Academia.eduAcademia.edu

Hicri İkinci Asirda İslami İlimler-1

HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER -1 İKSAD ULUSLARARASI YAYINEVİ Ankara-2022 ‫اﻟﻌﻠوم اإلﺳﻼﻣﯾﺔ‬ ‫ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻧﻲ اﻟﮭﺟري ‪1-‬‬ ‫‪İKSAD ULUSLARARASI YAYINEVİ‬‬ ‫‪Ankara-2022‬‬ YAZARLAR Hidayet Aydar ‫سه ُم َح َّمد ْالفَ ِقيه‬ َ َ ‫ع ْبدُه َح‬ ‫حمود دمحم حمود ردمان‬ Hasan Karabacakoğlu Nazife Vildan Güloğlu Nazife Vildan Güloğlu Ufuk Emiroğlu Recep Koyuncu Şuayip Karataş ‫حمود دمحم حمود ردمان‬ ‫سه ُم َح َّمد ْالفَ ِقيه‬ َ َ ‫ع ْبدُه َح‬ Ziyad Alrawashdeh Abdullah Bayram Hidayet Aydar Khalid Ibrahim Muslim Alalossi Muhammed As EDİTÖRLER Prof. Dr. Hidayet Aydar Doç. Dr. Ziyad Alrawashdeh Dr. Sevim Gelgeç Dr. Bauyrzhan Botakarayev Öğr. Gör. Khadeejeh Alrawashdeh Arş Gör. Dr. Ayşenur Fidan Arş. Gör. Mustafa Ergin Zehra Fidan Hatice Ece Erçin Ahmet Acar Muhammed Emin Uygur Feyza Çelik Zhanuzak Alimgerey Copyright © 2022 by iksad publishing house All rights reserved. No part of this publication may be reproduced, distributed or transmitted in any form or by any means, including photocopying, recording or other electronic or mechanical methods, without the prior written permission of the publisher, except in the case of brief quotations embodied in critical reviews and certain other noncommercial uses permitted by copyright law. Institute of Economic Development and Social Research Publications® (The Licence Number of Publicator: 2014/31220) TURKEY TR: +90 216 606 32 75 USA: +1 631 685 0 853 E mail: [email protected] www.iksadyayinevi.com www.iksadinstitute.org It is the responsibility of the author to abide by the publishing ethics rules. İKSAD Publications – 2022© ISBN:978-625-8423-79-2 Yayın tarihi - 14.01.2022 İÇİNDEKİLER Yazarlar Başlık Sayfa Hidayet Aydar َْ َ َ ُ َ ‫ع ْبده ح َسن ُمح َّمد الف ِقيه‬ ‫حمود محمد حمود ردمان‬ HİCRİ İKİNCİ ASIRA PANORAMİK BAKIŞ َّ ْ ْ َّ ْ ُ ْ َ َ ْ ‫َم َعال ُم َت ْوج‬ َْْ ‫ان ال ِهج ِري‬ ِ ‫يه ال ِقراء‬ ِ ِ ِ ‫ات الق َّر ِآني ِة ْ ِ يف القر ِن الث ِ ي‬ ْ ْ ‫ظاهرة االختيار ف ْال َق‬ ‫الث‬ ‫ن‬ ‫ر‬ ‫ان ال ِهج ِري‬ ِ ‫ِي‬ ‫ِي‬ KÛFE KIRAAT İMAMLARI VE KIRAATLERİNDEKİ USUL FARKLILIKLARININ KARŞILAŞTIRILMASI İMAM NÂFİ‘ ve İMAM ÂSIM KIRAATLERİ ARASINDAKİ MANAYA ETKİ EDEN FERŞÎ FARKLILIKLAR SÎBEVEYH VE KİSÂÎ ÖZELİNDE KIRAAT-DİL İLİŞKİSİ ÜZERİNE BİR TAHLİL YAHY B. SELLÂM TEFSİRİNDE KIRAAT ‫العثمان‬ ‫الثان الهجري‬ ‫قراء القرن‬ ‫وجهودهم يف علم الرسم َ ي‬ ‫ي‬ َّ ْ َْ َُْ ٌ َ َ ْ َ ْ ُ ْ ُ ْ َ ُ‫ َو َتآ ليف‬،‫ول ٌة‬ ْ ‫ ِروايات منق‬:‫ان ال ِهج ِري‬ ِ ِ ‫ر ْس ُم َال ٌمصح‬ ‫ف ِ يف القر ِن الث ِ ي‬ ‫َمفقودة‬ ERKEN DÖNEM ABBÂSÎ MUSHAFLARI TEFSİR İLMİNİN MÜSTAKİL İNŞASI, ÖZGÜN YAPISI VE İŞLEVİ: HİCRÎ İKİNCİ ASRIN KURUCU VASFI TEMELİNDE ELEŞTİREL BİR ANALİZ HİCRÎ İKİNCİ ASIRDA TEFSİR HAREKETİ: TÂBİÛN MÜFESSİRLER VE TEFSİRLERİ ‫صناعة التفسي بي الهدف والدليل وأثره عىل االستكتاب يف‬ ‫الثان الهجري‬ ‫القرن‬ ‫ي‬ HİCRİ İKİNCİ ASIR TEFSİR FAALİYETLERİNDE TARİHSEL ZEMİN VE HADİSELERİN ROLÜ 1 Hasan Karabacakoğlu Nazife Vildan Güloğlu Nazife Vildan Güloğlu Ufuk Emiroğlu Recep Koyuncu Şuayip Karataş ‫حمود محمد حمود ردمان‬ َْ َ َ ُ َ ‫ع ْبده ح َسن ُمح َّمد الف ِقيه‬ Ziyad Alrawashdeh Abdullah Bayram Hidayet Aydar ‫اآللوس‬ ‫خالد إبراهيم مسلم‬ ‫ي‬ Muhammed As 52 97 132 146 161 175 193 232 263 278 323 393 425 TAKDİM Bu kitabı bu halde takdim etmeyi nasip eden Rabbimize hamd olsun. Elinizdeki kitap Asır Asır İslâmî İlimler başığıyla yapmakta olduğumuz seri bir çalışmanın ikinci kitabıdır. Bundan önce bu kapsamda Hicrî Birinci Asırda İslâmî İlimler (İstanbul: Ensar Neşriyat, 2020, 2 cilt) kitabını neşretmiştik. Şimdi bu serinin ikinci kitabını takdim ediyoruz. Umarım Rabbim 3, 4, 5 ve diğer asırlarda İsâmî ilimlerin durumunu da işlemeyi nasip eder. Hicrî İkinci Asırda İslâmî İlimler kitabını, Kasım 2020 yılından itibaren hazırlamaya başladık. Edit Kitap olarak hazırladığımız çalışmamızda yer alacak çalışmaların niteliği, niceliği, sayfa düzeni, başlıklandırma sistemi, yazı stili, büyüklüğü, paragraf aralığı, dipnotlardaki yazının stili ve büyüklüğü, diziliş şekli, atıf sistemi, kaynakça kullanımı gibi hususlarda örnek bir şablon üzerinden bilgiler verdik. Buna göre gönderilecek yazının niteliği ve yazarın dikkat etmesi gereken hususlarla ilgili şu açıklamaları yaptık: (1) Yazı mutlaka hicrî ikinci asırla, hicrî 100 ila hicri 199 yılları arasıyla ilgili olmalıdır; bundan öncesi veya sonrasıyla ilgili çalışmalar kabul edilmeyecektir. (2) Bu asırda yaşamış bir kişi, yazılmış bir eser, meydana gelmiş bir olay, yapılmış bir hizmet, kurulmuş bir müessese, verilmiş eğitim ve o dönemde mevcut eğitim sistemi, döneme ait bir kavram, bir konu, herhangi bir ilmin o dönemdeki genel durumu; mesea hicrî ikinci asırda tefsir, hicrî ikinci asırda hadis, hicrî ikinci asırda fıkıh, hicrî ikinci asırda kelâm, hicrî ikinci asırda akâid, hicrî ikinci asırda itikâdî mezhepler, hicrî ikinci asırda sîret, hicrî ikinci asırda tarih, hicrî ikinci asırda dinler, hicrî ikinci asırda fıkhî mezhepler, hicrî ikinci asırda kadınların ilme hizmetleri, hicrî ikinci asırda tercüme faaliyetleri, hicrî ikinci asırda felsefe, hicrî ikinci asırda mantık, hicrî ikinci asırda içtimâiyat, hicrî ikinci asırda islâmî sanatlar, hicrî ikinci asırda Arap dili ve belagati, hicrî ikinci asırda edebiyât, hicrî ikinci asırda İslâmiyetin gelişimi, hicrî ikinci asırda Müslümanlarla komşu ülkeler ve bunlarla münasebetler, hicrî ikinci asırda kıraatler, hicrî ikinci asırda Kur’an tarihi, hicrî ikinci asırda medreseler, hicrî ikinci asırda tasavvuf ve zühd… bütün bu ilimler ve bunlarla ilgili olarak meydana gelen gelişmeler kitabımızda yer alabilecektir. Bunların dışındaki konular çalışmaya alınmayacaktır. (3) Yazar, efradını câmî ve ağyârını mâni’ bir başlık kullanmalı; başlık Türkçe ve Arapça ya da Türkçe ve İngilizce olmalıdır. (4) Çalışmada öz, özet gibi bir kısım olmamalı, Giriş ile başlamalıdır. (5) İşleyeceği konu/kişi/kavram/olay vesaireyi tarihî arkaplanı itibariyle ele almalıdır; o konuda başlangıçtan, kendi çalışmasını yapacağı döneme kadar neler olmuş-bitmiş bunları özlü bir şekilde yazmalıdır. (6) Bu çalışmada hangi konular üzerinde duracak, ana hatlarıyla bunları yazmalıdır. (7) Yaptığı çalışmanın aynısı veya benzer çalışmalar yapılmış mıdır yahut konuyla ilgili başka çalışmalar var mıdır? Şayet varsa bunlara değinmeli ve yaptığı bu çalışmanın onlardan farklı yanını belirtmelidir. (8) Eğer bu konuda herhangi bir çalışma yoksa veya benzer bir çalışma yapılmamışsa bunu da belirtmelidir, zira bu, çalışmanın özgün yanını oluşturmaktadır. (9) Araştırma yöntemini belirlemeli, bu çalışmayı hangi usul ve esaslar dâhilinde ve nasıl bir araştırmayla yaptığını belirtmelidir. (10) Bu çalışmayla alana nasıl bir katkı sağlamayı düşündüğünü belirtmelidir. (11) Sonuçta çalışma boyunca elde edilen neticeler üzerinde durmalı, bunları madde madde verebileceği gibi madde olmaksızın paragraflar halinde de verebilir, burada konuyu özetlemekten sakınmalıdır. (12) Sonuçta ayrıca çalışmada yaşanan zorluklara değinmeli, varsa eksik kalan taraflardan bahsetmeli, mümkünse başkalarına bu alanda yapılabilecek çalışmalara dair önerilerde bulunmalıdır. Bu ilkelerimizi Ayrıca Arapça ve İngilizce olarak da hazırladık; sosyal medya mecralarında ilana çıktık. Kitap çalışmamıza ülkemizdeki birçok üniversiteden 70 civarında öğretim elemanı, ayrıca diğer bazı araştırmacılar yazı gönderdiler. Malezya’dan Pakistan’a, Irak, Katar, Kuveyt, Bielşik Arap Emrilikleri, Umman, Suudi Arabistan, Yemen, Ürdün, Filistin, Mısır, Cezayir, Mağrip ve daha başka bazı ülkelerden de 45 civarında akademsiyen iştirakte bulundu. Bunlar, editör heyetimiz tarafından şeklen gözden geçirildi; hicrî ikinci asırla ilişkili olup olmadığına bakıldı. Ayrıca bilim kurulumuza da danışıldı. Buna göre 75 civarında çalışma kabul edildi. Bu arada çalışmamızla bağlantılı olarak Hicrî İkinci Asrın, İslâmî İlimlerin Oluşumu ve Şekillenmesindeki Yeri adıyla çevrimiçi olarak uluslararası bir sempozyum düzenlendi. Kitabımıza yazı gönderen bazı araştırtmacılar, çalışmalarını bu sempozyumda kamuoyuyla paylaşma fırsatı buldular. Çalışmalarla ilgili eleştiri ve önerilere göre yazılar bir kez daha elden geçirildi. Böylece son şekli verildi. Editörler olarak çalışmaların düzenlenmesinde büyük gayretler gösterdik. Defalarca uzun süren toplantılar yaptık, hangi çalışmalara nerede ve nasıl yer vereceğimizi kendi aramızda müzakere ettik. Bu arada yazılarını başka yerlerde yayımlamak isteyenler oldu, onları çıkardık. Netice itibariyle yetmiş yazıyı dizerek yayınevine teslim ettik. Yayınevinin yaptığı dizgiler tarafımızdan kontrol edildi, tespit edilen eksiklikler iletildi, düzeltilmesi istendi; bir kez daha kontrol yapıldı, sonra basıldı. Bütün bu aşamalardan sonra e-kitap olarak kamuoyuyla paylaşıldı. Bu çalışmayla hicrî ikinci asır İslâmî ilimler açısından etraflıca incelenmiş oldu. Her bir araştırıcımız, kendi konusunu muhtelif kaynaklar ve yaptığı özgün araştırmalarla işledi. Bu çalışmada hicrî ikinci asırda ilim adına olup bitenler serdedildi. Bu hâliyle hicrî ikinci asırda olup bitenleri öğrenmek isteyenlerin vazgeçemeycekleri bir kaynak haine geldi. Bu projeye başından itibaren destek veren editörlerimiz Doç. Dr. Ziyad Alrawashdeh, Dr. Sevim Gelgeç, Dr. Bauyrzhan Botakaraye, Araş. Gör. Dr. Ayşenur Fidan, Öğretim Görevlisi doktora öğrencisi Khadeejeh Alrawashdeh, Araş. Gör. ve doktora öğrencisi Mustafa Ergin, diğer doktora öğrencileri Zehra Fidan, Hatice Ece Erçin, ilahiyat uzmanı Muhammed Emin Uygur, yüksek lisans öğrencileri Feyza Çelik, Ahmet Acar ve ayrıca Zhanuzak Alimgerey’a çok çok teşekkür ederim. Gerek bu edit kitabın basımını, gerekse Hicri İkinci Asrın, İslâmî İlimlerin Oluşumu ve Şekillenmesindeki Yeri adlı uluslararası sempozyumumuzu destekleyen başta başkan Dr. Mustafa Latif Emek olmak üzere İktisadi Kalkınma ve Sosyal Araşatırmalar Enstitüsü’nün (IKSAD) tüm personeline, bilhassa sürekli teşrik-i mesai içinde olduğumuz Kaldıgül Adilbekova’ya çok çok teşekkür ederim. Edit kitabımızın ilim alemine hayırlar getirmesini temenni ederiz. Editörler adına Prof. Dr. Hidayet Aydar ‫اﻟﺘﻘﺪﱘ‬ ‫اﳊﻤﺪ‬ ‫اﻟﺬي وﻓﻘﻨﺎ ﻟﺘﻘﺪﱘ ﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎب ﺬﻩ اﳊُﻠﱠﺔ‪.‬‬ ‫اﻟﻜﺘﺎب اﻟﺬي ﺑﲔ أﻳﺪﻳﻜﻢ ﻫﻮ اﻟﻜﺘﺎب اﻟﺜﺎﱐ ﻣﻦ ﺳﻠﺴﻠﺔ اﻷﻋﻤﺎل اﻟﱵ أﺧﺮﺟﻨﺎﻫﺎ ﲢﺖ ﻋﻨﻮان اﻟﻌﻠﻮم‬ ‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﻋﱪ اﻟﺘﺎرﻳﺦ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻛﻨﺎ ﻗﺪ ﻧﺸﺮ‪ ル‬ﻛﺘﺎب اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻷول اﳍﺠﺮي )اﺳﻄﻨﺒﻮل‪:‬‬ ‫ﻣﻨﺸﻮرات أﻧﺼﺎر‪2020 ،‬م‪ ،‬ﳎﻠﺪان(‪ .‬وﻧﻘﺪم اﻵن اﻟﻜﺘﺎب اﻟﺜﺎﱐ ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺴﻠﺴﻠﺔ‪ .‬وﻧﺮﺟﻮ اﻟﺘﻮﻓﻴﻖ ﻣﻦ‬ ‫ﷲ )ﺗﻌﺎﱃ( ﻻﲤﺎم ﻣﺸﺮوﻋﻨﺎ اﻟﺒﺤﺜﻲ ﰲ اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮون اﻟﻼﺣﻘﺔ؛ اﻟﺜﺎﻟﺚ واﻟﺮاﺑﻊ واﳋﺎﻣﺲ وﻣﺎ‬ ‫ﺑﻌﺪﻫﺎ‪.‬‬ ‫ﻟﻘﺪ ﺑﺪأ‪ ル‬ﰲ إﻋﺪاد ﻛﺘﺎب اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ ﻧﻮﻓﻤﱪ ﻋﺎم ‪2020‬م‪ .‬ﻋﺪادﻩ‬ ‫ﻛﻜﺘﺎب ﳏﺮر‪ ،‬وﺣﺮﺻﻨﺎ ﻋﻠﻰ ﺗﻘﺪﱘ ﻫﺬا اﻟﻌﻤﻞ وﻓﻖ ﻣﻌﻴﺎر أﻛﺎدﳝﻲ ﻋﺎﳌﻲ؛ ﻓﺄﺧﺬ‪ ル‬ﺑﻌﲔ اﻻﻋﺘﺒﺎر اﻟﺼﻔﺎت‬ ‫اﻷﺳﺎﺳﻴﺔ ﻟﻸﻋﻤﺎل اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ ﺗﺘﻌﻠﻖ ‪ヨ‬ﳉﻮدة‪ ،‬اﻟﻜﻤﻴﺔ‪ ،‬ﺷﻜﻞ اﻟﺼﻔﺤﺔ‪ ،‬ﻧﻈﺎم اﻟﻌﻨﺎوﻳﻦ‪ ،‬ﻧﻮع اﳋﻂ‪ ،‬ﺣﺠﻢ‪،‬‬ ‫اﳌﺴﺎﻓﺔ ﺑﲔ اﻟﺴﻄﻮر‪ ،‬اﳊﻮاﺷﻲ؛ ﻧﻈﺎﻣﻬﺎ‪ ،‬وﻛﻴﻔﻴﺔ ﻛﺘﺎﺑﺘﻬﺎ وﻧﻮع ﺧﻄﻬﺎ وﺣﺠﻤﻪ‪ ،‬ﺷﻜﻞ ﺻﻒ اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ‪ ،‬ﻧﻈﺎم‬ ‫اﻻﻗﺘﺒﺎس‪ ،‬وﻧﻈﺎم ﻛﺘﺎﺑﺔ ﻻﺋﺤﺔ اﳌﺼﺎدر واﳌﺮاﺟﻊ‪ ،‬وﻗﻤﻨﺎ ﻋﻠﻰ إﻋﺪادﻫﺎ ﻋﻠﻰ ﺷﻜﻞ ﻣﻮاد ﻛﻘﻮاﻋﺪ اﻟﺮﻗﻦ ﻋﻠﻰ‬ ‫ﺷﻜﻞ ﳕﺎذج ﻣﻊ اﻷﻣﺜﻠﺔ‪ ،‬وزود‪ ル‬ﺎ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ ﻟﻴﺨﺮج اﻟﻌﻤﻞ ﻣﺘﻨﺎﺳﻘﺎً ﺿﻤﻦ ﻣﻌﻴﺎر أﻛﺎدﳝﻲ ﻣﻮﺣﺪ‪.‬‬ ‫وﺑﻨﺎءً ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﺳﺒﻖ؛ ﻗﺪﻣﻨﺎ اﻟﺘﻮﺿﻴﺤﺎت اﻟﺘﺎﻟﻴﺔ ﲞﺼﻮص ﻧﻮﻋﻴﺔ اﳌﺸﺎرﻛﺎت واﻷﻣﻮر اﻟﱵ ﻳﻠﺰم اﳌﺆﻟﻒ اﻻﻧﺘﺒﺎﻩ‬ ‫إﻟﻴﻬﺎ‪ (1) :‬ﳚﺐ أن ﺗﻜﻮن اﳌﺸﺎرﻛﺎت ذات ﺻﻠﺔ ‪ヨ‬ﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻣﻦ ﻋﺎم )‪100‬ﻫـ( إﱃ ﻋﺎم‬ ‫)‪199‬ﻫـ(‪ ،‬وﻟﻦ ﻳﺘﻢ ﻗﺒﻮل اﻟﺪراﺳﺎت ﻗﺒﻞ أو ﺑﻌﺪ ﻫﺬﻩ اﻟﺘﻮارﻳﺦ‪ (2) .‬ﺗﻜﻮن اﳌﺸﺮاﻛﺎت ﺣﻮل؛ ﺷﺨﺺ‬ ‫ﻋﺎش ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬أﺛﺮ أو ﳐﻄﻮط ﻛﺘﺐ ﺬا اﻟﻌﺼﺮ‪ ،‬ﺣﺎدﺛﺔ وﻗﻌﺖ‪ ،‬ﺧﺪﻣﺔ ﳍﺎ أﺛﺮ‪ ،‬ﻋﻤﻞ ﻣﺆﺳﺴﻲ‪،‬‬ ‫اﻟﺘﻌﻠﻴﻢ اﳌﻮﺟﻮد ﺑﺬﻟﻚ اﻟﺘﺎرﻳﺦ وﻧﻈﺎم اﻟﺘﻌﻠﻴﻢ اﳌﺘﺎح ﰲ ذﻟﻚ اﻟﻮﻗﺖ‪ ،‬اﳌﻔﺎﻫﻴﻢ اﻟﱵ ﺗﻨﻨﺘﻤﻲ ﻟﺘﻠﻚ اﻟﻔﱰة‪،‬‬ ‫ﻣﻮﺿﻮع ﻣﺎ‪ ،‬اﳊﺎﻟﺔ اﻟﻌﺎﻣﺔ ﻷي ﻋﻠﻢ ﰲ ذﻟﻚ اﻟﻮﻗﺖ‪ .‬ﻋﻠﻰ ﺳﺒﻴﻞ اﳌﺜﺎل ‪ ،‬اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪،‬‬ ‫اﳊﺪﻳﺚ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻟﻔﻘﻪ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻟﻜﻼم ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻟﻌﻘﺎﺋﺪ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﺴﲑة ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪،‬‬ ‫ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ‪ ،‬اﳌﺬاﻫﺐ اﻟﻌﻘﺎﺋﺪﻳﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ّ ،‬‬ ‫اﻟﺘﺎرﻳﺦ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻷد‪レ‬ن ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﳌﺬاﻫﺐ اﻟﻔﻘﻬﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪،‬‬ ‫ﺧﺪﻣﺎت اﳌﺮأة اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻓﻌﺎﻟﻴﺎت اﻟﱰﲨﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻟﻔﻠﺴﻔﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﳌﻨﻄﻖ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻟﻌﻠﻮم اﻻﺟﺘﻤﺎﻋﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻟﻔﻨﻮن‬ ‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ واﻟﺒﻼﻏﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻷدب ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‬ ‫اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﺗﻄﻮر اﳊﻀﺎرة اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬دول اﳉﻮار واﻟﻌﻼﻗﺎت ﻣﻊ اﳌﺴﻠﻤﲔ ﰲ اﻟﻘﺮن‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻟﻘﺮاءات ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ラ ،‬رﻳﺦ اﻟﻘﺮآن ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﳌﺪارس ﰲ اﻟﻘﺮن‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬اﻟﺘﺼﻮف واﻟﺰﻫﺪ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻟﻠﻬﺠﺮة‪ ...‬ﻛﻞ ﻫﺬﻩ اﻟﻌﻠﻮم واﻟﺘﻄﻮرات اﳌﺘﻌﻠﻘﺔ ﺎ ﳝﻜﻦ‬ ‫ﺗﻀﻤﻴﻨﻬﺎ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻨﺎ ﻫﺬا‪ ،‬وﻟﻦ ﻳﺘﻢ ﺗﻀﻤﲔ ﻣﻮاﺿﻴﻊ ﺧﺎرج ﻫﺬا اﻹﻃﺎر اﻟﺬي أﺷﺮ‪ ル‬إﻟﻴﻪ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎب‪.‬‬ ‫)‪ (3‬ﳚﺐ ﻋﻠﻰ اﳌﺆﻟﻒ؛ أن ﻳﻜﻮن ﻋﻨﻮان ﻣﺸﺎرﻛﺘﻪ ﺟﺎﻣﻌﺔ ﻣﺎﻧﻌﺔ ﻣﺴﺘﻘﻠﺔ أﺻﻴﻠﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻳﻠﺰﻣﻪ ﻛﺘﺎﺑﺔ اﻟﻌﻨﻮان‬ ‫‪ヨ‬ﻟﻠﻐﺘﲔ اﻟﱰﻛﻴﺔ واﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬أو اﻟﱰﻛﻴﺔ واﻹﳒﻠﻴﺰﻳﺔ‪ (4) .‬ﳚﺐ أﻻ ﺗﺒﺪأ اﳌﺸﺎرﻛﺔ ‪ヨ‬ﳋﻼﺻﺔ أو اﳌﻠﺨﺺ‪ ،‬ﺑﻞ‬ ‫ﳚﺐ أن ﺗﺒﺪأ ‪ヨ‬ﳌﻘﺪﻣﺔ ﻣﺒﺎﺷﺮة‪ (5) .‬ﳚﺐ اﻟﺘﻌﺎﻣﻞ ﻣﻊ اﳌﻮﺿﻮع‪ /‬اﻟﺸﺨﺼﻴﺔ‪ /‬اﳌﻔﻬﻮم‪ /‬اﳊﺪث‪ ،‬وﻣﺎ إﱃ‬ ‫ذﻟﻚ‪ ،‬اﺑﺘﺪاءً ﻣﻦ ﺧﻠﻔﻴﺘﻪ اﻟﺘﺎرﳜﻴﺔ؛ ﳚﺐ أن ﻳﻜﺘﺐ ﺣﻮل ﻣﻮﺿﻮﻋﻪ ﳚﺎز ﻣﻨﺬ ﺑﺪاﻳﺘﻪ إﱃ ﻣﺎ اﻧﺘﻬﺖ إﻟﻴﻪ ﰲ‬ ‫ﻫﺬا اﻟﻮﻗﺖ )اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي(‪ ،‬وﻳﻘﺪﻣﻪ ﻋﻠﻰ ﺷﻜﻞ ﻣﺸﺎرﻛﺔ أﺻﻴﻠﺔ‪ (6) .‬ﻣﺎ ﻫﻲ اﳌﻮﺿﻮﻋﺎت اﻟﱵ‬ ‫ﺳﺘﺘﻢ ﻣﻨﺎﻗﺸﺘﻬﺎ ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺪراﺳﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻳﻠﺰم ﻛﺘﺎﺑﺘﻬﺎ ﲞﻄﻮط ﻋﺮﻳﻀﺔ‪ (7) .‬ﻫﻞ أﺟﺮﻳﺖ ﻧﻔﺲ اﻟﺪراﺳﺎت أو‬ ‫دراﺳﺎت أﺧﺮى ﻣﺸﺎ ﺔ ﳍﺬﻩ اﳌﺸﺎرﻛﺔ؟ أم أن ﻫﻨﺎك دراﺳﺎت أﺧﺮى ﺣﻮل ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع؟ إذا ﻛﺎﻧﺖ‬ ‫ﻣﻮﺟﻮدة؛ ﻓﻴﻠﺰم اﻟﺒﺎﺣﺚ أن ﻳﺬﻛﺮﻫﺎ‪ ،‬وﻳﻮﺿﺢ اﳉﺎﻧﺐ اﳌﺨﺘﻠﻒ ﰲ ﻋﻤﻠﻪ‪ ،‬ﻳﺬﻛﺮ ﻣﺎ ﻫﻲ إﺿﺎﻓﺘﻪ اﳉﺪﻳﺪة ‪.‬‬ ‫)‪ ( 8‬إذا ﱂ ﺗﻜﻦ ﻫﻨﺎك أﻳﺔ دراﺳﺔ ﺣﻮل ﻫﺬﻩ اﳌﺸﺎرﻛﺔ اﳌﻘﺪﻣﺔ أو إذا ﱂ ﺗﻜﻦ ﻫﻨﺎك دراﺳﺔ ﳑﺎﺛﻠﺔ ﳍﺎ‪ ،‬ﻓﻴﺠﺐ‬ ‫اﻹﺷﺎرة إﱃ ذﻟﻚ؛ ﻷن ﻫﺬا اﻷﻣﺮ ﻳﺸﻜﻞ ﺟﺎﻧﺐ اﻷﺻﺎﻟﺔ ﻟﻠﻤﺸﺎرﻛﺔ‪ (9) .‬ﻳﺘﻮﺟﺐ ﲢﺪﻳﺪ ﻣﻨﻬﺠﻴﺔ‬ ‫اﻟﺪراﺳﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻳﻠﺰم ﲢﺪﻳﺪ اﻷﺳﺎﻟﻴﺐ واﻷﺻﻮل اﳌﺘﺒﻌﺔ اﻟﱵ أﺟﺮﻳﺖ ﰲ ﻫﺬا اﻟﺒﺤﺚ‪ (10) .‬ﳚﺐ ﻋﻠﻰ‬ ‫اﻟﺒﺎﺣﺚ أن ﻳﺬﻛﺮ ﻛﻴﻔﻴﺔ ﻣﺴﺎﳘﺘﻪ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل ﻣﻦ ﺧﻼل دراﺳﺘﻪ‪ (11) .‬وﰲ اﻟﻨﺘﻴﺠﺔ؛ ﻳﻠﺰم اﻟﺘﺄﻛﻴﺪ‬ ‫ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ اﻟﱵ ﺗﻮﺻﻞ إﻟﻴﻬﺎ أﺛﻨﺎء اﻟﺪراﺳﺔ‪ ،‬وﳝﻜﻦ ﺳﺮدﻫﺎ ﺑﻨﺪاً ﺑﻨﺪاً‪ ،‬أو ﻋﻠﻰ ﺷﻜﻞ ﻓﻘﺮات‪ ،‬ﻣﻊ اﳊﺮص‬ ‫ﻋﻠﻰ ﲡﻨﺐ ﺗﻠﺨﻴﺺ اﳌﻮﺿﻮع ﻫﻨﺎ‪ (12) .‬ﰲ اﳋﺘﺎم ‪ ،‬ﻳﺘﻮﺟﺐ أن ﻳﺘﻄﺮق اﻟﺒﺎﺣﺚ إﱃ اﻟﺼﻌﻮ‪ヨ‬ت اﻟﱵ‬ ‫واﺟﻬﻬﺎ ﰲ دراﺳﺘﻪ‪ ،‬وﳚﺐ ﺗﻨﺎول اﻷﺟﺰاء اﳌﻔﻘﻮدة ﰲ اﻟﺪراﺳﺔ‪ ،‬وإن أﻣﻜﻦ؛ ﺗﻘﺪﱘ اﻻﻗﱰاﺣﺎت ﻟﻠﺒﺎﺣﺜﲔ‬ ‫ﺣﻮل اﻟﻌﻤﻞ اﻟﺬي ﳝﻜﻨﻬﻢ اﻟﻘﻴﺎم ﺑﻪ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل‪.‬‬ ‫ﻗﻤﻨﺎ ﻋﺪاد ﻫﺬﻩ اﳌﺒﺎدئ ﻟﻘﻮاﻋﺪ اﻟﺮﻗﻦ واﻟﻜﺘﺎﺑﺔ ‪ヨ‬ﻟﻠﻐﺘﲔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ واﻹﳒﻠﻴﺰﻳﺔ إﱃ ﺟﺎﻧﺐ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﱰﻛﻴﺔ‪ .‬وﻣﻨﺎ‬ ‫ﻋﻼ ﺎ ﻋﻠﻰ وﺳﺎﺋﻞ اﻟﺘﻮاﺻﻞ اﻻﺟﺘﻤﺎﻋﻲ‪ ،‬اﺳﺘﻘﺒﻠﻨﺎ ﺣﻮاﱄ )‪ (70‬ﻣﺸﺎرﻛﺔ ﻣﻦ اﻟﻌﺪﻳﺪ ﻣﻦ اﳉﺎﻣﻌﺎت ﰲ‬ ‫ﺑﻠﺪ‪) ル‬ﺗﺮﻛﻴﺎ‪ヨ ،‬ﻹﺿﺎﻓﺔ إﱃ أﻧﻪ ﰎ اﺳﺘﻼم ﺑﻌﺾ اﳌﺸﺎرﻛﺎت ﻣﻦ ‪ヨ‬ﺣﺜﲔ ﻣﻦ ﻣﺆﺳﺴﺎت ﻟﻴﺴﺖ ﺟﺎﻣﻌﻴﺔ‪ .‬ﻛﻤﺎ‬ ‫أرﺳﻞ ﻟﻨﺎ ﺣﻮاﱄ )‪ (45‬أﻛﺎدﳝﻴًﺎ ﻣﻦ ﺧﺎرج ﺗﺮﻛﻴﺎ؛ ﻣﻦ ﻣﺎﻟﻴﺰ‪ヨ ،レ‬ﻛﺴﺘﺎن‪ ،‬اﻟﻌﺮاق‪ ،‬ﻗﻄﺮ‪ ،‬اﻟﻜﻮﻳﺖ‪ ،‬اﻹﻣﺎرات‬ ‫اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ اﳌﺘﺤﺪة‪ ،‬ﺳﻠﻄﻨﺔ ﻋﻤﺎن‪ ،‬اﳌﻤﻠﻜﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ اﻟﺴﻌﻮدﻳﺔ‪ ،‬اﻟﻴﻤﻦ‪ ،‬اﻷردن‪ ،‬ﻓﻠﺴﻄﲔ‪ ،‬ﻣﺼﺮ‪ ،‬اﳉﺰاﺋﺮ‪ ،‬اﳌﻐﺮب‬ ‫اﻟﻌﺮﰊ‪ ،‬اﻟﺴﻮدان‪ ،‬وﺑﻌﺾ اﻟﺪول اﻷﺧﺮى‪ .‬وﲤﺖ ﻣﺮاﺟﻌﺔ ﻫﺬﻩ اﳌﺸﺎرﻛﺎت رﲰﻴًﺎ ﻣﻦ ﻗﺒﻞ ﻫﻴﺌﺔ اﻟﺘﺤﺮﻳﺮ ﻟﺪﻳﻨﺎ؛‬ ‫وﰎ اﻟﺘﺤﻘﻖ ﻣﺎ إذا ﻛﺎﻧﺖ ﻣﺮﺗﺒﻄﺔ ‪ヨ‬ﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻟﻠﻬﺠﺮة أم ﻻ‪ .‬ﻛﻤﺎ ﰎ اﺳﺘﺸﺎرة ﳉﻨﺘﻨﺎ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ ﺗﺒﻌﺎ ﻟﺬﻟﻚ‪،‬‬ ‫وﻋﻠﻴﻪ؛ ﰎ ﻗﺒﻮل ﺣﻮاﱄ )‪ (75‬ﻣﺸﺎرﻛﺔ أﻛﺎدﳝﻴﺔ أﺻﻴﻠﺔ ﻣﻦ ﺑﲔ ﻣﺎ وﺻﻠﻨﺎ‪.‬‬ ‫ﰲ ﻫﺬﻩ اﻷﺛﻨﺎء وﰲ ﺳﻴﺎق ﻋﻤﻠﻨﺎ‪ ،‬ﻧﻈﻢ ﻣﺆﲤﺮ دوﱄ ﻋﻠﻰ اﻹﻧﱰﻧﺖ ﺑﻌﻨﻮان دور اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ‬ ‫ﺗﻜﻮﻳﻦ وﺗﺸﻜﻴﻞ اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪ ،‬وﻗﺪ أﺗﻴﺤﺖ اﻟﻔﺮﺻﺔ ﻟﺒﻌﺾ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ اﻟﺬﻳﻦ ﻛﺎﻧﻮا ﻳﻨﻮون اﳌﺸﺎرﻛﺔ‬ ‫ﻋﻤﺎﳍﻢ ﻛﺠﺰء ﰲ ﻛﺘﺎب ﻣﻌﻨﺎ ‪ヨ‬ﳌﺸﺎرﻛﺔ ﻷﻋﻤﺎﳍﻢ ﻣﻊ اﳉﻤﻬﻮر اﳊﺎﺿﺮﻳﻦ ﰲ ﻫﺬا اﳌﺆﲤﺮ‪ ،‬وﲤﺖ ﻣﺮاﺟﻌﺔ‬ ‫اﳌﻘﺎﻻت ﻣﺮة أﺧﺮى ﺣﺴﺐ اﳌﺪاﺧﻼت واﻟﻨﻘﺪ اﻟﻌﻠﻤﻲ واﻻﻗﱰاﺣﺎت ﺣﻮل اﻟﺪراﺳﺎت‪ ،‬وﻋﻠﻰ ﻫﺬا ﰎ‬ ‫إﺧﺮاﺟﻬﺎ ﺑﺸﻜﻠﻬﺎ اﻟﻨﻬﺎﺋﻲ‪.‬‬ ‫ﺟﻬﻮدا ﻣﻀﻨﻴﺔ ﰲ ﺗﻨﻈﻴﻢ وﺗﻨﺴﻴﻖ ﻫﺬﻩ اﻟﺪراﺳﺎت‪ .‬ﻛﻤﺎ ﻋﻘﺪ‪ ル‬اﻟﻌﺪﻳﺪ ﻣﻦ‬ ‫وﳓﻦ ﻛﻤﺤﺮرﻳﻦ؛ ﻟﻘﺪ ﺑﺬﻟﻨﺎ‬ ‫ً‬ ‫اﻻﺟﺘﻤﺎﻋﺎت اﻟﻄﻮﻳﻠﺔ اﻟﺪورﻳﺔ ﺣﻮل ﻫﺬا اﳋﺼﻮص‪ ،‬و‪ル‬ﻗﺸﻨﺎ ﻓﻴﻤﺎ ﺑﻴﻨﻨﺎ )أي‪ /‬أﻳﻦ‪ /‬ﻛﻴﻒ( اﻷﻋﻤﺎل ﺳﻨﻘﻮم‬ ‫ﺑﺘﻀﻤﻴﻨﻬﺎ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎب‪ .‬ﰲ ﻏﻀﻮن ذﻟﻚ؛ ﻃﻠﺐ ﺑﻌﺾ اﳌﺸﺎرﻛﲔ ﺳﺤﺐ أﻋﻤﺎﳍﻢ ﻟﻨﺸﺮﻫﺎ ﰲ أﻣﺎﻛﻦ‬ ‫أﺧﺮى‪ ،‬ﻟﺬﻟﻚ ﻗﻤﻨﺎ زاﻟﺘﻬﺎ ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎب‪ .‬ﻧﺘﻴﺠﺔ ﻟﺬﻟﻚ؛ ﻗﻤﻨﺎ ﺑﱰﺗﻴﺐ وﺗﺴﻠﻴﻢ ﺳﺒﻌﲔ ﻣﻘﺎﻟﺔ إﱃ دار‬ ‫اﻟﻨﺸﺮ‪ ،‬وﰎ ﺗﺪﻗﻴﻖ ﻃﺒﺎﻋﺔ دار اﻟﻨﺸﺮ ﻣﻦ ﻗﺒﻠﻨﺎ‪ ،‬وﰎ إﺑﻼﻏﻬﻢ ﻋﻦ اﻷﺧﻄﺎء واﻟﻨﻮاﻗﺺ اﻟﱵ ﺛﺒﺘﻨﺎﻫﺎ‪ ،‬وﻃﻠﺐ‬ ‫ﺗﺼﺤﻴﺤﻬﺎ‪ ،‬وﺑﻌﺪ اﻟﺘﺼﺤﻴﺢ ﻣﻦ دار اﻟﻨﺸﺮ ﻗﻤﻨﺎ ﺑﺘﺪﻗﻴﻘﻬﺎ ﻣﺮة أﺧﺮى ﻗﺒﻞ ﻃﺒﺎﻋﺘﻬﺎ‪ ،‬وﺑﻌﺪ ﻛﻞ ﻫﺬﻩ اﳌﺮاﺣﻞ‬ ‫ﲤﺖ ﻣﺸﺎرﻛﺘﻬﺎ ﻣﻊ اﳉﻤﻬﻮر ﻛﻜﺘﺎب إﻟﻜﱰوﱐ‪.‬‬ ‫ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺪراﺳﺔ؛ ﰎ دراﺳﺔ اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي دراﺳﺔ دﻗﻴﻘﺔ‪ ،‬وﻗﺪ أﺟﺮى ‪ヨ‬ﺣﺜﻮ‪ル‬‬ ‫ﻣﻮﺿﻮﻋﺎ ﻢ ﻣﺴﺘﻨﺪﻳﻦ ﻋﻠﻰ اﳌﺼﺎدر اﳌﺨﺘﻠﻔﺔ ﻟﻠﺨﺮوج ﲝﺎث أﺻﻴﻠﺔ‪ .‬ﻛﻤﺎ ُﺳﺮدت ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺪراﺳﺔ‬ ‫ﻣﺘﻌﻠﻘﺎت اﻟﻌﻠﻢ ﻣﻨﺬ ﺑﺪاﻳﺔ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي إﱃ ﻣﻨﺘﻬﺎﻩ‪ ،‬و ﺬا أﺻﺒﺤﺖ ﻫﺬﻩ اﻟﺪراﺳﺔ ﻣﺮﺟﻌﺎً ﻻ ﻳﺴﺘﻐﲎ‬ ‫ﻋﻨﻬﺎ ﳌﻦ ﻳﺮﻳﺪ اﻟﺘﻌﺮف ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﺣﺪث ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻟﻠﻬﺠﺮة‪.‬‬ ‫ﻛﻤﺎ ﻻ ﻳﺴﻌﻨﺎ أن ﻧﺸﻜﺮ ﳏﺮرﻳﻨﺎ ﻣﻦ ﺑﺪاﻳﺔ ﻫﺬا اﳌﺸﺮوع ﻟﻨﻬﺎﻳﺘﻪ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻗﺪﻣﻮﻩ‪ ،‬وﻫﻢ؛ أ‪.‬د‪ .‬ز‪レ‬د اﻟﺮواﺷﺪة‪،‬‬ ‫د‪ .‬ﺳﻔﻴﻢ ﻗﺎﻟﻜﻴﺶ‪ ،‬د‪ .‬ﺑﻮﻳﺮازﻫﺎن ﺑﻮ‪ラ‬ﻛﺎر‪ ،レ‬اﳌﻌﻴﺪة ﻋﺎﺋﺸﺔ ﻧﻮر ﻓﻴﺪان‪ ،‬اﶈﺎﺿﺮة ﺧﺪﳚﺔ اﻟﺮواﺷﺪة )ﻃﺎﻟﺒﺔ‬ ‫دﻛﺘﻮراة(‪ ،‬اﳌﻌﻴﺪ ﻣﺼﻄﻔﻰ إرﻗﻦ )ﻃﺎﻟﺐ دﻛﺘﻮراة(‪ ،‬وﻛﻞ ﻣﻦ ﻃﻠﺒﺔ اﻟﺪﻛﺘﻮراة؛ زﻫﺮاء ﻓﻴﺪان‪ ،‬ﺧﺪﳚﺔ أﺟﻪ‬ ‫أرﺟﻦ‪ .‬واﻟﺒﺎﺣﺚ ﳏﻤﺪ أﻣﲔ أوﻳﻐﻮر‪ ،‬وﻛﻞ ﻣﻦ ﻃﻠﺒﺔ اﳌﺎﺟﺴﺘﲑ؛ ﻓﻴﻀﺎء ﺷﻠﻚ‪ ،‬أﲪﺪ اﺟﺎر‪ ،‬ﻋﻼوة ﻋﻠﻰ‬ ‫ذﻟﻚ ﻧﺸﻜﺮ أﻳﻀﺎً زﻫﺎﻧﻮزاك ﻋﺎﳌﻘﺮ‪.レ‬‬ ‫ﻛﻤﺎ ﻧﻘﺪم ﺟﺰﻳﻞ ﺷﻜﺮ‪ ル‬وﻋﺮﻓﺎﻧﻨﺎ ﳌﻦ ﺳﺎﻫﻢ ﺑﻄﺒﺎﻋﺔ ﻛﺘﺎﺑﻨﺎ اﶈﺮر‪ ،‬ودﻋﻢ ﻣﺆﲤﺮ‪ ル‬دور اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ‬ ‫ﺗﻜﻮﻳﻦ وﺗﺸﻜﻴﻞ اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ؛ وﳔﺺ ‪ヨ‬ﻟﺸﻜﺮ رﺋﻴﺲ ﻣﻌﻬﺪ اﻷﲝﺎث اﻻﺟﺘﻤﺎﻋﻴﺔ واﻟﺘﻨﻤﻴﺔ‬ ‫اﻻﻗﺘﺼﺎدﻳﺔ )‪ ،(IKSAD‬واﻟﺪﻛﺘﻮر ﻣﺼﻄﻔﻰ ﻟﻄﻴﻒ أﻣﻚ‪ ،‬وﲨﻴﻊ ﻣﻮﻇﻔﻲ اﳌﺆﺳﺴﺔ وﺧﺼﻮﺻﺎً ﻛﺎﻟﺪﻳﻘﻮل‬ ‫ﻋﺎدﻟﺒﻴﻜﻮﻓﺎ اﻟﺬي ‪ラ‬ﺑﻌﻨﺎ ﰲ ﲨﻴﻊ أﻋﻤﺎﻟﻨﺎ‪.‬‬ ‫ﻛﻤﺎ ﻧﺮﺟﻮ أن ﳛﻘﻖ ﻛﺘﺎﺑﻨﺎ اﳋﲑ ﻟﺪﻧﻴﺎ اﳌﻌﺮﻓﺔ‬ ‫‪ヨ‬ﺳﻢ اﶈﺮرﻳﻦ‬ ‫اﻟﱪوﻓﺴﻮر اﻟﺪﻛﺘﻮر ﻫﺪاﻳﺖ آﻳﺪار‬ HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I HİCRİ İKİNCİ ASIRA PANORAMİK BAKIŞ (‫)اﻟﻨﻈﺮة اﻟﻌﺎﻣﺔ ﻟﻠﻘﺮن اﻟﺜﺎﻧﻲ اﻟﮭﺠﺮي‬ Hidayet Aydar Prof. Dr., İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı Professor, Istanbul University Faculty of Theology Department of Tafseer, Istanbul [email protected], orcid.org/0000-0002-7563-5073 GİRİŞ Hicrî ikinci asır, ilimlerin tedvin edilmeye başlaması ve ilk tam disiplinli eserlerin zuhûr etmiş olması açısından son derce mühimdir. Bu çalışmada hicrî 100, mîlâdî 717 tarihi esas alınacak ve asrın sonuna kadar İslam coğrafyasında yaşanmış olan önemli olaylar, din ve mezhepler, dinî ilimler alanında meydana gelen gelişmeler işlenecektir. Hicri ikinci asır, kısmen birinci asrın devamı niteliğindedir. Gerçi birinci asırda dinî ilimlerde büyük oranda etkili olan sahabe dönemi bitmiştir, ikinci asırda sahabe tefsiri diye bir şeyden bahsetmek mümkün değildir. Ancak, asır, sahabenin dizinin dibinde yetişmiş olan tâbiûn neslinin etkisindedir. Ayrıca bu asırda tefsir yapanlar, yine ağırlıklı olarak sahabeden gelen rivayetlere göre tefsir yapmaktadırlar. Bu açıdan sahabe neslinin etkisinin büyük oranda devam ettiğini söyleyebiliriz. Öte yandan hicrî birinci asırda tefsir alanından oldukça önemli gelişmelere imza atmış olan tâbiûn neslinin etkisi canlı bir şekilde devam etmektedir. Bazı önemli tâbiî âlimleri hicrî birinci asrın sonlarına doğru vefat etmişlerse de yine oldukça önemli bazı âlimler hayatta olmaya devam temektedirler ve bu asrın ilk çeyreğinde etkileri büyük oranda devam edecektir. Bu açıdan hicrî ikinci asır, bilhassa ilk çeyreği itibariyle tamamen tâbiûn neslinin etkisindedir. Ancak daha sonra tebe-i tâbiîn dediğimiz nesil etkili olacaktır. Bunların ardından tedvin dönemi ve disiplinli tefsirlerin yazımı gelecektir. Bu asır içerisinde daha önceden tefsirle meşgul olan çok önemli âlimler mevcut olduğu gibi ayrıca zamanla oldukça mühim yeni müfessirler de ortaya çıkacaktır. Hicrî birinci asır, disiplinli tefsir hareketi bakımından, düzenli tefsir eseri yazılması açısından zayıf iken, hicrî ikinci asırda tefsir daha düzenli ve disiplinli bir hal alacak, oldukça ehemmiyet arz eden tefsirler vücuda getirilecektir. Aşağıda bütün bunlar kişiler, kitaplar, konular ve kavramlar bağlamında ele alınıp işlenecektir. 1. Hicrî İkinci Asırda Dünya Hicrî 100-199, milâdî 717-815 yılları arasını kapsayan dönemde dünyada İslam âleminin giderek büyüyen bir güç hâline geldiğini görüyoruz. Aşağıda bahsedeceğimiz gibi asrın başlarından itibaren İslam, Atlas Okyanusu/Atlantik sahillerinden Çin seddine kadarki büyük topraklara hâkim olacak ve asrın en büyük gücü haline gelecektir. Buna İspanya’nın tamamını da dâhil etmek gerekir. Ancak bu dönemde İslam âleminin dışında da çok büyük ve güçlü devletler vardır. Bu dönemlerde dünya nüfusu bugün olduğu gibi ağırlıklı olarak Hindistan-Çin bölgesinde yoğun bir şekilde yaşamaktadır. Bunun yanında Orta Asya, Bizans, Avrupa da dönemin kalabalık merkezlerindendir. En büyük şehir Ch’ang-an olup 1 milyon civarında nüfusa sahiptir. Konstantinoplois ve Roma da kalabalık şehirlerdendir. Bağdat’ın nüfusu 500 bin civarındadır. Bağdat, Abbasilerin iktidarının başında küçücük bir belde, hiç bilinmeyen tanınmayan yok hükmünde bir yer iken, Abbasi halifeleri sayesinde kısa zamanda dönemin en önemli merkezlerinden biri haline gelmiş ve İstanbul’la boy ölçüşecek şekil almıştır. Dönemin 1 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I en ihtiúamlÕ, en etkileyici merkezlerinden biri olmuútur.1 Yine bir Müslüman úehri olan øskenderiye’nin nüfusu 200 bin, Kurtuba’nÕn nüfusu ise 160 bin civarÕndadÕr.2 Bu dönemde Bizans Devleti vardÕr ve Anadolu co÷rafyasÕ ile Balkanlarda etkisini sürdürmektedir. Bizans zaman zaman bazÕ iç kargaúalar sebebiyle zorlu ve sÕkÕntÕlÕ dönemler yaúamÕúsa da yine de hicrî ikinci asrÕn, mîlâdî sekizinci asrÕn en önemli devletlerinden biridir.3 Bu dönemde Bizans øsaurya HanedanÕ tarafÕndan yönetilmektedir. Dönemin büyük bir kÕsmÕnda III. Leon (100-123/717-741), o÷lu V. Konstantinos (123-159/741-775), IV. Hazar Leon (159-164/775-780), VI. Konstantinos (164-181/780-797), ømparatoriçe ørini (181187/797-802) øsaurya hanedanÕnÕn yöneticileri olarak görev yapmÕúlardÕr.4 Sonra yönetim Nikiforos HandanÕna geçmiú ve I. Nikiforos (187-196/802-811) bu hanedanÕn ilk kralÕ olarak görev yapmÕútÕr. ArdÕndan Stavrakios (196-197/811-812) ve I. Mihail (197-198/811-813) krallÕk yapmÕúlardÕr. Bu dönemde Bizans kralÕ olarak görev yapan son kiúi V. Leon’dur ve (198205/813-820) yÕllarÕ arasÕnda görev yapmÕútÕr.5 Dönem boyunca Bizans’ta taht kavgalarÕ, tasvirler mücadelesi, tasvir kÕrÕcÕlÕk hareketi ve bu hareketin gerilemesi, yeniden tasvirlere ibadetin canlanmasÕ gibi iç kargaúalar yaúanmÕú, ayrÕca øslam Arap ordularÕnÕn Bizans’Õ kuúatmasÕ, Anadolu’ya yönelik hücumlar, Bulgarlarla mücadele gibi dÕú saldÕrÕlar yaúanmÕútÕr.6 Bu dönemlerde baúÕnda Tang HanedanlÕ÷ÕnÕn bulundu÷u Çin bölgenin en güçlü devleti olarak durmakta ve bölgede en etkili yönetim olarak hüküm sürmektedir. Çin ømparatorlu÷u bölgede yayÕlmasÕnÕn doru÷undadÕr. 7 BunlarÕn dÕúÕnda Avrupa’da muhtelif devletler bulunuyorken, Hindistan ve Güneydo÷u Asya’da da bazÕ küçük devletler söz konusudur. Kuzeyde ise Ruslar hâkim durumdadÕrlar. 1.1.Hicrî økinci AsÕrda YapÕlmÕú Olan Büyük Savaúlar ønsanlÕ÷Õn ortaya çÕkmasÕndan, hatta Kur’an’daki bazÕ ayetlerden hareketle diyebiliriz ki insanlÕktan önce dahi yeryüzünde savaúlar olagelmiútir. Nitekim “Hani Rabbin meleklere, ‘ben yeryüzünde bir halife var edece÷im’ demiúti. Melekler de ‘orada fesat çÕkaracak, kan dökecek birini mi var edeceksin?”8 ùeklindeki Bakara suresi 30. ayetten bunu anlayabiliyoruz. Pek çok 1 2 3 4 5 6 7 8 Philip K. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, çev. Salih Tu÷, (østanbul: Bo÷aziçi YayÕnlarÕ, 1989), 2: 464471. Clive Ponting, Yeni Bir BakÕú AçÕsÕyla Dünya Tarihi, çev. Eúref Bengi Özbilen, (østanbul: Alfa YayÕnlarÕ, 2011), 308. Ponting, Yeni Bir BakÕú AçÕsÕyla Dünya Tarihi, 286-287, 308; IúÕn Demirkent, “Bizans”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992), 6: 234. (230-244). Demirkent, “Bizans”, 6: 243; Auguste Bailly, Bizans Tarihi, çev. Haluk ùaman, (østanbul: Tercüman Gazetesi YayÕnlarÕ, 1001 Temel Eser, ts.), 1: 157-158; Wikipaedia, “Bizans ømparatorlarÕ Listesi”, Eriúim: 11.02.2021), https://tr.wikipedia.org/wiki/Bizans_imparatorlar%C4%B1_listesi. Bailly, Bizans Tarihi, 1: 185-186; Wikipaedia, “Bizans ømparatorlarÕ Listesi”, Eriúim: 11.02.2021), https://tr.wikipedia.org/wiki/Bizans_imparatorlar%C4%B1_listesi. Bk. Georg Ostrogorsky, Bizans Devleti Tarihi, çev. Fikret IúÕltan, (Ankara: Türk Tarih Kurumu BasÕmevi, 2011), 142-196; A.A. Vasiliev, Bizans ømparatorlu÷u Tarihi, çev. Arif Müfid Mansel, (Ankara: Maarif MatbaasÕ, 1943), 1: 297-338; Dionysios Stathakopoulos, Bizans ømparatorlu÷unun KÕsa Tarihi, çev. Cumhur Atay, (østanbul: øletiúim YayÕnlarÕ, 2014), 109-130; IúÕn Demirkent, “østanbul”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2001), 23: 208-209. (205-212). Ponting, Yeni Bir BakÕú AçÕsÕyla Dünya Tarihi, 293-294, 308; H.G. Wells, KÕsa Dünya Tarihi BaúlangÕcÕndan 1946’ya Kadar, çev. Ziya øshan, 3. BaskÕ, (østanbul: VarlÕk YayÕnlarÕ, 1972), 186-188; Emma Marriott, Bir Nefeste Dünya Tarihi, çev. Egemen YÕlgür, 8. BaskÕ, (østanbul: Maya Kitap, 2015), 53-54; William H. McNeill, Dünya Tarihi, çev. Alâeddin ùenel, 6. BaskÕ, (Ankara: ømge Kitabevi, 2002), 354-355; Gülçin ÇandarlÕo÷lu, “Çin”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993), 8: 321-323. (318-329). Gerçi bu ayeti Mustafa Öztürk’ün “[Ey Peygamber!) Hani rabbin meleklere, ‘Ben yeryüzünde akÕl ve irade sahibi bir varlÕ÷a [halife/kalfa] sorumluluk yükleyece÷im.’ buyurdu. Melekler, ‘[Hayret!) Orada fesat çÕkaracak, kan dökecek bir varlÕ÷a mÕ sorumluluk yükleyeceksin?! Oysa biz seni sürekli övüp yüceltiyoruz. 2 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I müfessirin iúaret etti÷i gibi meleklerin “yeryüzünde fesat çÕkaracak, kan dökecek bir varlÕk” demeleri, burada daha önce bunlarÕ yapanlarÕn var oldu÷una delalet ediyor9 Âdem ile øblis arasÕndaki mücadeleyi ve Âdem’in çocuklarÕ olan Habil ile Kabil arasÕndaki kavgayÕ da yeryüzündeki savaúlarÕn ilklerinden addedebiliriz. Dünya üzerinde bu ilk örneklerini verdi÷imiz savaú, maalesef daha sonralarÕ hep olagelmiú ve dünya defalarca kana bulanmÕú, savaúlarÕn sebep oldu÷u acÕ ve ÕstÕraplardan gözyaúlarÕ sel olup akmÕútÕr. Bu yönüyle adeta meleklerin dedi÷i olmuú ve insano÷lu yeryüzünde fesat çÕkarmÕú, kan dökmüútür. Ama genel olarak bakÕldÕ÷Õnda ise, insanlarÕn yeryüzünde ne büyük medeniyetler kurdu÷u, ne muazzam eserler vücuda getirdi÷i de göz ardÕ edilmemelidir. Hicrî ikinci asra geldi÷imizde de bazÕ önemli savaúlar görüyoruz. BunlarÕn en önemlilerinden biri MüslümanlarÕn Konstantinopolis’i kuúatmalarÕyla baúlayan ve bir yÕldan fazla süren Müslüman-Bizans savaúÕdÕr. Müslümanlar hicrî ikinci asrÕn baúÕnda büyük bir orduyla Konstantnopolis’i kuúattÕlar. Bizans’Õn baúÕna geçirilen ve Müslüman AraplarÕ yakÕndan tanÕyan III. Leo, özellikle Rum ateúi sayesinde MüslümanlarÕn mühimmatÕna büyük zarar verdi. Müslümanlar bu yüzden baúta kÕtlÕk ve bazÕ hastalÕklar olmak üzere büyük sÕkÕntÕlar yaúadÕlar. Maalesef arkadan talep ettikleri yardÕmlar da gelmedi. AyrÕca çok çetin kÕú úartlarÕ yaúanÕyordu. Bütün bu sebeplerden dolayÕ Müslümanlar bir yÕldan fazla bir süre kuúattÕklarÕ Bizans’Õ alamadan geri çekilmek zorunda kaldÕlar ve bu arada çok büyük kayÕplar verdiler.10 Hicrî birinci asrÕn sonu ile ikinci asrÕn baúÕnda mîlâdî 100-101/717-718’li yÕllarda yaúanan bu hadiseden sonra bir daha Müslümanlar Konstantinopolis’i almaya yönelmediler. Bununla beraber Anadolu’ya seferler devam etmiútir.11 Müteaddit defalar øslam ordularÕyla Bizans güçleri hem karada hem de denizde karúÕ karúÕya gelmiú, bu savaúlarÕn ço÷u MüslümanlarÕn galibiyetiyle neticelenmiútir. Müslümanlar Ankara’ya kadar gelmiúlerdir.12 Dönemin en önemli savaúlarÕndan biri Endülüs’teki Müslüman ordusu ile Frank lider Charles Martel arasÕnda Poitiers’te yapÕlan savaútÕr. 114/732 yÕlÕndaki bu savaúta komutan Abdurrahman’Õn úehit olmasÕyla Müslümanlar yenilmiú, böylece Fransa ve di÷er Avrupa 9 10 11 12 [Hâl böyleyken biz görev ve sorumluluk üstlenmeye daha layÕk de÷il miyiz?!)’ dediler. Bunun üzerine Allah, ‘HayÕr! Ben sizin bilmedi÷iniz nice úeyler biliyorum’ buyurdu” (Kur’an-Õ Kerim Meali Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri, 2. BasÕm, Ankara: Ankara Okulu, 2014) úeklindeki çevirisinde geçti÷i gibi de anlamak mümkündür. Bu durumda savaúlar daima insanlar arasÕnda olmuútur. Bk. el-Hasan el-Basrî, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, núr. Muhammed Abdurrahîm, (el-Kâhire: Dâru’l-hadîs, ts.), 1: 81; Mukatil b. Süleyman, Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, thk. Abdullah Mahmûd ùehhâte, (Beyrût: Müessestu’t-târih el-arabî, 1423/2002), 1: 96. Bahriye Üçok, øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1968), 62; YÕlmaz Öztuna, Devletler ve Hânedanlar øslam Devletleri, ølaveli 3. BaskÕ, (Ankara: Kültür ve Turizm bakanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 2005), 1: 109; H. McNeill, Dünya Tarihi, 338; Casim AvcÕ, øslâm Bizans øliúkileri, (østanbul: Klasik YayÕnlarÕ, 2003), 81; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 321-323; Robert Mantran,øslam’Õn YayÕlÕú Tarihi (VII-XI. YüzyÕllar), çev. øsmet Kayao÷lu, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1981), 109-110; Adem Apak, “Fetihten Önce østanbul Üzerine Müslüman Seferleri: Emeviler Dönemi”, Tarihi, Kültürü ve SanatÕyla Eyüpsultan Sempozyumu VII, (østanbul: Eyüpsultan Belediyesi YayÕnlarÕ, 2003): 222-229; Hano÷lan HacÕyev, “Bir Emevî Vâlisi Ve KomutanÕ: Mesleme b. Abdülmelik b. Mervân”, østem 8/15 (2010): 114-122 (111-142). Bk. Adnan Demircan, “Emeviler Döneminde Anadolu’ya Yönelik Yaz Seferleri”, 12. UluslararasÕ Eyüp Sultan Sempozyumu Tebli÷ler, (østanbul: Eyüp Belediyesi YayÕnlarÕ, 2016), 182-193; Adem Apak, “Emevilerin Bizans Üzerine Fetih Siyaseti”, 12. UluslararasÕ Eyipsultan Sempozyumu Tebli÷ler, (østanbul: Eyüpsultan Belediyesi YayÕnlarÕ, 2016): 168-179. Bk. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 315-324, 460-464; Seyhun ùahin, “Abbasiler Dönemine Kadar Do÷u Akdeniz’de øslam - Bizans Mücadelesi”, Türk DünyasÕ AraútÕrmalarÕ 219 (2015): 27-48; Adem Apak, “Emeviler Döneminde Anadolu'da Arap-Bizans Mücadelesi”, Uluda÷ Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 18/2 (2009): 95-122; Adem Apak, “Abbasilerin ølk AsrÕnda Arap-Bizans øliúkileri”, Beúinci Uluslar ArasÕ Orta Do÷u Semineri øslamiyet'in Do÷uúundan OsmanlÕ ødaresine Kadar Orta Do÷u (ùam 2-4 KasÕm 2010) Bildiriler, ed. Mustafa Öztürk-Enver Çakar, (ElazÕ÷: FÕrat Üniversitesi Orta Do÷u AraútÕrmalarÕ Merkezi YayÕnlarÕ, 2012): 27-43. 3 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ülkelerine giriúlerinin önü kesilmiútir.13 Bu savaúÕn, Müslüman askerlerin bölgede ya÷malamaya dalmalarÕ, böylece düzen ve disiplinlerinin bozulmasÕ sonucu kaybedildi÷i belirtiliyor.14 ùayet Müslüman askerler bu savaúÕ da kazansalardÕ, muhtemelen bütün Avrupa’yÕ ele geçirip oradan Bizans’a yönelecek,15 Do÷udan yapÕlan saldÕrÕlarla ele geçirilmeyen Konstantinopolis’i BatÕdan yapÕlacak akÕnlarla ele geçireceklerdi. Bundan sonra maalesef bölgede istikrar sa÷lanamadÕ, sÕk sÕk çÕkan iç kargaúalar sebebiyle büyük huzursuzluklar yaúandÕ.16 Dönemin Müslümanlar açÕsÕndan en önemli savaúÕ úüphesiz ki 133/751 yÕlÕnda yapÕlan Talas savaúÕdÕr. Bugünkü Kazakistan topraklarÕnda AlmatÕ yakÕnlarÕnda bulunan Talas bölgesinde 70.000 kiúilik Çin ordusuyla Müslüman askerler karúÕ karúÕya gelmiútir. Savaúta bölgede bulunan Karluklar, Müslümanlara yardÕm edip Çinlileri arkadan kuúatmÕúlardÕr. Bu sayede Müslümanlar büyük bir zafer, Çinliler ise büüir bir hezimet yaúamÕúlardÕr.17 Bu savaú, bilhassa bölgede bulunan Türklerin gönüllü olarak Müslüman olmaya baúlamalarÕnÕn18 önünü açmÕú olmasÕ itibariyle çok mühimdir.19 Bütün bu savaúlarda Mesleme b. Abdulmelik (v. 121/739) (østanbul KuúatmasÕ Ve Kafkasya Bölgesi Fetihleri),20 Cüneyd b. Abdurrahman (v. 116/734) (Maveraünnehir Bölgesi),21 Nasr b. Seyyar (v. 131/748) (Horasan Bölgesi),22 Cerrah b. Abdullah (v. 112/730) (Kafkasya Bölgesi),23 Said b. Amr El-Haraúi (v. 117/735) (Kafkasya Bölgesi),24 Mervan b. Muhammed (v. 132/750) (Anadolu ve Kafkasya Bölgesi),25 Anbese b. Süheyl El-Kelbi (Endülüs Bölgesi), Abdurrahman b. Abdullah El-Gafiki (v. 114/732) (Endülüs Bölgesi),26 Yezid b. Mezyede (v. 185/801) (Azerbeycan-Ermenistan/Kafkasya Bölgesi), Ziyad b. Salih (Talas SavaúÕ/Horasan- 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 Öztuna, Devletler ve Hânedanlar øslam Devletleri, 1: 109; McNeill, Dünya Tarihi, 338; Marriott, Bir Nefeste Dünya Tarihi, 60; Üçok, øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler, 59-60; Üçok, øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler, 60. Üçok, øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler, 60. Bk. Üçok, øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler, 60-61. Ahmet Taúa÷Õl, “Talas SavaúÕ”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010), 39: 501. Türklerin Müslüman olmasÕ için bk. Nesimi YazÕcÕ, ølk Türk – øslam Devletleri Tarihi, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1992), 26-32; Carter V. Findley, Dünya Tarihinde Türkler, çev. Ayúen Anadol, 2. BasÕm, (østanbul: Kitap YayÕnevi, 2008), 73-78; V. V. Barthold, Orta Asya Türk TarihiDersleri-, haz. Hüseyin Da÷, (Akara: Ça÷lar YayÕnlarÕ, 2004), 39-54; M. Fuad Köprülü, Türk Tarih-i Dinîsi, (Ankara: Akça÷ YayÕnlarÕ, 2005), 66-85; Usâme Ahmed Türkmânî, Cevle Serîa fî Târîhi’l-Etrâk ve2tTürkmân mâ kable’k-øslâm… vemâ ba’dehu, (Suriye: yayÕnevi yok, 2007), 65-67. Bk. YazÕcÕ, ølk Türk – øslam Devletleri Tarihi, 16-19. Bk. Hasan Kurt, “Mesleme b. Abdulmelik”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2004), 29: 318-319; HacÕyev, “Bir Emevî Vâlisi Ve KomutanÕ: Mesleme b. Abdülmelik b. Mervân”, 111-142. Bk. HakkÕ Dursun YÕldÕz, “Cüneyd el-Mürrî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993), 8: 122-123. Bk. Nahide Bozkurt, “Nasr b. Seyyâr”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006), 32: 415-416. Bk. HakkÕ Dursun YÕldÕz, “Cerrâh b. Abdullah”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993), 7: 414. Bk. Nadir Özkuyumcu, “Haraúî, Said b. Amr”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997), 16: 110-111. Bk. Hasan Kurt, “Mervan II”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2004), 29: 227-229. Bk. HakkÕ Dursun YÕldÕz, “Abdurrahman el-Gâfikî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1988), 1: 162. 4 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Maveraünnehir Bölgesi) gibi komutanlar büyük baúarÕlar elde etmiú ve önemli zaferler kazanmÕúlardÕr.27 Dönemin en kanlÕ savaúlarÕndan biri Çin’in kendi içinde yaúanmÕútÕr. An Lushan olarak bilinen ve 755-769 yÕllarÕ arasÕnda yaúanan tarihin en kanlÕ savaúlarÕndan biri olan ayaklanmada milyonlarca insanÕn öldü÷ü belirtiliyor.28 1.2.Hicrî økici AsÕrda Etkili Olan Dinler Hicrî ikinci asÕr, inançlar ve mezhepler bakÕmÕndan oldukça zengin ve büyük çeúitlilik arz etmektedir. Müslümanlar øran’Õ fethettiklerinde bölgede Zerdüútlük/Mecûsîlik29 hâkim idi.30 Ancak MüslümanlarÕn bölgeyi ele geçirmesiyle Zerdüútler Müslüman oldular. Müslüman olmayanlar ise Hindistan içlerine do÷ru çekildiler. Hindistan’da bugün Parsiler diye bilinen gurup bunlardÕr.31 Yine de bölge de az sayÕda da olsa Mecusiler varlÕklarÕnÕ sürdürüyorlardÕ ve bunlara karúÕ tedbirler alÕnÕyor, tedbirlere uymayanlara bir takÕm cezalar veriliyordu.32 Seneviyye (Ashâbü’l-øsneyn) diye bilinen gurup, Zulmet ve Nur úeklinde iki ayrÕ tanrÕ benimseyenlerdir ve bunlar øran-Horasan-Maveraünnehir’in muhtelif bölgelerinde pek de etkili olmayan bir inanç gurubu olarak varlÕ÷ÕnÕ sürdürmektedir.33 Mennâniyye olarak anÕlan Maniheizm kendisini øncil’de geçen “Faraklit” olarak takdim eden Mani tarafÕndan HÕristiyanlÕk ile Mecusîli÷in sentezinden oluúturulmuú bir dindir. Bunlar da Seneviler gibi nurzulmet ikili÷ini esas alÕyorlar. Hint-Çin-Horasan üçgeninde geliúip yayÕlmÕú bulunan bir dindir.34 Markûnîler de Horasan bölgesinde çokça taraftarÕ bulunan bir inançtÕr. Eski ve Yeni Ahitleri kutsal kitap kabul etmeleri, kilise hiyerarúisini benimsememeleri ve kutsal metinlerin te’viline karúÕ çÕkmalarÕ ile di÷er senevî/gnostik düúüncelerden ayrÕlan bir HÕristiyan mezhebidir.35 Dönemde bilinen dinlerden biri de Deysâniyyedir. Bu, Markunîlikten yaklaúÕk 30 yÕl sonra øbn Deysân tarafÕndan tesis edilmiú olan ve zÕndÕklÕk diye bilinen bir dindir.36 Sümeniyye, tanrÕsÕz din olarak anÕlan Budizm’e Müslüman araútÕrmacÕlarÕn verdi÷i bir isimdir. øslam kaynaklarÕ Budizm’i genellikle bu isimle anarlar. BunlarÕn peygamberleri Budasef/Bodisattva olan Sümeniyye, MüslümanlarÕn fethinden önce Maveraünnehir bölgesi halkÕnÕn ço÷unlu÷unun müntesibi oldu÷u bir dindir.37 Hicrî ikinci asÕrda Hind alt kÕtasÕnda en 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 37 AyrÕca bk. øzzetullah Zeki, “Emevilerin Horasan PolitikasÕ: Valiler Dönemi”, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 1/1 (2020): 7-24. Tarihi Olaylar, “Tarihin GidiúatÕnÕ De÷iútiren Savaúlar ve Etkileri”, eriúim: 18.02.2021, https://www.tarihiolaylar.com/galeriler/tarihin-gidisatini-degistiren-savaslar-ve-etkileri-109. Bk. Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdulkerim eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, núr. Muhammed Fehmî Muhammed, (Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1423/1992), 2: 257-261; ùinasi Gündüz, “Mecûsîlik”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003), 28: 280 (279-284); Felicien Challaye, Dinler Tarihi, çev. Samih Tiryakio÷lu, (østanbul: VarlÕk YayÕnlarÕ ts.), 94-101; Cahid Kara, “øslâm Co÷rafyasÕnda Mecûsîler (Emevîlerin Sonuna Kadar)”, dergiabant (AøBÜ ølahiyat Fakültesi Dergisi) 1/2 (2013): 19-59. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, (Beyrût: Dâru’l-ma’rife, ts.), 482-483; Challaye, Dinler Tarihi, 101. Challaye, Dinler Tarihi, 101. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 550-551. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 442-454; eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 2: 268; Mustafa Sinano÷lu, “Seneviyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2009), 36: 521-522. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 456-473; eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 2: 268-274; ùinasi Gündüz, “Maniheizm”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003), 27: 580. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 2: 279-281. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 474-476; eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 2: 278-279; Melhem Chokr, øslâm’Õn Hicrî økinci AsrÕnda ZÕndÕklÕk ve ZÕndÕklar, çev. Ayúe Meral, (østanbul: Anka YayÕnlarÕ, 2002), 67-71; Sinano÷lu, “Seneviyye”, 36: 521-522. Ca÷fer Karadaú, “Semerkand Hanefi Kelam Okulu Mâtürîdîlik – Oluúum Zemini ve Geliúim Süreci-”, Usûl 6 (2006/2): 68-70 (57-100). 5 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I etkili din Hinduizm idi.38 Bunun yanÕnda Brahmanizm de oldukça yaygÕndÕ.39 Yine MüslümanlarÕn hâkim oldu÷u topraklarda nüfuslarÕ ve etkinlikleri çok azalmÕúsa da bu dönemde Sabiiler de yaúÕyordu.40 Yahudilik, bölgenin belki de dünyanÕn yaúayan en eski dinlerindendir.41 Hicri ikinci asÕrda øspanya, Portekiz, Almanya, Polonya gibi Avrupa’nÕn muhtelif merkezlerinde Yahudiler var idi ve bunlar a÷ÕrlÕklÕ olarak ticaretle u÷raúÕyorlardÕ.42 øslam co÷rafyasÕna ise Yahudilik, de÷iúik zamanlarda gerçekleúen sürgünlerle sadece Filistin’de de÷il neredeyse Ortado÷u’nun tamamÕnda yaúanÕyordu. Müslümanlar Medine döneminden itibaren Yahudilerle iç içe olmuúlardÕr. Hicri ikinci asÕrda Yahudilik, MüslümanlarÕn hâkim oldu÷u yerlerde onlarÕn hâkimiyeti altÕnda yaúamÕúlardÕr. Yahudilerden a÷ÕrlÕklÕ olarak ticaret ve imar iúlerinde görev alÕyorlardÕ. AyrÕca hem halifelerin yanÕnda sarayda görev alanlar vardÕ, hem de tercüme faaliyeti ile bazÕ ilmî keúiflerde de hizmet ediyorlardÕ.43 HÕristiyanlÕk, dünyanÕn en yaygÕn dinlerindendir.44 Hz. øsa’yla birlikte baúlamÕútÕr. Hicrî ikinci asra tekabül eden dönemlerde øspanya hariç neredeyse bütün Avrupa HÕristiyan idi. Önceleri úehir merkezlerinde yaúanan HÕristiyanlÕk mîlâdî sekizinci asÕrda artÕk köy ve kÕrsal kesimlere de tatmÕyla yerleúmiú idi.45 øslam co÷rafyasÕnda di÷er dinlere göre en kalabalÕk müntesibi bulunan din HÕristiyanlÕk idi. Araplardan YunanlÕlara birçok ba÷lÕsÕ bulunmakta olup dönemin güçlü devleti Bizans’Õn da resmi dini konumundadÕr. Temelde do÷u ve batÕ kiliselerine ayrÕlmakla birlikte özellikle Ortado÷u’da ço÷unlukla Melkitlik, Nasturîlik, Yakubîlik gibi mezheplerle temsil edilmektedir. Araplardan HÕristiyan olanlar, Suriye sÕnÕrÕndaki Bizans himayesinde bulunan ve Yakubîlik mezhebini benimseyen Gassanîler ile Nasturîlik mezhebini benimsemiú olan øranlÕlarÕn himayesindeki Hire emirli÷idir.46 AyrÕca MüslümanlarÕn elinde bulunan Filistin-MÕsÕr bölgesinde de Hristiyan teba yaúamaktadÕr. Müslümanlar, bilhassa Tebük seferiyle birlikte Hristiyanlarla yüz yüze gelmiúlerdir. Hicri ikinci asÕrda Müslümanlar Anadolu co÷rafyasÕnda hâkim olan Hristiyanlarla savaúmÕú ve önemli bazÕ bölgeleri ele geçirerek MüslümanlaútÕrmÕúlardÕr. Yine aynÕ yüzyÕlda Endülüs’te de Müslümanlar bölgeye hâkim olan Hristiyanlarla karúÕ karúÕya gelmiúler, birçok kez galibiyet elde ederek bölgeyi MüslümanlaútÕrmÕúlardÕr. Bu yüzyÕlda baúta Filistin-MÕsÕr bölgesi olmak üzere MüslümanlarÕn yönetimi altÕnda bulunan çok sayÕda Hristiyan var ki bunlara zÕmmî denmekte ve ona göre 38 39 40 41 42 43 44 45 46 øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 484-487; Kürúat Demirci, “Hinduizm”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998), 18: 112-116. Muhammed Ebû Zehre, Mukârenâtu’l-edyân ed-Diyânât el-kadîme, (el-Kâhire: Dâru’l-fikri’l-arabî, 1385/1965), 21-79; Günay Tümer, “Brahmanizm”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992), 6: 329-333. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 454-456; ùinasi Gündüz, “Sâbiîlik”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2008), 35: 341-344; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 548549; Karadaú, “Semerkand Hanefi Kelam Okulu Mâtürîdîlik – Oluúum Zemini ve Geliúim Süreci-”, 68-70. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 2: 227-238; Salime Leyla Gürkan, “Yahudilik”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013), 43: 187-197. Kürúat Demirci, “Avrupa: Din”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1991), 1: 133. Bk. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 546-548; Nuh Arslantaú, Emeviler Döneminde Yahudiler, (østanbul: Gökkubbe YayÕnlarÕ 2005), 61-164; Nuh Arslantaú, “Abbâsîler Ve FâtÕmîler Döneminde Yahudilerin Cemaat Mahkemeleri”, Belleten Türk Tarih Kurumu 72/265 (2008): 747-803; Nuh Arslantaú, “Abbâsîler ve FâtÕmîler Döneminde Yahudiler (132-656/750-1258)”, Genç Akademisyenler ølahiyat AraútÕrmalarÕ Sempozyum, ed. Sami Erdem, (østanbul: Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 2009), 723-729; Nuh Arslantaú, “Emeviler Döneminde Müslüman-Hazar øliúkileri”, Belleten Türk Tarih Kurumu 78/282 (2014): 435-474. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 2: 244-255; Kürúad Demirci, “HÕristiyanlÕk”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998), 17: 328-340. Demirci, “Avrupa: Din”, 1: 133. Karadaú, “Semerkand Hanefi Kelam Okulu Mâtürîdîlik – Oluúum Zemini ve Geliúim Süreci-”, 70-71. 6 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I muamelede bulunulmaktadÕr.47 AyrÕca halifenin sarayÕnda muhtelif görevler üstlenen, Yunan ve BatÕ kültürüne ait çok sayÕda eseri Arapçaya tercüme etme iúinde çalÕúan çok sayÕda Hristiyan vardÕ.48 YukarÕdaki dinlerin ve daha benzer baúka bazÕ inançlarÕn49 ço÷u ve benzeri baúka bazÕ inançlar genelde Müslümanlar tarafÕndan zenâdika/zÕndÕklar diye isimlendirilmiú50 ve kendilerine bazÕ siyasi olaylara karÕúmalarÕ sebebiyle zaman zaman müdahale edilmiútir.51 2. Hicrî økinci AsÕrda øslam Co÷rafyasÕ Hicrî ikinci asrÕn baúlarÕnda hicri 40 yÕlÕnda Muaviye’nin kurmuú oldu÷u Emevi saltanatÕ devam etmektedir. Ancak 32 yÕl sonra hicrî 40 yÕlÕndan beri iktidarda olan Emeviler yÕkÕlacak ve yerlerine Abbasiler iúbaúÕna geçeceklerdir. Hicrî ikinci asÕrda Ba÷dat merkezli Abbasi yönetimi yanÕnda ayrÕca 138/756 yÕlÕnda Endülüs’te kurulmaya baúlamÕú olan Endülüs Emevi Devleti de vardÕr. O yüzden hicri ikinci asrÕ üç ayrÕ baúlÕk altÕnda iúlemede fayda vardÕr. 2.1.Emevi Devleti Bu dönemde øslam, bütün Ortado÷u’ya hâkim oldu÷u gibi øspanya, Kuzey Afrika, Mezopotamya, Orta Anadolu, øran, Kuzey Hindistan ve Çin içlerine kadar yayÕlmÕú vaziyettedir.52 Philip K. Hitti Emevi dönemini kast ederek bu konuda úöyle diyor: “Halifelikleri zamanÕnda øslam ømparatorlu÷u, Atlantik Okyanusu kÕyÕlarÕ ve øspanya’nÕn Pirene da÷larÕndan itibaren baúlamak üzere, Çin KÕt’asÕnÕn içlerine ve øndus nehrine kadar uzanÕyordu ki böylesi, eski devirlerde hemen hemen hiç görülmemiúti ve Modern Ça÷larÕn øngiliz ve Rus ømparatorluklarÕnÕn yayÕldÕ÷Õ bölgelerin yüz ölçümünü de aúÕp gitmiúti.”53 AsrÕn baúÕnda halife olarak Ömer b. Abdülaziz vardÕr. Bu zat, Hulefâ-i Râúidîn’den addedilecek kadar hayÕrlÕ ve güzel hizmetler sunmuútur,54 ancak hilafeti çok kÕsa sürmüú ve 40 yaúÕna varmadan55 vefat etmiútir. 101/717 yÕlÕnda yerine II. Yezid b. Abdülmelik geçmiútir. 105/724 yÕlÕnda Hiúam b. Abdülmelik halife olmuú ve 20 yÕl iktidarda kalmÕútÕr. 125/743 yÕlÕnda II. Velid, 126/744 yÕlÕnda III. Yezid, yine aynÕ yÕl kÕsa bir süre øbrahim b. Velid görev yapmÕú, 126/744 yÕlÕnda II. Mervan baúa geçmiútir. Emevi HanedanÕ 132/750 yÕlÕnda Mervan’Õn Abbasilere yenilip öldürülmesiyle son bulmuútur.56 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 541-546. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 541-546; Mücahit Yüksel, “Emevîler Dönemindeki øslâm Toplumuna HÕristiyanlarÕn Etkileri”, østem 14/27 (2016): 99-122; Adnan AdÕgüzel, “Emeviler Döneminde Gayrimüslim østihdamÕ (41- 132/661-750)”, østem 17/34 (2019): 329-351. Bk. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 2: 227-362. Bk. Chokr, øslâm’Õn Hicrî økinci AsrÕnda ZÕndÕklÕk ve ZÕndÕklar, 61-88. Bk. Chokr, øslâm’Õn Hicrî økinci AsrÕnda ZÕndÕklÕk ve ZÕndÕklar, 89-92. Ponting, Yeni Bir BakÕú AçÕsÕyla Dünya Tarihi, 308; Osman Keskio÷lu, øslam DünyasÕ Dün ve Bugün, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1964), 51-55. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 325. Bk. øsmail Yi÷it, “Ömer b. Abdülazîz”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2007), 34: 53-55; Üçok, øslam Tarihi Emevîler – Abbasîler, 63-66; ørfan Aycan, “Ömer b. Abdülaziz ve Gayr-i Müslimler”, Dinî AraútÕrmalar 1/3 (1999): 65-81; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 368-369. Halife b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât Halîfe b. Hayyât Tarihi, çev. AbdulhalÕk BakÕr, (Ankara: Bizin Büro BasÕmevi, 2001), 384; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 351. YÕlmaz Öztuna, Devletler ve Hânedanlar øslam Devletleri, ølaveli 3. BaskÕ, (Ankara: Kültür ve Turizm bakanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 2005), 1: 95-96, 109-110; Üçok, øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler, 64-77; øsmail Yi÷it, Emevîler, (østanbul: øSAM YayÕnlarÕ, 2018), 91-138; øsmail Yi÷it, “Emeviler”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1995), 11: 92-95. (87-104); Sabri Altuntaú-Selçuk Sam, 7’den 77’ye Dünya Tarihimize Yolculuk, (østanbul: Maya TandÕr YayÕnlarÕ, 2011), 174-175; øhsan Süreyya SÕrma, Abbasiler Dönemi, 9. BaskÕ, (østanbul: Beyan YayÕnlarÕ, 2008), 11-13; Carl Brockelmann, øslam Milletleri ve Devletleri Tarihi I, çev. Neú’et Ça÷atay, 2. BaskÕ, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat 7 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Hicri ikinci asrÕn baúÕnda Emeviler döneminde neredeyse Orta Asya’nÕn tamamÕ MüslümanlarÕn eline geçmiú, øslamiyet bölgede hÕzla yayÕlmÕútÕr.57 Daha önce özellikle de Kuteybe b. Müslim’in komutanlÕ÷Õnda yapÕlan seferler sayesinde Müslümanlar Çin seddine kadar ilerlemiúlerdi.58 Hicrî ikinci asÕrda ise MüslümanlarÕn bölgede hâkimiyetlerini tahkim etmekle u÷raútÕklarÕnÕ görüyoruz. Zaman zaman bölgede ortaya çÕkan baúkaldÕrÕlarÕn bastÕrÕlmasÕ ve henüz Müslüman olmamÕú bazÕ guruplarla yapÕlan küçük çaplÕ savaúlar söz konusu olabilmiútir.59 Yine aynÕ dönemlerde Muhammed b. KasÕm komutasÕndaki ordu tarafÕndan Hindistan bölgesi de Müslümanlar tarafÕndan ele geçirilmiú idi.60 AynÕ úekilde Kuzey Afrika da Musa b. Nusyar ve TarÕk b. Ziyad’Õn emri altÕndaki askerler sayesinde Atlas Okyanusuna kadar MüslümanlarÕn eline geçmiútir.61 Müslümanlar Kuzey’de Kafkas bölgesinde de Mervan b. Muhammed’in yönetiminde 120/737’li yÕllarda øtil/ødil’e kadar gitmiú, Güney Kafkasya’nÕn tamamÕnÕ ele geçirmiú ve bölgenin Müslüman olmasÕnda büyük etki göstermiúlerdir.62 Yine bu dönemde fethedilen bölgelerdeki insanlarÕn büyük bir kÕsmÕ ihtida etmiú, øslam dinini seçerek Müslüman olmuúlardÕr.63 AslÕnda øslamiyet Emeviler döneminde neredeyse bugün vardÕ÷Õ sÕnÕrlara ulaúmÕútÕr. Abbasiler ve daha sonraki dönemlerde pek fazla yeni bölge ele geçirilmemiútir. Ancak daha sonralarÕ gerek Çin’den kaçÕp bölgeye gelen Müslümanlar, gerekse bölgede ticaret yapan veya benzer yollarla gelip irúad faaliyetinde bulunanlar sayesinde Endonezya ve Malezya’nÕn da dâhil oldu÷u Güneydo÷u Asya Müslüman olmuútur. Bir de Selçuklu ve OsmanlÕlar zamanÕnda Anadolu, OsmanlÕlar döneminde de Balkanlar MüslümanlarÕn eline geçmiútir. Afrika’da da Abbasi hilafetin merkezi gücünü kaybetmesi ve yerel müstakil Müslüman devletlerin kurulmasÕ sayesinde øslamiyet Orta Afrika içlerine kadar geniúlemiútir.64 Buna karúÕlÕk Endülüs tamamÕyla kaybedilmiú, Güney Kafkasya’da bazÕ bölgeler elden çÕkmÕútÕr, Balkanlar’da da büyük kayÕplar olmuútur. BunlarÕ istisna tutacak olursak neredeyse hicrî birinci asrÕn sonu ile ikinci asrÕn 57 58 59 60 61 62 63 64 Fakültesi YayÕnlarÕ, 1964), 83-97; Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi, (Komisyon), ed. Kenan Seyithano÷lu, (østanbul: Ça÷ YayÕnlarÕ, ts.), 2: 402-432; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 428-441; Mantran, øslam’Õn YayÕlÕú Tarihi (VII-XI. YüzyÕllar), 118-119. Yunus Akyürek, “Emevîler Dönemi Fetih PolitikasÕ ve Mâverâünnehir’in Fethi”, Uluda÷ Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 22/1 (2013): 85-115. Bk. Hamilton Alexander Roskeen Gibb, Orta Asya’da Arap Fetihleri, çev. Hasan Kurt, (Ankara: Ça÷lar YayÕnlarÕ, 2005), 29-74; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 325-334; Mantran, øslam’Õn YayÕlÕú Tarihi (VII-XI. YüzyÕllar), 110; Nesimi YazÕcÕ, ølk Türk – øslam Devletleri Tarihi, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1992), 3; Andre Clot, Harun Reúid ve Abbasiler Dönemi, çev. Nedim Demirtaú, (østanbul: Tarih VakfÕ YayÕnlarÕ, 2007), 5-6. Gibb, Orta Asya’da Arap Fetihleri, 75-116; Halife b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât Halîfe b. Hayyât Tarihi, 390-396. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 334-336; Mantran, øslam’Õn YayÕlÕú Tarihi (VII-XI. YüzyÕllar), 110; YazÕcÕ, ølk Türk – øslam Devletleri Tarihi, 3; Nadir Özkuyumcu, Fethinden Emevilerin Sonuna Kadar MÕsÕr ve Kuzey Afrika 18-132/639-750, (Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, 1993), 188-208; Y. Hikmet Bayur, Hindistan Tarihi, 2. BaskÕ, (Ankara: Türk Tarih Kurumu YayÕnlarÕ, 1987), 1: 91-92. Muhammed Eman b. Ali el-Câmî, El-øslâm fî Ifrikyâ abra’t-târîh, (yy., ts.), 17-29; Mantran, øslam’Õn YayÕlÕú Tarihi (VII-XI. YüzyÕllar), 110-112; Âdem Apak, “Kuzey Afrika’da ølk øslam fetihleri”, Uluda÷ Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 17/2 (2008): 159-173; YazÕcÕ, ølk Türk – øslam Devletleri Tarihi, 3; Ahmet Kavas, “Afrika’da islam’Õn YayÕlÕúÕ”, Afrika’da øslâmiyet: -Dünü, Bugünü, YarÕnÕ-, MilletlerarasÕ ølmî ToplantÕ, (østanbul: 2017), 147-177; Keskio÷lu, øslam DünyasÕ Dün ve Bugün, 63-70. YazÕcÕ, ølk Türk – øslam Devletleri Tarihi, 16; Tolga Uslubaú-Sezgin Da÷, ølk Ça÷lardan Günümüze Dünya Tarihi, (østanbul: Karma Kitaplar YayÕnlarÕ, 2007), 86. Bk. Feyza Candan, Emeviler Dönemi øhtida OlaylarÕ, (Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2007), 2953. Davud Dursun, “Afrika (Din)”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1988), 1: 428-4435; Ahmet Özel, “Afrika (Do÷u Afrika’da øslamiyet)”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1988), 1: 435-439. 8 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I baúÕndan beri Müslümanlar yeni bölgeleri ele geçirmemiú, øslam’Õ yeni bölgelerde yayamamÕúlardÕr. Baúka bir ifadeyle sahabe ve Emevilerin ilk dönemlerini kapsayan ilk yüzyÕlda elde edilen topraklarÕn üzerine günümüze kadarki 1340 yÕllÕk zamanda Müslümanlar -yukarÕda istisna kabul etti÷imiz bazÕ yerler hariç- herhangi bir úey katmamÕúlardÕr. Bu, oldukça dikkat çeken bir husustur. Dikkat çekilmesi gereken di÷er bir husus da, øslamiyet’in ilk 100 yÕl içinde bu büyük inkiúafÕna, geliúip geniúlemesine karúÕlÕk, HÕristiyanlÕk ilk 300 yÕlÕnda gizli bir úekilde yaúanmÕú, dördüncü yüzyÕlda Roma ømparatorlu÷u tarafÕndan kabul edildikten sonra Bizans ve Avrupa topraklarÕnda yayÕlmaya baúlamÕú, 16. YüzyÕldan sonra, özellikle de 18. AsÕr ve sonrasÕnda Avrupa sÕnÕrlarÕnÕ aúarak Amerika kÕtasÕ ve Afrika’ya yayÕlmÕú, Uzak Do÷u’ya geçebilmiútir.65 Yani øslamiyet’in 100 yÕlda yaptÕ÷ÕnÕ HÕristiyanlÕk ancak 1800-1900 yÕlda yapabilmiútir. Buna karúÕlÕk HÕristiyanlarÕn son yüzyÕllarda elde etti÷i yayÕlma baúarÕsÕnÕ maalesef Müslümanlar gösterememiúlerdir, tam aksine büyük kayÕplar yaúamÕúlardÕr. Bu arada Emevi Döneminin bir özelli÷i olarak asabiyet/taassub zihniyetine dikkat çekmek gerekir. Hz. Osman’Õn hilafeti döneminde baúlayan “üst düzey yöneticileri Osman’Õn mensup oldu÷u Ümeyye o÷ullarÕndan atama” anlayÕúÕ, Emevi iktidarÕnÕn ilerleyen zamanlarÕnda, özellikle de hicrî ikinci asÕrda yeninden belirgin bir hal almÕú, Emevî-Hâúimî aileleri arasÕnda var olagelen niza, bu sayede Kuzey ve Güney AraplarÕ arasÕnda baú göstermiútir. Zaman zaman Yemenliler iktidarda etkin olmuú, bazen Kays-Mudar gibi kabile mensuplarÕ öne çÕkmÕúlardÕr. BunlarÕn yanÕna Emevilerin Arap taassubunu da eklemek icap eder. Zira yönetimde Arap unusuralara yer vermek, bunlarÕn dÕúÕndaki unsurlarÕ hor ve hakir görüp iktidardan uzak tutmak da Emevilerin politikalarÕndan biri idi. Böylece iktidarda etkin güç olmak konusunda fitneler baú göstermiútir. ùam, Irak, Hicaz, Yemen, Horasan bölgelerinde bundan dolayÕ büyük huzursuzluklar ve hoúnutsuzluklar zuhur etmiútir.66 AyrÕca baúta ùia, Hariciler, øbadiler olmak üzere zaman zaman bazÕ mezhep mensuplarÕ veya siyasi kiúi ve guruplar tarafÕndan çÕkarÕlan bazÕ iç isyanlar ve dâhilî kargaúalar yaúanmÕútÕr.67 Bunlardan biri Ömer b. Abdulaziz zamanÕnda gerçekleúen ùevzeb hareketidir. Harici olan bu zat, Irak’ta yanÕna aldÕ÷Õ 500-600 kiúilik bir gurupla isyan etti. Emeviler döneminde Kufe’de meydana gelen68 di÷er bir ayaklanma yine Harici Vezir es-Sahtiyânî’nin 119//737 yÕlÕnda çÕkardÕ÷Õ isyandÕr.69 Haricilerin hicrî ikinci asÕrda çÕkardÕ÷Õ bir isyan da yine 119/737 yÕlÕnda daha önce isyan eden ùebib b. Yezid’in o÷lu Saharî tarafÕndan yapÕlmÕútÕr. 65 66 67 68 69 Kürúat Demirci, “HÕristiyanlÕk”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998(, 17:328-340; Mehmet AydÕn, “BatÕ ve Do÷u HÕristiyanlÕ÷Õna Tarihî Bir BakÕú”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 27 (1985): 123-148; Albert Houtin, “HÕristiyanlÕ÷Õn KÕsa Tarhi”, çev. Abdurrahman Küçük, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 25 (1981): 437-455. Haúim Abd Yasin el-Meúhedâni, Süfyân es-Sevrî ve eseruhu fi’t-tefsir, (Beyrût: Dâru’l-kutubi’!l-ilmiyye, 2006), 17-18; Susan Ferid Fellâhe, el-ømam Süfyan es-Sevrî ve ârâuhu’l-fÕkhiyye mukârene bi’l-mezâhibi’luhrâ, (er-Riyâd: Mektebetu’l-Obeykân, 1428/2007), 105-112; Abdulkadir Tekin, Süfyân es-Sevrî ve FÕkÕh ølmindeki Yeri, (Doktora Tezi, OndokuzmayÕs Üniversitesi, 2014), 10-11; Farhad Dafray, “Emeviler Döneminde Ve Abbasilerin ølk Dönemlerinde øran, Horasan Ve Mâverâünnehir’deki Mezhebi Ve Milliyetçi Hareketler”, çev. Mehmet Atalan, Kelam AraútÕrmalarÕ 4/2 (2006): 139-158; Mehmet ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2007), 173-180; Mehmet Nadir Özdemir, “Emevîler Döneminde ‘Mevâlî’”, Bülent Ecevit Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 7/1 (2020): 189-210. Ebu’l-Hasan Ali b. øsmail el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamîd, (Beyrût. El-Mektebe el-asriyye, 1411/1990), 1: 150-166; ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, 66-240. Kufe’de meydana gelen bazÕ fitne ve isyanlar için bk. Es-Seyyid Hüseyin b. es-Seyyid Ahmed el-Berrâkî enNecefî, Târîhu’l-Kûfe, núr. Muhammed SadÕk Bahru’l-ulûm, (Beyrût: Dâru’l-edvâ, 1407/1987), 268-396; Basra’da meydana gelen bazÕ fitne ve isyanlar için bk. Ali Zarif el-A’zamî, Muhtasaru Târîhi’l-Basra, (elKâhire: Müessesetu hendâvî, 2017), 49-59. ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, 75-77. 9 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I BunlarÕn dÕúÕnda 127/744 yÕlÕnda Said b. Behdel, Dahhak b. Kays’Õn ùam bölgesindeki isyanlarÕ, 129 yÕlÕnda Abdullah b. Yahya’nÕn Yemen’de baúlattÕ÷Õ isyan, Mu÷iriye mezhebinin kurucusu Mu÷ire b. Said’in 120 yÕlÕndaki isyanÕ ve Ebu Mansur el-øclî’nin 121-127/737-744 yÕllarÕ arasÕndaki isyanÕ Emeviler döneminde yapÕlmÕú önemli iç isyanlardÕr.70 Bunlar etraflarÕna topladÕklarÕ büyük kalabalÕklarla Emevi yönetimine siyan etmiúlerdir. Emevi halifeleri genelde bunlarÕ çok sert bir úekilde bastÕrmÕúlardÕr.71 Hz. Hüseyin’in torunu Zeyd b. Ali, 122 yÕlÕnda, onun ardÕndan o÷lu Yahya Emevi halifesi Hiúam b. Abdulmelik’e baúkaldÕrmÕú, ikisi de yanÕndakilerle birlikte yakalanmÕú ve asÕlarak öldürülmüúlerdir.72 Bundan yaklaúÕk 6-7 yÕl sonra bu sefer Ebû Hamza eú-ùârî önderli÷inde Halife II. Mervan’a baúkaldÕrÕ yapÕlmÕútÕr. BaúkaldÕrÕnÕn merkezi Medine olmuútur. Mervan’Õn gönderdi÷i ordu Ebû Hamza komutasÕndaki isyancÕ gurubu da÷ÕtmÕú ve komutan Ebû Hamza öldürülmüútür.73 Yine Kufe merkezli bir isyan da Abdullah b. Muaviye tarafÕndan baúlatÕlmÕú, pek baúarÕlÕ olmayan bu isyan, Abdullah’Õn 129/747 yÕlÕnda öldürülmesiyle bitmiútir.74 Hicrî ikinci asÕrda görev yapmÕú Emevi halifelerini ve görev yaptÕklarÕ dönemleri aúa÷Õda tablo halinde vermeyi uygun gördük. Aúa÷Õda bahsedece÷imiz âlimlerin kimlerin döneminde yaúadÕ÷ÕnÕ bilmek açÕsÕndan bunu önemli ve gerekli görüyoruz. Hicrî økinci AsÕrda Görev Yapan Emevî Halifeleri ve Görev Süreleri No Halifelik øsmi Görev yaptÕ÷Õ yÕllar Ölüm Tarihi SÕrasÕ Hicrî Miladî Hicrî Miladî 1 8 Ömer b. Abdülaziz 99-101 717101 720 720 2 9 II. Yezid b. 101-105 720105 724 Abdülmelik 724 70 71 72 73 74 Görev Süresi 2 yÕl 4 yÕl ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, 106-136. Bk. ørfan Aycan, “Emevîler Dönemi øç Siyâsî Geliúmeleri (41-132/661-750)”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 39 (1999): 168-172. (147-174); Mehmet Akbaú, “Ölü Bedenlere Kasdetme Giriúimi Olarak øslam Tarihinde ølk Baú Kesme Hadisesinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Emeviler Döneminde BaúlarÕ Kesilenler”, Harran Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 36 (2016): 112-127; Mehmet ÇakÕrtaú, “Emeviler Döneminin ùiddet Merkezli OkunmasÕnÕn Tarihsel Temelleri”, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Aziz HatÕrasÕna II. UluslararasÕ Sosyal Bilimlerde Gelenek Ve Bilgi Bütünlü÷ü Sempozyumu Bildiri KitabÕ, ed.Mehmet Bulut-AydÕn Kudat, (østanbul: Sabahattin Zaim Üniversitesi YayÕnlarÕ, 2019), 190-201; ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, 242-298. el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, 1: 136-140; Muhammed Ebû Zehre, Târîhu’lmezâhibi’l-øslâmiyye fi’s-Siyâse ve’l-akâid ve târihu’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye, (el-Kâhire: Dâru’l-fikri’l-Arabî, ts.), 38-41, 56-69, 186-200; Saffet Köse, “Zeyd b. Ali”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ, 2013), 44: 313-314; Mustafa Öz, “Zeyd b. Zeynelâbidîn ve Zeydiyye”, M.Ü ølahiyat Fakültesi Dergisi 19 (2000): 43-45 (43-58); øsa Do÷an, “Zeydiyye Mezhebi”, Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 3/3 (1989): 83-86 (83-107); Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, thk. Muhammed Cevad el-Hüseynî el-Celâlî, (Beyrût: Menúûrâtu dâri’l-va’yi’løslâmî, ts.), 30-55; Abdulvahid Hasan el-Amedî, Halîfu’l-Kur’ân el-ømam Zeyd b. Ali aleyhisselam 75-122 h., (yy., ts.), 17-30; Yusuf Gökalp, Zeydilik ve Yemen’de YayÕlÕúÕ, (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2006), 3251; Selim Öztürk, “Zeydili÷in Tarihsel Süreçte Oluúumu ve ømamiyye ve øran ile øliúkisi”, Liberal Düúünce Dergisi 24/94 (Bahar 2019): 89-106; Hasan Yaúaro÷lu, Taberistan Zeydileri, (Gümüúhane: Gümüúhane Üniversitesi, 2012), 36-41; Hakan Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, (Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019), 77-81; ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, 136-. Yi÷it, Emevîler, 128-129; Nebi Bozkurt-Mustafa Sabri KüçükaúçÕ, “Medine”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003), 28: 308 (305-311). Mehmet Atalan, “Bir Muhalefet øttifakÕ –Abdullah b. Muaviye 129/746-7) Hareketi-”, Dokuz Eylül Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 23 (2006): 41-63; Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen DinîSiyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, 81-83; ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, 143-146. 10 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 3 10 4 11 Hiúam b. 105-125 Abdülmelik II. Velid b. Yezid 125-126 125 743 20 yÕl 126 744 1 yÕl 126 724743 743744 744 5 12 III. Yezid b. Velid 126 744 øbrahim b. Velid 126 744 126 744 II. Mervan 126-132 744750 132 750 1 yÕldan az 1 yÕldan az 6 yÕl 6 13 7 14 Buna göre hicrî ikinci asrÕn ilk 32 yÕlÕ Emevî HanedanÕnÕn etkin oldu÷u yÕllardÕr. Bundan sonra Abbasî Hilafeti dönemi baúlamÕútÕr. 2.2.Abbasi Devleti Emevi hanedanÕnÕn son bulmasÕ ile artÕk Abbasiler dönemi baúlamÕútÕr.75 Hicri ikinci asrÕn geriye kalan yaklaúÕk 70 yÕlÕ Abbasi yönetiminde geçmiútir. Bu dönemde görev yapan ilk Abbasi halifesi Ebu’l-Abbas es-Seffah’tÕr. Seffah 132-134/750-754 yÕllarÕ arasÕnda görev yapmÕútÕr. VefatÕnÕn ardÕndan Ebû Ca’fer el-Mansur baúa geçmiútir ve 136-158/754-775 yÕllarÕ arasÕnda baúta kalmÕútÕr. ArdÕndan Muhammed el-Mehdi geliyor ki o da 158-169/775-785 yÕllarÕ arasÕnda hilafet görevini yürütmüútür. Musa el-Hadi’nin görev süresi 169-170/785-786 arasÕdÕr. Sonra Abbasi hilafetinin en dirayetli halifelerinden Harun Reúid’in dönemi geliyor. Harun Reúid 170/786 yÕlÕnda halife olmuú ve 23 yÕl baúta kalmÕútÕr. 193/809 yÕlÕnda vefat edince yerine el-Emin geçmiútir. Emin’in görev yaptÕ÷Õ yÕllar 193-198/809-813 arasÕdÕr. Bu asÕrda görev yapan son Abbasi halifesi el-Me’mûn’dur. 198/813 yÕlÕnda iúbaúÕna geçen Me’mûn döneminde ikinci asÕr bitmiú ve üçüncü asÕr baúlamÕútÕr. Me’mun 218/833 tarihinde vefat etmiútir.76 NasÕl Ömer b. Abdülaziz, Emevi HanedanÕnÕn en önemli halifesi ise, Harun Reúid de Abbasi HanedanÕnÕn en mühim halifesidir. Dönemi, Abbasi hilafetinin en parlak, en görkemli devir olmuútur. Her iki halife döneminde de özellikle iç barÕú ve huzur, ekonomik ve ticârî faaliyetler, ilmî çalÕúmalar, e÷itim hizmetleri gibi konularda çok önemli iúler yapÕlmÕútÕr.77 Abbasile döneminde tercüme faaliyetleri de dâhil çok önemli iúler yapÕldÕ÷Õ gibi baúta Ebû Hanife (v. 150), Süfyân es-Sevrî, ømam Malik ve ømam ùafii (v. 204) olmak üzere bazÕ âlimlere devlet tarafÕndan baskÕ ve úiddet uygulanmÕú, iúkenceye maruz bÕrakÕlmÕúlardÕr.78 AyrÕca burada aralarÕnda Kur’an’a muaraza etmek, zÕndÕklÕk yapmak, Mecusi ve Zerdüút inançlarÕnÕ yaymak da dâhil olmak üzere muhtelif nedenlerden dolayÕ meúhur eser Kelile ve Dimne’nin mütercimi 75 76 77 78 Bk. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 443-458; øsa Do÷an, “Hicri I. Ve II. AsÕrlarda Muhtelif Yönleriyle AbbasÕ Hareketi”, Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 8 (1996): 29-44; Hüseyin G. YurdaydÕn, øslâm Tarihi Dersleri, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1971), 34-38. HakkÕ Dursun YÕldÕz, “Abbasiler”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1988), 1: 37 (31-48). Öztuna, Devletler ve Hânedanlar øslam Devletleri, 1: 111-114; Üçok, øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler, 7898; Uslubaú-Da÷, ølk Ça÷lardan Günümüze Dünya Tarihi, 87-88; Marriott, Bir Nefeste Dünya Tarihi, 50; Altuntaú-Sam, 7’den 77’ye Dünya Tarihimize Yolculuk, 176-177; Clot, Harun Reúid ve Abbasiler Dönemi, 3757; SÕrma, Abbasiler Dönemi, 14-64; Brockelmann, øslam Milletleri ve Devletleri Tarihi I, 98-119; Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi, 3: 15-198; Nahide Bozkurt, “Hârûnurreúîd”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997), 16: 258-261; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 458-460; Mantran, øslam’Õn YayÕlÕú Tarihi (VII-XI. YüzyÕllar), 123; YurdaydÕn, øslâm Tarihi Dersleri, 40-42. SÕrma, Abbasiler Dönemi, 20-24, 47-48; Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi, 3: 431-440. 11 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I øran asÕllÕ kâtip, edip ve mütercim Ebu Muhammed Abdullah øbnü’l-Mukaffa (v. 142/759) Halife Mansur zamanÕnda devlet tarafÕndan öldürülmüútür.79 Emevi halifelerine oldu÷u gibi bazÕ dönemlerde Abbasi halifelerine de baúkaldÕrÕlar olmuú, bu sebeple bazÕ iç çatÕúmalar zuhur etmiútir. Abbasiler de yine bunlarÕ sert bir úekilde bastÕrmÕúlardÕr. Mesela 144 yÕlÕnda Ebû Cafer el-Mansûr döneminde Hz. Ali hanedanÕndan Muhammed b. Abdullah Zü’n-nefs ez-Zekiyye önderli÷inde Medine merkezli bir isyan yapÕlmÕútÕr.80 Kardeúi øbrahim b. Abdullah da Basra’da ve di÷er bazÕ kiúiler de di÷er beldelerde zaman zaman baúkaldÕrÕlarda bulunmuúlardÕr.81 Bütün bunlara karúÕ ordular gönderilmiú, hepsi yakalanÕp idam edilmiú, baúlarÕ kesilip halifeye gönderilmiú, yanlarÕnda bulunan binlerce kiúi öldürülmüútür. Emeviler döneminde iktidara baúkaldÕran ùia, Hariciler ve bunlarÕn alt guruplarÕ, aynÕ úekilde zaman zaman Abbasilere de isyan etmiúlerdir. BunlarÕn yüzünden de kaos ve kargaúa yaúanmÕú, pek çok kiúi katledilmiútir. Hicrî ikinci asÕrda gerek Emeviler, gerekse Abbasiler döneminde genellikle baúkaldÕrÕlar Medine, Kufe, Basra, Yemen, Kuzey Afrika ve Horasan bölgelerinde olmuútur. Özellikle Abbasiler devrinde Horasan’da çok sayÕda iç isyanÕn çÕktÕ÷Õ vakidir.82 Aúa÷Õda sözünü edece÷imiz alimlerin hangi Abbasi halifeleri döneminde yaúadÕ÷ÕnÕ görmek açÕsÕndan hicrî ikinci asÕrda görev yapmÕú Abbasi halifelerini ve görev sürelerini tablo halinde vermeyi gerekli gördük. Hicrî økinci AsÕrda Görev Yapan Abbasi Halifeleri ve Görev Süreleri No Halifelik øsmi Görev yaptÕ÷Õ yÕllar Ölüm Tarihi SÕrasÕ Hicrî Miladî Hicrî Miladî 1 1 Ebu’l-Abbas es- 132-136 750-754 136 754 Seffâh 2 2 Ebû Cafer el-Mansûr 136-158 754-775 158 775 3 3 Muhammed el- 158-169 775-785 169 785 Mehdi 4 11 Musa el-Mehdi 169-170 785-786 170 786 5 12 Harun er-Reúîd 170-193 786-809 193 809 6 13 El-Emin 193-198 809-813 198 813 7 14 Me’mûn 198-218 813-833 218 833 Görev Süresi 4 yÕl 21 yÕl 10 yÕl 1 yÕl 24 yÕl 5 yÕl 21 yÕl Buna göre hicrî ikinci asrÕn geriye kalan 68 yÕlÕnda Abbasi HanedanÕ etkili olmuútur. 32 yÕllÕk Emevi döneminde 7 halife görev yapmÕútÕr; 68 yÕllÕk Abbasi döneminde de 7 halife görev yapmÕútÕr. 500 yÕldan fazla süren Abbasi iktidarÕnÕn Ebu’l-Abbas es-Seffah’Õn devleti kurup baúÕ geçti÷i 132/750 ile 7. Halife Me’mûn’un görevinin sona erdi÷i 218/833 yÕllarÕ arasÕ Abbasi Devletinin altÕn yÕllarÕ (el-asr ez-zehebî) olarak kabul ediliyor. 79 80 81 82 Bk. øsmail Durmuú, “øbnü’l-Mukaffa’”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2000), 21: 130-134. Bk. Nahide Bozkurt, “Alio÷ullarÕnÕn Siyasal øktidar østencinde -.Abbasiler Dönemi - ølk Mücadelesi: Muhammed en-Nefsu'z-Zekiyye'nin øsyanÕ”, Dini AraútÕrmalar 5/13 (2002): 107-118. Mehmet Azimli, “Abbasiler Dönemi Muhammed En-Nefsu’z-Zekiyye Ve Kardeúi øbrahim’in øsyanÕ”, Dinbilimleri Akademik AraútÕrma Dergisi 8/3 (2008): 55-74. Dafray, “Emeviler Döneminde Ve Abbasilerin ølk Dönemlerinde øran, Horasan Ve Mâverâünnehir’deki Mezhebi Ve Milliyetçi Hareketler”, 139-158; Sebahattin Çelik, “Abbasiler Döneminde Hurremiyye Mezhebi ve Babek øsyanÕ”, BalÕkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 9/15 (2006): 95-106. 12 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 2.3.Endülüs Emevi Devleti Bu dönemde Endülüs Emevi Devleti de kurulmuú ve uzun süre øspanya’da hüküm sürmüútür. Devlet 138/756 yÕlÕnda Abdurrahman b. Muaviye tarafÕndan kurulmuútur.83 Abdurrahman 172/788 yÕlÕnda ölmüútür. Onun yerine 172/788 yÕlÕnda I. Hiúam baúa geçmiútir. 180/796 yÕlÕnda vefat edince yerine I. Hakem halife olmuútur. Endülüs’te hicri ikinci asÕr bu zatÕn hilafeti döneminde bitmiútir. I. Hakem 206/822 yÕlÕnda vefat etmiútir.84 Bu asÕrda øslam, øspanya’nÕn tamamÕna yayÕlmÕú, Fransa sÕnÕrÕna kadar dayanmÕútÕr.85 Hicrî ikinci asÕrda øspanya’da øslâmî ilimler alanÕnda öne çÕkmÕú herhangi bir âlim tespit edemedik. Esasen bu dönemler øslam’Õn daha yeni yeni bölgeye yerleúti÷i yÕllardÕr. Hicrî üçüncü asÕr ve sonrasÕnda bölgede her alanda çok önemli âlimler yetiúecektir.86 Aúa÷Õda hicrî ikinci asÕrda görev yapmÕú Endülüs Emevi Devleti halifelerini ve görev sürelerini de tablo halinde vermeyi gerekli gördük. Hicrî økinci AsÕrda Görev Yapan Endülüs Emevi Devleti Halifeleri ve Görev Süreleri No Halifelik øsmi Görev yaptÕ÷Õ yÕllar Ölüm Tarihi Görev SÕrasÕ Süresi Hicrî Miladî Hicrî Miladî 1 1 I. Abdurrahman 138-172 756-788 172 788 33 yÕl 2 2 I. Hiúam 172-180 788-796 180 796 8 yÕl 3 3 I. Hakem 180-206 796-822 206 822 26 yÕl Buna göre hicrî ikinci asrÕn ilk yarÕsÕnda 138 yÕlÕnda kurulmuú olan Endülüs Emevi Devletini bu asÕrda yani 62 yÕllÕk dönemde 3 halife yönetmiútir. 3. Hicrî økinci AsÕrda Mezhepler Bu yüzyÕlda bizi en çok ilgilendiren hususlardan biri mezhep faaliyetleridir. Zira hicrî ikinci asÕr, mezheplerin en yo÷un oldu÷u asÕrlardan biridir. Birçok mezhep bu asÕrda ortaya çÕkmÕúken, daha önce zuhur etmiú bazÕ mezhepler de bu asÕrda sistemli bir hale gelmiú veya kendi içinde alt guruplara ayrÕlarak yayÕlmÕútÕr. Abdullah bin Vehb bin er-RâsÕbî’nin (ö.38/658) öncülü÷ünde hicrî birinci asÕrda hakem olayÕna karúÕ çÕkmakla zuhur etmiú olan Hâricîlik87 83 84 85 86 87 Öztuna, Devletler ve Hânedanlar øslam Devletleri, 1: 179; Üçok, øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler, 80; Uslubaú-Da÷, ølk Ça÷lardan Günümüze Dünya Tarihi, 89-90; Brockelmann, øslam Milletleri ve Devletleri Tarihi I, 169-170; Mehmet Özdemir, “Endülüs”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1995), 11: 212. Öztuna, Devletler ve Hânedanlar øslam Devletleri, 1: 180; Uslubaú-Da÷, ølk Ça÷lardan Günümüze Dünya Tarihi, 89-90; Brockelmann, øslam Milletleri ve Devletleri Tarihi I, 170-171; Özdemir, “Endülüs”, 11: 214. Özdemir, “Endülüs”, 11: 211-212. Bk. Özdemir, “Endülüs”, 11: 219-223. Bk. el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, 1: 167-182; eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 106-136; Ethem Ruhi FÕ÷lalÕ, “Hâricîler”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997), 16: 169-175; Selim Nu’aymi, “Haricilerin Do÷uúu”, çev. Harun YÕldÕz, Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 10 (1998): 513-536; Ahmet Akbulut, “Haricili÷in Siyasi Görüúlerinin øtikadileúmesi”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 31 (1989): 331-348; Harun YÕldÕz, “Hârici Düúüncenin Geliúimi”, Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 11 (1999): 257270; Mehmet Kubat, “Hâricîli÷in Do÷uúunda MünâfÕklarÕn Rolü”, Din Bilimleri Akademik AraútÕrma Dergisi 6/4 (2006): 115-151; Mahmut Esat, øslâm Tarihi, çev. Sadi Irmak, (østanbul: Tan MatbaasÕ, 1965), 407-408; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 387-388; Ali Rabbanî Gulpayganî, Kelamî FÕrkalar ve Mezhepler, çev. Yunus Gürel, (østanbul: el-Mustafa YayÕnlarÕ, 2014), 283-287; Abdurrahman Göksu, Abdülmelik b. Mervan Dönemi Mezhep Hareketleri, (Yüksek Lisans Tezi, ønönü Üniversitesi, 2020), 52-55, 65-75; Mehmet DalkÕlÕç, “Hâricilerin øtidal ArayÕúÕ ve Sufriyye”, østanbul Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 12 (2005): 19-49; Abdullatif Harputî, Kelâm Tarihi, haz. Muammer Esen, 2. BaskÕ, (Ankara: Ankara Okulu YayÕnlarÕ, 2012), 72-80; A.S. Tritton, øslâm KelâmÕ, çev. Mehmet Da÷, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1983), 39-45; Nafiz DanÕúman, Kelâm ølimne Giriú ve Mutezile Mütekellimlerinden Amr b. Bahril 13 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I bunlardan biridir. Zamanla baúta Ezrakilik, øbadilik olmak üzere kendi içinde farklÕ fraksiyonlara ayrÕlan Hariciler bu dönemde devlet kuracak kadar güçlenmiúlerdir.88 Nafi b. elEzrak’Õn kurdu÷u Ezrakilik bir süre sonra tarih sahnesinden silinmiúse de, Abdullah bin øbâd’a nispetle kurulmuú olan ve hicrî ikinci asÕrda øbadilik, Ebû Ubeyde Müslim b. Ebi Kerime’nin (ö.150/767) öncülü÷ünde daha ÕlÕmlÕ bir politika izleyerek günümüze kadar gelmeyi baúarmÕútÕr.89 Hz. Peygamber’den sonra halifeli÷in Hz. Ali’nin hakkÕ oldu÷u düúüncesi etrafÕnda úekillenerek ve Hucr b. Adiyy ve daha sonra Tevvâbûn, Muhtar es-Sakafî gibi hareketlerle belli bir úekil alarak geliúen90 ùia da bu dönemde bir yandan Mu÷ire b. Said, Ebu Mansur el-øclî ve Abdullah b. Muaviye gibi zatlarÕn mevcut iktidara isyanÕyla geliúip güçlenirken,91 bir yandan da kendi içinde muhtelif fÕrkalara ayrÕlmÕútÕr.92 Hârici zihniyete karúÕ ve Emevî-Hâúimî çekiúmesi gibi daha ziyade siyasi nedenlerle ortay acÕkan, bununla birlikte mürtekib-i kebîreyle ilgili dünyada herhangi bir hükmün verilemeyece÷ini, onlarla ilgili hükmü kÕyamette Allah'Õn verece÷ini, bu yüzden bu hükmü o döneme irca etmek gerekti÷ini söyleyen Mürcie de Hasan bin Muhammet el Hanefiyye’nin (100/718) fikirleri etrafÕnda hicrî birinci asÕrda zuhur etmiú, ancak aralarÕnda dönemin önemli âlimlerinin de destekleriyle ikinci asÕrda güçlenmiútir.93 Hz. Osman ve Hz. Ali döneminde meydana gelen ve korkunç sonuçlar do÷uran siyasi meselelerin, insan iradesinin cebir veya ihtiyarÕna ba÷lÕ olmadÕ÷Õ, tamamÕyla Allah’Õn iradesine 88 89 90 91 92 93 Câhiz’in KitaplarÕndan Parçalar, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1955), 22-25; Neúet Ça÷atay-øbrahim Agâh Çubukçu, øslâm Mezhepleri Tarihi, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1985), 11-50; Ebû Zehre, Târîhu’l-mezâhibi’l-øslâmiyye fi’s-Siyâse ve’l-akâid ve târihu’lmezâhibi’l-fÕkhiyye, 61-75; Fatma Akbaú, Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ, (Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019), 9-29. Bk. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 107-136; Mehmet Mahfuz Söylemez, “ølk Hâricî Devler: Rüstemîler (160-297/777-909)”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 38 (1998): 457-478; Akbaú, Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ, 36-43. Bk. el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, 1: 167-211; eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 111-132; Ethem Ruhi FÕ÷lalÕ, “øbâziyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1999), 19: 256-261; Gulpayganî, Kelamî FÕrkalar ve Mezhepler, 289-293; Akbaú, Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ, 23-43. Bk. el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, 1: 39-66; Hasan Onat, Emevî Devri ùiî Hareketleri ve Günümüz ùiili÷i, (Ankara: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993), 12-121. Onat, Emevî Devri ùiî Hareketleri ve Günümüz ùiili÷i, 122-137. el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, 1: 66-105; eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 144145; Mustafa Öz, “ùia”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010), 39: 111-114; Ahmet Vehbi Ecer, “ùia ve Do÷uúu”, Erciyes Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 1 (1983): 131-141; Gerlof Van Vloten, Emevi Devrinde Arab Hâkmiyeti, ùia ve Mesih Akideleri Üzerine AraútÕrmalar, çev. Mehmed S. Hatibo÷lu, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1986), 45-54; Esat, øslâm Tarihi, 403-407; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 388-391; Gulpayganî, Kelamî FÕrkalar ve Mezhepler, 39-165; Göksu, Abdülmelik b. Mervan Dönemi Mezhep Hareketleri, 75-82; Harputî, Kelâm Tarihi, 53-71; Tritton, øslâm KelâmÕ, 23-38; Ça÷atay- Çubukçu, øslâm Mezhepleri Tarihi, 5274; Ebû Zehre, Târîhu’l-mezâhibi’l-øslâmiyye fi’s-Siyâse ve’l-akâid ve târihu’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye, 31-55; Hüseyin Atay, Ehl-i Sünnet ve ùia, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1983), 9-101; Akbaú, Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ, 58-77; W. Mongomery Watt, “Emeviler Devrinde ùiilik”, çev. øsa Do÷an, Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 10 (1998): 35-48. el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, 1: 213-225; eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 137; Sönmez Kutlu, “Mürcie”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006), 32: 41-45; Vloten, Emevi Devrinde Arab Hâkmiyeti, ùia ve Mesih Akideleri Üzerine AraútÕrmalar, 42-44; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 388; Gulpayganî, Kelamî FÕrkalar ve Mezhepler, 277-281; Göksu, Abdülmelik b. Mervan Dönemi Mezhep Hareketleri, 55-64, 92-99; Harputî, Kelâm Tarihi, 81-82; Tritton, øslâm KelâmÕ, 45-50; Ça÷atay- Çubukçu, øslâm Mezhepleri Tarihi, 141-144; Ebû Zehre, Târîhu’l-mezâhibi’l-øslâmiyye fi’s-Siyâse ve’l-akâid ve târihu’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye, 118-119; Akbaú, Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ, 47-57. 14 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ba÷lÕ oldu÷u temel anlayÕúÕ etrafÕndan úekillenen ve Cehm b. Safvân94 (v. 128/745) tarafÕndan kurulmuú olan Cebriye95, veya Cehmiyye96, kaderi red ve insan iradesini öne çÕkarma ekseni etrafÕnda úekillenen Kaderiye97 de önceki yüzyÕlda geliúmiú, bu asÕrda ise sistemli bir hal almÕúlardÕr. Bu yüzyÕlda da bazÕ mezhepler ortaya çÕkmÕú ve oldukça etkili olmuúlardÕr. Mutezile mezhebi bunlarÕn en önemlisidir. Öyle ki bazÕ Abbasi halifeleri dahi Mutezile mezhebine intisap etmiú, onlarÕn destek ve teúvikleri sayesinde mezhep büyük bir itibar kazanmÕútÕr.98 Siyasi çekiúmelerden ziyade itikâdî mezheplerin ilki olarak ortaya çÕktÕ÷ÕnÕ söyleyebilmenin mümkün oldu÷u bu mezhep, VâsÕl b. Ata (v. 131/749)99 ile hocasÕ Hasan-Õ Basrî (v. 110/728)100 arasÕnda büyük günah iúleyenin/mürtekib-i kebîrenin ahirette akÕbetinin ne olaca÷Õ konusundaki tartÕúmadan zuhur etmiútir. Zâhir sebep bu olsa da elbette bu mezhebin ortaya çÕkÕúÕna zemin hazÕrlayan daha baúka olaylar ve fikir ayrÕlÕklarÕ da vardÕr ve bu mezhep de di÷erleri gibi farklÕ kanaatlere sahip bazÕ alt kollara ayrÕlmÕútÕr.101 Ehl-i Sünnet de hicrî ikinci asÕrda zuhur edip úekillenmiú olan bir mezheptir. Daha çok øslam’Õn orta yolu, Kur’an ve sünnete ba÷lÕ olan kiúileri temsil eden bu anlayÕú, Hz. Peygamber ile sahabenin dinin temel konularÕnda takip ettikleri yolu ifade eden yeni bir anlayÕú olarak ortaya çÕkÕp MüslümanlarÕ bölmekten ziyade, bütünleútirmeyi amaçlayan bir anlayÕútÕr.102 AynÕ úekilde MüslümanlarÕ Hz. Peygamber’in hadislerini esas alarak birleútirmeye, meseleleri Hz. Peygamber’den gelen hadis rivayetlerine göre izah etmeye, baúka bir ifadeyle hadise göre amel etmeye çalÕúan Ehl-i Hadis ekolü ile ømam Ebû Hanife’nin öncülü÷ünü yaptÕ÷Õ ve daha çok usul 94 95 96 97 98 99 100 101 102 Bk. ùerafettin Gölcük, “Cehm b. Safvân”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993), 7: 233-234. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 72; ørfan Abdulhamid Fettâh, “Cebriyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993), 7: 205-208. Bk. el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, 1: 338-341; eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 73-74; ùerafettin Gölcük, “Cehmiyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993), 7: 234-236; Gulpayganî, Kelamî FÕrkalar ve Mezhepler, 295-300; Ayúegül Ero÷lu, Hadis Tarihinde Cehmiyyeye Yönelik Reddiyeer –Hicri ølk Beú AsÕr-, (Doktora Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020), 9-30. ølyas Üzüm, “Kaderiyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2001), 24: 64-65; Gulpayganî, Kelamî FÕrkalar ve Mezhepler, 249-253; Göksu, Abdülmelik b. Mervan Dönemi Mezhep Hareketleri, 82-91; Adnan Demircan, “Ashab Dönemi øhtilaflarÕ Ba÷lamÕnda Siyasî Geliúmelerin Mezheplerin Do÷uúuna Etkisi”, Rahmet ve ÇatÕúma Ba÷lamÕnda øslam Mezhepleri (UluslararasÕ Sempozyum – Bildiriler, ed. Halit ÇalÕú-Ali Bayer-Duran Ali YÕldÕrÕm, (Karaman: Karaman øslami ølimler Derne÷i YayÕnlarÕ, 2017), 57-58; Ça÷atay- Çubukçu, øslâm Mezhepleri Tarihi, 134; Ebû Zehre, Târîhu’lmezâhibi’l-øslâmiyye fi’s-Siyâse ve’l-akâid ve târihu’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye, 106-113. Bk. Faruk Omar, “Me’mûn Önce Abbasiler ve Mu’tezililer ArasÕndaki øliúkiler”, çev. Mehmet Ümit, Gazi Üniversitesi Çorum ølahiyat Fakültesi Dergisi 2/3 (2003/1): 165-174. Bk. Muhammed Aruçi, “VâsÕl b. Atâ”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2012), 42: 539-541. Bk. Süleyman Uluda÷, “Hasan-Õ Basrî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997), 16: 291-293. Bk. el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, 1: 235-281; eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 38-72; Mantran, øslam’Õn YayÕlÕú Tarihi (VII-XI. YüzyÕllar), 123-124; Gulpayganî, Kelamî FÕrkalar ve Mezhepler, 255-272; Harputî, Kelâm Tarihi, 38-52; Tritton, øslâm KelâmÕ, 65-108; DanÕúman, Kelâm ølimne Giriú ve Mutezile Mütekellimlerinden Amr b. Bahril Câhiz’in KitaplarÕndan Parçalar, 26-61; Kemal IúÕk, Mutezile’nin Do÷uúu ve Kelâmî Görüúleri, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1967), 28-66; Ça÷atay- Çubukçu, øslâm Mezhepleri Tarihi, 108-133; Ebû Zehre, Târîhu’l-mezâhibi’l-øslâmiyye fi’sSiyâse ve’l-akâid ve târihu’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye, 120-150; Osman AydÕnlÕ, “Mu’tezile Ekolü Teúekkülü, ølkeleri ve øslam Düúüncesine KatkÕlarÕ”,Marife 3/3 (2003): 27-54; Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi, 3: 359-365; Akbaú, Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ, 79-87. Bk. Yusuf ùevki Yavuz, “Ehl-i Sünnet”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1994), 10: 525-530; Akbaú, Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ, 89-92. 15 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I eksenli hareket eden Ehl-i Rey de, Ehl-i Sünnetin birer alt birimi olarak bu asÕrda úekillenmiúlerdir.103 AralarÕnda bazÕ farklar olsa da, SÕfatiyye, Mücessime-Müúebbihe Allah’a insânî sÕfatlar isnat ederek, Allah’Õ insana veya insanÕ Allah’a benzeterek Allah’Õ insan úeklinde düúünüp tasarlama fikri etrafÕnda bilhassa hicrî ikinci asrÕn ilk yarÕsÕnda oluúmuú mezheplerdir.104 Zeyd b. Ali Zeyenlabidin b. Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib’in kurmuú oldu÷u bir mezhep olan Zeydiyye de bu asÕrda do÷up geliúmiú bir mezheptir. Esas itibariyle ùiâ úemsiyesi altÕnda yer alÕr, ancak hilafetin Ali’nin ve evladÕnÕn hakkÕ oldu÷unu kabul ve iddia etmekle birlikte Ebubekir, Ömer ve Osman’Õn hilafetini de meúru görmektedirler. Bu ve benzeri bazÕ yaklaúÕmlarÕ sebebiyle Ehl-i sünnete en yakÕn ùiî mezhep olarak kabul edilir. Zeydiyyenin içinden bazÕlarÕ ilk üç halifenin meúrulu÷unun kabul edilmesine karúÕ çÕkarak Rafizilik diye yeni bir mezhep ortaya çÕkardÕlar. Zeydiyyenin daha baúka bazÕ alt kollarÕ da vardÕr. Bütün bunlar a÷ÕrlÕklÕ olarak hicrî ikinci asÕrda meydana gelmiútir.105 Yine ùia úemsiyesi altÕnda yer alan en büyük mezheplerden biri olan ømamiyye de hicrî ikinci asÕrda do÷muú ve yine bu asÕrda sistemleúip teúekkül etmiútir.106 Muhammed b. Hanefiyye'nin o÷lu Ebu Haúim'den sonra imametin Ali evladÕndan Abbas evladÕna intikal etti÷ini kabul eden Abdullah er-Ravendi (ö. II./VIII. yüzyÕlÕn ilk yarÕsÕ) mensuplarÕna verilen bir ad olarak öne çÕkan Ravendiye mezhebi de bu dönemde zuhur etmiútir. Bu mezhep, Keysaniye ve Haúimiye içinde zuhur etmiú, daha sonra bilhassa Horasan bölgesinde etkin bir anlayÕú haline gelmiútir. Bunlar Ali ve Abbas o÷ullarÕna vahiy geldi÷ine, tanrÕsal ruhun bunlara intikal etti÷ine inanan bir gurup olarak bilinirler.107 Gerek Emeviler, gerekse Abbasiler döneminde halk tarafÕndan sevilen komutan, vali, derviú, ermiú gibi bazÕ zevatÕn ölümünün ardÕndan, sevenleri tarafÕndan bir takÕm mezheplerin 103 104 105 106 107 Abdullah AydÕnlÕ, “Ehl-i Hadîs”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1994), 10: 507-508; Salim Ö÷üt, “Ehl-i Hadîs”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1994), 10: 508-512; M. Esat KÕlÕçer, “Ehl-i Rey”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1994), 10: 520-524; Akbaú, Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ, 92-. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 79-81, 92-99; Yusuf ùevki Yavuz, “Müúebbihe”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006), 32: 156-158; ølyas Üzüm, “Mücessime”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006), 31: 449-450; Tritton, øslâm KelâmÕ, 51-54; DanÕúman, Kelâm ølimne Giriú ve Mutezile Mütekellimlerinden Amr b. Bahril Câhiz’in KitaplarÕndan Parçalar, 25-26; Ça÷atay- Çubukçu, øslâm Mezhepleri Tarihi, 150-152; ølyas Sevici, øslam Mezhepler Tarihinde Mücessime, (Yüksek Lisans Tezi, Hitit Üniversitesi, 2020), 6-34. el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, 1: 136-167; eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 153156; Öz, “Zeyd b. Zeynelâbidîn ve Zeydiyye”, 48-58; Gökalp, Zeydilik ve Yemen’de YayÕlÕúÕ, 32-43; Yusuf Gökalp-Fatih Yücel, “Zeydiyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013), 44: 328-331; Mustafa Öz, “Râfizîler”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2007), 34: 396-397; Abdullah b. Muhammed es-Sâlih, Caferî, ùiî ve RâfÕzîlerin ønanç EsaslarÕ, çev. Teymullah Yücel, (østanbul: Yedi øklim Kitabevi, 2007), 19; Etan Kohlberg, “ømamiyye ùiasÕ Gelene÷inde ‘RâfÕzî’ Terimi”, çev. Halil øbrahim Bulut, Kelam AraútÕrmalar 2/2 (2004): 117-124; Yaúaro÷lu, Taberistan Zeydîleri, 36-50; Akbaú, Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ, 66-72; ølmi Gura, Mezhepler Tarihi KaynaklarÕnda Zeydiyye FÕrkalarÕ, (Yüksek Lisans Tezi, Uluda÷ Üniversitesi, 2010), 36-120; Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, 108-110. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 163-166; Mustafa Öz, “ømamiyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2000), 22: 207-209; Akbaú, Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ, 72-73. Bk. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 145; Mustafa Öz, “Keysâniyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2002), 25: 362-364; Vloten, Emevi Devrinde Arab Hâkmiyeti, ùia ve Mesih Akideleri Üzerine AraútÕrmalar, 58-62; Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, 91-98. 16 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I oluúturuldu÷u da vakidir. Mesela Emeviler döneminde komutan Abdullah b. Muaviye’nin 129/746 yÕlÕnda ölümü üzerine sevenleri daha sonralarÕ Hürremdiniyye adÕyla bilinecek olan Harisiyye adÕnda bir mezhep kurmuúlardÕr.108 AynÕ úekilde Abbasiler döneminde de Abbasilerin kurulmasÕnda büyük payÕ olan Ebu Müslim Horasanî’nin 137/755 ölüdürülmesinin ardÕndan onun adÕna da Müslimiyye diye bir mezhep kurulmuútur. Bu mezhep bir süre sonra Ebû Müslim’in kÕzÕ FatÕma’nÕn adÕna FatÕmiyye diye anÕlmÕú, ardÕndan o da Hürremiyye diye isimlendirilmiútir.109 Yine Ebû Müslim’in taraftarlarÕnca kurulan di÷er bir mezhep Mübeyyiza adÕnÕ taúÕmaktadÕr.110 Öyle anlaúÕlÕyor ki, tamamÕ siyasi nitelikli olan bu guruplar111 daha sonra øran-Horasan bölgesinde yaúanan ve øslâmî dönemde iyice zayÕflamÕú olan yerel dinlere ait mezheplerle birleúerek øslam’a karúÕ birer akÕm haine gelmiúlerdir. BunlarÕn dÕúÕnda Haúimiye,112 BatÕniyye,113 Haúviyye,114 Beyaniyye,115 Cenahiyye,116 Mu÷iriyye117 gibi daha baúka mezhepler118 de bu asÕrda geliúip palazlanmÕúlardÕr ki bunlarÕn ço÷unlu÷u, kurucu liderin ölmesi veya öldürülmesiyle bitmiúlerdir. 4. Hicrî økinci AsÕrda E÷itim-Ö÷retim ve øslâmî ølimler E÷itim insanlÕk hayatÕnÕn en önemi faaliyetidir ve e÷itilmek de insanlara bahúedilmiú en güzel vasÕflardan biridir. “Allah, Âdem’e tüm isimleri ö÷retti” manasÕndaki Bakara suresi 31. Ayet ile “Rahman! Kur'an'Õ O ö÷retti. ønsanÕ O yarattÕ. ønsana düúünmeyi, düúündü÷ünü ifade etmeyi de yine O ö÷retti” anlamÕna gelen Rahman suresi 1-4. Ayetlerdeki ifadelere bakarak, ilk ö÷retmenin Allah, insanlÕk âlemi içinde ilk ö÷rencinin de Âdem oldu÷unu söyleyebiliriz. øúte bu úekilde baúlayan e÷itim-ö÷retim daha sonraki dönemlerde insan hayatÕnÕn vazgeçilmez bir vasfÕ haline gelmiútir. øslâm dini, e÷itim-ö÷retim faaliyetlerine son derece önem vermiútir. Kur’an’da ve Hadislerde ilmin önemine dikkat çeken çok sayÕda ifade bir yana, Müslümanlarla müúrikler 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 Atalan, “Bir Muhalefet øttifakÕ –Abdullah b. Muaviye 129/746-7) Hareketi-”, 52-60; Saleh Muhammedo÷lu Aliev, “Hürremiyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998), 18: 500; Üçok, øslam Tarihi Emevîler – Abbasîler, 99; Vloten, Emevi Devrinde Arab Hâkmiyeti, ùia ve Mesih Akideleri Üzerine AraútÕrmalar, 58-62. Aliev, “Hürremiyye”, 18: 500-506; Abbas Gurbanov, Abbâsiler Döneminin ølk AsrÕnda Azerbeycan (132232/750-847), (Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2007), 106-128; Abbas Gurbanov, “Abbâsiler Döneminin ølk AsrÕnda Azerbeycan (132-232/750-847)”, østem 6/12 (2008): 154-155. (153-173); Çelik, “Abbasiler Döneminde Hurremiyye Mezhebi ve Babek øsyanÕ”, 95-106; Oktay Bozan, “Emeviler Döneminde MüslümanHazar øliúkileri”, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 6/11 (2014): 106-127; Fatih Erkoço÷lu, “Emeviler ve Abbasiler Dönemlerinde Kafkasya'nÕn Güneyinde øslam Hâkimiyeti”, ølahiyat AraútÕrmalarÕ Dergisi 7 (2017): 1-48. Bk. Osman AydÕnlÕ, “Abbasilerin ølk Döneminde (II/VIII. AsÕr) Mâverâünnehir’de Mübeyyiza Hareketi ve Bu FÕrkanÕn øslam DÕúÕ Di÷er SapÕk Mezheplerle So÷d Bölgesindeki Faaliyetleri”, Türk DünyasÕ AraútÕrmalarÕ 147 (2003): 153-162. Bk. Dafray, “Emeviler Döneminde Ve Abbasilerin ølk Dönemlerinde øran, Horasan Ve Mâverâünnehir’deki Mezhebi Ve Milliyetçi Hareketler”, 139-158; Nihat Uzun, Hicrî II. AsÕrda Siyaset-Tefsir øliúkisi, (Doktora Tezi, Uluda÷ Üniversitesi, 2008), 76-91. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 149-150; Vloten, Emevi Devrinde Arab Hâkmiyeti, ùia ve Mesih Akideleri Üzerine AraútÕrmalar, 54-58; Hasan Onat, “Ebû Hâúim, Abdullah b. Muhammed”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1994), 10: 146. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 201-208; Avni ølhan, “BâtÕniyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992), 5: 190-194. Metin Yurdagür, “Haúviyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997), 16: 426-427. Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, 98-102. Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, 102-105. Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, 105-108. Bk. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 38-221; Susan Ferid Fellâhe, el-ømam Süfyan es-Sevrî ve ârâuhu’lfÕkhiyye mukârene bi’l-mezâhibi’l-uhrâ, (er-Riyâd: Mektebetu’l-Obeykân, 1428/2007), 112-121. 17 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I arasÕnda cereyan eden ilk karúÕlaúma olan Bedir savaúÕnda elde edilen ve okuma-yazma bilen esirlere, çocuklara okuma-yazma ö÷retmeleri karúÕlÕ÷Õnda serbest bÕrakÕlacaklarÕnÕn söylenmesi ve bunu yapanlarÕn serbest bÕrakÕlmasÕ bunun en güzel örneklerinden biridir.119 Bu úekilde baúlayan e÷itim-ö÷retim faaliyetleri gitgide geliúme kaydetmiútir. 4.1.Hicrî økinci AsÕrda KÕsaca E÷itim-Ö÷retim Faaliyetleri Hicri ikinci asÕrda daha önce baúlamÕú olan küttab adÕndaki e÷itim kurumlarÕ yaygÕnlaútÕrÕlmÕútÕr.120 Buralarda okuma-yazma yanÕnda, temel dinî bilgiler, lügat, nahiv gibi ilimler ö÷retiliyordu. BaúarÕlÕ olanlar mescitlerdeki ders halkalarÕna katÕlabiliyorlardÕ.121 Henüz büyük çapta e÷itim-ö÷retim yuvalarÕ kurulmamÕú idi. Ancak camiler bunun için kullanÕlan en önemli mekânlardÕ.122 Daha sonralarÕ bugünkü üniversitelere eúde÷erde olan medreseler kurulacak ve buralarda sistemli e÷itim faaliyetleri baúlayacaktÕr.123 4.2.Hicrî økinci AsÕrda øslâmî ølimler Bu dönemde pek çok ilim dalÕnda önemli mesafeler katledilmiú, önemli âlimler yetiúmiú, mühim eserler yazÕlmÕútÕr. øslâmî ilimler açÕsÕndan hicrî birinci asÕr tohumun serpilip yeúerip fidana dönüútü÷ü, hicri ikinci asÕr fidanÕn a÷aca dönüúüp yapraklanÕp dal budak saldÕ÷Õ ve hicrî üçüncü asÕr da bu a÷acÕn çiçeklenip meyveye durdu÷u asÕrdÕr. KÕsaca iúaret etmek gerekirse Arap Dili ve EdebiyatÕ, Sarf-Nahiv gibi alanlarda bu asÕrda önemli geliúmeler kaydedilmiútir. AlanÕn en önemli bazÕ isimleri bu dönemde yetiúmiú ve yaúamÕútÕr. øsa b. Ömer es-Sakafî (v. 149/766), Halil b. Ahmed (v. 175/791), Ebu’l-Hattâb el-Ahfeú el-Ekber (v. 177/793), Sîbeveyh (v. 180/796), Yunus b. Habib (v. 182/798), Ali b. Hamza el-Kisâî (v. 189/805) bunlardan bazÕlarÕdÕr.124 KÕraat ilmi bu dönemde oldukça önem kazanmÕútÕr. Daha önce önemli bölgelere gönderilen Mushaflar üzerinden kÕraat âlimlerince e÷itimler verilmiú, böylece farklÕ okuma biçimlerinden ibaret olan KÕraat-i seb’a ve aúerenin alt yapÕsÕ oluúmuútur.125 10 kÕraatin tamamÕ bu yüzyÕlda ortaya çÕkmÕú ve yaygÕnlaúmÕútÕr. 126 KÕraat imamlarÕnÕn büyük ço÷unlu÷u bu yüzyÕlda vefat etmiútir. Vefat tarihlerini esas alarak söyletecek olursak ilk ortaya çÕkan kÕraat (1) Abdullah b. Âmir (øbn Âmir)’in (v. 118/736) kÕraatidir. Daha sonra (2) Ebû Ma’bed Abdullah b. Kesîr (øbn 119 120 121 122 123 124 125 126 Ziya KazÕcÕ, “øslâm E÷itim Tarihi ve Önemi”, Yüksek Ö÷retimde Dinbilimleri Ö÷retimi Sempozyumu, (Samsun: Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1988), 253. (251-262) Bk. Kadri YÕldÕrÕm, “øslam Kültüründe Küttâb E÷itimi Üzerine Bir ønceleme”, ølmî Dergi Diyanet 45/3 (2009): 129. (125-144); Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 627-630; Mehmet Mahfuz Söylemez, “øslam’Õn Erken Döneminde E÷itim ve Ö÷retim Faaliyetleri”, Dinî AraútÕrmalar 5/13 (2002): 62-64 (57-79); øsmet Kayao÷lu, øslâm KurumlarÕ Tarihi, 2. BaskÕ, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1984), 123. Bk. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 396-398; Yi÷it, “Emeviler”, 11: 96-97. ùakir Gözütok, “øslam E÷itim Tarihinde Müesseseleúme”, Dini AraútÕrmalar 9/26 (2016): 27-35 (17-44); Chikh Bouamrane, “øslam Tarihinde E÷itim-Ö÷retim KurumlarÕ”, çev. Nesimi YazÕcÕ, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (1988): 281-282 (279-285). Gözütok, “øslam E÷itim Tarihinde Müesseseleúme”, 35-38; 282-285. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 62-98; Ebu’l-Mehâsin Mufaddal b. Muhammed b. Mes’ar et-Tenûhî el-Maarrî, Târîhu’l-ulemâi’n-nahviyyîn mine’l-Basriyyîn ve’l-Kûfiyyîn ve ÷ayrihim, thk. Abdulfettah Muhammed elHulv, (el-Medine el-Münevvere: Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye YayÕnlarÕ, 1401/1981), 20-228; Süleyman Mahmut Kayagil, “Arap Dili Tarihinde ‘el-Ahfeú’ LakabÕyla Bilinen Âlimler”, Gazi Osman Paúa Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 4/2 (2016): 22-23. (21-35); øsmail Durmuú, “Nahiv”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006), 32: 300-306; Hulusi KÕlÕç, “Sarf”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2009), 36: 136-137; Yi÷it, “Emeviler”, 11: 96-97; Alâ Hammâd Reche – Nebrâs Fevzî Câsim, “Cuhûdu ulemâi’lKûfe fi’d-dersi’l-lugavî hilâle el-karni’s-sâlis el-hicrî/es-sâmin el-milâdî”, el-Kûfe âsimetu’limân ve’l-hadâre el-mihver el-edebî ve’l-lu÷avî, (el-Kûfe: Merkezu dirasâti’l-Kûfe, 2018), 196-206 (194-214). Yi÷it, “Emeviler”, 11: 97. Bk. Abdulhamid BirÕúÕk, “KÕraat”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2002), 25: 428. (426-433). 18 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Kesîr)’in (v. 120/738) kÕraati gelmektedir. Bundan sonra (3) ÂsÕm Behdere (ømam ÂsÕm)’Õn (v. 127/738) kÕraati geliyor. ArdÕndan (4) Ebû Ca’fer Yezîd b. Ka’kâ’ el-Kârî (Ebû Ca’fer) (v. 130/747) geliyor. Bu dört kÕraat âlimi Emeviler döneminde yaúamÕú, kÕraatleri bu dönemde ortaya çÕkmÕú ve bu devrede vefat etmiúlerdir. Daha sonraki âlimlerin vefatÕ Abbasiler döneminde gerçekleúmiútir. BunlarÕn baúÕnda (5) Ebû Amr b. Alâ el-Basrî (Ebû Amr) (v. 154/771) geliyor. Daha sonra (6) Hamza b. Habîb’i (ømam Hamza) (v. 156/773) zikretmek gerekir. Bunun ardÕndan (7) Nâfi’ b. Abdurrahman el-Leysî (ømam Nâfi’) (v. 169/785) geliyor. Hicri ikinci asÕrda vefat eden son kÕraat âlimi (8) Ali b. Hamza el-Kisâî (el-Kisâî)’dir (v. 189/805). (9) Ya’kûb el-Hadramî (ømam Yakub) (v. 205/821) ile (10) Halef b. Hiúam el-Bezzâr (Halefu’l-âúir) (v. 229/844) hicrî üçüncü asÕrda vefat etmiúledir. Bunlara yine hicrî ikinci asÕrda vefat edip kÕraat alanÕnda meúhur olan Hasan-Õ Basrî (v. 110/728) ile øbn Muhaysin’i (v. 123/741) de ekleyebiliriz.127 Hadis ilmiyle ilgili daha önce muhtelif geliúmeler yaúanmÕú olmakla birlikte “ezberden ya da yazÕlÕ malzemeden alÕnan hadislerin tasnif edilmeden bir araya toplanmasÕ” anlamÕna gelen128 Hadiste tedvin, hicri ikinci asrÕn baúlarÕnda bilhassa Ömer b. Abdülaziz’in teúvikleriyle baúlamÕú129 ve bu asrÕn ortalarÕna kadar devam etmiútir. ùüphesiz ki hadislerin derlenip tedvin edilmesinde en önemli isimlerden biri øbn ùihab ez-Zühri’dir (v. 124/742). O bu konuda çok büyük bir görev üstlenmiú ve çok önemli vazifeler ifa etmiútir.130 Ez-Zührî’nin yanÕnda ayrÕca Hâlid b. Ma’dân el-HÕmsî (v. 103/722) ve Mekhûl b. Ebî Müslim’i (v. 112/730) de zikretmek gerekir.131 Daha sonra “hadislerin belli kriterlere göre sÕnÕflandÕrÕlmasÕ” anlamÕna gelen hadislerin tasnifi dönemi yaúanmÕú ve hicri dördüncü asrÕn baúlarÕna kadar devam etmiútir.132 Emevilerin son, Abbasilerin de baú dönemlerine rast gelen tasnif çalÕúmalarÕ sayesinde hadisler konularÕna veya ravilerine göre tasnif edilmiúlerdir.133 Bu hususta görev alanlar arasÕnda øbn Cüreyc (v. 150/767), øbn øshâk (v. 151/768), Ma‘mer b. Râúid (v. 152/770), Saîd b. Ebî Arûbe (v. 156/773), Ebû Amr el-Evzâî (v. 157/774), Rebî b. Sabîh (v. 160/777), ùu‘be b. Haccâc (v. 160/777), Süfyân es-Sevrî (v. 161/778), Leys b. Sa‘d (v. 175/792), Hammâd b. Seleme (v. 176/793), Mâlik b. Enes (v. 179/795), Abdullah b. el-Mübârek (v. 181/798), Cerîr b. Abdilhamîd (v. 188/804), Muhammed b. Hasan eú-ùeybânî (ö. 189/805) ve Süfyân b. Uyeyne’yi (v. 198/814) sayabiliriz.134 Hicrî ikinci asÕrda dönemin büyük merkezlerinde hadis ders halkalarÕ kurulmuú ve buralarda önemli hocalar ders vererek mühim ö÷renciler 127 128 129 130 131 132 133 134 Bk. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 42-45; BirÕúÕk, “KÕraat”, 25: 428-429; M. Said Ramazan el-Bûtî, “KÕraatler ve KÕraat ømamlarÕ”, çev. Mehmet Ali SarÕ, Diyanet Dergisi 16/1 (1977): 32-37; Fehd b. Abdurrahman er-Rûmî, “KÕraatler ve Kurra”, çev. Ali Öge, Marife 10/2 (2010): 217-234; Mustafa Öztürk, “Kur’an KÕraatlerinin Tarihsel SerencamÕna Genel Bir BakÕú”, Çukurova Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 3/1 (2003): 203204 (201-224). Talat Koçyi÷it, Hadis Tarihi, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1977), 199-200; øshak Emin Aktepe, Hadis ølmine Giriú, (østanbul: Ra÷bet YayÕnlarÕ, 2018), 54. Bk. øsmail Yi÷it, “Ömer b. Abdülazîz”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2007), 34: 54. (53-55). Koçyi÷it, Hadis Tarihi, 200-205; Halit Özkan, “Zührî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013), 44: 546-547 (544-549); Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi, 3: 386; Mehmet Efendio÷lu, “Tedvin”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2011), 40: 268; Aktepe, Hadis ølmine Giriú, 55. Aktepe, Hadis ølmine Giriú, 55. Efendio÷lu, “Tedvin”, 40: 267-268; Koçyi÷it, Hadis Tarihi, 205-207. Yi÷it, “Emeviler”, 11: 97-98; Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi, 3: 386; øbrahim Hatipo÷lu, “Musannef”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006), 31: 235-236. Koçyi÷it, Hadis Tarihi, 206; Aktepe, Hadis ølmine Giriú, 56-57; Muhammet YÕlmaz, “Tarsus’a Gelen ølk Türk Hadis Âlimi Abdullah b. el-Mübarek”, Çukurova Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 11/1 (2011): 5. (119); Aktepe, Hadis ølmine Giriú, 60-83; Ali Çelik, “BasralÕ Muhtelif Râvîler (Hicrî ølk Üç AsÕr)”, Bingöl Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 4/8 (2016): 157-181. 19 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I yetiútirmiúlerdir.135 Bu dönemde hadisten bahsedince asrÕn baúÕnda vefat etmiú olan ve 138 hadis ihtiva eden bir sahifesi olan Hemmâm øbn Munebbih’i (v. 101/718) mutlaka zikretmek gerekir.136 Tefsir ilmi, Kur’an-Õ Kerim’in yorumu ve daha do÷ru anlaúÕlmasÕ ekseninde ortaya çÕkÕp geliúmiú bir ilimdir. Hz. Peygamber’le baúlatÕlan tefsir hareketi, hicrî ilk asÕrda sahabe ve ilk dönem tabiûn âlimleriyle büyük geliúme kat ‘etmiúse de bu ilim de di÷erleri gibi asÕl inkiúafÕnÕ hicrî ikinci asÕrda yapmÕútÕr. Nitekim bu asÕrda tefsirin tedvini ve müstakil tefsir kitaplarÕnÕn telifi söz konusu olmuútur. Bu cümleden olarak hicri ikinci asrÕn önemli müfessir âlimleri arasÕnda úunlarÕ sayabiliriz: Mücahid b. Cebr (103/721), Amir eú-ùa’bî (v. 104/722), økrim elBerberî (v. 105/723), Dahhak b. Müzahim (v. 105/723), Tavûs b. Keysân (v. 106/725), Muhammed b. Ka’b el-Kurazî (v. 108/726), el-Hasanu’l-Basrî (v. 110/728), øbn Sîrîn (v. 110/729), Mekhûl b. Ebû Müslim (v. 112/730), Vehb b. Münebbih (v. 114/732), ømam Ebû Cafer Muhammed el-BakÕr (v. 114/733), Ata b. Ebî Rabâh (v. 115/733), Katâde b. Diâme (v. 117/736), Zeyd b. Ali (v. 122/740), Süddi el-Kebir (v. 127/745). Bunlar Emevi hilafeti döneminde vefat etmiú olan tabiî alimleridir. BunlarÕn ardÕndan Abbasi iktidarÕnÕn ilk yÕllarÕnda vefat etmiú olup tabiî halkasÕna mensup bazÕ tefsir alimleri de vardÕr ki bunlarÕn önemlilerini úöyle sÕralayabiliriz: Ata el-Horasanî (v. 135/753), Zeyd b. Eslem (v. 136/754), Rebi’ b. Enes (v. 139/756). Bütün bunlar tabiî halkasÕna mensup müfessirleridir. BunlarÕn akabinde tebe-i tabiîn veya etbâu’t-tabiîn diyebilece÷imiz bir halka geliyor ki, bunlarÕn önemli olanlarÕ úunlardÕr: Ali b. Ebî Talha (v. 143/745), Muhammed el-Kelbî (v. 146/763), ømam Cafer esSadÕk (v. 148/765), Abdulmelik øbn Cüreyc (v. 150/768), Mukatil b. Hayyan (v. 150/768), Mukatil b. Süleyman (v. 150/768), Süfyan es-Sevrî (v. 161/777), Abdullah b. Vehb (v. 197/813), Veki’ b. el-Cerrah (v. 197/811), Süfyan b. Üyeyne (v. 198/814). FÕkÕh ilmi de bu asÕrda önemli bazÕ geliúmeler yaúamÕú, daha önce zuhur eden fÕkÕh ekolleri zamanla daha büyük güç kazanmÕúlardÕr.137 Bilhassa Hanefilik, Mâlikilik ve ùafiilik tamamÕyla bu asÕrda úekillenmiú ve eserleri tedvin edilmiú mezheplerdir.138 Bu dönemde di÷er bölgelerde oldu÷u gibi MÕsÕr-Nil bölgesinde de çok önemli fÕkhî geliúmeler olmuú, mühim âlimler yetiúmiútir.139 Hammad b. Ebî Süleyman (v. 120/738), øbn ùübrüme (v. 144/761), øbn Ebî Leylâ (v. 148/765), Ebû Hanîfe (v. 150/767), Evzaî (v. 157/774), Süfyân es-Sevrî (v. 161/778), Leys b. Sa’d (v. 175/791) ømam Mâlik (v. 179/795), Abdullah b. el-Mübârek (v. 181/798), Ebû Yusuf (v. 182/798), ømam Muhammed (v. 189/805), Vekî b. el-Cerrâh (ö. 197/813), Süfyân b. Uyeyne (v. 198/814) bu yüzyÕlda yetiúip vefat etmiú önemli âlimlerdir.140 Her ne kadar hicrî üçüncü 135 136 137 138 139 140 Ömer Faruk Maden, Hicrî økinci AsÕr Ehl-i Hadis HalkalarÕ (Basra Örne÷i), (Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2018), 60-122. Muhammed Hamidullah, Hemmâm øbn Münebbih’in Sahifesi, çev. Talat Koçyi÷it, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1967), 50-72. Yi÷iti, “Emeviler”, 11: 98-99. Bk. Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi, 3: 428-430; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 609-614; Abdulvehhâb Hallâf, øslâm Teúrî’ Tarihi, çev. Talat Koçyi÷it, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi yayÕnlarÕ, 1970), 45-55; Ebû Zehre, Târîhu’l-mezâhibi’l-øslâmiyye fi’s-Siyâse ve’l-akâid ve târihu’lmezâhibi’l-fÕkhiyye, 245-260; Muhammed Ebû Zehre, Muhâderât fî târihi’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye, (el-Kâhire: matbaatu’l-meydân, ts.), 31-50; Bekir Karada÷, “øslam Hukukunun Tedviniyle ølgili TartÕúmalar Ba÷lamÕnda Müslüman ølim AdamlarÕnÕn Tespitleri”, Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 19 (2020): 403-420. Bk. Fatiha Bozbaú, Nil HavzasÕnda FÕkÕh Tarihi: MÕsÕr Örne÷i, (Doktora Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2018), 63-68; Dursun Karaman, Hicrî II. AsÕr MÕsrÕ: Leys b. Sa’d ve Çevresi, (Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2015), 11-43. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 280-296; Joseph Schacht, øslam Hukukuna Giriú (An Introduction to Islamic Law), çev. Mehmet Da÷-Abdulkadir ùener, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1986), 50-58; Karaman, Hicrî II. AsÕr MÕsrÕ: Leys b. Sa’d ve Çevresi, 11-17; Huzeyfe Çeker, “Hanefi Mezhebinin FÕkÕh Silsileleri (Ebû Hanîde’den Hicrî VI. AsrÕn SonlarÕna Kadar)”, øslam Hukuku AraútÕrmalarÕ Dergisi 19 (2012): 163-201; Zaylabidin AcÕmamatov, Ebû Hanîfe ve Fergana Vadisindeki Etkisi, (Doktora Tezi, Ankara 20 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I asrÕn baúÕnda vefat etmiúse de aslÕnda ømam ùafiî (v. 204/820) de hicrî ikinci asrÕn bir âlimidir. Hicrî birinci asÕrda yaúayan kadâ faaliyetleri ikinci asÕrda sistemleúerek daha da geliúmiú ve artÕk müesses bir kurum haline gelmiútir.141 øtikâdî-kelâmî konularÕn tartÕúÕlÕp yeni mezheplerin zuhuru da yukarÕda geçti÷i üzere bu dönemde olmuútur. Önceleri belli bazÕ kiúilerin etrafÕnda belirginleúen mezhepler, kÕsa bir süre sonra sistemli ekoller haline gelmiútir.142 Bu cümleden olarak Hasanu’l-Basrî, VâsÕl b. Ata (v. 131/749) gibi isimleri zikretmek gerekir. AsrÕn baúlarÕndan itibaren Siret ve øslam Tarihçili÷i de önemli bir ilim alanÕ haline gelmiú, bu alanda müstakil eserler verilmiútir. Hicrî ikinci asÕr ilk siyer-me÷âzî kitaplarÕnÕn yazÕldÕ÷Õ asÕrdÕr. øbn ùihâb ez-Zührî (v. 124/742), Musâ b. Ukbe (v. 141/758), øbn øshak (v. 150/767), Ma‘mer b. Râúid (v. 153/770) bu konuda kitap yazanlarÕn baúÕnda gelir.143 Tasavvuf açÕsÕndan baktÕ÷ÕmÕzda da çok önemli tasavvufî geliúmeler yaúanmÕú ve önemli úahsiyetler yetiúmiútir. Hasan-Õ Basrî (v. 110/728), øbrahim Edhem (v. 161/778), Râbiatu’lAdeviyye (v. 185/801), Abdullah øbn Mübarek (v. 181/797), Fudayl b. øyaz (v. 187/803) ùakîki Belhî (V. 194/810),gibi önemli tasavvufî úahsiyetler bu dönemde yaúamÕúlardÕr.144 Bu asÕrda daha önceki asÕrda olmayan Felsefe, Matematik, Astronomi, TÕp, Fizik, Kimya gibi alanlarda da ciddi geliúmeler yaúanmÕútÕr.145 4.3.Hicrî økinci AsÕrda ølim Merkezleri øslam dininin temel kayna÷Õ olan Kur’an’da ilim ve âlimin önemine vurgu yapan çok sayÕda ayet vardÕr. Hz. Peygamber de birçok hadisinde ilme, ilim tahsil etmeye, ilim tahsil edilen mekânlara, ilim tahsil edene, ilim verene, ilmin yapÕlmasÕna hizmet edip destek verene vs. dikkat çekmiú, bu amellerin Allah katÕnda ne kadar önemli ve de÷eri oldu÷una iúaret etmiútir. Bedir savaúÕnda esir düúenleri, çocuklara okuma-yazma ö÷retmeleri karúÕlÕ÷Õnda serbest bÕrakmasÕ ilme verdi÷i önemin çok mühim bir göstergesidir. Ondan sonra da halifeler ve sahabiler ilme büyük de÷er vermiúlerdir. Bu sayede Medine oldukça önemli bir ilim ve kültür merkezi olmuútur.146 Bilhassa Übey b. Kab’Õn ve di÷er bazÕ sahabilerin tefsir, kÕraat, hadis, fÕkÕh ve benzeri alanlarda verdi÷i e÷itim sayesinde Müslim b. Cündeb (v. 110’dan sonra), Abdurrahman b. Hürmüz el-A’rec (v. 117), Yezid b. Roman el-Medenî (v. 120), Ebû Cafer Yezid b. el-Ka’ka el-Medenî (v. 127), Ebu’l-Aliye er-Riyâhî, Muhammed b. Ka’b el-Kurazî, Zeyd b. Eslem, Nâfi’ Mevla øbn Ömer (v. 117/), Abdullah b. Zekvân Ebû Zinâd (v. 130/748) Râbiatürreyy (v. 136/753), Nafi b. Ebi Nuaym, Nafi b. Abdurrahman el-Leysî (v. 169/), Ebû 141 142 143 144 145 146 Üniversitesi, 2005), 8-38; Karadaú, “Semerkand Hanefi Kelam Okulu Mâtürîdîlik – Oluúum Zemini ve Geliúim Süreci-”, 58-60; Ertu÷rul BoynukalÕn, “Evzâî ve FÕkhî Mezhebi”, Sakarya Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 13/23 (2011/1): 1-5 (1-33). Bk. Schacht, øslam Hukukuna Giriú (An Introduction to Islamic Law), 36-66. ørfan Aycan, “Emeviler Dönemi Kültür HayatÕnda Dinî ølimlerin Tarihsel Geliúimi”, Dinî AraútÕrmalar 2/5 (1999): 362-364; Yi÷it, “Emeviler”, 11: 99. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 135-136; Aycan, “Emeviler Dönemi Kültür HayatÕnda Dinî ølimlerin Tarihsel Geliúimi”, 347-352; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 382-385; Yi÷it, “Emeviler”, 11: 99-100 Bk. Cavit Sunar, Ana Hatlariyle øslâm Tasavvuf Tarihi, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1978), 14-32; Hayrani AltÕntaú, Tasavvuf Tarihi, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1986), 59-65; Mustafa YÕldÕrÕm, ølk Dönem Zahidleri ve Zühd AnlayÕúlarÕ (Sahabe Dönemi Hicri I. Ve II. AsÕr), (Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2017), 102-124. Yi÷it, “Emeviler”, 11: 100; Aycan, “Emeviler Dönemi Kültür HayatÕnda BazÕ Beúerî ølimlerin Tarihsel Geliúimi”, 213-221. Bk. Abdulbasit Bedr, et-Târîhu’ú-úâmil li’l-Medineti’l-münevvere, (el-Medîne el-Münevvere: yayÕnevi yok, 1414/1993), 1: 219-251; Sa’d b. Musa el-Musî, Târîhu’l-hayât el-ilmiyye fi’l-Medîneti’n-Nebeviyye hilâle elkarn es-sânî el-hicrî, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’-Kura, 1409), 3-91; Yaúar Çelikkol, Hicrî Birinci YüzyÕlda Medine ùehri (Fiziki, Demografik, ødari, øktisadi ve Sosyal YapÕsÕ), (Yüksek Lisans Tezi, FÕrat Üniversitesi, 1995), 149-169. 21 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Cafer el-Kâri, ømam Muhammed BakÕr, o÷lu ømam Cafer-i SadÕk, ømam Malik, Muhammed b. Ömer el-Vâkidî, Abdurrahman b. Zeyd b. Eslem Medine’de yetiúmiú ve orada e÷itim-ö÷retim faaliyetlerinde bulunmuú âlimlerden bazÕlarÕdÕr.147 Her ne kadar Hz. Peygamber’in türbesinin kendisinde bulunmasÕ ve hac ve umre ibadetlerinin mutlaka u÷ranÕlmasÕ gereken bir mekân olmasÕ hasebiyle MüslümanlarÕn nezdinde çok büyük ve önemli bir yere sahip ise de Emevilerin hilafeti ùam’a, daha sonra Abbasilerin de hilafet merkezini Ba÷dat’a taúÕmasÕyla Medine di÷er alanlarda oldu÷u gibi ilim ve kültür alanÕnda da eski de÷er ve itibarÕnÕ kaybetmiútir. Mekke, bir ibadet ve ticaret merkezi olmasÕ hasebiyle cahiliye döneminde de ilim ve kültür açÕsÕndan önem arz ediyordu. Ancak, ilim yönünden asÕl de÷erini Hz. Peygamber döneminde 630 yÕlÕnda fethedilerek úirk zihniyetinden arÕndÕrÕlmasÕndan, Hz. Peygamber’in vefatÕndan sonra da Abdullah b. Abbas baúta olmak üzere bazÕ sahabilerin buraya gelip yerleúmesi ve tefsir, fÕkÕh, hadis, Arap dili, KÕraat gibi alanlarda e÷itim-ö÷retim halkalarÕ kurup ders vermeye baúlamasÕyla kazanmÕútÕr. Mekke, øbn Abbas’Õn e÷itim-ö÷retim faaliyetleri sayesinde di÷er bazÕ alanlar gibi tefsirde de bir ekol haline gelmiútir. Said b. Cübeyr, Mücahid b. Cebr (v. 103/721), økrime (v. 104/723), Tavus b. Keysân (v. 106/725), Ata b. Ebî Rebah (v. 114/7633), Ebu Mabed Abdullah øbn Kesir (v. 120/738), Amr b. Dinar (v. 126/744), Humeyd b. Kays (v. 130/748), ùibl b. Abbad el-Mekkî (v. 148/766), Abdulmelik øbn Cüreyc, Süfyan b. Uyeyne, Fudayl b. øyad gibi mühim alimler bu okulda yetiúmiúlerdir.148 Mekke, Abdulah b. Zübeyr’in burada Emevi hilafetine baúkaldÕrmasÕ, bu yüzden Emeviler tarafÕndan topa tutularak büyük zarar görmesi, birçok kiúinin bu saldÕrÕlar sÕrasÕnda ölmesi gibi sebeplerle –Ka’be gibi Allah’Õn evi olan bir mabede ev sahipli÷i yapmasÕ, hac ve umre ibadetlerinin ana merkezi olmasÕ gibi özellikleri itibariyle her zaman mühim ise de- daha baúka alanlar gibi ilim ve kültür alanÕnda da de÷erini kaybetmiútir. Kufe, Hz. Ömer zamanÕnda kurulan yeni bir úehir olmakla birlikte øbn Mes’ûd’un orada görev yapmasÕ sayesinde en önemli ilim merkezlerinden biri olmuútur.149 Baúta Yemen olmak üzere muhtelif bölgelerden çok sayÕda insan Kufe’ye göç edip buraya yerleúmiú ve ilme merakÕ olanlar øbn Mes’ud’un kurdu÷u okulda e÷itim almÕúlardÕr. Kufe øbn Mes’ud’un vefatÕndan sonra da bir e÷itim-ö÷retim merkezi olmaya devam etmiútir. Kufe medresesi, tefsir, hadis, fÕkÕh, kelam, siyer, kÕraat, Arap dili gibi alanlarda çok önemli isimler yetiútirmiútir. Amir b. ùerahil eú-ùa’bî (v. 104/722), Atiyye b. Sa’d (v. 111/729), Zeyd b. Ali b. el-Hasan Zeyd eú-ùehîd (v. (v. 122/740), øsmail b. Abdurrahman es-Süddi el-Kebîr (v. 127/744), Câbir b. Yezid el-Cu’fî 147 148 149 Bk. Ebû Hatim Muhammed b. Ahmed øbn Hibbân el-Busitî, Meúâhiru ulemâi’l-emsâr, núr. Mecdi b. Mansûr b. Seyyid eú-ùiverî, (Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1416/1995), 79-106, 155-172; Bozkurt- KüçükaúçÕ, “Medine”, 28:310-311; Hüseyin Akgün, Hadis Rivâyet Co÷rafyasÕ (Hicrî ølk 150 YÕl), (østanbul: Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 2019), 46-70; Reche –Câsim, “Cuhûdu ulemâi’l-Kûfe fi’d-dersi’llugavî hilâle el-karni’s-sâlis el-hicrî/es-sâmin el-milâdî”, 194-196; el-Musî, Târîhu’l-hayât el-ilmiyye fi’lMedîneti’n-Nebeviyye hilâle el-karn es-sânî el-hicrî, 93-240, 271-314; Cemal Mahmud Muhammed el-Hûbî, Menhecu’l-medreseti’l-Medeniyye fi’t-tefsîr, (Gazze Câmiatu’l-Ummeh, 1434/2013),2-38; Mansur Koçinka÷, “Erken Dönem øslam Düúüncesinde ølim KavramÕ ve Bölgesel ølim HalkalarÕ”, Hz. Peygamber ve ølim, ed. M. Bedirhan, (østanbul: Kerim E÷itim Kültür ve Sa÷lÕk VakfÕ TÜRKKAD, 2018): 39-43 (31-63). Bk. øbn Hibbân, Meúâhiru ulemâi’l-emsâr, 106-112, 172-179; Nebi Bozkurt-Mustafa Sabri KüçükaúçÕ, “Mekke”, Türkiye Diyanet VakfÕ islam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ,2003), 28: 561-562 (555-563); Akgün, Hadis Rivâyet Co÷rafyasÕ (Hicrî ølk 150 YÕl), 71-85; ùeyma Nur Bayra, Hicrî ølk Üç AsÕrda Mekke KâdÕlarÕnÕn Hadis ølmi ile øliúkileri, (Yüksek Lisans Tezi, 29 MayÕs Üniversitesi, 2019), 1215; Koçinka÷, “Erken Dönem øslam Düúüncesinde ølim KavramÕ ve Bölgesel ølim HalkalarÕ”, 43-48. el-Berrâkî en-Necefî, Târîhu’l-Kûfe, 112-133; Casim AvcÕ, “Kûfe”, Türkiye Diyanet VakfÕ islam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2002), 26: 339-340; Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, 15-27; Vedat Hüseyin Abduttufân, Meînetu’l-Kûfe ømâretuha, neú’etuha, tetavvuruha, (Bakaluryus Tezi, Câmiatu’Kadâsiyye, 1438/2017), 6-15; Haúim Hüseyin NasÕr el-Mahenek, Muciz Tamsîru’l-Kûfe ve imrânuhâ hattâ nihayeti ahdi’l-hulefâi’r-râúidîn, 2. BaskÕ, (enNecef: Dâru’l-enbâ, 1432/2010), 14-66; Darâcî Hayra, “el-Hayât el-iktisâdiyye ve’l-ictimâiyye li’l-Kûfe fi’lkarni’le-evvel el-hicrî”, Mecelletu’l-hikme li’d-dirasât et-târîhiyye 5/10 (2017): 92-105. 22 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I (v. 128/744), ømam AsÕm b. Behdele (v. 127/744), Ebân b. Ta÷leb el-Kûfî (v. 741/758), Muhammed b. Saib el-Kelbî (v. 146/763), Eû Hamze es-Sumâlî Sabit b. Dinâr (v. 148/764), Süfyan es-Sevrî, Veki’ b. Cerrah, øbn ùübrüme, Muhammed b. Abdurrahman øbn Ebî Leyla (v. 148/765), Hammad b. Ebî Süleyman, ømam Ebû Hanife, imam Hamza b. Habib (v. 156/772), ømam Ebû Yusuf, ømam Muhammed b. Hasan eú-ùeybânî, Ai b. Hamza el-Kisâî, Yahya b. Sellam, Yahya b. Ziyad el-Ferra gibi büyük ço÷unlu÷u hicrî ikinci asÕr âlimi olan bu zevat burada yetiúmiú âlimlerden bazÕlarÕdÕr.150 Burada bilhassa dil ve kÕraat alanÕnda yetiúen âlimler Kûfiyyûn diye meúhur olmuúlardÕr. Kufe, Hz. Osman’Õn öldürülmesinden sonra çÕkan kargaúalarda hep Hz. Ali’nin yanÕnda yer almÕútÕr. Emevi hilafeti öneminde de muhalefetin merkezi olmuútur. Çok sÕk aralÕklarla Emevi vali ve komutanlarÕnÕn baskÕsÕna maruz kalmÕútÕr. Daima Ali HanedanÕna kucak açan bir merkez olmuútur. Bununla birlikte her seferinde de Ali evladÕnÕ sahipsiz bÕrakmÕú, onlara gereken deste÷i vermemiútir. Kufe zaman içinde ilim ve kültür merkezi olma özelli÷ini yitirmiú, bugün Necef’in pek de bir önemi olmayan küçük bir kasabasÕ halini almÕútÕr. Basra da yeni bir úehirdi ve o da Kufe gibi Hz. Ömer zamanÕnda kurulmuú idi. Ebû Musa el-Eú’ari’nin valili÷i döneminde geliúme göstermeye baúladÕ.151 Basra, pek çok alanda oldu÷u gibi siyaseten de Kufe’nin rakibi olmuútur. Nitekim Hz. Osman’Õn öldürülmesi ve Hz. Ali’nin halife olmasÕndan sonra ortaya çÕkan kargaúada Kufeliler Hz. Ali taraftarÕ iken, BasralÕlar, Talha, Zübeyr ve Hz. Aiúe’nin yanÕnda yer almÕúlardÕr. BunlarÕn arasÕnda Basra’da Cemel savaúÕ vuku bulmuú, bu savaúta Hz. Ali ve yanÕnda bulunan Kufeliler, Talha, Zübeyir ve Hz. Aiúe ile bunlarÕn yanÕnda yer alan BasralÕlarÕ yenmiúlerdir. O günden itibaren BasralÕlar Hz. Ali’ye ve taraftarlarÕna hep mesafeli yaklaúmÕúlardÕr. Kufe ve di÷er bazÕ Irak beldeleri ùia’nÕn etkisindeyken, Basra tarih boyunca hep Sünni çizginin etkisinde olmuútur. Yeni bir úehir olan Basra da Kufe gibi, çok fazla yabancÕ göç almÕútÕr. Malezya’dan bile gelip yerleúenler olmuútur. Basra da Kufe gibi ilim ve kültür merkezlerinden biri olmuútur. Burada da tefsir, hadis, fÕkÕh, kÕraat, Arap dili, siyer, megazi vb. alanlarda iyi e÷itimler verilmiú ve Ebu Musa el-Eú’arî ile Hasanu’l-Basri’nin yetiútirdi÷i çok sayÕda önemli âlim yetiúmiútir. Ma’mer b. Raúid, Said b. Ebî Arûbe, ùu’be b. Haccac, Hammad b. Seleme, Ebû Avane gibi âlimler bunlardan bazÕlarÕdÕr ve bunlarÕn hepsi hicri ikinci asrÕn âlimleridir. Hadis alanÕnda Hasanu’l-Basrî (v. 110/728), øbn Sirin (v. 110/729), Katâde b. Diâme (v. 118/737), Sabit el-Bünâni (v. 127/744), Yahya b. Ebî Kesir (v. 129/747), Eyüp b. Ebû Temîme (v. 131/749), VâsÕl b. Ata (v. 131/749), Yunus b. Ubeyd (v. 139/756), Rebî’ b. Enes (v. 139/756), Humeyd et-Tavîl (v. 142/760), Hiúam b. 150 151 øbn Hibbân, Meúâhiru ulemâi’l-emsâr, 124-138, 194-205; AvcÕ, “Kûfe”, 26: 339-342; Hulusi KÕlÕç, “Kûfiyyûn”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ,2002), 26: 345-346; Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, 49-110; Akgün, Hadis Rivâyet Co÷rafyasÕ (Hicrî ølk 150 YÕl), 86-125; Abdussettâr Nasîf Casim el-Amirî –Kasûr Fâlih es-Sâfî, “Cuhûdu Ulemâi’b-Basra ve’l-Kûfe fî mecâli’l-ulûmi’d-dînîyye ve devruhum fi’t-tevâsul el-fikrî beyne’l-medîneteyn”, Mecelletu Kulliyeti’t-terbiye el-esâsiyye/Câmiatu Bâbil 13 (2013): 610-627 (602-659); Ali Yüksek, “øslam Hukuk tarihinde Kûfe’nin Yeri”, Turkish Studies 9/5 (2014): 2168-2176 (2165-2178); Yusuf Ahmed el-Mutavvi’, Cuhûdu ulemâi’n-nahv fi’l-karni’s-sâlis el-hicrî, (y.y,, 1396/1976), 46-113; Yusuf Halîf, Hayâtu’ú-úi’r fi’l-Kûfe ilâ nihâyeti’l-karni’s-sânî li’l-hicre, 2. BaskÕ, (el-Mektebe el-Arabiyye, ts.), 45136; Yuriyuk Encrini, Mukarene beyne’l-Basra ve’l-Kûfe fî âmili’t-tenâzu’ ve tatbîki tedrîsihâ fi’l-lu÷ati’larabiyye, (ed-Derece el-icâze el-âliyye, el-Câmia el-øslâmiyye el-hukûmiyye, 1439/2018), 39-68; el-Berrâkî en-Necefî, Târîhu’l-Kûfe, 436-464; Cebbar Muharib Abdullah, “Menhecu’r-re’y fî medreseti’l-Kûfe elfÕkhiyye – en-neú’e ve’t-tatavvur”, Mecelletu merkezi dirâsâti’l-Kûfe 52 (2019): 487-523; Koçinka÷, “Erken Dönem øslam Düúüncesinde ølim KavramÕ ve Bölgesel ølim HalkalarÕ”, 49-53. Salih Ahmed el-Ali, et-Tanzîmât el-ictimâiyye ve’l-iktisâdiyye fi’l-Basra fi’l-karni’l-evvel el-hicrî (Early History of Basrah A Study of the Organization of an Islamic Misr),(Ba÷dat: Matbaatu’l-maarif, 1953), 22-113; Nadiye Nuri Ali, “Neú’etu medineti’l-Basra ve tetavvuruha el-imrânî fi’l-karni’l-evvel el-hicrî”, Mecelletu dirâsâti’l-Basra 14 (2012): 193-217; Maden, Hicrî økinci AsÕr Ehl-i Hadis HalkalarÕ (Basra Örne÷i), 11-51; Emin el-Kudât, Medresetu’l-hadîs fi’l-Basra hatta el-karn es-sâlis el-hicrî, (Beyrût: Dâru øbn Hazm, 1419/1998), 23-50; el-A’zamî, Muhtasaru Târîhi’l-Basra, 13-49. 23 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Hassan (v. 147/764), Ebû Amr b. el-Alâ Ziyad b. Ammar el-Basrî (v. 154/770), Said b. Ebî Arûbe (v. 156/773), ùu’be b. el-Haccâc, Abdullah b. øshak, øsa b. Amr, AsÕm el-Cahderî, Yakub el-Hadramî gibi âlimlerin kurmuú olduklarÕ ders halkalarÕ oldukça önemlidir.152 Basra’da yetiúen ve özellikle dil ve kÕraat alanlarÕna öne çÕkan âlimler Basriyyûn diye bilinirler. Basra da Kufe gibi bilhassa Abbasi hilafetinin etnli÷ini yitirmesiyle ilim ve kültür alanÕndaki úöhretini, önemini ve de÷erini kaybetmiútir. Basra bugün eskiden oldu÷u gibi Sünni nüfusun daha güçlü ve etkili oldu÷u Irak’Õn önemli úehirlerinden biridir.153 Emevi HanedanÕnÕn ùam’a (Dimaúk) yerleúmesiyle ùam, øslam ilim ve kültür hayatÕnÕn önemli merkezlerinden biri haline gelmiútir. ùehir, daha önce BizanslÕlarÕn elindeyken Hz. Ömer zamanÕnda Müslümanlar tarafÕndan fethedilmiútir. MüslümanlarÕn eline geçtikten sonra önce Yezid b. Ebi Süfyan, onun vefatÕndan sonra da kardeúi Muaviye b. Ebi Süfyan úehri yönetmiúlerdir.154 Bu arada Ebu’d-Derda, Muaz b. Cebel, Ebû Ubeyde b. el-Cerrâh gibi sahabiler burada ilmî ve dinî hizmetler vermiúlerdir. Muaviye 41/661 yÕlÕnda halife olunca ùam’Õ hilafet merkezi yaptÕ. Bundan sonra ùam’Õn önemi de de÷eri kat kat artmaya baúladÕ. Emeviler ùam’da çok önemli mimari faaliyetlerde bulundular. Bu arada ilim ve kültür alanÕnda da önemli hizmetler yaptÕlar.155 Ancak Abbasilerin hilafetin merkezi olarak burayÕ de÷il de Ba÷dat’Õ seçmeleriyle önemini yitirdi ve sÕradan bir úehir haline geldi. Bununla birlikte baúta Halid b. Ma’den (v. 103/721, Ali b. Ebî Talha (v. 143/760), Mekhûl b. Ebî Müslim ed-Dimaúkî (v. 112/730), Sevr b. Yezid (v. 153/770), Abdurrahman b. Amr el-Evzâî (v. 157/774), Abdurrahman b. Sabit b. Sevban (v. 165/782), Said b. Abdulaziz (v. 167/784),), olmak üzere bölgede önemli âlimler hizmet vermiúlerdir.156 Abdullah b. Amr b. As’Õn yerleúmesiyle MÕsÕr da önemli bir ilim ve e÷itim merkezi haline geldi. Hz. Ömer zamanÕnda Amr b. As’Õn komutasÕndaki ordu tarafÕndan fethedilmiútir. MÕsÕr, o zamanlar ilim ve kültürün etkili oldu÷u yerlerden biri ise de di÷er merkezler gibi etkili ve önemli olamamÕútÕr. Burada bu asÕrda yetiúmiú en önemli âlimler arasÕnda aynÕ zamanda MÕsÕr müftüsü olan Amr b. el-Haris (V. 148/765), Yezid b. Ebî Habib (v. 128/745), Haris b. Yakub (v, 130/747), Ubeydullah b. Ebi Cafer (v. 132/749), Ca’fer b. Rebia (v. 136/753), Halid b. Yezid (v. 139/756), Hayr b. Nu’man (v. 137/754), Said b.Yezid (v. 154/770), Ebû Muhammed 152 153 154 155 156 øbn Hibbân, Meúâhiru ulemâi’l-emsâr, 112-124, 180-194; Maden, Hicrî økinci AsÕr Ehl-i Hadis HalkalarÕ (Basra Örne÷i), 60-122; Çelik, “BasralÕ Muhtelit Râvîler (Hicrî ølk Üç AsÕr)”, 161-162; Akgün, Hadis Rivâyet Co÷rafyasÕ (Hicrî ølk 150 YÕl), 126-147; el-Kudât, Medresetu’l-hadîs fi’l-Basra hatta el-karn es-sâlis el-hicrî, 51-140; Encrini, Mukarene beyne’l-Basra ve’l-Kûfe fî âmili’t-tenâzu’ ve tatbîki tedrîsihâ fi’l-lu÷ati’l-arabiyye, 15-38; Koçinka÷, “Erken Dönem øslam Düúüncesinde ølim KavramÕ ve Bölgesel ølim HalkalarÕ”, 53-55. Bk. Abdulhalik BakÕr, “Basra”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992), 5:108-111; Hulusi KÕlÕç, “Basriyyûn”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992), 5:117-118; Abdulhakim öantab el-Ka’bî, “et-Tahavvulât elictimâiyye fi’l-Basra fi’l-karni’l-evvel el-hicrî”, Mecelletu dirâsâti’l-Basra 17 (2014): 176-201; el-Amirî –esSâfî, “Cuhûdu Ulemâi’b-Basra ve’l-Kûfe fî mecâli’l-ulûmi’d-dînîyye ve devruhum fi’t-tevâsul el-fikrî beyne’l-medîneteyn”, 610-627. Bk. Ebu’l-KasÕm Ali b. El-Hasan øbn Hibetullah b. Abdullah øbn Asâkir, Târîhu medîneti Dimaúk ve zikru fadlihâ ve tesmiyetu men hallehâ mine’l-emâsil ev ictâze bi nevâhîhâ min vâridîhâ ve ehlihâ, thk. Muhibbuddin Ebû Said Ömer b. öarâme el-Amravî, (Beyrût: Dâru’l-fikr, 1415/1995), 2: 98-106. Bk. Sümeyye bintu Muhammed Ferac el-Vâfî, et-Ta’lîm fi’ú-ùam fi’l-ahdi’l-Emevî, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1428), 25-92, 131-155. Bk. øbn Hibbân, Meúâhiru ulemâi’l-emsâr, 138-146, 209-219; Cengiz Tomar, “ùam”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010), 38: 320-325; Akgün, Hadis Rivâyet Co÷rafyasÕ (Hicrî ølk 150 YÕl), 148-164; Hüseyin Akgün, “ùam Bölgesinde Rivayet Edilen Hadislerin Bölgesellik AçÕsÕndan Tahlili”, Amasya Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 7 (2016): 7-32; Carl Brockelmann, “Emeviler Döneminde ùam ve Irak’ta Arap EdebiyatÕ”, çev. Selman Yeúil, Bingöl Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 3 (2014): 249-255; Koçinka÷, “Erken Dönem øslam Düúüncesinde ølim KavramÕ ve Bölgesel ølim HalkalarÕ”, 57-59. 24 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Abdullah b. Vehb (V. 197/813), øbn Lehia (v. 174/790), Leys b. Sa’d (v. 175/791) gibilerini zikredebiliriz.157 Yemen, Hz. Peygamber döneminde savaúsÕz bir úekilde, halkÕn pey der pey Hz. Peygamber’e gelip biat etmesiyle Müslüman beldesi haline gelmiútir. Hz. Peygamber döneminde ve daha sonraki yÕllarda Esved el-Ansi örne÷i gibi zaman zaman bazÕ irtidat hareketleri olmuútur ve daha baúka bazÕ isyanlar yapÕlmÕútÕr. Bununla birlikte genelde Yemen’de di÷er bazÕ bölgelere göre hayat sakin geçmiútir. Muaz b. Cebel’in kendisinde bulunmasÕ sebebiyle, ayrÕca Hz. Peygamber’in vefatÕndan sonra buraya gelip yerleúen bazÕ sahabiler ve Ka’bu’l-Ahbar gibi bazÕ tabiî âlimler sayesinde Yemen, aynÕ zamanda ilim ve kültür beldesi olmuútur. Ancak Yemenlilerin ço÷unlukla Mekke, Medine, bilhassa Kufe ve Basra’ya gelip yerleúmeleri, oradaki e÷itim halkalarÕna iútirak etmeleri, Yemen’in di÷er úehirler gibi meúhur bir ilim merkezi haline gelmesine fÕrsat vermemiútir. Öte yandan Haricilikøbadilik-Zeydilik gibi anlayÕúlarÕn bölgede hâkim olmasÕ ve zaman zaman mevcut Emevi iktidarlarÕna karúÕ çÕkmalarÕ da bölgede e÷itim-ö÷retimi olumsuz manada etkilemiútir. Ancak Abbasiler döneminde Yemen daha fazla geliúme kaydetti. Ebu’l-Hüseyin Zeyd b. Ali (v. 122/740), Tavus b. Keysan (v. 106/725), Ma’mer b. Raúid (v. 153/770), Vehb b. Münebbih (v. 114/732), kardeúi Hemmam b. Münebbih (v, 132/750), Ata b. Merkebuz, Mu÷ire b. Hakîm, Ebu Eyyib Mutarrif b. Mazin es-San’ânî, Ebû Abdirrahman Hiúam b. Yusuf, Yahya b. Hasan, Abdurrezzak es-San’ânî, Hiúam b. Yusuf el-Ebnâvî, Abdullah b. Tavus (v. 132/750), Amr b. Dinar (v. 126/744), Ata b. Ebî Rebah (v. 114/733) gibi bir kÕsmÕ ømam ùafiî’nin hocasÕ olan önemli âlimler burada yetiúti.158 Abbasi Hilafetinin baúkenti olmasÕ itibariyle de Ba÷dat dönemin en önemli ilim merkezleri olmuútur. ùehir, Abbasi halifesi Ebû Cafer el-Mansûr tarafÕndan inúa edilmiútir.159 DolayÕsÕyla Hz. Peygamber, sahabe ve tabiun dönemiyle ilgili olarak Ba÷dat’tan bahsetmek mümkün de÷ildir. Abbasi dönemine baktÕ÷ÕmÕz zaman da hilafetin baúkenti olmasÕ hasebiyle kÕsa zamanda önemli bir merkez haline geldi÷ini görüyoruz. ùehirde pek çok cami, medrese, han, hamam, kervansaray gibi ilim, kültür ve ticaret merkezleri kuruldu. ùatafatlÕ ve úaúaalÕ saraylar, köúkler yapÕldÕ. Ba÷dat, zamanla adeta bir rüya úehri, bir masal kenti haline geldi. Zevk, sefa, müzik, e÷lence hepsi burada bulunuyordu. Ba÷dat’Õn önemli bir ilim ve kültür merkezi haline gelmesi hicrî üçüncü asÕrdan sonralarÕ olmuú ise de hicrî ikinci yüzyÕlda da burada önemli âlimlerin bulundu÷unu görüyoruz. Bunlar özellikle halifeye yakÕn olmak, saraya kolayca gidipgelmek maksadÕyla burada bulunuyorlardÕ. BazÕlarÕnÕ da bilhassa halifeler buraya ça÷ÕrÕp 157 158 159 Bk. øbn Hibbân, Meúâhiru ulemâi’l-emsâr, 146-150, 219-224; Cengiz Tomar, “MÕsÕr”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ,2004), 29: 559-563; Akgün, Hadis Rivâyet Co÷rafyasÕ (Hicrî ølk 150 YÕl), 165-178; Hasan Cirit, “Hicrî II. AsÕr Muhadis ve Fakihlerinden Leys b. Sa’d, ølmi Kiúili÷i ve Eserleri”, M.Ü. ølahiyat Fakültesi Dergisi 18 (2000): 183-201; Koçinka÷, “Erken Dönem øslam Düúüncesinde ølim KavramÕ ve Bölgesel ølim HalkalarÕ”, 59-60. øbn Hibbân, Meúâhiru ulemâi’l-emsâr, 150-154, 224-227; ømâduddin ødris b. Ali b. Abdillah el-Hamzî, Târîhu’l-Yemen min kitâbi kenzi’l-ehyâr fî ma’rifeti’s-siyeri ve’l-ehbâr, thk. Abdulmuhsin Mudic el-Mudic, (el-Kuveyt: Müessestu’ú-úirâi’l-Arabî, 1992), 27-43; Ali Mesad Ahmed el-Huveydî, el-Hayât el-ilmiyye fi’lCened fi’l-karni’l-evvel el-hicrî, (Doktora Tezi, Câmaiatu San’a, 1430/2009), 43-164; Cengiz Tomar, “Yemen”, Türkiye Diyanet VakfÕ islam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013), 43: 403-405 (401-406); Akgün, Hadis Rivâyet Co÷rafyasÕ (Hicrî ølk 150 YÕl), 182; Halil OrtakcÕ, Câhiliye’dem Emevilerin Sonuna Kadar Yemen, (Doktora Tezi, østanbul Üniversitesi, 2019), 20-70, 194-220; Musa Çetin, “Abdürrezzâk’Õn Hadis ølmindeki Yeri”, Ekev Akademi Dergisi 16/50 (2012): 114-115 (113-132); Arslan Karao÷lan, “Yemen Tefsir Kültürü Üzerine BazÕ Mülahazalar”, Kent Kültürü ve Yönetimi Hakemli Elektronik Dergi 10/4 (2017): 543-572; Ali b. Hassan b. Ali b. Hassan, et-Tefsîr fi’l-Yemen ard ve dirâse, (er-Riyâd: Câmiatu’l-Melik Suûd, 1436), 38-82; Koçinka÷, “Erken Dönem øslam Düúüncesinde ølim KavramÕ ve Bölgesel ølim HalkalarÕ”, 59. Bk. Ebû Bekir Ahmed b. Ali b. Sabit el-Hatîb el-Ba÷dâdî, Târîhu medîneti’s-selâm ve ahbâru muhaddisîhâ ve zikru kuttânihâ el-ulemâi min ÷ayri ehlihâ ve vâridîhâ, thk. Beúúâr Avvâd Ma’rûf, (Beyrût: Dâru’l-÷arbi’løslâmî, 1422/2001), 1: 375-377. 25 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I yerleútirmiúlerdir. ømam Ebû Hanife, ømam Ebû Yusuf, ømam Muhammed b. Hasan eúùeybânî, Mukatil b. Süleyman, Ahmet b. Hanbel, Amr b. Muhammed el-Leysî ve daha niceleri bu dönelerde Ba÷dat’ta yetiúmiú, ilme hizmet vermiúlerdir. Dört ameli mezhebin dördünün de önemli bazÕ âlimleri, tefsir, hadis, kelam, tasavvuf, dil, felsefe, mantÕk, kÕraat gibi dinî ilimlerin mühim bazÕ úahsiyetleri burada bulunmuúlardÕr. Bununla birlikte Ba÷dat, bu dönemde Kufe ve Basra gibi bir ilim ve kültür merkezi haline gelmemiútir. Abbasi halifelerinin di÷er kültür ve medeniyetlere ait eserleri Arapçaya tercüme ettirmeleri de burada olmuútur. Bunun için bölgede bulunan Cündiúapur ve di÷er bazÕ merkezlerde bulunan Süryânî, Fârisî, Hintli, Nabâtî, Harranî, Nasrânî âlimler Ba÷dat’a gelip, halifelerin emriyle bu tercüme faaliyetlerinde bulundular. Bu açÕdan Ba÷dat aynÕ zamanda bir tercüme merkezi olmuútur. Burada farklÕ dinlere, kültürlere, medeniyetlere ait, dinî, felsefî, edebî, riyâzî, kevnî, tÕbbî ilimlere dair pek çok kitap Arapçaya aktarÕldÕ. Böylece Ba÷dat sadece øslâmî ilimlerin de÷il, aynÕ zamanda felsefenin, hikmetin, astronominin, matemati÷in, tÕbbÕn, edebiyatÕn ve daha baúka ilimlerin de merkezi haline geldi ve bu özellik yüzyÕllarca devam etti. Ba÷dat azametini, heybetini, zarafetini Mo÷ollarÕn 1258’deki saldÕrÕlarÕyla yitirdi.160 MüslümanlarÕn ele geçirmesinden sonra, baúta Merv úehri olmak üzere Horasan bölgesi de mühim bir merkez olmuútur. Özellikle Yemen ve Arabistan’Õn muhtelif yerlerinden bölgeye göç eden ve burada güç ve iktidar elde eden Arap kabilelerin dinî ilimler konusundaki e÷itimleri, zaman zaman halifelerin baskÕsÕndan kaçÕp bölgeye gelen âlimlerin ders halkalarÕ sayesinde burada da önemli ilmî faaliyetler olmuútur.161 Ancak Horasan da Ba÷dat gibi ihtiúamÕnÕ daha sonralarÕ kazanacaktÕr. Hicrî ikinci asÕrda henüz önemli bir ilim merkezi haline gelmemiú ise de yine de ilmin yapÕldÕ÷Õ beldelerden biri idi. Bu bölgede ilme hizmet veren âlimler arasÕnda Yahya b. Ya’mer el-Advânî’yi (v. 89/708) zikredebiliriz. Süleyman b. Büreyde el-Mervezî (v. 105/724), Nâfî’, Ebû Amr, Hamza gibi kÕraat âlimleri, Dahhâk b. Müzahim (v. 105/723), Cüveybir b. Said el-Ezdî, Ubeyd b. Süleyman el-Mervezî, Nahúel b. Said enNiúaburî, Mukatil b. Hayyan (v. 150/767), Mukatil b. Süleyman (v. 150/767), Ata b. Ebî Müslim el-Horasani (v. 135/752), Rebî b. Enes (v. 139/758), Fudayl b. øyaz (v. 187/803), øbrahim b. Edhem (v. 161/778), ùakîk-i Belhî (v. 194/810), Abdullah b. el-Mübarek (v. 160 161 øbn Hibbân, Meúâhiru ulemâi’l-emsâr, 205-207; Ebu’l-Abbas Ahmed b. Yahya b. Cebbâr el-Belâzurî, Futûhu’!l-buldân, thk. Abdullah Enîs et-Tabbâ’, (Beyrût: Müessesetu’l-maârfi, ts.), 414-420; Abdulaziz edDûrî, “Ba÷dat”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ,1991), 4: 425-433; Abdülkerim ÖzaydÕn, “Ba÷dat; Kültür ve Medeniyet”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ,1991), 4:437-441; Koçinka÷, “Erken Dönem øslam Düúüncesinde ølim KavramÕ ve Bölgesel ølim HalkalarÕ”, 55-57. Bk. Yunus Arifo÷lu, VIII. YüzyÕl øle XI. YüzyÕl ArasÕnda Horasan’Õn Dini ve Sosyal YapÕsÕ, (Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, 2013), 24-77; Von Wilfred Madelung, “Horasan ve Maveraünnehir’de ølk Mürcie ve Hanefili÷in YayÕlÕúÕ”, çev. Sönmez Kutlu, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 33/1 (1994): 239247; Yunus Kaplan, “Horasan Bölgesi ve Mu’tezile’nin Horasan’daki VarlÕ÷Õ”, Yüzüncü YÕl Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 5/6 (2017): 16-33; Abdolvahid Soofizadeh, “Tarihte Horasan’Õn Yeri (øslamiyet Dönemi)”, DTCF (Dil Tarih Co÷rafya Fakültesi Dergisi) 58/1 (2018): 12-28; Mesut Can, øslâm Tarihi ve Medeniyetinde Merv ùehri (Kuruluúundan Tâhirîler Dönemine Kadar), (Doktora Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2016), 40-326; Sâmir Abdulmehdi Hatamle, Medresetu’l-Hadîs fî Medineti’r-Rey munzu neú’etihâ hatta nihâyeti’l-karni’r-râbi’e el-hicrî, 33-122, eriúim: 20.10.2021, https://ebook.univeyes.com/147200/pdf-%D9%85%D8%AF%D8%B1%D8%B3%D8%A9%D8%A7%D9%84%D8%AD%D8%AF%D9%8A%D8%AB-%D9%81%D9%8A%D9%85%D8%AF%D9%8A%D9%86%D8%A9-%D8%A7%D9%84%D8%B1%D9%8A%D9%85%D9%86%D8%B0-%D9%86%D8%B4%D8%A3%D8%AA%D9%87%D8%A7%D8%AD%D8%AA%D9%89-%D9%86%D9%87%D8%A7%D9%8A%D8%A9%D8%A7%D9%84%D9%82%D8%B1%D9%86%D8%A7%D9%84%D8%B1%D8%A7%D8%A8%D8%B9%D8%A7%D9%84%D9%87%D8%AC%D8%B1%D9%8A. 26 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 181/797) gibi ço÷unlu÷u hicrî ikinci asÕr âlimi olan birçok zevat bölgede bulunmuú, önemli ilmi hiizmet ve faaliyetlerde bulunmuúlardÕr.162 138/755 yÕlÕnda Abdurrahman b. Muaviye’nin Endülüs bölgesine intikali ve orada Endülüs Emevi Devletini kurarak Abbasi hilafetinden ba÷ÕmsÕz bir yapÕ haline gelmesiyle burada da ilmî faaliyetler baúlamÕútÕr. Ne var ki Endülüs’te hicrî ikinci asÕr, daha ziyade hicrî üçüncü ve daha sonraki asÕrlarda yetiúecek alimlere zemin hazÕrlayan, ortam sa÷layan bir asÕr olmuútur. Nitekim daha sonralarÕ bu münbit araziden çok sayÕda önemli alim yetiúecektir. Bununla birlikte hicrî ikinci asÕrda Endülüs’te baúta hadis rivayet etmek üzere bir takÕm ilmî hareketler içinde bulunanlar olmuútur. BunlarÕn arasÕnda Muaviye b. Salih (v. 158/775), Sa’saa b. Sellam (v. 192/808), Gazi b. el-Kays el-Kurtubî (v. 199/814), Ziyad b. Abdurrahman el-Lahmî (v. 193/808) gibi bazÕ isimleri zikredebiliriz.163 Bu dönemde iúaret edilmesi gereken bir bölge de Kuzey Afrika bölgesidir. Bilindi÷i gibi buraya da øslam oldukça erken dönemlerde girmiútir ve halkÕn Müslüman olmasÕnÕn ardÕndan dinî ilimler de bölgede yayÕlmaya baúlamÕútÕr.164 Özellikle baúta Kayravan olmak üzere bölgedeki bazÕ úehirler, ilmî faaliyetlerin merkezi haline gelmiútir.165 Bu cümleden olarak bölgede ilmin yayÕlmasÕna ve yaygÕnlaúmasÕna hizmet den alimler arasÕnda tabiundan olan Halid b. Ebî ømran (v. 125/743), Abdullah b. Feruh el-Farisî (v. 175/792), Ali b. Ziyad el-Abesî et-Tûnusî (v. 183/800), Abdullah b. öanim er-Raînî (v. 190/806), Ebu Halid Abdurrahman b. Ziyad (v. ?), Ebû Zekeriya Yahya b. Sellâm (v. 200/815), Ebû Halid Kerûm b. Halid el-Ma÷ribî (v.?)166 gibi alimleri zikredebiliriz. Cundiúapur, øskenderiye, Harran, Hire gibi daha önceki asÕrlarda çok önemli ilim merkezleri olan úehirler, øslami dönemde de kÕsmen önemlerini muhafaza etmiúlerdir. Ancak bu merkezler klasik øslamî ilimlerden ziyade tÕp, astronomi, matematik, felsefe gibi alanlarda ve daha çok gayr-i Müslim âlimlerin faaliyetleriyle öne çÕkmÕúlardÕr.167 O yüzden burada bunlarÕn üzerinde durulmamÕútÕr. 162 163 164 165 166 167 øbn Hibbân, Meúâhiru ulemâi’l-emsâr, 154-155, 227-232; Osman Çetin, “Horasan”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ,1998), 18: 234-241; Akgün, Hadis Rivâyet Co÷rafyasÕ (Hicrî ølk 150 YÕl), 1798-181; Arifo÷lu, VIII. YüzyÕl øle XI. YüzyÕl ArasÕnda Horasan’Õn Dini ve Sosyal YapÕsÕ, 56-77; Mesut Can, “Merv’de øslâmî ølimlerin Do÷uúu (Hicrî ølk øki AsÕr)”, Mütefekkir Aksaray Üniversitesi øslami ølimler Fakültesi Dergisi 3/6 (2016): 400-422 (399-425). Bk. Fatma Büúra Çoban, Endülüslü Muhaddislerin Rihleleri (Hicrî ølk Dört AsÕr), (Yüksek Lisans Tezi, østanbul Üniversitesi, 2019), 7-19; Akgün, Hadis Rivâyet Co÷rafyasÕ (Hicrî ølk 150 YÕl), 182-183; Vefa bintu Abdillah Süleyman el-Mezrû’, “øshâmu’r-Rahhâle ve’l-mücâvirîn el-Endelusiyyîn ale’l-hayâti’l-ilmiyye bi Mekke el-Mükerreme mine’l-karni’s-sâni hatta nihâyeti’l-karni’s-sâdis el-hicrî”, Mekke el-Mükerreme âsimetu’s-sakâfe el-øslâmiyye 1426, 65-101; Mustafa øbrahim el-Meúnî, Medresetu’t-tefsir fi’l-Endelus, (Beyrût: Müessesetu’r-risâle, 1406/1986), 17-75. El-Hüseyn b. Muhammed Svat, Medresetu’l-Hadsi fi’l-Kayrvavân mine’l-fethi’l-øslâmî ilâ muntasafi’lkarni’l-hâmnis el-hicrî, (er-Riyâd: ed-Dâr el-âlemi li’l-kitâb el-øslâmi, 1411), 1: 31-56; Yusuf Ahmed Havâle, el-Hayat el-ilmiyye fî øfrîkiyye el-Ma÷rib el-ednâ munzu itmâmi’l-fethve hatta muntasafi’l-karni’l-hâmis elhicrî 90-450 h., (Doktora Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1406/1986), 1: 93-113. Svat, Medresetu’l-Hadsi fi’l-Kayrvavân mine’l-fethi’l-øslâmî ilâ muntasafi’l-karni’l-hâmnis el-hicrî, 2: 463538; Havâle, el-Hayat el-ilmiyye fî øfrîkiyye el-Ma÷rib el-ednâ munzu itmâmi’l-fethve hatta muntasafi’lkarni’l-hâmis el-hicrî 90-450 h., 1: 151-206. Havâle, el-Hayat el-ilmiyye fî øfrîkiyye el-Ma÷rib el-ednâ munzu itmâmi’l-fethve hatta muntasafi’l-karni’lhâmis el-hicrî 90-450 h., 2: 318-423. Bk. Recep Uslu, “Cündiúâpûr”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993), 8: 117-118; Eymen Fuâd Seyyid, “øskenderiye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2000), 22: 574-576; Ramazan ùeúen, “Harran”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997), 16: 237-240; Hüseyin Ali edDakûkî, “Hire”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998), 18: 122-124; Aycan, “Emeviler Dönmei Kültür HayatÕnda BazÕ Beúerî ølimlerin Tarihsel Geliúimi”, 213-221; FazÕl Halil øbrahim, “Emeviler Döneminde Tercüme Faaliyetleri ve ølmî Geliúmelerin Öncü Hareketleri”, çev. 27 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Her ne kadar bize burada bazÕ âlimleri bazÕ úehirlere nispet ettiysek de bu dönem, çok büyük oranda âlim hareketlili÷inin oldu÷u bir dönemdir.168 Birçok âlim, sözünü etti÷imiz ilim merkezlerinin hepsini gezmiú, hepsinde bulunmuú, ilim vermiú, ilim almÕútÕr. Ancak biz ömrünün ve hizmetlerinin ço÷unu geçirmiú olmasÕ ve o úehirler úöhret bulmuú olmasÕ hasebiyle bunlarÕ belli merkezlere hasrettik. 4.4.Hicrî økinci AsÕrda ølmî Ekoller Tefsir gibi bazÕ øslâmî ilimler hicrî birinci asÕrda ekolleúmeye baúlamÕú ise de di÷er pek çok øslâmî ilim bu asÕrda ekolleúmeye baúlamÕútÕr. Ekolleúmeler, özellikle bazÕ ilim merkezleriyle öne çÕkmÕúlardÕr. Hicrî birinci asrÕn ilk çeyre÷inde Mekke ve Medine en önemli ilim merkezleri iken, ikinci çeyrekte Kufe de önemli merkezlerden biri haline geldi. Bundan sonra ùam, Basra, Yemen ve MÕsÕr da önemli birer merkez haline geleceklerdir. Bu ekoller temelde aynÕ anlayÕúa sahip iseler de yaklaúÕm tarzÕ, anlama ve yorumlama konularÕnda aralarÕnda bazÕ farklar söz konusudur. Esasen onlarÕ ayrÕ birer ekol yapan da yaklaúÕm tarzÕ, anlama, yorumlama gibi hususlarda aralarÕnda mevcut olan bu farklÕlÕklardÕr. Bu farklÕlÕklar ilimlere göre de÷iúiklik arz edebiliyor. Mesela Tefsir ilminde ekollerin durumu, KÕraat ilmindeki ekollerin durumundan farklÕdÕr. Arap Dili, FÕkÕh ve Kelamdaki ekolleúmelerde de farklÕlÕklar söz konusudur. AynÕ husus di÷er ilimler için de geçerlidir. Ekolleúme üzerinde ilgili âlimin karakteri, yetiúme tarzÕ, ilmî anlayÕúÕ, mensubu oldu÷u mezhep, yetiúti÷i co÷rafya, siyasi e÷ilimi vs. etkili olmaktadÕr. Buna göre rivayet, dirayet, kÕraat eksenli ekoller, ayrÕca mezhebi ekoller, siyasi ekoller, tasasvvufî ve bâtÕnî ekoller, fÕkhî ekoller, lügavi ekoller vs. söz konusu olabilmektedir. Bu ekoller daha sonraki dönemlerde yazÕlan eserlerde çok etkili ve belirgin olmuú, eserler bu ekollere göre yazÕlÕr olmuútur. Arap dili ve nahiv alanÕnda da ekolleúme bu asÕrda iyice belirginleúmiú ve zengin bir hal almÕútÕr. Arap Dili alanÕnda Hz. Ali, Ebu’l-Esved ed-Düelî gibi hicrî birinci asra ait bazÕ zevat tarafÕndan çalÕúmalar baúlatÕlmÕú ise de ekolleúme, belirginleúme, farklÕlaúma ve zenginleúme hicri ikinci asÕrda olmuútur. Bu alanda zikredilebilecek ilk ve en önemli ekol Basra ekolüdür. Bu ekolün mensuplarÕ daha ziyade Basriyyûn diye bilinirler.169 Abdullah b. Ebî øshak elHadramî (v. 117/736) gerçek anlamda ilk BasralÕ nahiv âlimi olarak kabul edilir. KÕyasÕ nahivde uygulayan ilk kiúilerden biridir. Onun ardÕndan ö÷rencisi øsa b. Ömer es-Sekafî (v. 149/767) gelir ki, bu iki zat, hoca-ö÷renci olarak nahiv çalÕúmalarÕnÕ sistemli bir hale getirmiú ve Basra ekolünün genel hatlarÕnÕ ortaya koymuúlardÕr. Hicrî ikinci asÕrda vefat etmiú olan di÷er önemli BasralÕ Dil ve Nahiv âlimleri arasÕnda Abdurrahman b. Hürmüz (v. 117/735), Yahya b. Ya’mer (v. 129/746) gibi âlimleri sayabiliriz.170 ùüphesiz ki Ebu’l-Hattab el-Ahfeú el-Ekber (v. 172/788), Halil b. Ahmed el-Ferâhidî (v. 175/791), Sîbeveyh (v. 180/796), Yunus b. Habib (v. 168 169 170 Ahmet Saylan, Harran Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 7/1 (2001): 169-195; Muhittin Macit, “Tercüme Hareketleri”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2011), 40: 499-502. (498-504). Bk. Muhammed Enes Topgül, “Erken Dönem øslam tarihinde ølim Merkezleri ve Ulema Hareketlili÷inin Tespiti Üzerine Metodolojik Bir ArayÕú: Nisbeler”, Divân DisiplinlerarasÕ ÇalÕúmalar Dergisi 22/42 (2017/1): 1-31. Bk. KÕlÕç, “Basriyyûn”, 5:117-118. M. Cevat Ergin, “Basra ve Kufe Ekollerinin KullandÕklarÕ FarklÕ Nahiv Terimleri”, Dicle Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 5/1 (2003): 41 (39-65); 26-Salih Zafer KÕzÕklÕ, Arap Grameri Ekolleri, (Doktora Tezi, Uluda÷ Üniversitesi, 2005), 26-57; Salih Zafer KÕzÕklÕ, “Ba÷dat Gramer Ekolüne Genel Bir BakÕú”, Marife (2013): 134 (133-149); Seyfettin Haruni, el-Enbârî’nin Muallakât ùerhine Basra ve Kufe Dil Ekollerinin YansÕmasÕ, (Doktora Tezi, Uluda÷ Üniversitesi, 2018), 43; Mahfuz Geylani, “Arap Dil Ekolleri ve Önde Gelen Temsilcileri”, øhya UluslararasÕ øslam AraútÕrmalarÕ Dergisi 6/1 (2020): 207-214 (204-235); Mehmet Musa ùirin, “Nahiv ølmi ve Ekolleri”, Recep Tayyip Erdo÷an Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 1 (2015): 187189 (185-196). 28 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 182/798) gibi âlimler Basra ekolünün en önemli dil âlimlerindendir.171 BasralÕlarÕn dil kurallarÕnÕ belirlemedeki yönetimleri ile baúta Kufe olmak üzere di÷er ekollerin benimsedikleri dil kurallarÕ farklÕlÕk arz edebilmektedir.172 Arap dili ve grameri alanÕnda belirginleúmiú ikinci büyük ekol Kufe ekolüdür. Bu ekol, Basra ekolünden sonra ortaya çÕkmÕú ise de kÕsa bir zamanda geliúerek Basra’yla boy ölçüúecek hale gelmiútir ve Kûfiyyûn diye meúhur olmuúlardÕr.173 Küfe ekolünün en önemli isimleri arasÕnda Ebû Ca’fer er-Ru’asî (v. 187/803), Ebu’l-Hasan Ali b. Hamza el-Kisâî (v. 189/804) ve çalÕúmalarÕnÕ a÷ÕrlÕklÕ olarak hicrî ikinci asÕrda yapmÕú olmakla birlikte hicrî üçüncü asrÕn baúÕnda vefat etmiú olan Ebû Zekeriya Yahya b. Ziyad el-Ferra’yÕ (v. 207/822) zikredebiliriz.174 KÕraat konusunda da ekolleúme erken dönemlerde baúlamÕútÕr. KÕraat alanÕnda ekolleúme nispeten daha erken olmuútur. Bu ekolleúme özellikle Hz. Osman’Õn ço÷altÕp dönemin önemli merkezlerine gönderdi÷i Mushaflar etrafÕnda olmuútur. Bu Mushaflar hareke ve noktadan hâlî olduklarÕ için farklÕ úekillerde okumaya elveriúli idiler. Bir yandan bu MushaflarÕ okutan sahabenin farklÕ okuma biçimleri, bir yandan bu MushaflarÕn farklÕ okuyuúlara müsait olmasÕ, kÕraat ekollerinin ortaya çÕkmasÕna zemin hazÕrlamÕútÕr. Buna göre Medine’de kalan Mushaf’a ba÷lÕ olarak geliúen ekol, Medine ekolü olmuú ve bunlar literatürde Medenî diye meúhur olmuúlardÕr. Mekke’deki MushafÕn etrafÕnda oluúan ekol Mekkî, ùam’daki MushafÕn etrafÕnda oluúan ekol, ùâmî, Basra’daki Mushaf’Õn etrafÕnda úekillenen ekole Basrî, Kûfe’deki Mushaf’Õn etrafÕnda bütünleúenlerin oluúturdu÷u ekole Kûfî denmiútir. Daha sonra buralarda önemli bazÕ kÕraat âlimleri ortaya çÕkmÕú meúhur yedi kÕraat imamÕnÕn tamamÕ, hatta bunlarÕn bir kÕsmÕnÕn ravileri dahi hicrî ikinci asÕrda vefat etmiútir. Buna göre ùam’da øbn Amir (v. 118/736), Mekke'de øbn Kesîr (v. 120/737), Kûfe'de AsÕm (v. 127/744), Hamza (v. 156/772) ve Kisâî (v. 189/805), Basra'da Ebû Amr (v. 154/770) ve Medine'de Nafi' (v. 169/785) kÕraat ilminde ekol temsilcileri olarak ön plana çÕkmÕúlardÕr.175 Ekolleúme üzerinde ilgili âlimin karakterinin, yetiúme tarzÕnÕn, ilmî anlayÕúÕnÕn, mensubu oldu÷u mezhebin, yetiúti÷i co÷rafyanÕn, siyasi e÷iliminin vs. etkili oldu÷una yukarÕda iúaret etmiútik. Buna göre tefsirde rivayet, dirayet, kÕraat eksenli ekoller, ayrÕca Selefilik/Sünnilik, Mutezile, Müúebbihe, Mürcie, Haricilik gibi mezhep mensubiyetinden kaynaklanan mezhebi ekoller, ùia mensubiyeti gibi siyasi ekoller, kiúinin ruhânî yapÕsÕyla ilgili durumdan kaynaklanan tasasvvufî ve bâtÕnî ekoller, ahkâm konularÕna yaklaúÕmÕyla ilgili ortaya çÕkan fÕkhî ekoller, dil ve lügat eksenli yaklaúÕmdan kaynaklanan Lügavi ekoller vs. söz konusu olabilmektedir. Bu ekoller daha sonra tefsirlerin yazÕmÕnda çok etkili olmuú ve tefsirler bu ekollere göre yazÕlÕr olmuútur. Hicrî ikinci asÕrda Mekke ve Medine yanÕnda bilhassa Kufe, Basra, ùam, Ba÷dat, Fustat, Yemen gibi önemli ilim merkezlerinde hummalÕ e÷itimler yapÕlmÕú, çok mühim âlimler yetiúmiú, önemli eserler vücuda getirilmiútir. Bu bölgelerde e÷itim veren ve e÷itim gören âlimlerin bazÕ meselelere farklÕ yaklaúÕmlarÕ, onlarÕn her birini bir ekol haline getirmiútir. Hicrî birinci asÕrda baúÕnda øbn Abbas’Õn bulundu÷u Mekke, baúÕnda Übeyy b. Ka’b’Õn oldu÷u 171 172 173 174 175 Ergin, “Basra ve Kufe Ekollerinin KullandÕklarÕ FarklÕ Nahiv Terimleri”, 41-43. Bk. Ergin, “Basra ve Kufe Ekollerinin KullandÕklarÕ FarklÕ Nahiv Terimleri”, 47-65; Enes Erdem, “Basra ve Kufe Arap Dili Ekollerinin Âmiller Özelinde øhtilaflarÕ”, FÕrat Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 16/1 (2011): 85-112; Haruni, el-Enbârî’nin Muallakât ùerhine Bara ve Kufe Dil Ekollerinin YansÕmasÕ, 41-43; KÕzÕklÕ, Arap Grameri Ekolleri, 80-82. Bk. KÕlÕç, “Kûfiyyûn”, 26: 345-346. Ergin, “Basra ve Kufe Ekollerinin KullandÕklarÕ FarklÕ Nahiv Terimleri”, 43-44; Haruni, el-Enbârî’nin Muallakât ùerhine Bara ve Kufe Dil Ekollerinin YansÕmasÕ, 44; KÕzÕklÕ, Arap Grameri Ekolleri, 83-93; Geylani, “Arap Dil Ekolleri ve Önde Gelen Temsilcileri”, 216-221; ùirin, “Nahiv ølmi ve Ekolleri”, 189-190. Bk. BirÕúÕk, “KÕraat”, 25: 426-433; Harun Ö÷müú, “Kur’an’Õn SÕhhati Ba÷lamÕnda KÕraat FarklÕlÕklarÕnÕn De÷erlendirilmesi”, Marmara Üniversitesi ølahiyat fakültesi Dergisi39 (2010/2): 6-8 (5-26); er-Rûmî, “KÕraatler ve Kurra”, 217-234. 29 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Medine ve baúÕnda øbn Mes’ud’un oldu÷u Kufe tefsir ekolleri temayüz etmiú idi. Bu ekoller hicrî ikinci asÕrda da devam etmiúlerdir. BunlarÕn yanÕnda Basra, MÕsÕr, ùam ve Yemen de eklenmiútir. Bütün bu bölgelerde tefsir alanÕnda oldukça ciddi bir e÷itim yapÕlmÕú ve her biri aynÕ zamanda di÷er ilim dallarÕnda da önemli bir yer tutan birçok âlim yetiúmiútir.176 BunlarÕn arasÕnda hicri ikinci asÕrda vefat etmiú olanlar arasÕnda Mücahid, Amir eú-ùa’bî, økrime, Dahhâk, Tâvûs b. Keysan, Muhammed b. Ka’b el-Kurazi, Hasanu’l-Basrî, øbn Sîrîn, Mekhûl, ømam BakÕr, Ata b. Ebî Rebah, Katade, Nâfi’, Zeyd b. Ali, Süddi el-Kebîr, Câbir el-Cu’dî, Ata el-Horasânî, Zeyd b. Eslem, Rebi’ b. Enes, Ebû Hamze es-Sumâlî, Ali b.Ebî Talha, Muhammed b. Saib el-Kelbî, ømam Cafer es-SadÕk, øbn Cüreyc, Mukatil b. Hayyan, Mukatil b. Süleyman, øbn øshak, Ebu’l-Cârûd, Süfyan es-Sevrî, Abdullah b. Mübarek, el-Kisâî, øbn Vehb, Veki’ b. elCerrah, Süfyan b. Uyeyne, ùu’be b. el-Haccâc gibileri sayabiliriz. BunlarÕn içinden Mücahid, økrime, Tavus b. Keysan, Ata b. Ebî Rebah gibileri Mekke Tefsir Ekolüne mensup iken, Muhammed b. Ka’b el-Kurazî, Zeyd b. Eslem, Ali b. Hüseyin Zeynelabidin, ømam Muhammed el-BakÕr, ømam Cafer es-SadÕk Medine Tefsir Ekolüne mensuptur. Hasanu’l-Basri, Ebû Amr b. el-Alâ (v. 145/), øsa b. Ömer es-Sakafî (v. 149/) gibi âlimler Basra Tefsir Ekolünü oluúturuyorlardÕ. Amir eú-ùa’bî (v. 105/), Furat b. øbrahim el-Kûfî, Ebû Hamza es-Sümâlî, Ebân b. Ta÷leb (v. 141/), Muhammed b. Sâib el-Kelbî (v. 146/), Katâde b. Diâme gibi âlimler ise Kufe Tefsir Ekolüne mensuptur. Dahhâk, Hasan-Õ Basrî’, Katâde, øbn Cüreyc gibi âlimler daha ziyade rivayet anlayÕúÕnÕ esas alarak tefsir yapmÕúlarken, Mücahid dirâyet yöntemini de önemsemiútir. ømam BakÕr, Cafer-i SadÕk, Ebû Hamze es-Sumâlî ùiî anlayÕúÕ esas alarak tefsir yapmÕúlarken, Mukatil b. Süleyman nispeten mezhebi tefsir ekolüne yönelmiútir. Zeynelabidin b. Ali’nin tefsiri ise önemli bir lügat tefsiridir. Mukatil b. Süleyman’Õn Tefsiru hamsimie aye mine’l-Kur’an adlÕ eseri de fÕkhi bir tefsir niteli÷indedir.177 Hasan-Õ Basrî, ømam Cafer-i SadÕk, Süfyan-Õ Sevrî, Abdullah b. Mübarek’in tefsirlerini aynÕ zamanda tasavvufî/iúârî ekol içinde de zikredebiliriz.178 Hadis ilmi özellikle ilk asÕrlar itibariyle rivyet merkezli bir ilimdir. Hadislerin ilk ravileri sahabilerdir. Onlar Hz. Peygamberden duyduklarÕnÕ o an orada olmayanlara ve kendilerinden sonraki nesle yani tabiîn nesline aktarmÕúlardÕr. Bu aktarÕm çok büyük oranda úifahî olmuútur. Bunun yanÕnda az da olsa yazÕlÕ aktarÕm yapanlar da olmuútur. Hicri ikinci asrÕn baúÕndan itibaren tedvin faaliyeti baúlamÕútÕr. Bundan sonra hadisle ilgili iki yöntem karúÕmÕza çÕkÕyor; biri hadisleri herhangi bir tasnife, bir sisteme tabi tutmaksÕzÕn, oldu÷u gibi aktarmak, di÷eri de hadisleri belli konulara göre baplara ayÕrÕp, belli bazÕ baúlÕklar ve bölümler halinde aktarmaktÕr. Hicrî ikinci asrÕn baúÕnda hadisler tasnifsiz olarak naklediliyorken, aynÕ asrÕn ilerleyen yÕllarÕnda artÕk konu esaslÕ olarak tasnif edilmiú halde nakiller söz konusu olmuútur. Bu cümleden olarak Basra’da Hiúam b. Hassan (v. 147/764), Said b. Ebî Arube (v. 156/772), Rebi’ b. Subeyh (v. 160/776), Hammâd b. Seleme (v. 167/783); Mekke’de øbn Cüreyc (v. 150/772), Süfyan b. Uyeyne (v. 198/813); Yemen’de Ma’mer b. Raúid (v. 153/770), ùam’da Evzâ’î (ö.157/774), Kufe’de Süfyan es-Sevrî (v. 161/777), Medine’de Mâlik b. Enes (v. 179/795), 176 177 178 Bk. Abdulhamit BirÕúÕk, “Tefsir”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2011), 40: 290-294; Muhammed Hüseyin Ali es-Sa÷îr, “Medresetu’l-Kûfe fî Tefsîri’l-Kur’âni’lAzîm”, el-Mevrid 4 (1988): 93-100. Bk. Celal KÕrca, “Mezhebi Tefsir Ekolünün Ortaya ÇÕkÕúÕ”, øslami AraútÕrmalar 5 (1987): 52-61; Abdulhamit BirÕúÕk, “Tefsir ølminin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Di÷er øslâmî ølimlerle øliúkisi”, Temel øslâm ølimlerinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Birbirleriyle øliúkileri, ed. ølyas Çelebi, (østanbul: Ensar Neúriyat, 2014), 47-50, 71-89 (17-102); Tefsir Tarihi, ed. Ali RÕza Gül-Muhammed Ersöz, (østanbul: Lisans YayÕncÕlÕk, 2019), 157-332; Tefsir El KitabÕ, ed. Mehmet Akif Koç, (Ankara: Grafiker YayÕnlarÕ, 2012), 137-225; øsmail AydÕn, Filolojik Tefsirin Do÷uúu ve Geliúimi, (Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2019), 93-183; Ali Ekber Babaî, Tefsir Ekolleri, trc. Kenan Çamurcu, (østanbul: el-Mustafa YayÕnlarÕ, 2014), 295-342; Bk. Ali Ekber Babaî, Medârisu’t-tefsîri’l-øslâmî, Arapçaya çev. Kemal es-Seyyid, (Beyrût: Mektebetu Mü’min Kureyú, 2010), 1: 385-446, 2: 9-265. Bk. Süleyman Ateú, øúârî Tefsir Okulu, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1974), 3862. 30 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Horasan’da Abdullah b. Mübârek (v. 181/797), VâsÕt’ta Hüúeym b. Beúir (v. 193/808) gibi âlimleri bu dönemde konu esaslÕ hadis kitabÕ yazan âlimler olarak zikredebiliriz. Musannef dedi÷imiz bu tür eserlere örnek olarak Ma’mer b. Raúid’in el-Câmi’, Malik b. Enes’in elMuvatta’, ehl-i re’yin önde gelen âlimlerinden Ebû Yusuf’un (v. 182/798) ve Muhammed b. Hasan eú-ùeybânî’nin (v. 189/805) el-Âsâr isimli eserlerini sayabiliriz. Hadis alanÕnda bundan sonra hadisleri sahabi ravilerin isimlerine göre bir araya getirip düzenleyen müsned türü eserler ortaya çÕkmÕútÕr ki, hicrî ikinci asrÕn âlimi olmakla birlikte hicrî üçüncü asrÕn baúÕnda vefat etmiú olan Dâvûd et-Tayâlisî (ö. 204/819), Esed b. Mûsâ (ö. 212/827), Ubeydullah b. Mûsâ (ö. 213/828) gibi âlimlerin müsnedleri bu türdendir.179 Bunu, hadisleri düzensiz bir úekilde bir araya getiren ekol, hadisleri konulara göre baplara ayÕrÕp bir araya getiren ekol ve hadisleri ravi sahabilerin isimlerine göre düzenleyen müsned türü eserler veren ekol olmak üzere üçe ayÕrabiliriz. Öte yandan sahabe ve tabiûn döneminde Medine Ekolü, Hicaz Ekolü olarak bilinen ekol, hicrî ikinci asÕrda Ehl-i hadis ekolü diye anÕlÕr olmuútur.180 Kelam ve Akaid ilminde ihtilaflar ve buna göre ekolleúmeler esas itibariyle hicrî birinci asÕrda sahabe döneminde baúlamÕúsa da, bu ihtilaflarÕn sistemli bir hal alÕp birer ekol haline gelmeleri daha sonraki dönemlerde olmuútur. Kader meselesi, iman-amel iliúkisi, ilâhî sÕfatlar meselesi, imamet meselesi gibi meselelerle baúlayan kelâmî tartÕúmalar bir süre sonra Haricilik, ùia, Mürcie, Cebriye, Cehmiye/Muattila, Müúebbihe/Mücessime, Kaderiye, Mutezile gibi fÕrkalarÕn birer ekol olarak ortaya çÕkmasÕnÕ sa÷lamÕútÕr. øslam topraklarÕnÕn geliúip geniúlemesi, bu sayede yeni din, kültür, mezhep ve fÕrkalarla karúÕlaúÕlmasÕ, bu farklÕ din ve inançlarÕn ö÷renilmesi, eserlerinin ve fikirlerinin Arapçaya tercüme edilerek yayÕlmasÕ da muhtelif fÕrkalarÕn ve anlayÕúlarÕn zuhurunda etkili olmuútur. Bütün bunlarÕn yanÕnda daima orta yolu temsil eden Ehl-i sünnet veya Selef anlayÕúÕ da mevcut olmuútur.181 FÕkÕh ilminde ekolleúmenin köklerini de sahabe dönemine kadar götürebiliriz. Abdullah b. Mes’ud’un Kufe’de baúlattÕ÷Õ rey/dirayet anlayÕúÕ ilerleyen zaman içinde burada fÕkÕh alanÕnda baúÕnda ømam Ebû Hanîfe’nin (v. 150/767) bulundu÷u Ehl-i rey/Irak ekolü dedi÷imiz ekolün ortaya çÕkmasÕnÕ intaç etmiútir.182 Hammâd b. Süleyman (v. 120/738) da bu ekolün önemli isimlerindendir. BunlarÕn yanÕnda Ebû Hanife’nin ö÷rencileri ømam Ebû Yusuf (v. 182/798) ve ømam Muhammed (v. 189/805) de Ehl-i rey’in önemli isimleridir. BunlarÕn yanÕnda Medine’de sahabenin amel ve uygulamalarÕnÕ esas alan bir anlayÕú geliúmiútir ki, bunu Ehl-i amel/Sünnet/Medine ekolü diye isimlendirebiliriz. Bu anlayÕúÕn baúÕna ømam Malik b. Enes (v. 179/795) gelmektedir. Bundan sonra bir de Hadis/rivayet eksenli bir anlayÕú geliúmiútir ki Ehli Hadis/MÕsÕr ekolü dedi÷imiz bu ekolün baúÕnda ømam ùafiî (v. 204/820) gelmektedir.183 179 180 181 182 183 Ahmet Yücel, “Hadis ølminin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Di÷er øslâmî ølimlerle øliúkisi”, Temel øslâm ølimlerinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Birbirleriyle øliúkileri, ed. ølyas Çelebi, (østanbul: Ensar Neúriyat, 2014), 205-212 (205-281); Mehmet Efendio÷lu, “Rivayet”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2008), 35: 135-137; Svat, Medresetu’l-Hadsi fi’l-Kayrvavân mine’l-fethi’l-øslâmî ilâ muntasafi’lkarni’l-hâmnis el-hicrî, 2: 514-787; Hamid Kûfî, “Medresetu’l-hadis fi’l-Kûfe”, el-Mi’yâr 4 (ts): 9-36; Mustafa Muhammed Humeydatu, Medresetu’l-hadîs fi’l-Endelus, (Beyrût: Dâru øbn Hazm, 1428/2007), 5788. Emrah Bolat, Abdullah b. Vehb ve el-Câmi’ fi’l-Hadis AdlÕ Eseri, (Yüksek Lisans Tezi, østanbul Üniversitesi, 2015), 27. ølyas Çelebi-Hayrettin N. Güdekli, “Kelâm ølminin teúekkülü ve Di÷er øslâmî ølimlerle øliúkisi”, Temel øslâm ølimlerinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Birbirleriyle øliúkileri, ed. ølyas Çelebi, (østanbul: Ensar Neúriyat, 2014), 379-395 (369-416. Bk. Ahmet Uyar, “Hadisleri/Sünneti Anlamada FarklÕ YaklaúÕmlar (Ehl-i Hadis ve Ehl-i Re’y Ekolleri)”, bilimname 5 (2004/2): 29-44; Humeydan b. Abdillah b. Muhammed el-Humeydan, “el-Medâris el-fÕkhiyye fî asri’t-tâbiîn “Ehlu’l-Hadis” ve “Ehlu’r-Re’y”: Kirâe nakdiyye fî merâcii târîhi’l-fÕkh el-øslâmî el-hadîse”, Mecelletu Câmiati’l-Melik Suûd el-ulûm et-terbeviyye ve’d-dirâsâti’l-øslâmiyye 4/1 (1412/1992): 71-126. Hasan Hacak, “FÕkÕh ølminin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Di÷er øslâmî ølimlerle øliúkisi”, Temel øslâm ølimlerinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Birbirleriyle øliúkileri, ed. ølyas Çelebi, (østanbul: Ensar Neúriyat, 2014), 512-533 (511-545); Abdulkadir Zübadiye, “Neú’etu’l-medarisi’l-fÕkhiyye fi’l-øslam”, al-Dirasat al-øslamiyyah øslamabad 7/4 31 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Bunlardan baúka bu dönemde Hasanu’l-Basrî, Ata b. Ebî Rebah, Ebû Amr Abdurrahman elEvzâî (v. 157/774), Süfyan es-Sevrî de önemli birer fakih olarak zikredilmelidirler. 5. Hicrî økinci AsÕrda Meydana Gelmiú BazÕ Önemli Hadiseler Hicri ikinci asÕrda âleminde önemli bazÕ hadiseler yaúanmÕútÕr. YukarÕda muhtelif baúlÕklar altÕnda bunlarÕn bir kÕsmÕna iúaret ettik. Burada bilhassa öne çÕkan iki hadise olmalarÕ hasebiyle halku’l-Kur’an meselesi ve buna ba÷lÕ olarak yaúanan mihne hadisesine ve dünya ilim tarihinin en büyük tercüme faaliyetine örnek teúkil etmesi açÕsÕndan yabancÕ kültür ve medeniyetlere ait eserlerin Arapçaya tercüme edilmesi hareketine de÷inmek istiyoruz. 5.1.Halku’l-Kur’an Meselesi Hicrî ikinci asÕrda siyasî meseleler yanÕnda ayrÕca yaúanmÕú önemli bazÕ kelâmî-itikâdî meseleler de olmuútur. BunlarÕn en önemlilerinden biri “halku’l-Kur’ân” meselesidir. Kur’an, Allah’Õn ezelde zatÕ ile kaim bir sözü müdür, yoksa daha sonra mÕ yaratÕlmÕútÕr? Sorusu etrafÕnda dönen bu mesele, hicrî ikinci asrÕn ilk yarÕsÕnda gündeme gelmiútir.184 Hatta bunu ilk defa Ca’d b. Dirhem (v. 124/742)185 ve Cehm b. Safvan’Õn (v. 128/745)186 dile getirdi÷inden bahisle konuyu hicrî ikinci asrÕn ilk çeyre÷ine kadar da götürmek mümkündür.187 Bu arada belirtelim ki, Kur’an’Õn mahlûk oldu÷u fikrini savunup yaymasÕ, Ca’d’Õn idam edilerek öldürülmesine yol açmÕútÕr.188 Bu konudan ilk bahsedenin kim oldu÷una dair baúka bazÕ isimler de zikredilmiútir.189 Hicrî ikinci asÕrda daha ziyade “Kur’an mahlûktur” diyenler, bu görüúü savunanlar sÕkÕntÕ yaúarken, bu asrÕn sonlarÕna do÷ru, bilhassa üçüncü asrÕn baúlarÕnda özellikle de Mutezile mezhebinin iktidarda iyice nüfuz kazanmasÕndan sonra “Kur’an mahlûk de÷ildir” diyenler eziyet görmeye baúladÕlar. BunlarÕn baúÕnda Ahmed b. Hanbel gelir.190 AyrÕca Ali b. Medini, Yezid b. Harun, Muhammed b. Sa’d ve daha baúka bazÕ âlimler de bu kapsamda “mihne” diyebilece÷imiz eziyet ve iúkencelere maruz kalmÕúlardÕr.191 Bu açÕdan esas yansÕmalarÕ hicrî üçüncü asrÕn baúlarÕnda olmuúsa da halku’l-Kur’an meselesi, hicrî ikinci asrÕn önemli meselelerinden biri olmuútur.192 5.2.Tercüme Faaliyetleri Hicrî ikinci asrÕn en önemli hareketlerinden biri hiç úüphesiz tercüme faaliyetleridir.193 Bu hareket kÕsmen Emeviler döneminde baúlamÕú idi. Özellikle Emevî emiri Halid b. Yezid’in (v. 184 185 186 187 188 189 190 191 192 193 (1972): 66-71; Abdullah, “Menhecu’r-re’y fî medreseti’l-Kûfe el-fÕkhiyye – en-neú’e ve’t-tatavvur”, 487-523; Mansur Koçinka÷, “Erken Dönem FÕkÕh Düúüncesinde Ehl-i Rey ve Ehl-i Hadis AyrÕmÕ”, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 10 (2017): 53-78; Abdurrahman HaçkalÕ, “Ehl-i Hadis-Ehl-i Re’y AyrÕúmasÕ FÕkhî mi, øtikâdî mi?”, øslam Hukuk AraútÕrmalarÕ Dergisi 2 (2003): 59-68; Ömer Süleyman elEúkar, el-Mehal ilâ dirâseti’l-medâris ve’l-mezâhib el-fÕkhiyye, (Amman: Dâru’n-nefâis, 1418/1998), 11-26. Bk. Fahruddin er-Râzî, Halku’l-Kur’ân beyne’l-Mu’tezile ve Ehli’s-Sünneh, thk. Ahmed Hicâzi es-Sakâ, (Beyrût: Dâru’l-ceyl, 1413/1992), 52-71; Fehd b. Abdurrahman b. Süleyman er-Rûmî, Mes’eletu halki’lKur’ân ve mevkifu ulemâi’l-Kayravân minha, (er-Riyâd: Mektebetu’t-tevbe, 1417), 32-54. Bk. Mustafa Öz, “Ca’d b. Dirhem”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992), 6: 542-543. Gölcük, “Cehm b. Safvân”, 7: 233-234. Bk. Mahmut KÕrkpÕnar, “Abbâsîlerin Dinî PolitikasÕ: Mihne: Dinî-Siyasî Bir Çekiúme”, Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi 2 (2000): 5-7. (5-11) Öz, “Ca’d b. Dirhem”, 6: 543. Yusuf ùevki Yavuz, “Halku’l-Kur’ân”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997), 15: 371-375. Bk. Yusuf ùevki Yavuz, “Ahmed b. Hanbel”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1989), 2: 82-87. Hayrettin Yücesoy, “Mihne”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2005), 30: 26-28. KÕrkpÕnar, “Abbâsîlerin Dinî PolitikasÕ: Mihne: Dinî-Siyasî Bir Çekiúme”, 5-11. øbrahim, “Emeviler Döneminde Tercüme Faaliyetleri ve ølmî Geliúmelerin Öncü Hareketleri”, 169-195. 32 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 85///704) bazÕ bilimsel eserleri Arapçaya tercüme ettirdi÷i bilinmektedir. Ancak bu hareket esaslÕ olarak Abbasiler döneminde önem kazanmÕútÕr. Bu dönemde yapÕlan en önemli iúlerden biri yabancÕ dillerdeki kitaplarÕn Arapçaya tercüme edilmesi hareketi olmuútur.194 Tercüme faaliyetleri, Halife Mansur’un döneminde (136-158/754-775) ve onun emriyle devlet iúi olarak yapÕlmaya balanmÕú, Harun Reúid (170-193/786-809) ve bilhassa Halife Me’mûn (198218/813-833) döneminde195 çok önemli bir notaya gelmiútir. Bilhassa devlet tarafÕndan kurulmuú olan Beytü’l-Hikme sayesinde Süryanice, Yunanca, Farsça, Hintçe, Nabatça, KÕptice gibi dillerde yazÕlmÕú Yunan, øran, Hint, KÕpti ve di÷er milletlere mensup ünlü bilim adamÕ ve mütefekkire ait çok sayÕda eser belki yüzlerle ifade edilecek kadar çok kiúi tarafÕndan büyük paralar karúÕlÕ÷Õnda Arapçaya aktarÕlmÕútÕr.196 Tercüme edilen bu eserler øslam co÷rafyasÕnda fikir ve inanç noktasÕnda ciddi de÷iúimlere sebep olmuú, yeni tarz düúünceler, inanç akÕmlarÕ ve ilimler zuhur etmiútir. 197 YabancÕ kültürlere ait eserlerin Arapçaya tercüme edilmesiyle øslam âleminde ne tür yeni akÕmlarÕn, fikir hareketlerinin zuhur etti÷i malumdur. Ama ne gariptir ki, daha sonralarÕ BatÕ dillerine tercüme edilen øslâmî ilimlerinin, Müslüman âlimlerin fikir ve düúüncelerinin BatÕ’da nasÕl bir de÷iúim meydana getirdi÷ini net olarak bilemiyoruz. Genel bir anlayÕú úeklinde bunlarÕn Rönesans ve reform hareketleri üzerinde etkili oldu÷u söyleniyorsa da, birçok kelime ve kavramÕn BatÕ dillerinde kullanÕlmaya baúlandÕ÷Õ, tÕp, astronomi, el sanatlarÕ, ticaret, imar gibi alanlarda izlerinin bulundu÷u, øbn Sina, øbn Rüúd, Farabi, Musa b. Meymun gibi isimlerin BatÕ’da çok meúhur oldu÷u biliniyorsa198 da øslâm âlemindeki düúünce akÕmlarÕnÕn BatÕ’da nasÕl bir karúÕlÕk buldu÷u hakkÕnda açÕk ve net bilgilere sahip de÷iliz. En azÕndan kendim öyleyim. Mesela Mutezile, Mürciye, Kaderiye, Cebriye gibi düúünce eksenli anlayÕúlarÕn BatÕda karúÕlÕ÷Õ nedir? BunlarÕn BatÕda yansÕmasÕ nasÕl olmuútur? Pozitivizm, Realizm, Sürrealizm, Sembolizm, Natüralizm, Marksizm, Kapitalizm, Sosyalizm, Nihilizm gibi düúünce akÕmlarÕna herhangi bir etkisi olmuú mudur? Bilemiyorum. Sonuç Bu çalÕúmayla hicrî ikici asrÕ bir nebze olsun bir harita gibi gözler önüne sermeye çalÕútÕk. AraútÕrma boyunca, MüslümanlarÕn hicrî ikinci asÕrda çok önemli iúler yaptÕklarÕnÕ gördük. AsrÕn en büyük gücünün Müslümanlar oldu÷unu söylemek mümkündür. Fransa’nÕn güneyinden itibaren bütün bir Endülüs bölgesi, Kuzey Afrika’nÕn tamamÕ, Afrika’nÕn orta kesimleri, bütün Arabistan co÷rafyasÕ, Do÷u Anadolu, Kafkasya bölgesi, øran, Horasan, Maveraünnehir dâhil bütün Orta Asya, Hindistan’Õn önemli bir kÕsmÕ, Pakistan, Afganistan bölgesi, kÕsaca Çin seddinden Atlas Okyanusuna, Güney Fransa’dan Afrika içlerine, 194 195 196 197 198 Bk. Macit, “Tercüme Hareketleri”, 40: 499-502. Fahri Humeyd Reúid el-Mehdâvî, “et-Terceme fi ahdi’l-halîfe Me’mûn”, Mecelletu midâdi’l-âdâb 9 (1425/2014): 309-360. Bk. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, 32-33, 339-342; SÕrma, Abbasiler Dönemi, 27-29; Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi, 3: 455-464; ; Üçok, øslam Tarihi Emevîler – Abbasîler, 100; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 476-486; YurdaydÕn, øslâm Tarihi Dersleri, 42; øbrahim, “Emeviler Döneminde Tercüme Faaliyetleri ve ølmî Geliúmelerin Öncü Hareketleri”, 169-195; Mustafa Demirci, “Antik Bilim Ve Düúünce MirasÕnÕn øslam DünyasÕna Tercümesinde Abbasilerin Kurdu÷u Beytü'l-Hikme'nin Rolü”, Muhafazakâr Düúünce 11/44 (2015): 99-119. Cimâne Rasim el-Münîr, Hareketu’t-terceme ve eseruhâ fi’l-hadâreti’l-arabiyye el-øslâmiyye fi’l-ahdi’lAbbâsî el-evvel (el-Irak, eú-ùam, Farid) min (132 h./749m.-232 h/846m.), (Yüksek Lisans Tezi, el-Câmia elUrduniyye, 2012), 5-57; Nasruddin Car en-Nebi Süleyman, “Hareketu’t-terceme ve eserufa el-hadârî fî asri’lAbbâsiyyin el-evvel (132-232h)”, Mecelletu Camiat ùenedi, 1 (2004). 82-110. Bk. Edip Akyol, “øslam Medeniyetinin BatÕya Etkileri ile ølgili BazÕ De÷erlendirmeler”, østem 4/7 (2006): 117-134; Enver Demirpolat, “øslam Felsefesinin BatÕ Düúüncesine Etkisi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 9 (2003): 429-439; Mehmet Azimli, “Sicilya’daki øslam Medeniyetinin Avrupa’ya Etkileri”, marife 9/2 (2009): 63-82; Murat Serdar, “Orta Ça÷’da Do÷u Biliminin BatÕ’ya YansÕmasÕ”, muhafazakârdüúünce 43 (2015): 113-135. 33 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Kafkasya’dan Yemen’e kadar dünyanÕn önemli bir kÕsmÕ MüslümanlarÕn hâkimiyetine girmiú bulunmaktadÕr. Üstelik bu devasa co÷rafya, yüz yÕl gibi nispeten az bir zaman dilimi içerisinde fethedilmiútir. Yine Müslümanlar bu dönemde ele geçirmemiú olsalar da Konstantinopolis (østanbul) gibi önemli merkezlere do÷ru seferler yapmÕú ve düúmanlarÕna güçlerini göstermiúlerdir. Bu dönemde Müslümanlar dinî ilimler konusunda da önemli geliúmeler kat’etmiúlerdir. Tefsir alanÕnda Kur’an’Õn tamamÕnÕ kapsayan müstakil eserler verilmiútir. Hadis tam anlamÕyla tedvin ve tasnif edilmiútir. FÕkÕh alanÕnda Ebû Hanife ve ømam Malik’le zirveye ulaúmÕútÕr. KÕraat konusunda en önemli âlimler bu dönemde yaúamÕúlardÕr. Arap Dili ve EdebiyatÕnÕn simge isimleri bu asÕrda dile büyük katkÕlar sunmuúlardÕr. Tasavvuf dünyasÕnÕn parlak isimleri mesabesindeki isimleri bu asÕrda zühdün en güzel örneklerini ortaya koymuúlardÕr. Mutezile, itikadî konularda topluma büyük bir hareketlilik katmÕútÕr. Bu asÕrda ilimde çeúitlilik mühim bir unsur olarak zuhur etmiútir. øslamî ilimlerin bazÕ kurucu isimlerinin bu asÕrda yaúadÕ÷ÕnÕ, bazÕ kurucu kaynaklarÕnÕn bu asÕrda vücut buldu÷unu söyleyebiliriz. ølim ve fikir alanÕndaki farklÕlÕk ve çeúitlilik, mezheplerde, siyasette ve yönetimde de kendini göstermiútir. Bu farklÕlÕk ve çeúitlilik topluma renk ve desen katmasÕ yanÕnda zaman zaman büyük ihtilaflara ve ayrÕlÕklara da sebebiyet vermiútir. Bunun neticesi olarak Müslümanlar arasÕnda bir takÕm çatÕúmalar baú göstermiútir. Bu asÕrda 80 yÕl süren Emevi Devleti son bulmuú, 500 yÕl sürecek olan Abbasi Devleti kurulmuútur. Gerek Emevi, gerekse Abbasi hanedanÕ döneminde devlete ve topluma çok úey katan, mühim hizmetler ifa eden, hayÕrlÕ iúler sunan halifeler oldu÷u gibi, devletten ve toplumdan çok úey alan, hiçbir hizmet sunmayan, mevcut mühim hizmetleri de bitiren, toplumun hayrÕ yerine kendi nefsânî zevk ve hevesi için çalÕúan yöneticiler de var olmuútur. Bu asÕrda iç isyanlar ve kaoslar da eksik olmamÕútÕr. Önce Emevi iktidarÕna, onlarÕn ardÕndan Abbasilere karúÕ zaman zaman küçükbüyük çaplÕ isyanlar olmuú, bunlarÕn ço÷u baúarÕsÕzlÕkla sonuçlanmÕú, isyanÕ baúlatanlar öldürülmüútür. Ama devletin enerjisine ve geliúmesine olumsuz etki etmiútir. Hicrî birinci asrÕn sonu ile ikinci asrÕn baúÕnda elde edilen zaferler, aynÕ ruh ve anlayÕúla sürdürülseydi, Müslümanlar birbirleriyle de÷il düúmanlarÕyla u÷raúsalardÕ muhtemelen øslam âlemi bugünkünden daha büyük bir co÷rafyaya hâkim olacaktÕ. MaksadÕmÕz geçmiúin kayÕplarÕ karúÕsÕnda hayÕflanmak de÷ildir, ancak geçmiúte yaúanan sÕkÕntÕlardan, yapÕlan yanlÕúlardan ders alÕp, bugünü ve gelece÷i bu hatalarÕ ve yanlÕúlarÕ tekrar etmemek üzerine inúa etmek için bunlarÕ bilmek gerekir. Kaynakça Abdullah, Cebbar Muharib. “Menhecu’r-re’y fî medreseti’l-Kûfe el-fÕkhiyye – en-neú’e ve’t-tatavvur”. Mecelletu merkezi dirâsâti’l-Kûfe 52 (2019): 487-523. Abduttufân, Vedat Hüseyin. Meînetu’l-Kûfe ømâretuha, neú’etuha, tetavvuruha. Bakaluryus Tezi. Câmiatu’Kadâsiyye, 1438/2017. AcÕmamatov, Zaylabidin. Ebû Hanîfe ve Fergana Vadisindeki Etkisi. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2005. AdÕgüzel, Adnan. “Emeviler Döneminde Gayrimüslim østihdamÕ (41- 132/661-750)”. østem 17/34 (2019): 329-351. Akbaú, Fatma. Hicrî ølk økiyüz YÕlda øslam Mezhepleri ve Co÷rafi Da÷ÕlÕúÕ. Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019. Akbaú, Mehmet. “Ölü Bedenlere Kasdetme Giriúimi Olarak øslam Tarihinde ølk Baú Kesme Hadisesinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Emeviler Döneminde BaúlarÕ Kesilenler”. Harran Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 36 (2016): 112-127. 34 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Akbulut, Ahmet. “Haricili÷in Siyasi Görüúlerinin øtikadileúmesi”. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 31 (1989): 331-348. Akgün, Hüseyin. Hadis Rivâyet Co÷rafyasÕ (Hicrî ølk 150 YÕl). østanbul: Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 2019. Akgün, Hüseyin. “ùam Bölgesinde Rivayet Edilen Hadislerin Bölgesellik AçÕsÕndan Tahlili”. Amasya Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 7 (2016): 7-32. Aktepe, øshak Emin. Hadis ølmine Giriú. østanbul: Ra÷bet YayÕnlarÕ, 2018. Akyol, Edip. “øslam Medeniyetinin BatÕya Etkileri ile ølgili BazÕ De÷erlendirmeler”. østem 4/7 (2006): 117-134. Akyürek, Yunus. “Emevîler Dönemi Fetih PolitikasÕ ve Mâverâünnehir’in Fethi”. Uluda÷ Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 22/1 (2013): 85-115 Ali b. Hassan b. Ali b. Hassan. et-Tefsîr fi’l-Yemen ard ve dirâse. er-Riyâd: Câmiatu’l-Melik Suûd, 1436. Ali, Nadiye Nuri. “Neú’etu medineti’l-Basra ve tetavvuruha el-imrânî fi’l-karni’l-evvel elhicrî”. Mecelletu dirâsâti’l-Basra 14 (2012): 193-217. el-Ali, Salih Ahmed. et-Tanzîmât el-ictimâiyye ve’l-iktisâdiyye fi’l-Basra fi’l-karni’l-evvel el-hicrî (Early History of Basrah A Study of the Organization of an Islamic Misr). Ba÷dat: Matbaatu’l-maarif, 1953. Aliev, Saleh Muhammedo÷lu. “Hürremiyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 18: 500. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998. AltÕntaú, Hayrani. Tasavvuf Tarihi. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1986. Altuntaú Sabri - Sam, Selçuk. 7’den 77’ye Dünya Tarihimize Yolculuk. østanbul: Maya TandÕr YayÕnlarÕ, 2011. el-Amedî, Abdulvahid Hasan. Halîfu’l-Kur’ân el-ømam Zeyd b. Ali aleyhisselam 75-122 h. yy., ts. el-Amirî, Abdussettâr Nasîf Casim– es-Sâfî, Kasûr Fâlih. “Cuhûdu Ulemâi’b-Basra ve’lKûfe fî mecâli’l-ulûmi’d-dînîyye ve devruhum fi’t-tevâsul el-fikrî beyne’l-medîneteyn”. Mecelletu Kulliyeti’t-terbiye el-esâsiyye/Câmiatu Bâbil 13 (2013): 602-659. Apak, Adem. “Abbasilerin ølk AsrÕnda Arap-Bizans øliúkileri”. Beúinci Uluslar ArasÕ Orta Do÷u Semineri øslamiyet'in Do÷uúundan OsmanlÕ ødaresine Kadar Orta Do÷u (ùam 2-4 KasÕm 2010) Bildiriler. Ed. Mustafa Öztürk-Enver Çakar. 27-43. ElazÕ÷: FÕrat Üniversitesi Orta Do÷u AraútÕrmalarÕ Merkezi YayÕnlarÕ, 2012. Apak, Adem. “Emeviler Döneminde Anadolu'da Arap-Bizans Mücadelesi”. Uluda÷ Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 18/2 (2009): 95-122. Apak, Adem. “Emevilerin Bizans Üzerine Fetih Siyaseti”. 12. UluslararasÕ Eyipsultan Sempozyumu Tebli÷ler, 168-179. østanbul: Eyüpsultan Belediyesi YayÕnlarÕ, 2016. Apak, Adem. “Fetihten Önce østanbul Üzerine Müslüman Seferleri: Emeviler Dönemi”. Tarihi, Kültürü ve SanatÕyla Eyüpsultan Sempozyumu VII. 222-229. østanbul: Eyüpsultan Belediyesi YayÕnlarÕ, 2003. Apak, Âdem. “Kuzey Afrika’da ølk øslam fetihleri”. Uluda÷ Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 17/2 (2008): 159-173. 35 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Arifo÷lu, Yunus. VIII. YüzyÕl øle XI. YüzyÕl ArasÕnda Horasan’Õn Dini ve Sosyal YapÕsÕ. Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, 2013. Arslantaú, Nuh. “Abbâsîler Ve FâtÕmîler Döneminde Yahudilerin Cemaat Mahkemeleri”. Belleten Türk Tarih Kurumu 72/265 (2008): 747-803 Arslantaú, Nuh. “Abbâsîler ve FâtÕmîler Döneminde Yahudiler (132-656/750-1258)”. Genç Akademisyenler ølahiyat AraútÕrmalarÕ Sempozyum. Ed. Sami Erdem. 723-729. østanbul: Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 2009. Arslantaú, Nuh. “Emeviler Döneminde Müslüman-Hazar øliúkileri”. Belleten Türk Tarih Kurumu 78/282 (2014): 435-474. Arslantaú, Nuh. Emeviler Döneminde Yahudiler. østanbul: Gökkubbe YayÕnlarÕ 2005. Aruçi, Muhammed. “VâsÕl b. Atâ”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 42: 539-541. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2012. Atalan, Mehmet. “Bir Muhalefet øttifakÕ –Abdullah b. Muaviye 129/746-7) Hareketi-”. Dokuz Eylül Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 23 (2006): 41-63. Atay, Hüseyin. Ehl-i Sünnet ve ùia. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1983. Ateú, Süleyman. øúârî Tefsir Okulu. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1974. AvcÕ, Casim. øslâm Bizans øliúkileri. østanbul: Klasik YayÕnlarÕ, 2003. AvcÕ, Casim. “Kûfe”. Türkiye Diyanet VakfÕ islam Ansiklopedisi. 26: 339-340. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2002. Aycan, ørfan. “Emevîler Dönemi øç Siyâsî Geliúmeleri (41-132/661-750)”. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 39 (1999): 147-174. Aycan, ørfan. “Emeviler Dönemi Kültür HayatÕnda Dinî ølimlerin Tarihsel Geliúimi”. Dinî AraútÕrmalar 2/5 (1999): 362-364. Aycan, ørfan. “Ömer b. Abdülaziz ve Gayr-i Müslimler”. Dinî AraútÕrmalar 1/3 (1999): 6581. AydÕn, øsmail. Filolojik Tefsirin Do÷uúu ve Geliúimi. Doktora Tezi, Dokuz Eylül Üniversitesi, 2019. AydÕn, Mehmet. “BatÕ ve Do÷u HÕristiyanlÕ÷Õna Tarihî Bir BakÕú”. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 27 (1985): 123-148. AydÕnlÕ, Abdullah. “Ehl-i Hadîs”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 10: 507-508. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1994. AydÕnlÕ, Osman. “Abbasilerin ølk Döneminde (II/VIII. AsÕr) Mâverâünnehir’de Mübeyyiza Hareketi ve Bu FÕrkanÕn øslam DÕúÕ Di÷er SapÕk Mezheplerle So÷d Bölgesindeki Faaliyetleri”. Türk DünyasÕ AraútÕrmalarÕ 147 (2003): 153-162. AydÕnlÕ, Osman. “Mu’tezile Ekolü Teúekkülü, ølkeleri ve øslam Düúüncesine KatkÕlarÕ”. Marife 3/3 (2003): 27-54. el-A’zamî, Ali Zarif. Muhtasaru Târîhi’l-Basra. el-Kâhire: Müessesetu hendâvî, 2017. Azimli, Mehmet. “Abbasiler Dönemi Muhammed En-Nefsu’z-Zekiyye Ve Kardeúi øbrahim’in øsyanÕ”. Dinbilimleri Akademik AraútÕrma Dergisi 8/3 (2008): 55-74. 36 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Azimli, Mehmet. “Sicilya’daki øslam Medeniyetinin Avrupa’ya Etkileri”. marife 9/2 (2009): 63-82. Babaî, Ali Ekber. Medârisu’t-tefsîri’l-øslâmî. Arapçaya çev. Kemal es-Seyyid. Beyrût: Mektebetu Mü’min Kureyú, 2010. Babaî, Ali Ekber. Tefsir Ekolleri. Trc. Kenan Çamurcu. østanbul: el-Mustafa YayÕnlarÕ, 2014. Bailly, Auguste. Bizans Tarihi. Çev. Haluk ùaman. østanbul: Tercüman Gazetesi YayÕnlarÕ, 1001 Temel Eser, ts. BakÕr, Abdulhalik. “Basra”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 5:108-111. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992. Barthold, V. V. Orta Asya Türk Tarihi- Dersleri-. Haz. Hüseyin Da÷. Akara: Ça÷lar YayÕnlarÕ, 2004. el-Basrî, el-Hasan. Tefsîru’l-Hasan el-Basrî. Núr. Muhammed Abdurrahîm. el-Kâhire: Dâru’l-hadîs, ts. Bayra, ùeyma Nur. Hicrî ølk Üç AsÕrda Mekke KâdÕlarÕnÕn Hadis ølmi ile øliúkileri. Yüksek Lisans Tezi, 29 MayÕs Üniversitesi, 2019. Bayur, Y. Hikmet. Hindistan Tarihi. 2. BaskÕ. Ankara: Türk Tarih Kurumu YayÕnlarÕ, 1987. Bedr, Abdulbasit. et-Târîhu’ú-úâmil li’l-Medineti’l-münevvere. el-Medîne el-Münevvere: y.y. 1414/1993. el-Belâzurî, Ebu’l-Abbas Ahmed b. Yahya b. Cebbâr. Futûhu’!l-buldân. Thk. Abdullah Enîs et-Tabbâ’. Beyrût: Müessesetu’l-maârfi, ts. BirÕúÕk, Abdulhamid. “KÕraat”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 25: 426-433. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2002. BirÕúÕk, Abdulhamit. “Tefsir”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 40: 290-294. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2011. BirÕúÕk, Abdulhamit. “Tefsir ølminin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Di÷er øslâmî ølimlerle øliúkisi”. Temel øslâm ølimlerinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Birbirleriyle øliúkileri. Ed. ølyas Çelebi. 17-102. østanbul: Ensar Neúriyat, 2014. Bolat, Emrah. Abdullah b. Vehb ve el-Câmi’ fi’l-Hadis AdlÕ Eseri. Yüksek Lisans Tezi, østanbul Üniversitesi, 2015. Bouamrane, Chikh. “øslam Tarihinde E÷itim-Ö÷retim KurumlarÕ”. Çev. Nesimi YazÕcÕ. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 30/1 (1988): 279-285. BoynukalÕn, Ertu÷rul. “Evzâî ve FÕkhî Mezhebi”. Sakarya Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 13/23 (2011/1): 1-33. Bozan, Oktay. “Emeviler Döneminde Müslüman-Hazar øliúkileri”. Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 6/11 (2014): 106-127. Bozbaú, Fatiha. Nil HavzasÕnda FÕkÕh Tarihi: MÕsÕr Örne÷i. Doktora Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2018. Bozkurt, Nahide. “Alio÷ullarÕnÕn Siyasal øktidar østencinde -Abbasiler Dönemi - ølk Mücadelesi: Muhammed en-Nefsu'z-Zekiyye'nin øsyanÕ”. Dini AraútÕrmalar 5/13 (2002): 107118. 37 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Bozkurt, Nahide. “Hârûnurreúîd”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 16: 258-261. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997. Bozkurt, Nahide. “Nasr b. Seyyâr”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 32: 415-416. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006. Bozkurt, Nebi - KüçükaúçÕ Mustafa Sabri. “Medine”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. (28: 305-311. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003. Bozkurt, Nebi - KüçükaúçÕ, Mustafa Sabri. “Mekke”. Türkiye Diyanet VakfÕ islam Ansiklopedisi. 28: 555-563. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ,2003. Brockelmann, Carl. “Emeviler Döneminde ùam ve Irak’ta Arap EdebiyatÕ”. Çev. Selman Yeúil. Bingöl Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 3 (2014): 249-255. Brockelmann, Carl. øslam Milletleri ve Devletleri Tarihi I. Çev. Neú’et Ça÷atay. 2. BaskÕ. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1964. el-Bûtî, M. Said Ramazan. “KÕraatler ve KÕraat ømamlarÕ”. Çev. Mehmet Ali SarÕ. Diyanet Dergisi 16/1 (1977): 32-37. el-Câmî, Muhammed Eman b. Ali. El-øslâm fî Ifrikyâ abra’t-târîh, yy., ts. Can, Mesut. øslâm Tarihi ve Medeniyetinde Merv ùehri (Kuruluúundan Tâhirîler Dönemine Kadar). Doktora Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2016. Can, Mesut. “Merv’de øslâmî ølimlerin Do÷uúu (Hicrî ølk øki AsÕr)”. Mütefekkir Aksaray Üniversitesi øslami ølimler Fakültesi Dergisi 3/6 (2016): 399-425. Candan, Feyza. Emeviler Dönemi øhtida OlaylarÕ. Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2007. Challaye, Felicien. Dinler Tarihi. Çev. Samih Tiryakio÷lu. østanbul: VarlÕk YayÕnlarÕ ts. Chokr, Melhem. øslâm’Õn Hicrî økinci AsrÕnda ZÕndÕklÕk ve ZÕndÕklar. Çev. Ayúe Meral. østanbul: Anka YayÕnlarÕ, 2002. Cirit, Hasan. “Hicrî II. AsÕr Muhadis ve Fakihlerinden Leys b. Sa’d, ølmi Kiúili÷i ve Eserleri”. M.Ü. ølahiyat Fakültesi Dergisi 18 (2000): 183-201. Clot, Andre. Harun Reúid ve Abbasiler Dönemi. Çev. Nedim Demirtaú. østanbul: Tarih VakfÕ YayÕnlarÕ, 2007. Ça÷atay, Neúet - Çubukçu, øbrahim Agâh. øslâm Mezhepleri Tarihi. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1985. ÇakÕrtaú, Mehmet. Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2007. ÇakÕrtaú, Mehmet. “Emeviler Döneminin ùiddet Merkezli OkunmasÕnÕn Tarihsel Temelleri”. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Aziz HatÕrasÕna II. UluslararasÕ Sosyal Bilimlerde Gelenek Ve Bilgi Bütünlü÷ü Sempozyumu Bildiri KitabÕ. Ed. Mehmet Bulut-AydÕn Kudat. 190-201. østanbul: Sabahattin Zaim Üniversitesi YayÕnlarÕ, 2019. ÇandarlÕo÷lu, Gülçin. “Çin”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 8: 318-329. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993. Çeker, Huzeyfe. “Hanefi Mezhebinin FÕkÕh Silsileleri (Ebû Hanîde’den Hicrî VI. AsrÕn SonlarÕna Kadar)”. øslam Hukuku AraútÕrmalarÕ Dergisi 19 (2012): 163-201. 38 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Çelebi ølyas - Güdekli, Hayrettin N. “Kelâm ølminin Teúekkülü ve Di÷er øslâmî ølimlerle øliúkisi”. Temel øslâm ølimlerinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Birbirleriyle øliúkileri. Ed. ølyas Çelebi. 369416. østanbul: Ensar Neúriyat, 2014. Çelik, Ali. “BasralÕ Muhtelif Râvîler (Hicrî ølk Üç AsÕr)”. Bingöl Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 4/8 (2016): 157-181. Çelik, Sebahattin. “Abbasiler Döneminde Hurremiyye Mezhebi ve Babek øsyanÕ”. BalÕkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 9/15 (2006): 95-106. Çelikkol, Yaúar. Hicrî Birinci YüzyÕlda Medine ùehri (Fiziki, Demografik, ødari, øktisadi ve Sosyal YapÕsÕ). Yüksek Lisans Tezi, FÕrat Üniversitesi, 1995. Çetin, Musa. “Abdürrezzâk’Õn Hadis ølmindeki Yeri”. Ekev Akademi Dergisi 16/50 (2012): 113-132. Çetin, Osman. “Horasan”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 18: 234-241. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ,1998. Çoban, Fatma Büúra. Endülüslü Muhaddislerin Rihleleri (Hicrî ølk Dört AsÕr). Yüksek Lisans Tezi, østanbul Üniversitesi, 2019. Dafray, Farhad. “Emeviler Döneminde Ve Abbasilerin ølk Dönemlerinde øran, Horasan Ve Mâverâünnehir’deki Mezhebi Ve Milliyetçi Hareketler”. Çev. Mehmet Atalan. Kelam AraútÕrmalarÕ 4/2 (2006): 139-158. ed-Dakûkî, Hüseyin Ali. “Hire”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 18: 122-124. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998. DalkÕlÕç, Mehmet. “Hâricilerin øtidal ArayÕúÕ ve Sufriyye”. østanbul Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 12 (2005): 19-49. DanÕúman, Nafiz. Kelâm ølimne Giriú ve Mutezile Mütekellimlerinden Amr b. Bahril Câhiz’in KitaplarÕndan Parçalar. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1955. Demircan, Adnan. “Ashab Dönemi øhtilaflarÕ Ba÷lamÕnda Siyasî Geliúmelerin Mezheplerin Do÷uúuna Etkisi”. Rahmet ve ÇatÕúma Ba÷lamÕnda øslam Mezhepleri (UluslararasÕ Sempozyum – Bildiriler. Ed. Halit ÇalÕú-Ali Bayer-Duran Ali YÕldÕrÕm. Karaman: Karaman øslami ølimler Derne÷i YayÕnlarÕ, 2017. Demircan, Adnan. “Emeviler Döneminde Anadolu’ya Yönelik Yaz Seferleri”. 12. UluslararasÕ Eyüp Sultan Sempozyumu Tebli÷ler, 182-193. østanbul: Eyüp Belediyesi YayÕnlarÕ, 2016. Demirci, Kürúat. “Avrupa: Din”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 1: 131-135. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1991. Demirci, Kürúat. “HÕristiyanlÕk”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 17: 328-340. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998. Demirci, Kürúat. “Hinduizm”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 18: 112-116. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998. Demirci, Mustafa. “Antik Bilim Ve Düúünce MirasÕnÕn øslam DünyasÕna Tercümesinde Abbasilerin Kurdu÷u Beytü'l-Hikme'nin Rolü”. Muhafazakâr Düúünce 11/44 (2015): 99-119. Demirkent, IúÕn. “Bizans”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 6: 230-244. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992. 39 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Demirkent, IúÕn. “østanbul”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 23: 205-212. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2001. Demirpolat, Enver. “øslam Felsefesinin BatÕ Düúüncesine Etkisi”. Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 9 (2003): 429-439. Do÷an, øsa. “Hicri I. Ve II. AsÕrlarda Muhtelif Yönleriyle AbbasÕ Hareketi”. Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 8 (1996): 29-44. Do÷an, øsa. “Zeydiyye Mezhebi”. Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 3/3 (1989): 83-107. Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi. Komisyon. Ed. Kenan Seyithano÷lu. østanbul: Ça÷ YayÕnlarÕ, ts. ed-Dûrî, Abdulaziz. “Ba÷dat”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 4: 425-433. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1991. Durmuú, øsmail. “øbnü’l-Mukaffa’”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 21: 130134. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2000. Durmuú, øsmail. “Nahiv”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 32: 300-306. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006. Dursun, Davud. “Afrika (Din)”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 1: 428-4435. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1988. Ebû Zehre, Muhammed. Muhâderât fî târihi’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye. el-Kâhire: matbaatu’lmeydân, ts. Ebû Zehre, Muhammed. Mukârenâtu’l-edyân ed-Diyânât el-kadîme. el-Kâhire: Dâru’lfikri’l-arabî, 1385/1965. Ebû Zehre, Muhammed. Târîhu’l-mezâhibi’l-øslâmiyye fi’s-Siyâse ve’l-akâid ve târihu’lmezâhibi’l-fÕkhiyye. el-Kâhire: Dâru’l-fikri’l-Arabî, ts. Ecer, Ahmet Vehbi. “ùia ve Do÷uúu”, Erciyes Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 1 (1983): 131-141. Efendio÷lu, Mehmet. “Rivayet”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 35: 135-137. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2008. Efendio÷lu, Mehmet. “Tedvin”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 40: 268. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2011. Encrini, Yuriyuk. Mukarene beyne’l-Basra ve’l-Kûfe fî âmili’t-tenâzu’ ve tatbîki tedrîsihâ fi’l-lu÷ati’l-arabiyye. ed-Derece el-icâze el-âliyye, el-Câmia el-øslâmiyye el-hukûmiyye, 1439/2018. Erdem, Enes. “Basra ve Kufe Arap Dili Ekollerinin Âmiller Özelinde øhtilaflarÕ”. FÕrat Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 16/1 (2011): 85-112. Ergin, M. Cevat. “Basra ve Kufe Ekollerinin KullandÕklarÕ FarklÕ Nahiv Terimleri”. Dicle Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 5/1 (2003): 39-65. Erkoço÷lu, Fatih. “Emeviler ve Abbasiler Dönemlerinde Kafkasya'nÕn Güneyinde øslam Hâkimiyeti”. ølahiyat AraútÕrmalarÕ Dergisi 7 (2017): 1-48. Ero÷lu, Ayúegül. Hadis Tarihinde Cehmiyyeye Yönelik Reddiyeer –Hicri ølk Beú AsÕr-. Doktora Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2020. Esat, Mahmut. øslâm Tarihi. Çev. Sadi Irmak. østanbul: Tan MatbaasÕ, 1965. 40 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I el-Eú’arî, Ebu’l-Hasan Ali b. øsmail. Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn. Thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamîd. Beyrût. el-Mektebe el-asriyye, 1411/1990. el-Eúkar, Ömer Süleyman. el-Mehal ilâ dirâseti’l-medâris ve’l-mezâhib el-fÕkhiyye. Amman: Dâru’n-nefâis, 1418/1998. Fellâhe, Susan Ferid. el-ømam Süfyan es-Sevrî ve ârâuhu’l-fÕkhiyye mukârene bi’lmezâhibi’l-uhrâ. er-Riyâd: Mektebetu’l-Obeykân, 1428/2007. Fettâh, ørfan Abdulhamid. “Cebriyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 7: 205208. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993. FÕ÷lalÕ, Ethem Ruhi. “øbâziyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 19: 256-261. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1999. FÕ÷lalÕ, Ethem Ruhi. “Hâricîler”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 16: 169-175. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997. Findley, Carter V. Dünya Tarihinde Türkler. Çev. Ayúen Anadol. 2. BasÕm. østanbul: Kitap YayÕnevi, 2008. Geylani, Mahfuz. “Arap Dil Ekolleri ve Önde Gelen Temsilcileri”. øhya UluslararasÕ øslam AraútÕrmalarÕ Dergisi 6/1 (2020): 204-235. Gibb, Hamilton Alexander Roskeen. Orta Asya’da Arap Fetihleri. Çev. Hasan Kurt. Ankara: Ça÷lar YayÕnlarÕ, 2005. Gökalp, Yusuf. Zeydilik ve Yemen’de YayÕlÕúÕ. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2006. Gökalp, Yusuf - Yücel, Fatih. “Zeydiyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 44: 328-331. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013. Göksu, Abdurrahman. Abdülmelik b. Mervan Dönemi Mezhep Hareketleri. Yüksek Lisans Tezi, ønönü Üniversitesi, 2020. Gölcük, ùerafettin. “Cehm b. Safvân”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 7: 233234. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993. Gölcük, ùerafettin. “Cehmiyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 7: 234-236. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993. Gözütok, ùakir. “øslam E÷itim Tarihinde Müesseseleúme”. Dini AraútÕrmalar 9/26 (2016): 17-44. Gulpayganî, Ali Rabbanî. Kelamî FÕrkalar ve Mezhepler. Çev. Yunus Gürel. østanbul: elMustafa YayÕnlarÕ, 2014. Gura, ølmi. Mezhepler Tarihi KaynaklarÕnda Zeydiyye FÕrkalarÕ. Yüksek Lisans Tezi, Uluda÷ Üniversitesi, 2010. Gurbanov, Abbas. Abbâsiler Döneminin ølk AsrÕnda Azerbeycan (132-232/750-847). Doktora Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2007. Gurbanov, Abbas. “Abbâsiler Döneminin ølk AsrÕnda Azerbeycan (132-232/750-847)”. østem 6/12 (2008): 153-173. Gündüz, ùinasi. “Maniheizm”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 27: 575-577. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003. Gündüz, ùinasi. “Mecûsîlik”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 28: 279-284. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003. 41 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Gündüz, ùinasi. “Sâbiîlik”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 35: 341-344. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2008. Gürkan, Salime Leyla. “Yahudilik”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 43: 187197. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013. Hacak, Hasan. “FÕkÕh ølminin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Di÷er øslâmî ølimlerle øliúkisi”. Temel øslâm ølimlerinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Birbirleriyle øliúkileri. Ed. ølyas Çelebi. 512-533. østanbul: Ensar Neúriyat, 2014. HacÕyev, Hano÷lan. “Bir Emevî Vâlisi Ve KomutanÕ: Mesleme b. Abdülmelik b. Mervân”. østem 8/15 (2010): 111-142. HaçkalÕ, Abdurrahman. “Ehl-i Hadis-Ehl-i Re’y AyrÕúmasÕ FÕkhî mi, øtikâdî mi?”. øslam Hukuk AraútÕrmalarÕ Dergisi 2 (2003): 59-68. Halîf, Yusuf. Hayâtu’ú-úi’r fi’l-Kûfe ilâ nihâyeti’l-karni’s-sânî li’l-hicre. 2. BaskÕ. elMektebe el-Arabiyye, ts. Halife b. Hayyât. Târîhu Halîfe b. Hayyât Halîfe b. Hayyât Tarihi. Çev. AbdulhalÕk BakÕr. Ankara: Bizin Büro BasÕmevi, 2001. Hallâf, Abdulvehhâb. øslâm Teúrî’ Tarihi, çev. Talat Koçyi÷it. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi yayÕnlarÕ, 1970. Hamidullah, Muhammed. Hemmâm øbn Münebbih’in Sahifesi. Çev. Talat Koçyi÷it. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1967. el-Hamzî, ømâduddin ødris b. Ali b. Abdillah. Târîhu’l-Yemen min kitâbi kenzi’l-ehyâr fî ma’rifeti’s-siyeri ve’l-ehbâr. Thk. Abdulmuhsin Mudic el-Mudic. el-Kuveyt: Müessestu’úúirâi’l-Arabî, 1992. Harputî, Abdullatif. Kelâm Tarihi. Haz. Muammer Esen. 2. BaskÕ. Ankara: Ankara Okulu YayÕnlarÕ, 2012. Haruni, Seyfettin. el-Enbârî’nin Muallakât ùerhine Basra ve Kufe Dil Ekollerinin YansÕmasÕ. Doktora Tezi, Uluda÷ Üniversitesi, 2018. Hatamle, Sâmir Abdulmehdi. Medresetu’l-Hadîs fî Medineti’r-Rey munzu neú’etihâ hatta nihâyeti’l-karni’r-râbi’e el-hicrî. 33-122, eriúim: 20.10.2021, https://ebook.univeyes.com/147200/pdf-%D9%85%D8%AF%D8%B1%D8%B3%D8%A9%D8%A7%D9%84%D8%AD%D8%AF%D9%8A%D8%AB-%D9%81%D9%8A%D9%85%D8%AF%D9%8A%D9%86%D8%A9-%D8%A7%D9%84%D8%B1%D9%8A%D9%85%D9%86%D8%B0-%D9%86%D8%B4%D8%A3%D8%AA%D9%87%D8%A7%D8%AD%D8%AA%D9%89-%D9%86%D9%87%D8%A7%D9%8A%D8%A9%D8%A7%D9%84%D9%82%D8%B1%D9%86%D8%A7%D9%84%D8%B1%D8%A7%D8%A8%D8%B9%D8%A7%D9%84%D9%87%D8%AC%D8%B1%D9%8A. el-Hatîb el-Ba÷dâdî, Ebû Bekir Ahmed b. Ali b. Sabit. Târîhu medîneti’s-selâm ve ahbâru muhaddisîhâ ve zikru kuttânihâ el-ulemâi min ÷ayri ehlihâ ve vâridîhâ. Thk. Beúúâr Avvâd Ma’rûf. Beyrût: Dâru’l-÷arbi’l-øslâmî, 1422/2001. Hatipo÷lu, øbrahim. “Musannef”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 31: 235-236. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006. Havâle,Yusuf Ahmed. el-Hayat el-ilmiyye fî øfrîkiyye el-Ma÷rib el-ednâ munzu itmâmi’lfethve hatta muntasafi’l-karni’l-hâmis el-hicrî 90-450 h. Doktora Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1406/1986. 42 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Hayra, Darâcî. “el-Hayât el-iktisâdiyye ve’l-ictimâiyye li’l-Kûfe fi’l-karni’le-evvel elhicrî”. Mecelletu’l-hikme li’d-dirasât et-târîhiyye 5/10 (2017): 92-105. Hitti, Philip K. Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi. Çev. Salih Tu÷. østanbul: Bo÷aziçi YayÕnlarÕ, 1989. Houtin, Albert. “HÕristiyanlÕ÷Õn KÕsa Tarhi”. Çev. Abdurrahman Küçük. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 25 (1981): 437-455. el-Hûbî, Cemal Mahmud Muhammed. Menhecu’l-medreseti’l-Medeniyye fi’t-tefsîr. Gazze Câmiatu’l-Ummeh, 1434/2013. el-Humeydan, Humeydan b. Abdillah b. Muhammed. “el-Medâris el-fÕkhiyye fî asri’t-tâbiîn “Ehlu’l-Hadis” ve “Ehlu’r-Re’y”: Kirâe nakdiyye fî merâcii târîhi’l-fÕkh el-øslâmî el-hadîse”. Mecelletu Câmiati’l-Melik Suûd el-ulûm et-terbeviyye ve’d-dirâsâti’l-øslâmiyye 4/1 (1412/1992): 71-126. Humeydatu, Mustafa Muhammed. Medresetu’l-hadîs fi’l-Endelus. Beyrût: Dâru øbn Hazm, 1428/2007. el-Huveydî, Ali Mesad Ahmed. el-Hayât el-ilmiyye fi’l-Cened fi’l-karni’l-evvel el-hicrî. Doktora Tezi, Câmaiatu San’a, 1430/2009. IúÕk, Kemal. Mutezile’nin Do÷uúu ve Kelâmî Görüúleri. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1967. øbn Asâkir, Ebu’l-KasÕm Ali b. El-Hasan øbn Hibetullah b. Abdullah. Târîhu medîneti Dimaúk ve zikru fadlihâ ve tesmiyetu men hallehâ mine’l-emâsil ev ictâze bi nevâhîhâ min vâridîhâ ve ehlihâ. Thk. Muhibbuddin Ebû Said Ömer b. öarâme el-Amravî. Beyrût: Dâru’lfikr, 1415/1995. øbn Hibbân, Ebû Hatim Muhammed b. Ahmed el-Busitî. Meúâhiru ulemâi’l-emsâr. Núr. Mecdi b. Mansûr b. Seyyid eú-ùiverî. Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1416/1995. øbnu’n-Nedîm. el-Fihrist. Beyrût: Dâru’l-ma’rife, ts. øbrahim, FazÕl Halil. “Emeviler Döneminde Tercüme Faaliyetleri ve ølmî Geliúmelerin Öncü Hareketleri”. Çev. Ahmet Saylan. Harran Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 7/1 (2001): 169-195. ølhan, Avni. “BâtÕniyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 5: 190-194. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992. el-Ka’bî, Abdulhakim öantab. “et-Tahavvulât el-ictimâiyye fi’l-Basra fi’l-karni’l-evvel elhicrî”. Mecelletu dirâsâti’l-Basra 17 (2014): 176-201. Kaplan, Yunus. “Horasan Bölgesi ve Mu’tezile’nin Horasan’daki VarlÕ÷Õ”. Yüzüncü YÕl Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 5/6 (2017): 16-33. Kara, Cahid. “øslâm Co÷rafyasÕnda Mecûsîler (Emevîlerin Sonuna Kadar)”. dergiabant (AøBÜ ølahiyat Fakültesi Dergisi) 1/2 (2013): 19-59. Karada÷, Bekir. “øslam Hukukunun Tedviniyle ølgili TartÕúmalar Ba÷lamÕnda Müslüman ølim AdamlarÕnÕn Tespitleri”. Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 19 (2020): 403-420. Karadaú, Ca÷fer. “Semerkand Hanefi Kelam Okulu Mâtürîdîlik – Oluúum Zemini ve Geliúim Süreci-”. Usûl 6 (2006/2): 57-100. 43 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Karaman, Dursun. Hicrî II. AsÕr MÕsrÕ: Leys b. Sa’d ve Çevresi. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2015. Karao÷lan, Arslan. “Yemen Tefsir Kültürü Üzerine BazÕ Mülahazalar”. Kent Kültürü ve Yönetimi Hakemli Elektronik Dergi 10/4 (2017): 543-572. Kavas, Ahmet. “Afrika’da øslam’Õn YayÕlÕúÕ”. Afrika’da øslâmiyet: -Dünü, Bugünü, YarÕnÕ, MilletlerarasÕ ølmî ToplantÕ. 147-177. østanbul: 2017. Kayagil, Süleyman Mahmut. “Arap Dili Tarihinde ‘el-Ahfeú’ LakabÕyla Bilinen Âlimler”. Gazi Osman Paúa Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 4/2 (2016): 21-35. Kayao÷lu, øsmet. øslâm KurumlarÕ Tarihi. 2. BaskÕ, Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1984. KazÕcÕ, Ziya. “øslâm E÷itim Tarihi ve Önemi”. Yüksek Ö÷retimde Dinbilimleri Ö÷retimi Sempozyumu. 251-262. Samsun: Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1988. Keleú, Hakan. Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi. Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019. Keskio÷lu, Osman. øslam DünyasÕ Dün ve Bugün. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1964. KÕlÕç, Hulusi. “Basriyyûn”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 5:117-118. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992. KÕlÕç, Hulusi. “Kûfiyyûn”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 26: 345-346. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ,2002. KÕlÕç, Hulusi. “Sarf”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 36: 136-137. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2009. KÕlÕçer, M. Esat. “Ehl-i Rey”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 10: 520-524. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1994. KÕrca, Celal. “Mezhebi Tefsir Ekolünün Ortaya ÇÕkÕúÕ”. øslami AraútÕrmalar 5 (1987): 5261. KÕrkpÕnar, Mahmut. “Abbâsîlerin Dinî PolitikasÕ: Mihne: Dinî-Siyasî Bir Çekiúme”. Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Dergisi 2 (2000): 5-11. KÕzÕklÕ, Salih Zafer. Arap Grameri Ekolleri. Doktora Tezi, Uluda÷ Üniversitesi, 2005. KÕzÕklÕ, Salih Zafer. “Ba÷dat Gramer Ekolüne Genel Bir BakÕú”. Marife (2013): 133-149. Koçinka÷, Mansur. “Erken Dönem FÕkÕh Düúüncesinde Ehl-i Rey ve Ehl-i Hadis AyrÕmÕ”. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 10 (2017): 53-78. Koçinka÷, Mansur. “Erken Dönem øslam Düúüncesinde ølim KavramÕ ve Bölgesel ølim HalkalarÕ”. Hz. Peygamber ve ølim. Ed. M. Bedirhan. 31-63. østanbul: Kerim E÷itim Kültür ve Sa÷lÕk VakfÕ TÜRKKAD, 2018. Koçyi÷it, Talat. Hadis Tarihi. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1977. Kohlberg, Etan. “ømamiyye ùiasÕ Gelene÷inde ‘RâfÕzî’ Terimi”. Çev. Halil øbrahim Bulut. Kelam AraútÕrmalar 2/2 (2004): 117-124. Köprülü, M. Fuad. Türk Tarih-i Dinîsi. Ankara: Akça÷ YayÕnlarÕ, 2005. 44 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Köse, Saffet. “Zeyd b. Ali”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 44: 313-314. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ, 2013. Kubat, Mehmet. “Hâricîli÷in Do÷uúunda MünâfÕklarÕn Rolü”. Din Bilimleri Akademik AraútÕrma Dergisi 6/4 (2006): 115-151. el-Kudât, Emin. Medresetu’l-hadîs fi’l-Basra hatta el-karn es-sâlis el-hicrî. Beyrût: Dâru øbn Hazm, 1419/1998. Kûfî, Hamid. “Medresetu’l-hadis fi’l-Kûfe”. el-Mi’yâr 4 (ts): 9-36. Kurt, Hasan. “Mervan II”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 29: 227-229.østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2004. Kurt, Hasan. “Mesleme b. Abdulmelik”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 29: 318-319. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2004. Kutlu, Sönmez. “Mürcie”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 32: 41-45. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006. el-Maarrî, Ebu’l-Mehâsin Mufaddal b. Muhammed b. Mes’ar et-Tenûhî. Târîhu’l-ulemâi’nnahviyyîn mine’l-Basriyyîn ve’l-Kûfiyyîn ve ÷ayrihim. Thk. Abdulfettah Muhammed el-Hulv. el-Medine el-Münevvere: Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye YayÕnlarÕ, 1401/1981. Macit, Muhittin. “Tercüme Hareketleri”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 40: 498-504. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2011. Madelung, Von Wilfred. “Horasan ve Maveraünnehir’de ølk Mürcie ve Hanefili÷in YayÕlÕúÕ”. Çev. Sönmez Kutlu. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 33/1 (1994): 239247. Maden, Ömer Faruk. Hicrî økinci AsÕr Ehl-i Hadis HalkalarÕ (Basra Örne÷i). Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2018. el-Mahenek, Haúim Hüseyin NasÕr. Muciz Tamsîru’l-Kûfe ve imrânuhâ hattâ nihayeti ahdi’l-hulefâi’r-râúidîn. 2. BaskÕ. en-Necef: Dâru’l-enbâ, 1432/2010. Mantran, Robert. øslam’Õn YayÕlÕú Tarihi (VII-XI. YüzyÕllar). Çev. øsmet Kayao÷lu. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1981. Marriott, Emma. Bir Nefeste Dünya Tarihi. Çev. Egemen YÕlgür. 8. BaskÕ. østanbul: Maya Kitap, 2015. McNeill, William H. Dünya Tarihi. Çev. Alâeddin ùenel. 6. BaskÕ. Ankara: ømge Kitabevi, 2002. el-Mehdâvî, Fahri Humeyd Reúid. “et-Terceme fi ahdi’l-halîfe Me’mûn”. Mecelletu midâdi’l-âdâb 9 (1425/2014): 309-360. el-Meúhedâni, Haúim Abd Yasin. Süfyân es-Sevrî ve eseruhu fi’t-tefsir. Beyrût: Dâru’lkutubi’!l-ilmiyye, 2006. el-Meúnî, Mustafa øbrahim. Medresetu’t-tefsir fi’l-Endelus. Beyrût: Müessesetu’r-risâle, 1406/1986. el-Mezrû’, Vefa bintu Abdillah Süleyman. “øshâmu’r-Rahhâle ve’l-mücâvirîn elEndelusiyyîn ale’l-hayâti’l-ilmiyye bi Mekke el-Mükerreme mine’l-karni’s-sâni hatta nihâyeti’l-karni’s-sâdis el-hicrî”. Mekke el-Mükerreme âsimetu’s-sakâfe el-øslâmiyye 1426. 65101. Mekketu’l-Mükerreme: y.y., 1426. 45 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Mukatil b. Süleyman. Tefsîru Mukâtil b. Süleyman. Thk. Abdullah Mahmûd ùehhâte. Beyrût: Müessestu’t-târih el-arabî, 1423/2002. el-Musî, Sa’d b. Musa. Târîhu’l-hayât el-ilmiyye fi’l-Medîneti’n-Nebeviyye hilâle el-karn es-sânî el-hicrî. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’-Kura, 1409. el-Mutavvi’, Yusuf. Ahmed Cuhûdu ulemâi’n-nahv fi’l-karni’s-sâlis el-hicrî. y.y,, 1396/1976. el-Münîr, Cimâne Rasim. Hareketu’t-terceme ve eseruhâ fi’l-hadâreti’l-arabiyye eløslâmiyye fi’l-ahdi’l-Abbâsî el-evvel (el-Irak, eú-ùam, Farid) min (132 h./749m.-232 h/846m.). Yüksek Lisans Tezi, el-Câmia el-Urduniyye, 2012. en-Necefî, Es-Seyyid Hüseyin b. es-Seyyid Ahmed el-Berrâkî. Târîhu’l-Kûfe. Núr. Muhammed SadÕk Bahru’l-ulûm. Beyrût: Dâru’l-edvâ, 1407/1987. Nu’aymi, Selim. “Haricilerin Do÷uúu”. Çev. Harun YÕldÕz. Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 10 (1998): 513-536. Omar, Faruk, “Me’mûn Önce Abbasiler ve Mu’tezililer ArasÕndaki øliúkiler”. Çev. Mehmet Ümit. Gazi Üniversitesi Çorum ølahiyat Fakültesi Dergisi 2/3 (2003/1): 165-174. Onat, Hasan. “Ebû Hâúim, Abdullah b. Muhammed”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 10: 146. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1994. Onat, Hasan. Emevî Devri ùiî Hareketleri ve Günümüz ùiili÷i. Ankara: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993. OrtakcÕ, Halil. Câhiliye’dem Emevilerin Sonuna Kadar Yemen. Doktora Tezi, østanbul Üniversitesi, 2019. Ostrogorsky, Georg. Bizans Devleti Tarihi. Çev. Fikret IúÕltan. Ankara: Türk Tarih Kurumu BasÕmevi, 2011. Ö÷müú, Harun. “Kur’an’Õn SÕhhati Ba÷lamÕnda KÕraat FarklÕlÕklarÕnÕn De÷erlendirilmesi”. Marmara Üniversitesi ølahiyat fakültesi Dergisi39 (2010/2): 5-26. Ö÷üt, Salim. “Ehl-i Hadîs”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 10: 508-512. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1994. Öz, Mustafa. “Ca’d b. Dirhem”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 6: 542-543. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992. Öz, Mustafa. “ømamiyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 22: 207-209. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2000. Öz, Mustafa. “Keysâniyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 25: 362-364. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2002. Öz, Mustafa. “Râfizîler”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 34: 396-397. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2007. Öz, Mustafa. “ùia”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 39: 111-114. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010. Öz, Mustafa. “Zeyd b. Zeynelâbidîn ve Zeydiyye”. M.Ü ølahiyat Fakültesi Dergisi 19 (2000): 43-58. ÖzaydÕn, Abdülkerim. “Ba÷dat; Kültür ve Medeniyet”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 4:437-441. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1991. 46 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Özdemir, Mehmet. “Endülüs”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 11: 211-225. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1995. Özdemir, Mehmet Nadir. “Emevîler Döneminde ‘Mevâlî’”. Bülent Ecevit Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 7/1 (2020): 189-210. Özel, Ahmet. “Afrika (Do÷u Afrika’da øslamiyet)”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 1: 435-439. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1988. Özkan, Halit. “Zührî”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 44: 544-549. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013. Özkuyumcu, Nadir. Fethinden Emevilerin Sonuna Kadar MÕsÕr ve Kuzey Afrika 18132/639-750. Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, 1993. Özkuyumcu, Nadir. “Haraúî, Said b. Amr”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 16: 110-111. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997. Öztuna, YÕlmaz. Devletler ve Hânedanlar øslam Devletleri. ølaveli 3. BaskÕ. Ankara: Kültür ve Turizm bakanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 2005. Öztürk, Mustafa. “Kur’an KÕraatlerinin Tarihsel SerencamÕna Genel Bir BakÕú”. Çukurova Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 3/1 (2003): 201-224. Öztürk, Mustafa. Kur’an-Õ Kerim Meali Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri, 2. BasÕm, Ankara: Ankara Okulu, 2014. Öztürk, Selim. “Zeydili÷in Tarihsel Süreçte Oluúumu ve ømamiyye ve øran ile øliúkisi”. Liberal Düúünce Dergisi 24/94 (Bahar 2019): 89-106. Ponting, Clive. Yeni Bir BakÕú AçÕsÕyla Dünya Tarihi. Çev. Eúref Bengi Özbilen. østanbul: Alfa YayÕnlarÕ, 2011. er-Râzî, Fahruddin. Halku’l-Kur’ân beyne’l-Mu’tezile ve Ehli’s-Sünneh. Thk. Ahmed Hicâzi es-Sakâ. Beyrût: Dâru’l-ceyl, 1413/1992. Reche, Alâ Hammâd– Câsim, Nebrâs Fevzî. “Cuhûdu ulemâi’l-Kûfe fi’d-dersi’l-lugavî hilâle el-karni’s-sâlis el-hicrî/es-sâmin el-milâdî”. el-Kûfe âsimetu’limân ve’l-hadâre el-mihver el-edebî ve’l-lu÷avî. 194-214. el-Kûfe: Merkezu dirasâti’l-Kûfe, 2018. er-Rûmî, Fehd b. Abdurrahman. “KÕraatler ve Kurra”. Çev. Ali Öge. Marife 10/2 (2010): 217-234. er-Rûmî, Fehd b. Abdurrahman b. Süleyman. Mes’eletu halki’l-Kur’ân ve mevkifu ulemâi’lKayravân minha. er-Riyâd: Mektebetu’t-tevbe, 1417. es-Sa÷îr, Muhammed Hüseyin Ali. “Medresetu’l-Kûfe fî Tefsîri’l-Kur’âni’l-Azîm”. elMevrid 4 (1988): 93-100. es-Sâlih, Abdullah b. Muhammed. Caferî, ùiî ve RâfÕzîlerin ønanç EsaslarÕ. Çev. Teymullah Yücel. østanbul: Yedi øklim Kitabevi, 2007. Schacht, Joseph. øslam Hukukuna Giriú (An Introduction to Islamic Law). Çev. Mehmet Da÷-Abdulkadir ùener. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1986. Serdar, Murat. “Orta Ça÷’da Do÷u Biliminin BatÕ’ya YansÕmasÕ”. muhafazakârdüúünce 43 (2015): 113-135. Sevici, ølyas. øslam Mezhepler Tarihinde Mücessime. Yüksek Lisans Tezi, Hitit Üniversitesi, 2020. 47 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Seyyid, Eymen Fuâd. “øskenderiye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 22: 574576. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2000. SÕrma, øhsan Süreyya. Abbasiler Dönemi. 9. BaskÕ. østanbul: Beyan YayÕnlarÕ, 2008. Sinano÷lu, Mustafa. “Seneviyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 36: 521-522. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2009. Soofizadeh, Abdolvahid. “Tarihte Horasan’Õn Yeri (øslamiyet Dönemi)”. DTCF (Dil Tarih Co÷rafya Fakültesi Dergisi) 58/1 (2018): 12-28. Söylemez, Mehmet Mahfuz. “ølk Hâricî Devler: Rüstemîler (160-297/777-909)”. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 38 (1998): 457-478. Söylemez, Mehmet Mahfuz. “øslam’Õn Erken Döneminde E÷itim ve Ö÷retim Faaliyetleri”. Dinî AraútÕrmalar 5/13 (2002): 57-79: Stathakopoulos, Dionysios. Bizans ømparatorlu÷unun KÕsa Tarihi. Çev. Cumhur Atay. østanbul: øletiúim YayÕnlarÕ, 2014. Sunar, Cavit. Ana Hatlariyle øslâm Tasavvuf Tarihi. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1978. Süleyman, Nasruddin Car en-Nebi. “Hareketu’t-terceme ve eserufa el-hadârî fî asri’lAbbâsiyyin el-evvel (132-232h)”. Mecelletu Camiat ùenedi, 1 (2004). 82-110. Svat, El-Hüseyn b. Muhammed. Medresetu’l-Hadsi fi’l-Kayrvavân mine’l-fethi’l-øslâmî ilâ muntasafi’l-karni’l-hâmnis el-hicrî. er-Riyâd: ed-Dâr el-âlemi li’l-kitâb el-øslâmi, 1411. ùahin, Seyhun. “Abbasiler Dönemine Kadar Do÷u Akdeniz’de øslam - Bizans Mücadelesi”. Türk DünyasÕ AraútÕrmalarÕ 219 (2015): 27-48. eú-ùehristânî, Ebu’l-Feth Muhammed b. Abdulkerim. el-Milel ve’n-Nihal. Núr. Muhammed Fehmî Muhammed. Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1423/1992. ùeúen, Ramazan. “Harran”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 16: 237-240. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997. ùirin, Mehmet Musa. “Nahiv ølmi ve Ekolleri”. Recep Tayyip Erdo÷an Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 1 (2015): 185-196. Tarihi Olaylar, “Tarihin GidiúatÕnÕ De÷iútiren Savaúlar ve Etkileri”, eriúim: 18.02.2021, https://www.tarihiolaylar.com/galeriler/tarihin-gidisatini-degistiren-savaslar-ve-etkileri-109. Taúa÷Õl, Ahmet. “Talas SavaúÕ”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 39: 501. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010. Tefsir El KitabÕ. Ed. Mehmet Akif Koç. Ankara: Grafiker YayÕnlarÕ, 2012. Tefsir Tarihi. Ed. Ali RÕza Gül-Muhammed Ersöz. østanbul: Lisans YayÕncÕlÕk, 2019. Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin. Thk. Muhammed Cevad el-Hüseynî el-Celâlî. Beyrût: Menúûrâtu dâri’l-va’yi’l-øslâmî, ts. Tekin, Abdulkadir. Süfyân es-Sevrî ve FÕkÕh ølmindeki Yeri. Doktora Tezi, OndokuzmayÕs Üniversitesi, 2014. Tomar, Cengiz. “MÕsÕr”. Türkiye Diyanet VakfÕ islam Ansiklopedisi. 29: 559-563. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ,2004. Tomar, Cengiz. “ùam”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 38: 320-325. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010. 48 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Tomar, Cengiz. “Yemen”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 43: 401-406. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013. Topgül, Muhammed Enes. “Erken Dönem øslam Tarihinde ølim Merkezleri ve Ulema Hareketlili÷inin Tespiti Üzerine Metodolojik Bir ArayÕú: Nisbeler”. Divân DisiplinlerarasÕ ÇalÕúmalar Dergisi 22/42 (2017/1): 1-31. Tritton, A.S. øslâm KelâmÕ. Çev. Mehmet Da÷. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1983. Tümer, Günay. “Brahmanizm”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 6: 329-333. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992. Türkmânî, Usâme Ahmed. Cevle Serîa fî Târîhi’l-Etrâk ve’t-Türkmân mâ kable’k-øslâm… vemâ ba’dehu. Suriye: yayÕnevi yok, 2007. Uluda÷, Süleyman. “Hasan-Õ Basrî”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 16: 291293. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997. Uslu, Recep. “Cündiúâpûr”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 8: 117-118. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993. Uslubaú Tolga - Da÷, Sezgin. ølk Ça÷lardan Günümüze Dünya Tarihi. østanbul: Karma Kitaplar YayÕnlarÕ, 2007. Uyar, Ahmet. “Hadisleri/Sünneti Anlamada FarklÕ YaklaúÕmlar (Ehl-i Hadis ve Ehl-i Re’y Ekolleri)”. bilimname 5 (2004/2): 29-44 Uzun, Nihat. Hicrî II. AsÕrda Siyaset-Tefsir øliúkisi. Doktora Tezi, Uluda÷ Üniversitesi, 2008: Üçok, Bahriye. øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1968. Üzüm, ølyas. “Kaderiyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2001: Üzüm, ølyas. “Mücessime”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 31: 449450østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006. el-Vâfî, Sümeyye bintu Muhammed Ferac. et-Ta’lîm fi’ú-ùam fi’l-ahdi’l-Emevî. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1428. Vasiliev, A.A. Bizans ømparatorlu÷u Tarihi. Çev. Arif Müfid Mansel. Ankara: Maarif MatbaasÕ, 1943. Vloten, Gerlof Van. Emevi Devrinde Arab Hâkmiyeti, ùia ve Mesih Akideleri Üzerine AraútÕrmalar. Çev. Mehmed S. Hatibo÷lu. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1986. Watt, W. Mongomery. “Emeviler Devrinde ùiilik”. Çev. øsa Do÷an. Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 10 (1998): 35-48. Wells, H.G. KÕsa Dünya Tarihi BaúlangÕcÕndan 1946’ya Kadar. Çev. Ziya øshan. 3. BaskÕ. østanbul: VarlÕk YayÕnlarÕ, 1972. Wikipaedia, “Bizans ømparatorlarÕ Listesi”, Eriúim: https://tr.wikipedia.org/wiki/Bizans_imparatorlar%C4%B1_listesi 11.02.2021), Yaúaro÷lu, Hasan. Taberistan Zeydileri. Gümüúhane: Gümüúhane Üniversitesi, 2012. 49 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Yavuz, Yusuf ùevki. “Ahmed b. Hanbel”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 2: 8287. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1989. Yavuz, Yusuf ùevki. “Ehl-i Sünnet”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 10: 525530. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1994. Yavuz, Yusuf ùevki. “Halku’l-Kur’ân”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 15: 371375. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997. Yavuz, Yusuf ùevki. “Müúebbihe”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 32: 156-158. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006. YazÕcÕ, Nesimi. ølk Türk – øslam Devletleri Tarihi. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1992. YÕldÕrÕm, Kadri. “øslam Kültüründe Küttâb E÷itimi Üzerine Bir ønceleme”. ølmî Dergi Diyanet 45/3 (2009): 125-144. YÕldÕrÕm, Mustafa. ølk Dönem Zahidleri ve Zühd AnlayÕúlarÕ (Sahabe Dönemi Hicri I. Ve II. AsÕr). Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2017. YÕldÕz, HakkÕ Dursun. “Abbasiler”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 1: 31-48. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1988. YÕldÕz, HakkÕ Dursun. “Abdurrahman el-Gâfikî”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 1: 162. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1988. YÕldÕz, HakkÕ Dursun. “Cerrâh b. Abdullah”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 7: 414.østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993. YÕldÕz, HakkÕ Dursun. “Cüneyd el-Mürrî”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 8: 122-123. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993. YÕldÕz, Harun. “Hârici Düúüncenin Geliúimi”. Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 11 (1999): 257-270. YÕlmaz, Muhammet. “Tarsus’a Gelen ølk Türk Hadis Âlimi Abdullah b. el-Mübarek”. Çukurova Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 11/1 (2011): 1-19. Yi÷it, øsmail. “Ömer b. Abdülazîz”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 34: 53-55. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2007. Yi÷it, øsmail. Emevîler. østanbul: øSAM YayÕnlarÕ, 2018. Yi÷it, øsmail. “Emeviler”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1995. Yi÷it, øsmail. “Ömer b. Abdülazîz”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 34: 53-55. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2007. Yurdagür, Metin. “Haúviyye”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 16: 426-427. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997. YurdaydÕn, Hüseyin G. øslâm Tarihi Dersleri. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1971. Yücel, Ahmet. “Hadis ølminin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Di÷er øslâmî ølimlerle øliúkisi”. Temel øslâm ølimlerinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Birbirleriyle øliúkileri. Ed. ølyas Çelebi. 205-212. østanbul: Ensar Neúriyat, 2014. Yücesoy, Hayrettin. “Mihne”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 30: 26-28. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2005. 50 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Yüksek, Ali. “øslam Hukuk tarihinde Kûfe’nin Yeri”. Turkish Studies 9/5 (2014): 21652178. Yüksel, Mücahit. “Emevîler Dönemindeki øslâm Toplumuna HÕristiyanlarÕn Etkileri”. østem 14/27 (2016): 99-122. Zeki, øzzetullah. “Emevilerin Horasan PolitikasÕ: Valiler Dönemi”. Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 1/1 (2020): 7-24. Zübadiye, Abdulkadir. “Neú’etu’l-medarisi’l-fÕkhiyye fi’l-øslam”. al-Dirasat al-øslamiyyah øslamabad 7/4 (1972): 66-71. 51 ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻣﻌ ِﺎﱂ ﺗَـﻮ ِﺟ ِﻴﻪ اﻟ ِْﻘﺮ ِ‬ ‫ي‬ ‫ََ ُ ْ‬ ‫اءات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ََ‬ ‫)‪(Hicrî İkinci Asırda Kur'an Kıraatlerini Yönlendiren İşaretler‬‬ ‫ِ ‪1‬‬ ‫َﻋْﺒ ُﺪﻩ َﺣ َﺴﻦ ُﳏَ ﱠﻤﺪ اﻟْ َﻔﻘﻴﻪ‬ ‫‪Fatih Sultan Mehmet Vakıf University‬‬ ‫‪[email protected]‬‬ ‫‪orcid.org/0000-0002-9506-1185‬‬ ‫اﻟ ُْﻤ َﻘ ِّﺪ َﻣﺔُ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ ِﻣﻦ أَﻫ ِﻢ اﻟْﻌﻠُﻮِم اﻟﱠِﱵ ﺗَـْﻨـﺒﺜِﻖ ِﻣﻦ ِﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫إِ ﱠن ِﻋ ْﻠﻢ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات؛ إِ ْذ إِﻧﱠﻪ ﻳـ ُﻘﻮم ﻋﻠَﻰ ﺑـﻴ ِ‬ ‫ﺎن َﻣ َﻌ ِﺎﱐ‬ ‫ْ َّ ُ‬ ‫ُ َ ُ َ ََ‬ ‫َُ ْ‬ ‫َ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات‪َ ،‬وأَدﻟﱠﺘ َﻬﺎ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠﺔ‪َ ،‬وﻗَﺪ ْاﻋﺘَ َﲎ ﻋُﻠَ َﻤﺎءُ اﻟْﻘَﺮاءَات َواﻟْ َﻌَﺮﺑِﻴﱠﺔ ﺑِﺘَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ ﻋﻨَﺎﻳَﺔً ﻓَﺎﺋ َﻘﺔً‪َ .‬وﻳـُ َﻌ ﱡﺪ اﻟْ َﻘ ْﺮ ُن‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَﺔ\‪-‬‬ ‫ﺚ إِﻧﱠﻪُ ْاﻣﺘ َﺪ ٌاد ﳋَِْﲑ اﻟْ ُﻘ ُﺮون– ﻗَـ ْﺮن اﻟ ﱠ‬ ‫اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ﱡ‬ ‫ت ﻓﻴﻪ ﺑـَ َﻮاﻛ ُﲑ َﻫ َﺬا اﻟْﻌ ْﻠ ِﻢ؛ َﺣْﻴ ُ‬ ‫ي ﻣ ْﻦ أَﺑْـَﺮِز اﻟْ ُﻘ ُﺮون اﻟﱠِﱵ ﻇَ َﻬَﺮ ْ‬ ‫اﻟﱠ ِﺬي ُﳝَﺜِّﻞ اﻟﻨﱠـﻮا َة ْاﻷُ َ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎج‪ ،‬وﺗَﺴ ْﻠﺴ ِﻞ اﻟﺘﱠﺄْﻟِ ِ‬ ‫ﻴﻒ‬ ‫ُ َ‬ ‫وﱃ ﻟﻌ ْﻠﻢ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ أَﻧﱠﻪُ ﻳـُ َﻌ ﱡﺪ ا ْﳋُﻄْ َﻮَة اﻟﺘﱠﺄْﺻﻴﻠﻴﱠﺔَ اﻟﺜﱠﺎﻧﻴَﺔَ ﰲ َﻣَﺮاﺣ ِﻞ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ ُ‬ ‫ﻓِ ِﻴﻪ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ﻚ ِﻻ ْﺷﺘِﻐَ ِﺎل اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء َواﻟﻨﱡ َﺤ ِﺎة ﺑِِﻪ‬ ‫ﺎج َﳍَﺎ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ َﻣ ْﺮ َﺣﻠَ ًﺔ ُﻣﺘَـ َﻘ ّﺪ َﻣ ًﺔ؛ َوذَﻟ َ‬ ‫َوُﳝَﺜّ ُﻞ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪُ اﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ‪َ ،‬واﻻ ْﺣﺘ َﺠ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﻋ ِﺪ ﻫ َﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ وأُ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺖ ِﰲ ِﻇ ِﻞ اﻟْﻤ ْﺪر َﺳﺘَ ْ ِ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱠِﺔ َواﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴﱠ ِﺔ‪َ ،‬وِﻷَ ﱠن اﻟْ َﻘ ْﺮ َن‬ ‫اﺳﺘُـْﻨﺒِﻄَ ْ‬ ‫ﲔ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠﺴ َﻮاء‪َ ،‬وِﻷَ ﱠن َﻛﺜ ًﲑا ﻣ ْﻦ ﻗَـ َﻮ َ‬ ‫ﺻﻮﻟﻪ ْ‬ ‫َ ُ‬ ‫ّ َ َ‬ ‫اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ﻫﻮ ﻋﺼﺮ ِاﻻﺧﺘِﻴﺎ ِر ﺑﲔ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‪ ،‬ﻓَﻈَﻬﺮ ِﻣﻦ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء اﻟْﻌﺸﺮةِ ﻣﻦ َﳛﺘ ﱡﺞ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‪َ ،‬وَﻻ ِﺳﻴﱠ َﻤﺎ اﻟﱠِﱵ َﳜْﺘَ ُﺎرَﻫﺎ‪،‬‬ ‫َ َ َ َ ْ َْ‬ ‫ََ َ‬ ‫َ ُ َ َ ْ ُ ْ َ َْ َ َ َ‬ ‫ََ‬ ‫ﺎﻹ َﻣ َﺎﻣ ْ ِ‬ ‫َﻛ ِْ‬ ‫ي‪َ ،‬واﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ِّﻲ‪.‬‬ ‫ﲔ أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮ ِّ‬ ‫ﺚ ﻋﻠَﻰ ﺿﺮورِة اﻟْ ِﻜﺘَﺎﺑ ِﺔ ِﰲ َذﻟِ َ ِ ِ ِ ِ ٍ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ﺚ ﻣﻮﺳ ٍﻮم ﺑِـ )ﻣﻌ ِﺎﱂ ﺗَـﻮ ِﺟ ْﻴ ِﻪ اﻟ ِْﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‬ ‫اﻋ ْ‬ ‫ﺗَ َﺪ َ‬ ‫ََ ُ ْ‬ ‫ََ‬ ‫َ‬ ‫ﻚ‪َ ،‬وإﻓْـَﺮادﻩ ﺑﺒَ ْﺤ َ ْ ُ‬ ‫ﺖ ُﻛ ﱡﻞ َﻫﺬﻩ اﻟْﺒَـ َﻮاﻋ َ َ ُ َ‬ ‫ِﰲ اﻟْ َﻘﺮ ِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ي( ‪.‬‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ﺚ ِﰲ ِﻋﻨَﺎﻳ ِﺔ ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠﺎِﱐ ﺑِﺘـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪ ،‬وِﰲ اﻟْ ِﻘ ِ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫وﺗَ ْﻜﻤﻦ أَ َِﳘﻴﱠﺔُ اﻟْﺒﺤ ِ‬ ‫َ ُُ ّ َْ‬ ‫ﻴﻤﺔ اﻟْﻌ ْﻠﻤﻴﱠﺔ اﻟْ َﻌﺎﻟﻴَﺔ اﻟﱠِﱵ ﲤَُﺜّﻠُﻪُ‬ ‫َْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ َُ‬ ‫ََ‬ ‫ﺗِْﻠﻚ اﻟﺘﱠـﻮِﺟﻴﻬ ِ ِ‬ ‫ﺻ ِﺎد َرًة َﻋ ْﻦ أَﺑْـَﺮِز ﻗُـﱠﺮ ِاء َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮِن َوُﳓَﺎﺗِِﻪ‪.‬‬ ‫َ ْ َ ُ‬ ‫ﺎت؛ ﻟ َﻜ ْﻮ َﺎ َ‬ ‫ﺚ إِ َﱃ إِﺑـﺮا ِز ﻣﻌ ِﺎﱂ ﺗَـﻮِﺟﻴ ِﻬﺎﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔِﰲ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪ ،‬وﺑـﻴ ِ‬ ‫ﺎن َﻣ َﺪى ِﻋﻨَﺎﻳَِﺔ‬ ‫َوﻳـَ ْﻬ ُﺪ ُ‬ ‫ف َﻫ َﺬا اﻟْﺒَ ْﺤ ُ‬ ‫َ ََ‬ ‫َْ َ َ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫واﻟﻠﱡﻐ ِﺔ ِ َﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ‪ ،‬وﻋﺮ ِ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﲔ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮِن‪.‬‬ ‫ض َﳕَﺎذ َج ﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻮﺟ َﻴﻬﺎت اﻟْ ُﻘﱠﺮاء َواﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮﻳِّ َ‬ ‫َ َ َ‬ ‫َ َْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺻ ِﻔ ِﻲ اﻟﺘﱠ ْﺤﻠِﻴﻠِ ِﻲ؛ ِﻻ ْﺳﺘِ ْﺨ َﻼ ِ‬ ‫ص َﻣ َﻌ ِﺎﱂ اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ ِﻣ ْﻦ ِﺧ َﻼ ِل‬ ‫ﻴﻖ ﺗِْﻠ َ‬ ‫َوﻗَ ْﺪ أَ ْﺳﻠَ َﻤ ِﲏ َْﲢﻘ ُ‬ ‫ّ‬ ‫ﻚ ْاﻷَ ْﻫ َﺪاف إ َﱃ اﺗّﺒَﺎﻋﺎﻟْ َﻤْﻨـ َﻬ ِﺞ اﻟْ َﻮ ْ ّ‬ ‫ِ ِ‬ ‫آن‪ ،‬وﻓْـ ًﻘﺎ ﻟِﻤﺘ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ ِ‬ ‫ﺻ َﺤﺎ ِ َﺎ‪َ ،‬وﻃََﺮاﺋِِﻘ ِﻬ ْﻢ ِﰲ‬ ‫ﻮرِة ﺑَْ َ‬ ‫ﱠﺠ َﻬﺎت أَ ْ‬ ‫ْ‬ ‫اﺳﺘ ْﻘَﺮاء اﻟﻨﱡ ُ‬ ‫ُ َ‬ ‫ﲔ ُﻛﺘُﺐ اﻟﻠﱡﻐَﺔ‪َ ،‬واﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ‪َ ،‬وَﻣ َﻌﺎﱐ اﻟْ ُﻘ ْﺮ َ‬ ‫ﻮص اﻟْ َﻤْﻨـﺜُ َ‬ ‫ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‬ ‫َُ‬ ‫ََ‬ ‫ورا ْه‪َ ،‬ﺟﺎﻣِ ﻌَﺔُ اﻟﺳ ْﱡﻠ َ‬ ‫‪1‬ﺑَﺎﺣِ ُ‬ ‫ﺳﺎ ِﺳ ﱠﯾ ِﺔ‪.‬‬ ‫اﻹﻟَ ِﮭﯾﱠﺎتِ‪ ،‬ﻗِ ْﺳ ُم ْاﻟﻌُﻠُ ِ‬ ‫اﻹﺳ َْﻼﻣِ ﱠﯾ ِﺔ ْاﻷ َ َ‬ ‫ﺎن ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ٍد ْاﻟﻔَﺎﺗِﺢِ‪ُ ،‬ﻛ ِﻠّﯾﱠﺔُ ْ ِ‬ ‫ث َﻣﺎ ﺑَ ْﻌ َد اﻟ ﱡد ْﻛﺗ ُ َ‬ ‫وم ْ ِ‬ ‫ط ِ‬ ‫‪,‬‬ ‫‪[email protected], https://orcid.org/0000-0002-9506-1185 05395615793‬‬ ‫‪52‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮص‪ ،‬وﺑـﻴ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺿﺎﻓَﺔً‪َ ،‬وإِﻓَ َﺎد ًة‪.‬‬ ‫ﺎن َﻣ ْﻮﻗﻌ َﻬﺎ ﻣ َﻦ اﻟْﺒَ ْﺤﺚ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴ ِﻬ ِّﻲ؛ اﺑْﺘ َﻜ ًﺎرا‪َ ،‬وإِ َ‬ ‫اﻟْ َﻤ ْﻌ ِﺮﻓَﺔ‪ ،‬ﰒُﱠ َْﲢﻠ ِﻴﻞ َﻫﺬﻩ اﻟﻨﱡ ُ‬ ‫ﺼ ِ َ ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِِ ِ‬ ‫وﻋﻠَﻰ اﻟﱠﺮ ْﻏ ِﻢ ِﻣﻦ َﻛﺜْـﺮِة اﻟ ِّﺪر ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ َﻋﻠَﻰ‬ ‫اﺳﺔَ َﱂْ ﺗَﻘ ْ‬ ‫اﺳﺎت‪َ ،‬واﻟﱠﺮ َﺳﺎﺋ ِﻞ‪َ ،‬واﻟْﺒُ ُﺤﻮث اﻟْﻌ ْﻠﻤﻴﱠﺔ اﻟﱠِﱵ ُﻛﺘﺒَ ْ‬ ‫ََ‬ ‫ﺖ ِﰲ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ‪ ،‬ﻓَﺈ ﱠن َﻫﺬﻩ اﻟ ّﺪ َر َ‬ ‫ْ َ ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫َﲝ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ي‪.‬‬ ‫ﺚ ُﻣ ْﺴﺘِﻘ ٍّﻞ‪ ،‬ﺗَـﻨَ َﺎو َل َﻣ َﻌﺎﱂَ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟ ِﻴﻪ َواﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ْ‬ ‫ﺎج ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ِ ِ ٍِ ِ ٍ‬ ‫ﲔ‪ ،‬وﺧ ِﺎﲤٍَﺔ‪ ،‬وَﻛ ﱠﺸﺎﻓَ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀْ ﱠ‬ ‫ﺎت ﻓَـﻨِّﻴﱠ ٍﺔ‪.‬‬ ‫َواﻗْـﺘَ َ‬ ‫ﺖ ُﺧﻄﺔُ َﻫ َﺬا اﻟْﺒَ ْﺤﺚ أَ ْن َْﰐَ ﰲ ُﻣ َﻘ ّﺪ َﻣﺔ‪َ ،‬وﲤَْﻬﻴﺪ‪َ ،‬وَﻣْﺒ َﺤﺜَ ْ َ َ َ‬ ‫ﺚ‪ ،‬وأَﻫ َﺪاﻓِ ِﻪ‪ ،‬واﻟ ِّﺪراﺳ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت اﻟ ﱠﺴﺎﺑَِﻘ ِﺔ ﻋﻠَﻴ ِﻪ‪ ،‬وﻣْﻨـﻬ ِﺞ اﻟْﺒﺤ ِ‬ ‫ﺚ ﻓِ ِﻴﻪ‪،‬‬ ‫ض َﻣﺎ ﺗَـﻨَ َﺎوﻟْﺘُﻪُ ﻓ َﻴﻬﺎ ﻣ ْﻦ أَ َﳘّﻴﱠﺔ اﻟْﺒَ ْﺤ َ ْ‬ ‫اﻟْ ُﻤ َﻘ ّﺪ َﻣﺔُ‪َ :‬ﺳﺒَ َﻖ َﻋ ْﺮ ُ‬ ‫َ ْ ََ َ َ ْ‬ ‫َ ََ‬ ‫َو ُﺧﻄﱠﺘِ ِﻪ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﺘ ْﱠﻤ ِﻬﻴ ُﺪ‪ :‬ﺗَـ ْﻌ ِﺮﻳْ ُ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺤﺎﺗُﻪُ‪َ ،‬وَﻣ َﺮاﺣﻠُﻪُ‬ ‫ﻒ اﻟﺘـ ْﱠﻮ ِﺟ ْﻴﻪ‪َ ،‬وُﻣ ْ‬ ‫‪1.1‬‬ ‫اﺻ ِﻄ َﻼ ًﺣﺎ‪:‬‬ ‫ﺗَـ ْﻌ ِﺮﻳْ ُ‬ ‫ﻒ اﻟﺘـ ْﱠﻮ ِﺟ ْﻴ ِﻪ ﻟُﻐَﺔً َو ْ‬ ‫ي و ِاﻻﺻ ِﻄ َﻼ ِﺣﻴﱡﻠِ َﻜﻠِﻤ ِﺔ )وﺟ ٍﻪ(‪ ،‬وﻣ ْﺸﺘـ ﱠﻘﺎ َِﺎ )ﺗَـﻮِﺟﻴ ٍﻪ( ﺗَـﻌﺪ ِ‬ ‫ﱡدا َﺷﺪ ً‬ ‫َ َ ْ َُ َ‬ ‫َ ً‬ ‫ﺗَـ َﻌﺪ َ‬ ‫ﱠد اﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ﱡ َ ْ‬ ‫ﻳﺪا؛ ﻓَـﺘَ َﺎرًة ﻳَ ْﺸ َﻤ ُﻞ َﻣ ْﻌﻨَ َ‬ ‫ْ‬ ‫ﺎﻫﺎ ْاﻷَ ْﺷﻴَﺎءَ‬ ‫ِْ ِ‬ ‫ﻮر اﻟْ َﻤ ْﻌﻨَ ِﻮﻳﱠﺔَ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ َْﲢﺘَ ِﻤ ُﻞ َﻫ ِﺬﻩِ اﻟﻠﱠ ْﻔﻈَﺔُ أَ ْﻛﺜَـَﺮ ِﻣ ْﻦ َﻣ ْﻌ ًﲎ‪.‬‬ ‫اﳊ ّﺴﻴﱠﺔَ‪َ ،‬و َ‪َ ラ‬رةً أُ ْﺧَﺮى ﻳَ ْﺸ َﻤ ُﻞ َﻣ ْﻌﻨَ َ‬ ‫ﺎﻫﺎ ْاﻷُُﻣ َ‬ ‫‪ 1.1.1‬اﻟﺘـ ْﱠﻮ ِﺟ ْﻴﻪُ ِﰲ اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ‪:‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل اﺑْ ُﻦ ﻓَﺎ ِر ٍس )ت‪:(1004/395 .‬‬ ‫َﺻﻠُﻪُ ِﻣ َﻦ اﻟْ َﻮ ْﺟ ِﻪ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺼ َﺪ ُر اﻟْﻔ ْﻌ ِﻞ‪َ :‬و ﱠﺟﻪَ‪ ،‬ﻳـُ َﻮ ّﺟﻪُ‪ ،‬ﺗَـ ْﻮﺟ ًﻴﻬﺎ‪َ ،‬وأ ْ‬ ‫اﻟﺘـ ْﱠﻮﺟْﻴﻪُ ِﰲ اﻟﻠﱡﻐَﺔ َﻣ ْ‬ ‫اﳉِﻴﻢ‪ ،‬وا ْﳍﺎء‪ :‬أَﺻﻞ و ِ‬ ‫اﺣ ٌﺪ ﻳَ ُﺪ ﱡل َﻋﻠَﻰ ُﻣ َﻘﺎﺑـَﻠَ ٍﺔ ﻟِ َﺸ ْﻲ ٍء‪َ .‬واﻟْ َﻮ ْﺟﻪُ ُﻣ ْﺴﺘَـ ْﻘﺒِ ٌﻞ ﻟِ ُﻜ ِّﻞ َﺷ ْﻲ ٍء"‪.1‬‬ ‫"اﻟْ َﻮ ُاو‪َ ،‬و ْ ُ َ َ ُ ْ ٌ َ‬ ‫ﺎن ِﻋﺪﱠةٍ‪ِ ،‬ﻣْﻨـﻬﺎ‪ :‬اﻟ ﱠﺴﺒِ ِ‬ ‫ﺎﺣﻴﺔُ‪ ،‬واﻟ ﱠﺸﺮ ُ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ ُﺪﻩ ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻜ َﻼِم‪ ،‬و ِْ‬ ‫ِ‬ ‫وﻳﻄْﻠَﻖ ِﰲ اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ ﻋﻠَﻰ ﻣﻌ ٍ‬ ‫اﻟﺴﻴَ َﺎدةُ‪َ ،‬واﻟﻨﱠـ ْﻮعُ‬ ‫َُ ُ‬ ‫ﻴﻞ اﻟﱠﺬي ﺗَـ ْﻘ ُ‬ ‫َ‬ ‫َ ََ‬ ‫َ‬ ‫ف َو ّ‬ ‫اﳉ َﻬﺔُ َواﻟﻨﱠ َ َ َ‬ ‫ُ‬ ‫ِ ِ ‪2‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‪.‬‬ ‫ﻒ َﻋ ِﻦ اﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ‪ ،‬إِ َﱃ َﻏ ْﲑ ذَﻟ َ‬ ‫َواﻟْﻘ ْﺴ ُﻢ‪َ ،‬واﻟْ َﻜ ْﺸ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻ ِﻄ َﻼ ِح‪:‬‬ ‫‪ 1.1.2‬اﻟﺘـ ْﱠﻮ ِﺟ ْﻴﻪُ ِﰲ اﻻ ْ‬ ‫ذَ َﻛﺮ اﻟْﻌﻠَﻤﺎء ﻟَﻪ ﺗَـﻌ ِﺮﻳ َﻔ ٍ‬ ‫ﺎت َﺷ ﱠﱴ‪ِ ،‬ﻣْﻨـ َﻬﺎ‪:‬‬ ‫َ َُُ ُ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف َﺟ َﻼﻟَﺔُ اﻟْ َﻤ َﻌ ِﺎﱐ‪َ ،‬و َﺟَﺰاﻟَﺘُـ َﻬﺎ"‪.3‬‬ ‫ﻴﻞ‪َ ،‬وﺑِِﻪ ﺗـُ ْﻌَﺮ ُ‬ ‫أَ ﱠن اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪَ‪" :‬ﻓَ ﱞﻦ َﺟﻠ ٌ‬ ‫وﻋﱠﺮﻓَﻪ اﺑﻦ ﻋ ِﻘﻴﻠَ َﺔ )ت‪(1737/1150 .‬ﺑَِﻘﻮﻟِِﻪ‪" :‬وﻫﻮ ِﻋ ْﻠﻢ ﻳـﺒ ﱠﲔ ﻓِ ِﻴﻪ دﻟِﻴﻞ اﻟْ ِﻘﺮاء ِة وﺗَ ِ‬ ‫ﺚ اﻟْ َﻌَﺮﺑِﻴﱠﺔُ‬ ‫ﻴﺤ َﻬﺎ‪ِ ،‬ﻣ ْﻦ َﺣْﻴ ُ‬ ‫ََ ُ ُْ َ‬ ‫ْ َ ُ َ ٌ َُ ُ َ ُ َ َ َ ْ‬ ‫ﺼﺤ ُ‬ ‫ئ َو ْﺟ َﻪ اﻟْ ِﻘَﺮاءَةِ"‪.4‬‬ ‫َواﻟﻠﱡﻐَﺔُ؛ ﻟِﻴَـ ْﻌﻠَ َﻢ اﻟْ َﻘﺎ ِر ُ‬ ‫ﺎﺣﺜِﲔ‪" :‬ﻣﻌ ِﺮﻓَﺔُ ﻣﻌ ِﺎﱐ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺢ ِدَﻻﻟَِﺔ اﻟﻠﱠ ْﻔ ِﻆ اﻟْ ِﻘَﺮاﺋِ ِّﻲ‪ْ ،‬اﻋﺘِ َﻤ ًﺎدا َﻋﻠَﻰ أَ َﺣ ِﺪ ْاﻷَ ِدﻟﱠِﺔ‬ ‫ات َوأَ ِدﻟﱠﺘِ َﻬﺎ ﺑِﺘَـ ْﻮ ِﺿ ِ‬ ‫َوﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻌ ِﺮﻳ َﻔﺎت اﻟْﺒَ َ َ ْ َ َ‬ ‫ََ‬ ‫‪1‬أﺣﻣد ﺑن ﻓﺎرس‪" ،‬وﺟﮫ"‪ ،‬ﻣﻘﺎﯾﯾس اﻟﻠﻐﺔ‪) ،‬دار اﻟﻔﻛر‪.88 :6 ،(1979/1399 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬إﺳﻣﺎﻋﯾل ﺑن ﺣﻣﺎد اﻟﺟوھري‪" ،‬وﺟﮫ"‪ ،‬اﻟﺻﺣﺎح ﺗﺎج اﻟﻠﻐﺔ وﺻﺣﺎح اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .4‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻌﻠم ﻟﻠﻣﻼﯾﯾن‪:6 ،(1987/1407 ،‬‬ ‫‪ ،2254‬اﺑن ﻣﻧظور‪" ،‬وﺟﮫ"‪ ،‬ﻟﺳﺎن اﻟﻌرب‪.556 :13 ،‬‬ ‫‪ 3‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ اﻟزرﻛﺷﻲ‪ ،‬اﻟﺑرھﺎن ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬دار إﺣﯾﺎء اﻟﻛﺗب اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪.339 :1 ،(1957/1376 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﻘﯾﻠﺔ‪ ،‬اﻟزﯾﺎدة واﻹﺣﺳﺎن ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻹﻣﺎرات‪ :‬ﻣرﻛز اﻟﺑﺣوث واﻟدراﺳﺎت ‪ -‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻟﺷﺎرﻗﺔ‪:4 ،(1427 ،‬‬ ‫‪.216‬‬ ‫‪53‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِْ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎس‪ ،‬و ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻚ ِﻣ َﻦ ْاﻷَ ِدﻟﱠِﺔ اﻟْ ُﻤ َﻼﺋِ َﻤ ِﺔ؛ َﻛَﺮ ْﺳ ِﻢ‬ ‫ﺎب َﺣ ٍﺎل‪ ،‬أَْو َﻏ ِْﲑ َذﻟ َ‬ ‫اﻹ ْﲨَﺎﻟﻴﱠﺔ ﻟ ْﻠ َﻌَﺮﺑِﻴﱠﺔ ﻣ ْﻦ ﻧـَ ْﻘ ٍﻞ‪َ ،‬وإِ ْﲨَ ٍﺎع‪َ ،‬وﻗﻴَ ٍ َ ْ‬ ‫اﺳﺘ ْ َ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬و َﻏ ِْﲑﻩِ"‪.1‬‬ ‫اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫‪1.2‬‬ ‫ﺎت اﻟﺘﱠـ ْﻮ ِﺟ ِﻴﻪ‪:‬‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺤ ُ‬ ‫ُﻣ ْ‬ ‫ذَاﻋ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات اﻟْﻤﻬﺘ ِﻤ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺳﺘَـ َﻘﻰ‬ ‫َْ‬ ‫ُﺧ ُﺮ ﻃَﺎﻟَ َﻤﺎ ﻳـُ َﻮاﻓ ُﻘ َﻬﺎ اﻟْ َﻤ ْﺮءُ ِﰲ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎت ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟﺘـ ْﱠﻮﺟﻴﻪ‪َ ،‬وﻋﺒَ َﺎر ُ ْ َ ّ َ‬ ‫ﺖ ﳍََﺬا اﻟْ َﻔ ِّﻦ أَ ْﲰَﺎءٌ أ َ‬ ‫ﲔ ﺑِﻪ‪َ ،‬وﻗَﺪ ْ‬ ‫ِ ‪2‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﺼﻠَ ِﺔ ِﲟَﻌﲎ اﻟﺘﱠـﻮﺟ ِﻴﻪ ِﻣﻦ ﻋﻨَﺎ ِوﻳ ِﻦ اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔﺎت‪ ،‬أَو ُﺷﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫وﺣ َﻬﺎ‪َ ،‬وﻣْﻨـ َﻬﺎ ‪:‬‬ ‫َُ‬ ‫ْ َ‬ ‫اﻟْﺒَﺎﺣﺜُﻮ َن َﻫﺬﻩ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺤﺎت ﻗَ ِﺮﻳﺒَﺔَ ّ ْ َ ْ‬ ‫ْ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎج‪:‬‬ ‫‪ 1.2.1‬اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ُ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﻋْﻨـﻮﻧَﺖ ﺑـﻌﺾ اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْ َﻘ ِﺪﳝَِﺔ ﻟِ ُﺸﺮ ِ‬ ‫ﻚ‪َ ،‬ﻛﺎﻟْ َﻔﺎ ِرِﺳ ِّﻲ )ت‪ (987/377 .‬اﻟﱠ ِﺬي َﲰﱠﻰ‬ ‫وﺣ َﻬﺎ ِﻋْﻨ َﺪ ﺗَـ ْﻮﺟﻴ ِﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات ﺑِ َﺬﻟ َ‬ ‫َ َ ْ َْ ُ َُ‬ ‫ُ‬ ‫ﻛِﺘﺎﺑﻪ‪ِ ِ ْ :‬‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﱄ‬ ‫َ َُ‬ ‫)اﳊُ ﱠﺠﺔُ ﻟ ْﻠ ُﻘﱠﺮاء اﻟ ﱠﺴْﺒـ َﻌﺔ(‪َ ،‬وَْﳓ َﻮﻩُ ﻓَـ َﻌ َﻞ اﺑْ ُﻦ َﺧﺎﻟََﻮﻳْﻪ )ت‪ (980/370 .‬ﰲ ُﺣ ﱠﺠﺘﻪ‪َ ،‬وَﻛ َﺬا اﺑْ ُﻦ َزْﳒَﻠَ َﺔ )ت‪َ .‬ﺣ َﻮ َ ْ‬ ‫‪/403‬ﺣﻮ َاﱄ ‪ ،(1012‬وﻣ ْﻘﺼﻮدﻫﻢ ﺑِﻠَ ْﻔ ِﻆ ْ ِ ِ‬ ‫ﻴﻞ اﻟْ َﻮ ْﺟ ِﻪ اﻟْ ُﻘ ْﺮآِِﱐّ‪ ،‬أَ ِو اﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ اﻟﱠ ِﺬي ﺗـُ َﻘ ِّﺪ ُﻣﻪُ اﻟْ ِﻘَﺮاءَةُ اﻟْ ُﻤ ْﺨﺘَ َﺎرةُ‬ ‫ََ ُ ُ ُ ْ‬ ‫ََ ْ‬ ‫اﳊُ ﱠﺠﺔ‪َ :‬دﻟ ُ‬ ‫ِ ِ ِ ِِ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ أَ ِ‬ ‫اﻹﻳﻀﺎح ﻋْﻨـﻬﺎ‪ ،‬و ِاﻻﻧْﺘِﺼﺎر َﳍﺎ ِﲟُﺴ ِﻮ َﻏ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت ُﻣﺘَـ َﻌ ِّﺪ َدةٍ‪.‬‬ ‫ﺻ َﺤﺎ َﺎ‪ ،‬أَ ِو اﻟْ َﻜ ْﺸ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ﻒ َﻋ ْﻦ ُو ُﺟﻮﻩ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وﻋﻠَﻠ َﻬﺎ‪َ ،‬و ْ َ ُ َ َ َ َ ُ َ َ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻞ‪:‬‬ ‫‪ 1.2.2‬اﻟﺘﱠـ ْﻌﻠ ُ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎب اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟﻴ ِﻬﻴﱠﺔُ‬ ‫ﻮد ﺑِِﻪ‪ :‬ﺗِْﻠ َ‬ ‫ﺼُ‬ ‫ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺤﺎت اﻟﱠِﱵ أَﻃْﻠَ ُﻘ َ‬ ‫ﻮﻫﺎ َﻋﻠَﻰ ﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ )ﻋﻠَ ُﻞ اﻟْﻘَﺮاءَات(‪َ ،‬واﻟْ َﻤ ْﻘ ُ‬ ‫ﻚ ْاﻷَ ْﺳﺒَ ُ‬ ‫ﺎﻋ َﺪ ٍة ﻋﻠَﻰ أُﺧﺮى ِﰲ أَ ِدﻟﱠِﺔ ﻣﻌ ِﺎﱐ اﻟْ ِﻘﺮاءا ِ‬ ‫اﻟْﻤﺮِﺟﺤﺔُ ﻟِﻤﻌﲎ ِﻣﻦ اﻟْﻤﻌ ِﺎﱐ ﻋﻠَﻰ ﻣﻌﲎ آﺧﺮ‪ ،‬أَ ِو ﻟَِﻘ ِ‬ ‫ت‪ ،‬أَْو ﻧُﻈُ ِﻤ َﻬﺎ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠِﺔ‪،‬‬ ‫ََ‬ ‫ََ‬ ‫َ َْ‬ ‫َُ ّ َ َ ْ ً َ َ َ َ َ ْ ً ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺳﻢ اﻟْﻌِﻠَ ِﻞ‪ِ ،‬ﻣﺜْﻞ‪ِ :‬ﻋﻠَ ِﻞ اﻟْﻘﺮاءات ﻟ ْﻸَْزَﻫ ِﺮ ِي )ت‪ ،(980/370 .‬وإِ ْﻋﺮ ِ‬ ‫اب اﻟْﻘَﺮاءَات اﻟ ﱠﺴْﺒ ِﻊ‬ ‫َوُﻫﻨَ َ‬ ‫ﺎك ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔ ٌ‬ ‫ّ‬ ‫ََ‬ ‫ﺎت َﲪَﻠَﺖ ْ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎب‬ ‫َوﻋﻠَﻠ َﻬﺎ ﻻﺑْ ِﻦ َﺧﺎﻟََﻮﻳْﻪ‪َ ،‬وﺗَـ ْﻌﻠ ِﻴﻞ اﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ َﻌ ْﺸ ِﺮ ﻟ ْﻠ َﻤﺎﻟﻘ ِّﻲ )ت‪َ ،(1131/525 .‬وأَ ْﺷ َﻬ ُﺮ َﻫﺬﻩ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت‪ :‬ﻛﺘَ ُ‬ ‫ﻒ ﻋﻦ وﺟﻮﻩِ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات اﻟ ﱠﺴْﺒ ِﻊ و ِﻋﻠَﻠِ َﻬﺎ و ُﺣ َﺠ ِﺠ َﻬﺎ ﻟِﻤ ِّﻜ ِﻲ ﺑْ ِﻦ أَِﰊ ﻃَﺎﻟِ ٍ‬ ‫ﺐ )ت‪.(1045/437 .‬‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫اﻟْ َﻜ ْﺸ َ ْ ُ ُ َ َ‬ ‫َ ّ‬ ‫‪ِْ 1.2.3‬‬ ‫اب‪:‬‬ ‫اﻹ ْﻋ َﺮ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹﻓْﺼﺎح ﻋﻦ ﻣﻌ ِﺎﱐ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫وُﻫﻮ ِْ‬ ‫ﻴﺤﺎ ُﻣ َﻌﻠﱠ ًﻼ‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ‬ ‫ات‪َ ،‬ﻣ َﻊ ﺗَـ ْﺮِﺟ ِ‬ ‫اﺧﺘِﻴَﺎ ِر أَﻗْـ َﻮى َوأَ ْﺟَﺰِل ﺗِْﻠ َ‬ ‫ﻴﺢ َو ْ‬ ‫اﻹ َ‪ヨ‬ﻧَﺔُ َو ِْ َ ُ َ ْ َ َ‬ ‫ﻚ اﻟْ َﻤ َﻌ ِﺎﱐ ﺗَـ ْﺮﺟ ً‬ ‫ََ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫اب اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﻚ‪ :‬ﻛِﺘَﺎب إِ ْﻋﺮ ِ‬ ‫ات اﻟ ﱠﺴْﺒ ِﻊ َو ِﻋﻠَﻠِ َﻬﺎ ِﻻﺑْ ِﻦ َﺧﺎﻟََﻮﻳِْﻪ‪.‬‬ ‫أَْﻣﺜِﻠَ ِﺔ ذَﻟ َ‬ ‫ََ‬ ‫ُ َ‬ ‫‪ 1.2.4‬اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺴﲑُ‪:‬‬ ‫واﻟﺘﱠـﻮِﺟﻴﻪ ﻫﻮ ﺗَـ ْﻔ ِﺴﲑ اﻟْ ِﻘﺮاءةِ أَو َﺷﺮﺣﻬﺎ‪ ،‬وِﻣﻦ أَدو ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ُﺢ اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ ﻳـَُﺮ ُاد ﺑِِﻪ ﺗَـ ْﻔ ِﺴﲑُ اﻟْ َﻮ ْﺟ ِﻪ‬ ‫ات ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺎج‪ :‬اﻟﺘﱠـ ْﻔﺴﲑُ‪َ ،‬وُﻣ ْ‬ ‫ُ َ َ ْ ْ ُ َ َ ْ ََ‬ ‫َ ْ ُ َُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْ ُﻘ ْﺮ ِِ‬ ‫ﺎب اﻟْ ُﻤ ْﺴﺘَﻨِ ِﲑ‬ ‫آﱐّ ِﰲ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺼ ْﺪ ِر ْاﻷَﱠوِل‪َ ،‬وﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت اﻟﱠِﱵ َﲪَﻠَ ْ‬ ‫ﺖ ُﻣ ْ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺢ اﻟﺘﱠـ ْﻔﺴ ِﲑ‪َ ،‬وﻫ َﻲ ِﰲ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات‪ :‬ﻛﺘَ ُ‬ ‫‪1‬‬ ‫ﻣﺣﻣد ﻋﻠوة‪ ،‬ﻣﻌﺎﻟم اﻟﺗوﺟﯾﮫ واﻻﺣﺗﺟﺎج ﻟﻠﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ اﻟﻣﺗواﺗرة‪ :‬دراﺳﺔ ﺗﺄﺻﯾﻠﯾﺔ )رﺳﺎﻟﺔ دﻛﺗوراه‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزھر ‪،(2011/1432‬‬ ‫ص‪.495‬‬ ‫‪2‬‬ ‫ﻟﻣزﯾد ﻣن ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻔروق ﺑﯾن ھذه اﻟﻣﺻطﻠﺣﺎت‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﻠوة‪ ،‬ﻣﻌﺎﻟم اﻟﺗوﺟﯾﮫ واﻻﺣﺗﺟﺎج ﻟﻠﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ اﻟﻣﺗواﺗرة‪ ،‬ص‪ ،517-505‬ﺳﻠﯾﻣﺎن‬ ‫اﻟدﻗور – ﻣﺣﻣد رﺑﺎﯾﻌﺔ‪" ،‬ﻧظرﯾﺔ اﻟوﺣدة اﻟﻣﻌﻧوﯾﺔ ﻟﻠﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‪ :‬دراﺳﺔ ﻓﻲ ﺗوﺟﯾﮫ اﻟﻘراءات اﻟﻣﺗواﺗرة"‪ ،‬ص‪ .440-432‬اﻟﻘﺻﯾم‪ :‬ﻣﺟﻠﺔ‬ ‫اﻟﻌﻠوم اﻟﺷرﻋﯾﺔ‪ ،‬اﻟﻣﺟﻠد )‪ ،(8‬اﻟﻌدد )‪.(2015/1436) ،(2‬‬ ‫‪54‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻳﺞ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺚ اﻟﻠﱡﻐَﺔُ و ِْ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اب َواﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺴﲑُ‪ ،‬ﻟِﻠ ﱡﺪ ْﻛﺘُﻮِر ُﳏَ ﱠﻤ ٍﺪ ُﳏَْﻴ ِﺴ ٍﻦ )ت‪،(2001/1422 .‬‬ ‫ات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮِة ِﻣ ْﻦ َﺣْﻴ ُ‬ ‫اﻹ ْﻋَﺮ ُ‬ ‫َ‬ ‫ﰲ َﲣْﺮ ِ َ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات اﻟْﻌ ْﺸ ِﺮ ﻟُﻐَﺔً وﺗَـ ْﻔ ِﺴﲑا وأَﺳﺮارا ﻟِﻠ ﱡﺪ ْﻛﺘُﻮِر ﻋﺒ ِﺪ اﻟْ َﻘ ِﺎد ِر ﻣْﻨﺼﻮٍر‪ ،‬ﺑﻞ ِﻣﻦ ﻣ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫َْ‬ ‫َ ُ َْ ْ َ َ‬ ‫ﺎب اﻟ ﱠﺸﺎﻣ ِﻞ ِﰲ اﻟْﻘَﺮاءَ َ‬ ‫َوﻛﺘَ ُ‬ ‫َ ً َ َْ ً‬ ‫ﺼﺎدر اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْ َﻜﺜﲑُ‬ ‫ﺎن ﻟِﻠﻄﱠ ِﱪ ِي)ت‪ ،(923/310 .‬واﻟْ َﻜ ﱠﺸ ُ ِ‬ ‫ﺐ اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺴ ِﲑ‪ ،‬وأَ ْﺷﻬﺮﻫﺎ‪ :‬ﺟ ِﺎﻣﻊ اﻟْﺒـﻴ ِ‬ ‫ِﻣ ْﻦ ُﻛﺘُ ِ‬ ‫ي)ت‪.‬‬ ‫َ َ ُ َ َ ُ ََ‬ ‫َ ّ‬ ‫ﺎف ﻟﻠﱠﺰﳐَْ َﺸ ِﺮ ِّ‬ ‫َ‬ ‫ﻂ ِﻷَِﰊ ﺣﻴﱠﺎ َن )ت‪ ،(1344/745 .‬وﻫ ِﺬﻩِ اﻟْ ُﻜﺘﺐ ﺗـُﻮِﺟﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات ِﰲ ﺛـَﻨَ َﺎ‪レ‬‬ ‫‪َ ،(1144/538‬واﻟْﺒَ ْﺤ ُﺮ اﻟْ ُﻤ ِﺤﻴ ُ‬ ‫ََ‬ ‫َ‬ ‫ُ ُ َ ُّ َ َ‬ ‫اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺴ ِﲑ‪.‬‬ ‫ﺎب )ﻣﻌﺎِﱐ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات( ِﻷَِﰊ ﻣْﻨﺼﻮٍر ْاﻷَْزﻫ ِﺮ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺼ ُﺎر‪ِ ،‬ﻣﺜْ َﻞ‪:‬‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺤﺎت أَﻳْ ً‬ ‫َوﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﻀﺎ‪َ :‬ﻣ َﻌ ِﺎﱐ اﻟْﻘَﺮاءَات‪ ،‬ﻣﺜْ َﻞ‪ :‬ﻛﺘَ َ َ‬ ‫ي‪َ ،‬واﻻﻧْﺘ َ‬ ‫َ ُ‬ ‫َ ّ‬ ‫ََ‬ ‫)اﻻﻧْﺘِ ِ ِ‬ ‫ﺎب ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﺞ‪ِ ،‬ﻣﺜْﻞ‪ :‬ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ٍِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎب اﻟْ ُﻤ ْﺴﺘَﻨِ ِﲑ ِﰲ‬ ‫َ‬ ‫ﺼﺎر ﳊَ ْﻤَﺰةَ( ﻷَِﰊ ﻃَﺎﻫﺮ َﻋْﺒﺪ اﻟْ َﻮاﺣﺪ اﻟْﺒَـﱠﺰار )ت‪َ ،(960/349 .‬واﻟﺘﱠ ْﺨﺮ ِ َ‬ ‫ﻳﺞ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮةِ ﻟِﻠ ﱡﺪ ْﻛﺘُﻮِر ُﳏَ ﱠﻤ ٍﺪ ُﳏَْﻴ ِﺴ ٍﻦ‪.‬‬ ‫َﲣْﺮ ِ َ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺎﺣﺜِﲔ َِ ﱠن ﻫ ِﺬﻩِ ْاﻷَ ْﲰﺎء ُﻛﻠﱠﻬﺎ اﺟﺘﻤﻌﺖ َﲢﺖ ﻣﺼﻄَﻠَ ِﺢ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج( اﻟﱠ ِﺬي َﻛﺎ َن أَ َﻋ ﱠﻤ َﻬﺎ ِدَﻻﻟَﺔً‪،‬‬ ‫)اﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫َوﻟ َﺬﻟ َ‬ ‫ﺾ اﻟْﺒَ َ‬ ‫َ َ َ ََْ َ ْ ْ َ ُ ْ‬ ‫َ‬ ‫ﻚ ﻳَ ْﺬ ُﻛ ُﺮ ﺑَـ ْﻌ ُ‬ ‫ﻴﻂ اﻟ ِّﺪراﺳ ِ‬ ‫وأَ ْﻛﺜَـﺮﻫﺎ ُﺷﻴﻮﻋﺎ واﻧْﺘِ َﺸﺎرا ِﰲ ُِﳏ ِ‬ ‫ﺎت اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠِﺔ‪.1‬‬ ‫ََ‬ ‫َ ََ ُ ً َ ً‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت ﻟِ َﺬﻟِﻚ اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ ِﻣﻦ ﻋﻠُ ِﻮم اﻟْ ُﻘﺮ ِ ِ ِ‬ ‫ﲔ ﻳـﺮى آﺧﺮو َن أَ ﱠن اﻟﺘﱠـﻮِﺟﻴﻪ أَو َﰱ وأَوَﱃ اﻟﺘﱠﺴ ِﻤﻴ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﻚ اﻟْ َﻤ ْﻔ ُﻬ ِﻮم‬ ‫آن؛ ﻟﺪَﻻﻟَﺘِ ِﻪ َﻋﻠَﻰ َذﻟ َ‬ ‫َ‬ ‫ْ ُ‬ ‫ْ َ ْ َْ‬ ‫ْ َ‬ ‫ْ‬ ‫ﰲ ﺣ ََ َ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺖ َﻣ ْﻔ ُﻬ ِﻮم اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ‪،‬‬ ‫اﻟْ َﻌ ِّﺎم ِﳍََﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ‪َ ،‬و ِﻋْﻨ َﺪ َﻣﺎ ﻳـَْﺒـ َﻘﻰ َﺷ ْﻲءٌ ِﻣ َﻦ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺼﺎ ِر َﻻ ﻳَ ْﺪ ُﺧ ُﻞ َْﲢ َ‬ ‫ﺎج‪ ،‬أَ ِو اﻟﺘﱠـ ْﻌﻠ ِﻴﻞ‪ ،‬أَ ِو اﻻﻧْﺘ َ‬ ‫ﻴﺢ اﻟﱠ ِﺬي َﳝ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀﻌِ ٍ‬ ‫ﻴﻒ‪،‬‬ ‫اﻟﱰِﺟ ِ‬ ‫اﻟﱰِﺟ ِ‬ ‫ﻓَـﻴُ ْﻤ ِﻜ ُﻦ َو ْ‬ ‫ﺲ اﻟْﻘَﺮاءَ َة ﺑِﺘَ ْ‬ ‫َﱡ‬ ‫ﺖ ُﻣ ْ‬ ‫ﺿﻌُﻪُ َْﲢ َ‬ ‫ﻴﺢ ِﰲ َدَﻻﺋ ِﻞ َوَﻣ َﻌ ِﺎﱐ ُو ُﺟﻮﻩ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬ﻻ ﱠْ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ِﺢ ﱠْ‬ ‫َوﻗَ ْﺪ َﺣ ﱠﺬ َر ِﻣْﻨﻪُ اﻟْﻌُﻠَ َﻤﺎءُ‪.2‬‬ ‫‪1.3‬‬ ‫ﻣﺮ ِ‬ ‫اﺣ ُﻞ اﻟﺘﱠـ ْﻮ ِﺟ ِﻴﻪ‪:‬‬ ‫ََ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻤ َﻬﺎ إِ َﱃ َﻣﺎ َِْﰐ‪:‬‬ ‫َﻣﱠﺮ ﻋ ْﻠ ُﻢ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ ﲟََﺮاﺣ َﻞ َﺣ ﱠﱴ ْ‬ ‫اﺳﺘَـ َﻮى َﻋﻠَﻰ ُﺳﻮﻗﻪ‪َ ،‬وﳝُْﻜ ُﻦ ﺗَـ ْﻘﺴ ُ‬ ‫وﱃ‪ :‬ﻣﺮﺣﻠَﺔُ ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ‬ ‫ِِ ﱠ‬ ‫ﻮرةً ِﰲ ﺛَـﻨَ َﺎ‪ レ‬اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺐ‪ ،‬ﻳَ ْﺪﻋُﻮ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫‪ 1.3.1‬اﻟْ َﻤ ْﺮ َﺣﻠَﺔُ ْاﻷُ َ َ ْ َ‬ ‫ﺎﺟﺎت اﻟْ َﻔ ْﺮدﻳﱠﺔ اﻟ ِﱵ َِْﰐ َﻣ ْﻨـﺜُ َ‬ ‫ﻀ ِﺎء‪.3‬‬ ‫ﺎم‪َ ،‬وﺗَ ِﺮ ُد ِﻋ ْﻨ َﺪ ِاﻻﻗْﺘِ َ‬ ‫إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ اﻟْ َﻤ َﻘ ُ‬ ‫ﺖ ﻣﺒ ِّﻜ ٍﺮ‪ ،‬وﻳـﺮِﺟﻊ ذَﻟِﻚ إِ َﱃ ﻋﺼ ِﺮ ِﺻﻐﺎ ِر اﻟ ﱠ ِ ﱠ ِ‬ ‫وﳝُْ ِﻜﻦ اﻟْ َﻘﻮ ُل َِ ﱠن ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ ِ ِ‬ ‫ﻳﻦ ﺗَـﻠَ ﱠﻘ ُﻮا‬ ‫َْ َ‬ ‫ﺎج ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات ﻧَ َﺸﺄَ ُﻣْﻨ ُﺬ َوﻗْ ٍ َُ َ َ ْ ُ َ‬ ‫َ ُ ْ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَﺔ اﻟﺬ َ‬ ‫اﻟْ ُﻘﺮآ َن اﻟْ َﻜ ِﺮﱘ ِﻣﻦ ﻛِﺒﺎ ِرِﻫﻢ‪ ،‬وﺗَـﻌﱠﺮﻓُﻮا ﻋﻠَﻰ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻤ ْﺨﺘَﻠِ َﻔ ِﺔ‪َ ،‬واﻟْ ُﻮ ُﺟﻮﻩِ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻌ ِّﺪ َد ِة ﻟِْﻠ ِﻘَﺮاءَةِ‪.‬‬ ‫َ ْ َ ْ ََ َ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ ِﻣﻦ اﻟ ﱠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫َوﲤََﺜﱠ ْ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَﺔ َواﻟﺘﱠﺎﺑِﻌ َ‬ ‫ﲔ‪ ،‬ﺑـَﻴﱠـﻨُﻮا ﻓ َﻴﻬﺎ َﻣ َﻌﺎﱐَ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وذَ َﻛ ُﺮوا َو ْﺟﻪَ‬ ‫ﻠﺖ َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻤ ْﺮ َﺣﻠَﺔُ ﰲ رَو َا‪レ‬ت َﻣﺄْﺛُﻮرة َﻋ ِﻦ اﻟ ﱠﺴﻠَ َ‬ ‫اﺧﺘِ َﻼﻓِﻬﺎ ﻋﻠَﻰ ﺳﺒِ ِﻴﻞ اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺴ ِﲑ واﻟْﺒـﻴ ِ‬ ‫ﺎن‪.‬‬ ‫َ ََ‬ ‫ْ َ َ َ‬ ‫ﺎل اﻟ ﱡﺪ ْﻛﺘﻮر أَ ْﲪ ُﺪ ﺳﻌ ٌﺪ‪" :‬وﻗَ ْﺪ ﺑـﺰ َﻏﺖ ﺑـﻮاﻛِﲑ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻔ ِﻦ ِﰲ ﻫﻴـﺌ ِﺔ ﻣ َﻼﺣﻈَ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت أَﱠوﻟِﻴﱠ ٍﺔ‪ ،‬ﺗـُﺮوى ﻋ ِﻦ اﻟ ﱠ ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫َْ َ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَﺔ َواﻟﺘﱠﺎﺑِﻌ َ‬ ‫ﻗَ َ ُ ُ َ َ ْ َ ََ ْ َ َ ُ َ‬ ‫ّ ََْ ُ َ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺣﻣد ﺳﻌد ﻣﺣﻣد‪ ،‬اﻟﺗوﺟﯾﮫ اﻟﺑﻼﻏﻲ ﻟﻠﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻵداب(‪ ،‬ص‪.22‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﻠوة‪ ،‬ﻣﻌﺎﻟم اﻟﺗوﺟﯾﮫ واﻻﺣﺗﺟﺎج ﻟﻠﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ اﻟﻣﺗواﺗرة‪ :‬دراﺳﺔ ﺗﺄﺻﯾﻠﯾﺔ‪ ،‬ص‪.508‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﺑد اﻟﻔﺗﺎح ﺷﻠﺑﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﻠﻲ اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ :‬ﺣﯾﺎﺗﮫ‪ ،‬وﻣﻛﺎﻧﺗﮫ ﺑﯾن أﺋﻣﺔ اﻟﺗﻔﺳﯾر اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬وآﺛﺎره ﻓﻲ اﻟﻘراءات واﻟﻧﺣو‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .3‬ﺟدة‪ :‬دار‬ ‫اﻟﻣطﺑوﻋﺎت اﻟﺣدﯾﺛﺔ‪ ،(1989/1409 ،‬ص‪.160‬‬ ‫‪55‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﳊ ِ‬ ‫ِ‬ ‫واﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء‪ ،‬ﻣ َﻔﱠﺮﻗَ ًﺔ َﻻ ﺗَﺴﺘَـﻮ ِﻋ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫اﺧﺘِﻴَ ُﺎرُﻫ ْﻢ‬ ‫ﺎﺟﺔ‪َ ،‬وﻳَ ْﺪﻋُﻮ إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ ْ‬ ‫ﺐ ﻗَﺮاءَ ًة ﺑ َﻌْﻴﻨ َﻬﺎ‪َ ،‬وَﻻ َﻋ َﺪ ًدا ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وإﱠﳕَﺎ ﺗَ ِﺮُد ﻋْﻨ َﺪ َْ َ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ْْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ ﺗَـ ْﻌﺘَﻤ ُﺪ ِﰲ اﻟْﻐَﺎﻟ ِ‬ ‫ت‬ ‫ﺐ َﻋﻠَﻰ ﲪَْ ِﻞ ﻟَ ْﻔﻆ اﻟْﻘَﺮاءَة َﻋﻠَﻰ ﻧَﻈ ِﲑﻩ ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻘ ْﺮآن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ‪ ،‬ﰒُﱠ أَ َﺧ َﺬ ْ‬ ‫آﺧَﺮ‪َ ،‬وَﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫َو ْﺟ ًﻬﺎ ﻗَﺮاﺋﻴﺎ َﻋﻠَﻰ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ إِ َﱃ َﺷ ْﻲ ٍء ِﻣ َﻦ اﻟﺘﱠـ ْﻌﻠِ ِﻴﻞ َواﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺴ ِﲑ"‪.1‬‬ ‫ﺗَـﺘﱠﺠﻪُ َﻣ َﻊ َذﻟ َ‬ ‫ﺼﺤﺎﺑ ِﺔ ﺗَـﻮِﺟﻴﻬﺎ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪ ،‬إِ ْذ َِﳒ ُﺪﻩ ِﰲ ﻣﻮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫َوَﻛﺎ َن اﺑْ ُﻦ َﻋﺒﱠ ٍ‬ ‫اﻃﻨَﻌِ ﱠﺪ ٍة‪َ 2‬ﻻ ﻳَ ْﻜﺘَ ِﻔﻲ‬ ‫ْ‬ ‫ﺎس )ت‪ (687/68 .‬ﻣ ْﻦ أَ ْﻛﺜَﺮ اﻟ ﱠ َ َ ْ ً َ َ‬ ‫ُ ََ‬ ‫ﻒ ﻋﻦ ﻣﻌﻨَﺎﻫﺎ‪ ،‬وﺑـﻴ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺑِﻨَـ ْﻘ ِﻞ اﻟْ ِﻘﺮاءةِ َﻋ ِﻦ اﻟﻨﱠِ ِﱯ‪ ،‬ﺑﻞ ﻳ ْﺬ َﻫ ِ‬ ‫ﺎن َو ْﺟ ِﻬ َﻬﺎ ِﰲ اﻟْ َﻌَﺮﺑِﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬ ‫ﺐ إ َﱃ اﻟْ َﻜ ْﺸ َ ْ َ ْ َ َ ََ‬ ‫ََ‬ ‫ّ َْ َ ُ‬ ‫َوِﻣ َﻦ ْاﻷَ ْﻣﺜِﻠَ ِﺔ َﻋﻠَﻰ َﻫ ِﺬﻩِ اﻟْ َﻤ ْﺮ َﺣﻠَ ِﺔ‪:‬‬ ‫ﻈ ۡﺮ ِإﻟَﻰ ۡٱﻟ ِﻌ َ‬ ‫ﺎس ﻗَـﺮأَ ﻗَـ ْﻮﻟَﻪُ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬وٱﻧ ُ‬ ‫ﻒ ﻧُﻨﺸ ُِﺰ َھﺎ" )اﻟﺒﻘﺮة ‪" :(259/2‬ﻧُﻨ ِﺸ ُﺮھَﺎ"‬ ‫‬‫ﻈ ِﺎم ﻛ َۡﯿ َ‬ ‫أَ ﱠن اﺑْ َﻦ َﻋﺒﱠ ٍ َ‬ ‫ِ‪3‬‬ ‫ﺷﺎ ٓ َء أَﻧﺸ ََﺮ ۥهُ" )ﻋﺒﺲ ‪.4(22/80‬‬ ‫اﺣﺘَ ﱠﺞ ﺑَِﻘ ْﻮﻟِِﻪ‪" :‬ﺛ ُ ﱠﻢ إِذَا َ‬ ‫ِ‪ヨ‬ﻟﱠﺮاء ‪َ ،‬و ْ‬ ‫ِ‬ ‫اﺣﺘَ ﱠﺞ أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ٍﺮو ِﻻ ْﺧﺘِﻴَﺎ ِرﻩِ" َﯾ ۡ‬ ‫ﺿ ِّﻢ اﻟ ﱠﺪ ِال‪ِ ،5‬ﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ﻗَﺎﻟَﺘَﺎ َﻻ َﻧ ۡﺴ ِﻘﻲ َﺣﺘ ﱠ ٰﻰ‬ ‫‬‫ﺼ ُﺪ َر" ﺑَِﻔْﺘ ِﺢ اﻟْﻴَﺎء‪َ ،‬و َ‬ ‫َو ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﯾُ ۡ‬ ‫ف ِّ‬ ‫اﻟﺮ َﻋﺎءُ َﻋ ِﻦ اﻟْ َﻤ ِﺎء‪َ ،‬وﻟَ ْﻮ‬ ‫ٱﻟﺮ َ‬ ‫ﻋﺎ ٓ ۖ ُء" )اﻟﻘﺼﺺ ‪ ،(23/28‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﺼﺪ َِر ِ ّ‬ ‫ﺼ ِﺮ َ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬واﻟْ ُﻤَﺮ ُاد ِﻣ ْﻦ َذﻟ َ‬ ‫ﻚ‪َ :‬ﺣ ﱠﱴ ﻳـَْﻨ َ‬ ‫ﻮل‪):‬ﺣ ﱠﱴ ﻳ ِ‬ ‫اﻟﺮﻋﺎء ﻣ ِ‬ ‫َﻛﺎ َن"ﯾُ ۡ‬ ‫ﺎﺷﻴَـﺘَـ ُﻬ ْﻢ(‪ ،‬ﻓَـﻠَ ﱠﻤﺎ َﱂْ ﻳُ ْﺬ ُﻛ ْﺮ َﻣ َﻊ اﻟْ ِﻔ ْﻌ ِﻞ‬ ‫ﺼﺪ َِر" َﻛﺎ َن اﻟْ َﻮ ْﺟﻪُ أَ ْن ﻳَ ْﺬ ُﻛَﺮ اﻟْ َﻤ ْﻔﻌُ َ‬ ‫ﻮل‪ ،‬ﻓَـﻴَـ ُﻘ َ َ ُ ْ‬ ‫ﺼﺪ َر ِّ َ ُ َ‬ ‫ٱﻟﺮ َ ۖ ِ‬ ‫ﻮل ﻋُﻠِﻢ أَﻧﱠﻪُ َﻏ ْﲑ َواﻗِ ٍﻊ‪َ ،‬وأَﻧﱠﻪُ" َﯾ ۡ‬ ‫ﺼ ِﺮﻓُﻮ َن َﻋ ِﻦ اﻟْ َﻤ ِﺎء"‪.6‬‬ ‫ﺼ ُﺪ َر ِ ّ‬ ‫ﻋﺎ ٓ ُء" ﲟَْﻌ َﲎ‪ :‬ﻳـَْﻨ َ‬ ‫ُ‬ ‫اﻟْ َﻤ ْﻔﻌُ ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻓَـﻬ ِﺬﻩِ ﻧـَﻮاةُ ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎت ﻣﺮﺣﻠَﺔَ اﻟﺘﱠ ْﻜ ِﻮﻳ ِﻦ واﻟﺘﱠﺄْﻟِ ِ‬ ‫ﻚ‪ :‬أَ ﱠن‬ ‫ﻴﻒ‪َ ،‬وَﻣ ْﻌ َﲎ ذَﻟ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫ﺎج ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات َﻏ ْ َﲑ أَ ﱠَﺎ ﻓَـ ْﺮدﻳﱠﺔٌ‪َ ،‬وَﱂْ ﺗَ ْﺪ ُﺧ ْﻠ َﻬﺬﻩ اﻟﺘـ ْﱠﻮﺟ َﻴﻬ ُ َ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺑِﺪاﻳﺔَ ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَِﺔ‪َ ،‬وﻟَ َﻌ ﱠﻞ اﺑْ َﻦ َﻋﺒﱠ ٍ‬ ‫اﺣﺘَ ﱠﺞ ﻟِِﻘَﺮاءَ ٍة ُِ ْﺧَﺮى‪.‬‬ ‫ﺼ ِﺮ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺎج ِ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَات ﺗَـ ْﺮﺟ ُﻊ إِ َﱃ َﻋ ْ‬ ‫ﺎس أَﱠو ُل َﻣ ِﻦ ْ‬ ‫ََ ْ َ‬ ‫ﺎت اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِي ِﰲ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫وِﰲ ﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْ َﻔ ْﱰِة َﻻ ﻳ َﻜﺎد َِﳚ ُﺪ اﻟ ﱠﺪا ِرس ﻣﺆﻟﱠًﻔﺎ ﻣﺴﺘ ِﻘﻼ ِﻣﻦ ﻣﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ات‪ ،‬إِﱠﻻ َﻣﺎ َﻛﺎ َن‬ ‫ُ َُ ُ َْ‬ ‫َ َ ُ‬ ‫ْ َُ‬ ‫َ َ‬ ‫ْ ّ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺼﻮ ٍ‬ ‫ﺼﺎ ِد ِر اﻟْ ُﻤﺘَﺄَ ِّﺧَﺮةِ‪.‬‬ ‫ص َﻣْﻨـ ُﻘﻮﻟَﺔ َﻋ ِﻦ ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔ ِﰲ اﻟْ َﻤ َ‬ ‫ﻣ ْﻦ ﻛﺘَﺎب َﻫ ُﺎرو َن ْاﻷَ ْﻋ َﻮِر )ت‪ِ .‬ﰲ ُﺣ ُﺪود ‪َْ /170‬ﳓ َﻮ ‪َ ،(786‬وﻧُ ُ‬ ‫اﻹ َﻣ َﺎﻣ ْ ِ‬ ‫اﳉَﻠِْﻴـﻠَ ْ ِ‬ ‫ﰒُﱠ إِﻧﱠﻪُ إِذَا َﻛﺎ َن ﻗَ ْﺪ ﻓَﺎﺗَـﻨَﺎ َﻛﺜِ ٌﲑ ِﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻌﻠِ َﻴﻼ ِت اﻟْﻤ ْﻘ ِﺮﺋَ ْ ِ‬ ‫ﲔ‪ِْ ،‬‬ ‫ﲔ أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو )ت‪،(771/154 .‬‬ ‫ﲔ ْ‬ ‫ُ‬ ‫‪7‬‬ ‫ﺎت ﻧـَ َﻘﻠَﺖ ﻟَﻨَﺎ ﻧُﺼﻮﺻﺎ ﻧَِﻔﻴﺴﺔً ِﰲ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫واﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ِﻲ)ت‪ ،(805/189 .‬ﻓَِﺈ ﱠن ﻋ َﺪدا ِﻣﻦ اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ات َﳍَُﻤﺎ ‪.‬‬ ‫ْ‬ ‫َ ً َ َُ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ُ ً َ‬ ‫َ َ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ أَِﰊ ﻋﻤ ٍﺮو‪ ،‬واﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ِﻲ اﻟْﻤﺒـﺜُﻮﺛَﺔُ ِﰲ ُﻛﺘُ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹ َﻣ َﺎﻣ ْ ِ‬ ‫ﺎت ِْ‬ ‫ات‬ ‫ﺐ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ‪َ ،‬واﻟﺘﱠـ ْﻔﺴ ِﲑ‪َ ،‬وﻋُﻠُﻮم اﻟْ ُﻘ ْﺮآن‪َ ،‬واﻟﻠﱡﻐَﺔ َذ َ‬ ‫َوﺗـُ َﻌ ﱡﺪ ﺗَـ ْﻮﺟ َﻴﻬ ُ‬ ‫َ ْ َ َ ّ َْ‬ ‫ﻗِﻴﻤ ٍﺔ ِﻋ ْﻠ ِﻤﻴﱠ ٍﺔ َﻛﺒِﲑةٍ؛ ﻟِﻤ َﻜﺎﻧَﺘِ ِﻬﻤﺎ‪ ،‬ﻓَـ ُﻬﻤﺎ ِﻣﻦ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء اﻟْ َﻌ َﺸﺮةِ‪ ،‬وﻟِ َﻜ ْﻮ ِن ُﻛ ٍﻞ ِﻣْﻨـ ُﻬﻤﺎ إَِﻣ ًﺎﻣﺎ ِﰲ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ؛ ﻓَ ِْ‬ ‫ﺎﻹ َﻣ ُﺎم أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ٍﺮو إَِﻣ ُﺎم‬ ‫َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫َ َ‬ ‫ّ َ‬ ‫َ َ‬ ‫‪ 1‬أﺣﻣد ﺳﻌد ﻣﺣﻣد‪ ،‬اﻟﺗوﺟﯾﮫ اﻟﺑﻼﻏﻲ ﻟﻠﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‪ ،‬ص‪.24،23‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﺟرﯾر اﻟطﺑري‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ ﺗﺄوﯾل اﻟﻘرآن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬ﻣؤﺳﺳﺔ اﻟرﺳﺎﻟﺔ‪:5 ،307،298 :16 ،(2000/1420 ،‬‬ ‫‪.482‬‬ ‫‪ 3‬وھﻲ ﻗراءة ﻧﺎﻓﻊ‪ ،‬واﺑن ﻛﺛﯾر‪ ،‬وأﺑﻲ ﻋﻣرو‪ ،‬وأﺑﻲ ﺟﻌﻔر‪ ،‬وﯾﻌﻘوب‪ ،‬وﻗرأ اﻟﺑﺎﻗون ﺑﺎﻟزاي‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو ﺑﻛر ﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ‬ ‫‪) .2‬اﻟﻘﺎھر‪ :‬دار اﻟﻣﻌﺎرف‪ ،(1400 ،‬ص‪،189‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر‪) ،‬اﻟﻣطﺑﻌﺔ اﻟﺗﺟﺎرﯾﺔ اﻟﻛﺑرى(‪:2 ،‬‬ ‫‪.231‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﯾﺣﯾﻰ ﺑن زﯾﺎد اﻟﻔراء‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﯾروت‪ :‬ﻋﺎﻟم اﻟﻛﺗب‪.173 :1 ،(1983/1403 ،‬‬ ‫‪ 5‬وﻗرأ ﺑذﻟك ‪-‬أﯾﺿًﺎ‪ -‬اﺑن‬ ‫ﺿ ِ ّم ْاﻟﯾَﺎءِ َو َﻛﺳ ِْر اﻟدﱠا ِل‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪ ،492‬اﺑن‬ ‫ﻋﺎﻣر‪ ،‬وأﺑو ﺟﻌﻔر‪ ،‬وﻗرأ اﻟﺑﺎﻗون ِﺑ َ‬ ‫ٍ‬ ‫اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر‪.341 :2 ،‬‬ ‫‪6‬ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن زﻧﺟﻠﺔ‪ ،‬ﺣﺟﺔ اﻟﻘراءات‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .5‬ﺑﯾروت‪ :‬ﻣؤﺳﺳﺔ اﻟرﺳﺎﻟﺔ‪ ،(1979 ،‬ص‪.543‬‬ ‫‪ 7‬ﺟﻣﻊ اﻟدﻛﺗور ﻣﺣﻣد ﯾﺣﯾﻰ وﻟد اﻟﺷﯾﺦ ﺟﺎر ﷲ ﻋددًا ﻣن اﻟﻘراءات اﻟﻣﺗواﺗرة ﻟﻺﻣﺎﻣﯾن‪ ،‬وأودﻋﮭﺎ ﻓﻲ ﺑﺣﺛﯾن‪ :‬اﻷول‪ :‬ﺗوﺟﯾﮫ ﻋﻠﻲ ﺑن ﺣﻣزة اﻟﻛﺳﺎﺋﻲ‬ ‫ﻟﻠﻘراءات اﻟﻣﺗواﺗرة‪ ،‬واﻟﺛﺎﻧﻲ‪ :‬ﺗوﺟﯾﮫ أﺑﻲ ﻋﻣرو اﻟﺑﺻري ﻟﻠﻘراءات اﻟﻣﺗواﺗرة‪ ،‬وھﻣﺎ ﻣﻧﺷوران ﻓﻲ ﻣﺟﻠﺔ اﻟﺑﺣوث واﻟدراﺳﺎت اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‪ ،‬ﻓﻲ اﻟﻌدد‬ ‫)‪ ،(12‬و)‪.(18‬‬ ‫‪56‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫اﻹﻣﺎم اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِﻲ إِﻣﺎم ﻣ ْﺪرﺳ ِﺔ اﻟْ ُﻜﻮﻓَِﺔ‪ ،‬وِﻷَﺻﺎﻟَ ِﺔ ﺗَـﻮِﺟﻴﻬﺎ ِِﻤﺎ ﻓَـﻬﻤﺎ ِﻣﻦ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ﻀﻠَ ِﺔ‪.‬‬ ‫ون اﻟْ ُﻤ َﻔ ﱠ‬ ‫َﻣ ْﺪ َر َﺳﺔ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼَﺮةِ‪َ ،‬و ِْ َ ُ َ ﱡ َ ُ َ َ َ‬ ‫َ َ ْ َ َ َُ َ ُ‬ ‫ﺐ اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ ﲨﻠَﺔٌ واﻓِﺮةٌ ِﻣﻦ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫وِﰲ ُﻛﺘُ ِ‬ ‫ﺎج َﳍَﺎ‪ ،‬ﻳـَﺘَـﺒَـﻠﱠ ُﻎ ِ َﺎ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱡﻮ َن إِ َﱃ ِاﻻ ْﺳﺘِ ْﺸ َﻬ ِﺎد َﻋﻠَﻰ ﺑـَ ْﻌ ِ‬ ‫ﺾ‬ ‫ات َواِﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ُْ َ َ ْ ْ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻋﺪﻫﻢ‪ ،‬أَو إِ َﱃ ﺗَـﺮﺟ ِ ٍ‬ ‫آﺧَﺮ‪.‬‬ ‫ي َﻋﻠَﻰ َ‬ ‫ﻗَـ َﻮ ْ ْ‬ ‫ﻴﺢ َو ْﺟﻪ ﻟُﻐَ ِﻮ ٍّ‬ ‫ْ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮرةِ ِﰲ ُﻛﺘُ ٍ‬ ‫ﺐ‪:‬‬ ‫‪ 1.3.2‬اﻟْ َﻤ ْﺮ َﺣﻠَﺔُ اﻟﺜﱠﺎﻧﻴَﺔُ‪َ :‬ﻣ ْﺮ َﺣﻠَﺔُ ْاﻵ َراء اﻻ ْﺣﺘ َﺠﺎﺟﻴﱠﺔ اﻟْ َﻤ ْﻨـﺜُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ﺎن وﻣﺘَـﺘَﺎﺑِﻌﺘَ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎك‬ ‫ﲏ‪ ،‬أَ ْي‪ :‬أَ ﱠن ُﻫﻨَ َ‬ ‫ﺎن‪َ ،‬وﳝُْ ِﻜ ُﻦ أَ ْن ﺗُ َﺴ ﱠﻤﻰ َﻣ ْﺮ َﺣﻠَ َﺔ اﻟﺘﱠ ْﺪ ِوﻳ ِﻦ ِّ‬ ‫َوﻫ َﻲ َﻣ ْﺮ َﺣﻠَﺔٌ ُﻣﺘﱠﺼﻠَﺔٌ ﺑ َﺴﺎﺑ َﻘﺘ َﻬﺎ‪ ،‬ﺑَ ْﻞ ُﻣﺘَ َﺪاﺧﻠَﺘَ َ ُ َ‬ ‫اﻟﻀ ْﻤ ِّ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺿ ﱠﻤ ْ‬ ‫ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎت َ‬ ‫ﺼَ‬ ‫ﻮد ًة ِ‪ヨ‬ﻟﺘﱠﺄْﻟﻴﻒ‪ ،‬ﻓَﻌ ْﻠ ُﻢ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ َﻣﺎ َز َال ِﰲ َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻤ ْﺮ َﺣﻠَﺔ ﺿ ْﻤ َﻦ ﻋُﻠُﻮم‪َ ،‬ﱂْ‬ ‫ﺖ ِﰲ ﻃَﻴﱠﺎ َﺎ َآراءً ﺗَـ ْﻮﺟﻴ ِﻬﻴﱠﺔً َﻣ ْﻘ ُ‬ ‫ﻳﺴﺘ ِﻘ ﱠﻞ ﺑـﻌ ُﺪ ِﲟُﺆﻟﱠَﻔ ٍ‬ ‫ﺻ ٍﺔ‪.‬‬ ‫ﺎت َﺧﺎ ﱠ‬ ‫َ َْ َْ َ‬ ‫ِ‬ ‫وأَﱠو ُل ﻣﺎ ﻳﺼ ِﺎدﻓـُﻨﺎ ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن ِﰲ ﻣﺮﺣﻠَ ِﺔ ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ‬ ‫ﺎﺟﻴﱠ ِﺔ اﻟْﻤْﻨـﺜُﻮرةِ ﻛِﺘَ ِ ِ‬ ‫َ َ َُ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺎب ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ )ت‪ (796/180 .‬اﻟﱠﺬي ﻳـَﻌُ ﱡﺪﻩُ‬ ‫ُ‬ ‫َْ َ ْ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺻﻞ ِﰲ ‪ِ ヨ‬‬ ‫ﺎج ﻟِْﻠ ُﻘﱠﺮ ِاء َواﻟﻨﱡ َﺤ ِﺎة‪َ ،1‬وﻟَ ِﻜﻨﱠﻪُ َﻻ ﻳـُ َﻌ ﱡﺪ َْﻟِﻴ ًﻔﺎ ِﰲ‬ ‫ﺎج‪َ ،‬واﻟْ ُﻌ ْﻤ َﺪ َة ِﰲ َﻣْﻨـ َﻬ ِﺞ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ب ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺾ اﻟْﺒَﺎﺣﺜ َ‬ ‫ﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫ﲔ ْاﻷَ ْ َ َ‬ ‫ﺎج‪.‬‬ ‫ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫و ِﺳﻴﺒَـﻮﻳِْﻪ ُﻣ ْﻜﺜِﺮ ِﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءةِ ِﰲ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ اﻟﱠ ِﺬي ﻳُﺴ ﱡﻤﻮﻧَﻪُ‪ :‬ﻗـُﺮآ َن اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ‪ ،‬وَْﲡ ُﺪر ِْ‬ ‫اﻹ َﺷ َﺎرةُ إِ َﱃ أَ ﱠن ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ ْاﻋﺘَ َﻤ َﺪ َﻋﻠَﻰ‬ ‫ْ‬ ‫ٌ‬ ‫َ ُ‬ ‫ََ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫آن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ وﻗِﺮاءاﺗِِﻪ ِﰲ ِاﻻﺳﺘِ ْﺸﻬ ِﺎد‪ ،‬و ِ ِ‬ ‫اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ﲔ َوِﻣﺎﺋَِﺔ‬ ‫اﺳﺘْﻨـﺒَﺎط اﻟْ َﻘ َﻮاﻋﺪ‪َ ،‬وﺑـَﻠَﻐَْﺘ َﺸ َﻮاﻫ ُﺪ اﻟْﻘَﺮاءَات ﻣْﻨـ َﻬﺎ َْﳓ َﻮ َﺳْﺒـ َﻌﺔ َوﲬَْﺴ َ‬ ‫ْ َ َ ْ‬ ‫ْ‬ ‫َََ‬ ‫ﺷِ‬ ‫ﺎﻫ ٍﺪ‪.‬‬ ‫َ‬ ‫ِ ِِ ِ ٍ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ ﻟِﺒَـ ْﻌ ِ‬ ‫ﺾ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء‪ 2‬ﻗَـَﺮأَ‪:‬‬ ‫اﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫َوﻣ َﻦ ْاﻷَ ْﻣﺜﻠَﺔ َﻋﻠَﻰ ْ‬ ‫ﺾ َﻣﺎ أَْوَرَد ِﰲ ﻛﺘَﺎﺑِﻪ ﻣ ْﻦ ﻗَﺮاءَات‪ :‬ﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ‪َ " :‬وﻗَ ْﺪ ﺑـَﻠَﻐَﻨَﺎ أَ ﱠن ﺑـَ ْﻌ َ‬ ‫ِ‬ ‫" َﻣﻦ ﯾُ ۡ‬ ‫ِي ﻟَ ۚﮫۥُ َو َﯾﺬَ ْرھُﻢۡ ﻓِﻲ ُ‬ ‫ط ۡﻐ ٰ َﯿ ِﻨ ِﮭﻢۡ َﯾ ۡﻌ َﻤ ُﮭ َ‬ ‫ﻚ ِﻷَﻧﱠﻪُ َﲪَ َﻞ‬ ‫ﻀ ِﻠ ِﻞ ٱ ﱠ ُ ﻓَ َﻼ َھﺎد َ‬ ‫ﻮن" )اﻷﻋﺮاف ‪(186/7‬؛ َو َذﻟ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫وف‬ ‫ﺻ َﻞ ْ‬ ‫اﳉََﺰ ِاء اﻟْ ِﻔ ْﻌ ُﻞ‪َ ،‬وﻓِ ِﻴﻪ ﺗَـ ْﻌ َﻤ ُﻞ ُﺣ ُﺮ ُ‬ ‫اﻟْﻔ ْﻌ َﻞ َﻋﻠَﻰ َﻣ ْﻮﺿ ِﻊ اﻟْ َﻜ َﻼِم؛ ﻷَ ﱠَ َﺬا اﻟْ َﻜ َﻼ َم ِﰲ َﻣ ْﻮﺿ ٍﻊ ﻳَ ُﻜﻮ ُن َﺟ َﻮ ًا‪ヨ‬؛ ﻷَ ﱠن أَ ْ‬ ‫ْ ِ ِ‬ ‫اﳉََﺰ ِاء َﻏ ْ َﲑﻩُ"‪.3‬‬ ‫ﻀﻌُﻮ َن ِﰲ َﻣ ْﻮ ِﺿ ِﻊ ْ‬ ‫ﱠﻬ ْﻢ ﻗَ ْﺪ ﻳَ َ‬ ‫اﳉََﺰاء؛ َوﻟَﻜﻨـ ُ‬ ‫ﲔ(‪ِ -‬ﻣﻦ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫وَﻛ َﺬﻟِﻚ َﻻ َﳜْﻠُﻮ ﻛِﺘﺎب ِﰲ ﻣ ْﻔﺮد ِ‬ ‫ات اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ اﻟْﻌﺮﺑِﻴﱠ ِﺔ – َﻛـ )ﻛ ِ‬ ‫ﺘﺎب اﻟْ َﻌ ْ ِ‬ ‫ف إِﱠﳕَﺎ‬ ‫ات‪َ ،‬وإِ ْن َﻛﺎ َن ِاﻻ ْﺧﺘِ َﻼ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫َ ٌ ُ ََ‬ ‫ْ ْ‬ ‫ََ‬ ‫ََ‬ ‫ﻳ ُﻜﻮ ُن ِﰲ اﻟْ ِﻘﻠﱠ ِﺔ واﻟْ َﻜﺜْـﺮةِ ِﰲ إِﻳﺮ ِاد اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْﻤﺨﺘَﻠِ َﻔ ِﺔ‪ ،‬وﺑـﻴ ِ‬ ‫ﺎن َﻣ َﻌﺎﻧِﻴ َﻬﺎ‪.‬‬ ‫ُْ‬ ‫َ ََ‬ ‫َ‬ ‫َ ََ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎ‪َ ル‬ﻛﺒِﲑا ِﰲ ُﻛﺘُ ِ‬ ‫ﻮﻫﺎ ﻳَ ْﺬ ُﻛ ُﺮو َن ﺗَـ ْﻮِﺟ َﻴﻬ َﻬﺎ ِﰲ ﻟُﻐَ ِﺔ‬ ‫َوﻗَﺪ ﱠاﲣَ َﺬت اﻟْﻘَﺮاءَ ُ‬ ‫)ﻣ َﻌ ِﺎﱐ اﻟْ ُﻘ ْﺮآن(‪َ ،‬وُﻣ َﺆﻟُّﻔ َ‬ ‫ﺐ َ‬ ‫ات‪َ :‬ﺷﺎذﱡ َﻫﺎ َوُﻣﺘَـ َﻮاﺗ ُﺮَﻫﺎ َﻣ َﻜ ً ً‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫اﺧﺘِ َﻼﻓًﺎ ِﰲ َﻣ ْﻌ ًﲎ‪ ،‬أَ ْم ِﰲ َﻏ ِْﲑِﻩ ِﳑﱠﺎ َﻻ أَﺛـََﺮ ﻟَﻪُ ِِﰲ اﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ‪،4‬‬ ‫ب‪َ ،‬وﻳـُﺒَـﻴِّﻨُﻮ َن َﻣﺎ ﺑـَْﻴـﻨَـ َﻬﺎ ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻔ ُﺮوق‪ ،‬إِ ْن ُوﺟ َﺪ‪َ ،‬ﺳ َﻮاءٌ أَ َﻛﺎ َن ْ‬ ‫ََ‬ ‫وﻗَ ْﺪ أُﻟَِّﻔﺖ ﻫ ِﺬﻩِ اﻟْ ُﻜﺘُﺐ ِﰲ ﻣﻄْﻠَ ِﻊ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠﺎﻟِ ِ‬ ‫ﺚ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِي‪ ،‬وِﻣْﻨـﻬﺎ‪ :‬ﻣﻌ ِﺎﱐ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫آن ﻟِْﻠ َﻔﱠﺮ ِاء)ت‪َ ،(822/207 .‬وَﻣ َﻌ ِﺎﱐ‬ ‫ْ َ‬ ‫ْ ّ َ َ ََ‬ ‫ُ َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْ ُﻘ ْﺮآن ﻟ ْﻸَ ْﺧ َﻔ ِ‬ ‫ﺖ‬ ‫ﺶ )ت‪َ ،(830/215 .‬وَﻣ َﻌ ِﺎﱐ اﻟْ ُﻘ ْﺮآن ﻟﻠﱠﺰ ﱠﺟ ِ‬ ‫ﺐ أُﻟَّﻔ ْ‬ ‫ﺎج)ت‪َ ،(923/311 .‬و َﻏ ْ ُﲑَﻫﺎ‪َ ،‬وﻫ َﻲ ُﻛﺘُ ٌ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺷﻠﺑﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﻠﻲ اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ :‬ﺣﯾﺎﺗﮫ‪ ،‬وﻣﻛﺎﻧﺗﮫ ﺑﯾن أﺋﻣﺔ اﻟﺗﻔﺳﯾر اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬وآﺛﺎره ﻓﻲ اﻟﻘراءات واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪.161‬‬ ‫ون‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ‬ ‫ﱡ‬ ‫ْنُ‬ ‫‪2‬أي‪ :‬ﺑِ َﺟ ْز ِم ﱠ‬ ‫ﻋ ْﻣ ٍرو‪َ ،‬واﺑ َ‬ ‫ِﯾر‪َ ،‬وأَﺑُو َ‬ ‫اﻟراءِ ‪َ ،‬وھﻲ ﻗ َِرا َءة ُ َﺣ ْﻣزَ ةَ‪َ ،‬و ْاﻟ ِﻛ َ‬ ‫ﱠﺎن‪َ ،‬واﺑْنُ َﻛﺛ ٍ‬ ‫ﻋﺎﻣِ ٍر ﺑِﺎﻟﻧ ِ‬ ‫‪،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِ َر ْﻓ ِﻌ َﮭﺎ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟ َﻣ َد ِﻧﯾ ِ‬ ‫ﺳﺎﺋِ ّ‬ ‫ﻲِ‪َ ،‬و َﺧ َﻠفٍ َ‬ ‫ْاﻟ َﺑﺎﻗُونَ ِﺑ ْﺎﻟﯾَﺎءِ ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪ ،299،298‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر‪.273 :2 ،‬‬ ‫‪3‬ﻋﻣرو ﺑن ﻋﺛﻣﺎن‪ ،‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .3‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﺧﺎﻧﺟﻲ‪.91،90 :3 ،(1988/1408 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺳﺎﻋد ﺑن ﺳﻠﯾﻣﺎن اﻟطﯾﺎر‪ ،‬اﻟﺗﻔﺳﯾر اﻟﻠﻐوي ﻟﻠﻘرآن اﻟﻛرﯾم‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬دار اﺑن اﻟﺟوزي‪ ،(1432 ،‬ص‪.291‬‬ ‫‪57‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِِ‬ ‫ِِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ َﻛﺜـُﺮ ﻓِﻴﻬﺎ اﻟﺘﱠـﻌﱡﺮ ِ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫اﺧﺘِ َﻼﻓِ َﻬﺎ‪.‬‬ ‫ﻳﻀ ِ‬ ‫ِِﻹ َ‬ ‫ض ﻟﺒَـﻴَﺎن ْاﻷَْو ُﺟﻪ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠﺔ ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات َﻋﻠَﻰ ْ‬ ‫ﺎح اﻟْ َﻤ َﻌ ِﺎﱐ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠﺔ ﻟ ْﻠ ُﻘ ْﺮآن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ‪َ ،‬وﻟ َﺬﻟ َ َ َ َ ُ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺣﺜِﲔ‪" :‬إِ ﱠن ﻛِﺘَﺎﰊ )ﻣﻌ ِﺎﱐ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ﺎج‬ ‫آن( ﻟِْﻠ َﻔﱠﺮ ِاء‪َ ،‬و ْاﻷَ ْﺧ َﻔ ِﺸ َﻘ ْﺪ َﺳ ﱠﺠ َﻼ ﻟَﻨَﺎ َﻣﺎ َﻛﺎ َن َﻋﻠَْﻴ ِﻪ أَْﻣ ُﺮ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﻚ ﻗَ َ‬ ‫َوﻟ َﺬﻟ َ‬ ‫ﺾ اﻟْﺒَ َ‬ ‫ﺎل ﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫ْ ََ‬ ‫ْ‬ ‫ﻮل ِﻋ ْﻠ ِﻢ )ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺚ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِي‪ ،‬ﺣﻴ ُ ِ‬ ‫ِﰲ ﻣ ْﻔﺘَـﺘَ ِﺢ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠﺎﻟِ ِ‬ ‫ﻒ ِﻣْﻨـﻬﻤﺎ أَ ﱠن ﻣﻌﻈَﻢ أُﺻ ِ‬ ‫ﺿﻌُ َﻬﺎ‪َ ،‬وَﻣﺎ‬ ‫ات( ﻗَ ْﺪ َﰎﱠ َو ْ‬ ‫ْ ّ َْ‬ ‫ﺚ ﻧَ ْﺴﺘَﺸ ﱡ ُ َ ُ ْ َ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫‪1‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ اﻟﺘﱠﺎﻟﻴ ِﺔ إِﱠﻻ ِ‬ ‫اﳋﺎﻟﻔﲔ ِﰲ ِْ‬ ‫ﻳﻊ َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ" ‪.‬‬ ‫َﻋﻠَﻰ َْ َ‬ ‫ْ‬ ‫اﳊ َﻘ ِ َ‬ ‫اﺳﺘ ْﺨ َﺪ ُاﻣ َﻬﺎ َواﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺮ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اب اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺴ ِﲑ ﲨُْﻠَﺔٌ واﻓِﺮةٌ ِﻣﻦ ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ ِ‬ ‫ﻚ ﻳﻮﺟ ُﺪ َﻛﺜِﲑ ِﻣﻦ إِ ْﻋﺮ ِ‬ ‫ﺾ ُﻛﺘُ ِ‬ ‫َوِﰲ ﺑَـ ْﻌ ِ‬ ‫ات‬ ‫َ َ َ ْ َ‬ ‫ﺎج‪ ،‬ﻣﺜْ َﻞ‪ :‬ﺗَـ ْﻔﺴ ِﲑ اﻟﻄﱠَِﱪ ِّ‬ ‫ََ‬ ‫ي‪َ ،‬وَﻛ َﺬﻟ َ ُ َ ٌ ْ َ‬ ‫ووﺟ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اب اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫اب اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫آن‪ِ ،‬ﻣﺜْﻞ‪ :‬إِ ْﻋﺮ ِ‬ ‫ﺐ إِ ْﻋﺮ ِ‬ ‫ﻮﻫ َﻬﺎ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠِﺔ ِﰲ ُﻛﺘُ ِ‬ ‫آن ﻟِﻠﻨﱠ ﱠﺤ ِ‬ ‫وح‬ ‫َُ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﺎس )ت‪َ ،(950/338 .‬ﻛ َﻤﺎ َﺣ َﻮت اﻟ ﱡﺸ ُﺮ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫اﻟْﻤﺘَـ َﻘ ِّﺪﻣﺔُ ﻟِﻤْﻨﻈُ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ي )ت‪.‬‬ ‫ُ َ َ َ‬ ‫ﱯ )ت‪ِ(1194/590 .‬ﰲ ﺿ ْﻤﻨ َﻬﺎ ﺗَـ ْﻮﺟ َﻴﻬﺎﻟْﻘَﺮاءَات‪َْ ،‬ﳓ َﻮ‪ :‬ﻓَـْﺘ ِﺢ اﻟْ َﻮﺻﻴﺪ ﻟﻠ ﱠﺴ َﺨﺎ ِو ِّ‬ ‫ﻮﻣﺔ اﻟ ﱠﺸﺎﻃ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫‪ ،(1245/643‬و ﱠ ِ‬ ‫ﻳﺪ ِة ﻟِْﻠ َﻔ ِ‬ ‫ﺎﺳ ِّﻲ )ت‪َ ،(1258/656 .‬و َﻏ ِْﲑﳘَﺎ‪.‬‬ ‫اﻟﻶﻟ ِﺊ اﻟْ َﻔ ِﺮ َ‬ ‫َ‬ ‫‪ 1.3.3‬اﻟْﻤﺮﺣﻠَﺔُ اﻟﺜﱠﺎﻟِﺜَﺔُ‪ :‬ﻣﺮﺣﻠَﺔُ ﻇُ ُﻬﻮِر ﻣ َﺆﻟﱠَﻔ ٍ‬ ‫ﺴ ﱠﻤﻰ ِﲟَْﺮ َﺣﻠَ ِﺔ‬ ‫ﺎت ُﻣ ْﺴﺘَ ِﻘﻠﱠ ٍﺔ ِ‪ِ ヨ‬ﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ُ‬ ‫َْ َ‬ ‫َْ َ‬ ‫ﺎج‪ ،‬أَ ْو َﻣﺎ ﻳُ َ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﱄ‪:‬‬ ‫اﻟﺘﱠ ْﺪ ِوﻳ ِﻦ اﻻ ْﺳﺘ ْﻘﻼِِّ‬ ‫وﻗَ ِﺪ اﺧﺘـﻠَﻒ اﻟْﻌﻠَﻤﺎء ِﰲ َﲢ ِﺪ ِ‬ ‫ﻳﺪ ﺑِ َﺪاﻳ ِﺔ اﻟﺘﱠﺄْﻟِ ِ‬ ‫ﻒ ﻓِ ِﻴﻪ‪،‬ﻓَ َﺬ َﻫ ﱡ‬ ‫ﻮر ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ َﺳ ِﺎﱂٌ ُﳏَْﻴ ِﺴ ٌﻦ‬ ‫ﻴﻒ ِﰲ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫َ َْ َ ُ َ ُ ْ‬ ‫ﺎج‪َ ،‬وأَ ْﺳﺒَ ِﻖ َﻣ ْﻦ أَﻟﱠ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺐ اﻟﺪ ْﻛﺘُ ُ‬ ‫َ‬ ‫‪2‬‬ ‫ﱡ‬ ‫ﺎح‬ ‫ﻮر َﻋْﺒ ُﺪ اﻟْ َﻔﺘﱠ ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫إِ َﱃ أَ ﱠن أَﱠو َل َﻣ ْﻦ أَﻟﱠ َ‬ ‫ﺎج ُﻫ َﻮ أَﺑُﻮ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ ُﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ اﻟ ﱠﺴﱠﺮ ِاج )ت‪َ ، (929/316 .‬وَرأَى اﻟﺪ ْﻛﺘُ ُ‬ ‫ﺎج ِﰲ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِي‪ ،‬وﲤََﺜﱠﻞ َذﻟِﻚ ِﰲ ﺟﻬ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮد َﻫﺎ ُرو َن ْاﻷَ ْﻋ َﻮِر‪،‬‬ ‫ﻳﻦ ِﰲ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ْ ّ َ َ َ ُُ‬ ‫ْ‬ ‫َﺷﻠَﺒﻴﱞﺄَ ﱠن ْاﻷَ ْﻣَﺮ أَ ْﺳﺒَ ُﻖ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﺑَ َﺪأَ اﻟﺘﱠ ْﺪ ِو ُ‬ ‫ﺎﱐ )ت‪َ " :(862/248 .‬ﻛﺎ َن أَﱠو َل ﻣﻦ َِﲰﻊ ِ‪ヨ‬ﻟْﺒﺼﺮِة وﺟﻮﻩ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎﰎ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎل َﻋْﻨﻪُ أَﺑُﻮ َﺣ ٍِ‬ ‫ات‪َ ،‬وأَﻟﱠَﻔ َﻬﺎ‪،‬‬ ‫اﻟﱠ ِﺬي ﻗَ َ‬ ‫َ ْ َ َ َْ ُ ُ َ َ َ‬ ‫ّ‬ ‫اﻟﺴﺠ ْﺴﺘَ ِّ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﻮﺳﻰ ْاﻷَ ْﻋ َﻮُر"‪.3‬‬ ‫َوﺗَـﺘَـﺒﱠ َﻊ اﻟ ﱠﺸﺎذﱠ ِﻣْﻨـ َﻬﺎ‪ ,‬ﻓَـﺒَ َﺤ َ‬ ‫ﺚ َﻋ ْﻦ إ ْﺳﻨَﺎدﻩ‪َ :‬ﻫ ُﺎرو ُن ﺑْ ُﻦ ُﻣ َ‬ ‫وِﳑﱠﺎ َﻻ ﺷ ﱠ ِ‬ ‫ﺎج‪َ ،‬ﻛﻤﺎ ﲤََﺜﱠﻞ َذﻟِﻚ ِﰲ ﺟﻬ ِ‬ ‫اﻹﺳﻨَ ِﺎد ﺿﺮ ِ ِ ِ‬ ‫ﻮد ِْ ِ‬ ‫ﻀَﺮِﻣ ِّﻲ‬ ‫ﻮب ْ‬ ‫اﳊَ ْ‬ ‫َ‬ ‫ﻚ ﻓ ِﻴﻪ أَ ﱠن اﻟْﺒَ ْﺤ َ‬ ‫ﺚ َﻋ ِﻦ ِْ ْ َ ْ ٌ‬ ‫ب ﻣ َﻦ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ َ ُ ُ‬ ‫اﻹ َﻣﺎم ﻳَـ ْﻌ ُﻘ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ اﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَﺮةِ َواﻟ ﱠﺸﺎذﱠة‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ َﻛﺎ َن ﻣ ْﻦ‬ ‫)ت‪َ ،(821/205 .‬وﻛﺘَﺎﺑِﻪ ْ‬ ‫)اﳉَﺎﻣ ِﻊ(‪َ ،‬وذَ َﻛَﺮ أَ ﱠن َﻋ َﻤﻠَ ُﻬ َﻤﺎ ﻳَ ُﻜﻮ ُن ﲨَْ ًﻌﺎ ﺑَْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻗِﺒ ِﻞ أَِﰊ ﻋﺒـﻴ ٍﺪ اﻟْ َﻘ ِ‬ ‫اﳋُﻄْ َﻮَة‬ ‫ﻳﻦ ﻗَِﺮاءَ ًة‪ ،‬ﻓَـ َﻬ ُﺎرو ُن ْاﻷَ ْﻋ َﻮُر ﻳـُ َﻌ ﱡﺪ ْ‬ ‫ﺎﺳ ِﻢ ﺑْ ِﻦ َﺳ ﱠﻼٍم )ت‪َ ،(838/224 .‬ﺣْﻴ ُ‬ ‫َُ ْ‬ ‫َ‬ ‫ﺚ َﲨَ َﻊ ﲬَْ ًﺴﺎ َوﻋ ْﺸ ِﺮ َ‬ ‫‪4‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫وﱃ ِﰲ َْﻟ ِ‬ ‫ﺎج َﳍَﺎ ‪.‬‬ ‫ﻴﻒ اﻟْﻘَﺮاءَات َواﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ‬ ‫ْاﻷُ َ‬ ‫ٍ ِِ‬ ‫ات ﻳﺼ ِﺎدﻓـُﻨَﺎ ﻫﻮ ﻛِﺘﺎب ِﰲ )وﺟﻮﻩِ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ات( ِﳍَ ُﺎرو َن‬ ‫َُ َ ٌ‬ ‫َوﺑِﻨَﺎءً َﻋﻠَﻰ َﻫ َﺬا اﻟﱠﺮأْ ِي ﻓَِﺈ ﱠن أَﱠو َل ُﻣ َﺆﻟﱠﻒ ُﻣ ْﺴﺘﻘ ٍّﻞ ِﰲ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَ ُ َ‬ ‫ُُ ََ‬ ‫ﺑ ِﻦ ﻣﻮﺳﻰ ْاﻷَﻋﻮِر‪ ،‬و ْ ِ ِ‬ ‫ﻀَﺮِﻣ ِّﻲ‪.‬‬ ‫ﻮب ْ‬ ‫اﳊَ ْ‬ ‫)اﳉَﺎﻣ ِﻊ( ﻟﻴَـ ْﻌ ُﻘ َ‬ ‫ْ ُ َ‬ ‫َْ َ‬ ‫ي )ت‪ (923/310 .‬ﻫﻮ ِﻣﻦ أَواﺋِ ِﻞ ﻣﻦ ﺗَـﺘـﺒﱠـﻌﻮا اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫َوﺗَـ َﻮ ﱠﺳ َ‬ ‫آﺧ ُﺮو َن ﻓَ َﺬ َﻫﺒُﻮا إِ َﱃ أَ ﱠن اﺑْ َﻦ َﺟ ِﺮﻳ ٍﺮ اﻟﻄﱠَِﱪ ﱠ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠﺔَ‬ ‫ﻂ َ‬ ‫َُ ْ َ َ ْ َ ُ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎ‪ِ ،ル‬ﻣﻦ ِﺧ َﻼ ِل ﺗَـ ْﻔ ِﺴ ِﲑِﻩ )ﺟ ِﺎﻣ ِﻊ اﻟْﺒـﻴ ِ‬ ‫ﺎن(‪.5‬‬ ‫ََ‬ ‫َ‬ ‫ﺗَـ ْﻮﺟ ًﻴﻬﺎ َوﺑـَﻴَ ً ْ‬ ‫‪1‬أﺣﻣد ﺑن ﻋﻣﺎر اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟرﯾﺎض‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟرﺷد‪.6 :1 ،(1415 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﻣﺣﻣد ﺳﺎﻟم ﻣﺣﯾﺳن‪ ،‬ﻓﻲ رﺣﺎب اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﻛﻠﯾﺎت اﻷزھرﯾﺔ‪.846 :1 ،(1400 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ ﻓﻲ طﺑﻘﺎت اﻟﻘراء‪) ،‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﺑن ﺗﯾﻣﯾﺔ‪.348 :2 ،(1351 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺷﻠﺑﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﻠﻲ اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ :‬ﺣﯾﺎﺗﮫ‪ ،‬وﻣﻛﺎﻧﺗﮫ ﺑﯾن أﺋﻣﺔ اﻟﺗﻔﺳﯾر اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬وآﺛﺎره ﻓﻲ اﻟﻘراءات واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪.157،155‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺣﻣد أﺣﻣد اﻟﻘﺿﺎة وﻏﯾره‪ ،‬ﻣﻘدﻣﺎت ﻓﻲ ﻋﻠم اﻟﻘراءات‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﻋ ﱠﻣﺎن‪ :‬دار ﻋﻣﺎر‪ ،(2001/1422 ،‬ص‪.202‬‬ ‫‪58‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ف ِ‪ヨ‬ﻟﺘﱠﺤ ِﺪ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﺪ ﺑِ َﺪاﻳﺔُ اﻟﺘﱠﺄْﻟِ ِ‬ ‫ِﰲ ِﺣ ِ‬ ‫ﺾ‬ ‫ﻴﻒ ِﰲ ِﻋ ْﻠ ِﻢ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﻌﺮ ُ‬ ‫ﻀ ُﻬ ْﻢ َذﻟ َ‬ ‫ﻒ ﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫ﲔ َﺧﺎﻟَ َ‬ ‫ْ‬ ‫ﺎج‪َ ،‬وإِ ْن َﻛﺎ َن ﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫َ‬ ‫ﻚ‪،‬ﻓَ َﺬ َﻛَﺮ أَﻧﱠﻪُ َﻻ ﻳُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِِ ِ‬ ‫ﻚ إِ َﻣ ُﺎم اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ ِﰲ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ‪،‬‬ ‫اﻟْﻌُﻠَ َﻤﺎء ﺑَ َﺪأَ َْﳛﺘَ ﱡﺞ ِ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَات َوﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وﻳَ ْﺴﺘَ ْﺸ ِﻬ ُﺪ َﺎ َوَﳍَﺎ ِﰲ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎﺗِِﻪ‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ ﻓَـ َﻌ َﻞ َذﻟ َ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫اﳋَﻠِ ِﻴﻞ ﺑْ ِﻦ أَ ْﲪَ َﺪ)ت‪ ،(786/170 .‬إِﱠﻻ‬ ‫اﺳﺘَـ َﻘﺎﻩُ ِﻣ ْﻦ َﻣْﻨـ َﻬ ِﺞ َﺷْﻴ ِﺨ ِﻪ ْ‬ ‫َو َﺳ َﻮاءٌ َﻛﺎ َن َﻫ َﺬا َﻣْﻨـ َﻬ ًﺠﺎ اﻧْـﺘَـ َﻬ َﺠﻪُ ﻟﻨَـ ْﻔﺴﻪ‪ ،‬أَْو َﻛﺎ َن ْ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ض ﻟَﻪُ ِﺿ ْﻤﻨًﺎ‪.1‬‬ ‫أَﻧﱠﻪُ َﻻ ﻳـُ ْﻌﺘََُﱪ َْﻟِﻴ ًﻔﺎ ‪ヨِ -‬ﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ اﻟ ﱠﺪﻗِ ِﻴﻖ‪ِ -‬ﰲ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺎج‪َ ،‬وﺗَ ْﺪ ِوﻳﻨًﺎ ﻟ َﻤﺎ ﱠدﺗﻪ‪َ ،‬وإِ ْن َﻛﺎ َن ﺗَـ َﻌﱠﺮ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻨﻜ ٍﺮ ﻋﻠَﻴ ِﻬﻢ‪ -‬ﻣﻮﻗِﻒ اﻟْﻤﺘَـﻌ ِﺠ ِ ِ‬ ‫ﺎﺣﺜِﲔ ‪َ -‬ﻏﲑ ﻣ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ِ‪ヨ‬ﻟﻨِّ ْﺴﺒَ ِﺔ ْاﻷَﱠوﻟِﻴﱠ ِﺔ‬ ‫َوَوﻗَ َ‬ ‫ﺐ ﻣ ْﻦ ُﻛ ٍّﻞ ﻣْﻨـ ُﻬ ْﻢ؛ ﻓَـَﺮﱠد َﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻘﺎﺋﻠ َ‬ ‫َ ْ ْ َْ َ ُ َ ّ‬ ‫ﻒ أَ َﺣ ُﺪ اﻟْﺒَ َ ْ َ ُ‬ ‫اﳊ ْﻜﻢ ﻋﻠَﻰ اﻟْﻤ ْﻔ ُﻘ ِ‬ ‫ﻮد ﻓِ ِﻴﻪ ﻧـَﻮع ِﻣﻦ اﻟْﻤﻴ ِﻞ واﻟْﻤﺒﺎﻟَﻐَ ِﺔ دو َن اﻟﺘﱠـﻌﱡﺮ ِ‬ ‫ﻟِ ْﻸَ ْﻋﻮِر وﻳـﻌ ُﻘﻮب َِ ﱠن ﻛِﺘَﺎﺑـﻴ ِﻬﻤﺎ ﻣ ْﻔ ُﻘ ِ‬ ‫ف َﻋﻠَﻰ‬ ‫َْ َ َ َ‬ ‫ْ ٌ َ َ ْ َ َُ ُ‬ ‫َ‬ ‫َ ََْ َ‬ ‫ﻮدان‪َ ،‬و ُْ ُ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺲ اﻟﱠِﱵ أَﻗَﺎﻣﺎ ﻋﻠَﻴـﻬﺎ ﻛِﺘَﺎﺑـﻴ ِﻬﻤﺎ‪ ،‬وأَﺟﺎب ﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻘﺎﺋِﻠ ِِ ِ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫َﻣْﻨـ َﻬ َﺠْﻴ ِﻬ َﻤﺎ‪َ ،‬و ْاﻷُ ُﺳ ِ‬ ‫َ َ ْ َ َْ َ َ َ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ي ِﰲ َﺟﺎﻣﻌﻪ َِﻧﱠﻪُ‬ ‫ﲔ ﺑﻨ ْﺴﺒَﺔ أَﱠوﻟﻴﱠﺔ اﻟﺘﱠـﺘَـﺒﱡ ِﻊ إ َﱃ اﻟﻄﱠَِﱪ ِّ‬ ‫اﳉﻬ ِ‬ ‫ﺎت واﺣﺘِﺠﺎﺟ ٍ‬ ‫ِ ٍ‬ ‫ﻟَﻴ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺳﺘِ ْﻘ َﻼ ٌل ﻟَِﻔ ِﻦ ِاﻻ ْﺣﺘِﺠ ِ ِ‬ ‫ﻮد َﻏ ِْﲑ‬ ‫ﺎت‪َ ،‬وُﻫ َﻮ َﻣ ْﻌ ُﺪ ٌ‬ ‫ﺲ ﻓﻴﻪ ْ‬ ‫ود ِﰲ ُْ ُ‬ ‫ﺎج‪َ ،‬وإﱠﳕَﺎ ُﻫ َﻮ ﺗَـ ْﻔﺴ ٌﲑ َﺣ َﻮى ﺗَـ ْﻮﺟ َﻴﻬ َ ْ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ّ‬ ‫ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْﻤﺒﺎﺷﺮةِ‪ ،‬أَو َﻏ ِﲑ اﻟْﻤ ْﻘﺼﻮدة ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻔ ِﻦ‪ ،‬وأَﱠﻣﺎ ﻣﻦ ﻧَﺴﺐ ْاﻷَﱠوﻟﻴﱠﺔَ ﻟﻠ ﱠﺴﱠﺮ ِاج ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﺑ ﱠﲔ أَﻧﱠﻪ ﺑ َﺪأَ ِﰲ ﺑـﻴ ِ‬ ‫ﺎن ﻋﻠَ ِﻞ َﺳْﺒـ َﻌﺔ اﺑْ ِﻦ‬ ‫َُ َ ْ ْ َ ُ َ َ‬ ‫ََ‬ ‫ََ َُ‬ ‫ّ َ َْ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ٍِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀ ًﻼ َﻋ ْﻦ أَﻧﱠﻪُ َﻣ ْﺴﺒُﻮ ٌق‬ ‫ﻒ‪ ،‬ﻓَـ ُﻬ َﻮ َﱂْ ﻳُ ْﻜﻤ ْﻞ ُﻣ َﺆﻟﱠًﻔﺎ ِﰲ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ‬ ‫ﺎج‪ ،‬ﻓَ ْ‬ ‫ﻮرِة اﻟْﺒَـ َﻘَﺮةِ‪ ،‬ﰒُﱠ ﺗَـ َﻮﻗﱠ َ‬ ‫ُﳎَﺎﻫﺪ ﻓَﺄََﰎﱠ اﻟْ َﻔﺎﲢَﺔَ‪َ ،‬وأَ ْﺟَﺰاءً ﻣ ْﻦ ُﺳ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍِ ِ‬ ‫ٍِِ‬ ‫ف ِْ‬ ‫اﻹﻃَﺎﻟَِﺔ‪.2‬‬ ‫ﻚ َﺧ ْﻮ َ‬ ‫ﻮرِة اﻟْ َﻔﺎﲢَ ِﺔ‪ ،‬ﰒُﱠ ﺗَـَﺮَك َذﻟ َ‬ ‫ِ‪ヨ‬ﺑْ ِﻦ ُﳎَﺎﻫﺪ اﻟﱠﺬي ْ‬ ‫اﺣﺘَ ﱠﺞ ﳉُْﺰء ﻣ ْﻦ ُﺳ َ‬ ‫ِ‬ ‫وﺑ َﺪأَ ﻫ َﺬا اﻟْﻌِْﻠﻢ ْﺧ ُﺬ ﻃَﺎﺑﻊ اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠ ِﺔ ِﻣْﻨ ِﺠﻬ ِﺔ ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﱰ ِاﺟ ِﻢ َﻋ َﺪ ًدا‬ ‫اﺳﺘ ْﻘ َﻼﻟﻪ ِ‪ヨ‬ﻟْﺒَ ْﺤﺚ َواﻟْ ُﻤ َﺪ َار َﺳﺔ‪َ ،‬وﻧـَ َﻘﻠَ ْ‬ ‫ََ َ‬ ‫َ ْ‬ ‫ﺐ اﻟْ َﻔ َﻬﺎ ِر ِس َو ﱠَ‬ ‫ُ َ ُ ََ‬ ‫ﺖ ﻟَﻨَﺎ ُﻛﺘُ ُ‬ ‫ﺎت اﻟْﻤﺴﺘ ِﻘﻠﱠ ِﺔ ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ‪ ،‬ﺑـﻴ َﺪ أَ ﱠن ﻳ َﺪ ْاﻷَ ﱠ‪ِレ‬م أَﺗَﺖ ﻋﻠَﻴـﻬﺎ‪ ،‬وأَﺻﺒﺤﺖ ِﰲ ِﻋ َﺪ ِاد اﻟْﻤ ْﻔ ُﻘ ِ‬ ‫ِﻣﻦ اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ﻮد‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ َﺷ ِﻬ َﺪ ِﻋ ْﻠ ُﻢ‬ ‫ُ َْ‬ ‫ْ َ ْ َ َ َْ َ ْ‬ ‫َ َُ‬ ‫َ‬ ‫َْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﺐ ﺗَﺴﺒِﻴ ِﻊ اﺑ ِﻦ ُﳎ ِ‬ ‫ات( وﺛْـﺒﺔً ﻧـَﻮ ِﻋﻴﱠﺔً ِﰲ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﱠﺮاﺑِ ِﻊ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِ ِ‬ ‫)ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎﻫ ٍﺪ‪َ ،‬و ﱠاﲡَﻪَ اﻟْ ُﻤ ْﺤﺘَ ﱡﺠﻮ َن إِ َﱃ‬ ‫ي‪َ ،‬وذَﻟ َ‬ ‫ﻚ ﺑِ َﺴﺒَ ِ ْ ْ َ‬ ‫ْ ّ‬ ‫ََ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ِاﻻ ِﺣﺘﺠ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫اﳊُ ﱠﺠﺔُ ﻟِْﻠ ُﻘﱠﺮ ِاء اﻟ ﱠﺴْﺒـ َﻌ ِﺔ ِﻷَِﰊ َﻋﻠِ ٍّﻲ‬ ‫ي‪َ ،‬و ْ‬ ‫ﺎج ﻟ ُﻘﱠﺮاء ْاﻷَ ْﻣ َ‬ ‫َْ‬ ‫ﺼﺎ ِر اﻟ ﱠﺴْﺒـ َﻌﺔ‪َ ،‬وﻣ ْﻦ َ ﻟﻴﻒ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮن‪ :‬ﻋﻠَ ُﻞ اﻟْﻘَﺮاءَات ﻟ ْﻸَْزَﻫ ِﺮ ِّ‬ ‫ﺎج‪ ،‬وأَﺑـﺮز اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫اﳊ ﱠﺠﺔُ ِﰲ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳋَ ِﺎﻣ ِ‬ ‫ﺎت‬ ‫ات اﻟ ﱠﺴْﺒ ِﻊ ِﻻﺑْ ِﻦ َﺧﺎﻟََﻮﻳِْﻪ‪َ ،‬وِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮِن ْ‬ ‫ﺲ ﻳـَْﻨ َﺸ ُ‬ ‫ﻂ اﻟْ ُﻘﱠﺮاءُ ِﰲ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ ْ َ ُ ُ َ‬ ‫اﻟْ َﻔﺎ ِرﺳ ِّﻲ‪َ ،‬و ُْ‬ ‫ََ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﻩ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ات اﻟ ﱠﺴْﺒ ِﻊ و ِﻋﻠَﻠِ َﻬﺎ و ُﺣ َﺠ ِﺠ َﻬﺎ ﻟِﻤ ِّﻜ ِﻲ ﺑْ ِﻦ أَِﰊ ﻃَﺎﻟِ ٍ‬ ‫ي )ت‪َْ .‬ﳓ َﻮ‬ ‫ﻓﻴﻪ‪ :‬اﻟْ َﻜ ْﺸ ُ‬ ‫ﺐ‪َ ،‬و َﺷ ْﺮ ُح ا ْﳍ َﺪاﻳَﺔ ﻟ ْﻠ َﻤ ْﻬ َﺪ ِو ِّ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﻒ َﻋ ْﻦ ُو ُﺟ َ َ‬ ‫َ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ ِﰲ اﻟ ﱠﺴﺒ ِﻊ‪ ،‬واﻟﺜﱠﻤ ِ‬ ‫ﺎن‪َ ،‬واﻟْ َﻌ ْﺸ ِﺮ‪.3‬‬ ‫ﺎت ﺑَـ ْﻌ َﺪ ذَﻟ َ‬ ‫‪َْ /440‬ﳓ َﻮ ‪ ،(1048‬ﰒُﱠ ﺗَـ َﻮاﻟَﺖ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔ ُ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮ ِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ﺎج ﻟِﻠ ِْﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ي‬ ‫اﻟ َْﻤ ْﺒ َﺤ ُ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﺚ ْاﻷَ ﱠو ُل‪َ :‬ﻣ َﻌﺎﱂُ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟ ْﻴﻪ َواﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫ات ِﰲ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِي‪ ،‬واﻟْﻤﺘﺼ ِّﻔﺢ ﻟِﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫إِ ﱠن اﻟْﻤﺘـﺘـﺒِﻊ ﻟِﻤﻌ ِﺎﱂ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎت ﻋُﻠَ َﻤ ِﺎء َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮِن‪َ،‬ﻻ ُﳜْ ِﻄﺌُﻪُ أَﻧْـﻴُ ْﺪ ِرَك‬ ‫ْ ّ َ َُ َ َ ُ َ‬ ‫ََُّ َ َ َ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ﺎج؛ إِ ْذ إِ ﱠن ﻫ ِﺬﻩِ اﻟْﻤﺮﺣﻠَﺔَ َﱂ ﺗَ ُﻜﻦ ﻣْﻨـ َﻔ ِ‬ ‫ﺼﻠَ ًﺔ َﻋ ْﻦ‬ ‫اﳋُﻄْ َﻮَة اﻟﺘﱠﺄْ ِﺻﻴﻠِﻴﱠﺔَ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَﺔَ ﻟِﻌِْﻠ ِﻢ ْاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ِﲜَ َﻼ ٍءأَ ﱠن َﻫ ِﺬﻩِ اﻟْ َﻤ ْﺮ َﺣﻠَ َﺔ ﺗـُ َﻌ ﱡﺪ ْ‬ ‫َ‬ ‫َْ َ ْ ْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎن‪ ،‬ﺗَـ َﻘﱠﺮر ِ‬ ‫ِ ِ ِِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺎن ﻣﺘَ َﺪ ِ‬ ‫اﺧ ْﻠﺘَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮل‬ ‫ﺻٌ‬ ‫ﺎن َوُﻣﺘَـﺘَﺎﺑِ َﻌﺘَ ِ َ ْ‬ ‫ت ﻓﻴ ِﻬ َﻤﺎ أُ ُ‬ ‫َﺳﺎﺑ َﻘﺘ َﻬﺎ‪ ،‬ﻓَﺎﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪُ ِﰲ اﻟْﻤﺎﺋَﺔ اﻟﺜﱠﺎﻧﻴَﺔ ُﻣ َﻜ ّﻤ ٌﻞ ﻟ ْﻸُوَﱃ‪ ،‬ﺑَ ْﻞ ُﳘَﺎ َﻣ ْﺮ َﺣﻠَﺘَ ُ‬ ‫َْﳓ ِﻮﻳﱠﺔٌ و ِ ِ‬ ‫ﻴﺠﺔً ِﻻ ْﺳﺘِ ْﻘَﺮ ِاء اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ‪.‬‬ ‫ََ‬ ‫ﺻ ْﺮﻓﻴﺔٌ؛ ﻧَﺘ َ‬ ‫‪ 1‬ﻋﺑد اﻟﻘﯾوم ﻋﺑد اﻟﻐﻔور اﻟﺳﻧدي‪ ،‬ﺻﻔﺣﺎت ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘراءات‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﻣﻛﺔ اﻟﻣﻛرﻣﺔ‪ :‬اﻟﻣﻛﺗﺑﺔ اﻹﻣدادﯾﺔ‪ ،(1415 ،‬ص‪.296‬‬ ‫‪ 2‬ﻋﻠوة‪ ،‬ﻣﻌﺎﻟم اﻟﺗوﺟﯾﮫ واﻻﺣﺗﺟﺎج ﻟﻠﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ اﻟﻣﺗواﺗرة‪ ،‬ص‪.438‬‬ ‫ت اﻟدراﺳﺎت اﻟﺳﺎﺑﻘﺔ ﺑذﻟك‪ .‬ﯾﻧظر ﻋﻠﻰ ﺳﺑﯾل اﻟﻣﺛﺎل‪ :‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪،‬‬ ‫‪ 3‬ﻻ أﺟد ﺿرورة ً ﻟﺳرد ﻗﺎﺋﻣﺔ ﺑﺎﻟﻣؤﻟﻔﺎت ﻓﻲ ﻋﻠم اﻟﺗوﺟﯾﮫ‪ ،‬ﻓﻘد ﺗ َ َﻛﻔﱠ َﻠ ِ‬ ‫ً‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ِﯾرا َو ِإﻋ َْرا ًﺑﺎ‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺳﺗﯾر‪،‬‬ ‫ﺳ‬ ‫ﻔ‬ ‫ﺗ‬ ‫و‬ ‫ﺔ‬ ‫ﻐ‬ ‫ﻟ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺷ‬ ‫ر‬ ‫ﻔ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫و‬ ‫ﺔ‬ ‫ﯾ‬ ‫ْر‬ ‫ﺷ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ت‬ ‫ا‬ ‫ء‬ ‫ا‬ ‫ِر‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ل‬ ‫ﻛ‬ ‫ﺷ‬ ‫ﻣ‬ ‫ِ‬ ‫َ ِ ﱠِ َ ْ ِﱠِ‬ ‫ﻣﻘدﻣﺔ اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ ،38- 28 :1،‬اﻟﺣرﺑﻲ‪ ،‬ﻋﺑد اﻟﻌزﯾز ﻋﻠﻲ‪ ،‬ﺗ َ ْو ِﺟﯾﮫُ ُ ِ ِ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ً‬ ‫ﺟﺎﻣﻌﺔ أم اﻟﻘرى‪ ،(1417 ،‬ص‪ ،84-73‬اﻟﻧﯾرﺑﺎﻧﻲ‪ ،‬ﻋﺑد اﻟﺑدﯾﻊ‪ ،‬اﻟﺟواﻧب اﻟﺻوﺗﯾﺔ ﻓﻲ ﻛﺗب اﻻﺣﺗﺟﺎج ﻟﻠﻘراءات‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺷﻖ‪ :‬دار‬ ‫اﻟﻐوﺛﺎﻧﻲ ﻟﻠدراﺳﺎت اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‪ ،(2006/1427 ،‬ص‪ ،22-19‬ﻋﻠوة‪ ،‬ﻣﻌﺎﻟم اﻟﺗوﺟﯾﮫ واﻻﺣﺗﺟﺎج ﻟﻠﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ اﻟﻣﺗواﺗرة‪ ،‬ص‪.449-439‬‬ ‫‪59‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﱠِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺴﻰ ﺑْ ِﻦ ﻋُ َﻤَﺮ اﻟﺜـﱠ َﻘ ِﻔ ِّﻲ‪،‬‬ ‫ﰒُﱠ إ ﱠن اﻟﻨ َ‬ ‫ﱡﺤﺎ َة ْاﻷَُو َل اﻟﺬ َ‬ ‫ﻳﻦ ﻧَ َﺸﺄَ اﻟﻨﱠ ْﺤ ُﻮ َﻋﻠَﻰ أَﻳْﺪﻳﻬ ْﻢ َﻛﺎﻧُﻮا ﻗُـﱠﺮاءً‪َ ،‬ﻛﺄَِﰊ َﻋ ْﻤﺮو ﺑْ ِﻦ اﻟْ َﻌ َﻼء‪َ ،‬وﻋ َ‬ ‫وﻳﻮﻧُﺲ‪ ،‬و ْ ِ‬ ‫ِ ِِ ِ ِ‬ ‫ات و ﱠﺟﻬﻬﻢ إِ َﱃ اﻟ ِّﺪراﺳ ِﺔ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮﻳﱠِﺔ؛ ﻟِﻴ َﻼﺋِﻤﻮا ﺑ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫ﲔ اﻟْﻘَﺮاءَات َواﻟْ َﻌَﺮﺑِﻴﱠﺔ‪ ،‬ﺑَْ َ‬ ‫ُ ُ َْ َ‬ ‫ََ ْ‬ ‫اﳋَﻠ ِﻴﻞ‪َ ،‬وﻟَ َﻌ ﱠﻞ ْاﻫﺘ َﻤﺎ َﻣ ُﻬ ْﻢ َﺬﻩ اﻟْﻘَﺮاءَ َ َ ُ ْ‬ ‫َُ َ َ‬ ‫ِ‪1‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ َﻣﺎ َﲰﻌُﻮا َوَرَوْوا ﻣ ْﻦ َﻛ َﻼم اﻟْ َﻌَﺮب ‪.‬‬ ‫َﻣﺎ َﲰﻌُﻮا َوَرَوْوا ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وﺑَْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎك َﻣ ْﺪر َﺳﺘَ ْ ِ‬ ‫ﲔ َْﳓ ِﻮﻳـﱠﺘَ ْ ِ‬ ‫ِ ِ ﱠ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱠﺔُ ِﻫ َﻲ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱠﺔُ‪َ ،‬واﻟْ َﻤ ْﺪ َر َﺳﺔُ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴﱠﺔُ‪َ ،‬وﺗـُ َﻌ ﱡﺪ اﻟْ َﻤ ْﺪ َر َﺳﺔُ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﲔ‪ُ ،‬ﳘَﺎ‪ :‬اﻟْ َﻤ ْﺪ َر َﺳﺔُ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َوَْﲡ ُﺪ ُر ْاﻹ َﺷ َﺎرةُ إ َﱃ أَ ُﻨَ َ َ‬ ‫اﻟﱠﺮاﺋِﺪةَ ِﰲ ذَﻟِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫اﳉَ ْﻬ ُﺪ‬ ‫ﲔ ﺑَ َﺬﻟُﻮا َﻣﺎ َو ِﺳ َﻌ ُﻬ ُﻢ ْ‬ ‫س اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ﱠ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﺼَﺮةِ‪َ ،‬وﻗَ َﺎم َﻋﻠَﻰ أَ ْﻛﺘَﺎف ِر َﺟﺎل ﺑَ ْ‬ ‫ي ﻧَ َﺸﺄَ ِ‪ヨ‬ﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﻚ؛ ﻷَ ﱠن اﻟ ﱠﺪ ْر َ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ﺿ ِﻊ أُ ِِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ت ِﰲ َﻛﻨَ ِﻔ َﻬﺎ اﻟْ َﻤ ْﺪ َر َﺳﺔُ اﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴﱠﺔُ‪َ ،‬وﻟِ ُﻜ ٍّﻞ ِﻣ َﻦ‬ ‫ﺻﻮﻟﻪ‪َ ،‬وَْﲢﺪﻳﺪ أَﻗْﻴِ َﺴﺘﻪ‪َ ،‬وﻇَ َﻬَﺮ ْ‬ ‫َواﻟْ َﻮﻗْ ُ‬ ‫ﺖ ِﰲ َﺳﺒِ ِﻴﻞ إِْر َﺳﺎء ﻗَـ َﻮاﻋﺪﻩ‪َ ،‬وَو ْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْﻤ ْﺪر َﺳﺘَ ْ ِ‬ ‫ﺎﻫﺎﺗُﻪُ‪.2‬‬ ‫ﺻﻮﻟُﻪُ‪َ ،‬و ّاﲡَ َ‬ ‫ﲔ ِر َﺟﺎﻟُﻪُ‪َ ،‬وأُ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ف اﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴِ ﱠ ِ‬ ‫وﻗَ ْﺪ َﻛﺎ َن اﻟﻄﱠﺎﺑﻊ اﻟْﻌﺎ ﱡم اﻟﱠ ِﺬي ﻳـ ْﻐﻠِﺐ ﻋﻠَﻰ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳِﲔ اﻟْ ِﻘﻴﺎس‪ِِ ،‬ﲞ َﻼ ِ‬ ‫ﻳﻦ ﻳـُ ْﺆﺛِﺮو َن ِّ‬ ‫ﺎع‪ ،‬ﺑـَْﻴ َﺪ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔَ َواﻟ ﱠﺴ َﻤ َ‬ ‫َّ‬ ‫َُ َ‬ ‫َ‬ ‫ﲔ اﻟﺬ َ ُ‬ ‫َ ُ َ ََّْ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﻦ َﻛﺎ َن ُﻣ ْﻌﻈَ ُﻤ ُﻬ ْﻢ‬ ‫ﺻ َﺤﺎب اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ َواﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ‬ ‫أَﻧﱠﻜ ْﻠﺘَﺎ اﻟﻨﱠـ ْﺰ َﻋﺘَ ْﲔ َﻛﺎ َن َﳍَُﻤﺎ أَﺛـٌَﺮ َﻛﺒﲑٌ ﰲ َﻣْﻨ َﺤﻰ أَ ْ‬ ‫ﺎج ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ‪ ،‬اﻟﺬ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِﻣﻦ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳِﲔ اﻟْﻤﺘَﺄَﺛِِّﺮ ِ‬ ‫اﳉَ َﺪ ِل‪.3‬‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱠِﺔ ِﻣ َﻦ اﻟْ َﻔ ْﻠ َﺴ َﻔ ِﺔ َو ْ‬ ‫ﻳﻦ ﲟَﺎ َﺷ َ‬ ‫ﺎع ِﰲ اﻟْﺒِﻴﺌَﺔ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َ ََّْ ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت اﻟﻨﱠﺤ ِﻮﻳﱠﺔَ ِﰲ َﳎ ِﺎل اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫اﳋَِﻼﻓَ ِ‬ ‫ات ََﺛـﱠﺮ ْ ِ‬ ‫ﻚ َﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ‬ ‫ﻚ‪ ،‬ﻓَِﺈ ﱠن ْ‬ ‫ﺼَﺮِة َواﻟْ ُﻜﻮﻓَِﺔ‪َ ،‬ﻏ ْ َﲑ أَ ﱠن َذﻟ َ‬ ‫ِﻣ ْﻦ أَ ْﺟ ِﻞ َذﻟ َ‬ ‫َ‬ ‫ت ﲟَ ْﺪ َر َﺳ َِﱵ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﻴﱠ ِﺔ ﻟِﻤﺸ ِ‬ ‫وﻗْـ ًﻔﺎ ﻋﻠَﻰ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳِﲔ أَ ِو اﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴِﲔ‪ ،‬ﺑﻞ َﲡﺎوزت َذﻟِﻚ إِ َﱃ اﻟْﻤ َﺬ ِاﻫ ِ ِ‬ ‫ﺎﻫ ِﲑ اﻟﻨﱡ َﺤﺎةِ‪،‬‬ ‫ّ َ َ ْ َ ََ ْ َ‬ ‫ﺐ اﻟْ َﻔ ْﺮدﻳﱠِﺔ‪َ ،‬و ْاﻵ َراء اﻟ ﱠﺸ ْﺨ ِ َ َ‬ ‫َ َ ََّْ‬ ‫َ‬ ‫ِ ‪4‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺣﺘَ َﺪ َم اﻟﻨَّﺰاعُ ‪.‬‬ ‫ﺚ َﻛﺜـَُﺮ ﺑـَْﻴـﻨَـ ُﻬ ُﻢ ْ‬ ‫َﺣْﻴ ُ‬ ‫اﳉَ َﺪ ُل َﺣ ْﻮ َل َﻫﺬﻩ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬و ْ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ﺎج َﳍﺎ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِي‪ ،‬ﺗَـ ْﻘﺘَ ِ‬ ‫ﻀﻲ ﻗُ ُﺪﻣﺎ ِﰲ ْ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀﻲ‬ ‫اﳊَﺪﻳﺚ َﻋ ْﻦ َﻣ َﻌ ِﺎﱂ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ َواﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ‬ ‫َوﻗَـْﺒ َﻞ أَ ْن ﳕَْ َ ً‬ ‫ْ ّ‬ ‫ْ‬ ‫ﻳﺚ ﻋ ِﻦ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِﻣﻨﱠﺎ ﻃَﺒِﻴﻌﺔُ اﻟْﺒﺤ ِ‬ ‫ﺚ ِْ‬ ‫ﻚ ِﻣ ْﻦ ِﺧ َﻼ ِل‬ ‫ﺼَﺮِة َواﻟْ ُﻜﻮﻓَِﺔ‪َ ،‬وذَﻟ َ‬ ‫ﺪر َﺳ َِﱵ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َ َْ‬ ‫اﻹﻟْ َﻤ َﺎم ِ‪ْ ヨ‬ﳊَﺪ َ ْ‬ ‫اﺳﺘ ْﺠ َﻼء َﻣ َﻌ ِﺎﱂ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ ﻟَ َﺪى َﻣ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ِﻣﻦ ﻣ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹ َﺷﺎرَة إِ َﱃ ﻣﻮاﻗِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ِﻣ َﻦ‬ ‫ﺼﺎد ِر اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ‪ُ ،‬ﳘَﺎ‪ :‬اﻟ ﱠﺴ َﻤ ُ‬ ‫ﲔ َواﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫َﻣ ْ‬ ‫ﻒ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼ َﺪ َرﻳْ ِﻦ أَ َﺳﺎﺳﻴِّ ْ ِ ْ َ َ‬ ‫ﺎس‪َ ،‬و ْ َ‬ ‫ََ‬ ‫ﺎع َواﻟْﻘﻴَ ُ‬ ‫ات‪ ،‬واﺳﺘِﻌﺮاض ﻣﻈَ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎﻫ ِﺮ َﻣ ْﺪ َر َﺳ َِﱵ ْاﻷَﺛَِﺮ َواﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ﺎس ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮِن‪.‬‬ ‫اﻟْﻘَﺮاءَ َ ْ ْ َ َ َ‬ ‫‪1.4‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ َﺮةِ َواﻟْ ُﻜﻮﻓَ ِﺔ‪:‬‬ ‫ﺐ ْاﻷ ﱠَو ُل‪َ :‬ﻣ َﻌﺎﱂُ اﻟﺘﱠـ ْﻮ ِﺟ ِﻴﻪ ﻟَ َﺪى َﻣ ْﺪ َر َﺳ َِﱵ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫اﻟ َْﻤﻄْﻠَ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ اﻟﺜ ِ‬ ‫ﺴ َﻤ ِﺎع َواﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ﺎس‪:‬‬ ‫ﲔ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬ ‫ﱠﺎﱐ‪َ :‬ﻣ َﻮاﻗِ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﲔ َواﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫اﻟ َْﻤﻄْﻠَ ُ‬ ‫ﺴ َﻤ ِﺎع َواﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ﺎس‪:‬‬ ‫ﲔ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬ ‫‪َ 1.4.3‬ﻣ ْﻮﻗِ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ِﻣﻦ اﻟْﻤ ْﻌﻠُ ِﻮم أَ ﱠن اﻟﻨﱠ ْﺤﻮ ﺑَ َﺪأَ ِﰲ اﻟْﺒَ ْ ِ‬ ‫ﺖ َﻣ ْﺪ َر َﺳ َﺔ‬ ‫س اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ﱡ‬ ‫ي؛ َﺣْﻴ ُ‬ ‫ﺼَﺮةِ َﺳﺒَـ َﻘ ْ‬ ‫ﺚ إِ ﱠن َﻣ ْﺪ َر َﺳﺔَ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺼَﺮة ﻗَـْﺒ َﻞ أَ ْن ﻳَ ْﺪ ُﺧ َﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔَ اﻟ ﱠﺪ ْر ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وَﻫ َﺬا ْاﻷَ ْﻣ ُﺮ‬ ‫اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔ ﺑِﻨَ ْﺤ ِﻮ ﻣﺎﺋَﺔ َﺳﻨَﺔ ِﰲ اﻟْ ُﻮ ُﺟﻮد‪َ ،‬وأَ ﱠن أََواﺋ َﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وُﻣ َﺆ ّﺳﺴﻲ َﻣ ْﺬ َﻫﺒِ ِﻬ ْﻢ َﻛﺎﻧُﻮا ﻣ ْﻦ ﺗََﻼﻣ َﺬة اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﻮع اﻟْﻌِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ اﻟْﺒﺼ ِﺮ ِ ِ‬ ‫ِِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وذُﻳُ ِ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ي‪َ ،‬و ْاﻫﺘ َﻤ ِﺎم اﻟ ﱠﺪا ِرﺳ َ‬ ‫ﺐء ْاﻷَ ْﻛ َِﱪ ِﰲ اﻟﺘﱠـ ْﻘﻌﻴﺪ ﻟ ْﻠ َﻌَﺮﺑِﻴﱠﺔ َﻋﻠَﻰ َﻛﺎﻫ ِﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫أَ ﱠدى إ َﱃ ُوﻗُ ِ ْ‬ ‫ﻮع اﻟْ َﻤ ْﺬ َﻫ ِ َ ْ ّ‬ ‫‪1‬ﻋﺑد اﻟﻌﺎل ﺳﺎﻟم ﻣﻛرم‪ ،‬أﺛر اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﻓﻲ اﻟدراﺳﺎت اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪) ،‬اﻟﻛوﯾت‪ :‬ﻣؤﺳﺳﺔ ﻋﻠﻲ ﺟراح اﻟﺻﺑﺎح‪ ،(1978/1398 ،‬ص‪.55‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺧدﯾﺟﺔ اﻟﺣدﯾﺛﻲ‪ ،‬اﻟﻣدارس اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .3‬إرﺑد‪ :‬دار اﻷﻣل ﻟﻠﻧﺷر واﻟﺗوزﯾﻊ‪ ،(2001/1422 ،‬ص‪.119‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺷﻠﺑﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﻠﻲ اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ :‬ﺣﯾﺎﺗﮫ‪ ،‬وﻣﻛﺎﻧﺗﮫ ﺑﯾن أﺋﻣﺔ اﻟﺗﻔﺳﯾر اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬وآﺛﺎره ﻓﻲ اﻟﻘراءات واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪.443‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﻛرم‪ ،‬أﺛر اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﻓﻲ اﻟدراﺳﺎت اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪ ،‬ص‪.56‬‬ ‫‪60‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎب ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ ِ‬ ‫ﺻﺤ ِ‬ ‫ﺎس أَﺛَِﺮ َﻫ َﺬا اﻟْﻤ ْﺬ َﻫ ِ‬ ‫َﻣﺎ َﱂْ ﻳـُ َﻘ ﱠﺪ ْر ﻟِﻤ ْﺬ َﻫ ٍ‬ ‫آﺧَﺮ‪َ ،‬واﻧْﻌِ َﻜ ِ‬ ‫ﺎت أَ ﱠن ْاﻷََواﺋِ َﻞ‬ ‫اﺳ ُ‬ ‫ﺐ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫ﺐ َﻋﻠَﻰ أَ ْ َ‬ ‫ﺎج اﻟﱠﺬﻳﻦ ﺗـُ َﺆّﻛ ُﺪ اﻟ ّﺪ َر َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪.‬‬ ‫ﺼ ِﺮﻳّ َ‬ ‫ﻣْﻨـ ُﻬ ْﻢ َﻛﺎﻧُﻮا ﻣ َﻦ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ُﻛ ﱡﻞ ﻫ ِﺬ ِﻩ ْاﻷُﻣﻮِر ﺗَـﻌ ِﻜﺲ اﻟﻨﱠـﻬﻀﺔَ اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠﺔَ اﻟﱠﺮاﺋِ َﺪ َة اﻟﱠِﱵ ﲤََﻴﱠـﺰ ِ‬ ‫ﺖ ﺗَـ ُﻌ ﱡﺞ ﺑِِﻪ ِﻣ َﻦ‬ ‫َْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱠﺔُ‪َ ،‬ﻣ َﻊ َﻣﺎ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ُ ْ ُ ْ َ‬ ‫ت َﺎ اﻟْ َﻤ ْﺪ َر َﺳﺔُ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪ ،‬وﻫ َﺬا اﻧْـﻌ َﻜﺲ ﻋﻠَﻰ اﻟْﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﲔ وأَ ْ ِ‬ ‫ات‬ ‫س اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ﱠ‬ ‫ﺎﻫ ْ ِ َ َ َ َ َ‬ ‫ي َﱂْ ﻳَْ َﱪأْ ﻣ َﻦ اﻟﺘﱠﺄَﺛﱡِﺮ َ َﺬﻳْ ِﻦ اﻻ ّﲡَ َ‬ ‫اﻟْ ُﻤﺘَ َﻜﻠّﻤ َ َ‬ ‫ََ‬ ‫ﺻ َﺤﺎب اﻟْ َﻔ ْﻠ َﺴ َﻔﺔ‪َ ،‬وأَ ﱠن اﻟ ﱠﺪ ْر َ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫اﳉَ َﺪ ِل‬ ‫ﺼﻒ ُﳓَﺎﺗُﻪُ ِ‪ヨ‬ﻟْ ُﻘ ْﺪ َرِة َﻋﻠَﻰ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮ ﱡ‬ ‫ي ِ‪ヨ‬ﻟﺘﱠـ ْﻌﻠ ِﻴﻞ َواﻟْ َﻔ ْﻠ َﺴ َﻔﺔ‪َ ،‬واﺗﱠ َ‬ ‫ﺐ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ َوﺗَـ ْﻮﺟﻴﻬ َﻬﺎ َوﺗَـ ْﻌﻠﻴﻠ َﻬﺎ؛ ﻟ َﺬا اﺗﱠ َﺴ َﻢ اﻟْ َﻤ ْﺬ َﻫ ُ‬ ‫ﺎس ِِﻹﻧْ َﺸ ِﺎء ﻟُﻐَ ٍﺔ ﻳﺴﻮدﻫﺎ اﻟﻨِّﻈَﺎم واﻟْﻤْﻨ ِﻄﻖ‪ ،‬وَْﲢ ُﻜﻤﻬﺎ اﻟْ َﻘﻮ ِ‬ ‫ﺎس‪ ،‬ﻓَـﻨَـ ْﺰ َﻋﺔُ اﻟْﻤ ْﺬ َﻫ ِ‬ ‫َواﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ي َﲤِﻴﻞ إِ َﱃ ﻃَْﺮِد اﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْﺒَ ْ ِ ِ‬ ‫اﻋ ُﺪ‬ ‫َ ُ َُ‬ ‫َ‬ ‫ُ َ َ ُ َ َُ َ‬ ‫ﺼﺮ ّ ُ‬ ‫دو َن ِاﻻﻫﺘِﻤ ِﺎم ِ‪ِヨ‬ﻻﺧﺘِ َﻼ ِ‬ ‫ﺎﺷ ِﺊ ﻋﻦ ﺗَـﻌ ﱡﺪ ِد َﳍﺠ ِ‬ ‫ف اﻟﻨﱠ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْ َﻘﺒﺎﺋِ ِﻞ‪ ،‬وﻫ َﺬا اﻟْﻤْﻨـﻬﺞ ﳝُْ ِﻜﻦ أَ ْن ﻳﻮﺻﻒ َِﻧﱠﻪ ﻣْﻨـﻬﺞ ﺗَـﻌﻠِ ِ‬ ‫ﻴﻤ ﱞﻲ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ ََ َ َ ُ ُ ُ َ َ ُ َ َ ٌ ْ‬ ‫َْ َ ََ‬ ‫َْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳ ِﺮﻳﺢ اﻟْﻤﻌﻠّ ِﻤ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اﻋﺪ و ْاﻷَ ْﺣ َﻜ ِﺎم‪ ،‬وﻟَ َﻌ ﱠﻞ َﻫ َﺬا ِﺳﱞﺮ ِﻣ ْﻦ أَ ْﺳﺮا ِر ﺗَـ َﻔ ﱡﻮ ِق اﻟْﻤ ْﺬ َﻫ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﰲ اﻟﱠﺬي‬ ‫ُ ُ َُ َ‬ ‫ﺐ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮ ِّ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﲔ ﻣ ْﻦ َﻛﺜْـَﺮة اﻟْ َﻘ َﻮ َ‬ ‫ي َﻋﻠَﻰ اﻟْ ُﻜ ِّ‬ ‫َ‬ ‫ِِ ‪1‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺗَ َﺸﻌﱠﺒ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﲔ‪.‬‬ ‫ﺖ ﻓﻴﻪ اﻟْ َﻘ َﻮاﻋ ُﺪ َواﺗﱠ َﺴ َﻌ ْ‬ ‫َْ‬ ‫ﺼﺮﻳّ َ‬ ‫ﻴﻞ إِ َﱃ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺖ‪ ،‬ﳑﱠﺎ ﻳَ ُﺸ ﱡﻖ َﻋﻠَﻰ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻌﻠّﻢ ﻟ ْﻠ َﻌَﺮﺑﻴﱠﺔ‪َ ،‬وَْﳚ َﻌﻠُﻪُ َﳝ ُ‬ ‫وإِ َذا َﻛﺎﻧَ ِ‬ ‫ﺖ اﻟﻨﱠـ ْﺰ َﻋﺔُ إِ َﱃ ﻃَْﺮِد اﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ﺼ َﺪ َر ْاﻷَﱠو َل‬ ‫ﲔ‪ ،‬ﻓَِﺈ ﱠن َﻣْﻨـ َﻬ َﺠ ُﻬ ْﻢ ِﻣ ْﻦ َﺣْﻴ ُ‬ ‫ﺎس ﻗَ ْﺪ َﻏﻠَﺒَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﺚ اﻟ ﱠﺴ َﻤﺎعُ أَ ﱠن اﻟْ َﻤ ْ‬ ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫اﳋُﻠﱠ ِ‬ ‫ﲔ ِ‪ِヨ‬ﻻ ْﻋﺘِ َﻤ ِﺎد َﻋﻠَﻰ‬ ‫ﻟِﻠﱡﻐَ ِﺔ ِﻋْﻨ َﺪ ُﻫ ْﻢ ﻳـَﺘَ َﻤﺜﱠ ُﻞ ِﰲ اﻟْ َﻘﺒَﺎﺋِ ِﻞ اﻟﱠِﱵ َﱂْ َﲣْﺘَﻠِ ْﻂ ﺑِﻐَ ِْﲑ اﻟْ َﻌَﺮ ِب ْ‬ ‫ﺺ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ َﻛﺎﻧُﻮا ﻳَـ ْﻔ َﺨ ُﺮو َن َﻋﻠَﻰ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ط‪ ،‬وﻫﻢ ‪-‬إِ َﱃ ﺟﺎﻧِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اﳊَ َ ﱠ‬ ‫ﻚ‪ -‬ﻳـَ ْﻌﺘَ ِﻤ ُﺪو َن ِّ‬ ‫ﻀ ًﻼ‬ ‫ﻟُﻐَ ِﺔ اﻟْﺒَ ْﺪ ِو ُدو َن ْ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔَ اﻟﺜﱠﺎﺑِﺘَﺔَ َﻋ ِﻦ اﻟﺜَِّﻘ ِﺔ‪ ،‬ﻓَ ْ‬ ‫ﺐ َذﻟ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻀ ِﺮ اﻟ ِﱵ أَﻓْ َﺴ َﺪ َﻫﺎ اﻻ ْﺧﺘ َﻼ ُ َ ُ ْ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﻮع اﻟﱠِﱵ ُﲣَ ِﻮ ُل َﳍﻢ اﻟْ َﻘﻄْﻊ ﺑِﻨَﻈَﺎﺋِِﺮﻩِ‪ ،‬وﺗُﺴﻠِﻤﻬﻢ إِ َﱃ ِاﻻﻃْ ِﻤْﺌـﻨَ ِ‬ ‫ﺎن إِﻟَْﻴ ِﻪ ِﰲ‬ ‫ﺎﺿ ِﺔ ِﻣ َﻦ اﻟْ َﻤ ْﺴ ُﻤ ِ‬ ‫َﻋ ِﻦ ْاﻋﺘ َﻤﺎدﻫ ْﻢ َﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻜﺜْـَﺮِة اﻟْ َﻔﻴﱠ َ‬ ‫َ‬ ‫َ ْ ُُْ‬ ‫ّ ُُ‬ ‫ﻆ‪ ،‬وَﻻ َﳚ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎس َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‪.2‬‬ ‫ﻧـَ ْﻮط اﻟْ َﻘ َﻮاﻋﺪ ﺑِﻪ‪َ ،‬وإِﱠﻻ َﻋ ﱡﺪوﻩُ َﻣ ْﺮِو‪ُْ レ‬ﳛ َﻔ ُ َ ُ ُ‬ ‫ﻮز اﻟْﻘﻴَ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻟﺼﺒـﻐَﺔُ اﻟﱠِﱵ ﻳ ِ ِ‬ ‫اﻟﺮواﻳ ِﺔ؛ و َذﻟِ َ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي ِﺻﺒـﻐَﺔُ اﻟْ ِﻘﻴ ِ ِ ِ‬ ‫اﺳﺘِ َﻬﺎ‬ ‫ﺐ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َْ‬ ‫ﺼ ِﺮ ﱡ ْ‬ ‫ﻓَ ّ ْ‬ ‫َ‬ ‫ﻚ ﺑﺘَ ْﺤﻜﻴ ِﻢ ﻧَﻈَ ِﺮﻫ ْﻢ ﻓ َﻴﻬﺎ‪َ ،‬ود َر َ‬ ‫ﺎس ﰲ ﻗَـﺒُﻮل َِّ َ َ‬ ‫ﺼﻄَﺒ ُﻎ َﺎ اﻟْ َﻤ ْﺬ َﻫ ُ‬ ‫ﺎﻋﻬﺎ ﻟَِﻘﻮاﻧِﻴﻨِ ِﻬﻢ وأُ ِِ‬ ‫ﺎﻋ ِﻬﻢ ِﲟَﺎ اﺳﺘَـْﻨـﺒﻄُﻮا ِﻣﻦ ﻗَـﻮ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺑِﻨَﺎء ﻋﻠَﻰ اﻟْﻤ ْﺸﻬﻮِر اﻟ ﱠﺸﺎﺋِ ِﻊ ِﻋْﻨ َﺪﻫﻢ‪ ،‬وُﳏﺎوﻟَِﺔ إِﺧ ِ‬ ‫اﻋ َﺪ‪،‬‬ ‫ُْ َ َ َ ْ َ‬ ‫ً َ َ ُ‬ ‫ﻀ َ َ َْ ُ‬ ‫ﺻﻮﳍ ْﻢ‪َ ،‬وﻧَﻈًَﺮا ﻻﻗْﺘﻨَ ْ ْ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫وِرﺿﺎﻫﻢ ﻋ ﱠﻤﺎ وﺻﻠُﻮا إِﻟَﻴ ِﻪ ِﻣﻦ ﻧـَﺘﺎﺋِﺞ‪ ،‬ﺟﻌﻠُﻮﻫﺎ ْ ِ‬ ‫ﺎ‪ ،ル‬أَْو ﺑِﺘَـﻠَ ﱡﻤ ِ‬ ‫ﺲ‬ ‫ﻴﻤﺎ ﻳَِﺮُد ِﻣ َﻦ اﻟْ َﻜ َﻼِم ُﳐَﺎﻟ ًﻔﺎ َﳍَﺎ‪ヨِ ،‬ﻟﺘﱠﺄْ ِو ِﻳﻞ أَ ْﺣﻴَ ً‬ ‫َ َ ُْ َ َ َ ْ ْ َ َ ََ َ‬ ‫اﳊَ َﻜ َﻢ ﻓ َ‬ ‫ِ‬ ‫اﺳﺘَـْﻨ َﻜ ُﺮوﻩُ؛ ﻟِ َﻜﺜْـَﺮِة َﻣﺎ‬ ‫اﻟ ﱠ‬ ‫ورِة ﻟَﻪُ إِ ْن َﻛﺎ َن ِﺷ ْﻌًﺮا‪ ،‬ﻓَِﺈ ْن َﱂْ ﻳـَﺘَـﻴَ ﱠﺴ ْﺮ ﻟَﻪُ َﻫ َﺬا َوَﻻ َذ َاك َﻋ ﱡﺪوﻩُ َﺷﺎذا ُْﳛ َﻔ ُ‬ ‫ﺎس َﻋﻠَْﻴﻪ‪ ،‬أَ ِو ْ‬ ‫ﻀ ُﺮ َ‬ ‫ﻆ َوَﻻ ﻳـُ َﻘ ُ‬ ‫س ِﻣ َﻦ اﻟﱡﺮَواةِ َذ ِوي ْاﻷَ ْﻫ َﻮ ِاء ِﰲ اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ‪.3‬‬ ‫اﻧْ َﺪ ﱠ‬ ‫ﺺ اﻟْﻤ ْﺪرﺳ ِﺔ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳﱠِﺔ اﻟﺘﱠـﻌﻠِﻴﻞ واﻟْ ِﻘﻴﺎس‪ ،‬و َاﻻ ْﻋﺘِ َﺪاد ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻘﻮ ِ‬ ‫وﺻ ْﻔﻮةُ اﻟْ َﻘﻮِل‪ :‬إِ ﱠن ِﻣﻦ أَﻫ ِﻢ ﺧ ِ‬ ‫اﻋ ِﺪ اﻟْ ُﻤ ْﺴﺘَـْﻨـﺒَﻄَِﺔ‪َ ،‬وَﻫ َﺬا‬ ‫ﺼﺎﺋ ِ َ َ َ َ ْ‬ ‫ْ َّ َ َ‬ ‫َََ ْ‬ ‫ْ َ َ َ َ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِِ ِ ﱡ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اﺧﺘَﻄﱠﻪُ ُﳓَﺎةُ‬ ‫ﺐ أَ ﱠن اﻟْ َﻤْﻨـ َﻬ َﺞ اﻟﱠﺬي ْ‬ ‫ْاﻷَ ْﻣ ُﺮ ﻗَ َﺎد إ َﱃ اﻟﻨﱠﻈَﺮ اﻟ ﱠﺪﻗﻴﻖ ﻟﺪَﻻَﻻت اﻟﻠﻐَﺔ‪َ ،‬وأَ َﺳﺎﻟﻴﺐ اﻟْ َﻌَﺮب ﰲ َﻛ َﻼﻣﻬ ْﻢ‪َ ،‬وَﻻ َرﻳْ َ‬ ‫ﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْﻤ ْﺪرﺳ ِﺔ‪ ،‬وأَ ﱠن ﻫ َﺬا اﻟْ ِﻔ ْﻜﺮ اﻟْﻤﻨَﻈﱠﻢ اﻟﱠ ِﺬي اﺗﱠﺴﻢ ﺑِِﻪ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳﱡﻮ َن َﻛﺎ َن ﻟَﻪ أَﺛـَﺮ ِﰲ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎج َﳍَﺎ‪.‬‬ ‫ات َو ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ََ َ ْ‬ ‫َ َ ََ َ َ‬ ‫ُ ٌ ْ‬ ‫ََ‬ ‫َ ُ َ‬ ‫ﲔ ِﻣﻦ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‪:‬‬ ‫‪َ 1.4.4‬ﻣ ْﻮﻗِ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ َ َ َ‬ ‫ﺎت اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳِﲔ‪ ،‬وِﰲ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱯ‬ ‫ﺿﻮا َﳍَﺎ‪َ ،‬ﻛﺎ َن ُﻫﻨَ َ‬ ‫ﻣ ْﻦ ﺧ َﻼ ِل إِﻧْـ َﻌ ِﺎم اﻟﻨﱠﻈَ ِﺮ ِﰲ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔ َ ْ ّ َ َ َ‬ ‫ﺿ ْﻮء اﻟْ َﻤ َﺴﺎﺋ ِﻞ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮﻳﱠﺔ اﻟﱠِﱵ ﺗَـ َﻌﱠﺮ ُ‬ ‫ﺎك ﺗَـﻐَﺎﻓُ ٌﻞ ﻧ ْﺴِ ﱞ‬ ‫‪1‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺣﻣد أﻣﯾن‪ ،‬ﺿﺣﻰ اﻹﺳﻼم‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣؤﺳﺳﺔ ھﻧداوي ﻟﻠﺗﻌﻠﯾم واﻟﺛﻘﺎﻓﺔ‪ ،606 :2 ،(2012 ،‬ﺻﻼح‪ ،‬ﻣواﻗف اﻟﻧﺣﺎة ﻣن اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‬ ‫ﺣﺗﻰ ﻧﮭﺎﯾﺔ اﻟﻘرن اﻟراﺑﻊ اﻟﮭﺟري‪.90 ،‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺣﻣد اﻟطﻧطﺎوي‪ ،‬ﻧﺷﺄة اﻟﻧﺣو وﺗﺎرﯾﺦ أﺷﮭر اﻟﻧﺣﺎة‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ إﺣﯾﺎء اﻟﺗراث اﻹﺳﻼﻣﻲ‪.105،104 ،(2005/1426 ،‬‬ ‫‪3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟطﻧطﺎوي‪ ،‬ﻧﺷﺄة اﻟﻧﺣو وﺗﺎرﯾﺦ أﺷﮭر اﻟﻧﺣﺎة‪ ،109،108 ،‬ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن اﻟﺳﯾد‪ ،‬ﻣدرﺳﺔ اﻟﺑﺻرة اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪ :‬ﻧﺷﺄﺗﮭﺎ وﺗطورھﺎ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪.1‬‬ ‫)اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﺗوزﯾﻊ دار اﻟﻣﻌﺎرف‪.227-225 ،(1968 ،‬‬ ‫‪61‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻮص اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫آن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ‪ ،‬ﻓَـﻠَﻢ ﻳَ ُﻜ ْﻦ ﻳُﺴﺘَ ْﺸ َﻬ ُﺪ ﺑِِﻪ و ْﺣ َﺪﻩُ إِﱠﻻ ِﰲ اﻟْ َﻘﻠِ ِﻴﻞ اﻟﻨﱠ ِﺎد ِر‪ ،‬أَﱠﻣﺎ ِﰲ اﻟْ َﻜﺜِ ِﲑ اﻟْﻐَﺎﻟِ ِ‬ ‫ﺐ ﻓَ َﻼ ﺑُ ﱠﺪ أَ ْن‬ ‫َﻋ ْﻦ ﻧُ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ﺼ ِ ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ﺎس ﻳُ ْﺪ ِﻋ ُﻢ‪.1‬‬ ‫ﻳَ ُﻜﻮ َن ﲜ َﻮا ِرِﻩ ﺷ ْﻌٌﺮ ﻳـُ َﻌِّﺰُز‪ ،‬أَْو أَ ْ‬ ‫ﺻ ٌﻞ ﻳـُ َﻘ ِّﻮي‪ ،‬أَْو ﻣ ْﻘﻴَ ٌ‬ ‫ات ﻣﻮﻗِ ًﻔﺎ ﻣْﻨـﻬ ِﺠﻴﺎ ﻣ ْﻘﺒ ًﻮﻻ؛ ﻓَـﻬﻢ َﳛﺘ ﱡﺠﻮ َن ِ ﺎ ِﺣ ِ‬ ‫اﳊ ِﻘﻴ َﻘ ِﺔ َﱂ ﻳ ُﻜﻦ ﻣﻮﻗِﻒ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺻﻮﳍِِ ْﻢ‪،‬‬ ‫ُ ْ َْ‬ ‫َ َ‬ ‫َوِﰲ َْ ْ َ ْ َ ْ ُ َ ْ ّ َ‬ ‫ﲔ ﺗَـﺘﱠﻔ ُﻖ َﻣ َﻊ أُ ُ‬ ‫ﲔ ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَ َ ْ َ َ َ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺾ‬ ‫ﺘﻤ ﱠﺸﻰ َﻣ َﻊ َﻣْﻨـ َﻬﺠ ِﻬ ْﻢ‪ ،‬أَﱠﻣﺎ ﺣ َ‬ ‫ﲔ ﺗَـﺘَـ َﻌﺎ َر ُ‬ ‫ﺻﻠُﻮا إِﻟَْﻴﻪ ﻣ ْﻦ ﻗَـ َﻮاﻋ َﺪ ﻓَ َﻤﺼ ُﲑَﻫﺎ اﻟﱠﺮﻓْ ُ‬ ‫ض َﻣ َﻊ َﻣﺎ َو َ‬ ‫َوﺗُ َﺴﺎﻳ ُﺮ ﻗَـ َﻮاﻋ َﺪ ُﻫ ْﻢ‪َ ،‬وﺗَ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫و ِْ‬ ‫ض َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ‪ ،‬ﻓَ َﻤﺎ‬ ‫ﺻ ٌﻞ‪َ ،‬واﻟْﻘَﺮاءَ ُ‬ ‫ﺻ ﱠﺢ َﺳﻨَ ُﺪ ِرَواﻳَﺘ َﻬﺎ‪ ،‬ﻓَﺎﻟْ َﻘ َﻮاﻋ ُﺪ ﻋْﻨ َﺪ ُﻫ ْﻢ أَ ْ‬ ‫ات ﺗـُ ْﻌَﺮ ُ‬ ‫اﻹﻧْ َﻜ ُﺎر‪ ،‬أَ‪َ レ‬ﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن ﻗَﺎ ِرﺋـُ َﻬﺎ‪َ ،‬وَﻣ ْﻬ َﻤﺎ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺾ‪.‬‬ ‫َواﻓَـ َﻘ َﻬﺎ ﻗُﺒِ َﻞ‪َ ،‬وَﻣﺎ َﺧﺎﻟََﻔ َﻬﺎ ُرﻓ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اﺳﺘِ ْﺪَﻻ ُﳍُْﻢ َﻋﻠَﻰ إِ ْﻋ َﻤ ِﺎل )إِ ِن( اﻟْ ُﻤ َﺨ ﱠﻔ َﻔ ِﺔ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱡﻮ َن َﻛﺎﻧُﻮا َﻻ َْﳛﺘَ ﱡﺠﻮ َن ِ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَات إِﱠﻻ ِﰲ اﻟْ َﻘﻠ ِﻴﻞ اﻟﻨﱠﺎد ِر‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ أَْﻣﺜِﻠَ ِﺔ َذﻟ َ‬ ‫ﻓَﺎﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﻚ‪ْ :‬‬ ‫ﺐ ﺑِِﻘَﺮاءَ ِة َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ )ت‪َ ،(785/169 .‬وَﻣ ْﻦ َواﻓَـ َﻘﻪُ‪ِ ،2‬ﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬و ِإ ﱠن ﻛ ٗ ُّﻼ ﻟﱠ ﱠﻤﺎ")ﻫﻮد ‪،3(111/11‬‬ ‫اﻟﻨﱠ ْ‬ ‫ﺼَ‬ ‫اﺳﺘِ ْﺪَﻻ ُﳍُْﻢ ِﰲ ﻛِ َﻼ َوﻛِْﻠﺘَﺎ‪ِ ،‬ﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪ِ " :‬ﻛ ۡﻠﺘَﺎ ۡٱﻟ َﺠﻨﱠﺘ َ ۡﯿ ِﻦ" )اﻟﻜﻬﻒ ‪ ،(33/18‬ﺑِِﻘَﺮاءَةِ ﲪََْﺰَة )ت‪.‬‬ ‫َو ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ )ت‪ ،4(844/229 .‬ﻋﻠَﻰ أَ ﱠن ْاﻷَﻟِﻒ ﻓِﻴ ِﻬﻤﺎ ﻟَﻴﺴ ِ ِ ِ‬ ‫‪ ،(773/156‬واﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ِﻲ‪ ،‬و َﺧﻠَ ٍ‬ ‫ﻚ‬ ‫ﺖ َﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ﺖ ﻟﻠﺘﱠـﺜْﻨﻴَﺔ‪َ ،‬وﻟَ ْﻮ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫َ َ َْ ْ‬ ‫َ‬ ‫َ َ ّ َ‬ ‫ت إَِﻣﺎﻟَﺘُـ َﻬﺎ‪.5‬‬ ‫ﻟَ َﻤﺎ َﺟ َﺎز ْ‬ ‫ﲔ ِﰲ أَ ﱠُْﻢ َﻛﺎﻧُﻮا ﻳـَ ْﻌﺘَ ﱡﺪو َن ِ‪ヨ‬ﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ﺎس ْاﻋﺘِ َﺪ ًادا َﻛﺒِ ًﲑا‪َ ،‬وَﻛﺎ َن أَﺑْـَﺮَز َﻣﺎ ُﳝَﻴُِّﺰ َﻣ ْﺬ َﻫﺒَـ ُﻬ ْﻢ‪ ،‬ﻟِ َﺬا ﻓَـ ُﻬ ْﻢ ِﰲ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﺺ َﻣْﻨـ َﻬ ُﺞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َوﻳـَﺘَـﻠَ ﱠﺨ ُ‬ ‫وذ واﻟﻠﱡﺠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮء إِ َﱃ اﻟﱠﺮﻓْ ِ‬ ‫ﺾ‬ ‫ﺗَـ ْﻮﺟﻴ ِﻬ ِﻬ ُﻢ اﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔَ ْاﻋﺘَ َﻤ ُﺪوا َﻋﻠَْﻴﻪ‪َ ،‬وﻣ ْﻦ ﰒَﱠ َﻋ َﻤ ُﺪوا إ َﱃ اﻟﺘﱠﺄْ ِو ِﻳﻞ َواﻟﺘﱠـ ْﻘﺪﻳ ِﺮ‪ ،‬أَ ِو اﻟ ﱡﺸ ُﺬ َ ُ‬ ‫اﻹﻧْ َﻜﺎ ِر؛ ﻟِﺘﺴﺘ ِﻘﻴﻢ َﳍﻢ ﻣ َﻘﺎﻳِﻴﺴﻬﻢ‪ ،‬ﻣﻊ اﻋﺘِ َﺪ ِاد ِﻫﻢ ِﰲ ﺗَـﻨَﺎوِل اﻟْﻤﺴﻤﻮﻋ ِ‬ ‫و ِْ‬ ‫ﺎت‪ ،‬ﺑِﻨَﺎءً َﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻜﺜِ ِﲑ اﻟ ﱠﺸﺎﺋِ ِﻊ ِﰲ ْاﻷَ َﻋ ِّﻢ‬ ‫َ ْ َ َ ُْ َ ُ ُ ْ َ َ ْ‬ ‫ُ َ ُْ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﺎج ِ‪ヨ‬ﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات‬ ‫ْاﻷَ ْﻏﻠَﺐ‪َ ،‬و َْ ِو ِﻳﻞ َﻣﺎ َﻋ َﺪاﻩُ‪ ،‬أَْو ﺗَ ْﺸﺬﻳﺬﻩ‪ ،‬أَْو َرﻓْﻀﻪ‪َ ،‬و َﻋﻠَْﻴﻪ ﻓَﺈ ﱠن َﻫ َﺬا ﻳـُ َﻌ ﱡﺪ َﻣ ْﻮﻗ ًﻔﺎ َﻏ ْ َﲑ َﻣْﻨـ َﻬﺠ ٍّﻲ ﻣ َﻦ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺴ َﻤ ِﺎع‪:‬‬ ‫ﲔ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬ ‫‪َ 1.4.5‬ﻣ ْﻮﻗِ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫ي‪ ،‬إِ ْذ إِ ﱠن اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔَ ُﻣﺘَﺄَ ّﺧَﺮةٌ َزَﻣﻨﻴﺎ؛ ﳑﱠﺎ أَ َ‪َ ラ‬ح َﳍَﺎ أَ ْن َْﲡ َﻤ َﻊ ِﰲ َﻣْﻨـ َﻬﺠ َﻬﺎ ﺑَْ َ‬ ‫َﺳﺒَـ َﻘﺖ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼَﺮةُ اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔَ ِﰲ اﻟ ﱠﺪ ْر ِس اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ِّ‬ ‫اﻟ ﱠﺴﻤ ِﺎع واﻟْ ِﻘﻴ ِ ِ‬ ‫ﺖ ﺑِِﻪ‪.‬‬ ‫ﺐ َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ إِﻳﺜَ ُﺎر اﻟ ﱠﺴ َﻤ ِﺎع ﻋُ ِﺮﻓَ ْ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ﺎس‪ ،‬ﻟَﻜﻨﱠﻪُ ﻟَ ﱠﻤﺎ َﻏﻠَ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ﱠِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ﱡ ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﻦ‬ ‫ﻓَﺎﻟْ ُﻜﻮﻓﻴﱡﻮ َن ِﻣ ْﻦ َﺣْﻴ ُ‬ ‫ﺚ اﻟ ﱠﺴ َﻤ ُ‬ ‫ﺎس‪َ ،‬ﻛﻠُﻐَﺎت أَ ْﻋَﺮاب اﻟْﺒَـ َﻮادي اﻟﺬ َ‬ ‫ﺎع ﻳـَ ْﻌﺘَ ﱡﺪو َن ﲟُ ْﺨﺘَـﻠَﻒ اﻟْﺒﻴﺌَﺎت اﻟﻠﻐَﻮﻳﱠﺔ‪َ ،‬وُﳚ ُﻴﺰو َن اﻟْﻘﻴَ َ‬ ‫اب ْاﻷَر‪ِ レ‬‬ ‫ِ ِِ ِ ِ ِ‬ ‫ب‪ ،‬أَو َﻛﺄَ ْﻋﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف اﻟﱠ ِﺬﻳﻦ وﺛُِﻘﻮا ِِﻢ‪َ ،‬ﻛﺄَ ْﻋﺮ ِ‬ ‫اب‬ ‫ﻧـَ َﻘ َﻞ َﻋْﻨـ ُﻬ ُﻢ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱡﻮ َن‪َ ،‬و ْ‬ ‫َْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫اﺣﺘَ ﱡﺠﻮا ﺑ َﻜ َﻼﻣﻬ ْﻢ ﻣ ْﻦ ﺑَْﲔ ﻗَـﺒَﺎﺋ ِﻞ اﻟْ َﻌَﺮ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫اب ْ ِ ِ ﱠ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫اب ﺳﻮ ِاد ﺑـ ْﻐ َﺪ َاد ِﻣﻦ أَ ْﻋﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﻫﺎ‪َ ،‬وَﻻ‬ ‫ﻳﻦ َﻏﻠﱠ َﻂ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱡﻮ َن ﻟُﻐَﺘَـ ُﻬ ْﻢ َوﳊَﱠﻨُ َ‬ ‫َﺳ َﻮاد اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔ‪ ،‬ﻣ ْﻦ َﲤﻴ ٍﻢ َوأَ َﺳﺪ‪َ ،‬وأَ ْﻋَﺮ َ َ َ‬ ‫اﳊُﻄَﻤﻴﱠﺔ‪ ،‬اﻟﺬ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺎك َﲦﱠﺖ ﺗَﺴ ِ‬ ‫ﻚ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ أَﺑـَ ْﻮا‬ ‫ﲔ ِﰲ ذَﻟ َ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱡﻮ َن ﻗَ ْﺪ َرﻓَ ُ‬ ‫ﺎﻫ ًﻼ ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ﻳـَ ْﻌ ِﲏ ﻗَـﺒُﻮُﳍُْﻢ َﳍَ َﺠﺎت َوﻟُﻐَﺎت َﻛﺎ َن اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﻀَ‬ ‫ﻮﻫﺎ‪ ،‬أَ ﱠن ُﻫﻨَ َ َ َ ُ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﻛرم‪ ،‬اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم وأﺛره ﻓﻲ اﻟدراﺳﺎت اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪ ،‬ص‪.117‬‬ ‫ِﯾر‪َ ،‬و ُ‬ ‫ﺷ ْﻌﺑَﺔَ‪.‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،339‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر‪.291،290 :2 ،‬‬ ‫‪2‬وھﻲ ﻗراءة اﺑ ِْن َﻛﺛ ٍ‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو اﻟﺑرﻛﺎت اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬اﻹﻧﺻﺎف ﻓﻲ ﻣﺳﺎﺋل اﻟﺧﻼف ﺑﯾن اﻟﻧﺣوﯾﯾن‪ :‬اﻟﺑﺻرﯾﯾن واﻟﻛوﻓﯾﯾن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﻌﺻرﯾﺔ‪،‬‬ ‫‪.160،159 :1 ،(2003/1424‬‬ ‫‪4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر‪.79 :2 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬اﻹﻧﺻﺎف‪.359 :2 ،‬‬ ‫‪62‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺎت‪ ،‬واﺳﺘـﻬﺠﻨُﻮا ﺑـﻌﺾ اﻟﻠﱡﻐَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت‪.1‬‬ ‫ﺾ اﻟﻠﱠ َﻬ َﺠ َ ْ َ ْ َ َ ْ َ‬ ‫ﺑـَ ْﻌ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫وِﳑﱠﺎ ﻳـْﻨـﺒﻐِﻲ أَ ْن ﻳـﺘَـﻨَـﺒﱠﻪ ﻟَﻪ‪ ،‬وُﳛﱰ ِ‬ ‫ﻚ َﻣﺎ َﻛﺎ َن‬ ‫ﲔ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻤ َﺠ ِﺎل‪َ ،‬وﻟَ َﻌ ﱠﻞ اﻟ ﱠﺪاﻓ َﻊ إِ َﱃ ذَﻟ َ‬ ‫ﲔ َﻋﻠَﻰ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫س ﻣْﻨﻪُ ََ ﱡﺠ ُﻢ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َ ََ‬ ‫ُ َ ُ َ ْ ََ َ‬ ‫ﺑﲔ اﻟْ َﻔ ِﺮﻳ َﻘ ِ ِ‬ ‫ﻮﻣ ٍﺔ َﻣ ْﺬ َﻫﺒِﻴﱠ ٍﺔ‪.‬‬ ‫ْ‬ ‫َْ َ‬ ‫ﲔ ﻣ ْﻦ ُﺧ ُ‬ ‫ﺼَ‬ ‫ِ‬ ‫إِ ﱠن أَﺑْـﺮَز َﻣ ْﻌﻠَ ٍﻢ ِﰲ َﻣ ْﺬ َﻫ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺣِ َﱰ ِاﻣ ِﻬﻢ ِّ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔَ‪َ ،‬و ْاﻋﺘِ َﺪ ِاد ِﻫ ْﻢ ِ‪ヨ‬ﻟ ﱠﺴ َﻤ ِﺎع‪َ ،‬واﺗِّ َﺴ ِﺎع َداﺋَِﺮةِ اﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ ِﻋْﻨ َﺪ ُﻫ ْﻢ‪َ ،‬وَﻫ َﺬا‬ ‫ﺐ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫َ‬ ‫ﲔ ﲤََﺜﱠ َﻞ ﰲ ْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﺻﻮل‪َ ،‬وَﻛﺎﻧَﺖ اﻟْ َﻘﺎﻋ َﺪةُ َُﻮ ُن‬ ‫ﺼ ِﺮﻳّ َ‬ ‫ﻳﻦ ﻣﺜْ َﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﲔ ﲟَﺎ ْ‬ ‫اﺳﺘَـْﻨـﺒَﻄُﻮا ﻣ ْﻦ أُ ُ‬ ‫ﺲ َﻋﻠَﻰ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻬﻬ ْﻢ‪ ،‬ﻓَ َﻜﺎﻧُﻮا َﻏ ْ َﲑ ُﻣ َﻘﻴﱠﺪ َ‬ ‫ﺑ َﺪ ْورﻩ اﻧْـ َﻌ َﻜ َ‬ ‫ﻋﻠَﻴ ِﻬﻢ أَﻣﺎم ِرواﻳ ٍﺔ ﺗُﺴﻤﻊ‪ ،‬وَﻛﺎﻧُﻮا إِ َذا َِﲰﻌﻮا ﺷ ِ‬ ‫ﻒ ﻟِ ْﻸُ ِ‬ ‫ﺎﻫ ًﺪا ﻓِ ِﻴﻪ ﺟﻮ ُاز َﺷﻲ ٍء ُﳐَﺎﻟِ ٍ‬ ‫ﺻ ًﻼ‪َ ،‬وﺑـَ ﱠﻮﺑُﻮا َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‪َ ،2‬وَﻫ َﺬا‬ ‫ُ َ‬ ‫ﺻﻮل َﺟ َﻌﻠُﻮﻩُ أَ ْ‬ ‫ُ‬ ‫َْ ْ َ َ ََ َُْ َ‬ ‫ََ ْ‬ ‫اﻧْـﻌ َﻜﺲ ﻋﻠَﻰ ﺗَـﻨَﺎوِل اﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴِﲔ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪َ ،‬وَﻣ ْﻮﻗِ ِﻔ ِﻬ ْﻢ ِﻣْﻨـ َﻬﺎ‪.‬‬ ‫َ َ َ‬ ‫ُ‬ ‫ّ َ ََ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ِﻣﻦ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‪:‬‬ ‫‪َ 1.4.6‬ﻣ ْﻮﻗِ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ َ َ َ‬ ‫َﻛﺎ َن اﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴﱡﻮ َن أَوﺳﻊ أُﻓـُ ًﻘﺎ‪ ،‬وأَرﺣﺐ ﺻ ْﺪرا ِﻣﻦ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳِﲔ ِﰲ َﳎ ِﺎل ِاﻻﺳﺘِ ْﺸﻬ ِﺎد ِ‪ヨ‬ﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫آن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ َوﻗَِﺮاءَاﺗِِﻪ‪ ،‬ﻓَـ َﻘﺒِﻠُﻮا ُﻛ ﱠﻞ َﻣﺎ‬ ‫ََْ َ َ ً َ َ ْ ّ َ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫ْ ََ‬ ‫ْ‬ ‫‪3‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺟﺎء ِﻣﻦ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫آن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ‪ ،‬ﻣ ْﺆﺛ ِﺮﻳﻦ‪ِ-‬ﰲ َﻛﺜ ٍﲑ ﻣﻦ ْاﻷَﺣﻴ ِ‬ ‫ﻂ َﻛﺜ ٍﲑ ﻣ َﻦ‬ ‫ﺎن‪َ -‬ﻋ َﺪ َم اﻟﺘﱠﺄْ ِو ِﻳﻞ َواﻟﺘﱠ ْﺨ ِﺮ ِ‬ ‫ﺖ َﻣ ْﻬﺒِ َ‬ ‫ﻳﺞ ‪َ ،‬وِﻷَ ﱠن اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔَ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫َ َْ‬ ‫ََ َ ْ‬ ‫ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟ ﱠ ِ‬ ‫ﺼ َﺪ ًرا ﻣ ْﻦ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَﺔ َواﻟﺘﱠﺎﺑِﻌ َ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وَﻣ ْﻮﻃ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وَﻣ ْﺮَﰉ َﻛﺜ ٍﲑ ﻣ ْﻦ أَ ْﻋ َﻼِم اﻟْ ُﻘﱠﺮاء‪َ ،‬ﺟ َﻌ َﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴﱡﻮ َن ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات َﻣ ْ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻣ ِِ‬ ‫ﺎﻋ َﺪ ِة اﻟْﻤ ْﺸﻬﻮرةِ‪ ،‬و ﱠاﲣ ُﺬوا اﻟْﻤﻮازﻧَﺔَ ﺑ ِ ِ‬ ‫ض ﻣﻊ اﻟْ َﻘ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎﺳﺎ‬ ‫َ ُ َ َ َ ُ َ َ َْ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ﲔ اﻟْﻘَﺮاءَات َواﻟْ َﻘ َﻮاﻋﺪ أَ َﺳ ً‬ ‫ﺼﺎد ِرﻫ ْﻢ‪َ ،‬و ْاﻋﺘَ ﱡﺪوا َﺎ ُﻣَﺮ ّﺟ ًﺤﺎ ﻋْﻨ َﺪ اﻟﺘﱠـ َﻌ ُﺎر ِ َ َ‬ ‫ِ ‪4‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ إِ َﱃ َﻣﺎ ﻳُﻄَﺎﺑِ ُﻖ اﻟْﻘَﺮاءَ َة ‪.‬‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻴﺢ اﻟْ َﻘﺎﻋ َﺪة‪َ ،‬وﺗَـ ْﻌﺪﻳﻠ َﻬﺎ َﻋ ﱠﻤﺎ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﺖ َﻋﻠَْﻴﻪ ﻋْﻨ َﺪ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﻟﺘَ ْ‬ ‫ِ‬ ‫اﳉ ِﺎﻣﻊ َﻛﺜِﲑا ِﻣﻦ ﺣﻠَ َﻘ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْ ِﻘَﺮاءَةِ؛ ِرَواﻳَﺔً‪َ ،‬وَد ْر ًﺳﺎ‪،‬‬ ‫َوﻗَ ْﺪ ﻋُﻨﻴَﺖ اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔُ ﺑ َﻔ ِّﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات ﻋﻨَﺎﻳَﺔً َﻛﺒِ َﲑًة‪َ ،‬و َﺷ ِﻬ َﺪ َﻣ ْﺴﺠ ُﺪ َﻫﺎ َْ ُ ً ْ َ‬ ‫ﻀﺒ ِﻂ و ِْ ِ ِ‬ ‫ﺎ‪ ル‬ﻟِﻤﻄﱠ ِﺮِد َﻫﺎ و َﺷﺎ ِذّ َﻫﺎ‪ ،‬وَﲣَﱠﺮج ﻓِ َﻴﻬﺎ أَ ْﻛﺜَـﺮ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء اﻟْﻤ ْﺸ ُﻬﻮِر ِ‬ ‫ﺖ ﻗَِﺮاءَا ُُْﻢ ِﰲ‬ ‫ﺎﻋ ْ‬ ‫اﻹﺗْـ َﻘﺎن‪ ،‬ﳑﱠ ْﻦ َﺷ َ‬ ‫ﻳﻦ ‪ヨ‬ﻟ ﱠ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫َوﻧـَ ْﻘ ًﺪا‪َ ،‬وﺑـَﻴَ ً ُ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ﺎﺻ ِﻢ ﺑ ِﻦ أَِﰊ اﻟﻨﱠﺠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺎ ِر‪َ ،‬ﻛﺄَِﰊ َﻋْﺒ ِﺪ اﻟﱠﺮ ْﲪَ ِﻦ اﻟ ﱡﺴﻠَ ِﻤ ِﻲ )ت‪َ ،(693/74 .‬وِزِّر ﺑْ ِﻦ ُﺣﺒَـْﻴ ٍ‬ ‫ﻮد‬ ‫ﺶ )ت‪َ ،(702/83 .‬و َﻋ ْ‬ ‫ْاﻷَ ْﻣ َ‬ ‫ُ‬ ‫ّ‬ ‫)ت‪ ،(745/127 .‬وﲪﺰَة اﻟﱠﺰﱠ‪ِ レ‬‬ ‫ت‪َ ،‬واﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ِّﻲ‪.5‬‬ ‫َ ََْ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀ ِﻤ ِﲑ اﻟْﻤ ْﺠﺮوِر ُدو َن إِ َﻋ َﺎدةِ ْ ِ‬ ‫ﻳﻦ ﺑِِﻘَﺮاءَ ِة ﲪََْﺰَة‪َ ":‬وٱﺗﱠﻘُﻮاْ ٱ ﱠ َ ٱﻟﱠﺬِي‬ ‫ﻒ َﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠ‬ ‫ﻓَﺎﻟْ ُﻜﻮﻓﻴﱡﻮ َن ُِﳚ ُﻴﺰو َن اﻟْ َﻌﻄْ َ‬ ‫اﳉَ ّﺎر‪ُ ،‬ﻣ ْﺴﺘَ ْﺸﻬﺪ َ‬ ‫َ ُ‬ ‫ﻮن اﻟﺘﱠـﻮﻛِ ِ‬ ‫ﻮل ﻧُ ِ‬ ‫)اﻷَرﺣ ِﺎم(‪َ ،6‬ﻛﻤﺎ رأَوا إِﻣ َﻜﺎ َن ُدﺧ ِ‬ ‫ﻮن ﺑِ ِۦﮫ َو ۡٱﻷَ ۡر َﺣ ِﺎم")اﻟﻨﺴﺎء ‪ِ(1/4‬ﲞَ ْﻔ ِ‬ ‫ﺴﺎ ٓ َءﻟُ َ‬ ‫اﳋَِﻔﻴ َﻔ ِﺔ َﻋﻠَﻰ‬ ‫ﻴﺪ ْ‬ ‫ﺗَ َ‬ ‫ُ‬ ‫َ َْ ْ‬ ‫ﺾ ْ َْ‬ ‫ْ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺳﺒِﯿ َﻞ ٱﻟﱠﺬ َ‬ ‫ِﯾﻦ َﻻ‬ ‫ﺎن َ‬ ‫ﻳﻦ ﺑِِﻘَﺮاءَةِ اﺑْ ِﻦ َﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ )ت‪َ " :(736/118 .‬و َﻻ ﺗَﺘﱠﺒِﻌَ ِ‬ ‫ﻓ ْﻌ ِﻞ اﻻﺛْـﻨَ ْﲔ‪ُ ،‬ﻣ ْﺴﺘَ ْﺸﻬﺪ َ‬ ‫ﻮن اﻟﺘﱠـﻮﻛِ ِ‬ ‫ﻮن")ﻳﻮﻧﺲ ‪ (89/10‬ﺑِﻨُ ِ‬ ‫ﯾَ ۡﻌﻠَ ُﻤ َ‬ ‫اﳋَِﻔﻴ َﻔ ِﺔ‪َ ،7‬و َﻏ ْﲑَُﻫﺎ ِﻣ َﻦ ْاﻷَ ْﻣﺜِﻠَ ِﺔ‪.‬‬ ‫ﻴﺪ ْ‬ ‫ْ‬ ‫‪1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﺧزوﻣﻲ‪ ،‬ﻣدرﺳﺔ اﻟﻛوﻓﺔ وﻣﻧﮭﺟﮭﺎ ﻓﻲ دراﺳﺔ اﻟﻠﻐﺔ واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪.331،330‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬أﻣﯾن‪ ،‬ﺿﺣﻰ اﻹﺳﻼم‪ ،616 :2 ،‬اﻟﻣﺧزوﻣﻲ‪ ،‬ﻣدرﺳﺔ اﻟﻛوﻓﺔ وﻣﻧﮭﺟﮭﺎ ﻓﻲ دراﺳﺔ اﻟﻠﻐﺔ واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪.377‬‬ ‫‪3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﻛرم‪ ،‬اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم وأﺛره ﻓﻲ اﻟدراﺳﺎت اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪ ،‬ص‪.124‬‬ ‫‪4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﺧزوﻣﻲ‪ ،‬ﻣدرﺳﺔ اﻟﻛوﻓﺔ وﻣﻧﮭﺟﮭﺎ ﻓﻲ دراﺳﺔ اﻟﻠﻐﺔ واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪ ،345‬ﺷﻠﺑﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﻠﻲ اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ :‬ﺣﯾﺎﺗﮫ‪ ،‬وﻣﻛﺎﻧﺗﮫ ﺑﯾن أﺋﻣﺔ اﻟﺗﻔﺳﯾر‬ ‫اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬وآﺛﺎره ﻓﻲ اﻟﻘراءات واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪.445،444‬‬ ‫‪5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺻطﻔﻰ اﻟﺳﻘﺎ‪ ،‬ﻧﺷﺄة اﻟﺧﻼف ﻓﻲ اﻟﻧﺣو ﺑﯾن اﻟﺑﺻرﯾﯾن واﻟﻛوﻓﯾﯾن‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﺟﻠﺔ ﻣﺟﻣﻊ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬ﻣطﺑﻌﺔ اﻟﺗﺣرﯾر‪:10 ،(1958 ،‬‬ ‫‪.94‬‬ ‫‪6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪ ،226‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر‪.247 :2 ،‬‬ ‫‪7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪ ،329‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر‪.286 :2 ،‬‬ ‫‪63‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎس َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‪.‬‬ ‫اﺣِ َﱰ ِام اﻟْ َﻤ ْﺴ ُﻤ ِ‬ ‫ﻮع‪ ،‬ﻳـُ َﻔ ِّﺴ ُﺮو َن َذﻟ َ‬ ‫ﻓَﺎﻟْ ُﻜﻮﻓﻴﱡﻮ َن ﲤََ ّﺸﻴًﺎ َﻣ َﻊ َﻣْﻨـ َﻬﺠ ِﻬ ْﻢ ِﰲ ْ‬ ‫ﻚ َوﻳـُ َﻌﻠّﻠُﻮﻧَﻪُ ﻟُﻐَﻮ‪َ ،レ‬وَْﳚ َﻌﻠُﻮﻧَﻪُ ﳑﱠﺎ ﻳَﺼ ﱡﺢ اﻟْﻘﻴَ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ أَﺛـٌَﺮ ِﰲ أَ ْن‬ ‫ﻟَﻜ ﱠﻦ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻤ ْﻮﻗ َ‬ ‫ب اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﲔ ِﰲ ُﻛ ِّﻞ ْاﻷَ ْﺣ َﻮال‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﻛﺎ َن ﻟﺘَـ ْﻠ َﻤ َﺬ ْﻢ َﻋﻠَﻰ أَﻳﺪي اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﻒ َﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ َدأْ َ‬ ‫ﻴﺲ ِﰲ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪ ،‬وِﻣﻦ ﰒَﱠ ﺧﻄﱠﺆوا ﺑـﻌ ِ ِ‬ ‫ﺾ اﻟْ َﻤ َﻘﺎﻳِ ِ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱡﻮ َن‪.‬‬ ‫ﺾ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ ﻓَـ َﻌ َﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َﺣ ﱠﻜ ُﻤﻮا ﺑـَ ْﻌ َ‬ ‫ْ َ ْ َ ُ َْ َ‬ ‫ََ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ إِ َﱃ َﻣﺎ ﻋُ ِﺮﻓُﻮا ﺑِِﻪ ِﻣ ْﻦ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وﻳـَ ْﺮﺟ ُﻊ َذﻟ َ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫َوِﰲ اﻟْ َﻮاﻗ ِﻊ ﻓَِﺈ ﱠن اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ﲔ َﻛﺎﻧُﻮا أَﻗَ ﱠﻞ َﲣْﻄﺌَﺔً ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وأَ ْﻛﺜَـَﺮ ﻗَـﺒُ ًﻮﻻ َﳍَﺎ ﻣ َﻦ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺗَـﻮ ﱡﺳ ٍﻊ ِﰲ أُﺻ ِ ِ ِ‬ ‫اﺣ ِﺪ‪ ،‬ﻓَﺄَﻣ َﻜﻨَـﻬﻢ ﺑِ َﺬﻟِﻚ ﺗَـﻮِﺟﻴﻪ َﻛﺜِ ٍﲑ ِﻣﻦ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎس ﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻘﻠِ ِﻴﻞ‪ ،‬و ْاﻋﺘِ َﺪ ٍاد ِ‪ヨ‬ﻟْ ِﻤﺜَ ِﺎل اﻟْﻮ ِ‬ ‫ات‪،‬‬ ‫ﻮل اﻟﻠﱡﻐَﺔ‪َ ،‬وﻗﻴَ ٍ َ‬ ‫ْ ُْ َ ْ ُ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫َ ََ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫‪1‬‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ َﲣْﻄﺌَـﺘُـ ُﻬ ْﻢ َﳍَﺎ ‪.‬‬ ‫ﺻﻮﳍ ْﻢ‪َ ،‬وﻣ ْﻦ ُﻫﻨَﺎ ﻗَـﻠﱠ ْ‬ ‫َوَﲣْ ِﺮﳚُ َﻬﺎ َﻋﻠَﻰ ُﻣ ْﻘﺘَ َ‬ ‫ﻀﻰ أُ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ﺎج اﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴِ ِ ِ ِ‬ ‫وﻟِْﻠ ِﻘﻴ ِ ِ‬ ‫اﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫َّ‬ ‫ﲔ ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ‪ ،‬ﻓَـ َﻘﺪ ﱠاﲣَ ُﺬوﻩُ أَ َداةً ﻟ َﻤْﻨـ َﻬﺠ ِﻬ ْﻢ َﻛﺎﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﻴﺐ ِﰲ ْ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وإِ ْن َﱂْ ﺗَ ُﻜ ْﻦ ﻟَﻪُ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺎس ﻧَﺼ ٌ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱡﻮ َن ﻳـُ ْﻌﻨَـ ْﻮ َن َﺎ‪،‬‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱡﻮ َن‪ ،‬إِﱠﻻ أَ ﱠُْﻢ ﺗَـ َﻮ ﱠﺳﻌُﻮا ﻓﻴﻪ ِ‪ヨ‬ﻻ ْﺳﺘ َﻌﺎﻧَﺔ ﺑِﻪ ِﰲ َﳍَ َﺠﺎت َﱂْ ﻳَ ُﻜ ِﻦ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫اﻟْ َﻤ َﻜﺎﻧَﺔُ اﻟﱠِﱵ أَْوَﻻ َﻫﺎ ﻟَﻪُ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎس ﺟ ِﺪ ٍ‬ ‫ﺼﺄَﺳ ِِ‬ ‫ﻣ َﻘ ِّﺪ ِﻣﻴﻨَـﻌﻠَﻴ ِﻬﺎﻟﻨﱠ ﱠ ِ‬ ‫ض‪،‬ﻣﺘَﺤﻠِّﻠِﲔ ِﻣْﻨﻪ ِﻋْﻨ َﺪ إِﻳﺮ ِاد ِ ِ‬ ‫ﻳﺪ‪،‬‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔ َﻣﺎ ُﳜَﺎﻟ ُﻔﻪُ‪َ ،‬ﺟﺎﻋﻠ َ‬ ‫َْ‬ ‫ﺺ ﻋْﻨ َﺪ اﻟﺘﱠـ َﻌ ُﺎر ِ ُ َ َ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ﺎﺳﺎ ﻟﻘﻴَ ٍ َ‬ ‫ﲔ اﻟﻨﱠ ﱠ َ ً‬ ‫َ ّ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‪2‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﻦ َﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠﺴ َﻤ ِﺎع اﻟْ َﻮا ِرد ُدو َن اﻟﺘﱠ َﻤ ﱡﺴﻚ ‪ヨ‬ﻟْﻘﻴَﺎس ‪.‬‬ ‫ُﻣ ْﻌﺘَﻤﺪ َ‬ ‫ﻒ اﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴِﲔ ِﻣﻦ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫و ُﺧ َﻼﺻﺔُ اﻟْ َﻘﻮِل ِﰲ ﻣﻮﻗِ ِ‬ ‫ات َﻛ ْﺎﻵِﰐ‪:‬‬ ‫َْ‬ ‫َ َ ْ‬ ‫ّ َ َ ََ‬ ‫ف اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳِ ﱠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﻦ َوﻗَـ ُﻔﻮا ِﻣْﻨـ َﻬﺎ َﻣ ْﻮﻗِ َﻔ ُﻬ ْﻢ ِﻣ ْﻦ‬ ‫‬‫اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴﱡﻮ َن ﻳـَ ْﻌﺘَ ﱡﺪو َن ِ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وﻳـَْﺒـﻨُﻮ َن ﻗَـ َﻮاﻋ َﺪ ُﻫ ْﻢ َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ‪ ،‬ﲞ َﻼ َ ْ ّ َ‬ ‫ﲔ اﻟﺬ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮص اﻟﻠﱡﻐ ِﻮﻳﱠِﺔ‪ ،‬وأَﺧﻀﻌﻮﻫﺎ ِﻷُ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀﻮﻩُ‪،‬‬ ‫ﺻﻮﳍ ْﻢ َوأَﻗْﻴِ َﺴﺘ ِﻬ ْﻢ‪ ،‬ﻓَ َﻤﺎ َواﻓَـ َﻘ َﻬﺎ ‪َ -‬وﻟَ ْﻮ ِ‪ヨ‬ﻟﺘﱠﺄْ ِو ِﻳﻞ‪ -‬ﻗَﺒِﻠُﻮﻩُ‪َ ،‬وَﻣﺎ َﱂْ ﻳـُ َﻮاﻓ ْﻘ َﻬﺎ َرﻓَ ُ‬ ‫َﺳﺎﺋ ِﺮ اﻟﻨﱡ ُ‬ ‫ﺼ ِ َ َ ْ َُ َ ُ‬ ‫ﺑَ ْﻞ ُرﱠﲟَﺎ َﺣ َﻜ ُﻤﻮا َﻋﻠَﻰ اﻟْ ِﻘَﺮاءَ ِة ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻮْﻫ ِﻲ‪َ ،‬و َﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻘﺎ ِر ِئ ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻮْﻫ ِﻢ‪.3‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﻆ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳﱡﻮ َن؛ َذﻟِﻚ أَ ﱠن اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات َﺳﻨَ ُﺪ َﻫﺎ ِّ‬ ‫‬‫اﻟﺮَواﻳَﺔُ‪َ ،‬وأَ ﱠن ِﺷ َﻌ َﺎر‬ ‫َ‬ ‫َﱂْ ﻳـَﺘَ َﺤ ﱠﻔﻆ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴﱡﻮ َن ِﰲ َﳎَﺎل اﻟْﻘَﺮاءَات َﻛ َﻤﺎ َﲢَ ﱠﻔ َ َ ْ‬ ‫ََ‬ ‫ﻂ‪ ،‬و ِْ‬ ‫اﻹﺗْـ َﻘﺎ ُن‪.‬‬ ‫اﻟﱡﺮَواةِ ﻓِ َﻴﻬﺎ اﻟ ِّﺪﻗﱠﺔُ‪َ ،‬واﻟ ﱠ‬ ‫ﻀْﺒ ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳـَ ُﻘ ُ ﱡ‬ ‫ﲔ؛‬ ‫ﺻ ﱡﺢ ِﰲ ِﻣ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫"وَﻣْﻨـ َﻬ ُﺞ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ﻀ َﻤﺎ ِر اﻟْﻘَﺮاءَات ﻣ ْﻦ َﻣْﻨـ َﻬ ِﺞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﲔ ِﰲ اﻟْ َﻮاﻗ ِﻊ أَ ْﺳﻠَ ُﻢ َوأَ َ‬ ‫ﻮر َﻋْﺒ ُﺪ اﻟْ َﻌﺎل ُﻣ َﻜﱠﺮٌم‪َ :‬‬ ‫ﻮل اﻟﺪ ْﻛﺘُ ُ‬ ‫ات ﻣﺼﺪرا ﻟِِﻼﺳﺘِ ْﺸﻬ ِﺎد ﻳـﺜْ ِﺮي اﻟﻠﱡﻐﺔَ‪ ،‬وﻳ ِﺰﻳﺪ ِﻣﻦ ر ِﺻ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﻴﺪ َﻫﺎ‪َ ،‬وَْﳚ َﻌﻠُ َﻬﺎ َﻏﻨِﻴﱠﺔً َِ َﺳﺎﻟِﻴﺒِ َﻬﺎ َﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠﺪ َو ِام‪ ،‬ﻓَ َﻼ ﲤَُﱡﺪ‬ ‫ﻷَ ﱠن ّاﲣَﺎذَ اﻟْﻘَﺮاءَ َ ْ َ ً ْ َ ُ‬ ‫َ ََ ُ ْ َ‬ ‫ﻳَ َﺪ َﻫﺎ إِ َﱃ ﺗَـ ْﻌ ِﺮ ٍ‬ ‫ﻳﺐ‪ ،‬أَْو إِ َﱃ َد ِﺧ ٍﻴﻞ‪.‬‬ ‫واﻟْ ِﻘﺮاءات ِﺳ ِﺠﻞﱞ و ٍ‬ ‫اف ﻟِﻠﱡﻐَ ِ‬ ‫ﺎت اﻟﱠِﱵ ﻧـََﺰَل ِ َﺎ اﻟْ ُﻘ ْﺮآ ُن اﻟْ َﻜ ِﺮﱘُ‪َ ،‬وَﻣﺎ َد َام َﺳﻨَ ُﺪ َﻫﺎ ِّ‬ ‫ﺎع‪ ،‬ﻓَ ِﻬ َﻲ ِﻣ ْﻦ أَ ْﺟ ِﻞ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔَ‪َ ،‬وَد َﻋ َﺎﻣﺘُـ َﻬﺎ اﻟ ﱠﺴ َﻤ َ‬ ‫َ ََ ُ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ ِﺎد ِر ْاﻷُ ْﺧَﺮى"‪.4‬‬ ‫َﻫ َﺬا أَﻗْـ َﻮى ﻣ َﻦ اﻟْ َﻤ َ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﻒ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳِ ِ‬ ‫ﺼﻪُ‪ِ " :‬ﻣ َﻦ اﻟﻨﱡ َﺤﺎةِ َﻣ ْﻦ‬ ‫ات‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﺎل َﻣﺎ ﻧَ ﱡ‬ ‫ﺐ اﺑْ ُﻦ َﺣ ْﺰم )ت‪ (1064/456 .‬ﻣ ْﻦ َﻣ ْﻮﻗ ِ َ ْ ّ َ‬ ‫ﲔ ﺣﻴَ َ َ َ‬ ‫َوﻗَ ْﺪ َﻋﺠ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ب ﺣ ْﻜﻤﺎ ﻟَ ْﻔ ِﻈﻴﺎ‪ ،‬وﻳـﺘﱠ ِﺨ ُﺬﻩ ﻣ ْﺬﻫﺒﺎ‪ ،‬ﰒُﱠ ﺗَـﻌ ِﺮض ﻟَﻪ ْاﻵﻳﺔُ ﻋﻠَﻰ ِﺧ َﻼ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ف‬ ‫ﻳـَْﻨـﺘَ ِﺰعُ ﻣ َﻦ اﻟْﻤ ْﻘ َﺪا ِر اﻟﱠﺬي ﻳَﻘ ُ‬ ‫ْ ُ ُ َ َ‬ ‫َ َ ُ َ ًَ‬ ‫ﻒ َﻋﻠَْﻴﻪ ﻣ ْﻦ َﻛ َﻼم اﻟْ َﻌَﺮ ُ ً‬ ‫‪1‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺣﻣد ﻣﺧﺗﺎر ﻋﻣر‪ ،‬اﻟﺑﺣث اﻟﻠﻐوي ﻋﻧد اﻟﻌرب ﻣﻊ دراﺳﺔ ﻟﻘﺿﯾﺔ اﻟﺗﺄﺛﯾر واﻟﺗﺄﺛر‪ ،‬ص‪.32‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﺧزوﻣﻲ‪ ،‬ﻣدرﺳﺔ اﻟﻛوﻓﺔ وﻣﻧﮭﺟﮭﺎ ﻓﻲ دراﺳﺔ اﻟﻠﻐﺔ واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪.317 ،273‬‬ ‫‪ 3‬ﺷﻠﺑﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﻠﻲ اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ :‬ﺣﯾﺎﺗﮫ‪ ،‬وﻣﻛﺎﻧﺗﮫ ﺑﯾن أﺋﻣﺔ اﻟﺗﻔﺳﯾر اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬وآﺛﺎره ﻓﻲ اﻟﻘراءات واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪ ،445،444‬أﺣﻣد ﻋﻠم اﻟدﯾن اﻟﺟﻧدي‪،‬‬ ‫اﻟﻠﮭﺟﺎت اﻟﻌرﺑﯾﺔ ﻓﻲ اﻟﺗراث‪).‬اﻟدار اﻟﻌرﺑﯾﺔ ﻟﻠﻛﺗﺎب‪.187 :1 ،(1983 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﻣﻛرم‪ ،‬أﺛر اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﻓﻲ اﻟدراﺳﺎت اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪ ،‬ص‪.58‬‬ ‫‪64‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫اﳊ ْﻜ ِﻢ‪ ،‬ﻓَـﻴﺄْﺧ ُﺬ ِﰲ ﺻﺮ ِ‬ ‫ف ْاﻵﻳَِﺔ َﻋ ْﻦ َو ْﺟ ِﻬ َﻬﺎ«‪.1‬‬ ‫َذﻟ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ﻚ ُْ‬ ‫َْ‬ ‫ِ‬ ‫آﺧَﺮ‪:‬‬ ‫َوﻗَ َ‬ ‫ﺎل ِﰲ َﻣ ْﻮﺿ ٍﻊ َ‬ ‫"وَﻻ ﻋﺠﺐ أَﻋﺠ ِ‬ ‫ﺎح‪ ،‬أَو ِﻷَﻋﺮٍِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺲ‪ ،‬أَو ﻟِﺰﻫ ٍﲑ‪ ،‬أَ ِو ْ ِ ِ ِ‬ ‫ي‪ ،‬أَْو ُﺳﻠَ ِﻤ ٍّﻲ‪،‬‬ ‫ﺐ ﳑﱠ ْﻦ إِ ْن َو َﺟ َﺪ ﻻ ْﻣ ِﺮ ِئ اﻟْ َﻘْﻴ ِ ْ ُ َ ْ‬ ‫اﰊ أَ َﺳﺪ ٍّ‬ ‫َ ََ َ َْ ُ‬ ‫اﳊُﻄَْﻴـﺌَﺔ‪ ،‬أَو اﻟﻄّْﺮَﻣ ِ ْ ْ َ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻴﻤ ٍﻲ‪ ،‬أَو ِﻣﻦ ﺳﺎﺋِِﺮ أَﺑْـﻨَ ِﺎء اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫ض ﻓِ ِﻴﻪ‪ ،‬ﰒُﱠ إِ َذا َو َﺟ َﺪ‬ ‫ب ﻟَ ْﻔﻈًﺎ ﻣ ْﻦ ﺷ ْﻌ ٍﺮ‪ ،‬أَْو ﻧـَﺜْ ٍﺮ َﺟ َﻌﻠَﻪُ ِﰲ اﻟﻠﱡﻐَﺔ‪َ ،‬وﻗَﻄَ َﻊ ﺑِﻪ‪َ ،‬وَﱂْ ﻳـَ ْﻌ َِﱰ ْ‬ ‫أَْو َﲤ ّ ْ ْ َ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ ِﺮﻓُﻪُ َﻋ ْﻦ َو ْﺟ ِﻬ ِﻪ‪َ ،‬وُﳛَِّﺮﻓُﻪُ َﻋ ْﻦ‬ ‫ﱠ‪ Y‬ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ َﺧﺎﻟ ِﻖ اﻟﻠﱡﻐَﺎت َوأَ ْﻫﻠ َﻬﺎ َﻛ َﻼ ًﻣﺎ َﱂْ ﻳـَْﻠﺘَﻔ ْ‬ ‫ﺖ إِﻟَْﻴﻪ‪َ ،‬وَﻻ َﺟ َﻌﻠَﻪُ ُﺣ ﱠﺠﺔً‪َ ،‬و َﺟ َﻌ َﻞ ﻳَ ْ‬ ‫َﻣ ْﻮ ِﺿﻌِ ِﻪ"‪.2‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻫ ِﺬﻩِ أَﻫ ﱡﻢ ﻣﻌ ِﺎﱂ اﻟﺘﱠـﻮِﺟ ِﻴﻪ ِﻋْﻨ َﺪ ﻣ ْﺪرﺳ ِﱵ اﻟْﺒﺼﺮةِ واﻟْ ُﻜﻮﻓَِﺔ ﻋﻤﻮﻣﺎ‪ ،‬وﻗَ ْﺪ ﺧﻠَﺼ ِ ِ‬ ‫ﻴﺪ َﻋﻠَﻰ ا ْﺷﺘِﻐَ ِﺎل‬ ‫ﻴﺠ ٍﺔ‪َ ،‬وﻫ َﻲ اﻟﺘﱠﺄْﻛِ ُ‬ ‫ُُ ً َ َ َ ْ‬ ‫ﺖ إ َﱃ ﻧَﺘ َ‬ ‫َ َ ََ ْ‬ ‫َ َ َ َ َ َْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج َﳍﺎ‪ ،‬ﻋﻠَﻰ ِ‬ ‫ﲔ اﻟْ َﻔ ِﺮﻳ َﻘ ْ ِ‬ ‫ﲔ ِﰲ‬ ‫اﻟْ ُﻘﱠﺮاء َواﻟﻨﱡ َﺤﺎة ‪َ -‬ﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠﺴ َﻮاء ِﰲ َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻔ ْ َﱰة‪ -‬ﺑِﺘَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬واﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ ْ‬ ‫اﺧﺘ َﻼف ﺑَْ َ‬ ‫اﻟﻨﱠـ ْﺰ َﻋ ِﺔ‪.‬‬ ‫‪1.5‬‬ ‫ﺚ‪ :‬ﻣﻈَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻫﺮُ َﻣ ْﺪ َر َﺳ ِﱵ ْاﻷَﺛَ ِﺮ َو اﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ي‪:‬‬ ‫ﺐ اﻟﺜﱠﺎﻟ ُ َ‬ ‫ﺎس ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫اﻟ َْﻤﻄْﻠَ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻚ َﻛ َﻤﺎ َِْﰐ‪:‬‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وﺑـَﻴَﺎ ُن ذَﻟ َ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وﻓَ ِﺮ ِﻳﻖ اﻟْﻘﻴَﺎﺳﻴِّ َ‬ ‫ﻳﻦ ْاﻷَﺛَِﺮﻳِّ َ‬ ‫اﻧْـ َﻘ َﺴ َﻢ اﻟﻨﱡ َﺤﺎةُ ُﲡَ َﺎﻩ اﻟْﻘَﺮاءَات إ َﱃ ﻓَ ِﺮﻳ َﻘ ْﲔ‪ :‬ﻓَ ِﺮﻳﻖ اﻟْ ُﻤ َﺤﺎﻳﺪ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪:‬‬ ‫‪ 1.5.1‬ﻓَ ِﺮ ُ‬ ‫ﻳﻦ ْاﻷَﺛَ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﻳﻖ اﻟْ ُﻤ َﺤﺎﻳِﺪ َ‬ ‫ﺎت ﻫ َﺬا اﻟْ َﻔ ِﺮ ِﻳﻖ اﻟﺘﱠﺴﻠِﻴﻢ اﻟْﻤﻄْﻠَﻖ ِ‪ヨ‬ﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ وﻣﻨَﺎﺻﺮَُﺎ‪ُ ،‬د َوﳕَﺎ ﺗَـﻮﻗﱡ ٍ‬ ‫ﻚ‪َ ،‬وَﱂْ ﻳـُ ْﺆﺛـَ ْﺮ َﻋْﻨـ ُﻬ ْﻢ ﻃَ ْﻌ ٌﻦ‬ ‫ﻒ ﻳُﺜِ ُﲑ اﻟ ﱠﺸ ﱠ‬ ‫أَﺑْـَﺮُز ﲰَ َ‬ ‫ْ ُ ُ ُ ََ‬ ‫َ‬ ‫ْ َ ُ ََ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫اﳉَﺎﻧِ ِ‬ ‫ﺐ‪َ ،‬و َﺣْﻴ َﺪةِ اﻟﻨﱠﻈَْﺮةِ‪َ ،‬وﺗَ ُﺪ ﱡل َآر ُاؤُﻫ ْﻢ‪َ -‬ﻋﻠَﻰ ﻗِﻠﱠ ِﺔ‬ ‫ﺖ ﺗَـ ْﻮِﺟ َﻴﻬﺎ ُُْﻢ ﺑِﻠِﻴُﻮﻧَِﺔ ْ‬ ‫أَْو ﻧـَ ْﻘ ٌﺪ ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات ﻳـُ َﺆّدي إِ َﱃ ْاﻫﺘَﺰا ِز اﻟﺜَّﻘﺔ‪َ ،‬واﺗﱠ َﺴ َﻤ ْ‬ ‫ِ ِِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات دﻟِﻴ ًﻼ ِﻣﻦ أَ ِدﻟﱠِﺔ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ‪ ،‬وﺣ ﱠﺠﺔً ﻋﻠَﻰ ﻣﺎ وردت ﻓِﻴِﻪ ِﻣﻦ ﻗَـﻮ ِ‬ ‫اﻋ َﺪ‪.‬‬ ‫ْ َ ُ َ َ َََ ْ‬ ‫ﺻ َﻞ إِﻟَْﻴـﻨَﺎ ﻣْﻨـ َﻬﺎ‪َ -‬ﻋﻠَﻰ ْاﻋﺘ َﺪادﻫ ْﻢ ِ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَ َ‬ ‫َﻣﺎ َو َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ َ‬ ‫وﻟَﻌ ﱠﻞ أَﺑـﺮز ِرﺟ ِﺎل ﻫ َﺬا اﻟْ َﻔ ِﺮ ِﻳﻖ ا ْﺷﺘِﻐَ ًﺎﻻ ِ‪ヨ‬ﻟﻨﱠﺤ ِﻮ واﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‪َ ،‬وﺗَﻈْ َﻬ ُﺮ ﻓِ ِﻴﻪ ِﲰَﺔُ اﻟْ ُﻤ َﺤﺎﻳَ َﺪ ِة ِﰲ َﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْ َﻔ ْ َﱰةِ‪َ :‬ﻋْﺒ ُﺪ ﷲِ ﺑْ ُﻦ أَِﰊ‬ ‫َ َ ََْ َ َ‬ ‫ْ َ ََ‬ ‫اﳋﻠِﻴﻞ ﺑﻦ أَ ْﲪﺪ اﻟْ َﻔﺮ ِاﻫ ِ‬ ‫ِ ٍ‬ ‫ي‪.‬‬ ‫ﻴﺪ ﱡ‬ ‫إِ ْﺳ َﺤ َ‬ ‫ﺲ ﺑْ ُﻦ َﺣﺒﻴﺐ )ت‪َ ،(798/182 .‬و َْ ُ ْ ُ َ َ َ‬ ‫ﺎق‪َ ،‬وﻳُﻮﻧُ ُ‬ ‫‪ 1.5.2‬ﻋﺒ ُﺪ ِ‬ ‫ﷲ ﺑْ ُﻦ أَِﰊ إِ ْﺳ َﺤﺎ َق)ت‪:(735/117 .‬‬ ‫َْ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ﻳـﻌ ﱡﺪ اﺑﻦ أَِﰊ إِﺳﺤ َ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀﺎ‪-‬‬ ‫ﲏ‪-‬أَﻳْ ً‬ ‫َْ‬ ‫َُ ْ ُ‬ ‫ﰊ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ أَﱠو ُل َﻣ ْﻦ ﻃََﺮَد ﰲ ﻗَـ َﻮاﻋﺪﻩ اﻟْﻘﻴَ َ‬ ‫ﺎق ﻣ ْﻦ ُﻣ َﺆ ّﺳﺴﻲ ﻋ ْﻠﻢ اﻟﻨﱠ ْﺤﻮ اﻟْ َﻌَﺮِِّ‬ ‫ﺎس‪ ،‬ﺑَ ْﻞ ﻋُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‪ヨ‬ﻟﺘﱠـﻌﻠِ ِﻴﻞ ﻟِْﻠ َﻘﻮ ِ‬ ‫اﻋ ِﺪ‪َ ،‬واﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ﺎب‬ ‫ﺎﺳﺎ َدﻗِﻴ ًﻘﺎ‪ِ ،‬ﲝَْﻴـﺜُ َﻜﺎ َن ُﳜَ ِﻄّ ُﺊ ُﻛ ﱠﻞ َﻣ ْﻦ ﻳـَْﻨ َﺤ ِﺮ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ف ِﰲ ﺗَـ ْﻌﺒِ ِﲑﻩ َﻋْﻨـ َﻬﺎ‪َ ،‬وَﱂْ ﻳـُ ْﺆﺛـَ ْﺮ َﻋْﻨﻪُ ﻛﺘَ ٌ‬ ‫ﺎس َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ ﻗﻴَ ً‬ ‫َ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِﰲ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ‪ ،‬وﻟَﻌﻠﱠﻪ ا ْﻛﺘَـ َﻔﻰ ِﲟُﺤ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎب ِﰲ ا ْﳍَْﻤ ِﺰ‪.3‬‬ ‫َ َ‬ ‫ﺎﺿَﺮاﺗﻪ َوإِ ْﻣ َﻼءَاﺗﻪ َﻋﻠَﻰ ﺗََﻼﻣﻴﺬﻩ‪َ ،‬وُﻛ ﱡﻞ َﻣﺎ أُﺛَﺮ َﻋْﻨﻪُ ﻛﺘَ ٌ‬ ‫ْ ََُ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺎس َواﻟْﻌِﻠَ َﻞ"‪.4‬‬ ‫ﻗَ َﺎﻻﺑْ ُﻦ َﺳ ﱠﻼم )ت‪َ " :(846/231 .‬وَﻛﺎ َن أَﱠو َل َﻣ ْﻦ ﺑَـ َﻌ َﺞ اﻟﻨﱠ ْﺤ َﻮ‪َ ،‬وَﻣ ﱠﺪ اﻟْﻘﻴَ َ‬ ‫‪1‬اﺑن ﺣزم‪ ،‬اﻟﻔﺻل ﻓﻲ اﻟﻣﻠل واﻷھواء واﻟﻧﺣل‪ ،‬ﻋن ﺳﻌﯾد اﻷﻓﻐﺎﻧﻲ‪ ،‬ﻓﻲ أﺻول اﻟﻧﺣو‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬اﻟﻣﻛﺗب اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ ،(1987/1407 ،‬ص‪.32‬‬ ‫‪2‬اﺑن ﺣزم اﻷﻧدﻟﺳﻲ‪ ،‬اﻟﻔﺻل ﻓﻲ اﻟﻣﻠل واﻷھواء واﻟﻧﺣل‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﺟﯾل‪.231 :3 ،(1405 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺷوﻗﻲ ﺿﯾف‪ ،‬اﻟﻣدارس اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .6‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬دار اﻟﻣﻌﺎرف‪ ،(1972 ،‬ص‪.25-23‬‬ ‫‪4‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﺳﻼم‪ ،‬طﺑﻘﺎت ﻓﺣول اﻟﺷﻌراء‪) ،‬ﺟدة‪ :‬دار اﻟﻣدﻧﻲ(‪.14 :1 ،‬‬ ‫‪65‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫وﻗَ ْﺪ وﻗَﻒ اﺑﻦ أَِﰊ إِﺳﺤ َ ِ ِ ِ ِ ﱡ ِ‬ ‫اﺿﺢ ِﻣﻦ ﻣﺮِوﱠ‪レ‬ﺗِِﻪ ِﰲ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮِة‪،‬‬ ‫َْ‬ ‫ﻴﻢ‪َ ،‬وَﻫ َﺬا َو ٌ ْ َ ْ‬ ‫ﻴﻞ َوﺗَ ْﺴﻠ ٌ‬ ‫َ َ َ ُْ‬ ‫ََ‬ ‫ﺎق ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات َﻣ ْﻮﻗ ًﻔﺎ ُﻛﻠﻪُ ﺗَـْﺒﺠ ٌ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ب أَ ْن ﺗَـ ْﻠﺘَ ِﻘﻲ َﳘْﺰَ‪ِ ラ‬ن ﻓَـﺘُﺤ ﱠﻘ َﻘﺎ َِ‬ ‫ﻚ‪ :‬ﻣﺎ ﻗَـﱠﺮرﻩ اﻟْﻤ َِﱪُد )ت‪ِ (899/286 .‬ﻣﻦ أَﻧﱠﻪُ ﻟَْﻴﺲ ِﻣﻦ َﻛ َﻼِم اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫ﲨ ًﻴﻌﺎ؛‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫َ ْ‬ ‫ْ‬ ‫َوﻣ ْﻦ أَْﻣﺜﻠَﺔ َذﻟ َ َ َُ ُ ّ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀَﺮِﻣ ﱠﻲ اﻟﱠ ِﺬي َﻛﺎ َن ﻳـََﺮى‬ ‫ﲔ إِﱠﻻ َﻋْﺒ َﺪ ﷲِ ﺑْ َﻦ أَِﰊ إِ ْﺳ َﺤﺎ َق ْ‬ ‫اﳊَ ْ‬ ‫إِ ْذ َﻛﺎﻧُﻮا ُﳛَ ّﻘ ُﻘﻮ َن اﻟْ َﻮاﺣ َﺪ َة‪َ ،‬وﻳـََﺮى أَ ﱠَ َﺬا ﻗَـ ْﻮ ُل َﲨﻴ ِﻊ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮﻳِّ َ‬ ‫ﻮل‪ُ :‬ﳘﺎ ِﲟْﻨ ِﺰﻟَِﺔ َﻏ ِﲑِﳘﺎ ِﻣﻦ ْ ِ‬ ‫ﲔ‪ُ ،‬ﳏَ ﱠﻘ َﻘﺘَ ْ ِ‬ ‫ﲔ ا ْﳍَْﻤَﺰﺗَ ْ ِ‬ ‫ﲔ أَْو ُﳐَ ﱠﻔ َﻔﺘَ ْ ِ‬ ‫ﺻ ِﻞ‪،‬‬ ‫ْ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وﻳـَ ُﻘ ُ َ َ‬ ‫اﳉَ ْﻤ َﻊ ﺑَْ َ‬ ‫ُﺟ ِﺮﻳ ِﻬ َﻤﺎ َﻋﻠَﻰ ْاﻷَ ْ‬ ‫اﳊُُﺮوف‪ ،‬ﻓَﺄ ََ‪ ル‬أ ْ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫وأ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺳﺘِ ْﺨ َﻔﺎﻓًﺎ‪ ،‬وإِﻻﱠ ﻓَِﺈ ﱠن ُﺣ ْﻜﻤ ُﻬﻤﺎ ُﺣ ْﻜﻢ اﻟ ﱠﺪاﻟَ ْ ِ‬ ‫ﺎل ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ‪:‬‬ ‫ﲔ َوَﻣﺎ أَ ْﺷﺒَـ َﻬ ُﻬ َﻤﺎ‪َ .1‬وِﻣ ْﻦ ﻗَـْﺒ ِﻞ اﻟْ ُﻤ َِّﱪِد ﻗَ َ‬ ‫ُﺧ ّﻔ ُ‬ ‫ﻒ ‪-‬إِ ْن ﺷْﺌ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺖ‪ْ -‬‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ب‪َ ،‬وُﻫ َﻮ َرِديءٌ"‪.2‬‬ ‫" َوَز َﻋ ُﻤﻮا أَ ﱠن اﺑْ َﻦ أَِﰊ إِ ْﺳ َﺤ َ‬ ‫س َﻣ َﻌﻪُ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ ﺗَ َﻜﻠﱠ َﻢ ﺑﺒَـ ْﻌﻀﻪ اﻟْ َﻌَﺮ ُ‬ ‫ﺎق َﻛﺎ َن ُﳛَ ّﻘ ُﻖ ا ْﳍَْﻤَﺰﺗَ ْﲔ َوأُ َ‪ٌ ル‬‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫اﺟﺘِﻤ ِﺎع ا ْﳍَْﻤَﺰﺗَ ْ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫وَﻣ ْﺬ َﻫﺐ اﺑْ ِﻦ أَِﰊ إِ ْﺳ َﺤ َ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ض‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وَﻻ ﻳـَﺘَـ َﻌ َﺎر ُ‬ ‫ﺎق ﰲ َﺟ َﻮاز اﻟﺘﱠ ْﺤﻘﻴﻖ َواﻟﺘﱠ ْﺨﻔﻴﻒ ﻳـَﺘﱠﻔ ُﻖ َواﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَﺮَة ﰲ ْ َ‬ ‫َ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﺮوا‪レ‬تِ‬ ‫اﺧﺘَﺎروا َﻣ ْﺬ َﻫﺒًﺎ ِﻣ ْﻦ َﻣ َﺬاﻫ ِ‬ ‫ِ ﱠ‬ ‫َﻣ َﻌ َﻬﺎ‪َ ،3‬ﻋﻠَﻰ َﻋ ْﻜ ِ‬ ‫ﺐ ا ْﳍَْﻤَﺰةِ‪َ ،‬و َﺣ َﻜ ُﻤﻮا َﻋﻠَﻰ َﻏ ِْﲑﻩ ِ‪ヨ‬ﻟﱠﺮَداءَة‪َ ،‬ﻣ َﻊ أَ ﱠن َِّ َ‬ ‫ﻳﻦ ْ ُ‬ ‫ﺲ ُﳐَﺎﻟﻔﻴﻪ اﻟﺬ َ‬ ‫ﺾ َﲤِﻴ ٍﻢ‪-‬أَﻳﻀﺎ‪ -‬ﺑِﺘَﺤ ِﻘ ِﻴﻖ و ِ‬ ‫ﺾ اﻟْ َﻌﺮ ِب ِﻣ ْﻦ َﲤِﻴ ٍﻢ ﺑِﺘَ ْﺤ ِﻘ ِﻴﻖ ا ْﳍَْﻤَﺰﺗَ ْ ِ‬ ‫ﲔ َﻛْﻴـ َﻔ َﻤﺎ َﻛﺎﻧـَﺘَﺎ‪َ ،‬و َﻋ ْﻦ ﺑـَ ْﻌ ِ‬ ‫اﺣ َﺪةٍ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ‬ ‫َوَرَد ْ‬ ‫ًْ‬ ‫ْ َ‬ ‫ت َﻋ ْﻦ ﺑـَ ْﻌ ِ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻒ ْاﻷُﺧﺮى‪ ،‬وﻋ ِﻦ ِْ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ﺑِﺘَ ْﺨ ِﻔ ِ‬ ‫ﻴﻒ ِاﻻﺛْـﻨَـﺘَ ْ ِ‬ ‫ﲔ(‪.4‬‬ ‫ﻳُﻄﻴﻠُﻮ َن َﺣَﺮَﻛﺘَـ َﻬﺎ‪َ ،‬ﻣ َﻊ َﲣْﻔ ِ ْ َ َ َ‬ ‫اﳊ َﺠﺎ ِزﻳِّ َ‬ ‫ﲔ ﺑَْ َ‬ ‫ﲔ )ﺑَْ َ‬ ‫ﻓَِﻔﻲ ِ‬ ‫ﺎق ﻳ ِﻮﱄ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات ِاﻻ ْﺣِﱰام واﻟﺘﱠـ ْﻘ ِﺪﻳﺮ‪ ،‬ﻓَـﻬﻮ أَﺛَ ِﺮ ﱞ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺲ‬ ‫َ‬ ‫ﺿ ْﻮء َﻣﺎ َﺳﺒَ َﻖ ﻳـَﺘﱠﻀ ُﺢ أَ ﱠن اﺑْ َﻦ أَِﰊ إ ْﺳ َﺤ َ ُ‬ ‫ََ‬ ‫َ َ َ َ َُ‬ ‫ي ُﳏَﺎﻳ ٌﺪ‪َ ،‬و َﻋﻠَْﻴﻪ ﻓَـﻠَْﻴ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﺎق َﻛﺎ َن َﻻ ﻳـََﺮى َْ ًﺳﺎ ِﰲ أَ ْن‬ ‫ﻒ )ت‪ِ (2005/1426 .‬ﻣ ْﻦ أَ ﱠن اﺑْ َﻦ أَِﰊ إِ ْﺳ َﺤ َ‬ ‫ﺿْﻴ ٌ‬ ‫ﻮر َﺷ ْﻮﻗ ﱞﻲ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺻﺤ ً‬ ‫ﻴﺤﺎ َﻣﺎ ذَ َﻛَﺮﻩُ اﻟﺪ ْﻛﺘُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊَ ِﻜﻴ ِﻢ؛ ﲤََ ﱡﺴ ًﻜﺎ ِ‪ヨ‬ﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ﻮر اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء ِﰲ ﺑـَ ْﻌ ِ‬ ‫ي‪.5‬‬ ‫ﺾ ﻗَِﺮاءَا ِِ ْﻢ ِﻵ ِي اﻟ ِّﺬ ْﻛ ِﺮ ْ‬ ‫ﻒ ‪-‬أَ ْﺣﻴَ ً‬ ‫ُﳜَﺎﻟ َ‬ ‫ﺎس اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ِّ‬ ‫ﺎ‪ -ル‬ﲨُْ ُﻬ َ‬ ‫ﱠِ‬ ‫اﳉ ِﺪﻳﺮ ِ‪ヨ‬ﻟ ِّﺬ ْﻛ ِﺮ أَ ﱠن اﻟْﻤﻨَﺎﻇَﺮ ِ‬ ‫ات اﻟﻨﱠﺤ ِﻮﻳﱠﺔَ اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠﺔَ ﻇَﻬﺮت ﻋﻠَﻰ ﻳ ِﺪ اﺑ ِﻦ أَِﰊ إِﺳﺤ َ ِ ِِ‬ ‫ﻳﻦ ﻓَـﺘَ ُﺤﻮا َ‪ََ ヨ‬ﺎ‪،‬‬ ‫ْ‬ ‫ََ ْ َ َ ْ‬ ‫َْ‬ ‫ْ‬ ‫ﺎق َوﺗََﻼﻣ َﺬﺗﻪ‪ ،‬ﻓَـ ُﻬ ُﻢ اﻟﺬ َ‬ ‫ُ َ‬ ‫َْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج‬ ‫ﺖ ِﻣ ْﻦ َﻣ َﻌ ِﺎﱂ اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ َو ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺼ َﺪ ًرا َﳝُﱡﺪ اﻟﻨﱠ ْﺤ َﻮ اﻟْ َﻌَﺮِ ﱠ‬ ‫َو َﻋ ﱠﺪ ُدوا َﺣﻠَ َﻘﺎ َﺎ‪ ،‬ﻓَ َﻜﺎﻧَ ْ‬ ‫ﰊ ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻌﻄَﺎء َواﻟﻨﱠ َﻤﺎء‪ ،‬ﰒُﱠ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ﺖ َﻣ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ ُﻣﻨَﺎﻇََﺮاﺗِِﻪ َﻣ َﻊ ﺑَـ ْﻌ ِ‬ ‫ﺼ ِﺮﻩِ‪ُ :‬ﻣﻨَﺎﻇََﺮﺗُﻪُ َﻣ َﻊ ﺑَِﻼ ِل ﺑْ ِﻦ أَِﰊ ﺑـُْﺮَد َة )ت‪َ ،(744/126 .‬وأَِﰊ‬ ‫ﺾ ﻋُﻠَ َﻤﺎء َﻋ ْ‬ ‫ََ‬ ‫‪6‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َﻋ ْﻤ ٍﺮو‪ ،‬وﻳُﻮﻧُ ِ ِ ٍ‬ ‫ﻒ‬ ‫ﺎق ْ‬ ‫ﺲ ﻗَ َ‬ ‫ﺖ إِ َﱃ َﻋْﺒﺪ ﷲ ﺑْ ِﻦ أَِﰊ إِ ْﺳ َﺤ َ‬ ‫اﳊَ ْ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬ﻣ َ‬ ‫ﺖ ﻟَﻪُ‪َ :‬ﻛْﻴ َ‬ ‫ﻀْﻴ ُ‬ ‫ﻀَﺮﻣ ِّﻲ‪ ،‬ﻓَـ ُﻘ ْﻠ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺲ ﺑْﻦ َﺣﺒﻴﺐ ‪ ،‬ﻓَـ َﻌ ْﻦ ﻳُﻮﻧُ َ‬ ‫‪7‬‬ ‫ۡ‬ ‫ِ‬ ‫ۡ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ ﻣ ْﻦ ﻋْﻨﺪﻩ إِ َﱃ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬ﻓ ِﺈذَا َﺑ َﺮقَ ٱﻟ َﺒ َ‬ ‫ﺗَـ ْﻘَﺮأُ‪َ " :‬ﻓ ِﺈذَا َﺑ ِﺮقَ ٱﻟ َﺒ َ‬ ‫ﺼ ُﺮ")اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ ‪(7/75‬؟ ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﺼ ُﺮ"‪َ ،‬وﻓَـﺘَ َﺢ اﻟﱠﺮاءَ ‪ ،‬ﻓَـ ُﻘ ْﻤ ُ‬ ‫اﳊ ْ ِ‬ ‫ﻒ ﺗَـ ْﻘَﺮأُ‪" :‬ﻓَ ِﺈذَا ﺑَ ِﺮقَ‬ ‫أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﺖ‪ِ :‬ﻣ ْﻦ ِﻋْﻨ ِﺪ َﻋْﺒ ِﺪ ﷲِ ﺑْ ِﻦ أَِﰊ إِ ْﺳ َﺤ َ‬ ‫ﺎل‪ِ :‬ﻣ ْﻦ أَﻳْ َﻦ ﺑِ َ‬ ‫ﻀَﺮﻣ ِّﻲ‪َ ،‬ﺳﺄَﻟْﺘُﻪُ َﻛْﻴ َ‬ ‫ﻚ؟ ﻗـُ ْﻠ ُ‬ ‫ﺎق َْ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺎل‪ :‬ﺑـﺮﻗَ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺖ اﻟ ﱠﺴ َﻤﺎءُ‪َ ،‬وﺑـََﺮ َق‬ ‫ﺎل‪" :‬ﻓَ ِﺈذَا ﺑَ َﺮقَ ۡٱﻟﺒَ َ‬ ‫ۡٱﻟﺒَ َ‬ ‫ﺼ ُﺮ"ﺑَِﻔْﺘ ِﺢ اﻟﱠﺮ ِاء‪ .‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﺼ ُﺮ"؟ ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤﺮو‪َ :‬وأَﻳْ َﻦ ﻳـَُﺮ ُاد ﺑﻪ‪ ،‬ﻳـُ َﻘ ُ ََ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ ُﺮ ﻓََِﱪ َق‪َ ،‬ﻛ َﺬا َِﲰ ْﻌﻨَﺎ"‪.8‬‬ ‫اﻟﻨﱠـْﺒ ُ‬ ‫ﺖ‪َ ،‬وﺑـََﺮﻗَﺖ ْاﻷَْر ُ‬ ‫ض‪ ،‬ﻓَﺄَﱠﻣﺎ اﻟْﺒَ َ‬ ‫‪1‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو اﻟﻌﺑﺎس اﻟﻣﺑرد‪ ،‬اﻟﻣﻘﺗﺿب‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬اﻟﻣﺟﻠس اﻷﻋﻠﻰ ﻟﻠﺷؤون اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ‪.159،158 :1 ،(1386 ،‬‬ ‫‪2‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.443 :4 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﺳﻌﯾد أﺑو ﻋﻣرو اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﺗﯾﺳﯾر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﺷﺎرﻗﺔ‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﺻﺣﺎﺑﺔ‪ ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﺗﺎﺑﻌﯾن‪،‬‬ ‫‪ ،(2008/1429‬ص‪.150،149‬‬ ‫‪4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﺑد اﻟﺻﺑور ﺷﺎھﯾن‪ ،‬اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﻓﻲ ﺿوء ﻋﻠم اﻟﻠﻐﺔ اﻟﺣدﯾث‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﺧﺎﻧﺟﻲ‪ ،(1966 ،‬ص‪.180‬‬ ‫‪5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺷوﻗﻲ ﺿﯾف‪ ،‬اﻟﻣدارس اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪ ،‬ص‪.24‬‬ ‫‪6‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو اﻟﻘﺎﺳم اﻟزﺟﺎﺟﻲ‪ ،‬ﻣﺟﺎﻟس اﻟﻌﻠﻣﺎء‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .2‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﺧﺎﻧﺟﻲ‪ ،‬اﻟرﯾﺎض‪ :‬دار اﻟرﻓﺎﻋﻲ‪ ،(1983/1403 ،‬ص‪.188-184‬‬ ‫‪ 7‬ﻗرأ ﺑذﻟك اﻟﻣدﻧﯾﺎن‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪ ،661‬طﺎھر ﺑن ﻏﻠﺑون‪ ،‬اﻟﺗذﻛرة ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺛﻣﺎن‪) ،‬ﺟدة‪ :‬اﻟﺟﻣﺎﻋﺔ اﻟﺧﯾرﯾﺔ‬ ‫ﻟﺗﺣﻔﯾظ اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم(‪ ،605 :2 ،‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر‪.393 :2 ،‬‬ ‫‪8‬اﻟزﺟﺎﺟﻲ‪ ،‬ﻣﺟﺎﻟس اﻟﻌﻠﻣﺎء‪ ،‬ص‪.188‬‬ ‫‪66‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﳋَﻠِﻴﻞ ﺑﻦ أَ ْﲪَ َﺪ اﻟْ َﻔﺮ ِاﻫ ِ‬ ‫ي )ت‪:(786/170 .‬‬ ‫ﻴﺪ ﱡ‬ ‫‪ُ ْ ُ ْ 1.5.3‬‬ ‫َ‬ ‫اﳋﻠِﻴﻞ أَ ْﻛﺜـﺮ اﻋﺘِ َﺪ ًاﻻ ِﰲ ﻧَﻈْﺮﺗِِﻪ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮِة؛ إِ ْذ إِﻧﱠﻪُ َﻛﺎ َن ُِﳎﻼ َﳍَﺎ‪َ ،‬ﻛﺜِ َﲑ ِاﻻ ْﻋﺘِ َﺪ ِاد َو ِاﻻ ْﺳﺘِ ْﺸ َﻬ ِﺎد ِ َﺎ‪،‬‬ ‫َﻛﺎ َن َْ ُ َ َ ْ‬ ‫َ ََ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﲰﺢ اﻟﺘﱠـﻌﺎﻣ ِﻞ ﻣﻌﻬﺎ‪ ،‬ﺗَ ِﺸ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِِ ِ ِ‬ ‫ئ اﻟْﻤﻮﻗِ ِ‬ ‫ﻒ َواﻟﻨﱠـ ْﺰ َﻋﺔ ﻣ ْﻦ َﻫﺬﻩ اﻟْﻘَﺮاءَات‪،‬ﱂ ﻳَ ْ‬ ‫ﺼ ُﺪ ْر َﻋْﻨﻪُ‬ ‫َْ َ َ ُ َ َ َ‬ ‫ُ‬ ‫وح ِﰲ ﻛﺘَﺎب ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ‪َ ،‬ﻫﺎد َ َ ْ‬ ‫ﻴﻊ َﻫﺬﻩ اﻟﱡﺮ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎ‪ヨِ ル‬ﻟﺘﱠـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ ِي‪ ،‬وﻳـ َﻔ ِ‬ ‫ﺎ‪ル‬‬ ‫ﺎ‪َ ،ル‬وﻳَ ْﺴﺘَ ْﺸ ِﻬ ُﺪ ِ َﺎ أَ ْﺣﻴَ ً‬ ‫ﺎﺿ ُﻞ ﺑـَْﻴـﻨَـ َﻬﺎ أَ ْﺣﻴَ ً‬ ‫ُﲡَ َ‬ ‫ْ ّ َُ‬ ‫ﺎﻫ َﻬﺎ َﻣﺎ ﳝُْﻜ ُﻦ أَ ْن ﻳـُ ْﺆ َﺧ َﺬ َﻋﻠَْﻴﻪ‪ ،‬ﻓَـ ُﻬ َﻮ ﻳـَﺘَـﻨَ َﺎوُﳍَﺎ أَ ْﺣﻴَ ً ْ‬ ‫أُﺧﺮى ﻋﻠَﻰ رأْ ٍي ﻳـﺮﺗَﺌِ ِﻴﻪ دو َن أَ ْن ُِﲢﺲ ِﰲ أَ ٍي ِﻣﻦ َذﻟِﻚ ﺑِﻐَ ِﲑ ِاﻻﺣِﱰ ِام واﻟﺘﱠـﺒ ِﺠ ِﻴﻞ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ َ َ َ َْ ُ‬ ‫ّ ْ َ ْ َْ َ ْ‬ ‫ََ‬ ‫ﺣ ﱠﱴ ِﻋْﻨ َﺪ ﻣﺎ ﺗَـﺘﻐﻠﱠﺐ ﻋﻠَﻴ ِﻪ اﻟﻨﱠـﺰﻋﺔُ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳﱠﺔُ َِﲡ ُﺪﻩ ﻳ ِﱪز اﻟْ ِﻘﻴﺎس‪ ،‬ﻣﺮِﺟﺤﺎ ﺑ ِ ِ‬ ‫ود‬ ‫ﲔ اﻟْﻘَﺮاءَات ِﰲ أَ َد ٍب َﺟ ٍّﻢ‪َ ،‬ﻻ ﻳـَﺘَ َﺠ َﺎوُز ُﺣ ُﺪ َ‬ ‫ُ ُْ ُ َ َ ُ َ ّ ً َْ َ‬ ‫َ َ ُ َ ْ َْ َ ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟ ّﺪر ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ ﻳـَﺮﺟ ُﻊ إِ َﱃ َﻛ ْﻮﻧِِﻪ ﻗَﺎ ِرً‪ِ ユ‬ﲜَﺎﻧِ ِ‬ ‫ﺐ ﻟُﻐَ ِﻮﻳﱠﺘِ ِﻪ‪.‬‬ ‫ََ‬ ‫اﺳﺔ اﻟْ ُﻤ َﺤﺎﻳ َﺪة‪َ ،‬وﻟَ َﻌ ﱠﻞ ذَﻟ َ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ِ ِ ِِ ﱠِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎل‬ ‫ﻚ‪ :‬ﻗَ َ‬ ‫اﺣﺘِ َﺠﺎﺟ ِﻪ ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮةِ‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ أَْﻣﺜِﻠَ ِﺔ َذﻟ َ‬ ‫ﺲ َﻣ َﻌﺎﱂَ ﺗَـ ْﻮﺟﻴ ِﻬﻪ َو ْ‬ ‫َوﻳـُ َﺆّﻛ ُﺪ َﻣﺎ َﺳﺒَ َﻖ َﻋ َﺪ ٌد ﻣ ْﻦ َﻣ ْﺮوﱠ‪レ‬ﺗﻪ اﻟﱵ ﺗَـ ْﻌﻜ ُ‬ ‫ِﺳﻴﺒـﻮﻳ ِﻪ‪» :‬وﺳﺄَﻟْﺖ ْ ِ‬ ‫ﻮن" )اﳌﺆﻣﻨﻮن‬ ‫ﻴﻞ َﻋ ْﻦ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ‪َ -‬ﺟ ﱠﻞ ِذ ْﻛ ُﺮﻩ‪َ " :-‬وأَﻧﱠ ٰ َﮭ ِﺬ ِٓۦه أ ُ ﱠﻣﺘُﻜُﻢۡ أ ُ ﱠﻣ ٗﺔ ٰ َو ِﺣﺪ َٗة َوأَﻧَ ۠ﺎ َرﺑﱡﻜُﻢۡ ﻓَﭑﺗﱠﻘُ ِ‬ ‫ََْ َ َ ُ‬ ‫اﳋَﻠ َ‬ ‫ﺎل‪ :‬إِﱠﳕَﺎ ُﻫ َﻮ َﻋﻠَﻰ َﺣ ْﺬﻓِ ﱠ‬ ‫ﺎل‪َ :‬وِﻷَ ﱠن" ٰ َھ ِﺬ ِٓهۦ أ ُ ﱠﻣﺘُﻜُﻢۡ أ ُ ﱠﻣ ٗﺔ ٰ َو ِﺣﺪ َٗة َوأَﻧَ ۠ﺎ َرﺑﱡﻜُﻢۡ‬ ‫ﺎﻟﻼِم‪َ ،‬ﻛﺄَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫‪ ،(52/23‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﻒ ﻗُ َﺮ ۡﯾ ٍﺶ" )ﻗﺮﻳﺶ ‪(1/106‬؛ ِﻷَﻧﱠﻪ إِﱠﳕَﺎ ﻫﻮ‪ :‬ﻟِ َﺬﻟِ ۡ‬ ‫ﺖ‬ ‫ﺎل‪َ :‬وﻧَ ِﻈﲑَُﻫﺎ‪ِ ِ " :‬ﻹﯾ ٰﻠَ ِ‬ ‫‪.‬وﻗَ َ‬ ‫ﻓَﭑﺗﱠﻘُ ِ‬ ‫َ‬ ‫ﻚ" َﻓﻠ َﯿ ۡﻌﺒُﺪُواْ"‪.‬ﻓَِﺈ ْن َﺣ َﺬﻓْ َ‬ ‫ُ‬ ‫ﻮن" َ‬ ‫َُ‬ ‫ﱠ ِ‬ ‫ﺖ ﱠ‬ ‫اﳋَﻠِ ِﻴﻞ‪َ .‬وﻟَ ْﻮ ﻗَـَﺮُؤوَﻫﺎ‪:‬‬ ‫ﺼﺒًﺎ‪َ ،‬ﻫ َﺬا ﻗَـ ْﻮ ُل ْ‬ ‫اﻟﻼ َم ِﻣ ْﻦ" ِ ِﻹﯾ ٰﻠَ ِ‬ ‫ﺐ‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ أَﻧ َ‬ ‫ﱠﻚ ﻟَ ْﻮ َﺣ َﺬﻓْ َ‬ ‫اﻟﻼ َم ﻣ ْﻦ)أَ ﱠن( ﻓَـ ُﻬ َﻮ ﻧَ ْ‬ ‫ﻒ" َﻛﺎ َن ﻧَ ْ‬ ‫ﺼٌ‬ ‫ٰ‬ ‫ئ"‪.1‬‬ ‫" َوإِ ﱠن َھ ِﺬ ِٓهۦ أ ُ ﱠﻣﺘُﻜُﻢۡ أ ُ ﱠﻣ ٗﺔ ٰ َو ِﺣﺪ َٗة" َﻛﺎ َن َﺟﻴِّ ًﺪا‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ ﻗُ ِﺮ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺳ َﻮآءٍ "‬ ‫ﺳ َﻮا ٗٓء" )ﻓﺼﻠﺖ ‪ ،(10/41‬إِ ْذ َﻋ ﱠﺪ " َ‬ ‫)ﺳ َﻮ ٍاء( ِﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪ِ " :‬ﻓ ٓﻲ أَ ۡر َﺑ َﻌ ِﺔ أَﯾﱠ ٖﺎم َ‬ ‫َوﺗَـ ْﻮﺟ ُﻴﻬﻪُ ﻗَﺮاءَ َة َﺟِّﺮ َ‬ ‫اﳋﻠِﻴﻞ‪ :‬ﺟﻌﻠَﻪ ِﲟَْﻨ ِﺰﻟَِﺔ ﻣﺴﺘـﻮ‪ٍ レ‬‬ ‫ﻧـَﻌﺘًﺎ‪ ،‬ﻳـ ُﻘ ُ ِ ِ‬ ‫ﻮل‪َ :‬ﻫ َﺬا‬ ‫س‪ِ ":2‬ﻓ ٓﻲ أَ ۡر َﺑ َﻌ ِﺔ أَﯾﱠ ٖﺎم َ‬ ‫ﺳ َﻮآءٍ "‪ .‬ﻗَ َ‬ ‫ت‪َ .‬وﺗَـ ُﻘ ُ‬ ‫ﺎل َْ ُ َ َ ُ‬ ‫ْ َ‬ ‫ُ ََْ َ‬ ‫ﻮل ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ‪َ " :‬وﻗَ ْﺪ ﻗَـَﺮأَ َ‪ٌ ル‬‬ ‫‪3‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ‪َ :‬ﻫ َﺬا د ْرَﻫ ٌﻢ َ‪ラ‬مﱞ" ‪.‬‬ ‫د ْرَﻫ ٌﻢ َﺳ َﻮاءٌ‪َ ،‬ﻛﺄَﻧﱠ َ‬ ‫ﻚ ﻗُـ ْﻠ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪َِ ،‬ﳒ ُﺪ أَﻧﱠﻪ َﻛﺎ َن أَﺛَِﺮ‪ِ レ‬ﰲ ﺗَـﻨَﺎوﻟِِﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺿﻮِء ﺗَـﻮِﺟﻴ ِﻬ ِﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ﲔ اﻟ ﱠﺴﺎﺑَِﻘ ْ ِ‬ ‫ﲔ ِﰲ اﻟْ ِﻤﺜَﺎﻟَ ْ ِ‬ ‫ات ُﻣ َﻮِّﺟ ًﻬﺎ َوُْﳏﺘَﺠﺎ‪َ ،‬ﱂْ ﺗـُْﺒ ِﻄ ْﺊ ﺑِِﻪ‬ ‫ُ‬ ‫ﻓَﻔﻲ َ ْ ْ‬ ‫ََ‬ ‫ُ ََ‬ ‫ﺎﺿﻞ ﺑ ِ ِ‬ ‫ات‪ ،‬وﻳـﻮا ِز ُن ﺑﲔ ِاﻻِّﲡﺎﻫ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت‪.‬‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱠﺔُ َﻋ ْﻦ أَﺛَِﺮﻳﱠﺘﻪ َو َﺣْﻴ َﺪﺗﻪ ُﲡَ َﺎﻩ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬ﺣ ﱠﱴ َوُﻫ َﻮ ﻳـُ َﻔ ُ َْ َ‬ ‫ﻧـَ ْﺰ َﻋﺘُﻪُ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﲔ اﻟْﻘَﺮاءَ َ ُ َ َْ َ َ َ‬ ‫اﳉ ِﺪﻳﺮ ِ‪ヨ‬ﻟ ِّﺬ ْﻛ ِﺮ أَ ﱠن ْ ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ؛ إِ ْذ إِﻧﱠﻪ وﻇﱠﻒ ِﻋ ْﻠﻤﻪ ِ‪ヨ‬ﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎج ﻟِْﻠ َﻘﻀﺎ‪ レ‬اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠِﺔ ِ‪ヨ‬ﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ات‬ ‫ﻴﻞ ﻳـُ َﻌ ﱡﺪ ُﻣ َﺆ ّﺳ ًﺴﺎ ﻟﻼ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫ْ‬ ‫ُ َ َ َُ َ َ‬ ‫ََ‬ ‫َْ ُ‬ ‫اﳋَﻠ َ‬ ‫اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ وﺑِﻮﺟ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫ﲔ َﻣﻮ ِﺿ ًﻌﺎ ِﻣ ْﻦ ُﻣ ْﻌ َﺠ ِﻤ ِﻪ )اﻟْ َﻌ ْ ِ‬ ‫ﲔ(‪َ ،‬و ْاﻋﺘَ َﻤ َﺪ ِﰲ‬ ‫ﻮﻫ َﻬﺎ ِﰲ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ْ َ ُُ‬ ‫ﺎج َﳍَﺎ‪َ ،‬واﻻ ْﺳﺘ ْﺸ َﻬﺎد َﺎ ِﰲ أَْرﺑـَ َﻌﺔ َوَﲦَﺎﻧ َ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ب‪ ،‬وﺗَـ ْﻔﺴ ِﲑ اﻟ ﱠﺴﻠَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬واﻟْﻘﻴَ ِ‬ ‫ي‬ ‫ﻒ ﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَﺔ َواﻟﺘﱠﺎﺑِﻌ َ‬ ‫ﺗَـ ْﻮﺟﻴ ِﻬﻪ ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات َﻋﻠَﻰ ﺛََﻼﺛَﺔ أُ ُ‬ ‫ﺎس اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ِّ‬ ‫ﺻﻮل‪ :‬ﻟُﻐَﺎت اﻟْ َﻌَﺮ َ‬ ‫واﻟ ﱠ ِ‬ ‫ﰲ‪.4‬‬ ‫َ‬ ‫ﺼ ْﺮ ِّ‬ ‫‪1‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪ .127،126 :3 ،‬واﻟﻘراءة ﺑِ َﻛﺳ ِْر ْاﻟ َﮭ ْﻣزَ ةِ ﻟ ِْﻠ ُﻛوﻓِ ِّﯾﯾن‪َ ،‬و ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِﻔَﺗْﺣِ َﮭﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.328 :2 ،‬‬ ‫ب‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.366 :2 ،‬‬ ‫ﺎﻟر ْﻓﻊِ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِﺎﻟ ﱠﻧ ْ‬ ‫‪َ 2‬وﻗَ َرأ َ ﺑِذَﻟِكَ ﯾَ ْﻌﻘُوبُ ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ أَﺑُو َﺟ ْﻌﻔ ٍَر ﺑِ ﱠ‬ ‫ﺻ ِ‬ ‫‪3‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.119 :2 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﺑد ﷲ ﺑن ﻣﺣﻣد اﻟﻣﺳﻣﻠﻲ‪" ،‬اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ وﺗوﺟﯾﮭﮭﺎ ﻓﻲ اﻟﻌﯾن‪ :‬ﺟﻣﻊ ودراﺳﺔ"‪) ،‬اﻟرﯾﺎض‪ :‬ﻣﺟﻠﺔ ﻣﻌﮭد اﻹﻣﺎم اﻟﺷﺎطﺑﻲ ﻟﻠدراﺳﺎت‬ ‫اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‪ ،‬اﻟﻌدد ‪ ،(1430 ،7‬ص‪.241-239 ،228‬‬ ‫‪67‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ 1.5.4‬ﻳُﻮﻧُﺲ ﺑْ ُﻦ َﺣﺒِ ٍ‬ ‫ﻴﺐ )ت‪:(798/182 .‬‬ ‫ُ‬ ‫اﺣ ًﺪا ِﻣﻦ ﻃَﺎﺋَِﻔ ِﺔ اﻟْﻤﺴﺎﻟِ ِﻤ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫َﻛﺎﻧـَﻮ ِ‬ ‫ﺻ َﻞ إِﻟَْﻴـﻨَﺎ ِﻣْﻨﻪُ‪َ -‬ﻻ ﻳـَﺘَـ َﻬ ﱠﺠ ُﻢ‪َ ،‬وَﻻ ﻳَﻄْ َﻌ ُﻦ‪َ ،‬وَﻻ ﻳـَ ُﺮﱡد‪،‬‬ ‫َُ َ‬ ‫ﲔ ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ ‪َ -‬ﻣ َﻊ ﻗﻠﱠﺔ َﻣﺎ َو َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳋَﻠ ِﻴﻞ‪ ،‬إِﱠﻻ‬ ‫ي‪َ ،‬وُﻫ َﻮ ﳑﱠ ْﻦ َﲪَ َﻞ اﻟﱠﺮاﻳَﺔَ ِﰲ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ َﻣ َﻊ ْ‬ ‫َوَﻛﺎ َن ﻟَﻪُ أَﺛـٌَﺮ ِﰲ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات ﻣ ْﻦ ﺧ َﻼل ُﺟ ُﻬﻮدﻩ ِﰲ اﻟْ َﻤْﻴ َﺪان اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﺔٌ ﺗَـ َﻔﱠﺮَد ِ َﺎ‪َ ،1‬ﻏ ْ َﲑ‬ ‫ﺐ َﺧﺎ ﱠ‬ ‫ﺼَﺮ َْﳎ ُﻬ َ‬ ‫ﻮدﻩُ َﻋﻠَﻰ اﻟﺘﱠـﻠَ ّﻘﻲ َﻋْﻨﻪُ‪َ ،‬وﻧَ َ‬ ‫أَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫ﺼَ‬ ‫ﺐ ﻧـَ ْﻔ َﺴﻪُ ﻟ ْﻺﻓَ َﺎدة‪َ ،‬وَﻛﺎ َن ﻟَﻪُ ﰲ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ أَﻗْﻴ َﺴﺔٌ َوَﻣ َﺬاﻫ ُ‬ ‫ِِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ َﻣ َﻊ َرأْﻳِِﻪ‪َ ،‬وﻳـَﺘﱠ ِﺴ ُﻖ َﻣ َﻊ‬ ‫أَ ﱠن َﻫ َﺬا َﱂْ ﻳـُ َﺆﺛّْﺮ ِﰲ ﻧـَ ْﺰ َﻋﺘﻪ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻬﻴﱠﺔ ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَﺮِة‪ ،‬ﻓَـ ُﻬ َﻮ َْﳛﻤﻠُ َﻬﺎ َﻋﻠَﻰ َﻣﺎ ﻳـَﺘَـﻨَ َ‬ ‫ﺎﺳ ُ‬ ‫ﻣ ْﺬﻫﺒِ ِﻪ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫آﱐ واﻟْ َﻘ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ﺎﻋ َﺪةِ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮﻳﱠِﺔ‪َ ،‬وِﻣ َﻦ‬ ‫ي‪َ ،‬وﻫ َﻲ ﲰَﺔٌ َدﻓَـ َﻌْﺘﻪُ ‪َ -‬ﻛﻐَ ِْﲑﻩ ﻣ َﻦ اﻟﻨﱡ َﺤﺎة‪ -‬إِ َﱃ اﻟْ ُﻤ َﻮاءَ َﻣﺔ ﺑَْ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ْ ّ‬ ‫ﲔ اﻟ ﱠﺸﺎﻫﺪ اﻟْ ُﻘ ْﺮ ِّ َ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫اﺣِ َﱰ ِاﻣ ِﻪ ﻟِﻠ ﱠﺸ َﻮ ِاﻫ ِﺪ اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪:‬‬ ‫ْاﻷَ ْﻣﺜﻠَﺔ َﻋﻠَﻰ ﺗَـْﺒﺠﻴﻠﻪ َو ْ‬ ‫ِﯾﻦ َ‬ ‫ﺳ ﱡﺮواْ ٱﻟﻨﱠ ۡﺠ َﻮى ٱﻟﱠﺬ َ‬ ‫ظﻠَ ُﻤﻮاْ" )اﻷﻧﺒﻴﺎء ‪ (3/21‬ﻓَِﺈﱠﳕَﺎ َِﳚﻲءُ َﻋﻠَﻰ‬ ‫ﻮل ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ‪َ " :‬وأَﱠﻣﺎ ﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ‪َ -‬ﺟ ﱠﻞ ﺛـَﻨَ ُﺎؤﻩُ‪َ ":-‬وأ َ َ‬ ‫ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﺳ ﱡﺮواْ ٱﻟﻨﱠ ۡﺠ َﻮى ٱﻟﱠﺬ َ‬ ‫ِﯾﻦ‬ ‫ﺎل‪ :‬ﺑـَﻨُﻮ ﻓَُﻼ ٍن‪ .‬ﻓَـ َﻘ ْﻮﻟُﻪُ‪َ -‬ﺟ ﱠﻞ َو َﻋﱠﺰ‪َ " :-‬وأَ َ‬ ‫ﻴﻞ ﻟَﻪُ‪َ :‬ﻣ ْﻦ؟ ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫اﻟْﺒَ َﺪ ِل‪َ ،‬وَﻛﺄَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫ﺎل‪ :‬اﻧْﻄَﻠَ ُﻘﻮا‪ ،‬ﻓَﻘ َ‬ ‫‪2‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫َ‬ ‫ﺲ‪ -‬أَﱠﻻ ﺗَـ ْﻠ َﺤ َﻖ اﻟْ ِﻔ ْﻌ َﻞ َﻋ َﻼ َﻣﺔُ ﺗَـﺜْﻨِﻴَ ٍﺔ َوَﻻ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﺐ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ظﻠَ ُﻤﻮاْ" َﻋﻠَﻰ َﻫ َﺬا ﻓ َ‬ ‫ﺲ" ‪.‬ﻓَ َﻤ ْﺬ َﻫ ُ‬ ‫ﲔ اﻟ ﱠﺸﺎﺋ ُﻊ ‪َ -‬وﻣْﻨـ ُﻬ ْﻢ ﻳُﻮﻧُ ُ‬ ‫ﻴﻤﺎ َز َﻋ َﻢ ﻳُﻮﻧُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ي‬ ‫ﺲ َﻫﺬﻩ ْاﻵﻳَﺔَ‪َ ،‬وَو َﺟ َﺪ أَ ﱠن ﻇَﺎﻫَﺮَﻫﺎ ﻳـَﺘَـ َﻌ َﺎر ُ‬ ‫ض َﻣ َﻊ َﻣ ْﺬ َﻫﺒﻪ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ِّ‬ ‫ﲨَْ ٍﻊ‪ ،‬إ َذا َﻛﺎ َن اﻟْ َﻔﺎﻋ ُﻞ ُﻣﺜَﲎ أَْو ﲨَْ ًﻌﺎ‪َ ،‬وﻟَ ﱠﻤﺎ ﻗَـَﺮأَ ﻳُﻮﻧُ ُ‬ ‫ظﻠَ ُﻤﻮاْ"ﺧﱪ ﻟِﻤﺒـﺘ َﺪأٍ َْﳏ ُﺬ ٍ‬ ‫ﲔ ﺗَ ُﻜﻮ ُن اﻟْﻮاو ِﻫﻲ ﻓَ ِ‬ ‫ِﯾﻦ َ‬ ‫وف‪َ ،‬ﻋﻠَﻰ ِﺣ ِ‬ ‫َو ﱠﺟ َﻬ َﻬﺎ َﻋﻠَﻰ أَ ﱠن"ٱﻟﱠﺬ َ‬ ‫ﺎﻋ َﻞ )أَ َﺳﱠﺮ(‪.‬‬ ‫َ ٌَ ُ ْ َ‬ ‫َُ َ‬ ‫ﻮن اﻟﺘﱠـﻮﻛِ ِ‬ ‫ِ ِِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻴﺪ ﻓِﻌ ِﻞ اﻟْﻤﺜَ ﱠﲎ ﺑِﻨُ ِ‬ ‫اﳋَِﻔﻴ َﻔ ِﺔ‪َ ،‬وﺗَﺒِ َﻌﻪُ اﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴﱡﻮ َن ْاﻋﺘِ َﻤ ًﺎدا َﻋﻠَﻰ‬ ‫ﻴﺪ ْ‬ ‫َوﻣ َﻦ ْاﻷَ ْﻣﺜﻠَﺔ َﻋﻠَﻰ ْاﻋﺘ َﺪادﻩ ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَات‪َ :‬ﺟ َﻮ ُازﻩُ ﺗَـ ْﻮﻛ َ ْ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻚ‪.3‬‬ ‫ﻗَِﺮاءَةِ اﺑْ ِﻦ َﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ" َو َﻻ ﺗَﺘﱠﺒِﻌَ ِ‬ ‫ﲔ‪ ،‬إِ ْذ َﻻ ُِﳚ ُﻴﺰو َن ذَﻟ َ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﺎن"‪ ،‬ﻓَـﺘَـ َﻔﱠﺮَد َﻋ ْﻦ ﻗَـ ْﻮﻣﻪ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫‪ 1.5.5‬ﻓَ ِﺮ ُ ِ ِ‬ ‫ﲔ‪:‬‬ ‫ﻳﻖ اﻟْﻘﻴَﺎﺳﻴِّ َ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊَﻴَﺎةِ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠِﺔ‪َ ،‬ﱂْ ﻳـَﺘَ َﺤﱠﺮُزوا ِﻣ َﻦ اﻟﺘﱠـ َﻬ ﱡﺠ ِﻢ‬ ‫ﲔ‪ ،‬ﺑَ ْﻞ ِﻣ ْﻦ أَﺑْـَﺮِزِﻫ ْﻢ‪َ ،‬وأَ ْﺷ َﻬ ِﺮِﻫ ْﻢ‪َ ،‬وأَ ْﻋ َﻤ ِﻘ ِﻬ ْﻢ َْﺛِ ًﲑا ِﰲ ْ‬ ‫ُﺟ ﱡﻞ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻔ ِﺮ ِﻳﻖ ﻣ َﻦ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮﻳِّ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻋﻠَﻰ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْﻤﺘَـﻮاﺗِﺮةِ إِ َذا ﺗَـﻌﺎرﺿﺖ ﻣﻊ ﻣﺎ اﻧْـﺘَـﻬ ِ ِ ِ‬ ‫اﻋ ُﺪ ُﻫﻢ‪ ،‬وَﱂْ ﻳـَﺘَـﻮﱠرﻋُﻮا َﻋ ْﻦ ﺗَـ ْﻠ ِﺤ ِ‬ ‫َ َ َ ْ ََ َ َ ْ‬ ‫َ‬ ‫ﲔ ﻗَﺎ ِر ٍئ إِ َذا َﱂْ ﺗَـﺘﱠﻔ ْﻖ ﻗَﺮاءَﺗُﻪُ‬ ‫ََ‬ ‫ﺖ إﻟَْﻴﻪ ﻗَـ َﻮ ْ َ َ‬ ‫ََُ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺴ ِﻬﻢ‪ ،‬وَﻛﺎ َن ِﻣﻦ ﻫﺆَﻻ ِء اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ ﱡ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻚ‬ ‫ي اﻟﱠﺬي ﻧَﻈََﺮ إِ َﱃ اﻟْ ُﻘ ْﺮآ ِن َوﻗَﺮاءَاﺗِِﻪ َﻛﺄَ َﺣﺪ َﺷ َﻮاﻫﺪ اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ‪َ ،‬ﻛ ِﺴﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ‪َ ،‬وَﻣ ْﻦ َﺳﻠَ َ‬ ‫ْ َُ‬ ‫ْ‬ ‫َﻣ َﻊ َﻣ َﻘﺎﻳ ْ َ‬ ‫درﺑﻪ‪ ،‬وِﻣْﻨـﻬﻢ ﻣﻦ َﻛﺎ َن ِﻣﻦ أَ ْﺷﻬ ِﺮ ِرﺟ ِﺎل اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ات إِ َﱃ َﺟﺎﻧِ ِ‬ ‫اﺧﺘِﻴَ ُﺎر اﺑْ ِﻦ‬ ‫ﺐ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ‪َ ،‬ﻛﺄَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو‪َ ،‬واﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ِّﻲ اﻟﻠﱠ َﺬﻳْ ِﻦ َوﻗَ َﻊ ْ‬ ‫َ َُْ َ ُ ْ َ ْ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِِ‬ ‫ﲔ ﻗَـﻮم أَﻟﱠ ُﻔﻮا ِﰲ اﻟْ ِﻘﺮاءا ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ت اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ؛ َﺣﻼ ﻟِ ُﻤ ْﺸ ِﻜ َﻼ َِﺎ‬ ‫ُﳎَﺎﻫﺪ )ت‪َ (936/324 .‬ﻋﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ ِﰲ َﺳْﺒـ َﻌﺘﻪ‪َ ،‬و َ‪ラ‬ﺑَ َﻊ اﻟْ َﻔ ِﺮﻳ َﻘ ْ ِ ْ ٌ‬ ‫ََ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫اﻹ ْﻋﺮاﺑِﻴﱠ ِﺔ‪ ،‬أَو إِﻳﻀ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج‪َ ،‬و َﻏ ِْﲑِﳘَﺎ‪.‬‬ ‫ﺖ ِ َﺎ‪َ ،‬ﻛﺎﻟْ َﻔﱠﺮ ِاء‪َ ،‬واﻟﱠﺰ ﱠﺟ ِ‬ ‫ﺎﺣﺎ ﻟ َﻤ َﻌﺎﻧ َﻴﻬﺎ‪ ،‬أَْو ﺗَـ ْﻌﻠ ًﻴﻼ ﻟ ُﻮ ُﺟﻮﻫ َﻬﺎ اﻟﱠِﱵ ﻗُ ِﺮﺋَ ْ‬ ‫ْ َ ً‬ ‫ْ َ‬ ‫ﺎﺳﻴﱠ ِﺔ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎب اﻟﻨﱠـﺰﻋ ِﺔ اﻟْ ِﻘﻴ ِ‬ ‫وﻓِﻴﻤﺎ ِْﰐ ﻋﺮ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺻﺤ ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮةِ‪:‬‬ ‫َ َ َ َْ ٌ‬ ‫َْ َ‬ ‫ض ﻟ َﻤ َﻌﺎﱂ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ أَ ْ َ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺴﻰ ﺑْ ُﻦ ﻋُ َﻤ َﺮ اﻟﺜﱠـ َﻘ ِﻔ ﱡﻲ )ت‪:(766/149 .‬‬ ‫‪ 1.5.6‬ﻋ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫اﺧﺘِﻴَ ٌﺎر ِﰲ اﻟْ ِﻘَﺮاءَةِ َﻋﻠَﻰ‬ ‫ﺼَﺮةِ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ ﻋُﺒَـْﻴﺪ اﻟْ َﻘﺎﺳ ُﻢ ﺑْ ُﻦ َﺳ ﱠﻼٍم )ت‪َ " :(838/224 .‬ﻛﺎ َن ﻟَﻪُ ْ‬ ‫ﻣ ْﻦ ُﻣ َﻘ ﱠﺪﻣﻲ َْﳓ ِﻮﻳِّﻲ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫‪1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟطﻧطﺎوي‪ ،‬ﻧﺷﺄة اﻟﻧﺣو وﺗﺎرﯾﺦ أﺷﮭر اﻟﻧﺣﺎة‪ ،‬ص‪.36‬‬ ‫‪2‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.41 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬اﻹﻧﺻﺎف‪.537،536 :2 ،‬‬ ‫‪68‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ﺼِ‬ ‫ﻚ‬ ‫ﺐ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ ُﺣ ﱠ‬ ‫ﺐ إِ َذا َو َﺟ َﺪ ﻟ َﺬﻟ َ‬ ‫ﺐ اﻟﻨﱠ ْ‬ ‫ﺎس‪َ ،‬وَﻛﺎ َن اﻟْﻐَﺎﻟ ُ‬ ‫َﻣ َﺬاﻫﺐ اﻟْ َﻌَﺮﺑﻴﱠﺔ‪ ،‬ﻳـُ َﻔﺎر ُق ﻗَﺮاءَ َة اﻟْ َﻌﺎ ﱠﻣﺔ‪َ ،‬وﻳَ ْﺴﺘَـْﻨﻜ ُﺮﻩُ اﻟﻨﱠ ُ‬ ‫ﺼﺐ ِﰲ" َﺣ ﱠﻤﺎﻟَﺔَ"‪ِ ،2‬ﻣ ْﻦ ﻗَـﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬و ۡٱﻣ َﺮأَﺗ ُ ۥﮫُ َﺣ ﱠﻤﺎﻟَ َﺔ ۡٱﻟ َﺤ َ‬ ‫َﺳﺒِ ًﻴﻼ"‪َ ،1‬ﻛ ْ ِ ِِ‬ ‫ﺐ" )اﳌﺴﺪ ‪،(4/111‬‬ ‫ﻄ ِ‬ ‫ْ‬ ‫ﺎﺧﺘﻴَﺎرﻩ اﻟﻨﱠ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫وﺣﻮ َل ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي‪ُ ،‬ﻣﺘَﺄَﺛًِّﺮا‬ ‫ﺎﺳﻪُ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ﱠ‬ ‫َ َْ ْ‬ ‫اﺧﺘﻴَﺎ ِرِﻩ ﻳـَْﻠَﺰُم اﻟﺘﱠـْﻨﺒﻴﻪُ َﻋﻠَﻰ أُُﻣﻮٍر‪ ،‬ﻣْﻨـ َﻬﺎ‪ :‬أَﻧﱠﻪُ َﻛﺎ َن َﳜْﺘَ ُﺎر ﻣ َﻦ اﻟْ َﻤﺄْﺛُﻮِر َﻣﺎ ﻳـُ َﻮاﻓ ُﻖ َﻣ ْﺬ َﻫﺒَﻪُ َوﻣ ْﻘﻴَ َ‬ ‫ﺼ ٍﻦ )ت‪ ،(741/123 .‬وأَ ﱠن اﺧﺘِﻴﺎرﻩ ﻳـﻌ ﱡﺪ ﺷ ُﺬو َذ اﺧﺘِﻴﺎ ٍر‪َ ،‬ﻻ اﺧﺘِﻴﺎر ﺷ ُﺬ ٍ‬ ‫ﺑِ َﺸﻴ ِﺨ ِﻪ اﺑ ِﻦ ُﳏﻴ ِ‬ ‫وذ؛ ِﻷَﻧﱠﻪُ َﻛﺎ َن ﻳَـ ْﻘَﺮأُ ﺑِ َﻜﺜِ ٍﲑ‬ ‫ََْ ُ‬ ‫َ ْ َ َُ ُ َ ُ‬ ‫ْ ْ َْ‬ ‫َْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِﻣﻦ اﻟْﻮﺟ ِ‬ ‫ﻮﻩ اﻟﱠِﱵ َﻛﺎ َن ﻋﻠَﻴـﻬﺎ ْاﻷَﺋِ ﱠﻤﺔُ اﻟْﻤ ْﺸﻬﻮرو َن‪ ،‬وأَ ﱠن اﺳﺘِْﻨ َﻜﺎر اﻟﻨﱠ ِ ِ ِ‬ ‫وﺟ ِﻪ ﻋﻦ إِ ْﲨ ِ‬ ‫ﺎﻋ ِﻬ ْﻢ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ‬ ‫ﺎس ﻻ ْﺧﺘﻴَﺎ ِرِﻩ ﻳـَ ْﺮﺟ ُﻊ إِ َﱃ ُﺧ ُﺮ َ ْ َ‬ ‫َ َْ‬ ‫َ ُُ‬ ‫َ ُُ َ ْ َ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻣِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﲑُ ُﻛ ِّﻞ َﻣ ْﻦ َﺧﺎﻟََﻔ ُﻬ ْﻢ؛ ﻷَ ﱠن "أَﺋ ﱠﻤﺔَ اﻟْﻘَﺮاءَة َﻻ ﺗَـ ْﻌ َﻤﻞ ِﰲ َﺷﻲء ﻣ ْﻦ ُﺣ ُﺮوف اﻟْ ُﻘ ْﺮآن‪َ ،‬ﻋﻠَﻰ ْاﻷَﻓْ َﺸﻰ ِﰲ اﻟﻠﱡﻐَﺔ‪َ ،‬و ْاﻷَﻗْـﻴَ ِ‬ ‫ﺲ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫‪3‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﻣﺎ‪،‬‬ ‫اﺧﺘﻴَ َﺎرﻩُ ﻳَ ْﻜﺸ ُ‬ ‫ﺻ ِّﺢ ِﰲ اﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ" ‪َ ،‬وأَ ﱠن ْ‬ ‫ِﰲ اﻟْ َﻌَﺮﺑِﻴﱠﺔ‪ ،‬ﺑَ ْﻞ َﻋﻠَﻰ ْاﻷَﺛْـﺒَﺖ ِﰲ ْاﻷَﺛَِﺮ‪َ ،‬و ْاﻷَ َ‬ ‫ﻒ ﻟَﻨَﺎ َﻣ ْﻮﻗ َﻔﻪُ ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات ُﻋ ُﻤ ً‬ ‫واﻟْﻤﺘـﻮاﺗِﺮةِ ﺧﺼﻮﺻﺎ‪َ ،‬ﲡﻠﱠﻰ ِﰲ رِدﻩِ وإِﻧْ َﻜﺎ ِرِﻩ ﻟِ َﻜﺜِ ٍﲑ ِﻣﻦ اﻟْﻮﺟ ِ‬ ‫ﻮﻩ‪.4‬‬ ‫َ َُ َ َ ُ ُ ً َ‬ ‫َ ُُ‬ ‫َّ َ‬ ‫ت اﻟﱠِﱵ ﻳـْﻨ َﺪ ِرج أَ ْﻏﻠَﺒـﻬﺎ َْﲢﺖ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫اﻟﺮوا‪ِ レ‬‬ ‫وﻧَﺴﺒﺖ إِﻟَﻴ ِﻪ ُﻛﺘُ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ات اﻟ ﱠﺸﺎذﱠ ِة‪ ،5‬إِﱠﻻ أَ ﱠن ﻟَﻪُ‪-‬إِ َﱃ َﺟﺎﻧِ ِ‬ ‫ﺐ‬ ‫ﺐ اﻟْﻘَﺮاءَات َﻛﺜ ًﲑا ﻣ َﻦ َِّ َ‬ ‫َ ُ َُ َ َ َ‬ ‫َ ََ ْ ْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ذَﻟِﻚ‪ -‬ﺑـﻌﺾ ْاﻵراء اﻟْﻤﺒﻨِﻴﱠ ِﺔ ﻋﻠَﻰ اﻟْﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْﻤﺘَـﻮاﺗِﺮةِ‪َ ،‬ﻛﻤﺎ أَ ﱠن ﺑـﻌﺾ ﻗﺮاءاﺗِِﻪ َْﲢ ِﻤﻞ ِﰲ ﻣْﻨﻄُﻮﻗﻬﺎ ﻣﺎ ُﳜَﺎﻟﻒ اﻟْ َﻘﻮ ِ‬ ‫اﻋ َﺪ‬ ‫َ َْ َ َ َْ َ‬ ‫ُ َ َ َ‬ ‫ََُ َ‬ ‫َْ َ َ َ‬ ‫ََ‬ ‫ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀﺎ ِﻣْﻨـ َﻬﺎ أَ َ‪َ リ‬ر ﻧَِﻘ ً‬ ‫ﺎﺷﺎ َﺣﺎدا ِﰲ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮﻳﱠِﺔ‪َ ،‬وَﻣ َﻊ ذَﻟ َ‬ ‫ﲔ اﻟﻨﱡ َﺤﺎة‪َ ،‬وﺑـَ ْﻌ ً‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺢ َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ ﺑَْ َ‬ ‫اﻟْ َﻌﺎ ﱠﻣﺔَ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﻚ َﻛﺎ َن َﺷﺄْﻧُﻪُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ت ﺑِِﻪ‪.‬‬ ‫اﻻ ْﺣ ََﱰ َام اﻟﺘﱠﺎ ﱠم ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَة‪َ ،‬واﻟﺘﱠ ْﺴﻠ َﻴﻢ اﻟْ ُﻤﻄْﻠَ َﻖ ِﲟَﺎ َوَرَد ْ‬ ‫وِﻣﻦ ْاﻷَﻣﺜِﻠَ ِﺔ ﻋﻠَﻰ آراﺋِِﻪ اﻟْﻤﺒﻨِﻴﱠ ِﺔ ﻋﻠَﻰ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺳ ۡﺤ ِﺮ ِھﻢۡ أَﻧﱠ َﮭﺎ ﺗَ ۡﺴﻌَ ٰﻰ"‬ ‫ات‪ :‬ﻗَِﺮاءَﺗُﻪُ ﻗَـ ْﻮ َل ﷲِ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ﺗ ُ َﺨﯿﱠ ُﻞ ِإ َﻟ ۡﯿ ِﮫ ِﻣﻦ ِ‬ ‫َ َ ْ َ َ َْ َ‬ ‫ََ‬ ‫‪ِ 6‬‬ ‫ﻴﺚ‪ ،7‬وﺧﱠﺮﺟﻬﺎ اﺑﻦ ِﺟ ِﲏ ﻋﻠَﻰ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﻋ ِﻪ ﻣﻌﲎ اﻟﺘﱠﺄْﻧِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺿ ِﻤ ٍﲑ‬ ‫اﺳﺘﺘَﺎ ِر َ‬ ‫)ﻃﻪ ‪ヨِ (66/20‬ﻟﺘﱠﺄْﻧﻴﺚ ِﰲ "ﺗ ُ َﺨﯿﱠ ُﻞ" ؛ ﻟﺘَ َ‬ ‫َ َ ََ ُْ ّ َ ْ‬ ‫ﻀ ﱡﻤ ِﻦ َﻣ ْﺮﻓُ َ ْ َ‬ ‫ﻳﺞ اﻟ ﱠﺴﺎﺑِ ِﻖ؛ ِﻷَﻧﱠﻪُ أَ ْﺳ َﻬ ُﻞ َوأَ ْﺳَﺮ ُح ِﻣ ْﻦ‬ ‫ِﰲ"ﺗ ُ َﺨﯿﱠ ُﻞ"‪َ ،‬و َﺟ َﻌ َﻞ"أَﻧﱠ َﮭﺎ ﺗ َ ۡﺴ َﻌ ٰﻰ"ﺑَ َﺪًﻻ ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠ‬ ‫ﻀ ِﻤ ِﲑ‪َ ،‬وَرأَى أَ ﱠُﺄَ ْﻣﺜَ ُﻞ ِﻣ َﻦ اﻟﺘﱠ ْﺨ ِﺮ ِ‬ ‫اب‪ ،‬واﻟﺘﱠـﻌ ﱡﺴ ِ‬ ‫ﺎب ِْ ِ‬ ‫إِﺗْـﻌ ِ‬ ‫ﻒ ﺑِِﻪ ِﻣ ْﻦ َ‪ٍ ヨ‬ب إِ َﱃ َ‪ٍ ヨ‬ب‪.8‬‬ ‫اﻹ ْﻋَﺮ َ َ‬ ‫َ‬ ‫وِﻣﻦ ْاﻷَﻣﺜِﻠَ ِﺔ ﻋﻠَﻰ رِد ِﻩ وإِﻧْ َﻜﺎ ِرﻩِ ﺑـﻌﺾ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‪ :‬إِﻧْ َﻜ ُﺎرﻩُ َﻣ َﻊ َﺷْﻴ ِﺨ ِﻪ أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو ﻗَِﺮاءَ َة أَِﰊ َﺟ ْﻌ َﻔ ٍﺮ اﻟْ َﻤ َﺪِِﱐّ )ت‪.‬‬ ‫َ َ ْ َ َّ َ‬ ‫َْ َ َ َ‬ ‫ﺳ ۡﺒ ٰ َﺤﻨَﻚَ َﻣﺎ ﻛَﺎن َﯾَ ۢﻨﺒَ ِﻐﻲ َﻟﻨَﺎ ٓ أَن ﻧﱡﺘ ﱠ َﺨﺬَ ِﻣﻦ دُوﻧِﻚَ ِﻣ ۡﻦ أ َ ۡو ِﻟﯿَﺎ ٓ َء"‬ ‫‪ِ (750/132‬ﰲ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ﻗَﺎﻟُﻮاْ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻀ ِﻢ اﻟﻨﱡ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل‬ ‫ﻮن ِﻣ ْﻦ "ﻧﱠﺘ ﱠ ِﺨﺬَ"‪ ،9‬ﻗَ َ‬ ‫ﻮز"ﻧﱡﺘ ﱠ َﺨﺬَ"‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﻴﺴﻰ ﺑْ ُﻦ ﻋُ َﻤَﺮ‪َ":‬ﻻ َﳚُ ُ‬ ‫)اﻟﻔﺮﻗﺎن ‪ ،(18/25‬ﺑ َ ّ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤﺮو ﺑْ ُﻦ اﻟْ َﻌ َﻼء‪َ ،‬وﻋ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ أَْوﻟِﻴَﺎءَ"‪.10‬‬ ‫ﺖ‪ :‬أَ ْن ﻧـُﺘﱠ َﺨ َﺬ ِﻣ ْﻦ ُدوﻧِ َ‬ ‫ﺖ"ﻧﱡﺘ ﱠ َﺨﺬَ" ﳊُﺬﻓَ ْ‬ ‫أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ٍﺮو‪ :‬ﻟَ ْﻮ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ﺖ" ِﻣ ۡﻦ" اﻟﺜﱠﺎﻧﻴَﺔُ‪ ،‬ﻓَـ ُﻘ ْﻠ َ‬ ‫‪1‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ ﻓﻲ طﺑﻘﺎت اﻟﻘراء‪.613 :1 ،‬‬ ‫ﺎﻟر ْﻓﻊِ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،700‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.404 :2 ،‬‬ ‫‪2‬وھﻲ ﻗراءة ﻋﺎﺻم‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِ ﱠ‬ ‫‪ 3‬ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﺳﻌﯾد أﺑو ﻋﻣرو اﻟداﻧﻲ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻹﻣﺎرات‪ :‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻟﺷﺎرﻗﺔ‪.860 :2 ،(2007/1428 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺣﻣود اﻟﺻﻐﯾر‪ ،‬اﻟﻘراءات اﻟﺷﺎذة وﺗوﺟﯾﮭﮭﺎ اﻟﻧﺣوي‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺷﻖ‪ :‬دار اﻟﻔﻛر‪ ،(1999/1419 ،‬ص‪ ،110،109‬ﻋﻠوة‪ ،‬ﻣﻌﺎﻟم‬ ‫اﻟﺗوﺟﯾﮫ واﻻﺣﺗﺟﺎج ﻟﻠﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ اﻟﻣﺗواﺗرة‪ :‬دراﺳﺔ ﺗﺄﺻﯾﻠﯾﺔ‪ ،‬ص‪.100‬‬ ‫‪5‬ﯾﻧظر ﻋﻠﻰ ﺳﺑﯾل اﻟﻣﺛﺎل‪ :‬أﺑو اﻟﻔﺗﺢ ﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب ﻓﻲ ﺗﺑﯾﯾن وﺟوه ﺷواذ اﻟﻘراءات واﻹﯾﺿﺎح ﻋﻧﮭﺎ‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬وزارة اﻷوﻗﺎف‪ ،‬اﻟﻣﺟﻠس‬ ‫اﻷﻋﻠﻰ ﻟﻠﺷؤون اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ‪.192،184،90 :2 ،304،182 :1 ،(1999/1420 ،‬‬ ‫ِﯾر‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.321 :2 ،‬‬ ‫‪6‬وھﻲ ﻗراءة اﺑ ِْن ذَ ْﻛ َوانَ َو َر ْوحٍ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِ ْﺎﻟﯾَﺎءِ َ‬ ‫ﻋﻠَﻰ اﻟﺗ ﱠ ْذﻛ ِ‬ ‫‪7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﺳﯾن ﺑن أﺣﻣد‪ ،‬اﻟﺣﺟﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .4‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﺷروق‪ ،(1401 ،‬ص‪ ،244‬اﺑن زﻧﺟﻠﺔ‪ ،‬ﺣﺟﺔ اﻟﻘراءات‪،‬‬ ‫ص‪ ،457‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪.419 :2 ،‬‬ ‫‪8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.55 :2 ،‬‬ ‫‪9‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.333 :2 ،‬‬ ‫‪10‬أﺑو ﺟﻌﻔر اﻟﻧﺣﺎس‪ ،‬إﻋراب اﻟﻘرآن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪.107 :3 ،(1421 ،‬‬ ‫‪69‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ 1.5.7‬أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ِﺮو ﺑْ ُﻦ اﻟْ َﻌ َﻼ ِء )ت‪:(771/154 .‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ﱠِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﰊ‪َ ،‬و َْ ِﺳ ِ‬ ‫ﻴﺲ‬ ‫ﻳﻦ َﻻ ُْﳚ َﺤ ُﺪ ﻓَ ْ‬ ‫ﻀﻠُ ُﻬ ْﻢ َو َْﺛﲑُُﻫ ْﻢ ِﰲ ﺑﻨَﺎء َ‬ ‫أَ َﺣ ُﺪ اﻟْ ُﻘﱠﺮاء اﻟ ﱠﺴْﺒـ َﻌﺔ‪َ ،‬وأَ َﺣ ُﺪ اﻟﻨﱡ َﺤﺎة ْاﻷََواﺋ ِﻞ اﻟﺬ َ‬ ‫ﺻ ْﺮِح اﻟﻨﱠ ْﺤﻮ اﻟْ َﻌَﺮِِّ‬ ‫ﺎﻫ ٍﺪ َِﻧﱠﻪ َﻛﺎ َن ﻣ َﻘ ﱠﺪﻣﺎ ِﰲ ﻋﺼ ِﺮِﻩ‪ ،‬ﻋﺎﻟِﻤﺎ ِ‪ヨ‬ﻟْ ِﻘﺮاءةِ ووﺟ ِ‬ ‫دﻋﺎﺋِ ِﻤ ِﻪ‪ ،‬وﺻ َﻔﻪ اﺑﻦ ُﳎ ِ‬ ‫ﻮﻫ َﻬﺎ‪ ،‬إَِﻣ َﺎم اﻟﻨ ِ‬ ‫ﱠﺎس ِﰲ اﻟْ َﻌَﺮﺑﻴﱠ ِﺔ‪َ ،‬وَﻛﺎ َن َﻣ َﻊ‬ ‫َ َ ُ ُْ َ‬ ‫ََ‬ ‫ُ‬ ‫َ ْ َ ً َ َ َُ ُ‬ ‫ُ ً‬ ‫ِﻋ ْﻠ ِﻤ ِﻪ ِ‪ヨ‬ﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ‪َ ،‬وﻓِ ْﻘ ِﻬ ِﻪ ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻌَﺮﺑِﻴﱠ ِﺔ ُﻣﺘَ َﻤ ِّﺴ ًﻜﺎ ِ‪ْヨ‬ﻵ َ‪ِ リ‬ر‪.1‬‬ ‫ِ ِ‪2‬‬ ‫‪3‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺗَِﻔﻴﺾ ُﻛﺘ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ت اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ﺑِ َﻜﺜِ ٍﲑ ﳑﱠﺎ ﻳـَْﻨـﺘَ ِﻬﻲ ﻧَ َﺴﺒُﻪُ إِﻟَْﻴ ِﻪ ؛ ﻟِ َﺬا ﻓَِﺈ ﱠن ﻃَﺒِ َﻴﻌﺔَ‬ ‫ﺐ اﻟْﻘَﺮاءَات ِ‪ِّ ヨ‬ﻟﺮَو َا‪レ‬ت اﻟْ َﻤْﻨ ُﺴﻮﺑَﺔ إِﻟَْﻴﻪ ‪َ ،‬وﺗَـ َﻌ ﱡﺞ ُﻣﻄَﱠﻮَﻻ ُ‬ ‫ُ ُُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀﻲ ِﻣﻦ أَِﰊ ﻋﻤ ٍﺮو أَ ْن ﻳ ُﻜﻮ َن أَﺛَِﺮ‪ِ レ‬ﰲ ﺗَـﻨَﺎوﻟ ِﻪ اﻟْﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎﰲ ﺗَـ ْﻘﺘَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ ْاﻷَﺛَِﺮﻳﱠﺔَ ﻟﻨَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‬ ‫ات‪ ،‬ﻓَ ْ‬ ‫َْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َﻫ َﺬا اﻟﺘﱠ ْﻜ ِﻮﻳ ِﻦ اﻟﺜـﱠ َﻘ ِّ‬ ‫ﻀ ًﻼ َﻋ ْﻦ أَﻧﱠﻪُ ﻧَ َﺴ َ‬ ‫ُ ََ‬ ‫ِﰲ اﻟْ ِﻘَﺮاءَ ِة‪.4‬‬ ‫ﺎك ﻗِﺮاءات َﻛﺜِﲑةٌ ﻣْﻨﺴﻮﺑﺔٌ إِﻟَﻴ ِﻪ َْﲢ ِﻤﻞ ِﰲ ﻣْﻨﻄُﻮﻗِﻬﺎ ﺧﺮوﺟﺎ ﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻘﻮ ِ‬ ‫وﻟَ ِﻜ ﱠﻦ أَ‪ ヨ‬ﻋﻤ ٍﺮو َﱂ ﻳـﻮ ِّ ِ ِ ِ‬ ‫اﻋ ِﺪ‬ ‫ف َ َﺬا اﻻﻟْﺘَﺰِام‪ ،‬ﻓَـ ُﻬﻨَ َ َ َ ٌ‬ ‫ُ َ َ ُُ ً َ‬ ‫َ َُ ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ َ ْ ْ َُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‪ :‬ﻗﺮاءﺗُﻪُ"ﺑـَﻐَﺘﱠﺔً"‪ِ ،‬ﰲ ﻗَـ ْﻮﻟﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ﻓ َﮭ ۡﻞ ﯾَﻨ ُ‬ ‫ﻈ ُﺮ َ‬ ‫ون ِإ ﱠﻻ‬ ‫اﻟ ﱠﺸﺎﺋ َﻌﺔ‪َ ،‬وُﳐَﺎﻟََﻔﺔً ﻟ ْﻸَﻗْﻴ َﺴﺔ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻌ َﺎرف َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ‪َ ،‬وﻣ ْﻦ َذﻟ َ َ َ‬ ‫ﺎل َﱂ ْ ِت ِﰲ اﻟْﻤﺼ ِﺎد ِر‪ ،‬وَﻻ ِﰲ ِ ِ‬ ‫ﺴﺎﻋَﺔَ أَن ﺗَ ۡﺄﺗِ َﯿ ُﮭﻢ َﺑ ۡﻐﺘ َ ٗ ۖﺔ " )ﳏﻤﺪ ‪.(18/47‬و)ﻓَـﻌﻠﱠﺔٌ( ِ‬ ‫ﻀﺎ‪َ ،‬وإِﱠﳕَﺎ‬ ‫ﺜ‬ ‫ﻣ‬ ‫ٌ‬ ‫ٱﻟ ﱠ‬ ‫َ‬ ‫اﻟﺼ َﻔﺎت أَﻳْ ً‬ ‫ّ‬ ‫َ َ‬ ‫َْ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ﻫﻮ ﳐُْﺘ ﱞ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺳ ُﻢ َﻣ ْﻮ ِﺿ ٍﻊ‪.‬‬ ‫َُ َ‬ ‫ﺺ ِ‪ヨ‬ﻻ ْﺳ ِﻢ‪ ،‬ﻣْﻨﻪُ اﻟ ﱠﺸَﺮﺑﱠﺔُ‪ْ :‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫َو َﻋﻠﱠ َﻖ اﺑْ ُﻦ ﺟ ِّﲏ َﻋﻠَﻰ َﻫﺬﻩ اﻟْﻘَﺮاءَة ﺑَِﻘ ْﻮﻟﻪ‪َ " :‬وَﻻ ﺑُ ﱠﺪ ﻣ ْﻦ إِ ْﺣ َﺴﺎن اﻟﻈﱠ ِّﻦ َِِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو‪َ ،‬وَﻻ ﺳﻴﱠ َﻤﺎ َوُﻫ َﻮ اﻟْ ُﻘ ْﺮآ ُن‪َ ،‬وَﻣﺎ أَﺑْـ َﻌ َﺪﻩُ‬ ‫ﻋ ِﻦ اﻟﱠﺰﻳ ِﻎ واﻟْﺒـﻬﺘَ ِ‬ ‫ﺎن!"‪.5‬‬ ‫َ ْ َ ُْ‬ ‫ﺼﻠَ ٰﻮ ِة"‪ ،6‬ﻣﻊ أَ ﱠن ﻗَـﻮ ِ‬ ‫ﺼِ‬ ‫اﻋ َﺪ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ َﻻ ُِﲡ ُﻴﺰ‬ ‫ﺐ"ٱﻟ ﱠ‬ ‫ﯿﻤﻲ ٱﻟ ﱠ‬ ‫َوﻗَِﺮاءَﺗُﻪُ ﻗَـ ْﻮﻟَﻪُ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬و ۡٱﻟ ُﻤ ِﻘ ِ‬ ‫ﺼﻠَ ٰﻮ ِة" )اﳊﺞ ‪ (35/22‬ﺑِﻨَ ْ‬ ‫ََ‬ ‫َ‬ ‫ٰ‬ ‫ف اﻟﻨﱡ ِ‬ ‫ﺿﺎﻓَﺔَ ﻳـﺘَـﻌﺎﻗَـﺒ ِ‬ ‫ﻮن إِﱠﻻ ِﰲ َﺣﺎﻟَِﺔ ِْ‬ ‫ﺿﺎﻓَِﺔ؛ ِﻷَ ﱠن اﻟﻨﱡﻮ َن و ِْ‬ ‫ﺳ ِﺒ ٗﯿﻼ"‬ ‫ﺎن‪َ ،‬وﻗَِﺮاءَﺗُﻪُ ﻗَـ ْﻮﻟَﻪُ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬و ۡٱﺑﺘَ ِﻎ ﺑَ ۡﯿ َﻦ ذَ ِﻟﻚَ َ‬ ‫َﺣ ْﺬ َ‬ ‫اﻹ َ‬ ‫اﻹ َ َ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ ‪7‬‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ف ﺣﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف اﻟْﻌِﻠﱠ ِﺔ‪.‬‬ ‫)اﻹﺳﺮاء ‪ (110/17‬ﺛْـﺒَﺎت اﻟْﻴَﺎء ِﰲ ْاﻷَ ْﻣ ِﺮ اﻟْ ُﻤ ْﻌﺘَ ِّﻞ ْاﻵﺧ ِﺮ ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ ﻳـُْﺒ َﲎ َﻋﻠَﻰ َﺣ ْﺬ َ ْ‬ ‫ﲔ ﻳـﺘـﺒ ﱠﲔ ﺗَـﻌﺎرﺿﻬﻤﺎ ﻣﻊ ْاﻷَﻗْﻴِﺴ ِﺔ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮﻳﱠِﺔ اﻟْﻤﺘـﻌﺎر ِ‬ ‫ﲔ ﻗَـﺮأَ ِِﻤﺎ أَﺑﻮ َﻋﻤ ٍﺮو ِﰲ اﻟْ ِﻤﺜَﺎﻟَ ْ ِ ِ‬ ‫ِﻣ ْﻦ ِﺧ َﻼ ِل اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ف‬ ‫َ ْ‬ ‫ﲔ اﻟﻠﱠﺘَ ْ ِ َ َ ُ ْ‬ ‫ﲔ اﻟ ﱠﺴﺎﺑ َﻘ ْ ِ ََ َ ُ َ ُ ُ ُ َ َ َ‬ ‫َُ َ َ‬ ‫ََ‬ ‫وﺟ ُﻬ َﻤﺎ َﻋﻠَﻰ َﻣﺎ ُﻫ َﻮ ُﻣ ْﻠﺘَـَﺰٌم ِﻋْﻨ َﺪ اﻟﻨﱡ َﺤﺎةِ‪.‬‬ ‫َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ‪َ ،‬و ُﺧ ُﺮ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِْ ِ ِ ِ ﱠ‬ ‫ﺐ إِ َﱃ َﻋ َﺪِم‬ ‫ي أَ ْﺣﻴَ ً‬ ‫ﺎ‪ ル‬أُ ْﺧَﺮى‪َ ،‬وَﳜْﺘَﻠ ُ‬ ‫ﺲ ُﺣﻠﱠﺔَ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ِّ‬ ‫ﻒ َﻣ ْﻮﻗ ُﻔﻪُ ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات‪ ،‬ﻓَـﻴَ ْﺬ َﻫ ُ‬ ‫اﳉَﺪ ُﻳﺮ ‪ヨ‬ﻟ ّﺬ ْﻛﺮ أَن أََ‪َ ヨ‬ﻋ ْﻤﺮو ﻳَـ ْﻠﺒَ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‪ :‬ﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ ِﰲ ﻗَِﺮاءَةِ ﲪََْﺰَة‪َ " :‬ﻣﺎ ﻟَﻜُﻢ ِ ّﻣﻦ َو ٰﻟَﯿَﺘِ ِﮭﻢ ِ ّﻣﻦ ﺷ َۡﻲءٍ " )اﻷﻧﻔﺎل ‪(72/8‬‬ ‫اﻟﺘﱠ ْﺴﻠﻴ ِﻢ اﻟْ ُﻤﻄْﻠَ ِﻖ َﳍَﺎ‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ أَْﻣﺜِﻠَ ِﺔ َذﻟ َ‬ ‫ۡ ٰ‬ ‫‪8‬‬ ‫ِ‬ ‫ۡ‬ ‫ﻖ" )اﻟﻜﻬﻒ ‪" :(44/18‬إِ ﱠن َﻛ ْﺴَﺮ اﻟْ َﻮا ِو‬ ‫ﺑِ َﻜ ْﺴ ِﺮ اﻟْ َﻮا ِو ‪َ ،‬وَواﻓَـ َﻘﻪُ اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ﱡﻲ ِﰲ ﻗَـ ْﻮﻟ ِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪ُ " :‬ھﻨَﺎ ِﻟﻚَ ٱﻟ َﻮﻟَ َﯿﺔُ ِ ﱠ ِ ٱﻟ َﺤ ۚ ّ ِ‬ ‫‪1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪.81‬‬ ‫ً‬ ‫أﺻوﻻ وﻓرﺷًﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﺑد اﻟﺻﺑور ﺷﺎھﯾن‪ ،‬أﺛر اﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻷﺻوات‬ ‫‪ 2‬وھﻧﺎك ﻣؤﻟﻔﺎت أﻓردت دراﺳﺎت ﻷﺑﻲ ﻋﻣرو‪ ،‬وأوردت طﺎﺋﻔﺔ ﻣن ﻗراءﺗﮫ‬ ‫واﻟﻧﺣو اﻟﻌرﺑﻲ‪ :‬أﺑو ﻋﻣرو ﺑن اﻟﻌﻼء‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﺧﺎﻧﺟﻲ‪ ،(1987/1408 ،‬ص‪.95‬‬ ‫‪3‬ﯾﻧظر ‪-‬ﻋﻠﻰ ﺳﺑﯾل اﻟﻣﺛﺎل‪ :-‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.508،324،295 :3 ،185،161،113،96 :2 ،405،387،286 :1 ،‬‬ ‫‪4‬ﯾﻧظر ﻗوﻟﮫ ﻓﻲ‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،82‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن‪ ،178 :1 ،‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.17 :1 ،‬‬ ‫‪5‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.272،271 :2 ،‬‬ ‫‪6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.272،271 :2 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﺳﯾن ﺑن أﺣﻣد‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر ﻓﻲ ﺷواذ اﻟﻘرآن ﻣن ﻛﺗﺎب اﻟﺑدﯾﻊ‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ ،‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﻣﺗﻧﺑﻲ(‪ ،‬ص‪.81‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،309‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﺗﯾﺳﯾر‪ ،‬ص‪ ،349،301‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.277 :2 ،‬‬ ‫‪70‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِﱠ ِ ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﻚ ﺗَـ َﻮِّﱄ أ ُُﻣﻮٍر"‪.1‬‬ ‫ﺲ ُﻫﻨَﺎﻟ َ‬ ‫ﻴﻤﺎ َﻛﺎ َن َ‬ ‫ُﻫﻨَﺎ َﳊْ ٌﻦ؛ ﻷَ ﱠن ﻓَـ َﻌﺎﻟَ َﺔ إﳕَﺎ َﲡﻲءُ ﻓ َ‬ ‫ﺻْﻨـ َﻌﺔً‪ ،‬أ َْو َﻣ ْﻌ ًﲎ ُﻣﺘَـ َﻘﻠ ًﺪا‪َ ،‬وﻟَْﻴ َ‬ ‫وِﰲ ْ ِ ِ‬ ‫ﻚ أَْﻣﺮﻳْ ِﻦ اﺛْـﻨَ ْ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ﲔ‪ْ ،‬اﻷَ ﱠو ُل‪ُ :‬ﻫ َﻮ ﻓِ ِﻴﻪ َرا ٍو ﻳـَ ْﻘَﺮأُ ِﲟَﺎ َِﲰ َﻊ‪َ ،‬ﻻ ﻳـَﺘَ َﺠ َﺎوُزﻩُ َوَﻻ ﻳـَﺘَـ َﻌ ﱠﺪاﻩُ‪َ ،‬واﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪ُ :‬ﻫ َﻮ‬ ‫َ‬ ‫اﳉُ ْﻤﻠَﺔ ﻓَﺈ ﱠن أََ‪َ ヨ‬ﻋ ْﻤﺮو َﺳﻠَ َ َ‬ ‫ي ﻳـﻌ ِﻤﻞ ﻗِﻴ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ ِ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻒ َرﻓْ َ‬ ‫ﺾ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وﻳـُﻠَ ّﺤ ُﻦ ﻗَﺎ ِرﺋ َﻴﻬﺎ‪َ ،‬وﻳـُ َﻔ ْﻠﺴ ُ‬ ‫ﻴﻤﺎ ﻳـُ ْﻌَﺮ ُ‬ ‫ﻀﻪُ‬ ‫ض َﻋﻠَْﻴﻪ ﻣ ْﻦ ﻗَﺮاءَات‪ ،‬ﻓَـﻴُـْﻨﻜ ُﺮ ﺑـَ ْﻌ َ‬ ‫ﻓﻴﻪ َْﳓ ِﻮ ﱞ ُ ْ ُ َ َ‬ ‫ﺎﺳﻪُ ﻓ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ٍ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺻﻨِ َﻴﻌﻪُ ِﰲ ذَﻟ َ‬ ‫ﺾ اﻟْﺒَﺎﺣﺜ َ‬ ‫ﲔ أَﱠﻻ ﺗَـ َﻌ ُﺎر َ‬ ‫ﻚ إِ َﱃ أَ ﱠن َﻣ ْﻮﻗ َﻔﻪُ‬ ‫ﻟﻘَﺮاءَات أُ ْﺧَﺮى‪َ ،‬وﻗَ ْﺪذَ َﻛَﺮ ﺑَـ ْﻌ ُ‬ ‫ض ِﰲ َﻣ ْﻮﻗ َﻔ ْﻲ أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو‪َ ،‬وَر َﺟ َﻊ َ‬ ‫ﻗَﺎ ِر‪َ ユ‬ﳜْﺘﻠِﻒ ﻋﻦ ﻣﻮﻗِ ِﻔ ِﻪ َﳓ ِﻮ‪レ‬؛ﻓَـﻬﻮ ِﰲ ْاﻷَﱠوِل أَﺛَِﺮ ﱞ ِ‬ ‫ي َﳜْﺘَ ُﺎر َﻣﺎ ﻳـَﺘَـ َﻮاءَ ُم َﻣ َﻊ‬ ‫ﻚ إِﱠﻻ اﻟﺘﱠ ْﺴﻠِ َﻴﻢ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ ِﰲ اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ﻟُﻐَ ِﻮ ﱞ‬ ‫ي َﻻ ﳝَْﻠ ُ‬ ‫ً َ ُ َ ْ َْ ْ َُ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ ﱡ ِ‪2‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻣ َﻘﺎﻳِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِِ‬ ‫ﺎع اﻟْﻘَﺮاءَة ﻟ َﻘ َﻮاﻋﺪ اﻟﻠﻐَﺔ ‪.‬‬ ‫ﻴﺴ ِﻪ‪َ ،‬وَﻣ َﻊ ذَﻟ َ‬ ‫ﺲ إِ ْﺧ َ‬ ‫ﻀَ‬ ‫َ‬ ‫ﻚ ﻓَﺎﻟْ ُﻤ ْﻌﺘََُﱪ ُﻫ َﻮ ﺻ ﱠﺤﺔُ اﻟ ﱠﺴﻨَﺪ‪َ ،‬واﻟﺜَّﻘﺔُ ﰲ اﻟﻨﱠﺎﻗﻞ‪َ ،‬وﻟَْﻴ َ‬ ‫‪ِ 1.5.8‬ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْ ِﻪ )ت‪:(796/180 .‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻳـﻌ ﱡﺪ اﻟْ ِﻜﺘﺎب ﻟِ ِﺴﻴﺒـﻮﻳ ِﻪ أَﻗْ َﺪم اﻟْﻤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ ِﺮَ‪َ ル‬ﻫ َﺬا‪َ ،‬وﻳـُ َﻌ ﱡﺪ‬ ‫ﺻ َﻞ اﻟْ َﻤَﺮاﺟ ِﻊ اﻟﱠِﱵ ﻳـَْﻨـ َﻬ ُﻞ ﻣْﻨـ َﻬﺎ اﻟ ﱠﺪا ِر ُﺳﻮ َن َﺣ ﱠﱴ َﻋ ْ‬ ‫ﺼﺎد ِر اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮﻳﱠﺔ‪َ ،‬وآ َ‬ ‫َ ُ ََْ َ َ َ‬ ‫َُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺣﺘَ َﺬى ﺑﻪ َﻣ ْﻦ َﺟﺎءَ ﺑـَ ْﻌ َﺪﻩُ ﻣ ْﻦ ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟﻠﱡﻐَﺔ َواﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ‪.‬‬ ‫أُ ْﺳﻠُﻮﺑُﻪُ ِﰲ ُﻣ َﻌﺎ َﳉَﺔ اﻟْ َﻘ َ‬ ‫ﻀ َﺎ‪َ ،レ‬وَﻣْﻨـ َﻬ ُﺠﻪُ ِﰲ اﻻ ْﺳﺘ ْﺸ َﻬﺎد ﻓَ ِﺮﻳ ًﺪا‪َ ،‬وﻣﺜَ ًﺎﻻ ْ‬ ‫ِ‬ ‫وﻣﻮﻗِ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻒ؛ ِﻷَ ﱠن اﻟْ ِﻘَﺮاءَةَ اﻟ ﱡﺴﻨﱠﺔُ"‪َ .3‬وﻗَ ْﺪ َﻛﺎ َن َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﻮ ُل‬ ‫ََْ ُ‬ ‫ﻒ ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات ُﻣ َﻘﱠﺮٌر ِﰲ ﻗَـ ْﻮﻟﻪ‪" :‬إِﱠﻻ أَ ﱠن اﻟْﻘَﺮاءَةَ َﻻ ُﲣَﺎﻟَ ُ‬ ‫ات‪ ،‬واﻋﺘِﻤﺎدا َﳍﺎ ِﰲ َﳎ ِﺎل اﻟﺘﱠـ ْﻘﻌِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺪ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ٍ‬ ‫َﻛ ِﻔ ًﻴﻼ َِ ْن ﻳﻮِر َ ِ ِ‬ ‫ﻴﻞ َﻋْﻨﻪُ‪:‬‬ ‫اﺣِ َﱰ ًاﻣﺎ ﻟ ُﻜ ِّﻞ َﻣﺎ َوَرَد ﻣ ْﻦ ﻗَﺮاءَ َ ْ َ ً َ َ‬ ‫ث ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ ْ‬ ‫ُ‬ ‫ْ ّ‬ ‫ي‪ ،‬ﻓَﻜﺘَﺎﺑُﻪُ ﻗ َ‬ ‫ﻗـُ ْﺮآ ُن اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫وﺗَـﺘَﻤﺜﱠﻞ أَ َِﳘﻴﱠﺔُ ﻛِﺘَ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪،‬‬ ‫ﺻ َﻞ ِﰲ ﻓَ ِّﻦ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺎج‪َ ،‬واﻟْﻌُ ْﻤ َﺪ َة ﻟ َﻤ ْﻦ َﺳﻠَ َ‬ ‫َ َ ُ ّ‬ ‫ﻚ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻤْﻨـ َﻬ َﺞ ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ ْﺤﺘَ ّﺠ َ‬ ‫ﺎب ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ ِﰲ َﻛ ْﻮﻧﻪ ْاﻷَ ْ‬ ‫ﺎت ِﻣﻦ ْاﻵ‪ِ レ‬‬ ‫ﻗُـﱠﺮاء َﻛﺎﻧُﻮا أَو َْﳓ ِﻮﻳِﲔ‪ ،‬وَﻻ ِﺳﻴﱠﻤﺎ اﻟﻨﱡﺤﺎةُ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳﱡﻮ َن‪ ،‬واﺣﺘِﻮاﺋِِﻪ ﻋﻠَﻰ ِﻣﺌ ٍ‬ ‫ت اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪ ،‬ا ْﻛﺘَـ َﻔﻰ ِﰲ ﺑـﻌ ِ‬ ‫ﻀ َﻬﺎ َﻋﻠَﻰ‬ ‫َ َْ َ َ‬ ‫َْ‬ ‫ْ َّ َ َ َ َْ‬ ‫َ َ‬ ‫ْ‬ ‫ً‬ ‫‪4‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﻳﺦ‬ ‫ﻀ ِﺞ ِﰲ َ‪ِ ラ‬ر ِ‬ ‫ﻀ َﻬﺎ ْاﻵ َﺧَﺮ َﻋﻠَﻰ أَ ْﻛﺜَـَﺮ ﻣ ْﻦ َو ْﺟﻪ ‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ أَﻧﱠﻪُ ﻳـُ َﻌ ﱡﺪ َﺣ ْﻠ َﻘ ًﺔ ﻣ ْﻦ َﺣﻠَ َﻘﺎت اﻟﻨﱡ ْ‬ ‫ﺐ ﺑَـ ْﻌ َ‬ ‫إ ْﺣ َﺪى اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وﻗَـﻠ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِِ ِ ِ ِ‬ ‫اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ اﻟْﻌﺮِِﰊ‪ ،‬وﻳـﺘﱠ ِﺴﻢ ِ‪ْヨ‬ﻷَ ِ‬ ‫ﺚ إِ ﱠن ﻛِﺘَﺎﺑَﻪُ َﻣﻠِﻲءٌ ِ‪ヨ‬ﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ َﻋ ْﻦ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬ﺣْﻴ ُ‬ ‫ﺻﺎﻟَﺔ اﻟﱠِﱵ ﺗُ ْﺴﺘَ َﻤ ﱡﺪ ﻣ ِﻦ اﺗّﺒَﺎﻋﻪ ﻟﻐَ ِْﲑﻩ ﻣ َﻦ اﻟ ﱠﺴﺎﺑِﻘ َ‬ ‫َ‬ ‫ْ ََ ّ َ َ ُ‬ ‫ُﺷﻴ ِ‬ ‫ﻮﺧ ِﻪ‪.5‬‬ ‫ُ‬ ‫ﺎج ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎج‪ ،‬إِﱠﻻ أَ ﱠن أَﺣ ًﺪا َﻻ ﳝُْ ِﻜﻦ أَ ْن َﳚ ِﺰم َِﻧﱠﻪ ﻛِﺘَﺎب ِ‬ ‫وﻣﻊ أَ َِﳘّﻴﱠ ِﺔ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ات‪ ،‬إِذَا َﻣﺎ‬ ‫ﺎب ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ ِﰲ ِﻋ ْﻠ ِﻢ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫َْ ُ ُ ْ‬ ‫َ‬ ‫ََ َ‬ ‫ُ‬ ‫اﺣﺘ َﺠ ٍ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ﻣﻮﻗﻔﻪ ﻣﻦ اﻟْﻘﺮاءات‪ ،‬أَ ِو اﻟْ َﻜ ْﺸ ِ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ﻒ َﻋ ْﻦ ُو ُﺟﻮﻫ َﻬﺎ‪َ ،‬وإِﱠﳕَﺎ َﻛﺎ َن ِﰲ‬ ‫َﻋﻠ ْﻤﻨَﺎ أَ ﱠن ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ َﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ ﻳـَ ْﺮﻣﻲ ِﰲ ﻛﺘَﺎﺑﻪ إ َﱃ ﺗَـْﺒﻴ َ ْ‬ ‫َ ََ‬ ‫ٍ ِ ٍ‬ ‫ات‪ ،‬و ِﺷﻌ ٍﺮ‪ ،‬وأَﻣﺜ ٍﺎل‪ ،‬وَﳍﺠ ٍ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ض ْاﻷُ ِ‬ ‫ﺎت‪َ ،‬وِﻫ َﻲ‬ ‫َﺳﺒِ ِﻴﻞ َﻋ ْﺮ ِ ُ‬ ‫ﺻﻮل اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮﻳﱠﺔ اﻟﱠِﱵ َو َﺟ َﺪ َﻫﺎ ِﰲ ﻟُﻐَﺔ اﻟْ َﻌَﺮب‪ ،‬ﻣ ْﻦ ﻗُـ ْﺮآن‪َ ،‬وﻗَﺮاءَ َ ْ َ ْ َ َ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎس اﻟﻠﱡﻐ ِﻮ ِي ﻣ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﰊ‪.‬‬ ‫ﻗَـﻨَـ َﻮ ُ‬ ‫ي اﻟﱠِﱵ ﲤَُﺜّ ُﻞ َﻣ َﻊ اﻟْﻘﻴَ ِ َ ّ َ َ‬ ‫ات اﻟ ﱠﺴ َﻤ ِﺎع اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ِّ‬ ‫ﺼﺎد َر اﻟﻨﱠ ْﺤﻮ اﻟْ َﻌَﺮِِّ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ‪ ،‬واﻟْﻤﻌﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫وف ِﰲ ﺑِﻨَ ِﺎء أُ ِِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ ِِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺼ ِﺎد ِر‬ ‫َوﻗَﺪ ْ‬ ‫ﺻﻮﻟﻪ‪َ ،‬وﻃَﱠﻮ َﻋ َﻬﺎ َﻛ َﺴﺎﺋ ِﺮ اﻟْ َﻤ َ‬ ‫ُ‬ ‫اﺳﺘَـ َﻌﺎ َن ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَات اﻟﻨﱠﺎدر ﻣْﻨـ َﻬﺎ‪َ ،‬واﻟْ ُﻤ َﺨﺎﻟ َ َ ْ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻴﺴ ِﻪ‪ ،‬ﻓَﺠﺎءت ﻣْﻨـﺜُﻮرًة ِﰲ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ‪ ،6‬ﻣﱠﺮًة ﻳـﺜْﺒِ ِ ِ‬ ‫ﻟِﻤ َﻘﺎﻳِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺲ َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ‪َ ،‬وَراﺑِ َﻌ ًﺔ‬ ‫َ ُ ُ‬ ‫ََْ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺖ َﺎ ﻗَﺎﻋ َﺪ ًة‪َ ،‬وَﻣﱠﺮةً ﻳـُ َﺆﻳّ ُﺪ اﻟْ َﻘﺎﻋ َﺪ َة َﺎ‪َ ،‬و َ‪リ‬ﻟﺜَﺔً ﻳَﻘ ُ‬ ‫‪1‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﯾوﺳف‪ ،‬اﻟﺑﺣر اﻟﻣﺣﯾط ﻓﻲ اﻟﺗﻔﺳﯾر‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻔﻛر‪.182 :7 ،(1420 ،‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺻﻼح‪ ،‬ﻣواﻗف اﻟﻧﺣﺎة ﻣن اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﺣﺗﻰ ﻧﮭﺎﯾﺔ اﻟﻘرن اﻟراﺑﻊ اﻟﮭﺟري‪ ،‬ص‪.139‬‬ ‫‪3‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.148 :1 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺣﻣد إﺑراھﯾم ﻋﺑﺎدة‪ ،‬اﻟﺷواھد اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﻓﻲ ﻛﺗﺎب ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ :‬ﻋرض‪ ،‬وﺗوﺟﯾﮫ‪ ،‬وﺗوﺛﯾﻖ‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻵداب(‪ ،‬ص‪.27‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺷﻠﺑﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﻠﻲ اﻟﻔﺎرﺳﻲ ‪ :‬ﺣﯾﺎﺗﮫ‪ ،‬وﻣﻛﺎﻧﺗﮫ ﺑﯾن أﺋﻣﺔ اﻟﺗﻔﺳﯾر اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬وآﺛﺎره ﻓﻲ اﻟﻘراءات واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪.161‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر ‪ً -‬‬ ‫ﻣﺛﻼ‪ :-‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.477،459،444 :4 ،523،127 :3 ،349،70 :2 ،290 ،153 :1 ،‬‬ ‫‪71‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ات‪ ،‬وﺧ ِﺎﻣﺴﺔً ﻳـ َﻘ ِﻮي ِ ﺎ ﺷ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻫ ًﺪا ِﺷ ْﻌ ِﺮ‪َ ،レ‬و َﺳ ِﺎد َﺳﺔً َْﳛ ِﻤﻠُﻬﺎ َﻋﻠَﻰ ﺑَـ ْﻌ ِ‬ ‫ﺾ أَﻗْـ َﻮ ِال‬ ‫ﺾ اﻟْﻘَﺮاءَ ِ َ َ َ ُ ّ َ َ‬ ‫َْﳚ َﻌﻠُ َﻬﺎ أَ ْ‬ ‫ﺻ ًﻼ ُﳜَِّﺮ ُج َﻋﻠَْﻴﻪ ﺑـَ ْﻌ َ‬ ‫اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫ب‪َ ،‬و َﺳﺎﺑِ َﻌﺔً َﻻ ﺗَـ ْﻠ َﻘﻰ ِﻋْﻨ َﺪﻩُ َﺣ َﻔ َﺎوًة‪ ،‬ﻓَـﻴُﻮِرُد َﻫﺎ ِﻣﺜَ ًﺎﻻ ِﰲ َز ْﲪَِﺔ ْاﻷَ ْﻣﺜِﻠَ ِﺔ‪.1‬‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻋ َﺪةٍ‬ ‫ﻳﺪةً‪ِ ،‬ﻣْﻨـﻬﺎ‪ِ :‬اﻻﺳﺘِ ْﺸﻬ ِ ِ‬ ‫و ﱠاﲣ َﺬ اﺳﺘِ ْﺸﻬ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﻮب ﻋﺮٍِﰊ‪ ،‬أَو ﻗَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺻ َﻮًرا َﻋﺪ َ‬ ‫ْ َُ‬ ‫ْ َُ‬ ‫َ‬ ‫ﺎد ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ ِ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَﺮِة ُ‬ ‫ﺎد ِ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَة َﻋﻠَﻰ أُ ْﺳﻠُ َ َ ّ ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِ ‪2‬‬ ‫ِ‬ ‫َْﳓ ِﻮﻳﱠٍﺔ‪ ،‬أَ ِو ِ‬ ‫ﺎدﻩُ ﺑِﻘﺮاء ٍة و ِْ‬ ‫اﻹ َﺷ َﺎرة إِ َﱃ َﺟ َﻮاز َﻏ ْﲑَﻫﺎ ‪.‬‬ ‫ْ‬ ‫اﺳﺘ ْﺸ َﻬ ُ َ َ َ‬ ‫وﺧ َﻼﺻﺔُ ْاﻷَﻣ ِﺮ ِﰲ َذﻟِﻚ‪ :‬أَ ﱠن ِﺳﻴﺒـﻮﻳ ِﻪ َﻛﺎ َن ﻳـﺘـﻌﺎﻣﻞ ﻣﻊ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﰊ ُﻣ َﻮﺛﱠ ٌﻖ ﻓَـ َﻘ ْﻂ‪َ ،‬وَﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ ﻳـُ َﻔِّﺮ ُق ِﰲ‬ ‫ات َﻋﻠَﻰ أَ ﱠَﺎ ﻧَ ﱞ‬ ‫ﺺ َﻋَﺮِ ﱞ‬ ‫َ‬ ‫ََْ‬ ‫َُ َ ْ‬ ‫ََ َ َ ُ َ َ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺳﺘِ ْﺸﻬ ِﺎدﻩِ و ِ ِ ِ‬ ‫ﺖ‬ ‫ﲔ ُﻣﺘَـ َﻮاﺗ ِﺮ اﻟْﻘَﺮاءَات َو َﺷﺎذّ َﻫﺎ؛ ﻷَ ﱠن َﻋ َﻤﻠﻴﱠﺔَ ﺗَ ْﺴﺒِﻴ ِﻊ اﻟْﻘَﺮاءَات‪ ،‬أَْو ﺗَـ ْﻌﺸ ِﲑَﻫﺎ َﱂْ ﺗَ ُﻜ ْﻦ ﻗَ ْﺪ َﺣ َﺪﺛَ ْ‬ ‫اﺣﺘ َﺠﺎﺟﻪ ﺑَْ َ‬ ‫ْ َ َ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺑـﻌ ُﺪ‪ ،‬وَﱂ ﺗَ ُﻜ ِﻦ اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺮﻗَﺔُ ﺑﲔ اﻟْﻤﺘَـﻮاﺗِِﺮ واﻟ ﱠﺸﺎ ِذّ ﻗَ ْﺪ ﻇَﻬﺮت ِﰲ اﻟْﺒِﻴﺌ ِﺔ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠِﺔ ﺑِﺼﻮرٍة ﺗَـ ْﻠ ِﻔ ِ‬ ‫اﻟﺴ َﻤﺔُ‬ ‫َ‬ ‫ََ ْ‬ ‫ُ‬ ‫َْ َ ْ‬ ‫َُ‬ ‫َْ َ ُ َ َ‬ ‫ﺖ اﻧْﺘﺒَ َﺎﻩ اﻟْﻌُﻠَ َﻤﺎء‪َ ،‬وَﻛﺎﻧَﺖ ّ‬ ‫اﻟْﻐَﺎﻟِﺒﺔُ ﻋﻠَﻴ ِﻪ اﻟﺘﱠـﻌ ﱡﻔﻒ ﻋﻦ ِذ ْﻛ ِﺮ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء‪ ،‬وﻋ َﺪم ﻧِﺴﺒ ِﺔ اﻟْ ِﻘﺮاءةِ‪ِ-‬ﰲ ْاﻷَﻋ ِﻢ ْاﻷَ ْﻏﻠَ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺖ ﺑِِﻪ ْاﻵﻳَﺔُ‬ ‫ﺐ‪ -‬ﻟ ُﻘﱠﺮاﺋ َﻬﺎ‪َ ،‬وإِﱠﳕَﺎ ﻳَ ْﻜﺘَﻔﻲ ﲟَﺎ ﻗُ ِﺮﺋَ ْ‬ ‫َ َْ َ َ َْ‬ ‫َّ‬ ‫َ َ َ َْ َ َ‬ ‫ٍِ‬ ‫اﻹ ْﻋﺮ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ي‬ ‫ﺺ ﻓَِﺈ ﱠﻣﺎ أَ ْن ﻳـَﻨُ ﱠ‬ ‫اب‪ ،‬ﻟَ ِﻜﻨﱠﻪُ إِ َذا َﻣﺎ ﻧَ ﱠ‬ ‫ي َﻛﺄَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو‪ ،‬أَْو َﻣ ْﻦ ﻗَـَﺮأَ َﻋﻠَﻰ ﺑَ ْ‬ ‫ﺺ َﻋﻠَﻰ إَِﻣ ٍﺎم ﺑَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮ ٍّ‬ ‫ﺼ ِﺮ ٍّ‬ ‫َﻋﻠَﻰ َو ْﺟﻪ ﻣ ْﻦ ُو ُﺟﻮﻩ ْ َ‬ ‫َﻛ ْﺎﻷَﻋﺮِج )ت‪ ،(735/117 .‬أَو ِﻋﻴﺴﻰ‪ ،‬أَو ﻣﻦ ﺑـﻌ َﺪ ﻋﻦ ﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْﻌﺼﺒِﻴﱠ ِﺔ‪َ ،‬ﻛﻌﺒ ِﺪ ﷲِ ﺑ ِﻦ ﻣﺴﻌ ٍ‬ ‫ﻮد )ت‪،(653/32 .‬‬ ‫َْ‬ ‫ْ َ ُْ‬ ‫ْ َ ْ َ ْ َُ َ ْ َ َ َ‬ ‫َْ‬ ‫ﺼْﻨـ َﻌ ِﺔ إِ َﱃ َﻋ َﺪِم ِذ ْﻛ ِﺮ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪ ،‬أَْو أَ ْﻫ ِﻞ‬ ‫ﺼﺒِﻴﱠﺔُ اﻟﻄﱠﺎﺋِِﻔﻴﱠﺔُ‪َ ،‬واﻟْ ُﻤﻨَﺎﻓَ َﺴﺔُ ِﰲ اﻟ ﱠ‬ ‫ﰊ )ت‪ ،(642/21 .‬أَْو َدﻓَـ َﻌْﺘﻪُ اﻟْ َﻌ َ‬ ‫أَْو أٍَُّ‬ ‫اﳊِ َﺠﺎ ِز‪ ،‬أَْو أَ ْﻫ ِﻞ َﻣ ﱠﻜ َﺔ ُدو َن إِ ْﺳﻨَ ٍﺎد إِ َﱃ أَﺋِ ﱠﻤﺘِ ِﻬ ْﻢ‪.3‬‬ ‫اﻟْ ُﻜﻮﻓَِﺔ‪ ،‬أَْو أَ ْﻫ ِﻞ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫وِﻣﻦْ َ‪ِ ル‬ﺣﻴ ٍﺔ أُﺧﺮى ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﺳﻠَ َ ِ ِ ِ‬ ‫ﻴﺺ َﻣ َﻌ ِﺎﱂ‬ ‫ﺐ ُﻣﺘَـ َﻌ ّﺪ َد ًة ِﰲ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻬﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔَ‪َ ،‬وﳝُْﻜ ُﻦ ﺗَـ ْﻠﺨ ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﻚ ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ َﺟ َﻮاﻧ َ‬ ‫َ َْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج َواﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات ِﰲ ﻛﺘَﺎﺑِﻪ ِﰲ ْاﻵِﰐ‪:‬‬ ‫اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫‬‫ﺎل‪ِ" :‬ﻷَﻧﱠﻪُ َﺧ ٌَﱪ‬ ‫ﺐ ﻓِ ِﻴﻪ ْ‬ ‫اﳋََﱪُ(‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪُ اﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ َﻮا ِرَدة ﻓﻴ ْﺎﻵﻳَﺔ َﻋﻠَﻰ أَْو ُﺟ ِﻬ َﻬﺎ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻌ ّﺪ َدة‪ِ :‬ﰲ َ‪ヨ‬ب َ‬ ‫)ﻣﺎ ﻳـَْﻨـﺘَﺼ ُ‬ ‫‪4‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻟِﻤﻌﺮ ٍ‬ ‫ف َﻋﻠَﻰ‬ ‫ئ َﻫ َﺬا ْ‬ ‫ﻳﺪةً‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫وف ﻳـَ ْﺮﺗَِﻔ ُﻊ َﻋﻠَﻰ ِاﻻﺑْﺘِ َﺪ ِاء‪ ،‬ﻗَ ﱠﺪ ْﻣﺘَﻪُ أَْو أَ ﱠﺧ ْﺮﺗَﻪُ" ‪ ،‬ﰒُﱠ َﺳ َ‬ ‫اﳊَْﺮ ُ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬وﻗَ ْﺪ ﻗُ ِﺮ َ‬ ‫ﺎق أَْﻣﺜِﻠَﺔً َﻋﺪ َ‬ ‫َ ُْ‬ ‫ۗ‬ ‫و ْﺟ َﻬ ْ ِ‬ ‫ﲔ‪" :‬ﻗُ ۡﻞ ِھ َﻲ ِﻟﻠﱠﺬ َ‬ ‫ﺼ ٗﺔ َﯾ ۡﻮ َم ۡٱﻟ ِﻘ ٰﯿَ َﻤ ِﺔ" )اﻷﻋﺮاف ‪ヨِ ،(32/7‬ﻟﱠﺮﻓْ ِﻊ‬ ‫ِﯾﻦ َءا َﻣﻨُﻮاْ ﻓِﻲ ۡٱﻟ َﺤﯿَ ٰﻮ ِة ٱﻟﺪ ۡﱡﻧﯿَﺎ َﺧﺎ ِﻟ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺐ"‪5‬؛ ﻓَﺎﻟﱠﺮﻓْﻊ ﻋﻠَﻰ ْ ِ‬ ‫ﺼِ‬ ‫اﳊَﺎﻟِﻴﱠ ِﺔ‪.6‬‬ ‫ﺐ َﻋﻠَﻰ ْ‬ ‫ُ َ‬ ‫َواﻟﻨﱠ ْ‬ ‫اﳋََِﱪﻳﱠﺔ‪َ ،‬واﻟﻨﱠ ْ‬ ‫ﺼُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﻳﺞ ﺑـﻴ ٍ‬ ‫‬‫ف ِﻣْﻨﻪُ اﻟْ ِﻔ ْﻌ ُﻞ؛ ﻟِ َﻜﺜْـَﺮﺗِِﻪ ِﰲ َﻛ َﻼ ِﻣ ِﻬ ْﻢ‬ ‫ب ُْﳛ َﺬ ُ‬ ‫ﺖ ِﻣ َﻦ ِّ‬ ‫اﻟﺸ ْﻌ ِﺮ‪ :‬ﻓَﻔﻲ ) َﻫ َﺬا َ‪ٌ ヨ‬‬ ‫ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪُ اﻟْﻘَﺮاءَة ْاﻋﺘ َﻤ ًﺎدا َﻋﻠَﻰ َﲣْ ِﺮ ِ َْ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ث ﺑ ِﻦ َُﻴ ٍ‬ ‫ﻚ‪:‬‬ ‫ﺻ َﺎر ﲟَْﻨ ِﺰﻟَﺔ اﻟْ َﻤﺜَ ِﻞ(‪ ،‬أَْوَرَد إِﻧْ َﺸ َﺎد ﺑـَ ْﻌﻀ ِﻬ ْﻢ ﻟ ْﻠ َﺤﺎ ِر ْ ْ‬ ‫َﺣ ﱠﱴ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻂ‬ ‫ﻮﻣ ٍﺔ َوﳐُْﺘَﺒِ ٌ‬ ‫ﻚ ﻳَِﺰ ُ‬ ‫ﻟﻴُـْﺒ َ‬ ‫ﻳﺪ َ‬ ‫ﺿﺎ ِرعٌ ﳋُ ُ‬ ‫ﺼَ‬ ‫ِﳑﱠﺎ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺢ‬ ‫ﺗُﻄ ُ‬ ‫اﻟﻄﱠَﻮاﺋِ ُﺢ‬ ‫‪7‬‬ ‫‪1‬اﻟﺻﻐﯾر‪ ،‬اﻟﻘراءات اﻟﺷﺎذة وﺗوﺟﯾﮭﮭﺎ اﻟﻧﺣوي‪ ،‬ص‪.115-113‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺻﻼح‪ ،‬ﻣواﻗف اﻟﻧﺣﺎة ﻣن اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﺣﺗﻰ ﻧﮭﺎﯾﺔ اﻟﻘرن اﻟراﺑﻊ اﻟﮭﺟري‪ ،‬ص‪.146-140‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺷﻠﺑﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﻠﻲ اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ :‬ﺣﯾﺎﺗﮫ‪ ،‬وﻣﻛﺎﻧﺗﮫ ﺑﯾن أﺋﻣﺔ اﻟﺗﻔﺳﯾر اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬وآﺛﺎره ﻓﻲ اﻟﻘراءات واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪.164،163‬‬ ‫‪4‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.88 :2 ،‬‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫اﻟرﻓ ُﻊ ﻗراءة ﻧَﺎﻓِﻊٍ‪َ ،‬واﻟ ﱠﻧﺻْبُ ﻗراءة اﻟﺑَﺎﻗِﯾنَ ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،280‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﺗﯾﺳﯾر‪ ،‬ص‪ ،287‬اﺑن‬ ‫‪.‬و ﱠ‬ ‫‪5‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪َ 91 :2 ،‬‬ ‫اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.269 :2 ،‬‬ ‫‪6‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو ﻣﻧﺻور اﻷزھري‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘراءات‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﺳﻌودﯾﺔ‪ :‬ﻣرﻛز اﻟﺑﺣوث ﻓﻲ ﻛﻠﯾﺔ اﻵداب‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻟﻣﻠك ﺳﻌود‪:1 ،(1991/1412 ،‬‬ ‫‪ ،404‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪.299،298 :2 ،‬‬ ‫ﱠ‬ ‫واﻟطواﺋﺢ‪ :‬اﻟﺣﺎدﺛﺎت‪ ،‬ﺟﻣﻊ طﺎﺋﺣﺔ‪.‬‬ ‫ف ﻓﻲ ﻧﺳﺑﺗﮫ‪ .‬واﻟﺿﱠﺎرع‪ :‬اﻟذﻟﯾل‪ .‬واﻟ ُﻣ ْﺧﺗ َ ِﺑط‪ :‬اﻟرﺟل ﯾﺳﺄﻟك ﻣن ﻏﯾر ﻣﻌرﻓ ٍﺔ ﺑﯾﻧﻛﻣﺎ‪ .‬وﺗُطﯾﺢ‪ :‬ﺗ ُ ْﮭﻠِك‪.‬‬ ‫‪7‬اﻟﺑﯾت ﻣﺧﺗ َﻠ ٌ‬ ‫ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﺑد اﻟﻘﺎدر ﺑن ﻋﻣر‪ ،‬ﺧزاﻧﺔ اﻷدب وﻟب ﻟﺑﺎب ﻟﺳﺎن اﻟﻌرب‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .4‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﺧﺎﻧﺟﻲ‪.303 :1 ،(1997/1418 ،‬‬ ‫‪72‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﺪ( ﻗِﺮاءةُ ﺑـﻌ ِ‬ ‫ﻀ ِﻬ ْﻢ‪َ " :‬و َﻛ ٰﺬَ ِﻟﻚَ َزﯾﱠ َﻦ ِﻟ َﻜ ِﺜ ٖﯿﺮ ِ ّﻣ َﻦ ۡٱﻟ ُﻤ ۡﺸ ِﺮ ِﻛ َ‬ ‫ﯿﻦ َﻗ ۡﺘ َﻞ أَ ۡو ٰﻟَ ِﺪ ِھﻢۡ‬ ‫ﻗَ َ‬ ‫ﺎل ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ‪َ " :‬وِﻣﺜْ ُﻞ‪) :‬ﻟﻴُـْﺒ َ‬ ‫ﻚ ﻳَِﺰ ُ َ َ َ ْ‬ ‫‪1‬‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ﺿﺎ ِرعٌ("‪.2‬‬ ‫ﺷ َُﺮ َﻛﺎ ٓ ُؤھُﻢۡ " )اﻷﻧﻌﺎم ‪َ ،(137/6‬رﻓَ َﻊ )اﻟﺸَﱡﺮَﻛﺎءَ( َﻋﻠَﻰ ﻣﺜْﻠ َﻤﺎ ُرﻓ َﻊ َﻋﻠَْﻴﻪ ) َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺗَـﻮِﺟﻴﻪُ اﻟْ ِﻘﺮاءةِ ﺑِ َﻜ َﻼِم اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫‬‫ﻚ ﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ ِﰲ َ‪ِ ヨ‬ب )أَْو(‪َ " :‬وﺑـَﻠَﻐَﻨَﺎ أَ ﱠن أَ ْﻫ َﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪ 3‬ﻳـَ ْﺮﻓَـﻌُﻮ َن َﻫ ِﺬ ِﻩ ْاﻵﻳَﺔَ‪:‬‬ ‫ب‪ِ :‬ﻣ ْﻦ َذﻟ َ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ََ‬ ‫ﺳ ٗ‬ ‫" َو َﻣﺎ ﻛ َ‬ ‫ﻮﺣﻲ ِﺑ ِﺈ ۡذﻧِ ِۦﮫ َﻣﺎ‬ ‫ﻮﻻ ﻓَﯿُ ِ‬ ‫ب أ َ ۡو ﯾُ ۡﺮ ِ‬ ‫ﺳ ُﻞ َر ُ‬ ‫َﺎن ِﻟﺒَﺸ ٍَﺮ أَن ﯾُ َﻜ ِﻠّ َﻤﮫُ ٱ ﱠ ُ إِ ﱠﻻ َو ۡﺣﯿًﺎ أَ ۡو ِﻣﻦ َو َرآي ِﺣ َﺠﺎ ٍ‬ ‫ﺎل ﷲُ‪َ :8‬ﻻ ﻳُﻜﻠِّ ُﻢ ﷲُ اﻟْﺒَ َﺸَﺮ إِﱠﻻ َو ْﺣﻴًﺎ‪ ،‬أَْو ﻳـُْﺮِﺳ ُﻞ َر ُﺳ ًﻮﻻ‪ ،4‬أَ ْي‪:‬‬ ‫ﯾَ َ‬ ‫ﺸﺎ ٓ ۚ ُء" )اﻟﺸﻮرى ‪ (51/42‬ﻓَ َﻜﺄَﻧﱠﻪُ‪َ -‬وﷲُ أَ ْﻋﻠَ ُﻢ‪ -‬ﻗَ َ‬ ‫ﻚ اﻟْ َﻘْﺘ ُﻞ"‪.5‬‬ ‫ﻚ اﻟ ﱠ‬ ‫ِﰲ َﻫ ِﺬ ِﻩ ْ‬ ‫اﳊَ ِﺎل‪َ ،‬وَﻫ َﺬا َﻛ َﻼ ُﻣﻪُ إِ ﱠ‪ُ レ‬ﻫ ْﻢ‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ ﺗَـ ُﻘ ُ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وَﻛ َﻼ ُﻣ َ‬ ‫ب‪َ ،‬و ِﻋﺘَﺎﺑُ َ‬ ‫ب‪َِ :‬ﲢﻴﱠـﺘُ َ‬ ‫ﻚ اﻟ ﱠﺴْﻴ ُ‬ ‫ﻮل اﻟْ َﻌَﺮ ُ‬ ‫ﻀ ْﺮ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﺗَـﻮِﺟﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءةِ اﺳﺘِﻨﺎدا إِ َﱃ ﻗَـﻮِل أَﺳﺎﺗِ َﺬﺗِِﻪ‪ :‬وِﻣﻦ َذﻟِﻚ ﻗَـﻮﻟُﻪ‪" :‬وﺳﺄَﻟْﺖ ْ ِ‬ ‫‬‫ﺻﺪﱠقَ‬ ‫وﺟﻞ‪" :‬ﻓَﺄ َ ﱠ‬ ‫ْ ُ ََ ًَْ‬ ‫َ ْ َ ُْ ََ ُ‬ ‫ْ َ‬ ‫اﳋَﻠ َ‬ ‫ﻴﻞ َﻋ ْﻦ ﻗَـ ْﻮﻟﻪ ﻋﱠﺰ ْ‬ ‫ﺼ ِﻠ ِﺤ َ‬ ‫ﺎل‪َ :‬ﻫ َﺬا َﻛ َﻘ ْﻮِل ُزَﻫ ٍْﲑ‪:‬‬ ‫َوأَﻛُﻦ ِ ّﻣ َﻦ ٱﻟ ٰ ﱠ‬ ‫ﯿﻦ" )اﳌﻨﺎﻓﻘﻮن ‪ ،6(10/63‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫َوَﻻ َﺳﺎﺑِ ٍﻖ َﺷْﻴـﺌًﺎ إِ َذا َﻛﺎ َن َﺟﺎﺋِﻴَﺎ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀﻰ‬ ‫ﺖ ُﻣ ْﺪ ِرَك َﻣﺎ َﻣ َ‬ ‫ﱄ أَِّﱐ ﻟَ ْﺴ ُ‬ ‫ﺑَ َﺪا َ‬ ‫‪7‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ َﻫ َﺬا‪ ،‬ﻟَ ﱠﻤﺎ َﻛﺎ َن‬ ‫ﻓَِﺈﱠﳕَﺎ َﺟَﺮْوا َﻫ َﺬا؛ ﻷَ ﱠن ْاﻷَﱠو َل ﻗَ ْﺪ ﻳَ ْﺪ ُﺧﻠُﻪُ اﻟْﺒَﺎءُ‪ ،‬ﻓَ َﺠﺎءُوا ِ‪ヨ‬ﻟﺜﱠ ِﺎﱐ َوَﻛﺄَ ﱠُْﻢ ﻗَ ْﺪ أَﺛْـﺒَـﺘُﻮا ِﰲ ْاﻷَﱠوِل اﻟْﺒَﺎءَ‪ ،‬ﻓَ َﻜ َﺬﻟ َ‬ ‫اﻟْ ِﻔ ْﻌ ُﻞ اﻟﱠ ِﺬي ﻗَـْﺒـﻠَﻪُ ﻗَ ْﺪ ﻳَ ُﻜﻮ ُن َﺟ ْﺰًﻣﺎ‪َ ،‬وَﻻ ﻓَﺎءَ ﻓِ ِﻴﻪ ﺗَ َﻜﻠﱠ ُﻤﻮا ِ‪ヨ‬ﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪َ ،‬وَﻛﺄَ ﱠُْﻢ ﻗَ ْﺪ َﺟَﺰُﻣﻮا ﻗَـْﺒـﻠَﻪُ‪ ،‬ﻓَـ َﻌﻠَﻰ َﻫ َﺬا ﺗَـ َﻮﱠﳘُﻮا َﻫ َﺬا"‪.8‬‬ ‫‪-‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺗَـﻮِﺟﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِة ﺑِِﻘﺮاء ٍة َﺷﺎذﱠةٍ‪ِ :‬ﰲ )ﻫ َﺬا ‪ُ ヨ‬ﲟَﺎ َﳚ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ ِﰲ اﻟْ َﻤ ْﻌ ِﺮﻓَِﺔ(‪ ،‬ﻗَ َﺎل‪َ " :‬وﻗَ َﺎل ﷲُ ﻋﱠﺰ‬ ‫َ َ ُُ‬ ‫ﻮز ﻓﻴﻪ اﻟﱠﺮﻓْ ُﻊ ﳑﱠﺎ ﻳـَْﻨـﺘَﺼ ُ‬ ‫ْ ُ ََ ََ‬ ‫َﻼ ِإﻧﱠ َﮭﺎ ﻟَ َ‬ ‫وﺟﻞ‪" :‬ﻛ ﱠ ۖ ٓ‬ ‫ﻈ ٰﻰ ‪ ١٥‬ﻧَ ﱠﺰاﻋَﺔٌ ِﻟّﻠﺸ َﱠﻮ ٰى"‪) 9‬اﳌﻌﺎرج‪َ ،(16،15/70‬وَز َﻋ ُﻤﻮا أَ ﱠَﺎ ِﰲ ﻗَِﺮاءَةِ أَِﰊ َﻋْﺒ ِﺪ ﷲِ‪:‬‬ ‫ْ‬ ‫‪11 10‬‬ ‫ِ‬ ‫" َوَﻫ َﺬا ﺑـَ ْﻌﻠﻲ َﺷْﻴ ٌﺦ " ‪.‬‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺖ‪ :‬أَﺗَـ ْﻮِﱐ‬ ‫‬‫اﻟﱰِﺟ ِ‬ ‫ﺲ‪َ ،‬وَﻣﺎ أَ ْﺷﺒَـ َﻬ ُﻬ َﻤﺎ(‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬وإِ َذا ﻗُـ ْﻠ َ‬ ‫ﻴﺢ ﺑـَْﻴـﻨَـ َﻬﺎ‪ِ :‬ﰲ ) َ‪ٌ ヨ‬‬ ‫ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪُ اﻟْﻘَﺮاءَات َﻣ َﻊ ﱠْ‬ ‫ب‪َ :‬ﻻ ﻳَ ُﻜﻮ ُن‪َ ،‬وﻟَْﻴ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫وﺟ ْﻞ‪" :‬إِ ﱠ ٓﻻ أَن ﺗَﻜ َ‬ ‫ُﻮن‬ ‫إِﱠﻻ أَ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن َزﻳْ ٌﺪ‪ ،‬ﻓَﺎﻟﱠﺮﻓْ ُﻊ َﺟﻴِّ ٌﺪ َ‪ヨ‬ﻟ ٌﻎ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ َﻛﺜ ٌﲑ ِﰲ َﻛ َﻼم اﻟْ َﻌَﺮب‪َ ...‬وﻣﺜْ ُﻞ اﻟﱠﺮﻓْ ِﻊ ﻗَـ ْﻮ ُل ﷲ ﻋﱠﺰ َ‬ ‫‪1‬وھﻲ ﻗراءة اﻟﺟﻣﮭور‪ ،‬وﻗراءة اﺑن ﻋﺎﻣر ﺑﺎﻟﺧﻔض‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﺗﯾﺳﯾر‪ ،‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.263 :2 ،‬‬ ‫ع‬ ‫‪2‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪ .290 :1 ،‬ﯾرﯾد‪ :‬رﻓﻊ )ﺿﺎرع( ﻋﻠﻰ إﺿﻣﺎر ﻓﻌ ٍل د ﱠل ﻋﻠﯾﮫ ﻣﺎ ﻗﺑﻠﮫ‪ ،‬ﻛﺄﻧﱠﮫ ﻟ ﱠﻣﺎ ﻗﯾل‪ :‬ﻟﯾُﺑْكَ ﯾزﯾدُ‪ ،‬ﻗﯾل‪َ :‬ﻣ ْن ﯾَ ْﺑﻛِﯾﮫ؟ ﻗﺎل‪ِ :‬ﻟﯾَ ْﺑ ِﻛ ِﮫ ﺿﺎر ٌ‬ ‫ﻟﺧﺻوﻣﺔٍ‪.‬‬ ‫‪3‬وأھل اﻟﺷﺎم أﯾﺿًﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،582‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪ ،2:368 ،‬اﺑن اﻟﺑﻧﺎء اﻟدﻣﯾﺎطﻲ‪ ،‬إﺗﺣﺎف ﻓﺿﻼء اﻟﺑﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات‬ ‫اﻷرﺑﻌﺔ ﻋﺷر‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪ ،(2006/1427 ،‬ص‪.493‬‬ ‫رﺳوﻻ‪ ،‬وﯾﺟوز رﻓﻊ )ﯾرﺳل( ﻋﻠﻰ اﻟﺣﺎل‪ ،‬ﻋﻠﻰ أن ﯾﺟﻌل )إﻻ وﺣﯾًﺎ( ً‬ ‫ً‬ ‫ﺣﺎﻻ‪،‬‬ ‫‪4‬اﻟرﻓﻊ ﻋﻠﻰ اﻻﺳﺗﺋﻧﺎف‪ ،‬أو اﻟﺧﺑرﯾﺔ ﺑﺈﺿﻣﺎر ﻣﺑﺗدأ‪ ،‬ﺗﻘدﯾره‪ :‬أو ھو ﯾرﺳل‬ ‫وﯾﻌطف ﻋﻠﯾﮫ )أو ﯾرﺳل(‪ ،‬وﯾﻌطف ﻋﻠﯾﮫ )ﻓﯾوﺣﻲ(‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﻛﻲ ﺑن أﺑﻲ طﺎﻟب‪ ،‬اﻟﻛﺷف ﻋن وﺟوه اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ وﻋﻠﻠﮭﺎ وﺣﺟﺟﮭﺎ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ‬ ‫‪) .1‬دﻣﺷﻖ‪ :‬ﻣطﺑوﻋﺎت ﻣﺟﻣﻊ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪.254 :2 ،(1974/1394 ،‬‬ ‫‪5‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.50 :3 ،‬‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ون‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،637‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﺗﯾﺳﯾر‪ ،‬ص‪،283‬‬ ‫ﻧ‬ ‫اﻟ‬ ‫ب‬ ‫ﺻ‬ ‫ﻧ‬ ‫َ‬ ‫و‬ ‫‪،‬‬ ‫و‬ ‫ا‬ ‫و‬ ‫ﺎﻟ‬ ‫ﺑ‬ ‫و‬ ‫ر‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻋ‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫أ‬ ‫ر‬ ‫ﻗ‬ ‫و‬ ‫‪،‬‬ ‫و‬ ‫ا‬ ‫و‬ ‫ْر‬ ‫ﯾ‬ ‫ﻏ‬ ‫َ‬ ‫ن‬ ‫ون‬ ‫ْ‬ ‫ﻣِ‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ َ ٍ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫‪6‬ﻗَ َرأ َ اﻟﺟﻣﮭور ﺑِ َﺟ ْز ِم اﻟﻧﱡ ِ‬ ‫َ ِ َ‬ ‫اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.388 :2 ،‬وﺣﺟﺔ ﻣن ﺟزم‪ :‬أﻧﮫ ردّه ﻋﻠﻰ ﻣوﺿﻊ اﻟﻔﺎء وﻣﺎ اﺗﺻل ﺑﮭﺎ ﻗﺑل دﺧوﻟﮭﺎ ﻋﻠﻰ اﻟﻔﻌل‪،‬وﺣﺟﺔ ﻣن ﻧﺻب‪ :‬أﻧﱠﮫ ردّه‬ ‫ﻋﻠﻰ ﻗوﻟﮫ »أﺻدق«‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﺣﺟﺔ‪ ،‬ص‪ ،347،346‬ﻣﻛﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف‪.323،322 :2 ،‬‬ ‫‪7‬زھﯾر ﺑن أﺑﻲ ﺳﻠﻣﻰ‪ ،‬دﯾوان زھﯾر ﺑن أﺑﻲ ﺳﻠﻣﻰ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪ ،(1988/1408 ،‬ص‪.140‬‬ ‫‪8‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.101،100 :3 ،‬‬ ‫ﺻﺎ ﻓﯾﻘرؤھﺎ ﺑﺎﻟﻧﺻب‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،651،650‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪،‬‬ ‫‪9‬واﻟﻘراءة ﺑِ ﱠ‬ ‫ﺎﻟر ْﻓﻊِ ﻓﻲ )ﻧزاﻋﺔ( ﻗراءة اﻟﻘراء‪ ،‬ﻣﺎ ﻋدا ﺣﻔ ً‬ ‫‪.390 :2‬‬ ‫‪ 10‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر ﻓﻲ ﺷواذ اﻟﻘرآن‪ ،‬ص‪ ،65‬وﻋزاھﺎ اﺑن ﺟﻧﻲ إﻟﻰ اﻷﻋﻣش‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.324 :1 ،‬‬ ‫‪11‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.83 :2 ،‬‬ ‫‪73‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ ‪1‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺼِ‬ ‫ﺐ ِﰲ َﻻ ﻳَ ُﻜﻮ ُن‪َ ،2‬واﻟﱠﺮﻓْ ُﻊ‬ ‫ِﺗ ٰ َﺠ َﺮةٌ ﻋَﻦ ﺗَ َﺮ ٖ‬ ‫اض ِ ّﻣﻨﻜُﻢۡۚ " )اﻟﻨﺴﺎء ‪َ ،(29/4‬وﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫ﺐ ‪َ ،‬ﻋﻠَﻰ َو ْﺟﻪ اﻟﻨﱠ ْ‬ ‫ﻀ ُﻬ ْﻢ ﻳـَْﻨﺼ ُ‬ ‫أَ ْﻛﺜَـ ُﺮ"‪.3‬‬ ‫‪1.6‬‬ ‫ِ‬ ‫ي‪:‬‬ ‫ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫اﻟْﻤﻄْﻠَﺐ اﻟ ﱠﺮاﺑِﻊ‪ :‬اﻟْﻤ َﻼ ِﻣﺢ اﻟْﻌﺎ ﱠﻣﺔُ ﻟِﻤﻌ ِﺎﱂ ﺗَـﻮ ِﺟ ْﻴ ِﻪ اﻟ ِْﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮ ِن اﻟﺜ ِ‬ ‫ﱠﺎﱐ‬ ‫ُ َ ُ َ ََ ْ‬ ‫َ ُ‬ ‫ََ‬ ‫ﺎج ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪ ،‬وﲤَُﺜِّﻞ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺻ َﺤﺎﺑِِﻪ‬ ‫ﻳـَﺘَﺒ ﱠﻮأُ اﻟْ َﻘ ْﺮ ُن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍِ ْﺠ ِﺮ ﱡ‬ ‫ي َﻣْﻨ ِﺰﻟَﺔً َﺳﺎﻣ َﻘﺔً ﺑَْ َ‬ ‫ﺎﺟ ُ‬ ‫ﺎت أَ ْ‬ ‫َ ُ ْ‬ ‫اﺣﺘ َﺠ َ‬ ‫ْ‬ ‫ﲔ اﻟْ ُﻘ ُﺮون ﰲ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن ِﰲ اﻟﻨِّ َﻘ ِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎط ْاﻵﺗِﻴَ ِﺔ‪:‬‬ ‫َﻣ ْﺮ َﺣﻠَﺔً َ‪リ‬ﻧﻴَﺔً ِﰲ اﻟﺘﱠﺄْﺻ ِﻴﻞ ﳍََﺬا اﻟْﻌ ْﻠ ِﻢ‪َ ،‬وﺗَـْﻨـﺘَﻈ ُﻢ اﻟْ َﻤ َﻌﺎﱂُ اﻟْﺒَﺎ ِرَزةُ ﻟﻌ ْﻠ ِﻢ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ت اﻟْ َﻔﺮِدﻳﱠِﺔ ﻟِﺒـﻌ ِ ِ ِ‬ ‫أَ ﱠوًﻻ‪ :‬أَ ﱠن اﻟﺘﱠـﻮِﺟﻴﻪ ِﰲ ﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْ َﻔ ْﱰةِ َﻛﺎ َن َﻻ ﻳـﺰ ُال ِﰲ ﻣﺮﺣﻠَ ِﺔ اﻟﺘﱠﺨ ِﺮﳚﺎ ِ‬ ‫ﺻ َﺤﺎ َُﺎ‬ ‫ﺾ اﻟْﻘَﺮاءَات‪ ،‬ﻳـَْﻨـ َﻬ ُﺞ ﻓ َﻴﻬﺎ أَ ْ‬ ‫ْ َْ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫ََ‬ ‫َْ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻳﺞ ﻗَِﺮاءَةٍ أُ ْﺧَﺮى‪.‬‬ ‫اﺳﺘَـ َﻌﺎﻧُﻮا ﺑِِﻘَﺮاءَةٍ َﻋﻠَﻰ َﲣْ ِﺮ ِ‬ ‫َْ ًﺠﺎ ﻟُﻐَ ِﻮ‪َ レ‬وإِ ْﻋَﺮاﺑِﻴﺎ ِﰲ ﺗَـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘَﺮاءَةِ َو ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺎج َﳍَﺎ‪َ ،‬وُرﱠﲟَﺎ ْ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺾ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات َﻣْﻨـﺜُﻮرًة ِﰲ اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺐ إِ َﱃ أَ ْن َﺟﺎءَ َﻫ ُﺎرو ُن ﺑْ ُﻦ‬ ‫َ‪リ‬ﻧﻴًﺎ‪ :‬ﻇَﻠﱠﺖ ْاﻵ َراءُ اﻻ ْﺣﺘ َﺠﺎﺟﻴﱠﺔُ‪َ ،‬واﻟﺘﱠ ْﺨ ِﺮﳚَ ُ‬ ‫َ‬ ‫ﺎت اﻟْ َﻔ ْﺮدﻳﱠﺔُ ﻟﺒَـ ْﻌ ِ َ َ‬ ‫ٍِ ِ‬ ‫اﻟﺴ ِﺠ ْﺴﺘَ ِﺎﱐﱡ‪َ " :‬ﻛﺎ َن أَﱠو َل‬ ‫ﻒ ﻛِﺘَ ًﺎ‪ِ ヨ‬ﰲ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺎج‪ .‬ﻗَ َ‬ ‫ﻮﺳﻰ ْاﻷَ ْﻋ َﻮُر )ت ﻗَـْﺒ َﻞ ‪200‬ه(‪ ،‬ﻓَ َﻜﺎ َن أَﱠو َل َﻣ ْﻦ أَﻟﱠ َ‬ ‫ُﻣ َ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ َﺣﺎﰎ ّ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﻣﻦ َِﲰﻊ ِ‪ヨ‬ﻟْﺒﺼﺮةِ وﺟﻮﻩ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﻮﺳﻰ ْاﻷَ ْﻋ َﻮُر"‪.4‬‬ ‫ات‪َ ،‬وأَﻟﱠَﻔ َﻬﺎ‪َ ،‬وﺗَـﺘَـﺒﱠ َﻊ اﻟ ﱠﺸﺎذﱠ ِﻣْﻨـ َﻬﺎ‪ ,‬ﻓَـﺒَ َﺤ َ‬ ‫ﺚ َﻋ ْﻦ إ ْﺳﻨَﺎدﻩ‪َ :‬ﻫ ُﺎرو ُن ﺑْ ُﻦ ُﻣ َ‬ ‫َ ْ َ َ َْ ُ ُ َ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫اﳋﻄُﻮ ِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات اْﻷُ َ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪َ ،‬ﻣ َﻊ‬ ‫وﱃ ﰲ اﻟﺘﱠﺄْﻟﻴﻒ ﰲ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ َواﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫إ ﱠن َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﻮ َل ﻳُﻮﻗ ُﻔﻨَﺎ َﻋﻠَﻰ ُﺧﻄْﻮة ﺗـُ َﻌ ﱡﺪ ﻣ َﻦ ُْ َ‬ ‫ﺎت ﻟِﻮﺟ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎب ِﰲ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ‪ ،‬وﻫﻮ )اﻟْ ِﻜﺘﺎب( ﻟِ ِﺴﻴﺒـﻮﻳ ِﻪ اﻟﱠ ِﺬي ﺣﻮى ﲨﻠَ ًﺔ ِﻣﻦ ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ‬ ‫أَ َﻫ ِﻢ ﻛِﺘَ ٍ‬ ‫ﻮﻩ ﺑـَ ْﻌ ِ‬ ‫ﺾ‬ ‫ََْ‬ ‫َ ُ‬ ‫ﺎﺟﺎت َواﻟﺘﱠ ْﺨ ِﺮﳚَ ُ ُ‬ ‫َ َ ُْ َ ْ َ َ‬ ‫ّ‬ ‫ْ ََُ‬ ‫اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫اﻋ ِﺪ اﻟﻠﱡﻐَﺔ‪ِ.‬‬ ‫ات‪ ،‬اﺳﺘَـﻌﺎ َن ِ ﺎ وﻫﻮ ﻳـﻌ ِﺮض ﻟَِﻘﻮ ِ‬ ‫ََ‬ ‫ْ َ َ َ َُ َْ ُ َ‬ ‫آن( اﻟْﻤْﻨﺴ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺐ اﻟ ِّﺪراﺳ ِ‬ ‫ِ‬ ‫َﻛﻤﺎ أَ ﱠن ﻛِﺘَﺎب )ﻣﻌ ِﺎﱐ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ﺎت اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠِﺔ ﻟِْﻠ ُﻘﺮ ِ‬ ‫آن‬ ‫َ ََ‬ ‫َ ُ َ‬ ‫ﻮب ﻟ ِْﻺ َﻣﺎم اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ِّﻲ‪،‬اﻟﱠﺬي ﻳـُ َﻌ ﱡﺪ ﻣ ْﻦ أَ َﻫ ِّﻢ ُﻛﺘُ ِ َ َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ت واﺣﺘِﺠ ٍ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻞ َﻫ َﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ‬ ‫اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ‪َ ،‬واﻟﱠﺬي َﲨَ َﻊ ﺑَْ َ‬ ‫ﲔ َدﻓﱠـﺘَـْﻴﻪ ﺗَـ ْﻌﻠ َﻴﻼ َ ْ َ َ‬ ‫ﺲ ﻟَﻨَﺎ َْﺻ َ‬ ‫ﺎﺟﺎت ﻟ َﻜﺜﲑ ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات‪ُ ،‬ﻫ َﻮ ْاﻵ َﺧ ُﺮ ﻳـَ ْﻌﻜ ُ‬ ‫اﺧ ِﺮ اﻟْ ِﻤﺎﺋَِﺔ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴ ِﺔ‪ ،‬وﻳـ َﻘ ِّﺪم ﻟَﻨَﺎ ﺑِ َﺪا‪ِ レ‬‬ ‫ِﰲ أَو ِ‬ ‫ﺼﺺ ﻟِﻤﻌ ِﺎﱐ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ت اﻟﺘﱠﺄْﻟِ ِ‬ ‫آن َﻻ‬ ‫ﻴﻒ اﻟْ ُﻤﺒَ ِّﻜ ِﺮ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻔ ِّﻦ‪ ،‬ﻓَ ْ‬ ‫ﻀ ًﻼ َﻋ ْﻦ أَﻧﱠﻪُ ُﳐَ ﱠ ٌ َ َ‬ ‫َ َُ ُ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ َﻛ َﺴﺎﺑِﻘ ِﻪ‪.‬‬ ‫َ‪リ‬ﻟِﺜﺎ‪ :‬ا ْﺷﺘِﻐ ُ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات‪ ،‬ﻓَـﻮ ﱠﺟﻬﻮﻫﺎ وَﻛﺸ ُﻔﻮا ﻋﻦ ِﻋﻠَﻠِﻬﺎ‪ ،‬ﻋﻠَﻰ ِ ٍ‬ ‫ﺎج ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫ً‬ ‫َ‬ ‫َ ُ َ َ َ َْ َ َ ْ‬ ‫اﺧﺘ َﻼف ﺑَْ َ‬ ‫ﺎل اﻟْ ُﻘﱠﺮاء واﻟﻨﱡ َﺤﺎة َﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠﺴ َﻮاء ‪ヨ‬ﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫ﲔ ِﰲ اﻟﻨﱠـﺰﻋ ِﺔ؛ ﻓَﺎﻟْﻐَﺎﻟِﺐ ﻋﻠَﻰ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء اﻟﻨﱠـﺰﻋﺔُ ْاﻷَﺛَِﺮﻳﱠﺔُ‪ ،‬واﻟْﻐَﺎﻟِﺐ ﻋﻠَﻰ اﻟﻨﱡﺤﺎةِ اﻟﻨﱠـﺰﻋﺔُ اﻟْ ِﻘﻴ ِ‬ ‫اﻟْ َﻔ ِﺮﻳ َﻘ ْ ِ‬ ‫ﺎﺳﻴﱠﺔُ‪.‬‬ ‫َ ُ َ‬ ‫َْ‬ ‫ُ َ‬ ‫َْ‬ ‫َ َْ َ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ات ﺷﻐﻠَﺖ أَ ْذﻫﺎ َن اﻟﻨﱡﺤ ِﺎة ﻣْﻨ ُﺬ ﻧَ ْﺸﺄَِة اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ؛ ذَﻟِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻳﻦ ﻧَ َﺸﺄَ اﻟﻨﱠ ْﺤ ُﻮ َﻋﻠَﻰ‬ ‫َ‬ ‫َوِﰲ اﻟْ َﻮاﻗ ِﻊ ﻓَِﺈ ﱠن اﻟْﻘَﺮاءَ َ َ ْ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ ُ‬ ‫ﻚ ﻷَ ﱠن اﻟﻨﱡ َﺤﺎ َة ْاﻷَُو َل اﻟﺬ َ‬ ‫ِ‬ ‫أَﻳْ ِﺪﻳ ِﻬ ْﻢ َﻛﺎﻧُﻮا ﻗـُﱠﺮاءً‪َ ،‬ﻛﺄَِﰊ َﻋ ْﻤ ِﺮو ﺑْ ِﻦ اﻟْ َﻌ َﻼ ِء‪َ ،‬و ِﻋ َ ِ‬ ‫اﳋَﻠِ ِﻴﻞ‪َ ،‬وﻟَ َﻌ ﱠﻞ ْاﻫﺘِ َﻤﺎ َﻣ ُﻬ ْﻢ ِ َ ِﺬ ِﻩ‬ ‫ﺲ‪َ ،‬و ْ‬ ‫ﻴﺴﻰ ﺑْﻦ ﻋُ َﻤَﺮ اﻟﺜـﱠ َﻘﻔ ِّﻲ‪َ ،‬وﻳُﻮﻧُ َ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ات و ﱠﺟﻬﻬﻢ إِ َﱃ اﻟ ِّﺪراﺳ ِﺔ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮﻳﱠِﺔ؛ ﻟِﻴ َﻼﺋِﻤﻮا ﺑ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ َﻣﺎ‬ ‫ﲔ َﻣﺎ َﲰﻌُﻮا َوَرَوْوا ﻣ َﻦ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وﺑَْ َ‬ ‫ﲔ اﻟْﻘَﺮاءَات َواﻟْ َﻌَﺮﺑِﻴﱠﺔ‪ ،‬ﺑَْ َ‬ ‫ُ ُ َْ َ‬ ‫ََ ْ‬ ‫اﻟْﻘَﺮاءَ َ َ ُ ْ‬ ‫‪1‬وھم ْاﻟ ُﻛوﻓِﯾﱡونَ ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِ َر ْﻓ ِﻌ َﮭﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،231‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.249 :2 ،‬‬ ‫أن)ﻛﺎن( ﺗﺎ ﱠﻣﺔٌ‪ ،‬ﺑﻣﻌﻧﻰ وﻗﻊ‪ ،‬ووﺟﮫ اﻟﻧﺻب‪ :‬ﱠ‬ ‫‪2‬وﺟﮫ ﻗراءة اﻟرﻓﻊ‪ :‬ﱠ‬ ‫أن)ﻛﺎن( ﻧﺎﻗﺻﺔٌ‪ ،‬واﺳﻣﮭﺎ ﻣﺿﻣر‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪ ،250 :2 ،‬ﻧﺻر‬ ‫ﺑن ﻋﻠﻲ‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ ﻓﻲ وﺟوه اﻟﻘراءات وﻋﻠﻠﮭﺎ‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ دﻛﺗوراه‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ أم اﻟﻘرى‪.413،412 :1 ،(1408 ،‬‬ ‫‪3‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.349 :2 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ ﻓﻲ طﺑﻘﺎت اﻟﻘراء‪.348 :2 ،‬‬ ‫‪74‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫َِﲰﻌُﻮا َوَرَوْوا ِﻣ ْﻦ َﻛ َﻼِم اﻟْ َﻌَﺮ ِب‪.1‬‬ ‫ﻓَـﻬﺆَﻻ ِء اﻟْﻌﻠَﻤﺎء ﻫﻢ اﻟﱠ ِﺬﻳﻦ وﺿﻌﻮا اﻟﻠﱠﺒِﻨَ ِ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﰊ ِﻣ ْﻦ ﺗَـﺘَـﺒﱡ ِﻊ اﻟﻈﱠَﻮ ِاﻫ ِﺮ‬ ‫ﺎت ْاﻷُ َ‬ ‫َُ ُ َ ُ ُُ َ َ َُ‬ ‫وﱃ ‪َ -‬ﻣ َﻊ َﻣ ْﻦ ﻗَـْﺒـﻠَ ُﻬ ْﻢ‪ -‬ﻟﻌُﻠُﻮم اﻟْ َﻌَﺮﺑﻴﱠﺔ‪َ ،‬واﻟﻨﱠ ْﺤﻮ اﻟْ َﻌَﺮِِّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳﱠِﺔ اﻟﱠِﱵ وﺟ ُﺪوﻫﺎ ِﰲ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪ ،‬ﰒُﱠ ﻓﻴﻤﺎ َِﲰﻌﻮا ِﻣﻦ َﻛ َﻼِم اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫ب‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ ﰒَﱠ َﻛﺎ َن ﳍََﺬا اﻟْﻔ ْﻜ ِﺮ اﻟْ ُﻤﻨَﻈﱠِﻢ أَﺛـٌَﺮ ِﰲ‬ ‫ََ َ‬ ‫َ ُ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫إِﺑ َﺪ ِ ِ ِ‬ ‫ات اﻟْﻌﻠَﻤﺎء ﱠ ِ‬ ‫ﻮد ِﰲ ُﻛﺘُ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْ َﻤ َﻌ ِﺎﱐ َو َﻏ ِْﲑَﻫﺎ‪.‬‬ ‫ﲔ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ َواﻟﺘﱠ ْﺪ ِوﻳ ِﻦ ﻓ ِﻴﻪ‪َ ،‬ﻋﻠَﻰ َْﳓ ِﻮ َﻣﺎ ُﻫ َﻮ َﻣ ْﻮ ُﺟ ٌ‬ ‫ْ َ‬ ‫اﻟﻼﺣﻘ َ‬ ‫اﻋﺎت َوإ ْﳒَ َﺎز ُ َ‬ ‫ﺎج ﻣﻌﺮوﻓًﺎ ﻟَ َﺪى ْاﻷَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء‪َ ،‬ﻛﻤﺎ َﻛﺎ َن ِﻋ ْﻠﻢ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات َواﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ َواﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ َﻣ ْﻌ ُﺮوﻓًﺎ ﻟَ َﺪﻳْ ِﻬ ْﻢ َوُﻣْﻨـﺘَ ِﺸًﺮا‬ ‫َ‬ ‫ُ ََ‬ ‫َراﺑ ًﻌﺎ‪َ :‬ﻛﺎ َن ﻋ ْﻠ ُﻢ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ ْ ُ‬ ‫ﻓِﻴ ِﻬﻢ‪ ،‬ﺑﻞ إِ ﱠن اﻟﻨﱠﺎس ﻗَ ْﺪ َﻋﺮﻓُﻮا ﻣﻌ ِﺎﱐ اﻟﺘﱠـﻮِﺟ ِﻴﻪ‪ ،‬ﻓَِﻔﻲ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ﺎب ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ َﻛﺜـَُﺮ ِﻋْﻨ َﺪﻩُ ِذ ْﻛ ُﺮ َو ْﺟ ِﻪ اﻟْ َﻜ َﻼِم‪َْ ،‬ﳓ َﻮ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪:‬‬ ‫َ ََ َ ْ‬ ‫ْ َْ‬ ‫َ‬ ‫ۡ‬ ‫ۡ‬ ‫ۗ‬ ‫ۚ‬ ‫ﺎل‪:‬‬ ‫" َو ِإن ﺗُﺨﻔُﻮ َھﺎ َوﺗ ُ ۡﺆﺗُﻮ َھﺎ ٱﻟﻔُﻘَ َﺮآ َء ﻓَ ُﮭ َﻮ َﺧ ۡﯿ ‪ٞ‬ﺮ ﻟﱠﻜُﻢۡ َوﯾُ َﻜ ِﻔّ ُﺮ ﻋَﻨﻜُﻢ ِ ّﻣﻦ َ‬ ‫ﺳ ِﯿّﺎ ِﺗﻜُﻢۡ " )اﻟﺒﻘﺮة ‪ ،(271/2‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل ِﰲ وﺟ ِﻪ إِﺣ َﺪى اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‪" :‬وأَﱠﻣﺎ ﻗَـﻮﻟُﻪُ‪َ " :8‬ﯾ ۡﻐﺸ َٰﻰ َ‬ ‫طﺎ ٓ ِﺋ َﻔ ٗﺔ‬ ‫" َواﻟﱠﺮﻓْ ُﻊ َﻫ ُﻬﻨَﺎ َو ْﺟﻪُ اﻟْ َﻜ َﻼِم"‪َ ،2‬وﻗَ َ‬ ‫َْ ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫ِ ّﻣﻨﻜُﻢۡ ۖ َو َ‬ ‫طﺎٓﺋِﻔَ ‪ٞ‬ﺔ ﻗَ ۡﺪ أ َ َھ ﱠﻤ ۡﺘ ُﮭﻢۡ أَﻧﻔُ ُ‬ ‫ﺴ ُﮭﻢۡ " )آل ﻋﻤﺮان ‪ ،(154/3‬ﻓَِﺈﱠﳕَﺎ َو ﱠﺟ ُﻬﻮﻩُ َﻋﻠَﻰ أَﻧﱠﻪُ ﻳـَ ْﻐ َﺸﻰ ﻃَﺎﺋَِﻔﺔً ِﻣْﻨ ُﻜ ْﻢ‪َ ،‬وﻃَﺎﺋَِﻔﺔٌ‬ ‫ِِ‬ ‫اﳊ ِﺎل‪ .3"...‬وﻫ ِﺬﻩِ ِاﻻﺳﺘِﻌﻤ َﺎﻻ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺻﺎﻟَﺔَ َﻫ َﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ‪.‬‬ ‫ْ َْ ُ‬ ‫ََ‬ ‫ﺲ أَ َ‬ ‫ِﰲ َﻫﺬﻩ َْ‬ ‫ت ﻟ َﻤﺎ ﱠدة اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ ﺗَـ ْﻌﻜ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹﻋﺮِ ﱠ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺼَﺮِة )ت‪.‬‬ ‫اﰊ ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻤ َﺨﺎﻟ َﻔﺔ‪-‬اﻟ ﱠﺸﺎذﱠة‪ -‬ﻗَ ْﺪ َذ َ‬ ‫ﺼ ِﺮ ُﳏَ ﱠﻤﺪ ﺑْ ِﻦ ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ َن َو ِاﱄ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫اع ِﰲ َﻋ ْ‬ ‫َﺧﺎﻣ ً‬ ‫ﺴﺎ‪ :‬أَ ﱠن اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪَ ْ ْ َ‬ ‫ٰ َٓ‬ ‫ِ ‪ِ 4‬‬ ‫ﻴﻞ ﻟَﻪُ ِﰲ‬ ‫‪َ "،(789/173‬وَﻛﺎ َن ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﻮل‪ِ " :‬إ ﱠن ٱ ﱠ َ َو َﻣﻠ ِﺌ َﻜﺘَ ۥﮫُ" )اﻷﺣﺰاب ‪ ،(56/33‬ﻓَ َﻜﺎ َن ﻳـَ ْﺮﻓَ ُﻊ اﻟْ َﻤ َﻼﺋ َﻜﺔَ ‪ ،‬ﻓَﻘ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل‪َ :‬ﺧِّﺮ ُﺟﻮا َﳍَﺎ َو ْﺟ ًﻬﺎ‪َ ،‬وَﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ ﻳَ َﺪعُ اﻟﱠﺮﻓْ َﻊ"‪.5‬‬ ‫ﻚ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫َذﻟ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫اﻋ َﺪ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ ﻗَ ِﺪ ْازداد ِ‬ ‫ﻚ إِﱠﻻ ِﻷَ ﱠن ﻗَـﻮ ِ‬ ‫ت َﺣﺮَﻛﺔُ اﻟﻨِّ َﻘ ِ‬ ‫ﺼ ِ‬ ‫ﻮص‪،‬‬ ‫ت اﻟْ َﻤﺒَ ِ ُ‬ ‫َوَﻣﺎ ذَﻟ َ‬ ‫ََ‬ ‫ْ‬ ‫ﺎش؛ َر ْﻏﺒَﺔً ِﰲ ﺗَـﺘَـﺒﱡ ِﻊ اﻟﻨﱡ ُ‬ ‫َ‬ ‫ﺚ ﻓ َﻴﻬﺎ‪َ ،‬وﻧَ َﺸﺄَ ْ َ‬ ‫ﺖ اﻟْﻤﺼﻨﱠـ َﻔﺎت‪ ،‬ود ِوﻧَﺖ ِﰲ ذَﻟِﻚ ﺑـﻌﺾ اﻟْ ُﻜﺘ ِ ِ‬ ‫واﺳﺘِﺨﺮ ِاج اﻟ ﱠ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻴﺪةِ‪َ ،‬وِﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ َﺸﺎ ِر إِﻟَْﻴ ِﻬ ْﻢ ِﰲ َﻫ َﺬا‬ ‫ﺐ اﻟْ ُﻤﻔ َ‬ ‫َ َْ ُ ُ‬ ‫ﻀ َﻮاﺑِﻂ‪َ ،‬ﺣ ﱠﱴ أُﻟَّﻔ ُ َ ُ َ ُ ّ ْ‬ ‫َ ْ َْ‬ ‫ﺎق‪ ،‬و ِﻋﻴﺴﻰ ﺑﻦ ﻋﻤﺮ َﻛﻤﺎ ﺳﺒﻖ‪َ ،‬ﻛﻤﺎ ﻧَﺸﺄَت ﻫﻨﺎﻟِﻚ ﻓِ ْﻜﺮةُ اﻟﺘﱠـﻌﻠِ ِﻴﻞ‪ ،‬وﻧَﺸ َ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎس َﻋﻠَﻰ‬ ‫َ َ‬ ‫َﻋْﺒ ُﺪ ﷲ ﺑْ ُﻦ أَِﰊ إِ ْﺳ َﺤ َ َ َ ْ ُ ُ َ َ َ َ َ َ َ َ ْ ُ َ َ َ ْ‬ ‫ﻂ اﻟْﻘﻴَ ُ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫وع اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ ِﻣﻦ َْﳓ ٍﻮ وﺻﺮ ٍ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف‪ ،‬ﰒُﱠ‬ ‫ﲔ ﻓـُ ُﺮ ِ‬ ‫ﻳَ َﺪﻳْ ِﻬ َﻤﺎ َﻣ َﻊ ُو ُﺟﻮد ُﳐَﺎﻟﻔ َ‬ ‫ﲔ َﳍَُﻤﺎ ﻣ َﻦ ُﻣ َﻌﺎﺻ ِﺮﻳ ِﻬ َﻤﺎ‪َ ،‬وَﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ َﲦﱠﺔَ ﲤََﺎﻳـٌُﺰ ِﰲ َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻔ ْ َﱰة ﺑَْ َ‬ ‫ْ َ َْ‬ ‫ﻣﺎ ﻟَﺒِﺚ أَ ِن ا ْﺷﺘـﻬﺮ ﺑـﻌﺾ اﻟْﻌﻠَﻤ ِﺎء ِ‪ヨ‬ﻟﻨﱠﺤ ِﻮ؛ َﻛ ْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ﻮﰲ )ت‪.‬‬ ‫َ َ‬ ‫ﺎﳋَﻠ ِﻴﻞ ﺑْ ِﻦ أَ ْﲪَ َﺪ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﺼ ِﺮ ِّ‬ ‫َ ََ َْ ُ ُ َ‬ ‫ي‪َ ،‬وأَِﰊ َﺟ ْﻌ َﻔﺮ اﻟﱡﺮَؤاﺳ ِّﻲ اﻟْ ُﻜ ِّ‬ ‫‪ (803/187‬اﻟﻠﱠ َﺬﻳ ِﻦ وﺛـَﺒﺎ ﺑَِﻔ ِﻦ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ وﺛْـﺒﺔً ﻗَ ِﻮﻳﱠﺔً‪ ،‬ﻟَ ِﻜﻨﱠـﻬﺎ َﱂ ﺗَـ ْﻘﻮ ﻋﻠَﻰ ﺳ ْﻠ ِﺦ ﻣﺴﺎﺋِ ِﻞ اﻟﻨﱠﺤ ِﻮ ﻋ ِﻦ اﻟ ﱠ ِ‬ ‫ﺖ‬ ‫ﺼ ْﺮف‪َ ،‬و ﱠاﲡَ َﻬ ْ‬ ‫ْ َ‬ ‫ْ ََ ّ ْ ََ‬ ‫َ ْ َ َ َ ََ‬ ‫أَﻧْﻈَﺎرﻫﻢ إِ َﱃ ﻣﺮ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺖ ُﺟ ﱠﻞ ْاﻫﺘِ َﻤ ِﺎم أَ ْﺳ َﻼﻓِ ِﻬ ْﻢ‪َ ،‬وُﻛ ﱡﻞ َﻫ َﺬا َﻛﺎ َن ﻟَﻪُ أَ ْﻛ َُﱪ ْاﻷَﺛَِﺮ‬ ‫اﻋﺎة َﺣ ِﺎل ْاﻷَﺑْﻨﻴَﺔ َﻣ َﻊ أََواﺧ ِﺮ اﻟْ َﻜﻠ َﻤﺎت اﻟﱠِﱵ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ُُ ْ َُ َ‬ ‫ِ ِ‪6‬‬ ‫ﺻ َﻼ ِح َﻫْﻴ َﻜﻠﻪ ‪.‬‬ ‫ِﰲ َدﻓْ ِﻊ اﻟﻠﱠ ْﺤ ِﻦ َﻋ ِﻦ اﻟْ َﻜ َﻼِم‪َ ،‬وإِ ْ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف ﻧـَ ْﺰ َﻋ ِﺔ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْﺒَ ْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫اﺧﺘِ َﻼ ُ‬ ‫َﺳﺎد ًﺳﺎ‪ْ :‬‬ ‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫ﺐ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼَﺮة َواﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔ ‪-‬ﻗُـﱠﺮاءً َوُﳓَﺎ ًة‪ -‬ﰲ ُﻣ َﻌﺎ َﳉَﺘﻬ ْﻢ ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات‪ ،‬ﻓَـﺒَـْﻴـﻨَ َﻤﺎ ﻳـُ ْﺆﺛ ُﺮ َﻏﺎﻟ ُ‬ ‫ﺎل اﻟْ ِﻔ ْﻜ ِﺮ ِﰲ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺼﻲ و ِاﻻ ْﺳﺘِ ْﻘﺮ ِاء ﻟِْﻠﻤﺄْﺛُﻮِر َﻋ ِﻦ اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫ب ﻟِِﻼ ْﺳﺘِ ْﺸ َﻬ ِﺎد ﺑِِﻪ‪َ ،‬وَﻛﺎ َن اﻟْ ُﻘ ْﺮآ ُن‬ ‫إِ ْﻋ َﻤ َ‬ ‫ْ‬ ‫اﺳﺘ ْﺨَﺮ ِاج اﻟْ َﻘ َﻮاﻋﺪ ﻣ ْﻦ ﺧ َﻼل اﻟﺘﱠـ َﻘ ّ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ََ‬ ‫‪ 1‬ﻣﻛرم‪ ،‬أﺛر اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﻓﻲ اﻟدراﺳﺎت اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪ ،‬ص‪.55‬‬ ‫‪ 2‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.90 :3 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.90 :1 ،‬‬ ‫‪ 4‬وھﻲ ﻗراءة ﻋﺑد اﻟوارث ﻋن أﺑﻲ ﻋﻣرو‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر ﻓﻲ ﺷواذ اﻟﻘرآن ﻣن ﻛﺗﺎب اﻟﺑدﯾﻊ‪ ،‬ص‪.121‬‬ ‫‪5‬أﺑو ﻋﺛﻣﺎن اﻟﺟﺎﺣظ‪ ،‬اﻟﺑﯾﺎن واﻟﺗﺑﯾﯾن‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار وﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﮭﻼل‪.244 :1 ،(1423 ،‬‬ ‫‪6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟطﻧطﺎوي‪ ،‬ﻧﺷﺄة اﻟﻧﺣو وﺗﺎرﯾﺦ أﺷﮭر اﻟﻧﺣﺎة‪ ،‬ص‪ ،35-33‬ﻋﻠوة‪ ،‬ﻣﻌﺎﻟم اﻟﺗوﺟﯾﮫ واﻻﺣﺗﺟﺎج ﻟﻠﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ اﻟﻣﺗواﺗرة‪ :‬دراﺳﺔ‬ ‫ﺗﺄﺻﯾﻠﯾﺔ‪ ،‬ص‪.130،129‬‬ ‫‪75‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِِ ِ‬ ‫ﲔ ِّ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔَ َواﻟﻨﱠـ ْﻘ َﻞ‪.‬‬ ‫ﺐ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ﺑﻘَﺮاءَاﺗﻪ ﰲ اﻟْ َﻤ َﻘﺎم ْاﻷَﱠول ﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻤ َﺠﺎل‪ ،‬ﻳـُ ْﺆﺛ ُﺮ َﻏﺎﻟ ُ‬ ‫ات إِﱠﻻ ِﺣﻴﻨﻤﺎﺗَـﺘﱠ ِﻔﻖ ﻣﻊ أُ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﻓَﻤﻌﻈَﻢ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳِﲔ َﻻ َﳛﺘ ﱡﺠﻮ َن ِ‪ヨ‬ﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫ُ ْ ُ َ ْ ّ َ َْ‬ ‫ﺻﻮﳍ ْﻢ‪َ ،‬وﺗَـﺘَ َﻼءَ ُم َﻣ َﻊ ﻗَـ َﻮاﻋﺪﻫ ْﻢ‪َ ،‬و َﺧﺎﻟََﻔ ُﻬ ْﻢ ُﺟ ﱡﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ََ ُ َ َ ُ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﱠ ِﺬﻳﻦَ رأَوا أَ ﱠن اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات َﺳﻨَ ُﺪ َﻫﺎ ِّ‬ ‫اﻟﺸ ْﻌ ِﺮ َو َﻏ ِْﲑﻩِ‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ ﰒَﱠ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔُ‪َ ،‬وﻫ َﻲ ِﻣ ْﻦ أَ ْﺟ ِﻞ َﻫ َﺬا أَﻗْـ َﻮى ِﰲ َﳎَ ِﺎل اﻻ ْﺳﺘِ ْﺸ َﻬ ِﺎد ِﻣ َﻦ ِّ‬ ‫َْ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻴﺲ‪َ ،‬وﺗُ ْﺴﺘَ َﻤ ﱠﺪ‬ ‫َﻛﺎﻧَﺖ اﻟْﻘَﺮاءَ ُ‬ ‫ات ِﰲ ﻧَﻈَ ِﺮﻫ ْﻢ َﻣ ْ‬ ‫ﺼ َﺪ ًرا ﻟﺘَـ ْﻘﻌﻴﺪ اﻟْ َﻘ َﻮاﻋﺪ‪َ ،‬وﺑﻨَﺎء ْاﻷَ َﺳﺎﻟﻴﺐ‪َ ،‬ﳚ ُ‬ ‫ﺐ أَ ْن ﺗُ ْﺸﺘَ ﱠﻖ ﻣْﻨـ َﻬﺎ اﻟْ َﻤ َﻘﺎﻳ ُ‬ ‫ِِ ِِ ِ‬ ‫ﻮل‪ ،‬وﻟِ َﺬا ﻓَﺤﺴﻦ ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻢ َو َﺷﺎﺋِ ٌﻊ‪َ ،‬وَﻻ ِﺳﻴﱠ َﻤﺎ َﻣ َﻊ ِﺻ ﱠﺤ ِﺔ ﻧِ ْﺴﺒَﺘِ َﻬﺎ‬ ‫ْاﻷُ ُ‬ ‫ُُْ ْ َ‬ ‫ﺎج َﺎ َﻋﻠَﻰ اﻟﻠﱡﻐَﺔ َواﻟْ َﻘ َﻮاﻋﺪ اﻟْ َﻌَﺮﺑﻴﱠﺔ َﺳﻠ ٌ‬ ‫ﺻُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﰊ‪ ،‬أَو ﻋﺮٍِ ِ ِ‬ ‫ﲔ‪.1‬‬ ‫ﰊ َﺳﻠ ٍﻴﻖ ﻣ َﻦ اﻟﺘﱠﺎﺑِﻌ َ‬ ‫ﻟَ‬ ‫ﺼ َﺤ ٍِّ ْ َ َ ّ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳉَﺎﻧِ ِ‬ ‫ﺻﺎﺑَﻪُ ِﻣ ْﻦ ﺗَـﻨَﺎﻓُ ِ‬ ‫ﺼَﺮِة ِﰲ ْ‬ ‫ي؛ َﺣْﻴ ُ‬ ‫ﺲ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔ َواﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺚ َﱂْ‬ ‫َﺳﺎﺑ ًﻌﺎ‪ :‬أَ ﱠن ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪَ اﻟْﻘَﺮاءَات ِﰲ َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻔ ْ َﱰة ﻗَ ْﺪ أَ َ‬ ‫ﺐ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻒ اﻟﻨِّ ِّﺪ ﻟِﻠﻨِّ ِّﺪ ﺑَـ ْﻌ َﺪ أَ ْن َﻛﺎﻧُﻮا ﺗَـﺒَـ ًﻌﺎ َﳍُْﻢ‪َ ،‬وَﻛﺎ َن‬ ‫ﺼَﺮِة َﻣ ْﻮﻗ َ‬ ‫ﺗَـْﻨـﺘَﻪ اﻟْﻤﺎﺋَﺔُ اﻟﺜﱠﺎﻧﻴَﺔُ إِﱠﻻ َوَو َﺟ ْﺪ َ‪ ル‬أَ ْﻫ َﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔ ﻳَﻘ ُﻔﻮ َن ﻷَ ْﻫ ِﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﺪا ِﰲ ﻋﻬ ِﺪ اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ِﻲ و ِﺳﻴﺒـﻮﻳ ِﻪ‪ ،2‬وﻟَﻌ ﱠﻞ ﻣﺎ ﺣ َﺪ َ ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫ﺼَﺮةِ َﺷﺪ ً‬ ‫ﺲ ﺑَْ َ‬ ‫ث ﻣ ْﻦ ُﻣﻨَﺎﻇََﺮات ﺑَْ َ‬ ‫ﲔ ُﳓَﺎة اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔ‪َ ،‬وُﳓَﺎة اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َْ‬ ‫َ ّ َ ََْ َ َ َ َ‬ ‫اﻟﺘﱠـﻨَﺎﻓُ ُ‬ ‫ﺖ ﻟَﻴـﻌ ِﻜﺲ ﺻ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﻨﱠ ِ ِ‬ ‫ﺻ َﻮِر َﻫ َﺬا اﻟﺘﱠـﻨَﺎﻓُ ِ‬ ‫ﺎل‬ ‫ﻀ ِﻞ )ت‪َ - (802/186 .