiştir. Bunun en
büyük nedenlerinden biri, edebiyat, tarih ve kültür yolu ile inşa
edilen büyük Bulgar anlatısının temelinin daima milliyetçi olduğu
vurgusudur. Botev imajı her türlü ideolojide işlenmekle kalmaz,
aynı zamanda Bulgar ulusal anlatısının en duygusal hikâyelerinde
zirvedeki
yerini
korumaktadır.
Botev’in
ideolojisini
değerlendirirken, sol eğilimli Bulgar aydını Georgi Bakalov 1930’lu
yıllarda; “zaman hedefleri ve tarafları değiştirdi ancak ideal aynı”31
şeklinde yorum yapmaktadır. Bulgarlar için ulusal kurtuluş
hareketleri olarak adlandırdıkları dönemin en önemli figürlerinden
biri olarak görüldüğünden Hristo Botev’in zirvedeki yeri korunmuş
ve edebiyat aracılığıyla, ideoloji değişse bile Bulgaristan adına
yüceltilmiş kahramanlık örneğinin yani vatansever ruhun
korunacağı fikri daima aşılanmıştır. Bu da Osmanlı yani Türklerden
kazanılan özgürlük vurgusu ile yapılmış, Botev’in bu mücadelede
hayatını kaybetmesi ise onu ulusal kahraman olarak
ilahlaştırılmasına neden olmuştur. Ders kitaplarında ve edebiyat
tarihinde Botev imajı çoğunlukla, “kölelik döneminin karanlık
ufkundaki en parlak yıldız; karanlık zamanın birkaç ışığını bir araya
getiren en parlak ateş” vurgusu ile yer almaktadır.32 Bulgar ulusal
mücadelesinin sürekliliğini sağlayan Botev imajı, dönemin tarihsel
Aleksieva, “Hristo Botev v natsionalniya…”, s. 75.
Vladimir Atanasov, Adriana Damyanova, Nikolay Çernokojev. Literatura za 7.
klas, Prosveta, Sofya 1996, s. 52‒53.
31 Georgi Bakalov, Studii, statii, retsenzii, tom I, Bılgarski pisatel, Sofya 1983, s. 11.
32 Bojan Angelov, Bălgarska literatura, I, Edison, Sofya 1923, s. 213.
29
30
72
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
ve siyasi anlatısına nakşedilmiş ve ideolojik filtreler aracılığıyla
okunmuştur.
2. HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDEKİ TÜRK İMAJI
Hristo Botev adı ile tanınan Hristo Botyov Petkov, 6 Ocak
1848 tarihinde, Koca Balkan’ın güney eteklerindeki konumda
sakinlerinin ağırlıkla abacılıkla iştigal ettiği Kalofer’de dünyaya
geldi. Öğretmen babasının taşıdığı milliyetçilik duygusuyla
bağlantılı olan Rus hayranlığı ve güzel sesiyle annesinin
çocuklarına söylediği 300’den fazla Bulgar halk türküsü Botev’in
daha küçüklüğünde oluşturduğu dünya görüşü üzerinde etkili
oldu. Botev, Nayden Gerov’un yardımıyla 1863’ün sonbaharında
eğitim için Rus hükümetinden burs alarak Karadeniz kıyısındaki
Odesa’ya gitti.33 Öğrenimini tamamlamak için gönderildiği ülkede
dönemin nihilist düşüncelerinden etkilenmesi üzerine Eylül
1865’te liseden ihraç edildi. Ertesi yıl Bucak’ta bir köyde öğretmen
olduysa da babasının hastalanması üzerine tekrar memleketine
döndü. 1867'nin sonlarına doğru, Bulgar devrimci hareketine
katılmak niyetiyle Tuna üzerinden Romanya’ya geçti. Burada
gazetecilik ve propaganda faaliyetlerine girerek kendini Bulgar
bağımsızlık hareketine adadı. Romen İbrail kasabasında
yayımlanan “Dunavska zora” (Tuna’da Tan) gazetesinde çalıştı;
daha sonra Jelyo Voyvoda’nın çetesiyle Bulgaristan’a geçti. 1872’de
Bükreş’e gitti ve burada, Bulgar devrim hareketinin önemli
figürlerinden olan Lyuben Karavelov’un “Svoboda” (Özgürlük) ve
“Nezavisimost” (Bağımsızlık) gazetelerinde çalıştı. Bükreş
merkezli Bulgar Devrimci Merkez Komitesi’ne üye oldu (1874),
ancak komitedeki anlaşmazlıklar nedeniyle ertesi yıl istifa etti.
