Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
2 pages
1 file
Bu CPRC çalışması 2 grup üzerinde yoğunlaşma gerektiğini öneririz: -Süresi ve şiddeti açısından kronik yoksul insanlar. Yani uzun süre ortalama gelirin altında olanlar(biz %50 veya %75 olup olmadığı ve hangi zaman dönemlerini tartışabiliriz) -Gelirleri olan insanlar( ya da kapasiteleri ve yoksunluk boyutları) yoksulluk sınırının üzerinde olanlar Bu yoksulluk sınırı civarında seyredenler hariç tutulacaktır. Fakat bu yoksulluğun büyüsü olarak tekrarlayan ölçüde-bazen yoksulluk çizgisi etrafında çalkalama olarak adlandırılırkronik yoksulluğun bir biçimi olarak kabul edildiğinden önemlidir. Mevsimsel dönemlerdeki deneyimlere bakılacak olursa, örneğin; yılda bir ay( ya da 2-3 ay) yoksulluk sınırının altında kalanlar kronik yoksul olarak mı kabul edilmeli? Nasıl sıklıkla, süreyle ve sayıda büyü(yoksulluğun) kabul edilebilir? Veya bileşen yaklaşımı açısından hangi noktada normdan(yoksulluğun geçici bir bileşeni) refahın normunun bir parçasına(yoksulluğun kalıcı bileşenine) değişiklik yapılabilir mi? Eğer çalkalama uzun süre bir grup üzerindeyse, bu araştırma haklı çıkacak insanların yoksulluktan kaçması mümkün olabilecek. Fakat çoğu durumda bu grup öncelikli CPRC den daha az liyakat etmeli. o zaman bu tespit kronik yoksulluk üzerinde çekirdek olur.
Eşitsizlik şüphesiz matematiksel bir olgudur. Bu olguyu toplumsal alana taşıdığımızda öncelikle bazı sosyal olguları formülleştirmek gerekebilir. Eşitsizlik sosyal anlamda birbiriyle zıt iki anlam ifade eden yoksulluk ve gönenç kavramlarını içine alır. Pek çok iktisatçı bu kavram üzerinde durmuş ve eşitsizlik ölçümlerine ilişkin farklı yöntemler geliştirmeye çalışmışlardır.
Uyuşmazlık Mahkemesi Dergisi, 2018
Boşanmanın mali sonuçlarından birisi de yoksulluk nafakasıdır. Yoksulluk nafakası, boşanma sebebiyle yoksulluğa düşme tehlikesiyle karşılaşan ve diğer eşe nazaran daha fazla kusuru bulunmayan eşe ödenen nafaka türüdür. Bu nafakaya süreli ya da süresiz biçimde hükmedilebilir. Yoksulluk nafakası belirli durumlarda kendiliğinden ya da mahkeme kararı ile sona erebilmektedir. Bu sebepler kanunda düzenlenmektedir ve sınırlı sayıdadır. Çalışmamızda, yoksulluk nafakasının sona erme haline ilişkin yasal düzenlemenin uygulama alanı ile sona erme sebepleri ayrıntılı olarak inceleme konusu yapılmaktadır.
Giresun Üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesi dergisi, 2022
Covıd-19 ve Derinleşen Yoksulluk 75 aynı anda karşı karşıya kaldığı sağlık, eğitim veya yaşam standartları gibi çoklu yoksunlukları yansıtır. Elde edilen sonuçta rakamın büyümesi yoksulluğun arttığını, küçülmesi ise yoksulluğun azaldığını göstermektedir.