‬ﻛ َﻤﺎ ﻗَ َ‬ ‫ﺎس ﺑْ ُﻦ اﻟْ َﻔ ْ‬ ‫ﻮرًة ﻣ ْﻦ ُ‬ ‫ﺎس ﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻮﻗْ َ ْ ُ ُ َ‬ ‫ﺲ؛ ﻓَﺎﻟْ َﻌﺒﱠ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اﻹﻣﺎﻟَِﺔ‪ ،3‬واﻟْﻤﻨَﺎﻇَﺮةُ ِﲟَﺎ ﻓِﻴﻬﺎ ِﻣﻦ ﺑـﺮﻫ ٍ‬ ‫ﺎن َوﺗَ ْﺪﻟِ ٍﻴﻞ‪،‬ﻳـَُﺮ ﱠﺟ ُﺢ أَ ﱠَﺎ‬ ‫اﺑْ ُﻦ ْ‬ ‫َ ْ ُْ َ‬ ‫ي )ت‪ルَ -(1430/833 .‬ﻇََﺮ اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱠﻲ ِﰲ ِْ َ‬ ‫اﳉََﺰِر ِّ‬ ‫َ ُ َ‬ ‫ﺎج َوﺗَـ ْﻌﻠِ ٍﻴﻞ‪.‬‬ ‫اﺣﺘِ َﺠ ٍ‬ ‫َﺟﺎءَ ْ‬ ‫ﻮرةِ ْ‬ ‫ت َﻋﻠَﻰ ُ‬ ‫ﺻَ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺾ ْاﻷَوﺟ ِﻪ اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ ﻟَﺘَـﻌ ِﻜﺲ ِﻫﻲ ْاﻷُﺧﺮى ﺻ ِ‬ ‫ﰒُﱠ إِ ﱠن ﻣﺎ ﺣ َﺪ َ ِ‬ ‫ﺻ َﻮِر ﺗَـﻨَﺎﻓُ ِ‬ ‫ﺲ َﻫ ِﺬﻩِ اﻟْ َﻔ ْ َﱰةِ‪،‬‬ ‫ﻮرةً ﻣ ْﻦ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ث ﻣ ْﻦ ُﻣﻨَﺎﻗَ َﺸﺎت َﺣ ْﻮ َل ﺑـَ ْﻌ ِ ْ ُ ْ‬ ‫ْ ُ َ َْ ُ َ‬ ‫‪4‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺐ"‪ ،‬وﲪَْﺰةُ وﺗََﻼ ِﻣﻴ ُﺬﻩ ﻳـﻨَﺎﻗِ ُﺸﻮﻧَﻪ ‪ ،‬واﻟْﻴ ِﺰ َ ِ‬ ‫ّۡ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻢ‬ ‫ﻓَﺎﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ ﻳـُﻨَﺎﻗ ُ‬ ‫ُ ََ‬ ‫ُُ‬ ‫ﺶ ﲪََْﺰَة ﰲ َﳘْ ِﺰ"ٱﻟ ِﺬﺋ ُ َ َ َ‬ ‫ﻳﺪان ُﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ أَِﰊ ُﳏَ ﱠﻤﺪ َوأَ ُﺧﻮﻩُ إﺑْـَﺮاﻫ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎن و ُﳘﺎ ﻳـ ْﻘ ِﺮ ِ‬ ‫ﺳﻮ ُل َر ِﺑّ ِﻚ ِﻟﯿَ َﮭ َﺐ ﻟَ ِﻚ ُ‬ ‫ﻏ ٰ َﻠ ٗﻤﺎ‬ ‫آن اﻟْ َﻤﺄْ ُﻣﻮ َن )ت‪ (833/218 .‬ﻗَـ ْﻮ َل ﷲِ‪" :‬ﻗَﺎ َل إِﻧﱠ َﻤﺎ ٓ أ َ َﻧ ۠ﺎ َر ُ‬ ‫ﻳـَْﻨـ َﻘﺴ َﻤ َ َ ُ‬ ‫ﺚ َرﱠد َْﳛ َﲕ اﻟْ ِﻘَﺮاءَةَ ِ‪ヨ‬ﻟْﻴَ ِﺎء‪5‬؛ ُﻣﺘَ َﻤ ِّﺴ ًﻜﺎ ﺑَِﺮ ْﺳ ِﻢ‬ ‫َز ِﻛ ٗﯿّﺎ" )ﻣﺮﱘ ‪َ (19/19‬ﻣ َﻊ َْﳛ َﲕ ﺑْ ِﻦ أَ ْﻛﺜَ َﻢ )ت‪َ ،(857/242 .‬ﺣْﻴ ُ‬ ‫‪6‬‬ ‫ي ِﰲ ﻣﻌﺎ َﳉ ِﺔ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ٍِ‬ ‫اﻟْﻤ ْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ات‪َ ،‬وَﻣﺜﱠﻞ‬ ‫ُ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ‪َ ،‬وأَﻗَـﱠﺮَﻫﺎ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ َو َﺧﱠﺮ َﺟ َﻬﺎ َﻋﻠَﻰ َو ْﺟﻪ ﻣ َﻦ اﻟﺘﱠﺄْ ِو ِﻳﻞ ‪ ،‬ﻓَـﻴَ ْﺤ َﲕ ﰲ َﻫ َﺬا اﻟْﻤﺜَﺎل أَﺛَﺮ ﱞ ُ َ َ َ َ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْ َﻘ ْﻮ َل ِ‪ْヨ‬ﻷَﺛَِﺮ‪َ ،‬وُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ َوأَ ُﺧﻮﻩُ ِﻣ ْﻦ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟﱠﺮأْ ِي َواﻟْ ِﻘﻴَ ِ‬ ‫ﺎس‪.‬‬ ‫ﰲ َﻫﺬﻩ اﻟْ ُﻤﻨَﺎﻗَ َﺸﺔ َﺟﺎﻧ َ‬ ‫ﻴﺖ اﻟْﻮﺟ ِ‬ ‫ات وﻣﻨَﺎﻗَﺸ ٍ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺎت ِﰲ ﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْ َﻔ ْﱰةِ َﻛﺎ َن ﻟَﻪ ْاﻷَﺛـَﺮ ْاﻷَ ْﻛﱪ ِﰲ ﺗَـﺜْﺒِ ِ‬ ‫ﻮﻩ اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‬ ‫ﺻ ْﻔ َﻮةُ اﻟْ َﻘ ْﻮِل‪ :‬إِ ﱠن َﻣﺎ َوﻗَ َﻊ ِﻣ ْﻦ ُﻣﻨَﺎﻇََﺮ َ ُ َ‬ ‫َ‬ ‫َو َ‬ ‫ُُ‬ ‫َ‬ ‫ُ ُ َُ‬ ‫ﻳﺚ‪َ ،‬ﻛﻤﺎ َﻛﺎ َن ﻟَﻪ أَ ْﻛﱪ ْاﻷَﺛَِﺮ ِﰲ اِﻻرﺗِﻘ ِﺎء واﻟﺘﱠـﻔﺎﺧ ِﺮ ِ‪ヨ‬ﻟْﻮﺟ ِﻪ اﻟْﻤ ْﻘﺮ ِ‬ ‫وء ﺑِِﻪ‪ ،‬وﲤَُﺜِّﻞ ﻫ ِﺬﻩِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊ ِﺪ ِ‬ ‫َ ُ َ‬ ‫َﻋﻠَﻰ ﻏَﺮا ِر َﻣﺎ ﻓَـ َﻌ َﻞ أَ ْﻫ ُﻞ َْ‬ ‫َ‬ ‫ُ َُ‬ ‫َْ َ َ ُ َْ َ ُ‬ ‫ﺎج ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫اﻟْﻤﻨَﺎﻗَ َﺸﺎت واﻟْﻤﻨَﺎﻇَﺮات ﺻﻮرًة ِﻣﻦ ِ ِ ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬ ‫ُ َ ُ َ ُ َُ ْ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ﺻ َﻮر اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫ِ ِِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺐ إِﻟَْﻴ ِﻬ ْﻢ ِﻣ ْﻦ َﻋْﻴﺒِ ِﻬ ْﻢ ﻟِﺒَـ ْﻌ ِ‬ ‫ﺾ اﻟْ ُﻮ ُﺟﻮﻩِ اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ َوُﻫ ْﻢ‬ ‫ﺐ أَ ْن ﻳُ َﺴ ﱠﺠ َﻞ ﰲ َﺣ ّﻖ ﻋُﻠَ َﻤﺎء َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻔ ْ َﱰة‪ ،‬ﳑﱠﺎ ﻧُﺴ َ‬ ‫َ‪リ‬ﻣﻨًﺎ‪ :‬إ ﱠن أَ َﻫ ﱠﻢ َﻣﺎ َﳚ ُ‬ ‫‪1‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﻛرم‪ ،‬أﺛر اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﻓﻲ اﻟدراﺳﺎت اﻟﻧﺣوﯾﺔ‪ ،‬ص‪ ،57‬ﻣﺣﻣد ﺳﻣﯾر اﻟﻠﺑدي‪ ،‬أﺛر اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻧﺣو اﻟﻌرﺑﻲ‪.‬‬ ‫)اﻟﻛوﯾت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﺛﻘﺎﻓﯾﺔ‪ ،(1978/1398 ،‬ص‪ ،333،332‬أﻧﺟب ﻏﻼم ﻣﺣﻣد‪ ،‬اﻹﻋﻼل واﻹﺑدال واﻹدﻏﺎم ﻓﻲ ﺿوء اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‬ ‫واﻟﻠﮭﺟﺎت اﻟﻌرﺑﯾﺔ )رﺳﺎﻟﺔ دﻛﺗوراه‪ ،‬ﻛﻠﯾﺔ اﻟﺗرﺑﯾﺔ ﻟﻠﺑﻧﺎت ﺑﻣﻛﺔ اﻟﻣﻛرﻣﺔ‪ ،(1989/1410 ،‬ص‪.24‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﺧزوﻣﻲ‪ ،‬ﻣدرﺳﺔ اﻟﻛوﻓﺔ وﻣﻧﮭﺟﮭﺎ ﻓﻲ دراﺳﺔ اﻟﻠﻐﺔ واﻟﻧﺣو‪ ،‬ص‪.67-65‬‬ ‫‪3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ ﻓﻲ طﺑﻘﺎت اﻟﻘراء‪.353 :1 ،‬‬ ‫‪4‬ﺗﻧظر اﻟﻣﻧﺎظرة ﻓﻲ‪ :‬أﺑو اﻟﺑرﻛﺎت اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬ﻧزھﺔ اﻷﻟﺑﺎء ﻓﻲ طﺑﻘﺎت اﻷدﺑﺎء‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .3‬اﻟزرﻗﺎء‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﻣﻧﺎر‪ ،(1985/1405 ،‬ص‪.60‬‬ ‫وب َو َو ْر ٍش‪ ،‬و َﻗﺎﻟُونَ ﺑﺧﻠفٍ ﻋﻧﮫ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟ َﺑﺎﻗُونَ ﺑﺎﻷﻟف‪.‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.318،317 :2 ،‬‬ ‫ﻋ ْﻣ ٍرو‪َ ،‬و َﯾ ْﻌﻘُ َ‬ ‫‪ 5‬وھﻲ ﻗراءة أَﺑﻲ َ‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو ﺑﻛر اﻟزﺑﯾدي‪ ،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻧﺣوﯾﯾن واﻟﻠﻐوﯾﯾن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .2‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬دار اﻟﻣﻌﺎرف(‪ ،‬ص‪.77،76‬‬ ‫‪76‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﻀ ْﻌ ِ‬ ‫ﻒ‪ ،‬أَ ِو اﻟْ ِﻘﻠﱠ ِﺔ‪َ ،‬وُرﱠﲟَﺎ‬ ‫ﺻﻮﻓَِﺔ ِ‪ヨ‬ﻟ ﱠ‬ ‫ﺲ ﻃَ ْﻌﻨًﺎ ِﰲ اﻟْﻘَﺮاءَة ﻧـَ ْﻔﺴ َﻬﺎ‪َ ،‬وإِﱠﳕﺎ ُﻫ َﻮ ﲪَْﻠُ َﻬﺎ َﻋﻠَﻰ إِ ْﺣ َﺪى اﻟﻠﱡﻐَﺎت اﻟْ َﻤ ْﻮ ُ‬ ‫ﻳـُ َﻮ ّﺟ ُﻬﻮََﺎ ﻟَْﻴ َ‬ ‫ئ‪ ،‬إِ ِذ‬ ‫اﻟﱠﺮَداءَة‪َ ،‬وَﻫ َﺬا َﻻ ﻳـَْﻨ ِﻔﻲ اﻟْ ِﻘَﺮاءَ َة ِ َﺎ؛ إِ ِذ اﻟ ﱠ‬ ‫ﻒ َواﻟْ ِﻘﻠﱠﺔُ ﻟَْﻴ َﺴﺎ ِﰲ اﻟْ ِﻘَﺮاءَةِ ﻧـَ ْﻔ ِﺴ َﻬﺎ‪ ،‬ﺑَ ْﻞ ِﰲ اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ اﻟﱠِﱵ ﻗَـَﺮأَ ِ َﺎ اﻟْ َﻘﺎ ِر ُ‬ ‫ﻀ ْﻌ ُ‬ ‫اﺣ َﺪ ٍة ِﻣﻦ اﻟْ َﻔﺼ ِ‬ ‫اﻟﺜﱠﺎﺑِﺖ أَ ﱠن ُﳊﻮ َن اﻟْﻌﺮ ِب ﻟَﻴﺴﺖ ُﻛﻠﱡﻬﺎ ﻋﻠَﻰ درﺟ ٍﺔ و ِ‬ ‫ﻀ ْﻌ ِ‬ ‫ﻒ َواﻟﱠﺮَداءَةِ ِﰲ اﻟﻠﱠ ْﻬ َﺠ ِﺔ‬ ‫ﲔ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺎﺣﺔ‪ ،‬ﻓَ َﺸﺘﱠﺎ َن َﺷﺘﱠﺎ َن ﺑَْ َ‬ ‫ُ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ُ ََ ْ َ ْ َ َ َ َ َ َ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﻳﺐ أَو ﺑﻌِ ٍ‬ ‫وﺑﲔ ﺷ ُﺬ ِ‬ ‫ِِ ِ ِ ِ‬ ‫وذ اﻟْ ِﻘﺮاءةِ‪ ،‬وآﻳَﺔُ َﻣﺎ َﺳﺒَ َﻖ أَ ﱠن َﻣﺎ أُﻟِّ َ ِ‬ ‫ﻴﺪ إِ َﱃ‬ ‫َ َْ َ ُ‬ ‫ﺐ َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻔ ْ َﱰة َﱂْ ﺗُﺸ ْﺮ ﻣ ْﻦ ﻗَ ِﺮ ٍ ْ َ‬ ‫ََ َ‬ ‫ﻒ ﰲ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ َواﻟْﻘَﺮاءَات َﻋﻘ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀﻬﺎ َﻋﻠَﻰ ْاﻷَﻗَ ِﻞ‪ ،‬ﺑﻞ ﺗَـ َﻘﺒﱠـﻠُﻮا َﻛ َﻼﻣﻬﻢ َﻏﺎﻳﺔَ اﻟْ َﻘﺒ ِ‬ ‫ﻀ ًﻼ َﻋ ﱠﻤﺎ ﻳـُْﻠ َﻤ ُﺢ ِﻣ ْﻦ‬ ‫ﻮل ُدوَﳕَﺎ ﺗَـَﺮﱡد ٍد‪ ،‬ﻓَ ْ‬ ‫أَ ﱠُْﻢ ﻃَ َﻌﻨُﻮا ِﰲ اﻟْﻘَﺮاءَات‪ ،‬أَْو ِﰲ ﺑـَ ْﻌ َ‬ ‫َُْ َ ُ‬ ‫ّ َْ‬ ‫ﺾ ﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‪.‬‬ ‫ُﻣ َﺸﺎﻳـَ َﻌﺘِ ِﻬ ْﻢ ِﰲ َْ ِو ِﻳﻞ َوَﲣْ ِﺮ ِ‬ ‫ﻳﺞ ﺑـَ ْﻌ ِ َ‬ ‫ََ‬ ‫ات‪ ،‬ﻓَ ِﻬﻲ ِﲝ ٍﻖ ﻣﺮﺣﻠَﺔُ اﺧﺘِﻴﺎ ِر اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺖ اﻟْ ِﻤﺎﺋَﺔُ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴﺔُ ا ْﳍِﺠ ِﺮﻳﱠﺔُ ِﻫﻲ ﻓَْﱰَة ِاﻻﺧﺘِﻴﺎ ِر ﺑﲔ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫َ‪ِ ラ‬ﺳﻌﺎ‪َ :‬ﻛﺎﻧَ ِ‬ ‫ات؛ إِ ْذ َﻛﺜـَُﺮ ﻓِ َﻴﻬﺎ‬ ‫ً‬ ‫َ ْ‬ ‫َ َ ّ َْ َ ْ َ َ َ‬ ‫َ َ ْ َ َْ َ َ َ‬ ‫‪1‬‬ ‫ات اﻟْﻤ ْﺸﻬﻮِر ِ ِ ِ‬ ‫ِاﻻﺧﺘِﻴﺎر‪ ،‬وﺣﺮص اﻟﻨﱠﺎس ﻋﻠَﻰ ﺗَـﻨَﺎﻗُ ِﻞ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﻦ ِ‪ヨ‬ﻟْﻌِْﻠ ِﻢ ‪َ ،‬وِﰲ أَﺛْـﻨَﺎﺋِ َﻬﺎ ﻇَ َﻬَﺮ أَﺋِ ﱠﻤﺔُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ َ ُ َ ََ َ ُ َ‬ ‫ﻳﻦ ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَة‪َ ،‬واﻟْ َﻤ ْﺸ ُﻬﻮر َ‬ ‫اﺧﺘﻴَ َﺎر َ ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫اﻹﻗْـﺮ ِاء اﻟﱠ ِﺬ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ات‪ ،‬وَﻛﺎﻧُﻮا ِﰲ اﻟْﻮﻗْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫اﻟْﻘَﺮاءَة‪َ ،‬وﻋُﻠَ َﻤﺎءُ ْ َ‬ ‫ﻳﻦ ُوﺻ ُﻔﻮا ‪ヨ‬ﻟْﻌ ْﻠﻢ ﺑ ُﻮ ُﺟﻮﻩ إ ْﻋَﺮاب ﻗَﺮاءَا ْﻢ‪َ ،‬وﲟَْﻌﺮﻓَﺔ ﻟُﻐَﺎت ُﻣ ْﻌﻈَﻢ اﻟْﻘَﺮاءَ َ‬ ‫ات‪ ،‬وﻣْﻨـﺘ ِﻘ ِﺪﻳﻦ ﻟِ ْﻶ َ‪ِ リ‬ر اﻟْﻤﺮِوﻳﱠِﺔ‪َ ،‬ﱂ ﻳـ ْﻘﺒـﻠُﻮا ُﻛ ﱠﻞ ﺷﻲ ٍء‪ ،2‬وﺟﺎء ِ‬ ‫ِ ٍِ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ات َﻫ ُﺆَﻻ ِء ْاﻷَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ‬ ‫َْ ََ َ ْ‬ ‫ت ﻗَﺮاءَ ُ‬ ‫ََْ‬ ‫َْ‬ ‫ﻧـَ ْﻔﺴﻪ َﻋﻠَﻰ ﺑَﺼ َﲑة ﺑ َﻌْﻴﺐ اﻟْﻘَﺮاءَ َ ُ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀﻮاﺑِ ِﻂ ﻓِﻴﻬﺎ‪ ،‬وَﱂ ﻳ ِﻘ ِ‬ ‫ﻀﻮاﺑِ َ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ‬ ‫اﺣﺘَ ﱠﺞ ُﻛﻞﱞ ﻟِِﻘَﺮاءَﺗِِﻪ َوَو ﱠﺟ َﻬ َﻬﺎ ‪ِ -‬ﻋْﻨ َﺪ ْ‬ ‫ﺎﺟ ِﺔ‪ -‬ﺑِﺘَـ َﻮاﻓُ ِﺮ ﺗِْﻠ َ‬ ‫ﻴﺲ‪َ ،‬وﻣ ْﻦ ﰒَﱠ ْ‬ ‫َ َْ َ‬ ‫اﳊَ َ‬ ‫َﳏُﻮﻃَﺔً ﺑ َ َ‬ ‫ﻚ اﻟ ﱠ َ‬ ‫ﻂ َوَﻣ َﻘﺎﻳ َ‬ ‫ْاﻷَﻣﺮ ِﻋْﻨ َﺪ ﻫ َﺬا‪ ،‬ﺑﻞ ﻇَﻬﺮت ﻫﻨَﺎﻟِﻚ ﻣ َﺪا ِر ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي )ت‪.‬‬ ‫س اﻟْﻘَﺮاءَة اﻟﱠِﱵ ْارﺗَـﺒَﻄَ ْ‬ ‫ﺖ ﺑِﺘَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬ﻛ َﻤ ْﺪ َر َﺳﺔ َوْر ٍش اﻟْﻤ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮ ِّ‬ ‫َ َ ْ ََ ْ ُ َ َ ُ‬ ‫ُْ‬ ‫ِ‪3‬‬ ‫ِ‬ ‫‪ ،(812/197‬و َﻏ ِﲑﻫﺎ ﳑﱠﺎ ﲤََﻴﱠـﺰت ِﲞَ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺖ َﻋﻠَﻰ أَ َﺳ ِ‬ ‫ﺎس ﺗَـ ْﻔ ِﺴ ِﲑ اﻟْ ُﻘ ْﺮآن ‪.‬‬ ‫ﺺ ﻟُﻐَ ِﻮﻳﱠﺔ َوَْﳓ ِﻮﻳﱠﺔ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫َ َْ‬ ‫َْ َ‬ ‫ﺼﺎﺋ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي أَ َدا ًة ﻟِﻠﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ ِﰲ ﻓَْ َﱰِِ ْﻢ‪،‬‬ ‫ﻒ َﻻ ﻳـُْﻨ ِﻜ ُﺮ ﻗَ ْﺪ َر اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء‪َ ،‬وُﻣ َﺴ َ‬ ‫َوﻣ ْﻦ ﰒَﱠ ﻓَِﺈ ﱠن اﻟْ ُﻤْﻨﺼ َ‬ ‫ي َواﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ِّ‬ ‫ﺎﳘَﺘَـ ُﻬ ْﻢ ِﰲ ﺗَ ْﻜ ِﻮﻳ ِﻦ اﻟْﺒﻨَﺎءَﻳْ ِﻦ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ِّ‬ ‫َوَﻣﺎ َﺟﺎءَ ﺑـَ ْﻌ َﺪ َﻫﺎ‪.‬‬ ‫ﺎﺷﺮا‪ :‬اﻟﺘﱠـﻮِﺟﻴﻪ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات اﻟْﻤﺘَـﻮاﺗِﺮةِ واﻟ ﱠﺸﺎذﱠ ِة ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن َﻛﺎ َن َﺟْﻨـﺒًﺎ إِ َﱃ َﺟْﻨ ٍ‬ ‫اﺳﺘِ ْﻘ َﻼ ٌل‪َ ،‬وﻟَ َﻌ ﱠﻞ‬ ‫ﺐ؛ إِ ْذ َﱂْ ﻳَ ُﻜ ْﻦ ُﻫﻨَ َ‬ ‫ﺎك ْ‬ ‫ْ‬ ‫ََُ َ‬ ‫َﻋ ً ْ ُ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﻨَـ َﻌﻪُ ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ‪َ ،‬وأَﺋِ ﱠﻤﺔُ اﻟْ ِﻘَﺮاءَةِ َواﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ‬ ‫َﺧ ْ َﲑ َﻣﺎ ﻳـُ َﺆّﻛِ ُﺪ َﻫ َﺬا ْاﻷَ ْﻣَﺮ َﻣﺎ ﻓَـ َﻌﻠَﻪُ َﻫ ُﺎرو ُن ْاﻷَ ْﻋ َﻮُر ِﻣ ْﻦ ﺗَـﺘَـﺒﱡﻌِ ِﻪ اﻟ ﱠﺸﺎذﱠ‪َ ،‬وَﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ﻚ َﻣﺎ َ‬ ‫ِﻣﻦ ﺗَـﻮِﺟﻴ ِﻬ ِﻬﻢ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟ ﱠﺸﺎذﱠةَ َﻣ َﻊ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮةِ‪.‬‬ ‫ْ ْ‬ ‫ُ ََ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺣِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺟ ُ ﱡ‬ ‫ﺸ َﺮ‪ :‬ﺗَـ َﻌ ﱡﺪ ُد َﻣ َﻌ ِﺎﱂ اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ َو ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺎدي َﻋ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺎج ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠﺎِﱐ‪َ ،‬وأَﺑْـَﺮُز َﻣﺎ ﻳُ ْﺬ َﻛ ُﺮ ﻓ َﻴﻬﺎ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ َ‬ ‫ﺎت اﻟﻠﻐَ ِﻮﻳﱠﺔُ‪َ ،‬ﺳ َﻮاءً‬ ‫َﻛﺎﻧَﺖ َْﳓ ِﻮﻳﱠﺔً‪ ،‬أَو ِ‬ ‫ﺻﺮﻓِﻴﱠﺔً‪ ،‬وَﻻ َﻏﺮو‪ ،‬ﻓَِﺈﱠﳕِ ْﻦ ﻋُﻠَﻤ ِﺎء اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ واﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ َﻣ ْﻦ َﻛﺎ َن إَِﻣ ًﺎﻣﺎ ﻟِﻤ ْﺪر َﺳ ٍﺔ ﺑِ َﻌْﻴﻨِ َﻬﺎ؛ ﻓَ ِْ‬ ‫ﺎﻹ َﻣ ُﺎم أَﺑُﻮ‬ ‫ْ‬ ‫ْ َ‬ ‫ﺻ ْﻮﺗﻴﱠﺔً‪ ،‬أَْو َ ْ َ ْ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ ِﺮ ﱡ ِ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱠِﺔ‪ ،‬و ِْ‬ ‫اﻹ َﻣ ُﺎم اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ﱡﻲ إِ َﻣ ُﺎم اﻟْ َﻤ ْﺪ َر َﺳ ِﺔ اﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬ ‫َﻋ ْﻤ ٍﺮو اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ي إ َﻣ ُﺎم اﻟْ َﻤ ْﺪ َر َﺳﺔ اﻟْﺒَ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت ﻣﺎ ﱠدةِ ٍ ِ ِ ِِ ِ‬ ‫ﺸﺮ‪ :‬اﺳﺘِﻌﻤ ُ ِ ِ‬ ‫ﻳﺞ إِ ْﺣ َﺪى‬ ‫ﻚ ِﻋْﻨ َﺪ َﲣْ ِﺮ ِ‬ ‫ﺻﺎﻟَﺔَ ِﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟ ِﻴﻪ‪َ ،‬وذَﻟ َ‬ ‫ﺲ أَ َ‬ ‫ﺎل ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ ُﻣ ْﺸﺘَـ ﱠﻘ َ َ‬ ‫َ‪ِリ‬ﱐ َﻋ َ َ ْ ْ َ‬ ‫)و ْﺟﻪ( ﰲ ﻛﺘَﺎﺑﻪ ﻳـَ ْﻌﻜ ُ‬ ‫اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‪َ ،‬ﻛﻤﺎ أَﻧﱠﻪ ﺳﺎر ِﲟُﺘَـ َﻘ ِّﺪ ِﻣﻲ اﻟﻨﱡﺤ ِﺎة إِ َﱃ ْاﻋﺘِﻤ ِﺎد اﻟْ ُﻘﺮآ ِن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ وﻗِﺮاءاﺗِِﻪ َﳎ ًﺎﻻ ِﻷَﺧ ِﺬ ﻗَـﻮ ِ‬ ‫اﻋ ِﺪ ِﻫ ْﻢ‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ ﰒَﱠ ﱠاﲡَ ُﻬﻮا إِ َﱃ‬ ‫َََ َ‬ ‫َ‬ ‫َ ْ‬ ‫َ ُ ََ‬ ‫ََ‬ ‫ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج‪.‬‬ ‫ﺼ َﺪ ًرا ﻟِِﻼ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ْاﻋﺘﺒَﺎ ِرﳘَﺎ َﻣ ْ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬أﻣﯾن ﺑن إدرﯾس ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪ :‬ﻣﻔﮭوﻣﮫ‪ ،‬ﻣراﺣﻠﮫ‪ ،‬وأﺛره ﻓﻲ اﻟﻘراءات )رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺳﺗﯾر‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ أم اﻟﻘرى‪،(1421 ،‬‬ ‫ص‪.312 ،87‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪.45‬‬ ‫‪ 3‬ﺗﻧظر ﺗﻔﺎﺻﯾل ھذه اﻟﺧﺻﺎﺋص ﻓﻲ‪ :‬أﺣﻣد ﻧﺻﯾف اﻟﺟﻧﺎﺑﻲ‪ ،‬اﻟدراﺳﺎت اﻟﻠﻐوﯾﺔ واﻟﻧﺣوﯾﺔ ﻓﻲ ﻣﺻر ﻣﻧذ ﻧﺷﺄﺗﮭﺎ ﺣﺗﻰ ﻧﮭﺎﯾﺔ اﻟﻘرن اﻟراﺑﻊ اﻟﮭﺟري‬ ‫)اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ دار اﻟﺗراث‪ ،(1977/1379 ،‬ص‪.30‬‬ ‫‪77‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺸﺮ‪ :‬ﺗَـﻨَـ ﱠﻮﻋﺖ ﺻﻮر اﻟﺘﱠـﻮِﺟ ِﻴﻪ و ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ﺐ َﻋﻠَﻰ ﻋُﻠَ َﻤ ِﺎء‬ ‫َ‪リ‬ﻟِ َ‬ ‫َ ْ َُُ ْ َ ْ َ‬ ‫ﺚ َﻋ َ َ‬ ‫ﺎج ﻟ ْﻠﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَﺮة ﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠﺎﱐ‪َ ،‬وإ ْن َﻛﺎ َن اﻟْﻐَﺎﻟ ُ‬ ‫اﻟﺘﱠـﻮِﺟ ِﻴﻪ ِﰲ ﻣْﻨـﻬ ِﺠ ِﻬﻢ اﻟْﻮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي‪ ،‬ﺣْﻴ ُ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْ ُﻮ ُﺟﻮﻩ اﻟﱠِﱵ َﻛﺎﻧُﻮا ﻳَ ْﺬ ُﻛ ُﺮوََﺎ ُو ُﺟﻮﻩٌ‬ ‫ََ ُ َْ‬ ‫ي ُﻫ َﻮ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪَ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ﱠ َ‬ ‫ْ‬ ‫ﺻﻔ ِّﻲ َواﻟْﻤ ْﻌﻴَﺎ ِر ِّ‬ ‫ﺚ إ ﱠن أَ ْﻏﻠَ َ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ َﻮِر‪:‬‬ ‫ﻚ اﻟ ﱡ‬ ‫اﺳﺘَـ َﻌﺎﻧُﻮا َِ َد َوات أُ ْﺧَﺮى‪َ ،‬وﻣ ْﻦ ﺗ ْﻠ َ‬ ‫ﻟُﻐَ ِﻮﻳﱠﺔٌ‪ ،‬ﺑـَْﻴ َﺪ أَ ﱠُُﻢ ْ‬ ‫ﺾ وﺟﻮﻩِ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫آن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ‪ ،‬وﻫﻮ أَﻗْ َﺪم أَدو ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِاﻻﺣﺘِﺠﺎج ِ‪ヨ‬ﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ات‬ ‫‬‫ات ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺎج‪َ ،‬وُﻫ َﻮ ُﺣ ﱠﺠﺔٌ ﻗَ ِﻮﻳﱠﺔٌ ﻟﺘَـ ْﻮﺛ ِﻴﻖ ﺑـَ ْﻌ ِ ُ ُ‬ ‫ْ َ ُ ْ‬ ‫َ ُ َ ُ ََ‬ ‫ََ‬ ‫ٰ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‪ِ :‬ﻋْﻨ َﺪ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ﺳﯿَ ۡﻌﻠَ ُﻢ ۡٱﻟ ُﻜ ٰﻔﱠ ُﺮ ِﻟ َﻤ ۡﻦ‬ ‫ﲔ ِﰲ " ۡٱﻟ ُﻜﻔﱠ ُﺮ"‪ِ ،1‬ﻣ ْﻦ ﻗَـ ْﻮِل ﷲِ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬و َ‬ ‫اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮةِ‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ أَْﻣﺜِﻠَ ِﺔ ذَﻟ َ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ۡ‬ ‫اﺳﺘَ ْﺸ َﻬ َﺪ أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ٍﺮو ﻟِِﻘﺮاءةِ ِْ‬ ‫اﻹﻓْـَﺮ ِاد‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ ِ‬ ‫ﲏ ﺑِِﻪ أَﺑُﻮ َﺟ ْﻬ ٍﻞ‪َ ،‬و ُﺣ ﱠﺠﺘُـ ُﻬ ْﻢ ﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ‪:‬‬ ‫ﻋُﻘﺒَﻰ ٱﻟﺪ ِﱠار" )اﻟﺮﻋﺪ ‪ْ ،(42/13‬‬ ‫ََ‬ ‫ﺎل‪ُ " :‬ﻋ َ‬ ‫" َوﯾَﻘُﻮ ُل ۡٱﻟﻜَﺎﻓِ ُﺮ ٰﯾَﻠَ ۡﯿﺘَﻨِﻲ ﻛُﻨﺖُ ﺗ ُ ٰ َﺮ ۢﺑَﺎ" )اﻟﻨﺒﺄ ‪.2"(40/78‬‬ ‫ﻒ اﻟْﻌﺜْﻤﺎﻧِﻴﱠ ِﺔ ِﰲ ﺗَـﻮِﺟﻴ ِﻬ ِﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ‪ ،‬ﻓَ ِﻤﻦ اﻟْﻌﻠَﻤ ِﺎء ﻣﻦ ﺣ َﻔﻞ ِﲟَﺮﺳ ِﻮم اﻟْﻤ ِ ِ‬ ‫ِاﻻ ْﺣﺘِﺠ ِ‬ ‫‬‫ات‬ ‫َ ُ َ َْ َ َ ُْ َ َ‬ ‫ﺎج ﺑَﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ ُ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ َ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْﻤﺘَـﻮاﺗِﺮَة‪ ،‬وِﻣْﻨـﻬﻢ ﻣﻦ َﻛﺎ َن ﻗَﻠِﻴﻞ ِاﻻﺣﺘِ َﻔ ِﺎل‪ ،‬ﻗَ َ ِ ِ‬ ‫ط" أ ِ ِ ِ ِ‬ ‫َﻗﺮأُ‬ ‫ﲔ ِﰲ "ٱﻟ ِ ّ‬ ‫اﻟﺴ ُ‬ ‫َ ْ‬ ‫ﺼ ٰ َﺮ َ ْ‬ ‫ُ َ َ َ ُْ َ ْ‬ ‫ﺎل اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ‪ّ " :‬‬ ‫َﺳ َُﲑ ﰲ َﻛ َﻼم اﻟْ َﻌَﺮب‪َ ،‬وﻟَﻜ ِّﲏ أ َ‬ ‫ِ ‪3‬‬ ‫ِ‪ヨ‬ﻟ ﱠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺎد" ‪.‬‬ ‫ﺎب ِ‪ヨ‬ﻟ ﱠ‬ ‫ﺎب‪ ،‬اﻟْﻜﺘَ ُ‬ ‫ﺼﺎد أَﺗﱠﺒِ ُﻊ اﻟْﻜﺘَ َ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِاﻻﺣﺘِﺠ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎج ِ‪ヨ‬ﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫‬‫ﺎل ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ‪:‬‬ ‫ات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮةِ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ْ َ ُ‬ ‫ﺎج ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَات اﻟ ﱠﺸﺎذﱠة ﻟ ْﻠ ُﻮ ُﺟﻮﻩ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَﺮة‪َ ،‬وُﻫ َﻮ أَ ْﻛﺜَـ ُﺮ ﻣ َﻦ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫ﻈ ٰﻰ ‪ ١٥‬ﻧَ ﱠﺰاﻋَﺔٌ ِﻟّﻠﺸ َﱠﻮ ٰى"‪) 4‬اﳌﻌﺎرج ‪ ،(16،15/70‬وزﻋﻤﻮا أَ ﱠَﺎ ِﰲ ﻗِﺮاءةِ‬ ‫َﻼ إِﻧﱠ َﮭﺎ ﻟَ َ‬ ‫وﺟﻞ‪" :‬ﻛ ﱠ ۖ ٓ‬ ‫ََ َ ُ‬ ‫ََ‬ ‫" َوﻗَ َﺎل ﷲ ﻋﺰ ْ‬ ‫أَِﰊ َﻋْﺒ ِﺪ ﷲِ‪َ " :‬وَﻫ َﺬا ﺑـَ ْﻌﻠِﻲ َﺷْﻴ ٌﺦ"‪.5‬‬ ‫ِاﻻﺣﺘِﺠﺎج ِ‪ヨ‬ﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺴ ِﲑ أَ ِو اﻟْﻤﻌﲎ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫‬‫ات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮةِ‪ ،‬إِ ْذ إِ ﱠن اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟﻴﻪَ ﺗَـ ْﻔ ِﺴ ُﲑ اﻟْ ِﻘَﺮاءَةِ‪َ ،‬ﻛ َﻘ ْﻮِل ْ‬ ‫اﳋَﻠِ ِﻴﻞ‪" :‬ﻓَﺎﻟْ َﻌﺎ ﱠﻣﺔُ‬ ‫ْ َ ُ‬ ‫َ َْ َ َ‬ ‫ﻄﻐ ُ ۚ‬ ‫ﻮتَ " )اﳌﺎﺋﺪة ‪ ،(60/5‬أَي‪ :‬ﻋﺒ َﺪ اﻟﻄﱠﺎﻏُﻮت ِﻣﻦ د ِ‬ ‫ﻋﺒَ َﺪ ٱﻟ ٰ ﱠ‬ ‫ﺗَـ ْﻘَﺮأُ‪َ " :6‬و َ‬ ‫ون ﷲِ"‪.7‬‬ ‫َ ْ ُ‬ ‫ْ ََ‬ ‫ِاﻻ ْﻋﺘِ َﺪاد ِ‪ْ ヨ‬ﳊ ِﺪ ِ‬ ‫ﻳﺚ اﻟ ﱠﺸ ِﺮ ِ‬ ‫‬‫ﻳﺞ اﻟْ ِﻘَﺮاءَةِ‪ ،‬ﻓَـ ُﻬ َﻮ ِﻣ َﻦ اﻟْ َﻮ َﺳﺎﺋِ ِﻞ اﻟﱠِﱵ ﻳـُ َﻘ ِّﻮي ِ َﺎ اﻟْ ُﻤ ْﺤﺘَ ﱡﺞ ُﺣ ﱠﺠﺘَﻪُ َوُﻫ َﻮ َْﳛﺘَ ﱡﺞ‬ ‫ﻳﻒ ِﻋْﻨ َﺪ َﲣْ ِﺮ ِ‬ ‫ُ َ‬ ‫ﻒ" )اﻟﺮوم ‪ ،(54/30‬ﺣ ﱠﺪ َ ِ ِ‬ ‫ﻟِِﻘَﺮاءَةٍ َﻣﺎ‪ ،‬ﻓَ ِﻔﻲ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ٱ ﱠ ُ ٱﻟﱠﺬِي َﺧﻠَﻘَﻜُﻢ ِ ّﻣﻦ َ‬ ‫ﻀْﻴ ِﻞ‬ ‫ﺿ ۡﻌ ٖ‬ ‫ث اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ َﻋ ِﻦ اﻟْ ُﻔ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ت َﻋﻠَﻰ اﺑْ ِﻦ ﻋُ َﻤَﺮ‪":‬ٱ ﱠ ُ ٱﻟﱠﺬِي َﺧﻠَﻘَﻜُﻢ ِ ّﻣﻦ َ‬ ‫ﺎل‪ :‬إِِّﱐ ﻗَـَﺮأْ َُﺎ َﻋﻠَﻰ‬ ‫ﻒ"‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﰲ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺿ ۡﻌ ٖ‬ ‫ﺎل‪" :‬ﻗَـَﺮأْ ُ‬ ‫ﺑْ ِﻦ َﻣ ْﺮُزوق‪َ ،‬ﻋ ْﻦ َﻋﻄﻴﱠ َﺔ اﻟْ َﻌ ْﻮ ِّ‬ ‫ﻮل ﷲِ َﻛﻤﺎ ﻗَـﺮأْ ََﺎ ﻋﻠَﻲ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ ِ‬ ‫رﺳ ِ‬ ‫ﺿ ْﻌ ٍ‬ ‫ﻒ"‪.8‬‬ ‫ﺎل ِﱄ‪ :‬ﻣ ْﻦ ُ‬ ‫َ َ َ ﱠ‬ ‫َُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ۡ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱯ ُﺣ ﱠﺠﺔً ﻣ ْﻦ ُﺣ َﺠ ِﺞ اﻟْﻘَﺮاءَات‪ِ ،‬ﰲ ﻗَـ ْﻮﻟﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬و َﻛﺘَ ۡﺒﻨَﺎ َ‬ ‫‬‫ﺲ‬ ‫ﻋ َﻠ ۡﯿ ِﮭﻢۡ ﻓِﯿ َﮭﺎ ٓ أ َ ﱠن ٱﻟﻨﱠﻔ َ‬ ‫ْاﻋﺘﺒَ ُﺎر ﻗَﺮاءَة اﻟﻨﱠ ِّ‬ ‫ﺼ ‪ۚٞ‬‬ ‫ﺴ ﱠ‬ ‫ﺴ ِّ‬ ‫ﺎص" )اﳌﺎﺋﺪة‬ ‫ِﻦ َو ۡٱﻟ ُﺠ ُﺮو َح ﻗِ َ‬ ‫ﻧﻒ َو ۡٱﻷُذُ َن ﺑِ ۡﭑﻷُذُ ِن َوٱﻟ ّ‬ ‫ِﻦ ﺑِﭑﻟ ّ‬ ‫ﺑِﭑﻟﻨﱠ ۡﻔ ِﺲ َو ۡٱﻟﻌَ ۡﯿ َﻦ ِﺑ ۡﭑﻟﻌَ ۡﯿ ِﻦ َو ۡٱﻷَﻧﻒ َﺑِ ۡﭑﻷ َ ِ‬ ‫ﻋﻠَﻰ ْاﻟ َﺟ ْﻣﻊِ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.298 :2 ،‬‬ ‫ﻋﻠَﻰ اﻟﺗ ﱠ ْوﺣِ ﯾدِ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ َ‬ ‫ﻋ ْﻣ ٍرو َ‬ ‫ِﯾر‪َ ،‬وأَﺑُو َ‬ ‫ﱠﺎن‪َ ،‬واﺑْنُ َﻛﺛ ٍ‬ ‫‪ 1‬ﻗَ َرأ َ ْاﻟ َﻣ َد ِﻧﯾ ِ‬ ‫‪ 2‬اﺑن زﻧﺟﻠﺔ‪ ،‬ﺣﺟﺔ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪.375‬‬ ‫‪ 3‬ﻋﻠﻲ ﺑن ﺣﻣزة اﻟﻛﺳﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن )اﻟﻘﺎھرة‪ :‬دار ﻗﺑﺎء ﻟﻠطﺑﺎﻋﺔ واﻟﻧﺷر واﻟﺗوزﯾﻊ‪ ،(1998 ،‬ص‪ ،60‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪.107‬‬ ‫ﺻﺎ ﻓﯾﻘرؤھﺎ ﺑﺎﻟﻧﺻب‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،651،650‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪:2 ،‬‬ ‫‪4‬واﻟﻘراءة ﺑِ ﱠ‬ ‫ﺎﻟر ْﻓﻊِ ﻓﻲ )ﻧزاﻋﺔ( ﻗراءة اﻟﻘراء ﻣﺎ ﻋدا ﺣﻔ ً‬ ‫‪.390‬‬ ‫‪5‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.83 :2 ،‬‬ ‫ﱠ‬ ‫"اﻟطﺎ ُ‬ ‫ض‬ ‫ﻏوتِ"‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.255 :2 ،‬‬ ‫ﻋﺑُ َد"‪َ ،‬و َﺧ ْﻔ ِ‬ ‫ﺿ ِ ّم ْاﻟﺑَﺎءِ ﻣِ ْن " َ‬ ‫‪ 6‬وھﻲ ﻗراءة ﺟﻣﮭور اﻟﻘراء‪ ،‬وﻗَ َرأ َ َﺣ ْﻣزَ ة ُ ﺑِ َ‬ ‫‪ 7‬اﻟﺧﻠﯾل ﺑن أﺣﻣد اﻟﻔراھﯾدي‪" ،‬ﻋﺑد"‪ ،‬اﻟﻌﯾن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪.83 :3 ،(2003/1424 ،‬‬ ‫ُ‬ ‫وم"‪،‬ﺳﻧن اﻟﺗرﻣذي‪ .189 :5 ،‬وﻗﺎل‪َ " :‬ھ َذا َﺣد ٌ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ق"‪.‬‬ ‫ﺳنٌ ﻏ َِرﯾبٌ ‪َ ،‬ﻻ ﻧَ ْﻌ ِرﻓُﮫُ ِإ ﱠﻻ ﻣِ ن َﺣدِﯾ ِ‬ ‫‪ 8‬اﻟﺗرﻣذي "ﺑَﺎبٌ ‪َ :‬وﻣِ ْن ُ‬ ‫ورةِ ﱡ‬ ‫ثﻓ َ‬ ‫اﻟر ِ‬ ‫ِﯾث َﺣ َ‬ ‫ﺿ ْﯾ ِل ﺑ ِْن َﻣ ْرزو ٍ‬ ‫ﺳ َ‬ ‫أورد ھذا اﻟﺣدﯾث‪ :‬اﻟﻛﺳﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪ ،‬ص‪ ،213‬اﻟﺣﺳﯾن ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬إﻋراب اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ وﻋﻠﻠﮭﺎ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ‬ ‫ﺎﺻ ٌم‪َ ،‬و َﺣ ْﻣزَ ة ُ ِﺑﻔَﺗْﺢِ اﻟﺿﱠﺎ ِد ﻓِﻲ اﻟﺛ ﱠ َﻼﺛَﺔِ‪َ ،‬و ْ‬ ‫ﺿﺎ ِد ﻓِﯾ َﮭﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪:‬‬ ‫ﺿ ِ ّم اﻟ ﱠ‬ ‫ﻋ ْن َﺣ ْﻔ ٍ‬ ‫ِف َ‬ ‫ﻋ ِ‬ ‫اﻟﺧﺎﻧﺟﻲ‪َ .14 :1 ،(1992/1413 ،‬ﻗ َرأ َ َ‬ ‫ص‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟ َﺑﺎﻗُونَ ِﺑ َ‬ ‫اﺧﺗُﻠ َ‬ ‫اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،508‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.345 :2 ،‬‬ ‫‪78‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ۡ‬ ‫ﻚ َﻋﻠَﻰ ِاﻻﺑْﺘِ َﺪ ِاء‪،1‬‬ ‫‪ ،(45/5‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل اﺑْ ُﻦ َﺧﺎﻟََﻮﻳِْﻪ‪َ "َ :‬ﻗﺮأَ اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ﱡﻲ َو ْﺣ َﺪﻩُ‪" :‬أ َ ﱠن ٱﻟﻨﱠ ۡﻔ َ‬ ‫ﺲ ِﺑﭑﻟﻨﱠﻔ ِﺲ"‪َ ،‬وَرﻓَ َﻊ َﻣﺎ ﺑـَ ْﻌ َﺪ َذﻟ َ‬ ‫ِ ‪2‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫َ‬ ‫ﻚ َﻋﻠَﻰ ِاﻻﺑْﺘِ َﺪ ِاء"‪.3‬‬ ‫ﱯ ﻗَـَﺮأَ َﻫﺎ َﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ﻒ َﻣﺎ ﺑَـ ْﻌ َﺪ َذﻟ َ‬ ‫ﺐ اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ إِ َﱃ أَ ﱠن اﻟﻨﱠِ ﱠ‬ ‫اﺳﺘَﺄْﻧَ َ‬ ‫ﺲ ﺑِـ "أ ﱠن"‪َ ،‬و ْ‬ ‫ﻚ ‪ ،‬ﻓَـﻨَ َ‬ ‫َذ َﻫ َ‬ ‫ﺼَ‬ ‫ﺐ اﻟﻨﱠـ ْﻔ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮد ْﻫﻢ‬ ‫ﺸ َﺮ‪ :‬ﺗَـﺒَﺎﻳُ ُﻦ َﻣ َﻌ ِﺎﱂ اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ َو ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫َراﺑِ َﻊ َﻋ َ‬ ‫ﺎج ﻟَ َﺪى ﻋُﻠَ َﻤﺎء َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮن َﺟﺎءَ ﺗَـﺒَـ ًﻌﺎ ﻟ ُﻤ َﻮاﻗﻔ ِﻬ ُﻢ اﻟْﻘﻴَﺎﺳﻴﱠﺔ َو ْاﻷَﺛَِﺮﻳﱠﺔ‪َ ،‬و ُﺟ ُﻬ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ض ِْ ِ‬ ‫ﻀ ُﻊ ﻟَِْﱰﺗِ ٍ‬ ‫ت ِﰲ َﻣ ْﻌ ِﺮ ِ‬ ‫ي‬ ‫ﻮدا َﺟﺎﻧﺒِﻴﱠﺔً َﺟﺎءَ ْ‬ ‫ﻴﺐ َﻣْﻨـ َﻬﺠ ٍّﻲ ُﳏَ ﱠﺪد‪َ ،‬وإِﱠﳕَﺎ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫َﱂْ ﺗَ ُﻜ ْﻦ ُﻣﺘَـﻨَﺎﺳ َﻘﺔً‪ ،‬أَْو َﲣْ َ‬ ‫ﺖ ُﺟ ُﻬ ً‬ ‫اﳊَﺪﻳﺚ اﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ ِّ‬ ‫وﱃ ﻟِﻌِْﻠ ِﻢ اﻟﺘﱠـﻮِﺟ ِﻴﻪ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮةِ‪.‬‬ ‫ي‪َ ،‬وﺗـُ َﻌ ﱡﺪ َﻫ ِﺬﻩِ ْ‬ ‫ﻮد اﻟﻨﱠـ َﻮا َة ْاﻷُ َ‬ ‫اﳉُ ُﻬ ُ‬ ‫أَ ِو اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎج ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ ِ ِ ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮةِ‪ ،‬ﰒُﱠ ِﻫ َﻲ‬ ‫ﺲ َﻋ َ‬ ‫ﺸ َﺮ‪ :‬ﺗـُ َﻌ ﱡﺪ اﻟْﻤﺎﺋَﺔُ اﻟﺜﱠﺎﻧﻴَﺔُ ﻫ َﻲ َﻣ ْﺮ َﺣﻠَﺔَ اﻟﻨﱡ ُﺸﻮء َواﻟﻨﱡ ُﻤ ِّﻮ ﻟﻌ ْﻠﻢ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ‪َ ،‬وﻓَ ِّﻦ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫َﺧﺎﻣ َ‬ ‫ُﺧﻄْ َﻮةٌ َﺟﺎ ﱠدةٌ ِﰲ اﻟﺘﱠﺄْ ِﺳ ِ‬ ‫ﻀ ِﺞ َوا ْﻛﺘِ َﻤ ِﺎل َﻫ َﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ ِﰲ‬ ‫ﻴﺲ ﻟِﻌِْﻠ ِﻢ اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ َوﻓَ ِّﻦ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺖ ِﰲ ﻧُ ْ‬ ‫ﺎج‪ ،‬ﺗَـﻠَْﺘـ َﻬﺎ ُﺧﻄَُﻮ ٌ‬ ‫ات أَ ْﺳ َﻬ َﻤ ْ‬ ‫اﻟْ ِﻤﺎﺋَِﺔ اﻟﺜﱠﺎﻟِﺜَِﺔ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺗِْﻠ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮرًة َﻛﺎﻓِﻴَﺔً ِﳍََﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ ِﰲ َﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْ َﻤ ْﺮ َﺣﻠَ ِﺔ اﻟﱠِﱵ ﲤَُﺜِّ ُﻞ‬ ‫َ‬ ‫ﻚ ﻫ َﻲ اﻟْ َﻤ َﻌﺎﱂُ اﻟْﺒَﺎ ِرَزةُ ﻟﺘَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪َ ،‬وﻫﻴَ َْﱰ ُﺳ ُﻢ ُ‬ ‫ﺻَ‬ ‫اﻟْﺒِ َﺪاﻳَﺔَ ﻟِﻠﺘﱠ ْﺪ ِوﻳ ِﻦ ِﳍََﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎذ ِ ِ ِ‬ ‫ﱠﺎﱐ ﻟِﻠ ِْﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺚ اﻟﺜ ِ‬ ‫ات‬ ‫اﻟ َْﻤ ْﺒ َﺤ ُ‬ ‫ﱠﺎﱐ‪َ :‬ﳕَ ُ‬ ‫ج ﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻮﺟ ْﻴـ َﻬﺎت ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜ ِ َ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎت ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪ِ ،‬ﻣ ْﻦ ِﺧ َﻼ ِل اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔ ِﺔ ِﰲ اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ َواﻟﻨﱠ ْﺤ ِﻮ اﻟﱠِﱵ‬ ‫َﻣ ْﻦ ﻳـُْﻨﻌ ُﻢ اﻟﻨﱠﻈََﺮ ِﰲ ﺗَـ ْﻮﺟ َﻴﻬ ُ َ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫ﺎت اﻟﱠِﱵ ﻧُِﻘﻠَﺖ ِﰲ ﻣﺆﻟﱠَﻔ ٍ‬ ‫ﺑ ِﻘﻴﺖ‪ ،‬أَ ِو اﻟﺘﱠـﻮِﺟﻴﻬ ِ‬ ‫ﻮل ﻋﻦ ﻧُﺼ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎت ِﰲ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ون ﱠ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎﻋﺎ‬ ‫ََ ْ‬ ‫ﻮص ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔ‪َ ،‬واﺗّ َﺴ ً‬ ‫ْ َُ‬ ‫اﻟﻼﺣ َﻘﺔ‪َ ،‬ﳚ ُﺪ َوﻓْـَﺮةً ِﰲ اﻟﻨﱡـ ُﻘ َ ْ ُ‬ ‫ْ َ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺎد ِر اﻟﱠِﱵ ا ْﻋﺘَ َﻤ َﺪ َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔُ ِﰲ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات‪.‬‬ ‫ﺻ َﻮِر اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ‬ ‫ﺎج‪َ ،‬وﺗَـﻨَـ ﱡﻮ ًﻋﺎ ِﰲ اﻟْ َﻤ َ‬ ‫ِﰲ ﺗَـ َﻌ ﱡﺪد ُ‬ ‫ﺎت اﻟْﻌﻠَﻤ ِﺎء ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن ﻓَِﺈﻧﱠﻚ ﺳﺘ ِﺠ ُﺪ أَﻧْـﻮاﻋﺎ ِﻣﻦ اِﻻﺣﺘِﺠ ِ‬ ‫وإِ َذا ﺳﱪت ﺗَـﻮِﺟﻴﻬ ِ‬ ‫ﺎت‪ ،‬وإِ ْن َﻛﺎ َن ﻳـ ْﻐﻠِﺐ ﻋﻠَﻴـﻬﺎ ْ ِ‬ ‫ﺐ‬ ‫َ ََ‬ ‫َ ُ َ َْ‬ ‫َ َ َْ َ ْ َ‬ ‫ًَ َ ْ َ َ‬ ‫َ ْ‬ ‫ﺎﺟ َ‬ ‫َُ‬ ‫اﳉَﺎﻧ ُ‬ ‫ي‪َ ،‬و َﻛﺎ َن َﳍَﺎ أَ ْﻛ َﱪ ْاﻷَﺛَِﺮ ِﰲ إِﺛْـﺮ ِاء َﺣﺮَﻛ ِﺔ اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ‪ ،‬وإِ ْﻏﻨَ ِﺎء ُﻛﺘُ ِ‬ ‫ﺎج‪.‬‬ ‫ﺐ ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ اﻟْﻤﺘـﻮاﺗِﺮِة َﲣْﺘﻠِﻒ ِ‪ヨ‬ﺧﺘِ َﻼ ِ‬ ‫ﺎت ﻋﻠَﻤ ِﺎء ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن‪ ،‬واﺣﺘِﺠﺎﺟﺎ ِِﻢ ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف اﻟﻨﱠـ ْﺰ َﻋ ِﺔ‬ ‫َُ َ َ َ ُ ْ‬ ‫َوﻣ َﻦ اﻟْ َﻤ ْﻌﻠُﻮم أَ ﱠن ﺗَـ ْﻮﺟ َﻴﻬ ُ َ َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ َ ْ َ َ ْ ََ‬ ‫ﱡِ ِ‬ ‫ﺎﺳﻴﱠ ِﺔ‪َ ،‬ﻛﻤﺎ أَﱠﳕَْﻨـﻬﺞ ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ َﳜْﺘﻠِﻒ ﻋﻦ ﻣْﻨـﻬ ِﺞ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء ِﰲ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ ﺑـﻌ ِ ِ ِ‬ ‫ْاﻷَﺛَِﺮﻳﱠِﺔ أَ ِو اﻟْ ِﻘﻴ ِ‬ ‫ﺐ‬ ‫ْ َْ‬ ‫َ ُ َْ َ َ‬ ‫َ‬ ‫َ ََ َُ‬ ‫ﺾ اﻟْﻘَﺮاءَات؛ ﻓَﺄَ ْﻫ ُﻞ اﻟﻠﻐَﺔ ﻳـَ ْﻐﻠ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻋﻠَﻰ ِدر ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻫ ُ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْ َﻌ َﻤﻠ ﱡﻲ‪.‬‬ ‫ﺐ َﻋﻠَْﻴ ِﻬ ُﻢ ْ‬ ‫اﺳﺘ ِﻬ ُﻢ اﻻ ّﲡَ َ‬ ‫َ ََ‬ ‫اﳉَﺎﻧ ُ‬ ‫ﺎت اﻟﻨﱠﻈَﺮﻳﱠﺔُ‪َ ،‬واﻟْ ُﻘﱠﺮاءُ ﻳـَ ْﻐﻠ ُ‬ ‫ﺎت ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ‪ِ-‬ﻣﻦ ﻗُـﱠﺮ ٍاء وَْﳓ ِﻮﻳِﲔ‪ -‬ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫وﻳـ َﻘ ِّﺪم ﻫ َﺬا اﻟْﻤﺒﺤ ُ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَِﺮةِ‪َ ،‬وﳝُْ ِﻜ ُﻦ‬ ‫َُ ُ َ َْ َ‬ ‫ْ‬ ‫ﺚ َﳕَﺎذ َج ﳐُْﺘَﻠ َﻔﺔً ﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻮﺟ َﻴﻬ ُ َ ْ‬ ‫َ َّ ََ‬ ‫ض َﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟﻨﱠﻤ ِﺎذ ِج ِﰲ َﻣﻄْﻠَﺒَ ْ ِ‬ ‫ﲔ‪:‬‬ ‫َﻋ ْﺮ ُ‬ ‫َ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،244‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.254 :2 ،‬‬ ‫ب"‪،‬ﺳﻧن اﻟﺗرﻣذي‪ . 186 :5 ،‬وھو ﺿﻌﯾف اﻹﺳﻧﺎد‪ ،‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺣﻣد ﻧﺎﺻر اﻟدﯾن اﻷﻟﺑﺎﻧﻲ‪ ،‬ﺿﻌﯾف ﺳﻧن اﻟﺗرﻣذي‪،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟﺗرﻣذي " َﺑﺎبٌ ﻓِﻲ ﻓَﺎ ِﺗ َﺣ ِﺔ اﻟ ِﻛﺗ َﺎ ِ‬ ‫اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬اﻟﻣﻛﺗب اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ ،(1991/1411 ،‬ص‪.355‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﻛﺳﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪ ،‬ص‪ ،124‬اﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬إﻋراب اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ وﻋﻠﻠﮭﺎ‪.146 :1 ،‬‬ ‫‪79‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪1.7‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت اﻟْ ُﻘ ﱠﺮ ِاء ﻟِ ْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎذج ِﻣﻦ ﺗَـﻮ ِﺟ َﻴﻬ ِ‬ ‫ات‪:‬‬ ‫ﺐ ْاﻷ ﱠَو ُل‪َ :‬ﳕَ ُ ْ ْ‬ ‫ََ‬ ‫اﻟ َْﻤﻄْﻠَ ُ‬ ‫ِﻣﻦ ﻋﻠَﻤ ِﺎء ْاﻷُﱠﻣ ِﺔ ْاﻷَ ِﺟ ﱠﻼ ِء اﻟﱠ ِﺬﻳﻦ َﲨﻌﻮا ﺑ ِ ِ‬ ‫آن وِدراﻳﺘِ ِﻪ‪ ،‬وﻣﻌ ِﺮﻓَِﺔ ﻗِﺮاءاﺗِِﻪ وِروا‪レ‬ﺗِِﻪ‪ ،‬وﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ ﺗِْﻠﻚ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات‪:‬‬ ‫َ َ ُ َْ َ‬ ‫ﲔ ﻗَﺮاءَة اﻟْ ُﻘ ْﺮ َ َ َ َ َ ْ َ َ َ َ َ َ ْ‬ ‫ْ َُ‬ ‫َ ََ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِْ ِ‬ ‫ي‪َ ،‬واﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ﱡﻲ‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ أَْﻣﺜِﻠَ ِﺔ ﺗَـ ْﻮﺟ َﻴﻬﺎ ْﻢ َﻣﺎ َِْﰐ‪:‬‬ ‫ﺼ ِﺮ ﱡ‬ ‫اﻹ َﻣ َﺎﻣﺎن أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ٍﺮو اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺎذ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻬ ِ‬ ‫ﺎت ِْ‬ ‫ي‪:‬‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ج ﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻮ ِﺟ َ‬ ‫ﺼ ِﺮ ِّ‬ ‫‪َ 1.7.1‬ﳕَ ُ‬ ‫ﻒ ﺛ ُ ﱠﻢ َﺟﻌَ َﻞ ِﻣ ۢﻦ ﺑَ ۡﻌ ِﺪ َ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ٱ ﱠ ُ ٱﻟﱠﺬِي َﺧﻠَﻘَﻜُﻢ ِ ّﻣﻦ َ‬ ‫‬‫ﻒ ﻗُ ﱠﻮ ٗة ﺛ ُ ﱠﻢ َﺟﻌَ َﻞ ِﻣ ۢﻦ‬ ‫ﺿ ۡﻌ ٖ‬ ‫ﺿ ۡﻌ ٖ‬ ‫ﺑَ ۡﻌ ِﺪﻗُ ﱠﻮ ٖة َ‬ ‫ﻒ‪:‬‬ ‫اﳊِ َﺠﺎ ِز‪َ ،‬واﻟ ﱠ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ِﺮو ﺑْ ُﻦ اﻟْ َﻌ َﻼ ِء‪" :‬اﻟ ﱡ‬ ‫ﻒ‪ :‬ﻟُﻐَﺔُ أَ ْﻫ ِﻞ ْ‬ ‫ﺿ ۡﻌ ٗﻔﺎ َوﺷ َۡﯿﺒَ ٗﺔ" )اﻟﺮوم ‪ ،(54/30‬ﻗَ َ‬ ‫ﻀ ْﻌ ُ‬ ‫ﻀ ْﻌ ُ‬ ‫ﻟُﻐَﺔُ َﲤِﻴ ٍﻢ‪ ،‬ﻓَﺄَﱠﻣﺎ اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺮﻳﻖ ﺑـﻴـﻨَـﻬﻤﺎ ﻓَ َﻼ ﻳ ِ‬ ‫ﺼ ﱡﺢ‪-‬أَ ْﻋ ِﲏ‪ِ -‬ﰲ اﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ"‪.1‬‬ ‫َ‬ ‫ُ َْ ُ َ‬ ‫ﻓَـ َﻘ ْﺪ و ﱠﺟﻪ ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ ِﻤﺜ ِﺎل اﺧﺘِ َﻼ َ ِ‬ ‫ﲔ ِ‪ヨ‬ﺧﺘِ َﻼ ِ‬ ‫ف ﻟُﻐَ ِ‬ ‫ب ِﰲ اﻟﻨﱡﻄْ ِﻖ ِ ِﺬ ِﻫﺎﻟْ َﻜﻠِﻤ ِﺔ‪ ،‬ﻣ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫ﻮﺿ ًﺤﺎ أَﻧﱠﻪُ َﻻ ﻓَـ ْﺮ َق‬ ‫ف اﻟْﻘَﺮاءَﺗَ ْ ِ ْ‬ ‫َ ْ‬ ‫َ َ َ‬ ‫َ‬ ‫َ ُ‬ ‫ََ‬ ‫ِ ٍ ‪2‬‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎن ﻣ ْﺸﻬ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﻴﺤﺘَ ِ‬ ‫ﺎن‪ِ ،‬ﲟَْﻌ ًﲎ َواﺣﺪ" ‪.‬‬ ‫ﺑـَْﻴـﻨَـ ُﻬ َﻤﺎ ِﰲ اﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ‪ .‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل اﻟﻄﱠَِﱪ ﱡ‬ ‫ﻮرَ‪ラ‬ن ِﰲ َﻛ َﻼم اﻟْ َﻌَﺮب‪ ،‬ﻓَ َ‬ ‫ي‪َ " :‬و ُﳘَﺎ ﻟُﻐَﺘَ َ ُ َ‬ ‫‪3‬‬ ‫وِ َﺬا ﻗَ َ ِ ِ‬ ‫اﳋَﻠِﻴﻞ ﻋﻦ ﺑـﻌ ِ‬ ‫ﻒ( ِﰲ اﻟْ َﻌ ْﻘ ِﻞ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬وﻳـُ َﻘ ُ‬ ‫ﻀ ِﻬ ْﻢ أَﻧﱠﻪُ ﻓَـﱠﺮ َق ﺑـَْﻴـﻨَـ ُﻬ َﻤﺎ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﺎل‪) :‬اﻟﻀ ْﱠﻌ ُ‬ ‫ﺎل َﻛﺜ ٌﲑ ﻣ َﻦ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳِّﲔ ‪َ ،‬وذَ َﻛَﺮ ْ ُ َ ْ َ ْ‬ ‫ََ‬ ‫اﳉَ َﺴ ِﺪ"‪.4‬‬ ‫ﻒ( ِﰲ ْ‬ ‫َواﻟﱠﺮأْ ِي‪َ ،‬و)اﻟﻀ ْﱡﻌ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ٍ‬ ‫ي )ت‪ِ (1148/542 .‬ﰲ أََﻣﺎﻟِ ِﻴﻪ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﻮ َل‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫َوﻗَ ْﺪ َرﱠد اﺑْ ُﻦ اﻟ ﱠﺸ َﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ﺲ َﻫ َﺬا ﺑ َﻘ ْﻮل ﻳـُ ْﻌﺘَ َﻤ ُﺪ َﻋﻠَْﻴﻪ؛ ﻷَ ﱠن اﻟْ ُﻘﱠﺮاءَ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬وﻟَْﻴ َ‬ ‫ﻮﻫﺎ ِﰲ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ٱ ﱠ ُ ٱﻟﱠﺬِي َﺧﻠَﻘَﻜُﻢ ِ ّﻣﻦ َ‬ ‫ﻮر )ت‪.‬‬ ‫ﺿ ﱡﻤﻮا اﻟ ﱠ‬ ‫ﻒ"‪َ ،5‬وﻗَ َ‬ ‫ﺿ ۡﻌ ٖ‬ ‫ﺎل اﺑْ ُﻦ َﻋ ُ‬ ‫ﻗَ ْﺪ َ‬ ‫ﻀ َﺎد َوﻓَـﺘَ ُﺤ َ‬ ‫ﺎﺷ َ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫َﺣﺴ ﱠ‬ ‫ﻳﻦ"‪.6‬‬ ‫ﺐ أَ َﺎ ﺗَـ ْﻔ ِﺮﻗَﺔٌ ﻃَﺎرﺋَﺔٌ ﻋْﻨ َﺪ اﻟْ ُﻤ َﻮﻟﺪ َ‬ ‫‪َ " :(1973/1393‬وأ ْ َ ُ‬ ‫‬‫ﺳ ُﻞ‬ ‫ﺳ ُﻞ أ ُ ِﻗّﺘ َ ۡﺖ" )اﳌﺮﺳﻼت ‪،(11/77‬ﻗَ َ‬ ‫ٱﻟﺮ ُ‬ ‫ٱﻟﺮ ُ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ٍﺮو‪َ " :‬و ِإذَا ﱡ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬و ِإذَا ﱡ‬ ‫ُو ِﻗّﺘ َ ۡﺖ" ِ‪ヨ‬ﻟْﻮا ِو‪ ،‬وﺗَ ْﺸ ِﺪ ِ‬ ‫ﻳﺪ اﻟْ َﻘ ِ‬ ‫ﺎف‪ ،7‬ﻋﻠَﻰ ْاﻷَﺻ ِﻞ؛ ِﻷَ ﱠَﺎ ﻓُـﻌِﻠَﺖ ِﻣﻦ اﻟْﻮﻗْ ِ‬ ‫ﺖ‪ِ ،‬ﻣﺜْ َﻞ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ‪َ ":‬و ُو ِﻓّ َﯿ ۡﺖ ُﻛ ﱡﻞ ﻧَ ۡﻔ ٖﺲ" )آل‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ّ ْ َ َ‬ ‫‪8‬‬ ‫ﻋﻤﺮان ‪. "(25/3‬‬ ‫ﻓَﺄَﺑﻮ ﻋﻤ ٍﺮو ﺑ ﱠﲔ ﺳﺒﺐ اﺧﺘِﻴﺎ ِرِﻩ اﻟْﻮاو ﺑـﻌ َﺪ ﺗَـﻠَ ِّﻘﻴﻬﺎ ِﻣﻦ ُﺷﻴ ِ‬ ‫ﻮﺧ ِﻪ َِ ﱠن اﻟْ َﻜﻠِﻤ َﺔ ﻣ ْﺸﺘَـ ﱠﻘﺔٌ ِﻣﻨَﺎﻟْﻮﻗْ ِ‬ ‫ﺖ‪ِ ،‬ﻣﺜْ َﻞ‪َ " :‬و ُو ِﻓّﯿَ ۡﺖ"‪.9‬‬ ‫ُ َ ْ َ َ ََ َ ْ َ َ َ َ ْ‬ ‫َ ُ‬ ‫َ ْ ُ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ﻚ‬ ‫ات ِﰲ َﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْ َﻜﻠِ َﻤ ِﺔ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﻚ أَ ْن ﻳـُ َﻘ َ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬واﻟ ﱠ‬ ‫ﺎل‪ :‬إِ ﱠن ُﻛ ﱠﻞ َذﻟ َ‬ ‫اب ِﻣ َﻦ اﻟْ َﻘ ْﻮِل ِﰲ ذَﻟ َ‬ ‫ﺼ َﻮ ُ‬ ‫َوﺑـَ ْﻌ َﺪ أَ ْن ذَ َﻛَﺮ اﻟﻄ َﱪ ﱡ َ َ‬ ‫‪1‬اﻟﻧﺣﺎس‪ ،‬إﻋراب اﻟﻘرآن‪.104 :2 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟطﺑري‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ ﺗﺄوﯾل اﻟﻘرآن‪ ،58 :14 ،‬اﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﺣﺟﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ‪ ،‬ص‪ ،227‬ﻣﻛﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف‪ ،68 :2 ،‬اﺑن أﺑﻲ‬ ‫ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪.791 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو ﻋﺑﯾدة ﻣﻌﻣر ﺑن اﻟﻣﺛﻧﻰ‪ ،‬ﻣﺟﺎز اﻟﻘرآن‪) .‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﺧﺎﻧﺟﻲ‪ ،106 :2 ،(1381 ،‬أﺑو ﺑﻛر ﺑن درﯾد‪" ،‬ﺿﻌف"‪ ،‬ﺟﻣﮭرة اﻟﻠﻐﺔ‪،‬‬ ‫اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻌﻠم ﻟﻠﻣﻼﯾﯾن‪ ،903 :2 ،(1987 ،‬اﻷزھري‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘراءات‪ ،444 :1 ،‬اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ ،‬اﻟﺣﺟﺔ‪ ،(162 /4) ،‬اﺑن‬ ‫زﻧﺟﻠﺔ‪ ،‬ﺣﺟﺔ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪.313‬‬ ‫‪4‬اﻟﻔراھﯾدي‪" ،‬ﺿﻌف"‪ ،‬اﻟﻌﯾن‪.281 :1 ،‬‬ ‫‪5‬ھﺑﺔ ﷲ ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن اﻟﺷﺟري‪ ،‬أﻣﺎﻟﻲ اﺑن اﻟﺷﺟري‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﺧﺎﻧﺟﻲ‪.351 :1 ،(1991/1413 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﻣﺣﻣد اﻟطﺎھر ﺑن ﻋﺎﺷور‪ ،‬اﻟﺗﺣرﯾر واﻟﺗﻧوﯾر‪) .‬ﺗوﻧس‪ :‬اﻟدار اﻟﺗوﻧﺳﯾﺔ ﻟﻠﻧﺷر‪.71 :10 ،(1984 ،‬‬ ‫ﺿ ُﻣو َﻣﺔٍ‪َ ،‬وﺗ َْﺧﻔِﯾفِ ْاﻟﻘَﺎفِ ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ِﺑ ْﺎﻟ َﮭ ْﻣزَ ةِ َوﺗ َ ْﺷدِﯾ ِد ْاﻟﻘَﺎفِ ‪َ ،‬و ْ‬ ‫ﺎز‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪:2 ،‬‬ ‫‪َ 7‬وﻗَ َرأ َ اﺑْنُ َو ْردَانَ ﺑِ َوا ٍو َﻣ ْ‬ ‫ِف َ‬ ‫ﻋ ِن اﺑ ِْن َﺟ ﱠﻣ ٍ‬ ‫اﺧﺗُﻠ َ‬ ‫‪.397،396‬‬ ‫‪8‬اﺑن زﻧﺟﻠﺔ‪ ،‬ﺣﺟﺔ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪.742‬‬ ‫‪9‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ ،‬اﻟﺣﺟﺔ ﻟﻠﻘراء اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،364 :6 ،‬اﺑن زﻧﺟﻠﺔ‪ ،‬ﺣﺟﺔ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪ ،742‬ﻣﻛﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف‪.357 :2 ،‬‬ ‫‪80‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻗِﺮاءات ﻣﻌﺮوﻓَﺎت‪ ،‬وﻟُﻐَﺎت ﻣ ْﺸﻬﻮرات ِﲟَﻌﲎ و ِ‬ ‫ﺼﻴﺐ‪ ،‬وإِﱠﳕَﺎ ﻫﻮ )ﻓُـﻌِﻠَﺖ( ِﻣﻦ اﻟْﻮﻗْ ِ‬ ‫اﺣ ٍﺪ‪ ،‬ﻓَﺒِﺄَﻳﱠﺘِﻬﺎ ﻗَـﺮأَ اﻟْ َﻘﺎ ِر ُ ِ‬ ‫ﺖ‪َ ،‬ﻏ ْ َﲑ‬ ‫َ َ ٌ َ ُْ ٌ َ ٌ َ ُ َ ٌ ْ ً َ‬ ‫ئ ﻓَ ُﻤ ٌ َ ُ َ ّ ْ َ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف ﻓَـﻴَـ ْﻬ ِﻤ ُﺰَﻫﺎ"‪.1‬‬ ‫أَ ﱠن ﻣ َﻦ اﻟْ َﻌَﺮ ِب َﻣ ْﻦ ﻳَ ْﺴﺘَـﺜْﻘ ُﻞ َ‬ ‫ﺿ ﱠﻤﺔَ اﻟْ َﻮا ِو‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ ﻳَ ْﺴﺘَـﺜْﻘ ُﻞ َﻛ ْﺴَﺮَة اﻟْﻴَﺎء ِﰲ أَﱠول َْْ‬ ‫ﺴﻮقَ َو َﻻ ِﺟﺪَا َل ﻓِﻲ ۡٱﻟ َﺤ ۗ ّﺞِ" )اﻟﺒﻘﺮة‬ ‫‬‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ﻓَ َﻤﻦ ﻓَ َﺮ َ‬ ‫ﯿﮭ ﱠﻦ ۡٱﻟ َﺤ ﱠﺞ ﻓَ َﻼ َر َﻓ َﺚ َو َﻻ ﻓُ ُ‬ ‫ض ﻓِ ِ‬ ‫‪2‬‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ِﺮو ﺑْ ُﻦ اﻟْ َﻌ َﻼ ِءِﰲ ﺗَـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ ﻗِﺮاءَﺗِِﻪ ِﰲ"ﻓَ َﻼ َرﻓَ ٌ‬ ‫ﺚ‬ ‫ﺴﻮ ٌ‬ ‫‪ ،(197/2‬ﻗَ َ‬ ‫ﺚ َو َﻻ ﻓُ ُ‬ ‫ق" ‪" :‬اﻟﱠﺮﻓْ ُﻊ ِﲟَْﻌ َﲎ‪ :‬ﻓَﻼَ ﻳَ ُﻜﻮ ُن َرﻓَ ٌ‬ ‫َ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬و َﻻ ِﺟﺪَا َل"‪.3‬‬ ‫ﻮق‪ ،‬أَ ْي‪َ :‬ﺷ ْﻲءٌ ُﳜْ ِﺮ ُج ِﻣ َﻦ ْ‬ ‫اﳊَ ِّﺞ‪ ،‬ﰒُﱠ اﺑْـﺘَ َﺪأَ اﻟﻨﱠـ ْﻔ َﻲ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫َوﻻَ ﻓُ ُﺴ ٌ‬ ‫وﻗَ ِﺮ ِ ِ ِ‬ ‫ﲔ ْاﻷَﱠوﻟَ ْ ِ‬ ‫ي؛ ِﻣ ْﻦ أَ ﱠن اﻟﱠﺮﻓْ َﻊ ِﰲ اﻟْﻤﻮ ِﺿ َﻌ ْ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ﻮل َﻋﻠَﻰ َﻣ ْﻌ َﲎ اﻟﻨﱠـ ْﻬ ِﻲ‪،‬‬ ‫ﲔ َْﳏ ُﻤ ٌ‬ ‫ﺐ إِﻟَْﻴ ِﻪ اﻟﱠﺰﳐَْ َﺸ ِﺮ ﱡ‬ ‫َ ٌ‬ ‫َْ‬ ‫ﻳﺐ ﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ أَِﰊ َﻋ ْﻤﺮو َﻣﺎ ذَ َﻫ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹ ْﺧﺒﺎ ِر ِ‪ヨ‬ﻧْﺘ َﻔﺎء ْ ِ‬ ‫ﻚ َوَﻻ‬ ‫ﻴﻞ‪َ :‬وَﻻ َﺷ ﱠ‬ ‫ﺚ َوَﻻ ﻓُ ُﺴ ٌ‬ ‫ﻴﻞ‪ :‬ﻓَ َﻼ ﻳَ ُﻜﻮﻧَ ﱠﻦ َرﻓَ ٌ‬ ‫ﻮق‪َ ،‬واﻟﺜﱠﺎﻟﺚ َﻋﻠَﻰ َﻣ ْﻌ َﲎ ِْ َ‬ ‫اﳉ َﺪال‪َ ،‬ﻛﺄَﻧﱠﻪُ ﻗ َ‬ ‫" َﻛﺄَﻧﱠﻪُ ﻗ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ ﺳﺎﺋِﺮ اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫اﳊﺮِام‪ ،‬وﺳﺎﺋِﺮ اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫ب ﻓَـﺘَ ِﻘ ُ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ب ﻳَِﻘ ُﻔﻮ َن ﺑِ َﻌَﺮﻓَﺔَ‪،‬‬ ‫ف ِﰲ ْ‬ ‫ِﺧ َﻼ َ‬ ‫اﳊَ ِّﺞ؛ َوذَﻟ َ‬ ‫ﻚ أَ ﱠن ﻗـَُﺮﻳْ ًﺸﺎ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ﺖ ُﲣَﺎﻟ ُ َ َ َ َ‬ ‫ﻒ ‪ヨ‬ﻟْ َﻤ ْﺸ َﻌﺮ ََْ َ َ ُ َ َ‬ ‫ﺖ وِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫َوَﻛﺎﻧُﻮا ﻳـُ َﻘ ِّﺪ ُﻣﻮ َن ْ‬ ‫ﻮف إِ َﱃ َﻋَﺮﻓَﺔَ‪ ،‬ﻓَﺄَ ْﺧ ََﱪ ﱠ‬ ‫اﺣ ٍﺪ‪َ ،‬وُرﱠد اﻟْ ُﻮﻗُ ُ‬ ‫ا‪ُY‬‬ ‫اﳊَ ﱠﺞ َﺳﻨَﺔً‪َ ،‬وﻳـُ َﺆ ّﺧ ُﺮوﻧَﻪُ َﺳﻨَﺔً‪َ ،‬وُﻫ َﻮ اﻟﻨﱠﺴﻲءُ‪ ،‬ﻓَـ ُﺮﱠد إ َﱃ َوﻗْ َ‬ ‫اﳊَ ِّﺞ"‪.4‬‬ ‫ف ِﰲ ْ‬ ‫ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ أَﻧﱠﻪُ ﻗَ ِﺪ ْارﺗَـ َﻔ َﻊ ْ‬ ‫اﳋَِﻼ ُ‬ ‫اﻹ ْﻋﺮ ِ‬ ‫اب‪ ،‬ﻓَِﺈ ﱠن ﻋُﻠَﻤﺎء اﻟﺘﱠـﻮِﺟ ِﻴﻪ ذَ َﻛﺮوا ِﰲ ﻗِﺮاء ِة اﻟﱠﺮﻓْ ِﻊ و ْﺟ َﻬ ْ ِ‬ ‫أَﱠﻣﺎ ِﻣ ْﻦ َﺣْﻴ ُ ِ‬ ‫ﲔ‪ْ :‬اﻷَﱠو ُل‪ :‬أَ ﱠن َ)ﻻ( ُﻣ ْﻠﻐَﺎةٌ‪َ ،‬وَﻣﺎ ﺑَـ ْﻌ َﺪ َﻫﺎ ُرﻓِ َﻊ‬ ‫ََ ْ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫ُ‬ ‫ﺚ ْ َ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫غ ِاﻻﺑﺘِ َﺪاء ِ‪ヨ‬ﻟﻨﱠ ِﻜﺮةِ ﺗَـ َﻘ ﱡﺪم اﻟﻨﱠـ ْﻔ ِﻲ ﻋﻠَﻴـﻬﺎ‪ ،‬و"ﻓِﻲ ۡٱﻟ َﺤ ّﺞ"ﺧﱪ اﻟْﻤﺒـﺘَ َﺪأِ اﻟﺜﱠﺎﻟِ ِ‬ ‫ف َﺧ َُﱪ ْاﻷَﱠوِل‬ ‫ﺚ‪َ ،‬و ُﺣ ِﺬ َ‬ ‫ِ َ َُ ُ ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ َْ َ‬ ‫‪ヨ‬ﻻﺑْﺘ َﺪاءَ‪َ ،‬و َﺳ ﱠﻮ َ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ۡ‬ ‫ف ﺧﱪ اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ واﻟﺜﱠﺎﻟِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺚ؛ ﻟِ ِﺪَﻻﻟَِﺔ َﺧ َِﱪ‬ ‫َ‬ ‫َواﻟﺜﱠﺎﱐ؛ ﻟﺪَﻻﻟَﺔ َﺧ َﱪ اﻟﺜﱠﺎﻟﺚ َﻋﻠَْﻴﻬ َﻤﺎ‪ ،‬أَْو ﻳَ ُﻜﻮ ُن"ﻓِﻲ ٱﻟ َﺤ ّﺞِ" َﺧ ََﱪ ْاﻷَﱠول‪َ ،‬و ُﺣﺬ َ َ َُ‬ ‫ﻮز أَ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن"ﻓِﻲ ۡٱﻟ َﺤ ۗ ّﺞِ" َﺧ ََﱪ اﻟﺜﱠَﻼﺛَِﺔ‪.‬‬ ‫ْاﻷَﱠوِل َﻋﻠَْﻴ ِﻬ َﻤﺎ‪َ ،‬وَﳚُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﲰﻬﺎ‪ ،‬وﻣﺎ ﺑـﻌ َﺪﻩ ﻋﻄْ ٌ ِ‬ ‫َواﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪ :‬أَ ْن ﺗَ ُﻜﻮ َن )َﻻ( َﻋ ِﺎﻣﻠَﺔً َﻋ َﻤﻞ ﻟَْﻴﺲ‪ ،‬ﻓَـﻴَ ُﻜﻮ َن" َرﻓَ ٌ‬ ‫ﺚ‬ ‫ﺲ ﻓِ ِﻴﻪ َرﻓَ ٌ‬ ‫ﺚ" ْ َ َ َ َ َ ْ ُ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ﻒ َﻋﻠَْﻴﻪ‪َ ،‬واﻟﺘﱠـ ْﻘﺪ ُﻳﺮ‪ :‬ﻓَـﻠَْﻴ َ‬ ‫‪5‬‬ ‫ۡ‬ ‫اﳋََﱪ‪َ ،‬ﻋﻠَﻰ َﺣﺴ ِ‬ ‫ﺐ َﻣﺎ ﺗَـ َﻘ ﱠﺪ َم ‪.‬‬ ‫َوَﻻ ﻓُ ُﺴ ٌ‬ ‫ﻮق‪َ ،‬و" ِﻓﻲ ٱﻟ َﺤ ّﺞِ" ْ ُ‬ ‫َ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ِﺮو‬ ‫‬‫ٱﻟﺮ ۡﺷ ِﺪ َﻻ ﯾَﺘ ﱠ ِﺨﺬُوهُ َ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬و ِإن ﯾَ َﺮ ۡواْ َ‬ ‫ﺳ ِﺒ ٗﯿﻼ" )اﻷﻋﺮاف ‪ ،(146/7‬ﻗَ َ‬ ‫ﺳ ِﺒﯿ َﻞ ﱡ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﻀ ِﻢ اﻟﱠﺮ ِاء‪ :‬اﻟ ﱠ ِ‬ ‫ﻳﻦ"‪.6‬‬ ‫ﺼ َﻼ ُح ﰲ اﻟﻨﱠﻈَ ِﺮ‪َ ،‬و)اﻟﱠﺮ َﺷ ُﺪ( ﺑ َﻔْﺘﺤﻬ َﻤﺎ‪ :‬اﻟ ّﺪ ُ‬ ‫اﺑْ ُﻦ اﻟْ َﻌ َﻼء‪) :‬اﻟﱡﺮ ْﺷ ُﺪ( ﺑ َ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ﺑ ﱠﲔ أَﺑﻮ ﻋﻤ ٍﺮو أَﺛـَﺮ اﺧﺘِ َﻼ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ﻀ ﱠﻢ َﻣ ْﻌﻨَﺎﻩُ‪َ :‬وإِ ْن ﻳـََﺮُوا‬ ‫ﻳﻦ‪َ ،‬وأَ ﱠن اﻟ ﱠ‬ ‫ﲔ ِﰲ اﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ‪ُ ،‬ﻣ َﻮ ِّ‬ ‫َ َ ُ َْ َ ْ‬ ‫ﺿ ًﺤﺎ أَ ﱠن اﻟْ َﻔْﺘ َﺢ َﻣ ْﻌﻨَﺎﻩُ‪َ :‬وإﻧََْﲑُوا اﻟ ّﺪ َ‬ ‫ََ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎل‪" :‬وﻳ ُﺪ ﱡل ﻋﻠَﻰ ﺗَـ ْﻘ ِﻮﻳ ِﺔ ﻗَـﻮِل أَِﰊ ﻋﻤ ٍﺮو ِﰲ ﻓَ ِ ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫اﻟ ﱠ‬ ‫اﺣﺘَ ﱠﺞ ﻟَﻪُ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ َ َ َ‬ ‫ﺼﻠﻪ ﺑَْ َ‬ ‫ْ‬ ‫ﺼَﺮ اﻟْ َﻔﺎ ِرﺳ ﱡﻲ ﻟﺘَـ ْﻔ ِﺮ ِﻳﻖ أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو‪َ ،‬و ْ‬ ‫ﺼ َﻼ َح‪َ .‬واﻧْـﺘَ َ‬ ‫َْ‬ ‫َ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ب واﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﱡﺮ ْﺷ ِﺪ واﻟﱠﺮ َﺷ ِﺪ‪ ،‬وأَﻧﱠﻪُ ﻟَْﻴ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀ ُﻬ ْﻢ‬ ‫ﻚ‪ :‬أَ ﱠن ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ ﻗَ َ‬ ‫ب‪َ ،‬وَْﳓ ُﻮ ذَﻟ َ‬ ‫ﺎل‪ :‬ﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﺲ ﺑﻠُﻐَﺘَ ْﲔ َﻋﻠَﻰ َﺣ ّﺪ‪ :‬اﻟْ ُﻌ ْﺠﻢ َواﻟْ َﻌ َﺠﻢ‪َ ،‬واﻟْﻌُ ْﺮ َ َ َ‬ ‫َ‬ ‫‪ 1‬اﻟطﺑري‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن‪.130 :24 ،‬‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ٌ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ٌ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫"و َﻻ ِﺟ َدالٌ"‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟ َﺑﺎﻗُونَ اﻟﺛ ﱠ َﻼﺛَﺔَ ِﺑ ْﺎﻟﻔَﺗْﺢِ ﻣِ ْن‬ ‫َر‬ ‫ﻔ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﺟ‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫أ‬ ‫ر‬ ‫ﻗ‬ ‫ﻟ‬ ‫ذ‬ ‫ﻛ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﯾن‬ ‫و‬ ‫ﻧ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫و‬ ‫ﻊ‬ ‫ﻓ‬ ‫ﺎﻟر‬ ‫ﺑ‬ ‫"‬ ‫وق‬ ‫ﺳ‬ ‫ﻓ‬ ‫ﻻ‬ ‫و‬ ‫ث‬ ‫ﻓ‬ ‫ر‬ ‫ﻼ‬ ‫ﻓ‬ ‫"‬ ‫ﱠﺎن‬ ‫ﯾ‬ ‫ْر‬ ‫ِكَ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫‪ 2‬ﻗَ َرأ َ أَﺑُو َﺟ ْﻌﻔ ٍَر‪َ ،‬واﺑْنُ َﻛﺛ ٍ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ َ ِ ِ‬ ‫ِﯾر‪َ ،‬و ْاﻟ َﺑﺻ ِ ِ‬ ‫َ ٍ َ‬ ‫َ‬ ‫ﯾن‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.211 :2 ،‬‬ ‫َ‬ ‫ﻏﯾ ِْر اﻟﺗ ﱠ ْﻧ ِو ِ‬ ‫‪3‬اﻟﻧﺣﺎس‪ ،‬إﻋراب اﻟﻘرآن‪ ،101 :1 ،‬ﻋﻣر ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن ﻋﺎدل اﻟدﻣﺷﻘﻲ‪ ،‬اﻟﻠﺑﺎب ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻛﺗﺎب‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪،‬‬ ‫‪.399 :3 ،(1998/1419‬‬ ‫‪ 4‬أﺑو اﻟﻘﺎﺳم اﻟزﻣﺧﺷري‪ ،‬اﻟﻛﺷﺎف ﻋن ﺣﻘﺎﺋﻖ ﻏواﻣض اﻟﺗﻧزﯾل‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗﺎب اﻟﻌرﺑﻲ‪.244،243 :1 ،(1407 ،‬‬ ‫‪ 5‬أﺣﻣد ﺑن ﯾوﺳف‪ ،‬اﻟﺳﻣﯾن اﻟﺣﻠﺑﻲ‪ ،‬اﻟدر اﻟﻣﺻون ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻛﺗﺎب اﻟﻣﻛﻧون‪) ،‬دﻣﺷﻖ‪ :‬دار اﻟﻘﻠم(‪ .323 :2 ،‬وﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪:2 ،‬‬ ‫‪ ،194‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪.320 :1 ،‬‬ ‫‪6‬ﻋﺑد اﻟﺣﻖ ﺑن ﻏﺎﻟب ﺑن ﻋطﯾﺔ‪ ،‬اﻟﻣﺣرر اﻟوﺟﯾز ﻓﻲ ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻛﺗﺎب اﻟﻌزﯾز‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪ .454 :2 ،(1422 ،‬وﯾﻧظر‪ :‬أﺑو‬ ‫ﺟﻌﻔر اﻟﻧﺣﺎس‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﻣﻛﺔ اﻟﻣﻛرﻣﺔ‪ :‬ﺟﺎﻣﻌﺔ أم اﻟﻘرى‪ ،80،79 :3 ،(1409 ،‬أﺑو ﺣﯾﺎن‪ ،‬اﻟﺑﺣر اﻟﻣﺣﯾط ﻓﻲ اﻟﺗﻔﺳﯾر‪:5 ،‬‬ ‫‪.174‬‬ ‫‪81‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻮل‪ :‬اﻟْﺒَ َﺨ ُﻞ َﻛﺎﻟْ َﻜَﺮِم‪ ،‬ﻓَـﻠَ ْﻢ َْﳛ ِﻤ ِﻞ اﻟْﺒُ ْﺨ َﻞ َواﻟْﺒَ َﺨ َﻞ َﻋﻠَﻰ ِﻣﺜَ ِﺎل‪:‬‬ ‫ﻀ ُﻬ ْﻢ ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﻮل‪ :‬اﻟْﺒَ ْﺨ ُﻞ َﻛﺎﻟْ َﻔ ْﻘ ِﺮ‪َ ،‬واﻟْﺒُ ْﺨ ُﻞ َﻛﺎﻟْ ُﻔ ْﻘ ِﺮ‪َ ،‬وﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ اﻟﱡﺮ ْﺷ ُﺪ َواﻟﱠﺮ َﺷ ُﺪ"‪.1‬‬ ‫اﻟْﻌُ ْﺠ ِﻢ َواﻟْ َﻌ َﺠ ِﻢ‪َ ،‬واﻟﺜﱡ ْﻜ ِﻞ َواﻟﺜﱠ َﻜ ِﻞ‪َ ،‬وَﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫وذَﻫﺐ اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِﻲ‪ ،‬و ِﺳﻴﺒـﻮﻳ ِﻪ‪ ،‬و َﻏﲑ ُﳘﺎ إِ َﱃ أَ ﱠُﻤﺎ ﻟُﻐَﺘَ ِ‬ ‫ﺎن ِﲟَْﻌ ًﲎ‪.2‬‬ ‫َ َ َ َ ﱡ َ َ َ ْ َ ُْ َ‬ ‫َ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻚ أُ ِْ‬ ‫ِ‬ ‫ﲨ َﻊ َﻋﻠَﻰ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ‪َ " :‬ﻓ ِﺈ ۡن َءا َﻧ ۡﺴﺘُﻢ‬ ‫ﲔ )ت‪ (1355/756 .‬ﻗَـ ْﻮ َل أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو َﻫ َﺬا‪ ،‬ﰒُﱠ ﻗَ َ‬ ‫ﺎل‪" :‬ﻗَﺎﻟُﻮا‪َ :‬وﻟ َﺬﻟ َ‬ ‫َوﻧـَ َﻘ َﻞ اﻟ ﱠﺴﻤ ُ‬ ‫ۡ‬ ‫ﻀ ِﻢ واﻟ ﱡﺴ ُﻜ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ۡ‬ ‫ﻮن‪َ ،‬و َﻋﻠَﻰ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ‪َ " :‬ﻓﺄ ُ ْو ٰ َٓﻟ ِﺌﻚَ ﺗَ َﺤ ﱠﺮ ۡواْ َرﺷَﺪٗ ا" )اﳉﻦ ‪(14/72‬‬ ‫ِ ّﻣﻨ ُﮭﻢۡ ُرﺷﺪٗ ا" )اﻟﻨﺴﺎء ‪ヨ (6/4‬ﻟ ﱠ ّ َ‬ ‫ﺑَِﻔْﺘ َﺤﺘَ ْ ِ‬ ‫ﲔ"‪.3‬‬ ‫ﺎل اﺑْ ُﻦ أَِﰊ َﻣ ْﺮََﱘ )ت‪.‬‬ ‫ﺷ ۡﺌﺖَ َﻟﺘ ﱠ َﺨ ۡﺬتَ َ‬ ‫‬‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ﻗَﺎ َل ﻟَ ۡﻮ ِ‬ ‫ﻋ َﻠ ۡﯿ ِﮫ أ َ ۡﺟ ٗﺮا" )اﻟﻜﻬﻒ ‪ ،(77/18‬ﻗَ َ‬ ‫‪4‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ أَ‪َ ヨ‬ﻋﻤ ِﺮو ﺑْﻦ اﻟْﻌ َﻼ ِء ﻳـ ْﻘﺮأُ‪َ " :‬ﻟﺘ َ ِﺨﺬتﱠ َ َ‬ ‫ﺑـَ ْﻌ َﺪ ‪ /565‬ﺑﻌﺪ ‪":(1170‬ﻗَ َ‬ ‫ﻋ َﻠ ۡﯿ ِﮫ أ ۡﺟ ٗﺮا" ‪ ،‬ﻓَ َﺴﺄَﻟْﺘُﻪُ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ ﻋُﺒَـْﻴ َﺪ َة‪َ :‬ﲰ ْﻌ ُ َ ْ َ َ َ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻋْﻨﻪ‪،‬ﻓَـ َﻘ َ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي‪:5‬‬ ‫َُ‬ ‫ﺎل‪ :‬ﻫ َﻲ ﻟُﻐَﺔٌ ﻓَﺼ َ‬ ‫ﻴﺤﺔٌ‪َ ،‬وأَﻧْ َﺸ َﺪ ﻗَـ ْﻮَﻻ ﻟْ ُﻤ َﻤﱠﺰق اﻟْ َﻌْﺒﺪ ِّ‬ ‫ِ ‪6‬‬ ‫ِ‬ ‫ت ِر ْﺟﻠِﻲ إِ َﱃ َﺟْﻨﺐِ َﻏ ْﺮِزَﻫﺎ ﻧَ ِﺴﻴ ًﻔﺎ َﻛﺄُﻓْ ُﺤ ِ‬ ‫ﻮص اﻟْ َﻘﻄَ ِﺎة اﻟْ ُﻤﻄَﱠﺮق"‬ ‫َوﻗَﺪ ﱠﲣ َﺬ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺻ ِﻞ‬ ‫ﻓَﺄَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ٍﺮو َو ﱠﺟﻪَ اﻟْﻘَﺮاءَ َة اﻟﱠِﱵ أَ َﺧ َﺬ َﻫﺎ َﻋ ْﻦ ُﺷﻴُﻮﺧﻪ‪َ ،‬و ْ‬ ‫اﺧﺘَ َﺎر أَ ْن ﻳـَ ْﻘَﺮأَ َﺎ‪ َِ ،‬ﱠَﺎ ﻣ ْﻦ‪َ :‬ﲣ َﺬ ﻳـَْﺘ َﺨ ُﺬ َﲣَ ًﺬا‪ ،‬ﻓَـ َﻘَﺮأَ َﻋﻠَﻰ أَ ْ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِِ ٍ ِ‬ ‫ﻮرةٌ َﻋ ِﻦ اﻟْ َﻌَﺮ ِب‪.7‬‬ ‫ﺑْﻨـﻴَﺔ اﻟْﻔ ْﻌ ِﻞ ﻣ ْﻦ َﻏ ْﲑ زَ‪َ レ‬دة‪َ ،‬وﻫ َﻲ ﻟُﻐَﺔٌ َﻣ ْﺸ ُﻬ َ‬ ‫ِ‬ ‫‬‫ِﯾﻦ" )اﻟﻔﺎﲢﺔ ‪ ،(4/1‬ﻗَ َ‬ ‫ي‪":‬ﻗَ َ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ ٰ " :‬ﻣ ِﻠ ِﻚ ﯾَ ۡﻮ ِم ٱﻟ ّﺪ ِ‬ ‫ﻴﻤﺎ أَ َﺧ ْﺬﺗُﻪُ‬ ‫ﺎل ُﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ اﻟ ﱠﺴ ِﺮ ِّ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ٍﺮو ‪-‬ﻓ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪ :-‬إِ ﱠن َﻣﻠِ ًﻜﺎ َْﳚ َﻤ ُﻊ َﻣﺎﻟِ ًﻜﺎ"‪.8‬‬ ‫َﻋ ِﻦ اﻟْﻴَ ِﺰﻳﺪﻳِّ َ‬ ‫ﲔ‪- 9‬ﻧـَ ْﻘ ًﻼ ﻋ ِﻦ اﻟﻴ ِﺰ ِ‬ ‫ﻳﺪﻳِّﲔ‪ َِ -‬ﱠن" َﻣ ِﻠ ِﻚ" أَ َﻋ ﱡﻢ ِﻣﻦ" ٰ َﻣ ِﻠ ِﻚ"‪ ،‬وﻟَ َﻌ ﱠﻞ ذَﻟِ َ ِ ِ‬ ‫اﻹ َﻣ ُﺎم أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ٍﺮو اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫و ﱠﺟﻪَ ِْ‬ ‫ﺐ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫ﻚ ﻳـَ ْﺮﺟ ُﻊ إ َﱃ َﻣﺎ َذ َﻫ َ‬ ‫ٍِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‪ ،‬وﻟَﻴﺲ ُﻛ ﱡﻞ ﻣﺎﻟِ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ َﻣﻠِ ًﻜﺎ‪َ ،‬وِﻷَ ﱠن أ َْﻣَﺮ‬ ‫إِﻟَْﻴﻪ ﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫ﺾ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْﻌ ْﻠ ِﻢ ﻣ ْﻦ أَ ﱠن " َﻣ ِﻠ ِﻚ" أ ََﻋ ﱡﻢ َوأَﺑْـﻠَ ُﻎ ﻣ ْﻦ " ٰ َﻣ ِﻠ ِﻚ"؛ إ ْذ ُﻛ ﱡﻞ َﻣﻠﻚ َﻣﺎﻟ ٌ َ ْ َ َ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ف إِﱠﻻ ﺑِﺘَ ْﺪﺑِ ِﲑ اﻟْﻤﻠِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻚ‪.10‬‬ ‫ﺼﱠﺮ َ‬ ‫اﻟْ َﻤﻠﻚ َ‪ル‬ﻓ ٌﺬ َﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻤﺎﻟﻚ ِﰲ ُﻣ ْﻠﻜﻪ َﺣ ﱠﱴ َﻻ ﻳـَﺘَ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎل أَﺑﻮ َﺷﺎﻣ َﺔ )ت‪" :(1267/665 .‬وﻗَ ْﺪ أَ ْﻛﺜَـﺮ اﻟْﻤ ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫اﻟﱰِﺟ ِ‬ ‫ﻴﺢ ﺑَْ َ‬ ‫ﺼﻨّﻔﻮ َن ِﰲ اﻟْﻘَﺮاءَات َواﻟﺘﱠـ َﻔﺎﺳ ِﲑ ﻣ َﻦ اﻟْ َﻜ َﻼِم ِﰲ ﱠْ‬ ‫َ ُ َ‬ ‫ﻗَ َ ُ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻂ وﺟﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءةِ ْاﻷُﺧﺮى‪ ،‬وﻟَﻴﺲ ﻫ َﺬا ِﲟﺤﻤ ٍ‬ ‫ﲔ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮد‬ ‫ﻀ ُﻬ ْﻢ ﻳـُﺒَﺎﻟ ُﻎ ِﰲ َذﻟ َ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬ﺣ ﱠﱴ إِ ﱠن ﺑـَ ْﻌ َ‬ ‫ﻚ إِ َﱃ َﺣ ّﺪ ﻳَ َﻜ ُ‬ ‫ﺎد ﻳُ ْﺴﻘ ُ َ ْ َ َ َ ْ َ َ ْ َ َ َ ْ ُ‬ ‫َﻫﺎﺗَ ْ َ َ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ﲔ‪ ،‬و ِﺻ ﱠﺤ ِﺔ اﺗِّﺼ ِ‬ ‫ﺎف اﻟﱠﺮ ِ ِِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﲔ َو ْﺟﻪُ اﻟْ َﻜ َﻤ ِﺎل ﻟَﻪُ ﻓِﻴ ِﻬ َﻤﺎ ﻓَـ َﻘ ْﻂ‪َ ،‬وَﻻ‬ ‫ب َﻤﺎ‪ ،‬ﻓَـ ُﻬ َﻤﺎ ﺻ َﻔﺘَﺎن ﱠ‪ Y‬ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ ﻳـَﺘَـﺒَ ﱠ ُ‬ ‫ّ‬ ‫َ‬ ‫ﺑـَ ْﻌ َﺪ ﺛـُﺒُﻮت اﻟْﻘَﺮاءَﺗَ ْ َ‬ ‫‪1‬اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ ،‬اﻟﺣﺟﺔ ﻟﻠﻘراء اﻟﺳﺑﻌﺔ‪.80 :4 ،‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪ ،34 :4 ،‬اﻟﻧﺣﺎس‪ ،‬إﻋراب اﻟﻘرآن‪ ،71 :2 ،‬اﻷزھري‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘراءات‪.423 :1 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﺳﻣﯾن اﻟﺣﻠﺑﻲ‪ ،‬اﻟدر اﻟﻣﺻون ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻛﺗﺎب اﻟﻣﻛﻧون‪.457 :5 ،‬‬ ‫ﺻ ٍل‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.314 :2 ،‬‬ ‫ِﯾر‪َ ،‬و َﻗ َرأ َ ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِﺗ َ ْﺷدِﯾ ِد اﻟﺗﱠﺎءِ َوﻓَﺗْﺢِ ْاﻟﺧَﺎءِ َوأَﻟِفِ َو ْ‬ ‫‪ 4‬وھﻲ ﻗراءة ْاﻟ َﺑﺻ ِْرﯾﱠﯾ ِْن‪َ ،‬واﺑ ِْن َﻛﺛ ٍ‬ ‫‪ 5‬اﺳﻣﮫ ﺷﺎس ﺑن ﻧﮭﺎر ﺑن أﺳود‪ ،‬ﻣن ﺑﻧﻲ ﻋﺑد اﻟﻘﯾس‪ :‬ﺷﺎﻋر ﺟﺎھﻠﻲ ﻗدﯾم‪ ،‬ﻣن أھل اﻟﺑﺣرﯾن‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺑﻐدادي‪ ،‬ﺧزاﻧﺔ اﻷدب‪ ،280 :7 ،‬ﺧﯾر اﻟدﯾن‬ ‫اﻟزرﻛﻠﻲ‪ ،‬اﻷﻋﻼم‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .15‬دار اﻟﻌﻠم ﻟﻠﻣﻼﯾﯾن‪.152 :3 ،(2002 ،‬‬ ‫‪6‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ ﻓﻲ وﺟوه اﻟﻘراءات وﻋﻠﻠﮭﺎ‪.798،797 :2 ،22 :1 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪ ،399 :2 ،‬اﺑن زﻧﺟﻠﺔ‪ ،‬ﺣﺟﺔ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪ ،426،425‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪ ،795،794 :2 ،‬اﺑن ﻣﻧظور‪،‬‬ ‫"أﺧذ"‪ ،‬ﻟﺳﺎن اﻟﻌرب‪.475 :3 ،‬‬ ‫‪8‬ﻋﻠﻲ ﺑن إﺳﻣﺎﻋﯾل ﺑن ﺳﯾده‪ ،‬اﻟﻣﺧﺻص‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار إﺣﯾﺎء اﻟﺗراث اﻟﻌرﺑﻲ‪.322 :1 ،(1996/1417 ،‬‬ ‫ف ِﺑ ْﺎﻷَﻟِفِ ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟ َﺑﺎﻗُونَ ِﺑ َﻐﯾ ِْر أ َ ْﻟفٍ ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.271 :1 ،‬‬ ‫ﻲ‪َ ،‬و َﯾ ْﻌﻘُوبُ ‪َ ،‬و َﺧ َﻠ ٌ‬ ‫ﻋ ِ‬ ‫‪ 9‬ﻗَ َرأ َ َ‬ ‫ﺎﺻ ٌم‪َ ،‬و ْاﻟ ِﻛ َ‬ ‫ﺳﺎﺋِ ﱡ‬ ‫‪ 10‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟزﻣﺧﺷري‪ ،‬اﻟﻛﺷﺎف‪ ،12 :1 ،‬اﺑن ﻋطﯾﺔ‪ ،‬اﻟﻣﺣرر اﻟوﺟﯾز‪ ،69 :1 ،‬اﻟﺷوﻛﺎﻧﻲ‪ ،‬ﻓﺗﺢ اﻟﻘدﯾر‪.26 :1 ،‬‬ ‫‪82‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ"‪.1‬‬ ‫ﻳـَْﻨـﺒَﻐِﻲ أَ ْن ﻳـُﺘَ َﺠ َﺎوَز َذﻟ َ‬ ‫ﺎذ ِ‬ ‫ﺎت ِْ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻬ ِ‬ ‫ﺴﺎﺋِ ِّﻲ‪:‬‬ ‫ج ﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻮ ِﺟ َ‬ ‫‪َ 1.7.2‬ﳕَ ُ‬ ‫اﻹ َﻣﺎم اﻟْﻜ َ‬ ‫ﺼ ِﺪﻗِ َ‬ ‫‬‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ﻗَﺎ َل ٱ ﱠ ُ ٰ َھﺬَا ﯾَ ۡﻮ ُم ﯾَﻨﻔَ ُﻊ ٱﻟ ٰ ﱠ‬ ‫ﯿﻦ ِﺻ ۡﺪﻗُ ُﮭﻢۡۚ " )اﳌﺎﺋﺪة ‪ ،(119/5‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل اﻟ ﱠﺸ ْﻮَﻛ ِﺎﱐﱡ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ﺐ ِﰲ َﻛﻠِﻤ ِﺔ "ﯾَ ۡﻮ ُم"‪" :2‬ﻗَ َ ِ ِ ِ‬ ‫ﺼِ‬ ‫ﺎف‬ ‫ﻀ ٌ‬ ‫ﺎﻫﻨَﺎ؛ ﻷَﻧﱠﻪُ ُﻣ َ‬ ‫)‪ِ (1834/1250‬ﰲ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ ﻗَﺮاءَة اﻟﻨﱠ ْ‬ ‫ﺐ "ﯾَ ۡﻮ ُم" َﻫ ُ‬ ‫َ‬ ‫ﺎل اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ‪ :‬ﻧُﺼ َ‬ ‫اﳉُ ْﻤﻠَ ِﺔ‪َ ،‬وأَﻧْ َﺸ َﺪ‪:3‬‬ ‫إِ َﱃ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ َوا ِزعُ"‬ ‫َﻋﻠَﻰ ﺣ َ‬ ‫ﺖ‪ :‬أَﻟَ ﱠﻤﺎ أ ْ‬ ‫ﻟﺼﺒَﺎ َوﻗُـ ْﻠ ُ‬ ‫ﲔ َﻋﺎﺗَـْﺒ ُ‬ ‫ﻴﺐ َﻋﻠَﻰ ا ّ‬ ‫َﺻ ُﺢ َواﻟﺸْﱠﻴ ُ‬ ‫ﺖ اﻟْ َﻤﺸ َ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎف إِ َﱃ ْ ِ ِ ِِ ِ‬ ‫و ﱠﺟﻪَ ِْ‬ ‫ﺼِ‬ ‫ﺐ‪َ ،‬وِﻫ َﻲ ﻗَِﺮاءَةُ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪َ ،‬وَﻣ ْﻌ َﲎ‬ ‫ﻀ ٌ‬ ‫اﻹ َﻣ ُﺎم اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ اﻟْﻘَﺮاءَ َة َْﳓ ِﻮ‪ ،レ‬ﻓَـ َﻘ ْﻮﻟُﻪُ‪ُ " :‬ﻣ َ‬ ‫اﳉُ ْﻤﻠَﺔ" ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪٌ ﻟﻘَﺮاءَة اﻟﻨﱠ ْ‬ ‫َ‬ ‫ﺎف ِﳉﻤﻠَ ٍﺔ ﻓِﻌﻠِﻴﱠ ٍﺔ‪ ،‬ﻓَـﻴﺠﻮز ﻓِ ِﻴﻪ اﻟﻨﱠﺼﺐ ﻋﻠَﻰ اﻟﺘﱠـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟﱠ ِﺬي ذُﻛِﺮ‪ ،‬أَو ﻋﻠَﻰ اﻟْﺒِﻨﺎءِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َ ْ َ َ‬ ‫َُ ُ‬ ‫َﻛ َﻼﻣﻪ‪ :‬أَ ﱠن "ﯾَ ۡﻮ َم" ُﻫﻨَﺎ َزَﻣ ٌﻦ ُﻣْﺒـ َﻬ ٌﻢ ُﻣ َ‬ ‫ْ ُ َ‬ ‫ﻀ ٌ ُْ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﻋﻠَﻰ اﻟﻈﱠﺮﻓِﻴﱠ ِﺔ‪َ ،‬ﻛﻤﺎ َﳚ ِ ِ‬ ‫اﳉُ ْﻤ ُﻬﻮِر‪.5‬‬ ‫ب‪َ ،‬ﻛ َﻤ ِﺎﰲ ﻗَِﺮاءَةِ ْ‬ ‫ﻮز ﻓﻴﻪ اﻟﱠﺮﻓْ ُﻊ‪-‬أَﻳْ ً‬ ‫َ ُُ‬ ‫َ‬ ‫اﺳ ٌﻢ ُﻣ ْﻌَﺮ ٌ‬ ‫ﻀﺎ‪َ -‬ﻋﻠَﻰ أَﻧﱠﻪُ ْ‬ ‫ْ‬ ‫‪4‬‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ﻗَﺎﻟُﻮاْ َﻣ ۡﻌﺬ َِرةً إِﻟَ ٰﻰ َر ِﺑّﻜُﻢۡ َوﻟَﻌَﻠﱠ ُﮭﻢۡ ﯾَﺘﱠﻘُ َ‬ ‫ﺎل اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ﱡﻲ ِﰲ‬ ‫‬‫ﻮن" )اﻷﻋﺮاف ‪،(164/7‬ﻗَ َ‬ ‫‪6‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ﺼﺒُﻪُ َﻋﻠَﻰ و ْﺟ َﻬ ْ ِ‬ ‫ﺼِ‬ ‫ﺼ َﺪ ِر‪ ،‬واﻟﺜ ِ‬ ‫ﻚ‬ ‫ﱠﺎﱐ‪َ :‬ﻋﻠَﻰ ﺗَـ ْﻘﺪﻳ ِﺮ ﻓَـ َﻌ ْﻠﻨَﺎ ذَﻟ َ‬ ‫ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ ﻗَﺮاءَة اﻟﻨﱠ ْ‬ ‫ﺐ ِﰲ" َﻣ ۡﻌﺬ َِرةً" ‪َ " :‬وﻧَ ْ‬ ‫ﲔ‪ :‬أ َ‬ ‫َﺣ ُﺪ ُﳘَﺎ َﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻤ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻣﻌ ِﺬرةً‪ ،‬أ ِ‬ ‫َﺟ ِﻞ اﻟْ َﻤ ْﻌ ِﺬ َرةِ"‪.7‬‬ ‫َي‪ :‬ﻷ ْ‬ ‫َْ َ ْ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺺ ﺑِﺘَـﻮِﺟ َﻴﻬ ْ ِ‬ ‫و ﱠﺟﻪَ ِْ‬ ‫ﺼ َﺪٌر‪ ،‬ﺗَـ ْﻘ ِﺪ ُﻳﺮﻩُ‪ :‬ﻧَـ ْﻌﺘَ ِﺬ ُر َﻣ ْﻌ ِﺬ َرًة ﻟَِﺮﺑِّﻨِﺎ ِﻣ ْﻦ ﻓِ ْﻌ ِﻞ َﻫ ُﺆَﻻ ِء‪.‬‬ ‫ﲔ‪ْ :‬اﻷَﱠو ُل‪ َِ :‬ﱠَﺎ َﻣ ْ‬ ‫اﻹ َﻣ ُﺎم اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ ﻗَﺮاءَ َة َﺣ ْﻔ ٍ ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‪8‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ ﻣ ْﻦ أَ ْﺟﻼل ْاﻋﺘ َﺬا ِر ﻟَﺮﺑِّﻨﺎ ﻣ ْﻦ ﻓ ْﻌ ِﻞ َﻫ ُﺆَﻻء ‪.‬‬ ‫َواﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪ :‬أَ ﱠَﺎ َﻣ ْﻔﻌُ ٌ‬ ‫ﻮل ﻷَ ْﺟﻠﻪ‪َ ،‬وَﻣ ْﻌﻨَﺎﻩُ‪ :‬ﻓَـ َﻌ ْﻠﻨَﺎ َذﻟ َ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪" :‬ﻓَﭑﻧ َ‬ ‫ﻄﻠَﻘَﺎ َﺣﺘ ﱠ ٰ ٓﻰ إِذَا ﻟَ ِﻘﯿَﺎ ُ‬ ‫‬‫ﻏ ٰﻠَ ٗﻤﺎ ﻓَﻘَﺘَ َﻠﮫۥُ ﻗَﺎ َل أَﻗَﺘَ ۡﻠﺖَ َﻧ ۡﻔ ٗﺴﺎ َز ِﻛﯿﱠ ۢ َﺔ ِﺑ َﻐ ۡﯿ ِﺮ َﻧ ۡﻔ ٖﺲ"‬ ‫ْ‬ ‫ﺎن‪ِ ،‬ﻣﺜْﻞ‪ :‬اﻟْ َﻘ ِ‬ ‫ﲔ ِﰲ" َز ِﻛﯿﱠ ۢﺔَ"‪" :9‬اﻟﱠﺰاﻛِﻴﺔُ واﻟﱠﺰﻛِﻴﱠﺔُ ﻟُﻐَﺘَ ِ‬ ‫ﺎل اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ﱡﻲ ِﰲ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ﺎﺳﻴَ ِﺔ‬ ‫)اﻟﻜﻬﻒ ‪ ،(74/18‬ﻗَ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ََ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِ ‪10‬‬ ‫ﺎﳘﺎ‪ :‬اﻟﻄﱠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻫَﺮةُ"‪.11‬‬ ‫ﻀﺎ‪ -‬أَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫َواﻟْ َﻘﺴﻴﱠﺔ" ‪َ .‬وﻳـُْﺮَوى َﻋْﻨﻪُ‪-‬أَﻳْ ً‬ ‫ﺎل‪" :‬اﻟﱠﺰاﻛﻴَﺔُ َواﻟﱠﺰﻛﻴﱠﺔُ ﻟُﻐَﺘَﺎن‪َ ،‬وَﻣ ْﻌﻨَ َُ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎﳘﺎ اﻟﻨﱠـ ْﻔﺲ اﻟﻄﱠ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫و ﱠﺟﻪَ ِْ‬ ‫ﺎﻫَﺮةُ‪.12‬‬ ‫اﻹ َﻣ ُﺎم اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ اﻟْﻘَﺮاءَﺗَ ْﲔِ َِ ﱠَُﻤﺎ ﻟُﻐَﺘَﺎن ِﰲ َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻜﻠ َﻤﺔ‪َ ،‬وَز َاد ِﰲ َﻛ َﻼﻣﻪ اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ أَ ّنَ َﻣ ْﻌﻨَ َُ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫‪ 1‬ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن إﺳﻣﺎﻋﯾل‪ ،‬أﺑو ﺷﺎﻣﺔ‪ ،‬إﺑراز اﻟﻣﻌﺎﻧﻲ ﻣن ﺣرز اﻷﻣﺎﻧﻲ‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ(‪ ،‬ص‪.70‬‬ ‫ﺎﻟر ْﻓﻊِ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،250‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.256 :2 ،‬‬ ‫‪2‬وھﻲ ﻗراءة ﻧَﺎﻓ ٍِﻊ‪َ ،‬وﻗَ َرأَ ْاﻟ َﺑﺎﻗُونَ ﺑِ ﱠ‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻧﺎﺑﻐﺔ اﻟذﺑﯾﺎﻧﻲ‪ ،‬دﯾوان اﻟﻧﺎﺑﻐﺔ اﻟذﺑﯾﺎﻧﻲ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗﺎب اﻟﻌرﺑﻲ‪ ،(1991/1411 ،‬ص‪.122‬‬ ‫‪4‬ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد اﻟﺷوﻛﺎﻧﻲ‪ ،‬ﻓﺗﺢ اﻟﻘدﯾر‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺷﻖ‪ ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﺑن ﻛﺛﯾر‪ ،‬دار اﻟﻛﻠم اﻟطﯾب‪ .109 :2 ،(1414 ،‬وﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻛﺳﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ‬ ‫اﻟﻘرآن‪ ،‬ص‪.129‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﺑد ﷲ ﺑن ﯾوﺳف ﺑن ھﺷﺎم‪ ،‬ﻣﻐﻧﻲ اﻟﻠﺑﯾب ﻋن ﻛﺗب اﻷﻋﺎرﯾب‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .6‬دﻣﺷﻖ‪ :‬دار اﻟﻔﻛر‪ ،(1985 ،‬ص‪.672‬‬ ‫ﺎﻟر ْﻓﻊِ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،296‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.272 :2 ،‬‬ ‫‪ 6‬وھﻲ ﻗراءة ﺣﻔص‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟ َﺑﺎﻗُونَ ِﺑ ﱠ‬ ‫‪7‬اﻟﺷوﻛﺎﻧﻲ‪ ،‬ﻓﺗﺢ اﻟﻘدﯾر‪ .293 :2 ،‬وﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻛﺳﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪ ،‬ص‪.148‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﺣﺟﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ‪ ،‬ص‪ ،166‬ﻣﻛﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف‪،481 :2 ،‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪ ،313 :2 ،‬اﺑن زﻧﺟﻠﺔ‪،‬‬ ‫ﺣﺟﺔاﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪.300‬‬ ‫ﻋﺎﻣِ ٍر‪َ ،‬و َر ْو ٌح ﺑِﻐَﯾ ِْر أَﻟِفٍ ﺑَ ْﻌ َد ﱠ‬ ‫اﻟزايِ‪َ ،‬وﺗَ ْﺷدِﯾ ِد ْاﻟﯾَﺎءِ ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِ ْﺎﻷَﻟِفِ ‪َ ،‬وﺗ َْﺧﻔِﯾفِ ا ْﻟﯾَﺎءِ ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪:2 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﻗَ َرأ َ ْاﻟ ُﻛوﻓِﯾﱡونَ ‪َ ،‬واﺑْنُ َ‬ ‫‪.313‬‬ ‫‪10‬اﻟﻛﺳﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪ ،‬ص‪ ،188‬أﺣﻣد ﺑن إﺑراھﯾم اﻟﺛﻌﻠﺑﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف واﻟﺑﯾﺎن ﻋن ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺟدة‪ :‬دار اﻟﺗﻔﺳﯾر‪،‬‬ ‫‪.212 :17 ،(2015/1436‬‬ ‫‪ 11‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻣر‪ ،‬ﻓﺧر اﻟدﯾن اﻟرازي‪ ،‬ﻣﻔﺎﺗﯾﺢ اﻟﻐﯾب‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﯾروت‪ :‬دار إﺣﯾﺎء اﻟﺗراث اﻟﻌرﺑﻲ‪.487 :21 ،(1420 ،‬‬ ‫‪ 12‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟطﺑري‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ ﺗﺄوﯾل اﻟﻘرآن‪ ،75 :18 ،‬اﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﺣﺟﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ‪ ،‬ص‪ ،227‬ﻣﻛﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف‪ ،68 :2 ،‬اﺑن أﺑﻲ‬ ‫‪83‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ ﻗَ ﱡ‬ ‫ﺖ‪،‬‬ ‫ﻂ‪َ ،‬و)اﻟﱠﺰﻛﻴﱠﺔَ( ﻫ َﻲ اﻟﱠِﱵ أَ ْذﻧـَﺒَ ْ‬ ‫َوﻧـَ َﻘ َﻞ اﺑْ ُﻦ أَِﰊ َﻣ ْﺮَﱘَ َﻋ ْﻦ أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو أَﻧﱠﻪُ ﻓَـﱠﺮ َق ﺑـَْﻴـﻨَـ ُﻬ َﻤﺎ َ ﱠن )اﻟﱠﺰاﻛﻴَﺔَ(‪ :‬ﻫ َﻲ اﻟﱠِﱵ َﱂْ ﺗُ ْﺬﻧ ْ‬ ‫ﰒُﱠ ﻏُ ِﻔَﺮ َﳍَﺎ‪.1‬‬ ‫ﺎل اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ﱡﻲ ِﰲ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫‬‫ﲔ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬و ِﻟ ُﻜ ِ ّﻞ أ ُ ﱠﻣ ٖﺔ َﺟﻌَ ۡﻠﻨَﺎ َﻣﻨ َ‬ ‫ﺴﻜٗ ﺎ" )اﳊﺞ ‪ ،(34/22‬ﻗَ َ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫َ‬ ‫ﺴﻜٗ ﺎ"‪" :2‬ﻣﻦ ﻗَـﺮأَ‪َ " :‬ﻣﻨ ِ ِ ِ ِ‬ ‫اﻟﺴ ِ‬ ‫ﺼِ‬ ‫ﺐ ﻓَـ ُﻬ َﻮ ِﻣ ْﻦ‬ ‫ِﰲ" َﻣﻨ َ‬ ‫ﻚ‪َ ،‬وَﻣ ْﻦ ﻗَـَﺮأَ‪َ " :‬ﻣﻨ َ‬ ‫ﻚ ﻳـَْﻨ ِﺴ ُ‬ ‫ﲔ ﻓَـ ُﻬ َﻮ ِﻣ ْﻦ ﻧَ َﺴ َ‬ ‫ﺴﻜٗ ﺎ" ِ‪ヨ‬ﻟﻨﱠ ْ‬ ‫ﺴﻜٗ ﺎ" ﺑ َﻜ ْﺴﺮ ّ‬ ‫َْ َ‬ ‫ﻚ"‪.3‬‬ ‫ﻚ ﻳـَْﻨ ُﺴ ُ‬ ‫ﻧَ َﺴ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎق ُﻛ ٍﻞ ِﻣﻦ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ﺑَﱠ َ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﻚ( َﻋﻠَﻰ‬ ‫ﲔ‪ُ ،‬ﻣ َﻮ ِّ‬ ‫ﺿ ًﺤﺎ أَ ﱠن ﻗَﺮاءَ َة اﻟْ َﻜ ْﺴ ِﺮ ُﻣ ْﺸﺘَـ ﱠﻘﺔٌ ِﻣ ْﻦ )ﻧَ َﺴ َ‬ ‫ﲔ ْاﻹ َﻣ ُﺎم اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ ﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻜ َﻼم ا ْﺷﺘ َﻘ َ ّ َ َ َ‬ ‫وزِن ﻓَـﻌﻞ‪ ،‬وﻗِﻴﺎس ﻣﻀﺎ ِر ِﻋ ِﻪ )ﻳـ ْﻔﻌِﻞ( ﺑِ َﻜﺴ ِﺮ اﻟْﻌ ِ ِ‬ ‫ﻀﺎ ِرﻋُﻪُ )ﻳَـ ْﻔﻌُ ُﻞ(‪.4‬‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وﻗَﺮاءَ َة اﻟْ َﻔْﺘ ِﺢ ِﻣ ْﻦ)ﻧَ َﺴ َ‬ ‫َْ َ َ َ َ ُ ُ َ‬ ‫ﻚ( َﻋﻠَﻰ َوْزِن )ﻓَـ َﻌ َﻞ(‪َ ،‬وُﻣ َ‬ ‫َ ُ ْ َْ‬ ‫ٱﻟﺮ ۡﺟ َﺰ ﻓَ ۡ‬ ‫ﺎل اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ﱡﻲ ِﰲ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫‬‫ﭑھ ُﺠ ۡﺮ" )اﳌﺪﺛﺮ ‪ ،(5/74‬ﻗَ َ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬و ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫َ‬ ‫‪5‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫اب"‪.6‬‬ ‫ِﰲ" َو ﱡ‬ ‫ﱠﻢ‪ :‬اﻟْ َﻮﺛَ ُﻦ‪َ ،‬وِ‪ヨ‬ﻟْ َﻜ ْﺴ ِﺮ‪ :‬اﻟْ َﻌ َﺬ ُ‬ ‫ٱﻟﺮ ۡﺟ َﺰ" ‪" :‬اﻟﱡﺮ ْﺟ ُﺰ ‪ヨ‬ﻟﻀ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ِ‪ヨ‬ﺧﺘِ َﻼ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اﺳﻢ ﻟِْﻠﻌ َﺬ ِ‬ ‫ﲔ ِْ‬ ‫اب‪،‬‬ ‫ف ﺑِْﻨـﻴَ ِﺔ اﻟْ َﻜﻠِ َﻤ ِﺔ؛ ﻓَﺎﻟ ﱠ‬ ‫اﺧﺘِ َﻼ َ‬ ‫ف َﻣ ْﻌ َﲎ اﻟْﻘَﺮاءَﺗَ ْ ِ ْ‬ ‫اﻹ َﻣ ُﺎم اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ ْ‬ ‫ﺑَﱠ َ‬ ‫ﻀ ﱡﻢ ْ‬ ‫اﺳ ٌﻢ ﻟ ْﻠ َﻮﺛَ ِﻦ‪َ ،‬واﻟْ َﻜ ْﺴ ُﺮ ْ ٌ َ‬ ‫وﻗَ ْﺪ َ‪ラ‬ﺑﻊ اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِﻲ ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟﺘﱠـﻮِﺟ ِﻴﻪ ﻋ َﺪ ٌد ِﻣﻦ ْاﻷَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ‪ ،7‬و َذﻫﺐ اﻟْ َﻔﱠﺮاء )ت‪ (822/207 .‬إِ َﱃ أَ ﱠُﻤﺎ ﻟُﻐَﺘَ ِ‬ ‫ﺎن‪َ ،‬وأَ ﱠن‬ ‫ْ َ‬ ‫َ ََ َ ﱠ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫)اﻟﺮﺟ ِﺰ(‪َ ،‬ﻛﺎﻟ ُﺬ ْﻛ ِﺮ و ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ ‪ِ 8‬‬ ‫اﻟﺬ ْﻛ ِﺮ«‪.9‬‬ ‫ﻴﻞ‪ :‬إِ ﱠن )اﻟﱡﺮ ْﺟَﺰ( ﻟُﻐَﺔٌ ِﰲ ِّ ْ‬ ‫َ‬ ‫اﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ ﻓﻴﻬ َﻤﺎ َواﺣ ٌﺪ ‪َ ،‬وﰲ اﻟْ ُﻤﻮﺿ ِﺢ‪َ » :‬وﻗ َ‬ ‫وﻗَ ِﺪ اﻧْـﺘﺼﺮ اﻟﻄﱠ ِﱪ ﱡ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ ﻟُﻐَﺘَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎن ِﲟَْﻌ ًﲎ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬واﻟ ﱠ‬ ‫ﻳﻖ اﻟ ﱠﺴﺎﺑِ َﻖ ﺑـَْﻴـﻨَـ ُﻬ َﻤﺎ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﻀ ﱡﻢ َواﻟْ َﻜ ْﺴ ُﺮ ِﰲ َذﻟ َ‬ ‫َ َ ََ َ‬ ‫ي ﳍََﺬا اﻟْ َﻘ ْﻮل‪َ ،‬وَﱂْ ﻳـَ ْﻘﺒَ ِﻞ اﻟﺘﱠـ ْﻔ ِﺮ َ‬ ‫ِ‬ ‫اﺣ ٍﺪ‪ ،‬وَﱂ َِﳒ ْﺪ أَﺣﺪا ِﻣﻦ ﻣﺘـ َﻘ ِّﺪ ِﻣﻲ أَﻫ ِﻞ اﻟﺘﱠﺄْ ِو ِﻳﻞ ﻓَـﱠﺮ َق ﺑﲔ ْ ِو ِﻳﻞ ذَﻟِﻚ‪ ،‬وإِﱠﳕَﺎ ﻓَـﱠﺮ َق ﺑ ِ‬ ‫وِ‬ ‫ﻴﻤﺎ ﺑـَﻠَﻐَﻨَﺎ‪-‬‬ ‫َْ َ َ‬ ‫َ ً ْ َُ‬ ‫ﲔ ذَﻟ َ‬ ‫ْ‬ ‫َْ َ‬ ‫َْ‬ ‫َ َ‬ ‫ﻚ ‪-‬ﻓ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِ ‪10‬‬ ‫اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ" ‪.‬‬ ‫‪1.8‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت اﻟﻨﱡﺤﺎةِ ﻟِ ْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﺎذج ِﻣﻦ ﺗَـﻮ ِﺟ َﻴﻬ ِ‬ ‫ات‪:‬‬ ‫َ‬ ‫ﺐ اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪َ :‬ﳕَ ُ ْ ْ‬ ‫ََ‬ ‫اﻟ َْﻤﻄْﻠَ ُ‬ ‫ﺎذ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻬ ِ‬ ‫ﺎت ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْ ِﻪ‪:‬‬ ‫ج ﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻮ ِﺟ َ‬ ‫‪َ 1.8.1‬ﳕَ ُ‬ ‫‪-‬‬ ‫ﻮل‪ :‬أَ َ‪ِラ‬ﱐ زﻳ ٌﺪ اﻟْ َﻔ ِ‬ ‫ﺎﺳ َﻖ ْ‬ ‫ﺎل ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ‪" :‬ﺗَـ ُﻘ ُ‬ ‫ِﰲ ) َ‪ُ ヨ‬ﲟَﺎ َْﳚ ِﺮي ِﻣ َﻦ اﻟ ﱠﺸْﺘ ِﻢ َْﳎَﺮى اﻟﺘﱠـ ْﻌ ِﻈﻴ ِﻢ‪َ ،‬وَﻣﺎ أَ ْﺷﺒَـ َﻬﻪُ(‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫اﳋَﺒِ َ‬ ‫َْ‬ ‫ﻴﺚ‪َ :‬ﱂْ‬ ‫ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪.791 :2 ،‬‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪.792،791 :2 ،‬‬ ‫ﺿﻌَﯾ ِْن‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِﻔَﺗْﺣِ َﮭﺎ ﻣِ ْﻧ ُﮭ َﻣﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،436‬اﺑن اﻟﺟزري‪،‬‬ ‫ف ﺑِ َﻛﺳ ِْر اﻟ ّ‬ ‫ﻲ‪َ ،‬و َﺧﻠَ ٌ‬ ‫ِﯾن ﻓِﻲ ْاﻟ َﻣ ْو ِ‬ ‫‪ 2‬ﻗَ َرأ َ َﺣ ْﻣزَ ةُ‪َ ،‬و ْاﻟ ِﻛ َ‬ ‫ﺳ ِ‬ ‫ﺳﺎ ِﺋ ﱡ‬ ‫اﻟﻧﺷر‪.326 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬أﺑو ﻣﻧﺻور اﻟﻣﺎﺗرﯾدي‪ ،‬ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻣﺎﺗرﯾدي )ﺗﺄوﯾﻼت أھل اﻟﺳﻧﺔ(‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪.417 :7 ،(2005/1426 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ ‪.881،880 :2‬‬ ‫ْ‬ ‫اﻟراءِ ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ اﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِ َﻛﺳ ِْرھَﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،659‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.393 :2 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﻗَ َرأ َ أَﺑُو َﺟ ْﻌﻔ ٍَر‪َ ،‬وﯾَ ْﻌﻘُوبُ ‪َ ،‬و َﺣ ْﻔ ٌ‬ ‫ﺿ ِ ّم ﱠ‬ ‫ص ِﺑ َ‬ ‫‪6‬اﻟﻛﺳﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪ ،‬ص‪ ،246‬أﺑو اﻟﻌﺑﺎس اﻷﻧﺟري‪ ،‬اﻟﺑﺣر اﻟﻣدﯾد ﻓﻲ ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن اﻟﻣﺟﯾد‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .2‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪،‬‬ ‫‪ ،173 :7 ،(2002/1423‬وﯾﻧظر‪ :‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ اﻟﻘرطﺑﻲ‪ ،‬اﻟﺟﺎﻣﻊ ﻷﺣﻛﺎم اﻟﻘرآن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .2‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻣﺻرﯾﺔ‪،‬‬ ‫‪.67 :19 ،(1964/1384‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﻛﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف‪ ،347 :2 ،‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪ ،542،541 :2 ،‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪.1312 :3 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻔراء‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪.201 :3 ،‬‬ ‫‪ 9‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪.1312 :3 ،‬‬ ‫‪ 10‬اﻟطﺑري‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ ﺗﺄوﯾل اﻟﻘرآن‪.12 :23 ،‬‬ ‫‪84‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺒًﺎ‪َ " :1‬و ۡٱﻣ َﺮأَﺗ ُ ۥﮫُ‬ ‫ﻀ ُﻬ ْﻢ ﻗَـَﺮأَ َﻫ َﺬا ْ‬ ‫اﳊَْﺮ َ‬ ‫ﻚ َﺷْﻴـﺌًﺎ ﺗـُْﻨ ِﻜ ُﺮﻩُ‪َ ،‬وﻟَ ِﻜﻨﱠﻪُ َﺷﺘَ َﻤﻪُ ﺑِ َﺬﻟ َ‬ ‫ﻳُِﺮْد أَ ْن ﻳُ َﻜِّﺮَرﻩُ‪َ ،‬وَﻻ ﻳـُ َﻌِّﺮﻓَ َ‬ ‫‪.‬وﺑـَﻠَﻐَﻨَﺎ أَ ﱠن ﺑـَ ْﻌ َ‬ ‫ف ﻧَ ْ‬ ‫ﻚَ‬ ‫َﺣ ﱠﻤﺎﻟَﺔَ ۡٱﻟ َﺤ َ‬ ‫اﳊَﻄَ ِ‬ ‫ﺐ؛ َﺷْﺘ ًﻤﺎ َﳍَﺎ‪،‬‬ ‫ﺎل‪ :‬أَذْ ُﻛ ُﺮ َﲪﱠﺎﻟَﺔَ ْ‬ ‫ﺐ")اﳌﺴﺪ ‪َ (4/111‬ﱂْ َْﳚ َﻌ ِﻞ ْ‬ ‫اﳊَ ﱠﻤﺎﻟَﺔَ َﺧ ًَﱪا ﻟِْﻠ َﻤ ْﺮأَةِ‪َ ،‬وﻟَ ِﻜﻨﱠﻪُ َﻛﺄَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫ﻄ ِ‬ ‫َوإِ ْن َﻛﺎ َن ﻓِ ْﻌ ًﻼ َﻻ ﻳُ ْﺴﺘَـ ْﻌ َﻤ ُﻞ إِﻇْ َﻬ ُﺎرﻩُ"‪.2‬‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﺿﻤﺎ ِر ﻓِ ْﻌ ٍﻞ َ‪ِ ル‬ﺻ ٍ‬ ‫ﺐ‪ ،3‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل اﺑْ ُﻦ أَِﰊ َﻣ ْﺮَﱘَ‪َ " :‬واﻟْ َﻮ ْﺟﻪُ أَ ﱠَﺎ ِﺻ َﻔﺔٌ‬ ‫َو ﱠﺟﻪَ ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ اﻟْﻘَﺮاءَ َة ُﻫﻨَﺎ َِ ﱠَﺎ َﻣْﻨ ُ‬ ‫ﺼﻮﺑَﺔٌ َﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠﺬ ّم‪َ ْ ،‬‬ ‫ﺼﺒﺖ ﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠﺬِم؛ ِﻷَ ﱠَﺎ ا ْﺷﺘ ِﻬﺮ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‪ ،‬ﻓَ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺿﻤﺎ ِر ﻓِ ْﻌ ٍﻞ َ‪ِ ル‬ﺻ ٍ‬ ‫َُْ‬ ‫ﻧُ َ ْ َ‬ ‫اﻟﺼ َﻔﺔُ َﻣ ْ‬ ‫ّ‬ ‫ﺼ َﺎرت ّ‬ ‫ﺐ؛ َﻛﺄَﻧﱠﻪُ‬ ‫ت ﺑ َﺬﻟ َ َ‬ ‫ﺼ ُﺮوﻓَﺔً َﻋ ْﻦ إﺗْـﺒَ ِﺎع َﻣﺎ ﻗَـْﺒـﻠَ َﻬﺎ‪َ ْ ،‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺐ‪ ،‬أَْو أَذْ ُﻛ ُﺮ"‪.4‬‬ ‫ﻗَ َ‬ ‫ﺎل‪ :‬أَذُ ﱡم‪ ،‬أَْو أَﻋ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪ ،‬وﻳـْﻨﺠ ِﺰم ﺑـﻴـﻨَـﻬﻤﺎ(‪ ،‬ﻗَ َ ِ ِ‬ ‫ﲔ ْ ِ‬ ‫‬‫ﺾ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء‪ 5‬ﻗَـَﺮأَ‪َ " :‬ﻣﻦ‬ ‫ب َﻣﺎ ﻳـَ ْﺮﺗَﻔ ُﻊ ﺑَْ َ‬ ‫ﺎل ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ‪َ " :‬وﻗَ ْﺪ ﺑـَﻠَﻐَﻨَﺎ أَ ﱠن ﺑَـ ْﻌ َ‬ ‫َوِﰲ ) َ‪ُ ヨ‬‬ ‫اﳉَْﺰَﻣ ْ َ َ َ ُ َْ ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﯾُ ۡ‬ ‫ِي ﻟَ ۚۥﮫُ َوﯾَﺬَ ْرھُﻢۡ ﻓِﻲ ُ‬ ‫ط ۡﻐ ٰﯿَﻨِ ِﮭﻢۡ ﯾَ ۡﻌ َﻤ ُﮭ َ‬ ‫ﻚ ِﻷَﻧﱠﻪُ َﲪَ َﻞ اﻟْ ِﻔ ْﻌ َﻞ‬ ‫ﻀ ِﻠ ِﻞ ٱ ﱠ ُ ﻓَ َﻼ َھﺎد َ‬ ‫ﻮن" )اﻷﻋﺮاف ‪(186/7‬؛ َوذَﻟ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳉََﺰ ِاء؛‬ ‫وف ْ‬ ‫ﺻ َﻞ ْ‬ ‫اﳉََﺰ ِاء اﻟْ ِﻔ ْﻌ ُﻞ‪َ ،‬وﻓِ ِﻴﻪ ﺗَـ ْﻌ َﻤ ُﻞ ُﺣ ُﺮ ُ‬ ‫َﻋﻠَﻰ َﻣ ْﻮﺿ ِﻊ اﻟْ َﻜ َﻼِم؛ ﻷَ ﱠَ َﺬا اﻟْ َﻜ َﻼ َم ِﰲ َﻣ ْﻮﺿ ٍﻊ ﻳَ ُﻜﻮ ُن َﺟ َﻮ ًا‪ヨ‬؛ ﻷَ ﱠن أَ ْ‬ ‫ِ‬ ‫اﳉََﺰ ِاء َﻏ ْ َﲑﻩُ"‪.6‬‬ ‫ﻀﻌُﻮ َن ِﰲ َﻣ ْﻮ ِﺿ ِﻊ ْ‬ ‫ﱠﻬ ْﻢ ﻗَ ْﺪ ﻳَ َ‬ ‫َوﻟَﻜﻨـ ُ‬ ‫ﻮم َﻛ َﻼِم ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ‪ :‬أَ ﱠن اﻟْ ِﻔ ْﻌ َﻞ " َوﯾَﺬَ ْرھُﻢۡ " إِﱠﳕَﺎ ُﺟ ِﺰَم؛ ِﻷَﻧﱠﻪُ َﻣ ْﻌﻄُ ٌ‬ ‫ﻮف َﻋﻠَﻰ َﳏَ ِّﻞ اﻟْ َﻜ َﻼِم‪َ ،‬وُﻣَﺮ ُادﻩُ ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻜ َﻼِم‪ :‬ﲨُْﻠَﺔُ‬ ‫َوَﻣ ْﻔ ُﻬ ُ‬ ‫اﳉﺎ ِزِم‪ ،‬وِﻫﻲ ﲨﻠَﺔُ "ﻓَ َﻼ َھﺎدِي ﻟَ ۥﮫُ" اﻟﱠِﱵ ﺣﻠﱠﺖ َﳏ ﱠﻞ اﻟْ ِﻔﻌ ِﻞ اﻟﱠ ِ‬ ‫ﺻﻞ ِﰲ ﺟﻮ ِ‬ ‫ﺟﻮ ِ‬ ‫اب‬ ‫اﻷ‬ ‫ﻮ‬ ‫ﻫ‬ ‫ي‬ ‫ﺬ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫اب اﻟ ﱠﺸ ْﺮ ِط َْ َ َ ُْ‬ ‫َ‬ ‫َ ْ َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ََ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﻞ ِﰲ ﺟﻮ ِ‬ ‫اب ﲨُْﻠَﺔً‪،‬‬ ‫اﳉَْﺰم أَ ْن ﻳـَ َﻘ َﻊ ﻟَ ْﻔﻈًﺎ‪ ،‬ﻟَ ِﻜ ْﻦ ﻗَ ْﺪ ﻳَ ُﻜﻮ ُن ْ‬ ‫ﺻ َﻞ ِﰲ ْ‬ ‫اب اﻟ ﱠﺸ ْﺮط أَ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن ﻓ ْﻌ ًﻼ؛ ﻷَ ﱠن اْﻷَ ْ‬ ‫اﳉََﻮ ُ‬ ‫اﻟ ﱠﺸ ْﺮط َ‬ ‫‪،‬و ْاﻷَ ْ ُ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﰊ‪َ ،‬وأَ ﱠن‬ ‫ﻓَـﻴَـ َﻘ ُﻊ ِﻋْﻨ َﺪ َﻫﺎ ْ‬ ‫ب اﻟ ﱠﺸ ْﺮ ِط ا ْﳉَﺎ ِزِم ِﻣ َﻦ ْ‬ ‫ﺲ أَ ﱠن ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ َﺟ َﻌ َﻞ َﺟ َﻮا َ‬ ‫اﳉُ َﻤ ِﻞ ذَ َوات اﻟْ َﻤ َﺤ ِّﻞ ْاﻹ ْﻋَﺮِِّ‬ ‫اﳉَْﺰُم َﳏَﻼ‪َ ،‬وَﻫ َﺬا ﻳـُ ْﺆﻧ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﳉﺰم؛ ِﳊﻠُ ِ‬ ‫اب‪ ،‬وﻳﺪ ﱡل ﻋﻠَﻰ ذَﻟِﻚ ﻋﻄْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳉﻮ ِ‬ ‫َ‬ ‫اب؛‬ ‫ﻮﳍَﺎ َﳏَ ﱠﻞ ﻓِ ْﻌ ِﻞ ْ‬ ‫َ َ ُ‬ ‫اﳉََﻮ ِ َ َ ُ َ‬ ‫َﳏَﻠﱠ َﻬﺎ َْْ ُ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْﻔ ْﻌ ِﻞ " َوﯾَﺬ ْرھُﻢۡ " اﻟْ َﻤ ْﺠ ُﺰوم َﻋﻠَﻰ َﳏَ ِّﻞ ﲨُْﻠَﺔ ََْ‬ ‫اﳉَْﺰُم‪.‬‬ ‫ِﻷَ ﱠن َﳏَﻠﱠ َﻬﺎ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫أَي‪ :‬أَﻧﱠﻪ ﺟ ِﺰم ِ‪ヨ‬ﻟْﻌﻄْ ِ‬ ‫اب ﻟِﻠ ﱠﺸ ْﺮ ِط‪ ،‬ﻓَ ِﻬ َﻲ ِﰲ َﳏَ ِّﻞ َﺟ ْﺰٍم‪،‬‬ ‫ِي َﻟ ۥﮫُ"؛ ِﻷَ ﱠن ْ‬ ‫ﻒ َﻋﻠَﻰ َﳏَ ِّﻞ ﻗَـ ْﻮﻟ ِﻪ‪" :‬ﻓَ َﻼ َھﺎد َ‬ ‫اﳉُ ْﻤﻠَ َﺔ اﻟْ َﻤْﻨﻔﻴﱠ َﺔ َﺟ َﻮ ٌ‬ ‫ْ ُ َُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ َﻋﻠَﻰ َﳏَﻠِّ َﻬﺎ‪.7‬‬ ‫ﻓَـﻌُﻄ َ‬ ‫ﺖ َر ِﺑّﻨَﺎ َوﻧَﻜ َ‬ ‫‬‫ُﻮن ِﻣ َﻦ‬ ‫ِب ِﺑﺎ ٰﯾَ ِ‬ ‫ﺎل ِﺳﻴﺒَـ َﻮﻳِْﻪ‪َ " :‬وﻗَ َ‬ ‫ب اﻟْ َﻮا ِو(‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪ٰ " :‬ﯾَﻠَ ۡﯿﺘَﻨَﺎ ﻧُ َﺮ ﱡد َو َﻻ ﻧُ َﻜﺬّ َ‬ ‫ِﰲ َ‬ ‫)ﻫ َﺬا َ‪ُ ヨ‬‬ ‫‪8‬‬ ‫ﲔ‪ :‬ﻓَﺄَﺣ ُﺪ ُﳘَﺎ‪ :‬أَ ْن ﻳ ْﺸﺮَك ْاﻵ ِﺧﺮ ْاﻷَﱠو َل‪ ،‬و ْاﻵﺧﺮ‪َ :‬ﻋﻠَﻰ ﻗَـﻮﻟِ ِ‬ ‫ۡٱﻟ ُﻤ ۡﺆ ِﻣﻨِ َ‬ ‫ﻚ‪:‬‬ ‫ﯿﻦ" )اﻷﻧﻌﺎم ‪ ،(27/6‬ﻓَﺎﻟﱠﺮﻓْ ُﻊ َﻋﻠَﻰ َو ْﺟ َﻬ ْ ِ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ َُ‬ ‫ُ‬ ‫َ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫) َد ْﻋ ِﲏ َوَﻻ أَﻋُ ُ‬ ‫ﻮد(‪ ،‬أَ ْي‪ :‬ﻓَِﺈِّﱐ ﳑﱠ ْﻦ َﻻ ﻳـَﻌُ ُ‬ ‫ﻮد‪ ،‬ﻓَِﺈﱠﳕَﺎ ﻳَ ْﺴﺄَ ُل ﱠْ‬ ‫ﺐ َﻋﻠَﻰ ﻧـَ ْﻔﺴﻪ أَ ْن َﻻ َﻋ ْﻮَد َة ﻟَﻪُ اﻟْﺒَـﺘﱠﺔَ‪ ،‬ﺗَـَﺮَك أَْو َﱂْ‬ ‫اﻟﱰ َك‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ أَْو َﺟ َ‬ ‫اﻟﱰ ُك‪ ،‬وأَ ْن َﻻ ﻳـﻌﻮد‪ ،‬وأَﱠﻣﺎ ﻋﺒ ُﺪ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ َﻫ ِﺬ ِﻩ ْاﻵﻳَﺔَ"‪.9‬‬ ‫ﷲ ﺑْ ُﻦ أَِﰊ إِ ْﺳ َﺤ َ‬ ‫َ ُ َ َ َْ‬ ‫ﻳَْﱰُ ْك‪َ ،‬وَﱂْ ﻳُِﺮْد أَ ْن ﻳَ ْﺴﺄَ َل أَ ْن َْﳚﺘَﻤ َﻊ ﻟَﻪُ ﱠْ َ‬ ‫ﺎق ﻓَ َﻜﺎ َن ﻳـَْﻨﺼ ُ‬ ‫ﺎﻟر ْﻓ ِﻊ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،700‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.404 :2 ،‬‬ ‫ﺎﺻ ٍم‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟ َﺑﺎﻗُونَ ِﺑ ﱠ‬ ‫ﻋ ِ‬ ‫‪1‬وھﻲ ﻗراءة َ‬ ‫‪2‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.70 :2 ،‬‬ ‫‪3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﻛﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف‪ ،390 :2 ،‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪.390 :2 ،‬‬ ‫‪4‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪.1411،1410 :3 ،‬‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ون‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫‪5‬أي‪ :‬ﺑِ َﺟ ْز ِم ﱠ‬ ‫ﻋ ْﻣ ٍرو‪َ ،‬واﺑْنُ َ‬ ‫ِﯾر‪َ ،‬وأﺑُو َ‬ ‫ﱠﺎن‪َ ،‬واﺑْنُ َﻛﺛ ٍ‬ ‫اﻟراءِ ‪َ ،‬وھﻲ ﻗ َِرا َءة ُ َﺣ ْﻣزَ ةَ‪َ ،‬و ْاﻟ ِﻛ َ‬ ‫ﻋﺎﻣِ ٍر ﺑِﺎﻟﻧﱡ ِ‬ ‫‪،‬وﻗَ َرأ اﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِ َر ْﻓ ِﻌ َﮭﺎ‪َ ،‬وﻗَ َرأ اﻟ َﻣ َد ِﻧﯾ ِ‬ ‫ﺳﺎﺋِ ّ‬ ‫ﻲِ‪َ ،‬و َﺧ َﻠفٍ َ‬ ‫ْ‬ ‫ْاﻟﺑَﺎﻗُونَ ﺑِﺎﻟﯾَﺎءِ ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،299،298‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.273 :2 ،‬‬ ‫‪6‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.91،90 :3 ،‬‬ ‫‪7‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﻛﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف‪ ،485 :1 ،‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪ ،317 :2 ،‬اﻟﺳﻣﯾن‪ ،‬اﻟدر اﻟﻣﺻون‪.528 :5 ،‬‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ﺎﻟر ْﻓ ِﻊ ﻓِﯾ ِﮭ َﻣﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪،‬‬ ‫ﺑ‬ ‫ﻗ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﺑ‬ ‫اﻟ‬ ‫ونَ‬ ‫ص ِﺑ َﻧ ْ‬ ‫‪8‬ﻗَ َرأ َ َﺣ ْﻣزَ ةُ‪َ ،‬و َﯾ ْﻌﻘُوبُ ‪َ ،‬و َﺣ ْﻔ ٌ‬ ‫ِ ﱠ‬ ‫)وﻧَ ُﻛونَ (‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ َ‬ ‫ﺻ ِ‬ ‫ون ﻓِﻲ ْاﻟ ِﻔ ْﻌﻠَﯾ ِْن‪َ ،‬واﻓَﻘَ ُﮭ ُم اﺑْنُ َ‬ ‫ب ْاﻟﺑَﺎءِ َواﻟﻧﱡ ِ‬ ‫ﻋﺎﻣِ ٍر ﻓِﻲ َ‬ ‫اﻟﻧﺷر‪.257 :2 :‬‬ ‫‪9‬ﺳﯾﺑوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻛﺗﺎب‪.44 :3 ،‬‬ ‫‪85‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِب"‪َ ،‬و" َو َﻧ ُﻜﻮنَ " َﻋﻠَﻰ "ﻧُ َﺮدﱡ"‪،‬‬ ‫ﻒ " َو َﻻ ﻧُ َﻜﺬّ َ‬ ‫ﻴﺢ َﻛ َﻼِم ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪ‪" :‬أَ ْن ﻳَ ْﺸ ُﺮَك اﻵﺧ ُﺮ اﻷ ﱠو َل"‪ ،‬أَ ْي‪ :‬أَ ْن ﻳـَ ْﻌﻄ َ‬ ‫َوﺗَـ ْﻮﺿ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻓَـﻴَ ُﻜﻮ َن اﻟﱠﺮﱡد‪ ،‬و َﻋ َﺪ ُم اﻟﺘﱠ ْﻜ ِﺬ ِ‬ ‫ﻴﻤﺎ‬ ‫ﲔ أَ ْﺷﻴَﺎءَ ُﻣﺘَ َﻤﻨﱠﺎ ًة ُﻛﻠﱠ َﻬﺎ‪َ ،‬ﻋﻠَﻰ أَ ﱠن اﻟﺘﱠ َﻤ ِّﲏ َﺧ َﱪٌ‪َ ،‬وﻟ َﺬﻟ َ‬ ‫ﻳﺐ‪َ ،‬واﻟْ َﻜ ْﻮ ُن ُﻣ ْﺆﻣﻨ َ‬ ‫ﻚ َ‬ ‫ﺻ ﱠﺢ ﺗَ ْﻜﺬﻳﺒُـ ُﻬ ْﻢ ﻓ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ب ِ َ‪レ‬ت َرﺑّﻨَﺎ‪َ ،‬وﻧَ ُﻜﻮ ُن‬ ‫ﻮد(‪ ،‬أَ ْي‪َ :‬ﻋﻠَﻰ اﻻ ْﺳﺘْﺌـﻨَﺎف‪َ ،‬ﻛﺄَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫ﲤََﻨﱠـ ْﻮﻩُ‪ ،‬أَْو‪َ :‬ﻋﻠَﻰ ﻗَـ ْﻮﻟﻚ‪َ ) :‬د ْﻋ ِﲏ َوَﻻ أَﻋُ ُ‬ ‫ﺎل‪َ :‬وَْﳓ ُﻦ َﻻ ﻧُ َﻜ ّﺬ ُ‬ ‫ِﱠ ِ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ﱠ‬ ‫وﺟﻞ‪َ ،‬وﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ‪ :‬إِ ﱠن اﺑْ َﻦ‬ ‫ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨ َ‬ ‫ﲔ‪ ،‬ﻓَ َﻼ ﻳَ ُﻜﻮ ُن َﻫ َﺬان ْاﻷَﺧ َﲑان ﳑﱠﺎ ﲤََﻨﱠـ ْﻮﻩُ‪َ ،‬وإﳕَﺎ ﳑﱠﺎ أَ ْﺧ َﱪُوا َﻤﺎ‪َ ،‬و َﻋﻠَْﻴﻪ َﻛﺬ َُُﻢ ﷲُ ﻋﱠﺰ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﺾ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء اﻟْﻌ َﺸﺮِة‪ ،‬وا ْﺷﺘَـﻐَﻞ ِﺳﻴﺒـﻮﻳ ِﻪ ﺑِﺒـﻴ ِ‬ ‫ﺐ ْاﻵﻳَﺔَ‪ ،‬ﻓَ ِﻬﻲ ﻗَِﺮاءَةُ ﺑـَ ْﻌ ِ‬ ‫ﺎن َو ْﺟ َﻬ ِﻲ اﻟﱠﺮﻓْ ِﻊ ِﰲ ﻗَِﺮاءَ ِة‬ ‫أَِﰊ إِ ْﺳ َﺤ َ‬ ‫َ َ َ َ َ َ ْ ََ‬ ‫ﺎق َﻛﺎ َن ﻳـَْﻨﺼ ُ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪.1‬‬ ‫اﻟْﺒَﺎﻗ َ‬ ‫وﻗَ َ ِ‬ ‫ﲔ‪":‬ﻓَﺄَﱠﻣﺎ ﻗِﺮاءةُ اﻟﱠﺮﻓْ ِﻊ ﻓِﻴ ِﻬﻤﺎ ﻓِﻴﻬﺎ ﺛََﻼﺛَﺔُ أَوﺟ ٍﻪ‪ ،‬أَ َﺣ ُﺪ َﻫﺎ‪ :‬أَ ﱠن اﻟﱠﺮﻓْﻊ ﻓِﻴ ِﻬﻤﺎ َﻋﻠَﻰ اﻟْﻌﻄْ ِ‬ ‫ﻒ َﻋﻠَﻰ اﻟْ ِﻔ ْﻌ ِﻞ ﻗَـْﺒـﻠَ ُﻬ َﻤﺎ‪،‬‬ ‫ﺎل اﻟ ﱠﺴﻤ ُ‬ ‫َ‬ ‫َ َ‬ ‫ُْ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﲔ‪.‬‬ ‫َوُﻫ َﻮ"ﻧُ َﺮ ﱡد"‪َ ،‬وﻳَ ُﻜﻮﻧُﻮ َن ﻗَ ْﺪ ﲤََﻨﱠـ ْﻮا ﺛََﻼﺛَﺔَ أَ ْﺷﻴَﺎءَ‪ :‬اﻟﱠﺮﱠد إِ َﱃ َدا ِر اﻟ ﱡﺪﻧْـﻴَﺎ‪َ ،‬و َﻋ َﺪ َم ﺗَ ْﻜﺬﻳﺒِ ِﻬ ْﻢ ِ َ‪レ‬ت َرّ ْﻢ‪َ ،‬وَﻛ ْﻮَُْﻢ ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨ َ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺼٍ‬ ‫اﳊَ ِﺎل‬ ‫ﺐ َﻋﻠَﻰ ْ‬ ‫ﻀ َﻤ ٍﺮ‪َ ،‬و ْ‬ ‫َواﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪ :‬أَ ﱠن اﻟْ َﻮ َاو َو ُاو ْ‬ ‫ع َﺧ َُﱪ ُﻣْﺒـﺘَ َﺪأ ُﻣ ْ‬ ‫اﳊَ ِﺎل‪َ ،‬واﻟْ ُﻤ َ‬ ‫ﻀﺎ ِر َ‬ ‫اﳉُ ْﻤﻠَ َﺔ اﻻ ْﲰﻴﱠﺔَ ِﰲ َﳏَ ِّﻞ ﻧَ ْ‬ ‫ﻮع"ﻧُ َﺮ ﱡد"‪ ،‬واﻟﺘﱠـ ْﻘ ِﺪﻳﺮ‪ レ :‬ﻟَﻴـﺘَـﻨَﺎ ﻧُﺮﱡد َﻏﲑ ﻣ َﻜ ِّﺬﺑِﲔ‪ ،‬وَﻛﺎﺋِﻨِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫اﳊَﺎﻟَ ْ ِ‬ ‫ﲔ‪ ،‬ﻓَـﻴَ ُﻜﻮ ُن ﲤََِّﲏ اﻟﱠﺮِّد ُﻣ َﻘﻴﱠ ًﺪا ِ َﺎﺗَ ْ ِ‬ ‫ﲔ‪،‬‬ ‫ِﻣْﻨ َﻤ ْﺮﻓُ ِ‬ ‫ﲔ ْ‬ ‫َْ ُ َ َ َ‬ ‫ﲔ ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨ َ‬ ‫َ ُ َ ْ‬ ‫ﻓَـﻴ ُﻜﻮ ُن اﻟْ ِﻔﻌ َﻼ ِن‪-‬أَﻳﻀﺎ‪ -‬د ِ‬ ‫اﺧﻠَ ْ ِ‬ ‫ﲔ ِﰲ اﻟﺘﱠ َﻤ ِّﲏ‪.‬‬ ‫ًْ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ ٍ‬ ‫اﳉﻤﻠَﺔُ ِ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎ‪ِ ラ‬ن‬ ‫ﺚ‪ :‬أَ ﱠن ﻗَـ ْﻮﻟَﻪُ‪َ " :‬و َﻻ ﻧُ َﻜﺬّ َ‬ ‫َواﻟﺜﱠﺎﻟِ ُ‬ ‫ﺖ َﻫ َ‬ ‫اﺳﺘْﺌـﻨَﺎﻓﻴﱠﺔٌ َﻻ ﺗَـ َﻌﻠﱡ َﻖ َﳍَﺎ ﲟَﺎ ﻗَـْﺒـﻠَ َﻬﺎ‪َ ،‬وإِﱠﳕَﺎ ﻋُﻄ َﻔ ْ‬ ‫ِب" َﺧ َﱪٌ ﻟ ُﻤْﺒـﺘَ َﺪأ َْﳏ ُﺬوف‪َ ،‬و ُْ ْ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺎن ﻋﻠَﻰ ْ ِ‬ ‫ْ ِ ِِ ِ‬ ‫ﺻ ًﻼ‪َ ،‬وإِﱠﳕَﺎ‬ ‫اﳉُ ْﻤﻠَﺔ اﻟْ ُﻤ ْﺸﺘَﻤﻠَﺔ َﻋﻠَﻰ أَ َداة اﻟﺘﱠ َﻤ ِّﲏ َوَﻣﺎ ِﰲ َﺣﻴِّ ِﺰَﻫﺎ‪ ،‬ﻓَـﻠَْﻴ َﺴ ْ‬ ‫اﳉُ ْﻤﻠَﺘَﺎن اﻟْﻔ ْﻌﻠﻴﱠـﺘَ َ‬ ‫ﺖ َداﺧﻠَ ًﺔ ِﰲ اﻟﺘﱠ َﻤ ِّﲏ أَ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‪ ،‬ﻓَـﺘَ ُﻜﻮ ُن‬ ‫أَ َﺧ ََﱪ ﷲُ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ َﻋْﻨـ ُﻬ ْﻢ أَ ﱠُْﻢ أَ ْﺧ َﱪُوا َﻋ ْﻦ أَﻧْـ ُﻔﺴ ِﻬ ْﻢ َِ ﱠُْﻢ َﻻ ﻳُ َﻜ ّﺬﺑُﻮ َن ِ َ‪レ‬ت َرّ ْﻢ‪َ ،‬وأَ ﱠُْﻢ ﻳَ ُﻜﻮﻧُﻮ َن ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼٍ‬ ‫ب‪،‬‬ ‫َﻫ ِﺬ ِﻩ ْ‬ ‫اﳉُ ْﻤﻠَﺔُ َوَﻣﺎ ُﻋﻄ َ‬ ‫ﻒ َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ ِﰲ َﳏَ ِّﻞ ﻧَ ْ‬ ‫ﺐ ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻘ ْﻮل‪َ ،‬ﻛﺄَ ﱠن اﻟﺘﱠـ ْﻘﺪ َﻳﺮ‪ :‬ﻓَـ َﻘﺎﻟُﻮا‪ レَ :‬ﻟَْﻴـﺘَـﻨَﺎ ﻧـَُﺮﱡد‪َ ،‬وﻗَﺎﻟُﻮا‪َْ :‬ﳓ ُﻦ َﻻ ﻧُ َﻜ ّﺬ ُ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ"‪.2‬‬ ‫َوﻧَ ُﻜﻮ ُن ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮد(‪ ،‬أَ ْي‪َ :‬وأَ َ‪َ ル‬ﻻ أَﻋُ ُ‬ ‫اﺧﺘَ َﺎر َﻫ َﺬا اﻟْ َﻮ ْﺟﻪَ‪َ ،‬و َﺷﺒﱠـ َﻬﻪُ ﺑَِﻘ ْﻮﳍ ْﻢ‪َ ) :‬د ْﻋ ِﲏ َوَﻻ أَﻋُ ُ‬ ‫ﲔ أَ ﱠن ﺳﻴﺒَـ َﻮﻳْﻪِ ْ‬ ‫َوذَ َﻛَﺮ اﻟ ﱠﺴﻤ ُ‬ ‫ﻮد ﺗَـَﺮْﻛﺘَِﲏ‪ ،‬أَْو َﱂْ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ َﻣ ْﻌ َﲎ ْاﻵﻳَِﺔ‪ :‬أَ ْﺧ َﱪُوا أَ ﱠُْﻢ َﻻ ﻳُ َﻜ ِّﺬﺑُﻮ َن ِ َ‪ِ レ‬ت َرِِّ ْﻢ‪َ ،‬وأَ ﱠُْﻢ ﻳَ ُﻜﻮﻧُﻮ َن ِﻣ َﻦ‬ ‫ﻮد َﻋﻠَﻰ ُﻛ ِّﻞ َﺣ ٍﺎل‪َ ،‬ﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ﺗَْﱰُْﻛ ِﲏ‪ ،‬أَ ْي‪َ :‬ﻻ أَﻋُ ُ‬ ‫ِِ‬ ‫ﲔ َﻋﻠَﻰ ُﻛ ِّﻞ َﺣ ٍﺎل‪ُ ،‬رﱡدوا أَْو َﱂْ ﻳـَُﺮﱡدوا‪.3‬‬ ‫اﻟْ ُﻤ ْﺆﻣﻨ َ‬ ‫ﺎذ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻬ ِ‬ ‫اﳋَﻠِ ِ‬ ‫ﻴﻞ‪:‬‬ ‫ﺎت ْ‬ ‫ج ﻣ ْﻦ ﺗَـ ْﻮ ِﺟ َ‬ ‫‪َ 1.8.2‬ﳕَ ُ‬ ‫ﺎل ْ ِ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ﻴﻞ‪َ " :‬وِﻣْﻨﻪُ ﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ ﺗﻌﺎﱃ‪" :‬ﻗُ ِﻞ ۡٱﻟﻌَ ۡﻔ ۗ َﻮ" )اﻟﺒﻘﺮة ‪،(219/2‬‬ ‫‬‫ﲔ ِﰲ َﻛﻠِ َﻤ ِﺔ " ۡٱﻟﻌَ ۡﻔ َﻮ"‪ ،4‬ﻗَ َ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫اﳋَﻠ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ َﻋﻠَﻰ َو ْﺟ ِﻪ اﻟْ ِﻔ ْﻌ ِﻞ"‪.5‬‬ ‫أَ ِي‪ :‬اﻟﱠﺬي ﺗـُْﻨﻔ ُﻘﻮ َن ُﻫ َﻮ اﻟْ َﻌ ْﻔ ُﻮ ﻣ ْﻦ أَْﻣ َﻮاﻟ ُﻜ ْﻢ‪ ،‬ﻓَِﺈ ﱠ‪レ‬ﻩُ ﻓَﺄَﻧْﻔ ُﻘﻮا‪ِ ،‬ﰲ ﻗَﺮاءَة َﻣ ْﻦ ﻳـَ ْﺮﻓَ ُﻊ‪َ ،‬واﻟﻨﱠ ْ‬ ‫ﺼُ‬ ‫وﺗَـﻮِﺟﻴﻪ ْ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫اﲰَ ْ ِ‬ ‫اﺳﺘِ ْﻔ َﻬ ٌﺎم‪َ ،‬واﻟﺘﱠـ ْﻘ ِﺪ ُﻳﺮ‪:‬‬ ‫)ﻣﺎ(‪َ ،‬و)ذَا( ِﻣ ْﻦ" َﻣﺎذَا" ْ‬ ‫َْ ُ‬ ‫ﲔ؛ )ذَا( ﲟَْﻨ ِﺰﻟَﺔ اﻟﱠﺬي‪َ ،‬وَ)ﻣﺎ( ْ‬ ‫اﳋَﻠ ِﻴﻞ ﻗَﺮاءَةَ اﻟﱠﺮﻓْ ِﻊ َﻋﻠَﻰ َﺟ ْﻌ ِﻞ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ۡ ۡ‬ ‫ِ‬ ‫َوﻳَ ْﺴﺄَﻟُﻮﻧَ َ‬ ‫ﻚ َﻣﺎ اﻟﱠﺬي ﻳـُْﻨﻔ ُﻘﻮﻧَﻪُ؟ "ﻗُ ِﻞ ٱﻟﻌَﻔ ُﻮ"‪َ ،‬وﺗَـ ْﻘﺪ ُﻳﺮﻩُ‪ :‬اﻟﱠﺬي ﺗـُْﻨﻔ ُﻘﻮﻧَﻪُ اﻟْ َﻌ ْﻔ ُﻮ‪ ،‬ﻓََْﲑﺗَﻔ ُﻊ اﻟْ َﻌ ْﻔ ُﻮ ﲞََِﱪ اﻟْ ُﻤْﺒـﺘَ َﺪأ‪َ ،‬وُﻣْﺒـﺘَ َﺪ ُؤﻩُ‬ ‫‪1‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﺣﺟر‪ ،‬اﻻﺳﺗدﻻل ﻓﻲ ﻛﺗﺎب ﺳﯾﺑوﯾﮫ )اﻻﺳﺗدﻻل ﺑﺎﻟﻧﻘل(‪) .‬ﻋﻣﺎن‪ :‬ﻣرﻛز اﻟﻛﺗﺎب اﻷﻛﺎدﯾﻣﻲ‪ ،(2021 ،‬ص‪.251،250‬‬ ‫‪2‬اﻟﺳﻣﯾن‪ ،‬اﻟدر اﻟﻣﺻون‪.586،585 :4 ،‬‬ ‫‪3‬اﻟﺳﻣﯾن‪ ،‬اﻟدر اﻟﻣﺻون‪.586 :4 ،‬‬ ‫ﱠ‬ ‫ب‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،182‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.227 :2 ،‬‬ ‫ﺻ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﺎﻟ‬ ‫ﺑ‬ ‫ونَ‬ ‫ْ‬ ‫ﻋ ْﻣ ٍرو ِﺑ ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫‪ 4‬ﻗَ َرأ َ أَﺑُو َ‬ ‫ﺎﻟر ْﻓ ِﻊ‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟ َﺑﺎﻗُ ِ‬ ‫‪ 5‬اﻟﻔراھﯾدي‪ ،‬اﻟﻌﯾن‪.208 :8 ،‬‬ ‫‪86‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﲰﺎ و ِ‬ ‫َ‬ ‫ﻀﻤﺮ‪ ،‬ﻳَ ُﺪ ﱡل َﻋﻠَْﻴ ِﻪ اﻟﱠ ِﺬي ﻳـُْﻨ ِﻔ ُﻘﻮ َن‪ ،‬وُﻫﻮ َﻣﺎ ِﰲ ُﺳ َﺆاﳍِِﻢ‪ ،‬وﻗِﺮاء َة اﻟﻨﱠ ْ ِ‬ ‫اﺣ ًﺪا ِﰲ َﻣ ْﻮ ِﺿ ِﻊ‬ ‫ُﻣ ْ َ ٌ‬ ‫ﺼﺐ َﻋﻠَﻰ َﺟ ْﻌ ِﻞ" َﻣﺎذا" ًْ َ‬ ‫ْ َََ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼٍ‬ ‫ﺐ‪ ،‬ﺑِـ "ﯾُﻨ ِﻔﻘُ َ‬ ‫ي َﺷ ْﻲ ٍء ﻳـُْﻨ ِﻔ ُﻘﻮ َن؟ ﻓَـ َﻘ ْﻮﻟُﻪُ‪ۡ " :‬ٱﻟ َﻌ ۡﻔ َﻮ"‬ ‫ﻚ أَ ﱠ‬ ‫ﻮن"‪ْ ِِ ،‬‬ ‫ﺿ َﻤﺎ ِر ﻓ ْﻌ ٍﻞ َد ﱠل َﻋﻠَْﻴ ِﻪ ْاﻷَﱠو ُل‪َ ،‬وﺗَـ ْﻘﺪ ُﻳﺮﻩُ‪َ :‬وﻳَ ْﺴﺄَﻟُﻮﻧَ َ‬ ‫ﻧَ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼٍ‬ ‫ﺼِ‬ ‫اب" َﻣﺎذَا ﯾُﻨ ِﻔﻘُ َ‬ ‫ﺎل‪ :‬ﻳـُْﻨ ِﻔ ُﻘﻮ َن اﻟْ َﻌ ْﻔ َﻮ‪.1‬‬ ‫ﺐ‪َ ،‬ﻛﺄَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫ﺐ‪ ،‬ﻓَ َﺠ َﻮاﺑُﻪُ أَﻳْ ً‬ ‫ﻀﺎ ﻧَ ْ‬ ‫ﻮن"‪َ ،‬وُﻫ َﻮ ِﰲ َﻣ ْﻮﺿ ِﻊ ﻧَ ْ‬ ‫ِ‪ヨ‬ﻟﻨﱠ ْ‬ ‫ﺐ َﺟ َﻮ ُ‬ ‫ﺼٌ‬ ‫ﺎل ْ ِ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ﻋ َﻠ ۡﯿ ِﮫ َ‬ ‫ﻏ َ‬ ‫‬‫ﻀﺒِﻲ" )ﻃﻪ‬ ‫ﻴﻞ‪َ " :‬وَﻣ ْﻦ ﻗَـَﺮأَ‪" :‬ﯾَ ۡﺤﻠُ ۡﻞ َ‬ ‫ﲔ ِﰲ َﻛﻠِ َﻤ ِﺔ "ﯾَ ۡﺤ ِﻠﻞ"‪ ،2‬ﻗَ َ‬ ‫ْ‬ ‫ََ‬ ‫اﳋَﻠ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ۡ ۡ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊَ ﱡﻖ‪َِ ،‬ﳛ ﱡﻞ َﳏَﻼ"‪.3‬‬ ‫ﺐ‪ِ ،‬ﻣ ْﻦ‪َ :‬ﺣ ﱠﻞ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ ْ‬ ‫‪َ (81/20‬ﻣ ْﻌﻨَﺎﻩُ‪ :‬ﻳـَْﻨﺰُل‪َ ،‬وَﻣ ْﻦ ﻗَـَﺮأَ‪" :‬ﯾَﺤ ِﻠﻞ" ﻳـُ ْﻔ ﱠﺴ ُﺮ‪َ :‬ﳚ ُ‬ ‫ِِ ‪4‬‬ ‫ِ ِ ِ ﱠِ‬ ‫وﻣﺎ و ﱠﺟﻪ ﺑِِﻪ ْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﺤ ِ‬ ‫ﺎب اﻟْ َﻤ َﻌ ِﺎﱐ‪َ ،5‬وﻋُﻠَ َﻤ ِﺎء اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ‪6‬؛ أَ ﱠن‬ ‫ََ َ َ‬ ‫ﻳﻦ ‪َ ،‬وأَ ْ َ‬ ‫ﻴﻞ َﻫﺎﺗَ ْﲔ اﻟْﻘَﺮاءَﺗَ ْﲔ ُﻫ َﻮاﻟﺬي َﻋﻠَْﻴﻪ َﻋﺎ ﱠﻣﺔُ اﻟْ ُﻤ َﻔ ّﺴﺮ َ‬ ‫اﳋَﻠ ُ‬ ‫اﻟْ ِﻘﺮاءةَ ﺑِ َﻜﺴ ِﺮ ْ ِ ِ‬ ‫ﻀ ِﻤﻬﺎ ِﻣﻦ اﻟﻨﱡـﺰ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ول‪.‬‬ ‫اﳊَﺎء ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻮ ُﺟﻮب‪َ ،‬وﺑِ َ ّ َ َ ُ‬ ‫ََ ْ‬ ‫ﺎل اﻟ ﱠﺴ ِﻤﲔ‪" :‬ﻓَِﻘﺮاءةُ اﻟْﻌﺎ ﱠﻣ ِﺔ ِﻣﻦ ﺣ ﱠﻞ ﻋﻠَﻴ ِﻪ َﻛ َﺬا‪ ،‬أَي‪ :‬وﺟ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀ ُﺎؤﻩُ‪َ ،‬وِﻣْﻨﻪُ ﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ‪:‬‬ ‫ﻗَ َ‬ ‫ﺐ ﻗَ َ‬ ‫ْ َ َْ‬ ‫ُ ََ َ‬ ‫ْ ََ َ‬ ‫ﺐ‪ ،‬ﻣ ْﻦ َﺣ ﱠﻞ اﻟ ﱠﺪﻳْ ُﻦ َﳛ ﱡﻞ‪ ،‬أَ ْي‪َ :‬و َﺟ َ‬ ‫ۡ‬ ‫ِ‬ ‫ﻋﺬ َ ‪ٞ‬‬ ‫اب ﱡﻣ ِﻘﯿ ٌﻢ")اﻟﺰﻣﺮ ‪،(40/39‬‬ ‫ﻋﻠَ ۡﯿ ِﮫ َ‬ ‫ﻀﺎ‪َ ":‬وﯾَ ِﺤ ﱡﻞ َ‬ ‫" َﺣﺘ ﱠ ٰﻰ ﯾَ ۡﺒﻠُ َﻎ ٱﻟ َﮭ ۡﺪ ُ‬ ‫ي َﻣ ِﺤﻠﱠﮫۥُ")اﻟﺒﻘﺮة ‪َ ،(196/2‬وﻣْﻨﻪُ أَﻳْ ً‬ ‫َوﻗَِﺮاءَةُ اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ِّﻲ ِﻣ ْﻦ‪َ :‬ﺣ ﱠﻞ َﳛُ ﱡﻞ‪ ،‬أَ ْي‪ :‬ﻧـََﺰَل‪َ ،‬وِﻣْﻨﻪُ‪":‬أَ ۡو ﺗَ ُﺤ ﱡﻞ ﻗَ ِﺮ ٗﯾﺒﺎ ِ ّﻣﻦ د َِار ِھﻢۡ ")اﻟﺮﻋﺪ ‪.7"(31/13‬‬ ‫َ ‪8‬‬ ‫اﳋﻠِ‬ ‫ﲔ ِﰲ َﻛﻠِﻤ ِﺔ " ٰﻓَ‬ ‫ِﻋْﻨ َﺪ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫اﲰُﻪُ‪َ ":-‬وﺗَ ۡﻨ ِﺤﺘ ُ َ‬ ‫ﺎل‬ ‫ﻗ‬ ‫‪،‬‬ ‫"‬ ‫ﯿﻦ‬ ‫ھ‬ ‫ﺮ‬ ‫‬‫ﻮن ِﻣ َﻦ ۡٱﻟ ِﺠﺒَﺎ ِل‬ ‫ِ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ﻴﻞ‪َ " :‬وﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ‪َ -‬ﻋﱠﺰ ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫ُ‬ ‫ِِ‬ ‫ﯿﻦ"‪ ،‬ﻓَﻤﻌﻨَﺎﻩ‪ :‬أ َِﺷ ِﺮ ِ‬ ‫َ‬ ‫ﺑُﯿُﻮ ٗﺗﺎ ٰﻓَ ِﺮ ِھ َ‬ ‫ﻳﻦ"‪.9‬‬ ‫ﯿﻦ" )اﻟﺸﻌﺮاء ‪ ،(149/26‬أَ ْي‪َ :‬ﺣﺎذﻗ َ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وَﻣ ْﻦ ﻗَـَﺮأَ َﻫﺎ "ﻓ ِﺮ ِھ َ َ ْ ُ‬ ‫ﻳﻦ‪ ،‬ﺑَﻄ ِﺮ َ‬ ‫َ‬ ‫وﻫ َﺬا اﻟﺘﱠـﻮِﺟﻴﻪ اﻟﱠ ِﺬي ذَ َﻛﺮﻩ ْ ِ‬ ‫ﲔ اﻟْ ِﻘﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ﲔ ِﰲ اﻟْﻤ ْﻌ َﲎ‪َ -‬ذ َﻫﺐ إِﻟَْﻴ ِﻪ ِْ‬ ‫ِ‬ ‫ي‪َ ،‬و َﻏ ْﲑُﻩُ‪َ ،10‬وِﻣْﻨـ ُﻬ ْﻢ َﻣ ْﻦ‬ ‫اﻹ َﻣ ُﺎم اﻟﻄﱠَِﱪ ﱡ‬ ‫ََ‬ ‫ْ ُ‬ ‫َُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﻴﻞ ‪ُ -‬ﻣ َﻔّﺮﻗًﺎ ﺑَْ َ َ َ‬ ‫اﳋَﻠ ُ‬ ‫اﳉِﺒ ِﺎل‪ ،‬وﻗِﻴﻞ‪ :‬ﻣﻌﺠﺒِﲔ‪ ،‬وﻗِﻴﻞ‪ :‬أَ ِﺷ ِﺮ ِ‬ ‫ذَ َﻛﺮ أَ ﱠُﻤﺎ ِﲟَﻌﲎ و ِ‬ ‫اﺣ ٍﺪ‪ ،‬وﻫﻮ‪ :‬ﺣ ِﺎذﻗِ ِ ِ‬ ‫ﻳﻦ‪.11‬‬ ‫ََُ َ َ‬ ‫َ َ ًْ َ‬ ‫ﻳﻦ‪ ،‬ﺑَﻄ ِﺮ َ‬ ‫َ‬ ‫ﲔ ﺑﻨَ ْﺤﺖ ْ َ َ َ ُ ْ َ َ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺚ ﻟِﻠ ﱠﺪا ِر ِس ﺻﻮرةً و ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي‪،‬‬ ‫اﺿ َﺤ ًﺔ َﻋْﻨﺄَ َﻫ ِّﻢ َﻣ َﻌ ِﺎﱂ اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ َو ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫َوِ َ َﺬا ﻳَ ُﻜﻮ ُن ﻗَ ْﺪ ﻗَ ﱠﺪ َم َﻫ َﺬا اﻟْﺒَ ْﺤ ُ‬ ‫ﺎج ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫َُ َ‬ ‫ﻴﻒ ﻓِﻴ ِﻪ‪ ،‬وﻋﺮض َﳕَ ِﺎذج ﻣﺘـﻨَـ ِﻮﻋﺔً ِﻣﻦ ﺗَـﻮِﺟﻴﻬﺎ ِ‬ ‫ورﺻ َﺪﺣﺮَﻛﺔَ اﻟﺘﱠﺄْﻟِ ِ‬ ‫ت اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء َواﻟﻨﱡ َﺤ ِﺎة‪.‬‬ ‫َ ََ َ َ َُ ّ َ ْ ْ َ‬ ‫ََ َ َ َ‬ ‫ْ‬ ‫اﳋَ ِﺎﲤَﺔُ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺻ ْﺤﺒِ ِﻪ‪َ ،‬وﺑـَ ْﻌ ُﺪ‪:‬‬ ‫ْ‬ ‫اﳊَ ْﻤ ُﺪ ِﱠ‪َ ،ِY‬واﻟ ﱠ‬ ‫ﺼ َﻼةُ َواﻟ ﱠﺴ َﻼ ُم َﻋﻠَﻰ َﺳﻴِّﺪ َ‪ُ ル‬ﳏَ ﱠﻤﺪ َر ُﺳﻮل ﷲ‪َ ،‬و َﻋﻠَﻰ آﻟﻪ‪َ ،‬و َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻋﻪُ‪،‬‬ ‫ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﻛ َﺸ َ‬ ‫ﺻ َﻮَرﻩُ َوأَﻧْـ َﻮ َ‬ ‫ي‪َ ،‬و ْ‬ ‫اﺳﺘَ ْﺠﻠَﻰ ُ‬ ‫ﻒ َﻫ َﺬا اﻟْﺒَ ْﺤﺜـُ َﻌ ْﻦ َﻣ َﻌ ِﺎﱂ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫واﺳﺘَـﻌﺮ ِ‬ ‫ﻚ‪ ،‬وﺗَـْﻨـﺘَ ِﻈﻢ ﻧـَﺘَﺎﺋِﺞ اﻟْﺒﺤ ِ‬ ‫ﺚ ِﰲ َﻣﺎ َِْﰐ‪:‬‬ ‫َ ْ َْ َ‬ ‫ض أَْﻣﺜﻠَ ًﺔ ﺗَﻄْﺒِﻴﻘﻴﱠﺔً َﻋﻠَﻰ َذﻟ َ َ ُ ُ َ ْ‬ ‫‪1‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﻛﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف‪ ،293،292 :1 ،‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪.326،325 :1 ،‬‬ ‫ﺿ ِ ّم ﱠ‬ ‫اﻟﻼ ِم‪َ ،‬وﻗَ َرأ َ ْاﻟ َﺑﺎﻗُونَ ِﺑ َﻛﺳ ِْرھَﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،422‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.321 :2 ،‬‬ ‫ﻲ ِﺑ َ‬ ‫‪ 2‬ﻗَ َرأ َ ْاﻟ ِﻛ َ‬ ‫ﺳﺎ ِﺋ ﱡ‬ ‫‪ 3‬اﻟﻔراھﯾدي‪" ،‬ﺣل"‪ ،‬اﻟﻌﯾن‪.27 :3 ،‬‬ ‫‪4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟطﺑري‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن‪ ،346 :18 ،‬اﻟزﻣﺧﺷري‪ ،‬اﻟﻛﺷﺎف‪ ،79 :3 ،‬اﻟرازي‪ ،‬ﻣﻔﺎﺗﯾﺢ اﻟﻐﯾب‪.83 :22 ،‬‬ ‫‪5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻔراء‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪ ،188 :2 ،‬اﻟزﺟﺎج‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪ ،370 :3 ،‬اﻷزھري‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘراءات‪.156 :2 ،‬‬ ‫‪6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﺣﺟﺔ‪ ،‬ص‪ ،245‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪ ،421 :2 ،‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪.849 :2 ،‬‬ ‫‪7‬اﻟﺳﻣﯾن‪ ،‬اﻟدر اﻟﻣﺻون‪.86 :8 ،‬‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ﻋﺎﻣِ ٍر ﺑِﺄَﻟِفٍ ‪َ ،‬واﻟﺑَﺎﻗونَ ﺑِ َﺣذﻓِ َﮭﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪ ،‬ص‪ ،472‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.336 :2 ،‬‬ ‫‪8‬ﻗَ َرأ َ ْاﻟ ُﻛوﻓِﯾﱡونَ ‪َ ،‬واﺑْنُ َ‬ ‫‪9‬اﻟﻔراھﯾدي‪" ،‬ﻓره"‪ ،‬اﻟﻌﯾن‪.46 :4 ،‬‬ ‫‪10‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟطﺑري‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن‪ ،382 :19 ،‬اﻟزﺟﺎج‪ ،‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪ ،96 :4 ،‬ﻣﻛﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺷف‪ ،151 :2 ،‬اﺑن أﺑﻲ ﻣرﯾم‪ ،‬اﻟﻣوﺿﺢ‪ ،945 :2 ،‬اﺑن‬ ‫زﻧﺟﻠﺔ‪ ،‬ﺣﺟﺔ اﻟﻘراءات‪ ،‬ص‪.519‬‬ ‫‪11‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ﺷرح اﻟﮭداﯾﺔ‪.449 :2 ،‬‬ ‫‪87‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺗَﻀﻠﱡﻊ ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫‬‫ﻳﺞ؛ ﻟِ َﺬا‬ ‫اﻋﺘُـ ُﻬ ْﻢ ِﰲ اﻟْ ُﻘ ْﺪ َرِة َﻋﻠَﻰ اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ َواﻟﺘﱠ ْﺨ ِﺮ ِ‬ ‫ي ِﰲ ﻋ ْﻠ ِﻢ ﺗَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات‪َ ،‬وﺑـََﺮ َ‬ ‫ْ ّ‬ ‫َُ َُ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮخ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻔ ِّﻦ‪.‬‬ ‫ﺻﺎﻟَِﺔ‪َ ،‬واﻟْﻌُ ْﻤ ِﻖ‪َ ،‬واﻟﱡﺮ ُﺳ ِ‬ ‫اﺗﱠ َﺴ َﻤ ْ‬ ‫ﺖ ﺗَـ ْﻮﺟ َﻴﻬﺎ ُُْﻢ ِ‪ْヨ‬ﻷَ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺗَـﻌﻠِﻴﻞ اﻟْﻮﺟ ِﻪ اﻟْ ِﻘﺮاﺋِ ِﻲ‪ ،‬وﺗَـﻠَ ﱡﻤﺲ ْ ِ‬ ‫ﺻ ْﻠ ِ‬ ‫‬‫ﺎ‪ِ ル‬ﻣْﻨـ ُﻬ ْﻢ‬ ‫ﺐ ﻓِ ْﻜ ِﺮ ﻋُﻠَ َﻤ ِﺎء اﻟﺘﱠـ ْﻮِﺟ ِﻴﻪ َو ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺎج؛ إِﳝَ ً‬ ‫اﳊُ ﱠﺠﺔ ﻟَﻪُ َﻛﺎ َن َراﺳ ًﺨﺎ ِﰲ ُ‬ ‫ْ ُ َْ َ ّ َ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫اﳊﺠ ِﺞ‪ ،‬و ِ‬ ‫ط اﻟْﱪ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫اﺳﺘْﻨـﺒَﺎﻃَ ُﻬ َﻤﺎ ُﻫ َﻮ َْﳎﻠَﻰ اﻟ ﱠﺬ َﻛﺎء‪َ ،‬وَﻣﻨَﺎ ُ ََ َ‬ ‫َِ ﱠن إِ ْد َر َاك َﻫﺬﻩ اﻟْﻌﻠَ ِﻞ َو ُْ َ َ ْ‬ ‫ﺻﻮا َﻋﻠَﻰ إِﺗْـﺒَ ِﺎع ُﻛ ِّﻞ َو ْﺟﻪ ُﺣ َﺠ َﺠﻪُ‬ ‫اﻋﺔ‪ ،‬ﻓَ َﺤَﺮ ُ‬ ‫َو ِﻋﻠَﻠَﻪُ‪.‬‬ ‫ﺗَـﻌﺪ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ي ﻫﻮ اﻟْﻐَﺎﻟِﺐ ِﰲ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِِ ﱡ ِ‬ ‫‬‫ات‪.‬‬ ‫َ ُ‬ ‫ُ ْ‬ ‫ََ‬ ‫ﱡد َﻣ َﻌﺎﱂ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ َواﻻ ْﺣﺘ َﺠﺎﺟﻔﻲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮن‪َ ،‬واﻻ ّﲡَﺎﻩُ اﻟﻠﻐَﻮ ﱡ ُ َ‬ ‫ات ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن‪ ،‬وﺗَـ َﻔﺎوت ﻣﻮاﻗِ ِﻔ ِﻬﻢ ِﻣﻦ وﺟ ِ‬ ‫ﺎج ﻟَ َﺪى ﻋﻠَﻤ ِﺎء ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﻮﻩ‬ ‫‬‫ﺗَـﺒَﺎﻳُ ُﻦ َﻣ َﻌ ِﺎﱂ اﻟﺘـ ْﱠﻮِﺟ ِﻴﻪ َو ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫َ‬ ‫ْ َ ُ ُ ََ ْ ْ ُ ُ‬ ‫َُ ْ‬ ‫ََ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ات ر ِاﺟﻊ إِ َﱃ ﻗِﻴ ِ‬ ‫ﺎﺳﻴﱠ ِﺔ َﻫ ُﺆَﻻ ِء اﻟْﻌُﻠَ َﻤ ِﺎء َوأَﺛَِﺮﻳﱠﺘِ ِﻬ ْﻢ‪.‬‬ ‫اﻟْﻘَﺮاءَ َ ٌ َ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن ُِﺻ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎج اﻟْﻤﺨﺘَﻠِ َﻔ ِﺔ‪َ ،‬ﻛﺎﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫‬‫آن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ‪َ ،‬وﻗَِﺮاءَاﺗِِﻪ‬ ‫ﻮل اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ ُ ْ‬ ‫ﻋﻨَﺎﻳَﺔُ ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟﺘـ ْﱠﻮﺟﻴﻪ َواﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬و َﻏ ِْﲑَﻫﺎ‪.‬‬ ‫اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَﺮةِ َواﻟ ﱠﺸﺎذﱠة‪َ ،‬وَر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﺎج ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫اﺣ ِﻞ ﺗَـﻮِﺟﻴ ِﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن ﻣﺮﺣﻠَﺔً رﺋِﻴﺴﺔً ﻣﻦ ﻣﺮ ِ‬ ‫‬‫ات‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﺗـُ َﻌ ﱡﺪ َﻣ ْﺮ َﺣﻠَﺔُ اﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫ََ‬ ‫ْ َْ َ َ َ َ ْ ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﲔ اﻟْﺒ ِ‬ ‫ِ ِِ ِ ِ‬ ‫اﺳﺘِ ْﺨَﺮ ِاج‬ ‫َو ِاﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ﺎج َﳍَﺎ؛ ﻟﻈُ ُﻬﻮِر اﻟْ َﻤ ْﺪ َر َﺳﺘَ ْ ِ َ ْ‬ ‫ﻮص َواﻟْ َﻤ ْﺮِوﱠ‪レ‬ت‪َ ،‬و ْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱠﺔ َواﻟْ ُﻜﻮﻓﻴﱠﺔ‪َ ،‬وﺗَـﺘَـﺒﱡ ِﻊ ﻋُﻠَ َﻤﺎء َﻫﺬﻩ اﻟْﻤﺎﺋَﺔ اﻟﻨﱡ ُ‬ ‫ﺼ َ‬ ‫ﻀ َﻮاﺑِ ِﻂ اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬ ‫اﻟ ﱠ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫‬‫ﺼ ِﺮﻳِّ َ‬ ‫َﺷ ِﻬ َﺪ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮ ُن َوﺛْـﺒَﺔً ﻗَ ِﻮﻳﱠﺔً ِﰲ ُﳕُِّﻮ ﻋ ْﻠﻤﺘَـ ْﻮﺟﻴﻪ اﻟْﻘَﺮاءَات َﻣ َﻊ ﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟﻠﱡﻐَﺔ‪َ ،‬وﻇَ َﻬَﺮ ﻟ ْﻠ ُﻘﱠﺮاء َواﻟﻨﱡ َﺤﺎة‪-‬ﺑَ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ات‪ ،‬وَﻛﺎ َن َﳍﻢ دور ‪ِ ヨ‬رٌز ِﰲ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﻮﻟِِﻪ‪.‬‬ ‫ﲔ‪ُ -‬ﻣ َﺸ َﺎرَﻛ ٌ‬ ‫َوُﻛﻮﻓﻴِّ َ‬ ‫ْ‬ ‫اﺳﺘْﻨـﺒَﺎط ﻗَـ َﻮاﻋﺪ ﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟﺘﱠـ ْﻮﺟﻴﻪ‪َ ،‬و َْﺻ ِﻴﻞ أُ ُ‬ ‫ﺎت ِﰲ ُﻣ َﻌﺎ َﳉَﺔ اﻟْﻘَﺮاءَ َ ُْ َ ْ ٌ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﲔ اﻟْﺒﺼ ِﺮﻳﱠِﺔ واﻟْ ُﻜﻮﻓِﻴﱠ ِﺔ وﻣﺸﺎرَﻛﺘِ ِﻬﻤﺎ أَﺛـَﺮ وا ِﺿﺢ ِﰲ ِاﻻﻧْﺘِ َﻘ ِﺎل ﺑِﻌِْﻠ ِﻢ ﺗَـﻮِﺟ ِﻴﻪ اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات ِﻣ ْﻦ‬ ‫‬‫َُ َ َ َ ٌ َ ٌ‬ ‫ْ‬ ‫َﻛﺎ َن ﻟﺘَ َﻼﻗﻲ اﻟْ َﻤ ْﺪ َر َﺳﺘَ ْ َ ْ َ‬ ‫ََ‬ ‫ﺎت واﻟْﻤﻨَﺎﻇَﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎش ﻟِْﻠﻤْﻨـ ُﻘ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮل‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ َﻛﺎ َن ﻟِﻈُ ُﻬﻮِر ﺑـَ ْﻌ ِ‬ ‫ات أَ ْﻛ َُﱪ ْاﻷَﺛَِﺮ ِﰲ ُﳕُِّﻮ َﻫ َﺬا‬ ‫َﻣ ْﺮ َﺣﻠَﺔ اﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ إ َﱃ َﻣ ْﺮ َﺣﻠَﺔ اﻟﻨّ َﻘ ِ َ‬ ‫ﺾ اﻟْ ُﻤﻨَﺎﻗَ َﺸ َ ُ َ‬ ‫اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ‪.‬‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎﺣ ُ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﺻﻲ اﻟْﺒ ِ‬ ‫ِ‬ ‫وﻳ ِ‬ ‫ﲔ إِ َﱃ اﻟﺘﱠـْﻨ ِﻘْﻴ ِ‬ ‫ﺼ ٍ‬ ‫ﻮص ﻟِﻌُﻠَ َﻤ ِﺎء َﻫ َﺬا‬ ‫ﺚ ﺑِﺘَـ ْﻮﺟْﻴﻪ اﻟْﺒَﺎﺣﺜ ْ َ‬ ‫ﲔ َواﻟﺪﱠا ِرﺳ ْ َ‬ ‫ﺐ ِﰲ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎت اﻟْﻘَﺮاءَات َواﻟْ َﻌَﺮﺑِﻴﱠﺔ َﻋ ْﻦ ﻧُ ُ‬ ‫َُ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎج ﻟِْﻠ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ات اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬ ‫اﻟْ َﻘ ْﺮن؛ ﺗُ ْﺴﻬ ُﻢ ﰲ ﺑـَﻴَﺎن َﻣ َﻌﺎﱂ اﻟﺘـ ْﱠﻮﺟْﻴﻪ َواﻻ ْﺣﺘ َﺠ ِ َ َ‬ ‫ﱄ اﻟﺘﱠـ ْﻮﻓِ ِﻴﻖ‪.‬‬ ‫َوﷲُ‪-‬ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ -‬وِ ﱡ‬ ‫ﻓِ ْﻬ ِﺮس اﻟْﻤ ِ‬ ‫ﺎد ِر واﻟْﻤﺮ ِ‬ ‫اﺟ ِﻊ‬ ‫ُ َ َ‬ ‫ﺼ َ ََ‬ ‫‪ .1‬اﺑﻦ أﰊ ﻣﺮﱘ‪ ،‬ﻧﺼﺮ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ‪ .‬اﳌﻮﺿﺢ ﰲ وﺟﻮﻩ اﻟﻘﺮاءات وﻋﻠﻠﻬﺎ‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ دﻛﺘﻮراﻩ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ أم‬ ‫اﻟﻘﺮى‪.(1408 ،‬‬ ‫‪ .2‬اﺑﻦ اﻟﺒﻨﺎء اﻟﺪﻣﻴﺎﻃﻲ‪ ،‬أﲪﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ .‬إﲢﺎف ﻓﻀﻼء اﻟﺒﺸﺮ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻷرﺑﻌﺔ‬ ‫‪88‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻋﺸﺮ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪.(2006/1427 ،‬‬ ‫‪ .3‬اﺑﻦ اﳉﺰري‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ ،‬ﻏﺎﻳﺔ اﻟﻨﻬﺎﻳﺔ ﰲ ﻃﺒﻘﺎت اﻟﻘﺮاء‪) ،‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ‪.(1351 ،‬‬ ‫‪ .4‬اﺑﻦ ﺟﲏ‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﻔﺘﺢ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺟﲏ‪ .‬اﳋﺼﺎﺋﺺ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .4‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬اﳍﻴﺌﺔ اﳌﺼﺮﻳﺔ اﻟﻌﺎﻣﺔ‬ ‫ﻟﻠﻜﺘﺎب(‪.‬‬ ‫‪ .5‬اﺑﻦ ﺟﲏ‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﻔﺘﺢ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺟﲏ‪ .‬اﶈﺘﺴﺐ ﰲ ﺗﺒﻴﲔ وﺟﻮﻩ ﺷﻮاذ اﻟﻘﺮاءات واﻹﻳﻀﺎح ﻋﻨﻬﺎ‪،‬‬ ‫)اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬وزارة اﻷوﻗﺎف‪ ،‬ا ﻠﺲ اﻷﻋﻠﻰ ﻟﻠﺸﺆون اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪.(1999/1420 ،‬‬ ‫‪ .6‬اﺑﻦ ﺣﺰم اﻷﻧﺪﻟﺴﻲ‪ ،‬ﻋﻠﻲ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ‪ .‬اﻟﻔﺼﻞ ﰲ اﳌﻠﻞ واﻷﻫﻮاء واﻟﻨﺤﻞ‪) ،‬ﺑﲑوت‪ :‬دار‬ ‫اﳉﻴﻞ‪.(1405 ،‬‬ ‫‪ .7‬اﺑﻦ ﺧﺎﻟﻮﻳﻪ‪ ،‬اﳊﺴﲔ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ .‬إﻋﺮاب اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ وﻋﻠﻠﻬﺎ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ‬ ‫اﳋﺎﳒﻲ‪.(1992/1413 ،‬‬ ‫‪ .8‬اﺑﻦ ﺧﺎﻟﻮﻳﻪ‪ ،‬اﳊﺴﲔ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ .‬اﳊﺠﺔ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .4‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﺸﺮوق‪،‬‬ ‫‪.(1401‬‬ ‫‪ .9‬اﺑﻦ ﺧﺎﻟﻮﻳﻪ‪ ،‬اﳊﺴﲔ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ .‬ﳐﺘﺼﺮ ﰲ ﺷﻮاذ اﻟﻘﺮآن ﻣﻦ ﻛﺘﺎب اﻟﺒﺪﻳﻊ‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ ،‬ﻣﻜﺘﺒﺔ‬ ‫اﳌﺘﻨﱯ(‪.‬‬ ‫‪.10‬‬ ‫اﺑﻦ درﻳﺪ‪ ،‬أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ اﳊﺴﻦ‪ .‬ﲨﻬﺮة اﻟﻠﻐﺔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻌﻠﻢ‬ ‫ﻟﻠﻤﻼﻳﲔ‪.(1987 ،‬‬ ‫‪.11‬‬ ‫اﺑﻦ زﳒﻠﺔ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ .‬ﺣﺠﺔ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .5‬ﺑﲑوت‪ :‬ﻣﺆﺳﺴﺔ‬ ‫اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‪.(1979 ،‬‬ ‫‪.12‬‬ ‫اﺑﻦ ﺳﻴﺪﻩ‪ ،‬ﻋﻠﻲ ﺑﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ‪ .‬اﳌﺨﺼﺺ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار إﺣﻴﺎء اﻟﱰاث‬ ‫اﻟﻌﺮﰊ‪.(1996/1417 ،‬‬ ‫‪.13‬‬ ‫اﺑﻦ ﻋﺎدل اﻟﺪﻣﺸﻘﻲ‪ ،‬ﻋﻤﺮ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ‪ .‬اﻟﻠﺒﺎب ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻜﺘﺎب‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪:‬‬ ‫دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪.(1998/1419 ،‬‬ ‫‪.14‬‬ ‫اﺑﻦ ﻋﺎﺷﻮر‪ ،‬ﳏﻤﺪ اﻟﻄﺎﻫﺮ ﺑﻦ ﻋﺎﺷﻮر‪ .‬اﻟﺘﺤﺮﻳﺮ واﻟﺘﻨﻮﻳﺮ‪) .‬ﺗﻮﻧﺲ‪ :‬اﻟﺪار اﻟﺘﻮﻧﺴﻴﺔ‬ ‫ﻟﻠﻨﺸﺮ‪.(1984 ،‬‬ ‫‪.15‬‬ ‫اﺑﻦ ﻋﻄﻴﺔ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﳊﻖ ﺑﻦ ﻏﺎﻟﺐ‪ .‬اﶈﺮر اﻟﻮﺟﻴﺰ ﰲ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻌﺰﻳﺰ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪.1‬‬ ‫‪89‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫)ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪.(1422 ،‬‬ ‫‪.16‬‬ ‫اﺑﻦ ﻏﻠﺒﻮن‪ ،‬أﺑﻮ اﳊﺴﻦ ﻃﺎﻫﺮ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﳌﻨﻌﻢ‪ ،‬اﻟﺘﺬﻛﺮة ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﺜﻤﺎن‪) ،‬ﺟﺪة‪:‬‬ ‫اﳉﻤﺎﻋﺔ اﳋﲑﻳﺔ ﻟﺘﺤﻔﻴﻆ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ(‪.‬‬ ‫‪.17‬‬ ‫اﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ‪ ،‬أﺑﻮ ﺑﻜﺮ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻣﻮﺳﻰ‪ ،‬اﻟﺴﺒﻌﺔ ﰲ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬اﻟﻘﺎﻫﺮ‪ :‬دار‬ ‫اﳌﻌﺎرف‪.(1400 ،‬‬ ‫‪.18‬‬ ‫اﺑﻦ ﻣﻨﻈﻮر‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻣﻜﺮم‪ .‬ﻟﺴﺎن اﻟﻌﺮب‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﲑوت‪ :‬دار ﺻﺎدر‪،‬‬ ‫‪.(1414‬‬ ‫‪.19‬‬ ‫اﺑﻦ ﻫﺸﺎم‪ ،‬ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻳﻮﺳﻒ‪ .‬ﻣﻐﲏ اﻟﻠﺒﻴﺐ ﻋﻦ ﻛﺘﺐ اﻷﻋﺎرﻳﺐ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪.6‬‬ ‫)دﻣﺸﻖ‪ :‬دار اﻟﻔﻜﺮ‪.(1985 ،‬‬ ‫‪.20‬‬ ‫أﺑﻮ ﺣﻴﺎن‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻳﻮﺳﻒ‪ .‬اﻟﺒﺤﺮ اﶈﻴﻂ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪) ،‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻔﻜﺮ‪،‬‬ ‫‪.(1420‬‬ ‫‪.21‬‬ ‫أﺑﻮ ﺷﺎﻣﺔ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ‪ .‬إﺑﺮاز اﳌﻌﺎﱐ ﻣﻦ ﺣﺮز اﻷﻣﺎﱐ‪) ،‬ﺑﲑوت‪ :‬دار‬ ‫اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ(‪.‬‬ ‫‪.22‬‬ ‫أﲪﺪ ﺳﻌﺪ‪ ،‬أﲪﺪ ﺳﻌﺪ ﳏﻤﺪ‪ .‬اﻟﺘﻮﺟﻴﻪ اﻟﺒﻼﻏﻲ ﻟﻠﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ‬ ‫اﻵداب(‪.‬‬ ‫‪.23‬‬ ‫اﻷزﻫﺮي‪ ،‬أﺑﻮ ﻣﻨﺼﻮرﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ .‬ﻣﻌﺎﱐ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﺴﻌﻮدﻳﺔ‪ :‬ﻣﺮﻛﺰ‬ ‫اﻟﺒﺤﻮث ﰲ ﻛﻠﻴﺔ اﻵداب‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﳌﻠﻚ ﺳﻌﻮد‪.(1991/1412 ،‬‬ ‫‪.24‬‬ ‫اﻷﻓﻐﺎﱐ‪ ،‬ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ .‬ﰲ أﺻﻮل اﻟﻨﺤﻮ‪) ،‬ﺑﲑوت‪ :‬اﳌﻜﺘﺐ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪،‬‬ ‫‪.(1987/1407‬‬ ‫‪.25‬‬ ‫اﻷﻟﺒﺎﱐ‪ ،‬ﳏﻤﺪ ‪ル‬ﺻﺮ اﻟﺪﻳﻦ‪ .‬ﺿﻌﻴﻒ ﺳﻨﻦ اﻟﱰﻣﺬي‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬اﳌﻜﺘﺐ‬ ‫اﻹﺳﻼﻣﻲ‪.(1991/1411 ،‬‬ ‫‪.26‬‬ ‫اﻷﻧﺒﺎري‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﱪﻛﺎت ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ .‬اﻹﻧﺼﺎف ﰲ ﻣﺴﺎﺋﻞ اﳋﻼف ﺑﲔ‬ ‫اﻟﻨﺤﻮﻳﲔ‪ :‬اﻟﺒﺼﺮﻳﲔ واﻟﻜﻮﻓﻴﲔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﳌﻜﺘﺒﺔ اﻟﻌﺼﺮﻳﺔ‪.(2003/1424 ،‬‬ ‫‪.27‬‬ ‫اﻷﻧﺒﺎري‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﱪﻛﺎت ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ .‬ﻧﺰﻫﺔ اﻷﻟﺒﺎء ﰲ ﻃﺒﻘﺎت اﻷد‪ヨ‬ء‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‬ ‫‪) .3‬اﻟﺰرﻗﺎء‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳌﻨﺎر‪.(1985/1405 ،‬‬ ‫‪90‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪.28‬‬ ‫أﳒﺐ ﻏﻼم‪ ،‬أﳒﺐ ﻏﻼم ﳏﻤﺪ‪ .‬اﻹﻋﻼل واﻹﺑﺪال واﻹدﻏﺎم ﰲ ﺿﻮء اﻟﻘﺮاءات‬ ‫اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ واﻟﻠﻬﺠﺎت اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ )رﺳﺎﻟﺔ دﻛﺘﻮراﻩ‪ ،‬ﻛﻠﻴﺔ اﻟﱰﺑﻴﺔ ﻟﻠﺒﻨﺎت ﲟﻜﺔ اﳌﻜﺮﻣﺔ‪.(1989/1410 ،‬‬ ‫‪.29‬‬ ‫اﻷﳒﺮي‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﻌﺒﺎس أﲪﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ اﳌﻬﺪي‪ .‬اﻟﺒﺤﺮ اﳌﺪﻳﺪ ﰲ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن ا ﻴﺪ‪،‬‬ ‫اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪.(2002/1423 ،‬‬ ‫‪.30‬‬ ‫أﻧﻴﺲ‪ ،‬إﺑﺮاﻫﻴﻢ أﻧﻴﺲ‪ .‬ﻣﻦ أﺳﺮار اﻟﻠﻐﺔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .6‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﻷﳒﻠﻮ اﳌﺼﺮﻳﺔ‪،‬‬ ‫‪.(1978‬‬ ‫‪.31‬‬ ‫اﻟﺒﻐﺪادي‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﻘﺎدر ﺑﻦ ﻋﻤﺮ‪ .‬ﺧﺰاﻧﺔ اﻷدب وﻟﺐ ﻟﺒﺎب ﻟﺴﺎن اﻟﻌﺮب‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪.4‬‬ ‫)اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳋﺎﳒﻲ‪.(1997/1418 ،‬‬ ‫‪.32‬‬ ‫اﻟﱰﻣﺬي‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﻴﺴﻰ‪ .‬ﺳﻨﻦ اﻟﱰﻣﺬي‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬ﻣﺼﺮ‪ :‬ﺷﺮﻛﺔ ﻣﻜﺘﺒﺔ وﻣﻄﺒﻌﺔ‬ ‫ﻣﺼﻄﻔﻰ اﻟﺒﺎﰊ اﳊﻠﱯ‪.(1975/1395 ،‬‬ ‫‪.33‬‬ ‫اﻟﺘﻴﻤﻲ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪة ﻣﻌﻤﺮ ﺑﻦ اﳌﺜﲎ‪ .‬ﳎﺎز اﻟﻘﺮآن‪) .‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳋﺎﳒﻲ‪.(1381 ،‬‬ ‫‪.34‬‬ ‫اﻟﺜﻌﻠﱯ‪ ،‬أﲪﺪ ﺑﻦ إﺑﺮاﻫﻴﻢ‪ .‬اﻟﻜﺸﻒ واﻟﺒﻴﺎن ﻋﻦ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺟﺪة‪ :‬دار‬ ‫اﻟﺘﻔﺴﲑ‪.(2015/1436 ،‬‬ ‫‪.35‬‬ ‫اﳉﺎﺣﻆ‪،‬ﻋﻤﺮو ﺑﻦ ﲝﺮ ﺑﻦ ﳏﺒﻮب‪ .‬اﻟﺒﻴﺎن واﻟﺘﺒﻴﲔ‪) ،‬ﺑﲑوت‪ :‬دار وﻣﻜﺘﺒﺔ اﳍﻼل‪،‬‬ ‫‪.(1423‬‬ ‫‪.36‬‬ ‫اﳉﻤﺤﻲ‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﺳﻼم‪ .‬ﻃﺒﻘﺎت ﻓﺤﻮل اﻟﺸﻌﺮاء‪) ،‬ﺟﺪة‪ :‬دار اﳌﺪﱐ(‪.‬‬ ‫‪.37‬‬ ‫اﳉﻨﺎﰊ‪ ،‬أﲪﺪ ﻧﺼﻴﻒ‪ .‬اﻟﺪراﺳﺎت اﻟﻠﻐﻮﻳﺔ واﻟﻨﺤﻮﻳﺔ ﰲ ﻣﺼﺮ ﻣﻨﺬ ﻧﺸﺄ ﺎ ﺣﱴ ﺎﻳﺔ‬ ‫اﻟﻘﺮن اﻟﺮاﺑﻊ اﳍﺠﺮي )اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ دار اﻟﱰاث‪.(1977/1379 ،‬‬ ‫‪.38‬‬ ‫اﳉﻨﺪي‪ ،‬أﲪﺪ ﻋﻠﻢ اﻟﺪﻳﻦ‪ .‬اﻟﻠﻬﺠﺎت اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﰲ اﻟﱰاث‪).‬اﻟﺪار اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﻟﻠﻜﺘﺎب‪،‬‬ ‫‪.(1983‬‬ ‫‪.39‬‬ ‫اﳉﻮﻫﺮي‪ ،‬إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﲪﺎد‪ ،‬اﻟﺼﺤﺎح ‪ラ‬ج اﻟﻠﻐﺔ وﺻﺤﺎح اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪) ،‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻌﻠﻢ‬ ‫ﻟﻠﻤﻼﻳﲔ‪.(1987/1407 ،‬‬ ‫‪.40‬‬ ‫ﺣﺠﺮ‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﺣﺠﺮ‪ .‬اﻻﺳﺘﺪﻻل ﰲ ﻛﺘﺎب ﺳﻴﺒﻮﻳﻪ )اﻻﺳﺘﺪﻻل ‪ヨ‬ﻟﻨﻘﻞ(‪) .‬ﻋﻤﺎن‪:‬‬ ‫ﻣﺮﻛﺰ اﻟﻜﺘﺎب اﻷﻛﺎدﳝﻲ‪.(2021 ،‬‬ ‫‪.41‬‬ ‫اﳊﺪﻳﺜﻲ‪ ،‬ﺧﺪﳚﺔ ﻋﺒﺪ اﻟﺮزاق‪ .‬اﳌﺪارس اﻟﻨﺤﻮﻳﺔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬إرﺑﺪ‪ :‬دار اﻷﻣﻞ ﻟﻠﻨﺸﺮ‬ ‫‪91‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫واﻟﺘﻮزﻳﻊ‪.(2001/1422 ،‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊﺮﰊ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﻌﺰﻳﺰ ﻋﻠﻲ‪ .‬ﺗَـﻮ ِﺟﻴﻪُ ﻣ ْﺸ ِﻜ ِﻞ اﻟ ِْﻘﺮ ِ‬ ‫ﲑا‬ ‫‪.42‬‬ ‫ْ ُ‬ ‫ََ‬ ‫اءات اﻟ َْﻌ ْﺸ ِﺮﻳﱠﺔ َواﻟْ َﻔ ْﺮﺷﻴﱠﺔ ﻟُﻐَﺔً َوﺗَـ ْﻔﺴ ً‬ ‫َوإِ ْﻋ َﺮ ًا‪) ،ヨ‬رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺴﺘﲑ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ أم اﻟﻘﺮى‪.(1417 ،‬‬ ‫‪.43‬‬ ‫ﺣﺴﲔ‪ ،‬ﺷﻌﺒﺎن ﺻﻼح‪ .‬ﻣﻮاﻗﻒ اﻟﻨﺤﺎة ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﺣﱴ ﺎﻳﺔ اﻟﻘﺮن اﻟﺮاﺑﻊ‬ ‫اﳍﺠﺮي‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬دار ﻏﺮﻳﺐ ﻟﻠﻄﺒﺎﻋﺔ واﻟﻨﺸﺮ واﻟﺘﻮزﻳﻊ‪.(2005 ،‬‬ ‫‪.44‬‬ ‫اﻟﺪاﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ‪ .‬اﻟﺘﻴﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﺸﺎرﻗﺔ‪:‬‬ ‫ﻣﻜﺘﺒﺔ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪ ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪.(2008/1429 ،‬‬ ‫‪.45‬‬ ‫اﻟﺪاﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ‪ .‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺒﻴﺎن ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻹﻣﺎرات‪:‬‬ ‫ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻟﺸﺎرﻗﺔ‪.(2007/1428 ،‬‬ ‫‪.46‬‬ ‫اﻟﺪﻗﻮر‪ ،‬ﺳﻠﻴﻤﺎن– ر‪ヨ‬ﻳﻌﺔ‪ ،‬ﳏﻤﺪ‪" ،‬ﻧﻈﺮﻳﺔ اﻟﻮﺣﺪة اﳌﻌﻨﻮﻳﺔ ﻟﻠﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪ :‬دراﺳﺔ ﰲ ﺗﻮﺟﻴﻪ‬ ‫اﻟﻘﺮاءات اﳌﺘﻮاﺗﺮة"‪،‬ص‪.490-423‬اﻟﻘﺼﻴﻢ‪ :‬ﳎﻠﺔ اﻟﻌﻠﻮم اﻟﺸﺮﻋﻴﺔ‪ ،‬ا ﻠﺪ )‪ ،(8‬اﻟﻌﺪد )‪،(2‬‬ ‫)‪.(2015/1436‬‬ ‫‪.47‬‬ ‫اﻟﺮاﺟﺤﻲ‪ ،‬ﻋﺒﺪﻩ ﻋﻠﻲ‪ .‬اﻟﻠﻬﺠﺎت اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪) ،‬اﻹﺳﻜﻨﺪرﻳﺔ‪ :‬دار‬ ‫اﳌﻌﺮﻓﺔ اﳉﺎﻣﻌﻴﺔ‪.(1996 ،‬‬ ‫اﻟﺮازي‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﻤﺮ‪ .‬ﻣﻔﺎﺗﻴﺢ اﻟﻐﻴﺐ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﲑوت‪ :‬دار إﺣﻴﺎء‬ ‫‪.48‬‬ ‫اﻟﱰاث اﻟﻌﺮﰊ‪.(1420 ،‬‬ ‫‪.49‬‬ ‫اﻟﺰﺑﻴﺪي‪ ،‬أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ اﳊﺴﻦ‪ .‬ﻃﺒﻘﺎت اﻟﻨﺤﻮﻳﲔ واﻟﻠﻐﻮﻳﲔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪:‬‬ ‫دار اﳌﻌﺎرف(‪.‬‬ ‫‪.50‬‬ ‫اﻟﺰﺟﺎﺟﻲ‪،‬أﺑﻮ اﻟﻘﺎﺳﻢ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ إﺳﺤﺎق‪ .‬ﳎﺎﻟﺲ اﻟﻌﻠﻤﺎء‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪:‬‬ ‫ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳋﺎﳒﻲ‪ ،‬اﻟﺮ‪レ‬ض‪ :‬دار اﻟﺮﻓﺎﻋﻲ‪.(1983/1403 ،‬‬ ‫‪.51‬‬ ‫اﻟﱠﺰْرَﻛ ِﺸ ﱡﻲ‪ ،‬ﺑَ ْﺪ ُر اﻟ ِّﺪﻳ ِﻦ ُﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ َﻋْﺒ ِﺪ ﷲِ‪ .‬اﻟﱪﻫﺎن ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪:‬‬ ‫‪.52‬‬ ‫اﻟﺰرﻛﻠﻲ‪ ،‬ﺧﲑ اﻟﺪﻳﻦ ﺑﻦ ﳏﻤﻮد‪ .‬اﻷﻋﻼم‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .15‬دار اﻟﻌﻠﻢ ﻟﻠﻤﻼﻳﲔ‪،(2002 ،‬‬ ‫دار إﺣﻴﺎء اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪.(1957/1376 ،‬‬ ‫‪.152 :3‬‬ ‫‪.53‬‬ ‫اﻟﺰﳐﺸﺮي‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﻘﺎﺳﻢ ﳏﻤﻮد ﺑﻦ ﻋﻤﺮ‪ .‬اﻟﻜﺸﺎف ﻋﻦ ﺣﻘﺎﺋﻖ ﻏﻮاﻣﺾ اﻟﺘﻨﺰﻳﻞ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‬ ‫‪92‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪) .3‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻌﺮﰊ‪.(1407 ،‬‬ ‫‪.54‬‬ ‫زﻫﲑ ﺑﻦ أﰊ ُﺳ ْﻠﻤﻰ‪ ،‬رﺑﻴﻌﺔ ﺑﻦ ر‪ヨ‬ح‪ .‬دﻳﻮان زﻫﲑ ﺑﻦ أﰊ ﺳﻠﻤﻰ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪:‬‬ ‫‪.55‬‬ ‫اﻟﺴﻘﺎ‪ ،‬ﻣﺼﻄﻔﻰ اﻟﺴﻘﺎ‪ .‬ﻧﺸﺄة اﳋﻼف ﰲ اﻟﻨﺤﻮ ﺑﲔ اﻟﺒﺼﺮﻳﲔ واﻟﻜﻮﻓﻴﲔ‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪:‬‬ ‫دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪.(1988/1408 ،‬‬ ‫ﳎﻠﺔ ﳎﻤﻊ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬ﻣﻄﺒﻌﺔ اﻟﺘﺤﺮﻳﺮ‪.(1958 ،‬‬ ‫‪.56‬‬ ‫اﻟﺴﻤﲔ اﳊﻠﱯ‪ ،‬أﲪﺪ ﺑﻦ ﻳﻮﺳﻒ‪ .‬اﻟﺪر اﳌﺼﻮن ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻜﺘﺎب اﳌﻜﻨﻮن‪) ،‬دﻣﺸﻖ‪:‬‬ ‫دار اﻟﻘﻠﻢ(‪.‬‬ ‫‪.57‬‬ ‫اﻟﺴﻨﺪي‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﻘﻴﻮم ﻋﺒﺪ اﻟﻐﻔﻮر‪ .‬ﺻﻔﺤﺎت ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﻣﻜﺔ‬ ‫اﳌﻜﺮﻣﺔ‪ :‬اﳌﻜﺘﺒﺔ اﻹﻣﺪادﻳﺔ‪.(1415 ،‬‬ ‫‪.58‬‬ ‫ﺳﻴﺒﻮﻳﻪ‪ ،‬ﻋﻤﺮو ﺑﻦ ﻋﺜﻤﺎن‪ .‬اﻟﻜﺘﺎب‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳋﺎﳒﻲ‪،‬‬ ‫‪.(1988/1408‬‬ ‫‪.59‬‬ ‫اﻟﺴﻴﺪ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ اﻟﺴﻴﺪ‪ .‬ﻣﺪرﺳﺔ اﻟﺒﺼﺮة اﻟﻨﺤﻮﻳﺔ‪ :‬ﻧﺸﺄ ﺎ وﺗﻄﻮرﻫﺎ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪.1‬‬ ‫)اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﺗﻮزﻳﻊ دار اﳌﻌﺎرف‪.(1968 ،‬‬ ‫‪.60‬‬ ‫اﻟﺴﻴﻮﻃﻲ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ أﰊ ﺑﻜﺮ‪ .‬اﻻﻗﱰاح ﰲ أﺻﻮل اﻟﻨﺤﻮ وﺟﺪﻟﻪ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪.1‬‬ ‫)دﻣﺸﻖ‪ :‬دار اﻟﻘﻠﻢ‪.(1989/1409 ،‬‬ ‫‪.61‬‬ ‫اﻟﺸﺠﺮي‪ ،‬ﻫﺒﺔ ﷲ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ‪ .‬أﻣﺎﱄ اﺑﻦ اﻟﺸﺠﺮي‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳋﺎﳒﻲ‪،‬‬ ‫‪.(1991/1413‬‬ ‫‪.62‬‬ ‫ﺷﻠﱯ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﻔﺘﺎح إﲰﺎﻋﻴﻞ‪ .‬أﺑﻮ ﻋﻠﻲ اﻟﻔﺎرﺳﻲ‪ :‬ﺣﻴﺎﺗﻪ‪ ،‬وﻣﻜﺎﻧﺘﻪ ﺑﲔ أﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ‬ ‫اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬وآ‪リ‬رﻩ ﰲ اﻟﻘﺮاءات واﻟﻨﺤﻮ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬ﺟﺪة‪ :‬دار اﳌﻄﺒﻮﻋﺎت اﳊﺪﻳﺜﺔ‪،‬‬ ‫‪.(1989/1409‬‬ ‫‪.63‬‬ ‫ﺿﻴﻒ‪ ،‬ﺷﻮﻗﻲ‪ .‬اﳌﺪارس اﻟﻨﺤﻮﻳﺔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .6‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬دار اﳌﻌﺎرف‪.(1972 ،‬‬ ‫‪.64‬‬ ‫اﻟﺸﻮﻛﺎﱐ‪ ،‬ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ .‬ﻓﺘﺢ اﻟﻘﺪﻳﺮ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺸﻖ‪ ،‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﺑﻦ ﻛﺜﲑ‪ ،‬دار‬ ‫اﻟﻜﻠﻢ اﻟﻄﻴﺐ‪.(1414 ،‬‬ ‫‪.65‬‬ ‫اﻟﺼﻐﲑ‪ ،‬ﳏﻤﻮد أﲪﺪ‪ .‬اﻟﻘﺮاءات اﻟﺸﺎذة وﺗﻮﺟﻴﻬﻬﺎ اﻟﻨﺤﻮي‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺸﻖ‪ :‬دار‬ ‫اﻟﻔﻜﺮ‪.(1999/1419 ،‬‬ ‫‪93‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪.66‬‬ ‫أﻣﲔ‪ ،‬أﲪﺪ‪ .‬ﺿﺤﻰ اﻹﺳﻼم‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﺆﺳﺴﺔ ﻫﻨﺪاوي ﻟﻠﺘﻌﻠﻴﻢ واﻟﺜﻘﺎﻓﺔ‪.(2012 ،‬‬ ‫‪.67‬‬ ‫اﻟﻄﱪي‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ‪ .‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺒﻴﺎن ﰲ وﻳﻞ اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬ﻣﺆﺳﺴﺔ‬ ‫اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‪.(2000/1420 ،‬‬ ‫‪.68‬‬ ‫اﻟﻄﻨﻄﺎوي‪ ،‬ﳏﻤﺪ‪ .‬ﻧﺸﺄة اﻟﻨﺤﻮ و‪ラ‬رﻳﺦ أﺷﻬﺮ اﻟﻨﺤﺎة‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ‬ ‫إﺣﻴﺎء اﻟﱰاث اﻹﺳﻼﻣﻲ‪.(2005/1426 ،‬‬ ‫‪.69‬‬ ‫اﻟﻄﻴﺎر‪ ،‬ﻣﺴﺎﻋﺪ ﺑﻦ ﺳﻠﻴﻤﺎن‪ .‬اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﻠﻐﻮي ﻟﻠﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬دار اﺑﻦ‬ ‫اﳉﻮزي‪.(1432 ،‬‬ ‫‪.70‬‬ ‫ﻋﺒﺎدة‪ ،‬ﳏﻤﺪ إﺑﺮاﻫﻴﻢ‪ .‬اﻟﺸﻮاﻫﺪ اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﰲ ﻛﺘﺎب ﺳﻴﺒﻮﻳﻪ‪ :‬ﻋﺮض‪ ،‬وﺗﻮﺟﻴﻪ‪ ،‬وﺗﻮﺛﻴﻖ‪،‬‬ ‫)اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﻵداب(‪.‬‬ ‫‪.71‬‬ ‫ﺷﺎﻫﲔ‪،‬ﻋﺒﺪ اﻟﺼﺒﻮر‪.‬أﺛﺮ اﻟﻘﺮاءات ﰲ اﻷﺻﻮات واﻟﻨﺤﻮ اﻟﻌﺮﰊ‪ :‬أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﻼء‪،‬‬ ‫اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳋﺎﳒﻲ‪.(1987/1408 ،‬‬ ‫‪.72‬‬ ‫ﺷﺎﻫﲔ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﺼﺒﻮر‪ .‬اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﰲ ﺿﻮء ﻋﻠﻢ اﻟﻠﻐﺔ اﳊﺪﻳﺚ‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪:‬‬ ‫ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳋﺎﳒﻲ‪.(1966 ،‬‬ ‫‪.73‬‬ ‫ﻋﻠﻮة‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﻣﺼﻄﻔﻰ‪ .‬ﻣﻌﺎﱂ اﻟﺘﻮﺟﻴﻪ واﻻﺣﺘﺠﺎج ﻟﻠﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ اﳌﺘﻮاﺗﺮة‪ :‬دراﺳﺔ‬ ‫ﺻﻴﻠﻴﺔ )رﺳﺎﻟﺔ دﻛﺘﻮراﻩ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزﻫﺮ ‪.(2011/1432‬‬ ‫‪.74‬‬ ‫ﻋﻤﺮ‪ ،‬أﲪﺪ ﳐﺘﺎر ﻋﻤﺮ‪ .‬اﻟﺒﺤﺚ اﻟﻠﻐﻮي ﻋﻨﺪ اﻟﻌﺮب ﻣﻊ دراﺳﺔ ﻟﻘﻀﻴﺔ اﻟﺘﺄﺛﲑ واﻟﺘﺄﺛﺮ‪،‬‬ ‫اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .8‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻋﺎﱂ اﻟﻜﺘﺐ‪.(2003 ،‬‬ ‫‪.75‬‬ ‫اﻟﻔﺮاء‪ ،‬ﳛﲕ ﺑﻦ ز‪レ‬د‪ .‬ﻣﻌﺎﱐ اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﲑوت‪ :‬ﻋﺎﱂ اﻟﻜﺘﺐ‪،‬‬ ‫‪.(1983/1403‬‬ ‫‪.76‬‬ ‫اﻟﻔﺮاﻫﻴﺪي‪ ،‬اﳋﻠﻴﻞ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ .‬اﻟﻌﲔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪،‬‬ ‫‪.(2003/1424‬‬ ‫‪.77‬‬ ‫ﻓﻼﺗﻪ‪ ،‬أﻣﲔ ﺑﻦ إدرﻳﺲ‪ .‬اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻨﺪ اﻟﻘﺮاء‪ :‬ﻣﻔﻬﻮﻣﻪ‪ ،‬ﻣﺮاﺣﻠﻪ‪ ،‬وأﺛﺮﻩ ﰲ اﻟﻘﺮاءات‬ ‫)رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺴﺘﲑ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ أم اﻟﻘﺮى‪.(1421 ،‬‬ ‫‪.78‬‬ ‫اﻟﻘﺮﻃﱯ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ .‬اﳉﺎﻣﻊ ﻷﺣﻜﺎم اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬دار‬ ‫اﻟﻜﺘﺐ اﳌﺼﺮﻳﺔ‪.(1964/1384 ،‬‬ ‫‪94‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪.79‬‬ ‫ﻳﲏ‪ ،‬أﲪﺪ ﺑﻦ ﻓﺎرس‪ ،‬ﻣﻘﺎﻳﻴﺲ اﻟﻠﻐﺔ‪) ،‬دار اﻟﻔﻜﺮ‪.(1979/1399 ،‬‬ ‫اﻟْ َﻘ ْﺰِو ِ ﱡ‬ ‫‪.80‬‬ ‫اﻟﻘﻀﺎة‪ ،‬ﳏﻤﺪ أﲪﺪ – ﺷﻜﺮي‪ ،‬أﲪﺪ ﺧﺎﻟﺪ – ﻣﻨﺼﻮر‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺧﺎﻟﺪ‪ .‬ﻣﻘﺪﻣﺎت ﰲ ﻋﻠﻢ‬ ‫اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﻋ ﱠﻤﺎن‪ :‬دار ﻋﻤﺎر‪.(2001/1422 ،‬‬ ‫‪.81‬‬ ‫اﻟﻘﻴﺴﻲ‪ ،‬ﻣﻜﻲ ﺑﻦ أﰊ ﻃﺎﻟﺐ‪ .‬اﻟﻜﺸﻒ ﻋﻦ وﺟﻮﻩ اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ وﻋﻠﻠﻬﺎ‬ ‫وﺣﺠﺠﻬﺎ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺸﻖ‪ :‬ﻣﻄﺒﻮﻋﺎت ﳎﻤﻊ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪.(1974/1394 ،‬‬ ‫‪.82‬‬ ‫اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﲪﺰة‪ .‬ﻣﻌﺎﱐ اﻟﻘﺮآن )اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬دار ﻗﺒﺎء ﻟﻠﻄﺒﺎﻋﺔ واﻟﻨﺸﺮ واﻟﺘﻮزﻳﻊ‪،‬‬ ‫‪.(1998‬‬ ‫‪.83‬‬ ‫اﻟﻠﺒﺪي‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﲰﲑ‪ .‬أﺛﺮ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ واﻟﻘﺮاءات ﰲ اﻟﻨﺤﻮ اﻟﻌﺮﰊ‪) .‬اﻟﻜﻮﻳﺖ‪ :‬دار‬ ‫اﻟﻜﺘﺐ اﻟﺜﻘﺎﻓﻴﺔ‪.(1978/1398 ،‬‬ ‫‪.84‬‬ ‫اﳌﺎﺗﺮﻳﺪي‪ ،‬أﺑﻮ ﻣﻨﺼﻮر ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﻮد‪ .‬ﺗﻔﺴﲑ اﳌﺎﺗﺮﻳﺪي ) وﻳﻼت أﻫﻞ‬ ‫اﻟﺴﻨﺔ(‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪.(2005/1426 ،‬‬ ‫‪.85‬‬ ‫اﳌﱪد‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﻌﺒﺎس ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻳﺰﻳﺪ‪ .‬اﳌﻘﺘﻀﺐ‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ا ﻠﺲ اﻷﻋﻠﻰ ﻟﻠﺸﺆون‬ ‫اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪.(1386 ،‬‬ ‫‪.86‬‬ ‫ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﻘﻴﻠﺔ‪ ،‬اﻟﺰ‪レ‬دة واﻹﺣﺴﺎن ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻹﻣﺎرات‪:‬‬ ‫ﻣﺮﻛﺰ اﻟﺒﺤﻮث واﻟﺪراﺳﺎت ‪ -‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻟﺸﺎرﻗﺔ‪.(1427 ،‬‬ ‫‪.87‬‬ ‫ﳏﻴﺴﻦ‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﳏﻤﺪ ﺳﺎﱂ‪ .‬ﰲ رﺣﺎب اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﻟﻜﻠﻴﺎت‬ ‫اﻷزﻫﺮﻳﺔ‪.(1400 ،‬‬ ‫‪.88‬‬ ‫اﳌﺨﺰوﻣﻲ‪ ،‬ﻣﻬﺪي ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ .‬ﻣﺪرﺳﺔ اﻟﻜﻮﻓﺔ وﻣﻨﻬﺠﻬﺎ ﰲ دراﺳﺔ اﻟﻠﻐﺔ واﻟﻨﺤﻮ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‬ ‫‪) .2‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﺷﺮﻛﺔ ﻣﻜﺘﺒﺔ وﻣﻄﺒﻌﺔ ﻣﺼﻄﻔﻰ اﻟﺒﺎﰊ اﳊﻠﱯ وأوﻻدﻩ ﲟﺼﺮ‪.(1958/1377 ،‬‬ ‫‪.89‬‬ ‫اﳌﺴﻤﻠﻲ‪ ،‬ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪" ،‬اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ وﺗﻮﺟﻴﻬﻬﺎ ﰲ ﻛﺘﺎب اﻟﻌﲔ‪ :‬ﲨﻊ‬ ‫ودراﺳﺔ"‪) .288-215 ،‬اﻟﺮ‪レ‬ض‪ :‬ﳎﻠﺔ ﻣﻌﻬﺪ اﻹﻣﺎم اﻟﺸﺎﻃﱯ ﻟﻠﺪراﺳﺎت اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪ ،‬اﻟﻌﺪد ‪،7‬‬ ‫‪.(1430‬‬ ‫‪.90‬‬ ‫ﻣﻜﺮم‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﻌﺎل ﺳﺎﱂ‪ .‬أﺛﺮ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﰲ اﻟﺪراﺳﺎت اﻟﻨﺤﻮﻳﺔ‪) ،‬اﻟﻜﻮﻳﺖ‪:‬‬ ‫ﻣﺆﺳﺴﺔ ﻋﻠﻲ ﺟﺮاح اﻟﺼﺒﺎح‪.(1978/1398 ،‬‬ ‫‪.91‬‬ ‫ﻣﻜﺮم‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﻌﺎل ﺳﺎﱂ‪ .‬اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ وأﺛﺮﻩ ﰲ اﻟﺪراﺳﺎت اﻟﻨﺤﻮﻳﺔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪.2‬‬ ‫‪95‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫)اﻟﻜﻮﻳﺖ‪ :‬ﻣﺆﺳﺴﺔ ﻋﻠﻲ ﺟﺮاح اﻟﺼﺒﺎح‪.(1978 ،‬‬ ‫‪.92‬‬ ‫اﳌﻬﺪوي‪ ،‬أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﻤﺎر‪ .‬ﺷﺮح اﳍﺪاﻳﺔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﺮ‪レ‬ض‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﻟﺮﺷﺪ‪.(1415 ،‬‬ ‫‪.93‬‬ ‫اﻟﻨﺎﺑﻐﺔ اﻟﺬﺑﻴﺎﱐ‪ ،‬ز‪レ‬د ﺑﻦ ﻣﻌﺎوﻳﺔ‪ .‬دﻳﻮان اﻟﻨﺎﺑﻐﺔ اﻟﺬﺑﻴﺎﱐ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار‬ ‫اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻌﺮﰊ‪.(1991/1411 ،‬‬ ‫‪.94‬‬ ‫اﻟﻨﺤﺎس‪ ،‬أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ أﲪﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ .‬إﻋﺮاب اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ‬ ‫اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪.(1421 ،‬‬ ‫‪.95‬‬ ‫اﻟﻨﺤﺎس‪ ،‬أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ أﲪﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ .‬ﻣﻌﺎﱐ اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﻣﻜﺔ اﳌﻜﺮﻣﺔ‪ :‬ﺟﺎﻣﻌﺔ أم‬ ‫اﻟﻘﺮى‪.(1409 ،‬‬ ‫‪.96‬‬ ‫اﻟﻨﲑ‪ヨ‬ﱐ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﺒﺪﻳﻊ‪ .‬اﳉﻮاﻧﺐ اﻟﺼﻮﺗﻴﺔ ﰲ ﻛﺘﺐ اﻻﺣﺘﺠﺎج ﻟﻠﻘﺮاءات‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪.1‬‬ ‫)دﻣﺸﻖ‪ :‬دار اﻟﻐﻮ‪リ‬ﱐ ﻟﻠﺪراﺳﺎت اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪.(2006/1427 ،‬‬ ‫‪96‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر ِﰲ اﻟْ َﻘﺮ ِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ي‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫)‪(Hicrî İkinci Asırda Kıraatleri Tercih Hadisesi‬‬ ‫ﲪﻮد ﳏﻤﺪ ﲪﻮد ردﻣﺎن‬ ‫‪1‬‬ ‫اﻷﺳﺘﺎذ اﳌﺴﺎﻋﺪ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ ﺻﻨﻌﺎء‪ ،‬ﻛﻠﻴﺔ اﻟﱰﺑﻴﺔ ‪ヨ‬ﶈﻮﻳﺖ‪ ،‬ﻗﺴﻢ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ وﻋﻠﻮﻣﻪ‬ ‫‪[email protected]‬‬ ‫‪orcid.org/ 0000-0003-2029-5048‬‬ ‫اﳌﻘﺪﻣﺔ‪:‬‬ ‫اﳊﻤﺪ رب اﻟﻌﺎﳌﲔ‪ ،‬واﻟﺼﻼة واﻟﺴﻼم ﻋﻠﻰ أﺷﺮف اﳌﺮﺳﻠﲔ‪ ،‬وﺧﺎﰎ اﻟﻨﺒﻴﲔ‪ ،‬وﻋﻠﻰ آﻟﻪ وأﺻﺤﺎﺑﻪ‪ ،‬وﻣﻦ ﺗﺒﻌﻬﻢ‬ ‫ﺣﺴﺎن إﱃ ﻳﻮم اﻟﺪﻳﻦ‪.‬أﻣﺎ ﺑﻌﺪ‪ :‬ﻓﺈن ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻣﻦ أﻫﻢ اﻟﻈﻮاﻫﺮ ﰲ ‪ラ‬رﻳﺦ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪ ،‬وﻧﺸﺄت ﻫﺬﻩ‬ ‫اﻟﻈﺎﻫﺮة ﰲ ﻋﻬﺪ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻛﺎن ﻟﺒﻌﻀﻬﻢ اﺧﺘﻴﺎر ﻳﻨﺴﺐ إﻟﻴﻬﻢ‪ ،‬وﱂ ﺗﻜﻦ ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة ﻣﻨﺘﺸﺮة ﰲ اﻟﻘﺮن اﻷول؛‬ ‫إذ ﻛﺎن اﻟﻘﺮاء – ﰲ اﻟﻐﺎﻟﺐ‪ -‬ﻳﻘﺘﺼﺮون ﻋﻠﻰ رواﻳﺔ اﻟﻘﺮآن ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ‪ ،‬دون أن ﻳﺆﺛﺮ ﻋﻨﻬﻢ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ﺣﱴ إذا‬ ‫اﺿﺤﺎ‪ ،‬ﻓﻬﻮ ﲝﻖ ﻳﻌﺪ اﻟﻌﺼﺮ اﻟﺬﻫﱯ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر‪،‬‬ ‫اﻧﺘﺸﺎر و ً‬ ‫دﺧﻞ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﻓﻜﺎن ﳍﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة رو ً‬ ‫ﻛﺒﲑا و ً‬ ‫اﺟﺎ ً‬ ‫ﻓﻘﺪ ﻋﺎش ﻓﻴﻪ أﻏﻠﺐ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة اﻟﺬﻳﻦ ﺗﺼﺪروا ﻟﻺﻗﺮاء‪ ،‬وﺗﻠﻘﺖ اﻷﻣﺔ اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ ‪ヨ‬ﻟﻘﺒﻮل إﱃ ﻳﻮﻣﻨﺎ ﻫﺬا‪ ،‬ﻛﻤﺎ أن‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻗﺪ اﺳﺘﺨﺪم ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬ﻻ ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻟﻌﺎم اﻟﺬي ﻛﺎن ﺳﺎﺋ ًﺪا ﻣﻦ ﻗﺒﻞ‪ ،‬وﻛﺎﻧﺖ ﻫﻨﺎك‬ ‫ﻛﺜﺮة ﻣﻠﺤﻮﻇﺔ ﰲ اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن؛ وﳍﺬا اﻧﻌﻘﺪ اﻟﻌﺰم ﻟﺪي ﻋﻠﻰ ﺗﻨﺎول ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة ﺑﺒﺤﺚ ﻋﻨﻮاﻧﻪ" ﻇﺎﻫﺮة‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي" ﻟﻠﻤﺸﺎرﻛﺔ ﰲ " ﻛﺘﺎب اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي"‪.‬‬ ‫وﻳﻬﺪف اﻟﺒﺤﺚ إﱃ ﺗﺴﻠﻴﻂ اﻟﻀﻮء ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة‪ ،‬ﺗﻌﺮﻳ ًﻔﺎ وﻧﺸﺄةً‪ ،‬ﰒ ذﻛﺮ ﻣﻌﺎﱂ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬ﻣﻦ‬ ‫ﺷﺎﺋﻌﺎ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن؟ وذﻛﺮ ﻣﺪى وﺿﻮح ﺷﺮوط اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻨﺪ ﻗﺮاء ﻫﺬا‬ ‫ﺣﻴﺚ اﻟﺘﻌﺒﲑ ﺬا اﳌﺼﻄﻠﺢ‪ ،‬ﻫﻞ ﻛﺎن ً‬ ‫اﻟﻘﺮن؟ وﻛﻴﻒ اﺧﺘﺎروا؟ وﻫﻞ ﻛﺎن اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻋﻠﻰ وﺗﲑة واﺣﺪة‪ ،‬أو أن ﻫﻨﺎك أﳕﺎﻃًﺎ ﻣﺘﻨﻮﻋﺔ‪ ،‬وﻣﺎ اﳌﻨﻬﺞ‬ ‫اﳌﺘﺒﻊ ﰲ اﺧﺘﻴﺎرات ﻫﺬا اﻟﻘﺮن؟‬ ‫أﻳﻀﺎ إ ﱃ ذﻛﺮ دواﻓﻊ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وأﺛﺮ ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﰒ ذﻛﺮ‬ ‫ﻛﻤﺎ ﻳﻬﺪف ﻫﺬا اﻟﺒﺤﺚ ً‬ ‫أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬وذﻛﺮ ﳕﺎذج ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ‪.‬‬ ‫وﻗﺪ أﻗﻴﻤﺖ ﺣﻮل ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة دراﺳﺎت ﻋﻠﻤﻴﺔ‪ ،‬ﻛـ) اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻦ اﻟﻘﺮاء‪ ،‬ﻣﻔﻬﻮﻣﻪ‪ ،‬ﻣﺮاﺣﻠﻪ‪ ،‬أﺛﺮﻩ اﻟﻘﺮاءات(‪ ،‬رﺳﺎﻟﺔ‬ ‫ﻣﺎﺟﺴﺘﲑ ﻟﻠﺒﺎﺣﺚ أﻣﲔ ﺑﻦ إدرﻳﺲ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﻓﻼﺗﻪ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﺧﺼﻬﺎ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﲝﺎث ﻋﻠﻤﻴﺔ‪ ،‬ﻏﲑ أ ﺎ اﺗﺴﻤﺖ‬ ‫‪ヨ‬ﻟﻌﻤﻮﻣﻴﺔ‪ ،‬إذ ﺗﻄﺮﻗﺖ ﻟﻠﻈﺎﻫﺮة ﺑﺸﻜﻞ ﻋﺎم‪ ،‬ورﺟﺎﺋﻲ ﻣﻦ ﺧﻼل ﻫﺬﻩ اﳌﺸﺎرﻛﺔ أن أرﻛﺰ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ ﺟﻮاﻧﺒﻬﺎ اﻟﱵ ﱂ‬ ‫‪1‬اﻷﺳﺗﺎذ اﻟﻣﺳﺎﻋد‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ ﺻﻧﻌﺎء‪ ،‬ﻛﻠﯾﺔ اﻟﺗرﺑﯾﺔ ﺑﺎﻟﻣﺣوﯾت‪ ،‬ﻗﺳم اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم وﻋﻠوﻣﮫ‬ ‫‪97‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺗﻨﻞ ﺣﻈﻬﺎ ﻣﻦ اﻟﺪراﺳﺔ واﻟﺒﺤﺚ‪ ،‬ﻛﻤﻨﺎﻗﺸﺔ ﻣﺎ ﻧﺴﺐ إﱃ اﻟﺮواة ﻋﻦ اﻟﻘﺮاء اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎرات‪ ،‬وﻫﻞ ﺧﻠﻄﻮﻫﺎ‬ ‫ﻣﻊ اﻟﺮواﻳﺔ اﻟﱵ ﻧﻘﻠﻮﻫﺎ ﻋﻦ أﺋﻤﺘﻬﻢ اﻟﻘﺮاء‪ ،‬أو ‪ヨ‬ﺗﺖ ﺧﺎرج إﻃﺎر ﻣﺎ ﻧﻘﻠﻮﻩ ﻋﻨﻬﻢ؟ وﻫﻞ ﺣﺎزت ﻫﺬﻩ اﻻﺧﺘﻴﺎرات‬ ‫اﻟﻘﺒﻮل؟‬ ‫ﻛﻤﺎ أﺳﻠﻂ اﻟﻀﻮء ﻋﻠﻰ أﺛﺮ ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة ﻋﻠﻰ ﻋﻠﻢ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬وأذﻛﺮ أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎرات‬ ‫اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ وﻏﲑ اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪ ،‬ﻣﻊ ﺑﻴﺎن ﺑﻌﺾ اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ‪ ،‬واﻷﺳﺲ اﻟﱵ ﻗﺎﻣﺖ ﻋﻠﻴﻬﺎ‪ ،‬وأﺳﺒﺎب ﻗﺒﻮﳍﺎ أو رﻓﻀﻬﺎ‪.‬‬ ‫وﺳﺄﺳﺘﺨﺪم ﰲ ﻫﺬا اﻟﺒﺤﺚ اﳌﻨﻬﺞ اﻟﻮﺻﻔﻲ اﻟﺘﺤﻠﻴﻠﻲ‪ ،‬اﻟﺬي ﻳﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ ﲨﻊ اﳌﻌﻠﻮﻣﺎت ﻋﻦ ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة‪،‬‬ ‫وﺿﻮﺣﺎ وإﺛﺮاءً‪.‬‬ ‫ودراﺳﺘﻬﺎ‪ ،‬وﲢﻠﻴﻠﻬﺎ وﻣﻨﺎﻗﺸﺘﻬﺎ ﻟﻠﻮﺻﻮل إﱃ ﻧﺘﺎﺋﺞ ﻋﻠﻤﻴﺔ ﲡﻠﻲ ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬وﺗﺰﻳﺪﻫﺎ‬ ‫ً‬ ‫وﻗﺪ اﻗﺘﻀﺖ ﻃﺒﻴﻌﺔ ﻫﺬا اﻟﺒﺤﺚ ﺗﻘﺴﻴﻤﺔ إﱃ‪:‬‬ ‫ﻣﻘﺪﻣﺔ‪ :‬وﻓﻴﻬﺎ أﻫﺪاف اﻟﺒﺤﺚ‪ ،‬وأﳘﻴﺘﻪ‪ ،‬واﻟﺪراﺳﺎت اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ‪ ،‬وﺧﻄﺔ اﻟﺒﺤﺚ‪.‬‬ ‫ﲤﻬﻴﺪ‪ :‬اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ ﺑﻈﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر‪.‬‬ ‫اﳌﺒﺤﺚ اﻷول‪ :‬ﻣﻌﺎﱂ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪.‬‬ ‫اﳌﺒﺤﺚ اﻟﺜﺎﱐ‪ :‬دواﻓﻊ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪.‬‬ ‫اﳌﺒﺤﺚ اﻟﺜﺎﻟﺚ‪ :‬أﺛﺮ ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر‪.‬‬ ‫اﳌﺒﺤﺚ اﻟﺮاﺑﻊ‪ :‬أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪.‬‬ ‫اﳋﺎﲤﺔ‪ :‬وﻓﻴﻬﺎ أﺑﺮز اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ واﻟﺘﻮﺻﻴﺎت‪.‬‬ ‫اﻟﺘﻤﻬﻴﺪ‪ :‬اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ ﺑﻈﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر‪.‬‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻟﻐﺔ‪:‬‬ ‫ﻣﺼﺪر اﻟﻔﻌﻞ اﳋﻤﺎﺳﻲ) اﺧﺘﺎر(‪ ،‬وﻣﺎدة ﻫﺬا اﻟﻔﻌﻞ ﺗﺪل ﻋﻠﻰ اﻻﺻﻄﻔﺎء‪ ،‬واﻻﻧﺘﻘﺎء‪ ،‬واﻟﺘﻔﻀﻴﻞ‪ ،‬ﻗﺎل اﺑﻦ ﻓﺎرس‪»:‬‬ ‫ﻛﻞ ٍ‬ ‫أﺣﺪ ﳝﻴﻞ إﻟﻴﻪ‪ ،‬وﻳﻌﻄﻒ‬ ‫أﺻﻞ ﻣﺎدة )خ‪ .‬ي‪ .‬ر(‪ :‬اﻟﻌﻄﻒ واﳌﻴﻞ‪ ،‬ﰒ ﳛﻤﻞ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﻓﺎﳋﲑ ﺧﻼف اﻟﺸﺮ؛ ﻷ ﱠن ﱠ‬ ‫ﻋﻠﻰ ﺻﺎﺣﺒﻪ «‪. 1‬‬ ‫‪2‬‬ ‫ﺧﲑا‪،‬‬ ‫وﻗﺎل اﺑﻦ ﻣﻨﻈﻮر‪ »:‬واﻻﺧﺘﻴﺎر‪ :‬اﻻﺻﻄﻔﺎء‪ ،‬وﻛﺬﻟﻚ ﱡ‬ ‫اﻟﺘﺨﲑ« ‪ ،‬وﻗﺎل اﻟﺮاﻏﺐ اﻷﺻﻔﻬﺎﱐ‪ ":‬أ ْ‬ ‫َﺧ ُﺬ ﻣﺎ ﻳﺮاﻩ ً‬ ‫واﳌﺨﺘﺎر ﻳﻘﺎل‪ :‬ﻟﻠﻔﺎﻋﻞ‪ ،‬وﻟﻠﻤﻔﻌﻮل «‪. 3‬‬ ‫ﻓﺨﻼ ﺻﺔ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ اﻟﻠﻐﻮﻳﻮن ﻋﻦ ﻛﻠﻤﺔ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ :‬أ ﺎ ﻛﻠﻤﺔ ﺗﺴﺘﻌﻤﻞ ﰲ اﻟﺪﻻﻟﺔ ﻋﻠﻰ اﳌﻴﻞ‪ ،‬واﻻﺻﻄﻔﺎء‪ ،‬واﻻﻧﺘﻘﺎء‪،‬‬ ‫واﻟﺘﻔﻀﻴﻞ‪ ،‬وﻗﺪ ﻳﻜﻮن ﺑﲔ ﻫﺬﻩ اﳌﺼﻄﻠﺤﺎت ﻓﺮوق دﻗﻴﻘﺔ ﻋﻨﺪ اﻟﺘﺪﻗﻴﻖ‪.‬‬ ‫‪ 1‬أﺣﻣد ﺑن ﻓﺎرس" ﺧﯾر"‪ ،‬ﻣﻘﺎﯾﯾس اﻟﻠﻐﺔ‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻋﺑد اﻟﺳﻼم ﻣﺣﻣد ھﺎرون )ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻔﻛر‪.222 :2 ،(1979/1399 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﺑن ﻣﻧظور‪ " ،‬ﺧﯾر" ‪ ،‬ﻟﺳﺎن اﻟﻌرب‪ ،‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﻛرم )ﺑﯾروت‪ :‬دار ﺻﺎدر‪. 266 :4 ،(1414 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﺣﺳﯾن ﺑن ﻣﺣﻣد‪ " ،‬ﺧﯾر" اﻟﻣﻔردات ﻓﻲ ﻏرﯾب اﻟﻘرآن‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﺻﻔوان ﻋدﻧﺎن اﻟداودي )ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻘﻠم‪. 161 ،(1412 ،‬‬ ‫‪98‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﺻﻄﻼﺣﺎ‪:‬‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎر‬ ‫ً‬ ‫ﻫﻨﺎك ﻋﺪة ﺗﻌﺮﻳﻔﺎت ﳍﺬا اﳌﺼﻄﻠﺢ‪ ،‬ﻓﻌﺮﻓﻪ ﻣﻜﻲ ﺑﻘﻮﻟﻪ‪»:‬وﻫﺆﻻء اﻟﺬﻳﻦ اﺧﺘﺎروا إﳕﺎ ﻗﺮؤوا ﳉﻤﺎﻋﺔ‪ ،‬وﺑﺮوا‪レ‬ت‪ ،‬ﻓﺎﺧﺘﺎر‬ ‫ﻛﻞ واﺣﺪ ﳑﺎ ﻗﺮأ وروى ﻗﺮاءة ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ ﺑﻠﻔﻆ اﻻﺧﺘﻴﺎر«‪ .1‬ﻓﺒﲔ ﻓﻴﻪ ﻣﺼﺪر اﻻﺧﺘﻴﺎر وﺷﺮوﻃﻪ‪.‬‬ ‫وﻋﺮﻓﻪ أﺑﻮ اﻟﻔﻀﻞ اﻟﺮازي » ﻟﻮ اﺟﺘﻤﻊ ﻋﺪد ﻻ ﳛﺼﻰ ﻣﻦ اﻷﻣﺔ ﻓﺎﺧﺘﺎر ﻛﻞ واﺣﺪ ﻣﻨﻬﻢ ﺣﺮوﻓًﺎ ﲞﻼف ﺻﺎﺣﺒﻪ‪،‬‬ ‫وﺟﺮد ﻃﺮﻳ ًﻘﺎ ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﻋﻠﻰ ﺣﺪة ﰲ أي ﻣﻜﺎن ﻛﺎن وﰲ أي أوان أراد ﺑﻌﺪ اﻷﺋﻤﺔ اﳌﺎﺿﲔ ﰲ ذﻟﻚ ﺑﻌﺪ أن ﻛﺎن‬ ‫ذﻟﻚ اﳌﺨﺘﺎر ﲟﺎ اﺧﺘﺎرﻩ ﻣﻦ اﳊﺮوﻓﺒﺸﺮط اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ﳌﺎ ﻛﺎن ﺑﺬﻟﻚ ﺧﺎرﺟﺎ ﻋﻦ اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ اﳌﻨﺰﻟﺔ‪ ،‬ﺑﻞ ﻓﻴﻬﺎ ﻣﺘﺴﻊ‬ ‫إﱃ ﻳﻮم اﻟﻘﻴﺎﻣﺔ«‪.2‬‬ ‫ذﻛﺮ ﻓﻴﻪ وﺻﻔﺎً دﻗﻴﻘﺎً ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ .‬ﻣﻊ ذﻛﺮ ﺷﺮط اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وأﻫﻠﻴﺔ اﳌﺨﺘﺎر‪.‬‬ ‫وﻗﺎل اﻟﺒﺎﻗﻼﱐ‪»:‬ﻣﻌﲎ إﺿﺎﻓﺔ ﻛﻞ ﺣﺮف ﳑﺎ أﻧﺰﻟﻪ ﷲ ﻋﺰ وﺟﻞ إﱃ أﰊ‪ ،‬وﻋﺒﺪ اﻟﻠﻬﻮزﻳﺪ‪ ،‬وﻓﻼن وﻓﻼن‪ ،‬أﻧﻪ ﻛﺎن‬ ‫أﺿﻴﻒ إﻟﻴﻪ إذا أﻛﺜﺮ ﻗﺮاءة وإﻗﺮاء ﺑﻪ‪ ،‬وﻣﻼزﻣﺔ ﻟﻪ وﻣﻴﻼ إﻟﻴﻪ«‪.3‬‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَﺔ َﻛﺄﰊ َوﻋﺒﺪ‬ ‫ﺿﺎﻓَﺔ ﻛﻞ ﺣﺮف ِﳑﱠﺎ أﻧﺰل ﷲ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ إِ َﱃ ﻣﻦ أﺿﻴﻒ ﻣﻦ اﻟ ﱠ‬ ‫وﻗﺮﻳﺐ ﻣﻦ ﻫﺬا ﻣﺎ ﻗﺎﻟﻪ اﻟﺪاﱐ‪ »:‬ﻣﻌﲎ إِ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‬ ‫اء ﺑِ ِﻪ وﻣﻼزﻣﺔ ﻟَﻪُ وﻣﻴﻼ إِﻟَْﻴ ِﻪ َﻻ ﻏﲑ َذﻟﻚ‪َ ،‬وَﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫اءة وإﻗﺮ ً‬ ‫ﷲ َوزﻳﺪ َو َﻏﲑﻫﻢ ﻣﻦ ﻗﺒﻞ أَﻧﻪ َﻛﺎ َن أﺿﺒﻂ ﻟَﻪُ َوأ ْﻛﺜﺮ ﻗ َﺮ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اءة ﺑﺬﻟﻚ‬ ‫ﺿﺎﻓَﺔ ْ‬ ‫اﳊُُﺮوف واﻟﻘﺮاءات إِ َﱃ أَﺋِ ﱠﻤﺔ اﻟْﻘَﺮاءَة ‪ヨ‬ﻷﻣﺼﺎر اﳌَﺮاد َﺎ أَن َذﻟﻚ اﻟْ َﻘﺎرئ َو َذﻟ َ‬ ‫إِ َ‬ ‫ﻚ ا ِﻹ َﻣﺎم ا ْﺧﺘَﺎر اﻟْﻘ َﺮ َ‬ ‫ُ‬ ‫اﻟ َْﻮ ْﺟﻪ ﻣﻦ اﻟﻠﱡﻐَﺔ وآﺛﺮﻩ ﻋﻠﻰ ﻏَﲑﻩ وداوم َﻋﻠَْﻴ ِﻪ َوﻟَ ِﺰَﻣﻪ َﺣ ﱠﱴ ا ْﺷﺘﻬﺮ َوﻋﺮف ﺑِ ِﻪ َوﻗﺼﺪ ﻓِ ِﻴﻪ َوأﺧﺬ َﻋﻨﻪُ؛ ﻓَﻠ َﺬﻟِﻚ أﺿﻴﻒ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹﺿﺎﻓَﺔ إِﺿﺎﻓَﺔ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺿﺎﻓَﺔ اﺧﱰاع ورأي واﺟﺘﻬﺎد«‪.4‬‬ ‫إِﻟَْﻴﻪ دون َﻏﲑﻩ ﻣﻦ اﻟْ ُﻘﱠﺮاء‪َ ،‬وَﻫﺬﻩ ِْ َ‬ ‫اﺧﺘﻴَﺎر ودوام َوﻟُُﺰوم َﻻ إِ َ‬ ‫َ ْ‬ ‫ﻓﻬﺬﻩ اﻟﻌﺒﺎرات ﺗﻮﻗﻔﻨﺎ ﻋﻠﻰ ﻛﻴﻔﻴﺔ اﺧﺘﻴﺎرات اﻷﺋﻤﺔ‪ ،‬وأن اﻟﻘﺮاءات ﻧﺴﺒﺖ إﻟﻴﻬﻢ ﻟﻜﺜﺮة ﻣﻼزﻣﺘﻬﻢ ﳍﺎ‪ ،‬وﻟﻀﺒﻄﻬﻢ‬ ‫إ‪レ‬ﻫﺎ‪ ،‬وﳌﻴﻠﻬﻢ إﻟﻴﻬﺎ‪ ،‬ﻓﻨﺴﺒﺖ إﻟﻴﻬﻢ ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﻘﺒﻴﻞ‪.‬‬ ‫ﻣﻦ ﻫﺬﻩ اﻹﺷﺎرات اﻟﻘﻴﻤﺔ اﺳﺘﻄﺎع اﳌﻌﺎﺻﺮون أن ﻳﺼﻮﻏﻮا ﺗﻌﺮﻳ ًﻔﺎ اﺻﻄﻼﺣﻴﺎ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وﺳﺄﻗﺘﺼﺮ ﻋﻠﻰ ﺗﻌﺮﻳﻒ‬ ‫أﻫﻼ ﻟﻪ إﱃ اﻟﻘﺮاءات اﳌﺮوﻳﺔ‪ ،‬ﻓﻴﺨﺘﺎر ﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﻫﻮ‬ ‫اﻟﺸﻴﺦ ﻃﺎﻫﺮ اﳉﺰاﺋﺮي‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻗﺎل‪ »:‬ﻫﻮ أن ﻳـَ ْﻌ ِﻤ َﺪ ﻣﻦ ﻛﺎن ً‬ ‫وﳚَِّﺮَد ﻣﻦ ذﻟﻚ ﻃﺮﻳ ًﻘﺎ ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﻋﻠﻰ ِﺣ َﺪةٍ«‪ ،5‬وﻫﻮ ﺗﻌﺮﻳﻒ ﺟﻴﺪ‪ ،‬وﻟﻜﻨﻪ أﻗﺮب إﱃ وﺻﻒ ﻃﺮﻳﻘﺔ‬ ‫اﻟﺮاﺟﺢ ﻋﻨﺪﻩ‪ُ ،‬‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻣﻨﻪ إﱃ اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪.‬‬ ‫واﻻﺧﺘﻴﺎر اﺳﺘﺨﺪم ﰲ اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻟﻠﻐﻮي اﻟﻌﺎم‪ ،‬وﻫﻮ اﻻﺻﻄﻔﺎء‪ ،‬واﻻﻧﺘﻘﺎء‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎر اﻟﻮﺟﻪ اﳌﻘﺪم أو‬ ‫اﻟﺮاﺟﺢ‪ ،‬واﺳﺘﺨﺪﻣﻪ ﻛﺬﻟﻚ اﻟﻘﺮاء ﰲ ﻛﺘﺐ اﻟﻘﺮاءات أﻳﻀﺎً ﺑﻨﻔﺲ اﳌﻌﲎ‪ ،‬ﻟﻜﻦ ﻟﻪ ﻋﻨﺪ اﻟﻘﺮاء ﻣﻌﲎ اﺻﻄﻼﺣﻲ‬ ‫ﺧﺎص‪ ،‬ﻏﲑ اﳌﻌﲎ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ اﻟﻌﺎم‪.6‬‬ ‫‪ 1‬ﻣﻛﻲ ﺑن أﺑﻲ طﺎﻟب‪ ،‬اﻹﺑﺎﻧﺔ ﻋن ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘراءات‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻋﺑد اﻟﻔﺗﺎح إﺳﻣﺎﻋﯾل ﺷﻠﺑﻲ ‪) ،‬ﻣﺻر‪ :‬دار ﻧﮭﺿﺔ ﻣﺻر‪.89 ،(1977 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد اﺑن اﻟﺟزري اﻟﻧﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻋﻠﻲ ﻣﺣﻣد اﻟﺿﺑﺎع )ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ(‪44 ،43 :1 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﻣﺣﻣد ﺑن اﻟطﯾب اﻟﺑﺎﻗﻼﻧﻲ ‪ ،‬اﻻﻧﺗﺻﺎر ﻟﻠﻘرآن‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻣﺣﻣد ﻋﺻﺎم اﻟﻘﺻﺎة)ﻋﻣﺎن‪ :‬دار اﻟﻔﺗﺢ‪.61 :1 ،(2001/1422 ،‬‬ ‫‪4‬أﺑو ﻋﻣرو ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﺳﻌﯾد اﻟداﻧﻲ‪ .‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪) :‬اﻹﻣﺎرات‪ :‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻟﺷﺎرﻗﺔ‪..130 :1 ،(2007/1428 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟﺟزاﺋري طﺎھر‪ ،‬اﻟﺗﺑﯾﺎن ﻟﺑﻌض اﻟﻣﺑﺎﺣث اﻟﻣﺗﻌﻠﻘﺔ ﺑﺎﻟﻘرآن ﻋﻠﻰ طرﯾﻖ اﻹﺗﻘﺎن‪).،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﺑﺷﺎﺋر‪) .(1425 ،‬ص‪. (121‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬أﻣﯾن ﺑن إدرﯾس ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪ :‬ﻣﻔﮭوﻣﮫ‪ ،‬ﻣراﺣﻠﮫ‪ ،‬وأﺛره ﻓﻲ اﻟﻘراءات )رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺳﺗﯾر‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ أم اﻟﻘرى‪. 29-26 ،(1421 ،‬‬ ‫‪99‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻧﺸﺄة اﻻﺧﺘﻴﺎر‪:‬‬ ‫ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻣﻦ اﻟﻈﻮاﻫﺮ اﳌﻬﻤﺔ اﳌﺘﻌﻠﻘﺔ ‪ヨ‬ﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪ ،‬وﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة ﻧﺸﺄت ﻗﺪﳝًﺎ‪ ،‬وﻗﺪ اﺧﺘﻠﻒ اﻟﺒﺎﺣﺜﻮن‬ ‫ﰲ ﻧﺸﺄة اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ﻓﺬﻛﺮ اﻷﻧﺪراﰊ أﻧﻪ أ‪ ヨ‬ﺟﻌﻔﺮ ‪ ،‬ﻗﺎل‪» :‬وﻛﺎن أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ ‪-‬رﲪﻪ ﷲ ‪ -‬أول ﻣﻦ اﺧﺘﺎر‪1‬ﺑﻌﺪ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‬ ‫‪ヨ‬ﳌﺪﻳﻨﺔ«‪ ،2‬وذﻛﺮ اﻟﺪاﱐ أﻧﻪ ﺳﻼم اﻟﻄﻮﻳﻞ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻗﺎل‪:3‬‬ ‫واﳌـﻴ ِﺰ ﻟﻠﺴﻘﻴﻢ واﳌﻌ ِ‬ ‫وأﻫـﻞ اﻻﺧﺘﻴــﺎر ﻟﻠﺤ ِ‬ ‫ـﺮوف‬ ‫ـﺮوف‬ ‫َْ‬ ‫ـﻼم‬ ‫ـﺎم‬ ‫ﻣـﻘﺪ ٌ‬ ‫ﱠم أوﳍـﻢ ﺳـ ُ‬ ‫ﺟـﻤﺎﻋـﺔٌ ﻛﻠـﻬﻢ إﻣ ـ ُ‬ ‫وأﻣﺎ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﺧﺎﻟﺪ ﺷﻜﺮي ﻓﲑى أن ﺑﺪاﻳﺔ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﺗﺮﺟﻊ إﱃ ﻋﺼﺮ ﺻﻐﺎر اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪ ،‬اﻟﺬﻳﻦ ﻗﺮؤوا ﻋﻠﻰ أﻛﺜﺮ ﻣﻦ‬ ‫ﺻﺤﺎﰊ‪ ،‬ﰒ ﺗﻄﻮرت ﰲ ﻋﻬﺪ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ و‪ラ‬ﺑﻌﻴﻬﻢ‪.4‬‬ ‫ﰲ ﺣﲔ ذﻫﺐ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﻣﺼﻄﻔﻰ ﺳﻠﻴﻤﻲ أن اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻳﻌﻮد إﱃ ﻋﺼﺮ أﻛﺎﺑﺮ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ؛ ﻧﻈﺮاً ﳌﺎ اﺳﺘﻘﺮ ﻋﻨﺪﻫﻢ ﻣﻦ‬ ‫رﺧﺼﺔ ﺟﻮاز اﻟﻘﺮاءة ي ﺣﺮف ﻣﻦ اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ‪ ،‬واﺳﺘﺪل ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﺑﺒﻌﺾ اﻵ‪リ‬ر ﻋﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ اﻟﱵ ﺗﻨﺴﺐ‬ ‫إﻟﻴﻬﻢ ﻓﻌﻞ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وﺧﻠﺺ إﱃ أن اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻛﺎن ﻣﻮﺟﻮداً ﰲ ﻋﺼﺮ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﻛﺤﻘﻴﻘﺔ ﻋﻠﻤﻴﺔ ﻋﻤﻠﻴﺔ‪ ،‬ﻻ ﻛﻤﺼﻄﻠﺢ‬ ‫ﺷﺎﺋﻊ ﻣﺘﺪاول‪ ،‬وأﻧﻪ ﻻ ﳝﻜﻦ أن ﺗﻨﺴﺐ اﻷوﻟﻴﺔ ﰲ اﻻﺧﺘﻴﺎر إﱃ واﺣﺪ ﺑﻌﻴﻨﻪ؛ ﻷﻧﻪ ﻟﻴﺲ ﻓﻨﺎً أو ﻋﻠﻤﺎً ﳝﻜﻦ أن ﻳﻘﺎل‬ ‫ﻓﻴﻪ إن ﻓﻼ‪ ًル‬ﻫﻮ أول ﻣﻦ ﺻﻨﻒ ﻓﻴﻪ وأﻟﻒ‪ ،‬وﻟﻜﻨﻪ ﻣﻨﻬﺞ ﰲ اﻷداء اﻟﻘﺮاﺋﻲ ﻳﻌﺴﺮ اﳉﺰم ﺑﻨﺴﺒﺘﻪ إﱃ واﺣﺪ ﺑﻌﻴﻨﻪ‪.5‬‬ ‫وﳝﻴﻞ اﻟﺒﺎﺣﺚ إﱃ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ دﻛﺘﻮر ﻣﺼﻄﻔﻰ ﺳﻠﻴﻤﻲ‪ ،‬ﻓﺎﻻﺧﺘﻴﺎر ﻛﺎن ﻣﺘﺪاوﻻً ﰲ ﻋﻬﺪ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﻟﻜﻦ ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻟﻌﺎم‪ ،‬أﻣﺎ‬ ‫ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬ﻓﻠﻢ ﻳﻜﻦ ﻣﺘﺪاوﻻً ﰲ اﻟﻘﺮن اﻷول اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﺷﺄﻧﻪ ﻛﺸﺄن ﺑﻘﻴﺔ اﻟﻌﻠﻮم‪.‬‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻷول اﳍﺠﺮي‪:6‬‬ ‫ﺑﻌﺪ اﳊﺪﻳﺚ ﻋﻦ ﻧﺸﺄة ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وﺗﻘﺮﻳﺮ أ ﺎ ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻮﺟﻮدة ﰲ اﻟﺘﻄﺒﻴﻖ اﻟﻌﻤﻠﻲ اﻟﻮاﻗﻌﻲ ﰲ ﻋﺼﺮ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪،‬‬ ‫ﻣﻠﺨﺼﺎ ﳌﻌﺎﳌﻪ ﰲ اﻟﻨﻘﺎط اﻵﺗﻴﺔ‪:‬‬ ‫ﳚﻤﻞ اﳊﺪﻳﺚ ﻋﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻷول اﳍﺠﺮي‪،‬‬ ‫ً‬ ‫أي‬ ‫‪ -1‬اﳌﻨﺸﺄ اﻷول ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر ﻫﻮ ﺣﺪﻳﺚ اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ‪ ،‬اﻟﺬي ﺗﻀﻤﻦ اﻟﺮﺧﺼﺔ ﺑﻘﺮاءة اﻟﻘﺮآن ﻋﻠﻰ ِّ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺣﺮف ﺷﺎؤوا ﻓﻔﻲ ﺻﺤﻴﺢ اﻟﺒﺨﺎري ﻣﻦ ﺣﺪﻳﺚ ﻋﻤﺮ ﺑﻦ اﳋﻄﺎب‪ W‬اﳌﻌﺮوف وﻓﻴﻪ‪ ":‬إِ ﱠن اﻟْ ُﻘ ْﺮآ َن أُﻧْ ِﺰَل ﻋﻠﻰ‬ ‫‪7‬‬ ‫ﺳﺒـﻌ ِﺔ أ ٍ‬ ‫ا‪ُ َْ َY‬ﻣ ُﺮَك أَ ْن‬ ‫أﰊ ﺑﻦ ﻛﻌﺐ‪ ":‬إِ ﱠن ﱠ‬ ‫َْ َ ْ‬ ‫َﺣ ُﺮف ﻓﺎﻗﺮؤوا ﻣﻨﻪ ﻣﺎ ﺗَـﻴَ ﱠﺴَﺮ " ‪ ،‬وﰲ ﺻﺤﻴﺢ ﻣﺴﻠﻢ ﻣﻦ ﺣﺪﻳﺚ ِّ‬ ‫‪8‬‬ ‫ٍ‬ ‫ﺗَـ ْﻘﺮأَ أُﱠﻣﺘﻚ اﻟْ ُﻘﺮآ َن ﻋﻠﻰ ﺳﺒـﻌ ِﺔ أ ٍ‬ ‫َﺻﺎﺑُﻮا " ‪.‬‬ ‫َْ َ ْ‬ ‫َﺣ ُﺮف ﻓَﺄَﱡﳝَﺎ َﺣ ْﺮف ﻗﺮؤوا ﻋﻠﻴﻪ ﻓَـ َﻘ ْﺪ أ َ‬ ‫َ َُ ْ‬ ‫ﻓﺪﻻﻟﺔ اﳊﺪﻳﺜﲔ واﺿﺤﺔ ﻋﻠﻰ ﺟﻮاز أن ﺗﻘﺮأ اﻷﻣﺔ اﻟﻘﺮآن ي ﺣﺮف ﺷﺎءت‪ ،‬ﻓﺸﻜﻠﺖ أﺣﺎدﻳﺚ اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ‬ ‫‪ 1‬ﻗﺎل اﻟﻣﺣﻘﻖ إﻧﮭﺎ ﻓﻲ اﻷﺻل)اﺧﺗﯾر(‪.‬‬ ‫‪ 2‬أﺣﻣد ﺑن أﺑﻲ ﻋﻣر اﻷﻧدراﺑﻲ‪ ،‬اﻹﯾﺿﺎح ﻓﻲ اﻟﻘراءات‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ دﻛﺗوراه‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ ﺗﻛرﯾت‪.394 ،(2002 ،1423 ،‬‬ ‫‪3‬أﺑو ﻋﻣرو ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﺳﻌﯾد اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ ﻋﻠﻰ أﺳﻣﺎء اﻟﻘراء واﻟرواة وأﺻول اﻟﻘراءات وﻋﻘد اﻟدﯾﺎﻧﺎت ﺑﺎﻟﺗﺟوﯾد واﻟدﻻﻻت‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟرﯾﺎض‪ :‬دار اﻟﻣﻐﻧﻲ‪.159 ،(1999/1420 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬أ ﺣﻣد ﺧﺎﻟد ﺷﻛري‪" ،‬ﺟﮭود اﻷﻣﺔ ﻓﻲ ﻗراءات اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم"‪ ،‬أﺑﺣﺎث اﻟﻣؤﺗﻣر اﻟﻌﺎﻟﻣﻲ اﻷول ﻟﻠﺑﺎﺣﺛﯾن ﻓﻲ اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم وﻋﻠوﻣﮫ‪) ،‬اﻟﻣﻐرب‪ -‬ﻓﺎس‪.142 ،141.(165 -135 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﺻطﻔﻰ ﺳﻠﯾﻣﻰ ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎرات واﻻﻧﻔرادات اﻟواردة ﻓﻲ ﻛﺗﺎب‪ :‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪ ،‬ﺟﻣﻊ ودراﺳﺔ‪ )،‬اﻟﻣؤﺗﻣر اﻟﻌﺎﻟﻣﻲ ا ﻷول ﻟﻠﻘراءات ﻓﻲ ﻣوﺿوع‪ :‬اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﻓﻲ اﻟﻌﺎﻟم اﻹﺳﻼﻣﻲ أوﺿﺎع وﻣﻘﺎﺻد‪ ،‬ﻧظﻣﮫ ﻣرﻛز اﻹﻣﺎم‬ ‫أﺑﻲ ﻋﻣر اﻟداﻧﻲ ﻟﻠدراﺳﺎت واﻟﺑﺣوث اﻟﻘراﺋﯾﺔ اﻟﻣﺗﺧﺻﺻﺔ‪) ،‬اﻟﻣﻐرب‪ -‬ﻣراﻛش‪.710 ،(745-689 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺣﻣود ﻣﺣﻣد ردﻣﺎن‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻟث اﻟﮭﺟري‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺳﺗﯾر‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزھر‪ ،116 ،(2010 /1431 ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻷول اﻟﮭﺟري ص ‪.146 -144‬‬ ‫ْض )ﺑﯾروت‪ :‬دار اﺑن ﻛﺛﯾر‪ ، 258 :2 ،(1987/1407 ،‬رﻗم‪.2287‬‬ ‫‪ 7‬ﻣﺣﻣد ﺑن إﺳﻣﺎﻋﯾل اﻟﺑﺧﺎري‪ ،‬اﻟﺟﺎﻣﻊ اﻟﺻﺣﯾﺢ‪ ،‬ﻛِ ﺗ َﺎب ْاﻟ ُﺧﺻُو َﻣﺎ ِ‬ ‫ْﺿ ِﮭ ْم ﻓﻲ ﺑَﻌ ٍ‬ ‫ُوم ﺑَﻌ ِ‬ ‫ت ‪ ،‬ﺑَﺎب ﻛ ََﻼ ِم ْاﻟ ُﺧﺻ ِ‬ ‫ﺳ ْﺑﻌَ ِﺔ أَﺣْ رُ فٍ َوﺑَﯾَﺎ ِن ﻣﻌﻧﺎهُ )اﻟﻘﺎھرة‪ ،‬دار اﻟﺣدﯾث‪ ،562 :1 ،(1992 /1412 ،‬رﻗم‪.821 :‬‬ ‫َﺎن أَنﱠ ْاﻟﻘُرْ آنَ ﻋﻠﻰ َ‬ ‫ﺻ َﻼةِ ْاﻟ ُﻣ َ‬ ‫‪ 8‬ﻣﺳﻠم ﺑن اﻟﺣﺟﺎج‪ ،‬ﺻﺣﯾﺢ ﻣﺳﻠم‪ِ ،‬ﻛﺗَﺎب َ‬ ‫ﺳﺎﻓ ِِرﯾنَ َوﻗَﺻ ِْرھَﺎ‪ ،‬ﺑَﺎب ﺑَﯾ ِ‬ ‫‪100‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫أرﺿﻴﺔ ﻣﺘﻴﻨﺔ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ات ِ‬ ‫ﺖ إﻟﻴﻬﻢ‪ ،‬ﻓﻜﺎن ﻳﻘﺎل‪ :‬ﺣﺮف اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد‪ ،‬وﻗﺮاءة اﺑﻦ‬ ‫ﺑﻌﺾ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪ ،‬وﻧُﺴﺒَ ْ‬ ‫‪ -2‬اﺷﺘﻬﺮت اﺧﺘﻴﺎر ُ‬ ‫ﻣﺴﻌﻮد‪ ،‬ﻓﻘﺪ روى اﻟﻀﺤﺎك أن اﺑﻦ ﻋﺒﺎس‪ -‬رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻬﻤﺎ – ﻛﺎن ﻳﻘﺮأ اﻟﻘﺮآن ﻋﻠﻰ ﻗﺮاءة زﻳﺪ ﺑﻦ‬ ‫‪リ‬ﺑﺖ‪ ،‬ﱠإﻻ ﲦﺎﻧﻴﺔ ﻋﺸﺮ ﺣﺮﻓًﺎ‪ ،‬أﺧﺬﻫﺎ ﻣﻦ ﻗﺮاءة اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد"‪ ،1‬واﻟﻨﺴﺒﺔ إﻟﻴﻬﻢ ﻧﺴﺒﺔ دو ٍام و ٍ‬ ‫ﻟﺰوم‪ ،‬ﻷﻧﻪ ﻛﺎن‬ ‫وﻣﻴﻼ إﻟﻴﻪ ﻛﻤﺎ ﻗﺎل اﻟﺪ ِ‬ ‫ﱠاﱐّ‪. 2‬‬ ‫أﺿﺒﻂ ﻟﻪ‪ ،‬وأﻛﺜﺮ ﻗﺮاء ًة وإﻗﺮاءً ﺑﻪ‪ ،‬وﻣﻼزﻣ ًﺔ ﻟﻪ‪ً ،‬‬ ‫‪ -3‬اﳉﻤﻊ اﻟﻌُﺜْ َﻤﺎﱐ" ﻳـُ َﻌ ﱡﺪ ‪ヨ‬ﻛﻮرة اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وﻛﺎن ﻣﺒﻨﻴﺎ ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎر ﻣﺎ ﳛﺘﻤﻠﻪ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ ﻣﻦ‬ ‫ﻗﺮاءات ﺗﻠﻘﺎﻫﺎ اﻟﻨﱯ ﰲ اﻟﻌﺮﺿﺔ اﻷﺧﲑة‪ ،‬وﻃﺮح ﻣﺎ ﺧﺎﻟﻒ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ ﻣﻦ اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ‪ ،‬ﰒ إﺣﺮاق‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ و ٍ‬ ‫ٍ‬ ‫اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻷﺧﺮى‪ ،‬وﺑﺬﻟﻚ ﲨﻊ اﳌﺴﻠﻤﲔ ﻋﻠﻰ‬ ‫اﺣﺪ "‪ ،3‬ﻓﺠﻤﻊ ﻋُﺜْ َﻤﺎن ﻻ ﳜﺮج ﻋﻦ ﻣﻌﲎ‬ ‫ﻋﺎﻣﺎ ﻟﻀﺒﻂ اﻻﺧﺘﻼف ﺑﲔ اﳌﺴﻠﻤﲔ‪.‬‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎر ﲝﺎل‪ ،‬ﻓﻬﻮ ﻳﻌ ﱡﺪ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا ً‬ ‫ً‬ ‫ﻛﻌْﺒﺪ ﷲِ ﺑﻦ‬ ‫‪ -4‬وﰲ اﻟﻨﺼﻒ اﻟﺜﺎﱐ ﻣﻦ اﻟﻘﺮن اﻷول ُوِﺟﺪ ﻣﻦ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻣﻦ ﻛﺎن ﻟﻪ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة َ‬ ‫ٌ‬ ‫ي‪":‬‬ ‫ﻗﻴﺲ‪ ،‬أﰊ َْﲝ ِﺮﻳَﺔ اﻟ ﱠﺴ ُﻜ ْﻮِﱐّ)اﳌُﺘَـ َﻮ ﱠﰱ ﺳﻨﺔ ﲦﺎﻧﲔ(‪ ،‬اﻟﺬي ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﻣﻌﺎذ ﺑﻦ ﺟﺒﻞ‪ ،W‬ﻗﺎل ﻋﻨﻪ اﺑﻦ اﳉََﺰِر ّ‬ ‫‪ラ‬ﺑﻌﻲ‬ ‫ﻣﺸﻬﻮر "‪. 4‬‬ ‫ﺻﺎﺣﺐ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ﱞ‬ ‫ٌ‬ ‫‪ .1‬ﻣﻌﺎﱂ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪.‬‬ ‫ﻳﻌﺪ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ واﻟﺜﺎﻟﺚ اﳍﺠﺮﻳﲔ اﻟﻌﺼﺮﻳﻦ اﻟﺬﻫﺒﻴﲔ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻋﺎش ﻓﻴﻬﻤﺎ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬وروا ﻢ‬ ‫اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬وﺗﺴﻤﻰ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ اﻟﱵ ﻣﱠﺮ ﺎ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﲟﺮﺣﻠﺔ اﻟﺘﺨﺼﺺ ﻟﻺﻗﺮاء‪ ،‬واﻟﺘﺰام اﺧﺘﻴﺎ ٍر ﻣﻌ ٍ‬ ‫ﲔ‪،‬‬ ‫ٍ‪5‬‬ ‫ٍ‬ ‫ﻗﻮم ﻟﻠﻘﺮاءة واﻷﺧﺬ‪ ،‬واﻋﺘﻨﻮا ﺑﻀﺒﻂ اﻟﻘﺮاءة أﰎﱠ ﻋﻨﺎﻳﺔ‪ ،‬ﺣﱴ ﺻﺎروا ﰲ ذﻟﻚ أﺋﻤﺔً ﻳﻘﺘﺪى‬ ‫أو ﻗﺮاءة ﻣﻌﻴﻨﺔ ‪ ،‬ﻓﻘﺪ" ﲡﱠﺮد ٌ‬ ‫ﻢ‪ ،‬وﻳﺮﺣﻞ إﻟﻴﻬﻢ‪ ،‬وﻳﺆﺧﺬ ﻋﻨﻬﻢ‪ ،‬وﱂ ﳜﺘﻠﻒ ﻓﻴﻬﻢ اﺛﻨﺎن‪ ،‬وﻟﺘﺼ ِّﺪﻳﻬﻢ ﻟﻠﻘﺮاءة ﻧُﺴﺒﺖ إﻟﻴﻬﻢ "‪.6‬‬ ‫ﻓﺎﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﺑﻠﻎ ﻣﺮﺣﻠﺔ اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬وﻫﻲ ﻣﺮﺣﻠﺔ ﺟﺪﻳﺮة ‪ヨ‬ﻟﺪراﺳﺔ اﳌﻤﺤﺼﺔ اﳌﺴﺘﻔﻴﻀﺔ وﲤﺘﺪ‬ ‫ﻫﺬﻩ اﻟﻔﱰة ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﻣﻦ ﺣﻮاﱄ ﺳﻨﺔ ‪100‬ه إﱃ ﺗﺴﺒﻴﻊ اﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ ﺣﻮاﱄ ﺳﻨﺔ ‪ 300‬ه‪.7‬‬ ‫‪ .1.1‬اﻟﺘﻌﺒﲑ ﻋﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﺑﻠﻔﻆ اﻟﻘﺮاءة أو اﳊﺮف‪:‬‬ ‫رﻏﻢ ﺑﺮوز اﻻﺧ ﺘﻴﺎر ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻓﺈن اﻟﺘﻌﺒﲑ ﻋﻨﻪ ﺑﻠﻔﻆ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﱂ ﻳﻜﻦ ﻣﻌﺮوﻓًﺎ ﰲ‬ ‫‪ル‬ﻓﻊ ﻳُ َﺴ ِّﻬ ُﻞ اﻟﻘﺮاءة ﳌﻦ ﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﱠإﻻ‬ ‫ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬ﻓﻜﺎن ﻳـُ َﻌ ﱠﱪُ ﻋﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎر ‪ヨ‬ﻟﻘﺮاءة‪ ،‬وﻣﻦ ذﻟﻚ ﻗﻮل ورش" ‪ ":‬ﻛﺎن ٌ‬ ‫رﺟﻞ أرﻳﺪ ﻗﺮأﺗﻚ‪ ،‬أﺧﺬﻩ ‪ヨ‬ﻟﻨ ْﱠﱪ‪ 8‬ﰲ ﻣﻮاﺿﻌﻪ‪ ،‬وإﲤﺎم اﳌﻴﻤﺎت"‪-‬ﻳﻌﲏ ﺿﻢ ﻣﻴﻢ اﳉﻤﻊ ‪.1 "-‬‬ ‫أن ﻳﻘﻮل ﻟﻪ ٌ‬ ‫‪ 1‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ ﻓﻲ طﺑﻘﺎت اﻟﻘراء‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ـ ج‪ .‬ﺑرﺟﺳﺗراﺳر )اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﺑن ﺗﯾﻣﯾﺔ‪.426 :1 ،(1351 ،‬‬ ‫‪2‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن‪.130 :1 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﻧﺻر ﺳﻌﯾد‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ وﻣوﻗف اﻟﮭذﻟﻲ ت ‪465‬ه ﻣﻧﮫ‪) ،‬طﻧطﺎ‪ ،‬دار اﻟﺻﺣﺎﺑﺔ‪. .55 ،(2006/1427 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.442 :1 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪ ،87 ،‬وﻣﺎ ﺑﻌدھﺎ‪.‬‬ ‫‪ 6‬اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪. 41 :1 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪.89 -87 ،‬‬ ‫‪ 8‬اﻟﻧﱠﺑر ﺑﺎﻟﻛﻼم‪ :‬اﻟﮭﻣز ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﻧظور‪ "،‬ھﻣز" ﻟﺳﺎن اﻟﻌرب ‪.189 :5‬‬ ‫‪101‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻓﻌﱪ ﻋﻦ اﺧﺘﻴﺎر ‪ル‬ﻓﻊ ﺑﻘﺮاءة ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬وﻫﺬا ﻣﺎﻟﻚ ﺑﻦ أﻧﺲ ﻳﻘﻮل‪ ":‬ﻗﺮاءة ‪ル‬ﻓﻊ ﺳﻨﺔ " ‪.2‬‬ ‫ّ‬ ‫ﻓﻤﺜﻼ ﳒﺪ اﻟﻔﺮاء ﻳﺼﻒ ﻗﺮاءة أﰊ وﻋﺒﺪ ﷲ ‪ヨ‬ﳊﺮف‪ ،‬ﻗﺎل‪»:‬‬ ‫أﻳﻀﺎ‪ -‬ﺑﻠﻔﻆ )اﳊﺮف(‪ً ،‬‬ ‫وﻋﱪ ﻋﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻫﺬا اﻟﻘﺮن – ً‬ ‫ِّ‬ ‫‪3‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺳﺎﺋﺪا ﺣﱴ ﺑﻌﺪ اﻟﻘﺮن‬ ‫ُﰊ َوِﰲ ﺣﺮف ﻋﺒﺪ ﷲ« ‪ ،‬ﺑﻞ إن اﻟﺘﻌﺒﲑ ‪ヨ‬ﳊﺮف ﻋﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻛﺎن ً‬ ‫وﻛﺬﻟﻚ ﻫﻲ ﰲ ﺣﺮف أ َّ‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬ﻗﺎل ﻣﻜﻲ‪ »:‬ﻓﺄﻣﺎ ﻗﻮل اﻟﻨﺎس‪ :‬ﻗﺮأ ﻓﻼن ‪ヨ‬ﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ‪ ،‬ﻓﻤﻌﻨﺎﻩ أن ﻗﺮاءة ﻛﻞ إﻣﺎم ﺗﺴﻤﻰ ﺣﺮﻓﺎ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻳﻘﺎل‪:‬‬ ‫ﻗﺮأ ﲝﺮف ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬وﲝﺮف أﰊ وﲝﺮف اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد‪ .‬وﻛﺬﻟﻚ ﻗﺮاءة ﻛﻞ إﻣﺎم ﺗﺴﻤﻰ ﺣﺮﻓﺎ‪ ،‬ﻓﻬﻲ أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ﺳﺒﻌﻤﺎﺋﺔ‬ ‫ﺣﺮف ﻟﻮ ﻋﺪد‪ ル‬اﻷﺋﻤﺔ‪ ،‬اﻟﺬﻳﻦ ﻧﻘﻠﺖ ﻋﻨﻬﻢ اﻟﻘﺮاءة ﻣﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﻓﻤﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ«‪.4‬‬ ‫‪ .1.2‬وﺿﻮح ﺷﺮوط اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﻟﺘﻄﺒﻴﻖ واﳌﻤﺎرﺳﺔ‪:‬‬ ‫وردا‪،‬‬ ‫ﻓﻘﺪ ﻛﺎﻧﺖ ﺷﺮوط اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﺗﻄﺒﻖ‪ ،‬وﻳﻌﻤﻞ ﺎ ﰲ ﺿﺒﻂ اﻻﺧﺘﻴﺎرات‪ ،‬واﳊﻜﻢ ﻋﻠﻴﻬﺎ‪ ،‬ﻗﺒﻮﻻً ً‬ ‫وأﻓﺎد اﳌﺘﺄﺧﺮون ﻣﻦ اﻟﺘﻄﺒﻴﻖ اﻟﻌﻤﻠﻲ وﻣﻦ أﻗﻮال اﻟﻌﻠﻤﺎء ﺧﺎﺻﺔ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬وﺻﺎﻏﻮا ﻣﻨﻬﺎ ﺷﺮوﻃًﺎ ﳛﻜﻤﻮن ﲟﻮﺟﺒﻬﺎ‬ ‫ﻋﻠﻰ اﻻﺧﺘﻴﺎرات‪ ،‬ﻓﺈن ﺗﻮﻓﺮ ﻓﻴﻬﺎ ﻫﺬﻩ اﻟﺸﺮوط‪ ،‬ﺣﻜﻤﻮا ﺑﺼﺤﺘﻬﺎ‪ ،‬وﻣﺎ اﺧﺘﻞ ﻣﻨﻬﺎ ﺷﺮط ﳑﺎ ﻗﺮروﻩ ردوﻩ‪ ،‬وﺣﻜﻤﻮا‬ ‫ﺑﺸﺬوذﻩ‪ ،‬وﻋﺪم ﺻﺤﺘﻪ‪ ،‬وﻋﺪم ﺟﻮاز اﻟﻘﺮاءة ﺑﻪ‪.‬‬ ‫‪ .1.2.1‬اﻷﻫﻠﻴﺔ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر‪:‬‬ ‫واﻷﻫﻠﻴﺔ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر ﺗﻌﲏ‪ ،‬أن ﺻﺎﺣﺐ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﺻﺎر ﻣﻦ أﺋﻤﺔ ﻫﺬا اﻟﺸﺄن‪ ،‬اﳌﺸﻬﻮد ﳍﻢ ‪ヨ‬ﻟﻀﺒﻂ واﻹﺗﻘﺎن‪ ،‬وﻗﺪ وﺟﺪ‬ ‫ﰲ ﻋﺒﺎرات ﻋﻠﻤﺎء ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻣﺎ ﻳﺪل ﻋﻠﻰ اﻋﺘﺒﺎرﻫﻢ ﳍﺬا اﻟﺸﺮط‪ ،‬وﻛﻮﻧﻪ ﻣﻘﺮا ﻣﺘﻌﺎرﻓًﺎ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﻓﻤﻦ ذﻟﻚ‪:‬‬ ‫ﻗﺎل اﻷﻋﺸﻰ‪ :‬ﻗﺎل ورش‪ :‬ﻛﺎن ‪ル‬ﻓﻊ ﻳﺴﻬﻞ اﻟﻘﺮاءة ﳌﻦ ﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ إﻻ أن ﻳﻘﻮل ﻟﻪ رﺟﻞ أرﻳﺪ ﻗﺮأﺗﻚ أﺧﺬﻩ ‪ヨ‬ﻟﻨﱪ ﰲ‬ ‫ﻣﻮاﺿﻌﻪ وإﲤﺎم اﳌﻴﻤﺎت‪ ،‬ﻳﻌﲏ‪ :‬اﻟﻀﻢ‪ ،‬ﻗﺎل اﳍﺬﱄ ﻣﻌﻠ ًﻘﺎ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ‪»:‬وﻫﺬا ﻳﻮﺣﻲ إﱃ أن اﺧﺘﻴﺎرﻩ ذﻟﻚ‪ ،‬وﻳﻮﻣﺊ إﱃ‬ ‫أﺣﺪا ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء ﱂ ﳜﱰ إﻻ ﺑﻌﺪ ﺗﺘﺒﻊ ﲨﻴﻊ اﻟﻘﺮاءات«‪.5‬‬ ‫أن ً‬ ‫ﺗﺘﺒﻌﺎ ﻳﺆﻫﻠﻪ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ﻓﻨﺎﻓﻊ ﻣﺜﻼً ﱂ ﳜﱰ‬ ‫ﻓﺎﻟﻨﺺ ﺻﺮﻳﺢ ﰲ أﻧﻪ ﻻ ﳛﻖ ﻷﺣﺪ أن ﳜﺘﺎر إﻻ ﺑﻌﺪ ﺗﺘﺒﻊ ﲨﻴﻊ اﻟﻘﺮاءات‪ً ،‬‬ ‫إﻻ ﺑﻌﺪ أن ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﺳﺒﻌﲔ ﻣﻦ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪.‬‬ ‫وﻗﺎل ﻣﻜﻲ ﻋﻦ اﺧﺘﻴﺎرات‬ ‫‪ .1.2.2‬أﻻ ﳜﺮج اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﻋﻦ اﳌﺮوي‪ ،‬وﻻ ﻋﻦ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪:‬‬ ‫ا‪ Y‬ﻣﺎ ﻗﺮأت ﺣﺮﻓﺎ إﻻ‬ ‫وﻫﺬا ﺷﺮط آﺧﺮ ﻃﺒﻘﻪ ﻗﺮاء ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬وﺻﺮح ﻛﺜﲑ ﻣﻨﻬﻢ ‪ヨ‬ﺗﺒﺎع اﻷﺛﺮ واﻟﺮواﻳﺔ » ﻗﺎل ‪ル‬ﻓﻊ‪:‬و ﱠ‬ ‫ﺛﺮ«‪.6‬‬ ‫‪ 1‬ﯾوﺳف ﺑن ﻋﻠﻲ اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر واﻷرﺑﻌﯾن اﻟزاﺋدة ﻋﻠﯾﮭﺎ‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﺟﻣﺎل ﺑن اﻟﺳﯾد ﺑن رﻓﺎﻋﻲ) اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣؤﺳﺳﺔ ﺳﻣﺎ‪.45 ،(2007/1428 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ‪.62 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﻔراء‪ ،‬ﯾﺣﯾﻰ ﺑن زﯾﺎد‪ .‬ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬ﻋﺎﻟم اﻟﻛﺗب‪.414 :2 ،(1983/1403 ،‬‬ ‫‪4‬اﺑن أﺑﯾطﺎﻟب‪ ،‬اﻹﺑﺎﻧﺔ‪. .41 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.45 ،44 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.44 ،43 ،‬‬ ‫‪102‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻗﻠﺘﻠﺴﻠَْﻴﻢ ﰲ ﺣﺮف ﻣﻦ اﻟﻘﺮآن‪ :‬ﻣﻦ أي وﺟﻪ ﻛﺎن ﻛﺬا وﻛﺬا؟ﻓﺮﻓﻊ ﻛﻤﻪ‪ ،‬وﺿﺮﺑﲏ ﺑﻪ‪،‬‬ ‫وﻗﺎل ﺑﻌﺾ أﺻﺤﺎب ُﺳﻠَْﻴﻢ‪ُ :‬‬ ‫وﻏﻀﺐ‪ ،‬وﻗﺎل‪ِ :‬‬ ‫اﺗﻖ ﷲ‪ ،‬ﻻ ﺧﺬن ﰲ ﺷﻲء ﻣﻦ ﻫﺬﻩ‪ ،‬إﳕﺎ ﻧﻘﺮأ اﻟﻘﺮآن ﻋﻠﻰ اﻟﺜﻘﺎت ﻣﻦ اﻟﺮﺟﺎل اﻟﺬﻳﻦ ﻗﺮؤوﻩ ﻋﻠﻰ‬ ‫اﻟﺜﻘﺎت‪.‬وﻗﺎل اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬رﲪﻪ ﷲ‪ :‬ﻟﻮ ﻗﺮأت ﻋﻠﻰ ﻗﻴﺎس اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﻟﻘﺮأت)ﻛِ ْ َﱪﻩُ( ﺑﺮﻓﻊ اﻟﻜﺎف؛ ﻷﻧﻪ أراد ُﻋﻈْ َﻤﻪُ‪ ،‬وﻟﻜﲏ‬ ‫ﻗﺮأت ﻋﻠﻰ اﻷﺛﺮ‪.1‬‬ ‫وﻗﺎل اﻷﻧﺪراﰊ ﻋﻦ اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ...»:‬و ﻛﺎن ﻛﺜﲑ اﻟﺮواﻳﺔ ﻟﻠﺤﺪﻳﺚ و اﻟﻌﻠﻢ‪ ،‬ﻋﺎﳌﺎً ﲟﺎ ﻣﻀﻰ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺴﻠﻒ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءة‪،‬‬ ‫وﻛﺎﻧﺖ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﻋﻠﻤﻪ وﺻﻨﺎﻋﺘﻪ‪ ،‬ﻓﺎﺧﺘﺎر ﻣﻦ ﻗﺮاءات اﳌﺎﺿﲔ ﻣﻦ اﻷﺋﻤﺔ ﻗﺮاءة ﻣﺘﻮﺳﻄﺔ‪ ،‬ﻓﻘﺮأ ﺎ‪ ،‬وﱂ ﳜﺎﻟﻔﻬﻢ ﰲ ﺷﻲء‬ ‫ﺑﺮأﻳﻪ ﻓﻴﻬﺎ«‪.2‬‬ ‫‪1.2.3‬أﻻ ﻳﻠﺰم اﻟﻨﺎس ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎرﻩ‪:‬‬ ‫ﺟﺮت ﻋﺎدة اﻟﻘﺮاء ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬أن ﻳﻘﺮﺋﻮا اﻟﻨﺎس ﲜﻤﻴﻊ ﻣﺮو‪ レ‬ﻢ‪ ،‬ﺣﱵ ﰐ ﻣﻦ ﻳﺮﻳﺪ اﻟﻘﺮاءة ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎرا ﻢ‪ ،‬أﻗﺮؤوﻫﻢ‬ ‫ﺑﻪ‪ ،‬ﻗﺎل أﺑﻮ دﺣﻴﺔ‪ :‬ﺧﺮﺟﺘﺒﻜﺘﺎب اﻟﻠﻴﺚ ﺑﻦ ﺳﻌﺪ إﱃ ‪ル‬ﻓﻊ ﻓﻮﺟﺪﺗﻪ ﻳﻘﺮئ اﻟﻨﺎس ﲜﻤﻴﻊ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬ﻓﻘﻠﺖ‪ :‬ﺳﺒﺤﺎن‬ ‫ا‪ル レ Y‬ﻓﻊ أﺗﻘﺮئ اﻟﻨﺎس ﲜﻤﻴﻊ اﻟﻘﺮاءات؟ ﻓﻘﺎل‪ :‬أو أﺣﺮم ﻧﻔﺴﻲ اﻟﺜﻮاب‪ ،‬أ‪ ル‬اﻗﺮئ اﻟﻨﺎس ﲜﻤﻴﻊ اﻟﻘﺮاءات ﺣﱴ إذا‬ ‫ﱠ‬ ‫ﺟﺎء ﻣﻦ ﻳﻄﻠﺐ ﺣﺮﰲ أﻗﺮأﺗﻪ ﺑﻪ‪.3‬‬ ‫ﻴﺴﲑا ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﻓﺘﻜﻮن ﻗﺮاءﺗﻪ ﻋﻠﻴﻪ‬ ‫ﻗﺎل د‪ .‬ﲪﻴﺘﻮ‪ :‬وﻣﻌﲎ ﻫﺬا أﻧﻪ ﻛﺎن ﻳﱰك اﻟﻘﺎرئ ﻳﻘﺮأ ﻋﻠﻴﻪ ﲟﺎ اﻋﺘﺎدﻩ ﻣﻦ اﻟﻮﺟﻮﻩ ﺗ ً‬ ‫ﺑﺬﻟﻚ رواﻳﺔ ﻋﻠﻰ ﺳﺒﻴﻞ اﻹﻗﺮار‪ ،‬ﻻ ﻋﻠﻰ ﺳﺒﻴﻞ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وﺑﺬﻟﻚ ﲣﺘﻠﻒ اﻟﺮوا‪レ‬ت ﻋﻨﻪ ‪ヨ‬ﺧﺘﻼف اﻟﻌﺎرﺿﲔ ‪.4‬‬ ‫‪ 1.2.4‬اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻮﺟﻪ اﻷﺳﻬﻞ ﻟﻠﻘﺎرئ‪:‬‬ ‫ﻻ ﺷﻚ اﻟﻌﺎرﺿﲔ ﻟﻠﻘﺮآن ﻣﻦ اﻟﺮواة ﻋﻦ اﻟﻘﺮاء‪ ،‬ﱂ ﻳﻜﻮﻧﻮا ﰲ درﺟﺔ واﺣﺪة ﻣﻦ اﻹﺗﻘﺎن‪ ،‬وﻳﺆﺛﺮ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﺑﻴﺌﺘﻪ‪ ،‬وﻣﺎ‬ ‫اﻋﺘﺎد ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﻓﻼ ﻳﻘﺪر ﻋﻠﻰ ﲢﻤﻞ ﺑﻌﺾ اﻟﻮﺟﻮﻩ‪ ،‬أو ﺗﻜﻮن ﻋﻠﻴﻪ ﰲ ذﻟﻚ ﻣﺸﻘﺔ‪ ،‬ﻓﻴﺨﺺ اﻟﻘﺮاء ﻫﺆﻻء ﺑﺒﻌﺾ اﻟﻮﺟﻮﻩ‬ ‫اﳌﺮوﻳﺔ‪ ،‬اﻟﱵ ﺗﺘﻨﺎﺳﺐ وﻗﺪرا ﻢ ﰲ اﻟﺘﺤﻤﻞ واﻷداء‪ ،‬ﻓﻬﺬا ورش ﻳﻘﻮل ﻋﻦ ﺷﻴﺨﻪ‪ :‬ﻛﺎن ‪ル‬ﻓﻊ ﻳﺴﻬﻞ اﻟﻘﺮاءة ﳌﻦ ﻗﺮأ‬ ‫ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬إﻻ أن ﻳﻘﻮل ﻟﻪ رﺟﻞ أرﻳﺪ ﻗﺮاءﺗﻚ أﺧﺬﻩ ‪ヨ‬ﻟﻨﱪ ﰲ ﻣﻮاﺿﻌﻪ‪ ،‬وإﲤﺎم اﳌﻴﻤﺎت‪ ،‬ﻳﻌﲏ‪ :‬اﻟﻀﻢ‪.5‬‬ ‫‪ .1.3‬أﳕﺎط اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻨﺪ ﻗﺮاء ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪:‬‬ ‫ﺗﻨﻮﻋﺖ اﺧﺘﻴﺎرات ﻫﺬا اﻟﻘﺮن وﺗﻌﺪدت‪ ،‬وﻛﺎن ﳍﺬا اﻟﺘﻨﻮع ﻣﻨﺎح ﻣﺘﻌﺪدة‪ ،‬ﻓﻤﻦ ﺣﻴﺚ اﻻﺧﺘﻴﺎر ذاﺗﻪ‪ ،‬ﻫﻨﺎك ﻣﻦ أﺛﺮ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا دوام ﻋﻠﻴﻪ وﻟﺰﻣﻪ‪ ،‬وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﻛﺎن اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﻋﺒﺎرة ﻋﻦ رواﻳﺔ ﻛﺎﻣﻠﺔ ﻷﺣﺪ ﺷﻴﻮﺧﻪ‪ ،‬وﱂ ﻳﺆﺛﺮ ﻋﻨﻪ‬ ‫ﻋﻨﻪ أﻧﻪ اﺧﺘﺎر‬ ‫ً‬ ‫أﻧﻪ اﺧﺘﺎر ﻣﻦ ﳎﻤﻮع ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ‪ ،‬ﻓﻬﺬا ﺟﺎﻧﺐ‪ ،‬وﺟﺎﻧﺐ آﺧﺮ ﻣﻦ ﺣﻴﺚ ﺷﺨﺺ اﳌﺨﺘﺎر‪ ،‬ﻓﻬﺬا اﻟﻘﺮن ﻓﻴﻪ اﻟﻘﺮاء وﻓﻴﻪ‬ ‫‪ 1‬أﺑو اﻟﺣﺳن ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد اﻟﺳﺧﺎوي ‪ ،‬ﺟﻣﺎل اﻟﻘراء وﻛﻣﺎل اﻹﻗراء‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د‪ .‬ﻣروان اﻟﻌطﯾﱠﺔ ‪ -‬د‪ .‬ﻣﺣﺳن ﺧراﺑﺔ )دﻣﺷﻖ‪ :‬دار اﻟﻣﺄﻣون‪.330 ،329 ،(1998/1418 ،‬‬ ‫‪2‬اﻷﻧدراﺑﻲ‪ ،‬اﻹﯾﺿﺎح‪.433 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.45 ،44 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﻋﺑد اﻟﮭﺎدي ﺣﻣﯾﺗو‪ ،‬ﻗراءة ﻧﺎﻓﻊ ﻋﻧد اﻟﻣﻐﺎرﺑﺔ‪) ،‬اﻟﻣﻐرب‪ :‬ﻣﻧﺷورات وزارة اﻷوﻗﺎف واﻟﺷؤون اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ‪.360 :1 ،(2003/1412 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.45 ،44 ،‬‬ ‫‪103‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﻟﺮواة ﻋﻨﻬﻢ‪ ،‬ﻓﻬﻞ ﻛﺎﻧﺖ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء ﻛﺎﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواة اﻟﺬﻳﻦ أﺛﺮ ﻋﻨﻬﻢ أ ﻢ اﺧﺘﺎروا؟ وﻣﻦ ﺟﺎﻧﺐ ‪リ‬ﻟﺚ‪ ،‬ﻋﺎش ﰲ‬ ‫ﻫﺬا اﻟﻘﺮن اﻟﻘﺮاء وﻏﲑﻫﻢ ﻣﻦ اﻟﻨﺤﺎة‪ ،‬ﻓﻤﺎ اﻟﻔﺮق ﺑﲔ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻨﺤﺎة؟‪ ،‬وﻏﲑﻫﺎ ﻣﻦ اﳉﻮاﻧﺐ‪ ،‬اﻟﱵ‬ ‫ﺗﺘﻀﺢ إن ﺷﺎء ﷲ ﰲ ﻫﺬا اﳌﻌﻠﻢ‪ ،‬وذﻟﻚ ﻛﻤﺎ ﰐ‪:‬‬ ‫‪ 1.3.1‬ﺑﲔ اﻻﻗﺘﺼﺎر ﻋﻠﻰ رواﻳﺔ ﺑﻌﻴﻨﻬﺎ‪ ،‬وﺑﲔ اﳌﻮازﻧﺔ واﻻﺧﺘﻴﺎر‪:‬‬ ‫ﻫﻨﺎك ﻣﻦ اﻛﺘﻔﻰ ﺑﺮواﻳﺔ اﳊﺮوف اﻟﱵ ﲰﻌﻬﺎ دون ﻏﲑﻫﺎ‪ ،‬وﻫﻨﺎك ﻣﻦ اﺧﺘﺎر ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءات اﳌﺮوﻳﺔ اﻟﱵ ﻗﺮأﻫﺎ ﻋﻠﻰ‬ ‫ﺷﻴﻮﺧﻪ‪ ،‬واﺧﺘﺎر اﻷﺷﻬﺮ‪ ،‬أو اﻷﻛﺜﺮ ﻣﻮاﻓﻘﺔ ﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﺪﻛﺘﻮر ﲪﻴﺘﻮ ﺑﻌﺪ ﻧﻘﻠﻪ ﻛﻼم أﰊ ﻋﺒﻴﺪ اﻟﺬي ﲰﻰ ﻓﻴﻪ‬ ‫اﻟﻘﺮاء اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ إﱃ زﻣﺎﻧﻪ‪ ،1‬وذﻛﺮ د ﲪﻴﺘﻮ أن اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻣﺮ ﺑﺜﻼﺛﺔ ﻣﺮاﺣﻞ ﻣﺘﺘﺎﻟﻴﺔ‪:‬‬ ‫ﻃﻮر اﻟﻘﺮاءة اﻟﻔﺮدﻳﺔ‬ ‫أ‪-‬‬ ‫ب‪ -‬ﻃﻮر اﻻﺧﺘﻴﺎر ﺑﲔ اﻟﻘﺮاءات‬ ‫ج‪ -‬ﻃﻮر اﻻﺳﺘﻘﺮار ﻋﻠﻰ ﻗﺮاءة ﳐﺘﺎرة ﰲ ﻛﻞ ﻣﺼﺮ أو ﻗﻄﺮ‪.2‬‬ ‫ﰒ ذﻛﺮ ﻛﻼم أﰊ ﻋﺒﻴﺪ ﰲ ﺗﺴﻤﻴﺔ اﻟﻘﺮاء‪ ،‬وﻗﺎل‪ »:‬ﻫﺬا اﻟﻄﺮف ﻣﻦ ﻧﺺ أﰊ ﻋﺒﻴﺪ اﻟﻄﻮﻳﻞ ﳝﺜﻞ ﰲ ﻧﻈﺮ‪ ル‬اﻟﻄﻮر اﻷول‬ ‫ﻣﻦ اﻷﻃﻮار اﻟﺜﻼﺛﺔ اﻟﺬي أﻃﻠﻘﻨﺎ ﻋﻠﻴﻪ "ﻃﻮر اﻟﻘﺮاءة اﻟﻔﺮدﻳﺔ" ﻋﻠﻰ ﻣﻌﲎ أن اﻟﻘﺎرئ ﻣﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ أو اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻛﺎن ﻳﻘﺮأ‬ ‫اﻟﻘﺮآن ‪ヨ‬ﳊﺮف اﻟﺬي ﺗﻠﻘﺎﻩ ﺑﻪ ﻋﻦ اﻟﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻣﺒﺎﺷﺮة‪ ،‬أو ﺗﻠﻘﺎﻩ ﻋﻨﻪ ﻣﻦ ﻗﺮاء اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ دون أن‬ ‫ﻳﺘﺠﺎوز ذﻟﻚ إﱃ ﺗﻌﺪﻳﺪ ﻣﺼﺎدرﻩ ﰲ اﻟﻐﺎﻟﺐ‪ ،‬إذ ﱂ ﻳﻜﻦ اﻟﻘﺮاء ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﻳﻬﺘﻤﻮن ﲜﻤﻊ اﻟﺮوا‪レ‬ت اﳌﺘﻌﻠﻘﺔ‬ ‫‪ヨ‬ﳊﺮوف واﳌﻮازﻧﺔ ﺑ ﻴﻨﻬﺎ ﻻﺧﺘﻴﺎر ﻣﺎ ﻫﻮ أﻳﺴﺮ أداء أو أﺷﻬﺮ أو أﻓﺼﺢ أو ﻏﲑ ذﻟﻚ‪ ،‬ﺑﻘﺼﺪ اﳊﺼﻮل ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎر‬ ‫ﺷﺎﻣﻞ ﻟﻠﻘﺮآن ﻳﻨﺴﺐ إﱃ اﻟﻘﺎرئ وﳝﻬﺮ ‪ヨ‬ﲰﻪ‪ ،‬واﳕﺎ ﺑﺪأ ﻫﺬا اﻻﻫﺘﻤﺎم ﰲ اﻟﻄﻮر اﻟﺜﺎﱐ ﻋﻠﻰ ﻋﻬﺪ اﳌﺨﺘﺼﲔ ﰲ اﻟﻘﺮاءة‬ ‫اﻟﺬﻳﻦ ﲡﺮدوا ﳍﺎ ﺧﺎﺻﺔ‪ ،‬وﱂ ﻳﻐﻠﺐ ﻋﻠﻴﻬﻢ اﻻﺷﺘﻐﺎل ﺑﻐﲑﻫﺎ ﻣﻦ ﻣﺒﺎﺣﺚ اﻟﻔﻘﻪ ورواﻳﺔاﳊﺪﻳﺚ‪ ،‬وﻫﺬا اﻟﻄﻮر اﻟﺬي‬ ‫ﻧﻌﺘﻨﺎﻩ ﺑﻄﻮر اﻻﺧﺘﻴﺎر ﺑﲔ اﻟﻘﺮاءات اﳌﺄﺛﻮرة ﻫﻮ اﻟﻄﻮر اﻟﺬي ﻋﺎﺻﺮﻩ اﻹﻣﺎم ‪ル‬ﻓﻊ وﻣﻦ ﻋﺮف ﻣﻌﻪ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء اﻟﺴﺒﻌﺔ أو‬ ‫اﻟﻌﺸﺮة أﺋﻤﺔ اﻷﻣﺼﺎر اﳋﻤﺴﺔ‪ ،‬وإﱃ ﻫﺬا اﻟﻄﻮر ﻳﺸﲑ أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ ﰲ ﺗﺘﻤﺔ ﻧﺼﻪ ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﻪ "اﻟﻘﺮاءات" ﺑﻘﻮﻟﻪ‪ ، :‬وإﱃ‬ ‫ﻫﺬا اﻟﻄﻮر ﻳﺸﲑ أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ ﰲ ﺗﺘﻤﺔ ﻧﺼﻪ ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﻪ "اﻟﻘﺮاءات" ﺑﻘﻮﻟﻪ‪" :‬ﰒ ﻗﺎم ﻣﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ ‪ヨ‬ﻟﻘﺮآن ﻗﻮم ﻟﻴﺴﺖ ﳍﻢ‬ ‫أﺳﻨﺎن ﻣﻦ ذﻛﺮ‪ ル‬وﻻ ﻗﺪﻣﺘﻬﻢ‪ ،‬ﻏﲑ أ ﻢ ﲡﺮدوا ﻟﻠﻘﺮاءة واﺷﺘﺪت ﺎ ﻋﻨﺎﻳﺘﻬﻢ وﳍﺎ ﻃﻠﺒﻬﻢ‪ ،‬ﺣﱴ ﺻﺎروا ﺑﺬﻟﻚ أﺋﻤﺔ‬ ‫ﺧﺬﻫﺎ اﻟﻨﺎس ﻋﻨﻬﻢ وﻳﻘﺘﺪون ﻢ ﻓﻴﻬﺎ‪ ،‬وﻫﻢ ﲬﺴﺔ ﻋﺸﺮ رﺟﻼ ﻣﻦ ﻫﺆﻻء اﻷﻣﺼﺎر‪ ،‬ﻓﻜﺎن ﻣﻦ ﻗﺮاء اﳌﺪﻳﻨﺔ أﺑﻮ‬ ‫ﺟﻌﻔﺮ اﻟﻘﺎرئ‪.3"............‬‬ ‫وﻟﻌﻞ ﻫﺬﻩ اﻟﺘﻮﺻﻴﻒ اﳌﺬﻛﻮر أدق ﻣﻦ اﻟﺘﻮﺻﻴﻒ‪ ،‬اﻟﺬي ﻣﻴﺰ ﺑﲔ اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﻋﻠﻰ أﺳﺎس أن اﻟﻘﺮاء اﺧﺘﺎروا روا‪レ‬ت‬ ‫ﺑﻌﻴﻨﻬﺎ‪ ،‬دون أن ﻳﻘﻮﻣﻮا ‪ヨ‬ﳌﻮازﻧﺔ واﻟﺘﻤﺤﻴﺺ‪.‬‬ ‫وﻫﺬا اﻟﺘﻮﺻﻴﻒ ﻣﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ ‪ラ‬رﻳﺦ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪ ،‬ﻓﻘﺪ اﻋﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ رواﻳﺔ أﰊ ﻋﺒﻴﺪ اﳌﻌﺮوﻓﺔ‪ ،‬وﻫﻮ ﻳﺼﻒ‬ ‫‪1‬ﺣﻣﯾﺗو‪ ،‬ﻗراءة ﻧﺎﻓﻊ ‪.73 :1‬‬ ‫‪2‬ﺣﻣﯾﺗو‪ ،‬ﻗراءة ﻧﺎﻓﻊ ‪..67 :1‬‬ ‫‪3‬ﺣﻣﯾﺗو‪ ،‬ﻗراءة ﻧﺎﻓﻊ ‪.68 ،67 :1‬‬ ‫‪104‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺴﺎﺑﻘﲔ إﱃ ﻋﺼﺮﻩ‪ ،‬وأﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ ﻋﺎش أﻏﻠﺐ ﺣﻴﺎﺗﻪ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬وﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﻳﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ‪ ،‬وﻫﻮ‬ ‫أﻋﻠﻢ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎرات ﻣﻦ ﻗﺒﻠﻪ‪ ،‬وﻋﺎﱂ ﻣﺘﺨﺼﺺ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل‪ ،‬ﻓﻴﺴﺘﻔﺎد ﻣﻦ وﺻﻔﻪ اﻟﺪﻗﻴﻖ‪ ،‬ﰲ اﻟﻮﺻﻮل إﱃ ﺗﻮﺻﻴﻒ‬ ‫دﻗﻴﻖ ﳌﺎﻫﻴﺔ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬وﻟﻌﻠﻲ أﺗﻔﻖ ﻣﻊ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﲪﻴﺘﻮ ﰲ ﻋﺮﺿﻪ ﳌﺮاﺣﻞ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وﰲ ﻣﺎ‬ ‫ﺗﻮﺻﻞ إﻟﻴﻪ ﻣﻦ أﳕﺎط اﻟﻘﺮاء‪ ،‬وأن ﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ اﺧﺘﺎر رواﻳﺔ ﺑﻌﻴﻨﻬﺎ‪ ،‬وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﻗﺎم ‪ヨ‬ﳌﻮازﻧﺔ واﻻﺧﺘﻴﺎر‪.‬‬ ‫ﺣﻔﺼﺎ ﺑﺮواﻳﺔ‬ ‫وأﺑﺮز ﻣﻦ ﳝﺜﻞ اﻟﻨﻤﻂ اﻷول ﻣﻦ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ :‬اﻹﻣﺎم ﻋﺎﺻﻢ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﺧﺺ ﺷﻌﺒﺔ ﺑﺮواﻳﺔ‪ ،‬وﺧﺺ ً‬ ‫أﺧﺮى‪ ،‬دون أن ﻳﺆﺛﺮ ﻋﻨﻪ أن اﺧﺘﺎر ﻣﻦ ﳎﻤﻮع ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ ﻗﺮاءة ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ‪،‬ﻗﺎل اﺑﻦ اﳌﻨﺎدي‪ :‬ﻗﺮأ ﺣﻔﺺ ﻋﻠﻰ ﻋﺎﺻﻢ‬ ‫ﻣﺮ ًارا‪ ،‬وﻛﺎن اﻷوﻟﻮن ﻳﻌﺪوﻧﻪ ﰲ اﳊﻔﻆ ﻓﻮق أﰊ ﺑﻜﺮ ﺑﻦ ﻋﻴﺎش‪ ،‬وﻳﺼﻔﻮﻧﻪ ﺑﻀﺒﻂ اﳊﺮوف اﻟﱵ ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﻋﺎﺻﻢ‪ ،‬وأﻗﺮأ‬ ‫دﻫﺮا‪ ،‬وﻛﺎﻧﺖ اﻟﻘﺮاءة اﻟﱵ أﺧﺬﻫﺎ ﻋﻦ ﻋﺎﺻﻢ ﺗﺮﺗﻔﻊ إﱃ ﻋﻠﻲ رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻪ‪ ،‬ﻗﻠﺖ‪ :‬ﻳﺸﲑ إﱃ ﻣﺎ روﻳﻨﺎ ﻋﻦ‬ ‫اﻟﻨﺎس ً‬ ‫ﺣﻔﺺ أﻧﻪ ﻗﺎل‪ :‬ﻗﻠﺖ ﻟﻌﺎﺻﻢ أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﳜﺎﻟﻔﲏ‪ ،‬ﻓﻘﺎل‪ :‬أﻗﺮأﺗﻚ ﲟﺎ أﻗﺮأﱐ أﺑﻮ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ اﻟﺴﻠﻤﻲ ﻋﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ أﰊ‬ ‫ﻃﺎﻟﺐ‪ ،‬وأﻗﺮأﺗﻪ ﲟﺎ أﻗﺮأﱐ زر ﺑﻦ ﺣﺒﻴﺶ ﻋﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد‪ ،‬وروﻳﻨﺎ ﻋﻦ ﲪﺰة ﺑﻦ اﻟﻘﺎﺳﻢ اﻷﺣﻮل ذﻟﻚ ﲟﻌﻨﺎﻩ‪،‬‬ ‫ﻗﺎل اﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ ﺑﻴﻨﻪ وﺑﲔ أﰊ ﺑﻜﺮ ﻣﻦ اﳋﻠﻒ ﰲ اﳊﺮوف ﲬﺴﻤﺎﺋﺔ وﻋﺸﺮﻳﻦ ﺣﺮﻓًﺎ ﰲ اﳌﺸﻬﻮر ﻋﻨﻬﻤﺎ‪.1‬‬ ‫» وﻫﺬا ﻳﻔﺴﺮ أن إﻣﺎم اﻟﻘﺮاءة ﻛﺎن ﳛﻤﻞ ﻋﺪة ﺣﺮوف أو ﻗﻞ ﻗﺮاءات ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻔﻲ اﻟﻘﺮاءة؛ ﻓﻴﻨﺘﻘﻲ اﻟﺮاوي اﻟﺬي‬ ‫ﻳﺼﻠﺢ ﳊﻤﻞ ﻫﺬا اﳊﺮف أو اﻟﺮواﻳﺔ«‪.2‬‬ ‫وأﺑﺮز ﻣﻦ ﳝﺜﻞ ﳕﻂ اﻻﺧﺘﻴﺎر واﳌﻮازﻧﺔ ﺑﲔ اﻟﻘﺮاءات اﻹﻣﺎم ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻛﺎن رﲪﻪ ﷲ ﻳﻘﺮئ اﻟﻨﺎس ‪ヨ‬ﻟﻘﺮاءات ﻛﻠﻬﺎ‪ ،‬وﻟﻪ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎر ﻳﻘﺮئ ﺑﻪ ﻣﻦ ﻃﻠﺒﻪ‪.‬ﻗﺎل أﺑﻮ ِد ْﺣﻴﺔ اﳌ َﻌﻠﱠﻰ ﺑﻦ ِدﺣﻴﺔ‪ :‬ﻓﺠﺌﺘﻪ ﺑﻜﺘﺎب اﻟﻠﻴﺚ ﺑﻦ ﺳﻌﺪ‪ ،‬رﲪﻪ ﷲ‪.‬ﻷﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ‪،‬‬ ‫ُ‬ ‫ﻓﻮﺟﺪﺗﻪ ﻳﻘﺮئ اﻟﻨﺎس ﲜﻤﻴﻊ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬ﻓﻘﻠﺖ‪ レ :‬أ‪ヨ‬روﱘ أﺗﻘﺮئ اﻟﻨﺎس ﲜﻤﻴﻊ اﻟﻘﺮاءات؟ﻓﻘﺎل‪ :‬ﺳﺒﺤﺎن ﷲ اﻟﻌﻈﻴﻢ‪،‬‬ ‫أأﺣﺮم ﻣﻦ ﻧﻔﺴﻲ ﺛﻮاب اﻟﻘﺮآن؟أ‪ ル‬أ ﻗﺮئ اﻟﻨﺎس ﲜﻤﻴﻊ اﻟﻘﺮاءات ﺣﱴ إذا ﺟﺎء ﻣﻦ ﻳﻄﻠﺐ ﺣﺮﰲ أﻗﺮأﺗﻪ ﺑﻪ‪.‬وﻗﺎل‬ ‫اﻷﻋﺸﻰ‪ :‬ﻛﺎن ‪ル‬ﻓﻊ ﻳﺴﻬﻞ اﻟﻘﺮاءة ﳌﻦ ﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ ﱠإﻻ أن ﻳﻘﻮ إﻧﺴﺎن‪ :‬أرﻳﺪ ﻗﺮاءﺗﻚ‪ ،‬ﻓﻴﺄﺧﺬﻩ ‪ヨ‬ﻟﻨﱪ ﰲ ﻣﻮاﺿﻌﻪ‪ ،‬وإﲤﺎم‬ ‫اﳌﻴﻤﺎت"‪.3‬‬ ‫وﻛﺎﻧﻮا ﻳﻘﻮﻟﻮن‪ :‬ﻗﺮاءة ‪ル‬ﻓﻊ ﺑَﺰ اﻟﻘﺮاءة ﻗﻠﺖ‪ :‬وذﻟﻚ‪ ،‬وﷲ أﻋﻠﻢ‪ ،‬ﳌﺎﻓﻴﻬﺎ ﻣﻦ اﻷﻧﻮاع‪ .4‬ﻓﻘﺪ اﺳﺘﺪل اﻟﺴﺨﺎوي ﻣﻦ‬ ‫ﻧﻈﺮا ﻟﻜﺜﺮة اﳌﺮو‪レ‬ت اﳌﺘﻮﻓﺮة ﻟﺪﻳﻪ‪.‬‬ ‫اﻟﺮواﻳﺔ اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ أن ﻫﻨﺎك ً‬ ‫ﺗﻨﻮﻋﺎ ﰲ ﻗﺮاءة ‪ル‬ﻓﻊ ﻣﺮدﻩ اﻻﺧﺘﻴﺎر؛ ً‬ ‫ﰲ ﺣﲔ اﺳﺘﺪل ﺎ أﺳﺘﺎذ‪ ル‬اﻟﺪﻛﺘﻮر اﻟﺪﺳﻮﻗﻲ ﻋﻠﻰ ﻋﺪم ﺟﻮاز اﳋﻠﻂ ﺑﲔ اﻷﺣﺮف‪ ،‬ﻗﺎل‪»:‬ﻓﻬﺬا اﻟﻨﺺ ﻳﺪل ﻋﻠﻰ أن‬ ‫ﻋﺪدا ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬وﻳﻘﺮﺋﺒﻜﻞ واﺣﺪة ﻣﻨﻔﺮدة‪ ،‬؛ ﻻ ﳜﻠﻂ واﺣﺪة ‪ヨ‬ﻷﺧﺮى«‪.5‬‬ ‫‪ル‬ﻓﻌﺎ ﻛﺎن ﳛﻤﻞ ً‬ ‫اﻹﻣﺎم ً‬ ‫ﰒ ذﻛﺮ أن اﻷﻣﺮ اﻧﺘﻘﻞ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ إﱃ اﻟﺮواة وأ ﻢ ﱂ ﳜﻠﻄﻮا رواﻳﺔ ﺑﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ذﻛﺮ أن اﻟﺪوري ﻧﻘﻞ رواﻳﺔ ﻋﻦ أﰊ‬ ‫ﻋﻤﺮو‪ ،‬وأﺧﺮى ﻋﻦ اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻛﻤﺎ أﻧﻪ ﻛﺎن ﻣﻦ ﻃﺮق ﻗﺮاءة اﳊﺴﻦ اﻟﺒﺼﺮي اﻟﺸﺎذة‪ ،‬وﻣﻊ ذﻟﻚ » ﱂ ﳜﻠﻂ اﻟﺪوري‬ ‫‪ 1‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.254 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﻣﺣﻣد ﻋﺑد اﻟواﺣد اﻟدﺳوﻗﻲ ‪" ،‬ﻣﺻطﻠﺢ اﻻﺧﺗﯾﺎر اﻟﻘراﺋﻲ ﺑﯾن اﻟرواﯾﺔ واﻟدراﯾﺔ"‪) ،‬ﺣوﻟﯾﺔ ﻛﻠﯾﺔ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌرﺑﯾﺔ ﺑﺎﻟﻣﻧوﻓﯾﺔ‪ ،‬اﻟﻌدد اﻟﺛﺎﻟث واﻟﺛﻼﺛون‪.658 ،(1418 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﺳﺧﺎوي ﺟﻣﺎل اﻟﻘراء‪.532 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﻟﺳﺧﺎوي ﺟﻣﺎل اﻟﻘراء‪.533 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟدﺳوﻗﻲ ‪ ،‬ﻣﺻطﻠﺢ اﻻﺧﺗﯾﺎر ‪.659 ،‬‬ ‫‪105‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫رواﻳﺔً ﺑﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﺑﻞ وﻻ ﻃﺮﻳ ًﻘﺎ ﺑﻄﺮﻳﻖ! «‪.1‬‬ ‫وﻟﻌﻠﻲ أواﻓﻖ أﺳﺘﺎذ‪ ル‬ﰲ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ أن اﻟﺮواة ﱂ ﳜﻠﻄﻮا رواﻳﺔ ﺧﺮى‪ ،‬أو ﻃﺮﻳ ًﻘﺎ ﺧﺮ‪ ،‬أﻣﺎ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة ﻓﻤﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﺻﺮح‬ ‫ﻧﻪ أﻟﻒ اﻟﻘﺮاءة ﻣﻦ ﳎﻤﻮع روا‪レ‬ﺗﻪ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻪ‪ ،‬وﱂ ﻳﻨﻘﻞ رواﻳﺔ ﻛﺎﻣﻠﺔ ﻋﻦ ﺷﻴﺦ ﻣﻦ ﺷﻴﻮﺧﻪ‪.‬‬ ‫وﻫﻮ ﻣﺎ ﻓﻬﻤﻪ اﻟﺴﺨﺎوي ﺣﻴﺚ ذﻛﺮ أن ﻗﺮاءة ‪ル‬ﻓﻊ ﺑﺰ اﻟﻘﺮاءات؛ ﻟﺘﻨﻮﻋﻬﺎ‪ ،‬وﳑﺎ ﻳﺆﻛﺪ ذﻟﻚ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ ﻣﻜﻲ وﻫﻮ ﻳﺘﻜﻠﻢ‬ ‫ﻋﻦ ﺳﺒﺐ اﻻﺧﺘﻼف ﺑﲔ اﻟﻘﺮاء ﻗﺎل‪»:‬ﻓﻠﻬﺬﻩ اﻟﻌﻠﺔ اﺧﺘﻠﻔﺖ رواﻳﺔ اﻟﻘﺮاء ﻓﻴﻤﺎ ﻧﻘﻠﻮا‪ ،‬واﺧﺘﻠﻔﺖ أﻳﻀﺎ ﻗﺮاءة ﻣﻦ ﻧﻘﻠﻮا‬ ‫ﻋﻨﻪ ﻟﺬﻟﻚ‪.‬‬ ‫واﺣﺘﺎج ﻛﻞ واﺣﺪ ﻣﻦ ﻫﺆﻻء اﻟﻘﺮاء‪ ،‬أن ﺧﺬ ﳑﺎ ﻗﺮأ وﻳﱰك‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻗﺎل ‪ル‬ﻓﻊ‪:‬ﻗﺮأت ﻋﻠﻰ ﺳﺒﻌﲔ ﻣﻦ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪ ،‬ﻓﻤﺎ‬ ‫اﺟﺘﻤﻊ ﻋﻠﻴﻪ اﺛﻨﺎن أﺧﺬﺗﻪ‪ ،‬وﻣﺎ ﺷﻚ ﻓﻴﻪ واﺣﺪ ﺗﺮﻛﺘﻪ‪ ،‬ﺣﱴ اﺗﺒﻌﺖ ﻫﺬﻩ اﻟﻘﺮاءة‪.‬‬ ‫وﻗﺪ ﻗﺮأ اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ﻋﻠﻰ ﲪﺰة‪ ،‬وﻫﻮ ﳜﺎﻟﻔﻪ ﰲ ﳓﻮ ﺛﻼﲦﺎﺋﺔ ﺣﺮف؛ ﻷﻧﻪ ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﻏﲑﻩ‪ ،‬ﻓﺎﺧﺘﺎر ﻣﻦ ﻗﺮاءة ﲪﺰة‪ ،‬وﻣﻦ‬ ‫ﻗﺮاءة ﻏﲑﻩ ﻗﺮاءة‪ ،‬وﺗﺮك ﻣﻨﻬﺎ ﻛﺜﲑا‪.‬‬ ‫وﻛﺬﻟﻚ أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ اﺑﻦ ﻛﺜﲑ‪ ،‬وﻫﻮ ﳜﺎﻟﻔﻪ ﰲ أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ﺛﻼﺛﺔ آﻻف ﺣﺮف؛ ﻷﻧﻪ ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﻏﲑﻩ‪ ،‬واﺧﺘﺎر ﻣﻦ‬ ‫ﻗﺮاءﺗﻪ‪ ،‬وﻣﻦ ﻗﺮاءة ﻏﲑﻩ ﻗﺮاءة«‪.2‬‬ ‫و‪ル‬ﻗﺼﺎ‪ ،‬وذﻛﺮ أن اﻟﺘﺎم‪ :‬ﻳﻜﻮن ﺷﺎﻣﻼً ﻟﻜﻞ أﺣﺮف اﳋﻼف‪ ،‬ﻣﻦ أول‬ ‫وﲰﻰ ﺑﻌﺾ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ ﻫﺬﻳﻦ اﻟﻨﻤﻄﲔ ‪ラ‬ﻣﺎ‪،‬‬ ‫ً‬ ‫اﻟﻘﺮآن إﱃ آﺧﺮﻩ‪ ،‬ﻧﺼﺎ أو أداءً‪ ،‬وﻣﺜﻞ ﻟﺬﻟﻚ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎرات اﻷﺋﻤﺔ اﻟﻌﺸﺮة‪.‬‬ ‫ﺷﺎﻣﻼ ﻟﻜﻞ أﺣﺮف اﳋﻼف ﻣﻦ أول اﻟﻘﺮآن إﱃ آﺧﺮﻩ‪ ،‬وأن ﻏﺎﻟﺐ اﺧﺘﻴﺎرات‬ ‫وذﻛﺮ أن اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﻨﺎﻗﺺ ﻻ ﻳﻜﻮن ً‬ ‫ﻣﺜﻼ‪ ،‬وﳑﺎ ﻳﻠﺤﻖ ﺑﻪ‬ ‫اﻷﺋﻤﺔ ﻏﲑ اﻷرﺑﻊ ﻋﺸﺮ داﺧﻠﺔ ﰲ ﻫﺬ اﻟﻨﻮع ﻣﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ﻛﺎﺧﺘﻴﺎر أﰊ ﻋﺒﻴﺪ اﻟﻘﺎﺳﻢ ﺑﻦ ﺳﻼم ً‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﳌﺒﺜﻮﺛﺔ ﰲ اﻟﻜﺘﺐ ﻟﺒﻌﺾ اﻷﺋﻤﺔ‪ ،‬أو ﻟﺒﻌﺾ اﻟﺮواة ﻋﻦ اﻟﺴﺒﻌﺔ‪ ،‬ﳑﺎ ﻧﺼﻮا ﻋﻠﻰ أﻧﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﻣﻨﻬﻢ‪ ،‬وﺑﲔ أن‬ ‫ﻫﺬا اﻟﻨﻮع ﻳﺪﺧﻞ ﰲ اﻻﺧﺘﻴﺎر ‪ヨ‬ﳌﻔﻬﻮم اﻟﻌﺎم‪ ،‬ﻻ ‪ヨ‬ﳌﻔﻬﻮم اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬وﻣﺜﻞ ﻟﻪ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎر ﺣﻔﺺ ﺿﻢ اﻟﺼﺎد ﰲ‬ ‫ﺿﻌ ًﻔﺎ‪.3‬‬ ‫أﻳﻀﺎ ‪ヨ‬ﻻﺧﺘﻴﺎر اﳌﺴﺘﻘﻞ‪ ،‬واﳌﻘﻴﺪ‪ ،‬وﻋﲎ ‪ヨ‬ﳌﺴﺘﻘﻞ أن اﻟﻘﺎرئ اﺳﺘﻘﻞ ﰲ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‬ ‫ﻛﻤﺎ ﲰﻰ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻫﺬﻳﻦ اﻟﻨﻤﻄﲔ ً‬ ‫ﺑﻮﺿﻊ أﺳﺲ وﻗﻮاﻋﺪ ارﺗﻀﺎﻫﺎ ﻻﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬وﺟﺮد ﻣﻦ ذﻟﻚ ﻗﺮاءة ﻛﺎﻣﻠﺔ ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ‪ ،‬وﻣﺜﻞ ﻟﺬﻟﻚ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء‬ ‫اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬وﻋﲎ ‪ヨ‬ﳌﻘﻴﺪ‪ :‬أن ﻳﺘﻘﻴﺪ اﻟﻘﺎرئ ﺑﻘﺮاءة ﺷﻴﺨﻪ‪ ،‬ﻓﲑوﻳﻬﺎ ﻛﻤﺎ ﺗﻠﻘﺎﻫﺎ ﻋﻨﻬﺈﻻ أﻧﻪ ﳜﺎﻟﻔﻪ ﰲ ﺣﺮوف ﻣﻌﻴﻨﺔ ﻟﺴﺒﺐ‬ ‫ﻣﺎﻋﻨﺪﻩ‪ ،‬ﻣﻊ اﻟﺘﺰاﻣﻪ ﰲ ﺑﻘﻴﺔ اﳌﻮاﺿﻊ ﺑﻘﺮاءة ﺷﻴﺨﻪ‪ ،‬وﻣﺜﻞ ﻟﺬﻟﻚ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺮواة ﻛﺤﻔﺺ‪ ،‬وﺷﻌﺒﺔ‪ ،‬وﻏﲑﳘﺎ‪.4‬‬ ‫وﻟﻌﻞ ﻣﺎ ﳝﻜﻦ ﻣﻼﺣﻈﺘﻪ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ ﻫﺬﻳﻦ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ‪ ،‬أن ﻫﻨﺎك ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء اﻟﺴﺒﻌﺔ‪َ ،‬ﻣ ْﻦ ﻛﺎﻧﺖ ﻟﻪ رواﻳﺔ ﻛﺎﻣﻠﺔ ﻋﻦ‬ ‫ﺣﻔﺼﺎ‬ ‫ﺷﻴﺦ ﺑﻌﻴﻨﻪ‪ ،‬دون أن ﻳﺪﺧﻞ ﻓﻴﻬﺎ ﺑﻌﺾ اﻷﺣﺮف ﻣﻦ ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ اﻷﺧﺮى‪ ،‬وذﻟﻚ ﻛﻤﺎ ﻓﻌﻞ ﻋﺎﺻﻢ‪ ،‬ﻋﻨﺪﻣﺎ ﺧﺺ ً‬ ‫ﻣﺜﻼ أو ﺷﻌﺒﺔ ﻫﻲ اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﻣﻦ ﳎﻤﻮع ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻓﻌﻞ‬ ‫ﺑﺮواﻳﺔ‪ ،‬وﺧﺺ ﺷﻌﺒﺔ ﺑﺮواﻳﺔ أﺧﺮى‪ ،‬وﱂ ﻳﺒﲔ أن رواﻳﺔ ﺣﻔﺺ ً‬ ‫‪ 1‬اﻟدﺳوﻗﻲ ‪" ،‬ﻣﺻطﻠﺢ اﻻﺧﺗﯾﺎر ‪.660‬‬ ‫‪2‬اﺑن أﺑﯾطﺎﻟب‪ ،‬اﻹﺑﺎﻧﺔ‪.51 ،50 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪. 303 -300 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻧﺑﯾل أﺣﻣد طرﻣم‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻧﻲ اﻟﮭﺟري‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺳﺗﯾر‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزھر‪.33 -30 ،(2010 /1431 ،‬‬ ‫‪106‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬ﺣﲔ ﻛﺎن ﻳﻘﺮئ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎرﻩ اﻟﺬي اﺧﺘﺎرﻩ ﳌﻦ ﻃﻠﺒﻪ ﻛﻤﺎ ﺳﺒﻖ‪..‬‬ ‫‪ 1.3.2‬ﺑﲔ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎر اﻟﺪراﻳﺔ‪:‬‬ ‫ذﻛﺮ أﺳﺘﺎذ‪ ル‬اﻟﺪﻛﺘﻮر ﻋﺒﺪ اﻟﻮاﺣﺪ اﻟﺪﺳﻮﻗﻲ أن اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻳﺘﻨﻮع إﱃ اﺧﺘﻴﺎر رواﺋﻲ‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎر ﻣﻦ ﺟﻬﺔ اﻟﺪراﻳﺔ‪ ،‬وذﻛﺮ‬ ‫أن اﺧﺘﻴﺎر اﻟﺪراﻳﺔ ﻳﻌﲏ‪ :‬اﺧﺘﻴﺎر ﻛﻠﻤﺎت ﻗﺮاﺋﻴﺔ ﻣﻦ روا‪レ‬ت ﻣﺘﻌﺪدة؛ ﲟﻌﲎ اﺳﺘﺤﺴﺎن أوﺟﻬﻬﺎ‪،‬إﻋﺮاﺑﻴًﺎ أو دﻻﻟﻴﺎ أو‬ ‫أداﺋﻴﺎ‪ ،‬وذﻛﺮ أﻣﺜﻠﺔ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ‪ ،‬ﳌﺎ ورد ﻣﻦ ﻟﻔﻆ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻨﺪ اﻟﻄﱪي واﻟﺰﺟﺎج وﻣﻜﻲ‪ ،‬وﻏﲑﻫﻢ‪ ،‬وذﻛﺮ أﻧﻪ ﻏﲑ ﻣﺒﲏ‬ ‫ﻋﻠﻰ رواﻳﺔ ﻣﻨﻘﻮﻟﺔ‪ ،‬وإﳕﺎ ﻋﻠﻰ اﻻﺟﺘﻬﺎد اﻟﻔﺮدي ﻟﻠﻤﺆﻟﻒ‪ ،‬وﻫﺬااﻟﻨﻮع ﻛﺜﲑا ﻣﺎ ﲡﺪﻩ ﰲ ﻛﺘﺎب )اﻟﻜﺸﻒ ﻋﻦ وﺟﻮﻩ‬ ‫اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ( ﳌﻜﻲ ﺑﻦ أﰊ ﻃﺎﻟﺐ اﻟﺬي ﻗﺎل ﻋﻦ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﺪراﻳﺔ» وأﻛﺜﺮ اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ إﳕﺎ ﰲ اﳊﺮف‪ ،‬إذا اﺟﺘﻤﻊ ﻓﻴﻪ‬ ‫ﺛﻼﺛﺔ أﺷﻴﺎء ‪ :‬ﻗﻮة وﺟﻬﻪ ﰲ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬وﻣﻮاﻓﻘﺘﻪ ﻟﻠﻤﺼﺤﻒ‪ ،‬واﺟﺘﻤﺎﻋﺎﻟﻌﺎﻣﺔ ﻋﻠﻴﻪ ‪ ...‬ﰒ ذﻛﺮ أﺷﻬﺮ ﻣﻦ ﻋﺮف ﺬا‬ ‫اﻟﻨﻮع ﻣﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻓﺬﻛﺮ ﳎﻤﻮﻋﺔ ﳑﻦ ﺻﻨﻒ ﰲ اﻟﻘﺮاءات‪.1‬‬ ‫أﻣﺎ اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواﺋﻲ ﻓﻘﺪ ذﻛﺮ أﻧﻪ اﺧﺘﻴﺎر رواﻳﺔ ﻣﻌﻴﻨﺔ‪ ،‬أو ﻗﺮاءة ﻣﻌﻴﻨﺔ ﻣﻦ ﳎﻤﻮع ﻗﺮاءات‪ ،‬أوروا‪レ‬ت اﺟﺘﻤﻌﺖ ﻟﺪى‬ ‫اﻟﻘﺎرئ أو اﻟﺮاوي‪ ،‬ﻓﻴﺨﺘﺎر ﻣﻨﻬﺎ واﺣﺪة أو أﻛﺜﺮ‪ ،‬وﻳﻜﻮن ﻗﺪﻗﺮأ ﺎ ﻣﻦ أول اﻟﻘﺮآن إﱃ آﺧﺮﻩ ﺑﺴﻨﺪﻩ وﻳﻨﺺ ﻋﻠﻰ‬ ‫ذﻟﻚ‪ ،‬وذﻛﺮ أﻧﻪ ﻫﺬا اﻟﻨﻮع ﻣﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻣﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﻟﺮواﻳﺔ اﻟﺼﺤﻴﺤﺔ ﺑﺴﻨﺪﻫﺎ اﻟﺼﺤﻴﺢ‪،‬اﳌﻮاﻓﻖ ﻟﺮﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪،‬‬ ‫وﻫﺬا ﻫﻮ ﻣﺎ ﻳﻨﻄﺒﻖ ﻋﻠﻰ ﻗﻮل ﺑﻌﺾ اﳌﺼﻨﻔﲔ‪ ":‬واﺧﺘﺎر )ﺧﻠﻒ( ﻣﻦ ﻗﺮاءة‪ :‬ﻋﺎﺻﻢ‪ ،‬وﲪﺰة‪ ،‬واﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬وﱂ ﳜﺮج‬ ‫ﻋﻨﻬﻢ‪ ،‬إﻻ أن ﻣﺎدة ﻗﺮاءﺗﻪ ﻓﻴﻤﺎ ذﻛﺮ ﻣﻦ ﺟﻬﺔ ﲪﺰة ﺑﻦ ﺣﺒﻴﺐ اﻟﺰ‪レ‬ت"‪.2‬‬ ‫ﰒ ﻗﺎل‪»:‬وﻛﻞ ﻣﺎ ﺳﺒﻖ ﻣﻦ ﻧﺼﻮص وﻋﻨﺎوﻳﻦ ﻳﻔﻴﺪ أن أﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاءة اﺧﺘﺎروا ﳑﺎ ﲢﺘﺄﻳﺪﻳﻬﻢ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬ﻟﻜﻨﻬﻢ اﺧﺘﺎروا‬ ‫ﳚﺰ ﰲ ﺣﺪﻳﺚ رﺳﻮل‬ ‫روا‪レ‬ت وﻃﺮﻗﺎ‪ ،‬وﱂ ﳜﺘﺎروا ﻛﻠﻤﺎت ﻣﻔﺮدةأو ﲨﱠﻌﻮا ً‬ ‫أﺻﻮﻻ ﻟﻴﺆﻟﻔﻮا ﳑﺎ ﲨﻌﻮﻩ ﻗﺮاءة‪ ،‬ﻓﺬﻟﻚ ﱂ ْ‬ ‫اﻟﻠﻬﺼﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وإﻻ ﻋﺪ ﺗﺪﻟﻴﺴﺎ ﰲ اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﻓﻜﻴﻒ ﳚﻮز ﰲ اﻟﻘﺮآن؟!"‪.3‬‬ ‫وﰲ اﳊﻘﻴﻘﺔ أن اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواﺋﻲ اﻟﺬي ذﻛﺮﻩ ﻻ ﻳﻨﻄﺒﻖ ﺑﺸﻜﻞ دﻗﻴﻖ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻣﺜﱠﻞ‬ ‫ﳍﺬا اﻻﺧﺘﻴﺎر ﲞﻠﻒ اﻟﻌﺎﺷﺮ‪ ،‬ﻓﻠﻮ ﻃﺒﻘﻨﺎ ﻣﻔﻬﻮم اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواﺋﻲ ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎر ﺧﻠﻒ ﻟﻮﺟﺪ‪ ル‬أﻧﻪ ﻻ ﻳﻨﻄﺒﻖ ﻋﻠﻴﻪ‪،‬‬ ‫ﻓﺨﻠﻒ ﰲ اﺧﺘﻴﺎرﻩ اﺧﺘﺎر ﻣﻦ ﳎﻤﻮع روا‪レ‬ﺗﻪ ﻗﺮاءة ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ‪ ،‬وﺧﺎﻟﻒ ﺷﻴﺨﻪ ﲪﺰة ﰲ أﺣﺮف وأﺻﻮل ﻛﺜﲑة‪ ،‬ﻟﻜﻨﻪ ﱂ‬ ‫ﳜﺮج ﻋﻦ ﻗﺮاءة أﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ‪ ،‬ﺻﺤﻴﺢ أﻧﻪ ﰲ رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﲪﺰة رواﻫﺎ ﻛﺎﻣﻠﺔ دون ﺗﺼﺮف‪ ،‬ﻷﻧﻪ ﰲ ﻫﺬا اﳊﺎﻟﺔ راو‪،レ‬‬ ‫ﻗﺎر‪ ،ユ‬ﻓﻜﻼم أﺳﺘﺎذ‪ ル‬اﻟﺪﻛﺘﻮر ﻳﻨﻄﺒﻖ ﻋﻠﻰ رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﲪﺰة‪ ،‬وﻻ ﻳﻨﻄﺒﻖ ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬ﻓﻬﻞ ﻣﻌﲎ ذﻟﻚ أن رواﻳﺘﻪ‬ ‫وﻟﻴﺲ ً‬ ‫ﻋﻦ ﲪﺰة ﻳﻌﺪ اﺧﺘﻴﺎرا رواﺋﻴًﺎ‪ ،‬وﻗﺮاءﺗﻪ اﳋﺎﺻﺔ ﻻ ﺗﻌﺪ ﻣﻦ ﻗﺒﻴﻞ اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواﺋﻲ؟!‬ ‫ﻫﻞ ﻷن ﺧﻠ ًﻔﺎ اﺧﺘﺎر ﻣﻦ ﳎﻤﻮع ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ اﳌﺘﻮاﺗﺮة ﻗﺮاءة ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ ﺑﻠﻔﻆ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻻ ﻳﺪﺧﻞ ﰲ ﺣﻴﺰ اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواﺋﻲ‬ ‫اﳌﻘﺒﻮل؟!‬ ‫ﻛﻼ‪ ،‬وﻣﻦ ﰒ ﻓﻼ ﺑﺪ ﻣﻦ اﻟﺘﻔﺮﻳﻖ ﺑﲔ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاء‪ ،‬اﻟﺬﻳﻦ ﻋﺎﺷﻮا وﻗﺖ اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬وﻛﺎن واﺟﺐ اﻟﻮﻗﺖ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟدﺳوﻗﻲ ‪" ،‬ﻣﺻطﻠﺢ اﻻﺧﺗﯾﺎر‪. 665 -663 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟدﺳوﻗﻲ ‪" ،‬ﻣﺻطﻠﺢ اﻻﺧﺗﯾﺎر ‪.670 -667 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟدﺳوﻗﻲ ‪" ،‬ﻣﺻطﻠﺢ اﻻﺧﺗﯾﺎر ‪.672‬‬ ‫‪107‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻳﻔﺮض ﻋﻠﻴﻬﻢ أن ﻳﻘﻮﻣﻮا ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاءات اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪ ،‬وأن ﻳﻘﺮﺋﻮا ﺎ‪ ،‬وأن ﻳﻠﺰﻣﻮﻫﺎ‪ ،‬وﻳﻨﻘﻠﻮﻫﺎ ﳌﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ؛ ﺻﻴﺎﻧﺔ ﻟﻜﺘﺎب‬ ‫ﷲ‪ ،‬وﲣﻔﻴ ًﻔﺎ ﻋﻠﻰ اﻷﻣﺔ‪ ،‬ﺣﱴ ﻻ ﺗﺘﻌﺪى ﻣﺎ ﺻﺢ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءات إﱃ ﻏﲑﻫﺎ‪.‬‬ ‫ﻓﻬﺆﻻء اﺧﺘﺎروا‪ ،‬وإن ﻛﺎﻧﻮا ﻟﻴﺴﻮا ﻋﻠﻰ وﺗﲑة واﺣﺪة‪ ،‬ﻛﻤﺎ أوﺿﺤﻨﺎ ن ﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﻟﺰم رواﻳﺔ ﻋﻦ أﺣﺪ ﺷﻴﻮﺧﻪ ﻛﻌﺎﺻﻢ‬ ‫ﻣ ﺜﻼ‪ ،‬وﻟﻜﻦ اﻟﺮواة ﻣﻦ ﺑﻌﺪ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬وإذا ﺻﺢ اﻟﺘﻌﺒﲑ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻟﺚ‪ ،‬وﻫﻮ اﻟﻘﺮن اﻟﺬي ﻋﺎش ﻓﻴﻪ أﻏﻠﺐ‬ ‫اﻟﺮواة اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬ﻫﺆﻻء ﻳﻨﻄﺒﻖ ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ أﺳﺘﺎذ‪ ル‬اﻟﺪﺳﻮﻗﻲ ﻧﻪ اﺧﺘﻴﺎر رواﺋﻲ؛ ﻷ ﻢ ﰲ اﻟﻐﺎﻟﺐ اﻗﺘﺼﺮوا ﻋﻠﻰ‬ ‫روا‪ レ‬ﻢ ﻋﻦ أﺋﻤﺘﻬﻢ‪ ،‬وﱂ ﻳﻨﻘﻞ ﻋﻨﻬﻢ اﻻﺧﺘﻴﺎر إﻻ ﰲ ﺣﺪود ﺿﻴﻘﺔ ﺟﺪا‪ ،‬وﻣﻊ ذﻟﻚ ﻓﻤﺎ اﺧﺘﺎرﻩ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻟﻨﻔﺴﻪ ﻣﻦ‬ ‫أوﺟﻪ أو ﻗﺮاءات‪ ،‬ﻛﻤﺎ ورد ﻋﻦ ﺣﻔﺺ وورش‪ ،‬ﻇﻞ ﺧﺎرج رواﻳﺘﻬﻢ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ‪ ،‬وﱂ ﳜﻠﻄﻮﻩ ﺑﺮواﻳﺘﻬﻢ ﻋﻨﻬﻢ‪ ،‬وﻣﻴﺰوﻩ‪،‬‬ ‫ﻫﺬا ﻳﻌﺪ ﻣﻦ اﻷﻣﺎﻧﺔ ﰲ اﻟﻨﻘﻞ‪ ،‬واﻟﺼﺪق ﰲ اﻟﺮواﻳﺔ‪.‬‬ ‫ﳔﻠﺺ ﻣﻦ ﻫﺬا أن ﻣﺼﻄﻠﺢ اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواﺋﻲ ﻳﻨﻄﺒﻖ ﻋﻠﻰ ﺻﻨﻴﻊ اﻟﺮواة اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ وﻣﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪﻫﻢ‪ ،‬وﻻ ﻳﻨﻄﺒﻖ‬ ‫ﺑﺸﻜﻞ دﻗﻴﻖ ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎرات اﻷﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاء اﻟﺬﻳﻦ ﻋﺎﺷﻮا ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪.‬‬ ‫أﻳﻀﺎ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ أﺑﻮ ﻗﺮة ﻣﻮﺳﻰ ﺑﻦ ﻃﺎرق ﻗﺎل‪ :‬وإﳕﺎ ﻗُ ِّﺪ َم ‪ル‬ﻓﻊ ﻋﻠﻰ أﰊ ﺟﻌﻔﺮ‪ ،‬وﺟﻌﻞ ﻣﻦ اﻟﺴﺒﻌﺔ ﻣﻊ‬ ‫وﳑﺎ ﻳﺆﻛﺪ ذﻟﻚ ً‬ ‫إﻣﺎﻣﺎ؛ ﻷن أ‪ ヨ‬ﺟﻌﻔﺮ ﱂ ﻳﻘﺮأ إﻻ ﻋﻠﻰ ﺛﻼﺛﺔ أوأرﺑﻌﺔ ﻛﻌﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻋﻴﺎش‪ ،‬واﺑﻦ ﻋﺒﺎس‪ ،‬وأﰊ ﻫﺮﻳﺮة‪،‬‬ ‫ﻛﻮن أﰊ ﺟﻌﻔﺮ ً‬ ‫و‪ル‬ﻓﻊ ﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ وﻋﻠﻰ ﻏﲑﻩ‪ ،‬ﺣﱴ إﻧﻪ ﺗﺮك ﻣﻦ ﻗﺮاءة أﰊ ﺟﻌﻔﺮ ﺳﺒﻌﲔ ﺣﺮﻓًﺎ‪ ،‬واﻧﺘﻬﺖ إﻟﻴﻪ ﻗﺮاءات اﳌﻬﺎﺟﺮﻳﻦ واﻷﻧﺼﺎر‬ ‫ﻓﺎﺧﺘﺎر ﻣﻨﻬﺎ وﱂ ﳜﱰ أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ «‪.1‬‬ ‫وﳑﺎ ﻳﺪل ﻋﻠﻰ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﲟﻌﲎ اﻻﻧﺘﻘﺎء ﻣﻦ ﲨﻠﺔ اﳌﺮو‪レ‬ت‪ ،‬دون اﻟﺘﺰام رواﻳﺔ ﺑﻌﻴﻨﻬﺎ ﻛﺎﻣﻠﺔ‪ ،‬ﻣﺎ رواﻩ أﺑﻮ ﻋﻤﺮو اﻟﺪاﱐ‬ ‫ﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ أﰊ زﻳﺪ ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻦ أوس ﺑﻦ ‪リ‬ﺑﺖ اﻷﻧﺼﺎري اﻟﺒﺼﺮي ﻗﺎل‪» :‬ﲪﻠﺖ ﻧﻔﺴﻲ ﻋﻠﻰ أن أذﻫﺐ إﱃ أﰊ ﻋﻤﺮو‬ ‫ﺑﻦ اﻟﻌﻼء‪ ،‬ﻓﺼﻠﻴﺖ ﺧﻠﻔﻪ ﰲ رﻣﻀﺎن‪ ،‬ﻓﺮأﻳﺘﻪ ﻳﻘﺮأ ﻟﻴﻠﺔ ‪ヨ‬ﻹدﻏﺎم‪ ،‬وﻟﻴﻠﺔ ‪ヨ‬ﻹﻇﻬﺎر‪ ،‬وﻟﻴﻠﺔ ﺑﻘﺮاءة‪ ،‬وﻟﻴﻠﺔ ﺧﺮى‪ ،‬وﻣﺮة‬ ‫ﻤﺰة‪ ،‬وﻣﺮة ﺑﻐﲑ ﳘﺰة‪ ،‬ﻓﻘﻠﺖ‪ :‬أﺣﺒﺒﺖ أن أﻛﺘﺐ ﻗﺮاءﺗﻚ‪ ،‬ﻓﺼﻠﻴﺖ ﺧﻠﻔﻚ ﻓﻠﻢ أﺿﺒﻂ‪ ،‬ﻓﻜﻴﻒ أﺻﻨﻊ؟ ﻓﻘﺎل‪ :‬اﲨﻊ‬ ‫ﻋﻠﻲ ‪ ،‬ﻓﺠﻤﻌﺖ وﻣﻀﻴﺖ ﻓﻘﺮأت ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﻓﻤﺎ ﻗﺎل ﱄ ﻓﻴﻪ‪ :‬ﻫﺬا اﺧﺘﻴﺎري أﺧﺬﺗﻪ‪ ،‬ﻓﻘﻠﺖ ﻷﰊ‬ ‫اﳊﺮوف‪ ،‬ﰒ اﻋﺮﺿﻬﺎ ﱠ‬ ‫ﻋﻤﺮو‪ :‬أَ ُﻛ ّﻞ ﻣﺎ اﺧﱰﺗﻪ وﻗﺮأت ﺑﻪ ﲰﻌﺘﻪ؟ ﻗﺎل‪ :‬ﻟﻮ ﱂ أﲰﻌﻪ ﻣﻦ اﻟﺜﻘﺎت ﱂ أﻗﺮأ ﺑﻪ‪ ،‬ﻷن اﻟﻘﺮاءة ﺳﻨﺔ«‪.2‬‬ ‫ﻛﻞ ﻫﺬا ﻳﺪل أن ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﻗﺪ اﺧﺘﺎروا ﻣﻦ ﺿﻤﻦ ﻣﺮو‪ レ‬ﻢ ﻗﺮاءات ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻴﻬﻢ‪ ،‬وأن ذﻟﻚ اﻷﻣﺮ ﻓﻴﻪ‬ ‫ﺳﻌﺔ‪ ،‬ﺑﻞ ﻛﺎن واﺟﺐ وﻗﺘﻬﻢ ﻳﻘﺘﻀﻲ ﻣﻨﻬﻢ أن ﻳﻔﻌﻠﻮا ذﻟﻚ‪ ،‬ﲪﻼً ﻟﻠﻌﺎﻣﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﻘﺮاءة اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪.‬‬ ‫وﻛﻴﻒ ﳝﻜﻦ أن ﻳﻘﺎل ن اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء ﻛﺎن ﻟﺮواﻳﺔ ﻛﺎﻣﻠﺔ‪ ،‬وﻫﻨﺎك ﻣﺎ ﻳﺪل ﻋﻠﻰ اﻟﺘﺨﲑ واﻻﻧﺘﻘﺎء ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءات‪،‬‬ ‫ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﻌﺰﻳﺰ‪ ،‬ﻗﺎل‪ :‬ﺣ ّﺪﺛﻨﺎ أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ اﻟﻘﺎﺳﻢ‬ ‫وأﻧﻪ ﻻ ﺿﲑ ﻓﻴﻪ‪ ،‬ﻣﺎدام وأﻧﻪ ﰲ ﺣﻴﺰ اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ‪ :‬ﺣ ّﺪﺛﻨﺎ ّ‬ ‫ﻳﺘﺨﲑ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬ﻓﺄﺧﺬ ﻣﻦ ﻗﺮاءة ﲪﺰة ﺑﺒﻌﺾ وﺗﺮك ﺑﻌﻀﺎ«‪ ،3‬وﻫﻜﺬا‬ ‫ﺑﻦ ّ‬ ‫ﻓﺄﻣﺎ اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻓﺈﻧﻪ ﻛﺎن ّ‬ ‫ﺳﻼم‪ ،‬ﻗﺎل‪ّ »:‬‬ ‫ذﻛﺮ أﺑﻮ ﺷﺎﻣﺔ‪ ،4‬واﻟﺴﺨﺎوي‪.5‬‬ ‫‪ 1‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.46 ،45 ،‬‬ ‫‪2‬ﺣﻣﯾﺗو‪ ،‬ﻗراءة ﻧﺎﻓﻊ‪.404 :1 ،‬‬ ‫‪3‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن‪.218 :1 ،‬‬ ‫‪ 4‬أﺑو ﺷﺎﻣﺔ‪ ،‬اﻟﻣرﺷد اﻟوﺟﯾز‪.164 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟﺳﺧﺎوي ﺟﻣﺎل اﻟﻘراء‪.509 ،508 ،‬‬ ‫‪108‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﳑﻦ ﺟﺎء اﻟﻨﺺ ﻋﻨﻪ ﻧﻪ ﻛﺎن ﻳﻘﺮأ ﻣﻦ ﻗﺮاءة ﲝﺮف‪ ،‬وﻣﻦ أﺧﺮى ﲝﺮف آﺧﺮ‪ :‬اﻟﺴﺒﻴﻌﻲ‪ ،‬وﲪﺰة‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ‪» :‬وﻛﺎن‬ ‫اﻟﺴﺒﻴﻌﻲ ﻳﻘﺮأ ﻣﻦ ﻫﺬا‬ ‫ﳚﻮد ﺣﺮف اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد‪ ،‬وﻛﺎن اﺑﻦ أﰊ ﻟﻴﻠﻰ ّ‬ ‫اﻷﻋﻤﺶ ّ‬ ‫ﻋﻠﻲ‪ ،‬وﻛﺎن أﺑﻮ إﺳﺤﺎق ّ‬ ‫ﳚﻮد ﺣﺮف ّ‬ ‫اﳊ ﺮف‪ ،‬وﻣﻦ ﻫﺬا اﳊﺮف‪ ،‬وﻛﺎن ﻳﻘﺮأ ﻗﺮاءةاﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد‪ ،‬وﻻ ﳜﺎﻟﻒ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن رﺿﻮان ﷲ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬وﻳﻌﺘﱪ ﺣﺮوف‬ ‫ﻣﻌﺎﱐ ﻋﺒﺪ ﷲ‪ ،‬ﻓﻴﻮاﻓﻖ ﻣﻌﺎﱐ ﺣﺮوف ﻋﺒﺪ ﷲ‪ ،‬وﻻ ﳜﺮج ﻣﻦ ﻣﻮاﻓﻘﺔ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن‪ .‬وﻫﺬا ﻛﺎن اﺧﺘﻴﺎر ﲪﺰة«‪،1‬‬ ‫أﻳﻀﺎ اﺑﻦ اﳉﺰري‪.2‬‬ ‫وﻧﻘﻞ ﻫﺬا اﻟﻨﺺ ً‬ ‫وﻓﻴﻪ أن ﻣﻦ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻣﻦ اﻟﺘﺰم ﲝﺮف واﺣﺪ ﻛﺎﻷﻋﻤﺶ‪ ،‬واﺑﻦ أﰊ ﻟﻴﻠﻰ‪ ،‬وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ اﺧﺘﺎر ﳑﺎ ﻗﺮأ وﱂ ﻳﻠﺘﺰم ﺑﻘﺮاءة ﺑﻌﻴﻨﻬﺎ‬ ‫ﻛﺎﻟﺴﺒﻴﻌﻲ‪ ،‬وأن ﲪﺰة ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﻫﺆﻻء ﻣﻊ اﺧﺘﻼﻓﻬﻢ ﰲ ﻃﺮﻳﻘﺔ اﻟﺘﻌﺎﻣﻞ ﻣﻊ اﻟﺮوا‪レ‬ت اﻟﱵ ﺗﻠﻘﻮﻫﺎ‪.‬‬ ‫‪ .1.3.3‬اﻻﺧﺘﻴﺎر ﺑﲔ اﻟﻘﺮاء واﻟﻨﺤﺎة‪:‬‬ ‫ﻋﺎش ﰲ اﻟﻘﺮن ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﻟﻨﺤﺎة ﻛﺴﻴﺒﻮﻳﻪ واﻟﻔﺮاء‪ ،‬وﻏﲑﳘﺎ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻋﺎش ﻓﻴﻪ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬وﱂ ﻳﺘﺠﺎوز ﻣﻨﻬﻢ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‬ ‫إﻻ ﺧﻠﻒ اﻟﻌﺎﺷﺮ‪ ،‬وﻣﻌﻈﻢ ﺣﻴﺎﺗﻪ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻛﻤﺎ أن ﻣﻦ ﻫﺆﻻء اﻟﻘﺮاء َﻣ ْﻦ ﻛﺎن ﻣﻦ أﺋﻤﺔ اﻟﻨﺤﻮ ﻛﺄﰊ‬ ‫اﺣﺪا؟‬ ‫ﻋﻤﺮو اﻟﺒﺼﺮي‪ ،‬واﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬وﻏﲑﳘﺎ‪ ،‬ﻓﻬﻞ ﻛﺎن ﻣﺼﻄﻠﺢ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻨﺪ اﻟﻔﺮﻳﻘﲔ و ً‬ ‫ذﻛﺮ ﺑﻌﻀﻬﻢ أن اﻟﻨﺤﺎة ﺣﺮﺻﻮا ﻋﻠﻰ ﺗﻀﻤﲔ اﺧﺘﻴﺎرات ﰲ ﻣﺘﻮن ﻛﺘﺒﻬﻢ اﻟﻨﺤﻮﻳﺔ‪ ،3‬وأن اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻌﻠﻤﺎء ﺣﱴ اﻟﻘﺮن‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ ﻛﺎﻧﺖ ﻓﺮدﻳﺔ‪ ،‬ﺪف إﱃ اﻻﺧﺘﺼﺎر واﻟﺘﻴﺴﲑ‪ ،‬وﺗﺴﻌﻰ إﱃ اﻷﻛﺜﺮ واﻷﺷﻴﻊ‪ ،‬ﻣﻦ دون أن ﺗﺴﺘﺒﻌﺪ اﻟﻘﺮاءات‬ ‫اﻷﺧﺮى‪.4‬‬ ‫وﻳﻈﻬﺮ أن اﻟﻔﺮق ﺑﲔ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاء واﺧﺘﻴﺎر ﻏﲑﻫﻢ ﻣﻦ اﻟﻨﺤﺎة‪ ،‬أن اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻨﺤﺎة‪ ،‬ﱂ ﻳﻜﻦ ﺑﺪاﻓﻊ ﲪﻞ اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ‬ ‫اﻟﻘﺮاءة ﺎ‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎر ﻣﺎ ﻫﻮ ‪リ‬ﺑﺖ ﻣﻦ ﺟﻬﺔ اﻟﻨﻘﻞ‪ ،‬ﺑﻞ ﻛﺎن اﻟﺪاﻓﻊ ﻫﻮ ﺑﻨﺎء اﻟﻘﻮاﻋﺪ اﻟﻨﺤﻮﻳﺔ‪ ،‬واﻻﺳﺘﺸﻬﺎد ﳍﺎ‬ ‫‪ヨ‬ﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪ ،‬ﺑﺼﺮف اﻟﻨﻈﺮ ﻋﻦ ﺛﺒﻮ ﺎ‪ ،‬أو ﻋﺪم ﺛﺒﻮ ﺎ‪ ،‬أﻣﺎ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء اﳌﺘﺼﺪرﻳﻦ ﻟﻺﻗﺮاء‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻛﺎن‬ ‫ﻣﻘﺼﺪﻩ ﲪﻞ اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ اﻟﻘﺮاءة ﲟﺎ ﺻﺢ وﺗﻮاﺗﺮ‪ ،‬وﳍﺬا ﲡﺮدوا ﳍﺬا اﻷﻣﺮ‪ ،‬وﺻﺎروا أﺋﻤﺔ ﻳﻘﺘﺪى ﻢ‪.‬‬ ‫ﻓﻼ ﲡﺪ ﻣﺜﻼ أن ﺳﻴﺒﻮﻳﻪ وﻫﻮ إﻣﺎم اﻟﻨﺎس ﰲ اﻟﻨﺤﻮ‪ ،‬وﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎرات ﻣﺒﺜﻮﺛﺔ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ‪ ،‬ﻻ ﲡﺪ أﻧﻪ ﻗﺪ ﲡﺮد ﻟﻺﻗﺮاء‪ ،‬أو‬ ‫ﻣﺜﻼ وﻫﻮ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء اﻟﻨﺤﺎة‪ ،‬ﱂ ﻳﻜﻦ اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﺣﺒﻴﺲ اﻟﻜﺘﺐ‪ ،‬ﺑﻞ أﻗﺮأ ﺑﻪ‪ ،‬وﻗﺼﺪﻩ‬ ‫ﺗﻔﺮغ ﻟﻪ‪ ،‬ﰲ ﺣﲔ أن أ‪ ヨ‬ﻋﻤﺮو ً‬ ‫اﻟﻨﺎس ﰲ ذﻟﻚ‪ ،‬وﺗﻔﺮغ ﻟﻪ‪.‬‬ ‫ﻓﻬﺬا ﻫﻮ اﻟﻔﺮق ﺑﲔ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻨﺤﺎةـ‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاء‪ ،‬ﻓﺎﻟﻨﺤﺎة ﻛﺎن ﻏﺮﺿﻬﻢ اﻟﺘﻘﻌﻴﺪ ﻟﻠﻘﻮاﻋﺪ اﻟﻨﺤﻮﻳﺔ‪ ،‬ﻓﺒﺤﺜﻮا ﻋﻦ‬ ‫أﺣﺪا‬ ‫ﻣﺮﺟﺤﺎت‪ ،‬ﻓﻜﺎﻧﺖ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﻣﻦ أﻫﻢ اﳌﺮﺟﺤﺎت ﺑﺼﺮف اﻟﻨﻈﺮ ﻋﻦ ﻛﻮ ﺎ ﻣﻘﺒﻮﻟﺔ أو ﻻ‪ ،‬وﱂ ﻧﺴﻤﻊ أن ً‬ ‫ﻣﻨﻬ ﻢ أﻗﺮأ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬أو ﺗﺼﺪر ﻟﺬﻟﻚ‪ ،‬ﺑﻞ إﻧﻪ ﳌﺎ ﺟﺎء إﱃ اﻟﻘﺮاءة ﻗﺮأ اﻟﻘﺮآن ﻋﻠﻰ اﻟﻘﺮاء اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻗﺮأ ﺳﻴﺒﻮﻳﻪ‬ ‫ﻋﻠﻰ أﰊ ﻋﻤﺮو اﻟﺒﺼﺮي‪ ،‬ﻛﻤﺎ ذﻛﺮ اﳍﺬﱄ‪ ،‬واﺳﺘﺒﻌﺪﻩ اﺑﻦ اﳉﺰري‪ ،5‬وﺳﻮاء أﺛﺒﺘﺖ ﻗﺮاءﺗﻪ ﻋﻠﻰ أﰊ ﻋﻤﺮو أم ﱂ ﺗﺜﺒﺖ‪،‬‬ ‫‪1‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن‪.270 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.262 :1،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﻘراءات اﻟﺷﺎذة وﺗوﺟﯾﮭﮭﺎ اﻟﻧﺣوي ص ‪.43‬‬ ‫‪ 4‬اﻟﻘراءات اﻟﺷﺎذة وﺗوﺟﯾﮭﮭﺎ اﻟﻧﺣوي ص ‪.45‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.602 :1 ،‬‬ ‫‪109‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻗﺼﺪﻫﻢ ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ اﳌﺒﺜﻮﺛﺔ ﰲ ﻛﺘﺒﻬﻢ اﻹﻗﺮاءَ ﺎ‪ ،‬ﺑﻞ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﲟﻌﻨﺎﻩ‬ ‫إﻻ أن ﰲ ذﻟﻚ دﻟﻴﻼً ﻋﻠﻰ أن اﻟﻨﺤﺎة ﱂ ﻳﻜﻦ ُ‬ ‫اﻟﻌﺎم‪ ،‬وﻫﻮ اﻻﻧﺘﻘﺎء اﻟﺬي ﻏﺮﺿﻪ ﺗﺜﺒﻴﺖ اﻟﻘﻮاﻋﺪ اﻟﻨﺤﻮﻳﺔ‪.‬‬ ‫‪ .1.3.4‬ﺑﲔ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاءات واﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاء‪:‬‬ ‫ﻳﻈﻬﺮ أن اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻣﻨﺼﺐ ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاءة ﻻ اﻟﻘﺎرئ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ورث ﻗﺮاء ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻋﻦ ﺳﻠﻔﻬﻢ ﻣﻦ‬ ‫أوﺟﻬﺎ ﻋﺪﻳﺪة ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءات اﳌﺘﻨﻮﻋﺔ‪ ،‬ﳑﺎ ﺟﻌﻠﻬﻢ ﻳﻘﻮﻣﻮن ﺑﻮاﺟﺐ اﻟﺘﻤﻴﻴﺰ ﺑﲔ ﺷﺎذﻫﺎ وﻣﺘﻮاﺗﺮﻫﺎ‪،‬‬ ‫اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ً‬ ‫وﺑﲔ ﺻﺤﻴﺤﻬﺎ وﺳﻘﻴﻤﻬﺎ‪ ،‬ﺻﻮل أﺻﻠﻮﻫﺎ‪.‬‬ ‫ﰒ ﺟﺎء ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻟﺚ ﻓﻌﻜﻔﻮا ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ اﻻﺧﺘﻴﺎرات رواﻳﺔ‪ ،‬وﺣﻔﻈًﺎ‪ ،‬وﺿﺒﻄًﺎ‪ ،‬وﱂ ﺗﻜﻦ ﳍﻢ إﻻ اﺧﺘﻴﺎرات ﻗﻠﻴﻠﺔ‪،‬‬ ‫ﻻ ﲣﺮج ﻏﺎﻟﺒًﺎ ﻋﻦ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬وذﻟﻚ ﻛﺨﻠﻒ وأﰊ ﻋﺒﻴﺪ‪ ،‬ﻓﻜﺎﻧﺖ ﻣﻬﻤﺘﻬﻢ اﻷوﱃ ﺣﻔﻆ وإﺗﻘﺎن اﺧﺘﻴﺎر‬ ‫اﻷﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاء اﻟﺴﺎﺑﻘﲔ‪.‬‬ ‫وﺟﺎء اﻟﺪور ﻋﻠﻰ ﻣﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ ﰲ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاء‪ ،‬وأول ﺻﻨﻴﻊ ﰲ ﻫﺬا اﻟﺼﺪد ﻣﺎ ﻓﻌﻠﻪ اﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ‪ ،‬ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاء‬ ‫اﻟﺴﺒﻌﺔ ﺑﻘﺮاءا ﻢ‪ ،‬ﻗﺎل ذﻛﺮ ﻣﻜﻲ‪ »:‬وأول ﻣﻦ اﻗﺘﺼﺮ ﻋﻠﻰ ﻫﺆﻻء‪ :‬أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ ﻗﺒﻞ ﺳﻨﺔ ﺛﻼﲦﺎﺋﺔ أو ﰲ ﳓﻮﻫﺎ‪،‬‬ ‫و‪ラ‬ﺑﻌﻪ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﻣﻦ أﺗﻰ ﺑﻌﺪﻩ‪ ،‬إﱃ اﻵن«‪ ،1‬وإن ﻛﺎن أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ وﻣﻦ ﺑﻌﺪﻩ ﻣﻦ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻗﺪ اﺧﺘﺎروا ﻗﺮاء‬ ‫أﻳﻀﺎ‪.‬‬ ‫ً‬ ‫ﳔﻠﺺ ﻣﻦ ذﻟﻚ أن ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﺧﺘﺎروا ﻗﺮاءات‪ ،‬ﻧﺴﺒﺖ إﻟﻴﻬﻢ‪ ،‬ﰒ ﺟﺎء ﻣﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ ﻓﺎﺧﺘﺎروا ﻗﺮاء اﻧﻄﺒﻘﺖ ﻋﻠﻰ‬ ‫ﻗﺮاءا ﻢ أرﻛﺎن اﻟﻘﺮاءة اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪.‬‬ ‫اﳊﺠﺎز َواﻟْﻌﺮاق َواﻟﺸﱠﺎم ﺧﻠﻔﻮا ِﰲ اﻟْ ِﻘَﺮاءَة‬ ‫ﻗﺎل اﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ ﻋﻦ اﺧﺘﻴﺎرات اﻷﺋﻤﺔ اﻟﺴﺒﻌﺔ‪ »:‬ﻓَـ َﻬ ُﺆَﻻ ِء َﺳْﺒـ َﻌﺔ ﻧﻔﺮ ﻣﻦ أﻫﻞ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺒﻠﺪ ِان اﻟﱠِﱵ ﺗﻘﺮب‬ ‫ﲑﻫﺎ ﻣﻦ اﻟْ َ‬ ‫ﺼﺎر اﻟﱠِﱵ ﲰﻴﺖ َو َﻏ َ‬ ‫اﻟﺘﱠﺎﺑﻌﲔ وأﲨﻌﺖ ﻋﻠﻰ ﻗﺮاء ﻢ اﻟْ َﻌﻮام ﻣﻦ أﻫﻞ ﻛﻞ ﻣﺼﺮ ﻣﻦ َﻫﺬﻩ ْاﻷ َْﻣ َ‬ ‫ﻣﻦ ﻫ ِﺬﻩ ْاﻷَﻣﺼﺎر إِﱠﻻ أَن ﻳﺴﺘﺤﺴﻦ رﺟﻞ ﻟﻨَ ِ‬ ‫اﳊُُﺮوف اﻟﱠِﱵ روﻳﺖ َﻋﻦ ﺑﻌﺾ ْاﻷ ََواﺋِﻞ‬ ‫ﻔﺴ ِﻪ ﺣﺮﻓﺎ ﺷﺎذا ﻓَﻴ ْﻘَﺮأ ﺑِِﻪ ﻣﻦ ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ُﻣْﻨـ َﻔ ِﺮَدة ﻓَ َﺬﻟﻚ ﻏﲑ َداﺧﻞ ِﰲ ﻗَﺮاءَة اﻟْ َﻌﻮام‪َ ،‬وَﻻ ﻳـَْﻨـﺒَﻐﻲ ﻟﺬي ﻟﺐ أَن ﻳﺘَ َﺠ َﺎوز َﻣﺎ َﻣ َ‬ ‫ﻀﺖ َﻋﻠَْﻴﻪ ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔ َواﻟ ﱠﺴﻠَﻒ ﺑَِﻮ ْﺟﻪ َﻳﺮاﻩُ‬ ‫َﺟﺎﺋِﺰا ِﰲ اﻟْ َﻌَﺮﺑﻴﱠﺔ أَو ِﳑﱠﺎ ﻗَـَﺮأَ ﺑِِﻪ ﻗﺎرئ ﻏﲑ ﳎﻤﻊ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ«‪.2‬‬ ‫‪ .5 .1.3‬ﺑﲔ اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاء واﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواة‪:‬‬ ‫ﺷﻬﺪ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻋﺪة اﺧﺘﻴﺎرات‪ ،‬ﻣﻨﻬﺎ ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬ﻛﺎﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬اﻟﺬﻳﻦ ارﺗﻀﺖ اﻷﻣﺔ‬ ‫ﻧﻈﺮا ﻻﺧﺘﻼل أﺣﺪ ﺷﺮوط اﻟﻘﺒﻮل‪.‬‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ‪ ،‬وﻏﲑﻫﻢ ﳑﻦ اﺧﺘﺎر‪ ،‬ﻟﻜﻦ ﱂ ﻳﻠﻖ ﺣﻈﻪ ﻣﻦ اﻟﻘﺒﻮل واﻟﺸﻬﺮة؛ ً‬ ‫أﻳﻀﺎ اﺧﺘﻴﺎرات ﻟﻠﺮواة ﻋﻦ اﻟﻘﺮاء اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬وﻟﻜﻦ ﱂ ﻳﻜﻦ ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬وﻻ ﻳﻌﺪو أن‬ ‫ﻛﻤﺎ ﺷﻬﺪ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ً‬ ‫ﺗﺮﺟﻴﺤﺎ ﻟﺒﻌﺾ اﻟﻮﺟﻮﻩ اﻟﻘﺮاﺋﻴﺔ‪ ،‬اﻟﱵ ﻧﻘﻠﻮﻫﺎ ﻋﻦ ﺷﻴﻮخ آﺧﺮﻳﻦ‪ ،‬ﻏﲑ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ اﻟﺬﻳﻦ ﻧﻘﻠﻮا‬ ‫ﻳﻜﻮن ﰲ اﻟﻐﺎﻟﺐ اﻷﻋﻢ‬ ‫ً‬ ‫ﻋﻨﻬﻢ روا‪ レ‬ﻢ‪.‬‬ ‫‪ 1‬اﺑن أﺑﯾطﺎﻟب‪ ،‬اﻹﺑﺎﻧﺔ‪.87 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ ‪.87،‬‬ ‫‪110‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻧﻈﺮا ﻟﻜﺜﺮة اﻷوﺟﻪ‪،‬‬ ‫و"إذا ﻛﺎﻧﺖ ﺟﻬﻮد اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة ﻗﺪ اﻧﺼﺒﺖ ﰲ اﺧﺘﻴﺎر ﻗﺮاءة ﺗﺆﺧﺬ ﻋﻨﻬﻢ‬ ‫ً‬ ‫ﺗﺴﻬﻴﻼ ﻋﻠﻰ اﻷﻣﺔ؛ ً‬ ‫ﲤﻬﻴﺪا ﻻﺳﺘﻘﺮار اﻷﻣﺼﺎر‬ ‫ﻓﺈن ﺟﻬﻮد اﻟﺮواة ﻋﻨﻬﻢ ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻨﺼﺒﺔً ﰲ اﶈﺎﻓﻈﺔ ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ اﻻﺧﺘﻴﺎرات وإﺗﻘﺎ ﺎ وﺗﻘﻴﻴﺪﻫﺎ ً‬ ‫ﻋﻠﻰ ﻗﺮاءات ﻫﺆﻻء اﻟﻘﺮاء‪ ،‬وﻟﻮ ﻛﺎن اﻟﺮواة ﰲ ﻣﻘﺎم اﻟﻘﺮاء‪ ،‬وﻋﺎﺷﻮا واﻗﻌﻬﻢ ﻟﻔﻌﻠﻮا ﻣﺜﻠﻬﻢ‪ ،‬وﱂ ﻳـَ ْﻌﺪوا ﻣﺎ ﻓﻌﻠﻮﻩ‪ ،‬ﻗﺎل‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱯ‪ :‬ﻗﺎل أﰊ‪ ":‬ﻗﺮاءة ‪ル‬ﻓﻊ ﻗﺮاءﺗﻨﺎ‪ ،‬وذﻟﻚ أﻧﻪ ﻛﻔﺎ‪ ル‬اﳌﺆﻧﺔ ﳑﺎ ﻟﻮ أدرﻛﻨﺎ َﻣ ْﻦ أدرك ﻣﺎ َﻋ َﺪو‪ ル‬ﻣﺎ‬ ‫ُﳏَ ﱠﻤﺪ ﺑﻦ إ ْﺳ َﺤﺎق اﳌُ َﺴﻴﱠ ّ‬ ‫ﻓﻌﻞ "‪.1‬‬ ‫ِ‬ ‫ﱯ ﺗﻘﺮ ٌﻳﺮ ﰲ ﻏﺎﻳﺔ اﻟﺮوﻋﺔ‪ ،‬إذ إ ﱠن اﻷﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاء ﻛﺎن وﻗﺘﻬﻢ ﻳﺴﺘﻮﺟﺐ ﻣﺎ ﻓﻌﻠﻮا ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎ ٍر‪ ،‬وأن اﻟﺮواة‬ ‫وﻫﺬا ﻣﻦ اﳌُ َﺴﻴﱠ ّ‬ ‫ﻟﻮ أدرﻛﻮا ﻣﺎ أدرك اﻟﻘﺮاء ﻟﻔﻌﻠﻮا ﻓﻌﻠﻬﻢ‪ ،‬أ ﱠﻣﺎ ﰲ زﻣﻦ اﻟﺮواة ﻓﻮاﺟﺐ وﻗﺘﻬﻢ ﻳﺴﺘﻮﺟﺐ ﻋﻠﻴﻬﻢ أن ﳛﺎﻓﻈﻮا ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎرات‬ ‫أﺋﻤﺘﻬﻢ اﻟﺴﺎﺑﻘﲔ‪ ،‬وﻫﺬا ﻣﺎ ﺣﺼﻞ ‪ヨ‬ﻟﻔﻌﻞ‪ ،‬ﻓﻘﺪ آﺛﺮ اﻟﺮواة ﻃﺮﻳﻖ اﻟﺮواﻳﺔ اﶈﻀﺔ‪ ،‬وﺣﺮﺻﻮا ﻋﻠﻴﻬﺎ‪ ،‬وأﻋﺮض أﻏﻠﺒﻬﻢ ﻋﻦ‬ ‫ﻣﺒﺎح ﳍﻢ‪ ،‬وداﺧﻞ ﰲ اﻟﺘﻮﺳﻌﺔ اﳌﺄذُون ﺎ ﰲ ﺣﺪﻳﺚ اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ"‪.2‬‬ ‫أن ﳜﺘﺎروا‪ ،‬ﻣﻊ أن ذﻟﻚ ٌ‬ ‫َ‬ ‫و‪ヨ‬ﻟﺮﻏﻢ أن ﻫﺆﻻء اﻟﺮواة اﻟﺬﻳﻦ ذﻛﺮ ن ﳍﻢ اﺧﺘﻴﺎرات‪ ،‬ﱂ ﳜﻠﻄﻮﻫﺎ ﺑﺮواﻳﺘﻬﻢ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء‪ ،‬إﻻ أن اﻟﻨﺎس‬ ‫ورﺷﺎ ﳌﺎ ﺗﻌﻤﻖ ﰲ‬ ‫ﻛﺎﻧﻮا ﻳﺮﻏﺒﻮن ﻋﻦ ﻫﺬﻩ اﻻﺧﺘﻴﺎرات‪ ،‬وﻳﻘﺒﻠﻮن ﻋﻠﻰ ﻣﺎ رووﻩ دون ﻣﺎ اﺧﺘﺎروﻩ‪ ،‬ﻗﺎل اﻷزرق‪ :‬إن ً‬ ‫اﻟﻨﺤﻮ اﲣﺬ ﻟﻨﻔﺴﻪ ﻣﻘﺮأ ﻳﺴﻤﻰ ﻣﻘﺮأ ورش‪ ،‬ﻓﻠﻤﺎ ﺟﺌﺖ ﻷﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ ﻗﻠﺖ ﻟﻪ‪ レ :‬أ‪ ヨ‬ﺳﻌﻴﺪ‪ ،‬إﱐ أﺣﺐ أن ﺗﻘﺮﺋﲏ ﻣﻘﺮأ‬ ‫ﺧﺎﻟﺼﺎ وﺗﺪﻋﲏ ﳑﺎ اﺳﺘﺤﺴﻨﺖ ﻟﻨﻔﺴﻚ«‪.3‬‬ ‫‪ル‬ﻓﻊ ً‬ ‫ﺣﻔﺼﺎ ﺿﻢ )ﺿﻌﻒ‪ ،‬ﺿﻌ ًﻔﺎ( ﰲ اﳌﻮاﺿﻊ اﻟﺜﻼﺛﺔ ﰲ اﻟﺮوم‪ ،‬وﻛﺎﻧﺖ رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﺷﻴﺨﻪ اﻟﻔﺘﺢ ﻓﻴﻬﻦ‪ ،‬اﺷﺘﻬﺮ‬ ‫وﳌﺎ اﺧﺘﺎر ً‬ ‫وﺟﻬﺎ اﺧﺘﺎرﻩ‪ ،‬وﻫﻮ‬ ‫اﻷﻣﺮ وﻇﻬﺮ‪ ،‬وﲤﻴﺰ ﻣﺎ ﻗﺮأ ﺑﻪ ﻋﻦ ﻋﺎﺻﻢ ﻋﻦ ﻣﺎ اﺧﺘﺎرﻩ ﻟﻨﻔﺴﻪ‪ ،‬ﻋﻠﻰ أﻧﻪ ﻻ ﻳﻌﺪو أن ﻳﻜﻮن ً‬ ‫ﺻﺤﻴﺢ ﻣﻘﺮوء ﺑﻪ ﻋﻦ ﻏﲑ ﺷﻴﺨﻪ‪ ،‬ﻟﻜﻦ ﻣﻊ ذ ﻟﻚ اﺷﺘﻬﺮ ﻫﺬا اﻷﻣﺮ‪ ،‬وﺻﺤﺢ اﻷﺋﻤﺔ ﻗﺮاءﺗﻪ واﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ذﻛﺮﻩ‬ ‫اﻟﺸﺎﻃﱯ ﻋﻠﻰ أ ﻤﺎ وﺟﻬﺎن ﳊﻔﺺ‪ ،‬وﺳﻮى ﺑﲔ رواﻳﺘﻪ واﺧﺘﻴﺎرﻩ‪.4‬‬ ‫ﻗﺎل اﻟﺼﻔﺎﻗﺴﻲ‪ :‬ﻓﺈن ﻗﻠﺖ‪ :‬ﻫﻞ ﻳﻘﺮأ ﳊﻔﺺ ﺬا اﻻﺧﺘﻴﺎر؛ ﻷﻧﻪ وإن ﱂ ﻳﺮوﻩ ﻋﻦ ﻋﺎﺻﻢ ﻓﻘﺪ رواﻩ ﻋﻦ ﻏﲑﻩ وﺗﺜﺒﺖ‬ ‫ﻗﺮاءﺗﻪ ﺑﻪ؟ أو ﻻ ﻳﻘﺮأ ﺑﻪ؛ ﻷﻧﻪ ﺧﺎﻟﻒ ﺷﻴﺨﻪ وﺧﺮج ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻘﻪ ورواﻳﺘﻪ‪ .‬ﻗﻠﺖ‪ :‬اﳌﺸﻬﻮر اﳌﻌﺮوف ﺟﻮاز اﻟﻘﺮاءة ﺑﺬﻟﻚ‪.‬‬ ‫ﻋﺎﺻﻤﺎ‬ ‫ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ‪:‬واﺧﺘﻴﺎري ﰲ رواﻳﺔ ﺣﻔﺺ ﻣﻦ ﻃﺮﻳﻖ ﻋﻤﺮو وﻋﺒﻴﺪ اﻷﺧﺬ ‪ヨ‬ﻟﻮﺟﻬﲔ ‪ヨ‬ﻟﻔﺘﺢ واﻟﻀﻢ‪ ،‬ﻓﺄ‪ラ‬ﺑﻊ ﺑﺬﻟﻚ‬ ‫ً‬ ‫ﺣﻔﺼﺎ ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪.5‬‬ ‫ﻋﻠﻰ ﻗﺮاءﺗﻪ‪ ،‬وأواﻓﻖ ﺑﻪ ً‬ ‫وﳌﺎ ذﻛﺮ اﳉﻌﱪي اﺧﺘﻴﺎر ﺣﻔﺺ ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﻜﻠﻤﺎت‪ ،‬ذﻛﺮ ﻧﻈﲑ ذﻟﻚ ﻣﺎ ذﻛﺮ ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎر ﺷﻌﺒﺔ واﻟﻴﺰﻳﺪي‪ ،‬ﰒ ﻗﺎل‪»:‬‬ ‫‪6‬‬ ‫أﻳﻀﺎ‪»:‬ﻓﺈن ﻗﻠﺖ ﻛﻴﻒ ﺧﺎﻟﻒ ﻣﻦ ﺗﻮﻗﻔﺖ ﺻﺤﺔ ﻗﺮاءﺗﻪ ﻋﻠﻴﻪ؟ ﻗﻠﺖ‪:‬‬ ‫وﻣﺜﻞ ﻫﺬا ﻏﲑ ﻗﺎدح؛ ﻟﻌﻤﻮم اﳉﻮاز« ‪ .‬وﻗﺎل ً‬ ‫ﻣﺎ ﺧﺎﻟﻔﻪ ﺑﻞ ﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ ﻣﺎ ﻗﺮأﻩ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬وﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ ﻏﲑﻩ ﻣﺎ ﻗﺮأﻩ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﻻ أﻧﻪ ﻗﺮأ ﺑﺮأﻳﻪ«‪.7‬‬ ‫‪1‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن‪. 159 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬ردﻣﺎن‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻟث اﻟﮭﺟري ‪.87‬‬ ‫‪ 3‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.402 :2،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺗن اﻟﺷﺎطﺑﯾﺔ‪ ،‬ص ‪.57‬‬ ‫‪5‬ﻏﯾث اﻟﻧﻔﻊ ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ ط اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ ت ﻣﺣﻣد ﻋﺑد اﻟﻘﺎدر ﺷﺎھﯾن )ص‪.(223 :‬‬ ‫‪ 6‬ﻛﻧز اﻟﻣﻌﺎﻟﻲ ﻟﻠﺟﻌﺑري)ﻣﺧطوط( ﻟوح رﻗم ‪.152‬‬ ‫‪ 7‬ﻛﻧز اﻟﻣﻌﺎﻟﻲ ﻟﻠﺟﻌﺑري)ﻣﺧطوط( ﻟوح رﻗم ‪.152‬‬ ‫‪111‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﻗﺪ ‪ル‬ﻗﺶ ﺑﻌﺾ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ ﻣﺎ ﻧُﺴﺐ إﱃ اﻟﺮواة ﻣﻦ ﳐﺎﻟﻔﺔ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ‪ ،‬وﻣﺎ ﻣﺪى ﻫﺬا اﳌﺨﺎﻟﻔﺔ؟‪.1‬‬ ‫وﺧﻠﺺ إﱃ ﻧﺘﺎﺋﺞ أﳘﻬﺎ‪:‬‬ ‫‪ -1‬ﻫﻨﺎك ﺑﻌﺾ اﻟﺮوا‪レ‬ت اﻟﱵ ﺻﱠﺮﺣﺖ ن اﻟﺮواة اﺧﺘﺎروا‪ ،‬ﻓﺈذا ﻛﺎن ﻣﺎ اﺧﺘﺎروﻩ ﻗﺪ ﻗﺮأ ﺑﻪ ﺷﻴﺨﻬﻢ‬ ‫ﻧﺴﻤﻲ ﻣﺎ ﻧُﻘﻞ ﻋﻨﻬﻢ اﺧﺘﻴﺎرا‪ ،‬إذ ﻗﺪ ﺛﺒﺖ أن ﺑﻌﺾ اﻷﺋﻤﺔ ﻛﺎن ﻟﻪ أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫وﺟﻪ ﰲ‬ ‫اﻹﻣﺎم‪ ،‬ﻓﻼ ﳝﻜﻦ أن ّ‬ ‫ً‬ ‫اﻟﻜﻠﻤﺔ اﻟﻮاﺣﺪة‪ ،‬ﻓﻤﻴﻞ اﻟﺮاوي إﱃ وﺟﻪ ﻣﻦ ﺗﻠﻚ اﻟﻮﺟﻮﻩ اﻟﱵ ﻗﺮأ ﺎ اﻹﻣﺎم أو ﺗﺮﺟﻴﺤﻪ ﻻ ﳝﻜﻦ أ ْن ﻳُﻄﻠﻖ‬ ‫ﻋﻠﻴﻪ ﳐﺎﻟﻔﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻻ ﳝﻜﻦ أن ﺗـُْﻨ َﺴﺐ إﱃ اﻟﺮاوي ﻋﻠﻰ أ ﺎ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬إذ ﻫﻲ ﰲ اﳌﻘﺎم اﻷول ﻗﺮاءة اﻹﻣﺎم‬ ‫اﻟﻘﺎرئ‪ ،‬وﻫﺬا ﻫﻮ ﺣﺎل أﻏﻠﺐ اﻟﺮوا‪レ‬ت اﻟﱵ ﺻﱠﺮﺣﺖ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواة ‪.‬‬ ‫ﺸﺎﻣﺎ اﺧﺘﺎر‬ ‫‪ -2‬ﰲ اﻟﻘﻠﻴﻞ اﻟﻨﺎدر ﻳﻜﻮن ﻣﺎ اﺧﺘﺎرﻩ اﻟﺮواة ﱂ ﻳﺮد ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ ً‬ ‫ﻓﻤﺜﻼ ﻣﺎ ﻗﻴﻞ ﻣﻦ أن ﻫ ً‬ ‫ﺿﻢ اﻟﻮاو ﰲ ﭽ ﮫ ﭼ)ﻧﻮح‪ (٢٣ :‬ﱂ ﺗﺮد ﻋﻦ اﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ‪ ،‬وإﳕﺎ وردت ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ وأﰊ َﺟ ْﻌ َﻔﺮ‪ ،‬وﻟﺬﻟﻚ ﱂ‬ ‫ﺗﺘﻮاﺗﺮ ﻋﻦ ﻫﺸﺎم‪ ،‬وﻇﻠﺖ ﺧﺎرج ﻣﺎ رواﻩ ﻋﻦ اﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ‪.‬‬ ‫اﺧﺘﻴﺎر ﻣﻴﱠﺰوا ﺑﲔ ﻣﺎ اﺧﺘﺎروﻩ‪ ،‬وﺑﲔ ﻣﺎ ﻧﻘﻠﻮﻩ ﻋﻦ أﺋﻤﺘﻬﻢ‪ ،‬وﻫﺬا اﻷﻣﺮ ﻳﻌﺮﻓﻪ أﻫﻞ‬ ‫‪ -3‬اﻟﺮواة اﻟﺬﻳﻦ ﳍﻢ‬ ‫ٌ‬ ‫ِ‬ ‫ﻣﻨﻔﺼﻞ ﻋﻦ اﻵﺧﺮ‪ ،‬أي‬ ‫ي‪ ،‬وﻛﻼﳘﺎ‬ ‫ي ﻟﻪ‬ ‫ﻫﺬا اﻟﺸﺄن ً‬ ‫اﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وﻟﻪ رواﻳﺔ ﻋﻦ أﰊ ﻋﻤﺮو اﻟﺒَ ْ‬ ‫ٌ‬ ‫ﺼ ِﺮ ّ‬ ‫ﻓﻤﺜﻼ اﻟﻴَ ِﺰﻳْﺪ ّ‬ ‫ٌ‬ ‫ﻧﻘﻼ ﻻ ﺗﺼﱡﺮف ﻓﻴﻪ‪ ،‬ﻋﻠﻰ أ ْن‬ ‫أن اﻟﺮواة اﻟﺬﻳﻦ اﺧﺘﺎروا ﱂ ﳝﺰﺟﻮا اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ ﲟﺎ رووﻩ ﻋﻦ أﺋﻤﺘﻬﻢ‪ ،‬ﺑﻞ ﻧﻘﻠﻮﻩ ً‬ ‫اﻷﻣﺔ ﻓﻀﱠﻠﺖ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺮواة‪ ،‬ﻓﻠﻢ ﻳﺘﻮاﺗﺮ ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺮواة اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ ّإﻻ اﺧﺘﻴﺎر‬ ‫ﺧﻠﻒ اﻟﻌﺎﺷﺮ‪.2‬‬ ‫وﲟﺎ أن اﻟﺮواة اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ ﻋﻦ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة ﻫﻢ ﻣﻦ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ واﻟﺜﺎﻟﺚ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻋﺎﺷﻮا ﻓﱰة اﻻﺧﺘﻴﺎر ﲟﻌﻨﺎﻩ‬ ‫اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬وﻛﺎﻧﻮا أﻫﻼً ﻷن ﻳﻜﻮن ﳍﻢ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة‪ ،‬إﻻ أ‪ ル‬ﳒﺪ أ ﻢ آﺛﺮوا اﻟﺮواﻳﺔ ﻋﻠﻰ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪.‬‬ ‫ﻛﺜﺮا‪ ،‬ﻟﻜﻦ ﱂ ﻳﺮد اﻻﺧﺘﻴﺎر إﻻ ﻋﻦ ﻗﻠﻴﻞ ﻣﻨﻬﻢ‪ ،‬ﺑﻞ إﻧﻚ ﲡﺪ اﻟﺮاوي‬ ‫ودﻟﻴﻞ ذﻟﻚ أن اﻟﺮواة ﻋﻦ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة ﻛﺎﻧﻮا ً‬ ‫أﻫﻼ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وﻟﻜﻨﻪ ﱂ ﳜﱰ‪ ،‬ﺑﻞ روى رواﻳﺔ ﻛﺎﻣﻠﺔ ﻋﻦ ﻛﻞ ﻋﻠﻰ ﺣﺪة‪،‬‬ ‫اﻟﺬي ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﻋﺪة ﺷﻴﻮخ‪ ،‬وﻛﺎن‬ ‫ﻣﺸﻬﻮرا ً‬ ‫ً‬ ‫ﻣﺜﻼ اﻟﺬي اﺗﺼﻞ ﺳﻨﺪﻩ ﻏﻠﺐ اﻟ ُﻘﱠﺮاء اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬ﻓﻘﺪ اﺗﺼﻞ ﺳﻨﺪﻩ ﺑﻘﺮاءة ‪ル‬ﻓﻊ ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ إِ ْﲰ ِ‬ ‫ﺎﻋْﻴﻞ ﺑﻦ‬ ‫ﻛﺎﻟﺪوري ً‬ ‫َ‬ ‫ﺟﻌ َﻔﺮ‪ ،‬واﺗﺼﻞ ﺳﻨﺪﻩ ﺑﻘﺮاءة أﰊ ﺟﻌ َﻔﺮ ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ إِ ْﲰ ِ‬ ‫ﺎﻋْﻴﻞ ﺑﻦ َﺟ ْﻌ َﻔﺮ‪ ،‬وأﺧﻴﻪ ﻳَـ ْﻌ ُﻘ ْﻮب ﺑﻦ َﺟ ْﻌ َﻔﺮ ﻋﻦ اﺑﻦ َﲨﱠﺎز‪،‬‬ ‫َ‬ ‫َْ‬ ‫َْ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺋﻲ ﻋﻦ ُﺷ ْﻌﺒَﺔ‪ ،‬وﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ ُﺷ ْﻌﺒَﺔ ﻣﺒﺎﺷﺮة‪ ،‬واﺗﺼﻞ ﺳﻨﺪﻩ ﺑﻘﺮاءة ﲪََْﺰة ﻋﻦ‬ ‫واﺗﺼﻞ ﺳﻨﺪﻩ ﺑﻘﺮاءة ﻋﺎﺻﻢ ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﻟﻜ َﺴ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺋﻲ ﻋﻨﻪ ﻣﺒﺎﺷﺮة‪،‬‬ ‫ﻃﺮﻳﻖ ُﺳﻠَْﻴﻢ‪ ،‬ﻛﻤﺎ اﺗﺼﻞ ﺳﻨﺪﻩ ﺑﻘﺮاءة أﰊ َﻋ ْﻤﺮو اﻟﺒَ ْ‬ ‫ي ﻋﻦ اﻟﻴَ ِﺰﻳْﺪ ّ‬ ‫ﺼ ِﺮ ّ‬ ‫ي‪ ،‬واﺗﺼﻞ ﺳﻨﺪﻩ ﺑﻘﺮاءة اﻟﻜ َﺴ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ي ﻧﻔﺴﻪ‪. 3‬‬ ‫وروى اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻴَ ِﺰﻳْﺪ ّ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا ﻳﻘﺮئ ﺑﻪ‪ ،‬ﺑﻞ آﺛﺮ ﻃﺮﻳﻖ اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬وﻟﻌﻞ ﻣﻦ اﳌﻬﻢ ﻫﻨﺎ أن‬ ‫وﻣﻊ ذﻟﻚ ﻓﻠﻢ ﻳﺆﺛﺮ ﻋﻨﻪ أن اﺧﺘﺎر ﻟﻨﻔﺴﻪ ﺣﺮﻓًﺎ أو‬ ‫ً‬ ‫ﻣﺜﻼ‪ ،‬اﻟﺬي ﻳﻌﺪ ﻣﻦ أﺷﻬﺮ اﻟﺮواة ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ اﳌﺪﱐ‪ ،‬ﻓﻘﺪ روى ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ‬ ‫ﻧﺬﻛﺮ ً‬ ‫ﻣﺜﺎﻻ ﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواة ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻛﻮرش ً‬ ‫‪ル‬ﻓﻌﺎ‪،‬رواﻩ ﻋﻨﻪ اﺑﻦ اﳉﺰري‬ ‫رواﻳﺔ ﻛﺎﻣﻠﺔ‪ ،‬وﺧﺼﻪ ﺑﺒﻌﺾ اﻟﻮﺟﻮﻩ اﻷداﺋﻴﺔ؛ ﳉﻮدة ﻗﺮاءﺗﻪ‪ ،‬ﻛﻤﺎ أن ﻟﻪ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا ﺧﺎﻟﻒ ﻓﻴﻪ ً‬ ‫ً‬ ‫‪ 1‬ردﻣﺎن‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻟث اﻟﮭﺟري‪ ،92 ،‬وﻣﺎ ﺑﻌدھﺎ‬ ‫‪ 2‬ردﻣﺎن‪ ،‬ردﻣﺎن‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻟث اﻟﮭﺟري ‪.105،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر ﺗﻔﺎﺻﯾل ھذه اﻟرواﯾﺎت واﻟطرق ﻓﻲ‪ :‬ردﻣﺎن‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻟث اﻟﮭﺟري ‪.416 ،415‬‬ ‫‪112‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻣﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﳍﺬﱄ ﺳﻨﺎد ﺟﻴﺪ‪.1‬‬ ‫واﺧﺘﻴﺎر ورش رواﻩ اﳍﺬﱄ ﰲ اﻟﻜﺎﻣﻞ‪ ،‬وﺳﺄذﻛﺮ ﺑﻌﺾ ﻣﺎ وﻗﻔﺖ ﻋﻠﻴﻪ ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﰲ ﻓﺮش اﳊﺮوف؛ ﻃﻠﺒًﺎ ﻟﻼﺧﺘﺼﺎر‪:‬‬ ‫ﻴﺖ( ﺑﻔﺘﺢ اﳍﺎء واﻟﺘﺎء ﰲ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬وﺑﻜﺴﺮ اﳍﺎء وﻓﺘﺢ اﻟﺘﺎء ﰲ رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ‪.2‬‬ ‫)ﻫ َ‬ ‫َ‬ ‫ﱠﻚ ﻻ ﺗﻈﻤﺄ( ﺑﻔﺘﺢ اﳍﻤﺰة ﰲ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬وﺑﻜﺴﺮ اﳍﻤﺰة رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ‪.3‬‬ ‫)أَﻧ َ‬ ‫اﳊَ ِّﻖ( ﺑﺘﺸﺪﻳﺪ اﻟﺰاي ﰲ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬و‪ヨ‬ﻟﺘﺨﻔﻴﻒ رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ‪.4‬‬ ‫)وَﻣﺎ ﻧـََﺰَل ِﻣ َﻦ ْ‬ ‫َ‬ ‫‪ル‬ﻓﻌﺎ‪ ،‬وواﻓﻖ ﻏﲑﻩ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬وﻫﻨﺎك ﺑﻌﺾ اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﻟﱵ اﺧﺘﺎرﻫﺎ‬ ‫ﻓﻬﺬﻩ ﺑﻌﺾ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬اﻟﱵ ﺧﺎﻟﻒ ﻓﻴﻬﺎ ً‬ ‫ﻟﻴﺴﺖ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻌﺸﺮ اﳌﺘﻮاﺗﺮة‪ ،‬ﻣﺜﻞ‪:‬‬ ‫ﺚ( ﰲ اﻟﺒﻘﺮة ﻋﻠﻰ اﻟﺒﻨﺎء ﻟﻠﻤﻌﻠﻮم‪ ،‬وﻧﺼﺐ )اﻟﺮﻓﺚ(‪ ،5‬وﻣﻨﻬﺎ أﻧﻪ ﻗﺮأ )ﻃﻪ( ﺑﻔﺘﺢ اﻟﻄﺎء وﺳﻜﻮن اﳍﺎء‪،‬‬ ‫)أ ُِﺣ ﱠﻞ ﻟَ ُﻜ ْﻤﺎﻟﱠﺮﻓَ ُ‬ ‫أﻣﺮا ﺑﻮطء اﻷرض‪.6‬‬ ‫ﻓﻴﻜﻮن ً‬ ‫وﻣﻦ ﺧﻼل ﻫﺬﻩ اﻷﻣﺜﻠﺔ اﻟﱵ ذﻛﺮت ﻳﺘﺒﲔ ﻣﺎ ﰐ‪:‬‬ ‫ورﺷﺎ ﻣﻦ اﻟﺮواة اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ اﻟﺬﻳﻦ ﳍﻢ اﺧﺘﻴﺎر روي ﻋﻨﻪ‪ ،‬وﻣﺜﻠﻪ اﻟﻴﺰﻳﺪي‪ ،‬اﻟﺬي روى ﻋﻦ أﰊ ﻋﻤﺮو‪ ،‬وﻟﻪ‬ ‫ً‬ ‫أوﻻ‪ :‬أن ً‬ ‫ﺟﻠﻴﻼ‬ ‫أﻳﻀﺎ‪ ،‬ﻓﻬﻤﺎ ﳑﻦ ﳍﻢ رواﻳﺔ واﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬إﻻ أن اﻟﻘﺒﻮل ﻛﺎن ﻟﺮواﻳﺘﻬﻢ دون اﺧﺘﻴﺎرﻫﻢ‪ ،‬وﻗﺪ ﻇﻬﺮ ً‬ ‫اﺧﺘﻴﺎر روي ﻋﻨﻪ‪ً ،‬‬ ‫أن ﺗﻼﻣﻴﺬ ورش رﻏﺒﻮا ﻋﻦ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬وﻃﻠﺒﻮا ﻣﻨﻪ أن ﻳﻘﺮﺋﻬﻢ ﺑﺮواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬ﻗﺎل اﻷزرق‪ »:‬إن ورﺷﺎً ﳌﺎ ﺗﻌ ﱠﻤﻖ ﰲ‬ ‫ﺟﺌﺖ ﻷﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ ﻗﻠﺖ ﻟﻪ‪ レ :‬أ‪ ヨ‬ﺳﻌﻴﺪ إﱐ أﺣﺐ أن ﺗﻘﺮﺋﲏ َﻣ ْﻘَﺮأ‬ ‫اﻟﻨﺤﻮ اﲣﺬ ﻟﻨﻔﺴﻪ َﻣ ْﻘَﺮأً ﻳُﺴ ﱠﻤﻰ َﻣ ْﻘَﺮأ ورش‪ ،‬ﻓﻠﻤﺎ ُ‬ ‫ﺧﺎﻟﺼﺎ‪ ،‬وﺗﺪﻋﲏ ﳑﺎ اﺳﺘﺤﺴﻨﺖ ﻟﻨﻔﺴﻚ‪ ،‬ﻗﺎل‪ :‬ﻓﻘﻠﱠﺪﺗﻪ َﻣ ْﻘَﺮأ ‪ル‬ﻓﻊ«‪.7‬‬ ‫‪ル‬ﻓﻊ ً‬ ‫"ﻣﺜْـ َﻮاي"‬ ‫وﳌﺎ ﺣﻜﻰ د اود ﺑﻦ أﰊ ﻃﻴﺒﺔ وأﺑﻮ اﻷزﻫﺮ ﻋﻦ ورش إﺳﻜﺎن اﻟﻴﺎء ﰲ ﳓﻮ‪ُ :‬‬ ‫"ﻫ َﺪاي" ﺣﻴﺚ وﻗﻊ‪ ،‬ﻣﺜﻞ‪َ :‬‬ ‫ﲨﻴﻌﺎ اﻟﻔﺘﺢ ﰲ اﻟﺒﺎب إﻻ‬ ‫]ﻳﻮﺳﻒ‪، [23 :‬و"ﺑُ ْﺸَﺮاي" ]ﻳﻮﺳﻒ‪ ،[19 :‬ﻗﺎل‪»:‬واﻟﺬي ﻳﺆﺧﺬ ﺑﻪ ﻣﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﳌﺼﺮﻳﲔ ً‬ ‫ﺎي{ ﻓﺎﻷﺧﺬ ﻓﻴﻪ ‪ヨ‬ﻹﺳﻜﺎن واﻟﻔﺘﺢ ﻣﻮاﻓﻘﺔ ﻟﻠﺮواﻳﺔ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬وﻻﺧﺘﻴﺎر ورش‪ .‬ﻋﻠﻰ أن أﻫﻞ ﻣﺼﺮ أﻛﺜﺮ ﻣﺎ‬ ‫ﰲ َْ‬ ‫}ﳏﻴَ َ‬ ‫ﺎي{ وﻻ ﻳﺮاﻋﻮن اﺧﺘﻴﺎرﻩ«‪.8‬‬ ‫ﺧﺬون ﻟﻮرش ‪ヨ‬ﻹﺳﻜﺎن ﰲ َْ‬ ‫}ﳏﻴَ َ‬ ‫"ﳏﻴﺎي"‪ ،‬وأدع ﻣﺎ اﺧﺘﺎرﻩ ورش ﻣﻦ‬ ‫‪ル‬ﻓﻌﺎ ﻋﻠﻰ إﺳﻜﺎن اﻟﻴﺎء ﰲ‬ ‫وﻗﺎل اﺑﻦ وﺿﺎح‪ :‬ﻗﺎل ﻋﺒﺪ اﻟﺼﻤﺪ‪ :‬أ‪ ル‬أﺗﺒﻊ ً‬ ‫ْ‬ ‫ﻓﺘﺤﻬﺎ‪.9‬‬ ‫‪リ‬ﻧﻴًﺎ‪ :‬ﱂ ﻳﻜﺘﺐ اﻟﻘﺒﻮل ﻻﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺮواة‪ ،‬وﻓﻀﻞ اﻟﻨﺎس رواﻳﺘﻬﻢ ﻋﻠﻴﻬﺎ‪ ،‬وذﻟﻚ ﻷ ﺎ اﺣﺘﻮت ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ اﳊﺮوف اﻟﱵ‬ ‫ﱂ ﺗﺸﺘﻬﺮ‪ ،‬وذﻟﻚ ﻛﺎﺧﺘﻴﺎر ورش ﻟﺒﻌﺾ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬اﻟﱵ ﱂ ﺗﺮد ﻋﻦ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬وﺳﺒﻖ اﻟﺘﻤﺜﻴﻞ ﳍﺎ آﻧ ًﻔﺎ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻣﻌﺎ ‪ヨ‬ﻟﻘﺒﻮل‪ ،‬ﻫﻮ ﺧﻠﻒ اﻟﻌﺎﺷﺮ‪ ،‬وﰲ اﳊﻘﻴﻘﺔ إن اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﻻ‬ ‫‪リ‬ﻟﺜًﺎ‪ :‬اﻟﺮاوي اﻟﻮﺣﻴﺪ اﻟﺬﻳﻦ ﻛﺎن ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ورواﻳﺔ‪ ،‬وﺗـُﻠُّﻘﻴﺎ ً‬ ‫‪ 1‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.502 :1،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.389 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.393 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.489 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.381 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.597 ،‬‬ ‫‪ 7‬اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء‪.324 :1 ،‬‬ ‫‪8‬اﺑن اﻟﺑﺎذش‪ ،‬اﻹﻗﻧﺎع‪.283 ،282 ،‬‬ ‫‪9‬اﺑن اﻟﺑﺎذش‪ ،‬اﻹﻗﻧﺎع‪.282 ،‬‬ ‫‪113‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﳜﺮج ﻋﻦ ﻗﺮاءة اﻟﻜﻮﻓﻴﲔ‪ ،‬وﻫﺬا ﻳﻌﲏ أﻧﻪ ﻟﻮ ﻛﺎن ﻟﻠﺮواة اﺧﺘﻴﺎر ﻓﺈﻧﻪ ﻟﻦ ﳜﺮج ﻋﻦ اﳌﺘﻮاﺗﺮ اﳌﻘﺒﻮل‪ ،‬ﻓﻠﻦ ﻳﻌﺪو ﻣﺎ ارﺗﻀﺘﻪ‬ ‫اﻷﻣﺔ ﻣﻦ ﻗﺮاءات اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬وأن ﺟﻬﺪﻫﻢ ﺳﻴﺰﻳﺪ اﻟﻌﺐء ﻋﻠﻰ اﻷﻣﺔ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎر ﺟﺪﻳﺪ‪ ،‬وﻳﺰﻳﺪ ﻣﻌﻪ ﻋﺪد‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎرات‪ ،‬ﻣﻦ دون أن ﻳﻮﻟﺪ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻗﺮاءة ﺧﺎرج اﻟﻘﺮاءات اﻟﻌﺸﺮ‪ ،‬وﳍﺬا ﳒﺪ أن اﻟﺮواة رﻏﻢ ﺗﻮﻓﺮ أﻫﻠﻴﺘﻬﻢ‬ ‫ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ﻓﺈ ﻢ آﺛﺮوا ﻃﺮﻳﻖ اﻟﺮواﻳﺔ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ‪.‬‬ ‫اﺑﻌﺎ ‪ :‬ﱂ ﳜﻠﻂ اﻟﺮواة اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ ﺑﺮواﻳﺘﻬﻢ‪ ،‬ﺑﻞ ﻇﻠﺖ ﻣﺘﻤﻴﺰة‪ ،‬ﺧﺎرج إﻃﺎر رواﻳﺘﻬﻢ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ إﻻ ﰲ أﺣﺮف ﺟﺪ‬ ‫رً‬ ‫ﻳﺴﲑة‪ ،‬ذﻛﺮت وﻋﺮﻓﺖ أ ﺎ اﺧﺘﻴﺎر ﻟﻠﺮواة‪ ،‬ﳑﺎ ﺻﺢ وﺗﻮاﺗﺮ ﻋﻦ ﻏﲑ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ‪ ،‬ﻣﺜﻞ‪ :‬اﺧﺘﻴﺎر ﺣﻔﺺ اﻟﻀﻢ ﰲ‬ ‫)ﺿﻌﻒ(‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎر ورش ﻓﺘﺢ )ﳏﻴﺎي(‪.‬‬ ‫ﺧﺎﻣﺴﺎ‪ :‬و ﺬا ﻧﻘﺮر ‪ヨ‬ﻃﻤﺌﻨﺎن أن اﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواة ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬ﲤﺎﻣﺎً ﻛﻤﺎ ﺻﻨﻊ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬ﻛﺎن ﻣﻦ رواة‬ ‫ً‬ ‫ﳏﺪودﻳﻦ‪ ،‬وأ ﺎ ﱂ ﺗﻜﺘﺐ ﳍﺎ اﻟﻘﺒﻮل‪ ،‬إﻻ ﻣﺎ ﻛﺎن ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎر ﺧﻠﻒ اﻟﻌﺎﺷﺮ‪ ،‬أﻣﺎ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻟﻌﺎم‪ ،‬وﻫﻮ ﺗﺮﺟﻴﺢ‬ ‫ﺑﻌﺾ اﻟﻮﺟﻮﻩ‪ ،‬أو اﻟﻘﺮاءة ﺑﺒﻌﺾ اﳊﺮوف‪ ،‬ﳑﺎ ﺻﺤﺖ ﻟﺪﻳﻬﻢ ﻣﻦ رواﻳﺘﻬﻢ ﻋﻦ ﺷﻴﻮخ آﺧﺮﻳﻦ‪ ،‬ﻓﻬﺬا وﻗﻊ ﻣﻦ ﺑﻌﻀﻬﻢ‬ ‫ﻛﺤﻔﺺ وﺷﻌﺒﺔ‪ ،‬وﻏﲑﳘﺎ‪ ،‬وﻟﻜﻨﻬﺎ ﻗﻠﻴﻠﺔ ﺟﺪا‪ ،‬وﻗﺪ ﻣﻴﺰﻫﺎ أﻫﻞ اﻷداء اﻟﻀﺎﺑﻄﻮن‪ ،‬وﻻ إﺷﻜﺎل ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﺎ؛‬ ‫ﻟﺘﻮاﺗﺮﻫﺎ‪ ،‬وأﻣﺎ ﻣﺎ ﻛﺎن ﻣﻨﻬﺎ ﳑﺎ ﱂ ﻳﻘﺒﻞ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻇﻞ ﺧﺎرج إﻃﺎر اﻟﻘﺮاءات اﻟﻌﺸﺮ‪ ،‬ﻣﻦ ذﻟﻚ ﻣﺎ ورد أن ﺷﻌﺒﺔ ﻛﺎن ﳜﺘﺎر‬ ‫أن ﻳﻘﺮأ }أَﻓَﺤﺴ ﱠ ِ‬ ‫ﻳﻦ َﻛ َﻔ ُﺮوا{ ]اﻟﻜﻬﻒ‪ [102 :‬ﺳﻜﺎن اﻟﺴﲔ وﺿﻢ اﻟﺒﺎء‪ ،‬ﻟﻴﻮاﻓﻖ ﺑﺬﻟﻚ ﻗﺮاءة ﻋﻠﻲ ﺑﻦ أﰊ‬ ‫ﺐ اﻟﺬ َ‬ ‫َْ ُ‬ ‫ﻃﺎﻟﺐ‪ ،1‬ﻓﺄﻧﺖ ﺗﺮى ﻫﺬﻩ اﻟﻘﺮاءة‪ ،‬ﻻ وﺟﻮد ﳍﺎ اﻟﻴﻮم ﰲ اﻟﺮواﻳﺔ اﳌﺘﻮاﺗﺮة اﻟﱵ رواﻫﺎ ﻋﻦ ﻋﺎﺻﻢ‪.‬‬ ‫‪ .1.4‬اﳌﻨﺎﻫﺞ اﳌﺘﺒﻌﺔ ﰲ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻨﺪ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪:‬‬ ‫ذﻛﺮ ﺑﻌﺾ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ أن اﳌﻨﺎﻫﺞ اﳌﺘﺒﻌﺔ ﰲ اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﻋﻨﺪ اﻷﺋﻤﺔ أرﺑﻌﺔ‪ ،‬وﻫﻲ اﳌﻨﻬﺞ اﻷﺛﺮي‪ ،‬واﳌﻨﻬﺞ واﻟﻠﻐﻮي‪،‬‬ ‫واﳌﻨﻬﺞ اﳌﻌﻨﻮي‪ ،‬واﳌﻨﻬﺞ اﻟﺮﲰﻲ ‪.2‬‬ ‫ﻓﺎﳌﻨﻬﺞ اﻷﺛﺮي‪ :‬ﻫﻮ اﳌﻨﻬﺞ اﻟﺬي ﻳﻌﺘﻤﺪ اﻷﺛﺮ واﻟﻨﻘﻞ واﻟﺮواﻳﺔ ﰲ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪.3‬‬ ‫واﳌﻨﻬﺞ اﻟﻠﻐﻮي اﻟﺬي ﻳﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ اﻟﻠﻐﺔ وﻓﺼﺎﺣﺘﻬﺎ ﰲ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪.4‬‬ ‫واﳌﻨﻬﺞ اﳌﻌﻨﻮي‪ :‬ﻫﻮ اﳌﻨﻬﺞ اﻟﺬي ﻳﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ ﻣﻌﲎ اﻵﻳﺔ وﺗﻔﺴﲑﻫﺎ‪ ،‬و وﻳﻠﻬﺎ ﰲ اﺧﺘﻴﺎر ﻗﺮاءة ﻣﺎ‪.5‬‬ ‫واﳌﻨﻬﺞ اﻟﺮﲰﻲ‪ :‬اﻟﺬي ﻳﻌﺘﻤﺪ ﰲ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻠﻰ ﻗﻀﻴﺔ ﺗﺘﻌﻠﻖ ﺑﺮﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ ا ﻤﻊ ﻋﻠﻴﻪ ﻣﻦ ﻗﺒﻞ‬ ‫اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ\‪.6‬‬ ‫وﻗﺪ ﺗﻨﻮﻋﺖ اﺧﺘﻴﺎرات ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﺑﲔ ﻫﺬﻩ اﳌﻨﺎﻫﺞ‪ ،‬وﻳﻈﻬﺮ أن اﳌﻨﻬﺞ اﻷﺛﺮي‪ ،‬ﻛﺎن ﻟﻪ اﻟﻨﺼﻴﺐ اﻷﻛﱪ ﰲ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬ﻓﺄﻏﻠﺐ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة ﺠﻮا ﻫﺬا اﳌﻨﻬﺞ‪.7‬‬ ‫‪1‬أﺑو ﺟﻌﻔر أﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ اﺑن اﻟﺑﺎذش‪ ،‬اﻹﻗﻧﺎع ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬أﺣﻣد ﺑن ﻓرﯾد اﻟﻣزﯾدي‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪.293 ،(1999/1419 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪.464 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪ ،469 ،‬وﻣﺎ ﺑﻌدھﺎ‪.‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪.482 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪.489 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪ ،503 ،‬وﻣﺎ ﺑﻌدھﺎ‪.‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪ ،473 ،‬وﻣﺎ ﺑﻌدھﺎ ‪.473‬‬ ‫‪114‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻳﻮﻣﺎ ﻟﻸﻋﻤﺶ‪ »:‬ﻟﻠﻨﺎس ﻳﻨﻜﺮون ﻋﻠﻴﻚ‬ ‫ﻓﻬﺬا اﻷﻋﻤﺶ ﻳﻮﺿﺢ أن اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻻ ﺑﺪ أن ﻳﻜﻮن ﻣﻮﻓ ًﻘﺎ ﻟﻸﺛﺮ‪ ،‬ﻗﺎل ﲪََْﺰة ً‬ ‫ﻗﺎل‪):‬اﻷَرﺣ ِﺎم( و ِ)ﲟُ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺣﺮﻓﲔ‪ ،‬ﻗﺎل‪ :‬وﻣﺎ ﳘﺎ‪،‬‬ ‫ﺼ ِﺮِﺧ ِّﻲ( ﻗﺎل‪ :‬ﻟﻴﺲ ﻟﻠﻨﺤﻮﻳﲔ ﻫﺬا‪،‬‬ ‫)وَﻣﻜَْﺮ اﻟ ﱠﺴﻴِّ ِﺊ( و )ﲟُ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ َْ‬ ‫ﺼ ِﺮﺧ ِّﻲ(‪ ،‬أو َ‬ ‫ا‪.1« Y‬‬ ‫ا‪ Y‬ﻋﻠﻰ رﺳﻮل ﱠ‬ ‫ﻗﺮأت ﻋﻠﻰ اﺑﻦ و‪リ‬ب ﻋﻠﻰ زر ﻋﻠﻰ ﻋﺒﺪ ﱠ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا ﻳﻮاﻓﻖ اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻗﺘﺪى ﺑﻪ أَﺑُﻮ‬ ‫وﺑﻌﻀﻬﻢ ﺞ اﳌﻨﻬﺞ اﳌﻌﻨﻮي‪ ،‬ﻗﺎل اﳍﺬﱄ ﻋﻦ اﺧﺘﻴﺎر اﳊﺴﻦ اﻟﺒﺼﺮي‪ »:‬واﺧﺘﺎر‬ ‫ً‬ ‫ﻋﻤ ٍﺮو اﻟﺬي ﻫﻮ رﺋﻴﺲ اﻟﻌﺼﺮ‪ ،‬ﺳﻴﺪ اﻟﻮﻗﺖ‪ ،‬وﻋ ِ‬ ‫ي ﺻﺎﺣﺐ ﻋﺪد أﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة«‪.2‬‬ ‫ﺎﺻﻢ ْ‬ ‫َ‬ ‫َْ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ّ‬ ‫اﻟﺮﻫﺎن ﰲ ﺳﺒﺎق اﳋﻴﻞِ ‪.3‬‬ ‫اﻟﺮﻫﻦ ﰲ اﻟ ﱠﺪﻳﻦ‪ ،‬وﺑﲔ ّ‬ ‫ﻷﻓﺮق ﺑﲔ ّ‬ ‫وﻗﻴﻞ ﻷﰊ ﻋﻤﺮو‪ :‬ﱂ اﺧﱰت اﻟﻀﻢ؟ ﻓﻘﺎل‪ّ :‬‬ ‫أﻣﺎ اﳌﻨﻬﺞ اﻟﺮﲰﻲ‪ ،‬ﻓﻤﻦ أﻣﺜﻠﺔ ذﻟﻚ‪ ،‬ﻣﺎ ﻗﺎﻟﻪ اﺑﻦ اﳉﺰري‪ :‬اﺳﺘﻔﺘﺢ ﲪﺰة اﻟﻘﺮآن ﻣﻦ ﲪﺮان وﻋﺮض ﻋﻠﻰ اﻷﻋﻤﺶ وأﰊ‬ ‫ﻋﻠﻲ‪ ،‬وﻛﺎن أﺑﻮ‬ ‫إﺳﺤﺎق واﺑﻦ أﰊ ﻟﻴﻠﻰ وﻛﺎن اﻷﻋﻤﺶ ﳚﻮد ﺣﺮف اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد‪ ،‬وﻛﺎن اﺑﻦ أﰊ ﻟﻴﻠﻰ ﳚﻮد ﺣﺮف ٍّ‬ ‫إﺳﺤﺎق ﻳﻘﺮأ ﻣﻦ ﻫﺬا اﳊﺮف وﻣﻦ ﻫﺬا اﳊﺮف‪ ،‬وﻛﺎن ﲪﺮان ﻳﻘﺮأ ﻗﺮاءة اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد‪ ،‬وﻻ ﳜﺎﻟﻒ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن‬ ‫ﻳﻌﺘﱪ ﺣﺮوف ﻣﻌﺎﱐ ﻋﺒﺪ ﷲ‪ ،‬وﻻ ﳜﺮج ﻣﻦ ﻣﻮاﻓﻘﺔ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن‪ ،‬وﻫﺬا ﻛﺎن اﺧﺘﻴﺎر ﲪﺰة‪.4‬‬ ‫وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﳌﻨﻬﺞ اﻟﻠﻐﻮي ﻣﺎ ﻗﺎل أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ اﻟﻘﺎﺳﻢ ﺑﻦ ﺳﻼم ﻋﻦ ﻋﻴﺴﻰ ﺑﻦ ﻋﻤﺮ اﻟﺜﻘﻔﻲ‪»:‬ﻛﺎن ﻋﺎﳌﺎ ‪ヨ‬ﻟﻨﺤﻮ ﻏﲑ أﻧﻪ‬ ‫ً‬ ‫ﻛﺎن ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﻋﻠﻰ ﻣﺬاﻫﺐ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬ﻳﻔﺎرق ﻗﺮاءة اﻟﻌﺎﻣﺔ‪ ،‬وﻳﺴﺘﻨﻜﺮﻩ اﻟﻨﺎس‪ ،‬وﻛﺎن اﻟﻐﺎﻟﺐ ﻋﻠﻴﻪ ﺣﺐ‬ ‫اﳊَﻄَﺐ{ ]اﳌﺴﺪ‪" [4 :‬اﻟﺰاﻧﻴﺔَ واﻟﺰاﱐ" ]اﻟﻨﻮر‪ ،5«...[2 :‬ﻓﻬﺬا ﻳﺪل‬ ‫}ﲪﱠﺎﻟَﺔَ ْ‬ ‫اﻟﻨﺼﺐ إذا وﺟﺪ ﻟﺬﻟﻚ ً‬ ‫ﺳﺒﻴﻼ ﻣﻨﻪ‪َ :‬‬ ‫ﻋﻠﻰ اﺗﺒﻊ اﳌﻨﻬﺞ اﻟﻠﻐﻮي ﰲ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وإﳕﺎ ُرﱠد اﺧﺘﻴﺎرﻩ؛ ﳌﺨﺎﻟﻔﺘﻪ ﻗﺮاءة اﻟﻌﺎﻣﺔ‪.‬‬ ‫‪ .2‬دواﻓﻊ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪.‬‬ ‫ﲦﺖ دواﻓﻊ وأﺳﺒﺎب دﻋﺖ إﱃ وﻟﻮج اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬ﳒﻤﻠﻬﺎ ﻓﻴﻤﺎ ﰐ‪:‬‬ ‫‪ .2.1‬اﻟﺴﻌﺔ اﳌﻌﺮوﻓﺔ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءة ي ﺣﺮف ﻣﻦ اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ‪:‬‬ ‫أﻫﻢ أﺳﺒﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ :‬اﻟﺴﻌﺔ اﳌﻌﺮوﻓﺔ ﻣﻦ ﺟﻮاز ﻗﺮاءة اﻟﻘﺮآن ي ﺣﺮف ﻣﻦ اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ اﻟﱵ ﻧﺰل ﺎ اﻟﻘﺮآن‬ ‫اﻟﻜﺮﱘ‪ ،‬وأن اﻟﻨﱯ ﻛﺎن ﻳﻘﺮئ ﲜﻤﻴﻌﻬﺎ‪ ،‬وأﻧﻪ » ﱂ ﳛﻔﻆ ﻋﻦ رﺳﻮل ﷲ ﻗﺮاءة ﳎﺮدة ﻋﻠﻰ وﺟﻪ واﺣﺪ ﻣﻦ ّأول اﻟﻘﺮآن‬ ‫ﻣﺮة ﻋﻠﻰ ذا اﻟﻮﺟﻪ‪ ،‬وﻣﺮة ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ«‪ ،6‬وﻫﺬا ﻣﺎ أوﺿﺤﻪ اﻟﺪاﱐ‪،‬‬ ‫إﱃ آﺧﺮﻩ‪،‬؛ ﻷﻧﻪ ﻛﺎن ﻳـُ ْﻘ ُ‬ ‫ﺮئ وﻳﻘﺮأ ‪ヨ‬ﻟﻮﺟﻮﻩ ﻛﻠﻬﺎ‪ّ ،‬‬ ‫ﻷﻣﺘﻪ اﻟﻘﺮاءة ﲟﺎ ﺷﺎءت ﻣﻦ اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ ﻣﻊ اﻹﳝﺎن ﲜﻤﻴﻌﻬﺎ واﻹﻗﺮار ﺑﻜﻠﻬﺎ؛ إذ ﻛﺎﻧﺖ‬ ‫ﺣﻴﺚ ذﻛﺮ أن اﻟﻨﱯ أ‪ヨ‬ح ّ‬ ‫ي‬ ‫ﻛﻠّﻬﺎ ﻣﻦ ﻋﻨﺪ ﷲ ﺗﻌﺎﱃ ﻣﻨﺰﻟﺔ‪ ،‬وأﻧﻪ ﱂ ﻳﻠﺰم أﻣﺘّﻪ ﺣﻔﻈﻬﺎ ﻛﻠّﻬﺎ‪ ،‬وﻻ اﻟﻘﺮاءة ﲨﻌﻬﺎ‪ ،‬ﺑﻞ ﻫﻲ ّ‬ ‫ﳐﲑة ﰲ اﻟﻘﺮاءة ّ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.78 ،77 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.60 ،‬‬ ‫‪3‬اﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬اﻟﺣﺳﯾن ﺑن أﺣﻣد‪ .‬اﻟﺣﺟﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﺳﺑﻊ‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﺷروق‪.105 ،(1401 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.262 :1،‬‬ ‫‪ 5‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.613 :1 ،‬‬ ‫‪6‬اﻷﻧدراﺑﻲ‪ ،‬اﻹﯾﺿﺎح‪. 390 ،‬‬ ‫‪115‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺣﺮف ﺷﺎءت ﻣﻨﻬﺎ ‪ ،1‬وﻗﺪ ﺟﻌﻞ ﺑﻌﺾ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ ﺛﺒﻮت أﺣﺎدﻳﺚ اﻟﺘﺨﻴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮاءات أﺣﺪ اﻷﺳﺒﺎب اﻟﱵ أدت إﱃ‬ ‫وﻟﻮج ‪ヨ‬ب اﻻﺧﺘﻴﺎر‪.2‬‬ ‫‪ .2.2‬ﻛﺜﺮة اﳌﺮو‪レ‬ت‪:‬‬ ‫إن ﻛﺜﺮة اﻟﻘﺮاءات وﺗﻨﻮﻋﻬﺎ ﺗﻌﺪ ﻣﻦ أﺳﺒﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎر اﳌﻬﻤﺔ‪ ،‬وﳍﺬا ﳌﺎ ﻗﺮأ ‪ル‬ﻓﻊ ﻋﻠﻰ ﺳﺒﻌﲔ ﻣﻦ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪ ،‬وﺗﻌﺪد‬ ‫ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ ﻗﺎدﻩ ذﻟﻚ إﱃ أن ﳜﺘﺎر ﻣﻨﻬﺎ‪ ،‬ﻓﺎﺧﺘﺎر ﳑﺎ ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﺷﻴﻮﺧﻪ ﻣﺎ اﺗﻔﻖ ﻋﻠﻴﻪ اﺛﻨﺎن ﻓﺄﻛﺜﺮ‪.‬‬ ‫ﻗﺎل أﺑﻮ ﺷﺎﻣﺔ‪ »:‬ﻓﻈﻬﺮ ﱄ ﻣﻦ ﻫﺬا‪ :‬أن اﺧﺘﻼف اﻟﻘﺮاء ﰲ اﻟﺸﻲء اﻟﻮاﺣﺪ ﻣﻊ اﺧﺘﻼف اﳌﻮاﺿﻊ ﻣﻦ ﻫﺬا ﻋﻠﻰ ﻗﺪر ﻣﺎ‬ ‫رووا‪ ،3« ،‬ﻓﺘﻌﺪد ﻣﺮو‪レ‬ت اﻹﻣﺎم اﻟﻘﺎرئ؛ ﻳﺪﻓﻊ ﺿﺮورة إﱃ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪.‬‬ ‫وﳑﺎ ﻳﺪل ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﻣﺎ ورد ﻋﻦ ﺑﻌﺾ اﻷﺋﻤﺔ ﻣﻦ ﲣﻴﲑ اﻟﺘﻼﻣﻴﺬ أن ﻳﻘﺮؤوا ي وﺟﻪ‪ ،‬ﻓﻬﺬا اﻟﺘﺨﻴﲑ ﻳﺪﻓﻊ إﱃ أﻧﻪ‬ ‫ﺳﻴﺨﺘﺎر أﺣﺪ اﻟﻮﺟﻮﻩ؛ ﻟﻌﻠﺔ ﻣﺎ‪ ،‬وﻳﻘﺪﻣﻪ ﻋﻠﻰ ﻏﲑﻩ‪ ،‬ﻗﺎل اﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ ﻋﻦ ﻗﺮاءة)ﳔﺮة( ﰲ ﺳﻮرة اﻟﻨﺎزﻋﺎت » َوأﻣﺎ‬ ‫ﻴﻒ ﻗَـَﺮأ ََﻫﺎ َِﻟﻒ أم ﺑِﻐَ ْﲑ أﻟﻒ«‪.4‬‬ ‫اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ﻓَ َﻜﺎ َن أَﺑُﻮ ﻋﻤﺮ اﻟﺪوري ْﻳﺮوى َﻋﻨﻪُ أَﻧﻪ َﻛﺎ َن َﻻ ﻳﺒﺎﱃ َﻛ َ‬ ‫‪リ‬ﻟﺜًﺎ‪ :‬ﻛﺜﺮة اﻟﻘﺮاء ﻣﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻧﺘﺸﺎرﻫﻢ ﰲ اﻵﻓﺎق‪ ،‬وﻛﺜﺮة اﻵﺧﺬﻳﻦ ﻋﻨﻬﻢ‪ ،‬ﰒ ﻛﺜﺮة اﻵﺧﺬﻳﻦ ﻋﻤﻦ أﺧﺬ ﻣﻨﻬﻢ‬ ‫ﻣﻦ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪ ،‬ﰒ ‪ラ‬ﺑﻌﻴﻬﻢ‪ ،‬ﰒ ﻣﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪﻫﻢ‪ ،‬ﳑﺎ ﺟﻌﻞ ﻃﺮق اﻟﻘﺮاءات ﺗﺘﺸﻌﺐ وﺗﺰداد‪.5‬‬ ‫ﻛﺜﲑا ﰲ اﻟﻌﺪد‪ ،‬وأن ﻫﺬا دﻓﻊ إﱃ ﻣﺴﺄﻟﺔ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وذﻟﻚ ﰲ‬ ‫ذﻛﺮ ﻣﻜﻲ أن اﻟﻘﺮاء ﻛﺎﻧﻮا ﰲ اﻟﻘﺮﻧﲔ اﻟﺜﺎﱐ واﻟﺜﺎﻟﺚ‪ً ،‬‬ ‫اﻟﺒﺤﺚ ﻋﻦ اﻷﺿﺒﻂ‪ ،‬واﻷﺗﻘﻦ‪ ،‬واﳌﻼزم ﻟﻺﻗﺮاء‪ ،‬ﻗﺎل ﻣﻜﻲ‪ :‬ﻓﺈن ﺳﺄل ﺳﺎﺋﻞ ﻓﻘﺎل‪:‬‬ ‫ﳎﺎزا‪،‬‬ ‫ﻣﺎ اﻟﻌﻠﺔ اﻟﱵ ﻣﻦ أﺟﻠﻬﺎ اﺷﺘﻬﺮ ﻫﺆﻻء اﻟﺴﺒﻌﺔ ‪ヨ‬ﻟﻘﺮاءة دون ﻣﻦ ﻫﻮ ﻓﻮﻗﻬﻢ‪ ،‬ﻓﻨﺴﺒﺖ إﻟﻴﻬﻢ اﻟﺴﺒﻌﺔ اﻷﺣﺮف ً‬ ‫وﺻﺎروا ﰲ وﻗﺘﻨﺎ أﺷﻬﺮ ﻣﻦ ﻏﲑﻫﻢ‪ ،‬ﳑﻦ ﻫﻮ أﻋﻠﻰ درﺟﺔ ﻣﻨﻬﻢ‪ ،‬وأﺟﻞ ﻗﺪرا؟‬ ‫ﻛﺜﲑا ﰲ اﻻﺧﺘﻼف‪ ،‬ﻓﺄراد‬ ‫ﻛﺜﲑا ﰲ اﻟﻌﺪد‪ً ،‬‬ ‫ﻓﺎﳉﻮاب‪:‬أن اﻟﺮواة ﻋﻦ اﻷﺋﻤﺔ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء‪ ،‬ﻛﺎﻧﻮا ﰲ اﻟﻌﺼﺮ اﻟﺜﺎﱐ واﻟﺜﺎﻟﺚ ً‬ ‫اﻟﻨﺎس ﰲ اﻟﻌﺼﺮ اﻟﺮاﺑﻊ أن ﻳﻘﺘﺼﺮوا ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬اﻟﱵ ﺗﻮاﻓﻖ اﳌﺼﺤﻒ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻳﺴﻬﻞ ﺣﻔﻈﻪ‪ ،‬وﺗﻨﻀﺒﻂ اﻟﻘﺮاء ﺑﻪ‪،‬‬ ‫ﻓﻨﻈﺮوا إﱃ إﻣﺎم ﻣﺸﻬﻮر ‪ヨ‬ﻟﺜﻘﺔ واﻷﻣﺎﻧﺔ وﺣﺴﻦ اﻟﺪﻳﻦ‪ ،‬وﻛﻤﺎل اﻟﻌﻠﻢ‪ ،‬ﻗﺪ ﻃﺎل ﻋﻤﺮﻩ‪ ،‬واﺷﺘﻬﺮ أﻣﺮﻩ‪ ،‬وأﲨﻊ أﻫﻞ ﻣﺼﺮﻩ‬ ‫ﻋﻠﻰ ﻋﺪاﻟﺘﻪ ﻓﻴﻤﺎ ﻧﻘﻞ‪ ،‬وﺛﻘﺘﻪ ﻓﻴﻤﺎ ﻗﺮأ وروى‪ ،‬وﻋﻠﻤﻪ ﲟﺎ ﻳﻘﺮأ‪ ،‬ﻓﻠﻢ ﲣﺮج ﻗﺮاءﺗﻪ ﻋﻦ ﺧﻂ ﻣﺼﺤﻔﻬﻢ اﳌﻨﺴﻮب إﻟﻴﻬﻢ‪،‬‬ ‫ﻓﺄﻓﺮدوا ﻣﻦ ﻛﻠﻤﺼﺮ وﺟﻪ إﻟﻴﻪ ﻋﺜﻤﺎن ﻣﺼﺤﻔﺎ‪ ،‬إﻣﺎﻣﺎ ﻫﺬﻩ ﺻﻔﺘﻪ وﻗﺮاءﺗﻪ ﻋﻠﻰ ﻣﺼﺤﻒ ذﻟﻚ اﳌﺼﺮ‪.6‬‬ ‫‪ .2.3‬اﻟﺘﺴﻬﻴﻞ ﻋﻠﻰ آﺧﺬي اﻟﻘﺮآن وﻋﻠﻰ اﻟﻌﺎﻣﺔ‪.7‬‬ ‫داﻓﻌﺎ‪ ،‬وﻳﻈﻬﺮ‬ ‫وﻳﻈﻬﺮ أن ﻫﻨﺎك ﺧﻠﻄًﺎ ﺑﲔ ﺷﺮوط اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ودواﻓﻌﻪ‪ ،‬ﻓﻬﻨﺎك ﻣﻦ ﳚﻌﻞ ﻫﺬا ﺷﺮﻃًﺎ‪ ،‬وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﻳﻌﺪﻩ ً‬ ‫‪ 1‬اﻷﺣرف اﻟﺳﺑﻌﺔ ﻟﻠداﻧﻲ ص‪ ،46:‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن‪.120 ،119 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪ ،67 ،‬وﻣﺎ ﺑﻌدھﺎ‪.‬‬ ‫‪ 3‬أﺑو ﺷﺎﻣﺔ‪ :‬ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن إﺳﻣﺎﻋﯾل أﺑو ﺷﺎﻣﺔ‪ ،‬اﻟﻣرﺷد اﻟوﺟﯾز إﻟﻰ ﻋﻠوم ﺗﺗﻌﻠﻖ ﺑﺎﻟﻛﺗﺎب اﻟﻌزﯾز‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬طﯾﺎر آﻟﺗﻲ ﻗوﻻج )ﺑﯾروت‪ :‬دار ﺻﺎدر‪.167 ،166 ،(1975/1395 ،‬‬ ‫‪ 4‬أﺣﻣد ﺑن ﻣوﺳﻰ اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ ﻓﻲ اﻟﻘراءات‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﺷوﻗﻲ ﺿﯾف )ﻣﺻر‪ :‬دار اﻟﻣﻌﺎرف‪.671 ،(1400 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪. 69 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﺑن أﺑﯾطﺎﻟب‪ ،‬اﻹﺑﺎﻧﺔ‪.86 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪.74 ،‬‬ ‫‪116‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫داﻓﻌﺎ أوﱃ؛ ﻷن اﻟﺘﺴﻬﻴﻞ ﻋﻠﻰ اﻵﺧﺬﻳﻦ ﻳﺪﻓﻊ ﻣﻦ ﺗﻮﻓﺮت ﻟﺪﻳﻪ اﻷﻫﻠﻴﺔ ﻋﻠﻰ اﻻﺧﺘﻴﺎر إﱃ اﻻﺧﺘﻴﺎر؛ ﺑﻐﻴﺔ‬ ‫أن ﻋﺪﻩ ً‬ ‫اﻟﺘﺴﻬﻴﻞ ﻋﻠﻰ اﻵﺧﺬﻳﻦ ﻋﻨﻪ أو اﻟﻌﺎﻣﺔ‪ ،‬وﻫﺬا ﻣﺎ ورد ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ اﳌﺪﱐ أﺷﻬﺮ ﻣﻘﺮﺋﻲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬ﻗﺎل اﻷﻋﺸﻰ‪ :‬ﻛﺎن‬ ‫‪ル‬ﻓﻊ ﻳﺴﻬﻞ اﻟﻘﺮاءة ﳌﻦ ﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﱠإﻻ أن ﻳﻘﻮ إﻧﺴﺎن‪ :‬أرﻳﺪ ﻗﺮاءﺗﻚ‪ ،‬ﻓﻴﺄﺧﺬﻩ ‪ヨ‬ﻟﻨﱪ ﰲ ﻣﻮاﺿﻌﻪ‪ ،‬وإﲤﺎم اﳌﻴﻤﺎت‪.1‬‬ ‫وﻗﺎل اﻷﻧﺪراﰊ ﻋﻦ ﺧﻠﻒ اﻟﻌﺎﺷﺮ أﻧﻪ ﻛﺎن ﻗﺎرئ ِ‬ ‫ﺑﻐﺪاد‪ ،‬و ُﻣ ْﻘﺮ َﺋﻬﻢ ﺎ‪ ،‬اﻟﺬي ﲤ ﱠﺴ ُﻜﻮا ﺑﻘﺮاءَﺗِﻪ ﻛﻤﺎ ﲤََ ﱠﺴﻜﻮا ﺑﻘﺮاءة‬ ‫أﻫﻞ َ‬ ‫ﻛﺜﲑ اﻟﻌﻠ ِﻢ و اﻟﺮواﻳﺔ ﻋﻦ اﻟﺴﻠﻒ‪ ،‬ﻋﺎﳌﺎ ﺑﻮﺟﻮﻩ ﻗﺮاءات اﻷﺋﻤﺔ‪ ،‬ﻓﺎﺧﺘﺎر ﻣﻨﻬﺎ‬ ‫ﻣﻦ ﻛﺎن ﻗﺒﻠَﻪ ﻣﻦ اﻷﺋﻤﺔ‪ ،‬وأﻧﻪ ﻛﺎن َ‬ ‫ً‬ ‫ِ‬ ‫اﻋﺘﻤﺎدﻩ ﻋﻠﻰ ﻗﺮاءةِ ِ‬ ‫ﻟﻠﻌﺎﻣﺔ ﻣﻦ ﺑﻠﺪﻩ ﻗﺮاء ًة ﻣﺘﻮﺳﻄﺔً‪ ،‬و ﻛﺎن أﻛﺜﺮ‬ ‫أﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ ﰲ ذﻟﻚ اﻻﺧﺘﻴﺎر«‪.2‬‬ ‫‪ .2.4‬ﺗﺒﺤﺮ ﺑﻌﺾ اﻟﻘﺮاء ﰲ اﻟﻠﻐﺔ واﻟﻨﺤﻮ‪:‬‬ ‫أﻫﻼ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر ﻋﻠﻮم اﻟﻠﻐﺔ‪ ،‬وﳍﺬا ﻓﺈن ﺑﻌﺾ اﻟﻘﺮاء ﳌﺎ ﺗﻌﻤﻘﻮا ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻠﻐﺔ‬ ‫ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻮم اﳌﻬﻤﺔ اﻟﱵ ﲡﻌﻞ اﻟﺸﺨﺺ ً‬ ‫ﻧﻈﺮا ﻟﻜﺜﺮة ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ اﻟﺬﻳﻦ ﺗﻠﻘﻮا ﻋﻨﻬﻢ‪ ،‬ﻓﻬﺬا ﺟﻌﻠﻬﻢ ﳜﺘﺎرون ﻣﻦ‬ ‫واﻟﻨﺤﻮ‪ ،‬وﻛﺎن ﻋﻨﺪﻫﻢ ﺗﻌﺪد ﰲ اﻟﻘﺮاءات ً‬ ‫أﻳﻀﺎ؛ ً‬ ‫وﺟﻬﺎ ﰲ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﳑﺎ ﺛﺒﺖ‪ ،‬ﻓﻈﻬﺮت ﺑﺬﻟﻚ اﺧﺘﻴﺎرات ﻣﺘﻌﺪدة‪ ،‬ﻛﺄﰊ ﻋﻤﺮو‬ ‫اﻟﻘﺮاءات اﻟﺜﺎﺑﺘﺔ ﻣﺎ ﻛﺎن أﻗﻮى ﻋﻨﺪﻫﻢ ً‬ ‫اﻟﺒﺼﺮي‪ ،‬واﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪. 3‬‬ ‫ورﺷﺎ ﳌﺎ ﺗﻌﻤﻖ ﰲ اﻟﻨﺤﻮ اﲣﺬ ﻟﻨﻔﺴﻪ ﻣﻘﺮأ‬ ‫ﻗﺎل اﺑﻦ اﳉﺰري‪»:‬ﻗﺎل أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﺑﻦ ﺳﻴﻒ‪ :‬ﲰﻌﺖ اﻷزرق ﻳﻘﻮل‪ :‬إن ً‬ ‫ﺧﺎﻟﺼﺎ‪ ،‬وﺗﺪﻋﲏ ﳑﺎ‬ ‫ﻳﺴﻤﻰ ﻣﻘﺮأ ورش‪ ،‬ﻓﻠﻤﺎ ﺟﺌﺖ ﻷﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ ﻗﻠﺖ ﻟﻪ‪ レ :‬أ‪ ヨ‬ﺳﻌﻴﺪ إﱐ أﺣﺐ أن ﺗﻘﺮﺋﲏ ﻣﻘﺮأ ‪ル‬ﻓﻊ‬ ‫ً‬ ‫اﺳﺘﺤﺴﻨﺖ ﻟﻨﻔﺴﻚ ﻗﺎل‪ :‬ﻓﻘﻠﺪﺗﻪ ﻣﻘﺮأ ‪ル‬ﻓﻊ«‪.4‬‬ ‫‪ .3‬أﺛﺮ ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر‪.