Stefan Stambolov ile (1875), 20’ye yakın şiirini dâhil ettiği “Pesni i
stihotvoreniya ot Botyova i Stambolova” (Botev’den ve
Stambolov’dan Ezgiler ve Şiirler) başlıklı ilk ve son şiir kitabını
yayımladı.34 Ertesi yıl Bulgaristan’da isyan hazırlıkları başladı ve
sonrasında Botev, 1876 Nisan Ayaklanmasına katılmak üzere
kurduğu yaklaşık 180 kişilik çetesiyle, Tuna üzerinde yolcu
Vesela Angelova, https://www.10te.bg/lichnosti/10-interesni-fakta-za-hristobotev, Erişim 08. 04.2020.
34 Aleksieva, “Hristo Botev v natsionalniya…”, s. 66.
33
73
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
taşımacılığı yapan Avusturya bandıralı “Radetski”35 gemisinin
rotasını zorla değiştirerek Kozloduy’a ayak bastı. Fakat kısa sürede
Osmanlı kolluk kuvvetleri tarafından fark edilen Botev
önderliğindeki çete takibe alındı. Sonrasında çıkan çatışmaların
birinde Botev’in de içinde bulunduğu bir grup etkisiz hale
getirilirken, çetecilerin büyük çoğunluğu çatışmada yakalandı.36
Resmi tarih ve milli anlatı sayfalarında pek dile getirilmese de
aslında elebaşı Hristo Botev’in, aralarında çıkan bir tartışma
sonucunda kendi çetecileri tarafından vurulduğu kanıtlanmıştır.
Bulgar Milli Teşkilatlanma Dönemi’nin en önemli
simalarından kabul edilen Hristo Botev her şeyden önce devrimci
bir şairdir. Annesi için yazdığı “Annem’e” (Maitse si) ve “Erkek
Kardeşime” (Kım brat si) adlı şiirlerinde annesine ve kardeşine
duyduğu yoğun sevgiyle özgürlüğün önemini harmanlayarak
hüzünlü bir şekilde duygularını aktarmıştır. 1871’de okurla
buluşan “Vedalaşırken” (Na proştavane) adlı manzum şiiri, 1873
yılında yazdığı “Moyata molitva” (Duam) ve “Hacı Dimitır” adlı
kahramanlık şiiri, 1875 yılında yazdığı “Vasil Levski’nin İdamı”
(Obesvaneto na Vasil Levski) adlı şiirleri en önemli eserleri arasında
yer alırlar. Devrimci fikirleri benimsemiş olan Hristo Botev, Hacı
Dimitır ve Vasil Levski gibi, hayatını Bulgar halkının milli
mücadelesine adayan kişilerin vatanları uğruna nasıl fedakârca
ölüme gittiklerini, şiir türünün verdiği bütün imkânları kullanma
ve dramatikleştirme yoluyla okuyucuya sunar.
Hristo Botev sadece şair kimliğiyle değil, dönemin
gazetelerinde yayımladığı ve gündemi ve günceli yakından takip
ettiği yazılarıyla da Bulgar edebiyatında derin izler bırakmıştır.
Mesela İstanbul’da çıkan “Gayda” gazetesinde yayımladığı “Reşen
li e Çerkovniyat Vıpros?” (Kilise Meselesi Çözüme Kavuştu mu?),
35 Hristo Botev’in çetesinin 20 Mayıs 1876 tarihinde “Radetski” gemisiyle Tuna’dan
geçişi vesilesiyle milli şair İvan Vazov’un kaleme aldığı “Tih byal Dunav se vılnuva”
(Sakin Beyaz Tuna dalgalanıyor) şiiri daha sonra bestelenip günümüzde de marş
olarak söylenegelmektedir. Ayrıca, Kozloduy kıyısına demirleyen gemi bugün
müze olarak kullanılmaktadır.
36 İvan Kinov, Văorıjenata borba na bălgarskiya narod sreştu osmanskoto gospodstvo,
Dırjavno Voenno İzdatelstvo, Sofya 1961, s. 353.
74
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
Bükreş’te yayımlanan devrimci Bulgar basınında yayınladığı
“Narodıt Vçera, Dnes i Utre” (Halkın Dünü, Bugünü ve Yarını),
“Smeşen plaç” (Gülünç Ağlayış), “İztoçniyat Vıpros Leji na Pleşite
na Bălgarskiya Narod” (Şark Meselesi Bulgar Halkının Sırtında),
“Politiçeska zima” (Siyasi Kış) gibi sivri dille yazılmış gazete
yazılarında Bulgar milletini yakından ilgilendiren sorunları ve
bağımsız kilise mücadelesiyle37 ilgili görüşlerini dile getirirken,
arka planda Bulgar milletini teşkilatlanmaya teşvik etmiştir. Nesir
alanında, çağdaşı Petko R. Slaveykov’la ilgili yazdığı
değerlendirme yazısı, aynı zamanda Slavların ve Protobulgarların
kökenine dair yabancı dilden eser tercümeleri de bulunmaktadır.
