Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
2022, TBB E-Dergi
…
3 pages
1 file
Journal of Divinity, Faculty of Hitit University, 2019
Arap dili ve belâgati konusunda otorite kabul edilmis bir sahsiyet olan Zemahseri (o.538/1143) cok yonlu bir âlimdir. Tefsir, fikih, hadis ve kelâm gibi disiplinlerde de genis bir ilme sahip olan Zemahseri itikatta koyu bir mu’tezili olup, amelde ise Hanefi mezhebine mensuptur. Onun fikihla ilgili kaleme almis oldugu “Ruusu’l-mesâil” isimli eseri hilâf ilmi acisindan onemli bir yere sahiptir. Zemahseri bu eserinde, mensubu oldugu Hanefi mezhebinin Şâfii mezhebinden farkli olan hukumlerini cogunlukla herhangi bir tercihte bulunmadan karsilikli deliller baglaminda mukayeseli olarak okuyucuya sunmaktadir. Bu yonuyle Zemahseri’nin yaygin olarak bilinen diger yonlerinin yaninda iyi bir fakih oldugunu soylemek mumkundur. Zira iki tarafin delillerini ortaya koymak suretiyle Hanefi ve Şâfii mezhepleri arasindaki ihtilaflari muhtasar bir bicimde ortaya koyan bir eser kaleme almak, her iki mezhebe de vâkif olmayi gerektirir. Diger eserlerinde itikâdi olarak mu’tezili taraftarligi dikkat ceken...
Klasik Türk edebiyatını besleyen kaynaklardan biri şahıslardır. Müellifler, bilhassa kişi tasvirlerinde, kişiyi methetmek, eleştirmek ya da kişinin ferdî özelliklerini daha iyi ve daha etkileyici ifade edebilmek gibi çeşitli amaçlarla şahıslara yer vermişlerdir. Mitolojik, efsanevî, kültürel ve dinî şahısların öne çıkan hasletleri, genellikle eser kahramanlarınınkiyle kıyaslanmış; hatta çoğu zaman, memduhun daha üstün olduğuna vurgu yapılmıştır. Telmih ve teşbih unsuru olarak zikredilen bu şahıslar, zamanla edebiyatın içerisinde motifleşmiş; her bir şahıs, sahip oldukları vasfın timsali olmuştur. Türk edebiyatında manzum ve mensur çok sayıda eser kaleme alan Atâyî, Hadâ'iku'l-Hakâ'ik fî Tekmileti'ş-Şakâ'ik isimli biyografik eserindeki kişi tasvirlerinde, sahip oldukları özellikler ile dünyaya nam salan Türk, Arap ve Fars başta olmak üzere farklı uyruktaki kişileri çeşitli bağlamlarda zikretmiştir. Atâyî'nin, tarihî, mitolojik, dinî, efsanevî ve edebî kimlikleriyle öne çıkan şahısları hangi bağlamda kullandığını ortaya koymayı hedeflediğimiz bu çalışmada öncelikle, Atâyî'nin telmih ve teşbih unsuru olarak kullandığı 99 isim tespit edilmiştir. Bu isimler, "Peygamberler", "Dinî-Tasavvufî Şahsiyetler", "Tarihî Şahsiyetler", "Mitolojik ve Efsanevî Şahsiyetler", "Masal ve Hikâye Kahramanları", "Diğer Şahıslar" ve "Hakkında Bilgi Bulunamayanlar" olmak üzere 7 ana başlık hâlinde tasnif edilerek incelenmiştir. Çalışmada ayrıca, telmih ve teşbih unsuru olarak yer verilen şahısların öne çıkan hususiyetlerinin, Hadâ'iku'l-Hakâ'ik fî Tekmileti'ş-Şakâ'ik'a kattığı mana zenginliği de belirlenmeye çalışılmıştır.
Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi
Klasik Türk edebiyatı geleneği içerisinde gelişen türlerden biri de tarih manzumeleridir. Tarih düşürme, "ebcet hesabı" sistemi içerisinde şaire göre önemli bir olayın tarihini şiir aracılığıyla kaydetmek maksadıyla tercih edilen bir sanattır. Şair, manzumesini yazacağı olayın tarihini bir veya birden çok kelime, mısra veya beyit olarak verir. Ebcet hesabına göre her bir harfin bir sayısal değeri olup şiiri oluşturan harflerin her birinin sayısal değerlerinin toplanması sonucunda istenen tarih böylelikle elde edilir. Çoğunlukla tarih, şiirin son dizesinde verilir. Klasik edebiyat şairleri doğum, ölüm, evlenme, savaş, barış, sünnet, sakal bırakma, yangın, deprem, mansıp ve tayin durumları, zaferler, fetihler, mimari yapıların inşası veya tamiri gibi hayatın her alanındaki konularda bu sanatın imkânlarından yararlanmışlardır. Bu çalışmada öncelikle XVIII. asır klasik edebiyat şairlerinden Kilisli Rıfkî ve eserleri hakkında bilgi verilecektir. Ardından Dîvân'ında yer alan 20 tarih manzumesi şekil ve muhteva açısından incelenecek ve çalışmanın sonunda bu manzumelerin transkripsiyonlu metni verilecektir. Bu çalışma vesilesiyle daha önce yayımlanmamış tarih manzumeleri literatüre eklenecektir.