‬‬ ‫آ‪リ‬را ﻋﻤﻴﻘﺔ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪ ،‬وﺳﺄﻗﺘﺼﺮ ﻋﻠﻰ اﻵ‪リ‬ر اﻟﱵ أدت إﻟﻴﻬﺎ ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ‬ ‫ﺗﺮﻛﺖ ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر ً‬ ‫اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬وﻟﻦ أﺗﻄﺮق إﱃ ذﻛﺮ اﻵ‪リ‬ر اﳌﱰﺗﺒﺔ ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة ﻓﻴﻤﺎ ﺑﻌﺪﻩ ﻣﻦ اﻟﻘﺮون‪ ،‬وﻫﺬﻩ اﻵ‪リ‬ر‬ ‫ﳒﻤﻠﻬﺎ ﻓﻴﻤﺎ ﰐ‪:‬‬ ‫‪ .3.1‬اﺧﺘﻔﺎء ﻗﺮاءات اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪:‬‬ ‫إن أﻫﻢ ﻣﺎ ﳝﻜﻦ ﻣﻼﺣﻈﺘﻪ ﻣﻦ أﺛﺮ ﻟﻈﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ أن اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪ ،‬وﻧﺴﺒﺘﻬﺎ إﻟﻴﻬﻢ ﺑﺪأ‬ ‫ﻗﻄﻌﺎ‪ -‬ﺗﺴﺘﻤﺪ ﻣﺎد ﺎ‬ ‫ﳜﻔﺖ ﺷﻴﺌًﺎ ﻓﺸﻴﺌًﺎ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﺗﺪاﺧﻠﺖ اﻟﻘﺮاءات ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬وﻇﻬﺮت ﺷﻜﺎل ﺟﺪﻳﺪة ﻟﻜﻨﻬﺎ‪ً -‬‬ ‫ﻣﻦ ﻗﺮاءات اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪.5‬‬ ‫‪ 1‬اﻟﺳﺧﺎوي ﺟﻣﺎل اﻟﻘراء‪.532 ،‬‬ ‫‪2‬اﻷﻧدراﺑﻲ‪ ،‬اﻹﯾﺿﺎح ‪.447 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﻼﺗﮫ‪ ،‬اﻻﺧﺗﯾﺎر ﻋﻧد اﻟﻘراء‪.75 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.402 :2 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻏﺎﻧم ﻗدوري‪ ،‬أﺑﺣﺎث ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن‪ ) ،‬ﻋﻣﺎن‪ :‬دار ﻋﻣﺎر‪.61 ،(2006 /1426 ،‬‬ ‫‪117‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻗﺎل د ﻏﺎﱎ ‪»:‬وإذا ﻛﺎﻧﺖ ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﻗﺪ ﺗﻮﻗﻔﺖ ﻋﻨﺪ ﻋﺼﺮ اﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ )ت ‪ 324‬ﻫـ(‪ ،‬ﻓﺈ ﺎ أدت‬ ‫إﱃ ﻇﻬﻮر ﻋﺪد ﻣﻦ اﻟﻘﺮاءات اﻟﱵ ﺻﺎرت ﺗﻨﺴﺐ إﱃ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﻘﺮاءة اﻟﺬﻳﻦ ﻋﺎﺷﻮا ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﺧﺎﺻﺔ‪،‬‬ ‫ﻛﻤﺎ أ ﺎ أدت إﱃ اﺧﺘﻔﺎء ﻗﺮاءات اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﻣﺜﻞ ﻗﺮاءة زﻳﺪ‪ ،‬أو ﻗﺮاءة ﻋﺒﺪ ﷲ‪ ،‬أو ﻣﺎ ﻛﺎن ﻳﻌﺮف ﺑﻘﺮاءة أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪،‬‬ ‫أو ﻗﺮاءة أﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ‪ ،‬ﻷن ﻋﻨﺎﺻﺮ ﻫﺬﻩ اﻟﻘﺮاءات ﻗﺪ دﺧﻠﺖ ﰲ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء ﳐﺘﻠﻄﺔ ﺑﻌﻀﻬﺎ ﺑﺒﻌﺾ‪ ،‬وأوﺿﺢ‬ ‫ﻣﺜﺎل ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﻗﺮاءة ﻋﺎﺻﻢ اﻟﺬي ﲨﻌﺖ ﻗﺮاءﺗﻪ ﻋﻨﺎﺻﺮ ﻣﻦ ﻗﺮاءة زﻳﺪ ﺑﻦ ‪リ‬ﺑﺖ‪ W‬ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ أﰊ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ‬ ‫اﻟﺴﻠﻤﻲ‪ ،‬وﻋﻨﺎﺻﺮﻣﻦ ﻗﺮاءة اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ زر ﺑﻦ ﺣﺒﻴﺶ‪ ،‬ﻓﻜﺎﻧﺖ ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر ﺳﺒﺐ اﺧﺘﻔﺎء ﺗﻠﻚ‬ ‫اﻟﻘﺮاءات ﺑﺼﻮر ﺎ اﻷوﱃ‪ ،‬وﻇﻬﻮرﻫﺎ ﰲ ﻗﺮاءات اﻟﻘﺮاء ﻣﻦ ‪ラ‬ﺑﻌﻲ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪.1‬‬ ‫‪ .3.2‬ﻛﺜﺮة اﻷﺋﻤﺔ أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﻓﻴﻬﺎ‪:‬‬ ‫ﻟﻘﺪ ﻛﺜﺮت اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻛﺜﺮة ﻣﻠﺤﻮﻇﺔ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﺑﻠﻐﺖ ﻋﺪد اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن اﺛﻨﲔ وﺛﻼﺛﲔ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا ﰲ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬أو وردت ﻋﻨﻬﻢ اﻟﺮواﻳﺔ ﰲ ﺣﺮوف اﻟﻘﺮآن‪ ،‬ﺣﺴﺐ ﻣﺎ ﻋﺪﻩ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا‪ ،‬ﳑﻦ ﻧﺺ اﻟﻌﻠﻤﺎء أن ﳍﻢ‬ ‫ً‬ ‫ً‬ ‫‪3‬‬ ‫‪2‬‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا ‪ ،‬أﻣﺎ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺮاﺑﻊ ﻓﻘﺪ ﺑﻠﻐﺖ‬ ‫ﺑﻌﺾ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ ‪ ،‬ﰲ ﺣﲔ ﺑﻠﻐﺖ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻟﺚ اﳍﺠﺮي ﺳﺒﻌﺔ ﻋﺸﺮ‬ ‫ً‬ ‫ﻋﺪد اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﺳﺘﺔ ﻓﻘﻂ‪ ،‬ﳑﺎ ﻳﻌﲏ رﻛﻮد ﺣﺮﻛﺔ اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﳉﺪﻳﺪة ‪ ،4‬وﻫﺬا ﻳﺆﻛﺪ ﻣﺎ ذﻛﺮ ﺳﺎﺑ ًﻘﺎ ﻣﻦ أن اﻟﻘﺮن‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﻳﻌﺪ اﻟﻌﺼﺮ اﻟﺬﻫﱯ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر ﲟﻌﻨﺎﻩ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬وﻫﻮ ﻋﺼﺮ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة اﻟﺬﻳﻦ ارﺗﻀﺖ اﻷﻣﺔ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ‪.‬‬ ‫وﻗﺪ ﺧﺼﺼﺖ اﳌﺒﺤﺚ اﳋﺎﻣﺲ ﻷﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪.‬‬ ‫‪ .3.3‬اﻟﺘﺪوﻳﻦ ﰲ اﻟﻘﺮاءات‪:‬‬ ‫ذﻛﺮ‪ ル‬ﻣﻦ ﻗﺒﻞ أن ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻳﻌﺪ اﻟﻘﺮن اﻟﺬﻫﱯ ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وأن اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﺗﻌﺪدت وﺗﻨﻮﻋﺖ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬وﻣﺎ ﻣﻦ‬ ‫ﺷﻚ أن أﻓﻀﻞ وﺳﻴﻠﺔ ﳊﻔﻆ ﻫﺬﻩ اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﻫﻮ ﺗﺪوﻳﻨﻬﺎ؛ وﻳﻈﻬﺮ أن ﺑﺪاﻳﺔ اﻟﺘﺼﻨﻴﻒ ﰲ اﻟﻘﺮاءات ﻛﺎن ﰲ اﻟﻘﺮن‬ ‫ﻛﺘﺎ‪ ヨ‬ﰲ اﻟﻘﺮاءات‪ ،5‬وإن ﻛﺎن ﻫﻨﺎك‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻋﻠﻲ ﻳﺪ أ‪ヨ‬ن ﺑﻦ ﺗﻐﻠﺐ)ت‪141‬ه( اﻟﺬي ﺛﺒﺖ – ً‬ ‫ﻗﻄﻌﺎ‪ -‬أن ﻟﻪ ً‬ ‫ﻣﻦ ذﻛﺮ أﻧﻪ ﳛﲕ ﺑﻦ ﻳﻌﻤﺮ)ت ﻗﺒﻞ ﺳﻨﺔ ‪90‬ه(‪ ،‬ﻟﻜﻦ اﻟﺼﺤﻴﺢ أن اﺑﻦ ﻳﻌﻤﺮ ﱂ ﻳﻜﻦ ﻟﻪ ﻛﺘﺎب ﰲ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬ﺑﻞ‬ ‫ﻛﺎﻧﺖ ﻟﻪ ﺟﻬﻮد ﰲ اﻟﻨﻘﻂ واﻟﺸﻜﻞ‪.6‬‬ ‫ﻓﻘﺪ ذﻛﺮ اﺑﻦ اﻟﻨﺪﱘ‪ ،‬وﻏﲑﻩ ﺑﻌﺾ اﻟﻜﺘﺐ اﳌﺼﻨﻔﺔ ﰲ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬أذﻛﺮ ﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﳜﺺ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬وذﻟﻚ‬ ‫ﻛﻤﺎ ﰐ‪:‬‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻏﺎﻧم ﻗدوري‪ ،‬ﻣﺣﺎﺿرات ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن‪ ) ،‬ﻋﻣﺎن‪ :‬دار ﻋﻣﺎر‪.126 ،125 ،(2003/1423 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬طرﻣم‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻧﻲ اﻟﮭﺟري‪.33 ،‬‬ ‫‪3‬ﯾﻧظر‪ :‬ردﻣﺎن‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻟث اﻟﮭﺟري ‪.131‬‬ ‫‪4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻔﻘﯾﮫ‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟراﺑﻊ اﻟﮭﺟري‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺳﺗﯾر‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزھر‪.138 ،(2010 /1431 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻧظر‪ :‬أﺑو اﻟﻔرج‪ ،‬ﻣﺣﻣد ﺑن إﺳﺣﺎق اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬إﺑراھﯾم رﻣﺿﺎن‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻣﻌرﻓﺔ‪.308 ،(1997/1417 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﻧﺎﻗﺷت ھذه اﻟﻘﺿﯾﺔ ﻓﻲ رﺳﺎﻟﺗﻲ ﻟﻠﻣﺎﺟﺳﺗﯾر‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬ردﻣﺎن‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻟث اﻟﮭﺟري ‪.48 ،47‬‬ ‫‪118‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻮﰲ ﺳﻨﺔ إﺣﺪى وأرﺑﻌﲔ وﻣﺎﺋﺔ(‪ :‬ﻛﺘﺎب اﻟﻘﺮاءات‪.1‬‬ ‫‪-1‬أ‪ヨ‬ن ﺑﻦ ﺗَـ ْﻐﻠِﺐ اﻟﻜﻮﰲ )ﺗُ ِّ‬ ‫ﻮﰲ ﺳﻨﺔ ﲬﺴﲔ وﻣﺎﺋﺔ(‪ :‬ﻛﺘﺎب اﻟﻘﺮاءات‪.2‬‬ ‫‪-2‬ﻣﻘﺎﺗﻞ ﺑﻦ ﺳﻠﻴﻤﺎن )ﺗُ ِّ‬ ‫‪-3‬أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﺑﻦ اﻟﻌﻼء )ﺗُﻮِّﰲ ﺳﻨﺔ أرﺑﻊ وﲬﺴﻦ وﻣﺎﺋﺔ(‪:‬ﻛﺘﺎب اﻟﻘﺮاءات‪.3‬‬ ‫ﻮﰲ ﺳﻨﺔ ﺳﺖ وﲬﺴﲔ وﻣﺎﺋﺔ(‪ :‬ﻛﺘﺎب اﻟﻘﺮاءات‪.4‬‬ ‫‪-4‬ﲪﺰة ﺑﻦ ﺣﺒﻴﺐ ﱠ‬ ‫اﻟﺰ‪レ‬ت )ﺗُ ِّ‬ ‫ﻮﰲ ﺳﻨﺔ إﺣﺪى وﺳﺘﲔ وﻣﺎﺋﺔ(‪:‬ﻛﺘﺎب اﻟﻘﺮاءات‪.5‬‬ ‫‪-5‬زاﺋﺪة ﺑﻦ ﻗﺪاﻣﺔ اﻟﺜﻘﻔﻲ )ﺗُ ِّ‬ ‫ﻮﰲ ﺳﻨﺔ ﺛﻼث وﲦﺎﻧﲔ وﻣﺎﺋﺔ(‪:‬ﻛﺘﺎب اﻟﻘﺮاءات‪.6‬‬ ‫‪-6‬ﻫﺸﻴﻢ ﺑﻦ ﺑﺸﲑ اﻟ ﱡﺴﻠَ ِﻤﻲ )ﺗُ ِّ‬ ‫ﻮﰲ ﺳﻨﺔ ﺳﺖ وﲦﺎﻧﲔ وﻣﺎﺋﺔ(‪:‬ﻛﺘﺎب اﻟﻘﺮاءات‪.7‬‬ ‫‪-7‬اﻟﻌﺒﺎس ﺑﻦ اﻟﻔﻀﻞ اﻷﻧﺼﺎري )ﺗُ ِّ‬ ‫‪-8‬اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬ذﻛﺮﻩ اﻟﺪ ِ‬ ‫ﱠاﱐ ﰲ أرﺟﻮزﺗﻪ اﳌﻨﺒﻬﺔ ﰲ ﻓﺼﻞ )اﻟﻘﻮل ﰲ اﳌﺼﻨﻔﲔ ﻟﻠﺤﺮوف(‪.8‬‬ ‫ﻮﰲ ﺳﻨﺔ ﲬﺲ وﺗﺴﻌﲔ وﻣﺎﺋﺔ(‪:‬ﻛﺘﺎب اﻟﻘﺮاءات‪.9‬‬ ‫‪-9‬إﺳﺤﺎق ﺑﻦ ﻳﻮﺳﻒ اﻷزرق )ﺗُ ِّ‬ ‫ﻮﰲ ﻗﺒﻞ ﺳﻨﺔ ﻣﺎﺋﺘﲔ(‪ :‬أول ﻣﻦ ﲨﻊ وﺟﻮﻩ اﻟﻘﺮاءات وأﻟﱠَﻔﻬﺎ‪،‬‬ ‫‪-10‬‬ ‫ﻫﺎرون ﺑﻦ ﻣﻮﺳﻰ اﻷﻋﻮر)ﺗُ ِّ‬ ‫ذﻛﺮﻩ اﻟﺪ ِ‬ ‫ﱠاﱐ ﰲ أرﺟﻮزﺗﻪ اﳌﻨﺒﻬﺔ ﰲ ﻓﺼﻞ )اﻟﻘﻮل ﰲ اﳌﺼﻨﻔﲔ ﻟﻠﺤﺮوف(‪.10‬‬ ‫وﱂ ﻳﺼﻞ إﻟﻴﻨﺎ ﺷﻲء ﻣﻦ ﻫﺬﻩ اﻟﻜﺘﺐ‪ ،‬ﻓﻬﻲ ﻣﻔﻘﻮدة‪ ،‬ﻟﻜﻦ ﻳﻈﻬﺮ أن اﻗﺘﺼﺮت ﻋﻠﻰ ﺗﺪوﻳﻦ اﻟﻘﺮاءات اﻟﱵ اﺧﺘﺎروﻫﺎ‪،‬‬ ‫أو اﻟﱵ رووﻫﺎ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ‪ ،‬ﻳﺸﻬﺪ ﻟﺬﻟﻚ ﻗﻮل اﻟﺪاﱐ ﰲ اﻷرﺟﻮزة اﳌﻨﺒﻬﺔ ﻋﻦ ﻛﺘﺎب اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ؛ ﺣﻴﺚ ذﻛﺮ أﻧﻪ ﺑﲔ‬ ‫ﻓﻴﻪ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬وﻗﺮاءﺗﻪ ﻋﻠﻰ ﲪﺰة ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ‪:‬‬ ‫ِ‬ ‫اﻷﺻﺤﺎب‬ ‫ﻋﻦ اﻟﻨﱯ و‬ ‫و‪ラ‬ﺑﻌﻴﻬﻢ وذَ ِوي اﻷَﻟْﺒ ِ‬ ‫ﺎب‬ ‫َ‬ ‫ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﲪﺰة ِ‬ ‫اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﻣﻦ ﺧﺎﻟﻔﻴﻬﻢ وﻋﻦ اﻟﻘﺮاء‬ ‫وﻣﺎ ﻗﺮا ﺗﻼوةً ﻣﻦ ذَا َﻛﺎ‬ ‫‪11‬‬ ‫وﻏﲑﻩ ﻣﻦ ِﺟﻠﺔ اﻟﺜﻘﺎت‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرﻩ ُﻫﻨَﺎ َﻛﺎ‬ ‫َوﺑَﱠﲔ‬ ‫َ‬ ‫اﻟﺰ‪レ‬ت‬ ‫ﻋﻠﻰ اﻹﻣﺎم ﲪﺰة ﱠ‬ ‫وﻫﺬا اﻟﻨﺺ ﻣﻦ اﻟﺪاﱐ ﻣﻔﻴﺪ ﺟﺪا‪ ،‬ﺣﻴﺚ وﺿﺢ ﻟﻨﺎ أن ﻫﺬﻩ اﻟﻜﺘﺐ‪ ،‬ﺗﻀﻤﻨﺖ ﻗﺮاءة اﳌﺆﻟﻒ ﻋﻠﻰ ﺷﻴﺨﻪ‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎرﻩ‬ ‫أﻳﻀﺎ أن ﻫﺬﻩ اﻟﻜﺘﺐ ﻛﺎﻧﺖ ﺧﺎﻟﻴﺔ ﻣﻦ اﻟﺘﻮﺟﻴﻪ واﻟﺘﻌﻠﻴﻞ‪ ،‬وﻫﺬا ﻫﻮ اﻟﺬي‬ ‫إن ﻛﺎن ﻣﻦ أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻳﻈﻬﺮ ً‬ ‫ﻳﺘﻨﺎﺳﺐ ﻣﻊ ﺑﺪا‪レ‬ت اﻟﺘﺪوﻳﻦ‪.‬‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.254 ،253،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.308،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.53،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.53،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.316،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.53،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.53،‬‬ ‫‪8‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ ‪.150‬‬ ‫‪ 9‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﺑد اﻟﮭﺎدي‪ ،‬اﻟﻘراءات اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‪ ،‬ﺗﺎرﯾﺦ وﺗﻌرﯾف‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻘﻠم‪.٢٨ (١٩٨٥/ ١٤٠٥ ،‬‬ ‫‪10‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ ‪.150‬‬ ‫‪11‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ ‪.150‬‬ ‫‪119‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ .3.4‬اﺷﺘﻬﺎر اﺧﺘﻴﺎرات اﻷﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاء اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬وإﻗﺒﺎل اﻟﻌﺎﻣﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﻘﺮاءة ﺎ‪:‬‬ ‫ﻟﻌﻞ أﻫﻢ آ‪リ‬ر اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﻫﻮ اﺷﺘﻬﺎر اﺧﺘﻴﺎرات اﻷﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاء اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ وﻇﻬﻮرﻫﺎ‪ ،‬وإﻗﺒﺎل اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ‬ ‫اﻟﻘﺮاءة ﺎ‪ ،‬ﰒ ﺟﺎء اﻟﺮواة اﻟﺬﻳﻦ ﻣﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ‪ ،‬ﻓﺂﺛﺮوا اﻟﻌﻜﻮف ﻋﻠﻰ ﺣﻔﻆ اﺧﺘﻴﺎرات أﺋﻤﺘﻬﻢ‪ ،‬وﺿﺒﻄﻬﺎ‪ ،‬وﻋﺪم ﺧﻠﻄﻬﺎ‬ ‫ﺑﻐﲑﻫﺎ‪ ،‬وﻫﺬا ﻫﻮ اﻟﺬي ﻣﻬﺪ ﻻﳓﺴﺎر اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﳉﺪﻳﺪة‪ ،‬ﺣﱴ ﳑﻦ ﻛﺎن أﻫﻼً ﻟﻼﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ﻛﺎﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ اﻟﺬي ﺻﺮح‬ ‫ن اﻷﺣﺮى اﻟﺘﻤﺴﻚ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺴﺎﺑﻘﲔ‪ ،‬وأﻻ ﻧﺜﻘﻞ ﻛﺎﻫﻞ اﻷﻣﺔ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎرات ﺟﺪﻳﺪة ﻣﺘﺸﻌﺒﺔ‪ ،‬وﻣﻨﺒﺜﻘﺔ ﻣﻦ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرات اﻷﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاء اﻟﺬﻳﻦ اﺷﺘﻬﺮت ﻗﺮاءا ﻢ‪ ،‬وﳍﺬا ﳌﺎ اﺧﺘﺎر أﺻﺤﺎب اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻟﺚ اﳍﺠﺮي ﺑﻌﺾ اﻻﺧﺘﻴﺎرات؛‬ ‫ﻧﻈﺮا ﻟﻠﺴﻌﺔ اﳌﺄذون ﺎ ﰲ ﺣﺪﻳﺚ اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ‪ ،‬ﱂ ﲣﺮج اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ ﻋﻦ اﻟﻘﺮاءات اﳌﺸﻬﻮرة‪ ،‬وذﻟﻚ ﻛﺎﺧﺘﻴﺎر أﰊ‬ ‫ً‬ ‫ﻋﺒﻴﺪ وأﰊ ﺣﺎﰎ واﺑﻦ ﺳﻌﺪان‪ ،‬ﻓﺪل ﺑﺸﻜﻞ واﺿﺢ أن اﺧﺘﻴﺎرات اﻷﺋﻤﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﺗﻌﺪ أﻫﻢ ﻣﺮﺣﻠﺔ ﻣﻦ ﻣﺮاﺣﻞ‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎر‪.‬‬ ‫وﳍﺬا ﻓﺈن اﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ ﻋﻜﻒ ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎر ﻗﺮاء اﺷﺘﻬﺮت ﻗﺮاء ﻢ‪ ،‬ﰒ ﺟﺎء ﻣﻦ ﺑﻌﺪﻩ اﻟﺪاﱐ ﻓﺎﺧﺘﺎر رواة ﻋﻦ ﻫﺆﻻء‬ ‫اﻟﻘﺮاء‪.‬‬ ‫‪ .4‬أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪.‬‬ ‫ﺗﻨﻮﻋﺎ ﻣﻠﺤﻮﻇًﺎ‪ ،‬ﻓﻜﺎن ﻣﻨﻬﺎ اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ واﻻﺧﺘﻴﺎرات اﻟﱵ وﺻﻔﺖ‬ ‫ﺗﻨﻮﻋﺖ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ً ،‬‬ ‫ﺎ ﺷﺎذة‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﺗﻨﻮﻋﺖ ﻣﻦ ﺣﻴﺚ اﳌﻨﻬﺞ اﳌﺘﺒﻊ ﰲ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وذﻛﺮ اﻟﺪ ِ‬ ‫ﱠاﱐّ ﰲ أرﺟﻮزﺗﻪ اﳌﻨﺒﻬﺔ ﳎﻤﻮﻋﺔ ﻣﻦ أﺻﺤﺎب‬ ‫ﻗﺎر‪ ユ‬ﺟﻠﱡﻬﻢ ﻣﻦ أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪.1‬‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺸﱠﺎذﱠة‪ ،‬وﻋﺪدﻫﻢ ﺳﺒﻌﺔ ﻋﺸﺮ ً‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا ﰲ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬أو وردت‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا‪ ،‬ﳑﻦ ﻧﺺ اﻟﻌﻠﻤﺎء أن ﳍﻢ‬ ‫ﺑﻠﻐﺖ ﻋﺪد اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن اﺛﻨﲔ وﺛﻼﺛﲔ‬ ‫ً‬ ‫ً‬ ‫‪2‬‬ ‫أﺣﺪا ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة؛‬ ‫ﻋﻨﻬﻢ اﻟﺮواﻳﺔ ﰲ ﺣﺮوف اﻟﻘﺮآن‪ ،‬ﺣﺴﺐ ﻣﺎ ﻋﺪﻩ ﺑﻌﺾ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ ‪ ،‬وﱂ ﻳﻌﺪ ﰲ ﲨﻠﺔ ﻫﺆﻻء ً‬ ‫وﺻﻨﻔﻬﺎ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻣﻦ ﺣﻴﺚ اﻟﻘﺒﻮل واﻟﺮد إﱃ ﻧﻮﻋﲔ‪ :‬اﺧﺘﻴﺎرات ﻣﻘﺒﻮﻟﺔ‪ ،‬وﻏﲑ ﻣﻘﺒﻮﻟﺔ‪.‬‬ ‫أﻣﺎ اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ ﻓﻘﺪ ذﻛﺮ أ ﺎ اﺧﺘﻴﺎرات ﱂ ﺗﻮﺻﻒ ‪ヨ‬ﻟﺸﺬوذ‪ ،‬وأﻣﺎ ﻏﲑ اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪ ،‬ﻓﺬﻛﺮ أ ﺎ اﻟﱵ وﺻﻒ‬ ‫ﻣﺜﻼ‪ ،‬اﺧﺘﻴﺎر ﳎﺎﻫﺪ ﺑﻦ ﺟﱪ‪ ،‬وذﻛﺮ ﰲ اﳌﱳ‬ ‫‪ヨ‬ﻟﺸﺬوذ‪ ،‬ﻣﻊ أﻧﻪ ﱂ ﻳﻠﺘﺰم ﺑﺬﻟﻚ‪ ،3‬ﻓﻘﺪ ذﻛﺮ ﻣﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ ً‬ ‫ﻧﻪ رواﻩ اﳍﺬﱄ ﰲ اﻟﻜﺎﻣﻞ‪ ،4‬ﰒ ﰲ اﳊﺎﺷﻴﺔ ذﻛﺮ أن اﺑﻦ اﳉﺰري‪ ،‬ﻗﺎل ن إﺳﻨﺎدﻩ ﻏﲑ ﺻﺤﻴﺢ‪ ،5‬ﻓﻜﻴﻒ ﻳﻜﻮن‬ ‫إﺳﻨﺎدﻩ ﻏﲑ ﺻﺤﻴﺢ‪ ،‬ﰒ ﻳﻌﺪ ﻣﻦ أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ؟! وﻛﻴﻒ ﻳﻜﻮن اﺧﺘﻴﺎر ﻃﻠﺤﺔ ﺑﻦ ﻣﺼﺮف ﻣﻦ‬ ‫اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪ ،‬واﳍﺬﱄ ﻳﺬﻛﺮ أن ﳍﺎ ﻋﺠﺎﺋﺐ ﲣﺎﻟﻒ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬وذﻛﺮ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ أﻣﺜﻠﺔ‪ ،6‬وﻟﺬﻟﻚ ﻻ ﺑﺪ ﻣﻦ اﻟﺘﺄﻛﻴﺪ ﻋﻠﻰ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ ‪.142-138‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬طرﻣم‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻧﻲ اﻟﮭﺟري‪.33 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬طرﻣم‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻧﻲ اﻟﮭﺟري‪.33 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.231 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.195 :2 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.527 ،‬‬ ‫‪120‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫أﻧﻪ إذا اﺧﺘﻞ ﰲ أي اﺧﺘﻴﺎر ﻣﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎرات أﺣﺪ ﺷﺮوط اﻟﻘﺒﻮل اﻟﺜﻼﺛﺔ‪ ،‬ﻓﻬﻮ ﻣﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﻏﲑ اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪.‬‬ ‫‪ .4.1‬اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪:‬‬ ‫ﰐ ﰲ ﻣﻘﺪﻣﺔ ﻫﺬا اﻟﻨﻮع اﺧﺘﻴﺎرات اﻷﺋﻤﺔ اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬اﻟﺬﻳﻦ ارﺗﻀﺖ اﻷﻣﺔ ﻗﺮاءا ﻢ‪ ،‬وﺗﻠﻘﺘﻬﺎ ‪ヨ‬ﻟﻘﺒﻮل‪ ،‬وأﲨﻌﺖ ﻋﻠﻴﻬﺎ‬ ‫وﻧﻈﺮا ﻟﺸﻬﺮ ﻢ‪ ،‬ﻓﻠﻦ أﻓﺮدﻫﻢ ‪ヨ‬ﻟﺬﻛﺮ‪.‬‬ ‫اﻟﻌﺎﻣﺔ واﳋﺎﺻﺔ؛ ً‬ ‫وﻳﺪﺧﻞ ﺿﻤﻦ ﻫﺬا اﻟﻨﻮع ﻛﻞ ﻣﻦ ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬ووﺻﻒ ‪ヨ‬ﻟﻘﺒﻮل‪ ،‬أو اﻟﺼﺤﺔ‪ ،‬وﱂ ﻳﻮﺻﻒ ‪ヨ‬ﻟﺘﻔﺮد‪ ،‬أو اﻟﺸﺬوذ‪،‬‬ ‫أواﻟﻀﻌﻒ ﰲ اﻹﺳﻨﺎد‪.‬‬ ‫وﺳﺄذﻛﺮﻫﻢ ﻋﻠﻰ ﺣﺴﺐ ‪ラ‬رﻳﺦ وﻓﻴﺎ ﻢ‪ ،‬ﻣﻊ ذﻛﺮ ﳕﺎذج ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎرا ﻢ‪ ،‬ﻋﻠﻰ وﺟﻪ اﻻﺧﺘﺼﺎر‪:‬‬ ‫‪-1‬ﻗﺘﺎدة ﺑﻦ دﻋﺎﻣﺔ اﻟ ﱠﺴ ُﺪ ِ‬ ‫وﺳﻲ )ت‪117‬ه(‪ :‬ﻗﺎل اﺑﻦ اﳉﺰري‪ »:‬أﺣﺪ اﻷﺋﻤﺔ ﰲ ﺣﺮوف اﻟﻘﺮآن‪ ,‬وﻟﻪ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎر روﻳﻨﺎﻩ ﻣﻦ ﻛﺘﺎب اﻟﻜﺎﻣﻞ‪ 1‬وﻏﲑﻩ«‪.2‬‬ ‫َﺳَﺮى( ‪ヨ‬ﻷﻟﻒ ﻓﻴﻬﻤﺎ وﺿﻢ اﳍﻤﺰة واﻓﻖ ﻓﻴﻬﻤﺎ‬ ‫وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ اﻟﱵ واﻓﻖ ﻓﻴﻬﺎ أﺣﺪ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة )أَ ْن ﻳَ ُﻜﻮ َن ﻟَﻪُ أ ْ‬ ‫أ‪ ヨ‬ﺟﻌﻔﺮ‪ ،3‬وﻣﺜﺎل ﻣﺎ ﺧﺎﻟﻒ ﻓﻴﻬﺎ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪) :‬أ َِّوِﰊ َﻣ َﻌﻪُ( ﺑﻀﻢ اﳍﻤﺰة وﺳﻜﻮن اﻟﻮاو ‪ ،4‬وﻳﻈﻬﺮ وﷲ أﻋﻠﻢ أن‬ ‫ﻣﺜﻞ ﻫﺬﻩ اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﻻ ﺗﻮﺻﻒ ‪ヨ‬ﻟﺸﺬوذ؛ إذا ﺻﺢ ﺳﻨﺪﻫﺎ‪ ،‬وﱂ ﲣﺎﻟﻒ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬وﻟﻜﻦ ﻻ ﻳﻘﺮأ ﺎ اﻟﻴﻮم‬ ‫ﻻﻧﻘﻄﺎع ﺳﻨﺪﻫﺎ‪ ،‬وﻟﻌﺪم ﺗﻠﻘﻴﻬﺎ ‪ヨ‬ﻟﻘﺒﻮل‪.‬‬ ‫‪ُ -2‬ﲪَْﻴﺪ ﺑﻦ ﻗَـْﻴﺲ اﻷ َْﻋَﺮج )ت‪130‬ه(‪ :‬ﺣﻴﺚ ذﻛﺮ اﺑﻦ اﻟﻨﺪﱘ أن ﻟﻪ ﻗﺮاءة‪ ،5‬وﱂ ﻳﺬﻛﺮ اﳍﺬﱄ وﻻ اﺑﻦ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا ﻳﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ‪ ،‬وﻗﺪ ذﻛﺮ اﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ أﻧﻪ ﻣﻦ ﻗﺮاء أﻫﻞ ﻣﻜﺔ ﳑﻦ ﻋﺎﺻﺮوا اﺑﻦ ﻛﺜﲑ‪،‬‬ ‫اﳉﺰري أن ﻟﻪ‬ ‫ً‬ ‫ﲪﻴﺪا ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﳎﺎﻫﺪ‪ ،‬وﱂ ﳜﺎﻟﻒ ﰲ ﻗﺮاءﺗﻪ‪ ،‬ﻟﻜﻦ أﻫﻞ ﻣﻜﺔ أﲨﻌﻮا ﻋﻠﻰ ﻗﺮاءة اﺑﻦ ﻛﺜﲑ دون‬ ‫وأن ً‬ ‫ﻏﲑﻫﺎ ‪.6‬‬ ‫وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﳑﺎ ﳜﺎﻟﻒ اﻟﻌﺸﺮةأﻧﻪ )ﳛﻤﻠﻪ اﳌﻼﺋﻜﺔ () اﻟﺒﻘﺮة‪ヨ (248 :‬ﻟﻴﺎء‪ ،7‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ ﻣﺎ واﻓﻖ اﻟﻌﺸﺮة أن ﻗﺮأ‬ ‫)ﻣْﻴ ُﺴَﺮٍة( ﺑﻀﻢ اﻟﺴﲔ‪.8‬‬ ‫َ‬ ‫‪9‬‬ ‫‪َ -3‬ﻋ ْﻮ‪ル‬ﻟﻌﻘﻴﻠﻲ)ت ‪138‬ه(‪:‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎرﰲ اﻟﻘﺮاءة رواﻩ اﳍﺬﱄ ﰲ اﻟﻜﺎﻣﻞ ‪ ،‬وﱂ ﻳﻮﺻﻒ ﺑﺸﺬوذ‪ ،‬ﻓﻴﻌﺪ‬ ‫ﻣﻦ اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪ ،‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬ﳑﺎ واﻓﻖ اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ‪،‬‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﻄﺎﻏﻮت"‪.1‬‬ ‫)أَ ْن ﻳـَﻐُ ﱠﻞ( ﺑﻔﺘﺢ اﻟﻴﺎء وﺿﻢ اﻟﻐﲔ‪،10‬وﻣﺜﺎل ﻣﺎ ﺧﺎﻟﻒ اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ "وﻋﺎﺑِ َﺪ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.267 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.25 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪ ،‬ص ‪.386‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺧﺎﻟوﯾﮫ‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر ﻓﻲ ﺷواذ اﻟﻘرآن ﻣن ﻛﺗﺎب اﻟﺑدﯾﻊ‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ آرﺛر ﺟﻔري‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ ،‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﻣﺗﻧﺑﻲ(‪ ،122 ،‬واﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪ ،398 ،‬وأﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺑﻲ ﻧﺻر اﻟﻛرﻣﺎﻧﻲ‪ ،‬ﺷواذ اﻟﻘراءات‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﺷﻣران‬ ‫اﻟﻌﺟﻠﻲ )ﺑﯾروت‪ :‬ﻣؤﺳﺳﺔ اﻟﺑﻼغ‪.389،(2001 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.46،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻣﺟﺎھد‪ ،‬اﻟﺳﺑﻌﺔ ‪.66 ،65‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.507 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.512 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.267 ،‬‬ ‫‪ 10‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.521 ،‬‬ ‫‪121‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﰲ ‪ ،130‬أو ‪138‬ه(‪ :‬ذﻛﺮ اﺑﻦ اﻟﻨﺪﱘ أﻧﻪ ﻟﻪ ﻗﺮاءة‪ ،2‬وﻛﺎن إﻣﺎم أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‬ ‫ﺼﺎح )ﺗُ ِّ‬ ‫‪َ -4‬ﺷْﻴـﺒَﺔ ﺑﻦ ﻧ َ‬ ‫اﺗﺒﺎﻋﺎ ﻟﺸﻴﺒﺔ ﻣﻨﻪ‬ ‫ﰲ اﻟﻘﺮاءة‪ ،‬وﻣﻘﺮﺋﻬﺎ ﻣﻊ أﰊ ﺟﻌﻔﺮ‪ ،‬وﻣﻦ ﺷﻴﻮخ ‪ル‬ﻓﻊ ﰲ اﻟﻘﺮاءة‪ ،‬وﻛﺎن ‪ル‬ﻓﻊ أﻛﺜﺮ ً‬ ‫‪3‬‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﲔ( ﺑﻀﻢ اﳍﻤﺰة‪ ،4‬وﻣﺜﺎل ﻣﺎ‬ ‫)ﺳ َﻮاءً ﻟﻠ ﱠﺴﺎﺋﻠ َ‬ ‫ﻷﰊ ﺟﻌﻔﺮ ‪ ،‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬ﳑﺎ واﻓﻖ اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ‪َ ،‬‬ ‫‪5‬‬ ‫ﻛﺜﲑا ﻣﺎ ﻛﺎن ﻳﺘﻔﻖ ﻣﻊ أﰊ ﺟﻌﻔﺮ ﰲ اﻟﻘﺮاءة‪ ،‬وإﳕﺎ‬ ‫ﺧﺎﻟﻒ اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ "ﻣﺎ َزﻛﺎ"‪ヨ‬ﻹﻣﺎﻟﺔ‪ ، ".‬و ً‬ ‫اﺷﺘﻬﺮت ﻗﺮاءة أﰊ ﺟﻌﻔﺮ دوﻧﻪ؛ ﻷﻧﻪ ﺷﻴﺒﺔ رﺟﻊ إﱃ ﻗﺮاءة أﰊ ﺟﻌﻔﺮ ﺣﲔ ﻣﺎت أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ‪.6‬‬ ‫‪-5‬أ ََ‪ヨ‬ن ﺑﻦ ﺗَـ ْﻐﻠِﺐ اﻟﻜﻮﰲ)ت ‪141‬ه(‪ :‬ذﻛﺮ اﻟﺬﻫﱯ ﰲ ﻣﻌﺮﻓﺔ اﻟﻘﺮاء اﻟﻜﺒﺎر‪ ،‬وذﻛﺮ أﻧﻪ »ﻟﻮﻻ ﺷﻬﺮﺗﻪ‬ ‫ﳊﺬﻓﺘﻪ‪ ،‬ﻷﻧﻪ ﱂ ﺗﺘﺼﻞ ﺑﻨﺎ ﻗﺮاءﺗﻪ«‪ ،7‬ﻓﻴﻈﻬﺮ أﻧﻪ ﻟﻪ ﻗﺮاءة ﻧﺴﺒﺖ إﻟﻴﻪ‪ ،‬وﻟﻜﻦ اﻧﻘﻄﻊ إﺳﻨﺎدﻫﺎ‪ ،‬وﻣﻦ‬ ‫ﺧﺎﺷﻌﺎ أﺑﺼﺎرﻫﻢ( ﻛﺤﻤﺰة وﻣﻦ واﻓﻘﻪ‪ ،8‬وﻣﺜﺎل ﻣﺎ ﺧﺎﻟﻒ‬ ‫أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬ﳑﺎ واﻓﻖ اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ‪ً ) ،‬‬ ‫اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ " ُﲦَُﺮات" ﺑﻀﻢ اﻟﺜﺎء واﳌﻴﻢ ‪.9‬‬ ‫‪-6‬ﳛﲕ ﺑﻦ اﳊﺎرث اﻟ ِّﺬ َﻣﺎ ِري)ت ‪145‬ه(‪ :‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﺧﺎﻟﻒ ﻓﻴﻪ اﺑﻨﻌﺎﻣﺮ‪ ،‬رواﻩ اﳍَُﺬِﱄ ﰲ‬ ‫اﻟﻜﺎﻣﻞ‪ ،10‬وذﻛﺮ اﺑﻦ اﳉﺰري أﻧﻪ روى اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬وﺳﻜﺖ ﻋﻨﻪ‪ ،‬ﻓﻬﺬا ﻳﺪل ﻋﻠﻰ أﻧﻪ ﻣﻦ اﻻﺧﺘﻴﺎرات‬ ‫اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪ ،11‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬ﳑﺎ واﻓﻖ أﺣﺪ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة ﻏﲑ ﺷﻴﺨﻪ اﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ أﻧﻪ ﻗﺮأ ) )أُذُ ٌن( ﺑﻀﻢ‬ ‫اﳍﻤﺰة ﻛﻨﺎﻓﻊ‪ ،12‬وﻣﺜﺎل ﻣﺎ ﺧﺎﻟﻒ اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ ""ﻟِﻨَﻈﱡَﺮ ﻛﻴﻒ ﺗَـ ْﻌ َﻤﻠﻮن" ﺑﻨﻮن واﺣﺪة ‪ ،13‬وإﳕﺎ رﻏﺐ‬ ‫اﻟﻨﺎس ﻋﻦ اﺧﺘﻴﺎرﻩ؛ ﻷن أﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاءة وﻋﺎﻣﺔ اﻟﻨﺎس ﻛﺎن ﻳﻔﻀﻠﻮن ﻗﺮاءة اﻷﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاء ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎرات‬ ‫روا ﻢ‪.‬‬ ‫‪ِ -7‬ﺷْﺒﻞ ﺑﻦ َﻋﺒّﺎد )ت ﺑﻌﺪ ‪160‬ه(‪ :‬ﻛﺎن ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة رواﻩ اﳍﺬﱄ ﰲ اﻟﻜﺎﻣﻞ‪ ،14‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬ﳑﺎ واﻓﻖ أﺣﺪ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ )اﻟ ُﻘ ُﺪس( ﺑﻀﻢ اﻟﺪال‪ ،‬ﺧﺎﻟﻒ ﰲ ذﻟﻚ اﺑﻦ ﻛﺜﲑ‪ ،‬وواﻓﻖ‬ ‫‪15‬‬ ‫)‪ レ‬ﻗَـ ْﻮِم ْاد ُﺧﻠُﻮا( و‪ ヨ‬ﺒﻀﻢ اﳌﻴﻢ ‪.16‬‬ ‫ﻏﲑﻩ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء ‪ ،‬وﻣﺜﺎل ﻣﺎ ﺧﺎﻟﻒ اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ َ‬ ‫اﻟﻮاﻗِ ِﻔﻲ )ت‪186‬ه(‪ :‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة‪ ،‬رواﻩ اﳍَُﺬِﱄ ﻓﻴﺎﻟﻜﺎﻣﻞ ‪ ،17‬وﻗﺪ‬ ‫‪-8‬اﻟﻌﺒﺎس ﺑﻦ اﻟ َﻔ ْ‬ ‫ﻀﻞ َ‬ ‫ذﻛﺮ اﻟﺬﻫﱯ أﻧﻪ »إﳕﺎ ﱂ ﻳﺸﺘﻬﺮ؛ ﻷﻧﻪ ﱂ ﳚﻠﺲ ﻟﻺﻗﺮاء‪ ،‬وﻣﺎ ﻋﻠﻤﺖ أﺣﺪا ﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ إﻻ ﻋﺎﻣﺮ ﺑﻦ ﻋﻤﺮ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو اﻟﻔﺗﺢ ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب ﻓﻲ ﺗﺑﯾﯾن وﺟوه ﺷواذ اﻟﻘراءات واﻹﯾﺿﺎح ﻋﻧﮭﺎ‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬وزارة اﻷوﻗﺎف‪ ،‬اﻟﻣﺟﻠس اﻷﻋﻠﻰ ﻟﻠﺷؤون اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ‪.215 :1 (1999/1420 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.47 ،46،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ ، :‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء اﻟﻛﺑﺎر ﻋﻠﻰ اﻟطﺑﻘﺎت واﻷﻋﺻﺎر‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬طﯾﺎر آﻟﺗﻲ ﻗوﻻج )إﺳﺗطﻧﺑول‪ :‬ﻣرﻛز اﻟﺑﺣوث اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ‪.180 :1 ،.(1995 /1426 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.394 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب ‪.105 /2،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء ‪.180 :1‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء ‪.249 :1‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﺑد ﷲ اﻟﺣﺎﻛم‪ ،‬اﻟﻣﺳﺗدرك ﻋﻠﻰ اﻟﺻﺣﯾﺣﯾن‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻣﺻطﻔﻰ ﻋﺑد اﻟﻘﺎدر ﻋطﺎ‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪.514 :1 ،(1990/1411 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.153 :2 ،‬‬ ‫‪ 10‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.243 :،‬‬ ‫‪ 11‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.368 :2 ،‬‬ ‫‪ 12‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.394 ،‬‬ ‫‪ 13‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.309 :1 ،‬‬ ‫‪ 14‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.230،‬‬ ‫‪ 15‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.489 ،‬‬ ‫‪ 16‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.533 ،‬‬ ‫‪ 17‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.261 ،‬‬ ‫‪122‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪1‬‬ ‫)وﻧَ َﺬ ُرُﻫ ْﻢ( ‪ヨ‬ﻟﻨﻮن وﺿﻢ اﻟﺮاء‪،2‬‬ ‫اﳌﻮﺻﻠﻲ« ‪ ،‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬ﳑﺎ واﻓﻖ أﺣﺪ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ َ‬ ‫ﱠﺎس() اﳊﺞ‪ (2 :‬ﺑﻀﻢ اﻟﺘﺎء ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﱂ ﻳﺴﻢ ﻓﺎﻋﻠﻪ ورﻓﻊ‬ ‫وﻣﺜﺎل ﻣﺎ ﺧﺎﻟﻒ اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ َ‬ ‫)وﺗـَُﺮى اﻟﻨ ُ‬ ‫ﱠﺎس(‪.3‬‬ ‫)اﻟﻨ ُ‬ ‫‪-9‬إﺳﺤﺎق ﺑﻦ ﻳﻮﺳﻒ اﻷزرق )ت‪195‬ه(‪ :‬ﻗﺎل اﻟﺬﻫﱯ‪»:‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﻣﻌﺮوف‪ ،‬ﲪﻠﻪ ﻋﻨﻪ إﲰﺎﻋﻴﻞ‬ ‫‪4‬‬ ‫ذﻛﺮا ﻻﺧﺘﻴﺎرﻩ ﰲ ﻛﺘﺐ اﻟﻘﺮاءات‪،‬‬ ‫ﺑﻦ ﻫﻮد اﻟﻮاﺳﻄﻲ‪ ،‬وﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻫﺎﻧﺊ‪ ،‬وﻏﲑﳘﺎ« ‪ ،‬ﻏﲑ أﱐ ﱂ أﺟﺪ ً‬ ‫وإﳕﺎ ﻳﺬﻛﺮون رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﺷﻌﺒﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﰲ ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺒﻴﺎن ﻟﻠﺪاﱐ‪ ،5‬وﺳﺄذﻛﺮ ﻣﺎ وﻗﻔﺖ ﻋﻠﻰ ﻗﺮاءات ﻋﻨﻪ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠﺎر( ﺑﻜﺴﺮ أوﻟﻪ ﻋﻠﻰ ﻟﻐﺔ‬ ‫ﻣﻦ ﻏﲑ رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﺷﻌﺒﺔ‪ ،‬ﻣﻦ ذﻟﻚ ﻣﺎ رواﻩ ﻋﻦ ﲪﺰة أﻧﻪ ﻗﺮأ )ﻓَﺘ َﻤ ﱠﺴ ُﻜ ُﻢ اﻟﻨ ُ‬ ‫‪6‬‬ ‫)وَﻣﺎ ﻳَـ ْﻔ َﻌﻠُﻮا ِﻣ ْﻦ َﺧ ٍْﲑ ﻓَـﻠَ ْﻦ ﻳُ ْﻜ َﻔ ُﺮوﻩُ( ‪ヨ‬ﻟﻴﺎء ﻓﻴﻬﻤﺎ‪.7‬‬ ‫ﲤﻴﻢ ‪ ،‬وﻗﺮأ ً‬ ‫أﻳﻀﺎ ﻋﻦ ﲪﺰة‪ ،‬ﳐﺎﻟ ًﻔﺎ رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﺷﻌﺒﺔ َ‬ ‫ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ ورش )ت‪197‬ه(‪ :‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﺧﺎﻟﻒ ﻓﻴﻪ ‪ル‬ﻓﻌﺎً‪ ،‬رواﻩ اﳍﺬﱄ ﰲ‬ ‫‪-10‬‬ ‫اﻟﻜﺎﻣﻞ‪ ،8‬ورواﻩ ﻋﻨﻪ اﺑﻦ اﳉﺰري ﺳﻨﺎد ﺟﻴﺪ‪ ،9‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬ﳑﺎ واﻓﻖ أﺣﺪ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة ﻏﲑ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺔٌ( ‪ヨ‬ﻟﻨﺼﺐ‪،10‬وﻣﺜﺎل ﻣﺎ ﺧﺎﻟﻒ اﻟﻌﺸﺮة أﻧﻪ ﻗﺮأ )أ ُِﺣ ﱠﻞ ﻟَ ُﻜ ْﻢ( ﰲ اﻟﺒﻘﺮة ﻣﺒﻨﻴًﺎ‬ ‫‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ ) َﺧﺎﻟ َ‬ ‫ﺚ( ‪ヨ‬ﻟﺮﻓﻊ‪.11‬‬ ‫ﻟﻠﻤﻔﻌﻮل‪،‬و)اﻟﱠﺮﻓَ ُ‬ ‫‪-11‬‬ ‫أﻳﻮب ﺑﻦ اﳌﺘﻮﻛﻞ )ت ‪200‬ه(‪ :‬رواﻩ اﳍَُﺬِﱄ ﻓﻴﺎﻟﻜﺎﻣﻞ‪ ..12‬وﻗﺎل اﺑﻦ اﳉﺰري‪»:‬إﻣﺎم ﺛﻘﺔ‬ ‫ﺿﺎﺑﻂ ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﺗﺒﻊ ﻓﻴﻪ اﻷﺛﺮ‪ ....‬روى ﻋﻨﻪ اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﳏﻤﺪ ﺑﻨﻴﺤﲕ اﻟﻘﻄﻴﻌﻲ وﻫﻮ أﺟﻞ‬ ‫أﺻﺤﺎﺑﻪ‪،‬وﺧﺎﻟﺪ ﺑﻦ إﺑﺮاﻫﻴﻢ‪ ،‬وﻓﻬﺪ ﺑﻦ اﻟﺼﻘﺮ«‪ ،13‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪ ،‬ﳑﺎ واﻓﻖ أﺣﺪ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪،‬‬ ‫أﻧﻪ ﻗﺮأ )إن ُﻛْﻨـﺘُ ْﻢ() اﻟﺰﺧﺮف( ﺑﻜﺴﺮ اﳍﻤﺰة‪ ،14‬وﱂ أﻋﺜﺮ ﻟﻪ ﻋﻠﻰ ﻗﺮاءة ﲣﺎﻟﻒ اﻟﻌﺸﺮة‪.‬‬ ‫ﳛﲕ ﺑﻦ َﺳﻼم أﺑﻮ زﻛﺮ‪ レ‬اﻟﺒﺼﺮي )ت ‪200‬ه(‪ :‬ﻛﺎن ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ‬ ‫‪-12‬‬ ‫اﻵ‪リ‬ر‪ ،‬ﻛﻤﺎ ذﻛﺮ اﺑﻦ اﳉﺰري‪ ،15‬وﱂ أﻗﻒ ﻋﻠﻰ ﳕﺎذج ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪.‬‬ ‫ﻣﺴﻠَﻤﺔ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ُﳏﺎ ِرب ِ‬ ‫‪-13‬‬ ‫اﻟﻔ ْﻬ ِﺮي اﻟﺒﺼﺮي‪ :‬ﻗﺎل اﺑﻦ اﳉﺰري‪ »:‬ﻛﺎن ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ‬ ‫َ‬ ‫ََْ‬ ‫اﻟﻘﺮاءة‪ ،‬ﻻ أﻋﻠﻢ ﻋﻠﻰ ﻣﻦ ﻗﺮأ«‪ ،16‬وﻋﺪﻩ ﻣﻦ أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪ ،‬ﺑﻨﺎء ﻋﻠﻰ أﻧﻪ ﱂ ﻳﻮﺻﻒ‬ ‫‪ 1‬اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء ‪.337 :1‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.557 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.602 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد‪ ،‬ﺳﯾر أﻋﻼم اﻟﻧﺑﻼء‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﺷﻌﯾب اﻷرﻧﺎؤوط‪ ،‬وﻣﺟﻣوﻋﺔ‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬ﻣؤﺳﺳﺔ اﻟرﺳﺎﻟﺔ‪.171 /9 .(1997/1417 ،‬‬ ‫‪5‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ‪.358 :1‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.330 :1 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.518 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.215 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪502 :1 ،‬‬ ‫‪ 10‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪. 552 ،551 ،‬‬ ‫‪ 11‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪. 381 ،‬‬ ‫‪ 12‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪. 264 ،‬‬ ‫‪ 13‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.173 ،172 :1 ،‬‬ ‫‪ 14‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.400 ،‬‬ ‫‪ 15‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪502 :1 ،‬‬ ‫‪ 16‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.298/2 ،‬‬ ‫‪123‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﺑﺸﺬوذ‪ ،‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ ﳑﺎ ﺧﺎﻟﻒ اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ " ُ َﻮى إﻟﻴﻬﻢ" ﺑﻀﻢ اﻟﺘﺎء‪،‬‬ ‫وﺳﻜﻮن اﳍﺎء وﻓﺘﺢ اﻟﻮاو‪.1‬‬ ‫‪ .4.2‬اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﻏﲑ اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪:‬‬ ‫وﻧﻘﺼﺪ ﺎ اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﻟﱵ وﺻﻔﺖ ‪ヨ‬ﻟﺸﺬوذ‪ ،‬أو ﺑﻌﺪم اﻟﻘﺒﻮل‪ ،‬أو وﺻﻒ إﺳﻨﺎدﻫﺎ ‪ヨ‬ﻟﻀﻌﻒ‪ ،‬أو ﻋﺪم اﻟﺼﺤﺔ‪ ،‬أو‬ ‫ﺧﺎﻟﻒ ﰲ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ ﰲ اﻷرﺟﻮزة اﳌﻨﺒﻬﺔ" اﻟﻘﻮل ﰲ اﻟﺸﻮاذ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء"‪ ،‬ﻣﺒﻴﻨًﺎ ﺳﺒﺐ‬ ‫ﺟﻌﻠﻬﻢ ﻣﻦ أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺸﺎذة‪:‬‬ ‫ﺎﺿ ٍﻞ ﻣﻌﻈﱠﻢ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫َﻛﻢ ِﻣﻦ إِﻣ ٍﺎم ﻓَ ِ‬ ‫ﱠم‬ ‫وﻣﺎﻫ ٍﺮ ﰲ ﻋ ْﻠﻤﻪ ُﻣ َﻘﺪ ْ‬ ‫ُ ْ َ‬ ‫ْ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫‪ヨ‬ﻟﺼ ْﺪ ِق واﻷ ََﻣﺎﻧَ ْﺔ واﻟﻌِْﻠﻢ ‪ヨ‬ﻟ ُﻘ ْﺮءا ِن واﻟ ِّﺪ‪レ‬ﻧَ ْﺔ‬ ‫َ‬ ‫ﻣﺸ ﱠﻬ ٍﺮ ّ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺒﺎﻋ ْﻪ‬ ‫اﻟﻨﺎس ﻟﺬا اﺗّ َ‬ ‫ﻟﻜﻨّﻪُ َﺷ ﱠﺬ َﻋ ِﻦ اﳉَ َﻤ َ‬ ‫ﺎﻋ ْﺔ ﻓَـﻠَ ْﻢ ﻳـََﺮ ُ‬ ‫ﺑﻞ أَ ﺳ َﻘﻄُﻮا اﺧﺘﻴﺎرﻩ وﻣﺎ روى ِﻣﻦ أَﺣﺮ ِ‬ ‫ف اﻟ ِّﺬ ْﻛﺮ وُﻛ ﱠﻞ َﻣﺎ ﻗَـَﺮا‬ ‫َْ ْ‬ ‫ْ َ َُ َ َ َ َ ْ ْ ُ‬ ‫إِ ْذ َﻛﺎن ﻗَ ْﺪ َﺣ َﺎد َﻋ ِﻦ ِّ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَ ْﺔ وﻧـَﺒَ َﺬ ا ِﻹ ْﺳﻨَ َﺎد واﳊِ َﻜﺎﻳَ ْﺔ‬ ‫ﺎل ‪ヨ‬ﻟﱠﺮأْ ِي ِ‬ ‫ﻀﻰ ِﻣ ْﻦ ﻋُﻠَ َﻤ ِﺎء اﻟﻨ ِ‬ ‫و‪ヨ‬ﻟﻘ ِ‬ ‫ﻴﺎس‬ ‫ﱠﺎس َوﻗَ َ‬ ‫َﻋ ﱠﻤ ْﻦ َﻣ َ‬ ‫ﻠﻮل ِ‪ヨ‬ﻟ ﱠﺴﻠِﻴ ِﻢ‬ ‫ﻴﺢ ‪ヨ‬ﻟ ﱠﺴ ِﻘﻴﻢ َو‬ ‫ﺼ ِﺤ‬ ‫اﻟﻮ ِاﻫ َﻲ اﳌ ْﻌ َ‬ ‫ﻂ اﻟ ﱠ‬ ‫َوﺧﻠﱠ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﺼ َﻼةُ ِﲝﺮ ِﻓﻪ ذَ َاك َوﻻ ِ‬ ‫ﻓَ َﻼ َﲡ ِ‬ ‫اﻟﻘَﺮاةُ‬ ‫ُ‬ ‫ﻮز ﻋْﻨ َﺪ َ‪ ル‬اﻟ ﱠ َْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل‬ ‫ﻬﻮ ﻟ َﺬا ُﳏ ُ‬ ‫ﺼُ‬ ‫ﺎل ِ‪ヨ‬ﳌُ ْ‬ ‫ﻴﺲ ﻟَﻪُ اﺗّ َ‬ ‫ﺼﻄََﻔﻰ ﻓَ َ‬ ‫ﻷَﻧﱠﻪُ ﻟَ َ‬ ‫‪2‬‬ ‫ﻫ َﺬا ِ‬ ‫اﻟﺬي ﻋﻠَﻴ ِﻪ ِ‬ ‫ﺎع‬ ‫اﻻﺟﺘ َﻤ ُ‬ ‫ﺎب واﻷَﺗْـﺒَ ُ‬ ‫ﺎع َوﻗَﺎﻟَﻪُ اﻷ ْ‬ ‫َ‬ ‫َْ ْ‬ ‫َﺻ َﺤ ُ‬ ‫وﺳﺄذﻛﺮ أﺻﺤﺎب اﺧﺘﻴﺎرات ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﻨﻮع‪ ،‬ﳑﻦ ذﻛﺮﻫﻢ اﻟﺪاﱐ‪ ،‬وﻏﲑﻩ‪ ،‬ﻣﻊ ذﻛﺮ ﻣﺜﺎل ﻳﻮﺿﺢ ﺳﺒﺐ‬ ‫ﻋﺪم اﻟﻘﺒﻮل‪:‬‬ ‫‪ -1‬ﳎﺎﻫﺪ ﺑﻦ ﺟﱪ )ت‪103‬ه( ‪ :‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر رواﻩ اﳍﺬﱄ ﰲ اﻟﻜﺎﻣﻞ ﺳﻨﺎد ﻏﲑ ﺻﺤﻴﺢ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ذﻛﺮ اﺑﻦ‬ ‫اﳉﺰري‪ ،3‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ ﻫﺬﻩ اﻟﻨﻤﺎذج اﻟﱵ ﺧﺎﻟﻔﺖ ﻗﺮاءة اﻟﻌﺎﻣﺔ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ )إﳕﺎ اﻟﻨﺴﻮء( ‪ヨ‬ﻟﻮاو واﳍﻤﺰة‪.4‬‬ ‫‪ -2‬ﻃﻠﺤﺔ ﺑﻦ ﻣﺼﺮف )ت‪112‬ه(‪ ،‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر رواﻩ اﳍﺬﱄ ﰲ اﻟﻜﺎﻣﻞ ﻣﻦ رواﻳﺘﲔ ‪ ،5‬وذﻛﺮ اﺑﻦ اﳉﺰري أﻧﻪ ﻟﻪ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎر رواﻩ ﻋﻨﻪ ﻓﻴﺎض ﺑﻦ ﻏﺰوان‪ ،‬وأﻧﻪ أﻗﺮأ ﺑﻪ ﰲ اﻟﺮي‪ ،‬وأﺧﺬﻩ اﻟﻨﺎس ﻋﻨﻪ ﻫﻨﺎك‪ ،6‬وﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎرات ﺧﺎﻟﻒ ﻓﻴﻬﺎ‬ ‫ﺧﻂ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬ﻗﺎل اﳍﺬﱄ‪»:‬ﻗﺮأ اﻟﻔﻴﺎض ﻋﻦ ﻃَْﻠ َﺤﺔ " ﻟﺼﻮاﳊﻘﻮاﻧﺖ ﺣﻮاﻓﻆ " ‪ヨ‬ﻟﻮاو وﻣﻦ ﻏﲑ ﺗﻨﻮﻳﻦ وﻫﻮ‬ ‫ا‪ Y‬ﻋﻨﻪ ﻣﻦ ﻗﺮاءة‬ ‫ﺧﻼف اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬وﻟﻄَْﻠ َﺤﺔ ﻋﺠﺎﺋﺐ ﲣﺎﻟﻒ اﳌﺼﺤﻒ ‪ ...‬ﻓﻤﺎ ﺧﺎﻟﻒ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن رﺿﻲ ﱠ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.364 :1 ،‬‬ ‫‪2‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ ‪.138‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.298 :2 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﻟﻛرﻣﺎﻧﻲ‪ ،‬ﺷواذ اﻟﻘراءات‪.213 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.293 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.343/1 ،‬‬ ‫‪124‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻃَْﻠ َﺤﺔ ﻻ ﻧﻘﺮئ ﺑﻪ وﻻ ﺧﺬﻩ ﻋﻠﻰ أﺣﺪ‪ ،‬وﻻ ﻣﺮ ﺑﻘﺮاءﺗﻪ‪ ،‬وإن ﻛﻨﺎ ﻗﺮأ‪ ル‬ﺑﻪ ﰲ وﻗﺖ اﻟﺼﱮ‪ ،‬ﻧﺒﻬﺖ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ‬ ‫ا‪ Y‬ﻋﻨﻪ‪ ،‬ﻷن اﻹﲨﺎع ﻋﻠﻴﻪ وإن ﻗﺮأ ﻃَْﻠ َﺤﺔ ﻋﻠﻰ أﺻﺤﺎب‬ ‫ﻷﺣﺬر‪ .‬اﻟﻨﺎس أﻻ ﳜﺎﻟﻔﻮا ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن رﺿﻲ ﱠ‬ ‫ا‪ Y‬ﻋﻨﻪ‪ ،‬وﳓﻦ إﳕﺎ ﻗﺮأ‪ ル‬ﻫﺬﻩ اﻟﻘﺮاءة ﰲ اﻻﺑﺘﺪاء؛ إﻣﺎ ﻟﻨﺤﺬر‬ ‫ا‪ ،Y‬ﻓﺈن ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺒﺪ ﱠ‬ ‫ﻋﺒﺪ ﱠ‬ ‫ا‪ Y‬أﺣﺮﻗﻪ ﻋﺜﻤﺎن رﺿﻲ ﱠ‬ ‫اﻟﻨﺎس ﻋﻨﻬﺎ‪ ،‬أو ﻷن اﻟﻄﺎﻟﺐ ﰲ ﺣﺎﻟﺔ اﻻﺑﺘﺪاء ﺣﺮﻳﺺ ﻋﻠﻰ اﳉﻤﻊ‪ ،‬وﱂ ﻳﻜﻦ ﻳﻌﻠﻢ ﻣﺎ ﻳﺆول إﻟﻴﻪ اﻷﻣﺮ ﻓﻠﻤﺎ أﺣﺎط‬ ‫ﻋﻠﻤﺎ ن اﻹﲨﺎع ﻻ ﳜﺎﻟﻒ أﻟﻐﻰ ﺗﻠﻚ اﻟﻘﺮاءة وأَ َﻋﻠَﻢ اﻟﻨﺎس ﻣﺎ ﳚﺐ ﻋﻠﻴﻪ إﻋﻼﻣﻪ‪ ،‬وﷲ أﻋﻠﻢ«‪.1‬‬ ‫ً‬ ‫‪2‬‬ ‫ِ‬ ‫‪ -3‬ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ أﰊ إﺳﺤﺎق اﳊﻀﺮﻣﻲ )ت‪117‬ه(‪ :‬ذﻛﺮﻩ اﻟﺪﱠاﻧﻴﻔﻲ ﻓﺼﻞ اﻟﺸﻮاذ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء ‪ ،‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ )اﺷﱰوا اﻟﻀﻼﻟﺔ( ﺑﻜﺴﺮ اﻟﻮاو‪.3‬‬ ‫ي )ت ‪129‬ه(‪ :‬ذﻛﺮﻩ اﻟﺪاﱐ ﰲ ﻓﺼﻞ اﻟﺸﻮاذ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء‪ ،4‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ‪:‬‬ ‫‪ -4‬ﻋﺎﺻﻢ اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ّ‬ ‫»ﺷﻄﻮﻩ« ‪ヨ‬ﻟﻮاو‪.5‬‬ ‫‪ -5‬ﻳﺰﻳﺪ ﺑﻦ ﻋُﺒَﻴﺪ‪ ،‬أﺑﻮ َو ْﺟَﺰة اﳌﺪﱐ )ت‪130‬ه(‪:‬ذﻛﺮﻩ اﻟﺪاﱐ ﰲ ﻓﺼﻞ اﻟﺸﻮاذ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء‪ ،6‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ‪):‬إ‪ ル‬ﻫﺪ‪ ル‬إﻟﻴﻚ( ﺑﻜﺴﺮ اﳍﺎء‪.7‬‬ ‫‪ُ -6‬زَﻫ ْﲑ اﻟ ُﻔ ْﺮﻗُِﱯ )ت‪136‬ه(‪ :‬ﻗﺎل اﺑﻦ اﳉﺰري‪»:‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﻳﺮوى ﻋﻨﻪ«‪ ،8‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ‬ ‫ٍ‬ ‫ﻀ ٍﺮ وﻋﺒﺎﻗَ ِﺮ ٍي ِﺣﺴ ٍ‬ ‫ﺎن(‪.9‬‬ ‫ﻗﺮأ ) َرﻓْ َﺎرف ُﺧ ْ َ َْ ّ َ‬ ‫‪ -7‬ﻓَـﻴّﺎض ﺑﻦ َﻏ ْﺰَوان اﻟﻀﱯ اﻟﻜﻮﰲ )ت ﺑﲔ‪ 150 - 141 :‬ه(‪:10‬وﻧﻘﻞ اﺑﻦ اﳉﺰري ﻋﻦ اﻟﺪاﱐ ﻗﺎل‪»:‬‬ ‫وﻳﺮوى ﻋﻨﻪ ﺣﺮوف ﺷﻮاذ ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﺗﻀﺎف إﻟﻴﻪ«‪ ،11‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ»ﺻﺪﻗﺎ ﻦ« ﺑﻀﻢ اﻟﺼﺎد‬ ‫واﻟﺪال‪.12‬‬ ‫‪ -8‬ﳛﲕ ﺑﻦ أﰊ ُﺳﻠﻴﻤﺎن‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﺒِﻼد اﻟﻨﺤﻮي )وﻓﻴﺎت‪150-141 :‬ه(‪ :13‬وذﻛﺮ اﺑﻦ اﳉﺰري أﻧﻪ ﺻﺎﺣﺐ‬ ‫‪14‬‬ ‫أي ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪.‬‬ ‫اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة‪ ،‬وﻧﻘﻞ ﻋﻦ اﻟﺪاﱐ أن‪»:‬أﻛﺜﺮﻩ ﻋﻠﻰ ﻗﻴﺎس اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ« ‪ ،‬وﱂ أﻗﻒ ﻋﻠﻰ ٍّ‬ ‫‪ -9‬ﻋﻴﺴﻰ ﺑﻦ ﻋﻤﺮ اﻟﺜﻘﻔﻲ )ت‪149‬ه(‪ :‬ﻗﺎل أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ اﻟﻘﺎﺳﻢ ﺑﻦ ﺳﻼم‪ »:‬ﻛﺎن ﻣﻦ ﻗﺮاء اﻟﺒﺼﺮة ﻋﻴﺴﻰ ﺑﻦ‬ ‫ﻋﻤﺮ اﻟﺜﻘﻔﻲ وﻛﺎن ﻋﺎﳌﺎ ‪ヨ‬ﻟﻨﺤﻮ ﻏﲑ أﻧﻪ ﻛﺎن ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﻋﻠﻰ ﻣﺬاﻫﺐ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬ﻳﻔﺎرق ﻗﺮاءة اﻟﻌﺎﻣﺔ‪،‬‬ ‫ً‬ ‫اﳊَﻄَﺐ{ ]اﳌﺴﺪ‪[4 :‬‬ ‫‪:‬‬ ‫ﻣﻨﻪ‬ ‫ﺳﺒﻴﻼ‬ ‫ﻟﺬﻟﻚ‬ ‫وﺟﺪ‬ ‫إذا‬ ‫اﻟﻨﺼﺐ‬ ‫ﺣﺐ‬ ‫ﻋﻠﻴﻪ‬ ‫اﻟﻐﺎﻟﺐ‬ ‫وﻳﺴﺘﻨﻜﺮﻩ اﻟﻨﺎس‪ ،‬وﻛﺎن‬ ‫}ﲪﱠﺎﻟَ َﺔ ْ‬ ‫ً‬ ‫َ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.527 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ ‪.139‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻛرﻣﺎﻧﻲ‪ ،‬ﺷواذ اﻟﻘراءات‪.52 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ‪.140 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻋﺑد اﻟﺣﻖ ﺑن ﻏﺎﻟب اﺑن ﻋطﯾﺔ‪ .‬اﻟﻣﺣرر اﻟوﺟﯾز ﻓﻲ ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻛﺗﺎب اﻟﻌزﯾز‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻋﺑد اﻟﺳﻼم ﻋﺑد اﻟﺷﺎﻓﻲ ﻣﺣﻣد )ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪.142 /5 ،(1422 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ‪.139 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻛرﻣﺎﻧﻲ‪ ،‬ﺷواذ اﻟﻘراءات‪.195 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.268 :2 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.305 :2 ،‬‬ ‫‪ 10‬ذﻛره ا ﻟذھﺑﻲ‪ .‬ﯾﻧظر‪ ::‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﺗﺎرﯾﺦ اﻹﺳﻼم‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻋﻣر ﻋﺑد اﻟﺳﻼم اﻟﺗدﻣري‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗﺎب اﻟﻌرﺑﻲ‪.951 :3 ،(1998/1418 ،‬‬ ‫‪ 11‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.13 :2 ،‬‬ ‫‪ 12‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻋطﯾﺔ‪ .‬اﻟﻣﺣرر اﻟوﺟﯾز‪.8 :2 ،‬‬ ‫‪ 13‬ذﻛره اﻟذھﺑﻲ ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻹﺳﻼم ‪ ،1018 /3‬وذﻛر اﻟداﻧﻲ أﻧﮫ ﯾﺣﯾﻰ ﺑن أﺑﻲ ﺳﻠﯾم‪ .‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.373 :2 ،‬‬ ‫‪ 14‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.373 :2 ،‬‬ ‫‪125‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫"اﻟﺰاﻧﻴﺔَ واﻟﺰاﱐ" ]اﻟﻨﻮر‪.1«...[2 :‬‬ ‫‪ -10‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ اﻟ ﱠﺴﻤﻴﻔﻊ) ت ‪ ،213‬وﻗﻴﻞ‪215 :‬ه(‪ :‬ذﻛﺮ اﺑﻦ اﳉﺰري أن ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎراً ﰲ اﻟﻘﺮاءة‬ ‫ﻳﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ ﺷﺬ ﻓﻴﻪ‪ ،2‬وﻗﺎل اﻟﺬﻫﱯ‪ »:‬ﻟﻪ ﻗﺮاءة ﻣﻌﺮوﻓﺔ‪ ،‬وﻓﻴﻬﺎ ﻣﺎ ﻳﻨﻜﺮ وﻳﺸﺬ‪ ،،‬وأﻣﺎ إﺳﻨﺎدﻫﺎ ﻓﻤﻈﻠﻢ«‪ ،3‬وﻣﻦ‬ ‫"ﻓﺎﻟﻴﻮم ﻧـُﻨَ ِّﺤﻴﻚ" ‪ヨ‬ﳊﺎء(‪.4‬‬ ‫أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ :‬أﻧﻪ ﻗﺮأ‬ ‫َ‬ ‫‪ -11‬إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﺑﻦ أﰊ َﻋْﺒـﻠَﺔ)ت‪ ،151‬أو ‪ ،152‬أو ‪153‬ه(‪ :‬ﻗﺎل اﺑﻦ اﳉﺰري‪ »:‬ﳍﺎﺧﺘﻴﺎر ﺧﺎﻟﻒ ﻓﻴﻪ اﻟﻌﺎﻣﺔ‪ ،‬ﰲ‬ ‫‪5‬‬ ‫ﺻﺤﺔ إﺳﻨﺎدﻩ إﻟﻴﻪ ﻧﻈﺮ« ‪ ،‬وﻗﺎل اﳍَُﺬِﱄ ﻋﻦ اﺧﺘﻴﺎرﻩ‪»:‬ﱂ ﻳـَ ْﻌ ُﺪاﻷﺛﺮ‪ ،‬وﻟﻜﻦ رﲟﺎ ﺧﺎﻟﻒ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ‪ラ‬رة أﺧﺬاً‬ ‫ﺑﻘﺮاءة أﰊ اﻟﺪرداء«‪ ،6‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ ) َذا ﻋُ ْﺴَﺮةٍ( ﻟﻒ‪.7‬‬ ‫‪ -12‬ﻗَـ ْﻌﻨَﺐ ﺑﻦ أَِﰊ ﻗَـ ْﻌﻨَﺐ )ﺑﲔ ‪160-151‬ه(‪ ،‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﺷﺎذ ﻋﻦ اﻟﻌﺎﻣﺔ‪ ،‬رواﻩ اﳍَُﺬِﱄ ﰲ اﻟﻜﺎﻣﻞ‪،‬‬ ‫‪8‬‬ ‫ﺎﺳﻮ‪ヨ ،"1‬ﳊﺎء‪.9‬‬ ‫وذﻛﺮ اﺑﻦ اﳉﺰري أن ﺳﻨﺪﻩ ﻏﲑ ﺻﺤﻴﺢ ‪ ،‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ"ﻓَ َﺤ ُ‬ ‫‪10‬‬ ‫ﺖ‬ ‫‪ -13‬ﻧـُ َﻌﻴﻢ ﺑﻦ َﻣْﻴ َﺴﺮة )‪174‬ه(‪ :‬ﻳُﺮوى ﻋﻨﻪ ﺣﺮوف ﺷﻮاذ ﻣﻨﺎﺧﺘﻴﺎرﻩ ‪ ،‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ )ﻓﺒَـ َﻬ َ‬ ‫اﻟﺬي َﻛ َﻔَﺮ( ﺑﻔﺘﺢ اﻟﺒﺎء واﳍﺎء واﻟﺘﺎء‪.11‬‬ ‫‪13‬‬ ‫‪12‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺳ ُﻮا‬ ‫‪ُ -14‬ﺟﻮﻳّﺔ ﺑﻦ َﻋﺎﺗﻚ‪ :‬ذﻛﺮﻩ اﻟﺪﱠاﻧﻴﻔﻲ ﻓﺼﻞ اﻟﺸﻮاذ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء ‪ ،‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ "وﻻ ﺗَـﻨَ َ‬ ‫اﻟﻔﻀﻞ ﺑﻴﻨﻜﻢ"‪.14‬‬ ‫‪ -15‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ اﳊﺴﻦ ﺑﻦ ز‪レ‬د‪ ،‬أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ اﻟﺮؤاﺳﻲ )ت ﺑﲔ ‪200 -191‬ه( ‪ :‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﻳﺮوى‬ ‫ﻋﻨﻪ‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻮﻗﻮف‪ ،15‬وﻗﺪ ذﻛﺮﻩ اﻟﺪ ِ‬ ‫ﱠاﱐ ﰲ أرﺟﻮزﺗﻪ اﳌﻨﺒﻬﺔ ﺿﻤﻦ أﺻﺤﺎب اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺸﺎذة‪ ،16‬وﻣﻦ‬ ‫‪.17‬‬ ‫أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ »واﻟﺼﻼة اﻟﻮﺳﻄﻰ« ‪ヨ‬ﻟﻨﺼﺐ‬ ‫‪ -16‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ُﳏﻴ ِ‬ ‫ﺼﻦ )ت ‪123‬ه(‪ :‬أﺣﺪ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮاءات اﻷرﺑﻊ اﻟﺸﺎذة اﳌﺸﻬﻮرة‪ ،‬وﻗﺎل اﺑﻦ‬ ‫َْ‬ ‫اﳉﺰري‪ »:‬ﻗﺮاءﺗﻪ ﰲ ﻛﺘﺎب اﳌﺒﻬﺞ واﻟﺮوﺿﺔ‪ ،‬وﻗﺪ ﻗﺮأت ﺎ اﻟﻘﺮآن‪ ،‬وﻟﻮﻻ ﻣﺎ ﻓﻴﻬﺎ ﻣﻦ ﳐﺎﻟﻔﺔ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬ﻷﳊﻘﺖ‬ ‫‪ヨ‬ﻟﻘﺮاءات اﳌﺸﻬﻮرة«‪ ،18‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ " ﻫﺬي اﻟﺸﺠﺮة "‪ ،‬و" ﻫﺬي اﻟﻘﺮﻳﺔ " ﺑﻴﺎء ﺑﺪل ﻣﻦ اﳍﺎء‬ ‫‪ 1‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.613 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.161 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء‪.355 :1 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.316 :1 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.19 :1 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.58 ،‬‬ ‫‪ 7‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.512 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪ ،265 ،‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪..27 :2 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.15 :2 ،‬‬ ‫‪ 10‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.343 ،342 :2 ،‬‬ ‫‪11‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.143 :1 ،‬‬ ‫‪ 12‬ذﻛر اﺑن اﻟﺟزري أن اﺳﻣﮫ ﺟوﯾﺔ‪ .‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪ ،176 :1 ،‬وذﻛر ﻏﯾره أن اﺳﻣﮫ ﺟؤﯾﺔ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪ ،127 :1 ،‬وﺗﻔﺳﯾر اﻟطﺑري ت ﺷﺎﻛر ‪.388/6‬‬ ‫‪ 13‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ‪.140 ،‬‬ ‫‪14‬اﺑن ﺟﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﺗﺳب‪.127 /1 ،‬‬ ‫‪ 15‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.117 ،116 :2 ،‬‬ ‫‪ 16‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ ‪.140‬‬ ‫‪ 17‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻋطﯾﺔ‪ .‬اﻟﻣﺣرر اﻟوﺟﯾز‪.322 :1 ،‬‬ ‫‪ 18‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.167 :2 ،‬‬ ‫‪126‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻟﻜﻨﻬﺎ ﺗﺬﻫﺐ ﰲ اﻟﻠﻔﻆ ﻻﻟﺘﻘﺎء اﻟﺴﺎﻛﻨﲔ‪.1‬‬ ‫‪ -17‬ﻳﺰﻳﺪ ﺑﻦ ﻗُﻄﻴَﺒﺎﻟ ﱡﺴ ُﻜ ِﻮﱐ) ت ﰲ ﺣﺪود ‪121‬ﻫـ(‪ :2‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﻳﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ‪ ،3‬وذﻛﺮﻩ اﻟﺪاﱐ ﰲ ﻓﺼﻞ‬ ‫اﻟﺸﻮاذ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء‪ ،4‬وﻣﻦ أﻣﺜﻠﺔ اﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ‪ ،‬أﻧﻪ ﻗﺮأ »واﶈﺼﻨﺎت« ﺑﻀﻢ اﻟﺼﺎد‪ ،‬وﻫﺬا ﻋﻠﻰ إﺗﺒﺎع اﻟﻀﻤﺔ اﻟﻀﻤﺔ‪.5‬‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﻌ َﺪِﱐ )ت‪198‬ه(‪ :‬ﻗﺎل اﺑﻦ اﳊﺰري‪»:‬ﻟﻪ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﺧﺎﻟﻒ ﻓﻴﻪ اﻟﻨﺎس‪ ،‬روى ﻋﻨﻪ‬ ‫‪ -18‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ُﻣﻨَﺎذر َ‬ ‫اﻷﻫﻮازي أﻧﻪ أﺛﺒﺖ اﻟﺒﺴﻤﻠﺔ ﺑﲔ اﻷﻧﻔﺎل وﺑﺮاءة«‪.6‬‬ ‫‪ -19‬ﻣﻮﺳﻰ ﺑﻦ ﻋﻴﺴﻰ ﺑﻦ اﳌﻨﺬر أﺑﻮ ﻋﻤﺮو اﳊﻤﺼﻲ)ت‪183‬ه(‪ ،‬ﺣﺮوف اﳊﻤﺼﻴﲔ اﻟﱵ ﲣﺎﻟﻒ اﳌﺼﺤﻒ ﻋﻦ‬ ‫أﺑﻴﻪ ﻋﻴﺴﻰ ﺑﻦ اﳌﻨﺬر‪.7‬‬ ‫اﳋﺎﲤﺔ‪:‬‬ ‫ﺑﻌﺪ ﻫﺬﻩ اﻟﺮﺣﻠﺔ اﳌﺎﺗﻌﺔ ﻣﻊ ﻇﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬أﺧﺘﻢ ﺑﺬﻛﺮ أﺑﺮز اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ اﻟﱵ ﺗﻮﺻﻞ إﻟﻴﻬﺎ ﻫﺬا‬ ‫اﻟﺒﺤﺚ‪:‬‬ ‫ﻣﺴﺘﺨﺪﻣﺎ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﺑﻞ ﻛﺎن اﻟﺘﻌﺒﲑ اﻟﺴﺎﺋﺪ‬ ‫أوﻻ‪ :‬ﱂ ﻳﻜﻦ اﻟﺘﻌﺒﲑ ﲟﺼﻄﻠﺢ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة‬ ‫ً‬ ‫ً‬ ‫ﻫﻮ ﻣﺼﻄﻠﺢ )اﳊﺮف( و)اﻟﻘﺮاءة(‪.‬‬ ‫‪リ‬ﻧﻴًﺎ‪ :‬ﻛﺎﻧﺖ ﺷﺮوط اﻻﺧﺘﻴﺎر واﺿﺤﺔ ﻟﺪى ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬ﻣﻦ ﺧﻼل اﻟﺘﻄﺒﻴﻖ واﳌﻤﺎرﺳﺔ‪.‬‬ ‫‪リ‬ﻟﺜًﺎ‪ :‬ﺗﻨﻮﻋﺖ أﳕﺎط اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬ﻓﻤﻦ ﺣﻴﺚ ﻧﻮﻋﻴﺔ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻓﺈﻧﻪ ﻳﻨﻘﺴﻢ إﱃ ﳕﻄﲔ‪ ،‬اﻷول‪ :‬اﻗﺘﺼﺎر‬ ‫ﻣﺜﻼ‪ ،‬واﻟﺜﺎﱐ‪ :‬اﻻﺧﺘﻴﺎر ﲟﻌﻨﺎﻩ‬ ‫ﺻﺎﺣﺐ اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻠﻰ رواﻳﺔ ﺑﻌﻴﻨﻬﺎ ﻋﻦ ﺷﻴﺦ‪ ،‬أو أﻛﺜﺮ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻓﻌﻞ ﻋﺎﺻﻢ ً‬ ‫اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬وﻫﻮ أن ﻳﻘﻮم اﻟﻘﺎرئ ‪ヨ‬ﳌﻮازﻧﺔ واﻻﺧﺘﻴﺎر ﺑﲔ ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ‪ ،‬ﻓﻴﺨﺘﺎر ﻣﻨﻬﺎ ﻗﺮاءة ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ‪ ،‬وﳚﺮد ﻣﻦ ذﻟﻚ‬ ‫ﻃﺮﻳﻘﺔ ﻋﻠﻰ ﺣﺪة‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻓﻌﻞ ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬واﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬وﲪﺰة‪ ،‬وﻏﲑﻫﻢ‪.‬‬ ‫ﻗﺎﺻﺮا ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻣﻦ ﺿﺮورة ﻛﻮﻧﻪ اﺧﺘﻴﺎر‬ ‫را ًﺑﻌﺎ‪ :‬وﺿﺢ اﻟﺒﺤﺚ أن اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواﺋﻲ اﳌﻘﺒﻮل‪ ،‬ﻟﻴﺲ ً‬ ‫رواﻳﺔﻣﻌﻴﻨﺔ‪ ،‬أو ﻗﺮاءة ﻣﻌﻴﻨﺔ ﻣﻦ ﳎﻤﻮع ﻗﺮاءات‪ ،‬أوروا‪レ‬ت‪ ،‬وذﻟﻚ ﻷن ﻫﻨﺎك أﻗﻮ ًاﻻ ﻛﺜﲑة ﺗﺜﺒﺖ أن ﺑﻌﺾ اﻷﺋﻤﺔ ﻗﺪ‬ ‫أﻟﱠﻒ اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﻣﻦ ﳎﻤﻮع ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ‪ ،‬وﱂ ﻳﺮو ﻋﻦ ﺷﻴﺨﻪ ﻗﺮاءة ﻛﺎﻣﻠﺔ ﻣﻦ أول اﻟﻘﺮآن إﱃ آﺧﺮﻩ‪ ،‬ﺑﻞ اﺧﺘﺎر ﻣﻦ ﳎﻤﻮع‬ ‫ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ ﻗﺮاءة ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ‪ ،‬وأن ﻫﺬا اﻟﻔﻌﻞ ﺟﺎﺋﺰ؛ ﻷﻧﻪ ﺿﻤﻦ اﳌﺮوي‪ ،‬ﻓﻼ ﻳﻨﻄﺒﻖ اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﺮواﺋﻲ ﻋﻠﻰ ﲨﻴﻊ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء‪ ،‬ﺑﻞ ﻳﻨﻄﺒﻖ ﻋﻠﻰ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺮواة‪ ،‬اﻟﱵ ﻛﺎﻧﺖ ﰲ اﻟﻐﺎﻟﺐ اﻷﻋﻢ ﺗﻘﺘﺼﺮ ﻋﻠﻰ رواﻳﺔ ﻣﺎ ﻧﻘﻠﻮﻩ ﻋﻦ‬ ‫ﲤﺎﻣﺎ دون ﺗﺼﺮف‪.‬‬ ‫ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ ً‬ ‫ﺧﺎﻣﺴﺎ‪ :‬ﻣﻴﺰ اﻟﺒﺤﺚ ﺑﲔ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎرات ﻏﲑﻫﻢ ﻣﻦ اﻟﻨﺤﺎة‪ ،‬ﺣﻴﺚ أن اﻟﻘﺮاء اﺧﺘﺎروا ﻟﻴﻘﺮﺋﻮا اﻟﻨﺎس ﺬﻩ‬ ‫ً‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎرات‪ ،‬أﻣﺎ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻨﺤﺎة‪ ،‬ﻓﻼ ﺗﻌﺪو أن ﺗﻜﻮن ﻣﻦ ﻗﺒﻴﻞ اﳌﺮﺟﺤﺎت ﳌﺎ ذﻫﺒﻮا إﻟﻴﻪ ﻣﻦ ﺗﻘﻌﻴﺪ اﻟﻘﻮاﻋﺪ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.483 :،‬‬ ‫‪ 2‬ذﻛر اﻟﮭذﻟﻲ أن أﺑﺎ ﺑﺣرﯾﺔ ﺗوﻓﻰ ﺳﻧﺔ ﺗﺳﻊ ﻋﺷر وﻣﺎﺋﺔ‪ ،‬وﺧﻠﻔﮫ ﻓﻲ اﻟﻘراءة اﺑن ﻗطﯾب وأﻗﺎم ﺑﻌده ﺳﻧﺔ وﻧﺻﻔًﺎ وﺗوﻓﻲ‪ ،‬ﻓﻣن ھﻧﺎ ﻗﻠﻧﺎ إن اﺑن ﻗطﯾب ﺗوﻓﻲ ﻓﻲ ﺣدود ‪121‬ه‪ .‬ﯾﻧظر اﻟﮭذﻟﻲ‪ ،‬اﻟﻛﺎﻣل‪.57 :،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪382 :2 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻷرﺟوزة اﻟﻣﻧﺑﮭﺔ ‪.141‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن ﻋطﯾﺔ‪ .‬اﻟﻣﺣرر اﻟوﺟﯾز‪.35 :2 ،‬‬ ‫‪6‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.265 :2 ،‬‬ ‫‪ 7‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.322 :2 ،‬‬ ‫‪127‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻣﺜﻼ‪ -‬أﻗﺮأ ‪ヨ‬ﺧﺘﻴﺎراﺗﻪ اﻟﱵ اﳌﺒﺜﻮﺛﺔ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ‪.‬‬ ‫اﻟﻨﺤﻮﻳﺔ‪ ،‬ﻓﻠﻢ ﻧﺴﻤﻊ أن ﺳﻴﺒﻮﻳﻪ – ً‬ ‫ﺳﺎدﺳﺎ‪ :‬وﺿﺢ اﻟﺒﺤﺚ أن ﻫﻨﺎك ﻓﺮﻗًﺎ ﺑﲔ اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﻘﺮاء ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎرات ﻣﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪﻫﻢ‪ ،‬ﻓﺎﺧﺘﻴﺎر‬ ‫ً‬ ‫اﻟﻘﺮاء ﻣﻨﺼﺐ ﺣﻮل اﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬واﺧﺘﻴﺎر ﻣﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ ﻣﻨﺼﺐ ﺣﻮل اﺧﺘﻴﺎر ﻗﺮاء ﻋﻴﻨﻬﻢ‪.‬‬ ‫ﺳﺎﺑﻌﺎ‪ :‬وﻗﻒ اﻟﺒﺤﺚ ﻋﻠﻰ اﻻﺧﺘﻴﺎرات اﳌﻨﺴﻮﺑﺔ إﱃ اﻟﺮواة‪ ،‬وﲢﻘﻖ ﻣﻨﻬﺎ‪ ،‬ﻓﺎﺗﻀﺢ أ ﻢ آﺛﺮوا ﻃﺮﻳﻖ اﻟﺮواﻳﺔ ﻋﻦ‬ ‫ً‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا‬ ‫ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ‪ ،‬وﱂ ﳜﺘﺎروا ﻗﺮاءة ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻴﻬﻢ‪ ،‬وأن اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﺬي وﻗﻊ ﻣﻦ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻏﺎﻟﺒًﺎ ﻻ ﻳﻌﺪو أن ﻳﻜﻮن‬ ‫ً‬ ‫ﻟﺒﻌﺾ اﳌﻮاﺿﻊ اﶈﺪودة‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﺣﺼﻞ ﻣﻦ ﺷﻌﺒﺔ وﺣﻔﺺ‪ ،‬وﻏﲑﳘﺎ‪ ،‬وﻫﻲ ﻣﺸﻬﻮرة ﰲ ﻛﺘﺐ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬وﺣﻜﻢ اﻟﻘﺮاءة‬ ‫ﺎ اﳉﻮاز إن ﻛﺎﻧﺖ ﻣﺘﻮاﺗﺮة‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﺻﺮح ﺑﺬﻟﻚ اﻷﺋﻤﺔ‪ ،‬أﻣﺎ ﻣﺎ ورد ﻋﻨﻬﻢ ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎر ﺧﺎرج اﻟﻘﺮاءات اﻟﻌﺸﺮ‪ ،‬ﻓﺈﻧﻪ ﻻ‬ ‫ﻳﻘﺮأ ﺑﻪ ﻋﻨﻪ‪ ،‬وذﻟﻚ ﻣﺜﻞ اﺧﺘﻴﺎر ﺷﻌﺒﺔ ﻟﻘﺮاءة) أﻓﺤﺴﺐ اﻟﺬﻳﻦ ﻛﻔﺮوا( ﺑﻔﺘﺢ اﳊﺎء وﺳﻜﻮن اﻟﺴﲔ‪ ،‬اﻟﱵ ذُﻛﺮ أﻧﻪ‬ ‫اﺧﺘﺎرﻫﺎ ﻣﻮاﻓﻘﺔ ﻟﻘﺮاءة ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﻃﺎﻟﺐ‪ ،‬ﻓﺈﻧﻪ ﻻ ﻳﻘﺮأ ﺎ ﻣﻦ رواﻳﺘﻪ إﱃ ﻳﻮﻣﻨﺎ ﻫﺬا‪.‬‬ ‫ﲤﺎﻣﺎ ﻛﻤﺎ ﻓﻌﻞ اﻟﻘﺮاء‪ ،‬ﻓﻬﺬا ﺣﺼﻞ ﻣﻦ ﺑﻌﺾ‬ ‫أﻣﺎ ‪ヨ‬ﻟﻨﺴﺒﺔ ﳌﺎ ورد ﻋﻦ ﺑﻌﺾ اﻟﺮواة ﻣﻦ اﺧﺘﻴﺎر ﻟﻘﺮاءة ﺗﻨﺴﺐ إﻟﻴﻬﻢ‪ً ،‬‬ ‫اﻟﺮواة ﻛﻮرش‪ ،‬وﻛﺎﻟﻴﺰﻳﺪي‪ ،‬وﻛﺨﻠﻒ اﻟﻌﺎﺷﺮ‪ ،‬ﻓﻬﺆﻻء ﳍﻢ رواﻳﺔ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ وﻫﻲ ﻣﻦ اﻟﺮوا‪レ‬ت اﳌﺘﻮاﺗﺮة‪ ،‬وﳍﻢ اﺧﺘﻴﺎر‬ ‫ﺧﺎص ﻢ‪ ،‬وﱂ ﻳﻘﺮأ إﻻ ‪ ヨ‬ﺧﺘﻴﺎر ﺧﻠﻒ اﻟﻌﺎﺷﺮ‪ ،‬اﻟﺬي ﱂ ﳜﺮج ﰲ اﺧﺘﻴﺎرﻩ ﻋﻦ ﻗﺮاءة أﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ‪ ،‬أﻣﺎ اﺧﺘﻴﺎر ورش‪،‬‬ ‫ﻓﺈن ﺗﻼﻣﻴﺬﻩ وأﻫﻞ ﻣﺼﺮ ﻛﺎﻧﻮا ﻳﺮﻏﺒﻮن ﻋﻨﻪ وﻳﺆﺛﺮون رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬وﻟﺬا ﱂ ﻳﻜﺘﺐ ﻻﺧﺘﻴﺎرﻩ اﻟﻘﺒﻮل‪ ،‬وﻛﺬﻟﻚ اﳊﺎل‬ ‫‪ヨ‬ﻟﻨﺴﺒﺔ ﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﻴﺰﻳﺪي‪ ،‬اﳌﻌﺪود ﺿﻤﻦ اﻟﻘﺮاءات اﻷرﺑﻊ اﻟﺸﻮاذ‪ ،‬وﻫﺬا ﻳﻮﺣﻲ ن دور اﻟﺮواة ﰲ اﻟﻐﺎﻟﺐ اﻗﺘﺼﺮ ﻋﻠﻰ‬ ‫اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﻷن واﺟﺐ وﻗﺘﻬﻢ ﻳﻘﺘﻀﻲ ذﻟﻚ‪ ،‬وأن اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻟﻮ ﺣﺼﻞ ﻣﻦ أﺣﺪ ﺣﱴ ﻳﻘﺒﻞ‪ ،‬ﻻ ﺑﺪ أن ﻳﻜﻮن ﺿﻤﻦ‬ ‫اﻟﻘﺮاءات اﳌﺸﻬﻮرة‪ ،‬ﻓﻌﻨﺪ ذﻟﻚ ﺳﺘﻜﺜﺮ اﻻﺧﺘﻴﺎرات‪ ،‬ﻓﻬﺬا ﳜﺘﺎر وﻫﺬا ﳜﺘﺎر‪ ،‬ﺑﻼ أدﱏ ﻓﺎﺋﺪة ﺳﻮى ﺗﺸﻌﺐ‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎرات وﻛﺜﺮ ﺎ‪ ،‬واﻟﺘﺸﻮﻳﺶ ﻋﻠﻰ اﻟﻌﺎﻣﺔ‪.‬‬ ‫ﺳﺎﺑﻌﺎ‪ :‬ﺗﺒﲔ أن أﻫﻢ أﺛﺮ ﻟﻈﺎﻫﺮة اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻫﻮ اﺧﺘﻔﺎء ﻗﺮاءات اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪ ،‬وأﺻﺒﺤﺖ اﻟﻘﺮاءات ﺗﻨﺴﺐ‬ ‫ً‬ ‫إﱃ اﻷﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاء‪ ،‬ﻓﻴﻘﺎل ﻗﺮاءة ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬ﺣﺮف ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬ﳑﺎ ﻳﻌﲏ أن اﻷﻣﺔ ارﺗﻀﺖ اﺧﺘﻴﺎرات ﻫﺆﻻء اﻟﻘﺮاء‪ ،‬وﺣﺎزت اﻟﻘﺒﻮل‬ ‫واﻟﺸﻬﺮة‪.‬‬ ‫ﻗﺎر‪ ユ‬ﻣﻦ ﻏﲑ‬ ‫‪リ‬ﻣﻨًﺎ‪ :‬ﻛﺜﺮت اﻻﺧﺘﻴﺎرات ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬وﺑﻠﻎ ﻋﺪد اﻟﻘﺮاء اﻟﺬﻳﻦ ﳍﻢ اﺧﺘﻴﺎر ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن اﺛﻨﲔ وﺛﻼﺛﲔ ً‬ ‫اﻟﻘﺮاء اﻟﻌﺸﺮة ﻓﻠﻢ أﻋﺪﻫﻢ ﺿﻤﻦ ﻫﺬﻩ اﻻﺧﺘﻴﺎرات‪ ،‬وﻫﻲ ﺗﻨﻘﺴﻢ إﱃ ﻗﺴﻤﲔ‪ :‬اﻷول‪ :‬اﺧﺘﻴﺎرات ﻣﻘﺒﻮﻟﺔ وﻋﺪدﻫﺎ ﺛﻼﺛﺔ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا‪ ،‬وﻣﻌﲎ ﻣﻘﺒﻮﻟﺔ أ ﺎ ﱂ ﺗﻮﺻﻒ ‪ヨ‬ﻟﺸﺬوذ‪ ،‬ﻻ أ ﺎ ﻳﻘﺮئ ﺎ‪ ،‬واﻟﺜﺎﱐ اﺧﺘﻴﺎرات ﻏﲑ ﻣﻘﺒﻮﻟﺔ‪ ،‬وﻋﺪدﻫﺎ ﺗﺴﻌﺔ‬ ‫ﻋﺸﺮ‬ ‫ً‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرا‪ ،‬وﻫﻲ اﻟﱵ وﺻﻔﺖ إﻣﺎ اﻟﺸﺬوذ أو اﻟﻀﻌﻒ ﰲ اﻹﺳﻨﺎد‪ ،‬أو اﺧﺘﻞ ﻓﻴﻬﺎ ﺷﺮط ﻣﻦ ﺷﺮوط ﻗﺒﻮل اﻟﻘﺮاءة‬ ‫ﻋﺸﺮ‬ ‫ً‬ ‫ﻣﺜﻼ‪.‬‬ ‫اﳌﻘﺒﻮﻟﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺨﺎﻟﻔﺔ ﺧﻂ اﳌﺼﺤﻒ ً‬ ‫وﻳﻮﺻﻲ اﻟﺒﺤﺚ ﺑﺘﺤﺮﻳﺮ ﻣﺼﻄﻠﺢ اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬واﻟﻌﻤﻞ ﻣﻦ ﻗﺒﻞ اﳌﺨﺘﺼﲔ ﻋﻠﻰ ﺗﺘﺒﻌﻪ ﻋﻠﻰ ﻣﺪى اﻟﻘﺮون‪ ،‬وﲤﻴﻴﺰ ﻣﻼﳏﻪ‪،‬‬ ‫وﺑﻴﺎن ﻣﺮاﺣﻠﻪ‪ ،‬ﻓﻬﺬا ﻛﺎن ﻣﻦ أﺑﻠﻎ اﻟﺼﻌﻮ‪ヨ‬ت اﻟﱵ واﺟﻬﺖ اﻟﺒﺤﺚ‪ ،‬ﻓﺄﻇﻦ أﻧﻪ ﻻ ﺑﺪ ﻣﻦ ﺗﺘﺒﻊ ‪ラ‬رﳜﻲ ﳌﺼﻄﻠﺢ‬ ‫اﻻﺧﺘﻴﺎر‪ ،‬وذﻛﺮ أﻃﻮارﻩ اﳌﺨﺘﻠﻔﺔ ﰲ ﻛﻞ ﻗﺮن‪ ،‬ﺧﺎﺻﺔ اﻟﻘﺮون اﻟﺜﻼﺛﺔ اﻷوﱃ‪ .‬ﻛﻤﺎ ﻳﻮﺻﻲ اﻟﺒﺤﺚ ﺑﺪراﺳﺔ ﻣﻘﺎرﻧﺔ‬ ‫ﻻﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺮواة ﻋﻦ اﻟﻘﺮاء‪ ،‬ﻳﻘﺎرن ﻓﻴﻬﺎ ﺑﲔ رواﻳﺘﻬﻢ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ واﺧﺘﻴﺎرا ﻢ اﳋﺎﺻﺔ‪ ،‬وﻳﻮﺿﺢ ﻓﻴﻬﺎ ﻣﺪى ﳐﺎﻟﻔﺔ‬ ‫‪128‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻋﺮﺿﺎ‬ ‫اﺧﺘﻴﺎرات اﻟﺮواة ﻟﺮوا‪ レ‬ﻢ اﳌﺸﻬﻮرة‪ .‬ووﰲ اﳋﺘﺎم أرﺟﻮ أن أﻛﻮن ﻗﺪ ُوﻓﻘﺖ ﻟﻌﺮض ﻫﺬﻩ اﻟﻈﺎﻫﺮة ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ً‬ ‫ﻻﺋ ًﻘﺎ‪ ،‬وأﺳﺄل ﷲ اﻹﺧﻼص واﻟﻘﺒﻮل‪ .‬واﳊﻤﺪ رب اﻟﻌﺎﳌﲔ‪.‬‬ ‫ﻓﻬﺮس اﳌﺼﺎدر واﳌﺮاﺟﻊ‬ ‫اﺑﻦ اﻟﺒﺎذش‪ ،‬أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ‪،‬اﻹﻗﻨﺎع ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪).1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪،‬‬ ‫‪.(1999/1419‬‬ ‫اﺑﻦ اﳉﺰري‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ ،‬ﻏﺎﻳﺔ اﻟﻨﻬﺎﻳﺔ ﰲ ﻃﺒﻘﺎت اﻟﻘﺮاء‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ‪.(1351 ،‬‬ ‫اﺑﻦ اﳉﺰري‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ ،‬اﻟﻨﺸﺮ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻌﺸﺮ‪) ،‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ(‪.‬‬ ‫اﺑﻦ ﺟﲏ‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﻔﺘﺢ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺟﲏ‪ .‬اﶈﺘﺴﺐ ﰲ ﺗﺒﻴﲔ وﺟﻮﻩ ﺷﻮاذ اﻟﻘﺮاءات واﻹﻳﻀﺎح ﻋﻨﻬﺎ‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪:‬‬ ‫وزارة اﻷوﻗﺎف‪ ،‬ا ﻠﺲ اﻷﻋﻠﻰ ﻟﻠﺸﺆون اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪.(1999/1420 ،‬‬ ‫اﺑﻦ ﺧﺎﻟﻮﻳﻪ‪ ،‬اﳊﺴﲔ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ .‬اﳊﺠﺔ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .4‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﺸﺮوق‪.(1401 ،‬‬ ‫اﺑﻦ ﺧﺎﻟﻮﻳﻪ‪ ،‬اﳊﺴﲔ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ .‬ﳐﺘﺼﺮ ﰲ ﺷﻮاذ اﻟﻘﺮآن ﻣﻦ ﻛﺘﺎب اﻟﺒﺪﻳﻊ‪) ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ ،‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳌﺘﻨﱯ(‪.‬‬ ‫اﺑﻦ ﻋﻄﻴﺔ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﳊﻖ ﺑﻦ ﻏﺎﻟﺐ‪ .‬اﶈﺮر اﻟﻮﺟﻴﺰ ﰲ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻌﺰﻳﺰ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ‬ ‫اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪.(1422 ،‬‬ ‫اﺑﻦ ﳎﺎﻫﺪ‪ ،‬أﲪﺪ ﺑﻦ ﻣﻮﺳﻰ‪ ،‬اﻟﺴﺒﻌﺔ ﰲ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬ﻣﺼﺮ‪ :‬دار اﳌﻌﺎرف‪.(1400 ،‬‬ ‫اﺑﻦ ﻣﻨﻈﻮر‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻣﻜﺮم‪ .‬ﻟﺴﺎن اﻟﻌﺮب‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﲑوت‪ :‬دار ﺻﺎدر‪.(1414 ،‬‬ ‫اﺑﻦ اﻟﻨﺪﱘ‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﻔﺮج‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إﺳﺤﺎق‪ ،‬اﻟﻔﻬﺮﺳﺖ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﳌﻌﺮﻓﺔ‪.(1997/1417 ،‬‬ ‫اﻟﺒﺎﻗﻼﱐ‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ اﻟﻄﻴﺐ‪ ،‬اﻻﻧﺘﺼﺎر ﻟﻠﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﻋﻤﺎن‪ :‬دار اﻟﻔﺘﺢ‪.(2001/1422 ،‬‬ ‫اﻟﺒﺨﺎري‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ‪ .‬اﳉﺎﻣﻊ اﻟﺼﺤﻴﺢ ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﺑﻦ ﻛﺜﲑ‪.(1987/1407 ،‬‬ ‫أﺑﻮ ﺷﺎﻣﺔ‪ :‬أﺑﻮ اﻟﻘﺎﺳﻢ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ‪ ،‬اﳌﺮﺷﺪ اﻟﻮﺟﻴﺰ إﱃ ﻋﻠﻮم ﺗﺘﻌﻠﻖ ‪ヨ‬ﻟﻜﺘﺎب اﻟﻌﺰﻳﺰ‪) ،‬ﺑﲑوت‪:‬‬ ‫دار ﺻﺎدر‪.(1975/1395 ،‬‬ ‫اﻷﺻﻔﻬﺎﱐ‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﻘﺎﺳﻢ اﳊﺴﲔ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪،‬اﳌﻔﺮدات ﰲ ﻏﺮﻳﺐ اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻘﻠﻢ‪،‬‬ ‫‪.(1412‬‬ ‫اﻷﻧﺪراﰊ‪ ،‬أﲪﺪ ﺑﻦ أﰊ ﻋﻤﺮ‪ ،‬اﻹﻳﻀﺎح ﰲ اﻟﻘﺮاءات‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ دﻛﺘﻮراﻩ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ ﺗﻜﺮﻳﺖ‪(2002 ،1423 ،‬‬ ‫اﳉﺰاﺋﺮي‪ ،‬ﻃﺎﻫﺮ‪ ،‬اﻟﺘﺒﻴﺎن ﻟﺒﻌﺾ اﳌﺒﺎﺣﺚ اﳌﺘﻌﻠﻘﺔ ‪ヨ‬ﻟﻘﺮآن ﻋﻠﻰ ﻃﺮﻳﻖ اﻹﺗﻘﺎن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪).4‬ﺑﲑوت‪ :‬دار‬ ‫اﻟﺒﺸﺎﺋﺮ‪.(1425 ،‬‬ ‫اﳉﻌﱪي‪ ،‬أﺑﻮ ﳏﻤﺪ إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﺑﻦ ﻋﻤﺮ‪ ،‬ﻛﻨﺰ اﳌﻌﺎﱄ ﰲ ﺷﺮح ﺣﺮز اﻷﻣﺎﱐ‪.‬‬ ‫اﳉﻮدة‪ ،‬ﻓﻴﺼﻞ ﻋﺒﺪ ﷲ‪ ،‬اﻟﻘﺮاء واﻟﻘﺮاءات ﰲ اﻟﻘﺮن اﻷول اﳍﺠﺮي‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺴﺘﲑ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزﻫﺮ‪،‬‬ ‫‪129‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪.(2010 /1431‬‬ ‫اﳊﺎﻛﻢ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ‪ ،‬اﳌﺴﺘﺪرك ﻋﻠﻰ اﻟﺼﺤﻴﺤﲔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ‬ ‫اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪.(1990/1411 ،‬‬ ‫اﳊﻤﺪ‪ ،‬ﻏﺎﱎ ﻗﺪوري‪ ،‬أﲝﺎث ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪ ).1‬ﻋﻤﺎن‪ :‬دار ﻋﻤﺎر‪.(2006 /1426 ،‬‬ ‫اﳊﻤﺪ‪ ،‬ﻏﺎﱎ ﻗﺪوري‪ ،‬ﳏﺎﺿﺮات ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪ ).1‬ﻋﻤﺎن‪ :‬دار ﻋﻤﺎر‪.(2003/1423 ،‬‬ ‫ﲪﻴﺘﻮ‪ :‬ﻋﺒﺪ اﳍﺎدي‪ ،‬ﻗﺮاءة ‪ル‬ﻓﻊ ﻋﻨﺪ اﳌﻐﺎرﺑﺔ‪) ،‬اﳌﻐﺮب‪ :‬ﻣﻨﺸﻮرات وزارة اﻷوﻗﺎف واﻟﺸﺆون اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪،‬‬ ‫‪.(2003/1412‬‬ ‫اﻟﺪاﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ‪ .‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺒﻴﺎن ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻹﻣﺎرات‪ :‬ﺟﺎﻣﻌﺔ‬ ‫اﻟﺸﺎرﻗﺔ‪.(2007/1428 ،‬‬ ‫اﻟﺪاﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ‪ .‬اﻷﺣﺮف اﻟﺴﺒﻌﺔ ﻟﻠﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺟﺪة‪ :‬دار اﳌﻨﺎرة‪،‬‬ ‫‪.(1997/1418‬‬ ‫اﻟﺪاﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ‪ .‬اﻷرﺟﻮزة اﳌﻨﺒﻬﺔ ﻋﻠﻰ أﲰﺎء اﻟﻘﺮاء واﻟﺮواة وأﺻﻮل اﻟﻘﺮاءات وﻋﻘﺪ‬ ‫اﻟﺪ‪ルレ‬ت ‪ヨ‬ﻟﺘﺠﻮﻳﺪ واﻟﺪﻻﻻت‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﺮ‪レ‬ض‪ :‬دار اﳌﻐﲏ‪.(1999/1420 ،‬‬ ‫اﻟﺪﺳﻮﻗﻲ‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﻋﺒﺪ اﻟﻮاﺣﺪ‪" ،‬ﻣﺼﻄﻠﺢ اﻻﺧﺘﻴﺎر اﻟﻘﺮاﺋﻲ ﺑﲔ اﻟﺮواﻳﺔ واﻟﺪراﻳﺔ"‪) ،‬ﺣﻮﻟﻴﺔ ﻛﻠﻴﺔ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‬ ‫‪ヨ‬ﳌﻨﻮﻓﻴﺔ‪ ،‬اﻟﻌﺪد اﻟﺜﺎﻟﺚ واﻟﺜﻼﺛﻮن‪.(1418 ،‬‬ ‫ردﻣﺎن‪ ،‬ﲪﻮد ﳏﻤﺪ‪ ،‬اﻟﻘﺮاء واﻟﻘﺮاءات ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻟﺚ اﳍﺠﺮي‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺴﺘﲑ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزﻫﺮ‪،‬‬ ‫‪.(2010 /1431‬‬ ‫اﻟﺬﻫﱯ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ラ ،‬رﻳﺦ اﻹﺳﻼم‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺎب اﻟﻌﺮﰊ‪،‬‬ ‫‪.(1998/1418‬‬ ‫اﻟﺬﻫﱯ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ ،‬ﺳﲑ أﻋﻼم اﻟﻨﺒﻼء‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬ﻣﺆﺳﺴﺔ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‪،‬‬ ‫‪.(1997/1417‬‬ ‫اﻟﺬﻫﱯ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ‪ ،‬ﻣﻌﺮﻓﺔ اﻟﻘﺮاء اﻟﻜﺒﺎر ﻋﻠﻰ اﻟﻄﺒﻘﺎت واﻷﻋﺼﺎر‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬إﺳﺘﻄﻨﺒﻮل‪:‬‬ ‫ﻣﺮﻛﺰ اﻟﺒﺤﻮث اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪.(1995 /1426 ،‬‬ ‫اﻟﺴﺨﺎوي‪ ،‬أﺑﻮ اﳊﺴﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ ،‬ﲨﺎل اﻟﻘﺮاء وﻛﻤﺎل اﻹﻗﺮاء‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺸﻖ‪ :‬دار اﳌﺄﻣﻮن‪،‬‬ ‫‪.(1998/1418‬‬ ‫ﺳﻌﻴﺪ‪ ،‬ﻧﺼﺮ‪ ،‬اﻻﺧﺘﻴﺎر ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ وﻣﻮﻗﻒ اﳍﺬﱄ ت ‪465‬ه ﻣﻨﻪ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﻃﻨﻄﺎ‪ ،‬دار‬ ‫اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪.(2006/1427 ،‬‬ ‫ﺳﻠﻴﻤﻲ‪ ،‬اﳌﺼﻄﻔﻰ‪ ،‬اﻻﺧﺘﻴﺎرات واﻻﻧﻔﺮادات اﻟﻮاردة ﰲ ﻛﺘﺎب‪ :‬ﻏﺎﻳﺔ اﻟﻨﻬﺎﻳﺔ‪ ،‬ﲨﻊ ودراﺳﺔ‪)،‬اﳌﺆﲤﺮ اﻟﻌﺎﳌﻲ‬ ‫‪130‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﻷول ﻟﻠﻘﺮاءاﺗﻔﻲ ﻣﻮﺿﻮع‪ :‬اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﰲ اﻟﻌﺎﱂ اﻹﺳﻼﻣﻴﺄوﺿﺎع وﻣﻘﺎﺻﺪ‪ ،‬ﻧﻈﻤﻬﻤﺮﻛﺰ اﻹﻣﺎم أﰊ ﻋﻤﺮ‬ ‫اﻟﺪاﱐ ﻟﻠﺪراﺳﺎت واﻟﺒﺤﻮث اﻟﻘﺮاﺋﻴﺔ اﳌﺘﺨﺼﺼﺔ ‪9-7‬ﻣﺎﻳﻮ ‪) 2013‬اﳌﻐﺮب‪ -‬ﻣﺮاﻛﺶ‪.(745-689 ،‬‬ ‫اﻟﺸﺎﻃﱯ‪ ،‬اﻟﻘﺎﺳﻢ ﺑﻦ ﻓﲑﻩ‪ ،‬ﻣﱳ اﻟﺸﺎﻃﺒﻴﺔ اﳌﺴﻤﻰ ﺣﺮز اﻷﻣﺎﱐ ووﺟﻪ اﻟﺘﻬﺎﱐ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‬ ‫‪) .4‬اﳌﺪﻳﻨﺔ اﳌﻨﻮرة‪ :‬دار اﳍﺪى‪(2005/1426 ،‬‬ ‫ﺷﻜﺮي‪ ،‬أﲪﺪ ﺧﺎﻟﺪ‪" ،‬ﺟﻬﻮد اﻷﻣﺔ ﰲ ﻗﺮاءات اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ"‪ ،‬أﲝﺎث اﳌﺆﲤﺮ اﻟﻌﺎﳌﻲ اﻷول ﻟﻠﺒﺎﺣﺜﲔ ﰲ‬ ‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ وﻋﻠﻮﻣﻪ‪) ،‬اﳌﻐﺮب‪ -‬ﻓﺎس‪.(165 -135 ،‬‬ ‫اﻟﺼﻔﺎﻗﺴﻲ‪ ،‬ﺳﻴﺪي ﻋﻠﻲ‪ ،‬ﻏﻴﺚ اﻟﻨﻔﻊ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﺴﺒﻊ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‬ ‫‪.(1999/1419‬‬ ‫اﻟﺼﻐﲑ‪ ،‬ﳏﻤﻮد أﲪﺪ‪ .‬اﻟﻘﺮاءات اﻟﺸﺎذة وﺗﻮﺟﻴﻬﻬﺎ اﻟﻨﺤﻮي‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺸﻖ‪ :‬دار اﻟﻔﻜﺮ‪،‬‬ ‫‪.(1999/1419‬‬ ‫اﻟﻄﱪي‪ ،‬أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺒﻴﺎن ﰲ وﻳﻞ اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬ﻣﺆﺳﺴﺔ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‪،‬‬ ‫‪.(2000/1420‬‬ ‫ﻃﺮﻣﻢ‪ ،‬ﻧﺒﻴﻞ أﲪﺪ‪ ،‬اﻟﻘﺮاء واﻟﻘﺮاءات ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺴﺘﲑ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزﻫﺮ‪/1431 ،‬‬ ‫‪.(2010‬‬ ‫اﻟﻔﺮاء‪ ،‬ﳛﲕ ﺑﻦ ز‪レ‬د‪ .‬ﻣﻌﺎﱐ اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﲑوت‪ :‬ﻋﺎﱂ اﻟﻜﺘﺐ‪.(1983/1403 ،‬‬ ‫اﻟﻔﻀﻠﻲ‪ :‬ﻋﺒﺪ اﳍﺎدي‪ ،‬اﻟﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪ラ ،‬رﻳﺦ وﺗﻌﺮﻳﻒ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻘﻠﻢ‪١٤٠٥ ،‬‬ ‫‪(١٩٨٥/‬‬ ‫اﻟﻔﻘﻴﻪ‪ ،‬ﻋﺒﺪﻩ ﺣﺴﻦ‪ ،‬اﻟﻘﺮاء واﻟﻘﺮاءات ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺮاﺑﻊ اﳍﺠﺮي‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺴﺘﲑ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزﻫﺮ‪/1431 ،‬‬ ‫‪.(2010‬‬ ‫ﻓﻼﺗﻪ‪ ،‬أﻣﲔ ﺑﻦ إدرﻳﺲ‪ .‬اﻻﺧﺘﻴﺎر ﻋﻨﺪ اﻟﻘﺮاء‪ :‬ﻣﻔﻬﻮﻣﻪ‪ ،‬ﻣﺮاﺣﻠﻪ‪ ،‬وأﺛﺮﻩ ﰲ اﻟﻘﺮاءات )رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺴﺘﲑ‪،‬‬ ‫ﺟﺎﻣﻌﺔ أم اﻟﻘﺮى‪.(1421 ،‬‬ ‫ﻳﲏ‪ ،‬أﲪﺪ ﺑﻦ ﻓﺎرس‪ ،‬ﻣﻘﺎﻳﻴﺲ اﻟﻠﻐﺔ‪) ،‬دار اﻟﻔﻜﺮ‪.(1979/1399 ،‬‬ ‫اﻟْ َﻘ ْﺰِو ِ ﱡ‬ ‫اﻟﻘﺸﲑي‪ ،‬ﻣﺴﻠﻢ ﺑﻦ اﳊﺠﺎج‪ ،‬ﺻﺤﻴﺢ ﻣﺴﻠﻢ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ ،‬دار اﳊﺪﻳﺚ‪.(1992 /1412 ،‬‬ ‫اﻟﻘﻴﺴﻲ‪ ،‬ﻣﻜﻲ ﺑﻦ أﰊ ﻃﺎﻟﺐ‪ .‬اﻹ‪ヨ‬ﻧﺔ ﻋﻦ ﻣﻌﺎﱐ اﻟﻘﺮاءات‪) ،‬ﻣﺼﺮ‪ :‬دار ﻀﺔ ﻣﺼﺮ‪.(1977 ،‬‬ ‫اﻟﻜﺮﻣﺎﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﰊ ﻧﺼﺮ‪ ،‬ﺷﻮاذ اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬ﻣﺆﺳﺴﺔ اﻟﺒﻼغ‪.(2001 ،‬‬ ‫اﳍﺬﱄ‪ ،‬ﻳﻮﺳﻒ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ‪ ،‬اﻟﻜﺎﻣﻞ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻌﺸﺮ واﻷرﺑﻌﲔ اﻟﺰاﺋﺪة ﻋﻠﻴﻬﺎ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪ ).1‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪:‬‬ ‫ﻣﺆﺳﺴﺔ ﲰﺎ‪.(2007/1428 ،‬‬ ‫‪131‬‬ HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I KÛFE KIRAAT İMAMLARI VE KIRAATLERİNDEKİ USUL FARKLILIKLARININ KARŞILAŞTIRILMASI (‫)اﻟﻘﺮاء اﻟﻜﻮﻓﯿﻮن و اﺧﺘﻼﻓﺎﺗﮭﻢ ﻓﻲ أﺻﻮل اﻟﻘﺮاءات دراﺳﺔ وﻣﻘﺎرﻧﺔ‬ Hasan Karabacakoğlu Yüksek Lisans Öğrencisi, Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Kur’ân-ı Kerîm Okuma ve Kıraat İlmi Anabilim Dalı Graduate Student, University of Kastamonu Faculty of Theology, Department of Reading the Qur’an and Qiraat Science, Kastamonu, Turkey [email protected], orcid.org/0000-0003-3897-8189 *Sorumlu yazar(responsible writer) Nazife Vildan Güloğlu Dr. Öğr. Üyesi, Kastamonu Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Kur’ân-ı Kerîm Okuma ve Kıraat İlmi Anabilim Dalı Assistant Professor, University of Kastamonu Faculty of Theology, Department of Reading the Qur’an and Qiraat Science, Kastamonu, Turkey [email protected], orcid.org/0000-0001-7126-7691 GİRİŞ Yüce Allah, engin rahmetinin gereği olarak Kur’ân-ı Kerim’i indirmiş ve yine bu geniş merhameti ile onu korumayı uhdesine almıştır.1 Diğer ilâhî kitaplar hakkında böyle bir vaat söz konusu olmadığı için onlar, insanlığını yitirmiş kimselerin müdahalesine maruz kalmış,2 değişime uğramış ve neticede ilâhîliklerini kaybeden bir yapıya bürünmüşlerdir. Kur’ân-ı Kerîm’in korunması ise ilâhî kontrol ve yönetim altında yine insanlar aracılığı ile gerçekleşmiştir. Öyle ki yüce Allah, bu uğurda çalışma gösterecek kimseleri var edip onlara yol göstermiş, onlar da Kur’an’ın gerek yazılması, gerek okunması ve hatta doğru anlaşılması hususunda ellerinden geleni yapmışlardır. Kur’an’ın nüzulü ile başlayan Kur’an tarihi, onun korunmasına yönelik çalışmalarla dolu bir görünüm arz etmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’in ilk indiği andan itibaren hem ezberleme yoluyla hem de yazılmak suretiyle muhafaza edildiği görünmektedir. Kur’ân-ı Kerîm’i ilk ezberleyen, okuyan ve onu bizzat yaşayan Hz. Peygamber’dir. Hz. Peygamber ashabına, Kur’ân-ı Kerîm’i tane tane okumuş, yedi harf çerçevesinde izin verilen kolaylıkları göstermiş, her milletten müslüman topluluklara Kur’an’ı öğrenmeleri, okumaları ve yaşama aktarmaları hususunda çok çaba sarf etmiştir. Onun bu eşsiz gayretleri neticesinde sahabeden bazısı, ondan bir kıraat öğrenirken bazıları da birden fazla kıraati ahzetmiştir. Hâliyle tâbiîn ve tebe-i tâbiîn neslinden de bu kıraatleri öğrenen kimseler çıkmış ve neticede kârîler pek çok sayıya ulaşmıştır. Bu arada İslâm’ın sınırları genişleyip bid‘at ve hurafe yaygınlaşınca, kıraatlerin de tahrifattan korunmasını sağlayan girişimlerin ortaya konulması kaçınılmaz olmuştur. Böylece hicrî ikinci asırda kıraatlerin tespitine yönelik ilk çalışmalar başlamıştır. Ancak bu dönemde yapılan çalışmaların daha çok şifahi olduğu anlaşılmaktadır. Daha sonraki dönemlerde, Hz. Peygamber’den sahih senetlerle rivayet edilen kıraatler, onları tespit edip okuyan imamlara nispet edilmiştir. Öncelikle kırâat-i seb‘a imamları olarak bilinen kârîler arasında, Kûfe kıraat imamlarının önemli bir yeri vardır. 1 2 Kur’an Yolu (Erişim 02 Ekim 2021), el-Hicr 15/ 9. Mesela bk. el-Bakara 2/79. 132 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Halifeler döneminde Hz. Ömer (ö. 23/644) Kûfe’ye, Abdullah b. Mes‘ûd’u (ö. 32/652-53) görevlendirmiştir. Abdullah b. Mes‘ûd bu şehirde, İslâmî ilimlerle birlikte kıraat ilminin de temellerini atmış ve kıraat dersleri vermiştir. Hz. Osman mushafının bir nüshası Kûfe’ye gönderilirken, onun beraberinde tâbiînden olan Ebû Abdurrahman es-Sülemî (ö. 73/692 [?]) de görevlendirilmiş3 ve o, bu nüshayı temel alarak kırk yıl Kûfe Camii’nde Kur’ân-ı Kerîm talim etmiştir. Onun kendisini bu şekilde Kur’an öğretimine vermesine sebep olan şeyin Hz. Peygamber’in “Sizin en hayırlınız Kur’ân’ı öğrenen ve öğreteninizdir.”4 buyruğu olduğunu söylemesi,5 bu işi ne kadar ciddiye aldığını göstermesi bakımından önemlidir. Kûfe’de Ebû Abdurrahman es-Sülemî’den sonra kıraatte imamlık konumuna yükselen hiç şüphesiz Âsım b. Behdele’dir (ö. 127/745). İmam Âsım ile birlikte Hamza b. Habîb (ö. 156/773) ve Ali b. Hamza el-Kisâî (ö. 189/805) de daha sonraki dönemlerde “yedi kıraat imamı’’ tabiri ile meşhur olan önemli kıraat âlimlerindendir.6 Bu çalışmada Kırâat-i seb‘a imamlarından olan üç kıraat imamının, özellikle kıraatlerindeki usul farklılıkları açısından karşılaştırılmaları hedeflenmektedir. Âsım Kırâati’nin Hafs Rivâyetiyle Halef b. Hişâm Kırâati’nin Mukayesesi adlı tamamlanmış bir tezle beraber ‘Kûfe İmamları’nın Kıraatleri ve Hüccetleri’ ve ‘Kıraat-ı Seb’a Usûl ve Kaideleri’ başlığı altında devam eden tez çalışmaları bulunmaktadır. Ancak literatürde bu üç imamın bir arada ele alındığı bir çalışmaya rastlanmamıştır. Bu bakımdan çalışmanın literatüre katkı sağlayacağı umulmaktadır. Çalışmada öncelikle üç kıraat imamının kısaca bibliyografileri ve kıraat ilmine katkıları üzerinde durulacak sonra da bu imamların usul farklılıkları karşılaştırmalı olarak ele alınacaktır. 1. HİCRİ İKİNCİ ASIRDA KIRAAT Ashap, kıraatleri Peygamberden aldıkları gibi okuyorlardı. İslam dini genişlemeye ve yayılmaya başladığında Mekke ve Medine dışına görevliler gönderiliyor ve bu görevliler hangi kıraati öğrenmiş ise ona göre Kur’an öğretiminde bulunuyorlardı. Halifeler döneminde de İbn Mesûd Kûfe’ye, Ubey b. Ka’b Şam’a gitmiş ve mushaflarındaki kıraatleri birbirinden farklı olduğu için gidilen yerlerde okuma farklılıkları meydana gelmişti.7 Hicretin otuzuncu senesinde Ermenistan-Azerbaycan savaşında Şamlı ve Iraklı askerler kıraatlerinin birbirlerinden farklı olduğunu görünce ihtilafa düştüler. Orduda bulunup bu durumu gören Huzeyfe b. Yemân (ö. 36/656) Medine’ye dönünce durumun vahametini Hz. Osman’a (ö. 35/656) anlattı. Hz. Osman bu durum üzerine istinsah için Zeyd b. Sâbit başkanlığında, Abdullah b. Zübeyr el-Esedî, Saîd b. Âs el-Emevî ve Abdurrahman b. Hâris b. Hişâm’ı görevlendirdi ve onlara “Eğer siz ve Zeyd bir şeyde ihtilafa düşerseniz, Kureyş lisanıyla yazın! Şüphesiz ki Kur’an, onların lisanıyla inmiştir.” dedi.8 İstinsah edilen Mushaflar daha sonra Mekke, Kûfe, Basra, Şam, Yemen ve Bahreyn’e gönderilmiş ve onun dışındakilerin yakılması emredilmiştir.9 İmam Mushafı olarak adlandırılan Medine Mushafını da kendisi için Medine’de bırakmıştır. Her şehir halkı Mushaflarını okudular ve Allah Rasûlü’nde olan şeyleri Ebû Bekr Ahmed b. Mûsâ b. el-Abbâs b. Mücâhid et-Temîmî, Kîtabü’s-sebʿa (thk. Şevkî Dayf), Kahire: Dâru’lMeârif, 1972, 68. 4 Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail el-Buhârî, el-Câmiʿu’s-sahîh, nşr. Bedreddin Çetiner (İstanbul: Çağrı Yayınları, 1413/1992), Buhârî, “Fezâʾilü’l-Kurʾân”, 21. 5 Ebû Muhammed Mekkî b. Ebî Tâlib Hammûş b. Muhammed el-Kaysî, er-Riʿâye li-tecvîdi’l-kırâʾe ve tahkîki lafzi’t-tilâve, thk. Ebû Âsım Hasen b. Abbâs b. Kutub (Kurtuba: Mektebetü Kurtuba, ts.), 18. 6 bk. İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebʿa, 70-79. 3 bk. Ebû Muhammed Mekkî b. Ebî Tâlib Hammûş b. Muhammed el-Kaysî, el-İbâne ʿan meʿâni’l-kırâʾât, thk. Abdülfettah İsmâîl Şelebî, Kahire: Dâru Nehdati Mısr, ts., 48. 8 bk. Buhârî, “Fezâilü’l-Kur’ân”, 3. 9 Muhammad al-Muhtâr Walad Abbâh, Tarih’ul-Kıraât fi’l-Meşrik ve’l-Mağrib (İslam Dünyası Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Yayınları, (Icesco) 2001), 10. 7 133 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I model olarak alan sahâbe de onun kıraatine dair hususları da telakki edip aldılar. Sonrasında ise kendilerini kıraate yönelterek bulundukları muhitlerde kendilerinden ilim alınmak için yola çıkılıp, kendilerine müracaat edilen imamlar hâline geldiler. Belde halkının kıraat konusunda kendilerinde ittifak ettiği ve haklarında iki kişinin ihtilaf olmadığı Kûfeli âlimler Yahyâ b. Vessâb, Âsım b. Ebi’n-Necûd, A’meş, Hamza ve Kisâî’dir.10 İbn Mücâhid’in (ö.324/936) Kitâbu’s-Seb’a adlı eserinde ele aldığı tasnifte yer alan Kûfe kıraat imamları ise Âsım b. Ebi’nNecûd, Hamza ve Kisâî’dir.11 1.1. Kûfe Kıraat İmamları Kûfe kıraat imamlarını karanfile benzeten eş-Şâtıbî (ö. 590/1194), onları Hırzü’l-emânî’sinde şu şekilde yâd etmektedir: ‫أذاﻋﻮا ﻓﻘﺪ ﺿﺎﻋﺖ ﺷﺬا وﻗﺮﻧﻨﻔﻼ‬ ‫’وﺑﺎﻟﻜﻮﻓﺔ اﻟﻐﺮاء ﻣﻨﮭﻢ ﺛﻼﺛﺔ‬ ‘‘Kûfede meşhur beyazlığı ile ortaya çıkan üçü, onlardan mis kokulu karanfil yayılmıştır.’’12 Elbette bu imamların ilki, kendisine İbn Mücâhid’in de ilk sırada yer verdiği Âsım b. Behdele’dir.13 1.1.1. Âsım b. Behdele’nin Hayatı Ebû Bekir Âsım b. Behdele b. Ebi’n-Necud el-Kûfi, el-Esedi künyesi ile bilinmektedir. Kırâati seb‘a imamları arasında beşinci sırada gösterilen Âsım, ayrıca nahiv imamlarından biridir. Onun Muâviye b. Ebû Süfyân zamanında (661-680) Kûfe’de doğduğu ifade edilmiştir. Behdele isminin babasının adı olduğu veya babasının adının Abdullah olup, annesinin isminin olduğu beyan edilmiştir.14 Hâris b. Hassân el-Bekrî ile Rifâa b. Yesribî’ye yetişmiştir ve bu sebeple tâbiînden sayılmıştır. Ebû Abdurrahman es-Sülemî ve Zir b. Hubeyş el-Esedî, onun kıraatini arz yoluyla aldığı kimselerdir. Ebû Vâil ve Mus‘ab b. Sa‘d gibi tâbiîlerden hadis rivayet etmiştir. Âsım, Ebû Abdurrahman es-Sülemî kanalıyla Hz. Ali’den aldığı kıraati Hafs b. Süleyman’a okutmuş; Zir b. Hubeyş el-Esedî aracılığıyla İbn Mes‘ûd’den aldığını kıraati ise Ebû Bekir Şu‘be b. Ayyâş’a okutmuştur. Ondan da Atâ b. Ebû Rebâh, Süleyman et-Teymî, Süfyân es-Sevrî ve Süfyân b. Uyeyne gibi birçok âlim hadis rivayet etmiştir. Ebû Abdurrahman es-Sülemî’den sonra Kûfe’nin kıraat imamı olmuştur. Kıraat konusunda ondan istifade edenlerin arasında Ebû Bekir Şu‘be, Hafs, Süleyman el-A‘meş, Halîl b. Ahmed, Ebû Amr b. Alâ ve Hamza ez-Zeyyât gibi pek çok kimse bulunmaktadır.15 Tâbiîn âlimlerinden olan Âsım, sesinin güzelliği bakımından insanların en güzeli olarak takdim edilmiş ve gayet fasih bir okuyuşa sahip olduğu söylenmiştir. Buna ilave olarak ondan edep ve züht sahibi bir kimse olarak da söz edilmiştir. Onun namaza durduğu vakit dal gibi dik durduğu, Cuma günü mescitte ikindiye kadar oturduğu, hayır işleri ile meşgul olduğu ve çok namaz 10 Ebü’l-Hayr Muhammed el-Cezerî, en-Neşr fi’l-kırâʾâti’l-ʿaşr (nşr. Ali M. ed-Dabbâ‘), Beyrut: Dârü’l-Kütübi’lİlmiyye, 1971, 1/13-15. 11 bk. İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebʿa, 70-79; Abdulhamit Birışık, ‘‘Kıraat’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (Ankara: TDV Yayınları, 2002), 25: 428. 12 Ebû Muhammed Kâsım b. Fîrruh eş-Şâtıbî, Hırzü’l-emânî ve vechü’t-tehânî fi’l-kıraâti’s-seb’a, Mektebetü Dar’ul-Hüda, 2005), 34. 13 bk. İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebʿa, 70. 14 Cezerî, Gâyetü’n-nihâye, 1, 315. 15 bk. İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebʿa, 70; Ebû Amr ed-Dânî, et-Teysîr (nşr. Otto Pretzl), 2. BÂsım, Beyrut: Dâru’lKitâbi’l-Arabî, 1404/1984, 6; Muhammed b. Ahmed ez-Zehebî, Siyeru aʿlâmi’n-nübelâʾ (nşr. Şuayb el-Arnaût v.dğr.), Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1409/1988, 5/256-257; Ebü’l-Hayr Muhammed el-Cezerî, Gâyetü’n-nihâye fî tabakâti’l-kurrâʾ (nşr. G. Bergstraesser), Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 1427/2006, 1/315-316: Ayrıca bk. Siraceddin Öztoprak, Kur’an Kıraatı, İstanbul, Beyan Yayınları, 2012), 134. 134 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I kıldığı anlatılmıştır.16 Kıraat ilmindeki yetkinliği yanında Kûfe ehli arasında nahiv ilminde de önde olan birisidir. Öğrencisi Ebû Bekir b. Ayyâş onun ileri derecede nahiv bildiğini, konuştuğunda gayet fasih konuştuğunu ifade etmiştir.17 Hırzü’l-emânî’de imam Âsım hakkındaki ifadeler şu şekildedir: ‫ﻓﺸﻌﺒﺔ راوﯾﮫ اﻟﻤﺒﺮزأﻓﻀﻼ‬ ‫وﺣﻔﺺ وﺑﺎﻹﺗﻘﺎن ﻛﺎن ﻣﻔﻀﻼ‬ ‫’ﻓﺄﻣﺎ أﺑﻮ ﺑﻜﺮ وﻋﺎﺻﻢ اﺳﻤﮫ‬ ‫وذاك اﺑﻦ ﻋﯿﺎش أﺑﻮ ﺑﻜﺮ اﻟﺮﺿﺎ‬ ‘‘Ebû Bekir’e gelince ismi Âsım’dır, akranları arasında üstün olan ravisi Şûbe’dir. İbn Ayyâş olan Ebû Bekir adaletlidir, Hafs ise fazilet bahşedilmiş ve itkân sahibidir.’’18 1.1.2. Hamza b. Habîb’in Hayatı Hamza b. Habîb, hayatını kıraat ilmine tahsis eden kimselerden olup Temîmullah b. Rabî‘a ailesinin mevlâsı veya İkrime b. Rib‘î ailesinin mevlâsıdır. Fars asıllıdır. 80/699 senesinde doğduğu, yaşı itibariyle sahâbîlere ulaştığı ancak onlardan ilmî yönden istifade etmediği anlaşılmaktadır. Özellikle Enes b. Mâlik gibi sahâbîleri görmüş olması muhtemeldir. Onun Irak’tan Hulvân’a yağ götürmek suretiyle ticaretle uğraştığı söylenmiştir.19 Bu sebeple onun “Zeyyât” lakabıyla anıldığı anlaşılmaktadır. Kur’an ve ferâiz ilminde üstünlüğü Ebû Hanîfe tarafından ifade edilen Hamza,20 güzel kıraat etmeyi İbn Ebî Leylâ’dan öğrendiğini söylemiştir.21 Kaynaklarda Hamza’nın kıraat hocaları arasında daha çok Muhammed b. Abdurrahman b. Ebû Leylâ ve Humrân b. A‘yen’in zikredildiği görülmektedir. Ebû İshak esSebîî, Talha b. Musarrif ve Ca‘fer es-Sâdık da istifade ettiği âlimler arasında zikredilir.22 Cezerî, Gâyetü’n-Nihâye’sinde onu, Âsım b. Behdele’den harf rivayet edenler arasında saymaktadır.23 Buna göre onun kıratini oluştururken Âsım’dan da istifade ettiği anlaşılmaktadır. Bununla birlikte İbn Mücâhid’in kendi zamanı itibariyle Kûfe ehlinin Âsım b. Behdele’den daha çok Hamza b. Habîb’in kıraatine yöneldiklerini söylemesi24 en azından o dönemlerde Hamza’nın kıraatine yoğun bir teveccüh olduğunu göstermektedir. Kıraat konusunda Hamza’dan istifade eden pek çok talebe arasında Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778), Şerîk b. Abdullah (ö. 177/794), Muhammed b. Fadl (ö. 195/810), Hüseyin el-Ca‘fî, Şuayb b. Harb ve yedi kıraat imamlarından biri olan Ali b. Hamza el-Kisâî zikredilebilir.25 Dânî’nin beyanına göre o, Abbâsî halifesi Ebû Ca‘fer el-Mansûr (ö. 158/775) zamanında (754775) 156 (773) senesinde Hulvân’da vefat etmiştir.26 Nakledildiğine göre Kûfe’de kıraat sahasındaki imamet, Âsım’dan sonra Hamza’ya intikal etmiştir. Hamza aynı zamanda hadis hafızı olup ferâiz ve Arapçaya da hâkim bir kimsedir.27 Kisaî, Hamza’yı şöyle tasvir etmiştir: “Müslümanların imamı, zahid ve kurrânın efendisidir. Şayet onu görsen, dindarlığından dolayı onunla için ferahlar.” Kisâî’nin ‘Hocam’ diye onunla 16 Tâhâ Fâris, Terâcîmu’l-kurrâi’l-‘aşer ve ruvâtihümü’l-meşhurin, (Beyrut: Müessesetü Reyyân, 1435/2014), 82. 17 Alemüddîn Sehâvî, Cemalu’l-Kurra ve Kemalu’l-İkra, 1. Baskı (Mekke, Mektebetü’t-Türas, 1987), 2: 462. 18 Şatıbi, Hırzu’l-Emani ve Vechu’t-Tehani fi’l-Kıraâti’s-Seb’a, 35-36. 19 Zehebî, Maʿrifetü’l-kurrâʾ, 1, 252. 20 Zehebî, Maʿrifetü’l-kurrâʾ, 1, 253. 21 Zehebî, Maʿrifetü’l-kurrâʾ, 1, 253. 22 İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebʿa, 72-74; Zehebî, Maʿrifetü’l-kurrâʾ, 1, 251. 23 Cezerî, Gâyetü’n-nihâye, 1, 315-316. 24 bk. İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebʿa, 71. 25 İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebʿa, 75; Zehebî, Maʿrifetü’l-kurrâʾ, 1, 251. 26 Dânî, et-Teysîr, 7. 27 Muhammed b. Ali b. Yusuf el-Cezeri, Şerhu Tayyibeti’n-Neşr fi’l-kırââti’l-‘aşr, (Beyrut, Dâr’ul-Kütübü’lİlmiyye, 2011), 11. 135 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I gurur duyduğu ve onu yücelttiği ifade edilmiştir. Hatta dört defa Kur’an’ı kendisine okuduğu anlatılmıştır. Hamza’nın her ay yirmi beş hatim yaptığı ifade edilmiştir.28 İmam Hamza’nın Menâm fî fazileti hıfzi’l-Ḳur’ân adlı risâlesi günümüze ulaşmıştır ancak onun bazı kaynaklarda zikredilen Kitâbü Kırâ’ati Hamza ve Kitâbü’l-Ferâ’iz gibi günümüzde ulaşıp ulaşmadığı bilinmeyen eserlerinin de olduğu söylenmektedir.29 Şâtıbî, Hırzü’l-emânî’sinde onun hakkında şu beyanlarda bulunmaktadır: ‫إﻣﺎﻣﺎ ﺻﺒﻮرا ﻟﻠﻘﺮان ﻣﺮﺗﻼ‬ ‫’وﺣﻤﺰة ﻣﺎ أزﻛﺎه ﻣﻦ ﻣﺘﻮرع‬ ‫رواه ﺳﻠﯿﻢ ﻣﺘﻘﻨﺎ وﻣﺤﺼﻼ‬ ‫روى ﺧﻠﻒ ﻋﻨﮫ وﺧﻼد اﻟﺬي‬ ‘‘Hamza vera sahibi ve ne temizdir, Kur’an’ı tertil üzere okuyan sabırlı bir imamdır. Halef ve Hallâd ondan rivayette bulunmuşlardır ki o, sağlıklı ve eksiksiz rivayet eder.’’30 1.1.3. Ali b. Hamza el-Kisâî ‫ﻟﻤﺎ ﻛﺎن ﻓﻲ اﻹﺣﺮام ﻓﯿﮫ ﺗﺴﺮﺑﻼ‬ ‫’وأﻣﺎ ﻋﻠﻲ ﻓﺎﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ﻧﻌﺘﮫ‬ ‫روى ﻟﯿﺜﮭﻢ ﻋﻨﮫ أﺑﻮ اﻟﺤﺎرث اﻟﺮﺿﺎ وﺣﻔﺺ ھﻮ اﻟﺪوري و ﻓﻲ اﻟﺬﻛﺮ ﻗﺪ ﺧﻼ‬ ‘‘Ali’ye gelince o Kisâî’dir, ihram gibi bir gömlek giymesi ile vasıflanmıştır. Onların en cesuru adaletli Ebu’l-Haris’tir, Hafsu’d-Dûrî’nin zikri geride geçmiştir.’’31 Ali b. Hamza el-Kisâî en-Nahvî, 120/738 yıllarında Bağdat’ın kuzeyinde yer alan Bâhamşâ köyünde doğmuştur. Ebû’l-Hasen künyesiyle anıldığı gibi kendisine Esedî nisbesi de verilmiştir. Kisâî diye meşhur olması hakkında çeşitli rivayetler vardır ve bu anlatımlardaki ortak nokta, onun aba giymesidir. Kisâî, sadece Kûfe’de durmayıp, çeşitli beldelere de gitmiştir. Hârûnürreşîd’le (ö. 193/809) birlikte Horasan seyahatine çıktıkları bir sırada Rey’e bağlı bir köy olan Renbeveyh’de 189/805 senesinde vefat etmiştir.32 Kıraat ilmindeki rumuzu ‘‫ ’ر‬olan Kisâî,33 kendi beyanına göre Kûfe’nin önde gelen kıraat ve fıkıh âlimlerinden olan İbn Ebû Leylâ, Ebân b. Tağlib, Haccâc b. Ertât, Îsâ b. Amr el-Hemedânî ve Hamza ez-Zeyyât’a ulaşmıştır.34 Kıraat alanında özellikle Hamza’dan istifade etmiş, ona Kur’an’ı okumak suretiyle dört defa hatim indirmiştir. Ca‘fer b. Muhammed es-Sâdık, A‘meş ve Süleyman b. Erkam’dan ise hadis dinlediği nakledilmiştir.35 Kisâî’den kıraat konusunda istifade edenler arasında Ebû Ömer ed-Dûrî, Ebü’l-Hâris el-Leys, Nusayr b. Yûsuf er-Râzî, Ebû Ubeyd Kâsım b. Sellâm gibi âlimler bulunmaktadır. Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ (ö. 207/822), Halef el-Bezzâz, Ahmed b. Hanbel, Muhammed b. Sa‘dân gibi âlimler de ondan hadis rivayet etmişlerdir. Ebû Ubeyd, kıraat alanında Kisâî kadar zapt sahibi ve kıraatin gereklerini yerine getiren başka bir kişiye rastlamadığını ifade etmektedir.36 28 Faris, Terâcîmu’l-kurrâ’i’l-‘aşer, 108-110. Tayyar Altıkulaç, ‘‘Hamza b. Habib’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 1997), 15: 512. 29 Şatıbi, Hırzu’l-Emani ve Vechu’t-Tehani fi’l-Kıraâti’s-Seb’a, 37-38. Şatıbi, Hırzu’l-Emani ve Vechu’t-Tehani fi’l-Kıraâti’s-Seb’a, 39-40. 32 bk. İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebʿa, 78-79; Dânî, et-Teysîr, 7; Zehebî, Maʿrifetü’l-kurrâʾ, 1, 296; Cezerî, Gâyetü’n-Nihâye, 1, 474-478. 33 Öztoprak, Kur’an Kıraatı, 212. 34 İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebʿa, 79. 35 İbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebʿa, 78-79; Zehebî, Maʿrifetü’l-kurrâʾ, 1, 296-298; Cezerî, Gâyetü’n-Nihâye, 1, 474478. 36 Zehebî, Maʿrifetü’l-kurrâʾ, 1, 297-299. 30 31 136 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Müteşâbihü’l-Kurʾân ve el-Bedʾü fî kısasi’l-enbiyâʾ gibi günümüze ulaşan eserlerinden başka el-Âssâr fi’l-kırâʾât, Kitâbü’l-Hurûf ve Meʿâni’l-Kurʾân gibi günümüze ulaştığı bilinmeyen birçok eserinin olduğu beyan edilmektedir.37 2. KIRAAT İLMİ Kıraat ilmi, hiç şüphesiz İslâmî ilimler içerisinde dinamikliğini muhafaza eden, Kur’an’ın anlaşılması ve yorumlanmasına katkı sağlayan, bunun için de özellikle Arap dili ve diğer İslâmî ilimlerle sıkı bir ilişki içerisinde olan bir ilim dalıdır. İlk emri “Oku!” olan İslâm dininin, öncelikli olarak kıraat ilmine vurgu yaptığı ve İslâmî ilimler içerisinde kıraatin önemine işaret ettiği söylenebilir. Kıraat ilmini öğrenmek ve öğretmek Müslümanlara farz-ı kifâyedir. 12. yüzyılda yaşamış Osmanlı kıraat âlimlerinden olan Abdulfettâh Paluvî, kıraat ilmini ilimlerin en yücesi, en sevimlisi ve en lezzetlisi olarak tanımlamaktadır.38 Kıraat sözlükte “toplamak, okumak, atmak, söylemek, gebe kalmak, doğurmak, ibadet etmek ve anlamak’ gibi anlamlara gelmektedir.39 Terim anlamı olarak ise “tertîl esnasında, harfleri ve kelimeleri birbirine eklemek” şeklinde tanımlanmıştır.40 Kıraat, “Kur’an kelimelerinin eda keyfiyetlerini ve farklılıklarını nakledenlerine nispet ederek bilmektir.” diye de tarif edilmiştir.41 Bu tanım, gayet şümullü olup isabetli bir biçimde nahiv, dil ve tefsir ilimlerini dışarıda bırakmaktadır.42 Ayrıca kıraat imamlarından her birinin tercih ettiği okuyuşlar için Hamzâ kıraati, Âsım kıraati gibi kullanımlar da söz konusu olmuştur.43 Bir kıraatin sahih ve geçerli olması için üç şart vardır ki bunlardan biri noksan olursa, o kıraat sahih olmaz. Bunlardan ilki söz konusu kıraatin sağlam bir senede sahip olmasıdır. Hz. Osman’ın yazdırmış olduğu Mushaflardan birinin hattına uygun olmak ise sahih kıraat olmanın ikinci şartıdır. Üçüncü şart olarak da bir vecihle de olsa Arapça’ya uygun olması, aranmaktadır.44 Kıraat âlimlerinin okuyuşları yedili, onlu ve on dörtlü olarak adlandırılmış ve İbn Mücahid’in tasnifine göre üç Kûfe kıraat imamına ilave olarak Medine’den Nâfi‘ b. Abdurrahman el-Leysî (ö. 169/785), Mekke’den Ebû Ma‘bed Abdullah b. Kesîr (ö. 120/738), Basra’dan Ebû Amr b. Alâ el-Basrî (ö. 154/771) ve Şam’dan Abdullah b. Âmir el-Yahsubî (ö. 118/736) Kırâat-i seb‘a imamları olarak isimlendirilmiştir. İbnü’l-Cezerî, bu listeye Cafer, Yakup ve Halef’in kıraatlerini de ekleyerek onlu sistem olan Kıraat-ı Aşere’yi ortaya koymuştur. Kırâât-i Erba’ate Aşere ise bu on kıraate İbn Muhaysin, Yezîdî, Hasan-ı Basrî ve A‘meş’in eklenmesiyle oluşmaktadır.45 2.1. Kurra, Ravi, Mukri, Rivayet, Tarik ve Vech Tayyar Altıkulaç, ‘‘Kisâî’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2002), 26: 69, 70. 38 Mustafa Atilla Akdemir, Hâmid b. Abdülfettah el-Paluvî Hayatı, İlmi Şahsiyeti, Eserleri ve ‘‘Zübdetü’l-İrfan’’ Adlı Eserinin Metodolojik Tanıtımı ve Tahkiki (Doktora Tezi, Marmara Üniversitesi, 1999), 17. 39 Halîl b. Ahmed, Kitâbu’l-‘Ayn, thk. Abdulhamîd Hendâvî, (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-‘Ilmiyye), “kre”, 3/369370; İsmâil b. Hammâd el-Cevherî, es-Sıhâh: Tâcü’l-luga ve sıhâhu’l-‘Arabiyye, nşr. Halîl Me’mûn Şeyhâ (Beyrut: Dârü’l-Ma‘rife, 2007), “kre”, 846. 40 Ebü’l-Kâsım Hüseyn b. Muhammed b. el-Mufaddal er-Râgıb el-İsfehânî, el-Müfredât fî garîbi’l-Kur’ân, nşr. Safvân Adnân Dâvûdî (Beyrut: ed-Dârü’ş-Şâmiyye, ts.), “kre”, 668. 41 Ebü’l-Hayr Muhammed el-Cezerî, Müncidü’l-mukriʾîn ve mürşidü’t-tâlibîn, nşr. Ali b. Muhammed el-Imrân (b.y.: y.y., ts.), 49. 42 Abdulhamit Birışık, Kıraat İlmi ve Tarihi, 3. Baskı (Bursa, Emin Yayınları, 2018), 23. 43 Abdulhamit Birışık, ‘‘Kıraat’’, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (Ankara: TDV Yayınları, 2002), 25: 426. 44 El-Cezeri, en-Neşr fi’l-Kıraati’l-Aşr, 15; Hasan Tahsin Feyizli, Kıraat-i Aşere, 1. Baskı (Ankara, DİB Yayınları, 2016), 22, 23. 45 Birışık, Kıraat İlmi ve Tarihi, 25. 37 137 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Kurra, kâri kelimesinin çoğulu olup, okuyan ve okutucu anlamlarına gelmektedir. Ravi, kıraati kendi imamından alıp diğerlerinden farklı olan okuyuşu rivayet edene denir. Mukri, kıraatleri sağlam ve kesintisiz bir isnadla almış bir hocadan müşafehe yoluyla rivayet edene denir. Rivayet, imamların ravileri arasındaki kıraat farklılıklarına denmektedir. Kıraat, raviden alana nispet edilirse tarik diye isimlendirilir. Vech ise kıraat, rivayet ve tarik dışında kalan ve alınmasında bir zorluluk olmayan okuyuşa verilen addır.46 2.2. Usûl Usûl kelimesi sözlükte “başkalarının kendisinin üzerine bina edildiği şey” anlamına gelmektedir.47 Istılah olarak ise şartları kendisinde tahakkuk eden külli hükümleri ifade etmektedir. “Birbirine benzeyen cüz’iyyâtın tümünün altında toplandığı genel kurallar bütünüdür.” diye tanımlanmıştır.48 Usûl çeşitleri otuz yedi kısımdan ibarettir. Bunlar: ‘izhar, idgam, iklâb, ihfa, sıla, med, tavassut, kasr, işba’, tahkik, teshil, ibdal, iskât, nakil, tahfif, feth, imâle, taklil, terkik, tefhim, tağliz, ihtilas, ihfa, tetmim, irsal, teşdid, teskîl, vakf, sekt, kat’i, iskân, revm, işmam, hazif, bedel, izafet ve zevaid ya’larıdır.49 Konumuz gereği sadece Kûfe kıraat imamlarının uygulamış oldukları usûl çeşitlerinin tanımları yapılacaktır. 2.2.1.İnfirad Usûlü Kıraat ilminde, kıraatleri ve vecihleri birbirine karıştırmadan tek tek okumak ve her bir rivayet için Kur’an’ı baştan sona okuma biçimidir. Hz. Muhammed (s.a.v) döneminde bu usul takip edilmekteydi. Aynı şekilde bu usül hicri 5. asra kadar devam etmiş ve bundan sonra da terk edilmemiş, bu usulle öğreninceye kadar yirmi ya da otuz defa Kur’an hatmedilmiştir.50 2.2.2.İndirac Usûlü Kur’an kıraatinde rivayetlerin hepsini birlikte okuma biçimidir. Hicri 5. Asırdan itibaren başlamış olmasına rağmen bu okuyuş biçimine, kıraati münferiden okuyan, kıraat şekillerine haiz olan, her kıraat imamının kıraatini bağımsız bir hatimle tamamlayan kimseler için müsaade etmişlerdir. İndirac usulünün gelişigüzel okunmasına izin verilmemiş fakat Suyuti’nin ifade ettiği gibi mütehassıs bir hocanın huzurunda kıraatleri teker teker okuyup sonra birleştirmek isteyenlere izin verilmiştir.51 Yani kıraatleri birleştirmek isteyenler, önce kıraatleri teker teker okuyacak ve rivayet ve tarikleri birbirinden ayrı okuma konusunda kavrayış özelliği gösterdikten sonra hoca tarafından cem etmesine izin verilebilecekti. Bu gibi sebeplerle kıraatlerin indirac usulü ile okunabileceği uygun görülmüş ve 9. Asrın başlarına kadar harfle cem ve vakıfla cem metoduyla uygulamaya gidilmiştir. Ardından Cezeri, bu iki metodu birleştirerek indirac usulüne yeni bir şekil kazandırmıştır.52 3.KÛFE KIRAAT KARŞILAŞTIRILMASI İMAMLARININ USÛL FARKLILIKLARININ 3.1. İstiaza ve Besmele Birışık, Kıraat İlmi ve Tarihi, 26, 27; Feyizli, Kıraat-i Aşere, 29. bk. Cevherî, Sıhâh, “esl”, 45. 48 bk. Muhammed b. Muhammed en-Nevîrî, Şerhu Tayyibeti’n-Neşr fî kırââti’l-‘aşr, thk. Mecdî Bâslûm, (Beyryt: Dâru’l-Kütübi’l-‘Ilmiyye, 1424/2002), 1/142; Yaşar Akaslan, “Kıraat İlmi Sistematiğinde Usul Kavramları”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 43 (2017), 3. 49 Ali Muhammed Dabbağ, el-İda’atu fi Beyani Usuli’l-Kıraat, 1. Baskı (Mısır, el-Mektebetü’l-Ezheriyyeti li’tTüras), 10. 50 Feyizli, Kıraat-i Aşere, 32. 51 İmam Celaleddin es-Suyuti, el-İtkan fi Ulumi’l-Kur’an, Kur’an İlimleri Ansiklopedisi, (İstanbul, Hikmet Neşriyat, 1987), 242. 52 Feyizli, Kıraat-i Aşere, 33. 46 47 138 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I - Evveli sûrede Berâe sûresi hariç dört vecih vardır.53 ‫رب اﻟﻌﺎﻟﻤﯿﻦ‬ ‫اﻟﺤﻤﺪ‬..............‫ﺑﺴﻤﻠﺔ‬............ ‫اﻋﻮذ ﺑﺎ‬ ‫نفر‬ ------------------------ ‫وﺻﻞ ﻛﻞ‬ ‫ﻗﻄﻊ ﻛﻞ‬ -------------------- ------------- ‫وﺻﻞ اول ﻗﻄﻊ ﺛﺎﻧﻲ‬ -------------- ‫ﻗﻄﻊ اول وﺻﻞ ﺛﺎﻧﻲ‬ - Berâe sûresi için evveli sûrede istiâze ile başlandığında Kûfe kıraat imamları diğer imamlar gibi iki vecih okurlar.54 ‫ﺑﺮاءة‬............... ‫اﻋﻮذ ﺑﺎ‬ ‫نفر‬ ------------------ ‫وﺻﻞ ﺑﻼ ﺑﺴﻤﻠﺔ‬ --------------- ‫ﻗﻄﻊ ﺑﻼ ﺑﺴﻤﻠﺔ‬ - Sûreteyn beyninde meratib-i erbaada55 imam Âsım ve Kisâî, vasl-i kül, kat-i kül, kat-i evvel vasl-i sani okurken; İmam Hamza vasıl bila besmele okur.56 ‫اﻟﻢ‬.........‫ﺑﺒﺴﻤﻠﺔ‬.........‫وﻻ اﻟﻀﺎﻟﯿﻦ‬ ------------------------------- ‫وﺻﻞ ﻛﻞ‬ ‫نر‬ -------------------------------------------- ‫ﻗﻄﻊ ﻛﻞ‬ ‫ﻗﻄﻊ اول وﺻﻞ ﺛﺎﻧﻲ‬ ‫ ف‬--------------------------- ‫وﺻﻞ ﺑﻼ ﺑﺴﻤﻠﺔ‬ ------------------------ ‫ﺳﻜﺖ ﺑﻼ ﺑﺴﻤﻠﺔ‬ - Berâe sûresi için sûreteyn beyninde meratib-i erbaada Kûfe kıraat imamları bütün imamlar gibi üç vecih okurlar.57 ‫ﺑﺮاءة‬.........‫ﻋﻠﯿﻢ‬ ‫نفر‬ -------------------------- ‫وﺻﻞ ﺑﻼ ﺑﺴﻤﻠﺔ‬ ----------------- ‫ﺳﻜﺖ ﺑﻼ ﺑﺴﻤﻠﺔ‬ ----------------- ‫ﻗﻄﻊ ﺑﻼ ﺑﺴﻤﻠﺔ‬ Mertebeteyne58 göre ise kat-i bila besmele, sekt bila besmele ve vasıl bila besmele olarak okunur. 3.2. Medler 53 Abdulfettah Paluvî, Zübdetü’l-İrfan (İstanbul, Hanifiyye Kitabevi), 6; Muhammed Emin b. Abdillâh er-Rumi, Umdetü’l-Hallan fi İzahi Zübdeti’l-İrfan (İstanbul, Hanifiyye Kitabevi), 123; Abdullah Boz, Kıraat-i Aşere Kaideleri, 1. Baskı (İstanbul, Şifa Yayınevi, 2020), 16. 54 Boz, Kıraat-i Aşere Kaideleri, 16. 55 Boz, Kıraat-i Aşere Kaideleri, 12; Fatiha Suresi’nden Rum suresine kadar olan tertip. 56 Boz, Kıraat-i Aşere Kaideleri, 17. 57 Boz, Kıraat-i Aşere Kaideleri, 17. 58 Boz, Kıraat-i Aşere Kaideleri, 12; Rum suresinden Kur’an’ın sonuna kadar olan tertip. 139 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Meratib-i erbaada medd-i munfasılda imam Âsım dört, Hamza beş, Kisâî ise üç elif miktarı çekerken; medd-i muttasılda da çekilen miktarlar aynıdır.59 Mertebeteyn de ise medd-i munfasıl ve muttasılda İmam Âsım ve Kisâî üç elif, İmam Hamza ise beş elif miktarı çeker. Medd-i tebriye, takrib60 vechinde yer almaktadır. Hamza kıraati için geçerlidir. ‫ﻻ ﺟﺮم‬, ‫ﻻ رﯾﺐ‬ kelimelerinde Hamza üç elif miktarı çeker. Tavassut ile med olunur.61 3.3. İşmam Kırâat literatüründe “harfin sükûnundan sonra harekeyi sessizce işaret etmek’ anlamına gelir. Ancak işmamın birkaç tarifi vardır: Bir harfin başka bir harf ile karıştırılması (sâd-ı müşemme), sâd ile ze harflerinin birbirlerine karıştırılmasıdır. Bu işmâma Kur’ân-ı Kerîm’de geçen ‫ ِﺻ َﺮاط‬kelimesini örnek olarak göstermemiz mümkündür. Kur’an-ı Kerim’deki ister lam-ı tarifli olsun ister lam-ı tarifsiz olsun (‫ ﺻﺮاط‬، ‫ )اﻟﺼﺮاط‬sırat kelimelerini imam Hamza’nın ilk ravisi Halef işmam ile okur. Diğer ravisi Hallâd ise yalnız Fatiha sûresindeki lam-ı tarifli olan sırat kelimesini işmam ile okur. Bu bahsettiğimiz husus harfi harfe işmam etmektir.62 Harekenin harekeye işmamı konusunda ise imam Kisâî’nin de ‫ﻗﯿﻞ‬, ‫ﺳﻲء‬, ‫ﺳﺌﺖ‬،‫ وﺳﯿﻖ‬،‫وﺣﯿﻞ‬, ‫ﻏﯿﺾ‬, ‫ ﺟﻲء‬kelimelerinde işmam ile okuduğu görülmektedir.63 Harekeyi sükuna işmam etme konusunda ise Kûfe kıraat imamları ‫ ﻻ ﺗﺄﻣﻨﺎ‬kelimesinde işmam yaparlar. İskandan sonra dudakları dammeye doğru yummak, işmamın diğer bir çeşididir. Vakıf halinde ‫ ﻧﺴﺘﻌﯿﻦ‬gibi. Bu işmamda ses yoktur. Ses çıkarmadan harekenin özelliğine işaret etme vardır. Harekenin şekline göre dudağın şekil almasıdır. İşmam sadece ister i’rab harekesi olsun, ister lazım mebni harekesi olsun, zammeye mahsus bir uygulamadır. İbnü’l-Cezeri’ye göre revm ve işmamla yapılan vakıf, Ebû Amr ve Kûfe kurrası nezdinde nassan varittir. Bunun faydası, üzerinde vakf edilen bu harekenin nasıl telaffuz edildiğini dinleyen ve görene göstermeyi sağlamaktır. Bu şekilde vakf edilen harfin, vaslında sabit olan hareke belirtmiş olmaktadır.64 Bütün Kûfe kıraat imamları bu işmam çeşidini yapmaktadırlar.65 3.4. Zamirlerin Son Harfinin Damme İle Okunması İmam Hamza aleyhim, ileyhim, ledeyhim kelimelerinde Kur’an’ın tümünde he Harfinin dammesi ile okumaktadır.66 Vasıl halinde ‫ ﻋﻠﯿﮭﻢ اﻟﺬﻟﺔ‬kelimesinde İmam Hamza, Kisâî ve Hamza’nın ravisi Halef ‘he ve mim’ harfinin dammesiyle okumaktadırlar. “He” harfinden önce ister “ya-i sakine” bulunsun ister kesre bulunsun, vasıl halinde ‘he ve mim” harfini Hamza, Halef ve Kisâî damme ile okur. Kısaca ya-i sakineden sonra ‫ﻋﻠﯿﮭﻢ اﻟﺬﻟﺔ‬, ‫وﯾﺮﯾﮭﻢ ﷲ‬, ‫ واﻟﯿﮭﻢ اﺛﻨﯿﻦ‬ve ‫ﻋﻠﯿﮭﻢ ااﻟﻘﺘﺎل‬, kesreden sonra ‫ﺑﮭﻢ اﻻﺳﺒﺎب‬, ‫ ﻓﻲ ﻗﻠﻮﺑﮭﻢ اﻟﻌﺠﻞ‬ve ‫ و ﻗﺒﻠﺘﮭﻢ اﻟﺘﻲ‬ve cezm veyahut emir sebebiyle ‘ya zail olursa ‫ ﯾﻐﻨﮭﻢ ﷲ‬ve ‫ وﻗﮭﻢ اﻟﺴﯿﺄت‬kelimelerinde imam Hamza, Halef ve Kisâî damme ile okur.67 3.5. İbdal 59 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 8; Boz, Kıraat-i Aşere Kaideleri, 18. Nihat Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 4. Baskı (İstanbul, İfav Yayınları, 2018), 158; ‘‘Tariku’t-Takrib’’ On kıraat imamının ravileri ile bu ravilerin ravileri arasındaki ihtilaflı okuyuşları gösteren vecihler. 61 Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 120. 62 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 7. 63 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 17. 64 Es-Suyuti, el-İtkan fi Ulumi’l-Kur’an, 211. 65 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 7. (Kenar Şerh) 66 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 8. 67 Boz, Kıraat-i Aşere Kaideleri, 25. 60 140 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Lügatte, değiştirmek, bir şeyi başkasının yerine koymak anlamlarına gelmektedir. Kırâat literatüründe ise “Sâkin hemzeyi mâkablinin harekesi cinsinden bir harf-i medde çevirmektir.” Hareke damme ise hemze vav harfine; kesre ise yâ harfine; fetha ise elif’e dönüştürülür.68 Vakıf 70 durumunda Hamza da ibdâl uygulamasına katılır.69 ‫ﻮن‬ ِ ُ‫ﯾُﺆْ ِﻣﻨ‬, ‫ﻣﯣﻣﻦ‬, ‫ ﻣﯣﺗﻔﻜﺎت‬gibi. İmam Âsım’ın ravisi Hafs da ِ‫ ھ ُُﺰأ‬lafzı her geçtiği yerde ‫ ھﺰوا‬şeklinde ve İhlas sûresinin 4. âyetinde yer alan ‫ ُﻛﻔُ ِﺄ‬lafzını da ‫ ﻛﻔﻮا‬şeklinde okuyarak harekeli hemzedeki ibdâl uygulamasına katılmaktadır.71 Hamza’ya göre vakıf, makablinin cinsinden harfi medde ibdal etmek suretiyle yapılmaktadır. Kelimenin sonu elif olursa, hazfi caiz olur.72 İmam Hamza’nın altmış iki nevi olan hemzeler üzerine vakıf meselesine çalışmanın uzayacağı düşüncesiyle değinilmemiştir. 3.6. Zevati Ya ve Zevati Ra İmale, kırâat literatüründe elif’i yâ harfine; fethayı da kesreye yaklaştırmaktır. Beyne ise imâlei mütevessıta adıyla da bilinir ve imâlenin bu türü, “fetha harekeyi hâlis fetha ile kesre arasında, fethaya yakın bir tarzda meylettirmek suretiyle okumaktır.73 İmalenin faydası lafızda kolaylıktır. Çünkü dil, fetha ile yükselir, imale ile alçalır. Alçalma dil için, yükselmekten daha hafif gelmektedir. Kûfeli kıraat imamları imale yapmışlardır.74 ‫ ھﺪى‬ve ‫ ﻣﻮﺳﻰ‬kelimelerinde İmam Hamza, Halef ve Kisâî imale yaparlar.75 ‫ طﻐﯿﺎﻧﮭﻢ‬kelimesinde İmam Kisâî’nin ravisi ‫ ت‬rumuzlu Dûrî imale yapar.76 ‫ ﻓﺎﺣﯿﺎﻛﻢ‬ve ‫ ﻣﺮﺿﺎت‬kelimelerinde İmam Kisâî imale ile okur.77 ‫ ھﺪاي‬ve ‫ ﺑﺎرﺋﻜﻢ‬kelimelerinde Kisâî’nin ravisi Dûrî imale yapar.78 ‫اﻟﺮﺑﯣا‬, ‫ اﻧﻰ‬ve ‫ ﯾﺎ وﯾﻠﺘﻰ‬kelimelerinde İmam Hamza, Halef ve Kisâî imale yaparlar.79 ‫ ﻧﺼﺎرى‬kelimesinde İmam Hamza, Halef ve Kisâî imale yaparlar.80 ‫ اﺑﺼﺎرھﻢ‬kelimesinde Kisâî’nin ravisi Dûrî imale yapar.81 ‫ ﻛﺎﻓﺮﯾﻦ‬kelimesinde ister lam-ı tarifli olsun ister lam-ı tarifsiz olsun Kisâî’nin ravisi Dûrî imale yapar.82 ‫ اﻻﺑﺮار‬kelimesinde Kisâî ve Halef imale yaparlar.83 ‫ اﻟﺠﺎر و اﻟﺠﺒﺎرﯾﻦ‬kelimelerinde Kisâî’nin ravisi Dûrî imale yapar.84 Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 84; Akaslan, ‘‘Kıraat İlmi Sistematiğinde Usul Kavramları’’, 8. Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 11. 70 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 11, 12. 71 Akaslan, ‘‘Kıraat İlmi Sistematiğinde Usul Kavramları’’, 8. 72 Suyûtî, el-İtkan fi Ulumi’l-Kur’an, 211. 73 Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 51, 91; Akaslan, ‘‘Kıraat İlmi Sistematiğinde Usul Kavramları’’, 21-24. 74 Suyûtî, el-İtkan fi Ulumi’l-Kur’an, 219-220. 75 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 18, 23. 76 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 18. 77 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 20. 78 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 21, 24. 79 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 34, 38, 50. 80 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 25. 81 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 16. 82 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 18. 83 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 45. 84 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 47, 50. 68 69 141 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ‫ ﯾﻮارى‬kelimesinde Kisâî’nin ravisi Dûrî huluflu85 imale yapar.86 ‫ اﻟﺘﻮرﯾﺔ‬kelimesinde İmam Hamza beyne; İmam Kisâî ise Halef ile imale yapar.87 ‫ ﺣﻤﺎرك‬kelimesinde Kisâî’nin ravisi Dûrî imale yapar.88 3.7. Adem-i Gunne Tenvin veya nunu sakinden sonra vav veya ya harfi gelirse İmam Hamza’nın ravisi Halef gunne etmeksizin ademi gunne ile okur.89 3.8. Sekte Sekte lügatte, “susmak, konuşmamak, sözü kesmek” anlamlarına gelir. Kırâat literatüründe, “Kırâat esnasında nefes almaksızın sesi kesmek” anlamını ifade eder.90 Kendisinden en çok sekte rivayet edilen kıraat imamı Hamza’dır. Sekiz yerde sekte uygulaması vardır: - Lam-ı tarif alan kelimelerde sekte uygulaması vardır.91 ‫ اﻷﺧﺮة‬Hafs ve Hamza hulufle sekte yapmaktadırlar. - Sükundan sonra harekeli hemze gelirse; .yapmaktadırlar sekte hulufle Hamzave Hafs 92‫ﻗﺪ أﻓﻠﺢ‬ - Medd-i Muttasıllarda sekte yapılır. ‫ ﺟﺎء‬Hamza hulufle sekte yapar. - Medd-i Munfasıllarda sekte yapılır. ‫ ﯾﺎ أﯾﮭﺎ‬Hamza hulufle sekte yapar. - ‫ دفء‬ve ‫ ﺷﻲء‬kelimelerinde Hafs ve Hamza hulufle sekte yapmaktadırlar. - Kehf Suresi’nin 1-2. Ayetindeki ‫ ﻋﻮﺟﺎ ﻗﯿﻤﺎ‬kelimeleri arasında; - Yasin Suresi’nin 52. Ayetindeki ‫ ﻣﺮﻗﺪﻧﺎ ھﺬا‬kelimeleri arasında; - Kıyame Suresi’nin 27. Ayetindeki ‫ ﻣﻦ راق‬kelimeleri arasında ve - Mutaffifin Suresi’nin 14. Ayetindeki ‫ ﺑﻞ ران‬kelimeleri arasında sekte yapılır. Bu yerlerde Hafs’ın dışında hiçbir kurrâ sekte vechini rivâyet etmemiştir. 3.9. Ha-i Te’nis Müenneslik alametlerinden olup, vasıl halinde ‘‘ta’’ olan hâ harfidir.93 İmam Kisâî, sonunda hâ-i te’nîs bulunan kelimeler üzerinde vakfederken bazı şartlarla “tâ”dan önceki harfi imâle ile okur: ‫ ﻧﻌﻤﺔ‬، ‫ ﻏﺸﺎوة‬gibi. 3.10. İskan İmam Kisâî, ‫ ھﻮ‬ve ‫ ھﻲ‬zamirlerinden önce lâm, fâ ve vâv harflerinden biri bulunduğunda zamirdeki hâ harfini sükûn ile okur: ‫ ﻓﮭﻮ‬،‫ ﻟﮭﻮ‬،‫ وھﻲ‬،‫وھﻮ‬. 3.11. İdgam 85 Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 79; Kıraat ıstılahında, imam veya ravinin kendi kıraat veya rivayetinin dışında diğer ravilere muvafakat ettiği ikinci vech, ‘‘huluf’’ ile tabir olunur. 86 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 50. 87 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 39. 88 Er-Rumi, Umdetü’l-Hallan fi İzahi Zübdeti’l-İrfan, 79. 89 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 17. 90 Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 145; Akaslan, ‘‘Kıraat İlmi Sistematiğinde Usul Kavramları’’, 11. 91 Ebu Amr Osman b. Said b. Osman ed-Dani, et-Teysir fi’l-Kıraati’s-Seb’a (Şarika, Sahabe Yayınları), 62. 92 Dani, et-Teysir fi’l-Kıraati’s-Seb’a, 62. 93 Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 74. 142 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Lügatta bir şeyi diğerine ve bir harfi diğer bir harfin içine katmak anlamlarına gelir. Istılahta, iki harfi şeddeli olarak ikinci harf gibi bir harf şeklinde okumaktır.94 İkiye ayrılır: İdgam-ı Kebir ve İdgam-ı Sağirdir. İdgam-ı Kebir, Ebu Amr kıraatini ilgilendirdiği için bu idgam türüne değinilmeyecektir. 3.11.1. İdgam-ı Sağir İdgam edilen ilk harfin sâkin, ikinci harfin harekeli olması halinde gerçekleşen idgama, idgamı sağîr denir.95 ‫ﻗﺪ ﺿﻞ‬, ‫ﻗﺪ ﺳﺴﻠﻒ‬, ‫ وﻟﻘﺪ ﺟﺎء‬،‫ ﻟﻘﺪ ظﻠﻤﻚ‬،‫ ﻗﺪ ظﻠﻢ‬،‫ ﻗﺪ ذرأﻧﺎ‬،‫ وﻟﻘﺪ زﯾﻨﺎ‬،‫ ﻗﺪ ﺻﺮﻓﻨﺎ‬،‫ ﻗﺪ ﺷﻐﻔﮭﺎ‬،‫ واذ دﺧﻠﻮا‬،‫اذ ﺗﺒﺮأ‬ ‫ ﺣﻤﻠﺖ ظﮭﻮرھﺎ‬،‫ ﺣﺼﺮت ﺻﺪورھﻢ‬،‫ واﻗﻠﺖ ﺳﺤﺎﺑﺎ‬،‫ وﺧﺒﺖ زدﻧﺎھﻢ‬kelimelerinde İmam Hamza, Halef ve Kisâî idgam yaparlar. ‫ واذ ﺳﻤﻌﺘﻤﻮه‬،‫ واذ زاﻏﺖ‬،‫ اذ ﺻﺮﻓﻨﺎ‬kelimelerinde İmam Hamza’nın ikinci ravisi Hallad ve Kisâî idgam yaparlar. ‫ ﻓﮭﻞ ﺗﺮى ﻟﮭﻢ ﻣﻦ ﺑﺎﻗﯿﺔ‬،‫ ھﻞ ﺗﺮى ﻣﻦ ﻓﻄﻮر‬،‫ ﺑﻞ ﺗﺄﺗﯿﮭﻢ‬،‫ ﺑﻞ ﺳﻮﻟﺖ‬،‫ وھﻞ ﺗﻌﻠﻢ‬،‫ ھﻞ ﺛﻮب‬،‫ ﻛﺬﺑﺖ ﺛﻤﻮد‬kelimelerinde İmam Hamza ve Kisâî idgam yapar. ‫ ﺑﻞ ﻧﺘﺒﻊ‬،‫ ﺑﻞ ﺿﻠﻮا‬،‫ ﺑﻞ طﺒﻊ‬،‫ ﺑﻞ زﯾﻦ‬،‫ ﺑﻞ ظﻨﻨﺘﻤﻢ‬،‫ ھﻞ ﻧﻨﺒﺌﻜﻢ‬kelimelerinde İmam Kisâî imale yapar. ‫ ﺑﻞ طﺒﻊ‬kelimesinde Hallad huluf ile idgam yapar.96 3.12. Teshil Teshîl lügatte, “kolaylaştırmak, zorluğa ait şeyleri kaldırmak” anlamına gelir. Kırâat literatüründe ise “Hemzeyi kendisi ile yine kendi harekesinden olan harfin mahreci arasına koymaktır.97 ‫ اﺳﺮاﺋﯿﻞ‬kelimesinde vakıf halinde İmam Hamza tul ve kasr ile teshil okur. Tul mukaddemdir.98 ‫ َءاَ ْﻋﺠ َِﻤﻲ‬kelimesinde İmam Âsım’ın ravisi Hafs teshil ile okur. 3.13. Nakil Nakl lügatte, “Sözü nakletmek, bir yerden bir yere taşımak” anlamındadır. Kırâat literatüründe ise “Harekeli hemzenin med harfine dönüşüp harekesini kendisinden önceki sâkin harfe bırakmasıdır.99 ُ‫ اَ ْﻟﻘُ ْﺮآن‬kelimesine mahsus olmak üzere İmam Hamza sadece vakf halinde nakil yapar. 3.14. Efâl-u Aşere ‫ زاد‬ve Hud Suresi’ndeki ‫ زادوھﻢ‬kelimesinde İmam Hamza imale yapar. Nerede gelirse gelsin ‫ ﺷﺎء و ﺟﺎء‬kelimelerinde İmam Hamza ve Halef imale yaparlar. ‫ ﺣﺎق و ﺧﺎف و ﺧﺎب و طﺎب وﺿﺎق و زاغ‬kelimelerinde İmam Hamza sadece imale yapar. ‫ وران‬kelimesinde İmam Hamza, Halef ve Kisâî imale yaparlar. SONUÇ 94 Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 85. El-Cezeri, en-Neşr fi’l-Kıraati’l-Aşr, 3. 96 El-Cezeri, en-Neşr fi’l-Kıraati’l-Aşr, 3, 4, 5, 6, 7. 97 Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 164; Akaslan, ‘‘Kıraat İlmi Sistematiğinde Usul Kavramları’’, 9. 98 Paluvî, Zübdetü’l-İrfan, 23. 99 Temel, Kıraat ve Tecvid Istılahları, 134; Akaslan, ‘‘Kıraat İlmi Sistematiğinde Usul Kavramları’’, 6. 95 143 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Hicri ikinci asır, kıraat imamlarının önemli bir hizmetler verdikleri ve kendi bölgelerinde okuyuşları ile yüzyılları etkileyecek çalışmalar yaptıkları önemli bir dönemdir. Bu dönemde, tedvin dönemi olarak adlandırılan hicri üçüncü asır gibi kıraat alanına damga vurmuş eserlerden söz etmek mümkün olmamakla beraber bazı kırâat-i seb‘a imamları telif eserler de vermişlerdir. Ancak onların kıraat ilmi ile alakalı mirası, daha çok kıraatleri vasıtasıyla günümüze intikal etmiştir. Okuyuş farklılıkları, kıraat ilmi açısından bir zenginlik arz etmekte ve her okuyuşun sistematik bir düzen içerisinde ele alınması usûl kavramının tanımını ifade etmektedir. Kur’an kıraatinin, Kur’an’ın ilk indiği dönemlerden itibaren sonraki nesillere sağlıklı bir şekilde aktarılması ve bu aktarımın düzenli ve sistematik bir şekilde olması ancak usûl ile mümkündür. ‘Usulsüz vusul olmaz’ anlayışı gereğince Kur’an kıraatine yapacağımız en büyük hizmet, bu anlamda farklı kıraatlerin yaşamını sürdürmesi hususunda gereken gayreti göstermek olacaktır. Kûfe kıraat imamlarının hayatlarına bakıldığında kıraat alanı dışında hadis hatta fıkıh ilmiyle de iştigal ettikleri ve özellikle de imam Kisâî’nin kıraat ilmi yanında nahiv alanında üstad olduğu görülmektedir. İmamların Arapçaya vakıf olması, hadis ve fıkıh ilimleri ile de meşgul olmaları, kıraat ilminin diğer ilimler ile de sıkı bir ilişki içine girdiğini göstermektedir. Netice itibariyle ise bu durumun fıkhi hükümlerin daha iyi anlaşılmasında kıraatin, Kur’an kıraatinin anlaşılmasında Arapçanın veya kaynaklara ulaşma ve sıhhat derecesi yönünden hadisin önemini ortaya koymaktadır. KAYNAKÇA - - Akaslan, Yaşar. ‘‘Kıraat İlmi Sistematiğinde Usul Kavramları’’. Ondokuz Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 43 (2017): 217-251. Akdemir, Mustafa Atilla. Hâmid b. Abdülfettah el-Paluvi Hayatı, İlmi Şahsiyeti, Eserleri ve ‘‘Zübdetü’l-İrfan’’ Adlı Eserinin Metodolojik Tanıtımı ve Tahkiki. Marmara Üniversitesi, Doktora Tezi, 1999. Altıkulaç, Tayyar. ‘‘Hamzâ b. Habib’’. Türkiye Diyanet Vakfı İslâm Ansiklopedisi. 15: 512. Ankara: TDV Yayınları, 1997. Altıkulaç, Tayyar. ‘‘Kisâî’’. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 26: 69, 70. Ankara: TDV Yayınları, 2002. Birışık, Abdulhamit. ‘‘Kıraât’’. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. 25: 428. Ankara: TDV Yayınları, 2002. Birışık, Abdulhamit. Kıraat İlmi ve Tarihi. Bursa: Emin Yayınları, 3. Basım, 2018. Boz, Abdullah. Kıraat-i Aşere Kaideleri. İstanbul: Şifa Yayınevi, 1. Basım, 2020. Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. İsmail. el-Câmiʿu’s-sahîh. nşr. Bedreddin Çetiner. 8 Cilt. İstanbul: Çağrı Yayınları, 2. Basım, İstanbul 1413/1992. Cezeri, Muhammed b. Ali b. Yusuf. En-Neşr fi’l-Kıraati’l-Aşr. Beyrut: Dar’ulKütübü’l-İlmiyye, 5. Basım, 2016. Cezeri, Muhammed b. Ali b. Yusuf. Gayetü’n-Nihaye fi Tabakati’l-Kurra. Lübnan: Dâr’ul-Kütübü’l-İlmiye, 1. Basım, 2006. Cezeri, Muhammed b. Ali b. Yusuf. Şerhu Tayyibetü’n-Neşr fi’l-Kıraati’l-Aşr. Beyrut: Dar’ul-Kütübü’l-İlmiye, 4. Basım, 2011. Dabbağ, Ali Muhammed. el-İda’atu fi Beyani Usuli’l-Kıraat. Mısır: el-Mektebetü’lEzheriyyeti li’t-Türas, 1. Basım. Dani, Ebu Amr Osman b. Said b. Osman. et-Teysir fi’l-Kıraati’s-Seb’a. Şarika: Sahabe Yayınları. Fâris, Tâhâ. Terâcîmu’l-kurrâi’l-‘aşer ve ruvâtihümü’l-meşhurin. Beyrut: Müessesetü Reyyân, 1435/2014. 144 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I - - Feyizli, Hasan Tahsin. Kıraat-i Aşere. Ankara: DİB Yayınları, 1. Basım, 2016. İbn Mücâhid, Ebû Bekr Ahmed b. Mûsâ b. el-Abbâs et-Temîmî. Kîtabü’s-sebʿa. thk. Şevkî Dayf. Kahire: Dâru’l-Meârif,1392/1972. İbnü’l-Cezerî, Ebü’l-Hayr Muhammed el-Cezerî. en-Neşr fi’l-kırâʾâti’l-ʿaşr (nşr. Ali M. ed-Dabbâ‘), 2 Cilt, Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-İlmiyye, 5. Basım, 1438/2016. Kur’ân Yolu. Erişim 02 Ekim 2021. https://kuran.diyanet.gov.tr Mekkî b. Ebî Tâlib, Ebû Muhammed Hammûş b. Muhammed el-Kaysî. el-İbâne ʿan meʿâni’l-kırâʾât, thk. Abdülfettah İsmâîl Şelebî, Kahire: Dâru Nehdati Mısr, ts. Mekkî b. Ebî Tâlib, Ebû Muhammed Hammûş b. Muhammed el-Kaysî. er-Riʿâye litecvîdi’l-kırâʾe ve tahkîki lafzi’t-tilâve. thk. Ebû Âsım Hasen b. Abbâs b. Kutub. Kurtuba: Mektebetü Kurtuba, ts. Öztoprak, Siraceddin. Kur’an Kıraatı. İstanbul: Beyan Yayınları, 2. Basım, 2012. Paluvi, Abdulfettah. Zübdetü’l-İrfan. İstanbul: Hanifiyye Kitabevi. Rumi, Muhammed Emin b. Abdillâh. Umdetü’l-Hallan fi İzahi Zübdeti’l-İrfan. İstanbul: Hanifiyye Kitabevi. Sehâvî, Alemüddin. Cemalu’l-Kurra ve Kemalu’l-İkra. Mekke: Mektebetü’t-Türas, 1. Basım, 1987. Suyuti, İmam Celaleddin. el-İtkan fi Ulumi’l-Kur’an, Kur’an İlimleri Ansiklopedisi. İstanbul: Hikmet Neşriyat, 1987. Şatıbi, Ebu Muhammed. Hırzu’l-Emani ve Vechu’t-Tehani fi’l-Kıraâti’s-Seb’a. Mektebetü Dar’ul-Hüda, 4. Basım, 2005. Temel, Nihat. Kıraat ve Tecvid Istılahları. İstanbul: Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 4. Basım, 2018. Walad Abbâh, Muḥammad al-Muḫtâr. Tarih’ul-Kıraât fi’l-Meşrik ve’l-Mağrib. İslam Dünyası Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü Yayınları, (Icesco), 2001. 145 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I øMAM NÂFø‘ ve øMAM ÂSIM KIRAATLERø ARASINDAKø MANAYA ETKø EDEN FERùÎ FARKLILIKLAR (ϊϓΎϧ ϡΎϣϹ΍ϭ ϢλΎϋ ϡΎϣϹ΍ ϲΗ˯΍ήϗ ϦϴΑ ϰϨόϤϟ΍ ϲϓ ΓήΛΆϤϟ΍ Δϴηήϔϟ΍ ΕΎϓϼΘΧϻ΍) Nazife Vildan Gülo÷lu Dr. Ö÷r. Üyesi, Kastamonu Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Kur’ân-Õ Kerîm Okuma ve KÕraat ølmi Anabilim DalÕ,[email protected] ORCID ID 0000-0001-7126-7691 Ufuk Emiro÷lu Yüksek Lisans Ö÷rencisi, Kastamonu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kur’ân-Õ Kerîm Okuma ve KÕraat ølmi Anabilim DalÕ, [email protected] ORCID ID 0000-0003-3539-4145 (Sorumlu Yazar) GøRøù Hicri ikinci asÕr, bütün øslâmî ilimlerin teúekkül etti÷i önemli bir zaman dilimidir. Bu yönüyle de altÕn ça÷ olarak nitelendirilmeyi hak etmektedir. Bu yüzyÕlda, birçok ilim alanÕnda hatÕrÕ sayÕlÕr mesafeler kat edilmiútir. Elbette buna zemin hazÕrlayan en önemli úeylerin baúÕnda, o dönem zarfÕnda yaúayan insanlarÕn ilme ve ilim erbabÕna verdikleri de÷er gelmektedir. Neticede hicri ikinci asÕrda öyle çalÕúmalar yapÕlmÕútÕr ki bütün ça÷larda ilim talipleri bu asrÕn müktesebatÕndan bigâne kalamamÕúlardÕr. ølmin, bir insanÕn çabalayarak ulaúabilece÷i en yüce paye oldu÷unu anlayan kimseler; tefsir, hadis, fÕkÕh, kelâm, tasavvuf, matematik, geometri, tÕp, astronomi, tarih, co÷rafya ve edebiyat gibi çeúitli ilim dallarÕyla ilgilenmiúlerdir. Hicri ikinci asÕrda ra÷bet gösterilen øslâmî ilimlerin baúÕnda ise kÕraat ilmi gelmektedir. Sözlük anlamÕ itibariyle ‘toplamak, okumak, atmak, söylemek, ulaútÕrmak, gebe kalmak, do÷urmak, ibadet etmek ve anlamak’ gibi anlamlara gelen kÕraat kelimesi1 “tertîl esnasÕnda, harfleri ve kelimeleri birbirine eklemek” úeklinde tarif edilmiútir.2 Bir ilim dalÕ olarak ise kÕraat, “Kur’an kelimelerinin eda keyfiyetlerini ve farklÕlÕklarÕnÕ nakledenlerine nispet ederek bilmeyi” konu edinir.3 Bu yüzyÕlÕn âlimleri, Kur’ân-Õ Kerim’e duyduklarÕ derin sevgi ve saygÕyÕ, bu ilim dalÕna yönelerek göstermiúler ve yÕllarca Kur’an okuyup okutarak bu ilmin gelecek nesillere aktarÕlmasÕna katkÕ sa÷lamÕúlardÕr. Netice itibariyle bu güzide ça÷da, kÕraat alanÕnda otorite kabul edilen øslâm âlimleri yetiúmiútir. Bu çalÕúmada, Nâfi‘ b. Abdurrahman’a (ö 169/785) nispet edilen kÕraatin, bugün yaygÕn olarak okunan ÂsÕm kÕraatine göre gösterdi÷i ferúî farklÕlÕklarÕn özellikle manaya tesirleri bakÕmÕndan incelenmesi hedeflenmektedir. Küçük yaúta iken bazÕ sahâbîlere yetiúmiú olmasÕ bakÕmÕndan tâbiînden kabul edilen ømam ÂsÕm’Õn (ö.127/745) kÕraatini, Ebû Abdurrahman es-Sülemî ve Zir b. Hubeyú el-Esedî gibi tabiîlerden aldÕ÷Õ bilinmektedir. Onun kÕraati, 1 2 3 Halîl b. Ahmed, Kitâbu’l-‘Ayn, thk. Abdulhamîd Hendâvî, (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-‘Ilmiyye), “kre”, 3/369370; øsmâil b. Hammâd el-Cevherî, es-SÕhâh: Tâcü’l-luga ve sÕhâhu’l-‘Arabiyye, núr. Halîl Me’mûn ùeyhâ (Beyrut: Dârü’l-Ma‘rife, 2007), “kre”, 846. Ebü’l-KâsÕm Hüseyn b. Muhammed b. el-Mufaddal er-RâgÕb el-øsfehânî, el-Müfredât fî garîbi’l-Kur’ân, núr. Safvân Adnân Dâvûdî (Beyrut: ed-Dârü’ú-ùâmiyye, ts.), “kre”, 668. Ebü’l-Hayr ùemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf el-Cezerî, Müncidü’lmukriҴîn ve mürúidü’t-tâlibîn, núr. Ali b. Muhammed el-Imrân (b.y.: y.y., ts.), 49. 146 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I özellikle Hafs b. Süleymân’Õn (ö. 180/796) rivayetiyle meúhur olmuútur ve bugün MüslümanlarÕn ço÷u tarafÕndan okunmaktadÕr. Nâfi’ b. Abdurrahman ise bizzat kendisinin ifadesine göre tâbiîn neslinden yetmiú kiúinin kÕraatinden faydalanmÕú ve bunlardan ikisinin ittifak etti÷i okuyuúu almak suretiyle kÕraatini oluúturmuútur. Onun kÕraati de zaman zaman bazÕ øslâm beldelerinde tercih edilmekle birlikte bugün, özellikle MÕsÕr ve Tunus’un bazÕ bölgelerinde ve Libya’da okunmaktadÕr. Her iki kÕraat de, kÕraatler arasÕnda senet açÕsÕndan sÕhhate ve dil bakÕmÕndan fesahate sahip olmalarÕ bakÕmÕndan öne çÕkmaktadÕrlar. Bu iki kÕraat, Ahmed b. Hanbel’in (ö. 241/855) de ilgisini çekmiú olmalÕ ki o, bu kÕraatlere çok de÷er vermiútir. Nakledildi÷ine göre Ahmed b. Hanbel’in o÷lu Abdullah (ö. 290/903) babasÕna, “hangi kÕraatten daha çok hoúlandÕ÷ÕnÕ” sormuútur. O ise “Medineliler’in kÕraatinden, o olmadÕ÷Õnda ise ÂsÕm b. Behdele’nin kÕraatinden hoúlanÕrÕm.” buyurmuútur.4 Bu çalÕúmada, KÕrâat-i seb‘a imamlarÕndan Nâfi‘ b. Abdurrahman ile ÂsÕm b. Behdele’nin kÕraat vecihleri arasÕndaki bazÕ farklÕlÕklarÕn âyetin anlamÕnda ne gibi de÷iúiklikler oluúturdu÷unu veya âyetlerin tefsirine nasÕl katkÕlar sa÷ladÕ÷ÕnÕ karúÕlaútÕrmalÕ bir úekilde ele alÕnacaktÕr. KÕraat ilmi açÕsÕndan ferúü’l-hurûf olarak ifade edilen bu kÕsÕm, kÕraat farklÕlÕklarÕ içerisinde yaklaúÕk yüzde yirmilik bir bölüme tekabül etmektedir. KÕraat farklarÕnÕn ço÷unlu÷unu teúkil eden usul farklÕlÕklarÕnÕn ise manaya direkt tesirlerinin söz konusu olmadÕ÷Õ görülmektedir. Bu sebeple bu araútÕrmada, onlara yer verilmeyecektir. øki kÕraat arasÕnda bulunan ferúü’l-hurûf farklÕlÕklarÕndan ise daha çok manaya tesir edenler üzerinde durulacaktÕr. Bu esnada çalÕúma, belli bir sûre ile sÕnÕrlandÕrÕlmadan manaya katkÕ sa÷lamalarÕ açÕsÕndan dikkat çeken bazÕ örnekler üzerinden yürütülecektir. Literatüre bakÕldÕ÷Õ zaman ferúü’l-hurûf farklÕlÕklarÕyla alakalÕ çalÕúmalarÕn bulundu÷u müúahede edilmektedir.5 Fakat bu araútÕrma, kÕrâat-i seb‘a imamlarÕndan olan imam Nâfi‘ ile imam ÂsÕm kÕraatleri arasÕndaki ferúî farklÕlÕklarÕ, manaya tesir etmeleri bakÕmÕndan ele almasÕ açÕsÕndan di÷er çalÕúmalardan ayrÕlmaktadÕr. Nitekim bu konuda özel bir çalÕúmaya rastlanmamÕútÕr. Bu bakÕmdan araútÕrmanÕn literatüre katkÕ sa÷layaca÷Õ umulmaktadÕr. 1. øMAMLARIN HAYATLARI ve FERùÜ’L-HURÛF’UN ANLAMI ÇalÕúmada kÕrâat-i seb‘a imamlarÕndan olan Nâfi‘ b. Abdurrahman ile ÂsÕm b. Behdele’nin kÕraatlerinin ferúü’l-hurûf farklÕlÕklarÕ bakÕmÕndan karúÕlaútÕrÕlmalarÕ söz konusudur. Bu bakÕmdan öncelikle zikri geçen imamlarÕn tanÕtÕlmalarÕnda yarar vardÕr. Sonra da ferúü’l-hurûf kavramÕnÕn ne anlama geldi÷i üzerinde durulacaktÕr. 1.2. Nâfi‘ b. Abdurrahmân’Õn HayatÕ Nâfi‘ b. Abdirrahmân b. Ebî Nuaym, aslen øsfahanlÕdÕr. Halife Abdülmelik b. Mervân (ö. 86/705) zamanÕnda 70’li (690) yÕllarda do÷muútur. KÕraatle meúguliyeti Medine’de olup burada tanÕnmasÕ hasebiyle Medine kÕraat âlimi olarak anÕlmÕútÕr. Ca‘vene b. ùeûb elLeysî’nin mevlâsÕ oldu÷u için kendisine Leysî nisbesi verilmiútir. Nâfi‘, tâbiînden yetmiú kadar kimseden kÕraat okudu÷unu ifade etmiútir. Bunlardan iki zatÕn ittifak etti÷i okuyuúu aldÕ÷ÕnÕ, bir kimsenin úâz olarak ortaya koydu÷u okuyuúu ise terk etti÷ini beyan etmiútir.6 Kendisinin de tâbiînden oldu÷u ifade edilmiútir. HocalarÕ arasÕnda Ebû Ca‘fer Yezîd el-Kârî, ùeybe b. Nisâh, Yezîd b. Rûmân ve Müslim b. Cündeb bulunmaktadÕr. Kendisinden kÕraat okuyanlar arasÕnda ise Mâlik b. Enes, øsmâil b. Ca‘fer el-Ensârî, Kâlûn ve Verú bulunmaktadÕr. Kâlûn ve Verú, onun meúhur iki ravisi olup Nâfi‘nin kÕraati onlar vasÕtasÕyla 4 5 6 Muhammed b. Ahmed ez Zehebî, Maҵrifetü’l-kurrâҴi’l-kibâr ҵale’t-tabakât ve’l-aҵsâr, thk. Tayyar AltÕkulaç Beúúâr Avvâd Ma‘rûf v.d÷r. (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ 1416/1995), 1/241. Mesela bk. Yaúar Akaslan, “KÕrâat-i Aúere’de Ferú Yönünden FarklÕlÕklar”, øslam Bilimleri AraútÕrmalarÕ Dergisi 4 (2017), 6-31. Muhammed b. Ahmed ez-Zehebî, Siyeru aҵlâmi’n-nübelâҴ, núr. ùuayb el-Arnaût v.d÷r. (Beyrut 14011405/1981-85), 7/336-337. 147 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I günümüze kadar gelmiútir. Bu iki ravi Nâfi‘ kÕraatinin Kuzey Afrika ülkeleri olan MÕsÕr, Tunus, Cezayir, Fas ve Libya’da etkili olmasÕnÕ sa÷lamÕútÕr.7 ømam Nâfi‘nin kÕraat ilmi yanÕnda hadis ve fÕkÕh ilimlerinde de önemli bir ilmî seviyede oldu÷u anlaúÕlmaktadÕr. O, Yahyâ b. Maîn (ö. 233/848) ve øbn Hibbân (ö. 354/965) tarafÕndan sika olarak de÷erlendirilmiútir. Ebû Hâtim er-Râzî (ö. 277/890) de onun için sadûk ve sâlihu’l-hadîs ifadelerini kullanmÕútÕr. Ahmed b. Hanbel ise onun hakkÕnda “KÕraati alÕnÕr, hadiste önemli de÷ildir.” demiútir. Nesâî (ö. 303/915) de onun için “Onda be’s yoktur.” beyanÕnda bulunmuútur. Asma‘î’nin Nâfi‘ ile ilgili olarak “Âbid ve fakih altÕ kurrâdan biridir.” úeklindeki beyanÕ ise onun, fÕkÕh alanÕndaki yetkinli÷ini ve de ilmiyle amil bir kimse oldu÷unu göstermesi açÕsÕndan önemlidir. Nâfi‘nin doksan yaúlarÕnda 169/785 senesinde Medine’de vefat etti÷i ifade edilmiútir.8 1.2. ÂsÕm b. Behdele’nin HayatÕ ÂsÕm b. Ebü’n-Necûd Behdele, Muâviye b. Ebû Süfyân zamanÕnda (661-680) Kûfe’de do÷muútur. Tam olarak adÕ Ebû Bekir ÂsÕm b. Ebi’n-Necûd Behdele el-Esedî el-Kûfî’dir. Esed b. Huzeyme kabilesinden Cezîme o÷ullarÕnÕn mevlâsÕ olmasÕ nedeniyle el-Esedî nisbesiyle anÕlmÕútÕr. Behdele isminin babasÕnÕn adÕ oldu÷u söylenmektedir. BabasÕnÕn adÕnÕn Abdullah oldu÷u, Behdele’nin ise onun annesinin ismi oldu÷u da ifade edilmiútir. Sahâbeden olan Hâris b. Hassân el-Bekrî ile Rifâa b. Yesribî’ye yetiúmiú olmasÕ hasebiyle tâbiînden sayÕlmÕútÕr. ÂsÕm’Õn kÕraati Ebû Abdurrahman es-Sülemî ve Zir b. Hubeyú el-Esedî’den arz yoluyla aldÕ÷Õ, onlarla birlikte Ebû Vâil ve Mus‘ab b. Sa‘d gibi tâbiîn büyüklerinden hadis rivayet etti÷i ifade edilmiútir. ÂsÕm, Ebû Abdurrahman es-Sülemî kanalÕyla Hz. Ali’den aldÕ÷Õ kÕraati Hafs b. Süleyman’a okuttu÷unu, Zir b. Hubeyú el-Esedî aracÕlÕ÷Õyla øbn Mes‘ûd’den aldÕ÷ÕnÕ kÕraati ise Ebû Bekir ùu‘be b. Ayyâú’a okuttu÷unu belirtmiútir. Ondan da aynÕ zamanda hocalarÕ arasÕnda da yer alan Atâ b. Ebû Rebâh ile Ebû Sâlih es-Semmân’dan baúka Süleyman et-Teymî, Ebû Amr b. Alâ, Süfyân es-Sevrî ve Süfyân b. Uyeyne gibi birçok âlim hadis rivayetinde bulunmuútur. Ebû Abdurrahman es-Sülemî’nin vefatÕndan sonra Kûfe’de kÕraat konusunda en yetkin kimse o olmuútur. Ebû Bekir ùu‘be ve Hafs’tan baúka Süleyman el-A‘meú, Halîl b. Ahmed ve kÕrâat-i seb‘a imamlarÕndan olan Ebû Amr b. Alâ ile Hamza ezZeyyât gibi âlimler de kÕraat konusunda kendisinden istifade etmiúlerdir.9 øbn Hacer’in (ö. 974/1567) nakletti÷ine göre Ebû Hanîfe de kÕraat ilmini ÂsÕm’dan ö÷renmiútir.10 Ebû Zür‘a ve daha pek çok kimse onun sika oldu÷unu beyan etmiú, Ebû Hâtim ise “Onun sÕdk mevkiinde oldu÷unu ve hadislerinin kütüb-ü sittede rivayet edildi÷ini” ifade etmiútir. ømam ÂsÕm 127 (745) senesinde Kûfe’de veya ùam yolunda vefat etmiútir. 120, 128 ve 129 yÕllarÕnda vefat etmiú olabilece÷i de ifade edilmiútir.11 øbn Mücâhid, Kûfe’de ÂsÕm kÕraatine göre daha çok Hamza b. Habîb ez-Zeyyât’Õn kÕraatinin tutuldu÷unu belirtmekteyse12 de ondan sonraki dönemlerde ÂsÕm kÕraatinin, sa÷lam bir senede sahip olmasÕ ve özellikle de Hafs’Õn 7 Abdullah b. Müslim b. Kuteybe, el-Maҵârif, thk. Servet Ukkâúe (Kahire: Dâru’l-Meârif, 1981), 137-528; Ebû Amr ed-Dânî, et-Teysîr, núr. Otto Pretzl (Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, 1404/1984), 4; Zehebî, Maҵrifetü’lkurrâҴ, 1/241-247. AyrÕca bk. Tayyar AltÕkulaç, “Nâfi‘ b. Abdurrahmân”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (26 Eylül 2021). 8 Zehebî, Maҵrifetü’l-kurrâҴ, 1, 244-247; AyrÕca bk. AltÕkulaç, “Nâfi‘ b. Abdurrahman”. 9 bk. Ebû Abdillâh Muhammed b. Sa‘d, Kitâbü’t-Tabakâti’l-kebîr, thk. Ali Muhammed Umer, Kahire: Mektebetü’l-Hâncî, 1421/2001, 8/438; Ebû Bekr Ahmed b. Mûsâ b. el-Abbâs b. Mücâhid et-Temîmî, Kîtabü’s-sebҵa, thk. ùevkî Dayf (Kahire: Dâru’l-Meârif, 1972), 70; ed-Dânî, et-Teysîr, 6; Zehebî, Siyeru aҵlâmi’n-nübelâҴ, 5/256-257; Ebü’l-Hayr Muhammed el-Cezerî, Gâyetü’n-nihâye fî tabakâti’l-kurrâҴ, núr. G. Bergstraesser (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-ølmiyye, 1427/2006), 1/315-316. 10 Ebü’l-Abbâs ùihâbüddîn Ahmed b. Muhammed el-Heytemî, el-Hayrâtü’l-hisân fî menâkÕbi’l-ømâmi’l-Aҵzam Ebî ‫ۉ‬anîfe en-Nuҵmân (DÕmeúk: Dâru’l-Hüdâ, 1428/2007), 147. 11 øbnü’l-Cezerî, Gâyetü’n-Nihâye, 1/317. 12 øbn Mücâhid, Kîtabü’s-sebҵa, 71. 148 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I rivayetindeki sadeli÷i sebebiyle, müslümanlar arasÕnda yayÕldÕ÷Õ anlaúÕlmaktadÕr. Nihâyet bugün, 20. yüzyÕl müslümanlarÕnÕn ço÷unun tercih etti÷i bir okuyuú hâline geldi÷i görülmektedir.13 1.3. Ferúü’l-Hurûf KavramÕ Ferú kelimesi sözlükte “sermek, döúemek ve yaymak” gibi manalara gelmektedir.14 IstÕlah olarak ise kÕraat ilminde ferúü’l-hurûf, “belli bir kaideye dayanmayan, okunuúta ihtilaf bulunduran ve üzerinde kÕyas yapÕlamayan harfleri” ifade etmektedir. Bu harfler, Kur’ân-Õ Kerim’de da÷ÕnÕk bir úekilde olmalarÕ sebebiyle ferú diye isimlendirilmiúlerdir.15 OkunuúlarÕ da her yerde aynÕ olmayÕp farklÕlÕk arz etmektedir. Semai ve úifahi olarak elde edilen bu harfler, kelimelerin sarf ve nahiv yönleriyle alakalÕ olup fiil kalÕbÕnÕn de÷iúmesi, hareke ve harf farklÕlÕklarÕ gibi de÷iúimler úeklinde karúÕmÕza çÕkmaktadÕr.16 Bu de÷iúiklikler manaya az veya çok etki etmekte, anlamÕ zenginleútirmekte ve ço÷u zaman da ona katkÕ sunmaktadÕr. 2. øMAM NAFø’ øLE øMAM ASIM ARASINDAKø ANLAMA ETKø EDEN FERùÎ FARKLILIKLAR ÇalÕúmanÕn bu bölümünde, ÂsÕm b. Behdele ile Nâfi‘ b. Abdurrahman’Õn kÕraatlerinde bulunan ferúî farklÕlÕklar örnekler verilmek suretiyle anlatÕlmaya çalÕúÕlacaktÕr. Daha önce de ifade edildi÷i üzere bu farklÕlÕklar, genel itibariyle kelimede i‘râb, harf, hareke veya kalÕp de÷iúikli÷i úeklinde tezahür etmektedir. 2.1. Fiillerdeki Etkilenmesi Mâzi-Muzâri-Emir FarklÕlÕklarÕndan DolayÕ Oluúan Anlam Kur’ân-Õ Kerîm’de bulunan bazÕ fiillerin, çeúitli kÕraatlerde farklÕ zaman kalÕplarÕ ile okundu÷u görülmektedir. Burada Nâfi‘ ve ÂsÕm kÕraatlerinde bulunan zaman bakÕmÕndan de÷iúiklik göstermiú olan fiillerin, âyetin manasÕnda meydana getirdi÷i etkiler, bazÕ örnekler verilmek suretiyle anlatÕlmaya çalÕúÕlacaktÕr. Yüce Allah, Enbiyâ sûresinde úöyle buyurmaktadÕr: ‫ ˶ ه‬έ˸ ˴ϻ΍˸ ϭ˴ ˯Ύ Ϣ˵ ϴ ٙϠ˴όϟ΍˸ ϊ˵ ϴϤ͉ٙ δϟ΍ Ϯ˵˴ ϫϭ˴ ν ͉ ϟ΍ ϲ˶ϓ ϝ˴ Ϯ˸ ˴Ϙϟ΍˸ Ϣ˵ ˴Ϡό˸ ˴ϳ ϲ˷Αٙ έ˴ ϝ˴ Ύ˴ϗ ˶ Ϥ˴Ը δ “Peygamber dedi ki: Benim rabbim yerde ve gökte konuúulan her sözü bilir. O, hakkÕyla iúitendir, bilendir.”17 Zikredilen bu âyette yer alan ϝΎϗ˴ kelimesinin ihtilaflÕ olarak iki farklÕ úekilde okundu÷u görülmektedir. Bu kelimeyi ÂsÕm âyette yer aldÕ÷Õ gibi elif harfi bulundurarak haber niteli÷i taúÕyan mazi fiil formunda okumuútur. Nâfi’ ise bu kelimede elif harfine yer vermeden emir fiil formundaki Ϟ˸ ˵ϗ kÕraatini tercih etmiútir.18 Bu kÕraatlerden ÂsÕm’Õn okudu÷u kÕraatin ifade etti÷i anlama göre Allah, yüce zatÕyla ilgili Hz. Muhammed’in Mekkelilere söylemiú oldu÷u ilâhî kelam hakkÕnda haber bildirmektedir. Nâfi‘nin tilavet etmiú oldu÷u kÕraatin ifade etti÷i anlama göre ise Allah, Hz. Peygamber’e emir yönelterek Mekke ehline kendisi hakkÕnda “Benim rabbim yerde ve gökte konuúulan her sözü bilir. O, hakkÕyla iúitendir, bilendir” demesini buyurmaktadÕr. Buna göre bk. Mehmet Ali SarÕ, “ÂsÕm b. Behdele”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (27 Eylül 2021). bk. Halîl b. Ahmed, “frú”, 3/311; Cevherî, “frú”, 804. 15 bk. Muhammed b. Muhammed en-Nevîrî, ùerhu Tayyibeti’n-Neúr fî kÕrââti’l-‘aúr, thk. Mecdî Bâslûm (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘Ilmiyye, 1424/2002), 1/142; AyrÕca bk. Nihat Temel, KÕraat ve Tecvid IstÕlahlarÕ (østanbul: Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi VakfÕ YayÕnlarÕ, 2018), 63. 16 bk. Abdurrahman Çetin, Yedi Harf ve KÕrâatler (østanbul: Ensar, 2005), 381; Akaslan, “KÕrâat-i Aúere’de Ferú Yönünden FarklÕlÕklar”, 8. 17 Kur’an Yolu (Eriúim 01 Ekim 2021), el-Enbiyâ 21/4. 18 Ebü’l-Hayr ùemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf el-Cezerî, en-Neúr fi’lۘÕrâҴâti’l-ҵaúr, thk. Ali Muhammed ed-Dabbâ‘ (Beyrut: Dârü'l-Kütübi'l-ølmiyye, 1976), 2/323. 13 14 149 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ÂsÕm’Õn tercih etti÷i kÕraat olan ϝ˴ Ύϗ kelimesi mazi fiil kalÕbÕnda olup “Peygamber dedi ki” anlamÕ veriyorken, Nâfi‘nin tercih etti÷i kÕraat olan Ϟ˸ ˵ϗ kelimesi, emir kalÕbÕnda olup “Ey Peygamber söyle!” anlamÕna gelmektedir. Taberî (ö. 310/923), ihtilafa neden olan bu kelimenin her iki okunuúunun da do÷ru oldu÷unu ve anlam açÕsÕndan farklÕlÕk bulundurmayÕp aynÕ manayÕ ifade ettiklerini belirtmektedir.19 Bununla birlikte Nâfi‘nin kÕraatindeki emir sîgasÕ ile Hz. Peygamber’e emredilen bir husus oldu÷u aúikârdÕr. ÂsÕm’Õn kÕraati ise mâzi yapÕsÕyla emrin derhal yerine getirilmesini ifade eder niteliktedir. Sonuç olarak bu kelime, bünyesinde bulundurdu÷u ihtilaflar sebebiyle muhalif manalar ortaya koymamakta, üstüne üstelik manayÕ aynÕ yönde takviye eden, manaya derin bir incelik katan ve birbirlerini tamamlayan bir mana zenginli÷i sunmaktadÕr. Bu konuda verilebilecek bir baúka örnek de Bakara sûresinde yer almaktadÕr. Yüce Allah, zikri geçen sûrenin 125. âyetinde úöyle buyurmaktadÕr: Գ Ը ͉Ը ϟ˶ ϲ ˴ ϥ˸ ˴ ΍ Ϟ˴ ϴό஭ ԻϤ˸γ˶΍ϭ˴ Ϣϴ ˴Ϧϴϔ஭ ΋˶ ΎτϠ Գ ̒Ϡμ ˶ ͉ϨϠϟ˶ ˱ΔΑ˴ Ύ˴Μϣ˴ ˴Ζ˸ϴΒ˴ ϟ΍˸ Ύ˴ϨϠ˸ ό˴ Ο˴ Ϋ˸ ˶΍ϭ˴ ˴ ϭ˴ ϰ ˴ ϣ˵ Ϣϴ ˴ ϫ஭ ή˸Ի Α˶΍ ϡΎ˶ ˴Ϙϣ˴ Ϧ˸ ϣ˶ ΍ϭ˵άΨ˶ ͉ Η΍ϭ˴ ˱ ΎϨϣ˸ ˴΍ϭ˴ αΎ ˴ ϫ஭ ή˸Ի Α˶΍ ϰϟ˶Ի ΍ Ύ˴ϧԸ Ϊ˸ Ϭ˶ ϋ ˴ Θ˶ ϴ˸ Α˴ ΍ή˴ Ϭ˷ ˶ ρ Ω˶ ϮΠ˵ δ ͊ ϟ΍ ϊ˶ ϛ͉ ήϟ΍ ͊ ϭ˴ ˴Ϧϴϔ஭ ϛ˶ Ύ˴όϟ΍˸ ϭ˴ “O zaman biz o evi insanlarÕn gidip gelip ziyaret edecekleri bir makam ve bir güvenlik yeri yaptÕk. Siz de øbrâhim’in makamÕndan kendinize namaz kÕlacak bir yer edinin. øbrâhim ve øsmâil’e de, “Tavaf edecekler için, kendini ibadete verecekler, rükû ve secde edecekler için evimi temiz tutun” diye talimat verdik.” Âyet-i kerimede altÕ çizili olan kelimeyi ÂsÕm ve Nâfi‘ farklÕ lafÕzlarla okumuúlardÕr. ÂsÕm, bu kelimeyi âyette oldu÷u gibi hâ harfini esreli yaparak emir kipiyle telaffuz etmiútir. Nâfi‘ ise bu kelimede bulunan hâ harfine üstün hareke vererek mâzi fiil biçiminde tilavet etmiútir.20 ÂsÕm’Õn okumuú oldu÷u kÕraate göre anlam “øbrâhim’in makamÕndan kendinize bir yer edinin!” tarzÕnda ortaya çÕkmaktadÕr. Nâfi‘nin okudu÷u kÕraate göre ise anlam “øbrâhim’in makamÕndan kendilerine bir yer edindiler.” úeklinde tezahür etmektedir. DolayÕsÕyla ÂsÕm’Õn tercih etti÷i kÕraat emir niteli÷i taúÕrken, Nâfi’nin tercih etti÷i kÕraat geçmiú zamandan haber bildirmektedir. øbn Zencele (ö. IV./X. yüzyÕl) bu kelimenin izahÕnda úunlarÕ söylemektedir: ΍ϭ˵άΨ˴ ͉ Η΍ϭ˴ olarak okunan kÕraat, øbrâhim neslinin makam-Õ øbrâhim’i namaz kÕlma yeri edindi÷ini haber vermektedir. Bu kÕraatin hücceti bu kelimenin Գ˱ΎϨϣ˸ ˴΍ϭ˴ αΎ ˶ ͉ϨϠϟ˶ ˱Δ˴ΑΎ˴Μϣ˴ ˴Ζ˸ϴ˴Βϟ΍˸ Ύ˴ϨϠ˸ ˴όΟ˴ Ϋ˸ ˶΍ϭ˴ “O zaman biz o evi insanlarÕn gidip gelip ziyaret edecekleri bir makam ve bir güvenlik yeri yaptÕk!” beyanÕna atÕf olmasÕdÕr. ΍ϭ˵άΨ˶ ͉ Η΍ϭ˴ kÕraatini okuyanlarÕn ise hüccet olarak sunduklarÕ bir rivayet vardÕr. Bu rivayete göre Hz. Peygamber Hz. Ömer’in elinden tutarak makam-Õ øbrâhim’e ulaútÕklarÕnda Hz. Ömer Hz. Peygamber’e “BurasÕ babamÕz øbrâhim’in makamÕdÕr, de÷il mi?” diye soru yöneltmiú, Hz. Peygamber de “Evet!” karúÕlÕ÷ÕnÕ vermiútir. Daha sonra Hz. Ömer “O hâlde orayÕ neden namaz kÕlma yeri edinmiyoruz?” diye soru yöneltmiútir. Bu olay üzerine Allah “Namaz kÕlacak bir yer edinin!” manasÕndaki âyeti vahyetmiútir.21 Her iki kÕraat de düúünüldü÷ü zaman aslÕnda birbirini destekler ve tamamlar vaziyettedir. DolayÕsÕyla Nâfi‘ kÕraatine göre øbrâhim neslinin makam-Õ øbrâhim’i namazgâh edindikleri bildirilmekte ve zÕmnen inananlara bir örnek sunulmaktadÕr. ÂsÕm kÕraati ile de “Sizler de 19 20 21 Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Câmiҵu’l-beyân ҵan teҴvîli âyi’l-KurҴân, thk. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî (Kahire: Dâru Hicr, 1422/2001), 16/224-225. øbnü’l-Cezerî, en-Neúr, 2/222. Ebû Zür‘a Abdurrahman b. Muhammed b. Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, thk. Saîd el-Afgânî (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1418/1997), 1/113. 150 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I burayÕ øbrâhim nesli gibi namazgâh edinin!” denilmek suretiyle açÕkça onlarÕn örnek alÕnmasÕ gerekti÷i vurgulanmaktadÕr. Binaenaleyh her iki kÕraat de birbirlerini ikmal etmektedir. 2.2.Fiillerdeki Gâib-Muhatab-Mütekellim FarklÕlÕklarÕndan DolayÕ Oluúan Anlam Etkilenmesi Kur’an’da vaki olan ferúî kÕraat farklÕlÕklarÕndan biri de bir fiilin gâib, muhatab veya mütekellim olarak okunmasÕ úeklindedir. Bu tür kÕraat farklÕlÕklarÕna örnek olarak Yûnus ˵ ˸Τ˴ϳ kelimesi gösterilebilir. Yüce Allah, bu sûrede úöyle sûresinin 45. âyetinde geçen Ϣ˸ ϫ˵ ή˵ θ buyurmaktadÕr: ˵ ˸Τ˴ϳ ϡ˴ Ϯ˸ ˴ϳϭ˴ ˴ϦϳΪ˴஭ ΘϬ˸ ϣ˵ ΍Ϯ˵ϧΎϛ˴ Ύϣ˴ ϭ˴ ဃ ˶ ˴ϘԸ Ϡ˶ Α˶ ΍Ϯ˵Α͉άϛ˴ ˴Ϧϳά஭ ͉ϟ΍ ή˶˴ δΧ˴ Ϊ˸ ˴ϗ ϢԳ˸ Ϭ˵ ˴Ϩϴ˸ ˴Α ˴ϥϮ˵ϓέΎ ˶ ൖ ˯Ύ ˴ Ύγ ˴ ϻ˶͉ ΍ ΍Ϯ˵ԸΜ˴ΒϠ˸ ˴ϳ Ϣ˸ ˴ϟ ϥ˸ ˴ Ύϛ˴ Ϣ˸ ϫ˵ ή˵ θ ˴ ό˴ ˴ Θ˴ϳ έΎ ˶ Ϭ˴ ͉Ϩϟ΍ ˴Ϧϣ˶ ˱Δϋ “Allah onlarÕ mahúerde topladÕ÷Õ vakit, sanki (dünyada) sadece günün bir saatinde, aralarÕnda tanÕúacak kadar kÕsa bir süre kaldÕklarÕnÕ sanacaklardÕr. (øúte o vakit) Allah’Õn huzuruna çÕkarÕlacaklarÕ uyarÕsÕnÕ asÕlsÕz sayanlar ve do÷ru yolda yaúamamÕú olanlar hüsrana u÷ramÕú olacaklar.” YukarÕdaki âyette altÕ çizili olan kelimede ÂsÕm ve Nâfi‘ arasÕnda ihtilaf bulunmaktadÕr. ˵ ˸Τ˴ϳ úeklinde okumaktadÕr. Nâfi‘ ise bu ÂsÕm bu kelimeyi metinde oldu÷u gibi gâib kipiyle Ϣ˸ ϫ˵ ή˵ θ ˵ ˸Τ˴ϧ úeklinde okumuútur. Buna göre üzerinde durulan fiil gâib kelimeyi mütekellim kipiyle Ϣ˸ ϫ˵ ή˵ θ ˵ ˸Τ˴ϳ biçiminde okundu÷unda anlam “Allah onlarÕ mahúerde topladÕ÷Õ vakit...” kipiyle Ϣ˸ ϫ˵ ή˵ θ úeklinde olmaktadÕr. Burada fâil müstetir zamir olan Ϯϫ kelimesidir. Bir önceki âyet olan Yûnus sûresinin 44. âyetinde “Gerçek úu ki Allah insanlara zerrece kötülük etmez, fakat insanlar kendilerine kötülük ediyorlar.” buyrulmaktaydÕ. øúte yukarÕdaki âyet, bu âyetle birlikte düúünüldü÷ünde Ϯϫ zamiri bu âyette yer alan Allah ism-i celâline dönmektedir. Yani fâil Allah olmaktadÕr. Bu úekildeki okuyuú, âyetin siyakÕna uygun gözükmektedir.22 ˵ ˸Τ˴ϧ úeklinde okundu÷unda ise anlam” OnlarÕ Üzerinde durulan fiil, mütekellim kipiyle Ϣ˸ ϫ˵ ή˵ θ mahúerde topladÕ÷ÕmÕz vakit…” úeklinde olmaktadÕr. Burada fâil, müstetir zamir olan ϦΤϧ kelimesidir. Bu úekilde okundu÷unda fiil, üçüncü tekil úahÕs kipinden birinci tekil úahÕs kipine dönmektedir ki Arap dilinde bu tür kullanÕmlar, iltifat sanatÕ olarak izah edilmektedir.23 Netice itibariyle bu kullanÕmÕyla yüce Allah, kendi zatÕndan haber vermektedir. Belki de bu anlatÕm farklÕlÕklarÕ, haúr hadisesinin korkutuculu÷unu ortaya koymakta ve hesaplaúma úekillerini ça÷rÕútÕrmaktadÕr. Bu konu ba÷lamÕnda örnek olabilecek di÷er bir kelime de aúa÷Õdaki âyette yer almaktadÕr: ˴ ˴Ϧϳά஭ ͉ϟ΍ ϯή˴ ϳ˴ Ϯ˸ ˴ϟϭ˴ Գ๡ ˴ ˴΍ ΍Ϯ˵ϨԸ ϣ˴ ΍Ի ˴Ϧϳά஭ ͉ϟ΍ϭ˴ Գဃ ˴ϥϭ˸ ή˴ ϳ˴ Ϋ˸ ˶΍ ΍ϮϤ˵Ը ˴Ϡυ ˶ ͉Ϩϟ΍ ˴Ϧϣ˶ ϭ˴ ˶ ൖ ˶ ˷ΐ˵Τϛ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ϧ˴ Ϯ͊ΒΤ˵˶ ϳ ˱ ΍Ω΍˴Ϊϧ˸ ˴ ΍ ဃ ˶ ൖ ϥϭ˵ ˶ ൖ ˶ ̒ ΎΒΣ˵ ͊Ϊη ˶ Ω Ϧ˸ ϣ˶ ˵άΨ˶ ͉ Θϳ˴ Ϧ˸ ϣ˴ αΎ ‫و‬ ˸ ˸ Ώ ൖ ϥ͉ ˴΍ϭ˴ ˱ ΎόϴϤ஭ Ο˴ ๡ ˶ ΍˴ά˴όϟ΍ ˵ΪϳΪ˴஭ η ˴ဃ ˶ ൖ ˶ ˴ ΓϮ͉ ˵Ϙϟ΍ ϥ͉ ˴΍ Ώ΍ ˴ ‫˴ و‬ά˴όϟ΍˸ “ønsanlardan kimileri vardÕr ki, Allah’tan baúka bazÕ varlÕklarÕ Allah’a denk tanrÕlar sayar da bunlarÕ Allah’Õ sever gibi severler. øman edenler ise en çok Allah’Õ severler. Keúke zalimler -azapla yüz yüze geldiklerinde anlayacaklarÕ gibi- úimdi de bütün kuvvetin Allah’a ait oldu÷unu ve Allah’Õn azabÕnÕn çok úiddetli oldu÷unu anlasalardÕ!”24 Bu âyette altÕ çizili olan fiilde ÂsÕm ve Nâfi‘ arasÕnda okuyuú farklÕlÕ÷Õ bulunmaktadÕr. ÂsÕm bu fiili metinde oldu÷u gibi gâib kipiyle okumuútur. Nafi‘ ise bu kelimeyi, muhatab bk. Ebü'l-Hasan Ali b. Muhammed En-Nûri Es-Sefâkusi, öaysü'n-Nef' fi'l-KÕrââti's-Seb', thk. Ahmed Mahmud Abdüssemi' ùafii Hafeyan (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-ølmiyye, 2004), 1/288. 23 øltifât, bir sözde beklenmedik úekilde úahÕs, zaman ve üslûp bakÕmÕndan de÷iúiklikler yapmaktÕr. bk. øsmail Durmuú, “øltifât”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 5 Ekim 2021). 24 el-Bakara 2/165. 22 151 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I kipiyle tilavet etmiútir. Bu durumda ÂsÕm bu fiili ϯή˴ ˴ϳ úeklinde yâ harfi ile okurken, Nâfi‘ de ϯή˴˴ Η úeklinde te harfi ile telaffuz etmiú olmaktadÕr.25 Fiil, Nâfi‘nin tercih etmiú oldu÷u muhatab sîgasÕyla okundu÷unda ilgili âyette, Hz. Peygamer’e (s.a.v.) hitap edilmesi söz konusu olur. Bu durumda ise âyetin anlamÕ úu úekilde verilebilir: “Keúke zalimlerin azapla yüz yüze geldiklerindeki durumlarÕnÕ bir görseydin, o zaman onlar bütün kuvvetin Allah’a ait oldu÷unu ve Allah’Õn azabÕnÕn çok úiddetli oldu÷unu anlarlardÕ.” YukarÕdaki âyetteki fiil, ÂsÕm’Õn tercih etmiú oldu÷u gâib sîgasÕyla okundu÷unda ise âyette, zalim olan kâfirlere hitap edilmiú olmaktadÕr. Bu durumda ise anlam “Keúke zalimler azapla yüz yüze geldiklerinde anlayacaklarÕ gibi- úimdi de bütün kuvvetin Allah’a ait oldu÷unu ve Allah’Õn azabÕnÕn çok úiddetli oldu÷unu anlasalardÕ!” úeklindedir. Bu kÕsÕmdaki Ϧϳά͉ϟ΍ ϯή˴ ˴ϳ Ϯ˸ ˴ϟϭ˴ ibaresi, Ϧϳά͉ϟ΍ ΍ϮϤ˵ ˴Ϡό˸ ˴ϳ Ϯ˸ ˴ϟϭ˴ anlamÕna gelmektedir.26 DolayÕsÕyla buradaki gâib ve muhatab farkÕndan dolayÕ âyette anlam farklÕlaúmasÕ oluúmaktadÕr. Gâib hitabÕyla kâfirler kastedilmekteyken, muhatab hitabÕyla Hz. Peygamber’e (s.a.v.) hitap edilmektedir. 2.3. Fiillerdeki Malûm-Mechûl FarklÕlÕklarÕndan DolayÕ Oluúan Anlam Etkilenmesi Kur’ân-Õ Kerîm kelimeleri üzerinde meydana gelen ferúî kÕraat farklÕlÕklarÕndan biri de fiillerin malûm veya mechûl okunmasÕ úeklindedir. Bu türde bir kÕraat farklÕlÕ÷ÕnÕ Nisâ sûresinin úu âyetinde görmek mümkündür: ˸ Ϝ˴Ϡϣ˴ Ύϣ˴ ϻ˶͉ ΍ ˯ΎԸ ή˸˴ ϴϏ ˴ ˴ϦϴϨ஭ μ ˶ δ ˶ ൖ ΏΎ˴ ˴ ဃ ˶ ˸Τϣ˵ Ϣ˸ Ϝ˵ ϟ˶ ΍Ϯ˴ ϣ˸ ˴ Ύ˶Α ΍Ϯ˵ϐ˴ΘΒ˸ ˴Η ϥ˸ ˴ ΍ Ϣ˸ Ϝ˵ ϟ˶ ΫԻ ˯˴ ΍έ˴Ը ϭ˴ Ύϣ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ϟ Ϟ͉ Σ˶ ˵ ΍ϭ˴ Ϣໂ˸ Ϝ˵ ϴ˸ ˴Ϡϋ ˴ Θϛ˶ Ϣ˸ ‫ ى‬Ϝ˵ ˵ϧΎϤ˴ ϳ˸ ˴΍ Ζ˴ ˴ ˷Ϩ˶ ϟ΍ ˴Ϧϣ˶ ˵ΕΎ˴Ϩμ ˴ ˸ΤϤ˵ ϟ΍˸ ϭ˴ Գ Գ Գ Ի ˸ ˱ ˴ϥΎϛ˴ ˴ဃ ൖ ϥ˶͉ ΍ Δ˶ π ˴ Ρ˴ Ύ˴ϨΟ˵ ϻ˴ ϭ˴ Δπ ˴ ϳή஭ ˴ϓ Ϧ˵͉ ϫέϮ ˴ ϳή˴஭ ϔϟ΍ Ϊ˶ ό˸ ˴Α Ϧ˸ ϣ˶ Ϫ஭ Α˶ Ϣ˸ ˵ Θϴ˸ ο ˴ ΍ή˴˴ Η ΎϤ˴ ϴϓ஭ Ϣ˸ Ϝ˵ ϴ˸ ˴Ϡϋ ˴ ϣ˵ ˴ Ο˵ ˵ ΍ Ϧ˵͉ ϫϮ˵ΗΎ˴ϓ Ϧ͉ Ϭ˵ Ϩ˸ ϣ˶ Ϫ஭ Α˶ Ϣ˸ ˵ Θό˸ ˴ΘϤ˴˸ Θγ˸ ΍ ΎϤ˴ ˴ϓ ˴ϦϴΤ஭ ˶ϓΎδ ˱ ΎϤϴϜ஭ Σ˴ ˱ ΎϤϴϠ஭ ϋ ˴ “Elinizin altÕnda bulunan câriyeler müstesna, evli kadÕnlar da size haram kÕlÕndÕ; Allah’Õn size emri budur. Bunlardan baúkasÕnÕ, iffetli yaúamak ve zina etmemek kaydÕyla, mallarÕnÕzla (mehir vecibesini göz ardÕ etmeden) istemeniz size helâl kÕlÕndÕ. Onlardan karÕ-koca iliúkisi yaúadÕklarÕnÕza kararlaútÕrÕlmÕú olan mehirlerini verin. Mehir kesiminden sonra karúÕlÕklÕ anlaúmanÕzda size günah yoktur. ùüphesiz Allah ilim ve hikmet sahibidir.”27 YukarÕdaki âyette altÕ çizili olan kelimeyi metinde oldu÷u gibi ÂsÕm mechûl úekliyle, Nâfi‘ ise Ϟ͉ Σ˴ ˴΃ úeklinde malûm kipiyle okumuútur.28 ÂsÕm kÕraatine göre fiil mefûl üzerine bina edilmiú olup fâili bilinmemektedir. Buna göre anlam metindeki gibi “geriye kalanlarÕ… size ˸ ϣ˴ ή˷ ˶ Σ˵ “Anneleriniz size helâl kÕlÕndÕ” úeklinde olmaktadÕr. Bir önceki âyet olan Ϣ˸ Ϝ˵ ˵ ΗΎϬ˴ ϣ͉ ˵ ΍ Ϣ˸ Ϝ˵ ϴ˸ ˴Ϡϋ ˴ Ζ haram kÕlÕndÕ.” úeklindeki âyete bakÕldÕ÷Õnda “haram kÕlÕnma” ifadesi ile anlatÕma baúlanmakta ve sonrasÕnda anlatÕm “helal kÕlÕnma” ile devam etmiú olmaktadÕr. DolayÕsÕyla ÂsÕm 23. âyete, uygun olarak bu kÕraati tercih etmiútir. Bu da ÂsÕm’Õn kÕraat tercihleri sÕrasÕnda siyâkÕ göz önünde bulundurdu÷unu göstermektedir. Nâfi‘ kÕraatine göre ise fiil zâhir olan Allah ismine isnat edilmekte fâilin Allah oldu÷u bilinmektedir. Nâfi‘ aynÕ âyette bulunan Ϣໂ˸ Ϝ˵ ϴ˸ ˴Ϡϋ ˶ ൖ ΏΎ˴ ˴ ဃ ˴ Θϛ˶ “Allah’Õn size yazdÕklarÕ” buyru÷una paralel biçimde bu fiili üstün olarak malûm çekimiyle okumuútur. Buna göre ise anlam “Geriye kalanlarÕ… Allah size helal kÕldÕ.” úeklinde olmaktadÕr.29 Her iki kÕraatte anlam itibariyle pek bir farklÕlÕk oluúmasa da ifadede bir zenginli÷in meydana geldi÷i görülmektedir. Burada örnek olarak sunulabilecek di÷er bir kelime de Hûd sûresinin 108. âyetinde bulunmaktadÕr. Bu âyet-i kerimede yüce Allah úöyle buyurmaktadÕr: øbnü’l-Cezerî, en-Neúr, 2/224. Hüseyin b. Ebî’l-øzz el-Hemezânî, el-Ferîd fî ørab’il-Kur’ân’il-Mecîd, thk. Muhammed Nizameddin el-Füteyh (Medine: Dârü’z-Zaman li’n-Neúr ve’t-Tevzi‘, 2006), 1/425. 27 en-Nisâ 4/24. 28 øbnü’l-Cezerî, en-Neúr, 2/249. 29 bk. øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, 198. 25 26 152 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ˴Ը ϋ Ϋ˳ ϭ˵ά ˸Πϣ˴ ή˸˴ ϴϏ ˴ ˯˱ Ύτ ˴Ը Ύϣ˴ ϻ˶͉ ΍ ν ˶ ϣ˴ ΍˴Ω Ύϣ˴ ΎϬ˴ ϴϓ஭ ˴ϦϳΪ஭ ϟ˶ Ύ˴Χ Δ˶ ͉ϨΠ˴ ϟ΍˸ ϲϔ˶ ˴ϓ ΍ϭ˵Ϊό˶ γ ˵ ˴Ϧϳά஭ ͉ϟ΍ Ύϣ͉ ˴ ΍ϭ˴ ˵ έ˸ ˴ϻ΍˸ ϭ˴ ˵Ε΍Ϯ˴ ԻϤ͉δϟ΍ Ζ ˴ Գ˴Ϛ͊Αέ˴ ˯˴ Ύη “Bahtiyar edilmiú kimselere gelince onlar da cennettedirler. Rabbinin diledi÷i hariç, gökler ve yer durdukça onlar da orada kesintisiz bir lütuf olarak ebedî kalacaklardÕr.” YukarÕdaki âyette yer alan Ϊόγ fiili farklÕ úekillerde telaffuz edilmiútir. ømam ÂsÕm bu fiili metinde oldu÷u gibi ΍ϭ˵Ϊό˶ γ ˵ úeklinde mechûl çekimle okurken, imam Nâfi‘ α (sin) harfine fetha hareke vererek ΍ϭ˵Ϊό˶ γ úeklinde malûm çekimle okumuútur.30 ˴ ømam ÂsÕm’Õn okumuú oldu÷u kÕraate göre anlam, metindeki gibi “bahtiyar edilmiú kimseler” biçiminde olmaktadÕr. Bu úekliyle fâil açÕk bir úekilde bilinmemekte, fiil mefûle bina edilmektedir. ømam Nâfi‘nin okumuú oldu÷u kÕraate göre ise anlam “bahtiyar olanlar” úeklinde olmaktadÕr. Burada fâil açÕk bir úekilde gelmekte ve fiil fâil üzerine bina edilmektedir. Bu úekilde tilavet edenler kÕraatlerini 106. âyette yer alan ΍Ϯ˵Ϙη ˴ “bedbaht olanlar” kelimesine kÕyas etmektedirler. ΍ϭ˵Ϊό˶ γ úeklindeki kÕraat, eylemin mutluluk ehline atfedildi÷i, ˴ onunla yükseltildi÷i ve yapmÕú olduklarÕ amellerden dolayÕ bu mutlulu÷u hak ettiklerini düúündürmektedir. ΍ϭ˵Ϊό˶ γ ˵ úeklindeki kÕraat ise müminlerin dikkatini úu önemli meseleye çekmektedir: Bütün iúler Allah içindir ve Cenâb-Õ Hak onlarÕ mutlu edinceye kadar, saadet ehlinin bunu gerçekleútirmesi imkân dâhilinde de÷ildir.31 Anlam açÕsÕndan aralarÕnda çok fazla farklÕlÕk olmasa da bu iki kÕraatin manaya zenginlik kattÕ÷Õ ve ince detaylara iúaret etti÷i görülmektedir. KÕraatlerden birine göre saadet ehli kastedilmekte ve saadet onlara izafe edilerek bir yönüyle onlar taltif edilmektedir. Di÷er kÕraatte ise onlarÕn ancak Allah’Õn sayesinde bahtiyar olabilecekleri vurgulanmakta ve bu hususta Allah’a minnettar olmalarÕ gerekti÷i ifade edilmiú olmaktadÕr. 2.4. Fiillerdeki KalÕp FarklÕlÕklarÕndan DolayÕ Oluúan Anlam Etkilenmesi Kur’ân’daki ferúî kÕraat farklÕlÕklarÕndan bazÕlarÕ da fiillerin farklÕ kalÕplarda/bablarda okunmasÕ úeklindedir. Bu türde bir kÕraat farklÕlÕ÷ÕnÕ, aúa÷Õdaki âyette görmek mümkündür: ‫ى‬ ˴ϥϮ˵Αά˶ Ϝ˸ ˴ϳ ΍Ϯ˵ϧΎ˴ϛ ΎϤ˴ ˶Α Ϣ˲ ‫ و‬ϴϟ஭ ˴ ΍ ˲Ώ΍˴άϋ ˲ ‫ و‬ή˴ ϣ˴ Ϣ˸ Ϭ˶ ˶ΑϮ˵Ϡ˵ϗ ϲϓ஭ ൖ Ϣ˵ ϫ˵ ˴Ω΍ ˴ΰ˴ϓ ν ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴ϟϭ˴ ˱ Ύοή˴ ϣ˴ ˵ဃ “(MünafÕklarÕn)Kalplerinde bir bozukluk vardÕr, Allah da onlardaki bozuklu÷u arttÕrmÕútÕr. Yalan söylemeleri yüzünden, kendilerine acÕ veren bir azap da vardÕr.”32 YukarÕdaki âyette bulunan altÕ çizili fiili, imam ÂsÕm ve imam Nâfi‘ farklÕ úekilde okumuúlardÕr. ømam ÂsÕm bu fiili, metindeki gibi tahfif üzere okurken, imam Nâfi‘ teúdid üzere kÕraat etmiútir.33 Yani imam ÂsÕm sülâsi fiil kalÕbÕnda ˴ϥϮ˵Αά˶ Ϝ˸ ϳ˴ olarak okumuútur. Bu kalÕba göre okundu÷unda anlam, “yalan söylemeleri yüzünden, kendilerine acÕ veren bir azap da vardÕr ” úeklinde olmaktadÕr. ømam Nâfi‘ ise bu fiili tef’îl babÕnda ˴ϥϮ˵Α˷ά˶ Ϝ˴ ˵ϳ olarak okumuútur. Bu kÕraate göre anlam “yalanlamalarÕ yüzünden, kendilerine acÕ veren bir azap da vardÕr” biçiminde olmaktadÕr. Tef’îl babÕndaki bir fiille yapÕlan bir iúin aúÕrÕlÕ÷Õ belirtilmek istenir. DolayÕsÕyla burada fiil tef’îl babÕnda okunarak münafÕklarÕn yalanlamalarÕnÕn aúÕrÕ ve úiddetli oldu÷u vurgulanmak istenmiú, dolayÕsÕyla onlarÕn mümin olmadÕklarÕ ifade edilmiútir.34 Netice itibariyle ÂsÕm’Õn tercih etmiú oldu÷u kÕraate göre anlam “yalancÕ” úeklindeyken, Nâfi‘nin tercih etmiú oldu÷u kÕraate göre anlam “yalanlayan” úeklindedir. øki kÕraatte øbnü’l-Cezerî, en-Neúr, 2/290. bk. øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, 349-350. 32 el-Bakara 2/10. 33 øbnü’l-Cezerî, en-Neúr, 2/207-208. 34 bk. Ebû øshâk øbrâhîm b. es-Serî el-Ba÷dâdî ez-Zeccâc, Me‘âni’l-Kur’ân ve i‘râbüh, thk. Abdülcelîl Abdüh ùelebî (Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 1408/1988), 3/299; AyrÕca bk. Mehmet Ünal, Kur’ân’Õn AnlaúÕlmasÕnda KÕrâat FarklÕlÕklarÕnÕn Rolü (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2002), 362. 30 31 153 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I birbirinin aynÕsÕ gibi gözükse de aralarÕnda ufak bir ayrÕntÕ vardÕr. Yalan söylemek ifadesine göre yalanlamak ifadesi daha kapsamlÕ ve geniútir. Bu yüzden her yalan söyleyen, yalanlayan de÷ildir. Fakat her yalanlayan, do÷rulu÷u kesin olan bir úeyi yalanlamasÕ hasebiyle yalan da söylemiú olmaktadÕr.35 Her iki kÕraat de bize gösteriyor ki yalan söyleyen ve yalanlayan münafÕklarÕ acÕ veren bir azap beklemektedir. Böylelikle farklÕ kalÕplar sayesinde anlamda zenginlik oluútu÷u ve birbirini destekleyen manalar elde edildi÷i müúahede edilmektedir. 2.5. Harf De÷iúikliklerinden DolayÕ Oluúan Anlam Etkilenmesi Kur’ân-Õ Kerîm’de ferúî kÕraat farklÕlÕ÷Õ olarak gösterilebilecek bir okuma türü de harf de÷iúikli÷i úeklinde tezahür etmiútir. Bu türde bir kÕraat farklÕlÕ÷Õna ise Bakara sûresinin 259. âyeti örnek olarak verilebilir. Bu âyette yüce Allah úöyle buyurmaktadÕr: Ի ˴ ή͉ ϣ˴ ϱά஭ ͉ϟΎ˴ϛ ϭ˸ ˴΍ Գ˴Ζ˸ΜΒ˶ ˴ϟ Ϣ˸ ϛ˴ ϝ˴ Ύ˴ϗ Գ˵Ϫ˴Μό˴ ˴Α Ϣ͉ ˵ Λ ϡΎ˳ ϋ ˵ ϰϠԻ ϋ ൖ ˵Ϫ˴ΗΎϣ˴ ˴ Ύ˴ϓ Ύ‫ ى‬Ϭ˴ ˶ΗϮ˸ ϣ˴ ˴Ϊό˸ ˴Α ˵ဃ ൖ ϩ˶ ά˶ ϫԻ ϲ˰ ˴ ˴Δ˴΋Ύϣ˶ ˵ဃ ˴ ˲Δ˴ϳϭ˶ Ύ˴Χ ϲ˶ ஭ ˸Τ˵ϳ ϰൖϧ˴΍ ϝ˴ Ύ˴ϗ Ύ‫ ى‬Ϭ˴ η˶ ϭή˵ ϋ ˴ ϫϭ˴ Δ˳ ˴ϳή˸ ˴ϗ ϰϠϋ ˱Δϳ˴ ΍Ի ˴Ϛ˴Ϡό˴ ˸Π˴Ϩϟ˶ ϭ˴ ˴ϙέΎ ˵ ϧ˸ ΍ϭ˴ Ϫ˸ ‫͉ ى‬Ϩδ ˵ ϧ˸ Ύ˴ϓ ϡΎ˳ ϋ ˴ ϰϟ˶Ի ΍ ή˸ ψ ˶ ό˴ ρ ˴ ˴Δ˴΋Ύϣ˶ ˴Ζ˸ΜΒ˶ ˴ϟ Ϟ˸ Α˴ ϝ˴ Ύ˴ϗ ϡԳ˳ Ϯ˸ ϳ˴ ξ ˴ ˴ Θϳ˴ Ϣ˸ ˴ϟ ˴ϚΑ˶ ΍ή˴˴ ηϭ˴ ˴ϚϣΎ ˴ ό˸ Α˴ ϭ˸ ˴ ΍ ˱ ΎϣϮ˸ ϳ˴ ˵Ζ˸ΜΒ˶ ˴ϟ ϝ˴ Ύ˴ϗ ˶ Ϥ˴ Σ˶ ϰϟ˶Ի ΍ ή˸ ψ Գ ‫و‬ Ի ˵ ϧ˸ ΍ϭ˴ αΎ ˵ ˴ ό˶ ϟ΍˸ ϰ˴ϟ˶΍ ή˸ ψ ήϳ ˴ Ϟ˷˶ ϛ˵ ϰϠϋ ˵ Ϝ˸ ˴ϧ Ϣ͉ Λ Ύ˴ϫΰ˶˵ θϨ˸ ˵ϧ ϒ˸ ˲ Ϊ஭ ˴ϗ ˳˯ϲ˸ η ൖ ϥ͉ ˴ ΍ Ϣ˵ ˴Ϡϋ˸ ˴ ΍ ϝ˴ Ύ˴ϗ ˵Ϫ˴ϟ ˴Ϧ͉ϴ˴Β˴Η ΎϤ͉ ˴Ϡ˴ϓ ˱ ΎϤ ˸Τ˴ϟ Ύ˴ϫϮδ ˶ ͉ϨϠϟ˶ ˴ ˴ဃ ˴ ϴϛ˴ ϡΎ˶ ψ “Yahut evlerinin çatÕlarÕ çöküp üzerine duvarlarÕ yÕkÕlarak harap olmuú, ÕssÕz bir kasabaya u÷rayan kimsenin durumu gibi. Bu kiúinin, “Allah, bütün bunlarÕ öldükten sonra nasÕl diriltecek?” demesi üzerine Allah onu yüzyÕl ölü olarak tuttu, sonra diriltti. “Ne kadar kaldÕn” diye sordu. “Bir gün veya günün bir kÕsmÕ kadar kaldÕm” dedi. Allah “HayÕr, yüzyÕl kaldÕn. Anlamak için yiyece÷ine içece÷ine bak, henüz de÷iúmemiú; eúe÷ine bak, -seni insanlara bir iúaret kÕlmamÕz için- ve kemiklere bak, onlarÕ nasÕl düzeltiyor(yerli yerine koyuyoruz) ve üzerini etle kaplÕyoruz” buyurdu. ArtÕk o adam için durum açÕkça ortaya çÕkÕnca, “Biliyorum ki Allah kesinlikle her úeye kadirdir” dedi.”36 Bu âyetteki Ύ˴ϫΰ˶˵ θϨ˸ ˵ϧ kelimesinin tilavetinde imam ÂsÕm ile imam Nâfi‘ arasÕnda farklÕlÕk vardÕr. ÂsÕm bu kelimeyi (ί) harfiyle Ύ˴ϫΰ˶˵ θϨ˸ ˵ϧ úeklinde okurken, Nâfi‘ ( έ) harfiyle Ύ˴ϫή˶˵ θϨ˸ ˵ϧ úeklinde okumuútur.37 ÂsÕm kÕraatine göre okundu÷u zaman kelimenin anlamÕ “ve kemiklere bak, onlarÕ nasÕl düzeltiyor (yerli yerine koyuyoruz) ve üzerini etle kaplÕyoruz” biçiminde olmaktadÕr. Bu okuyuútaki núz kökü, sözlükte “yerinden kalkmak ve yükselmek” gibi anlamlara gelmektedir.38 Nâfi‘ kÕraatine göre okundu÷u zaman ise beyanÕn anlamÕ “ ve kemiklere bak, onlara nasÕl hayat verip diriltiyoruz” úeklinde olmaktadÕr. Yani fiil burada, ΎϬ˴ ϴϴ˶ ˸Τ˵ϧ fiilinin anlamÕnÕ almaktadÕr. Nüúûr kelimesinin ise sözlükte “öldükten sonra yaúamak” anlamÕna geldi÷i, dolayÕsÕyla núr kökünün “öldükten sonra yaúamak ve dirilmek” anlamlarÕnÕ ifade etti÷i görülmektedir.39 Her iki kÕraat de zikri geçen farklÕlÕklarÕna ra÷men birbirine aykÕrÕ anlamlar taúÕmamakta, tam aksine manalarÕ itibariyle birbirini desteklemektedir. ÂsÕm kÕraatiyle kemiklerin kaldÕrÕlÕp yerli yerine konmasÕ belirtilmekte, Nâfi‘ kÕraatiyle de bu birleútirilen kemiklere hayat verilmesi anlatÕlmaktadÕr. Böylece bu iki farklÕ okuyuú mana itibariyle âdeta birbirlerini tamamlamaktadÕrlar. 2.6. Harf Ziyadesi ve NoksanlÕ÷Õndan DolayÕ Oluúan Anlam Etkilenmesi Kur’ân’da harf ziyadesi ve noksanlÕ÷Õ úeklinde olan ferúî kÕraat farklÕlÕ÷Õ da bulunmaktadÕr. Bu tür bir farklÕlÕ÷Õ ise Âl-i ømrân sûresinin 133 âyetinde görmek mümkündür. Bu âyette yüce Allah úöyle buyurmaktadÕr: øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, 89. el-Bakara 2/259. 37 øbnü’l-Cezerî, en-Neúr, 2/231. 38 Halîl b. Ahmed, “núz”, 4/221; Muhammed b. Mükerrem øbn Manzûr, Lisânü’l-ҵArab, núr. Dâru’s-Sadr (Beyrut: Dâru’s-Sadr, ts.), “núz”, 5/417. 39 Halîl b. Ahmed, “núr”, 4/221; øbn Manzûr, “núr”, 5/206-207. 35 36 154 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ‫ و‬Ϙ஭ ͉ ΘϤ˵ Ϡ˸ ϟ˶ Ε͉ ˸ Ϊϋ˶ ˵ ΍ ν ˴Ϧϴ ˵ ή˸ ϋ ˵Ը έΎ ˵ ‫ و‬έ˸ ˴ϻ΍˸ ϭ˴ ˵Ε΍Ϯ˴ ԻϤ͉δϟ΍ ΎϬ˴ ο ˴ Δ˳ ͉ϨΟ˴ ϭ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ ˷Α˶ έ˴ Ϧ˸ ϣ˶ ˳Γή˴ ϔ˶ ϐ˸ ϣ˴ ϰϟ˶Ի ΍ ΍Ϯϋ ˴ ϭ˴ ˶ γ “Rabbinizin ma÷firetine mazhar olmak ve takvâ sahipleri için hazÕrlanmÕú olup gökler ve yer kadar geniú olan cennete girmek için yarÕúÕn!(koúun)”40 Âyetteki altÕ çizili fiili, Nâfi‘ vâv harfini okumayarak ΍Ϯϋ ˵Ը έΎ ˴ úeklinde okumuútur. ÂsÕm ise ˶ γ Ը metindeki gibi ΍Ϯϋ ˵ έΎ ˴ ϭ˴ olarak vâv harfini eklemek suretiyle okumuútur. Öncelikle bu iki ˶ γ kÕraatte de vaki olan okumalarÕn, imamlarÕn beldelerine gönderilen mushaflara uygun okumalar oldu÷unu belirtmekte yarar vardÕr.41 ømam ÂsÕm, ΍Ϯϋ ˵Ը έΎ ˴ ϭ˴ úeklinde okuyarak bu ˶ γ ‫ى‬ ͉ âyeti, kendinden bir önceki âyet olan ˴ϥϮϤ˵ Σ˴ ή˸ ˵ Η Ϣ˸ Ϝ˵ Ϡό˴ ˴ϟ ϝ˴ Ϯγ ˵ ήϟ΍ ͉ ϭ˴ ˴ဃ ൖ ΍Ϯ˵όϴρ஭ ˴΍ϭ˴ âyetine atÕf yapmÕú olmaktadÕr. Buna göre ise mana “Allah’a (c.c.) ve Resûlüne itaat edin ve… cennete girmek için yarÕúÕn (koúun)!” úeklinde olur. Zikri geçen kelimeyi, önünde vâv harfi olmaksÕzÕn okuyan42 Nâfi‘ ise bir önceki âyette yer alan “Allah’a (c.c.) ve Resûlüne itaat edin!” ifadesine, bu âyeti atfetmemiútir. Zira bu iki âyet mana bakÕmÕndan birbirlerine yakÕndÕr ve birbirlerine atfedilmelerine gerek yoktur.43 DolayÕsÕyla ÂsÕm kÕraatinde zikri geçen âyetin bir önceki âyetle birlikte düúünülmesi ve mana itibariyle onu takviyesi söz konusudur, denilebilir. Nâfi‘ kÕraatine göre ise bu iki âyet, birbirine atfedilemeyecek oranda yakÕn manalÕdÕr. 2.7. øsimlerdeki Tekillik-Ço÷ulluk FarklÕlÕklarÕndan Oluúan Anlam Etkilenmesi Kur’ân’da ferúî kÕraat farklÕlÕklarÕ bazen isimlerde görülmektedir. Mesela aynÕ isim, bir kÕraatte tekil baúka bir kÕraatte ise ço÷ul olabilmektedir. Bu türde bir kÕraat farklÕlÕ÷Õ, Mücâdele sûresinin 11. âyetinde vardÕr. Bu âyette úöyle buyrulmaktadÕr: ˵ ϧ˸ Ύ˴ϓ ΍ϭΰ˵ θ ˵ ϧ˸ ΍ Ϟ˴ ϴϗ஭ ΍˴Ϋ˶΍ϭ˴ Ϣ˸ ‫ ى‬Ϝ˵ ˴ϟ ˵ဃ Ϣ˸ ‫ و‬Ϝ˵ Ϩ˸ ϣ˶ ΍Ϯ˵Ϩϣ˴ ΍Ի ˴Ϧϳά஭ ͉ϟ΍ ˵ဃ ͉ ˴ϔ˴Η Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ϟ Ϟ˴ ϴϗ஭ ΍˴Ϋ˶΍ ΍Ϯ˵ԸϨϣ˴ ΍Ի ˴Ϧϳά஭ ͉ϟ΍ ΎϬ˴ ͊ϳ˴΍ ΎԸ˴ϳ ൖ ΢ ൖ ϊ˶ ˴ϓή˸ ˴ϳ ΍ϭΰ˵ θ ˴ ϔ˸ ˴ϳ ΍ϮΤ˵ δ ˴ ϓ˸ Ύ˴ϓ β˶ ϟ˶ ΎΠ˴ Ϥ˴ ϟ΍˸ ϲ˶ϓ ΍ϮΤ˵ δ ˶ δ ˳ Գ ΎΟ˴ έ˴ ˴Ω Ϣ˴ Ϡ˸ ό˶ ϟ΍˸ ΍Ϯ˵Ηϭٚ ˵ ΍ ˴Ϧϳά஭ ͉ϟ΍ϭ˴ ήϴ ൖ ϭ˴ Ε ˲ Β˴஭ Χ ˴ϥϮ˵ϠϤ˴ ό˸ ˴Η ΎϤ˴ Α˶ ˵ဃ “Ey iman edenler! Size, bulundu÷unuz toplantÕlarda “Yer açÕn” denildi÷inde yer açÕn ki Allah da size geniúlik versin. “DavranÕp kalkÕn” denildi÷inde de kalkÕn ki Allah içinizden (gerçekten) iman etmiú olanlarÕ ve ilim sahibi olanlarÕ yüksek derecelere çÕkarsÕn. YapÕp ettiklerinizden Allah tamamen haberdardÕr.”44 Zikredilen âyette altÕ çizili olan kelime ÂsÕm ve Nâfi‘ tarafÕndan farklÕ úekillerde okunmuútur. ømam ÂsÕm bu kelimeyi ço÷ul/cemi‘ olarak metindeki gibi tilavet etmiútir. Nâfi‘ ise β˶ Ϡ˶ ˸ΠϤ˴ ϟ΍˸ úeklinde tekil/müfret hali ile okumuútur.45 ÂsÕm kÕraatine göre anlamda herhangi bir tahsis söz konusu olmayÕp genelleme yapÕlmÕú olmaktadÕr. Bu úekilde savaú için toplanma yeri, Cuma günü için oturma yeri, zikir toplantÕlarÕ, ilim toplantÕlarÕ gibi yapÕlan tüm toplantÕlar kastedilmiú ve âyete “Bulundu÷unuz toplantÕlarda “Yer açÕn!” denildi÷inde yer açÕn!” úeklinde anlam verilmiútir. DolayÕsÕyla söz konusu kelime ço÷ul okundu÷unda bütün toplantÕlar bu daire içine girmektedir. Fakat Nâfi‘ kÕraatine göre anlamda genelleme de÷il tahsis mevzubahistir. Buna göre buradaki meclisten kastÕn “Hz. Peygamber’in (s.a.v.) içinde bulundu÷u, iútirak etti÷i toplantÕ” oldu÷u Âl-i ømrân 3/133. bk. øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, 174. 42 Ebû Amr da vavsÕz okumuútur. bk. øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, 174. 43 Ebû Muhammed Abdülhak b. Gâlib b. Abdirrahmân el-Endelüsî øbn AtÕyye, el-Muharrerü’l-vecîz fî tefsîri’lkitâbi’l-‘azîz, thk. Abdüsselâm Abdüúúâfî Muhammed (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘Ilmiyye, 1422/2001), 1/507. 44 el-Mücâdele 58/11. 45 øbnü’l-Cezerî, en-Neúr, 2/385. 40 41 155 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I anlaúÕlmaktadÕr. Bu durumda âyetin anlamÕ, “Allah resulünün bulundu÷u toplantÕda “Yer açÕn” denildi÷inde yer açÕn!” tarzÕnda olmaktadÕr.46 øki kÕraat de lafÕz açÕsÕndan farklÕlÕk gösterse ve de farklÕ konumlarÕ iúaret etse de aslÕnda müslümanlarÕn bulunmuú olduklarÕ ortamlarda uymasÕ ve âdet edinmesi gereken ahlaki davranÕúlarÕ bildirmekte, davranÕú e÷itimi vermektedir. Yani hem Allah resulünün bulundu÷u mekânda hem de di÷er mekânlarda müslümanlar birbirleriyle iliúkilerinde hareketlerine özen göstermeli ve dikkat etmelidirler. DolayÕsÕyla iki kÕraat birlikte düúünüldü÷ünde ilgili âyette anlam bakÕmÕndan müthiú bir zenginleúme meydana gelmektedir. 2.8. Hareke FarklÕlÕklarÕndan Oluúan Anlam Etkilenmesi Kur’ân-Õ Kerîm kÕraatlerinde görülen bir ferúî kÕraat farklÕlÕ÷Õ da harekelerde olmaktadÕr. Bu konu ile ilgili olarak Rûm sûresinin 22. âyetinde geçen ˴ϦϴϤ˶ ϟ˶ Ύό˴ Ϡ˸ ϟ˶ sözcü÷ü örnek verilebilir. Bu âyet-i kerimede yüce Allah úöyle buyurmaktadÕr: ˸ ϭ˴ ν ˳ Ύϳ˴ ϻԻ ˴ ˴Ϛ˶ϟΫԻ ϲϓ஭ ϥ˶͉ ΍ ϢԳ˸ Ϝ˵ ϧ˶ ΍Ϯ˴ ϟ˸ ˴ ΍ϭ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ Θ˶ ˴Ϩδ˶ ϟ˸ ˴ ΍ ϑ ˴ϦϴϤ஭ ϟ˶ Ύό˴ Ϡ˸ ϟ˶ Ε ˶ ΍Ϯ˴ ԻϤ͉δϟ΍ ϖ˵ Ϡ˴˸ Χ Ϫ஭ Η˶ Ύϳ˴ ΍Ի Ϧ˸ ϣ˶ ϭ˴ ˶ έ˸ ˴ϻ΍˸ ϭ˴ Ε ˵ ϼ˴ Θ˶ Χ΍ “O’nun kanÕtlarÕndan biri de, gökleri ve yeri yaratmasÕ, dillerinizin ve renklerinizin farklÕ olmasÕdÕr. Kuúkusuz bunda bilenler için ibretler vardÕr.” Söz konusu âyetin son kÕsmÕnda yer alan ˴ϦϴϤ˶ ϟ˶ Ύ˴όϠ˸ ϟ˶ sözcü÷ünün kÕraatinde imam ÂsÕm ve imam Nâfi‘ ihtilaf etmektedirler. ÂsÕm bu sözcükte yer alan lâm harfini metindeki gibi esre harekeli okurken, Nâfi‘ bu sözcükteki lâm harfine fetha hareke vererek ˴ϦϴϤ˶ ˴ϟΎ˴όϠ˸ ϟ˶ úeklinde okumaktadÕr.47 ømam ÂsÕm’Õn tercih etmiú oldu÷u kÕraat Ϣϟ˶ Ύ˴όϟ΍˸ kelimesinin ço÷uludur. Ϣϟ˶ Ύ˴όϟ΍˸ sözcü÷ü “cehaletten uzak olan, kavrayÕú sahibi, itibar sahibi ve hüküm çÕkarabilen kimseler” için kullanÕlmaktadÕr. DolayÕsÕyla anlam “Kuúkusuz bunda bilenler (cehaletten uzak olan, kavrayÕú sahibi, itibar sahibi, hüküm çÕkarabilen kimseler) için ibretler vardÕr biçiminde olmaktadÕr.”48 Bu kÕraate göre ibretleri anlayabilecek olan kimselerin âlimler yani bilenler oldu÷u ifade edilmekte ve neticede mana hususileútirilmektedir. ømam Nâfi‘nin tercih etmiú oldu÷u kÕraat ise Ϣ˴ϟΎό˴ ϟ΍˸ sözcü÷ünün ço÷uludur. Bu sözcü÷ün anlamÕ ise “âlemler” úeklindedir. Buna göre âyetin anlamÕ “Kuúkusuz bunda âlemler için ibretler vardÕr.” olmaktadÕr. Buradaki âlemler ifadesiyle mahlûkatÕn hepsi yani insanlar, cinler, bitkiler, hayvanlar kastedilmektedir.49 Bu úekilde bu kÕraat sayesinde ibretlerin herkes için oldu÷u anlaúÕlmakta ve úümullü bir mana ortaya çÕkmaktadÕr. Netice itibariyle ÂsÕm kÕraatinde bilen insanlar hakkÕnda ibretler bulunmaktayken, Nâfi‘ kÕraatinde tüm mahlûkat hakkÕnda ibretler bulundu÷u vurgulanmaktadÕr. Böylelikle okunuúlarÕ bakÕmÕndan farklÕlÕk arz eden bu iki kÕraatle anlam açÕsÕndan zenginlik elde edildi÷i müúahede edilmektedir. 2.9. ø’rab FarklÕlÕklarÕndan Oluúan Anlam Etkilenmesi Kur’ân kelimelerinin kÕraatleri sÕrasÕnda ortaya çÕkan bir ferúî kÕraat ihtilafÕ da i’rab farklÕlÕ÷ÕdÕr. Bu hususta Müzzemmil sûresinde geçen bir âyet-i kerîme örnek verilebilir. ølgili âyette yüce Allah úöyle buyurmaktadÕr: Գ˴Ϛ˴όϣ˴ ˴Ϧϳά஭ ͉ϟ΍ ˴Ϧϣ˶ ˲Δ˴ϔ˶΋Ύρ ˴Ը ϭ˴ ˵Ϫ˴Μ˵Ϡ˵Λϭ˴ ˵Ϫ˴ϔμ ˸ ˶ϧϭ˴ Ϟ˶ ϴ˸ ͉ϟ΍ ˶ ϲ˴Μ˵Ϡ˵Λ Ϧ˸ ϣ˶ ϰϧ˸Ի Ω˴΍ ϡ˵ Ϯ˵Ϙ˴Η ˴Ϛ͉ϧ˴΍ Ϣ˵ ˴Ϡό˸ ˴ϳ ˴Ϛ͉Αέ˴ ϥ˶͉ ΍ øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, 704; Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh el-Kurtubî, elCâmiҵ li-a‫ۊ‬kâmi’l-KurҴân ve’l-mübeyyin limâ tezammenehû mine’s-sünneti ve âyi’l-furkân, núr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî (Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2006), 20/315-317. 47 øbnü’l-Cezerî, en-Neúr, 2/344; Kurtubî, el-Câmiҵ, 16/413. 48 øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, 557-558. 49 øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, 557-558. 46 156 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I “(Resûlüm) Senin, gecenin üçte ikisine yakÕn kÕsmÕnÕ, (bazen)yarÕsÕnÕ, (bazen de)üçte birini ibadetle geçirdi÷ini ve beraberinde bulunanlardan bir grubun da (böyle yaptÕ÷ÕnÕ) rabbin elbette bilir.”50 øki imam, yukarÕdaki âyette yer alan ˵Ϫ˴Μ˵Ϡ˵Λϭ ˵Ϫ˴ϔμ ˸ ˶ϧϭ˴ kelimelerinin son harflerindeki harekeyi farklÕ okumuúlardÕr. Mesela ÂsÕm bu kelimelerin son harflerindeki harekeleri metindeki gibi nasb olarak okumuútur.51 Bu okuyuúun delili ise kelimelerin aynÕ âyette bulunan ϰ˴ϧΩ˸ ˴ ΍ kelimesine matuf olmasÕdÕr.52 DolayÕsÕyla mana “(Resûlüm) Senin, gecenin üçte ikisine yakÕn kÕsmÕnÕ, (bazen) yarÕsÕnÕ, (bazen de) üçte birini ibadetle geçirdi÷ini ve beraberinde bulunanlardan bir grubun da (böyle yaptÕ÷ÕnÕ) rabbin elbette bilir.” úeklinde olmaktadÕr. Nâfi‘ ise bu kelimelerin son harflerine kesre harekesi vererek Ϫ˶ ˶Μ˵Ϡ˵Λϭ˴ Ϫ˶ ϔ˶ μ ˸ ˶ϧϭ˴ biçiminde 53 okumuútur. Onun, bu kelimeyi böyle telaffuz etmesinin delili olarak da zikri geçen kelimelerin aynÕ âyette yer alan ˶ ϲ˴Μ˵Ϡ˵Λ Ϧ˸ ϣ˶ sözüne matuf sayÕlmalarÕ gösterilmiútir.54 Bu kÕraate göre anlam “(Resûlüm!) Senin, gecenin üçte ikisine yakÕn kÕsmÕnÕ, (bazen) yarÕsÕna yakÕn kÕsmÕnÕ, (bazen de) üçte birine yakÕn kÕsmÕnÕ ibadetle geçirdi÷ini ve beraberinde bulunanlardan bir grubun da (böyle yaptÕ÷ÕnÕ) rabbin elbette bilir.” tarzÕnda olmaktadÕr. Her iki kÕraatte de atÕf olunduklarÕ lafÕzlara göre kelimelerin son harekeleri de÷iúmekte ve buna ba÷lÕ olarak da anlamlarda az da olsa farklÕlÕk oluúmakta ve manada zenginlik meydana gelmektedir. ùöyle ki ÂsÕm kÕraatinde üç farklÕ zaman dilimi bulunurken, Nâfi‘ kÕraatinde bu üç farklÕ zaman dilimlerinden hariç iki farklÕ zaman dilimi daha bulunmaktadÕr. Bu kÕraat vesilesiyle anlaúÕlmaktadÕr ki yüce Allah, yedi harf ruhsatÕyla farklÕ kabilelere telaffuzda kolaylÕk bahúederken bir taraftan da ibadetlerin yapÕlÕúÕyla ilgili kolaylÕklar sunmaktadÕr. Allah mümin kullarÕna bazen gecenin üçte ikisine yakÕn kÕsmÕnÕ, bazen yarÕsÕnÕ, bazen yarÕsÕna yakÕn kÕsmÕnÕ, bazen üçte birini, bazen de üçte birine yakÕn kÕsmÕnÕ ibadetle geçirebileceklerini buyurmaktadÕr. SONUÇ Kur’ân-Õ Kerîm, Yüce Allah tarafÕndan Cebrail (a.s.) vasÕtasÕyla Hz. Peygamber’e (s.a.v.) gönderilen ilâhî bir kitaptÕr. O, aynÕ zamanda Hz. Peygamber’e verilen en büyük mucizedir. Hz. Muhammed (s.a.v.), bu ilâhî kitabÕ insanlarla buluúturmak ve onu muhataplara aktarmakla görevlendirilmiú bir peygamberdir. Herkes tarafÕndan bilinmektedir ki kitaplar, güzel bir úekilde okunmak, do÷ru bir úekilde anlaúÕlmak ve kendisiyle amel edilmek için gönderilmiúlerdir. Kur’ân-Õ Kerim de en do÷ru úekilde telaffuz edilmek, en iyi biçimde anlaúÕlmak ve bu sayede onun eúli÷inde mutlu bir hayat sürmek için vardÕr. KÕraat ilmi, hem Kur’ân-Õ Kerîm’in düzgün olarak telaffuz edilmesiyle hem de do÷ru bir úekilde anlaúÕlmasÕyla ilgilenen önemli bir ilim dalÕdÕr. Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanÕna gidildi÷inde ilk etapta onun etrafÕnda bulunan kimselerin, yani Kureyúliler’in Kur’ân-Õ Kerîm’i okumada ve anlamada zorluk çekmedikleri söylenebilir. Zira Kur’an onlarÕn dilleri üzere ve anlayacaklarÕ bir üslupta nazil olmuútur. Bununla birlikte di÷er kabilelerden olan sahâbîler veya ümmî olup hiç kitap okumamÕú kimseler için aynÕ durum söz konusu olmamÕútÕr. Bu nedenle Yüce Allah, Kur’ân-Õ Kerim’i öncelikle okumada güçlük çeken müslümanlara kolaylÕk olmasÕ için ve ardÕndan bütün ümmet-i Muhammed’e rahmet olsun diye yedi harf ruhsatÕyla inzal buyurmuútur. Bu ruhsatÕn sa÷ladÕ÷Õ imkânlardan biri de kÕraat farklÕlÕklarÕdÕr. KÕraat farklÕlÕklarÕnÕ, Kur’an mucizesinin 50 el-Müzzemmil 73/20. øbnü’l-Cezerî, en-Neúr, 2/393. 52 øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, 731-732; Kurtubî, el-Câmiҵ, 21/344; 53 øbnü’l-Cezerî, en-Neúr, 2/393. 54 øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâҴât, 731-732; Kurtubî, el-Câmiҵ, 21/344. 51 157 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I bir tezahürü olarak görmek de mümkündür. Çünkü kÕraat farklÕlÕklarÕ sayesinde aynÕ Kur’an metninin farklÕ úekillerde okunmasÕ ve hatta seslendirilmesi söz konusu olmaktadÕr. Böylece bir kitap, aynÕ anda birden fazla görünüm, anlam ve seslendirme ile birçok kitap hâlini almaktadÕr. Neticede Kur’ân-Õ Kerîm’in âdeta canlandÕrÕlmasÕnÕ ifade eden bu farklÕ okuma úekillerinden bir kÕsmÕnÕn, daha çok ses çeúnisi sa÷layan ve anlama do÷rudan etki etmeyen yapÕlarÕ haiz oldu÷u, bazÕlarÕnÕn ise anlama zenginlik katan ve hatta farklÕ manalarÕn anlaúÕlmasÕna yol açan bir durum sergiledi÷i görülmektedir. Hz. Peygamber’den sahih senetlerle gelen rivayetler do÷rultusunda kÕraatlerini ortaya koyan imam Nâfi‘ ve imam ÂsÕm, Kur’ân-Õ Kerîm’i ço÷u zaman aynÕ úekilde okumuúlardÕr. Onlar bazÕ Kur’an kelimelerinde ise kendilerine nakledilen rivayetler arasÕndan farklÕ tercihler yapmÕúlar ve böylece birbirlerinden ayrÕ okumalar meydana gelmiútir. ømamlarÕn bu tercihleri yaparken âyetin ba÷lamÕna dikkat etme ve âyetle ilgili rivayetleri göz önünde bulundurma gibi saikleri olmuútur. Ancak bu araútÕrmanÕn sÕnÕrlarÕ dolayÕsÕyla söz konusu olan iki imam, hüccetleri açÕsÕndan karúÕlaútÕrÕlmamÕútÕr. Bu konu, farklÕ bir araútÕrma yapÕlabilecek niteliktedir. Bu çalÕúmada ise hususen imam Nâfi‘ ve imam ÂsÕm’Õn farklÕ tercihlerde bulunduklarÕ kÕraatler üzerinde durulmuú ve onlarÕn manaya etki eden okuyuú farklÕlÕklarÕn katkÕlarÕ tespit edilmeye çalÕúÕlmÕútÕr. Bu sayede kÕraatlerin önemi ve onlarÕn birbirini destekleyen mahiyetleri bu iki imamÕn kÕraatleri perspektifinden görülmüútür. ÇalÕúmada üzerinde durulan örneklerden de anlaúÕlmaktadÕr ki bu farklÕ kÕraatler; bazen manada de÷iúimlere sebep olmakta ve hatta aynÕ âyetten farklÕ hükümlerin çÕkarÕlmasÕna bile zemin hazÕrlamaktadÕr. Bazen de bu iki imamÕn okumalarÕnda bulunan kÕraat farklarÕ, âyetin daha iyi anlaúÕlmasÕnÕ sa÷layan çeúitlilikler ve mana zenginlikleri meydana getirmektedir. Bu kÕraat farklarÕnÕn, âyetin anlamÕnda çeliúki oluúturacak bir yapÕda olmadÕ÷Õ, bilâkis ilgili âyetin daha iyi anlaúÕlmasÕna katkÕ sa÷ladÕ÷Õ görülmüútür. DolayÕsÕyla da kÕraat farklÕlÕklarÕnÕn, Kur’an’da ihtilaf ve ayrÕlÕk vesilesi olmadÕ÷Õ ve hatta tam tersine onun bütünlü÷ünü ve birbirini destekler yapÕsÕnÕ perçinledi÷i müúahede edilmiútir. Bu çalÕúma neticesinde ise kÕraat ilminin tefsir ilmi açÕsÕndan ne kadar önemli oldu÷u bir defa daha anlaúÕlmÕútÕr. 158 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I KAYNAKÇA Akaslan, Yaúar. “KÕrâat-i Aúere’de Ferú Yönünden FarklÕlÕklar”. øslam Bilimleri AraútÕrmalarÕ Dergisi 4 (2017), 6-31. AltÕkulaç, Tayyar. "Nâfi‘ b. Abdurrahman". Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 26 Eylül 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/nafi-b-abdurrahman Cevherî, øsmâil b. Hammâd. es-SÕhâh: Tâcü’l-luga ve sÕhâhu’l-‘Arabiyye. núr. Halîl Me’mûn ùeyhâ. Beyrut: Dârü’l-Ma‘rife, 1427/2007. Çetin, Abdurrahman. Yedi Harf ve KÕrâatler. østanbul: Ensar, 2005. Dânî, Ebû Amr. et-Teysîr. núr. Otto Pretzl. Beyrut: Dâru’l-Kitâbi’l-Arabî, 2. BasÕm. 1404/1984. Durmuú, øsmail. “øltifât”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. (Eriúim 05 Ekim 2021). https://islamansiklopedisi.org.tr/iltifat Halîl b. Ahmed, Ebû Abdirrahmân el-Ferâhîdî. Kitâbu’l-‘Ayn müratteben alâ hurûfi’lmu‘cem. thk. Abdulhamîd Hendâvî. 4 Cilt. Beyrut: Dâr’ül-Kütübi’l-‘Ilmiyye, 1422/2002. Hemezânî, Hüseyin b. Ebî’l-øzz. el-Ferîd fî ørab’il-Kur’ân’il-Mecîd. thk. Muhammed Nizameddin el-Füteyh. 6 Cilt. Medine: Dârü’z-Zaman li’n-Neúr ve’t-Tevzi‘, 1427/2006. Heytemî, Ebü’l-Abbâs ùihâbüddîn Ahmed b. Muhammed. el-Hayrâtü’l-hisân fî menâkÕbi’lømâmi’l-Aҵzam Ebî ‫ۉ‬anîfe en-Nuҵmân. DÕmeúk: Dâru’l-Hüdâ, 1428/2007. øbn AtÕyye, Ebû Muhammed Abdülhak b. Gâlib b. Abdirrahmân el-Endelüsî. el-Muharrerü’lvecîz fî tefsîri’l-kitâbi’l-‘azîz. thk. Abdüsselâm Abdüúúâfî Muhammed. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘Ilmiyye, 1422/2001. øbn Kuteybe, Abdullah b. Müslim. el-Maҵârif. thk. Servet Ukkâúe. Kahire: Dâru’l-Meârif, 1981. øbn Manzûr, Muhammed b. Mükerrem. Lisânü’l-ҵArab. núr. Dâru’s-Sadr. 15 Cilt. Beyrut: Dâru’s-Sadr, ts. øbn Mücâhid, Ebû Bekr Ahmed b. Mûsâ b. el-Abbâs et-Temîmî. Kîtabü’s-sebҵa. thk. ùevkî Dayf. Kahire: Dâru’l-Meârif,1392/1972. øbn Sa‘d, Ebû Abdillâh Muhammed. Kitâbü’t-Tabakâti’l-kebîr. thk. Ali Muhammed Umer. 11 Cilt. Kahire: Mektebetü’l-Hâncî, 1421/2001. øbnü’l-Cezerî, Ebu’l-Hayr ùemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ali b. Yusuf. en-Neúr fi’l-ۘÕrâҴâti’l-ҵaúr. thk. Ali Muhammed ed-Dabbâ‘. 2 Cilt. Beyrut: Dârü'l-Kütübi'l-ølmiyye, 1395/1976. 159 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I - Gâyetü’n-Nihâye fî ‫ܒ‬abakâti’l-ۘurrâҴ. núr. G. Bergstraesser. 2 Cilt. Beyrut: Dâru’lKütübi’l-ølmiyye, 1426/2006. - Müncidü’l-mukriҴîn ve mürúidü’t-tâlibîn, núr. Ali b. Muhammed el-Imrân (b.y.: y.y., ts.) øbn Zencele, Ebû Zür‘a Abdurrahman b. Muhammed. Hüccetü’l-kÕrâҴât, thk. Saîd el-Afgânî. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 5. BasÕm, 1418/1997. øsfehânî, Ebü’l-KâsÕm Hüseyn b. Muhammed b. el-Mufaddal er-RâgÕb. el-Müfredât fî garîbi’l-Kur’ân. núr. Safvân Adnân Dâvûdî. Beyrut: ed-Dârü’ú-ùâmiyye, ts. Kur’ânYolu. Eriúim 01 Ekim 2021. https://kuran.diyanet.gov.tr Kurtubî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh. el-Câmiҵ li-a‫ۊ‬kâmi’lۗurҴân ve’l-mübeyyin limâ tezammenehû mine’s-sünneti ve âyi’l-furۘân. núr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî. 24 Cilt. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 1427/2006. Nevîrî, Muhammed b. Muhammed. ùerhu Tayyibeti’n-Neúr fî kÕrââti’l-‘aúr, thk. Mecdî Bâslûm. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-‘Ilmiyye, 1424/2002. SarÕ, Mehmet Ali. “ÂsÕm b. Behdele”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 27 Eylül 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/asim-b-behdele Sefâkusi, Ebü'l-Hasan Ali b. Muhammed En-Nûri. öaysü'n-Nef' fi'l-KÕrââti's-Seb'. thk. Ahmed Mahmud Abdüssemi' ùafii Hafeyan. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-ølmiyye, 1. BasÕm, 1424/2004. Taberî, Ebû Ca‘fer Muhammed b. Cerîr. Câmiҵu’l-beyân ҵan teҴvîli âyi’l-KurҴân. thk. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî. 24 Cilt. Kahire: Dâru Hicr, 1422/2001. Temel, Nihat. KÕraat ve Tecvid IstÕlahlarÕ. østanbul: Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi VakfÕ YayÕnlarÕ, 4. BasÕm, 2018. Ünal, Mehmet. Kur’ân’Õn AnlaúÕlmasÕnda KÕrâat FarklÕlÕklarÕnÕn Rolü. Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2002. Zeccâc, Ebû øshâk øbrâhîm b. es-Serî el-Ba÷dâdî. Me‘âni’l-Kur’ân ve i‘râbüh. thk. Abdülcelîl Abdüh ùelebî. Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, 1408/1988. Zehebî, Muhammed b. Ahmed. Siyeru aҵlâmi’n-nübelâҴ núr. ùuayb el-Arnaût v.d÷r. I-XXIII, Beyrut 1401-1405/1981-85. - Maҵrifetü’l-kurrâҴi’l-kibâr ҵale’t-tabakât ve’l-aҵsâr. thk. Tayyar AltÕkulaç Beúúâr Avvâd Ma‘rûf v.d÷r. 4 Cilt. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1416/1995. 160 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I SÎBEVEYH VE KøSÂÎ ÖZELøNDE KIRAAT-DøL øLøùKøSø ÜZERøNE BøR TAHLøL (ϪϳϮΒϴγ ϭ ϲ΋ΎδϜϟ΍ ϕΎϴγ ϲϓ ΔϐϠϟ΍ϭ Γ˯΍ήϘϟ΍ ϦϴΑ Δϗϼόϟ΍ ϲϓ ΚΤΑ ) Recep KOYUNCU Doç. Dr. Necmettin Erbakan Üniversitesi, Ahmet Keleúo÷lu ølahiyat Fakültesi, Kur’an-Õ Kerim Okuma ve KÕraat ølmi Anabilim DalÕ. [email protected] orcid.org/ 0000-0003-0264-5956 Giriú Sahih kÕraatin úartlarÕndan birinin Arap diline bir vecihle de olsa muvafakati oldu÷u bilinmektedir.1 Bu durum kÕraat olgusunun dil ile irtibatÕnÕ belirleyen bir argüman olarak karúÕmÕza çÕkmaktadÕr. Di÷er yandan dile/nahiv dair çalÕúmalarÕn baúlamasÕna yol açan etkenlerin baúÕnda Kur’an kÕraatinde karúÕlaúÕlan hatalar/lahn ve buna ba÷lÕ olarak da mushafÕn yazÕmÕnda tashifin yaygÕnlaúmasÕndan duyulan endiúe yer almaktadÕr. Zira Kur’an’Õn okunmasÕ ve yazÕlmasÕ noktasÕnda yapÕlan birtakÕm hatalarÕn dini temelinden sarsacak yanlÕú anlamalara yol açmasÕ söz konusudur. Sîbeveyh ve Kisâî’nin yaúadÕ÷Õ Hicrî ikinci asÕrda kÕraat ile dilbilim arasÕndaki yakÕnlaúmanÕn daha da arttÕ÷ÕnÕ görmekteyiz. Bu ba÷lamda dilsel hüccetlerin geliúiminin de bu dönemde oldu÷unu söyleyebiliriz. Dil biliminin geliúiminde etkin rol oynayan kiúilerin aynÕ zamanda kÕraat imamÕ olmalarÕ sebebiyle kÕraatlarÕn dil ile do÷rudan iliúki içerisinde olmasÕ ve kÕraatlarÕn dil ekseninde ele alÕnmasÕnÕ sa÷lamasÕ dikkat çeken bir husustur.2 Di÷er yandan her ne kadar dil, kÕraatlerin tespiti için de÷il, onlarÕn fesahat ve yaygÕn kullanÕm bakÕmÕndan keyfiyetini göstermek maksadÕyla bir kriter olarak belirlenmiú olsa da daha sonra kÕraatlerin fesahatini ortaya koyma çabasÕ, tespit kriteri olarak algÕlanmÕútÕr. Bu durumu, kÕraatleri Arapça’nÕn en fasih ve yaygÕn olanÕ ile temellendiren ve bu özellikleri taúÕmayan kÕraatleri de eleútiren âlimlerin tavÕrlarÕnda görmek mümkündür. Bu noktada kÕraate dair eleútirilerin Sîbeveyh ile baúladÕ÷ÕnÕ söylemek gerekir. Hicrî ikinci asÕr özelinde kÕraatlerin durumuna iliúkin giriú mahiyetinde bilgilerin ardÕndan çalÕúmamÕza konu olan Sîbeveyh ve Kisâî’nin temsilcisi olduklarÕ Basra ve Kûfe ekolüne dair hususlara geçebiliriz. 1.Basra ve Kûfe Ekolü øslâmiyet’in do÷uúundan sonra, birtakÕm sebeplere ba÷lÕ olarak dilde baúlayan bozulmalar Kur’an’Õn yanlÕú okunmasÕna (lahn) kadar ulaúmÕútÕr. Bu durum Arap dili gramerinin tespitini gerekli hale getirmiútir. Kur’an’Õ muhafaza etme gayreti adÕna yapÕlacak bu çalÕúmalar tabir yerindeyse nahiv ile kÕraat ilminin yollarÕnÕn kesiúme noktasÕdÕr. Nahiv ilminin de do÷uúunu teúkil eden çalÕúmalar silsilesinde ilk olarak lügat ve gramere ait çalÕúmalar yer almÕútÕr. Öncelikle Basra’da baúlayan faaliyetler yaklaúÕk bir asÕr sonra Kûfe’ye taúÕnarak üç asÕr devam etmiútir.3 øbnü’l-Cezerî, en-Neúr fi’l-kÕrââti’l-‘aúr, 1: 124. ùevki Dayf, Medarisu’n-nahviyye, 18. 3 Nihad M. Çetin, “Arap” (Edebiyat) Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 3: 286. 1 2 161 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Basra ve Kûfe ekolleri, önemli bir konuma sahiptirler. Bu önemlerini haddizatÕnda Arap grameri kurallarÕnÕn ve nahiv terimlerinin tespitinde oynadÕklarÕ rolden aldÕklarÕnÕ görmekteyiz. Bu anlamda farklÕ görüúlerden hareketle ortaya çÕkan bu iki ekol bazÕ nahiv meselelerinde ihtilaf etmiúler ve bazÕ konularda de÷iúik nahiv terimleri kullanmÕúlardÕr.4 BaúlangÕçta iki ekol arasÕnda úiddetli tartÕúmalar meydana gelmiú, sonradan bazÕ dilcilerin bu iki karúÕt ekolün görüúleri arasÕnda seçim yapmadan bu görüúlerden birine veya her ikisine yer vermelerinin neticesinde söz konusu çekiúme ortadan kalkmÕútÕr. BasralÕlar bulunduklarÕ co÷rafi konum ve bedevilere yakÕn olmalarÕ sebebiyle onlarÕn fasih lehçesinden titizlikle seçtiklerini esas alÕp genel kurallar tespit etmiúler, bu kurallara uymayan verileri de úaz kabul etmiúlerdir. Bunun dÕúÕnda da ayrÕca bir kural koymayÕ gerekli görmemiúlerdir. Di÷er yandan BasralÕlar duyduklarÕndan seçtiklerini Kûfeliler ise her duyduklarÕnÕ kÕyasa esas alarak dil kuralÕ olarak kullanmÕúlardÕr. Özetle BasralÕlar prensiplere Kûfeliler ise Araplardan iúittiklerine önem vermiúlerdir.5 Nahvin kurucusu olarak kabul edilen Ebu’l-Esved’den sonra nahiv çalÕúmalarÕ onun ö÷rencileri tarafÕndan Basra’da devam ettirilmiútir. Bu esnada Kûfe’deki âlimler Kur’an kÕraati, úiir ve ahbâr ile meúgul olmuúlardÕr. Basra dil ekolünde öne çÕkan isimler; Kur’an ve Nahvi Ebu’l-Esved’den ö÷renen Nasr b. ÂsÕm el-Leysî (ö. 89/707), Ebu’l-Esved’den aldÕ÷Õ nahvi sonrasÕnda sistematik hale getiren aynÕ zaman da kÕraat alanÕnda önemli bir isim olan Abdurrahman b. Hürmüz (ö. 117/735), Arapça ve hadis alanÕnda önemli bir alim olan Yahyâ b. Ya‘mer (ö.129/726)’dir. Söz konusu âlimler Basra ekolünün ilk halkasÕnÕ teúkil etmektedirler. Basra dil ekolünün di÷er isimleri II. tabaka âlimleri úunlardÕr: Abdullah b. Ebî øshâk elHadramî6 (ö. 117/735), øsâ b. Ömer es-Sekafî7 (ö.149/766), Ebû Amr b. el-‘Alâ8 (ö. 154/770), Halil b. Ahmed el-Ferâhidî (ö. 175/791), Yunus b. Habîb (ö. 182/798), Sîbeveyh (ö. 180/796), Ahfeú el-Evsat (ö. 215/830). Kûfe ekolüne baktÕ÷ÕmÕzda, bu bölgede dile dair çalÕúmalarÕn Ebû Amr b. ‘Alâ ve øsâ b. Ömer gibi BasralÕ nahivcilerin ikinci tabakasÕnÕ teúkil eden âlimlerden ders alarak Kûfe’ye gelen Ebû Ca‘fer er-Ruasî (ö. 175/791) ile baúladÕ÷Õ görülmektedir. SonrasÕnda bu ekolde öne çÕkan isimler úunlardan oluúmaktadÕr: Kisâî (ö.189/904), Ebu’l-Hasan el-Ahmer (ö. 194/809), Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ9 (ö. 207/822), Sa‘leb (ö. 291/904). Kûfe dil ekolünü, Sa‘leb’in ardÕndan talebeleri devam ettirmiútir. Bunlar arasÕnda öne çÕkan; Ebû Musa Süleyman Bk. Cevat Ergin, “Basra ve Kûfe Ekollerinin KullandÕklarÕ FarklÕ Nahiv Terimleri”, Dicle Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi, 2003, 1: 39-65. 5 Hulusi KÕlÕç, “Basriyyûn” Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 5: 117-118. 6 Nahiv ilmini Nasr b. ÂsÕm ve Yahyâ b. Ya‘mer’den alan øbn Ebî øshâk ilk defa illetleri açÕklayan ve nahivde kÕyasÕ ilk uygulayan kiúi olarak da bilinir. DetaylÕ bilgi için bk. Hulusi KÕlÕç, “øbn Ebû øshâk”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi 19: 435. 7 øsâ b. Ömer es-Sekafî’nin ço÷unlu÷u kullandÕ÷Õ dili esas alarak ilk nahiv kitabÕnÕ yazdÕ÷Õ eserinde o zamana kadar yapÕlan çalÕúmalarÕ tertip ve tasnif etti÷i ifade edilir. Geniú bilgi için bk. Hüseyin Tural , “Îsâ b. Ömer es-Sekafî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 22: 485. 8 Basra kÕraat imamÕ olan Ebû Amr aynÕ zamanda önemli dilcidir. 9 Me‘âni’l-Kur’an adÕyla meúhur eserin sahibi olan Ferrâ’nÕn, kaynaklarda yirmi beú kadar eserinden bahsedilmektedir. DetaylÕ bilgi için bk. Zülfikar Tüccar, “Ferrâ, Yahyâ b. Ziyâd”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 12: 406. 4 162 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I b. Muhammed (ö. 305/917), Ebû Ömer ez-Zâhid (ö. 345/956), Ebû Bekir øbnü’l-Enbârî10 (ö. 328/940) gibi isimlerdir. 1.1.øki Ekol ArasÕndaki FarklÕlÕklar Her iki ekole mensup dilciler arasÕnda nahiv meselelerine iliúkin meydana gelen birtakÕm münazara ve tartÕúmalar vardÕr. Bu ba÷lamda ilk ihtilaf, Kûfe temsilcisi Ebu Cafer erRuasî (ö. 187/703) ile Basra temsilcisi Halil b. Ahmed (ö. 175/791) arasÕnda vuku bulmuú sonrasÕnda Kûfeli Kisâî ile BasralÕ Sîbeveyh arasÕnda devam etmiútir. Söz konusu münazaralardan en meúhuru Kisâî ve Sîbeveyh arasÕnda geçen ve “Zunburiye” diye bilinen olaydÕr.11 HaddizatÕnda bununla alakalÕ bir literatür dahi oluúmuútur. ølgili alimlerin münazaralarÕnÕ ele alan müstakil çalÕúmalar telif edilmiútir.12 Zeccâcî’nin Mecâlisu’l-Ulemâ adlÕ eseri de bu tarz konularÕ ele almaktadÕr. Her ekolün takip etti÷i farklÕ metotlardan ve özellikle Basra ve Kûfe ekolü arasÕndaki kutuplaúmadan kÕraatler de nasibini almÕú ve her bir ekole mensup âlim söz konusu metotlarÕ kÕraatler üzerinde kullanmÕútÕr. Keza kÕraatlerin gerek dil bilimi kurallarÕyla hüccetlendirilmesinde gerekse dil bilimi kaideleri için kÕraatlerin hüccet olarak kullanÕlmasÕnda bu ayrÕúmanÕn izlerini görmek mümkündür.13 Bu çalÕúmanÕn merkezinde yer alan Sîbeveyh ve Kisâî’nin temsil ettikleri söz konusu iki ekol arasÕndaki metoda dair farklÕlÕklarÕ, úu úekilde ele almak mümkündür. 1.1.1. Semâ Meselesi Semâ, nahivde kendisiyle delil getirilen kaynaklarÕn en önemlilerinden biri ve nahiv kaidelerinin ekseriyetinin üzerine tesis edildi÷i bir zemindir. Semâ‘Õn yazÕya geçsin ya da geçmesin halk arasÕnda kullanÕlan dil ve edebiyatla ilgili dinî olsun veya olmasÕn fasih malzeme oldu÷unu görmekteyiz. Di÷er yandan Basra ve Kûfe ekollerinin ilkeleri arasÕndaki en belirgin fark, BasralÕlarÕn semâ‘a, Kûfelilerin ise kÕyasa önem vermiú olmalarÕdÕr. BasralÕ âlimler hayatlarÕnÕn büyük bir kÕsmÕnÕ çöllerde geçirmiúken; Kûfe ulemasÕndan pek azÕ bu yolculuklarÕ yapmÕútÕr. Öte yandan Basra’nÕn Mirbed gibi panayÕrlara sahip olmasÕ da çöl ile irtibatÕ kolaylaútÕrmÕútÕr.14 Basra ulemasÕ derledikleri malzemede en fasih ve lisana en kolay gelen lafÕzlarÕ seçmiúler, bu esnada yabancÕlarla hiç temasta bulunmamÕú ve dillerinde bir karÕúÕm bulunmayan Kays, temim ve Esed gibi lehçesi fasih kabileleri kaynak olarak almÕúlardÕr. Kûfe ulemasÕ ise dille alakalÕ malzeme temininde kabileler arasÕnda herhangi bir ayÕrÕm yapmamÕúlar dahasÕ Fars ve Habeúlilerle karÕúarak dilleri bozulmuú olan Yemenlilerden dahi malzeme almÕúlardÕr. Netice itibarÕyla BasralÕlar gerek malzemeyi bizzat çöllere gitmek suretiyle bedevilerden alÕp, gerekse derlenen malzemenin sÕhhati konusunda oldukça titiz davranmÕúlardÕr. Kûfeli âlimler ise her iúittiklerini almÕúlar, úehirleúmiú yerlere yakÕn øbnü’l-Enbârî velûd bir müellif olup sarf ve nahve dair eserlerinin yanÕnda vakf ve ibtidâ alanÕnda mukaddem bir çalÕúmanÕn sahibidir. Eserinin adÕ Kitâbü îzâhi’l-vakf ve’l-ibtidâ’dÕr. Geniú bilgi için bk. Emin IúÕk, “øbnü’lEnbârî, Ebû Bekir”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 21: 24. 11 Münazaralarla alakalÕ bk. øbrahim Tanç, “el-Kisâî’nin Devrindeki BazÕ Âlimlerle YaptÕ÷Õ Münâzaralar”, Atatürk Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi, 18 (2002): 103-122. 12 Zeccâcî’nin Mecâlisü’l-Ulemâ adlÕ eseri bu türden bir çalÕúmadÕr. 13 Mehmet Da÷, Geleneksel KÕraat AlgÕsÕna Eleútirel Bir BakÕú, 222. 14 Bk. øsmail Durmuú, “Nahiv” Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 32: 300. 10 163 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I bölgelerde ikamet eden bedevilerden de malzeme derlemiúler, aldÕklarÕ malzemenin sÕhhati hususunda BasralÕlarÕn sergiledi÷i özeni gösterememiúlerdir.15 1.1.2. KÕyas Meselesi KÕyas, nakledilmemiú olanÕn, benzedi÷i nakledilene göre kullanÕlmasÕ demektir.16 Suyûtî, øbnü’l-Enbârî’den nakille kÕyasÕ úöyle tarif eder: “Rivayet edilmemiú olanÕn, benzedi÷i rivayet olunana hamledilmesi ve buna göre kullanÕlmasÕdÕr. AyrÕca kÕyasÕn nahivde kullanÕlan delillerin en büyü÷ü oldu÷unu belirtip kÕyasa dayanan nahiv, AraplarÕn söylemlerine iliúkin tümel okumalardan elde edilen kÕyaslar ilmidir.17 Basra ekolünde kÕyasa en fazla ihtimam gösteren Abdullah b. Ebî øshak el-Hadramî’dir (ö. 117/735). Nitekim Arap dilinde hüccet kabul edilen Ferazdak’Õ birçok beytinde gramer kaidelerine uymadÕ÷Õndan dolayÕ tenkit etti÷ini görülmektedir.18 KÕyasla metod olarak BasralÕlar ilk önce en çok kullanÕlanÕ, ardÕndan bir alt derecede çok kullanÕlanÕ sonrasÕnda normal olarak kullanÕlanÕ ve nihayette daha az ve nadir olarak kullanÕlanÕ almÕúlardÕr. Neticede kÕyasÕ kullanarak benzerini, úayet çeliúmiyorsa daha önce elde ettikleri úeylerle mukayese etmiúlerdir. E÷er bu lafÕz ve kural daha önce elde ettikleri ile çeliúiyorsa bunu ya tevil etmiúler veya úâz yahut nadir olarak de÷erlendirmiúler bunlarÕn muhafaza edilebilece÷ini, ancak kendileri ile kÕyas yapÕlamayaca÷ÕnÕ belirtmiúlerdir.19 Sonuç olarak Basra ekolü nahivde kÕyasÕ ilk defa ortaya koyan ve bunu tatbik eden taraftÕr. Ancak BasralÕlar kÕyas hususunda oldukça ihtiyatlÕ davranmÕúlardÕr. KÕyas metodunu da BasralÕlardan alan Kûfeliler ise burada bir adÕm daha ileri giderek iúitilen her úeyi kendi baúÕna bir ölçü olarak kabul etmiúlerdir. Bu sebepten BasralÕlar sema‘ ehli; Kûfeliler kÕyas ehli olarak nitelendirilmiútir. 2. Sîbeveyh ve el-Kitâb’Õ Sîbeveyh’in hayatÕna dair malumat veren eserlerin ekseriyeti onun adÕnÕ Amr b. Osman b. Kanber úeklinde zikreder. Basra nahiv mektebinin en önemli temsilcisi Sîbeveyh’in vefatÕna dair farklÕ rivayetler olmasÕnÕn yanÕnda bunlardan en muteber olanÕ Kisâî ile Ba÷dat’taki münazarasÕndan sonra Basra’ya döndü÷ü, ardÕndan Ehvâz’a veya memleketi ùirâz’a gidip orada hastalanarak 180/796 yÕlÕnda vefat etti÷i úeklindedir.20 Arap dilinde öncü isimlerden biri olan Sîbeveyhin en önemli eseri el-Kitab’tÕr. Arap nahvinin özgün eserlerinden biri olan el-Kitab’Õn ortaya çÕkmasÕnda hocasÕ Halil b. Ahmed, Yunus b. Habib, Ahfeú el-Ekber, Ebu Amr b. Alâ, øsa b. Ömer es-sekafî, øbn Ebî øshak elHadrami ve Harun el-Aver gibi dil gramer ve kÕraat âlimlerinin önemli katkÕlarÕ vardÕr. Üstün zekâsÕ ile bilinen Sîbeveyh nahiv konusunda yazÕlmÕú daha eski eserlerin muhteviyatÕnÕ, yetiúti÷i âlimlerin özellikle Halil b. Ahmed’in derledi÷i malzemeye dayanan bilgilere kendi çalÕúmalarÕnÕ da katarak eserini telif etmiútir. Böylece o, baúlangÕcÕndan Hicri ikinci AsrÕn ùevki Dayf, Medârisu’n-Nahviyye, 159. KÕyas’Õn tanÕmÕ ve çeúitleri hakkÕnda bk. Cürcânî, Kitâbü’t-ta‘rîfât, 261-263. 17 Suyûtî, øktirâh, 79. 18 Zübeydî, Tabâkât, 32. 19 Tantâvî, Neú’etü’n-nahv ve târîhu eúheri’n-nühât, 111. 20 Bk. Zübeydî, Tabakâtü’n-Nahviyyîn, 65; øbnü’l-Enbârî, Nüzhetü’l-elibbâ, 1: 54; øbnü’l-KÕftî, ønbâhu’r-ruvât, 1: 41; øbn Hallikân, Vefeyâtü’l-A’yân, 3: 463; Zehebî, Siyeru a’lâmi’n-nübelâ,7: 346. 15 16 164 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I üçüncü çeyre÷ine kadar geçen devrede Arap dili gramerine dair çalÕúmalarÕ eserinde toplayarak bu bilgilerin sonraki nesle intikalini sa÷lamÕútÕr.21 Basra dil ekolünün üçüncü tabakada yer alan, birçok nahiv meselesini araútÕrÕp kurallarÕnÕ ortaya koyan Halil b. Ahmed, Yunus b. Habib gibi isimlerden sonra gelen Sîbeveyh, dilbilimine iliúkin kendisine kadar yapÕlan çalÕúmalarÕ sistematik bir úekilde bir araya getirmiú, yaptÕ÷Õ bu çalÕúma da nahiv ö÷retiminde ana kaynak olarak kabul edilmiútir. 22 Halil b. Ahmed’in özel olarak ilgilendi÷i Sîbeveyh onun fikirlerinin günümüze ulaúmasÕnda en büyük paya sahiptir. el-Kitab nahiv alanÕnda yazÕlmÕú olup günümüze kadar muhafaza edilen ilk büyük teliftir. Bu kÕymetli eserin günümüze ulaúmasÕnÕ sa÷layan Sîbeveyh’in ö÷rencisi Said b. Mes’ade el-Ahfeú’tir (ö. 215/830). el-Müberred el-Kitab’Õ okumak isteyen kiúiye eserin de÷erini ve zorlu÷una iúaret etme ba÷lamÕnda “Daha önce hiç denize açÕldÕn mÕ?” diyerek kitabÕ okyanusa benzetmiútir. Di÷er yandan Sîbeveyh’in el-Kitâb adlÕ çalÕúmasÕ benzeri bir eser yazÕlmasÕnÕn zorlu÷una iúaret amacÕyla nahvin Kur'an’Õ anlamÕna gelen “Kur’ânu’n-Nahv” olarak da nitelenmiútir.23 el-Kitâb, Arap diline dair elimize ulaúan ilk eser olma özelli÷iyle ayrÕ bir yeri vardÕr. Hicri 175-180 tarihleri arasÕnda telif edilen eser, ed-Düelî’den Sîbeveyh’e kadar üç veya dört nesli kapsayan dil çalÕúmalarÕnÕn bir birikimi niteli÷indedir. Bu yönüyle eser, dil ilimlerinin teúekkül sürecine iliúkin çalÕúmalarÕn temel kaynaklarÕndan biri olmasÕ ve dil âlimleri hakkÕnda biyografi niteli÷inde bilgiler vermesi hasebiyle dil ilimlerinin teúekkülü hususunda genel bir perspektif sunmaktadÕr. Di÷er yandan el-Kitâb’Õn muhtevasÕna bakÕldÕ÷Õnda Arap lehçeleri, úiir, garip lafÕzlar ve kÕraatler konusunda Sîbeveyh’in geniú bilgi birikimini görmek de mümkündür. Sîbeveyh kendisinden önceki dilcilerden büyük bir terminolojik birikim devralmÕútÕr.24 el-Kitab’Õn muhtevasÕ, sonradan pek çok dala ayrÕlan din ilimlerinin bütüncül durumunu yansÕtmaktadÕr. Eserin ana gövdesini sarf-nahiv ve fonetik konularÕ oluúturmaktadÕr. YaklaúÕk yarÕsÕnÕ teúkil eden sarf konularÕnÕ muhteva bakÕmÕndan nahiv ilmine dair meseleler takip etmektedir. Bununla birlikte úiir ve kafiyelere dair meselelere bazÕ belâgat konularÕna yer verilmiútir. AyrÕca geniú bir sözcük malzemesine sahiptir. øsim, fiil ve harften oluúan kelime taksimi onunla baúlamaktadÕr. el-Kitab Basra dil mektebi üyeleri için gramer çalÕúmalarÕnda esas teúkil etmiú úerh, úevahid úerhi, ihtisar, ikmal veya tenkit úeklinde çok sayÕda eserin do÷masÕna da imkan tanÕmÕútÕr. Di÷er yandan el-Kitâb sarf, nahiv ve ses konularÕnÕ ihtiva etmesinin yanÕnda belagat vb. ilimlerin bazÕ meselelerine yer vermesi sebebiyle fasih dil malzemesinin derlenmesinde de rol oynamÕútÕr. Sîbeveyh dil ilimleri yanÕnda øslami ilimlere vukufiyeti ile de bilinmektedir.25 el-Kitâb’Õn kaynaklarÕna iliúkin farklÕ isimlerin yanÕnda en önemlisi Halil b. Ahmed’dir. Halil b. Ahmed, çöllere yolculuk yapmak suretiyle fasih dili konuúan bedevî AraplarÕn kullandÕklarÕ sözcük ve ifadeleri yakÕndan tanÕmaya çalÕúmÕú, dile dair bu geniú birikiminden lügat ve aruzla ilgili kÕsmÕnÕ yazÕya dökerken gramerle ilgili bildi÷i geniú malumatÕ da baúta Sîbeveyh olmak üzere ö÷rencilerine sözlü olarak aktarmÕútÕr. Sîbeveyh de hocasÕnÕn vefatÕndan M. Reúit ÖzbalÕkçÕ, “Sîbeveyh” Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 37: 132. Mehmet Da÷, Geleneksel KÕraat AlgÕsÕna Eleútirel BakÕú, 219. 23 Ahmed ùevki Dayf, Medârisu’n-nahviyye, 1: 60; Abdulkadir Ba÷dâdî, Hizanetü’l-edeb, 1: 371; Tantâvî, Neú’etü’n-nahv ve târîhu eúheri’n-nühât. 1: 83. 24 Ali Benli, Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’Õ Çerçevesinde Dil ÇalÕúmalarÕnÕn Do÷uúu, 19. 25 Yunus TaúkÕran, “Sîbeveyh” Tarihte Müslümanlar, 439-440. 21 22 165 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I sonra bu bilgileri, sistemli bir úekilde kendi yorumlarÕnÕ da eklemek suretiyle el-Kitâb adlÕ eserde bir araya getirmiútir. Bu ba÷lamda el-Kitâb, gramer konusunda herhangi bir eseri elimize ulaúmamÕú olan Halil b. Ahmed’in görüúlerini bize aktaran en önemli kaynaktÕr. Yunus b. Habib, Sîbeveyh’în el-Kitâb’Õna iliúkin “Bu adam, Halil b. Ahmed ve benden yaptÕ÷Õ nakillerin hepsinde de do÷ru söylemiútir.” Diyerek onun güvenilirli÷ine dikkat çekmiútir.26 el-Kitâb, gramer, fiil çekimi ve dil bilimi konusunda kapsamlÕ ansiklopedik bir eserdir. øçerdi÷i sadece teorik bilgilerle sÕnÕrlÕ olmayÕp verdi÷i örneklerle gramer konularÕnÕ somutlaútÕran klasik bir yapÕttÕr. Eser gramer teorileriyle, dile dair kullanÕmlar arasÕndaki organik ba÷Õ berrak ve anlaúÕlÕr bir üslupla ortaya koymakta, gramerin mantÕksal, ba÷ÕmsÕz bir bilim kimli÷i kazanmasÕnda rol oynamÕútÕr. Sonraki dönemlerde yazÕlan gramer kitaplarÕna da ilham kayna÷Õ olmuútur. Di÷er yandan eser, sadece dilcilerin yararlandÕ÷Õ bir kaynak olarak kalmamÕú aynÕ zamanda di÷er bilim dallarÕna da katkÕda bulunmuútur. Arapça bilen herkesin rahatlÕkla okuyabilece÷i bir kitap olmayÕp yer yer üslubunun a÷Õr ve anlatÕm tarzÕnÕn mu÷lak olmasÕ sebebiyle esere pek çok úerh ve haúiyeler yazÕlmÕútÕr.27 Sîbeveyh’in eserde nakillerde bulundu÷u ekoller; “Nahviyyûn”, “Medine ehli”, “Mekke ehli” ve “Kûfeliler” olarak bazÕ gruplara atÕfta bulunmuútur.28 Nahviyyûna nispet edilen görüúlerin ekseriyeti sarfla alakalÕdÕr. YapÕlan nakillere bakÕldÕ÷Õnda Nahviyyûn’un açÕklama ve kural koyma yöntemlerinin ileri seviyede oldu÷u görülebilir. Nitekim onlar, çeúitli dil yapÕlarÕnÕ yorumlarken genelleúmiú bir kavram düzeyi ve geniú bir terminoloji kullanmaktadÕrlar. Di÷er yandan ihticâc olgusunun kitabiyatta yer aldÕ÷Õ ilk eser olmasÕ hasebiyle Sîbeveyh ve eseri el-Kitâb’Õn kÕraat ilmindeki yeri önemlidir. Eserinde kÕraatlerin “ihticac li’l-kÕraat” ve “ihticâc bi’l-kÕraat” úeklinde ele alÕndÕ÷ÕnÕ görmekteyiz. Ne var ki kÕraat ve ihticac alanÕnda bu denli önemli olan eser, aynÕ zamanda kÕraatler için menfi sayÕlabilecek bir gelene÷in baúlamasÕna neden olmuútur. O da dil kurallarÕnÕ merkeze almak suretiyle kÕraatleri de÷erlendirerek zayÕf görmesidir. Bu noktada bazÕ müellifler, Sîbeveyh’in kÕraatleri eleútirmedi÷ini ve kÕraat konusunda ona yönelik itirazlarÕn onun karúÕ tutumunun úekli yönünden ibaret oldu÷unu iddia etmiúlerdir.29 Di÷er taraftan Sîbeveyh’in eserinin özellikle nahiv alanÕnda ihticacÕn yazÕya dökülmesi anlamÕnda ilk çalÕúma olmasÕ ve sonraki dönemler için de bu alanda önemli yere sahip oldu÷unu ifade etmek gerekir. Kendisinden önceki dile dair müktesebatÕ, kÕraat ulemasÕndan yapÕlan nakillerin sistematik bir úekilde sunuldu÷u eser, ihticac alanÕnda temel kaynak olarak kabul edilmektedir.30 Ancak Sîbeveyh ve sonrasÕnda aynÕ çizgide gelen nahivci ulemanÕn eserlerine bakÕldÕ÷Õnda, dilcilik yönü a÷Õr bastÕ÷Õ için keza eserleri de dil bilime ait çalÕúmalar olmasÕ sebebiyle kÕraatlere bakÕúlarÕ da ona göre úekillenmiútir. Bu bakÕú açÕsÕnÕn bir yansÕmasÕ olarak 26 Zübeydî, Tabakâtü’n-nahviyyîn ve’l-lügaviyyîn, 52; Zafer KÕzÕklÕ, “Sîbeveyh’in el-Kitâb’Õnda Belagat Biliminin Temelleri” NÜSHA, 23 (2006): 51. 27 Eserin muhtevasÕna iliúkin bk. Benli, Sîbeveyhi’nin el-Kitâb’Õ, 16 vd. 28 Medine ve Mekke ehlinden yaptÕ÷Õ kÕraatlere iliúkin nakiller için bk. Sîbeveyh, el-Kitâb, 2: 140, 396; 3: 50, 123; 4: 196, 440, 444. 29 Mehmet Da÷, Geleneksel KÕraat AlgÕsÕna Eleútirel BakÕú, 238. 30 øsmail Durmuú, “Arap Dili ve Lehçeleri AçÕsÕndan KÕraatlar” 447. 166 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I da kÕraatleri “ihticâc bi’l-kÕraat” mantÕ÷Õyla daha de÷ersiz kÕlarak kÕymet verdikleri nahiv kaidelerinin tespit ve tayininde birer argüman olarak kullanmÕúlardÕr.31 Bedeviler Sîbeveyhin dilbilim yönteminde en yo÷un kullandÕ÷Õ veri kaynaklarÕndan biridir. el-Kitâb’daki bazÕ ifadelerden bedevilerin dil konusunda otorite kabul edildikleri bilgisine ulaúmak mümkündür. Örne÷in Sîbeveyh, bir konu ile alakalÕ örnekler verdikten sonra “Bu konuda bedevilerin kullandÕklarÕ ifadeleri kullan ve onlarÕn kabul ettiklerini sen de kabul et!” demek suretiyle bedevilerin kullanÕmlarÕnÕn önemli bir umde/referans oldu÷unu göstermiútir.32 Keza “Dil konusunda onlarÕ takip etmek gerekir”33 gibi ifadeleri de bu anlamda önemlidir. Sîbeveyh, bedevilerin Kur’an kÕraatine uygun olmayan bazÕ kullanÕmlarÕnÕ kabul etmektedir. Örne÷in Hicaz lehçesine uygun olarak αϳϟ ye benzeyen Ύϣ nÕn haberi mansub gelmiútir. Sîbeveyh ise bunun aksine Temimlilerin kullanÕmlarÕnÕ yani Ύϣ’nÕn haberinin merfu okunmasÕnÕ tercih etmektedir.34 Di÷er yandan Sîbeveyh’in, bedevilerin genel kullanÕma aykÕrÕ bazÕ kullanÕmlarÕnÕ úâz, zayÕf ve merdûd gibi birtakÕm sÕfatlarla niteledi÷i de görülmektedir.35 Sîbeveyh’in özellikle kÕraat tercihleri konusundaki nakilleri “Ebû Amr’Õn görüúü böyledir” veya “Ebû Amr böyle okumaktadÕr” gibi ifadelerle yaptÕ÷Õ görülür.36 Di÷er yandan Sîbeveyh’in Ebû Amr’Õn kÕraat konusunda, Hicaz ehli gibi hemzenin okunuúunda tahfife meyilli oldu÷u yönündeki tespiti, Ebû Amr’Õn kÕraatte Hicaz ehlinin yöntemini benimsedi÷i úeklindeki görüúle mutabÕktÕr.37 el-Kitab’a fazlalÕk noksanlÕk kapalÕlÕk düzensizlik bilgi çeliúkisi ve yanlÕúlÕ÷Õ, kÕraatleri tenkit gibi hususlardan dolayÕ birtakÕm eleútirilerin yönetildi÷i görülür. Bulut’un de÷erlendirmesine göre söz konusu eleútirilerin bir kÕsmÕ elimizdeki el-Kitab’Õn Sîbeveyh’in telif etti÷i orijinal nüsha ile aynÕ olup olmadÕ÷Õ ile ilgili iken bir kÕsmÕ ise eserin muhtevasÕ ile alakalÕdÕr.38 Bu ba÷lamda Sîbeveyh’in kÕraatlere yaklaúÕmÕnÕ, kendisine yapÕlan eleútiriler çerçevesinde ele almak uygun olacaktÕr. 2.1.Sîbeveyh’in KÕraatlere YaklaúÕmÕ ve AldÕ÷Õ Eleútiriler Sîbeeyh’e göre di÷er úartlar yanÕnda (özellikle, kÕraatin naklî yönüne vurgu sadedinde onun öncekilerden alÕnan ve uyulmasÕ gereken bir sünnet/uygulama/tatbikat oldu÷unu ifade eder)39 kÕraatin, ArapçanÕn yaygÕn kullanÕmÕna uygun olma hususu temel bir kriterdir. Buna ba÷lÕ olarak Sîbeveyh’in birçok kÕraati kabul etmedi÷ini, zayÕf gördü÷ünü müúahede ederiz.40 Örne÷in “Babu’l-emr ve’n-nehy” konusunu ele alÕrken, fiilden önce ismin getirebilece÷ini ifade etmektedir. Bu durumda takdim edilen kelimenin hem ref’ hem de nasb okunabilece÷ini söylemektedir. Kelime ref’ okundu÷unda mübtedâ kabul edilmekte, nasb 31 Da÷, Geleneksel KÕraat AlgÕsÕna Eleútirel BakÕú, 259. Sîbeveyh, el-Kitâb, 1: 414. 33 Sîbeveyh, el-Kitâb, 1: 402. 34 Sîbeveyh, el-Kitâb, 1: 146. 35 Bk. Sîbeveyh, el-Kitâb, 4: 106, 196, 422, 424. 36 Sîbeveyh, el-Kitâb: 3: 472, 549, 436. 37 Sîbeveyh, el-Kitâb, 3: 551. 38 Ali Bulut, “Sîbeveyh’in HayatÕ ve el-Kitâb’a Yönelik Eleútiriler”, 124. 39 Sîbeveyh, el-Kitâb, 1: 481. 40 Örnek olarak bk. Sîbeveyh, el-Kitâb, 1: 145, 391, 423. 32 167 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I okundu÷u zaman ise gizli bir fiil takdir edilmektedir. Buna örnek olarak da 41(Ϣ˸ ϫ˵ Ύ˴Ϩϳ˸ ˴ΪϬ˴ ˴ϓ ˵ΩϮϤ˵ ˴ Λ Ύϣ͉ ˴΍ϭ) ˴ ayetini vermektedir. Konuyu ilk ele aldÕ÷Õ yerde ref’ okuyuúun daha uygun/güzel oldu÷unu ifade etmektedir. SonrasÕnda ilgili yerde ayette yer alan farklÕ okumalara de÷inerek “semûde” úeklinde nasb okundu÷unu zikreder. Ne var ki bu okuyuú kendisinin benimsemedi÷i ve sahih/meúhur okumalar arasÕnda yer almayan bir okuyuútur. Bu tespitin ardÕndan Sîbeveyh, “kÕraatlere muhalefet edilmez; çünkü onlar sünnettir” úeklinde bir ifade kullanÕr ki42 söz konusu ifade kÕraat kaynaklarÕnda kÕraatlerini referansÕnÕ ortaya koyan genel bir kullanÕmdÕr. Di÷er yandan kÕraat kaynaklarÕna baktÕ÷ÕmÕzda “Semûde” úeklinde nasb okuyuúun Sîbeveyh’in hocasÕ aynÕ zamanda Basra ekolünün önemli isimlerinden øsa b. Ömer es-Sekafî’ye ait oldu÷unu görmekteyiz.43 Ancak Sîbeveyh, sahih olan bazÕ okumalarÕ zayÕf, úaz veya kullanÕmÕ az gibi ifadelerle ͉ kelimesinde Nafi’e ait olan hemzeli eleútirmektedir. Örne÷in lehçe ile alakalÕ olarak ϲ ͊ ˰˰Β˶ ˰˰Ϩ˰˰ϟ΍ kÕraatin kullanÕm olarak az oldu÷unu, kötü oldu÷unu ifade eder. Keza kelimenin cümle içindeki ˵ Ϣ˸ ϫ˴Ωϻϭ΃ Ϟ˵ ˰˸Θ˴ϗ kurgusuna iliúkin øbn Âmir’in muzaf ile muzafun ileyh arasÕnÕn ayrÕldÕ÷Õ Ϣ˸ Ϭ˶ ΋Ύ˰ϛή˰˰˰˰η 44 45 kÕraatini ve Hamza’nÕn zahir ismin mecrur zamire atfÕ olan “ϡΎΣέϷ΍ϭ” kÕraatini reddetmekte ˶ ve bunlarÕn hata oldu÷unu ifade etmektedir. Sîbeveyh’e bakÕldÕ÷Õnda onun bu bakÕú açÕsÕyla hareket ederek kendi ekolünün dil kaidelerini destekleyen kÕraatleri tercih etti÷ini ve kaidelerine istiúhad maksadÕyla kullandÕ÷Õ görülmektedir. Örne÷in müfred manada üzerine atfedilen kelimenin, mahalline atfetmek üzere mansub, lafzÕna atfetmek üzere ise merfu olabilece÷ini söylemektedir. Delil olarak da Sebe ͉ ϭ˴ ˵Ϫό˴ ϣ˴ ϲΑٙ ϭ˶ ˷ ˴ ΍ ϝ˵ ΎΒ˴ Ο˶ Ύϳ˴ ) ayetini vermektedir. Ayette ήϴτϟ΍ϭ kelimesi bu kaideye uygun suresindeki (ή˸˴ ϴτϟ΍ olarak hem mansub veya merfu okunabilirken 46 Sîbeveyh’in kendi ekolünün kabul etti÷i kaideyi desteklemesi sebebiyle merfu kÕraati öne çÕkardÕ÷Õ görülmektedir. Di÷er yandan ilgili kÕraat úayet yoruma açÕk olmayacak úekilde kaidelerine uymuyorsa söz konusu kÕraati tenkit etmekte hatta reddetmektedir. Örne÷in øbn Âmir’in “ ˴ϥϭϛ˵ ˴ϳϓ ϥ˸ ϛ˵ ” úeklindeki mansub kÕraati zayÕf olarak niteleyerek reddetmekte ve merfu olan kÕraati tercih etmektedir.47 Sîbeveyh’in bazÕ kÕraatleri kaide ve kurallarÕna uymadÕ÷Õndan dolayÕ kabul etmedi÷i, eleútirdi÷ini biliyoruz. Eleútirdi÷i bu kÕraatler de, uyulmasÕ gereken ve kendisinden sonra sÕnÕrlarÕ belirlenmiú bir olgudan hareketle muhalefet edilmeyen kÕraatler arasÕnda yer alÕr. Burada az da olsa bir taassubun yansÕmasÕ görülmektedir. Da÷’Õn ifadesiyle dilsel açÕdan daha kuvvetli olmayan øsa b. Ömer’in kÕraati bu formül içerisinde de÷erlendirilecekse o taktirde Basra ekolüne ait olmayan yine dilsel açÕdan zayÕf olan kÕraatler de bu formül içerisinde de÷erlendirilmelidir.48 Sîbeveyh, Basra nahiv kurallarÕna uymayan kÕraatleri kabul etmedi÷i, onlarÕ zayÕf, kabîh, redî úeklinde de÷erlendirdi÷i gerekçesiyle eleútirilmiútir. Bu konuda en ciddi eleútiri yapan Ensari, Sîbeveyh’in kÕraatler karúÕsÕndaki tutumunu dört úekilde inceler: 41 Fussilet 41/17. Sîbeveyh, el-Kitâb, 1: 148. 43 øbn Hâleveyh, Muhtasar fî úevâzzi’l-Kur’an,135. 44 øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâât, 273. 45 øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâât, 188. 46 øbn Abbas, Hasan-Õ Basrî, Katade gibi isimler merfu okumaktadÕrlar. Bk. øbn Hâleveyh, Muhtasar, 122. 47 Da÷, Geleneksel KÕraat AlgÕsÕna Eleútirel BakÕú, 260. 48 Da÷, Geleneksel KÕraat AlgÕsÕna Eleútirel BakÕú, 229. 42 168 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 1. 2. 3. 4. KÕraatlere açÕk bir úekilde muhalefet etti÷i yerler. KÕraatlere gizli olarak muhalefet etti÷i yerler. Basra kurallarÕna uydurma adÕna ayeti yorumladÕ÷Õ yerler. ølgili kÕraatler ile nahiv kaidelerinin uyuútu÷u yerler.49 KÕraatlere açÕk olarak muhalefeti: 50΍Ϯ˵ϠϤ˶ ϋ ˶ Ύൗ˰˷ϴ˶ δ ͉ ϟ΍ ΍ϮΣ˵ ή˴˴ Θ ˸Ο΍ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ ΐ˶ ˴ ϭ˴ ΍Ϯ˵Ϩϣ˴ ΍Ի ˴Ϧϳ ٙά͉ϟΎ˴ϛ Ϣ˸ Ϭ˵ Ϡ˴ ˴ό ˸Π˴ϧ ϥ˸ ˴ ΍ Ε ˴ δΣ˴ ϡ˸ ˴ ΍ ‫و‬ Ϣ˸ Ϭ˵ ˵ ΗΎϤ˴ ϣ˴ ϭ˴ Ϣ˸ ϫ˵ Ύ˴ϴ ˸Τϣ˴ ˯˱ Ը΍Ϯ˴ γ ˶ ΎΤ˴ ϟ˶ Ύμ ͉ ϟ΍ ayetinde ˯΍Ϯγ ˴ kelimesi kÕraatlerde hem ref’ hem de nasb olarak ˴ Ε 51 okunmaktadÕr. Fakat Sîbeveyh ref’ ile okunuúu tercih etmiú nasb okunuúu kabîh ve redî olarak nitelemiútir. KÕraat imamlarÕndan Hamza ve Kisâî ile ÂsÕm’Õn ravisi Hafs bu kelimeyi nasb olarak okumuúlardÕr. Bu kelime nasb ile okundu÷unda hâl veya ϞόΟ fiilinin ikinci mefulü olur. Ensârî böyle söylese de Sîbeveyh açÕkça “Bu kelime nasb okunursa kabîh veya redî olur” dememektedir. Sîbeveyh’in burada verdi÷i örnek Arap kelamÕndan bir örnek olup ή˸˲ ϴΧ kelimesinin cümledeki nasb okunuúunu redî, cer ile okunuúunu da kabîh olarak nitelendirmektedir.52 KÕraatlere gizlice muhalefeti: ˵ϥϮϜ˵ ˴ϴ˴ϓ Ϧ˸ ϛ˵ ˵Ϫ˴ϟ ϝ˵ Ϯ˵Ϙ˴ϳ ΎϤ˴ ͉ϧΎ˶ ˴ϓ ΍ή˱ ϣ˸ ˴΍ ϰԸ Իπ˴ϗ ΍˴Ϋ˶΍ϭ˴ ayetinde Sîbeveyh ˴ϥϮϜϳ úeklinde nasb ile okunuúu –ancak úiir zarureti için olaca÷Õndan- zayÕf olarak nitelendirmektedir. Oysa kÕraat imamlarÕndan Kisâî ile øbn Âmir ilgili kelimeyi nasb ile okumaktadÕr.53 øbn Mücahid, øbn Âmir’in bu úekilde okudu÷unu ifade eder ardÕndan bunun galat oldu÷unu söyler.54 øbn Hâleveyh (ö. 370/980) ise øbn Âmir’in nasb ile okudu÷unu ifade ettikten sonra bu úekilde bir okuyuúun caiz olmadÕ÷ÕnÕ söyler. Buradaki mansub okunuúun ancak istikbal bildiren bir fiilden sonra olabilece÷ini ifade eder.55 Ը Sîbeveyh (ϲ ͊ Β˶ ͉Ϩϟ΍ ΎϬ˴ ͊ϳ˴΍ Ը Ύϳ˴ ) (Δ˶ ً ͉ϳή˶ Β˴ ϟ΍˸ ή˸˵ ϴΧ˴ Ϣ˸ ϫ˵ ˴Ϛ˶ΌϟԻ ϭခ ˵ ΍) ilgili ayetlerdeki “Nebiyy” ve “Beriyye” kelimelerini hemzeli bir úekilde okunmasÕnÕ redî olarak nitelendirir. Oysa kÕraat imamlarÕndan Nafi‘ bu kelimeleri hemzeli okumaktadÕr.56 Keza hemzeli ve hemzesiz her iki okuyuú da Arap dilinde fasih olarak yer almaktadÕr. Nafi‘ hemzeli okurken dÕúÕndaki kÕraat imamlarÕ ilgili kelimeyi úeddeli bir úekilde okumaktadÕr.57 Sîbeveyh’in burada cumhurun kÕraatini tercih etti÷i görülür. ͉ ϭ˴ ˵Δ˴ϴ˶ϧ΍ΰϟ ͉ ˴ ΍ ayetinde ˵Δ˴ϴ˶ϧ΍ΰϟ ͉ ˴΍ Basra ekolünün kurallarÕna uyma: 58˳Γ˴ΪϠ˸ Ο˴ ˴Δ˴΋Ύϣ˶ ΎϤ˴ Ϭ˵ Ϩ˸ ϣ˶ Ϊ˳ Σ΍ ˶ ϭ˴ Ϟ͉ ϛ˵ ΍ϭ˵ΪϠ˶ ˸ΟΎ˴ϓ ϲ ٙϧ΍ΰϟ΍ kelimesi Sîbeveyh’e göre haberi mahzuf mübteda olmaktadÕr. Mahzuf haberin takdiri ise ΎϤϴϓ Δϴϧ΍ΰϟ΍ ϚϴϠϋ ϰϠΘϳ veya Δϴϧ΍ΰϟ΍ ϢϜΣ ϢϜϴϠϋ ϰϠΘϳ ΎϤΒϓ úeklindedir. ΍ϭ˵ΪϠ˶ ˸ΟΎ˴ϓ ifadesi de yeni bir cümlenin baúÕdÕr.59 ͉ ˴ ΍ kelimesini mübteda ΍ϭ˵ΪϠ˶ ˸ΟΎ˴ϓ kelimesini de haber Ferrâ, Müberred, Zeccâc gibi dilciler ise ˵Δ˴ϴ˶ϧ΍ΰϟ olarak de÷erlendirmiúlerdir. 3.Kisâî ve KÕraat Kûfe kÕraat imamlarÕndan biri olan Kisâî, takriben (120/738) yÕlÕnda Ba÷dat’Õn kuzey bölgesinde yer alan Bahamúâ köyünde dünyaya gelmiútir. Ebû Abdullah künyesiyle ve “Esedî” 49 Ensârî, Sîbeveyh ve’l-kÕrâât, 239. Câsiye 45/21. 51 øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâât, 661. 52 Sîbeveyh, el-Kitâb, 1: 233. 53 øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâât, 111; Abdullatîf Hatib, Mu’cemü’l-kÕrâât, 1: 181-182. 54 øbn Mücâhid, Kitâbu’s-seb‘a, 168-169. 55 øbn Hâleveyh, el-Hucce fî’l-kÕrââti’s-seb‘, 37. 56 øbn Zencele, Hüccetü’l-kÕrâât, 769. 57 Dânî, et-Teysîr, 182; Dimyâtî, øthâf, 2: 622; Ma‘sarâvî, el-Fütühât fi’l-kÕrââti’l-‘aúr, 2: 653. 58 en-Nûr 24/2. 59 Bk. Sîbeveyh, el-Kitâb, 1: 42-143. 50 169 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I nisbesiyle anÕlan Kisâî’nin bu isimle meúhur olmasÕnÕn sebebi birçok rivayetin yanÕnda aba giymesiyle ilgili görüú daha a÷Õr basmaktadÕr. Kisâî, Hamza’dan sonra Kûfe’nin kÕraat imamÕ olmuútur. Kisâî, hadis ile de meúgul olmasÕna ra÷men en büyük úöhreti Arap diline olan hâkimiyeti kazanmÕútÕr. Bu yolda Halil b. Ahmed, Ebu Amr b. Alâ, Muâz b. Müslim el-Herrâ gibi çok sayÕda otoriteden nahiv okumuú, bedevi Arap kabileleri arasÕnda dolaúarak sa÷lam kullanÕmlarÕ tespit etmiútir Arap dili ve dil-kÕraat iliúkisi üzerine yazdÕ÷Õ kitaplarÕ günümüze intikal etmiútir. ømam ùafii nahivde derinleúmek isteyenlerin Kisâî’ye muhtaç oldu÷unu söylemiú øbnü’l-Enbârî ise onu Nahiv ilmine en çok vakÕf olan, Kur’an ilmini en iyi bilen âlim olarak nitelemiútir. Abbasi halifelerinden Mehdî-billah Kisâî’yi Ba÷dat’a davet ederek o÷lu Harun Reúid'in e÷itimi ile görevlendirmiútir. SonrasÕnda Harun Reúit de o÷ullarÕ Emin ve Memun’un e÷itimini onu havale etmiútir. Kisâî, hayatÕmÕn sonuna kadar kÕraat ve dil konusunda otorite kabul edilmiútir. Harun Reúid’le çÕktÕ÷Õ Horasan seyahati sÕrasÕnda Rey’e ba÷lÕ Renbeveyh köyünde vefat etmiútir (189/805).60 Kisâî’nin yaúadÕ÷Õ dönemde, bir taraftan dile ait malzemeler tedvin edilirken di÷er yandan hüccetin önemli argümanlarÕndan olan úiirlerin rivayet faaliyeti bir yandan da nahiv kaidelerinin tesisi önemli olaylardandÕr. YabancÕ unsurlarÕn øslam’a girmesiyle birlikte kültürlerin karÕúmasÕ, buna ba÷lÕ olarak da “lahn” denilen yanlÕú kullanÕmlarÕn yaygÕnlaúmasÕ dilin derlenmesi ve beraberinde nahiv kaidelerinin tespit edilmesini zorunlu hale getirmiútir. Bu ba÷lamdaki faaliyetlerin ilki Basra ekolünün öncü isimlerinden Halil b. Ahmed tarafÕndan baúlamÕútÕr. Bu do÷rultuda Halil b. Ahmed sözlük çalÕúmalarÕnÕn yanÕsÕra nahiv ilminin temel kaidelerini tespit iúine koyulmuútur. Nahivde Kûfe ekolünün kurucusu kabul edilen Kisâî, yedi kÕraat imamÕndan da birisidir. Kisâî’nin hem dil âlimi hem de kÕraat imamÕ olmasÕ ona dil çalÕúmalarÕnda iki ilmin yöntemini mukayese etme ve her iki yöntemi de kullanma fÕrsatÕnÕ vermiútir. BaúlangÕçta kÕraat ilmine yo÷unlaúan Kisâî, nahiv ilmine yönelerek nakil ve rivayetin yanÕnda kÕyasÕ da yo÷un bir úekilde kullanmÕútÕr. Kisâî’nin farklÕ kÕraatler arasÕndan birini tercih ederek o kÕraatte karar kÕlmasÕ, kÕraatler ile dile dair görüúlerini uzlaútÕrma çabasÕ olarak telakki edilmiútir.61 Buradan hareketle Kisâî’nin kÕraat sistemati÷inde dil kurallarÕnÕn etkisinin oldu÷unu söyleyebiliriz. Ruasî’den sonra Kûfe ekolünün temelini atan ve binasÕnÕ yükselten isimlerden biri Kisâî di÷eri Ferrâ’dÕr. Kûfe dil ekolünü kapsamlÕ bir úekilde geliútiren üç isimden bahsedilebilir. Bunlar; Ali b. Hamza el-Kisâî, Yahya b. Ziyad el-Ferrâ ve Ahmed b. Yahya Sa’leb’tir. Ekol bunlarÕn görüúleri üzerine bina edilmiú, geliúmiú ve ekole mensup ö÷renciler bu üç hocanÕn elinde yetiúmiúlerdir. Nitekim nahiv kitaplarÕnda yer alan görüúlerin ço÷u bu üç nahiv imamÕna aittir.62 3.1.KÕraatlere yaklaúÕmÕ Ferrâ’dan nakille Zuhruf 52.ayete iliúkin “E÷er bu hususta bir dayana÷Õm olsaydÕ úöyle okurdum. Çünkü bu okuyuú mana itibarÕyla daha hoútur.” diyerek mana bakÕmÕndan güzel olsa Geniú bilgi için bk. Zübeydî, Tabakâtü’n-nahviyyîn, 127; øbnü’l-Enbârî, Nüzhetü’l-elibbâ, 1: 58-59; øbnü’l-KÕftî, ønbâhü’r-ruvât, 2: 256; øbn Hallikân, Vefeyâtü’l-a’yân, 3: 295; Zehebî, Siyeru a’lami’n-nübelâ, 7: 554; øbnü’lCezerî, Gâyetü’n-nihâye, 1: 474-478; Tayyar AltÕkulaç, “Kisâî, Ali b. Hamza” Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 26: 69-70. 61 Mehdî Mahzumî, Medresetü’l-Kûfe, 113; Yonis ønanç, Teúekkül Sürecinde Nahiv-KÕraat øliúkisi, 232. 62 Kadir KÕnar, “Kûfe Nahiv Ekolünün Kurucusu el-Kisâî ve Nahivle ølgili Görüúleri I”, Bilimname, 2007/2, 155. 60 170 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I da herhangi bir delile dayanmayan okuyuúu tercih etmemektedir.63 Bu durum onun kÕraatleri tercih ederken (kitabî delil) senede ve (úifâhî delil) sema’a ne kadar önem verdi÷ini göstermektedir. Di÷er yandan Kisâî, “E÷er Arapça kaidelere göre okumak caiz olsaydÕ kelimesini kesre ile de kâf harfinin dammesiyle “kübrahü” úeklinde okurdum demiútir.65 ˵ϩέ˸Αϛ˶ 64 Dânî’nin: “KÕraat imamlarÕ, Arapça açÕsÕndan kÕyas tutarlÕlÕ÷Õna göre de÷il, nakil/sened ve rivayet/sema‘ açÕsÕndan sabit, senet yönünden sahih olmasÕna göre amel etmiúlerdir”66 sözü Kisâî’nin söz konusu kÕraatlere yaklaúÕmÕnÕ destekler niteliktedir. Keza Kisâî, bir kÕraat vechinin sÕhhati için kÕraatte yaygÕnlÕk, imamlarÕn icmaÕ ve Arap dilbilim kaidelerine uygunlu÷u esas almaktadÕr. Bununla beraber kÕraatin tespitinde rivayet ve senedi daha çok tercih noktasÕnda devreye giren kÕyasÕn üstünde tutmaktadÕr. Kisâî’nin bazÕ ça÷daú ilim adamlarÕ ile yaptÕ÷Õ münazaralar da önem arzeder.67 Söz konusu isimler úunlardÕr: Hamza b. Zeyyât, øbn Ebî Uyeyne, Yunus b. Habîb, øsâ b. Ömer esSekafî, Ebu’d-Dinâr el-Arabî, el-Ferrâ, Ebû Yusuf, Asma‘î, Yahya b. Mübarek, Sîbeveyh.68 Nahivde senedi sahih olmak úartÕyla ahad haberleri kullanan Kisâî, fesahatlerine güvendi÷i Arap kabilelerinin kullanÕmÕnÕ úazda olsa tercih etmekte sakÕnca görmemiú, dilde kurallaútÕrma yerine kullanÕmÕna önem vermiútir. Söz konusu okuyuúlarÕn caiz olmadÕ÷Õ ve Arap’Õn fasih kullanÕmÕnda olmadÕ÷Õ gibi bir tevehhüme yol açmasÕndan da endiúe etmiútir. Bu durumdan Kisâî’nin gramerden yana esnek davrandÕ÷ÕnÕ, yaygÕn kullanÕmÕ tercih etti÷ini anlamaktayÕz.69 Dildeki buna benzer farklÕ yaklaúÕmlarÕyla Kûfe nahiv ekolünün kurucusu sayÕlmÕútÕr. Di÷er yandan Kisâî her ne kadar Kûfe ekolünün temsilcisi olsa da Basra ekolünün de izlerini taúÕr. Birçok meselede özellikle baúta Halil b. Ahmed olmak üzere Basra ulemasÕnÕn ˸ harflerinden meydana görüúlerinden istifade etmiútir. Örne÷in nasb edatÕ ϥ˸ ˴ϟ ifadesinin ϻ ve ϥ΃ geldi÷i hususunda Halil b. Ahmed ile mutabÕktÕr. Keza α΋Α ve ϡόϧ nin fiil olmasÕ ve teaccüb konusunda ϝόϓ΃nin fill oldu÷u konusunda BasralÕlara uymuútur.70s Sonuç Dil malzemesini derlemede kullandÕklarÕ yöntemle kÕraatlere yaklaúan BasralÕ âlimler, kurallara uymayan bazÕ kÕraatleri kaynak olarak kullanmamÕúlar hatta eleútirmiúlerdir. Neticede temeli nakil ve semâ olan kÕraatler için tenkit kapÕsÕnÕ aralamÕúlardÕr. Basra nahiv ekolünün önemli ismi Sîbeveyh, bir dil bilimi âlimi olarak dil bilimi ile ilgili malzemelere nasÕl yaklaúmÕú ise semâ ve nakil ürünü olan kÕraatlere de aynÕ úekilde yaklaúmÕú benimsedi÷i nahvî sistemati÷in yapÕsÕna uygun olanÕ alÕrken uygun olmayanÕ reddetmiútir. KÕraatlerin meúhur olup olmamasÕna bakmayan Sîbeveyh, yalnÕzca kurallara uygunluk kriterine itibar etmiútir. Bunun 63 Ferrâ, Meâni’l-Kur’ân, 3: 35. en-Nûr 24/11. 65 Sehâvî, Cemâlü’l-kurrâ ve kemâlü’l-ikrâ, 1: 330. 66 øbnü’l-Cezerî, en-Neúr fi’l-kÕrââti’l-‘aúr, 1: 127. 67 Mezkûr münazaralardan en meúhuru Zünbûriye’dir. Kaynaklarda nahivcilerin verdi÷i hükümlerin geçerlili÷ini sorgulama ve test etmede bedevilerin rolüne dair birçok olay nakledilmiútir. Bunlardan biri Sîbeveyh ile Kisâî arasÕnda geçen “zunbûr meselesi” olarak bilinen hadisedir ki bu olay Kisâî’nin galibiyeti ile sonuçlanmÕútÕr. Geniú bilgi için bk. Zeccâcî, Mecâlisü’l-Ulemâ, 8-10; Zübeydî, Tabakâtü’n-Nahviyyîn, 1: 68. 68 Söz konusu münazaralar için bk. H. øbrahim Tanç, “el-Kisâî’nin Devrindeki BazÕ Âlimlerle YaptÕ÷Õ Münazaralar” Atatürk Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 18 (2002): 103-122. 69 ùevki Dayf, Medârisü’n-nahviyye, 175. 70 KÕnar, “Kûfe Nahiv Ekolünün Kurucusu el-Kisâî ve Nahivle ølgili Görüúleri II”, Bilimname, 1 (2008): 131. 64 171 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I neticesinde Sîbeveyh, hem ekolün hem de kÕraatlere eleútirel yaklaúmada öncü bir isim olmuútur. Nitekim Sîbeveyh’e kadar kÕraatlere iliúkin ciddi bir eleútiri söz konusu de÷ilken ondan sonraki dönemlerde kimi kÕraatlerin rahatlÕkla eleútirildi÷i kimisinin de reddedildi÷i görülmektedir. Söz konusu eleútirilere konu olan Müberred, Ahfeú, Ferrâ ve Zeccâc gibi isimlerdir. Nahivde Kûfe ekolünün kurucu ismi olarak bilinen Kisâî, kÕraat alanÕnda temayüz ederek yedi kÕraat imamÕndan biri olmasÕ sebebiyle dile dair çalÕúmalarda her iki ilmin yöntemini kullanma ve mukayese etme imkânÕ bulmuútur. AynÕ zamanda Arap dili ve gramerinde de kendini ispatlayan Kisâî, çeúitli ilim adamlarÕyla yaptÕ÷Õ ilmî tartÕúma ve yaptÕ÷Õ münazaralarda baúarÕ sergilemiútir. Di÷er yandan Kisâî, sadece kÕraat ilmiyle iútigal edenlerin istifade etti÷i bir isim olmayÕp aynÕ zamanda Arap dili grameri ile de ilgilenenler için önemli bir úahsiyettir. Kisâî bir kÕraat veçhinin sÕhhati için kÕraatte yaygÕnlÕk, imamlarÕn icmaÕ ve Arap dili kurallarÕna uygunlu÷u esas almÕútÕr. Bununla birlikte di÷er kÕraat imamlarÕ gibi kÕraatin tespitinde rivayet ve senedi, tercih noktasÕnda devreye giren kÕyasÕn üstünde tutmuútur. Kisâî Hamza’dan sonra Kûfe’nin kÕraat imamÕ olmuútur. Hadis ile meúgul olmasÕnÕn yanÕnda Kisâî, esas úöhreti Arap diline olan hâkimiyeti ile elde etmiútir. Nahivde senedi sahih olmak úartÕyla ahad haberleri kullanan Kisâî, fesahatine güvendi÷i Arap kabilelerinin kullanÕmÕnÕ úaz da olsa tercih etmekte sakÕnca görmemiú, dilde daha ziyade kullanÕma önem vermiútir. Bu ba÷lamda úâz örnekleri ezberlemekle yetinen ve onlara iliúkin kÕyasÕ gerekli görmeyen Basra nahivcilerin aksine kÕyas metodunu tercih etmiútir. Dildeki bu ve buna benzer tasarruflarÕyla Kisâî, Kûfe nahiv ekolünün kurucusu sayÕlmÕútÕr. Sîbeveyh ve Kisâî’nin yaúadÕ÷Õ döneme iliúkin úunlarÕ söylemek mümkündür: Önceki dönemlere nazaran bu dönemde, kÕraat ihtilaflarÕnÕn delillendirilmesi ve lahn olgusuna reaksiyonel olarak baúlayan hüccetin nitelik ve nicelik olarak geliúti÷i göze çarpar. Di÷er yandan bu dönemde kÕraat ile dilbilim arasÕndaki yakÕnlaúmanÕn daha da arttÕ÷Õ görülmektedir. Bu dönemde kÕraatlarÕn naklî yönden ziyade dile dair sarf, nahiv, úiir, belagat gibi referanslarla ortaya konuldu÷u görülmüútür. Di÷er yandan dil biliminin geliúiminde etkin rol oynayan kiúilerin aynÕ zamanda kÕraat imamÕ olmalarÕ bunun yanÕnda kÕraatlarÕn dil ile do÷rudan iliúki içerisinde olmasÕ da kÕraatlarÕn dil ekseninde ele alÕnmasÕ dikkat çeken bir husustur. Kaynakça Abdulkadir Ba÷dâdî. Hizânetü’l-edeb ve lübbü lübâbi lisâni’l-‘arab. Kahire: Mektebe Hancî, 1997. Abdullatif Hatîb. Mu’cemü’l-kÕrâât. DÕmeúk: Dâru Sadeddîn, 2000. AltÕkulaç, Tayyar. “Kisâî, Ali b. Hamza” Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 26/69-70. Benli Ali. Sibeveyhi’nin el-KitabÕ Çerçevesinde Dil ÇalÕúmalarÕnÕn Do÷uúu (Yüksek Lisans, østanbul, 2007). Bulut, Ali. “Sibeveyh’in HayatÕ ve el-Kitab’a Yönelik BazÕ Eleútiriler” Do÷u AraútÕrmalarÕ Dergisi, 2008, 115-138. Cürcânî, Muhammed b. Ali Seyyid ùerif. Kitâbü’t-ta’rifât. Thk. Abdurrahman MaraúlÕ. Beyrut: Dâru’n-Nefâis, 2003. 