Hristo Botev gerek şiirleri ve gazete yazıları gerekse de devrimci
demokrat fikirleriyle 19. yüzyıl Bulgar Milli Teşkilatlanma
Dönemi’nin tartışmasız en önemli ve ilerici temsilcilerindendir.
2.1. Annem’e (Maitse Si)38
Botev bu ilk şiirinde hem devrimci yönünü hem de kişisel
heyecanlarını dile getirmektedir. Yaşadığı dönemin özelliklerini
sanki yeniden yaratırmışçasına sadece özgürlük, devrim ve özverili
olma ile ilgili sorunlara değinmekle kalmaz aynı zamanda özgürlük
için savaşma sorununu da gündeme çok acıklı bir şekilde
getirmektedir. Bunu da annesinin imajıyla harmanlayarak
yapmaktadır: “Sen mi, anacığım, bana böyle kederli şarkılar söyledin, /
sen mi üç yıl beddua okudun / ki berduş gibi gezeyim / ve ruhumun nefret
ettikleriyle karşılaşayım?”
Botev ‘in bu şiirinde annenin imajı hem uzakta olmanın
özlemi hem de içinde yanan ateşin ruhu ile kurgulanmıştır. Yanan
bu ateşi ve çağa karşı olan tutumunu imaj yoluyla kurgulayarak
açığa çıkartmaktadır. Anavatanı ile olan ayrılığından ve
37 Osmanlı unsuru Bulgarların 1840’lardan itibaren Fener Rum Patrikliği ’ne karşı
yürüttükleri bağımsız Bulgar kilisesi mücadelesi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz:
Konstantin Veliçkov, “İstanbul’dan Hatıralar, 1870-1890”, Çeviren: Hüseyin
Mevsim, Kitap Yayınevi, İstanbul 2017, s. 23.
38 Hristo Botev’in ilk eseri olan “Annem’e” (“Maitse si”) 1867’de Petko R.
Slaveykov redaktörlüğünde çıkan “Gayda” gazetesinin son sayısında
yayımlanmıştır. Eserim Bulgarcası için: https://www.slovo.bg/showwork.php3?
AuID=1&WorkID=3&Level=1, erişim 20.04.2020.
75
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
yurtdışında yaşamaktan duyduğu memnuniyetsizlikten hissettiği
hüznü daha derin işlemektedir.
“Senden gayri, anam, kimsem yok. / Sensin benim için aşk ve inanç;
/ fakat artık burada seni seveceğimi ummuyorum, / çünkü kalbim tutuştu
yanıyor!” Dizelerden Botev’in umutsuzluk duygusu içine kapıldığı,
annesine bağlılığı ve bu bağlılık olmadan hayatın anlamsız hale
geldiği vurgusu görülmektedir. Devamında ise: “Anacığım, ikimizin
de mutlu ve kutlu olmamızı çok istedim; / buna gerekli gücü de hissettim
içimde, / gel gör ki bütün hayallerim suya düştü!” Anne imajı Botev için
çıkmış olduğu yolda gerekli bir manevi güç kaynağıdır. Öyle ki bu
imaj sayesinde, Botev'in şiiri daha samimi ve ikna edici olur, çünkü
kişisel mutluluğa yönelik doğal beşeri dürtüleri özgürlük arzusuyla
nasıl birleştirdiği hakkında bir fikir elde edilmektedir. Botev’in
çizmiş olduğu anne imajı; ilham veren, onu kucaklayan, yaşamış
olduğu kötü olaylara yas tutacak olan kişidir. Bu durum ise şiirin
ilk dizesindeki kederli şarkı söyleyen mecazi imaj, üzücü bir ruh
halini okuyucuya aktarırken anavatan hasreti çeken kişinin imajı ile
tamamlandığında Botev’in bu şiirdeki hem romantik hem de
gerçekçi unsurlardan yararlanarak üzerinde durduğu gizli “öteki”
vurgusu şairin idealinin özgürlük olduğunu, bunu da başarmanın
tek yolunun isyan, devrim olduğunu vurgulamaktadır.