Art Sanat, 2023
Çobankale'den Enkolpion Röliker Haçlar The Encolpion Reliquary Crosses from Çobankale Öz Yalova'nın Altınova ilçesinde konumlanan Çobankale'de yürütülen beş sezonluk kazı çalışmaları ile Bizans dinî sanatına ilişkin çok sayıda yeni keşif gün yüzüne çıkartılmıştır. Bu makalenin odaklandığı enkolpion röliker haçlar da bu verilerden yalnızca birkaçını oluşturmaktadır. Kişisel dindarlığın maddi kültüre yansıyan en açık ve mahrem kullanımını yansıtan röliker haçlar da enkolpion olarak temeldeki dinî işlevlerinin yanı sıra apotropaik anlamları ile Bizans dinî dünyasında ön plana çıkmaktadır. Dindar Bizans toplumunda özellikle bireysel inanç biçiminin bir parçası olan enkolpion röliker haçların genellikle içlerinde taşıdıkları rölikler sebebiyle bireyleri kötülükler, felaketler ve hastalıklardan korudukları düşünülmektedir. Bu makalenin amacı, Çobankale'de yer alan şapel içi gömülerinde gün yüzüne çıkartılmış olan röliker haçlar ve bunların Bizans dinî dünyasındaki yerini değerlendirmektir. Bu bağlamda antik yazarların enkolpionlar ile ilgili anlatıları temel alınarak eserlerin işlevleri üstünde durulmuş, Anadolu'nun farklı bölgelerindeki müzelerin envanterlerinde yer alan ve kazı çalışmalarıyla açığa çıkartılan benzer örnekler karşılaştırılarak tarihleme önerileri sunulmuştur.
Erdem
Çağdaş bilimlerin özellikle de matematiğin Türkiye'de tanınmasına ve yayılmasına önemli katkılarda bulunan Sâlih Zeki Bey, Hârika-i Hilkât adıyla yayımladığı risalede zihinden çok büyük sayılarla aritmetik işlemleri yapabilen Jacques Inaudi'yi tanıtmıştır. İtalyan asıllı bir çoban olan Inaudi, Paris'e yerleştikten sonra söz konusu yeteneğiyle dönemin Fransız bilginlerinin ilgisini çekmiş ve Bilimler Akademisi'nce oluşturulan bir komisyonun yürüttüğü araştırmalara ve incelemelere konu olmuştur. Tarafımızdan günümüz Türkçesine çevrilen işte bu çalışmada, Inaudi'nin yaşamından bir kesit ile komisyonca hazırlanan raporlara yer verilmektedir.
Turkish Studies-Language, 2023
Okur, bir eseri mütalaa ederken zaruri olarak pek çok şeye maruz kalabilir. Benimsemediği, tasvip etmediği fiilleri ve davranışları okuyabilir. Bu zaruretin dışında, eser ekseninde düşünülürse okurun ihtiyacı olan şey, eserden zevk almaktır. Zevk almak, bir ihtiyaçtır ve ihtiyaç olanların ahenkli olması teferruat ile olur. Teferruat olduğu zaman ise kemal olur. Türk edebiyatının kemal mertebesine erişmiş, başarılı eserlerinden kabul edilen Hüseyin Rahmi Gürpınar’ın Şıpsevdi romanı, her ne kadar yazarın materyalist felsefesinin fikirleriyle boğulmuş olsa da teferruatı ile dikkatleri çeker. Bu roman, okuyucuya dayatılan serbest aşk, cinsel insiyaklara dayanan ilişkiler ve pozitivist felsefe ile, kimi okuyucular için rahatsızlık verici olsa da yazarın kurgudaki ustalığı sayesinde Türk edebiyatının bilinen eserleri arasında yer almıştır. Ancak bu eseri, bu kadar müstesna yapan bünyesinde barındırdığı teferruattır. Öyle ki tafsilat, bu romanda asıl hâline gelmiştir. Yunan mitolojisi, ressamlar, dans teknikleri, cinsellik, makyaj ve bilhassa mutfak ve sofraya dair verilen tafsilat, romanı boğuyor gibi gözükse de aslında esere ahenk katan ayrıntılardır. Yemeğe dair verilen bilgiler, mutfak terimleri, özellikle usulle ilgili ayrıntılar, romanı dikkat çekici kılar. Nitel araştırma kapsamında, betimsel veri analizi yöntemi kullanılan bu çalışmada; sofrada su ne zaman içilmelidir, çorba nasıl içilir, ekmek nasıl yenir, zeytin ve kiraz çekirdeği nasıl çıkartılır, şeftali nasıl yenir, tavuk sofrada nasıl servis edilir, balık nasıl yenir, sofraya nasıl oturulur, sofrada burun nasıl silinir, yemekten sonra el yıkanır mı gibi sorulara cevap vermeye çalışan romanın ince ayrıntıları ele alınacaktır.