172 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Çetin, Nihad M. “Arap” (Edebiyat) Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 3/286. Da÷, Mehmet. Geleneksel KÕraat AlgÕsÕna Eleútirel Bir BakÕú. østanbul: øSAM YayÕnlarÕ, 2011. Dânî, Ebû Amr Osman b. Saîd. et-Teysîr fi’l-KÕraati’s-Seb’. Beyrut: Daru‘l-Kütübi‘lølmiyye, 2005. DaúkÕran, Yaúar. “Sibeveyhi” Tarihte Müslümanlar, Ankara: Otto YayÕnlarÕ, 2020. Dimyâtî, Ahmed b. Muhammed Benna. øthâfü fudalâi’l-beúer bi’l-kÕraâti’l-erbaate ‘aúer. thk. ùaban M. øsmail. Beyrut: Alemü’l-Kütüb, 1407/1987. Durmuú, øsmail. “Nahiv” Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 32/300-306. Durmuú, øsmail. “Arap Dili ve Lehçeleri AçÕsÕndan KÕraatlar”, Kur’an ve Tefsir AraútÕrmalarÕ: KÕraat ølmi ve Problemleri-IV, 2002, 437-450. Ekúi ødris. Nahvin Do÷uúu ve Nahiv Ekolleri (Doktora Semineri, Konya, 2001). Ensari, Ahmed Mekki. Sibeyevh ve’l-KÕraât, Kahire: Dâru’l-Maârif, 1972. Ergin, Cevat. “Basra ve Kûfe Ekollerinin KullandÕklarÕ FarklÕ Nahiv Terimleri”, Dicle Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi, 2003, 1: 39-65. Ferrâ, Ebu Zekeriyya Yahya b. Zeyyâd. Meâni’l-Kur’ân. Thk. Abdulfettah øsmail ùelebi vd. Kahire: Daru’l-MÕsriyye, ty. Hamed, Ganim Kaddûrî. Resmu’l-Mushaf: dirâse lügaviye târihiyye. Ba÷dad: Lecnetü’lVataniyye, 1982. øbn Hâleveyh. Muhtasar fî úevâzzi’l-Kur’an min kitâbi’l-bedi’. Kahire: Mektebe elMütenebbî, ty. øbn Hallikân. Vefeyâtü’l-a’yân ve enbâü ebnâi'z-zemân (mimma sebete bi’n-nakl evi’ssema ev esbetehü’l-a’yân) Thk. øhsan Abbas, Beyrut: Daru Sadr, 1978. øbn Mücâhid. Kitâbü’s-Seb’a. Thk. ùevki Dayf, MÕsÕr: Daru’l-Meârif, ty. øbn Zencele, Ebu Zür’a Abdurrahman b. Muhammed. Hüccetü’l-kÕrâât. Thk. Said elEfgânî. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2014. øbnü’l-Cezerî, Ebü’l-Hayr ùemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Yusuf. Gâyetü’nnihâye fî tabakâti’l-kurrâ, núr. Gotthelf Bergstraesser. Beyrut: Daru’l-Kütübi’l-ølmiyye, 2006. øbnü’l-Cezerî. en-Neúr fi’l-kÕrââti’l-‘aúr. Thk. Cemâlüddîn Muhammed ùeref. Tantâ: Daru’s-Sahabe li’t-Türâs, 2014. øbnü’l-Enbârî, Ebü’l-Berekat Kemâleddin. Nüzhetü’l-elibbâ fî tabakâti’l-üdebâ. Thk. øbrahim Samerrâî. Zerkâ: Mektebetü’l-Menâr, 1985. øbnü’l-KÕftî, Ebu’l-Hasan Cemaleddin Ali b. Yusuf. ønbâhu’r-Ruvât ‘alâ enbâhi’nmühât. thk. Muhammed Ebu’l-Fadl øbrahim. Beyrut: Daru’l-Fikri’l-Arabî, 1982. ønanç, Yonis. Teúekkül Sürecinde Nahiv-KÕraat øliúkisi, østanbul: øFAV YayÕnlarÕ, 2016. KÕlÕç, Hulusi. “Basriyyûn”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 5/117-118. KÕnar, Kadir. “Kûfe Nahiv Ekolünün Kurucusu el-Kisâî ve Nahivle ølgili Görüúleri I”, Bilimnâme, 2007/2, 153-174. 173 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I KÕnar, Kadir. “Kûfe Nahiv Ekolünün Kurucusu el-Kisâî ve Nahivle ølgili Görüúleri II”, Bilimnâme, 2008/1, 109-140. KÕzÕklÕ, Zafer. “Sibeveyh’in El-Kitâb’Õnda Belagat Biliminin Temelleri” NÜSHA, 2006, 23: 49-60. Ma’sarâvî, Ahmed ‘øsâ. el-Fütühât fi’l-kÕrââti’l-aúr úerhan ve tevcihan. Kahire: Daru’lømam ùatÕbiyye, 2017. Mehdî Mahzûmî. Medresetü’l-Kûfe ve menhecuhâ fî dirâseti’l-lüga ve’n-nahv. Kahire: Mektebe Mustafa el-B3abi’l-Halebî, 1958. ÖzbalÕkçÕ, M. Reúit. “Sibeveyh” Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, 37/130-134 Sehâvî, Ebu’l-Hasan Alemüddîn. Cemâlü’l-kurrâ ve kemâlü’l-ikrâ. Thk. Mervan AtÕyye. Beyrut: Dâru’l-Me’mûn, 1997. Sîbeveyh, Ebû Biúr Amr b. Osman b. Kanber. el-Kitâb. Thk. Abdusselâm Muhammed Hârûn. Kahire: Mektebe Hancî, 1988. Suyûti. el-øktirâh fî usûli’n-nahv. Thk. Abdülhakim AtÕyye. Beyrut: Dâru’l-Beyrutî, 2006. ùevkî Dayf. Medârisu’n-nahviyye, Kahire: Daru’l-Meârif, 2011. Tanç H. øbrahim. “el-Kisâî’nin Devrindeki BazÕ Âlimlerle YaptÕ÷Õ Münazaralar” Atatürk Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi, 2002, 18: 103-122. Tantavî. Neú’etü’n-nahv ve târîhu eúheri’n-nühât. Kahire: Dâru’l-Maârif, ty. TaúkÕran, Yunus. “Sibeveyh” Tarihte Müslümanlar. Ankara: Otto YayÕnlarÕ, 2021. Zeccâcî, Mecâlisü’l-Ulemâ. Thk. Abdusselam Muhammed Harun. Kahire: 1984. Zehebî, Ebû Abdullah ùemseddin Muhammed b. Ahmed. Siyeru a’lâmi’n-nübelâ, Kahire: Daru’l-Hadîs, 2006. Zehebî. Ma'rifetü'l-kurrâi'l-kibâr ale't-tabakât ve'l-a'sâr. Thk. Tayyar AltÕkulaç, østanbul: TDV YayÕnlarÕ (øSAM), 1995. Zübeydî, Tabakâtü’n-nahviyyîn ve’l-lügaviyyîn. Thk. Muhammed Ebu’l-Fadl øbrahim. Kahire: Dâru’l-Maârif, 1984. 174 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I YAHY B. SELLÂM TEFSøRøNDE KIRAAT (ϡϼγ ϦΑ ϰϴΤϳ ήϴδϔΗ ϲϓ Γ˯΍ήϘϟ΍) ùuayip Karataú Dr. Ö÷r. Üyesi, Aksaray Üniversitesi, øslami ølimler Fakültesi, Kur’an-Õ Kerim Okuma ve KÕraat ølmi Anabilim DalÕ, Aksaray Assist. Prof., Aksaray University, Faculty of Islamic Education, Department of Qur’an Reciting and Qiraat Science, Aksaray [email protected] - orcid.org/0000-0002-8261-1491 Giriú YazÕya geçirilinceye kadar sözlü nakille aktarÕlan tefsir ilminin ilk döneminde Hz. Peygamber, ikinci döneminde ilâhî vahyin nüzûl ortamÕna ve geliúen olaylara úahitlik eden sahâbe nesli bulunmaktadÕr. Üçüncü nesil olan tâbiîlere de úifâhî olarak ulaútÕrÕlan bilgiler hicri ikinci asrÕn ikinci yarÕsÕnda yavaú yavaú kayda geçirilmeye baúlanmÕútÕr. Tâbiûn neslini takip eden Tebeu’t-Tâbiîn dönemi, tefsir rivayetlerinin yazÕlmaya baúlandÕ÷Õ dönemdir. Bu özelli÷iyle, döneme tefsir ilminin tedvin dönemi de denilmektedir. Çeúitli ilim dallarÕnÕn tasnif edildi÷i bu dönemde her ilim dalÕnda oldu÷u gibi tefsir alanÕnda da çalÕúmalar gün yüzüne çÕkmaya baúlamÕútÕr.1 Tefsir faaliyetinin sistemli hale geldi÷i hicri ikinci asrÕn baúlarÕnda telif edilen eserlerin en önemlileri Mukâtil b. Süleyman (ö. 150/767)’Õn et-Tefsîru’l-Kebîr’i, Süfyân es-Sevrî’nin (ö. 161/778) et-Tefsîr’i ve Yahyâ b. Sellâm’Õn (ö. 200/815) tefsiridir.2 Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsiri, özellikle Endülüs ve Kuzey Afrika gibi farklÕ co÷rafyalarda ilgi görmüú, oralarda yayÕlmÕú ve bu yönüyle de çalÕúmalara konu olmuútur.3 Tefsirin bazÕ parçalarÕ günümüze kadar ulaúmÕú olmasÕna ra÷men, bunlarÕn tam bir tefsir meydana getirecek miktarda olmadÕ÷Õ, hacim olarak Kur’ân’Õn üçte birine tekabül etti÷i ifade edilmektedir.4 Buna karúÕn eldeki mevcut nüsha veya parçalar Hind ùelebî tarafÕndan bir araya getirilmek suretiyle iki cilt olarak tahkik edilerek neúredilmiútir.5 Zikredilen olumsuz duruma ra÷men Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinin elimize ulaúmasÕnda, tefsirine yapÕlan atÕflar ve hakkÕnda yapÕlmÕú 1 2 3 4 5 Muhammed es-Seyyid Hüseyin Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn (Kahire: Mektebetu Vehb, ts.), 1/28-98; øsmail Cerraho÷lu, Tefsir Tarihi (Ankara: Fecr YayÕnlarÕ, 1996), 1/103-236; Muhsin Demirci, Tefsir Tarihi (østanbul: Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003), 105. KÕraat ilminin tedvini konusunda bilgi için ayrÕca bk. Yavuz FÕrat, “KÕrâat ølmi ve Tarikler”, Erciyes Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 13 (2011), 39-42; Mehmet Emin MaúalÕ, “Kur’ân Vahyinin KitaplaúmasÕ ve KÕraatler”, ed. Murat Sülün, Vahiy Zincirinin Son HalkasÕ Kur’ân Vahyi (østanbul: y.y., 2017), 252-259; Harun Ö÷müú, “Kur’an’Õn SÕhhati Ba÷lamÕnda KÕraat FarklÕlÕklarÕnÕn De÷erlendirilmesi”, Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 2/39 (2010), 6-10. Cerraho÷lu, Tefsir Tarihi, 1/526; øsmail ÇalÕúkan, Tefsir Tarihi (Ankara: Bilay YayÕnlarÕ, 2019), 114; Demirci, Tefsir Tarihi, 112. Hamadi Sammoud, “Kuzey Afrika’da ùarklÕ Bir Müfessir: Yahyâ øbn Sellâm”, Ankara Üniversitesi ølâhiyat Fakültesi Dergisi 32 (1992). Cerraho÷lu, Tefsir Tarihi, 1/223. Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Sellâm b. Ebî Sa‘lebe et-Teymî Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm et-Teymî el-Basrî el-Kayrevânî el-müteveffâ fî 200 h.: min sûreti’n-nahl ilâ sûreti’s-sâffât, thk. Hind ùelebî (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l‘ølmiyye, 1425/2004). ÇalÕúma boyunca Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsiri için bu eserden faydalanÕlmÕútÕr. 175 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I muhtasar çalÕúmalar6 da büyük rol oynamaktadÕr.7 Bu muhtasarlarÕn en meúhurunun øbn Ebû Zemenîn (ö. 399/1008) tarafÕndan Tefsîru’l-Kur’âni’l-ҵAzîz8 adÕyla yapÕlanÕn oldu÷u,9 di÷erlerinin günümüze ulaúmadÕ÷Õ ifade edilmektedir.10 Yahyâ b. Sellâm’Õn øslâmî ilimleri ve øslâm kültürünü bir arada toplayan ansiklopedi mahiyetindeki tefsiri Hz. Peygamber, sahâbe ve tabiûndan gelen rivayetleri içermekle birlikte kÕrâat, lügat, nahiv ve tarih konularÕnda aklî izahlara da yer vermekte aynÕ zamanda kendi re’yini de ifade etmektedir. Seleften gelen nakilleri yeri geldi÷inde tenkide tabi tutup aralarÕnda tercih yapmasÕ yönüyle meúhur Taberî (ö. 310/922) tefsirine benzemektedir; fakat bu çalÕúma ondan yaklaúÕk bir asÕrlÕk bir önceli÷e sahiptir. Bu yönüyle tefsir, türünün ilk örne÷ini oluúturmakla birlikte úiirle istiúhad ve kelâmî meseleler üzerinde fazla durmamÕútÕr. Tüm bu özellikleriyle birlikte, yazÕldÕ÷Õ dönemin tefsir anlayÕúÕnÕ ortaya koyan bir tefsir olmasÕ hasebiyle özellikle alan araútÕrmacÕlarÕ için müracaat edilmesi gereken tefsirlerin baúÕnda gelmektedir.11 Taberî, tefsirinde Yahyâ b. Sellâm tefsirini zikretmemektedir. Fakat øbnü’l-Arabî (ö. 543/1148), Kurtubî (ö. 671/1237) ve Ebû Hayyan el-Endelüsî (ö. 745/1344) gibi müfessirler onun tefsirinden alÕntÕlar yapmÕúlardÕr.12 Bu durum, Yahyâ b. Sellâm tefsirinin ehemmiyetini göstermesi bakÕmÕndan önem arz etmektedir. øbn AtÕyye el-Endelüsî (ö. 541/1147) gibi bazÕ Endülüslü müfessirlerin neden ona yer vermediklerinin nedeni ise tam olarak bilinmemekle birlikte Yahyâ b. Sellâm’Õn mürcîlikle 6 7 8 9 10 11 12 Bu muhtasarlardan biri de øbn Ebî Zemenîn’in (ö. 399/1008) Tefsîru’l-Kur’âni’l-‫ޏ‬Azîz adlÕ eseridir. Bu muhtasarla ilgili yapÕlan çalÕúmada müfessirin, Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirine yaptÕ÷Õ tüm eklemelerinin baúÕnda “ΪϤ͉ Τ˴ ϣ˵ ϝ˴ Ύ˴ϗ” ifadesini kullanmak suretiyle, kendisinin yaptÕ÷Õ açÕklamalarÕ açÕkça belirtti÷i ifade edilmektedir. Bk. Emin Cengiz, “øbn Ebî Zemenîn’in (ö. 399/1008) Tefsîru’l-Kur’âni’l-‘Azîz AdlÕ Eserinde ùiirle østiúhâd Yöntemi”, ùÕrnak Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 8/16 (2017), 102. DetaylÕ bilgi için bk. øsmail Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1970), 60-163; øsmail Cerraho÷lu, “Yahyâ b. Sellâm”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013), 43/264; Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/14-34; Hanân øbrahim Abdullah, øbn Ebî Zemenîn ve menhecuhû fi’t-tefsîr min hilâli ihtisârihi li tefsîr Yahyâ b. Sellâm (b.y.: Câmi‘atü Ümmü Dermân, 2009), 19. ÇalÕúma hakkÕnda ülkemizde yapÕlmÕú çalÕúma için bk. Emin Cengiz, øbn Ebî Zemenîn ve “Tefsîru’l-Kur’âni’l-‘Azîz” AdlÕ Eserinin Filolojik AçÕdan øncelenmesi (Yozgat: Bozok Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017). Sammoud, “Kuzey Afrika’da ùarklÕ Bir Müfessir”, 35. Muhtasar hakkÕnda ülkemizde yapÕlmÕú çalÕúma için bk. Emin Cengiz, øbn Ebi Zemenin ve “Tefsiru’l-Kur’ani’l-‘Azîz” AdlÕ Eserinin Filolojik AçÕdan øncelenmesi (Yozgat: Bozok Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017). Muhammed b. RÕzk Tarhûnî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn fî garbi øfrikÕya (Demmâm: Dâru øbni’l-Cevzî, 1426), 2/547. DetaylÕ bilgi için bk. Sammoud, “Kuzey Afrika’da ùarklÕ Bir Müfessir”, 23-36; Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu, 162-163. Örnekler için bk. øbnü’l-Arabî, Ebû Bekr Muhammed b. Abdullah b. Muhammed Meafiri, Ahkâmü’l-Kur’ân, thk. Muhammed Abdülkadir Ata (Beyrut: Dârul’-Kütübi’l-ølmiyye, ts.), 3/404, 428, 502; Kurtubî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr, el-Câmi‘ li ahkâmi’l-Kur’ân, thk. Ahmed el-Berdûnî - øbrahim EtfÕyyiú (Kahire: Dâru’l-Kütübi’l-MÕsrî, 1964), 13/124, 251, 276; Endelüsî, Ebû Abdillah Muhammed b. Yusuf Ebû Hayyân, Tefsîru’lBahru’l-Muhît, thk. Âdil Ahmet Abdu’l-Mevcûd - Ali Muhammed Meûd (Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-ølmiyye, 2001), 4/308, 374, 390. 176 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I itham edilmiú olmasÕnÕn etkili olabilece÷i düúünülmektedir.13 Fakat o, kendisine herhangi bir delil olmaksÕzÕn itham edilen bu hususu kesin bir dille reddetmektedir.14 Yahyâ b. Sellâm, tefsirinde kÕraatler konusuna yeterince yer vermektedir. Bu konuda o, yeri geldi÷inde kÕraatin manaya etkisini açÕkça ifade etmekte, âyetleri tefsir ederken yer yer kÕraat farklÕlÕ÷ÕnÕ belirtmekte, bu farklÕlÕ÷Õn manaya etkisini de belirtmektedir. Bu manada o, âyetlerde geçen bazÕ kelimelerin sadece okunuúunu vermekle kalmayÕp aynÕ zamanda farklÕ okunuúlarla âyetlerin kazanaca÷Õ anlamlara da yer vermektedir. Onun kÕraatler hakkÕndaki bilgileri genelde sahabeye ulaúan isnatlara dayanmaktadÕr.15 Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsiri üzerine ülkemizde yapÕlan ilk çalÕúma, øsmail Cerraho÷lu tarafÕndan doçentlik tezi olarak Yahyâ b. Sellâm ve Tefsirdeki Metodu16 adÕyla müfessiri ve tefsirini tanÕtmaya yönelik olarak yapÕlmÕútÕr. Bunun haricinde, yapÕlan araútÕrmada herhangi bir akademik çalÕúmaya rastlanÕlmamÕútÕr. Bu çalÕúmada öncelikli olarak Yahyâ b. Sellâm’Õn hayatÕ, ilmî kiúili÷i ve tefsiri hakkÕnda bilgi verilecektir. Daha sonra ise tefsirinin kÕraat yönü, kÕraatleri nakletme yöntemi, kÕraatler üzerinden âyetleri tefsir etmesi, farklÕ kÕraatleri açÕklayarak bunlardaki mana farklÕlÕ÷Õna de÷inmesi vb. konular, belli baúlÕklar altÕnda de÷erlendirilecektir. Bu baúlÕklarda, müfessirin kÕraat konusundaki üslûp ve metodu, somut örnekler verilmek suretiyle, tefsirinin kÕraat yönü ortaya konulmaya çalÕúÕlacaktÕr. ÇalÕúmanÕn amacÕ, genelde, hicri ikinci asÕrda kaynaklarda derlenmiú kÕraat verilerini içeren bir kaynak üzerinden, kayÕtlÕ kÕraat verilerini tespit etmek, özelde ise ilk dönem tefsirlerden olmasÕ hasebiyle Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirindeki kÕraat olgusunu ortaya koyarak tefsir ve kÕraat ilmi akademik çalÕúmalarÕna katkÕ sa÷lamaktÕr. 1. Yahyâ b. Sellâm’Õn HayatÕ, ølmî Kiúili÷i ve Tefsiri HayatÕ hakkÕnda kaynaklarda detaylÕ bilgi bulunmamakla birlikte sadece biyografi eserlerinde kÕsaca de÷inilen17 Yahyâ b. Sellâm’Õn tam adÕ, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Sellâm b. Ebû Sa‫ޏ‬lebe elBasrî et-Teymî el-øfrikî el-Kayravânî’dir. ølk asÕrlarda øslâm’Õn önemli ilim merkezlerinden olan Kûfe’de 124/741 yÕlÕnda dünyaya gelmiútir. Teymî nisbesi, Teym kabilesinin azatlÕsÕ olmasÕ nedeniyle verilmiútir. ølk ö÷renimine Kûfe’de baúlayan Yahyâ b. Sellâm, henüz küçük yaúlarda iken ailesinin Basra’ya göçmesiyle birlikte, tefsir, hadis ve dil ilimlerini iyi bir úekilde burada alarak 13 14 15 16 17 Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu; Muhammed FâzÕl øbn Âúûr, et-Tefsîr ve Ricâluhû (b.y.: y.y., 1970), 22-29; Sammoud, “Kuzey Afrika’da ùarklÕ Bir Müfessir”, 35. Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu, 17-18, 82, 94; Sammoud, “Kuzey Afrika’da ùarklÕ Bir Müfessir”, 33-34. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/15, 341; 2/576. Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu. (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1970). Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu, 13; Sammoud, “Kuzey Afrika’da ùarklÕ Bir Müfessir”, 24. 177 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I zamanÕn en gözde ilim merkezlerinden en güzel verimi almÕútÕr. Bu nedenle de kendisine Basrî nisbesi verilmiútir.18 Tebe-i tabiîn zamanÕnda yetiúen ve tefsir, hadis, fÕkÕh ve lügat ilimlerine vakÕf olan Yahyâ b. Sellâm’Õn, bazÕlarÕ tabiînden olmak üzere, üç yüz altmÕútan fazla âlimle görüútü÷ü ve ilmî anlamda onlardan istifade etti÷i ifade edilmektedir. Hasan-Õ Basrî’nin (ö. 110/728) talebelerinden kÕraat dersi alan Yahyâ b. Sellâm, akabinde hadis ilmi ve hadis rivayetine yo÷unlaúmÕú, böylelikle hadis râvileri arasÕnda onun da ismi zikredilmeye baúlanmÕútÕr. YaúadÕ÷Õ dönemde ilim ö÷renmek veya ö÷retmek amacÕyla âlimlerin farklÕ úehir ve bölgelere ziyaretleri çok yaygÕn oldu÷undan, Yahyâ b. Sellâm’da bu gayeyle Kuzey Afrika’ya do÷ru yola koyulmuú, bazÕ yerleri dolaúmÕú, gitti÷i yerlerde itibar görmüútür. Yine bu maksatla giderken MÕsÕr’a u÷ramÕú, buradaki kÕsa ikameti esnasÕnda oradaki ilim halkalarÕna katÕlmÕú, Abdullah b. Vehb’in (ö. 197/813) de bulundu÷u birçok kiúi onun ilminden istifade etmiútir. Akabinde ise 182/798 yÕlÕnda Afrika’ya (Kayrevan’a) geçmiú ve oraya yerleúmiútir.19 Yahyâ b. Sellâm’Õn Basra’da bulundu÷u esnada rahle-i tedrisinden geçti÷i hocalarÕ arasÕnda úu isimler zikredilmektedir: øbn Cârud el-Kûfî (ö. [?]), Kurrâ øbn Halid es-Sedûsî (ö. 154/771), Kurre b. Halid (ö. 155/773), Sa‫ޏ‬îd øbn Ebû Arûbe (ö. 156/773), Halil øbn Murre (ö. 160/776), Rebî b. Sebîh (ö. 160/777), Mübârek b. Fudâle, Ebû Bahl øbn Ayyâs (ö. 193/808), Ebü’l-Eúbeh Ca‫ޏ‬fer b. Hayyân es-Sa‫ޏ‬dî el-A‫ޏ‬ma (ö. 165/781), Hasan øbn Dinâr, Hammâd øbn Seleme (ö. 167/783), NâsÕr øbn Tarfi el-Kassâb el-Bâhilî (ö. [?]), Yezîd er-Rakkâúî (ö. 110/729). MÕsÕr ve Afrika’daki hocalarÕ arasÕnda ise øbn Lehîa (ö. 174/790), Abdullah b. Ukbe (ö. 174/790) ve ÂsÕm øbn el-Hakîm (ö. [?]) gibi isimler kaydedilmektedir.20 Yahyâ b. Sellâm, 182/798 yÕlÕnda ticaret amacÕyla MÕsÕr üzerinden Emevîler zamanÕnda Afrika valisi olan Ukbe b. Nâfi‫’ޏ‬in (ö. 62/682) kurdu÷u, Kuzey Afrika’nÕn ilim ve ticaret merkezlerinden biri olan Kayrevan úehrine gitmiútir. Dönemin ilim, sanat ve kültür faaliyetlerinin yeni yeni baúladÕ÷Õ merkezlerden biri olan Kayrevan’daki talebeler ilim elde etmek için do÷uya seyahat ediyorlardÕ. O’nun gibi ilimle mücehhez birinin úehre gelmesi insanlar arasÕnda kÕsa sürede duyulmasÕndan sonra Kayrevan Ulu Camii’nde tefsir dersleri baúlatmÕú, bu dersler halktan büyük ilgi görmüú ve etrafÕnda ilim halkalarÕ oluúmuútur. Bu haliyle úehir, Yahyâ b. Sellâm için cazip hale gelmiú ve o burada hem 18 19 20 Âdil Nüveyhiz, Muҵcemü’l-müfessirîn min sadri’l-øslâmi hatte’l-‘asri’l-hâzÕr (Lübnan: Müessesetü Nüveyhiz esSekâfiyye, 1988), 2/730-731; øbnü’l-Cezerî, Ebü’l-Hayr ùemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf, Gâyetü’n-nihâye fî tabakâti’l-kurrâ (b.y.: Mektebetü øbn Teymiye, ts.), 2/373. Dâvûdî, ùemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed, Tabakâtü'l-müfessirîn (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-‘ølmiyye, ts.), 2/371-372; øbnü’l-Cezerî, Ebü’l-Hayr ùemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf, Gâyetü’n-nihâye fî tabakâti’l-kurrâ, 2/373; Cerraho÷lu, “Yahyâ b. Sellâm”, 43/263; Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed Mâlikî, Riyâzü’n-nüfûs, thk. Beúîr Bekkûú (Beyrut: Dârü’l-Garbi’l-øslâmî, 1994), 1/188. øbnü’l-Cezerî, Ebü’l-Hayr ùemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf, Gâyetü’n-nihâye fî tabakâti’l-kurrâ, 2/373; ÇalÕúkan, Tefsir Tarihi, 137; Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu, 19-20. 178 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ticaretle u÷raúmÕú hem de ö÷renci yetiútirmeye baúlamÕútÕr. KÕsa sürede ilmi ve âlimli÷i kabul gören Yahyâ b. Sellâm, böylelikle sahip oldu÷u Basra’nÕn tefsir birikimini bu bölgeye aktarmÕútÕr. Bu manada onun yetiútirdi÷i ö÷rencileri arasÕnda kendi o÷lu Muhammed (ö. 262/876), Ebû Sinân Zeyd b. el-Esedî (ö. 241/855), Ahmed b. Musa b. Cerîr el-Ezdî (ö. 244/858), Ahmed b. Muhammed b. Kadim (ö. 247/861) ve Ebü’r-Rebi‫ ޏ‬el-Lihyânî (ö. [?]) gibi pek çok isim zikredilmektedir. YapmÕú oldu÷u ilmî faaliyetlerle tefsir alanÕnda Kuzey Afrika’da önde gelen müfessir olan Yahyâ b. Sellâm, MÕsÕr’a tekrar döndükten sonra o÷luyla birlikte hacca gitmiútir. Afrika’ya dönüú yolunda MÕsÕr’da rahatsÕzlanan Yahyâ b. Sellâm, 200/815 yÕlÕnÕn Safer ayÕnda21 baúkent Fustat’ta22 (Kahire) vefat etmiútir.23 Musannefât sahibi Yahyâ b. Sellâm’Õn eserleri arasÕnda, tamamÕ günümüze ulaúmamÕú meúhur tefsiri bulunmaktadÕr. Eser, farklÕ yerlerde Kur’ân’Õn ancak üçte birine tekabül eden haliyle varaklar halinde bulunmaktadÕr. Fakat çalÕúma bu úekliyle de Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsir metodu hakkÕnda bilgi edinilebilmesi bakÕmÕndan yeterli seviyededir. Eser, ilk dönem øslâmî ilimleri ve kültürü derleyen ansiklopedi niteli÷inde olup, Hz. Peygamber, sahâbe, tâbiûn ve selef âlimlerinin ço÷unun görüúlerini aktarmaktadÕr. Taberî, tefsirinden bir asÕrlÕk önceli÷i olan tefsirde, seleften nakledilen tefsirlerin eleútiriye tabi tutulup aralarÕnda tercih yapÕlmasÕ bakÕmÕndan Taberî tefsirine benzemekte olup, bu yönüyle türünün de ilk örne÷ini teúkil etmektedir. Fakat onda Taberî tefsirinde oldu÷u gibi mantÕk, felsefe, tÕp, tabiat, astronomi gibi daha çok yabancÕ kültürlere dayalÕ ilimler bulunmamaktadÕr. Yahyâ b. Sellâm, tefsirinde yaptÕ÷Õ nakiller dÕúÕnda özellikle nahiv, kÕraat ve úer‫ޏ‬î hükümler yönünden detaylÕ beyanlarda bulunmuú ve kendi görüúünü ifade etmiútir. Onun Arap úiiriyle deliller getirmedi÷i ve kelâmî tartÕúmalara girmedi÷i eseri, kaleme alÕndÕ÷Õ dönemin tefsir anlayÕúÕnÕ ortaya koymasÕ bakÕmÕndan önem arz etmektedir.24 Yahyâ b. Sellâm’Õn asÕl ilgi alanÕ tefsir olmakla birlikte, o, fÕkÕh, hadis ve Arap dilinin inceliklerine de vâkÕf olmuútur. FÕkÕhta Kitâbu’l-Eúribe, hadiste Kitâbu’l-Câmiҵ gibi eserleri günümüze ulaúmÕútÕr. øhtiyâr fi’l-KÕrâat min Tarîki’l-Âsâr isimli kÕraat çalÕúmasÕnÕn da bir kÕsmÕ ulaúmÕútÕr. Vücûh ve Nezâir konusunda ele aldÕ÷Õ et-Tesârîf isimli eseri ise alanda yazÕlmÕú ilk çalÕúmalardandÕr. Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirine ait ilk yazma nüshalarÕn tarihi, vefatÕndan bir asÕr 21 22 23 24 Kaynaklarda müfessirin zilhicce ayÕnda vefat etti÷i bilgisi de bulunmaktadÕr. Bk. Sammoud, “Kuzey Afrika’da ùarklÕ Bir Müfessir”, 25. Hemen bütün kaynaklar Yahyâ b. Sellâm’Õn Fustat’ta vefat etti÷i bilgisini vermekle birlikte Brockelmann, onun Mekke’de vefat etti÷ini belirtmektedir. Bk. Carl Brockelmann, Tarihü’l-edebi’l-Arabî, çev. Abdülhalim en-Neccâr (Kahire: Dârü’l-Maârif, 1977), 4/10. øbnü’l-Cezerî, Ebü’l-Hayr ùemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf, Gâyetü’n-nihâye fî tabakâti’l-kurrâ, 2/373; Cerraho÷lu, “Yahyâ b. Sellâm”, 43/263-264; ÇalÕúkan, Tefsir Tarihi, 137; Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu, 20-22. Demirci, Tefsir Tarihi, 112-113; Zekeriya Pak, “Erken Dönem Tefsir Faaliyetleri (Taberi Öncesi)”, ed. Mehmet Akif Koç, Tefsir (Ankara: Grafiker YayÕnlarÕ, 2017), 151. 179 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I sonrasÕna tekabül etmektedir. Eserin günümüze ulaúan bazÕ bölümleri Tunus’ta olup tam bir tefsir meydana getirecek hüviyette de÷ildir. Günümüze ulaúan bütün nüshalarÕn birleútirilmesiyle ancak Kur’ân’Õn üçte birine tekabül eden tefsir elde edilmektedir. Bu yazmalardan günümüze ulaúan üçte birlik kÕsmÕ Hind ùelebî tarafÕndan tahkik edilmiú ve Tefsîru Yahyâ b. Sellâm25 ismiyle basÕlmÕú, 2004 yÕlÕnda iki cilt halinde yayÕmlanmÕútÕr.26 HalihazÕrda elimizde bulunan tefsir, Nahl sûresinden Sâffât sûresine kadar olan kÕsmÕ ihtiva etmektedir. Bu nedenle, ilgili tefsirin bugüne kadar ulaúmasÕnda hakkÕnda yazÕlan muhtasarlar, ondan yapÕlan alÕntÕlar önemli rol oynamaktadÕr. Bu manada tefsirin muhakkiki Hind ùelebî, tahkik esnasÕnda okumakta zorlandÕ÷Õ bazÕ ifadelerin bulundu÷unu ve bunlarÕ tefsire ihtisar yazan øbn Ebî Zemenîn (ö. 399/1008) Hûd b. Muhakkem el-Huvvârî’nin (ö. 280/893 [?]) eserlerinden yararlandÕ÷ÕnÕ ifade etmektedir. Muhakkik ayrÕca, Yahyâ b. Sellâm ile ortak rivayetleri kullanan Mücâhid ve Taberî’nin tefsirlerinden de bu manada faydalandÕ÷ÕnÕ belirtmektedir.27 Da÷ÕnÕk halde bulunan tefsir rivayetleri ya Yahyâ b. Sellâm’Õn o÷lu Muhammed veya Ebû Dâvûd Ahmed b. Mûsâ b. Cerîr (ö. 244/858) tarafÕndan nakledilmiútir. øbn Ebû Zemenîn ve Hûd b. Muhakkem el-Huvvârî bu tefsiri ayrÕ ayrÕ ihtisar etmiú, esere kendi ilmî birikimlerini ve dünya görüúlerini yansÕtmÕúlardÕr. Örne÷in øbn Ebî Zemenîn söz konusu tefsire en büyük katkÕyÕ filolojik anlamda yaparken,28 Hûd b. Muhakkem el-Huvvârî ise tefsiri kendi mezhebi olan øbâdiye’nin anlayÕúÕna göre yeniden ele alarak yazmÕútÕr.29 AyrÕca, kaynaklarda, Ebu’l-Mutarrif el-Kanâzi‫ޏ‬î diye tanÕnan Abdurrahman b. Mervân el-Kurtubî tarafÕndan da tefsire muhtasar yazÕldÕ÷Õ ifade edilmektedir.30 Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsiri, öncekilerden farklÕ olarak yöntem ve muhteva bakÕmÕndan kendisine has bir özelli÷e sahiptir. Bu özelli÷iyle o, bazÕ özellikleri barÕndÕrmaktadÕr: Tefsirdeki en önemli malzeme kayna÷Õ rivayetlerdir. Bu manada o, âyetleri tefsir ederken rivayetler arasÕnda varsa sÕrayla Hz. Peygamber, sahabe ve tâbiînden gelen rivayetleri ve kendi zamanÕndaki rivayetleri ve açÕklamalarÕ aktarmaktadÕr. Rivayetler arasÕnda tercih yaparken lügat ve i‫ޏ‬rab önemli yer tutmaktadÕr. Tefsirde verilen rivayetlerin büyük ço÷unlu÷u âyetler, âyetlerde geçen 25 26 27 28 29 30 Bk. Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Sellâm b. Ebî Sa‫ޏ‬lebe et-Teymî Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm et-Teymî elBasrî el-Kayrevânî el-müteveffâ fî 200 h.: min sûreti’n-nahl ilâ sûreti’s-sâffât, thk. Hind ùelebî (Beyrut: Dârü’lKütübi’l-‫ޏ‬ølmiyye, 1425/2004) øbnü’l-Cezerî, Ebü’l-Hayr ùemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf, Gâyetü’n-nihâye fî tabakâti’l-kurrâ, 2/373; Cerraho÷lu, “Yahyâ b. Sellâm”, 43/264; ÇalÕúkan, Tefsir Tarihi, 139. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/33. Cengiz, øbn Ebî Zemenîn ve “Tefsîru’l-Kur’âni’l-‘Azîz” AdlÕ Eserinin Filolojik AçÕdan øncelenmesi, 72. Hatice Cerraho÷lu Teber, Hûd b. Muhakkem el-Huvvârî’nin Tefsirinde Yorum Yöntemi (Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2004), 29. Tefsir hakkÕnda detaylÕ bilgi için bk. Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu, 60-163; Cerraho÷lu, “Yahyâ b. Sellâm”, 43/264; Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/14-34. 180 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I kelimeler veya kÕssalar hakkÕndadÕr. Rivayetler verilirken isnad bazen zikretmekte bazen de zikretmeden direkt sahâbe veya tâbiînden aktarÕm yapmaktadÕr.31 Kendisinden önceki bazÕ rivayetlerden bahsederken “Mücahid’in veya Hasan’Õn tefsiri bu 33 úekildedir.” anlamÕnda32 genellikle “fî tefsîri Sa‫ޏ‬îd” (Ϊ˳ ϴό˶ γ ˴ ήϴ˶ ˶ δϔ˸ ˴Η ϲ˶ϓ), “fî tefsîri Mücâhid” ( ήϴ˶ ˶ δϔ˸ ˴ Η ϲ˶ϓ 35 36 Ϊ˳ ϫ˶ ΎΠ˴ ϣ˵ ),34 “fî tefsîri’l-Hasen” (Ϧ˶ δ ˴ Τ˴ ϟ΍˸ ήϴ˶ ˶ δϔ˸ ˴Η ϲ˶ϓ), “fî tefsîri Katâde” (˴Γ˴ΩΎ˴Θ˴ϗ ήϴ˶ ˶ δϔ˸ ˴ Η ϲ˶ϓ) ve “fî tefsîri Süddî” ( 37 ͊ ϟ΍ ήϴ˶ ˵ δϔ˸ ˴Η ΍˴άϫ˴ ),38 “hâzâ ˴ ήϴ˶ ˷ ˷Ϊ˶ δ ˶ δϔ˸ ˴Η ϲ˶ϓ) gibi ifadeler kullanmaktadÕr. Bu manada o, “hâzâ tefsîru Sa‫ޏ‬îd” (Ϊ˳ ϴό˶ γ ˶ϱ tefsîru Mücâhid” (Ϊ˳ ϫ˶ ΎΠ˴ ϣ˵ ήϴ˶ ˵ δϔ˸ ˴ Η ΍˴άϫ˴ ),39 “hâzâ tefsîru’l-Hasen” (Ϧ˶ δ ˵ δϔ˸ ˴Η ΍˴άϫ˴ )40 ve “hâzâ tefsîru’s-Süddî” ˴ Τ˴ ϟ΍˸ ήϴ˶ (˶ ϱ ͊ ϟ΍ ήϴ˶ ˵ δϔ˸ ˴ Η ΍˴άϫ˴ )41 gibi ifadeler de kullanmaktadÕr ki bunlarda benzer manaya gelmektedir. Bu manada ˷ ˷Ϊ˶ δ onun, tefsirinde Saîd b. Cübeyr (ö. 94/713 [?]), Mücâhid (ö. 103/721), Hasan el-Basrî (ö. 110/728), Katâde (ö. 117/735) ve Süddî (ö. 127/744) gibi ilk dönem isimlerinden mebzul miktarda nakillerde bulunmak suretiyle istifade etti÷i anlaúÕlmaktadÕr. Yahyâ b. Sellâm’Õn, tefsirinde, rivayetin olmadÕ÷Õ yerlerde bazen kendi re’yiyle tefsir yaptÕ÷Õ görülmektedir. Bu ba÷lamda dil incelemeleri yaparak, kelimelerin Arap dilindeki anlamÕnÕ dikkate alarak, açÕklamaya çalÕútÕ÷Õ, bazÕ cümlelerin i‫ޏ‬rabÕnÕ sebebini açÕklayarak yaptÕ÷Õ, bazÕ ifadeleri ise mecaza yordu÷u gözlemlenmektedir. BazÕ yerlerde âyetlerin ba÷lamlarÕna da iúaret eden Yahyâ b Sellâm’Õn tefsirinde úiirleri kullanmadÕ÷Õ görülmektedir.42 Bu ba÷lamda “O, yeri size beúik yapan ve onda size yollar açan, gökten de su indirendir. Onunla biz çeúitli bitkilerden çiftler çÕkardÕk.”43 ˴ ϭ˴ Ϫ˶ ˶ϧϮ˸ ˴ϟ ϲ˶ϓ ϒ âyetinde geçen çeúitli (ϰൖΘη ˴ ) kelimesini “rengi ve tadÕ farkÕ olan” (Ϫ˶ Ϥ˶ ό˸ ρ ˲ Ϡ˶ ˴ ΘΨ˸ ϣ˵ ) úeklinde tanÕmladÕktan sonra “FarklÕ bitkileri çift çift bitiren, ölümünüzden sonra sizi tekrar diriltmeye de ͉ ϟ΍ Ν˴ ΍ϭ˴ ί˸ ˴ Ϸ΍ ϩ˶ ά˶ ϫ˴ ˵ΖΒ˶ Ϩ˸ ˵ϳ ϱ˶ά͉ϟΎ˴ϓ) ifadesiyle âyette verilmek istenen manaya kâdirdir.” (Ε ˶ Ϯ˸ Ϥ˴ ϟ΍˸ ˴Ϊό˸ ˴Α Ϣ˸ Ϝ˵ ˴Μό˴ Β˸ ˴ϳ ϥ˸ ˴΃ ϰ˴Ϡϋ ˴ έ˶˲ ΩΎ˴ϗ ϰ͉Θθ 31 32 33 34 35 36 37 38 39 40 41 42 43 Bk. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/53, 75, 149, 211, 215, 235, 272, 277-278, 292, 311, 398-399, 432. ÇalÕúkan, Tefsir Tarihi, 140. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/254, 316; 2/210, 519, 534, 540, 545, 546, 550, 560, 611, 819. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/140, 162, 167, 182, 195, 211, 222, 260, 279, 285, 308, 320, 380, 469, 471, 480, 486; 2/511, 516, 517, 520, 546, 561, 630, 635, 682, 704, 705, 749, 751, 771, 806, 809, 824, 844, 846. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/57, 59, 65, 71, 75, 79, 114, 126, 141, 163, 172, 174, 178, 187, 201, 203, 213, 228, 282, 308, 335, 348, 389, 391, 394, 406, 412, 414, 441, 472, 487, 489; 2/501, 502, 505, 511, 515, 530, 533, 539, 554, 558, 560, 586, 588, 592, 593, 597, 605, 607, 655, 670, 671, 674, 704, 706, 716, 725, 730, 745, 749, 752, 755, 761, 763, 785, 804, 806, 808, 814, 819, 825, 827, 842. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/65, 74, 89, 119, 120, 162, 163, 167, 172, 173, 188, 192, 214, 266, 282, 290, 291, 300, 306, 315, 325, 383, 387, 397, 412, 434, 481, 489; 2/508, 514, 522, 535, 538, 539, 551, 554, 559, 573, 578, 586, 629, 647, 652, 705, 763, 825. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/200, 204, 219, 227, 265, 408, 440; 2/502, 523, 542, 615, 659, 717, 805. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 2/544. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/197, 312; 2/522, 650. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/51, 165, 262, 383; 2/524, 544, 555, 600, 842. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/199, 224; 2/504, 647, 736, 835. ÇalÕúkan, Tefsir Tarihi, 140. Tâhâ 20/53. 181 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I iúaret etmektedir.44 ølgili âyette, Allah Teâlâ’nÕn insanlara yaúamlarÕnÕn devamÕ için yarattÕ÷Õ çeúit çeúit nimetler hatÕrlatÕlÕyorken Yahyâ b. Sellâm’Õn, âyette verilmek istenen baúka bir mesaja vurgu yapmak suretiyle kendi kanaatini ortaya koydu÷u, böylelikle âyetten çÕkarÕlabilecek farklÕ manalara da iúaret etti÷i görülmektedir. Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinde anlam ve nazm bakÕmÕndan benzer olan âyetlere genellikle, “hüve kavlühû” (˵Ϫ˵ϟϮ˸ ˴ϗ Ϯ˵˴ ϫ),45 “hüve ke kavlihî” (Ϫ˶ ϟ˶ Ϯ˸ ˴Ϙϛ˴ Ϯ˵˴ ϫ)46 ve “kâle fî âyetin uhrâ” (ϯή˴ Χ˸ ˵ ΃ Δ˳ ˴ϳ΁ ϲ˶ϓ ϝ˴ Ύ˴ϗ)47 vb. ifadeler kullanmak suretiyle iúaret etmektedir. Onun yaptÕ÷Õ bu uygulama tefsir tarihinde, âyetin âyetle (Kur’ân’Õn Kur’ân’la) tefsir edilmesi metodunun ilk örnekleri olarak zikredilebilir. Bu ba÷lamda o, “Onlar canlarÕnÕn çekti÷i nimetler içerisinde ebedi olarak kalÕrlar.”48 âyetini “Cennet ehlinin a÷zÕnda bir yiyecek olur, o esnada zihnine baúka bir meyde de gelir, hemen a÷zÕndaki meyve aklÕna gelen meyveye dönüúür. Allah Teâlâ’nÕn (hüve kavluhû) ‘CanlarÕnÕn çekti÷i ve gözlerinin hoúlandÕ÷Õ her ͉ ˵ϥϮϜ˵ ˴ϳ Δ˶ ͉ϨΠ˴ ϟ΍˸ Ϟ˴ ϫ˸ ˴ ΃ ϥ͉ ˶· úey oradadÕr. Siz orada ebedi olarak kalacaksÕnÕz.’49 âyeti de bunu beyan eder.” ( ϡ˵ Ύ˴ότϟ΍ ͉ ˴Ϛ˶ϟ˴Ϋ Ϫ˶ ϴ˶ϓ ϲ˶ϓ ϝ˵ Ϯ͉ Τ˴ ˴Θ˴ϴ˴ϓ ˬή˴˵ Χ΁ ϡ˲ Ύό˴ ρ ˵ Ψ˸ ˴ϴ˴ϓ Ϣ˸ ϫ˶ Ϊ˶ Σ˴ ˴΃ ϲ˶ϓ ͊ά˴Ϡ˴Ηϭ˴ β ˴ Ϫ˶ Β˶ Ϡ˸ ˴ϗ ϰ˴Ϡϋ ϰϬ˴ ˴ Θη˸ ΍ ϱ˶ά͉ϟ΍ ϡ˵ Ύό˴ τϟ΍ ˴ ή˵ τ ˵ ˵ϔϧ˸ ˴ Ϸ΍ Ϫ˶ ϴϬ˶ ˴ Θθ˸ ˴ Η Ύϣ˴ ΎϬ˴ ϴ˶ϓϭ} ˴ ˵Ϫ˵ϟϮ˸ ˴ϗ Ϯ˵˴ ϫϭ˴ ˴ :͉ϞΟ˴ ϭ˴ ΰ͉ ϋ ˴ϥϭ˵Ϊϟ˶ Ύ˴Χ ΎϬ˴ ϴ˶ϓ Ϣ˸ ˵ Θϧ˸ ˴ ΃ϭ˴ ˵Ϧ˵ϴϋ˸ ˴ Ϸ΍}) ifadeleriyle açÕklamaktadÕr.50 Bu örnekte müfessirin hem âyeti aklen yorumladÕ÷Õ hem de âyette dile getirilen hususu baúka bir âyetle desteklemek suretiyle tefsir etti÷i görülmektedir. Bu manada onun tefsirinde -her ne kadar te’vil kelimesini bizzat zikretmese de- bir tefsir metodu olarak te’vil ba÷lamÕnda de÷erlendirilebilecek bazÕ tahliller yaptÕ÷Õ görülmektedir.51 AyrÕca Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinde yer yer âyetlerde kapalÕ olan hususlarÕ açÕkladÕ÷Õ, hüküm içeren bazÕ yerlerde de hüküm çÕkarmaya çalÕútÕ÷Õ görülmektedir.52 Bütün bu özellikleriyle Yahyâ b. Sellâm’Õn genel olarak öncekilerin naklî tefsirlerini takip etmekle birlikte, kendisinden sonrakilere yeni metotlar sunabilecek bazÕ tecrübelere giriúmiú oldu÷u ve bunun güzel örneklerini tefsirinde sundu÷u söylenebilir. Buraya kadar zikredilen özellikleriyle birlikte Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsiri, ilk dönemdeki ilimler ve øslâmî kültürü içeren kÕsmî bir ansiklopedi mahiyetindedir. Tefsirde Übey b. Kâ‫ޏ‬b (ö. 33/654 [?]),53 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/263. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/223, 475; 2/525, 829. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/76, 83, 180, 476; 2/614. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/303, 397; 2/503, 706, 822. el-Enbiyâ 21/102. ez-Zuhruf 43/71. Bk. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/348. ÇalÕúkan, Tefsir Tarihi, 141. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 2/727-728. Bk. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/121, 256, 280, 285, 380, 424, 427; 2/534, 729, 730, 731, 732, 813. 182 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Mücâhid (ö. 103/721),54 Hasan-Õ Basrî (ö. 110/728),55 Muhammed b. Sîrîn (ö. 110/729),56 Katâde (ö. 117/735),57 Süddî (ö. 127/745)58 ve Kelbî (ö. 146/763);59 hadiste Hammâd b. Seleme (ö. 167/784),60 Hemmâm b. Yahyâ (ö. 163/780) ve øbn Ebû Arûbe (ö. 156/773) gibi isimlerden yapÕlan rivayetlerin miktarÕ fazladÕr. Onun, tefsirinde, Basra’nÕn en önemli ilmî otoritelerinden olan Hasan-Õ Basrî’ye ait yorumlarÕ hemen her âyette zikretti÷i, Ebü’l-Âliye er-Riyâhî (ö. 90/709), Katâde (ö. 117/735) ve øsmail b. Abdurrahman es-Süddî (ö. 127/745) gibi isimlere ait yorumlara da sÕkça yer verdi÷i görülmektedir.61 Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinde kullandÕ÷Õ nakiller, usûl olarak rivayet tefsirinin karakteristi÷ini yansÕtmaktadÕr. Zikretti÷i rivayetleri tenkide tabi tutarak aralarÕnda tercih yapmasÕ yönüyle türünün ilk örne÷i denilebilir. Bu yönüyle tefsir, øbn Cerîr et-Taberî (ö. 310/923) gibi sonradan gelen büyük müfessirlere öncülük etmiútir. Bu yönüyle rivayet tefsirinin kurucularÕndan sayÕlabilen Yahyâ b. Sellâm’Õn tercihlerinin yanÕ sÕra ayrÕca âyetler üzerinde özellikle nahiv, kÕraat ve úer‫ޏ‬î hükümler yönünden yer yer beyanlarda bulunmasÕ ve kendi görüúünü de açÕkça ifade etmesi yönüyle dirayet tefsirinde de önemli bir yeri vardÕr. Yahyâ b. Sellâm’Õn geliútirdi÷i her iki üslûbü içerisinde mezc eden bu metod, kendisinden sonra gelen müfessirler tarafÕndan daha da geliútirilerek tefsir ilminin vazgeçilmez yöntemlerinden biri olarak kalÕcÕlaútÕrÕlmÕútÕr.62 Bu manada onun tefsirinin özgünlü÷ü, kendisinden önce söylenilenleri rivayet etmekle birlikte kendi söyleyeceklerini de söylemesi ve bunu tefsirine eklemesi olarak ifade edilebilir. Bu yönüyle rivayet tefsirinin kurucularÕndan veya öncülerinden biri olmakla birlikte dirayet metodunda ve her iki metodu birlikte kullanma da önemli bir yeri bulunmaktadÕr. Kuzey Afrika ve Endülüs’te kendisine tefsir nispet edilen ilk müfessir olan Yahyâ b. Sellâm’Õn zamanÕndaki âlimlerden ayrÕlan en önemli tarafÕ, sadece rivayetleri serdetmekle kalmayÕp, tahlil, tasnif ve tenkitte kendi görüúüne yer vermiú olmasÕdÕr. Bu yönüyle o, tefsirinde rivayet ve dirayet metotlarÕnÕ beraber kullanarak islâmî ilimlerde bu iki metodun birlikte kullanÕlmasÕ usûlüne katkÕ sa÷lamÕútÕr. Yahyâ b. Sellâm’Õn bir baúka özelli÷iyse Kuzey Afrika’da tefsir ilminin ö÷retilmesinde, yaygÕnlaúmasÕnda ve geliúmesinde, böylelikle Kuzey Afrika tefsir medresesinin oluúumunda öncü úahsiyetlerden olmasÕdÕr. 54 55 56 57 58 59 60 61 62 Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/51, 53, 54, 59, 62, 64, 65, 67, 68, 72, 74, 79, 81, 82, 83, 84,85, 86, 89 vd. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/49, 50, 51, 52, 54, 56, 57, 59, 60, 61, 62, 65, 66, 67, 71, 73 vd. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/52, 253, 292, 319, 393, 398, 437, 438, 446; 2/688, 716, 723, 825. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/50, 51, 52, 53, 54, 55, 56, 57, 58, 59, 60, 61, 62, 63, 65, 66 vd. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/49, 50, 57, 59, 60, 61, 62, 63, 65, 66, 67, 68, 69, 71, 73, 75, 76 vd. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/58, 65, 67, 90, 98, 112, 147, 148, 155,156, 159, 162, 166, 167, 168 vd. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/136, 147, 155, 220, 244, 263, 275, 286, 304, 329, 340, 360, 404, 408 vd. Sammoud, “Kuzey Afrika’da ùarklÕ Bir Müfessir”, 23-36; Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu, 162. ÇalÕúkan, Tefsir Tarihi, 141-142. 183 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 2. Yahyâ b. Sellâm Tefsirinde KÕraat KÕraatler, Kur’ân’Õn tefsirini yapan müfessirlerin yeri geldikçe müracaat edebildikleri emin bir kaynaktÕr. Zira rivayetleriyle kÕraatler, bazen kelimenin anlamÕndaki kapalÕlÕ÷Õ gideren, bazen farklÕ i‫ޏ‬rab durumlarÕnÕ ortaya koyarak âyetlerin yorumlanmasÕnda çeúitli ihtimallere iúaret eden, zaman zaman kelimenin kökeninin keúfedilebilmesine yardÕmcÕ olan, yer yer de Arap dilindeki farklÕ kullanÕmlarÕ ve lehçeleri gösteren bir hazine mesabesindedir. Bu nedenle olmalÕdÕr ki kÕraat ilmi, kaynaklarda müfessirin bilmesi gereken ilimler arasÕnda ilk sÕralarda yer almaktadÕr.63 AyrÕca KÕraat ilminin, Kur’ân’Õn okunma keyfiyetini günümüze kadar ulaútÕrmanÕn yanÕnda, bu farklÕ okumalara ba÷lÕ mana zenginlikleriyle âyetlerin tefsir ve yorumuna da çeúitlilik getirmesi önemlidir.64 Tefsir âlimlerin en temel hedefinin Kur’ân âyetlerini anlayÕp tefsir etmek, yorumlamak olmasÕ hasebiyle, onlar genellikle âyetin anlaúÕlmasÕna ve yorumlanmasÕna katkÕ sa÷layan kÕraatlerin kimlere nispet edildi÷ini ço÷unlukla söylememiú, bu manada onlarÕ, genellikle meçhul ifade kalÕplarÕyla nakletmiúlerdir.65 Yahyâ b. Sellâm’Õn ise tefsirinin bazÕ yerlerinde bu ifade tarzÕnÕ tercih etmekle birlikte66 ço÷unlukla -ileride bahsedilece÷i úekilde- farklÕ okuyuú úeklinin kimden nakledildi÷ini belirtti÷i, bazÕ yerlerde ise meçhul ifade biçimlerini kullandÕ÷Õ görülmektedir. ÇalÕúmanÕn bu kÕsmÕnda, Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinde kÕraat konusu, onun kÕraatleri nakletme yöntemi, âyetleri tefsir ederken kÕraat farklÕlÕklarÕndan yararlanmasÕ ve kÕraat farklÕlÕ÷ÕnÕn manaya etkisine de÷inmesi gibi baúlÕklar altÕnda de÷erlendirilecektir. BazÕ kaynaklarda Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinde kullandÕ÷Õ “ve ba‫ޏ‬zuhum yekrauhâ” (Ύ˴ϫ˵΃ή˴ Ϙ˸ ˴ϳ Ϣ˸ Ϭ˵ π ˵ ό˸ ˴Αϭ˴ ) ifadesini karine olarak algÕlamak suretiyle kÕraatlerde tercih yaptÕ÷Õ belirtilmektedir.67 Buna karúÕn, kullanÕlan bu ifadenin kesin delil oluúturmadÕ÷Õ kanaati ve tefsirin ilgili yerlerinde müfessirin kÕraatler arasÕnda tercihine delil oluúturabilecek minvalde bir ifadesi veya iúareti tarafÕmÕzca tespit edilemedi÷i için bu úekilde bir baúlÕ÷a yer verilmemiútir. 2.1. KÕraatleri Nakletme Yöntemi Yahyâ b. Sellâm tefsirinde kÕraatlerle ilgili rivayet ve farklÕ okunuú bilgilerini genel olarak âyetleri de÷erlendirirken vermektedir. Bu manada o, kÕraat rivayetleri için genellikle kÕraatin kime ait 63 64 65 66 67 Mustafa KÕlÕç, “Son Dönem OsmanlÕ Tefsir Gelene÷inde KÕraat-Tefsir øliúkisi -Mehasinü’t-te’vil Örne÷i-”, ed. M. Taha BoyalÕk - Harun AbacÕ, OsmanlÕ’da ølm-i Tefsir (østanbul: øsar YayÕnlarÕ, 2019), 486. KÕraat ilminin önemine dair detaylÕ bilgi için bk. ùuayip Karataú, ømam Ya‘kûb KÕraatinin Özellikleri ve Delilleri (Ankara: Sonça÷ Akademi YayÕnlarÕ, 2021), 14-16. ùuayip Karataú, “KâsÕmî’nin Mehâsinü’t-Te’vîl øsimli Tefsirinin Mukaddimesinde KÕraat Olgusu”, Bülent Ecevit Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 8/1 (2021), 332. Bu manada kÕraat âlimleriyle müfessirlerin kÕraatlere bakÕú açÕlarÕ farklÕlÕk arz etmektedir. Konuyla ilgili detaylÕ bilgi için bk. Mustafa KÕlÕç, KÕraat-Tefsir øliúkisi: Zemahúerî Örne÷i (østanbul: Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi VakfÕ YayÕnlarÕ, 2015), 289. Bk. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/136, 394. Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu, 135. 184 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I oldu÷unu belirtircesine “kÕrâatü øbn Kesîr” (ήϴ ˳ ˶Μϛ˴ Ϧ˸˶ Α΍ ˵ Γ˯˴ ΍ή˴ ˶ϗ),68 “fî kÕrâati Übey b. Kâ‫ޏ‬b” ( Ϧ˸˶ Α ˶ ϲ ˷ Α˴ ˵ ΃ ˶Γ˯˴ ΍ή˴ ˶ϗ ϲ˶ϓ ΐ ˳ ό˸ ϛ˴ ),69 “fî kÕrâati Abdullah b. Mes‫ޏ‬ûd” (Ω˳ Ϯ˵όδ˸ ϣ˴ Ϧ˸˶ Α ဃ ˶ ͉ Ϊ˶ Β˸ ϋ ˴ Γ˶ ˯˴ ΍ή˴ ϗ˶ ϲϓ˶ ),70 “misle kÕrâati Mücâhid” ( Γ˶ ˯˴ ΍ή˴ ϗ˶ Ϟ˴ ˸Μϣ˶ Ϊ˳ ϫ˶ ΎΠ˴ ϣ˵ )71 ve “misle kÕrâati Katâde” (˴Γ˴ΩΎ˴ Θ˴ϗ ˶Γ˯˴ ΍ή˴ ˶ϗ Ϟ˴ ˸Μϣ) ˶ 72 gibi ifadeler kullanmaktadÕr. Yahyâ b. Sellâm’Õn ilgili tabirleri kullanmasÕ, birincisi, onun elinde, mushaf sahibi olan bazÕ âlimlerin mushaflarÕnÕn bulunma ihtimali; ikincisi ise o isnadlarÕ zikretmeyip kÕsaca ismi zikredilen úahÕslarÕn kÕraatinin bu úekilde oldu÷unu göstermesi olmak üzere iki ihtimalle de÷erlendirilmiútir. Bu ihtimallerden ikincisinin daha kuvvetli olabilece÷i ifade edilmektedir.73 Genellikle kÕraatin farklÕ okunuúlarÕnÕ sahibine atfeden Yahyâ b. Sellam’Õn bazÕ yerlerde okuyucusunu bizzat zikretmeksizin -bazÕ müfessirlerin kÕraat farklÕlÕklarÕna iúaret ederken 74 benimsedikleri bir üslûpla- “ve ba‫ޏ‬zuhum yekrauhâ” (Ύ˴ϫ˵΃ή˴ Ϙ˸ ˴ϳ Ϣ˸ Ϭ˵ π úeklinde ifade kullandÕ÷Õ da ˵ ό˸ ˴Αϭ) ˴ görülmektedir. Bu ifade biçimi, müfessirin, meçhul sîgasÕyla ifade etti÷i farklÕ okuyuúlar içerisinde de÷erlendirilmelidir. Yahyâ b. Sellâm, tefsirinde kÕraatlerin farklÕ okunuúlarÕnÕ naklederken sahabeden Abdullah b. Mes‫ޏ‬ûd,75 Abdullah b. Abbâs (ö. 68/687-88),76 Übey b. Kâ‫ޏ‬b,77 Hz. Ali (ö.40/661)78 ve Enes b. Mâlik (ö. 93/711-12) gibi isimleri zikretmektedir. Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinde kÕraat konusuna ait nakillere sÕk sÕk rastlanÕlmasÕ, onun kÕraat rivayetlerini nakletmeye ve bu kÕraatlerin kayna÷ÕnÕ belirtmeye önem gösterdi÷ine iúaret olarak de÷erlendirilebilir. Bu manada o, tefsirinde Kur’ân’da geçen herhangi bir kelimenin sadece farklÕ okunuúunu vermekle yetinmemiútir. Bazen kelimelerin farklÕ okunuúlarÕ halinde âyetin alaca÷Õ manaya iúaret etmiú, o farklÕ manalarÕ da vermek suretiyle âyetin asÕl veya geniú yelpazeli manasÕnÕ izah etmeye çalÕúmÕútÕr. 2.2. Âyetleri Tefsir Ederken KÕraat FarklÕlÕ÷Õndan Yararlanma Yahyâ b. Sellâm’Õn, tefsirinde bazÕ âyetleri yorumlarken âyetle ilgili vermek istedi÷i manayÕ desteklemek amaçlÕ bazen farklÕ kÕraat okuyuúlarÕndan faydalandÕ÷Õ görülmektedir. Bu ba÷lamda verilebilecek örneklerden biri, “…Ϟ͊ π˵ ˸ ή˶ ˸Τ˴Η ϥ˶˸ ΍”79 âyetidir. Bu âyetle ilgili ൖ ϥ˶͉ Ύ˴ϓ Ϣ˸ Ϭ˵ ϳΪԻ ϫ˵ ϰϠԻ ϋ ˴ ι ˶ ϳ Ϧ˸ ϣ˴ ϯΪ஭ Ϭ˸ ˴ϳ ϻ˴ ˴ဃ 68 69 70 71 72 73 74 75 76 77 78 79 Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/64. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/256, 280. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/53, 215. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/404. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/404. Bk. Cerraho÷lu, Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu, 61. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/123, 394, 473; 2/568, 661, 678, 679, 729, 755. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/53. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/80. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/256, 280. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/166, 404. en-Nahl 16/37. 185 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ͉ Ϟ˶ Ϡ˶ π Yahyâ b. Sellâm, “˵Ϫϟ˴ ϱ˶ ˸ ˵ϳ Ϧ˸ ϣ˴ 80 :Ϫ˶ ϟ˶ Ϯ˸ ˴Ϙϛ˴ ” ifadesiyle, Kur’ân’Õn Kur’ân’la tefsiri ba÷lamÕnda, ˴ ΩΎ˴ϫ ϼ˴ϓ ˵ဃ 81 âyetler arasÕndaki anlam iliúkisine vurgu yaptÕktan sonra, “Ϟ͊ π˵ ˴ ˵ ΃ή˴ Ϙ˸ ˵ Η ϲ˶ ˶ ϳ Ϧ˸ ϣ˴ ϯ˴ΪϬ˸ ˵ϳ ϻ :ή˴˴ Χ΁ Ϫ˳ ˸Οϭ˴ ϰ˴Ϡϋ ˴ ˴ ϫϭ” ifadesiyle de âyetteki malum olan “ϱ˶ΪϬ˸ ˴ϳ ϻ” ifadesinin meçhul sîgayla “ϯ˴ΪϬ˸ ˵ϳ ϻ” úeklinde de okundu÷una de÷inmektedir. Yahyâ b. Sellâm, ilgili âyette verilmek istenen manayÕ kÕraat farklÕlÕ÷Õyla ifade ettikten sonra ˸ ˴ΒΟ˴ Ϯ˴ ˴ϓ ˬ˵ဃ ͉ ϥ͉ ˶Έ˴ϓ ˵Δ˴ϟϼ͉πϟ΍ Ϫ˶ ϴ˸ ˴Ϡϋ ͉ ˵Ϫ͉Ϡο Alkame b. Kays’tan (ö. 62/682) rivayetle âyetin “Ϫ˶ ϳ˶ΪϬ˸ ˴ϳ ϻ ˴ဃ ˴ ˴΃ Ϧ˸ ϣ˴ ” úeklinde ˴ Ζ tefsir edildi÷ini hatÕrlatmaktadÕr. Daha sonra ise yine âyetin âyetle tefsir edilmesi ba÷lamÕnda ͉ Ϧ͉ Ϝ˶ ˴ϟϭ˴ ˴Ζ˸ΒΒ˴ ˸Σ˴΃ Ϧ˸ ϣ˴ ϱ˶ΪϬ˸ ˴ Η ϻ ˴Ϛ͉ϧ·˶ ”82 âyetini de verilmek istenen manayÕ destekleyici mahiyette “˯˵ Ύ˴θϳ˴ Ϧ˸ ϣ˴ ϱ˶ΪϬ˸ ϳ˴ ˴ဃ paylaúmaktadÕr. YukarÕdaki örnekte Yahyâ b. Sellâm’Õn Nahl sûresi ilgili âyetinde geçen “Sen onlarÕn do÷ru yola eriúmelerine aúÕrÕ istek göstersen de úüphesiz Allah saptÕrdÕ÷Õ kimseyi do÷ru yola iletmez...” (…Ϟ͊ π˵ ˸ ή˶ ˸Τ˴Η ϥ˶˸ ΍) manasÕyla verilmek istenen mesaj ba÷lamÕnda gerçek ൖ ϥ˶͉ Ύ˴ϓ Ϣ˸ Ϭ˵ ϳΪԻ ϫ˵ ϰϠԻ ϋ ˴ ι ˶ ϳ Ϧ˸ ϣ˴ ϯΪ஭ Ϭ˸ ˴ϳ ϻ˴ ˴ဃ hidayetin aslÕnda Allah’a ait oldu÷unu vurgulamaya çalÕútÕ÷Õ görülmektedir. Bu manada onun, farklÕ okuyuú biçimi olarak sundu÷u “ϯ˴ΪϬ˸ ˵ϳ ϻ” úeklindeki meçhul sîgasÕnÕ, aslÕnda anlatmak istedi÷i manayÕ kuvvetlendirmek için kullandÕ÷Õ düúünülebilir. Zira buna göre fiil meçhul olsa da hidayete ulaúmada asÕl özne olan Allah’Õn fâilli÷i de÷iúmeyece÷i gibi her hâlükârda hidayete erdiren merciin Allah olmasÕ hasebiyle âyetin manasÕ kuvvetlendirilmiú olacaktÕr. Bu úekliyle, ilgili fiil, belirtildi÷i gibi farklÕ okunsa da âyetin manasÕnÕn de÷iúmedi÷i gibi mananÕn kuvvetlendirildi÷i görülmektedir. Yahyâ b. Sellâm’Õn âyetleri tefsir ederken kÕraat farklÕlÕklarÕndan yararlandÕ÷Õ örneklerden bir di÷eri, Kehf sûresinin, Allah Teâlâ’nÕn çocuk edindi÷ini söyleyenlerin iddialarÕnÕn asÕlsÕz ve yersiz ˸ ή˵˴ Βϛ˴ …”83 (…A÷ÕzlarÕndan çÕkan bu söz ne büyük oldu!...) oldu÷u belirtilen “…Ϣ˸ Ϭ˶ ϫ˶ ΍Ϯ˴ ϓ˸ ˴ ΃ Ϧ˸ ϣ˶ Ν˵ ή˵ Ψ˴˸ Η ˱ΔϤ˴ Ϡ˶ ϛ˴ Ε âyeti gösterilebilir. Yahyâ b. Sellâm, âyette geçen “˱ΔϤ˴ Ϡ˶ ϛ˴ ” ifadesinin Hasan-Õ Basrî tarafÕndan ref haliyle ˸ ή˵˴ Βϛ˴ ”84 úeklinde “˲ΔϤ˴ Ϡ˶ ϛ˴ ” úeklinde okundu÷unu ve âyetin mana takdirinin “΍˱Ϊ˴ϟϭ˴ ๡ ˶ ͉ ˶ ϥ͉ ·˶ :΍Ϯ˵ϟΎ˴ϗ ϥ˸ ˴ ΃ ˵ΔϤ˴ Ϡ˶ Ϝ˴ ϟ΍˸ ˴ϚϠ˸ Η˶ Ε oldu÷unu belirtmektedir. ølgili örnekte âyetin tefsir edilerek daha iyi anlaúÕlmasÕ maksadÕyla ötreli olarak okunulan “˱ΔϤ˴ Ϡ˶ ϛ˴ ” lafzÕyla birlikte, verilmek istenen mana daha da belirginleúmektedir. Buna göre âyette “ne büyük oldu!” diye yerilen sözün mahiyetinin ne oldu÷unun, belki de yorumlarda vurgulanmasÕ, bu hususa dikkat çekilmesi gerekmektedir. Bu nedenle olmalÕdÕr ki Yahyâ b. Sellâm, bu farklÕ kÕraate dikkat çekerek aslÕnda burada ön plana çÕkmasÕ gereken hususun inanmayanlarÕn Allah’a isnad ettikleri 80 81 82 83 84 el-A‘râf 7/186. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/64. el-Kasas 28/56. el-Kehf 18/5. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/172. 186 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ˸ ή˵˴ Βϛ˴ ” úeklindeki çocuk edinme durumunun oldu÷unu düúünerek âyetin “΍˱Ϊϟ˴ ϭ˴ ๡ ˶ ͉ ˶ ϥ͉ ·˶ :΍Ϯ˵ϟΎ˴ϗ ϥ˸ ˴ ΃ ˵ΔϤ˴ Ϡ˶ Ϝ˴ ϟ΍˸ ˴ϚϠ˸ ˶Η Ε takdirine iúaret etti÷i görülmektedir. ͉ ˴Ϙ˴Θ˴ϓ”85 âyeti Konuyla ilgili di÷er bir örnek, Mü’minûn sûresinde geçen “…΍ή˵˱ Αί˵ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴Ϩϴ˸ ˴Α Ϣ˸ ϫ˵ ή˴ ϣ˸ ˴΃ ΍Ϯ˵ότ ˵ kelimesinin iki farklÕ úekilde olabilir. Zira Yahyâ b. Sellâm tefsirinde, bu âyette geçen “΍ή˵˱ Αί” okundu÷unu ifade etmektedir. Buna göre Mücâhid’in kelimeyi “be” (Ώ) ˴ harfinin fethasÕyla “΍ή˱ ˴Αί˵ ”, ˵ úeklinde okudu÷unu belirtmektedir.86 Katâde’nin ise “be” (Ώ) ˴ harfinin ötresiyle “΍ή˵˱ Αί” ølgili âyet manasÕ itibariyle “øúlerini kendi aralarÕnda parça parça ettiler…” úeklindedir. Yahyâ b. Sellâm burada -di÷er örneklerde de oldu÷u gibi- kÕraat farklÕlÕ÷ÕnÕ sadece vermiú olmak için vermemiútir. Çünkü devamÕnda o, farklÕ okuyuúlarÕn âyete kattÕ÷Õ anlama da açÕkça vurgu ˵ yapmaktadÕr. Buna göre bir okuyuú úeklini “Ύ˱Β˵Θϛ˵ :˴ϝΎ˴ϗ ΍ή˵Αί˵ :Ύ˴ϫ˴΃ή˴ ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˴ ϭ” ˴ ifadesiyle açÕklayarak “΍ή˵Αί” ˴ ˶ϗ :˴ϝΎ˴ϗ ΍ή˴Αί˵ :Ύ˴ϫ˴΃ή˴ ˴ϗ Ϧ˸ Ϥ˴ ˴ϓ” úeklinde belirterek kelimesinin “Ύ˱Β˵Θϛ˵ ” manasÕna geldi÷ine; di÷er bir okuyuúu ise “Ύ˱ότ ˴ ˶ϗ” manasÕna geldi÷ini ifade etmektedir.87 ˵ kelimesinin “Ύ˱ότ “΍ή˴Αί” KÕraat farklÕlÕklarÕnÕ verdikten sonra ço÷u âyetin tefsirinde yaptÕ÷Õ gibi Yahyâ b. Sellâm, âyetin âyetle tefsiri ba÷lamÕnda “…Ύ˱ό˴ϴη˶ ΍Ϯ˵ϧΎ˴ϛϭ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ Ϩ˴ ϳ˶Ω ΍Ϯ˵ϗή͉ ˴ϓ ˴Ϧϳ˶ά͉ϟ΍ ˴Ϧϣ” ˶ 88 (Dinlerini parçalayan ve bölük bölük olanlardan…) âyetine yer vermektedir. Onun kullandÕ÷Õ bu üslûba göre ilgili âyeti tefsir ederken verdi÷i hem farklÕ okuyuúlarÕn hem de kullandÕ÷Õ yakÕn anlamlÕ di÷er âyetlerin, âyete vermek istedi÷i ˵ manayÕ izah eder mahiyette oldu÷u görülmektedir. AyrÕca, getirdi÷i bu âyetin mana itibariyle “΍ή˵Αί” kÕraatine yakÕn oldu÷u düúünülecek olursa -kesin olmamakla birlikte- müfessirin bu âyeti getirmekle aynÕ zamanda bu okuyuúu da tercih etti÷i manasÕnÕn çÕkartÕlmasÕ mümkün gözükmekle birlikte tefsirde bu konuya dair herhangi bir beyan bulunmamaktadÕr. Buraya kadar zikredilen örneklerde görüldü÷ü üzere Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinde kÕraat farklÕlÕklarÕnÕ belirtti÷i görülmektedir. Bu konuda onun, özellikle de âyetlerin anlaúÕlmasÕ ba÷lamÕnda, âyetlerde verilmek istenen manayÕ ortaya çÕkarmak amacÕyla, farklÕ okuyuúlara de÷indi÷i görülmektedir. AyrÕca, Kur’ân’Õn Kur’ân’la tefsiri ba÷lamÕnda açÕklamaya çalÕútÕ÷Õ âyetlerle anlam iliúkisi kurarken de farklÕ okuyuú olarak zikretti÷i farklÕlÕklara anlam itibariyle uygun âyetleri tercih etti÷i de gözlemlenmektedir. 2.3. KÕraat FarklÕlÕ÷ÕnÕn Manaya Etkisine De÷inmesi Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinde kÕraat farklÕlÕ÷ÕnÕn manaya etkisine de÷inmesi ba÷lamÕnda ilk olarak “ ˴Ϧϳή஭ ˶ϓΎ˴Ϝϟ΍˸ ϰ˴Ϡϋ ˴ ϝ˵ Ϯ˸ ˴Ϙϟ΍˸ ϖ͉ Τ˶ ϳ˴ ϭ˴ Ύ̒ϴΣ˴ ˴ϥΎϛ˴ Ϧ˸ ϣ˴ έ˶˴ άϨ˸ ˵ϴϟ˶ ”89 (Diri olanlarÕ uyarmasÕ ve kâfirler hakkÕnda o sözün (cezanÕn) gerçekleúmesi için [Kur’ân’Õ indirdik.]) örne÷i zikredilebilir. Buna göre o, ilgili âyette 85 86 87 88 89 el-Mü’minûn 23/53. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/404. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/404. er-Rûm 30/32. Yâsîn 36/70. 187 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I geçen “έ˶˴ άϨ˸ ˵ϴϟ˶ ” fiilinin, birincisi “έ˶˴ άϨ˸ ˵ϴϟ˶ ”, ikincisi “έ˶˴ άϨ˸ ˵ Θϟ˶ ” úeklinde olmak üzere iki farklÕ okuyuúunun varlÕ÷Õndan bahsetmektedir. Âyetteki fiilin iki farklÕ okunuúuna göre fiilin fâillerinin de÷iúece÷ine iúaret eden Yahyâ b. Sellâm, ilk okuyuúa göre âyette, muhataplarÕ uyaranÕn Kur’ân olaca÷ÕnÕ “ ˵ϥ΁ή˸ ˵Ϙϟ΍˸ έ˶˴ άϨ˸ ˵ϴϟ˶ ϝ˵ Ϯ˵Ϙ˴ϳ ˯Ύ ˶ ˴ϴϟΎ˸ ˶Α Ύ˴ϫ˴΃ή˴ ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˴ ” ifadesiyle; ikinci okuyuúa göre ise uyaranÕn Hz. Peygamber olaca÷ÕnÕ “˵ΪϤ͉ Τ˴ ϣ˵ Ύ˴ϳ έ˶˴ άϨ˸ ˵ Θϟ˶ :˵ϝϮ˵Ϙ˴ϳ ˯Ύ ˶ ͉ ΘϟΎ˶Α Ύ˴ϫ˴΃ή˴ ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˴ ϭ” ˴ cümlesiyle belirtmektedir.90 BazÕ tefsirlerde, benzer farklÕ okunuúlara de÷inilmekle birlikte, birinci okuyuúu Nâfi‫ ޏ‬ve øbn Âmir’in okudu÷una ve fâilin Allah Teâlâ, Hz. Peygamber ve Kur’ân-Õ Kerim; ikinci okuyuúu ise di÷er kÕraat imamlarÕnÕn okudu÷una de÷inilerek fâilin Hz. Peygamber olabilece÷i belirtilmektedir.91 Benzer úekilde Yahyâ b. Sellâm’Õn kÕraat farklÕlÕ÷ÕnÕn manaya etkisine de÷indi÷i di÷er bir örnek 92 ˵ Ϊ ˸Τ˵ϳ ϭ˸ ˴΍ ˴ϥϮ˵Ϙ͉Θ˴ϳ Ϣ˸ Ϭ˵ ͉Ϡ˴ό˴ϟ Ϊ˶ ϴϋ஭ Ϯ˴ ϟ΍˸ ˴Ϧϣ˶ Ϫ˶ ϴϓ஭ Ύ˴Ϩϓ˸ ή͉ λ olarak “΍ή˱ ϛ˸ Ϋ˶ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴ϟ Ι˶ (Biz onu böylece Arapça bir ˴ Ύ˱ϧ΍Ի ή˸ ˵ϗ ˵ϩΎ˴Ϩϟ˸ ˴ΰϧ˸ ˴ ΍ ˴Ϛ˶ϟά˴Ի ϛϭ” ˴ ϭ˴ Ύ̒ϴ˶Αή˴ ϋ ˴ Kur’ân olarak indirdik ve onda ikazlarÕ tekrar tekrar açÕkladÕk. Umulur ki onlar [bu sayede günahtan] korunurlar yahut da o kendileri için bir ibret ortaya koyar.) âyeti gösterilebilir. YukarÕda verilen örnek gibi burada zikredilen âyette de kelimenin iki farklÕ okunuúuna dikkat ˵ Ϊ ˸Τ˵ϳ” fiilinin “ϱ” (ye) ve “Ε” (te) çekmektedir. Buna göre Yahyâ b. Sellâm, âyetin sonunda geçen “Ι˶ ˵ Ϊ ˸Τ˵ϳ ϭ˸ ˴ ΃ :˵ϝϮ˵Ϙ˴ϳ ˯Ύ harfleriyle okundu÷unu belirtmektedir. Birinci okuyuúa göre “΍ή˱ ϛ˸ Ϋ˶ ˵ϥ΁ή˸ ˵Ϙϟ΍˸ Ϣ˵ Ϭ˵ ˴ϟ Ι˶ ˶ ˴ϴϟΎ˸ ˶Α Ύ˴ϫ˴΃ή˴ ˴ϗ Ϧ˸ Ϥ˴ ˴ϓ” ˵ Ϊ ˸Τ˵Η ϭ˸ ˴ ΃ :˵ϝϮ˵Ϙ˴ϳ ˯Ύ úeklinde, ikinci okuyuúa göre ise “΍ή˱ ϛ˸ Ϋ˶ ˵ΪϤ͉ Τ˴ ϣ˵ Ύ˴ϳ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴ϟ Ι˶ ˶ ͉ ΘϟΎ˶Α Ύ˴ϫ˴΃ή˴ ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˴ ϭ” ˴ úeklinde bir takdirin varlÕ÷Õndan bahsetmektedir.93 Zikredilen örne÷in ilk okuyuúunda fiilin fâilinin Kur’ân oldu÷u görülürken, ikinci okuyuúta fâil Hz. Peygamber olmaktadÕr. Her iki okuyuú da aslÕnda Kur’ân’Õn uyarÕcÕ vasfÕnÕ ön plana çÕkarmaktadÕr. Hz. Peygamber’in de aynÕ vasfÕ haiz oldu÷u düúünüldü÷ünde Yahyâ b. Sellâm’Õn âyetin tefsirinde kÕraat farklÕlÕ÷Õn manaya yansÕmasÕnÕ Kur’ân’Õn veya Hz. Peygamber’in muhataplar için ibret ortaya koyabilece÷ini düúünerek zikretmiú olabilece÷i mümkün gözükmektedir. Yahyâ b. Sellâm tefsirinde kÕraat farklÕlÕ÷ÕnÕn manaya etkisine verilebilecek bir di÷er örnek, ͊ ˴ ΍…”94 (…Fanus Nûr Sûresi 35. âyetinin “…Δ˳ ͉ϴΑ˶ ή˴˸ Ϗ ϻ˴ ϭ˴ Δ˳ ͉ϴϗ˶ ή˴˸ η ϻ˴ Δ˳ ϧ˴ Ϯ˵Θϳ˸ ˴ί Δ˳ ϛ˴ έΎ ˴ Ϧ˸ ϣ˶ ˵Ϊ˴ϗϮ˵ϳ ϯ ˴ Β˴ ϣ˵ ˳Γή˴ Π˴ η ͇ έ˵˷ ˶ Ω ˲ΐϛ˴ Ϯ˴˸ ϛ ΎϬ˴ ͉ϧ˴Ύϛ˴ ˵ΔΟ˴ ΎΟ˴ ΰϟ sanki inciye benzer bir yÕldÕz gibidir ki, do÷uya da batÕya da nispet edilemeyen mübarek bir a÷açtan, yani zeytinden [çÕkan ya÷dan] tutuúturulur…) úeklindeki bölümü olabilir. Zira o, tefsirinde âyette geçen “˵Ϊ˴ϗϮ˵ϳ” fiilinin “ϱ” (ye) ve “Ε” (te) harfleriyle olmak üzere iki farklÕ okuyuúundan bahsetmektedir.95 90 91 92 93 94 95 Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 2/819. Ebû Abdillah Mauhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh el-Kurtubî, el-Câmi‘ li ahkâmil’l-Kur’ân, thk. Ahmed elBerdûnî - øbrahim EtfÕyyiú (Kahire: Dârü’l-Kütübi’l-MÕsrî, 1964), 15/55. Tâhâ 20/113. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/282. en-Nûr 24/35. Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/449. 188 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Yahyâ. B. Sellâm’Õn tefsirinde verdi÷i “Ρ˴ ΎΒ˴ μ ˶ ϴ˴ ϟΎ˸ Α˶ Ύ˴ϫ˴΃ή˴ ϗ˴ Ϧ˸ ϣ˴ ” úeklindeki ifadeye göre “ϱ” ˸ Ϥ˶ ϟ΍˸ ϲ˶Ϩό˸ ϳ˴ ˯Ύ ˸ kelimesi; “˴ΔΟ˴ ΎΟ˴ ΰϟ΍ ͊ ϲϨ˶ ό˸ ϳ˴ ˵Ϊ˴ϗϮ˵Η :˯Ύ harfiyle okundu÷unda nâib-i fâil, geride geçen “Ρ˴ ΎΒ˴ μ ˶ ͉ ΘϟΎ˶Α Ύ˴ϫ˴΃ή˴ ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˴ ϭ” ˸ Ϥ˶ ϟ΍” ˴ ͊ ˴ ΍” kelimesi olmaktadÕr.96 O, ifadesine göre de “Ε” (te) harfleriyle okundu÷unda ise nâib-i fâil “˵ΔΟ˴ ΎΟ˴ ΰϟ tefsirinde zikretti÷i bu bilgiyle nâib-i fâilin hangisi oldu÷unu göstermenin yanÕnda ayrÕca, bu fâillerin de÷iúmesiyle manada oluúabilecek de÷iúikli÷e de vurgu yapmaktadÕr. Bu üslûbuyla onun, tefsirinde yer yer tefsir etti÷i âyetlerin manasÕnda olan bazÕ de÷iúikliklere dikkat çekmek üzere kÕraat farklÕlÕklarÕna de÷indi÷i görülmektedir. Bu baúlÕk altÕnda, son örnek olarak “ ˵Ϧϴϣ஭ ˴ϻ΍˸ Ρ˵ ϭήϟ΍ ͊ Ϫ˶ Α˶ ϝ˴ ˴ΰ˴ϧ”97 (Onu, güvenilir Ruh [Cebrâil] indirdi.) âyeti gösterilebilir. Burada geçen “ ˵Ϧϴϣ஭ ˴ϻ΍˸ Ρ˵ ϭήϟ΍” ͊ ifadesinin ötreli ve fethalÕ olmak üzere iki farklÕ úekilde okundu÷unu hatÕrlatan Yahyâ b. Sellâm, tefsirinde yer verdi÷i “ϝ˴ Ύ˴ϗ ϊ˶ ϓ˸ ήϟΎ ͉ ˶Α Ύ˴ϫ˴΃ή˴ ˴ϗ Ϧ˸ Ϥ˴ ˴ϓ: 98{ ˱Δ˴ϔϴϔ˶ Χ˴ {Ϫ˶ ˶Α ϝ˴ ˴ΰ˴ϧ 99 {Ϫ˶ ˶Α ϝ˴ ˴ΰ˴ϧ Ϟ˵ ϳή˸˶ ΒΟ˶ { ˵Ϧϴϣ˶ ˴ Ϸ΍ Ρ˵ ϭήϟ΍” ͊ ifadesiyle de ötreli olarak okundu÷unda, fiilin tahfifli úekliyle “Onu Cibrîl ͉ ˬ˱Δ˴Ϡ͉Ϙ˴Μϣ˵ {Ϫ˶ Α˶ ϝ˴ ΰ˴͉ ϧ} :˴ϝΎ˴ϗ ΐ indirdi.” úeklinde bir mananÕn verilebilece÷ini hatÕrlatmaktadÕr. “ ˵ဃ ˸ ͉ϨϟΎΑ˶ Ύ˴ϫ˴΃ή˴ ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˴ ϭ˴ ˶ μ ͉ ˬ ˴Ϧϴϣ˶ ˴ Ϸ΍ Ρ˴ ϭήϟ΍ ϥ΁ ͊ Ϫ˶ Α˶ ϝ˴ ΰ˴͉ ϧ” úeklinde belirtti÷i ifadeyle de fiile kattÕ÷Õ müteaddi manasÕyla ˶ ή˸ ˵ϘϟΎ˸ Α˶ Ϟ˴ ϳή˸˶ ΒΟ˶ ϝ˴ ΰ˴͉ ϧ ˵ဃ Kur’ân’Õ gerçekte indirenin Allah Teâlâ oldu÷una ve âyete, Cibrîl’i Kur’ân’la birlikte indirdi÷ine iúaret eden, “Allah, onu (Kur’ân’Õ) Cibrîl’le indirdi.” veya “Allah, Cibrîl’i Kur’ân’la indirdi.” úeklinde farklÕ manalarÕn verilebilece÷ine vurgu yapmaktadÕr. Sonuç Tefsir faaliyetinin sistemli hale geldi÷i hicri ikinci asrÕn baúlarÕnda telif edilen eserlerin en önemlilerinden biri Yahyâ b. Sellâm’Õn (ö. 200/815) tefsiridir. Tefsirin bazÕ parçalarÕ günümüze kadar ulaúmÕú olmasÕna ra÷men, bunlarÕn tam bir tefsir meydana getirecek miktarda olmadÕ÷Õ, hacim olarak Kur’ân’Õn üçte birine tekabül etti÷i ifade edilmektedir. Eldeki mevcut nüsha veya parçalar Hind ùelebî tarafÕndan bir araya getirilmek suretiyle iki cilt olarak tahkik edilerek neúredilmiútir. ÇalÕúmada bu tahkikten yararlanÕlmÕútÕr. Yahyâ b. Sellâm’Õn øslâmî ilimleri ve øslâm kültürünü bir arada toplayan ansiklopedi mahiyetindeki tefsiri Hz. Peygamber, sahâbe ve tabiûndan gelen rivayetleri içermekle birlikte kÕrâat, lügat, nahiv ve tarih konularÕnda aklî izahlara da yer vermekte aynÕ zamanda kendi re’yini de ifade etmektedir. Bu yönüyle onun tefsiri, seleften gelen nakilleri yeri geldi÷inde tenkide tabi tutup aralarÕnda tercih yapmasÕ yönüyle meúhur Taberî (ö. 310/922) tefsirine benzemektedir; fakat bu ondan yaklaúÕk bir asÕrlÕk bir önceli÷e sahiptir. Bu yönüyle tefsir, türünün ilk örne÷ini oluúturmakla birlikte úiirle istiúhad ve kelâmî meseleler üzerinde fazla durmamÕútÕr. Tüm bu özellikleriyle birlikte, 96 97 98 99 Yahyâ b. Sellâm, Tefsîru Yahyâ b. Sellâm, 1/449. eú-ùuarâ 26/193. eú-ùuarâ 26/193. eú-ùuarâ 26/193. 189 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I yazÕldÕ÷Õ dönemin tefsir anlayÕúÕnÕ ortaya koyan bir tefsir olmasÕ hasebiyle özellikle alan araútÕrmacÕlarÕ için müracaat edilmesi gereken tefsirlerin baúÕnda gelmektedir. Taberî, tefsirinde Yahyâ b. Sellâm tefsirini zikretmemektedir. Fakat øbnü’l-Arabî (ö. 543/1148), Kurtubî (ö. 671/1237) ve Ebû Hayyan el-Endelüsî (ö. 745/1344) gibi müfessirler onun tefsirinden alÕntÕlar yapmÕúlardÕr. Bu durum, Yahyâ b. Sellâm tefsirinin ehemmiyetini göstermesi bakÕmÕndan önem arz etmektedir. Yahyâ b. Sellâm tefsirinde kÕraatler konusuna yeterince yer verdi÷i tespit edilmektedir. Bu konuda o, yeri geldi÷inde kÕraatin manaya etkisini açÕkça ifade etmekte, âyetleri tefsir ederken yer yer kÕraat farklÕlÕ÷ÕnÕ belirtmekte ve bu farklÕlÕ÷Õn manaya etkisini de belirtmektedir. Bu manada o, âyetlerde geçen bazÕ kelimelerin sadece okunuúunu vermekle kalmayÕp aynÕ zamanda farklÕ okunuú úekillerinde âyetlerin kazanaca÷Õ anlamlara da yer vermektedir. Onun kÕraatler hakkÕndaki bilgileri ço÷unlukla sahabeye ulaúan isnatlara dayandÕ÷Õ görülmektedir. Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinde kÕraat konusuna ait nakillere sÕk sÕk rastlanÕlmasÕ, onun kÕraat rivayetlerini nakletmeye ve bu kÕraatlerin kayna÷ÕnÕ belirtmeye önem gösterdi÷ine iúaret olarak de÷erlendirilebilir. Bu manada o, tefsirinde Kur’ân’da geçen herhangi bir kelimenin sadece farklÕ okunuúunu vermekle yetinmemiútir. Bazen kelimelerin farklÕ okunuúlarÕ halinde âyetin alaca÷Õ manaya iúaret etmiú, o farklÕ manalarÕ da vermek suretiyle âyetin asÕl veya geniú anlamÕnÕ izah etmeye çalÕúmÕútÕr. ÇalÕúmada zikredilen örneklerde görüldü÷ü üzere Yahyâ b. Sellâm’Õn tefsirinde yer yer kÕraat farklÕlÕklarÕnÕ açÕkça ifade etti÷i görülmektedir. Bu konuda onun, özellikle de âyetlerin anlaúÕlmasÕ ba÷lamÕnda, âyetlerde verilmek istenen manayÕ ortaya çÕkarmak amacÕyla farklÕ okuyuúlara de÷indi÷i anlaúÕlmaktadÕr. AyrÕca, Kur’ân’Õn Kur’ân’la tefsiri ba÷lamÕnda açÕklamaya çalÕútÕ÷Õ âyetlerle anlam iliúkisi kurarken de farklÕ okuyuú olarak zikretti÷i durumlara anlam itibariyle uygun âyetleri tercih etti÷i de gözlemlenmektedir. Kaynakça Abdullah, Hanân øbrahim. øbn Ebî Zemenîn ve menhecuhû fi’t-tefsîr min hilâli ihtisârihi li tefsîr Yahyâ b. Sellâm. b.y.: Câmi‘atü Ümmü Dermân, 2009. Brockelmann, Carl. Tarihü’l-edebi’l-Arabî. çev. Abdülhalim en-Neccâr. 6 Cilt. Kahire: Dârü’lMaârif, 1977. Cengiz, Emin. øbn Ebî Zemenîn ve “Tefsîru’l-Kur’âni’l-‘Azîz” AdlÕ Eserinin Filolojik AçÕdan øncelenmesi. Yozgat: Bozok Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2017. Cengiz, Emin. “øbn Ebî Zemenîn’in (ö. 399/1008) Tefsîru’l-Kur’âni’l-‘Azîz AdlÕ Eserinde ùiirle østiúhâd Yöntemi”. ùÕrnak Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 8/16 (2017). Cerraho÷lu, øsmail. Yahyâ øbn Sallâm ve Tefsirdeki Metodu. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1970. Cerraho÷lu, øsmail. Tefsir Tarihi. 2 Cilt. Ankara: Fecr YayÕnlarÕ, 1996. Cerraho÷lu, øsmail. “Yahyâ b. Sellâm”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 43/263-264. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013. 190 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ÇalÕúkan, øsmail. Tefsir Tarihi. Ankara: Bilay YayÕnlarÕ, 2019. Dâvûdî, ùemseddin Muhammed b. Ali b. Ahmed. Tabakâtü'l-müfessirîn. 2 Cilt. Beyrut: Dârü’lKütübi’l-‘ølmiyye, ts. Demirci, Muhsin. Tefsir Tarihi. østanbul: Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003. Endelüsî, Ebû Abdillah Muhammed b. Yusuf Ebû Hayyân. Tefsîru’l-Bahru’l-Muhît. thk. Âdil Ahmet Abdu’l-Mevcûd - Ali Muhammed Meûd. Beyrut: Dâru’l-Kütübi’l-ølmiyye, 2001. FÕrat, Yavuz. “KÕrâat ølmi ve Tarikler”. Erciyes Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 13 (2011), 3755. øbn Âúûr, Muhammed FâzÕl. et-Tefsîr ve Ricâluhû. b.y.: y.y., 1970. øbnü’l-Arabî, Ebû Bekr Muhammed b. Abdullah b. Muhammed Meafiri. Ahkâmü’l-Kur’ân. thk. Muhammed Abdülkadir Ata. Beyrut: Dârul’-Kütübi’l-ølmiyye, ts. øbnü’l-Cezerî, Ebü’l-Hayr ùemsüddin Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Alî b. Yûsuf. Gâyetü’n-nihâye fî tabakâti’l-kurrâ. 3 Cilt. b.y.: Mektebetü øbn Teymiye, ts. Karataú, ùuayip. ømam Ya‘kûb KÕraatinin Özellikleri ve Delilleri. Ankara: Sonça÷ Akademi YayÕnlarÕ, 2021. Karataú, ùuayip. “KâsÕmî’nin Mehâsinü’t-Te’vîl øsimli Tefsirinin Mukaddimesinde KÕraat Olgusu”. Bülent Ecevit Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 8/1 (2021), 315-37. KÕlÕç, Mustafa. KÕraat-Tefsir øliúkisi: Zemahúerî Örne÷i. østanbul: Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi VakfÕ YayÕnlarÕ, 2015. KÕlÕç, Mustafa. “Son Dönem OsmanlÕ Tefsir Gelene÷inde KÕraat-Tefsir øliúkisi -Mehasinü’t-te’vil Örne÷i-”. ed. M. T. BoyalÕk - Harun AbacÕ. OsmanlÕ’da ølm-i Tefsir. 479-503. østanbul: øsar YayÕnlarÕ, 2019. Kurtubî, Ebû Abdillah Mauhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr b. Ferh. el-Câmi‘ li ahkâmil’l-Kur’ân. thk. Ahmed el-Berdûnî - øbrahim EtfÕyyiú. 20 Cilt. Kahire: Dârü’l-Kütübi’l-MÕsrî, 2. BasÕm, 1964. Kurtubî, Ebû Abdullah Muhammed b. Ahmed b. Ebî Bekr. el-Câmi‘ li ahkâmi’l-Kur’ân. thk. Ahmed el-Berdûnî - øbrahim EtfÕyyiú. Kahire: Dâru’l-Kütübi’l-MÕsrî, 1964. Mâlikî, Ebû Bekr Abdullah b. Muhammed. Riyâzü’n-nüfûs. thk. Beúîr Bekkûú. 2 Cilt. Beyrut: Dârü’lGarbi’l-øslâmî, 1994. MaúalÕ, Mehmet Emin. “Kur’ân Vahyinin KitaplaúmasÕ ve KÕraatler”. ed. Murat Sülün. Vahiy Zincirinin Son HalkasÕ Kur’ân Vahyi. 227-267. østanbul: y.y., 2017. Nüveyhiz, Âdil. Muҵcemü’l-müfessirîn min sadri’l-øslâmi hatte’l-‘asri’l-hâzÕr. 2 Cilt. Lübnan: Müessesetü Nüveyhiz es-Sekâfiyye, 1988. Ö÷müú, Harun. “Kur’an’Õn SÕhhati Ba÷lamÕnda KÕraat FarklÕlÕklarÕnÕn De÷erlendirilmesi”. Marmara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 2/39 (2010), 5-26. Pak, Zekeriya. “Erken Dönem Tefsir Faaliyetleri (Taberi Öncesi)”. ed. Mehmet A. Koç. Tefsir. Ankara: Grafiker YayÕnlarÕ, 5. BasÕm, 2017. Sammoud, Hamadi. “Kuzey Afrika’da ùarklÕ Bir Müfessir: Yahyâ øbn Sellâm”. Ankara Üniversitesi ølâhiyat Fakültesi Dergisi 32 (1992). Tarhûnî, Muhammed b. RÕzk. et-Tefsîr ve’l-müfessirûn fî garbi øfrikÕya. Demmâm: Dâru øbni’l-Cevzî, 1426. Teber, Hatice Cerraho÷lu. Hûd b. Muhakkem el-Huvvârî’nin Tefsirinde Yorum Yöntemi. Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2004. 191 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Yahyâ b. Sellâm, Ebû Zekeriyyâ Yahyâ b. Sellâm b. Ebî Sa‘lebe et-Teymî. Tefsîru Yahyâ b. Sellâm et-Teymî el-Basrî el-Kayrevânî el-müteveffâ fî 200 h.: min sûreti’n-nahl ilâ sûreti’s-sâffât. thk. Hind ùelebî. 2 Cilt. Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-‘ølmiyye, 1425/2004. Zehebî, Muhammed es-Seyyid Hüseyin. et-Tefsîr ve’l-müfessirûn. 3 Cilt. Kahire: Mektebetu Vehb, ts. 192 ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي وﺟﻬﻮدﻫﻢ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‬ ‫)‪(Hicrî İkinci Asır Kıraat Âlimleri ve Resm-i Osmânî İlmindeki Gayretleri‬‬ ‫‪1‬‬ ‫ﲪﻮد ﳏﻤﺪ ﲪﻮد ردﻣﺎن‬ ‫اﻷﺳﺘﺎذ اﳌﺴﺎﻋﺪ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ ﺻﻨﻌﺎء‪ ،‬ﻛﻠﻴﺔ اﻟﱰﺑﻴﺔ ‪ヨ‬ﶈﻮﻳﺖ‪ ،‬ﻗﺴﻢ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ وﻋﻠﻮﻣﻪ‬ ‫‪[email protected]‬‬ ‫‪orcid.org/ 0000-0003-2029-5048‬‬ ‫اﳌﻘﺪﻣﺔ‪:‬‬ ‫اﳊﻤﺪ رب اﻟﻌﺎﳌﲔ‪ ،‬واﻟﺼﻼة واﻟﺴﻼم ﻋﻠﻰ أﺷﺮف اﳌﺮﺳﻠﲔ‪ ،‬وﺧﺎﰎ اﻟﻨﺒﻴﲔ‪ ،‬وﻋﻠﻰ آﻟﻪ وأﺻﺤﺎﺑﻪ‪ ،‬وﻣﻦ ﺗﺒﻌﻬﻢ‬ ‫ﺣﺴﺎن إﱃ ﻳﻮم اﻟﺪﻳﻦ‪ .‬أﻣﺎ ﺑﻌﺪ‪ :‬ﻓﺈن اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻮم اﳌﺘﻌﻠﻘﺔ ‪ヨ‬ﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‪ ،‬اﻟﱵ أوﻻﻫﺎ اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻋﻨﺎﻳﺔ‬ ‫ﺧﺎﺻﺔ‪ ،‬ﻗﺪﳝًﺎ وﺣﺪﻳﺜًﺎ‪ ،‬وﻛﺎن ﻟﻘﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﻧﺼﻴﺐ واﻓﺮ‪ ،‬وﺟﻬﺪ ﻣﻠﺤﻮظ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل‪ ،‬ﲤﺜﻞ ﰲ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺮ رواة‬ ‫ﻣﺮو‪ レ‬ﻢ‪ ،‬اﻟﱵ ﺷﻜﻠﺖ ﻣﺎدة ﺧﺼﺒﺔ ﻟﻠﻤﺆﻟﻔﲔ ﻣﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬ﻓﻘﺪ اﺷﺘﻬﺮ ﰲ ﻛﻞ ﻣ ْ‬ ‫ﻳﻨﻘﻠﻮن ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ ﻛﻴﻔﻴﺔ ﻛﺘﺎﺑﺔ اﻟﻜﻠﻤﺎت ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ‪ ،‬وﻛﺎﻧﻮا ﻳﺮﺟﻌﻮن إﱃ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ اﻟﻌﺘﻴﻘﺔ‪،‬‬ ‫أو إﱃ ﻣﺎ اﻧﺘﺴﺦ ﻣﻨﻬﺎ‪ ،‬ﻓﻴﺼﻔﻮن ﻃﺮﻳﻘﺔ ﻛﺘﺎﺑﺔ اﻟﻜﻠﻤﺎت اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﻓﻴﻬﺎ ﺑﺸﻜﻞ دﻗﻴﻖ‪ ،‬ﺧﺎﺻﺔ ﻋﻨﺪﻣﺎ ﺗﻨﻌﺪم ﻋﻨﺪﻫﻢ‬ ‫اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬اﻟﱵ ﺗﺼﻒ رﺳﻢ ﺑﻌﺾ اﻟﻜﻠﻤﺎت؛وﱂ ﻳﻘﺘﺼﺮ ﺟﻬﺪﻫﻢ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﻓﺤﺴﺒﺒﻞ ﻛﺎن ﻟﺒﻌﻀﻬﻢ ﻣﺸﺎرﻛﺔ ﰲ‬ ‫ي ﻋﻠﻰ اﳌﺸﺎرﻛﺔ ﰲ اﳌﺆﲤﺮ اﻟﺪوﱄ‪ ،‬اﻟﺬي ﻧﻈﻤﺘﻪ ﻛﻠﻴﺔ اﻹﳍﻴﺎت‪،‬‬ ‫اﻟﺘﺼﻨﻴﻒ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل؛ وﳍﺬا اﻷﻣﺮ اﻧﻌﻘﺪ اﻟﻌﺰم ﻟﺪ ﱠ‬ ‫ﺟﺎﻣﻌﺔ اﺳﺘﻄﻨﺒﻮل )دور اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ ﺗﻜﻮﻳﻦ وﺗﺸﻜﻴﻞ اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ( ﺑﺒﺤﺚ ﻋﻨﻮاﻧﻪ" ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‬ ‫اﳍﺠﺮي وﺟﻬﻮدﻫﻢ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ"‪.‬‬ ‫وﻻﺧﺘﻴﺎر ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع أﺳﺒﺎب‪ ،‬أﳘﻬﺎ‪ :‬اﻟﻮﻗﻮف ﻋﻠﻰ اﳉﻬﻮد اﻟﱵ ﺑﺬﳍﺎ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ ﻋﻠﻢ رﺳﻢ‬ ‫اﳌﺼﺤﻒ وﻣﻘﺎرﻧﺘﻬﺎ ﲜﻬﻮد ﻣﻦ ﺳﺒﻘﻬﻢ‪ ،‬وﺑﻴﺎن أﺛﺮﻫﺎ ﻓﻴﻤﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪﻫﻢ‪ ،‬وﲨﻊ ﻣﺼﻨﻔﺎت ﻗﺮاء ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﰲ ﻫﺬا‬ ‫ا ﺎل‪ ،‬وﺑﻴﺎن ﻗﻴﻤﺘﻬﺎ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪ ،‬وذﻛﺮ أﺑﺮز ﳑﻴﺰا ﺎ‪ ،‬وإﺑﺮاز ﻣﻜﺎﻧﺔ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬وارﺗﺒﺎﻃﻪ ‪ヨ‬ﻟﻌﻠﻮم اﻷﺧﺮى‪.‬‬ ‫وﻳﻬﺪﻓﻬﺬا اﻟﺒﺤﺚ إﱃ‪ :‬إﺑﺮاز ﺟﻬﻮد ﻋﻠﻤﺎء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل رواﻳﺔ وﺗﺼﻨﻴ ًﻔﺎ‪ ،‬وﺑﻴﺎن وﺿﻊ ﻫﺬا اﻟﻌﻠﻢ ﰲ ﻫﺬا‬ ‫اﻟﻘﺮن‪ ،‬وﻣﺪى إﺳﻬﺎم ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ ﺗﻘﻌﻴﺪ ﻗﻮاﻋﺪﻩ‪ ،‬وﺿﺒﻂ ﻣﺴﺎﺋﻠﻪ‪ ،‬وﺟﻬﻮدﻫﻢ ﰲ ﺗﻜﻮﻧﻪ وﺗﺸﻜﻴﻠﻪ‪،‬‬ ‫ﻣﺴﺘﻘﻼ‪ ،‬ﻟﻪ ﻗﻮاﻋﺪﻩ وأﺳﺴﻪ اﳌﻤﻴﺰة ﻟﻪ ﻋﻦ ﻏﲑﻩ‪.‬‬ ‫ﻋﻠﻤﺎ‬ ‫ً‬ ‫ﻗﺒﻞ أﻧﻴﻜﻮن ً‬ ‫وﱂ أﻗﻒ ﻋﻠﻰ دراﺳﺎت ﻋﻠﻤﻴﺔ ﲣﺺ ﺟﻬﻮد ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل‪ ،‬وإﳕﺎ ﺗﻌﺮض ﳍﺎ ﺑﻌﺾ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ ﺑﺸﻜﻞ‬ ‫ﻋﺎم‪ ،‬ﻣﺜﻞ‪ ":‬اﻟﻘﺮاء واﻟﻘﺮاءات ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي"‪ ،2‬ﺣﻴﺚ ﺗﻌﺮض اﻟﺒﺎﺣﺚ ﻟﻠﻘﻀﺎ‪ レ‬اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪،‬‬ ‫ﻛﺎﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻘﺮاءات‪ ،‬وﻣﻦ ﺿﻤﻨﻬﺎ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬وﻻ ﺗﻌﺪو أن ﺗﻜﻮن إﺷﺎرات ﺳﺮﻳﻌﺔ‪ ،‬ﻻ ﺗﻔﻲ‬ ‫‪ヨ‬ﻟﻐﺮض‪ِ ،‬ﻣ ْﻦ إﺑﺮاز ﺟﻬﻮد ﻗﺮاء اﻟﺜﺎﱐ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬وﻛﻴﻒ ﺗﺸﻜﻞ ﻫﺬا اﻟﻌﻠﻢ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪.‬‬ ‫‪ 1‬اﻷﺳﺗﺎذ اﻟﻣﺳﺎﻋد‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ ﺻﻧﻌﺎء‪ ،‬ﻛﻠﯾﺔ اﻟﺗرﺑﯾﺔ ﺑﺎﻟﻣﺣوﯾت‪ ،‬ﻗﺳم اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم وﻋﻠوﻣﮫ‬ ‫‪ 2‬ﻧﺑﯾل أﺣﻣد طرﻣم‪ ،‬اﻟﻘراء واﻟﻘراءات ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻧﻲ اﻟﮭﺟري‪) ،‬رﺳﺎﻟﺔ ﻣﺎﺟﺳﺗﯾر‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزھر‪.104 -100 ،(2010 /1431 ،‬‬ ‫‪193‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﺳﻠﻜﺘﻔﻲ ﻫﺬا اﻟﺒﺤﺚ اﳌﻨﻬﺞ اﻟﺘﺤﻠﻴﻠﻲ اﳌﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ اﻻﺳﺘﻘﺮاء واﻟﺘﺘﺒﻊ‪ ،‬وذﻟﻚ ﲜﻤﻊ اﳌﻌﻠﻮﻣﺎت اﳌﺘﻌﻠﻘﺔ ﺬا‬ ‫اﳌﻮﺿﻮع‪ ،‬وﲢﻠﻴﻠﻬﺎ‪ ،‬ﻟﻠﻮﻗﻮف ﻋﻠﻰ ﺟﻬﻮد ﻗﺮاء اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ ﳎﺎل اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪.‬‬ ‫وﻗﺪ اﻗﺘﻀﺖ ﻃﺒﻴﻌﺔ ﻫﺬا اﻟﺒﺤﺚ ﺗﻘﺴﻴﻤﻪ إﱃ‪:‬‬ ‫ﻣﻘﺪﻣﺔ‪ :‬وﻓﻴﻬﺎ أﻫﺪاف اﻟﺒﺤﺚ‪ ،‬وأﳘﻴﺘﻪ‪ ،‬واﻟﺪراﺳﺎت اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ‪ ،‬وﺧﻄﺔ اﻟﺒﺤﺚ‪.‬‬ ‫ﲤﻬﻴﺪ‪ :‬اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ ‪ヨ‬ﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪.‬‬ ‫اﳌﺒﺤﺚ اﻷول‪ :‬ﻣﺮو‪レ‬ت ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ وأﺛﺮﻫﺎ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل‪.‬‬ ‫اﳌﺒﺤﺚ اﻟﺜﺎﱐ‪ :‬اﳌﺒﺤﺚ اﻟﺜﺎﱐ‪ :‬رؤﻳﺔ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ اﻟﻌﺘﻴﻘﺔ‪.‬‬ ‫اﳌﺒﺤﺚ اﻟﺜﺎﻟﺚ‪ :‬ﻣﺼﻨﻔﺎت ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ وذﻛﺮ أﺑﺮز ﳑﻴﺰا ﺎ‪.‬‬ ‫اﳋﺎﲤﺔ‪ :‬وﻓﻴﻬﺎ أﺑﺮز اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ واﻟﺘﻮﺻﻴﺎت‪.‬‬ ‫‪ .1‬اﻟﺘﻤﻬﻴﺪ‪ :‬اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ ‪ヨ‬ﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‬ ‫‪1.1‬‬ ‫ﺗﻌﺮﻳﻒ اﻟﺮﺳﻢ ﻟﻐﺔ‪:‬‬ ‫اﻟﱠﺮ ْﺳ ُﻢ ﰲ اﻟﻠﻐﺔ‪ْ " :‬اﻷَﺛـَ ُﺮ‪ ،‬وﻗﻴﻞ‪ :‬ﺑﻘﻴﱠﺔ اﻷَﺛَﺮ‪ ،‬وَر ْﺳ ُﻢ اﻟﺪﱠا ِر‪َ :‬ﻣﺎ َﻛﺎ َن ِﻣ ْﻦ آ َ‪ِ リ‬رَﻫﺎ َﻻ ِﺻ ًﻘﺎ ِ‪ْヨ‬ﻷ َْر ِ‬ ‫اﳉﻤﻊ‬ ‫ض‪ ،‬و ُ‬ ‫‪1‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َﺻﻠ ِ‬ ‫ﲔ‪:‬‬ ‫اﻟﺴﲔ َواﻟْﻤﻴﻢ ﺗﺪل ﻋﻠﻰ أ ْ‬ ‫ور ُﺳ ٌ‬ ‫ْأر ُﺳ ٌﻢ‪ُ ،‬‬ ‫ﻮم" ‪،‬وذﻛﺮ اﺑﻦ ﻓﺎرس)ت‪(1006/396.‬أن ﻣﺎدة‪َ )" :‬ر َﺳ َﻢ( اﻟﱠﺮاء َو ّ‬ ‫أَﺣﺪ ُﳘﺎ ْاﻷَﺛـَﺮ‪ ،‬و ْاﻵﺧﺮ ﺿﺮب ِﻣﻦ اﻟ ﱠﺴ ِﲑ‪ ،‬ﻓَ ْﺎﻷَﱠو ُل اﻟﱠﺮﺳﻢ‪ :‬أَﺛـَﺮ اﻟﺸ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ب ِﻣ ْﻦ َﺳ ِْﲑ‬ ‫ﻴﻢ‪َ :‬‬ ‫َ ُ َ ُ َ َ ُ َْ ٌ َ ْ‬ ‫‪...‬وأَﱠﻣﺎ ْاﻷ ْ‬ ‫ﺿ ْﺮ ٌ‬ ‫ﱠﻲء َ‬ ‫َﺻ ُﻞ ْاﻵ َﺧ ُﺮ ﻓَﺎﻟﱠﺮﺳ ُ‬ ‫ُْ ُ ْ‬ ‫ِْ‬ ‫اﻹﺑِ ِﻞ"‪ ،2‬وﻻ ﺷﻚ أن اﻟﺬي ﻣﻌﻨﺎ ﻫﻮ اﻷﺻﻞ اﻷول‪ ،‬وﻟﻴﺲ اﻟﺜﺎﱐ‪.‬‬ ‫"وﻳﺮادف اﻟﺮﺳﻢ‪ :‬اﳋ ﱡ‬ ‫ﻂ‪ ،‬واﻟﻜﺘﺎﺑﺔُ‪ ،‬واﻟﱠﺰﺑْـ ُﺮ‪ ،‬واﻟ ﱠﺴﻄُْﺮ‪ ،‬واﻟﱠﺮﻗْ ُﻢ‪ ،‬واﻟﱠﺮ ْﺷ ُﻢ– ‪ヨ‬ﻟﺸﲔ اﳌﻌﺠﻤﺔ‪ -‬وإن ﻏﻠﺐ اﻟﱠﺮ ْﺳﻢ ‪ヨ‬ﻟﺴﲔ‬ ‫ِ‬ ‫ﻂ اﻟـﻤ ِ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ"‪ ،3‬وﺑﲔ ﻫﺬﻩ اﳌﺼﻄﻠﺤﺎت ﻓﺮق ﻋﻨﺪ اﻟﺘﺪﻗﻴﻖ اﻟﻠﻐﻮي‪.‬‬ ‫اﳌﻬﻤﻠﺔ ﻋﻠﻰ ﺧ ّ َ‬ ‫‪1.2‬‬ ‫اﺻﻄﻼﺣﺎ‪:‬‬ ‫ﺗﻌﺮﻳﻒ اﻟﺮﺳﻢ‬ ‫ً‬ ‫ي )ت‪(1332/732.‬أن اﻟﺮﺳﻢ "ﻳﻨﻘﺴﻢ إﱃ ﻗﺴﻤﲔ‪،‬‬ ‫ﻂ‬ ‫ﻗﻴﺎﺳﻲ و‬ ‫اﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬ﻓﺎﻟﻘﻴﺎﺳﻲ‪ُ :‬ﻣﻮاﻓﻘﺔُ اﳋ ِّ‬ ‫ذﻛﺮ اﳉَ ْﻌ َِﱪ ﱡ‬ ‫ٍّ‬ ‫ٍّ‬ ‫ٍ‬ ‫ٍ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺻ ٍﻞ"‪.4‬‬ ‫اﻟﻠﱠﻔ َ‬ ‫ﺼ ٍﻞ‪ ،‬أو َو ْ‬ ‫ﻆ‪.‬واﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪:‬ﳐﺎﻟﻔﺔ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻘﻴﺎﺳﻲ ﺑﺒَ َﺪل‪ ،‬أو ِز‪レ‬دة‪ ،‬أو َﺣ ْﺬف‪ ،‬أو ﻓَ ْ‬ ‫ﻣﻌﺎ‪ ،‬وﳍﺬا ﻓﻼ وﺟﻪ ﻟﺘﺨﺼﻴﺺ اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ ﲟﺨﺎﻟﻔﺘﻪ‬ ‫ورﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ ﺑﻼ ﺷﻚ ﻳﺸﺘﻤﻞ ﻋﻠﻰ اﻟﻘﺴﻤﲔ ً‬ ‫اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻘﻴﺎﺳﻲ‪ ،‬ﻛﻤﺎ أن ﻫﺬا اﻟﺘﻘﺴﻴﻢ ﺣﺎدث‪ ،‬ﺑﻌﺪ ﺳﻴﺲ ﻣﺪرﺳﱵ اﻟﺒﺼﺮة واﻟﻜﻮﻓﺔ ﰲ اﻟﻨﺤﻮ‪ ،‬ﻓﻈﻬﺮ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ أن‬ ‫اﻟﺮﺳﻢ ﻳﻨﻘﺴﻢ إﱃ ﻫﺬﻳﻦ اﻟﻘﺴﻤﲔ‪.‬‬ ‫‪1‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﻛرم ﺑن ﻋﻠﻲ‪ ،‬اﺑن ﻣﻧظور‪ "،‬رﺳم" ‪ ،‬ﻟﺳﺎن اﻟﻌرب‪) ،‬ﺑﯾروت‪ :‬دار ﺻﺎدر‪.241 :12 ،(1414 ،‬‬ ‫‪2‬أﺣﻣد ﺑن ﻓﺎرس‪ " ،‬رﺳم"‪ ،‬ﻣﻘﺎﯾﯾس اﻟﻠﻐﺔ‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻋﺑد اﻟﺳﻼم ﻣﺣﻣد ھﺎرون )ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻔﻛر‪.394 ،393 :2 ،(1979/1399 ،‬‬ ‫‪3‬إﺑراھﯾم ﺑن اﺣﻣداﻟﻣﺎرﻏﻧﻲ‪،‬دﻟﯾل اﻟﺣﯾران ﻋﻠﻰ ﻣورد اﻟظﻣﺂن‪.52 ،51 ،‬‬ ‫‪4‬ﺑرھﺎن اﻟدﯾن إﺑراھﯾم ﺑن ﻋﻣراﻟﺟﻌﺑري‪ ،‬ﺟﻣﯾﻠﺔ أرﺑﺎب اﻟﻣراﺻد‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د ﻣﺣﻣد ﺧﺿﯾر ﻣﺿﺣﻲ اﻟزوﺑﻌﻲ )دﻣﺷﻖ‪ :‬دار اﻟﻐوﺛﺎﻧﻲ‪.96 ،(2010/1431 ،‬‬ ‫‪194‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻂ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَﺔُ َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ"‪1‬؛ﻷن ﻣﺎ ﺧﻄﱠﻪ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ \ ﰲ‬ ‫َﲨَ َﻊ اﻟ ﱠ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧِﻴﱠ ِﺔ اﻟﱠِﱵ أ ْ‬ ‫وﻟﻌﻞ اﻟﺮاﺟﺢ ﰲ اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ‪َ " :‬ﺧ ُ َ َ‬ ‫ﺟﺎﻣﻌﺎ‪.2‬‬ ‫اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ ا ﻤﻊ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻳﺸﺘﻤﻞ ﻋﻠﻰ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻘﻴﺎﺳﻲ واﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ،‬وﺑﺬﻟﻚ ﻳﻜﻮن اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ ً‬ ‫‪1.3‬‬ ‫ﻣﺼﻄﻠﺤﺎت اﻟﺮﺳﻢ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪:‬‬ ‫ﻳﻈﻬﺮ أن )اﳍﺠﺎء( ﻫﻮ اﳌﺼﻄﻠﺢ اﻟﺴﺎﺋﺪ ﻟﻠﺘﻌﺒﲑ ﻋﻦ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻇﻬﺮ ﰲ ﻋﻨﺎوﻳﻦ‬ ‫اﻟﻜﺘﺐ اﳌﺆﻟﻔﺔ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬ﻛﻜﺘﺎب )اﳍﺠﺎء( ِ‬ ‫ﻟﻠﻜ َﺴﺎﺋِ ّﻲ)ت‪ ،(804/189 .‬و)ﻫﺠﺎء اﻟ ﱡﺴﻨﱠﺔ( ﻟﻠﻐﺎزي ﺑﻦ‬ ‫ﻗﻴﺲ)ت‪ ،(814/199.‬وﻫﻨﺎك ﻣﺼﻄﻠﺤﺎت أﺧﺮى؛ ِ‬ ‫ﻂ‪ ،‬وﻗﺪ اﺳﺘﻘﺮت ﰲ ﻋﺼﺮ‪ ル‬ﻋﻠﻰ ﻣﺼﻄﻠﺢ‬ ‫ﻛﺎﻟﻜﺘﺎب‪ ،‬واﳋ ِّ‬ ‫)اﻟﺮﺳﻢ( اﳌﻀﺎف إﱃ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬أو اﳌﺼﺤﻔﻲ‪.‬‬ ‫‪ 2‬اﳌﺒﺤﺚ اﻷول‪ :‬ﻣﺮو‪レ‬ت ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ وأﺛﺮﻫﺎ ﰲ‬ ‫ﻫﺬا ا ﺎل‪.‬‬ ‫ﻣﻦ اﳌﻬﻢ ﻣﻌﺮﻓﺘﻪ ﰲ اﻟﻜﻼم ﻋﻦ ﺟﻬﻮد ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬أن ﻣﺼﺎدر ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ ﺛﻼﺛﺔ‪ :‬اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺪﳝﺔ‪،‬‬ ‫واﻟﻜﺘﺐ اﳌﺆﻟﻔﺔ‪ ،‬واﻟﺮوا‪レ‬ت اﻟﺸﻔﻬﻴﺔ‪ ،‬ﻛﺬا رﺗﺒﻬﺎ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻋﻨﺪ اﻟﻜﻼم ﻋﻠﻰ ﻣﺼﺎدر اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ ﻋﻨﺪ اﻹﻣﺎم‬ ‫اﻟﺪاﱐ)ت‪ ، 3(1053/444 .‬وﻟﻜﻨﻚ ﺗﺮى أن ﻛﻼﻣﻪ ﻋﻦ ﻫﺬﻩ اﳌﺼﺎدر ﻋﻨﺪ اﻹﻣﺎم اﻟﺪاﱐ‪ ،‬وﳌﺎ ذﻛﺮ ﺑﻌﻀﻬﻢ‬ ‫ﻣﺼﺎدر اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬اﺑﺘﺪأ ﺑﺬﻛﺮ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﳌﻨﺴﻮﺧﺔ ﻣﻦ اﻷﻣﻬﺎت‪ ،‬ﰒ اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﰒ اﻟﻜﺘﺐ اﳌﺆﻟﻔﺔ ﰲ‬ ‫ﻣﺒﺘﺪ‪ヨ ユ‬ﻟﻜﺘﺐ اﳌﺆﻟﻔﺔ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﰒ‬ ‫اﻟﺮﺳﻢ‪ ،4‬ﰲ ﺣﲔ ﺟﻌﻞ اﻟﺪﻛﺘﻮر اﳊﻤﺪ ﻣﺼﺎدر اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ ﻣﺼﺪرﻳﻦ‬ ‫ً‬ ‫اﳌﺼﺎﺣﻒ اﳌﺨﻄﻮﻃﺔ‪ ،‬وذﻟﻚ ﰲ )رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ دراﺳﺔ ﻟﻐﻮﻳﺔ ‪ラ‬رﳜﻴﺔ(‪ ،5‬وﳌﺎ ذﻛﺮﻫﺎ ﰲ )اﳌﻴﺴﺮ ﰲ ﻋﻠﻢ رﺳﻢ‬ ‫اﳌﺼﺤﻒ ( ﺑﺪأ ‪ヨ‬ﳌﺼﺎﺣﻒ اﳌﺨﻄﻮﻃﺔ‪ ،‬ﰒ ﻣﺆﻟﻔﺎت اﻟﺮﺳﻢ اﻷوﱃ‪ ،‬ﰒ اﳌﺆﻟﻔﺎت اﳉﺎﻣﻌﺔ‪ ،‬ﰒ اﳌﺆﻟﻔﺎت اﳌﻨﻈﻮﻣﺔ‪ ،6‬وﻫﺬا‬ ‫ﻫﻮ اﻟﱰﺗﻴﺐ اﳌﻨﻄﻘﻲ‪ ،‬ﻓﺎﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺪﳝﺔ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ‪ ،‬واﳌﻨﺘﺴﺨﺔ ﻣﻨﻬﺎ‪ ،‬ﻫﻲ اﳌﺼﺪر اﻷول ﻟﻠﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﺑﺪأ‬ ‫اﻷﺋﻤﺔ ﺑﺘﺄﻣﻠﻬﺎ وذﻛﺮ ﺧﺼﺎﺋﺼﻬﺎ‪ ،‬ووﺻﻒ رﺳﻢ اﻟﻜﻠﻤﺎت اﻟﱵ ﺧﺎﻟﻔﺖ ﻓﻴﻬﺎ ﻗﻮاﻋﺪ اﻹﻣﻼء آﻧﺬاك‪ ،‬ﻓﺎﺷﺘﻬﺮ أﺋﻤﺔ‬ ‫ﺑﺮواﻳﺔ ﻣﺎ وﺟﺪ ﻓﻴﻬﺎ‪ ،‬وﻧ ْﻘﻠِﻬﺎ إﱃ ﺗﻼﻣﻴﺬﻫﻢ ﻣﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ‪ ،‬وﺗﺰاﻣﻦ ذﻟﻚ ﻣﻊ ﻧﻘﻠﻬﻢ ﻟﻠﻘﺮاءات اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪ ،‬وﻫﻨﺎ ﺟﺎء دور‬ ‫ﺑﻌﻀﻬﻢ ﻣﺎ رأوﻩ وﻣﺎ رووﻩ ﰲ ﻣﺆﻟﻔﺎت‬ ‫اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﻓﺎﻟﺮواﻳﺔ ﻫﻲ اﳌﻌﺘﻤﺪة ﰲ ﻧﻘﻞ ﻫﺠﺎء اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬ﰒ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ ﺿﻤﻦ ُ‬ ‫ﻣﺴﺘﻘﻠﺔ‪ ،‬ﻛﺎﻧﺖ ﺑﺪاﻳﺘﻬﺎ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪.‬‬ ‫‪1‬أﺑو اﻟﺧﯾرﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن ﯾوﺳﻔﺎﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر ﻓﻲ اﻟﻘراءات اﻟﻌﺷر‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻋﻠﻲ ﻣﺣﻣد اﻟﺿﺑﺎع )ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ(‪.128 :2 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﺣﻣود ﻣﺣﻣد ﺣﻣودردﻣﺎن‪،‬ﺗوﺟﯾﮭﺎت اﻟﻌﻠﻣﺎء ﻟﻘﺎﻋدﺗﻲ اﻟﺣذف واﻟزﯾﺎدة‪ :‬دراﺳﺔ ﺗﺣﻠﯾﻠﯾﺔ ﻣﻘﺎرﻧﺔ)رﺳﺎﻟﺔ دﻛﺗوراه‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزھر‪.19 ،(2017 /1438 ،‬‬ ‫‪3‬ھو اﻟدﻛﺗور ﺑﺷﯾر ﺑن ﺣﺳن اﻟﺣﻣﯾري‪ .‬ﯾﻧظر‪:‬أﺑو ﻋﻣرو ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﺳﻌﯾد اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ ﻓﻲ ﻣﻌرﻓﺔ ﻣرﺳوم ﻣﺻﺎﺣف أھل اﻷﻣﺻﺎر‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د ﺑﺷﯾر ﺑن ﺣﺳن اﻟﺣﻣﯾري‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ‬ ‫‪).1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﺑﺷﺎﺋر اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ‪.114 :1 ،(2015/1436 ،‬‬ ‫‪4‬ھو اﻟدﻛﺗور أﺣﻣد ﺑن ﻣﻌﻣر ﺷرﺳﺎل‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو داود ﺳﻠﯾﻣﺎن ﺑن ﻧﺟﺎح‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن ﻟﮭﺟﺎء اﻟﺗﻧزﯾل‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د أﺣﻣد ﺑن ﻣﻌﻣر ﺷرﺷﺎل )اﻟـﻣدﯾﻧﺔ اﻟﻣﻧورة‪ :‬ﻣﺟﻣﻊ اﻟﻣﻠك ﻓﮭد‪،‬‬ ‫‪.151 ،150 :1 ،(2002/1423‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻏﺎﻧم ﻗدوري اﻟﺣﻣد‪،‬رﺳم اﻟﻣﺻﺣف‪ :‬دراﺳﺔ ﻟﻐوﯾﺔ ﺗﺎرﯾﺧﯾﺔ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﻐداد‪ :‬ﻣﻧﺷورات اﻟﻠﺟﻧﺔ اﻟوطﻧﯾﺔ ﻟﻼﺣﺗﻔﺎل ﺑﻣطﻠﻊ اﻟﻘرن اﻟﺧﺎﻣس ﻋﺷر اﻟﮭﺟري‪،(1982/1402 ،‬‬ ‫‪.195 -163‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻏﺎﻧم ﻗدوري اﻟﺣﻣد‪،‬اﻟﻣﯾﺳر ﻓﻲ ﻋﻠم رﺳم اﻟﻣﺻﺣف وﺿﺑطﮫ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪).2‬ﺟدة‪ :‬ﻣرﻛز اﻟدراﺳﺎت واﻟﻣﻌﻠوﻣﺎت اﻟﻘرآﻧﯾﺔ ﺑﻣﻌﮭد اﻹﻣﺎم اﻟﺷﺎطﺑﻲ‪.56 ،(2012/1433 ،‬‬ ‫‪195‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﻣﻦ ﻫﻨﺎ ﻧﻘﻮل إن ﺟﻬﻮد ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﲤﺜﻠﺖ ﰲ ﺣﻔﻆ اﻟﺒﺬور اﻷوﱃ ﳌﺼﺎدر اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ اﺑﺘﺪاءً‬ ‫ﺑﺮؤﻳﺔ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ واﻟﺘﺄﻣﻞ ﻓﻴﻬﺎ‪ ،‬وﻛﺜﺮة اﻟﺮﺟﻮع إﻟﻴﻬﺎ‪ ،‬ﰒ ﻧﻘﻠﻬﻢ ﻟﺬﻟﻚ رواﻳﺔً ﻧﻘﻠﻬﺎ ﻋﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪﻫﻢ‪،‬‬ ‫وﺗﺼﻨﻴ ًﻔﺎﰲ ﻣﺆﻟﻔﺎت ﻣﺴﺘﻘﻠﺔ‪ ،‬اﻗﺘﺼﺮت ﺑﺪاﻳﺔً ﻋﻠﻰ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ ﺑﻌﺾ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ ﻛﺎﳌﻘﻄﻮع واﳌﻮﺻﻮل‪ ،‬وﰲ اﺧﺘﻼف‬ ‫ﺳﻴﻼ ﻣﻦ اﻟﺮوا‪レ‬ت واﳌﺼﻨﻔﺎت ﰲ وﺻﻒ ﻣﺎ‬ ‫اﳌﺼﺎﺣﻒ‪" ،‬وﻫﻜﺬا ﻛﺎﻧﺖ ﻣﺼﺎدر اﻟﺮﺳﻢ ﻣﻦ ﳐﺘﻠﻒ ﻣﺪارس اﻷﻣﺼﺎر ً‬ ‫اﺷﺘﻤﻠﺖ ﻋﻠﻴﻪ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻷﺋﻤﺔ‪ ،‬واﻟﻨﺴﺦ اﳌﺄﺧﻮذة ﻋﻨﻬﺎ‪ ،‬وﻋﻤﻞ ﻋﻠﻤﺎء ﻫﺬﻩ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ ﻋﻠﻰ ﲨﻊ اﻟﺮوا‪レ‬ت ودراﺳﺘﻬﺎ‬ ‫وﺗﺼﻨﻴﻔﻬﺎ ﰲ أﺑﻮا ﺎ‪ ،‬وﺻﻨﻔﻮا ﰲ ذﻟﻚ اﻟﻜﺘﺐ اﳉﺎﻣﻌﺔ‪ ،‬وﻧﻘﻠﻮا ﻣﺴﺎﺋﻞ اﳋﻼف ﺑﲔ اﳌﺼﺎﺣﻒ وﺑﲔ اﻟﻨﻘﻠﺔ ﻋﻦ‬ ‫ﲣﺼﺼﺎ‬ ‫اﻷﺻﻮل وﻏﲑﻫﺎ‪ ،‬ﳑﺎ اﺗﺴﻊ ﻣﻌﻪ ﻣﻴﺪان اﻟﺒﺤﺚ‪ ،‬وﺗﻔﺮع إﱃ ﻣﺪارس ﰲ اﻟﺮﺳﻢ واﻟﻀﺒﻂ وﻋﺪ اﻵي‪ ،‬وأﺻﺒﺢ‬ ‫ً‬ ‫إﻣﺎﻣﺎ ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﺣﱴ ﻳﻜﻮن راﺳﺦ اﻟﻘﺪم ﻓﻴﻪ"‪.1‬‬ ‫ﻗﺎﺋﻤﺎ ﺑﺬاﺗﻪ ﻻ ﻳﻜﻮن ﻣﻌﻪ اﻟﻘﺎرئ ً‬ ‫ً‬ ‫وﻗﺪ ﻛﻨﺖ أﻧﻮي أن أﻋﻴﺪ ﺗﺮﺗﻴﺐ ﻫﺬا اﻟﺒﺤﺚ وﻓ ًﻘﺎ ﻟﺬﻟﻚ‪ ،‬ﳌﺎ ﻇﻬﺮ ﻣﻦ ﺗﺮﺗﻴﺐ ﻣﻨﻄﻘﻲ ﻟﻪ أﺛﺮﻩ ﰲ ﺗﻮﺿﻴﺢ ﺟﻬﻮد ﻗﺮاء‬ ‫اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬وﻟﻜﲏ آﺛﺮت اﻟﺒﺪاﻳﺔ ﲟﺮو‪レ‬ت اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ؛ ﻟﻜﺜﺮ ﺎ‪ ،‬وﻷ ﺎ أﻏﻠﺐ‬ ‫ﻧﻈﺮا ﻷن اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ ﻗﺪ ﻣﻀﻰ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﺳﻨﲔ ﻋﺪﻳﺪة‪ ،‬وﻗﺪ رآﻫﺎ‬ ‫ﺟﻬﻮدﻫﻢ دارت ﺣﻮﳍﺎ‪ ،‬ﰒ رؤﻳﺔ اﳌﺼﺎﺣﻒ؛ ً‬ ‫ﻣﻦ ﻗﺒﻠﻬﻢ ﻣﻦ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﻘﺮن اﻷول‪ ،‬ووﺻﻔﻮﻫﺎ وﻧﻘﻠﻮﻫﺎ إﻟﻴﻬﻢ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﺗﻠﻘﻔﻬﺎ ﻋﻨﻬﻢ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬ﻟﻜﻨﻬﻢ ﱂ ﻳﻘﺘﺼﺮوا‬ ‫أﻳﻀﺎ إﱃ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﳌﻮﺟﻮدة ﻋﻨﺪﻫﻢ ﻓﻮﺻﻔﻮا ﻣﺎ ﻓﻴﻬﺎ وﺻ ًﻔﺎ دﻗﻴ ًﻘﺎ‪ ،‬وﻧﻘﻠﻮا ﻣﺎ‬ ‫ﻋﻠﻰ رواﻳﺔ ذﻟﻚ ﻓﺤﺴﺐ‪ ،‬ﺑﻞ رﺟﻌﻮا ً‬ ‫رأوﻩ وﻣﺎ رووﻩ ﳌﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ‪ ،‬ﰒ أﺳﻬﻤﻮا ﰲ ﻟﻴﻒ ﺑﻌﺾ اﳌﺆﻟﻔﺎت اﻟﱵ ﺗﻌﺪ اﻟﺒﺬرة اﻷوﱃ ﻟﻠﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪.‬‬ ‫‪2.1‬‬ ‫اﻟﺮواﻳﺔ وﻣﻜﺎﻧﺘﻬﺎ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪:‬‬ ‫"إن ﻋﻠﻢ اﻟﻘﺮاءات‪ -‬ﲟﺎ ﻓﻴﻪ اﻟﺮﺳﻢ‪ -‬ﻣﺒﻨﺎﻩ ﻋﻠﻰ اﻟﺮواﻳﺔ واﻟﺴﻤﺎع واﻟﺘﻠﻘﻲ ﰲ ﻛﻞ ﻋﺼﺮ وﻣﺼﺮ‪ ،‬وﺧﺎﺻﺔ ﰲ اﻟﻘﺮون‬ ‫اﻷوﱃ‪ ،‬وﻗﺪ اﻫﺘﻢ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺴﻠﻒ ‪ヨ‬ﻷﺳﺎﻧﻴﺪ‪ ،‬وﻛﺎﻧﺖ ﻛﻞ ﻋﻠﻮﻣﻬﻢ ﺗﺘﻠﻘﻰ ‪ヨ‬ﻟﺮواﻳﺔ أو ‪ヨ‬ﻹﺟﺎزة"‪.2‬‬ ‫وﻟﻴﺲ ﻛﻞ اﻟﻘﺮاء واﻟﺮواة وردت ﻋﻨﻬﻢ اﻟﺮواﻳﺔ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﱂ ﻳﺸﺘﻬﺮ ﲨﻴﻌﻬﻢ ﰲ رؤﻳﺔ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬أو ﻛﺄﻧﻪ ﱂ ﺗﻨﻘﻞ‬ ‫إﻟﻴﻨﺎ ﻣﺮو‪ レ‬ﻢ ورؤﻳﺘﻬﻢ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬ﻛﻌﺎﺻﻢ‪ ،‬وﺣﻔﺺ وﺷﻌﺒﺔ‪ ،‬وﻏﲑﻫﻢ‪.‬‬ ‫وﻗﺪ د ﱠون ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺮﺳﻢ ﻣﺎ رأوﻩ ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ ﺑﻠﺪﻫﻢ أو ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ ﻣﺼﺮ ﻣﻦ اﻷﻣﺼﺎر‪ ،‬ﻓﻮﺻﻔﻮا ﻫﺠﺎءﻫﺎ وﺗﻨﺎﻗﻞ‬ ‫اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻫﺬﻩ اﻟﺮوا‪レ‬ت ﺗﺒﻌﺎ ﻟﺮواﻳﺔ اﻟﻘﺮاءة‪.3‬‬ ‫وﳑﺎ ﻳﺪل ﻋﻠﻰ أﳘﻴﺔ اﻟﺮواﻳﺔ ﻋﻨﺪﻣﺎ ﺗﻌﺮف أن اﻟﺪاﱐ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ )اﳌﻘﻨﻊ( ‪-‬وﻫﻮ أول ﻛﺘﺎب وﺻﻞ إﻟﻴﻨﺎ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ‬ ‫ﻗﻮﻻ أو‬ ‫اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ -‬ﻗﺪ ﺻﺮح ‪ヨ‬ﻟﺮواﻳﺔ ﻋﻦ أرﺑﻌﲔ ﻋﺎﻟـ ًﻤﺎ‪ ،‬وﳎﻤﻞ اﻷﻗﻮال اﻟﱵ ﻧﻘﻠﻬﺎ ﻋﻨﻬﻢ ﰲ ﺣﺪود ﻣﺎﺋﺘﲔ وأرﺑﻌﲔ ً‬ ‫ﺗﺰﻳﺪ‪ ،‬وﻫﻮ ﰲ اﻟﻐﺎﻟﺐ ﻳﻬﺘﻢ ‪ヨ‬ﻷﺳﺎﻧﻴﺪ‪ ،‬ﻓﻴﺴﻮﻗﻬﺎ ﺑﺴﻨﺪﻩ‪ ،‬وﻳﻌﺰو اﻷﻗﻮال إﱃ أﺻﺤﺎ ﺎ‪ .4‬وﻫﺬا ﻳﺪل ﻋﻠﻰ أن اﳌﺮو‪レ‬ت‬ ‫ﺳﻮاء أﻛﺎﻧﺖ ﻋﻦ رؤﻳﺔ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ أو ﻋﻦ ﺷﻴﻮخ ﳍﻢ رؤﻳﺔ‪ ،‬ﻫﻲ ﻋﺼﺐ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬وﻣﺎدﺗﻪ اﻟﱵ ﺷﻜﻠﺖ ﻫﺬا اﻟﻌﻠﻢ‪،‬‬ ‫‪1‬ﻋﺑد اﻟﮭﺎدي ﺣﻣﯾﺗو‪" ،‬ﺟﮭود اﻷﻣﺔ اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ ﻓﻲ رﺳم اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم"‪ ،‬ﻣؤﺳﺳﺔ اﻟﺑﺣوث واﻟدراﺳﺎت اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪ ،‬ﻣﺑدع‪ ،‬اﻟﻣﻐرب‪) 1،‬أﺑرﯾل ‪2011‬م(‪.240 :‬‬ ‫‪ 2‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.299 :1 ،‬‬ ‫‪ 3‬أﺑو داود ‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.151 :1 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.125 ،124 :1 ،‬‬ ‫‪196‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﻛﺎن ﳌﺮو‪レ‬ت اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﻟﻨﺼﻴﺐ اﻟﻮاﻓﺮ ﻣﻦ ذﻟﻚ‪.‬‬ ‫ﺑﻞ إن " ﻏﺎﻟﺒﻴﺔ ﻛﺘﺐ اﻟﺮﺳﻢ ﺑﻌﺪ اﻹﻣﺎم اﻟﺪاﱐ ﻻ ﺗﻜﺎد ﺗﻌﺘﻤﺪ إﻻ ﻋﻠﻰ اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬وأﻣﺎ اﻟﺮؤﻳﺔ ﻓﻘﻠﻴﻠﺔ ﺟﺪا‪ ،‬وﻫﻲ ﳎﺮد‬ ‫إﺷﺎرات ﻋﺎﺑﺮة‪ヨ ،‬ﺳﺘﺜﻨﺎء ﻣﺎ ﻓﻌﻠﻪ اﻹﻣﺎم اﻟﺴﺨﺎوي)ت‪ (1245/643.‬ﰲ )اﻟﻮﺳﻴﻠﺔ( ﰲ ﺷﺮح )اﻟﻌﻘﻴﻠﺔ( ﻓﻘﺪ أﻛﺜﺮ‬ ‫ﻣﻦ اﻟﻨﻘﻞ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻷﻣﺼﺎر وﺧﺎﺻﺔ اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺸﺎﻣﻲ"‪.1‬‬ ‫أﻳﻀﺎ‪ -‬إﱃ أ ﺎ ﻫﻲ اﳌﻌﺘﻤﺪة ﰲ اﻟﱰﺟﻴﺢ ﻋﻨﺪ ﺑﻌﺾ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺮﺳﻢ ﻋﻨﺪ اﺧﺘﻼف اﳌﺼﺎﺣﻒ‪.2‬‬ ‫وﺗﺮﺟﻊ أﳘﻴﺔ اﻟﺮواﻳﺔ– ً‬ ‫‪2.2‬‬ ‫اﻟﺮواة اﳌﺸﻬﻮرون ‪ヨ‬ﻟﻨﻘﻞ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ‪:‬‬ ‫" وﻛﻤﺎ اﺷﺘﻬﺮ أﺋﻤﺔ ‪ヨ‬ﻹﻗﺮاء ﰲ اﻷﻣﺼﺎر ﻛﺬﻟﻚ و ﱠﺟﻪ ﻫﺆﻻء اﻷﺋﻤﺔ ﻋﻨﺎﻳﺘﻬﻢ إﱃ ﺿﺒﻂ رﺳﻢ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬وإﻗﺎﻣﺘﻬﺎ ﻋﻠﻰ‬ ‫وﻓﺮوﻋﺎ‪-‬‬ ‫أﺻﻮﻻ‬ ‫ﳓﻮ ﻣﺎ ﺟﺎء ﰲ اﳌﺼﺤﻒ اﻹﻣﺎم اﻟﺬي وﺟﻪ إﻟﻴﻬﻢ‪ ... ،‬ﻓﺮوى اﻷﺋﻤﺔ ﻋﻦ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ – ً‬ ‫ً‬ ‫ﻃﺮﻳﻘﺔ رﺳﻢ اﻟﻜﻠﻤﺎت‪ ،‬وﻣﺎ إن وﺻﻠﺖ ﺗﻠﻚ اﻟﺮواﻳﺔ إﱃ ﻋﺼﺮ اﻧﺘﺸﺎر اﻟﻌﻠﻮم ﺣﱴ ﺳﺎرع اﻟﻌﻠﻤﺎء –ﰲ وﻗﺖ ﻣﺒﻜﺮ‪-‬‬ ‫وﻣﺮﺟﻌﺎ –إﱃ ﺟﺎﻧﺐ‬ ‫أﺳﺎﺳﺎ ﳊﻔﻆ ﺻﻮر اﻟﻜﻠﻤﺎت ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪،‬‬ ‫ً‬ ‫إﱃ ﺗﺴﺠﻴﻞ ﺗﻠﻚ اﻟﺮوا‪レ‬ت ﰲ ﻛﺘﺐ ﻛﺎﻧﺖ ً‬ ‫اﳌﺼﺎﺣﻒ اﳌﻨﺴﻮﺧﺔ‪ -‬ﳌﻦ أراد أن ﻳﻨﺴﺦ ﻣﺼﺤ ًﻔﺎ"‪.3‬‬ ‫وﻗﺪ ﻇﻬﺮ ﰲ ﻛﻞ ﻣﺼﺮ ﻣﻦ اﻷﻣﺼﺎر إﻣﺎم روى ﻣﺎ ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﺑﻠﺪﻩ؛ إذ إن أﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاءة ﻛﺎﻧﻮا ﻳﺮوون ﻛﻴﻔﻴﺔ رﺳﻢ‬ ‫اﻟﻜﻠﻤﺎت‪ ،‬إﱃ ﺟﺎﻧﺐ رواﻳﺘﻬﻢ ﻟﻠﻘﺮاءة‪.4‬‬ ‫وﺳﻨﺬﻛﺮ ﰲ ﻫﺬا اﳌﺒﺤﺚ اﻟﺮواة اﻟﺬﻳﻦ وردت ﻋﻨﻬﻢ اﻟﺮواﻳﺔ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬اﳌﻜﺜﺮﻳﻦ ﻣﻨﻬﻢ واﳌﻘﻠﲔ‪ ،‬وﻧﺬﻛﺮ ﻋﺪد‬ ‫ﻣﺮو‪ レ‬ﻢ ﺧﺎﺻﺔ ﰲ اﳌﻘﻨﻊ وﳐﺘﺼﺮ اﻟﺘﺒﻴﲔ؛ ﻷن اﻟﺮواﻳﺔ ﻛﺎﻧﺖ أﻫﻢ ﻣﺼﺎدرﳘﺎ‪ ،‬وﻗﺪ ﺣﻔﻆ ﻟﻨﺎ ﻫﺬان اﻟﺴﻔﺮان اﻟﻌﻈﻴﻤﺎن‬ ‫ﻛﺜﲑا ﻣﻦ اﻟﺮوا‪レ‬ت اﻟﱵ ﺗﺮﺟﻊ إﱃ اﻟﻘﺮون اﻟﺜﻼﺛﺔ اﻷوﱃ‪ ،‬واﻗﺘﺼﺮ ﻣﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪﳘﺎ – ﰲ اﻟﻐﺎﻟﺐ‪ -‬ﻋﻠﻰ اﻟﻨﻘﻞ ﻋﻨﻬﻤﺎ‪.‬‬ ‫ً‬ ‫وﺳﺄرﺗﺐ اﻟﺮواة اﻟﱵ وردت ﻋﻨﻬﻢ روا‪レ‬ت ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل ﺣﺴﺐ ‪ラ‬رﻳﺦ اﻟﻮﻓﺎة‪ ،‬أﻣﺎ اﻟﺬﻳﻦ ﱂ ﺗﻌﺮف ‪ラ‬رﻳﺦ وﻓﺎ ﻢ ﻋﻠﻰ‬ ‫وﺟﻪ اﻟﺘﺤﺪﻳﺪ‪ ،‬ﻓﺴﺄذﻛﺮﻫﻢ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ ﻋﻠﻰ ﺗﺮﺗﻴﺐ ﺣﺮوف اﳍﺠﺎء‪.‬‬ ‫‪2.2.1‬‬ ‫ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﻫﺮﻣﺰ) ت‪:(735/117 .‬‬ ‫ﻋﺮﺿﺎ ﻋﻦ أﰊ ﻫﺮﻳﺮة)ت‪ ،(676/57 .‬واﺑﻦ ﻋﺒﺎس)ت‪(687/68 .‬‬ ‫وﻫﻮ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬ﻓﻘﺪ أﺧﺬ اﻟﻘﺮاءة ً‬ ‫رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻬﻢ‪،5‬إﻻ أﻧﻪ ﻣﻦ اﳌﻘﻠﲔ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﻓﻘﺪ روى ﻋﻨﻪ اﻟﺪاﱐ رواﻳﺔ واﺣﺪة ﺑﺴﻨﺪﻩ ﻋﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ‬ ‫ﻫﺮﻣﺰ‪ ،‬ﻗﺎل‪ ":‬ﻛﻞ ﻣﻮﺿﻊ ﻓﻴﻪ " اﻟﻠﺆﻟﺆ " ﻓﺄﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ :‬ﻳﻜﺘﺒﻮن ﻓﻴﻪ أﻟ ًﻔﺎ ﺑﻌﺪ اﻟﻮاو اﻷﺧﲑة"‪.6‬‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.126 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬أﺑو داود ‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.593 ،592 :3 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬رﺳم اﻟﻣﺻﺣف دراﺳﺔ ﻟﻐوﯾﺔ ﺗﺎرﯾﺧﯾﺔ‪.164 ،163 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬رﺳم اﻟﻣﺻﺣف دراﺳﺔ ﻟﻐوﯾﺔ ﺗﺎرﯾﺧﯾﺔ‪.164 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء اﻟﻛﺑﺎر ﻋﻠﻰ اﻟطﺑﻘﺎت واﻷﻋﺻﺎر‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬طﯾﺎر آﻟﺗﻲ ﻗوﻻج )إﺳﺗطﻧﺑول‪ :‬ﻣرﻛز اﻟﺑﺣوث اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ‪:1 ،(1995 /1426 ،‬‬ ‫‪.180‬‬ ‫‪ 6‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪ ، 63 :2 ،‬وﻧﻘﻠﮭﺎ ﻣن ﻗﺑﻠﮫ اﺑن أﺑﻲ دواد‪ .‬ﯾﻧظر‪ : :‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬ﻋﺑد ﷲ ﺑن ﺳﻠﯾﻣﺎن ﺑن اﻷﺷﻌث‪ ،‬ﻛﺗﺎب اﻟﻣﺻﺎﺣف‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﺑده‪)،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﻔﺎروق‬ ‫اﻟﺣدﯾﺛﺔ‪.258 ،(2002/1423 ،‬‬ ‫‪197‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪2.2.2‬‬ ‫ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ )ت‪:(736/118 .‬‬ ‫أﺣﺪ اﻟﻘﺮاء اﻟﺴﺒﻌﺔ‪ ،‬وﻗﺎرئ أﻫﻞ اﻟﺸﺎم اﳌﻌﺮوف‪ ،‬ﻓﻘﺪ أﺳﻨﺪ اﻟﺪاﱐ إﱃ ﳛﲕ ﺑﻦ اﳊﺎرث ﻋﻨﻪ أن "واﻟ ﱡﺰﺑ ِﺮ واﻟ ِ‬ ‫ْﻜﺘَ ِ‬ ‫ﺎب‬ ‫َ ُ َ‬ ‫اﻟ ُْﻤﻨِ ِﲑ")آل ﻋﻤﺮان ‪ヨ (184/3‬ﻟﺒﺎء ﰲ اﻟﻜﻠﻤﺘﲔ‪.1‬‬ ‫ﻛﻤﺎ أﺳﻨﺪ اﻟﺪاﱐ إﱃ ﳛﲕ ﺑﻦ اﳊﺎرث )ت‪(762/145 .‬ﻋﻨﻪ ﻣﺎ ورد ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻟﺸﺎم ﻣﻦ ز‪レ‬دة وﻧﻘﺼﺎن‪،‬‬ ‫ﳑﺎ ﲣﺘﻠﻒ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻷﻣﺼﺎر‪ ،‬وﻋﺪ ﺎ ﲦﺎﻧﻴﺔ وﻋﺸﺮون ﺣﺮﻓًﺎ‪ ،2‬وﱂ ﻳﺬﻛﺮ اﻟﺪاﱐ أ ﺎ ﻣﻦ ﻛﺘﺎب اﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ؛‬ ‫ﳏﺘﻤﻼ ﻷن ﺗﻜﻮن ﻣﻨﻪ‪.‬‬ ‫ﻛﺘﺎ‪ ヨ‬ﰲ اﺧﺘﻼف ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻟﺸﺎم واﳊﺠﺎز واﻟﻌﺮاق‪ ،‬ﻓﻴﻈﻞ اﻷﻣﺮ ً‬ ‫إذ ﻣﻦ اﳌﻌﻠﻮم أﻧﻪ ً‬ ‫‪2.2.3‬‬ ‫ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻛﺜﲑ )ت‪:(738/120.‬‬ ‫أﺣﺪ اﻟﻘﺮاء اﻟﺴﺒﻌﺔ‪ ،‬وﻗﺎرئ أﻫﻞ ﻣﻜﺔ‪ ،‬روى ﻋﻨﻪ اﺑﻦ اﻷﻧﺒﺎري رواﻳﺔ واﺣﺪة أن " َوِرﺋْـﻴًﺎ"‪) .‬ﻣﺮﱘ ‪(74/19‬ﲝﺬف‬ ‫اﻟﻴﺎء‪ ،‬ﺻﻮرة اﳍﻤﺰة‪.3‬‬ ‫‪2.2.4‬‬ ‫ﻋﺎﺻﻢ ﺑﻦ اﻟﻌ ﱠﺠﺎج اﳉﺤﺪري )ت‪:(745/128.‬‬ ‫ﻓﻘﺪ ﻛﺎن ﻋﻠﻰ ﻣﻌﺮﻓﺔ ﺑﻌﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ وﻋﺪ اﻵي‪ ،‬واﺧﺘﺎرﻩ اﳊ ﱠﺠﺎج ﻣﻊ ﻋﺪد ﻣﻦ ﻗﺮاء اﻟﺒﺼﺮة ﻟﻌ ِّﺪ ﺣﺮوف اﻟﻘﺮآن وﻛﻠﻤﺎﺗﻪ‬ ‫وأﺟﺰاﺋﻪ وأﺣﺰاﺑﻪ‪.4‬‬ ‫وﻟﻪ ﻣﺮو‪レ‬ت ﰲ ﻛﺘﺐ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﻓﻨﻘﻞ ﻋﻨﻪ اﻟﺪاﱐ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ )اﳌﻘﻨﻊ( أرﺑﻊ ﻋﺸﺮة رواﻳﺔ‪5‬؛ ﺳﺒﻊ روا‪レ‬ت رواﻫﺎ ﻫﺎرون ﺑﻦ‬ ‫ﻣﻮﺳﻰ اﻷﻋﻮر )ت‪ .‬ﻗﺒﻞ ‪(815/200‬ﻋﻨﻪ‪ ،6‬وﺛﻼث روا‪レ‬ت ﻋﻦ ﻣﻌﻠﻰ ﺑﻦ ﻗﻴﺲ)ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﻋﺎﺻﻢ اﳉﺤﺪر‪レ‬ﳌﺘﻮﰱ‬ ‫‪ (745/128‬ﻋﻨﻪ‪ ،7‬وأرﺑﻊ روا‪レ‬ت ﻣﻦ ﻏﲑ ﺳﻨﺪ ﻋﻨﻪ‪ ،8‬وﻗﺪ ﺗﻨﻮﻋﺖ ﻫﺬﻩ اﳌﺮو‪レ‬ت ﻋﻨﻪ ﻓﺒﻌﻀﻬﺎ ﰲ ﺣﺬف اﻷﻟﻒ‪،‬‬ ‫وﺑﻌﻀﻬﺎ ﰲ ﺣﺬف اﻟﻴﺎء‪ ،‬وﺑﻌﻀﻬﺎ ﰲ ز‪レ‬دة اﻷﻟﻒ‪ ،‬وﺑﻌﻀﻬﺎ ﰲ رﺳﻢ اﳍﻤﺰة وﻣﺎ ﻳﺘﻌﻠﻖ ﺎ‪ ،‬وﺑﻌﻀﻬﺎ ﰲ ‪ヨ‬ب اﻟﺒﺪل‪،‬‬ ‫وﺑﻌﻀﻬﺎ ﰲ اﳌﻘﻄﻮع واﳌﻮﺻﻮل‪ ،‬وﺑﻌﻀﻬﺎ ﰲ رﺳﻢ ‪ラ‬ء اﻟﺘﺄﻧﻴﺚ‪.‬‬ ‫وﻫﻮ ﰲ أﻏﻠﺐ اﻟﺮوا‪レ‬ت ﻳﺼﺮح ﺑﻨﻘﻠﻪ ﻋﻦ اﳌﺼﺤﻒ اﻹﻣﺎم‪ ،‬ﳑﺎ ﻳﻌﲏ أﻧﻪ اﻃﻠﻊ ﻋﻠﻴﻪ ورآﻩ‪ ،‬ﻓﻤﻦ ذﻟﻚ‪ :‬وﻗﺎل ﻋﺎﺻﻢ‬ ‫‪9‬‬ ‫ﻣﻌﻠﻰ ﺑﻦ‬ ‫اﳊﺠﺪري‪" :‬ﻛﻞ ﺷﻲء ﰲ اﻹﻣﺎم ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﻣﻦ ذﻛﺮ اﻟﻠﺆﻟﺆ ﻓﻴﻬﺎ أﻟﻒ إﻻ اﻟﱵ ﰲ اﳌﻼﺋﻜﺔ" ‪ ،‬وروى ّ‬ ‫‪ 1‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.306 :2 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.336 -332 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﻣﺣﻣد ﺑن اﻟﻘﺎﺳم اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬ﻣرﺳوم اﻟﺧط‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د ﺣﺎرث ﺻﺎﻟﺢ اﻟﺿﺎﻣن‪) ،‬اﻹﻣﺎرات اﻟﻣﺗﺣدة‪ ،‬اﻟﺷﺎرﻗﺔ‪.50 ،(2008/1429 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﺑدر اﻟدﯾن ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﺑد اﻟﻠﮭﺎﻟزرﻛﺷﻲ‪ ،‬اﻟﺑرھﺎن ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻣﺣﻣد أﺑو اﻟﻔﺿل إﺑراھﯾم‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪).1‬ﺑﯾروت‪ :‬دار إﺣﯾﺎء اﻟﻛﺗب اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪،‬‬ ‫‪.249 :1 ،(1957/1376‬‬ ‫‪ 5‬ذﻛر اﻟدﻛﺗور ﻏﺎﻧم أﻧﮭﺎ ﺳﺑﻊ ﻋﺷرة رواﯾﺔ‪ ،‬ﻧﻘﻼً ﻣن ﻓﮭرس أﻋﻼم ﻛﺗﺎب اﻟﻣﻘﻧﻊ‪ ،‬وﻋدھﺎ اﻟدﻛﺗور ﺑﺷﯾر اﻟﺣﻣﯾري ﻓﻲ ﻓﮭرس اﻷﻋﻼم ﺛﻼث ﻋﺷرة ﻣرة‪ .‬وﻗد ﻋددﺗﮭﺎ ﻓوﺟدﺗﮭﺎ أرﺑﻊ‬ ‫ﻋﺷرة رواﯾﺔ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬اﻟﻣﯾﺳر ﻓﻲ ﻋﻠم رﺳم اﻟﻣﺻﺣف وﺿﺑطﮫ‪ ،66 ،‬واﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.441 :2 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.317 ،140 ،129 ،102 ،83 ،61-60 :2 ،395 -394 :1 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.237 ،214 -213 ،32 -31 :2 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.491 ،190 ،120 ،64 :2 ،‬‬ ‫‪ 9‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.64 :2 ،‬‬ ‫‪198‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻴﻢ" ﰲ اﻟﺒﻘﺮة ﺑﻐﲑ ‪レ‬ء‪ ،‬ﻛﺬا ُوﺟﺪ ﰲ اﻹﻣﺎم‪ ،‬وﻫﻮ ﰲ ﻛﻞ اﻟﻘﺮآن ‪ヨ‬ﻟﻴﺎء‪.1‬‬ ‫ﻋﻴﺴﻰ ﻋﻦ ﻋﺎﺻﻢ اﳉﺤﺪري ﻗﺎل‪":‬إﺑْـ َﺮاﻫ َ‬ ‫ﺑﻞ ﺻﺮح ﰲ إﺣﺪى اﻟﺮوا‪レ‬ت أ ﺎ ﰲ اﻹﻣﺎم‪ ،‬أﻛ ﱠﺪ ذﻟﻚ أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ)ت‪ ،(839/224 .‬وﻫﻮ اﳌﺸﻬﻮر ﺑﺮؤﻳﺔ اﳌﺼﺤﻒ‬ ‫اﻹﻣﺎم‪ ،‬ﻓﻘﺪ روى ﻫﺎرون ﻗﺎل ﺣﺪﺛﻨﺎ ﻋﺎﺻﻢ اﳉﺤﺪرﻳﻘﺎل ﰲ اﻹﻣﺎم ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن )ت‪(655/35 .‬‬ ‫‪ِ Y‬ﱠِ‬ ‫اﻟﺬي ﻛﺘﺒﻪ ﻟﻠﻨﺎس ﻛﻠﻬﻦ "ِﱠِ‬ ‫‪"Y‬ﻳﻌﲏ ﻗﻮﻟﻪ ﰲ اﳌﺆﻣﻨﲔ‪":‬ﺳﻴـ ُﻘﻮﻟُﻮ َن ِﱠِ‬ ‫‪) ."Y‬اﳌﺆﻣﻨﻮن ‪(89 ،87/23‬ﻗﺎل ﻋﺎﺻﻢ‪ :‬وأول‬ ‫ََ‬ ‫ﻣﻦ زاد ﻫﺎﺗﲔ اﻷﻟﻔﲔ ﻧﺼﺮ ﺑﻦ ﻋﺎﺻﻢ اﻟﻠﻴﺜﻲ )ت‪ .(718/100 .‬ﻗﺎل أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ‪ :‬ﰒ ﻣﻠﺘﻬﺎ ﰲ اﻹﻣﺎم ﻓﻮﺟﺪ ﺎ‬ ‫ﻋﻠﻰ ﻣﺎ وراﻩ اﳉﺤﺪري‪.2"...‬‬ ‫ﻟﻜﻦ ﻟﻪ ﺟﻬﻮد ﻻ ﺗﻨﻜﺮ ﰲ ﳎﺎل اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﻣﻦ ﺧﻼل اﳌﺮو‪レ‬ت اﻟﱵ رواﻫﺎ ﻋﻨﻪ‬ ‫وﻟﻴﺲ ﻟﻌﺎﺻﻢ ﻛﺘﺎب ﰲ اﻟﺮﺳﻢ‪ْ ،‬‬ ‫ﺗﻼﻣﻴﺬﻩ‪ ،‬ودو ﺎ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺮﺳﻢ ﰲ ﻛﺘﺒﻬﻢ‪.‬‬ ‫ﺎب"‪) .‬اﻟﻨﺴﺎء ‪ (3/4‬أﻧﻪ رآﻫﺎ ﰲ اﻹﻣﺎم )ط‬ ‫وروى ﻋﻨﻪ اﺑﻦ اﻷﻧﺒﺎري )ت‪ (940/328 .‬ﺛﻼث روا‪レ‬ت ﻣﻨﻬﺎ "ﻃَ َ‬ ‫‪3‬‬ ‫ُﺻﻠِّﺒَـﻨﱠ ُﻜ ْﻢ"‪) .‬ﻃﻪ ‪ ،71/20‬اﻟﺸﻌﺮاء ‪(49/26‬وﻣﻨﻬﻢ‬ ‫ي ب( ‪ ،‬وﻓﻴﻬﺎ اﻟﺘﺼﺮﻳﺢ ﻧﻪ رآﻫﺎ ﰲ اﻹﻣﺎم‪ ،‬وﻗﺎل ﻋﻦ " َوَﻷ َ‬ ‫ﻣﻦ ﻳﻜﺘﺒﻬﺎ ﺑﻐﲑ واو‪ ،4‬وﻗﺎل ﻋﺎﺻﻢ اﳉﺤﺪري‪» :‬ﻛﻞ ﺷﻲء ﰲ اﻹﻣﺎم ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ‪W‬ﻣﻦ‪َ ":‬وﻟُْﺆﻟًُﺆا"‪) .‬اﳊﺞ‬ ‫‪(23/22‬ﻓﻴﻬﺎ اﻷﻟﻒ إﻻ اﻟﱵ ﺳﻮرة اﳌﻼﺋﻜﺔ"‪ ،5‬وأﻋﺎدﻫﺎ ﻣﺮة ‪リ‬ﻧﻴﺔ‪.6‬‬ ‫وروى ﻋﻨﻪ أﺑﻮ داود )ت‪ (1103/496 .‬ﺛﻼث روا‪レ‬ت‪.7‬‬ ‫‪2.2.5‬‬ ‫أﺳﻴﺪ ﺑﻦ ﻳﺰﻳﺪ )ﻣﺎت أول ﺧﻼﻓﺔ أﰊ ﺟﻌﻔﺮ اﳌﻨﺼﻮر‪ ،‬وﻛﺎﻧﺖ ﺧﻼﻓﺘﻪ ﺳﻨﺔ‬ ‫‪:(753/136‬‬ ‫روى ﻋﻨﻪ اﻟﺪاﱐ ﺛﻼث روا‪レ‬ت‪:‬‬ ‫‪8‬‬ ‫ِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ﻮﺳﻰ"‪.‬‬ ‫ﻳﻦ آذَ ْوا ُﻣ َ‬ ‫إﺣﺪاﻫﺎ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ أن ﻓﻴﻬﺎ ﻗﻮﻟﻪ‪" :‬ﻟ ُْﱰﺑـُ ْﻮ" ‪) .‬اﻟﺮوم ‪ (39/30‬ﰲ اﻟﺮوم‪ ،‬و" َﻛﺎﻟﺬ َ‬ ‫)اﻷﺣﺰاب ‪ (69/33‬ﰲ اﻷﺣﺰاب‪ ،‬ﺑﻐﲑ أﻟﻒ ﺑﻌﺪ اﻟﻮاو‪.9‬‬ ‫واﻟﺜﺎﻧﻴﺔ رواﻫﺎ اﻟﺪاﱐ ﺑﺴﻨﺪﻩ ﻋﻦ أﺳﻴﺪ ﻋﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﻫﺮﻣﺰ‪ ،‬ﻗﺎل‪ ":‬ﻛﻞ ﻣﻮﺿﻊ ﻓﻴﻪ "اﻟﻠﱡ ْﺆﻟُُﺆ"‪) .‬اﻟﺮﲪﻦ ‪(22/55‬‬ ‫ﻓﺄﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ :‬ﻳﻜﺘﺒﻮن ﻓﻴﻪ أﻟ ًﻔﺎ ﺑﻌﺪ اﻟﻮاو اﻷﺧﲑة"‪.10‬‬ ‫واﻟﺜﺎﻟﺜﺔ‪ :‬رواﻫﺎ اﻟﺪاﱐ ﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ أﺳﻴﺪ‪ ،‬ﻗﺎل‪ :‬ﻗﻮﻟﻪ ﺗﻌﺎﱃ‪ ":‬أ َْو أَ ْن ﻳُﻈْ ِﻬ َﺮ ِﰲ ْاﻷ َْر ِ‬ ‫ﺎد"‪) .‬ﻏﺎﻓﺮ ‪":(26/40‬أن‬ ‫ﺴَ‬ ‫ض اﻟْ َﻔ َ‬ ‫‪ 1‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.32 -31 :2 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.397 -394 :1 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬ﻣرﺳوم اﻟﺧط‪ ،24 ،‬وھذه اﻟرواﯾﺔ ذﻛرھﺎ أﯾﺿًﺎ اﻟﻣﮭدوي‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو اﻟﻌﺑﺎس أﺣﻣد ﺑن ﻋﻣﺎر اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ھﺟﺎء ﻣﺻﺎﺣف اﻷﻣﺻﺎر‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د ﺣﺎرث ﺻﺎﻟﺢ اﻟﺿﺎﻣن‪،‬‬ ‫)اﻹﻣﺎرات اﻟﻣﺗﺣدة‪ ،‬اﻟﺷﺎرﻗﺔ‪.54 ،(2007/1428 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬ﻣرﺳوم اﻟﺧط‪.62 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬ﻣرﺳوم اﻟﺧط‪.73 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬ﻣرﺳوم اﻟﺧط‪.101 ،‬‬ ‫‪7‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.873 :567،4 :2 ،276 :2 ،‬‬ ‫‪8‬ﺿﺑطت ﺑﻘراءة ﻧﺎﻓﻊ وأﺑﻲ ﺟﻌﻔر وﯾﻌﻘوب ﺑﺎﻟﺧطﺎب وﺿم اﻟﺗﺎء‪ ،‬وإﺳﻛﺎن اﻟواو‪ ،‬وﻗرأ اﻟﺑﺎﻗون ﺑﺎﻟﻐﯾب وﻓﺗﺢ اﻟﯾﺎء واﻟواو‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪،‬اﻟﻧﺷر‪.344 :2 ،‬‬ ‫‪ 9‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪ ،472 ،471 :1 ،‬وذﻛر د ﺑﺷﯾر اﻟﺣﻣﯾري أﻧﮭﻣﺎ ﺑﺎﻟﺣذف ﻓﻲ اﻟﻣﺻﺣف اﻟﺣﺳﯾﻧﻲ‪ ،‬ﻛﻣﺎ ورد ﻓﻲ اﻟﺧﺑر‪.‬‬ ‫‪ 10‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪ ،63 :2 ،‬وﻧﻘﻠﮭﺎ ﻣن ﻗﺑﻠﮫ اﺑن أﺑﻲ دواد‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن أﺑﻲ داود اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.258 ،‬‬ ‫‪199‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ذﻟﻚ ﻛﺬﻟﻚ ﰲ اﻹﻣﺎم ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن ‪W‬وﰲ ﺳﺎﺋﺮ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪َ " :‬وأَ ْن ﻳُﻈْ ِﻬ َﺮ" ﺑﻐﲑ أﻟﻒ"‪ ،1‬وﻫﺬﻩ اﻟﺮواﻳﺔ‬ ‫أﻳﻀﺎ أﺑﻮ داود‪.2‬‬ ‫ذﻛﺮﻫﺎ ً‬ ‫وروى ﻋﻨﻪ اﺑﻦ أﰊ داود )ت‪ (928/316 .‬ﲬﺴﺮوا‪レ‬ت ﻣﻨﻬﺎ‪:‬‬ ‫اﻷوﱃ‪ :‬ﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ أﺳﻴﺪ‪ ،‬ﻗﺎل‪ ":‬ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻪ‪":‬ﺳﻴـ ُﻘﻮﻟُﻮ َن ِﱠِ‬ ‫‪. "Y‬‬ ‫‬‫ََ‬ ‫)اﳌﺆﻣﻨﻮن ‪ ،(89 ،87 ،85/23‬ﺛﻼﺛﺘﻬﻦ ﺑﻐﲑ أﻟﻒ"‪.‬‬ ‫اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‪ :‬ﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ أﺳﻴﺪ‪ ،‬ﻗﺎل‪ " :‬أن ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن‪":W‬وﻗُـ ْﻠﻦ ﺣﺎش ِﱠِ‬ ‫‬‫‪)"Y‬ﻳﻮﺳﻒ‬ ‫َ َ َ َ‬ ‫‪ ،(31/12‬ﻟﻴﺲ ﻓﻴﻬﺎ أﻟﻒ"‪.‬‬ ‫‪-‬‬ ‫ﺻﻰ"‪).‬اﻟﺒﻘﺮة ‪ (132/2‬ﺑﻐﲑ أﻟﻒ"‪.3‬‬ ‫اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ‪ :‬ﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ أﺳﻴﺪ‪ ،‬ﻗﺎل‪":‬ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن‪َ ":W‬وَو ﱠ‬ ‫اﻟﺮاﺑﻌﺔ‪ :‬ﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ أﺳﻴﺪ ﺑﻦ ﻳﺰﻳﺪ‪ ،‬أن ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن ‪":W‬ﻳَ ْﺴﺄَﻟُﻮ َن َﻋ ْﻦ‬ ‫‬‫أَﻧْـﺒَﺎﺋِ ُﻜ ْﻢ"‪).‬اﻷﺣﺰاب‪ ،(20/33‬اﻟﺴﺆال ﺑﻐﲑ أﻟﻒ"‪.4‬‬ ‫‬‫اﳋﺎﻣﺴﺔ وﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ أﺳﻴﺪﻗﺎل‪َ " :‬وا ْﺷ َﻬ ْﺪ َِﻧﱠـﻨَﺎ ُﻣ ْﺴ ِﻠ ُﻤﻮ َن"‪).‬اﳌﺎﺋﺪة‪ ،(111/5 :‬ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﺑﻦ‬ ‫ﻋﻔﺎن‪ W‬ﺛﻼﺛﺔ أﺣﺮف "‪.5‬‬ ‫‪2.2.6‬‬ ‫أﺑﻮ ﻋﻤﺮو اﻟﺒﺼﺮي )ت‪:(771/154 .‬‬ ‫ﻗﺎرئ أﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة اﳌﺸﻬﻮر‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ اﻟﺪاﱐ ﺗﺴﻊ روا‪レ‬ت‪ ،‬ﻓﻤﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﻳﺘﻌﻠﻖ ﺑﺮؤﻳﺘﻪ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬وﻣﻨﻬﺎ ﻏﲑ ذﻟﻚ‪،‬‬ ‫ﻣﺴﺘﻘﻼ ﻻﺣ ًﻘﺎ‪.‬‬ ‫وﺳﺄذﻛﺮ ﻫﻨﺎ ﻣﺎ ﺗﺘﻌﻠﻖ ‪ヨ‬ﻟﺮواﻳﺔ دون اﻟﺮؤﻳﺔ‪ ،‬ﻷن ﳍﺎ ﻣﺒﺤﺜًﺎ‬ ‫ً‬ ‫وﻣﻨﻬﺎ اﻟﺘﻮﺟﻴﻪ اﳌﺸﻬﻮر ﻋﻦ ز‪レ‬دة اﻷﻟﻒ ﺑﻌﺪ ﳘﺰة }ﻟﺆﻟﺆ{‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ‪ ":‬ﻗﺎل أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ‪ :‬وﻛﺎن أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﻳﻘﻮل‪ :‬إﳕﺎ‬ ‫أﺛﺒﺘﻮا ﻓﻴﻬﺎ اﻷﻟﻒ‪ ،‬ﻛﻤﺎ زادوﻫﺎ ﰲ " ﻛﺎﻧﻮا " و" ﻗﺎﻟﻮا "‪ ،‬ﻗﺎل‪ :‬وﻛﺎن اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ )ت ‪ (804/189‬ﻳﻘﻮل‪ :‬إﳕﺎ زادوﻫﺎ‬ ‫ﳌﻜﺎن اﳍﻤﺰة"‪.6‬‬ ‫وﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ رواﻩ ﻋﻦ أﰊ ﻋﻤﺮو ﻗﺎل‪ " :‬ﻛﺎن اﳊﺴﻦ)ت‪ (728/110 .‬ﻳﻘﻮل‪ :‬اﻟﻔﺎﺳﻖ ﻋﺒﻴﺪ ﷲ ﺑﻦ ز‪レ‬د )ت‪.‬‬ ‫‪ (686/68‬ﻓﻴﻬﻤﺎ أﻟ ًﻔﺎ"‪ ،7‬أي ﰲ "ﺳﻴـ ُﻘﻮﻟُﻮ َن ِﱠِ‬ ‫‪) ."Y‬اﳌﺆﻣﻨﻮن ‪(89 ،87/23‬ﰲ اﳌﻮﺿﻌﲔ اﻵﺧﺮﻳﻦ ﰲ اﳌﺆﻣﻨﻮن‪،‬‬ ‫ََ‬ ‫وﻗﺪ ﻋﻠﻖ اﻟﺪاﱐ أن ﻣﺜﻞ ﻫﺬﻩ اﻷﺧﺒﺎر ﻻ ﺗﺼﺢ‪.8‬‬ ‫‪ 1‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.322 ،321 :2 ،‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.4:1071 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.141 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.257 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.257 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.62 :2 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.317 :2 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.318 :2 ،‬‬ ‫‪200‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪2.2.7‬‬ ‫ﲪﺰة ﺑﻦ ﺣﺒﻴﺐ اﻟﺰ‪レ‬ت ) ت‪:(772/156.‬‬ ‫ﻗﺎرئ أﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ اﳌﻌﺮوف‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ اﻟﺪاﱐ ﰲ اﳌﻘﻨﻊ ﺳﺖ روا‪レ‬ت‪ ،‬رواﻫﺎ ﻋﻨﻪ ﺗﻠﻤﻴﺬﻩ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ أﰊ ﲪﺎد‬ ‫)ت‪ (818/213 .‬رواﻳﺔ ﰲ )‪ヨ‬ب ز‪レ‬دة اﻟﻴﺎء(‪ ،‬وأﺧﺮى ﰲ اﳌﻘﻄﻮع واﳌﻮﺻﻮل‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻋﺪد ﻣﻮاﺿﻊ ﻗﻄﻊ )أن ﻻ(‬ ‫اﻟﻌﺸﺮة‪ ،‬ورواﻳﺔ ‪リ‬ﻟﺜﺔ ﰲ ﻗﻄﻊ )إ ْن ﻣﺎ(‪ ،‬ورواﻳﺔ راﺑﻌﺔ ﰲ ذﻛﺮ )إ ﱠن ﻣﺎ(‪ ،‬ورواﻳﺔ ﺧﺎﻣﺴﺔ ﰲ رﺳﻢ اﻟﺘﺎء اﻟﺘﺄﻧﻴﺚ ‪ヨ‬ﻟﺘﺎء ﰲ‬ ‫"ﺑـﻴِﻨَﺖ"‪) .‬ﻓﺎﻃﺮ ‪ ،(43/35‬و" ِﻣﻦ َﲦَﺮ ٍ‬ ‫ات "‪ ) .‬ﻓﺼﻠﺖ ‪ ،(47/41‬و" َو َﺟﻨﱠـﺘُـﻨَ ِﻌ ٍﻴﻢ"‪ ) .‬اﻟﻮاﻗﻌﺔ ‪ ،(89/56‬ورواﻳﺔ‬ ‫َّ‬ ‫ْ َ‬ ‫‪1‬‬ ‫ﺳﺎدﺳﺔ ذﻛﺮﻫﺎ اﻟﺪاﱐ ﻣﻦ ﻏﲑ ﺳﻨﺪ ﰲ ذﻛﺮ )أﻟﻦ( ‪.‬‬ ‫ﻛﺘﺎ‪ ヨ‬ﰲ‬ ‫ﻓﻈﻬﺮ ﻣﻦ ﺧﻼل ﻫﺬﻩ اﻟﺮوا‪レ‬ت أن أر ًﺑﻌﺎ ﻣﻨﻬﺎ ﰲ اﳌﻘﻄﻮع واﳌﻮﺻﻮل‪ ،‬ﻓﻴﺤﺘﻤﻞ أن ﺗﻜﻮن ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﻪ‪ ،‬ﻷن ﻟﻪ ً‬ ‫اﳌﻘﻄﻮع واﳌﻮﺻﻮل‪ ،‬وﳛﺘﻤﻞ أن ﺗﻜﻮن وﺻﻠﺘﻪ ﻋﱪ اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﺑﺪﻟﻴﻞ أن ﻫﻨﺎك رواﻳﺘﲔ ﻟﻴﺴﺘﺎ ﻣﻦ اﳌﻘﻄﻮع واﳌﻮﺻﻮل‪،‬‬ ‫واﻟﺮاوي ﳍﻤﺎ ﻫﻮ ﻧﻔﺴﻪ اﺑﻦ أﰊ ﲪﺎد ﻋﻦ ﲪﺰة‪.‬‬ ‫وروى ﻋﻨﻪ اﺑﻦ أﰊ داود رواﻳﺔ ﺗﺪل ﻋﻠﻰ ﺣﺜِّﻪ ﻋﻠﻰ وﺟﻮب اﺗﺒﺎع ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﻋﻦ ﺧﺎﻟﺪ ﺑﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﻣﻬﺎﺟﺮ‬ ‫)ت‪.‬؟(‪ ،‬ﻗﺎل‪ " :‬ﻗﺮأت ﻋﻠﻰ ﲪﺰة اﻟﺰ‪レ‬ت " َوا ْﳉَﺎ ِر ِذي اﻟْ ُﻘ ْﺮَﰉ"‪) .‬اﻟﻨﺴﺎء ‪ ،(36/4‬ﰒ ﻗﻠﺖ‪ ،‬إن ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻔﻨﺎ )ذا(‬ ‫أﻓﺄﻗﺮؤوﻫﺎ؟ ﻗﺎل‪ :‬ﻻ ﺗﻘﺮأﻫﺎ إﻻ )ذي( "‪.2‬‬ ‫‪2.2.8‬‬ ‫‪ル‬ﻓﻊ ﺑﻦ أﰊ ﻧﻌﻴﻢ )ت‪:(785/169 .‬‬ ‫ﻗﺎرئ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ اﳌﺸﻬﻮر‪ ،‬وﻳﻌﺪ أﺷﻬﺮ َﻣ ْﻦ ﻧُِﻘ َﻞ ﻋﻨﻪ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ ِﻣ ْﻦ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪،‬ﺣﻴﺚ ﺑﻠﻐﺖ‬ ‫ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ ﰲ )اﳌﻘﻨﻊ( ﺳﺖ ﻋﺸﺮة رواﻳﺔ؛ أﳘﻬﺎ وأﻃﻮﳍﺎ رواﻳﺔ اﻟﺪاﱐ ﻋﻨﻌﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻋﻴﺴﻰ )ت‪ (900/287 .‬ﻋﻦ‬ ‫اﺧﺘﺼﺎرا‪ ،‬ذﻛﺮ ﻓﻴﻬﺎ أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ﻣﺎﺋﺔ وﲬﺴﺔ وﻋﺸﺮﻳﻦ‬ ‫ﻗﺎﻟﻮن )ت‪ (835/220 .‬ﻋﻨﻪ ﰲ ذﻛﺮ اﻷﻟﻔﺎت اﶈﺬوﻓﺔ‬ ‫ً‬ ‫ﻣﻮﺿﻌﺎ‪ ،‬وﻫﻲ ﻋﻤﺪة ﻋﻨﺪ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺮﺳ ﻢ ﰲ ﻫﺬا اﻟﺒﺎب‪ ،‬ﺣﻴﺚ اﺣﺘﻮت ﻋﻠﻰ ذﻛﺮ ﻗﻮاﻋﺪ ﻋﺎﻣﺔ‪ ،‬وﻋﻠﻰ ذﻛﺮ ﻛﻠﻤﺎت‬ ‫ً‬ ‫ﳐﺼﻮﺻﺔ‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ ﺑﻌﺪ ﺗﻌﺪاد ﻫﺬﻩ اﳌﻮاﺿﻊ‪" :‬ﻓﻬﺬا ﲨﻴﻊ ﻣﺎ ﰲ رواﻳﺔ ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻋﻴﺴﻰ‪ ،‬ﻋﻦ ﻗﺎﻟﻮن‪ ،‬ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ ﳑﺎ‬ ‫ﺣﺬﻓﺖ اﻷﻟﻒ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ"‪.3‬‬ ‫ﰒ أورد رواﻳﺔ أﺧﺮى ﻋﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ إﺳﺤﺎق اﻟﻘﺎﺿﻲ )ت‪ (895/282 .‬ﻋﻦ ﻗﺎﻟﻮن ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ ﺑﻌﺎﻣﺔ اﳊﺮوف‬ ‫اﳌﺬﻛﻮرة ﰲ اﻟﺮواﻳﺔ اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ‪ ،‬وزاد ﻋﺪة ﻛﻠﻤﺎت‪.4‬‬ ‫ﰒ ذﻛﺮ اﻟﺪاﱐ أﻧﻪ رأى رﺳﻢ ﻋﺎﻣﺔ ﻫﺬﻩ اﳊﺮوف اﳌﺬﻛﻮرة ﰲ اﻟﺮواﻳﺘﲔ اﻟﺴﺎﺑﻘﺘﲔ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻟﻌﺮاق‬ ‫وﻏﲑﻫﺎ‪ ،‬ﻋﻠﻰ ﳓﻮ ﻣﺎ رواﻫﺎ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪.5‬‬ ‫وﰲ ﻫﺬا دﻻﻟﺔ ﻋﻠﻰ أﳘﻴﺔ اﻟﺮواﻳﺔ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ ﻋﻠﻰ وﺟﻪ اﻟﻌﻤﻮم‪ ،‬وأﳘﻴﺔ رواﻳﺔ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻋﻠﻰ وﺟﻪ اﳋﺼﻮص‪،‬‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر ﻋﻠﻰ اﻟﺗرﺗﯾب‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.208 ،246 ،217 ،206 ،202 ،2:103 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.149 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪ ،387 -354 :1 ،‬وذﻛرھﺎ أﯾﺿًﺎ اﻟﻣﮭدوي‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ھﺟﺎء ﻣﺻﺎﺣف اﻷﻣﺻﺎر‪.69،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.389 -387 :1 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.390 :1 ،‬‬ ‫‪201‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻷ ﺎ ﻋﻤﺪة اﳌﺆﻟﻔﲔ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ ﰲ اﻟﻘﺮن اﳋﺎﻣﺲ وﻣﺎ ﺑﻌﺪﻩ ﻣﻦ اﻟﻘﺮون‪ ،‬ﻓﺠﺰء ﻛﺒﲑ ﻣﻦ ﻣﺎدة ﻣﺆﻟﻔﺎ ﻢ ﺗﺮﺟﻊ إﱃ‬ ‫رواﻳﺔ اﻟﻘﺮون اﳌﺘﻘﺪﻣﺔ‪ ،‬وﰲ ﻣﻘﺪﻣﺘﻬﻢ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪.‬‬ ‫وﻫﻨﺎك روا‪レ‬ت أﺧﺮى ﺗﺮﺟﻊ إﱃ أﺑﻮاب ﻣﺘﻌﺪدة‪ ،‬ﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﻳﺮﺟﻊ إﱃ ﺣﺬف اﻷﻟﻒ وإﺛﺒﺎ ﺎ‪ ،1‬وﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﻳﺮﺟﻊ إﱃ رﺳﻢ‬ ‫اﳍﻤﺰة‪ ،2‬وﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﻳﺮﺟﻊ إﱃ ز‪レ‬دة اﻷﻟﻒ‪ ،3‬وﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﻳﺮﺟﻊ إﱃ ز‪レ‬دة اﻟﻨﻮن‪.4‬‬ ‫وﻧﻘﻞ اﻟﺪاﱐ رواﻳﺔ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﺟﻌﻔﺮ )ت‪ (796/180 .‬ﰲ اﺧﺘﻼف ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳊﺠﺎز وأﻫﻞ اﻟﻌﺮاق ﰲ‬ ‫اﻟﺰ‪レ‬دة واﻟﻨﻘﺼﺎن ﰲ اﺛﲏ ﻋﺸﺮ ﺣﺮﻓًﺎ‪ ،‬وذﻛﺮ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ أن رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ ‪ヨ‬ﳊﺮوف اﳌﺬﻛﻮرة ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ‬ ‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‪،‬ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﺟﻌﻔﺮ ﺳﻮاءٌ‪.5‬‬ ‫ﲏ"‪).‬اﳊﺪﻳﺪ‬ ‫أﺧﲑا ذﻛﺮ رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﺧﺎرﺟﺔ )ت‪ (784/168 .‬ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ أﻧﻪ ﻗﺎل ‪ :‬ﰲ اﻹﻣﺎم‪ :‬ﰲ اﳊﺪﻳﺪ " ُﻫ َﻮ اﻟْﻐَِ ﱡ‬ ‫و ً‬ ‫ﺎﻫﺎ "‪) .‬اﻟﺸﻤﺲ‪ヨ (15/91‬ﻟﻮاو‪.‬‬ ‫‪(24/57‬ﺑﺰ‪レ‬دة ﻫﻮ‪ ،‬وﻓﻴﻮاﻟﺸﻤﺲ‪َ " :‬وَﻻ َﳜَ ُ‬ ‫ﺎف ﻋُ ْﻘﺒَ َ‬ ‫ﻛﺜﲑا ﻣﻦ اﻟﺮوا‪レ‬ت ﰲ )ﳐﺘﺼﺮ اﻟﺘﺒﻴﲔ(‪.6‬‬ ‫وروى أﺑﻮ داود ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ ً‬ ‫ﳓﻮا‬ ‫دﻫﺮا ً‬ ‫ﻃﻮﻳﻼ‪ ،‬ﻧـَْﻴـ ًﻔﺎ ﻋﻦ ﺳﺒﻌﲔ ﺳﻨﺔ‪،‬وذﻛﺮ ﻟﻪ اﺑﻦ اﳉﺰري ً‬ ‫وﻳﻌﺪ ‪ル‬ﻓﻊ ﻣﺪرﺳﺔ ﰲ اﻟﻘﺮاءات واﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﻓﻘﺪ أﻗﺮأ اﻟﻨﺎس ً‬ ‫ﻣﻦ ﺳﺘﺔ وأرﺑﻌﲔ ﳑﻦ ﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ ﻣﻦ ﳐﺘﻠﻒ اﻷﻣﺼﺎر‪ ،7‬ﻧﺬﻛﺮ ﻣﻨﻬﻢ ﻫﻨﺎ ﻣﻦ اﺷﺘﻬﺮ ‪ヨ‬ﻟﺮواﻳﺔ ﰲ ﻋﻠﻢ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪،‬‬ ‫وﻫﻢ‪ :‬اﺑﻦ ﲨﺎز )ت ﺑﻌﺪ ‪ ،(786/170‬وإﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﺟﻌﻔﺮ اﳌﺪﱐ‪ ،‬وﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ وﻫﺐ )ت‪،(795/179 .‬‬ ‫واﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ اﻷﻧﺪﻟﺴﻲ‪ ،‬وﻋﻴﺴﻰ ﺑﻦ ﻣﻴﻨﺎ ﻗﺎﻟﻮن‪ ،8‬وﻋﻄﺎء ﺑﻦ ﻳﺴﺎر )ت‪.‬؟(‪ ،‬وﺣﻜﻢ اﻟﻨﺎﻗﻂ )ت‪.‬‬ ‫‪ ،(850/236‬وﻏﲑﻫﻢ"‪.9‬‬ ‫‪2.2.9‬‬ ‫ي اﻟ َْﻤ َﺪِﱐﱡ ]ت‪– 778/161 .‬‬ ‫ﺧﺎﻟﺪ ﺑﻦ إﻟﻴﺎس‪ ،‬أَﺑُﻮ ا ْﳍَْﻴـﺜَِﻢ اﻟ َْﻌ َﺪ ِو ﱡ‬ ‫‪:[786/170‬‬ ‫وﻗِﻴﻞ‪ِ ْ :‬‬ ‫ي‪ ،10‬وذﻛﺮ اﺑﻦ أﰊ داود أن إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﺟﻌﻔﺮ واﺑﻦ ﲨﺎز ﲰﻌﺎ ﺧﺎﻟﺪ‬ ‫ﺻ ْﺨ ٍﺮ اﻟْ َﻌ َﺪ ِو ﱡ‬ ‫اﲰُﻪُ َﺧﺎﻟ ُﺪ ﺑْ ُﻦ إِ َ‪ِ レ‬س ﺑْ ِﻦ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺑﻦ إ‪レ‬س ﻳﺬﻛﺮ‪ ":‬أﻧﻪ ﻗﺮأ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻪ‪ ،‬ﻓﻮﺟﺪ ﻓﻴﻪ ﳑﺎ ﳜﺎﻟﻒ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ اﺛﲏ‬ ‫ﻋﺸﺮ ﺣﺮﻓًﺎ‪ ،‬ﰒ ذﻛﺮ ﻫﺬﻩ اﳊﺮوف‪.11‬‬ ‫أﻳﻀﺎ ﺣﺪﺛﻨﺎ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﺟﻌﻔﺮ‪ ،‬ﻋﻦ ﺧﺎﻟﺪ ﺑﻦ إ‪レ‬س ﺑﻦ ﺻﺨﺮ ﺑﻦ أﰊ اﳉﻬﻢ اﻟﻌﺪوي‪ ،‬وﺳﻠﻴﻤﺎن ﺑﻦ ﻣﺴﻠﻢ‬ ‫وﺑﺴﻨﺪﻩ ً‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.288 ،120 ،60 :2 ،432 ،431 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.63 ،54 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.66 ،59 :2 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.269 :2 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.332-330 :2 ،‬‬ ‫‪ 6‬أﺑو دواد‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.816 ،815 ،814 ،805 ،743 ،592 :3 ،277 ،235 ،234 :2 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ ﻓﻲ طﺑﻘﺎت اﻟﻘراء‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﺑرﺟﺳﺗراﺳر‪) ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﺑن ﺗﯾﻣﯾﺔ(‪.331 -330 :2،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬رﺳم اﻟﻣﺻﺣف‪.165 ،‬‬ ‫‪9‬أﺑو ﺑﻛر ﻋﺑد اﻟﻐﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ ﻓﻲ ﺷرح أﺑﯾﺎت اﻟﻌﻘﯾﻠﺔ‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د ﻋﺑد اﻟﻌﻠﻲ أﯾﺗزﻋﺑول‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﻗطر‪ :‬وزارة اﻷوﻗﺎف‪1432 ،‬ھـ‪2011/‬م(‪.219 ،‬‬ ‫‪10‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ‪ ،‬ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎﻧﺎﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﺗﺎرﯾﺦ اﻹﺳﻼم‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﺑﺷﺎر ﻋواد ﻣﻌروف‪).‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻐرب اﻹﺳﻼﻣﻲ‪.4:352 ،(2003 ،‬‬ ‫‪ 11‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬ﻛﺗﺎب اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.139 ،‬‬ ‫‪202‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺑﻦ ﲨﺎز‪ " ،‬أن أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬ﳜﺎﻟﻔﻮن اﻻﺛﲏ ﻋﺸﺮ ﺣﺮﻓًﺎ اﻟﱵ ﻫﻲ ﻣﻜﺘﻮﺑﺔ ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن‪ ،‬ﰒ ذﻛﺮ‬ ‫اﳌﻮاﺿﻊ اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ‪ ،‬وﻗﺎل اﺑﻦ أﰊ داود‪ :‬ﻓﻘﺎل ﺧﺎﻟﺪ ﺑﻦ أﰊ إ‪レ‬س‪ :‬ﻫﻮ ﰲ اﳊﺪﻳﺚ ﺿﻌﻴﻒ‪ ،‬وﰲ اﻟﻘﺮاءة ﻟﻪ ﻣﻮﺿﻊ"‪.1‬‬ ‫ﻓﺪﻟﺖ ﻫﺬﻩ اﻟﺮوا‪レ‬ت ﻋﻠﻰ ﻣﻜﺎﻧﺔ ﺧﺎﻟﺪ ﺑﻦ إ‪レ‬س ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﻘﺮاءات ﻋﺎﻣﺔ‪ ،‬وﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ ﻋﻠﻰ وﺟﻪ اﳋﺼﻮص‪ ،‬إذ‬ ‫ﻓﻴﻬﺎ ﻣﺎ ﻳﺜﺒﺖ اﻃﻼﻋﻪ ﻋﻠﻰ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن اﻟﺸﺨﺼﻲ‪ ،‬اﻟﺬي ﻳﻄﻠﻖ ﻋﻠﻴﻪ اﳌﺼﺤﻒ اﻹﻣﺎم‪.‬‬ ‫‪2.2.10‬‬ ‫ﺳﻠﻴﻤﺎن ﺑﻦ ﻣﺴﻠﻢ ﺑﻦ ﲨﺎز‪:‬‬ ‫ﻣﻦ ﻗﺮاء أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ أﰊ ﺟﻌﻔﺮ)ت‪ ،(747/130 .‬ﰒ ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ‪ル‬ﻓﻊ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ‪ ،‬ﻗﺎل اﺑﻦ أﰊ‬ ‫داود‪" :‬ﻗﺮأ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن‪ ،‬وروى ﻣﻨﻪ‪ ،2‬وﻫﺬا ﺗﺼﺮﻳﺢ ﻧﻪ ﻟﻪ ﻣﺮو‪レ‬ت ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل‪ ،‬وﻗﺪ ﺗﻘﺪم آﻧ ًﻔﺎ ذﻛﺮ رواﻳﺘﻪ‬ ‫ﻋﻦ ﺧﺎﻟﺪ ﺑﻦ إ‪レ‬س ﰲ ذﻛﺮ اﳊﺮوف اﻟﱵ ﲣﺎﻟﻒ ﻓﻴﻬﺎ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن‪ ،‬وﻫﻮ راوي‬ ‫ﻋﺪد اﳌﺪﱐ اﻷﺧﲑ‪ ،‬اﻟﺬي رواﻩ اﻹﻣﺎم اﻟﺪاﱐ ﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﺟﻌﻔﺮ ﻋﻦ ﺳﻠﻴﻤﺎن ﺑﻦ ﲨﺎز‪ ،‬ﻋﻦ أﰊ ﺟﻌﻔﺮ‪،‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺎح)ت‪.3(747/130.‬‬ ‫وﺷﻴﺒﺔ ﺑﻦ ﻧ َ‬ ‫‪2.2.11‬‬ ‫ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ وﻫﺐ‪:‬‬ ‫روى ﻋﻦ ﻣﺼﺤﻒ ﺟﺪ ﻣﺎﻟﻚ ﺑﻦ أﻧﺲ)ت‪ ،(795/179 .‬ﻓﻘﺪ ذﻛﺮ اﻟﺪاﱐ أﻧﻪ رأى ﻫﻮ وﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ اﻟﻘﺎﺳﻢ‬ ‫اﻟﻌﺘﻜﻲ)ت‪ (807/191 .‬ﺻﺎﺣﺐ ﻣﺎﻟﻚ‪ ،‬وأﺷﻬﺐ)ت‪ (819/204 .‬ﻣﺼﺤﻒ ﺟﺪ ﻣﺎﻟﻚ ﺑﻦ أﻧﺲ‪.‬‬ ‫اﻟﺬي ﻛﺘﺒﻪ ﺣﲔ ﻛﺘﺐ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻪ اﳌﺼﺎﺣﻒ أﺧﺮﺟﻪ اﻟﻴﻬﻢ ﻣﺎﻟﻚ ﰲ "ﺣﻢ ﻋﺴﻖ"‪":‬ﻓَﺒِ َﻤﺎ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺲ"‪) .‬اﻟﺰﺧﺮف‪ ،(71/43 :‬وﰲ‬ ‫ﺴﺒَ ْ‬ ‫َﻛ َ‬ ‫ﺖ"‪) .‬اﻟﺸﻮرى ‪ヨ (30/42‬ﻟﻔﺎء‪ ،‬وﰲ اﻟﺰﺧﺮف‪َ ":‬ﻣﺎ ﺗَ ْﺸﺘَﻬﻴﻪ ْاﻷَﻧْـ ُﻔ ُ‬ ‫اﳊﺪﻳﺪ‪":‬ﻓَِﺈ ﱠن ﱠ‬ ‫ﺎف "‪.‬‬ ‫ﲏ ا ْﳊَ ِﻤﻴ ُﺪ "‪).‬اﳊﺪﻳﺪ ‪ (24/57‬ﺑﺰ‪レ‬دة " ﻫﻮ " وﰲ واﻟﺸﻤﺲ" َوَﻻ َﳜَ ُ‬ ‫ا‪ُ َY‬ﻫ َﻮ اﻟْﻐَِ ﱡ‬ ‫)اﻟﺸﻤﺲ‪ヨ (15/91‬ﻟﻮاو وﺳﺎﺋﺮ اﳊﺮوف ﻋﻠﻰ ﻣﺎ رواﻩ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪.4...‬‬ ‫وﻗﺎل اﻟﺒﺎﻗﻼﱐ )ت‪ ":(1012/403 .‬ﻗﺎل أﺑﻮ اﳊﺴﻦ ﻋﻠﻴﱭ إﲰﺎﻋﻴﻞ اﻷﺷﻌﺮي)ت‪" :(935/324 .‬وﻗﺪ رأﻳﺖ‬ ‫ﻣﺴﺎو‪ レ‬ﳌﺼﺤﻒ اﳉﻤﺎﻋﺔ ﻻ‬ ‫أ‪ ル‬ﻣﺼﺤﻒ أﻧﺲ ‪)W‬ت‪ .‬ﻗﻴﻞ‪ヨ (709/90 :‬ﻟﺒﺼﺮة ﻋﻨﺪ ﺑﻌﻀﻮﻟﺪ أﻧﺲ‪ ،‬ﻓﻮﺟﺪﺗﻪ‬ ‫ً‬ ‫أﰊ )ت‪ 30 .‬ﻋﻠﻰ ﺧﻼف‪،(650/‬‬ ‫ﻳﻐﺎدر ﻣﻨﻪ ﺷﻴﺌﺎ"‪ ،‬وﻛﺎن ﻳﺮوى ﻋﻦ وﻟﺪ أﻧﺲ‪ ،‬ﻋﻦ أﻧﺲ أﻧﻪ ﺧﻂ أﻧﺲ وإﻣﻼء ٍّ‬ ‫‪ヨ‬ﻃﻼ ﳌﺎ ذﻛﺮ‪ル‬ﻩ ﻣﻦ اﻟﻌﺎدة ﰲ ﺑﻴﺎن اﻟﻘﺮآن وﻗﻠﺔ ﺷﻬﺮة ذﻟﻚ‬ ‫وإذا ﻛﺎن ذﻟﻚ ﻛﺬﻟﻚ وﺟﺐ أن ﻳﻜﻮن ﻣﺎ رواﻩ ﻣﻦ ذﻟﻚ ً‬ ‫أﰊ‪ ،‬وﻣﻌﺎرﺿﺔ اﻷﺧﺒﺎر اﻟﺜﺎﺑﺘﺔ ﳍﺬﻩ اﻟﺮواﻳﺔ ن ﻣﺼﺤﻒ أﻧﺲ ﻛﺎن ﻣﻮاﻓ ًﻘﺎ ﻟﻪ‪ ،‬وﺷﻬﺎدة اﻟﻄﻔﻴﻞ )ت‪.‬‬ ‫ﻋﻦ ٍّ‬ ‫أﰊ‪ ،‬ﻓﻮﺟﺐ ﺬﻩ اﳉﻤﻠﺔ وﺿﻮح ﺳﻘﻮط‬ ‫‪(700/81‬وﳏﻤﺪ)ت‪ (683/63 .‬اﺑﲏ ٍّ‬ ‫أﰊ أن ﻋﺜﻤﺎن ﻗﺒﻀﻤﺼﺤﻒ ٍّ‬ ‫اﻟﺘﻌﻠﻞ ﺬﻩ اﻟﺮواﻳﺔ‪.5‬‬ ‫‪ 1‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬ﻛﺗﺎب اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.147 ،146 ،‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.51 ،47 ،46 ،‬‬ ‫‪3‬أﺑو ﻋﻣرو ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﺳﻌﯾد اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ ﻋد آي اﻟﻘرآن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻛوﯾت‪ :‬ﻣرﻛز اﻟﻣﺧطوطﺎت واﻟﺗراث‪1414 ،‬ھـ‪1994/‬م(‪.71 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.337 ،336 :2 ،‬‬ ‫‪5‬أﺑو ﺑﻛر ﻣﺣﻣد ﺑن اﻟطﯾب ﺑن ﻣﺣﻣداﻟﺑﺎﻗﻼﻧﻲ‪ ،‬اﻻﻧﺗﺻﺎر ﻟﻠﻘرآن‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د ﻣﺣﻣد ﻋﺻﺎم اﻟﻘﺿﺎة‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﻋﻣﺎن‪ :‬دار اﻟﻔﺗﺢ‪.277 :1 ،(2001/1442 ،‬‬ ‫‪203‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وأﻛﺪ ذﻟﻚ اﻟﺪاﱐ ﺣﻴﺚ ذﻛﺮ أن ﻣﺼﺤﻒ ﺟﺪ ﻣﺎﻟﻚ ﺑﻦ أﻧﺲ اﻟﺬي ﻛﺘﺒﻪ أ‪レ‬م ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن ‪ ،W‬ﻣﻮاﻓﻖ‬ ‫ﳌﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ ﻣﻦ ز‪レ‬دة وﻧﻘﺼﺎن‪.1‬‬ ‫‪2.2.12‬‬ ‫إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﺟﻌﻔﺮ اﳌﺪﱐ‪:‬‬ ‫‪2.2.13‬‬ ‫ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﲪﺰة اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪:‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺎح‪ ،‬ﰒ ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬وﺳﻠﻴﻤﺎن ﺑﻦ ﲨﺎز‪ ،‬وﻏﲑﻫﻢ‪،2‬وﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ‬ ‫ﻣﻦ ﻗﺮاء أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻗﺮأ ﻗﺮأ ﻋﻠﻰ ﺷﻴﺒﺔ ﺑﻦ ﻧ َ‬ ‫ﻣﻬﻤﺎ ﳌﺎ اﺧﺘﻠﻔﺖ ﻓﻴﻪ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳊﺠﺎز وأﻫﻞ اﻟﻌﺮاق‪ ،‬ﺣﻴﺚ ذﻛﺮ أ ﺎ اﺧﺘﻠﻔﺖ ﰲ اﺛﲏ ﻋﺸﺮ‬ ‫اﻟﺪاﱐ ً‬ ‫ﻧﻘﻼ ً‬ ‫ﺣﺮﻓًﺎ‪ ،3‬وذﻛﺮ اﻟﺪاﱐ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ ﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ ﻗﺎﻟﻮن ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ أ ﺎ ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ وﻓﻖ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ‬ ‫ﺟﻌﻔﺮ‪.4‬‬ ‫روى ﻋﻨﻪ اﻟﺪاﱐ ﲬﺲ ﻋﺸﺮة رواﻳﺔ‪ ،‬ﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﻫﻮ ﰲ وﺻﻒ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬وﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﻫﻮ ﰲ ﺗﻮﺟﻴﻪ ﺑﻌﺾ ﻫﺬﻩ‬ ‫اﻟﻈﻮاﻫﺮ‪ ،‬وﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﻛﺎن ﻋﻦ رؤﻳﺘﻪ ﻟﺒﻌﺾ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪.‬‬ ‫ﻓﻤﻤﺎ ورد ﻋﻨﻪ ﰲ وﺻﻒ اﻟﻈﻮاﻫﺮ‪:‬‬ ‫‬‫رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﻗﺘﻴﺒﺔ )ت‪ .‬ﺑﻌﺪ ‪ (815/200‬ﻋﻨﻪ ﰲ إﺛﺒﺎت أﻟﻒ " َﺳ ﱠﺤﺎ ٍر"‪).‬اﻟﺸﻌﺮاء ‪ (37/26‬ﰲ‬ ‫اﻟﺸﻌﺮاء وﺣﺪﻫﺎ‪.5‬‬ ‫رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﺧﻠﻒ )ت‪ (844/229 .‬ﻋﻨﻪ‪ ،‬ﻗﺎل‪" :‬ﻟَ َﺪا اﻟْﺒَ ِ‬ ‫ﺎب"‪) .‬ﻳﻮﺳﻒ ‪ (25/12‬ﻛﺘﺒﺖ ﰲ‬ ‫‬‫ﻳﻮﺳﻒ ﻟﻒ« ﻗﺎل أﺑﻮ ﻋﻤﺮو‪ :‬واﺗﻔﻘﺖ اﳌﺼﺎﺣﻒ ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ‪.6‬‬ ‫رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ اﻷﺻﺒﻬﺎﱐ)ت‪ (867/253 .‬ﻋﻨﻪ‪":‬ﻓَ ِﻤﻦ ﱠﻣﺎ"ﻣﻘﻄﻮﻋﺔ ﺛﻼﺛﺔ أﺣﺮف‪ :‬ﰲ اﻟﻨﺴﺎء‪":‬ﻓَ ِﻤﻦ‬ ‫‬‫ِ‬ ‫ﺎء"‪) ،‬اﻟﺮوم ‪(28/30‬‬ ‫ﺖ أ َْﳝَﺎﻧُ ُﻜ ْﻢ"‪).‬اﻟﻨﺴﺎء ‪ ،(25/4‬وﰲ اﻟﺮوم‪ِ ":‬ﻣﻦ ﱠﻣﺎ َﻣﻠَ َﻜ ْ‬ ‫ﱠﻣﺎ َﻣﻠَ َﻜ ْ‬ ‫ﺖ أ َْﳝَﺎﻧُ ُﻜ ْﻢ ﻣ ْﻦ ُﺷ َﺮَﻛ َ‬ ‫وﰲ اﳌﻨﺎﻓﻘﲔ‪ِ ":‬ﻣﻦ ﱠﻣﺎ َرَزﻗـْﻨَﺎ ُﻛ ْﻢ"‪ ) .‬اﳌﻨﺎﻓﻘﻮن ‪.7(10/63‬‬ ‫رواﻳﺘﻬﻌﻦ ﺧﻠﻒ‪ ،‬ﻋﻨﻪ ﻗﺎل‪ ":‬ﻛﺘﺐ ‪ヨ‬ﻟﻮﺻﻞ ﺣﺮف واﺣﺪ‪ :‬أَﱠﳕَﺎ ﻏَﻨِ ْﻤﺘُ ْﻢ" )اﻷﻧﻔﺎل ‪.8(41/8‬‬ ‫‬‫وﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ اﻟﺪاﱐ ﺑﻌﺪ أن ذﻛﺮ اﺧﺘﻼف اﳌﺼﺎﺣﻒ ﰲ إﺛﺒﺎت أﻟﻒ )ﻗﻞ( ﰲ "ﻗُ ْﻞ إِ ﱠﳕَﺎ أَ ْدﻋُﻮ‬ ‫‬‫َرِّﰊ")اﳉﻦ ‪ ،(20/72‬ﻗﺎل‪ :‬وﻗﺎل اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ :‬ﻗﺎل اﳉﺤﺪري‪ :‬ﻫﻮ ﰲ اﻹﻣﺎم )ﻗﻞ( ﻗﺎف ﻻم"‪.9‬‬ ‫‪ 1‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.337 :2 ،‬‬ ‫‪2‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.1:163 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪ ،‬ج ‪.332 -330 :2‬‬ ‫‪ 4‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.332 :2 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.433 ،432 :1 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.181 :2 ،‬‬ ‫‪ 7‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.203 :2 ،‬‬ ‫‪ 8‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.219 :2 ،‬‬ ‫‪ 9‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.294 :2 ،‬‬ ‫‪204‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وروى اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ﻋﻦ أﰊ ﺣﻴﻮﻩ ﺷﺮﻳﺢ ﺑﻦ ﻳﺰﻳﺪ )ت‪(818/203 .‬أن ذﻟﻚ ﻛﺬﻟﻚ ﰲ اﳌﺼﺤﻒ‬ ‫‬‫اﻟﺬي ﺑﻌﺚ ﻋﺜﻤﺎن إﱃ اﻟﺸﺎم"‪.1‬ﻳﻘﺼﺪ ‪ヨ‬ﻟﺒﺎء ﰲ )‪ヨ‬ﻟﺰﺑﺮ( وﺣﺪﻫﺎ‪ ،‬دون )و‪ヨ‬ﻟﻜﺘﺎب( ﰲ ﻗﻮﻟﻪ ﺗﻌﺎﱃ‪:‬‬ ‫"واﻟ ﱡﺰﺑ ِﺮ واﻟ ِ‬ ‫ْﻜﺘَ ِ‬ ‫ﺎب" )آل ﻋﻤﺮان ‪.2(184/3‬‬ ‫َ ُ َ‬ ‫ﻗﻮل اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ﰲ ﲢﺪﻳﺪ اﻷﻟﻒ اﻟﺜﺎﺑﺘﺔ ﰲ ﻗﻮﻟﻪ‪" :‬ءا َﻣ ْﻨـﺘُ ْﻢ" )اﻷﻋﺮاف ‪ ،(123/7‬ﺣﻴﺚ ذﻫﺐ‬ ‫‬‫اﻟﻔﺮاء )ت‪ ،(822/207 .‬وﻣﻦ واﻓﻘﻪ إﱃ أ ﺎ ﳘﺰة اﻻﺳﺘﻔﻬﺎم ﻟﻠﺤﺎﺟﺔ إﻟﻴﻬﺎ‪ ،‬وﻗﺎل اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ :‬ﻫﻲ‬ ‫ﻣﺮﺟﺤﺎ ﻗﻮل اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪" :‬ﻗﺎل أﺻﺤﺎب اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬وذﻟﻚ‬ ‫اﻷﺻﻠﻴﺔ‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ‪ :‬وﻛﺬﻟﻚ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ‪،‬‬ ‫ً‬ ‫ﻋﻨﺪي أوﺟﻪ"‪.3‬‬ ‫وروى اﺑﻦ أﰊ داود ﻋﻨﻪ رواﻳﺔ ﰲ اﺧﺘﻼف أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬وأﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ‪ ،‬وأﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،4‬وﱂ ﻳﺬﻛﺮ ﻣﻦ‬ ‫ﻛﺘﺎ‪ ヨ‬ﺬا اﻟﻌﻨﻮن‪.‬‬ ‫أﻳﻦ ﻧﻘﻠﻬﺎ‪ ،‬ﻓﻠﻌﻠﻬﺎ ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﻪ ﻷن ﻟﻪ ً‬ ‫وروى ﻋﻨﻪ اﺑﻦ اﻷﻧﺒﺎري ﰲ ﻣﺮﺳﻮم اﳋﻂ ﺳﺖ روا‪レ‬ت‪.5‬‬ ‫ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ ﰲ ﺗﻮﺟﻴﻪ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ‪:‬‬ ‫أﺷﺎر اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ﰲ ﺑﻌﺾ ﻣﺎ ﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ إﱃ ﺗﻮﺟﻴﻪ ﺑﻌﺾ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬وﻫﺬﻩ ﺗﻌﺪ ﻣﻊ ﻣﺎ ورد ﻋﻦ أﰊ ﻋﻤﺮو اﻟﺒﺼﺮي‬ ‫أول ﳏﺎوﻟﺔ ﻟﺘﻮﺟﻴﻪ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﻓﻬﻲ ‪ヨ‬ﻛﻮرة ﻫﺬا ا ﺎل‪ ،‬وﻻ ﻏﺮو ﻓﻬﻤﺎ ﻣﻦ اﻟﻨﺤﺎة اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬ﻓﻠﻬﺬا ﳉﺄؤوا إﱃ‬ ‫ﻋﻠﻮم اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﻟﻴﻌﻠﻠﻮا ﺳﺒﺐ ﻛﺘﺎﺑﺘﻬﺎ ﺑﺘﻠﻚ اﻟﻄﺮﻳﻘﺔ‪ ،‬اﻟﱵ ﺑﺪت ﻣﻐﺎﻳﺮة ﳌﺎ ﺗﻌﺎرﻓﺖ ﻋﻠﻴﻪ ﻣﺪرﺳﺘﺎ اﻟﺒﺼﺮة واﻟﻜﻮﻓﺔ‪ ،‬ﻓﻤﻦ‬ ‫ﻫﺬﻩ اﶈﺎوﻻت‪:‬اﻟﺘﻮﺟﻴﻪ اﳌﺸﻬﻮر ﰲ ز‪レ‬دة اﻷﻟﻒ ﺑﻌﺪ ﻛﻠﻤﺔ }ﻟﺆﻟﺆ{‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ‪ ":‬ﻗﺎل أﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪ‪):‬وﻛﺎن أﺑﻮ ﻋﻤﺮو‬ ‫ﻳﻘﻮل‪ :‬إﳕﺎ أﺛﺒﺘﻮا ﻓﻴﻬﺎ اﻷﻟﻒ‪ ،‬ﻛﻤﺎ زادوﻫﺎ ﰲ " ﻛﺎﻧﻮا "‪ ،‬و" ﻗﺎﻟﻮا "‪ ،‬ﻗﺎل‪ :‬وﻛﺎن اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ﻳﻘﻮل‪ :‬إﳕﺎ زادوﻫﺎ ﳌﻜﺎن‬ ‫اﳍﻤﺰة"‪.6‬‬ ‫َﺣﻴَﺎ"‪) .‬اﳌﺎﺋﺪة ‪ヨ (32/5‬ﻷﻟﻒ؛ ﻟﻠﻴﺎء‬ ‫وﻣﻨﻬﺎ‪ :‬رواﻳﺔ اﻟﺪاﱐ ﻋﻦ ﺧﻠﻒ ﻗﺎل‪ :‬ﲰﻌﺖ اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ﻳﻘﻮل‪":‬إﳕﺎ ﻛﺘﺒﻮا "أ ْ‬ ‫اﻟﺘﻴﻔﻲ اﳊﺮف‪،‬ﻓﻜﺮﻫﻮا أن ﳚﻤﻌﻮا ﺑﲔ ‪レ‬ءﻳﻦ"‪ ،‬ﻗﺎل‪":‬وﻛﺬﻟﻚ‪":‬اﻟ ﱡﺪﻧْـﻴَﺎ"‪،‬و"اﻟْﻌُﻠْﻴَﺎ"‪) .‬اﻟﺘﻮﺑﺔ ‪ ،(40 /9‬ﻓﺄﻣﺎ ﻗﻮﻟﻪ )ﳛﲕ(‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺴﻰ"‪).‬اﻷﻧﻌﺎم ‪...(85/6‬وﺷﺒﻬﻪ ﻣﻦ ﻟﻔﻈﻪ‪ ...‬ﻓﺈن ذﻟﻚ ﻣﺮﺳﻮم ‪ヨ‬ﻟﻴﺎء ﻋﻠﻰ‬ ‫إذا ﻛﺎن اﲰًﺎ‪ ،‬ﳓﻮ ﻗﻮﻟﻪ‪َ ":‬وَْﳛ َﲕ َوﻋ َ‬ ‫اﻹﻣﺎﻟﺔ"‪.7‬‬ ‫وﻣﻨﻬﺎ‪ :‬ﻣﺎ رواﻩ اﻟﺪاﱐ ﺑﺴﻨﺪﻩ ﻋﻦ ﺧﻠﻒ‪ ،‬ﻗﺎل‪ :‬ﻗﺎل اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪" :‬ﻧِِﻌ ﱠﻤﺎ" ﺣﺮﻓﺎن؛ ﻷن ﻣﻌﻨﺎﻩ "ﻧﻌﻢ اﻟﺸﻲء"‪ ،‬ﻗﺎل وﻛﺘﺒﺎ‬ ‫‪ヨ‬ﻟﻮﺻﻞ‪.8‬‬ ‫‪ 1‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.308 :2 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.308 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.456 ،455 :1 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.144 ،‬‬ ‫‪5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬ﻣرﺳوم اﻟﺧط‪ ،‬ص ‪ ،24‬ص ‪ ،26‬ص ‪ ،32‬ص ‪ ،37‬ص ‪ ،79 ،78‬ص ‪.83‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪ ،62 :2 ،‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.874 :4 ،‬‬ ‫‪ 7‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.182 ،2:181 ،‬‬ ‫‪ 8‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.216 :2 ،‬‬ ‫‪205‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪2.2.14‬‬ ‫ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ إدرﻳﺲ ﺑﻦ ﻳﺰﻳﺪ اﻟﻜﻮﰲ اﻷودي )ت‪:(808/192 .‬‬ ‫وﻫﻮ ﳑﻦ روى ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ واﻷﻋﻤﺶ)ت‪ ،1(765/148 .‬وروى ﻋﻨﻪ اﻟﺪاﱐ ﺑﺴﻨﺪﻩ رواﻳﺔ أن ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ‬ ‫"ﻗَـ َﻮا ِر َﻳﺮ"‪).‬اﻹﻧﺴﺎن ‪ (16 ،15/76‬ﰲ اﳌﻮﺿﻌﲔ ﺑﻐﲑ أﻟﻒ‪ ،2‬وﻧﻘﻠﻬﺎ اﳌﻬﺪوي )ت‪ .‬ﳓﻮ ‪ (1048/440‬ﻋﻨﻪ ﻣﻦ‬ ‫ﻏﲑ ﺳﻨﺪ‪.3‬‬ ‫‪2.2.15‬‬ ‫أﻳﻮب ﺑﻦ ﲤﻴﻢ ) ت‪:(813/198 .‬‬ ‫راوي ﻋﺪد أﻫﻞ اﻟﺸﺎم ﻋﻦ ﳛﲕ ﺑﻦ اﳊﺎرث اﻟﺬﻣﺎري‪ ،4‬روى ﻋﻨﻪ اﻟﺪاﱐ ﺛﻼث روا‪レ‬ت‪:‬‬ ‫اﻷوﱃ‪ :‬ﻋﻦ أﻳﻮب ﺑﻦ ﲤﻴﻢ ﻋﻦ ﳛﲕ ﺑﻦ اﳊﺎرث‪ ،‬ﻋﻦ اﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ‪ :‬أن ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻟﺸﺎم‪ :‬ﰲ اﻟﻨﻤﻞ"أَﺋِﻨﱠﺎ‬ ‫ﻟَ ُﻤ ْﺨ َﺮ ُﺟﻮ َن" )اﻟﻨﻤﻞ ‪ ،(67/27‬ﻋﻠﻰ ﻧﻮﻧﲔ‪ ،‬ﺑﻐﲑ اﺳﺘﻔﻬﺎم‪.5‬‬ ‫واﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‪ :‬ﻋﻦ أﻳﻮب ﺑﻦ ﲤﻴﻢ أن ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻟﺸﺎم واﻟ ﱡﺰﺑ ِﺮ واﻟ ِ‬ ‫ْﻜﺘَ ِ‬ ‫ﺎب" )آل ﻋﻤﺮان ‪(184/3‬ﺑﺰ‪レ‬دة اﻟﺒﺎء ﰲ‬ ‫َ ُ َ‬ ‫اﻟﻜﻠﻤﺘﲔ‪ ،6‬ورواﻫﺎ اﻟﻠﺒﻴﺐ ﻋﻦ اﻟﺪاﱐ‪.7‬‬ ‫أﻳﻀﺎ ﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ أﻳﻮب ﺑﻦ ﲤﻴﻢ ﺣﺮوف أﻫﻞ اﻟﺸﺎم اﻟﱵ ﲣﺘﻠﻒ ﻋﻦ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻷﺧﺮى‪ ،‬وﻫﻲ‬ ‫اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ‪ :‬روى اﻟﺪاﱐ ً‬ ‫ﲦﺎﻧﻴﺔ وﻋﺸﺮون ﺣﺮﻓًﺎ‪.8‬‬ ‫‪2.2.16‬‬ ‫ﻫﺎرون ﺑﻦ ﻣﻮﺳﻰ اﻟﻌﺘﻜﻲ‪:‬‬ ‫ﻳﺮوي ﻋﻦ ﻋﺎﺻﻢ اﳉﺤﺪري‪ ،‬وﻟﻪ ﺳﺒﻊ روا‪レ‬ﺗﺮواﻫﺎ اﻟﺪاﱐ ﻋﻨﻪ ﰲ اﳌﻘﻨﻊ‪.9‬‬ ‫‪2.2.17‬‬ ‫ﻣﻌﻠﻰ ﺑﻦ ﻗﻴﺲ اﻟﻮراق‪:‬‬ ‫ﻟﻪ ﻣﺸﺎرﻛﺔ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ ﻣﻦ ﺧﻼل ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ ﻋﻦ اﳉﺤﺪري‪ ،‬ﻛﻤﺎ أﻧﻪ روى ﻋﺪد اﻵي واﻷﺟﺰاء ﻋﻨﻪ‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ‪":‬‬ ‫وﻫﻮ ﻣﻦ أﺛﺒﺖ اﻟﻨﺎس ﻓﻴﻪ"‪.10‬‬ ‫ﻧﻘﻼ ﻋﻦ اﳌﻘﻨﻊ‪.12‬‬ ‫وﻟﻪ ﻋﺪة ﻣﺮو‪レ‬ت ﰲ اﳌﻘﻨﻊ‪ ،11‬وﻛﺬﻟﻚ ﰲ اﻟﺪرة اﻟﺼﻘﻴﻠﺔ ً‬ ‫‪ 1‬اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.410 ،409 :1،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.60 ،59 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ھﺟﺎء ﻣﺻﺎﺣف اﻷﻣﺻﺎر‪.64،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ ﻋد آي اﻟﻘرآن‪.72 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.262 ،261 :2 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.306 ،305 :2 ،‬‬ ‫‪ 7‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.262 ،261 ،‬‬ ‫‪ 8‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.335-333 :2 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.317 ،140 ،129 ،102 ،83 ،61-60 :2 ،395 -394 :1 ،‬‬ ‫‪ 10‬اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.304 :2 ،‬‬ ‫‪ 11‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.443 :2 ،‬‬ ‫‪ 12‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.551 ،466 ،246 ،245 ،‬‬ ‫‪206‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ 3‬اﳌﺒﺤﺚ اﻟﺜﺎﱐ‪ :‬رؤﻳﺔ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ اﻟﻌﺘﻴﻘﺔ‬ ‫ﻣﻦ اﳌﻌﻠﻮم أن ﻋﺜﻤﺎن ‪W‬ﻧﺴﺦ اﻟﺼﺤﻒ اﻟﱵ ﻛﺘﺒﺖ ﰲ زﻣﻦ اﻟﺼﺪﻳﻖ ‪ W‬ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬ﰒ ﺑﻌﺚ ﲟﺼﺤﻒ وﻗﺎرئ إﱃ‬ ‫أﻳﻀﺎ ﻣﺼﺤ ًﻔﺎ إﱃ ﻣﻜﺔ واﻟﻴﻤﻦ‪،‬‬ ‫اﻷﻣﺼﺎر اﳋﻤﺴﺔ اﳌﺸﻬﻮرة وﻫﻲ‪ :‬اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬واﻟﻜﻮﻓﺔ واﻟﺒﺼﺮة‪ ،‬واﻟﺸﺎم‪ ،‬وﻗﻴﻞ إﻧﻪ أرﺳﻞ ً‬ ‫واﻟﺒﺤﺮﻳﻦ‪ ،‬ﻟﻜﻦ اﻷﺧﲑﻳﻦ ﱂ ﻳﺸﺘﻬﺮا‪ ،1‬وﻋﻨﺪ اﻟﺒﺨﺎري )ت‪(870 /256 .‬أﻧﻪ " أرﺳﻞ إﱃ ﻛﻞ أﻓﻖ ﲟﺼﺤﻒ ﳑﺎ‬ ‫ﻧﺴﺨﻮا‪ ،‬وأﻣﺮ ﲟﺎ ﺳﻮاﻩ ﻣﻦ اﻟﻘﺮآن ﰲ ﻛﻞ ﺻﺤﻴﻔﺔ‪ ،‬أو ﻣﺼﺤﻒ‪ ،‬أن ﳛﺮق"‪.2‬‬ ‫وﺗﻌﺪ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ اﻷوﱃ أﻫﻢ اﳌﺼﺎدر ﰲ ﻋﻠﻢ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬وﻻ ﺗﻘﻞ ﻋﻨﻬﺎ أﳘﻴﺔ ﺗﻠﻚ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﱵ‬ ‫اﻧﺘﺴﺨﺖ ﻣﻨﻬﺎ‪ ،‬وﻗﺪ اﻋﺘﻤﺪ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺮﺳﻢ اﻷواﺋﻞ ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ اﳌﺼﺎﺣﻒ ﰲ ﲢﺪﻳﺪ ﺧﺼﺎﺋﺺ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪.3‬‬ ‫ﻛﺜﲑا‪،‬‬ ‫ووردت ﻧﺼﻮص ﺗﺸﲑ إﱃ أن ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻛﺎﻧﻮا ﻳﻜﺜﺮون ﻣﻦ اﻟﺮﺟﻮع إﱃ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺪﳝﺔ‪ ،‬وﻳﺘﺄﻣﻠﻮن ﻓﻴﻬﺎ ً‬ ‫ﻓﻬﺬا ﲪﺰة ﻳﻘﻮل‪":‬ﻧﻈﺮت ﰲ اﳌﺼﺤﻒ ﺣﱴ ﺧﺸﻴﺖ أن ﻳﺬﻫﺐ ﺑﺼﺮي"‪،4‬وﻗﺎل ‪ル‬ﻓﻊ‪ ":‬أرﺳﻞ إﱄ ﺑﻌﺾ اﳋﻠﻔﺎء‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﻷﺻﻠﺤﻪ"‪.5‬‬ ‫وﻻ ﺷﻚ أن رؤﻳﺔ اﻟﻌﻠﻤﺎء اﳌﺘﻘﺪﻣﲔ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ ﺗﻌﺪ أﻓﻀﻞ ﻣﻦ رؤﻳﺔ ﻏﲑﻫﻢ ﳑﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪﻫﻢ ﺑﻘﺮون‪ ،‬ﻧﻈﺮاً‬ ‫ﻟﻘﺮب ﻋﻬﺪﻫﻢ ﺑﺘﻠﻚ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬وﻷ ﺎ ﰲ ذﻟﻚ اﻟﻮﻗﺖ ‪-‬ﻻ رﻳﺐ‪ -‬أﺣﺴﻦ ﺣﺎﻻً وﺣﻔﺎﻇﺎً ﻋﻠﻰ ﺟﻮد ﺎ وﲤﺎﺳﻜﻬﺎ‬ ‫ووﺿﻮح ﺣﺮوﻓﻬﺎ وﻛﻠﻤﺎ ﺎ ﻣﻦ أي وﻗﺖ آﺧﺮ‪ ،‬ﻓﻜﻠﻤﺎ ﺗﻘﺎدم اﻟﺰﻣﻦ ﻛﻠﻤﺎ ﻛﺎﻧﺖ ﻋﺮﺿﺔ ﻟﻠﺘﻠﻒ واﻟﻀﻴﺎع واﻻﻧﺪ‪リ‬ر‪.‬‬ ‫ﻗﺎل اﻟﺮﺟﺮاﺟﻲ )ت‪" :(1494/899.‬وإﳕﺎ اﳊﺠﺔ ‪ヨ‬ﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺪﳝﺔ اﻟﱵ ﻛﺘﺒﻬﺎ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻬﻢ وﻫﻲ‬ ‫اﻟﱵ اﻃﻠﻊ ﻋﻠﻴﻬﺎ أﺑﻮ ﻋﻤﺮو اﻟﺪاﱐ‪ ،‬وأﺑﻮ داود‪ ،‬وﻏﲑﳘﺎ ﻣﻦ اﻟﺸﻴﻮخ اﳌﻘﺘﺪى ﻢ ﰲ ﻫﺬا اﻟﺸﺄن"‪.6‬‬ ‫وﻣﺼﺪرا ﻟﻠﺘﺄﻟﻴﻒ واﻟﺘﺼﻨﻴﻒ‪ ،‬ﻓﺤﻔﻈﺖ ﻟﻨﺎ وﺻ ًﻔﺎ‬ ‫ﻣﺼﺪرا ﻟﻜﺘﺎﺑﺔ اﳌﺼﺎﺣﻒ‬ ‫ﻓﺎﳌﺼﺎﺣﻒ اﻷﻣﻬﺎت ﻇﻠﺖ وﻻ ﺗﺰال‬ ‫ً‬ ‫ً‬ ‫ﻧﻘﻼ ﻋﻦ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ‪ ،‬وﻣﻄﺎﺑﻘﺔ ﳍﺎ‪ ،‬وﻋﻠﻤﻴﺎ‬ ‫دﻗﻴ ًﻘﺎ ﳍﺠﺎء اﻟﻜﻠﻤﺎت اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﻋﻤﻠﻴﺎ ﰲ اﻟﻨﺴﺦ اﻟﱵ ﻛﺘﺒﺖ ً‬ ‫ﺑﺮواﻳﺔ ﺻﻔﺔ ﺗﻠﻚ اﳍﻴﺌﺔ اﻹﻣﻼﺋﻴﺔ اﻟﱵ ﻛﺘﺒﺖ ﺎ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ وﺻﻔﺎ دﻗﻴﻘﺎ‪.7‬‬ ‫وﻫﻨﺎك ﻃﺮﻳﻘﺘﺎن ﻟﻸﺧﺬ ﻋﻦ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪:‬‬ ‫اﻟﻄﺮﻳﻘﺔ اﻷوﱃ‪ :‬اﻷﺧﺬ اﳌﺒﺎﺷﺮ ﻋﻦ ﻫﺬﻩ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪.‬‬ ‫اﻟﻄﺮﻳﻘﺔ اﻟﺜﺎﱐ‪ :‬اﻟﺮواﻳﺔ ﻋﻦ اﻟﺸﻴﻮخ اﻟﺬﻳﻦ رأوا ﻫﺬﻩ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪،‬وﻫﻮ اﻷﻛﺜﺮ‪.8‬‬ ‫وﲰﺎﻫﺎ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﲪﻴﺘﻮ ‪ " :‬اﻟﺘﺼﺤﻴﺢ ‪ヨ‬ﻟﻌﺮض ﻋﻠﻰ اﳌﺼﺎﺣﻒ وﲢﻘﻴﻖ اﻟﺮوا‪レ‬ت"‪.9‬‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.352 ،1:351 ،‬‬ ‫‪2‬ﻣﺣﻣد ﺑن إﺳﻣﺎﻋﯾل اﻟﺑﺧﺎري‪،‬اﻟﺟﺎﻣﻊ اﻟﺻﺣﯾﺢ‪ِ ،‬ﻛﺗَﺎب ﻓﺿﺎﺋل اﻟﻘرآن‪ ،‬ﺑﺎب ﺟﻣﻊ اﻟﻘرآن )ﺑﯾروت‪ :‬دار اﺑن ﻛﺛﯾر‪ ،1908 :4 ،(1987/1407 ،‬رﻗم‪.4702‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬ﻏﺎﻧم ﻗدوري اﻟﺣﻣد‪ ،‬اﻟﻣﯾﺳر ﻓﻲ ﻋﻠم رﺳم اﻟﻣﺻﺣف وﺿﺑطﮫ‪ ،‬ص ‪.57‬‬ ‫‪ 4‬اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء اﻟﻛﺑﺎر‪.253 :1 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء اﻟﻛﺑﺎر‪.245 :1،‬‬ ‫‪6‬ﺷرﺷﺎل‪ ،‬ﻣﻘدﻣﺔ ﺗﺣﻘﯾﻖ ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪ ،141 :1 ،‬ﻧﻘﻼً ﻣن ﻣﺧطوطﺔ ﻟﺗﻧﺑﯾﮫ اﻟﻌطﺷﺎن اﻟورﻗﺔ رﻗم ‪.146‬‬ ‫‪ 7‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.156 :1 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.117 :1 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﺣﻣﯾﺗو‪ ،‬ﺟﮭود اﻷﻣﺔ اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ ﻓﻲ رﺳم اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم‪.236 ،‬‬ ‫‪207‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﳑﺎ ﳚﺐ اﻟﺘﻨﺒﻴﻪ ﻋﻠﻴﻪ أن رواﻳﺔ ‪ル‬ﻓﻊ ﺗﻨﺼﺐ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ رآﻩ ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬وأن رواﻳﺔ أﰊ ﻋﺒﻴﺪ ﺗﻨﺼﺐ ﻋﻠﻰ‬ ‫ﻣﺎ رآﻩ ﰲ اﳌﺼﺤﻒ اﻹﻣﺎم‪.1‬‬ ‫‪3.1‬‬ ‫ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ورؤﻳﺘﻬﻢ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺘﻴﻘﺔ‪:‬‬ ‫ﺳﺄذﻛﺮ ﻫﻨﺎ أﺷﻬﺮ َﻣ ْﻦ رأى اﳌﺼﺎﺣﻒ و ﻣﻠﻬﺎ‪ ،‬وﻧﻘﻞ وﺻﻒ اﻟﺮﺳﻮم ﻓﻴﻬﺎ‪ ،‬ﺣﺴﺐ وﻓﻴﺎ ﻢ‪:‬‬ ‫‪3.1.1‬‬ ‫رؤﻳﺔ ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪:‬‬ ‫ﻓﻘﺪ ﺛﺒﺘﺖ رؤﻳﺘﻪ ﻟﻠﻤﺼﺤﻒ اﻟﺸﺎﻣﻲ اﻟﺬي أرﺳﻠﻪ ﻋﺜﻤﺎن ‪W‬إﱃ أﻫﻞ اﻟﺸﺎم‪ ،‬وﳑﺎ ﻳﺪل ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﻣﺎ رواﻩ اﻟﺪاﱐ ﺑﺴﻨﺪﻩ‬ ‫إﱃ ﳛﲕ ﺑﻦ اﳊﺎرث‪ ،‬ﻋﻦ اﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ‪ :‬أن ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻟﺸﺎم‪ :‬ﰲ اﻟﻨﻤﻞ "أَﺋِﻨﱠﺎ ﻟَ ُﻤ ْﺨ َﺮ ُﺟﻮ َن" )اﻟﻨﻤﻞ ‪،(67/27‬‬ ‫ﻋﻠﻰ ﻧﻮﻧﲔ‪ ،‬ﺑﻐﲑ اﺳﺘﻔﻬﺎم‪.2‬‬ ‫‪3.1.2‬‬ ‫رؤﻳﺔ ‪ル‬ﻓﻊ ﺑﻦ أﰊ ﻧﻌﻴﻢ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪:‬‬ ‫ﻟﻨﺎﻓﻊ اﳌﺪﱐ ﺟﻬﻮد ﻻ ﺗﻨﻜﺮ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﻘﺮاءات ﻗﺮاءة وإﻗﺮاءً ورﲰًﺎ وﻋﺪا ﻟﻶي‪ ،‬ﻓﻬﻮ ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء اﻟﺬﻳﻦ ﺗﻮﻓﺮت ﳍﻢ اﻷﻫﻠﻴﺔ‬ ‫اﻟﻜﺎﻣﻠﺔ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﺗﺒﻮأ ﻣﻨﺰﻟﺔ ﻋﻈﻴﻤﺔ‪ ،‬ﺳﻮاء ﰲ اﻟﺮواﻳﺔ ﻋﻦ اﻟﺴﺎﺑﻘﲔ‪ ،‬أو ﺑﺮؤﻳﺘﻪ ﳌﺼﺤﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪،‬‬ ‫وﻣﺪاوﻣﺘﻪ ﻟﻠﻨﻈﺮ ﻓﻴﻪ‪ ،‬ﺣﺘﯩﻘﺎل اﻟﻠﺒﻴﺐ‪ ":‬ﻓﻜﺎن اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺬي أﻋﻄﻰ ﻋﺜﻤﺎن ‪W‬ﻷﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ ﻻ ﻳﺰال ﻋﻨﺪﻩ‪ ،‬ﻓﺒﻜﺜﺮة‬ ‫ﻣﻄﺎﻟﻌﺘﻪ ﻟﻪ‪ ،‬وﻣﻮاﻇﺒﺘﻪ إ‪レ‬ﻩ ﺗﺼ ﱠﻮر ﰲ ﺧﻠﺪﻩ‪ ،‬ﻓﻠﻢ ﺗﺆﺧﺬ ﺣﻘﻴﻘﺔ اﻟﺮﺳﻢ إﻻ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ"‪.3‬‬ ‫وﻗﺪ أﺛﺒﺖ اﻟﻌﻠﻤﺎء رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ ﰲ وﻗﺘﻪ‪ ،‬وﱂ ﻳﻘﺘﺼﺮ ﻋﻠﻰ رؤﻳﺘﻪ ﻟﻠﻤﺼﺤﻒ اﻟﻌﺎم‪ ،‬ﻗﺎل أﺑﻮ داود‪:‬‬ ‫‪4‬‬ ‫ﻛﺜﲑا ﻣﺎ ﻛﺎن ﻳﺬﻛﺮ أﺑﻮ داود أ ﺎ‬ ‫"وروﻳﻨﺎ ذﻟﻚ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ ﺑﻦ أﰊ ﻧﻌﻴﻢ اﳌﺪﱐ رﲪﻪ ﷲ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ" ‪ ،‬و ً‬ ‫رواﻳﺔ ‪ル‬ﻓﻊ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪.5‬‬ ‫‪3.1.3‬‬ ‫رؤﻳﺔ أﰊ ﻋﻤﺮو اﻟﺒﺼﺮي ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪:‬‬ ‫ﻳﻌﺪ أ‪ ヨ‬ﻋﻤﺮو اﻟﺒﺼﺮي ﻣﻦ اﳌﻜﺜﺮﻳﻦ ﰲ اﻟﻨﻘﻞ ﻋﻦ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬وﱂ ﻳﻘﺘﺼﺮ ﻋﻠﻰ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ ﺑﻠﺪﻩ )اﻟﺒﺼﺮة(‪ ،‬ﺑﻞ‬ ‫ﺗﻌﺪى ذﻟﻚ ﻟﺮؤﻳﺔ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ واﳊﺠﺎز‪.6‬‬ ‫اﺗﺒﺎﻋﺎ ﻟﻠﺮواﻳﺔ ﰲ اﻟﻘﺮاءة ﺗﺮك ﻣﺎ رآﻩ ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ ﺑﻠﺪﻩ‪،‬‬ ‫وأﻛﺪ رؤﻳﺘﻪ ﳌﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ وأﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة‪ ،‬وأﻧﻪ ً‬ ‫واﺗﺒﻊ ﻣﺎ رآﻩ ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬وﻫﺬﻩ ﻗﺎﻋﺪة ﻋﻈﻴﻤﺔ ﻳﻨﺒﻐﻲ اﻟﻮﻗﻮف ﻋﻨﺪﻫﺎ‪ ،‬وﻫﻲ أن اﻟﻌﱪة ﺑﺜﺒﻮت اﻟﻘﺮاءة‬ ‫‪ 1‬أﺑو داود ‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.314 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.262 ،261 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.219 ،‬‬ ‫‪ 4‬أﺑو داود ‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.830 :4 ،‬‬ ‫‪ 5‬أﺑو داود ‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1000 ،917 ،916 :4 ،‬‬ ‫‪6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.32 :2 ،‬‬ ‫‪208‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻣﺘﻮاﺗﺮة‪ ،‬ﺣﱴ وﻟﻮ ﺧﺎﻟﻒ اﻟﻘﺎرئ ﻣﺼﺤﻒ أﻫﻞ ﺑﻠﺪﻩ‪ ،‬ﻣﺎ دام وأﻧﻪ واﻓﻖ رﺳﻢ ﻣﺼﺤﻒ ﺑﻠﺪ أﺧﺮى‪.1‬‬ ‫‪3.1.4‬‬ ‫رؤﻳﺔ اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪:‬‬ ‫إن اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ ﻣﻦ أﺋﻤﺔ اﻟﻘﺮاء اﻟﺬﻳﻦ ﳍﻢ اﻟﻘﺪم اﻟﺮاﺳﺨﺔ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل‪ ،‬ﻓﻬﻮ ﻣﻦ ﻗﺮاء اﻟﻜﻮﻓﺔ وﳓﺎ ﺎ اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬وﱂ‬ ‫ﺗﻘﺘﺼﺮ ﺟﻬﻮدﻩ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ ﻋﻠﻰ اﻟﺮواﻳﺔ ﻓﺤﺴﺐ‪ ،‬ﺑﻞ ﻟﻪ ﻣﺸﺎرﻛﺔ ﰲ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ‪ ،‬وﺛﺒﺘﺖ رؤﻳﺘﺔ ﳌﺼﺎﺣﻒ ﻛﺜﲑة‪ ،‬ﻓﻘﺪ رأى‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ أﰊ ﻛﻌﺐ‪ ،‬وﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ وﺻﻒ ﻛﺘﺎﺑﺔ ﺑﻌﺾ اﻟﻜﻠﻤﺎت‪ ،‬ﻣﻦ ذﻟﻚ ﻗﻮل‪" :‬رأﻳﺖ ﰲ ﻣﺼﺤﻒ أﰊ ﺑﻦ‬ ‫ﻛﻌﺐ‪"W‬وﻟِ ِ ِ‬ ‫ﺎء ُْ ْﻢ ُر ُﺳﻠُ ُﻬ ْﻢ"‪) .‬اﻷﻋﺮاف‪:‬‬ ‫ﻠﺮ َﺟﺎل"‪) .‬اﻟﺒﻘﺮة ‪ (228/2‬ﻛﺘﺎﺑﺘﻬﺎ‪) :‬وﻟﻠﺮﺟﻴﻞ(‪،‬و" َﺟ َ‬ ‫َ ّ‬ ‫‪3‬‬ ‫"‪2‬‬ ‫أﻳﻀﺎ ‪.‬‬ ‫ﺎء أ َْﻣ ُﺮ َرﺑِّ َ‬ ‫ﻚ"‪) .‬ﻫﻮد ‪):(76/11‬وﺟﻴﺄ( ‪ .‬وذﻛﺮ ﻫﺬا اﻟﻘﻮل اﳌﻬﺪوي ً‬ ‫‪):(101/7‬ﺟﻴﺎ ﻢ(‪،‬و" َﺟ َ‬ ‫ﻛﻤﺎ ﻧﻘﻞ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ ﺑﻠﺪﻩ اﻟﻜﻮﻓﺔ‪ ،‬ﻓﻤﻦ ذﻟﻚ‪ :‬ﻗﺎل اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ واﻟﻔﱠﺮاء‪":‬ﰲ ﺑﻌﺾ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ‬ ‫" َوا ْﳉَﺎ ِر ِذي اﻟْ ُﻘ ْﺮَﰉ"‪) .‬اﻟﻨﺴﺎء ‪ (36/4‬ﻟﻒ"‪ .‬وﱂ ﳒﺪ ذﻟﻚ ﻛﺬﻟﻚ ﰲ ﺷﻲء ﻣﻦ ﻣﺼﺎﺣﻔﻬﻢ وﻻ ﻗﺮأ ﺑﻪ أﺣﺪ‬ ‫ﻣﻨﻬﻢ‪.4‬‬ ‫ﻓﻘﺪ رﺟﻊ إﱃ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ ﺑﻠﺪﻩ ﻟﻠﺘﺄﻛﺪ ﻣﻦ ﻃﺮﻳﻘﺔ رﺳﻢ ﺑﻌﺾ اﻟﻜﻠﻤﺎت‪.‬‬ ‫أﻳﻀﺎ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ ﻣﻜﺔ‪ ،5‬وﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻟﺸﺎم‪.6‬‬ ‫وﻧﻘﻞ ً‬ ‫‪3.1.5‬‬ ‫رؤﻳﺔ‪ :‬ﳛﲕ ﺑﻦ اﳊﺎرث اﻟﺬﻣﺎري ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪:‬‬ ‫ﻫﻮ إﻣﺎم اﳉﺎﻣﻊ اﻷﻣﻮي وﺷﻴﺦ اﻟﻘﺮاءة ﺑﺪﻣﺸﻖ ﺑﻌﺪ اﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ‪ ،‬ﻳﻌ ﱡﺪ ﻣﻦ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪ ،‬ﻟﻘﻲ واﺛﻠﺔ ﺑﻦ اﻷﺳﻘﻊ‪)W‬ت‪.‬‬ ‫ﻋﺮﺿﺎ ﻋﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ‪ ،‬وﻫﻮ اﻟﺬي ﺧﻠﻔﻪ ﰲ اﻟﻘﻴﺎم ﺎ ﰲ‬ ‫‪ ،(702/83‬وروى ﻋﻨﻪ وﻗﺮأ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬وأﺧﺬ اﻟﻘﺮاءة ً‬ ‫اﻟﺸﺎم‪ ،7‬وﻫﻮ راوي اﻟﻌﺪد اﻟﺸﺎﻣﻲ‪ ،8‬وﻟﻪ روا‪レ‬ت ﺗﺜﺒﺖ رؤﻳﺘﻪ ﻟﻠﻤﺼﺤﻒ اﻟﺸﺎﻣﻲ‪ ،‬ورواﻳﺘﻪ ﻋﻨﻪ‪ ،‬ﻓﻤﻦ ذﻟﻚ ﻣﺎ أﺳﻨﺪﻩ‬ ‫ﻒ ﺗَـ ْﻌ َﻤﻠُﻮ َن"‪) .‬ﻳﻮﻧﺲ ‪ "(14/10‬أﻧﻪ وﺟﺪﻫﺎ ﰲ اﻹﻣﺎم ﺑﻨﻮن‬ ‫اﻟﺪاﱐ إﱃ ﳛﲕ ﺑﻦ اﳊﺎرث ﻋﻦ ﻗﻮﻟﻪ ﺗﻌﺎﱃ‪":‬ﻟِﻨَـ ْﻨﻈَُﺮ َﻛ ْﻴ َ‬ ‫واﺣﺪة"‪ ،‬ﻗﺎل أﺑﻮ ﻋﻤﺮو‪ :‬وﱂ ﳒﺪ ذﻟﻚ ﻛﺬﻟﻚ ﰲ ﺷﻲء ﻣﻦ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬وﻗﺎل ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﻴﺴﻰ ﻫﻮ ﰲ اﳉﺪد واﻟﻌﺘﻖ‬ ‫ﺑﻨﻮﻧﲔ‪.9‬‬ ‫‪3.1.6‬‬ ‫رؤﻳﺔ‪ :‬أﻳﻮب ﺑﻦ اﳌﺘﻮﻛﻞ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪:‬‬ ‫ﻟﻪ رؤﻳﺔ ﳌﺼﺎﺣﻒ ﻋﺪة‪ ،‬ﻣﻠﻬﺎ‪ ،‬ووﺻﻒ رﺳﻢ ﺑﻌﺾ اﻟﻜﻠﻤﺎت ﻓﻴﻬﺎ‪ ،‬ﻓﻘﺪذﻛﺮ ﻟﻪ اﻟﺪاﱐ رواﻳﺔ‪ ،‬ﻋﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳛﲕ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.340 ،339 :2 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.191 ،190 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﮭدوي‪ ،‬ھﺟﺎء ﻣﺻﺎﺣف اﻷﻣﺻﺎر‪.55 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.308 :2 ،‬‬ ‫‪5‬ﯾﻧظر‪:‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.326 :2 ،‬‬ ‫‪6‬ﯾﻧظر‪:‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.339 :2 ،‬‬ ‫‪7‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ‪.2:367 ،‬‬ ‫‪ 8‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ ﻋد آي اﻟﻘرآن‪.71 ،‬‬ ‫‪ 9‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪ ،267 :2 ،‬وﯾﻧظر‪ :‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.649 ،648 :4 ،‬‬ ‫‪209‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﻟ ُﻘﻄﻌﻲ )ت‪ (867/253 .‬ﻋﻨﻪ‪ ،‬ﻗﺎل‪":‬ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬وأﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ‪ ،‬وأﻫﻞ ﻣﻜﺔ‪ ،‬وﻋﺘﻖ ﻣﺼﺎﺣﻒ‬ ‫أﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة‪":‬ﻗَـ َﻮا ِر َﻳﺮا )‪(15‬ﻗَـ َﻮا ِر َﻳﺮ"‪) .‬اﻹﻧﺴﺎن ‪ (16 ،15/76‬ﻟﻔﲔ"‪.1‬‬ ‫ﺼ ُﺮ ُر ُﺳﻠَﻨَﺎ" )ﻏﺎﻓﺮ‬ ‫وذﻛﺮ ﻟﻪ أﺑﻮ داود رواﻳﺘﲔ ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬ﻗﺎل‪" :‬وﻛﺬا ﻛﺘﺒﻮا ﰲ ﻏﺎﻓﺮ‪" :‬إِ ﱠ‪ ル‬ﻟَﻨَـ ْﻨ ُ‬ ‫ﺼ ُﺮ"ﺑﻨﻮن واﺣﺪة"‪ ،2‬ﰒ‬ ‫‪(51/40‬ﺑﻨﻮن واﺣﺪة‪ ،‬وروﻳﻨﺎ ﻋﻦ أﻳﻮب ﺑﻦ اﳌﺘﻮﻛﻞ‪ :‬أن ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪" :‬إِ ﱠ‪ ル‬ﻟَﻨَـ ْﻨ ُ‬ ‫أﻛﺪ ﻫﺬﻩ اﻟﺮواﻳﺔ ﻣﺒﻴﻨًﺎ أ ﺎ ﳐﺎﻟﻔﺔ ﳌﺎ رواﻩ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ وﺗﻼﻣﻴﺬﻩ اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪.3‬‬ ‫ﻣﺼﺪرا ﻻ ﺑﺪ ﻣﻦ اﻟﺮﺟﻮع إﻟﻴﻪ‪ ،‬ﳌﻦ أراد‬ ‫وﳚﻤﻞ ﺑﻨﺎ ﻫﻨﺎ أن ﻧﺬﻛﺮ ﻣﺎ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺪﳝﺔ ﻣﻦ ﻓﻮاﺋﺪ ﻣﻬﻤﺔ‪ ،‬ﲡﻌﻞ ﻣﻨﻬﺎ‬ ‫ً‬ ‫أن ﺗﻜﻮن ﻣﻨﻬﺠﻴﺘﻪ ﺻﺤﻴﺤﺔ ﰲ اﻟﺘﻌﺎﻣﻞ ﻣﻊ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ اﳌﺨﺘﻠﻔﺔ‪.‬‬ ‫‪3.2‬‬ ‫ﻓﻮاﺋﺪ اﻟﺮﺟﻮع إﱃ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺪﳝﺔ‪:‬‬ ‫ﻟﻠﺮﺟﻮع إﱃ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺪﳝﺔ ﻓﻮاﺋﺪ ﺟﻠﻴﻠﺔ‪ ،4‬ﳝﻜﻦ ﺗﻠﺨﻴﺼﻬﺎ ﻓﻴﻤﺎ ﰐ‪:‬‬ ‫اﻟﻔﺎﺋﺪة اﻷوﱃ‪ :‬اﻟﺘﺄﻛﺪ ﻣﻦ ﺻﺤﺔ اﻟﺮواﻳﺔ اﻟﱵ ﺟﺎءت ﺗﺼﻒ رﺳﻢ ﺑﻌﺾ اﻟﻜﻠﻤﺎت اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪،5‬و"اﻻﺳﺘﺌﻨﺎس أو‬ ‫اﻻﺳﺘﺸﻬﺎد ﲟﺎ ورد ﻓﻴﻬﺎ ﻣﻦ رﺳﻮم ﻟﺘﻌﺰﻳﺰ ﻣﺎ ﺟﺎء ﰲ اﳌﺼﺎدر ﻣﻦ وﺻﻒ ﻟﻈﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ"‪.6‬‬ ‫ﻣﻦ ذﻟﻚ ﻗﻮل اﻟﺪاﱐ ﰲ ﻓﺼﻞ ﺣﺬف اﻷﻟﻒ ﻣﻦ اﳉﻤﻊ اﻟﺴﺎﱂ‪":‬ﻋﻠﻰ أﱐ ﺗﺘﺒﱠﻌﺖ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ وأﻫﻞ اﻟﻌﺮاق‬ ‫أﻳﻀﺎ‪" :‬ورأﻳﺖ ﻋﺎﻣﺔ اﳊﺮوف اﳌﺬﻛﻮرة ﻓﻴﻤﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻟﻌﺮاق‪.7"...‬‬ ‫اﻟﻌُﺘﱠﻖ‪ ."...‬وﻗﺎل ً‬ ‫اﻟﻔﺎﺋﺪة اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‪ :‬ﻳﻴﺪ ﺑﻌﺾ اﻟﺮوا‪レ‬ت اﻟﻮاردة ﰲ ﻛﺘﺐ اﻟﺮﺳﻢ ﻋﻦ ﻇﻮاﻫﺮ ﺣﻜﺎﻫﺎ ﺑﻌﺾ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺮﺳﻢ اﳌﺘﻘﺪﻣﲔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ‬ ‫ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ ﺑﻌﺪ ذﻛﺮ اﻻﺧﺘﻼف ﰲ رﺳﻢ " َﻛ ِﻠ َﻤﺖ" ﰲ اﳌﻮاﺿﻊ اﻟﱵ اﺧﺘﻠﻔﺖ ﻓﻴﻬﺎ‪" :‬وﳌﺎ وﻗﻊ ﻫﺬا اﻻﺧﺘﻼف ﺗﺘﺒﻌﺖ‬ ‫ذﻟﻚ ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ ﻓﻮﺟﺪﺗﻪ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ أﺛَﺒﺘﱡﻪ"‪.8‬‬ ‫اﻟﻔﺎﺋﺪة اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ‪:‬اﻟﻜﺸﻒ ﻋﻦ ﺗﻄﻮر ﻋﻼﻣﺎت اﻟﻀﺒﻂ‪ ،‬وﻓﻮاﺗﺢ اﻟﺴﻮر‪ ،‬وﻋﺪ اﻵي‪ ،‬وﲡﺰﺋﺔ اﻟﻘﺮآن ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪.9‬‬ ‫اﳌﻮﺿﺢ ﻟﻜﻴﻔﻴﺔ َر ْﺳ ِﻢ ﻛﻠﻤﺔ ﻗﺮآﻧﻴﺔ ﻣﻌﻴﻨﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻓﻌﻞ اﻟﺪاﱐ ﺣﲔ ﱂ‬ ‫اﻟﻔﺎﺋﺪة اﻟﺮاﺑﻌﺔ‪:‬اﻟﺮﺟﻮع إﻟﻴﻬﺎ ﻋﻨﺪ ﻋﺪم ورود اﻟﻨﺺ ِّ‬ ‫ﺗﺘﻮﻓﺮ ﻟﺪﻳﻪ اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﻓﺈﻧﻪ ﻳﺼﺮح ﺑﺘﺘﺒﻊ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺪﳝﺔ‪ ،‬وذﻟﻚ ﻣﺜﻞ اﳊﻜﻢ ﻋﻠﻰ ﺣﺬف اﻷﻟﻔﲔ ﻣﻦ ﲨﻊ اﳌﺆﻧﺚ‬ ‫اﻟﺴﺎﱂ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﺻﺮح أﻧﻪ ﻻ رواﻳﺔ ﻟﺪﻳﻪ‪ ،‬ﻓﻘﺎل‪ ":‬وﻗﺪ أﻧﻌﻤﺖ اﻟﻨﻈﺮ ﰲ ذﻟﻚ ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻟﻌﺮاق اﻷﺻﻠﻴﺔ‪-‬إذ‬ ‫ﻋﺪﻣﺖ اﻟﻨﺺ ﰲ ذﻟﻚ‪ -‬ﻓﻠﻢ أراﻫﺎ ﲣﺘﻠﻒ ﰲ ﺣﺬف ذﻟﻚ"‪.10‬‬ ‫‪ 1‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪ ،59 ،58 :2 ،‬وﻧﻘﻠﮫ ﻋﻧﮫ اﻟﻠﺑﯾب‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.366 ،365 ،‬‬ ‫‪ 2‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪ ،650 ،649 :3،‬وﻧﻘﻠﮫ أﯾﺿًﺎ اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.291 ،‬‬ ‫‪3‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1077 ،1076 :4 ،‬‬ ‫ﺻﺣَف واﻟـﻣَﺻﺎﺣِ ف اﻟﻣﺧطوطﺔ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺷﻖ‪ :‬دار‬ ‫ﻲ‪ ،‬ظواھر اﻟرﺳم ﻓﻲ ﻣﺻﺣف ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺣﺳﯾن ﻓﻲ اﻟﻘﺎھرة‪ :‬دراﺳﺔ ﻟﻐوﯾﺔ ﻣوازﻧﺔ ﺑﻛﺗب رﺳم اﻟـ ُﻣ ْ‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬إﯾﺎد ﺳﺎﻟم اﻟﺳﱠﺎ َﻣرﱠ اﺋِ ّ‬ ‫اﻟﻐوﺛﺎﻧﻲ‪ ،27 ،26 ،(2011/1433 ،‬ردﻣﺎن‪ ،‬ﺗوﺟﯾﮭﺎت اﻟﻌﻠﻣﺎء ﻟﻘﺎﻋدﺗﻲ اﻟﺣذف واﻟزﯾﺎدة ﻓﻲ اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪.31 ،30 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬ردﻣﺎن‪ ،‬ﺗوﺟﯾﮭﺎت اﻟﻌﻠﻣﺎء ﻟﻘﺎﻋدﺗﻲ اﻟﺣذف واﻟزﯾﺎدة ﻓﻲ اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪.30 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬اﻟﻣﯾﺳر ﻓﻲ ﻋﻠم رﺳم اﻟﻣﺻﺣف وﺿﺑطﮫ‪.59 ،‬‬ ‫‪7‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.447 :1 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.128 :1 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬اﻟﻣﯾﺳر ﻓﻲ ﻋﻠم رﺳم اﻟﻣﺻﺣف وﺿﺑطﮫ‪.59 ،‬‬ ‫‪ 10‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.450 :2 ،‬‬ ‫‪210‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﻟﻔﺎﺋﺪة اﳋﺎﻣﺴﺔ‪:‬اﻻﺣﺘﻜﺎم إﻟﻴﻬﺎ ﰲ ﻣﻘﺎم اﻟﱰﺟﻴﺢ ﺑﲔ اﻷﻗﻮال اﳌﺘﺒﺎﻳﻨﺔ‪:‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺧﺼﻮﺻﺎ ﻋﻨﺪ اﻻﺧﺘﻼف‪،‬‬ ‫ﻛﺜﲑا‬ ‫ي ﻣﻦ أﻛﺜﺮ اﻟﻌُﻠَﻤـﺎء ً‬ ‫ًۡ‬ ‫وﻛﺎن اﻟ ﱠﺴ َﺨﺎ ِو ّ‬ ‫رﺟﻮﻋﺎ إﱃ اﻟ َـﻤﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬ﻓﻜﺎن ﻳﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ اﻟﺮؤﻳﺔ ًۡ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠاﱐ ﰲ ﻣﺴﺄﻟﺔ إﺛﺒﺎت اﻟﺒﺎء ﰲ " َوٱﻟ ﱡﺰﺑُ ِﺮ َوٱﻟ ِﻜ ٰﺘَ ِ‬ ‫ﺐ ٱﻟ ُﻤﻨِ ِﲑ"‪).‬آل ﻋﻤﺮان‬ ‫وﻃﻠﺐ اﻟﱰﺟﻴﺢ ﻓﺒﻌﺪ أن ﻧﻘﻞ ﺗﺮﺟﻴﺢ اﻟﺪ ّ‬ ‫ِ‬ ‫َﺧ َﻔﺶ )ت‪ (905/292 .‬ﻫﻮ اﻟﺼﺤﻴﺢ ‪-‬إن‬ ‫ﺼ َﺤﻒ اﻟﺸﱠﺎﻣ ّﻲ‪ ،‬ﻗﺎل‪" :‬ﻗﻠﺖ‪ :‬واﻟﺬي ﻗﺎﻟﻪ اﻷ ْ‬ ‫‪ (184/3‬ﰲ اﻟ ُـﻤ ْ‬ ‫ﺷﺎء ﷲ‪ -‬ﻷﱐ ﻛﺬﻟﻚ رأﻳﺘﻪ ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﻷﻫﻞ اﻟﺸﺎم ﻋﺘﻴﻖ‪ ،‬ﻳﻐﻠﺐ ﻋﻠﻰ اﻟﻈﻦ أﻧﻪ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن‪ ،W‬أو ﻫﻮ ﻣﻨﻘﻮل‬ ‫ﻣﻨﻪ")‪.(1‬‬ ‫ﻓﻬﺬﻩ اﻟﻨﺼﻮص ﺗﺜﺒﺖ أن ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺮﺳﻢ ﱂ ﻳﻜﺘﻔﻮا ‪ヨ‬ﻟﺮواﻳﺔ واﻟﻨﻘﻠﻌﻦ اﻟﺸﻴﻮخ‪ ،‬ﺑﻞ ﻳﺆﻛﺪون ذﻟﻚ ﺑﺮؤﻳﺘﻬﻢ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‬ ‫أﺣﻴﺎ‪ ル‬ﺗﻜﻮن ﻫﻲ اﳌﺮﺟﻊ ﰲ ﻣﺴﺄﻟﺔ اﻟﱰﺟﻴﺢ ﻓﻴﺤﺘﻜﻤﻮن إﻟﻴﻬﺎ ﺧﺼﻮﺻﺎً ﻋﻨﺪ اﻧﻌﺪام اﻟﺮواﻳﺔ‪.2‬‬ ‫اﻟﻌﺘﻴﻘﺔ‪ ،‬و ً‬ ‫‪3.3‬‬ ‫اﳌﺼﺎﺣﻒ اﳌﺨﻄﻮﻃﺔ وأﺛﺮﻫﺎ ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪:‬‬ ‫اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺘﻴﻘﺔﻣﻦ اﳌﺼﺎدر اﳌﻬﻤﺔ اﻟﺘﻴﺤﻔﻈﺖ ﻟﻨﺎ اﳍﺠﺎء واﻟﺮﺳﻢ ﺑﻄﺮﻳﻘﺔ ﻋﻤﻠﻴﺔ‪ ،‬ﳑﺎ ﻳﻌﻄﻲ اﻟﺜﻘﺔ اﻟﻜﺎﻣﻠﺔ ﺑﻜﻞ ﻣﺎ‬ ‫رواﻩ اﻷﺋﻤﺔ"‪.3‬‬ ‫وﻟﻌﻠﻲ أﺷﲑ ﻫﻨﺎ إﱃ أﲰﺎء اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﱵ ﻧﺴﺒﺖ إﱃ ﺑﻌﺾ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ذﻛﺮﻫﺎ اﺑﻦ أﰊ داود‪:‬‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ ﻃﻠﺤﺔ ﺑﻦ ﻣﺼﺮف)ت‪.4(730/112.‬‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ ﺳﻠﻴﻤﺎن ﺑﻦ ﻣﻬﺮان اﻷﻋﻤﺶ‪.5‬‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ ﺻﺎﱀ ﺑﻦ ﻛﻴﺴﺎن)ت ﺑﻌﺪ ‪.6(757/140‬‬ ‫ﻣﻜﺘﻮ‪ ヨ‬ﻓﻴﻬﺎ ﺗﻠﻚ‬ ‫وﻳﻈﻬﺮ أن ﻳﺮﻳﺪ ﺑﺬﻟﻚ اﻟﺮوا‪レ‬ت اﻟﱵ ﺗﺮوى ﻋﻨﻬﻢ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻣﺜﻞ ﺑﺬﻟﻚ ﻟﺒﻌﻀﻬﻢ‪ ،‬ﻻ أن ﳍﻢ ﻣﺼﺎﺣﻒ‬ ‫ً‬ ‫اﻟﺮوا‪レ‬ت اﻟﱵ ﲣﺎﻟﻒ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ ا ﻤﻊ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﻓﺎﳌﺼﺤﻒ ﲟﻌﲎ اﻟﺮواﻳﺔ؛ "إذ ﻻ ﳝﻜﻦ ﻫﺎﻫﻨﺎ أن ﻧﻨﺴﺐ ﺑﻌﺾ ﻫﺬﻩ‬ ‫اﳊﺮوف إﱃ ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ أو اﳌﺘﺄﺧﺮﻳﻦ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻓﻌﻞ اﺑﻦ أﰊ داود اﻟﺴﺠﺴﺘﺎﱐ‪ ،‬ﻷﻧﻨﺎ ﻻ ﳕﻴﻞ إﱃ وﺟﻮد ﻣﺼﺎﺣﻒ‬ ‫ﺧﺎﺻﺔ ﻢ ﻋﻠﻰ اﳌﻌﲎ اﻻﺻﻄﻼﺣﻲ‪ ...‬وﻷن ﻣﻦ اﻟﺒﻌﻴﺪ أن ﻳﺘﺠﺎوز ﻫﺆﻻء اﳌﺘﺄﺧﺮون إﲨﺎع اﻷﻣﺔ‪ ،‬ﻓﻴﻜﺘﺒﻮا ﻷﻧﻔﺴﻬﻢ‬ ‫ﻣﺼﺎﺣﻒ ﺑﻌﺪ أن أﺣﺮق ﻋﺜﻤﺎن ﻣﺜﻠﻬﺎ"‪.7‬‬ ‫وﻫﻨﺎك ﻣﺼﺎﺣﻒ أﺧﺮى‪ ،‬ﻧﺴﺒﺖ إﱃ ﻗﺮاء ﻣﻦ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬وﻫﺬﻫﻔﻲ اﻟﻐﺎﻟﺐ ﻣﻨﺘﺴﺨﺔ ﻣﻦ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ‪ ،‬وﻻ‬ ‫ﲣﺎﻟﻔﻬﺎ‪ ،‬وﺳﺄذﻛﺮ ﻣﻦ ورد ن ﻟﻪ ﻣﺼﺤ ًﻔﺎ ﺧﺎﺻﺎ ﻛﺘﺒﻪ ﻟﻨﻔﺴﻪ‪:‬‬ ‫‪1‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو اﻟﺣﺳن ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد اﻟﺳﺧﺎوي‪ ،‬اﻟوﺳﯾﻠﺔ إﻟﻰ ﻛﺷف اﻟﻌﻘﯾﻠﺔ‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د‪ .‬ﻣوﻻي ﻣﺣﻣد اﻹدرﯾﺳﻲ اﻟطﺎھري‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪) .2‬اﻟرﯾﺎض‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟرﺷد‪1424 ،‬ھـ‪2003/‬م(‪،‬‬ ‫‪.131 -129‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺳﺎﻣراﺋﻲ‪ ،‬ظواھر اﻟرﺳم ﻓﻲ ﻣﺻﺣف ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺣﺳﯾن ﻓﻲ اﻟﻘﺎھرة‪.27 -26 ،‬‬ ‫‪ 3‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.304 ،303 :1 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬ﻛﺗﺎب اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.224 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬ﻛﺗﺎب اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.225-224 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬ﻛﺗﺎب اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.224 ،‬‬ ‫‪7‬ﻣﺣﻣود أﺣﻣداﻟﺻﻐﯾر‪،‬اﻟﻘراءات اﻟﺷﺎذة وﺗوﺟﯾﮭﮭﺎ اﻟﻧﺣوي )دﻣﺷﻖ‪ :‬دار اﻟﻔﻛر‪.36 ،35،(1999/1419 ،‬‬ ‫‪211‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪3.3.1‬‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ ﲪﺰة ﺑﻦ ﺣﺒﻴﺐ اﻟﺰ‪レ‬ت‪:‬‬ ‫ﳊﻤﺰة ﺟﻬﻮد ﻻ ﺗﻨﻜﺮ ﰲ ﳎﺎل اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬ﻛﻴﻒ ﻻ وﻫﻮ اﻟﻘﺎﺋﻞ ﻳﻘﻮل‪":‬ﻧﻈﺮت ﰲ اﳌﺼﺤﻒ ﺣﱴ ﺧﺸﻴﺖ أن‬ ‫ﻣﻼ ﰲ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬و ﻟﻴ ًﻔﺎ‪ ،‬وﻗﺪ ذﻛﺮ ﻋﻦ ﻧﻔﺴﻪ أن ﻟﻪ‬ ‫ﻳﺬﻫﺐ ﺑﺼﺮي"‪ ،1‬ﻓﻘﺪ ﺗﻌﺪدت ﺟﻬﻮدﻩ رواﻳﺔ‪ ،‬ورؤﻳﺔ و ً‬ ‫ﻣﺼﺤ ًﻔﺎ ﺻﺤﺤﻪ ﻋﻠﻰ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ‪W‬اﻟﺬي أرﺳﻠﻪ إﱃ اﻟﻜﻮﻓﺔ‪ ،‬ﻓﻌﻦ اﺑﻦ أﰊ داود ﺑﺴﻨﺪﻩ إﱃ ﲪﺰة‪ ،‬ﻗﺎل‪" :‬ﻛﺘﺐ‬ ‫ﻋﺜﻤﺎن أرﺑﻌﺔ ﻣﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬ﻓﺒﻌﺚ ﲟﺼﺤﻒ ﻣﻨﻬﺎ إﱃ اﻟﻜﻮﻓﺔ‪ ،‬ﻓﻮﺿﻊ ﻋﻨﺪ رﺟﻞ ﻣﻦ ﻣﺮاد‪ ،‬ﻓﺒﻘﻲ ﺣﱴ ﻛﺘﺒﺖ ﻣﺼﺤﻔﻲ‬ ‫ﻋﻠﻴﻪ‪- ،‬وﲪﺰة اﻟﻘﺎﺋﻞ ﻛﺘﺒﺖ ﻣﺼﺤﻔﻲ ﻋﻠﻴﻪ‪.2"-‬‬ ‫‪3.3.2‬‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ ‪ル‬ﻓﻊ ﺑﻦ أﰊ ﻧﻌﻴﻢ‪:‬‬ ‫ذﻛﺮ أﺑﻮ داود أن اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ أﺧﺬ اﳍﺠﺎء ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ وﻣﻦ ﻣﺼﻨﻔﻪ‪ ،‬وأﻧﻪ ﻋﺮض ﻣﺼﺤﻔﻪ ﲟﺼﺤﻒ ‪ル‬ﻓﻊ ﺛﻼث‬ ‫ﻋﺸﺮة ﻣﺮة‪ ،‬أو أرﺑﻊ ﻋﺸﺮة ﻣﺮة‪.3‬‬ ‫أﻳﻀﺎ ﻗﻮل أﰊ داود‪" :‬ﻛﺬا رﲰﻪ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ‬ ‫ﻓﺄﺛﺒﺖ ﻫﺬا اﻟﻨﺺ وﺟﻮد ﻣﺼﺤﻒ ﻟﻨﺎﻓﻊ‪ ،‬وﳑﺎ ﻳﺆﻛﺪ ذﻟﻚ ً‬ ‫اﻷﻧﺪﻟﺴﻲ‪ ،‬ﰲ ﻛﺘﺎب )ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ( ﻟﻪ‪ ،‬اﻟﺬي أﺧﺬﻩ ﻣﻦ ﻣﺼﺤﻒ ‪ル‬ﻓﻊ ﺑﻦ أﰊ ﻧﻌﻴﻢ اﳌﺪﱐ‪ -‬رﲪﻪ ﷲ‪.4"-‬وﻫﺬا‬ ‫ﺗﺼﺮﻳﺢ ﻣﻬﻢ ﻳﻔﻴﺪأن ﻟﻨﺎﻓﻊ ﻣﺼﺤ ًﻔﺎ ﺧﺎﺻﺎ‪ ،‬وأن اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﻣﻨﻪ ﻧﻘﻞ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ )ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ(‪.‬‬ ‫‪3.3.3‬‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ إﲰﺎﻋﻴﻞ اﻟﻘﺴﻂ )ت‪:(786/170 .‬‬ ‫‪3.3.4‬‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ‪:‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊَْﺮف‪،‬‬ ‫ﻘﺴﻂ إَِﻣﺎم أﻫﻞ َﻣ ﱠﻜﺔ‪ :‬اﻟﻀﻤﺔ ﻓَﻮق ْ‬ ‫" ﻗَ َ‬ ‫ﺎل اﺑْﻦ أﺷﺘﻪ)ت‪َ (971/360 .‬رأَﻳْﺖ ﰲ ﻣﺼﺤﻒ إ ْﲰَﺎﻋﻴﻞ اﻟْ ْ‬ ‫اﳊَْﺮف ﺿﺪ َﻣﺎ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ اﻟﻨﱠﺎس"‪.5‬‬ ‫واﻟﻔﺘﺤﺔ ﻗُﺪﱠام ْ‬ ‫َي ﺣ ِﺪ ٍ‬ ‫ﻳﺚ"‪ ) .‬اﻷﻋﺮاف‪" :(185/7 :‬ووﻗﻊ ﰲ ﻣﺼﺤﻒ‬ ‫ذﻛﺮ أﺑﻮ داود أن ﻟﻪ ﻣﺼﺤ ًﻔﺎ ﺧﺎﺻﺎ ﺑﻪ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻗﺎل‪" :‬ﻓَﺒِﺄ ِّ َ‬ ‫اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﺑﻴﺎءﻳﻦ ﻋﻠﻰ اﻷﺻﻞ‪ ،‬وﻟﻴﺴﺖ ﱄ ﻓﻴﻪ رواﻳﺔ‪ ،‬وﺑﻴﺎء واﺣﺪة أﻛﺘﺐ"‪ ،6‬ﻓﺮﲟﺎ ﻳﻜﻮن ﻣﺮاد أﰊ داود أﻧﻪ ﰲ‬ ‫ﻛﺘﺎﺑﻪ ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ ﻛﺬﻟﻚ‪ ،‬ورﲟﺎ ﻳﻜﻮن أراد ن ﻟﻪ ﻣﺼﺤ ًﻔﺎ ﻋﻠﻰ اﳊﻘﻴﻘﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻫﻮ ﻇﺎﻫﺮ ﻫﺬا اﻟﻨﺺ‪.‬‬ ‫‪3.3.5‬‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺘﻴﻖ ﻳﺮﺟﻊ إﱃ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي اﻃﻠﻊ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺪاﱐ‪:‬‬ ‫ﺧﻼﻓَﺔ ِﻫ َﺸﺎم ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟْﻤﻠﻚ )ت‪(743/125 .‬‬ ‫ﱄ ﻣﺼﺤﻒ َﺟﺎﻣﻊ َﻋﺘﻴﻖ‪ ،‬ﻛﺘﺐ ِﰲ أول َ‬ ‫ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ‪َ " :‬ووﺻﻞ إ ﱠ‬ ‫‪ 1‬اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء اﻟﻛﺑﺎر‪.253 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬ﻛﺗﺎب اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.133 ،‬‬ ‫‪ 3‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.569 ،568 :3 ،‬‬ ‫‪ 4‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.644 :3 ،‬‬ ‫‪5‬أﺑو ﻋﻣرو ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﺳﻌﯾد اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﻛم ﻓﻲ ﻧﻘط اﻟﻣﺻﺎﺣف‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د ﻋزة ﺣﺳن‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .2‬دﻣﺷﻖ‪ :‬دار اﻟﻔﻛر‪1407 ،‬ھـ‪1987/‬م(‪.8 ،‬‬ ‫‪ 6‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.586 ،585 :3 ،‬‬ ‫‪212‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻐﲑة ﺑﻦ ﻣﻴﻨﺎ )ت‪.‬؟( ِﰲ َر َﺟﺐ ﺳﻨﺔ ﻣﺎﺋَﺔ َوﻋﺸﺮ‪َ ،‬وﻓِﻴﻪ اﳊﺮﻛﺎت‬ ‫ﺳﻨﺔ ﻋﺸﺮ َوﻣﺎﺋَﺔ‪َ ،‬ﻛﺎ َن َ‪ラ‬رﳜﻪ ﰲ آﺧﺮﻩ‪ ،‬ﻛﺘﺒﻪ ُﻣ َ‬ ‫واﳍﻤﺰات واﻟﺘﻨﻮﻳﻦ َواﻟﺘﱠ ْﺸ ِﺪﻳﺪ ﻧﻘﻂ ‪ヨ‬ﳊﻤﺮة ﻋﻠﻰ ﻣﺎروﻳﻨﺎﻩ َﻋﻦ اﻟﺴﺎﻟﻔﲔ ﻣﻦ ﻧﻘﺎط أﻫﻞ اﻟْﻤﺸﺮق‪.1‬‬ ‫‪3.4‬‬ ‫ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي اﻟﱵ وﺻﻠﺖ إﻟﻴﻨﺎ‪:‬‬ ‫ﺗﺒﻠﻎ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﳌﺨﻄﻮﻃﺔ اﳌﺴﺠﻠﺔ ﰲ اﳌﻜﺘﺒﺎت اﻟﻌﺎﻣﺔ ﰲ اﻟﻌﺎﱂ آﻻف اﻟﻨﺴﺢ‪ ،2‬وﻻ أدل ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﻣﻦ أن‬ ‫اﻟﺮﻗﻮق ﰲ ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳉﺎﻣﻊ اﻟﻜﺒﲑ ﺑﺼﻨﻌﺎء ﻛﺜﲑة ﺟﺪا‪.‬‬ ‫وأﺷﻬﺮ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﳌﺨﻄﻮﻃﺔ اﻟﺒﺎﻗﻴﺔ اﻟﱵ ﺗﺮﺟﻊ إﻟﯩﱰﺟﻊ إﱃ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪:‬‬ ‫اﳌﺼﺤﻒ اﳌﻨﺴﻮب إﱃ ﺳﻴﺪ‪ ル‬ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن‪ ،‬واﶈﻔﻮظ ﰲ ﺟﺎﻣﻊ اﳊﺴﲔ ‪ヨ‬ﻟﻘﺎﻫﺮة‪.‬‬ ‫‪-1‬‬ ‫‪-2‬‬ ‫اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺸﺮﻳﻒ اﳌﻨﺴﻮب إﱃ ﺳﻴﺪ‪ ル‬ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن‪ ،‬واﶈﻔﻮظ ﰲ ﻣﺘﺤﻒ ﻃﻮب‬ ‫ﻗﺎﰊ ﺳﺮاﻳﻲ ﰲ ﺗﺮﻛﻴﺎ‪.‬‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ ﺻﻨﻌﺎء‪ ،‬وﻧﺸﺮت ﰲ دراﺳﺎت ﻣﺘﻌﺪدة‪.‬‬ ‫‪-3‬‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ اﻟﺮ‪レ‬ض‪.‬‬ ‫‪-4‬‬ ‫وﺗﺮﺗﻴﺒﻬﺎ ﺣﺴﺐ اﻷﻗﺪم‪ :‬ﻣﺼﺤﻒ ﺻﻨﻌﺎء‪ ،‬واﳌﺼﺤﻒ اﳊﺴﻴﲏ‪ ،‬وﻣﺼﺤﻒ اﻟﺮ‪レ‬ض وﻣﺼﺤﻒ ﻃﻮب ﻗﺎﰊ‪ ،‬ﻓﻘﺪ‬ ‫رﺟﺢ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﺑﺸﲑ أﳕﺼﺤﻒ ﺻﻨﻌﺎء ﻛﺘﺐ ﻓﻴﻤﺎ ﺑﲔ )‪150 -100‬ﻫـ(‪ ،‬وأﻧﻪ أﻗﺪم ﻣﻦ اﳌﺼﺤﻒ اﳊﺴﻴﲏ أو‬ ‫ﻳﻜﻮ‪ ル‬ﻣﺘﻘﺎرﺑﲔ زﻣﻨًﺎ ﻣﻊ ﺗﻘﺪم ﻣﺼﺤﻒ ﺻﻨﻌﺎء‪ ،3‬وأن ﻣﺼﺤﻔﻲ اﻟﺮ‪レ‬ض وﻃﻮب ﻗﺎﰊ ﻛﺘﺒﺎ ﻓﻴﻤﺎ ﺑﲔ )‪-150‬‬ ‫‪200‬ﻫـ(‪ ،‬إﻻ أن ﻣﺼﺤﻒ اﻟﺮ‪レ‬ض أﻗﺪم ﻣﻦ ﻣﺼﺤﻒ ﻃﻮب ﻗﺎﰊ‪.4‬‬ ‫وﻣﻦ ﺧﻼل ﻧﻈﺎم اﻟﻨﻘﻂ واﻟﺘﺸﻜﻴﻞ اﳌﺘﺒﻊ ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﻃﻮب ﻗﺎﰊ‪ ،‬رﺟﺢ د ﻗﻮﻻﺟﺄن ﻣﺼﺤﻒ ﻃﻮب ﻗﺎﰊ ﺳﺮاﻳﻲ‬ ‫ﻛﺘﺐ ﰲ اﻟﻨﺼﻒ اﻟﺜﺎﱐ ﻣﻦ اﻟﻘﺮن اﻷول اﳍﺠﺮي‪ ،‬أو اﻟﻨﺼﻒ اﻷول ﻣﻦ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،5‬وﻫﻨﺎك ﻣﻦ ﻳﺮى أن‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ ﺻﻨﻌﺎء ﻗﺪ ﻳﺮﺟﻊ إﱃ اﻟﻘﺮن اﻷول اﳍﺠﺮي‪.6‬‬ ‫‪3.5‬‬ ‫‪-1‬‬ ‫ﳑﻴﺰات ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪:‬‬ ‫أوﻻ إﱃ ﻧﻮع اﳋﻂ اﻟﺬي ﻛﺎن‬ ‫ﻧﻮع اﳋﻂ اﻟﺬي ﻛﺘﺒﺖ ﺎ اﳌﺼﺎﺣﻒ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ :‬ﻧﺸﲑ ً‬ ‫ﺳﺎﺋﺪا ﰲ اﻟﻘﺮن اﻷول اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻳﻘﻮل اﺑﻦ اﻟﻨﺪﱘ)ت‪": (1046/438 .‬ﻗﺎل ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إﺳﺤﺎق )ت‪.‬‬ ‫ً‬ ‫‪ :(768/151‬ﻓﺄول اﳋﻄﻮط اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ اﳋﻂ اﳌﻜﻲ‪ ،‬وﺑﻌﺪﻩ اﳌﺪﱐ‪ ،‬ﰒ اﻟﺒﺼﺮي‪ ،‬ﰒ اﻟﻜﻮﰲ‪ ،‬ﻓﺄﻣﺎ اﳌﻜﻲ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﻛم ﻓﻲ ﻧﻘط اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.87 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪:‬اﻟﻔﮭرس اﻟﺷﺎﻣل ﻟﻠﺗراث اﻟﻌرﺑﻲ اﻹﺳﻼﻣﻲ اﻟﻣﺧطوط‪ :‬ﻣﺧطوطﺎت رﺳم اﻟﻣﺻﺎﺣف‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﻋﻣﺎن‪ :‬اﻟﻣﺟﻣﻊ‪1413 ،‬ھـ‪1992/‬م(‪.432 -12 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬ﺑﺷﯾر ﺑن ﺣﺳﻧﺎﻟﺣﻣﯾري‪ ،‬ﻣﻌﺟم اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟرﯾﺎض‪،‬ﻣرﻛز ﺗﻔﺳﯾر ﻟﻠدراﺳﺎت اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‪.143 :1 ،(1435 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣﯾري‪ ،‬ﻣﻌﺟم اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪.437 :1 ،‬‬ ‫‪5‬طﯾﺎرآﻟﺗﯾﻘوﻻج‪ ،‬اﻟﻣﺻﺣف اﻟﺷرﯾف اﻟﻣﻧﺳوب إﻟﻰ ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻋﻔﺎن ‪ :W‬ﻧﺳﺧﺔ ﻣﺻﺣف ﺻﻧﻌﺎء‪) ،‬إﺳﺗﻧطﺑول‪ ،‬ﻣرﻛز اﻷﺑﺣﺎث ﻟﻠﺗﺎرﯾﺦ واﻟﻔﻧون واﻟﺛﻘﺎﻓﺔ اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ‪،‬‬ ‫‪.89،(2011/1432‬‬ ‫‪6‬ﻗوﻻج‪ ،‬اﻟﻣﺻﺣف اﻟﺷرﯾف اﻟﻣﻧﺳوب إﻟﻰ ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻋﻔﺎن ‪ :W‬ﻧﺳﺧﺔ ﻣﺻﺣف ﺻﻧﻌﺎء‪.183 ،182 ،‬‬ ‫‪213‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫واﳌﺪﱐ ﻓﻔﻲ أﻟﻔﺎﺗﻪ ﺗﻌﻮﻳﺞ إﱃ ﳝﻨﺔ اﻟﻴﺪ وأﻋﻼ اﻷﺻﺎﺑﻊ‪ ،‬وﰲ ﺷﻜﻠﻪ اﻧﻀﺠﺎع ﻳﺴﲑ"‪.1‬وﻗﺪ ﺣﻠﻞ اﻟﺪﻛﺘﻮر‬ ‫ﲢﻠﻴﻼ دﻗﻴ ًﻘﺎ‪ ،‬ورﺟﻊ إﱃ اﻟﻨﺴﺦ اﳌﺨﻄﻮﻃﺔ ﻟﻠﻔﻬﺮﺳﺖ‪ ،‬ﻟﻴﺘﺤﻘﻖ ﻣﻦ اﳌﺜﺎل اﻟﺬي‬ ‫ﻃﺎرق اﻟﺮواﺷﺪة ﻫﺬا اﻟﻨﺺ ً‬ ‫ﻛﺘﺒﻪ اﺑﻦ اﻟﻨﺪﱘ ﻟﻠﺨﻂ اﳌﻜﻲ‪ ،‬ﻓﺬﻛﺮ أ ﺎ ﳐﺘﻠﻔﺔ‪ ،‬وأن اﻟﻨﺴﺎخ ﱂ ﻳﻔﻠﺤﻮا ﰲ وﺻﻒ اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ ﻛﻤﺎ وﺻﻔﻬﺎ اﺑﻦ‬ ‫اﻟﻨﺪﱘ‪ ،‬ور ﱠﺟﺢ أن اﳌﺼﺎﺣﻒ اﳌﺒﻜﺮة ﻛﺘﺒﺖ ‪ヨ‬ﳋﻂ اﳌﻜﻲ واﳌﺪﱐ‪ ،‬أو ﻟﻌﻞ أوﳍﻤﺎ ﻣﺎ ﻛﺘﺒﺖ ﺑﻪ ﺻﺤﻒ‬ ‫اﻟﺘﻨﺰﻳﻞ‪ ،‬و‪リ‬ﻧﻴﻬﻤﺎ ﻣﺎ ﻛﺘﺐ ﺑﻪ اﳌﺼﺤﻒ ﻋﻨﺪ ﲨﻌﻪ ﰲ ﻋﻬﺪ اﻟﺮاﺷﺪﻳﻦ‪ .2‬وﰲ ﺎﻳﺔ اﻟﻘﺮن اﻷول اﳍﺠﺮي‪،‬‬ ‫ﻳﺮى اﳌﺘﺨﺼﺼ ﻮن أن اﳌﺼﺎﺣﻒ ﻛﺘﺒﺖ ‪ヨ‬ﳋﻂ اﻟﻜﻮﰲ‪ ،‬وﲰﻲ ﺑﺬﻟﻚ ﻟﻌﺮاﻗﺎﺗﻪ اﳊﺎدة وﲰﻚ ﺧﻄﻪ‪ ،‬وﻟﻴﺲ‬ ‫ﻧﺴﺒﺔ إﱃ اﻟﻜﻮﻓﺔ‪،‬ﰒ ﰲ ﰲ أواﺧﺮ اﻟﺪوﻟﺔ اﻷﻣﻮﻳﺔ اﺳﺘﻨﺒﻂ ﻗﻄﺒﺔ اﶈﺮر )ت‪ (753/136 .‬ﻣﻦ اﳋﻂ اﻟﻜﻮﰲ‬ ‫واﳊﺠﺎزي ﺧﻄﺎ ﻳﻜﺘﺐ ﺑﻪ اﻵن‪ ،‬وﻫﻮ اﳋﻂ اﳉﻠﻴﻞ‪ ،3‬وﻗﺪ رﺟﺢ اﳌﻨﻴﻒ أن اﳋﻂ اﻟﺬي ﻛﺘﺐ ﺑﻪ اﳌﺼﺤﻒ‬ ‫ﰲ اﻟﻌﺼﺮﻳﻦ اﻷﻣﻮي واﻟﻌﺒﺎﺳﻲ اﳌﺒﻜﺮ ﻫﻮ اﳋﻂ اﳉﻠﻴﻞ‪ ،‬أو اﳉﻠﻴﻞ اﻟﺸﺎﻣﻲ‪ ،4‬ﻛﻤﺎ ورد ﻋﻨﺪ اﻟﻨﺪﱘ‪ ،5‬وﲡﺪر‬ ‫اﻹﺷﺎرة إﱃ أﻧﻪ ﻇﻬﺮﰲ ﺎﻳﺔ اﻟﻌﺼﺮ اﻷﻣﻮي ﻧﺴﺎخ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬ﻣﻨﻬﻢ ﻣﺎﻟﻚ ﺑﻦ دﻳﻨﺎر )ت‪.‬‬ ‫‪ (748/130‬اﻟﺬي ﻛﺎن ﻳﻜﺘﺐ اﳌﺼﺎﺣﻒ ‪ヨ‬ﻷﺟﺮة‪.6‬‬ ‫‪ -2‬اﺳﺘﺨﺪم ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﻧﻘﻂ أﰊ اﻷﺳﻮد )ت‪ (688/69 .‬وﺗﻼﻣﻴﺬﻩ‪ ،‬ورﲟﺎ‬ ‫اﺳﺘﺨﺪم ﰲ اﻟﻨﻘﻂ اﳋﻄﻮط اﳌﺎﺋﻠﺔ‪ ،‬ﻗﺎل اﳌﻨﻴﻒ‪" :‬وﻗﺪ اﻧﺘﺸﺮت ﻇﺎﻫﺮة اﻹﻋﺠﺎم ‪ヨ‬ﳋﻄﻮط اﻟﺼﻐﲑة اﳌﺎﺋﻠﺔ‬ ‫ﰲ ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﻟﻨﻤﺎذج ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ اﳌﺒﻜﺮة‪ ،‬ﻣﺜﺎل ذﻟﻚ ﻣﺎ ﳒﺪﻩ ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ ﺻﻨﻌﺎء‪ ،‬وﺗﺘﻜﺮر ﻫﺬﻩ اﳋﻄﻮط‬ ‫اﳌﺎﺋﻠﺔ ﻋﻠﻰ اﳊﺮف ﲝﺴﺐ ﻧﻘﻄﻪ‪ ،‬ﻓﺨﻂ واﺣﺪ ﲢﺖ ﺣﺮف اﻟﺒﺎء‪ ،‬وﺧﻄﺎن ﻣﺎﺋﻼن ﻋﻠﻰ ﺣﺮف اﻟﺘﺎء وﺛﻼﺛﺔ‬ ‫ﻋﻠﻰ اﻟﺜﺎء‪ ،‬وﻛﺬا ﻋﻠﻰ اﳊﺮوف ﻛﻠﻬﺎ"‪.7‬‬ ‫‪ -3‬وﻳﺆﻛﺪ ﻫﺬا ﺿﺒﻂ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﱵ وﺻﻠﺖ إﻟﻴﻨﺎ اﻟﱵ ﺗﺮﺟﻊ إﱃ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻓﻘﺪ ذﻛﺮ د‬ ‫ﺑﺸﲑ اﳊﻤﲑي أن ﻣﺼﺤﻒ اﻟﺮ‪レ‬ض‪ ،‬اﻟﻨﻘﻂ ﻓﻴﻪ ﻋﻠﻰ ﺣﺠﻤﲔ‪ ،‬ﺣﺠﻢ ﺻﻐﲑ ‪ヨ‬ﻟﻠﻮن اﻷﲪﺮ‪ ،‬وﻫﻮ ﻟﻺﻋﺮاب‬ ‫ﰲ اﻟﻜﻠﻤﺔ‪ ،‬وﺣﺠﻢ ﻛﺒﲑ ﺑﻠﻮﻧﲔ‪ :‬اﻟﻠﻮن اﻷﺻﻔﺮ‪ :‬ﻟﻠﻬﻤﺰة‪ ،‬واﻟﻠﻮن اﻷﺧﻀﺮ‪ :‬ﻟﻠﺸ ِّﺪ‪ ،‬وأن اﻟﻨﻘﻂ اﺳﺘﻤﺮ‬ ‫ﻛﺬﻟﻚ إﱃ ﺳﻮرة اﻟﺘﺤﺮﱘ‪ ،‬ﰒ اﺳﺘﻤﺮ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ ‪ヨ‬ﻟﻠﻮﻧﲔ اﻷﺻﻔﺮ واﻷﲪﺮ‪ ،‬دون اﻷﺧﻀﺮ‪.8‬‬ ‫وذﻛﺮ ﻋﻦ ﻣﺼﺤﻒ ﻃﻮب ﻗﺎﰊ ذﻛﺮ أﻧﻪ اﺳﺘﺨﺪم اﻟﻨﻘﻂ ‪ヨ‬ﳊﻤﺮة ﻟﻠﺤﺮﻛﺎت‪ ،‬اﻟﻜﺴﺮة ﲢﺖ اﳊﺮف‪،‬‬ ‫ﻗﻠﻴﻼ ﻟﻨﻘﻂ اﻹﻋﺠﺎم‪،‬‬ ‫واﻟﻀﻤﺔ أﻣﺎم اﳊﺮف‪ ،‬واﻟﻔﺘﺤﺔ ﻓﻮق اﳊﺮف‪ ،9‬وذﻛﺮ أن اﺳﺘﺨﺪم اﻟﻨﻘﻂ اﳌﺴﺘﻄﻴﻞ ً‬ ‫‪1‬أﺑو اﻟﻔرج ﻣﺣﻣد ﺑن إﺳﺣﺎق ﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .2‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻣﻌرﻓﺔ‪1417 ،‬ھـ‪1997/‬م(‪.10 ،9 ،‬‬ ‫‪.Ziyad ALRAWASHDEH, “İslâm’ın İlk DönemindeMuṣḥaf-ıŞerif’inḤicâzîYazısı”, BilimnameDergisi XLIV (2021/1): 623-6272‬‬ ‫‪.Ziyad ALRAWASHDEH, “İslâm’ın İlk DönemindeMuṣḥaf-ıŞerif’inḤicâzîYazısı”, BilimnameDergisi XLIV (2021/1): 6283‬‬ ‫‪ 4‬اﻟﻣﻧﯾف‪ ،‬دراﺳﺔ ﻓﻧﯾﺔ ﻟﻣﺻﺣف ﻣﺑﻛر‪.41 ،‬‬ ‫‪5‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.11-10 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﺻﻼح اﻟدﯾﻧﺎﻟﻣﻧﺟد‪ ،‬دراﺳﺎت ﻓﻲ ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﺧط اﻟﻌرﺑﻲ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪) .2‬ﺑﯾروت‪ :‬دار اﻟﻛﺗﺎب اﻟﺟدﯾد‪.82 ،(1979 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﻋﺑد اﻟﻠﮭﺎﻟﻣﻧﯾف‪ ،‬دراﺳﺔ ﻓﻧﯾﺔ ﻟﻣﺻﺣف ﻣﺑﻛر ﯾﻌود ﻟﻠﻘرن اﻟﺛﺎﻟث اﻟﮭﺟري‪ /‬اﻟﺗﺎﺳﻊ اﻟﻣﯾﻼدي‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﺳﻌودﯾﺔ‪.147،(1998 /1418 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣﯾري‪ ،‬ﻣﻌﺟم اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪.219 ،1:218 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣﯾري‪ ،‬ﻣﻌﺟم اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪.275-1:265 ،‬‬ ‫‪214‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وأﻛﺜﺮﻩ ﻋﻠﻰ اﻟﻴﺎء واﻟﻨﻮن وﺷﺒﻬﻬﻤﺎ‪ ،‬وﻫﻮ ‪ヨ‬ﻟﻠﻮن اﻷﺳﻮد‪.1‬‬ ‫وﻋﻦ ﻣﺼﺤﻒ ﺻﻨﻌﺎء ذﻛﺮ أﻧﻪ اﺳﺘﺨﺪم اﻟﻨﻘﻂ ﻟﻺﻋﺮاب‪ ،‬ورﺟﺢ أﻧﻪ ﻧﻘﻂ ﺑﻌﺪ أن ﻛﺘﺐ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬أو‬ ‫ﻣﻘﺪارا ﻣﻨﻪ‪ ،‬وﻛﺬﻟﻚ ﺗﻨﻘﻂ اﳍﻤﺰة ‪ヨ‬ﳊﻤﺮة‪ ،2‬أﻣﺎ ﻧﻘﻂ اﻹﻋﺠﺎم ﻓﻴﻮﺟﺪ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ اﻷﺣﺮف ﻧﻘﻂ‬ ‫ﻛﺘﺐ ً‬ ‫ﻣﺴﺘﻄﻴﻞ أﺳﻮد‪ ،‬وﻫﻮ ﺧﺎص ﻋﺠﺎم اﳊﺮوف‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﺟﻌﻞ ﻣﺎ ﻳﺸﺒﻪ اﻟﺸﺮﻃﺔ اﻷﻓﻘﻴﺔ ﻓﻮق اﻟﻔﺎء ﻣﻨﺤﻨﻴﺔ ﰲ‬ ‫ﻗﻠﻴﻼ‪ ،‬وﻫﻮ ﻣﻌﺮوف ‪ヨ‬ﻟﻨﻘﻂ اﳌﺴﺘﻄﻴﻞ‪.3‬‬ ‫آﺧﺮﻫﺎ ﻟﻸﺳﻔﻞ ً‬ ‫وﻋﻦ ﻣﺼﺤﻒ ﻃﺸﻘﻨﺪ ﻳﻘﻮل د ﻃﻴﺎر إﻧﻪ ﻣﻜﺘﻮب ‪ヨ‬ﳋﻂ اﻟﻜﻮﰲ‪ ،‬وﻟﻴﺲ ﻋﻠﻴﻪ ﻋﻼﻣﺎت اﻟﺘﺸﻜﻴﻞ‪ ،‬وﻣﻊ‬ ‫ذﻟﻚ ﻳﺒﺪو أن ﻫﻨﺎك ﻧﻘﺎﻃًﺎ وﺿﻌﺖ‪ ،‬وإن ﻛﺎﻧﺖ ﺑﺼﻮرة ﻗﻠﻴﻠﺔ ﺟﺪا ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ اﻷﺣﺮف ﻟﻠﺘﻔﺮﻳﻖ ﺑﲔ‬ ‫اﳌﺘﺸﺎﺑﻪ ﻣﻨﻬﺎ‪ ،4‬وذﻛﺮ ﻋﻦ ﻣﺼﺤﻒ ﻃﺎب ﻗﻮﰊ ﺳﺮاﻳﻲ ﻓﻘﺪ اﺳﺘﺨﺪام ﺧﻄﻮط ﻗﺼﲑة ﻣﺎﺋﻠﺔ ﺧﻔﻴ ًﻔﺎ ﻟﻠﺪﻻﻟﺔ‬ ‫ﻋﻠﻰ اﻟﻨﻘﺎط‪ ،‬وﻟﻴﺴﺖ ﻋﺎﻣﺔ ﰲ ﻛﻞ اﳊﺮوف‪ ،‬واﺳﺘﺨﺪم اﳊﱪ اﻷﺳﻮد اﳌﺴﺘﺨﺪم ﰲ اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ ﳍﺬﻩ‬ ‫ﺑﺪﻻ ﻣﻦ ﺣﺮﻛﺎت اﻟﺘﺸﻜﻴﻞ ﻓﻘﺪ اﺳﺘﺨﺪم ﳍﺎ اﳊﱪ اﻷﲪﺮ‪ ،‬ﺣﱴ وإن ﱂ‬ ‫اﻹﺷﺎرات‪ ،‬أﻣﺎ اﻟﻨﻘﺎط اﳌﻮﺿﻮﻋﺔ ً‬ ‫ﻳﺸﻤﻞ ﻛﻞ اﳊﺮوف‪ ،‬وﻳﻼﺣﻆ أن ﺗﻠﻚ اﻟﻨﻘﺎط اﳊﻤﺮاء ﺗﺘﻔﻖ واﻟﻄﺮﻳﻘﺔ اﻟﱵ ﺟﺮى ﻋﻠﻴﻬﺎ أﺑﻮ اﻷﺳﻮد اﻟﺪؤﱄ‪،‬‬ ‫ﻛﻤﺎ اﺣﺘﻮى اﳌﺼﺤﻒ ﻋﻠﻰ إﺷﺎرات ﻋﻠﻰ ﺷﻜﻞ ﻓﻮاﺻﻞ داﺋﺮﻳﺔ)إﺷﺎرات وﻗﻒ( اﺳﺘﺨﺪم ﻓﻴﻬﺎ اﳊﱪ اﳌﻠﻮن‬ ‫ﻓﻴﻤﺎ ﺑﲔ اﻵ‪レ‬ت‪ ،‬ﰒ ﺎﻳﺔ ﻛﻞ ﲬﺲ آ‪レ‬ت إﺷﺎرة ﺗﻜﱪ ﺗﻠﻚ اﻹﺷﺎرة‪ ،‬ﰒ أﻛﱪ ﻣﻨﻬﺎ ﰲ ﺎﻳﺔ ﻋﺸﺮ آ‪レ‬ت‪.5‬‬ ‫وذﻛﺮ ﻋﻦ اﳌﺼﺤﻒ اﳊﺴﻴﲏ أن ﱂ ﻳﺴﺘﺨﺪم اﻟﻨﻈﺎم اﻟﺬي اﺳﺘﺨﺪﻣﺔ أﺑﻮ اﻷﺳﻮد اﻟﺪؤﱄ ﻟﻠﺪﻻﻟﺔ ﻋﻠﻰ‬ ‫ﻗﻠﻴﻼ)وﻫﻲ اﻟﻌﻼﻣﺎت اﻟﱵ ﺗﺸﺒﻪ اﳊﺮﻛﺎت اﳉﺎري‬ ‫اﳊﺮﻛﺔ‪ ،‬واﺳﺘﺨﺪﻣﺖ ﻓﻴﻪ ﺧﻄﻮط ﻗﺼﲑة ﻣﺎﺋﻠﺔ إﱃ اﻟﻴﺴﺎر ً‬ ‫ﺑﺪﻻﻣﻦ اﻟﻨﻘﺎط اﳌﺴﺘﺨﺪﻣﺔ اﻟﻴﻮم ﻟﻠﺘﻤﻴﻴﺰ ﺑﲔ اﻷﺣﺮف اﳌﺘﺸﺎ ﺔ‪ ،‬أي أن اﻟﺘﻨﻘﻴﻂ‬ ‫اﺳﺘﺨﺪاﻣﻬﺎ اﻟﻴﻮم( ً‬ ‫ﻣﺴﺘﺨﺪم ﻓﻴﻪ‪ ،‬واﺳﺘﺨﺪم ﻟﻠﺪﻻﻟﺔ ﻋﻠﻰ ﺎﻳﺔ اﻵ‪レ‬ت ﺧﻄﻮط ﻣﺮﺻﻮﺻﺔ ﺑﻌﻀﻬﺎ ﻓﻮق ﺑﻌﺾ‪ ،‬واﺳﺘﺨﺪم‬ ‫ﻋﻼﻣﺎت ﻟﻠﺘﻌﺸﲑ ﻋﻠﻰ ﺷﻜﻞ ﻣﺮﺑﻌﺎت ﺑﺪاﺧﻠﻬﺎ زﺧﺮﻓﺔ ﻣﻠﻮﻧﺔ ﻟﻮان ﳐﺘﻠﻔﺔ‪ ،6‬وﻗﺎل ﻋﻦ ﻣﺼﺤﻒ ‪ヨ‬رﻳﺲ‪،‬‬ ‫ﻧﻪ ﺗﻈﻬﺮ ﻓﻴﻪ أوﱃ ﳕﺎذج ﻋﻤﻠﻴﺔ اﻟﻨﻘﻂ واﻟﺸﻜﻞ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻳﻀﻢ ﻋﻼﻣﺎت ﻟﻠﺘﻌﺸﲑ‪،7‬‬ ‫وذﻛﺮ أن ﻣﺼﺤﻒ ﺻﻨﻌﺎء اﺳﺘﺨﺪم ﻃﺮﻳﻘﺔ اﻟﺘﺸﻜﻴﻞ ‪ヨ‬ﳌﺪاد اﻷﲪﺮ اﻟﱵ ﺑﺪأ ﺎ اﻟﺪؤﱄ‪ ،‬ﺣﱴ أن اﳊﺮﻛﺎت‬ ‫اﳌﺴﺘﺨﺪﻣﺔ ﰲ اﳌﺼﺤﻒ ﺗﺪل ﻋﻠﻰ ﻣﺮﺣﻠﺔ ﻣﺎ ﺑﻌﺪ اﻟﺪؤﱄ‪ ،‬ﺣﻴﺚ إن ﻃﺮﻳﻘﺔ اﻟﺪؤﱄ ﻛﺎﻧﺖ ﺗﺘﻢ ﻓﻴﻬﺎ ﺗﺸﻜﻴﻞ‬ ‫اﻷﺣﺮف اﻷﺧﲑة ﻣﻦ اﻟﻜﻠﻤﺎت ﻓﻘﻂ‪ ،‬ﻟﻜﻦ ﰲ ﻫﺬا اﳌﺼﺤﻒ ﰎ ﲢﺮﻳﻚ ﺑﻌﺾ اﻷﺣﺮف اﻷﺧﺮى ﺑﻨﻘﺎط‬ ‫أﻳﻀﺎ‪ ،‬ﻛﻤﺎ أن اﻟﻨﻘﺎط ﻛﺎﻧﺖ ‪ヨ‬ﳌﺪاد اﻷﺳﻮد ﻋﻠﻰ اﳊﺮوف ﻟﻠﺘﻔﺮﻳﻖ ﺑﻴﻨﻬﺎ وﺑﲔ اﻷﺣﺮف اﳌﺘﺸﺎ ﺔ‪،‬‬ ‫ﲪﺮاء ً‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣﯾري‪ ،‬ﻣﻌﺟم اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪.1:275 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣﯾري‪ ،‬ﻣﻌﺟم اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪.466-1:461 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣﯾري‪ ،‬ﻣﻌﺟم اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪.275-1:265 ،‬‬ ‫‪4‬طﯾﺎر آﻟﺗﯾﻘوﻻج ‪ ،‬اﻟﻣﺻﺣف اﻟﺷرﯾف اﻟﻣﻧﺳوب إﻟﻰ ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻋﻔﺎن ‪ :W‬ﻧﺳﺧﺔ ﻣﺗﺣف طوب ﻗﺎﺑﻲ ﺳراﯾﻲ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪).1‬إﺳﺗﻧطﺑول‪ :‬ﻣرﻛز اﻷﺑﺣﺎث ﻟﻠﺗﺎرﯾﺦ واﻟﻔﻧون واﻟﺛﻘﺎﻓﺔ اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ‪،‬‬ ‫‪.76 ،(2007/1428‬‬ ‫‪5‬ﻗوﻻج‪ ،‬اﻟﻣﺻﺣف اﻟﺷرﯾف اﻟﻣﻧﺳوب إﻟﻰ ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻋﻔﺎن ‪ W‬ﻧﺳﺧﺔ ﻣﺗﺣف طوب ﻗﺎﺑﻲ ﺳراﯾﻲ ‪.87 ،86‬‬ ‫‪6‬ﻗوﻻج‪ ،‬اﻟﻣﺻﺣف اﻟﺷرﯾف اﻟﻣﻧﺳوب إﻟﻰ ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻋﻔﺎن ‪ W‬ﻧﺳﺧﺔ ﻣﺻﺣف ﺻﻧﻌﺎء‪ ،‬ص ‪.138‬‬ ‫‪7‬ﻗوﻻج‪ ،‬اﻟﻣﺻﺣف اﻟﺷرﯾف اﻟﻣﻧﺳوب إﻟﻰ ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻋﻔﺎن ‪ W‬ﻧﺳﺧﺔ ﻣﺻﺣف ﺻﻧﻌﺎء‪ ،‬ص ‪.153‬‬ ‫‪215‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﻛﺬﻟﻚ ﻳﻮﺟﺪ ﻋﻼﻣﺎت ﺎﻳﺔ اﻵ‪レ‬ت ﺗﺘﺸﻜﻞ ﻣﻦ ﲬﺴﺔ أو ﺳﺘﺔ ﺧﻄﻮط ﻣﺮﺻﻮﺻﺔ ﻓﻮق ﺑﻌﻀﻬﺎ‪ ،‬و ﺎﻳﺔ‬ ‫ﻛﻞ ﻋﺸﺮ آ‪レ‬ت ﻋﻼﻣﺎت ﺗﻌﺸﲑ ﻣﺴﺘﺪﻳﺮة اﻟﺸﻜﻞ ﻣﺰﻳﻨﺔ‪.1‬‬ ‫‪ -4‬ذﻛﺮ اﻟﺪاﱐ أن ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻨﻘﻮﻃﺔ ﺑﻨﻘﻂ ﻧﺼﺮ ﺑﻦ ﻋﺎﺻﻢ‪ ،‬اﻟﺬي ﻳﻌﺪ أول ﻣﻦ‬ ‫ﻧﻘﻂ‪ ،‬وذﻛﺮ أن اﳌﺒﺘﺪئ ‪ヨ‬ﻟﻨﻘﻂ أﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة‪ ،‬وﻋﻨﻬﻢ أﺧﺬ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬وﻋﻦ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ َﻋﺎ ﱠﻣﺔ أﻫﻞ‬ ‫اﳉﻤﻊ‪،‬‬ ‫اﻟْﻤﻐﺮب ﻣﻦ اﻷﻧﺪﻟﺴﻴﲔ َو َﻏﲑﻫﻢ‪ ،‬وﻧﻘﻄﻮا ﺑِِﻪ ﻣﺼﺎﺣﻔﻬﻢ‪ ،‬وﲨﻌﻮا ﺑَﲔ اﳍﻤﺰﺗﲔ‪ ،‬وﺿﻤﻮا ﻣﻴﻤﺎت ْ‬ ‫َوﺟﻌﻠُﻮا اﻟﻨﱪات ‪ヨ‬ﻟﺼﻔﺮة‪ ،‬واﳊﺮﻛﺎت ﻧﻘﻄًﺎ ‪ヨ‬ﳊﻤﺮة‪َ ،‬وﱂ ﳜﺎﻟﻔﻮﻫﻢ ِﰲ َﺷ ْﻲء ﺟﺮى اﺳﺘﻌﻤﺎﳍﻢ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ ﻣﻦ َذﻟِﻚ‬ ‫َوﻣﻦ َﻏﲑﻩ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻗﺎل‪" :‬وﻗﺪ ََﱠﻣﻠﺖ ﻣ ِ‬ ‫ﺻﺎﺣﺐ َ‪ル‬ﻓِﻊ ﺑﻦ أﰊ ﻧﻌﻴﻢ ورواﻳﺔ َﻣﺎﻟﻚ ﺑﻦ‬ ‫ﺼﺎﺣﻔﻨَﺎ اﻟْ َﻘﺪﳝَﺔ اﻟﱠِﱵ ﻛﺘﺒﺖ ِﰲ َزﻣﺎن اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‬ ‫أﻧﺲ ﻓَﻮﺟﺪت َﲨﻴﻊ َذﻟﻚ ﻣﺜﺒﺘًﺎ ﻓ َﻴﻬﺎ ُﻣ َﻘﻴّ ًﺪا ﻋﻠﻰ ﺣﺴﺐ َﻣﺎ أﺛﺒﺖ وﻫﻴﺌﺔ َﻣﺎ ﻳُﻘﻴﺪ ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ‪َ ،‬وَﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫رأَﻳﺖ َذﻟِﻚ ِﰲ ﺳﺎﺋِﺮ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﻚ ﻧﻘﺎط أﻫﻞ َﻣ ﱠﻜﺔ ﻋﻠﻰ أَن‬ ‫ﺎﺣﻒ اﻟﻌﺮاﻗﻴﺔ واﻟﺸﺎﻣﻴﺔ‪ ،‬وﻧﻘﺎﻃﻬﻢ ﻋﻠﻰ َذﻟﻚ إِ َﱃ اﻟْﻴَـ ْﻮم‪َ ،‬وَﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫َْ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ﺳﻠﻔﻬﻢ َﻛﺎﻧُﻮا ﻋﻠﻰ ﻏﲑ َذﻟِﻚ"‪.2‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ ْﻔَﺮة‬ ‫ﱠﺨ ِﻔﻴﻒ َواﻟ ﱡ‬ ‫ﻤﺮة ﻟﻠﺤﺮﻛﺎت واﻟﺴﻜﻮن َواﻟﺘﱠ ْﺸﺪﻳﺪ َواﻟﺘ ْ‬ ‫‪ -5‬واﺳﺘﻤﺮ اﳊﺎل ﰲ ﻧﻘﻂ اﳌﺼﺎﺣﻒ ﰲ اﻟﻘﺮن ‪ヨ‬ﻟﻨﻘﻂ ‪ْ ヨ‬ﳊ َ‬ ‫ﺻﺔ ﰲ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ واﻷﻧﺪﻟﺲ إﱃ ﻋﺼﺮاﻟﺪاﱐ‪.3‬‬ ‫ﻟﻠﻬﻤﺰات َﺧﺎ ﱠ‬ ‫وﻳﺬﻛﺮ اﳌﻨﻴﻒ أن اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺬي ﻗﺎم ﺑﺪراﺳﺘﻪ‪ ،‬اﺳﺘﺨﺪم ﻓﻴﻪ اﻷﻟﻮان اﻷﺧﻀﺮ واﻷﺻﻔﺮ واﻷﲪﺮ ﻟﻨﻘﺎط اﻟﺸﻜﻞ؛‬ ‫اﻷﲪﺮ ﻟﻠﻔﺘﺤﺔ واﻟﻜﺴﺮة واﻟﻀﻤﺔ‪ ،‬واﻷﺻﻔﺮ ﻟﻠﻬﻤﺰات واﻷﺧﻀﺮ ﻟﺒﻴﺎن اﻟﺸﺪات‪ ،‬ﻛﻤﺎ رﲰﺖ ﻋﻼﻣﺔ اﻟﺘﻌﺸﲑ ﺑﻜﻞ ﻣﺎ‬ ‫ﲤﺎﻣﺎ‪ ،‬واﺳﺘﺨﺪم ﰲ إﺧﺮاﺟﻬﺎ اﻷﻟﻮان ﻧﻔﺴﻬﺎ اﻟﱵ اﺳﺘﺨﺪﻣﺖ ﰲ وﺿﻊ ﻋﻼﻣﺎت‬ ‫ﻳﺘﻨﺎﺳﺐ ﻣﻊ زﺧﺮﻓﺔ اﳌﺼﺤﻒ ً‬ ‫اﻟﺸﻜﻞ‪.4‬‬ ‫‪ -5‬ﳑﺎ ﻳﺬﻛﺮ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل ﺟﻬﻮد اﳋﻠﻴﻞ ﺑﻦ أﲪﺪ اﻟﻔﺮاﻫﻴﺪي )ت‪ ،(786/170 .‬اﻟﺬي ﻗﺎم ﺑﺘﻄﻮﻳﺮ‬ ‫ﻧﻈﺎم اﻟﻨﻘﻂ واﻟﺸﻜﻞ‪ ،‬وﻣﻊ اﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ ﺟﻬﻮدﻩ ﰲ ذﻟﻚ‪ ،‬إﻻ أن اﳌﺼﺎﺣﻒ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﱂ ﺗﻨﻘﻂ ﺑﻨﻘﻄﻪ‪،‬‬ ‫اﻟﺸ ْﻌﺮ‪،‬‬ ‫وإﻟﯩﻌﺼﺮ اﻟﺪاﱐ‪ ،‬ﻫﻨﺎك ﻣﻦ ﻻ ﻳﺮى ﻧﻘﻂ اﳋﻠﻴﻞ ﰲ اﻷﻣﻬﺎت‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﺪاﱐ‪َ " :‬و ُ‬ ‫اﺳﺘِ ْﻌ َﻤ ِﺎل ﺷﻜﻞ ِّ‬ ‫ﺗﺮك ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳋﻠِﻴﻞ ِﰲ اﻟْﻤ ِ‬ ‫ﲑﻫﺎ أوﱃ‬ ‫َوُﻫ َﻮ اﻟﺸﻜﻞ اﻟﱠﺬي ِﰲ اﻟْﻜﺘﺐ اﻟﱠﺬي اﺧﱰﻋﻪ َْ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ اﳉﺎﻣﻌﺔ ﻣﻦ ْاﻷُﱠﻣ َﻬﺎت َو َﻏ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اﺗﺒﺎﻋﺎ ﻟﻼﺋﻤﺔ اﻟﺴﺎﻟﻔﲔ"‪.5‬‬ ‫وأﺣﻖ؛ اﻗْﺘ َﺪاء ﲟﻦ اﺑْـﺘَ َﺪأَ اﻟﻨﻘﻂ ﻣﻦ اﻟﺘﱠﺎﺑِﻌﲔ و ً‬ ‫إﳊﺎﺣﺎ ﻋﻠﻰ اﳊﻔﺎظ ﻋﻠﻰ ﲡﺮد اﳌﺼﺤﻒ اﻹﻣﺎم ﻣﻦ ﻛﻞ إﺿﺎﻓﺔ ﻓﻴﻪ ﺣﱴ‬ ‫" وﻳﻈﻬﺮ أن أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ اﻟﻨﺒﻮﻳﺔ ﻛﺎﻧﻮا أﻛﺜﺮ ً‬ ‫ﻳﺒﻘﻰ ﰲ ﻣﻘﺎم اﳌﺮﺟﻌﻴﺔ اﻟﻌﻠﻴﺎ‪ ،‬ﻳﺪل ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﺗﻔﺮﻳﻖ اﻹﻣﺎم ﻣﺎﻟﻚ ﺑﲔ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻷﻣﻬﺎت‪ ،‬واﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﱵ ﻳﺘﻌﻠﻢ‬ ‫ﻓﻴﻬﺎ اﻟﻐﻠﻤﺎن"‪.6‬‬ ‫‪1‬ﻗوﻻج‪ ،‬اﻟﻣﺻﺣف اﻟﺷرﯾف اﻟﻣﻧﺳوب إﻟﻰ ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻋﻔﺎن ‪ W‬ﻧﺳﺧﺔ ﻣﺻﺣف ﺻﻧﻌﺎء‪.181 ،‬‬ ‫‪2‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﻛم ﻓﻲ ﻧﻘط اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.8 ،‬‬ ‫‪3‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﻛم ﻓﻲ ﻧﻘط اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.17،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﻧﯾف‪ ،‬دراﺳﺔ ﻓﻧﯾﺔ ﻟﻣﺻﺣف ﻣﺑﻛر‪.46 ،45 ،‬‬ ‫‪5‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﺣﻛم ﻓﻲ ﻧﻘط اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.22 ،‬‬ ‫‪6‬ﺣﻣﯾﺗو‪ ،‬ﺟﮭود اﻷﻣﺔ اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ ﻓﻲ رﺳم اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم‪.223 ،‬‬ ‫‪216‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ 4‬اﳌﺒﺤﺚ اﻟﺜﺎﻟﺚ‪ :‬ﻣﺼﻨﻔﺎت ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ وذﻛﺮ‬ ‫أﺑﺮز ﳑﻴﺰا ﺎ‬ ‫ﳌﺎ أرﺳﻞ ﺳﻴﺪ‪ ル‬ﻋﺜﻤﺎن اﳌﺼﺎﺣﻒ إﱃ اﻷﻣﺼﺎر‪ ،‬ﺧﺎﺻﺔ اﻷﻣﺼﺎر اﳋﻤﺴﺔ‪ ،‬ﺗﻠﻘﻔﻬﺎ اﻟﻨﺎس ‪ヨ‬ﻟﻘﺒﻮل‪ ،‬وﻋﻜﻒ ﲨﺎﻋﺔ‬ ‫ﻣﻦ اﻟﻘﺮاء ﻋﻠﻰ اﻟﺘﺄﻣﻞ ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬واﺟﺘﻬﺪوا ﰲ دراﺳﺔ رﺳﻮﻣﻬﺎ‪ ،‬ﰒ ﲨﻌﻮا ﻣﺎ ﻣﻠﻮﻩ ﻣﻦ وﺻﻒ ﻟﺒﻌﺾ‬ ‫ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ ﰲ ﻣﺆﻟﻔﺎت‪ ،‬ﻛﺎﻧﺖ ﺑﺪاﻳﺘﻬﺎ ﻣﻦ اﻟﻨﻈﺮ ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺪﳝﺔ ﻣﺒﺎﺷﺮة‪ ،‬وﻛﺎن ﳍﺬا أﺛﺮ ﻛﺒﲑ ‪ヨ‬ﻟﻨﺴﺒﺔ ﳌﻦ‬ ‫ﺟﺎء ﺑﻌﺪﻫﻢ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻣﻬﺪت اﻟﺴﺒﻴﻞ ﻟﻠﺤﺪﻳﺚ ﻋﻦ ﺧﺼﺎﺋﺺ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬ودراﺳﺔ ﻇﻮاﻫﺮﻩ اﻟﱵ ﲣﺘﻠﻒ ﻋﻦ ﻇﻮاﻫﺮ‬ ‫اﻟﺮﺳﻢ اﻹﻣﻼﺋﻲ‪ ،‬وﻣﻦ ﰒ ﻓﻘﺪ ﺷﻜﻠﺖ ﻣﺎدة ﺧﺼﺒﺔ ﻟﻠﻤﺼﻨﻔﲔ ﰲ ا ﺎل ﰲ اﻟﻘﺮون اﻟﻼﺣﻘﺔ‪.‬‬ ‫وﻋﻠﻰ اﻟﺮﻏﻢ ﻣﻦ أن ﺑﺪاﻳﺔ ﺗﺪوﻳﻦ اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﻛﺎن ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻟﺚ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻓﺈن ﻟﻘﺮاء ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻣﺸﺎرﻛﺔ ﻃﻴﺒﺔ‬ ‫ﰲ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ اﳌﺒﻜﺮ ﰲ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬ﺗﺪوﻳﻨًﺎ ﳌﺎ رأوﻩ ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺪﳝﺔ‪ ،‬وﳌﺎ رووﻩ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ ﻣﻦ ﻣﺮو‪レ‬ت‬ ‫ﺗﺘﻌﻠﻖ ﺑﻮﺻﻒ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪.‬‬ ‫وﻳﺮﺟﻊ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ اﳌﺒﻜﺮ ﰲ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ إﱃ ﻋﺪة أﺳﺒﺎب‪ ،‬ﻣﻨﻬﺎ‪:‬‬ ‫‪-1‬‬ ‫أن ﻣﻮاﻓﻘﺔ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ ﺻﺎرت ﺷﺮﻃًﺎ ﻣﻦ ﺷﺮوط ﺻﺤﺔ اﻟﻘﺮاءة‪ ،‬ﺑﻞ إن اﻟﺮﺳﻢ ﺻﺎر –‬ ‫ﺑﻌﺪ اﻟﺮواﻳﺔ‪" -‬اﻟﺮﻛﻦ اﻷﻋﻈﻢ ﰲ إﺛﺒﺎت اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﻟﻠﻘﺮآن"‪ ،‬واﺟﺘﻤﻊ اﻟﻘﺮاء ﻋﻠﻰ ﺗﺮك ﻛﻞ ﻗﺮاءة ﲣﺎﻟﻒ‬ ‫ﺧﻂ اﳌﺼﺤﻒ‪ .‬ﻓﺎﻗﺘﻀﻰ ذﻟﻚ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ؛ ﻟﺘﻤﻴﻴﺰ اﻟﻘﺮاءة اﻟﺼﺤﻴﺤﺔ ﻣﻦ ﻏﲑﻫﺎ‪.‬‬ ‫وﺟﻮد اﺧﺘﻼف ﰲ رﺳﻢ ﻋﺪد ﻣﻦ اﻟﻜﻠﻤﺎت ﺑﲔ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻷﻣﺼﺎر اﳋﻤﺴﺔ‪ ،‬ﳑﺎ‬ ‫‪-2‬‬ ‫دﻋﺎ إﱃ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ ﺑﻴﺎن اﺧﺘﻼف اﳌﺼﺎﺣﻒ ﳊﺼﺮ ﺗﻠﻚ اﻟﻜﻠﻤﺎت‪.1‬‬ ‫ﻛﺜﲑا ﻣﻦ ﻫﺠﺎء اﻟﻜﻠﻤﺎت ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ ﻗﺪ ﺟﺎء ﻋﻠﻰ أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ﺻﻮرة‪ ،‬ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻛﺎن‬ ‫‪-3‬‬ ‫أن ً‬ ‫ﺷﺎﺋﻌﺎ ﻣﻦ ﻗﻮاﻋﺪ اﳍﺠﺎء آﻧﺬاك‪.2‬‬ ‫ً‬ ‫ﺗﻄﻮر ﻗﻮاﻋﺪ اﳍﺠﺎء‪ ،‬وﻇﻬﻮر ﻣﺪرﺳﱵ اﻟﺒﺼﺮة واﻟﻜﻮﻓﺔ اﻟﱵ ﻛﺎن ﻣﻦ اﻫﺘﻤﺎﻣﺎ ﻤﺎ ﺗﻘﺪﱘ‬ ‫‪-4‬‬ ‫أﻳﺴﺮ أﺳﻠﻮب ﻟﻠﻜﺘﺎﺑﺔ‪ ،‬ﺷﻌﺎرﻫﻢ أن اﻷﺻﻞ ﰲ اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ ﻣﻄﺎﺑﻘﺔ اﳋﻂ ﻟﻠﻔﻆ ﺑﺘﻘﺪﻳﺮ اﻻﺑﺘﺪاء ﺑﻪ واﻟﻮﻗﻒ‬ ‫ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﻟﻜﻦ اﻟﺮﺳﻢ ﻻرﺗﺒﺎﻃﻪ ‪ヨ‬ﻟﻘﺮاءات‪ ،‬ﻓﻘﺪ اﻫﺘﻢ ﻋﻠﻤﺎء ﻫﺬا اﻟﺸﺄن ‪ヨ‬ﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ ﻗﻀﺎ‪レ‬ﻩ ﻋﱪ اﻟﻘﺮون‬ ‫ﻟ ﺒﻴﺎن أن رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ ﻟﻴﺲ ﻛﻘﻮاﻋﺪ اﳍﺠﺎء ﻳﺘﻄﻮر‪ ،‬ﺑﻞ ﻫﻮ ﻻ ﺑﺪ ﻣﻦ اﶈﺎﻓﻈﺔ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬وﺑﻴﺎن اﻟﻔﺮوق‬ ‫اﻟﱵ ﺑﻴﻨﻪ وﺑﲔ ﻗﻮاﻋﺪ إﻣﻼء ﻛﻞ ﻋﺼﺮ؛ وﳍﺬا "ﻓﻘﺪ اﲡﻪ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﻘﺮاءات واﻟﻌﺮﺑﻴﺔ –ﻣﻨﺬ وﻗﺖ ﻣﺒﻜﺮ‪-‬‬ ‫إﱃ ﺣﺼﺮ اﻟﻜﻠﻤﺎت اﻟﱵ ﺟﺎءت ﰲ اﳌﺼﺤﻒ ﻣﻜﺘﻮﺑﺔ ﺑﺼﻮرة ﲣﺎﻟﻒ ﻣﺎ اﺻﻄﻠﺢ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﻨﺎس ﰲ‬ ‫ا ﻟﻔﱰات اﻟﻼﺣﻘﺔ‪ ،‬وﻛﺎﻧﺖ ﺣﺼﻴﻠﺔ ﻫﺬا اﻻﲡﺎﻩ ﻫﻮ ﻫﺬﻩ اﻟﻘﺎﺋﻤﺔ اﻟﻄﻮﻳﻠﺔ ﻣﻦ اﳌﺆﻟﻔﺎت ﰲ ﻣﻮﺿﻮع رﺳﻢ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬اﻟﻣﯾﺳر ﻓﻲ ﻋﻠم رﺳم اﻟﻣﺻﺣف وﺿﺑطﮫ‪.64 ،63 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬رﺳم اﻟﻣﺻﺣف‪.168 ،‬‬ ‫‪217‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﳌﺼﺤﻒ"‪.1‬‬ ‫وﺳﻨﺬﻛﺮ ﻣﺎ وﻗﻔﻨﺎ ﻋﻠﻴﻪ ﻣﻦ ﻣﺆﻟﻔﺎت ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬ﰒ ﻧﺬﻛﺮ ﺑﻌﺾ ﳑﻴﺰا ﺎ ﳑﺎ ﺗﻮﻓﺮ ﻟﺪﻳﻨﺎ ﻣﻦ‬ ‫ﻣﻌﻠﻮﻣﺎت‪.‬‬ ‫‪4.1‬‬ ‫ﻣﺼﻨﻔﺎت ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪:‬‬ ‫ﺣﻔﻈﺖ ﻟﻨﺎ ﺑﻌﺾ اﳌﺼﺎدر اﻟﻘﺪﳝﺔ أﲰﺎء ﳎﻤﻮﻋﺔ ﳑﻦ أﻟﻒ ﰲ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ ﺳﺄذﻛﺮ ﻫﺬﻩ اﳌﺼﻨﻔﺎت ﻣﺮﺗﺒﺔ ﺣﺴﺐ‬ ‫‪ラ‬رﻳﺦ وﻓﺎة ﻣﺆﻟﻔﻴﻬﺎ‪:‬‬ ‫‪-1‬‬ ‫ﻛﺘﺎب اﺧﺘﻼف ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻟﺸﺎم واﳊﺠﺎز واﻟﻌﺮاق‪ :‬ﻟﻌﺒﺪ ا ﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ‪.2‬‬ ‫‪-2‬‬ ‫أﻳﻀﺎ‪.3‬‬ ‫ﻣﻘﻄﻮع اﻟﻘﺮآن وﻣﻮﺻﻮﻟﻪ‪ :‬ﻻﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ ً‬ ‫ﻫﺠﺎء اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ :‬ﻟﻴﺤﲕ ﺑﻦ اﳊﺎرث اﻟﺬﻣﺎري‪.4‬‬ ‫‪-3‬‬ ‫‪-4‬‬ ‫ﻣﻘﻄﻮع اﻟﻘﺮآن وﻣﻮﺻﻮﻟﻪ‪ :‬ﳊﻤﺰة ﺑﻦ ﺣﺒﻴﺐ اﻟﺰ‪レ‬ت‪ ،5‬وذﻛﺮ ﻓﻴﻤﺎ ﺳﺒﻖ أن أﻏﻠﺐ‬ ‫اﳌﺮو‪レ‬ت ﻋﻦ ﲪﺰة ﻛﺎﻧﺖ ﰲ اﳌﻘﻄﻮع واﳌﻮﺻﻮل‪ ،‬ﻓﺮﲟﺎ ﺗﻜﻮن ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﻪ‪ ،‬ورﲟﺎ ﺗﻜﻮن وﺻﻠﺖ رواﻳﺔ ﻋﻨﻪ‪.‬‬ ‫ﻛﺘﺎ‪ ヨ‬ﰲ ﻣﺮﺳﻮم اﳌﺼﺤﻒ‪ ،6‬وذﻛﺮ د ﺷﺮﺷﺎل‬ ‫‪-5‬‬ ‫ذﻛﺮ ﺑﻌﻀﻬﻢ أن أ‪ ヨ‬ﻋﻤﺮو اﻟﺒﺼﺮي أﻟﻒ ً‬ ‫أﻧﻪ ﳐﻄﻮط ﰲ ﳐﻄﻮط ﰲ ﻣﻜﺘﺒﺔ أ‪ レ‬ﺻﻮﻓﻴﺎ ﺗﺮﻛﻴﺎ رﻗﻢ )‪.7(4814‬‬ ‫ﻣﺼﻨﻒ ‪ル‬ﻓﻊ ﰲ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ وﻧﻘﻄﻪ‪ ،‬ذﻛﺮ ذﻟﻚ أﺑﻮ داود‪ ،‬وﻫﻮ ﻳﺘﻜﻠﻢ ﻋﻦ‬ ‫‪-6‬‬ ‫ﻚ"‪) .‬اﻷﻋﺮاف ‪"(137/7‬أن ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ ﻋﻠﻰ اﳍﺎء ﻟﺮواﻳﺔ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ‬ ‫ﺖ َرﺑِّ َ‬ ‫رﺳﻢ" َﻛﻠِ َﻤ ُ‬ ‫ﻗﻴﺲ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ ﺑﻦ أﰊ ﻧﻌﻴﻢ اﳌﺪﱐ‪ ،‬وأﺧﺬﻩ اﳍﺠﺎء ﻋﻨﻪ‪ ،‬وﻣﻦ ﻣﺼﻨﻔﻪ‪ ،‬وأﻧﻪ ﻋﺮض ﻣﺼﺤﻔﻪ‪ ،‬ﲟﺼﺤﻒ‬ ‫‪ル‬ﻓﻊ ﺛﻼث ﻋﺸﺮة ﻣﺮة‪ ،‬وﻗﻴﻞ أرﺑﻌﻌﺸﺮة ﻣﺮة‪ ،‬وﻫﻮ اﻟﺼﺤﻴﺢ ﰲ اﻟﻘﻴﺎس؛ إذ ﱂ ﻳﻘﺮأ أﺣﺪ ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻊ‬ ‫‪ヨ‬ﳉﻤﻊ ﻓﺘﻜﻮن اﳌﺼﺎﺣﻒ رﲟﺎ ﲣﺘﻠﻒ ﰲ ذﻟﻚ‪ ،‬ﻻﺧﺘﻼف ﻟﻔﻆ اﻟﻘﺮاء‪.8‬‬ ‫أﻳﻀﺎ ﲟﺎ ذُﻛِﺮ أن ﻟﺒﻌﺾ ﺗﻼﻣﻴﺬﻩ ﻧﺴﺨﺔ ﻋﻨﻪ‪ ،‬وأن‬ ‫وذﻛﺮ د ﲪﻴﺘﻮ أن ﻫﺬا دﻟﻴﻞ أن ﻟﻨﺎﻓﻊ ﻣﺼﻨ ًﻔﺎ‪ ،‬واﺳﺘﺪل ً‬ ‫ﻗﺎﻟﻮن أﺧﺬ اﻟﻘﺮاءة ﻋﻨﻪ ﻏﲑ ﻣﺮة وﻛﺘﺒﻬﺎ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ‪ ،9‬وﻳﻈﻬﺮ أن ﻟﻪ ﻣﺼﺤ ًﻔﺎ وﻟﻴﺲ ﻣﺼﻨ ًﻔﺎ‪ ،‬ﻷن اﳌﺸﻬﻮر ﻋﻨﻪ‬ ‫وﺟﻮد ﻣﺼﺤﻒ‪ ،‬أﻣﺎ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ ﻣﻦ أن ﻟﺘﻼﻣﻴﺬﻩ ﻧﺴﺨﺔ ﻋﻨﻪ‪ ،‬ﻓﻼ ﻳﺪل ﻋﻠﻰ وﺟﻮد ﻣﺼﻨﻒ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﺑﻞ‬ ‫ﻏﺎﻳﺔ ﻣﺎ ﺗﺪل ﻋﻠﻴﻪ أ ﻢ ﻛﺎﻧﻮا ﻳﻀﺒﻄﻮن ﻗﺮاء ﻢ اﻟﱵ ﺗﻠﻘﻮﻫﺎ ﻋﻨﻪ ﻓﻴﻜﺘﺒﻮ ﺎ ﰲ ﻧﺴﺦ‪ ،‬ﻟﲑﺟﻌﻮا إﻟﻴﻬﺎ ﻋﻨﺪ‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬رﺳم اﻟﻣﺻﺣف‪.169 ،168 ،‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.54 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.54 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.55 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.55 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.55 ،‬‬ ‫‪ 7‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.164 :1 ،‬‬ ‫‪ 8‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.569 ،568 :3 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﺣﻣﯾﺗو‪ ،‬ﺟﮭود اﻷﻣﺔ اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ ﻓﻲ رﺳم اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم‪.244 ،‬‬ ‫‪218‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﻟﺘﺜﺒﺖ‪ ،‬وﻫﻲ أﺷﺒﻪ ﲟﺼﺎﺣﻒ ﺧﺎﺻﺔ ﲢﺘﻮي ﻋﻠﻰ ﺣﺮوف ذﻟﻚ اﻟﻘﺎرئ أو اﻟﺮاوي‪.‬‬ ‫‪-7‬‬ ‫ﻛﺘﺎب اﻟﻨﻘﻂ واﻟﺸﻜﻞ ‪ヨ‬ﻟﻌﻠﻞ ﻟﻠﺨﻠﻴﻞ ﺑﻦ أﲪﺪ اﻟﻔﺮاﻫﻴﺪي‪ ،1‬وﻟﻪ ﺟﻬﻮد ﻣﻌﺮوﻓﺔ ﰲ‬ ‫ﺗﻄﻮﻳﺮ ﻧﻈﺎم اﻟﻨﻘﻂ واﻟﺸﻜﻞ اﻟﺬي اﺑﺘﻜﺮﻩ أﺑﻮ اﻷﺳﻮد اﻟﺪؤﱄ وﺗﻼﻣﻴﺬﻩ‪.‬‬ ‫‪-8‬‬ ‫اﺧﺘﻼف ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ وأﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ وأﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة‪ :‬ﻟﻠﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،2‬وروى اﺑﻦ أﰊ‬ ‫داود ﻋﻨﻪ رواﻳﺔ ﰲ اﺧﺘﻼف أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬وأﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ‪ ،‬وأﻫﻞ اﻟﺒﺼﺮة ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،3‬ﻓﻠﻌﻠﻬﺎ ﺗﻜﻮن‬ ‫ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﻪ ﻫﺬا‪ ،‬وﻗﺪ ﺗﻜﻮن وﺻﻠﺖ إﻟﻴﻪ ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﻛﺎﻧﺖ ﻋﺎد ﻢ ﻣﻦ رواﻳﺔ اﻟﻜﺘﺐ ﻋﻠﻰ‬ ‫ﻣﺆﻟﻔﻴﻬﺎ‪ ،‬أو ﻋﻠﻰ ﻣﻦ اﺗﺼﻞ ﺳﻨﺪﻩ ‪ヨ‬ﳌﺆﻟِﻒ‪.‬‬ ‫‪-9‬‬ ‫أﻳﻀﺎ‪.4‬‬ ‫اﳍﺠﺎء‪ :‬ﻟﻠﻜﺴﺎﺋﻲ ً‬ ‫أﻳﻀﺎ‬ ‫‪-10‬‬ ‫ﻣﻘﻄﻮع اﻟﻘﺮآن وﻣﻮﺻﻮﻟﻪ‪ :‬ﻟﻠﻜﺴﺎﺋﻲ ً‬ ‫وﻫﻨﺎك روا‪レ‬ت ذﻛﺮﻫﺎ أﺑﻮ داود ﻋﻦ ﺗﻠﻤﻴﺬﻩ ﻧﺼﲑ ﺑﻦ ﻳﻮﺳﻒ )ت‪ (854/240 .‬ﻋﻦ اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ‬ ‫ﻳﺮﺟﻊ إﱃ اﻟﻘﻄﻊ واﻟﻮﺻﻞ‪ ،‬وﻣﻨﻬﺎ ﻣﺎ ﻳﺮﺟﻊ إﱃ ﻇﻮاﻫﺮ أﺧﺮى‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﺗﻜﻮن ﻣﻦ ﻛﺘﺒﻪ اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ‪ ،‬وﻗﺪ ﺗﻜﻮن‬ ‫وﺻﻠﺖ إﻟﻴﻪ رواﻳﺔ‪.5‬‬ ‫ف َ ِْﰐ ﱠ‬ ‫ا‪) ."ُY‬اﳌﺎﺋﺪة‬ ‫ﺴ ْﻮ َ‬ ‫وﺻﺮح اﺑﻦ اﻷﻧﺒﺎري ﺑﻨﻘﻠﻪ ﻋﻦ ﻛﺘﺎب اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬ﻗﺎل‪ :‬وﰲ ﻛﺘﺎب اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ "ﻓَ َ‬ ‫‪ヨ(54/5‬ﻟﺘﺎء‪ ،‬وأﻇﻨﻪ ﻏﻠﻄًﺎ‪ ،6‬وﻟﻜﻦ ﱂ ﻳﺒﲔ اﺳﻢ اﻟﻜﺘﺎب اﻟﺬي ﻧﻘﻞ ﻣﻨﻪ‪ ،‬ﻷن ﻟﻪ ﺛﻼﺛﺔ ﻛﺘﺐ ﰲ ﻫﺬا‬ ‫ا ﺎل‪ ،‬ﻟﻜﻦ اﳌﻬﻢ أن أﺣﺪ ﻛﺘﺒﻪ وﺻﻠﺖ إﱃ اﺑﻦ اﻷﻧﺒﺎري‪.‬‬ ‫ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ‪ :‬ﻟﻠﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ‪:‬‬ ‫‪-11‬‬ ‫وﻳﻌﺪ ﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎب ﻣﻦ أﺑﺮز ﻣﺼﻨﻔﺎت اﻟﺮﺳﻢ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬وروى ﻓﻴﻪ اﳍﺠﺎء ﻋﻦ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ‬ ‫ﻧﻘﻮﻻ ﻛﺜﲑة‪ ،‬ﻧﻘﻠﻬﺎ ﻣﻨﻪ ﻋﻠﻤﺎء‬ ‫اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬ﺧﺎﺻﺔ ﻣﺼﺤﻒ ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬وﻫﻮ إن ﱂ ﻳﺼﻞ إﻟﻴﻨﺎ إﻻ أن ﻫﻨﺎك ً‬ ‫اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﺳﻴﺄﰐ ﺗﻮﺿﻴﺤﻪ ﻓﻠﻬﺬا اﻟﻜﺘﺎب أﺛﺮ ﰲ ﻣﺆﻟﻔﺎت ﻫﺬا اﻟﻌﻠﻢ اﻟﻼﺣﻘﺔ‪ ،‬ﻷﻧﻪ وﺻﻞ إﱃ‬ ‫ﻛﺜﲑا‪ ،‬ﺑﻞ وﺻﻞ إﱃ اﻟﻠﺒﻴﺐ اﻟﺬي ﻃﺎﻟﻊ ﺑﻌﻀﻪ‪.‬‬ ‫اﻹﻣﺎﻣﲔ اﻟﺪاﱐ وأﰊ داود ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻴﻬﻤﺎ‪ ،‬وأﻓﺎدوا ﻣﻨﻪ ً‬ ‫وﻫﻮ أﻗﺪم ﻛﺘﺎب ﻣﻦ ﻛﺘﺐ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﺬي ﺻﺮح اﻟﺪاﱐ ﺑﺮﺟﻮﻋﻪ إﻟﻴﻪ‪،‬وﱂ ﻳﺼﺮح ﺑﺮﺟﻮﻋﻪ إﱃ ﻣﺼﺎدر ﻣﻜﺘﻮﺑﺔ‬ ‫ﺳﻮى ﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎﺑﻮﻛﺘﺎب ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﻴﺴﻰ اﻷﺻﺒﻬﺎﱐ‪ ،‬وﻫﻮ ﻣﻦ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻟﺚ اﳍﺠﺮي‪ ،‬وﻣﺎدة ﻛﺘﺎﺑﻪ‬ ‫ﻣﺴﺘﻘﺎة ﻣﻦ رواﻳﺘﻪ ﻋﻦ ﺷﻴﺨﻪ ﻧﺼﲑ اﻟﺬي ﻛﺎن ﻣﻦ اﻷﺋﻤﺔ اﳊﺬاق ﻻﺳﻴﻤﺎ ﰲ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬وﻟﻪ ﻓﻴﻪ‬ ‫ﻣﺼﻨﻒ‪ ،7‬وروى ﻧﺼﲑ ﻋﻦ اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ‪ ،‬وﻫﺬا ﻻ ﻳﻌﲏ أﻧﻪ ﱂ ﻳﺼﻞ إﱃ اﻟﺪاﱐ ﺳﻮى ﻫﺬﻳﻦ اﻟﻜﺘﺎﺑﲔ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻛﺎن‬ ‫‪ 1‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.65 ،53‬‬ ‫‪ 2‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.54 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن أﺑﻲ داود‪ ،‬اﻟﻣﺻﺎﺣف‪.144 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﺑن اﻟﻧدﯾم‪ ،‬اﻟﻔﮭرﺳت‪.97 ،‬‬ ‫‪ 5‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.644 :3 ،470 ،469 :202،3 ،201 :2 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﻷﻧﺑﺎري‪ ،‬ﻣرﺳوم اﻟﺧط‪.26 ،‬‬ ‫‪ 7‬اﻟذھﺑﻲ‪ ،‬ﻣﻌرﻓﺔ اﻟﻘراء اﻟﻛﺑﺎر‪.427 :1 ،‬‬ ‫‪219‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻳﺮوي ﻣﻀﻤﻦ اﻟﻜﺘﺐ اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ ‪ヨ‬ﻟﺮواﻳﺔ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻪ‪ ،‬وإن ﱂ ﻳﺼﺮح ﻧﻪ ﻣﻦ ﻛﺘﺒﻬﻢ‪.1‬‬ ‫أﺛﺮا ﻣﻠﺤﻮﻇًﺎ ﰲ ﺗﺸﻜﻴﻞ ﻣﺎدة ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ وﻗﻴﺎﻣﻪ‬ ‫وﻫﺬا ﻳﺪل ﻋﻠﻰ أن ﳌﺆﻟﻔﺎت اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي وﻣﺮو‪ レ‬ﻢ ً‬ ‫ﻣﺴﺘﻘﻼ‪.‬‬ ‫ﻋﻠﻤﺎ‬ ‫ً‬ ‫ﺑﻨﻔﺴﻪ ً‬ ‫وﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎب ﻳﻌﺪ ﻣﻦ اﻟﻜﺘﺐ اﳌﻔﻘﻮدة ﻟﻸﺳﻒ اﻟﺸﺪﻳﺪ رﻏﻢ ﻣﻦ أﻧﻪ وﺻﻞ إﱃ اﻟﻠﺒﻴﺐ ﺻﺎﺣﺐ اﻟﺪرة‬ ‫اﻟﺼﻘﻴﻠﺔ اﻟﺬي ﻋﺎش ﰲ اﻷﻏﻠﺐ ﺣﱴ ﻣﻄﻠﻊ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻣﻦ اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﺣﻴﺚ ذﻛﺮ أﻧﻪ ﻃﺎﻟﻊ ﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎب ﻋﻨﺪ‬ ‫ﺷﺮﺣﻪ ﻟﻠﻌﻘﻴﻠﺔ‪.2‬‬ ‫اﻟﻘﻴﻤﺔ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ ﻟﻜﺘﺎب ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ‪:‬‬ ‫أوﻻ‪ :‬اﺳﺘﻔﺎدة اﻟﺪاﱐ ﻣﻦ ﻛﺘﺎب ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ‪:‬‬ ‫ً‬ ‫اﻟﺪاﱐ ﻳﺴﻮق ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ ﻋﻦ ﻛﺘﺎب اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ‪ ،‬إﻣﺎ اﺑﺘﺪاء ﻟﺘﻘﺮﻳﺮ ﺣﻜﻢ ﻣﺎ‪ ،3‬وﻋﻨﺪ اﺧﺘﻼف اﳌﺼﺎﺣﻒ‪،‬‬ ‫ﻟﻴﺆﻛﺪ ﺎ ﻣﺎ وﺟﺪ ﻓﻴﻬﺎ ﻣﻦ رواﻳﺔ‪ ،4‬أو ﻟﻴﺒﲔ اﻧﻔﺮادﻩ ﺑﺬﻛﺮ ﺣﻜﻢ ﻣﻌﲔ‪ ،5‬وﻗﺪ ﻳﺮﺟﺤﻬﺎ ﻋﻨﺪ اﻻﺧﺘﻼف‪،6‬‬ ‫وﻗﺪ ﻳﺬﻛﺮ اﻟﺮواﻳﺔ ﻋﻨﻪ ﻟﺘﺆﻛﺪ رؤﻳﺘﻪ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪ ،7‬أو ﺗﺆﻛﺪ رؤﻳﺔ ﻏﲑﻩ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪ ،8‬أو ﻟﱰﺟﺢ رواﻳﺔ ﻋﻠﻰ‬ ‫أﺧﺮى‪ ،‬ﻛﻤﺎ رﺟﺢ رواﻳﺔ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﻴﺴﻰ اﻷﺻﺒﻬﺎﱐ ﻋﻠﻰ رواﻳﺔ أﰊ ﺟﻌﻔﺮ اﳋﺰاز‪ ،9‬وﻗﺪ ﻻ ﻳﺮﺟﺤﻬﺎ اﻟﺪاﱐ‬ ‫ﺧﺎﺻﺔ إذا ﻛﺎﻧﺖ رﲰﺖ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ رﲰًﺎ ﻻ ﺗﺮﲨﺔ‪ ،10‬أو ﺧﺎﻟﻔﺖ اﻹﲨﺎع‪ ،11‬وﻳﺮﺟﻊ إﱃ رواﻳﺘﻪ ﻋﻨﺪﻣﺎ ﻳﻌﺪم‬ ‫ﻛﺪا ﺎ ﺗﺘﺒﻌﻪ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ‪ ،12‬وﻗﺪ ﻳﻨﻘﻞ اﻟﺪاﱐ ﻣﻦ رﲰﻪ دون أن ﻳﻜﻮن اﻟﻐﺎزي ﻗﺪ ﻧﺺ ﻋﻠﻰ ﻛﻴﻔﻴﺔ‬ ‫اﻟﺮواﻳﺔ ﻣﺆ ً‬ ‫اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ‪.13‬‬ ‫وﻗﺪ ﲨﻌﺖ ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ ﻣﻦ ﻛﺘﺎب اﳌﻘﻨﻊ‪ ،‬ﻓﺒﻠﻐﺖ ‪ 18‬رواﻳﺔ‪ ،‬وﻛﺬﻟﻚ ذﻛﺮ اﻟﺪﻛﺘﻮر اﳌﻐﺬوي‪ ،14‬إﻻ أن اﻟﺪاﱐ‬ ‫ﰲ إﺣﺪى ﻫﺬﻩ اﻟﺮوا‪レ‬ت ذﻛﺮ ﻓﻴﻬﺎ ﺣﻜﻤﲔ‪ ،‬ﻓﺘﺼﻠﺢ أن ﺗﻜﻮن رواﻳﺘﲔ‪ ،‬ﻓﻴﻜﻮن ا ﻤﻮع ‪.19‬‬ ‫وﻗﺪ ﺗﻨﻮﻋﺖ ﻫﺬﻩ اﳌﺮو‪レ‬ت اﻟﱵ ذﻛﺮﻫﺎ اﻟﺪاﱐ‪ ،‬ﻓﻔﻲ ﺣﺬف اﻷﻟﻒ وإﺛﺒﺎ ﺎأرﺑﻊ روا‪レ‬ت‪ ،15‬وﺳﺒﻊ روا‪レ‬ت ﰲ‬ ‫‪ 1‬ذﻛر ذﻟك د ﺑﺷﯾر اﻟﺣﻣﯾري ﻋﻧد ﻛﻼﻣﮫ ﻋن ﻣﺻﺎدر اﻹﻣﺎم اﻟداﻧﻲ ﻓﻲ اﻟﻣﻘﻧﻊ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.118 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.147،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.77 -74 :2 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.440 -439 :1 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.462 :1 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.452 ،1:451 ،‬‬ ‫‪ 7‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪52 ،278 ،223 ،113 ،100-99 :2 ،‬‬ ‫‪ 8‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.181 ،110 :2 ،‬‬ ‫‪ 9‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.143 :2 ،‬‬ ‫‪10‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.219 ،218 :2 ،‬‬ ‫‪11‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.116 ،115 :2 ،‬‬ ‫‪12‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.121 :2 ،‬‬ ‫‪ 13‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.119 :1 ،‬‬ ‫‪ 14‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﮭد ﺑن ﻣطﯾﻌﺎﻟﻣﻐذوي‪ ،‬ﻣﺎ روي ﻋن اﻟﻐﺎزي ﺑن ﻗﯾس ﻓﻲ ﻛﺗﺎﺑﮫ )ھﺟﺎء اﻟﺳﻧﺔ( ﻓﻲ رﺳم ﻣﺻﺎﺣف أھل اﻟﻣدﯾﻧﺔ ﺟﻣﻌًﺎ ودراﺳﺔ‪ )،‬اﻟﺟﺎﻣﻌﺔ اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ ﺑﺎﻟﻣدﯾﻧﺔ اﻟﻣﻧورة‪:‬ﻛﻠﯾﺔ‬ ‫اﻟﻘرآن‪ ،‬ﻗﺳم اﻟﻘراءات‪.21 ،(1433-1432 ،‬‬ ‫‪15‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.113 ،77 -74 :2 ،452 ،451 ،440 -439 :1 ،‬‬ ‫‪220‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫رﺳﻢ اﳍﻤﺰة‪ ،1‬ورواﻳﺔ واﺣﺪة ﰲ ﺣﺬف اﻟﻴﺎء‪ ،2‬ورواﻳﺘﺎن ﰲ ‪ヨ‬ب اﻟﺒﺪل‪ ،3‬وﺛﻼث روا‪レ‬ت ﰲ اﳌﻘﻄﻮع‬ ‫واﳌﻮﺻﻮل‪ ،4‬ورواﻳﺔ واﺣﺪة ﰲ ز‪レ‬دة اﻟﻴﺎء‪.5‬‬ ‫‪リ‬ﻧﻴًﺎ‪ :‬اﺳﺘﻔﺎدة أﰊ داود ﻣﻦ ﻛﺘﺎب ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ‪:‬‬ ‫ﻛﺜﲑا‪،‬‬ ‫اﻋﺘﻤﺪ أﺑﻮ داود ﰲ )ﳐﺘﺼﺮ اﻟﺘﺒﻴﲔ(ﻋﻠﻰ ﻛﺘﺎب اﻟﻐﺎزي ً‬ ‫اﻟﺪﻛﺘﻮر اﳌﻐﺬوي أن ﻣﺮو‪レ‬ﺗﻪ ﻋﻨﻪ ﺑﻠﻐﺖ )‪ (36‬رواﻳﺔ‪ ،7‬وﻗﺪ ﻋﺪد‬ ‫أﺑﻮاب اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﻓﻔﻲ ﺣﺬف اﻷﻟﻒ وإﺛﺒﺎ ﺎ ﻋﺸﺮﻳﻦ رواﻳﺔ‪ ،8‬وﰲ‬ ‫ﻓﻬﻮ ﻣﻦ اﳌﺼﺎدر اﳌﻬﻤﺔ ﻋﻨﺪﻩ‪ ،6‬وذﻛﺮ‬ ‫ﺎ ﻓﻮﺻﻠﺖ )‪ (59‬رواﻳﺔ‪ ،‬وﻫﻲ ﻣﺘﻨﻮﻋﺔ ﰲ‬ ‫وﺣﺬف اﻟﻮاو رواﻳﺔ واﺣﺪة‪ ،9‬وﰲ ز‪レ‬دة‬ ‫اﻟﻴﺎءرواﻳﺔ واﺣﺪة‪،10‬وﰲ ‪ヨ‬ب اﻟﺒﺪﻟﺜﻼﺛﺔ ﻋﺸﺮ رواﻳﺔ‪،11‬وﰲ رﺳﻢ اﳍﻤﺰةﺛﻼث ﻋﺸﺮة رواﻳﺔ‪،12‬وﰲ ز‪レ‬دة اﻷﻟﻒ‬ ‫ﲬﺲ روا‪レ‬ت‪،13‬وﰲ اﻟﻘﻄﻊ واﻟﻮﺻﻞ ﲬﺲ روا‪レ‬ت‪ ،14‬وﰲ ز‪レ‬دة اﻟﻨﻮن رواﻳﺔ واﺣﺪة‪.15‬‬ ‫ﻳﺼﺎ ﻋﻠﻰ ﻣﻌﺮﻓﺔ ﻣﺬﻫﺐ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﰲ رﺳﻢ اﻟﻜﻠﻤﺎت‪ ،‬ﻓﻌﻨﺪﻣﺎ ذﻛﺮ ﺣﺬف‬ ‫وﻗﺪ ﻛﺎن أﺑﻮ داود ﺣﺮ ً‬ ‫أﻟﻒ "اﻟﺮ‪レ‬ح" ﰲ ﻣﻮاﺿﻌﻬﺎ اﳌﻌﺮوﻓﺔ‪ ،‬وذﻛﺮ اﺧﺘﻼف اﳌﺼﺎﺣﻒ ﰲ ﺑﻌﻀﻬﺎ‪ ،‬ﻗﺎل‪" :‬وﻻ رﺳﻢ ﻣﻨﻬﻤﺎ اﻟﻐﺎزي‬ ‫ﺑﻨﻘﻴﺲ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ ﻏﲑ اﻟﺬي ﰲ اﳊﺠﺮ‪ ،‬وﻛﺘﺒﻪ ﺑﻐﲑ أﻟﻒ وﱂ ﻳﺬﻛﺮ اﺧﺘﻼﻓًﺎ"‪ ،16‬وﻗﺎل‪" :‬وﻛﺘﺒﻮا ﰲ ﲨﻴﻊ‬ ‫ﺸﺎ ْي ٍء"‪).‬اﻟﻜﻬﻒ ‪ (23/18‬ﻟﻒ ﺑﲔ اﻟﺸﲔ‪ ،‬واﻟﻴﺎء ﻫﻨﺎ‪ ،‬ﻟﻴﺲ ﰲ اﻟﻘﺮآن‬ ‫اﳌﺼﺎﺣﻒ‪َ " :‬وَﻻ ﺗَـ ُﻘﻮﻟَ ﱠﻦ ﻟِ َ‬ ‫ﻏﲑﻩ‪ ،‬وﱂ ﻳﺬﻛﺮﻩ اﻟﻐﺎزي ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ‪ ،‬وﻻ ﻋﻄﺎء‪ ،‬وﻻ ﺣﻜﻢ‪ ،‬وﻻ ذﻛﺮﻩ ﻗﺎﻟﻮن ﰲ اﳊﺮوف اﻟﱵ روﻳﻨﺎﻫﺎ ﻋﻨﻪ ﻋﻦ‬ ‫‪ル‬ﻓﻊ‪.17‬‬ ‫ﻛﺜﲑا ﻣﺎ ﻛﺎن ﻳﺬﻛﺮ أن اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﱂ ﻳﺬﻛﺮ ﰲ رﺳﻢ ﺑﻌﺾ اﻟﻜﻠﻤﺎت ﺷﻴﺌًﺎ‪ ،‬ﻻ ﺗﺮﲨﺔ وﻻ رﲰًﺎ‪ ،‬ﻓﺮﺟﻮﻋﻪ‬ ‫و ً‬ ‫إﱃ ﻛﺘﺎب اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ‪ّ ،‬إﻣﺎ ﻟﻌﺪم اﻟﺮواﻳﺔ‪ ،18‬أو ﻟﺘﺄﻛﻴﺪ رﺳﻢ ﻛﻠﻤﺔ ﻣﺎ‪ ،19‬وﻳﺬﻛﺮﻩ ﺗﻔﺮدﻩ ﺑﺬﻛﺮ ﺣﻜﻢ‬ ‫‪ 1‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.142 ،121 ،116 ،115 ،52 ،143 ،100-99 :2 ،462 :1 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.110 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.234 ،181 :2 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.223 ،219 ،218 ،208 :2 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟداﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻘﻧﻊ‪.278 :2 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﻓﻲ ﻓﮭرس اﻷﻋﻼم اﻟذي أﻋده د‪ .‬ﺷرﺷﺎل‪ ،‬ذﻛر أن أﺑﺎ داود ﻧﻘل ﻋن اﻟﻐﺎزي ﻓﻲ )‪ (49‬ﻣوﺿﻌًﺎ‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1367 :5 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﻐذوي‪ ،‬ﻣﺎ روي ﻋن اﻟﻐﺎزي ﺑن ﻗﯾس ﻓﻲ ﻛﺗﺎﺑﮫ )ھﺟﺎء اﻟﺳﻧﺔ(‪.23 ،‬‬ ‫‪ 8‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪،1056 ،972 -971 ،949 -948 ،944 ،850 ،835 :4 ،798،815 .521،644،667 -520 ،505 -504 :3 ،344 ،236 -235 :2 ،‬‬ ‫‪.1294 :5 ،1184 -1183 ،1168 ،1167 ،1091 -1090 ،1084‬‬ ‫‪ 9‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1195 :4 ،‬‬ ‫‪ 10‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.585 :3 ،‬‬ ‫‪ 11‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1123 ،1038 ،1036 ،944 ،853 -852 ،832 ،831 :4 ،779 -778 ،569 -568 ،526 :3 ،398 ،271 ،269 :2 ،‬‬ ‫‪ 12‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1084 ،1059 ،1022 ،921 :4 ،819 ،817 ،750 :3 ،599 ،470 ،441 ،370 ،324 -323 :2 ،‬‬ ‫‪ 13‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1177 -1176 ،1167 ،1149 :4 ،805 :3 ،381-380 :2 ،‬‬ ‫‪ 14‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1215 :5 ،799 ،779 ،557 -556 :3 ،410 :2 ،‬‬ ‫‪ 15‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1076 :4 ،‬‬ ‫‪ 16‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.236 ،235 :2 ،‬‬ ‫‪ 17‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.805 :3 ،‬‬ ‫‪ 18‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.344 :2 ،‬‬ ‫‪ 19‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.750 :3 ،‬‬ ‫‪221‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪1‬‬ ‫أﺣﻴﺎ‪ ル‬أﺧﺮى ﻳﺮﺟﺢ ﻣﺎ ذﻫﺐ إﻟﻴﻪ ﻏﲑﻩ‪ ،2‬أو‬ ‫أﺣﻴﺎ‪ ،ル‬و ً‬ ‫رﺳﻢ ﺑﻌﺾ اﻟﻜﻠﻤﺎت ‪ ،‬وﻗﺪ ﻳﺮﺟﺢ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ اﻟﻐﺎزي ً‬ ‫ﻳﺮﺟﺢ ﻣﺎ رآﻩ ﰲ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،3‬ﺧﺎﺻﺔ إذا ذﻛﺮﻩ اﻟﻐﺎزي رﲰًﺎ ﻻ ﺗﺮﲨﺔ‪ ،4‬أﻣﺎ إذا ﺗﻌﺎﺿﺪت رواﻳﺘﻪ ورﲰﻪ ﻓﻬﻮ‬ ‫‪5‬‬ ‫أﺣﻴﺎ‪ ル‬ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ‪ ،‬ﻓﻴﺬﻛﺮﻩ اﺑﺘﺪاءً‪.6‬‬ ‫ﺧﺬ ﺑﻪ ‪ ،‬وﻳﻘﺘﺼﺮ ً‬ ‫وﺻﺮح أﺑﻮ داود ن رﺳﻢ اﻟﻐﺎزي ﻣﻦ اﳌﺮﺟﺤﺎت ﻋﻨﺪﻩ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻗﺎل ﻋﻦ ﻗﻄﻊ }أن ﻻ{ ﰲ اﻷﻧﺒﻴﺎء‪" :‬وأ‪ル‬‬ ‫أﺳﺘﺤﺐ ﻛﺘﺐ اﻟﺬي ﰲ اﻷﻧﺒﻴﺎء ‪ヨ‬ﻟﻨﻮن ﻣﺜﻞ اﻟﻌﺸﺮة اﳌﺬﻛﻮرة ﻟﻜﺘﺎب اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ذﻟﻚ ﻛﺬﻟﻚ‪ ،‬ورﺳﻢ اﻟﻐﺎزي‬ ‫وﺣﻜﻢ وﻋﻄﺎء ﻟﺬﻟﻚ ﻛﺬﻟﻚ"‪.7‬‬ ‫ﻓﻤﺜﻼ‪ ،‬ﻗﺎل أﺑﻮ داود ‪ ":‬ورﺳﻢ‬ ‫وﻣﻦ ذﻟﻚ أﻧﻪ ﻛﺎن ﻳﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ رﲰﻪ ﻋﻨﺪ اﺧﺘﻼف رواة ‪ル‬ﻓﻊ اﻟﻨﺎﻗﻠﲔ ﻋﻨﻪ‪ً ،‬‬ ‫ﺣﻜﻢ‪ ،‬وﻋﻄﺎء‪َ ":‬ﻻ أ ََرى ا ْﳍُْﺪ ُﻫ َﺪ"‪) .‬اﻟﻨﻤﻞ ‪ (20/27‬ﻟﻒ ﺑﻌﺪ اﻟﺮاء‪ ،‬ورﲰﻬﺎ اﻟﻐﺎزي ‪ヨ‬ﻟﻴﺎء ﻋﻠﻰ اﻷﺻﻞ‬ ‫ﻛﻤﺎ ﻗﺪﻣﻨﺎ‪ ،‬وﻋﻠﻴﻪ اﻻﻋﺘﻤﺎد ﰲ اﳋﻂ‪.8‬‬ ‫ﻣﻌﺎ‪ ،9‬ﻛﻤﺎ ﻗﺪ ﳛﺴﻨﻤﺎ‬ ‫وﻗﺪ ﳜﲑ أﺑﻮ داود ﺑﲔ ﻣﺎ رﲰﻪ اﻟﻐﺎزي وﺑﲔ ﻣﺎ ﳚﺐ ﻣﻦ ﺣﻴﺚ اﻷﺻﻞ‪ ،‬ﻓﻴﺤﺴﻨﻬﻤﺎ ً‬ ‫رﲰﻪ اﻟﻐﺎزي‪ ،‬وﻣﺎ رواﻩ ﻏﲑﻩ‪.10‬‬ ‫‪リ‬ﻟﺜًﺎ‪ :‬اﺳﺘﻔﺎدة اﻟﻠﺒﻴﺐ ﺻﺎﺣﺐ اﻟﺪرة ﻣﻦ ﻛﺘﺎب ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ‪:‬‬ ‫‪ル‬ﻓﻌﺎ أﻃﺎل اﻟﻨﻈﺮ واﻟﺘﺄﻣﻞ ﰲ ﻣﺼﺤﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬وأن ﺣﻘﻴﻘﺔ اﻟﺮﺳﻢ ﻻ ﺗﺆﺧﺬ إﻻ ﻋﻨﻪ‪،‬‬ ‫ذﻛﺮ اﻟﻠﺒﻴﺐ أن ً‬ ‫وﰒ ذﻛﺮ اﻟﺮواة اﳌﺸﻬﻮرﻳﻦ‪ ،‬اﻟﺬﻳﻦ اﺷﺘﻬﺮوا ‪ヨ‬ﻟﻨﻘﻞ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ وذﻛﺮ ﰲ ﻣﻘﺪﻣﺘﻬﻢ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ‪،‬‬ ‫ﺣﻴﺚ ﻗﺎل اﻟﻠﺒﻴﺐ‪ ":‬ﻓﻜﺎن اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺬي أﻋﻄﻰ ﻋﺜﻤﺎن ﻷﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ ﻻ ﻳﺰال ﻋﻨﺪﻩ]أي‪ル :‬ﻓﻊ[‪ ،‬ﻓﺒﻜﺜﺮة‬ ‫ﻣﻄﺎﻟﻌﺘﻪ ﻟﻪ‪ ،‬وﻣﻮاﻇﺒﺘﻪ إ‪レ‬ﻩ ﺗﺼ ﱠﻮر ﰲ ﺧﻠﺪﻩ‪ ،‬ﻓﻠﻢ ﺗﺆﺧﺬ ﺣﻘﻴﻘﺔ اﻟﺮﺳﻢ إﻻ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ"‪.11‬‬ ‫ﺑﻌﻀﺎ ﻣﻦ ﻛﺘﺎب ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ‪ ،‬ﻗﺒﻞ أن ﻳﺸﺮع ﰲ ﺷﺮﺣﺎﻟﻌﻘﻴﻠﺔ‪ ،12‬وﻣﻦ ﻫﻨﺎ رﺟﺢ‬ ‫وﺻﺮح اﻟﻠﺒﻴﺐ أﻧﻪ ﻃﺎﻟﻊ ً‬ ‫ﻛﺎﻣﻼ‪ ،‬وإﻻ ﻓﻤﺎ اﻟﺬي‬ ‫ﻛﺎﻣﻼ ﺳﻮى اﻟﺪاﱐ وأﰊ داود‪ ،‬وأن اﻟﻠﺒﻴﺐ ﱂ ﻳﺼﻠﻪ ً‬ ‫ﺑﻌﺾ اﻟﺒﺎﺣﺜﲔ أﻧﻪ ﱂ ﻳﻄﻠﻊ ﻋﻠﻴﻪ ً‬ ‫ﳚﻌﻠﻪ ﻳﻘﺮأ اﳌﻮﺳﻌﺎت ﻛـ)اﻟﺘﺒﻴﲔ( و)اﳌﺼﺎﺣﻒ( ﻛﺎﻣﻠﺔ‪ ،‬وﻻ ﻳﻘﺮأ ﻣﻦ ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ اﻟﺬي ﻫﻮ دو ﺎ ﰲ‬ ‫اﳊﺠﻢ‪.13‬‬ ‫‪ 1‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.944 :4 ،381 ،380 :2 ،‬‬ ‫‪ 2‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.779 ،778 ،599 :3 ،269 :2 ،‬‬ ‫‪ 3‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.324 ،323 :2 ،‬‬ ‫‪ 4‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.850 :4 ،667 :3 ،944 :4 ،521 ،520 :3 ،‬‬ ‫‪ 5‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.505 ،504 :3 ،‬‬ ‫‪ 6‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.398 :2 ،‬‬ ‫‪ 7‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.557 ،556 :3 ،‬‬ ‫‪ 8‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.944 :4 ،‬‬ ‫‪ 9‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.831 :3 ،‬‬ ‫‪ 10‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1036 :4 ،‬‬ ‫‪11‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.219 ،‬‬ ‫‪ 12‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.147 ،‬‬ ‫‪13‬ﺣﺎﺗم ﺟﻼﻻﻟﺗﻣﯾﻣﻲ‪ ،‬اﻟﻐﺎزي ﺑن ﻗﯾس وأﻗواﻟﮫ ﻓﻲ اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪)،‬اﻷردن‪ :‬دراﺳﺎت‪ ،‬ﻋﻠوم اﻟﺷرﯾﻌﺔ واﻟﻘﺎﻧون‪،‬اﻟﻣﺟﻠد ‪ ،42‬اﻟﻌدد ‪.657 ،(2015 ،2‬‬ ‫‪222‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻣﺼﺮﺣﺎ ‪ヨ‬ﺳﻢ ﻛﺘﺎﺑﻪ‪ ،‬وﻋﺪة ﻣﺮات دون اﻟﺘﺼﺮﻳﺢ‬ ‫أﻳﻀﺎ ﻣﺮﺗﲔ‬ ‫وذﻛﺮ ﳏﻘﻖ اﻟﺪرة اﻟﺼﻘﻴﻠﺔ أن اﻟﻠﺒﻴﺐ ﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ ً‬ ‫ً‬ ‫ﺎ ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﻪ‪ ،‬واﻟﺼﺤﻴﺢ أﻧﻪ ﺻﺮح ‪ヨ‬ﻟﻨﻘﻞ ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﻪ ﰲ أرﺑﻌﺔ ﻣﻮاﺿﻊ‪ ،‬وﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ ﺑﻮاﺳﻄﺔ ﻛﺘﺎب اﳌﻘﻨﻊ‬ ‫ﻛﺜﲑا‪ ،‬وﺑﻮاﺳﻄﺔ اﻟﺘﺒﻴﲔ‪.‬‬ ‫ً‬ ‫ﺻﺮح ﻓﻴﻬﺎ ‪ヨ‬ﻟﻨﻘﻞ ﻋﻨﻪ ﻣﺒﺎﺷﺮة ﻓﻬﻲ‪:‬‬ ‫أﻣﺎ اﳌﻮاﺿﻊ اﻟﱵ ّ‬ ‫ اﻷول‪ :‬ﻗﻮﻟﻪ‪" :‬وﻗﺎل اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﰲ )ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ(‪" :‬ﻣ ِﻠ ِ‬‫ﻚ ﻳَـ ْﻮِم اﻟ ِّﺪﻳ ِﻦ"‪) .‬اﻟﻔﺎﲢﺔ ‪ (4/1‬ﰲ‬ ‫َ‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن ‪ W‬ﺛﻼﺛﺔ أﺣﺮف ﻣﻠﻚ"‪.1‬‬ ‫ اﻟﺜﺎﱐ‪ :‬وﻗﻮﻟﻪ‪" :‬وﻗﺎل اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﰲ )ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ(‪" :‬واﺗﻔﻖ ﻛﺘﺎب اﳌﺼﺎﺣﻒ ﻋﻠﻰ إﺛﺒﺎت‬‫ِ‬ ‫وﻫ ْﻢ"‪) .‬اﻷﻧﻌﺎم ‪ ،(137/6‬إﻻ أﻫﻞ اﻟﺸﺎم ﻓﺈ ﻢ أﺑﺪﻟﻮا‬ ‫اﻟﻮاو ﺑﻌﺪ اﻷﻟﻒ ﰲ ﻗﻮﻟﻪ ﺗﻌﺎﱃ‪ُ ":‬ﺷ َﺮَﻛﺎ ُؤ ُﻫ ْﻢ ﻟ ُْﲑ ُد ُ‬ ‫ﻣﻦ اﻟﻮاو ‪レ‬ء ﰲ اﻟﺘﻼوة واﻟﺮﺳﻢ؛ ﻷﺟﻞ ﻗﺮاءة ﻗﺎرﺋﻬﻢ اﺑﻦ ﻋﺎﻣﺮ"‪.2‬‬ ‫ﻧﻘﻼ‬ ‫ اﻟﺜﺎﻟﺚ‪ :‬ﺑﻌﺪ أن ﻧﻘﻞ اﻟﻜﻼم ﻋﻦ )ﺟﺰاء( اﳌﺘﻔﻖ ﻋﻠﻰ رﺳﻢ ﳘﺰ ﺎ ‪ヨ‬ﻟﻮاو ﰲ اﳌﻮاﺿﻊ اﻷرﺑﻌﺔ‪ً ،‬‬‫ﻋﻦ اﻟﺘﺒﻴﲔ ﻷﰊ داود‪ ،‬ﻗﺎل اﻟﻠﺒﻴﺐ‪" :‬وذﻛﺮﻩ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﰲ )ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ( ﰲ )‪ヨ‬ب ﻣﺎ اﺟﺘﻤﻌﺖ‬ ‫ﻋﻠﻴﻪ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻷﻣﺼﺎر("‪ ،3‬وﻫﺬا ﻧﻘﻞ ﻣﻬﻢ ﻣﻦ اﻟﻠﺒﻴﺐ ﻓﻔﻴﻪ ﺑﻴﺎ ن اﻟﻐﺎزي ﻗﺴﻢ ﻛﺘﺎﺑﻪ أﺑﻮ ًا‪،ヨ‬‬ ‫ورﲟﺎ أﻓﺎد ﻣﻦ ذﻟﻚ اﻟﺪاﱐ‪.‬‬ ‫ﱰا"‪).‬اﳌﺆﻣﻨﻮن ‪(44/23‬ﻛﺘﺒﺖ ‪ヨ‬ﻷﻟﻒ‪ ،‬ﻗﺎل‪ ":‬وﻗﺎل اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﰲ‬ ‫ اﻟﺮاﺑﻊ‪ :‬ﺑﻌﺪﻧﻘﻠﻪ أن"ﺗَ ْ َ‬‫ﱰا"‪ヨ‬ﻷﻟﻒ"‪ ،4‬وﻓﻴﻪ ﺗﺼﺮﻳﺢ‬ ‫)ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ( ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن ‪ W‬اﻟﺬي ﻳﻘﺎل ﻟﻪ اﻹﻣﺎم"ﺗَ ْ َ‬ ‫‪ヨ‬ﻟﻨﻘﻞ ﻋﻦ اﳌﺼﺤﻒ اﻹﻣﺎم ﻋﺜﻤﺎن‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻳﻜﻮن ﻣﻘﺼﺪﻩ اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺸﺨﺼﻲ‪ ،‬وﻗﺪ ﻳﻜﻮن اﳌﺮاد‬ ‫ﻣﺼﺤﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ ،‬اﻟﺬي ﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ ﺑﻮاﺳﻄﺔ ﺷﻴﺨﻪ ‪ル‬ﻓﻊ‪.‬‬ ‫ أﻣﺎ اﳌﻮاﺿﻊ اﻟﱵ ذﻛﺮﻫﺎ ﺑﻮﺳﻄﺔ اﳌﻘﻨﻊ‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ ﰲ ﺳﺒﻌﺔ ﻣﻮاﺿﻊ‪ ،5‬واﳌﻮاﺿﻊ اﻟﱵ ﻧﻘﻠﻬﺎ ﻋﻨﻬﺎ‬‫ﺑﻮاﺳﻄﺔ اﻟﺘﺒﻴﲔ ﰲ ﻣﻮﺿﻌﲔ‪ ،6‬وﺑﻮاﺳﻄﺔ ﻛﺘﺎب اﺑﻦ أﺷﺘﺔ ﰲ ﻣﻮﺿﻊ واﺣﺪ‪ ،7‬وﻫﻨﺎك ﻣﻮاﺿﻊ ذﻛﺮﻫﺎ ﻣﻦ‬ ‫ﻏﲑ أن ﳛﺪد ﻫﻞ ﻫﻲ ﻣﻦ ﻛﺘﺎب اﻟﻐﺎزي أو ﻣﻦ ﻛﺘﺎب وﺳﻴﻂ‪.8‬‬ ‫اﺑﻌﺎ‪ :‬اﺳﺘﻔﺎدة اﻟﻨﺎﻗﻠﲔ ﻋﻦ ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ ﺑﻮاﺳﻄﺔ‪:‬‬ ‫رً‬ ‫‪ -‬اﻟﺸﺎﻃﱯ)ت‪:(1194/590 .‬أﻓﺎد ﻣﻨﻪ ﰲ )اﻟﻌﻘﻴﻠﺔ( ﰲ ﺛﻼﺛﺔ ﻣﻮاﺿﻊ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻗﺎل‪:9‬‬ ‫‪ 1‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.229 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.270 ،‬‬ ‫‪3‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.499 ،‬‬ ‫‪4‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.526 ،‬‬ ‫‪5‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.580 ،561 ،553 ،466 ،419 ،401 ،301 ،‬‬ ‫‪6‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.420 ،419 ،346 ،‬‬ ‫‪7‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.346 ،‬‬ ‫‪8‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.463 ،245 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﯾﻧظر ﻋﻠﻰ ﺳﺑﯾل اﻟﻣﺛﺎل‪ :‬أﺑو ﻣﺣﻣد اﻟﻘﺎﺳم ﺑن ﻓﯾره اﻟﺷﺎطﺑﻲ‪ ،‬ﻋﻘﯾﻠﺔ أﺗراب اﻟﻘﺻﺎﺋد ﻓﻲ أﺳﻧﻰ اﻟﻣﻘﺎﺻد‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د أﯾﻣن رﺷدي ﺳوﯾد‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ اﻷوﻟﻰ‪) .‬ﺟدة‪ :‬دار ﻧور اﻟﻣﻛﺗﺑﺎت‪،‬‬ ‫‪ ،(2001/1422‬ص‪.19 :‬‬ ‫‪223‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ـﻒ‬ ‫‪ 187‬ﻫﻴ ــﺄ ﻳﻬﻴ ــﺄ ﻣ ــﻊ اﻟ ﱠﺴـﻴِّ ـ ـﺄْ ــﺎ أﻟ ـ ٌ‬ ‫ِ‬ ‫ـﺂت ـ ــﺎ ‪ヨ‬ﻟﻴـ ــﺎ ﺑِـ ــﻼ أﻟـ ـ ٍ‬ ‫ـﻒ‬ ‫‪ 189‬واﳌُْﻨﺸـ ـ ُ‬ ‫‪ 193‬ﻟﻘ ـ ـ ِ‬ ‫ِ‪ヨ‬ﻟْﻴـ ـ ـ ـﺎَ ﺑِـ ـ ـ ـﻼَ أﻟ ـ ـ ـ ٍ‬ ‫ـﻒ ﻓﯩ ـ ـ ــﺎﻟﻼّ ِئ ﻗﺒـ ـ ـ ـ ُﻞ ﺗُـ ـ ـ ـَﺮى‬ ‫ـﺎء ﰱ اﻟـ ـ ـﱡﺮ ِوم ﻟﻠﻐ ـ ــﺎ ِزي وُﻛﻠﱡ ُﻬ ـ ـ ُـﻢ‬ ‫ اﻟﺴﺨﺎوي ﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ ﺑﻮاﺳﻄﺔ اﻟﺪاﱐ‪ ،1‬وﻗﺎل ﻳﺼﻒ ﻛﺘﺎب اﻟﻐﺎزي‪ ":‬وﻛﻞ ﻣﺎ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ ﺣﻜﺎﻩ ﻋﻦ‬‫ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ"‪ ،2‬وﻗﺪ أﻧﻜﺮ اﻟﺴﺨﺎوي ﻋﻠﻰ اﻟﺪاﱐ إﻧﻜﺎرﻩ ﻋﻠﻰ اﻟﻐﺎزي ﰲ رﺳﻢ "ﻫﻴﺄ"‪،‬‬ ‫أﻳﻀﺎ ﰲ اﳌﺼﺤﻒ‬ ‫"ﻳﻬﻴﺄ"‪ ,‬و"ﻣﻜﺮ اﻟﺴﻴﺄ"‪ ،‬و"اﳌﻜﺮ اﻟﺴﻴﺄ" ‪ヨ‬ﻷﻟﻒ ﺑﻌﺪ اﻟﻴﺎء‪ ،‬وﻗﺎل إ ﺎ ﻛﺬﻟﻚ ً‬ ‫اﻟﺸﺎﻣﻲ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ذﻛﺮ اﻟﻐﺎزي‪ ،3‬وﻛﺬا ذﻛﺮ ﻣﻮاﻓﻘﺘﻪ ﳌﺎ رﲰﻪ اﻟﻐﺎزي ز‪レ‬دة اﻟﻴﺎء ﰲ "ﻣﻸﻳﻪ"‪ ،‬و"ﻣﻸﻳﻬﻢ"‪،4‬‬ ‫ﻣ ـ ـ ـ ْـﻊ ‪レ‬ﺋﻬ ـ ـ ــﺎ َر َﺳ ـ ـ ـ َـﻢ اﻟﻐ ـ ـ ــﺎزى وﻗ ـ ـ ــﺪ ﻧُ ِﻜ ـ ـ ـ َـﺮا‬ ‫وﰱ اﳍﺠـ ـ ــﺎء ﻋـ ـ ــﻦ اﻟﻐـ ـ ــﺎزى ﻛـ ـ ــﺬاك ﻳُـ ـ ـ َـﺮى‬ ‫‪5‬‬ ‫ﻛﺜﲑا ﺑﻴﻨﻤﺎ روي ﻋﻦ اﻟﻐﺎزي وﺑﲔ ﻣﺎ‬ ‫وﻛﺬﻟﻚ أﻳﺪ اﻟﺪاﱐ ﰲ ﻧﻘﻠﻪ ﻋﻦ اﻟﻐﺎزي ﰲ ﺑﻌﺾ اﳌﻮاﺿﻊ ‪ ،‬وﻗﺎرن ً‬ ‫‪6‬‬ ‫أﺣﻴﺎ‪ ル‬ﻳﻨﻘﻞ ﻋﻦ اﻟﺪاﱐ ﻗﻮل اﻟﻐﺎزي أو رﲰﻪ دون أن ﻳﺬﻛﺮ ﻣﻮﻗﻔﻪ ﻣﻦ‬ ‫وﺟﺪﻩ ﰲ اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺸﺎﻣﻲ ‪ ،‬و ً‬ ‫ذﻟﻚ‪ ،‬وﻻ ﻛﻴﻔﻴﺔ رﲰﻬﺎ ﰲ اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺸﺎﻣﻲ‪.7‬‬ ‫ ﺷﺮاح اﻟﻌﻘﻴﻠﺔ‪ ،‬وﻻ ﺑﺪ أن ﻳﺬﻛﺮوا اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ‪ ،‬ﻋﻨﺪ ﺷﺮح اﻷﺑﻴﺎت اﻟﺜﻼﺛﺔ‪ ،‬اﻟﱵ ذﻛﺮ اﻟﺸﺎﻃﱯ‬‫ﻓﻴﻬﺎ ﻣﺬﻫﺐ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ‪.‬‬ ‫ واﳋﺮاز ﰲ ﻣﻮرد اﻟﻈﻤﺂن‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﻗﺎل‪:‬‬‫‪8‬‬ ‫واﻟﻴـ ـ ـ ـ ـ ــﺎء ﻋـ ـ ـ ـ ـ ــﻦ ﻛـ ـ ـ ـ ـ ــﻞ ﺑﻠﻔـ ـ ـ ـ ـ ــﻆ اﻟـ ـ ـ ـ ـ ــﻼﰐ‬ ‫‪ 354‬واﻟﻐ ـ ـ ــﺎزي ﰲ اﻟ ـ ـ ــﺮوم ﻣ ـ ـ ــﻊ ﻟﻘ ـ ـ ــﺎيء‬ ‫أﻳﻀﺎ‪:‬‬ ‫وﻗﺎل ً‬ ‫‪ 337‬ﻟﻜ ـ ـ ـ ــﻦ ﰲ اﻟﺴ ـ ـ ـ ــﻴﺊ ﻟﻐ ـ ـ ـ ــﺎز ﺻ ـ ـ ـ ــﻮرا‬ ‫ﻫﻴ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ــﺊ ﻳﻬﻴ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ــﺊ أﻟﻔ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ــﺎ وأﻧﻜ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـ ـﺮا‪.9‬‬ ‫ وﻛﺬا ﺷﺮاح ﻣﻮرد اﻟﻈﻤﺂن‪ ،‬ﻣﺜﻞ‪ :‬اﺑﻦ ﻋﺎﺷﺮ )ت‪ (1630/1040 .‬ﰲ ﻓﺘﺢ اﳌﻨﺎن‪،10‬واﳌﺎرﻏﲏ‬‫)ت‪ (1930/1349 .‬ﰲ دﻟﻴﻞ اﳊﲑان‪.11‬‬ ‫ واﺑﻦ اﳉﺰري )ت‪ (1430/833 .‬ﰲ )اﻟﻨﺸﺮ(‪.12‬‬‫‪ 1‬ﯾﻧظر ﻋﻠﻰ ﺳﺑﯾل اﻟﻣﺛﺎل‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.455 ،450 ،1:447 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟﺳﺧﺎوي‪ ،‬اﻟوﺳﯾﻠﺔ إﻟﻰ ﻛﺷف اﻟﻌﻘﯾﻠﺔ‪.291 ،‬‬ ‫‪ 3‬اﻟﺳﺧﺎوي‪ ،‬اﻟوﺳﯾﻠﺔ إﻟﻰ ﻛﺷف اﻟﻌﻘﯾﻠﺔ‪.346 ،‬‬ ‫‪ 4‬اﻟﺳﺧﺎوي‪ ،‬اﻟوﺳﯾﻠﺔ إﻟﻰ ﻛﺷف اﻟﻌﻘﯾﻠﺔ‪.350 ،‬‬ ‫‪ 5‬اﻟﺳﺧﺎوي‪ ،‬اﻟوﺳﯾﻠﺔ إﻟﻰ ﻛﺷف اﻟﻌﻘﯾﻠﺔ‪.370 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﻟﺳﺧﺎوي‪ ،‬اﻟوﺳﯾﻠﺔ إﻟﻰ ﻛﺷف اﻟﻌﻘﯾﻠﺔ‪.348 ،353 ،282 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺳﺧﺎوي‪ ،‬اﻟوﺳﯾﻠﺔ إﻟﻰ ﻛﺷف اﻟﻌﻘﯾﻠﺔ‪385 ،379 ،‬‬ ‫‪8‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد اﻟﺷرﯾﺷﻲ‪ ،‬اﻟﺷﮭﯾر ﺑﺎﻟﺧراز‪ ،‬ﻣورد اﻟظﻣﺂن ﻓﻲ رﺳم أﺣرف اﻟﻘرآن‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د أﺷرف ﻣﺣﻣد ﻓؤاد‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .3‬اﻹﺳﻣﺎﻋﯾﻠﯾﺔ‪ :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻹﻣﺎم اﻟﺑﺧﺎري‪،‬‬ ‫‪1427‬ھـ‪2006/‬م(‪.29 ،‬‬ ‫‪9‬اﻟﺧراز‪ ،‬ﻣﻧظوﻣﺔ ﻣورد اﻟظﻣﺂن‪.28 ،‬‬ ‫‪10‬ﻋﺑد اﻟواﺣد ﺑن ﻋﺎﺷر اﻷﻧدﻟﺳﻲ‪ ،‬ﻓﺗﺢ اﻟﻣﻧﺎن اﻟﻣروي ﺑﻣورد اﻟظﻣﺂن‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د ﻋﺑد اﻟﻛرﯾم ﺑو ﻏزاﻟﺔ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) .1‬ﻣﺻر‪ :‬دار اﺑن اﻟﺣﻔﺻﻲ‪،1247 :2 ،(2016/1436 ،‬‬ ‫‪.1248‬‬ ‫‪11‬اﻟﻣﺎرﻏﻧﻲ‪،‬دﻟﯾل اﻟﺣﯾران‪.194 ،181 ،180 ،‬‬ ‫‪ 12‬ﯾﻧظر ﻋﻠﻰ ﺳﺑﯾل اﻟﻣﺛﺎل‪ :‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬اﻟﻧﺷر‪.455 ،450 ،447 :1 ،‬‬ ‫‪224‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺧﺎﻣﺴﺎ‪ :‬أﲝﺎث اﳌﻌﺎﺻﺮﻳﻦ ﺣﻮل ﻛﺘﺎب ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ‪:‬‬ ‫ً‬ ‫ﻫﻨﺎك ﲝﺜﺎن ﲨﻌﺎ ﻣﺮو‪レ‬ت ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ‪ ،‬وﲢﺪﺛﺖ ﻋﻦ ﺟﻬﻮد ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪:‬‬ ‫اﻷوﱃ‪" :‬اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ وأﻗﻮاﻟﻪ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ" ﻟﻠﺒﺎﺣﺚ ﺣﺎﰎ ﺟﻼل اﻟﺘﻤﻴﻤﻲ‪:‬‬ ‫ﻓﻘﺪ ﲢﺪث ﻋﻦ ﻣﻨﻬﺞ اﻟﻐﺎزي‪ ":‬أﻧﻪ ﻛﺎن ﻳﺮﺳﻢ ﻛﻠﻤﺎت اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ اﻟﱵ ﲣﺎﻟﻒ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻘﻴﺎﺳﻲ‪ ،‬وﻣﻦ ﰒ‬ ‫ﺷﺮﺣﺎ ﳌﺎ ﻓﻴﻬﺎ ﻣﻦ اﳊﺬف أو اﻟﺰ‪レ‬دة أو ﳓﻮ ذﻟﻚ ﻣﻦ ﻗﻮاﻋﺪ اﻟﺮﺳﻢ‬ ‫ﻛﺎن‬ ‫ً‬ ‫أﺣﻴﺎ‪ ル‬ﻳﺘﺒﻊ ﺑﻌﺾ اﻟﻜﻠﻤﺎت ً‬ ‫أﺣﻴﺎ‪ ル‬ﻛﺎن ﻳﻜﺘﻔﻲ ﺑﺮﲰﻬﺎ دون اﻟﺘﻌﻘﻴﺐ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﺑﺸﻲء‪ ،‬ﻓﺄﻣﺎ اﻟﻘﺴﻢ اﻷول ﻓﻘﺪ اﺣﺘﺞ ﺑﻪ‬ ‫اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬و ً‬ ‫ﺗﺒﻌﺎ ﻟﻠﻐﺎزي‪ ،‬وأﻣﺎ اﻟﻘﺴﻢ اﻟﺜﺎﱐ؛ وﻫﻮ ﻣﺎ‬ ‫ﻛﺜﲑا ﻣﻦ اﻷوﺟﻪ ً‬ ‫اﻟﺸﻴﺨﺎن‪ ،‬و‪ラ‬ﺑﻌﺎ اﻟﻐﺎزي ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﺑﻞ ﻟﻌﻠﻬﻤﺎ اﺧﺘﺎرا ً‬ ‫أوردﻩ اﻟﻐﺎزي رﲰًﺎ ﻻ ﺗﺮﲨﺔ ﻓﻠﻢ ﳛﺘﺠﺎ ﺑﻪ‪ ،‬ورﲟﺎ ﺧﺎﻟﻔﺎﻩ"‪.1‬‬ ‫ﰒ ذﻛﺮ ﰲ اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ ﺑﻌﺪ أن اﺳﺘﻌﺮض أﻗﻮال اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﺗﻈﻬﺮ ﻣﻜﺎﻧﺔ ﻛﺘﺎﺑﻪ ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ‪ ،‬وأﻧﻪ "ﻣﺮﺟﻊ‬ ‫أﺻﻴﻞ ﰲ ‪ヨ‬ﺑﻪ‪ ،‬وﻣﺼﺪر ﻣﻦ اﳌﺼﺎدر اﻟﱵ ﻋﻮل ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻋﻠﻤﺎء ﻓﻦ اﻟﺮﺳﻢ ﰲ أﻗﻮاﳍﻢ وﺗﺮﺟﻴﺤﺎ ﻢ‪ ،‬وﻻ أدل‬ ‫ﻋﻠﻰ ﻟﻚ ﻣﻦ أن ﺷﻴﺨﻲ ﻫﺬا اﻟﻔﻦ اﻟﺪاﱐ وأ‪ ヨ‬دواد ﻧﻘﻼ ﻋﻨﻪ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻴﻬﻤﺎ‪ ،‬ورﺟﺤﺎ ﻣﺎ رﺟﺤﺎﻩ ﰲ ﻋﺪﻩ‬ ‫ﻣﻮاﺿﻊ ﻣﻦ ﻛﺘﺎﺑﻴﻬﻤﺎ‪ ،‬وﰲ ﻫﺬا دﻻﻟﺔ ﻋﻠﻰ ﻣﺪى اﻟﻘﻴﻤﺔ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ ﳍﺬا اﻟﻜﺘﺎب‪ ،‬واﻷﺛﺮ اﻟﺒﺎرز ﻟﻠﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ‬ ‫ﻛﺜﲑا ﳑﺎ ذﻛﺮﻩ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﰲ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺸﺮﻳﻒ ﻣﻮاﻓﻖ ﳌﺎ‬ ‫ﰲ ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬وﻛﺬﻟﻚ ﻓﺈن ً‬ ‫ﺟﺮى ﻋﻠﻴﻪ اﻟﻌﻤﻞ ﻋﻨﺪ أﻫﻞ اﻟﺮﺳﻢ"‪.2‬‬ ‫اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‪" :‬ﻣﺎ روي ﻋﻦ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ )ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ("‪ ،‬ﻟﻠﺪﻛﺘﻮر اﳌﻐﺬوي‪:‬‬ ‫ﺣﻴﺚ ﲨﻊ اﻟﺮوا‪レ‬ت اﻟﱵ ﺗﺮﺟﻊ إﱃ ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ‪ ،‬ﻓﺬﻛﺮ أ ﺎ اﻟﻐﺎزي ﰲ اﳌﻘﻨﻊ )‪ (18‬رواﻳﺔ‪ ،3‬وﰲ ﳐﺘﺼﺮ‬ ‫اﻟﺘﺒﻴﲔ )‪ (36‬رواﻳﺔ‪ ،4‬وﰲ اﻟﻌﻘﻴﻠﺔ ﺑﺬﻛﺮ ﺳﺖ روا‪レ‬ت‪.5‬‬ ‫ﻛﺘﺎ‪ ヨ‬ﰲ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬وﱂ‬ ‫‪-12‬‬ ‫ﻛﺘﺎب ﻋﻄﺎء ﺑﻦ ﻳﺰﻳﺪ اﳋﺮاﺳﺎﱐ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ذﻛﺮ أﺑﻮ داود أن ﻟﻪ ً‬ ‫ﻣﻮﺿﻌﺎ‪ 7‬ﰲ ﺣﲔ ﲰﺎﻩ اﻟﻠﺒﻴﺐ‪ :‬ﻋﻄﺎء ﺑﻦ ﻳﺴﺎر اﳌﺪﱐ‪ ،‬وذﻛﺮ أن‬ ‫ﻳﺴﻤﻪ‪ ،6‬وﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ ﰲ ﺗﺴﻊ وﺛﻼﺛﲔ‬ ‫ً‬ ‫اﺣﺪا أو ﺷﺨﺼﲔ‪.9‬‬ ‫ﻛﺘﺎﺑﻪ اﲰﻪ )اﻟﻠﻄﺎﺋﻒ ﰲ ﻋﻠﻢ رﺳﻢ اﳌﺼﺎﺣﻒ(‪ ،8‬وﻟﺴﺖ أدري أﻛﺎ‪ル‬‬ ‫ﺷﺨﺼﺎ و ً‬ ‫ً‬ ‫وذﻛﺮ د‪.‬ﲪﻴﺘﻮ أن اﻟﻠﺒﻴﺐ اﻧﻔﺮد ﺬﻩ اﳌﻌﻠﻮﻣﺎت ﻋﻦ اﻟﻜﺘﺎب وﻣﺆﻟﻔﻪ‪ ،‬وﻋ ﱠﺪﻩ ﻣﻊ ﺣﻜﻢ ﺑﻦ ﻋﻤﺮان‬ ‫اﻷﻧﺪﻟﺴﻲ ﳑﻦ أﺧﺬ ﻣﻊ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬وﻛﻞ ﻫﺬا ﻣﻔﺘﻘﺮ إﱃ إﺛﺒﺎت؛ إذ ﻻ ﻳﻌﺮف ﰲ‬ ‫‪ 1‬اﻟﺗﻣﯾﻣﻲ‪ ،‬اﻟﻐﺎزي ﺑن ﻗﯾس وأﻗواﻟﮫ ﻓﻲ اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪.657 ،‬‬ ‫‪ 2‬اﻟﺗﻣﯾﻣﻲ‪ ،‬اﻟﻐﺎزي ﺑن ﻗﯾس وأﻗواﻟﮫ ﻓﻲ اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪.666 ،665 ،‬‬ ‫‪ 3‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﻐذوي‪ ،‬ﻣﺎ روي ﻋن اﻟﻐﺎزي ﺑن ﻗﯾس ﻓﻲ ﻛﺗﺎﺑﮫ )ھﺟﺎء اﻟﺳﻧﺔ(‪.21 ،‬‬ ‫‪ 4‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﻐذوي‪ ،‬ﻣﺎ روي ﻋن اﻟﻐﺎزي ﺑن ﻗﯾس ﻓﻲ ﻛﺗﺎﺑﮫ )ھﺟﺎء اﻟﺳﻧﺔ(‪.23 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻣﻐذوي‪ ،‬ﻣﺎ روي ﻋن اﻟﻐﺎزي ﺑن ﻗﯾس ﻓﻲ ﻛﺗﺎﺑﮫ )ھﺟﺎء اﻟﺳﻧﺔ(‪.24 ،‬‬ ‫‪ 6‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.410 :2 ،‬‬ ‫‪ 7‬ﯾﻧظر‪ :‬ﻓﮭرس اﻷﻋﻼم اﻟذي أﻋده د‪ .‬ﺷرﺷﺎل‪ .‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪.1365 :5 ،‬‬ ‫‪ 8‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.501 ،‬‬ ‫‪ 9‬ﻟم أﻗف ﻟﮫ ﻋﻠﻰ ﺗرﺟﻣﺔ‪ ،‬وﺳﻣﺎه أﺑو داود‪ :‬ﻋطﺎء ﺑن ﯾزﯾد اﻟﺧراﺳﺎﻧﻲ‪ ،‬ﻓﻲ ﺣﯾن ﺳﻣﺎه اﻟﻠﺑﯾب ﻓﻲ اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪ :‬ﻋطﺎء ﺑن ﯾﺳﺎر اﻷﻧدﻟﺳﻲ‪ ،‬وﻟﺳت أدري أھﻣﺎ ﺷﺧص واﺣد‪ ،‬أم‬ ‫ﺷﺧﺻﺎن‪ ،‬ﻛﻣﺎ أن اﻟﻠﺑﯾب ﺳﻣﻰ ﻛﺗﺎﺑﮫ‪):‬اﻟﻠطﺎﺋف ﻓﻲ ﻋﻠم رﺳم اﻟﻣﺻﺎﺣف(‪ .‬ﯾﻧظر‪ :‬أﺑو داود‪ ،‬ﻣﺧﺗﺻر اﻟﺗﺑﯾﯾن‪ .1076 ،850 :4 ،269 :2 ،‬واﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪،418 ،‬‬ ‫‪.501 ،419‬‬ ‫‪225‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻋﻠﻤﺎء اﻷﻧﺪﻟﺲ ﻓﻴﻤﺎ وﻗﻔﺖ ﻋﻠﻴﻪ ﻋﻄﺎء ﺑﻦ ﻳﺴﺎر‪ ،‬وﻻ ﰲ اﻟﺮواة ﻋﻦ ‪ル‬ﻓﻊ‪ ،‬وﻻ ﻋﺮف اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﲟﺜﻞ‬ ‫ﻫﺬﻩ اﻟﻌﻨﺎوﻳﻦ اﳌﺴﺠﻮﻋﺔ ﰲ أواﺧﺮ اﳌﺎﺋﺔ اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ‪ .1‬وﻗﺪ ذﻛﺮت ﻫﺬا اﻻﺳﺘﺸﻜﺎل ﰲ ﲝﺜﻲ أﻗﻮل‬ ‫اﻟﻄﻠﻤﻨﻜﻲ)ت‪ (1038/429 .‬ﰲ ﻗﻀﺎ‪ レ‬اﻟﺮﺳﻢ‪ ،2‬وﱂ ﻳﺬﻛﺮ د ﲪﻴﺘﻮ ﻋﻄﺎء ﺑﻦ ﻳﺰﻳﺪ اﳋﺮﺳﺎﱐ اﻟﺬي‬ ‫ﻧﻘﻞ ﻋﻨﻪ أﺑﻮ داود‪.‬‬ ‫"إن اﻟﻨﺘﻴﺠﺔ اﻟﱵ ﻳﻨﺘﻬﻲ إﻟﻴﻬﺎ اﻟﺪارس ﻣﻦ ﺧﻼل ﺗﺘﺒﻊ اﳌﺆﻟﻔﺎت اﻷوﱃ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ أن ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ و‪ラ‬ﺑﻌﻴﻬﻢ ﻗﺪ‬ ‫اﺟﺘﻬﺪوا ﰲ وﺿﻊ ﺗﻠﻚ اﳌﺆﻟﻔﺎت ﻋﻠﻰ ﻏﲑ ﻣﺜﺎل ﺳﺎﺑﻖ‪ ،‬ﻓﻠﻢ ﻳﻜﻦ ﺑﲔ أﻳﺪﻳﻬﻢ ﻣﺆﻟﻔﺎت ﳛﺎﻛﻮ ﺎ‪ ،‬وإﳕﺎ ﲪﻠﻬﻢ‬ ‫اﺟﺘﻬﺎدﻫﻢ وﺣﺮﺻﻬﻢ ﻋﻠﻰ ﺻﻴﺎﻧﺔ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ ﻋﻠﻰ وﺻﻒ رﺳﻢ اﻟﻜﻠﻤﺎت ﻓﻴﻬﺎ‪ ،‬وﺗﺪوﻳﻨﻬﺎ‪ ،‬أو رواﻳﺘﻬﺎ‬ ‫ﻟﺘﻼﻣﻴﺬﻫﻢ‪ ،‬اﻟﺬﻳﻦ دوﻧﻮﻫﺎ ﻋﻨﻬﻢ ﰲ ﻣﺆﻟﻔﺎ ﻢ"‪.3‬‬ ‫و ﺳﺲ ﻋﻠﻰ أﻳﺪي ﻫﺆﻻء اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻋﻠﻢ ﺟﺪﻳﺪ‪ ،‬ﻫﻮ ﻋﻠﻢ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪ ،‬اﻟﺬي ﻳﻌﲎ ﺠﺎء اﳌﺼﺎﺣﻒ"‪.4‬‬ ‫‪4.2‬‬ ‫أﺑﺮز ﳑﻴﺰات ﻣﺼﻨﻔﺎت اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪:‬‬ ‫ﻧﻈﺮا ﻟﻔﻘﺪان ﻣﺆﻟﻔﺎت اﻟﺮﺳﻢ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬ﻓﺈﻧﻪ ‪" :‬ﻳﺼﻌﺐ ﻋﻠﻰ اﻟﺪارس ﺗﻘﺪﱘ ﺻﻮرة واﺿﺤﺔ ﳌﺆﻟﻔﺎت ﻫﺬﻩ اﳊﻘﺒﺔ‪،‬‬ ‫ً‬ ‫إذ ﻳﺒﺪو ﻋﻠﻰ ﻋﺪد ﻣﻦ اﻟﻨﺼﻮص اﻟﺮواﻳﺔ اﻟﺸﻔﻬﻴﺔ ﻋﻦ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺮﺳﻢ اﻷواﺋﻞ‪ ،‬وﳝﻜﻦ أن ﺗﻜﻮن ﻧﺼﻮص أﺧﺮى ﻣﻘﺘﺒﺴﺔ‬ ‫ﻣﻦ ﻣﺆﻟﻔﺎت ﻣﻜﺘﻮﺑﺔ‪ ،5"...‬إﻻ أﻧﻨﺎ ﳑﻜﻦ أن ﻧﺬﻛﺮ ﺑﻌﺾ ﳑﻴﺰات ﻫﺬﻩ اﳌﺆﻟﻔﺎت ﻣﻦ ﺧﻼل اﳌﺮو‪レ‬ت اﻟﱵ وﺻﻠﺖ‬ ‫إﻟﻴﻨﺎ‪ ،‬وذﻟﻚ ﻛﻤﺎ ﰐ‪:‬‬ ‫‪ -1‬ﺗﻘﺘﺼﺮ ﻣﺆﻟﻔﺎت ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻋﻠﻰ وﺻﻒ ﻇﻮاﻫﺮ اﳍﺠﺎء‪ ،‬وﲢﺪد ﻃﺮﻳﻘﺔ رﺳﻢ اﻟﻜﻠﻤﺎت ﻓﺤﺴﺐ‪ ،‬ﰲ ﺣﲔ ﳒﺪ أن‬ ‫ﻣﺆﻟﻔﺎت اﻟﻘﺮون اﻟﺘﺎﻟﻴﺔ ﺗﺘﺨﻠﻠﻬﺎ ﳏﺎوﻻت ﻟﺘﻌﻠﻴﻞ ﺻﻮر اﻟﻜﻠﻤﺎت اﻟﱵ وردت ﰲ اﳌﺼﺤﻒ ﳐﺎﻟﻔﺔ ﻟﻠﺸﺎﺋﻊ ﻣﻦ اﻟﻘﻮاﻋﺪ‬ ‫اﻟﱵ ﻗﻌﺪﻫﺎ ﻋﻠﻤﺎء اﳌﺼﺮﻳﻦ‪ :‬اﻟﻜﻮﻓﺔ واﻟﺒﺼﺮة‪ ،‬ﰲ ﻓﱰات ﻻﺣﻘﺔ ﻟﺘﺎرﻳﺦ ﻧﺴﺦ اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ"‪.6‬‬ ‫‪ -2‬ﻫﻨﺎك روا‪レ‬ت ﻗﻠﻴﻠﺔ ﻋﻦ اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ وأﰊ ﻋﻤﺮو اﻟﺒﺼﺮي‪ ،‬ﺗﻌﻠﻞ ﺑﻌﺾ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬وإن ﻛﺎﻧﺖ ﻗﻠﻴﻠﺔ‪ ،‬إﻻ أ ﺎ ﺗﻌﺪ‬ ‫اﳋﻄﻮة اﻷوﱃ اﻟﱵ ﺷﺠﻌﺖ اﻟﻼﺣﻘﲔ ﻋﻠﻰ ﻣﻮاﺻﻠﺔ اﻟﺒﺤﺚ ﻋﻦ ﺗﻌﻠﻴﻼت ﻣﻨﺎﺳﺒﺔ ﻟﻈﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ‪.‬‬ ‫ﻧﻈﺮا ﻟﻌﺪم وﺟﻮد ﻣﺆﻟﻒ ﳝﻜﻦ اﻟﻨﻈﺮ ﻓﻴﻪ‪ ،‬إﻻ أﻧﻨﺎ ﻧﺘﻮﻗﻊ أ ﺎ اﺷﺘﻤﻠﺖ‬ ‫‪ -3‬ﱂ ﺗﺘﻀﺢ ﻣﻌﺎﱂ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن؛ ً‬ ‫ﻋﻠﻰ رؤﻳﺘﻬﻢ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ ووﺻﻔﻬﻢ ﳌﺎ اﺣﺘﻮﺗﻪ ﻣﻦ ﻇﻮاﻫﺮ‪ ،‬ﺧﺎﺻﺔ ﻣﺎ ﺧﺎﻟﻒ ﻣﻨﻬﺎ ﻗﻮاﻋﺪ اﳍﺠﺎء آﻧﺬاك‪،‬‬ ‫وﳍﺬا ﻛﺎن اﻟﱰﻛﻴﺰ ﰲ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻋﻠﻰ ﻣﻮاﺿﻴﻊ ﻣﻌﻴﻨﺔ‪ ،‬ﻛﺎﳌﻘﻄﻮع واﳌﻮﺻﻮل‪.‬‬ ‫‪ 1‬ﺣﻣﯾﺗو‪ ،‬ﺟﮭود اﻷﻣﺔ اﻹﺳﻼﻣﯾﺔ ﻓﻲ رﺳم اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم‪.246 ،‬‬ ‫‪2‬ﯾﻧظر‪:‬ﺣﻣود ﻣﺣﻣد ﺣﻣود ردﻣﺎن‪ ،‬أﻗوال اﻹﻣﺎم اﻟطﻠﻣﻧﻛﻲ ﻓﻲ ﻗﺿﺎﯾﺎ اﻟرﺳم اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﻲ‪ :‬ﻋرض وﻣﻧﺎﻗﺷﺔ‪ ) ،‬اﻟﺳﻌودﯾﺔ‪ :‬ﻣﺟﻠﺔ ﻣﻌﮭد اﻹﻣﺎم اﻟﺷﺎطﺑﻲ ﻟﻠدراﺳﺎت اﻟﻘرآﻧﯾﺔ‪ ،‬اﻟﻌدد ‪ -28‬اﻟﺳﻧﺔ‬ ‫‪ ،24‬ذو اﻟﺣﺟﺔ ‪/1440‬أﻋﺳطس ‪.125 ،(2019‬‬ ‫‪3‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬اﻟﻣﯾﺳر ﻓﻲ ﻋﻠم رﺳم اﻟﻣﺻﺣف وﺿﺑطﮫ‪.70 ،‬‬ ‫‪4‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬اﻟﻣﯾﺳر ﻓﻲ ﻋﻠم رﺳم اﻟﻣﺻﺣف وﺿﺑطﮫ‪.70 ،‬‬ ‫‪ 5‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬اﻟﻣﯾﺳر ﻓﻲ ﻋﻠم رﺳم اﻟﻣﺻﺣف وﺿﺑطه‪.65 ،‬‬ ‫‪ 6‬اﻟﺣﻣد‪ ،‬رﺳم اﻟﻣﺻﺣف‪.185 ،‬‬ ‫‪226‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﻗﺪ ﻋﺜﺮت ﻋﻠﻰ ﻧﺺ ﻣﻬﻢ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل ﺣﻴﺚ ذﻛﺮ اﻟﻠﺒﻴﺐ أن ﻃﺎﻟﻊ ﻛﺘﺎب ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ ﻟﻠﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ‪ ،‬ﻓﻌﻨﺪ‬ ‫ﻧﻘﻼ ﻋﻦ ﻛﺘﺎب )اﻟﺘﺒﻴﲔ(‪ ،‬ﻗﺎل‪ :‬وذﻛﺮﻩ‬ ‫ﻧﻘﻠﻪ اﻟﻜﻼم ﻋﻦ )ﺟﺰاء( اﳌﺘﻔﻖ ﻋﻠﻰ رﺳﻢ ﳘﺰ ﺎ ‪ヨ‬ﻟﻮاو ﰲ اﳌﻮاﺿﻊ اﻷرﺑﻌﺔ‪ً ،‬‬ ‫اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﰲ )ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ( ﰲ )‪ヨ‬ب ﻣﺎ اﺟﺘﻤﻌﺖ ﻋﻠﻴﻪ ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻷﻣﺼﺎر(‪،1‬وﻫﺬا ﻧﻘﻞ ﻣﻬﻢ ﻣﻦ‬ ‫اﻟﻠﺒﻴﺐ ﻳﺒﲔ أن اﻟﻐﺎزي ﻗﺴﻢ ﻛﺘﺎﺑﻪ أﺑﻮ ًا‪ ،ヨ‬ورﲟﺎ أﻓﺎد ﻣﻦ ذﻟﻚ اﻟﺪاﱐ‪.‬‬ ‫وﻻ أدل ﻋﻠﻰ ذﻟﻚ ﻣﻦ أ ﻢ ﻛﺎﻧﻮا ﻳﺘﻨﺎوﻟﻮن ﻣﺴﺎﺋﻞ اﻟﺮﺳﻢ ﻋﻠﻰ ﻫﻴﺌﺔ أﺑﻮاب ﻣﺴﺘﻘﻠﺔ‪ ،‬أن رواﻳﺔ اﻟﺪاﱐ واﳌﻬﺪوي ﻋﻦ‬ ‫‪ル‬ﻓﻊ رواﻳﺔ ﻃﻮﻳﻠﺔ ﺗﺬﻛﺮ ﻣﺎ ﺣﺬﻓﺖ ﻣﻨﻪ اﻷﻟﻒ ﻣﺮﺗﺒًﺎ ﻋﻠﻰ ﺳﻮر اﳌﺼﺤﻒ‪.‬‬ ‫اﳋﺎﲤﺔ‪:‬‬ ‫ﻳﻄﻴﺐ ﱄ ﰲ اﳋﺘﺎم أن أﺳﺠﻞ ﺑﻌﺾ اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ اﻟﱵ ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻦ ﲦﺎر ﻫﺬا اﻟﺒﺤﺚ اﻟﻴﺎﻧﻌﺔ‪:‬‬ ‫أوﻻ‪:‬أن ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﻛﺎن ﳍﻢ دور ﻣﻠﺤﻮظ ﰲ ﺗﻜﻮﻳﻦ اﳌﺎدة اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ ﻟﻌﻠﻢ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪،‬وأن روا‪ ِ レ‬ﻢ‬ ‫ً‬ ‫ﺘﻘﻼ ﻟﻪ ﻣﺆﻟﻔﺎت ﻣﺘﻨﻮﻋﺔ ﺑﲔ ﻣﻨﻈﻮم‬ ‫ﻋﻠﻤﺎ ﻣﺴ ً‬ ‫وﻣﺆﻟﻔﺎ ﻢ ﻛﺎﻧﺖ ﻟﺒﻨﺔ أﺳﺎﺳﻴﺔ ﰲ ﺑﻨﺎء ﻫﺬا اﻟﻌﻠﻢ‪ ،‬اﻟﺬي أﺻﺒﺢ ﻓﻴﻤﺎ ﺑﻌﺪ ً‬ ‫وﻣﻨﺜﻮر‪.‬‬ ‫‪リ‬ﻧﻴًﺎ‪:‬ﻛﺎﻧﺖ اﻟﺮواﻳﺔ ﻣﻦ أﺑﺮز ﺟﻬﻮد ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬وأﺣﺼﻰ اﻟﺒﺤﺚ ﻣﻦ اﺷﺘﻬﺮ ‪ヨ‬ﻟﺮواﻳﺔ ﻣﻨﻬﻢ‪ ،‬ﻓﺒﻠﻎ ﻋﺪدﻫﻢ ﺳﺒﻌﺔ‬ ‫إﻣﺎﻣﺎ‪ ،‬ﻣﻨﻬﻢ اﳌﻘﻞ وﻣﻨﻬﻢ اﳌﻜﺜﺮ‪ ،‬وﻛﺎﻧﺖ ﻣﺮو‪ レ‬ﻢ ﻣﺒﺜﻮﺛﺔ ﰲ ﻛﺘﺐ اﻟﺮﺳﻢ ﻛﺎﳌﻘﻨﻊ‪ ،‬وﳐﺘﺼﺮ اﻟﺘﺒﻴﲔ‪ ،‬واﻟﺪرة‬ ‫ﻋﺸﺮ ً‬ ‫اﻟﺼﻘﻴﻠﺔ‪ ،‬وﻛﺘﺎب اﳌﺼﺎﺣﻒ ﻻﺑﻦ أﰊ داود‪ ،‬وﻣﺮﺳﻮم اﳋﻂ ﻻﺑﻦ اﻷﻧﺒﺎري‪.‬‬ ‫‪リ‬ﻟﺜًﺎ‪:‬ذﻛﺮ اﻟﺒﺤﺚ ﻣﻦ اﺷﺘﻬﺮ ﺑﺮؤﻳﺔ اﳌﺼﺎﺣﻒ ﻣﻦ ﻗﺮاء اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‪ ،‬وذﻛﺮ أﺑﺮز ﳑﻴﺰات ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‬ ‫اﳍﺠﺮي‪ ،‬ﻣﻦ ﺧﻼل اﳌﺼﺎﺣﻒ اﻟﱵ وﺻﻠﺖ إﻟﻴﻨﺎ‪ ،‬وﻣﻦ ﺧﻼل وﺻﻒ اﻟﻌﻠﻤﺎء ﳌﺼﺎﺣﻒ ﺗﺮﺟﻊ إﱃ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪.‬‬ ‫راﺑﻌﺎ‪:‬أﺣﺼﻰ اﻟﺒﺤﺚ ﻣﺆﻟﻔﺎت ﻋﻠﻢ اﻟﺮﺳﻢ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬ﻓﺒﻠﻐﺖ اﺛﲏ ﻋﺸﺮ ﻣﺆﻟﻔﺎ‪ ،‬وﻛﻠﻬﺎ ﻣﻔﻘﻮدة‪،‬وﻳﻌﺪ ﻛﺘﺎب ِ‬ ‫ﻫﺠﺎء‬ ‫ً‬ ‫ً‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﺎﺣﺐ اﻟﺪرِة‬ ‫ﺐ‬ ‫ُ‬ ‫أﻫﻢ ﻛﺘﺐ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻋﻠﻰ اﻹﻃﻼق‪ ،‬إذ ﻇﻬﺮ أﺛﺮﻩ ﰲ اﳌﺆﻟﻔﺎت اﻟﻼﺣﻘﺔ‪ ،‬ﺣﻴﺚ ﺻﺮح اﻟﻠﺒﻴ ُ‬ ‫اﻟﺴﻨﺔ َ‬ ‫اﻟﺼﻘﻴﻠﺔ اﻟﺬي ﻋﺎش ﰲ اﻷﻏﻠﺐ ﺣﱴ ﻣﻄﻠﻊ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻣﻦ اﳍﺠﺮي‪ ،‬أﻧﻪ ﻃﺎﻟﻊ ﺑﻌﺾ ﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎب‪ ،‬وﻗﺪ أﻓﺎد اﻟﺪاﱐ‬ ‫ﻛﺜﲑا‪ ،‬وﻗﺎﻣﺖ أﲝﺎث ﻋﻠﻤﻴﺔ ﻣﻌﺎﺻﺮة ﲡﻤﻊ أﻗﻮاﻟﻪ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬وﺗﺬﻛﺮ أﺛﺮﻩ ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل‪ ،‬ﻓﻈﻬﺮ‬ ‫وأﺑﻮ داود ﻣﻨﻪ ً‬ ‫أن ﳍﺬا اﻟﻜﺘﺎب ﻗﻴﻤﺔ ﻋﻠﻤﻴﺔ ‪ヨ‬ﻟﻐﺔ‪.‬‬ ‫ﻧﻈﺮا ﻟﻌﺪم وﺟﻮد ﻣﺆﻟﻒ ﳝﻜﻦ اﻟﻨﻈﺮ ﻓﻴﻪ‪ ،‬واﻻﺳﺘﻌﺎﻧﺔ ﺑﻪ ﳌﻌﺮﻓﺔ ﻃﺮﻳﻘﺔ‬ ‫ً‬ ‫ﺧﺎﻣﺴﺎ‪:‬ﱂ ﺗﺘﻀﺢ ﻣﻌﺎﱂ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن؛ ً‬ ‫اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ‪ ،‬إﻻ أﻧﻨﺎ ﻧﺘﻮﻗﻊ أ ﺎ اﺷﺘﻤﻠﺖ ﻋﻠﻰ رؤﻳﺘﻬﻢ ﻟﻠﻤﺼﺎﺣﻒ اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ ووﺻﻔﻬﻢ ﳌﺎ اﺣﺘﻮﺗﻪ ﻣﻦ ﻇﻮاﻫﺮ‪ ،‬وﻋﻠﻰ‬ ‫ﻓﺼﻮﻻ وأﺑﻮ ًا‪.ヨ‬‬ ‫روا‪ レ‬ﻢ ﻋﻦ ﺷﻴﻮﺧﻬﻢ‪،‬وأ ﺎ ﺻﻨﻔﺖ ً‬ ‫ﺳﺎدﺳﺎ‪ :‬ﻛﺎﻧﺖ أﻏﻠﺐ روا‪レ‬ت اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻣﻘﺘﺼﺮة ﻋﻠﻰ وﺻﻒ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﺧﺎﻟﻴﺔ ﻣﻦ اﻟﺘﻮﺟﻴﻪ واﻟﺘﻌﻠﻴﻞ‪ ،‬ووﻗﻒ‬ ‫ً‬ ‫اﻟﺒﺤﺚ ﻋﻠﻰ روا‪レ‬ت ﻷﰊ ﻋﻤﺮو اﻟﺒﺼﺮي واﻟﻜﺴﺎﺋﻴﺘﺘﻌﻠﻖ ﺑﺘﻮﺟﻴﻪ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬وﻫﺬا ﻳﻌﲏ أن اﻟﺘﺄﺳﻴﺲ واﻟﺘﻘﻌﻴﺪ‬ ‫‪1‬اﻟﻠﺑﯾب‪ ،‬اﻟدرة اﻟﺻﻘﯾﻠﺔ‪.499 ،‬‬ ‫‪227‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻟﺘﻮﺟﻴﻪ ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ ﻛﺎﻧﺖ ﺑﺪاﻳﺘﻪ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪ ،‬وأن ﻣﺮو‪レ‬ت ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻣﺰﺟﺖ ﲟﺤﺎوﻻت ﻟﺘﻮﺿﻴﺢ ﻋﻠﻞ‬ ‫ﻣﺮو‪レ‬ت اﻟﻘﺮن اﻷول اﳍﺠﺮي ﻣﻦ ذﻟﻚ‪.‬‬ ‫ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ‪ ،‬ﻓﻴﻤﺎ ﺧﻠﺖ‬ ‫ُ‬ ‫وﻳﻮﺻﻲ اﻟﺒﺤﺚ ‪ヨ‬ﻻﻫﺘﻤﺎم ﲜﻤﻊ ﻣﺮو‪レ‬ت اﻟﻌﻠﻤﺎء ﰲ ﻫﺬا ا ﺎل‪ ،‬وإﻓﺮادﻫﺎ ﲝﺎث ﻣﺴﺘﻘﻠﺔ ﺗﻈﻬﺮ ﻣﻦ ﺧﻼﳍﺎ‬ ‫ﺟﻬﻮدﻫﻢ اﳌﺒﺎرﻛﺔ‪ ،‬ﺧﺎﺻﺔ أوﻟﺌﻚ اﻟﺬﻳﻦ ﳍﻢ ﻟﻴﻒ ﻣﻔﻘﻮدة‪ ،‬ﻓﻘﺪ ﻳﺴﺎﻋﺪ ﲨﻊ ﻫﺬﻩ اﳌﺮو‪レ‬ت ﰲ ﺗﻜﻮﻳ ِﻦ ﻓﻜﺮٍة ٍ‬ ‫ﻋﺎﻣﺔ‬ ‫ﻋﻦ ﻣﻀﻤﻮن ﺗﻠﻚ اﻟﻜﺘﺐ وﺧﺼﺎﺋﺼﻬﺎ‪.‬‬ ‫ﻓﻬﺮس اﳌﺼﺎدر واﳌﺮاﺟﻊ‬ ‫‪.1‬‬ ‫اﺑﻦ أﰊ داوداﻟﺴﺠﺴﺘﺎﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﺳﻠﻴﻤﺎن‪.‬اﳌﺼﺎﺣﻒ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪) .2‬ﺑﲑوت‪ ،‬دار‬ ‫اﻟﺒﺸﺎﺋﺮ اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪1423 ،‬ﻫـ‪2002/‬م(‪.‬‬ ‫‪.2‬‬ ‫اﺑﻨﺎﳉﺰري‪ ،‬أﺑﻮ اﳋﲑ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪.‬اﻟﻨﺸﺮ ﰲ اﻟﻘﺮاءات اﻟﻌﺸﺮ‪) .‬اﳌﻄﺒﻌﺔ اﻟﺘﺠﺎرﻳﺔ اﻟﻜﱪى‪،‬‬ ‫ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ(‪.