2.2. Vedalaşırken (Na Proştavane)39
“Ağlama ana, üzülme, asi bir haydut oldum diye, / haydut ve hatta
isyancı / ve seni ilk evladının hasretiyle / yanıp tutuşman için sefil
bıraktım! Bizi genç yaşta yad ele kovan bu kara Türk sürgününe lanet oku,
anam.” Dizelerden Botev’in kendini annesine asi bir haydut ve
isyancı olarak tanıttığı görülmektedir. Aynı zamanda vatan
sevgisini annesinin üzerinden sağladığı motif ile Türklere karşı
nefretini dile getirmiştir. Vatanın ve Bulgar milletinin
39 Şiir, Botev'in 1868’de bir çeteyle Tuna'yı geçmek için hazırlandığı bir zamanda
kaleme alınmıştır. İlk olarak 1871’de, Hristo Botev’in redaktörlüğünde Bükreş’te
çıkan “Duma na bılgarskite emigranti” (Bulgar Mültecilerin Sözü) gazetesinde
yayımlanıyor. Devrimci gençler arasında bir şarkı olarak yayılmıştır. Eserin tam
Bulgarcası
için:
https://www.slovo.bg/showwork.php3?AuID=1&WorkID
=9&Level=1, erişim 25.04.2020.
76
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
özgürlüğünün anne gözyaşlarından daha önde olduğunu sembolik
olarak bu bölümde göstermiş olmaktadır.
Botev, annesine itiraf mektubunda en içsel düşünce ve
duygularını aktarırken hayatını bir isyancı olarak geçirmesinden
üzülmemesi gerektiğini vurgulayarak çatışmaya gitmesine neden
olan sebeplerden dolayı fikirlerini anlamasını ve kabul etmesini
aktarmıştır. Bulgar milliyetçiliğinin uyandırdığı o hevese âşık olan
Botev, gençliğini, gücünü ve hayatını eserlerinde çizmiş olduğu
kötü Türk imajına adamış, aynı zamanda bu imaj üzerindeki çabası
ile halka aşılamaya karar vermiştir. Bunu da “özgürlüğe giden yol
fedakârlıktan geçer” vurgusu ile şiirin son dizelerindeki sözleri;
“Çıktığım bu yol korkunç, ama korkunç olduğu kadar da şanlı. / Genç
ölsem de gam yemem. / Gün gelir de halk, “Hak yolunda öldü, zavallı, hak
ve özgürlük uğruna” diye hakkımı teslim ederse, / ödüllerin en büyüğü
olur benim için.” Özgürlüğe giden yolda ölümün bile Türklerden
kazanılan özgürlük ödülünden daha kıymetli olmadığı inancı bu
eserin okuyuculardaki tesirini arttırmaktadır. Bu eserin kahramanı
için, mücadelenin iki olası yolu vardır: "özgürlük ya da ölüm".
Schwan, imajların psikolojide önemli bir rol oynadığının altını
çizerek hem yöntemsel hem de mecazi anlamda psikolojinin
imajdan yararlandığını dile getirmiştir.40 Bu doğrultuda okurun
zihnine işlediği psikoloji; “ölüm korkunç değildir, çünkü özgürlük
mücadelesi adına bir fedakârlıktır”. Botev’in aktarmaya çalıştığı,
önünde iki olası yol olduğu ve savaşta yok olmak ya da muzaffer
olarak geri dönmektir. Her iki resim de geçmiş veya gelecekteki
kabul görmüş veya görecek gerçeklerin ve edinimlerin tamamıyla
ilişkilidir. Kazanan olarak dönmesi veya dönememesi karakterini
en romantik ve çekici bir şekilde sunarken kendinden pişman
olmadan, Bulgar milleti için en değerli şeyin özgürlük için
savaşmak
olduğu
fikrini
herkese
aşılayıp
Bulgarları
teşkilatlanmaya ve bu fikri yaymaya çalışmıştır.
40 Stephan Schwan, Bildwissenschaft (Psychologie), Suhrkamp Verlag, Munich 2005,
s. 125.