yaklasim.iibf.gazi.edu.tr
Kuruluşundan itibaren sosyal düzenin nasıl mümkün olacağı-çünkü sosyoloji şu soru ile başlar: Düzen nasıl mümkündür?-ile ilgilenen sosyoloji için düzensizliğin bir unsuru olarak görülebilecek olan yoksullar dikkate değer bir ilgi toplayamamış tır. Belki Marx'ın proleterya kavramı dışında sosyolojinin kuruluş ve sistemleşme dönemlerinde hatta çok yakın zamanlara kadar yoksullar üzerinde durulmamıştır. Marx için proleterya, üretim araçlarına sahip olmayan ve emeğini satarak yaşamını devam ettiren ancak emeğinin karşılığını tam olarak alamayan bir kitleye göndermede bulunur. Marx'ın proleteryası dışında yoksulları izah eden başka bir kavramın sosyoloji literatüründe kullanılmadığı görülür. Hatta sosyolojide önemli bir alt baş lık olan toplumsal tabakalaşma ve sınıf söz konusu olduğunda, yoksulluğun bir eşit sizlik sorunu olarak dahi ele alınmadığı görülür. Ancak yakın tarihli sosyoloji ders kitaplarında yoksulluk tabakataşma bahsinde bir alt başlık olarak ele alınmaktadır.
Küresel krizden çıkışın başladığı günümüzde, kriz sonrası piyasaların istikrarına odaklanılmakta ve çoğu kez küresel yoksulluk ve işsizliğin artması gibi sosyoekonomik sorunlar göz ardı edilmektedir. Bu noktada, çoğunlukla kriz sırasında piyasaların canlanması için uygulanan genişletici ekonomi politikalara, ne zaman son verileceği tartışılmaktadır. Diğer yandan krizlerin ağırlaştırdığı; küresel işsizlik ve yoksulluk gibi reel sorunların çözümü ile çözümün sistem içinde mümkün olup olmadığı tartışması daha az gündeme gelmektedir.
AFET VE YOKSULLUK, 2023
Mutlak ve göreli olarak iki kısımda ele alınan yoksulluk, bireylerin maddi ihtiyaçlarını karşılayacak ve geçim sürecek düzeyde ekonomik imkânlara sahip olmama durumunu ifade eden bir kavramdır. Mutlak anlamda yoksulluk kavramı bireylerin günlük asgari kalori ihtiyacını karşılama düzeyine göre hesaplanırken, göreli yoksulluk toplumların medyan gelir ortalaması temel alınarak hesaplanmakta ve toplumdan topluma göre farklılaşmaktadır. Birleşmiş Milletler verileri dünya üzerinde yaşayan 1,2 milyar insanın yoksullukla karşı karşıya kaldığını göstermektedir. Bu yoksul kesimin özellikle gelişmemiş ülkelerde yaşayan kadın, çocuk, yaşlı, azınlık, mülteci ve göçmen gruplarından meydana geldiği, dezavantajlı grupların yoksullukla karşı karşıya kalma ihtimalinin daha yüksek olduğu belirtilmektedir. Yoksulluğun ilk nedenini kapitalist dünya düzeni ile açıklamak mümkündür. Bunun yanı sıra emek dağılımının dengesizliği, gelir eşitsizliği, bölgesel gelişim düzeylerinin farklılığı, ekonomik krizler, iklim krizleri, doğal afetler, sömürgeleşme vb. faktörlerin de yoksulluğa neden olduğunu söylemek mümkündür. Bu sayılan etmenlerin yoksulluğa sebep olduğu bilinmekle birlikte bu çalışma kapsamında afet ve yoksulluk olgusu Türkiye’de son on beş yılda yaşanan doğal afetler üzerinden ele alınmaya çalışılmaktadır. Özellikle Birleşmiş Milletler’e ait yoksulluk ölçütleri olan sağlık, eğitim ve standart yaşam koşullarına sahiplik, afetlerin yaşandığı illerle ilişkilendirilerek açıklanmaktadır. Çalışmada nitel araştırma yöntemine ait dokümantasyon tekniği kullanılmakta ve yoksulluk ve afet ile ilgili yazılı dokümanlar, saha araştırmaları, istatistikler, raporlar, TÜİK verileri incelenerek afet sonrası yoksulluğun sosyolojik görünümü çizilmeye çalışılmaktadır.