‬‬ ‫‪.3‬‬ ‫اﺑﻦ اﳉﺰري‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪.‬ﻏﺎﻳﺔ اﻟﻨﻬﺎﻳﺔ ﰲ ﻃﺒﻘﺎت اﻟﻘﺮاء‪) .‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﺑﻦ‬ ‫ﺗﻴﻤﻴﺔ(‪.‬‬ ‫‪.4‬‬ ‫اﺑﻦ اﻟﻨﺪﱘ‪ ،‬أﺑﻮ اﻟﻔﺮج ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إﺳﺤﺎق‪.‬اﻟﻔﻬﺮﺳﺖ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪) .2‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﳌﻌﺮﻓﺔ‪،‬‬ ‫‪1417‬ﻫـ‪1997/‬م(‪.‬‬ ‫‪.5‬‬ ‫اﺑﻦ ﻋﺎﺷﺮ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﻟﻮاﺣﺪ ﺑﻦ ﻋﺎﺷﺮ اﻷﻧﺪﻟﺴﻲ‪.‬ﻓﺘﺢ اﳌﻨﺎن اﳌﺮوي ﲟﻮرد اﻟﻈﻤﺂن‪.‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪.1‬‬ ‫)ﻣﺼﺮ‪ :‬دار اﺑﻦ اﳊﻔﺼﻲ‪.(2016/1436 ،‬‬ ‫‪.6‬‬ ‫اﺑﻦ ﻣﻨﻈﻮر‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻣﻜﺮم ﺑﻦ ﻋﻠﻲ‪" .‬رﺳﻢ"‪ ،‬ﻟﺴﺎن اﻟﻌﺮب‪ .241 :12.‬ﺑﲑوت‪ :‬دار ﺻﺎدر‪،‬‬ ‫ﻋﺎم ‪1414‬ه‪.‬‬ ‫‪.7‬‬ ‫اﻟﺒﺎﻗﻼﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ اﻟﻄﻴﺐ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪ ،‬اﻻﻧﺘﺼﺎر ﻟﻠﻘﺮآن‪ ،‬ﲢﻘﻴﻖ‪ :‬د ﳏﻤﺪ ﻋﺼﺎم اﻟﻘﻀﺎة‪،‬‬ ‫اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﻋﻤﺎن‪ :‬دار اﻟﻔﺘﺢ‪.(2001/1442 ،‬‬ ‫‪.8‬‬ ‫اﻟﺒﺨﺎري‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ‪ .‬اﳉﺎﻣﻊ اﻟﺼﺤﻴﺢ ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .3‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﺑﻦ ﻛﺜﲑ‪،‬‬ ‫‪.(1987/1407‬‬ ‫‪.9‬‬ ‫أﺑﻮ داود‪ ،‬ﺳﻠﻴﻤﺎن ﺑﻦ ﳒﺎح‪.‬ﳐﺘﺼﺮ اﻟﺘﺒﻴﲔ ﳍﺠﺎء اﻟﺘﻨﺰﻳﻞ‪) .‬اﻟـﻤﺪﻳﻨﺔ اﳌﻨﻮرة‪ :‬ﳎﻤﻊ اﳌﻠﻚ ﻓﻬﺪ‪،‬‬ ‫‪1423‬ﻫـ‪2002/‬م(‪.‬‬ ‫‪.10‬‬ ‫اﻟﺘﻤﻴﻤﻲ‪،‬ﺣﺎﰎ ﺟﻼل‪ ،‬اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ وأﻗﻮاﻟﻪ ﰲ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪) ،‬اﻷردن‪ :‬دراﺳﺎت‪ ،‬ﻋﻠﻮم‬ ‫اﻟﺸﺮﻳﻌﺔ واﻟﻘﺎﻧﻮن‪،‬ا ﻠﺪ ‪ ،42‬اﻟﻌﺪد ‪.(2015 ،2‬‬ ‫‪.11‬‬ ‫اﳉﻌﱪي‪ ،‬أﺑﻮ ﳏﻤﺪ إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﺑﻦ ﻋﻤﺮ‪.‬ﲨﻴﻠﺔ أر‪ヨ‬ب اﳌﺮاﺻﺪﰲ ﺷﺮح ﻋﻘﻴﻠﺔ أﺗﺮاب اﻟﻘﺼﺎﺋﺪ‪،‬‬ ‫اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺸﻖ‪ :‬دار اﻟﻐﻮ‪リ‬ﱐ ﻟﻠﺪراﺳﺎت اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪1431 ،‬ﻫـ‪2010/‬م(‪.‬‬ ‫‪228‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪.12‬‬ ‫اﳊﻤﲑي‪،‬ﺑﺸﲑ ﺑﻦ ﺣﺴﻦ‪ ،‬ﻣﻌﺠﻢ اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﺮ‪レ‬ض‪ ،‬ﻣﺮﻛﺰ ﺗﻔﺴﲑ ﻟﻠﺪراﺳﺎت‬ ‫اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪.(1435 ،‬‬ ‫‪.13‬‬ ‫اﳊﻤﺪ‪ ،‬ﻏﺎﱎ ﻗﺪوري‪.‬اﳌﻴﺴﺮ ﰲ ﻋﻠﻢ رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ وﺿﺒﻄﻪ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬ﺟﺪة‪ :‬ﻣﺮﻛﺰ اﻟﺪراﺳﺎت‬ ‫واﳌﻌﻠﻮﻣﺎت اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ ﲟﻌﻬﺪ اﻹﻣﺎم اﻟﺸﺎﻃﱯ‪1437 ،‬ﻫـ‪2016/‬م(‪.‬‬ ‫‪.14‬‬ ‫اﳊﻤﺪ‪ ،‬ﻏﺎﱎ ﻗﺪوري‪.‬رﺳﻢ اﳌﺼﺤﻒ‪ :‬دراﺳﺔ ﻟﻐﻮﻳﺔ ‪ラ‬رﳜﻴﺔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﻐﺪاد‪ :‬ﻣﻨﺸﻮرات اﻟﻠﺠﻨﺔ‬ ‫اﻟﻮﻃﻨﻴﺔ ﻟﻼﺣﺘﻔﺎل ﲟﻄﻠﻊ اﻟﻘﺮن اﳋﺎﻣﺲ ﻋﺸﺮ اﳍﺠﺮي‪1402 ،‬ﻫـ‪1982/‬م(‪.‬‬ ‫‪.15‬‬ ‫ﲪﻴﺘﻮ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﳍﺎدي‪" ،‬ﺟﻬﻮد اﻷﻣﺔ اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ﰲ رﺳﻢ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ"‪ ،‬أﲝﺎث اﳌﺆﲤﺮ اﻟﻌﺎﳌﻲ‬ ‫اﻷوﻟﻠﻠﺒﺎﺣﺜﲔ ﰲ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ وﻋﻠﻮﻣﻪ‪ :‬ﺟﻬﻮد اﻷﻣﺔ ﰲ ﺧﺪﻣﺔ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ وﻋﻠﻮﻣﻪ )اﳌﻐﺮب ‪-‬ﻓﺎس‪،‬‬ ‫‪ 16-14‬أﺑﺮﻳﻞ ‪ .317-188 ،(2011‬ﻓﺎس‪ :‬ﻣﺆﺳﺴﺔ اﻟﺒﺤﻮث واﻟﺪراﺳﺎت اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‬ ‫)ﻣﺒﺪع(‪2011،‬م‪.‬‬ ‫‪.16‬‬ ‫اﳋﺮاز‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ اﻟﺸﺮﻳﺸﻲ‪.‬ﻣﻮرد اﻟﻈﻤﺂن ﰲ رﺳﻢ أﺣﺮف اﻟﻘﺮآن‪) .‬اﻹﲰﺎﻋﻴﻠﻴﺔ‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ‬ ‫اﻹﻣﺎم اﻟﺒﺨﺎري‪1427 ،‬ﻫـ‪2006/‬م(‪.‬‬ ‫‪.17‬‬ ‫اﻟﺪاﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ‪.‬اﻟﺒﻴﺎن ﰲ ﻋﺪ آي اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﻜﻮﻳﺖ‪ :‬ﻣﺮﻛﺰ‬ ‫اﳌﺨﻄﻮﻃﺎت واﻟﱰاث‪1414 ،‬ﻫـ‪1994/‬م(‪.‬‬ ‫‪.18‬‬ ‫اﻟﺪاﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ‪.‬اﶈﻜﻢ ﰲ ﻧﻘﻂ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬دﻣﺸﻖ‪ :‬دار اﻟﻔﻜﺮ‪،‬‬ ‫‪1407‬ﻫـ‪1987/‬م(‪.‬‬ ‫‪.19‬‬ ‫اﻟﺪاﱐ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﻤﺮو ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ‪ ،‬اﳌﻘﻨﻊ ﰲ ﻣﻌﺮﻓﺔ ﻣﺮﺳﻮم ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﻷﻣﺼﺎر‪ .‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‬ ‫‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﺒﺸﺎﺋﺮ اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪ :‬ﻋﺎم ‪1436‬ﻫـ‪2015/‬م(‪.‬‬ ‫‪.20‬‬ ‫اﻟﺬﻫﱯ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﺜﻤﺎن‪ラ .‬رﻳﺦ اﻹﺳﻼم‪،‬ﲢﻘﻴﻖ‪:‬ﺑﺸﺎر ﻋﻮاد ﻣﻌﺮوف‪.‬‬ ‫اﻟﻄﺒﻌﺔ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻐﺮب اﻹﺳﻼﻣﻲ‪.(2003 ،‬‬ ‫‪.21‬‬ ‫اﻟﺬﻫﱯ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﺜﻤﺎن‪.‬ﻣﻌﺮﻓﺔ اﻟﻘﺮاء اﻟﻜﺒﺎر ﻋﻠﻰ اﻟﻄﺒﻘﺎت واﻷﻋﺼﺎر‪،‬‬ ‫ﲢﻘﻴﻖ‪ :‬ﻃﻴﺎر آﻟﱵ ﻗﻮﻻج )إﺳﺘﻄﻨﺒﻮل‪ :‬ﻣﺮﻛﺰ اﻟﺒﺤﻮث اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪.(1995 /1426 ،‬‬ ‫‪.22‬‬ ‫ردﻣﺎن‪ ،‬ﲪﻮد ﳏﻤﺪ ﲪﻮد‪ .‬أﻗﻮال اﻹﻣﺎم اﻟﻄﻠﻤﻨﻜﻲ ﰲ ﻗﻀﺎ‪ レ‬اﻟﺮﺳﻢ اﻟﻌﺜﻤﺎﱐ‪ :‬ﻋﺮض وﻣﻨﺎﻗﺸﺔ‪،‬‬ ‫)اﻟﺴﻌﻮدﻳﺔ‪ :‬ﳎﻠﺔ ﻣﻌﻬﺪ اﻹﻣﺎم اﻟﺸﺎﻃﱯ ﻟﻠﺪراﺳﺎت اﻟﻘﺮآﻧﻴﺔ‪ ،‬اﻟﻌﺪد ‪ -28‬اﻟﺴﻨﺔ ‪ ،24‬ذو اﳊﺠﺔ‬ ‫‪/1440‬أﻋﺴﻄﺲ ‪.(2019‬‬ ‫‪.23‬‬ ‫ردﻣﺎن‪ ،‬ﲪﻮد ﳏﻤﺪ ﲪﻮد‪.‬ﺗﻮﺟﻴﻬﺎت اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻟﻘﺎﻋﺪﰐ اﳊﺬف واﻟﺰ‪レ‬دة‪ :‬دراﺳﺔ ﲢﻠﻴﻠﻴﺔ ﻣﻘﺎرﻧﺔ‪،‬‬ ‫)رﺳﺎﻟﺔ دﻛﺘﻮراﻩ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزﻫﺮ‪.(2017 /1438 ،‬‬ ‫‪.24‬‬ ‫اﻟﺰرﻛﺸﻲ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﺪر اﻟﺪﻳﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ‪.‬اﻟﱪﻫﺎن ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪.1‬‬ ‫‪229‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫)ﺑﲑوت‪ :‬دار إﺣﻴﺎء اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪.(1957/1376 ،‬‬ ‫‪ .25‬اﻟ ﱠﺴ َﺎﻣﱠﺮاﺋِ ّﻲ‪،‬إ‪レ‬د ﺳﺎﱂ ‪ ،‬ﻇﻮاﻫﺮ اﻟﺮﺳﻢ ﰲ ﻣﺼﺤﻒ ﺟﺎﻣﻊ اﳊﺴﲔ ﰲ اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬دراﺳﺔ ﻟﻐﻮﻳﺔ ﻣﻮازﻧﺔ‬ ‫ﺑﻜﺘﺐ رﺳﻢ اﻟـﻤﺼﺤﻒ واﻟـﻤ ِ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ اﳌﺨﻄﻮﻃﺔ‪ .‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺸﻖ‪ :‬دار اﻟﻐﻮ‪リ‬ﱐ‪.(2011/1433 ،‬‬ ‫ُ َْ‬ ‫َ‬ ‫‪.26‬‬ ‫اﻟﺴﺨﺎوي‪ ،‬أﺑﻮ اﳊﺴﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‪.‬اﻟﻮﺳﻴﻠﺔ إﱃ ﻛﺸﻒ اﻟﻌﻘﻴﻠﺔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬اﻟﺮ‪レ‬ض‪ :‬ﻣﻜﺘﺒﺔ‬ ‫اﻟﺮﺷﺪ‪1424 ،‬ﻫـ‪2003/‬م(‪.‬‬ ‫‪.27‬‬ ‫اﻟﺸﺎﻃﱯ‪ ،‬أﺑﻮ ﳏﻤﺪ اﻟﻘﺎﺳﻢ ﺑﻦ ﻓﲑﻩ‪.‬ﻋﻘﻴﻠﺔ أﺗﺮاب اﻟﻘﺼﺎﺋﺪ ﰲ أﺳﲎ اﳌﻘﺎﺻﺪ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺟﺪة‪:‬‬ ‫دار ﻧﻮر اﳌﻜﺘﺒﺎت‪1422 ،‬ﻫـ‪2001/‬م(‪.‬‬ ‫‪.28‬‬ ‫اﻟﺼﻐﲑ‪ ،‬ﳏﻤﻮد أﲪﺪ‪ .‬اﻟﻘﺮاءات اﻟﺸﺎذة وﺗﻮﺟﻴﻬﻬﺎ اﻟﻨﺤﻮي‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬دﻣﺸﻖ‪ :‬دار اﻟﻔﻜﺮ‪،‬‬ ‫‪.(1999/1419‬‬ ‫‪ .29‬اﻟﻄﱪي‪ ،‬أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺒﻴﺎن ﰲ وﻳﻞ اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﺑﲑوت‪ :‬ﻣﺆﺳﺴﺔ‬ ‫اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‪.(2000/1420 ،‬‬ ‫‪.30‬‬ ‫ﻃﺮﻣﻢ‪ ،‬ﻧﺒﻴﻞ أﲪﺪ‪.‬اﻟﻘﺮاء واﻟﻘﺮاءات ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪.‬رﺳﺎﻟﺔ اﳌﺎﺟﺴﺘﲑ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻌﺔ اﻷزﻫﺮ‬ ‫‪.(2011‬‬ ‫‪.31‬‬ ‫ﻃﻴﺎرآﻟﱵ ﻗﻮﻻج‪ ،‬اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺸﺮﻳﻒ اﳌﻨﺴﻮب إﱃ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن‪ W:‬ﻧﺴﺨﺔ ﻣﺼﺤﻒ ﺻﻨﻌﺎء‪،‬‬ ‫)إﺳﺘﻨﻄﺒﻮل‪ ،‬ﻣﺮﻛﺰ اﻷﲝﺎث ﻟﻠﺘﺎرﻳﺦ واﻟﻔﻨﻮن واﻟﺜﻘﺎﻓﺔ اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪.(2011/1432 ،‬‬ ‫‪.32‬‬ ‫ﻃﻴﺎرآﻟﱵ ﻗﻮﻻج‪ ،‬اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺸﺮﻳﻒ اﳌﻨﺴﻮب إﱃ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻋﻔﺎن‪ :W‬ﻧﺴﺨﺔ ﻣﺘﺤﻒ ﻃﻮب ﻗﺎﰊ‬ ‫ﺳﺮاﻳﻲ‪ .‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬إﺳﺘﻨﻄﺒﻮل‪ ،‬ﻣﺮﻛﺰ اﻷﲝﺎث ﻟﻠﺘﺎرﻳﺦ واﻟﻔﻨﻮن واﻟﺜﻘﺎﻓﺔ اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪،(2007/1428 ،‬‬ ‫ﻳﲏ‪ ،‬أﲪﺪ ﺑﻦ ﻓﺎرس‪ ،‬ﻣﻘﺎﻳﻴﺲ اﻟﻠﻐﺔ‪) ،‬دار اﻟﻔﻜﺮ‪.(1979/1399 ،‬‬ ‫‪ .33‬اﻟْ َﻘ ْﺰِو ِ ﱡ‬ ‫‪.34‬‬ ‫اﻟﻠﺒﻴﺐ‪ ،‬أﺑﻮ ﺑﻜﺮ ﻋﺒﺪ اﻟﻐﲏ‪.‬اﻟﺪرة اﻟﺼﻘﻴﻠﺔ ﰲ ﺷﺮح أﺑﻴﺎت اﻟﻌﻘﻴﻠﺔ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬ﻗﻄﺮ‪ :‬وزارة‬ ‫اﻷوﻗﺎف‪1432 ،‬ﻫـ‪2011/‬م(‪.‬‬ ‫‪.35‬‬ ‫اﳌﺎرﻏﲏ‪ ،‬أﺑﻮ إﺳﺤﺎق إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﺑﻦ أﲪﺪ‪.‬دﻟﻴﻞ اﳊﲑان ﻋﻠﻰ ﻣﻮرد اﻟﻈﻤﺂن‪) .‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬دار‬ ‫اﳊﺪﻳﺚ(‪.‬‬ ‫‪.36‬‬ ‫ا ﻤﻊ اﳌﻠﻜﻲ ﻟﺒﺤﻮث اﳊﻀﺎرة اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ )ﻣﺆﺳﺴﺔ آل اﻟﺒﻴﺖ(‪ ،‬اﻟﻔﻬﺮس اﻟﺸﺎﻣﻞ ﻟﻠﱰاث اﻟﻌﺮﰊ‬ ‫اﻹﺳﻼﻣﻲ اﳌﺨﻄﻮط‪ :‬ﳐﻄﻮﻃﺎت رﺳﻢ اﳌﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ اﻷوﱃ‪) .‬ﻋﻤﺎن‪ :‬ا ﻤﻊ‪1413 ،‬ﻫـ‪1992/‬م(‪،‬‬ ‫‪.37‬‬ ‫اﳌﻐﺬوي‪ ،‬ﻓﻬﺪ ﺑﻦ ﻣﻄﻴﻊ‪ .‬ﻣﺎ روي ﻋﻦ اﻟﻐﺎزي ﺑﻦ ﻗﻴﺲ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ )ﻫﺠﺎء اﻟﺴﻨﺔ( ﰲ رﺳﻢ‬ ‫ﻣﺼﺎﺣﻒ أﻫﻞ اﳌﺪﻳﻨﺔ‪ :‬ﲨﻌﺎ ودراﺳﺔ‪) .‬اﳉﺎﻣﻌﺔ اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ ‪ヨ‬ﻟـﻤﺪﻳﻨﺔ اﳌﻨﻮرة‪ ،‬ﻛﻠﻴﺔ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‪-1432 ،‬‬ ‫‪1433‬ه(‪.‬‬ ‫‪.38‬‬ ‫اﳌﻨﺠﺪ‪،‬ﺻﻼح اﻟﺪﻳﻦ‪ ،‬دراﺳﺎت ﰲ ‪ラ‬رﻳﺦ اﳋﻂ اﻟﻌﺮﰊ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .2‬ﺑﲑوت‪ :‬دار اﻟﻜﺘﺎب‬ ‫‪230‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﳉﺪﻳﺪ‪.(1979 ،‬‬ ‫‪.39‬‬ ‫اﳌﻨﻴﻒ‪،‬ﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﻋﺒﺪ ﷲ‪.‬دراﺳﺔ ﻓﻨﻴﺔ ﳌﺼﺤﻒ ﻣﺒﻜﺮ ﻳﻌﻮد ﻟﻠﻘﺮن اﻟﺜﺎﻟﺚ اﳍﺠﺮي‪ /‬اﻟﺘﺎﺳﻊ‬ ‫اﳌﻴﻼدي‪ .‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) .1‬اﻟﺴﻌﻮدﻳﺔ‪.(1998 /1418 ،‬‬ ‫‪.40‬‬ ‫اﳌﻬﺪوي‪،‬أﺑﻮ اﻟﻌﺒﺎس أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﻤﺎر‪.‬ﻫﺠﺎء ﻣﺼﺎﺣﻒ اﻷﻣﺼﺎر‪) .‬اﻹﻣﺎرات اﳌﺘﺤﺪة‪ ،‬اﻟﺸﺎرﻗﺔ‪،‬‬ ‫‪.(2007/1428‬‬ ‫‪“İslâm’ın İlk‬‬ ‫‪.41‬‬ ‫‪ALRAWASHDEH, Ziyad, ALRAWASHDEH Khadeejeh,‬‬ ‫)‪Döneminde Muṣḥaf-ıŞerif’in ḤicâzîYazısı”, Bilimname Dergisi XLIV (2021/1‬‬ ‫‪231‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻒ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮ ِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻮدةٌ‬ ‫ي‪ِ :‬رَو َا‪ٌ レ‬‬ ‫ت َﻣ ْﻨـ ُﻘﻮﻟَﺔٌ‪َ ،‬و َ ﻟِ ُ‬ ‫ﻴﻒ َﻣ ْﻔ ُﻘ َ‬ ‫َر ْﺳ ُﻢ اﻟ ُْﻤ ْ َ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫)‪(Hicrî İkinci Asırda Resmu’l-Mushaf: Menkul Rivayetler ve Kayıp Eserler‬‬ ‫َﻋْﺒ ُﺪﻩ َﺣ َﺴﻦ ُﳏَ ﱠﻤﺪ اﻟْ َﻔ ِﻘﻴﻪ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎن ُﳏ ﱠﻤ ٍﺪ اﻟْ َﻔﺎﺗِ ِﺢ‪ُ ،‬ﻛﻠِّﻴﱠﺔُ ِْ ِ ِ ِ‬ ‫اﻹﺳ َﻼ ِﻣﻴﱠ ِﺔ ْاﻷَﺳ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﺎﺳﻴﱠ ِﺔ‬ ‫َ‪ِ ヨ‬ﺣ ُ‬ ‫ﻮر ْاﻩ‪َ ،‬ﺟﺎﻣ َﻌﺔُ اﻟ ﱡﺴ ْﻠﻄَ َ‬ ‫اﻹ َﳍﻴﱠﺎت‪ ،‬ﻗ ْﺴ ُﻢ اﻟْﻌُﻠُﻮم ِْ ْ‬ ‫َ‬ ‫ﺚ َﻣﺎ ﺑـَ ْﻌ َﺪ اﻟﺪ ْﻛﺘُ َ‬ ‫‪[email protected]‬‬ ‫‪https://orcid.org/0000-0002-9506-1185‬‬ ‫اﻟ ُْﻤ َﻘ ِّﺪ َﻣﺔُ‬ ‫آن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ اﻟﱠِﱵ ﺣ ِﻈﻴ ِ ٍ ِ ٍ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ ِﻣﻦ أَﻫ ِﻢ ﻋﻠُ ِﻮم اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ﲔ‪،‬‬ ‫َ َْ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ ْ َ ّ ُ‬ ‫ﺖ ﺑِﻌﻨَﺎﻳَﺔ ﻓَﺎﺋ َﻘﺔ ﻣ ْﻦ ﻗﺒَ ِﻞ ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟْ ُﻘ ْﺮآن ﻣ َﻦ اﻟﺘﱠﺎﺑِﻌ َ‬ ‫إِ ﱠن ﻋ ْﻠ َﻢ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﺎن اﻟْ ِﻘﺮاءةِ اﻟ ﱠ ِ‬ ‫ِرواﻳﺔً وﺗَ ْﺪ ِوﻳﻨًﺎ ﻟِﻈَﻮ ِاﻫ ِﺮﻩِ وﺧﺼﺎﺋِ ِ‬ ‫ﺼ ِﻪ؛ ِ‪ْ ヨ‬ﻋﺘِﺒﺎ ِرﻩِ رْﻛﻨًﺎ ِﻣﻦ أَرَﻛ ِ‬ ‫ﻴﺤ ِﺔ‪َ ،‬وِﻣ ْﻌﻴَ ًﺎرا َﻋﻠَﻰ ِﺻ ﱠﺤﺘِ َﻬﺎ‪.‬‬ ‫َ ََ َ‬ ‫ﺼﺤ َ‬ ‫ََ َ‬ ‫ََ‬ ‫َ ُ ْ ْ‬ ‫وُﳝﺜِﻞ اﻟْ َﻘﺮ ُن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ي ﻣﺮﺣﻠَﺔً ﻣ ِﻬ ﱠﻤﺔً وﻣﺘَـ َﻘ ِّﺪﻣﺔً ِﰲ ِﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ؛ إِ ْذ ﻇَﻬﺮ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺼﺎ ِر‪،‬‬ ‫ََ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ت ﻓﻴﻪ َﺣَﺮَﻛﺔُ اﻟﺘﱠﺄْﻟﻴﻒ ِﰲ ﳐُْﺘَـﻠَﻒ ْاﻷ َْﻣ َ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ﱡ َ ْ َ ُ َ ُ َ‬ ‫َ َّ ُ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ اﻟﱡﺮﺳ ِﻮم‪ ،‬و َﻋﻠَﻰ أَﻳْ ِﺪﻳ ِﻬﻢ ََ ﱠﺳﺲ ِﻋ ْﻠﻢ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤ ْ ِ‬ ‫ﺻِ‬ ‫ﺻﱠﺮ َح‬ ‫َوﺑَ َﺬ َل ﻋُﻠَ َﻤﺎءُ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮن َﺟ ْﻬ َﺪ ُﻫ ْﻢ ِﰲ َو ْ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ‪َ ،‬و َ‬ ‫ْ‬ ‫َ ُ َْ ُ‬ ‫ُ َ‬ ‫َﻛﺜِﲑ ِﻣْﻨـﻬﻢ ِﲟُ َﺸﺎﻫ َﺪ ِِﻢ ﺑـﻌﺾ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻮﺻ ٍﺔ ِﰲ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧﻴﱠﺔ؛ ﻓَﻤْﻨـ ُﻬ ْﻢ َﻣ ْﻦ َد ﱠون َﻣﺎ َﻋﺎﻳـَﻨَﻪُ َو َﺷ َ‬ ‫ٌ ُ ْ َ ْ َْ َ َ َ‬ ‫ﺼ َ‬ ‫ﺎﻫ َﺪﻩُ ﻓ َﻴﻬﺎ ﻣ ْﻦ َﻣ َﻮاﺿ َﻊ ﳐَْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ٍِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‪.‬‬ ‫ﺖ َﻋْﻨـ ُﻬ ْﻢ أَﻗْـ َﻮ ٌال ِﰲ ذَﻟ َ‬ ‫ﻀ ُﻬ ْﻢ أ َْد َﱃ ﲟَﺎ اﻃﱠﻠَ َﻊ َﻋﻠَْﻴﻪ َوﻃَﺎﻟَ َﻌﻪُ ِرَواﻳَﺔً‪ ،‬ﻓَـ ُﺮِوﻳَ ْ‬ ‫اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬وَﻣﺎ َﻻ َﺣﻈَﻪُ ﻣ ْﻦ ﻇََﻮاﻫَﺮ ﻛﺘَﺎﺑِﻴﱠﺔ ﻓﻴﻪ‪َ ،‬وﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫ﺑﻞ إِ ﱠن ﻛِﺒﺎر ﻗُـﱠﺮ ِاء ْاﻷَﻣﺼﺎ ِر ﱠاﲣَ ُﺬوا ِﻷَﻧْـ ُﻔ ِﺴ ِﻬﻢ ﻣ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ َﺤ ِﻔ ِﻬﻢ ِْ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم‪َ ،‬وﻗَﺪ‬ ‫ﺼﺎﺣ َ‬ ‫ﻮﻫﺎ َوﻧـَ َﻘﻄُ َ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وُرﱠﲟَﺎ َر َﲰُ َ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫ََ‬ ‫َْ‬ ‫ﻮﻫﺎ َﻋﻠَﻰ َوﻓْﻖ ُﻣ ْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ‬ ‫ﺼﺎد َر ﻳـُْﺮ َﺟ ُﻊ إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ‪َ ،‬وﺗـُْﻨـ َﻘ ُ‬ ‫ﱠﺟﺎءَت ْاﻵ َ‪ُ リ‬ر ﺑِﺘَـ َﻮﻓﱡ ِﺮ َﻋ َﺪد ﻣ َﻦ ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔ َﻋﻠَﻰ َذﻟ َ‬ ‫َﺻﺒَ َﺤ ْ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ‬ ‫ﻚ‪َ ،‬ﺣ ﱠﱴ أ ْ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُﻔ ُﻬ ْﻢ َﻣ َ‬ ‫ﺖ َﻣ َ‬ ‫ﻂ َﻣ َ‬ ‫اﻟﻨ ِ‬ ‫ﱠﺎس َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن ﻗَ ْﺪ ﻓُِﻘ َﺪت أُﺻﻮُﳍﺎ ْ ِ‬ ‫ت‪َ ،‬وَﱂْ ﻳـَْﺒ َﻖ َﺷ ْﻲءٌ ِﻣ ْﻦ ﻧُ َﺴ ِﺨ َﻬﺎ اﻟْ َﻤ ْﺨﻄُﻮﻃَِﺔ‪َ ،‬وﻟَ ِﻜ ﱠﻦ‬ ‫اﳋَﻄّﻴﱠﺔُ َواﻧْ َﺪﺛـََﺮ ْ‬ ‫ْ ُ َ‬ ‫إِﱠﻻ أَ ﱠن ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔ َ‬ ‫ْ‬ ‫ٍ‬ ‫ﻣﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْﻌﺼﻮِر ﱠ ِ ِ‬ ‫ﲔ َﺷْﻴـﺌًﺎ ِﻣ ْﻦ َﻣﺎ ﱠد َِﺎ؛ إِ ْذ‬ ‫ﺖ ِرَو َا‪レ‬ت ِﻣ ْﻦ ﺗِْﻠ َ‬ ‫َﺧَﺮةِ ﻧـَ َﻘﻠَ ْ‬ ‫ﻚ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت‪ ،‬ﺗـُ َﺆّﻛ ُﺪ ُو ُﺟ َ‬ ‫َُ‬ ‫اﻟﻼﺣ َﻘﺔ َواﻟْ ُﻤﺘَﺄ ّ‬ ‫ﻮد َﻫﺎ‪َ ،‬وﺗـُﺒَِّ ُ‬ ‫ُُ‬ ‫ِﻫﻲ ْاﻷَﺳﺎس اﻟﱠ ِﺬي ﻧـَ َﻘﻞ ﺻﻮرةَ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫َﺻﻠِﻴﱠ ِﺔ اﻟْ َﻘ ِﺪﳝَِﺔ‪.‬‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﺘُ ِﻖ ْاﻷ ْ‬ ‫َ َُ َ َ‬ ‫َ َ ُ‬ ‫ﻒ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮ ِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻮدةٌ"؛‬ ‫ي‪ِ :‬رَو َا‪ٌ レ‬‬ ‫ت َﻣ ْﻨـ ُﻘﻮﻟَﺔٌ‪َ ،‬و َ ﻟِ ُ‬ ‫ﻴﻒ َﻣ ْﻔ ُﻘ َ‬ ‫ﻓَ َﺠﺎءَ َﻫ َﺬا اﻟْﺒَ ْﺤ ُ‬ ‫ﻮم ﺑِـ " َر ْﺳ ُﻢ اﻟ ُْﻤ ْ َ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ﺚ اﻟْ َﻤ ْﻮ ُﺳ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫ﻟِﻴُ َﺴﻠِّ َ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وﻳُِْﱪَز ﻋﻨَﺎﻳَﺔَ ﻋُﻠَ َﻤﺎء َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮن َ َﺬا اﻟْﻌ ْﻠ ِﻢ‪َ ،‬وﻳـُﺒَِّ َ‬ ‫ﻂ اﻟﻀ ْﱠﻮءَ َﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻤ ْﻮُروث اﻟْ ُﻤﺒَ ّﻜ ِﺮ اﻟْ َﻤ ْﻔ ُﻘﻮد ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﻤﺔَ اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠﺔَ ﻟِ َﻤ ْﺮِوﱠ‪ْ ِِ レ‬ﻢ َوأَﻗْـ َﻮاﳍِِ ْﻢ‪.‬‬ ‫اﻟْﻘ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺚ ِﰲ َﻛﻮ ِن اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫َﳘﻴﱠﺔُ ﻫ َﺬا اﻟْﺒﺤ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺼَﺮ اﻟﺘﱠﺄْ ِﺳ ِ‬ ‫ﻀ ًﻼ َﻋ ْﻦ‬ ‫ﻒ‪ ،‬ﻓَ ْ‬ ‫ي َﻋ ْ‬ ‫ْﻤ ُﻦ أ َّ َ َ ْ‬ ‫ﻴﺲ َواﻟﺘﱠﺄْﺻ ِﻴﻞ ﻟﻌ ْﻠ ِﻢ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ ْ‬ ‫َوﺗَﻜ ُ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ﻓِ ِﻴﻪ َﻛﺎﻧُﻮا ِﻣ ْﻦ ُﻋﻠَ َﻤ ِﺎء اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ َواﻟْ ِﻘَﺮاءَةِ‪َ ،‬وِﰲ ﻃَﻠِ َﻴﻌﺘِ ِﻬ ْﻢ أ َْرﺑـَ َﻌﺔٌ ِﻣ َﻦ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء‬ ‫ﻇُ ُﻬﻮِر ﺑـَ َﻮاﻛ ِﲑ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت ﻓﻴﻪ‪َ ،‬وَﻛ ْﻮن أَ ْﺷ َﻬ ِﺮ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟّﻔ َ‬ ‫اﻟ ﱠﺴْﺒـ َﻌ ِﺔ‪.‬‬ ‫ﺎن أَﺑـﺮِز ِروا‪ِ レ‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ ِﺎد ِر اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮِن اﻟﺜ ِ‬ ‫ت اﻟْﻌُﻠَ َﻤ ِﺎء ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬وِذ ْﻛ ِﺮ‬ ‫َوﻳـَ ْﻬ ُﺪ ُ‬ ‫ف َﻫ َﺬا اﻟْﺒَ ْﺤ ُ‬ ‫ﺚ إِ َﱃ اﻟْ َﻜ ْﺸﻒ َﻋ ْﻦ َﻣ َ‬ ‫ﱠﺎﱐ‪َ ،‬وﺑـَﻴَ ْ َ َ َ‬ ‫‪232‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻒ ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن‪ ،‬وﻓْﻖ اﻟْﻤْﻨـﻬ ِﺞ اﻟْﻮ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﱠﺤﻠِﻴﻠِ ِّﻲ‪.‬‬ ‫ﺼ َﺤ ِ َ ْ َ َ َ َ َ ْ‬ ‫أَ ْﺷ َﻬ ِﺮ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت ﻓﻴﻪ‪َ ،‬وإِﺑْـَﺮا ِز اﻟْ َﻤ َﻼﻣ ِﺢ اﻟْ َﻌﺎ ﱠﻣﺔ ﻟَﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺻﻔ ِّﻲ َواﻟﺘ ْ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ‬ ‫َوَﻣ َﻊ أَ ﱠن َﻋ َﺪ ًدا ﻣ َﻦ اﻟْﺒَﺎﺣﺜ َ‬ ‫ﻒ َو ْ‬ ‫ﺻ ًﻔﺎ َوﺗَـ ْﻌﻠ ًﻴﻼ ﻟﻈََﻮاﻫ ِﺮﻩِ‪َ ،‬ﻏ ْ َﲑ أَﻧﱠﻪُ َﱂْ ﻳـُ ْﻔَﺮْد َر ْﺳ ُﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﺐ َﻋ ْﻦ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﲔ َﻛﺘَ َ‬ ‫ﻳﺚ ﻋﻦ ﻣﺼ ِﺎد ِر اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ ﻣ َﻘ ِّﺪﻣ ِ‬ ‫ﺚ ﻣﺴﺘَ ِﻘ ٍﻞ‪ ،‬إِﱠﻻ ﻣﺎ ورد ِﻣﻦ َﻛ َﻼٍم ﻣﻮﺟ ٍﺰ ُْﳎﻤ ٍﻞ ِﻋْﻨ َﺪ ْ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ٍ‬ ‫ﺎت َْﲢ ِﻘ ِﻴﻖ‬ ‫ْ‬ ‫اﳊَﺪ َ ْ َ َ‬ ‫ُ َ‬ ‫َ َََ ْ‬ ‫ُ َ َ‬ ‫اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠﺎﱐ ﺑﺒَ ْﺤ ُ ْ ّ‬ ‫ﺐ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ‪ ،‬وﻛِﺘﺎﺑ ِﺔ اﻟﱠﺮﺳﺎﺋِ ِﻞ واﻟْﺒﺤ ِ‬ ‫ﻮث اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠ ِﺔ‪.‬‬ ‫ُﻛﺘُ ِ ْ َ َ َ َ َ ُ ُ‬ ‫ٍ‬ ‫ﻴﺪ‪ ،‬وأَرﺑـﻌ ِﺔ ﻣﺒ ِ‬ ‫ﺚ‪َ ،‬وِﻫ َﻲ َﻛ ْﺎﻵِﰐ‪:‬‬ ‫ﺎﺣ َ‬ ‫َو َﺟﺎءَ اﻟْﺒَ ْﺤ ُ‬ ‫ﺚ ِﰲ ﲤَْ ِﻬ َ ْ َ َ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﻠَ َﻤﺎ ِء ِﻣْﻨﻪُ‪.‬‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺤﺎﺗُﻪُ‪َ ،‬وﻇََﻮاﻫ ُﺮﻩُ‪َ ،‬وَﻣ ْﻮﻗ ُ‬ ‫ﻒ‪ :‬ﺗَـ ْﻌ ِﺮﻳ ُﻔﻪُ‪َ ،‬وُﻣ ْ‬ ‫ﲤَْ ِﻬﻴ ٌﺪ‪َ :‬ر ْﺳ ُﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺚ ْاﻷَ ﱠو ُل‪ :‬ﻣ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي‪.‬‬ ‫اﻟ َْﻤ ْﺒ َﺤ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺼﺎد ُر ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺚ اﻟﺜ ِ‬ ‫ي‪.‬‬ ‫اﻟ َْﻤ ْﺒ َﺤ ُ‬ ‫ﱠﺎﱐ‪ِ :‬رَو َا‪ُ レ‬‬ ‫ت ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْﻤﺒﺤ ُ ِ‬ ‫ﺚ‪ :‬ﻣﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي‪.‬‬ ‫ﺚ اﻟﺜﱠﺎﻟ ُ ُ َ ُ‬ ‫َْ َ‬ ‫ﺎت ﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫اﻟْﻤﺒﺤ ُ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ي‪.‬‬ ‫اﻟﺴ َﻤ ُ‬ ‫َْ َ‬ ‫ﺎت اﻟْ َﻌﺎ ﱠﻣﺔُ ﻟَﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ﺚ اﻟ ﱠﺮاﺑ ُﻊ‪ّ :‬‬ ‫ﻮد ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي إِ َﱃ َﺷ ْﺤ ِﺬ ا ْﳍِ َﻤ ِﻢ ِﰲ‬ ‫ﻒ َﻫ َﺬا اﻟْﺒَ ْﺤ ُ‬ ‫َوأ َْر ُﺟﻮ أَ ْن ﻳَﻜْﺸ َ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ﺚ َﻋ ْﻦ ُﺟ ُﻬ ُ َ‬ ‫ي‪َ ،‬وأَ ْن ﻳـُ َﺆّد َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْﻤ ْﻔ ُﻘ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺐ ﻋ ِﻦ اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ﻮف ﻋﻠَﻰ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮِن‪.‬‬ ‫َ َ‬ ‫اﻟﺘﱠـْﻨﻘ ِ َ ُ َ‬ ‫ﻮدة‪َ ،‬واﻟْ ُﻮﻗُ َ‬ ‫اﻟﺴ َﻤﺎت اﻟْ َﻌﺎ ﱠﻣﺔ ﻟَﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ّ‬ ‫‪1‬‬ ‫ِِ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺤﺎﺗُﻪُ‪َ ،‬وﻇََﻮ ِاﻫ ُﺮﻩُ‪َ ،‬وَﻣ ْﻮﻗِ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﻠَ َﻤﺎء ﻣ ْﻨﻪُ‬ ‫ﻒ‪ :‬ﺗَـ ْﻌ ِﺮﻳ ُﻔﻪُ‪َ ،‬وُﻣ ْ‬ ‫ﲤَْ ِﻬﻴ ٌﺪ‪َ :‬ر ْﺳ ُﻢ اﻟ ُْﻤ ْ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ‬ ‫ﻒ‪:‬‬ ‫‪ 1.1‬ﺗَـ ْﻌ ِﺮ ُ‬ ‫ﻳﻒ َر ْﺳ ِﻢ اﻟ ُْﻤ ْ‬ ‫‪1.1.1.1‬‬ ‫اﻟ ﱠﺮ ْﺳ ُﻢ ِﰲ اﻟﻠﱡﻐَ ِﺔ‪:‬‬ ‫‪1.1.1.2‬‬ ‫ﻳﻒ اﻟ ﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ ِ‬ ‫ﲔ‪:‬‬ ‫ْ‬ ‫اﺻﻄ َﻼ ِح اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮﻳِّ َ‬ ‫ﺗَـ ْﻌ ِﺮ ُ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮم اﻟ ِّﺪ َ‪ِ レ‬ر‪َ ،‬وُﻫ َﻮ َﻣﺎ َﻛﺎ َن ِﻣ ْﻦ آ َ‪ِ リ‬رَﻫﺎ َﻻ ِﺻ ًﻘﺎ ِ‪ْヨ‬ﻷ َْر ِ‬ ‫ور َﺳ َﻢ َﻋﻠَﻰ َﻛ َﺬا‪:‬‬ ‫ض‪َ ،‬و ْ‬ ‫ور ٌ‬ ‫اﻟﱠﺮ ْﺳ ُﻢ‪ :‬اﻷَﺛـَ ُﺮ‪َ ،‬وﻣْﻨﻪُ ُر ُﺳ ُ‬ ‫اﳉَ ْﻤ ُﻊ أَْر ُﺳ ٌﻢ ُ‬ ‫ﺳﻮم‪َ ،‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ)‪.(1‬‬ ‫إذا َﻛﺘَ َ‬ ‫"ﻫﻮ‪ :‬ﺗَﺼ ِﻮﻳﺮ اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِﺔ ِﲝﺮ ِ‬ ‫وف ِﻫﺠﺎﺋِﻬﺎ‪َ ،‬ﻋﻠَﻰ ﺗَـ ْﻘ ِﺪﻳ ِﺮ ِاﻻﺑْﺘِ َﺪ ِاء ِ ﺎ‪ ،‬واﻟْﻮﻗْ ِ‬ ‫ﻒ َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ")‪.(2‬‬ ‫َ َ‬ ‫َ ََ‬ ‫ُ َ ْ ُ َ ُُ‬ ‫ف اﻟْﻌِْﻠ َﻢ‪.‬‬ ‫ﺿ ُﺢ ِدَﻻﻟَﺔَ اﻟﻠﱠ ْﻔ ِﻆ‪َ ،‬وَﻻ ﻳـُ َﻌِّﺮ ُ‬ ‫ﻳﻒ ﻳـُ َﻮ ِّ‬ ‫َوَﻫ َﺬا اﻟﺘﱠـ ْﻌ ِﺮ ُ‬ ‫ﻲٍ‪ ،‬اﺑْن َﻣ ْﻧ ُ‬ ‫)‪ (1‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﺎم ‪1414‬ه(‪.241 :12 ،‬‬ ‫ور‪" ،‬رﺳم"‪ِ ،‬ﻟ َ‬ ‫ب ) َﺑﯾ ُْروتُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫ﺻﺎد ٍِر‪َ ،‬‬ ‫ظ ُر‪ُ :‬ﻣ َﺣ ﱠﻣ ُد ﺑْنُ ُﻣﻛ ﱠَر ِم ﺑ ِْن َ‬ ‫ظ ٍ‬ ‫ﺳﺎنُ ا ْﻟ َﻌ َر ِ‬ ‫ار َ‬ ‫ﻋﻠ ّ‬ ‫ﻋ َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْنُ‬ ‫وتُ‬ ‫اﻟرﺣْ َﻣ ِن ﺑْنُ أ َ ِﺑﻲ‬ ‫‪،‬‬ ‫‪312‬‬ ‫‪:‬‬ ‫‪3‬‬ ‫م(‪،‬‬ ‫‪1975‬‬ ‫ھـ‪/‬‬ ‫‪1395‬‬ ‫ِ‪،‬‬ ‫ﺔ‬ ‫ﯾ‬ ‫ِﻠ‬ ‫ﻌ‬ ‫اﻟ‬ ‫ب‬ ‫ﺗ‬ ‫ﻛ‬ ‫اﻟ‬ ‫ار‬ ‫د‬ ‫‪:‬‬ ‫ْر‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫)‬ ‫‪.‬‬ ‫ب‬ ‫َﺎﺟ‬ ‫ﺣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ْن‬ ‫ﺑ‬ ‫ا‬ ‫ﺔ‬ ‫ﯾ‬ ‫ﻓ‬ ‫َﺎ‬ ‫ﺷ‬ ‫ح‬ ‫َر‬ ‫ﺷ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻲ‬ ‫ﺿ‬ ‫اﻟر‬ ‫ن‬ ‫ﺳ‬ ‫ﺣ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﺑ‬ ‫د‬ ‫ُ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺣ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ﻣِ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ﻋ ْﺑ ُد ﱠ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ِ ِ َ ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (2‬ﯾُ ْﻧ ُ ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ﱡ‬ ‫َ َ ِ‬ ‫ﻲ‪َ ،‬ھ ْﻣ ُﻊ ا ْﻟﮭ ََواﻣِ ِﻊ ﻓِﻲ ﺷ َْرحِ ﺟ َْﻣ ِﻊ ا ْﻟﺟ ََواﻣِ ِﻊ‪) .‬ﻣِ ﺻ ُْر‪ْ :‬اﻟ َﻣ ْﻛﺗ َ َﺑﺔُ اﻟﺗ ﱠ ْوﻓِﯾ ِﻘ ﱠﯾﺔُ(‪.500 :3 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺳ‬ ‫ﺑَ ْﻛ ٍر اﻟ‬ ‫ﱡ‬ ‫ُوطِ‬ ‫ﱡ‬ ‫‪233‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪1.1.1.3‬‬ ‫ﺼ َﺤ ِ‬ ‫اﺻ ِﻄ َﻼ ِح أ َْﻫ ِﻞ ْاﻷ ََد ِاء‪:‬‬ ‫ﺗَـ ْﻌ ِﺮ ُ‬ ‫ﻒ ِﰲ ْ‬ ‫ﻳﻒ َر ْﺳ ِﻢ اﻟ ُْﻤ ْ‬ ‫ف اﻟْﻌﻠَﻤﺎء رﺳﻢ اﻟْﻤﺼﺤ ِ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌﺜْﻤﺎﻧِﻴﱠ ِﺔ ِﻷُﺻ ِ‬ ‫ف ﺑِِﻪ ُﳐَﺎﻟََﻔﺔُ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤ ِ ِ‬ ‫ﻮل اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‬ ‫ﺻ ِﻄ َﻼ ِح َِﻧﱠﻪُ‪ِ :‬ﻋ ْﻠ ٌﻢ ﺗُـ ْﻌَﺮ ُ‬ ‫ﻒ ِﰲ اﻻ ْ‬ ‫ُ‬ ‫َْ َ َ‬ ‫َﻋﱠﺮ َ ُ َ ُ َ ْ َ ُ ْ َ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ٍ ٍ‬ ‫ﻚ)‪.(1‬‬ ‫ﺻ ٍﻞ‪َ ،‬وَْﳓ ِﻮ َذﻟ َ‬ ‫ﺼ ٍﻞ‪َ ،‬وَو ْ‬ ‫اﻟْﻘﻴَﺎﺳ ِّﻲ؛ ﻣ ْﻦ َﺣ ْﺬف‪َ ،‬وِزَ‪َ レ‬دة‪َ ،‬وﺑَ َﺪل‪َ ،‬وﻓَ ْ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ‬ ‫ﻒ‪:‬‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺤ ُ‬ ‫ﺎت َر ْﺳ ِﻢ اﻟ ُْﻤ ْ‬ ‫‪ُ 1.2‬ﻣ ْ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺖ اﻟﻠﱡﻐَﺔُ اﻟْﻌﺮﺑِﻴﱠﺔُ ﻋ َﺪدا َﻛﺒِﲑا ِﻣﻦ اﻟْﻤﺼﻄَﻠَﺤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻋﺮﻓَ ِ‬ ‫ﺎب‪،‬‬ ‫ﺎت اﻟﺪﱠاﻟﱠِﺔ َﻋﻠَﻰ َﻣ ْﺮ ُﺳ ِﻮم ْ‬ ‫اﳋَ ِّ‬ ‫ﻂ‪َ ،‬وأَ ْﺷ َﻬ ُﺮ ﺗِْﻠ َ‬ ‫ﻚ اﻟْ َﻜﻠ َﻤﺎت‪ ،‬ﻫ َﻲ‪ :‬اﻟْﻜﺘَ ُ‬ ‫ََ َ ً ً َ ُ ْ َ‬ ‫ََ‬ ‫اﳋَ ﱡ‬ ‫ﻂ‪َ ،‬واﻟﱠﺮ ْﺳ ُﻢ‪.‬‬ ‫َوا ْﳍِ َﺠﺎءُ‪َ ،‬و ْ‬ ‫‪1.2.1.1.1‬‬ ‫ﻣﺼﻄَﻠَﺢ )اﻟ ِ‬ ‫ْﻜﺘَ ِ‬ ‫ﺎب(‪:‬‬ ‫ُ ْ ُ‬ ‫‪1.2.1.1.2‬‬ ‫ﻂ(‪:‬‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ُﺢ ْ‬ ‫)اﳋَ ِّ‬ ‫ُﻣ ْ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ﻳـﻌ ﱡﺪ أَﱠو َل ﻣﺼﻄَﻠَ ٍﺢ اﺳﺘُﺨ ِﺪم ﻋﻠَﻤﺎ ﻋﻠَﻰ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤﺼﺤ ِ ِ ِ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬وﻗَ ِﺪ‬ ‫ﻒ َواﻟْﻜﺘَﺎﺑَﺔ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ ْاﻷَ ْﻛﺜَـ ُﺮ ُوُر ً‬ ‫ودا ِﰲ آ َ‪ِ リ‬ر ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔ ْاﻷَﱠوﻟ َ‬ ‫ُ ْ‬ ‫َُ‬ ‫ْ ْ َ َ ً َ َْ ُ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫اﺳﺘَـﻌﻤﻠَﻪ ﻟِﻠﺘـﱠﻌﺒِ ِﲑ ﻋﻦ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤﺼﺤ ِ ِ ِ‬ ‫ﻒ أَﺋ ﱠﻤﺔٌ ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻘ ّﺪﻣ َ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬ﻛﻨَﺎﻓ ٍﻊ اﻟْ َﻤ َﺪ ِﱐّ )ت‪169 .‬ه‪785/‬م(‪َْ ،‬ﳓ َﻮ َﻣﺎ َرَواﻩُ‬ ‫ْ َْ ُ ْ َ ْ َ ْ ُ ْ َ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ )‪(2‬‬ ‫اﻟﺪ ِ‬ ‫ﱠاﱐﱡ )ت‪444 .‬ه‪981/‬م( َﻋْﻨﻪُ‪ِ ،‬ﻋْﻨ َﺪ َﺣ ِﺪﻳﺜِ ِﻪ َﻋ ْﻦ "ﺛ َ ُﻤﻮ َداْ" ]ﻫﻮد ‪" :[68/11‬أَ ﱠن ْاﻷ َْرﺑَـ َﻌﺔَ ِﰲ اﻟْﻜﺘَﺎب ‪ْヨ‬ﻷَﻟﻒ" ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ون اﻟْﻤﺘَـ َﻘ ِّﺪﻣ ِﺔ ﻟِﻠ ِّﺪَﻻﻟَِﺔ ﻋﻠَﻰ ﻗَـﻮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫و ِْﰐ ﺑـ ْﻌ َﺪ )اﻟْ ِﻜﺘَ ِ‬ ‫اﻋ ِﺪ اﻟْ ِﻜﺘَﺎﺑَِﺔ‪ ،‬ﻟَ ِﻜ ْﻦ‬ ‫ﺎب( ِﰲ اﻻ ْﺳﺘ ْﻌ َﻤﺎل‪َ ،‬وﻳـَْﺒ ُﺪو أَﻧﱠﻪُ ْ‬ ‫ََ َ‬ ‫اﺳﺘُ ْﺨﺪ َم ِﰲ اﻟْ ُﻘ ُﺮ ُ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻋﻪ‪ِ.‬‬ ‫ﺐ اﻟْ َﻔ ِِﲏ ِﻣﻦ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ‪ ،‬واﻟ ِّﺪَﻻﻟَ ِﺔ ﻋﻠَﻰ أَﻧْـﻮ ِ‬ ‫اﳉَﺎﻧ ِ‬ ‫َﺧَﺮِة َﻋﻠَﻰ ْ‬ ‫ﺼﻮِر اﻟْ ُﻤﺘَﺄ ّ‬ ‫اﻟﻌ ُ‬ ‫ﺐ إِﻃْ َﻼﻗُﻪُ ِﰲ ُ‬ ‫ّّ َ ْ َ‬ ‫َﻏﻠَ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫وِ‪ヨ‬ﻟﻨﱠﻈَ ِﺮ ِﰲ اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺐ َﻋﻠَﻰ َﻋﻨَﺎ ِوﻳﻨِ َﻬﺎ َوُﻣ َﺴ ﱠﻤﻴَﺎ َِﺎ َﻫ َﺬا‬ ‫ﺐ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔ ِﺔ ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ َو ْ‬ ‫اﳋَ ِّ‬ ‫ﻂ ﻟَ َﺪى اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻘ ّﺪﻣ َ‬ ‫َ‬ ‫ﲔ‪ ،‬ﻳَﻈْ َﻬ ُﺮ أَﻧﱠﻪُ ﻳـَ ْﻐﻠ ُ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻀﺎﻓًﺎ إِﻟَْﻴ ِﻪ‪ ،‬ﻓَـﻴُـ َﻘﺎ ُل‪َ :‬ﺧ ﱡ‬ ‫ﻒ‪.‬‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ُﺢ ْ‬ ‫اﳋَ ِّ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وُﻣ َ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ُﺢ‪َ ،‬وﻇَ َﻬَﺮ ُﻣ ْ‬ ‫اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﻂ ُﻣ َﻘﻴﱠ ًﺪا ِ‪ヨ‬ﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﻂ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫‪1.2.1.1.3‬‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ُﺢ )ا ْﳍِ َﺠ ِﺎء(‪:‬‬ ‫ُﻣ ْ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫واﻟْﻤ ْﻘﺼ ِِ‬ ‫وف‪َ ،‬وََ ﱠﺠْﻴـﺘُـ َﻬﺎ َﻫ ْﺠ ًﻮا‪َ ،‬وِﻫ َﺠﺎءً‪َ ،‬وَْ ِﺠﻴَﺔً‪.‬‬ ‫ت ا ْﳊُُﺮ َ‬ ‫َ َ ُ ُ‬ ‫ﻴﻊ اﻟﻠﱠ ْﻔﻈَﺔ ﲝُُﺮوﻓ َﻬﺎ‪ ،‬ﻳـُ َﻘﺎ ُل‪َ :‬ﻫ َﺠ ْﻮ ُ‬ ‫ﻮد ﺑﻪ ُﻫﻨَﺎ ُﻫ َﻮ‪ :‬ﺗَـ ْﻘﻄ ُ‬ ‫ٍِ‬ ‫ﺐ اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِﺔ ِﰲ ﻗَـﻮ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫و ِ‬ ‫ﺚ واﻟﱠﺮاﺑِ ِﻊ ا ْﳍِ ْﺠ ِﺮﻳﱠْ ِ‬ ‫اﳋَ ِّ ِ‬ ‫ﲔ‪،‬‬ ‫اﻋ ِﺪ ْ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ُﺢ ِﰲ َﻋﻨَﺎ ِوﻳ ِﻦ َﻋ َﺪد ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻜﺘُ ِ ُ َ‬ ‫اﺳﺘُـ ْﻌﻤ َﻞ َﻫ َﺬا اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫َ ْ‬ ‫ﻂ ﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠﺎﻟ َ‬ ‫َ‬ ‫وأُﻃْﻠِﻖ ﻋﻠَﻰ ﻛِﺘﺎﺑ ِﺔ اﻟْﻤﺼﺤ ِ ِ‬ ‫ﻒ‪ ،‬وﻇَﻬﺮ ﻫ َﺬا اﻟْﻤﺼﻄَﻠَﺢ ِﰲ ﻋﻨَﺎ ِوﻳ ِﻦ أَﻗْ َﺪِم اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ﺎت ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ‪،‬‬ ‫َُ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ َ َ َ َ ُ ْ ُ َ‬ ‫ﻒ ﻫ َﺠﺎءُ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫َ َ َ ََ ُ ْ َ‬ ‫اﳊﺎ ِر ِث اﻟ ﱠﺬﻣﺎ ِر ِي )ت‪154 .‬ه‪771/‬م(‪ ،‬و ِ‬ ‫)ﻫﺠﺎء اﻟْﻤ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫)ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨ ِﱠﺔ( ﻟِْﻠﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ‬ ‫ﻣﺜْ َﻞ‪ :‬ﻛﺘَﺎب َ ُ َ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ( ﻟﻴَ ْﺤ َﲕ ﺑْ ِﻦ َْ‬ ‫َ ّ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺲ )ت‪199 .‬ﻫـ‪814/‬م(‪َ ،‬وﻟَ َﻌ ﱠﻞ ْارﺗﺒَﺎ َط َﻫ َﺬا اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ِﺢ ﲟَْﻌ َﲎ اﻟ ﱠﺸْﺘ ِﻢ ِ‪ヨ‬ﻟ ﱠﺸ ْﻌ ِﺮ َﺟ َﻌ َﻞ ﻋُﻠَ َﻤﺎءَ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ﻳـَﺘَ َﺤ ﱠﻮﻟُﻮ َن َﻋْﻨﻪُ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ِﺢ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬وَﻣﺎ ا ْﺷﺘُ ﱠﻖ ِﻣْﻨﻪُ‪.‬‬ ‫إِ َﱃ ُﻣ ْ‬ ‫)‪(1‬‬ ‫)‪(2‬‬ ‫ب ا ْﻟﻘَﺻَﺎﺋِ ِد‪ ،‬ﱠ‬ ‫ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ت‬ ‫اﺻ ِد ﻓِﻲ ﺷ َْرحِ َ‬ ‫ﺳﺎ ِ‬ ‫ظ ُر‪ :‬إِﺑ َْراھِﯾ ُم ﺑْنُ ُ‬ ‫اﻟط ْﺑﻌَﺔُ ْاﻷُوﻟَﻰ‪ِ ) .‬د َﻣﺷْﻖُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫ب ا ْﻟ َﻣ َر ِ‬ ‫ﻲ ِ ﻟِﻠ ّد َِرا َ‬ ‫ﻋﻘِﯾﻠَ ِﺔ أَﺗْ َرا ِ‬ ‫ي‪ ،‬ﺟَﻣِ ﯾ َﻠﺔُ أ َ ْرﺑَﺎ ِ‬ ‫ﻋ َﻣ َر ْاﻟ َﺟ ْﻌﺑَ ِر ﱡ‬ ‫ار ْاﻟﻐ َْوﺛَﺎﻧِ ّ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ْنُ‬ ‫ار ْاﻟ َﺣدِﯾثِ(‪ ،‬ص‪.63‬‬ ‫ھ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﻘ‬ ‫)اﻟ‬ ‫‪.‬‬ ‫د‬ ‫‪:‬‬ ‫ة‬ ‫ِر‬ ‫ﺂن‬ ‫ﻣ‬ ‫ظ‬ ‫اﻟ‬ ‫د‬ ‫ر‬ ‫و‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻰ‬ ‫ﻠ‬ ‫ﻋ‬ ‫َ‬ ‫ن‬ ‫ا‬ ‫ْر‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ل‬ ‫ِﯾ‬ ‫ﻟ‬ ‫د‬ ‫َ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻲ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﻏ‬ ‫ﺎر‬ ‫ﻣ‬ ‫اﻟ‬ ‫د‬ ‫ﻣ‬ ‫أ‬ ‫ﺑ‬ ‫م‬ ‫ِﯾ‬ ‫ھ‬ ‫ا‬ ‫ْر‬ ‫ﺑ‬ ‫إ‬ ‫‪،‬‬ ‫‪96‬‬ ‫ص‬ ‫م(‪،‬‬ ‫‪2010‬‬ ‫ھـ‪/‬‬ ‫‪1431‬‬ ‫ِ‪،‬‬ ‫ﺔ‬ ‫ﯾ‬ ‫ﻧ‬ ‫آ‬ ‫ر‬ ‫ﻘ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫ﺣْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ْ ِ‬ ‫َ َ ُ‬ ‫َْ ِ‬ ‫ْ ِ‬ ‫َ ِ‬ ‫ِ َ ُ‬ ‫ََ َ ِ ِ ﱡ‬ ‫َﺎر‪ ،‬ﱠ‬ ‫ﺎم‬ ‫وم َﻣﺻَﺎﺣِ ِ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ ﻓِﻲ َﻣﻌ ِْرﻓَ ِﺔ َﻣ ْر ُ‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ ْاﻷُوﻟَﻰ‪َ ) .‬ﺑﯾ ُْروتُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫ﺳ ِ‬ ‫أَﺑُو َ‬ ‫اﻹﺳ َْﻼﻣِ ﯾﱠﺔ‪َ :‬‬ ‫ﻋ ْﻣ ٍرو ﻋُﺛْ َﻣﺎنُ ﺑْنُ َ‬ ‫ف أَ ْھ ِل ْاﻷ َ ْﻣﺻ ِ‬ ‫ار ْاﻟ َﺑﺷَﺎﺋ ِِر ْ ِ‬ ‫ﺳﻌِﯾ ٍد اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻋ َ‬ ‫‪1436‬ھـ‪2015/‬م(‪.66 :2 ،‬‬ ‫‪234‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪1.2.1.1.4‬‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ُﺢ )اﻟ ﱠﺮ ْﺳ ِﻢ(‪:‬‬ ‫ُﻣ ْ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫َﺧﺮِة ﻟِﻠ ِّﺪَﻻﻟَ ِﺔ َﻋﻠَﻰ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤ ْ ِ‬ ‫ﻒ‪ ،‬واﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫اﺳﺘِ ْﻌﻤﺎﻟُﻪُ ِﰲ اﻟْ ُﻌ ُ ِ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ ُﺢ ﺑـَ ْﻌ َﺪ‬ ‫َﺷ َ‬ ‫ﺐ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺔ ﻓﻴﻪ‪ ،‬وﻇَ َﻬَﺮ َﻫ َﺬا اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺼ َﺤ َ‬ ‫َْ ُ‬ ‫ﺎع ْ َ‬ ‫ﺼﻮر اﻟْ ُﻤﺘَﺄ ّ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻚ ُﻣ َﻘﻴﱠ ًﺪا ِ‪ヨ‬ﻟْﻌُﺜْ َﻤ ِِ‬ ‫َﺧَﺮِة ﺗـُْﻨﺒِ ُﺊ َﻋ ْﻦ أَ ﱠن‬ ‫َذﻟ َ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وﻧَﻈَْﺮةٌ َﺳ ِﺮ َﻳﻌﺔٌ ِﰲ ﻗَﺎﺋ َﻤﺔ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎت َﻫ َﺬا اﻟْﻌ ْﻠ ِﻢ ِﰲ اﻟْ ُﻘ ُﺮون اﻟْ ُﻤﺘَﺄ ّ‬ ‫ﺎﱐّ‪ ،‬أ َْو ِ‪ヨ‬ﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ)‪.(1‬‬ ‫ُﻣ ْ‬ ‫ﺼﻄَﻠَ َﺢ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ﻗَ ْﺪ َ‬ ‫ﺻ َﺎر َﻋﻠَ ًﻤﺎ َﻋﻠَﻰ ﻋ ْﻠ ِﻢ ﻛﺘَﺎﺑَﺔ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ‬ ‫ﻒ‪:‬‬ ‫‪ 1.3‬ﻇََﻮاﻫ ُﺮ َر ْﺳ ِﻢ اﻟ ُْﻤ ْ‬ ‫َﲨﻌﻬﺎ اﺑﻦ وﺛِ ٍﻴﻖ )ت‪654 .‬ه‪1256/‬م( ِﰲ ﲬَْﺴ ِﺔ ﻓُ ٍ ِ‬ ‫اﳊ ْﺬ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ف‪َ ،‬وَﻣﺎ َوﻗَ َﻊ ﻓِ ِﻴﻪ ِﻣ َﻦ‬ ‫َ ُ‬ ‫ﺼﻮل‪َ ،‬وﻫ َﻲ‪َ :‬ﻣﺎ َوﻗَ َﻊ ﻓﻴﻪ ﻣ َﻦ َْ‬ ‫ََ َ ْ ُ َ‬ ‫ٍ‬ ‫اﻟﺰ‪レ‬دةِ‪ ،‬وﻣﺎ وﻗَﻊ ﻓِ ِﻴﻪ ِﻣﻦ ﻗَـ ْﻠ ِ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِِِ‬ ‫ﺻ ِﻞ)‪.(2‬‬ ‫َﺣ َﻜ ُﺎم ا ْﳍََﻤَﺰات‪َ ،‬وَﻣﺎ َوﻗَ َﻊ ﻓﻴﻪ ﻣ َﻦ اﻟْ َﻘﻄْ ِﻊ َواﻟْ َﻮ ْ‬ ‫ﺐ َﺣ ْﺮف إِ َﱃ َﺣ ْﺮف‪َ ،‬وأ ْ‬ ‫ْ‬ ‫َِّ َ َ َ َ َ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﺲ ﻇَﻮ ِاﻫﺮ‪َ ،‬وِﻫﻲ‪ :‬اﻟْﺒَ َﺪ ُل‪َ ،‬و ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻ ُﻞ)‪َ ،(3‬وذَ َﻛَﺮ اﺑْ ُﻦ‬ ‫اﻟﺰَ‪َ レ‬دةُ‪َ ،‬و ْ‬ ‫اﳊَ ْﺬ ُ‬ ‫ﺼ ُﻞ‪َ ،‬واﻟْ َﻮ ْ‬ ‫ف‪َ ،‬واﻟْ َﻔ ْ‬ ‫ﺼَﺮَﻫﺎ ﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫وﺣ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺾ ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟﱠﺮ ْﺳﻢ ﰲ ﲬَْ َ َ َ‬ ‫ِ ِ)‪(4‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي )ت‪833 .‬ه‪1429/‬م( ِْ‬ ‫ﺻ َﻞ ﻇَﺎﻫَﺮًة َواﺣ َﺪ ًة‪،‬‬ ‫ْ‬ ‫اﻹﺛْـﺒَ َ‬ ‫ﺼ َﻞ َواﻟْ َﻮ ْ‬ ‫اﻟﺰَ‪َ レ‬دة ‪َ ،‬وﻣْﻨـ ُﻬ ْﻢ َﻣ ْﻦ َﺟ َﻌ َﻞ اﻟْ َﻔ ْ‬ ‫ﺎت ﺑَ َﺪًﻻ ﻣ َﻦ ّ‬ ‫اﳉََﺰِر ِّ‬ ‫)‪(5‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻗﺎل اﻟ ﱡﺴﻴ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﻃ ﱡﻲ )ت‪911 .‬ه‪1505/‬م(‪:‬‬ ‫َﺿ َ‬ ‫َوأ َ‬ ‫ﺾ اﻟْﻌُﻠَ َﻤﺎء اﻟْ ُﻤﺘَﺄ ّ‬ ‫ﺎف ا ْﳍَْﻤَﺰ ‪َ ،‬وَز َاد ﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫ﻳﻦ ﻇَﺎﻫَﺮًة َﺳﺎد َﺳﺔً‪ُ َ ،‬‬ ‫َﺧ ِﺮ َ‬ ‫ف‪ ،‬و ِ ِ‬ ‫ﺼﺮ أَﻣﺮ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ ْ ِ‬ ‫ِِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ َﻋﻠَﻰ‬ ‫ﺻ ِﻞ َواﻟْ َﻔ ْ‬ ‫اﻟﺰَ‪َ レ‬دة‪َ ،‬وا ْﳍَْﻤ ِﺰ‪َ ،‬واﻟْﺒَ َﺪل‪َ ،‬واﻟْ َﻮ ْ‬ ‫اﳊَ ْﺬ َ ّ‬ ‫"وﻳـَْﻨ َﺤ ُ ْ ُ ْ‬ ‫َ‬ ‫ﺼ ِﻞ‪َ ،‬وَﻣﺎ ﻓﻴﻪ ﻗَﺮاءَ َ‪ラ‬ن ﻓَ ُﻜﺘ َ‬ ‫)‪(6‬‬ ‫اﳘَﺎ" ‪.‬‬ ‫إِ ْﺣ َﺪ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ﻮﻣﺘِ ِﻪ)‪:(7‬‬ ‫اﻟﺴ ﱠ‬ ‫ﺐ )ت‪1312 .‬ه‪1895/‬م( ِﰲ َﻣْﻨﻈُ َ‬ ‫َوﻗَ ْﺪ َﲨَ َﻊ َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻘ َﻮاﻋ َﺪ ّ‬ ‫ﺖ اﻟﺸْﱠﻴ ُﺦ ُﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ اﻟْ َﻌﺎﻗ ُ‬ ‫اﻟﱠﺮﺳﻢ ِﰲ ِﺳ ِ ِ‬ ‫اﺳﺘَـ َﻘ ْﻞ‬ ‫ّ‬ ‫ﺖ ﻗَـ َﻮاﻋ َﺪ ْ‬ ‫ُْ‬ ‫ﺼ ِﻞ‬ ‫ﺻ ِﻞ أ َْو ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻔ ْ‬ ‫َوَﻣﺎ أَﺗَﻰ ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻮ ْ‬ ‫وذُو ﻗِﺮاءﺗَ ْ ِ‬ ‫ﲔ ِﳑﱠﺎ ﻗَ ْﺪ ُﺷ ِﻬ ْﺮ‬ ‫ََ‬ ‫ف ِزَ‪َ レ‬دةٌ َوَﳘٌْﺰ َوﺑَ َﺪ ْل‬ ‫َﺣ ْﺬ ٌ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫َﺻ ِﻞ‬ ‫ُﻣ َﻮاﻓ ًﻘﺎ ﻟﻠﱠ ْﻔﻆ أ َْو ﻟ ْﻸ ْ‬ ‫ِِ‬ ‫اﳘﺎ ﻗَ ِﺪ اﻗْـﺘُ ِ‬ ‫ﺼ ْـﺮ‬ ‫ﻓﻴﻪ َﻋﻠَﻰ إِ ْﺣ َﺪ َُ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ‬ ‫ﻒ‪:‬‬ ‫‪َ 1.4‬ﻣ ْﻮﻗِ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﻠَ َﻤﺎء ﻣ ْﻦ َر ْﺳ ِﻢ اﻟ ُْﻤ ْ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎﱐ ِﰲ ﻛِﺘَﺎﺑ ِﺔ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﲨُْﻬﻮر اﻟْﻌﻠَﻤ ِﺎء ِﻣﻦ اﻟْﻤ ْﺸﺘَﻐِﻠِ َ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ‪،‬‬ ‫ﻒ ﻳـَﻨُ ﱡ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ﲔ ﺑَﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ُُ َُ َ ُ‬ ‫ﺼﻮ َن َﻋﻠَﻰ ُو ُﺟﻮب اﺗّﺒَ ِﺎع اﻟﱠﺮ ْﺳﻢ اﻟْﻌُﺜْ َﻤ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ ﺗَـﻮﻗﻴﻔ ﱞﻲ‪ ،‬و َﲪَﻠُﻮا ﻧُﺼﻮص أَﺋ ﱠﻤﺔ اﻟ ﱠﺴﻠَ ِ‬ ‫َﺧ ِﺮﻳﻦ ﻣﻦ ﻧَﺴﺐ إِﻟَْﻴ ِﻬﻢ اﻟْ َﻘﻮ َل َِ ﱠن رﺳﻢ اﻟْﻤ ْ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْ َﻮا ِرَد َة ِﰲ‬ ‫ُ َ‬ ‫ﺼ َﺤ ْ‬ ‫ﻟَﻜ ْﻦ ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤﺘَﺄ ّ َ َ ْ َ َ ُ ْ‬ ‫َ‬ ‫ََْ ُ‬ ‫ط ِﻧﯾﱠ ِﺔ ﻟ ِِﻼﺣْ ِﺗﻔَﺎ ِل ِﺑ َﻣ ْ‬ ‫ﺳﺔٌ ﻟُ َﻐ ِو ﱠﯾﺔٌ ﺗ َ ِﺎرﯾﺧِ ﱠﯾﺔٌ‪ ،‬ﱠ‬ ‫)‪ (1‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ُوراتُ اﻟﻠﱠﺟْ ﻧَ ِﺔ ْاﻟ َو َ‬ ‫ط َﻠﻊِ ْاﻟﻘَ ْر ِن‬ ‫ﺳ ُم ا ْﻟ ُﻣ ْ‬ ‫ي ْاﻟ َﺣ َﻣدُ‪َ ،‬ر ْ‬ ‫ف‪ :‬د َِرا َ‬ ‫ﺻ َﺣ ِ‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ ْاﻷُوﻟَﻰ‪َ ) .‬ﺑ ْﻐ َدادُ‪َ :‬ﻣ ْﻧﺷ َ‬ ‫ﱡور ﱞ‬ ‫ظ ُر‪ :‬ﻏَﺎ ِﻧ ٌم ﻗَد ِ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫يِ‪1402 ،‬ھـ‪1982/‬م(‪ ،‬ص‪.157-155‬‬ ‫ﺧ‬ ‫اﻟ‬ ‫ر‬ ‫ﮭ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺷ‬ ‫ﻋ‬ ‫س‬ ‫ﺟْ‬ ‫َﺎﻣِ‬ ‫َ َ َ ِ ِ ّ‬ ‫َف‪ ،‬ﱠ‬ ‫ﺎر‪،‬‬ ‫ج إِﻟَ ْﯾ ِﮫ ﻣِ ْن َرﺳ ِْم ا ْﻟ ُﻣ ْ‬ ‫ﻖ‪ ،‬ا ْﻟﺟَﺎﻣِ ُﻊ ِﻟ َﻣﺎ ﯾُﺣْ ﺗَﺎ ُ‬ ‫ﺻﺣ ِ‬ ‫ﻋ ْﺑ ِد ﱠ‬ ‫ﻋ ﱠﻣﺎنُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫ار َ‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ ْاﻷُوﻟَﻰ‪َ ) .‬‬ ‫)‪ (2‬أَﺑُو ِإ ْﺳ َﺣﺎقَ ِإﺑ َْراھِﯾ ُم ﺑْنُ ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ِد ﺑ ِْن َ‬ ‫ﻋ ﱠﻣ ٍ‬ ‫اﻟرﺣْ َﻣ ِن ﺑ ِْن َوﺛِﯾ ٍ‬ ‫‪1429‬ھـ‪2009/‬م(‪ ،‬ص‪.32،31‬‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫اﺻ ِد‪ ،‬ص‪.96‬‬ ‫ب ا ْﻟ َﻣ َر ِ‬ ‫ي‪َ ،‬ﺟﻣِ ﯾ َﻠﺔُ أ َ ْرﺑَﺎ ِ‬ ‫ظ ُر‪ْ :‬اﻟ َﺟ ْﻌﺑَ ِر ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ّ‬ ‫ب اﻟﻌِﻠﻣِ ﯾﱠﺔِ(‪.129 :2 ،‬‬ ‫ي‪ ،‬اﻟﻧﱠﺷ ُْر ﻓِﻲ اﻟﻘ َِرا َءا ِ‬ ‫ار اﻟ ُﻛﺗ ُ ِ‬ ‫ﺎر ﱠﯾﺔ اﻟ ُﻛﺑ َْرى‪َ ،‬ﺑﯾ ُْروتُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫ت اﻟﻌَﺷ ِْر‪) .‬اﻟ َﻣطﺑَﻌَﺔ اﻟ ِﺗ َﺟ ِ‬ ‫)‪ (4‬ﯾُ ْﻧظ ُر‪ :‬أﺑُو اﻟ َﺧﯾ ِْر ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ُد ﺑْنُ ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ٍد اﻟ َﺟزَ ِر ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫)‪ُ (5‬ﻣ َﺣ ﱠﻣ ٌد ﻏ َْو ُ‬ ‫آن‪َ ) .‬ﺣ ْﯾ َد ُر أﺑَﺎد‪َ :‬ﻣطﺑَﻌَﺔ ﻋُﺛ َﻣﺎنَ ﺑرﯾس‪1333 ،‬ھـ‪1915/‬م(‪:1 ،‬‬ ‫ث ﺑْنُ ﻧ ِ‬ ‫َﺎن ﻓِﻲ َرﺳ ِْم ﻧظ ِم اﻟﻘ ْر ِ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ﻧﺛ ُر اﻟ َﻣ ْرﺟ ِ‬ ‫ِﯾن ْاﻵ ْرﻛَﺎﺗِ ﱡ‬ ‫َﺎﺻ ِر اﻟ ّد ِ‬ ‫‪.18،19‬‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ ْاﻷُو َﻟﻰ‪ْ .‬‬ ‫آن‪ ،‬ﱠ‬ ‫ﺻ َﺣفِ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺷ ِرﯾفِ ‪،‬‬ ‫اﻹﺗْﻘَﺎنُ ﻓِﻲ ُ‬ ‫ﻋ ِﺔ ْاﻟ ُﻣ ْ‬ ‫ﻋ ْﺑ ُد ﱠ‬ ‫)اﻟـ َﻣدِﯾ َﻧﺔُ ْاﻟ ُﻣﻧ ﱠَو َرة ُ‪ُ :‬ﻣ َﺟ ﱠﻣ ُﻊ ْاﻟ َﻣﻠِكِ ﻓَ ْﮭ ٍد ﻟِطِ َﺑﺎ َ‬ ‫ﻋﻠُ ِ‬ ‫)‪َ (6‬‬ ‫ﻲ‪ِ ْ ،‬‬ ‫وم ا ْﻟﻘُ ْر ِ‬ ‫اﻟرﺣْ َﻣ ِن ﺑْنُ أ َ ِﺑﻲ َﺑ ْﻛ ٍر‪ ،‬اﻟ ﱡﺳﯾُوطِ ﱡ‬ ‫‪1426‬ھـ(‪.2200 :6 ،‬‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ ْاﻷُوﻟَﻰ‪ْ .‬‬ ‫ْف ا ْﻟ َﻌ َﻣﻰ‪ ،‬ﱠ‬ ‫ار ِإ َ‬ ‫ﯾﻼفٍ اﻟد ْﱠو ِﻟﯾﱠﺔُ‪1427 ،‬ھـ‪2006 /‬م(‪ ،‬ص‪.102‬‬ ‫ْف اﻟ ﱠﻠ َﻣﻰ َ‬ ‫ﻋﻠَﻰ َﻛﺷ ِ‬ ‫ﻲ‪َ ،‬رﺷ ُ‬ ‫)اﻟ ُﻛ َوﯾْتُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫)‪ُ (7‬ﻣ َﺣ ﱠﻣ ٌد ْاﻟ َﻌﺎﻗِبُ ﺑْنُ َﻣﺎﯾَﺎﺑِﻲ ْاﻟ ِﺟ َﻛﻧِ ﱡ‬ ‫‪235‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِِِ‬ ‫ِِ‬ ‫اﳊ ﱡﻖ أَ ﱠن اﻟْﻤﺆﻟِِّﻔﲔ ِﰲ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤﺼﺤ ِ ِ‬ ‫وﺟ ِ‬ ‫ﻮب اﺗِّﺒَ ِﺎع اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْﻌُﺜْ َﻤ ِِ‬ ‫ﺿﻮا‬ ‫ﲔ َﱂْ ﻳـَﺘَـ َﻌﱠﺮ ُ‬ ‫ﻒ ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻘ ّﺪﻣ َ‬ ‫ﺎﱐّ َﻋﻠَﻰ ﺗَـ ْﻮﻗﻴﻔﻴﱠﺔ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬و َْ‬ ‫ُُ‬ ‫َُ َ َ ْ ُ ْ َ‬ ‫ِ ِ )‪(1‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِﳍَﺬﻩ اﻟْ َﻤ ْﺴﺄَﻟَﺔ ِﰲ ُﻛﺘُﺒﻬ ْﻢ ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫اك ِﻋﻠَ ِﻞ ِ ِ‬ ‫ﻴﻒ َﳉﺄَ إِﻟَ ِﻴﻪ ﺑـﻌﺾ اﻟْﻌﻠَﻤ ِﺎء ﺑـﻌ َﺪ أَ ْن ﻋﺠﺰوا ﻋﻦ إِ ْدر ِ‬ ‫واﻟْ َﻘﻮ ُل ِ‪ヨ‬ﻟﺘـﱠﻮﻗِ ِ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﻮر‬ ‫اﺧﺘ َﻼف اﻟﱡﺮ ُﺳﻮم‪َ ،‬وَﻫ َﺬا َﻣﺎ أ َْو َ‬ ‫ْ‬ ‫َْ ُ ُ َ َْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ ْ‬ ‫َ َُ َ ْ َ‬ ‫ﺿ َﺤﻪُ اﻟﺪ ْﻛﺘُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎب ور ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊﻤ ُﺪ ﺑَِﻘﻮﻟ ِﻪ‪ِ :‬‬ ‫ﺾ اﻟْﻌﻠَﻤﺎء ﻋﻦ إِ ْدر ِ‬ ‫اك أ ْ ِ‬ ‫ود ﺑـَ ْﻌ ِ‬ ‫ﻮﻣﺔً ِ َْﻴـﺌَ ٍﺔ‬ ‫َﻏ ِﺎﱎٌ ﻗَﺪﱡوِر ﱞ‬ ‫ﺾ اﻟْ َﻜﻠ َﻤﺎت َﻣ ْﺮ ُﺳ َ‬ ‫"وﻧَﺘ َ‬ ‫َﺳﺒَ ُ ُ‬ ‫ﻴﺠﺔً ﻟ َﻌ ْﺠ ِﺰ ﺑـَ ْﻌ ِ ُ َ َ ْ َ‬ ‫ي َْ َ ْ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ٍ‬ ‫ﺎت ﺻﻮِر اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ُﲣَﺎﻟِﻒ اﻟﻠﱠ ْﻔ َ ِ‬ ‫ف أَو ﻧـَ ْﻘ ِ‬ ‫ﺼ ِﻪ‪ ،‬ذَ َﻫﺐ إِ َﱃ أَ ﱠن رﺳﻢ اﻟْﻤ ْ ِ‬ ‫ﻴﻒ‬ ‫ﺎت إِﱠﳕَﺎ ﻫ َﻲ ﺗَـ ْﻮﻗ ٌ‬ ‫ُ‬ ‫ﻆ‪ ،‬ﻣ ْﻦ ِزَ‪َ レ‬دة َﺣ ْﺮ ْ‬ ‫َ‬ ‫ََْ ُ‬ ‫َ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ‪َ ،‬وَﻫْﻴـﺌَ ُ َ‬ ‫ِ ِ )‪(2‬‬ ‫ﱠﱯ" ‪.‬‬ ‫َﻋﻦ اﻟﻨ ِّ‬ ‫ﺎﱐ ِﰲ ﻛِﺘَﺎﺑ ِﺔ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫واﺣﺘَ ﱠﺞ اﻟْ َﻘﺎﺋِﻠُﻮ َن َِ ﱠن رﺳﻢ اﻟْﻤ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠ ِ ِ ِ ِِ ِ ِ‬ ‫ﻒ‪،‬‬ ‫ََْ ُ ْ‬ ‫َ ْ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ ﺗَـ ْﻮﻗﻴﻔ ﱞﻲ ﲝُ َﺠ ٍﺞ ﺗَـﺘَـ َﻌﻠ ُﻖ ﺑ ُﻮ ُﺟﻮب اﻻﻟْﺘَﺰام ‪ヨ‬ﻟﱠﺮ ْﺳﻢ اﻟْﻌُﺜْ َﻤ ِّ‬ ‫ِ )‪(4‬‬ ‫ِ )‪(3‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊ ِﺪ ِ‬ ‫ﻳﺚ ِ‪ヨ‬ﻟﻀ ْﱠﻌ‬ ‫ﻒ ‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ أَ ﱠن َﻣ ْ‬ ‫ﻀ ُﻤﻮﻧَﻪُ‬ ‫ﺲ ﻟَﻪُ َﺳﻨَ ٌﺪ ﻳـُ ْﻌﺘَ َﻤ ُﺪ َﻋﻠَْﻴﻪ‪َ ،‬‬ ‫وﺣ َﻜ َﻢ َﻋﻠَْﻴﻪ أَﺋ ﱠﻤﺔُ َْ‬ ‫َوﻧـَ َﻘﻠُﻮا َﺣﺪﻳﺜًﺎ َﻋ ْﻦ ُﻣ َﻌﺎوﻳَﺔَ ‪ ،‬ﻟَْﻴ َ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ ﺗَـ ْﻮﻗِ ِﻴﻔ ﱞﻲ‪.‬‬ ‫َﻻ ﻳَ ُﺪ ﱡل َﻋﻠَﻰ أَ ﱠن َر ْﺳ َﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫وأَﱠو ُل ﻣﻦ ﻓَـﺘَﺢ اﻟﻄﱠ ِﺮﻳﻖ إِ َﱃ اﻟْ َﻘﻮِل ِ‪ヨ‬ﻟﺘـﱠﻮﻗِ ِ‬ ‫ﻴﻒ اﻟﺸْﱠﻴ ُﺦ َﻋْﺒ ُﺪ اﻟْ َﻌ ِﺰﻳ ِﺰ اﻟﺪ ﱠ‬ ‫ﱠ‪ُ ヨ‬‬ ‫غ )ت‪1132 .‬ه‪1720/‬م(‪ِ ،‬ﰲ َﻣﺎ ﻧـَ َﻘﻠَﻪُ َﻋْﻨﻪُ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ َْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤﺎﺑﺔ وَﻻ ﻟﻐَ ِﲑﻫﻢ ِﰲ رﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫آن اﻟْ َﻌ ِﺰﻳ ِﺰ َوَﻻ‬ ‫ﺗِْﻠ ِﻤﻴ ُﺬﻩُ أ ْ‬ ‫َﲪَ ُﺪ ﺑْ ُﻦ اﻟْ ُﻤﺒَ َﺎرك )ت‪1156 .‬ه‪1743/‬م( ﺑ َﻘ ْﻮﻟﻪ‪َ :‬‬ ‫"ﻣﺎ ﻟﻠ ﱠ َ َ َ ْ ْ َ ْ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِﱠ‬ ‫ِ ِ ٍ ِ ِ‬ ‫ﱠﱯ‪.(5)"...‬‬ ‫َﺷ ْﻌَﺮةٌ َواﺣ َﺪةٌ‪َ ،‬وإﳕَﺎ ُﻫ َﻮ ﺑﺘَـ ْﻮﻗﻴﻒ ﻣ َﻦ اﻟﻨ ِّ‬ ‫ِ ِ )‪(6‬‬ ‫ﺿ ِﻊ اﻟ ﱠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫اﺻ ِﻄ َﻼ ِﺣ ِﻬ ْﻢ‪َ ،‬وﻓَ ِﻬ َﻢ‬ ‫َي‪ :‬أَﻧﱠﻪُ ِﻣ ْﻦ َو ْ‬ ‫ﺻﱠﺮ َح َﻋ َﺪ ٌد ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ ْﺤ َﺪﺛ َ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَﺔ َو ْ‬ ‫ﻒ ْ‬ ‫َو َ‬ ‫اﺻﻄ َﻼﺣ ﱞﻲ ‪ ،‬أ ْ‬ ‫ﲔ َِ ﱠن َر ْﺳ َﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫أَﺻﺤﺎب ﻫ َﺬا ِاﻻِّﲡﺎﻩِ ِﻣﻦ ﻧُﺼ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ‪-‬اﻟﱠِﱵ ﺑـَﻠَﻐَ ْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﻞ‪ -‬أَ ﱠَﺎ‬ ‫ﻮص ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻘ ّﺪﻣ َ‬ ‫َْ ُ َ‬ ‫َ ْ ُ‬ ‫ﺖ ﰲ اﻟْ َﻜﺜْـَﺮة َﻣْﺒـﻠَﻐًﺎ َﻻ ﻳَـْﻨـﺒَﻐﻲ َﻣ َﻌﻪُ َْو ٌ‬ ‫ﻟِﻠﺘﱠﺄْﻛِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ﻴﺪ َﻋﻠَﻰ وﺟ ِ‬ ‫ﱡﺼ ِ‬ ‫ﻮب اﺗِّﺒَ ِﺎع اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْﻌُﺜْ َﻤ ِِ‬ ‫ﻮص‪،‬‬ ‫ﺎﱐّ‪َ ،‬وأَ ﱠَﺎ َﻻ َْﲢﺘَ ِﻤ ُﻞ َﻏ ْ َﲑ ذَﻟ َ‬ ‫ﻚ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ اﻻ ّﲡَﺎﻩُ اﻟﱠﺬي ﻳـَﺘﱠﻔ ُﻖ َﻣ َﻊ ﻇَﺎﻫ ِﺮ اﻟﻨ ُ‬ ‫ُُ‬ ‫ي اﻟﱠﺮ ِاﺟ ُﺢ‪.‬‬ ‫َوُﻫ َﻮ اﻟﱠﺮأْ ُ‬ ‫ﺿﺑْطِ ِﮫ‪ ،‬ﱠ‬ ‫)‪ (1‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫َف َو َ‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ اﻟﺛﱠﺎﻧِ َﯾﺔُ‪.‬‬ ‫ﺳ ُر ﻓِﻲ ِﻋ ْﻠ ِم َرﺳ ِْم ا ْﻟ ُﻣ ْ‬ ‫ﺳ ُم ا ْﻟ ُﻣ ْ‬ ‫ظ ُر‪ْ :‬اﻟ َﺣ َﻣدُ‪َ ،‬ر ْ‬ ‫َف‪ :‬د َِرا َ‬ ‫ﺻﺣ ِ‬ ‫ي ْاﻟ َﺣ َﻣدُ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣﯾَ ﱠ‬ ‫ﺻﺣ ِ‬ ‫ﱡور ﱞ‬ ‫ﺳﺔٌ ﻟُ َﻐ ِوﯾﱠﺔٌ ﺗ َ ِﺎرﯾﺧِ ﱠﯾﺔٌ‪ ،‬ص‪ ،203‬ﻏَﺎﻧِ ٌم ﻗَد ِ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ّ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﻲِ‪1437 ،‬ھـ‪2016/‬م(‪ ،‬ص‪.47،46‬‬ ‫اﻹ‬ ‫د‬ ‫ﮭ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﯾ‬ ‫ﻧ‬ ‫آ‬ ‫ر‬ ‫ﻘ‬ ‫اﻟ‬ ‫ت‬ ‫ﺎ‬ ‫ﻣ‬ ‫و‬ ‫ﻠ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﻣ‬ ‫اﻟ‬ ‫و‬ ‫ت‬ ‫ﺎ‬ ‫ﺳ‬ ‫ا‬ ‫ِر‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫َز‬ ‫ﻛ‬ ‫ر‬ ‫ﻣ‬ ‫‪:‬‬ ‫ة‬ ‫د‬ ‫ﺟ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺷ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﺎم‬ ‫ﻣ‬ ‫)‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎطِ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫َ َ َ‬ ‫َ‬ ‫َ َ ِ َ‬ ‫ّ‬ ‫ﺳﺔٌ ﻟُ َﻐ ِوﯾﱠﺔٌ ﺗ َ ِﺎرﯾﺧِ ﯾﱠﺔٌ‪ ،‬ص‪.202‬‬ ‫ﺳ ُم ا ْﻟ ُﻣ ْ‬ ‫)‪ْ (2‬اﻟ َﺣ َﻣدُ‪َ ،‬ر ْ‬ ‫َف‪ :‬د َِرا َ‬ ‫ﺻﺣ ِ‬ ‫ﯾم(‪،‬‬ ‫ق اﻟ ّ‬ ‫ﯾم‪َ ،‬و َﺣ ّ‬ ‫)اﻟرﺣْ َﻣنَ (‪َ ،‬و َﺟ ّ ِو ِد ﱠ‬ ‫)ﷲ(‪َ ،‬و ُﻣ ﱠد ﱠ‬ ‫ﺻ ِ‬ ‫ﻖ اﻟد َﱠواةَ‪َ ،‬و َﺣ ِ ّرفِ ْاﻟﻘَﻠَ َم‪َ ،‬وا ْﻧ ِ‬ ‫ب ْاﻟﺑَﺎ َء‪َ ،‬وﻓَ ِ ّر ِ‬ ‫)‪َ (3‬وھ َُو ﻗَ ْو ُل اﻟﻧﱠ ِﺑ ّ‬ ‫ﻲ ِ ‪ U‬ﻟَﮫُ‪" :‬أ َ ِﻟ ِ‬ ‫ﺳ ِِن َ‬ ‫ﺳِﯾنَ ‪َ ،‬و َﻻ ﺗ ُ َﻌ ّ ِو ِر ْاﻟﻣِ َ‬ ‫)اﻟرﺣِ َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ﻋﻠَﻰ أذُﻧِكَ اﻟﯾُ ْﺳ َرى ﻓَﺈِﻧﱠﮫُ أ ْذﻛ َُر ﻟَكَ "‪ .‬أﺑُو ُ‬ ‫ب‪ ،‬اﻟط ْﺑﻌَﺔ ْاﻷوﻟَﻰ‪َ ) .‬ﺑﯾ ُْروتُ ‪:‬‬ ‫ِﯾر َو ْﯾ ِﮫ ﺑْنُ َ‬ ‫َو َ‬ ‫ﺿ ْﻊ َﻗﻠَ َﻣكَ َ‬ ‫ور ا ْﻟﺧِ َطﺎ ِ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟﻔ ِْرد َْو ُ‬ ‫س ﺑِ َﻣﺄﺛ ُ ِ‬ ‫ﺷ َﺟﺎعٍ ﺷ َ‬ ‫ﺷ ْﮭ َردا َ َر اﻟ ﱠد ْﯾﻠَﻣِ ﱡ‬ ‫ب ْاﻟﻌ ِْﻠﻣِ ﱠﯾﺔِ‪1406 ،‬ھـ‪1986/‬م(‪ ،‬رﻗم )‪.394 :5 ،(8533‬‬ ‫ار ْاﻟ ُﻛﺗ ُ ِ‬ ‫َد ُ‬ ‫ﻲ ِ ‪ U‬ﻟ ِْﻠﺧ ِ ّ‬ ‫ور َھ ِذ ِه ْاﻷ َ َﺣﺎ ِدﯾثَ ‪ .‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪،‬‬ ‫َط ﺑِﺗَ ْ‬ ‫ظ ُر‪َ :‬‬ ‫ﺎر ﺗ َ ُد ﱡل َ‬ ‫ﻋﻠﱠﻖَ اﺑْنُ َﺣ َﺟ ٍر ﻓِﻲ ْاﻟﻔَﺗْﺢِ َ‬ ‫)‪َ (4‬‬ ‫ﻋﻠَﻰ آﺛ َ ٍ‬ ‫ﺿﻌِﯾفِ ْاﻟ ُﺟ ْﻣ ُﮭ ِ‬ ‫ﻲ ﺑْنُ أَﺣْ َﻣ َد ﺑ ِْن َﺣ َﺟ ٍر ْاﻟ َﻌ ْﺳﻘَ َﻼﻧِ ﱡ‬ ‫ﻋ ِﻠ ﱡ‬ ‫ﻋﻠَﻰ َﻣ ْﻌ ِرﻓَ ِﺔ اﻟﻧﱠﺑِ ّ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫اﻟرﺣْ َﻣ ِن‬ ‫ﻓﺗْ ُﺢ اﻟﺑ َِﺎري‪ :‬ﺷ َْر ُ‬ ‫ﻋ ْﺑ ُد ﱠ‬ ‫ي ِ‪َ ) .‬ﺑﯾ ُْروتُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫ي ِ‪ .‬ﯾُ ْﻧظ ُر‪َ :‬‬ ‫ار اﻟ َﻣ ْﻌ ِرﻓَﺔِ‪1379 ،‬ھـ‪1960/‬م(‪َ .504 :7 ،‬و َر َوى ﻧَﺣْ َوهُ اﺑْنُ اﻟ َﺟ ْو ِز ّ‬ ‫ح ﺻَﺣِ ﯾﺢِ اﻟﺑُ َﺧ ِﺎر ّ‬ ‫اﻟط ْﺑﻌَﺔُ ْاﻷُوﻟَﻰ‪ْ .‬‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َﻣ ْوﺿُوﻋَﺎتُ ‪ ،‬ﱠ‬ ‫ﺳﻠَ ِﻔﯾﱠﺔُ‪1386 ،‬ھـ‪1966/‬م(‪.259 :1 ،‬‬ ‫)اﻟـ َﻣدِﯾﻧَﺔُ ْاﻟ ُﻣﻧ ﱠَو َرة ُ‪ْ :‬اﻟ َﻣ ْﻛﺗَﺑَﺔُ اﻟ ﱠ‬ ‫اﺑْنُ َ‬ ‫ﻲ ِ ﺑ ِْن ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ٍد ْاﻟ َﺟ ْو ِز ﱡ‬ ‫ﻋ ِﻠ ّ‬ ‫ﯾز اﻟ ﱠدﺑﱠﺎغ‪ ،‬ﱠ‬ ‫ﺳﯾِّدِي َ‬ ‫ب ْاﻟﻌ ِْﻠﻣِ ﯾﱠﺔِ‪1423 ،‬ھـ‪2002/‬م(‪،‬‬ ‫ﺎركٍ اﻟ ّ‬ ‫اﻹﺑ ِْرﯾزُ ﻣِ ْن ﻛ ََﻼ ِم َ‬ ‫ار ْاﻟ ُﻛﺗ ُ ِ‬ ‫اﻟط ْﺑﻌَﺔُ اﻟﺛﱠﺎ ِﻟﺛَﺔُ‪َ ) .‬ﺑﯾ ُْروتُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫ﻋ ْﺑ ِد ا ْﻟﻌَ ِز ِ‬ ‫ﻲ‪ِ ْ ،‬‬ ‫)‪ (5‬أَﺣْ َﻣ ُد ﺑْنُ ُﻣﺑَ َ‬ ‫ﺳ ِِﺟ ْﻠ َﻣﺎ ِﺳ ﱡ‬ ‫ِ‬ ‫ص‪.88،87‬‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْنُ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ٌ‬ ‫ٌ‬ ‫ﻋ ْﺑ ِد ْاﻟﻘَﺎد ِِر‬ ‫ﺑ‬ ‫ِر‬ ‫ھ‬ ‫ﺎ‬ ‫ط‬ ‫د‬ ‫ﻣ‬ ‫اﻷ‬ ‫ًا‬ ‫د‬ ‫د‬ ‫ﻋ‬ ‫د‬ ‫ر‬ ‫و‬ ‫أ‬ ‫ِي‬ ‫ذ‬ ‫اﻟ‬ ‫‪،‬‬ ‫ي‬ ‫د‬ ‫ر‬ ‫ﻛ‬ ‫اﻟ‬ ‫ِر‬ ‫ھ‬ ‫ﺎ‬ ‫ط‬ ‫د‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺣ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺦ‬ ‫ﯾ‬ ‫ْ‬ ‫ﺷ‬ ‫اﻟ‬ ‫م‬ ‫ﮭ‬ ‫ﺣ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﯾ‬ ‫ِﯾﺎ‪.‬‬ ‫ﻔ‬ ‫ِﯾ‬ ‫ﻗ‬ ‫َو‬ ‫ﺗ‬ ‫م‬ ‫ﺳ‬ ‫اﻟر‬ ‫ﻛ‬ ‫ﯾ‬ ‫ن‬ ‫أ‬ ‫ﻊ‬ ‫ﻓ‬ ‫د‬ ‫ﺗ‬ ‫ِﻲ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﺔ‬ ‫ِﻟ‬ ‫د‬ ‫نَ‬ ‫ِ‬ ‫ْ‬ ‫ونَ‬ ‫ُ‬ ‫ﻣِ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ ُ َﱠ‬ ‫ٌ‬ ‫ُ َﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ُ ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫ُ‬ ‫ﱡ‬ ‫)‪َ (6‬ﯾﺄْﺗِﻲ ﻓِﻲ ُﻣﻘَ ِ ّد َﻣﺗِ ِ ُ‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ ْاﻷُوﻟَﻰ‪ُ ) .‬ﺟ ﱠدة ُ‪َ :‬ﻣ ْ‬ ‫ِب َرﺳْﻣِ ِﮫ َو ُﺣ ْﻛ ُﻣﮫُ‪ ،‬ﱠ‬ ‫آن َو َ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫طﺑَ َﻌﺔُ ْاﻟﻔَﺗْﺢِ‪1365 ،‬ھـ‪1946/‬م(‪ ،‬ص‪.101‬‬ ‫ر‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ﺦ‬ ‫ي‪ ،‬ﺗ َ ِﺎرﯾ‬ ‫ﻏ َراﺋ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْاﻟ ُﻛ ْر ِد ﱡ‬ ‫ِ‬ ‫‪236‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪2‬‬ ‫ﺎدر ﻋُﻠَﻤ ِﺎء اﻟ ﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮ ِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ﺚ ْاﻷَ ﱠو ُل‪ :‬ﻣ ِ‬ ‫ي‬ ‫اﻟ َْﻤ ْﺒ َﺤ ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ﺼ ُ َ‬ ‫ﻒ ْاﻷَﻣﺼﺎ ِر ْ ِ ِ‬ ‫أَﻣﺮ ﻋﺜْﻤﺎ ُن ﺑﻦ ﻋ ﱠﻔﺎ َن )ت‪35 .‬ه‪656/‬م( ﺑِﻨَﺴ ِﺦ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪َ ،‬وَﻣ ﱠﻜﺔَ‪،‬‬ ‫ﺼ َﺤ ُ‬ ‫ََ ُ َ ْ ُ َ‬ ‫اﳋَ ْﻤ َﺴﺔ‪َ ،‬وﻫ َﻲ‪ُ :‬ﻣ ْ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫ِ ِ ِ ِ)‪(1‬‬ ‫ﻚ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫واﻟْ ُﻜﻮﻓَِﺔ‪ ،‬واﻟْﺒﺼﺮةِ‪ ،‬واﻟ ﱠﺸ ِﺎم‪ ،‬وَﻛﺎ َن ﻋﺜْﻤﺎ ُن ﻗَ ْﺪ أَرﺳﻞ ﻣﻊ ُﻛ ِﻞ ﻣ ٍ ِ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ َﻋﺎﻟ ًﻤﺎ ‪ヨ‬ﻟْﻘَﺮاءَة ‪.‬‬ ‫َْ َ ََ ّ ُ ْ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ ﻣ ْﻦ ﺗ ْﻠ َ َ َ‬ ‫َ َ َْ َ‬ ‫َ‬ ‫َ َُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫وﺗـُﻌ ﱡﺪ اﻟْﻤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ ﺑـَ ْﻌ َﺪ‬ ‫ﺻ َﺎر ْ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ‬ ‫ت أَ ْ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧﻴﱠﺔُ اﻟﱠِﱵ أَْر َﺳﻠَ َﻬﺎ ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن إِ َﱃ ْاﻵﻓَﺎق اﻟْ َﻤ ْ‬ ‫ﺼ َﺪ َر اْﻷَﱠو َل ﳍََﺬا اﻟْﻌ ْﻠ ِﻢ‪َ ،‬و َ‬ ‫ََ َ َ‬ ‫ﺻ َﻞ َﻣﺎ ﻳُﻜْﺘَ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﻒ ُر ُﺳﻮﻣ َﻬﺎ‪َ ،‬وَﻣﺎ‬ ‫َذﻟ َ‬ ‫ي ﺑِﺪ َرا َﺳﺔ ُر ُﺳﻮم ﺗ ْﻠ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ‪َ ،‬وأَﻟﱠ ُﻔﻮا ُﻛﺘُـﺒًﺎ ِﰲ َو ْ‬ ‫ﻚ اﻟْ َﻤ َ‬ ‫ﻚ‪َ ،‬وﻗَﺪ ْاﻋﺘَ َﲎ ﻋُﻠَ َﻤﺎءُ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫وﻗَﻊ ﺑـﻴـﻨَـﻬﺎ ِﻣ ِﻦ اﺧﺘِ َﻼ ٍ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ف‪ ،‬ﻓَﺎﻟْﻤ ِ‬ ‫اﻟﺮْﻛﻦ ْاﻷَ ِﺻ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﻴﺲ ﻟِ ُﻜ ِّﻞ َﻣ ْﻦ ﺗَ َﻜﻠﱠ َﻢ ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪،‬‬ ‫ﺼ ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ‬ ‫َ َ َْ َ‬ ‫ﻒ ﻫ َﻲ ﱡ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ﻴﻞ ﰲ ﻋ ْﻠﻢ اﻟﱠﺮ ْﺳﻢ‪َ ،‬واﻟْ َﻤ ْﺮﺟ ُﻊ اﻟﱠﺮﺋ ُ‬ ‫ﺻ ٍﺔ إِ َذا ﺗـُﻴـ ِّﻘﻦ ِﻣﻦ أَ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ َوﻗِ َﺪ ِﻣ ِﻪ‪.‬‬ ‫َوِﲞَﺎ ﱠ‬ ‫ُ َ ْ َ‬ ‫ﺻﺎﻟَﺔ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﻒ ِْ ِ ِ ِ‬ ‫و ِﺣﻴﻨَﺌِ ٍﺬ و ﱠﺟﻪ ْاﻷَﺋِ ﱠﻤﺔُ ِﻋﻨَﺎﻳـﺘَـﻬﻢ إِ َﱃ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫اﻹ َﻣﺎم اﻟﱠﺬي ُو ّﺟﻪَ‬ ‫َ َ‬ ‫َ ُْ َ ْ َ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ‪َ ،‬وإﻗَ َﺎﻣﺘ َﻬﺎ َﻋﻠَﻰ َْﳓ ِﻮ َﻣﺎ َﺟﺎءَ ِﰲ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ اﻟْﻤ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺎﺣﻒ اﻟْﻤْﻨﺴ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت ﻣ َﻘﺎم ْاﻷُﺻ ِ‬ ‫ﻮل‪ ،‬ﻓَـﺮوى ْاﻷَﺋِ ﱠﻤﺔُ َﻋ ِﻦ اﻟْﻤ ِ ِ‬ ‫ﺻ ًﻮﻻ‬ ‫ﺼ ُ َ ُ َ‬ ‫إِﻟَْﻴ ِﻬ ْﻢ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َﺎﻣ َ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧﻴﱠﺔ ‪-‬أُ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ﻮﺧﺔُ ﻣ َﻦ ْاﻷُﱠﻣ َﻬ َ َ ُ‬ ‫ََ‬ ‫وﻓـُﺮوﻋﺎ‪ -‬ﻃَ ِﺮﻳ َﻘﺔَ رﺳ ِﻢ ِﻫﺠ ِﺎء اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫ﺎت)‪.(2‬‬ ‫َُ ً‬ ‫َْ َ‬ ‫َ‬ ‫وﺑِﻨَﺎء ﻋﻠَﻰ ﻣﺎ ﺳﺒﻖ‪ ،‬ﻓَِﺈ ﱠن ﻣﺼ ِﺎدر ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِ ِ‬ ‫ﺼ َﺪ َرﻳْ ِﻦ‪:‬‬ ‫ي ﺗَـْﻨـﺘَﻈ ُﻢ ِﰲ َﻣ ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ ً َ َ ََ َ‬ ‫ْ ّ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ َ َُ‬ ‫‪2.1‬‬ ‫اﻟْﻤﺼ َﺪر ْاﻷَ ﱠو ُل‪ :‬اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺴ َﺨﺔُ ِﻣ ْﻨـ َﻬﺎ‪:‬‬ ‫ﺎﺣ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫َ ْ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧﻴﱠﺔُ‪ ،‬أَ ِو اﻟ ُْﻤ ْﻨـﺘَ َ‬ ‫اﻟْﻤ ِ‬ ‫ﺎﺣﻒ اﻟْﻌﺜْﻤﺎﻧِﻴﱠﺔُ اﻟﱠِﱵ َﱂ ﻳ ْﻜﺘَﺐ َﳍﺎ اﻟْﺒـ َﻘﺎء‪ ،‬وﺻﱠﺮح ﻋﻠَﻤﺎء اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ِﲟُ َﺸ ِ ِ‬ ‫ﺼ َﺪ َر‬ ‫ﺎﻫ َﺪة ﺑـَ ْﻌﻀ َﻬﺎ‪ ،‬ﺗـُ َﻌ ﱡﺪ اﻟْ َﻤ ْ‬ ‫َ‬ ‫ُْ ْ َ َ ُ ََ َ َُُ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ْ‬ ‫ﺼ ُ َُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ اﻟﱡﺮﺳﻮم‪ ،‬وﻗَﺪ ﱠﲨَﻊ ﻣ َﺆﻟُّﻔﻮ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن ﻣﺎ ﱠد َة َﻫ َﺬا اﻟْﻌ ْﻠ ِﻢ ﻣﻦ اﻟﻨﱠﻈَ ِﺮ ِﰲ اﻟْﻤﺼﺎﺣ ِ‬ ‫ﺻِ‬ ‫ﻚ‬ ‫ﻒ ُﻣﺒَ َ‬ ‫ﺎﺷَﺮةً‪َ ،‬و َﺷ َﻮاﻫ ُﺪ ذَﻟ َ‬ ‫ﻴﺲ ﻟ َﻮ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫َُ‬ ‫ْ َ‬ ‫ُ َ‬ ‫َ‬ ‫اﻟﱠﺮﺋ َ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ ﱠِ‬ ‫ﻒ اﻟﱠ ِﺬي أَ ْﻋﻄَﺎﻩُ ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن ‪ِ W‬ﻷَ ْﻫ ِﻞ‬ ‫َﻛﺜِ َﲑةٌ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺼ َﺤ ُ‬ ‫ﻴﺐ )ت‪736 .‬ه‪1336/‬م( َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ‪" :‬ﻓَ َﻜﺎ َن اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ ﺑَ ْﻜﺮ اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺼ ﱠﻮَرﻩُ ِﰲ َﺧﻠَ ِﺪﻩ‪ ،‬ﻓَـﻠَ ْﻢ ﺗـُ ْﺆ َﺧ ْﺬ َﺣ ِﻘﻴ َﻘﺔُ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ إِﱠﻻ َﻋ ْﻦ‬ ‫اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ َﻻ ﻳـََﺰ ُال ﻋْﻨ َﺪﻩُ‪ ،‬ﻓَﺒِ َﻜﺜْـَﺮةِ ُﻣﻄَﺎﻟَ َﻌﺘﻪ ﻟَﻪُ‪َ ،‬وُﻣ َﻮاﻇَﺒَﺘﻪ إِ ﱠ‪レ‬ﻩُ‪ ،‬ﺗَ َ‬ ‫َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ")‪.(3‬‬ ‫اﻹﻣ ِﺎم‪ ،‬وﻗَﺪ ﱠﺟﺎء ِ‬ ‫و ﱠاﲣَ َﺬ ﻛِﺒﺎر ﻗُـﱠﺮ ِاء ْاﻷَﻣﺼﺎ ِر ِﻷَﻧْـ ُﻔ ِﺴ ِﻬﻢ ﻣ ِ‬ ‫ﻮﻫﺎ َﻋﻠَﻰ وﻓْ ِﻖ ُﻣ ْ ِ ِ ِ‬ ‫ت ْاﻵ َ‪ُ リ‬ر‬ ‫ﺼﺎﺣ َ‬ ‫ﻮﻫﺎ َوﻧـَ َﻘﻄُ َ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وُرﱠﲟَﺎ َر َﲰُ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫َْ َ‬ ‫ﺼ َﺤﻔﻬ ُﻢ ْ َ َ‬ ‫َ‬ ‫َُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺣ ُﻔﻬﻢ ﻣ ِ‬ ‫ﻂﻣ ِ‬ ‫ﻚ‪ ،‬ﺣ ﱠﱴ أَﺻﺒﺤﺖ ﻣ ِ‬ ‫ٍِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ اﻟﻨ ِ‬ ‫ﱠﺎس َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ؛‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ‬ ‫ﺼﺎد َر ﻳـُْﺮ َﺟ ُﻊ إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ‪َ ،‬وﺗـُْﻨـ َﻘ ُ َ َ‬ ‫ﺼ ُْ َ َ‬ ‫ﺑﺘَـ َﻮﻓﱡ ِﺮ َﻋ َﺪد ﻣ َﻦ ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔ َﻋﻠَﻰ َذﻟ َ َ ْ َ َ ْ َ َ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬ﻛﺎ َن اﺑﻦ أَِﰊ ﻟَﻴـﻠَﻰ ِﻣﻦ أَﻧْـ َﻘ ِﻂ اﻟﻨ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ٍ‬ ‫روى اﻟﺪ ِ‬ ‫ﻒ")‪.(4‬‬ ‫ﱠاﱐﱡ ِﰲ ُْﳏ َﻜ ِﻤ ِﻪ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﱠﺎس ﻟ ُﻤ ْ َ‬ ‫ُْ ْ ْ‬ ‫ََ‬ ‫ﺎﺣﻒ( ِﻻﺑ ِﻦ أَِﰊ داود )ت‪316 .‬ه‪928/‬م( ﻋﻦ ُﳎ ِ‬ ‫ﺎب )اﻟْﻤ ِ‬ ‫وِﰲ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ﺖ َْﲡﺘَ ِﻤ ُﻊ‬ ‫ﺎﻫ ٍﺪ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬ﻛﺎ َن َﻻﺑْ ِﻦ أَِﰊ ﻟَْﻴـﻠَﻰ ﺑـَْﻴ ٌ‬ ‫َْ َ‬ ‫َ َُ‬ ‫ﺼ ُ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (1‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ان‪ ،‬ص‪.43‬‬ ‫ب ا ْﻟ َﻣ َر ِ‬ ‫ي‪ ،‬ﺟَﻣِ ﯾ َﻠﺔُ أ َ ْرﺑَﺎ ِ‬ ‫اﺻ ِد‪ ،‬ص‪ْ ،236‬اﻟ َﻣ ِ‬ ‫ظ ُر‪ْ :‬اﻟ َﺟ ْﻌﺑَ ِر ﱡ‬ ‫ﻲ‪َ ،‬دﻟِﯾ ُل ا ْﻟ َﺣﯾ َْر ِ‬ ‫ﺎر ْﻏﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ﺳﺔٌ ﻟُ َﻐ ِو ﱠﯾﺔٌ ﺗ َ ِﺎرﯾﺧِ ﱠﯾﺔٌ‪ ،‬ص‪.163‬‬ ‫ا‬ ‫ِر‬ ‫د‬ ‫‪:‬‬ ‫َف‬ ‫ﺣ‬ ‫ﺻ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫م‬ ‫ﺳ‬ ‫ر‬ ‫ُ‪،‬‬ ‫د‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺣ‬ ‫اﻟ‬ ‫‪،‬‬ ‫‪43‬‬ ‫ص‬ ‫‪،‬‬ ‫ان‬ ‫ْر‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ل‬ ‫ِﯾ‬ ‫ﻟ‬ ‫د‬ ‫َ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻲ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﻏ‬ ‫ﺎر‬ ‫ﻣ‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ِ َ َ‬ ‫ََ َ ُْ ُ‬ ‫َ ِ‬ ‫)‪ (2‬ﯾُ ْﻧ ُ َ ِ ِ ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﻰ‬ ‫ﻟ‬ ‫و‬ ‫‪،‬‬ ‫ﺔ‬ ‫ﻠ‬ ‫ِﯾ‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ت‬ ‫َﺎ‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫ح‬ ‫ر‬ ‫ﺷ‬ ‫َ‬ ‫ِﻲ‬ ‫ﻓ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﻠ‬ ‫ِﯾ‬ ‫ﻘ‬ ‫ﺻ‬ ‫اﻟ‬ ‫ة‬ ‫ﱡر‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫ﻲ‬ ‫ﻧ‬ ‫‪.‬‬ ‫اﻷ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﺑ‬ ‫ْ‬ ‫اﻟط‬ ‫‪،‬‬ ‫ﺑ‬ ‫اﻟﻠ‬ ‫‪،‬‬ ‫ارة ُ ْاﻷ َ ْوﻗَﺎفِ ‪1432 ،‬ھـ‪2011/‬م(‪ ،‬ص‪.219‬‬ ‫زَ‬ ‫و‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ط‬ ‫ﻗ‬ ‫)‬ ‫ِ‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫ﯾبُ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (3‬أَﺑُو َﺑ ْﻛ ٍر َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﻋ ْﺑ ُد ْاﻟﻐَ ّ ِ ِ‬ ‫ُ ِ َ‬ ‫َ‬ ‫ْ ِ‬ ‫ف‪ ،‬ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ْنُ‬ ‫ﺎنُ‬ ‫ٍ‬ ‫ار ْاﻟ ِﻔ ْﻛ ِر‪1407 ،‬ھـ‪1987/‬م(‪ ،‬ص‪.13‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫د‬ ‫ِﯾ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﺳ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﻣ‬ ‫ُﺛ‬ ‫ﻋ‬ ‫ِ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣﺣْ َﻛ ُم ﻓِﻲ ﻧَ ْﻘطِ ا ْﻟ َﻣﺻَﺎﺣِ ِ‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ اﻟﺛﱠﺎ ِﻧﯾَﺔُ‪ِ ) .‬د َﻣﺷْﻖُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫)‪ (4‬أَﺑُو َ‬ ‫َ‬ ‫ﻋ ْﻣ ٍرو َ‬ ‫ﱡ‬ ‫‪237‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫إِﻟَﻴ ِﻪ ﻓِ ِﻴﻪ اﻟْ ُﻘﱠﺮاء‪ ،‬وﻓِ ِﻴﻪ ﻣ ِ‬ ‫ﻒ")‪.(1‬‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ُ َ َ َ‬ ‫ﲔ ﻳَ َﺪ ِي اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ِﻲ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ ﻳـَ ْﻘَﺮأُ َﻋﻠَﻰ اﻟﻨﱠ ِ‬ ‫ﺎس‪َ ،‬وﻳـَْﻨـ ُﻘﻄُﻮ َن‬ ‫َوﻗَ َ‬ ‫ﺎل َﺧﻠَ ٌ‬ ‫ﺖ أَ ْﺣ ُ‬ ‫ﻀ ُﺮ ﺑَْ َ‬ ‫ﻒ اﻟْﺒَـﱠﺰ ُار )ت‪229 .‬ه‪844/‬م(‪ُ " :‬ﻛْﻨ ُ‬ ‫ّ‬ ‫ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ َﻔ ُﻬ ْﻢ ﺑِِﻘَﺮاءَﺗِِﻪ َﻋﻠَْﻴ ِﻬ ْﻢ")‪.(2‬‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺚ رﺳ ِﻮم اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ‬ ‫َوﻗَ ْﺪ َﻛﺎ َن ﻟ َﻘﺎ ِرئ اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔ ﲪََْﺰَة اﻟﱠﺰﱠ‪レ‬ت )ت‪156 .‬ه‪773/‬م( اﻟْﻘ ْﺪ ُح اﻟْ ُﻤ َﻌﻠﱠﻰ ِﰲ َﻣﺒَﺎﺣ ُ ُ َ َ‬ ‫ﻒ اﺑ ِﻦ ﻣﺴﻌ ٍ‬ ‫ف َﻋْﻨﻪ أَﻧﱠﻪ َﻛﺎ َن َﻋﺎ ِرﻓًﺎ ِﲟَﺮﺳ ِﻮم ﻣ ْ ِ‬ ‫ﻮد‪.‬‬ ‫ﻋُ ِﺮ َ ُ ُ‬ ‫ﺼ َﺤ ْ َ ْ ُ‬ ‫ُْ ُ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻚ اﻟْﻤ ِ‬ ‫ﺺ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ‪ ،‬وَﻛﺎﻧَ ِ‬ ‫ﻳﺪ ﺧ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫وَﻫ َﻜ َﺬا ْاﻋﺘَﻤ َﺪ ﻋُﻠَﻤﺎء اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ْاﻷَواﺋِﻞ َﻋﻠَﻰ اﻟْﻤ ِ ِ‬ ‫ﻒ‬ ‫ﺼﺎﺋ ِ ْ َ ْ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ‬ ‫ﺖ ﺗ ْﻠ َ َ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧﻴﱠﺔ ِﰲ َْﲢﺪ َ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫َ َ ُ ْ َ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ أَﻳْﺪﻳ ِﻬ ْﻢ‪.‬‬ ‫َﻻ ﺗَـَﺰ ُال َﻣ ْﻮ ُﺟ َ‬ ‫ﻮدةً ﺑَْ َ‬ ‫)‪(3‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل ﻋ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺎل ﲪََْﺰةُ ﺑْﻦ َﺣﺒِ ٍ‬ ‫ي‬ ‫ﺎﺻ ٌﻢ ْ‬ ‫ﻗَ َ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ﱡ‬ ‫ﺼ ِﺮي" ‪َ ،‬وﻗَ َ َ‬ ‫ﻴﺐ اﻟﱠﺰﱠ‪ُ レ‬‬ ‫ت‪" :‬ﻧَﻈَْﺮ ُ‬ ‫ﻒ َﺣ ﱠﱴ َﺧﺸ ُ‬ ‫ﺐ ﺑَ َ‬ ‫ت ِﰲ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ُ‬ ‫ﻴﺖ أَ ْن ﻳَ ْﺬ َﻫ َ‬ ‫)‪(4‬‬ ‫ﺖ ِﰲ ﻣ ْ ِ‬ ‫ﻮص ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ َﻛﺜِ َﲑةٌ‪.‬‬ ‫ﺼ َﺤﻒ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ‪َ . "W‬واﻟﻨﱡ ُ‬ ‫)ت‪128 .‬ه‪745/‬م(‪َ " :‬رأَﻳْ ُ ُ‬ ‫ﺼ ُ‬ ‫ﻒ اﻟﱡﺮﺳ ِﻮم ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن؛ إِ ْذ َﻛﺎﻧَﺖ اﻟْﻤ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺻِ‬ ‫وﺗـُﻌ ﱡﺪ اﻟﱡﺮْؤﻳﺔُ ﻟِْﻠﻤ ِ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ﻒ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ‬ ‫ﺎس َو ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ََ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧﻴﱠﺔ‪ ،‬أَو اﻟْ ُﻤْﻨـﺘَ َﺴ َﺨﺔ ﻣْﻨـ َﻬﺎ أَ َﺳ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﺮواﻳ ِﺔ‪ْ ،‬اﻋﺘَﻤ َﺪ ْاﻷَﺋِ ﱠﻤﺔُ ﻋﻠَﻰ اﻟﱡﺮْؤﻳﺔِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ أَﻳْﺪي ﻋُﻠَﻤﺎء اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ْاﻷَواﺋ ِﻞ‪ ،‬وﻟَ ﱠﻤﺎ َﻛﺎﻧَﺖ اﻟْﻤﺼﺎﺣ ُ ِ‬ ‫َﻣ ْﻮ ُﺟ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻮدةً ﺑَْ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻒ َﺳﺎﺑ َﻘﺔً َﻋﻠَﻰ َِّ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ َ‬ ‫ﻚ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ‪.‬‬ ‫اﻟْ ُﻤﺒَﺎﺷَﺮِة ﻟﺘ ْﻠ َ َ‬ ‫وﻗَﺪ ﺗﱠـﻨـ ﱠﻮﻋﺖ ﻣ ِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ﲔ اﻟْﻤ ْ ِ‬ ‫اﻹﻣ ِﺎم‪ ،‬وﻣ ِ ِ‬ ‫ﺼﺎ ِر‪،‬‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ ْاﻷ َْﻣ َ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ ِْ َ َ َ َ‬ ‫َ َ َْ َ َ‬ ‫ﺼﺎد ُر اﻟﱡﺮْؤﻳَﺔ ﻟ َﻜﻠ َﻤﺎت اﻟْ ُﻘ ْﺮآن ﻋْﻨ َﺪ أَﺋ ﱠﻤﺔ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬ﻣﺎ ﺑَْ َ ُ‬ ‫ﺼﺤﺎﺑ ِﺔ‪ ،‬وﻣ ِ‬ ‫وﻣ ِ ِ‬ ‫ﺻ ٍﺔ‪.‬‬ ‫ﻒ َﺧﺎ ﱠ‬ ‫ﺼﺎﺣ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ اﻟ ﱠ َ َ َ َ َ‬ ‫ََ َ‬ ‫‪2.1.1.1.1‬‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ ِْ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم‪:‬‬ ‫اﻟ ﱡﺮْؤﻳَﺔُ ِﰲ اﻟ ُْﻤ ْ َ‬ ‫اﻹﻣﺎم‪ :‬ﻫﻮ اﻟﱠ ِﺬي ﱠاﲣَ َﺬﻩ ﻋﺜْﻤﺎ ُن ﺑﻦ ﻋ ﱠﻔﺎ َن ﻟِﻨَـ ْﻔ ِﺴ ِﻪ‪ ،‬وﺣ ِﻔﻈَﻪ ِﻋْﻨ َﺪﻩ)‪ ،(5‬وﻫ َﺬا اﻟْﻤﺼﺤﻒ َﰎﱠ ِ‬ ‫ﺼ َﺤ ُ ِ‬ ‫َ َ ُ ُ ََ ُ ْ َ ُ‬ ‫ُ ُ َ ُْ َ‬ ‫اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫اﺳﺘْﻨ َﺴ ُ‬ ‫ﺎﺧﻪُ‬ ‫ْ‬ ‫ﻒ ْ َ ُ َُ‬ ‫ِ )‪(6‬‬ ‫ﻂ ِْ‬ ‫وﺗَـﻮِزﻳﻌﻪ ﻋﻠَﻰ ْاﻷَﻣ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺻﻠِ ِّﻲ اﻟﱠ ِﺬي َﻛﺘَـﺒَﻪُ ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن ِﻷَ ْﻫ ِﻞ‬ ‫ﺐ ِﲞَ ِّ‬ ‫َ ْ ُُ َ‬ ‫ﻒ ْاﻷَ ْ‬ ‫ْ َ‬ ‫اﳉَْﺰم اﻟْ َﻤ ّﻜ ِّﻲ ‪َ ،‬وﻳُﻄْﻠَ ُﻖ َﻋﻠَﻰ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﺼﺎر‪َ ،‬وُﻛﺘ َ‬ ‫ﻒ ُﻛ ِﻞ ِﻣﺼ ٍﺮ‪ ،‬وﻫ َﺬا َﻛﺎ َن أَﻫ ﱠﻢ اﻟْﻤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ ﻳُﻄْﻠَ ُﻖ َﻋﻠَﻰ ُﻣ ْ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ ّ ْ َ َ‬ ‫ﺼﺎ ِر‪َ ،‬وﻣْﻨﻪُ‬ ‫ﺼﺎد ِر اﻟﱠِﱵ أُﺧ َﺬ ﻣْﻨـ َﻬﺎ اﻟﱠﺮ ْﺳ ُﻢ ِﰲ ْاﻷ َْﻣ َ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ُوﱃ ﻗَـﺒﻞ أَ ْن ﺗَـْﻨـﺘَ ِﺸﺮ اﻟﻨ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫َﻛﺎﻧَ ِ‬ ‫ﺎﺷَﺮةٌ َﻋْﻨﻪُ)‪.(7‬‬ ‫ﺖ اﻟﻨﱡـ ُﻘ ُ‬ ‫ت ُﻣﺒَ َ‬ ‫ﲔ ِرَو َا‪ٌ レ‬‬ ‫ﱡﺴ ُﺦ ﻣْﻨﻪُ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ َﻛﺎ َن ﻟﻠﱡﺮَواة اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻘ ّﺪﻣ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ﻮل ْاﻷ َ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻓَـﻌ ِ‬ ‫ﺼﺤ َ ِ ﱠ‬ ‫ﺎﺻ ٌﻢ ْ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ﱡ‬ ‫ﺼ َﺤ َ‬ ‫ي ‪َ -‬وُﻫ َﻮ ﻣ َﻦ اﻟﺘﱠﺎﺑِﻌ َ‬ ‫ﲔ‪ -‬ﻳَ ْﺬ ُﻛ ُﺮ ُﻣ ْ‬ ‫ﻒ اﻟﱠﺬي اﲣَ َﺬﻩُ‬ ‫َ‬ ‫ﻒ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن‪َ ،‬وﻳـَْﻨـ ُﻘ ُﻞ َﻋْﻨﻪُ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﻳَ ُﻜﻮ ُن اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ف‪ ،‬ﱠ‬ ‫اﻹﺳ َْﻼﻣِ ﯾﱠﺔِ‪1423 ،‬ھـ‪2002/‬م(‪.546 :4 ،‬‬ ‫)‪ (1‬أَﺑُو َﺑ ْﻛ ِر ﺑْنُ أ َ ِﺑﻲ َد ُاو َد اﻟ ّ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ َﻣﺻَﺎﺣِ ُ‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ اﻟﺛﱠﺎ ِﻧ َﯾﺔُ‪َ ) .‬ﺑﯾ ُْروتُ ‪َ ،‬د ُ‬ ‫ار ْاﻟ َﺑﺷَﺎﺋ ِِر ْ ِ‬ ‫ﺳ ِِﺟ ْﺳﺗ َﺎﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣﺣْ َﻛ ُم‪ ،‬ص‪.13‬‬ ‫)‪ (2‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ﻲ‪َ ،‬ﻣﻌ ِْرﻓَﺔ ا ْﻟﻘُ ﱠراءِ ا ْﻟ ِﻛﺑ َِﺎر َ‬ ‫ب اﻟﻌِﻠﻣِ ﱠﯾ ِﺔ‪،‬‬ ‫ﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠطﺑَﻘَﺎ ِ‬ ‫ار اﻟ ُﻛﺗ ُ ِ‬ ‫َﺎر‪ ،‬اﻟط ْﺑﻌَﺔُ ْاﻷوﻟَﻰ‪) .‬ﺑَﯾ ُْروتُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫)‪ (3‬أَﺑُو َ‬ ‫ت َو ْاﻷ َ ْﻋﺻ ِ‬ ‫ﻋ ْﺑ ِد ﱠ ِ ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ُد ﺑْنُ أَﺣْ َﻣ َد ﺑ ِْن ﻋُﺛ َﻣﺎنَ اﻟذﱠ َھﺑِ ﱡ‬ ‫‪1417‬ھـ‪1997/‬م(‪ ،‬ص‪.68‬‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.190 :2 ،‬‬ ‫)‪ (4‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (5‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫ان‪ ،‬ص‪.6‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟ َﻣ ِ‬ ‫ﻲ‪َ ،‬دﻟِﯾ ُل اﻟ َﺣﯾ َْر ِ‬ ‫ﺎرﻏﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم‪ .‬ﯾُﻧظ ُر‪Ziyad ALRAWASHDEH, “İslâm’ın İlk :‬‬ ‫ﻋﻠﻰ اﻟ ُﻣ ْ‬ ‫ور َ‬ ‫ﺻ َﺣفِ ِ‬ ‫َﺎرة إِﻟﻰ أﻧﮫُ ﻟ ْم ﯾَﺟْ ِز ِم اﻟﺑَﺎﺣِ ﺛونَ ﺑَﻘط ِﻌﯾﱠ ِﺔ اﻟﻌُﺛ ِ‬ ‫اﻹﺷ َ‬ ‫)‪َ (6‬وﺗ َﺟْ د ُُر ِ‬ ‫‪.Döneminde Muṣḥaf-ı Şerif’in Ḥicâzî Yazısı”, Bilimname Dergisi XLIV (2021/1): 619,620.‬‬ ‫)‪ (7‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ت ْاﻟﻌ ِْﻠﻣِ ﯾﱠﺔِ‪ُ ،‬ﻣ ْﺑ ِدعٌ‪ْ ،‬اﻟ َﻣ ْﻐ ِربُ ‪) 1،‬أَﺑ ِْرﯾ ُل‬ ‫ﺳﺎ ِ‬ ‫ﺳﺔُ ْاﻟﺑُ ُﺣو ِ‬ ‫آن ا ْﻟﻛ َِر ِﯾم"‪ُ ،‬ﻣ َؤ ﱠ‬ ‫ظ ُر‪َ :‬‬ ‫ث َواﻟ ّد َِرا َ‬ ‫ﺳ َ‬ ‫ﻋﺑْد ْاﻟ َﮭﺎدِي ﺣِ ﻣِ ﯾﺗُو‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ُ ﱠﻣ ِﺔ ْ ِ‬ ‫اﻹﺳ َْﻼﻣِ ﯾﱠ ِﺔ ﻓِﻲ َرﺳ ِْم ا ْﻟﻘُ ْر ِ‬ ‫‪2011‬م(‪.52 :‬‬ ‫‪238‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﻒ ِْ‬ ‫ﺼَﺮةِ‪َ .‬وِﻣ ْﻦ أَْﻣﺜِﻠَ ِﺔ ﻧَـ ْﻘﻠِ ِﻪ َﻋْﻨﻪُ ﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ‪ُ " :‬ﻛ ﱡﻞ َﺷ ْﻲ ٍء ِﰲ‬ ‫اﻹ َﻣ َﺎم اﻟﱠﺬي ﺑُﻌِ َ‬ ‫ﺼ َﺤ َ‬ ‫ﺚ إِ َﱃ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن ‪ W‬ﻟﻨَـ ْﻔﺴﻪ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ ﻳـَ ْﻌ ِﲏ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ِْ ِ‬ ‫ﻒ‪ ،‬إِﱠﻻ اﻟﱠِﱵ ِﰲ اﻟْ َﻤ َﻼﺋِ َﻜ ِﺔ ]‪.(1)"[33/35‬‬ ‫ﻒ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن‪ِ ،‬ﻣ ْﻦ ذ ْﻛ ِﺮ اﻟﻠﱡ ْﺆﻟُ ِﺆ ﻓ َﻴﻬﺎ‪ :‬أَﻟ ٌ‬ ‫اﻹ َﻣﺎم ُﻣ ْ َ‬ ‫اﳊ ِﺪ ِ‬ ‫ﺎل‪ِ" :‬ﰲ ِْ ِ‬ ‫ﺼ َﻌ ٍ‬ ‫ﻳﺪ‪ُ " :‬ھ َﻮ ٱ ۡﻟﻐَﻨِ ﱡﻲ"‬ ‫ﺐ )ت‪168 .‬ه‪784/‬م( َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ أَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫َوَرَوى َﺧﺎ ِر َﺟﺔُ ﺑْ ُﻦ ُﻣ ْ‬ ‫اﻹ َﻣﺎم‪ِ :‬ﰲ َْ‬ ‫]‪ [24/57‬ﺑﺰ‪レ‬دة " ُھ َﻮ"‪َ ،‬وِﰲ اﻟ ﱠﺸ ْﻤ ِ‬ ‫ﺎف" ]‪ヨِ [15/91‬ﻟْ َﻮا ِو")‪.(2‬‬ ‫ﺲ‪َ " :‬و َﻻ ﯾَ َﺨ ُ‬ ‫‪2.1.1.1.2‬‬ ‫اﻟ ﱡﺮْؤﻳﺔُ ِﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺼﺎ ِر‪:‬‬ ‫َ َ َ‬ ‫ﻒ ْاﻷ َْﻣ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫واﻟْﻤ ْﻘﺼﻮد ِ ﺎ‪ :‬اﻟْﻤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺺ َﻋﻠَﻰ ُرْؤﻳَِﺔ‬ ‫ت ﺗَـﻨُ ﱡ‬ ‫ت ِرَو َا‪ٌ レ‬‬ ‫ﺼ ِﺮﻳﱠﺔُ‪َ ،‬واﻟﺸﱠﺎﻣﻴﱠﺔُ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ َوَرَد ْ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْ َﻤ َﺪﻧﻴﱠﺔُ‪َ ،‬واﻟْ َﻤ ّﻜﻴﱠﺔُ‪َ ،‬واﻟْ ُﻜﻮﻓﻴﱠﺔُ‪َ ،‬واﻟْﺒَ ْ‬ ‫َ َ ُ ُ َ َ َ‬ ‫ْاﻷَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ ﻟِﻤ ِ ِ‬ ‫ﻋﻠَ ۡﯿ ُﻜ ُﻢ" ]اﻟﺰﺧﺮف‬ ‫ف َ‬ ‫ﺼﺎ ِر‪ ،‬ﻓَـ َﻌ ْﻦ أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو )ت‪154 .‬ه‪771/‬م( أَﻧﱠﻪُ َرأَى " ٰﯾَ ِﻌﺒَﺎ ِد َﻻ َﺧ ۡﻮ ٌ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ ْاﻷ َْﻣ َ‬ ‫ِ ِ ِ ِ )‪(3‬‬ ‫ِ‬ ‫‪ِ [68/43‬ﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫اﳊ َﺠﺎز ‪ヨ‬ﻟْﻴَﺎء ‪.‬‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَ ِﺔ َو ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺾ ﻣﺼ ِ‬ ‫وﻗَ َ ِ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓَِﺔ‪:‬‬ ‫ﺎل اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ )ت‪189 .‬ه‪805/‬م(‪َ ،‬واﻟْ َﻔﱠﺮاءُ )ت‪207 .‬ه‪822/‬م(‪ِ" :‬ﰲ ﺑـَ ْﻌ ِ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِ ٍ )‪(4‬‬ ‫ۡ‬ ‫ۡ‬ ‫َ‬ ‫" َوٱﻟ َﺠ ِﺎر ذا ٱﻟﻘُ ۡﺮﺑَ ٰﻰ" ]اﻟﻨﺴﺎء ‪َ [36/4‬ﻟﻒ" ‪.‬‬ ‫ﺎﰎ ﻗَ ْﺪ ﺣ َﻜﻰ ﻋﻦ أَﻳﱡﻮب ﺑ ِﻦ اﻟْﻤﺘَـﻮّﻛِ ِﻞ أَﻧﱠﻪ رأَى ِﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺖ أََ‪َ ヨ‬ﺣ ٍِ‬ ‫ﺼ ُﺮ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪" :‬إِﻧﱠﺎ َﻟﻨَﻨ ُ‬ ‫َوﻗَ َ‬ ‫ﺎل اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ‪َ " :‬وَرأَﻳْ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫َ َْ َ ْ ُ َ ُ َ‬ ‫ﻮن و ِ‬ ‫ِ ِ ِ ٍ‬ ‫اﺣ َﺪ ٍة ‪.(5)"...‬‬ ‫ُر ُ‬ ‫ﺳﻠَﻨَﺎ" ]‪ [51/40‬ﰲ َﻏﺎﻓ ٍﺮ‪ :‬ﺑﻨُ َ‬ ‫‪2.1.1.1.3‬‬ ‫اﻟ ﱡﺮْؤﻳﺔُ ِﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَِﺔ‪:‬‬ ‫ﻒ اﻟ ﱠ‬ ‫َ َ َ‬ ‫‪2.1.1.1.4‬‬ ‫اﻟ ﱡﺮْؤﻳﺔُ ِﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺻ ٍﺔ‪:‬‬ ‫ﻒ َﺧﺎ ﱠ‬ ‫ﺎﺣ َ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻧـَ َﻘﻞ أَﺑﻮ ﻋﺒـﻴ ٍﺪ )ت‪224 .‬ه‪838/‬م( ﺑِﺴﻨَ ِﺪﻩِ ﻋﻦ ﻋ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ ِْ‬ ‫ﻒ َﺳﺎﻗِﻄَﺔٌ ِﰲ‬ ‫ﺎﺻ ٍﻢ ْ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم‪ْ ،‬اﻷَﻟ ُ‬ ‫َ َْ َ‬ ‫َ ُ َُ ْ‬ ‫ي أَ ﱠن ِﰲ ُﻣ ْ َ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل‪" :‬وذَ َﻛﺮ اﻟْﻜﺴﺎﺋ ﱡﻲ أَ ﱠَﺎ ِﰲ ﻣ ْ ِ‬ ‫ﰊ ﺑْ ِﻦ‬ ‫ُ‬ ‫َﻣ َﻮاﺿ ِﻊ ]اﳌﺆﻣﻨﻮن ‪ [89،87،85/23‬اﻟﺜﱠَﻼﺛَﺔ‪ ِ " :‬ﱠ ِ"‪ ِ " ،‬ﱠ ِ"‪ ِ " ،‬ﱠ ِ"‪ ،‬ﰒُﱠ ﻗَ َ َ َ َ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ أَُِّ‬ ‫َﻛﻌ ٍ ِ‬ ‫ﻀﺎ")‪.(6‬‬ ‫ﺐ َﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ﻚ أَﻳْ ً‬ ‫ْ‬ ‫ﻓَـ َﻘ ْﺪ ذَ َﻛﺮ اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ أَﻧﱠﻪ رِوي ﻟَﻪ ﻋ ِﻦ اﺑ ِﻦ اﻟْ َﻘ ِ‬ ‫ﺎﺳ ِﻢ )ت‪191 .‬ه‪806/‬م(‪ ،‬وأَ ْﺷ َﻬﺐ )ت‪204 .‬ه‪819/‬م(‪ ،‬واﺑْ ِﻦ وْﻫ ٍ‬ ‫ﺐ‬ ‫ُُ َ ُ َ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ ﺟ ّﺪ ﻣﺎﻟ ِ‬ ‫)ت‪197 .‬ه‪812/‬م(‪ :‬أَ ﱠُﻢ رأَوا ِﰲ ﻣ ْ ِ‬ ‫ﻚ ﺑْ ِﻦ أَﻧَ ٍ‬ ‫ﺐ ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن ﺑْ ُﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن‬ ‫ﺲ ‪-‬اﻟﱠﺬي َﻛﺘَـﺒَﻪُ ﺣ َ‬ ‫ﺼ َﺤ َ َ‬ ‫ْ َْ ُ‬ ‫ﲔ َﻛﺘَ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْﻤ ِ‬ ‫ﺴ َﺒ ۡﺖ" ]‪ヨِ [30/42‬ﻟْ َﻔﺎء‪َ ،‬وِﰲ اﻟﱡﺰ ْﺧ ُﺮف‪َ " :‬ﻣﺎ ﺗ َ ۡﺸﺘ َ ِﮭﯿ ِﮫ‬ ‫ﺣﻢ ٓﻋ ٓﺴﻖٓ ‪َ " :‬ﻓ ِﺒ َﻤﺎ َﻛ َ‬ ‫ﻒ‪ ،‬أَ َﺧَﺮ َﺟﻪُ إِﻟَْﻴ ِﻬ ْﻢ َﻣﺎﻟِ ٌ‬ ‫ﻚ‪ِ -‬ﰲ ٓ‬ ‫ﺼﺎﺣ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ ِ )‪(7‬‬ ‫ﻚ ‪.‬‬ ‫ٱ ۡﻷَﻧﻔُ ُ‬ ‫ﺲ" ]‪َ ،[71/43‬و َﻏ ْﲑ َذﻟ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.64 :2 ،‬‬ ‫)‪ (1‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪.337 :2 ،‬‬ ‫)‪ (2‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪.32 :2 ،‬‬ ‫)‪ (3‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪.308 :2 ،‬‬ ‫)‪ (4‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪.296 :2 ،‬‬ ‫)‪ (5‬اﻟدﱠا ِﻧ ﱡ‬ ‫ْف ا ْﻟﻌَﻘِﯾﻠَ ِﺔ‪ ،‬ﱠ‬ ‫ْنُ‬ ‫ٍ‬ ‫اﻟر ْﺷدِ‪1424 ،‬ھـ‪2003/‬م(‪ ،‬ص‪.192‬‬ ‫و‬ ‫َﺎ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﺳ‬ ‫اﻟ‬ ‫د‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺣ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﻲ‬ ‫ﻠ‬ ‫ﻋ‬ ‫ن‬ ‫ﺳ‬ ‫ﺣ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ اﻟﺛﱠﺎ ِﻧ َﯾﺔُ‪ّ ِ .‬‬ ‫ﺎض‪َ :‬ﻣ ْﻛﺗَ َﺑﺔُ ﱡ‬ ‫)اﻟر َﯾ ُ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾ َﻠﺔُ ِإ َﻟﻰ َﻛﺷ ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ َ‬ ‫ِ ﱡ‬ ‫)‪ (6‬أَﺑُو ْاﻟ َ َ ِ َ ﱡ‬ ‫)‪ (7‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.337،336 :2 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫‪239‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪2.2‬‬ ‫ﺼ َﺪ ُر اﻟﺜ ِ‬ ‫ﱠﺎﱐ‪ِّ :‬‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔُ‪:‬‬ ‫اﻟ َْﻤ ْ‬ ‫ﱠﺎﱐ ﻟِْﻠ ِﻬﺠﺮِة أُﺳ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫أ َْر َﺳﻰ ﻋُﻠَﻤﺎء اﻟْ ِﻘﺮاءةِ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮِن اﻟﺜ ِ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وَﻛﺜِ ٌﲑ ِﻣ ْﻦ َﺟ َﻮاﻧِﺒِ ِﻪ أُ ِﺧ َﺬ َﻋْﻨـ ُﻬ ْﻢ ِ‪ヨ‬ﻟْ ُﻤ َﺪا َر َﺳ ِﺔ‪،‬‬ ‫ﺲ ﻋ ْﻠ ِﻢ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫َ ُ ََ‬ ‫َْ ُ َ‬ ‫َواﻟْ ُﻤ َﺸﺎﻓَـ َﻬ ِﺔ‪َ ،‬و ِّ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَِﺔ‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎس إِ َﱃ اﻟْﻤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ ِﰲ ُﻛﺘُ ٍ‬ ‫َو ِّ‬ ‫َﺳ ِ‬ ‫ﺐ‪،‬‬ ‫ﺼﺎد ِر اﻟ ﱠﺸ َﻔ ِﻮﻳﱠﺔ اﻟﱠِﱵ ﺗـُﺘَـﻠَ ﱠﻘﻰ ﻣ ْﻦ أَﻓْـ َﻮاﻩ اﻟْ َﻤ َﺸﺎﻳِ ِﺦ‪ ،‬ﰒُﱠ ُﺳ ّﺠﻠَ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔُ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮن ﺗَ ْﺴﺘَﻨ ُﺪ ِﰲ ْاﻷ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ﱠِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﻮا‬ ‫ﺼِّﺮ ُﺣﻮا َِ ْﲰَ ِﺎء ُﻛﺘُﺒِ ِﻬ ْﻢ‪ ،‬أَْو ﻳـَﻨُ ﱡ‬ ‫ﻳﻦ ﻧَـ َﻘﻠُﻮا ِرَو َا‪レ‬ت ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻘ ّﺪﻣ َ‬ ‫ﲔ‪َ ،‬ﱂْ ﻳُ َ‬ ‫َوﳑﱠﺎ ﻳـُ َﻌِّﺰُز َﻣﺎ ذُﻛَﺮ أَ ﱠن أَﺋ ﱠﻤﺔَ اﻟﱠﺮ ْﺳﻢ اﻟﺬ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ اﻟْﻮﺻ ِ ِ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎب اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺲ‪.‬‬ ‫َﻋﻠَﻰ أَ ﱠن َذﻟ َ َ ْ َ‬ ‫ﻒ ﻣ ْﻦ ﻛﺘَﺎب إ َﻣﺎم ﻣ َﻦ ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔ‪َ ،‬ﻣﺎ َﻋ َﺪا ﻛﺘَ َ‬ ‫ﺑـﻴ َﺪ أَ ﱠن ِ ِ‬ ‫ِ ٍ ِ‬ ‫َﺣﻮ ِال‪ -‬أَ ﱠَﺎ َﻏ ْﲑ ﻣﻮﺟ َ ٍ ِ ِ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﺮواﻳَﺔُ َﻋ ْﻦ ُﻛﺘُ ِ‬ ‫ﺐ‬ ‫َْ‬ ‫ُ َْ ُ‬ ‫ﻮدة ﰲ ﻛﺘَﺎب‪ ،‬ﻓَـ َﻘﺪ ﺗﱠ ُﻜﻮ ُن َِّ‬ ‫ّ‬ ‫اﻟﺮَو َا‪レ‬ت اﻟ ﱠﺸ َﻔﻬﻴﱠﺔَ َﻻ ﺗَـ ْﻌ ِﲏ ‪-‬ﲝَﺎل ﻣ َﻦ ْاﻷ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت ِﰲ ُﻛﺘُ ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﻚ اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﻮع‬ ‫ﺐ ُﻫ َﻮ اﻟْ َﻌﺎﺋ ُﻖ ِﰲ اﻟﱡﺮ ُﺟ ِ‬ ‫اﻟﱰاﺟ ِﻢ َواﻟْ َﻔ َﻬﺎ ِر ِس‪َ ،‬وﻟَﻜ ﱠﻦ ﻓُـ ْﻘ َﺪا َن ﺗ ْﻠ َ‬ ‫ت َﳍُْﻢ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔ ٌ‬ ‫ﻳﻦ ذُﻛَﺮ ْ‬ ‫ﺐ ﱠَ‬ ‫ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔ اﻟﺬ َ‬ ‫ِ‬ ‫َﺟ ِﻞ اﻟﺘـ ْﱠﻮﺛِ ِﻴﻖ ِﻣْﻨـ َﻬﺎ‪َ ،‬وُﻣ َﻘ َﺎرﻧَِﺔ ْاﻷَﻗْـ َﻮ ِال‪.‬‬ ‫إِﻟَْﻴـ َﻬﺎ؛ ﻣ ْﻦ أ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‪:‬‬ ‫َوِﻣ َﻦ ْاﻷ َْﻣﺜِﻠَ ِﺔ َﻋﻠَﻰ َذﻟ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻِ‬ ‫ﺸﺎ ٓ ُء" ]ﻳﻮﺳﻒ ‪َ ،[110/12‬و" ُن ۨ◌ ِﺟﻲ ٱ ۡﻟ ُﻤ ۡﺆ ِﻣ ِﻨ َ‬ ‫ﯿﻦ" ]اﻷﻧﺒﻴﺎء ‪،[88/21‬‬ ‫ﻒ َر ْﺳ ِﻢ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬ﻓﻨُ ِ ّﺠ َﻲ َﻣﻦ ﻧﱠ َ‬ ‫ﻋْﻨ َﺪ َو ْ‬ ‫ﻮن و ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ٍ‬ ‫اﺣ َﺪةٍ")‪.(1‬‬ ‫َرَوى اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ ﺑِ َﺴﻨَ ِﺪﻩِ َﻋ ْﻦ ﻗَﺎﻟُﻮ َن‪َ ،‬ﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل‪ُ " :‬ﳘَﺎ ﰲ اﻟْﻜﺘَﺎب ﺑﻨُ َ‬ ‫ﻮل‪" :‬ﻟَﺪَا ٱ ۡﻟﺒَﺎ ِ ِ‬ ‫ﻒ‪ ،‬أَﻧﱠﻪ ﻗَ َ ِ‬ ‫وروى اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ ﺑِﺴﻨَ ِﺪﻩِ َﻋﻦ َﺧﻠَ ٍ‬ ‫ﻒ ]‪[25/12‬‬ ‫ﺖ اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ﱠﻲ ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ب" ُﻛﺘﺒَ ْ‬ ‫ﻮﺳ َ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬ﲰ ْﻌ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ﺖ ِﰲ ﻳُ ُ‬ ‫َََ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِ ٍ )‪(2‬‬ ‫َﻟﻒ" ‪.‬‬ ‫وروى ﻫﺎرو ُن )ت‪ .‬ﳓﻮ ‪170‬ﻫـ‪/‬ﳓﻮ ‪786‬م( ﻋﻦ ﻋ ِ‬ ‫ﺎل‪ِ" :‬ﰲ ِْ‬ ‫ﺳ ِﻠ َ‬ ‫ﯿﻦ"‬ ‫ﺎﺻ ٍﻢ ْ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم‪ِ " :‬ﻣﻦ ﻧﱠ َﺒ ِﺈ ْي ٱ ۡﻟ ُﻤ ۡﺮ َ‬ ‫ي‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫َْ َ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ِّ‬ ‫َََ َ ُ‬ ‫ۡ َ َ‪ٞ‬‬ ‫ِ ِ ّ َ‬ ‫ﺲ ﻓِ َﻴﻬﺎ َ‪レ‬ءٌ")‪.(3‬‬ ‫]اﻷﻧﻌﺎم ‪ヨ [34/6‬ﻟْﻴَﺎء‪َ ،‬و" ِﻟ ُﻜ ِ ّﻞ ﻧ َﺒ ٖﺈ ﱡﻣﺴﺘﻘ ّﺮ" ]اﻷﻧﻌﺎم ‪ [67/6‬ﻟَْﻴ َ‬ ‫وروى َﳛﲕ ﺑﻦ ْ ِ‬ ‫ث‪ ،‬ﻋ ِﻦ اﺑ ِﻦ ﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ )ت‪118 .‬ه‪736/‬م(‪" :‬أَ ﱠن ِﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟ ﱠﺸ ِﺎم‪ِ ،‬ﰲ اﻟﻨﱠ ْﻤ ِﻞ‪" :‬أ َ ِﺋﻨﱠﺎ‬ ‫اﳊَﺎ ِر َ ْ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َََ ْ َ ْ ُ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ٍ )‪(4‬‬ ‫ﻟَ ُﻤ ۡﺨ َﺮ ُﺟ َ‬ ‫ﻮن" ]‪َ [67/27‬ﻋﻠَﻰ ﻧُﻮﻧَْﲔ‪ ،‬ﺑﻐَ ْﲑ ا ْﺳﺘ ْﻔ َﻬﺎم" ‪.‬‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪2 ،‬‬ ‫)‪ (1‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.188 :2 ،‬‬ ‫)‪ (2‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.102 :2 ،‬‬ ‫)‪ (3‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫)‪ (4‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.261،262 :2 ،‬‬ ‫‪240‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪3‬‬ ‫ت ﻋُﻠَﻤ ِﺎء اﻟ ﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮ ِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ﺚ اﻟﺜ ِ‬ ‫ي‬ ‫اﻟ َْﻤ ْﺒ َﺤ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠﺎﱐ‪ِ :‬رَو َا‪َ ُ レ‬‬ ‫ِ‬ ‫إِ ﱠن ﻣﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِ ِ‬ ‫ﺲ ِ‪ヨ‬ﻟ ﱠﺸ ْﻲ ِء اﻟْ َﻘﻠِ ِﻴﻞ َﻣﺎ ﻧُِﻘ َﻞ ِﻣ ْﻦ‬ ‫ي ِﰲ ﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ﻗَﺪ اﻧْ َﺪ َر َﺳ ْ‬ ‫َُ‬ ‫ﺖ أُ ُ‬ ‫ْ ّ‬ ‫ْ‬ ‫ﺻﻮُﳍَﺎ‪َ ،‬ﻏ ْ َﲑ أَﻧﱠﻪُ ﻟَْﻴ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﻼ ِﺣ َﻘ ِﺔ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﻧـَ َﻘﻠَﺖ ِروا‪ٍ レ‬‬ ‫ِ‬ ‫ت ﻧَِﻔﻴﺴ ًﺔ ِﰲ ِﻫﺠ ِﺎء اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺼﻮِر ﱠ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وﲤَُﺜِّ ُﻞ َﻫ ِﺬ ِﻩ‬ ‫َ َ َ‬ ‫َﻣ َﻮ ّاد َﻫﺎ‪َ ،‬وﺑَﻘ َﻲ َْﳏ ُﻔﻮﻇًﺎ ِﰲ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎت اﻟْﻌُ ُ‬ ‫ْ ََ‬ ‫َ‬ ‫ﻒ‪ ،‬وﻣﺼ َﺪرا أَﺳ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺒﺔً ﻟِﻤ َﺆﻟِِّﻔﻲ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤ ْ ِ‬ ‫ِّ‬ ‫ﺎﺳﻴﺎ ِﰲ ﺑِﻨَ ِﺎء ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎ ِِ ْﻢ‪.‬‬ ‫اﻟﺮَو َا‪ُ レ‬‬ ‫ﺼ َﺤ َ َ ْ ً َ‬ ‫َْ ُ‬ ‫ت َﻣﺎ ﱠد ًة ﺧ ْ َ ُ‬ ‫ﻒ ﺑـ ْﻠ َﺪا ِِﻢ‪ ،‬ووﺻ ُﻔﻮا ﻃَ ِﺮﻳ َﻘ َﺔ رﺳ ِﻢ اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫وأَ ْﺷﻬﺮ ﻋُﻠَﻤ ِﺎء اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ اﻟﱠ ِﺬﻳﻦ ﻧَﻈَﺮوا ِﰲ ﻣ ِ ِ‬ ‫ﺎت ﻓِ َﻴﻬﺎ‪،‬‬ ‫َْ‬ ‫ْ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ ْ َ َ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ َُ َ‬ ‫َ ُ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺼﺎ ِر‪ِ ،‬ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء اﻟ ﱠﺴْﺒـ َﻌ ِﺔ‪ ،‬أَْو ِﻣ ْﻦ أَﻗْـَﺮا ِِ ْﻢ‪ ،‬أَْو ِﻣ ْﻦ ﺗََﻼ ِﻣ َﺬ ِِ ْﻢ َواﻟﱡﺮَواةِ َﻋْﻨـ ُﻬ ْﻢ‪.‬‬ ‫ُﻣ ْﻌﻈَ ُﻤ ُﻬ ْﻢ ِﻣ ْﻦ ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟْﻘَﺮاءَة ِﰲ ﺗِْﻠ َ‬ ‫ﻚ ْاﻷَ ْﻣ َ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ‬ ‫ﻒ‪:‬‬ ‫ﻳﻦ َوَر َد ْ‬ ‫ت َﻋ ْﻨـ ُﻬ ْﻢ ِرَو َا‪ٌ レ‬‬ ‫ت ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫‪ْ 3.1‬اﻷَﺋ ﱠﻤﺔُ اﻟْ ُﻘ ﱠﺮاءُ اﻟﺬ َ‬ ‫‪ 3.1.1‬اﺑْ ُﻦ َﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺸ ِﺎﻣ ﱡﻲ‪:‬‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱯ‪ ،‬إِﻣﺎم أ َْﻫ ِﻞ اﻟﺸ ِ‬ ‫ﺖ إِﻟَْﻴ ِﻪ َﻣ ْﺸﻴَ َﺨﺔُ‬ ‫ُﻫ َﻮ‪َ :‬ﻋْﺒ ُﺪ ﷲِ ﺑْ ُﻦ َﻋ ِﺎﻣ ِﺮ ﺑْ ِﻦ ﻳَِﺰ َ‬ ‫ﱠﺎم ِﰲ اﻟْﻘَﺮاءَة‪َ ،‬واﻟﱠﺬي اﻧْـﺘَـ َﻬ ْ‬ ‫ﺼِ ﱡ َ ُ‬ ‫ﻳﺪ‪ ،‬أَﺑُﻮ ﻋ ْﻤَﺮا َن اﻟْﻴَ ْﺤ ُ‬ ‫ﱠاﱐﱡ ِﰲ )اﻟْﻤ ْﻘﻨِﻊ( ِروا‪ٍ レ‬ت ﻋ ِﻦ اﺑ ِﻦ ﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ ﺗَـﺘـﻌﻠﱠﻖ ﺑِﺮﺳ ِﻢ ﻋ َﺪ ٍد ِﻣﻦ اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫ﺎت ِﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹﻗْـﺮ ِاء ِ َﺎ)‪ ،(1‬ﻧـَ َﻘﻞ اﻟﺪ ِ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ‬ ‫ُ ُ َ َ َ ْ َ ََ ُ َ ْ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫َ‬ ‫اﻟﺸ ِ‬ ‫ي)‪.(2‬‬ ‫ﱠﺎم‪َ ،‬رَو َاﻫﺎ َﻋْﻨﻪُ ﺗِْﻠ ِﻤﻴ ُﺬﻩُ َْﳛ َﲕ ﺑْ ُﻦ ْ‬ ‫اﳊَﺎ ِر ِث اﻟ ﱠﺬ َﻣﺎ ِر ﱡ‬ ‫اﳊﺎ ِر ِ‬ ‫ث‪ِ ،‬ﻣ ْﻦ ِرواﻳَِﺔ ُﳏَ ﱠﻤ ِﺪ ﺑْ ِﻦ ُﺷ َﻌْﻴ ِ‬ ‫ﺐ ﺑْ ِﻦ َﺷﺎﺑُﻮر )ت‪199 .‬ه‪814/‬م(؛ ِﰲ أَﻧﱠﻪُ َو َﺟ َﺪ‬ ‫َوﻧـَ َﻘ َﻞ ‪-‬أَﻳْ ً‬ ‫ﻀﺎ‪َ -‬ﻋ ْﻦ َْﳛ َﲕ ﺑْ ِﻦ َْ‬ ‫َ‬ ‫ﻮن و ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ٍ‬ ‫" ِﻟﻨَﻨ ُ‬ ‫ﻒ ﺗَ ۡﻌ َﻤﻠُ َ‬ ‫اﺣ َﺪ ٍة)‪.(3‬‬ ‫ﻈ َﺮ ﻛ َۡﯿ َ‬ ‫ﻮن" ]ﻳﻮﻧﺲ ‪ [14/10‬ﰲ ْاﻹ َﻣﺎم‪ :‬ﺑﻨُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠاﱐﱡ ِرواﻳـَﺘَ ْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ﻟِْﻠ َﺤ َﺴ ِﻦ ﺑْ ِﻦ ِﻋ ْﻤَﺮا َن )ت‪140 .‬ه‪757/‬م(‪َ ،‬ﻋ ْﻦ َﻋ ِﻄﻴﱠﺔَ ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﻴﻤﺎ‬ ‫ﺲ )ت‪121 .‬ه‪739/‬م(‪ ،‬ﻓ َ‬ ‫َوأَْوَرَد اﻟﺪ َ‬ ‫ﺺ ِﲟَﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟ ﱠﺸ ِﺎم)‪.(4‬‬ ‫َﳜْﺘَ ﱡ َ‬ ‫‪َ 3.1.2‬ﻋ ِ‬ ‫ي‪:‬‬ ‫ﺎﺻ ٌﻢ ا ْﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ﱡ‬ ‫ﻫﻮ‪ :‬ﻋ ِ‬ ‫ي‪ِ ،‬ﻣﻦ ﻗُـﱠﺮ ِاء أَﻫ ِﻞ اﻟْﺒﺼﺮةِ‪ ،‬ﻗَـﺮأَ ﻋﻠَﻰ ﻧَﺼ ِﺮ ﺑ ِﻦ ﻋ ِ‬ ‫ﺎﺻ ٍﻢ‪،‬‬ ‫ﺼﺒﱠ ِ‬ ‫ﺎﺻ ُﻢ ﺑْ ُﻦ اﻟْ َﻌ ﱠﺠ ِ‬ ‫ﺎح‪ ،‬أَﺑُﻮ اﻟْ ُﻤ َﺠ ِّﺸ ِﺮ ْ‬ ‫ﺎج ﺑْ ِﻦ أَِﰊ اﻟ ﱠ‬ ‫َُ َ‬ ‫ْ ْ َ‬ ‫ْ َ َْ َ َ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ﱡ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻴﺴﻰ ﺑْ ُﻦ ﻋُ َﻤَﺮ اﻟﺜـﱠ َﻘ ِﻔ ﱡﻲ‪َ ،‬وَﻫ ُﺎرو ُن‬ ‫َو ْ‬ ‫اﳊَ َﺴ ِﻦ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮ ِّ‬ ‫ي‪َ ،‬وَْﳛ َﲕ ﺑْ ِﻦ ﻳـَ ْﻌ ُﻤَﺮ‪َ ،‬وﻗَـَﺮأَ َﻋﻠَْﻴﻪ‪ :‬أَﺑُﻮ اﻟْ ُﻤْﻨﺬر َﺳ ﱠﻼ ُم ﺑْ ُﻦ ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ َن‪َ ،‬وﻋ َ‬ ‫ْاﻷَ ْﻋ َﻮُر‪َ ،‬و َﻏ ْﲑُُﻫ ْﻢ)‪.(5‬‬ ‫وﻫﻮ ِﻣﻦ اﻟْﻤ ْﻜﺜِ ِﺮ ِ ِ‬ ‫اﻹﻣ ِﺎم‪ ،‬وﻗَـﺮأَﻩ‪ ،‬و ََﱠﻣﻠَﻪ‪ ،‬ووﺻﻒ ِﻫﺠﺎءﻩ)‪ ،(6‬وَﻛﺎ َن ﻋ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺎﺻ ٌﻢ‬ ‫ﻒ ِْ َ َ َ ُ َ ُ َ َ َ َ َ َ ُ َ َ‬ ‫ﻳﻦ ﻟ ِﺮَواﻳَﺔ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬رَوى َﻋ ِﻦ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ََُ َ ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ اﻟﺜـﱠ َﻘﻔ ﱡﻲ )ت‪95 .‬ه‪714/‬م( ﺿ ْﻤ َﻦ َﻋ َﺪد ﻣ ْﻦ‬ ‫ْ‬ ‫ﻒ َوَر ْﲰﻪ‪َ ،‬واﻧْـﺘَ َﺪﺑَﻪُ ْ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ﱡ‬ ‫ﻮﺳ َ‬ ‫ي َﻋﻠَﻰ َﻣ ْﻌ ِﺮﻓَﺔ ِ‪ヨ‬ﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﺎج ﺑْ ُﻦ ﻳُ ُ‬ ‫اﳊَ ﱠﺠ ُ‬ ‫ت ا ْﻟﻘُ ﱠراءِ ‪ْ .‬‬ ‫)اﻟﻘَﺎھ َِرة ُ‪َ :‬ﻣ ْﻛﺗ َ َﺑﺔُ‬ ‫ي‪َ ،‬‬ ‫)‪ (1‬ﺗ ُ ْﻧ َ‬ ‫ﻏﺎﯾَﺔُ اﻟ ِّﻧﮭَﺎﯾَ ِﺔ ﻓِﻲ َطﺑَﻘَﺎ ِ‬ ‫ﻲ‪َ ،‬ﻣﻌ ِْرﻓَﺔُ ا ْﻟﻘُ ﱠراءِ ‪ ،‬ص‪ُ ،49-46‬ﻣ َﺣ ﱠﻣ ُد ﺑْنُ ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ِد ﺑ ِْن ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ٍد ْاﻟ َﺟزَ ِر ﱡ‬ ‫ظ ُر ﺗ َ ْر َﺟ َﻣﺗ ُﮫُ ﻓِﻲ‪ :‬اﻟ ﱠذ َھﺑِ ﱡ‬ ‫اﺑ ِْن ﺗَﯾْﻣِ َﯾﺔَ(‪.425-423 :1 ،‬‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪َ .333 ،306،262،261 :2 ،‬وﯾُ ْﻧ َ‬ ‫)‪ (2‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.315،129‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟ ﱠ‬ ‫ﺳﺧَﺎ ِو ﱡ‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪.266 :2 ،‬‬ ‫)‪ (3‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (4‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪.333،307،306 :2 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫يِ‪َ ،‬‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ْنُ‬ ‫َ‬ ‫ﻏﺎﯾَﺔُ اﻟ ِّﻧﮭَﺎ َﯾﺔِ‪.349 :1 ،‬‬ ‫ر‬ ‫زَ‬ ‫ﺟ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﺑ‬ ‫ا‬ ‫ﻲ‪:‬‬ ‫ﻓ‬ ‫ُ‬ ‫ﮫ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺟ‬ ‫ر‬ ‫ﺗ‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫)‪ (5‬ﺗ ُ ْﻧ ُ ْ َ َ ِ‬ ‫َ ِ ّ‬ ‫ﯾن ﻟ ِِﮭﺟَﺎءِ اﻟﺗ ﱠ ْﻧ ِزﯾ ِل‪ْ .‬‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (6‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْنُ‬ ‫ﺎنُ‬ ‫)اﻟـ َﻣدِﯾﻧَﺔُ ْاﻟ ُﻣﻧ ﱠَو َرة ُ‪ُ :‬ﻣ َﺟ ﱠﻣ ُﻊ ْاﻟ َﻣﻠِكِ ﻓَ ْﮭدٍ‪،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﺎح‬ ‫ﺟ‬ ‫ﻧ‬ ‫َ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﯾ‬ ‫ْ‬ ‫ﻠ‬ ‫ﺳ‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫‪،‬‬ ‫‪61‬‬ ‫‪:‬‬ ‫‪2‬‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻊ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻲ‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫َ ٍ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫َ‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫‪1423‬ھـ‪2002/‬م(‪.873 :4 ،‬‬ ‫‪241‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻗُـﱠﺮاء اﻟْﺒ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫آن‪ ،‬وَﻛﻠِﻤﺎﺗِِﻪ‪ ،‬وأ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫َﺣَﺰاﺑِِﻪ)‪.(1‬‬ ‫َْ‬ ‫َﺟَﺰاﺋﻪ‪َ ،‬وأ ْ‬ ‫ﺼَﺮةِ ﻟ َﻌ ّﺪ ُﺣ ُﺮوف اﻟْ ُﻘ ْﺮ َ َ َ ْ‬ ‫ﻒ؛ ﺳﺒﻊ ِﻣْﻨـﻬﺎ ِﻣﻦ ﻃَ ِﺮ ِﻳﻖ ﺗِْﻠ ِﻤ ِ‬ ‫ﱠاﱐﱡ ﺳﺒﻊ ﻋ ْﺸﺮَة ِرواﻳﺔً ﻋﻦ ﻋ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻴﺬ ِﻩ َﻫ ُﺎرو َن ﺑْ ِﻦ‬ ‫ﺎﺻ ٍﻢ ْ‬ ‫ﻧـَ َﻘ َﻞ اﻟﺪ ِ َ ْ َ َ َ َ َ َ ْ َ‬ ‫َْ ٌ َ ْ‬ ‫ي ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﺳﻰ)‪َ ،(2‬و ِﺳ ﱞ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ﱠ‬ ‫ﻴﺴﻰ اﻟْ َﻮﱠر ِاق)‪َ ،(3‬وأَْرﺑَ ٌﻊ ِﻣ ْﻦ ﻃَ ِﺮ ِﻳﻖ َﻏ ِْﲑِﳘَﺎ)‪.(4‬‬ ‫ُﻣ َ‬ ‫ﺖ ﻣ ْﻦ ﻃَﺮﻳﻖ ﺗ ْﻠﻤﻴﺬﻩ ُﻣ َﻌﻠﻰ ﺑْ ِﻦ ﻋ َ‬ ‫)‪(5‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻮل ِﰲ أَ ْﻛﺜَ ِﺮَﻫﺎ‪ِ" :‬ﰲ ِْ‬ ‫ﻮل‪َ " :‬وِﰲ‬ ‫َوﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﻒ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ﺑْ ِﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن")‪َ ،(6‬وﻗَ ْﺪ ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﻴﻒ إِ َﱃ َذﻟ َ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم‪َ ، "...‬وﻗَ ْﺪ ﻳُﻀ ُ‬ ‫ﻚ‪ُ " :‬ﻣ ْ َ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ﺑْ ِﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن")‪.(7‬‬ ‫ُﻣ ْ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻗَ َ ﱡ‬ ‫اﳋَﻠِﻴ َﻔ ِﺔ‬ ‫ﻒ ْ‬ ‫اﳊَ َﻤ ُﺪ ‪ُ -‬ﻣ َﻌﻠِّ ًﻘﺎ َﻋﻠَﻰ ﻗَـ ْﻮِل ْ‬ ‫ي ْ‬ ‫ﻮر َﻏ ِﺎﱎٌ ﻗَ ﱡﺪوِر ﱞ‬ ‫ي‪َ " :-‬وﻳـَﺘَـﺒَ َﺎد ُر إ َﱃ اﻟ ّﺬ ْﻫ ِﻦ أَﻧﱠﻪُ ﻳـَْﻨـ ُﻘ ُﻞ ﻣ ْﻦ ُﻣ ْ َ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ِّ‬ ‫ﺎل اﻟﺪ ْﻛﺘُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻋُﺜْﻤﺎ َن‪ ،‬أَو ِﻣﻦ ﻣ ْ ِ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ ﺑـَﻠَﺪﻩ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼَﺮِة اﻟﱠﺬي أَْر َﺳﻠَﻪُ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ‪َ ،‬وﻟَﻜ ْﻦ ﻳَََﱰ ﱠﺟ ُﺢ ﻋْﻨﺪي أَﻧﱠﻪُ ﻳـَْﻨـ ُﻘ ُﻞ َﻋ ْﻦ ُﻣ ْ َ‬ ‫َ ْ ْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﺮوا‪レ‬ت‪ ...) :‬ﺣ ﱠﺪﺛـَﻨَﺎ ﺣ ﱠﺠﺎج ﻋﻦ ﻫﺎرو َن‪ ،‬ﻗَﺎ َل‪ :‬ﺣ ﱠﺪﺛـَﻨَﺎ ﻋ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل‪:‬‬ ‫ﺎﺻ ٌﻢ ْ‬ ‫ي‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ﱡ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن إﻟَْﻴ ِﻬ ْﻢ‪ ،‬ﻓَﺈﻧﱠﻪُ َﺟﺎءَ ِﰲ إ ْﺣ َﺪى َِّ َ‬ ‫َ ُ َْ َ ُ‬ ‫ِﰲ ِْ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ﺑْ ِﻦ َﻋﻔﱠﺎ َن اﻟﱠ ِﺬي َﻛﺘَـﺒَﻪُ ﻟِﻠﻨﱠ ِ‬ ‫ﺎس()‪.(9)"(8‬‬ ‫اﻹ َﻣﺎم‪ُ ،‬ﻣ ْ َ‬ ‫ث ِروا‪ٍ レ‬‬ ‫ت)‪ ،(10‬واﻟ ﱠﺴﺨﺎ ِو ﱡ ِ ِ ِ‬ ‫اﺿﻊ)‪ ،(11‬وَﻛ َﺬﻟِ َ ﱠِ‬ ‫ﻴﺐ)‪.(12‬‬ ‫َ َ‬ ‫َوﻧـَ َﻘ َﻞ َﻋْﻨﻪُ أَﺑُﻮ َد ُاوَد ﺛََﻼ َ َ َ‬ ‫ي ِﰲ ﻋﺪﱠة َﻣ َﻮ َ‬ ‫ﻚ اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫َ‬ ‫وِﻣﻦ أَﻣﺜِﻠَ ِﺔ ِ ِ‬ ‫ت اﻟْﻮا ِردةِ ﻋْﻨﻪ‪ :‬روى ﺑِ ْﺸﺮ ﺑﻦ ﻋﻤﺮ ﻋﻦ ﻫﺎرو َن‪ ،‬ﻋﻦ ﻋ ِ‬ ‫ﺎل‪ِ" :‬ﰲ ِْ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم‪:‬‬ ‫ﺎﺻ ٍﻢ ْ‬ ‫ي‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫َْ َ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ِّ‬ ‫ُ ْ ُ ََُ َ ْ َ ُ‬ ‫اﻟﺮَو َا‪َ َ ُ َ َ َ レ‬‬ ‫َ ْ ْ ّ‬ ‫ٰ ْ ِ ِ )‪(13‬‬ ‫ۡ‬ ‫ﺼﻠَ ٰﻮةَ"‪َ ،‬و"ٱ ﱠ‬ ‫ﻟﺮ َﺑﻮا" ‪ヨ‬ﻟْ َﻮاو" ‪.‬‬ ‫"ٱﻟ ﱠ‬ ‫ﻟﺰﻛ َٰﻮةَ"‪َ ،‬و"ٱﻟﻐَﺪ َٰو ِة"‪َ ،‬و"ٱ ِ ّ‬ ‫ﺐ اﻟْ َﻔﻬﺎ ِر ِس اﻟْﻤﻌﺘﻤﺪةِ‪ ،‬و ﱠ ِ‬ ‫اﳉﺤ َﺪ ِر ِ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وﻟَ َﻌﻠﱠﻪُ َﻛﺎ َن‬ ‫ي ﻛﺘَ ٌ‬ ‫َوَﱂْ ﻳُ ْﺬ َﻛ ْﺮ ِﰲ ُﻛﺘُ ِ َ‬ ‫ﺎب ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ُ َْ َ َ َ َ‬ ‫اﻟﱰاﺟ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْﻌﺘَ ََﱪة ﻟ َﻌﺎﺻ ٍﻢ َْ ْ ّ‬ ‫ﳝُْﻠِﻲ ﻣ َﻼﺣﻈَﺎﺗِِﻪ ﻋ ِﻦ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ﻋﻠَﻰ ﺗََﻼ ِﻣ َﺬﺗِِﻪ ﻓَـﻴ َﺪ ِوﻧُﻮََﺎ ﻋْﻨﻪ‪ ،‬واﻧْـﺘـ َﻘﻠَﺖ ِﻣﻦ ﺑـﻌ ِﺪ ِﻫﻢ إِ َﱃ اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫اﳉَ ِﺎﻣ َﻌ ِﺔ ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟﱠِﱵ‬ ‫ﺎت ْ‬ ‫ْ َ‬ ‫َ‬ ‫َُ‬ ‫ُ َ‬ ‫ُ ّ‬ ‫َ ُ َ َ ْ ْ َْ ْ‬ ‫ِ ِ ﱠ ِ ِ )‪(14‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼَﺮِة)‪.(15‬‬ ‫اﳊ ْﻘﺒَﺔ‬ ‫ت ِﰲ ْ‬ ‫ﻇَ َﻬَﺮ ْ‬ ‫اﻟﻼﺣ َﻘﺔ ‪َ ،‬وذَ َﻛَﺮ ﻟَﻪُ اﺑْ ُﻦ اﻟﻨﱠﺪ ِﱘ )ت‪438 .‬ه‪1047/‬م( ﻛﺘَ ًﺎ‪ِ ヨ‬ﰲ َﻋ َﺪد أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ت‪:‬‬ ‫‪َ 3.1.3‬ﲪْ َﺰةُ اﻟ ﱠﺰﱠ‪ُ レ‬‬ ‫ﲪََْﺰةُ ﺑْﻦ َﺣﺒِ ٍ‬ ‫َﺣ ُﺪ اﻟْ ُﻘﱠﺮ ِاء اﻟ ﱠﺴْﺒـ َﻌ ِﺔ‪َ ،‬وإِﻟَْﻴ ِﻪ‬ ‫ﻴﺐ ﺑْ ِﻦ َﻋ َﻤ َﺎرَة‪ ،‬أَﺑُﻮ َﻋ َﻤ َﺎرَة اﻟﱠﺰﱠ‪ُ レ‬‬ ‫ت‪ ،‬أ َ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹﻣﺎﻣﺔُ ِﰲ اﻟْ ِﻘﺮاء ِة ﺑـﻌ َﺪ ﻋ ِ‬ ‫ﺎﺻ ٍﻢ‬ ‫َ َ َْ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺻ َﺎرت ِْ َ َ‬ ‫اﻟط ْﺑﻌَﺔُ ْاﻷُوﻟَﻰ‪ْ .‬‬ ‫آن‪ ،‬ﱠ‬ ‫)‪ (1‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻋ ْﺑ ِد ﷲِ ﱠ‬ ‫ﻋ ْﺑ ِد ِ‬ ‫ار‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟﺑُ ْرھَﺎنُ ﻓِﻲ ُ‬ ‫)اﻟﻘَﺎھ َِرة ُ‪َ :‬د ُ‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﺑْنُ أَﺑِﻲ َد ُاو َد‪ ،‬ا ْﻟ َﻣﺻَﺎﺣِ ُ‬ ‫ﻋﻠُ ِ‬ ‫ﷲ ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ُد ﺑْنُ َ‬ ‫ف‪ ،470 :2 ،‬أَﺑُو َ‬ ‫وم ا ْﻟﻘُ ْر ِ‬ ‫اﻟز ْر َﻛ ِﺷ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ب اﻟﻌَ َرﺑِ ﱠﯾﺔِ‪1376 ،‬ھـ‪1957/‬م(‪.249 :1 ،‬‬ ‫إِﺣْ ﯾَﺎءِ اﻟ ُﻛﺗ ُ ِ‬ ‫)‪ (2‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.317،139،129،102،83،61 :2 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪.273،264،237،213،102،32 :2 ،‬‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (4‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪.294،190،140،64/2 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪.294،140،273،317،139،129،102،83،32 :2 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫)‪ (5‬ﯾُ ْﻧ ُ‬ ‫ِ ﱡ‬ ‫)‪ (6‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.62،61/2 ،395 :1 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ِ‬ ‫ظُ‬ ‫ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.190 :2 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫)‪ (7‬ﯾُ ْﻧ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.395 :1 ،‬‬ ‫)‪ (8‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫َﺎس‪ ،‬اﻟ َﻣ ْﻐ ِربُ )‪2011‬م(‪.14 :‬‬ ‫آن اﻟﻛ َِر ِﯾم َو ُ‬ ‫ﻋﻠوﻣِ ﮫِ‪ ،‬ﺑِﻔ ٍ‬ ‫ﱞور ﱞ‬ ‫)‪ (9‬ﻏَﺎﻧِ ٌم ﻗَد ِ‬ ‫ي اﻟ َﺣ َﻣدُ‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ﱠﻣ ِﺔ ﻓِﻲ َرﺳ ِْم ا ْﻟﻘُ ْر ِ‬ ‫آن ا ْﻟﻛ َِر ِﯾم"‪ ،‬اﻟ ُﻣؤْ ﺗ َ َﻣ ُر اﻟﻌَﺎﻟَﻣِ ﱡ‬ ‫ﻲ ْاﻷ ﱠو ُل ﻟِﻠﻘُ ْر ِ‬ ‫)‪ (10‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫ﯾن‪.873 :4 ،567 :3 ،276 :2 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬أَﺑُو َد ُاو َد‪ُ ،‬ﻣﺧﺗَﺻ َُر اﻟﺗ ﱠ ْﺑﯾِ ِ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ي‪ ،‬اﻟ َوﺳِﯾﻠﺔ‪ ،‬ص‪.405،260،259،258،202،192،191‬‬ ‫)‪ (11‬ﯾُ ْﻧظ ُر‪ :‬اﻟ ﱠ‬ ‫ﺳﺧَﺎ ِو ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫ظ ُر‪ :‬ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫)‪ (12‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠﺔ‪ ،‬ص‪.551،531،514،503،466،370،368،320،246‬‬ ‫اﻟﻠﺑِﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرة اﻟ ﱠ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪.129 :2 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫)‪ (13‬اﻟدﱠا ِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (14‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫آن ا ْﻟﻛ َِر ِﯾم"‪.14 ،‬‬ ‫ر‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ْم‬ ‫ﺳ‬ ‫ر‬ ‫ِﻲ‬ ‫ﻓ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﻣ‬ ‫اﻷ‬ ‫د‬ ‫ُو‬ ‫ﮭ‬ ‫ﺟ‬ ‫"‬ ‫ُ‪،‬‬ ‫د‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺣ‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ ِ ْ ِ‬ ‫ظ ُر َ َ‬ ‫ِﯾم‪ ،‬ا ْﻟ ِﻔﮭ ِْرﺳْتُ ‪ ،‬ﱠ‬ ‫ار ْاﻟ َﻣ ْﻌ ِرﻓَﺔِ‪1417 ،‬ھـ‪1997/‬م(‪ ،‬ص‪.57‬‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ اﻟﺛﱠﺎﻧِﯾَﺔُ‪) .‬ﺑَﯾ ُْروتُ ‪َ :‬د ُ‬ ‫)‪ (15‬أَﺑُو ْاﻟﻔ ََرجِ ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ُد ﺑْنُ ِإ ْﺳ َﺣﺎقَ ﺑ ِْن اﻟﻧﱠد ِ‬ ‫‪242‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺶ )ت‪148 .‬ه‪765/‬م()‪ ،(1‬وَﻛﺎﻧَ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫َﻋ َﻤ ِ‬ ‫ﻒ َوَر ِْﲰ ِﻪ َو َﻋ َﺪ ِدﻩِ‪،‬‬ ‫)ت‪127 .‬ه‪745/‬م(‪َ ،‬و ْاﻷ ْ‬ ‫َ ْ‬ ‫ﺖ ﳊَ ْﻤَﺰَة ﻋﻨَﺎﻳَﺔٌ ِ‪ヨ‬ﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫َﻛﻤﺎ َﻛﺎﻧَﺖ ﻟَﻪ ِﻋﻨَﺎﻳﺔٌ ﺑِِﻘﺮاءﺗِِﻪ و ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺻﺎﻟِ ٍﺢ اﻟْﻌِ ْﺠﻠِ ﱡﻲ )ت‪ِ .‬ﰲ‬ ‫ْ ُ َ ََ َ َ‬ ‫ﺿْﺒﻂ ُﺣ ُﺮوﻓﻪ‪َ .‬وَرَوى ﺗ ْﻠﻤﻴ ُﺬﻩُ َﻋْﺒ ُﺪ ﷲ ﺑْ ُﻦ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ )‪(2‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺮي" ‪.‬‬ ‫ُﺣ ُﺪود‪220‬ه‪835/‬م( أَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫ﺎل‪" :‬ﻧَﻈَْﺮ ُ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ َﺣ ﱠﱴ َﺧﺸ ُ‬ ‫ت ِﰲ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺐ ﺑَ َ‬ ‫ﻴﺖ أَ ْن ﻳَ ْﺬ َﻫ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺾ ُﻛﺘُﺒِ ِﻪ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﻧـَ َﻘﻞ اﻟﺪ ِ‬ ‫ﺼ ِ‬ ‫ﻮص َﻣْﻨـ ُﻘﻮﻟَﺔٌ َﻋ ْﻦ ﲪََْﺰةَ ﻗَﺪ ﺗﱠ ُﻜﻮ ُن ِﻣ ْﻦ ﺑـَ ْﻌ ِ‬ ‫ﻮص ِﰲ‬ ‫َوَوَرَد ْ‬ ‫ﺼ ٌ‬ ‫ت ﻧُ ُ‬ ‫ﱠاﱐﱡ َﻋ ْﻦ ﲪََْﺰَة َﻋ َﺪ ًدا ﻣ َﻦ اﻟﻨﱡ ُ‬ ‫َ‬ ‫ِ )‪(3‬‬ ‫ﻮل ِﻣﻦ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ )ﻣ ْﻘﻄُﻮع اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫آن‬ ‫ﺿِ‬ ‫َﻣ ْﻮ ُ‬ ‫ﻒ‪ ،‬ﻟَ َﻌ ﱠﻞ ﺑـَ ْﻌ َ‬ ‫ﺼ ً‬ ‫ﻮع اﻟْ َﻌ َﺪد ‪َ ،‬وﻧـَ َﻘ َﻞ َﻋْﻨﻪُ ﻧُ ُ‬ ‫ﻀ َﻬﺎ َﻣْﻨـ ُﻘ ٌ ْ‬ ‫ﻮﺻﺎ ﺗَـﺘَـ َﻌﻠﱠ ُﻖ ﺑَﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫َ ُ ْ‬ ‫ﺻﻮﻟُﻪُ()‪.(4‬‬ ‫َوَﻣ ْﻮ ُ‬ ‫وِﻣﻦ أَﻣﺜِﻠَ ِﺔ ِ ِ‬ ‫ﻴﺐ اﻟﱠﺰﱠ‪ِ レ‬‬ ‫اﳋَﱠﺰا ِز‪" :‬ﻟَﻴﺲ ِﰲ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ت اﻟْﻮا ِرَدةِ َﻋْﻨﻪُ‪َ :‬ﻋ ْﻦ ﲪََْﺰَة ﺑْ ِﻦ َﺣﺒِ ٍ‬ ‫ت‪َ ،‬وأَِﰊ َﺣ ْﻔ ٍ‬ ‫آن " َو ِإن ﱠﻣﺎ"‪:‬‬ ‫ﺺ ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ ْ ْ ّ‬ ‫اﻟﺮَو َا‪َ レ‬‬ ‫ْ َ‬ ‫ﻮن‪ ،‬إِﱠﻻ ﺣﺮﻓًﺎ و ِ‬ ‫ِ‪ヨ‬ﻟﻨﱡ ِ‬ ‫اﺣ ًﺪا ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﻋ ِﺪ‪َ " :‬وإِن ﱠﻣﺎ ﻧُ ِﺮﯾَﻨﱠﻚَ " ]‪."[40/13‬‬ ‫َْ َ‬ ‫‪ルَ 3.1.4‬ﻓِ ٌﻊ اﻟ َْﻤ َﺪِﱐﱡ‪:‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻋ ٍﺔ ِﻣ ْﻦ َ‪ラ‬ﺑِﻌِﻲ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪َ ،‬وأَﻗْـَﺮأَ‬ ‫َﺧ َﺬ اﻟْﻘَﺮاءَةَ َﻋ ْﻦ َﲨَ َ‬ ‫ُﻫ َﻮ‪ルَ :‬ﻓ ُﻊ ﺑْ ُﻦ َﻋْﺒﺪ اﻟﱠﺮ ْﲪَ ِﻦ ﺑْ ِﻦ أَِﰊ ﻧـُ َﻌْﻴ ٍﻢ‪ ،‬أَﺑُﻮ ﻧـُ َﻌْﻴ ٍﻢ اﻟْ َﻤ َﺪِﱐﱡ‪ ،‬أ َ‬ ‫ِ ِ)‪(5‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ف ﺑﲔ ﻣ ْﻘﺘﻀﻴ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫اﻟﻨﱠﺎس دﻫﺮا ﻃَ ِﻮ ًﻳﻼ‪ ،‬واﻧْـﺘَـﻬ ِ ِ‬ ‫ﺎت‬ ‫َ َ ْ‬ ‫ﺖ إﻟَْﻴﻪ ِرَ‪َ レ‬ﺳﺔُ اﻟْﻘَﺮاءَة ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ ‪َ ،‬وﻳـُ َﻌ ﱡﺪ َ‪ル‬ﻓ ٌﻊ ﻣ ْﻦ أََواﺋ ِﻞ َﻣ ْﻦ َد ﱠوﻧُﻮا اﻻ ْﺧﺘ َﻼ َ َْ َ ُ َ َ َ‬ ‫َ َ ًْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤﻔ ِﻲ ِْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﻮﺻﻴﱠﺎت ﻳـَْﻨـﺒَﻐﻲ َﻣ ْﻌ ِﺮﻓَـﺘُـ َﻬﺎ‪،‬‬ ‫ﻮﻫ ْﻢ َﻋﻠَﻰ َﻣﺎ ُﻫﻨَﺎﻟ َ‬ ‫ﺻ ُﻔﻮﻩُ ﻟﺘَ َﻼﻣ َﺬ ْﻢ‪َ ،‬وَوﻗَـ ُﻔ ُ‬ ‫ﻚ ﻣ ْﻦ ُﺧ ُ‬ ‫اﻹ َﻣﺎم‪َ ،‬وَو َ‬ ‫ّ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔ َواﻟﱠﺮ ْﺳﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻀﻰ ِّ‬ ‫ﺼ َﺪد ِّ‬ ‫اﻟﺮَ‪َ レ‬د َة‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮاﺗَﺮةِ ِﰲ اﻟْﻘَﺮاءَة‪َ ،‬وُﳝَﺜّ ُﻞ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟ ﱠ‬ ‫ﲔ ُﻣ ْﻘﺘَ َ‬ ‫ي ﺧ َﻼف َﻣ ْﻠ ُﺤﻮظ ﺑـَْﻴـﻨَـ َﻬﺎ َوﺑَْ َ‬ ‫َواﻟﺘﱠـْﻨﺒﻴﻪُ َﻋﻠَﻰ أَ ِّ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﱠد رﺳﻢ اﻟْﻤ ْ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺖ َﻣﺎ‬ ‫ﺻ َﻔﻪُ َوﻧـَ َﻌ َ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ اﻟْ َﻤ َﺪِِﱐّ‪َ ،‬وَو َ‬ ‫اﻟْ ُﻤﻄْﻠَ َﻘﺔَ‪ ،‬أَْو َﻋﻠَﻰ ْاﻷَﻗَ ِّﻞ ُﳝَﺜّﻠُ َﻬﺎ ﰲ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ اﻟْ ُﻤﻨَـ ﱠﻮَرة؛ إ ْذ َﻛﺎ َن أَﱠو َل َﻣ ْﻦ َﺣﺪ َ َ ْ َ ُ‬ ‫ﻮﺻﻴﱠ ٍ‬ ‫اﻣﺘَﺎز ﺑِِﻪ ِﻣﻦ ﺧﺼ ِ‬ ‫ﺎت)‪.(6‬‬ ‫ْ َ‬ ‫ْ ُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺐ ﻋﻠَﻰ ﻣﺎ رآﻩ ِﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ اﻟﱠ ِﺬي اﻃﱠﻠَ َﻊ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‪،‬‬ ‫ﺼ َﺤ ُ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ‪َ ،‬وَﻛﺎ َن اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺼ ﱡ َ َ َُ َ َ‬ ‫َوِرَواﻳَﺔُ َ‪ル‬ﻓ ِﻊ ﺑْ ِﻦ أَِﰊ ﻧـُ َﻌْﻴ ٍﻢ اﻟْ َﻤ َﺪِِﱐّ ﺗَـْﻨ َ‬ ‫اﳋَﻠِﻴ َﻔﺔُ ﻋُﺜْﻤﺎ ُن ‪ِ W‬ﻷَ ْﻫ ِﻞ اﻟْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪ ،‬ﻗَ َ ﱠِ‬ ‫ﻒ اﻟﱠ ِﺬي أَ ْﻋﻄَﺎﻩُ ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن‬ ‫ﺼﻪُ ْ‬ ‫َوﻃَﺎﻟَ َﻌﻪُ ُﻫ َﻮ اﻟﱠ ِﺬي َﺧ ﱠ‬ ‫ﺼ َﺤ ُ‬ ‫ﻴﺐ‪" :‬ﻓَ َﻜﺎ َن اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺼَ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﺎل اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺼ ﱠﻮَرﻩُ ِﰲ َﺧﻠَ َﺪﻩِ‪ ،‬ﻓَـﻠَ ْﻢ ﺗـُ ْﺆ َﺧ ْﺬ َﺣ ِﻘﻴ َﻘﺔُ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ إِﱠﻻ َﻋ ْﻦ‬ ‫ﻷَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ َﻻ ﻳـََﺰ ُال ﻋْﻨ َﺪﻩُ‪ ،‬ﻓَﺒِ َﻜﺜْـَﺮةِ ُﻣﻄَﺎﻟَ َﻌﺘﻪ ﻟَﻪُ‪َ ،‬وُﻣ َﻮاﻇَﺒَﺘﻪ إِ ﱠ‪レ‬ﻩُ‪ ،‬ﺗَ َ‬ ‫َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ")‪.(7‬‬ ‫ﱠاﱐﱡ ﻋﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ ﻧُﺼﻮﺻﺎ ﻃَ ِﻮﻳﻠَﺔً ِﰲ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤﺼﺤ ِ ِ‬ ‫ﻚ‬ ‫ﺖ ُﻣ َﺪ ﱠوﻧَﺔً‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ أَ َﻫ ِّﻢ ﺗِْﻠ َ‬ ‫ﻒ‪ ،‬ﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ ْﺤﺘَ َﻤ ِﻞ أَ ﱠَﺎ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ُ ً‬ ‫َْ ُ ْ َ‬ ‫َوﻗَ ْﺪ ﻧـَ َﻘ َﻞ اﻟﺪ ِ َ ْ‬ ‫ب‪ِ ) :‬ذ ْﻛﺮ ﻣﺎ ﺣ ِﺬﻓَﺖ ِﻣْﻨﻪ ْاﻷَﻟِﻒ ِ‬ ‫ﻮص وأَﻃْﻮِﳍَﺎ ﻣﺎ ورَد ِﰲ ‪ِ ヨ‬‬ ‫ﺼ ًﺎرا(‪ ،‬اﻟﱠ ِﺬي ﻧـَ َﻘﻠَﻪُ َﻋ ْﻦ ﻗَﺎﻟُﻮ َن )ت‪.‬‬ ‫ُ ْ‬ ‫ُ َ ُ ْ ُ‬ ‫اﻟﻨ ُ‬ ‫اﺧﺘ َ‬ ‫َ‬ ‫ﱡﺼ ِ َ َ َ َ َ‬ ‫يِ‪َ ،‬‬ ‫)‪ (1‬ﺗ ُ ْﻧ َ‬ ‫ﻏﺎﯾَﺔُ اﻟﻧِّﮭَﺎ َﯾﺔِ‪.362-261 :1 ،‬‬ ‫ﻲ‪َ ،‬ﻣﻌ ِْر َﻓﺔُ ا ْﻟﻘُ ﱠراءِ ‪ ،‬ص‪ ،71-66‬اﺑْنُ ْاﻟ َﺟزَ ِر ّ‬ ‫ظ ُر ﺗ َ ْر َﺟ َﻣﺗ ُﮫُ ﻓِﻲ‪ :‬اﻟ ﱠذ َھﺑِ ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫ﻲ‪َ ،‬ﻣﻌ ِْرﻓَﺔ ا ْﻟﻘُ ﱠراءِ ‪ ،‬ص‪.68‬‬ ‫)‪ (2‬اﻟذﱠ َھﺑِ ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫آن‪ ،‬اﻟط ْﺑﻌَﺔ ْاﻷوﻟَﻰ‪) .‬اﻟ ُﻛ َوﯾْتُ ‪َ :‬ﻣ ْرﻛ َُز اﻟ َﻣ ْﺧطو َ‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ت َواﻟﺗ ﱡ َراثِ‪،‬‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟﺑَﯾَﺎنُ ﻓِﻲ َ‬ ‫طﺎ ِ‬ ‫ظ ُر‪ :‬أﺑُو َ‬ ‫ﻋ ْﻣ ٍرو ﻋُﺛ َﻣﺎنُ ﺑْنُ َ‬ ‫ﻋ ِ ّد آي ِ ا ْﻟﻘُ ْر ِ‬ ‫ﺳﻌِﯾ ٍد اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫‪1414‬ھـ‪1994/‬م(‪ ،‬ص‪.73،69،49‬‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪ .246،217،208،206،202،103 :2 ،‬وﯾُ ْﻧ َ‬ ‫)‪ (4‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.412،411،289،133‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟ ﱠ‬ ‫ﺳﺧَﺎ ِو ﱡ‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (5‬ﺗ ُ ْﻧ َ‬ ‫ُ‬ ‫ّ‬ ‫ُ‬ ‫ْنُ‬ ‫َ‬ ‫يِ‪ ،‬ﻏﺎﯾَﺔ اﻟ ِﻧﮭَﺎ َﯾﺔِ‪.334-330 :2 ،‬‬ ‫ﻲ‪َ ،‬ﻣﻌ ِْرﻓﺔ اﻟﻘ ﱠراءِ ‪ ،‬ص‪ ،71-66‬اﺑ اﻟ َﺟزَ ِر ّ‬ ‫ظ ُر ﺗ ْر َﺟ َﻣﺗﮫُ ﻓِﻲ‪ :‬اﻟذ َھﺑِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫اتُ‬ ‫ُون‬ ‫ؤ‬ ‫اﻷ‬ ‫ة‬ ‫ار‬ ‫زَ‬ ‫و‬ ‫ُور‬ ‫ﺷ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪:‬‬ ‫ﺔ‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ر‬ ‫ﻐ‬ ‫ﻣ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﻛ‬ ‫ﻠ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻣ‬ ‫)اﻟ‬ ‫‪.‬‬ ‫ﺷ‬ ‫اﻟ‬ ‫و‬ ‫ﻗ‬ ‫و‬ ‫ﻐ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫د‬ ‫َ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﻋ‬ ‫ِﻊ‬ ‫ﻓ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﺎم‬ ‫ﻣ‬ ‫و‪،‬‬ ‫ﺗ‬ ‫ﯾ‬ ‫ِي‬ ‫د‬ ‫ﺎ‬ ‫ﮭ‬ ‫اﻟ‬ ‫د‬ ‫ُ‬ ‫ﻋ ْﺑ‬ ‫ش‬ ‫ر‬ ‫و‬ ‫د‬ ‫ﯾ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﺳ‬ ‫ﻲ‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﯾ‬ ‫ا‬ ‫و‬ ‫ر‬ ‫ن‬ ‫ﺔ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺎر‬ ‫اﻹ‬ ‫ة‬ ‫ء‬ ‫ا‬ ‫ِر‬ ‫ﻗ‬ ‫ﱠ‬ ‫ٍ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫ﺣِ ﻣِ‬ ‫َْ‬ ‫َِ َ ْ ٍ‬ ‫َ َ ِ َ ِ‬ ‫)‪َ (6‬‬ ‫َ ِ ِ‬ ‫َ ِ َ ِ ﻣِ ِ َ َ ِ ِ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ِ َ ِ ْ ﺎفِ َ‬ ‫ِْ‬ ‫اﻹﺳ َْﻼﻣِ ﯾﱠﺔِ‪1424 ،‬ھـ‪2033/‬م(‪.359،360 :1 ،‬‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.219‬‬ ‫)‪ (7‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫‪243‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫ِ ِ ٍ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻳﻦ َﻣ ْﻮ ِﺿ ًﻌﺎ)‪.(1‬‬ ‫‪220‬ه‪835/‬م( ﺗ ْﻠﻤﻴﺬ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ‪َ ،‬وذَ َﻛَﺮ ﻓﻴﻪ أَ ْﻛﺜَـَﺮ ﻣ ْﻦ ﻣﺎﺋَﺔ َوﲬَْ َﺴﺔ َوﻋ ْﺸ ِﺮ َ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ)‪.(2‬‬ ‫َوﻧـَ َﻘ َﻞ اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ ِرَو َا‪レ‬ت أُ ْﺧَﺮى َﻛﺜ َﲑةً ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫َو ْاﻋﺘَ َﻤ َﺪ أَﺑُﻮ َد ُاوَد )ت‪496 .‬ه‪1103/‬م( ِﰲ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ َﻋﻠَﻰ ِرَواﻳَِﺔ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪َ ،‬ﺳ َﻮاءٌ ِﻣ ْﻦ ﻃَ ِﺮ ِﻳﻖ ﻗَﺎﻟُﻮ َن‪ ،‬أَْو ِﻣ ْﻦ ﻃَ ِﺮ ِﻳﻖ اﻟْﻐَﺎ ِزي‬ ‫ٍ )‪(3‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ‬ ‫ﻚ ِﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ‬ ‫ﺖ ُﳐَﺎﻟ َﻔ ًﺔ ﻟﻘَﺮاءَﺗِِﻪ‪ ،‬ﻓَ َﺬ َﻛَﺮ َذﻟ َ‬ ‫ﱠﻣ َﻬﺎ َﻋﻠَﻰ َﻏ ِْﲑَﻫﺎ‪َ ،‬وﻟَ ْﻮ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ﺲ ‪ .‬ﻓَﺄَﺑُﻮ َد ُاوَد ْاﻋﺘَ َﻤ َﺪ َﻋﻠَﻰ ِرَواﻳَﺔ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ‪َ ،‬وﻗَﺪ َ‬ ‫ﺗـﻌﺎﱃ‪َٓ ٰ " :‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل‪" :‬وأَ َ‪ ル‬أَﺳﺘَ ِ‬ ‫ﺐ َﻛْﺘـﺒﻪ ﺑِﻐَ ِْﲑ أَﻟِ ٍ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬ﻋﻠَﻰ َﺣﺴ ِ‬ ‫‪ٞ‬‬ ‫ﻚ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ِﻊ ﺑْ ِﻦ‬ ‫ﺤ‬ ‫ﻘ‬ ‫ـ‬ ‫ﻓ‬ ‫‪،‬‬ ‫[‬ ‫‪201‬‬ ‫‪/‬‬ ‫‪7‬‬ ‫اف‬ ‫ﺮ‬ ‫اﻷﻋ‬ ‫]‬ ‫"‬ ‫ﻒ‬ ‫ﺌ‬ ‫ط‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ََ َ‬ ‫ﱡ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﺐ ِرَواﻳَﺘِﻨَﺎ ِﰲ َذﻟ َ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫أَِﰊ ﻧـُﻌﻴ ٍﻢ اﻟْﻤﺪِِﱐ‪ ،‬وإِ ْن َﻛﺎﻧَﺖ ﻗِﺮاءﺗُﻪ َِﻟِ ٍ ِ‬ ‫ﻚ ِﰲ ا ْﳍِ َﺠ ِﺎء‪َ ،‬وﻟِﺘَـﺘَﺎﺑُِﻊ ِّ‬ ‫ﻂ َواﻟﻠﱠ ْﻔ ِﻆ")‪.(4‬‬ ‫اﻟﺮَواﻳَِﺔ ِﰲ ْ‬ ‫اﳋَ ِّ‬ ‫ﻒ؛ ﻟ ِﺮَواﻳَﺘِﻨَﺎ َﻋْﻨﻪُ َذﻟ َ‬ ‫ْ ََُ‬ ‫َْ َ َ ّ َ‬ ‫َوِﳑﱠ ْﻦ ﻧـَ َﻘ َﻞ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ اﻟﻄﱠﻠَ َﻤْﻨ ِﻜ ﱡﻲ )ت‪429 .‬ه‪1038/‬م()‪َ ،(5‬واﺑْ ُﻦ أَ ْﺷﺘَﺔَ )ت‪360 .‬ه‪971/‬م()‪َ ،(6‬و َﻏ ْﲑُ ُﳘَﺎ‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻒ‪ ،‬و ِ ِ‬ ‫ﻮل اﻟْﻤﺘَـﻨَـ ِﻮﻋ ِﺔ ِﻋْﻨ َﺪ ْاﻷَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ اﻟْﻤﻬﺘَ ِﻤﲔ ﺑِ ِﺪراﺳ ِﺔ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﲔ ِﻣ ْﻘ َﺪ ُار ْاﻫﺘِ َﻤ ِﺎم‬ ‫ﺼﺎﺣ ِ َ ْ‬ ‫َﻫﺬﻩ اﻟﻨﱡـ ُﻘ ِ ُ ّ َ‬ ‫اﺧﺘ َﻼف اﻟﻨﱠـ َﻘﻠَﺔ ﻓﻴﻪ‪ ،‬ﻳـَﺘَـﺒَ ﱠ ُ‬ ‫ُْ ّ َ َ َ َ ْ َ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﺪﻩِ‪ ،‬وو ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪.‬‬ ‫َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ ﺑِﺒَـﻴَﺎن اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ َوَْﲢﺪ َ َ ْ‬ ‫ﺻﻔﻪ َﻣﺎ ِﰲ ُﻣ ْ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي ﺑْ َﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫َوُﻫﻨَ َ‬ ‫ﻒ َﺧﺎ ﱞ‬ ‫ص ﺑِِﻪ‪َ ،‬وأَ ﱠن اﻟْﻐَﺎ ِز ﱠ‬ ‫ﺼ َﺤ ٌ‬ ‫ﺎك َﻣﺎ ﻳُﺸ ُﲑ إِ َﱃ أَﻧﱠﻪُ َﻛﺎ َن ﻟﻨَﺎﻓ ٍﻊ ُﻣ ْ‬ ‫ﺲ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُﺴ ﱠﻲ أَ َﺧ َﺬ ﻛﺘَﺎﺑَﻪُ اﻟْ ُﻤ َﺴ ﱠﻤﻰ‪) :‬ﻫ َﺠﺎءُ‬ ‫ﺾ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺳ ِﺤ ٍﺮ َ‬ ‫ﻋ ِﻠ ٖﯿﻢ" ]ﻳﻮﻧﺲ ‪ [79/10‬ﺑِﻐَ ِْﲑ‬ ‫ﻒ‪ِ " :‬ﺑ ُﻜ ِ ّﻞ ٰ َ‬ ‫ﻒ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ َد ُاوَد‪َ " :‬وَﻛﺘَـﺒُﻮا ِﰲ ﺑـَ ْﻌ ِ َ َ‬ ‫اﻟ ﱡﺴﻨﱠﺔ( ﻣ ْﻦ ُﻣ ْ َ‬ ‫ﲔوْ ِ‬ ‫ﺎب ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ٍِ‬ ‫ﺲ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِﺴ ﱡﻲ‪ِ ،‬ﰲ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ﲔ ِ ِ‬ ‫ﺼﺎ ِر‪َ ،‬وَﻛ َﺬا َر َﲰَﻪُ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ُﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫)ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨﱠ ِﺔ( ﻟَﻪُ‪ ،‬اﻟﱠ ِﺬي‬ ‫اﳊَﺎء‪َ ،‬ﻋﻠَﻰ اﻻ ْﺧﺘ َ‬ ‫اﻟﺴ َ‬ ‫أَﻟﻒ ﺑَْ َ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ َ‪ル‬ﻓِ ِﻊ ﺑْ ِﻦ أَِﰊ ﻧـُ َﻌْﻴ ٍﻢ اﻟْ َﻤ َﺪِِﱐّ ؒ◌")‪.(7‬‬ ‫أَ َﺧ َﺬﻩُ ﻣ ْﻦ ُﻣ ْ َ‬ ‫ي ﺻ ﱠﺤﺢ ﻣﺼﺤ َﻔﻪ ﻋﻠَﻰ ﻣﺼﺤ ِ ِ‬ ‫ث َﻋ ْﺸَﺮَة َﻣﱠﺮًة)‪.(8‬‬ ‫َوذَ َﻛَﺮ اﺑْ ُﻦ ْ‬ ‫ﻒ َ‪ル‬ﻓ ْﻊ ﺛََﻼ َ‬ ‫ي أَ ﱠن اﻟْﻐَﺎ ِز ﱠ َ َ ُ ْ َ ُ َ ُ ْ َ‬ ‫اﳉََﺰِر ِّ‬ ‫)‪(9‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻮص ِﻣﻦ ﻛِﺘ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫وﻧـَ َﻘﻞ اﻟﺪ ِ‬ ‫ﻚ ﻓَـ َﻌ َﻞ أَﺑُﻮ َد ُاوَد ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ ُن‬ ‫ﺼ ِ ْ َ‬ ‫ﺎب )ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨ ِﱠﺔ( ﻟ ْﻠﻐَﺎ ِزي ‪َ ،‬وَﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ﱠاﱐﱡ ِﰲ )اﻟْ ُﻤ ْﻘﻨ ُﻊ( َﻋ َﺸَﺮات اﻟﻨﱡ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ ِ )‪(10‬‬ ‫ﺑﻦ َﳒ ٍ ِ ِ ِِ‬ ‫ﺼﺮ اﻟﺘﱠـْﺒﻴِ ِ‬ ‫ﲔ ﳍِِ َﺠ ِﺎء اﻟﺘﱠـْﻨﺰﻳﻞ( ‪.‬‬ ‫ُْ َ‬ ‫ﺎح ﰲ ﻛﺘَﺎﺑﻪ )ﳐُْﺘَ َ ُ‬ ‫ﱠاﱐﱠ َﱂ ﻳـْﻨـ ُﻘﻞ ﻋﻦ ﺗََﻼ ِﻣ َﺬةِ ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ ْاﻵﺧ ِﺮ ﱠ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻇﺮ ِﰲ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ﻴﺐ أَ ﱠُْﻢ أَ َﺧ ُﺬوا‬ ‫َ‬ ‫ﺎب )اﻟْ ُﻤ ْﻘﻨ ُﻊ( ﻳـَْﻠﻔ ُ‬ ‫ﺖ ﻧَﻈََﺮﻩُ أَ ﱠن اﻟﺪ ِ ْ َ ْ َ ْ‬ ‫ﻳﻦ‪ ،‬اﻟﺬ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ﻳﻦ ذَ َﻛَﺮ اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫َواﻟﻨﱠ ُ‬ ‫ﻂ )ت‪ .‬ﳓﻮ ‪227‬ه‪841/‬م(‪ ،‬ﻟَ ِﻜ ﱠﻦ أََ‪ヨ‬‬ ‫اﻟﱠﺮ ْﺳ َﻢ َﻋْﻨﻪُ‪َ ،‬و ُﳘَﺎ‪َ :‬ﻋﻄَﺎءُ ﺑْ ُﻦ ﻳَ َﺴﺎ ٍر )ت‪103 .‬ه‪721/‬م(‪َ ،‬و َﺣ َﻜ ٌﻢ اﻟﻨﱠﺎﻗِ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺮ اﻟﺘﱠـْﺒﻴِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺳ ِﺎﱐﱠ‪َ ،‬وﻧـَ َﻘ َﻞ َﻋْﻨﻪُ ِﰲ ﺗِ ْﺴ َﻌ ٍﺔ‬ ‫ﻳﺪ ْ‬ ‫ﲔ(‪َ ،‬و َﲰﱠﻰ ْاﻷَﱠو َل‪َ :‬ﻋﻄَﺎءَ ﺑْ َﻦ ﻳَِﺰ َ‬ ‫اﳋَُﺮ َ‬ ‫َد ُاوَد أَ ْﻛﺜَـَﺮ ﻣ َﻦ اﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ َﻋْﻨـ ُﻬ َﻤﺎ ﰲ )ﳐُْﺘَ َ ُ‬ ‫ِ ِ)‪(11‬‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َوﺛََﻼﺛ َ‬ ‫ﲔ َﻣ ْﻮﺿ ًﻌﺎ‪َ ،‬وذَ َﻛَﺮ أَ ﱠن ﻟَﻪُ ﻛﺘَ ًﺎ‪ِ ヨ‬ﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬وﻟَﻜﻨﱠﻪُ َﱂْ ﻳُ َﺴ ّﻤﻪ‪ ،‬ﻓَـﺘَ َﺎرًة ﻳَ ْﺬ ُﻛ ُﺮﻩُ َﻣ َﻊ ﻛﺘَﺎﺑِﻪ ‪َ ،‬و َ‪َ ラ‬رًة أُ ْﺧَﺮى ﻳَ ْﺬ ُﻛ ُﺮﻩُ‬ ‫)‪ (1‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪.389-354 :1 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠا ِﻧ ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.337،332،288،269،120،66،65،63،59،54/2 ،432،431 :1 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ِ‬ ‫)‪ (2‬ﯾُ ْﻧ ُ‬ ‫ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾن‪.1094،1077،1000،918،830 :4 ،816،815،814،805،743،592،568 :3 ،295،277،234 :2 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫)‪ (3‬أَﺑُو‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﯾن‪.593،592 :3 ،‬‬ ‫)‪ (4‬أَﺑُو َد ُاو َد‪ُ ،‬ﻣ ْﺧﺗَﺻ َُر اﻟﺗ ﱠ ْﺑﯾِ ِ‬ ‫ُ‬ ‫ظ ُر‪ :‬ﱠ‬ ‫)‪ (5‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﺻﻘِﯾ َﻠﺔ‪ ،‬ص‪.399،297‬‬ ‫اﻟﻠﺑِﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠﺔ‪ ،‬ص‪.263،245،244‬‬ ‫)‪ (6‬ﯾُ ْﻧظ ُر‪ :‬اﻟﻠﺑِﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرة اﻟ ﱠ‬ ‫ﯾن‪.665 :3 ،‬‬ ‫)‪ (7‬أَﺑُو َد ُاو َد‪ُ ،‬ﻣ ْﺧﺗَﺻ َُر اﻟﺗ ﱠ ْﺑﯾِ ِ‬ ‫ُ‬ ‫يِ‪َ ،‬‬ ‫)‪ (8‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ّ‬ ‫ﻏﺎﯾَﺔ اﻟ ِﻧﮭَﺎ َﯾﺔِ‪.2 :2 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﺑْنُ ْاﻟ َﺟزَ ِر ّ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪.278،234،219،208،181،143،142،121،115،113،110،100،99،75،74،52 :2 ،462،451،439 :1 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫)‪ (9‬اﻟدﱠا ِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾن‪.1215،1195،971 :4 ،799،778،667،585،526 :3 ،380،370،344،323،276،236،235 :2 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (10‬أَﺑُو ُ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫)‪ (11‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾن‪.1076،850 :4 ،410،269 :2 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫ظ ُر‪ :‬أَﺑُو‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫‪244‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ُﻣ ْﻔَﺮًدا)‪.(1‬‬ ‫ﻟَ ِﻜ ﱠﻦ اﻟﻠﱠﺒِﻴﺐ ِﰲ )اﻟ ﱡﺪ ﱠرةُ اﻟ ﱠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮم ِﰲ َﻣ ْﻌ ِﺮﻓَِﺔ‬ ‫ﺼﻘﻴﻠَﺔُ( َﲰﱠﺎﻩُ َ‬ ‫)ﻋﻄَﺎءَ ﺑْ َﻦ ﻳَ َﺴﺎ ٍر ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُﺴ ﱠﻲ(‪َ ،‬و َﲰﱠﻰ ﻛﺘَﺎﺑَﻪُ )اﻟ ﱡﺪ ﱡر اﻟْ َﻤْﻨﻈُ ُ‬ ‫َ‬ ‫اﻟْﻤﺮﺳ ِﻮم()‪ ،(2‬وﺳﻴﺄِْﰐ اﻟْ َﻜ َﻼم ﻋْﻨﻪ ِﰲ اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ﺎت‪.‬‬ ‫ُ َ ُ َُ‬ ‫َ ََ‬ ‫َْ ُ‬ ‫ِ )‪(3‬‬ ‫ﲔ( َﻋ ْﻦ َﺣ َﻜ ِﻢ ﺑْ ِﻦ ْﻋ ِﻤﺮا َن اﻟﻨﱠﺎﻗِ ِﻂ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِﺴ ِﻲ ِﰲ اﺛْـﻨَ ْ ِ‬ ‫ﺼﺮ اﻟﺘﱠـْﺒﻴِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ َوﺛََﻼﺛَْ َ‬ ‫ﲔ َﻣ ْﻮﺿ ًﻌﺎ ‪َ ،‬وذَ َﻛَﺮ أَ ﱠن ﻟَﻪُ‬ ‫َ‬ ‫َوﻧـَ َﻘ َﻞ أَﺑُﻮ َد ُاوَد ﰲ )ﳐُْﺘَ َ ُ‬ ‫ّ‬ ‫ِ )‪(4‬‬ ‫ِ ِ )‪(5‬‬ ‫ﱠِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫)د ﱠرةُ ﱠ ِ ِ ِ ٍ‬ ‫ﻴﺐ أَﻧﱠﻪُ أَ َﺧ َﺬ اﻟﱠﺮ ْﺳ َﻢ‬ ‫ﻴﺐ ُ‬ ‫ﻛﺘَ ًﺎ‪ ヨ‬ﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳﻢ ‪َ ،‬و َﲰﱠﺎﻩُ اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫اﻟﻼﻗﻂ ﳊَ َﻜﻢ اﻟﻨﱠﺎﻗﻂ( ‪َ ،‬و َﺣ َﻜ ُﻢ ﺑْ ُﻦ ﻋ ْﻤَﺮا َن اﻟﺬي َز َﻋ َﻢ اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫ﻋﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ ﻫﻮ ِ‬ ‫ﺼﺤ ٍ‬ ‫ﺐ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﻒ َﻛﺘَـﺒَﻪُ َوﻧـَ َﻘﻄَﻪُ َﺣ َﻜ ُﻢ‬ ‫ﺲ‪َ .‬ﻛ َﻤﺎ أَ ﱠن اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱠ ﻗَ َ‬ ‫ﺎل ِﰲ )اﻟْ ُﻤ ْﺤ َﻜ ُﻢ(‪َ " :‬وَرأَﻳْ ُ‬ ‫َُ َ‬ ‫َْ‬ ‫ﺖ ِﰲ ُﻣ ْ َ‬ ‫ﺻﺎﺣ ُ‬ ‫)‪ِ (6‬‬ ‫ﲔ‪ِ ْ ،‬‬ ‫ﺲ ِﰲ َﺳﻨَ ِﺔ َﺳْﺒ ٍﻊ و ِﻋ ْﺸ ِﺮﻳﻦ وِﻣﺎﺋَـﺘَ ْ ِ‬ ‫ﻂ أَ ْﻫ ِﻞ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِ‬ ‫ﻂ‪ルَ :‬ﻗِ ُ‬ ‫ﺑْ ُﻦ ِﻋ ْﻤَﺮا َن اﻟﻨﱠﺎﻗِ ُ‬ ‫اﳊََﺮَﻛﺎت ﻧَـ ْﻘﻄًﺎ ِ‪ْ ヨ‬ﳊُ ْﻤَﺮِة" ؛ ﳑﱠﺎ ﻳَ ُﺪ ﱡل َﻋﻠَﻰ أَﻧﱠﻪُ‬ ‫َ ََ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫ﲔ َﺳﻨَﺔً‪ ،‬ﻓَ َﻼ ﻳـَﺘَﺄَﺗﱠﻰ ِﰲ َْﳎَﺮى اﻟْ َﻌ َﺎدةِ أَ ْن‬ ‫ﺎش إِ َﱃ َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻔ ْ َﱰة‪ ،‬ﻓَـ َﻬ َﺬا اﻟﺘﱠﺎ ِر ُ‬ ‫ﻳﺦ ﻳـَ َﻘ ُﻊ ﺑـَ ْﻌ َﺪ َﻣ ْﻮت َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ ﺑِﻨَ ْﺤ ِﻮ َﲦَﺎن َوﲬَْﺴ َ‬ ‫َﻋ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻳَ ُﻜﻮ َن َﻣ ْﻦ ﻳَـ ْﻘﻮى َﻋﻠَﻰ ِّ‬ ‫اﻟﺮ ْﺣﻠَ ِﺔ ِﻣ َﻦ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِ‬ ‫ﲔ َﺳﻨَﺔً أَْو أَ ْﻛﺜَـَﺮ‬ ‫ﺲ إِ َﱃ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ؛ ﻟﻴَﺄْ ُﺧ َﺬ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ ِﰲ َﺣﻴَﺎﺗﻪ‪ ،‬ﻳـَ ْﻘ َﻮى ﺑَـ ْﻌ َﺪ ﺳﺘّ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ)‪(7‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ‪َ ،‬وﻧـَ ْﻘﻄ َﻬﺎ ‪ْヨ‬ﻷَﻟْ َﻮان اﻟْ ُﻤ ْﻌﺘَ َﻤ َﺪة ‪.‬‬ ‫َﻋﻠَﻰ ﻛﺘَﺎﺑَﺔ اﻟْ َﻤ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺴﺎﺋِ ﱡﻲ‪:‬‬ ‫‪ 3.1.5‬اﻟْﻜ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻫﻮ‪ :‬ﻋﻠِﻲ ﺑﻦ ﲪﺰَة ﺑ ِﻦ ﻋﺒ ِﺪ ﱠِ‬ ‫اﳊَﺴ ِﻦ اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ﱡﻲ‪ِْ ،‬‬ ‫ﺖ إِﻟَْﻴ ِﻪ‬ ‫اﻹ َﻣ ُﺎم اﻟﱠﺬي اﻧْـﺘَـ َﻬ ْ‬ ‫ُ َ َ ﱡ ْ ُ ََْ ْ َْ‬ ‫َ‬ ‫ا‪ ،Y‬أَﺑُﻮ ْ َ‬ ‫اﻟﱠﺰﱠ‪ِ レ‬‬ ‫ت)‪.(8‬‬ ‫ِرَ‪َ ユ‬ﺳﺔُ ِْ‬ ‫اﻹﻗْـَﺮ ِاء ِ‪ヨ‬ﻟْ ُﻜﻮﻓَِﺔ ﺑـَ ْﻌ َﺪ ﲪََْﺰَة‬ ‫ﻒ ‪-‬ﺳﻮاء َﻛﺎﻧَﺖ ِ‪ْヨ‬ﻷَ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺼ ِﺎد ِر‬ ‫ﺼ َﺤ ِ َ َ ٌ ْ‬ ‫إِ ﱠن أَﻗْـ َﻮ َال اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ِّﻲ ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺻﺎﻟَﺔ ُﻣ َﺪ ﱠوﻧَﺔً‪ ،‬أَْو َﻣ ْﺮِوﻳﱠﺔً َﻋْﻨﻪُ َﺷ َﻔ ِﻬﻴﺎ‪َ -‬ﻣْﺒـﺜُﻮﺛَﺔٌ ِﰲ َﻣ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺎﺣﻒ( ﻟِْﻠ ِﻜﺴﺎﺋِ ِﻲ ﻗَﺎﺋِﻤﺔً ﻃَ ِﻮﻳﻠَﺔً َْﲢﺖ ﻋْﻨـﻮ ِان‪ヨ) :‬ب اﺧﺘِ َﻼ ِ‬ ‫ﺎب )اﻟْﻤ ِ‬ ‫اﻟﻼ ِﺣ َﻘ ِﺔ؛ ﻓَـ َﻘ ْﺪ أَورَد اﺑْﻦ أَِﰊ َداوَد ِﰲ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ﱠ‬ ‫ف‬ ‫ﺼ ُ‬ ‫َ َُ َ ُ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ُ‬ ‫َ ّ َ‬ ‫َْ ُ‬ ‫ﻒ ْاﻷَﻣ ِ ﱠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺖ ِﻣﻦ ِْ‬ ‫ﺼَﺮةِ(‪ِ ،‬ﰲ‬ ‫)اﺧﺘِ َﻼ ُ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم(‪َ ،‬وﻧـَ َﻘ َﻞ َﻋْﻨﻪُ ْ‬ ‫ف أ َْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ‪َ ،‬وأ َْﻫ ِﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔ‪َ ،‬وأ َْﻫ ِﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫ﺼﺎر اﻟ ِﱵ ﻧُﺴ َﺨ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ئ )ت‪220 .‬ه‪835/‬م(‪َ ،‬وُﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ ُﺳ ْﻔﻴَﺎ َن‬ ‫ﻚ َﻋْﻨﻪُ ﺗِْﻠ ِﻤﻴ َﺬاﻩُ‪َ :‬ﺧ ﱠﻼ ُد ﺑْ ُﻦ َﺧﺎﻟِ ٍﺪ اﻟْ ُﻤ ْﻘ ِﺮ ُ‬ ‫ﻒ‪ ،‬ﻳـَ ْﺮِوي ذَﻟ َ‬ ‫َ َ‬ ‫(‬ ‫‪9‬‬ ‫)‬ ‫ِ )‪(11‬‬ ‫(‬ ‫‪10‬‬ ‫)‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﰲ ‪ ،‬وﻧـَ َﻘﻞ اﻟﺪ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي ‪.‬‬ ‫ﻚ ﻧـَ َﻘ َﻞ َﻋْﻨﻪُ اﻟ ﱠﺴ َﺨﺎو ﱡ‬ ‫ﻮﺻﺎ َﻛﺜِ َﲑةً َﻋ ِﻦ اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ِّﻲ ِﰲ )اﻟْ ُﻤ ْﻘﻨِ ُﻊ( ‪َ ،‬وَﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ﺼ ً‬ ‫ﱠاﱐﱡ ﻧُ ُ‬ ‫اﻟْ ُﻜ ﱡ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل‪ :‬ﻗَ َ ِ ِ‬ ‫ﺎل َﻣﺎ روي َﻋْﻨﻪُ‪ :‬روى اﻟﺪ ِ‬ ‫ﺎر" ]اﻟﺸﻌﺮاء‬ ‫ﺐ" َ‬ ‫ﱠاﱐﱡ ﺑِ َﺴﻨَ ِﺪ ِﻩ َﻋ ْﻦ ﻗُـﺘَـْﻴـﺒَﺔَ ﺑْ ِﻦ ِﻣ ْﻬَﺮا َن‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫ﺳ ﱠﺤ ٍ‬ ‫ﺎل اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ‪َ " :‬ﱂْ ﻳُ ْﻜﺘَ ْ‬ ‫ََ‬ ‫َوﻣﺜَ ُ ُ َ‬ ‫‪- [37/26‬ﻳـ ْﻌ ِﲏ ِ‪ْヨ‬ﻷَﻟِ ِ‬ ‫ﻒ‪ -‬إِﱠﻻ اﻟﱠِﱵ ِﰲ اﻟ ﱡﺸ َﻌَﺮ ِاء َو ْﺣ َﺪ َﻫﺎ")‪.(12‬‬ ‫َ‬ ‫)‪ (1‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﯾن‪.1177،1091،11217 :4 ،781،622،598،526 :3 ،410،381،356،271،269 :2 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬أَﺑُو َد ُاو َد‪ُ ،‬ﻣ ْﺧﺗَﺻ َُر اﻟﺗ ﱠ ْﺑﯾِ ِ‬ ‫ُ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.147‬‬ ‫اﻟ‬ ‫ة‬ ‫ﱡر‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﱠ‬ ‫)‪ (2‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫‪:‬‬ ‫ظ ُر‬ ‫ﯾن‪.850 :4 ،441 :3 ،269 :2 ،‬‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾن‪.1076 :4 ،504،505 :3 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫)‪ (4‬ﯾُ ْﻧ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔ‪ ،‬ص‪.147‬‬ ‫)‪ (5‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣﺣْ َﻛ ُم‪ ،‬ص‪.87‬‬ ‫)‪ (6‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫آن اﻟﻛ َِر ِﯾم"‪.246،245 ،‬‬ ‫)‪ (7‬ﺣِ ﻣِ ﯾﺗُو‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ﱠﻣ ِﺔ ْ ِ‬ ‫اﻹﺳ َْﻼﻣِ ﯾﱠ ِﺔ ﻓِﻲ َرﺳ ِْم اﻟﻘ ْر ِ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (8‬ﺗ ُ ْﻧ َ‬ ‫ُ‬ ‫ّ‬ ‫يِ‪ ،‬ﻏﺎﯾَﺔ اﻟ ِﻧﮭَﺎ َﯾﺔِ‪.540-535 :1 ،‬‬ ‫ﻲ‪َ ،‬ﻣﻌ ِْرﻓﺔ اﻟﻘ ﱠراءِ ‪ ،‬ص‪ ،77-72‬اﺑْنُ اﻟ َﺟزَ ِر ّ‬ ‫ظ ُر ﺗ َ ْر َﺟ َﻣﺗ ُﮫُ ﻓِﻲ‪ :‬اﻟ ﱠذ َھﺑِ ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْنُ‬ ‫ف‪.259-253 :2 ،‬‬ ‫)‪ (9‬ﯾُ ْﻧظ ُر‪ :‬اﺑ أﺑِﻲ َد ُاو َد‪ ،‬اﻟ َﻣﺻَﺎﺣِ ُ‬ ‫)‪ (10‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪.308،294،219،216،191،190،188،181،146،62 :2 ،456،433 :1 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠا ِﻧ ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص ‪.404،363،299،260،209،192،182،166،165،161،133،128،127،92‬‬ ‫و‬ ‫َﺎ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﺳ‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ﱠ‬ ‫)‪ (11‬ﯾُ ْﻧ ُ‬ ‫ِ ﱡ‬ ‫)‪ (12‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.432،433 :1 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ِ‬ ‫ظُ‬ ‫ﱡ‬ ‫‪245‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ 3.1.6‬اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ُﻦ ﻗَـ ْﻴ ٍ‬ ‫ﺲ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِﺴ ﱡﻲ‪:‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻂ ﻋْﻨﻪ ِ‬ ‫اﻹﻣ ِﺎم ﻣﺎﻟِ ِ‬ ‫ﻚ ﺑْ ِﻦ أَﻧَ ٍ‬ ‫ﺲ )ت‪.‬‬ ‫أَ َﺧ َﺬ اﻟْﻘَﺮاءَ َة َﻋ ْﺮ ً‬ ‫ﺎﻋﺎ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓ ِﻊ ﺑْ ِﻦ أَِﰊ ﻧـُ َﻌْﻴ ٍﻢ‪َ ،‬و َ‬ ‫ﺿﺒَ َ َ ُ ْ‬ ‫ﺿﺎ َو َﲰَ ً‬ ‫اﺧﺘﻴَ َﺎرﻩُ‪َ ،‬واﻟْ ُﻤ َﻮﻃﱠﺄَ َﻋ ِﻦ ِْ َ َ‬ ‫‪179‬ه‪795/‬م(‪ ،‬وﻫﻮ أَﱠو ُل ﻣﻦ أَ ْدﺧﻞ ﻗِﺮاء َة َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪ ،‬وﻣﻮﻃﱠﺄَ ﻣﺎﻟِ ٍ‬ ‫ﻚ إِ َﱃ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِ‬ ‫ﺲ)‪.(1‬‬ ‫َ َُ َ‬ ‫َْ ََ ََ‬ ‫ََُ‬ ‫واﻟْﻐَﺎ ِزي أَ ْﻛﺜَـﺮ ِرواﻳﺔً ِﰲ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ﻋﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ ِﻣﻦ ﻗَﺎﻟُﻮ َن‪ ،‬وروى اﻟﱠﺮﺳﻢ ﻋﻦ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ اﻟْ ُﻤ ْﻌﺘَ َﻤ ُﺪ ِﰲ اﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ‬ ‫َْ َْ َ َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ َْ‬ ‫ُ ََ‬ ‫َََ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻋْﻨـﻬﺎ‪ ،‬وﺿ ﱠﻤﻦ ﻫﺬﻩِ ِ ِ ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ‬ ‫ﺻ ﱠﺤ َﺢ ُﻣ ْ‬ ‫اﻟﺮَو َا‪レ‬ت ِﰲ ﻛﺘَﺎﺑﻪ‪) :‬ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨﱠﺔ(‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ َﺳﺒَ َﻖ أَ ْن ذُﻛَﺮ أَﻧﱠﻪُ َ‬ ‫ﺼ َﺤ َﻔﻪُ َﻋﻠَﻰ ُﻣ ْ َ‬ ‫ََ ََ َ َ ّ‬ ‫ث َﻋ ْﺸَﺮَة َﻣﱠﺮةً‪ ،‬أَْو أَْرﺑَ َﻊ َﻋ ْﺸَﺮةَ َﻣﱠﺮةً‪.‬‬ ‫ﺛََﻼ َ‬ ‫ﺲ ِﰲ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ أَﺣﺪ ﻋﺸﺮ ﻧَﺼﺎ)‪ ،(2‬و َﲰﱠﺎﻩ ِ‬ ‫ﱠاﱐﱡ ِﰲ )اﻟْﻤ ْﻘﻨِﻊ( ِﻣﻦ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫وﻧـَ َﻘﻞ اﻟﺪ ِ‬ ‫ﺎب اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺎل َﻋْﻨﻪُ‪:‬‬ ‫)ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨﱠ ِﺔ(‪َ ،‬وﻗَ َ‬ ‫َ ُ‬ ‫ُ ُ ْ‬ ‫ْ َ َ َ ََ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ ِ)‪(3‬‬ ‫اﻟﱠ ِﺬي َرَواﻩُ َﻋ ْﻦ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ ‪.‬‬ ‫)‪(4‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎح ِﰲ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ )ﳐُْﺘَﺼﺮ اﻟﺘﱠـﺒﻴِ ِ ِ‬ ‫ﻀﺎ‪ -‬أَﺑُﻮ َد ُاوَد ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ ُن ﺑْ ُﻦ َﳒَ ٍ‬ ‫َوﻧـَ َﻘ َﻞ َﻋْﻨﻪُ ‪-‬أَﻳْ ً‬ ‫ﲔ( ﺗ ْﺴ َﻌﺔً َوأَْرﺑَﻌ َ‬ ‫َُ ْ‬ ‫ﲔ ﻧَﺼﺎ ‪َ ،‬و َﲰﱠﺎﻩُ ﻛﺘَ َ‬ ‫ﺎب )ﻫ َﺠﺎءُ‬ ‫اﻟﺮواﻳ ِﺔ‪ ،‬واﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ ِﻋْﻨ َﺪ ِاﻻﺧﺘِ َﻼ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ث َﻋ ْﻦ َر ْﺳ ِﻢ " َﻛ ِﻠ َﻤﺖُ‬ ‫ف‪َ ،‬وﻗَ َ‬ ‫ﺎل ‪َ -‬وُﻫ َﻮ ﻳـَﺘَ َﺤ ﱠﺪ ُ‬ ‫اﻟ ﱡﺴﻨﱠﺔ( أَﻳْ ً‬ ‫ْ‬ ‫ﻀﺎ‪َ ،‬و ْاﻋﺘَ َﻤ َﺪ َﻋﻠَْﻴﻪ أَﺑُﻮ َد ُاوَد ﰲ َِّ َ َ‬ ‫ﺎﺻ ٍﻢ‪ ،‬ورﺳ ِﻢ اﻟْﻐﺎ ِزي ﺑ ِﻦ ﻗَـﻴ ٍ ِ ِ‬ ‫َر ِﺑّﻚَ " ]اﻷﻋﺮاف ‪ْ ヨِ [137/7‬ﳍ ِﺎء‪" :-‬ﻓَ َﺪ ﱠل ﻫ َﺬا وﻣﺎ ﻗَﺪﱠﻣﻨَﺎﻩ ِﻣﻦ ﻗَـﻮِل ﻋ ِ‬ ‫ﻚ ِ‪ْ ヨ‬ﳍَ ِﺎء أَ ﱠن‬ ‫ﺲ ﻟ َﺬﻟ َ‬ ‫َ ََ ْ ُ ْ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫ََ ْ َ ْ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻣ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ َﻋﻠَﻰ ا ْﳍَﺎء؛ ﻟ ِﺮَواﻳَﺔ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺲ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓ ِﻊ ﺑْ ِﻦ أَِﰊ ﻧـُ َﻌْﻴ ٍﻢ اﻟْ َﻤ َﺪِِﱐّ‪َ ،‬وأَ ْﺧﺬﻩ ا ْﳍ َﺠﺎءَ َﻋْﻨﻪُ‪َ ،‬وﻣ ْﻦ‬ ‫ﺼﺎﺣ َ‬ ‫َ َ‬ ‫)‪(5‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻴﻞ‪ :‬أَْرﺑَ َﻊ َﻋ ْﺸَﺮَة َﻣﱠﺮًة" ‪.‬‬ ‫ﻒ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ ﺛََﻼ َ‬ ‫ض ُﻣ ْ‬ ‫ﺼﻨﱠﻔﻪ‪َ ،‬وأَﻧﱠﻪُ َﻋَﺮ َ‬ ‫ُﻣ َ‬ ‫ﺼ َﺤ َﻔﻪُ ﲟُ ْ َ‬ ‫ث َﻋ ْﺸَﺮَة َﻣﱠﺮًة‪َ ،‬وﻗ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﱠﺺ ِﻣﻦ ِذ ْﻛ ِﺮ ﻣ ٍ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﺼ ِﺎد ُر اﻟﱠِﱵ اﻃﱠﻠَ َﻊ‬ ‫َُ‬ ‫ﺼﻨﱠﻒ ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ﻟﻨَﺎﻓ ٍﻊ‪َ ،‬ﱂْ ﺗُﺸ ْﺮ إِﻟَْﻴﻪ اﻟْ َﻤ َ‬ ‫ﻮر َﻏﺎﱎٌ َﻋﻠَﻰ أَ ﱠن َﻣﺎ َوَرَد ِﰲ اﻟﻨ ِّ ْ‬ ‫َو َﻋﻠﱠ َﻖ اﻟﺪ ْﻛﺘُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﻋﻠَﻴـﻬﺎ‪ ،‬وذَ َﻛﺮ ِ‬ ‫ﺼ َﺤ ِﻔ ِﻪ(‪ ،‬ﻓَـﻴَ ُﻜﻮ ُن اﻟْﻐَﺎ ِزي أَ َﺧ َﺬ اﻟﱠﺮ ْﺳ َﻢ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‬ ‫)ﻣ ْ‬ ‫َ َْ َ َ ْ‬ ‫اﺣﺘ َﻤ ًﺎﻻ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ أَﻧﱠﻪُ ﻗَ ْﺪ ﺗَ ُﻜﻮ ُن اﻟْ َﻜﻠ َﻤﺔُ ُﻣ َ‬ ‫ﺼ ﱠﺤ َﻔ ًﺔ َﻋ ْﻦ ُ‬ ‫ﺺ ﻫ َﻜ َﺬا‪" :‬وﺻ ﱠﺤﺢ ﻣﺼﺤ َﻔﻪ ﻋﻠَﻰ ﻣﺼﺤ ِ ِ‬ ‫ث‬ ‫ﺼ َﺤ ِﻔ ِﻪ)‪َ .(6‬وﻧـَ َﻘ َﻞ اﺑْ ُﻦ ْ‬ ‫ﻒ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ ﺛََﻼ َ‬ ‫ُﻣ َﺸﺎﻓَـ َﻬﺔً‪َ ،‬وِ‪ヨ‬ﻟﻨﱠﻈَ ِﺮ ِﰲ ُﻣ ْ‬ ‫ي اﻟﻨﱠ ﱠ َ‬ ‫ََ َ ُ َْ ُ َ ُ َْ‬ ‫اﳉََﺰِر ِّ‬ ‫َﻋ ْﺸَﺮةَ َﻣﱠﺮةً")‪.(7‬‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ )‪ِ (8‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻴﻤﺎ ﻳـَ ْﺮ ُﲰُﻪُ‪َ ،‬وَﻻ ِرَواﻳَﺔَ ﻟَﻪُ ﻓِ ِﻴﻪ‪،‬‬ ‫ﻴﻤﺎ َرَواﻩُ َﻻ ﻓ َ‬ ‫َواﻧْـ َﻔَﺮَد أَﺑُﻮ َد ُاوَد ﲟََﻮاﺿ َﻊ َﱂْ ﻳَ ْﺬ ُﻛ ْﺮَﻫﺎ اﻟ ﱠﺪاﱐﱡ ‪ ،‬ﻟَﻜ ﱠﻦ أََ‪َ ヨ‬د ُاوَد ْاﻋﺘَ َﻤ َﺪ َﻋﻠَْﻴﻪ ﻓ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻚ ِﰲ ﺑَـ ْﻌ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺻ ِﻞ‪،‬‬ ‫ﺻﱠﺮ َح ﺑِ َﺬﻟ َ‬ ‫ﺲ ﺑِﻴَﺎءَﻳْ ِﻦ َﻋﻠَﻰ ْاﻷَ ْ‬ ‫َوﻟََﻘ ْﺪ َ‬ ‫"وَوﻗَ َﻊ ِﰲ ُﻣ ْ َ‬ ‫ﺾ اﻟْ َﻤ َﻮاﺿ ِﻊ‪ ،‬ﻣْﻨـ َﻬﺎ ﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ‪َ :‬‬ ‫ِ ٍ ٍِ‬ ‫وﻟَْﻴﺴ ْ ِ ِ ِ‬ ‫ﺐ")‪.(9‬‬ ‫ﺖ ِﱄ ﻓﻴﻪ رَواﻳَﺔٌ‪َ ،‬وﺑﻴَﺎء َواﺣﺪ أَ ْﻛﺘُ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫وﻧـَ َﻘﻞ أَﺑﻮ ﺑ ْﻜ ٍﺮ اﻟﻠﱠﺒِﻴﺐ ﻋ ِﻦ اﻟْﻐﺎ ِزي ِﻋ ْﺸ ِﺮﻳﻦ ﻧَﺼﺎ)‪ِ ،(10‬ﻣﻦ ذَﻟِ‬ ‫ﻚ َﻣﺎ ﻟَْﻴﺲ ِﰲ اﻟﺘﱠـْﻨ ِﺰ ِ‬ ‫ﻴ‬ ‫ﻟ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﻣ‬ ‫و‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻳﻞ‬ ‫ﺲ ِﰲ اﻟْ ُﻤ ْﻘﻨِ ِﻊ)‪(1‬؛ ِﳑﱠﺎ ﻳَ ُﺪ ﱡل‬ ‫َ‬ ‫ُ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ ُ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ي ِ‪َ ،‬‬ ‫)‪ (1‬ﺗ ُ ْﻧ َ‬ ‫ﻏﺎﯾَﺔُ اﻟ ِّﻧﮭَﺎ َﯾﺔِ‪.2 :2 ،‬‬ ‫ظ ُر ﺗ َ ْر َﺟ َﻣﺗ ُﮫُ ِﻓﻲ‪ :‬اﺑْنُ ْاﻟ َﺟزَ ِر ّ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫س ْاﻷَﻋ َْﻼ ِم‪.443 :2 ،‬‬ ‫ر‬ ‫ﮭ‬ ‫ﻓ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻊ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻲ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫)‪ (2‬ﯾُ ْﻧ َ ُ‬ ‫ِ ُ‬ ‫ﱡ ُ‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.439 :1 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ﱡ‬ ‫)‪ (4‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫س ْاﻷَﻋ َْﻼ ِم‪.1368،1367 :5 ،‬‬ ‫ﯾن‪ ،‬ﻓِ ْﮭ ِر ُ‬ ‫ظ ُر‪ :‬أَﺑُو َد ُاو َد‪ُ ،‬ﻣ ْﺧﺗَﺻ َُر اﻟﺗ ﱠ ْﺑﯾِ ِ‬ ‫ﯾن‪.569،568 :3 ،‬‬ ‫)‪ (5‬أَﺑُو َد ُاو َد‪ُ ،‬ﻣ ْﺧﺗَﺻ َُر اﻟﺗ ﱠ ْﺑﯾِ ِ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫آن اﻟﻛ َِر ِﯾم"‪.19 ،‬‬ ‫)‪ْ (6‬اﻟ َﺣ َﻣدُ‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ُ ﱠﻣ ِﺔ ﻓِﻲ َرﺳ ِْم اﻟﻘ ْر ِ‬ ‫يِ‪َ ،‬‬ ‫)‪ (7‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻏﺎﯾَﺔُ اﻟ ِﻧّﮭَﺎ َﯾﺔِ‪.2 :2 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﺑْنُ ْاﻟ َﺟزَ ِر ّ‬ ‫ﺳﺔً‪ْ .‬‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫)اﻟ َﺟﺎﻣِ ﻌَﺔُ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْنُ‬ ‫ف أھ ِل اﻟ َﻣدِﯾﻧﺔِ‪ :‬ﺟ َْﻣ ًﻌﺎ َود َِرا َ‬ ‫ﺳﻧﺔِ( ﻓِﻲ َرﺳ ِْم َﻣﺻَﺎﺣِ ِ‬ ‫ْس ﻓِﻲ ِﻛﺗﺎﺑِ ِﮫ ) ِھﺟَﺎ ُء اﻟ ﱡ‬ ‫ي ﻋ َِن اﻟﻐ ِﺎزي ﺑ ِْن ﻗﯾ ٍ‬ ‫)‪ (8‬ﯾُ ْﻧظ ُر‪ :‬ﻓ ْﮭ ُد ﺑ ُﻣطِ ﯾﻊٍ اﻟ ُﻣﻐَذ ِو ﱡ‬ ‫ي‪َ ،‬ﻣﺎ ُر ِو َ‬ ‫ْ‬ ‫ّ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫آن ْاﻟﻛ َِر ِﯾم‪1433-1432 ،‬ھـ(‪ ،‬ص‪.59-48‬‬ ‫ﻠ‬ ‫ﻛ‬ ‫‪،‬‬ ‫ة‬ ‫ر‬ ‫ﻘ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﯾ‬ ‫ﱠ‬ ‫اﻹﺳ َْﻼﻣِ ﯾﱠﺔُ ِﺑ ْﺎﻟـ َﻣدِﯾ َﻧ ِﺔ ْاﻟ ُﻣﻧ ﱠَو َر ِ ِ‬ ‫ِْ‬ ‫ْ ِ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾن‪.585،586 :3 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (9‬أَﺑُو َد ُ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ظ ُر‪ :‬ﱠ‬ ‫)‪ (10‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﺻﻘِﯾ َﻠﺔُ‪ ،‬ص‪.580،561،553،256،499،466،463،420،419،401،398،346،301،270‬‬ ‫اﻟﻠﺑِﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫‪246‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِِ‬ ‫ﺎب اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑِﻐَ ِْﲑ أَﻟِ ٍ‬ ‫ﺖ‪َ " :‬ﻷ َ ۡﻣ َﻸَ ﱠن" ]اﻷﻋﺮاف ‪ِ [18/7‬ﰲ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬ر ْﲰًﺎ َﻻ‬ ‫َﻋﻠَﻰ أَﻧﱠﻪُ ﺗَـ َﻌ َﺎﻣ َﻞ َﻣ َﻌﻪُ ُﻣﺒَ َ‬ ‫ﺎﺷَﺮًة‪َْ ،‬ﳓ َﻮ ﻗَـ ْﻮﻟﻪ‪َ " :‬وَرأَﻳْ ُ‬ ‫ﺗَـ ْﺮ َﲨَﺔً")‪.(2‬‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎك ﻣ ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ٍ ِ ِ ِ ِِ‬ ‫ﺻﱠﺮ َح ﺑِ ِﺬ ْﻛ ِﺮِﻩ ِﰲ‬ ‫ﺼﺎد ُر أُ ْﺧَﺮى ﻧـَ َﻘﻠَ ْ‬ ‫ﱯ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ َ‬ ‫َوُﻫﻨَ َ َ َ‬ ‫ﺖ َﻋ ْﻦ ﻛﺘَﺎب )ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨﱠﺔ(‪ ،‬ﻟَﻜ ْﻦ ﺑ َﻮاﺳﻄَﺔ َﻛﺎﻟْ َﻌﻘﻴﻠَﺔ ﻟﻠ ﱠﺸﺎﻃ ِّ‬ ‫اﱐ ِﰲ )اﻟْﻤ ْﻘﻨِ ِﻊ(‪ ،‬ﻓَ َﺬ َﻛﺮﻩ ﺻ ِﺮﳛﺎ ِ‪ِْ ヨ‬ﲰ ِﻪ ِﰲ ﺛََﻼﺛَِﺔ ﻣﻮ ِ )‪ِ (3‬‬ ‫َﻣْﻨﻈُ َ ِ ِ ِ ِ‬ ‫وح اﻟْ َﻌ ِﻘﻴﻠَ ِﺔ ﺗَـﺒَـ ًﻌﺎ َﳍَﺎ)‪.(4‬‬ ‫اﺿ َﻊ ‪َ ،‬وَﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫َُ َ ً‬ ‫ﻚ ُﺷ ُﺮ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ََ‬ ‫ﻮﻣﺘﻪ ﺗَـﺒَـ ًﻌﺎ ﻟﻠ ﱠﺪ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ ِ ٍ ِ‬ ‫ﺲ ِﻣْﻨـ َﻬﺎ اﻟْ َﻤ َﺸﺎ ِرﻗَﺔُ اﻟْ َﻜﺜِ َﲑ‪َ ،‬وا ْﺷ ََﱰُﻛﻮا َﻣ ًﻌﺎ ِﰲ أَ ْﺷﻴَﺎءَ ِﳑﱠﺎ‬ ‫ﺲ اﻟْ َﻤﻐَﺎرﺑَﺔُ ﻣ ْﻦ رَواﻳَﺔ اﻟْﻐَﺎزي ﺑْﻦ ﻗَـْﻴﺲ اﻟْ َﻜﺜ َﲑ‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ اﻗْـﺘَـﺒَ َ‬ ‫َوﻗَﺪ اﻗْـﺘَـﺒَ َ‬ ‫ﻀﺎ ِﰲ ْاﻷَ ْﺧ ِﺬ ِ َﺎ ِﰲ ﺑَـ ْﻌ ِ‬ ‫ﺾ اﻟْ َﻤ َﻮا ِﺿ ِﻊ‪.‬‬ ‫اﺧﺘَـﻠَ ُﻔﻮا أَﻳْ ً‬ ‫َرَوى اﻟْﻐَﺎ ِزي‪َ ،‬و ْ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎل ﻣﺎ ْ ُﺧ ُﺬ ﺑِِﻪ اﻟْﻤ َﺸﺎ ِرﻗَﺔُ‪ ،‬وَﻻ ْ ُﺧ ُﺬ ﺑِِﻪ اﻟْﻤﻐَﺎ ِرﺑﺔُ‪ِ :‬ز‪َ レ‬دةُ ْاﻷَﻟِ ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ " َو ِﺟﺎ ْ ٓي َء" ]اﻟﺰﻣﺮ ‪ ،69/39‬اﻟﻔﺠﺮ ‪ [23/89‬ﺑـَ ْﻌ َﺪ‬ ‫َ َ َ‬ ‫َوﻣﺜَ ُ َ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫)‪(5‬‬ ‫ِِ‬ ‫ﻚ اﻟْ َﻤﻐَﺎ ِرﺑَﺔُ َوُﻫ ْﻢ ﻳَـ ْﻌﺘَ ِﻤ ُﺪو َن اﻟْ ُﻤ ْﻘﻨِ َﻊ َﱂْ ﻳـَ ْﻌﺘَ ِﻤ ُﺪوا‬ ‫ْ‬ ‫اﳉِﻴ ِﻢ‪َ ،‬وﻟَ ِﻜﻨﱠﻪُ ﻧـَ َﻘﻠَﻪُ اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ ِﰲ )اﻟْ ُﻤ ْﺤ َﻜ ُﻢ( ‪َ ،‬وَﱂْ ﻳَ ْﺬ ُﻛ ْﺮﻩُ ِﰲ )اﻟْ ُﻤ ْﻘﻨِ ُﻊ(؛ ﻟ َﺬﻟ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِز‪َ レ‬دةَ أَﻟِ ِ‬ ‫ي َء"‪ ،‬ﻟَ ِﻜ ﱠﻦ ِْ‬ ‫ﺎل)‪:(6‬‬ ‫ﱯ )ت‪590 .‬ه‪1194/‬م( ﻗَ َ‬ ‫اﻹ َﻣ َﺎم اﻟ ﱠﺸﺎﻃِ ﱠ‬ ‫ﻒ " َو ِﺟﺎ ْ ٓ‬ ‫َ‬ ‫َوِﺟ َﺊ‬ ‫ﺲ‬ ‫أَﻧْ َﺪﻟُ ٌ‬ ‫ﺗَ ِﺰ ُ‬ ‫ﻳﺪﻩُ‬ ‫ﻮب ﺑْ ُﻦ اﻟ ُْﻤﺘَـ َﻮّﻛِ ِﻞ‪:‬‬ ‫‪ 3.1.7‬أَﻳﱡ ُ‬ ‫أَﻟًِﻔﺎ َﻣ ًﻌﺎ‬ ‫َوِ‪ヨ‬ﻟْ َﻤ َﺪِﱐ‬ ‫َر ْﲰًﺎ‬ ‫ﻋُﻨُﻮا‬ ‫ِﺳ ََﲑا‬ ‫ِ‬ ‫اﺧﺘِﻴَ ٌﺎر اﺗـﱠﺒَ َﻊ ﻓِ ِﻴﻪ ْاﻷَﺛـَﺮ‪َ ،‬ﻛﺜِﲑ ِّ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَِﺔ ِﰲ‬ ‫ﺼ ِﺮ ﱡ‬ ‫ﺼﺎ ِر ﱡ‬ ‫ي )ت‪200 .‬ه‪815/‬م(‪ ،‬ﻟَﻪُ ْ‬ ‫ي اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﻮب ﺑْ ُﻦ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮّﻛ ِﻞ ْاﻷَﻧْ َ‬ ‫ُﻫ َﻮ‪ :‬أَﻳﱡ ُ‬ ‫َ ُ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اﺧﺘِﻴَ َﺎرﻩُ ُﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ‬ ‫ﻮب )ت‪205 .‬ه‪820/‬م(‪َ ،‬وَرَوى َﻋْﻨﻪُ ْ‬ ‫اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬وَﻛﺎ َن ﻣ ْﻦ ﺟﻠﱠﺔ اﻟْ ُﻘﱠﺮاء‪ ،‬ﻗَـَﺮأَ َﻋﻠَﻰ اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ِّﻲ‪َ ،‬وﻳـَ ْﻌ ُﻘ َ‬ ‫َْﳛ َﲕ اﻟْ ُﻘﻄَﻌِ ﱡﻲ)‪.(7‬‬ ‫ِ ِ )‪(8‬‬ ‫ي ِﰲ ﻣﻮ ِﺿ ٍﻊ و ِ‬ ‫ﻧـَ َﻘﻞ َﻋْﻨﻪُ اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ‪ ،‬وأَﺑُﻮ َداوَد‪ ،‬واﻟﻠﱠﺒِ ِ‬ ‫اﺣ ٍﺪ)‪.(9‬‬ ‫ﻴﺐ ﰲ َﻣ ْﻮﺿ َﻌ ْﲔ ‪َ ،‬واﻟ ﱠﺴ َﺨﺎ ِو ﱡ َ ْ َ‬ ‫َ ُ َ ُ‬ ‫َ‬ ‫ﻒ َﻛﺎﻧُﻮا ﻳـْﻨـ ُﻘﻠُﻮ َن ﻃَ ِﺮﻳ َﻘﺔَ رﺳ ِﻢ اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫ﻓَـﻬﺆَﻻ ِء ْاﻷَﺋِ ﱠﻤﺔُ ﻫﻢ ِﻋﻤﺎد ِ ِ‬ ‫ﺎت ِﰲ ﻣ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺼﺎ ِرِﻫ ْﻢ‪.‬‬ ‫َُ‬ ‫َْ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ أَْﻣ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔ ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫ُْ َ ُ ّ‬ ‫)‪ (1‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﺳﺔً‪ ،‬ص‪.63-61‬‬ ‫ف أ َ ْھ ِل ا ْﻟ َﻣدِﯾﻧَﺔِ‪ :‬ﺟ َْﻣﻌًﺎ َود َِرا َ‬ ‫ﺳﻧﱠﺔِ( ﻓِﻲ َرﺳ ِْم َﻣﺻَﺎﺣِ ِ‬ ‫ْس ﻓِﻲ ِﻛﺗَﺎ ِﺑ ِﮫ ) ِھﺟَﺎ ُء اﻟ ﱡ‬ ‫ي ﻋ َِن ا ْﻟ َﻐ ِﺎزي ﺑ ِْن ﻗَﯾ ٍ‬ ‫ظ ُر‪ْ :‬اﻟ ُﻣﻐَذﱠ ِو ﱡ‬ ‫ي‪َ ،‬ﻣﺎ ُر ِو َ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.420‬‬ ‫)‪ (2‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ﱠ‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ِﯾر ٍه اﻟ ﱠ‬ ‫ﺎﺻ ِد‪،‬‬ ‫ور ْاﻟ َﻣ ْﻛﺗَﺑَﺎتِ‪،‬‬ ‫ﻲ‪َ ،‬‬ ‫ب ا ْﻟﻘَﺻَﺎﺋِ ِد ﻓِﻲ أ َ ْ‬ ‫ظ ُر‪ :‬أَﺑُو ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ٍد ْاﻟﻘَﺎ ِﺳ ُم ﺑْنُ ﻓ ﱡ‬ ‫اﻟط ْﺑﻌَﺔُ ْاﻷُوﻟَﻰ‪ُ ) .‬ﺟ ﱠدة ُ‪َ :‬د ُ‬ ‫ﺳﻧَﻰ ا ْﻟ َﻣﻘَ ِ‬ ‫ﻋﻘِﯾ َﻠﺔُ أَﺗْ َرا ِ‬ ‫ار ﻧُ ِ‬ ‫ﺷﺎطِ ﺑِ ﱡ‬ ‫‪1422‬ھـ‪2001/‬م(‪ ،‬رﻗم )‪ ،(189،187‬ص‪ ،19‬رﻗم )‪ ،(193‬ص‪.20‬‬ ‫)‪ (4‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.463،466‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟ ﱠ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪ ،346،348،353‬اﻟﻠﱠﺑِﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺳﺧَﺎ ِو ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (5‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﺣْ َﻛ ُم‪ ،‬ص‪.175،174‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (6‬اﻟ ﱠ‬ ‫ب اﻟﻘﺻَﺎﺋِ ِد‪ ،‬رﻗم )‪ ،(118‬ص‪.12‬‬ ‫ﻲ‪َ ،‬‬ ‫ﻋﻘِﯾﻠﺔ أﺗ َرا ِ‬ ‫ﺷﺎطِ ﺑِ ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫يِ‪َ ،‬‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْنُ‬ ‫َ‬ ‫ر‬ ‫زَ‬ ‫ﺟ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﺑ‬ ‫ا‬ ‫‪،‬‬ ‫‪89‬‬ ‫ص‬ ‫‪،‬‬ ‫ر‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ﺔ‬ ‫ﻓ‬ ‫ْر‬ ‫ﻌ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻲ‬ ‫ﺑ‬ ‫ھ‬ ‫ذ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﻲ‪:‬‬ ‫ﻓ‬ ‫ُ‬ ‫ﮫ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺟ‬ ‫ر‬ ‫ﺗ‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ﻏﺎﯾَﺔُ اﻟ ِﻧّﮭَﺎ َﯾﺔِ‪.173،172 :1 ،‬‬ ‫َ‬ ‫ﱠ اءِ‬ ‫)‪ (7‬ﺗ ُ ْﻧ ُ ْ َ َ ِ‬ ‫ِ ﱡ َ ِ‬ ‫َ ِ ّ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (8‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﺻﻘِﯾ َﻠﺔُ‪ ،‬ص‪.366،291‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫‪،‬‬ ‫‪296،59،58‬‬ ‫‪:‬‬ ‫‪2‬‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻊ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ْ‬ ‫ﯾن‪ ،1076 :4 ،649 :3 ،‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ ُ‬ ‫ﻲ‪ُ ،‬‬ ‫ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫)‪ (9‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.162‬‬ ‫و‬ ‫َﺎ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﺳ‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ِ ﱡ‬ ‫‪247‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺎت ِﻋﻠ ِْﻢ اﻟ ﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮ ِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ي‬ ‫ﺚ اﻟﺜﱠﺎﻟِ ُ‬ ‫‪ 4‬اﻟ َْﻤ ْﺒ َﺤ ُ‬ ‫ﺚ‪ُ :‬ﻣ َﺆﻟﱠَﻔ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ِ ٍِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍِ‬ ‫ﺎت ﻫ ِﺬ ِﻩ ِْ ِ‬ ‫ص ِّ‬ ‫ﺼﻮ ِ‬ ‫اﻟﺮَواﻳَﺔُ اﻟ ﱠﺸ َﻔ ِﻬﻴﱠﺔُ‬ ‫ﻳَ ْ‬ ‫ﻮرةٍ َواﺿ َﺤﺔ ﻟ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔ َ‬ ‫ﺐ َﻋﻠَﻰ اﻟ ﱠﺪا ِر ِس ﺗَـ ْﻘﺪﱘُ ُ‬ ‫اﳊ ْﻘﺒَﺔ؛ إِ ْذ ﻳـَْﺒ ُﺪو َﻋﻠَﻰ َﻋ َﺪد ﻣ َﻦ اﻟﻨﱡ ُ‬ ‫ﺻَ‬ ‫ﺼﻌُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ أَﻳْ ِﺪﻳﻨَﺎ اﻟْﻴَـ ْﻮَم‬ ‫ﻮﺟ ُﺪ ﺑَْ َ‬ ‫ﺼ ٌ‬ ‫َﻋ ْﻦ ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ْاﻷََواﺋ ِﻞ‪َ ،‬وﳝُْﻜ ُﻦ أَ ْن ﺗَ ُﻜﻮ َن ﻧُ ُ‬ ‫ﻮص أُ ْﺧَﺮى ُﻣ ْﻜﺘَ َﺴﺒَﺔٌ ﻣ ْﻦ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎت َﻣ ْﻜﺘُﻮﺑَﺔ‪َ ،‬وَﻻ ﻳُ َ‬ ‫ِ‬ ‫وﱃ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ِﺪ اﻧْ َﺪﺛـَﺮت وَﱂ ﻳـﺒﻖ َﺷﻲء ِﻣﻦ ﻧُﺴ ِﺨﻬﺎ اﻟْﻤﺨﻄُﻮﻃَِﺔ‪ ،‬وﻟَ ِﻜ ﱠﻦ ﻣﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺎت‬ ‫ﻒ ْاﻷُ َ‬ ‫َ ْ َ ْ َْ َ ْ ٌ ْ َ َ َ ْ‬ ‫َُ‬ ‫َﺷ ْﻲءٌ ﻣ ْﻦ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎت َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫اﻟْﻌﺼﻮِر ﱠ ِ ِ‬ ‫ﲔ َﺷْﻴـﺌًﺎ ِﻣ ْﻦ َﻣﺎ ﱠد َِﺎ‪.‬‬ ‫ﻮﺻﺎ ِﻣ ْﻦ ﺗِْﻠ َ‬ ‫اﻟﻼﺣ َﻘﺔ ﻧـَ َﻘﻠَ ْ‬ ‫ﻚ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت‪ ،‬ﺗـُ َﺆّﻛ ُﺪ ُو ُﺟ َ‬ ‫ﻮد َﻫﺎ‪َ ،‬وﺗـُﺒَِّ ُ‬ ‫ﺼ ً‬ ‫ﺖ ﻧُ ُ‬ ‫ُُ‬ ‫ﺿ ِﻊ اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ِ‬ ‫وَْﲡ ُﺪر ِْ‬ ‫وﱃ ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ َﻋﻠَﻰ َﻏ ِْﲑ ِﻣﺜَ ٍﺎل‬ ‫ﺎت ْاﻷُ َ‬ ‫اﺟﺘَـ َﻬ ُﺪوا ِﰲ َو ْ ُ َ‬ ‫اﻹ َﺷ َﺎرةُ إِ َﱃ أَ ﱠن ُﻋﻠَ َﻤﺎءَ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ْ‬ ‫َ ُ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌﺜْﻤﺎﻧِﻴﱠﺔِ‬ ‫ﺳﺎﺑِ ٍﻖ‪ ،‬ﻓَـﻠَﻢ ﻳ ُﻜﻦ ﺑﲔ أَﻳ ِﺪﻳ ِﻬﻢ ﻣﺆﻟﱠَﻔﺎت ُﳛﺎ ُﻛﻮََﺎ‪ ،‬وإِﱠﳕَﺎ َﲪﻠَﻬﻢ اﺟﺘِﻬﺎدﻫﻢ و ِﺣﺮﺻﻬﻢ ﻋﻠَﻰ ِﺻﻴﺎﻧَِﺔ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫َ َ ُ ُ ْ َ ُُ ْ َ ْ ُُ ْ َ‬ ‫ْ َ ْ َْ َ ْ ْ ُ َ ٌ َ‬ ‫َ َ َ‬ ‫َ‬ ‫َُ‬ ‫ﱠ ِِ )‪(1‬‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮﻫﺎ َﻋْﻨـ ُﻬ ْﻢ ِﰲ ُﻣ َﺆﻟ َﻔﺎ ْﻢ ‪.‬‬ ‫َﻋﻠَﻰ َو ْ‬ ‫ﻳﻦ َد ﱠوﻧُ َ‬ ‫ﺻﻒ َر ْﺳﻢ اﻟْ َﻜﻠ َﻤﺎت ﻓ َﻴﻬﺎ‪َ ،‬وﺗَ ْﺪ ِوﻳﻨ َﻬﺎ أَْو رَواﻳَﺘ َﻬﺎ ﻟﺘَ َﻼﻣ َﺬ ُﻢ اﻟﺬ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮع واﻟْﻤﻮﺻ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ اﻟﱠ ِﺬي َﻛﺎ َن ﻳـ ْﻌﲎ ِِﺠ ِﺎء اﻟْﻤ ِ ِ‬ ‫ﻮل ﻓِ َﻴﻬﺎ‪،‬‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ‪َ ،‬وِ‪ヨ‬ﻟْ َﻤ ْﻘﻄُ ِ َ َ ْ ُ‬ ‫َُ َ َ َ‬ ‫َوﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ َﺴﻠﱠِﻢ ﺑﻪ أَ ﱠن ﻋ ْﻠ َﻢ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﺎت ‪ ََ -‬ﱠﺳﺲ ِﻣﻦ ِﺧ َﻼ ِل ﺟﻬ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻒ ْاﻷَﻣﺼﺎ ِر ِﰲ رﺳ ِﻢ ﻋ َﺪ ٍد ِﻣﻦ اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫ف ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻮد ﻋُﻠَ َﻤ ِﺎء َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮِن‪.‬‬ ‫ُُ‬ ‫َوِ‪ْ ヨ‬ﺧﺘ َﻼ َ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫َ ْ‬ ‫َْ َ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي‪:‬‬ ‫‪ 4.1‬ﻗَﺎﺋ َﻤﺔٌ َِ ْﲰَﺎء ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎت ﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟ ﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ف ﻣﺼ ِ‬ ‫ ﻛِﺘَﺎب ِ‬‫ﺎﺣ ِ‬ ‫اﳊِ َﺠﺎ ِز َواﻟْﻌَِﺮ ِاق(‪.‬‬ ‫ﻒ اﻟ ﱠﺸ ِﺎم َو ْ‬ ‫ُ ْ‬ ‫)اﺧﺘ َﻼ ُ َ َ‬ ‫)‪(2‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﻮﻟُﻪُ( ‪.‬‬ ‫)ﻣ ْﻘﻄُ ُ‬ ‫ﻮع اﻟْ ُﻘ ْﺮآن َوَﻣ ْﻮ ُ‬ ‫ ﻛﺘَ ُ‬‫ﺎب َ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻒ‬ ‫ﻒ؛ ِﰲ َﻛ ْﻮﻧﻪ أَﻗْ َﺪ َم َﻣ ْﻦ أَﻟﱠ َ‬ ‫ﻛ َﻼ ُﳘَﺎ ﻟ ِْﻺ َﻣﺎم َﻋْﺒﺪ ﷲ ﺑْ ِﻦ َﻋﺎﻣ ٍﺮ اﻟﺸﱠﺎﻣ ِّﻲ‪َ ،‬وﻳـَﺘَ َﺠﻠﱠﻰ ﻣ ْﻘ َﺪ ُار ﻋﻨَﺎﻳَﺔ اﺑْ ِﻦ َﻋﺎﻣ ٍﺮ ﺑَﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ِﰲ ِ ِ‬ ‫ف اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ‪.‬‬ ‫ْ‬ ‫اﺧﺘ َﻼ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺳﺘَ َﺨَﺮ َﺟﻪُ اﺑْ ُﻦ َﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ ِﻣ ْﻦ‬ ‫ﺎب اﻟﱠ ِﺬي َرَواﻩُ َﻋْﻨﻪُ ﺗِْﻠ ِﻤﻴ ُﺬﻩُ َْﳛ َﲕ ﺑْ ُﻦ ْ‬ ‫اﳊَﺎ ِر ِث اﻟ ﱠﺬ َﻣﺎ ِر ﱡ‬ ‫ي‪َ ،‬وُﻫ َﻮ اﻟﱠﺬي ْ‬ ‫َوﻛﺘَﺎﺑُﻪُ ْاﻷَﱠو ُل ﻟَ َﻌﻠﱠﻪُ اﻟْﻜﺘَ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺿ َﻌﻪُ ﻟِْﻠ َﻌﺎ ﱠﻣ ِﺔ‪ ،‬ﻳـَ ْﻌ ِﲏ‪ヨِ :‬ﻟ ﱠﺸ ِﺎم)‪.(3‬‬ ‫ﻒ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ‪ W‬اﻟﱠﺬي َو َ‬ ‫ﻫ َﺠﺎء ُﻣ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫)ﻫﺠﺎء اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ()‪:(4‬‬ ‫ﺎب َ ُ َ َ‬ ‫ ﻛﺘَ ُ‬‫ﻟِﻴﺤﲕ ﺑ ِﻦ ْ ِ‬ ‫ي‪ ،‬إَِﻣ ِﺎم أَ ْﻫ ِﻞ اﻟ ﱠﺸ ِﺎم ﺑـَ ْﻌ َﺪ اﺑْ ِﻦ َﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ‪.‬‬ ‫َ َْ ْ‬ ‫اﳊَﺎ ِرث اﻟ ﱠﺬ َﻣﺎ ِر ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ()‪:(5‬‬ ‫)ﻣ ْﺮ ُﺳ ُ‬ ‫ ﻛﺘَ ُ‬‫ﻮم اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﺎب َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼَﺮةِ‪.‬‬ ‫ﻷَِﰊ َﻋ ْﻤ ِﺮو ﺑْ ِﻦ اﻟْ َﻌ َﻼء‪ ،‬إَِﻣ ِﺎم أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫)‪ (1‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫َف َو َ‬ ‫آن ا ْﻟﻛ َِر ِﯾم"‪.13 ،‬‬ ‫ﺳ ُر ﻓِﻲ ِﻋ ْﻠ ِم َرﺳ ِْم ا ْﻟ ُﻣ ْ‬ ‫ﺻﺣ ِ‬ ‫ظ ُر‪ْ :‬اﻟ َﺣ َﻣدُ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣﯾَ ﱠ‬ ‫ﺿﺑْطِ ِﮫ‪ ،‬ص‪ْ ،70-64‬اﻟ َﺣ َﻣدُ‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ُ ﱠﻣ ِﺔ ﻓِﻲ َرﺳ ِْم ا ْﻟﻘُ ْر ِ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِﯾم‪ ،‬اﻟ ِﻔﮭ ِْرﺳْتُ ‪ ،‬ص‪.56‬‬ ‫)‪ (2‬اﺑْنُ اﻟﻧد ِ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫َ‬ ‫ي‪ ،‬اﻟ َوﺳِﯾﻠﺔ‪ ،‬ص‪.315‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟ ﱠ‬ ‫ﺳﺧَﺎ ِو ﱡ‬ ‫ﱠ‬ ‫)‪ (4‬اﺑْنُ‬ ‫ِﯾم‪ ،‬ا ْﻟ ِﻔﮭ ِْرﺳْتُ ‪ ،‬ص‪.56‬‬ ‫د‬ ‫ﻧ‬ ‫اﻟ‬ ‫ِ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ٌ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﮭ‬ ‫ﻔ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ل‬ ‫آ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﺳ‬ ‫ﺳ‬ ‫ؤ‬ ‫ﻣ‬ ‫)‬ ‫ﺔ‬ ‫ﯾ‬ ‫ْﻼ‬ ‫ﺳ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﯾ‬ ‫‪.‬‬ ‫‪4814‬‬ ‫‪:‬‬ ‫م‬ ‫ﻗ‬ ‫ر‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺎ‪،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﻛ‬ ‫ر‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺎ‪،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﻓ‬ ‫و‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﯾ‬ ‫آ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﻛ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻲ‬ ‫ﻓ‬ ‫ط‬ ‫و‬ ‫ط‬ ‫ﺧ‬ ‫)‪َ (5‬ﻣ‬ ‫ْرس اﻟﺷﱠﺎﻣِ ُل‬ ‫ِ(‪،‬‬ ‫ت‬ ‫ﯾ‬ ‫ْ‬ ‫ﺑ‬ ‫اﻟ‬ ‫اﻹ‬ ‫ة‬ ‫ﺎر‬ ‫ﺿ‬ ‫ﺣ‬ ‫اﻟ‬ ‫ث‬ ‫و‬ ‫ﺣ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﻟ‬ ‫ﻲ‬ ‫ﻛ‬ ‫ﻠ‬ ‫ﻣ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﻊ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺟ‬ ‫ﻣ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻣِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫َ َ َ‬ ‫َ ِ َ‬ ‫ُ‬ ‫َ َِ ِ‬ ‫ُ‬ ‫َ َ َ ِ‬ ‫ُ ُ َ ُ َ ﱡ‬ ‫ف‪ ،‬ﱠ‬ ‫ﻲ ِ ا ْﻟ َﻣ ْﺧ ُطوطِ ‪َ :‬ﻣ ْﺧ ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﻋ ﱠﻣﺎنُ ‪ْ :‬اﻟ ُﻣ َﺟ ﱠﻣ ُﻊ‪1413 ،‬ھـ‪1992/‬م(‪.470 ،‬‬ ‫اﻹ‬ ‫ﻲ‬ ‫ﺑ‬ ‫ر‬ ‫ﻌ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ث‬ ‫ا‬ ‫ﱡر‬ ‫ﺗ‬ ‫ِﻠ‬ ‫ﻟ‬ ‫ْﻼ‬ ‫ﺳ‬ ‫ِ‬ ‫ﻣِ‬ ‫َ‬ ‫طو َطﺎتُ َرﺳ ِْم ا ْﻟ َﻣﺻَﺎﺣِ ِ‬ ‫اﻟط ْﺑ َﻌﺔُ ْاﻷُو َﻟﻰ‪َ ) .‬‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِّ ِ‬ ‫ّ‬ ‫‪248‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻮل اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫آن َوَﻣ ْﻘﻄُﻮﻋُﻪُ()‪:(1‬‬ ‫)ﻣ ْﻮ ُ‬ ‫ ﻛﺘَ ُ‬‫ﺎب َ‬ ‫ﺻُ ْ‬ ‫ﻴﺐ اﻟﱠﺰﱠ‪ِ レ‬‬ ‫ِﳊَ ْﻤَﺰَة ﺑْ ِﻦ َﺣﺒِ ٍ‬ ‫ت‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎب )ا ْﳍِ َﺠﺎءُ(‪.‬‬ ‫ ﻛﺘَ ُ‬‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﻮﻟُﻪُ(‪.‬‬ ‫)ﻣ ْﻘﻄُ ُ‬ ‫ﻮع اﻟْ ُﻘ ْﺮآن َوَﻣ ْﻮ ُ‬ ‫ ﻛﺘَ ُ‬‫ﺎب َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ف ﻣﺼ ِ‬ ‫ ﻛِﺘَﺎب ِ‬‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺼَﺮةِ()‪:(2‬‬ ‫ُ ْ‬ ‫ﻒ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ َوأَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔ َوأ َْﻫ ِﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫)اﺧﺘ َﻼ ُ َ َ‬ ‫اﳊَ َﺴ ِﻦ َﻋﻠِ ِّﻲ ﺑْ ِﻦ ﲪََْﺰةَ اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ِّﻲ‪.‬‬ ‫ﺛََﻼﺛـَﺘُـ َﻬﺎ ِﻷَِﰊ ْ‬ ‫ﻛِﺘﺎب ِ‬ ‫)ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨ ِﱠﺔ( ﻟِْﻠﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺲ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِﺴ ِّﻲ‪:‬‬ ‫‬‫َ ُ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺲ ﻗِ ِ ِ‬ ‫ﲔ ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬ﻛ ِْ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎﻹ َﻣ ِﺎم اﻟ ﱠﺪ ِِ‬ ‫اﱐّ‪،‬‬ ‫ﻴﻤﺔٌ ﻋ ْﻠﻤﻴﱠﺔٌ َﻛﺒِ َﲑةٌ؛ إِذ ْاﻋﺘَ َﻤ َﺪ َﻋﻠَْﻴﻪ ﻛﺒَ ُﺎر اﻟْ ُﻤ َﺆﻟّﻔ َ‬ ‫ﻟﻜﺘَﺎب )ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨﱠﺔ( ﻟ ْﻠﻐَﺎزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻀ ِﺪ ِﻻﺧﺘِﻴﺎر ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ات ﻛِﺒَﺎ ِر‬ ‫ﺾ ﺗِْﻠ َ‬ ‫َوأَِﰊ َد ُاوَد‪َ ،‬و َﻏ ِْﲑﳘَﺎ‪ ،‬ﻓَـﻨَـ َﻘﻠُﻮا َﻣ ْﺮِوﱠ‪レ‬ﺗﻪ ِﰲ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎ ْﻢ‪َ ،‬وَﻛﺎ َن ﺑَـ ْﻌ ُ‬ ‫ﻚ اﻟْ َﻤ ْﺮِوﱠ‪レ‬ت َﻛﺎﻟْ ُﻤَﺮ ّﺟ ِﺢ َواﻟْ ُﻤ َﻌ ّ ْ َ َ‬ ‫ْاﻷَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ ِﰲ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ‪ ،‬وﻗَﺪ ﺗـﱠﻨَـ ﱠﻮﻋﺖ أَﺳﺎﻟِﻴﺐ اﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ ﻋْﻨﻪ‪ِ ،‬ﻣﻦ ﻣ ِ ِ‬ ‫ﺎل اﻟْﻐَﺎ ِزي‬ ‫ﺎل‪" :‬ﻗَ َ‬ ‫ﺼﱠﺮ ُح ِ‪ِْ ヨ‬ﲰ ِﻪ‪ ،‬ﻓَـﻴُـ َﻘ ُ‬ ‫ﺼﺎد ِر ﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪ ،‬ﻓَـﺘَ َﺎرًة ﻳُ َ‬ ‫َُ ْ َ َ‬ ‫ْ َ‬ ‫َْ َ ُ‬ ‫ٍ )‪(3‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِِ‬ ‫ﺎل‪" :‬وِﰲ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ﺎب )ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨﱠ ِﺔ( اﻟﱠﺬي َرَواﻩُ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ُﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺑْ ُﻦ ﻗَـْﻴ‬ ‫ﺲ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِﺴ ﱡﻲ‬ ‫ﺲ" ‪َ ،‬و َ‪َ ラ‬رًة ﻳُ َ‬ ‫ﺼﱠﺮ ُح ‪ْ ヨ‬ﲰﻪ َوﺑِﻜﺘَﺎﺑﻪ‪ ،‬ﻓَـﻴُـ َﻘ ُ َ‬ ‫)‪(5‬‬ ‫ِ ِ )‪(4‬‬ ‫ﺲ ْاﻷَﻧْﺪﻟُ ِﺴﻲ‪ِ ،‬ﰲ ﻛِﺘ ِ ِ‬ ‫ﺎل اﻟْﻐَﺎ ِزي ِﰲ‬ ‫ﺎ‪" ル‬ﻗَ َ‬ ‫ﺎب )ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨﱠ ِﺔ(" ‪َ ،‬وأَ ْﺣﻴَ ً‬ ‫َ‬ ‫َﻋ ْﻦ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ" ‪ ،‬أ َْو " َر َﲰَﻪُ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ُﻦ ﻗَـْﻴ ٍ َ ﱡ‬ ‫ﺲ ِﰲ ﻛِﺘﺎﺑِِﻪ")‪ ،(7‬وأُﺧﺮى ﻳ ْﺬ َﻛﺮ اﻟْ ِﻜﺘﺎب ﻓَـ َﻘ ْﻂ‪ ،‬ﻓَـﻴـ َﻘ ُ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ")‪ ،(6‬أ َْو " َر َﲰَﻪُ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ُﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫َ‬ ‫َ َْ ُ ُ َ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ﺎل‪" :‬ﰲ ﻛﺘَﺎب )ﻫ َﺠﺎءُ‬ ‫اﻟ ﱡﺴﻨﱠ ِﺔ(")‪.(8‬‬ ‫وﻗَ ْﺪ روى اﻟْﻐَﺎ ِزي ﻓِ ِﻴﻪ ِﻫﺠﺎء ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪َ ،‬وذُﻛَِﺮ َﺳﺎﺑًِﻘﺎ أَ ﱠن اﻟْﻐَﺎ ِز ﱠ‬ ‫ﺻ ﱠﺤ َﺢ ُﻣ ْ‬ ‫ي ﻗَ ْﺪ َ‬ ‫َََ َ‬ ‫ﺼ َﺤ َﻔﻪُ َﻋﻠَﻰ ُﻣ ْ َ‬ ‫َ ََ‬ ‫)ﻫﺠﺎء اﻟ ﱡﺴﻨﱠ ِﺔ( ﻣﺎ أَﺧ َﺬﻩ ِﻣﻦ ﻣﺼﺤ ِ ِ‬ ‫‪ル‬ﻓِ ٍﻊ ﺛََﻼث ﻋ ْﺸﺮَة ﻣﱠﺮًة‪ ،‬ﻓَـﻬ َﺬا ﻳﺪ ﱡل ﻋﻠَﻰ أَﻧﱠﻪ أَﺛْـﺒ ِ ِ ِِ ِ‬ ‫ض‬ ‫َ‬ ‫َ َ َ َ َ َُ َ ُ َ َ‬ ‫ﻒ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ‪َ ،‬وَﻣﺎ َﻋَﺮ َ‬ ‫َ َ ُ ْ ُ َْ‬ ‫ﺖ ﰲ ﻛﺘَﺎﺑﻪ َ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ َﺤ ِﻔ ِﻪ‪.‬‬ ‫َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‪َ ،‬وَﻣﺎ َﻛﺎ َن ﻗَ ْﺪ أَﺛْـﺒَـﺘَﻪُ ِﻣ ْﻦ َذﻟ َ‬ ‫ﻚ ِﰲ ُﻣ ْ‬ ‫ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﱠاﱐﱡ‪ ،‬وﻧـَ َﻘﻞ ِﻣْﻨﻪ ِﰲ ﻣﻮ ِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫اﺿ َﻊ َﻛﺜِ َﲑةٍ)‪َ ،(9‬وَرآﻩُ ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬وَرأَﻳْ ُ‬ ‫ﺖ َﻫﺬﻩ اﻟْ َﻤ َﻮاﺿ َﻊ ﰲ ﻛﺘَﺎب )ﻫ َﺠﺎءُ‬ ‫َوذَ َﻛَﺮﻩُ أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤﺮو اﻟﺪ َ َ ُ َ َ‬ ‫ِ )‪(10‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺻﱠﺮ َح ﺑِ ِﻜﺘَﺎﺑِِﻪ ُدو َن‬ ‫اﻟ ﱡﺴﻨﱠﺔ(" ‪َ ،‬و ْاﻋﺘَ َﻤ َﺪ َﻋﻠَْﻴﻪ أَﺑُﻮ َد ُاوَد‪َ ،‬وﻧـَ َﻘ َﻞ َﻋْﻨﻪُ َﻣ َﻮاﺿ َﻊ َﻛﺜ َﲑًة‪َ ،‬واﻧْـ َﻔَﺮَد ﲟََﻮاﺿ َﻊ َﱂْ ﻳَ ْﺬ ُﻛ ْﺮَﻫﺎ اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ‪َ ،‬و َ‬ ‫ِ ِ ِ ِِ)‪(12‬‬ ‫ِ )‪(11‬‬ ‫ِ ِ ٍ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ﻀﺎ ِﻣْﻨﻪُ ﻗَـْﺒ َﻞ‬ ‫ﻴﺐ أَﻧﱠﻪُ ﻃَﺎﻟَ َﻊ ﺑَـ ْﻌ ً‬ ‫أَ ْن ﻳُ َﺴ ّﻤﻴَﻪُ ِﰲ َﻛﺜ ٍﲑ ﻣ َﻦ اﻟْ َﻤ َﻮاﺿ ِﻊ ‪َ ،‬وِﰲ َﻣ َﻮاﺿ َﻊ ﻗَﻠﻴﻠَﺔ َ‬ ‫ﺻﱠﺮ َح ‪ْ ヨ‬ﺳﻢ ﻛﺘَﺎﺑﻪ ‪َ ،‬وذَ َﻛَﺮ اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫ِﯾم‪ ،‬ا ْﻟ ِﻔﮭ ِْرﺳْتُ ‪ ،‬ص‪.56‬‬ ‫)‪ (1‬اﺑْنُ اﻟﻧﱠد ِ‬ ‫ْ‬ ‫ِﯾم‪ ،‬اﻟ ِﻔﮭ ِْرﺳْتُ ‪ ،‬ص‪.90 ،56،55‬‬ ‫)‪ (2‬اﺑْنُ اﻟﻧﱠد ِ‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪.440،439 :1 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟ ِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.439 :1 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ِ‬ ‫)‪ (4‬ﯾُ ْﻧ َ ُ‬ ‫ﱡ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (5‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾن‪.835 :4 ،799 ،664 :3 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ظُ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫)‪ (6‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﯾن‪.1056 :4 ،‬‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪ ،451 :1 ،‬أَﺑُو َد ُاو َد‪ُ ،‬ﻣ ْﺧﺗَﺻ َُر اﻟﺗ ﱠ ْﺑﯾِ ِ‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (7‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﯾن‪. ،568 :3 ،276 :2 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬أﺑُو َد ُاو َد‪ُ ،‬ﻣ ْﺧﺗَﺻ َُر اﻟﺗ ﱠ ْﺑﯾِ ِ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (8‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪.115 :2 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ﻋدِﯾ َدةٍ‪،‬‬ ‫اﺿ َﻊ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪َ .142،121،115،52 :2 ،439 :1 ،‬واﻛﺗَﻔَﻰ ﺑِ ِذﻛ ِر ِﻛﺗ َﺎﺑِ ِﮫ ﻓِﻲ َﻣ َو ِ‬ ‫ﺳ ِﺔ َﻣ َو ِ‬ ‫ﺻ ﱠر َح ﺑِﺎﺳ ِْم ِﻛﺗ َﺎﺑِ ِﮫ ﻓِﻲ ﺧ َْﻣ َ‬ ‫)‪َ (9‬‬ ‫اﺿ َﻊ‪ ،‬ﯾُﻧظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪.278،234،219،208،181،143،113،100،99 :2 ،462،451 :1 ،‬‬ ‫ﯾُﻧظ ُر‪ :‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪.115 :2 ،‬‬ ‫)‪ (10‬اﻟدﱠا ِﻧ ﱡ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (11‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾن‪.1056،853 :4 ،805،750،667،656،568،505 :3 ،236 ،370،276،269 :2 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫‪:‬‬ ‫ظ ُر‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (12‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾن‪.835 :4 ،799،664 :3 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫‪249‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫اﺿﻊ ﻣ ْﺬ ُﻛ ٍ ِ ِ ِ‬ ‫وﺣﻬﺎ‪ ،‬وﻣﻮ ِ‬ ‫أَ ْن ﻳ ْﺸﺮع ِﰲ َﺷﺮِﺣ ِﻪ ﻋﻠَﻰ اﻟْﻌ ِﻘﻴﻠَ ِﺔ)‪ ،(1‬و ِ ِ‬ ‫اﺿ َﻊ أُ ْﺧَﺮى اﻧْـ َﻔَﺮَد ﺑِ ِﺬ ْﻛ ِﺮَﻫﺎ‪،‬‬ ‫َ ََ‬ ‫ََ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫ﺻﱠﺮ َح ﲟََﻮ َ َ َ‬ ‫ﻮرة ﰲ اﻟْ َﻌﻘﻴﻠَﺔ َو ُﺷ ُﺮ َ َ َ َ‬ ‫ي)‪.(2‬‬ ‫َوﻧـَ َﻘ َﻞ َﻋْﻨﻪُ اﺑْ ُﻦ ْ‬ ‫اﳉََﺰِر ِّ‬ ‫‪-‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎب )اﻟ ﱡﺪ ﱡر اﻟْ َﻤْﻨﻈُﻮُم ِﰲ َﻣ ْﻌ ِﺮﻓَِﺔ اﻟْ َﻤ ْﺮ ُﺳ ِﻮم( ﻟِ َﻌﻄَ ِﺎء ﺑْ ِﻦ ﻳَ َﺴﺎ ٍر ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِﺴ ِّﻲ‪:‬‬ ‫ﻛﺘَ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ذَ َﻛﺮﻩ اﻟﻠﱠﺒِ ِ‬ ‫آﺧَﺮ‪" :‬ﻓَـﻠَ ْﻢ ﺗُـ ْﺆ َﺧ ْﺬ َﺣ ِﻘﻴ َﻘﺔُ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ إِﱠﻻ‬ ‫ﺼ ِﺎد ِرِﻩ ِﰲ َﺷ ْﺮِح اﻟْ َﻌ ِﻘﻴﻠَ ِﺔ‪َ ،‬وﻧَ َﺴﺒَﻪُ أَﻧْ َﺪﻟُ ِﺴﻴﺎ)‪َ ،(3‬وﻗَ َ‬ ‫ﺎل ِﰲ َﻣ ْﻮﺿ ٍﻊ َ‬ ‫َُ‬ ‫ﻴﺐ ﺿ ْﻤ َﻦ َﻣ َ‬ ‫ُ‬ ‫َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪َ ،‬و َﻋْﻨﻪُ أَ َﺧ َﺬ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ُﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﻂ‪َ ،‬و َﻏ ْﲑُُﻫ ْﻢ")‪.(4‬‬ ‫ﺲ‪َ ،‬و َﻋﻄَﺎءُ ﺑْ ُﻦ ﻳَ َﺴﺎ ٍر‪َ ،‬و َﺣ َﻜ ٌﻢ اﻟﻨﱠﺎﻗِ ُ‬ ‫وﻧـَ َﻘﻞ َﻋْﻨﻪُ ِﰲ َﻣﻮ ِﺿ َﻌ ْ ِ‬ ‫ﺼِّﺮ ًﺣﺎ ِ‪ْ ヨ‬ﺳ ِﻢ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ؛ اﻟْ َﻤ ْﻮ ِﺿ ُﻊ ْاﻷَﱠو ُل‪ :‬ﻧـَ ْﻘ ًﻼ َﻋ ْﻦ أَِﰊ ُﳏَ ﱠﻤ ِﺪ ﺑْ ِﻦ َﺳ ْﻬ ٍﻞ )ت‪.‬‬ ‫ﲔ‪ُ ،‬ﻣ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ٓ‬ ‫ٰ‬ ‫(‬ ‫‪5‬‬ ‫)‬ ‫ِ‬ ‫طﺌِ ‪ٞ‬ﻒ" ]اﻷﻋﺮاف ‪ ، [201/7‬واﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪ :‬ﻧـَ َﻘﻞ ﻗَـﻮﻟَﻪ ﻧـَ ْﻘ ًﻼ ﻣﺒ ِ‬ ‫‪480‬ه‪1087/‬م(‪ِ ،‬ﻋْﻨ َﺪ ﺗَـﺮ َﲨَِﺔ " َ‬ ‫ﺎﺷًﺮا ِﻣ ْﻦ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ‪ِ ،‬ﻋْﻨ َﺪ ذ ْﻛ ِﺮِﻩ‬ ‫َ ُْ‬ ‫َُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ ِ )‪(6‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎب اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ َﻋﻠَﻰ ﻛِﺘَﺎﺑ ِﺔ "ٱﻟﻨﱠ ۡﺸﺄَةَ" ]اﻟﻌﻨﻜﺒﻮت‪ ،20/29:‬اﻟﻨﺠﻢ‪ ،47/53:‬اﻟﻮاﻗﻌﺔ‪َِ :[62/56:‬ﻟ ٍ‬ ‫ﺎق ُﻛﺘﱠ ِ‬ ‫اﻟﺸﲔ ‪.‬‬ ‫اﺗَِّﻔ َ‬ ‫ﻒ ﺑـَ ْﻌ َﺪ ّ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﻒ ِ َﺬا اﻟﺘﱠﺄْﻟِ ِ‬ ‫ﱡ‬ ‫ﻴﻒ ِﻣ َﻦ‬ ‫ﺐ ِﰲ إِ َﻳﺮادﻩ َﻣ َﻊ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ‪َ -‬ﻣ َﻊ َﻣﺎ َْﳛﺘَ ﱡ َ‬ ‫ﰒُﱠ ذَ َﻛَﺮ اﻟﺪ ْﻛﺘُ ُ‬ ‫ﻮر َﻋْﺒ ُﺪ ا ْﳍَﺎدي ﲪﻴﺘُﻮ أَ ﱠن اﻟ ﱠﺴﺒَ َ‬ ‫اﻟﺮﻳﺒَ ِﺔ ِﰲ ﻧِﺴﺒَﺘِ ِﻪ َﻋﻠَﻰ ْاﻷَﻗَ ِﻞ‪ِ -‬ذ ْﻛﺮ اﻟﻠﱠﺒِ ِ‬ ‫ِّ‬ ‫ﺼ ِﺎد ِرﻩِ‪َ ،‬وﺗَ ْﺴ ِﻤﻴَـﺘُﻪُ ﺑـَ ْﻌ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ِﰲ اﻟْ ُﻤ َﻘ ِّﺪ َﻣ ِﺔ)‪.(7‬‬ ‫ﻴﺐ ﻟَﻪُ ِﰲ َﻣ َ‬ ‫ْ‬ ‫ّ ُ‬ ‫ﻛِﺘَﺎب )اﻟﻠﱠﻄَﺎﺋِﻒ ِﰲ ِﻋ ْﻠ ِﻢ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ( ﻟِ َﻌﻄَ ِﺎء ﺑْ ِﻦ ﻳَ َﺴﺎ ٍر‪:‬‬ ‫‬‫ُ‬ ‫َْ َ َ‬ ‫ُ‬ ‫ذَ َﻛﺮﻩ‪ ،‬و َﲰﱠﺎﻩ‪ ،‬وﻧَﺴﺒﻪ أَﺑﻮ ﺑ ْﻜ ٍﺮ اﻟﻠﱠﺒِﻴﺐ)‪ ،(8‬ﻟَ ِﻜﻨﱠﻪ َﱂ ﻳ ْﺬ ُﻛﺮﻩ ِﰲ ﻣﺼ ِﺎد ِرِﻩ‪ ،‬ﻣﻊ أَﻧﱠﻪ ﻧـَ َﻘﻞ ﻋْﻨﻪ ِﰲ ﻣﻮ ِ‬ ‫اﺿ َﻊ‪ِ ،‬ﻣْﻨـ َﻬﺎ‪ِ :‬ﻋْﻨ َﺪ ِذ ْﻛ ِﺮ‬ ‫ُ ْ َ ُْ َ َ‬ ‫َُ َ ُ َ َ َ ُ ُ َ‬ ‫ُ‬ ‫َ َ ُ َ َ ُ ََ‬ ‫اﻟْﻤ ِ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﱯ)‪:(9‬‬ ‫َ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬ﰲ ﻗَـ ْﻮل ْاﻹ َﻣﺎم اﻟ ﱠﺸﺎﻃ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ ِ َﺎ ﻧُ َﺴ ٌﺦ ِﰲ ﻧَ ْﺸ ِﺮَﻫﺎ ﻗُﻄَُﺮا‬ ‫ﺎﻋ ْ‬ ‫ﻴﻞ َﻣ ﱠﻜﺔُ َواﻟْﺒَ ْﺤَﺮﻳْ ُﻦ َﻣ ْﻊ َﳝَ ٍﻦ َ‬ ‫ﺿَ‬ ‫َوﻗ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ(‪ :‬ﻣ ِ‬ ‫)ﻋ ْﻠﻢ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻗَ َ ﱠِ‬ ‫ﺖ‪ ،‬ﻓَـﻠَ ْﻢ‬ ‫ﻴﺐ‪" :‬ﻗَ َ‬ ‫ﻒ َﻣ ﱠﻜﺔَ‪َ ،‬واﻟْﺒَ ْﺤَﺮﻳْ ِﻦ‪َ ،‬واﻟْﻴَ َﻤ ِﻦ ﻋُﺪ َﻣ ْ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺎل َﻋﻄَﺎءُ ﺑْ ُﻦ ﻳَ َﺴﺎ ٍر ِﰲ ﻛﺘَﺎب ُ َ َ‬ ‫ﺎل اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫ﻮﺟ ْﺪ َﳍَﺎ أَﺛـٌَﺮ‪َ ،‬وَﱂْ ﻳُ ْﺴ َﻤ ْﻊ َﳍَﺎ َﺧ َﱪٌ")‪.(10‬‬ ‫ﻳُ َ‬ ‫ﺎب )اﻟﻠﱠﻄَﺎﺋِﻒ ِﰲ ِﻋ ْﻠ ِﻢ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺖ ِﰲ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ﻒ( ﻟِ َﻌﻄَ ِﺎء‬ ‫ﻴﺐ‪ ،‬ﻓَـﻨَـ َﻘ َﻞ َﻋ ْﻦ أَِﰊ ﻋُ َﻤَﺮ اﻟﻄﱠﻠَ َﻤْﻨ ِﻜ ِّﻲ‪ ،‬أَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫ُ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬رأَﻳْ ُ‬ ‫َْ َ َ‬ ‫َوَز َاد اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫ﺑْ ِﻦ ﻳﺴﺎ ٍر‪َ " :‬ﻧﺒَﺄ ُ" ِﰲ ﺑـﺮاء ٍة ]‪ْヨِ [70/9‬ﻷَﻟِ ِ‬ ‫َﺻ ِﻞ‪َ ،‬وَﻣﺎ َﻋ َﺪاﻩُ ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻮا ِو‪ ،‬إِذَا َﻛﺎ َن ِﰲ َﻣ ْﻮ ِﺿ ِﻊ َرﻓْ ٍﻊ")‪.(11‬‬ ‫ﻒ َﻋﻠَﻰ ْاﻷ ْ‬ ‫ََ َ‬ ‫ََ‬ ‫)‪ (1‬ﱠ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.147‬‬ ‫اﻟﻠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْنُ‬ ‫ت ا ْﻟﻌَﺷ ِْر ‪.455،452،450،447 :1‬‬ ‫ر‬ ‫زَ‬ ‫ﺟ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﺑ‬ ‫ا‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫يِ‪ ،‬اﻟﻧﱠﺷ ُْر ﻓِﻲ ا ْﻟﻘ َِرا َءا ِ‬ ‫)‪ (2‬ﯾُ ْﻧ ُ‬ ‫َ ِ ّ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.147‬‬ ‫)‪ (3‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.219‬‬ ‫)‪ (4‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔ‪ ،‬ص‪.279‬‬ ‫)‪ (5‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠﺔ‪ ،‬ص‪.494‬‬ ‫)‪ (6‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫آن اﻟﻛ َِر ِﯾم"‪.246 ،‬‬ ‫)‪ (7‬ﺣِ ﻣِ ﯾﺗُو‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ﱠﻣ ِﺔ ِ‬ ‫اﻹﺳْﻼﻣِ ﯾﱠ ِﺔ ﻓِﻲ َرﺳ ِْم اﻟﻘ ْر ِ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠﺔ‪ ،‬ص‪.215،265،419،420،501‬‬ ‫اﺿ َﻊ‪ .‬ﯾُﻧظ ُر‪ :‬اﻟﻠﺑِﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرة اﻟ ﱠ‬ ‫ﻋﻧﮫُ ﻓِﻲ أ ْرﺑَﻌَ ِﺔ َﻣ َو ِ‬ ‫ﺻ ﱠر َح ﺑِ ِﮫ اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪َ ،‬وﻧَﻘَ َل َ‬ ‫)‪َ (8‬‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ب ا ْﻟ َﻘﺻَﺎ ِﺋ ِد‪ ،‬رﻗم اﻟﺑﯾت )‪ ،(37‬ص‪.4‬‬ ‫ا‬ ‫ر‬ ‫ﺗ‬ ‫أ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﻠ‬ ‫ِﯾ‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻋ‬ ‫َ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻲ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺷ‬ ‫َ ِ‬ ‫)‪ (9‬اﻟ ﺎطِ ِ ﱡ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.215‬‬ ‫)‪ (10‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.501‬‬ ‫)‪ (11‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫‪250‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ ِ ِ ِِ ِ‬ ‫‪ 4.2‬إِ ْﺷ َﻜ ٌ‬ ‫ﺴﺎ ٍر‪:‬‬ ‫ﺎل َﺣ ْﻮ َل ﻧ ْﺴﺒَﺔ اﻟْﻜﺘَﺎﺑَْﲔ ﻟ َﻌﻄَﺎء ﺑْ ِﻦ ﻳَ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫وﻗَﻊ اﻟ ﱠﺸ ﱡ ِ‬ ‫ﲔ ِﰲ ﻧِﺴﺒَ ِﺔ َﻫ َﺬﻳْ ِﻦ اﻟْ ِﻜﺘَﺎﺑَْ ِ‬ ‫ت ِﰲ أَ ْذ َﻫﺎ ِِ ْﻢ أَ ْﺳﺌِﻠَﺔٌ َﻛﺜِ َﲑةٌ َﻋ ِﻦ‬ ‫ﲔ إِ َﱃ َﻋﻄَﺎء ﺑْ ِﻦ ﻳَ َﺴﺎ ٍر‪َ ،‬وَد َار ْ‬ ‫ﻚ ﻋْﻨ َﺪ اﻟْﻌُﻠَ َﻤﺎء َواﻟْﺒَﺎﺣﺜ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْﻤ َﺆﻟّ ِ‬ ‫ﻚ‪:‬‬ ‫ﻒ َوﻛِﺘَﺎﺑـَْﻴ ِﻪ‪َ ،‬وِﰲ َﻣﺎ َِْﰐ ﺑـَﻴَﺎ ٌن ﻟ َﺬﻟ َ‬ ‫ُ‬ ‫‪ُ 4.2.1‬ﻣ َﺆﻟِّ ُ ِ ِ‬ ‫ﺴﺎ ٍر‪:‬‬ ‫ﻒ اﻟْﻜﺘَﺎﺑَ ْﲔ‪َ :‬ﻋﻄَﺎءُ ﺑْ ُﻦ ﻳَ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِﻣﻦ ِﺧ َﻼ ِل اﻟْﺒﺤ ِ‬ ‫ﺚ ِﰲ ُﻛﺘُ ِ‬ ‫اﻟﱰ ِاﺟ ِﻢ َﻋ ْﻦ َﻫ َﺬا ِاﻻ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬ﱂْ ﻳَ ْﺬ ُﻛ ْﺮ أَ َﺣ ٌﺪ ِﳑﱠ ْﻦ ﺗَـَﺮ َﺟ َﻢ ﻟَﻪُ أَﻧﱠﻪُ أَ َﺧ َﺬ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪ ،‬أَْو‬ ‫َْ‬ ‫ﺐ اﻟﻄﱠﺒَـ َﻘﺎت َو ﱠَ‬ ‫ْ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﱰ ِاﺟ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْﻬﺘَ ﱠﻤﺔُ ﺑِﻌِْﻠ ِﻢ‬ ‫ﻗَـَﺮأَ َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‪َ ،‬وَﱂْ ﻳـَﻨُ ﱠ‬ ‫ﺐ ﱠَ‬ ‫ﺺ أَ َﺣ ٌﺪ َﻋﻠَﻰ أَ ﱠن ﻟَﻪُ ﻛﺘَ ًﺎ‪ ヨ‬ﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳﻢ‪ ،‬أَْو أَﻧﱠﻪُ َﻛﺎ َن ُﻣ ْﺸﺘَﻐ ًﻼ ﺑﻌ ْﻠﻢ اﻟﱠﺮ ْﺳﻢ‪ ،‬ﻓَ ُﻜﺘُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ﻴﺐ ِ َ ِﺬ ِﻩ‬ ‫ﻮﺻﺎ ‪َ -‬ﻛـ ) َﻏﺎﻳَﺔُ اﻟﻨِّ َﻬﺎﻳَِﺔ( ِﻻﺑْ ِﻦ ْ‬ ‫ﻚ‪َ ،‬وﻟ َﺬﻟ َ‬ ‫ي‪َ -‬ﱂْ ﺗُ ِﺸ ْﺮ إِ َﱃ َذﻟ َ‬ ‫ﺼ ً‬ ‫اﻟْﻘَﺮاءَات َواﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ُﺧ ُ‬ ‫اﳉََﺰِر ِّ‬ ‫ﻚ ﻓَـ َﻘﺪ اﻧْـ َﻔَﺮَد اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫اﻟْﻤﻌﻠُﻮﻣ ِ‬ ‫ﺎت َﻋ ِﻦ اﻟْ ِﻜﺘَ ِ‬ ‫ﺎب َوُﻣ َﺆﻟِِّﻔ ِﻪ‪َ ،‬و َﻋﺪﱠﻩُ َﻣ َﻊ َﺣ َﻜ ِﻢ ﺑْ ِﻦ ِﻋ ْﻤَﺮا َن ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِﺴ ِﻲ ِﳑﱠ ْﻦ أَ َﺧ َﺬ َﻣ َﻊ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺲ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ِﻊ اﺑْ ِﻦ‬ ‫َْ َ‬ ‫ّ‬ ‫أَِﰊ ﻧـُﻌﻴ ٍﻢ‪ .‬وُﻛ ﱡﻞ ﻫ َﺬا ﻣ ْﻔﺘ ِﻘﺮ إِ َﱃ إِﺛْـﺒ ٍ‬ ‫ف ِﰲ ﻋُﻠَ َﻤ ِﺎء ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِ‬ ‫ﺲ َﻋﻄَﺎءُ ﺑْ ُﻦ ﻳَ َﺴﺎ ٍر‪َ ،‬وَﻻ ِﰲ اﻟﱡﺮَواةِ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪،‬‬ ‫ﺎت؛ إِ ْذ َﻻ ﻳـُ ْﻌَﺮ ُ‬ ‫َ‬ ‫َْ َ َ ُ َ ٌ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﺦ‪ ،‬أَْو ﺑـَ ْﻌ َﺪﻩُ)‪.(1‬‬ ‫ﻒ ﻛِﺘَﺎﺑَﻪُ ِﰲ َْﳓ ٍﻮ ِﻣ ْﻦ َﻫ َﺬا اﻟﺘﱠﺎ ِر ِ‬ ‫َﺣْﻴ ُ‬ ‫ض أَﻧﱠﻪُ أَ َﺧ َﺬ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ )ت‪169 .‬ه‪785/‬م(‪َ ،‬وأَﻟﱠ َ‬ ‫ﺚ ﻳـُ ْﻔ ََﱰ ُ‬ ‫)‪(2‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫وف اﺑْ ُﻦ اﻟﺘﱠﺎﺑِﻌِ ِّﻲ اﻟْ َﻤ ْﺸ ُﻬﻮِر ِﻣ ْﻦ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪،‬‬ ‫ﻀﺎ‪ُ -‬ﳏَ ِّﻘ ُﻖ )اﻟ ﱡﺪ ﱠرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺼ ِﻘﻴﻠَﺔُ( ‪َ ،‬وذَ َﻛَﺮ أَ ﱠن اﻟْ َﻤ ْﻌ ُﺮ َ‬ ‫َوﳑﱠ ْﻦ ﻧـَ َﻔﻰ َذﻟ َ‬ ‫ﻚ ‪-‬أَﻳْ ً‬ ‫وﻫﻮ َﻏﲑ ﻣﻌﺮ ٍ‬ ‫ﻳﺪ ْ‬ ‫وف ِ‪ِヨ‬ﻻ ْﻫﺘِ َﻤ ِﺎم ﺑِﻌِْﻠ ِﻢ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬وإِﱠﳕَﺎ اﻟْ َﻤ ْﻌ ُﺮ ُ‬ ‫وف ﺑِِﻪ َﻋﻄَﺎءُ ﺑْ ُﻦ ﻳَِﺰ َ‬ ‫اﺳ ِﺎﱐﱡ‪َ ،‬وﻳَ ُﺪ ﱡل َﻋﻠَﻰ أَ ﱠن اﻟْ ُﻤَﺮ َاد َﻋﻄَﺎءٌ‬ ‫اﳋَُﺮ َ‬ ‫َ ُ َ ُْ َ ْ ُ‬ ‫ِ )‪(3‬‬ ‫ِ‬ ‫اﺳﺘِ ْﺪَﻻ ُل ْ‬ ‫ْ‬ ‫اﳋَﱠﺮا ِز )ت‪718 .‬ه‪1318/‬م( ِ‪ヨ‬ﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ َﻋْﻨﻪُ ِﰲ َﻣ َﻮاﺿ َﻊ ِﰲ ) َﻣ ْﻮِرُد اﻟﻈﱠ ْﻤﺂن( ‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ ﻳـَْﻨـ ُﻘ ُﻞ َﻋْﻨﻪُ‬ ‫اﺳ ِﺎﱐﱡ ْ‬ ‫اﳋَُﺮ َ‬ ‫أَﺑُﻮ َداوَد َﻛﺜِﲑا‪ ،‬ر ْﲰًﺎ ُدو َن ﺗَـﺮ َﲨٍَﺔ ِﰲ اﻟْﻐَﺎﻟِ ِ‬ ‫ﺐ)‪َ ،(4‬و َﻏ ْﲑُ ُﳘَﺎ‪.‬‬ ‫ْ‬ ‫ُ ً َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ ِِ‬ ‫َﲪ ُﺪ َﺷﺮ َﺷ ٌ ِ ِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺼﺮ اﻟﺘﱠـْﺒﻴِ ِ‬ ‫ﺎش ﻓِ ِﻴﻪ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ ﻗَ َ ﱡ‬ ‫ﲔ ﳍِِ َﺠ ِﺎء‬ ‫َوِ‪ヨ‬ﻟﻨّ ْﺴﺒَﺔ ﻟﺘَ ْﺤﺪﻳﺪ َﻋ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮِﻩ اﻟﱠﺬي َﻋ َ‬ ‫ﻮر أ ْ َ ْ‬ ‫ﺎل اﻟﺪ ْﻛﺘُ ُ‬ ‫ﺎل ﰲ ُﻣ َﻘ ّﺪ َﻣﺔ َْﲢﻘﻴﻘﻪ )ﳐُْﺘَ َ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﺘﱠـْﻨ ِﺰ ِﻳﻞ(‪" :‬وﻟََﻘ ْﺪ ﻇََﻔﺮ ُ ِ‬ ‫ﺎش ﻓِ ِﻴﻪ")‪ ،(5‬ﰒُﱠ ﻧـَ َﻘﻞ ﻗَـ ْﻮ َل اﻟﻠﱠﺒِ ِ‬ ‫ﻴﺐ‪" :‬ﻓَـﻠَ ْﻢ ﺗـُ ْﺆ َﺧ ْﺬ َﺣ ِﻘﻴ َﻘﺔُ‬ ‫ب َﻣ ْﻌ ِﺮﻓَﺔَ َﻋ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮﻩِ اﻟﱠﺬي َﻋ َ‬ ‫ت ﺑﻨَ ٍّ‬ ‫ﺺ ﻳـُ َﻘِّﺮ ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫)‪(6‬‬ ‫ِ‬ ‫َﺧ َﺬ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ُﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﻂ‪َ ،‬و َﻏ ْ ُﲑُﻫ ْﻢ" ‪.‬‬ ‫ﺲ‪َ ،‬و َﻋﻄَﺎءُ ﺑْ ُﻦ ﻳَ َﺴﺎ ٍر‪َ ،‬و َﺣ َﻜ ٌﻢ اﻟﻨﱠﺎﻗِ ُ‬ ‫اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ إِﱠﻻ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ‪َ ،‬و َﻋْﻨﻪُ أ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫وﻋﻠﱠﻖ اﻟ ﱡﺪ ْﻛﺘُﻮر ﻋﺒ ُﺪ ا ْﳍ ِﺎدي ِ ِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬وَﻫ َﻜ َﺬا ْاﻋﺘَََﱪ َدﻟِ ًﻴﻼ َﻣﺎ‬ ‫ﲪﻴﺘُﻮ َﻋﻠَﻰ َﻣﺎ َز َادﻩُ َﺷ ْﺮ َﺷ ٌ‬ ‫ﻴﺐ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ُ َْ َ‬ ‫ََ َ‬ ‫ﺎل َﻋﻠَﻰ إﺛْـﺒَﺎت َﻣﺎ ذَ َﻛَﺮﻩُ اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻚ")‪.(7‬‬ ‫ﻴﻞ إِ َﱃ َذﻟ َ‬ ‫ﺲ َْ َ‬ ‫ﺎﺟﺔ إ َﱃ َدﻟ ٍﻴﻞ‪َ ،‬وَﻻ َﺳﺒ َ‬ ‫ُﻫ َﻮ ﰲ أََﻣ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺴﺎ ٍر ِﰲ اﻟ ﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪:‬‬ ‫‪ 4.2.2‬ﻛﺘَ َﺎ‪َ ヨ‬ﻋﻄَﺎء ﺑْ ِﻦ ﻳَ َ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺗَـ َﻔﱠﺮد اﻟﻠﱠﺒِﻴﺐ ِﲟَﻌﻠُ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﱠﺮ َح أَﻧﱠﻪُ ﻃَﺎﻟَ َﻌﻪُ ِﻣ ْﻦ ﲨُْﻠَ ِﺔ‬ ‫َ‬ ‫ﻮم ِﰲ َﻣ ْﻌ ِﺮﻓَﺔ اﻟْ َﻤ ْﺮ ُﺳﻮم(‪َ ،‬‬ ‫ﺎﰊ َﻋﻄَﺎء؛ ﻓَ ْﺎﻷَﱠو ُل‪) :‬اﻟ ﱡﺪ ﱡر اﻟْ َﻤْﻨﻈُ ُ‬ ‫ُ ْ َ‬ ‫ﻮﻣﺎت َﻋ ْﻦ ﻛﺘَ َ ْ‬ ‫)‪ (1‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫آن ا ْﻟﻛ َِر ِﯾم"‪.245 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬ﺣِ ﻣِ ﯾﺗُو‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ُ ﱠﻣ ِﺔ ْ ِ‬ ‫اﻹﺳ َْﻼﻣِ ﱠﯾ ِﺔ ﻓِﻲ َرﺳ ِْم ا ْﻟﻘُ ْر ِ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫)‪ (2‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﺻﻘِﯾ َﻠﺔ‪ ،‬ص‪ ،147‬ھﺎﻣش )‪.(5‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟﻠﺑِﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ﱠ‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧظ ُر‪ُ :‬ﻣ َﺣ ﱠﻣ ُد ﺑْنُ ُﻣ َﺣ ﱠﻣ ٍد اﻟ ﱠ‬ ‫يِ‪،‬‬ ‫آن‪،‬‬ ‫ﺂن ﻓِﻲ َرﺳ ِْم أﺣْ ُر ِ‬ ‫ﺷ ِﮭ ُ‬ ‫َﺎر ّ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم اﻟﺑُﺧ ِ‬ ‫)اﻹ ْﺳ َﻣﺎﻋِﯾ ِﻠ ﱠﯾﺔ‪َ :‬ﻣﻛﺗَﺑَﺔ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف اﻟﻘ ْر ِ‬ ‫ﯾر ﺑِﺎﻟﺧ ﱠَر ِاز‪َ ،‬ﻣ ْو ِر ُد اﻟظ ْﻣ ِ‬ ‫ﺷ ِرﯾ ِﺷ ﱡ‬ ‫‪1427‬ھـ‪2006/‬م(‪ ،‬رﻗم )‪ ،(218،219‬ص‪ ،20‬رﻗم )‪ ،(249‬ص‪ ،22‬رﻗم )‪ ،(442‬ص‪.35‬‬ ‫ﺿ ًﻌﺎ‪.‬‬ ‫ﻋ ْﻧﮫُ َﻣﺎ ﯾَ ْﻘ ُربُ ﻣِ ْن ﺧ َْﻣﺳِﯾنَ َﻣ ْو ِ‬ ‫)‪ (4‬ﻧَﻘَ َل َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾن‪.166 :1 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (5‬أَﺑُو َد ُ َ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.219‬‬ ‫)‪ (6‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫آن ا ْﻟﻛ َِر ِﯾم"‪.246 ،‬‬ ‫)‪ (7‬ﺣِ ﻣِ ﯾﺗُو‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ُ ﱠﻣ ِﺔ ْ ِ‬ ‫اﻹﺳ َْﻼﻣِ ﯾﱠ ِﺔ ﻓِﻲ َرﺳ ِْم ا ْﻟﻘُ ْر ِ‬ ‫‪251‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫)‪(1‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ ِﻋ ْﻠ ِﻢ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤ ِ ِ‬ ‫اﻟﺘﱠﺂﻟِ ِ‬ ‫ﺼ ِﺎد ِرﻩِ‬ ‫ﻴﻒ اﻟْ َﻌ َﺸَﺮةِ ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ‪َ ،‬واﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪) :‬اﻟﻠﱠﻄَﺎﺋ ُ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ(‪ ،‬ﻧَـ َﻘ َﻞ َﻋْﻨﻪُ‪َ ،‬وَﱂْ ﻳَ ْﺬ ُﻛ ْﺮﻩُ ﺿ ْﻤ َﻦ َﻣ َ‬ ‫َْ َ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ﲔ ِﻣﻦ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ؛ اﻟْﻤﻮ ِﺿﻊ ْاﻷَﱠو ُل‪ :‬ﻧـَ ْﻘ ًﻼ ﻣﺒ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲨَ ِﺔ "ﻧَﺒَﺄ ُ" ]اﻟﺘﻮﺑﺔ‬ ‫ﺎﺷًﺮا‪ِ ،‬ﰲ ﺗَـ ْﺮ َ‬ ‫اﻟْ َﻌ َﺸَﺮِة ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬وﻗَ ْﺪ َ‬ ‫َُ‬ ‫ﺻﱠﺮ َح ﺑﻪ ِﰲ َﻣ ْﻮﺿ َﻌ ْ ِ ْ‬ ‫َْ ُ‬ ‫‪ ،(2)[70/9‬واﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪ :‬ﻧَـ ْﻘ ًﻼ ﻋﻦ أَِﰊ ﻋﻤﺮ اﻟﻄﱠﻠَﻤْﻨ ِﻜ ِﻲ‪ِ ،‬ﻋْﻨ َﺪ اﺧﺘِ َﻼ ِ‬ ‫ف اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ " ﱠﻣﺎ ﻓَ َﻌﻠُﻮهُ ِإ ﱠﻻ ﻗَ ِﻠ ‪ٞ‬‬ ‫ﯿﻞ ِ ّﻣ ۡﻨ ُﮭﻢۡ ۖ "‬ ‫ْ‬ ‫َ َ‬ ‫َْ‬ ‫َ‬ ‫ََُ‬ ‫َ ّ‬ ‫)‪(3‬‬ ‫]اﻟﻨﺴﺎء ‪. [66/4‬‬ ‫ﻒ ْاﻵﺧ ِﺮ ﻟِﻌﻄَ ٍﺎء‪ ،‬ﻳﺴﺘـﺒﻌِ ُﺪ ﻓِ ِﻴﻪ ﻧِﺴﺒـﺘﻪ إِﻟَﻴ ِﻪ؛ ﺣﻴﺚ إِﻧﱠﻪ ذَ َﻛﺮ أَﻧﱠﻪ َﱂ ﻳـﻌﺮ ِ‬ ‫ﺎف اﻟ ﱡﺪ ْﻛﺘُ ِ ِ‬ ‫آﺧﺮ ِﰲ اﻟْﻤ َﺆﻟﱠ ِ‬ ‫ف‬ ‫ﺿ َ‬ ‫َوأَ َ‬ ‫َ ْ َْ‬ ‫َ َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ْ ََ ُ ْ َ ْ ُ ُ َ ُ ْ ُ ْ َ‬ ‫ﻮر ﲪﻴﺘُﻮ َﺳﺒَـﺒًﺎ َ َ‬ ‫اﻟﺘﱠﺄْﻟِﻴﻒ ﲟِِﺜْ ِﻞ ﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْﻌﻨَﺎ ِوﻳ ِﻦ اﻟْﻤﺴﺠﻮﻋ ِﺔ ِﰲ أَو ِ‬ ‫اﺧ ِﺮ اﻟْ ِﻤﺎﺋَِﺔ اﻟﺜﱠﺎﻧِﻴَ ِﺔ)‪.(4‬‬ ‫ُ‬ ‫َُْ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‪ ،‬وَﻻ ِﺳﻴﱠﻤﺎ َﻣ َﻊ اﻧِْﻔﺮ ِاد اﻟﻠﱠﺒِ ِ‬ ‫ﻴﺐ‬ ‫َوﺑِﻨَﺎءً َﻋﻠَﻰ َﻣﺎ َﺳﺒَ َﻖ‪ :‬ﻓَِﺈ ﱠن ﻧ ْﺴﺒَﺔَ َﻫ َﺬﻳْ ِﻦ اﻟْ َﻤ ْ‬ ‫َ‬ ‫ﺼ َﺪ َرﻳْ ِﻦ إ َﱃ َﻋﻄَﺎء ﺑْ ِﻦ ﻳَ َﺴﺎر ﻳَ ْﻜﺘَﻨ ُﻔ َﻬﺎ اﻟ ﱠﺸ ﱡ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺑِ ِﺬ ْﻛ ِﺮﻫﺎ؛ ﻟِ َﻜﻮﻧِِﻪ ﻣﺘﺄَ ِﺧﺮا‪ ،‬ﻓـﻬﻮ ِﻣﻦ ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟْﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﻣ ِﻦ)‪ ،(5‬وا ْﻛﺘـﻔﻰ اﻟ ﱡﺪ ْﻛﺘ ِ‬ ‫ﺼ َﺪ ِر ْاﻷَﱠوِل ﺑَِﻘ ْﻮﻟِِﻪ‪:‬‬ ‫َ ََ‬ ‫ﻮر َﻏﺎﱎٌ ِﰲ ﺗَـ ْﻘ ِﺮﻳ ِﺮِﻩ َﻋ ِﻦ اﻟْ َﻤ ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ َُ ّ ً َ ُ َ ْ ُ َ َ ْ‬ ‫ُُ‬ ‫ﱡﻖ؛ ﻋﺴﻰ أَ ْن ﺗُﺴﻌِ ِِ‬ ‫"و ْاﻷَ ْﻣﺮ َْﳛﺘَ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺼ ِﺎد ُر ُﻣ ْﺴﺘَـ ْﻘﺒَ ًﻼ")‪.(6‬‬ ‫ْ َ‬ ‫ﻒ ﺑﻪ اﻟْ َﻤ َ‬ ‫َ ُ ُ‬ ‫ﺎج إ َﱃ َﲢَﻘ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺼﻨﱠـ ًﻔﺎ ِﰲ اﻟ ﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪:‬‬ ‫‪َ 4.3‬ﲢْﻘﻴ ٌﻖ َﺣ ْﻮ َل اﻟْ َﻘ ْﻮِل َِ ﱠن ﻟﻨَﺎﻓ ٍﻊ ُﻣ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺲ أَﺧ َﺬ ا ْﳍِﺠﺎء ِﻣﻦ ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪ ،‬وِﻣﻦ ﻣ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺼﺮ اﻟﺘﱠـْﺒﻴِ ِ‬ ‫ﻚ ِﻋْﻨ َﺪ‬ ‫ﲔ( ِﻷَِﰊ َد ُاوَد أَ ﱠن اﻟْﻐَﺎ ِز ﱠ‬ ‫ﺼﻨﱠﻔ ِﻪ‪ ،‬ذَ َﻛَﺮ ذَﻟ َ‬ ‫ي ﺑْ َﻦ ﻗَـْﻴ ٍ َ‬ ‫ََ ْ َ َ ْ َُ‬ ‫َﺟﺎءَ ﰲ ﻛﺘَﺎب )ﳐُْﺘَ َ ُ‬ ‫ﺗَـﺮ َﲨﺘِ ِﻪ‪َ " :‬ﻛ ِﻠ َﻤﺖُ " ِﰲ ﺳﻮرِة ْاﻷَﻋﺮ ِ‬ ‫ﺺ َﻛ َﻼ ِﻣ ِﻪ‪:‬‬ ‫اف‪ِ ،‬ﻋْﻨ َﺪ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ‪َ " :‬وﺗَ ﱠﻤ ۡﺖ َﻛ ِﻠ َﻤﺖُ َر ِﺑّﻚَ ٱ ۡﻟ ُﺤ ۡﺴﻨَ ٰﻰ" ]‪َ ،[137‬وﻧَ ﱡ‬ ‫َْ‬ ‫ُ َ َْ‬ ‫ﺎﺻ ٍﻢ‪ ،‬ورﺳ ِﻢ اﻟْﻐﺎ ِزي ﺑ ِﻦ ﻗَـﻴ ٍ ِ ِ‬ ‫ﻚ ِ‪ْ ヨ‬ﳍ ِﺎء أَ ﱠن ﻣ ِ‬ ‫"ﻓَ َﺪ ﱠل ﻫ َﺬا وﻣﺎ ﻗَﺪﱠﻣﻨَﺎﻩ ِﻣﻦ ﻗَـﻮِل ﻋ ِ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ َﻋﻠَﻰ ا ْﳍَ ِﺎء؛‬ ‫ﺼﺎﺣ َ‬ ‫َ ََ ْ ُ ْ ْ َ‬ ‫ﺲ ﻟ َﺬﻟ َ َ‬ ‫ََ ْ َ ْ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺲ ﻋﻦ َ‪ル‬ﻓِ ِﻊ ﺑ ِﻦ أَِﰊ ﻧـُﻌﻴ ٍﻢ اﻟْﻤ َﺪِِﱐ‪ ،‬وأَﺧ ِﺬﻩِ ا ْﳍِﺠﺎء ﻋْﻨﻪ‪ ،‬وِﻣﻦ ﻣ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫َْ َ ّ َ ْ‬ ‫ض ُﻣ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﺼﻨﱠﻔﻪ‪َ ،‬وأَﻧﱠﻪُ َﻋَﺮ َ‬ ‫ﺼ َﺤ َﻔﻪُ‬ ‫ََ َُ َ ْ ُ َ‬ ‫ﻟ ِﺮَواﻳَﺔ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ َ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِﲟﺼﺤ ِ ِ‬ ‫ﻴﻞ‪ :‬أَْرﺑَ َﻊ َﻋ ْﺸَﺮَة َﻣﱠﺮةً")‪.(7‬‬ ‫ﻒ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ ﺛََﻼ َ‬ ‫َُْ‬ ‫ث َﻋ ْﺸَﺮةَ َﻣﱠﺮًة‪َ ،‬وﻗ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِﰲ ﺿﻮِء ﻗَـﻮِل أَِﰊ داود ْاﻵﻧِ ِ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ﻚ ِﻣ ْﻦ ِﺧ َﻼ ِل ْاﻵِﰐ‪:‬‬ ‫ﻒ اﻟ ّﺬ ْﻛ ِﺮ‪َ ،‬وُﻣ ْﻌﻄَﻴَﺎت أُ ْﺧَﺮى ﳝُْ ِﻜ ُﻦ ُﻣﻨَﺎﻗَ َﺸﺔُ َذﻟ َ‬ ‫َ َُ‬ ‫َْ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ ﻗَـﻮ ُل أَِﰊ داود‪" :‬وأَﺧ ِﺬﻩِ ا ْﳍِﺠﺎء ﻋْﻨﻪ‪ ،‬وِﻣﻦ ﻣ ِ ِ‬‫ﺼﻨﱠ ٌ‬ ‫َ َُ َ ْ‬ ‫ﻒ ﻳـُ ْﺆ َﺧ ُﺬ َﻋْﻨﻪُ‬ ‫ﺼﻨﱠﻔﻪ"‪ :‬ﻳَ ُﺪ ﱡل َﻋﻠَﻰ أَ ﱠن َ‪ル‬ﻓ ًﻌﺎ َﻛﺎ َن ﻟَﻪُ ُﻣ َ‬ ‫َ َ َُ َ ْ ُ َ‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ" ﻳـ َﻘ ِﻮي أَ ْن ﻳ ُﻜﻮ َن ﻗَـﻮﻟُﻪ‪" :‬وِﻣﻦ ﻣ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺼ ﱠﺤ َﻔ ًﺔ‬ ‫ض ُﻣ ْ‬ ‫ا ْﳍ َﺠﺎءُ‪َ ،‬وﻟَﻜ ﱠﻦ ﻗَـ ْﻮﻟَﻪُ‪َ " :‬ﻋَﺮ َ‬ ‫ﺼﻨﱠﻔﻪ" ُﻣ َ‬ ‫ُْ َ ْ َُ‬ ‫ﺼ َﺤ َﻔﻪُ ﲟُ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫ُّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻋﻦ "وِﻣﻦ ﻣ ِ ِ‬ ‫ﺎح‬ ‫ي )ت‪328 .‬ه‪940/‬م( ِﰲ )إِ َ‬ ‫َْ َ ْ ُ ْ‬ ‫ﺼ َﺤﻔﻪ"‪َ ،‬ﻻ ﺳﻴﱠ َﻤﺎ َوأَ ﱠن اﻟﱡﺮَواةَ َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ‪َ ،‬ﻛﺎﺑْ ِﻦ ْاﻷَﻧْـﺒَﺎ ِر ِّ‬ ‫ﻳﻀ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﻴﻞ ﺑْ ِﻦ َﺟ ْﻌ َﻔَﺮ )ت‪180 .‬ه‪796/‬م(‪َ ،‬وأَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو اﻟ ﱠﺪ ِِ‬ ‫اﱐّ ِﻣ ْﻦ ﻃَ ِﺮ ِﻳﻖ‬ ‫اﻟْ َﻮﻗْﻒ َواﻻﺑْﺘ َﺪاء(‪ ،‬ﻣ ْﻦ ﻃَﺮﻳﻖ إ ْﲰَﺎﻋ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻗَﺎﻟُﻮ َن‪َ ،‬ﱂْ ﻳَ ْﺬ ُﻛﺮوا ﻟَﻪُ ُﻣ َ ِ ِ ِ ِﱠ‬ ‫ت َﻋﻠَﻰ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‬ ‫ﻴﺴﻰ ﺑْ ِﻦ َﻣْﻴـﻨَﺎ ﻗَﺎﻟُﻮ َن ِﰲ ﺗَـ ْﺮ َﲨَﺘﻪ‪) :‬ﻗَـَﺮأَ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ﺼﻨﱠـ ًﻔﺎ ﰲ ا ْﳍ َﺠﺎء‪ ،‬إﻻ أَ ﱠن ﻗَـ ْﻮ َل ﻋ َ‬ ‫(‬ ‫‪8‬‬ ‫)‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﻀﺒِﻄُﻮ َن ﻗَﺮاءَاﺗِِﻪ ِﰲ‬ ‫ﺼ َﺤ ًﻔﺎ َﻛﺎ َن اﻟﱡﺮَواةُ َﻋْﻨﻪُ ﻳَ ْ‬ ‫ﻗَﺮاءَاﺗﻪ َﻏ ْ َﲑ َﻣﱠﺮةٍ‪َ ،‬وَﻛﺘَـْﺒـﺘُـ َﻬﺎ ِﰲ ﻛﺘَﺎِﰊ( ‪ ،‬ﻳـُ َﻘ ِّﻮي أَ ﱠن ﻟَﻪُ ُﻣ ْ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.147‬‬ ‫)‪ (1‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠَﺔ‪ ،‬ص‪.265‬‬ ‫)‪ (2‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ﺻﻘِﯾﻠﺔ‪ ،‬ص‪.501‬‬ ‫)‪ (3‬اﻟﻠﱠ ِﺑﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫آن اﻟﻛ َِر ِﯾم"‪.245 ،‬‬ ‫)‪ (4‬ﺣِ ﻣِ ﯾﺗُو‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ﱠﻣ ِﺔ ِ‬ ‫اﻹﺳْﻼﻣِ ﯾﱠ ِﺔ ﻓِﻲ َرﺳ ِْم اﻟﻘ ْر ِ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫آن اﻟﻛ َِر ِﯾم"‪.245،246 ،‬‬ ‫)‪ (5‬ﺣِ ﻣِ ﯾﺗُو‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ُ ﱠﻣ ِﺔ ْ ِ‬ ‫اﻹﺳْﻼﻣِ ﯾﱠ ِﺔ ﻓِﻲ َرﺳ ِْم اﻟﻘ ْر ِ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫آن ا ْﻟﻛ َِر ِﯾم"‪.16 ،‬‬ ‫ر‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ْم‬ ‫ﺳ‬ ‫ر‬ ‫ِﻲ‬ ‫)‪ْ (6‬اﻟ َﺣ َﻣدُ‪ُ " ،‬ﺟﮭُو ُد ْاﻷ ُ ﱠﻣ ِﺔ ﻓ َ ِ ْ ِ‬ ‫ﯾن‪.569،568 :3 ،‬‬ ‫)‪ (7‬أَﺑُو َد ُاو َد‪ُ ،‬ﻣ ْﺧﺗَﺻ َُر اﻟﺗ ﱠ ْﺑ ِﯾ ِ‬ ‫يِ‪َ ،‬‬ ‫ﻏﺎﯾَﺔُ اﻟ ِّﻧﮭَﺎﯾَﺔِ‪.615 :1 ،‬‬ ‫)‪ (8‬اﺑْنُ ْاﻟ َﺟزَ ِر ّ‬ ‫‪252‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِِ ِ‬ ‫اﳉﺰِر ِي ِﰲ ﺗَـﺮ َﲨَِﺔ َﻋﺒ ِﺪ اﻟْﻤﻠِ ِ‬ ‫ﻚ ﺑْ ِﻦ ﻗَ ِﺮ ٍ‬ ‫ﺻ َﻤﻌِ ِّﻲ‪َ " :‬رَوى اﻟْ ِﻘَﺮاءَ َة َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ َوأَِﰊ‬ ‫ﻳﺐ ْاﻷَ ْ‬ ‫ُﻛﺘُﺒﻬ ْﻢ‪َ ،‬وﻣْﻨﻪُ ﻗَـ ْﻮ ُل اﺑْ ِﻦ ََْ ّ ْ ْ َ‬ ‫)‪(1‬‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ ﻣﺎﻟِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ﺎﻋﻴﻞ ﺑْ ِﻦ أَِﰊ أَُوﻳْ ٍ‬ ‫ﻚ ﺑْ ِﻦ‬ ‫ﺲ اﻟْ َﻤ َﺪِِﱐّ‪" :‬اﺑْ ُﻦ أُ ْﺧ َ‬ ‫َﻋ ْﻤﺮو‪َ ،‬وﻟَﻪُ َﻋْﻨـ ُﻬ َﻤﺎ ﻧُ ْﺴ َﺨﺔٌ" ‪َ ،‬وﻗَـ ْﻮﻟُﻪُ ﰲ ﺗَـ ْﺮ َﲨَﺔ إ ْﲰَ َ‬ ‫أَﻧَ ٍ‬ ‫ﺲ‪ ،‬ﻗَـَﺮأَ َﻋﻠَﻰ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪َ ،‬وﻟَﻪُ َﻋْﻨﻪُ ﻧُ ْﺴ َﺨﺔٌ")‪.(2‬‬ ‫ﺎت اﻟﱠِﱵ ﺗَـﺮ َﲨ ِ ِ ِ‬ ‫اﻟﱰ ِاﺟ ِﻢ واﻟﻄﱠﺒـ َﻘ ِ‬ ‫َْْ‬ ‫ﺖ ﻟ ِْﻺ َﻣﺎم َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ َﱂْ ﺗَ ْﺬ ُﻛ ْﺮ أَ ﱠن ﻟَﻪُ ُﻣ َﺆﻟﱠًﻔﺎ ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬وإِ َذا َﻛﺎ َن ﻟَﻪُ‬ ‫ﺐ ﱠَ َ َ‬ ‫ ُﻛﺘُ ُ‬‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ اﻟْ َﻤﺜَﺎﺑَِﺔ اﻟﱠِﱵ ذَ َﻛَﺮَﻫﺎ ﻟَﻪُ أَﺑُﻮ ُﳏَ ﱠﻤ ٍﺪ‬ ‫ُﻣ َﺆﻟﱠ ٌ‬ ‫ﻮﺻﺎ َوأَ ﱠن َ‪ル‬ﻓ ًﻌﺎ َﻛﺎ َن ﺑِﺘِْﻠ َ‬ ‫ﻒ‪ ،‬ﻓَ َﻜْﻴ َ‬ ‫ﺼ ً‬ ‫ﻒ ﻳَـ ْﻐ َﻔ ُﻞ ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔُ َﻋ ْﻦ ذ ْﻛ ِﺮِﻩ؟ ُﺧ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ﻒ اﻟْ َﻤ َﺪِِﱐّ‪.‬‬ ‫ﻴﺐ ِﰲ اﻃَّﻼﻋﻪ‪َ ،‬وَﻣ ْﻌ ِﺮﻓَﺘﻪ اﻟﱠﺮاﺳ َﺨﺔ ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻤ ْﺮ ُﺳﻮم ِﰲ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫ ِﻣﻦ ﻋﺎدةِ أَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ ُﻛﺘﺒِ ِﻬﻢ ِﻋْﻨ َﺪ ﻣﺎ ﻳـْﻨـ ُﻘﻠُﻮ َن ﻣﺮِوﱠ‪ِ レ‬‬‫ت ْاﻷَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ ْاﻷََواﺋِ ِﻞ‪ ،‬ﻳـَﺘَـ َﻔﻨﱠـﻨُﻮ َن ِﰲ اﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ َﻋْﻨـ ُﻬ ْﻢ؛‬ ‫ْ ََ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ‬ ‫َْ‬ ‫ُ ْ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِ ِ ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻓَـﺘَﺎرًة ﻳﺼ ِﺮﺣﻮ َن ِ‪ヨ‬ﺳ ِﻢ ِْ ِ‬ ‫ﺼِّﺮ ُﺣﻮ َن ِ‪ِْ ヨ‬ﲰ ِﻪ‬ ‫ْ‬ ‫اﻹ َﻣﺎم ُدو َن ﻛﺘَﺎﺑﻪ‪َ ،‬و َ‪َ ラ‬رًة ﻳـَ ْﻘﺘَﺼ ُﺮو َن َﻋﻠَﻰ ذ ْﻛ ِﺮ ﻛﺘَﺎﺑﻪ‪َ ،‬و َ‪َ ラ‬رًة أُ ْﺧَﺮى ﻳُ َ‬ ‫َ ُ َّ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﺢ ِ‪ِْ ヨ‬ﲰ ِﻪ‪.‬‬ ‫ﺼ ِﺮ ِ‬ ‫ﺼﻨﱠـ ًﻔﺎ ﻟَ ُﺬﻛَﺮ ِﰲ إِ ْﺣ َﺪى ِرَو َا‪レ‬ﺗﻪ‪ ،‬أَْو َﻋﻠَﻰ ْاﻷَﻗَ ِّﻞ ذُﻛَﺮ ﻛﺘَﺎﺑُﻪُ ُدو َن اﻟﺘﱠ ْ‬ ‫َوﻛﺘَﺎﺑﻪ َﻣ ًﻌﺎ‪ ،‬ﻓَـﻠَ ْﻮ أَ ﱠن ﻟَﻪُ ُﻣ َ‬ ‫ِ ٍ ِ ِ ِ‬ ‫اﻹﻣﺎم اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱠ ﻧَـ َﻘﻞ ﻋ ِﻦ ِْ ِ ِ‬ ‫ َو َﻋﻠَﻰ ﻓَـ ْﺮ ِ‬‫ﺻﺎ ﻃَ ِﻮﻳﻠَﺔً ِﰲ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺼﻮ ً‬ ‫اﻹ َﻣﺎم َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ ﻧُ ُ‬ ‫ض ُو ُﺟﻮد ُﻣ َﺆﻟﱠﻒ ﻟ ِْﻺ َﻣﺎم َ‪ル‬ﻓ ٍﻊ‪ ،‬ﻓَِﺈ ﱠن ِْ َ َ‬ ‫اﻹﻣﺎم أَﺑﻮ داود ِﰲ ا ْﳍِﺠﺎ ِء‪ ،‬ﻓَﻠِﻤﺎ َذا َﱂ ﻳ ِﺸﲑا إِ َﱃ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ‪ ،‬وﻟَﻮ ﻟِﻤﱠﺮٍة و ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺣ َﺪةٍ؟‬ ‫اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬و َﻋ ﱠﻮ َل َﻋﻠَْﻴﻪ ِْ َ ُ ُ َ ُ َ‬ ‫َ‬ ‫َْ َ َ‬ ‫َ ُْ َ‬ ‫‪5‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮ ِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫اﻟْﻤﺒﺤ ُ ِ ِ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ‬ ‫ي‬ ‫اﻟﺴ َﻤ ُ‬ ‫ﺎت اﻟ َْﻌﺎ ﱠﻣﺔُ ﻟ َﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟ ُْﻤ ْ‬ ‫َْ َ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ﺚ اﻟ ﱠﺮاﺑ ُﻊ‪ّ :‬‬ ‫ﻳـﻌ ﱡﺪ اﻟْ َﻘﺮ ُن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ﻫﻮ اﻟْﻌﺼﺮ اﻟ ﱠﺬﻫِﱯ ﻟِﻠﺘﱠ ْﺪ ِوﻳ ِﻦ ِﰲ ﻋﻠُﻮِم اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ات‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﻛﺎ َن ﻟُِﻘﱠﺮ ِاء اﻟْ َﻘ ْﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ أَ ْﺳﺒَ ِﻘﻴﱠﺔُ اﻟﺘﱠ ْﺪ ِوﻳ ِﻦ ِﰲ ِﻋ ْﻠ ِﻢ‬ ‫َُ َ َْ َ ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫َُ ْ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫وﻋ ِﻪ اﻟْﻤﺨﺘَﻠ َﻔ ِﺔ؛ ﻓَﻌِْﻠﻢ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ أَﱠو ُل ﻣﻦ د ﱠو َن ﻓ ِﻴﻪ ﻋﺒ ُﺪ ﷲ ﺑﻦ ﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ اﻟﺸ ِ‬ ‫ات ﺑُِﻔﺮ ِ‬ ‫ﺎج َﻛﺎ َن اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ﱡﻲ‬ ‫ﱠﺎﻣ ﱡﻲ‪َ ،‬و ِﻋ ْﻠ ُﻢ اﻻ ْﺣﺘِ َﺠ ِ‬ ‫ُْ‬ ‫َْ َ‬ ‫ُْ َ‬ ‫َْ‬ ‫ُ ْ‬ ‫ََ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎح )ت‪130 .‬ه‪747/‬م(‪َ ،‬و ِﻋ ْﻠ ُﻢ اﻟْ َﻌ َﺪد َد ﱠو َن ﻓ ِﻴﻪ‬ ‫ﻧﺼ ٍ‬ ‫أَﱠو َل َﻣ ْﻦ َد ﱠو َن ﻓﻴﻪ‪َ ،‬وﻋ ْﻠ ُﻢ اﻟْ َﻮﻗْﻒ أَﱠو ُل َﻣ ْﻦ َد ﱠو َن ﻓﻴﻪ َﺷْﻴـﺒَﺔُ ﺑْ ُﻦ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎب َﻋ َﻮ ِاﺷ ِﺮ‬ ‫ﺎب اﻟْ َﻌ َﺪد‪َ ،‬وﻗَـﺘَ َﺎدةُ ﺑْ ُﻦ َد َﻋ َﺎﻣﺔَ )ت‪118 .‬ه‪737/‬م( ﻛﺘَ َ‬ ‫ُﺧ َﻮﻳْﻠ ُﺪ ﺑْ ُﻦ َﻣ ْﻌ َﺪا َن )ت‪104 .‬ه‪722/‬م( ﻛﺘَ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳉﺤ َﺪ ِر ﱡ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼَﺮِة)‪.(3‬‬ ‫ﺎب َﻋ َﺪد ْاﻵ ِي َو ْاﻷَ ْﺟَﺰاء َﻋ ْﻦ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫اﻟْ ُﻘ ْﺮآن‪َ ،‬و َﻋﺎﺻ ٌﻢ َْ ْ‬ ‫ي ﻛﺘَ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮ ِن اﻟﺜ ِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ي ِﰲ ْاﻷُ ُﻣﻮِر ْاﻵﺗِﻴَ ِﺔ‪:‬‬ ‫اﻟﺴ َﻤ ُ‬ ‫ﺎت اﻟ َْﻌﺎ ﱠﻣﺔُ ﻟ َﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟ ُْﻤ ْ َ‬ ‫َوﺗَـﺘَـﻠَﺨ ُ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠﺺ ّ‬ ‫ِ‬ ‫ ْاﻋﺘَﻤ َﺪ ﻋﻠَﻤﺎء اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ْاﻷَواﺋِﻞ ﻋﻠَﻰ اﻟْﻤﺼ ِ‬‫ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺖ ِﰲ َزَﻣ ِﻦ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ‪،W‬‬ ‫ﻒ ْاﻷُﱠﻣ َﻬﺎت اﻟﱠِﱵ ُﻛﺘﺒَ ْ‬ ‫َ ُ َ‬ ‫َ َُُ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ‪َ -‬ذات أَ َِﳘﻴﱠ ٍﺔ ‪ヨ‬ﻟِﻐَ ٍﺔ ﻗَ ِ‬ ‫واﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺎﻃ َﻌ ٍﺔ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ‪َ ،‬وﻧـَ َﻘﻠُﻮا ِﻣْﻨـ َﻬﺎ َﻣﺎ‬ ‫ﻮﺧ ِﺔ ِﻣْﻨـ َﻬﺎ‪َ ،‬وﻫ َﻲ ‪-‬ﺑَِﻼ َﺷ ٍّ‬ ‫ﻒ اﻟْ َﻤْﻨ ُﺴ َ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ُ ّ َ‬ ‫ﻳـﻌﺘَﻤ ُﺪ ﻋﻠَﻴ ِﻪ ِﰲ رﺳ ِﻢ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْﻴَـ ْﻮَم‪.‬‬ ‫ُْ َ َ ْ َ ْ َ َ‬ ‫ﻒ اْﻷَﺳﺎس اﻟﱠ ِﺬي ﻧـَ َﻘﻞ ﺻﻮرَة اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﺘُ ِﻖ‪،‬‬ ‫ﺼﻨﱠـ َﻔ ُ‬ ‫ ﺗـُ َﻌ ﱡﺪ ُﻣ َ‬‫َ َُ ُ َ‬ ‫ﺎت اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮع اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪.‬‬ ‫ﺿِ‬ ‫ﻳﻦ ِﰲ ﺗَ ْﺪ ِوﻳ ِﻦ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔﺎ ْﻢ ِﰲ َﻣ ْﻮ ُ‬ ‫َوﻋ َﻤ َﺎد اﻟْ ُﻤﺘَﺄَ ّﺧ ِﺮ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف ﺑِ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺐ ا ْﳍِ َﺠ ِﺎء‪ ،‬أَْو ِﻫ َﺠ ِﺎء‬ ‫ﺖ ﺗـُ ْﻌَﺮ ُ‬ ‫ﺖ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮِن ِﰲ ﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ﺐ اﻟﱠِﱵ أُﻟَّﻔ ْ‬ ‫ اﻟْ ُﻜﺘُ ُ‬‫ﺎب ِ‬ ‫)ﻫﺠﺎء اﻟْﻤ ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫اﳊﺎ ِر ِ‬ ‫اﻟْﻤ ِ ِ‬ ‫ث اﻟ ﱠﺬﻣﺎ ِر ِي‪ ،‬وﻛِﺘَ ِ‬ ‫)ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨ ِﱠﺔ(‬ ‫َ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ‪َْ ،‬ﳓ َﻮ‪ :‬ﻛﺘَﺎب َ ُ َ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ( ﻟﻴَ ْﺤ َﲕ ﺑْ ِﻦ َْ‬ ‫َ ّ َ‬ ‫يِ‪َ ،‬‬ ‫ﻏﺎﯾَﺔُ اﻟ ِّﻧﮭَﺎ َﯾﺔِ‪.470 :1 ،‬‬ ‫)‪ (1‬اﺑْنُ ْاﻟ َﺟزَ ِر ّ‬ ‫يِ‪َ ،‬‬ ‫ﻏﺎﯾَﺔُ اﻟ ِّﻧﮭَﺎﯾَﺔِ‪.162 :1 ،‬‬ ‫)‪ (2‬اﺑْنُ ْاﻟ َﺟزَ ِر ّ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ُ‬ ‫ي‬ ‫ر‬ ‫ﮭ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ِﻲ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﺛ‬ ‫اﻟ‬ ‫ن‬ ‫ر‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ِﻲ‬ ‫ﻓ‬ ‫ء‬ ‫ا‬ ‫ِر‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫و‬ ‫ء‬ ‫ا‬ ‫ر‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫م‪،‬‬ ‫ﻣ‬ ‫ر‬ ‫ط‬ ‫د‬ ‫ﻣ‬ ‫أ‬ ‫ﺎﺟ ْﺳﺗِﯾر‪َ ،‬ﺟﺎﻣِ َﻌﺔُ ْاﻷ َ ْزھ َِر ‪2011‬م(‪ ،‬ص‪.845‬‬ ‫َاتُ‬ ‫ﺟْ‬ ‫ﺣْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ﺳﺎ َﻟﺔُ ْاﻟ َﻣ ِ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫)ر َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ِ‬ ‫ِّ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ظ ُر‪ :‬ﻧَﺑِﯾل َ‬ ‫ِ‬ ‫‪253‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺲ‪ ،‬أَو ِ ِ‬ ‫ف ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎب ِ‬ ‫ِ‬ ‫ف اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫اﳊِ َﺠﺎ ِز َواﻟْﻌَِﺮ ِاق(‬ ‫ﻒ اﻟ ﱠﺸ ِﺎم َو ْ‬ ‫ﻒ‪َْ ،‬ﳓ َﻮ‪ :‬ﻛﺘَ ِ ْ‬ ‫ﻟ ْﻠﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ ْ ْ‬ ‫)اﺧﺘ َﻼ ُ َ َ‬ ‫اﺧﺘ َﻼ َ َ‬ ‫ِﻻﺑ ِﻦ ﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ اﻟﺸ ِ‬ ‫ﱠﺎﻣ ِّﻲ‪.‬‬ ‫ْ َ‬ ‫ﺼﻞ إِﻟَﻴـﻨَﺎ ِﻣْﻨـﻬﺎ َﺷﻲء‪ ،‬إِﱠﻻ أَ ﱠن اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ ﻣﺆﻟﱠَﻔﺎت اﻟْ َﻘ ِ‬‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺮن اﻟﺜ ِ‬ ‫ﺎت‬ ‫ﻒ َﻣ ْﻔ ُﻘ َ‬ ‫َُ‬ ‫َُ ُ‬ ‫ﱠﺎﱐ ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ﻮدةٌ‪َ ،‬ﱂْ ﻳَ ْ ْ َ ْ ٌ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﻼ ِﺣ َﻘﺔَ ِﰲ ِﻫﺠ ِﺎء اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﺖ‬ ‫ﺖ َﻣﺎ َﺟﺎءَ ِﰲ ﺗِْﻠ َ‬ ‫ﻚ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت ِرَواﻳَﺔً‪َ ،‬وﻣ َﻦ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت اﻟﱠِﱵ ﻧـَ َﻘﻠَ ْ‬ ‫ﻒ ﻗَ ْﺪ ﻧـَ َﻘﻠَ ْ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ﲔ‪ ،‬واﻟْﻮ ِﺳﻴﻠَﺔُ إِ َﱃ َﻛ ْﺸ ِ‬ ‫ﻟَﻨَﺎ َﻣﺮِوﱠ‪ِِ レ‬ﻢ‪ :‬اﻟْﻤ ْﻘﻨِ ُﻊ‪ ،‬وﳐُْﺘَ َ ِ ِ‬ ‫ﺼ ِﻘﻴﻠَﺔُ‪َ ،‬و َﻏ ْﲑَُﻫﺎ‪.‬‬ ‫ﻒ اﻟْ َﻌ ِﻘﻴﻠَ ِﺔ‪َ ،‬واﻟ ﱡﺪ ﱠرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ْ ْ ُ َ‬ ‫ﺼ ُﺮ اﻟﺘﱠـْﺒﻴ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ ِﰲ اﻟْ َﻘﺮن اﻟﺜ ِ‬ ‫ﺻﻒ اﻟﻈﱠَﻮاﻫ ِﺮ‪َ ،‬و َ‪ル‬د ًرا َﻣﺎ ﺗـُ ْﻌ َﲎ‬ ‫ﱠﺎﱐ َﻛﺎﻧَ ْ‬ ‫ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔ ُ‬‫ﺎت َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺖ ﺗـَُﺮّﻛ ُﺰ َﻋﻠَﻰ َو ْ‬ ‫ﻮل اﻟ ﱡﺪ ْﻛﺘ ِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫اﳊﻤ ُﺪ‪" :‬وﻳـْﺒ ُﺪو أَ ﱠن ﻋُﻠَﻤﺎء اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ اﻟْﻤﺘَـ َﻘ ِّﺪ ِﻣ َ ِ‬ ‫ﺎﺟﺔً‬ ‫ﲔ َﱂْ َﳚ ُﺪوا َﺣ َ‬ ‫ي َْ َ َ َ‬ ‫ﻮر َﻏﺎﱎُ ﺑْ ُﻦ ﻗَﺪﱡوِر ٍّ‬ ‫ََ ْ ُ‬ ‫ﺑﺘَـ ْﻌﻠﻴﻠ َﻬﺎ‪ ،‬ﻳـَ ُﻘ ُ ُ ُ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎس ﻋﻠَﻰ اﻟْ َﻘﻮ ِ‬ ‫اﻋ ِﺪ اﻟﱠِﱵ وﺿﻌﻬﺎ ِﰲ وﻗْ ٍ‬ ‫ﺖ‬ ‫ُﻣﻠ ﱠﺤﺔً ﺗَ ْﺪﻓَـﻌُ ُﻬ ْﻢ إِ َﱃ ُﳏَ َﺎوﻟَﺔ إِﳚَﺎد ﺗَـ ْﻌﻠ ٍﻴﻞ ﻟ ُﻜ ِّﻞ َﻣﺎ َﺟﺎءَ َﻏ ْ َﲑ ُﻣْﻨـ َﻘ ٍ َ‬ ‫َ َََ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻂ ﺻﻮِر ِﻫﺠ ِﺎء اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت ِﰲ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧِﻴﱠ ِﺔ‪،‬‬ ‫َﺧ ٍﺮ ﻋُﻠَ َﻤﺎءُ اﻟْ َﻌَﺮﺑِﻴﱠﺔ‪َ ،‬وَﻛﺎ َن َﳘﱡ ُﻬ ُﻢ ْاﻷَﱠو ُل ُﻫ َﻮ َ‬ ‫ُﻣﺘَﺄ ّ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺿْﺒ َ ُ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ اﻟْﻐَﺎﻳَﺔَ")‪.(1‬‬ ‫ﻓَـﺒَـﻠَﻐُﻮا ِﰲ َذﻟ َ‬ ‫ﺾ ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ أَﺛْـﻨ ِﺎء و ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﺾ اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫ِ ٍ‬ ‫ﻀﺒَﺔً ﻟِﺒَـ ْﻌ ِ‬ ‫ﺎت ِﰲ‬ ‫ﻮم ﺗَـ ْﻌﻠ َﻴﻼت ُﻣ ْﻘﺘَ َ‬ ‫َ َ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﺻﻔ ِﻬ ُﻢ اﻟﱡﺮ ُﺳ َ‬ ‫َ‬ ‫َوﻟَﻜﻨـﱠﻨَﺎ َﳒ ُﺪ ﻟﺒَـ ْﻌ ِ ُ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ﱠِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻫﺮ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪ ،‬وَْﳛﺘَ ﱡﺞ َﳍَﺎ ﺑِﻠُﻐَ ِﺔ اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ب)‪ِ ،(2‬ﳑﱠﺎ‬ ‫َ‬ ‫َﻣ َﻮاﺿ َﻊ ُﻣ َﻌﻴﱠـﻨَﺔ‪َ ،‬وﻣْﻨـ ُﻬ ُﻢ ْاﻹ َﻣ ُﺎم اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ اﻟﺬي َﻛﺎ َن ﻳـُ َﻌﻠّ ُﻞ َﻣﻈَ َ‬ ‫ََ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﺪا ِﰲ ﻣﺒﺎﺣﺜَِﺔ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ‪ ،‬دو َن ِاﻻﻗْﺘِﺼﺎ ِر ﻋﻠَﻰ ﲨَْ ِﻊ اﻟْﻤﻮ ِ‬ ‫اﺿ ِﻊ‪َ ،‬و ِاﻻ ْﻛﺘِ َﻔ ِﺎء‬ ‫ْ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ﻳُ َﺸ ّﻜ ُﻞ ﻧـَ ْﻘﻠَ ًﺔ ﻧـَ ْﻮﻋﻴﱠﺔً‪َ ،‬وﺗَﻄَﱡﻮًرا َﺟﺪ ً َُ َ‬ ‫ََ‬ ‫ﺻ ِﻔ َﻬﺎ)‪.(3‬‬ ‫ﺑَِﻮ ْ‬ ‫ي ِﰲ َﺷﺮِﺣ ِﻪ )اﻟْﻮ ِﺳﻴﻠَﺔُ إِ َﱃ َﻛ ْﺸ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْ َﻌ ِﻘﻴﻠَ ِﺔ( أَﻗْـ َﻮ ًاﻻ َﻛﺜِ َﲑةً ﻟِْﻠ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ِّﻲ ِﻣ ْﻦ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺒِ ِﻴﻞ‪،‬‬ ‫َوﻗَ ْﺪ ﻧـَ َﻘ َﻞ اﻟ ﱠﺴ َﺨﺎ ِو ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ )‪(5‬‬ ‫ٍ )‪(4‬‬ ‫ﺐ )ت‪291 .‬ه‪904/‬م(‬ ‫ﻒ ﺑْ ُﻦ ِﻫ َﺸ ٍﺎم اﻟْ َﻘﺎر ُ‬ ‫ﻳَ ْﺬ ُﻛ ُﺮَﻫﺎ َﻋْﻨﻪُ ُﻣﺒَ َ‬ ‫ﺎﺷَﺮةً أَﺑُﻮ ﻋُﺒَـْﻴﺪ ‪َ ،‬و َﺧﻠَ ُ‬ ‫ئ ‪ .‬أَﱠﻣﺎ ﺛـَ ْﻌﻠَ ٌ‬ ‫ﻓَـﻴ ْﺬ ُﻛﺮ أَﻗْـﻮ َال اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ِﻲ ذَات اﻟﻄﱠﺎﺑ ِﻊ اﻟﻠﱡﻐَ ِﻮ ِ ِ ِ ٍ‬ ‫ﺻﺤ ِ‬ ‫ﺎب اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ِّﻲ)‪.(6‬‬ ‫ي ﺑ َﻮاﺳﻄَﺔ‪ ،‬أَ ْي‪َ :‬ﻋ ْﻦ ﻃَ ِﺮ ِﻳﻖ أَ ْ َ‬ ‫َ ّ َ َ‬ ‫ّ‬ ‫َ ُ َ‬ ‫ﻒ ﻗَ َ ِ‬ ‫وِﻣﻦ ْاﻷَ ْﻣﺜِﻠَ ِﺔ َﻋﻠَﻰ ﺗَـ ْﻌﻠِ َﻴﻼ ِت اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ِﻲ‪ :‬روى اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ ﺑِﺴﻨَ ِﺪ ِﻩ َﻋﻦ َﺧﻠَ ٍ‬ ‫ﻮل‪:‬‬ ‫ﺖ اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ﱠﻲ ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﺎل‪َ " :‬ﲰ ْﻌ ُ‬ ‫ْ‬ ‫َ ّ ََ‬ ‫َ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻒ؛ ﻟِْﻠﻴ ِﺎء اﻟﱠِﱵ ِﰲ ْ ِ‬ ‫إِﱠﳕَﺎ َﻛﺘَـﺒﻮا "أَ ۡﺣﯿَﺎ" ]اﳌﺎﺋﺪة ‪ْヨِ [32/5‬ﻷَﻟِ ِ‬ ‫ﺎل‪:‬‬ ‫ﲔ َ‪レ‬ءَﻳْ ِﻦ‪ ،‬ﻗَ َ‬ ‫اﳊَْﺮف‪ ،‬ﻓَ َﻜ ِﺮُﻫﻮا أَ ْن َْﳚ َﻤﻌُﻮا ﺑَْ َ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫)‪(7‬‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ "ٱﻟﺪ ۡﱡﻧﯿَ ۖﺎ" ]اﻟﺒﻘﺮة ‪َ ،[85/2‬و"ٱ ۡﻟﻌُ ۡﻠﯿَ ۗﺎ" ]اﻟﺘﻮﺑﺔ ‪. "[40/9‬‬ ‫َوَﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹﻣﺎم أَ‪ ヨ‬ﻋﻤ ٍﺮو ﻳـﻌﻠِّﻞ ﺑـﻌﺾ اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫ﺎت‪ ،‬وَﳚﻤﻊ اﻟْ ِﻤﺜَ َﺎﻻ ِن ْاﻵﺗِﻴ ِ‬ ‫ﲔ ﻟِ ِْﻺ َﻣ َﺎﻣ ْ ِ‬ ‫ﺎن ﺗَـ ْﻌﻠِﻴﻠَ ْ ِ‬ ‫ﲔ أَِﰊ‬ ‫َوَِﳒ ُﺪ َﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ﻚ ِْ َ َ َ َ ْ ُ َ ُ َ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫َ َْ ُ‬ ‫َ‬ ‫َﻋ ْﻤ ٍﺮو‪َ ،‬واﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ِّﻲ‪:‬‬ ‫ْاﻷَ ﱠو ُل‪ :‬ﻧـَ َﻘﻞ اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ ﻗَـﻮ َل أَِﰊ ﻋُﺒـْﻴ ٍﺪ َﻋْﻨـﻬﻤﺎ ِﰲ رﺳ ِﻢ‪َ " :‬وﻟُ ۡﺆﻟُ ٗﺆا" ]اﳊﺞ ‪ْヨِ [23/22‬ﻷَﻟِ ِ‬ ‫ﺎل أَﺑُﻮ‬ ‫ﺎل‪" :‬ﻗَ َ‬ ‫ﻒ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫َُ َ ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫ٍ‬ ‫وﻫﺎ ِﰲ "ﻛَﺎﻧُﻮاْ" ]اﻟﺒﻘﺮة ‪َ ،[10/2‬و"ﻗَﺎﻟُﻮا"ْ‬ ‫ﻋُﺒَـْﻴ ٍﺪ‪َ :‬وَﻛﺎ َن أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤﺮو ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﻮل‪ :‬إﳕَﺎ أَﺛْـﺒَـﺘُﻮا ﻓ َﻴﻬﺎ ْاﻷَﻟ َ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ َز ُاد َ‬ ‫ﺳﺔٌ ﻟُ َﻐ ِوﯾﱠﺔٌ ﺗ َ ِﺎرﯾﺧِ ﯾﱠﺔٌ‪ ،‬ص‪.349،348‬‬ ‫ﺳ ُم ا ْﻟ ُﻣ ْ‬ ‫)‪ْ (1‬اﻟ َﺣ َﻣدُ‪َ ،‬ر ْ‬ ‫َف‪ :‬د َِرا َ‬ ‫ﺻﺣ ِ‬ ‫ُ‬ ‫)‪ (2‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾﻠَﺔ‪ ،‬ص‪.284،192،105‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟ ﱠ‬ ‫ﺳﺧَﺎ ِو ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ث اﻟ ُﻣﺑَ ّﻛ ِِر اﻟ َﻣﻔﻘو ِد ﻣِ ْن ﺧِ َﻼ ِل ﱠ‬ ‫ﻖ َواﻟ ُﻣﺗَﺄ ِ ّﺧ ِر‪،‬‬ ‫ـﻲ ِ َوﺷ ُُرو ُﺣﮭَﺎ‪ :‬ﻗ َِرا َءة اﻟ َﻣ ْو ُرو ِ‬ ‫اﻟراﺋِﯾﱠﺔ ﻓِـﻲ َرﺳ ِْـم اﻟ ُﻣ ْ‬ ‫)‪ُ (3‬‬ ‫ﺻﺣ ِ‬ ‫ﻋ َﻣ ُر َﺣ ْﻣ َدانُ ‪ ،‬اﻟ َﻣﻧظو َﻣﺔ ﱠ‬ ‫َف ﻟِﻠﺷﱠﺎطِ ﺑِ ّ‬ ‫اﻟﻼﺣِ ِ‬ ‫‪https://journals.openedition.org/mideo/1502‬‬ ‫)‪ (4‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.260،192،165‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬اﻟ ﱠ‬ ‫ﺳﺧَﺎ ِو ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.299‬‬ ‫و‬ ‫َﺎ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﺳ‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ﱠ‬ ‫)‪ (5‬ﯾُ ْﻧ ُ‬ ‫ِ ﱡ‬ ‫)‪ (6‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾﻠَﺔُ‪ ،‬ص‪.319‬‬ ‫و‬ ‫َﺎ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﺳ‬ ‫اﻟ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ﱠ‬ ‫ظُ‬ ‫ِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.181 :2 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ِ‬ ‫)‪ (7‬اﻟدﱠا ﱡ‬ ‫‪254‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻮل‪ :‬إِﱠﳕَﺎ َزادوﻫﺎ ﻟِﻤ َﻜ ِ‬ ‫ﺎن ا ْﳍَْﻤَﺰةِ")‪.(1‬‬ ‫ﺎل‪َ :‬وَﻛﺎ َن اﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ﱡﻲ ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫]اﻟﺒﻘﺮة ‪ ،[25/2‬ﻗَ َ‬ ‫َُ َ‬ ‫واﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪ِ :‬ﰲ ﺗَـ ْﻔ ِﺴ ِﲑ ِز‪َ レ‬دةِ ْاﻷَﻟِ ِ‬ ‫ﻮﻣ ِﺔ‪ ،‬روى اﻟﺪ ِ‬ ‫ﱠاﱐﱡ ﺗَـ ْﻔ ِﺴ َﲑﻳْ ِﻦ َﳍَﺎ‪،‬‬ ‫ﻒ ﺑـَ ْﻌ َﺪ اﻟْ َﻮا ِو ِﰲ ا ْﳍَْﻤَﺰِة اﻟْ ُﻤﺘَﻄَِّﺮﻓَِﺔ اﻟْ َﻤ ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﻀ ُﻤ َ َ َ‬ ‫اﺿ ِﻊ ِﻷَﺣﺪِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ ْاﻷَﻟِﻒ ﺑـﻌ ِﺪ اﻟْﻮا ِو ِﰲ ﻫ ِﺬﻩِ اﻟْﻤﻮ ِ‬ ‫ﻮل "ورِﲰ ِ‬ ‫َو َﻋَﺰ ُ‬ ‫اﳘَﺎ إِ َﱃ أَِﰊ َﻋ ْﻤ ٍﺮو َواﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ِّﻲ‪َ ،‬ﺣْﻴ ُ‬ ‫ﺚ ﻳـَ ُﻘ ُ َ ُ َ‬ ‫َ‬ ‫َ ََ‬ ‫ُ َْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫َﻣ ْﻌﻨَـﻴَ ْ ِ‬ ‫ﻮرةُ ا ْﳍَْﻤَﺰِة‬ ‫ﲔ‪ :‬إِﱠﻣﺎ ﺗَـ ْﻘ ِﻮﻳَﺔً ﻟ ْﻠ َﻬ ْﻤَﺰِة ﳋََﻔﺎﺋ َﻬﺎ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ ﻗَـ ْﻮ ُل اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ِّﻲ‪َ ،‬وإِﱠﻣﺎ َﻋﻠَﻰ ﺗَ ْﺸﺒِﻴﻪ اﻟْ َﻮا ِو ‪-‬اﻟﱠِﱵ ﻫ َﻲ ُ‬ ‫ﺻَ‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ ْاﻷَﻟِﻒ ﺑـﻌ َﺪﻫﺎ َﻛﻤﺎ أ ِْ‬ ‫ُﳊَِﻘ ِ‬ ‫ﻚ‪َ ،‬وُﻫ َﻮ‬ ‫ﻚ‪ -‬ﺑَِﻮا ِو ْ‬ ‫ﺚ َوﻗَـ َﻌﺘَﺎ ﻃََﺮﻓًﺎ‪ ،‬ﻓَﺄ ْ‬ ‫اﳉَ ْﻤ ِﻊ‪ِ ،‬ﻣ ْﻦ َﺣْﻴ ُ‬ ‫ﺖ ﺑـَ ْﻌ َﺪ ﺗِْﻠ َ‬ ‫ِﰲ َذﻟ َ‬ ‫ُﳊ َﻘ ْ‬ ‫ُ َْ َ َ‬ ‫ﻗَـ ْﻮ ُل أَِﰊ َﻋ ْﻤ ِﺮو ﺑْ ِﻦ اﻟْ َﻌ َﻼ ِء‪َ ،‬واﻟْ َﻘ ْﻮَﻻ ِن َﺟﻴِّ َﺪ ِان")‪.(2‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت ﺧﺎ ﱠ ِ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ٍِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ‬ ‫ أَﻓْـَﺮَد ﻋُﻠَ َﻤﺎءُ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮن ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔ َ‬‫ﺻ ًﺔ ﺑﻈَﺎﻫَﺮٍة ُﻣ َﻌﻴﱠـﻨَﺔ ﻣ ْﻦ ﻇََﻮاﻫ ِﺮ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﻮﻟِِﻪ)‪.(3‬‬ ‫ﻒ اﺑْ ُﻦ َﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ‪َ ،‬وﲪََْﺰةُ‪َ ،‬واﻟْ ِﻜ َﺴﺎﺋِ ﱡﻲ ﻛِﺘَ ًﺎ‪ِ ヨ‬ﰲ َﻣ ْﻘﻄُ ِ‬ ‫أَﻟﱠ َ‬ ‫ﻮع اﻟْ ُﻘ ْﺮآن َوَﻣ ْﻮ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ ﻣﻌﻈَﻢ ِ ِ‬‫ِ‬ ‫ﻀ َﻬﺎ َﻣْﻨـ َﻘ ٌ‬ ‫ﻮل َﺷ َﻔ ِﻬﻴﺎ‪ ،‬ﰒُﱠ‬ ‫ﺖ َﻋ ْﻦ ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ َﻣﺄْ ُﺧﻮ َذةٌ ﻣ ْﻦ ُﻛﺘُﺒِ ِﻬ ْﻢ‪َ ،‬وﺑـَ ْﻌ ُ‬ ‫اﻟﺮَو َا‪レ‬ت اﻟﱠِﱵ ﻧُﻘﻠَ ْ‬ ‫ُْ ُ ّ‬ ‫د ِوﻧَﺖ‪ ،‬وﻧُِﻘﻠَﺖ ِﻣﻦ اﻟْﻤﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ﺎت ْ ِ ِ‬ ‫ت َﻻ ِﺣ ًﻘﺎ‪.‬‬ ‫اﳉَﺎﻣ َﻌﺔ اﻟﱠِﱵ ﻇَ َﻬَﺮ ْ‬ ‫ُّ ْ َ ْ َ ُ َ‬ ‫ ﺳﻠَﻚ ﺑـﻌﺾ أَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ وﺻ ِ ِ ِ ِ ِ ِ ِ‬‫ِِ ِ‬ ‫ﺎﻫ ْ ِ‬ ‫ﺎع ﺑـَ ْﻌ ِ‬ ‫ﺾ‬ ‫ﲔ؛ ْاﻷَﱠو ُل‪ :‬إِﺗْـﺒَ ُ‬ ‫َ ْ‬ ‫ﻒ َﻛْﻴﻔﻴﱠﺎت ﻛﺘَﺎﺑَﺔ اﻟْ َﻜﻠ َﻤﺎت اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ ّاﲡَ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ َ َْ ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ف‪ ،‬أَ ِو ِ ِ‬ ‫اﳊ ْﺬ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﻚ ِﻣﻦ ﻗَـﻮ ِ‬ ‫اﻋ ِﺪ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ اﻟْﻌُﺜْ َﻤ ِِ‬ ‫ﺎﱐّ‪َ ،‬واﻟﺜﱠ ِﺎﱐ‪:‬‬ ‫ّ‬ ‫اﻟْ َﻜﻠ َﻤﺎت ﺗَـ ْﺮ َﲨَﺔً ﻟ َﻤﺎ ﻓ َﻴﻬﺎ ﻣ َﻦ َْ‬ ‫اﻟﺰَ‪َ レ‬دة‪ ،‬أَْو َْﳓﻮ َذﻟ َ ْ َ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِاﻻ ْﻛﺘِ َﻔﺎء ﺑِﺮ ِْﲰ َﻬﺎ ُدو َن اﻟﺘﱠـ ْﻌ ِﻘ ِ‬ ‫ﻚ َﻛ َﻤﺎ ﻓَـ َﻌ َﻞ اﻟْﻐَﺎ ِزي‪،‬‬ ‫ﻴﺐ َﻋﻠَْﻴـ َﻬﺎ ﺑِ َﺸ ْﻲء‪ ،‬أَ ْي‪ :‬إِ َﻳﺮ ُاد َﻫﺎ َر ْﲰًﺎ َﻻ ﺗَـ ْﺮ َﲨَﺔً‪َ ،‬و َذﻟ َ‬ ‫ُ َ‬ ‫ۡ‬ ‫ۡ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ﺎل اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ُﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ب" ]اﻟﺒﻘﺮة‬ ‫ﺎل اﻟ ﱠﺪ ِاﱐﱡ‪َ " :‬وﻗَ َ‬ ‫ﺎل ْاﻷَﱠول‪ :‬ﻗَ َ‬ ‫ﻓَ ِﻤﺜَ ُ‬ ‫ب" ]اﻟﺒﻘﺮة ‪َ ،[49/2‬و"ٱﻟ ِﻌ َﻘﺎ ِ‬ ‫ﺲ‪" :‬ٱﻟ َﻌﺬا ِ‬ ‫ۡ ٰ‬ ‫ب" ]اﻟﺒﻘﺮة ‪َ ،[202/2‬و"ٱ ۡﻟﺒَ َﯿ َ‬ ‫ﺎر"‬ ‫‪َ ،[196/2‬و"ٱ ۡﻟ ِﺤ َ‬ ‫ﺎن" ]اﻟﺮﲪﻦ‪َ ،[4:‬و"ٱﻟ َﻐﻔﱠ ُﺮ" ] ٓ‬ ‫ﺴﺎ ِ‬ ‫ص ‪َ ،[66/38‬و"ٱ ۡﻟ َﺠﺒﱠ ُ‬ ‫ﺴﺎﻋَﺔُ" ]اﻷﻧﻌﺎم ‪ ،[31/6‬و"ٱﻟﻨﱠ َﮭ ِﺎر" ]آل ﻋﻤﺮان ‪َِ :[27/3‬ﻟِ ٍ‬ ‫ﻒ")‪.(4‬‬ ‫]اﳊﺸﺮ ‪َ ،[23/59‬و"ٱﻟ ﱠ‬ ‫َ‬ ‫ﺎب‪ِ :‬‬ ‫اﱐ‪" :‬وِﰲ ﻛِﺘَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫وِﻣﺜَ ُ ِ‬ ‫)ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨﱠ ِﺔ( اﻟﱠ ِﺬي َرَواﻩُ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ُﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺲ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِﺴ ﱡﻲ َﻋ ْﻦ أَ ْﻫ ِﻞ‬ ‫ﺎل اﻟﺜﱠﺎﱐ‪ :‬ﻗَـ ْﻮ ُل اﻟ ﱠﺪ ِّ َ‬ ‫َ‬ ‫ٰ‬ ‫اﻟْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪َ ٰ " :‬ھ ُﺮوتَ " ]اﻟﺒﻘﺮة ‪ ،[102/2‬و" ٰ َﻣ ُﺮ ۚ‬ ‫وتَ " ]اﻟﺒﻘﺮة ‪َ ،[102/2‬و"ﻗَ ُﺮ َ‬ ‫ون" ]اﻟﻘﺼﺺ ‪ :[28:76‬ﺑِﻐَ ِْﲑ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫أَﻟِ ٍ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬ر ْﲰًﺎ َﻻ ﺗَـ ْﺮ َﲨَﺔً")‪.(5‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺸ ٰﺌ َﺖُ " ]اﻟﺮﲪﻦ ‪ヨِ [24/55‬ﻟْﻴ ِﺎء ِﻣﻦ َﻏ ِْﲑ أَﻟِ ٍ‬ ‫َوَْﳓ َﻮ ﻗَـ ْﻮِل اﻟﺪ ِِ‬ ‫ﻚ َر َﲰَﻪُ اﻟْﻐَﺎ ِزي اﺑْ ُﻦ‬ ‫ﱠاﱐّ ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ‪" :‬ٱ ۡﻟ ُﻤﻨ ِ‬ ‫ﻒ‪َ " :‬وَﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫َ ْ‬ ‫ﺲ ِﰲ ﻛِﺘَﺎﺑِِﻪ")‪َ .(6‬وَْﳓ َﻮ ﻗَـ ْﻮِل أَِﰊ َد ُاوَد‪َ " :‬وَر َﺳ َﻢ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ُﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﻦ" ]اﻷﻧﻌﺎم‬ ‫ﺲ ُﻫﻨَﺎ‪" :‬أ َ ۡر َﺣﺎ ُم ٱ ۡﻷ ُﻧﺜَﯿَ ۡﯿ ِ‬ ‫‪ [143/6‬ﺑِﻐَ ِْﲑ أَﻟِ ٍ‬ ‫ﺎم" ]اﻷﻧﻔﺎل‬ ‫ﻒ‪َ ،‬ﻛ َﺬا َوﻗَ َﻊ ِﻋْﻨ َﺪﻩُ َر ْﲰًﺎ ُدو َن ﺗَـ ْﺮ َﲨٍَﺔ‪َ ،‬وُرِﺳ َﻢ ِﰲ ْاﻷَﻧْـ َﻔ ِﺎل‪َ " :‬وأ ُ ْوﻟُﻮاْ ٱ ۡﻷ َ ۡر َﺣ ِ‬ ‫ِ ِ ٍ )‪(7‬‬ ‫‪َِ [75/8‬ﻟِ ٍ‬ ‫ع اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ َوَرَد َﻛﺜِ ًﲑا‬ ‫اﳉَ ِﻤﻴ ِﻊ َﻟ‬ ‫ﻒ َوﻗَ َﻊ َﻫ َﺬا‪َ ،‬واﻟﱠ ِﺬي أَ ْﺧﺘَ ُﺎرﻩُ ِﰲ ْ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬وﷲُ أَ ْﻋﻠَ ُﻢ َﻛْﻴ َ‬ ‫ﻒ" ‪َ .‬واﻟﻨﱠـ ْﻮ ُ‬ ‫َﻋ ِﻦ اﻟْﻐَﺎ ِزي)‪.(8‬‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾ َﻠﺔُ‪ ،‬ص‪.363،260‬‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪ ،62،61 :2 ،‬اﻟ ﱠ‬ ‫ﺳﺧَﺎ ِو ﱡ‬ ‫)‪ (1‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.146 :2 ،‬‬ ‫)‪ (2‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ِﯾم‪ ،‬اﻟ ِﻔﮭ ِْرﺳْتُ ‪ ،‬ص‪.56‬‬ ‫)‪ (3‬اﺑْنُ اﻟﻧﱠد ِ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘﻧِ ُﻊ‪.76-74 :2 ،‬‬ ‫)‪ (4‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬اﻟ ُﻣﻘ ِﻧ ُﻊ‪.440،439 :1 ،‬‬ ‫)‪ (5‬أ َ ْ‬ ‫َﺎز ﱠ‬ ‫ي‪ :‬أَن اﻟﻐ ِ‬ ‫ي ﻟ ْم ﯾَﻘل‪ِ :‬إﻧ َﮭﺎ ﺑِﻐَﯾ ِْر أﻟِفٍ ‪َ ،‬وﻟ ِﻛﻧﮫُ ﻛﺗﺑَ َﮭﺎ ﺑِﺎﻟ َﺣذفِ ‪ .‬اﻟدﱠا ِﻧ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪َ .113 :2 ،‬وﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ظ ُر‪.219 :2 :‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫)‪ (6‬اﻟ ِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﱠ‬ ‫ﯾن‪.520،521 :3 ،‬‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫اﻟ‬ ‫َر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﻣ‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (7‬أَﺑُو َد ُ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ظ ُر‪ :‬ﱠ‬ ‫)‪ (8‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ﺻﻘِﯾ َﻠﺔُ‪ ،‬ص‪.420‬‬ ‫اﻟﻠﺑِﯾبُ ‪ ،‬اﻟد ﱠﱡرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫‪255‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ ِ ِ ِِ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ ِ‬ ‫ﺺ ﺑـﻌﺾ اﻟْﻤﺆﻟِِّﻔﲔ ِ‪ヨ‬ﻟﻨﱠـ ْﻘ ِﻞ ﻋﻦ ﻣ ِ‬ ‫ﺼ َ‬ ‫ ْ‬‫اﺧﺘَ ﱠ َ ْ ُ ُ َ َ‬ ‫ﻒ ﺑ َﻌْﻴﻨ َﻬﺎ‪َْ ،‬ﳓ َﻮ َﻣﺎ َ‬ ‫َْ َ َ‬ ‫ﺻﻨَـ َﻌﻪُ اﻟْﻐَﺎزي ﰲ ﻛﺘَﺎﺑﻪ )ﻫ َﺠﺎءُ‬ ‫ِ ﱠِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ﲨﻴ ِﻊ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ‪.‬‬ ‫ﺲ َﻋ ْﻦ َ َ َ‬ ‫اﻟ ﱡﺴﻨﱠﺔ(‪ ،‬اﻟﺬي َرَواﻩُ َﻋ ْﻦ أَ ْﻫﻞ اﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ َو ْﺣ َﺪ ُﻫ ْﻢ‪َ ،‬وﻟَْﻴ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن ﻣﺒﻨِﻴﱠﺔٌ ﻋﻠَﻰ اﻟﻨﱠﻈَ ِﺮ ِﰲ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧِﻴﱠ ِﺔ‪ ،‬أَ ِو اﻟْ ُﻤْﻨـﺘَ َﺴ َﺨ ِﺔ ِﻣْﻨـ َﻬﺎ‪،‬‬ ‫ْ َْ َ‬ ‫ َﻣﺎ ﱠدةُ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔ َ‬‫َ َ‬ ‫ﺐ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ﺗَـْﻨـ ُﻘﻞ ﻋ ِﻦ ْاﻷَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ اﻟْﻤﺘـ َﻘ ِّﺪ ِﻣﲔ رْؤﻳـﺘـﻬﻢ رﺳﻢ اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت ِﰲ‬ ‫َوُﻫﻨَ َ‬ ‫ُ َ‬ ‫ﻮص َﻛﺜ َﲑةٌ ِﰲ ُﻛﺘُ ِ ْ‬ ‫ﺼ ٌ‬ ‫ﺎك ﻧُ ُ‬ ‫َ‬ ‫ُ َ َ ُ ََ ُ ْ َ ْ َ‬ ‫اﳉﺤ َﺪ ِر ﱡ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْﻤ ِ ِ‬ ‫ﻒ ِْ‬ ‫ﻮل‪:‬‬ ‫اﻹ َﻣ َﺎم ِﰲ أَ ْﻛﺜَـَﺮ ِﻣ ْﻦ َﻣ ْﻮ ِﺿ ٍﻊ‪ ،‬ﻓَ َﻜﺎ َن ﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﺼ َﺤ َ‬ ‫ي ﺑُِﺮْؤﻳَﺘﻪ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫ﺻﱠﺮ َح َﻋﺎﺻ ٌﻢ َْ ْ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻚ وِﺟ َﺪ ِﰲ ِْ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم")‪َ ،(2‬وﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﻒ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ﺑْ ِﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن ‪َ ،(1)"W‬وﻳـَ ُﻘ ُ‬ ‫ﻮل‪ُ " :‬ﻛﻞﱡ‬ ‫" َرأَﻳْ ُ‬ ‫ﺖ ِﰲ ُﻣ ْ َ‬ ‫ﻮل‪َ " :‬ﻛ َﺬﻟ َ ُ‬ ‫)‪(3‬‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫َﺷﻲ ٍء ِﰲ ِْ ِ‬ ‫ﻒ‬ ‫ﻒ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ‪َ ، "...‬وأَ ْﻛﺜَـ ُﺮ إِ َﺣ َﺎﻻﺗﻪ اﻟﱠِﱵ َوَرَد ْ‬ ‫ت ِﰲ اﻟْ ُﻤ ْﻘﻨ ِﻊ َﻋﻠَﻰ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫اﻹ َﻣﺎم ُﻣ ْ َ‬ ‫ْ‬ ‫ِ ِ )‪(4‬‬ ‫ْاﻹ َﻣﺎم ‪.‬‬ ‫اﳊ ِﺪ ِ‬ ‫ﺎل‪ِ" :‬ﰲ ِْ ِ‬ ‫ﻳﺪ‪ُ " :‬ھ َﻮ ٱ ۡﻟﻐَ ِﻨ ﱡﻲ" ]‪ [24/57‬ﺑﺰ‪レ‬دة " ُھ َﻮ"‪َ ،‬وِﰲ اﻟ ﱠﺸ ْﻤ ِ‬ ‫ﺲ‪:‬‬ ‫ي َﻋ ْﻦ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ أَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫اﻹ َﻣﺎم‪ِ :‬ﰲ َْ‬ ‫َوُرِو َ‬ ‫ﺎف" ]‪ヨِ [15/91‬ﻟْ َﻮا ِو")‪.(5‬‬ ‫" َو َﻻ ﯾَ َﺨ ُ‬ ‫واﻟﱡﺮْؤﻳﺔُ ﻟَﻴﺴﺖ ﻣ ْﻘﺼﻮرًة ﻋﻠَﻰ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﻒ ْاﻷَﻣﺼﺎ ِر‪ ،‬وإِﱠﳕَﺎ ﺗَ ْﺸﻤﻞ ﻣ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَِﺔ \‪َْ ،‬ﳓ َﻮ ﻗَـ ْﻮِل‬ ‫ﻒ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺼﺎﺣ َ‬ ‫َ َ َْ ْ َ َُ َ َ َ‬ ‫َُ َ َ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺖ ِﰲ ﻣ ْ ِ‬ ‫ُﰊ ﺑْ ِﻦ َﻛ ْﻌ ٍ‬ ‫ﻠﺮ َﺟ ٰﯩ ِﻞ(‪،‬‬ ‫ﻠﺮ َﺟﺎ ِل" ]اﻟﺒﻘﺮة ‪ ،[228/2‬ﻛِﺘَﺎ َُﺎ‪َ ) :‬و ِﻟ ِ ّ‬ ‫ﺐ‪َ " :‬و ِﻟ ِ ّ‬ ‫اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ِّﻲ‪َ " :‬رأَﻳْ ُ ُ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ أ َِّ‬ ‫ﺳﻠُ ُﮭﻢ" ]اﻷﻋﺮاف ‪َ ) :[101/7‬ﺟ ٰﯩﺄ َ ۡﺗ ُﮭ ۡﻢ(‪َ ،‬و" َﺟﺎ ٓ َء أَ ۡﻣ ُﺮ َر ِﺑّﻚَ " ]ﻫﻮد ‪:[101،76/11‬‬ ‫َو" َﺟﺎ ٓ َء ۡﺗ ُﮭﻢۡ ُر ُ‬ ‫) َﺟ ٰﯩﺄ َ(")‪.(6‬‬ ‫ﺎب اﻟْ ِﻘﺮاء ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ ﻣﻮ ِ‬ ‫ات( ﻟَﻪ ُﺧﻠُﱠﻮ ْاﻷَﻟِ ِ‬ ‫وﻧـَ َﻘﻞ َﻋْﻨﻪُ أَﺑﻮ ﻋُﺒـْﻴ ٍﺪ ِﰲ )ﻛِﺘَ ِ‬ ‫اﺿ ِﻊ ]اﳌﺆﻣﻨﻮن ‪ [89،87،85/23‬اﻟﺜﱠَﻼﺛَِﺔ‪:‬‬ ‫ُ‬ ‫ُ َ‬ ‫ََ‬ ‫ََ‬ ‫َ َ‬ ‫ﻒ أُ ِﰊ ﺑ ِﻦ َﻛﻌ ٍ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﻀﺎ")‪ ،(7‬ﰒُﱠ‬ ‫" ِ ﱠ ِ"‪ ِ " ،‬ﱠ ِ"‪ ِ " ،‬ﱠ ِ"‪ ،‬ﻓَـ َﻘ َ‬ ‫ﺐ َﻛ َﺬﻟ َ‬ ‫ﻚ أَﻳْ ً‬ ‫ﺎل‪َ " :‬وذَ َﻛَﺮ اﻟْﻜ َﺴﺎﺋ ﱡﻲ أَ ﱠَﺎ ِﰲ ُﻣ ْ‬ ‫ﺼ َﺤ ِ َّ ْ ْ‬ ‫ﺎل‪" :‬وَﻛﺎ َن اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِ ﱡﻲ َْﳛ ِﻜﻲ َﻋ ِﻦ اﻟْﻌﺮ ِ‬ ‫ب َﻫ ِﺬﻩِ اﻟﺪﱠا ِر؟ ﻓَـﻴَـ ُﻘﻮﻟُﻮ َن‪ :‬ﻟُِﻔ َﻼ ٍن‪ِ ،‬ﲟَْﻌ َﲎ‪ِ :‬ﻫ َﻲ‬ ‫ب أَﻧﱠﻪُ ﻳـُ َﻘ ُ‬ ‫ﺎل‪َ :‬ﻣ ْﻦ َر ﱡ‬ ‫ََ‬ ‫َ‬ ‫ﻗَ َ َ‬ ‫ﺎﺣﺜِ ِﻪ؛ ﻓَـﻌ ِﺮ َ ِ‬ ‫ﻟُِﻔ َﻼ ٍن")‪ .(8‬ﻓَﺎﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِﻲ َﻛﺎ َن ُِﳛﻴﻞ ﻋﻠَﻴ ِﻪ‪ ،‬وﻳـﻌﺘَ ِﻤ ُﺪﻩ ِﰲ ﻣﺒ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ أَ ْﻛﺜَـَﺮ ِﻣ ْﻦ َﻏ ِْﲑﻩِ‪.‬‬ ‫َ ﱡ‬ ‫ُ‬ ‫ف َ َﺬا اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ُ َ ْ َ َ ْ ُ ََ‬ ‫اﻟﺮواﻳ ِﺔ ﻋﻦ ﻣﺼ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ ﺑـُْﻠ َﺪا ِِ ْﻢ‪َ ،‬واﻟﱡﺮْؤﻳَِﺔ ﻓِ َﻴﻬﺎ‪ ،‬ﺑَ ْﻞ إِ ﱠُْﻢ َﻛﺎﻧُﻮا َﻛﺜِ ًﲑا َﻣﺎ‬ ‫ َﻛﺎ َن ْاﻷَﺋ ﱠﻤﺔُ َﻻ ﻳـَ ْﻘﺘَﺼ ُﺮو َن َﻋﻠَﻰ َِّ َ َ ْ َ َ‬‫ﺼﻮ َن ﻋﻠَﻰ ﺣﺮ ٍ‬ ‫وف ِﻣﻦ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ َﻏ ِﲑ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ أَ ِو ْ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺎﻟﺮ ْﺣﻠَﺔُ ِﰲ ﻃَﻠَ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِﻔ ِﻬ ْﻢ‪ ،‬ﻓَ ِّ‬ ‫ع‬ ‫ﻴﺢ َﳍُُﻢ اﻻﻃَّﻼ َ‬ ‫َ ْ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫اﳊَ ِّﺞ ﺗُﺘ ُ‬ ‫ﻳـَﻨُ ﱡ َ ُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫َﻋﻠَﻰ ﻣ ِ ِ‬ ‫ﻮب ﺑْ ُﻦ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮّﻛِ ِﻞ ‪َ -‬و ُﳘَﺎ ِﻣ ْﻦ أَ ْﻫ ِﻞ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ ْاﻷَ ْﻣ َ‬ ‫ﺼﺎ ِر ْاﻷُ ْﺧَﺮى‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ َرَوى أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ِﺮو ﺑْ ُﻦ اﻟْ َﻌ َﻼء‪َ ،‬وأَﻳﱡ ُ‬ ‫ﺎل ذَﻟِﻚ‪ :‬ذَ َﻛﺮ اﻟْﻴ ِﺰ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟْﻌِﺮ ِاق َﻋﻦ ﻣ ِ ِ‬ ‫ي )ت‪202 .‬ه‪818/‬م( َﻋ ْﻦ أَِﰊ‬ ‫ﻳﺪ ﱡ‬ ‫ْ َ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ أَ ْﻫ ِﻞ َﻣ ﱠﻜﺔَ َو َﻏ ِْﲑَﻫﺎ‪َ ،‬وﻣﺜَ ُ َ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻋﻠَ ۡﯿ ُﻜ ُﻢ" ]اﻟﺰﺧﺮف ‪ِ [68/43‬ﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫اﳊِ َﺠﺎ ِز‬ ‫ف َ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ َو ْ‬ ‫َﻋ ْﻤ ٍﺮو أَﻧﱠﻪُ َرأَى " ٰﯾَ ِﻌﺒَﺎ ِد َﻻ َﺧ ۡﻮ ٌ‬ ‫َ َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.190 :2 ،‬‬ ‫)‪ (1‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.273 :2 ،‬‬ ‫)‪ (2‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.64 :2 ،‬‬ ‫)‪ (3‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ً‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﺳﻰ اﻷﻋ َْو ُر‬ ‫ﻋ ْﺷ َرة َ ِر َواﯾَﺔ ذَا ِ‬ ‫ﻋﺎﯾَﻧَﮫُ َوﺷَﺎ َھ َدهُ ﻓِﻲ اﻟ ُﻣ ْ‬ ‫وم ُﻣ ْ‬ ‫ت َﻋ َﻼﻗَ ٍﺔ ﺑِ َﻣ ْر ُ‬ ‫ﻋ ْﻧﮫُ ھ ُ‬ ‫ﺳ ِ‬ ‫ﺳ ْﺑ َﻊ َ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم ﯾَ ِ‬ ‫)‪ (4‬ﻣِ ﱠﻣﺎ َ‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم‪َ ،‬ر َواھَﺎ َ‬ ‫ﺻ ُل إِﻟﻰ َ‬ ‫َﺎرونُ ﺑْنُ ُﻣو َ‬ ‫ﺻ َﺣفِ ِ‬ ‫ﺻ َﺣفِ ِ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫َ‬ ‫ً‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ي ِ‪.‬‬ ‫ﺻﺎﺣِ فِ ‪َ ،‬وھ َُو ﻣِ ن أﺛﺑَ ِ‬ ‫ت اﻟﻧ ِ‬ ‫)ت‪َ .‬ﺣ َواﻟﻲ ‪170‬ھـ(‪َ ،‬واﻟ ُﻣﻌَﻠﻰ ﺑْنُ ﻋِﯾ َﺳﻰ )ت‪148.‬ھـ(‪َ ،‬و َﻛﺎنَ ﻧَﺎﻗِطﺎ ﻟِﻠ َﻣ َ‬ ‫ﺎس ﻓِﻲ ِر َواﯾَ ِﺗ ِﮫ َﻋ ِن اﻟ َﺟﺣْ َد ِر ّ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.337 :2 ،‬‬ ‫)‪ (5‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪.191،190 :2 ،‬‬ ‫)‪ (6‬اﻟدﱠا ِﻧ ﱡ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾ َﻠﺔُ‪ ،‬ص‪.192‬‬ ‫و‬ ‫)‪ (7‬اﻟ ﱠ‬ ‫ﺳﺧَﺎ ِ ﱡ‬ ‫ي‪ ،‬ا ْﻟ َوﺳِﯾ َﻠﺔُ‪ ،‬ص‪.192‬‬ ‫و‬ ‫َﺎ‬ ‫ﺧ‬ ‫ﺳ‬ ‫)‪ (8‬اﻟ ﱠ ِ ﱡ‬ ‫‪256‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ‪ヨ‬ﻟْﻴَ ِﺎء)‪.(1‬‬ ‫ﺎل‪ِ" :‬ﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ َﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪َ ،‬وأَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓَِﺔ‪َ ،‬وأَ ْﻫ ِﻞ َﻣ ﱠﻜﺔَ‪َ ،‬وﻋُﺘُ ِﻖ‬ ‫ﻮب ﺑْ ِﻦ اﻟْ ُﻤﺘَـ َﻮّﻛِ ِﻞ أَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َو َﻋ ْﻦ أَﻳﱡ َ‬ ‫ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﯾﺮاْ" ]اﻹﻧﺴﺎن ‪َِ [16،15/76‬ﻟَِﻔ ْ ِ‬ ‫ﲔ")‪.(2‬‬ ‫ﯾﺮ ۠ا ‪ ١٥‬ﻗَ َﻮ ِار َ‬ ‫ﺼَﺮةِ‪" :‬ﻗَ َﻮ ِار َ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫وروى اﻟْ ِﻜﺴﺎﺋِﻲ ﻋﻦ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺼَﺮةِ)‪َْ ،(3‬ﳓ َﻮ ﻗَـ ْﻮﻟِِﻪ ِﰲ "ﻓَ َﮭ ۡﻞ‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ اﻟْ ُﻜﻮﻓَﺔ‪َ ،‬واﻟْ َﻤﺪﻳﻨَﺔ‪َ ،‬وَﻣ ﱠﻜﺔَ‪َ ،‬وأَ ْﻫ ِﻞ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫َ ﱡ َْ َ َ‬ ‫َََ‬ ‫ۡ‬ ‫اﳉﺰِم)‪َ " :(4‬ذﻟِﻚ َﻛ َﺬﻟِ‬ ‫ﻚ ِﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫َ‬ ‫ﺎﺣﻒِ‬ ‫ِ‬ ‫ﯾَﻨ ُ‬ ‫ﻈ ُﺮ َ‬ ‫ون ِإ ﱠﻻ ٱﻟ ﱠ‬ ‫َ‬ ‫ﺴﺎﻋَﺔ ِإن ﺗَﺄﺗِ ِﮭﻢ" ]ﳏﻤﺪ ‪ヨ [18/47‬ﻟْ َﻜ ْﺴ ِﺮ َﻣ َﻊ َْْ‬ ‫َ َ َ‬ ‫ﺎل‪ِ" :‬ﰲ ﻣﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫اﳉَْﺰِم")‪.(6‬‬ ‫ﻒ أَ ْﻫ ِﻞ َﻣ ﱠﻜ َﺔ‪ِ " :‬إن ﺗ َ ۡﺄﺗِ ِﮭﻢ" ِ‪ヨ‬ﻟْ َﻜ ْﺴ ِﺮ َﻣ َﻊ ْ‬ ‫ﺻﺔً")‪َ ،(5‬وﻗَ َ‬ ‫أَ ْﻫ ِﻞ َﻣ ﱠﻜﺔَ َﺧﺎ ﱠ‬ ‫َ َ‬ ‫ﱠﺎﱐ ﻣ ِ‬ ‫ َﻛﺎ َن ﻟِﺒـﻌ ِ ِ ِ‬‫ﻒ‪َ ،‬ﻛﻨﺎﻓ ٍﻊ اﻟْ َﻤ َﺪِِﱐّ‪َ ،‬واﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺲ ْاﻷَﻧْ َﺪﻟُ ِﺴ ِّﻲ‪َ ،‬وﻧـَ َﻘ َﻞ أَﺑُﻮ‬ ‫ﺼﺎﺣ ُ‬ ‫َْ‬ ‫ﺾ ﻗُـﱠﺮاء اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜ ِ َ َ‬ ‫ِ ِِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ)‪ِ (7‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َداوَد َﻋ ْﻦ ُﻣ ْ ِ ِ‬ ‫ُ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ اﻟْﻐَﺎزي َﻣﱠﺮًة َواﺣ َﺪ ًة‪َ ،‬و ْاﻋﺘَ َﺬ َر َﻧﱠﻪُ َﻻ رَواﻳَﺔَ ﻟَﻪُ ﻓﻴﻪ ‪ ،‬ﻟَﻜﻨﱠﻪُ ﻳـَ ْﺮِوي َﻋ ْﻦ ﻛﺘَﺎﺑﻪ )ﻫ َﺠﺎءُ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟ ﱡﺴﻨﱠﺔ(‪.‬‬ ‫ َﻛﺎ َن ﻟِﻌﻠَﻤ ِﺎء ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن أَ ْدوار ‪ِ ヨ‬رزةٌ ِﰲ اﻟْﻌِﻨَﺎﻳ ِﺔ ِ َﺬا اﻟْﻌِْﻠ ِﻢ‪ ،‬وِﻣْﻨـﻬﻢ ﻋ ِ‬‫ي‪َ ،‬وﻳَﻈْ َﻬ ُﺮ َد ْوُرﻩُ ِﰲ‬ ‫ﺎﺻ ٌﻢ ْ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ﱡ‬ ‫ُ َ َ ْ ٌَ َ َ‬ ‫َ ُْ َ‬ ‫َ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ ٍِ‬ ‫وع اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﲔ )‪85-84‬ه(‪ِ ،‬ﲟُﺒَ َﺎد َرٍة ِﻣ َﻦ‬ ‫ﻒ اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ اﻟْ ُﻤْﻨـ َﻌﻘﺪ ِﰲ َﻣﺪﻳﻨَﺔ َواﺳﻂ ﺑَْ َ‬ ‫َﻣ َﺸ َﺎرَﻛﺘﻪ ِﰲ َﻣ ْﺸ ُﺮ ِ َ َ‬ ‫اﳋَﻠِﻴ َﻔ ِﺔ ْاﻷُﻣ ِﻮ ِي َﻋﺒ ِﺪ اﻟْﻤﻠِ ِ‬ ‫ﻒ اﻟﺜـﱠ َﻘ ِﻔ ِﻲ و ِاﱄ اﻟْﻌِﺮاﻗَ ْ ِ‬ ‫ﻚ ﺑْ ِﻦ َﻣ ْﺮَوا َن‬ ‫اﳊَ ﱠﺠ ِ‬ ‫ْ‬ ‫ﲔ آﻧَ َﺬ َاك‪َ ،‬وﺑِ َﺪ ْﻋ ٍﻢ ِﻣ َﻦ ْ‬ ‫ﻮﺳ َ‬ ‫ﺎج ﺑْ ِﻦ ﻳُ ُ‬ ‫َ ّ ْ َ‬ ‫ّ َ‬ ‫َ‬ ‫ﱠِ‬ ‫)ت‪86 .‬ه‪705/‬م(‪ ،‬و ِِ ْﺷﺮ ِ‬ ‫اف ِْ‬ ‫ﺎ‪ル‬‬ ‫اﻹ َﻣ ِﺎم ْ‬ ‫س ِﳉَ ً‬ ‫اﳊَ َﺴ ِﻦ اﻟْﺒَ ْ‬ ‫ﺼ ِﺮ ِّ‬ ‫َ َ‬ ‫ي )ت‪110 .‬ه‪728/‬م( اﻟﺬي َرأَ َ‬ ‫ﻀ ِﺎء اﻟﻠﱠ ْﺠﻨَ ِﺔ اﻟﱠِﱵ‬ ‫ﺖ ﻟَِﻔﻴ ًﻔﺎ ِﻣ َﻦ ْ‬ ‫اﳊََﻔﻈَِﺔ‪َ ،‬واﻟْ َﻘَﺮأَةِ‪َ ،‬واﻟْ َﻜﺘَـﺒَ ِﺔ)‪(8‬؛ ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﻛﺎ َن ْ‬ ‫ﳐُْﺘَ ﱠ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ﱡ‬ ‫ﺿ ﱠﻤ ْ‬ ‫ﺼ ًﺔ َ‬ ‫ي أَ َﺣ َﺪ أَ ْﻋ َ‬ ‫اﳊ ﱠﺠ ِ‬ ‫ﱠ‬ ‫وع)‪.(9‬‬ ‫ﺎﺷَﺮِة أَ ْﻋ َﻤﺎ ِل َﻫ َﺬا اﻟْ َﻤ ْﺸ ُﺮ ِ‬ ‫ﺎج ﻟ ُﻤﺒَ َ‬ ‫َﺷﻜﻠَ َﻬﺎ َْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﳉﺤ َﺪ ِر ﱡ ِ ِ ِ‬ ‫اﳋ ِ ِ ِ‬ ‫ﻒ ِْ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫وع‬ ‫ﺎص ِ‪ْ ヨ‬ﳋَﻠﻴ َﻔﺔ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ﺑْ ِﻦ َﻋ ﱠﻔﺎ َن؛ ﻷَ ﱠن َﻣ ْﺸ ُﺮ َ‬ ‫َوﻗَﺪ ﱠﲤَ ﱠﻜ َﻦ َْ ْ‬ ‫اﻹ َﻣﺎم َْ ّ‬ ‫ي ﻣ َﻦ اﻻﻃَّﻼ ِع َﻋﻠَﻰ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﻒ اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ْاﻋﺘَﻤ َﺪ ﻋﻠَﻴ ِﻪ ِﰲ أَ ْﻋﻤﺎﻟِِﻪ‪ ،‬إِ ْذ ﺟﻠِ ِ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻴﺼﺎ ِﳍََﺬا اﻟْﻐََﺮ ِ‬ ‫ض‪َ ،‬وُﻫ َﻮ ِﺣﻴﻨَﺌِ ٍﺬ ِﻋْﻨ َﺪ ِآل ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن)‪.(10‬‬ ‫َ َْ‬ ‫ﺐﺧ ّ‬ ‫َ َ‬ ‫ﺼ ً‬ ‫َ‬ ‫ُ َ‬ ‫ْ‬ ‫اﳋَ ِﺎﲤَﺔُ‬ ‫ِ‬ ‫ﻟﺴﻤ ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍِ ْﺠ ِﺮ ِّ ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮِن اﻟﺜ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْ َﻌﺎ ﱠﻣ َﺔ ﻟَِﺮ ْﺳ ِﻢ‬ ‫ﻒ َﻫ َﺬا اﻟْﺒَ ْﺤ ُ‬ ‫َﻛ َﺸ َ‬ ‫ﺚ َﻋ ْﻦ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ي؛ رَواﻳَﺔً‪َ ،‬و َْﻟﻴ ًﻔﺎ‪َ ،‬وأَﺑْـَﺮَز ﻓﻴﻪ ا ّ َ‬ ‫ﻒ‪ ،‬وﺗَـﺘَـﻠَ ﱠﺨﺺ ﻧـَﺘَﺎﺋِﺠﻪ ِﰲ اﻟﻨِّ َﻘ ِ‬ ‫اﻟْﻤ ْ ِ‬ ‫ﺎط ْاﻵﺗِﻴَ ِﺔ‪:‬‬ ‫ُ ُُ‬ ‫ﺼ َﺤ َ‬ ‫ُ‬ ‫‪ .1‬ﻇَﻬﺮ اﻟﺘﱠﺄْﻟِﻴﻒ ِﰲ ِ ِ‬ ‫ف رﺳ ِﻮم ﻣ ِ ِ‬ ‫ﺼﺎ ِر ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮِن‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ أ َْﻫ ِﻞ ْاﻷ َْﻣ َ‬ ‫اﺧﺘ َﻼ ُ ُ َ َ‬ ‫ََ‬ ‫اﻟﺜ ِ‬ ‫ﺿ ﱠﻤ َﻦ ﻋُﻠَ َﻤﺎءُ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‬ ‫ﱠﺎﱐ‪َ ،‬و َ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪ .32 :2 ،‬وﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ظ ُر‪.340 :2 :‬‬ ‫)‪ (1‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘ ِﻧ ُﻊ‪.59،58 :2 ،‬‬ ‫)‪ (2‬اﻟدﱠا ِﻧ ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (3‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْنُ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.326،308 :2 ،‬‬ ‫ﻧ‬ ‫ﱠا‬ ‫د‬ ‫اﻟ‬ ‫‪،‬‬ ‫‪259‬‬ ‫‬‫‪253‬‬ ‫‪:‬‬ ‫‪2‬‬ ‫‪،‬‬ ‫ف‬ ‫ﺻ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫او‬ ‫د‬ ‫ﻲ‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫ﺑ‬ ‫ا‬ ‫‪:‬‬ ‫ظ ُر‬ ‫ِ‬ ‫َﺎﺣِ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ُ‬ ‫ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ّ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ّ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ْنُ‬ ‫ﺎنُ‬ ‫َ‬ ‫اﻹ‬ ‫و‬ ‫ت‬ ‫ا‬ ‫ء‬ ‫ا‬ ‫ِر‬ ‫ﻘ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ﻋ ْﻧﮭَﺎ‪.‬‬ ‫ذ‬ ‫ا‬ ‫َو‬ ‫ﺷ‬ ‫ه‬ ‫ُو‬ ‫ﺟ‬ ‫و‬ ‫ﯾن‬ ‫ﯾ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﺗ‬ ‫ِﻲ‬ ‫ﻓ‬ ‫ب‬ ‫ﺳ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫‪،‬‬ ‫ﻲ‬ ‫‪.‬‬ ‫ﻲ‬ ‫ﺳ‬ ‫ا‬ ‫ؤ‬ ‫اﻟر‬ ‫َر‬ ‫ﻔ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﺟ‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫ه‬ ‫َﺎ‬ ‫ﻛ‬ ‫ﺣ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﻣ‬ ‫ِﯾ‬ ‫ﻓ‬ ‫‪،‬‬ ‫ﺔ‬ ‫ﻛ‬ ‫ﻣ‬ ‫ل‬ ‫ھ‬ ‫أ‬ ‫ة‬ ‫ء‬ ‫ا‬ ‫َﺎح َ‬ ‫ﺿ‬ ‫ﯾ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﺟ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﻣ‬ ‫ُﺛ‬ ‫ﻋ‬ ‫ﺢ‬ ‫ﺗ‬ ‫ﻔ‬ ‫اﻟ‬ ‫ُو‬ ‫ﺑ‬ ‫أ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﯾ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺣْ‬ ‫ِ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﱡ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ٍ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ َ‬ ‫ّ‬ ‫ﱡ‬ ‫)‪ (4‬ﻗ َِر َ‬ ‫ِ‬ ‫ْ‬ ‫ِس ْاﻷ َ ْﻋﻠَﻰ ﻟِﻠ ﱡ‬ ‫اﻹﺳ َْﻼﻣِ ﯾﱠﺔِ‪1420 ،‬ھـ‪1999/‬م(‪.270 :2 ،‬‬ ‫)اﻟﻘَﺎھ َِرة ُ‪ْ :‬اﻟ َﻣﺟْ ﻠ ُ‬ ‫ُون ْ ِ‬ ‫ﺷؤ ِ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.326 :2 ،‬‬ ‫)‪ (5‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ا ْﻟ ُﻣ ْﻘﻧِ ُﻊ‪.326 :2 ،‬‬ ‫)‪ (6‬اﻟدﱠاﻧِ ﱡ‬ ‫َ‬ ‫)‪ (7‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ﯾن‪.585،586 :3 ،‬‬ ‫ظ ُر‪ :‬أﺑُو َد ُاو َد‪ُ ،‬ﻣﺧﺗﺻ َُر اﻟﺗ ﱠ ْﺑﯾِ ِ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫ُ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫انُ‬ ‫ّ‬ ‫ف َﺣ ْﻣ َد ‪َ " ،‬ﻣﺷ ُْرو ُ‬ ‫ي ِ"‪َ ،‬ﻣ َﺟﻠﺔ اﻟﺑُ ُﺣو ِ‬ ‫ﺳﺎ ِ‬ ‫ت اﻟﻘ ْرآ ِﻧﯾﱠﺔِ‪ُ ،‬ﻣ َﺟ ﱠﻣ ُﻊ اﻟ َﻣﻠِكِ‬ ‫ﻋن ذ ِﻟكَ ﯾُ َرا َﺟ ُﻊ‪ُ :‬‬ ‫ﻋ َﻣ ُر ﯾُو ُ‬ ‫ع اﻟ َﻣﺻَﺎﺣِ ِ‬ ‫ﺳ ُ‬ ‫)‪ِ (8‬ﻟ ْﻠ َﻣ ِزﯾ ِد َ‬ ‫ث َواﻟد َِرا َ‬ ‫ف اﻟﺛﺎﻧِﻲ ﻓِﻲ اﻟﻌَﺻ ِْر اﻷ َﻣ ِو ّ‬ ‫ْ‬ ‫ﺻ َﺣفِ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺷ ِرﯾفِ ‪) 2/4 ،‬ﯾوﻟﯾو ‪2007‬م(‪.116-63 ،‬‬ ‫ﻣ‬ ‫اﻟ‬ ‫ﺔ‬ ‫ﻋ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﺑ‬ ‫ﻓَ ْﮭ ٍد ﻟِطِ َ َ ِ ُ ْ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫)‪ (9‬ﯾُ ْﻧ َ‬ ‫ْ‬ ‫ي ِ"‪.73،72 ،‬‬ ‫اﻷ‬ ‫ْر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ِﻲ‬ ‫ﻓ‬ ‫ِﻲ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﺛ‬ ‫اﻟ‬ ‫ف‬ ‫ﺻ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ع‬ ‫و‬ ‫ْر‬ ‫و‬ ‫ﻣ‬ ‫ُ‬ ‫َﺎﺣِ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫َ‬ ‫ظ ُر‪َ :‬ﺣ ْﻣ َدانُ ‪َ " ،‬ﻣﺷ ُ‬ ‫ِ‬ ‫َ ِ ّ‬ ‫ُ‬ ‫ﱠ‬ ‫ْ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫انُ‬ ‫ي ِ"‪.76 ،‬‬ ‫اﻷ‬ ‫ْر‬ ‫ﺻ‬ ‫ﻌ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ِﻲ‬ ‫ﻓ‬ ‫ِﻲ‬ ‫ﻧ‬ ‫ﺎ‬ ‫ﺛ‬ ‫اﻟ‬ ‫ف‬ ‫ﺻ‬ ‫ﻣ‬ ‫ﻟ‬ ‫ا‬ ‫ع‬ ‫و‬ ‫ْر‬ ‫ﺷ‬ ‫ﻣ‬ ‫و‬ ‫ﻣ‬ ‫"‬ ‫‪،‬‬ ‫د‬ ‫ﻣ‬ ‫ﺣ‬ ‫‪:‬‬ ‫ر‬ ‫ظ‬ ‫)‪ (10‬ﯾُ ْﻧ‬ ‫ُ‬ ‫َﺎﺣِ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ْ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ّ‬ ‫‪257‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻒ أَﻫ ِﻞ ْاﻷَﻣﺼﺎ ِر‪ ،‬وﻣﻌﺎﻳـﻨَ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺎت ِﰲ اﻟْﻤ ِ ِ‬ ‫ت رﺳ ِﻮم ﻣ ِ ِ‬ ‫وﻋﺎ‪.‬‬ ‫ُﺻ ًﻮﻻ َوﻓُـ ُﺮ ً‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧﻴﱠﺔ أ ُ‬ ‫َ َ‬ ‫ُﻛﺘُـﺒَـ ُﻬ ْﻢ ِرَو َا‪َ َ ُ ُ レ‬‬ ‫ﺼﺎﺣ ْ ْ َ َ ُ َ َ‬ ‫ﻒ ﻋﻠَﻰِ أ ِ‬ ‫‪ ََ .2‬ﱠﺳ ِ‬ ‫َﻳﺪي ﻋُﻠَ َﻤ ِﺎء اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮِن‪ِ ،‬ﻣ ْﻦ ِﺧ َﻼ ِل ِرَو َا‪ْ ِِ レ‬ﻢ‪،‬‬ ‫ﺼ َﺤ ِ َ‬ ‫ﺲ ﻋ ْﻠ ُﻢ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺎ ِرﻫ ْﻢ َوﺑـُْﻠ َﺪا ْﻢ‪.‬‬ ‫ﺻﺎﻓ ُﻬ ُﻢ اﻟْ َﻤ ْﻘ ُﺮوﻧَﺔ ِ‪ヨ‬ﻟْ ُﻤ َﺸ َ‬ ‫ﺼﺎﺣﻒ أ َْﻣ َ‬ ‫ﺎﻫ َﺪات ِﰲ َﻣ َ‬ ‫َوأَﻗْـ َﻮاﳍُْﻢ‪َ ،‬وأ َْو َ‬ ‫‪ .3‬اﺳﺘَﺨﺮج اﻟْﻤﺆﻟُِّﻔﻮ َن ِﰲ ِﻋ ْﻠ ِﻢ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﻣﻦ اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِي اﻟﱡﺮﺳﻮم ِﻣﻦ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْﻌُﺜْ َﻤﺎﻧِﻴﱠ ِﺔ‬ ‫ْ َْ َ َُ‬ ‫ْ ّ ُ َ َ َ َ‬ ‫ْ َ ْ‬ ‫ﺎﺷﺮًة؛ ﻟِ َﺬا ﻓَِﺈ ﱠن ﻇَﻮ ِاﻫﺮ اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ َﻫ ِﺬ ِﻩ اﻟْﻤﺼﺎ ِﺣ ِ‬ ‫ﻒ ُﺣ ﱠﺠﺔٌ‪.‬‬ ‫َ َ ْ‬ ‫َ َ‬ ‫ُﻣﺒَ َ َ‬ ‫‪ْ .4‬اﻷَﺋِ ﱠﻤﺔُ اﻟْ ُﻤ ْﺸﺘَﻐِﻠُﻮ َن ِ‪ヨ‬ﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ َﻫ َﺬا اﻟْ َﻘ ْﺮِن ُﻫ ْﻢ ِﻣ ْﻦ ﻋُﻠَ َﻤ ِﺎء اﻟْ ِﻘَﺮاءَةِ‪َ ،‬وِﰲ ُﻣ َﻘ ِّﺪ َﻣﺘِ ِﻬ ُﻢ اﻟْ ُﻘﱠﺮاءُ اﻟ ﱠﺴْﺒـ َﻌﺔُ‪.‬‬ ‫‪ .5‬ﻓُِﻘﺪت ﻣﺆﻟﱠَﻔﺎت اﻟﱠﺮﺳ ِﻢ ِﰲ ﻫ َﺬا اﻟْ َﻘﺮِن‪ ،‬وَﱂ ﻳـﺒﻖ ﺷﻲء ِﻣﻦ أ ِ‬ ‫ﻮﳍﺎ ْ ِ ِ ِ‬ ‫ﺖ ِﻣ ْﻦ ِﺧ َﻼ ِل‬ ‫ﱠﻬﺎ ﻋُ ِﺮﻓَ ْ‬ ‫ُﺻ َ‬ ‫َ‬ ‫َ ْ َُ ُ ْ‬ ‫اﳋَﻄّﻴﱠﺔ‪ ،‬ﻟَﻜﻨـ َ‬ ‫ْ َ ْ َْ َ َ ْ ٌ ْ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺐ اﻟْ َﻔﻬﺎ ِر ِس‪ ،‬وﻣﺆﻟﱠَﻔ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْﻌﺼﻮِر ﱠ ِ ِ‬ ‫ﺖ‬ ‫ﻮﺻﺎ ِﻣ ْﻦ ﺗِْﻠ َ‬ ‫ﻚ اﻟْ ُﻤ َﺆﻟﱠَﻔﺎت‪َ ،‬و َﺣﻔﻈَ ْ‬ ‫اﻟﻼﺣ َﻘﺔ اﻟﱠِﱵ ﻧـَ َﻘﻠَ ْ‬ ‫َ َُ‬ ‫ﺼ ً‬ ‫ﺖ ﻧُ ُ‬ ‫ُُ‬ ‫ُﻛﺘُ ِ َ‬ ‫َﻣ َﻮا ﱠد َﻫﺎ‪.