77
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
2.3. Duam (Moyata Molitva)41
Eserlerinde özgürlük fikrini halkına aşılaması Botev için
temel bir değer olduğundan, neredeyse birçok eserinde özgürlük
temasına değindiği ve bunu Türkler tarafından geri alınması
gereken bir unsur olarak işlediği görülmektedir. En meşhur
eserlerinden biri olan “Duam” şiiri Bulgar Milli Teşkilatlanma
döneminde görülen karakteristik özellikleri taşımaktadır. Eserde
Botev’e göre zaferin tanımı halkı ezenlerle savaşmaktan
geçmektedir. “Özgürlük ve ölüm” kavramlarını eşdeğer tutmuş ve
en güçlü mesajını bir kölenin ölümünün sadece fiziksel değil kutsal
bir durum olduğu vurgusuyla yaparak halkını mücadele etmeye
çağırmıştır. Bu çağrıyı ise şu sözler ile aktarmaktadır; “Ey, benim
Tanrım, Hak Tanrım! / Ancak göklerde olan sen değil, benim içimde,
kalbimde ve yüreğimde olan Tanrım. / Çamurdan kadını ve erkeği
yaratan, / sonra da insanı yeryüzünde kölelik etmeye terk eden Tanrı
değil. / Köleye sabretmeyi ve duayı telkin eden / ve mezara kadar onu boş
umutlarla oyalayan sen değil, Tanrım. / Aşıla herkese gerçek özgürlük
sevgisini ey Tanrım, / taksın canını dişine ve dövüşsün halkın
düşmanlarıyla. / Güç ver benim de koluma / ki başkaldırdığı gün köleler /
mücadele safında ben de mezarımı bulayım!” Botev “Duam” adlı
şiirinde, Bulgarların özgürlüğe kavuşmalarının tek yolunun
Osmanlı hâkimiyetine karşı mücadeleye kendini adamalarından,
vatanları uğruna seve seve ölüme gitmelerinden geçtiğini
vurgulamaktadır.
2.4. Hacı Dimitır42
“Yaşıyor o, yaşıyor!” diye başlayan ve toplamda 12 dörtlükten
ibaret şiir ölüm ve manevi ölümsüzlük arasındaki mücadele
hakkında en vurucu kelimelerle başlamaktadır. Gerçek özgürlüğe
41 Eserin Bulgarcası için: https://www. slovo.bg/showwork.php3? AuID=1&Wo
rkID=3162&Level=1, erişim 29.04.2020.
42 Eser 1873 yılında “Nezavisimost” (Bağımsızlık) gazetesinde yayımlanmıştır,
ancak Botev’in bu eseri tam olarak ne zaman kaleme aldığı bilinmemektedir.
Zahari Stoyanov ve çağdaşlarının anılarında Botev’in eseri yayımlanmasından
uzunca bir süre önce onlara okuduğu iddia edilmektedir. Eserin Bulgarcası için:
https://www.slovo.bg/showwork.php3?AuID=1&WorkID=
3158&Level=1,
erişim 02.05.2020.
78
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
giden yolun ayrılmaz bir parçası olarak ölüm ve ölümsüzlük
vurgulanmaktadır. “Yaşıyor o, yaşıyor! Orada, Kocabalkan’da, / kanlar
içinde yatıyor ve inliyor göğsündeki derin yaradan bir delikanlı, / gencecik
ve güçlü. / Bir yana tüfeğini atmış, diğer yana ikiye bölünmüş kılıcını, /
gözler kararmakta, baş dönmekte, / ağızdan çıkan sözler tüm evrene lanet
okumakta!” ifadeleriyle ölüm öncesi anlarda kahramanın durumu
güçlü bir şekilde aktarılmıştır. Yaşam ve ölüm teması birbirinden
ayrılamaz iki kavram olarak yansımaktadır. Çünkü özgürlük
ölümsüzlüktür ve Botev, elebaşı Hacı Dimitır’ın ölümünü
“Özgürlük uğruna düşen kişi ölmez: / Yasını tutar onun yer, gök, doğa ve
vahşi hayvanlar bile...” şeklinde tasvir ederek şiirinde ölümsüzlüğü
vurgulama yoluyla ruh özgürlüğüne kavuşan kişinin ölüme maruz
kalmayacağını işlemektedir. Kahramanca ölüm son değil,
özgürlüğün başlangıcıdır ve asıl vurgu fiziksel olarak değil ruhsal
olarak kahramanın sonraki nesillerin zihinlerinde olacağını
kanıtlamaktadır. Hristo Botev’in, mücadelesi uğruna ilahlaştırdığı
tüm halk kahramanları ölümsüzlüğe mahkûmdur ve bu düşünce
şairin neredeyse tüm eserlerinde sembolik bir düşünce haline
gelmektedir. Bulgar şairin estetik ideali manevi, sosyal ve siyasi
anlamdaki mutlak özgürlüktür. Bunu başarmanın tek yolu ise isyan
ve Türklere karşı yürütülecek mücadeleden geçmektedir. Eserinde,
doğanın bir parçası olan delikanlının sonsuz yolculuğunu
inanılmaz derecede trajik işlemiştir: “Yatıyor delikanlı, gökte ise güneş
durmuş / öfkeyle kızdırıyor mu kızdırıyor, / ovada bir yerde cırcır böceği
ötüyor / ve kan daha yoğun akıyor! / Hasat zamanıdır şimdi... / Hüzünlü
şarkılar söyleyin köle kadınlar! Sen de yak, güneş, bu köle toprağını! / Bu
delikanlı da ölecek, ne çare. Ama sus sen, ey kalp!” Hüzünlü hasat
şarkıları köleliği mecazen anlatır ve bu mecazi anlatım ise trajediyi
daha fazla pekiştirmektedir.