Arşiv Kaynak Tarama Dergisi, 2018
Migration is defined as population movements in which people move without regard to their duration, structure and cause. Immigration rates have increased over the years due to wars, unemployment, poverty, natural disasters, terrorism, violations of human rights and employment opportunities in the world and Turkey. With migration; the social, cultural and economic structure is changed for migrants and population allowed migration and bilateral serious process of change is occurred. Investigations showed that as the number of individuals migrated increases, chronic diseases such as cardiovascular diseases, hypertension, diabetes and cancer increase. As a result, chronic diseases with high morbidity and mortality rates and risk factors related to these diseases are more frequent in migrants. For this reason, it is important to evaluate the immigrants in terms of chronic disease risk factors, especially in immigrants, and to increase health education and counseling services. Key words: Migration, effects of migration, chronic diseases. ÖZ Göç, süresi, yapısı ve nedeni farketmeksizin insanların yer değiştirdiği nüfus hareketleri olarak tanımlanmaktadır. Dünyada ve Türkiye'de savaşlar, işsizlik, yoksulluk, doğal afetler, terör, insan hakları ihlalleri, istihdam olanakları gibi nedenlerle yıllar geçtikçe göç oranlarının arttığı görülmektedir. Göçle birlikte; göçmenler ve göç alan bölge halkı için toplumsal, kültürel ve ekonomik yapı değişmekte iki taraflı ciddi bir değişim süreci yaşanmaktadır. Bu süreç göçmenleri birçok açıdan olumsuz etkilemekte ve kronik hastalıklar açısından riskli hale getirmektedir. Yapılan çalışmalar; morbidite ve mortalite oranı yüksek olan kronik hastalıklar ve bu hastalıklara ilişkin risk faktörlerinin göçmenlerde daha fazla görüldüğünü bildirmektedir. Bu nedenle toplumda özellikle göçmenlerin kronik hastalık risk faktörleri açısından değerlendirilmesi, göç alan bölgelerde sağlık eğitimi ve danışmanlık hizmetlerinin arttırılması önem taşımaktadır.
2011
Turkiye‟nin guneydogu ucunda yer alan ve ismi guvenlik ya da copten beslenen insanlar haber konusu oldugunda hatirlanabilen Hakkâri kenti, cesitli sosyoekonomik gostergeler acisindan diplerde yer alan ve “oteki” olarak vasiflandirilmaya uygun bir kenttir. Gerek erisim-ulasim olanaklarinin yetersizliginden kaynaklanan mekânsal sorunlar; gerekse tarihsel-siyasal nedenlerden kaynaklanan sosyo-ekonomik yapi, kenti ulkenin diger alanlarindan soyutlamistir. Kent, 1990‟larda guvenlik sorunlarinin etkisiyle bosalan koylerden gelen insanlarla dolmus ve bu durum zaten yoksul olan kentin sorunlarini daha da arttirmistir. Ulkenin guneydogusunda yasanan toplumsal sorunlarin, zorunlu yer degistirmelerin onemli alanlarindan biri olmasi nedeniyle Hakkâri kenti, goc ve yoksulluk konusunda arastirilmasi gereken en tipik yerlesmelerden biridir. Bu baglamda kentin 1990 sonrasinda en fazla goc alan mahallelerinde cesitli zamanlarda gerceklestirilen kapsamli gozlem ve mulakatlarin disinda, 160 haneye yon...
Attorno al soggetto. Percorsi di riflessione tra prassi didattiche, libri di testo e teoria, 2018
Rebelión, 2024
BokoHaramVictimsRelief.org, 2019
Automatika, 2018
Gianfranco Crupi, Stefano Gensini, Cristiano Pesaresi, Caterina Romeo, Silvia Toscano (a cura di.), Quaderni del Dottorato in Scienze documentarie, linguistiche e letterarie II, Ledizioni, Milano , 2024
Archéologie de la France-informations, 2016
Análisis y modificación de conducta/Análisis y modificación de conducta, 2024
Food Chemistry, 2022
Colloids and Surfaces B: Biointerfaces, 2011
NATO Science for Peace and Security Series A: Chemistry and Biology, 2012
EXTENSÃO RURAL - PRÁTICAS E PESQUISAS, 2021
Proceedings of the American Mathematical Society, 2012
Työelämän tutkimus, 2024
El profesional de la información, 2020
Physics Letters, Section B: Nuclear, Elementary Particle and High-Energy Physics, 2012