‬‬ ‫ﻒ اﻟﻈﱠﻮ ِاﻫ ِﺮ َﻏﺎﻟِﺒﺎ‪ ،‬وَﲢ ِﺪ ِ‬ ‫ﺻِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮِن اﻟﺜ ِ‬ ‫ﻳﺪ ﻃَ ِﺮﻳ َﻘ ِﺔ َر ْﺳ ِﻢ‬ ‫ً َْ‬ ‫‪ .6‬ﻗَ َﺎﻣ ْ‬ ‫ﺖ ُﻣ َﺆﻟﱠَﻔ ُ‬ ‫ﱠﺎﱐ َﻋﻠَﻰ َو ْ‬ ‫ﺎت َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫ﺎت‪ِ ،‬ﻣﻦ َﻏ ِﲑ ﺗَـﻌﻠِ ٍﻴﻞ إِﱠﻻ َ‪ِ ル‬درا‪ ،‬وﻟَﻌ ﱠﻞ َذﻟِﻚ ﻳـﺮِﺟﻊ إِ َﱃ ِﻋﻨَﺎﻳﺘِ ِﻬﻢ ﺑِﻀﺒ ِﻂ ِ ِ ِ‬ ‫اﻟْ َﻜﻠِﻤ ِ‬ ‫ﺐ‪.‬‬ ‫ْ ْ ْ‬ ‫َ ْ َْ ُ‬ ‫ً ََ‬ ‫َ َْ ُ‬ ‫َ‬ ‫ﺻ َﻮر اﻟْ َﻜﻠ َﻤﺎت ﻓَ َﺤ ْﺴ ُ‬ ‫ﻒ أَﻫ ِﻞ اﻟْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪ ،‬ﻓَـﻬﻮ ِﻣﻦ أَﻗْ َﺪِم اﻟْﻤﺼ ِﺎد ِر اﻟْﻮ ِ‬ ‫اﻹﻣﺎم ‪َル‬ﻓِﻊ اﻟْﻤ َﺪِﱐﱡ ِﻣﻦ ﻣ ْ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺷَﺮًة‬ ‫اﺻ َﻔ ِﺔ ُﻣﺒَ َ‬ ‫َ َ‬ ‫َُ ْ‬ ‫ْ ُ‬ ‫ﺼ َﺤ ْ َ‬ ‫‪ .7‬ﻧـَ َﻘ َﻞ ْ َ ُ ٌ َ‬ ‫َ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹﻣ ِﺎم ِﰲ َﻏﺎﻳ ِﺔ ْاﻷ َِ ِ ِ ِ ِ‬ ‫تﻋ ِ‬ ‫ﺎﺻ ٍﻢ ْ‬ ‫ﱠﻬﺎ ﻗَﻠِﻴﻠَﺔُ‬ ‫ﻮﻣﻪُ‪َ ،‬ﻛ َﻤﺎ أَ ﱠن َﻣ ْﺮِوﱠ‪َ レ‬‬ ‫َﳘّﻴﱠﺔ َواﻟْﻘ َﻴﻤﺔ‪ ،‬ﻟَﻜﻨـ َ‬ ‫ي َﻋ ﱠﻤﺎ َو َﺟ َﺪﻩُ ِﰲ ِْ َ‬ ‫َﻣ ْﺮ ُﺳ َ‬ ‫َ‬ ‫اﳉَ ْﺤ َﺪ ِر ِّ‬ ‫ﻒ أ َْﻫ ِﻞ اﻟ ﱠﺸ ِﺎم اﻟﱠ ِﺬي‬ ‫اﻟْ َﻌ َﺪ ِد‪َ ،‬وأَﱠﻣﺎ اﺑْ ُﻦ َﻋ ِﺎﻣ ٍﺮ اﻟ ِّﺪ َﻣ ْﺸ ِﻘ ﱡﻲ اﻟﱠ ِﺬي ﻳـَ ْﻘ ُﺪ ُﻣ ُﻬ َﻤﺎ ِﺟ ًﻴﻼ‪ ،‬ﻓَـ َﻘ ْﺪ َﻋَﺮ َ‬ ‫ﺼ َﺤ َ‬ ‫ف َﺟﻴِّ ًﺪا ُﻣ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ي ِﻣ ْﻦ أَﻗْـ َﻮاﻟِِﻪ َوَﻣ ْﺮِوﱠ‪レ‬ﺗِِﻪ ِﰲ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ َﻏﺎﻳَِﺔ اﻟﻨﱠ ْﺪ َرةِ‪.‬‬ ‫ﺑـَ َﻌﺜَﻪُ إﻟَْﻴﻬ ْﻢ ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن ‪ ،W‬ﻟَﻜ ﱠﻦ َﻣﺎ ﻧُﻘ َﻞ َوُرِو َ‬ ‫ﻒ ﻋﻠَﻤ ِﺎء اﻟْ َﻘﺮِن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ رﺳﻢ ِﻫﺠ ِﺎء اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫‪ .8‬ﺑـﻠَﻐَ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﺖ اﻟ ِّﺪﻗﱠﺔُ ذُروََﺎ ِﰲ و ْ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْ َﻌﺘِﻴ َﻘ ِﺔ‪َ ،‬وِﻣ ْﻦ أَﺑْـﻠَﻐِ َﻬﺎ‪:‬‬ ‫ََْ َ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ﺻ َُ‬ ‫َ‬ ‫َْ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ض َواﻟْ ُﻤﻄَﺎﺑـَ َﻘﺔُ‪ِ ،‬ﻣﺜْﻞ‪َ :‬ﻋ ْﺮ ِ‬ ‫ﻒ َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ‪.‬‬ ‫ض اﻟْﻐَﺎ ِزي ُﻣ ْ‬ ‫اﻟْ َﻌ ْﺮ ُ‬ ‫ﺼ َﺤ َﻔﻪُ َﻋﻠَﻰ ُﻣ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫‪ .9‬ﻳـﻌ ﱡﺪ ﻛِﺘﺎب ِ‬ ‫ِ‬ ‫)ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡﺴﻨ ِﱠﺔ( ﻟِْﻠﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـْﻴ ٍ‬ ‫ﺼ ِﺎد ِر ِﻷَﺋِ ﱠﻤ ِﺔ اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ‪َ ،‬وأ َْو َﺳ َﻌ َﻬﺎ ِرَواﻳَﺔً‬ ‫ﺲ أ ََﻫ ﱠﻢ َﻣ ْ‬ ‫ﺼ َﺪ ٍر ﻣ َﻦ اﻟْ َﻤ َ‬ ‫َُ َ ُ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻒ اﻟْ َﻤ َﺪِِﱐّ‪.‬‬ ‫َﻋ ِﻦ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ٍ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺚ‪ :‬ﺑِ ِﺪر ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫َﺻﺎﻟَِﺔ ِرَو َا‪ْ ِِ レ‬ﻢ ِﰲ‬ ‫ي َﻋﻠَﻰ ﺣ َﺪة؛ ﻷ َ‬ ‫َوﻳُﻮﺻﻲ اﻟْﺒَﺎﺣ ُ َ َ‬ ‫اﺳﺔ ُﺟ ُﻬﻮد ُﻛ ِّﻞ َﻋ ٍﺎﱂ ﻣ ْﻦ ﻋُﻠَ َﻤﺎء اﻟﱠﺮ ْﺳ ِﻢ ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜﱠ ِﺎﱐ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺻِ‬ ‫ﻒ اﻟﱡﺮ ُﺳ ِﻮم وﺗَـ ْﻌﻠِﻴﻠِ َﻬﺎ‪ ،‬وﻟِ َﻜ ْﻮَِﺎ َﻣْﻨـﺜُﻮرًة ِﰲ ُﻛﺘُ ِ‬ ‫ﻒ‪َ ،‬و َﻏ ِْﲑَﻫﺎ‪.‬‬ ‫َو ْ‬ ‫ﺐ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ﱄ اﻟﺘـ ْﱠﻮﻓِ ِﻴﻖ‪.‬‬ ‫َوﷲُ ﺗَـ َﻌ َﺎﱃ َوِ ﱡ‬ ‫‪258‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻓِ ْﻬ ِﺮس اﻟْﻤ ِ‬ ‫ﺎد ِر واﻟْﻤﺮ ِ‬ ‫اﺟ ِﻊ‬ ‫ُ َ َ‬ ‫ﺼ َ ََ‬ ‫اﻟﺴ ِﺠﺴﺘ ِﺎﱐﱡ‪ ،‬أَﺑﻮ ﺑ ْﻜ ٍﺮ ﻋﺒ ُﺪ ﱠِ‬ ‫ِ‬ ‫ت‪َ ،‬د ُار‬ ‫‪.1‬‬ ‫ﺼﺎ ِﺣ ُ‬ ‫ﻒ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪) .2‬ﺑَْﲑُو ُ‬ ‫ا‪ Y‬ﺑْ ُﻦ ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ َن‪ .‬اﻟ َْﻤ َ‬ ‫اﺑْ ُﻦ أَِﰊ َد ُاوَد ّ ْ َ ُ َ َْ‬ ‫اﻟْﺒَ َﺸﺎﺋِِﺮ ِْ‬ ‫اﻹ ْﺳ َﻼ ِﻣﻴﱠ ِﺔ‪1423 ،‬ﻫـ‪2002/‬م(‪.‬‬ ‫اﳋَ ِﲑ ُﳏ ﱠﻤ ُﺪ ﺑﻦ ُﳏ ﱠﻤ ٍﺪ‪ .‬اﻟﻨﱠ ْﺸﺮ ِﰲ اﻟ ِْﻘﺮاء ِ‬ ‫ات اﻟ َْﻌ ْﺸ ِﺮ‪) .‬اﻟْ َﻤﻄْﺒَـ َﻌﺔُ اﻟﺘِّ َﺠﺎ ِرﻳﱠﺔُ اﻟْ ُﻜ ْ َﱪى‪،‬‬ ‫‪.2‬‬ ‫اﺑْ ُﻦ ْ‬ ‫ي‪ ،‬أَﺑُﻮ ْ ْ َ ْ ُ َ‬ ‫ََ‬ ‫ُ‬ ‫اﳉََﺰِر ِّ‬ ‫وت‪َ :‬دار اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠ ِﺔ(‪.‬‬ ‫ﺑَْﲑُ ُ ُ‬ ‫ﺎت اﻟْ ُﻘ ﱠﺮ ِاء‪) .‬اﻟْ َﻘ ِ‬ ‫اﳉﺰِر ِي‪ُ ،‬ﳏ ﱠﻤ ُﺪ ﺑﻦ ُﳏ ﱠﻤ ِﺪ ﺑ ِﻦ ُﳏ ﱠﻤ ٍﺪ‪ .‬ﻏَﺎﻳﺔُ اﻟﻨِّﻬﺎﻳ ِﺔ ِﰲ ﻃَﺒـ َﻘ ِ‬ ‫ﺎﻫَﺮةُ‪َ :‬ﻣ ْﻜﺘَـﺒَﺔُ اﺑْ ِﻦ‬ ‫‪.3‬‬ ‫اﺑْ ُﻦ ََْ ّ َ ْ ُ َ ْ َ‬ ‫َ‬ ‫َ ََ‬ ‫ﺗَـْﻴ ِﻤﻴَﺔَ(‪.‬‬ ‫‪.4‬‬ ‫اﺑْ ُﻦ ْ‬ ‫اﳉَْﻮِز ﱡ‬ ‫ﺎت‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪) .1‬اﻟْ َـﻤ ِﺪﻳﻨَﺔُ‬ ‫ﻮﻋ ُ‬ ‫ي‪ ،‬أَﺑُﻮ اﻟْ َﻔَﺮِج َﻋْﺒ ُﺪ اﻟﱠﺮ ْﲪَ ِﻦ ﺑْ ُﻦ َﻋﻠِ ِّﻲ ﺑْ ِﻦ ُﳏَ ﱠﻤ ٍﺪ‪ .‬اﻟ َْﻤ ْﻮ ُ‬ ‫ﺿ َ‬ ‫اﻟْ ُﻤﻨَـ ﱠﻮَرةُ‪ :‬اﻟْ َﻤ ْﻜﺘَـﺒَﺔُ اﻟ ﱠﺴﻠَ ِﻔﻴﱠﺔُ‪1386 ،‬ﻫـ‪1966/‬م(‪.‬‬ ‫اﺑﻦ اﻟﻨ ِ‬ ‫وت‪َ :‬د ُار اﻟْ َﻤ ْﻌ ِﺮﻓَِﺔ‪،‬‬ ‫‪.5‬‬ ‫ﱠﺪ ِﱘ‪ ،‬أَﺑُﻮ اﻟْ َﻔَﺮِج ُﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ إِ ْﺳ َﺤ َ‬ ‫ﺎق‪ .‬اﻟ ِْﻔ ْﻬ ِﺮ ْﺳ ُ‬ ‫ﺖ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪) .2‬ﺑَْﲑُ ُ‬ ‫ُْ‬ ‫‪1417‬ﻫـ‪1997/‬م(‪.‬‬ ‫ﲔ وﺟﻮ ِﻩ َﺷﻮا ِذّ اﻟ ِْﻘﺮاء ِ‬ ‫ات َو ِْ‬ ‫ِِ‬ ‫ﺎح َﻋ ْﻨـ َﻬﺎ‪.‬‬ ‫‪.6‬‬ ‫ﻀِ‬ ‫اﻹﻳ َ‬ ‫ﺐ ِﰲ ﺗَـ ْﺒﻴِ ِ ُ ُ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫ﺴ ُ‬ ‫ﲏ‪ ،‬أَﺑُﻮ اﻟْ َﻔْﺘ ِﺢ ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن‪ .‬اﻟ ُْﻤ ْﺤﺘَ َ‬ ‫اﺑْ ُﻦ ﺟ ّّ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﻫﺮةُ‪ :‬اﻟْﻤﺠﻠِﺲ ْاﻷ َْﻋﻠَﻰ ﻟِﻠﺸﱡﺆ ِ‬ ‫ون ِْ‬ ‫اﻹ ْﺳ َﻼ ِﻣﻴﱠ ِﺔ‪1420 ،‬ﻫـ‪1999/‬م(‪.‬‬ ‫ُ‬ ‫)اﻟْ َﻘ َ َ ْ ُ‬ ‫ي‪.‬‬ ‫‪.7‬‬ ‫ﺻ ِﺤ ِ‬ ‫ﻀ ِﻞ َﻋﻠِ ﱡﻲ ﺑْ ُﻦ أ ْ‬ ‫اﺑْ ُﻦ َﺣ َﺠ ٍﺮ اﻟْ َﻌ ْﺴ َﻘ َﻼِﱐﱡ‪ ،‬أَﺑُﻮ اﻟْ َﻔ ْ‬ ‫ح َ‬ ‫ﻴﺢ اﻟْﺒُ َﺨﺎ ِر ِّ‬ ‫َﲪَ َﺪ‪ .‬ﻓَـ ْﺘ ُﺢ اﻟْﺒَﺎ ِري‪َ :‬ﺷ ْﺮ ُ‬ ‫وت‪َ :‬د ُار اﻟْ َﻤ ْﻌ ِﺮﻓَِﺔ‪1379 ،‬ﻫـ‪1960/‬م(‪.‬‬ ‫)ﺑَْﲑُ ُ‬ ‫ﻠﻲ‪" .‬رﺳﻢ"‪ ،‬ﻟِﺴﺎ ُن اﻟْ َﻌﺮ ِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﺻ ِﺎد ٍر‪،‬‬ ‫‪.8‬‬ ‫ب‪ .241 :12 .‬ﺑَْﲑُ ُ‬ ‫وت‪َ :‬د ُار َ‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫اﺑْﻦ َﻣْﻨﻈُﻮر‪ُ ،‬ﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ ُﻣ َﻜﱠﺮم ﺑْﻦ َﻋ ٍّ‬ ‫َﻋ َﺎم ‪1414‬ه‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﺑﻦ وﺛِ ٍﻴﻖ‪ ،‬أَﺑﻮ إِﺳﺤ َ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫‪.9‬‬ ‫ﺎج إِﻟَْﻴ ِﻪ ِﻣ ْﻦ َر ْﺳ ِﻢ‬ ‫ﻴﻢ ﺑْ ُﻦ ُﳏَ ﱠﻤﺪ ﺑْ ِﻦ َﻋْﺒﺪ اﻟﱠﺮ ْﲪَ ِﻦ‪ .‬ا ْﳉَﺎﻣ ُﻊ ﻟ َﻤﺎ ُْﳛﺘَ ُ‬ ‫ُ َْ‬ ‫ُْ َ‬ ‫ﺎق إﺑْـَﺮاﻫ ُ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫)ﻋ ﱠﻤﺎ ُن‪َ :‬د ُار َﻋ ﱠﻤﺎ ٍر‪1429 ،‬ﻫـ‪2009/‬م(‪.‬‬ ‫ﻒ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪َ .1‬‬ ‫اﻟ ُْﻤ ْ َ‬ ‫ﻳﻞ‪) .‬اﻟْـﻤ ِﺪﻳﻨَﺔُ اﻟْﻤﻨَـ ﱠﻮرةُ‪ُ :‬ﳎَ ﱠﻤﻊ اﻟْﻤﻠِ ِ‬ ‫ﺼﺮ اﻟﺘـ ْﱠﺒﻴِ ِ‬ ‫ﲔ ﳍِِ َﺠ ِﺎء اﻟﺘﱠـ ْﻨ ِﺰ ِ‬ ‫ﻚ‬ ‫‪ .10‬أَﺑُﻮ َد ُاوَد‪ُ ،‬ﺳﻠَْﻴ َﻤﺎ ُن ﺑْ ُﻦ َﳒَ ٍ‬ ‫ﺎح‪ُ .‬ﳐْﺘَ َ ُ‬ ‫ُ َ‬ ‫ُ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻓَـ ْﻬ ٍﺪ‪1423 ،‬ﻫـ‪2002/‬م(‪.‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫)ﺣْﻴ َﺪ ُر أََ‪ヨ‬د‪َ :‬ﻣﻄْﺒَـ َﻌﺔُ‬ ‫‪ .11‬اْﻵ ْرَﻛ ِﺎﰐﱡ‪ُ ،‬ﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ َﻏ ْﻮ ُ‬ ‫ث ﺑْ ُﻦ َ‪ル‬ﺻ ِﺮ اﻟ ّﺪﻳ ِﻦ‪ .‬ﻧَـﺜْـ ُﺮ اﻟْ َﻤ ْﺮ َﺟﺎن ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ ﻧَﻈ ِْﻢ اﻟْ ُﻘ ْﺮآن‪َ .‬‬ ‫ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن ﺑﺮﻳﺲ‪1333 ،‬ﻫـ‪1915/‬م(‪.‬‬ ‫ب اﻟْﻤﺮ ِ‬ ‫ي‪ ،‬أَﺑﻮ ُﳏَ ﱠﻤ ٍﺪ إِﺑـﺮ ِاﻫﻴﻢ ﺑﻦ ﻋُﻤﺮ‪َِ .‬‬ ‫ﲨﻴﻠَﺔُ أ َْرَ‪ِ ヨ‬‬ ‫اﺻ ِﺪ ِﰲ َﺷ ْﺮ ِح َﻋ ِﻘﻴﻠَ ِﺔ أَﺗْـﺮا ِ‬ ‫ﺼﺎﺋِ ِﺪ‪،‬‬ ‫‪ْ .12‬‬ ‫ب اﻟْ َﻘ َ‬ ‫اﳉَ ْﻌ َِﱪ ﱡ ُ‬ ‫َ‬ ‫ََ‬ ‫َْ ُ ْ ُ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫)دﻣ ْﺸﻖ‪ :‬دار اﻟْﻐَﻮ َ‪ِِリ‬ﱐ ﻟِﻠ ِّﺪراﺳ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧِﻴﱠ ِﺔ‪1431 ،‬ﻫـ‪2010/‬م(‪.‬‬ ‫اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪َ َ ّ ْ ُ َ ُ َ .1‬‬ ‫ِ‬ ‫‪ِْ .13‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺖ‪َ :‬د ُار‬ ‫ﺐ ﺑْ ُﻦ َﻣ َﺎ‪ِレ‬ﰊ‪َ .‬ر ْﺷ ُ‬ ‫اﳉ َﻜ ِ ﱡ‬ ‫ﻒ اﻟﻠﱠ َﻤﻰ َﻋﻠَﻰ َﻛ ْﺸﻒ اﻟ َْﻌ َﻤﻰ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪) .1‬اﻟْ ُﻜ َﻮﻳْ ُ‬ ‫ﲏ‪ُ ،‬ﳏَ ﱠﻤ ٌﺪ اﻟْ َﻌﺎﻗ ُ‬ ‫إِ َﻳﻼ ٍ‬ ‫ف اﻟﺪ ْﱠوﻟِﻴﱠﺔُ‪1427 ،‬ﻫـ‪2006 /‬م(‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﺿ ْﺒ ِﻄ ِﻪ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪ُ ) .2‬ﺟ ﱠﺪةُ‪َ :‬ﻣ ْﺮَﻛ ُﺰ‬ ‫‪ْ .14‬‬ ‫ي‪ .‬اﻟ ُْﻤﻴَ ﱠ‬ ‫اﳊَ َﻤ ُﺪ‪َ ،‬ﻏ ِﺎﱎٌ ﻗَﺪﱡوِر ﱞ‬ ‫ﻒ َو َ‬ ‫ﺴ ُﺮ ِﰲ ﻋﻠ ِْﻢ َر ْﺳ ِﻢ اﻟ ُْﻤ ْ َ‬ ‫‪259‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺎت واﻟْﻤﻌﻠُ ِ‬ ‫اﻟ ِّﺪر ِ‬ ‫ِِِ ِ ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﱯ‪1437 ،‬ﻫـ‪2016/‬م(‪.‬‬ ‫اﺳ َ َ ْ َ‬ ‫ََ‬ ‫ﻮﻣﺎت اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ ﲟَْﻌ َﻬﺪ ْاﻹ َﻣﺎم اﻟ ﱠﺸﺎﻃ ِّ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ات‬ ‫‪ْ .15‬‬ ‫اﳊَ َﻤ ُﺪ‪َ ،‬ﻏﺎﱎٌ ﻗَﺪﱡوِر ﱞ‬ ‫ي‪َ .‬ر ْﺳ ُﻢ اﻟ ُْﻤ ْ‬ ‫ﻮر ُ‬ ‫ﺼ َﺤﻒ‪ :‬د َر َ‬ ‫اﺳﺔٌ ﻟُﻐَ ِﻮﻳﱠﺔٌ َ‪ِ ラ‬رﳜﻴﱠﺔٌ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪) .1‬ﺑَـ ْﻐ َﺪ ُاد‪َ :‬ﻣْﻨ ُﺸ َ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﻠﱠﺠﻨَ ِﺔ اﻟْﻮﻃَﻨِﻴﱠ ِﺔ ﻟِِﻼﺣﺘِ َﻔ ِﺎل ِﲟَﻄْﻠَ ِﻊ اﻟْ َﻘﺮِن ْ ِ‬ ‫ي‪1402 ،‬ﻫـ‪1982/‬م(‪.‬‬ ‫ْ‬ ‫ﺲ َﻋ َﺸَﺮ ا ْﳍ ْﺠ ِﺮ ِّ‬ ‫ْ‬ ‫ْ َ‬ ‫اﳋَﺎﻣ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ ِﰲ‬ ‫‪ْ .16‬‬ ‫ﻮد ْاﻷُﱠﻣﺔ ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻘ ْﺮآن اﻟْ َﻜ ِﺮ ِﱘ"‪ ،‬أ َْﲝَ ُ‬ ‫اﳊَ َﻤ ُﺪ‪َ ،‬ﻏﺎﱎٌ‪ُ " ،‬ﺟ ُﻬ ُ‬ ‫ﺎث اﻟْ ُﻤ ْﺆﲤََِﺮ اﻟْ َﻌﺎﻟَﻤ ِّﻲ ْاﻷَﱠوِل ﻟ ْﻠﺒَﺎﺣﺜ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﻞ‬ ‫اﻟْ ُﻘ ْﺮآن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ َوﻋُﻠُﻮﻣﻪ‪ُ :‬ﺟ ُﻬ ُ‬ ‫ﻮد ْاﻷُﱠﻣﺔ ِﰲ ﺧ ْﺪ َﻣﺔ اﻟْ ُﻘ ْﺮآن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ َوﻋُﻠُﻮﻣﻪ )اﻟْ َﻤ ْﻐ ِﺮ ُ‬ ‫ب ‪-‬ﻓَ ٌ‬ ‫ﺎس‪ 16-14 ،‬أَﺑْﺮ ُ‬ ‫ﻮث واﻟ ِّﺪراﺳ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎت اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠ ِﺔ ) ُﻣْﺒ ِﺪعٌ(‪2011 ،‬م‪.‬‬ ‫ﺎس‪ُ :‬ﻣ َﺆ ﱠﺳ َﺴﺔُ اﻟْﺒُ ُﺤ َ َ َ‬ ‫‪ .317-188 ،(2011‬ﻓَ ٌ‬ ‫ﻒ ﻟِﻠ ﱠ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫اءةُ‬ ‫ﻮﺳ ُ‬ ‫ﻮﻣﺔُ اﻟ ﱠﺮاﺋﻴﱠﺔُ ﻓـﻲ َر ْﺳ ِـﻢ اﻟ ُْﻤ ْ َ‬ ‫ﻒ‪" .‬اﻟ َْﻤ ْﻨﻈُ َ‬ ‫ﺸﺎﻃﺒِ ِّـﻲ َو ُﺷ ُﺮ ُ‬ ‫وﺣ َﻬﺎ‪ :‬ﻗ َﺮ َ‬ ‫‪ .17‬ﲪَْ َﺪا ُن‪ ،‬ﻋُ َﻤ ُﺮ ﻳُ ُ‬ ‫اﻟﻼ ِﺣ ِﻖ واﻟْﻤﺘﺄَ ِّﺧ ِﺮ"‪َ ،‬ﳎﻠﱠﺔُ ﻣﻌﻬ ِﺪ اﻟ ِّﺪراﺳ ِ‬ ‫وث اﻟْﻤﺒ ِّﻜ ِﺮ اﻟْﻤ ْﻔ ُﻘ ِ‬ ‫اﻟْﻤﻮر ِ‬ ‫ﻮد ِﻣ ْﻦ ِﺧ َﻼ ِل ﱠ‬ ‫ﺎت اﻟﺸ ْﱠﺮﻗِﻴﱠ ِﺔ ﻟِ ْﻶ َ‪ِ ヨ‬ء‬ ‫َ َُ‬ ‫َُ‬ ‫َ‬ ‫َُْ‬ ‫َ ََْ َ َ‬ ‫ﻂ‪https://journals.openedition.org/mideo/1502،2017 :‬‬ ‫اﻟﺪوﻣﻨﻴﻜﺎن‪ ،‬اﻟْ َﻌ َﺪ ُد ‪ ، ،32‬اﻟﱠﺮاﺑِ ُ‬ ‫‪ .18‬ﲪﺪا ُن‪ ،‬ﻋﻤﺮ ﻳﻮﺳﻒ‪" ،‬ﻣ ْﺸﺮوع اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﱠﺎﱐ ِﰲ اﻟْﻌﺼ ِﺮ ْاﻷُﻣ ِﻮ ِي"‪َ ،‬ﳎﻠﱠﺔُ اﻟْﺒﺤ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ اﻟﺜ ِ‬ ‫ﻮث‬ ‫َْ َ‬ ‫َ ْ‬ ‫َُُ ُ ُ ُ َ ُ ُ َ َ‬ ‫َ ّ َ ُُ‬ ‫ِ‬ ‫واﻟ ِّﺪر ِ‬ ‫ﻚ ﻓَـﻬ ٍﺪ ﻟِ ِﻄﺒ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻒ اﻟ ﱠﺸ ِﺮ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻳﻒ‪) 2/4 ،‬ﻳﻮﻟﻴﻮ ‪2007‬م(‪-63 ،‬‬ ‫اﺳﺎت اﻟْ ُﻘ ْﺮآﻧﻴﱠﺔ‪ُ ،‬ﳎَ ﱠﻤ ُﻊ اﻟْ َﻤﻠ ِ ْ َ َ‬ ‫ﺎﻋﺔ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫َ ََ‬ ‫‪.116‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﷲ إِﺑـﺮ ِاﻫﻴﻢ‪ .‬ﻗِﺮاءةُ ا ِْﻹﻣ ِﺎم َ‪ル‬ﻓِ ٍﻊ ِﻋ ْﻨ َﺪ اﻟْﻤﻐَﺎ ِرﺑ ِﺔ ِﻣﻦ ِرواﻳ ِﺔ أَِﰊ ﺳ ِﻌ ٍ‬ ‫ِِ‬ ‫ﻴﺪ َوْر ٍ‬ ‫ش‪.‬‬ ‫َ‬ ‫َ َ ْ ََ‬ ‫‪ .19‬ﲪﻴﺘُﻮ‪َ ،‬ﻋْﺒ ُﺪ ا ْﳍَﺎدي َﻋْﺒ ُﺪ ْ َ ُ َ َ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎف واﻟﺸﱡﺆ ِ‬ ‫ون ِْ‬ ‫ِ‬ ‫اﻹ ْﺳ َﻼ ِﻣﻴﱠ ِﺔ‪1424 ،‬ه‪2033/‬م(‪.‬‬ ‫ات ِوَز َارةِ ْاﻷ َْوﻗَ َ ُ‬ ‫ﻮر ُ‬ ‫)اﻟْ َﻤ ْﻤﻠَ َﻜﺔُ اﻟْ َﻤ ْﻐ ِﺮﺑﻴﱠﺔُ‪َ :‬ﻣْﻨ ُﺸ َ‬ ‫ﲪﻴﺘُﻮ‪ ،‬ﻋﺒ ُﺪ ا ْﳍ ِﺎدي‪" ،‬ﺟﻬ ُ ِ‬ ‫‪ِ ِ .20‬‬ ‫اﻹﺳ َﻼ ِﻣﻴﱠ ِﺔ ِﰲ رﺳ ِﻢ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ﺎث اﻟْ ُﻤ ْﺆﲤََِﺮ اﻟْ َﻌﺎﻟَ ِﻤ ِّﻲ‬ ‫آن اﻟْ َﻜ ِﺮ ِﱘ"‪ ،‬أ َْﲝَ ُ‬ ‫ﻮد ْاﻷُﱠﻣﺔ ِْ ْ‬ ‫َْ‬ ‫ُُ‬ ‫َْ َ‬ ‫ْ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ ِِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ ِ ِ‬ ‫ﺎس‪،‬‬ ‫ﲔ ِﰲ اﻟْ ُﻘ ْﺮآن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ َوﻋُﻠُﻮﻣﻪ‪ُ :‬ﺟ ُﻬ ُ‬ ‫ْاﻷَﱠوِل ﻟ ْﻠﺒَﺎﺣﺜ َ‬ ‫ﻮد ْاﻷُﱠﻣﺔ ِﰲ ﺧ ْﺪ َﻣﺔ اﻟْ ُﻘ ْﺮآن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ َوﻋُﻠُﻮﻣﻪ )اﻟْ َﻤ ْﻐ ِﺮ ُ‬ ‫ب ‪-‬ﻓَ ٌ‬ ‫ﻮث واﻟ ِّﺪراﺳ ِ‬ ‫‪ 16-14‬أَﺑ ِﺮﻳﻞ ‪ .317-188 ،(2011‬ﻓَﺎس‪ :‬ﻣﺆ ﱠﺳﺴﺔُ اﻟْﺒﺤ ِ‬ ‫ﺎت اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠ ِﺔ ) ُﻣْﺒ ِﺪعٌ(‪،‬‬ ‫ٌ َُ َ ُ ُ‬ ‫َ ََ‬ ‫ْ ُ‬ ‫‪2011‬م‪.‬‬ ‫ٍ‬ ‫ﻳﺸﻲ‪ .‬ﻣﻮِر ُد اﻟﻈﱠﻤﺂ ِن ِﰲ رﺳ ِﻢ أ ِ‬ ‫)اﻹ ْﲰ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫‪ْ .21‬‬ ‫ﺎﻋﻴﻠِﻴﱠﺔُ‪َ :‬ﻣ ْﻜﺘَـﺒَﺔُ‬ ‫َْ ْ‬ ‫َﺣ ُﺮف اﻟْ ُﻘ ْﺮآن‪َ ِْ .‬‬ ‫ْ‬ ‫اﳋَﱠﺮ ُاز‪ُ ،‬ﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ ُﳏَ ﱠﻤﺪ اﻟ ﱠﺸ ِﺮ ﱡ َ ْ‬ ‫ِْ ِ‬ ‫ي‪1427 ،‬ﻫـ‪2006/‬م(‪.‬‬ ‫اﻹ َﻣﺎم اﻟْﺒُ َﺨﺎ ِر ِّ‬ ‫ﱠاﱐﱡ‪ ،‬أَﺑﻮ ﻋﻤ ٍﺮو ﻋﺜْﻤﺎ ُن ﺑﻦ ﺳﻌِ ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ﻴﺪ‪ .‬اﻟْﺒَـﻴَﺎ ُن ِﰲ َﻋ ِّﺪ ِ‬ ‫ﺖ‪َ :‬ﻣ ْﺮَﻛ ُﺰ‬ ‫آي اﻟْ ُﻘ ْﺮآن‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪) .1‬اﻟْ ُﻜ َﻮﻳْ ُ‬ ‫‪ .22‬اﻟﺪ ِ ُ َ ْ ُ َ ْ ُ َ‬ ‫اﻟﱰ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اث‪1414 ،‬ﻫـ‪1994/‬م(‪.‬‬ ‫اﻟْ َﻤ ْﺨﻄُﻮﻃَﺎت َو ﱡَ‬ ‫ﻴﺪ‪ .‬اﻟْﻤﺤ َﻜﻢ ِﰲ ﻧَـ ْﻘ ِﻂ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫ﱠاﱐﱡ‪ ،‬أَﺑﻮ ﻋﻤ ٍﺮو ﻋﺜْﻤﺎ ُن ﺑﻦ ﺳﻌِ ٍ‬ ‫ﻒ‪ ،‬اﻟﻄﱠﺒـﻌﺔُ ‪ِ .2‬‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫)د َﻣ ْﺸ ُﻖ‪َ :‬دا ُر‬ ‫َ َ‬ ‫َْ‬ ‫‪ .23‬اﻟﺪ ِ ُ َ ْ ُ َ ْ ُ َ‬ ‫ُْ ُ‬ ‫اﻟْ ِﻔ ْﻜ ِﺮ‪1407 ،‬ﻫـ‪1987/‬م(‪.‬‬ ‫ِ‬ ‫ٍِ‬ ‫ﻮم ﻣﺼ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫‪ .24‬اﻟﺪ ِ‬ ‫ﺼﺎ ِر‪ .‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ‬ ‫ﻒ أ َْﻫ ِﻞ ْاﻷ َْﻣ َ‬ ‫ﱠاﱐﱡ‪ ،‬أَﺑُﻮ َﻋ ْﻤ ٍﺮو ﻋُﺜْ َﻤﺎ ُن ﺑْ ُﻦ َﺳﻌﻴﺪ‪ ،‬اﻟ ُْﻤ ْﻘﻨ ُﻊ ِﰲ َﻣ ْﻌ ِﺮﻓَﺔ َﻣ ْﺮ ُﺳ َ َ‬ ‫وت‪َ :‬دار اﻟْﺒَ َﺸﺎﺋِِﺮ ِْ‬ ‫اﻹ ْﺳ َﻼ ِﻣﻴﱠﺔ‪َ :‬ﻋ َﺎم ‪1436‬ﻫـ‪2015/‬م(‪.‬‬ ‫‪) .1‬ﺑَْﲑُ ُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫اﳋِﻄَ ِ‬ ‫س ِﲟَﺄْﺛُﻮِر ْ‬ ‫وت‪َ :‬د ُار‬ ‫ﺎب‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪) .1‬ﺑَْﲑُ ُ‬ ‫‪ .25‬اﻟ ﱠﺪﻳْـﻠَﻤ ﱡﻲ‪ ،‬أَﺑُﻮ ُﺷ َﺠﺎ ٍع ﺷ َﲑَوﻳْﻪ ﺑْ ُﻦ َﺷ ْﻬَﺮداََر‪ .‬اﻟْﻔ ْﺮ َد ْو ُ‬ ‫اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠ ِﺔ‪1406 ،‬ﻫـ‪1986/‬م(‪.‬‬ ‫‪260‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﺎ ِر‪،‬‬ ‫ﱯ‪ ،‬أَﺑُﻮ َﻋْﺒ ِﺪ ﱠ‬ ‫ا‪ُ ِY‬ﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ أ ْ‬ ‫‪ .26‬اﻟ ﱠﺬ َﻫِ ﱡ‬ ‫َﲪَ َﺪ ﺑْ ِﻦ ﻋُﺜْ َﻤﺎ َن‪َ .‬ﻣ ْﻌ ِﺮﻓَﺔُ اﻟْ ُﻘ ﱠﺮاء اﻟْﻜﺒَﺎ ِر َﻋﻠَﻰ اﻟﻄﱠﺒَـ َﻘﺎت َو ْاﻷَ ْﻋ َ‬ ‫وت‪َ :‬دار اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠ ِﺔ‪1417 ،‬ﻫـ‪1997/‬م(‪.‬‬ ‫اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪) .1‬ﺑَْﲑُ ُ ُ‬ ‫ِ‬ ‫اﳊﺴ ِﻦ‪َ .‬ﺷﺮح َﺷﺎﻓِﻴ ِﺔ اﺑْ ِﻦ ا ْﳊ ِ‬ ‫وت‪َ :‬دار اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺎﺟ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠ ِﺔ‪،‬‬ ‫َ‬ ‫َ‬ ‫ُْ‬ ‫ﺐ‪) .‬ﺑَْﲑُ ُ ُ‬ ‫‪ .27‬اﻟﱠﺮﺿ ﱡﻲ‪ُ ،‬ﳏَ ﱠﻤ ُﺪ ﺑْ ُﻦ َْ َ‬ ‫‪1395‬ﻫـ‪1975/‬م(‪.‬‬ ‫ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﺒ ِﺪ ﷲِ‪ .‬اﻟْﱪﻫﺎن ِﰲ ﻋﻠُ ِ‬ ‫آن‪ ،‬اﻟﻄﱠﺒـﻌﺔُ ‪) .1‬اﻟْ َﻘ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻮم اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ﺎﻫَﺮةُ‪َ :‬د ُار‬ ‫ُْ َ ُ ُ‬ ‫‪ .28‬اﻟﱠﺰْرَﻛﺸ ﱡﻲ‪ ،‬أَﺑُﻮ َﻋْﺒﺪ َُ ﱠ ُ ْ ُ َْ‬ ‫ْ‬ ‫َْ‬ ‫إِ ْﺣﻴَ ِﺎء اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْ َﻌَﺮﺑِﻴﱠ ِﺔ‪1376 ،‬ﻫـ‪1957/‬م(‪.‬‬ ‫اﻟﺴ ِﺠ ْﻠﻤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫َﲪَ ُﺪ ﺑْﻦ ُﻣﺒَ َﺎر ٍك‪ِْ .‬‬ ‫ﺎﺳ ﱡﻲ‪ ،‬أَﺑُﻮ اﻟْ َﻌﺒﱠ ِ‬ ‫‪.29‬‬ ‫اﻹﺑْ ِﺮﻳ ُﺰ ِﻣ ْﻦ َﻛ َﻼِم َﺳﻴِّ ِﺪي َﻋ ْﺒ ِﺪ اﻟ َْﻌ ِﺰﻳ ِﺰ اﻟ ﱠﺪ ﱠ‪ِ ヨ‬غ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ‬ ‫ّ َ‬ ‫ﺎس أ ْ ُ‬ ‫وت‪َ :‬دار اﻟْ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺐ اﻟْﻌِْﻠ ِﻤﻴﱠ ِﺔ‪1423 ،‬ﻫـ‪2002/‬م(‪.‬‬ ‫‪) .3‬ﺑَْﲑُ ُ ُ‬ ‫ي‪ ،‬أَﺑﻮ ا ْﳊﺴ ِﻦ َﻋﻠِ ﱡﻲ ﺑﻦ ُﳏَ ﱠﻤ ٍﺪ‪ .‬اﻟْﻮ ِﺳﻴﻠَﺔُ إِ َﱃ َﻛ ْﺸ ِ‬ ‫ﻒ اﻟ َْﻌ ِﻘﻴﻠَ ِﺔ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪ِّ .2‬‬ ‫ِ‬ ‫ض‪َ :‬ﻣ ْﻜﺘَـﺒَﺔُ‬ ‫)اﻟﺮَ‪ُ レ‬‬ ‫َ‬ ‫ُْ‬ ‫‪ .30‬اﻟ ﱠﺴ َﺨﺎو ﱡ ُ َ َ‬ ‫اﻟﱡﺮ ْﺷ ِﺪ‪1424 ،‬ﻫـ‪2003/‬م(‪.‬‬ ‫‪ .31‬اﻟ ﱡﺴﻴ ِ‬ ‫اﻹﺗْـ َﻘﺎ ُن ِﰲ ﻋُﻠُﻮِم اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ﻀ ِﻞ َﻋْﺒ ُﺪ اﻟﱠﺮ ْﲪَ ِﻦ ﺑْﻦ أَِﰊ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ‪ِْ .‬‬ ‫آن‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪) .1‬اﻟْ َـﻤ ِﺪﻳﻨَﺔُ‬ ‫ﻮﻃ ﱡﻲ‪ ،‬أَﺑُﻮ اﻟْ َﻔ ْ‬ ‫ْ‬ ‫ُ‬ ‫ُ‬ ‫ِ‬ ‫ﻚ ﻓَـﻬ ٍﺪ ﻟِ ِﻄﺒ ِ‬ ‫ﻒ اﻟ ﱠﺸ ِﺮ ِ‬ ‫ﺼﺤ ِ‬ ‫ﻳﻒ‪1426 ،‬ه(‪.‬‬ ‫اﻟْ ُﻤﻨَـ ﱠﻮَرةُ‪ُ :‬ﳎَ ﱠﻤ ُﻊ اﻟْ َﻤﻠ ِ ْ َ َ‬ ‫ﺎﻋﺔ اﻟْ ُﻤ ْ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫‪ .32‬اﻟ ﱡﺴﻴ ِ‬ ‫ﻮﻃ ﱡﻲ‪َ ،‬ﻋْﺒ ُﺪ اﻟﱠﺮ ْﲪَ ِﻦ ﺑْ ُﻦ أَِﰊ ﺑَ ْﻜ ٍﺮ‪ْ َ .‬‬ ‫ﺼ ُﺮ‪ :‬اﻟْ َﻤ ْﻜﺘَـﺒَﺔُ‬ ‫ﳘ ُﻊ ا ْﳍََﻮاﻣ ِﻊ ِﰲ َﺷ ْﺮ ِح َﲨْ ِﻊ ا ْﳉََﻮاﻣ ِﻊ‪) .‬ﻣ ْ‬ ‫ُ‬ ‫اﻟﺘـ ْﱠﻮﻓِ ِﻴﻘﻴﱠﺔُ(‪.‬‬ ‫اب اﻟْ َﻘ ِ ِ‬ ‫ٍ ِ‬ ‫ِ‬ ‫َﺳﲎ اﻟْﻤ َﻘ ِ‬ ‫ﺎﺳﻢ ﺑْﻦ ﻓِ ﱡﲑﻩٍ‪َ .‬ﻋ ِﻘﻴﻠَﺔُ أَﺗْـﺮ ِ‬ ‫ﺎﺻ ِﺪ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪.1‬‬ ‫‪ .33‬اﻟﺸﱠﺎﻃِ ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ﺼﺎﺋﺪ ِﰲ أ ْ َ َ‬ ‫َ‬ ‫ﱯ‪ ،‬أَﺑُﻮ ُﳏَ ﱠﻤﺪ اﻟْ َﻘ ُ ُ‬ ‫)ﺟ ﱠﺪةُ‪ :‬دار ﻧُﻮِر اﻟْﻤ ْﻜﺘـﺒ ِ‬ ‫ﺎت‪1422 ،‬ﻫـ‪2001/‬م(‪.‬‬ ‫َ ََ‬ ‫ُ َُ‬ ‫ﱠﺎﱐ ا ْﳍِﺠ ِﺮ ِي‪ِ .‬رﺳﺎﻟَﺔُ اﻟْﻤ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺟ ْﺴﺘِﲑ‪َ ،‬ﺟ ِﺎﻣ َﻌﺔُ ْاﻷ َْزَﻫ ِﺮ‬ ‫‪ .34‬ﻃُْﺮُﻣﻢ‪ ،‬ﻧَﺒِﻴﻞ أ ْ‬ ‫اء ُ‬ ‫َﲪَﺪ‪ .‬اﻟْ ُﻘ ﱠﺮاءُ َواﻟْﻘ َﺮ َ‬ ‫ات ِﰲ اﻟْ َﻘ ْﺮن اﻟﺜ ِ ْ ّ َ َ‬ ‫‪.(2011‬‬ ‫‪ .35‬اﻟْ ِﻔﻬﺮس اﻟ ﱠﺸ ِﺎﻣﻞ ﻟِ ﱡ ِ‬ ‫ﻮط‪ :‬ﳐَْﻄُﻮﻃَﺎت رﺳ ِﻢ اﻟْﻤﺼ ِ‬ ‫اﻹﺳ َﻼ ِﻣ ِﻲ اﻟْﻤﺨﻄُ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫ﻒ‪.‬‬ ‫ﰊ ِْ ْ ّ َ ْ‬ ‫ُ َْ َ َ‬ ‫ُ َ‬ ‫ْ ُ‬ ‫ﻠﱰاث اﻟْ َﻌَﺮِِّ‬ ‫ي‪ُ ،‬ﳏ ﱠﻤ ٌﺪ ﻃَ ِ‬ ‫ِ‬ ‫آن وﻏَﺮاﺋِ ِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫)ﺟ ﱠﺪةُ‪:‬‬ ‫ﺎﻫ ُﺮ ﺑْ ُﻦ َﻋْﺒ ِﺪ اﻟْ َﻘ ِﺎد ِر‪ِ ラَ .‬ر ُ‬ ‫‪ .36‬اﻟْ ُﻜ ْﺮد ﱡ َ‬ ‫ﻳﺦ اﻟْ ُﻘ ْﺮ َ َ ُ‬ ‫ﺐ َر ْﲰﻪ َو ُﺣ ْﻜ ُﻤﻪُ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪ُ .1‬‬ ‫َﻣﻄْﺒَـ َﻌﺔُ اﻟْ َﻔْﺘ ِﺢ‪1365 ،‬ﻫـ‪1946/‬م(‪.‬‬ ‫ﺼ ِﻘﻴﻠَﺔُ ِﰲ َﺷﺮ ِح أَﺑـﻴ ِ‬ ‫ﱠِ‬ ‫ٍ‬ ‫ِ‬ ‫ﲏ‪ .‬اﻟ ﱡﺪ ﱠرةُ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺎت اﻟ َْﻌ ِﻘﻴﻠَ ِﺔ‪ ،‬اﻟﻄﱠْﺒـ َﻌﺔُ ‪) .1‬ﻗَﻄَُﺮ‪ِ :‬وَز َارةُ‬ ‫ْ َْ‬ ‫‪ .37‬اﻟﻠﺒ ُ‬ ‫ﻴﺐ‪ ،‬أَﺑُﻮ ﺑَ ْﻜﺮ َﻋْﺒ ُﺪ اﻟْﻐَ ِّ‬ ‫ْاﻷَوﻗَ ِ‬ ‫ﺎف‪1432 ،‬ﻫـ‪2011/‬م(‪.‬‬ ‫ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲏ‪ ،‬أَﺑﻮ إِ ْﺳﺤ َ ِ‬ ‫ﲑان َﻋﻠَﻰ َﻣ ْﻮِرد اﻟﻈﱠ ْﻤﺂن‪) .‬اﻟْ َﻘﺎﻫَﺮةُ‪َ :‬د ُار‬ ‫ﻴﻢ ﺑْ ُﻦ أ ْ‬ ‫َ‬ ‫‪ .38‬اﻟْ َﻤﺎ ِر ْﻏ ِ ﱡ ُ‬ ‫ﻴﻞ ا ْﳊَ ْ َ‬ ‫َﲪَ َﺪ‪َ .‬دﻟ ُ‬ ‫ﺎق إﺑْـَﺮاﻫ ُ‬ ‫اﳊ ِﺪ ِ‬ ‫ﻳﺚ(‪.‬‬ ‫َْ‬ ‫ﺲ ِﰲ ﻛِﺘﺎﺑِ ِﻪ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ي َﻋ ِﻦ اﻟْﻐَﺎ ِزي ﺑْ ِﻦ ﻗَـ ْﻴ ٍ‬ ‫ﺴﻨ ِﱠﺔ( ِﰲ َر ْﺳ ِﻢ‬ ‫)ﻫ َﺠﺎءُ اﻟ ﱡ‬ ‫‪ .39‬اﻟْ ُﻤﻐَ ﱠﺬ ِو ﱡ‬ ‫َ‬ ‫ي‪ ،‬ﻓَـ ْﻬ ُﺪ ﺑْ ُﻦ ُﻣﻄﻴ ٍﻊ‪َ .‬ﻣﺎ ُر ِو َ‬ ‫ﻣﺼ ِ‬ ‫ﻒ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ‪َ :‬ﲨْﻌﺎ و ِدراﺳﺔً‪ِ ْ .‬‬ ‫اﻹﺳ َﻼ ِﻣﻴﱠﺔُ ِ‪ヨ‬ﻟْـﻤ ِﺪﻳﻨَ ِﺔ اﻟْﻤﻨَـ ﱠﻮرةِ‪ُ ،‬ﻛﻠِّﻴﱠﺔُ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ﺎﺣ ِ‬ ‫آن اﻟْ َﻜ ِﺮِﱘ‪،‬‬ ‫َ َ‬ ‫ً َ ََ‬ ‫)اﳉَﺎﻣ َﻌﺔُ ِْ ْ‬ ‫َ‬ ‫ْ‬ ‫ُ َ‬ ‫َ‬ ‫‪1433-1432‬ه(‪.‬‬ ‫‪261‬‬ HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ALRAWASHDEH, Ziyad, ALRAWASHDEH Khadeejeh, “İslâm’ın İlk .40 (Döneminde Muṣḥaf-ı Şerif’in Ḥicâzî Yazısı”, Bilimname Dergisi XLIV (2021/1 262 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I  k 5Uk         bk      c ! k WAk .?X39k#(k,)k dDk` ke"fBkgk12 Dka1$ kG- k L kL k^NO3I6QEkZI?S:LN?O:N?k^E3>?X3Ok3C\EO:N?k NNJ8 k&LJ; kL k^NO3I6QFk+I@S:LN?OXk38QFOXkJ<*>:JFJ=Xk:K3LOH:IOkJ<'RM3I@8kV:=:N@Nk ^NO4I7QEk*]LC?X:k Y@X39 3EL3T3N>9:>?3P3I6QE :9Q OkLk=QEE:Lk0=QF:LX3>JJ 8JHk %L8_9 %L=k QÕĮ ÔĮ ö FĮ÷òĮ ]¶Į .¤Į )Į  íĮ øç‡Į ½Į  äĮ ùĮ úĮ âĮ~Į wûTĮ ¨Į üĮ   ýĮ Į JĮ ˜Į ÛĮ þ Į  ÜÿĮ ĀĮ #ÝĮ Į ˆ@Į KI Į ›*Į K_Į Į  h[k ij/k $"5 Į ‰ãĮ $"sĮ āĮ 0;Į ¯"Į {±Į ñ LMĮ 0;Į Ă Į ¥(*Į Į LMĮ Į ăĮ OĮ  +Į DNĮ  ŸĮ  •EĮ ÁĮ ß1ĄĮ !AĮ ąĮ ĆĮ C3Į ©êĮ ĮÇĮ `£Į j´Į ,æoĮ ŠĮ ,pĮ å Į ć1 Į žĮ :Į Ĉ×Į Į      ÞĉµĮ Į +Į ‘Į ĊĮ   OĮ ċĮrĮČĮ ƒÑĮ PĮ ÒzĮ čĮ ëh Į ĎVĮ ďĮ Į 7Į Į 8-†Į2Į Į ¬Į ÊĮ ĐĮ &Į ÉĮ  G(Į PĮ Į ’GZĮ Į œĮ   đĮ ĒĮ WēĮ ¼­Į ĔĮ   ?Į =Į  4'Į Į Į ªŽĮ imĮ  Į 7Į  Į /Į QĕĮ Ó ÙĖaĮ  Y%Į ¸Į ¿Į  !AĮ ėĮ ðĮ Į Ę*Į RĮ „eĮ Į Į)Į Į ĚěĮ $ uĮ F Į Ĝ q Į 6 ĞĮ ^·Į .áĮ )    «Į §    'Į vĮ kęĮ x Į ĝĮ #HĮ  /Į Į RĮ ÀŒïĮ  - Į ÚĮ !BĮ ğĮ  &Į õ  ĠؙS < fĮ »Į  ġîĮ 98-9 Į \ĢģĮ :Į ¦Į –Į HĮ C3Į ‚²   ĤĮ ¹ÖĮ 2Į ËSĮ Į ¢y Įì Į nÅĥĮĦ,ĮħĮ ÎĮ   DNĮĮ#ÏĮ Í(Į [>ĮĨ5Į%Į  óÆĮ  Į º Į Į XĮ  4'Į¾Į Į  èI Į Ì Į U°Į @Į ‹Į ĮéBĮ =Į Į ĮtÈĮ  ĩàĮ  ”ÄĮ +Į ôbĪĮ &Į īĮ6 šĮ —cĮ Į ?Į Į ¡>     Ĭ%Į Ã|Į ³l J Į ĭdĮ Į “ 263  }ÐĮ ®EĮ <gĮ HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ƨdzÂƾdz¦ ƨȇ¦ƾƥ ƨȇȂǷȋ¦ ƨdzÂƾdz¦ ƨȇƢĔ Ŀ ȆLjLJƚǷ ƲȀǼŲ Dzǰnjƥ ¿Ȑǫȋ¦Â °ƢƦƷȋ¦Â ¼°Ȃdz¦ ƨǟƢǼǏ ©ǂȀƬNjƢǧ ƨǻƢǷ¢Â .½ȂǴŭ¦Â ƢǨǴŬ¦ ǺǷ ƨȈũ° ƨȇƢǟǂƥ ƨȈLJƢƦǠdz¦ ȄǴǟ (ĿȂǰdz¦ ǖŬ¦) ƶǴǘǐǷ ƨƦLjǼƥ ÀȂǷȂǬȇ °ƢǸǔŭ¦ ¦ǀǿ Ŀ śǴǷƢǠdz¦Â śƻ°ƚŭ¦ À¢ ń¤ ¨°ƢNjȍ¦ ǂǯǀdzʪ ǂȇƾŪ¦ ǺǷ ǪƟƢǬū¦Â ƨȈź°ƢƬdz¦ ©ƢLJ¦°ƾǴdz ƤǻƢů ¦ǀǿ Å¦ƾȇƾŢ ƨȇǂƴ٦ ńÂȋ¦ ƨƯȐưdz¦ ÀÂǂǬdz¦ Ŀ ǦƷƢǐŭ¦ ¶Ȃǘş ǪǴǠƬȇ ƢǷ Dzǯ ƨƦǻƢů ƾǠȇ ƨȈǨƸǐŭ¦ ©ƢǗȂǘƼŭ¦ ǺǷ ʼnƾǫ Ȃǿ ƢǷ Dzǯ ȄǴǟ”ĿȂǰdz¦ ǖŬ¦“ ƶǴǘǐǷ ¼ȐǗƜǧ ¨®ǂЦ ƨȈǸǴǠdz¦ Ŀ ǪǸǠƬdz¦ Ǻǟ ®ƢǠƬƥ¦ ƾǠȇ Dzƥ ÅƢǓƢǨǔǧ ÅƢƷȐǘǏ¦ ƢȀǫȐǗ¦ ȄǴǟ ƨȈƷȐǘǏȏ¦ ƨȈǸLjƬdz¦ ŐƬǠȇ ƢǸǯ ƨȈǬȈǬƸǴdz ƢǷ Ȃǿ Ǧȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ ǶLJǂdz ”ƨȈǻƾŭ¦ ƨƥƢƬǰdz¦“”ƨȈǰŭ¦ ƨƥƢƬǰdz¦“ ǎƟƢǐş řƬǠƫ Ŗdz¦ ƨȈǴȈǴƸƬdz¦ ƨLJ¦°ƾdz¦ Ŗdz¦ ¶ȂǘŬ¦ ¸¦Ȃǻ¢ ǺǷ ©¦ǂnjǠdz¦ ¨ŗǨdz¦ ǮǴƫ Ŀ ÀƢǯ ¯¤ ”ƨȇ±Ƣƴū¦ ǦƷƢǐŭ¦“ ǶLJʪ śưƷƢƦdz¦ ǒǠƥ ƾǼǟ »°ƢǠƫ ǦƷƢǐŭ¦ Ǫǧ ƨǨȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ƢȀȈǧ ƪƼLjÉǻ ¨ǂÈǰÊË ÈƦǸÉ ºdz¦ ƨȈLJƢƦǠdz¦Â ƨȇȂǷȋ¦ ¨ŗǨdzƢǧ .ÄǂǐƦdz¦ ¢ ĿȂǰdz¦ ǖŬ¦ ƪǬƦLJ .”ƨȇ±Ƣƴū¦ ǦƷƢǐŭʪ“ ¢ ”ƨȈǻƾŭ¦ ǦƷƢǐŭ¦“ ¢ ”ƨȈǰŭ¦ ǦƷƢǐŭ¦“ ƨƥƢƬǰdzʪ ƢđȂǴLJϥ ƪǧǂǠǧ žƨȈǻƢǸưǠdz¦ :Äǂƴ٦ ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ Ŀ ǦƷƢǐŭ¦ ¶Ȃǘƻ .1 ƾȈǠǬƬdz §ƢƦdz¦ ƪƸƬǧ Ŗdz¦ DzǷ¦ȂǠǴdz ƨȈƬŢ ƨȈǼƥ ǺȇȂǰƬdz (ºǿ2) º dz¦ ÀǂǬdz¦ ¦ǀǿ ȄǴǟ Ȃǔdz¦ ǖȈǴLjƫ ÀƢǰŠ ƨȈŷȋ¦ ǺǷ ¨ ¦ǂǬdz¦ Ŀ °ƢȈƬƻȏ¦ ǺǷ± ǺǷ ƨǴƷǂŭ¦ ŚǤƫ ¿¢ ƨȈǻ¡ǂǬdz¦ ©¦ ¦ǂǬdz¦ ²°¦ƾǷ °ȂȀǛ ¢ ǺȇÂƾƬdz¦ ƪǻƢǯ¢ ¦ȂLJ ň¡ǂǬdz¦ ǶLJǂdz¦ Ȇǰŭ¦ Śưǯ Ǻƥ¦ (¿785/ºǿ169.©) ňƾŭ¦ Ǟǧʭ :¨ ¦ǂǬǯ ¨ǂƫ¦ȂƬŭ¦ ©¦ ¦ǂǬdz¦ ¾ȂǏ¢ ƤLjƷ ¨ ¦ǂǬƥ ¿¦DŽƬdzȍ¦ ń¤ ǶǏƢǟ (¿736/ºǿ118.©) ȆǷƢnjdz¦ ǂǷƢǟ Ǻƥ¦ (¿770/ºǿ154.©) ÄǂǐƦdz¦ ǂǸǟ Ȃƥ¢ (¿737/ºǿ120.©) Ǻƥ ȆǴǟ ǺLjū¦ Ȃƥ¢ (¿772/ºǿ156.©) ĿȂǰdz¦ ©ʮDŽdz¦ ċ ƤȈƦƷ Ǻƥ ¨DŽŧ (¿745/ºǿ127.©) ®ȂƴǼdz¦ ĺ¢ Ǻƥ ȆǷǂǔū¦ ¼ƢƸLJ¤ Ǻƥ §ȂǬǠȇ (¿747/ºǿ130.©) ňƾŭ¦ ǂǨǠƳ Ȃƥ¢ (¿805/ºǿ189.©) ȆƟƢLjǰdz¦ ¨DŽŧ °ÂƢŰ ƨƯȐƯ ®ȂȀƳ ©ǂǧƢǜƫ ¦ǀđ .(¿843/ºǿ229.©) °¦DŽƦdz¦ ¿Ƣnjǿ Ǻƥ ǦǴƻ (¿802/ºǿ205.©) ÄǂǐƦdz¦ .śǗȐLjdz¦Â ƢǨǴŬ¦Â (ň¡ǂǬdz¦ ǶLJǂdz¦ ƢǸǴǟ) ­ƢLjČǼdz¦ (©¦ ¦ǂǬdz¦ ƨǸƟ¢) ¦ǂċǬÉ dz¦ žǦȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ ƨǷƾŬ (ºǿ2) ÀǂǬdz¦ Ŀ Ǧȇǂnjdz¦ ǦƸǐǸǴdz ƢȀƬǷƾƻ ƨȈLJƢƦǠdz¦ ƨdzÂƾdz¦ .1.1 ƨǷƾƻ ¨ŗǧ Ǻǟ Ʈȇƾū¦ ǶƬȇ ǾǻƜǧ žňƢưdz¦ Äǂƴ٦ ÀǂǬdzʪ ƨȈLJƢƦǠdz¦ ƨdzÂƾdz¦ Ŀ Ǧȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ Ǻǟ Ʈȇƾū¦ ƾǼǟ Äǂƴ٦ ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ Ŀ śȈLJƢƦǠdz¦ ƢǨǴŬ¦ Ƣũ¢ ¾ÂƾŪ¦ ǂȀǜȇ ƢȈdzʫ . ƢǨǴƻ (7) ǞƦLJ ¨ŗǧ Ŀ Ǧȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ :(ºǿ200) Äǂƴ٦ ¾Âȋ¦ ÀǂǬdz¦ ƨȇƢĔ ƨȇƢǤdz (Á132) ƨȈLJƢƦǠdz¦ ƨdzÂƾdz¦ ƨȇ¦ƾƥ ǺǷ řǷDŽdz¦ ƤȈƫŗdz¦ ȄǴǟ 264 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Äǂƴ٦ ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ Ŀ ÀȂȈLJƢƦǠdz¦ ƢǨǴŬ¦ ¿750/ºǿ132 ¬ƢǨLjdz¦ ²ƢƦǠdz¦ Ȃƥ¢ 1 ¿754/ºǿ136 °ȂǐǼŭ¦ ǂǨǠƳ Ȃƥ¢ 2 ¿775/ºǿ158 ÄƾȀŭ¦ ƾǸŰ 3 ¿785/ºǿ169 Ä®Ƣ٦ ȄLJȂǷ 4 ¿786/ºǿ170 ƾȈNjǂdz¦ À°Ƣǿ 5 ¿809/ºǿ193 ƾȈNjǂdz¦ À°Ƣǿ Ǻƥ śǷȋ¦ 6 ¿813/ºǿ198 ƾȈNjǂdz¦ À°Ƣǿ Ǻƥ ÀȂǷƘŭ¦ 7 ċ Ŭ¦ ǺǷ ÅȐċ ǯÉ À¢ ń¤ ¨°ƢNjȍ¦ °ƾš Ŀ Ǧȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ Ƣđ ƤƬǯ Ŗdz¦ ¶ȂǘŬ¦ ǂȀNj¢ ǺǷ ƾČ ǠÈ Éºȇ 2śǴdz¦Â 1džƥƢȈdz¦ ǖ Ǯdz¯ ń¤ Śnjƫ ƨȈƥǂǠdz¦ ¨ǂȇDŽŪ¦ ǂǓ¦ȂƷ ¨°ȂǼŭ¦ ƨǼȇƾŭ¦Â ƨǷǂǰŭ¦ ƨǰǷ Ŀ (ňƢưdz¦Â ¾Âȋ¦ Äǂƴ٦ ÀǂǬdz¦) ¨ǂǰƦŭ¦ ¨ŗǨdz¦ ƨȇ±Ƣƴū¦ ƨȈƥǂǠdz¦ »ÂǂƸǴdz ǶLJǂdz¦ ©Ƣũ ƢȀȈǴǟ ǪƦǘǼƫ ƨȈǨƸǐǷ ©ƢǗȂǘű ǺǷ ƢǼȈdz¤ DzǏ ƢǷ ƨȈź°ƢƬdz¦ ©ʮ¦Âǂdz¦ Ǻǟ ¿ȐǰǴdz Åʪʪ ƶƬǨȇ ¾Âȋ¦ Äǂƴ٦ ÀǂǬdz¦ Ŀ ȆǨƸǐŭ¦ ǖŬ¦ Ǻǟ Ʈȇƾū¦ À¤ .ƺȇ°ƢƬdz¦ ǺǷ ƨƦǬū¦ ǮǴƫ Ŀ ƨǧÂǂǠŭ¦ ¢ §®ȋ¦Â ǂưǼdz¦Â °ƢǠNjȋ¦ Ƣđ ƪǴƴLJ ƪǻƢǯ¢ ¦ȂLJ ¿Ƣǟ Dzǰnjƥ ƨǤǴdz¦ Ƣđ ©ƾËÊȈºÉǫ Ŗdz¦ ©ƢǸǴǰdz¦Â »Âǂū¦ ƨǨǏ .3Ǧȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ Ƣđ ƤưǯÉ Ȇǰŭ¦) ıƢƴū¦ ƨƥƢƬǰdz¦ §ȂǴLJ¢ ǖŶ ȄǴǟ Äǂƴ٦ ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ Ŀ ƨȈǨƸǐŭ¦ ƨƻƢLjËÊǼdz¦Â ƨƥƢƬǰdz¦ ƾȈdzƢǬƫ ©ǂǸƬLJ¦ ƾǬdz ǺǷ ƾȇƾǠdz¦ ƪƼLjǼǧ ƢȀȈǧ ƨȇȂǼǠŭ¦Â ƨȇ®Ƣŭ¦ ©ƢȈǻƢǰǷȍ¦ Dzǯ ¾ǀƥ ©ƢǸǴǰdz¦Â »Âǂū¦ ƨƥƢƬǯ ƾȇȂš ǞǷ (ňƾŭ¦Â .ƾǠƥ ƢǸȈǧ ƢȀǼǷ ƪƼLjǻ Ŗdz¦ ¢ ÀƢǨǟ Ǻƥ ÀƢǸưǟ ǺǷ± Àƾŭ¦Â °ƢǐǷȋ¦ ȄǴǟ ƪǟ±Â Ŗdz¦ ƺLjǼdz¦ ǖŶ ȄǴǟ ǦƷƢǐŭ¦ Ƣǿ°Ȃǘƫ ƨȈƥƢƬǰdz¦ ƾȈdzƢǬƬdz¦ ¾ƢǬƬǻ¦ ÅƢȈǴƳ ƢǼdz ƶǓȂƫ ÅƢȈdzʫ (¿1048 /ºǿ444.©) ň¦ƾdz¦ ǂǸǟ Ȃƥ¢ Ƣǿǂǯǀȇ Ŗdz¦ ƨȇ¦Âǂdz¦Â :ň¦ƾdz¦ ǂǸǟ Ȃƥ¢ ¾ȂǬȇ Äǂƴ٦ ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦  Äǂƴ٦ ¾Âȋ¦ ÀǂǬdz¦ śƥ žśƬƦǫƢǠƬǷ śƬǴƷǂǷ śƥ ƢǼǬdz ǺǰȈdzÂÈ ȐƳ° Ņ ¦ȂǤƥ¦ :¾Ƣ È Èǫ ȂƸċ È Èǫ È ®ȂLJȋ¦Ì ȂÉƥÈ¢ ǞǓ Ƣŭ :®ŐǸÌdz¦ ƾȇDŽƫ Ǻƥ ƾǸċ ÈŰÉ ¾Ƣ Ì Ǽdz¦ (¿668/ºǿ69.©) ŅÊ£ƾdz¦ DzÌ ǠÈ ƳƢ È ǬÈ ºÈǧ džȈÌǬÈ Ìdz¦ ƾƦǟ ĿÊ ȏċʤ ƾƳȂÉȇ ǶǴÈǧ DzƳǂdz¦ ƤǴǘÈǧ Ì Èǧ ŖǨNj ƪǸǸǔǧ »ǂūʪ ƪǜǨdz řƬÊ ÌȇÈ¢°È ¦¯Ê¤ :®ȂLJȋ¦Ì ȂÉƥÈ¢ ¾Ƣ »ǂÌÈū¦ Ì DzǨÈ LJÈ Ì ¿ƢǷÈÈ ¢ Ì Èǧ ŖǨNj ©ǂLjǯ ƾǫ řƬÊ ÌȇÈ¢°È ¦¯ƜÊÈǧ śƬǘǬǻ DzÌ ǠÈ ƳƢ Ì Èǧ ƨǼǤƥ ŖǨNj ƪǸǸǓ ¦¯ƜÊÈǧ ƨǘǬǻ »ǂÌÈū¦ Ì ¢ DzÌ ǠÈ ƳƢ .ΓέϳΑϛϟ΍ ϑΣΎλϣϟ΍ ΔΑΎΗϛ ϰϠϋϭ ˬΎϬϧ΍έΩΟϭ ΩΟΎγϣϟ΍ Ώ΍ϭΑ΃ϭ ˬΏέΎΣϣϟ΍ ϰϠϋ Ϫϣ΍ΩΧΗγ΍ έΛϛϭ ˬ ”ρϭγΑϣϟ΍“ ρΧϟΎΑ ϰϣγϳϭ . 1 .ϝϳίϧΗϟ΍ ϥϣί Ϫϗϭϗέϭ (ϡϳέϛϟ΍) ϥ΁έϘϟ΍ ϑΣλ ϲΣϭϟ΍ ˵ΏΎ͉ Ηϛ˵ ϪΑ Ώ ˴ ˴ Ηϛ˴ ϱΫϟ΍ ϭϫϭ ˬ”ϲ ˶Χγ͉ϧϟ΍“ ϭ ”έϭ͉ ˴Ϙϣ˵ ˰ϟ΍“˰Α ϰϣγϳϭ . 2 Ziyad ALRAWASHDEH, “7slâm’Ŧn 7lk Döneminde Mu‫܄ܤ‬af-Ŧ berif’in ٓicâzî YazŦsŦ”, Bilimname Dergisi XLIV . 3 (2021/1): 615-616. 265 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ƪƸƬǧ ¦¯ƜÊÈǧ ƨǘǬǻ »ǂÌÈū¦ Ì ȄǴǟ DzÌ ǠÈ ƳƢ Ì Èǧ ŖǨNj ƪƸƬǧ ƾǫ ƪÌȇÈ¢°È ¦¯ƜÊÈǧ śƬǘǬǻ DzÌ ǠÈ ƳƢ Ì Èǧ ƨǼǤƥ ŖǨNj ©ǂLjǯ ¦¯ƜÊÈǧ ƨǘǬǻ Ê ĺ¢ ǺǟÈ ǀƻ¢ÂÈ :¾Ƣ È Èǫ ¿ȂÌ ºÈȈÌdz¦ ńÈ Ê¤ džȈÌǬÈ Ìdz¦ ƾƦǟ ĿÊ Ê̈ǂÈǐ È Èǫ .śƬǘǬǻ DzÌ ǠÈ ƳƢ Ì ÈƦÌdzʪÊ ǖǬǼdz¦ ǮdzǀÈ ǴÈǧ ²ƢċƦǠÈ Ìdz¦ ȂÉƥÈ¢ ¾Ƣ Ì Èǧ ƨǼǤƥ ŖǨNj Ì ®¦±ÈÂÈ (¿786/ºǿ170.©) [ÄƾȈǿ¦ǂǨdz¦] ƾŧÈ DzȈÊǴÈŬ¦ Ì Àǂǫȏ¦ ÀȂǸÉ ȈÌǷÈ ǺǟÈ ǀƻ¢ÂÈ 4Àǂǫȋ¦ ÀȂǸÉ ȈÌǷÈ ®ȂLJȋ¦Ì Ì ¢ Ǻƥ DzȈÊǴÈŬ¦ Ƣƻ ǾÊ ȈÌÈǴǟÈ DzǠƳ ƢǨȈǨÊ ƻÈ ÀÈ ƢǯÈ ¦¯ƜÊÈǧ ƾȇƾÊ NjÈ ¾Â¢ ǺǷ ǽǀƻÈ¢ÂÈ ©ƢȀÈ ºÉƦNjÉ ªȐÈÈƯ ®ƾnjŭ¦ »ǂÌÈūÌ ¦ ȄǴǟ DzǠƴÈǧ ǮÊdzȯ ĿÊ DzǸǟ ǺǷ ƤƬǰÌdz¦ ĿÊ ÄǀÊ ċdz¦ Dzǰnjdz¦ :ƾȇDŽÊ ȇ Ǻƥ ƾǸċ ÈŰÉ ¾Ƣ Ì ȂÉƥÈ¢ ¾Ƣ È Èǫ ÀƢLjȈǯ È ÈǫÂÈ ǦȈǨÊ ƻÈ ¾Â¢ ǺǷ ǽǀƻÈ¢ÂÈ È Ǻƥ ǺLjū¦ Ê Â¦Â ƨǸǔdzƢǧ »ÂǂūÌ ¦ °ȂǏ ǺǷ ¯ȂƻÉ ÌƘǷ ȂǿÉ Â DzȈÊǴÈŬ¦ ƨÈƥȂÉƬǰÌ ǸÌÈ dz¦ ¦ȂÌÈ dzʪÊ džÊƦÈƬÌǴºÈƫ Ȑċ ÈƠÊdz »ǂÌÈūÌ ¦ ȄÈǴǟÈ¢ ĿÊ ¨°Ȃ Č dz¦ ¨Ś È È È È È Ì Èǐ È ǤǏ ÉÉ 5 .»ǂÌÈūÌ ¦ ¼ȂÈǧ ƨƷȂǘƦǷ Ǧdz¢ ƨƸƬǨdz¦Â »ǂÌÈūÌ ¦ ƪŢÈ ʮÈ ¨ǂLjǰdz¦Â (ºǿ 2) º ºdz¦ ÀǂǬdz¦ Ŀ ȆǨƸǐŭ¦ ǶLJǂdz¦ .2.1 :Äǂƴ٦ ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ Ŀ ƨǨȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ Ƣđ ƪÈƦÊƬǯÉ Ŗdz¦ ¶ȂǘŬ¦ ±ǂƥ¢ ǺǷ ¨°ȂǼŭ¦ ƨǼȇƾŭ¦ Ŀ ©ƾƳ Ŗdz¦ ¶ȂǘŬ¦ ¸¦Ȃǻ¢ ÃƾƷ¤ Ȃǿ ÅȏƢŦ¤ ƨǗȂLjƦŭ¦ ¶ȂǘŬ¦ ȄǴǟ ǪǴǘȇ :ňƾǸºdz¦ ǖŬ¦ .¢ ÀÂǂǬdz¦ Ŀ ǦƷƢǐŭ¦ Ǿƥ ƪƦƬǯ ƢŮ ƨƦLjǻ ňƾŭ¦ ǖŬʪ Ȇũ ¨Śưǯ ©ƢǫƢǘǻ ȄǴǟ ¿ƾƼƬLJ¦Â ±Ƣƴū¦ Ŀ ©ǂȀƬNj¦Â .ƤǐǬdz¦ ǺǷ ¸ȂǼǐŭ¦ ”°ƢǷȂČǘdz¦“ ǶǴǫ ƨƥƢƬǰdz¦ ǺǷ ¸ȂǼdz¦ ¦ǀǿ ƤLJƢǼȇ Äǂƴ٦ ňƢưdz¦Â ¾Âȋ¦ ÀǂǬdz¦ ÅƢǏȂǐƻ ¨ǂǰƦŭ¦ žƨƻǂǨdzʪ ƢǼǻƢǷ± Ŀ ǾǼǟ ŐǠŭ¦ Ë Ȃǿ ǾǴǸǟ DzǏ¢ ¼°Ȃdz¦ Ǟǘǫ ǂȇ®ƢǬǷ ǺǷ DzǷƢǰdz¦ °ƢǷȂËǘdzʪ ®¦ǂŭ¦Â :ÄƾǼnjǬǴǬdz¦ ¾ȂǬȇ Ǻȇǂnjǟ Ǟƥ°ϥ ǾǓǂǟ ƨƷƢLjǷ §ƢËƬǰdz¦ °ƾË ǫ DzȈǴƳ ǶǴǫ Ǿǻ¢ ¿ƾË Ǭƫ ƾǫ .ǾȈǧ Ǿƥ ƨƥƢƬǰdz¦ ƨƦLJƢǼŭ ǾȈdz¤ ǶǴǬdz¦ ǽǀǿ ǦȈǓƘǧ ǺǷ ǶǿƾǠƥ ǺǸǧ ƨËȈǷ¢ řƥ ¿ʮ¢ Ŀ ¿ƾË ǬƬŭ¦ ǺǷDŽdz¦ Ŀ ǶēƢǷȐǟ ƤƬǰƫ ƢǨǴŬ¦ ƪǻƢǯ Ǿƥ žÀ¯Ődz¦ ǂǠNj ǺǷ ¨ǂǠNj ǺǷ Ȃǿ ¼°Ȃdz¦ ¸ƢȈǓ ǾȈǧ :¾Ƣǫ ǞǼƬǷƢǧ ǾȈǧ ƤƬǰȈdz °ƢǷȂǘƥ ļ¢ DŽȇDŽǠdz¦ ƾƦǟ Ǻƥ ǂǸǟ À¢ DŽȇDŽǠdz¦ ƾƦǟ Ǻƥ ǂǸǟ ƤǫƢǼǷ ƢǸȈǧ ¦®ȂƳȂǷ ÀƢǯ Ǿǻ¢ ȄǴǟ DzȈdz® ¦ǀǿ ž°ƢǷȂËǘdz¦ ǶǴǬƥ ȏ¤ °ƢǷȂËǘdz¦ Ŀ ƤƬǰȇ Ȑǧ ¨°Âǂǔdzʪ žśǸǴLjŭ¦ ¾ƢǷ ƪȈƥ .6ǾǴƦǫ .7ƨŻƾǬdz¦ ƨǼȇƾŭ¦ ǦƷƢǐǷ Ǿƥ ƤƬǯ ƢǷ ¦Śưǯ :ǾdzȂǬƥ ǶǴǬdz¦ ¦ǀǿ ǦǏ Ŀ ÄƾǼnjǬǴǬdz¦ »ƢǓ¢Â ϲϓ ϡϬϳϟ· ϊΟέϳ ϥϳΫϟ΍ ΔγϣΧϟ΍ ΔϳΑέόϟ΍ Δϣ΋΃ ΩΣ΃ ϥϭϣϳϣ ϥΎϛϭ ˬΩϭγϷ΍ ϲΑ΃ ϥϋ ΫΧ΃ ˬϲϟ΅Ωϟ΍ ΩϭγϷ΍ ϲΑ΃ ΩόΑ ΔϳΑέόϟ΍ ϲϓ ϡ˷ΩϘϣϟ΍ ϡΎϣϹ΍ ϭϫ :ϭϫ . 4 Ώέϐϟ΍ έ΍Ω :ΕϭέϳΑ) .1ρ ˬαΎΑϋ ϥΎγΣ· :΢Η ˬ˯ΎΑΩϷ΍ ϡΟόϣ ˬϱϭϣΣϟ΍ ϲϣϭέϟ΍ ௌ ΩΑϋ ϥΑ ΕϭϗΎϳ ௌ ΩΑϋ ϭΑ΃ ϥϳΩϟ΍ ΏΎϬη :έυϧ΍ .Εϼϛηϣϟ΍ .2738ι ˬ6Ν ˬ(˰ϫ1414 ˬϲϣϼγϹ΍ .7-6 ι ˬ(˰ϫ1407 ˬέϛϔϟ΍ έ΍Ω :ϖηϣΩ) .2ρ ˬϥγΣ Γίϋ :΢Η ˬϑΣΎλϣϟ΍ ρϘϧ ϲϓ ϡϛΣϣϟ΍ ˬϲϧ΍Ωϟ΍ ϭέϣϋ ϭΑ΃ Ωϳόγ ϥΑ ϥΎϣΛϋ . 5 ΏΗϛϟ΍ έ΍Ω :ΕϭέϳΑ) .1ρ ˬϥϭέΧ΁ϭ ϥϳΩϟ΍ αϣη ϥϳγΣ ΩϣΣϣ :΢Η ˬ˯ΎηϧϹ΍ ΔϋΎϧλ ϲϓ ϰηϋϷ΍ ΢Αλ ΏΎΗϛ ˬϱΩϧηϘϠϘϟ΍ ϲϠϋ ϥΑ ΩϣΣ΃ αΎΑόϟ΍ ϭΑ΃ . 6 .54 :3 ˬ(ϡ2012 ˬΔϳϣϠόϟ΍ .53 :3 ˬ ϰηϋϷ΍ ΢Αλ ΏΎΗϛ ˬϱΩϧηϘϠϘϟ΍ . 7 266 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Ê ċǼdz¦“ ¢ ”śǴdz¦“ žƢȀǼǷ Ƣũ¢ ¨ƾǠƥ »ǂǟ :”°Ȃċ ǬÈ Ǹºdz¦“ ǖŬ¦ .§ ǦƸǏ ȆƷȂdz¦ §ƢƬǯÉ Ǿƥ ƤƬǯ Äǀdz¦ Ȃǿ ”ȆƼLj É ¸Ƣǫǂdz¦ ľ ǖŬ¦ ǺǷ ¸ȂǼdz¦ ¦ǀǿ ¿¦ƾƼƬLJ¦ ¸ƢNj DzǨLJ¢ ń¤ ƨǨLjƼǼǷ ǾƫƢǫ¦ǂǟ ÀȂǰƫ ƢǷ Ȃǿ ǾǫȂǫ°Â ʼnǂǰdz¦ À¡ǂǬdz¦ Ŀ ǶȀȈǴǟ ǾȈǴŻ ƢŠ (ǶǴLJ ǾȈǴǟ ɦ ȄǴǏ) œǼdz¦ ÉƨÈƦºÈƬǯÈ Ǿƥ ƤƬǰȇ ÀƢǯ Äǀdz¦ ǖŬ¦ Ȃǿ .ƨǷƢǠdz¦ ©ʪƢƬǰdz¦Â ©ȐLJ¦ǂŭ¦Â ǾȈǴǟ ɦ ȄǴǏ) œǼdz¦ ƨdzƢLJ° Ŀ ž[1-Dzǰnjdz¦] Ŀ ƶǓȂǷ Ȃǿ ƢǸǯ .8 ¨ȏȂdz¦Â ¨ǂLJƢǯȋ¦Â ¿Ƣǰū¦Â ½ȂǴǸǴdz ǾǴƟƢLJ° .¿ȐLJȍ¦ ń¤ ǾȈǧ ǽȂǟƾȇ Dzǫǂǿ ń¤ (ǶǴLJ [1-Dzǰnjdz¦] ƢǷ¢ :Ãƾ٦ ǞƦƫ¦ ǺǷ ȄǴǟ ¿ȐLJ ¿Âǂdz¦ ǶȈǜǟ Dzǫǂǿ ń¤ ǾdzȂLJ°Â ɦ ƾƦǟ Ǻƥ ƾǸŰ ǺǷ ǶȈƷǂdz¦ Ǻŧǂdz¦ ɦ ǶLjƥ“ ʮÈ DzÌ Éǫ} śËÊȈLjȇ°ȋ¦ Ľ¤ ǮȈǴǟ ƪȈdzȂƫ ÀƜǧ śƫǂǷ ½ǂƳ¢ ɦ Ǯƫƚȇ ǶǴLjƫ ǶǴLJ¢ ¿ȐLJȍ¦ ƨȇƢǟƾƥ ½Ȃǟ®¢ ňƜǧ ƾǠƥ Ê Ê Ê ÈƬǰÊ Ìdz¦ DzǿÈÌ ¢ ʪÅ ʪÈ°ÈÌ ¢ Ƣǔ ċ ȏʤ ƾÈ ÉƦǠÌ Èºǻ ȏÈ¢ ǶÌ ǰÉ ÈǼºȈ̺ÈƥÂÈ ƢÈǼºÈǼºȈ̺Èƥ Ç ¦ȂÈ LJÈ ƨÇ ǸÈ ÊǴǯÈ ńÈ Ê¤ ¦ȂÌ ÈdzƢǠÈ ºÈƫ §Ƣ Å ǠÌ ºÈƥ ƢÈǼǔ É ǠÌ ºÈƥ ǀÈ ƼċƬºÈȇ ȏÂÈ ƢÅƠºȈÌNjÈ ǾÊƥ ½ÈǂÊ njÌ Éǻ ȏÂÈ Èɍ¦ È Êċ ÀÂ Ê ® ǺǷÊ .”ÀÈ ȂǸÉ ÊǴLjÌ ǷÉ ʭċ ÈϥÊ ¦ÂƾÉ ȀÈ NjÌ ¦ ¦ȂÉdzȂǬÉ ºÈǧ ¦ȂÌċdzȂÈ ºÈƫ ÀÌ ƜÊÈǧ ɍ¦ É Ì ¸ȂǼdz¦ ¦ǀǿ ¿¦ƾƼƬLJ¦ ǂǐǫ ƨǗȂLjƦǷ ǾƫƢǫ¦ǂǟ ƪǻƢǯ ƾǬǴǧ ”džƥƢȈdz¦“ ǶLJʪ »ǂǠȇ ƢǷ Ȃǿ ”¶ȂLjƦ É Èŭ¦“ ǖŬ¦ .« Ŀ ǂȀǜȇ ƢǸǯ .9¨ŚƦǰdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ƨƥƢƬǯ ȄǴǟ ƢĔ¦°ƾƳ ƾƳƢLjŭ¦ §¦Ȃƥ¢Â §°ƢƄ¦ ľ NJǬǼdz¦ ȄǴǟ ǖŬ¦ ǺǷ Ǻƥ ÀƢǸưǟ DzȈǴŪ¦ ĺƢƸǐdz¦ ǦƸǐŭ ƨƥȂLjǼŭ¦ Topkap” Saray” ĹƢǰƥȂƫ ǂǐǫ ǦƸǐǷ ƨƸǨǏ Ŀ [2-Dzǰnjdz¦] ƢȀǴLJ°¢ Ŗdz¦ (ǾǼǟ ɦ ȆǓ°) ÀƢǨǟ Ǻƥ ÀƢǸưǟ ǦƷƢǐǷ ǺǷ ƺLjǼƬLjǷ Ǿǻ¢ ƶƳ°ȋ¦ ȄǴǟ .(ǾǼǟ ɦ ȆǓ°) ÀƢǨǟ .°ƢǐǷȋ¦Â Àƾŭ¦ ń¤ .137 :15 ˬ(ϡ2001 ˬϲϗΎγϟ΍ έ΍Ω :ϥΩϧϟ) .4ρ ˬϡϼγϹ΍ ϝΑϗ Ώέόϟ΍ ΦϳέΎΗ ϰϓ ϝλϔϣϟ΍ ˬϲϠϋ Ω΍ϭΟ . 8 Ziyad ALRAWASHDEH, “Mu‫܄ܤ‬af -Ŧ berif’in ٓicâzî YazŦsŦ”, 615-616. .9 267 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I [2-Dzǰnjdz¦] ǺǷ ƨƼLjǼƬLjǷ ǦƷƢǐǷ ©ǂȀǜǧ Äǂƴ٦ ƮdzƢưdz¦Â ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ Ŀ ¨ǂǸƬLjǷ ƨȇ±Ƣƴū¦ ƨƥƢƬǰdz¦ ǽǀǿ ƾȈdzƢǬƫ ƪȈǬƥ Ǻǟ ƨƼLjǼƬLjǷ ǦƷƢǐǷ ÀȂǰƬdz (ƨȈǻƢǸưǠdz¦ ǦƷƢǐŭ¦) °ƢǐǷȋ¦Â ÀƾǸǴdz ƨǴLJǂŭ¦ ǦƷƢǐŭ¦Â ¿ƢǷȍ¦ ǦƸǐŭ¦ Ǯdz¯ ȄǴǟ ǚǧƢŢ ƪȈǬƦǧ ©Ƣǯǂū¦Â ǖǬǼdz¦ ƢȀȈǴǟ Dzƻ® À¤Â ¾Âȋ¦ ȆǨƸǐŭ¦ ǶLJǂdz¦ ƾǟ¦Ȃǫ ȄǴǟ ƪǜǧƢƷ ƨȈǴǏȋ¦ Ŀ ƢǸǯ ¼°±ȋ¦ ǦƸǐƄʪ »ÂǂǠŭ¦ ǦƸǐŭ¦ Ǯdz¯ ¾ƢưǷ .¿ƢǠdz¦ Dzǰnjdzʪ (ňƾŭ¦Â Ȇǰŭ¦) ıƢƴū¦ ƪǸLjdz¦ À¢ ƢǸǯ ƨȈLjǻȂƬdz¦ ”®°ʪ“ ƨǼȇƾǷ Ŀ řǗȂdz¦ ǦƸƬŭʪ °ʬȉ¦Â ÀȂǼǨǴdz řǗȂdz¦ ƾȀǠŭ¦ Ŀ ®ȂƳȂǷ Ȃǿ [3-Dzǰnjdz¦] ƪƥǂLjƫ ƾǫ ƨȈLjǻȂƬdz¦ ”¨®Ƣǫ°“ ƨǼȇƾŠ ”ƨȈǷȐLJȍ¦ ÀȂǼǨdz¦ ǦƸƬǷ“ Ŀ ƨǛȂǨŰ ǦƸǐŭ¦ ¦ǀǿ ǺǷ ƨǫ°Â [67] ƨǼȇƾŠ ǺǨdz¦ ǦƸƬǷ Ŀ ǾǼǷ ƨǫ°Â ½ƢǼǿ ƢȈǻƢǘȇǂƥ Ľ ƢLjǻǂǨƥ ƨȈǼǗȂdz¦ ƨƦƬǰŭ¦ Ŀ ǾǼǷ ƨƸǨǏ ©ƾǿȂnjǧ Ǿǫ¦°Â¢ ǒǠƥ .ƢǰȇǂǷϥ ”²ȂǴų¢ ²Ȃdz“ [3-Dzǰnjdz¦] 268 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I (ƨȈLJƢƦǠdz¦ ƨdzÂƾdz¦ ƨȇ¦ƾƥ ƨȇȂǷȋ¦ ƨdzÂƾdz¦ ƨȇƢĔ) śƫ°¯ śƥ ǦƸǐŭ¦ ƨƥƢƬǯ .2 Ŀ ®ÈȂċ ƴÈ Èǧ žǦȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ ¦ȂǷƾƻ Ǻȇǀdz¦ śǗƢǘŬ¦Â ­ƢLjǼdz¦ ǂȀNj¢ ǺǷ (¿770 /ºǿ154.©) °ǂƄ¦ ƨƦǘǫ ŐƬǠȇ ȆǗƢǘƻ ǂȀǷ¢ ǺǷ ÀƢǯ ƾǬǧ ¨ċƾǟÊ ¿Ȑǫ¢ Ŀ Ǧȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ƨƥƢƬǯ ƺȇ°ʫ Ŀ ¾ȂŢ ƨǘǬǻ Ǿdz ÀƢǯ ǾƬƥƢƬǯ .12ȆǴŪ¦ ¢ DzȈǴŪ¦Â 11°ƢǷȂǘdz¦ :ƢȀǼǷ 10¿Ȑǫȋ¦ ǺǷ ¸¦Ȃǻ¢ ¨ƾǠƥ ǦƷƢǐŭ¦ ƤƬǰǧ ǾǻƢǷ± Ŀ ǦƷƢǐŭ¦ ƨƦǘǫ ÀƢǯ ǒǠƥ ǺǷ ƢȀǔǠƥ ǪƬNj¦Â .ƨǠƥ°ȋ¦ ¿Ȑǫȋ¦ «ǂƼƬLJ¦ Ȃǿ žƨȈǷ¢ řƥ ¿ʮ¢ Ŀ ƤƬǯ ǺǷ ¾Â¢ °ǂƄ¦ ƨƦǘǬǧ .13ƨȈƥǂǠdzʪ µ°ȋ¦ ȄǴǟ ²ƢǼdz¦ ƤƬǯ¢ ǦƷƢǐŭ¦ ƨƥƢƬǯ ÀȂǼǨdz ¨®ƢƳȍ¦Â ƾȇƾƴƬdz¦Â ¸¦ƾƥȍ¦ ƨǯǂƷ ¿ƢǷ¢ ÅƢǠLJ¦Â §ƢƦdz¦ ƨƦǘǫ ǾƯƾƷ¢ Äǀdz¦ ®ƢŸȍ¦ ¦ǀǿ ƶƬǧ ƾǬdz Ê Dzƻ® À¤Â (ƨȇ±Ƣƴū¦ ǦƷƢǐŭ¦) ńÂȋ¦ ƨƦƬǰdz¦ ȄǴǟ ƢǿDŽǯǂǷ ƢȀLJÉ Ë ¢ Ŀ DŽǰƫǂƫ Ŗdz¦ ¶ȂǘŬ¦ ǺǷ ¨ƾȇƾƳ ¸¦Ȃǻϥ ƨǨȇǂnjdz¦ ǒǠƥ ©ƢLJȂǬƫ ©¦ ƢǼŴ¦ ¢ ƢēƢǫ¦ǂǟ ƢȀǧ¦ǂǗ¢ ǺǷ ƨǴƟƢŭ¦ »Âǂū¦ ƨLJƾǼǿ Ŀ ǦȈǨǗ ŚǤƫ ¿Ƣƴǟȍ¦Â ǖǬǼdz¦ ƢȀȈǴǟ .ƨǷȂǴǠǷ ƨƳ°ƾƥ »Âǂū¦ śƥǂǬŭ¦ ǺǷ Ȃǿ «ƢȈ٦ ĺ¢ Ǻƥ ƾdzƢƻ Äǂƴ٦ ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ ƨȇ¦ƾƥ Ŀ ƨǨȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ƨƥƢƬǯ Ŀ ǺȇƾȈЦ ǺǷ Ǻǟ Ʈȇƾū¦ ƾǼǟ (¿1248/ºǿ646.©) ȆǘǨǬdz¦ Ǻȇƾdz¦ ¾ƢŦ ¾ȂǬȇ ž14ƤdzƢǗ ĺ¢ Ǻƥ ȆǴǟ DzȈǴŪ¦ ĺƢƸǐǴdz :ƨǗȂǘƼŭ¦ ǦƟƢƸǐdz¦ ǒǠƥ ǺLjū¦ [¾¡] ǺǷ ƨǸƟȋ¦ ¶Ȃǘş ƢȀȈǧ ƪȇ¢°Â (¿ȐLjdz¦ ǾȈǴǟ) ȆǴǟ ƤƷƢǏ «ƢȈ٦ Ĺ¢ Ǻƥ ƾdzƢƻ ǖş ƢǨƸǐǷ ƢȀƬǴŦ ľ ƪȇ¢°Â“ ŒǼdz¦ §ƢËƬǯ ǺǷ ǽŚǣ ǖşÂ (¿ȐLjdz¦ ǾȈǴǟ) ȆǴǟ śǼǷƚŭ¦ ŚǷ¢ ǖş ¦®ȂȀǟ ©ʭƢǷ¢ ǽƾǼǟ ƪȇ¢°Â (¿ȐLjdz¦ ǶȀȈǴǟ) śLjū¦ ¾¡Â ȄǠǸǏȋ¦  ËŇƢƦȈnjdz¦ ÂǂǸǟ Ĺ¢Â  ȐǠdz¦ Ǻƥ ÂǂǸǟ Ĺ¢ DzưǷ ƨǤǴdz¦Â ȂƸǼdz¦ ľ ƢǸǴǠdz¦ ¶Ȃǘƻ ǺǷ ƪȇ¢°Â (ǶǴLJ ǾȈǴǟ ɦ ȄËǴǏ) Ë Ȅǟ¦   ¦ǂǨdz¦ Ë Ëưdz¦ ÀƢȈǨLJ ƨǼȈȈǟ Ǻƥ ÀƢȈǨLJ DzưǷ Ʈȇƾū¦ §ƢƸǏ¢ ¶Ȃǘƻ ǺǷ ȄƟƢLjǰdz¦ Ë Â ǾȇȂƦȈLJ [Â] Ŧ Ë ǂǟȋ¦ Ǻƥ¦Â Ë ±Âȋ¦Â ðȂ Ë 15 .”ǶǿŚǣ .17 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 10 .ϥϭΫέΑϟ΍ έόη ϥϣ Γέόη 24 (έΎϣϭρϟ΍) ϡϠϘϟ΍ ΍Ϋϫ α΃έ ϥΎϛϭ .ΩΣ΍ϭ ω΍έΫ ΎϬοέϋ ϲΗϟ΍ ΓέϳΑϛϟ΍ ΔϗέϭϠϟ ΔΑγϧ έΎϣϭρϟΎΑ ϲϣγ . 11 .51 :3 ˬΎηϧϹ΍ ΔΑΎΗϛ ϲϓ ϰηϋϷ΍ ΢Αλ ˬϱΩϧηϘϠϘϟ΍ ΩϣΣ΃ αΎΑόϟ΍ ϭΑ΃ :έυϧ΍ ΎϬΣοϭ΃ϭ ϑΣΎλϣϟ΍ ΎϬΑ ΕΑΗϛ ϲΗϟ΍ ϡϼϗϷ΍ έΑϛ΃ ϭϫϭ ˭ϲϠΟϟ΍ ϭ΃ ϝϳϠΟϟ΍ . 12 .16 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 13 έϛϔϟ΍ έ΍Ω :ΕϭέϳΑ) .1ρ ˬϡϳϫ΍έΑ· ϝοϔϟ΍ ϭΑ΃ ΩϣΣϣ :΢Η ˬΓΎΣϧϟ΍ ϩΎΑϧ΃ ϰϠϋ Γ΍ϭέϟ΍ ϩΎΑϧ· ˬϲρϔϘϟ΍ ϑγϭϳ ϥΑ ϲϠϋ ϥγΣϟ΍ ϭΑ΃ ϥϳΩϟ΍ ϝΎϣΟ . 14 .43 :1 ˬ(ϡ1982 ˬϲΑέόϟ΍ .44-43 :1 ˬΓΎΣϧϟ΍ ϩΎΑϧ΃ ϰϠϋ Γ΍ϭέϟ΍ ϩΎΑϧ· ˬϲρϔϘϟ΍ ϥϳΩϟ΍ ϝΎϣΟ . 15 269 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I žǖŬ¦ ǺLjŞ ǦǏȂȇ ¾Âȋ¦ °ƾǐdz¦ Ŀ ǦƷƢǐŭ¦ ƤƬǯ ǺǷ ¾Â¢ ž¼ƢƸLJ¤ Ǻƥ ƾǸŰ ¾Ƣǫ :¾Ƣǫ Ǿǻ¢ ʼnƾǻ Ǻƥ¦ ð ƾƦǟ Ǻƥ ƾȈdzȂǴdz °ƢƦƻȋ¦Â ǂǠnjdz¦Â ǦƷƢǐŭ¦ ƤƬǰdz ǾƦǐǻ ƾǠLJ ÀƢǯ Ǿǘş ƢǨƸǐǷ ƪȇ¢° «ƢȈ٦ ĺ¢ Ǻƥ ƾdzƢƻ (ǶǴLJ ǾȈǴǟ ɦ ȄǴǏ) œǼdz¦ ƾƴLjǷ ƨǴƦǫ Ŀ Äǀdz¦ §ƢƬǰdz¦ ƤƬǯ Äǀdz¦ Ȃǿ (¿708-705/ºǿ 89-86) ǮǴŭ¦ Ê Ǹċ DŽȇDŽǠdz¦ ƾƦǟ Ǻƥ ǂǸǟ À¢ :¾ƢǬȇ (ʼnǂǰdz¦) À¡ǂǬdz¦ ǂƻ¡ ń¤ [1/93:ȄƸǔdz¦]ƂƢǿƢ É ÂÈ dž È ƸÈ Ǔ Ì njdz¦ÂÈ ƃ ǺǷ ƤǿÈ ǀċ dzʪ ǂǸǟ DzƦǫƘǧ ǾȈǧ ¼È Ȃċ ºÈǼºÈƫ ÅƢǨƸǐǷ Ǿdz ƤƬǰǧ ¾Ƣưŭ¦ ¦ǀǿ ȄǴǟ ÅƢǨƸǐǷ Ņ ƤƬǰƫ À¢ ƾȇ°¢ ¾Ƣǫ .(¿720/ºǿ101.©) ǮdzƢǷ ž¨ŗǨdz¦ ǽǀǿ Ŀ ƨǨȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ­ƢLjǻ ǺǷ .16ǾȈǴǟ ǽ®ǂǧ ǾǼǸºƯ ǂưǰƬLJ¦Â ǾǼLjƸƬLjȇ ǾƦǴǬȇ DŽȇDŽǠdz¦ ƾƦǟ Ǻƥ ƨǨȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ƤƬǰƫ ƪǻƢǯ ŜŹ ʪ¢ Řǰȇ ƤdzƢǣ Ǻƥ Äƚdz Ǻƥ ƨǷƢLJ¢ ńȂǷ (¿748/ºǿ131.©) °ƢǼȇ® Ǻƥ .17ƨƟƢǷ śƯȐƯ ƨǼLJ ©ƢǷ ¨ǂƳϥ ¾Â¢ Ŀ ƤƫƢǰdz¦ ÀȐƴǟ Ǻƥ ½ƢƸǔdzƢǯ žƨǨȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ƨƦƬǯ ǺǷ DzȈƳ ǂȀǛ (¿770/ºǿ154) °ǂƄ¦ ƨƦǘǫ ƾǠƥ ƨǧȐƻ Ŀ ƤƫƢǰdz¦ ®Ƣŧ Ǻƥ ¼ƢƸLJ¤ ǽƾǠƥ ÀƢǯ Ľ ǪǴŬ¦ ƤƬǯ¢ ǽƾǠƥ ÀƢǰǧ ƨƦǘǫ ȄǴǟ ®¦DŽǧ ²ƢƦǠdz¦ řƥ ƨǧȐƻ ¨ȂǬǴƥ ƤǬǴŭ¦ ƤƫƢǰdz¦ ǦLJȂȇ ǶȀǼǷ ¨ǀǷȐƫ ¨ƾǟ ®Ƣŧ Ǻƥ ¼ƢƸLJȍ ÀƢǯ Ľ ½ƢƸǔdz¦ ȄǴǟ ®¦DŽǧ ÄƾȀŭ¦Â °ȂǐǼŭ¦ §®ƚǷ ½ȂǴŲ ÀƢǯ ¿®ƢŬ¦ ŚǬNj ǶȀǼǷ ǦLJȂȇ ȄǴǟ ®¦± ǺLjƄ¦ Ǻƥ ǶȈǿ¦ǂƥ¤ ǶȀǼǷ ²ƢǼdz¦ ƤƬǯ¢ ÀƢǯ ǂǟƢnjdz¦ ǶȈǴLJ ³ǂƥȋ¦Â ň¦ǂǠnjdz¦ ǶȀǼǷ ȆǷÂǂdz¦ °ƢƦŪ¦ ƾƦǟ ǶȀǼǷ ƢǷȂȈǧ Ǻƥ ƨȇ°ƢƳ ƨƦƫƢǰdz¦ ƢǼƯ ǶȀǼǷ °ȂǐǼŭ¦ Ǻƥ ǶLJƢǬdz¦ ɦ ƾƦǟ ÀȂǷƘŭ¦ ƤƫƢǯ œǴǰdz¦ ƾŧ¢Â ƾdzƢƻ ĺ¢ Ǻƥ ƾŧ¢Â ¨ƾǠLjǷ Ǻƥ ÂǂǸǟ ŜŹ Ǻƥ ǂǨǠƳ ¿®Ƣƻ ƤƫƢǰdz¦ ¿®ƢŬ¦ ȆǸȈǸƬdz¦ ǮǴŭ¦ ƾƦǟ Ǻƥ ŁƢǏ DzǔǨdz¦ Ȃƥ¢Â ňƾŭʪ ƤǬǴŭ¦ ɦ ƾƦǟ Ǻƥ ƾǸŰ DzȇƢǠdz¦ ®ʮ± Ǻƥ ÀƢǸưǟ ®¦ƾNj Ǻƥ .18ƾƷ¢ ƢȀȈǴǟ ÃȂǬȇ ȏ Ŗdz¦ ƨǻ±Ȃŭ¦ ƨȈǴǏȋ¦ ¶ȂǘŬ¦ ¦ȂƦƬǯ ȏƚǿ ňƢLJ¦ǂŬ¦ ƾȈNjǂdz¦ ¿ʮ¢ Ŀ ʭƢǰǧ žĿȂǰdz¦ ÄƾȀǷ ÄǂǐƦdz¦ ¿ƢǼnjƻ ž¨ŗǨdz¦ ǽǀǿ Ŀ ƨǨȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ §ƢƬǯ ǺǷ Ȃƥ¢ ǶȀǼǷ ǶǴǬdzʪ ƢǬNj Ƣǟ¦°¯ ǾƫƢǨdz¢ ƪǻƢǯ ¿ƢǼnjƻ À¢Â ƢǼȈȀƬǻ¦ ƮȈƷ ń¤ ƢǸȀǴưǷ ǂȇ Ń (¿808/ºǿ193.©) Ǻƥ śȈǧȂǰdz¦ ǺǷ ȏƚǿ ƾǠƥ ǶȀǫ¦ǀƷ śȈǧȂǰdz¦ °ƢƦǯ ǺǷ ǶǐƬǠŭ¦ ¿ʮ¢ Ŀ »ƢǘǴdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ƤƬǰȇ ÀƢǯ žÃƾƷ ǪǬƄ¦ ǖŬʪ ǦƷƢǐŭ¦ ÀȂƦƬǰȇ Ǻȇǀdz¦ ÀȂǫ¦°Ȃdz¦ ƢǷƘǧ ƢǼǻƢǷ± Ŀ «ǂǨdz¦ Ȃƥ¢Â ¨Śŧ Ǻƥ¦Â ¨Śŧ Ȃƥ¢Â °ȂƸLjŭ¦Â ÀƢƦȈNj ¿¢ ƾdzƢů Ǻƥ¦Â ƨǸǗƢǧ ĺ¢ Ǻƥ¦Â ĺʮǂǨdz¦Â ƾȇ± Ǻƥ¦Â ȆǷǂǔū¦ Ǻƥ¦Â ÀƢLjƷ ĺ¢ Ǻƥ ǶȀǼǸǧ Ǯdz¯ DzǯƢNj ƢǷ Ǫnjŭ¦Â .15 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 16 .16 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 17 .18-17 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 18 270 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ňƢȀǨǏȋ¦ ƾǸŰ Ȃƥ¢Â DzȈǬǟ Ȃƥ¢Â ¨ƾȇƾƷ Ǻƥ¦Â ŅƢǠǼdz¦ Ǻƥ ǺLjū¦Â ƶȈǴŭ¦ ǺLjƷ Ǻƥ¦Â ŚLJ Ǻƥ¦Â Äǂǐŭ¦ ŚNj¦ǂNj .19ÅƢǠȈŦ ƢǸȀƬȇ¢°Â śLjū¦ Ȃƥ¢ ǾǼƥ¦Â ǂǐǻ Ǻƥ ƾŧ¢ ǂǰƥ Ȃƥ¢Â ¿Ȑǫȋ¦ śƥ ǾƬǻƢǰǷ ¿ǂū¦ ǖƻ .3 ȏ ƨȈǷƢLJ ƨǧƢǬƯ ǞǷ ƨȇ±¦ȂƬǷ © ƢƳ ¨°ȂǼŭ¦ ƨǼȇƾŭ¦Â ƨǷǂǰŭ¦ ƨǰǷ Ŀ ƨƥƢƬǰdz¦ ƨǯǂƷ ƪǬǧ¦° Ŗdz¦ ƨȈǧǂǠŭ¦ ƨǔȀǼdz¦ À¢ ¿ȂǴǠǷ ÅƢǏƢƻ ÅƢǸǴǫ ƨƥƢƬǰdz¦ ¾ȂǬƷ ǺǷ DzǬƷ Dzǰdz ­ƢLjČǼdz¦ ǎǐƻ ƾǬǧ  ¦ǂǠnjdz¦Â ǂǠnjdz¦ ¾Ƣů Ŀ ¸¦ƾƥȍ¦ Ȇǫ° Ǻǟ DzǬƫ Ǿdz ƢȀǼǷ Dzǯ ƨȈǻʬ ƨȈƫƢȈƷ ©ƢǟȂǔŭ ƨǨǴƬű ¿Ȑǫ¢ ½ƢǼǿ ÀƢǯ žÅƢǏƢƻ ÅƢǸǴǫ Ǧȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ ƨƥƢƬǰdz ÀƢǯ ƢǸǰǧ .©ȐƴLjdz¦Â ®ȂȀǠdz¦Â ©¦ǂǷ¦ƚǸǴdz ǶǴǫ ½ƢǼǿ ÀƢǯ ǶǴǫ ƢŮ ½ȂǴŭ¦ DzƟƢLJ°Â ǶǴǫ ǎǐǬǴdz ÀƢǯ ƾǬǧ žƨǫ°ƢǨdz¦ ǾƬǐȈǐƻ :À¦ȂǼǟ ƪŢ ǾdzȂǬƥ ʼnƾǼdz¦ Ǻƥ¦ Ǯdz¯ ń¤ °ƢNj¢ ƾǫ žƤƫƢǰdz¦ ƤǴǏ ¼ƾȇ DzȈǴŪ¦ ǶǴǫ ¨ȂǬdz :ǦLJȂȇ ¾ȂǬȇ ǾȈǧ ƾȇƾnjdz¦ ǶȈǴǠƬdzʪ ȏ¤ ƾƷ¢ ǾȈǴǟ ÃȂǬȇ ȏ ƢȀǴǯ ¿Ȑǫȋ¦ ǽǀǿ ©ȐƴLjdz¦ ǶǴǫ «ƢƦȇƾdz¦Â ©ȐƴLjdz¦ žÀƢǸǴǫ ǾǼǷ «ǂź ¬ƢƸǐdz¦ 20ŚǷ¦Ȃǘdz¦ Ŀ µ°ȋ¦ ½ȂǴǷ ń¤ ƢǨǴŬ¦ Ǻǟ Ǿƥ ƤƬǰȇ Äǀdz¦ ŚƦǰdz¦ °ƢǷȂǘdz¦ ǶǴǫ Ǿƥ «ǂź ŚǷ¦Ȃǘdz¦ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ «ƢƦȇƾdz¦ ǶǴǫ ƨȇǂNjȋ¦ ǶǴǫ ǞȈǸLjdz¦ žÀƢǸǴǫ ǾǼǷ «ǂź :ǖLJÂȋ¦ ƤƬǰȇ °ƢǷȂǘdz¦ ǺǷ «ǂƼƬLjŭ¦ DzȈǬưdz¦ ŚǤǐdz¦ śưǴưdz¦ ǶǴǫ ž«ƢǧǂŬ¦ :ǾǼǷ «ǂźÂ «ƢƦȇƾdz¦ ǺǷ «ǂƼƬLjŭ¦ ŚǷ¦Ȃǘdz¦ Ŀ Ǿƥ DzǸǠȇ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ śưǴưdz¦ ǺǷ «ǂƼƬLjȇ °ȂƦǻDŽdz¦ ǶǴǫ ž¿Ȑǫ¢ ƨƯȐƯ ǾǼǷ «ǂź ¼Ƣǧȉ¦ Ŀ ¦ǂǷȋ¦Â ¾ƢǸǠdz¦ ń¤ ƢǨǴŬ¦ Ǻǟ Ǿƥ ǺǷ «ǂƼƬLjǷ ½ȂǴŭ¦ ń¤ »Ƣǐǻȍ¦ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ ž¿ǂÈÈū¦ ǶǴǫ ǾǼǷ «ǂź ƶƬǨŭ¦ ǶǴǫ  ȆNj ǾǼǷ «ǂź ȏ »Ƣǐǻȍ¦ .½ȂǴŭ¦ śƥ »Ƣǐǻȍ¦ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ śưǴưdz¦ ǺǷ «ǂƼƬLjŭ¦ ž©¦ǂǷ¦ƚŭ¦ ǶǴǫ DzȈǬưdz¦ ȆưǴƯ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ ž¿ǂū¦ ǺǷ «ǂƼƬLjŭ¦ ž®ȂȀǠdz¦ ǶǴǫ ©¦ǂǷ¦ƚŭ¦ ǶǴǫ ¿ǂū¦ ǶǴǫ :Ȇǿ ¿Ȑǫ¢ ƨǠƥ°¢ śǸǴǬdz¦ Ǻȇǀǿ ǺǷ «ǂź ¿ǂū¦ ǺǷ «ǂƼƬLjŭ¦ žǎǐǬdz¦ ǶǴǫ ƶƬǨǷ ǦȈǨƻ :ÀƢǸǴǫ ǾǼǷ «ǂź žǦǐǼdz¦ ¾ƢưǷ¢ ǶǴǫ  ȆNj ǾǼǷ «ǂź ȏ °ƢǷȂǗ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ ž©¦ǂǷ¦ƚŭ¦ ǶǴǫ ¿ǂū¦ ǺǷ «ǂƼƬLjŭ¦ žƨƥȂƳȋ¦ ǶǴǫ  ȆNj ǾǼǷ «ǂź ȏ ǦǐǼdz¦ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ ž©¦ǂǷ¦ƚŭ¦ ǶǴǫ °ƢǷȂǘdz¦ ǦȈǨƷ Ȃǿ DzȈǬưdz¦ «ƢǧǂŬ¦ ǶǴǫ ƢȀǼǷ «ǂź ƢǸǴǫ ǂnjǟ ƢǼƯ¦ ƢȀǼǷ ƢǸǴǫ ǂnjǟ ƢǼƯ¦ Ǯdzǀǧ  ȆNj ǾǼǷ «ǂź ȏ ªȐƯȋ¦ ©ȐƴLjdz¦ ǖƻ ǾƦNj Ȃǿ žȆǠȈǸLjdz¦ ǶǴǫ ƢȀǼǷ ǦȈǨŬ¦ «ƢǧǂŬ¦ ǶǴǫ ǾǼǷ «ǂźÂ ŚǷ¦Ȃǘdz¦ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ ǾǼǷ ǾƳǂű ŚƦǰdz¦ ǖƻ ǺǷ ǾƳǂű žƨȇǂNjȋ¦ ǶǴǫ :Ǿdz ¾ƢǬȇ ǶǴǫ ƢȀǼǷ ƢǿŚǣ ŚǷ¦Ȃǘdz¦ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ ǖLJÂȋ¦ ©ȐƴLjdz¦ ǺǷ ƨƳǂű ǶǴǫ ǺǷ ǾƳǂű žƶƬǨŭ¦ :Ǿdz ¾ƢǬȇ ǶǴǫ ƢȀǼǷ Ǯdz¯ Śǣ °Âƾdz¦Â śǓ°ȋ¦ ƨȇǂNj¢Â ƾȈƦǠdz¦ ǪƬǟ Ǿƥ ƤƬǰȇ ǖLJÂȋ¦ ©ȐƴLjdz¦ ǾƳǂű žŚƦǰdz¦ °Âƾŭ¦ :Ǿdz ¾ƢǬȇ ǶǴǫ ž¿Ȑǫ¢ ƨƯȐƯ ǾǼǷ «ǂźÂ ǾǼǷ ǾƳǂű »Ƣǐǻȍ¦ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ ǮLjǸŭ¦ ǦǐǼdz¦ DzȈǬưdz¦ .17 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 19 .ϕϭϗέϟ΍ϭ ϑΣλϟ΍ :έϳϣ΍ϭρϟ΍ . 20 271 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I °Âƾŭ¦ :Ǿdz ¾ƢǬȇ ǶǴǫ ǾǼǷ «ǂź ž»Ƣǐǻȍ¦ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ žȆLJʮǂdz¦ ÀƢǷDŽdz¦ ¦ǀǿ §ƢƬǯ ǾȈǸLjȇ DzȈǬưdz¦ ǦǐǼdz¦ ǦȈǨƻ ǺǷ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ žŚƦǰdz¦ ƮǴưdz¦ ǦȈǨƻ :Ǿdz ¾ƢǬȇ ǶǴǫ ƢȀǼǷ °ƢǠNjȋ¦Â Ʈȇƾū¦Â ǂƫƢǧƾdz¦ Ŀ Ǿƥ ƤƬǰȇ ǞǷƢƳ ǶǴǫ Ȃǿ ŚǤǐdz¦ ƤƬǰȇ žŚƦǰdz¦ ƮǴưdz¦ ǦȈǨƻ ǺǷ ǾƳǂű ž¸Ƣǫǂdz¦ ǖƻ :ȄǸLjȇ ǶǴǫ ǾǼǷ «ǂź žDzȈǬưdz¦ ǦǐǼdz¦ ǦȈǨƻ ǺǷ ǾƳǂű »Ƣǐǻȍ¦ Ǿƥ ƤƬǰȇ džƳǂǼdz¦ ǶǴǫ ƢȀǼǷ DzȈǬưdz¦ ǦǐǼdz¦ ǺǷ ǾƳǂű ǦǐǼdz¦ ƶƬǨǷ :Ǿdz ¾ƢǬȇ ǶǴǫ ƢȀǼǷ Ǯdz¯ ǾƦNj¢ ƢǷ ©ƢǠȈǫȂƬdz¦ Ǿƥ °ƢǷȂǘdz¦ ǶǴǫ DzȈǴŪ¦ ǶǴǫ :¿Ȑǫ¢ ƨǠƥ°¢ ǺǷ ƢȀǴǯ ƢȀƳǂű ƢǸǴǫ ÀÂǂnjǟ ƨǠƥ°¢ Ǯdzǀǧ ǦǐǼdz¦ ǦȈǨƻ ǺǷ ǾƳǂű ªȐƯȋ¦ .21¿Ȑǫȋ¦ Ȃƥ¢ Ȃǿ žDzȈǴŪ¦ ǶǴǬdz¦ ǺǷ ¿Ȑǫȋ¦ ƨǠƥ°ȋ¦ ǽǀǿ «ǂű DzȈǬưdz¦ ŚƦǰdz¦ ƮǴưdz¦ ǶǴǫ DzȈǬưdz¦ ǦǐǼdz¦ ǶǴǫ ŚƦǰdz¦ ƨȈLJƢƦǠdz¦ ƨdzÂƾdz¦ ƨȇ¦ƾƥ Ŀ ǦƸǐŭ¦ ¶Ȃǘƻ .4 .Ǯdz¯ ȄǴǟ ǶȀǠŦ °ƢǐǷȋ¦ ń¤ ÀƢǸưǟ Ƣđ ǾƳ Ŗdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ǖƻ :(¿/ºǿ437.©) ƤdzƢǗ ĺ¢ Ǻƥ ȆǰǷ ¾ȂǬȇ .ǦƸǐŭ¦ ǖƻ ȄǴǟ ¸ƢŦȍʪ À¡ǂǬdz¦ Ƣđ ¾DŽǻ Ŗdz¦ ƨǠƦLjdz¦ »ǂƷȋ¦ ǺǷ ǦƸǐŭ¦ ǖƻ ǦdzƢź ƢŠ DzǸǠdz¦ ǖǬLJ Ǯdzǀǧ .ƢǗȂƦǔǷ ȏ ƢǗȂǬǼǷ Ǻǰȇ Ń ¯¤ .»ǂƷ ǺǷ ǂưǯȋ DzǸƬŰ Ǿǘƻ ƾƷ¦Â »ǂƷ ȄǴǟ ƤƬǯ ǦƸǐdzƢǧ ǚǨdz ǺǷ ǾȈǧ ǦǴƬƻ¦ ƢǷ ÀȂǰȇ À¢ ȂǴź ȏ ¯¤ ƨȈǫƢƦdz¦ »ǂƷȋ¦ ƨƬLjdz¦ ǺǷ Ȃǿ ǖŬ¦ DzǸƬƷ¦ Äǀdz¦ ¾ƢǸƬƷȏ¦ .22»Âǂū¦ ƪǐƬƻ¦ ÀȂȈſƢ٦ ǂȀǛ śƸǧ ƨȈLJƢƦǠdz¦ ƨdzÂƾdz¦ ¾Â¢ ń¤ ǽʭǂǯ¯ Äǀdz¦ ʼnƾǬdz¦ ǖŬ¦ ¾ƢưǷ ȄǴǟ ÀȂƦƬǰȇ ²ƢǼdz¦ ¾DŽȇ Ń Ȇǫ¦°Â ȄǸLjȇ Äǀdz¦ ǪǬƄ¦ Ȃǿ Ȇǫ¦ǂǠdz¦ ȄǸLjȇ ǖƻ ªƾƷ ( ”Ȇǫ¦ǂǠdz¦“ ĿȂǰdz¦ ǖŬ¦) ¶ȂǘŬ¦ ǽǀđ ǦƷƢǐŭ¦ ǶȀǗȂǘƻ ƾȇȂƴƬƥ ǾƥƢƬǯ ǾƥƢƸǏ¢ ǀƻƘǧ (¿813/ºǿ198) ÀȂǷƘŭ¦ ń¤ ǂǷȋ¦ ȄȀƬǻ¦ ŕƷ ǺLjŹÂ ƾȇDŽȇ ¾DŽȇ Ń .Ǯdz¯ Ŀ ²ƢǼdz¦ ǂƻƢǨƬǧ ǾǼȈǻ¦Ȃǫ ǾǷȂLJ° ȄǴǟ ǶǴǰƬǧ ǾdzƢǰNj¢Â ǖŬ¦ ňƢǠŠ »°Ƣǟ ƨǰǷ¦Ődz¦ ǞƟƢǼǏ ǺǷ 23°ǂƄ¦ ¾ȂƷȋʪ »ǂǠȇ DzƳ° ǂȀǛ ƨȇƢĔ Ŀ ÀƢǯ ŚǷ¦Ȃǘdz¦ Ŀ »¦ǂǗȋ¦ ½ȂǴǷ ń¤ ÀƢǘǴLjdz¦ ǺǷ ¨ǀǧƢǼdz¦ ƤƬǰdz¦ °ǂŹ DzƳǂdz¦ ¦ǀǿ ÀƢǯ Ƣǟ¦Ȃǻ¢ ǾǴǠƳ °ƢǷȂǘdz¦ ǶǴǫ ƢȀǼǸǧ ¾ƢǬưdz¦ ¿Ȑǫȋ¦ ƢŮ¢ DzǠƳ ¿Ȑǫȋ¦ Ƥƫ° ƢǸǴǧ ȆNj ȄǴǟ ǪȈǴȇ ȏ ƢƸũ Ǯdz¯ ǞǷ ƺLJȂdz¦Â ƨǫǂŬ¦ .24ƢȀǴƳ¢ Ȃǿ .19-18 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 21 .34ι ˬ(ϡ1977ˬέλϣ ΔοϬϧ έ΍Ω :ΓέϫΎϘϟ΍) .1ρ ˬϲΑϠη ϝϳϋΎϣγ· ΡΎΗϔϟ΍ ΩΑϋ :΢Η ˬΕ΍˯΍έϘϟ΍ ϲϧΎόϣ ϥϋ ΔϧΎΑϹ΍ ˬΏϟΎρ ϲΑ΃ ϥΑ ϲϛϣ . 22 .Δϛϣ΍έΑϟ΍ ϥϣί ΔϳγΎΑόϟ΍ ΔϟϭΩϟ΍ ϲϓ ϑΣΎλϣϟ΍ ϲρΎρΧ έϬη΃ ϥϣ ˬϱίϳέΑΗϟ΍ ϝϭΣϷΎΑ ϙϟΫϛ ϑέόϳϭ ௌΩΑϋ ϥΑ ϡϳϫ΍έΑ· Ϫϣγ΍ . 23 .20 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 24 272 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Ȃƥ¢Â ǺLjū¦ Ǻƥ ²ƢƦǠdz¦ ƾŧ¢ Ȃƥ¢ §ƢƬǰdz¦ ¦°±Ȃdz¦ ǺǷ ®¦ƾŭʪ ƤƬǯ ǺŲ :(¿994/ºǿ384 .©) ʼnƾǼdz¦ Ǻƥ¦ ¾Ƣǫ ¾¦ȂNj ǺǷ śǬƥ ǞLjƬdz džȈǸŬ¦ ¿Ȃȇ ǺǷ ǂǐǠdz¦ ƾǠƥ ǽƾdzȂǷ ƨǴǬǷ Ǻƥ ȆǴǟ Ǻƥ ƾǸŰ ȆǴǟ Ȃƥ¢Â ȄLjȈǟ Ǻƥ ȆǴǟ ǺLjū¦ Őūʪ ƤƬǯ ǺŲ ƨƟƢǸưǴƯ Ǻȇǂnjǟ ÀƢť ƨǼLJ ¾¦ȂNj ǺǷ ÀȂǴƻ ǂnjǠdz ƾƷȋ¦ ¿Ȃȇ ĿȂƫ śƬƟƢǷ śǠƦLJ śƬǼƯ¦ ƨǼLJ śƬƟƢǷ śǠƦLJ ÀƢť ƨǼLJ ÀƢǔǷ° ǂȀNj ƺǴLJ ƢǠƥ°ȋ¦ ¿Ȃȇ ǺǷ ǂƴǨdz¦ ǞǷ ƾdz ȆǴǟ Ǻƥ ǺLjū¦ ɦ ƾƦǟ Ȃƥ¢ ǽȂƻ¢ ȄǴǟ ¦ǀǿ ƢǼƬǫ ń¤ ȆǓƢŭ¦ Ŀ ƢǸȀǴưǷ ǂȇ Ń ÀȐƳ° À¦ǀǿ ƨƟƢťȐƯ śƯȐƯ ÀƢť ƨǼLJ ǂƻȉ¦ ǞȈƥ° ǂȀNj Ŀ ĿȂƫ ǺǷ ƢŷƾǠƥ ƨǟƢŦ ƢǸĔƢǷ± Ŀ ƤƬǯ ƾǫ ƤǬdz ƨǴǬǷ ɦ ƾƦǟ Ǻƥ ǺLjū¦ Ǻƥ ȆǴǟ ƨǴǬǷ ǶLJ¦Â ƢƦƬǯ ƨǴǬǷ ƢǸȀȈƥ¢ ǖƻ ÀƢǯ ¾ƢǸǰdz¦ ƢŶ¤Â ƨǸǴǰdz¦ ƾǠƥ ƨǸǴǰdz¦Â »ǂū¦ ƾǠƥ »ǂū¦ ǶȀǼǷ ƾƷ¦Ȃdz¦ °ǀƦȇ ƢŶ¤Â ƢŷȂƥ°ƢǬȇ ǶǴǧ Ƣŷ®ȏ¢ ƢǸȀǴǿ¢ Ǻƥ ÀƢǸȈǴLJ ƾŧ¢ Ȃƥ¢Â ȆǴǟ ĺ¢ Ǻƥ ǺLjū¦ Ȃƥ¢Â ɦ ƾƦǟ ƾǸŰ Ȃƥ¢ Ƣŷ®ȏ¢ ǺǷ ƤƬǯ ǺǸǸǧ ɦ ƾƦǟ ĺ¢Â ȆǴǟ ĺȋ .25ƨǴǬǷ ǶǿƾƳ ǖş ƢǨƸǐǷ ƪȇ¢°Â ȆǴǟ ĺ¢ Ǻƥ śLjū¦ Ȃƥ¢Â ǺLjū¦ ĺ¢ ƺLjǼdz¦ ǖş ǦƷƢǐŭ¦ ǖƻ .1.4 ƾǬǧ Ǟƥ¦ǂdz¦ ÀǂǬdz¦ ƨȇ¦ƾƥ ƮdzƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ ƨȇƢĔ Ŀ ¢ƾƥ ƺLjǼdz¦ ǖş ƨǨȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ǖƻ À¢ śưƷƢƦdz¦ ǒǠƥ Ãǂȇ : ¾ƢǬǧ žDzȈǴƸƬdz¦Â DzȈdzƾdzʪ ǽ®° Ľ (¿1418/ºǿ821.©) ÄƾǼnjǬǴǬdz¦ ¾Ƣǫ Ä¢ǂdz¦ ¦ǀǿ ń¤ °ƢNj¢ ƨǬȇǂǗ ¦ƾċdzÂÈ ɦ ƾƦǟ ʪ¢ ǽƢƻ¢Â (¿939/ºǿ328) ƨǴǬǷ Ǻƥ ȆǴǟ ʪ¢ ǂȇ±Ȃdz¦ À¤ :« ȆnjǼŭ¦ ƨǻƢǟ¤» ƤƷƢǏ ¾Ƣǫ Ŀ ¾ƢǸǰdz¦ ÀƢǯ «°ƾdzʪ ǂȇ±Ȃdz¦Â ƺLjċǼdzʪ ɦ ƾƦǟ Ȃƥ¢ ®ÈǂċǨƫ ƢŷȂƥ°ƢǬȇ ǶǴǧ ƨǟƢŦ ƢǸĔƢǷ± Ŀ ƤƬǯ ƢǿƢǟŗƻ¦ 26 .Ƣđ°ƢǤǷ µ°ȋ¦ ¼°ƢnjǷ Ŀ ǖ Ë Ŭ¦ ǂnjƬǻ¦ ǾǼǟ ƢǿǂȇǂŢ ®ƢƳ¢Â »Âǂū¦ ²ƾǼǿ Äǀdz¦ Ȃǿ žǂȇ±ȂǴdz Ǯdz¯ ǖş ƨǨȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ƨƥƢƬǰƥ ƾƦdz¦ ÀƢǷ± ƨȇ¦ƾƥ ¾ȂƷ ǾưȇƾƷ °¦ƾǷ Ŀ (¿1418/ºǿ821.©) ÄƾǼnjǬǴǬdz¦ ¾Ƣǫ (ńƢǠƫ ɦ Ǿŧ°) (¿939/ºǿ328) ƨǴǬǷ Ǻƥ ȆǴǟ Ë ʪ¢ ǂȇ±Ȃdz¦ À¢ ÀȂǸǟDŽȇ ƢǼǻƢǷ± §ƢËƬǯ ǺǷ Śưǰdz¦ À¢ ȄǴǟ :ƺLjǼdz¦ ĿȂǰdz¦ ¨°ȂǏ ȄǴǟ džȈdz ƢǷ śƬƟƢŭ¦ DzƦǫ ƢǸȈǧ śdzÂȋ¦ Ë ǖş ƤƬǰdz¦ ǺǷ ƾų ʭƜǧ ǖǴǣ Ȃǿ Ǯdz¯ ¸ƾƬƥ¦ ǺǷ ¾Â¢Ë Ȃǿ Ë 27 ń¤ Ȃǿ ÀƢǯ À¤Â ¨ǂǬƬLjŭ¦ ¸ƢǓÂȋ¦ ǽǀǿ ȂŴ ń¤ ǾǼǟ ŚǤƬȇ Dzƥ .ǾǼǟ ǾǴǬǻ ǺǷ ǾƥǂǬdz DzȈǷ¢ ĿȂǰdz¦ Ë Ë ǽƾȈǴš Ŀ ǦƸǐŭ¦ ƨǷƾŬ ƨȇ¦ƾƥ ½ƢǼǿ À¢ Ãǂȇ žȆƳȂdzȂǯÂƾȈǯ °ȂǜǼǷ ǺǷ Äǂƴ٦ ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ ǦƷƢǐŭ ǂǜǼdzʪ Ǻƥ °ƢǸǟ Ǻƥ ȄLJȂǷ Ȃƥ¢ ŚǤǐdz¦ ǶȈǿ¦ǂƥ¤ řȈǘǬȈdz¦ :Ǻȇ°Ȃǯǀŭ¦ ǦƷƢǐǸǴdz śƦǿǀŭ¦ Ƣũ¢ ǺǸǧ žǾƬǧǂƻ±Â ǾƦȈǿǀƫ .21-20 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 25 .19-3:18 ˬ˯ΎηϧϹ΍ ΔϋΎϧλ ϲϓ ϰηϋϷ΍ ΢Αλ ΏΎΗϛ ˬϱΩϧηϘϠϘϟ΍ ϲϠϋ ϥΑ ΩϣΣ΃ αΎΑόϟ΍ ϭΑ΃ . 26 .16 :3 ˬ˯ΎηϧϹ΍ ΔϋΎϧλ ϲϓ ϰηϋϷ΍ ΢Αλ ΏΎΗϛ ˬϱΩϧηϘϠϘϟ΍ ϲϠϋ ϥΑ ΩϣΣ΃ αΎΑόϟ΍ ϭΑ΃ . 27 273 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ƾǴŸ ÀƢǯ NJȇǂū¦ ĺ¢ Ǻƥ¦ :Ǻȇ°Ȃǯǀŭ¦ ǺȇƾǴЦ Ƣũ¢ .ƢǼǻƢǷ± Ŀ ǾǼƥ¦Â ȆŻDŽŬ¦ ɦ ƾƦǟ Ȃƥ¢ ƾǸŰ Ǻƥ¦Â ƾǸŰ ȆǘǬLjdz¦ ƾǸŰ ǾǼƥ¦ ǶȈǿ¦ǂƥ¤ ¿Ƣƴū¦ Ǻƥ ǂLjǟȋ¦ ƨǻƢȈǷ® À¦ŚNj Ǻƥ ȄLjȈǟ Ȃƥ¢ ȆǨȈƴǠdz¦ µ¦ǂǬŭ¦ ƨǨNj ÀȂǷƘǸǴdz ƨǸǰū¦ ƨǻ¦DŽƻ Ŀ ƨdzÂƾdz¦ Ŀ DzȈǫ ƨȈǷ¢ řƥ ¿ʮ¢ Ŀ ªƾƷ Ǿǻ¢ ¾ƢǬȇ ÀƢƬǰdz¦ ǺǷ DzǸǠȈǧ ňƢLJ¦ǂŬ¦ ¼°Ȃdz¦ ƢǷƘǧ .28°ƢǨǐdz¦ Ǻƥ śLjū¦ ¼°Ȃdz¦ ¾ƢưǷ ȄǴǟ ÀƢLJ¦ǂş ǽȂǴǸǟ 29śǐdz¦ ǺǷ ƢǟƢǼǏ À¢ DzȈǫ ƮȇƾƷ Ǿǻ¤ DzȈǫ DzǸǠdz¦ ʼnƾǫ Ǿǻ¤ DzȈǫ ƨȈLJƢƦǠdz¦ Ê Ê Ê ȏ śǼLJ ®¦ƾǤƦƥ ²ƢǼdz¦ ¿Ƣǫ¢Â .Äǂ Ë ǿƢċǘdz¦ ÄǂǨǠŪ¦ ËňȂǟǂǨdz¦ ȆË ƷȂČǼdz¦ ȆË ƸǴċǘdz¦ ËňƢǸȈǴLjČ dz¦ Ǿǟ¦Ȃǻ¢ ƢǷƘǧ řȈǐdz¦ 30 ƤƬǰȇ ƢƸŤ ƪǻƢǰǧ ®ȂǴƳ Ŀ ƪǻƢǯ 31¨ƾȈ È Èƥ±É Ǻƥ ƾǸŰ ¿ʮ¢ Ŀ ƪƦĔ Ǻȇ¦Âƾdz¦ Àȋ ž ²Âǂǘdz¦ Ŀ ȏ¤ ÀȂƦƬǰȇ .32śdz ƢȀȈǧ ǂǸƬdzʪ Ǣƥƾƫ ƨȈǧȂǰdz¦ ƨǣʪƾdz¦ ƪǻƢǯ Ľ »ƢǨŪ¦ ¨ƾȇƾNj Ȇǿ ¨°ȂǼdz¦ ®ȂǴƳ Ŀ ƤƬǰdz¦ ƪǻƢǯ ¾Ƣǫ ƢȀȈǧ ƨŤƢŬ¦ ¨ŗǧ Ŀ ¨°ȂǼŭ¦ ƨǼȇƾŭ¦Â ƨǷǂǰŭ¦ ƨǰǷ Ŀ Ǿƥ ©¢ƾƬƥ¦ ƢǷ ȄǴǟ ňƢưdz¦ Äǂƴ٦ ÀǂǬdz¦ Ŀ ƨȈǨƸǐŭ¦ ƨƥƢƬǰdz¦ ƾȈdzƢǬƫ ©ǂǸƬLJ¦ Ŀ ǦƷƢǐŭ¦ ¼Ȃǫ° ƪÈƦÊƬǯÉ (¾Âȋ¦ Äǂƴ٦ ÀǂǬdz¦) ¨ǂǰƦŭ¦ ¨ŗǨdz¦ ȆǨǧ ž(Äǂƴ٦ ¾Âȋ¦ ÀǂǬdz¦) ¿ȐLJȍ¦ °ƾǏ DzȇDŽǼƬdz¦ /°ȂǬŭ¦ Ë /śǴdz¦“ ǖŬʪ ƨȈǻƢǸưǠdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ƢȀȈdz¤ ƪǴLJ°¢ Ŗdz¦ °ƢǐǷȋ¦Â ¨°ȂǼŭ¦ ƨǼȇƾŭ¦Â ƨǷǂǰdz¦ ƨǰǷ ǺǷ Dzǯ Ê Ǽdz¦ ©ʮȊdz ³ȂǬǼdz¦ À¢ °ƢƦƬǟȏ¦ śǠƥ ǀƻȋ¦ ǞǷ (ƨȈǻƾŭ¦ /ƨȈǰŭ¦) ǖŬ¦ ƾǟ¦Ȃǫ džǨǼƥ ƢȀƬƥƢƬǰƥ ¦ÂǂǸƬLJ¦ Ľ  ”ȆƼLjċ Äǂƴ٦ ÀǂǬǴdz ƢȀƬƥƢƬǯ ƺȇ°ʫ ǞƳǂȇ Ŗdz¦ ƢŮȂƷ ƢǷ ƢĔʮ®Â (¨°ȂǼŭ¦) ƨǼȇƾŭ¦Â (ƨǷǂǰŭ¦) ƨǰǷ ¾ƢƦƳ Ŀ Ŗdz¦ Ʈȇ®ƢƷȋ¦Â ƾǟ¦Ȃǫ ƮȈƷ ǺǷ (ȆLJƢƦǠdz¦ ǂǐǠdz¦ ƨȇ¦ƾƥ) Äǂƴ٦ ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ Ŀ ƪƦƬǯ Ŗdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ŚƦǯ ƾƷ ń¤ ǾƥƢnjƫ ž¾Âȋ¦ ¿ȂǴǠǷ džƥƢȈdz¦ ǖŬʪ ǂƻȉ¦ ƢȀǔǠƥ śǴdz¦ ǖŬʪ ƤƬǯ ƢȀǔǠƥ À¢ ń¤ ¨°ƢNj¤ ȆǘǠƫ ƢǸǯ »Âǂū¦ DzǰNj ƨƥƢƬǰdz¦ .¨ŚƦǰdz¦ ǦƷƢǐŭ¦Â À¦°ƾŪ¦Â Ƥȇ°ƢƄ¦ ȄǴǟ ³ȂǬǼdz¦ µ¦ǂǣȍ ÀƢǯ ƪǫȂdz¦ Ǯdz¯ Ŀ džƥƢȈdz¦ ǖŬ¦ À¢ ǽǀǿ ǶȀǬƫƢǟ ȄǴǟ ¦Âǀƻ¢ Ǻȇǀdz¦ śǗƢǘŬ¦ ǺǷ DzȈƳ ǂȀǜǧ žǦȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ ƨǷƾŬ ƨȈŷ¢ ƨȈLJƢƦǠdz¦ ƨdzÂƾdz¦ ƪdz¢ °ǂƄ¦ ƨƦǘǫ ǶǿǂȀNj¢Â žńÂȋ¦ ƨƥƢƬǰdz¦ ƾȈdzƢǬƫ Ǫǧ ÅƢǸȈǴǠƫ ÅƢǜǨƷ ÅƨƥƢƬǯ Ǧȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ ƨǷƾş ƨǴȈƦǼdz¦ ƨǸȀŭ¦ ¾Â¢ Ŀ ƤƫƢǰdz¦ ÀȐƴǟ Ǻƥ ½ƢƸǔdzƢǯ žƨǨȇǂnjdz¦ ǦƷƢǐŭ¦ ƨƦƬǯ ǺǷ DzȈƳ ǂȀǛ ǽƾǠƥ ǺǷ (¿770/ºǿ154) ƨǧȐƻ Ŀ ƤƫƢǰdz¦ ®Ƣŧ Ǻƥ ¼ƢƸLJ¤ ǽƾǠƥ ÀƢǯ Ľ ǪǴŬ¦ ƤƬǯ¢ ǽƾǠƥ ÀƢǰǧ ƨƦǘǫ ȄǴǟ ®¦DŽǧ ²ƢƦǠdz¦ řƥ ƨǧȐƻ .¨ȂǬǴƥ ƤǬǴŭ¦ ƤƫƢǰdz¦ ǦLJȂȇ ǶȀǼǷ ¨ǀǷȐƫ ¨ƾǟ ®Ƣŧ Ǻƥ ¼ƢƸLJȍ ÀƢǯ Ľ ½ƢƸǔdz¦ ȄǴǟ ®¦DŽǧ ÄƾȀŭ¦Â °ȂǐǼŭ¦ .21 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 28 ϝϛ ϲϓ Ύϳέϭέο ΎΑϠρϣ ΎϬϧϭϛ ˬΎϫϭΩΎΟ΃ϭ ϕέϭϟ΍ ΔϋΎϧλ ΎϫΩόΑ ΍ϭέϭρ ˭(ϡ751/˰ϫ133) Δϧγ Δϳϧϳλϟ΍ Ύηϭϛ ΔϘρϧϣ ϥϳϣϠγϣϟ΍ ΕΎΣϭΗϓ ΩόΑ . 29 .(ϡ794/˰ϫ178) Δϧγ Ω΍ΩϐΑϟ ΎϬΗϋΎϧλ ΕϠΧΩϭ ˬΎϫέϳϏϭ ΔϳϓΎϘΛϟ΍ϭ ΔϳϣϠόϟ΍ϭ ΔϳγΎϳγϟ΍ϭ ΔϳϧϳΩϟ΍ ˭ΔϟϭΩϟ΍ ϥΎϛέ΃ .ϪϳϠϋ ΩϳΩΟ ιϧ ΔΑΎΗϛ ϡΛ ˬϪΑΎΗϛ ϥϣ ϪϳϠϋ Ύϣ ϭΣϣϭ ϪϠγϏ ΩόΑ Ϫϣ΍ΩΧΗγ΍ ΩΎόϣϟ΍ ϕέϟ΍ ˷ ˶ :αέρϟ΍ . 30 ΏϳρΧϟ΍ έυϧ΍ .(ϡ813-809/˰ϫ198-193) ϥϳΑ Δόϗ΍ϭϟ΍ ΓέΗϔϟ΍ ϲϓ ϪΗϓϼΧ ΕϧΎϛ ˬΩϳηέϟ΍ ϥϭέΎϫ ϥΑ ϥϳϣϷ΍ ΩϣΣϣ ˭ϲγΎΑόϟ΍ ΔϔϳϠΧϟ΍ . 31 .541 :4 ˬϡϼγϟ΍ ΔϧϳΩϣ ΦϳέΎΗ ˬϱΩ΍ΩϐΑϟ΍ .48 :1 ˬΕγέϬϔϟ΍ ˬϡϳΩϧϟ΍ ϥΑ΍ . 32 274 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ƨǴƟƢŭ¦ »Âǂū¦ ƨLJƾǼǿ Ŀ ǦȈǨǗ ŚǤƫ ¿Ƣƴǟȍ¦Â ǖǬǼdz¦ ƨǧƢǓ¤ ǞǷ ¾¦ȂǼŭ¦ ¦ǀǿ ȄǴǟ ńȂdz¦ ƨȈLJƢƦǠdz¦ ƨƥƢƬǰdz¦ ©ǂǸƬLJ¦ Ŀ Ǯdzǀǯ ¨ƾnjdz¦ Ë ¾Ȃƻ® ƢǿDŽȈŻ ƢŲ ƨǷȂǴǠǷ ƨƳ°ƾƥ »Âǂū¦ ǒǠƥ ©ƢLJȂǬƫ ©¦ ƢǼŴ¦ ¢ ƢēƢǫ¦ǂǟ ƢȀǧ¦ǂǗ¢ ǺǷ ÄƾȈǿ¦ǂǨdz¦ ǾȈdz¤ °ƢNj¢ ƢǷ ȄǴǟ ƨƥƢƬǰdz¦ Ŀ ƨȈLJƢƦǠdz¦ ƨdzÂƾdz¦ Ƣđ ©¢ƾƬƥ¦ ƨǫ°Ƣǧ ¨ƾǟƢǫ Ȇǿ ň¡ǂǬdz¦ ǶLJǂdz¦ .(¿786/ºǿ170) ©ƢƷŗǬŭ¦ ©Ƣǐǐţ ƶƬǧ ƢŮȐƻ ǺǷ žÀÂǂǬdz¦ Őǟ Ǧȇǂnjdz¦ ǦƸǐŭ¦ ƺȇ°ƢƬƥ ¿ƢǸƬǿȏ¦ ƨȈǼǠŭ¦ ©ƢLjLJƚŭ¦ ȄǴǟ .1 .(¨¦°ȂƬǯƾdz¦ /ŚƬLjƳƢŭ¦) ƢȈǴǠdz¦ ©ƢLJ¦°ƾdz¦ ©ƢƷÂǂǗȋ ƨȈǠǷƢƳ DzƟƢLJ° ǺȇÂƢǼǟ DzǸŢ ƨȈǠǷƢƳ ©ƢLJ¦°®Â Ǧȇǂnjdz¦ ǦƸǐǸǴdz śǸƬȀŭ¦ ǶǴǠdz¦ ƨƦǴǗ śǐǐƼƬǸǴdz ƨȈŭƢǠdz¦Â ƨȈǴƄ¦ ©¦ǂŤƚǷ DzǸǟ ³°Â ƨǴLjǴLJ ƾǬǟ .2 .ȆǷȐLJȍ¦ ª°ȍ¦ ¦ǀǿ ȄǴǟ ·ƢǨƸǴdz ¨ǂǰƦŭ¦ ÀÂǂǬdz¦ Ŀ ǞƳ¦ǂŭ¦Â °®Ƣǐŭ¦ .ʼnǂǰdz¦ À¡ǂǬdz¦ Ê ƢǬLjdz¦ ȄǨǘǐǷ .ƶƫ .§ƢƬǰdz¦ §®¢ ¬ǂNj Ŀ §ƢǔƬǫȏ¦ .ƾȈLjdz¦ Ë Ǻƥ ƾǸŰ Ǻƥ ɦ ƾƦǟ ƾǸŰ Ȃƥ¢ ȆLJȂÈȈǴÌÈǘÈƦdz¦ .(¿1996 ƨȇǂǐŭ¦ ƤƬǰdz¦ °¦® :¨ǂǿƢǬdz¦) .ƾȈЦ ƾƦǟ ƾǷƢƷ ƨǔĔ °¦® :¨ǂǿƢǬdz¦) .1¶ œǴNj DzȈǟƢũ¤ ¬ƢƬǨdz¦ ƾƦǟ :ƶƫ ©¦ ¦ǂǬdz¦ ňƢǠǷ Ǻǟ ƨǻʪȍ¦  ȆǰǷ ƤdzƢǗ Ȃƥ¢ .(¿1977ǂǐǷ :©ÂŚƥ) .Ƣǘǟ ȄǨǘǐǷ Ƣǘǟ ƾǸŰ .ƶƫ ½ȂǴŭ¦Â ǶǷȋ¦ ƺȇ°ʫ Ŀ ǶǜƬǼŭ¦ .Ǻŧǂdz¦ ƾƦǟ «ǂǨdz¦ Ȃƥ¢ Ä±ȂŪ¦ Ǻƥ¦ .(¿1992 1¶ ƨȈǸǴǠdz¦ ƤƬǰdz¦ °¦® 4¶ ƨǴȈLJȂdz¦ °¦® :¨ƾƳ) ʼnǂǰdz¦ ¾ȂLJǂdz¦ ¼Ȑƻ¢ ¿°ƢǰǷ Ŀ ǶȈǠǼdz¦ ¨ǂǔǻ .ɦ ƾƦǟ Ǻƥ ŁƢǏ ƾȈŧ Ǻƥ¦ .(.©.® °¦® :©ÂŚƥ) .ÄÂƢƴƦdz¦ ȆǴǟ .ƶƫ §ƢƸǏȋ¦ ƨǧǂǠǷ Ŀ §ƢǠȈƬLJȏ¦ .œǗǂǬdz¦ ɦ ƾƦǟ Ǻƥ ǦLJȂȇ Ődz¦ ƾƦǟ Ǻƥ¦ .(¿1992 1¶ DzȈŪ¦ .(¿1995 ǂǰǨdz¦ °¦® :ǪnjǷ®) ƨǷ¦ǂǣ Ǻƥ ÂǂǸǟ .ƶƫ .ǪnjǷ® ƺȇ°ʫ .ǺLjū¦ Ǻƥ ȆǴǟ ǶLJƢǬdz¦ Ȃƥ¢ ǂǯƢLjǟ Ǻƥ¦ 275 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I .ƢȀǷȐǯ Ŀ §ǂǠdz¦ ǺǼLJ ƢȀǴƟƢLjǷ ƨȈƥǂǠdz¦ ƨǤǴdz¦ ǾǬǧ Ŀ œƷƢǐdz¦ .ı¦ǂdz¦ ʮǂǯ± Ǻƥ ²°Ƣǧ Ǻƥ ƾŧ¢ ²°Ƣǧ Ǻƥ¦ .(¿1997 1¶ ƨȈǸǴǠdz¦ ƤƬǰdz¦ °¦® :©ÂŚƥ) ƶƦLjƥ ǺLjƷ ƾŧ¢ :ǾȈǴǟ ǪǴǟ ƨǧǂǠŭ¦ °¦® :©ÂŚƥ) ÀƢǔǷ° ǶȈǿ¦ǂƥ¤ :ǪȈǬŢ .ƪLJǂȀǨdz¦ .¼¦°Ȃdz¦ ƾǸŰ Ǻƥ ¼ƢƸLJ¤ Ǻƥ ƾǸŰ «ǂǨdz¦ Ȃƥ¢ ʼnƾǼdz¦ Ǻƥ¦ .(¿1997 2¶ .º(Á1405 §ǂǠdz¦ DzƴLJ ƨLjLJƚǷ :¨ǂǿƢǬdz¦) ƨȈǻ¡ǂǬdz¦ ƨǟȂLJȂŭ¦ .Ä°ƢȈƥȋ¦ DzȈǟƢũ¤ Ǻƥ ǶȈǿ¦ǂƥ¤ Ä°ƢȈƥȋ¦ .(¿2001 4¶ ȆǫƢLjdz¦ °¦® :ÀƾǼdz) ¿ȐLJȍ¦ DzƦǫ §ǂǠdz¦ ƺȇ°ʫ ľ DzǐǨŭ¦ .ȆǴǟ ®¦ȂƳ ºǿ 15ºdz¦ ÀǂǬdzʪ ¾ƢǨƬƷȐdz ƨȈǼǗȂdz¦ ƨǼƴǴdz¦ :®¦ƾǤƥ) ƨȈź°ʫ ƨȇȂǤdz ƨLJ¦°® ǦƸǐŭ¦ ǶLJ° .Ä°Âƾǫ ņƢǣ ƾǸū¦ .(¿1982 1¶ .1¶ ²ƢƦǟ ÀƢLjƷ¤ :ƶƫ  ʪ®ȋ¦ ǶƴǠǷ ȆǷÂǂdz¦ ɦ ƾƦǟ Ǻƥ ©Ȃǫʮ ɦ ƾƦǟ Ȃƥ¢ Ǻȇƾdz¦ §ƢȀNj ÄȂǸū¦ .(ºǿ1414 ȆǷȐLJȍ¦ §ǂǤdz¦ °¦® :©ÂŚƥ) :ǪnjǷ®) ǺLjƷ ©DŽǟ .ƶƫ ǦƷƢǐŭ¦ ǖǬǻ Ŀ ǶǰƄ¦ .ÂǂǸǟ Ȃƥ¢ ǂǸǟ Ǻƥ ÀƢǸưǟ Ǻƥ ƾȈǠLJ Ǻƥ ÀƢǸưǟ ň¦ƾdz¦ .(ºǿ1407 2¶ ǂǰǨdz¦ °¦® ƨȇǂǿ±ȋ¦ ©ƢȈǴǰdz¦ ƨƦƬǰǷ :¨ǂǿƢǬdz¦) ÄÂƢƸǸǫ ¼®Ƣǐdz¦ ƾǸŰ :ƶƫ °ƢǐǷȋ¦ ǦƷƢǐǷ ǶLJ° Ŀ ǞǼǬŭ¦ º º º º º º º .(.©.® ƨȈǷȐLJȍ¦ ÀȂƠnjǴdz ȄǴǟȋ¦ džǴЦ :¨ǂǿƢǬdz¦) ƨǷƢǠdz¦ ƨȈǷȐLJȍ¦ ǶȈǿƢǨŭ¦ ƨǟȂLJȂǷ .ÀÂǂƻ¡Â Äƾŧ ®ȂǸŰ ¼ÂDŽǫ± .(¿2000 ƨƦƬǰǷ :µʮǂdz¦) ȆLjȇ°®ȍ¦ ƾǸŰ ÄȏȂǷ :ƶƫ ƨǴȈǬǠdz¦ Ǧnjǯ ń¤ ƨǴȈLJȂdz¦ .ƾǸŰ Ǻƥ ȆǴǟ ǺLjū¦ Ȃƥ¢ ÄÂƢƼLjdz¦ .(¿2003 2¶ ƾȈNjǂdz¦ .(¿2000 ȆŭƢLjdz¦ ¿ƢǷȍ¦ ƨƦƬǰǷ :ǖǬLjǷ) ÀƢǸÉǟ Dzǿ¢ ¨ŚLjƥ ÀƢȈǟȋ¦ ƨǨŢ .ɦ ƾƦǟ Ǻƥ Ǻȇƾdz¦ °Ȃǻ ȆŭƢLjdz¦ .(¿2015 ÄǂǷƢǔdz¦ ƨƦƬǰǷ :ǖǬLjǷ) .3¶ ňƢǸÉǠdz¦ ƺȇ°ƢƬdz¦ Ŀ ǖȈLJȂdz¦ .®ȂǠLJ Ǻƥ ƾŧ¢ ĺƢȈLjdz¦ Ľ ÄǂƟ¦DŽŪ¦ ƾŧ¢ Ǻƥ ŁƢǏ Ǻƥ ǂǿƢǗ ňȂǠǸLjdz¦ Ȃƥ¢ ¬ƢƬǨdz¦ ƾƦǟ :ƶƫ .ǂƯȋ¦ ¾ȂǏ¢ ń¤ ǂǜǼdz¦ ǾȈƳȂƫ .ȆǬnjǷƾdz¦ Ë .(¿1995  ƨȈǷȐLJȍ¦ ©ƢǟȂƦǘŭ¦ ƨƦƬǰǷ :ƤǴƷ) .1¶ .¨ƾǣ .(ºǿ1341 ƨȈƥǂǠdz¦ ƨƦƬǰŭ¦ :®¦ƾǤƥ) §ƢƬǰdz¦ §®¢ .ȄŹ Ǻƥ ƾǸŰ ǂǰƥ Ȃƥ¢ ŅȂǐdz¦ .º(Á1387  ª¦ŗdz¦ °¦® :©ÂŚƥ) .2¶ ½ȂǴŭ¦Â DzLJǂdz¦ ƺȇ°ʫ .ǂȇǂƳ Ǻƥ ƾǸŰ ÄŐǘdz¦ .(.©.® ª¦ŗǴdz ƨȇǂǿ±ȋ¦ ƨƦƬǰŭ¦ :¨ǂǿƢǬdz¦).2¶ ª¦ŗdz¦ ǪȈǬŢ ȆǸǴǠdz¦ ƮƸƦdz¦ ¾ȂǏ¢ Ŀ ƨǷƾǬǷ .¼±° DzȇȂǘdz¦ 276 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ǶȈǿ¦ǂƥ¤ DzǔǨdz¦ Ȃƥ¢ ƾǸŰ :ƶƫ ¨ƢƸǼdz¦ ǽƢƦǻ¢ ȄǴǟ ¨¦Âǂdz¦ ǽƢƦǻ¤ .ǦLJȂȇ Ǻƥ ȆǴǟ ǺLjū¦ Ȃƥ¢ Ǻȇƾdz¦ ¾ƢŦ ȆǘǨǬdz¦ .(¿1982 ĺǂǠdz¦ ǂǰǨdz¦ °¦® :©ÂŚƥ) .1¶ ƨȈǸǴǠdz¦ ƤƬǰdz¦ °¦® :©ÂŚƥ) .1¶  Ƣnjǻȍ¦ ƨǟƢǼǏ Ŀ Ȅnjǟȋ¦ ƶƦǏ .ȆǴǟ Ǻƥ ƾŧ¢ ²ƢƦǠdz¦ Ȃƥ¢ ÄƾǼnjǬǴǬdz¦ .(¿2012 Ê .(¿2002 ¿DŽƷ Ǻȇ¦ °¦® :ÀƢǸǟ) .1¶ ¿ȂǴǠdz¦ ƾŝ¢ .Ä°ƢƼƦdz¦ řȈLjū¦ ÀƢƻ ǪȇƾǏ ƾǸŰ ƤȈǘdz¦ Ȃƥ¢ ȆƳȂċǼǬdz¦ ƨǠƦǗ :ƨǷƢǼŭ¦) .1¶ ƾǸū¦ Ä°Âƾǫ ņƢǣ :ƶƫ ǦƷƢǐŭ¦ ǖƻ . ¦ǂǬdz¦ «ʫ ¨DŽŧ Ǻƥ ®ȂǸŰ ǶLJƢǬdz¦ Ȃƥ¢ ňƢǷǂǰdz¦ .(¿2012  ʼnǂǰdz¦ À¡ǂǬǴdz ƨȈdzÂƾdz¦ ŃƢǟ ƾȈǼƳ ƾȈLJ ¨DŽƟƢŪ ƨǏƢƻ :©ÂŚƥ) .6¶ ¨ƾNj¦ǂdz¦ ƨǧȐŬ¦Â ÄȂƦǼdz¦ ƾȀǠǴdz ƨȈLJƢȈLjdz¦ ǪƟʬȂdz¦ ƨǟȂǸů .ÄƾǼ٦ Ä®ʪ¡ °ƾȈū¦ ɦ ƾȈŧ ƾǸŰ .(ºǿ1407 džƟƢǨǼdz¦ °¦® .(ºǿ1425  ƢƸȈǨdz¦ °¦® :ǪnjǷ®) .2¶ śǴLJǂŭ¦ ƾȈLJ ¨ŚLJ Ŀ śǬȈdz¦ °Ȃǻ ÄǂǔŬ¦ ƾǸŰ ń¤ ¾ƾǠdz¦ Ǻǟ ¾ƾǠdz¦ DzǬǼƥ ǂǐƬƼŭ¦ ƶȈƸǐdz¦ ƾǼLjŭ¦ ÄŚnjǬdz¦ ǺLjū¦ Ȃƥ¢ «Ƣƴū¦ Ǻƥ ǶǴLjǷ Ä°ȂƥƢLjȈǼdz¦ ĺǂǠdz¦ ª¦ŗdz¦ ƢȈƷ¤ °¦® :©ÂŚƥ) .1¶ ȆǫƢƦdz¦ ƾƦǟ ®¦ƚǧ ƾǸŰ :ƶƫ ”ǶǴLjǷ ƶȈƸǏ“ ഓ ɦ ¾ȂLJ° .(¿1991 :©ÂŚƥ) .27¶ .śǬǬŰ ƨǟȂǸů .ƶƫ .§ǂǠdz¦ ƨǤdz Ƣnjǻ¤Â ©ƢȈƥ®¢ Ŀ §®ȋ¦ ǂǿ¦ȂƳ .ǶȈǿ¦ǂƥ¤ Ǻƥ ƾŧ¢ ȆſƢ٦ .(¿1969 »°ƢǠŭ¦ ƨLjLJƚǷ ΕΎϳέϭΪϟ΍ ALRAWASHDEH, Ziyad, ALRAWASHDEH Khadeejeh, “øslâm’Õn ølk Döneminde Mu‫ۊ܈‬af-Õ ùerif’in ‫ۉ‬icâzî YazÕsÕ”, Bilimname Dergisi XLIV (2021/1) ALRAWASHDEH, Ziyad, ALRAWASHDEH Khadeejeh, “The higazi scripture of the holy manuscript in the early times of islam”, Bilimname Dergisi XLIV (2021/1) ƨǗȂǘƼŭ¦ ǦƷƢǐŭ¦ Adbury Research Library .University of Birmingham. Islamic Arabic 1572, (Birmingham, GB) -004:129- 22-30 Zeilen. ৡan ࡐa, DƗr al-maপ৬nj৬Ɨt. Haus der Handschriften. (ৡan ࡐa, YE): DAM 01-27. 277 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I TEFSøR øLMøNøN MÜSTAKøL øNùASI, ÖZGÜN YAPISI VE øùLEVø: HøCRÎ øKøNCø ASRIN KURUCU VASFI TEMELøNDE ELEùTøREL BøR ANALøZ (Äǂƴ٦ ňƢưdz¦ ÀǂǬdz¦ džȈLJƘƬdz ÄƾǬǻ DzȈǴŢ :ŚLjǨƬdz¦ ǶǴǟ ƨǨȈǛ ƨȈǴǏȋ¦ ƨȈǼƦdz¦Â DzǬƬLjŭ¦ ƢǼƦdz¦) Abdullah Bayram Dr. Ö÷retim Üyesi, BalÕkesir Üniversitesi ølahiyat Fakültesi, Tefsir Anabilim DalÕ Dr. Faculty member, BalÕkesir University, Faculty of Theology, Department of TafsƯr. BalÕkesir, Turkey [email protected] orcid.org/0000-0002-4494-3700 GøRøù Hz. Peygamber, “ønsanlara, kendilerine indirileni açÕklaman ve onlarÕn da (üzerinde) düúünmeleri için sana bu Kur’an’Õ indirdik.”1 ve “Sana bu kitabÕ her úey için bir açÕklama, do÷ru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.”2 gibi âyetlerin muhtevasÕ do÷rultusunda, Kur’an’Õ insanlarÕn anlayaca÷Õ biçimde açÕklamakla görevlendirilmiútir. Resûlullah (sav), bu aslî görevi istikametinde itikadî, ahlâkî ve amelî bilgi ve hükümleri, Kur’an’Õn ilk muhataplarÕna tedrîcen talim ve terbiye etmiútir. Bu ö÷retiler, “Siz, insanlar için ortaya çÕkarÕlmÕú en hayÕrlÕ ümmetsiniz. øyili÷i emredersiniz, kötülükten alÕkoyarsÕnÕz ve Allah’a inanÕrsÕnÕz.”3 âyetinin içerdi÷i gibi, sahâbe nesliyle ete kemi÷e bürünmüú ve Câhiliye ça÷Õ Asr-Õ saâdete dönüúmüútür. ArtÕk bu örnek toplulu÷un, toplum olmasÕnÕn önünde maddî-mânevî bir engel ve eksiklik kalmamÕútÕr. Nitekim Hz. Peygamber’in önderli÷inde Medine úehir devleti Medine vesikasÕ üzerine kurularak siyasîhukukî birlik temin edilmiútir. Bu vesika, Medine’deki farklÕ dinî, siyasî ve etnik milletlerle hazÕrlanan, Hz. Peygamber’in devlet baúkanlÕ÷Õna rÕza gösterip, birlikte yaúamayÕ içeren siyasî-hukukî nitelikteki bir belgedir.4 Bu süreç, hem yöntem hem insanÕn yetiútirilmesi cihetinden özgün bir örnek olup, insanlÕ÷a sunulan emsalsiz bir devlet ve medeniyet rehberi olup, do÷ru bir vahiy/din algÕsÕnÕn ve sahih bir tefsir ameliyesinin bir ürünüdür. Bu bakÕmdan Kur’an ile hayat bulunmasÕ için atÕlmasÕ gereken ilk adÕm, Kur’an ve Sünnet’in do÷ru anlaúÕlmasÕ, açÕklanmasÕ ve yorumlanmasÕdÕr. Hz. Peygamber’in vefatÕna kadar yaklaúÕk yirmi üç yÕl süren nüzûl süreci, Kur’an’Õn özgün açÕklanmasÕnÕ içerir. Bu yorum eyleminin merkezini esasen sîret-i nebeviyye oluúturur; zira çeúitli vesilelerle âyetlerdeki müúkil ve kapalÕ görülen hususlarÕ açÕklamakla beraber,5 Resûlullah’Õn sîret-i nebîsi kendisinden gelen tefsir örneklerinden daha geniú olup, birer yaúanmÕúlÕktÕr. Nitekim Hz. Âiúe, Resûlullah’Õn ahlâkÕ nasÕldÕ sorusunu, “Sen Kur’an’Õ okumaz mÕsÕn? Onun ahlâkÕ Kur’an’dÕ.”6 úeklinde cevaplar. Bu bakÕmdan Tefsir ilmi, Hz. Peygamber’in sözlü açÕklamalarÕnÕ ve siyerini, bütüncül de÷erlendirir. Bunlar, Kur’an’Õn açÕklanmasÕna dair tüm unsur ve vesileleri bir beyan Kur’ân-Õ Kerîm Meâli, çev. Halil Altuntaú & Muzaffer ùahin (Ankara: Diyanet øúleri BaúkanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 2009), en-Nahl 16/44. 2 en-Nahl 16/89. 3 Âl-i ømrân 3/110. 4 Mustafa Özkan, “Medine VesikasÕ”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 08 KasÕm 2021). 5 Celâleddin es-Süyûtî, el-øtۘƗn fî ҵulûmi’l-ۗurҴân, núr. Mustafa Dîb el-BugƗ (Beyrut: y.y., 1407/1987), 2/12371292. 6 Ebü’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc Müslim, el-Câmiҵu’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬î‫ۊ‬, núr. Muhammed Fuâd AbdülbâkƯ (Kahire: y.y., 1374-75/1955-56), “ৡalâtü’l-müsâfirîn”, 139. 1 278 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I olarak barÕndÕrÕr. Hz. Peygamber’in Kur’an’Õ kendi toplumuna do÷rudan iletmesi baúat olmak üzere, vahyin açÕklanmasÕna vasÕta olan dil, kültür, co÷rafya ve úartlar gibi parametreler bu kapsamdadÕr. øúte Tefsir ilmi, teori ve pratikte bu orijinal temelde bina edilmiútir. Hz. Peygamber’in Kur’an’Õ açÕklama olgusu baúta olmak üzere, naslarÕn yorumunda sahâbe ve tâbiûn, kurucu nesiller olup, Kur’an’Õ nas-olgu iliúkisi içinde tefsir ve te’vil etmiúlerdir. Görüldü÷ü üzere yorum eylemi, Hz. Peygamber’le baúlamÕú ve aynÕ temelde sahâbe ve tâbiûnla devam etmiútir. Bu noktada konumuz açÕsÕndan vurgulanmasÕ gereken hususun ilki, bu tefsir ameliyesinin, özgün yapÕ ve iúlevini hicrî ikinci asrÕn sonuna kadar umumiyetle muhafaza etti÷i, di÷eri ise bu zaman diliminin beyân bilgi sisteminin/gelene÷inin özgün sürecini teúkil etmesidir. Bu tablo, ilk do÷an øslâmî ilmin Tefsir oldu÷unu ve bu ilmin müstakil ve mezhepler üstü niteli÷e sahip oldu÷unu açÕkça ortaya koyar. Hz. Peygamber’e kadar götürülebilen bu “ilim” faaliyeti, tüm øslâmî ilimlerin bünyesinde geliúti÷i beyan gelene÷idir. Bir taraftan tabii olarak özgün ve müstakil olan, di÷er taraftan tâbiûn döneminden sonraki ilmi miras için bir kÕstas ve delil teúkil eden bu ilmî gelenek, âlimler tarafÕndan “Sana bu kitabÕ her úey için bir açÕklama, do÷ru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.”7 gibi âyetlerle temellendirilmiútir. Teori ve prati÷i barÕndÕran beyan gelene÷inde, Kur’an ve Sünnet’in tâlim ve terbiyesi ve tüm ortamlarla buluúturulmasÕ hedeflenir. Kur’an’Õn söz konusu beyan keyfiyetini vurgulayan Kurtubî (ö. 671/1273), Allah Teâlâ’nÕn Hz. Muhammed’den sonra Kur’an’Õn lafÕzlarÕnda kastedilen mâna ve maksatlarÕn istinbat edilmesini ve Kur’an’da iúaret edilip içinde murâd-Õ ilâhinin ilmi bulunan usul ve prensiplere ictihad yoluyla ulaúma vazifesini âlimlere tevdi etti÷ini belirtip, Kur’an tefsirinde istinbat ve ictihad kavramlarÕnÕ, lugat/geniú anlamÕyla istimal eder.8 Bu bilgi ve veriler, Kur’an tefsirinin müstakil ve orijinal vasfÕnÕ sergiler. Nitekim Tefsir, Kur’an’Õn indiriliú sürecini ve bu süreçteki açÕklanmasÕnÕ konu ve gaye edinen tek ilimdir. Kur’an’Õn açÕklanmasÕna dair bu orijinal temel, maalesef hicrî ikinci asrÕn sonuna kadar devam edebilmiútir. Yahyâ b. Sellâm’Õn (ö. 200/815) Tefsîru Ya‫ۊ‬yâ b. Sellâm adlÕ tefsiri, belki de bu özgünlükten uzaklaúmanÕn ilk örne÷ini temsil eder. Usul açÕsÕndan de÷erlendirildi÷inde hicrî ikinci asrÕ müteakiben, Tefsir ilminin kendine has kaynak ve parametrelerinin yerini, Hadis, FÕkÕh ve Kelâm gibi, di÷er disiplinlerin metodolojileri almaya baúlamÕú, ÕstÕlahlar dahi, bunlarÕn algÕsÕna göre tanÕmlanmÕútÕr. Bu durum Tefsir ilminin hüviyet ve mahiyetinin sorgulanmasÕna yol açmÕútÕr. Çünkü Tefsir, müstakil ve mezhepler üstü bir ilim olma özelli÷ini umumiyetle yitirmiútir. Halbuki Kur’an’Õn lafÕzlarÕnÕ açÕklamasÕ, mânalarÕnÕ ortaya çÕkarmasÕ ve bu temel bilgileri di÷er ilimlere transfer etmesi gerekmektedir. Yorum eyleminin bu ilk merhalesi iúlevsiz kalÕnca, bunlara yüklenen anlamlar, ço÷unlukla delilsiz kalmÕú ve metodolojik sÕnÕrlamalara ve mezhebî e÷ilimlere göre belirlenir olmuútur. Bu çift taraflÕ problem, usulde temel bir sapma olup, usulün Kur’an ve Sünnet üzerine yeniden inúasÕ elzemdir. Bu yüzden sunumda, Hz. Peygamber’in, “Size iki úey bÕraktÕm, onlara tutundu÷unuz sürece sapmazsÕnÕz: Allah’Õn kitabÕ ve peygamberinin sünneti”9 úeklindeki ikazÕ, bu açÕdan de÷erlendirilmiútir. øslâm’Õn ve bu dinin tesis edece÷i kültür ve medeniyetinin iki ana kayna÷Õ bunlardÕr. Nitekim Ebü’l-Ferec øbnü’l-Cevzî (ö. 597/1201), bu ikazÕ øslâm’Õn dinin gayelerine ve akla ters düúen rivayet ve bilgilerden arÕndÕrÕlmasÕna da iúaret etti÷ini belirtir. Bu çerçevede “Dinin esas ilkeleriyle uyuúmayan hadisin tetkiki gerekir.” uyarÕsÕnda bulunan øbnü’l-Cevzî,10 Hz. Peygamber’in “Herhangi bir ihtilâfla karúÕlaútÕ÷ÕnÕzda size düúen 7 en-Nahl 16/89; bk. en-Nahl 16/44. Muhammed b. Ahmed el-Kurtubî, el-Câmiҵ li-a‫ۊ‬kâmi’l-ۗurҴân, thk. Hiúâm Semîr el-Buhârî (Beyrut: Dârü ihyâi’t-türâsi’l-Arabî, 2001), 1/15-16 9 Mâlik b. Enes, el-Muva‫ܒܒ‬aҴ, núr. Abdüvehhâb Abdüllatîf (Kahire: y.y., 1382/1962), “঱ader”, 3. 10 Ebü’l-Ferec øbnü’l-Cevzî, el-MevĪûҵât mine’l-e‫ۊ‬âdîs֔ i’l-merfûҵât, núr. Nureddin BoyacÕlar (Riyad: y.y., 1418/1997), 1/140-141. 8 279 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I görev, benim sünnetime ve hulefâ-yi râúidînin sünnetine uymaktÕr”11 hadisini bu do÷rultuda de÷erlendirir ve herhangi bir açÕdan muhal olan bir úeyin Resûlullah’Õn sünnetinden olamayaca÷ÕnÕ vurgular.12 Hicrî ikinci asÕrda, ilim ve kültür hayatÕ úiddetli úekilde mevzû hadislerin olumsuz tesirine mâruz kalmÕútÕr. Nitekim Hz. Osman’Õn úehid edilmesiyle ilk büyük fitne ortaya çÕkmÕú ve ümmeti parçalanmasÕna yol açan ihtilâflar baúlamÕútÕr. Hemen ardÕndan Hz. Ali’yi tekfir eden Havâric ile Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer’e sövüp sayan pek çok fÕrka ile Kaderiyye, Mürcie, Cehmiyye ve Müúebbihe gibi ehl-i bid‘at olarak addedilen mezhep ve akÕmlar do÷muútur. Buna ba÷lÕ olarak hadis uydurma hareketi, sahâbe asrÕnÕn sonu ve büyük tâbiîler devrinin baúlangÕcÕ olan böyle buhranlÕ bir süreçte çeúitli tesirlerle ortaya çÕkmÕútÕr.13 Maalesef bu mevzû veya zayÕf rivayetler/hadisler, hicrî ikinci asÕr da dahil olmak üzere, çÕkÕúÕndan itibaren ilim ve kültür hayatÕnÕ olumsuz etkilemiú ve hemen tüm øslâmî ilimlere nüfuz etmiútir. Bunlara dayanÕlarak Kur’an ve Sünnet’in ana konularÕyla çeliúen nice bilgi ve hükümler ileri sürülmüútür. Çünkü önce zayÕf hadislerin rivayet edilmesine belli úartlarla cevaz verilmiútir. Bunlardan biri de zayÕf hadisin ahkâma konu olmayan meselelerde rivayet edilebilece÷idir. Fakat ahkâm konusu olsa da sahih bir rivayet bulunmamasÕ durumunda zayÕf hadisin nakledilece÷inin önü açÕlarak bu tür zayÕf ve mevzû rivayetlerin Tefsir, Hadis ve FÕkÕh baúta olmak üzere hemen tüm kaynaklara girmesine zemin hazÕrlanmÕútÕr; zira nas-olgu ba÷lamÕnda ortaya çÕkan meselelerin her biriyle ilgili bir âyet veya sahih bir hadis bulunmasÕnÕn mümkün olmamasÕndan dolayÕ bu tür rivayetler âyetin önüne geçirilmiú ve naslarÕn yorumu bunlarla gölgelenmiútir. Bu gölgelenme maalesef bir çok konuda dinin gayeleriyle taban tabana ters düúecek boyutlara ulaúmÕútÕr. Bu úekilde te’vil ve ictihada hiç yer bÕrakÕlmayarak tefsir ameliyesinin yapÕsÕ ve iúlevi özgünlü÷ünü yitirmiútir. Beyan gelene÷iyle büsbütün çeliúen bu tutum ve davranÕúlar, øslâm’Õn yaúanabilir ve uygulanabilir özelli÷ini etkisizleútirmiútir. Halbuki Kur’an “Ey iman edenler! Sizi hayat verecek úeylere ça÷ÕrdÕklarÕnda Allah ve resulünün ça÷rÕsÕna uyun ve úüphesiz bilin ki, Allah kiúi ile kalbinin arasÕna girer. UnutmayÕn ki, O’nun huzuruna götürüleceksiniz.”14 perspektifiyle fert ve toplumu yaúamÕn her alanÕnda hayat kazandÕracak úeylere ça÷ÕrmaktadÕr. Nitekim fÕtrat dini olan øslâm, insana “O halde sen hanîf olarak bütün varlÕ÷Õnla dine, Allah insanlarÕ hangi fÕtrat üzere yaratmÕúsa ona yönel! Allah’Õn yaratmasÕnda de÷iúme olmaz. øúte do÷ru din budur; fakat insanlarÕn ço÷u bilmezler.”15 hitap ederek onu merkeze almakta ve kendini “Do÷ru din/dîn-i kayyim iúte budur.”16 úeklinde nitelemektedir. Bu istikamette Ebû Mansûr el-Mâtürîdî (ö. 333/944), burada geçen “dînü’l-kayyime” ifadesinin “dînü’l-ümmeti’lkayyime/hakkÕ ayakta tutan ümmetin dini” takdirinde olabilece÷ini vurgular ve bu tabire “hüccet ve delile dayanan din” anlamÕnÕ úöyle yükler. “Burada ‘din’ kelimesinin müzekker, ‘el-kayyime’nin ise müennes olmasÕ, ‘din’in, ‘el-mille’ anlamÕyla (el-milletü’l-kayyime) kullanÕldÕ÷ÕnÕ gösterebilir. Yine Zeccâc’Õn (ö. 311/923) bir görüúü olarak ‘dînü’l-milleti’l-kayyime’ úeklinde takdir edilmesi de mümkündür. Bu çerçevede ‘dînü’lhüceci’l-kayyime’ úeklindeki bir takdirle ‘kayyime” kelimesi ‘hücec’in sÕfatÕ da yapÕlabilir. Böylece, hüccet ve burhanlarÕn ortaya koydu÷u din anlamÕna ulaúÕlÕr.”17 Bu açÕklamasÕ konumuz açÕsÕndan de÷erlendirildi÷inde, delile dayanmayan bir din anlayÕúÕnÕn ve yorum eyleminin temelsiz oldu÷u gözlenebilir. Bu da yanlÕú din anlayÕúÕnÕ ve 11 Ahmed b. Hanbel, el-Müsned (østanbul: Ça÷rÕ YayÕnlarÕ, 1992), 4/126, 127. bnü’l-Cevzî, el-MevĪûҵât,1/44. 13 Bk. M. Yaúar Kandemir, Mevzû Hadisler (Ankara: DøB YayÕnlarÕ, 1991), 30. 14 el-Enfâl 8/24. 15 er-Rûm 30/30. 16 el-Beyyine 98/5. 17 Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, Tefsîrü’l-Mâtürîdî (Te’vîlâtü Ehli’s-sünne) thk. Mecdî Bâslûm (Beyrut: Dârü’lkütübi’l-ilmiyye, 2005), 10/592; bk. RâgÕb el-øsfahânî, “লvm”, Müfredâtü elfâܲi’l-ۗurҴân, núr. Safvân Adnân Dâvûdî (Beyrut: y.y., 1412/1992). 12 280 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I yorumunu ortaya çÕkarÕp kökleútirecektir. Bu da hayat dini øslâm’Õn hayattan ve hakikatten kopmasÕyla sonuçlanacaktÕr. Bu kopuú asÕrlardÕr sürmektedir. Nitekim “øctihad kapÕsÕnÕn kapanmasÕ” söylemi, hicrî üçüncü asrÕn sonlarÕyla dördüncü asrÕn baúlarÕna kadar götürülebilir. Taklit ve taassubu do÷uran bu söylem beyan gelene÷inden bir sapmadÕr. Bu perspektife göre, artÕk ihtiyâr câiz de÷ildir; zira mutlak ictihad hakkÕna sadece benzerleri artÕk bulunmayan ve bulunmayacak olan ilk dönemin büyük âlimleri sahiptir. Bu türden temelsiz algÕlar, ictihadÕn lüzumsuz oldu÷u düúüncesini besleyip yaygÕnlaútÕrmÕútÕr.18 Halbuki makƗsÕdî/ictihadî tefsirin kökleri Hz. Peygamber’in Kur’an’Õ açÕklamasÕna ve “øctihad edip isabet eden iki ecir, hata eden bir ecir alÕr.”19 úeklindeki tavsiyelerine kadar uzanÕr.20 Bu özgün süreci yorum eylemi cihetinden temellendiren øbn Abbas, tefsir türlerine dair özgün bir tasnif yapmÕútÕr. øbn Abbas burada tefsir türlerini “Âlimlerin bildi÷i tefsir, AraplarÕn dilleri sayesinde bildi÷i tefsir, hiç kimsenin bilmemekten dolayÕ mazur sayÕlamayaca÷Õ tefsir. Bu kÕsÕm helâl ve harama dair olup bunlarÕ bilmemek hiç kimse için câiz de÷ildir. Sonuncusu ise te’vilini yalnÕz Allah’Õn bildi÷i âyetler olmak üzere dört kÕsÕmdÕr.” úeklinde tasnif edip, son kÕsÕmdaki te’vil kelimesini “gelecekte olacak úeyler” diye açÕklar.21 Mevcut olan tefsir ameliyesini özetleyen bu tasnif, beyan gelene÷ine örnek oluúturmuútur. Nitekim kendisine kadar gelen tefsir mirasÕnÕ Câmiҵu’l-beyân fî tefsîri’l-ۗurҴân’da bir araya toplayarak, bunlarÕ rivayet ve dirayet tefsiri bütünlü÷ünde de÷erlendiren Taberî (ö. 310/923) de, benzer bir tasnif yaparak Kur’an’Õn te’vil edilebilirli÷ini ve bunun yapÕlaca÷Õ alanÕ úöyle vurgulamÕútÕr: “Kur’an’Õn bütününün te’vil edilebilirli÷i üç kÕsma ayrÕlmaktadÕr: Birincisi, kendisine ulaúÕlmasÕ mümkün de÷ildir. Allah Teâlâ bunun bilgisini kendisine tahsis edip bütün mahlûkattan gizlemiútir. Bu tür bilgiler Allah’Õn kâinatta olaca÷ÕnÕ haber verdi÷i iúlerin meydana gelecek vakitleridir. Meselâ kÕyametin ne zaman kopaca÷Õ, Meryem o÷lu Îsâ’nÕn ne zaman inece÷i, güneúin battÕ÷Õ yerden ne zaman do÷aca÷Õ ve sûra ne zaman üflenece÷i gibi hususlardÕr. økincisi, te’vilinin bilinmesini Allah Teâlâ’nÕn sadece Resûlü’ne (sav) hasredip baúka bir kimseye bildirmedi÷i konulardÕr. Kullar bunlarÕn te’vilini bilmeye ihtiyaç duyarlar fakat bunlarÕ bilmeleri ancak Resûlullah’Õn bunlarÕ te’vil etmesiyle mümkün olur. Üçüncüsü ise Kur’an’Õn nâzil oldu÷u dili bilen herkesin bilebilece÷i hususlardÕr. Bu da Arapça vasÕtasÕyla gerçekleútirilen te’vili ve i‘râbÕ bilmekle olur. øúte bu kÕsÕmdaki bilgileri sadece bu kiúiler elde edebilir.”22 Taberî, bu tasnifinde oldu÷u gibi Kur’an’Õn beyan keyfiyetinin lafÕz-mâna bütünlü÷ünü barÕndÕrdÕ÷Õna ve Kur’an tefsirinde akÕl-nakil dengesine dikkat çeker. Bu hususu yeri geldikçe vurgulayan müfessir, sÕrf Câmiҵu’l-beyân’Õn telif amacÕnÕ ve onda izleyece÷i yöntemi belirtirken bile, mâna, te’vil, ictihad, delil ve illet kavram çerçevesini oluúturur.23 Bu Hz. Peygamber’in, sahâbenin ve tâbiûnun Kur’an’Õ açÕklama faaliyetinde mündemiç olan makƗsÕdî/ictihadî tefsirin anlam ve öneminin yanÕnda bunun tabii olarak sürdürüldü÷ünü de göstermektedir. Usuldeki bu aslÕn terkedilerek beyan gelene÷inden sapÕlmasÕnÕn ötesinde bunun savunulmasÕ bir akÕl tutulmasÕndan baúka nasÕl açÕklanabilir? Kitap ve Sünnet’e de÷il, dinin usul ve fürûuna dair meselelerde, mezhep imamlarÕna müracaat edilmesi ve fÕkÕh üretiminin bunlarÕn görüúleriyle sÕnÕrlandÕrÕlmasÕ noktasÕna nasÕl gelinmiú ve bu din dÕúÕ yabancÕ unsur asÕrlarca niçin taúÕnmaktadÕr? Nitekim muhaddis ve dil âlimi olan Hattâbî (ö. bk. øbn Kayyim el-Cevziyye, øҵlâmü’l-muvaۘۘÕҵîn ҵan rabbi’l-ҵâlemîn, núr. M. Muhyiddin Abdülhamîd (Kahire: y.y., 1374/1955), 2/263, 275-277; Wael B. Hallaq, “Was the Gate of Ijtihad Closed?”, International Journal of Middle East Studies (IJMES) 16 (1984), 3-41. 19 Ebû Abdillâh Muhammed b. øsmail el-Buhârî, el-Câmiҵu’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬î‫ۊ‬, núr. Muhammed Züheyr b. Nasr (b.y.: Dâru Tavki’n-Necât, 1422/2001), “ø‫ޏ‬tiৢâm”, 13, 21; Müslim, “AলĪÕye”, 15. 20 bk. Ebû Dâvûd, Sünen, núr. Kemâl Yûsuf el-Hût (Beyrut: y.y, 1409/1988), “AলĪÕye”, 11. 21 MukƗtil b. Süleyman, Tefsîru MuۘƗtil b. Süleymân, núr. Abdullah Mahmûd ùehhâte (Kahire: y.y., 1979-89), 1/27. 22 Muhammed b. Cerîr et-Taberî, Câmiҵu’l-beyân ҵan teҴvîli âyi’l-ۗurҴân, núr. Ahmed Muhammed ùâkir & Mahmûd Muhammed ùâkir (Kahire: Müessesetü’r-Risâle, 1955-1969), 1/33. 23 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 1/5. 18 281 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 388/998), asÕrlar öncesinden bu sapmaya dikkat çekip, Kitap ve Sünnet’in delil ve kaynak alÕnmasÕ gerekti÷ini belirtir.24 Bu zemin asÕldÕr, özgündür. Do÷ru din anlayÕúÕ ve naslarÕn sahih yorumu bu temele ba÷lÕdÕr. Gerek Kur’an’Õn beyan keyfiyetindeki bu bütünlü÷ü gerekse Kur’an tefsirinin üzerinde yükseldi÷i delil ve kaynaklarÕ, “Kitap, Sünnet, aklî bir delâlet”,25 “Kitap, Sünnet, icmâ”,26 “haber ve nazar”,27 ve “asl ve kÕyas/ictihad”28 úeklinde özetleyen Taberî, bu temeli Câmiҵu’l-beyân’da zaman zaman öne çÕkarÕr. Yorum eylemi bu temelle örtüútü÷ü oranda sahih veya sahihe yakÕn olacaktÕr. Hicrî ikinci asÕr, øslâm ilim ve kültür hayatÕnda kurucu bir vasfa sahiptir. Bu asÕr ve bunu izleyen di÷er asÕrlarÕn beyan gelene÷inin özgün dönemi delil ve kÕstas alÕnarak de÷erlendirilmesi ve Kur’an ve Sünnet’le çeliúen hususlarÕn tecdid, Õslah, ihya ve tashih edilerek güncellenmesi elzemdir. Nitekim mevcut ilmî birikim, øslâm’Õ gölgeleyen, naslarla çeliúen hatta taban tabana ters düúen pek çok bilgi, yorum ve hüküm barÕndÕrmaktadÕr. Nitekim bu çalÕúmada hicrî ikinci asrÕn kurucu vasfÕ beyan gelene÷ine göre okunarak bu dâire-i fasitten çÕkÕlmasÕ gerekti÷i ve bunun nasÕl gerçekleútirilebilece÷i incelenecektir. Nitekim Gazzâlî (ö. 505/1111), usulün çeúitli saiklerle iúlevsiz kaldÕ÷Õndan tecdidinin/güncellenmesinin bir ihtiyaç oldu÷unu el-Müsta‫܈‬fâ fî ҵilmi’l-u‫܈‬ûl adlÕ eserinin “Hükümlerin DayandÕ÷Õ Kaynaklar” baúlÕ÷Õnda iúaret ederek sahâbe dönemi metodolojisine dönülmesini úöyle önerir: “BunlarÕn büyük ço÷unlu÷unu hadis, lügat ve fÕkÕh usûlü ilimleri ihtiva etmektedir. øctihad mertebesine ulaúabilmek için kelâma ve fÕkhÕn furûuna gerek yoktur. FÕkhÕn furûuna nasÕl ihtiyaç olabilir? Zaten bu fürûu müctehidler üretmekte ve bunlar hakkÕnda ictihad mertebesini elde ettikten sonra onlar hüküm vermektedirler. øctihad, bu furûdan önce bulunmasÕ gereken bir úart oldu÷u halde, bu furûu bilmek ictihad mertebesine ulaúmak için nasÕl úart olabilir? Ne var ki zamanÕmÕzda ictihad mertebesi furû ile çok meúgul olmakla hâsÕl olmaktadÕr. ZamanÕmÕzda alÕúkanlÕk kazanmanÕn yolu budur. Sahâbe zamanÕndaki metot ise bu de÷ildi. Bugün de sahâbe zamanÕndaki metodu uygulamak mümkündür.”29 Bir hayat dini olan øslâm yanlÕú din anlayÕúÕ ve yorumu nedeniyle fert ve topluma ulaúamamaktadÕr. Engelse bizzat müslümanlardÕr. Beyan gelene÷inden uzaklaúÕldÕ÷Õ için, bir yandan ihtiyaç ve problemlere cevap verilememiú, di÷er yandan Kur’an ve Sünnet’le örtüúmeyen pek çok konu ve mesele zamanla sistemli hata ve yanlÕúlara dönüúmüútür. AsÕrlardÕr taúÕnan bu “vebal küfesi”, halen müslümanlarÕn sÕrtÕnda olup, maddî-manevî yÕkÕm yapmaktadÕr. Bu minvalde itikadî, ahlâkî, amelî ve siyasî-hukukî alanÕ içine alan bu küfenin kÕyamete kadar taúÕnÕp taúÕnmayaca÷Õ irdelenmiútir. Olumsuz durumun aúÕlmasÕ do÷rultusunda Tefsir’in erken dönemdeki özgün yapÕ ve iúlevinin, hicrî ikinci asÕrla kayÕt altÕna alÕndÕ÷Õ ve köken ve kaynak olarak iúlenecek bu malzemenin mevcut olmakla birlikte, müslümanlarÕn buna hazÕr olup-olmadÕ÷Õ araútÕrÕlmÕútÕr. ÇalÕúmanÕn özgün yönü, Kur’an âyetlerine hatalÕ/yanlÕú yaklaúÕmlarÕn temel nedeninin Tefsir ilminin misyonunu gerek teoride gerekse pratikte yerine getirmedi÷i ve hicrî ikinci asrÕ da kuúatan erken dönem örnek alÕnmadÕ÷Õ takdirde, mezkûr problemlerin do÷ru teúhis ve tedavisinin mümkün olmadÕ÷Õ tezine dayanmaktadÕr. Özelde ve öncelikle Tefsirin genelde di÷er øslâmî ilimlerin Kur’an ve Sünnet temelinde güncellenmesi ve øslâm ilim ve kültür hayatÕnÕn yeniden inúasÕnÕn buna ba÷lÕ oldu÷u de÷erlendirilmiútir. 24 Hattâbî, Meҵâlimü’s-Sünen (Beyrut: Dârü’l-ma‘rife, 1411/1991), 1/ 4-5; 2/214; 3/52; 5/253, 315; 6/166-167. Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 14/147. 26 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 17/26. 27 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 25/59. 28 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 3/121. 29 Ebû Hâmid Muhammed el-Gazzâlî, el-Müsta‫܈‬fâ fî ҵilmi’l-u‫܈‬ûl (Bulak: y.y., 1324), 2/354. 25 282 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Bu noktada son olarak da hatÕrlatÕlabilir ki, yapÕlmasÕ gereken öncelikle beyan gelene÷inin erken dönemdeki özgün çizgi ve çerçevesinden sapÕlÕp sapÕlmadÕ÷Õ, bu problem mevzubahis de÷ilse, ardÕndan yorum yöntem ve araçlarÕnÕn do÷ru kullanÕlÕp kullanÕlmadÕ÷Õ kapsamÕnda usul ve fürû meselelere dair varÕlan neticelerin Kur’an ve Sünnet’in mâna ve maksatlarÕyla uyuúup uyuúmadÕ÷Õ hususlarÕnÕn tesbitidir. Bu iúlemlerin ardÕndan mevcut bilgi, yorum ve hükümler, beyan gelene÷i kÕstas alÕnarak eleútirel analize tabi tutulacaktÕr. Bu analize sahabe ve tâbiûnun âlimlerinin görüú ve yaklaúÕmlarÕ da dahildir. Nitekim beyan gelene÷inin merkezini ilim teúkil eder. ølmî ihtilaflar tabii olup, delil esas alÕnarak gerçe÷e ve sonuca ulaúma gayretinin tabii neticesidir. Nitekim sahâbe dönemi dahil olmak üzere, beyan gelene÷inin özgün sürecinde de tenevvü ve tezat ihtilaflarÕ mevzubahistir. Bu durum olumsuzluk olarak de÷il, bilakis olumlu görülmeli ve yorum eylemine katkÕ sunacak úekilde de÷erlendirilmelidir. Bu vâkÕa “Ümmetimin ihtilâfÕ rahmettir”30 perspektifinden okunarak Resûlullah döneminden itibaren sahâbenin ilmî meselelerde ve ictihadî hükümlerde ihtilâf etmesini tefsir ameliyesine ÕúÕk tutmasÕ do÷rultusunda çok yönlü tahlil edilmelidir.31 Meselâ Hz. Peygamber’in, Kur’an ve Sünnet’te çözümünü bulamadÕklarÕ hususlarda ashâba “øctihad edip isabet eden iki ecir, hata eden bir ecir alÕr.”32 úeklinde açÕkça re’y/ictihad izni vermesi, bu tür bir ihtilâfÕn tabiili÷inin ötesinde, bir ihtiyaç oldu÷unu gösterir. VelhasÕl bu ihtilaflar ilmî olup, beyan gelene÷inin özgün bünyesinde vuku bulmuútur. Fakat bu gelenekten farklÕ biçimlerde az ya da çok ortaya çÕkan sapmalar, söz konusu ilmî ihtilaflardan tefrik edilmelidir. Bu bakÕmdan erken dönemden sonraki naslarÕn yorumuna dair bilgi, yorum ve hükümler gerek ilmî gerekse mezhebî temelde olsun, beyan gelene÷ine göre de÷erlendirilmelidir; zira Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiûn döneminde orijinal yapÕsÕ teúekkül eden beyan gelene÷i mezhepler ve cereyanlar üstüdür. Bu temel ölçü alÕnmadÕ÷Õnda her türlü “sapma” söz konusu olabilir. Nitekim beyan gelene÷iyle örtüúmeyen ilmî/metodolojik, mezhebî ve siyasî sapmalar baúta olmak üzere bunlarÕn birçok girift türleri øslâm düúünce ve yorum tarihinde tezahür etmiútir. Bu bakÕmdan söz konusu özgün temel, øslâm ilim ve kültür hayatÕ için kÕstastÕr. Nitekim hem itikadî hem amelî oluúumlar üstü olup, bunlara delil teúkil eder; bunun özgün temeli ilk iki nesil olmakla beraber, Tefsir ilmi hicrî ikinci asrÕn sonuna kadar umumiyetle bu minval üzere devam etmiútir. AyrÕca belirtilebilir ki, erken dönemdeki tefsir ameliyesi, nasolgu iliúkisi çerçevesinde sÕrf nas merkezli de÷il, hayatÕn da tefsirini içerir. Bu bakÕmdan Kur’an’Õn açÕklanmasÕnÕn merkezini Hz. Peygamber (sav) oluúturur ve bu O’nun yaúadÕ÷Õ ortamÕn olgu ve olaylarÕnÕ yorumlamasÕ ve ihtiyaç ve problemlere hitap etmesi demektir. Böylece bir yandan naslar, di÷er yandan hayat açÕklanmaktadÕr. Kur’an’Õn yaklaúÕk yirmi üç yÕl süren nüzûl süreci, bu cihetten okunabilir. “Biz Kur’an’Õ, insanlara dura dura okuyasÕn diye âyet âyet ayÕrdÕk ve onu peyderpey indirdik”33 âyetinin mazmununca Kur’an yaklaúÕk yirmi üç yÕlda Resûlullah’a tedrîcen vahyedilmiútir.34 Hz. Peygamber’e hitaben on beú âyette geçen “yes’elûneke (senden soruyorlar)”35 tabiri úeklî cihet olup “senden bu mesele hakkÕnda dinî hükmün (fetvâ) ne oldu÷unu soruyorlar” anlamÕndadÕr. MuhtevasÕnÕ da “yaúadÕ÷Õm hayat itibariyle murâd-Õ ilâhîye göre uymam gereken dinî-hukukî normlar nelerdir?” sorusundaki bilgi/hüküm talebi oluúturmaktadÕr. Mezkûr tabloda gözlemlendi÷i üzere ister úifahî ister kitabî kültürle olsun meseleler zaman ve mekân ba÷lamÕnda pratik olarak ele alÕnÕp tabii øsmâil b. Muhammed el-Aclûnî, Keúfü’l-‫ې‬afâҴ ve müzîlü’l-ilbâs ҵamme’útehere mine’l-e‫ۊ‬âdîs֔ ҵalâ elsineti’nnâs, núr. Ahmed el-Kalâú (Beyrut: Mektebetü’t-türâsi’l-øslâmî, 1351-52), 1/64-66. 31 Gazzâlî, el-Müsta‫܈‬fâ, 2/354. 32 Buhârî, “ø‫ޏ‬tiৢâm”, 13, 21; Müslim, “AলĪÕye”, 15. 33 el-øsrâ 17/106. 34 Bedreddin ez-Zerkeúî, el-Burhân fî ҵulûmi’l-ۗurҴân, núr. Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aúlî vd. (Beyrut: Dârü’lMa‘rife, 1415/1994), 1/321; Süyûtî, el-øtۘƗn, 1/131. 35 Muhammed Fuâd AbdülbâkƯ, “s‫ގ‬el”, el-Muҵcemü’l-müfehres li-elfâܲi’l-ۗurҴâni’l-Kerîm (østanbul: Ça÷rÕ YayÕnlarÕ, 1987/1408), 336-338. 30 283 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I akÕúÕnda ayrÕ ayrÕ çözümlenmiútir.36 Sahâbe ve tâbiûn yorum eylemini nas ve hayat etkileúimi içinde sürdürmüútür. Nitekim bu etkileúimi Kur’an ilimleri açÕsÕndan dile getiren Ebû Hayyân el-Endelüsî (ö. 745/1344), “Çünkü sahâbe ve tâbiîn tabiatlarÕ/tabii hayatlarÕ gere÷i bunlarÕ biliyor ve herhangi bir yardÕmcÕ veya muallime ihtiyaç hissetmeksizin o manalarÕn hepsini kavrÕyorlardÕ; zira fesahat ve beyan hususlarÕnda farklÕlÕklarÕ olsa bile, dil onlarÕn dilleri, çevre onlarÕn çevresi ve beyan onlarÕn beyanlarÕydÕ.” izahÕnda bulunmaktadÕr.37 VelhasÕl naslarÕn ve hayatÕn açÕklanma süreci, metodolojik çerçevelerden, mezhebî, ideolojik ve siyasî tutumlardan genellikle ârî kalmÕútÕr. Bu durum fÕkhî mezheplerin ilk sistemli çalÕúmalar yaptÕ÷Õ ve itikadî-amelî mezhep mensubiyetinin teorikte ifade edildi÷i hicrî ikinci asrÕn ortalarÕna kadar sürmüútür. Müteakiben Tahâvî’nin (ö. 321/933) A‫ۊ‬kâmü’lۗurҴân’Õnda da görülece÷i üzere gerek ahkâm âyetleri gerekse fÕkhî hükümler artÕk muayyen metodolojilerle yorumlanmÕú, mezhep ve fÕrkalar, ictihad felsefelerini kendi sistemlerine göre geliútirmiúlerdir.38 Bu tabii süreç fÕkÕh üretiminin Kur’an-Sünnet ekseninden çÕkÕp genellikle mevcut ilmî mirasa hasredilmesine kadar varmÕútÕr. Üstelik hicrî ikinci asrÕn ortalarÕndan itibaren baúlayan bu çalÕúmalar, ilmî düzeyde kalmayÕp hicri üçüncü asÕrla birlikte mezhep taassubuyla gölgelenmiútir.39 Beyan gelene÷inden çeúitli biçimde sapÕp, Kur’an ve Sünnet’le çeliúen her türlü bilgi, yorum ve hükmün teoride ve pratikte ilmin ve onun ruhu olan delilin yanÕnda hayatla da çatÕútÕ÷Õ, örneklerle incelenerek, bunlarÕn øslâm’Õn yaúanabilirli÷ini, yaúanamaz hale getirdi÷i ve tebli÷ ve davetini etkisiz kÕldÕ÷Õ belirtilecektir. Halbuki erken dönemde hedeflendi÷i gibi, Kur’an tefsirinin gayesi, øslâm’Õn tâlim ve terbiyesi ve tüm ortamlarla buluúturulmasÕdÕr. Beyan gelene÷i bunu esas alÕr. Bu gelene÷in bünyesindeki ilimlerle bu amaçlanmÕú, âlimler bu do÷rultuda Kur’an’Õ davet merkezli yorumlayÕp hayat rehberi edinmiútir. Böylece din ve hayat arasÕnda sa÷lam ve sahih bir iliúki kurulmuútur. 1. TEFSøR øLMøNøN MÜSTAKøLLøöøNøN, ÖZGÜN YAPISI VE øùLEVøNøN HøCRÎ øKøNCø ASRIN KURUCU VASFI TEMELøNDE ANALøZø Tefsir ilmi hicrî ikinci asrÕn sonuna kadar umumiyetle øslâmî ilimler arasÕndaki mevkiini varlÕk sebebiyle örtüúür úekilde muhafaza etmiú ve tabii olarak yüklendi÷i görevi ifa etmiútir. Gerek zaman dilimi gerekse mevcut tefsirler açÕsÕndan incelendi÷inde, hicrî ikinci asrÕn sonuna kadar devam eden bu sürecin, ikinci asrÕn hemen baúÕnda tefsirin özgün yapÕsÕ ve iúleviyle çeliúen geliúmelerin oldu÷u ve bunun tefsire de nüfuz etti÷i gözlenebilir. Kronolojik açÕdan bu olumsuzlu÷un eser bazÕndaki ilk yansÕmasÕnÕ, Yahyâ b. Sellâm’Õn (ö. 200/815) Tefsîru Ya‫ۊ‬yâ b. Sellâm adlÕ tefsirinin temsil etti÷i söylenebilir. Tefsirin özgün temeli üzerine yeniden yapÕlandÕrÕlmasÕ için bu kÕrÕlma noktasÕnÕn belirlenmesi ve öncesi ve sonrasÕyla mukayese edilmesi, çözüme giden yolu inúa edecektir. Nitekim burada ilk olarak mezkûr yolun öncesini tahlil etmekteyiz. Bu özgün süreçte genelde beyan gelene÷inde özelde tefsir ilminde yorum yöntem ve araçlarÕ do÷ru algÕlanmÕú ve geniú anlamÕyla kullanÕlmÕútÕr. Tefsir ilminin köken ve kaynaklarÕ istikametinde konu ve gayesi tahakkuk ettirilmeye çalÕúÕlmÕútÕr. IstÕlah ve kavramlar da bu çizgi ve çerçevede tanÕmlanmÕú ve de÷erlendirilmiútir. Meselâ “nakil, rivayet, tefsir, te’vil, ictihad, istinbat, delil, delâlet, zahir, bâtÕn” gibi ÕstÕlah ve 36 Meselâ bk. Dârekutnî, es-Sünen (Beyrut: Alemü’l-kütüb, ts.), 2/178-180. Ebû Hayyân el-Endelüsî, el-Bahrü’l-muhît (Beyrut: Dârü’l-fikr, 1992), 1/25-26. 38 Gerek teorik gerekse pratik uygulamalar için bk. Ebû Ca‘fer et-Tahâvî, A‫ۊ‬kâmü’l-ۗurҴâni’l-Kerîm, núr. Sadettin Ünal (østanbul: øslâm AraútÕrmalarÕ Merkezi YayÕnlarÕ, 1416/1995-1418/1998), 1/67-485; 2/7-482. 39 bk. Muhammed Hüseyin ez-Zehebî, el-øtticâhâtü’l-mün‫ۊ‬arife fî tefsîri’l-ۗurҴâni’l-Kerîm devâfiҵuhâ ve defҵuhâ (Kahire: y.y., 1986); Ahmet Vefa Temel, Kur’an’a Göre Taassup (østanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2005), 9-326; bunun genel hukuk düúüncesi ve tarihi için de geçerli oldu÷una dair bk. Ergun Özsunay, Medeni Hukuka Giriú (østanbul: østanbul Üniversitesi YayÕnlarÕ, 1978), 51-87; Turhan Esener, Hukuk BaúlangÕcÕ Dersleri (østanbul: AlkÕm YayÕnlarÕ, 1998), 17-20. 37 284 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I kavramlar, beyan gelene÷inin müstakil ve özgünlü÷ü içinde geniú anlamÕyla idrak edilmiútir. Bu temelde tefsir, Kur’an’Õn lafÕz ve terkiplerini ilk muhataplarÕna indirildi÷i anlamÕ kendine has yorum yöntem ve araçlarÕyla zaman, mekân ve úartlarÕ gözeterek tesbit etmeyi, böylece kastedilen mânanÕn tahsilini hedeflemektedir ki onun konusu ve gayesi de budur. Di÷er øslâmî ilimler ise, belirlenen bu do÷ru mâna üzerine bilgi, yorum ve hükümlerini bina ederler. Bunu nakil kavramÕ örnekleminde açmak gerekirse, Hz. Peygamber’in tefsir örneklerinde ve sahâbenin Kur’an’Õ açÕklamasÕnda oldu÷u gibi, hicrî ikinci asrÕ kapsayan Kur’an tefsirinde de umumiyetle âyetlerdeki lafÕz ve terkipler, kelimelerle veya kÕsa ifadelerle açÕklanma yoluna gidilmiútir.40 YaklaúÕk yirmi üç yÕl süren Kur’an’Õn nüzûl sürecinde, Resûlullah, bazÕ âyetleri çeúitli vesilelerle açÕklamÕútÕr. Celâleddin es-Süyûtî (ö. 911/1505), muhtelif úekillerdeki açÕklamalarÕnÕ ihtiva eden bu tefsir rivayetlerine el-øtۘƗn fî ҵulûmi’l-ۗurҴân’Õnda yer vererek, bunlarÕn tefsir ilmindeki emsalsiz yerine dikkat çekmiútir.41 Hz. Peygamber’in bu tefsir örnekleri, dil merkezli olup, lafÕz ve terkiplerin müteradifini ve kÕsa açÕklamasÕnÕ içerir. Hz. Peygamber’in bu türden bilgi ve açÕklamalarÕ, sahâbe tarafÕndan nakledilmiútir. Nitekim úifâhî kültürün yanÕnda sahâbe Hz. Peygamber’den Kur’an’Õn açÕklanmasÕna dair tâlim etti÷i açÕklamalarÕ ilgili âyetler merkezinde mushaflarÕnÕn kenarÕna birer tefsir ifadesi olarak yazmÕútÕr.42 Tâbiûn da sahâbenin bilgi ve te’villerini içeren ilmî birikimini yine bu do÷rultuda tebeu’t-tâbiîn nesline nakletmiútir.43 Görüldü÷ü üzere bu nakil faaliyetinin merkezinde bilgi ve naslarÕn zaman, mekân ve úartlara göre yorumlarÕ bulunmaktadÕr. Bu nakil faaliyeti hadis nakil ve rivayet gelene÷inden farklÕ olup, kendine has bir temelde teúekkül etmiútir. Hadiste birinci yüzyÕlÕn ilk yarÕsÕndan itibaren hadis uydurulmasÕna bir önlem olarak rivayette isnad konusu öne çÕkmÕútÕr. MukƗtil b. Süleymân’Õn (ö. 150/767) Fâtiha sûresinin tefsirinde bu özellikler úöyle müúahede edilebilir: “Fâtihatü’l-kitâb, Medine’de inmiútir. Mekke’de indi÷i de söylenir. 1. Rahmân, Rahîm olan Allah’Õn AdÕyla! 2. Hamd (yani, úükür), âleminin (yani, cinlerin ve insanlarÕn) rabbi Allah’ÕndÕr. Buradaki âlemin/alemler lafzÕ, ‘âlemine/âlemlere nezîr olsun diye’44 âyetindeki gibidir. 3. Rahmân, Rahîm. Bunlar, biri di÷erinden daha incelikli anlam ihtiva eden iki isim olup, Rahmân, ‘rahmet eden, çok merhametli’, Rahîm ise, ‘rahmeti ile úefkat gösteren, lütufta bulunan’ demektir. 4. Din günü’nün (yani, hesap gününün) maliki. Nitekim Allah’Õn, ‘Gerçekten biz medînler (din kelimesinin kökünden medînûn) mi olaca÷Õz (yani hesaba mÕ çekilece÷iz?’45 âyetindeki ‘medînûn’ lafzÕ, ‘muhâsebûn/hesaba çekilecek olanlar’ mânasÕndadÕr. ùöyle ki: Dünya krallarÕ, dünyada mâliktir. Allah Teâlâ, kÕyamet günü kendisinden baúka hiç kimsenin hiçbir úeye mâlik olamayaca÷ÕnÕ haber vermektedir. Nitekim ‘O gün emir Allah’ÕndÕr.’46 âyeti bunu anlatmaktadÕr. 40 Meselâ bk. Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid, núr. Abdurrahman Tâhir b. Muhammed es-Sûretî (Beyrut, ts.), 424-425, 430, 455; øbn Ebû Hâtim, Tefsîrü’l-ۗurҴâni’l-ҵaܲîm, núr. Es‘ad Muhammed et-Tayyib (Mekke: y.y., 1417/1997), 2/397; 3/863; Süfyân es-Sevrî, Tefsîr, núr. ømtiyâz Ali Arúî, Beyrut: y.y., 1403/1983 (164, 170, 193-194); Taberî, Câmiҵu’l-beyân, 3/714; 6/388; 10/153. 41 Süyûtî, el-øtۘƗn, 2/1237-1292. 42 MukƗtil b. Süleyman, Tefsîru MuۘƗtil b. Süleymân, 1/105; Taberî, Câmiҵu’l-beyân, 8/652; øbn Ebû Dâvûd, Kitâbü’l-Me‫܈‬â‫ۊ‬if, núr. A. Jeffery (Kahire-Leiden 1355/1936-37), 76-109; øbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, núr. G. Flügel (Leipzig: y.y., 1871-1872), 27-31; Ebû ùâme el-Makdisî, el-Mürúidü’l-vecîz, núr. Tayyar AltÕkulaç (Beyrut: y.y., 1395/1975), 36-42. 43 bk. øbn Ebû Hâtim, Tefsîrü’l-ۗurҴâni’l-ҵaܲîm, 1/131; Zerkeúî, el-Burhân, 2/111. 44 el-Furkân 25/1. 45 es-Sâffât 37/53. 46 el-ønfitâr 82/19. 285 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 5. YalnÕz Sana ibadet ederiz (Yani yalnÕz seni tevhid ederiz). Allah Teâlâ’nÕn, mufassal sûrelerinin birindeki ‘âbidât/ibadet eden kadÕnlar’47 ifadesi, ‘muvahhidât/muvahhid kadÕnlar’ anlamÕndadÕr. Ve yalnÕz sana istiâne ederiz (Yani sana ibadet için/üzere yalnÕz senden yardÕm talep ederiz). 6. Bizi SÕrât-Õ müstakîme (yani øslâm dinine) hidayet eyle! Çünkü øslâm dÕúÕndaki hiç bir din müstakƯm de÷ildir. øbn Mes‘ûd’un kÕraatÕnda ‘ihdinâ/bize hidayet et” lafzÕ, ‘erúidnâ/bizi irúâd et’ úeklindedir. 7. Kendilerine nimet verdiklerinin (yani, nebilerin) sÕratÕna/yoluna (yani, bize, kendilerine nimet verdi÷in kimselerin/nebilerin yolunu göster). Kendilerine nimet verilen kimseler ise, Allah Teâlâ’nÕn kendilerine nübüvvet nimeti verdi÷i nebilerdir. Nitekim bu, ‘øúte bunlar, Allah’Õn kendilerine nimet verdi÷i nebilerdendir.’48 âyetinde belirtilir. Kendilerine gazap edilenlerinkine de÷il. (Yani, gazap edip de kendilerinden maymunlar ve domuzlar yaptÕ÷Õn yahudilerin dininden baúkasÕnÕ bize göster) ve dalâlete düúenlerinkine de÷il. (Yani, úirk koúanlarÕn; hÕristiyanlarÕn dininden baúkasÕnÕ bize göster). Dedi: Bize Ubeydullah tahdis edip dedi: Bana babamÕn Huzeyl’den, onun MukƗtil’den, onun Mersed’den, onun da Ebû Hüreyre’den rivayet etti÷ine göre Rasülullah (sav) úöyle buyurmuútur: ‘Fâtiha’yÕ okuyan kul, ‘Âlemlerin rabbi olan Allah’a hamdolsun’ dedi÷inde Allah, ‘Kulum bana hamdetti’ der. Kul, ‘Allah esirgeyen ve ba÷ÕúlayandÕr’ deyince, ‘Kulum beni övdü’ der. Kul, ‘O din gününün hükümdarÕdÕr’ deyince, ‘Kulum beni yüceltti’ der. Kul, ‘Biz ancak sana ibadet eder, yalnÕzca senden yardÕm dileriz’ deyince, ‘Bu benimle kulum arasÕndadÕr, artÕk kulum ne isterse olacaktÕr’ der. Kul, ‘Bize do÷ru yolu göster, nimet verdiklerinin yolunu; gazaba u÷ramÕúlarÕn ve úaúÕrÕp sapmÕúlarÕn yoluna de÷il’ deyince Cenâb-Õ Hak, ‘øúte bu yalnÕzca kulum içindir, iste÷i yerine gelecektir’ der.’49 Dedi: Bize Ubeydullah tahdis edip dedi: Bana babam tahdis edip dedi: Bize Huzeyl, MukƗtil’den úöyle dedi÷ini nakletti: ‘Bu sureyi okuyup bitirdi÷inizde “ve úaúÕrÕp sapmÕúlarÕn yoluna de÷il’ âyetinin ardÕndan âmîn deyin; çünkü melekler de âmîn derler. Sizin âmîn demeniz, meleklerin âmîn demesine denk düúerse, geçmiú günahlarÕnÕz ba÷ÕúlanÕr.’50 Dedi: Bize Ubeydullah tahdis edip dedi: Bana babam tahdis edip dedi: Bana Huzeyl, Vekî‘den, o Mansûr’dan o da Mücâhid’den naklen dedi ki: ‘Fâtihatü’lkitâb nâzil olunca, øblis kederli bir úekilde feryat etti.’ Dedi: Bize Ubeydullah tahdis edip dedi: Bana babam Sâlih’ten, o Vekî‘den, o Süfyân es-Sevrî’den, o Süddî’den, o Abdü’l-hayr’dan, o Hz. Ali’den (r.a.) tahdis edip dedi:51 ‘es-seb‘u’l-mesânî’52 ile Fâtihatü’l-kitâb/Fâtiha sûresi kastedilmiútir.”53 Görüldü÷ü üzere MukƗtil b. Süleymân, Fâtiha sûresini kendisine kadar gelen tefsir bilgisi ve yöntemi istikametinde tefsir ve te’vil etmektedir. Burada kendisinden önceki bilgi ve te’villeri tefsir ilminin nakil keyfiyetine, hadisleri ise hadis ilminin rivayet gelene÷ine göre nakleder. Her iki nakilde de mânanÕn tahsil edilmesi amaçlanmakla beraber, tefsirdeki te’vil ve ictihadlarÕ, hadisinki ise rivayetleri ihtiva etmektedir. Nitekim müfessir de bunlarÕ, yorum eyleminde söz konusu özellikleri do÷rultusunda kullanmÕútÕr. Müfessirin her iki alana dair yaptÕ÷Õ nakiller, do÷rudan âyetlerin açÕklanmasÕna müteveccihtir fakat tefsir nakilleri bilhassa lafÕz ve terkiplerin yine lafÕz ve kÕsa terkiplerle açÕklanmasÕ úeklinde olup, metinle hemhal olunmaktadÕr. Bu metin içi açÕklamanÕn örnekleri, Hz. Peygamber’in Kur’an’Õ açÕklayan rivayetlerine kadar rahatça götürülebilir. Hadis rivayet gelene÷iyle yapÕlan açÕklamalarsa, lafÕz ve terkiplerle hemhal olunmaksÕzÕn bunlarÕn dÕúÕndaki bilgi mahiyetindedir. Öyle ki nakledilen hadislerin birço÷u, Kur’an metniyle do÷rudan iliúkili de÷ildir. Bu da gerek muhteva gerekse úekil açÕsÕndan birbirinden farklÕ olduklarÕnÕ açÕkça gösterir. Bu nokta mühimdir; zira zamanla tefsirin nakil keyfiyetinin yerini hadis rivayet gelene÷i almÕú, böylece Kur’an tefsiri özgünlü÷ünü hemen ikinci asrÕn sonundan itibaren yitirmeye baúlamÕútÕr. 47 et-Tahrîm 66/5. Meryem, 19/58. 49 Müslim, “ৡalât”, 38, 40. 50 Bk. Buhârî, “Tefsîr”, 1/2; Müslim, “ৡalât”, 62, 87. 51 Bk. Buhârî, “Tefsîr”, I/1; Vâhidî, Esbâbü’n-nüzûl, núr. øsâm b. Abdülmuhsin el-Humeydân (Beyrut: y.y., 1411/1991), 19-20. 52 “Biz sana tekrarlanan yediyi (es-seb‘u’l-mesânî) ve Kur’ân-Õ azîm’i verdik.” (el-Hicr 15/87). 53 MukƗtil b. Süleyman, Tefsîru MuۘƗtil b. Süleymân, 1/31-37. 48 286 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Halbuki tefsirdeki nakil keyfiyeti, tefsirin bünyesinde do÷up neúvünemâ bulmuútur; özgündür. AralarÕnda bu özgünlü÷ü muhafaza eden tabii bir iliúki mevcuttur. Nitekim tefsirdeki nakil anlayÕúÕ dinamik olup, aynÕ husus zaman, mekân ve úartlara göre açÕlÕm sa÷lanarak ifade edilmesinin yanÕnda tenkit de edilmektedir.54 Burada tefsir ilminin özgün yapÕsÕ ve iúlevi perspektifinden MukƗtil b. Süleymân’Õn Kur’an’Õ nasÕl tefsir etti÷ini tefsirin nakil keyfiyeti örnekleminde tahlil ettik. Bununla birlikte, bu izahlarÕnda bizzat söz konusu nakil tekni÷ini kullanÕrken, hatalÕ veya eksik yaptÕ÷Õ yorumlarÕn da oldu÷u söylenebilir. Meselâ, “hamd (yani, úükür), âleminin (yani, cinlerin ve insanlarÕn) rabbi Allah’ÕndÕr.” açÕklamasÕnda âlemler lafÕzÕnÕ cinler ve insanlarla sÕnÕrlamÕútÕr. Halbuki “O göklerin, yerin ve bu ikisi arasÕndakilerin rabbidir. ùu halde O’na sabÕr ve sebatla kulluk et. O’nun adÕnÕ almaya lâyÕk baúka birini biliyor musun?”55 âyetinde açÕkça görüldü÷ü gibi, Kur’an’Õn bütünlü÷ünde “rab” kelimesi, “mâlik, seyyid, idare eden, terbiye eden, gözetip muhafaza eden, nimet veren, Õslah edip geliútiren, mâbud” gibi birçok yakÕn anlamÕ hâizdir.56 Taberî, bu geniú kavram çerçevesinin mâlik, seyyid ve muslih mânalarÕnda temerküz etti÷ini vurguladÕktan sonra bunlarÕ úöyle izah eder: Mâlik, evreni yaratan ve yöneten, seyyid, hâkimiyetinde dengi ve benzeri olmayan, muslih de, lütfetti÷i nimetler vasÕtasÕyla yaratÕlmÕúlarÕn halini düzeltip geliútiren anlamÕna gelir.57 Yine Kur’an tefsirine dair di÷er bir olumsuzluk da “…Mücâhid’den naklen dedi ki: “Fâtihatü’l-kitâb nâzil olunca, øblis kederli bir úekilde feryat etti.”58 úeklindeki naklinde gözlenebilir ki øslâm ve akÕla çeliúen bu nakiller, Kur’an’Õn mâna ve maksatlarÕnÕ gölgeler. 2. TEFSøR øLMøNøN MEZHEPLER ÜSTÜ ÖZELLøöø VE KONUMUNUN HøCRÎ øKøNCø ASRIN KURUCU VASFI TEMELøNDE ANALøZø Tefsir ilmi müstakil, dolayÕsÕyla mezhepler üstü olup, Hz. Peygamber’in Kur’an’Õ açÕklamasÕyla do÷up geliúmiútir. Giriú mahiyetinde øbn Haldûn’un (ö. 808/1406) tefsirin geliúimine dair úu izahÕna yer verilebilir: “Nitekim ‘ønsanlara, kendilerine indirileni açÕklaman ve onlarÕn da (üzerinde) düúünmeleri için sana bu Kur’an’Õ indirdik.’59 meâlindeki âyette de iúâret edildi÷i gibi, Hz. Peygamber Kur’an’daki mücmel ve müúkil ifadeleri izah ediyor, nâsih olan âyetleri (ve hükümlerini) mensuh olanlardan ayÕrt ediyor, bunlarÕ ashâbÕna tarif ediyor, onlar da bu hususlarÕ belliyor, âyetlerin nüzûl sebeplerini ve bunlarÕn ne gibi ortamda ve úartlar içinde nâzil olduklarÕnÕ Hz. Peygamberden naklen biliyorlardÕ. Nitekim Nasr sûresi nâzil oldu÷u zaman, bunun Hz. Peygamber ile alâkalÕ acÕ bir haber oldu÷u anlaúÕlmÕútÕ. Bunun emsali daha baúka örnekler de vardÕr. Bu gibi hususlar ashaptan naklonulmuú, onlardan sonra gelen tâbiûn da aynÕ úeyi yekdi÷erine anlatmÕútÕr. Onlardan da, daha sonraki nesle (etbâu’t-tâbiîn) nakledilmiú aynÕ úeyler sadr-Õ evvelde ve selef arasÕnda sürekli olarak aktarÕla gelmiú, nihayet mâlûm ilimler ve tedvin edilmiú kitaplar haline gelmiú, birço÷u yazÕya geçirilmiútir. Nihayet Taberî, VâkÕdî (ö. 207/823), Seâlibî (ö. 875/1471) ve emsali müfessirlere kadar ulaúmÕútÕr.”60 Tefsir ilminin øslâmî ilimler içinde ilk do÷up geliúen müstakil bir ilim oldu÷u ve beyan gelene÷inin özgün bünyesinde geliúti÷i özetle vurgulandÕktan sonra bu gelene÷in ilim anlayÕúÕnda eleútirel analizin ve tabii olarak bulundu÷una dikkat çekilebilir; zira ancak bu ilmî tutum ve davranÕú sayesinde mevcut müktesebatÕn tecdidi/güncellenmesi temin edilir ve hata Meselâ bk. Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid, 70; øbn Ebû Hâtim, Tefsîrü’l-ۗurҴâni’l-ҵaܲîm, 7/2415; Taberî, Câmiҵu’l-beyân, 16/6; Süyûtî, el-øtۘƗn, 2/353. 55 Meryem 19/65. 56 RâgÕb el-øsfahânî, el-Müfredât, “rbb” md. 57 Câmiҵu’l-beyân, 1/93-94 58 Ca‘fer es-SâdÕk’a (ö. 148/765) nisbet edilen ùiî-ømâmî kültürdeki bu içeri÷i barÕndÕran rivayet/ler için bk. Muhammed BâkÕr el-Meclisî, Bi‫ۊ‬ârü’l-envâr (Beyrut: y.y., 1403/1983), 11/45. 59 en-Nahl 16/44. 60 øbn Haldûn, Mukaddime, çev. Süleyman Uluda÷ (østanbul: Dergâh YayÕnlarÕ, 1983), 2/1026. 54 287 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ve yanlÕúlar tashih edilir. Aksi takdirde ilmin yerini taklit, ezbercilik ve taassup alÕr ve söz konusu hata ve yanlÕúlar müzmin hale getirilerek asÕrlarca sürdürülür. Kur’an, “Göklerin ve yerin egemenli÷i üzerinde, Allah’Õn yarattÕ÷Õ her bir nesne üzerinde ve kendi ecellerinin yaklaúmÕú olabilece÷i hususunda hiç kafa yormadÕlar mÕ? Ona de÷ilse hangi söze inanacaklar?”61 âyetinde varlÕ÷Õn anlamÕ ve amacÕ do÷rultusunda nazar/eleútirel düúünce ve onun ruhu olan delil konu edilerek gözlemle düúünmenin bütünselli÷i vurgulanÕr. Böylece dinî konular ile “bir úey hakkÕnda gözlemde bulunmak” anlamÕndaki nazarÕn/eleútirel düúüncenin birlikteli÷i öne çÕkarÕlÕr. Âyetin meâlindeki “kafa yormak” diye çevrilmesi esasen buradaki “nazar” lafzÕnÕn yo÷un bir zihinsel ve entelektüel faaliyeti tazammun etmesinden ötürüdür.62 Bu perspektif, Albert Einstein’Õn (1879-1955) “ølimsiz din topal, dinsiz ilim kördür.” sözünde gözlenebilir. Kur’an ve Sünnet, gözleyen ve düúünen bir insanÕ tanÕmlar ve düúünme eyleminin içe/enfüs ve dÕúa/âfâk63 dönük oldu÷u ifade edilir.64 Bu muhteva “ilim” olarak da tabir edilen beyan gelene÷inin derinli÷i ve kapsamÕ hakkÕnda bir fikir verebilir. Bu muhteva nerede, taklit, taassup ve ezbercilik nerede? Mütemadiyen kendini yenileyen ve tüm zaman ve mekânlara hitap eden beyan gelene÷i, ilmin iki temel aya÷Õ olan “haber/asl ve nazar/kÕyas”65 di÷er bir ifadeyle “Kitap, Sünnet ve aklî bir delâlet”66 üzerine kuruludur. Taberî gibi beyan gelene÷inin öncü müfessirlerden Mâtürîdî de, Kur’an tefsirinde ilm-i ‘Õyân (duyulara dayanan bilgiler), ilm-i sem’ (rivâyete dayanan bilgiler) ve ilm-i nazâr (dirâyete dayanan bilgiler) úeklinde sÕraladÕ÷Õ bilgi kaynaklarÕnÕ kullanmakta ve tefsir-te’vili hem birer yöntem hem de birer teknik olarak iúletmektedir. Bu istikamette Kur’an’Õ Kur’an’la, sahih hadis ve haberlerle, semantik tahlillerle ve aklî istidlâllerle yorumlamÕútÕr.67 Müfessir bu metodolojisi sayesinde yaúadÕ÷Õ ortamÕ Kur’an ve Sünnet temelinde do÷ru ve çözüm odaklÕ okuyarak fert ve topluma hitap etmiútir. Nitekim Kurtubî (ö. 671/1273), do÷ru bir din anlayÕúÕ ve yorum eylemi için naklî ve semâî tefsirin öncelikli úart oldu÷unu úöyle vurgular: “Hatadan korunmak için ilk olarak âyetin zâhirinde nakli ve semâi tefsirin zaruri oldu÷u bilinmelidir. Bu merhaleden sonra müfessirin önünde kavrama ve istinbat alanÕ geniúler. Söz konusu me’sûr tefsir yoluyla anlaúÕlmasÕ mümkün olan garip lafÕzlar da pek çoktur. Bu yüzden bir âyetin zâhirini sa÷lam ve do÷ru anlamadÕkça onun bâtÕna/iç anlamÕna ulaúmayÕ arzulamamak gerekmektedir.”68 Nazar/eleútirel analiz, beyan gelene÷inin aslî ve tabii bir unsuru olup, bu perspektiften Allah-âlem-insan sacaya÷Õ sa÷lÕklÕ úekilde tesis edilir. Di÷er bir deyiúle sahih din anlayÕúÕ ve yorumu varoluúun ve hayatÕn do÷ru algÕlanÕp tanÕmlanmasÕnÕ sa÷lar. Bu, düúüncenin sonsuzlu÷uyla örtüúür. Naslar, çok katmanÕ ve boyutu hâiz düúünme eylemiyle birlikte etkin iúletilirse, do÷ru bilgi ve eyleme ulaúÕlabilir. Çünkü beyan ilim gelene÷inde, varlÕk ister âfâk isterse enfüs boyutuyla olsun bütüncül okunur. Bu yaklaúÕm, kâinatÕn yaratÕlmasÕ ve 61 el-A‘râf 7/185. RâgÕb el-øsfahânî, el-Müfredât, “re‫ގ‬y”, “‫ޏ‬abr”, “n਌r”; Ebû Mansûr el-Mâtürîdî, Kitâbü’t-Tev‫ۊ‬îd, núr. Fethullah Huleyf (Beyrut: y.y., 1970), 9-11. 63 FussÕlet 41/53. 64 øbn Sînâ, Avicenna’s de Anima: Kitâbü’n-Nefs, núr. Fazlurrahman (London: y.y., 1959), 45-48, 166-167, 183185, 214-235; Gazzâlî, el-ۗÕs‫ܒ‬âsü’l-müstaۘƯm (Beyrut: y.y., 1983), 41-43, 94-101; a.mlf., Miҵyârü’l-ҵilm (Beyrut: Dârü’l-Endelüs, ts.), 27-28. 65 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 3/121; 25/59. 66 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 14/147. 67 elဨMâtürîdî, TeҴvîlâtü’l-ۗurҴân, 1/62, 89, 158, 267-268, 443, 461; 2/62, 184; 3/142; 4/569, 576-577, 579; 5/203; a.mlf., Kitâbü’tఆTevhîd, 5, 11ဨ17, 25, 209, 280ဨ281. 68 Kurtubî, el-Câmiҵ li-a‫ۊ‬kâmi’l-ۗurҴân,1/36; bk. a.e., 1/39; 3/265-267. 62 288 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I muhafazasÕnÕ ve fert ve toplum hayatÕnÕn inúasÕnÕ sa÷layan ilâhî kanunlarÕn/sünnetullƗhÕn kavrandÕ÷ÕnÕ gösterir.69 Beyan gelene÷i, esasen “ilim”dir. Bu açÕdan “Her bilenin üstünde daha çok bilen vardÕr.”70 âyeti “’” ifade eder; zira ilim Allah’Õn sÕfatlarÕndandÕr. Nitekim Fahreddin er-Râzî, bu âyete dayanarak, aklÕn en iyi ve en do÷ru úeyi tefriki hususundaki yeti ve yetkisini, itikadî, ahlâkî ve amelî-hukukî konulara kadar yayar. Aklî delilin/hüccetü’l-aklÕn, eleútirel düúüncenin/nazarÕn ve akÕl yürütmenin/istidlâlin anlamÕnÕn kavranÕp kullanmasÕ gerekti÷ini geniúçe iúler.71 Beyan gelene÷inin özgün dönemine dayanan bu perspektif, makƗsÕdî/ictihadî tefsirin yanÕnda ilmî mirasÕn mütemadiyen de÷erlendirilmesini ve tecdidini/güncellenesini içerir. Bu gelenekteki altÕn nokta, lafÕz-mâna bütünlü÷ü yani nakil-akÕl dengesidir. Bunun bozulmasÕ, yanlÕú din anlayÕúÕna yol açar. Nitekim ùâtÕbî (ö. 790/1388) úu ikazda bulunur: “Kur’an tefsirinde orta yol ve itidal üzere bir metot izlenmelidir. Selef-i sâlihînin büyük ço÷unlu÷unun tavrÕ bu úekilde olmuútur. Hatta bu, onlarÕn özellikleriydi diyebiliriz. Bu meziyetleriyle onlar, Kur’an’Õn maksatlarÕnÕ ve içerdi÷i bâtÕnî/içsel mânalarÕ bilme konusunda insanlarÕn en anlayÕúlÕlarÕ ve âlimlerin en önde gelenleriydi. Ancak itidal çizgisi bÕrakÕlarak iki aúÕrÕ uçtan birine kaçÕldÕ÷Õ da olmuútur. Bunlar ya ifrat ya da tefrit taraftarlarÕdÕr. Her ikisi de kötüdür.”72 “Her ikisi de kötüdür” cümlesi, beyan gelene÷inden uzaklaúan, kopan hatta onunla taban tabana ters düúen sayÕsÕz oluúumlarÕn, çeúitli biçim ve miktarlarda uçlara kadar savruldu÷unu gösterir. Bunlar ise dini do÷ru anladÕklarÕnÕ ve øslâm’Õ kendilerinin temsil ettiklerini belirtir. HaklÕ olduklarÕna dair Kur’an ve Sünnet’ten delil arar, naslarÕ bu do÷rultuda yorumlar ve kendilerini “Ehl-i sünnet ve’l-cemâat”, “Ehl-i sünnet-i hâssa” olarak merkeze oturturlar. Bu savrulmalar, asÕrlardÕr sürmektedir. øslâm dünyasÕ, incir çekirde÷ini doldurmayan bir takÕm lüzumsuz ihtilaflarla kelepçelenmiú haldedir; müslümanlar, geçmiúte yaúamakta ve hatalarÕnÕ sÕrtlarÕnda taúÕmaktadÕr. Çünkü bu zihinsel kodlarÕ “yeni/güncel” olanÕ anlamak üzere inúa edilmemiútir. Taklit, taassup ve ezbercilik paradigma halini almÕú, üstekil bunlar ilmin yerine ikame edilmiútir. Bunun çeúitli açÕlÕmlarÕ olabilir. Zihinsel haritamÕza sinen selefîcilik, zâhirîcilik ve gelenekçilik türünden beyan gelene÷inden sapan birçok anlayÕú, kendini halen Ehl-i sünnet olarak isimlendirir.73 Hz. Peygamber’le baúlayan beyan gelene÷inin özgün süreci, sahâbe ve tâbiûnla sÕnÕrlÕdÕr. Bunlar, hem lugat anlamÕyla hem tarihi bir vâkÕa olarak Ehl-i sünnet’tir. Tebeu’t-tâbiîn dönemiyle birlikte, bu dönemlerin delil ve kÕstas alÕnmasÕ temelinde izafeten bir “ehl-i sünnet” vasfÕ mevzubahistir. Bu yüzden yapÕlmasÕ gereken söylemle de÷il, delil ve uygulama esas alÕnarak “ehl-i sünnet” ile uygunlu÷un daima tahlilidir. Buna mukabil, neredeyse tüm oluúumlar, kendilerini Ehl-i sünnet görmektedir. Pekâlâ bu maddî-mânevî çöküú nasÕl açÕklanacak? Gerek eserlerinde gerekse ilmî ve fikrî mahiyetteki konuúmalarÕnda øslâm’Õn insan fÕtratÕna en uygun din oldu÷unu, getirdi÷i tevhid akîdesi, toplum düzeni ve yüce ahlâk kurallarÕyla kÕyamete kadar ideal din olma özelli÷ini sürdürece÷ini belirten øbn Âúûr, “gerçek bir øslâm toplumunun ahlâkî temellere dayandÕ÷Õndan söz ederek ferdin yetiúmesi, ahlâkî üstünlükleri, hak ve sorumluluklarÕ üzerinde durmuú ve ancak böyle fertlerden meydana gelen bir toplumun devlet olma liyakatini kazanaca÷ÕnÕ ifade etmiútir. Ona göre müslüman olmak için Allah’Õn birli÷ine ve sÕfatlarÕna iman etmek ve O’na karúÕ gelmekten sakÕnmak/takvâ yeterlidir. Bu çerçeveyi korumak kaydÕyla müslümanlar inançlarÕnda hürdür. Selefî, Eú‘arî, Mâtürîdî, Mu‘tezilî, Hâricî, Zeydî, ømâmî ... hepsi -bazÕlarÕ Râzî, Mefâtî‫ۊ‬u’l-ƥayb, 9/11-12; Dihlevî, ‫ۉ‬üccetullƗhi’l-bâliƥa, 1/35-38; ElmalÕlÕ, 1/564-570; 2/1258-1261; 5/3611; 7/4815-4816; Ömer Özsoy, Sünnetullah. Ankara: Ankara Okulu YayÕnlarÕ, 1994, 45-72. 70 Yûsuf 12/76. 71 Râzî, Mefâtî‫ۊ‬u’l-ƥayb, 26/260-262. 72 ùâtÕbî, øslâmî ølimler Metodolojisi, çev. Mehmet Erdo÷an (østanbul: øz YayÕncÕlÕk, 1990), 3/395. 73 øbn Teymiyye, Minhâcü’s-sünne, núr. M. Reúâd Sâlim (Riyad: y.y., 1406/1986), 5/134; bk. a.e., 2/126; 3/401; 4/95; 8/407-409. 69 289 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I hatalÕ da olsa- müslümandÕr. øslâm birli÷ini de bu anlayÕú temin eder.”74 Fakat tarihî geliúimi itibariyle beyan gelene÷ini di÷erlerine nazaran en do÷ru úekilde temsil eden Ehl-i sünnet bile, øbn Abbas’a nisbet ettikleri “Allah’Õn eli, cemaatle beraberdir.”75 rivayetine dayanÕp, “O gün nice a÷aran yüzler vardÕr.”76 âyetinde kendilerinin kastedildi÷ini yaygÕn úekilde açÕklarlar.77 Yine Hz. Peygamber ümmetinin yetmiú iki veya yetmiú üç fÕrka olaca÷ÕnÕ içeren meúhur rivayet de,78 bu bakÕúla yorumlanÕr. Bu fÕrkalardan “Cemaattir, cemaattir”,79 “Ben ve ashabÕmÕn bulunduklarÕ úey üzerine olanlardÕr.”80 kÕsmÕyla kendilerinin kastedildi÷i kabul edilir. Böylece bu rivayeti delil alÕp, cennete girecek “fÕrka-i nâciye”nin Ehl-i sünnet, onlarÕn da kendileri oldu÷unu söylerler. Çünkü “Yetmiú üç fÕrka hadisi”ne ait rivayetlerin bir kÕsmÕnda “necatta olma” ifadesi veya “necata ulaúan” lafzÕ yer alÕr.81 Bu çerçevede “ebedî kurtuluúa eren fÕrka” anlamÕndaki “fÕrka-i nâciye”nin yanÕnda,82 büyük ço÷unluk anlamÕndaki “sevâd-Õ a‘zam” tabiri de kullanÕlÕr.83 Muhammed b. Ahmed el-Makdisî (ö. 390/1000), bu tabiri, dört mezhep sahiplerine uyanlar ve ashâb-Õ hadîs/ehl-i hadîs olarak tanÕmlar.84 øslâm dünyasÕnÕn øslâm’Õn gerçek yüzüyle de÷il de uçlarla öne çÕkmasÕ/çÕkarÕlmasÕ, geçmiúten günümüze gelen bir problem olmakla birlikte, yakÕn dönemde bu iyice can yakÕcÕ derinlik ve kapsama ulaúmÕútÕr. Meselâ Vikipedi: Özgür Ansiklopedi, “Terör Örgütü Olarak TanÕmlanmÕú Örgütler Listesi” altÕnda çeúitli ideolojilerle dayanan pek çok örgütün içinde elKaide, Taliban, IùøD ve Boko Haram gibi örgütleri, “øslami terörizm” nitelemesiyle sÕralar. Bugünkü konjonktür gere÷i örneklendirirsek, bu ansiklopedi Taliban’Õ “Sünni øslamcÕ Grup” olarak sunmar. Nitekim Taliban da kendini itikadî açÕdan Eú‘arî ve Matürîdî, amelî-fÕkhî açÕdan Hanefî mensubiyetiyle tanÕmlar. Konusu, amacÕ ve kapsamÕ gere÷i, çalÕúmada bu terör örgütlerinin “øslâmîli÷i” tahlil edilmemiútir. Di÷er bir deyiúle çalÕúmanÕn amacÕ, günümüzde “Sünnî Terörist” algÕsÕnÕn oluúturulmasÕ ve tesisi için BatÕ’nÕn Ehl-i sünnet ve’l-cemâat olgusu üzerinden øslâm’Õ, “terör dini” olarak etiketlemeyi hedefledi÷i ve bunu el-Kaide, Taliban, IùøD ve Boko Haram gibi örgütlerle projeleútirdi÷i ve bunlarÕn genelde dini özelde øslâm’Õ istismar etti÷i ön bilgisinden sonrasÕnÕn yani müslümanlarÕn halihazÕrdaki gerçekli÷inin analizidir. Bu do÷rultuda mezkûr problem(ler)in müslümanlara mâtuf bu boyutunun yapÕsal olup, “cahiliye dönemi” paradigmasÕnÕn tekrarlandÕ÷Õ, ilim yerine cehalet, taklit ve taassubun kökleúti÷i ve bunun atmosferin hayatÕn bütününü kÕskaca aldÕ÷Õndan hareket edilmiútir. Bu noktada mevcut kÕsÕr döngüden beyan gelene÷i kÕstas alÕnarak çÕkÕlabilece÷i izahtan varestedir. Bu tercih de÷il, bir zorunluluktur; zira mezhep ve meúrepler øslam’Õ tek baúÕna temsil edemez. Bugün beyan gelene÷i ve usulü temel alÕnarak, tüm oluúumlara müúterek bir zemin oluúturacak bir usul/øslâmî ilimler metodolojisi inúasÕ elan mümkündür. Bu birlik ve beraberlik tesis edildikten sonra kiúinin mezhep ve meúreplere mensubiyeti, herhangi bir olumsuzluktan öte din sosyolojisi baúta olmak üzere çeúitli yönlerden gerekli de olabilir. Nihayetinde bu olgu pratik bir ihtiyaca binaen do÷muú ve kiúilerin tercihine bÕrakÕlmÕútÕr. øbn Âúûr, U‫܈‬ûlü’n-niܲâmi’l-ictimâҵî fi’l-øslâm (Tunus: y.y., 1985), 172. Tirmizî, el-Câmiҵu’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬î‫ۊ‬, núr. Ahmed Muhammed ùâkir (Kahire: y.y., 1356/1937), Fiten, 7. 76 Âl-i ømrân 3/106. 77 øbn Teymiyye, Minhâcü’s-sünne, 5/134. 78 øbn Hanbel, Müsned, 2/332; 3/145; Tirmizî, “Îmân”, 18. 79 bk. øbn Mâce, es-Sünen, núr. Muhammed Mustafâ el-A‘zamî (Riyad: y.y., 1403/1983), Fiten 17; øbn Hanbel, el-Müsned, 3/145. 80 Tirmizî, Îman, 18. 81 bk. øbn Ebû ÂsÕm, Kitâbü’s-Sünne, núr. M. NâsÕrüddin el-Elbânî (Beyrut: y.y., 1400/1980), 1/35-36; Ebü’lHüseyin Muhammed b. Ahmed el-Malatî, et-Tenbîh ve’r-red, núr. M. Zâhid el-Kevserî (Beyrut: y.y., 1388/1968), 13. 82 Meselâ bk. øbn Batta, el-øbâne ҵan úerîҵati’l-fÕraۘÕ’n-nâciye, núr. RÕzâ b. Na‘sân Mu‘tî (Riyad: y.y., 1409/1988), 1/377. 83 Hakîm es-Semerkandî, es-Sevâdü’l-aҵܲam (østanbul: Matbaatü øbrâhim, ts.), 2-4. 84 Muhammed b. Ahmed el-Makdisî, A‫ۊ‬senü’t-teۘƗsîm fî maҵrifeti’l-eۘƗlîm, núr. M. J. de Goeje (Leiden: y.y., 1877), 39. 74 75 290 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Nitekim Muhammed b. Hasan eú-ùeybânî (ö. 189/805), ictihadÕn muteber olmasÕ için delilinin sa÷lam olup, galip bir zannÕ oluúturmasÕ gerekti÷ini vurgulamakla kalmaz,85 bu vasfa sahip bir ictihad anlamlÕ ve önemle olmakla beraber, sadece müctehidin kendisini ba÷layaca÷ÕnÕ ve ictihadî hükmün nas konumuna çÕkartÕlmamasÕ gerekti÷ini belirterek müctehidin yeni ve daha güçlü deliller elde etmesi halinde mevcut ictihadÕnÕ de÷iútirebilece÷ini ifade eder ki,86 bunun sonraki dönemlerde ÕstÕlahlaúan kazâen ve diyâneten ayÕrÕmÕna iúaret etti÷i söylenebilir.87 Hanefî mezhebinin öncü müctehidlerinden olan Muhammed b. Hasan eú-ùeybânî’nin bu yaklaúÕmÕ beyan gelene÷iyle örtüúmekte ve bir anlamda sonraki pek çok müfessir ve fakihin görüú ve ictihadlarÕnÕn “dinin emri” olarak takdim edilmesinin tashih ve tecdid edilmesi gerekti÷ine iúaret etmektedir. Nitekim usule göre mezhep mensubiyeti veya tersi, herhangi bir ayrÕcalÕk oluúturmaz. Yeter ki gerek itikadî gerekse amelî mezhepler de÷il, Kur’an ve Sünnet’e ve beyan gelene÷i delil ve kÕstas alÕnsÕn ve bu do÷rultudaki teúebbüsler, taklit ve taassupla engellenmesin. Meselâ ùâfiî fakihi ve müfessir Rüknü’l-øslâm el-Cüveynî (ö. 438/1047), Kur’an’Õ ve sahih hadisleri delil alarak el-Mu‫ۊ‬î‫ ܒ‬adlÕ bir eser yazmaya baúlamÕú fakat yine muhaddis ve ùâfiî fakihi Ahmed b. Hüseyin el-BeyhakƯ’nin (ö. 458/1066) úiddetli tenkidi nedeniyle, eserini telif edememiútir.88 BeyhakƯ’nin bu temelsiz ve “hem suçlu hem güçlü” tutumu, ehl-i hadîs de÷il, kendisini bu e÷ilime izafe eden “yeni ehl-i hadîs” zihniyeti ve paradigmasÕ diye açÕklanabilir. Bu bakÕú hem beyan gelene÷ine hem mezheplerin tabii oluúumuyla çeliúir. Tebeu’t-tâbiîn dönemiyle birlikte kökleri tâbiûn dönemine kadar uzanan fÕrkalarÕn, mezheplerin ve ekollerin sistemleúmelerinin yanÕ sÕra øslâmî ilimler de disiplinlere ayrÕlmÕútÕr.89 Eú‘arîler’den AbdülkƗhir el-Ba÷dâdî’nin (ö. 429/1037-38) de, vurguladÕ÷Õ gibi, Ehl-i sünnet, ehl-i hadîs ve ehl-i re’yin uzlaúÕsÕyla oluúmuútur. Bu noktanÕn gözden kaçÕrÕlmasÕ hatalara yol açacaktÕr. Bu geliúmelerin neticesinde beyan gelene÷i yeni bir evreye girmekle beraber, yine bu oluúumlarÕn ortak bir alanÕ olmayÕ sürdürmüú ve bunlar beyan gelene÷ini kendilerine göre yorumlamÕútÕr. Nitekim Sübkî (ö. 771/1370), bu oluúumlarÕ, Kur’an ve Sünnet’e yaklaúÕmlarÕna ilâveten yorum eylemindeki tutumlarÕnÕ da kÕstas alarak de÷erlendirir. Bu do÷rultuda Ehl-i sünnet’in, Kitap, Sünnet ve icmâyÕ esas alan ehl-i hadîs, nakle ilâveten akla da baúvuran Eú‘ariyye ile Hanefiyye’yi oluúturan ehl-i nazar, bunlarÕn yanÕnda baúta hem nakli hem aklÕ esas almakla beraber, nihaî noktada keúfi öne çÕkaran ehl-i keúften oluútu÷unu belirtir.90 Câbirî (1936-2010) beyan gelene÷indeki bu de÷iúime “Bunlar eski ya da yeni Mutezilî, Eú‘arî, Hanbelî, ‘Zâhirî’ veya ‘Selefî’ olabilir. Bütün bu gruplar tek bir bilgi sisteminin oluúturdu÷u ortak bir bilgi sahasÕnÕ temsil ederler. Bu bilgi sistemi beyan bilgi sistemidir.”91 úeklinde de÷erlendirir. Bu tablo, lugat anlamÕyla “ehl-i sünnet” tabirinin ancak ve ancak sahâbe ve tâbiûn için geçerli oldu÷unu ama bunlarÕn haricindeki kiúi veya oluúumlarÕn ise Kur’an ve Sünnet’e ittiba ettikleri ve beyan gelene÷iyle örtüútükleri ölçüde bunlara izafeten “ehl-i sünnet”i temsil edebileceklerini ve bunun kiúi ve oluúumlara mahsus olmadÕ÷ÕnÕ tarihi bir vâkÕa olarak açÕkça ortaya koymaktadÕr. Aksi taktirde øslâm’Õn bu erken dönemini ve bu dönemdeki sahâbe ve tâbiûn kuúaklarÕnÕn aslî vasfÕ olan “ehl-i sünnet” payesi bunlara tabi olmasÕ gerekenler tarafÕndan kendilerine mal edilmiú olur ki bunun temelsiz oldu÷u açÕktÕr. Bu bakÕmdan gerek Muhammed b. Hasan eú-ùeybânî, el-‫ۉ‬ücce ҵalâ ehli’l-Medîne, núr. Seyyid Mehdî Hasan el-Kîlânî (Haydarâbâd: y.y., 1385-90/1965-71), 4/94-97. 86 Muhammed b. Hasan eú-ùeybânî, el-Câmiҵu’l-kebîr, núr. Ebü’l-Vefâ el-EfgƗnî (Haydarâbâd: y.y., 1356), 12. 87 Örneklik oluúturacak uygulamalar için bk. ùeybânî, el-‫ۉ‬ücce, 3/333-334; a.mlf., el-Âs֔ âr, núr. M. Abdurrahman Gazanfer (Karaçi: y.y., 1310), 362. 88 Sübkî, ܑabaۘƗtü’ú-ùâfiҵiyyeti’l-kübrâ (Beyrut: Dârü’l-ma‘rife, ts.), 5/77-90. 89 bk. øsmail Cerraho÷lu, Tefsir Tarihi (Ankara: Fecr YayÕnlarÕ, 1996), 2/159-248. 90 Beyâzîzâde Ahmed Efendi, øúârâtü’l-merâm min ҵibârâti’l-ømâm, núr. Yûsuf Abdürrezzâk (Kahire: y.y., 1368/1949), 298. 91 Muhammed Âbid el-Câbirî, Arap-øslam Kültürünün AkÕl YapÕsÕ, çev. Burhan Köro÷lu vd. (østanbul: Kitabevi YayÕnlarÕ, 1999), 17. 85 291 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I tarihî gerekse lugat ve özgün anlamÕyla sahâbe, mutlak ve kayÕtsÕz úekilde “ehl-i sünnet ve’lcemâat” vasfÕna sahiptir.92 Bununla özdeúleúen nesilse tâbiûndur. Bu orijinal kaynak do÷ru kavrandÕ÷Õnda, “ehl-i sünnet”in, inanç, ibadet, hukuk ve ahlâk cepheleriyle øslâm’Õ bir bütün olarak sonraki nesillere aktaran vahyin ilk muhataplarÕ yani sahâbe cemaati oldu÷u idrak edilir ve hiçbir kimse ve oluúum kendini bu temelin yerine koymaz ve onunla özdeúleútirip, di÷er bir oluúumu sübjektif ölçülerle “ehl-i sünnet” dÕúÕ göremez.93 VelhasÕl “ehl-i sünnet” herhangi bir oluúumun ismi de÷ildir. øster kiúi ister grup bazÕnda olsun, Kitap ve Sünnet’in delil ve müslümanlarÕn müúterek paydasÕ olan erken dönemi kÕstas alÕnmasÕ ve bunlara göre tutum ve davranÕúlarda bulunulmasÕ ölçüsünde bunlar izafeten “ehl-i sünnet” vasfÕnÕ taúÕrlar. Bu da kÕyamete kadar devam edecek ve herkese açÕk olan dinamik bir özelliktir. øbn Kayyim el-Cevziyye’nin (ö. 751/1350) de vurguladÕ÷Õ gibi, hangi zaman ve mekânda bulunursa bulunsun, Kur’an ve Sünnet’i bilip ona ça÷Õran bir kimse, hüccet, icmâ, sevâd-Õ a‘zam ve müminlerin yolu nitelikleri gere÷i “Ehl-i sünnet” olur.94 3. HøCRÎ øKøNCø ASRIN KURCU VASIFLARI VE BUNLARIN BEYAN GELENEöø PERSPEKTøFøNDEN ELEùTøREL ANALøZø Hicrî ikinci asÕr, tüm øslâmî ilimlerin sistemleúmesine sahne olmakla beraber,95 çalÕúmanÕn konusu ve kapsamÕ bu geliúmelerin tefsir ilmi perspektifinden okunmasÕyla sÕnÕrlÕdÕr. Bu çerçevede hicrî ikinci asrÕn kurucu vasÕflarÕnÕn, tefsir ve tefsirle iliúkili geliúmeler açÕsÕndan de÷erlendirilmesine özen gösterilerek konunun iúlenmesi planlanmÕútÕr. 3.1. Yorum Yöntem ve MekanizmalarÕnÕn AlgÕlanmasÕ: Tefsir-Te’vil Kavram Çifti Temelinde Özgün Bünyesiyle Tefsir ilmi hem tabii konumu hem de hiyerarúisi açÕsÕndan øslâmî ilimler arasÕnda en baúta gelen ilimdir. Kur’an’Õn beyanÕ nüzûlüyle eú zamanlÕdÕr. Kur’an’Õn insanlara beyan ve tebli÷ini ihtiva eden âyetler,96 Hz. Peygamber’in naslara dair sözlü beyanlarÕna hasredilmeksizin, Hz. Peygamber’in bi‘setten önceki ve sonraki tüm hayatÕnÕn yanÕnda Kur’an’Õn indirildi÷i co÷rafyayÕ ve ilk muhataplarÕnÕ da kapsar. Yorum eylemi bütüncül olarak bu muhtevada baúlamakta olup, tefsir bunu konu ve gaye edinen tek ilimdir. Hz. Peygamber’in tefsir örnekleri,97 bu bütünlü÷ün içinde çok az bir kÕsmÕ iúgal eder. Di÷er bir deyiúle söz konusu beyan faaliyeti, sadece genelde Hz. Peygamber’in sîreti’n-nebeviyyesini özelde kavlî, fiilî ve takrîrî sünnetlerini de÷il, aynÕ zamanda Kur’an’Õn indirildi÷i ortamÕ da içerir. Bu perspektif, tefsir-te’vil kavram çiftinin sÕrf lafÕz ve terkiplere hasredilemeyece÷ini de gösterir ki Câhiz (ö. 255/869) beyanÕ úöyle tanÕmlar: “Beyan her ne úekilde olursa olsun anlamÕn üstündeki örtüyü kaldÕrÕp içte gizil olanÕn önündeki perdeyi açan böylece dinleyeni iúin hakikatine iletecek tüm yollarÕ içeren bir isimdir. Çünkü bir úey söyleyenin ve dinleyenin ulaúmak istedi÷i hedefler anlamak ve anlatmaktÕr. Anlatma her ne ile gerçekleúir de anlam ifade edilirse iúte o vesile beyandÕr.”98 bk. øbrâhim b. Mûsâ eú-ùâtÕbî, el-MuvâfaۘƗt, núr. Ebû Ubeyde Meúhûr b. Hasan Âlü Selmân (Huber: y.y., 1417/1997), 2/258-265. 93 Seyyid ùerîf el-Cürcânî, ùer‫ۊ‬u’l-MevâۘÕf (østanbul: y.y., 1292), 2/ 633. 94 bk. øbn Kayyim el-Cevziyye, øƥƗs֔ etü’l-lehfân, núr. Muhammed Hâmid el-FÕkƯ (Beyrut: y.y., 1395/1975), 1/70. 95 Geniú bilgi için bk. øbn Haldûn, Muۘaddimetü øbn ‫ۏ‬aldûn, núr. Ali Abdülvâhid Vâfî (Kahire: y.y., 1401/1981), 3/1025-1209; Cerraho÷lu, Tefsir Tarihi, 2/159-248; Abdülhamit BirÕúÕk, “Tefsir ve Kur’ân ølimleri Terimlerinin Kayna÷Õ ve Oluúumu”, I. øslâmî ølimlerde Terminoloji Sorunu Sempozyumu, ed. Abdülhamit BirÕúÕk vd. (Ankara: y.y., 2006), 39-68. 96 Meselâ bk. el-Mâide 5/67; øbrâhîm 14/4. 97 Meselâ bk. Muhammed b. ødrîs eú-ùâfiî, er-Risâle, thk. Ahmed M. ùakir (Kahire: Dârü’t-Türâs, 1979), 79-96, 103-104; Muhammed Abdülazîm ez-Zürkânî, Menâhilü’l-irfân fî ulûmi’l-Kur’ân (Beyrut: Dârü’l-kitâbi’lArabî, 1996), 1/29-30; øsmail Cerraho÷lu, Tefsir Usûlü (Ankara: TDV YayÕnlarÕ, 1988), 231-234. 98 Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, núr. Abdüsselâm Hârûn (Kahire: y.y., 1378/1958), 1/55. 92 292 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Kur’an’Õn beyanÕna dair “ønsanlara, kendilerine indirileni açÕklaman ve onlarÕn da (üzerinde) düúünmeleri için sana bu Kur’an’Õ indirdik.”99 muhtevasÕndaki âyetler, bu kapsamÕ ortaya koyar. Beyan gelene÷i de bu çizgi ve çerçevede úekillenmiútir. Bu temel korunursa, “Tefsir, Kur’an’Õn mânalarÕnÕn keúfedilmesi ve murâdÕnÕn beyan edilmesidir.”100 biçimindeki veciz tanÕmÕ tefsir ilminin konu ve gayesi do÷rultusunda idrak edilip iúletilir. Bu perspektife sahip olanlardan Kâfiyeci (ö. 879/1474), bu tarifteki “mânalar” lafzÕnÕ “Burada geçen ‘mânalar’ lafzÕ, ister úer‘î ister vaz‘î olsun umumidir. AynÕ úekilde mânalarÕn umumili÷i, gerek kelâmÕn siyakÕnÕn yardÕmÕyla gerek karinelerle anlaúÕlan çeúitten olsun yine farketmez. MânalarÕn tüm bu úekilde keúfedilmesine tefsir denir.”101 diye izah eder. BeyanÕn bu kapsamÕ, vahyin indirilmeye baúlandÕ÷Õ süreçle örneklendirilebilir. Genel kabule göre, Alak sûresinin ilk beú âyeti Kur’an’Õn ilk nâzil olan âyetleridir.102 Vahiy, úehâdet âleminde lafÕzlara dökülür dökülmez, dile ilâveten zaman-mekân, örf-âdet ve beden dili gibi zâhir ve bâtÕn enstrümanlara kadar, birçok vesile devreye girmiú ve beyan olgusu tabii olarak vuku bulmuútur. Çünkü bu tabloda Allah’Õn diledi÷i emir, hüküm ve bilgileri peygamberlere iletmesinin yanÕnda vahiy hadisesinin mahiyeti de bizzat müúahede edilmektedir. Nitekim bu beyan, vahyin muhatabÕ ve mübeyyini Muhammed b. Abdullah’Õn (ö. 11/632) dilinden inciler gibi úöyle dökülmüútür: “O varlÕk bana Cebrâil oldu÷unu, Allah’Õn beni peygamber seçti÷ini ve bunu bildirmek için kendisini vazifelendirdi÷ini söyledi. Bana istincâ yapmayÕ ve abdest almayÕ ö÷retti. Ben de temizlenip dönünce okumamÕ emretti. O’na okuma bilmedi÷imi söyledim. Beni kollarÕ arasÕna alÕp kuvvetle sÕktÕktan sonra tekrar “oku!” dedi. Ben yine “okuma bilmem” dedim. Beni tekrar kollarÕ arasÕna alÕp kuvvetle sÕktÕ ve “oku!” diye tekrarladÕ. Tekrar “okuma bilmem” dedim. Üçüncü kez kollarÕ arasÕna alÕp daha kuvvetlice sÕktÕktan sonra bÕrakÕp ‘Yaratan Rabbinin adÕyla oku! O, insanÕ ‘alak’dan yarattÕ. Oku! Senin Rabbin en cömert olandÕr. O, kalemle yazmayÕ ö÷retendir, insana bilmedi÷ini ö÷retendir.’103 dedi.”104 Tefsir, bu temelde ilk do÷an øslâmî ilimdir ve yorum eyleminin ilk halkasÕdÕr. Bu vasÕfla müstakil olup, mezhep ve fÕrkalar üstüdür. Naslara dair bu beyan bilgisini, teorik ve pratik yönden içerir ki bu ortak bir usuldür. Bu özgün temel, delil ve kÕstas olup, yorum eyleminin tüm zaman ve mekânlarda imkân ve kapasitesini ifade eder. Bu süreç yorum eylemi açÕsÕndan Muâz hadisiyle temellendirilebilir. Onunla Hz. Peygamber arasÕnda geçen bu meúhur diyalogda Muâz b. Cebel, Kitap ve Sünnet’te delil ve hükmünü bulamadÕ÷Õ konularda re’yiyle hüküm verece÷ini sÕralamaktadÕr.105 Yine Hz. Peygamber, Vedâ haccÕndaki hutbelerin birinde, “Ey müminler! Size iki emanet bÕrakÕyorum. Onlara sÕmsÕkÕ sarÕldÕ÷ÕnÕz takdirde bir daha asla yolunuzu úaúÕrmazsÕnÕz. Bunlar Allah’Õn kitabÕ Kur’an’la peygamberinin sünnetidir (veya Ehl-i beyti).”106 úeklinde seslenmiútir. NaslarÕn açÕklanmasÕnda ve meselelerin çözümünde gerek delil gerekse usul yönünden öncelikle Kur’an’Õn bizzat kendisi beyandÕr. Kur’an’Õn beyan keyfiyetini vurgulayan Kurtubî (ö. 671/1273), Allah Teâlâ’nÕn Hz. Muhammed’den sonra Kur’an’Õn lafÕzlarÕnda kastedilen mâna ve maksatlarÕn istinbat edilmesini ve Kur’an’da iúaret edilip içinde murâd-Õ ilâhinin ilmi bulunan usul ve prensiplere ictihad yoluyla ulaúma vazifesini âlimlere tevdi etti÷ini belirtip, Kur’an tefsirinde istinbat ve ictihad kavramlarÕnÕ, lugat/geniú anlamÕyla istimal eder.107 99 en-Nahl 16/44. Süyûtî, el-øtkƗn fî ulûmi’l-Kur’ân, 2/1190; di÷er tanÕmlara dair bk. Zerkeúî, el-Burhân, 1/104-105. 101 Kâfiyeci, et-Teysîr fî ۘavâҵidi ҵilmi’t-tefsîr, núr. NâsÕr b. Muhammed el-Matrûdî (DÕmaúk: y.y., 1410/1990), 124-125. 102 Taberî, Câmiҵu’l-beyân, 30/161-166; Râzî, Mefâtî‫ۊ‬u’l-ƥayb, 31/13-26; Süyûtî, el-øtۘƗn, 1/31-33. 103 el-Alak 96/1-3. 104 Buhârî, “Bedü’l-vahy”, 3; Müslim, “Îmân”, 252. 105 Ebû Dâvûd, Sünen, núr. Kemâl Yûsuf el-Hût (Beyrut: y.y, 1409/1988), “AলĪÕye”, 11; Tirmizi, “Aতkâm”, 3. 106 Buhârî, “ণac”, 132, “MeƥƗzî”, 78; Müslim, “ণac”, 147; Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, 2/31-33 107 Kurtubî, el-Câmiҵ li-a‫ۊ‬kâmi’l-ۗurҴân, 1/15-16 100 293 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Bu nokta kritiktir. E÷er idrak edilirse, yorum eylemi “Bu Kur’an insanlara bir beyan/açÕklama, takvâ sahipleri için de bir hidayet ve bir ö÷üttür.”108 âyetinin perspektifinden, daha sa÷lam gerçekleútirilir. Yani tefsir ameliyesi, bizzat Kur’an’Õn kendi muhtevasÕndan ve dinamiklerinden baúlamaktadÕr. Bu olgu, Kur’an’Õn beyanÕnÕn daima ve öncelikle kendinden baúladÕ÷ÕnÕ ilan etmekte ve yorum eylemindeki hareket noktasÕnÕ belirlemektedir. Meselâ Fahreddin er-Râzî (ö. 606/1210), “Hâ-mîm. Bu Kur’an, rahman ve rahîm olan Allah’Õn katÕndan indirilmiútir. Bilmek isteyenler için âyetleri apaçÕk hale getirilmiú Arapça okunan bir kitaptÕr.”109 âyetinin tefsirinde Kur’an’Õn, “âyetleri apaçÕk hale getirilmiú Arapça okunan bir kitap” özelli÷ini bu zaviyeden úöyle açÕklar: “Kur’an’Õn âyetleri de÷iúik konulara ayrÕlmÕútÕr, farklÕ anlamlar taúÕmaktadÕr. ùöyle ki: BazÕ âyetler Allah’Õn zâtÕnÕ tanÕtmakta, sÕfatlarÕnÕ açÕklamakta; ilim ve kudretinin, rahmet ve hikmetinin mükemmelli÷ini; göklerin, yerin ve yÕldÕzlarÕn yaratÕlÕúÕndaki, geceyle gündüzün birbirini izlemesindeki sÕrlarÕ; bitkiler, hayvanlar ve insanlardaki hayranlÕk verici özellikleri anlatmaktadÕr. BazÕ âyetler, ruhlara ve bedenlere ait yükümlülükler hakkÕnda bilgi vermekte; bazÕlarÕ âhiretle ilgili vaad ve uyarÕ, sevap ve ceza konularÕnda, cennet ve cehennem ehlinin dereceleri hakkÕnda açÕklamalar içermektedir. BazÕ âyetlerde ö÷üt ve uyarÕlar, bazÕlarÕnda ahlâk güzelli÷ine ve ruh terbiyesine dair konular iúlenir; bazÕlarÕ da eski topluluklarÕn tarihlerinden söz eder. KÕsacasÕ, insafla düúünen herkes kabul eder ki insanlÕ÷Õn elinde, çeúitli bilgilerin ve birbirinden çok farklÕ konularÕn yer aldÕ÷Õ Kur’an’Õn benzeri baúka bir kutsal kitap yoktur.”110 Esasen “Kur’an’Õn Kur’an’la tefsiri” tekni÷i, müfessirin Kur’an’Õ Kur’an’la tefsirinden önce Kur’an’Õn Kur’an’Õ yani bizzat kendini beyanÕndan baúlar. Resûlullah’Õn Kur’an’Õ açÕklamasÕ Kur’an’Õn söz konusu beyan keyfiyeti üzerinde yükselmiútir. Binaenaleyh bu temelde baúlayan ve beyan, tebyin, tefsir, te’vil, tâlim, tafsil, tasrif, i‘rab, úerh ve tavzih gibi kelimelerle ifade edilen yorum eylemi, Kur’an’Õn ilk muhataplarÕ ve inananlarÕ tarafÕndan ilim haline getirilmiútir. Câhiz (ö. 255/869), lügatte “ortaya çÕkmak, açÕk seçik olmak; açÕklamak, anlaúÕlÕr hale getirmek”111 anlamlarÕna gelen “beyan” kelimesinin câmi‘/kapsayÕcÕ bir isim oldu÷unu “beyân, senin için mânanÕn üzerindeki örtüyü kaldÕran ve kalbin ardÕndaki perdeyi parçalayan112 câmi‘/kapsayÕcÕ bir isimdir.”113 úeklinde vurgular. Bu kuúatÕcÕ anlamÕn, “Sana bu kitabÕ her úey için bir açÕklama, do÷ru yolu gösteren bir rehber, bir rahmet ve müslümanlar için bir müjde olarak indirdik.”114 âyetinde gözlenmesi mümkündür. Bu Kur’an’da bizatihi mevcut olan mânanÕn açÕklanmasÕ anlamÕna gelir. Bu temel genelde beyan gelene÷inin özelde tefsir ilminin orijinal bünyesini ve hareket noktasÕnÕ oluúturur. Beyan olgusunun bu temelde idrak edilmesi bir tarafa, yorum eylemine Kur’an ve Sünnet’le de÷il, müfessir ve tefsirlerinden baúlanÕlmasÕ hem vakÕaya hem beyan gelene÷ine terstir. Bu türedi bir usul olup, taklit ve taassubu ifade etmektedir. Bu bakÕmdan hicrî ikinci asrÕ da kapsayan erken dönemin delil ve kÕstas alÕnmasÕ gerekmektedir. Bu nokta Mücâhid b. Cebr el-Mekkî’nin (ö. 103/721) naslara yaklaúÕmÕyla örneklendirilebilir; zira burada hem tefsirin özgün ve müstakil vasfÕ hem mezhepler üstü konumu gözlenebilir: Tâbiûn nesli müfessirlerinden Mücâhid b. Cebr, ilk yorum teorileri diye addedilen tefsir-te’vil kavramlarÕnÕ, tefsir ameliyesinde özgün yapÕ ve iúleviyle kullanmÕútÕr. Nitekim tefsir tarihinde Kur’an’a makƗsÕdî/ictihadî tefsiri bir yöntem dahilinde uygulayan ilk müfessir olarak kabul edilir. Bu akÕl-nakil uyumu ve çözüm odaklÕ Kur’an tefsiri, beyan gelene÷inde Âl-i ømrân 3/138. Fussilet 41/1-3. 110 Râzî, Mefâtî‫ۊ‬u’l-ƥayb, 27/94. 111 øbn Manzûr, “byn”, Lisânü’l-‘Arab, núr. Abdullah Ali el-Kebîr (Bulak: y.y., 1299-1308). 112 Benzer anlam için bk. “Kalptekini ortaya çÕkaran apaçÕk bir söz.” Muhammed el-Murtazâ ez-Zebîdî, Tâcü’lҵarûs, núr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc (Küveyt: y.y., 1385/1965), 34/304. 113 Câhiz, el-Beyân ve’t-tebyîn, 1/82; bk. Câbirî, Arap-øslâm Kültürünün AkÕl YapÕsÕ, 28-31. 114 en-Nahl 16/89; bk. en-Nahl 16/44. 108 109 294 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I mündemiçtir. MakƗsÕdî/ictihadî tefsir, erken dönem tefsirinde tabii olarak mevcut olup, kökleri Hz. Peygamber’in Kur’an’Õ açÕklamasÕna kadar uzanÕr ki sahâbe ve tâbiûn, bu temel üzerine yorum eylemini inúa ettiler. Hicrî ikinci asrÕn sonuna kadar nas-olgu iliúkisi do÷rultusunda devam eden bu çizgi, tefsir ilminin konu ve gayesi çerçevesinde özgün bir yorum eylemini kayÕt altÕna almÕútÕr. Bu bakÕmdan lafÕz ve mâna bütünlü÷ünü ihtiva eden makƗsÕdî/ictihadî tefsirin, Kur’an tefsirindeki mezkûr geliúmeler neticesinde belli bir yöntemle Mücâhid b. Cebr tarafÕndan ilk kez belirgin úekilde uygulanmasÕ veya Kur’an’Õ baútan sona tefsir eden ilk müfessir MukƗtil b. Süleymân’Õn telif etti÷i et-Tefsîrü’l-kebîr’inin aynÕ zamanda makƗsÕdî/ictihadî tefsir muhtevasÕnÕ hâiz ilk eser olmasÕ gibi geliúmelerin ortaya koyulan bütüncül tabloda müúahede edilip örnek alÕnmasÕ gerekir. Nitekim Mücâhid b. Cebr’in, aklî/ictihadî tefsirine dair tenkitleri, “Ben tefsire dair görüúlerimi Peygamber’in onlarca sahâbîsinden ö÷rendim.” diye cevaplamasÕ, tefsirin mahiyetini gösterir. Muhammed Hüseyin ez-Zehebî (1915-1977) bu perspektifini “Mücâhid, zahir anlamlarÕ uzak görünen bazÕ Kur’an pasajlarÕnÕn anlama konusunda akla geniú özgürlük alanÕ açmÕútÕr. Bu nedenle, bu tür Kur’ânî bir nasla karúÕlaútÕ÷Õ zaman, bu ifadeyi son derece açÕk ve anlaúÕlÕr biçimde teúbih ve temsile indirgedi÷ini görüyoruz.”115 ifadesiyle vurgular. Nitekim Mücâhid b. Cebr, “øçinizden cumartesi günü hakkÕndaki hükmü çi÷neyenleri elbette bilirsiniz. Bu yüzden onlara, “Aúa÷ÕlÕk maymunlar olun!” demiútik.”116 âyetindeki “Aúa÷ÕlÕk maymunlar olun!” ifadesinde, fizikî bir dönüúümün mü, yoksa ilâhî emir ve nehiyleri terketmenin yol açtÕ÷Õ ahlâkî-mânevî bir de÷iúimin mi kastedildi÷i hususundaki müúkili, Kitap ve Sünnet’te bir delil bulunmadÕ÷Õndan, Mekke ilim merkezinin Kur’an’Õ açÕklama usulü do÷rultusunda aklî/ictihadî tefsirle açÕklar. Taberî dahil müfessirlerin ekseriyeti,117 cumartesi yasa÷ÕnÕ çi÷neyenlerin fiziksel/bedensel maymunlara dönüútü÷ünü/mesh söylerken, Mücâhid b. Cebr bu lafzÕ úöyle izah eder: “Kendileri de÷il, kalpleri maymuna dönüútü. Bu husus, Allah’Õn ‘Tevrat’la yükümlü tutulup da hakkÕnÕ vermeyenlerin durumu, koca koca kitaplar taúÕyan merkebin durumuna benzer. Allah’Õn âyetlerini yalan sayan kavmin misali ne kötü!’118 âyetindeki “koca koca kitaplar taúÕyan merkep” ifadesinde oldu÷u gibi bir darb-Õ meseldir.”119 Di÷er bir örnekte Mücâhid b. Cebr, “HayÕr (ey insanlar)! Do÷rusu siz çabucak gelip geçeni seviyorsunuz. Âhireti ise bir yana bÕrakÕyorsunuz. Oysa o gün bir kÕsÕm yüzler rablerine bakarak mutlulukla parÕldayacak. Bir kÕsÕm yüzler ise o gün insanÕn belini kÕracak bir felâketi sezerek sararÕp solacaktÕr.”120 âyet bütünlü÷ünde geçen “o gün bir kÕsÕm yüzler rablerine bakarlar” ifadesini, “O gün insanlar Rablerinden gelecek sevabÕ bekleyecekler. YarattÕklarÕndan hiç kimse O’nu göremeyecek.”121 úeklinde yorumlar. Tâbiûn dönemini de kuúatan erken dönemin bu özgün ve müstesna özelli÷i, sonraki nesillere delil ve kÕstastÕr. Bu süreç bir yandan hicrî ikinci asrÕ içine alÕrken, di÷er yandan bu asra eúik oluúturur. Bu yüzden eleútirel analizi yapÕlÕrken, bu tarihî vakÕanÕn dikkate alÕnmasÕ do÷ru de÷erlendirme ve neticelere ulaúÕlmasÕna katkÕ sa÷layacaktÕr. Çünkü hicrî ikinci asrÕn 115 Muhammed Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn (Beyrut: y.y., ts.), 1/104-105. el-Bakara 2/65. 117 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 1/260-264; Râzî, Mefâtî‫ۊ‬u’l-ƥayb, 1/110-112; Muhammed b. Ali eúùevkânî, Neylü’l-ev‫ܒ‬âr úer‫ۊ‬u Münteۘa’l-a‫ې‬bâr min e‫ۊ‬âdîs֔ i seyyidi’l-a‫ې‬yâr (Kahire: y.y., 1391/1971), 1/96; krú. Muhammed Reúîd RÕzâ, Tefsîrü’l-ۗurҴâni’l-‫ۊ‬akîm, thk. Muhammed ùemseddin (Beyrut: Dârü’lkütübi’l-ilmiyye, 1420/1999), 1/343-345. 118 el-Cuma 62/5. 119 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 1/263; Beyzâvî, Envârü’t-tenzîl (østanbul: y.y., 1282/1865), 1/27. 120 el-KÕyâmet 75/20-26. 121 Taberî, Câmi‘u’l-beyân, 29/120; ayrÕca bk. Mahmûd b. Ömer ez-Zemahúerî, el-Keúúâf ҵan ‫ۊ‬aۘƗҴiۘÕ ƥavâmiĪi’t-tenzîl ve ҵuyûni’l-eۘƗvîl fî vücûhi’t-teҴvîl (Beyrut: Dârü’l-kitâbi’l-Arabî, 1407/1987), 4/192; Râzî, Mefâtî‫ۊ‬u’l-ƥayb, 30/226-229; bk. Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid, neúredenin giriúi, 1/24-61; Ahmed øsmâil Nevfel, Mücâhid: el-Müfessir ve’t-tefsîr (Kahire: y.y., 1411/1990), 53-56. 116 295 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I tâbiûn dönemine ait kÕsmÕ, beyan gelene÷inin özgün sürecini, müteakip dönemlerse bu temeli örnek alan süreçleri içerir ki ilk kÕsÕm delil alÕnanÕ ikinci kÕsÕmsa delil alanÕ ifade eder. Buna ilâveten bu ikinci süreç hicrî ikinci asrÕn sonuna kadar tefsir ilmi açsÕsÕndan umumiyetle erken dönemin özgünlü÷üyle örtüúmekle birlikte, Kur’an ve Sünnet’in muhtevasÕyla taban tabana ters düúen örnekleri de barÕndÕrÕr. Bu yüzden teoride ve pratikte beyan gelene÷iyle çeliúen yönlerinin tenkit edilmesi gerekir. Bu olumsuz örnekler, yorum eyleminde olumsuzluk yerine olumlu sonuçlar do÷uracaktÕr; yeter ki sebep-sonuç çerçevesinde de÷erlendirilsinler. AyrÕca bu tabloda görülece÷i gibi, “Kur’an’Õn Kur’an’la tefsiri”, rivayet/me’sûr tefsirin bir tekni÷i úeklinde algÕlanmasÕ, genelde tefsir ilmiyle özelde aklî/ictihadî tefsirle ba÷daúmaz; zira Mücâhid b. Cebr örnekleminde gözlenece÷i üzere, tefsirin kaynaklarÕ kullanÕlarak zihnî bir faaliyet yapÕlmakta,122 klasik rivayet tefsiri tanÕmÕndaki gibi sÕrf Kur’an ve Sünnet’e ilâveten sahâbe ve tâbiûndan gelen bilgilerle yetinilmez; bilakis tefsir ameleyesinde Kur’an’Õn lafÕzmâna bütünlü÷ü gözetilerek rivayet ve dirayet yöntemi birlikte kullanÕlÕr. 3.2. Kur’an ølimleri ve Tefsir Eserlerine Hem Muhteva Hem ùekil Cihetinden Örnek OluúturmasÕ Tefsirin tedvin dönemi, tebeu’t-tâbiîn dönemine tekabül eder.123 Fakat yaygÕn olmasa da tâbiûn döneminde de tefsirin yazÕlÕp tedvin edildi÷ine dair bilgi ve belgeler de mevcuttur.124 Bu tefsir birikimin temeli, Hz. Peygamber ve sahâbe dönemine dayanÕr. ÇalÕúmada Hz. Peygamber’in Kur’an’Õ açÕklamasÕna dair bilgiler yeri geldikçe hep vurgulanmÕútÕr. Bu temelden sonra tefsir çalÕúmalarÕnÕn ilk halkasÕ sahâbedir.125 Kur’an tefsirinde Kur’an ve Sünnet’i delil alan sahâbe, bunlardan sonra dile, Câhiliye úiirine ve ictihada baúvurdular.126 Bu çerçevede sebeb-i nüzûlü, nâsih-mensuhu ve umum-hususu öne çÕkardÕlar.127 Yine belli konularda isrâiliyatÕ da bir tefsir malzemesi olarak kullandÕlar.128 Tâbiûn, Kur’an tefsirini bu temel üzerine inúa etmiútir. Meselâ øbn Abbas’Õn özellikle dil merkezli açÕklamalarÕ ƥarîbü’l঱ur‫ގ‬ân ilminin çekirdekleri addedilmektedir.129 Çünkü øbn Abbas’a nisbet edilen Ƥarîbü’lۗurҴân adlÕ eseri, Atâ b. Ebû Rebâh (ö. 114/732) tedvin edip cüz halinde derlemiútir. Bu eser, halen Süleymaniye Kütüphanesi’nde mevcut olup,130 Kur’an’daki garip kelimelerin hangi Arap kabilesinin lehçesinden alÕndÕ÷ÕnÕ konu edinerek âyetlere açÕklÕk getirmektedir.131 Yine úifahî kültürün devam etti÷i dönemin istisna eserlerinden biri de Katâde b. Diâme’nin (ö. 117/735) en-Nâsi‫ ې‬ve’l-mensû‫ ې‬fî kitâbillâ‫’ې‬ÕdÕr.132 Bu eser, hem tefsir tarihinin ilk telif türü kabul edilir hem tebeu’t-tâbiîn dönemine eúik ve örnek oluúturur. Yine onun, Kitâbü’t-Tefsîr, Bk. Müsaid b. Süleyman b. NasÕr Et-Tayyar, Fu‫܈‬ûl fi u‫܈‬ûli’t-tefsîr (Demmâm: Dârü øbnü’l-Cevzî li’n-neúr ve’t-tevzî‘, 1420/1999), 53; a.mlf., Mefhûmü’t-tefsîr, ve’t-te’vîl ve’l-istinbâ‫ ܒ‬ve’t-tedebbür ve’l-müfessir (Riyad: Dârü øbnü’l-Cevzî li’n-neúr ve’t-tevzî‘, 1427/2006), 19. 123 bk. Subhî es-Sâlih, Mebâhis fî ulûmi’l-Kur’ân (Beyrut: Darü’l-ilm li’l-melâyîn, 1974), 119-124; bk. Fuad Sezgin, Buhârî’nin KaynaklarÕ (Ankara: Otto YayÕnlarÕ, 2012), 58-87 124 Konunun geniú úekilde de÷erlendirilmesi için bk. Mustafa Karagöz, Tefsir Tarihi YazÕmÕ ve Problemleri (Ankara: AraútÕrma YayÕnlarÕ, 2012), 199-237. 125 bk. øbn Hacer, el-øsâbe fî temyîzi’s-sahâbe, núr. Ali Muhammed el-Bicâvî (Kahire: y.y., 1970-72), 1/6. 126 Bk. Subhî es-Sâlih, Mebâhis,120. 127 bk. ùah Veliyull Ɨh ed-Dihlevî, el-Fevzü’l-kebîr fî usûli’t-tefsîr, çev. Selmân el-Hüseynî en-Nedvî (Beyrut: Dârü’l-beúâiri’l-øslâmiyye, 1987), 66-67; Ahmet Nedim Serinsu, Kur’an ve Ba÷lam (østanbul ùûle YayÕnlarÕ, 2008), 216-222. 128 bk. Ebû Bekr øbnü’l Enbârî, Kitâbü izâhi’l-vakf ve’l-ibtidâ’ (DÕmaúk: Matbu‘atü mecma‘i’l-lugati’l-Arabiyye, 1971), 76-78. 129 Bk. Zerkeúî, el-Burhân, 1/291-296; øsmail Cerraho÷lu, “Garîbü’l-Kur’ân”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 AralÕk 2020). 130 øbn Abbas, Ƥarîbü’l-ۗurҴân (AtÕf Efendi, nr. 2815/8, vr. 102a-107a ). 131 bk. øsmail Cerraho÷lu, “Tefsirde Atâ b. Ebî Rabâh ve øbn Abbâs’dan Rivâyet Etti÷i Garibu’lKur’anÕ”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi, 22 (1978), 23; geniú bilgi için bk. a.mlf., Kur’ân Tefsirinin Do÷uúu ve Buna HÕz Veren Âmiller (Ankara: Ankara Üniversitesi BasÕmevi, 1968), 97-104. 132 Katâde b. Diâme, en-Nâsi‫ ې‬ve’l-mensû‫ ې‬fî kitâbillâ‫ې‬, núr. Hâtim Sâlih ed-Dâmin (Ba÷dad: y.y., 1406/1985). 122 296 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ҵAvâúirü’l-ۗurҴân ile Kitâbü’l-Menâsik adlÕ eser veya çalÕúmalarÕ oldu÷u da bilinmektedir.133 Nitekim bu çalÕúmalar, tefsirin tedvinini hazÕrlamÕú ve tebeu’t-tâbiîn döneminde hem Kur’an ilimleri hem de tefsir külliyatÕna dair eserler kaleme alÕnmÕútÕr. Bu dönemin baúlangÕcÕ ve sonu kesin sÕnÕrlarla belirlenmesinde zorluklar bulunmakla birlikte, genellikle en son yaúayan sahâbînin vefatÕ olan hicrî 110’dan hicrî 220’yi kapsayan süreç oldu÷u kabul edilir. Bu dönemde Kur’an’Õn filolojik tefsirini konu alan ilim dalÕ ve bu dalda yazÕlmÕú eserler öne çÕkmÕútÕr. Bilindi÷i kadarÕyla Tefsîru ƥarîbi’l-ۗurҴâni’l-mecîd adÕyla ilk lugavî tefsiri,134 Zeyd b. Ali (ö. 122/740) telif etmiútir.135 Kaynaklarda hicrî ikinci asra ait meâni’l-Kur’ân’la ilgili pek çok eser belirtilir ki bu tür çalÕúmalar, Yahyâ b. Ziyâd el-Ferrâ’nÕn (ö. 207/822) Meҵâni’lۗurҴân’Õyla olgunluk dönemine ulaúÕp devam etmiútir.136 Kur’an’Õn dil merkezli açÕklanmasÕ, Hz. Peygamber’in tefsir örneklerine kadar uzanmakla birlikte, bu dönemde bunun baúlÕca nedenlerini, øslâmî ilimlerin sistemleúmesi, mezhep ve fÕrkalarÕn kökleúmesi ve fetihler neticesinde ana dili Arapça olmayan kültür ve medeniyetlerin øslâm co÷rafyasÕna dahil olmasÕ ve bunlarÕn Kur’an’Õn kÕraati ve anlaúÕlmasÕ hususunda zorluk çekmeleri veya hata ve yanlÕúa düúmeleri oluúturur.137 Bu süreçte müstakil Kur’an ilimleri halinde yazÕlan bu eserlere, Ebân b. Ta÷lib’in (ö. 141/758) Ƥarîbü’l-ۗurҴân’Õ, Mukâtil b. Süleymân’Õn (ö. 150/767) el-Vücûh ve’n-neܲâҴir’i, Müteúâbihü’l-ۗurҴân ve en-Nâsi‫ ې‬ve’l-mensû‫’ې‬u, Ebû Ca‘fer er-Ruâsî’nin (ö. 187/803) el-Vaۘf ve’l-ibtidâ’sÕ, ùâfiî’nin (ö. 204/819) Menâfiҵu’l-ۗurҴân’Õ ve Ma‘mer b. Müsennâ’nÕn (ö. 209/824) Mecâzü’l-ۗurҴân’Õ örnek gösterilebilir. 3.3. øslâm Co÷rafyasÕndaki ølim Merkezlerinin Beyan Perspektifinden Analizi: Hicrî økinci AsrÕn Kurucu VasfÕ Temelinde Gelene÷i Gerek dört halife gerekse Emevîler döneminde birçok sahâbî, øslâm’Õ tebli÷, cihad, e÷itim ve ö÷retim gibi amaçlarla ülkenin çeúitli bölgelerine gidip yerleúmiúti. BunlarÕn etrafÕnda kurulan ders halkalarÕnda talebeler yetiútiler. Bu talebelerle baúlayÕp geliúen ilim faaliyetleri, øslâm co÷rafasÕna yayÕlmÕútÕr ki tâbiûn dönemi birçok ilim merkezine tanÕk olmuútur.138 BunlarÕn do÷ru de÷erlendirilmesi yorum eylemi için çok önemlidir. Meselâ bu özgün sürecin ilerleyen zamanlarda tezahür eden itikadî/fikrî, amelî/fÕkhî ve siyasî/ideolojik ihtilaf ve taassuplarÕn gözlü÷ünden de÷erlendirilmemesi ve söz konusu ilim merkezlerinin tefsir ekolleri, fÕkÕh ekolleri gibi fÕrka ve mezhep konumuna oturtulmamasÕ elzemdir; aksi takdirde hicrî ikinci asrÕn kurucu vasÕflarÕndan olan bu ilim merkezleri özgün bünyeleri temelinde kavranmaksÕzÕn ekol ve akÕm gibi tanÕmlamalara her zaman mâruz kalacaktÕr. Halbuki bunlarÕn tüm øslâmî ilimlerin müúterek paydasÕnÕ oluúturan bir ilim gelene÷inin bünyesinde bulunduklarÕ ve ortak bir usule sahip olduklarÕ gerçe÷inin kavranmasÕ, do÷ru bir çÕkÕú noktasÕ için yeterli olacaktÕr. øslam ilim ve kültür hayatÕnda, tek ve müúterek bu usulün varlÕ÷Õ biraz daha açÕlabilir. “ølim” ve “beyan” gibi tabirlerle anÕlan bu usulün kökeni vahye, kaynaklarÕ da Kur’an ve Sünnet’e dayanÕr. Hz. Peygamber’in, hükmünü Kur’an ve Sünnet’te bulamadÕ÷Õ hususlarda neye göre hüküm verece÷ini Muâz b. Cebel’e sormasÕ üzerine, onun “Re’yimle ictihad ederim.” úeklindeki cevabÕ üzerine bina edilmiútir.139 Burada lugat anlamÕyla yer alÕp Meselâ bk. øbn Sa‘d, e‫ܒ‬-ܑabaۘƗtü’l-kübrâ, núr. øhsan Abbas (Beyrut: y.y., 1388/1968), 7/273; Muhammed b. Alî ed-Dâvûdî, ܑabaۘƗtü’l-müfessirîn, núr. Ali M. Ömer (Kahire: Mektebetü vehbe, 1972), 2/43-44; Abdullah Ebü’s-Suûd Bedr, Tefsîru ۗatâde: Dirâse li’l-müfessir ve menheci tefsîrih (Kahire: y.y., 1399/1979), 9-104. 134 Zeyd b. Ali, Tefsîru ƥarîbi’l-ۗurҴâni’l-mecîd, núr. Muhammed Yûsufüddin (Haydarâbâd 1422/2001). 135 Saffet Köse, “Zeyd b. Ali”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 136 øsmail AydÕn, “Meâni’l-Kur’ân”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 137 bk. Îsâ ùehhâte Îsâ Ali, ed-Dirâsâtü’l-luƥaviyye li’l-ۗurҴâni’l-Kerîm (Kahire: y.y., 2001), 91-203; Müsâid b. Süleyman b. NâsÕr et-Tayyâr, et-Tefsîrü’l-luƥavî li’l-ۗurҴâni’l-Kerîm (Demmâm: y.y., 1422/2000), 258326; Karagöz, Dilbilimsel Tefsir ve Kur’ân’Õ Anlamaya KatkÕsÕ, 173-198; øsmail AydÕn, Kur’ân’Õn Filolojik Yorumu (øzmir: y.y., 2012), 120-157. 138 Zerkeúî, el-Burhân, 2/157-159. 139 Ebû Dâvûd, “AলĪÕye”, 11; Tirmizî, “Aতkâm”, 3. 133 297 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I görüú ve düúünce anlamÕna gelen “re’y”, bünyesinde kÕyas, nasla düzenlenmemiú úer‘î-amelî bir meselede ileri sürülen kanaat ve ictihadÕ da barÕndÕrÕr. Nitekim øslâmî ilimler metodolojisinde, istihsan, istislâh, örf ve kÕyas gibi yöntem ve mekanizmalar re’y çerçevesindedir. Nitekim sahâbîler, ortaya çÕkan olgu, olay ve meseleleri, Hz. Peygamber’in bunlara benzeyen konulardaki açÕklama ve hükümlerine benzeterek, iliúkilendiremedikleri veya benzemeyenleri ise Kur’an’Õn mushaf haline getirilmesi ve Hz. Ebû Bekir’in zekât vermeyenlere karúÕ harp ilan etmesi örneklerindeki gibi, “iyidir, hayÕrlÕdÕr, yararlÕdÕr, maslahattÕr” perspektifinden hükme ba÷lamÕúlardÕr.140 Nitekim Cüveynî (ö. 478/1085), sahâbenin, tâbiînin ve daha sonra gelenlerin re’y ile amel üzerinde icmâ ettiklerini, onlarÕn fetva ve kazâî kararlarÕnÕn onda dokuzunun âyet ve hadislerin açÕk anlamlarÕyla ilgisinin bulunmayÕp sadece re’ye dayandÕ÷ÕnÕ belirtir.141 Temelleri Hz. Peygamber döneminde atÕlan bu usul, tüm ilim merkezleri için müúterek bir zemin olmakla beraber, bu merkezlere zaman, mekân ve úartlar muvacehesinde yansÕmÕútÕr. Zamanla Irak/Kûfe ilim merkezinin ehl-i re’y, Hicaz/Medine’nin ise ehl-i hadîs olarak isimlendirilmesi, bunlarÕn temelde birbirinden farklÕ metodolojilere sahip olup, ilkinin sadece haberi/rivayeti, di÷erinin sÕrf re’yi/ictihadÕ esas aldÕ÷Õ ve buna göre hüküm verdi÷i anlamÕ taúÕmaz; bilakis hem köken hem kaynaklarda ittifak edilen bir usul mevzubahistir. øhtilaf, bu temelin dÕúÕndaki bir takÕm faktörlerden kaynaklanmaktadÕr. ølim merkezleri kurucu konumundaki sahâbelere göre úekillenmiútir. BunlarÕn müktesebatÕ, birbirinden farklÕ olup, uygulamada da farklÕ tercihler söz konusudur. Nas-olgu iliúkisi içinde kaynaklarÕn nasÕl de÷erlendirilip iúletilmesine ilâveten, hadis ve rivayetlerin sÕhhatini kabul úartlarÕ ve bunlarÕn yorum eylemindeki konumlarÕ da farklÕlÕk arzeder. Yine ehl-i re’y ve ehl-i hadîs, yorum enstrümanlarÕna farklÕ yaklaúÕrlar. Meselâ Medine ilim merkezi, bulundu÷u úehrin konumunu öne çÕkararak Medine halkÕnÕn tatbikatÕnÕ ve örfünü Hz. Peygamber’in yaúayan sünneti olarak kabul etmiú ve ona özel bir önem atfetmiútir. Ehl-i hadîsin, hakkÕnda âyet veya hadis bulunan konularda nassÕ esas alÕp bulunmadÕ÷Õ konularda re’y ve ictihada baúvurmak yerine susmayÕ tercih eder ve yeni veya muhtemel meselelerin çözümünde fÕkhî tartÕúmalara girme taraftarÕ de÷ildir. Bu yaklaúÕm biçimi, bazÕ sahâbe ve tâbiûnda da görülür.142 Medine ilim merkezine mukabil hadis müktesebatÕ daha az olan Kûfe ise, Medine örfünü delil kabul etmez ve re’y ictihadÕna a÷ÕrlÕk verir. Fakat tüm ilim merkezleri, ilkesel olarak rivayet/haber ve dirayet/re’y kaynaklarÕnÕ kabul eder. øbn Abdilberr en-Nemerî (ö. 463/1071), hicrî birinci ve ikinci asÕrda Mekke, Medine, Kûfe, Basra, Yemen, DÕmaúk, Ba÷dat gibi merkezlerin, nas bulunamadÕ÷Õnda re’yle ictihad ederek bilgi üreterek hüküm verdikleri üzerinde durur.143 Bu tabloya bakÕldÕ÷Õnda “ekol” de÷il “emৢâr/aল৬âr” temelli bir ilim gelene÷i müúahede edilir. Bu vâkÕa øbn Hibbân’Õn (ö. 354/965), Meúâhîru ҵulemâҴi’l-em‫܈‬âr adlÕ eserindeki bilgilerle örneklendirilebilir ki eserde “tâbiûn, tebeu’t-tâbiînden daha çok fÕkÕh, tefsir, hadis ve kÕraat ilimlerinde meúhur olan, ibadet ve zühd yönüyle de ün kazanan 1602 úahÕs yaúadÕklarÕ úehir ve bölgelere göre kÕsa biyografileriyle, yer yer rivayet ehliyetlerine de iúaret edilerek tanÕtÕlÕr.”144 Bu olgu, úu tarihî anekdotla örneklendirilebilir: Bir kiúi, ømam Mâlik’e soru sorup ardÕndan “DÕmaúklÕlar bu konuda sana muhalefet ediyor.” deyince, ømam Mâlik “DÕmaúklÕlar, Medineliler’e ve Kûfeliler’e ait olan bu ilmî seviyeyi ne zaman kazanmÕúlar?”145 diye karúÕlÕk vermiútir. Her bölgenin fakihleri burada bulunan sahâbeden Erken dönem ictihad faaliyetleri için bk. ùâtÕbî, el-MuvâfaۘƗt, 4/89-243. ømâmü’l-Haremeyn el-Cüveynî, el-Burhân fî u‫܈‬ûli’l-fÕۘh, núr. Abdülazîm ed-Dîb (Devha: y.y., 1399/1979), 2/768-771; ayrÕca bk. a.e., 2/743-781; øbn Kayyim el-Cevziyye, øҵlâmü’l-muvaۘۘÕҵîn, núr. Tâhâ Abdürraûf Sa‘d (Kahire: Mektebetü’l-külliyyâti’l-Ezheriyye, ts.), 1/47-86. 142 bk. Ataullah ùahyar, Ehl-i Hadis ve Ehl-i Re’y øhtilaflarÕ (østanbul: Akdem YayÕnlarÕ, 2011), 25-202. 143 øbn Abdülber, Câmiҵu beyâni’l-ҵilm, Beyrut, ts. (Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye), II, 61-62, 147-158. II, 1037-1086. 144 Mehmet Ali Sönmez, “øbn Hibbân”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 145 øbn Abdülber, Câmiҵu beyâni’l-ҵilm, 2/158. 140 141 298 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I aldÕklarÕ bilgiye, bunlarÕn ve talebelerinin verdi÷i fetva ve hükümlere, kendi örf ve âdetlerine dayanarak birtakÕm fÕkhî istidlâl ve ictihadlarda bulunmuú ve bazÕ konularda da di÷er bölge fukahasÕyla ihtilâfa düúmüútür. øbn Hibbân’Õn Mekke, Medîne, Basra, Kûfe, ùam, MÕsÕr, Yemen ve Horasan146 olarak saydÕ÷Õ bölgeler, hicrî ikinci asrÕ da kapsayacak úekilde önemli ilim merkezleridir. Bunlar, zaman, mekân ve úartlar ba÷lamÕnda mevcut ilim gelene÷ini geliútirmiúlerdir. Meselâ øbn Abbas’tan ö÷rendi÷i tefsiri yazÕya geçiren Mücâhid b. Cebr, ö÷rencileri için de aynÕ metodu uygulayarak yaptÕ÷Õ tefsiri onlara imlâ etmiútir. Bu tür tefsir notlarÕ, tefsirdeki yazÕlÕ çalÕúmalarÕn ilk örnekleridir. Mücâhid b. Cebr’in, müúkil âyetleri açÕklamak için yazdÕ÷Õ günümüze intikal eden tefsiri gibi ilk tefsir kitaplarÕ da bu dönemde kaleme alÕnmÕútÕr.147 3.4. øslâm Co÷rafyasÕndaki Mezhep ve FÕrkalarÕn Hicrî økinci AsrÕn Kurucu VasÕfÕ Temelinde Analizi: Beyan Gelene÷i Perspektifinden ÇalÕúmada bilhassa Kur’an tefsiri ve naslarÕn yorumu ekseninde yürütüldü÷ünden, bu baúlÕkta itikadî mezhepler de÷il, amelî/fÕkhî mezhepler vurgulanacaktÕr. Nitekim “øman esaslarÕnÕ konu edinen mezhepler itikadî, di÷erleri fÕkhî mezhepler diye isimlendirilir. Muhammed Ebû Zehre (1898-1974) gibi bazÕ ça÷daú mezhepler tarihi müellifleri, fÕkÕh mezheplerinin dÕúÕndaki gruplarÕ siyasî (ùîa, Hâricîler) ve i‘tikadî (Mu‘tezile, Eú‘ariyye, Mâtürîdiyye vb.) olmak üzere taksime tâbi tutmuúsa da siyasî mezheplerin, sonralarÕ kendilerine has itikadî ve fÕkhî görüúleri de oluútu÷undan sözü edilen taksimi esas almak isabetli görünmemektedir.”148 Bilindi÷i gibi fÕkhÕn kaynaklarÕ arasÕndaki ahkâm tefsirinin kökleri Hz. Peygamber’in Kur’an’Õ açÕklamasÕna kadar götürülmektedir. Hz. Peygamber’in sîret-i nebeviyyesinde ve tefsir örneklerinde Kur’an’Õn ahkâm boyutu geniú yer tutmaktadÕr.149 Nitekim Kur’an’da on beú yerde geçen “yes’elûnek/senden soruyorlar”150 ifadesinin sekiz adediyle iki kez geçen “yesteftûnek/senden dinî hükmü açÕklamanÕ istiyorlar”151 ibarelerinin geçti÷i âyetler ahkâm içeriklidir. Nitekim bu tablo, Kur’an’Õn Hz. Peygamber tarafÕndan açÕklanarak dinî-amelî konular baúta olmak üzere, fert ve toplumun meselelerine hitap edildi÷ini gösterir. Bu olgu, øslâm hukuk tarihinin do÷uúunu içerir. Bu çizgide önce ahkâmü’l-Kur’ân gelene÷i sonra da fÕkÕh düúüncesi teúekkül etmiútir. FÕkhî tefsir gelene÷i, tefsirin tedvinine kadar genellikle sözlü kültürle devam etmiú, akabinde müstakil çalÕúmalarla ve ahkâmÕ konu alan hadis mecmualarÕyla geliúimini sürdürmüútür. Bu çizgide ibâdât, muâmelât ve uknjbât konularÕnÕ iúleyen ahkâmü’l-Kur’ân türündeki eserler de vücuda getirilmiútir. Mevcut verilere göre telifine Muhammed b. Sâib el-Kelbî el-Kûfî’nin (ö. 146/763) øbn Abbas’a snad etti÷i rivayetlerden oluúan A‫ۊ‬kâmü’l-ۗurҴân’Õyla152 baúlanan bu eserler, geliúimini modern döneme kadar umumiyetle aynÕ minvalde sürdürmüútür.153 Bu noktaya kadar beyan gelene÷indeki ilim halkalarÕ, ilim merkezleri ve bunlardan do÷an ehl-i hadis ve ehl-i re’y e÷ilimleri iúlenmiú, fakat henüz mezhep ve fÕrkalar üzerinde bn Hibbân, ‫܇‬a‫ۊ‬î‫ۊ‬u øbn ‫ۉ‬ibbân, núr. ùuayb el-Arnaût & Hüseyin Esed (Beyrut: y.y., 1404/1984), 7. bk. Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid, neúredenin giriúi, 1/24-61. 148 ølyas Üzüm, “Mezhep”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 149 Meselâ bk. Taberî, Câmiҵu’l-beyân,11/493-496. 150 Muhammed Fuâd AbdülbâkƯ, “s‫ގ‬el”, el-Muҵcemü’l-müfehres li-elfâܲi’l-ۗurҴâni’l-Kerîm (østanbul: Ça÷rÕ YayÕnlarÕ, 1987/1408), 336-338. 151 en-Nisâ 4/127, 176. 152 øbn Kuteybe, el-Maârif, núr. Servet Ukkâúe (Kahire: y.y., 1960), 535-536; bk. Kâtip Çelebi, Keúfü’ܲ-ܲunûn ҵan esâmi’l-kütüb ve’l-fünûn (Beyrut: Dârü’l-Kütübi’l-ølmiyye, 1992), 1/457; Fuat Sezgin, Târî‫ې‬u’ttürâs֔ i’l-ҵArabî (GAS), çev. Mahmûd Fehmî Hicâzî vd (Riyad: y.y., 1402-1408/1982-88), 1/81-82. 153 Geniú bilgi için bk. Mustafa Hocao÷lu, Ahkâm Tefsirlerinin Usul AçÕsÕndan Mukayesesi (Cessâs, Herrâsî ve øbn Arabî Örnekleri) (øzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi), 31-44. 146 147 299 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I durulmamÕútÕr. Nihayet burada dinin itikadî esaslarÕnÕ veya fÕkhî/amelî hükümlerinin anlaúÕlÕp yorumlanmasÕ hususunda, kendine has yaklaúÕmlar geliútiren düúünce sistemleri ve bunlarÕn ilmî ve fikrî birikimleri neticesinde meydana gelen oluúum ve ekoller incelenecektir ki bunlar fÕrka/mezhep olarak tabir edilir. Bunlar, hicri ikinci asrÕn kurucu vasÕflarÕndan biridir. Esasen fÕkhî/amelî mezheplere eúik oluúturan tabii süreç, bu merhaleye kadar iúlenmiú ve ilim merkezlerinin aralarÕndaki bir takÕm farklÕlÕklarÕn mahiyeti üzerinde durulmuútur. Nitekim bu farklÕlÕk, hicrî birinci ve ikinci asÕrlarda bilhassa Irak/Kûfe ve Hicaz/Medine ilim merkezleri arasÕnda vuku buluúmuú, bu minvalde “emৢâr/aল৬âr” çerçevesindeki ihtilaflar, Hicâziyyûn/ehl-i Hicâz ve IrâkÕyyûn/ehl-i Irâk tabirleri altÕnda ifade edilmiútir. Nitekim müúterek bir usulü takip eden bu merkezler, gerek hüküm istinbat ederken gerekse ictihadda bulunurken hadisi/rivayeti ve re’yi/te’vili kaynak ve delil alma konusunda farklÕ bakÕúa ve birikime sahiptir. Sahâbe dönemine kadar uzanan bu tür farklÕlÕklar, ilmin tabiatÕ gere÷idir. Bu yüzden, ilim merkezlerinin, âlimlerin öznelli÷ine ve sahip oldu÷u ilmî mirasÕn muhtevasÕna göre farklÕlÕk arzetmesi do÷aldÕr. Meselâ Ebû Hanîfe (ö. 150/767), Kûfe ilim merkezinde sahâbeyle baúlayan ilmî birikimi ve buna dayanan fÕkhî üretimini ve anlayÕúÕnÕ, ømam Mâlik (ö. 179/795) ise aynÕ úekilde Medine’dekini esas almÕútÕr. ølim halkalarÕnÕn fÕkhî üretimleri neticesinde ahkâm tefsiri gelene÷i ve müstakil bir fÕkÕh disiplini teúekkül etmeye baúlamÕútÕr. Nitekim ikinci asrÕn ortalarÕndan itibaren fÕkÕh kavramlarÕ ve meseleleri hakkÕnda yo÷un ve kapsamlÕ çalÕúmalar yapÕlmÕú ve bunlar ilk ders halkalarÕyla eú zamanlÕ yürütülmüútür. Meselâ ilk ders halkalarÕ, Ebû Hanîfe, Süfyân es-Sevrî (ö. 161/778), Leys b. Sa‘d (ö. 175/791), Abdurrahman b. Amr el-Evzâî (ö. 157/774), ømam Mâlik, ùâfiî, Ahmed b. Hanbel (ö. 241/855) ve Taberî (ö. 310/923) gibi mutlak müctehidlerin etrafÕnda oluúmuútur.154 Bu âlimlerin bilinirli÷i, zamanla yaúadÕklarÕ ilim merkezlerinin sÕnÕrlarÕnÕ aúmÕú ve bunlar birer mezhep imamÕ konumuna yükselmiútir.155 Bu geliúmeler, øslâm hukuk düúüncesinde yeni bir evrenin baúladÕ÷ÕnÕ ve buna ba÷lÕ olarak fert ve toplum hayatÕnÕ do÷rudan etkileyen dinîictimaî temelli yeni bir sosyolojik de÷iúimin meydana geldi÷ini göstermektedir: mezhepler ve mezhep mensubiyeti. Bu ilmî altyapÕya ilâveten mezhep mensubiyetinin belirginleúmesini, toplumlarÕn hukuk emniyetini sa÷lama amacÕ ve mezhep taassubunu besleyen siyasî, sosyal ve kültürel faktörlerin de etkiledi÷i açÕktÕr. Bu mezheplerin teúekkülü, hicrî ikinci asrÕn kurucu vasÕflarÕndan olup, geçmiúten günümüze øslam ilim ve kültür hayatÕnÕ etkilemiúledir. 3.5. Taknîn/KanunlaútÕrma Olgusunun Hicrî økinci AsrÕn Kurucu VasfÕ Temelinde Analizi: Ahkâm Tefsiri ve øslâm Hukuk Düúüncesi Perspektifinden Ahkâm tefsirinin ve fÕkhÕn kazuistik metot üzerine inúasÕ, muhtevasÕnda oldu÷u gibi úeklî cihetten de amaçsal niteliklidir. Bu olguyu Hayreddin Karaman úöyle ifade eder: “FÕkÕh kendine has bir tasnife sahiptir. Her hüküm ve uygulamada ilâhî iradenin aranÕlÕp bulunmasÕ esas oldu÷u ve ilk planda mükellefin tâbi olaca÷Õ dinî-hukukî hükmün belirlenmesi amaç edinildi÷i için geliúme ve teúekkül dönemi itibariyle fÕkÕh ilmi, nazariyeler ve kapsamÕ geniú normlar üzerine bina edilmeyip her meselenin ayrÕ olarak ele alÕnÕp hükme ba÷lanmasÕ yolu kazuistik, meseleci metot) tercih edilmiútir. Bu özellik fÕkhÕn kuralcÕ ve dogmatik bir yapÕ kazanmasÕnÕ önlemiú, farklÕ úart ve çevrelere göre farklÕ hüküm ve çözümler üretilebilmesine imkân vermiútir.”156 Ahkâm tefsirleri baúta olmak üzere, tefsir külliyatÕnda pek çok küllî kaide kullanÕlÕr. Bunlar, øslâm hukuk düúüncesinin temel prensipleri olup, farklÕ alanlardaki fer‘î meselelerin hükümlerini tamamen veya büyük ölçüde kapsayan tümel önerme veya genel geçer kurallarÕ Örnek olarak bk. ùeybânî, el-Âs֔ âr, 1/13, 14, 24, 34, 36, 43. Örnek olarak bk. Ebû Yûsuf, Kitâbü’l-‫ۏ‬arâc, núr. Muhibbüddin el-Hatîb (Bulak: y.y., 1302), 43, 99, 101; Muhammed b. ødrîs eú-ùâfiî, el-Üm (Bulak: y.y., 1321-26), 7/110, 170, 194, 207, 230, 257, 275; Ebû Ali etTenûhî, Niúvârü’l-mu‫ۊ‬â‫ڲ‬ara, núr. Abbûd eú-ùâlcî (Beyrut: y.y., 1971-73), 1/28; 5/212, 214, 230, 237; 6/10, 36, 42, 44, 66, 72; 7/32, 46, 65. 156 Hayreddin Karaman, “FÕkÕh”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 154 155 300 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ifade ederler. Muhammed Hamdi YazÕr’Õn Hak Dili ve Kur’ân Dili adlÕ tefsirinde kullandÕ÷Õ küllî kaidelerin listesi, eserin fihristi olarak hazÕrlanan son ciltte sÕralanmÕútÕr.157 Ahkâm tefsiri ve fÕkÕh düúüncesi açÕsÕndan bakÕldÕ÷Õnda, erken dönemde amelî/hukukî uygulamalar a÷Õr basmakla beraber, bunlarÕn nazarî bir alt yapÕya sahip oldu÷u da gözlenebilir. Hukuk gibi normatif disiplinler baúlangÕçta fert ve toplumlarÕn meselelerini çözmek üzere hükümler koyduklarÕndan fikrî/nazarî boyutun uygulamadan sonraya kalmasÕ tabiidir.158 Bu perspektiften genel hukuk tarihi boyunca kazuistik yöntem sÕrasÕyla kazuistik, kazuistik-soyut ve soyut metodoloji merhalelerini katetmiútir. Bu evrelerin úartlara göre daha do÷ru ve yararlÕ bir hukuk sistemine ulaúma çabasÕ oldu÷u söylenebilir.159 Bunlardan her bir olayÕn müstakil ele alÕnÕp genellemeye gidilmeksizin ayrÕ ayrÕ hükme ba÷landÕ÷Õ kazuistik evre160 øslâm hukuk düúüncesindeki fetva161 ve vâkÕat/nevâzil162 uygulamalarÕyla benzeúir. Tüm bu yöntem ve tekniklerin olaylar hukukuyla (case law) müúterek özellikler taúÕdÕ÷Õ gözlenebilir. Fakat kazuistik-soyut evrede, sayÕsÕz somut sorunlar teferruata girilmeden ister muayyen soyut çözümler isterse kaidelerle de÷erlendirilip sonuçlandÕrÕlÕr.163 Di÷er yandan øslâm hukuk düúüncesinin ibâdât, muâmelât ve uknjbât olmak üzere bütününde üretilen küllî kaidelerle, çeúitli meseleler hakkÕnda verilmiú hükümlere müúterek bir açÕklama getirilip bunlarÕn râci oldu÷u ana prensibin oluúturulmasÕ hedeflenir. Bunlar ahkâmÕn muhtevasÕndaki mâna, maksat ve temel ilkeleri ifade edip mütemadiyen üretilmiú, geliútirilmiú ve úerh edilmiúlerdir.164 Genel hukuk tarihinde evrensel bir yöntem addedilen kazuistik metot, BatÕ ve Do÷u hukuk disiplinlerince bir kanunlaútÕrma/taknîn (tedvîn codification) tekni÷i165 olarak iúletilmiútir. Bu metot somut olay metodu olarak adlandÕrÕlan kazuistik/casuiste ile soyut kural metodu diye nitelenen mücerret/abstract yöntemlerini barÕndÕrÕr.166 Kazuistik metotta kanunlar, meydana gelebilecek ihtimaller düúünülüp hâdiseler en ince ayrÕntÕsÕna kadar düzenlenirken, soyut metotta bunlar üzerinde durulmaksÕzÕn hükümler genel ve soyut ifadelerle düzenlenir.167 Hukuk bilimi ilk bilinen kanunlaútÕrmanÕn Do÷u Roma ømparatoru Justinianus’un (MS 527565) öncülü÷ünde Roma hukuku kurallarÕnÕn corpus juris civilis (body of civil law) adÕyla derlenerek yapÕldÕ÷ÕnÕ,168 fakat modern dönem kanunlaútÕrma faaliyetlerinin ancak 1700’lü 157 ElmalÕlÕ Muhammed Hamdi YazÕr, Hak Dini Kur’an Dili (østanbul: Eser Neúriyat, 1979), 10/321-324. bk. øbrahim Kâfi Dönmez, øslâm Hukukunda Kaynak KavramÕ ve VIII. AsÕr øslâm HukukçularÕnÕn Kaynak KavramÕ Üzerindeki Metodolojik AyrÕlÕklarÕ (Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1981), 4-5. 159 bk. Özsunay, Medeni Hukuka Giriú, 109-110. 160 Mehmet Erdo÷an, FÕkh ve Hukuk Terimleri (østanbul: Ensar YayÕnlarÕ, 2010), 300. 161 Fahrettin Atar, “Fetva”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 162 Eyyüp Said Kaya, “Nevâzil”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 163 bk. Ebû Zeyd ed-Debûsî, Mukayeseli øslâm Hukuk Düúüncesinin Temelleri (Ankara: Ankara Okulu YayÕnlarÕ, 2002), 231-253. 164 Yâ‘knjb b. Abdülvehhâb el-Bâhasîn, el-ۗavâҵidü’l-fÕۘhiyye (Riyad 1418/1998), 350-410. 165 ùeref Gözübüyük, Hukuka Giriú ve Hukukun Temel KavramlarÕ (Ankara: Turhan Kitabevi, 2001), 56. 166 Meselâ Hitit hukuk sistemi için bk. Sedat Alp, Hitit Ça÷Õnda Anadolu -Çivi yazÕlÕ ve Hiyeroglif YazÕlÕ Kaynaklar- (Ankara: TÜBøTAK, 2001), 64; bk. Emin Bilgiç, “Eski Mezopotamya Kavimlerinde Kanun AnlayÕúÕ ve An’anesi”, Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Co÷rafya Fakültesi Dergisi 21/3-4 (1963), 103119; Yusuf KÕlÕç - Elvan Eser, “Eski Mezopotamya Hukukunda Dini Normlar”, Belgi 11/1 (KÕú 2016), 133150; Gürkan Gökçek - Faruk Akyüz, “Sümer KanunlarÕ”, FÕrat Üniversitesi Orta Do÷u AraútÕrmalarÕ Dergisi 9/1 (2013), 41-62; Ernst Weidner, “DünyanÕn En Eski Kanunnameleri”, çev. Hasan Sevimcan, Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 7/1-2 (1950), 379-383. 167 bk. Kemal Gözler, Hukuka Giriú (Bursa: Ekin Kitabevi YayÕnlarÕ, 2007), 121-133, 177-178. 168 bk. Gözler, Hukuka Giriú, 176. Bu kabul izaha muhtaçtÕr; zira kodifikasyonun tarihi insanlÕk tarihi kadar eskidir. Kodifikasyon olgusu, Code of Hammurabi, The Law Code of Manu, Great Qing Legal Code, Sobornoye Ulozheniye ve Codex Cumanicus ve The Great YƗsa of Chingiz KhƗn gibi kanunlaútÕrmanÕn yanÕnda OsmanlÕ úer‘iyye sicilleri, fermanlar, Mecelle-i Ahkâm-Õ Adliyye, Huknjk-Õ Âile Kararnâmesi, KƗnûn-Õ Esâsî gibi øslâm devletlerinde de yapÕlan sayÕsÕz kanunlaútÕrmalar söz konusudur. Nitekim “kƗnunnâme” tabiri, OsmanlÕlar’da devlet tarafÕndan belirlenen ve derlenen kanunlarÕ ifade eder (Örnek 158 301 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I yÕllarÕn ikinci yarÕsÕnda baúladÕ÷ÕnÕ belirtmektedir.169 Nitekim bu baúlÕkta øslâm ilim ve kültür hayatÕndaki kanunlaútÕrma olgusunun mahiyeti ve uygulanma biçimleri üzerinde özetele durulmakla beraber, esasen hicrî ikinci asrÕn bu husustaki mevkii araútÕrÕlacaktÕr. Öncelikle belirtmek gerekir ki ilim dallarÕna göre tedvînin úekil ve muhtevasÕnÕn farklÕlaúmasÕ tabii olup, hadisin tedvîni, fÕkhÕn tedvîni ve tefsirin tedvini/Kur’ân-Õ Kerîm tefsiri úeklinde tabir edilir. AyrÕca aynÕ ilim dalÕnÕn içinde de tedvinin úekil ve muhtevasÕ de÷iúiklik arzedebilir. Yine tarihî perspektiften de taknîn/kanunlaútÕrma olgusunun hicrî ikinci asra kadar gelen farklÕ muhteva ve úekillerinin, Hz. Peygamber dönemine kadar götürülmesinin mümkündür. Medine vesikasÕ ve Metine úehir devleti bunun en bariz örneklerindendir. Bu genel bakÕútan sonra kanunlaútÕrma olgusunun hicrî ikinci asrÕn kurucu vasÕflarÕndan biri olup olmadÕ÷Õna dair örnekler ve de÷erlendirmeler ortaya konulabilir. Kendisinden önceki teorik ve pratik birikimden koparÕlmaksÕzÕn bu özgün teúebbüslerin tahlil edilmesi, günümüzdeki baúat mesele ve problemlerden biri olan beyan gelene÷ine ters düúen din anlayÕúÕ ve yorumlarÕnÕn ve Kur’an ve Sünnet’le çeliúen hükümlerin tashih ve tecdidinin yanÕnda gerekirse tâdili mümkün olacaktÕr; zira sistemli hale gelen müzmin hata ve yanlÕúlar izale edilmedikçe müslümanlarÕn asÕrlardÕr yaúadÕ÷Õ “câhiliye asrÕ”ndan çÕkmalarÕ hep bir sonraki asra kalacak ve belki de sÕrtlarÕndaki taklid, taassup, tahrif ve lüzumsuz ve faydasÕz ihtilaflarÕ sÕrtlarÕnda birer müevvel din müktesebatÕ ve mevzuatÕ olarak kÕyamete kadar taúÕmalarÕna yol açacaktÕr. 3.5.1.Cem‘u’l-Kur’ân Analizi Faaliyetinin KanunlaútÕrma Perspektifinden Savaúlarda hâfÕz sahâbîlerin úehid oldu÷unu gören Hz. Ömer, Kur’an’Õn toplanmasÕ/cem‘ fikrini Halife Ebû Bekir’le paylaúmÕú ve onu ikna etmiútir. Halife de Zeyd b. Sâbit’i bu hususta görevlendirmiútir. Bu do÷rultuda kendilerinde yazÕlÕ Kur’an nüshalarÕ ve parçalarÕ olanlarÕn, bunlarÕn Kur’an âyetleri oldu÷una tanÕklÕk eden iki úahitle görevli heyete müracaat etmeleri duyurulmuútur.170 Her yÕl ramazan ayÕnda, o zamana kadar nâzil olan âyet ve sûreleri Cebrâil’in Hz. Peygamber’e, onun da Cebrâil’e okumasÕ arza/arz olarak isimlendirilmiútir. Her yÕl bir defa yapÕlan bu karúÕlÕklÕ okuma iúi, Hz. Peygamber’in vefat etti÷i yÕlÕn ramazan ayÕnda karúÕlÕklÕ olarak ikiúer defa vuku bulur, böylece mushaf meydana gelmiútir.171 Arza-i ahîre diye anÕlagelen bu son karúÕlaútÕrma, Kureyú lehçesiyle yapÕldÕ÷Õ için o günden itibaren Kur’an bu lehçe ile okunmuútur. Zeyd b. Sâbit’in baúkanlÕ÷ÕnÕ yaptÕ÷Õ heyet, arza-i ahîreyi/son okumayÕ esas alÕp, sahâbenin getirdi÷i yazÕlÕ metinleri murakabe edip yazar. Böylece Kur’an yazÕlÕ malzeme ve ezber yöntemiyle eksiksiz olarak toplanÕp Hz. Ebû Bekir’e teslim edilmiútir. øki kapak arasÕndaki bu derleme “Mushaf/kitap” adÕnÕ almÕútÕr.172 3.5.2.Cem‘u’l-Hadîs Faaliyetinin Ömer b. Abdilazîz’in KanunlaútÕrma Teúebbüsü AçÕsÕndan Analizi: Hadisin Tedvîni Çerçevesinde Hz. Peygamber’in “Herhangi bir ihtilâfla karúÕlaútÕ÷ÕnÕzda size düúen görev, benim sünnetime ve hulefâ-yi râúidînin sünnetine uymaktÕr.”173 hadisinde ihtilaflarÕn çözümünde Kur’an ve Sünnet’ten sonra “hulefâ-yi râúidîn” de önerilir. Resûlullah Vedâ hutbesinde de “Ey müminler! Size iki emanet bÕrakÕyorum. Onlara sÕmsÕkÕ sarÕldÕ÷ÕnÕz takdirde bir daha asla olarak bk. Mebrure Tosun, “Sümer, Babil ve Asurlularda Hukuk”, Türk Tarih Kurumu Belleten, 37/148 (1973), 557-581; HÕfzÕ Veldet Velidedeo÷lu, “KanunlaútÕrma Hareketleri ve Tanzimat”, Tanzimat I, østanbul: y.y., 1940), 139-209; Halil ønalcÕk, “Bursa ùer‘iye Sicillerinde Fatih Sultan Mehmed’in FermanlarÕ”, Türk Tarih Kurumu Belleten, 11/44 (1947), 693-703). 169 bk. Özsunay, Medeni Hukuka Giriú, 51-87. 170 Buhârî, “Aতkâm”, 37; “Tefsîr”, 22/3; “FeĪâ‫ގ‬ilü’l-঱ur‫ގ‬ân”, 3. 171 Buhârî, “Bed‫ގ‬ü’l-vaতy”, 5, “FeĪâ‫ގ‬ilü’l-঱ur‫ގ‬ân”, 7, “ø‫ޏ‬tikâf”, 17, “MenâলÕb”, 25; Müslim, “FeĪâ‫ގ‬il”, 50, “FeĪâ‫ގ‬ilü’ৢ-ৢaতâbe”, 98, 99; øbn Hacer, Fet‫ۊ‬u’l-bârî (Bulak: y.y., 1300/1882), 8/39-41. 172 Buhârî, “FeĪâ‫ގ‬ilü’l-঱ur‫ގ‬ân”, 3, 4, “Tevbe”, 20. 173 øbn Hanbel, Müsned, 4/126, 127; øbn Mâce, “Muলaddime”, 6. 302 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I yolunuzu úaúÕrmazsÕnÕz. Bunlar, Allah’Õn kitabÕ Kur’an ve peygamberinin sünnetidir.”174 hitabÕnda bulunmuútur. Hulefâ-yi râúidînin ilki Halife Hz. Ebû Bekir, Kur’an’Õn toplanmasÕ iúini tamamladÕktan sonra hadisleri derlemek için bir çalÕúma baúlatÕr. Hz. Âiúe’den nakledildi÷ine göre Ebû Bekir bir gece 500 civarÕnda hadis ihtiva eden sahîfesini yakar. Bunun sebebini soran Âiúe’ye sahîfesinde güvenilir kimselerden aldÕ÷Õ hadislerin bulundu÷unu, ancak bunlarÕn Hz. Peygamber’in sözlerini onun a÷zÕndan çÕktÕ÷Õ úekilde nakledip etmediklerini bilemedi÷ini belirterek bu sorumlulu÷u almaktan çekindi÷ini söylemiútir.175 Bu hususta Hz. Ömer’in tutum ve davranÕúÕ da mesajlarla doludur. Hz. Ömer, hadislerin tedvîni konusunu sahâbeyle istiúare ederek olumlu bulduklarÕnÕ görmüútür. Fakat Hz. Ömer, insanlarÕn hadisle daha çok meúgul olup, Kur’an’Õ ihmal edece÷inden endiúe edip bu teúebbüsünden vazgeçer.176 Hz. Ömer, hadislerin tedvinini resmi bir icraat olarak gördü÷ü halde, insanlarÕn sosyal hayatta pratik de÷eri olan, amel edilebilir ve hukukî nitelik arzeden sünen türü rivayetler yerine amel edilmeyen rivayetlerle meúgul olaca÷Õndan kaygÕ duydu÷u gözlenebilir. Hz. Ömer’den sonra ortaya çÕkan siyasî temelli karÕúÕklÕk ve kargaúalarsa, bu konunun tekrar gündeme gelmesine imkân vermemiútir. Hulefâ-yi râúidîn dönemindeki teúebbüsler de dahil olmak üzere hadislerin tedvinine dair kanunlaútÕrma/taknîn faaliyet ve teúebbüsleri hem hicrî ikinci asÕr öncesi hem ikinci asÕrda hem de akabinde sürmüútür. Sonraki dönemlere bakÕldÕ÷Õnda kanunlaútÕrma olgusunun hicrî ikinci asÕrdaki dinî-hukukî muhtevasÕnÕn takip edildi÷i gözlenmektedir ki bu asrÕn kurucu vasÕflarÕndan biridir. Hemen ikinci asra girilirken hadislerin tedvînine dair vuku bulan bir örnekle konu somutlaútÕrÕlabilir: Ömer b. Abdülazîz (ö. 101/720), yönetime geldi÷inde hadis uyduranlarÕn ço÷aldÕ÷ÕnÕ görüp, büyük âlimlerin vefatÕndan sonra hadislerin zayi olaca÷Õ endiúesiyle tedvini resmen baúlatmÕútÕr. Bu tedvin/kanunlaútÕrmanÕn mahiyeti, ezberlenen ve bir yere kaydedilen hadislerin yazÕlarak bir araya getirilmesidir. Bu esnada bazÕ âlimleri DÕmaúk’a davet etmiú, bazÕlarÕyla do÷rudan yahut valileri aracÕlÕ÷Õyla yazÕúarak bilgilerinden yararlanmÕútÕr. Bu âlimler arasÕnda Medine Valisi Ebû Bekir b. Hazm (ö. 120/738) ve øbn ùihâb ez-Zührî (ö. 124/742), öne çÕkmÕútÕr. Ebû Bekir b. Hazm elindeki yazÕlÕ hadislere yenilerini ilâve ederek hacimli bir kitap oluúturmuútur. Zührî de hadisleri Emevî Halifesi Ömer b. Abdülazîz’in emriyle resmen tedvin eden âlimdir.177 Bu çerçevede Ömer b. Abdülazîz, valilere, Medine halkÕna, tanÕnmÕú âlimlere ve bu arada Medine valisi ve kadÕsÕ Ebû Bekir b. Hazm’a gönderdi÷i yazÕda âlimlerin ölüp gitmesiyle hadisin yok olmasÕndan endiúe duydu÷unu, bu sebeple Hz. Peygamber’in hadis ve sünnetinin araútÕrÕlÕp yazÕlmasÕnÕ istedi÷ini ifade etmiútir.178 Tedvîn döneminde âlimlerin ço÷u, tesbit devrindeki gelene÷e uyup Hz. Peygamber’den intikal eden ahkâmla ilgili merfû hadisleri toplarken Zührî, fiilî sünnetleri de kaydedip, bunlara sahâbe kavillerini de ilâve etmiútir.179 Bu muhteva, hadis anlayÕúÕnda yeni bir çÕ÷ÕrdÕr. Yine Zührî’nin özellikle ahkâm âyetleri ve nâsih mensuha dair görüúleri birçok tefsirde yer alÕr.180 AshabÕn fetvalarÕnÕ sünnet oldu÷u düúüncesiyle yazan, hatta duydu÷u her rivayeti kaydetti÷i çok sayÕda kitaba sahip bulunan Zührî, ulaúabildi÷i hadisleri derleyerek halifeye göndermek suretiyle onun emirlerini ilk uygulayan muhaddistir. Ömer b. Abdülazîz øbn Hanbel, Müsned, 7/ 307, 330, 376; Buhârî, “ণac”, 132, “MeƥƗzî”, 78; Müslim, “ণac”, 147. Zehebî, Teܴkiretü’l-‫ۊ‬uffâܲ (Haydarâbâd: y.y., 1375-88/1955-58), 1/5. 176 Abdürrezzâk es-San‘ânî, el-Mu‫܈‬annef, núr. Habîbürrahman el-A‘zamî (Beyrut: y.y., 1403/1983), 11/257-258. 177 Ebû Yûsuf Ya‘knjb el-Fesevî, Kitâbü’l-Maҵrife ve’t-târî‫ې‬, núr. Ekrem Ziyâ el-Ömerî (Ba÷dad: y.y., 139496/1974-76), 1/644-645; øbn Sa‘d, e‫ܒ‬-ܑabaۘƗtü’l-kübrâ, 7/345. 178 Buhârî, “‫ޏ‬ølim”, 34; Hatîb el-Ba÷dâdî, Taۘyîdü’l-ҵilm, núr. Yûsuf el-Iú (DÕmaúk: y.y., 1974), 106. 179 Abdürrezzâk es-San‘ânî, el-Mu‫܈‬annef, 11/258-259. 180 Hâris Süleyman ed-Dârî, el-ømâmü’z-Zührî ve es֔ eruhû fi’s-sünne (Musul: y.y., 1405/1985), 165-172. 174 175 303 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I de toplanan hadisleri ço÷altarak çeúitli bölgelere göndermiútir. Nitekim hadislerin tesbit ve tedvîni øslâm’Õn ilk dönemlerinde baúlayÕp hicrî ikinci asrÕn ilk yarÕsÕnda tamamlanmÕútÕr.181 3.5.3.Zeyd b. Alî el-Kureúî’nin el-Mecmûҵu’l-fÕۘhî AdlÕ Eserinin KanunlaútÕrma Tekni÷i AçÕsÕndan Analizi: FÕkhÕn Tedvîni Çerçevesinde Zeyd b. Alî el-Kureúî (ö. 122/740), Hz. Hüseyin’in torunu olup, Zeydiyye mezhebinin imamÕ olarak kabul edilir.182 Kendisine nisbet edilen el-Mecmûҵu’l-fÕۘhî, fÕkÕh alanÕnda tedvin edilen ilk eserdir.183 Bu eseri øtalyan úarkiyatçÕ Eugenio Griffini (1878-1925) Corpus luris di Zaid b. ҵAlƯ adÕyla ilk defa neúretmiútir. Bu eser, “Zeyd b. Ali’den gelen rivayetleri ihtiva etmesinden dolayÕ el-Müsned olarak da adlandÕrÕlan eser klasik fÕkÕh sistemati÷inin ibâdât, muâmelât ve uknjbâttan oluúan üçlü tasnifi çerçevesinde bütün konularÕ ele alan bir fÕkÕh kitabÕ (el-Mecmûҵu’l-fÕۘhî), aynÕ zamanda 218 hadisle Hz. Ali’ye ait 320 ve Hz. Hüseyin’e ait iki olmak üzere toplam 322 haberi ihtiva eden bir hadis mecmuasÕdÕr (el-Mecmûҵu’l-‫ۊ‬adîs֔ î). Bu iki mecmuanÕn bir araya getirilmiú úekline el-Mecmûҵu’l-kebîr denilmektedir. Ancak fÕkÕh ve hadis kÕsÕmlarÕ birbirinden ayrÕlmÕú olmayÕp bölümlerde hadislere, haberlere ve fÕkhî hükümlere beraberce yer verilir.”184 3.5.4.øbnü’l-Mukaffa‘Õn Risâle fi’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬âbe AdlÕ Eserinin KanunlaútÕrma Tekni÷i AçÕsÕndan Analizi: Devlet AygÕtÕ ve Bürokrasi Çerçevesinde Mütercim, edip ve kâtip vasfÕyla öne çÕkan øbnü’l-Mukaffa‘ (ö. 142/759), eski Fars ilim ve siyaset gelene÷ini bilmesi, bürokratik tecrübesi dolayÕsÕyla siyasî meselelere nüfûzu ve ÕslahatçÕ tavrÕyla øslâm düúünce tarihinin özgün úahsiyetlerindendir. Telif ve tercüme eserleri topluca de÷erlendirildi÷inde øbnü’l-Mukaffa‘Õn çalÕúmalarÕnÕ özellikle siyaset, e÷itim ve ahlâk alanlarÕnda yo÷unlaútÕrdÕ÷Õ görülür. øbnü’l-Mukaffa‘Õn fikrî çabasÕ daima akÕlcÕ, gerçekçi ve tenkitçi bir tavÕr çerçevesinde geliúmiútir. Bütün eserleri geniú øslâm ülkesi ve devletinin içinde bulundu÷u içtimaî, siyasî ve kültürel meselelerin çözümü için önerilmiú bir Õslahat projesinin parçalarÕ olarak görülebilir. Reformcu düzenlemeler için “yönetilenlerin esenli÷i, ülkenin bayÕndÕrlÕ÷Õ, hÕyanetin ve despotizmin engellenmesi” 185 úeklinde hedefler öngören øbnü’l-Mukaffa‘a göre, “üç türlü devlet biçimi vardÕr: a) Dine dayalÕ devlet. Bu en iyi ve en güvenli devlettir; çünkü herkes, dinin leh ve aleyhlerinde düzenledi÷i úeye rÕzâ göstermiú durumdadÕr. DolayÕsÕyla dine dayalÕ devlet hem bir hukuk devleti hem de rÕzâ (karúÕlÕklÕ anlaúma) devletidir. b) Güce dayalÕ devlet. Bu devlette güçlünün iktidarÕnÕ pekiútirme gayreti karúÕsÕnda daima güçsüzlerin muhalefeti söz konusu olacak, fakat güçlünün tedbirleri yanÕnda güçsüzün muhalefeti hiçbir úey ifade etmeyecektir. c) Keyfî idare. Bu idarenin hâkim oldu÷u devletin herhangi bir hukuk ve iktidar ilkesinden mahrum oldu÷u için uzun ömürlü olmasÕ mümkün de÷ildir.”186 øbnü’l-Mukaffa‘Õn Risâle fi’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬âbe adlÕ eseri, “Halife Mansûr’a hitaben yazÕlmÕú siyasî, idarî, askerî, malî, adlî ve ictimaî aksaklÕklarÕ ve bunlarÕn çözümüne dair tavsiyeleri, sarayÕn iç sorunlarÕnÕ, halifenin vezir, vali ve emirlerin seçiminde dikkat etmesi gereken hususlarÕ, halkÕn saraydan beklentilerini açÕk ve cesur bir dille ifade eden Õslahat programÕ niteli÷inde øbn Sa‘d, e‫ܒ‬-ܑabaۘƗt, 1/497-498, 500; øbn Abdülber, Câmiҵu beyâni’l-ҵilm, 1/331; M. Mustafa el-A‘zamî, ølk Devir Hadis EdebiyatÕ, çev. Hulûsi Yavuz (østanbul: y.y., 1993), 19-161, 191-263; a.mlf., Menhecü’n-naলd ‫ޏ‬inde’l-muতaddis࡮ în (b.y.: Mektebetü’l-kevser, 1410/1990), 127-149; M. Acâc el-Hatîb, es-Sünne ۘable’ttedvîn (Beyrut: y.y., 1400/1980), 249-254, 293-382, 489-500. 182 Köse, “Zeyd b. Ali”. 183 bk. M. Acâc el-Hatîb, es-Sünne ۘable’t-tedvîn, Kahire 1963, s. 364-372; Yusuf Ziya KavakcÕ, Suriye-Roma Kodu ve øslâm Hukuku: Macmnjҵ al-FÕۘh Sistemati÷ile, Ankara: y.y., 1975. Yusuf Gökalp, Zeydilik ve Yemen’de YayÕlÕúÕ (Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2006), 32-51. 184 Köse, “Zeyd b. Ali”. 185 øbnü’l-Mukaffa‘, Risâle fi’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬âbe (Beyrut: y.y., 1409/1989), 322. 186 øbnü’l-Mukaffa‘, el-Edebü’‫܈‬-‫܈‬agƯr (Beyrut: Dâru SâdÕr, ts.), 73. 181 304 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I önemli bir mektup”187 olup, muhteva olarak “Halife Mansûr dönemindeki siyasî úartlarÕn dikkatli gözlemiyle kaleme alÕnmÕú bir Õslahat projesidir. Halife Mansûr’un iktidara geldi÷i 136 (754) yÕlÕ ile øbnü’l-Mukaffa‘Õn ölüm tarihi arasÕnda yazÕlmÕú oldu÷u tahmin edilen bu risâle, Abbâsî yönetiminin ilk devirlerinde yaúanan ülke sorunlarÕna çözüm önerilerini içermekte olup bizzat halifeye hitaben kaleme alÕnmÕútÕr. Risâlenin perspektifi, el-Edebü’‫܈‬‫܈‬aƥƯr’in giriúinde de vurgulanan insanlarÕn dünya ve âhiret esenli÷idir.188 Risâlede,189 dönemin içtimaî ve siyasî meselelerinin aúÕlmasÕ için ortaya konulan önerilerin baúlÕcalarÕna göre Irak’taki Horasan ordusu sÕkÕ bir din e÷itiminden geçirilerek aralarÕnda inanç ve görüú birli÷i sa÷lanmalÕ, malî ve askerî görevlerin birbirine karÕúmamasÕna önem verilmeli, arazi vergisi toplama iúinde askerin istihdam edilmesi uygulamasÕndan vazgeçilmeli, askerin maaúÕ düzenli ödenmeli, Horasan ve civar eyaletler için bir istihbarat servisi kurulmalÕdÕr. Öte yandan halifenin konumu dinî hükümler bakÕmÕndan açÕk seçik tanÕmlanmalÕdÕr. Çünkü Allah’a itaat etmeyene itaat edilmeyece÷i úeklindeki hüküm istismar edilerek siyasî otorite bakÕmÕndan kargaúa ortamÕ hazÕrlanabilir. Buna karúÕlÕk siyasî otoritenin dinî ölçüleri hiçe sayan keyfilikleri de mâzur görülemez. Yönetilenler bakÕmÕndan ilkesiz bir teslimiyet anlayÕúÕ yanlÕútÕr. Sonuçta hem ilkeler korunmalÕ hem de siyasî kargaúa önlenmelidir. Bu dengeyi sa÷layacak âmil ise yönetim ve itaatin dine ve akla uygunlu÷udur. øbnü’l-Mukaffa‘, dinî hükümlerin akÕlcÕ tatbikatÕyla ilgili olarak bir hukuk reformunu da úart görmektedir. Zira farklÕ bölgelerde farklÕ hukuk uygulamalarÕnÕn mevcudiyeti ciddi problemler do÷urmaktadÕr. Bunun için halife, hukuk sisteminin sahih dinî verilere dayalÕ olarak akÕlcÕ bir yaklaúÕmla kodifikasyonu iúine giriúmeli, bir standart hukuk metni (kitâb câmi‘) ortaya koymalÕdÕr.”190 Nitekim øbnü’l-Mukaffa‘, Emevîler’in son ve Abbâsîler’in ilk dönemlerinde üst düzey yönetici olarak devlet görevinde bulunmasÕ, øslâm toplumlarÕndaki problemleri görmesini temin etmiú ve bu do÷rultuda ÕslahatçÕ tutum ve davranÕú geliútirmiútir. Meselâ Bu do÷rultuda øbnü’l-Mukaffa‘, “Hîre bölgesinde adam öldürme ve zina suç sayÕlmazken, bu iki eylem Kûfe’de suç olarak kabul edilmektedir. Bu farklÕlÕklar ve görüú ayrÕlÕklarÕ, Kûfe içinde bile mevcuttur. Hatta Kûfe’nin bir tarafÕnda helal olan bir mesele, baúka bir tarafÕnda haram sayÕlmaktadÕr. Öyle ki bütün bu farklÕlÕklar, müslümanlarÕn kanlarÕ ve mahremiyetlerini ilgilendiren alanlarda dahi uygulanmaktadÕr.”191 ifadeleriyle standart hukuk metninin (kitâb câmi‘) anlama ve önemini vurgulamaktadÕr. 3.5.5.ømam Mâlik’in el-Muva‫ܒܒ‬aҴÕnÕn KanunlaútÕrma AçÕsÕndan Analizi ømam Mâlik, Mâlikî mezhebinin imamÕ olup, büyük müctehidlerdendir. ølim ve kültür hayatÕndaki mevcut ihtilaflara ilâveten øslâm co÷rafyasÕnÕn fetihlerle geniúlemesinin bunlarÕ daha da arttÕrdÕ÷ÕnÕ ve bunlarÕn izalesinin gerekli oldu÷unu düúünmektedir. Çünkü yeni kültür medeniyetlerin birço÷unun ana dillerinin Arapça olmamasÕ ve øslâmî ilimleri yeterince kavramamalarÕ, Kur’an’Õn okunmasÕ ve anlaúÕlmasÕ hususunda bir takÕm problemleri do÷urmuútur. Üstelik böyle bir zeminde, kökleri tâbiûn dönemine uzanan muhtelif fikrî, metodolojik, itikadî ve siyasî/ideolojik farklÕlÕklarÕ barÕndÕran mezhep ve fÕrkalarÕn teúekkülü ve sistemleúmesi söz konusudur. Bunlar, görüúlerini ispatlamak için öncelikle Kur’an’a baúvurmuúlar ve onu kaynak göstermiúlerdir.192 ømam Mâlik, metodolojik ihtilaflar dahil øsmail Durmuú, “øbnü’l-Mukaffa”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). øbnü’l-Mukaffa‘, el-Edebü’‫܈‬-‫܈‬agƯr, 11-12. 189 øbnü’l-Mukaffa‘, Risâle fi’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬âbe,309-323. 190 ølhan Kutluer, “øbnü’l-Mukaffa”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). (özet ve tasarrufla). 191 Mustafa Demirci, “Emevilerden Abbasilere Geçiú Sürecinin Bir TanÕ÷Õ: Abdullah øbn Mukaffa ve Risâle fi’‫܈‬‫܈‬a‫ۊ‬âbe’si”, Dokuz Eylül Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 21 (2005), 139. 192 bk. Muhammed b. Ahmed el-Makdisî, A‫ۊ‬senü’t-teۘƗsîm fî maҵrifeti’l-eۘƗlîm, núr. M. J. de Goeje (Leiden: y.y., 1877), 37-43; M. Halîl Zeyn, Târî‫ې‬u’l-fÕraۘi’l-øslâmiyye (Beyrut: y.y., 1405/1985), 85-107; Muhammed Ebü’l-Ecfân, “Münâৢaratü’l-me਎heb ve es࡮ eruhe’l-‫ޏ‬ilmî”, Mecelletü Câmiҵati’z-Zeytûne 1 187 188 305 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I olmak üzere adÕ geçen ihtilaf ve münakaúalarÕn büyük bir kÕsmÕnÕn Medine halkÕnÕn tatbikatÕnÕ ve teúrîî bir meseledeki ittifakÕnÕ ifade eden “amel-i ehl-i Medîne/Medine ehlinin ameli (uygulamasÕ)” teknik ve yöntemiyle izale edilece÷i kanaatini taúÕr.193 Tahsil etti÷i ilim perspektifinden bakÕldÕ÷Õnda bu fikir ve tesbitinin tabii oldu÷u gözlenebilir. Nitekim bu hususta hocasÕ Rebîa b. Ebî Abdirrahmân’dan (ö. 136/753), “Bin kiúinin bin kiúiden nakli, bence bir kiúinin bir kiúiden nakline göre daha iyidir.” sözü nakledilir ki bu anlayÕúÕn örnekleri sahâbe dönemine kadar götürülmektedir. Meselâ Hz. Ömer’in hilâfeti döneminde Medine’de kadÕlÕk yapan Ebü’d-Derdâ’ (ö. 32/652), bazÕ kiúilerin kendisinin de kabul etti÷i bir görüúün hilâfÕna bir hadis iúittiklerini söyleyince onlara “Ben de aynÕsÕnÕ duydum, ama Medine ameli bunun aksini göstermektedir.” úeklinde karúÕlÕk vermiútir.194 ømam Mâlik amel-i ehl-i Medîne tekni÷ini öncelemenin yanÕnda el-Muva‫ܒܒ‬aҴ adlÕ eserini de söz konusu “icmâ” zemininin oluúturulmasÕ için telif etti÷i söylenebilir. Nitekim Mâlikî literatüründe nakillerde “amel”, fÕkÕh usulü kitaplarÕnda ise “icmâ” kavramlarÕ yaygÕn olarak kullanÕlÕr. ømam Mâlik hem kendisinden yaklaúÕk bir asÕr önce dile getirilen ve literatürde “amelü ehli’l-Medîne” ile “icmâu ehli’l-Medîne” tabirleriyle birbirinin yerine kullanÕlan bu tekni÷i yaygÕn úekilde iúletmekle kalmaz, e÷er bu tekni÷e ters düúüyorsa, bizzat kendinin rivayet etti÷i hadislerin hilafÕna amele göre hüküm oluúturmuútur.195 Bu perspektiften elMuva‫ܒܒ‬aҴ adlÕ eserine bakÕldÕ÷Õnda, hadislerin yanÕnda Medine halkÕnÕn uygulamasÕnÕ içeren sahâbe görüúlerini ve tâbiûnun fetvalarÕnÕ ihtiva etti÷i görülür ki ismi de bu muhtevayÕ yansÕtÕr; zira “el-Muva৬৬a‫”ގ‬, gözden geçirilip ayÕklanan, kolayca anlaúÕlan, üzerinde fikir birli÷i edilen kitap anlamÕna gelmektedir. Ebû Ca‘fer el-Mansûr’un teklifiyle telifine baúlanÕp 159’da (776) tamamlanan el-Muva‫ܒܒ‬aҴÕn, kitab ve bab tertibinde göre tasnif edilen ilk eser oldu÷u kabul edilmektedir.196 Ebû Ca‘fer el-Mansûr’un -ve daha sonra Mehdî-Billâh ile Hârûnürreúîd’in- eserin nüshalarÕnÕ ço÷altÕp ülkenin her yanÕna göndermek ve hukukî uygulamalarda esas alÕnmasÕnÕ sa÷lamak istedi÷ini söylemesi üzerine ømam Mâlik’in bunu do÷ru bulmadÕ÷Õ, øslâm toplumlarÕna da÷ÕlmÕú olan sahâbenin Resûl-i Ekrem’den ö÷rendikleri farklÕ uygulamalarÕ rivayet ettiklerini ve oralarda bunlarÕn esas alÕndÕ÷ÕnÕ belirterek halifeyi bu düúüncesinden vazgeçirdi÷i bilinmektedir.197 Nitekim benzer bir yaklaúÕmla Halife Reúîd’in Medine ameline aykÕrÕ olan fÕkhî uygulamalarÕn önlenmesi konusundaki teúebbüsüne bizzat karúÕ çÕkÕp, bunu “Hz. Peygamber’in ashabÕ de÷iúik beldelere da÷ÕlmÕútÕr. Her bir grubun nezdinde di÷erlerinde bulunmayan bilgi vardÕr.”198 úeklinde izah etmiútir.199 3.5.6.Ebû Analizi Yûsuf’un Kitâbü’l-‫ې‬arâc’ÕnÕn KanunlaútÕrma AçÕsÕndan (1412-13/1992), 129-161; Ahmed Hassan, øslâm Hukukunun Do÷uúu ve Geliúimi, çev. Ali Hakan Çavuúo÷lu & Hüseyin Esen (østanbul: y.y., 1999), 50-55; Wael Hallaq, “Min Me਎âhibi’l-emৢâr ve’l-eলƗlîm ile’l-me਎âhibi’l-fÕলhiyyeti’ú-úaপৢiyye”, el-øctihâd 15/57-58 (2003), 33-67. 193 Muhammed Ebû Zehre, ømâm Malik, çev. Osman Keskio÷lu (Ankara: y.y., 1405/1984), 214. 194 øbn Abdülber en-Nemerî, el-østîҵâb fî maҵrifeti’l-a‫ۊ܈‬âb (Kahire 1328/1910), 3/15-18; 4/59-61; 195 bk. øbn Kayyim, øҵlâmü’l-muvaۘۘÕҵîn 2/381-396; Ebû Zehre, ømâm Malik, 232; Ömer b. Abdülkerîm elCîdî, el-ҵÖrf ve’l-ҵamel fi’l-meܴhebi’l-Mâlikî ve mefhûmühümâ ledâ ҵulemâҴi’l-Maƥrib (Rabat: y.y., 1404/1984), 295-296. 196 øyâz b. Mûsâ b. øyâz, Tertîbü’l-medârik ve taۘrîbü’l-mesâlik li-maҵrifeti aҵlâmi meܴhebi’l-ømâm Mâlik, núr. Ahmed Bekîr Mahmûd (Beyrut: y.y., 1387-88/1967-68), 1/193. 197 øbn Abdülber, el-øntiۘƗҴ fî feĪâҴili’l-eҴimmeti’s֔ -s֔ elâs֔ eti’l-fuۘahâҴ, núr. Abdülfettâh Ebû Gudde (Beyrut: y.y., 1417/1997), 80-81; Süyûtî, Tezyînü’l-memâlik bi-menâۘÕbi seyyidinâ el-ømâm Mâlik (Kahire: y.y., 1325/1907), 71; Abdurrahman Abdülaziz el-KƗsÕm, el-øslâm ve Taۘnînü’l- A‫ۊ‬kâm (b.y.: y.y., 1977), 242. 198 øbn Kayyim, øҵlâmü’l-muvaۘۘÕҵîn, 2/382-383. 199 bk. ømam Mâlik, el-Muva৬৬a‫ގ‬, núr. TakÕyyüddin en-Nedvî (DÕmaúk-Beyrut: y.y., 1412/1991), Abdülfettâh Ebû Gudde’nin giriúi, 1/7-30. 306 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Ebû Hanîfe’nin önde gelen talebelerinden Ebû Yûsuf el-Kûfî (ö. 182/798), müctehid olmanÕn yanÕnda ilk kƗdÕlkudât/baúkadÕ vasfÕna sahiptir.200 Nitekim øslâm tarihinde ilk defa Hârûnürreúîd zamanÕnda Ebû Yûsuf’un kƗdÕlkudât tayiniyle yargÕ sisteminde hiyerarúik bir yapÕ ortaya çÕkmÕútÕr. Esasen Abbâsîler devri, fÕkhÕn olgunluk ça÷ÕdÕr. ùöyle ki “Abbâsî Halifesi Hârûnürreúîd yargÕyÕ daha ba÷ÕmsÕz bir kurum yapmak, ülkede hukukî istikrarÕ ve hukuk güvenli÷ini sa÷lamak ve merkeziyetçi bir yönetim kurmak gibi amaçlara yönelik olarak kƗdÕlkudâtlÕk kurumunu ihdas etmiú ve bu kurumun baúÕna Ebû Yûsuf’u getirmiúti. KƗdÕlkudâtlÕk zamanla kurumsallaútÕ ve di÷er kadÕlarÕ tayin ve azletme, kararlarÕnÕ denetleme yetkisi ile donatÕldÕ.”201 Ebû Yûsuf, bu tecrübelerle müstesna eserler kalem almÕútÕr. Kitâbü’l‫ۏ‬arâc adlÕ eseri, øslâm fÕkÕh tarihinde malî hukuk sahasÕnda yazÕlan en önemli eserlerden biri olup bu alanda günümüze kadar ulaúan ilk teliftir. Müellifin, malî konular yanÕnda, muâmelât, ceza, idare ve devletler hukuku kapsamÕna giren çeúitli meseleleri ele alan eseri olup, bunlarÕn úer‘î esaslara göre düzenlenmesi hedeflenmiútir.202 Bu temelde Kitâbü’l-‫ۏ‬arâc de÷erlendirildi÷inde “Halife Hârûnürreúîd’in talebi üzerine hazÕrlandÕ÷Õ rivayet edilmekle birlikte kimli÷i zikredilmeyen bir halifeye yönelik bir hitapla baúlamaktadÕr. Müellifin emîrü’l-mü’minînin kendisinden haraç, uúûr, sadaka (zekât), cevâlî gibi vergiler ve di÷er hususlarda bilip uygulamakla mükellef oldu÷u kurallarÕ ihtiva eden bir kitap hazÕrlamasÕnÕ istedi÷ine dair ifadelerinden halifenin vergi hukukunun kodifikasyonu arzusunu taúÕdÕ÷Õ sonucu çÕkarÕlabilir.”203 3.5.7.Muhammed b. Hasan KanunlaútÕrma AçÕsÕndan Analizi eú-ùeybânî’nin es-Siyerü’l-kebîr’inin Muhammed b. el-Hasen eú-ùeybânî, Ebû Hanîfe’nin önde gelen talebelerinden olup, Hanefî mezhebinin görüúlerini kayÕt altÕna alan bir müctehiddir. Kitâbü’s-Siyer ve’l-‫ې‬arâc ve’l-ҵuúr min kitâbi’l-A‫܈‬l el-maҵrûf bi’l-Mebsû‫ܒ‬, øslâm devletler hukukuna dair eseri olup, hukuk tarihinde devletler hukuku meselelerini ele alan ilk kapsamlÕ eser olarak bilinir. Esasen fÕkÕh kitaplarÕnÕn devletler hukuku hükümlerini içeren bölümü “siyer” olarak adlandÕrÕlÕr. øslâm tarihinde ùeybânî’den önce bu içerikle “siyer” terimi kullanÕlÕp, bazÕ yönleri aynÕ isimle kitaplaútÕrÕlmÕúsa da onun bu eseri, konunun bütün boyutlarÕnÕ kuúatmasÕ ve sistematik bir tarzda ele almasÕ dolayÕsÕyla sadece fÕkÕh de÷il genel hukuk tarihinde de bir ilktir.204 Gerek bu tarihî önceli÷i gerekse içeri÷i ve ilgili literatüre etkisi dolayÕsÕyla müellifi ùeybânî’ye devletler hukukunun kurucusu unvanÕnÕ kazandÕrmÕú,205 AvrupalÕ bilim adamlarÕnca Shaybani Society of International Law adlÕ bir kurum açÕlmasÕnÕ sa÷lamÕútÕr.206 II. Mahmud’un emriyle Türkçe’ye çevrilmiú, Mehmed Münîb AyÕntâbî tarafÕndan yer yer geniúletilerek yapÕlan çeviri, Arapça aslÕndan doksan iki yÕl önce Terceme-i ùerh-i Siyeri’lkebîr ismiyle 1241’de (1825) iki cilt halinde østanbul’da yayÕmlanmÕútÕr. Alay müftüleri ve tabur imamlarÕ tarafÕndan subaylara ve askerlere ders kitabÕ olarak okutulan eser, OsmanlÕ askerlerinin Avrupa devletleriyle savaúlarÕnda uyacaklarÕ kurallar için temel kitap kabul edilmiútir.207 Nitekim “Eser a÷ÕrlÕklÕ olarak devletler umumi hukuku kapsamÕna giren konularÕ bk. øbn Hacer, Refҵu’l-i‫܈‬r ҵan ۗu‫ڲ‬âti MÕ‫܈‬r, núr. Ali M. Ömer (Kahire: y.y., 1418/1998), 418, 460. Fahrettin Atar, “Kazâ”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 202 Meselâ bk. Ebû Yûsuf, el-‫ۏ‬arâc, núr. Ahmed Abîd el-Kübeysî (Ba÷dad: y.y., 1973-75), 1/189-194, 208-213, 307-312, 330-335; 2/189-203. 203 Cengiz Kallek, “Kitâbü’l-Harâc”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 204 Ahmet Yaman, “Siyerü’l-Kebîr”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 205 Ahmet Yaman, “Siyer”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 206 bk. Serahsî, ùer‫ۊ‬u’s-Siyeri’l-kebîr, núr. Selâhaddin el-Müneccid & Abdülazîz Ahmed (Kahire: y.y., 1958-71), neúredenin giriúi, 1/14; Muhammed b. Ahmed ed-DesûkƯ, el-ømâm Mu‫ۊ‬ammed b. ‫ۉ‬asan eú-ùeybânî ve es֔ eruhû fi’l-fÕۘhi’l-øslâmî (Katar: y.y., 1987), 343-344; AydÕn Taú, ømam Muhammed’in Hukuk AnlayÕúÕ (Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2003), 44-47. 207 Taú, ømam Muhammed’in Hukuk AnlayÕúÕ, 48. 200 201 307 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ihtiva etmektedir. Bu çerçevede sÕnÕr boylarÕnda ikamet etmenin ve serhadde askerlik yapmanÕn faziletine iliúkin rivayet ve yorumlarla baúlayan kitap ordu kumandanlarÕnÕn uymasÕ gereken kurallarÕ, asker sevketmenin esaslarÕnÕ, bayrak ve flama kullanÕmÕnÕ, savaúa fiilen baúlamadan önce düúmana øslâm ve barÕú ça÷rÕsÕnda bulunmayÕ, savaú sÕrasÕnda geçerli olacak strateji ve hükümleri, eman ve diplomatik iliúkileri, fey-ganimet ve esirlere dair hükümleri, milletlerarasÕ tahkim ve anlaúmalarÕ ele almaktadÕr. Bununla birlikte yer yer yabancÕlar hukuku, kanunlar ihtilâfÕ ve vatandaúlÕk hukukunu ilgilendiren ayrÕntÕlara da giren eser bu özelli÷iyle kÕsmen devletler hususi hukuku konularÕnÕ da içermektedir. AyrÕca kitapta irtidad, öúür ve cizye gibi siyer gelene÷ine özgü konulara de÷inilmekte, devletler hukukuyla do÷rudan ilgisi bulunmayan bazÕ konularÕn da müstakil baúlÕklar altÕnda incelendi÷i görülmektedir.”208 3.5.8.Tefsirin Tedvininin KanunlaútÕrma AçÕsÕndan Analizi: Tefsir ølminin Özgün YapÕsÕ, øúlevi ve Müstakil Bir ilim Oluúu Çerçevesinde Tebeu’t-tâbiîn dönemi, tefsirin tedviniyle özdeúleúmiútir. Bu dönemde tefsir faaliyetlerinin tümünde oldu÷u gibi, Kur’an ilimlerinin geliúiminde de mühim bir merhaledir. Tefsir ilmi sahâbe ve tâbiîn dönemlerinde kÕsmen tedvin edilip yazÕlmakla beraber,209 tefsir faaliyetleri genellikle úifahen sürdürülmüútür.210 Bununla birlikte “Yeni bulgular, tefsir bilgisiyle ön plana çÕkan sahâbî Abdullah b. Abbas’Õn ve onun Saîd b. Cübeyr, Mücâhid b. Cebr ve økrime gibi ö÷rencilerinin tefsire dair bilgilerini ve ulaútÕklarÕ rivayetleri yazÕ ile tesbit ettiklerini göstermektedir. øbnü’n-Nedîm de ilk Kur’an tefsirlerini sayarken Mücâhid’in øbn Abbas’tan rivayet etti÷i bir kitaptan söz etmektedir. Bunlardan Mücâhid b. Cebr’e nisbet edilen ve en azÕndan bir kÕsmÕnÕn ona aidiyetinde úüphe bulunmayan bir tefsir günümüze ulaúmÕútÕr ve eserin onun ö÷rencileri tarafÕndan derlendi÷i kabul edilmektedir. øbn Abbas’Õn tefsir rivayetlerini Ali b. Ebû Talha’nÕn derledi÷i ve ‫܇‬a‫ۊ‬îfetü ҵAlî b. Ebî ܑal‫ۊ‬a olarak tanÕnan bu rivayetlerin sonraki eserlere alÕndÕ÷Õ bilinmekle beraber söz konusu derleme zamanÕmÕza intikal etmemiútir. øbn Abbas’a isnat edilen Tenvîrü’l-miۘbâs (miۘyâs) min Tefsîri øbn ҵAbbâs adlÕ eser ise,211 kendisine aidiyeti konusunda bazÕ úüpheler bulunan Fîrûzâbâdî tarafÕndan derlenmiútir.”212 Bu çerçevede ilk olarak gerçekleútirilen tedvin faaliyetlerinin, Hasan Basrî (ö. 110/728), Katâde b. Diâme (ö. 117/735), ùu‘be b. Haccâc (ö. 160/776), Vekî‘ b. Cerrâh (ö. 197/812) ve Süfyân b. Uyeyne (ö. 198/813)213 gibi her biri aynÕ zamanda birer muhaddis olan bir kÕsÕm ulemanÕn, Hz. Peygamber, sahabe ve tâbiûndan nakledilen Kur’an tefsirine yönelik açÕklamalarÕ ve bilgileri bir araya toplama çalÕúmalarÕ oldu÷u söylenebilir. Kur’an’Õ baútan sona kadar et-Tefsîrü’l-kebîr adlÕ eseriyle tefsir eden ilk müfessir, MukƗtil b. Süleymân’dÕr (ö. 150/767). el-Vücûh ve’n-neܲâҴir, baúta olmak üzere Kur’an ilimlerine dair birçok eserinin yanÕnda ahkâm tefsirine dair telif etti÷i Tefsîrü’l-‫ې‬amsi miҴe âye mine’lۗurҴân adlÕ eserleri, tefsirin tedvininden öte, bu ilmin müstakil ve özgün bir ilim dalÕ oldu÷unu gösterir. MukƗtil b. Süleymân, et-Tefsîrü’l-kebîr’inde erken dönem tefsirini özgün yapÕsÕ ve iúlevi temelinde ortaya koyarak rivayet ve dirayet yöntemini birilikte kullanÕmÕú, böylece eser bazÕnda aklî tefsir yöntemini kullanan ilk müfessir kabul edilmiútir. Müfessir, tefsirdeki usulünü ahkâm tefsiri metodolojisinde de uygulayarak gerek et-Tefsîrü’l-kebîr gerekse Tefsîrü’l-‫ې‬amsi miҴe âye mine’l-ۗurҴân adlÕ eserlerindeki ahkâm âyetlerini Kur’an ve Sünnet merkezinde yorumlar. Bu çizgi ve çerçeve, sonraki müfessir ve fakihler için esas Ahmet Yaman, “Siyerü’l-Kebîr”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). bk. Ebû Abdillâh ùemsüddîn ez-Zehebî, Mîzânü’l-i‘tidâl fî nakdi’r-ricâl, núr. Ali M. el-Bicâvî (Kahire: Dâru ihyâi’l-kütübi’l-Arabiyye, 1963), 3/295; Mehmet Suat Merto÷lu, “Tefsir”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021); Karagöz, Tefsir Tarihi YazÕmÕ, s. 199-237. 210 bk. Cerraho÷lu, Tefsir Tarihi, 1/39-157. 211 Bulak: y.y., 1290. 212 Merto÷lu, “Tefsir”. 213 Subhî es-Sâlih, Mebâhis fî ulûmi’l-Kur’ân, 121. 208 209 308 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I alÕnmÕútÕr. øctihadÕn öne çÕktÕ÷Õ ahkâm tefsirini MukƗtil b. Süleymân üzerinden biraz açmak gerekirse, “Mükelleflerin ameline dair vaz‘î ve teklîfî hükümlerle alakalÕ olan ayetleri tefsir eden bir ilimdir.”214 olarak tanÕmlanan Ahkâm tefsirinin Kur’an’Õn nüzûl sürecine kadar götürülmesi mümkündür.215 Baúta Hz. Peygamber’in beyanlarÕ olmak üzere, sahâbe ve tâbiûn döneminde de fert ve toplumun dinî-amelî meseleleri Kur’an ve Sünnet merkezinde açÕklanmÕútÕr. Tebeu’t-tâbiîn döneminde MukƗtil b. Süleymân’Õn (ö. 150/767) telif etti÷i Tefsîrü’l-‫ې‬amsi miҴe âye mine’l-ۗurҴân’ÕnÕn müstesna olmasÕnÕn birincil nedeni de, henüz fÕkhÕn tedvin edilmedi÷i zaman diliminde kaleme alÕnmasÕ ve ahkâm tefsirinin Kur’an ve Sünnet merkezli yapÕlmasÕdÕr. Bu yüzden yeterince sistematik olmasa da, ahkâm tefsirinin prototip kayna÷Õ özelli÷i taúÕr.216 MukƗtil b. Süleymân, Tefsirin kaynaklarÕnÕ kullanÕp ahkâm âyetlerini Kur’an ve Sünnet ekseninde yorumlamÕú, bunlarda açÕk bir delil olmadÕ÷ÕnÕ düúündü÷ü durumlarda ise re’y ve ictihada baúvurup meselelerin çözümüne dair fÕkÕh üretir.217 Ahkâm tefsiri, itikadî-amelî mezhep mensubiyetinin teorik planda ifade edilmeye baúlandÕ÷Õ hicrî ikinci asrÕn ortalarÕna kadar umumiyetle bu özgünlü÷ünü korumuútur. Bu durum fÕkhî mezheplerin ahkâmü’l-Kur’ân alanÕnda ilk sistemli eserlerini telif etmelerine kadar sürer; zira bu esreler, mezheplerin görüúleri ve yöntemleri çerçevesinde telif edilmiútir. Nitekim mevcut bilgilere göre ahkâmü’l-Kur’ân’a dair ilk eser ømam ùâfiî (ö. 204/819) tarafÕndan hazÕrlanmÕútÕr.218 Kur’an’daki bazÕ ahkâm âyetlerinin tefsirini içeren bu eser, aynÕ zamanda bunlardan hüküm çÕkarma metodolojisini de ihtiva eder. Bu çizgi Tahâvî’nin (ö. 321/933) A‫ۊ‬kâmü’l-ۗurҴân’Õyla gelenekselleúmeye baúlamÕú ve Hanefîlerden Cessâs (ö. 370/980), ùâfiîlerden Kiyâ el-Herrâsî (ö. 504/1110) ve Mâlikîlerden Ebû Bekir øbnü’l-Arabî (ö. 543/1148), A‫ۊ‬kâmü’l-ۗurҴân adlÕ eserlerini yazmÕúlardÕr. Bunlardaki metodolojik farklÕlÕklar, hem tabii hem ilmîdir. Fakat Cessâs219 ve Kiyâ el-Herrâsî220 örneklerinde oldu÷u gibi, mezhep taassubu güdülmesi, ahkâm tefsiri gelene÷ine gölge düúürmüútür. Bir eser, ilmî/metodolojik hatalar barÕndÕrabilir ama müellifinin taassup gütmesi, ilim alanÕnÕn dÕúÕna çÕkÕlmasÕnÕ ifade eder ki bu ideolojik ve siyasî tutum ve davranÕúlara kadar evirilebilir. Bu zeminde rivayet tefsirlerinin yanÕnda baúlayan lugavî (filolojik) tefsir e÷ilimi, tefsir çalÕúmalarÕna ayrÕ bir hareketlilik kazandÕrmÕú, böylece tefsirde yeni bir dal ortaya çÕkmÕútÕr. Bunda øslâm toplumundaki fikrî geliúimin ve de÷iúimin büyük payÕ vardÕr. Önceleri Resûl-i Ekrem’in ve ashabÕn açÕklamalarÕ ile yetinen müslümanlar, øslâm’Õ kabul eden ve büyük ço÷unlu÷u Arap olmayan unsurlar dolayÕsÕyla yeni problemlerle karúÕlaúmaya baúlamÕútÕr. Kur’an’Õn nüzulüne úahit olmayan ve onun mânalarÕna ilk muhataplarÕ kadar nüfuz edemeyen müslümanlar, Kur’an kelimeleri ve ibarelerini yer yer konuldu÷u anlam dÕúÕnda kullanmaya baúlayÕnca dil âlimleri ø‘râbü’l-Kur’ân, garîbü’l-Kur’ân, Me‘âni’l-Kur’ân, mecâzü’l-Kur’ân, müúkilü’l-Kur’ân, vücûh ve nezâir türünden dil eksenli çalÕúmalar yapmÕútÕr. Bunlar, bir yandan Kur’an’Õn farklÕ bir tefsiri gibi kabul görürken öte yandan Kur’an’Õ yorumlayacak olanlar için kelimelerin ve âyetlerin anlam sÕnÕrlarÕnÕ belirleyen kaynaklar olarak görülmüútür. Tefsir tarihinin bu aúamasÕnda rivayetlere dayanan tefsir ile dil tahlilleri ve anlam geniúletmelerini içine alan re’y tefsiri, birlikte devam etmiútir.221 Bu çerçevede garîbü’lMuhammed Hâdî Ma‘rife, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn fî s֔ evbihi’l-ۘaúîb (Meúhed: el-Cami‘u’r-Razaviyye li’l‫ޏ‬Ulûmi’l-øslâmiyye, 1418/1997), 2/354; bk. Mevlüt Güngör, Kur’an Tefsirinde FÕkhî Tefsir Hareketi ve ølk FÕkhî Tefsir (østanbul: Kur’an KitaplÕ÷Õ, 1996), 51. 215 bk. Nûreddin Itr,ҵUlûmü’l-Kur’ân’il-Kerîm (DÕmaúk: Dârü’l-Hayr, 1993), 103. 216 bk. M. Fevzi Hamurcu, Mukâtil b. Süleyman ve ølk FÕkhî Tefsir (Ankara: Fecr YayÕnlarÕ, 2009), 145-154. 217 Konu ve örnekler için bk. MukƗtil b. Süleyman, Kitâbü Tefsîri’l-‫ې‬amsi miҴe âye mine’l-ۗurҴân, núr. Isaiah Goldfeld (Israel: Matbaatü Dâri’l-Meúrik, Bar Ilan University, 1980), 20-21; 14-17; 72-77; 98-103; 115118; 128-131 162-164; 187-190; 269-270. 218 ùâfiî, A‫ۊ‬kâmü’l-ۗurҴân, núr. Ebû Üsâme øzzet el-Attâr (Beyrut: y.y., 1400/1980). 219 Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, 3/104-109. 220 Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, 3/110-113. 221 Abdülhamit BirÕúÕk, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). 214 309 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Kur’ân, ahkâmü’l-Kur’ân, nâsih-mensuh, i‘râbü’l-Kur’ân, lügatü’l-Kur’ân, müteúâbihü’lKur’ân, esbâb-Õ nüzûl, fedâilü’l-Kur’ân, i‘câzü’l-Kurân, müúkilü’l-Kur’ân ve emsâlü’l-Kur’ân gibi, Kur’an ilimlerine dair müstakil eserler telif edilmiútir.222 Müstakil Kur’an ilimleri olarak telif edilen bu eserlere, Ebân b. Ta÷lib’in (ö. 141/758) Garibü’l-Kur’ân’Õ223 Mukâtil b. Süleymân’Õn (ö. 150/767) el-Vücûh ve’n-nezâir’i224 ve Müteúâbihü’l-Kur’ân’Õ225 Ebû Ca‘fer er-Ruâsî’nin (ö. 187/803) el-Vakf ve’l-ibtida’sÕ,226 Muhammed b. ødrîs eú-ùâfiî’nin (ö. 204/819) Menâfi‘u’l-Kur’ân’Õ227 ve Ebû Ubeyde Ma‘mer b. Müsennâ’nÕn (ö. 209/824) Mecâzü’l Kur’ân’Õ228 örnek verilebilir. Tebeu’t-tâbiîn döneminde tefsirin tedvin edilip, yaygÕn olarak yazÕlmaya baúlanmasÕ, Kur’an ilimlerinin de geliúimini hÕzlandÕrmÕútÕr.229 Nitekim “Hz. Peygamber ve sahabeden nakledilen rivayetlerin tedvin edilmeye baúlandÕ÷Õ hicrî ikinci asÕr, Kur’an ilimleri bakÕmÕndan önemli geliúmelerin kaydedildi÷i ve bu geliúmelerin daha sonraki asÕrlarÕ etkiledi÷i bir dönem olarak tefsir tarihinde yerini almaktadÕr. FÕkÕh, hadis ve tefsir ilimleriyle paralel bir geliúme gösteren Arap dili ve edebiyatÕna ait kaidelerin temelleri bu dönemde atÕlmÕútÕr. Basra ve Kûfe ekollerine mensup dil bilginlerinin ortaya koyduklarÕ metotlarÕn bugün de geçerlili÷ini korudu÷u göz önünde bulundurulursa, bu dönemde ortaya konan dil çalÕúmalarÕnÕn önemi daha iyi anlaúÕlacaktÕr. Bu dönemin Basra ekolüne ba÷lÕ dil bilginleri olarak øsâ b. Ömer es-Sakafî (ö. 149/766), Ebû Amr b. Alâ (ö. 154/770), Halil b. Ahmed (ö. 175/791), Ahfeú (ö. 177/793), Sîbeveyh230 (ö. 180/796) ve Yunus b. Habîb (ö. 182/798); Kûfe ekolüne ba÷lÕ dil bilginleri olarak ise Ebû Cafer er-Ruasî ve Kisâî (ö. 82/798) zikredilebilir. Dil konusundaki çalÕúmalarÕn Kur’an ilimleri açÕsÕndan önemi, söz konusu bilginlerin dilin kurallarÕnÕ belirlerken müracaat ettikleri kaynaklardan en önemlisinin Kur’an olmasÕdÕr.”231 Taknîn/kanunlaútÕrma olgusunun hicrî ikinci asra kadar gelen farklÕ muhteva ve úekillerinin, Hz. Peygamber dönemine kadar götürülmesinin mümkün oldu÷u böylece iúlendikten sonra bu olgunun hicrî ikinci asrÕn kurucu vasÕflarÕndan biri oldu÷una dair de÷erlendirmelere örnekler eúli÷inde baúlayabiliriz. Kendisinden önceki teorik ve pratik birikimden koparÕlmaksÕzÕn bu özgün teúebbüslerin tahlil edilmesi, günümüzdeki baúat mesele ve problemlerden biri olan beyan gelene÷ine ters düúen din anlayÕúÕ ve yorumlarÕnÕn ve Kur’an ve Sünnet’le çeliúen hükümlerin tashih ve tecdidinin yanÕnda gerekirse tâdili mümkün olacaktÕr; zira sistemli hale gelen müzmin hata ve yanlÕúlar izale edilmedikçe müslümanlarÕn asÕrlardÕr yaúadÕ÷Õ “câhiliye asrÕ”ndan çÕkmalarÕ hep bir sonraki asra kalacak ve belki de sÕrtlarÕndaki taklid, taassup, tahrif ve lüzumsuz ve faydasÕz ihtilaflarÕ sÕrtlarÕnda birer müevvel din müktesebatÕ olarak kÕyamete kadar taúÕmalarÕna yol açacaktÕr. Bk. Cerraho÷lu, Tefsir Usûlü, 269-288; øsmail ÇalÕúkan, “Tefsir Usûlünün Oluúum Sürecinde ølk YazÕlÕ Kaynaklar- øbn Vehb ve Muhâsibînin Eserleri Üzerine KarúÕlaútÕrmalÕ Bir Tahlil-”, Cumhuriyet Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 12/2(2008), 55-74; a.mlf. “Tefsir Usûlünün ølk KaynaklarÕ Üzerine Bir TetkikAbdullah b. Vehb (ö. 197/813) ve el-Muhâsibî (ö. 243/857) Örne÷i”, Tarihten Günümüze Kur’an ølimleri ve Tefsir Usûlü (østanbul: Ensar Neúriyat, 2009), 193-212. 223 Kâtip Çelebi, Keúfü’z-zünûn,núr. Kilisli M. Rifat & M. ùerefeddin Yaltkaya (østanbul: Milli E÷itim BakanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 1360-1362), 2/1027. 224 Mukâtil b. Süleyman, el-Vücûh ve’n-nezâir, haz. Ali Özek (østanbul: ølmi Neúriyat, 1993). 225 øbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 36. 226 øbnü’n-Nedîm, el-Fihrist, s. 253. 227 Kâtib Çelebi, Keúfü’z-zünûn, 2/1277. 228 Ma‘mer b. el-Müsennâ, Mecâzü’l-Kur’ân, núr. M. F. Sezgin (Beyrut: Müessesetu’r-risâle, 1981). 229 Zürkânî, Menâhil, 1/22-23; Subhî es-Salih, Mebâhis, 121; Mennâ‘ el-Kattân, Mebâhis fî ulûmi’l-Kur’ân (Beyrut: y.y., 1393/1973, 12. 230 Sîbeveyhi, el-Kitâb, núr. Abdüsselâm Muhammed Hârûn (Kahire: Mektebetü’l-Hancî, 1988). 231 Erdo÷an Baú, “Kur’an ølimlerinin Do÷uúu ve Tarihi Geliúimi (1-4. AsÕr)”, Tarihten Günümüze Kur’an ølimleri ve Tefsir Usûlü (Kur’an ve Tefsir AraútÕrmalarÕ içinde), (østanbul: Ensar Neúriyat, 2002), 34. 222 310 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I SONUÇ Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiûn dönemi, do÷ru din anlayÕúÕnÕ ve yorum eylemini içerir. Ehl-i sünnet ve selef-i sâlihîn vasfÕnÕ asaleten ve esasen hâiz bu dönemler, sonraki nesiller için delil ve kÕstastÕr. Sonraki dönem müktesebatÕnÕn, Kur’an ve Sünnet ve bu ilmî miras temelinde de÷erlendirilerek tashih, Õslah, tecdid ve tâdili, edilmesi, tüm zaman ve mekânlarda mütemadiyen gerçekleútirilmesi hem tabiidir hem bir zorunluluktur. Hz. Peygamber’in Kur’an’Õ açÕklamasÕyla baúlayÕp, tâbiûn dönemini kapsayan zaman dilimi, bunun orijinal bünyesini ve prototip örneklerini içerir ki bu süreç bir ilim gelene÷i oluúturmuú ve “ilim”, “beyan” gibi tabirlerle ifa edilmiútir. Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiûn dönemi ile sÕnÕrlÕ bu zaman dilimi, ilim/beyan gelene÷inin özgün sürecidir. Nitekim çalÕúmada, sahâbe ve tâbiûn dönemindeki Kur’an tefsirine vasÕta olan Kur’an ilimleri ve anlama parametrelerinin özgünlü÷ü, Ebû Hayyân el-Endelüsî’nin “Çünkü sahâbe ve tâbiîn tabiatlarÕ/tabii hayatlarÕ gere÷i bunlarÕ biliyor ve herhangi bir yardÕmcÕ veya muallime ihtiyaç hissetmeksizin o manalarÕn hepsini kavrÕyorlardÕ; zira fesahat ve beyan hususlarÕnda farklÕlÕklarÕ olsa bile, dil onlarÕn dilleri, çevre onlarÕn çevresi ve beyan onlarÕn beyanlarÕydÕ.” perspektifinden temellendirilmiútir. Tefsirin özgün yapÕsÕ ve iúlevini hem teoride hem pratikte ihtiva eden bu sürecin, hicrî ikinci asra temel oluúturmasÕ, tefsirin ameliyesinin süreklili÷i ve bütünlü÷ü cihetinden ortaya konmuútur. ÇalÕúmanÕn kapsamÕ, hicrî ikinci asÕrdÕr. Kendisine eúik teúkil eden ilmî birikim istikametinde hicrî kinci asrÕn kurucu vasfÕ ve buna dair olgular, tefsirin hüviyeti ve mahiyeti merkezinde analiz edilerek úu sonuçlara ulaúÕlmÕútÕr: 1. Tefsir ilmi, müstakil bir ilim olup, Resûlullah’Õn (sav), Kur’an’Õ açÕklamasÕyla baúlamÕútÕr. Bu özelli÷i, onun özgün bir yapÕ ve iúlevini ve mezhep ve fÕrkalar üstü konumunu da ifade etmektedir. Kur’an’Õn açÕklanmasÕ lafÕz ve mâna bütünlü÷ünde gerçekleútirilmiútir. Bu da akÕl-nakil dengesini ve bütünlü÷ünü sa÷lamÕútÕr. Bu süreç, makƗsÕdî/ictihadî tefsiri tabii olarak barÕndÕrmaktadÕr. Sonraki nesillere örneklik teúkil eden bu denge, yorum eyleminin altÕn noktasÕ olup, bozulmasÕ ya ifrat ya da tefritle sonuçlanÕr. 2. øslâm ilim ve kültür hayatÕ, Kur’an’Õn indiriliúiyle baúlamÕútÕr. Çünkü Alak sûresinin ilk beú âyetinin nüzulü, aynÕ zamanda Kur’an’Õn açÕklanma sürecinin baúlamasÕ demektir. Bu sürecin merkezini Hz. Peygamber’in sîret-i nebeviyyesi teúkil eder. Bu merkezin etrafÕnÕ ise Kur’an’Õn ilk muhataplarÕ kuúatmÕútÕr. Bu ortam, beyan gelene÷inin kayna÷ÕdÕr. Bütün bu tablo, Kur’an’Õn “ønsanlara, kendilerine indirileni beyan etmen/açÕklaman ve onlarÕn da düúünmeleri için sana bu Kur’an’Õ indirdik.”232 âyetinde mündemiçtir; Kur’an tefsiri vahiyle baúlamÕú ve yine hayatÕn içinde sürmüútür. Bu kapsam Câhiz’in, “Beyan her ne úekilde olursa olsun anlamÕn üstündeki örtüyü kaldÕrÕp içte gizil olanÕn önündeki perdeyi açan böylece dinleyeni iúin hakikatine iletecek tüm yollarÕ içeren bir isimdir. Çünkü bir úey söyleyenin ve dinleyenin ulaúmak istedi÷i hedefler anlamak ve anlatmaktÕr. Anlatma her ne ile gerçekleúir de anlam ifade edilirse iúte o vesile beyandÕr.” tarifi istikametinde ortaya konulmuútur. 3. ÇalÕúmada hicrî ikinci asrÕn kurucu vasÕflarÕ, tefsir ve tefsirle do÷rudan ilgili geliúmeler kapsamÕnda analiz edilmiú ve úu bulgulara ulaúÕlmÕútÕr: a) Hicrî ikinci asÕrda, yorum yöntem ve mekanizmalarÕ umumiyetle özgün yapÕ ve iúleviyle algÕlanÕp kullanÕlmÕútÕr. BunlarÕn baúÕnda ilk yorum teorileri olarak kabul edilen tefsir-te’vil yöntem ve mekanizmalarÕ gelmektedir. Bu yaklaúÕm beyan gelene÷iyle örtüúmektedir. Bu perspektif, tefsir-te’vil kavram çiftinin sÕrf lafÕz ve terkiplere hasredilmeksizin, tüm hayatÕ ve ona dair vesileleri kapsamaktadÕr. 