Fantastik bir gerçeklikle sunulan bu balad43 mitolojik
görüntüler ile devam ederek doğaüstü varlıkların imajı ile Botev,
özgürlük mücadelesinde ölenleri yüceltmektedir. Kocabalkan’da
yatan delikanlının derin yarasını kurt yalar, gündüz dişi kartal
Balad – fantastik, mitolojik ve doğaüstü unsurlar içeren şiire verilen ad. Hristo
Botev’in “Hacı Dimitır” adlı şiiri Bulgar şiir geleneğinde balad türünün klasik
örneği olarak kabul edilir.
43
79
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
gölgesiyle korur, şahin de delikanlıya hizmet eder. Vazov’a göre,
Botev’in bu tasviri hem görkemli bir fantezi ürünü hem de bir
mükemmellik örneği olmanın yanı sıra şiirin uyumunu bozan bazı
teknik yanlışlıklar (kafiyede kırılma, uyumsuzluk vb.) içerdiğini
düşünmektedir.44 Penço Slaveykov’a ise eserdeki yaralı
kahramanın yanındaki kurt, şahin ve kartal ona ölmek üzere
toplanan hayvan krallığının örneklerini hatırlatmaktadır. Ayrıca
kahramanın kanının sürekli akmasından hoşlanmaz ve şaşırtıcı
şekilde eleştirel bir yaklaşım sergiledikten sonra eseri, mükemmel
ve görkemli olarak tanımlamaktadır.45 Bu kusurlu, ama yine de
güzel olan yaklaşım muhtemelen eseri Bulgar edebiyatı için
klasikleştiren gizemdir. Eser Botev’in romantik tarzının ve
gerçekçiliğinin izlerini taşımaktadır. Kahramanlık ve ölümsüzlük
fikrini oluşturmak için hem gerçek hem de hayali imaj iç içe
geçmiştir. Botev’in kahraman figürü bilinçli çabalar sonucunda
belirli bir görüntünün empoze edildiği, ana fikri özgürlük olan
tasarlanmış bir ideolojidir. Bu ideoloji, Osmanlı hâkimiyetinden
kurtuluş hareketi yani teşkilatlanmaya katılmaya teşvik düşüncesi
ile olmuştur. Bundan dolayı eserlerde ideolojiyi ve bağımsız devlet
olma durumunu sembolize eden ölümü ilahlaştırılmış
kahramanları işleyerek milli kimliğin inşasına çalışılmıştır. Milli
kimlik inşası ise “öteki” yani düşmanı belirleyip tüm kötü yönlerini
olduğu gibi veya abartarak milli şuur oluşumunu sağlamaktan
geçmektedir.
SONUÇ
Bulgar Milli Teşkilatlanma Dönemi’nin şiir alanındaki
kuşkusuz zirvedeki temsilcisi Hristo Botev’dir. 180 kişilik bir çete
ile Nisan Ayaklanması sırasında başkaldırması ve bilerek ölüme
gitmesi adını tüm dünyaya duyurmuş ve her alanda kahraman
imajının çizilmesini de sağlamıştır.46 Eserleri, dünyanın tüm
önemli dillerine defalarca çevrilmiş olan bu büyük şair sayıları
İvan Vazov, “Hristo Botev, kritiçeska studiya”, Sıbrani sıçineniya, tom 20,
Bılgarski pisatel, Sofya 1979, s. 24.
45 Penço Slaveykov, Sıbrani sıçineniya, tom 5, Bılgarski pisatel, Sofya 1959, s. 230.
46 Hüseyin Mevsim, “Bulgar Edebiyatı”, Balkanlar El Kitabı, Akçağ Yayınları,
Ankara 2017, s. 600.