I. Dünya Savaşı’na Ait Macarca Bir Eser: “Törökök” (Türkler)
Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal Ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2024
Bu çalışma, Batı hukuk anlayışına yön veren isimlerden biri olan John Rawls'ın teoriden pratiğe ve küresel ölçeğe aşamalar halinde geliştirdiği Adalet Teorisi nosyonunu ''uluslararası iktisadi adalet'' perspektifinde değerlendirmektedir. Dolayısıyla Halkların Yasası (The Law of Peoples) adlı eser, iktisadi adaletin uluslararası boyutu ele alınarak incelenmektedir. Rawls'a göre kendi toplumlarında iktisadi adalet sağlansa dahi dünyadan bağımsız bir yaşamın sürdürülemeyeceği gerçeğiyle yüzleşen halklar, uluslararası iktisadi adalet nosyonunun sağlayacağı faydaları ve güvenliği algılamak zorunda kalmaktadır. Uluslararası yardım görevleri ile zorluk içindeki halkların teşvik edilmesine yönelik faaliyetler önemlidir. Normatif uygulamalarla, yaptırımlarla erişilmesi zor olan uluslararası iktisadi adalet nosyonları, eşit halkların göstereceği karşılıklı hoşgörüye dayalı adil ilkelerle olası görülmektedir.
Özet Taklîd, İslâm Hukuk Usûlünde tartışılan önemli hususlardan birisidir. Araş-tırmanın konusu olan taklîd, delilsiz olarak başkasının görüşüne tabi olmak şeklinde yapılan tanımıyla, sebepleriyle ve çeşitleriyle İslâm inanç ilkelerine ve fıkhına olan et-kisiyle önemli bir konudur. Taklîdin tartışılması, içtihadın tartışılması kadar uzun bir geçmişe dayanır. İslâm usûlüne dair yazılan eserlerde önemli bir mevkiyi işgal eden taklîd, genelde içtihad kadar üzerinde durulmamıştır. Bu makale bir bakıma bu açığı gidermeye yöneliktir. Anahtar Kelimeler: Taklîd, İslâm Hukuku, İçtihad Abstract Repitition According to Islavamc Law Methodology Repetition, is one of the important issues discussed in Islamic Law. The research subjetc the repetition, in the form of definition, as the devoid of any evidence of being subject to someone else's opinion, variety of purposes and principles of the Islavamc faith and the influence ofjurispru-dence an important issue. Discussion of repetition, so long a time is based on discussion of ijtihad. Works written about Islavamc Law, the occupying an important position on the repetition generally is not addressed as ijtihad. This article is intended for a way to resolve this vulnerability. Giriş İctihad, tarih boyunca müslümanların din ve dünya yaşantılarında hayatın bir gerçeği olduğu gibi, taklîd de hayatın bir gerçeğidir. Günlük hayatta içtihad gerektiren birçok durum mevcuttur. İçtihat ise her müslümanın yapabileceği bir faaliyet değildir. İçtihat etmek, kişide, alet ilmine sahip olmak, ictihat melekesine sahip olmak gibi belli bir takım şartlar bulunmasını gerekli kılar. Bir bakıma içtihadın zıttı sayılan taklîd ise içtihad etme melekesinden yoksun müslümanın günlük hayatıyla ilgili olarak içtihada nazaran ibadet yaşamında daha fazla yer tutar. Zira, içtihadın sadece fıkıh ilminde ileri bir seviyeye ulaşmış fakihlere has olması, şartlarının ağır olması, taklîdi müslümanların ibadet hayatı için kaçınılmaz bir olgu kılmaktadır. Bu sebeplerden dolayı, kimler taklîd edebilir, kimler ictihatla kendi görüşlerine göre hareket edebilir; taklîdin caiz olup olmadığı hususlar fakihler arasında ihtilaflı konulardandır. Bu tartışmaların, taklîdi fıkıh usûlünde ayrı bir başlık altında incele
Loading Preview
Sorry, preview is currently unavailable. You can download the paper by clicking the button above.
Studi Medievali XXXVI (1995), 87-110, 1995
Journal of the American Veterinary Medical Association, 2001
Ethnicities, 2024
Journal of Biomedical Materials Research Part A, 2010
… on monitoring and …, 2009
Anuario de Derecho Civil, 2019
Památky archeologické CXIV, 2023
Journal Article, 2020
International Journal of Humanities Technology and Civilization, 2023
Theory & Psychology
Transactions of The Royal Society of Tropical Medicine and Hygiene, 2006
Jahrbuch für Christliche Sozialwissenschaften, 2012
ChemPhotoChem, 2021