44
80
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
20’yi aşmayan eser bırakmıştır.47 Botev, çağdaşları gibi edebiyatı
bir propaganda aracı olarak kullanmıştır, ancak Osmanlı
yöneticilerinden nefret ederken, düzenin ezdiği fakir Türk halkına
ve sıradan Türk’e karşı saygıyla yaklaşmıştır. Buna karşın Bulgar
çorbacıları da Bulgar olduklarına bakmadan acımasızca eleştirmiş,
yerden yere vurmuştur. Sonuç olarak “Türk İmajı” Botev’in
bilgilerini, yargılarını ve hatta önyargılarını da içerisinde
barındırmaktadır. Bunu doğuran mantalite ise hem Slavlık
bilincinin oluşması hem de yetişen edebiyatçı ve okuma yazma
bilen kesimin Rusya, Romanya gibi yerlerde eğitim alarak bu
bilinçlenme yolunda eğitimci, öğretmen ama isyancı bir nesil
yetiştirilmesidir. Bunun en büyük nedenlerinden biri ise milletin
bütünlüğünü koruma açısından önemli olan, bölen çizgiyi,
karşıtlığı bulmak, kötü adamın olumsuz imajını oluşturmak,
İslam'ın etkisini önlemek ve Bulgar devletini tahrip eden dış siyasi
güce başkaldırmaktır. Bu bağlamda Türklerin yani Müslümanların
dönemler boyunca edebiyatta ortaya çıkan tüm etnik ve dini
grupların en olumsuz özelliklere sahip olan grup olması şaşırtıcı
değildir.
19. yüzyılda Balkanlar’ın ne siyasi ne milli ne dini ne de
etnografik bütünlüğü bulunmamaktaydı. Bu dönemde Balkan
milletleri türlü baskı ve propagandalarla kendi komşularını
eritmeye çalıştılar. Bölgede kendi üstünlüklerini sağlamak için, 19.
yüzyılın ilk yarısında sık sık din ve ırk çatışmaları, şiddet olayları
ve isyanlar çıkarttılar. Osmanlı Devleti ise onları eğitim, kültür,
ekonomik, sosyal ve siyasi hayatta birleştirmeye çalışarak kendi
idaresini sürdürdü. Böylesine ayrı ve düşman unsurları yönetip
yürütmekteki güçlük çoğu kez bu devletin üstünde kendi etkisini
elbette ki gösteriyordu. Neticede Hristiyanların İslam düşmanlığı
politikası çığ gibi büyüyerek kıtanın fikir dünyasını etkilemiş,
Rusya ise Slav politikası sayesinde yine aynı mantaliteyle fikirleri
etkilemeyi başarmıştır.
47
Mevsim, “Bulgar Edebiyatı” …, s. 601.
81
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
KAYNAKÇA
Aleksieva, Anna. “Hristo Botev v natsionalniya razkaz na
bılgarite”. İstoriografija i Savremeno Druştvo, Nauka i
Savremeni Univerzitet. 2014.
Aleksieva, Anna. “Hristo Botev: kanonizirane i komercializirane na
obraza”. Lodz. Slavica Lodziensia 2018.
Aleksieva, Anna. “Travma, natsionalen metarazkaz i literaturen
kanon”. Druga Međunarodna Znanstvena Konferencija u Oblasti
Knjiţevnosti i Jezika Zbornik Radova, Univerzitet u Travniku
Edukacijski Fakultet. Travnik 2014.
Angelov, Bojan. Bılgarska literatura. T. I. Edison. Sofya 1923.
Atanasov, Vladimir; Damyanova, Adriana; Çernokojev, Nikolay.
Literatura za 7. klas. Prosveta. Sofya 1996.
Bakalov, Georgi. Studii, statii, retsenzii, T. I. Bılgarski pisatel. Sofya
1983.
Blagoev, Dimitır. Hristo Botev kato poet i jurnalist–literaturnokritiçeski
statii. Sıst. G. Markov. Bılgarski pisatel. Sofya 1974. (Pırva
publikatsiya v: sp. “Novo vreme” g. I. kn. 8. oktomvri 1897 g.)
Daskalov, Rumen. Kak se misli Bılgarskoto vızrajdane. LİK. Sofya 2002.
Dinekov, Petır. Stara bılgarska literatura. çast II. Nauka i izkustvo.
Sofya 1953.
Gradeva, Rositsa. “Turtsite v bılgarskata knijnina XV–XVIII v.”.
Balkanski identiçnost. Fondatsiya “Otvoreno obşestvo”. Sofya
2001.
Güvenç, Bozkurt. Türk Kimliği-Kültür Tarihinin Kaynakları. Remzi
Yayınevi. İstanbul 1998.
İliev, Atanas. Uçebnik po literatura, sıstaven spored programata na
srednite tehniçeski i mehaniçeski uçilişta i nagoden za pomagalo na
tırgovskite i dr. uçilişta. Temenuga. Tırnovo 1927.
82
HRİSTO BOTEV’İN ŞİİRLERİNDE TÜRK İMAJI
TURKISH IMAGE IN HRISTO BOTEV'S POEMS
İsov, Myumyun. Nay-razliçniyat sısed. Obrazıt na osmantsite (turtsite)
i Osmanskata imperiya (Turtsiya) v bılgarskite uçebnitsi po istoriya
prez vtorata polovina na XX vek. İMİR. Sofya 2005.
Kinov, İvan. Vıorıjenata borba na bılgarskiya narod sreştu osmanskoto
gospodstvo. Dırjavno Voenno İzdatelstvo. Sofya 1961.
Kolevski, Vasil. Problemi na sotsialistiçeskiya realizam v bılgarskata
literatura sled 9 septemvri 1944 g.-Oçertsi po istoriya na bılgarskata
literatura sled 9 septemvri 1944 godina. BAN. Sofya 1979.
Kosev, Aleksandır. “Anti-Kamburov ili grıbnakıt na bılgarskata
literatura e politiçeski”. Bılgarskiyat kanon? Krizata na
literaturnoto nasledstvo. NBU. Sofya 1998.
Mevsim, Hüseyin. “Bulgar Edebiyatı”. Balkanlar El Kitabı. Akçağ
Yayınları. Ankara 2017.
Mevsim, Hüseyin. ““Uyanış Çağı Bulgar Edebiyatında Romantik
Bir Eser: Georgi Rakovski’nin Orman Yolcusu Poeması”. Batı
Kültür ve Edebiyatlarında Romantizm. Ankara Üniversitesi
Yayınları. Ankara 2015.
Pars, Melahat. Batılıların Osmanlı ve İslam Algısı. Tiydem Yayıncılık.
Ankara 2014.
Pastuhov, İvan; Stoyanov, İvan. İstoriya na bılgarskiya narod. Uçebnik
za VIII klas na gimnaziite i za pedagogiçeskite uçilişta.
Knigoizdatelstvo Hr. G. Danov. Plovdiv 1929.
Penev, Boyan. Hristo Botev, po sluçay petdesetgodişninata ot smırtta mu.
Dırjavna peçatnitsa. Sofya 1926.
Schwan, Stephan. Bildwissenschaft (Psychologie). Suhrkamp Verlag.
Munich 2005.
Slaveykov, Penço. Sıbrani sıçineniya. Tom 5. Bılgarski pisatel. Sofya
1959.
Stoyanov, Zahari. “Hristo Botyov.” Sıçineniya. Tom II. Bılgarski
pisatel. Sofya 1983.
Todorova, Olga. Pravoslavnata tsırkva i bılgarite, XV-XVIII. vek. Prof.
Marin Drinov. Sofya 1997.
83
AYŞE TUĞÇE KONAÇ
Ulağlı, Serhat. İmgebilim-“Öteki”nin
Yayınları. Ankara 2006.
Bilimine
Giriş.
Sinemis
Vazov, İvan. “Hristo Botev. Kritiçeska studiya”. Sıbrani sıçineniya,
T. 20. Bılgarski pisatel. Sofya 1979.
Veliçkov, Konstantin. “İstanbul’dan Hatıralar, 1870–1890”
(Çeviren: Hüseyin Mevsim). Kitap Yayınevi. İstanbul 2017.
Ангелова, Весела. “10 интересни факта за Христо Ботев”. Erişim
08. 04.2020. https://www.10te.bg/lichnosti /10-interesnifakta-za-hristo-botev.
Ботев,
Христо.
“Майце
си”.
Erişim
20.04.2020.
www.slovo.bg/showwork.php3?AuID=1&WorkID=3&Leve
l=1.
Ботев, Христо. “На прощаване в 1868 г.”. Erişim 25.04.2020.
www.slovo.bg/showwork.php3?AuID=1&WorkID=9&Leve
l=1.
ETİK: Bu makale, araştırma ve yayın etiğine uygun olarak
hazırlanmıştır.
ÇIKAR ÇATIŞMASI VE FİNANSAL KATKI BEYANI:
Çalışmamızın tarafsızlığı ile ilgili bilinmesi gereken bir mali
katkı veya diğer çıkar çatışma ihtimali (potansiyeli) ve ilişki alanı
yoktur.
84