232 en-Nahl 16/44. 311 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I b) Hicrî ikinci asÕrda tefsire dair telif edilen eser ve çalÕúmalar, müteakip dönemlerde örnek alÕnmÕútÕr. Kur’an ilimlerine ve tefsir külliyatÕna dair eserler, hem muhteva hem úekil açÕsÕndan bu çizgi ve çerçevede kaleme alÕnmÕútÕr. c) øbn Abbas gibi bazÕ sahâbeler tarafÕndan, Mekke, Medîne, Basra, Kûfe, ùam, MÕsÕr, Yemen ve Horasan gibi úehirlerde ilim halkalarÕ tesis edilmiútir. Bu halkalarda tâlim ve terbiye gören tâbiûn nesli, baúta, tefsir, hadis ve fÕkÕh olmak üzere birçok ilim dalÕnda kendilerini yetiútirmiútir. Bu ilim faaliyetleri, beyan gelene÷inin bünyesinde ve ortak bir usul çerçevesinde gerçekleútirilmiútir. “Emৢâr/aল৬âr” temelli bir ilim gelene÷ini ifade eden bu ilim merkezleri, hicrî ikinci asrÕn kurucu vasÕflarÕndandÕr. Geçmiúten günümüze müteakip ilim faaliyetleri, hep bu çizgi ve çerçeveyi esas ve örnek almaya çalÕúmÕútÕr ki bu hem muhtevayÕ hem de úekli tazammun etmektedir. AyrÕca bu ilim merkezlerinin kaynak ve köken olarak ortak bir temele sahip olduklarÕ vurgulanarak ekol eksenli okumalarÕn bunlarÕn tabii geliúimleriyle ve özgün bünyeleriyle çeliúti÷i ortaya konulmuútur. d) FÕrka ve mezhepler, hicrî ikinci asÕrda meydana gelmiútir. Dinin yanÕ sÕra sosyolojik bir temeli de olan bu oluúumlar, geçmiúten günümüze øslâm ilim ve kültür hayatÕnÕ etkilemiútir. Ortaya çÕkÕú sebeplerinden kopmadÕ÷Õ ve tabii geliúimlerini sürdürdü÷ü oranda ihtiyaç ve problemlere hitap eden fÕrka ve mezhepler, taassup ve taklitle mâlul oldu÷undan itibaren hayatla çeliúmeye baúlamÕútÕr. Konumuz açÕsÕndan bakÕldÕ÷Õnda bunlar ikinci asÕrda teúekkül edip dinî-ictimaî hayatÕ olumlu yönde etkilemiútir. e) øslâm ilim ve kültür hayatÕnda tedvin ve taknîn kavramlarÕnÕn öne çÕktÕ÷Õ kanunlaútÕrma faaliyetleri BatÕ’da kodifikasyon (codification) olarak tabir edilir. Bunlar, kanunlaútÕrma tekni÷i olarak BatÕ’da kazuistik, Do÷u’da ise meseleci yönteme karúÕlÕk gelmektedir. KanunlaútÕrma faaliyetinin köklerinin Hz. Peygamber, sahâbe ve tâbiûn dönemine kadar götürülmesi mümkün olmakla beraber, øslâmî ilimlerin sistemleúmesi ve devlet idaresiyle ilgili hükümler çerçevesinde bakÕldÕ÷Õnda, kanunlaútÕrmanÕn hicrî ikinci asrÕn kurucu vasÕflarÕndan biri oldu÷u müúahede edilmektedir. ÇalÕúmada bunlar úöyle örneklendirilmiútir: Hicrî ikinci asrÕn hemen eúi÷inde Ömer b. Abdilazîz, cem‘u’l-hadîs/hadislerin toplanmasÕ faaliyetini ilk kez ve resmen baúlatan bir halife olmuútur; Zeyd b. Alî el-Kureúî’nin kendisine nisbet edilen el-Mecmûҵu’l-fÕۘhî adlÕ eseri, kanunlaútÕrma açÕsÕndan fÕkÕh alanÕnda tedvin edilen ilk eser olarak de÷erlendirilmiútir, hatta BatÕ’da øtalyan úarkiyatçÕ Eugenio Griffini tarafÕndan Corpus luris di Zaid b. ҵAlƯ adÕyla ilk neúri yapÕlmÕútÕr; øbnü’l-Mukaffa‘Õn Risâle fi’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬âbe adlÕ eseri, kanunlaútÕrma açÕsÕndan devlet aygÕtÕ ve bürokrasi çerçevesinde tedvin edilen ilk eser olarak de÷erlendirilmektedir. Nitekim øbnü’l-Mukaffa‘ bu eserinde, halifenin, hukuk sisteminin sahih dinî verilere dayalÕ olarak akÕlcÕ bir yaklaúÕmla kodifikasyonu iúine giriúerek standart bir hukuk metni/kitâb câmi‘ düzenlemesi gerekti÷ini belirtmektedir; ømam Mâlik, el-Muva‫ܒܒ‬aҴ adlÕ eserini bilhassa dinî-hukukî alanda ihtilaflarÕn izalesi ve birlik ve birli÷in sa÷lanmasÕ amacÕyla telif etmiútir. Di÷er taraftan sÕrasÕyla Abbâsî halifelerinden Ebû Ca‘fer el-Mansûr, Mehdî-Billâh ve Hârûnürreúîd, el-Muva‫ܒܒ‬aҴÕn nüshalarÕnÕ ço÷altÕp ülkenin her yanÕna göndermek ve hukukî uygulamalarda esas alÕnmasÕnÕ amaçlamÕútÕr; Ebû Yûsuf’un Kitâbü’l-পarâc’Õ devlet idaresiyle ilgili hükümlere yönelik bir kanunlaútÕrma amacÕ ve özelli÷i taúÕdÕ÷Õ de÷erlendirilmektedir. Nitekim bu husus bizzat eserde zikredilip, emîrü’l-mü’minînin haraç, uúûr, sadaka/zekât, cevâlî gibi vergiler ve di÷er hususlarda bilip uygulamakla mükellef oldu÷u kurallarÕ ihtiva eden bir kitap hazÕrlamasÕnÕ kendisinden talep etti÷i belirtilmiútir. Bu verilerden hareket edilerek halifenin vergi hukukunun kodifikasyonunu hedefledi÷i úeklinde de÷erlendirilmiútir; Muhammed b. Hasan eú-ùeybânî’nin es-Siyerü’l-Kebîr adlÕ eseri kanunlaútÕrma açÕsÕndan øslâm devletler hukuku alanÕnda tedvin edilen ve hukuk tarihinde bu alanÕn meselelerini ele alan ilk kapsamlÕ eser olarak de÷erlendirilir ki kendisine devletler hukukunun kurucusu unvanÕnÕ verilmenin yanÕnda AvrupalÕ bilim adamlarÕ Shaybani Society of International Law adlÕ bir kurum açmÕúlardÕr; kronolojik sÕralandÕ÷Õnda hicrî ikinci asÕrda 312 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I son olarak tefsirin tedvini gözlenmektedir. Bu alanda Mekke, Medine ve Kûfe ilim merkezleri baúta olmak üzere tefsirin yazÕlmasÕ söz konusu olmakla birlikte, tefsirin tedvini tebeu’t-tâbiîn dönemiyle özdeúleúmiú ve yaygÕn olarak kitâbî kültüre geçilmiútir. Pek çok çalÕúmanÕn yanÕnda ilk olmalarÕ hasebiyle MukƗtil b. Süleymân’Õn eserleri öne çÕkarÕlmÕútÕr. Nitekim Kur’an’Õ baútan sona kadar et-Tefsîrü’l-kebîr adlÕ eseriyle tefsir eden ilk müfessir, MukƗtil b. Süleymân’dÕr. el-Vücûh ve’n-neܲâҴir, baúta olmak üzere Kur’an ilimlerine dair birçok eserinin yanÕnda ahkâm tefsirine dair telif etti÷i Tefsîrü’l-‫ې‬amsi miҴe âye mine’l-ۗurҴân adlÕ eserleri, tefsirin tedvininden öte, bu ilmin müstakil ve özgün bir ilim dalÕ oldu÷unu gösterir. KAYNAKÇA AbdülbâkƯ, Muhammed Fuâd. el-Muҵcemü’l-müfehres li-elfâܲi’l-ۗurҴâni’l-Kerîm. østanbul: Ça÷rÕ YayÕnlarÕ, 1987/1408. Abdürrezzâk es-San‘ânî. el-Mu‫܈‬annef. núr. Habîbürrahman el-A‘zamî Beyrut: y.y., 1403/1983. Aclûnî, øsmâil b. Muhammed. Keúfü’l-‫ې‬afâҴ ve müzîlü’l-ilbâs ҵamme’útehere mine’l-e‫ۊ‬âdîs֔ ҵalâ elsineti’n-nâs. 2 Cilt. núr. Ahmed el-Kalâú. Beyrut: Mektebetü’ttürâsi’l-øslâmî, 1351-52. Ahmed b. Hanbel, Ebû Abdillâh Ahmed b. Muhammed b. Hanbel. el-Müsned. 6 Cilt. østanbul: Ça÷rÕ YayÕnlarÕ, 1992. Ahmed Hassan. øslâm Hukukunun Do÷uúu ve Geliúimi. çev. Ali Hakan Çavuúo÷lu & Hüseyin Esen. østanbul: y.y., 1999. Alp, Sedat. Hitit Ça÷Õnda Anadolu (Çivi yazÕlÕ ve Hiyeroglif YazÕlÕ Kaynaklar). Ankara: TÜBøTAK, 2001. Atar, Fahrettin. “Fetva”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/fetva Atar, Fahrettin. “Kazâ”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/kaza--yargi#1 AydÕn, øsmail. Kur’ân’Õn Filolojik Yorumu. øzmir: y.y., 2012. AydÕn, øsmail. “Meâni’l-Kur’ân”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/meanil-kuran A‘zamî, M. Mustafa. ølk Devir Hadis EdebiyatÕ. çev. Hulûsi Yavuz. østanbul: y.y., 1993. A‘zamî, M. Mustafa. Menhecü’n-naলd ‫ޏ‬inde’l-muতaddis࡮ în. b.y.: Mektebetü’lkevser, 1410/1990. Bâhasîn, Yâ‘knjb b. Abdülvehhâb. el-ۗavâҵidü’l-fÕۘhiyye. Riyad 1418/1998. Baú, Erdo÷an. “Kur’an ølimlerinin Do÷uúu ve Tarihi Geliúimi (1-4. AsÕr)”, Tarihten Günümüze Kur’an ølimleri ve Tefsir Usûlü (Kur’an ve Tefsir AraútÕrmalarÕ içinde), østanbul: Ensar Neúriyat, 2002, 21-42. Bedr, Abdullah Ebü’s-Suûd. Tefsîru ۗatâde: Dirâse li’l-müfessir ve menheci tefsîrih. Kahire: y.y., 1399/1979. Beyâzîzâde Ahmed Efendi. øúârâtü’l-merâm min ҵibârâti’l-ømâm. núr. Yûsuf Abdürrezzâk. Kahire: y.y., 1368/1949. 313 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Beyzâvî, NâsÕrüddîn Ebû Saîd AbdullƗh b. Ömer. Envârü’t-tenzîl (ùeyhzâde, ণâúiye kenarÕnda). 5 Cilt. østanbul: y.y., 1282. BirÕúÕk, Abdülhamit. “Tefsir ve Kur’ân ølimleri Terimlerinin Kayna÷Õ ve Oluúumu”, I. øslâmî ølimlerde Terminoloji Sorunu Sempozyumu, ed. Abdülhamit BirÕúÕk vd. Ankara: y.y., 2006. Bilgiç, Emin. “Eski Mezopotamya Kavimlerinde Kanun AnlayÕúÕ ve An’anesi”. Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Co÷rafya Fakültesi Dergisi 21/3-4 (1963), 103-119. Buhârî, Ebû Abdillâh Muhammed b. øsmail. el-Câmiҵu’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬î‫ۊ‬. 8 Cilt. núr. Muhammed Züheyr b. Nasr. b.y.: Dâru Tavki’n-Necât, 1422/2001. Câbirî, Muhammed Âbid. Arap AklÕnÕn Oluúumu. çev. øbrahim Akbaba. østanbul: øz YayÕnlarÕ, 1977. Câbirî, Muhammed Âbid. Arap-øslam Kültürünün AkÕl YapÕsÕ. çev. Burhan Köro÷lu vd. østanbul: Kitabevi YayÕnlarÕ, 1999. Câhiz. el-Beyân ve’t-tebyîn. núr. Abdüsselâm Hârûn. Kahire: y.y., 1378/1958. Cerraho÷lu, øsmail. “Garîbü’l-Kur’ân”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 AralÕk 2020. https://islamansiklopedisi.org.tr/garibul-kuran Cerraho÷lu, øsmail. Tefsir Tarihi. Ankara: Fecr YayÕnlarÕ, 1996. Cerraho÷lu, øsmail. Tefsir Usûlü. Ankara: TDV YayÕnlarÕ, 1988. Cerraho÷lu, øsmail. “Tefsirde Atâ b. Ebî Rabâh ve øbn Abbâs’dan Rivâyet Etti÷i Garibu’l-Kur’anÕ”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi, 22 (1978), 17-27. Cerraho÷lu, øsmail. Kur’ân Tefsirinin Do÷uúu ve Buna HÕz Veren Âmiller. Ankara: Ankara Üniversitesi BasÕmevi, 1968. Cîdî, Ömer b. Abdülkerîm. el-ҵÖrf ve’l-ҵamel fi’l-meܴhebi’l-Mâlikî mefhûmühümâ ledâ ҵulemâҴi’l-Maƥrib. Rabat: y.y., 1404/1984. ve Cürcânî, Seyyid ùerîf. ùer‫ۊ‬u’l-MevâۘÕf. 2 Cilt. østanbul: y.y., 1292. Cüveynî, ømâmü’l-Haremeyn. el-Burhân fî u‫܈‬ûli’l-fÕۘh. 2 Cilt. núr. Abdülazîm Mahmûd ed-Dîb. Kahire: y.y., 1997. ÇalÕúkan, øsmail. “Tefsir Usûlünün ølk KaynaklarÕ Üzerine Bir Tetkik-Abdullah b. Vehb (ö. 197/813) ve el-Muhâsibî (ö. 243/857) Örne÷i”, Tarihten Günümüze Kur’an ølimleri ve Tefsir Usûlü. østanbul: Ensar Neúriyat, 2009, 193-212. Dârekutnî, es-Sünen. 4 Cilt. Beyrut: Alemü’l-kütüb, ts. Dârî, Hâris Süleyman, el-ømâmü’z-Zührî ve es֔ eruhû fi’s-sünne. Musul: y.y., 1405/1985. Dâvûdî, Muhammed b. Alî. ܑabaۘƗtü’l-müfessirîn. núr. Ali M. Ömer. Kahire: Mektebetü vehbe, 1972. Debûsî, Ebû Zeyd. Mukayeseli øslâm Hukuk Düúüncesinin Temelleri. Ankara: Ankara Okulu YayÕnlarÕ, 2002. Demirci, Mustafa. “Emevilerden Abbasilere Geçiú Sürecinin Bir TanÕ÷Õ: Abdullah øbn Mukaffa ve Risâle fi’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬âbe’si”, Dokuz Eylül Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 21 (2005), 117-148. 314 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I DesûkƯ, Muhammed b. Ahmed. el-ømâm Mu‫ۊ‬ammed b. ‫ۉ‬asan eú-ùeybânî ve es֔ eruhû fi’l-fÕۘhi’l-øslâmî. Katar: y.y., 1987. Dihlevî, ùah Veliyyullah. el-Fevzü’l-kebîr fî u‫܈‬ûli’t-tefsîr. Beyrut: y.y., 1407/1987. Dihlevî, ùah Veliyyullah. ‫ۉ‬üccetullƗhi’l-bâliƥa. núr. M. ùerîf Sükker. Beyrut: Dârü ihyâi’l-ulûm, 1992. Dönmez, øbrahim Kâfi. øslâm Hukukunda Kaynak KavramÕ ve VIII. AsÕr øslâm HukukçularÕnÕn Kaynak KavramÕ Üzerindeki Metodolojik AyrÕlÕklarÕ. Erzurum: Atatürk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 1981. Ebû Dâvûd. Sünen. 3 Cilt. núr. Kemâl Yûsuf el-Hût. Beyrut: y.y, 1409/1988. Ebû Hayyan el-Endelüsî. 10 Cilt. el-Ba‫ۊ‬rü’l-mu‫ۊ‬î‫ܒ‬. núr. Arafat el-A‘úâ Hassune vd. Beyrut: Dârü’l-fikr, 1412/1992. Ebû ùâme el-Makdisî. el-Mürúidü’l-vecîz. núr. Tayyar AltÕkulaç. Beyrut: y.y., 1395/1975. Ebû Yûsuf. Kitâbü’l-‫ۏ‬arâc. núr. Muhibbüddin el-Hatîb. Bulak: y.y., 1302. Ebû Yûsuf. el-‫ۏ‬arâc. núr. Ahmed Abîd el-Kübeysî. Ba÷dad: y.y., 1973-1975. Ebû Zehre, Muhammed. ømâm Malik. çev. Osman Keskio÷lu. Ankara: y.y., 1405/1984. Ebü’l-Ecfân, Muhammed. “Münâৢaratü’l-me਎heb ve es࡮ eruhe’l-‫ޏ‬ilmî”, Mecelletü Câmiҵati’z-Zeytûne 1 (412-13/1992), 129-161. ElmalÕlÕ Muhammed Hamdi YazÕr. Hak Dini Kur’an Dili. 10 Cilt. østanbul: Eser Neúriyat, 1979. Esener, Turhan. Hukuk BaúlangÕcÕ Dersleri. østanbul: AlkÕm YayÕnlarÕ, 1998. Erdo÷an, Mehmet. FÕkh ve Hukuk Terimleri. østanbul: Ensar YayÕnlarÕ, 2010. Fesevî, Ebû Yûsuf Ya‘knjb. Kitâbü’l-Maҵrife ve’t-târî‫ې‬. 3 Cilt. núr. Ekrem Ziyâ elÖmerî. Ba÷dad: y.y., 1394-96/1974-1976. Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed. el-ۗÕs‫ܒ‬âsü’l-müstaۘƯm. Beyrut: y.y., 1983. Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed. Miҵyârü’l-ҵilm. Beyrut: Dârü’l-Endelüs, ts. Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed. el-Müsta‫܈‬fâ fî ҵilmi’l-u‫܈‬ûl. 2 Cilt. Bulak: y.y., 1324. Gökçek, Gürkan & Akyüz, Faruk, “Sümer KanunlarÕ”. FÕrat Üniversitesi Orta Do÷u AraútÕrmalarÕ Dergisi 9/1 (2013). Gökalp, Yusuf. Zeydilik ve Yemen’de YayÕlÕúÕ. Ankara: Ankara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2006. Gözler, Kemal. Hukuka Giriú. Bursa: Ekin Kitabevi YayÕnlarÕ, 2007. Gözübüyük, ùeref. Hukuka Giriú ve Hukukun Temel KavramlarÕ. Ankara: Turhan Kitabevi, 2001. Güngör, Mevlüt. Kur’an Tefsirinde FÕkhî Tefsir Hareketi ve ølk FÕkhî Tefsir. østanbul: Kur’an KitaplÕ÷Õ, 1996. Hakîm es-Semerkandî. es-Sevâdü’l-aҵܲam. østanbul: Matbaatü øbrâhim, ts. Hatîb, M. Acâc. es-Sünne ۘable’t-tedvîn. Beyrut: y.y., 1400/1980. 315 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Hattâbî. Meҵâlimü’s-Sünen. 4 Cilt. núr. Abdüsselâm Abdüúúâfî Muhammed. Beyrut: Dârü’l-ma‘rife, 1411/1991. Hatîb el-Ba÷dâdî. Taۘyîdü’l-ҵilm. núr. Yûsuf el-Iú. DÕmaúk: y.y., 1974. Hallaq, Wael B. “Was the Gate of Ijtihad Closed?”. International Journal of Middle East Studies (IJMES) 16 (1984), 3-41. Hallaq, Wael B. “Min Me਎âhibi’l-emৢâr ve’l-eলƗlîm ile’l-me਎âhibi’l-fÕলhiyyeti’úúaপৢiyye”, el-øctihâd 15/57-58 (2003), 33-67. Hocao÷lu, Mustafa. Ahkâm Tefsirlerinin Usul AçÕsÕndan Mukayesesi (Cessâs, Herrâsî ve øbn Arabî Örnekleri). øzmir: Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi. øbn Abbas, Ƥarîbü’l-ۗurҴân. AtÕf Efendi, nr. 2815/8, vr. 102a-107a . øbn Abdülber. Câmiҵu beyâni’l-ҵilm. 2 Cilt. Beyrut: Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye, ts. øbn Abdülber. el-øntiۘƗҴ fî feĪâҴili’l-eҴimmeti’s֔ -s֔ elâs֔ eti’l-fuۘahâҴ. núr. Abdülfettâh Ebû Gudde. Beyrut: y.y., 1417/1997. øbn Abdülber, el-østîҵâb fî maҵrifeti’l-a‫ۊ܈‬âb. 4 Cilt. Kahire: y.y., 1328/1910. øbn Âúûr, Muhammed Tâhir. U‫܈‬ûlü’n-niܲâmi’l-ictimâҵî fi’l-øslâm. Tunus: y.y., 1985. øbn Batta. el-øbâne ҵan úerîҵati’l-fÕraۘÕ’n-nâciye. 2 Cilt. núr. RÕzâ b. Na‘sân Mu‘tî. Riyad: y.y., 1409/1988. øbn Ebû Dâvûd. Kitâbü’l-Me‫܈‬â‫ۊ‬if. núr. A. Jeffery. Mahire-Leiden 1355/1936-37. øbn Ebû Hâtim, Tefsîrü’l-ۗurҴâni’l-ҵaܲîm. 10 Cilt. núr. Es‘ad Muhammed etTayyib. Mekke: y.y., 1417/1997. øbn Hacer. el-øsâbe fî temyîzi’s-sahâbe. núr. Ali Muhammed el-Bicâvî. Kahire: y.y., 1970-1972. øbn Hacer. Refҵu’l-i‫܈‬r ҵan ۗu‫ڲ‬âti MÕ‫܈‬r. núr. Ali M. Ömer. Kahire: y.y., 1418/1998. øbn Haldûn. Muۘaddimetü øbn ‫ۏ‬aldûn. 3 Cilt. núr. Ali Abdülvâhid Vâfî. Kahire: y.y., 1401. øbn Hibbân. ‫܇‬a‫ۊ‬î‫ۊ‬u øbn ‫ۉ‬ibbân. núr. ùuayb el-Arnaût & Hüseyin Esed. 9 Cilt. Beyrut: y.y., 1404/1984. øbn Kayyim el-Cevziyye. øƥƗs֔ etü’l-lehfân. 2 Cilt. núr. Muhammed Hâmid el-FÕkƯ. Beyrut: y.y., 1395/1975. øbn Kayyim el-Cevziyye. øҵlâmü’l-muvaۘۘÕҵîn ҵan rabbi’l-ҵâlemîn. 4 Cilt. núr. M. Muhyiddin Abdülhamîd. Kahire: y.y., 1374/1955. øbn Kuteybe. TeҴvîlü müúkili’l-ۗurҴân. núr. Seyyid Ahmed Sakr. Kahire: y.y., 1393/1973. øbn Mâce, es-Sünen. núr. Muhammed Mustafâ el-A‘zamî. 4 Cilt. Riyad: y.y., 1403/1983. øbn Manzûr, Muhammed b. Mükerrem. Lisânü’l-‘Arab. 15 Cilt. núr. Abdullah Ali el-Kebîr. Bulak: y.y., 1299-1308. øbn Sa‘d. e‫ܒ‬-ܑabaۘƗtü’l-kübrâ. 8 Cilt. núr. øhsan Abbas. Beyrut: Dâru SâdÕr, 1388/1968. 316 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I øbn Sînâ. Avicenna’s de Anima: Kitâbü’n-Nefs. núr. Fazlurrahman. London: y.y., 1959. øbn Teymiyye. Minhâcü’s-sünne. 9 Cilt. núr. M. Reúâd Sâlim. Riyad: y.y., 1406/1986. øbnü’l-Arabî, Ebû Bekir. A‫ۊ‬kâmü’l-ۗurҴân. 4 Cilt. núr. Ali M. el-Bicâvî. Kahire: y.y., 1394/1974. øbnü’l-Cevzî, Ebü’l-Ferec. el-MevĪûҵât mine’l-e‫ۊ‬âdîs֔ i’l-merfûҵât. 3 Cilt. núr. Nureddin BoyacÕlar. Riyad: y.y., 1418/1997. øbnü’l Enbârî, Ebû Bekr. Kitâbü izâhi’l-vakf ve’l-ibtidâ’. DÕmaúk: Matbu‘atü mecma‘i’l-lugati’l-Arabiyye, 1971. øbnü’l-Mukaffa‘. Risâle fi’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬âbe. Beyrut: y.y., 1409/1989. øbnü’l-Mukaffa‘. el-Edebü’‫܈‬-‫܈‬agƯr. Beyrut: Dâru SâdÕr, ts. øbnü’n-Nedîm, el-Fihrist. Beyrut: Dârü’l-Ma‘rife, 1398/1978. ømam Mâlik, Ebû Abdillâh Mâlik b. Enes. el-Muva‫ܒܒ‬aҴ, 2 Cilt. núr. Abdüvehhâb Abdüllatîf. Kahire: y.y., 1382/1962. ømam Mâlik. el-Muva৬৬a‫ގ‬. 3 Cilt. núr. TakÕyyüddin en-Nedvî. Beyrut: y.y., 1412/1991. ønalcÕk, Halil. “Bursa ùer‘iye Sicillerinde Fatih Sultan FermanlarÕ”. Türk Tarih Kurumu Belleten. 11/44 (1947), 693-703. Mehmed’in Îsâ ùehhâte Îsâ Ali. ed-Dirâsâtü’l-luƥaviyye li’l-ۗurҴâni’l-Kerîm. Kahire: y.y., 2001. øyâz b. Mûsâ b. øyâz. Tertîbü’l-medârik ve taۘrîbü’l-mesâlik li-maҵrifeti aҵlâmi meܴhebi’l-ømâm Mâlik. 3 Cilt. núr. Ahmed Bekîr Mahmûd. Beyrut: y.y., 138788/1967-1968. Kâfiyeci, Süleyman. et-Teysîr fî ۘavâҴidi ҵilmi’t-tefsîr. Dimeúk: y.y., 1990. Kâfiyeci, Süleyman. et-Teysîr fî ۘavâҴidi ҵilmi’t-tefsîr. çev. øsmail Cerraho÷lu. Ankara: Ankara Üniversitesi ølâhiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1974. Kallek, Cengiz. “Kitâbü’l-Harâc”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/kitabul-harac--ebu-yusuf Kandemir, M. Yaúar. Mevzû Hadisler. Ankara: DøB YayÕnlarÕ, 1991. Karaman, Hayreddin. “FÕkÕh”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/fikih#1 Karagöz, Mustafa. Tefsir Tarihi YazÕmÕ ve Problemleri. Ankara: AraútÕrma YayÕnlarÕ, 2012. Karaman vd. Kur’an Yolu Tefsiri. 5 Cilt. Ankara: Diyanet øúleri BaúkanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 2016. Katâde b. Diâme. en-Nâsi‫ ې‬ve’l-mensû‫ ې‬fî kitâbillâ‫ې‬. núr. Hâtim Sâlih ed-Dâmin. Ba÷dad: y.y., 1406/1985. Kâtip Çelebi. Keúfü’ܲ-ܲunûn ҵan esâmi’l-kütüb ve’l-fünûn. 2 Cilt. Beyrut: Dârü’lKütübi’l-ølmiyye, 1992. 317 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Kaya, Eyyüp Said. “Nevâzil”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi (Eriúim 02 KasÕm 2021). https://islamansiklopedisi.org.tr/fetva KavakcÕ, Yusuf Ziya. Suriye-Roma Kodu ve øslâm Hukuku: Macmnjҵ al-FÕۘh Sistemati÷ile. Ankara: y.y., 1975. KÕlÕç, Yusuf & Eser, Elvan. “Eski Mezopotamya Hukukunda Dini Normlar”. Belgi 11/1 (KÕú 2016), 133-150. KÕlÕçer, M. Esad. øslâm FÕkhÕnda Re’y TaraftarlarÕ. Ankara: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1975. Köse, Saffet. “Zeyd b. Ali”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi Eriúim 02 KasÕm 2021. 03 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/zeyd-b-ali Kur’ân-Õ Kerîm Meâli. çev. Halil Altuntaú - Muzaffer ùahin. Ankara: Diyanet øúleri BaúkanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 2009. Kurtubî, Ebû Abdillâh Muhammed b. Ahmed. el-Câmiҵ li-a‫ۊ‬kâmi’l-ۗurҴân. 10 Cilt. thk. Hiúâm Semîr el-Buhârî. Beyrut: Dârü øhyâi’t-Türâsi’l-Arabî, 2001. Kurtubî, Muhammed b. Ahmed. el-Câmiҵ li-a‫ۊ‬kâmi’l-ۗurҴân. 24 Cilt. thk. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî. Beyrut: Müessesetü’r-Risâle, 2006. Kutluer, ølhan. “øbnü’l-Mukaffa”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/ibnul-mukaffa#2-dusuncesi Makdisî, Muhammed b. Ahmed. A‫ۊ‬senü’t-teۘƗsîm fî maҵrifeti’l-eۘƗlîm. núr. M. J. de Goeje. Leiden: y.y., 1877. Malatî, Ebü’l-Hüseyin Muhammed b. Ahmed. et-Tenbîh ve’r-red. núr. M. Zâhid elKevserî. Beyrut: y.y., 1388/1968. Mâlik b. Enes. el-Muva৬৬a‫ގ‬. núr. TakÕyyüddin en-Nedvî. 3 Cilt. Beyrut: y.y., 1412/1991. Mâtürîdî, Ebû Mansûr Muhammed. Tefsîrü’l-Mâtürîdî (Te’vîlâtü Ehli’s-sünne). 10 Cilt. thk. Mecdî Bâslûm, Beyrut: Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye, 2005. Mâtürîdî, Ebû Mansûr Muhammed. TeҴvîlâtü’l-ۗurҴân. 17 Cilt. núr. Ahmet VanlÕo÷lu. østanbul: Mizan YayÕnevi, 2005. Mâtürîdî, Ebû Mansûr. Kitâbü’t-Tev‫ۊ‬îd. núr. Fethullah Huleyf. Beyrut: y.y., 1970. Ma‘rife, Muhammed Hâdî. et-Tefsîr ve’l-müfessirûn fî s֔ evbihi’l-ۘaúîb. Meúhed: elCami‘u’r-Razaviyye li’l-‫ޏ‬Ulûmi’l-øslâmiyye, 1418/1997. Ma‘mer b. el-Müsennâ. Mecâzü’l-Kur’ân. núr. M. Fuat Sezgin. Beyrut: Müessesetu’r-risâle, 1981. Meclisî, Muhammed BâkÕr. Bi‫ۊ‬ârü’l-envâr. 110 Cilt. Beyrut: y.y., 1403/1983. Mennâ‘ el-Kattân. Mebâ‫ۊ‬is֔ fî ҵulûmi’l-ۗurҴân. Beyrut: y.y., 1407/1986. Merto÷lu, Mehmet Suat .“Tefsir”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/tefsir#2-literatur Mevdûdî, Ebü’l-A‘lâ. Tefhîmü’l-Kur’ân. çev. Muhammed Han Kayanî vd. østanbul: ønsan YayÕnlarÕ, 1987. MukƗtil b. Süleymân. Tefsîru MuۘƗtil b. Süleymân. 5 Cilt. núr. Abdullah Mahmûd ùehhâte. Kahire: y.y., 1979-1989. 318 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I MukƗtil b. Süleymân. Kitâbü Tefsîri’l-‫ې‬amsi miҴe âye mine’l-ۗurҴân. núr. Isaiah Goldfeld. Israel: Matbaatü Dâri’l-Meúrik, Bar Ilan University, 1980. Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid. 2 Cilt. núr. Abdurrahman Tâhir b. Muhammed es-Sûretî. Beyrut: el-Menúûrâtü’l-ilmiyye, ts. Müslim, Ebü’l-Hüseyn Müslim b. el-Haccâc. el-Câmiҵu’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬î‫ۊ‬. 5 Cilt. núr. Muhammed Fuâd AbdülbâkƯ. Kahire: y.y., 1374-75/1955-56. Nevfel, Ahmed øsmâil. Mücâhid: el-Müfessir ve’t-tefsîr. Kahire: y.y., 1411/1990. Nûreddin Itr,ҵUlûmü’l-Kur’ân’il-Kerîm. DÕmaúk: Dârü’l-Hayr, 1993. Orum, Fatih. “et-Talâk Sûresinin 4. Âyetindeki ‘ve’l-lƗƯ lem yaতiঌne’ øfadesinin Anlam ve Yorumu Üzerine”. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 57/1 (2014), 35-69. Ö÷üt, Salim. “Ehl-i Hadîs”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 30 Temmuz 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/ehl-i-hadis#2-fikih Ömerî, Nâdiye ùerîf. øctihâdü’r-Resûl. Beyrut: Müessesetü’r-risâle nâúirûn, 1405/1985. Özen, ùükrü. “øbn ùübrüme”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 17 Nisan 2020. https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-subrume Özkan, Mustafa. “Medine VesikasÕ”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 08 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/medine-vesikasi Özsoy, Ömer. Sünnetullah. Ankara: Ankara Okulu YayÕnlarÕ, 1994. Özsunay, Ergun. Medeni Hukuka Giriú. østanbul: østanbul Üniversitesi YayÕnlarÕ, 1978. RâgÕb el-øsfahânî. Müfredâtü elfâܲi’l-ۗurҴân. núr. Safvân Adnân Dâvûdî. DÕmaúkBeyrut, 1412/1992. Râzî, Fahreddin. Mefâtî‫ۊ‬u’l-ƥayb: et-Tefsîrü’l-kebîr. 32 Cilt. núr. M. Muhyiddin Abdülhamîd. Beyrut: Dâru ihyâi’t-türâsi’l-Arabî, ts. Reúîd RÕzâ, Muhammed. Tefsîrü’l-ۗurҴâni’l-‫ۊ‬akîm. 12 Cilt. thk. Muhammed ùemseddin. Beyrut: Dârü’l-kütübi’l-ilmiyye, 1420/1999. KƗsÕm, Abdurrahman Abdülaziz. el-øslâm ve Taۘnînü’l- A‫ۊ‬kâm. b.y.: y.y., 1977. Sönmez, Mehmet Ali. “øbn Hibbân”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/ibn-hibban Serahsî, Ebû Bekr ùemsü’l-eimme. ùer‫ۊ‬u’s-Siyeri’l-kebîr. núr. Selâhaddin elMüneccid & Abdülazîz Ahmed. Kahire: y.y., 1958-1971. Serinsu, Ahmet Nedim. Kur’an ve Ba÷lam. østanbul ùûle YayÕnlarÕ, 2008. Seyyid Kutub. Fî ܱÕlâli’l-ۗurҴân. çev. Salih Uçan vd. østanbul: Dünya YayÕncÕlÕk, 1991. Sezgin, Fuad. Buhârî’nin KaynaklarÕ. Ankara: Otto YayÕnlarÕ, 2012. Sezgin, Fuat. Târî‫ې‬u’t-türâs֔ i’l-ҵArabî (GAS). 8 Cilt. çev. Mahmûd Fehmî Hicâzî vd. Riyad: y.y., 1402-1408/1982-88. Sîbeveyhi. el-Kitâb. núr. Abdüsselâm Muhammed Hârûn. Kahire: Mektebetü’lHancî, 1988. 319 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Subhî es-Sâlih. Mebâhis fî ulûmi’l-Kur’ân. Beyrut: Darü’l-ilm li’l-melâyîn, 1974. Subhî Sâlih. “Mecâlâtü’l-ictihâd fi’l-müctema‫ޏ‬i’l-‫ޏ‬aৢrî”. el-Akademiyye 2 (1986), 45-92. Sübkî, Tâceddin Abdülvehhâb b. Ali. ܑabaۘƗtü’ú-ùâfiҵiyyeti’l-kübrâ. 6 Cilt. Beyrut: Dârü’l-ma‘rife, ts. Süyûtî, Celâleddin. el-øtۘƗn fî ҵulûmi’l-ۗurҴân. 2 Cilt. núr. Mustafa Dîb el-BugƗ. Beyrut: y.y., 1407/1987. Süyûtî, Celâleddin. Tezyînü’l-memâlik bi-menâۘÕbi seyyidinâ el-ømâm Mâlik. Kahire: y.y., 1325/1907. ùâfiî, Muhammed b. ødrîs. er-Risâle. núr. Ahmed Muhammed ùâkir. Kahire: y.y., 2005. ùâfiî, Muhammed b. ødrîs. A‫ۊ‬kâmü’l-ۗurҴân. núr. Ebû Üsâme øzzet el-Attâr. Beyrut: y.y., 1400/1980. ùâfiî, Muhammed b. ødrîs. el-Üm. 7 Cilt. Bulak: y.y., 1321-1326. ùahyar, Ataullah. Ehl-i Hadis ve Ehl-i Re’y øhtilaflarÕ. østanbul: Akdem YayÕnlarÕ, 2011. ùâtÕbî, øbrâhim b. Mûsâ. el-MuvâfaۘƗt. 6 Cilt. núr. Ebû Ubeyde Meúhûr b. Hasan Âlü Selmân. Huber: y.y., 1417/1997. ùâtÕbî, øbrâhim b. Mûsâ. øslâmî ølimler Metodolojisi. 4 Cilt. çev. Mehmet Erdo÷an. østanbul: øz YayÕncÕlÕk, 1990. ùevkânî, Muhammed b. Ali. Neylü’l-ev‫ܒ‬âr úer‫ۊ‬u Münteۘa’l-a‫ې‬bâr min e‫ۊ‬âdîs֔ i seyyidi’l-a‫ې‬yâr. 8 Cilt. Kahire: y.y., 1391/1971. ùeybânî, Muhammed b. Hasan. el-Câmiҵu’l-kebîr. núr. Ebü’l-Vefâ el-EfgƗnî. Haydarâbâd: y.y., 1356. ùeybânî, Muhammed b. Hasan. el-‫ۉ‬ücce ҵalâ ehli’l-Medîne. 4 Cilt. núr. Seyyid Mehdî Hasan el-Kîlânî. Haydarâbâd: y.y., 1385-90/1965-71. ùeybânî, Muhammed b. Hasan. el-Âs֔ âr. núr. M. Abdurrahman Gazanfer. Karaçi: y.y., 1310. ùevkânî, Muhammed b. Ali. Neylü’l-ev‫ܒ‬âr úer‫ۊ‬u Münteۘa’l-a‫ې‬bâr min e‫ۊ‬âdîs֔ i seyyidi’l-a‫ې‬yâr. 8 Cilt. Kahire: y.y., 1391/1971. Taberî, Muhammed b. Cerîr. Câmiҵu’l-beyân ҵan teҴvîli âyi’l-ۗurҴân. 16 Cilt. núr. Ahmed Muhammed ùâkir & Mahmûd Muhammed ùâkir. Kahire: Müessesetü’rRisâle, 1955-1969. Tahâvî, Ebû Ca‘fer Ahmed b. Muhammed. A‫ۊ‬kâmü’l-ۗurҴâni’l-Kerîm. 2 Cilt. núr. Sadettin Ünal. østanbul: øslâm AraútÕrmalarÕ Merkezi YayÕnlarÕ, 1416/1995-1418/1998. Tahâvî, Ebû Ca‘fer Ahmed b. Muhammed. ùer‫ۊ‬u Meҵâni’l-âs֔ âr. 2 Cilt. Leknev: y.y., 1301-1302. Tan. O÷uzhan. “Childhood and Child Marriage in Islamic Law (øslam Hukukunda Çocukluk ve Çocuk Evlili÷i)”. Cumhuriyet ølahiyat Dergisi 22/2 (2018), 783-805. 320 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Taú, AydÕn. ømam Muhammed’in Hukuk AnlayÕúÕ. Kayseri: Erciyes Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2003. Tayyar, Müsaid b. Süleyman b. NasÕr. Fu‫܈‬ûl fi u‫܈‬ûli’t-tefsîr. Demmâm: Dârü øbnü’l-Cevzî li’n-neúr ve’t-tevzî‘, 1420/1999. Tayyar, Müsaid b. Süleyman b. NasÕr. Mefhûmü’t-tefsîr, ve’t-te’vîl ve’l-istinbâ‫ܒ‬ ve’t-tedebbür ve’l-müfessir. Riyad: Dârü øbnü’l-Cevzî li’n-neúr ve’t-tevzî‘, 1427/2006. Tayyâr, Müsâid b. Süleyman b. NâsÕr. et-Tefsîrü’l-luƥavî li’l-ۗurҴâni’l-Kerîm. Demmâm: y.y., 1422/2000. Temel, Ahmet Vefa. Kur’an’a Göre Taassup. østanbul: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, 2005. Tenûhî, Ebû Ali. Niúvârü’l-mu‫ۊ‬â‫ڲ‬ara. núr. Abbûd eú-ùâlcî. Beyrut: y.y., 19711973. Tirmizî. el-Câmiҵu’‫܈‬-‫܈‬a‫ۊ‬î‫ۊ‬. 5 Cilt. núr. Ahmed Muhammed ùâkir vd. Kahire: y.y., 1356/1937. Tosun, Mebrure. “Sümer, Babil ve Asurlularda Hukuk”. Türk Tarih Kurumu Belleten 37/148 (1973), 557-581. Uluda÷, Süleymân, øslâm AçÕsÕndan Mûsikî ve Semâ’, østanbul: ørfan YayÕnevi, 1976. Üzüm, ølyas. “Mezhep”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/mezhep#1 Vâhidî. Esbâbü’n-nüzûl. núr. øsâm b. Abdülmuhsin el-Humeydân. Beyrut: y.y., 1411/1991. Weidner, Ernst. “DünyanÕn En Eski Kanunnameleri”. çev. Hasan Sevimcan. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 7/1-2 (1950), 379-383. Velidedeo÷lu, HÕfzÕ Veldet. “KanunlaútÕrma Hareketleri ve Tanzimat”. Tanzimat I, østanbul: y.y., 1940), 139-209. Yaman, Ahmet. “Siyerü’l-Kebîr”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslâm Ansiklopedisi. Eriúim 02 KasÕm 2021. https://islamansiklopedisi.org.tr/es-siyerul-kebir Zebîdî, Muhammed el-Murtazâ. Tâcü’l-ҵarûs. núr. Abdüssettâr Ahmed Ferrâc. Küveyt 1385/1965. Zehebî, Ebû Abdillâh ùemsüddîn. Mîzânü’l-i‘tidâl fî nakdi’r-ricâl. 10 Cilt.núr. Ali M. el-Bicâvî. Kahire: Dâru ihyâi’l-kütübi’l-Arabiyye, 1963. Zehebî, Muhammed b. Ahmed. Teܴkiretü’l-‫ۊ‬uffâܲ. 4 Cilt. Haydarâbâd: y.y., 137588/1955-1958. Zehebî, Muhammed Hüseyin, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn. 3 Cilt. Beyrut: y.y., ts. Zehebî, Muhammed Hüseyin. el-øtticâhâtü’l-mün‫ۊ‬arife fî tefsîri’l-ۗurҴâni’l-Kerîm devâfiҵuhâ ve defҵuhâ. Kahire: y.y., 1986. Zemahúerî, Mahmûd b. Ömer. el-Keúúâf ҵan ‫ۊ‬aۘƗҴiۘÕ ƥavâmiĪi’t-tenzîl ve ҵuyûni’leۘƗvîl fî vücûhi’t-teҴvîl. 4 Cilt. Beyrut: Dârü’l-kitâbi’l-Arabî, 1407/1987. Zerkeúî, Bedreddin. el-Burhân fî ҵulûmi’l-ۗurҴân. 4 Cilt. núr. Yûsuf Abdurrahman el-Mar‘aúlî vd. Beyrut: Dârü’l-ma‘rife, 1415/1994. 321 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Zeyd b. Ali. Tefsîru ƥarîbi’l-ۗurҴâni’l-mecîd. núr. Muhammed Yûsufüddin. Haydarâbâd 1422/2001. Zeyn, M. Halîl. Târî‫ې‬u’l-fÕraۘi’l-øslâmiyye. Beyrut: y.y., 1405/1985. ZürkƗnî, Muhammed Abdülazîm. Menâhilü’l-ҵirfân fî ҵulûmi’l-ۗurҴân. 2 Cilt. núr. Fevvâz Ahmed Zemerlî. Beyrut: Dârü’l-kitâbi’l-Arabî, 1415/1995. Zühaylî, Vehbe. øslâm FÕkhÕ Ansiklopedisi. 10 Cilt. çev. Ahmet Efe vd. østanbul: Risale YayÕnlarÕ, 1990. 322 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I HøCRÎ øKøNCø ASIRDA TEFSøR HAREKETø: TÂBøÛN MÜFESSøRLER VE TEFSøRLERø (ϢϫήϴγΎϔΗϭ ϥϮόΑΎΘϟ΍ ϥϭήδϔϤϟ΍ :ϱήΠϬϟ΍ ϲϧΎΜϟ΍ ϥήϘϟ΍ ϲϓ ήϴδϔΘϟ΍ ΔϛήΣ) Hidayet Aydar Prof. Dr., østanbul Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim DalÕ Professor, Istanbul University Faculty of Theology Department of Tafseer, Istanbul [email protected], orcid.org/0000-0002-7563-5073 Giriú Tefsir esas itibariyle Hz. Peygamber döneminden itibaren baúlar. Hayattayken ilk ve tek müfessir o idi. O hem sözleriyle hem de eylemleriyle, yani hem konuúarak, hem yaúayarak Kur’an’Õ tefsir ediyordu.1 Ancak vefatÕnÕn ardÕndan bazÕ sahabiler tefsirde öne çÕkmaya baúladÕlar. BunlarÕn baúÕnda Abdullah b. Mes’ûd, Abdullah b. Abbas ve Übeyy b. Ka’b’Õ özellikle zikretmek gerekir. BunlarÕn dÕúÕnda da çok sayÕda sahabi tefsir hareketine hizmet etti, destek verdi.2 Tefsir hareketi, tâbiûn döneminde daha zengin, daha renkli, daha canlÕ bir ilmî faaliyet olarak devam etmiútir. Tâbiûn halkasÕnÕ çalÕúmamÕz açÕsÕndan (1) hicrî birinci asÕrda vefat etmiú olanlar,3 (2) hicrî ikinci asÕrda hayata gözlerini yumanlar olmak üzere ikiye ayÕrabiliriz. Burada sadece hicri ikinci asÕrda vefat eden tâbiî âlimlerin tefsir faaliyetleri üzerinde durulmaktadÕr. Buna göre bu çalÕúma ömrünün büyük kÕsmÕ hicrî birinci asÕrda geçmiú, tefsire yönelik hizmetlerini hicrî birinci asÕrda sunmuú olmakla birlikte hicrî ikinci asrÕn baúÕnda vefat etmiú olan Mücâhid b. Cebr (v. 103/721) ile baúlayacak ve tâbiûn halkasÕnÕn son müfessiri olarak kabul etti÷imiz Rebî’ b. Enes (v. 139/756) ile sona erecektir. ÇalÕúmada zikredilen tâbiî müfessirlerin tefsir örneklerine hadis kitaplarÕ, rivayet tefsirleri, siret ve tarih kaynaklarÕnda rastlamak mümkündür. Baúta sahih hadis kitaplarÕ olmak üzere sünen, cami, müsned, müstedrek gibi hadis kaynaklarÕnda bolca örnekler vardÕr. Bilhassa kitaplarÕnda tefsir rivayetlerine özel bir bölüm açmÕú olan ømam Buhârî (v. 256/870), ømam Müslim (v. 262/875) ve Tirmizî’yi (v. 279/892) zikretmek gerekir. Buhari’nin Sahîhu’lBuhârî’sinde “Kitâbu’t-tefsir” 65. Kitap olup içinde 380 civarÕnda tefsir rivayeti vardÕr.4 “Kitâbu’t-tefsir”, Sahîhu Müslim’de 54. kitaptÕr ve içinde 34 civarÕnda tefsir rivayeti yer almaktadÕr.5 Tirmizî’nin Sünen’inde “Ebvâbu Tefsiri’l-Kur’ân” diye geçen kÕsÕm 44. kitaptÕr ve içinde 420 civarÕnda tefsir rivayeti vardÕr.6 En-Nesâî (v. 302/915) de Tefsîru’n-Nesâî adlÕ eserinde toplam 766 tefsir rivayeti nakletmektedir. BunlarÕn 735’i eserde, 31 tanesi de zeyl kÕsmÕnda geçmektedir.7 BunlarÕn dÕúÕnda burada zikri geçen tâbiûn halkasÕna ait müfessirlerin tefsir rivayetlerinin en çok geçti÷i eserler øbn Ebî Hatim er-Râzî’in (v. 327/938) Tefsîru’lKur’âni’l-Azîm müsneden an Rasulillâhi ve’s-Sahâbeti ve’t-Tâbiîn ve Celaleddin es-Suyûtî’nin (v. 911/1505) ed-Dürrü’l-mensûr fi’t-tefsîr bi’l-me’sûr adlÕ tefsirleridir. 1 2 3 4 5 6 7 Bk. Hidayet Aydar, “Hicrî Birinci AsÕrda Tefsir Hz. Peygamber ve Sahabe Tefsiri”, Hicrî Birinci AsÕrda øslâmî ølimler Kur’an ølimleri ve Tefsir, ed. Hidayet Aydar v.d÷r., (østanbul: Ensar Neúriyat, 2020), 1: 245-272. Bk. Aydar, “Hicrî Birinci AsÕrda Tefsir Hz. Peygamber ve Sahabe Tefsiri”, 1: 272-394. Bk. Hidayet Aydar, “Hicrî Birinci AsÕrda Tefsir: Tâbiûn ve Tefsir”, Hicrî Birinci AsÕrda øslâmî ølimler Kur’an ølimleri ve Tefsir, ed. Hidayet Aydar v.d÷r., (østanbul: Ensar Neúriyat, 2020), 1: 581-654. Buhari, “Tefsir”, 1-114. Müslim, “Tefsir”, 1-34. Tirmizî, “Tefsir”, 1-95. Bk. Ebû Abdirrahman Ahmed b. ùuayb b. Ali en-Nesâî, Tefsîru’n-Nesâî, thk. Sabri AbdulhakÕk eú-ùafiîSeyyid b. Abbas el-Celîmî, (Beyrût: Müessestu’l-kutubi’s-sakâfiyye, 1401/1990), 1: 153-672, 2: 3-628. 323 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Mukâtil b. Süleyman (v. 150/768),8 øbn Cüreyc (v. 150/768),9 Süfyân es-Sevri (v. 161/777),10 Abdullah b. Vehb (v. 797/813),11 Süfyân b. Uyeyne (v. 198/814)12 gibi tebe-i tâbiîn veya etbâu’t-tâbiîn halkalarÕna mensup âlimler kanalÕyla gelip bu zevata isnad edilen tefsir eserleri yanÕnda ayrÕca Abdurrezzâk b. Hemmâm (v. 211/827),13 Ebû Osman Sa‘îd b. Mansûr (v. 227/841),14 Taberi (v. 310/923),15 øbn Munzir (v. 318/931),16 et-Taberânî (v. 360/971),17 Ebu’l-Leys es-Semerkandî (v. 385/996),18 Ebû øshak es-Sa’lebî (v. 427/1036),19 et-Tûsî (v. 460/1068),20 el-Vâhidî (v. 468/1076),21 el-Be÷avî (v. 516/1123),22 øbnu’l-Cevzi (v. 597/1201)23 ve øbn Kesîr (v. 774/1373)24 gibi zevata ait tefsirlerde de hicrî ikinci asÕrda vefat etmiú olan tâbiî müfessirlere ait çok sayÕda tefsir örnekleri görmek mümkündür. Burada zikri geçen bazÕ tâbiî âlimlerinin adÕna nispetle hazÕrlanmÕú ve rivayetlerinin toplu olarak zikredildi÷i özel eserler de vardÕr. Bütün riayetleri derli toplu bir úekilde bir arada görme imkânÕ verdikleri için özellikle bunlardan istifade ettik. BunlarÕn yanÕnda konuyla ilgili di÷er temel kaynaklardan da yararlanÕlmaktadÕr. Bu alanda araútÕrma yapmak isteyenlere kolaylÕk sa÷lamasÕ düúüncesiyle ikinci dereceden kaynaklar da kullanÕlmakta, üzerinde durdu÷umuz konuyla veya kiúiyle ilgili herhangi bir kitap, tez, makale, madde, tebli÷ gibi bir çalÕúma, bir araútÕrma tespit edilmiú ise bunlara da bakÕlmakta, ilgili taraflarÕndan istifade edilmekte ve kaynaklar arasÕnda zikredilmektedir. 1. Hicrî økinci AsÕr: Emeviler Dönemi Emeviler dönemi, hicri 40/milâdî 661 yÕlÕnda Muaviye b. Ebî Süfyân’Õn baúa geçmesiyle baúlamÕú ve hicri 132/milâdî 750 yÕlÕnda Abbasiler tarafÕndan yÕkÕlmasÕyla sona ermiútir. 92 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 Tefsîru Mukâtil b. Süleyman, thk. Abdullah Mahmûd ùehhâte, (Beyrût: Müessestu’t-târîhi’l-Arabî, 1423/2002), 5 cilt. Tefsiru øbn Cüreyc, thk. Ali Hasan Abdul÷anî, (el-Kâhire, Mektebetu’t-turâsi’l-øslâmî, 1413/1992). Tefsiru’l-Kur’âni’l-Kerim li’l-ømam Ebî Abdillah Süfyan b. Said b. Mesrûk es-Sevrî el-Kûfî, thk. ømtiyaz Ali Arúi, (Rampur: Vizâretu’l-Maarif li Hukumeti’l-Hind, 1385/1965), Ebû Muhammed Abdullah b. Vehb b. Müslim El-MÕsrî, El-Câmi’ Tefsîru’l-Kur’ân, thk. Miklos Muranyi, (Beyrût: Dâru’l-÷arbi’l-øslâmî, 2003), 3 cilt. Tefsîru Süfyân b. Uyeyne, tahk. Ahmed Salih Muhâyirî, (er-Riyâd: Mektebetu Usame, 1403/1983). Abdurrezzak b. Hemmâm es-San’ânî, Tefsîru’l-Kur’ân, thk. Mustafa Müslim Muhammed, (er-Riyâd: Mektebetu’r-rüúd, 1410/1989), 3 cilt. Ebû Osman Sa‘îd b. Mansûr el-Horasânî el-Cüzcânî, Sünenu Saîd b. Mansûr et-Tefsîr Min Süneni Sa‘îd b. Mansûr, thk. Sa‘îd b. Abdullah b. Abdülazîz Âl-u Humeyd, (er-Riyâd: Dâru’s-Samî’î, 1417/1997), 8 cilt. Ebû Cafer Muhammed øbn Cerîr et-Taberî, Tefsîru’t-Taberî Câmiu’l-beyân an te’vîli âyi’l-Kur’ân, thk. Abdullah b. Abdulmuhsin et-Türkî, (el-Kâhire: Dâru Hecer, 1422/2001), 26 cilt. Ebubekir Muhammed b. øbrahim øbnu’l-Munzir en-Neysâbûrî, Kitâbu tefsîri’l-Kur’ân, thk. Sa’d b. Muhammed es-Sa’d, (el-Medîne el-Münevvere: Dâru’l-meâsir, 1423/2002), 2 cilt. Ebu’l-KasÕm Süleyman b. Ahmed b. Eyyüb et-Taberânî, et-Tefsîru’l-kebir tefsîru’l-Kur’âni’l-azîm, núr. Hiúam b. Abdulkerim el-Berdâni el-MavsÕlî, (ørbid: Dârul’l-kitab es-sakâfî, 2008), 6 cilt. Ebu’l-Leys Nasr b. Muhammed Ahmed b. øbrahim es-Semerkandî, Tefsîru’s-Semerkandî, thk. Ali Muhammed Muavvid-Adil Ahmed Abdulmevcûd, (Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1413/1993), 3 cilt. Ebû øshak Ahmed es-Sa’lebî, el-Keúf ve’l-beyân tefsiru’s-Sa’lebî, thk. Ebû Muhammed øbn Aúûr, (Beyrût: Dâru ihyâi’t-turâsi’l-arabî, 1422/2002), 10 cilt. Ebû Ca’fer Muhammed b. el-Hasan et-Tûsî, et-Tibyân fî tefsîri’l-Kur’ân, núr. A÷a Büzürk et-Tahrânî, (Beyrût: Dâru ihyâi’t-turâsi’l-arabî, ts.), 10 cilt. Ebu’l-Hasan Ali b. Ahmed b. Muhammed el-Vâhidî, et-Tefsîru’l-basît, thk. Heyet, núr. Muhammed b. Salih b. Abdillah el-Fevzan, (er-Riyâd: Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1430), 25 cilt. Muhyi’s-Sünneh Ebû Muhammed el-Hüseyin b. Mes’ûd el-Be÷avî, Tefsîru’l-Be÷avî Meâlimu’t-tenzîl, thk. Muhammed Abdullah en-Nemr-Osman Cum’a Damiriyye-Süleyman Müslim el-Hareú, (er-Riyâd: Dâru’ttaybe, 1409), 8 cilt. Ebu’l-Ferec Cemâluddin Abdurrahman b. Ali b. Muhammed øbnu’l-Cevzî el-Kureî el-Ba÷dâdî, Zâdu’l-mesîr fî ilmi’t-tefsîr, 3. BaskÕ, (Beyrût: el-Mektebetu’l-øslâmî, 1404/1984), 9 cilt. Ebu’l-Fida øsmail b. Ömer øbn Kesir el-Kureúî ed-Dimaúkî, Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm, thk. Sami b. Muhammed es-Selâme, 2. BaskÕ, (er-Riyâd: Dâru’t-taybe, 1420/1999), 8 cilt. 324 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I yÕllÕk Emevi döneminin ilk 60 yÕlÕ hicrî birinci asÕrda, son 32 yÕlÕ da hicri ikinci asÕrda olmuútur. Emevilerin etkili oldu÷u hicri ikinci asrÕn ilk 32 yÕlÕnda 7 Emevi halifesi görev yapmÕútÕr. AsrÕn baúÕnda halife olarak (1) Ömer b. Abdülaziz vardÕ. Bu zat, Hulefâ-i Râúidîn’den addedilecek kadar hayÕrlÕ ve güzel hizmetler sunmuútur,25 ancak hilafeti çok kÕsa sürmüú ve 40 yaúÕna varmadan26 vefat etmiútir. 101/717 yÕlÕnda yerine (2) II. Yezid b. Abdülmelik geçmiútir. 105/724 yÕlÕnda (3) Hiúam b. Abdülmelik halife olmuú ve 20 yÕl iktidarda kalmÕútÕr. 125/743 yÕlÕnda (4) II. Velid, 126/744 yÕlÕnda (5) III. Yezid, yine aynÕ yÕl kÕsa bir süre (6) øbrahim b. Velid görev yapmÕú, 126/744 yÕlÕnda II. Mervan baúa geçmiútir. Emevi HanedanÕ 132/750 yÕlÕnda Mervan’Õn Abbasilere yenilip öldürülmesiyle son bulmuútur.27 Hicrî ikinci asÕr derken hicrî 100 ile 199 (milâdî 717-815) yÕllarÕ arasÕnÕ murat ediyoruz. Hicrî ikinci asÕr, bir yandan tâbiûn dedi÷imiz ve sahabenin dizinin dibinde yetiúmiú müfessirlerin yaúayÕp vefat etti÷i bir asÕr iken, bir yandan da onlarÕn ö÷rencileri durumunda olan tebe-i tâbiîn halkasÕna mensup müfessir âlimlerin yetiúip vefat etti÷i bir asÕrdÕr. Burada belirtilen asrÕn ilk yarÕsÕnda yaúamÕú olan tâbiî halkasÕna mensup müfessirler ele alÕnacaktÕr. Bu çalÕúmada “tâbiîn” derken, bir veya birden fazla sahabeden ders almÕú, sohbetinde bulunmuú, onlardan rivayetler nakletmiú kiúileri kastediyoruz.28 Küçük yaúlarda bir sahabeyi yoldan geçerken gördü diye birini tâbûndan addetmenin do÷ru olmadÕ÷Õ kanaatindeyiz. Bununla birlikte birinin küçük yaúta bile bir sahabeyi görmesi, ondan bir úey almadan, ö÷renmeden sadece görmüú olmasÕ durumunda dahi tâbiûndan olaca÷ÕnÕ ileri sürenler de vardÕr. Bunlara göre tâbiûn nesli Hz. Peygamber’in vefat etti÷i günden itibaren do÷anlarla baúlar ve en geç vefat etmiú sahabi olan Ebu’t-Tufeyl Amir b. Vâsile’nin (v. 110/728) vefat etti÷i tarihte küçücük bir çocukken onu gören ve en son tâbiî kabul edilen Halef b. Halife’nin 180/796 yÕlÕnda vefat etmesiyle biter.29 Ancak bu tanÕmlama herkesçe ra÷bet göreni bir tanÕmlama de÷ildir.30 Sahabeyle görüúüp onlardan ilim alarak tabiûn olmuú olanlarÕn a÷ÕrlÕklÕ olarak yaúadÕ÷Õ dönem 65-135/694-752 yÕllarÕ arasÕdÕr.31 Vefat tarihlerinden de anlaúÕlaca÷Õ üzere bazÕ tâbiîler burada belirtilen tarihten sonra da yaúamÕúlardÕr, ancak bunlarÕn sayÕsÕ azdÕr. Biz hayatlarÕnÕ inceledi÷imizde sahabeyle çok fazla haúÕr-neúir olmuú olmalarÕ hasebiyle 140/757 yÕlÕna kadar vefat etmiú olanlarÕ da tabiûndan addettik, bundan sonra vefat edenleri, tabiûndan olsa bile tebei tabiîn halkasÕna dâhil ettik. 25 26 27 28 29 30 31 Bk. øsmail Yi÷it, “Ömer b. Abdülazîz”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2007), 34: 53-55; Bahriye Üçok, øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1968), 63-66; ørfan Aycan, “Ömer b. Abdülaziz ve Gayr-i Müslimler”, Dinî AraútÕrmalar 1/3 (1999): 65-81; Philip K. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, çev. Salih Tu÷, (østanbul: Bo÷aziçi YayÕnlarÕ, 1989), 2: 368-369. Halife b. Hayyât, Târîhu Halîfe b. Hayyât Halîfe b. Hayyât Tarihi, çev. AbdulhalÕk BakÕr, (Ankara: Bizin Büro BasÕmevi, 2001), 384; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 351. YÕlmaz Öztuna, Devletler ve Hânedanlar øslam Devletleri, ølaveli 3. BaskÕ, (Ankara: Kültür ve Turizm BakanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 2005), 1: 95-96, 109-110; Üçok, øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler, 64-77; øsmail Yi÷it, Emevîler, (østanbul: øSAM YayÕnlarÕ, 2018), 91-138; øsmail Yi÷it, “Emeviler”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1995), 11: 92-95; Sabri Altuntaú-Selçuk Sam, 7’den 77’ye Dünya Tarihimize Yolculuk, (østanbul: Maya TandÕr YayÕnlarÕ, 2011), 174-175; øhsan Süreyya SÕrma, Abbasiler Dönemi, 9. BaskÕ, (østanbul: Beyan YayÕnlarÕ, 2008), 11-13; Carl Brockelmann, øslam Milletleri ve Devletleri Tarihi I, çev. Neú’et Ça÷atay, 2. BaskÕ, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1964), 83-97; Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi, (Komisyon), ed. Kenan Seyithano÷lu, (østanbul: Ça÷ YayÕnlarÕ, ts.), 2: 402-432; Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 428-441; Robert Mantran, øslam’Õn YayÕlÕú Tarihi (VII-XI. YüzyÕllar), çev. øsmet Kayao÷lu, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1981), 118-119. Bk. Arif Ulu, “Tâbiîn”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010), 39: 328-330. Ulu, “Tâbiîn”, 39: 328. Bk. Ulu, “Tâbiîn”, 39: 328-329. Ulu, “Tâbiîn”, 39: 328-329. 325 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Hicrî ikinci asrÕn baúÕnda tefsir alanÕnda önemli âlimler yetiúmiútir ve bunlarÕn tefsire büyük katkÕlar vermiúlerdir.32 Bu asÕrda Kur’an-Õ Kerim tâbiî müfessirler tarafÕndan büyük oranda yorumlanmÕú, fakat baútan sona belli bir disiplin içinde tefsir edilmemiútir. Bu, ancak hicrî ikici asrÕn ortalarÕnda vefat etmiú ve tebe-i tâbiîn halkasÕna mensup olan âlimleri tarafÕndan yapÕlacaktÕr. Bugünkü bilgilerimize göre bu iúi yapan ilk kiúi olarak Mukatil b. Süleyman’Õ görüyoruz. Tefsir yapan kiúi, içinde yaúadÕ÷Õ toplumun bir ferdidir ve toplumda meydana gelen siyâsî ve sosyal geliúmeler onu, onun düúünce yapÕsÕnÕ, hayata bakÕúÕnÕ, olaylarÕ de÷erlendiriúini vs. etkiler. O bunlardan ba÷ÕmsÕz ve etkilenmiú olmaksÕzÕn tefsir yapamaz. O yüzden bir dönemdeki tefsir anlayÕúÕnÕ bilmek için o dönemin siyâsî ve sosyal hâdislerini de bilmek, onlarÕ iyi analiz etmek gerekir. Emeviler döneminde dÕúarÕda büyük baúarÕlar elde edilmiú ve øslam, çok geniú bir co÷rafyaya yayÕlmÕú; Atlas Okyanusundan, hatta Endülüs’ten Çin seddine kadarki co÷rafyada etkili olmuútur. Bu hÕzlÕ geliúme ve geniúleme, haliyle beraberinde yeni kültürler, yeni inançlar, yeni anlayÕúlar, yeni de÷erler, yeni ö÷retilerle karúÕ karúÕya kalmayÕ intaç etmiútir. Bir yandan Müslüman âlimler bu yeni dînî/felsefi akÕmlarÕ ö÷renmeye ve anlamaya çalÕúmÕú, bir yandan da o kültür ve inançlara sahip bazÕ insanlar da Müslüman olmuúlar, sahip olduklarÕ bazÕ kültürel ve dînî de÷erleri øslam’a sokmuúlardÕr. Bütün bunlar tâbiûn döneminde Kur’ân ayetlerini anlama ve yorumlamada farklÕlÕklara ortam hazÕrlamÕútÕr.33 Müslümanlar fethettikleri bu bölgelerden edindikleri ganimetler sayesinde ekonomik güç elde etmiúler, zengin olmuúlardÕr. Hicri birinci asÕrda baúlayan bu durum, hicrî ikinci asÕrda daha da artmÕútÕr. BazÕ halifeler ve onlarÕn peúinden giden Müslümanlar elde ettikleri bu ekonomik güç sayesinde saraylarÕnda, kâúanelerinde eú ve cariyeleriyle zevk u sefa, lüks ve úatafat içinde yaúamaya baúlamÕúlardÕr. Bir grup da bunlara aúÕrÕ tepki göstermiú, böyle bir yaúantÕyÕ úiddetle eleútirerek bunun Müslüman yaúantÕsÕ olmadÕ÷ÕnÕ iddia etmiútir. øslâmî hayat tarzÕ diye “dünyaya küs, paraya ve servete düúman, hayattan el-etek çekmiú, bir lokma-bir hÕrka ile yaúamayÕ ye÷leyen bir anlayÕú”Õn ortaya çÕkmasÕna zemin hazÕrlamÕútÕr.34 Hicri ikinci asÕrda yaúamÕú bazÕ tâbiî âlimler, 90 yÕllÕk Emevî hanedanÕnÕ çöküúüne ve yerine Abbasi Hilafetinin kurulmasÕna úahit olmuúlardÕr. Yine bu dönemin âlimleri, fetihler sayesinde pek çok yeni bölgenin MüslümanlarÕn eline geçmesini görmüú, hatta bazÕlarÕ bizzat bu savaúlara iútirak etmiútir. Hicri birinci asÕrda bazÕ sahabîler ve tâbiî âlimler meúru olmayan yollarla baúa geldikleri için Emevî hilafetine karúÕ çÕkmÕú, bunun cezasÕnÕ da ço÷unlukla canlarÕnÕ vererek ödemiúlerdir. Bu anlayÕú hicrî ikinci asÕrda da devam etmiútir. Baúta Hz. Ali’nin torunlarÕ olmak üzere ùia, Hariciler, øbadiler gibi bazÕ mezhep mensuplarÕ veya siyasi kiúi ve guruplar tarafÕndan çÕkarÕlan bazÕ iç isyanlar ve dâhilî kargaúalar yaúanmÕútÕr.35 Bu cümleden olarak ùevzeb hareketi, esSahtiyânî isyanÕ, Saharî ayaklanmasÕ, Said b. Behdel ve Dahhak b. Kays’Õn ùam bölgesindeki isyanlarÕ, Abdullah b. Yahya’nÕn Yemen’de baúlattÕ÷Õ isyan, Mu÷iriye mezhebinin kurucusu Mu÷ire b. Said’in ve Ebu Mansur el-øclî’nin isyanÕ Emeviler döneminde yapÕlmÕú önemli iç 32 33 34 35 ørfan Aycan, “Emeviler Dönemi Kültür HayatÕnda Dinî ølimlerin Tarihsel Geliúimi”, Dinî AraútÕrmalar 2/5 (1999): 342-343. Bk. øsmail Cerraho÷lu, “Tabiîlerin Tefsîr ølmine Hizmetleri”, Diyanet ølmi Dergi 11/3 (1972): 153; Abdusselam b. Salih b. Süleyman el-Cârullah, Nakdu’s-sahâbeti ve‘t-tâbiîne li’t-tefsir dirâse nazariyye tatbikiyye, (er-Riyâd: Dâru’t-tedmîr, 1429/2008), 147-148; Hidayet Aydar, Tarih Perspektifinden Örnek Tefsir Metinleri 1, (østanbul: Yeni Zamanlar YayÕncÕlÕk, 2012), 50-51. Hasan Kamil YÕlmaz, AnahatlarÕyla Tasavvuf ve Tarikatlar, (østanbul: Ensar Neúriyat, 2000), 103. Ebu’l-Hasan Ali b. øsmail el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamîd, (Beyrût. El-Mektebe el-asriyye, 1411/1990), 1: 150-166; Mehmet ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2007), 66-240. 326 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I isyanlardÕr.36 Bunlar etraflarÕna topladÕklarÕ büyük kalabalÕklarla Emevi yönetimine siyan etmiúlerdir. Emevi halifeleri genelde bunlarÕ çok sert bir úekilde bastÕrmÕú ve çok sayÕda insan ölmüútür.37 Hz. Hüseyin’in torunu Zeyd b. Ali, 122 yÕlÕnda, onun ardÕndan o÷lu Yahya Emevi halifesi Hiúam b. Abdulmelik’e baúkaldÕrmÕú, ikisi de yanÕndakilerle birlikte yakalanmÕú ve asÕlarak öldürülmüúlerdir.38 Ebû Hamza eú-ùârî önderli÷inde Halife II. Mervan’a Medine bir isyan baúlatÕlmÕú, isyancÕ gurubu da÷ÕtmÕú ve komutan Ebû Hamza öldürülmüútür.39 Yine Kufe merkezli bir isyan da Abdullah b. Muaviye tarafÕndan baúlatÕlmÕú, pek baúarÕlÕ olmayan bu isyan, Abdullah’Õn 129/747 yÕlÕnda öldürülmesiyle bitmiútir.40 Bu guruplar genellikle siyâsî ve idari meúruiyet içerikli ayetleri kendilerini haklÕ, Emevileri ise haksÕz çÕkaracak úekilde yorumlayarak isyanlarÕna dinî bir zemin hazÕrlamÕúlardÕr.41 Zaman zaman bazÕ tâbiî müfessirlerin siyasi otoritenin Kur’an ayetlerini kendi meúruiyeti ve liyakatleri için kullanmalarÕna karúÕ çÕktÕklarÕnÕ, yine Kur’an ayetlerini kullanarak onlarÕ sert bir úekilde eleútirdiklerini görüyoruz.42 Buna karúÕlÕk bazÕ müfessirler Emevi idarecilerini savunmacÕ bir anlayÕúla destekleyen yorumlar yapmÕúlardÕr. øçlerinden idarecilere nasihatlerde bulunanlar oldu÷u gibi, bu konularda çekimser olanlar da olmuútur.43 Dönemin en belirgin özelliklerinden biri hicrî birinci asÕrda ortaya çÕkÕp yayÕlmÕú mezhepler yanÕnda yeni bir takÕm itikadî fÕrkalarÕn zuhur etmiú olmasÕdÕr. Müslümanlar arasÕnda itikâdî konular eskiye göre daha fazla tartÕúÕlÕr olmuútur. Ço÷u siyasî olan bu tartÕúmalarÕn bazÕlarÕnda ise sadece akaid etkilidir. Müslümanlar ilmî konulara eskiye göre daha fazla ra÷bet eder olmuúlardÕr. Mekke ve Medine yanÕnda ùam, Kufe, Basra, MÕsÕr, Yemen, Horasan gibi bölgelerde çok hareketli ve heyecanlÕ ilmî faaliyetler yürütülmüútür. Bu arada birçok âlim tefsir ile iútigal etmiú ve bu alanda önemli hizmetler ortaya koymuúlardÕr. ùimdi hicrî ikinci asÕrda 36 37 38 39 40 41 42 43 ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, 106-136. Bk. ørfan Aycan, “Emevîler Dönemi øç Siyâsî Geliúmeleri (41-132/661-750)”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 39 (1999): 168-172; Mehmet Akbaú, “Ölü Bedenlere Kasdetme Giriúimi Olarak øslam Tarihinde ølk Baú Kesme Hadisesinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Emeviler Döneminde BaúlarÕ Kesilenler”, Harran Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 36 (2016): 112-127; Mehmet ÇakÕrtaú, “Emeviler Döneminin ùiddet Merkezli OkunmasÕnÕn Tarihsel Temelleri”, Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Aziz HatÕrasÕna II. UluslararasÕ Sosyal Bilimlerde Gelenek Ve Bilgi Bütünlü÷ü Sempozyumu Bildiri KitabÕ, ed. Mehmet Bulut-AydÕn Kudat, (østanbul: Sabahattin Zaim Üniversitesi YayÕnlarÕ, 2019), 190-201; ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, 242298. el-Eú’arî, Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn, 1: 136-140; Muhammed Ebû Zehre, Târîhu’lmezâhibi’l-øslâmiyye fi’s-Siyâse ve’l-akâid ve târihu’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye, (el-Kâhire: Dâru’l-fikri’l-Arabî, ts.), 38-41, 56-69, 186-200; Saffet Köse, “Zeyd b. Ali”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ, 2013), 44: 313-314; Mustafa Öz, “Zeyd b. Zeynelâbidîn ve Zeydiyye”, M.Ü ølahiyat Fakültesi Dergisi 19 (2000): 43-45; øsa Do÷an, “Zeydiyye Mezhebi”, Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 3/3 (1989): 83-86; Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. elHüseyin, thk. Muhammed Cevad el-Hüseynî el-Celâlî, (Beyrût: Menúûrâtu dâri’l-va’yi’l-øslâmî, ts.), 30-55; Abdulvahid Hasan el-Amedî, Halîfu’l-Kur’ân el-ømam Zeyd b. Ali aleyhisselam 75-122 h., (yy., ts.), 17-30; Yusuf Gökalp, Zeydilik ve Yemen’de YayÕlÕúÕ, (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2006), 32-51; Selim Öztürk, “Zeydili÷in Tarihsel Süreçte Oluúumu ve ømamiyye ve øran ile øliúkisi”, Liberal Düúünce Dergisi 24/94 (Bahar 2019): 89-106; Hasan Yaúaro÷lu, Taberistan Zeydileri, (Gümüúhane: Gümüúhane Üniversitesi, 2012), 36-41; Hakan Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, (Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019), 77-81; ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, 136-. Yi÷it, Emevîler, 128-129; Nebi Bozkurt-Mustafa Sabri KüçükaúçÕ, “Medine”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003), 28: 308. Mehmet Atalan, “Bir Muhalefet øttifakÕ –Abdullah b. Muaviye 129/746-7) Hareketi-”, Dokuz Eylül Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 23 (2006): 41-63; Keleú, Emeviler Döneminde Meydana Gelen DinîSiyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi, 81-83; ÇakÕrtaú, Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri, 143-146. Bk. Nihat Uzun, Hicrî II. AsÕrda Siyaset-Tefsir øliúkisi, (Doktora Tezi, Uluda÷ Üniversitesi, 2008), 108-113. Bk. Uzun, Hicrî II. AsÕrda Siyaset-Tefsir øliúkisi, 117-119. Uzun, Hicrî II. AsÕrda Siyaset-Tefsir øliúkisi, 120-129. 327 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I tâbiûn halkasÕna mensup olup Emeviler döneminde vefat etmiú olan âlimleri ve tefsirlerinden bazÕ örnekleri görebiliriz. Mezhepler açÕsÕndan baktÕ÷ÕmÕzda bu devrede yine Haricileri ve ùiileri görüyoruz. Hicrî birinci asÕrda erken dönemlerde ortaya çÕkan bu mezhepler, önceleri tamamen siyasî bir eksen etrafÕnda oluúurken, hicrî ikinci asÕrdan itibaren yavaú yavaú itikâdî ve hatta amelî yönden de farklÕ temeller bulmaya çalÕúmÕúlardÕr. Mutezile, hicrî ikinci asÕrda ortaya çÕkmÕú en önemli mezheptir. VasÕl b. Ata (v. 131/749) ile hocasÕ el-Hasanu’l-Basrî (v. 110/728) arasÕndaki ayrÕúma, asrÕn baúÕnda cereyan eden müretkib-i kebirenin hükmü konusundaki tartÕúmayla iyice belirginleúmiú ve VasÕl b. Ata, yolunu tamamen ayÕrmÕútÕr. HocasÕnÕn “VasÕl bizden ayrÕldÕ” anlamÕna gelen (Ϟλ΍ϭ ΎϨϋ ϝΰΘϋ΍) úeklindeki sözüyle Mutezile olarak yeni bir itikadî anlayÕú úeklinde zuhur etmiútir. Bunun yanÕnda Mürcie, Cebriye/Cehmiye, Mücessime/Müúebbihe, Zeydiye, Ravendiye gibi birçok mezhep de hicrî ikinci asÕrda etkili olmayÕ sürdürmüúlerdir. BunlarÕn kimisi, Mutezile gibi yeni zuhur etmiú mezhepler iken, kimisi hicrî birincia sÕrda ortaya çÕkmÕú olan mezheplerin devamÕ yahut onlarÕn bölünmeleriyle veya onlardan ayrÕlarak oluúmuú mezheplerdir. Bunlar baúta kader olmak üzere, irade/meúiet, ilahi sÕfatlar, ru’yetullah, cin, úeytan, müteúabih ayetlerin yorumu, hüsün-kubuh, cüz’î-küllî irade, birbirini öldürmek de dâhil büyük günah iúleyen müminlerin imanÕ, ahiretteki konumlarÕ gibi hususlar tartÕúÕlmaya devam etmiú, faklÕ bakÕú açÕlarÕ geliútirilmiútir.44 Hicrî birinci asÕrda baúlayan “halifelik” merkezli siyâsî nitelikteki tartÕúmalara dînî bir vecih üzerinden yorumlama anlayÕúÕ bu dönemde de sürmüútür.45 Bu fÕrkalarÕn içinden ilahlÕk, peygamberlik, mehdilik, Mesihlik gibi iddialar ileri sürerek etrafÕnda büyük kitleler toplayabilen bazÕ sapkÕn diyebilece÷imiz mezhepler de olmuútur. Bu ve benzeri ayetlerin yorumunda daha önceleri a÷ÕrlÕklÕ bir úekilde nakil (rivâyetler) rol oynarken, tâbiûn döneminden itibaren naklin yanÕnda akÕl da devreye sokulmaya baúlanmÕútÕr.46 Bu arada baúta daha önce Ehl-i Kitap iken Müslüman olanlar olmak üzere YahûdîHÕristiyan, hatta bir ölçüde Fars-Hind-Çin ve ùaman din ve kültürlerine ait pek çok haber, hikâye, rivâyet tâbiî nesli arasÕnda hÕzla yayÕlmÕú, birçok kiúi ayetlere mana verirken øsrâiliyât dedi÷imiz bu bilgileri esas almÕú, buna göre ayetlere mana vermeye çalÕúmÕútÕr. Her ne kadar az sayÕda bazÕ kiúiler øsrâiliyâta tepki göstermiúlerse de tâbiûn döneminde øsrâilî bilgilerin büyük ilgi gördü÷ü ve buna göre ayetleri yorumlamanÕn revaçta oldu÷u bir gerçektir.47 44 45 46 47 Bk. Ebû’l-KasÕm Dahhâk b. Müzâhim, Tefsîru ed-Dahhâk, cem’, dirâse, thk. Muhammed ùükri Ahmed ezZaviyeti, (el-Kâhire: Dâru’s-Selam, 1419/1999), 117-120; Ebû’l-Feth Muhammed b. Abdulkerim eúùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, núr. Ahmed Fehmi Muhammed, (Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1413/1992), 1: 43; Uzun, Hicrî II. AsÕrda Siyaset-Tefsir øliúkisi, 157-171; Fâika ødrîs Abdullah, et-Tefsîr fi’l-Karni’l-Evvel el-Hicrî, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1404-1405), 177-363; Turan, Erkit, Sahâbe ve Tabiîn Döneminde Müteúâbih SÕfatlarÕn Yorumu Meselesi, (Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi, 2009), 4989. ørfan Abdülhamid, øslâm’da øtikâdî Mezhepler ve Akaid EsaslarÕ, çev. M. S. Yeprem, (østanbul: Marifet YayÕnlarÕ, 1983), 73-92; Uzun, Hicrî II. AsÕrda Siyaset-Tefsir øliúkisi, 82-85, 138-142. øsmail Cerraho÷lu, Kur’an Tefsirinin Do÷uúu ve Buna HÕz Veren Amiller, (Ankara: Ankara Üniversitesi YayÕnlarÕ, 1968), 107-108; Uzun, Hicrî II. AsÕrda Siyaset-Tefsir øliúkisi, 87-88, 149-151. Bk. Muhammed Hüseyin ez-Zehebî, el-øsrâilîyât fi’t-Tefsîri ve’l-Hadîs, (MÕsÕr: Mektebetu Vehbe, ts.), 1: 7484; Abdullah Aydemir, Tefsîrde øsrâilîyât, (Ankara: Diyanet øúleri BaúkanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 1979), 62-69; Remzi Na’nae, el-øsrâilîyât ve eseruha fi kutubi’t-tefsîr, (Dimaúk: Dâru’l-kalem, 1390/1970), 164-192; el-Cârullah, Nakdu’s-sahâbeti ve ‘t-tâbiîne li’t-tefsir dirâse nazariyye tatbikiyye, 145-147; Mehmet Mahfuz Ata, “Örnekleriyle Hz. Peygamber, Sahabe ve Tâbiin Dönemi Tefsir AnlayÕúÕ”, UluslararasÕ Sosyal AraútÕrmalar Dergisi 12/62 (2019): 1674; Abdulmuttalip Arpa, “el-Bu’du’l-lu÷avî fî menheciyyeti’t-tefsir inde’t-tâbiîn”, Çekmece øZÜ Sosyal Bilimler Dergisi 4/8-9 (2016): 305-307; Muhammed Ömer Hâcî, Mevsûatu’t-tefsîr kable ahdei’t-tedvîn, (Dimaúk: Dâru’l-mektebî, 1427/2007), 258-267. 328 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Bu dönemde tefsirle iútigal edenlerin önemli bir kÕsmÕnÕn “mevâlî” dedi÷imiz gruptan olduklarÕ görülmektedir.48 Mevâlî, genelde aslen Arap olmayÕp kendisi veya babasÕ-dedesi köle iken azad edilmiú olan kimselerdir.49 AraplarÕn de÷il de, -kendileri ArapçanÕn konuúuldu÷u ortamlarda do÷up büyümüú olsalar bile- ana dili Arapça olmayan bu insanlarÕn ilimle u÷raúmalarÕ, bilhassa Arapça olan Kur’ân’Õ yorumlamaya çalÕúmalarÕ çok manidardÕr.50 øbn Haldûn (v. 808/1406) buna sosyolojik bir yorum getirmektedir. Ona göre kendilerini asil ve soylu olarak gören Araplar, daha ziyade idarecilik, komutanlÕk, kadÕlÕk, emirlik gibi soylu ailelere has gördükleri görevlere tâlip olmuú, daha alt tabakalara layÕk gördükleri ilim ve benzeri bazÕ iúlerle u÷raúmayÕ ise hoú görmemiúlerdir.51 OnlarÕn bu anlayÕúÕ yüzünden ilim “mevâlî” dedi÷imiz bu kiúilere kalmÕútÕr.52 øúte mevâlî dedi÷imiz bu insanlar bütün güçleri ve hÕrslarÕyla ilme sarÕlmÕú, siyâsî ve sosyal yönden elde etmelerinin imkânsÕz oldu÷u bazÕ statüleri elde etmeye, bazÕ yüksek makamlara ilim yoluyla ulaúmaya çalÕúmÕú, böylece de ilme çok büyük hizmetler yapmÕúlardÕr.53 Arap kültürü içinde yetiúip büyümüú olmakla birlikte kendi asÕl kültürlerini de bilen; sahipleri tarafÕndan azad edilmiú olduklarÕ için kÕsmen hür olmalarÕ yanÕnda aynÕ zamanda köleli÷i de yaúamÕú olan bu insanlar, do÷al olarak yorum ve de÷erlendirmelerinde zaman zaman bu özelliklerinin etkisinde kalmÕúlardÕr.54 Zira “Tefsir, aynaya benzer. NasÕl ayna karúÕsÕndakini aynen aksettirirse, tefsir de, müfessirin durum ve tutumunu aksettirdi÷i gibi, yetiúti÷i cemiyetin örf ve adetlerini, akliyat ve medeniyetini, cemiyetin sosyal yapÕsÕnÕ da aksettirir.”55 Mevâlînin bu konumu bazÕlarÕ tarafÕndan eleútirilip onlara güvenilmemesi gerekti÷i úeklinde yorumlanmÕúken,56 baúka araútÕrÕcÕlarÕn belirtti÷i gibi bize göre de Tefsire bir çeúni, bir zenginlik kazandÕrmÕú, Kur’ân’Õn yorumuna yeni bir renk, farklÕ bir motif, cezp edici bir desen katmÕútÕr.57 Tabii ki bu husus, Tefsire hem olumlu, hem olumsuz manada etki etmiútir. Olumsuz bazÕ etkileri yanÕnda tefsirde bir çeúitlilik, bir zenginlik, bir geniúlik de söz konusu 48 49 50 51 52 53 54 55 56 57 M. Zeki Duman, “Tabiûn Döneminde Tefsir Faaliyeti (Meúhur Müfessirler, KaynaklarÕ ve Bu Tefsirin De÷eri)”, Erciyes Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 4 (Kayseri: 1987): 210; Muhsin Demirci, Tefsîr Tarihi, (østanbul: MÜøF YayÕnlarÕ, 2008), 96-97. Yi÷it, “Mevâlî”, 19/ 424. Bk. Duman, “Tabiûn Döneminde Tefsîr Faaliyeti (Meúhur Müfessirler, KaynaklarÕ ve Bu Tefsîrin De÷eri)”, 230-231. Bk. Abdurrahman b. Mahmud øbn Haldûn, Mukaddime, çev. Süleyman Uluda÷, (østanbul: Dergah YayÕnlarÕ, 1983), 2: 1307. AyrÕca bk. Duman, “Tabiûn Döneminde Tefsîr Faaliyeti (Meúhur Müfessirler, KaynaklarÕ ve Bu Tefsîrin De÷eri)”, 235-236; Nur Ahmet Kurban, “Mevali Müfessirlerin Kur’an Tefsirinin Oluúumuna KatkÕlarÕ ve Onlara Yöneltilen Eleútiriler”, UluslararasÕ Sosyal AraútÕrmalar Dergisi 4/16 (KÕú 2011): 261. Mustafa Öztürk, øbn Sa’d’Õn Tabakât’Õ ile ez-Zehebî’nin Tezkire’sini esas alarak yaptÕ÷Õ incelemede Hadîs rivâyetinde bulunan tâbiî dönemi âlimlerin yarÕsÕndan ço÷unun Arap, daha azÕnÕn Mevâlî oldu÷unu tespit etti÷ini belirtiyor. Bk. Mustafa Öztürk, “Mevâlî Raviler ve Geçmiú Kültürlerin Hadislere Etkisi: Hicri ølk øki AsÕr”, Hadis Tetkikleri Dergisi 4/1 (2006): 17-19. Öztürk, “Mevâlî Raviler ve Geçmiú Kültürlerin Hadislere Etkisi Hicrî ølk øki AsÕr”, 8; Osman AydÕnlÕ, “Mezheplerin Oluúum Sürecinde Mevali’nin Rolü”, Gazi Üniversitesi Çorum ølahiyat Fakültesi Dergisi 2/3 (2003/1): 13; Kurban, “Mevali Müfessirlerin Kur’ân Tefsîrinin Oluúumuna KatkÕlarÕ ve Onlara Yöneltilen Eleútiriler”, 261. Bk. Kurban, “Mevali Müfessirlerin Kur’ân Tefsîrinin Oluúumuna KatkÕlarÕ ve Onlara Yöneltilen Eleútiriler”, 266. øsmail Cerraho÷lu, “Hicrî II. ve III. AsÕrlarda Tefsîr Faaliyetleri”, Diyanet øúleri BaúkanlÕ÷Õ Dergisi 11/4 (Temmuz-A÷ustos 1972): 203. Bk. Kurban, “Mevali Müfessirlerin Kur’ân Tefsîrinin Oluúumuna KatkÕlarÕ ve Onlara Yöneltilen Eleútiriler”, 266-271. Kurban, “Mevali Müfessirlerin Kur’ân Tefsîrinin Oluúumuna KatkÕlarÕ ve Onlara Yöneltilen Eleútiriler”, 271272. 329 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I olmuútur. Esasen bu dönemde meydana getirilmiú tefsir çalÕúmalarÕnÕn büyük kÕsmÕ mevâlîye aittir.58 KÕsacasÕ bizim burada incelemeye tabi tuttu÷umuz 100/717 ile 132/750’li yÕllar arasÕnÕ kapsayan tâbiûn döneminde59 daha önceki dönemlere göre her alanda büyük de÷iúimler meydana gelmiútir. Do÷al olarak bu de÷iúim tefsire, Kur’ân ayetlerinin yorumuna da etki etmiútir. Daha önce gündeme gelmeyen konular tefsire girmeye baúlamÕú, bazÕ insanlar ayetleri esas alarak olaylara yorum yapmayÕ de÷il, kendi düúüncelerini esas alarak ona göre ayetlere mana vermeyi ye÷lemeye baúlamÕúlardÕr.60 øúte hicrî ikinci asÕr tâbiûn döneminde tefsir böyle bir atmosfer içinde úekillenmiútir. Tefsir hicrî birinci asÕrda oldu÷u gibi ço÷unlukla hâlâ úifâhîdir, rivayetlere dayanmaktadÕr, hâlâ çok büyük bir oranda dilden dile, kulaktan kula÷a yayÕlan bir nitelik arz etmektedir. Bununla birlikte yazmaya önem veren bazÕ âlimler de vardÕr ve bunlarÕn kendilerine ait bazÕ cüzleri, risaleleri mevcuttur, ancak henüz dört baúÕ mamur tefsirler yazÕlmÕú de÷ildir. Hâlâ tefsir ilminin ilkeleri, tefsirin usul ve esaslarÕ oluúmuú de÷ildir. Tefsir büyük oranda nakle dayanmakta, akÕl buna ba÷lÕ olarak devreye sokulmaktadÕr. Henüz tefsir tedvin edilmiú de÷ildir, tefsirde -her ne kadar bazÕ araútÕrÕcÕlar Kur’ân’Õn tamamÕnÕn bu dönemde tefsir edildi÷ini söylüyorlarsa da-61 eldeki kaynaklarÕn bize gösterdi÷ine göre henüz geniú açÕklamalara dayalÕ bir yol takip edilmemiú, tüm ayetler tefsir edilmemiú, ço÷unlukla sadece kelimenin lü÷avi anlamÕ üzerinde durularak tefsir yapÕlmÕútÕr. Kur’ân’Õn tamamÕ de÷il, yalnÕzca garip olan kelimelerin tefsiri yapÕlmÕútÕr. Ayetler -azÕnlÕk durumundaki Hâricîleri62 ve yeni yeni úekillenen ùiîli÷i hariç tutacak olursakgenellikle herhangi bir mezhebî kaygÕ taúÕnmadan serbestçe tefsir edilebilmiútir. Zira henüz ilkeleri ve prensipleri úekillenmiú mezhepler zuhur etmemiútir ve mezhebî taassup etkili de÷ildir. Bununla birlikte kader, kaza, irade, meúiet, büyük günah iúleyenin durumu, Allah’Õn bazÕ sÕfatlarÕ ve ileride bilhassa itikâdî mezheplerin ortaya çÕkmasÕna zemin hazÕrlayacak, benzer bazÕ konular az da olsa iúlenip ele alÕnmÕútÕr.63 øúte bunlar sözünü etti÷imiz itikâdî konularÕn geçti÷i ayetlere kendi mezheplerinin perspektifinden baktÕklarÕ için farklÕ yorumlar yapmÕúlardÕr. Bu dönemde sahâbe devrine nispetle tefsir konusunda çok daha fazla ihtilaflar ve tenevvü söz konusu olmuútur.64 58 59 60 61 62 63 64 Kurban, “Mevali Müfessirlerin Kur’ân Tefsîrinin Oluúumuna KatkÕlarÕ ve Onlara Yöneltilen Eleútiriler”, 264265; Aydar, Tarih Perspektifinden Örnek Tefsir Metinleri 1, 52. Salâh el-Hâlidî, bundan sonrasÕnÕn Tebeu’t-Tâbiîn dönemi oldu÷unu söylemektedir. Bk. Salâh Abdulfettah elHâlidî, Ta’rîfu’d-dârisîn bi menâhici’l-müfessirîn, (Dimaúk: Dâru’l-kalem, 1329/2008), 37-38. Tabii tefsirine dair bazÕ de÷erlendirmeler için bk. Fadl Hasan Abbas, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn esâsiyyetuhu ve’t-ticâhâtuhu ve menâhicuhu fi’l-asri’l-hadîs, (el-Ürdün: Dâru’n-nefâis, 1437/2016), 1: 171-172; el-Hâcî, Mevsûatu’t-tefsîr kable ahdei’t-tedvîn, 287-290; Cemal Mahmud el-Hûbî – øsâm el-Abd Zühd, et-Tefsîr ve menâhicu’l-müfessirîn, (öazze: Matbaatu’l-mikdad, 1419/1999), 65-66. Duman, “Tabiûn Döneminde Tefsîr Faaliyeti (Meúhur Müfessirler, KaynaklarÕ ve Bu Tefsîrin De÷eri)”, 231; Nurettin Turgay, “Tâbiûnun/Tâbiîlerin Tefsîr ølmindeki Yeri”, Bilimname 8/18 (2010/1): 106. Cerraho÷lu, Kur’ân Tefsîrinin Do÷uúu ve Buna HÕz Veren Amiller, 122-123. Bk. eú-ùehristânî, el-Milel ve’n-Nihal, 1: 40; Abdülhamid, øslâm’da øtikâdî Mezhepler ve Akaid EsaslarÕ, 93104; Kemal IúÕk, “Mu’tezilenin ølk Kurucusu VasÕl b. Ata ve Büyük Günah Meselesi”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 24 (1981): 337-338; Cerraho÷lu, Kur’ân Tefsîrinin Do÷uúu ve Buna HÕz Veren Amiller, 114-122; Mustafa Öztürk, Kur’ân’Õn Mu’tezilî Yorumu Ebû Müslim el-Isfahânî Örne÷i, (Ankara: Ankara Okulu YayÕncÕlÕk, 2004), 11; Osman AydÕnlÕ, “ølk Mu’tezilenin Özgür ørade Söylemi: Amr b. Ubeyd ve Kader AnlayÕúÕ”, Çorum ølahiyat Fakültesi Dergisi 1: 2 (2002): 127-132; H. øbrahim Hasa, Siyasi-DiniKültürel-Sosyal øslâm Tarihi. trc. ø.Yi÷it-S.Gümüú, (østanbul: KayÕhan YayÕnlarÕ, 1985), 2: 106-108 Sahâbe ve Tâbiûn Tefsîrinin bazÕ özellikleri için bk. Muhammed Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’lMüfessirûn, (el-Kâhire: Mektebetu Vehbe, ts.), 1: 76-77, 96-103; Cerraho÷lu, Tefsîr Tarihi, 1: 168-173; Fehd b. Abdurrahman er-Rûmî, Buhûs fi usûli’t-tefsîr ve menâhicuh, (er-Riyad: Mektebetu’t-tevbe, 1419), 32-33; Fehd b. Abdurrahman b. Süleyman er-Rûmî, Menhecu’l-medreseti’l-akliyye el-hadîse fi’t-tefsîr, (Beyrût: Müessestu’r-risâle: 1403/1983),1: 20-21; Mücâhid b. Cebr, Tefsîru’l-ømam Mücâhid b. Cebr, thk. Muhammed Abdusselam Ebû’n-Neyl, (Medînetu Nasr: Dâru’l-Fikri’l-øslâmî el-Hadîse, 1410/1989), 73-74; Dahhâk b. 330 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 2. Hicrî økinci AsÕrda Vefat Etmiú Olan Tâbiî Müfessirler ve Tefsirleri Hicrî ikinci asÕrdaki müfessirlerin bir kÕsmÕ Emevi iktidarÕ döneminde, bir kÕsmÕ ise Abbasi yönetimi zamanÕnda vefat etmiútir. O yüzden hicrî ikinci asÕrdaki tâbiî müfessirleri iki ayrÕ baúlÕk altÕnda inceleyece÷iz. 2.1. Emevi Döneminde Vefat Etmiú Tâbiî Müfessirler ve Tefsirleri 2.1.1. Mücâhid b. Cebr (v. 103/721) ve Tefsiri Hz. Ömer hilafeti döneminde hicrî 21/642 yÕlÕnda Mekke’de do÷an Mücahid, Mekke ekolünün en önemli temsilcilerindendir. Mevaliden olup Kays b. es-Sâib’in65 veya Abdullah b. es-Sâib’in yahut Sâib b. Ebî Sâib el-Mahzûmi’nin azatlÕsÕdÕr. FârÕsî asÕllÕ bir ailenin çocu÷udur. HayatÕnÕ ilme adamÕú bir kiúidir. Baúta Abdullah b. Abbas olmak üzere Abdullah b. Mes’ûd, Ali b. Ebî Tâlib, Sa’d b. Ebî Vakkas, Aiúe, Ebû Hureyre, Abdullah b. Ömer gibi sahabenin ileri gelenlerinden ders almÕú, bilgilerinden istifade etmiútir. Kur’an’Õ defalarca baútan sona øbn Abbas’a arz etmiú, her ayetini, her kelimesini tek tek øbn Abbas’a sorarak anlamÕnÕ ve yorumunu ondan ö÷renmiútir. øbn Abbas’Õn en güvendi÷i ö÷rencilerindendi. Nitekim øbn Abbas vefat edince onun yerine geçmiú, Mekke tefsir ekolünü onun tarzÕ ve yöntemi üzere yürütmüútür. Bu arada økrime, Katade, Ata b. Ebî Rebah gibi dönemin önemli di÷er zevatÕ ondan istifade etmiú, onun sayesinde tefsir alanÕndaki bilgi ve becerilerini ilerletmiúlerdir. Emevilere bazÕ hususlarda muhalefet etti÷i için Ömer b. Abdülaziz’in vefatÕndan sonra Mekke’ye vali olarak atanan Halid b. Abdullah el-Kasrî tarafÕndan Haccâc’Õn emriyle hapse atÕlmÕú ve Haccâc’Õn ölümüne kadar hapiste kalmÕútÕr. Mücahid, Kur’an’Õ do÷ru anlamak ve neyi kast etti÷ini tam olarak anlamak için birçok yol denemiútir. HocalarÕndan aldÕ÷Õ bilgi yanÕndan ayrÕca Ehl-i kitap âlimlerle istiúareler yapmÕú ve onlardan aldÕ÷Õ isrâilî bilgileri bolca kullanmÕú,66 bilhassa ilim için yapÕlan yolculu÷un ilk örne÷i diyebilece÷imiz yolculuklar yapmÕútÕr. Bu cümleden olarak Kur’an’da zikri geçen Hârût ve Mârût olayÕnÕ daha iyi anlamak için Babil’e gitmiútir. Yine aynÕ maksatla Yemen ve daha baúka yerlere de ziyaretlerde bulunmuútur. Konstantiniye kuúatmasÕna katÕlarak østanbul’a geldi÷i de rivayet edilmektedir. 103/721 yÕlÕnda 82 yaúÕnda oldu÷u halde Mekke’de vefat etti.67 HayatÕnÕn son birkaç yÕlÕ ikinci 65 66 67 Müzâhim, Tefsîru ed-Dahhâk, 25-26; Duman, “Tabiûn Döneminde Tefsîr Faaliyeti (Meúhur Müfessirler, KaynaklarÕ ve Bu Tefsîrin De÷eri)”, 211-212, 230-232; Turgay, “Tâbiûnun/Tâbiîlerin Tefsîr ølmindeki Yeri”, 102-109; Demirci, Tefsîr Tarihi, 101. Muhammed øbn Sa’d ez-Zührî, Kitâbu’t-tabakâti’l-kubrâ, thk. Ali Muhammed Ömer, (el-Kâhire: Mektebetu’l-Hanci, 1421/2001), 8: 27. Bk. Abdulkadir Karakuú, “Mücahid b. Cebr’in Tefsiri ve Tefsirindeki øsraili Rivayetlere YaratÕlÕúla ølgili Ayetler Ba÷lamÕnda Bir BakÕú”, Hicrî Birinci AsÕrda øslâmî ølimler I Kur’an ølimleri ve Tefsir, ed. Hidayet Aydar- Ziyad Alrawashdeh- Elif Gül GökhanဨSultan Ümmügülsüm Gündüzlap-Ülfer KarabulutဨÜmit EskinYasemin ÇelikhasÕဨKhadeejeh Alrawashdeh, (østanbul: Ensar Neúriyat, 2020). 655-659. øbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kubrâ, 8: 28; Ebû Muhammed Abdurrahman øbn Ebî Hâtim er-Râzî et-Temîmî, elCerh ve’t-ta’dîl, (Beyrût: Dâru ihyâi’t-turâsi’l-Arabî, 1271/1952), 8: 319; Ahmed b. Muhammed el-Ednevî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, thk. Süleyman b. Salih el-Hizzî, (el-Medine el-Münevvere: Mektebetu’l-ulûm ve’lhikem, 1417/1997), 11; Ebu’l-Fadl Ahmed b. Ali øbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, (Hind: Matbaatu Dâireti’l-Meârif en-Nizâmiyye, 1326), 10: 42; ùemsuddin ez-Zehebî, Târîhu’l-øslâm, 3: 148; ùemsuddin Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed øbn Kaymaz ez-Zehebî, Mîzânu’l-i’tidâl fî nakdi’r-ricâl, thk. Ali Muhammed el-Becâvî, (Beyrût: Dâru’l-ma’rife, 1382/1963), 3: 439; ùemsuddin Muhammed b. Ali b. Ahmed ed-Dâvûdî, Tabakâtu’l-Müfessirin, (Beyrût: Dâru’l-kutub el-ilmiyye, 1403/1983) 2: 305; Hayreddin b. Mahmud b. Muhammed Ali b. Faris ez-Ziriklî, el-A’lâm kâmûsu terâcimi eúheri’r-ricâli ve’n-nîsâi mine’l-arabî ve’lmusta’rabin ve’l-musteúrikîn, (Beyrût: Dâru’l-ilim li’l-mellayin, 2002), 5: 278; Muhammed Hüseyin ezZehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, 1: 104-107; Mücâhid b. Cebr el-Mahzûmî et-Tâbiî Ebu’l-Haccâc, Tefsîru Mücâhid, thk. Abdurrahman et-Tâhir Muhammed es-Sûretî, (Beyrût: el-Menúûrât el-ilmiyye, ts.), 1: 39-53; øsmail Cerraho÷lu, “Tefsirde Mücahid ve Ona øsnad Edilen Tefsir”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 23 (1978): 31-33; øsmail Cerraho÷lu, Tefsir Tarihi, (Ankara: Fecr YayÕnlarÕ, 2014), 119-121; Muhammed Abdusselam Ebu’n-Neyl, “Hayâtu Mücâhid ve ilmuhu”, Tefsîru’l-ømâm Mücâhid b. Cebr, thk. Muhammed Abdusselam Ebu’n-Neyl, (MÕsÕr: Dâru’l-fikri’l-øslâmî el-hadîse, 1401/1989), 77-85, 95-104; 331 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I asÕrda, 77 yÕldan fazlasÕ yani çok büyük bir kÕsmÕ ise hicrî birinci asÕrda geçmiútir. Bu asÕrda okumuú, bu asÕrda yetiúmiú ve bu asÕrda önemli ilmî faaliyetlerde bulunmuútur. Ancak vefat hicrî ikinci asÕrda oldu÷u için onu bu asrÕn âlimi olarak zikrettik. Yine hayatÕnÕn ilk 20 yÕlÕ hariç geri kalan 62 yÕlÕnÕ Emevi döneminde geçirmiútir. Mücahid’in ùiî oldu÷u iddia edilmiúse de böyle olmadÕ÷Õ belirtilmiútir.68 Mücahid Kur’an’Õ hocasÕ øbn Abbas’tan ö÷rendi÷i úekilde tefsir etmiútir.69 øbnu’n-Nedim’in verdi÷i bilgiye göre o tefsirini øbn Abbas’tan rivayet etmiútir. Ondan ö÷rencisi Hümeyd b. Kays ve di÷erleri rivayet etmiúlerdir.70 YaptÕ÷Õ tefsiri ö÷rencilerine imla ettirdi÷i belirtilmiútir.71 Buna göre Mücâhid, bir yandan hocasÕ øbn Abbas’Õn tefsirini nakletmiúken, bir yandan da kendine ait bir tefsiri olmuú olmalÕdÕr. Kur’an’Õn tamamÕnÕn tefsirini ö÷renmiúse de bize ulaúan rivayetlerde onun sadece belli bazÕ ayetleri tefsir etti÷i görülmektedir. Nitekim bugün Kahire’de Dâru’l-kutubi’l-MÕsriyye’de (Tefsir) 1075 numarada kayÕtlÕ hicrî 544 yÕlÕnda yazÕldÕ÷Õ belirtilen ve üzerinde Tefsiru Mücahid diye bilinen bir eser vardÕr. Bu eser tahkik edilerek basÕlmÕútÕr. Kendisine isnad edilen, ancak mevsukiyeti sabit olmayan ve bugün elimizde bulunan bu tefsirdeki rivayetlere bakÕldÕ÷Õna Fatiha suresini tefsir etmedi÷i müúahede ediliyor.72 Tefsir Bakara suresinin 14. Ayetiyle baúlÕyor.73 El-Umrânî’nin tahkikinde ise Mücahid’in Besmele ve Fatiha suresiyle ilgili rivayetleri ve yorumlarÕ muhtelif eserlerden derlenerek verilmiútir.74 Bu surenin pek çok ayeti tefsir edilmedi÷i gibi, di÷er surelerde de ihmal edilen çok sayÕda ayet vardÕr. Acaba Mücahid Kur’an’Õn tamamÕnÕ hocasÕ øbn Abbas’tan ö÷rendi÷i gibi tefsir etmiú idi de bu eser bir úekilde yok oldu ve bize bunlarÕn sadece bir kÕsmÕ mÕ geldi? Böyle bir soru akla gelmektedir. Nitekim eserin Mo÷ol istilasÕnda yok olmuú olabilece÷i dile getirilmiútir.75 68 69 70 71 72 73 74 75 Fuad Sezgin, Târîhu’t-turâsi’l-Arabî, Arapçaya çev. Mahmud Fehmi Hicazî, (el-Memleketu’l-Arabiyyetu’sSuûdiyye: Câmiatu’lømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1411/1991), 1: 70; Abdurrahman b. Abdullah el-Ömerî, “Eúheru’l-müfesirine mine’l-mevâlî fi asri’t-tâbiîn ve eseruhum fi’t-tefsîr”, Mecelletu Câmiatu Ummi’l-Kurâ eú-úerîa ve’d-dirâsâti’l-øslâmiyye, 54 (Muharrem 1433): 280-281; Muhammed Fatih Kesler, “Mücâhid b. Cebr”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006), 31: 442-443; Mehmet Ali FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, (Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2013), 19-33; Abdurrahman Muhammed Akten, Mücahid b. cebr’in HayatÕ ve KÕraatlere YaklaúÕmÕ, (Yüksek Lisans Tezi, østanbul Üniversitesi, 2015), 11-55; Cemile Muhammed Beúir elKayzânî, Mücâhid (radiyallahu anhu) ve menhecuhu fi’t-tefsîr, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1402-1403), 93-189; Muhammed Abdullah Def’ullah et-Turâbî, Mücâhid b. Cebr ve menhecuhu fi’t-tefsîr, (Doktora Tezi, Câmiatu Umm Dermân el-øslâmiyye, 1409/1988), 6-17; Ebu’l-Haccâc Mücâhid b. Cebr elKureúî el-Mahzûmî, Tefsîru Mücâhid, thk. Ebû Muhammed el-Esyûtî, (Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1426/2005), 5-9; Mehmet Yolcu, “ølk Dönem Tefsir KitaplarÕ ve Müellifleri (En-Nedîm’in el-Fihrist’indeki “Tesmiyetu’l-Kutub el-Musannefe fî Tefsiri’l-Kur’ân” AdÕnÕ TaúÕyan Listesi Ba÷lamÕnda), ønönü Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 6/2 (2015) 57, dipnot 13; Orhan KarmÕú, “Tefsir Tarihinin Büyük SimasÕ: ømam Mücahid”, Selçuk Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 1 (1985): 9-18; Ali Ekber Babaî, Tefsir Ekolleri, trc. Kenan Çamurcu, (østanbul: el-Mustafa YayÕnlarÕ, 2014), 211-218. Bk. Celâluddin Abdurrahman es-Suyûtî, el-øtkân fî Ulûmi’l-Kur’ân, núr. Mustafa Dîb el-Bu÷â, (Dimaú-Beyrût: Dâru øbn Kesîr, 1422/2002), 2: 1234. øbnu’n-Nedîm, el-Fihrist, (Beyrût: Dâru’l-ma’rife, ts.), 50; FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, 55. Bk. Ebu’n-Neyl, “Hayâtu Mücâhid ve ilmuhu”, 85-86, 139-140; Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi Tabakâtüࣔl-Müfessirin, (østanbul: Bilmen YayÕnevi, 1973), 1: 272. Bk. Cerraho÷lu, “Tefsirde Mücahid ve Ona øsnad Edilen Tefsir”, 36-50; FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, 55-63; el-Kayzânî, Mücâhid (radiyallahu anhu) ve menhecuhu fi’t-tefsîr, 193-204; et-Turâbî, Mücâhid b. Cebr ve menhecuhu fi’t-tefsîr, 333-344; Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid, thk. es-Sûretî, 1: 5361; Babaî, Tefsir Ekolleri, 220-222. Bk. Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid, thk. es-Sûretî, 1: 69-70; Mücâhid b. Ceber, Tefsîru’l-ømâm Mücâhid b. Cebr, thk. Ebu’n-Neyl, 196; Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid, thk. el-Esyûtî, 11. Bk. Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid Mevsuatu medreseti Mekke fi’t-tefsîr, thk. Ahmed el-Umrânî, (elKâhire: Dâru’s-selam li’t-tibâe ve’n-neúr, 1432/2011), 1: 3-6. Bk. Orhan KarmÕú, “Tefsir Tarihinin Büyük SimasÕ: ømam-Õ Mücahid”, Selçuk Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 1 (1985): 10; FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, 56. 332 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Bugün tespit edebildi÷imiz kadarÕyla elimizde Mücahid’in tefsiri olarak birkaç farklÕ çalÕúma bulunmaktadÕr. BunlarÕn ilki Mücâhid b. Cebr el-Mahzûmî et-Tâbiî Ebu’l-Haccâc, Tefsîru Mücâhid adÕyla basÕlan eserdir. Abdurrahman et-Tâhir Muhammed es-Sûretî’nin tahkikini yaptÕ÷Õ eser, Kahire’de Dâru’l-kutubi’l-MÕsriyye’de (Tefsir) 1075 numarada kayÕtlÕ hicrî 544 tarihinde yazÕldÕ÷Õ belirtilen 98 varaklÕ nüshaya dayanmaktadÕr. Eser Beyrût’ta elMenúûrât el-ilmiyye tarafÕndan basÕlmÕútÕr. Eserin üzerinde basÕm tarihi yoktur, ancak 1976 yÕlÕnda basÕlmÕú olmalÕdÕr.76 Eserin baúÕndan itibaren ilk 65 sayfa muhakkikin mukaddimesinden ibarettir. Sonra sayfa 68’de tefsiri olmaksÕzÕn Fatiha suresi yer alÕyor. Bakara suresi 69-120 arasÕnÕ kapsÕyor. Eser 797-798 sayfalarÕ arasÕnda tefsiri yapÕlan Nas suresiyle bitiyor. AyrÕca Muhammed Abdusselam Ebu’n-Neyl, Tefsîru’l-ømâm Mücâhid b. Cebr (1401/1989), Ebû Muhammed el-Esyûtî Tefsîru Mücâhid (1426/2005) ve Ahmed el-Umrânî de Mevsûatu Medreseti Mekke fi’t-Tefsir projesi kapsamÕnda Tefsîru Mücâhid (1432/2011) adÕyla Mücahid’in tefsir rivayetlerini derleyip tahkikini yaparak neúretmiúlerdir. Cemile Muhammed Beúir el-Kayzânî, Mücâhid (radiyallahu anhu) ve menhecuhu fi’t-tefsîr (1402-1403) adÕyla bir Yüksek Lisans Tezi, Muhammed Abdullah Def’ullah et-Turâbî de Mücâhid b. Cebr ve menhecuhu fi’t-tefsîr (1409/1988) adÕyla bir Doktora Tezi hazÕrlayÕp sunmuúlardÕr. Tefsir ilminde bir kaynak mesabesinde olan77 Mücahid ayetleri tefsir ederken klasik metod yanÕnda zaman zaman mevcut anlayÕútan farklÕ düúünebilmiútir.78 Nitekim o dönemlerde genelde sureten oldu÷u yani fiziksel bir de÷iúimin söz konusu oldu÷u söylenen øsrailo÷ullarÕnÕn meshedilip maymuna dönüútürülmesiyle ilgili ( ˴ϦϴԹ˰ٙ γ˶ Ύ˴Χ ˱ Γ˴Ωή˴ ˶ϗ ΍Ϯ˵ϧϮϛ˵ ) úeklindeki Bakara suresi 65. Ayetin tefsiri sadedinde, sireten mesih olarak de÷erlendirmiú, fizikî bir de÷iúimin olmadÕ÷ÕnÕ dile getirmiútir.79 Müfessirimiz burada israilo÷ullarÕnÕn maymuna dönüútürülmelerinden baheden dönüútürülmenin sireten/manen oldu÷unu söylemiútir.80 Buna karúÕlÕk aynÕ konunun geçti÷i ve Allah’Õn lanet ve gazabÕna maruz kalÕp maymun ve domuzlara dönüútürülenlerin söz konusu edildi÷i ( ˴ΪΒ˴ ϋ ൖ ˵Ϫ˴Ϩό˴ ˴ϟ Ϧ˸ ϣ˴ ဃ ˶ ൖ ˴ΪϨ˸ ϋ˶ ˱ΔΑ˴ Ϯ˵Μϣ˴ ˴Ϛ˶ϟΫԻ Ϧ˸ ϣ˶ ή˴˷ ˳ θΑ˶ Ϣ˸ Ϝ˵ ˵ Ό˷Β˶ ˴ϧ˵΍ Ϟ˴˸ ϫ Ϟ˸ ˵ϗ ˴ ϭ˴ ήϳ ˴ ΐ ˴ π˴ ˶ Ϗϭ˴ ˵ဃ ˴ ίΎ˴ ˶ ϨΨ˴ ϟ΍˸ ϭ˴ ˴ Γٓ ˴Ωή˴ Ϙ˶ ϟ΍˸ Ϣ˵ Ϭ˵ Ϩ˸ ϣ˶ Ϟ˴ ό˴ Ο˴ ϭ˴ Ϫ˶ ϴ˸ ˴Ϡϋ Ի ٓ ͉ ˵ ˵ Ύτϟ΍) úeklindeki Maide suresi 60. ayetin tefsirinde ( ΓΩήϘϟ΍ Ϟ˶ ϴΒ͉ٙ δϟ΍ ˯˶ ΍Ϯ˴ γ ˴ Ϟ͊ ο ˴ ˴ ΍ϭ˴ Ύ˱ϧΎ˴Ϝϣ˴ ή˴͇ η ˴Ϛ˶Όϟϭٗ ΍ ˴ΕϮϏ ˴ Ϧ˸ ϋ ΩϮϬϳ Ϧϣ ΖΨδϣ ήϳίΎϨΨϟ΍ϭ) diyerek gerçek bir de÷iúim ve dönüúümden bahsetmekte; maymun ve domuzlarÕn Yahudilerden dönüútü÷ünü söylemektedir.81 Böylece yukarÕda verilenden farklÕ, ona zÕt bir kanaat/mana ortaya çÕkmaktadÕr. Mücahid bir yerde Yahudilerin fizik/suret/beden olarak maymunlara dönüúmesinin söz konusu olmadÕ÷ÕnÕ söylerken; dönüúümün ahlâken/manen/sireten oldu÷unu ileri sürerken, di÷er bir yerde Yahudilerin fizik/suret/bedenen maymun ve domuzlara dönüútü÷ünü; daha do÷rusu, maymun ve domuzlarÕn Yahudilerin 76 77 78 79 80 81 Cerraho÷lu, “Tefsirde Mücahid ve Ona øsnad Edilen Tefsir”, 36. Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid, thk. es-Sûretî, 1: 47-50; FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, 71-85. Mücâhid b. Cebr Tefsîru Mücâhid, thk. es-Sûretî, 1: 37-38; Cerraho÷lu, “Tefsirde Mücahid ve Ona øsnad Edilen Tefsir”, 34; KarmÕú, “Tefsir Tarihinin Büyük SimasÕ: ømam-Õ Mücahid”, 11; el-Kayzânî, Mücâhid (radiyallahu anhu) ve menhecuhu fi’t-tefsîr, 244-489; et-Turâbî, Mücâhid b. Cebr ve menhecuhu fi’t-tefsîr, 52-177; Babaî, Tefsir Ekolleri, 222-231. Mücâhid b. Cebr Tefsîru Mücâhid, thk. es-Sûretî, 1: 34-35, 77-78; Mücâhid b. Ceber, Tefsîru’l-ømâm Mücâhid b. Cebr, thk. Ebu’n-Neyl, 205; Ebu’n-Neyl, “Hayâtu Mücâhid ve ilmuhu”, 141; Mücâhid b. Cebr, Tefsîru Mücâhid, thk. el-Umrânî, 1: 29; FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, 76. Mücahid’in bu husustaki görüúleri arasÕnda tenaküz oldu÷una dair bilgi için bk. Ebu’n-Neyl, “Hayâtu Mücâhid ve ilmuhu”, 141-142; FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, 76-77; Babaî, Tefsir Ekolleri, 228-230. Bk. Abdurrahman b. Muhammed øbn ødrsi er-Râzî øbn Ebî Hâtim, Tefsîru’l-kur’âni’l-azîm musneden an Rasûlillâhi ve’s-sahâbet, ve’t-tâbiîn, thk. Es’ad Muhammed et-Tayyib, (Mekketu’l-Mükerreme: Mektebetu Nezzâr el-Bâz, 1417/1997), 1: 133. el-Esyûtî, Tefsîru Mücâhid, 69; AyrÕca bk. et-Taberî, Câmiu’l-beyân an te’vîli ây’l-Kur’ân, 8/541; FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, 77. 333 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I meshedilmiú hâli olduklarÕnÕ söylemektedir. Bu husus, izahÕ zor bir çeliúkidir. Muhtemelen rivayetlerde bir problem vardÕr ya da Mücahid daha sonra kanaat de÷iútirmiútir…82 (Ϣ˸ Ϝ˵ ΋˶ Ύٓ δ ˴ ΣΎ˴ ˶ ϔϟ΍˸ ˴Ϧϴ ٙΗ˸Ύϳ˴ ϲ ٙΘൖϟ΍ϭ˴ ) úeklindeki Nisa suresi 15. Ayetinde sözü edilen fuhúun kadÕn ˴ ϧ˶ Ϧ˸ ϣ˶ ˴Δθ kadÕna iliúki (sihâk) manasÕnda oldu÷unu söylemiútir.83 Ancak ayetin tefsiri kÕsmÕnda bunun zina oldu÷u belirtilmiútir. Mücahid mallarÕnÕzÕ sefihlere vermeyin anlamÕna gelen ( ΍Ϯ˵Η ˸Ά˵Η ϻ˴ ϭ˴ Ύϣ˱ Ύ˴ϴ˶ϗ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ϟ ˵ဃ ͊ ϟ΍) úeklindeki Nisa suresi 5. Ayette geçen (˯˴ Ύٓ Ϭ˴ ˴ϔδ ͊ ϟ΍) ile yani sefih, aklÕ ൖ Ϟ˴ ˴όΟ˴ ϲ ٙΘ͉ϟ΍ Ϣ˵ Ϝ˵ ˴ϟ΍Ϯ˴ ϣ˸ ˴ ΍ ˯˴ Ύٓ Ϭ˴ ˴ϔδ kÕt kiúilerle, kadÕnlarÕn kast edildi÷ini söylemiútir. Sonra da ( ˯ΎδϨϟ΍ ΍Ϯτόϳ ϥ΍ ϝΎΟήϟ΍ ϞΟϭ ΰϋ ௌ ϰϬϧ ˯ΎϬϔγ Ϧϫϭ ϢϬϟ΍Ϯϣ΍) diyerek Allah’Õn erkekleri, mallarÕnÕ kadÕnlara vermekten nehyetti÷ini söylüyor. Zira kadÕnlar sefihtirler.84 (˯˴ Ύٓ δ ˴ ˷Ϩ˶ ϟ΍ Ϣ˵ ˵ Θδ˸ Ϥ˴ ϟԻ ϭ˸ ˴΍) úeklindeki Nisa suresi 43 ile Maide suresi 6. Ayette geçen ve kadÕnlara dokunmaktan bahseden mülamesenin cima oldu÷u kanaatindedir.85 Ona göre (Ϫ˶ ϴ˸ ˴ϟ˶΍ ˵ဃ ൖ ˵Ϫό˴ ˴ϓέ˴ Ϟ˸ ˴Α) úeklindeki Nisa suresi 158. ayette sözü edilen ref’, yani yükseltme Allah’Õn, øsa’yÕ canlÕ olarak kendi katÕna almasÕdÕr.86 Yine o, (Δ˶ ϋ ˴ Ύ͉δϠϟ˶ Ϣ˲ Ϡ˸ ό˶ ˴ϟ ˵Ϫ͉ϧ˶΍ϭ) ˴ úeklindeki Zuhruf suresi 61. Ayette sözü edine kÕyametin bilgisi veya alameti, iúaretinin ne oldu÷u konusunda úunu diyor: Bu, øsa’dÕr ve o ahir zamanda inecektir.87 Mücahid’e göre ( Ύ˴ٓ Ϩ͉Αέ˴ Ϣ͉ Ϭ˵ ൖϠϟ΍ Ϣ˴ ϳ˴ ή˸ ϣ˴ ˵Ϧ˸Α΍ ϰδ ˴ ϴϋٙ ϝ˴ Ύ˴ϗ ٓ ٓ Ի Ի ˱ ˸ ˴ ˴ ˴Ϧϴ ٙϗί΍˶ ήϟ΍ ͉ ϟ΍ ˴Ϧϣ˶ ˱ Γ˴Ϊ˶΋Ύϣ˴ Ύ˴Ϩϴ˸ Ϡϋ ˸ ϭ˴ ˴ϚϨ˸ ϣ˶ Δ˴ϳ΍ϭ˴ Ύ˴ϧή˶ Χ˶ ΍ϭ˴ Ύ˴Ϩϟ˶ ϭ͉ ˴ϻ˶ ΍˱Ϊϴϋٙ Ύ˴Ϩϟ ˵ϥϮϜ˵ ˴ Η ˯˶ ΎϤ˴ δ ͉ ή˸˵ ϴΧ˴ ˴Ζϧ˸ ˴ ΍ϭ˴ Ύ˴Ϩϗί˵ έ΍ ˴ ϝ˸ ΰ˶ ϧ˸ ˴ ΍) úeklindeki Maide suresi 114. Ayetinde geçen gökten bir sofranÕn inmesi olayÕ da bir meseldir, hakikatte böyle bir úey olmamÕútÕr.88 O, ( ˴Ϧϳ ٙΪ˶ΑΎ˴όϟ΍˸ ϝ˵ ϭ͉ ˴΍ Ύ˴ٗ ϧ˴Ύ˴ϓ ˲Ϊ˴ϟϭ˴ Ϧ˶ ԻϤ ˸ΣήϠ ͉ ϟ˶ ˴ϥΎϛ˴ ϥ˶˸ ΍ Ϟ˸ ˵ϗ) úeklindeki Zuhruf suresi 81. Ayeti açÕklarken, (ϥϮϟϮϘΗ ΎϤΑ ϢϜΑάϛϭ ϩΪΣϭϭ ௌ ΪΒϋ Ϧϣ ϝϭ΍ ΎϧΎϓ ϢϜϟϮϗ ϲϓ Ϊϟϭ Ϳ ϥΎϛ ϥ΍) demiútir. Buna göre ayetin anlamÕ úudur: Sizin Allah’Õn o÷lu olsaydÕ úeklindeki sözünüz üzerine derim ki, siz ne derseniz deyin, ben Allah’a kulluk edenlerin, onu birleyenlerin ve bu sözünüzü tekzip edenlerin ilkiyim.89 Gerek kendi döneminde, gerekse daha sonralarÕ baúta tefsirde akÕlcÕ yöntemi devreye sokmuú olmak üzere90 bazÕ yönlerden eleútirilere maruz kalmÕú olan91 Mücahid’in tefsiri kendisinden sonraki pek çok tefsire etki etmiú, onlara kaynaklÕk yapmÕútÕr.92 2.1.2. Amir eú-ùa’bî (v. 104/722) ve Tefsiri Amir eú-ùa’bî aslen Yemenlidir. 20/641 yÕlÕnda Kufe’de do÷du÷u belirtilmiútir. Do÷um tarihiyle ilgili farklÕ rakamlar da telaffuz edilmiútir. Kufe’de Abdullah b. Mes’ûd’un ö÷rencisi olmuú ve ondan bolca istifade etmiútir. Ondan ö÷rendikleri sayesinde tefsir, hadis ve fÕkÕhta Kufe tefsir ekolünün önemli bir ismi olmuútur. AyrÕca aralarÕnda øbn Abbas, øbn Ömer, Ebû Hureyre, Sa’d b. Ebî Vakkas’Õn da bulundu÷u 500 civarÕnda sahabi görüp tanÕmÕú, bunlarÕn önemlilerinden istifade etmiú ve onlardan rivayetler nakletmiútir. AyrÕca kendi dönemindeki önemli âlimler olan Alkame b. Kays, økrime, Mesrûk b. el-Ecda’ gibi tâbiî âlimlerinden de 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 Bk. FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, 77. Mücâhid b. Cebr Tefsîru Mücâhid, thk. es-Sûretî, 1: 32-33. Mücâhid b. Cebr, Tefsîru el-ømam Mücâhid, 266; el-Esyûtî, Tefsîru Mücâhid, 46. AyrÕca bk. Ebû øshak Ahmed es-Sa’lebî, el-Keúf ve’l-beyân Tefsîru’s-Sa’lebî, thk. Ebû Muhammed øbn Aúûr, (Beyrût: Dâru ihyâi’t-turâsi’lArabî, 1422/2002), 3: 251. Ebu’n-Neyl, “Hayâtu Mücâhid ve ilmuhu”, 114; FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, 36. Ebu’n-Neyl, “Hayâtu Mücâhid ve ilmuhu”, 124-125. Ebu’n-Neyl, “Hayâtu Mücâhid ve ilmuhu”, 129. Muhammed b. Abdillah b. Ali Hudayrî, Tefsiru’t-tâbiîn ard ve dirâse mukârana, (er-Riyad: Dâru’l-vatan li’nneúr, 1420/1999), 1: 94; el-Ömerî, “Eúheru’l-Müfesirine mine’l-Mevâlî fi Asri’t-Tâbiîn ve Eseruhum fi’tTefsîr”, 283-284. Daha baúka görüúleri için bk. FÕndÕk, Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri, 78. el-Hudayrî, Tefsiru’t-Tâbiîn Ard ve Dirâse Mukârana, 1: 116-117; Mücâhid, Tefsîru el-ømam Mücâhid, 595; el-Esyûtî, Tefsîru Mücâhid, 250. Ignaz Goldziher, Mezâhibu’t-Tefsîr el-øslâmî, trc. Abdulhalim en-Neccâr, (MÕsÕr: Mektebetu’l-hanci, 1374/1955), 129-132. Bk. et-Turâbî, Mücâhid b. Cebr ve menhecuhu fi’t-tefsîr, 260-318. Bk. et-Turâbî, Mücâhid b. Cebr ve menhecuhu fi’t-tefsîr, 319-332. 334 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I yararlanmÕútÕr. AralarÕnda Katade’nin de oldu÷u pek çok kiúide de ondan yararlanÕp rivayetlerini nakletmiútir.93 ølmiyle Emevi yöneticilerinin dikkatini çeken ve takdirlerini kazanan ùa’bî, Kufe’de görevlendirildi. Ancak Kufe’de Emevilere yapÕlan baúkaldÕrÕnÕn içinde o da yer aldÕ. Bunlar yenilince ùa’bî öldürülmek korkusuyla 9-10 ay civarÕnda gizli yaúadÕ. Sonra bir úekilde Kuteybe b. Müslim’in ordusuna katÕlarak onunla birlikte Horasan seferine katÕlarak bölgeye geldi. Bu durumu ö÷renen Haccâc, onu yakalatÕp huzuruna getirtti. ùa’bî, hata yaptÕ÷ÕnÕ anlatÕp tatlÕ bir üslup ile özür dileyip af edilmesini talep etti. Haccac, zekâsÕnÕ takdir etti÷i ùa’bî’yi affetti. Haccâc, o÷lunun e÷itimi için bir hoca arayÕúÕnda bulunan hailfe Abdülmelik’e ùa’bî’yi önerdir. Halife, ùa’bî’yi çok be÷endi, bilgi ve kültürüne, siyasi dehasÕna hayran kaldÕ ve onu Bizans’a elçi olarak gönderdi. Bizans kralÕnÕn ùa’bî’nin edebine, kültürüne, sohbetine, üslubuna hayran kaldÕ÷Õ belirtiliyor. Abdülmelik, ùa’bi’yi ayrÕca MÕsÕr’da vali olarak görev yapan kardeúine de elçi olarak göndermiútir. Vali de ùa’bî’yi çok be÷enmiú, yanÕnda kalmasÕnÕ istemiú, ancak o halifenin emri üzerine bir ay sonra tekrar Dimaúk’a dönmüútür. Bu arada Ömer b. Abdülaziz de takdir etti÷i ùa’bî’yi Kufe kadÕsÕ olarak tayin etmiútir. Ancak ùa’bî bir süre sonra bu görevinden ayrÕlmÕútÕr.94 ùa’bî bütün bu aktivitelerin içinde bulunurken ilim ve e÷itimden uzak durmamÕú, geniú ilim halkalarÕ kurmuú, ayetleri tefsir etmiú, ahkâm konularÕnda fetvalar vermiú, pek çok sahabeden ö÷rendiklerini halka nakletmiú, hadis rivayet etmiú, siyer ve me÷azi konularÕnda çok önemli bilgiler vermiútir.95 ùa’bî’nin vefat yerinin Kufe oldu÷unda farklÕ bir görüú yok ise de vefat tarihi ihtilaflÕdÕr; 103-110 arasÕndaki tarihlerde öldü÷üne dair rivayetler vardÕr.96 Âlimler onun sözüne güvenilir, sika, kuvvetli hafÕzaya sahip biri olarak kabul ederler. Ancak mutatarrif ùiiler bilhassa Hz. Ebubekir ve Ömer’i sevmenin önemine ve lüzumuna dair sözleri sebebiyle ona yönelik sert eleútiriler yapmÕúlardÕr.97 ùa’bî de di÷er tâbiî âlimler gibi tefsir ederken birinci kaynak olarak Kur’an’Õ kullanmÕú, kelimeye yükledi÷i mananÕn di÷er ayetlerde kelimenin kullanÕldÕ÷Õ manaya uyup uymadÕ÷ÕnÕ nazar-Õ itibare almÕútÕr. økinci kaynak olarak sünneti kullanmÕútÕr. ùa’bî’nin üçüncü kayna÷Õ da sahabe kavlidir. Esbab-Õ nüzul, ayetlerin indi÷i ortam, Arap dili ve kendi bilgi, beceri ve yetene÷i de tefsirde dikkat çeken hususlardÕr.98 ùa’bi (ဃ ˴ Ϧ˸ ϣ˶ ˴ Γϭ˴ ή˸ Ϥ˴ ϟ΍˸ ϭ˴ Ύ˴ϔμ ͉ ϟ΍ ϥ˶͉ ΍) úeklindeki ˶ ൖ ή˶ ˶΋Ύٓ ˴όη Bakara suresi 158. Ayette geçen “Safa” ve “Merve”yle ilgili úunlarÕ söylüyor: Cahiliyye döneminde bu tepelerin her birinin üstünde bir put vardÕ, insanlar haccettikten sonra bu iki tepeyi ziyaret edip o putlarÕ takdis ederlerdi. øslam gelip putlar yÕkÕlÕnca, Safa ve Merve’nin 93 94 95 96 97 98 Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, 1: 121-124; M. Yaúar Kandemir, “ùa’bî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010), 38: 217-218; Ali Abdullah Tahir Ahmed, “Merviyyâtu Amir e-ùa’bî fî tefsiri sûreti’l-Bakara cem’an ve dirâseten”, Havliyetu kulliyeti’ddirasâti’l-øslâmiyye ve’l-Arabiyye li’l-benini bi’l-Kâhire 28/1 (1431/2010): 662-664; Andri Nirvana, “Madarisut Tafsir fi Qarnis Sahaba”, Jurnal Bidayah 8/1 (2017): 112-113; Ali Cudâyî, øçtihâdât el-ømam Amir b. ùerâhil eú-ùa’bî (19-103 h.) ve eseruhâ fi’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye cem’ ve dirâse, (Doktora Tezi, Câmiatu Batne-Cezayir, 2014-2015), 14-33. Kandemir, “ùa’bî”, 38: 217; Cudâyî, øçtihâdât el-ømam Amir b. ùerâhil eú-ùa’bî (19-103 h.) ve eseruhâ fi’lmezâhibi’l-fÕkhiyye cem’ ve dirâse, 41-44. Cudâyî, øçtihâdât el-ømam Amir b. ùerâhil eú-ùa’bî (19-103 h.) ve eseruhâ fi’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye cem’ ve dirâse, 35-41; Kandemir, “ùa’bî”, 38: 217-218; Cahid Kara, “Amir eú-ùa’bî’nin Siyer KaynaklarÕndaki Rivayetlerinin Muhteva AçÕsÕndan De÷erlendirilmesi”, Bozok Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi [BOZøFDER] 17 (2020): 15-42. Kandemir, “ùa’bî”, 38: 217-218. Kandemir, “ùa’bî”, 38: 217-218; el-Katrah, “Men hüve eú-ùa’bî ve limaza i’tabere’l-muhâlifûne merâsîlehu sihahan”, eriúim: 06 Mart 2021, http://al-qatrah.net/an259. Ahmed, “Merviyyâtu Amir e-ùa’bî fî tefsiri sûreti’l-Bakara cem’an ve dirâseten”, 665-667. 335 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I baúÕnda bulunan putlar da yok edilince, insanlar “o zaman Safa-Merve’yi tavaf etmek, aralarÕnda gidip-gelmek gereksizdir, çünkü bunlar cahiliyye döneminin úeairinden idi” demeye baúladÕrlar. Bunun üzerine Allah bu ayeti indirerek, Safa ve Merve’nin Allah’Õn úeairinden oldu÷unu ve aralarÕnda sa’y yapmanÕn, onlarÕ tavaf etmenin bir mahsurunun olmadÕ÷ÕnÕ ͉ ή˸˴ ϴΧ˴ ϥ˶͉ Ύ˴ϓ ΍ϭ˵Ωϭ͉ ˴ΰ˴Ηϭ) söylemiútir.99 Yine ùa’bî (ϯϮԻ Ϙ˸ ͉ Θϟ΍ Ω˶ ΍ΰϟ΍ ˴ úeklindeki Bakara suresi 197. Ayette geçen “tezevvud/katÕk” ile hurma ve bu÷day ezmesinin murat edildi÷ini belirtmiútir.100 ùa’bî’nin tefsirinde daha ziyade fÕkhî yorumlarÕn öne çÕktÕ÷Õ görülüyor. Esasen o döneminde daha ziyade fakih olarak úöhret bulmuú ve pek çok hususta fetva vermiútir.101 2.1.3. økrime el-Berberî (v. 105/723) ve Tefsiri Hicrî 21/642 veya 25/646 yÕlÕnda do÷muú olan økrime, aslen Ma÷rib’lidir. el-Berberî nispesinden anlaúÕlaca÷Õ üzere Berberidir.102 Abdullah b. Abbas, Basra’da vali iken kendisine köle olarak hediye edilmiútir o da økrime’yi ders halkasÕna almÕú ve hayatta oldu÷u sürece ona Kur’an, tefsir, fÕkÕh ve sünnet konularÕnda e÷itim vermiútir.103 øbn Abbas vefat edince o÷lu, økrime’yi 4000 dinar bedelle satmÕútÕr. økrime, ona “sen babanÕn ilmini satÕyorsun” deyince, satÕútan vazgeçmiú ve økrime’yi azat etmiútir.104 40 yÕl boyunca øbn Abbas’tan ders alan økrime bu arada aralarÕnda Hz. Ali, Hz. Aiúe, Ebû Hureyre, Abdullah b. Ömer gibilerin de oldu÷u birçok sahabiden de istifade etmiú, onlardan haberler nakletmiútir. øbn Abbas, økrime’nin iyice yetiúti÷ini ve meselelere vukûfiyet kesbetti÷ini görünce onu fetva vermekle görevlendirmiútir. Katade, øbrahim en-Nehaî, øbn ùihab ez-Zührî gibi âlimler de ondan yararlanmÕú ve nakillerde bulunmuúlardÕr. Ehl-i sünnetten oldu÷u belirtilen105 økrime azat olduktan sonra da hayatÕnÕ ilme vermiútir. ølim ve irúat faaliyetlerde bulunmak üzere Ma÷rib’ten Horasan’a, Niúabur’a kadar pek çok bölgeyi gezmiútir. Bu seyahatlerinde aynÕ zamanda maddi kazanç da elde etmeye çalÕúmÕútÕr. Çünkü fakir bir insan idi.106 Seyahatlerinden sonra yeninden Medine’ye gelmiútir. O arada Emevi yönetimi tarafÕndan aranÕnca saklanmÕú ve 105/723 yÕlÕnda 85 yaúÕnda burada vefat etmiútir. Yönetim tarafÕndan arandÕ÷Õ için halk cenazesine katÕlmaktan çekinmiú, ancak ücret mukabilinde dört kiúi tarafÕndan cenazesi kaldÕrÕlmÕútÕr.107 økrime, baúta tefsir olmak üzere dinî ilimler konusunda otorite idi. Dönemindeki pek çok zat onun ilimde rushat kesbetmiú iyi bir âlim oldu÷unu söylemiú ve ilmini takdir etmiúlerdir. 99 100 101 102 103 104 105 106 107 Ahmed, “Merviyyâtu Amir e-ùa’bî fî tefsiri sûreti’l-Bakara cem’an ve dirâseten”, 670-671. Ahmed, “Merviyyâtu Amir e-ùa’bî fî tefsiri sûreti’l-Bakara cem’an ve dirâseten”, 679-680. Bk. Cudâyî, øçtihâdât el-ømam Amir b. ùerâhil eú-ùa’bî (19-103 h.) ve eseruhâ fi’l-mezâhibi’l-fÕkhiyye cem’ ve dirâse, 45-426. Ebu’l-Abbas ùemseddin Ahmed b. Muhammed b. øbrahim b. Ebibekir øbn Hallikân el-Bermekî el-ørbilî, Vefeyâtu’l-a’yân ve enbâu ebnâi’z-zemân, thk. øhsan Abbas,(Beyrût: Dâru sadr, 1900), 3: 265; Faruk Buizze, Ekvâlu økrime Mevlâ øbn Abbas fi’t-Tefsîr Arz ve Dirâse, (Yüksek Lisans Tezi, Cezair/Batne, Câmiatu el-Hac Luhdur, 1432/2011), 8. øbn Sa’d, 7: 283. øbn Sa’d, 7: 282-283. Babaî, Tefsir Ekolleri, 278-282. Bk. øbn Sa’d, 7: 286. øbn Sa’d, 7: 288; øbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân, 3: 265; Dâvûdî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, 1: 386; el-Ednevî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, 12; Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn,1: 107-111; Cerraho÷lu, Tefsir Tarihi, 124-126; Tayyar AltÕkulaç, “økrime el-Berberî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2000), 22: 40-42; el-Hudayrî, Tefsiru’t-Tâbiîn Ard ve Dirâse Mukârana, 1: 155; Muhammed Selman ÇalÕúkan, Kur’an Yorumunda Mevâlî’nin Yeri (Hicrî ølk øki AsÕr), (Doktora tezi, østanbul Üniversitesi, 2015), 79; Buizze, Ekvâlu økrime Mevlâ øbn Abbas fi’t-Tefsîr Arz ve Dirâse, 8, 38-42; Yolcu, “ølk Dönem Tefsir KitaplarÕ ve Müellifleri (En-Nedîm’in el-Fihrist’indeki “Tesmiyetu’l-Kutub elMusannefe fî Tefsiri’l-Kur’ân” AdÕnÕ TaúÕyan Listesi Ba÷lamÕnda), 66; Merzûk b. Heyâs ez-Zehrânî, økrime mevlâ øbn Abbas ve tetebbu’u merviyâtihi fî Sahîhi’l-Buhârî, (Yüksek Lisans Tezi, el-Câmiatu’l-øslâmiyye bi’l-Medîneti’l-Munevvere, 1399), 4-95; ÇalÕúkan, Kur’an Yorumunda Mevâlî’nin Yeri (Hicrî ølk øki AsÕr), 79-80. 336 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Basra âlimi olan Hasan-Õ Basrî, økrime oradayken onun ilmine hürmeten tefsir okutmaktan ve fetva vermekten imtina etmiú, bunlarÕ ona bÕrakmÕútÕr. Hadis otoritelerinin ço÷u onu sika olarak kabul edip rivayetlerini almÕúken,108 ømam Mâlik gibi bazÕ âlimlerin økrime’ye itibar etmedikleri ve ondan bir úey nakletmedikleri de rivayet edilmiútir.109 økrime de kendi dönemindeki daha baúka bazÕ âlimler gibi Emevî iktidarÕnÕn bazÕ uygulamalarÕnÕ eleútirdi÷i için takibe alÕnmÕútÕr. Bu yüzden onu Harici olmakla, hatta bazÕ Harici guruplarÕn yönetici olmakla itham edenler olmuútur. Fakat bu bilgiler çok da güvenilir ve mevsuk de÷illerdir.110 økrime tefsirde “asl” kabul edilen zevattandÕr. Tefsir bilgisini efendisi øbn Abbas’tan almÕútÕr.111 Bir gün øbn Abbas “øçlerinden bir grup, ‘Allah'Õn helak edece÷i yahut çok a÷Õr bir ceza verece÷i kimselere ne diye ö÷üt verip duruyorsunuz?’ dedi÷inde, cumartesi günü avlanma yasa÷ÕnÕ çi÷neyenlere engel olmak isteyenler, ‘her úeyden önce rabbimizin huzurunda bizi sorumluluktan kurtaracak bir gerekçemiz olsun diye ö÷üt verip uyanda bulunuyoruz. AyrÕca, bizim bu ö÷üt ve uyarÕlarÕmÕz sayesinde Allah'Õn emirlerini çi÷nemekten sakÕnmalarÕ da ˵ ό˶ ˴Η Ϣ˴ ϟ˶ Ϣ˸ Ϭ˵ Ϩ˸ ϣ˶ ˲Δϣ͉ ˵ ΍ Ζ ˸ ˴ϟΎ˴ϗ Ϋ˸ ˶΍ϭ˴ muhtemeldir’ diye karúÕlÕk vermiúlerdi” anlamÕna gelen ( ϭ˸ ˴ ΍ Ϣ˸ Ϭ˵ Ϝ˵ Ϡ˶ Ϭ˸ ϣ˵ ˵ဃ ൖ Ύϣ˱ Ϯ˸ ˴ϗ ˴ϥϮψ Ի ͉ ˵ ˷ ˴ ˵ ͉ ˴ ˵ ˴ϥϮϘΘ˴ϳ Ϣ˸ Ϭ˵ Ϡ˴όϟϭ˴ Ϣ˸ Ϝ˷˶Αέ˴ ϰϟ˶΍ ˱ Γέ˶˴ άό˸ ϣ˴ ΍ϮϟΎ˴ϗ ΍˱Ϊϳ ٙΪ˴η Ύ˱Α΍άϋ ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ˵Αά˶ ˴όϣ˵ ) úeklindeki A’raf suresi 164. Ayetini okur ve ayette sözü geçen toplumun helak mÕ, yoksa kurtuluúa mÕ erdi÷i konusunu bilmedi÷ini ve bunu merak etti÷ini belirtmesi üzerine økrime bu konuyu araútÕrÕr ve øbn Abbas’a onlar hakkÕnda bilgiler verir, böylece øbn Abbas onlarÕn kurtuldu÷unu anlar. Bunun üzerine øbn Abbas ona bir gömlek hediye eder.112 Kendisinin bir tefsiri oldu÷u söylenmiútir. Ancak do÷rudan do÷ruya økrime’ye nispet edilen herhangi bir tefsir günümüze ulaúmamÕútÕr. Bununla birlikte rivayet tefsirleri ile hadis külliyatÕ içinde økrime’e ait çok sayÕda rivayet vardÕr.113 økrime ve tefsiri üzerinde tespit edebildi÷imiz kadarÕyla beú tane tez yapÕlmÕútÕr. BunlarÕn ilki Abdullatif b. Hâil Sabit’tir.114 Di÷er dördü ise úunlardÕr: Salih Yahya Sevâb115 ve Süleyman Muhammed es-Sa÷îr,116 Ahmed Ebû Bekir HâzÕm Ahmed es-Sâmerrâî117 ve Faruk Buizze.118 AyrÕca Ahmed el-Umrânî de Mevsûatu Medreseti Mekke fi’t-Tefsir projesi kapsamÕnda Tefsîru økrime (1432/2011) adÕyla økrime’nin tefsir rivayetlerini derleyip tahkikini yaparak neúretmiúlerdir. 108 109 110 111 112 113 114 115 116 117 118 Bk. øbn Sa’d, 7: 283-286; ez-Zehrânî, økrime mevlâ øbn Abbas ve tetebbu’u merviyâtihi fî Sahîhi’l-Buhârî, 111-735. øbn Sa’d, 7: 288; AltÕkulaç, “økrime el-Berberî”, 41; Buizze, Akvâlu økrime mevlâ øbn Abbas fi’t-tefsir arz ve dirâse, 43-57; ez-Zehrânî, økrime mevlâ øbn Abbas ve tetebbu’u merviyâtihi fî Sahîhi’l-Buhârî, 10-77. øbn Sa’d, 7: 288; Muhammed Ersöz, “Bir Tâbiûn Müfessiri økrime HakkÕndaki øthamlarÕn De÷erlendirilmesi”, ùirnak Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 2/3 (2011/1): 87-102; Buizze, Akvâlu økrime mevlâ øbn Abbas fi’t-tefsir arz ve dirâse, 49-61; ez-Zehrânî, økrime mevlâ øbn Abbas ve tetebbu’u merviyâtihi fî Sahîhi’l-Buhârî, 78-94. øbn Sa’d, 7: 282-283. øbn Sa’d, 7: 283. AltÕkulaç, “økrime el-Berberî”, 42; Yolcu, “ølk Dönem Tefsir KitaplarÕ ve Müellifleri (En-Nedîm’in elFihrist’indeki “Tesmiyetu’l-Kutub el-Musannefe fî Tefsiri’l-Kur’ân” AdÕnÕ TaúÕyan Listesi Ba÷lamÕnda), 66. Tefsiru økrime min evveli sureti’l-Fâtiha ilâ âhiri sûreti’l-Enfâl, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1405). Tefsiru økrime min evveli sureti’t-Tevbe ilâ âhiri sûreti’l-Ankebût, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1407). Tefsiru økrime min evveli sureti’r-Rûm ilâ âhiri sûreti’n-Nâs, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1407). økrime b. Abdiilah el-Berberî ve eseruhu fi’t-tefsîr ve ulûmi’l-Kur’ân dirâse ve tedvîn, (Beyrût: Dâru’lkutubi’l-ilmiyye, 2008). Akvâlu økrime mevlâ øbn Abbas fi’t-tefsir arz ve dirâse, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu rl-Hac Lihidir, 14311432/2010-2011). 337 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Burada en baúta økrime’nin besmeleyle ilgili nakletti÷i bir rivayet verilmektedir.119 Sonra Fatiha suresi geliyor. ArdÕndan Bakara ve di÷er sureler… Eser, Nas suresinin tefsiriyle sona ermektedir. Hemen hemen her sureden bir veya daha fazla rivayet zikredilmiútir.120 O da di÷er bazÕ tâbiî âlimleri gibi tefsirde Kur’an, sünnet ve sahabe kavli yanÕnda ayrÕca isrâiliyâttan da yararlanmÕútÕr.121 økrime (˱Δ˴ϐΒ˸ λ ˶ ൖ ˴Ϧϣ˶ ˵Ϧδ ˶ ൖ ˴Δ˴ϐΒ˸ λ ˶ ဃ ˶ ) úeklindeki Bakara suresi 138. Ayette geçen “sib÷a” ˴ ˸Σ˴΍ Ϧ˸ ϣ˴ ϭ˴ ဃ yani boyanÕn, “Allah’Õn dini” oldu÷unu belirtmiútir.122 (Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ϟ ˵ဃ ൖ ΐ˴ ˴ Θϛ˴ Ύϣ˴ ΍Ϯ˵ϐ˴ΘΑ˸ ΍ϭ˴ Ϧ˵͉ ϫϭή˵ η˶ Ύ˴Α ˴ϦԹ˰Ի ϟΎ˸ ˴ϓ) úeklindeki Bakara suresi 187. Ayette geçen “ArtÕk Ramazan ayÕnÕn gecelerinde eúlerinizle iliúkiye girebilirsiniz. Allah’Õn sizin için gerekli görü÷ü úeyin peúine düúün” anlamÕndaki ayette geçen hususla “çocuk”un kast edildi÷ini söylemiútir.123 Buna göre anlam úöyle oluyor: “ Eúlerinizle cinsel iliúkiye girerek çocuk sahibi olmaya çalÕúÕn.” Müfessirimiz aúa÷Õ yukarÕ Ի γϮ˵ ϟ΍˸ ˶ΓϮϠԻ μ herkesin ikindi namazÕ diye açÕkladÕ÷Õ (ϰτ˸ ͉ ϟ΍ϭ) ˴ úeklinde Bakara suresi 238. Ayette geçen ifadeyi (Γ΍Ϊϐϟ΍ Γϼλ ϲϫ), yani sabah namazÕ diye yorumlamÕútÕr.124 økrime ( ϲ ٙϧέ˶ ˴ ΍ Ώ ˶ ˷ έ˴ Ϣ˵ ϴ ٙϫή˸Ի Α˶΍ ϝ˴ Ύ˴ϗ Ϋ˸ ˶΍ϭ˴ Ի Ի Ի ˸ ˸ ͉ ˱ ˸ ˵ Ϟ˳ ˴ΒΟ˴ Ϟ˷˶ ϛ˵ ϰϠϋ ˵ ˴ϓ ή˸˶ ϴτϟ΍ ˴Ϧϣ˶ Δ˴ό˴Αέ˸ ˴ ΍ άΨ˵ ˴ϓ ϝ˴ Ύ˴ϗ ϲΒٙ Ϡ˴ϗ Ϧ͉ ˶ΌϤ˴ τ˴ϴϟ˶ Ϧ˸ Ϝ˶ ϟϭ˴ ϰϠ˴Α ϝ˴ Ύ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˶ ˸Ά˵Η Ϣ˸ ˴ϟϭ˴ ˴ ΍ ϝ˴ Ύ˴ϗ ϰΗԻ Ϯ˸ Ϥ˴ ϟ΍˸ ˶ ϲ ˸Τ˵Η ϒ˸ ˴ Ϟ˸ ˴ό ˸Ο΍ Ϣ͉ Λ ˴Ϛ˸ϴ˴ϟ˶΍ Ϧ˵͉ ϫή˸ μ ˴ ϴϛ˴ ˵ ˸ ˴ ˸ ˸ ˲ ΰٙ ϋ ˴ ͉ ͉ ͉ ˸ Ϣ˲ ϴϜٙ Σ˴ ΰϳ ˯ ΰ Ο Ϧ Ϭ Ϩ ϣ ဃ ϥ ΍ Ϣ Ϡ ϋ ΍ ϭ Ύ˱ ϴ ό γ Ϩ ϴ ٙΗ Ύ ϳ Ϧ Ϭ ϋ Ω ΍ Ϣ Λ ΍ ) úeklindeki Bakara suresi 260. Ayetin tefsiri ˸ ˴Ϛ˴ ˶ ˵ ˴ ˵ ˴ ˴ൖ ˸ ˴ ˸˴ ͉ ˱ ˵ ˵ kapsamÕnda øbrahim’in kesti÷i kuúlarÕn horoz, tavus, karga ve güvercin oldu÷unu söylüyor.125 ٓ ͊ ϟ΍ϭ˴ ˴Ϧϴ ٙϘϳ˷Ϊٙ μ Müfessir, ( ˴Ϧ˵δΣ˴ ϭ˴ ˴ϦϴΤٙ ϟ˶ Ύμ ˵ ήϟ΍ ˷ ˶ ϟ΍ϭ˴ ˴Ϧ˷ϴٙ ˶Β͉Ϩϟ΍ ˴Ϧϣ˶ Ϣ˸ Ϭ˶ ϴ˸ ˴Ϡϋ ͉ ϟ΍ϭ˴ ˯˶ ΍ٓ ˴ΪϬ˴ θ ͉ ϭ˴ ˴ဃ ൖ Ϣ˴ ˴όϧ˸ ˴ ΍ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ ϊ˴ ϣ˴ ˴Ϛ˶ΌϟԻ ϭٗ ˵ Ύ˴ϓ ϝ˴ Ϯγ ൖ ϊ˶ τ˵˶ ϳ Ϧ˸ ϣ˴ ϭ˴ ˴ ˵ဃ ٓ Ύ˱Ϙϴ ٙϓέ˴ ˴Ϛ˶ΌϟԻ ϭٗ ˵ ΍) úeklindeki Nisa suresi 69. Ayette geçen ( ˴Ϧ˷ϴٙ Β˶ ͉Ϩϟ΍)’i Hz. Muhammed’le; ( ˴Ϧϴ ٙϘϳ˷Ϊٙ μ ˷ ˶ ϟ΍)’i Hz. ͊ ϟ΍)’yi Hz. Ömer, Hz. Osman ve Hz. Ali’yle ( ˴ϦϴΤٙ ϟ˶ Ύμ Ebubekir’le; (˯˶ ΍ٓ ˴ΪϬ˴ θ ͉ ϟ΍) ile di÷er sahabilerin kast edildi÷ini söylemiútir. Ancak bu konuda ona pek katÕlan olmamÕútÕr126. økrime, (αΎ ˶ úeklindeki Nas suresi 4. Ayette geçen vesvese veren sinsi ˶ ͉ϨΨ˴ ϟ΍˸ α΍ ˶ Ϯ˸˴ γϮ˴ ϟ΍˸ ή˴˷ ˶ η Ϧ˸ ϣ) úeytan için úunu söylüyor: Erkek açÕsÕndan vesvasÕn mahalli erke÷in gönlü, gözü ve cinsel organÕndadÕr. KadÕn açÕsÕndan ise yeri, gözüdür, önünü döndü÷ünde cinsel organÕ, arkasÕnÕ çevirdi÷inde ise kalçasÕdÕr.127 2.1.4. Dahhâk b. Müzâhim (v. 105/723) ve Tefsiri Kaynaklarda ismi Dahhâk b. Müzâhim el-Belhî el-Hilâli diye geçmektedir. Kûfe’ye yerleúmiú olan Hilal/Beni Hilal kabilesine mensuptur.128 LakabÕ ise Ebû Muhammed elHorasânî’dir.129 HakkÕnda fazla bilgi olmayan130 Dahhâk, muhtemelen Kûfe veya Belh bölgesinde do÷muú olmalÕdÕr.131 Do÷um tarihi de kesin olarak belli de÷ildir. Çocuklu÷u hakkÕnda da fazlaca bilgi yoktur. Kendisine Dahhâk denmesi, kaynaklarÕn verdi÷i bilgiye göre anasÕnÕn karnÕnda iki yÕl kadar durmasÕ, do÷arken iki diúi oldu÷u halde do÷muú olmasÕ ve 119 120 121 122 123 124 125 126 127 128 129 130 131 økrime Mevla øbn Abbas, Tefsîru økrime Mevla øbn Abbas, Mevsuatu medreseti Mekke fi’t-tefsîr, thk. Ahmed el-Umrânî, (el-Kâhire: dâru’s-selam li’t-tibâe ve’n-neúr, 1432/2011), 3. økrime, Tefsîru økrime, 5-375. Bk. Buizze, Akvâlu økrime mevlâ øbn Abbas fi’t-tefsir arz ve dirâse, 70-230. økrime, Tefsîru økrime, 18. AyrÕca bk. øbn Ebî Hâtim, Tefsîru’l-kur’âni’l-azîm musneden an Rasûlillâhi ve’ssahâbet, ve’t-tâbiîn, 1: 245. økrime, Tefsîru økrime, 24. Buizze, Ekvâlu økrime Mevlâ øbn Abbas fi’t-Tefsîr Arz ve Dirâse, 140. Buizze, Ekvâlu økrime Mevlâ øbn Abbas fi’t-Tefsîr Arz ve Dirâse, 46. Buizze, Ekvâlu økrime Mevlâ øbn Abbas fi’t-Tefsîr Arz ve Dirâse, 136. økrime, Tefsîru økrime, 374-375. øbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-kubrâ, 8: 417-418; øbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-ta’dîl, 4: 458-459; Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, 1: 274-276; Sezgin, Târîhu’t-turâsi’l-Arabî, 1: 71; Muhammed Mervan øsmail Hamd, FÕkhu’lømam ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî, (Yüksek Lisans Tezi, el-Câmaitu’l-øslâmiyye/Gazze, 1437/2016), 4. Muhammed ùükri Ahmed ez-Zâviyetî, Tefsîru’d-Dahhâk, núr. Muhammed ùükri Ahmed ez-Zâviyetî, (elKâhire: Dâru’s-selâm, 1419/1999), 43. Abdurrahim Yahya el-Hamûd el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, (Yüksek Lisnas Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1406-1407), 27. ez-Zâviyetî, Tefsîru’d-Dahhâk, 45; Hamd, FÕkhu’l-ømam ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî, 5. 338 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I özellikle de do÷um esnasÕnda gülmesi olarak zikrediliyor.132 Ancak bu bilgilerin do÷rulu÷u teyide muhtaçtÕr. Normal do÷um süresi 9 ay iken bir çocuk canlÕ olarak anne karnÕnda 24 ay kalabilir mi? Görüútü÷ümüz bazÕ tÕp uzmanlarÕ bunun tÕbben mümkün olmadÕ÷ÕnÕ söylemektedirler. Öte yandan Dahhâk ortalama olarak 105 yaúÕnda vefat etti÷ine ve vefat etti÷inde de ortalama 80 yaúÕ civarÕna oldu÷una göre ortalama hicri 20/640 yÕlÕ civarÕnda do÷muú olmalÕdÕr. Bu yÕllar Hz. Ömer’in hilafet yÕllarÕdÕr. Hz. Ömer döneminde øslam do÷uda øran’Õn içlerine kadar girmiú, ama Dahhâk’Õn do÷du÷u bölgeler henüz MüslümanlarÕn eline geçmemiú idi. Hz. Osman zamanÕnda bölgeye akÕnlarÕn yapÕldÕ÷Õ ve halkÕn Müslüman olmadan cizye vermeyi kabul etti÷i belirtiliyorsa da Belh’in MüslümanlarÕn eline geçti÷i ve halkÕn Müslüman olmaya baúladÕ÷Õ tarih olarak Muaviye döneminde 42-43/663-664 yÕllarÕ verilmektedir. Bölge Kays b. Heysem veya Abdurrahman b. Semüre kumandasÕndaki askerler tarafÕndan fethedilmiútir. Belh halkÕ yedi yÕl sonra 50/671 tarihinde isyan etmiú, bunun üzerine Rebi’ b. Ziyâd komutasÕndaki askerler úehre girip ayaklanmayÕ bastÕrmÕútÕr. Zaman zaman küçük bazÕ ayaklanmalar yapÕlmaya devam etmiútir. Ancak en büyüklerinden biri 90-91/709 yÕlÕnda olmuútur. Kuteybe b. Müslim’e isyan eden Belh halkÕnÕn üzerine Kuteybe bir ordu göndermiú ve úehir yeninden MüslümanlarÕn eline geçmiútir. Bu isyan ve ayaklanmalar sebebiyle yapÕlan savaúlarda úehir neredeyse harabeye dönmüú ve 106-107/725 yÕlÕna kadar da böyle kalmÕútÕr. Bu tarihten sonra yeniden imar ve inúa faaliyetlerine baúlanmÕútÕr.133 Dahhâk 20/640 yÕlÕ civarÕnda bölgede do÷du÷una göre o tarihlerde ArapçanÕn bölgeye hâkim olmasÕ, insanlarÕn Arapça konuúuyor olmasÕ, dolayÕsÕyla bölgede do÷an bir çocu÷a “çok gülen” anlamÕnda Arapça bir kelime olan “dahhâk” isminin verilmiú olmasÕ adeta imkânsÕzdÕr. Öte yandan bu tarihlerde bölge MüslümanlarÕn elinde de÷ilse ve Dahhâk da bu yÕllarda dünyaya gelmiú ise onun ve ailesinin Müslüman da olmamasÕ lazÕm. Kaynaklarda Dahhâk’Õn øslam dinini seçti÷ine, sonradan Müslüman oldu÷una dair bir bilgi yoktur. Bütün bunlarÕ yan yana koyunca Dahhâk hakkÕnda verilen bilgilerin meúkûk oldu÷u ortaya çÕkmaktadÕr. Kûfe’de do÷du÷unu varsaysak bu úüphelerin ço÷u ortadan kalkar. Ancak Kufe’nin tarihine bakÕldÕ÷Õnda bu úehrin Hz. Ömer’in emriyle 17/638 yÕlÕnda Sa’d b. Ebî Vakkas’Õn komutasÕndaki øslam ordusu için karargâh olarak kuruldu÷u göz önünde bulundurulunca Dahhâk’Õn 20/640’lÕ yÕllarda bölgede do÷muú olmasÕ da biraz zor görünmektedir. Çünkü Kufe’nin imara açÕlmasÕ ve insanlarÕn bölgeye gelip yerleúmesi bundan bir süre sonra olmuútur.134 Bununla birlikte Kufe’de do÷muú olmasÕ, Belh’te do÷muú olmasÕndan daha makuldür. AyrÕca Dahhâk’Õn Beni Abdülmenaf’tan olan Hilal kabilesine vela yoluyla de÷il, soy ve nesep itibariyle aslen mensup oldu÷u da söylenmiútir.135 AtalarÕnÕn daha önce iú için Horasan bölgesine geçmiú olabilece÷i ve Dahhak’Õn da orada dünyaya gelmiú olabilece÷i belirtilmiútir.136 Fakat en çok kabul edilen görüú Belh’te do÷up büyüdü÷ü úeklindeki görüútür.137 132 133 134 135 136 137 Bk. Muhammed Ero÷lu, “Dahhâk b. Müzâhim”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993), 8: 110; Hamd, FÕkhu’l-ømam ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî, 5. Tahsin YazÕcÕ, “Belh”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992), 5: 410. Casim AvcÕ, “Kûfe”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2002), 26: 339. el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 29-30; Hamd, FÕkhu’l-ømam ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî, 4. el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 30. Hamd, FÕkhu’l-ømam ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî, 6. 339 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Buna göre Dahhâk Belh’te do÷up ilk e÷itimini orada yaptÕktan sonra Merv, Horasan, Buhara, Semerkand, Nisabur ve Kufe gibi bölgede bulunmuú, bir süre ikamet etmiú, oralarda ilmî faaliyetlerde bulunmuútur.138 Kûfe’de çok daha fazla kaldÕ÷Õ için Kufeli oldu÷u söylenmiú olabilir.139 Dahhâk 105/723 yÕlÕnda Emevilerin iktidar yÕllarÕnda Belh’te vefat etmiú ve vasiyeti üzerine mütevazÕ bir úekilde cenazesi defnedilmiútir. AyrÕca Horasan’da öldü÷ü belirtilmiú, ölüm tarihiyle ilgili burada belirtilene yakÕn baúka bazÕ tarihler de zikredilmiútir.140 Kaynaklarda biri ilimle iútigal eden iki kardeúinin oldu÷u anlatÕlÕyor.141 Bununla birlikte küçüklü÷ünde iyi bir e÷itim aldÕ÷Õ, aralarÕnda øbn Abbas, øbn Ömer, Ebû Said el-Hudrî gibi sahabilerden rivayetler nakletti÷i belirtiliyor. Buna karúÕlÕk Dahhak’Õn kendilerinden rivayette bulundu÷u sahabileri görmedi÷i, onlarÕn ilim ve sohbet meclislerinde bulunmadÕ÷Õ da söylenmiútir. Bunu söyleyenlere göre Dahhâk’Õn hocasÕ bölgeye gelmiú olan Said b. Cübeyr’dir ve ne ö÷rendiyse ondan almÕútÕr. Bununla birlikte Dahhâk, rivayetleri sanki sahabeden almÕú gibi nakletmiútir, mesela øbn Abbas’Õ hiç görmedi÷i halde ondan hadisler rivayet etmiútir, yani rivayetleri mürseldir.142 Dahhâk, itikad olarak o zamanki Selef çizgisinde bir yol takip etmiú, baúta bulundu÷u Horasan bölgesinde ortaya çÕkan Müúebbihe olmak üzere mutatarrif hiçbir mezhebe iltifat ve itibar etmemiútir.143 Baúta Katade ve Mukatil b. Hayyân olmak üzere bazÕ zevat, Dahhâk’tan ders almÕú, ondan rivayetler nakletmiúlerdir.144 Baúta Süfyan-Õ Sevrî olmak üzere bazÕ âlimler Dahhâk’Õn tefsirde çok önemli bir merci’ oldu÷una ve tefsirinin önemine dikkat çekmiúlerdir. Süfyan’Õn “tefsiri dört kiúiden ö÷renin: Mücahid, økrime, Said b. Cübeyr ve Dahhâk” dedi÷i nakledilmiútir. Ahmet b. Hanbel, Yahya b. Main, øbn Hibbân gibi bazÕ hadis otoriteleri de onu güvenilir, sa÷lam bir kiúi olarak kabul etmiúlerdir. Buna karúÕlÕk, Yahya b. Said onu “zayÕf” olarak görmüútür. øclî ise ilginci bir úekilde onun sahabeden kimseyi görmedi÷ini, dolayÕsÕyla tâbiûndan olmadÕ÷ÕnÕ ileri sürmüútür. BazÕlarÕ onun øbn Abbas, øbn Ömer gibi sahabileri görüp onlardan ilim aldÕ÷ÕnÕ söylenmiúlerse de bunun do÷ru olmadÕ÷Õ belirtilmiútir. Bununla birlikte hocalarÕ arasÕnda bazÕ sahabilerin adÕ geçmektedir. AyrÕca vera ve takva sahibi biri oldu÷u da ifade edilmiútir.145 Dahhâk Kûfe Tefsir Ekolüne isnad edilmiú ve tefsir ilmini oradan aldÕ÷Õ da belirtilmiútir.146 Dahhâk e÷itim-ö÷retim faaliyetlerine çok önem veriyordu. Belh’te Burûkan denen bir köyde üç bin ö÷rencinin e÷itim gördü÷ü bir okul yaptÕrdÕ÷Õ ve kendisinin de burada herhangi bir ücret almaksÕzÕn e÷itim-ö÷retim faaliyetlerinde bulundu÷u kaydediliyor.147 138 139 140 141 142 143 144 145 146 147 ez-Zâviyetî, Tefsîru’d-Dahhâk, 45; el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’lKerîm cem’ ve dirâse, 31-32; Hamd, FÕkhu’l-ømam ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî, 5. el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 32. Bilmen, Büyük Tefsîr Tarihi, 1: 274-276; ez-Zâviyetî, Tefsîru’d-Dahhâk, 77-78; Ero÷lu, “Dahhâk b. Müzâhim”, 8: 111; el-öâmidî de ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 45. ez-Zâviyetî, Tefsîru’d-Dahhâk, 46; el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’lKerîm cem’ ve dirâse, 31. Ero÷lu, “Dahhâk b. Müzâhim”, 8: 110; el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’lKerîm cem’ ve dirâse, 46-50. el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 32-33. ez-Zâviyetî, Tefsîru’d-Dahhâk, 66-76; Ero÷lu, “Dahhâk b. Müzâhim”, 8: 110; el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 51-58. ez-Zâviyetî, Tefsîru’d-Dahhâk, 55-66; Ero÷lu, “Dahhâk b. Müzâhim”, 8: 110; el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 34-44. el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 24. ez-Zâviyetî, Tefsîru’d-Dahhâk, 47-48; Ero÷lu, “Dahhâk b. Müzâhim”, 8: 111; el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 38. 340 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Taberi, øbn Ebî Hâtim, Sa’lebî gibi müfessirler, onun tefsirinde söz etmekte ve ondan nakiller yapmaktadÕrlar.148 AyrÕca Dahhâk’Õn tefsir ve hadis kaynaklarÕnda bulunan rivayetleri Muhammed ùükri Ahmed ez-Zâviyetî tarafÕndan tarafÕndan derlenip toparlanmÕú ve Ezher Üniversitesinde doktora tezi olarak sunulmuú, daha sonra Tefsîru’d-Dahhâk adÕyla tabedilmiútir.149 Abdurrahim el-öâmidî de ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’lKur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse adÕyla bir tez hazÕrlamÕú ve tezinde Dahhâk’Õn rivayetlerini bir araya toplamÕútÕr.150 AyrÕca fÕkhî görüúleri de derlenip toplanarak tez olarak sunulmuútur.151 Dahhâk tefsirinde akranlarÕnÕn yaptÕ÷Õ gibi ayetleri ayet ve hadislerle, ayrÕca sahaba ve tâbiûn kaviyle, Arapça dil bilgisiyle, kÕraatlerden, esbab-i nüzul, nasih-mensûh, muhkemmüteúâbih gibi ulûmu’l-Kur’ân bilgisinden, israiliyattan da yararlanarak açÕklamÕútÕr.152 Bu eserlerde Dahhâk’a ait oldu÷u belirtilen pek çok ayetin tefsirine yer verilmiútir. Mesela Dahhâk “Musa'nÕn kavmi içinde insanlarÕ hak ve hakikate yönelten, hakka ba÷lÕlÕkla adaleti gerçekleútiren bir zümre de vardÕ.” anlamÕna gelen ( ˴ϥϮ˵ϟΪ˶ ό˸ ϳ˴ ٙϪΑ˶ ϭ˴ ϖ ˶ ˷ Τ˴ ϟΎ˸ Α˶ ˴ϥϭ˵ΪϬ˸ ϳ˴ ˲Δϣ͉ ˵ ΍ ϰٓ ԻγϮϣ˵ ϡ˶ Ϯ˸ ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˶ ϭ˴ ) úeklindeki A’raf suresi 159. Ayette sözü edilen kavim hakkÕnda úunlarÕ söylüyor: Onlar Uzakdo÷u’da Çin’in ötesinde kumluk bir yerde akan nehrin baúÕnda yaúayan bir topluluktur. Nehrin ismi, Ürdün Nehridir. Orada herkesin malÕ ortaktÕr. Geceleri ya÷mur ya÷ar, gündüz de o ya÷murun suyundan kendileri içer, hayvanlarÕna verir ve ziraatlarÕnÕ yaparlar. Bizden hiç kimse onlara ulaúamaz. Onlar hak din üzeredirler.153 ˸ Dahhâk, (Ϟ˴ ˶ΑΎ˴Β˶Α Ϧ˸˶ ϴϜ˴ ˴ϠϤ˴ ϟ΍˸ ϰ˴Ϡϋ ˴ ϝ˴ ΰ˶ ϧ˸ ˵ ΍ Ύٓ ϣ˴ ϭ˴ ) úeklindeki Bakara suresi 102. Ayette geçen (Ϧ˸˶ ϴϜ˴ ˴ϠϤ˴ ϟ΍) kelimesini (melikeyn) úeklinde okuyarak, onlarÕn melek de÷il, dünyadan iki kiúi oldu÷unu söylemiútir.154 Ona göre (˱Δ˴ϐΒ˸ λ ˶ ൖ ˴Δ˴ϐΒ˸ λ) ˶ ൖ ˴Ϧϣ˶ ˵Ϧδ ˶ úeklindeki Bakara suresi 138. ayetinde ˶ ဃ ˴ ˸Σ˴΍ Ϧ˸ ϣ˴ ϭ˴ ဃ geçen (ဃ ˶ ൖ ˴Δ˴ϐΒ˸ λ) ˶ ile Allah’Õn dini (ௌ ϦϳΩ) murat edilmiútir.155 Ona göre ( ˲ΕΎϬ˴ ˶ΑΎ˴θ˴Θϣ˵ ή˴˵ Χ˵΍ϭ˴ Ώ ˶ Ύ˴ ΘϜ˶ ϟ΍˸ ϡ͊ ˵ ΍ Ϧ˵͉ ϫ ˲ΕΎϤ˴ Ϝ˴ ˸Τϣ˵ ˲ΕΎ˴ϳ΍Ի ˵ϪϨ˸ ϣ˶ ΏΎ˴ ˴ ϝ˴ ˴ΰϧ˸ ˴ ΍ ϱάٓ ٙ ͉ϟ΍ Ϯ˵˴ ϫ) úeklindeki Al-i ømran ˴ ΘϜ˶ ϟ΍˸ ˴Ϛ˸ϴ˴Ϡϋ suresi 7. Ayette geçen ( ˲ΕΎϤ˴ Ϝ˴ ˸Τϣ˵ ) ile nâsih, yani nesh eden ayetler, ( ˲ΕΎϬ˴ Α˶ Ύ˴θ˴Θϣ˵ ) ile mensûh, yani nesh edilmiú olan ayetler söz konusudur.156 Katâde de Mücâhid gibi mallarÕnÕzÕ sefihlere vermeyin anlamÕna gelen ( Ϣ˵ Ϝ˵ ˴ϟ΍Ϯ˴ ϣ˸ ˴ ΍ ˯˴ Ύٓ Ϭ˴ ˴ϔδ ͊ ϟ΍ ΍Ϯ˵Η ˸Ά˵Η ϻ˴ ϭ˴ ٓ Ύϣ˱ Ύ˴ϴ˶ϗ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ϟ ˵ဃ ͊ ϟ΍) ile yani sefih, aklÕ kÕt kiúilerle, ൖ Ϟ˴ ό˴ Ο˴ ϲ ٙΘ͉ϟ΍) úeklindeki Nisa suresi 5. Ayette geçen (˯˴ ΎϬ˴ ˴ϔδ kadÕnlarÕn kast edildi÷ini söylemiútir. Sonra da úu ilginç cümleyi kullanmÕútÕr: KadÕnlar en sefih varlÕklardÕr (˯ΎϬϔδϟ΍ Ϫϔγ΍ Ϧϣ ˯ΎδϨϟ΍).157 “Biz o eúleri bambaúka nitelikte yaratmÕúÕzdÕr. OnlarÕn hepsi bakire, kocalarÕna düúkün ve aynÕ yaúta olacak” anlamÕna gelen (Ύ˱Α΍ή˴ ˸Η˴΍ Ύ˱Αή˵ ϋ ˴ ϧ˸ ˴ ΍ Ύٓ ͉ϧ˶΍) úeklindeki ˵ ͼ36ͽ ΍έΎ˴ ˱ ϜΑ˸ ˴ ΍ Ϧ˵͉ ϫΎ˴ϨϠ˸ ό˴ Π˴ ˴ϓ ͼ35ͽ ˯˱ Ύ˴ٓ θϧ˸ ˶΍ Ϧ˵͉ ϫΎ˴ϧ˸Ύθ VakÕa suresi 35-37. Ayetleri Hz. Peygamber’den rivayet edilen bir hadis ile úu úekilde açÕklamÕútÕr: Biz onlarÕ kocakarÕ olmalarÕnÕn ardÕndan onlarÕ gençlik ça÷Õna çevirece÷iz. 148 149 150 151 152 153 154 155 156 157 Ero÷lu, “Dahhâk b. Müzâhim”, 8: 110-111; el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’lKur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 66-67. Dahhâk b. Müzâhim, Tefsîru’d-Dahhâk, núr. Muhammed ùükri Ahmed ez-Zâviyetî, (el-Kâhire: Dâru’s-selâm, 1419/1999). Abdurrahim Yahya el-Hamûd el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, (Yüksek Lisnas Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1406-1407). Muhammed Mervan øsmail Hamd, FÕkhu’l-ømam ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî, (Yüksek Lisans Tezi, elCâmaitu’l-øslâmiyye/Gazze, 1437/2016). Bk. ez-Zâviyetî, Tefsîru’d-Dahhâk, 81-131; el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’lKur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 68-76. Dahhâk, Tefsîru’d-Dahhâk,374. ez-Zâviyetî, Tefsîru ed-Dahhâk, 1: 161. ez-Zâviyetî, Tefsîru ed-Dahhâk, 1: 166-167. AyrÕca bk. øbn Ebî Hâtim, Tefsîru’l-kur’âni’l-azîm musneden an Rasûlillâhi ve’s-sahâbet, ve’t-tâbiîn, 1: 245. el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve Tefsiruhu li’l-Kur’âni’l-Kerim Cem’ ve Dirâse, 133. es-Sa’lebî, el-Keúf ve’l-beyân Tefsîru’s-Sa’lebî, 3: 251. 341 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Nitekim Hz. Peygamber úöyle demiútir: Onlar dünya hayatÕna kocakarÕ olarak ölmüú olan kadÕnlardÕr. Allah onlarÕ bu úekilde yaúlÕ olmalarÕnÕn ardÕndan kÕyamette bakir genç kÕz halinde yaratacaktÕr.158 Yine aynÕ ba÷lamda olmak üzere “onlara orada tertemiz eúler vardÕr” anlamÕna ˴ ϣ˵ Ν˲ ΍ϭ˴ ί˸ ˴΍ Ύٓ Ϭ˴ ϴ ٙϓ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴ϟϭ) gelen (˲ Γή˴ Ϭ͉ τ ˴ úeklindeki Bakara suresi 25. Ayetinin tefsirinde úöyle diyor: Cennet ehli kadÕnlardan biri avucunu gösterse onun parÕltÕsÕyla gök ve yer arasÕ nur ile dolup aydÕnlanacak.159 (ϯΪԻ Ϭ˴ ˴ϓ ϻ̒ Ύٓ ο ˴ ˴ϙ˴ΪΟ˴ ϭ˴ ϭ) ˴ úeklindeki Duha suresi 7. Ayetinde geçen “dalalet”i, “Rabbin seni nübüvvetin ilkeleri ve úeriatÕn hükümleri konusunda bilgisiz buldu ve sana onlarÕn bilgisini verdi, seni o bilgilere ulaútÕrdÕ” diyerek açÕklamÕú, ayrÕca “sen daha öne bunu bilmiyordun” anlamÕna gelen ( ˴Ϧϴ ٙϠ˶ϓΎ˴ϐϟ΍˸ ˴ϦϤ˶ ˴ϟ ٙϪϠ˶ Β˸ ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˶ ˴ΖϨ˸ ϛ˵ ϥ˶˸ ΍ϭ˴ ) úeklindeki Yusuf suresi 3. ayet ile “sen daha önce kitap nedir, kitap iman bilmezdin” anlamÕna gelen ( ˵ϥΎϤ˴ ϳϻ΍ ٙ ˸ ϻ˴ ϭ˴ ΏΎ˴ ˵ ΘϜ˶ ϟ΍˸ Ύϣ˴ ϱέ˸ٙ Ϊ˴Η ˴ΖϨ˸ ϛ˵ Ύϣ˴ ) ùura suresi 52. 160 ayetini de buna delil olarak getirmiútir. ˵ ϭ˴ ͼ1ͽ ϥϮ ͉ ϭ˴ Ϧϴ Dahhâk, ( ˴Ϧϴ ٙϨϴγٙ έϮ ˶ ρ ˶ ˵ Θϳ˸ ΰϟ΍ ˶ ˷ Θٙ ϟ΍ϭ˴ ) úeklindeki Tin suresi 1-3. Ayetlerde geçen “tin ve zeytin” ile ùam’da bulunan iki mescidin kast edildi÷ini söylemiútir. Ondan gelen baúka bir rivayete göre ise “tin” ile Mescid-i haram, “zeytin” ile de Mescid-i Aksa murat edilmiútir. Ona göre “tur” ile da÷, “sinîn” ile de “güzel” manasÕ kast edilmiútir.161 Dahhâk’Õn tefsirinde Nas suresi hariç her sureden bir veya birkaç ayetin tefsiri bulunmaktadÕr.162 Di÷er bazÕ tâbiî müfessirler gibi Dahhâk’Õn da daha sonra gelen müfessirler üzerinde büyük etkisi olmuútur. Nitekim Taberî, øbn Ebî Hâtim, øbnu’l-Cevzî, Kurtubî, øbn Kesîr, Suyûti ve daha baka pek çok müfessir onun rivayetlerinden bolca yararlanmÕúlardÕr.163 2.1.5. Tâvûs b. Keysân (v. 106/725) ve Tefsiri Tâvûs b. Keysân FârÕsî asÕllÕ olup 11/633 veya 33/653 yÕlÕnda Yemen’de dünyaya gelmiútir. Daha önceki dönemlerde Sasani imparatorunca Yemen’i Habeúlilerin iúgalinden kurtarmak için gönderilmiú øranlÕ askerlerden birinin soyundandÕr. AsÕl adÕ Zekvan’dÕr, ancak kÕraat ilmindeki maharetinden dolayÕ kendisine kÕraat âlimlerinin süsü anlamÕnda Tâvûsu’l-kurra lakabÕ verilmiú, daha sonra Tâvûs diye meúhur olmuútur. Ailesi hakkÕnda baúka bazÕ görüúler de ileri sürülmüútür. Yemen’de ilk e÷itimine baúlayan Tâvûs, daha sonra bilhassa hac vesilesiyle sÕk sÕk geldi÷i Mekke’de øbn Abbas’Õn ders halkalarÕna katÕlmÕú ve ona ö÷renci olmuútur. 40 kez bu vesileyle Yemen’den Mekke’ye geldi÷i ve her geliúinde de uzun süre Mekke’de kaldÕ÷Õ belirtiliyor. Öyle ki, adeta Mekke onun ikinci vatanÕ olmuútur. Bu ziyaretlerinde aynÕ zamanda Medine’ye de u÷ramÕú ve orada da bulunmuútur. Mevaliden olan Tâvûs, daha ziyade hocasÕ øbn Abbas’tan yararlanmÕúsa da Ebû Hureyre, Hz. Aiúe, Abdullah b. Ömer, Zeyd b. Sabit gibi daha baúka bazÕ sahabilerden istifade etmiútir. øbn ùihab ez-Zührî, Vehb b. Münebbih, Mekhûl, Mücahid gibi âlimler kendisinden rivayet nakletmiúlerdir. Ömrünün sonlarÕnda Mekke’ye yerleúen Tâvûs, 106/725 yÕlÕnda hac esnasÕnda 90 yaúÕnÕ aúmÕú olarak vefat etmiútir.164 158 159 160 161 162 163 164 Dahhâk, Tefsîru’d-Dahhâk, 834-835. Dahhâk, Tefsîru’d-Dahhâk, 149. Dahhâk, Tefsîru’d-Dahhâk, 975. el-öâmidî, ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse, 498-499. Bk. Dahhâk, Tefsîru’d-Dahhâk, 139-996. Bk. ez-Zâviyetî, Tefsîru’d-Dahhâk, 131-135. øbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân, 2: 509-510; Ebû Hâtim Muhammed øbn Hibbân ed-Dârimî, Meúâhîru Ulemâi’l-Emsâr ve E’lâmu Fukahâi’l-Ektâr, (Thk. Merzûk Ali øbrahim), (el-Mansûra: Dâru’l-Vefâ, 1411/1991), 198; el-Ednevî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, 12; Ez-Ziriklî, el-A’lâm, 3: 224; Hüseyin ez-Zehebî, etTefsîr ve’l-müfessirûn, 1: 112-113; Abdullah Osman Ahmed, Tâvûs b. Keysân el-Yemânî merviyâtuhu ve ârâuhu fi’t-tefsîr min kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr ve kutubi’sünneti’l-muútehire cem’an ve dirâseten, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1412), 74-120; Abdullah Kahraman, “Tâvûs b. Keysân”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2011), 40: 185-186; Rezzak Hüseyin Abdu Muîn-Atarid Takiy Abud, “Tâvûsu’l-Yemânî ve merviyâtuhu et-târîhiyye an Abdillah b. Abbas dirâse 342 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Hadis otoriteleri tarafÕndan güvenilir kabul edilen Tâvûs, tefsir bilgisini tamamen hocasÕndan almÕútÕr. øzahlarÕ da büyük oranda hocasÕnÕn yorumlarÕyla aynÕdÕr.165 Tâvûs’un tefsirinde fÕkhî yön daha fazla dikkat çekmektedir. Bu itibarla o, bir müfessir olmaktan ziyade bir fakih olarak meúhur olmuútur. YorumlarÕnda ahir manaya baúlÕ kalmÕútÕr.166 Nakil yönü a÷ÕrdÕr, bununla birlikte zaman zaman dirayet açÕsÕndan da önemli açÕklamalar yapmÕútÕr.167 Tâvûs bazÕ ayetleri mütevatir olan kÕraatlerden farklÕ bir úekilde okuyup yorumlamÕútÕr.168 ùiî oldu÷u169 belirtilen Tâvûs, Emevî idarecilerine de mesafeli idi ve onlarÕ sevmiyordu.170 Bununla birlikte Yemen’in Emevi valisinin yanÕnda âmil olarak çalÕúmÕú, ayrÕca kadÕlÕk da yapmÕútÕr.171 Tâvûs’un tefsir alanÕndaki görüúleri muhtelif rivayet tefsirleri ile hadis koleksiyonlarÕnda bulunmaktadÕr. Bunlar muhtelif kiúiler tarafÕndan tez olarak iúlenip toplanmÕútÕr.172 El-Umrânî, bunlarÕ derleyerek Mevsuatu medreseti Mekke fi’t-tefsir projesi çerçevesinde Tefsîru Tâvûs b. Keysân adÕyla neúretmiútir.173 Tâvûs, besmelenin Fatiha suresinden bir ayet oldu÷u ve cehrî namazlarda sesli okunmasÕ Yine onun Hz. Osman’dan nakline göre gerekti÷i kanaatindedir.174 ͉ ˸ ˴ ˴ ˵ ˴ ٙά “bismillahirrahmanirrahim”, Allah’Õn isimlerinden biridir.175 (Ύ˱όϴϤٙ Ο˴ ν έ ϻ΍ ϲ ϓ Ύ ϣ Ϣ Ϝ ϟ Ϡ Χ ˴ ϱ ϟ ΍ Ϯ˵˴ ϫ) ˴ϖ ˶ ˸ ˶ ˴ ˸ úeklindeki Bakara suresi 29. Ayetteki yaratÕlÕú konusunda Abdullah b. Amr b. el-As’tan rivayetle, mahlûkâtÕn, su, nur, zulmet, rüzgâr ve topraktan yaratÕldÕ÷ÕnÕ belirtmiútir.176 Tâvus, ٓ ( ˴Ϧϳήٙ ˶ϓΎ˴Ϝϟ΍˸ ˴Ϧϣ˶ ˴ϥΎϛ˴ ϭ˴ ή˴ ˴ΒϜ˸ ˴ Θγ˸ ΍ϭ˴ ϰΑԻ ˴΍ βϴ ˴ ˴ϓ ϡ˴ ˴ΩϻԻ ˶ ΍ϭ˵ΪΠ˵ γ˸ ΍ Δ˶ Ϝ˴ ˶ΌϠԻ Ϥ˴ Ϡ˸ ϟ˶ Ύ˴ϨϠ˸ ˵ϗ Ϋ˸ ˶΍ϭ) ˴ ٙϠ˸Α˶΍ ϻ˶ٓ ͉ ΍ ΍ϭ˵ٓ ΪΠ˴ δ ˴ úeklindeki Bakara suresi 34. Ayetin tefsiri konusunda hocasÕ øbn Abbas’tan nakille úöyle diyor: øblis’in, günah iúlemeden önce adÕ Azâzîl (Ϟϳί΍ΰϋ) idi ve yeryüzünde yaúÕyordu. AynÕ zamanda meleklerin en çalÕúkanÕ, 165 166 167 168 169 170 171 172 173 174 175 176 târîhiyye tahlîliyye”, Mecelletu Kulliyyeti’t-terbiye el-esâsiyye li’l-ulûmi’t-terbeviyye ve’l-insâniyye/Câmiatu Bâbil 30 (2016): 541-548; Adil øsmail Halil, “Tâvus b. Keysân ve devruhu fi’l-hayâtil’içtimâiyye ve’ssiyasiyye”, Mecelletu Adâbi’l-Basra 62 (2012): 212-232; Salih KasÕm Ahmed el-Hamrî, “Tâvûs b. Keysân elYemânî ve merviyâtuhu fi tefsiri’l-Kur’âni’l-Kerim”, Mecelletu’l-Endülüs li’l-ulûmi’l-ictimâiyye ve’ttatbîkiyye 5/8 (2012): 297-322; ÇalÕúkan, Kur’an Yorumunda Mevâlî’nin Yeri (Hicrî ølk øki AsÕr), 92. Ahmed, Tâvûs b. Keysân el-Yemânî merviyâtuhu ve ârâuhu fi’t-tefsîr, 115-118; Kahraman, “Tâvûs b. Keysân”, 40: 185; Abdu Muîn-Abud, “Tâvûsu’l-Yemânî ve merviyâtuhu et-târîhiyye an Abdillah b. Abbas dirâse târîhiyye tahlîliyye”, 549-551; Halil, “Tâvus b. Keysân ve devruhu fi’l-hayâtil’içtimâiyye ve’ssiyasiyye”, 213-217; el-Hamrî, “Tâvûs b. Keysân el-Yemânî ve merviyâtuhu fi tefsiri’l-Kur’âni’l-Kerim”, 305-310. øbrahim Taha øbrahim Abdulkadir, FÕkhu Tâvûs b. Keysân dirâse ve ta’sîl, (Yüksek Lisans Tezi, Câniatu’lKâhire, 1422/2001), 24-261. Kahraman, “Tâvûs b. Keysân”, 40: 185. Kahraman, “Tâvûs b. Keysân”, 40: 185; Halil, “Tâvus b. Keysân ve devruhu fi’l-hayâtil’içtimâiyye ve’ssiyasiyye”, 222-231. Bk. Muhammed Cafer et-Tabesî, Ricâlu’ú-ùîa fî esândi’s-sünneh, (Kum: Müessestu’l-maârifi’l-øslâmiyye, 1420), 198-199; Muhammed Cafer et-Tabesî, Ricâlu’ú-ùîa fî’s-sÕhâhi’s-sünneh, (Kum: Merkez-i FÕkh-i Eimme-i Ethâr, 1436), 181-184. Kahraman, “Tâvûs b. Keysân”, 40: 185-186; Abdu Muîn-Abud, “Tâvûsu’l-Yemânî ve merviyâtuhu ettârîhiyye an Abdillah b. Abbas dirâse târîhiyye tahlîliyye”, 544-545; el-Hamrî, “Tâvûs b. Keysân el-Yemânî ve merviyâtuhu fi tefsiri’l-Kur’âni’l-Kerim”, 303-305. Kahraman, “Tâvûs b. Keysân”, 40: 186. Abdullah Osman Ahmed, Tâvûs b. Keysân el-Yemânî: Merviyâtuhu ve âsâruhu fi’t-tefsîr, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ümmi’l-Kurâ, 1412); Cemal øbrahim HafÕz eú-ùehâvî, Tefsîru Tâvûs, (Doktora Tezi, Câmiatu’lEzher, 1992). Tâvûs b. Keysân el-Yemânî, Tefsîru Tâvûs b. Keysân el-Yemânî Mevsuatu medreseti Mekke fi’t-tefsîr, thk. Ahmed el-Umrânî, (el-Kâhire: Dâru’s-selâm li’t-tibâe ve’neúr, 1432/2011). el-Hamrî, “Tâvûs b. Keysân el-Yemânî ve merviyâtuhu fi tefsiri’l-Kur’âni’l-Kerim”, 323-325; Tâvûs b. Keysân el-Yemânî, Tefsîru Tâvûs b. Keysân el-Yemânî Mevsuatu medreseti Mekke fi’t-tefsîr, 3. Ahmed, Tâvûs b. Keysân el-Yemânî merviyâtuhu ve ârâuhu fi’t-tefsîr,122-123. el-Hamrî, “Tâvûs b. Keysân el-Yemânî ve merviyâtuhu fi tefsiri’l-Kur’âni’l-Kerim”, 327. 343 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I en baúarÕlÕsÕ idi. OnlarÕn en bilgini de yine o idi. øúte bu özelli÷i, onu kibre sürükledi. YaúadÕ÷Õ bölgenin adÕ Cina? (ΎϨΟ) idi.177 ˵ Β˶ ϫ˸ ΍ Ύ˴ϨϠ˸ ˵ϗϭ˴ Ϫ˶ ϴ ٙϓ Ύ˴ϧΎ˴ϛ ΎϤ͉ ϣ˶ ΎϤ˴ Ϭ˵ Ο˴ ή˴ Χ˸ ˴ Ύ˴ϓ ΎϬ˴ Ϩ˸ ϋ ˴ ϴ˸ θ ͉ ϟ΍ ΎϤ˴ Ϭ˵ ͉ϟ ˴ί˴Ύ˴ϓ ( ϰϟ˶Ի ΍ ω ˲ Ύ˴ Θϣ˴ ϭ˴ ή͇ ˴Ϙ˴Θδ˸ ϣ˵ ν ˵ ό˸ Α˴ ΍Ϯτ ˳ ό˸ Β˴ ϟ˶ Ϣ˸ Ϝ˵ π ˶ έ˸ ˴ϻ΍˸ ϲϓ˶ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ϟϭ˴ ϭ˵͇ Ϊϋ ˴ ξ ˴ ˵ϥΎτ Ϧϴ ٙ úeklindeki Bakara suresi 36. Ayetin tefsirinde ise yine hocasÕ øbn Abbas’tan nakille úu ˳ Σ) bilgiyi vermektedir: “Allah düúmanÕ øblis, cennete girip Âdem ve Havva’yla konuúmasÕ için hayvanlardan kendisine yardÕm etmelerini istedi. Bütün hayvanlar ona yardÕmcÕ olmaktan kaçÕndÕlar, ancak yÕlan, úayet bana yardÕm edersen seni insano÷luna karúÕ savunup koruyaca÷Õm diyen øblis’in teklifini kabul etti. Onu zehirli diúlerinin arasÕna alarak cennete soktu. øblis, yÕlanÕn a÷zÕnda oldu÷u halde Âdem ve Havva’yla konuútu. O zamanlar yÕlan dört aya÷Õ üzerinde yürüyen hoú giyimli zarif bir hayvan idi. Bu yaptÕ÷Õndan dolayÕ Allah onu karnÕ üzerinde sürünen ve tüysüz/örtüsüz bir hayvan hâline soktu. øbn Abbas, ‘onu nerede bulursanÕz öldürün, böylece Allah düúmanÕ øblisin yÕlanÕ koruma yönündeki ahdini bozun’ demiútir.”178 Ona göre (Ϧ͉ Ϭ˵ ϟ˴ αΎ ˲ Β˴ ϟ˶ Ϣ˸ ˵ Θϧ˸ ˴ ΍ϭ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ ϟ˴ αΎ ˲ Β˴ ϟ˶ Ϧ˵͉ ϫ) úeklindeki Bakara suresi 187. Ayette geçen karÕlarÕn kocalarÕna, kocalarÕn da karÕlarÕna libas/elbise olmalarÕnÕ, “onlar sizinle, siz de onlarla sükûnet bulursunuz” diyerek açÕklamÕútÕr.179 øbn Tâvus’un babasÕ Tâvus’tan nakline göre biri øbn ˲ ή˸ Σ˴ Ϣ˸ ϛ˵ ΅˵ ٗ Ύٓ δ Abbas’a (Ϣ˸ ˵ Θ˸Όη˶ ϰൖϧ˴΍ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴Λή˸ Σ˴ ΍Ϯ˵Η˸Ύ˴ϓ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ϟ Ι ˴ ˶ϧ) úeklindeki Bakara suresi 223. ayetini hatÕrlatarak, kadÕnlarla arkadan iliúki kurmanÕn hükmünü sorar. øbn Abbas ona (ˮήϔϜϟ΍ Ϧϋ ϲϨϟ΄δΗ) “sen bana küfürden mi soruyorsun?” der.180 Böylece bu davranÕúÕ küfürle özdeúleútirmektedir. (ϯΪԻ Ϭ˴ ˴ϓ ϻ̒ Ύٓ ο ˴ ˴ϙ˴ΪΟ˴ ϭ˴ ϭ) ˴ úeklindeki Duha suresi 7. Ayette Hz. Peygamber’in dâl, yani dalalet içinde olmasÕnÕ “peygamberlik ö÷retilerini ve ahkâm- úer’iyyeyi bilmiyor olmasÕ olarak açÕklamÕútÕr. Allah’Õn onu hidayete erdirmesi de ona bunlarÕ ö÷retmesidir.181 Tâvûs’un rivayetleri arasÕnda çok sayÕda isrâilî haber vardÕr.182 2.1.6. Muhammed b. Ka’b el-Kurazî (v. 108/726) ve Tefsiri Muhammed b. Ka’b el-Kurazî’nin Hz. Peygamber hayattayken Kufe’de do÷du÷unu söyleyenler oldu÷u gibi, Hz. Ali’nin hilafetinin sonlarÕnda dünyaya geldi÷i de ifade edilmiútir. Ancak birinci görüú daha çok tercihe úayan bulunmuútur. Ancak bu görüú de eleútirilmiútir. Önceleri Kufe’de oturan Muhammed, daha sonra Medine’ye yerleúmiútir. Medine tefsir ekolünün önemli isimlerinden biri olan Kurazî, aralarÕnda Hz. Ali, Ebû Hureyre, øbn Abbas, øbn Ömer, Enes b. Malik’in de bulundu÷u birçok sahabiden ders almÕú, ilimlerinden istifade 177 178 179 180 181 182 Ahmed, Tâvus b. Keysân el-Yemânî Merviyâtuhu ve Ârâuhu fi’t-Tefsir, 124. Hadisi güvensiz addeden Ahmed’in de÷erlendirmesi için bk. Ahmed, Tâvus b. Keysân el-Yemânî Merviyâtuhu ve Ârâuhu fi’t-Tefsir, 124-125. Ahmed, Tâvus b. Keysân el-Yemânî Merviyâtuhu ve Ârâuhu fi’t-Tefsir, 126. Hadisi güvensiz addeden Ahmed’in de÷erlendirmesi için bk. Ahmed, Tâvus b. Keysân el-Yemânî Merviyâtuhu ve Ârâuhu fi’t-Tefsir, 124-126. Ahmed, Tâvûs b. Keysân el-Yemânî merviyâtuhu ve ârâuhu fi’t-tefsîr, 132. Ahmed, Tâvus b. Keysân el-Yemânî Merviyâtuhu ve Ârâuhu fi’t-Tefsir, 143. Hadisi sahih addeden Ahmed’in de÷erlendirmesi için bk. Ahmed, Tâvus b. Keysân el-Yemânî Merviyâtuhu ve Ârâuhu fi’t-Tefsir, 143. Tâvûs b. Keysân el-Yemânî, Tefsîru Tâvûs b. Keysân el-Yemânî, 99. Mesela bk. Ahmed, Tâvûs b. Keysân el-Yemânî merviyâtuhu ve ârâuhu fi’t-tefsîr,124-127. 344 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I etmiútir. Ondan da çok sayÕda kiúi yararlanmÕú, rivayetlerini nakletmiútir. Kurazî, 106/724 yÕlÕnda Medine’de vefat etmiútir.183 Baúka tarihler de zikredilmiútir.184 Döneminde yaúamÕú olan âlimler Kurazî’yi takdir edip, güvenilir, ilim ve fazilet sahibi bir kiúi oldu÷unu belirtmiúlerdir.185 Hz. Peygamber’in “øki kâhinin sulbundan biri dünyaya gelecek, Kur’an’Õ, kendisinden baúka hiç kimsenin ö÷renmedi÷i kadar iyi ö÷renecektir” dedi÷i ve bu sözüyle kast etti÷i kiúinin Muhammed b. Ka’b el-Kurazî oldu÷u belirtilmiútir. øki kâhinden kasÕ da Kureyza ve Nadîr Yahudileridir.186 Sünni olmasÕ daha kuvvetli bir ihtimal olan187 Muhammed b. Ka’b’Õn tefsir rivayetleri derlenerek bir araya getirilmiútir. Bunu yapanlardan biri Abdu Halife Hamed ed-Düleymî’dir. Düleymî, Muhammed b. Ka’b el-Kurazî ve eseruhu fi’t-tefsîr adlÕ doktora tezini neúretmiútir.188 El-Kurazî, (έΎ˴ ˶ ˸ ϭ˴ ˶ ϲ ˱ ٙΜ˴ϛ ˴Ϛ͉Αέ˴ ή˸ ϛ˵ Ϋ˸ ΍ϭ˴ ΍ΰ˱ ϣ˸ έ˴ ϻ˶͉ ΍ ϡΎ͉˳ ϳ˴΍ ˴Δ˴ΜϠԻ ˴Λ αΎ ˴ ϭ˴ ΍ήϴ ˶ ϜΑ˸ ϻ΍ ˴ ͉Ϩϟ΍ Ϣ˴ ˷Ϡ˶ Ϝ˴ ˵ Η ϻ͉ ˴ ΍ ˴Ϛ˵Θ˴ϳ΍Ի ϝ˴ Ύ˴ϗ ˱Δ˴ϳ΍Ի ϲٓ ٙϟ Ϟ˸ ό˴ ˸Ο΍ ˶ ˷Ώέ˴ ϝ˴ Ύ˴ϗ) ˷ θ˶ ό˴ ϟΎ˸ Α˶ ˸΢˷Β˶ γ úeklindeki Al-i imrân suresi 41. Ayet ba÷lamÕnda diyor ki: ùayet biri zikirden muaf tutulacak olsaydÕ úüphesiz ki bu Zekeriya peygamber olurdu. Zira ayette insanlarla konuúmamasÕ emredildi÷i halde Rabbini çok zikretmesi ondan istenmiútir.189 (ϲ ٙϟϮ˸ ˴ϗ ΍ϮϬ˵ ˴Ϙϔ˸ ϳ˴ ͼ27ͽ ϲ ٙϧΎδ ˵ Ϟ˸ ˵Ϡ ˸Σ΍ϭ) ˴ ϟ˶ Ϧ˸ ϣ˶ ˱ Γ˴ΪϘ˸ ϋ ˴ úeklindeki Taha suresi 27-28. Ayetlerin tefsirinde úöyle bir bilgi geçmektedir: Birgün akrabalarÕndan biri Muhammed b. Kâ’b el-Kurazî’ye gelerek, fasih konuúmasÕnÕ ondan talep ediyor. Bunun üzerine Kurazî úöyle diyor: Ye÷enim, konuútu÷umu anlamÕyor musun? Adam evet anlÕyorum deyince Kurazî úunu söylüyor: “ùüphesiz ki Hz. Musa Rabbinden sadece øsrailo÷ullarÕ söylediklerini anlayabilsin diye dilindeki tutuklu÷u çözmesini istedi, fazlasÕnÕ ˳ Ύ͉ϨΟ˴ ϲ ٙϓ ˴Ϧϴ ٙϘ͉ΘϤ˵ ϟ΍˸ ϥ˶͉ ΍) úeklindeki Kamer 54. Ayette geçen “neher” kelimesi istemedi.”190 Kurazî, (ή˳ Ϭ˴ ˴ϧϭ˴ Ε için nur ve ziya demiútir. Bunu da kayna÷Õndan çÕkÕp pÕrÕl pÕrÕl parlayan suya istiare yoluyla benzetildi÷ini belirterek söylemiútir.191 2.1.7. el-Hasan el-Basri (v. 110/728) ve Tefsiri el-Hasan el-Basrî tâbiî müfessirlerin en önemli simalarÕndan biridir. Aslen øranlÕdÕr. BabasÕnÕn asÕl adÕ Feyruz’dur, Müslüman olunca adÕnÕ Yesar yapmÕútÕr. Irak’Õn fethi esnasÕnda esir olarak Medine’ye getirilmiú, Zeyd b. Sabit’in kölesi iken azat edilmiútir. BazÕ kaynaklar onun Enes b. Malik’in halasÕnÕn kölesi oldu÷unu ve onun tarafÕndan azat edildi÷ini kaydediyor. Hamile olan eúi 21/642 yÕlÕnda Hz. Ömer’in hilafet döneminde Medine’de do÷um yapmÕú ve Hasan dünyaya gelmiútir. Annesi Hz. Peygamber’in eúi Ümmü Seleme’nin azatlÕsÕ ve hizmetkârÕ idi. Bu yüzden do÷ar do÷maz Ümmü Seleme kendisiyle ilgilenmiú, çocuklu÷unu Hz. Peygamber’in eúinin e÷itim ve terbiyesiyle geçirmiútir. Medine’de 120 civarÕnda sahabiyle görüúen, onlardan ders alan, ilimlerinden yararlanan Hasan, Hz. Ali’nin halife olmasÕ üzerine 37/657 yÕlÕnda ailesinin Basra’ya göç etmesiyle bu úehre gelmiú, geri kalan ömrünü burada 183 184 185 186 187 188 189 190 191 Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, 1: 116; Abdu Halife Hamed ed-Düleymî, Muhammed b. Ka’b el-Kurazî ve eseruhu fi’t-tefsîr, (Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 2009), 41-74; el-Ömerî, “Eúheru’lMüfesirine mine’l-Mevâlî fi Asri’t-Tâbiîn ve Eseruhum fi’t-Tefsîr”, 293-294; Mehmet Emin MaúalÕ, “Muhammed b. Kâ’b el-Kurazî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2005), 30: 545-546; Hilmi Ahmed Hilmi Cerade, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Ka’b el-Kurazî cem’an ve dirâseten, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’l-Ezher, 1440/2019), 3-21; Abdulbasit b. Cabir Medhalî, “Merviyyâtu Muhammed b. Ka’b el-Kurazi fî Târihi’t-Taberî fî asri’n-Nübüvve”, Mecelletu Câmiati Ummi’lKurâ li ulûmi’ú-úerîa ve’dirâsâti’l-øslâmiyye 71/2 (1439/2017): 235-238. Bk. øbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kubrâ, 7: 420. ed-Düleymî, Muhammed b. Ka’b el-Kurazî ve eseruhu fi’t-tefsîr, 75-80; Cerade, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Ka’b el-Kurazî cem’an ve dirâseten, 23-26. øbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kubrâ, 7: 420. Babaî, Tefsir Ekolleri, 289-291. (Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 2009). el-Ömerî, “Eúheru’l-Müfesirine mine’l-Mevâlî fi Asri’t-Tâbiîn ve Eseruhum fi’t-Tefsîr”, 294. øbn Ebî Hâtim, Tefsîru’l-kur’âni’l-azîm musneden an Rasûlillâhi ve’s-sahâbet, ve’t-tâbiîn, 7: 2421. ed-Düleymî, Muhammed b. Ka’b el-Kurazî ve eseruhu fi’t-tefsîr, 410. 345 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I geçirmiútir. Uzun süre bu úehirde yaúadÕ÷Õ için el-Hasan el-Basrî diye meúhur olmuútur. Sahabeden ö÷rendikleri, ayrÕca kendi bilgi, beceri ve zekâsÕ sayesinde herkesçe tanÕnÕr-bilinir bir âlim olmuútur. Basra valisinin ÕsrarÕ üzerine bir süre úehirde hiçbir ücret almaksÕzÕn kadÕlÕk yapmÕútÕr, ancak kÕsa bir süre sonra bu görevinden istifa etmiútir. Ömrünü ilim ve e÷itime adamÕú, cami ve sohbetlerde vaaz ve nasihatler vererek halkÕ irúad etmeye çalÕúmÕútÕr. Gayet iyi bir vaiz ve hatip idi, etkili konuúmalar yapar, kendisini dinleyenleri derinden etkilerdi. Öyle ki, tesir bakÕmÕndan sözleri, peygamberlerin sözlerine benzetilmiútir. Mühelleb b. Ebi Sufre’nin komutasÕndaki orduyla birlikte Kabil seferine katÕldÕ÷Õ da belirtilmiútir. Kendisi baúta Enes b. Malik olmak üzere önemli sahabilerden ders aldÕ÷Õ ve onlardan rivayetler nakletti÷i gibi, aralarÕnda Katade, VasÕl b. Ata, Malik b. Dinar gibilerinin de oldu÷u çok önemli ö÷renciler de ondan istifade etmiú ve rivayetlerini nakletmiúlerdir. Oldukça mütevazÕ olup zühd hayatÕ yaúayan Hasanu’l-Basri, 90 yÕla yakÕn bir ömür sürdürdükten sonra 110/728 tarihinde Basra’da vefat etmiútir.192 ùiî olarak gösterilmeye çalÕúÕlan193 Hasan-Õ Basrî, fitneye ve fesada sebebiyet vermemek için faaliyetlerini tasvip etmedi÷i halde Emevî idaresine isyan etmemiú, devlete baúkaldÕrmaya karúÕ durmuútur. Bununla birlikte yöneticilerin yaptÕ÷Õ yanlÕúlarÕ dile getirmekten, onlarÕ eleútirmekten de sakÕnmamÕútÕr.194 ølk büyük sufilerden kabul edilen, tasavvuf hayatÕnÕn en önemli simalarÕndan biri195 olan, bu yüzden sufi tabakat kitaplarÕnda kendisinden ve menkÕbelerinden bolca söz edilen Hasan-Õ 192 193 194 195 Ebu Cafer Muhammed øbn Cerir et-Taberî, Târîhu’t-Taberî (Târîhu’r-Rusul ve’l-Mulûk), (Beyrût: Dâru’tTurâs, 1387), 3: 352, 6: 554; Ebu’l-Hasan Ali b. Ebi’l-Kerem øzzuddin øbnu’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-târih, thk. Ömer Abdusselam Tedmîrî, (Beyrut: Dâru’l-Kutubi’l-Arabî, 1417/1997), 4: 194; Ebu’l-Ferec Abdurrahman øbnu’l-Cevzî, el-Hasan el-Basrî âdâbuhu hikemuhu neú’etuhu belâ÷etuhu zuhduhu tarîkatuhu, núr. Hasan esSendûbî, (MÕsÕr: Mektebetu’l-hancî, 1350/1931), 14-21; øbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân, 2: 69-72; øbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, 2: 263-264; Ed-Dâvûdî, Tabakâtu’l-Müfessirin, 1: 150; el-Ednevî, Tabakâtu’lMüfessirîn, 13; ez-Ziriklî, el-A’lâm, 2: 168; Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, 1: 124-125; Hasan es-Sendûbî, “el-Hasan el-Basrî”, el-Hasan el-Basrî âdâbuhu hikemuhu neú’etuhu belâ÷etuhu zuhduhu tarîkatuhu, núr. Hasan es-Sendûbî, (MÕsÕr: Mektebetu’l-hancî, 1350/1931), 3-12; Ebu’l-Hasan en-Nedvî, elHasan el-Basrî, (el-Kâhire: el-Muhtar el-øslâmî, 1393/1973), 3-19; Muhammed Abdurrahîm, Tefsîru’lHasani’l-Basrî, (el-Kâhire: Dâru’l-hadîs, ts.), 1: 17-45; øhsan Abbas, el-Hasan el-Basrî sîretuhu, úahsiyyetuhu, teâlîmuhu ve ârâuhu, (MÕsÕr: Dâru’l-fikri’l-arabî, 1952 ?)19-126; Ahmed øsmail el-Basît de elHasanu’l-Basrî: Müfessiren, (Ammân: Dâru’l-Furkân, 1985), 40-73; Süleyman Uluda÷, “Hasan-Õ Basrî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997), 16: 291-292; Abdülhamit BirÕúÕk, “Hasan-Õ Basri”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997), 16: 301; Mustafa Ekrûr, “el-ømam el-Hasan el-Basrî ve menhecuhu fîmâ ruviye anhu fî kutubi’t-tefsîr”, Dirâsât øslâmiyye devriyye fasliyye muhakkeme 5 (2009): 11-12; Mustafa Said el-Han, elHasan b. Yesar el-Basrî el-Hakîm el-Vâiz ez-Zâhid el-Âlim, (Dimaúk: Dâru’l-kalem, 1416/1995), 11-38; Etem Levent, Ça÷lara IúÕk Tutan Hasan-Õ Basri’nin HayatÕ Ö÷retin ve Tefsir Yöntemi, (østanbul: ArÕ Sanat YayÕnlarÕ, 2012), 37-38; el-Ömerî, “Eúheru’l-Müfesirine mine’l-Mevâlî fi Asri’t-Tâbiîn ve Eseruhum fi’tTefsîr”, 305; Abdullah AydÕnlÕ, “Hasan Basri HayatÕ ve Hadis ølmindeki Yeri”, Atatürk Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 8 (1988): 91-94; Ömer Yusuf Kemal, el-Hasan el-Basrî ve tefsîruhu cem’ dirâse ve tahkik ilâ nihâyeti sûreti’n-Nahl, (Doktora Tezi, el-Câmiatu’l-øslâmiyye-el-Medîne el-Münevvere, 1404/1984), 860; ùeyr Ali ùah, Merviyyâtu’l-Hasani’l-Basrî fî tefsiri’l-Kur’ân min evveli sûreti’l-øsrâ ilâ âhiri’l-Kur’âni’lKerîm cem’ ve tahkik ve dirâse, (Yüksek Lisans Tezi, el-Câmiatu’l-øslâmiyye-el-Medîne el-Münevvere, 1408/1988), 10-40; Babaî, Tefsir Ekolleri, 259-260. Babaî, Tefsir Ekolleri, 260-265. en-Nedvî, el-Hasan el-Basrî, 14-15; Abdurrahîm, Tefsîru’l-Hasani’l-Basrî, 1: 36-39; Uluda÷, “Hasan-Õ Basrî”, 16: 291-292; Cemaluddin Ebu’l-Ferec øbnu’l-Cevzî, Adâbu eú-ùeyh el-Hasan b. Ebi’-Hasan el-Basrî ve zühdihi ve turfi ahbârihi ve mâ kâne aleyhi rahimehullâhu ve radiye anhu, thk. Süleyman b. Musellem elHareú, (er-Riyâd: Dâru’l-mi’rac ed-devliyye li’n-neúr, 1414/1993), 107-118; ùevket Kotan, “Bir Zâhidin örnek Muhalefeti: Hasan-Õ Basri”, Milel ve Nihal 15/2 (2018): 134-147; el-Han, el-Hasan b. Yesâr el-Basrî elhakîm el-vâiz ez-zâhid el-âlim, 29-38. Süleyman Ateú, øúârî Tefsir Okulu, (østanbul: Yeni Ufuklar Neúriyat, 1998), 39-41; Uluda÷, “Hasan-Õ Basrî”, 16: 292-293; øbnu’l-Cevzî, Adâbu eú-ùeyh el-Hasan b. Ebi’-Hasan el-Basrî, 21-142. 346 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Basrî’nin, zühd, isti÷far, úurûtu’l-iman, kader ve Mekke’nin faziletleri196 konularÕnda eserleri bulunmaktadÕr.197 Hasan, aynÕ zamanda FÕkÕh, Hadis, KÕraat alanÕnda da oldukça mühim bir konuma sahiptir.198 Hasan, baúta kader konusu olmak üzere bazÕ konularda farklÕ düúünmüúse199 de dönemindeki âlimlerin takdirlerini kazanmÕútÕr, daha sonraki âlimler de onun güvenilir, âlim, fâzÕl, zâhid bir kiúi oldu÷unda ittifak etmiúlerdir.200 Burada bizi daha çok ilgilendiren tefsircili÷idir. Ona ait bir tefsir ve muhtelif tefsir rivayetleri mevcuttur.201 Bunlar üzerinde önemli bazÕ çalÕúmalar yapÕlmÕútÕr. Mesela Muhammed Abdurrahîm, Hasan’Õn Kur’an ayetleriyle ilgili yorumlarÕnÕ muhtelif tefsir ve hadis kaynaklarÕndan derleyerek bir araya getirmiú202 ve Tefsîru’l-Hasani’l-Basrî adÕyla neúretmiútir.203 Ahmed øsmail el-Basît de aslÕ tez olan204 AyrÕca Hasan-Õ Basrî’nin tefsircili÷i üzerinde daha baúka tezler de hazÕrlanmÕútÕr.205 Hasan-Õ Basrî, etrafÕnda toplanan ö÷rencilerine ayetleri tefsir edip yorumluyordu.206 Hasan da dönemindeki di÷er tâbiî âlimleri gibi Kur’an’Õn tamamÕnÕ de÷il, sadece belli bazÕ ayetlerini tefsir etmiútir, dolayÕsÕyla tefsiri kâmil de÷ildir.207 O da yine Kur’an’Õ Kur’an’la, sonra sünnetle ve sahabe kavliyle tefsir ediyordu.208 Tefsirinde fÕkhî hükümlere bolca yer vermiútir.209 Mesela o, ayaklarÕ mesh etmenin câiz oldu÷unu söylemiútir.210 Ona göre abdestte tertip úart de÷ildir,211 kadÕna dokunmak da mutlak olarak abdesti bozmaz.212 Hasan’a göre namazÕn sadece bir rekâtinde Fatiha okumak farzdÕr, di÷erlerinde okunmasa bir úey olmaz. Çünkü Peygamber, 196 197 198 199 200 201 202 203 204 205 206 207 208 209 210 211 212 Bk. Taner Karasu, “Hasan Basrî ve Fedâilu Mekke ve’s-Seken fîhâ AdlÕ Eseri”, UluslararasÕ Mardin Kültür ve Medeniyet Kongresi 7-10 AralÕk 2017 Mardin, ed. Himmet Karadal, (Mardin: iksad YayÕnlarÕ, 2017), 186189. Abdurrahîm, Tefsîru’l-Hasani’l-Basrî, 1: 43-44; Kemal, el-Hasan el-Basrî ve tefsîruhu, 47; AydÕnlÕ, “Hasan Basri HayatÕ ve Hadis ølmindeki Yeri”, 94-97. Bk. Meryem bint Ahmed b. Zenân ez-Zehrânî, Tabakâtu’r-ruvât ani’l-imam el-Hasan el-Basrî rahimehullah cem’an ve dirâseten, (Doktora Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1343/2013), 81-742; Uluda÷, “Hasan-Õ Basrî”, 16: 293; Bayram Demircigil, Hasan-Õ Basrî KÕraati ve Kur’an Tefsirine KatkÕsÕ, (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2016), 66-243; ùah, Merviyyâtu’l-Hasani’l-Basrî fî tefsiri’l-Kur’ân, 41-82; Abdurrahîm, Tefsîru’l-Hasani’l-Basrî, 1: 40-42. el-Han, el-Hasan b. Yesâr el-Basrî el-hakîm el-vâiz ez-zâhid el-âlim, 39-96. Ekrûr, “el-ømam el-Hasan el-Basrî ve menhecuhu fîmâ ruviye anhu fî kutubi’t-tefsîr”, 13; Kemal, el-Hasan el-Basrî ve tefsîruhu, 46; ùah, Merviyyâtu’l-Hasani’l-Basrî fî tefsiri’l-Kur’ân, 83-88. Abbas, el-Hasan el-Basrî sîretuhu, úahsiyyetuhu, teâlîmuhu ve ârâuhu, 151-157; Babaî, Tefsir Ekolleri, 265266 Abdurrahîm, Tefsîru’l-Hasani’l-Basrî, 1: 8-12. (el-Kâhire: Dâru’l-hadîs, ts.), 2 cilt. (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’l-Melik Suûd, 1403). Bk. Etem Levent, Hasan-Õ Basri ve Tefsir ølmindeki Yeri, (Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 1978); Kemal, el-Hasan el-Basrî ve tefsîruhu cem’ dirâse ve tahkik ilâ nihâyeti sûreti’n-Nahl, (Doktora Tezi, el-Câmiatu’løslâmiyye-el-Medîne el-Münevvere, 1404/1984); ùeyr Ali ùah, Merviyyâtu’l-Hasani’l-Basrî fî tefsiri’lKur’ân min evveli sûreti’l-øsrâ ilâ âhiri’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve tahkik ve dirâse, (Yüksek Lisans Tezi, elCâmiatu’l-øslâmiyye-el-Medîne el-Münevvere, 1408/1988). Ekrûr, “el-ømam el-Hasan el-Basrî ve menhecuhu fîmâ ruviye anhu fî kutubi’t-tefsîr”, 12. el-Basît de el-Hasanu’l-Basrî: Müfessiren, 86-93; Ekrûr, “el-ømam el-Hasan el-Basrî ve menhecuhu fîmâ ruviye anhu fî kutubi’t-tefsîr”, 12. el-Basît de el-Hasanu’l-Basrî: Müfessiren, 102-129; Ekrûr, “el-ømam el-Hasan el-Basrî ve menhecuhu fîmâ ruviye anhu fî kutubi’t-tefsîr”, 14-17; Kemal, el-Hasan el-Basrî ve tefsîruhu, 61-78; ùah, Merviyyâtu’lHasani’l-Basrî fî tefsiri’l-Kur’ân, 49-70; Babaî, Tefsir Ekolleri, 266-268. Ekrûr, “el-ømam el-Hasan el-Basrî ve menhecuhu fîmâ ruviye anhu fî kutubi’t-tefsîr”, 17-24; Kemal, el-Hasan el-Basrî ve tefsîruhu, 71-72. Ekrûr, “el-ømam el-Hasan el-Basrî ve menhecuhu fîmâ ruviye anhu fî kutubi’t-tefsîr”, 20. Ekrûr, “el-ømam el-Hasan el-Basrî ve menhecuhu fîmâ ruviye anhu fî kutubi’t-tefsîr”, 20. Ekrûr, “el-ømam el-Hasan el-Basrî ve menhecuhu fîmâ ruviye anhu fî kutubi’t-tefsîr”, 20. 347 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I “Fatiha okumayan kiúinin namazÕ makbul de÷ildir” demiútir ve burada mutlak bir ifade vardÕr. Bir kere okumak bunun için yeterlidir.213 Hasan’Õn belirtti÷ine göre Allah 104 kitap indirmiútir ve onlarÕn içindeki bütün ilimleri dört kitap olan Tevrat, Zebur, øncil ve Furkan’da toplamÕútÕr. Sonra Tevrat, Zebur, øncil ve Furkan’Õn ilmini Kur’an’da cem’e etmiútir. Kur’an’Õn ilmini mufassal surelerde, mufassal surelerdeki ilimleri de Fatiha’da toplamÕútÕr. Buna göre Fatiha’nÕn manalarÕnÕ bilip tefsirine vakÕf olan, Allah’Õn indirmiú oldu÷u bütün ilahi kitaplarÕn bilgisini ö÷renmiú ve onlarÕn tefsirine vakÕf olmuú olur.214 Onun nakletti÷ine göre müminlerin namazda iletilmelerini istedikleri dosdo÷ru yol ˴ ΍ή˴ μ anlamÕna gelen (Ϣϴ ˷ ˶ ϟ΍ Ύ˴ϧΪ˶ ϫ˸ ˶΍) úeklindeki Fatiha suresi 6. ayetle ( ϢϴϘΘδϤϟ΍ ρ΍ήμϟΎΑ ΩϮμϘϤϟ΍ ϥ΍ ˴ ٙϘ˴ Θδ˸ Ϥ˵ ϟ΍˸ ρ ϩΪόΑ Ϧϣ ϩΎΒΤλϭ ௌ ϝϮγέ) Hz. Peygamber ve ondan sonra gelen iki ashabÕ (Ebubekir ve Ömer)dir.215 Ondan gelen baúka bir rivayet göre sÕrat-Õ müstakim, øslam dinidir.216 Müellif, (Evet, onlara dünyadakilere benzer meyveler ikram edilecek) “ΎϬ˱ ˶ΑΎ˴θ˴Θϣ˵ ٙϪ˶Α ΍Ϯ˵Η˵΍ϭ” ˴ úeklindeki Bakara suresi 25. Ayette geçen müteúabih yani benzer kelimesiyle ilgili olarak, “hepsinin hayÕrlÕ ve temiz yiyecekler oldu÷unu, aralarÕnda hiç de÷ersiz yiyeceklerin olmadÕ÷ÕnÕ söylemiútir.217 Yine o, aynÕ ayette (onlara orada tertemiz eúler vardÕr) anlamÕna gelen “ Ύٓ Ϭ˴ ϴ ٙϓ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴ϟϭ˴ ˴ ϣ˵ Ν˲ ΍ϭ˴ ί˸ ˴ ΍” úeklindeki cümlede geçen “temiz” ile kadÕnlarÕn hayÕzdan beri olmalarÕ, cennette ϭ ˲ Γή˴ Ϭ͉ τ öyle bir hal yaúamamalarÕ durumu kast edilmiútir.218 Hasan’a göre, (Allah, Âdem’e bütün isimleri ö÷retti) anlamÕna gelen “ΎϬ˴ ͉Ϡϛ˵ ˯˴ Ύٓ Ϥ˴ γ˸ ˴ϻ΍˸ ϡ˴ ˴Ω΍Ի Ϣ˴ ͉Ϡϋ ˴ ϭ” ˴ úeklindeki Bakara suresi 31. Ayeti açÕklarken, Allah’Õn, bu attÕr, bu katÕrdÕr, bu devedir, bu cindir, bu vahúi hayvandÕr diyerek her úeyin adÕnÕ Âdem’e ö÷retti÷ini belirtiyor. Ona her úeyi kendi ismiyle isimlendirme yetisi vermiú ve bütün bunlarÕn ona ümmetler halinde gurup gurup ٓ olarak arz edildi÷i de Hasan’Õn yaptÕ÷Õ yorumlardandÕr.219 ( βϴ ˴ ˴ϓ ϡ˴ ˴ΩϻԻ ˶ ΍ϭ˵ΪΠ˵ γ˸ ΍ Δ˶ Ϝ˴ ˶ΌϠԻ Ϥ˴ Ϡ˸ ϟ˶ Ύ˴ϨϠ˸ ˵ϗ Ϋ˸ ˶΍ϭ˴ ˴ ٙϠ˸Α˶΍ ϻ˶ٓ ͉ ΍ ΍ϭ˵ٓ ΪΠ˴ δ ˴Ϧϳήٙ ˶ϓΎ˴Ϝϟ΍˸ ˴Ϧϣ˶ ˴ϥΎϛ˴ ϭ˴ ή˴ Β˴ Ϝ˸ ˴Θγ˸ ΍ϭ˴ ϰΑԻ ˴ ΍) úeklindeki Bakara suresi 34. Ayette geçen (βϴ ˴ ٙϠ˸Α˶΍) øblis için müfessir, “nasÕl Âdem insanlarÕn atasÕ ise o da cinlerin atasÕdÕr, o asla bir melek de÷ildir” demiútir.220 ͉ ϟ΍ ϩ˶ ά˶ ϫԻ Ύ˴Αή˴ Ϙ˸ ˴ Η ϻ˴ ϭ) Ona göre (˴Γή˴ Π˴ θ ˴ úeklindeki Bakara suresi 35. Ayette sözü edilen a÷açtan kasÕt, Allah’Õn dünyada Âdemo÷ullarÕnÕn rÕzkÕ yaptÕ÷Õ, geçimlerini kendisine ba÷lÕ kÕldÕ÷Õ baúaktÕr. (ΎϴϧΪϟ΍ ϲϓ ϩΪϟϮϟ Ύϗίέ ௌ ΎϬϠόΟ ϲΘϟ΍ ΔϠΒϨδϟ΍ ϲϫ).221 Hasan-Õ Basri’nin (˴Δ͉ϨΠ˴ ϟ΍˸ ˴Ϛ˵Οϭ˸ ˴ίϭ˴ ˴Ζϧ˸ ˴ ΍ Ϧ˸ Ϝ˵ γ˸ ΍ ϡ˵ ˴Ω΍Ի Ύٓ ˴ϳ Ύ˴ϨϠ˸ ˵ϗϭ) ˴ úeklindeki Bakara suresi 35. Ayette sözü edilen ve Âdem’in konuldu÷u cennetle ilgili verdi÷i bilgilerden, bu cennetin ahirette gidilecek olan ebedi cennet oldu÷u anlaúÕlmaktadÕr. O bu konuda úöyle diyor: ( έΎϬϧ Ϧϣ ΔϋΎγ ΔϨΠϟ΍ ϲϓ ϡΩ΁ ΚΒϟ ΎϴϧΪϟ΍ ϡΎϳ΍ Ϧϣ ΔϨγ ϥϮΛϼΛϭ Δ΋Ύϣ ΔϋΎδϟ΍ ϚϠΗ), yani Âdem cennette günün sadece bir saati kadar kaldÕ. Ancak o saat, dünya zamanÕna göre 130 yÕla denk düúmektedir.222 Buna göre Âdem cennette 130 yÕl kadar kalmÕútÕr. Hasan’Õn ( ˴ϦϴԹ˰ٙ γ˶ Ύ˴Χ ˱ Γ˴Ωή˴ ˶ϗ ΍Ϯ˵ϧϮϛ˵ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴ϟ Ύ˴ϨϠ˸ ˵Ϙ˴ϓ Ζ ˶ Β˸ δ ͉ ϟ΍ ϲ˶ϓ Ϣ˸ Ϝ˵ Ϩ˸ ϣ˶ ΍ϭ˸ ˴Ϊ˴Θϋ˸ ΍ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ Ϣ˵ ˵ ΘϤ˸ Ϡ˶ ϋ ˴ Ϊ˸ ˴Ϙ˴ϟϭ˴ ) úeklindeki Bakara suresi 65. Ayet çerçevesinde verdi÷i bilgilerden anlaúÕlÕyor ki o, dönüúüm ve de÷iúimin bedenen oldu÷u 213 214 215 216 217 218 219 220 221 222 Abdurrahîm, Tefsîru’l-Hasani’l-Basrî, 1: 63. Abdurrahîm, Tefsîru’l-Hasani’l-Basrî, 1: 63. Abdurrahim, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, 1: 67. Abdurrahim, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, 1: 68. Kemal, el-Hasan el-Basrî ve tefsîruhu, 16. Abdurrahîm, Tefsîru’l-Hasani’l-Basrî, 1: 77; Kemal, el-Hasan el-Basrî ve tefsîruhu, 18-19. el-Han, el-Hasan b. Yesâr el-Basrî el-hakîm el-vâiz ez-zâhid el-âlim, 100. Abdurrahim, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, 1: 85; el-Han, el-Hasan b. Yesar el-Basrî el-Hakîm el-Vâiz ez-Zâhid el-Âlim, 101; BirÕúÕk, “Hasan-Õ Basri”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ yayÕnlarÕ, 1997), 16: 302. Abdurrahim, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, 1: 85. Abdurrahim, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, 1: 87. 348 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I kanaatindedir.223 O (Rabbim bize dünyada da güzellik ver ahirette de güzellik ver” anlamÕna Ի ˸ ϲ˶ϓ ˵Ϫ˴ϟ Ύϣ˴ ϭ˴ Ύ˴ϴϧ˸ ͊Ϊϟ΍ ϲ˶ϓ Ύ˴Ϩ˶Η΍Ի Ύ˴ٓ Ϩ͉Αέ˴ ” úeklindeki Bakara suresi 203. Ayette geçen “dünyada gelen “ϕ ˳ ϼ˴˴ Χ Ϧ˸ ϣ˶ ˶Γή˴ Χ˶ ϻ΍ güzellik ver” anlamÕndaki kÕsÕmla dünyada ilim ve ibadetin, ahirette ise cennetin ödül verilecektir.224 Yine ona göre ( ˴Ϧϳ ٙΪΑ˶ Ύό˴ ϟ΍˸ ϝ˵ ϭ͉ ˴ ΍ Ύ˴ٗ ϧ˴Ύ˴ϓ ˲Ϊ˴ϟϭ˴ Ϧ˶ ԻϤ ˸ΣήϠ ͉ ϟ˶ ˴ϥΎϛ˴ ϥ˶˸ ΍ Ϟ˸ ˵ϗ) úeklindeki Zuhruf suresi 81. Ayette, RahmanÕn o÷lu olsaydÕ, ona ibadet edenlerin ilki ben olurdum gibi bir mana söz konusu de÷ildir. Ayette (Ϊϟϭ ϦϤΣήϠϟ ϥΎϛ Ύϣ) úeklindeki mana yani asla Rahman’Õn o÷lu yoktur, böyle bir úey söz konusu olmaz. Buradaki (ϥ·) (in), (Ύϣ) (mâ) manasÕndadÕr.225 Hasan’a göre (haset etti÷i zaman hasetçinin úerrinden de Allah’a sÕ÷ÕnÕrÕm) anlamÕna gelen “˴Ϊδ ˴ Σ˴ ΍˴Ϋ˶΍ Ϊ˳ γ˶ ΎΣ˴ ή˴˷ ˶ η Ϧ˸ ϣ˶ ϭ” ˴ úeklindeki Felak suresi 5. Ayetinde geçen, haset, gökte iúlenmiú olan ilk 226 suçtur. Yine ona göre (cinlerden ve insanlardan) anlamÕna gelen “αΎ ˶ úeklindeki ˶ ͉Ϩϟ΍ϭ˴ Δ˶ ͉ϨΠ˶ ϟ΍˸ ˴Ϧϣ” Nas suresi 6. Ayette iki úeytandan bahsedilmektedir; bunlardan biri cinlerdendir ve o insanlarÕn içine vesvese vererek ona yaklaúÕr; di÷eri ise insanlardandÕr ve insanlardan olan úeytan aleni olarak insana gelip sokulur.227 2.1.8. øbn Sîrîn (v. 110/729) ve Tefsiri øbn Sîrîn, aslen øranlÕdÕr. Halid b. Velid komutasÕndaki øslam ordusu Aynu’t-temr bölgesini fethedince elde edilen esirlerden biri de Sîrîn idi. Enes b. Mâlik’in payÕna düúen Sîrîn, daha sonra serbest bÕrakÕlmÕútÕr. Müfessirimiz, Hz. Ebubekir’in azatlÕsÕ Safiyye ile evlnen Sîrîn’in çocu÷u olarak 31/651 veya 33/653 yÕlÕnda Basra’da dünyaya gelmiútir. Birçok evlilik yapan babasÕnÕn 23 çocu÷u oldu÷u belirtilmiútir. Muhammed de bunlardan biridir. BabasÕ adÕnÕ Muhammed diye koymuútur. Daha sonra Ebubekir diye künyelenecektir. Çocuklu÷unda aralarÕnda Enes b. Malik, Zeyd b. Sabit, Ebû Hureyre, Hz. Aiúe, Hz. Hasan’Õn oldu÷u belli baúlÕ birçok sahabinin sohbetlerinde bulunmuú, onlardan ders almÕútÕr. Bu arada Kufe, ùam ve daha baúka bazÕ beldeler gezerek ilmini arttÕrmaya çalÕúmÕútÕr. Kâdî ùüreyh, ablasÕ Hafsa gibi bazÕ tâbiî ileri gelenlerinden de ders almÕútÕr. Kendisinden de aralarÕnda Katade’nin de bulundu÷u önemli bazÕ tâbî ve tebe-i tâbiîn âlimleri ders almÕúlardÕr.228 øbn Sîrîn, ilmi, verasÕ, takvasÕ, ahlakÕ, hoú sohbeti, tevazuu, cömertli÷i ve ibadete olan düúkünlü÷üyle etrafÕndakilerin takdir ve övgülerine mazhar olmuútur.229 Bir ara Enes b. Malik’e kâtiplik, sonra da ùam ve Basra’da kadÕlÕk yapmÕú olmakla beraber, asÕl itibariyle ticaretle u÷raúan biriydi.230 Emevi idaresi altÕnda yaúamÕú, hiçbir zaman zulme rÕza göstermemiú, ancak fitnenin kol gezdi÷i bu dönemde idareye baúkaldÕrmak, isyan etmek gibi davranÕúlarÕn içine de girmemiútir.231 Arap asÕllÕ bir kadÕnla evlenen øbn Sîrîn’in bu kadÕndan 30 çocu÷unun oldu÷u, biri hariç hepsinin öldü÷ü söylenmiútir232 ki bunu kabul etmek oldukça zordur. øbn Sîrîn, 80 yaúÕ civarÕnda oldu÷u halde 223 224 225 226 227 228 229 230 231 232 Abdurrahim, Tefsîru’l-Hasan el-Basrî, 1: 99-100. el-Han, el-Hasan b. Yesâr el-Basrî el-hakîm el-vâiz ez-zâhid el-âlim, 106. el-Han, el-Hasan b. Yesar el-Basrî el-Hakîm el-Vâiz ez-Zâhid el-Âlim, 145. ùah, Merviyyâtu’l-Hasani’l-Basrî fî tefsiri’l-Kur’ân, 620. ùah, Merviyyâtu’l-Hasani’l-Basrî fî tefsiri’l-Kur’ân, 621. Bk. Enver b. Cafer Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1428-1429), 25-79; Ahmet Yücel, “øbn Sîrîn”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1999), 20: 358; Ahmed b. Musa b. Hasir es-Sehlî, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât, (Doktora Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kura, 1415/1995), 1: 44-85. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 3241, 63-67; es-Sehlî, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât, 1: 68-72. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 4142. es-Sehlî, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât, 1: 72-74, 109-113. Bk. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 31-32; es-Sehlî, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât, 1: 46. 349 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 110/729 yÕlÕnda Basra’da vefat etmiútir.233 BorçlarÕ o÷lu tarafÕndan ödenmiú, büyük bir kalabalÕ÷Õn katÕlÕmÕyla gerçekleúen defin merasiminin ardÕndan dostu Hasan-Õ Basrî’nin mezarÕnÕn yanÕna defnedilmiútir.234 øbn Sîrîn, Basra kadÕsÕ olarak meúhur olmuútur.235 Onun fÕkhî görüúleri bir araya getirilerek doktora tezi olarak 2 cilt halinde sunulmuútur.236 Hadis yönü de önemlidir. Âlimler onun sika oldu÷u konusunda ittifak etmiúlerdir. Kütüb-i sitte içinde ona ait muhtelif rivayetler mevcuttur.237 BunlarÕn hepsinden daha fazla olarak rüya tabircili÷i konusunda úöhret bulmuútur.238 Bugün elimizde øbn Sîrîn’e atfedilen rüya tabirleri kitaplarÕ mevcuttur.239 Bütün bunlarÕn yanÕnda ayrÕca kÕraat ve tefsirle de iútigal etmiútir.240 Nitekim ona ait çok sayÕda tefsir rivayeti mevcuttur ve bunlar da bir araya getirilerek yüksek lisans tezi olarak sunulmuútur.241 øbn Sîrîn’in tefsir örnekleri muhtelif rivayet tefsirlerinde bolca yer almaktadÕr. Onun belirtti÷ine göre (Tevrat hakkÕnda az çok bilgi sahibi olma lütfuna eren úu Yahudileri görüyorsun de÷il mi?! Müúriklerin iste÷i üzerine kahinler ve úeytan tabiatlÕ kimselere [cibt ve ta÷ûta] inanÕp güveniyorlar. Bu yetmezmiú gibi o kâfirlerin/müúriklerin siz müminlerden daha do÷ru bir inanca sahip olduklarÕnÕ iddia ediyorlar.) anlamÕna gelen “ ˴Ϧϣ˶ Ύ˱Βϴμ˴ٙ ϧ ΍Ϯ˵Ηϭٖ ˵ ΍ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ ϰ˴ϟ˶΍ ή˴˴ Η Ϣ˸ ˴ϟ˴΍ ٓ ͉ ϭ˴ Ζ ˱ Βٙ γ ˵ Ύτϟ΍ ϼϴ ˶ ϮϏ ˶ Β˸ Π˶ ϟΎ˸ ˶Α ˴ϥϮ˵Ϩϣ˶ ˸Ά˵ϳ Ώ ˶ Ύ˴ ΘϜ˶ ϟ΍˸ ” úeklindeki Nisa suresi ˴ ΍Ϯ˵Ϩϣ˴ ΍Ի ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ ˴Ϧϣ˶ ϯΪԻ ϫ˸ ˴ ΍ ˯˶ ϻٓ ˴ Ά˵ ٗ ϫԻ ΍ϭή˴˵ ϔϛ˴ ˴Ϧϳ ٙά͉Ϡϟ˶ ˴ϥϮ˵ϟϮ˵Ϙ˴ϳϭ˴ Ε 51. Ayette geçen “cibt” ile “kâhin”, “tâ÷ût” ile ise “sihirbaz” kast edilmiútir.242 øbn Sîrîn, (Ϣ˸ Ϝ˵ ˶ΗΎൗ˰˷ϴ˶ γ ˴ ˴ϥϮ˸ Ϭ˴ Ϩ˸ ˵ Η Ύϣ˴ ή˴ ˶΋Ύٓ ˴Βϛ˴ ΍Ϯ˵Β˶Ϩ˴Θ ˸Π˴Η ϥ˶˸ ΍) úeklindeki Nisa suresi 31. Ayette geçen ˴ ή˸ ˷ϔ˶ Ϝ˴ ˵ϧ ˵ϪϨ˸ ϋ ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ Ϩ˸ ϋ (ή˴ ˶΋Ύٓ ˴Βϛ˴ )’in yani büyük günahlarÕn ne oldu÷u konusunda úunlarÕ söylemiútir: Ubeyde’ye büyük günahlarÕn ne oldu÷unu sordum. Dedi ki: Bunlar, Allah’a úirk koúmak, haksÕz yere cana kÕymak, savaútan kaçmak, haksÕz yere yetimin malÕnÕ yemek, faiz yemek ve iftira atmaktÕr. BunlarÕ nakleden øbn Sîrîn’e biri, ya sihir? Diye sorar. øbn Sîrîn, iftira pek çok úeyi kapsar.243 Bununla sihrin de iftira kapsamÕna girdi÷ini belirtmek istemiútir. Onun belirtti÷ine göre ( ٙϪ˶ΗϮ˸ ϣ˴ Ϟ˴ Β˸ ˴ϗ ٙϪΑ˶ Ϧ˴͉ Ϩϣ˶ ˸Ά˵ϴ˴ϟ ϻ˶͉ ΍ Ώ ˶ Ύ˴ ΘϜ˶ ϟ΍˸ Ϟ˶ ϫ˸ ˴΍ Ϧ˸ ϣ˶ ϥ˶˸ ΍ϭ) ˴ úeklindeki Nisa suresi 159. Ayette (Ϫ˶ΗϮ˸ ϣ˴ ) ifadesinde geçen zamirden kasÕt Ehl-i kitaba mensup olan kiúilerdir.244 233 234 235 236 237 238 239 240 241 242 243 244 øbn Cerir et-Taberî, Tefsîru’t-Taberî, 3: 377; øbnu’l-Esîr, el-Kâmil, 4: 194; Ebu’l-Fellâh Abdu’l-Hayy øbnu’lømâd el-Akrî el-Hanbelî, ùezerâtu’z-zeheb fî ahbâri men zeheb, (Beyrût: Dâru’l-mesîre, 1399/1979), 2: 52-53; øbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân, 4: 181-182; el-Ednevî, Tabakâtu’l-Müfessirîn, 14; ez-Ziriklî, el-A’lâm, 6: 154; Sâbir Muhammed Ahmed, “Merviyyâtu øbn Sîrîn fi’l-kirâât dirâse ihsâiyye tahlîliyye fî kutubi’t-tefsîr”, Mecelletu Câmiati’l-Ezher Gazze silsiletu’l-ulûmi’l-insâniyye 17/2 (2015): 119-120. es-Sehlî, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât, 1: 114-115. es-Sehlî, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât, 1: 86-94. Bk. es-Sehlî, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât, 1: 118-431. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 6974; Yücel, “øbn Sîrîn”, 20: 358-359; Lütfi ùentürk, “øbn Sîrîn”, Diyanet øúleri BaúkanlÕ÷Õ Dergisi 8/90-91 (1969): 371-372; es-Sehlî, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât, 1: 95-103. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 7577; Yücel, “øbn Sîrîn”, 20: 358-359; ùentürk, “øbn Sîrîn”, 371-372; es-Sehlî, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât, 1: 106-108. Bk. Ebubekir Muhammed b. Sirin el-Basri øbn Sirin, Ta’bîru’r-ru’yâ, (Beyrût: el-Mektebetu’s-sakâfiyye, ts.); Muhammed øbn Sîrîn, Muntehabu’l-kelâm fî tefsîri’l-ahlâm, núr. Abdulemir Muhennâ, (Beyrût: Dâru’lfikri’lLübnânî, 1990), 31-403. AyrÕca bk. Yücel, “øbn Sîrîn”, 20: 359. Bk. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 67-69, 89-316; es-Sehlî, FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât, 1: 104-106; Ahmed, “Merviyyâtu øbn Sîrîn fi’l-kirâât dirâse ihsâiyye tahlîliyye fî kutubi’t-tefsîr”, 123-143. Bk. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 89-316. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 84. Amrtûú, Akvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-Tefsîr Cem’an ve Dirâseten ve Muvâzeneten, 82, 188. Amrtûú, Akvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-Tefsîr Cem’an ve Dirâseten ve Muvâzeneten, 204. 350 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Onun belirtti÷ine göre (Bu sÕrada Nuh, kâfirli÷i tercih eden ve böylece kendisinden ayrÕ düúen o÷luna, "Haydi evladÕm gel, sen de bizimle birlikte gemiye bin; ne olur o kâfirlerin arasÕnda kalma!" diye seslendi) manasÕna gelen “ Ϧ˸ Ϝ˵ ˴ Η ϻ˴ ϭ˴ Ύ˴Ϩ˴όϣ˴ ˸ΐϛ˴ έ΍ ˸ ϲ ͉ ˴Ϩ˵Α Ύ˴ϳ ϝ˳ ΰ˶ ό˸ ϣ˴ ϲ ٙϓ ˴ϥΎϛ˴ ϭ˴ ˵Ϫ˴ϨΑ˸ ΍ Ρ˲ Ϯ˵ϧ ϯΩԻ Ύ˴ϧϭ˴ ˴Ϧϳήٙ ϓ˶ Ύ˴Ϝϟ΍˸ ϊ˴ ϣ˴ ” úeklindeki Hûd suresi 42. Ayette geçen Nuh’un o÷lu, kendi sulbundan de÷il, karÕsÕnÕn daha önceki eúinden olan üvey o÷lu idi.245 øbn Sîrîn, ([Ey Müminler! ] MalÕnÕzdanmülkünüzden Allah yolunda harcayÕn. Bu yolda malÕnÕzÕ harcamaktan kaçÕnÕp da kendi kendinizi tehlikeye atmayÕn. Allah'Õn emirlerini ihlas ve samimiyetle yerine getirin. Çünkü Allah iman ve ibadette ihlaslÕ olanlarÕ sever) anlamÕna gelen “ ϰ˴ϟ˶΍ Ϣ˸ Ϝ˵ ϳ ٙΪ˸ϳ˴ΎΑ˶ ΍Ϯ˵ϘϠ˸ ˵ Η ϻ˴ ϭ˴ ဃ ˶ ൖ Ϟ˶ ϴΒٙ γ ˴ ϲ ٙϓ ΍Ϯ˵Ϙϔ˶ ϧ˸ ˴΍ϭ˴ ˸ ˵ ͉ ˴ ͉ ˵ ˴Ϧϴ ٙϨ˶δ ˸ΤϤ˵ ϟ΍ ͊ΐΤ˵˶ ϳ ˴ဃ ൖ ϥ˶΍ ΍ϮϨδ˶ ˸Σ΍ϭ˴ Δ˶ Ϝ˴ ϠϬ˸ Θϟ΍” úeklindeki Bakara suresi 195. Ayette sözü edilen “kendi eliyle kendini tehlikeye atmak” sözünün, “çok günah iúledim, artÕk Allah beni affetmez” gibi düúüncelerle Allah’Õn rahmetinden ümit kesmek anlamÕna geldi÷ini söylemiútir.246 Yine o (MalÕ da kazandÕ÷Õ serveti de ona hiçbir fayda sa÷lamayacak) anlamÕna gelen “ΐ ˴ ϰϨԻ Ϗ˸ ˴ ΍ Ύٓ ϣ˴ ” ˴ δ ˴ ϛ˴ Ύϣ˴ ϭ˴ ˵Ϫ˵ϟΎϣ˴ ˵ϪϨ˸ ϋ 247 úeklindeki Mesed suresi 2. Ayette geçen “ΐ ˴ δ ˴ ϛ˴ Ύϣ˴ ϭ” ˴ ile evlatlarÕnÕn kast edildi÷ini belirtmiútir. øbn Sîrîn neshi kabul eden âlimlerdendir. Ona göre anaya-babaya vasiyeti emreden “ ΐ ˴ Θ˶ ϛ˵ ˸ ˸ ˸ ˸ ˸ ˵ ˸ ˸ ̒ ˴ ˴ ͉ ˴Ϧϴ ٙϘΘϤ˵ ϟ΍ ϰϠϋ ˶ ή˵ ό˸ Ϥ˴ ϟΎ˶Α ˴ϦϴΑٙ ή˴ ϗ˴ϻ΍ϭ˴ Ϧ˸˶ ϳ˴Ϊϟ˶ ΍Ϯ˴ Ϡϟ˶ Δ͉ϴλ ˴ ΎϘΣ˴ ϑϭ ˴ Σ˴ ΍˴Ϋ˶΍ Ϣ˸ Ϝ˵ ϴ˸ Ϡϋ ˴ ” úeklindeki Bakara ˶ Ϯ˴ ϟ˴΍ ΍ή˸˱ ϴΧ˴ ˴ϙή˴˴ Η ϥ˶˸ ΍ ˵ΕϮ˸ Ϥ˴ ϟ΍ Ϣ˵ ϛ˵ ˴ΪΣ˴ ˴ ΍ ή˴ π ˸ ˸ ˷ ˴ suresi 180. Ayet, mirasÕn taksimini yapan “ ΎϤ͉ ϣ˶ ˲ΐϴμ˴ٙ ϧ ˯˶ Ύٓ δ Ϩ Ϡ ϟ ϭ Α ή ϗ ϻ΍ ϭ ϥ΍ Ϊ ϟ ΍ Ϯ ˴ϥϮ˵ ˶ ˶ ˶ ˴ ˷ ˶ ϟ˶ ˴ ˴ ˴ ˴ ˶ ˴ ϟ΍˸ ˴ϙή˴˴ Η ΎϤ͉ ϣ˶ ˲ΐϴμٙ ˴ϧ ϝ˶ ΎΟ˴ ήϠ ˸ ˵ ˸ ˸ ˸ ˸ ˴ ˴ ˴ Ύ˱οϭή˵ ϔϣ˴ Ύ˱Βϴμ˴ٙ ϧ ή˴ Μϛ˴ ϭ˸ ΍ ˵ϪϨϣ˶ Ϟ͉ ϗ ΎϤ͉ ϣ˶ ˴ϥϮ˵Αή˴ ϗϻ΍ϭ˴ ϥ΍ ˶ ˴Ϊϟ˶ ΍Ϯ˴ ϟ΍ ˴ϙή˴˴ Η” úeklindeki Nisa suresi 7. ayet ile nesh edilmiútir.248 2.1.9. Mekhûl b. Ebî Müslim (v. 112/730) ve Tefsiri Aslen AfganistanlÕ oldu÷u söylenen Mekhûl, Saib b. el-As’Õn kölesi idi. Said onu Hüzeyl kabilesinden bir kadÕna ba÷ÕúlamÕú, kadÕn da bir süre sonra MÕsÕr’da onu azat etmiútir. MÕsÕr’dan ùam’a geldi÷inde, bazÕ ùamlÕlar ten renginin siyah olmasÕndan dolayÕ onu Sudan’Õn Nobiya bölgesinden siyâhî biri olarak de÷erlendirmiúlerdir. Mekhûl azatlÕ bir köle olarak MÕsÕr’da e÷itim-ö÷retime baúlamÕú, kÕsa bir süre içinde kendini geliútirmiútir. Daha sonra Irak, Hicaz ve ùam bölgelerinde de bulunarak ilim ve irfanÕnÕ arttÕrmÕútÕr. Mekhûl bu sayede Tâbiîn neslinin önemli isimlerinden biri olmuútur. Baúta Enes b. Malik olmak üzere bazÕ sahabilerden ilim aldÕ÷Õ, yine dönemin önemli tâbiî âlimlerinden de istifade etti÷i nakledilmiútir. BazÕ sahabi ve tâbiî âlimlerini görmedi÷i halde onlardan rivayet etmiú olmakla eleútirilmiútir. Mekhûl özellikle fÕkÕh alanÕnda öne çÕkmÕú bir isimdir. Hatta Kitâbu’s-sünen fi’l-fÕkh adÕnda bir eserinin oldu÷u dahi belirtilmiútir.249 AyrÕca fÕkÕh ile ilgili görüú ve düúünceleri bir araya getirilerek neúredilmiútir.250 AralarÕnda Buhârî’nin de oldu÷u sahih ve sünen sahipleri onun bazÕ rivayetlerine yer vermiúlerdir.251 Mekhûl, muhtelif tarihler verilmiúse de tercih edilen görüúe göre 112/730 yÕlÕnda ùam’da vefat etmiútir.252 245 246 247 248 249 250 251 252 Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 87. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 128. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 318. Amrûyeú, Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h., 121. Hasene Hamd Muhammed Ali el-Avnî, Merviyâtu ve Akvâlu Mekhûl eú-ùâmî min hilâli’d-Dürrü’l-me’sûr ve kutubi’l-âsâr cem’ ve dirâse ve tevsik suveri’l-Kur’âni’l-âzîm, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Umm Dermân el-øslâmiyye, 2007), 50-59; Sami Önler, “Sünen EdebiyatÕ ve Mekhûl ed-Dimúakî’nin Sünen’i”, Sakarya Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 15/27 (2013/1): 235-245. Bk. Muhammed Revvâs Kal’acî, Mevsûatu fÕkhi Mekhûl ed-Dimaúkî, (Beyrût: Dâru’n-nefâis, 2009); Sami Önler, Mekhûl ed-Dimaúkî ve Kitâbu’s-Sünen fi’l-FÕkh AdlÕ Eseri, (Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, 2012), 20-63. Eyip Said Kaya, “Mekhûl b. Ebû Muslim”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003), 28: 552-553; NasÕr Fenhayr el-Ferîdi, Mekhûl eú-ùâmi ve eseruhu fi’l-fÕkh, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’l-Ezher, 1401/1981). el-Avnî, Merviyâtu ve Akvâlu Mekhûl eú-ùâmî min hilâli’d-Dürrü’l-me’sûr, 50-59; el-Ferîdi, Mekhûl eú-ùâmi ve eseruhu fi’l-fÕkh, 4-21;), 4-19; Kaya, “Mekhûl b. Ebû Muslim”, 28: 552-553. 351 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Mekhûl’ün bazÕ tefsir rivayetleri vardÕr. Bunlar daha ziyade ahkâm ile ilgili rivayetlerdir.253 Mesela o (Hac belli aylarda yapÕlÕr) manasÕna gelen “ ˲ΕΎϣ˴ Ϯ˵Ϡό˸ ϣ˴ ή˲ Ϭ˵ η˸ ˴΍ Ξ͊ Τ˴ ϟ˸ ˴ ΍” úeklindeki Bakara suresi 197. Ayette geçen “ή˲ Ϭ˵ η˸ ˴ ΍” yani aylar ile ùevval, Zulkaade ve Zilhiccenin ilk 10 günü demiútir.254 Ona göre (Allah gerek dil alÕúkanlÕ÷Õ yüzünden gerekse do÷ru oldu÷unu sanarak yanlÕú yere etti÷iniz yeminlerden sizi sorumlu tutmaz; ama bile bile yalan yere etti÷iniz yeminlerden dolayÕ sorumlu tutar. Allah çok affedici, çok müsamahalÕdÕr) manasÕna gelen “ Ϣ˸ Ϝ˵ ˶ϧΎϤ˴ ϳ˸ ˴΍ ϲٓ ٙϓ Ϯ˶ ϐ˸ ͉ϠϟΎΑ˶ ˵ဃ ˶ Ά˵Ի ϳ ϻ˴ ൖ Ϣ˵ ϛ˵ ˵άΧ΍ Ի ˵ ˵ ˵ ˵ ˵ ˵ ˸ ˴Βδ Ϣ˲ ϴ ٙϠΣ˴ έϮ ˴ ˵ဃ ˶ Ά˵˴ ϳ Ϧ˸ Ϝ˶ ϟϭ˴ ” úeklindeki Bakara suresi 225. Ayette sözü edilen muaheze ൖ ϭ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ΑϮϠϗ Ζ ˲ ϔϏ ˴ ϛ˴ ΎϤ˴ ˶Α Ϣ˸ ϛάΧ΍ edilmeyecek olan la÷iv, kiúinin sadÕk oldu÷una inandÕ÷Õ hususta yaptÕ÷Õ yemindir. Ancak böyle de÷ilse o zaman ona kefaret düúer.255 Müellif, (Sonra o gün nimetlerden hesaba çekileceksiniz) anlamÕna gelen “ Ϧ˶ ϋ ˴ ά˳ ˶Όϣ˴ Ϯ˸ ˴ϳ Ϧ͉ ˵Ϡൗ˰˸δ˵Θ˴ϟ Ϣ͉ ˵ Λ Ϣϴ˶ όٙ ͉Ϩϟ΍” úeklindeki Tekâsür suresi 8. Ayeti açÕklarken, karnÕn doymasÕ, so÷uk su, gölgelikler, vücudun mutedil ve dengeli olmasÕ, tatlÕ uyku… bütün bunlar kÕyamet gününde hesaba çekilece÷imiz nimetlerdendir demiútir.256 2.1.10 Vehb b. Münebbih (v. 114/732) ve Tefsiri Vehb b. Münebbih, Yemen’de Hz. Osman’Õn hilafeti döneminde 34/655 yÕlÕnda do÷muú ve burada büyümüú olmakla beraber Fars asÕllÕdÕr. øslamiyet’ten önce bölgeye giden ve oraya yerleúen øranlÕ askerlerin soyundan olmalÕdÕr. Memleketi Yemen’de e÷itimine baúladÕ. BabasÕ Hemmam Hz. Peygamber zamanÕnda Müslüman olmuú ve Muaz b. Cebel’deni rivayetler nakletmiútir. Vehb, dedelerinin memleketi olan Herat’la ba÷lantÕsÕnÕ devam ettirmiú, bu vesileyle zaman zaman bölgeye gitmiútir. øsrailiyâtla olan sÕkÕ ba÷Õndan dolayÕ øbnu’n-Nedim ve øbn Haldun gibi alimler Yahudi asÕllÕ olabilece÷ini söylemiúlerse de bu husus mevsuk de÷ildir. Mekke, Medine ve di÷er önemli beldeleri gezen Vehb, baúta Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer, Cabir b. Abdillah, Enes b. Malik gibi sahabenin ileri gelenleri olmak üzere muhtelif sahabilerden ders alÕp nakillerde bulunmuútur. Tavud b. Keysan, kardeúi Hemmam gibi tabiî âlimlerinden de nakiller yapmÕútÕr. Amr b. Dinar, Amr b. ùuayb, kendi çocuklarÕ, ye÷enleri ve daha baúka bazÕ kiúiler de ondan ders alÕp nakiller yapmÕúlardÕr. Ömer b. Abdulaziz döneminde ikibuçuk yÕl San’a’da kadÕlÕk yapmÕútÕr. HayatÕnÕn sonlarÕna do÷ru dönemin Yemen valisi Yusuf b. Öme es-Sakafî tarafÕndan hapse atÕlmÕú ve iúkenceye maruz bÕrakÕlmÕútÕr. Hatta ölümünün gördü÷ü iúkence sebebiyle oldu÷u da belirtilmiútir. Vehb, 114/732 yÕlÕnda San’a’da vefat etmiútir. Vefat tarihinin 110/728 oldu÷u da belirtilmiútir.257 Yahudilerle olan münasebetleri ve ayrÕca ilahi kitaplara vukufiyeti, onu peygamber kÕssalarÕ ve israiliyat 253 254 255 256 257 Bk. el-Avnî, Merviyâtu ve Akvâlu Mekhûl eú-ùâmî min hilâli’d-Dürrü’l-me’sûr ve kutubi’l-âsâr cem’ ve dirâse ve tevsik suveri’l-Kur’âni’l-âzîm, 61-270; el-Ferîdi, Mekhûl eú-ùâmi ve eseruhu fi’l-fÕkh, 28-32; Önler, Mekhûl ed-Dimaúkî ve Kitâbu’s-Sünen fi’l-FÕkh AdlÕ Eseri, 12-13. el-Ferîdi, Mekhûl eú-ùâmi ve eseruhu fi’l-fÕkh, 29. el-Avnî, Merviyâtu ve Akvâlu Mekhûl eú-ùâmî min hilâli’d-Dürrü’l-me’sûr, 43. el-Avnî, Merviyâtu ve Akvâlu Mekhûl eú-ùâmî min hilâli’d-Dürrü’l-me’sûr, 236. øbnu’l-ømâd el-Akrî, ùezerâtu’z-Zeheb, 2: 73; Ebu Muhammed Abdurrahman b. Muhammed øbn Münzir øbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, Beyrut: Dâru øhyâi’t-Turasi’l-Arabi, 1271/1952, 9: 24; øbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân, 6: 35-36; øbn Hibbân, Meúâhîru Ulemâil’l-Emsâr ve A’lâmi Fukahâi’l-Ektâr, 198; øbn Kaymaz ez-Zehebî, Tezkiretu’l-Huffâz, 1: 77; Mahmut Demir – Mehmet Emin Özafúar, “Vehb b. Münebbih”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2012), 42: 608; Münâsahatu’l-ømam Vehb b. Münebbih li raculin teessere bi mezhebi’l-Hevâric, núr. Abdusselam b. Berces Ali Abdilkerim, (el-Cezâir: Menâru’s-sebîl, 1423/2002), 7-9; ørúadulhak b. el-Hac Abdullah, Merviyâtu Veh b. Münebbih fî Tefsîri’t-Taberî –dirâse nakdiyye-, (Malezya: Câmiatu’l-Ulûmi’l-øslâmiyye, 1433/2012), 1136; Saliha Ünal, Hemmâm b. Münebbih ve Vehb b. Münebbih’in Hadis ølmindeki Yeri, (Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2008), 17-20; Adem Apak, “Siyer ølminin Öncüleri: Vehb b. Münebbih”, Hicrî Birinci AsÕrda øslâmî ølimler –II-, ed. Hidayet Aydar v.d÷r., (østanbul: Ensar Neúriyat, 2020), 661-663; Recep Atay, Taberî’nin Tefsirindeki Vehb b. Münebbih’e Ait øsrailî Rivayetlerin De÷erlendirilmesi, (Yüksek Lisans Tezi, Aksaray Üniversitesi, 2019), 20-24; Ammar Fariz Zakzûk, Vehb b. Münebbih (t. 114 h.), ve devruhu fi’lkitâbeti’t-târîhiyye, (Yüksek Lisans Tezi, Camiatu’n-Necah el-Vataniyye, 1422/2002), 9-70. 352 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I konusunda uzman yapmÕútÕr. Bu yüzden israiliyatÕn en önemli kaynaklarÕndan biri olmuútur. BazÕ rivayetleri kütüb-i sitte içinde yer almÕútÕr. AyrÕca di÷er hadis mecmualarÕ ve tefsir kitaplarÕnda da çok sayÕda rivayetleri vardÕr. BazÕ âlimler onu sika ve makbul oldu÷unu söylerken, bazÕlarÕ da onu eleútirmiúlerdir. Özellikle son asÕrlarda Vehb’in teúeyyu’ anlayÕúÕna sahip oldu÷u ve øslam’Õ içeriden yÕkmaya çalÕúan FarslÕlarla iúbirli÷i içinde oldu÷u da ileri sürülmüútür.258 Vehb’in en meúhur oldu÷u alan tarihtir.259 Bilhassa eski milletlerin tarihine çok vakÕf idi. Bu cümleden olarak israiliyât konusunda da son derece mahir idi ve çok sayÕda israilî haber nakletmiútir.260 Vehb’e nispet edilen muhtelif eserler vardÕr.261 Bunlardan biri de Tefsiru’l-Kur’an adÕnÕ taúÕmaktadÕr. Eser Zümer suresi ile VakÕa suresi arasÕndaki sureleri kapsamaktadÕr. Bir nüshasÕnÕn Hindistan’da oldu÷u belirtilmiútir.262 AyrÕca birçok eserde de tefsire dair rivayetleri mevcuttur ki bunlar ço÷unlukla israilî bilgilerdir.263 Onun eserlerinde üzerinde durdu÷u ve ço÷unlu÷u önceki peygamberler ve øsrailo÷ularÕyla ilgili olan 175 konuda Kur’an ayetlerini kullandÕ÷Õ ve bunlarla izahlar yaptÕ÷Õ belirtilmiútir.264 Mesela o, (Onlar Câlût'un ordusuyla karúÕlaútÕklarÕnda Allah'a úöyle yakardÕlar: "Rabbimiz! Bize sabÕr ve dayanma gücü ver; direnme gücümüzü artÕr. Bu kâfirler toplulu÷una karúÕ bize zafer lütfeyle." Sonunda Allah'Õn izniyle Câlût'un ordusunu bozguna u÷rattÕlar. Bu savaúta Davud, Câlût'u öldürdü. Allah Davud'a hükümdarlÕk ve peygamberlik verdi; ona diledi÷i [ö÷renmesi gereken] úeyleri ö÷retti) ˸ ή˶ ϓ˸ ˴ ΍ Ύ˴ٓ Ϩ͉Αέ˴ ΍Ϯ˵ϟΎ˴ϗ ٙϩ˶ΩϮ˵ϨΟ˵ ϭ˴ ˴ΕϮ˵ϟΎΠ˴ ϟ˶ ΍ϭί˵ ή˴ ˴Α ΎϤ͉ ˴ϟϭ˴ ˸ ˷Β˶ ˴ Λϭ˴ ΍ή˸˱ Βλ anlamÕna gelen “ ˴Ϧϳήٙ ˶ϓΎ˴Ϝϟ΍˸ ϡ˶ Ϯ˸ ˴Ϙϟ΍˸ ϰ˴Ϡϋ ˵ ϧ˸ ΍ϭ˴ Ύ˴Ϩϣ˴ ΍˴Ϊϗ˸ ˴ ΍ Ζ ˴ ύ ˴ Ύ˴ϧή˸ μ ˴ Ύ˴Ϩϴ˸ ˴Ϡϋ ٓ Ի ˸ ˸ ˸ ͉ Ի ξ ˳ ό˸ ˴Β˶Α Ϣ˸ Ϭ˵ π ൖ ˵ϪϴΗ΍ϭ˴ ˴ΕϮ˵ϟΎΟ˴ ˵Ωϭ΍˵ ٖ ˴Ω Ϟ˴ ˴ Θ˴ϗϭ˴ ဃ ˶ ൖ ϊ˵ ϓ˸ ˴Ω ϻ˴ Ϯ˸ ˴ϟϭ˴ ˯˵ Ύ˴θ˴ϳ ΎϤ͉ ϣ˶ ˵ϪϤ˴ Ϡϋ ˶ ൖ ϥ˶ Ϋ˸ Ύ˶ ˶Α Ϣ˸ ϫ˵ Ϯϣ˵ ˴ΰϬ˴ ˴ϓ ͼ250ͽ ˴ ϭ˴ ˴ΔϤ˴ Ϝ˸ Τ˶ ϟ΍ϭ˴ ˴ϚϠϤ˵ ϟ΍ ˵ဃ ˴ ό˸ ˴Α αΎ ˴ ͉Ϩϟ΍ ဃ ͼ251ͽ ˴ϦϴϤٙ ˴ϟΎό˴ ϟ΍˸ ϰ˴Ϡϋ ˸ ˴ϓ ϭ˵Ϋ ˴ဃ ˶ ˴ Ϊδ ˵ έ˸ ˴ϻ΍˸ Ε ൖ Ϧ͉ Ϝ˶ ϟԻ ϭ˴ ν ˴ Ϟ˳ π ˴ ˴ϔ˴ϟ” úeklindeki Bakara suresi 250-251. Ayetlerde geçen ve Davud’un, Câlût’u öldürdü÷ünü anlatan yerleri açÕklarken, olayÕ uzun uzun anlatmaktadÕr ve Davud’un nereden nasÕl getirildi÷ini, nasÕl savaútÕ÷ÕnÕ, nasÕl Câlût’u yendi÷ini detaylÕ bir úekilde anlatmaktadÕr.265 Yine o ([Ey Peygamber!] Peki ya sen, vaktiyle harap haldeki bir beldeye yolu düúen kiúinin baúÕndan geçenleri bilir misin? O kiúi, "Allah, büsbütün harap olmuú bu beldeyi acaba nasÕl yeniden canlandÕrabilir?" diye kendi kendine sormuútu. Bunun üzerine Allah onun canÕnÕ aldÕ ve yüzyÕl sonra hayata döndürüp, "Ölmüú halde ne kadar kaldÕn?" diye sordu. O kiúi, "Herhalde bir gün veya daha az bir süre" diye karúÕlÕk verdi. Allah da úöyle buyurdu: "HayÕr! YüzyÕl kaldÕn. Ama úimdi yiyecek ve içece÷ine bak, üzerinden bir asÕr geçmesine ra÷men hiç bozulmamÕú. Peki, bir de eúe÷ine bak; sadece kemikleri kalmÕú. øúte biz seni [ölümden sonra diriliúe aklÕ yatmayan] insanlara ibret olsun diye öldürüp dirilttik. Evet, úimdi eúe÷inin kemiklerini tekrar etle örtüp eski haline nasÕl döndürdü÷ümüze de bir bak!" O kiúi bütün bunlarÕn gözünün önünde gerçekleúti÷ini görünce, "Evet, úimdi anladÕm ki Allah her úeye 258 259 260 261 262 263 264 265 Demir – Özafúar, “Vehb b. Münebbih”, 42: 608-609; Apak, “Siyer ølminin Öncüleri: Vehb b. Münebbih”, 2: 662-663; Atay, Taberî’nin Tefsirindeki Vehb b. Münebbih’e Ait øsrailî Rivayetlerin De÷erlendirilmesi, 26-30. Apak, “Siyer ølminin Öncüleri: Vehb b. Münebbih”, 2: 666-667; Zakzûk, Vehb b. Münebbih (t. 114 h.), ve devruhu fi’l-kitâbeti’t-târîhiyye, 72-418. Atay, Taberî’nin Tefsirindeki Vehb b. Münebbih’e Ait øsrailî Rivayetlerin De÷erlendirilmesi, 31-39, 73-179. Apak, “Siyer ølminin Öncüleri: Vehb b. Münebbih”, 2: 666-667; Ünal, Hemmâm b. Münebbih ve Vehb b. Münebbih’in Hadis ølmindeki Yeri, 20-22; Atay, Taberî’nin Tefsirindeki Vehb b. Münebbih’e Ait øsrailî Rivayetlerin De÷erlendirilmesi, 39-41; Zakzûk, Vehb b. Münebbih (t. 114 h.), ve devruhu fi’l-kitâbeti’ttârîhiyye, 20-24. Demir – Özafúar, “Vehb b. Münebbih”, 42: 609; Apak, “Siyer ølminin Öncüleri: Vehb b. Münebbih”, 2: 667. Zakzûk, Vehb b. Münebbih (t. 114 h.), ve devruhu fi’l-kitâbeti’t-târîhiyye, 126-130. Zakzûk, Vehb b. Münebbih (t. 114 h.), ve devruhu fi’l-kitâbeti’t-târîhiyye, 105-118. Bk. Ebû Cafer Muhammed øbn Cerîr et-Taberî, Tefsîru’t-Taberî Câmiu’l-beyân an te’vîi âyi’l-Kur’ân, thk. Mahmud Muhammed ùakir-Ahmed Muhammed ùakir, 2. BaskÕ, (el-Kahire: Mektebetu øbn Teymiyye, ts.), 5: 355-357; Atay, Taberî’nin Tefsirindeki Vehb b. Münebbih’e Ait øsrailî Rivayetlerin De÷erlendirilmesi, 76-78. 353 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Ի ˴ ή͉ ϣ˴ ϱ ٙά͉ϟΎ˴ϛ ϭ˸ ˴΍ kadirdir. dedi) anlamÕna gelen “ ΎϬ˴ ˶ΗϮ˸ ϣ˴ ˴Ϊό˸ ˴Α ˵ဃ ˵ ϰϠԻ ϋ ൖ ϩ˶ ά˶ ϫԻ ϲ ˴ ˲Δ˴ϳϭ˶ Ύ˴Χ ϲ˶ ٙ ˸Τ˵ϳ ϰൖϧ˴΍ ϝ˴ Ύ˴ϗ ΎϬ˴ η˶ ϭή˵ ϋ ˴ ϫϭ˴ Δ˳ ˴ϳή˸ ˴ϗ ϰϠϋ ˵ ϧ˸ Ύ˴ϓ ϡΎ˳ ϋ ˴ ϰϟ˶Ի ΍ ή˸ ψ Ϫ˸ ͉Ϩδ ˶ ˴όρ ൖ ˵Ϫ˴ΗΎϣ˴ ˴ Ύ˴ϓ ˴ ˴Δ˴΋Ύϣ˶ ˴Ζ˸Μ˶Β˴ϟ Ϟ˸ ˴Α ϝ˴ Ύ˴ϗ ϡ˳ Ϯ˸ ˴ϳ ξ ˴ ˴Δ˴΋Ύϣ˶ ˵ဃ ˴ ˴ Θ˴ϳ Ϣ˸ ˴ϟ ˴Ϛ˶Α΍ή˴˴ ηϭ˴ ˴ϚϣΎ ˴ ό˸ ˴Α ϭ˸ ˴΍ Ύϣ˱ Ϯ˸ ˴ϳ ˵Ζ˸Μ˶Β˴ϟ ϝ˴ Ύ˴ϗ ˴Ζ˸Μ˶Β˴ϟ Ϣ˸ ϛ˴ ϝ˴ Ύ˴ϗ ˵Ϫ˴Μ˴ό˴Α Ϣ͉ ˵ Λ ϡΎ˳ ϋ Ի Ի ˸ ˱ ˵ ˵ ϧ˸ ΍ϭ˴ ˵ ˴ ό˶ ϟ΍ ϰ˴ϟ˶΍ ή˸ ψϧ˸ ΍ϭ˴ αΎ Ϟ˷˶ ϛ˵ ϰϠϋ ˵ Ϝ˸ ˴ϧ Ϣ͉ Λ Ύ˴ϫΰ˶˵ θϨ˸ ˵ϧ ϒ˸ ൖ ϥ͉ ˴ ΍ Ϣ˵ ˴Ϡϋ˸ ˴ ΍ ϝ˴ Ύ˴ϗ ˵Ϫ˴ϟ ˴Ϧ͉ϴ˴Β˴Η ΎϤ͉ ˴Ϡ˴ϓ ΎϤ˱ ˸Τ˴ϟ Ύ˴ϫϮδ ˶ ͉ϨϠϟ˶ Δ˴ϳ΍ ˴Ϛ˴Ϡ˴ό ˸Π˴Ϩϟ˶ ϭ˴ ˴ϙέΎ ˴ ˴ဃ ˶ Ϥ˴ Σ˶ ϰϟ˶Ի ΍ ή˸ ψ ˴ ϴϛ˴ ϡΎ˶ ψ ήϳ ˴ ” úeklindeki Bakara suresi 259. Ayette geçen kiúinin Eremya oldu÷unu, hadisenin nasÕl ˲ ٙΪ˴ϗ ˳˯ϲ˸ η geçti÷ini, BuhtunasÕr’in Kudüsü ele geçiriúini, orada yaptÕ÷Õ katliamlarÕ, sonra Eremya’nÕn Kudüs’e geliúini, öldü÷ü yeri, beraberinde buluna hayvan ve yiyecekleri, ne kadar süre ölü kaldÕ÷Õ, nasÕl dirildi÷i, nasÕl Beytmakdis’e geldi÷ini, nelerle karúÕlaútÕ÷ÕnÕ uzun uzun anlatmaktadÕr.266 Vehb, (AyrÕca, "Biz, Allah'Õn elçisi [oldu÷unu iddia eden] Meryem o÷lu øsa Mesih'i öldürdük." dediler. Hâlbuki øsa'yÕ ne öldürebildiler ne de çarmÕha gerebildiler. Fakat onlar öyle sandÕlar. øsa hakkÕnda ihtilafa düúenler onun akÕbetiyle ilgili derin bir úüphe içindedirler. OnlarÕn bu konuda hiçbir sa÷lam bilgileri yoktur; bu yüzden sadece temelsiz, mesnetsiz iddialarda bulunurlar. HâsÕlÕ onlar bu mesele hakkÕnda kesin bilgi sahibi de÷iller.) anlamÕna ˸ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ ϥ˶͉ ΍ϭ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴ϟ ˴Ϫ˷Β˶ η ˵ Ϧ˸ Ϝ˶ ϟԻ ϭ˴ ˵ϩϮ˵Β˴Ϡλ gelen “ ϲ ٙϔ˴ϟ Ϫ˶ ϴ ٙϓ ΍Ϯ˵ϔ˴Ϡ˴ΘΧ΍ ˵ έ˴ Ϣ˴ ϳ˴ ή˸ ϣ˴ ˴Ϧ˸Α΍ ϰδ ˶ ൖ ϝ˴ Ϯγ ˴ ϴϋٙ ΢˴ ϴδٙ Ϥ˴ ϟ΍˸ Ύ˴ϨϠ˴˸ Θ˴ϗ Ύ͉ϧ˶΍ Ϣ˸ Ϭ˶ ϟ˶ Ϯ˸ ˴ϗϭ˴ ˴ Ύϣ˴ ϭ˴ ˵ϩϮ˵Ϡ˴Θ˴ϗ Ύϣ˴ ϭ˴ ဃ ˸ ͉ ˵ ͉ ˴ ˷ Ύ˱Ϩϴ ٙϘ˴ϳ ˵ϩϮϠ˴Θ˴ϗ Ύϣ˴ ϭ˴ Ϧ˷ ψϟ΍ ω ˴ Ύ˴ΒΗ˶ ΍ ϻ˶΍ Ϣ˳ Ϡϋ˶ Ϧ˸ ϣ˶ ٙϪ˶Α Ϣ˸ Ϭ˵ ϟ Ύϣ˴ ˵ϪϨ˸ ϣ˶ Ϛ˴˷˳ η” úeklindeki Nisa suresi 157. Ayetle ilgili olarak da Hz. øsa’nÕn nerede nasÕl saklandÕ÷ÕnÕ, kimin onu ele verdi÷ini, sonra o kiúinin øsa zannedilerek öldürülmesini, øsa’nÕn kurtuluúunu da detaylÕ bir úekilde anlatmaktadÕr.267 Vehb b. Münebbih’e göre (fakat sakÕn úu a÷aca yaklaúmayÕ) anlamÕna gelen “ ϩ˶ ά˶ ϫԻ Ύ˴Αή˴ Ϙ˸ ˴ Η ϻ˴ ϭ˴ ͉ ˴Ϧϣ˶ Ύ˴ϧϮϜ˵ ˴Θ˴ϓ ˴Γή˴ Π˴ θ ͉ ϟ΍” úeklindeki Bakara suresi 35. Ayette geçen a÷aç, cennetteki bürre a÷acÕdÕr, ˴ϦϴϤٙ ϟ˶ Ύψϟ΍ baldan tatlÕ ve tereya÷Õndan yumuúaktÕr.268 Vehb b. Münebbih Nuh’un zürriyetinin baki kÕlÕndÕ÷Õndan bahseden ( ˴Ϧϴ ٙϗΎΒ˴ ϟ΍˸ Ϣ˵ ϫ˵ ˵Ϫ˴Θ͉ϳέ˷ ˶ ˵Ϋ Ύ˴ϨϠ˸ ό˴ Ο˴ ϭ) ˴ úeklindeki Saffat suresi 77. Ayet ba÷lamÕnda úunlarÕ söylemiútir: Nuh’un o÷lu Sâm, Arap, Fars ve RumlarÕn atasÕdÕr; Hâm, SudanlÕlarÕn atasÕdÕr; Yâfes ise Türklerin, Ye’cuc ve Me’cucun atasÕdÕr.269 2.1.11. ømam Ebû Ca’fer el-BâkÕr (v. 114/733) ve Tefsiri ùiî âlemin en önemli isimlerinden biri olan Ebû Ca’fer el-BâkÕr’Õn adÕ Muhammed b. Ali’dir. BabasÕ Ali, Kerbela olayÕnda Hz. Hüseyin’in kurtulan o÷ludur. ølk o÷lundan dolayÕ Ebû Ca’fer, ilmi yarÕp aslÕnÕ-gizlisini ortaya çÕkardÕ÷Õ için bu manaya gelen BâkÕr ile lakaplanmÕú, böylece tam Ebû Ca’der Muhammed b. Ali el-BâkÕr olmuútur.270 Hz. Hüseyin’in o÷lu Ali’nin o÷ludur. Yan, baba tarafÕndan dedesi Hz. Hüseyin’dir. Annesi de Hz. Hasan’Õn kÕzÕ FâtÕma’dÕr. DolayÕsÕyla anne tarafÕndan dedesi Hz. Hasan’dÕr. Hem annesi, hem baba tarafÕndan Hz. Ali’nin ahfadÕndandÕr. Büyük bir ihtimalle 57/677 tarihinde Medine’de dünyaya gelmiútir. 57 yaúÕ civarÕnda yine Medine’de vefat etmiútir.271 266 267 268 269 270 271 Bk. et-Taberî, Tefsîru’t-Taberî, 5: 447-454; Atay, Taberî’nin Tefsirindeki Vehb b. Münebbih’e Ait øsrailî Rivayetlerin De÷erlendirilmesi, 86-88. Bk. et-Taberî, Tefsîru’t-Taberî, 9: 368-370; Atay, Taberî’nin Tefsirindeki Vehb b. Münebbih’e Ait øsrailî Rivayetlerin De÷erlendirilmesi, 97-100. Atay, Taberî’nin Tefsirindeki Vehb b. Münebbih’e Ait øsrailî Rivayetlerin De÷erlendirilmesi, 128. Di÷er tefsir örnekleri için bk. Atay, Taberî’nin Tefsirindeki Vehb b. Münebbih’e Ait øsrailî Rivayetlerin De÷erlendirilmesi, 100-155. øzzuddin øbnu’l-Esir, el-Kâmil, 1: 72. Mustafa Öz, “Muhammed el-BâkÕr”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2005), 30: 506; Ahmed b. Abdullah el-Amûdî, el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’t-tefsir bi’l-me’sûr ve’sünneh el-mutahharah cem’an ve dirâseten ve tahrîcen ve ta’lîkan, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1431), 10; Cevat Do÷maç, Sünnî ve ùiî Kaynaklarda Muhammed el-BâkÕr’Õn Hadis Rivâyetindeki Yeri, (Yüksek Lisans Tezi, østanbul Üniversitesi, 2020), 10-11. Öz, “Muhammed el-BâkÕr”, 30: 506; el-Amûdî, el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’t-tefsir, 10-19; Do÷maç, Sünnî ve ùiî Kaynaklarda Muhammed el-BâkÕr’Õn Hadis Rivâyetindeki Yeri, 7-10. 354 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Sünni kaynaklar ømam BâkÕr’Õn hayatÕnÕ Medine’de geçirdi÷ini, hac ve umre için Mekke’ye gitmesi hariç tutulursa Medine’den çÕkmadÕ÷ÕnÕ söylerken, ùiî kaynaklar onun, ùam, Medyen, Kerbela gibi yerlere gitti÷ini de kaydediyorlar.272 Ömer b. Abdulaziz’le iyi münasebetleri olan el-BâkÕr, di÷er halife ve yöneticilerle zaman zaman sÕkÕntÕlar-sorunlar yaúamÕútÕr.273 ùia’ya göre el-BâkÕr, 11 masum imamÕn beúincisidir ve úiî doktrin en fazla onun zamanÕnda istikrar kazanmÕú ve kökleúmiútir. Onun bilgisi, di÷er imamlarÕnki gibi vehbîdir, ayrÕca birinden ders almasÕna gerek yoktur. Ehl-i Sünnet âlimleri de onu, tâbiûn halkasÕnÕn önemli bir âlimi ve sika biri olarak kabul ederler,274 babasÕ Ali b. Hüseyin’den ayrÕca Hz. Aiúe, Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Ömer gibi muhtelif sahabilerden ve Said b. el-Müseyyeb, Ata b. Yesar ve daha baúka tâbiî âlimlerden istifade etti÷ini yazarlar. AralarÕnda Atâ b. Ebî Rebâh, ømam Ebû Hanife’nin de oldu÷u muhtelif kiúiler de ondan ilim almÕúlardÕr.275 BazÕ kaynaklarda ømam BâkÕr ile ømam Ebû Hanife arasÕnda cereyan eden uzun bir hâdise anlatÕlmaktadÕr. Burada ømam BâkÕr, Ebû Hanife’yi kÕyas yoluyla ceddi Hz. Peygamber’in dinini de÷iútirmekle itham ediyor. Sonra Ebû Hanife ona bazÕ sorular soruyor, ne yaptÕ÷ÕnÕ anlatÕyor, ikna olan BâkÕr, Ebû Hanife’yi kucaklayarak, ondan helallik istiyor.276 øbadete son derece düúkün olan277 ømam BâkÕr, kendi dönemindeki âlimlerle de bazÕ hususlarda ilmi münazaralar yapmÕú ve genelde galip gelmiútir.278 Kaynaklar, ømam el-BâkÕr’a bir tefsir isnad etmiúlerdir. Hatta øbnu’n-Nedim’in bahsetti÷i ilk tefsirin, el-BâkÕr’a ait olan bu tefsir oldu÷u söylenmiútir.279 ùiilere göre ondan tefsirle alakalÕ 1407 rivayet nakledilmiútir. Bu tefsirler ondan bunlarÕ nakleden Ebu’l-Cârûd’a atfen Tefsîru Ebi’l-Cârûd diye bilinir.280 Ancak bunlar tam olarak bize intikal etmemiúlerdir. El-BâkÕr’Õn tefsir rivyateleri muhtelif eserlerde yer almaktadÕr. BunlarÕ Ahmed b. Abdullah el-Amûdî, elømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’t-tefsir bi’l-me’sûr ve’sünneh elmutahharah cem’an ve dirâseten ve tahrîcen ve ta’lîkan adÕyla yüksek lisans tezi olarak bir araya getirmiú ve Câmiatu Ummi’l-Kurâ’da 1431 yÕlÕnda sunmuútur. AyrÕca Nehle öervâ Nâiyenî ve Naime Seylâvî de, bunlarÕ ùiilere ait muhtelif tefsirlerden derleyerek Tefsîru’lKur’ân fî Hadisi’l-ømam el-BâkÕr (Kum: Müessestu Ensâriyan li’t-tibâe ve’n-neúr, 1433/2013) adÕyla neúretmiúlerdir. Tefsirde çok sÕk bir úekilde ùiî zihniyete vurgu yapÕlmaktadÕr.281 Onun úöyle dedi÷i nakledilmektedir: “Ancak, biz Ehl-i Beyt’ten imamÕnÕ bilip ona tabi olan, gerçek anlamada Allah’Õ bilip ona ibadet eder. Biz Ehl-i Beyt’ten imamÕnÕ bilmeyen, dolayÕsÕyla Allah’Õ 272 273 274 275 276 277 278 279 280 281 Öz, “Muhammed el-BâkÕr”, 30: 506-507; Do÷maç, Sünnî ve ùiî Kaynaklarda Muhammed el-BâkÕr’Õn Hadis Rivâyetindeki Yeri, 10-11. Bk. Öz, “Muhammed el-BâkÕr”, 30: 506-507; Do÷maç, Sünnî ve ùiî Kaynaklarda Muhammed el-BâkÕr’Õn Hadis Rivâyetindeki Yeri, 11-20; el-Amûdî, el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’ttefsir, 20-22. el-Amûdî, el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’t-tefsir, 41-45. Bk. el-Amûdî, el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’t-tefsir, 32-49; Öz, “Muhammed el-BâkÕr”, 30: 506-507; Do÷maç, Sünnî ve ùiî Kaynaklarda Muhammed el-BâkÕr’Õn Hadis Rivâyetindeki Yeri, 20-34, 38-40. Bk. Muhammed Ebû Zehre, el-ømam Zeyd hayatuhu ve asruhu-arâuhu ve fÕkhuhu, (Dâru’l-fikri’l-arabî, ts.), 37. Muhammed Ebû Zehre, el-ømâm es-SâdÕk hayâtuhu ve asruhu – ârâuhu ve fikhuhu, (MÕsÕr: Matbaatu Ahmed Ali, ts.), 22-23; el-Amûdî, el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’t-tefsir, 23-26. Öz, “Muhammed el-BâkÕr”, 30: 506. Nehle öervâ Nâiyenî – Naime Seylâvî, Tefsîru’l-Kur’ân fî Hadisi’l-ømam el-BâkÕr, (Kum: Müessestu Ensâriyan li’t-tibâe ve’n-neúr, 1433/2013), 15-17. Nâiyenî –Seylâvî, Tefsîru’l-Kur’ân dî Hadisi’l-ømam el-BâkÕr, 16-17; Do÷maç, Sünnî ve ùiî Kaynaklarda Muhammed el-BâkÕr’Õn Hadis Rivâyetindeki Yeri, 34. Bk. Nâiyenî –Seylâvî, Tefsîru’l-Kur’ân dî Hadisi’l-ømam el-BâkÕr, 13-18. 355 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I bilmeyen kiúi, Allah’tan baúkasÕnÕ bilir ve ona ibadet eder.”282 Mesela (Sen bizi do÷ru yolda ˴ ΍ή˴ μ yürüt.) anlamÕna gelen “Ϣϴ ˷ ˶ ϟ΍ Ύ˴ϧΪ˶ ϫ˸ ˶΍” úeklindeki Fatiha suresi 6. Ayeti açÕklanÕrken ømam ˴ ٙϘ˴ Θδ˸ Ϥ˵ ϟ΍˸ ρ BâkÕr’Õn úöyle dedi÷i nakledilmektedir: Allah, Peygamberine, “sana vahyedilene sÕkÕ sÕkÕya sarÕl. ùüphesiz ki sen sÕrat-i müstakim üzeresin” dedi. (BâkÕr bunun anlamÕ hakkÕnda úöyle) dedi: Sen Ali’nin velayeti üzeresin, Ali’ye gelince iúte sÕrat-i müstakim odur.283 Yine BâkÕr, (Evet, onlara, "Hepiniz orayÕ terk edin; çÕkÕn gidin!" buyurduk, ama bu arada úunu da duyurduk: Benim katÕmdan size bir yol gösterici geldi÷inde bilin ki ona uyanlar için ne ahirette azap korkusu ne de dünyada bÕrakÕlan güzel úeyler adÕna hüzün söz konusu olacaktÕr) anlamÕna gelen ˵ ˶Βϫ˸ ΍ Ύ˴ϨϠ˸ ˵ϗ” úeklindeki Bakara “ ˴ϥϮ˵ϧ ˴ΰ ˸Τ˴ϳ Ϣ˸ ϫ˵ ϻ˴ ϭ˴ Ϣ˸ Ϭ˶ ϴ˸ ˴Ϡϋ ˲ Ϯ˴˸ Χ ϼ˴ ˴ϓ ϯ΍ ˴ ϑ ˴ ˴Ϊϫ˵ ϊ˴ ˶Β˴Η Ϧ˸ Ϥ˴ ˴ϓ ϯ˱Ϊϫ˵ ϲ˷ ٙϨϣ˶ Ϣ˸ Ϝ˵ ͉Ϩ˴ϴ˶Η˸Ύ˴ϳ Ύϣ͉ Ύ˶ ˴ϓ Ύ˱όϴϤٙ Ο˴ ΎϬ˴ Ϩ˸ ϣ˶ ΍Ϯτ suresi 38. Ayette geçen “hüden”in yani rehberin Ali oldu÷unu söylemiútir. Ona göre Ali’ye uyan kiúiye dünyada ve ahirette korku ve hüzün olmayacaktÕr.284 Nâiyenî ve Seylâvi’nin derledikleri tefsirde Âdem’in yaratÕlmasÕ, meleklerin itirazÕ, Âdem’e ö÷retilenler, Âdem’in cennet konmasÕ, eúi Havva’nÕn yaratÕlmasÕ, yasaklanan meyveden yemeleri, cennetten çÕkarÕlmasÕ gibi hususlarda isrâiliyât türünden çok sayÕda rivayet vardÕr. Ancak bütün bunlar Hz. Peygamber’e veya Hz. Ali gibi Ehl-i beyt imamlarÕna atfen, onlardan nakille verilmiútir.285 Mesela onlarÕn yaptÕ÷Õ nakle göre ømam BâkÕr, (Bu arada Âdem [rabbinin ilhamÕyla] tövbe dualarÕ ö÷rendi ve bu dualarla af diledi. Allah da onun tövbesini kabul buyurdu. Çünkü Allah samimi tövbeleri daima kabul buyuran, rahmet ve merhameti sÕnÕrsÕz ˳ ΎϤ˴ Ϡ˶ ϛ˴ ٙϪ˷Α˶ έ˴ Ϧ˸ ϣ˶ ϡ˵ ˴Ω΍Ի ϰٓ ൖϘ˴Ϡ˴Θ˴ϓ” úeklindeki Bakara suresi olandÕr) anlamÕna gelen “Ϣ˵ ϴΣٙ ήϟ΍ ˵ Ϯ͉ ͉ Θϟ΍ Ϯ˵˴ ϫ ˵Ϫ͉ϧ˶΍ Ϫ˶ ϴ˸ ˴Ϡϋ ͉ Ώ΍ ˴ ΏΎ˴ ˴ Θ˴ϓ Ε 37. Ayette geçen Âdem’in ö÷rendi÷i kelimeler/dualarla ilgili Hz. Peygamber’den naklen úöyle demiútir: Allah, Âdem’i yeryüzüne indirince, ona cennette çalÕúmadan yedi÷i onca nimetten sonra burada eliyle ziraat yapmasÕnÕ ve eliyle elde ettiklerinden yemesini emretti. Bunun üzerine Âdem cennetteki hayatÕna özlem duyarak 200 yÕl dua edip a÷ladÕ. Sonra Allah için secdeye kapandÕ ve üç gün üç gece hiç baúÕnÕ kaldÕrmadan o úekilde durdu. Secdesinde úöyle dedi: Rabbim, beni sen yaratmadÕn mÕ? Allah dedi ki: Evet, ben yarattÕm. Âdem dedi ki: Rabbim, bana sen ruhundan üfleyip vermedin mi? Allah dedi ki: Evet üfledim. Âdem dedi ki: Rabbim beni sen cennetine yerleútirmedin mi? Allah dedi ki: Evet ben yerleútirdim. Âdem dedi ki: Hal böyleyken Rabbim senin rahmetin benim için azabÕndan fazla de÷il mi? Rahmetinle beni affedemez misin? Allah dedi ki: Ey Adem ben bütün bunlarÕ sana verdim, senin için yaptÕm, peki sen sabredebildin mi, úükredebildin mi? Adem dedi ki: Lâ ilâhe illâ ente, subhanek.. Senden baúka ilah yoktur, sen ehr türlü eksikten münezzehsin. ùüphesiz ki ben kendime zulmettim. Sen beni affet. Çünkü sen çok affedensin, çok merhamet edensin. Bunun üzerine Allah ona merhamet etti, tövbesini kabul etti. Çünkü Allah samimi tövbeleri daima kabul buyuran, rahmet ve merhameti sÕnÕrsÕz olandÕr.286 Ebu Ca’fer BâkÕr, (Hasta veya yolcu olan kimse ise tutamadÕ÷Õ günlerin sayÕsÕnda daha sonra oruç tutsun) anlamÕna gelen “ή˴˴ Χ˵΍ ϡΎ͉˳ ϳ˴΍ Ϧ˸ ϣ˶ ˲ Γ͉Ϊό˶ ˴ϓ ή˴˳ ϔγ ˴ ϭ˸ ˴΍ Ύ˱πϳήٙ ϣ˴ ˴ϥΎϛ˴ Ϧ˸ ϣ˴ ϭ” ˴ ϰϠԻ ϋ ˴ úeklindeki Bakara suresi 185. Ayeti açÕklarken úöyle diyor: Babam (Ali b. Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib) yolculukta oruç tutmazdÕ ve tutanlarÕ da nehyederdi.287 Yine o (Bu surun burçlarÕnda ise cennetlikleri ve cehennemlikleri simalarÕndan tanÕyan birtakÕm insanlar bulunacaktÕr) manasÕna gelen “ϝ˲ ΎΟ˴ έ˶ ϑ΍ ˶ ή˸˴ ϋ˴ϻ΍˸ ϰ˴Ϡϋ ˴ ϭ˴ ” úeklindeki A’râf suresi 46. Ayet hakkÕnda úunlarÕ söylemiútir: A’râf, cennet ile cehennem arasÕnda bulunan bir surdur.288 282 283 284 285 286 287 288 Nâiyenî –Seylâvî, Tefsîru’l-Kur’ân dî Hadisi’l-ømam el-BâkÕr, 14. Nâiyenî –Seylâvî, Tefsîru’l-Kur’ân dî Hadisi’l-ømam el-BâkÕr, 22-23. Nâiyenî –Seylâvî, Tefsîru’l-Kur’ân dî Hadisi’l-ømam el-BâkÕr, 35. Bk. Nâiyenî –Seylâvî, Tefsîru’l-Kur’ân dî Hadisi’l-ømam el-BâkÕr, 28-34. Nâiyenî –Seylâvî, Tefsîru’l-Kur’ân dî Hadisi’l-ømam el-BâkÕr, 34-35. el-Amûdî, el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’t-tefsir, 324. el-Amûdî, el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’t-tefsir, 342. 356 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Ona göre (Bu sÕrada Nuh, kâfirli÷i tercih eden ve böylece kendisinden ayrÕ düúen o÷luna, "Haydi evladÕm gel, sen de bizimle birlikte gemiye bin) manasÕna gelen “ ϲ ٙϓ ˴ϥΎϛ˴ ϭ˴ ˵Ϫ˴ϨΑ˸ ΍ Ρ˲ Ϯ˵ϧ ϯΩԻ Ύ˴ϧϭ˴ Ύ˴Ϩ˴όϣ˴ ˸ΐϛ˴ έ΍ ˸ ϲ ͉ ˴Ϩ˵Α Ύ˴ϳ ϝ˳ ΰ˶ ό˸ ϣ˴ ” úeklindeki Hud suresi 42. Ayette geçen o÷ul, karÕsÕnÕn o÷ludur, yani kendi öz de÷il, üvey o÷ludur.289 Ebû Ca’fer el-BâkÕr, (øúte o gün, dünyada sefasÕnÕ sürdü÷ünüz nimetlerin hesabÕnÕ bir bir vereceksiniz.) manasÕna gelen “Ϣϴ˶ όٙ ͉Ϩϟ΍ Ϧ˶ ϋ ˴ ά˳ ˶Όϣ˴ Ϯ˸ ˴ϳ Ϧ͉ ˵Ϡൗ˰˸δ˵Θ˴ϟ Ϣ͉ ˵ Λ” úeklindeki Tekâsür suresi 8. Ayette geçen nimet, sÕhhat-afiyet oldu÷unu söylemiútir.290 2.1.12. Atâ b. Ebû Rebâh (v.115/732) ve Tefsiri Yemen’de do÷muú önemli tâbiî âlimlerinden biridir. 27/647 yÕlÕnda Hz. Osman’Õn hilafeti döneminde do÷du÷u söyleniyor. Bir süre sonra Mekke’ye gelmiútir. Yemen’deki hayatÕ ve nasÕl Mekke’ye geldi÷i konusunda falanca bilgi yoktur. Ancak Mekke’ye geldikten sonra orada iyi bir e÷itim aldÕ÷Õ ve iyi yetiúti÷i anlaúÕlÕyor. Mevali âlimlerden biridir ve Beni Fihr kabilesinin mevalisidir. Hem ana hem baba tarafÕndan siyahî idi. BabasÕ Nübyeli (bugünkü Sudan bölgesi) idi. Annesi de yine o bölgeden bir hanÕm idi. Kendisi de siyahî idi. Kaynaklar onu tavsif ederken renginin çok siyah, saçlarÕnÕn kÕvÕrcÕk ve kÕsa, burnunun içeri çökük, gözünün úaúÕ biri oldu÷unu yazÕyorlar. Yine Ata’nÕn çolak ve topal oldu÷u, hayatÕnÕn sonlarÕna do÷ru gözlerini kaybetti÷i de belirtiliyor. Küçük yaúlarda Mekke’ye geldi÷i tahmin ediliyor. Burada baúta øbn Abbas olmak üzere birçok sahabinin sohbetinde bulunmuú ve onlardan ders almÕútÕr. Kendisi 200 sahabiyi gördü÷ünü ve onlardan istifade etti÷ini söylüyor. Kendisinden de çok sayÕda tâbiî ve tebe-i tâbiîn âlimleri istifade etmiúlerdir.291 Ata oldukça ibadete düúkün biri idi. øbn Cüreyc’in “mescid, 20 yÕl Ata’ya yatak oldu” dedi÷i ve bununla onun adeta gece gündüz mescitte ibadetle meúgul oldu÷unu belirtti÷i naklediliyor.292 Muhtemelen bu, Atâ’nÕn eúinin kendisinden önce ölmüú olmasÕ, Ata’nÕn da bunun üzerine geriye kalan ömründe zamanÕnÕn büyük kÕsmÕnÕ mescitte geçirmesi anlamÕnda olmalÕdÕr.293 Resmî herhangi bir görev aldÕ÷Õ sabit de÷ilse de Mekke’de kadÕlÕk yaptÕ÷Õ, bundan dolayÕ devlet tarafÕndan bir maaú ba÷landÕ÷Õ, Kur’an ö÷retti÷i, ders verdi÷i, geçimini de bu úekilde sa÷ladÕ÷Õ tahmin ediliyor.294 Ata 88 yaúÕnda oldu÷u halde 115 yÕlÕnda Mekke’de ölmüútür.295 289 290 291 292 293 294 295 el-Amûdî, el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’t-tefsir, 355. el-Amûdî, el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’t-tefsir, 374. øbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kubrâ, 8: 28; øsmail Cerraho÷lu, “Tefsirde Ata b. Ebî Rabâh ve øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân’Õ”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 22 (1978): 17-19; Abdulvahid Bekir øbrahim Ahmed Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1412/1992), 1: 62-91; Muhammed b. Abdulaziz el-Luheydân, Fikhu Atâ b. Ebî Rebâh fi’l-menâsik mukârene beynehu ve beyne fÕkhÕ’’s-sahâbe ve’t-tâbiîne ve ashâbi’l-mezâhib, (y.y., 1429/2008), 1: 20-30; Abdullah Sacid Öksüz, Atâ b. Ebî Rebâh ve FÕkÕh Tarihindeki Yeri, (Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2012), 10-16. Cerraho÷lu, “Tefsirde Ata b. Ebî Rabâh ve øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân’Õ”, 19; el-Luheydân, Fikhu Atâ b. Ebî Rebâh fi’l-menâsik mukârene beynehu ve beyne fÕkhÕ’’s-sahâbe ve’t-tâbiîne ve ashâbi’lmezâhib, 1: 30-35. Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 64. Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 65-67. øbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kubrâ, 8: 31; øbnu’l-Esîr, el-Kâmil fi’t-Târîh, 4: 215; øbn Hibbân, Meúâhîru Ulemâi’lEmsâr ve A’lâmu Fukahâi’l-Ektâr, 133; øbn Hallikân, Vefeyâtu’l-A’yân, 3: 261; øbn Hacer, Tehzîbu’t-Tehzîb, 7: 199-200; øbnu’l-ømâd el-Akrî, ùezerâtu’z-Zeheb, 2: 69; el-Ednevî, Tabakâtu’-Müfessirin, 14; øsmail elBa÷dâdî, Hediyyetu’l-ârifîn esmâu’l-müellifîn ve âsâru’l-musannifîn, (østanbul: 1951), 1: 664; Hüseyin ezZehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, 1: 113-114; Cerraho÷lu, “Tefsirde Ata b. Ebî Rabâh ve øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân’Õ”, 19; øsmail Cerraho÷lu, “Atâ b. Ebû Rebâh”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1991), 4: 35-36; Cerraho÷lu, Tefsir Tarihi, 128130; el-Luheydân, Fikhu Atâ b. Ebî Rebâh fi’l-menâsik mukârene beynehu ve beyne fÕkhÕ’’s-sahâbe ve’ttâbiîne ve ashâbi’l-mezâhib, 1: 39; Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 117; ÇalÕúkan, Kur’an Yorumunda Mevâlî’nin Yeri (Hicrî ølk øki AsÕr), 64¸ el-Hudayrî, Tefsiru’t-Tâbiîn Ard ve Dirâse Mukârana, 1: 184; el-Luhaydânî, (Mukaddime), FÕkhu Atâ b. Ebî Rabah fi’l-Menâsik Mukârana Beynehu ve Beyne Fikhi’s- 357 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I VeralÕ, takvalÕ, ahlak ve fazilet sahibi bir oldu÷u belirtilen Atâ, aynÕ zamanda hadis, fÕkÕh ve tefsirde önemli bir âlim olarak tebarüz etmiútir. Çok hadis rivayet eden, âlim, güvenilir, fakih, müttaki bir zat idi. Baúta Ebu Hanife olmak üzere dönemin pek çok kiúisi onun fÕkÕh bilgisini ve bu alandaki tecrübesini takdir etmiútir.296 Esasen hocasÕ øbn Abbas’Õn “Ey Mekkeliler, aranÕzda Ata varken, neden gelip etrafÕma toplanÕyor, bana soruyorsunuz?”297 demiú olmasÕ onun ilminin derecesini belirtmesi açÕsÕndan son derece mühimdir.298 Her ne kadar sahiplerinin izniyle cariyelerle cinsel iliúkiye girilebilece÷i gibi bazÕ görüúler ona isnad edilmiúse de bunun iftira oldu÷u, Atâ gibi vera ve takva ehli olan birinin böyle bir úey demesinin imkânsÕz oldu÷u belirtilmiútir.299 Atâ’nÕn fÕkhî görüúleri bir araya getirilerek kitap olarak 2 cilt halinde neúredilmiútir.300 AyrÕca FÕkÕh tarihindeki yeri de araútÕrÕlÕp tez olarak takdim edilmiútir.301 Hadis alanÕnda da önemli bir isim oldu÷u ve muhtelif rivayetlerinin bulundu÷u belirtilmiútir.302 Atâ tefsir alanÕnda da oldukça meúhurdur ve tabiîn halkasÕna dâhil Mekke ekolü müfessirlerinin önemlilerinden biri olarak kabul edilir. Kendisine ait bir tefsirinin oldu÷u söylenmiútir, fakat böyle bir eser günümüze ulaúmamÕútÕr. Ancak Ata’nÕn birçok tefsir rivayeti, muhtelif eserlerde yer almÕútÕr.303 Rivayetleri ço÷unlukla øbn Cüreyc kanalÕyla gelmiútir. Özellikle øbn Abbas’tan nakletti÷i belirtilen Garibu’l-Kur’ân’Õ çok meúhurdur.304 Burada Kur’an’da kullanÕlan bazÕ garip kelimelerin hangi lehçede manasÕnÕn ne oldu÷u belirtiliyor.305 Atâ, (apaçÕk bir Arapçayla) anlamÕna gelen “Ϧϴ ˴ ϥΎ ˴ Ϡ˶ ˶Α” úeklindeki ùuara suresi 195. Ayet ˳ δ ˳ Βٙ ϣ˵ ˳ ϲ ˷ ˶Αή˴ ϋ ie benzeri ifadelerin (ζϳήϗ ϥΎδϠΑ) yani “Kureyú lehçesi” manasÕnda geldi÷ini söylemiútir.306 Yine onun belirtti÷ine göre “ ˴ϥϮϤ˵ ˴Ϡό˸ ϳ˴ ϻ˴ Ϧ˸ Ϝ˶ ϟԻ ϭ˴ ˯˵ Ύٓ Ϭ˴ ˴ϔδ ͊ ϟ΍ Ϣ˵ ϫ˵ Ϣ˸ Ϭ˵ ͉ϧ˶΍ ϻٓ ˴ ˴ ΍ ˯˵ Ύٓ Ϭ˴ ˴ϔδ ͊ ϟ΍ ˴Ϧϣ˴ ΍Ի Ύٓ Ϥ˴ ϛ˴ ˵Ϧϣ˶ ˸Ά˵ϧ˴΍ ΍Ϯٓ ˵ϟΎϗ˴ ” ayetindeki Bakara ٓ suresi 13. Ayet ile benzeri yerlerde geçen (˯˵ ΎϬ˴ ˴ϔδ ͊ ϟ΍) yani sefihler kelimesi, Kinane dilinde “cahil” manasÕndadÕr.307 Bunun dÕúÕnda Atâ’nÕn tefsir rivayetleri, Abdulvahid Bekir øbrahim Ahmed Abid tarafÕndan Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr adÕyla bir araya getirilerek yüksek lisans tezi olarak 2 cilt halinde takdim edilmiútir.308 Ahmed el-Umrânî de, Mevsûatu Medreseti Mekke fi’t-Tefsîr 296 297 298 299 300 301 302 303 304 305 306 307 308 Sahabe ve’t-Tâbiîne ve Ashâbi’l-Mezâhib, 1: 21; Abid, Atâ b. Ebî Rabâh ve Cuhûduhu fi’t-Tefsir, (Yüksek Lisans Tezi), Câmiatu Ummi’l-Kura, 1412/1992, 1: 41, 62-63. øbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kubrâ, 8: 29-30; Cerraho÷lu, “Tefsirde Ata b. Ebî Rabâh ve øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân’Õ”, 19-21; el-Luheydân, Fikhu Atâ b. Ebî Rebâh fi’l-menâsik mukârene beynehu ve beyne fÕkhÕ’’s-sahâbe ve’t-tâbiîne ve ashâbi’l-mezâhib, 1: 36-38; Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’ttefsîr, 1: 74-80. Cerraho÷lu, “Tefsirde Ata b. Ebî Rabâh ve øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân’Õ”, 19; Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 92. Bk. el-Luheydân, Fikhu Atâ b. Ebî Rebâh fi’l-menâsik mukârene beynehu ve beyne fÕkhÕ’’s-sahâbe ve’t-tâbiîne ve ashâbi’l-mezâhib, 1: 42-43; Öksüz, Atâ b. Ebî Rebâh ve FÕkÕh Tarihindeki Yeri, 25-62; Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 92-97. Bk. Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 98-108. Bk. el-Luheydân, Fikhu Atâ b. Ebî Rebâh fi’l-menâsik mukârene beynehu ve beyne fÕkhÕ’’s-sahâbe ve’t-tâbiîne ve ashâbi’l-mezâhib, 1: 52-830. Bk. Öksüz, Atâ b. Ebî Rebâh ve FÕkÕh Tarihindeki Yeri, 75-93. AyrÕca bk. Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 113-116. Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 110-113. Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 119-125. Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 122. Bk. Cerraho÷lu, “Tefsirde Ata b. Ebî Rabâh ve øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân’Õ”, 21-104; Selahattin Fettaho÷lu, “Atâ b. Ebî Rebâh’Õn øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân”, UluslararasÕ Sosyal AraútÕrmalar Dergisi 14/76 (2021): 903-933. Cerraho÷lu, “Tefsirde Ata b. Ebî Rabâh ve øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân’Õ”, 25-26; Fettaho÷lu, “Atâ b. Ebî Rebâh’Õn øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân”, 910. Cerraho÷lu, “Tefsirde Ata b. Ebî Rabâh ve øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân’Õ”, 27; Fettaho÷lu, “Atâ b. Ebî Rebâh’Õn øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân”, 910. Bk. Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 118-550. 358 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I projesi kapsamÕnda 7. Kitap olarak økrime’nin tefsiriyle birlikte Atâ b. Ebî Rebâh’Õn tefsir rivayetlerini bir araya getirerek neúretmiútir.309 Atâ, ([Ey Müminler! ] KarÕlarÕnÕz sizin nesil kayna÷ÕnÕzdÕr. Öyleyse karÕlarÕnÕzla [meúru yoldan] diledi÷iniz úekilde iliúkiye girebilirsiniz. Bu iliúkide kendiniz için [haramdan sakÕnmak, hayÕrlÕ evlat istemek gibi] güzel amaçlar gözetin; Allah'Õn emirlerine itaatsizlikten sakÕnÕn. [UnutmayÕn ki] sonunda hesap vermek üzere O'nun huzuruna çÕkacaksÕnÕz. [Ey Peygamber!) ˲ ή˸ Σ˴ Ϣ˸ ϛ˵ ΅˵ ٗ Ύٓ δ Müminleri cennetle müjdele) anlamÕna gelen “ ΍Ϯ˵Ϙ͉Η΍ϭ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ δ˶ ˵ϔϧ˸ ˴ϻ˶ ΍Ϯϣ˵ ˷Ϊ˶ ˴ϗϭ˴ Ϣ˸ ˵ Θ˸Όη˶ ϰൖϧ˴΍ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ Λή˸ Σ˴ ΍Ϯ˵Η˸Ύ˴ϓ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ϟ Ι ˴ ˶ϧ ˸ ˵ ˴ ˵ ˵ ˵ ˸ ˴ ˴ ͉ ˴ ˴ ˷ ˴Ϧϴ ٙϨϣ˶ ˸ΆϤ˵ ϟ΍ ή˶˶ θ˴Αϭ˴ ˵ϩϮϗϼϣ˵ Ϣ˸ Ϝϧ΍ ΍Ϯٓ Ϥ˵ Ϡϋ˸ ΍ϭ˴ ˴ဃ ൖ ” úeklindeki Bakara suresi 223. Ayetinde geçen “Ϣ˸ Ϝδ˶ ϔϧϻ˶ ΍Ϯϣ˵ ˷Ϊ˶ ϗϭ” ˴ yani (bu iliúkide kendiniz için [haramdan sakÕnmak, hayÕrlÕ evlat istemek gibi] güzel amaçlar gözetin) anlamÕndaki kÕsmÕ, yani (besmele çekin) diyerek açÕklamÕútÕr.310 ˵ ό˶ ˴ϓ Ϧ˵͉ ϫ ˴ίϮθ ˵ ˵ϧ ˴ϥϮ˵ϓΎ˴Ψ˴Η ϲ ٙΘൖϟ΍ϭ) Müfessir (Ϧ˵͉ ϫϮ˵Αή˸˶ ο΍ϭ˴ ˶ϊΟΎ ˴ Ϥ˴ ϟ΍˸ ϲ˶ϓ Ϧ˵͉ ϫϭή˵ Π˵ ϫ˸ ΍ϭ˴ Ϧ˵͉ ϫϮψ ˶ π ˴ úeklindeki Nisa suresi 34. Ayette geçen dövmek hakkÕnda úunlarÕ söylemiútir: OnlarÕ yara-bere bÕrakmayacak úekilde dövün.311 Ondan bu konuda úöyle bir rivayet de gelmiútir: Erkek eúine bir takÕm hususlarÕ emretti÷i veya nehyetti÷i zaman, karÕsÕ bu konuda ona itaat etmezse, erkek eúini dövmez, ancak kÕzar.312 Buna bakarak onun dövmekten yana de÷ilmiú gibi göründü÷ü söylenmiútir.313 Dövülecekse de mendil veya misvak gibi incitmeyecek bir takÕm nesnelerle dövülmesinden bahsedilmektedir.314 Bir kiúi kendisine abdestte mazmaza (a÷za su verip çalkalamak) yapmayan bir kiúinin abdestinin hükmünü sorunca o ( ϖ ͉ ϟ΍ ϰ˴ϟ˶΍ Ϣ˸ ˵ ΘϤ˸ ˵ϗ ΍˴Ϋ˶΍ ΍Ϯٓ ˵Ϩϣ˴ ΍Ի ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ ΎϬ˴ ͊ϳ˴΍ Ύٓ ˴ϳ ˶ ˶ϓ΍ή˴ Ϥ˴ ϟ΍˸ ϰ˴ϟ˶΍ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ϳΪ˶ ϳ˸ ˴ ΍ϭ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ ϫ˴ ϮΟ˵ ϭ˵ ΍Ϯ˵Ϡδ˶ Ϗ˸ Ύ˴ϓ ˶ΓϮϠԻ μ ٖ ˸ Ϧ˸˶ ϴ˴Βό˸ Ϝ˴ ϟ΍ ϰ˴ϟ˶΍ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴ϠΟ˵ έ˸ ˴΍ϭ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ γ˶ ΅˵ ή˵ Α˶ ΍ϮΤ˵ δ ˴ ϣ˸ ΍ϭ) ˴ úeklindeki Maide suresi 6. Ayetini kast ederek ( ΏΎΘϜϟ΍ ϲϓ Ϣδϳ Ϣϟ Ύϣ Ϫ΋ΰΠϳ) demiú ve “Kur’an’da zikredilmeyen bir úeyi terk etmek, abdeste zarar vermez, bunda bir beis yoktur, abdesti geçerlidir” demiútir.315 ˴ ϗ˸ Ύ˴ϓ ˵Δ˴ϗέΎ͉ “HÕrsÕzlÕk yapanlarÕn ellerini kesin” anlamÕna gelen ( Ύ˴Βδ ˴ ϛ˴ ΎϤ˴ ˶Α ˯˱ ΍ٓ ˴ΰΟ˴ ΎϤ˴ Ϭ˵ ˴ϳΪ˶ ϳ˸ ˴ ΍ ΍Ϯٓ ˵ότ ˶ δϟ΍ϭ˴ ϕ˵ έΎ͉ ˶ δϟ΍ϭ˴ ˱ ˲ ΰٙ ϋ ဃ ϣ ϻΎ˴ Ϝ ϧ ˴ ) úeklindeki Maide suresi 38. Ayet hakkÕnda Atâ úöyle diyor: “10 Ϣ˲ ϴϜٙ Σ˴ ΰϳ ဃ ϭ ˴Ϧ ˶ ˴ ˵ൖ ˴ ˶ൖ 316 dirhemin altÕndaki hÕrsÕzlÕklarda el kesilmez.” Müfessir “onlar ki eúleri ve cariyeleriyle cinsel duygularÕnÕ tatmin eder, bunun dÕúÕna bir yola baúvurmaktan sakÕnÕr, namusunu muhafaza eder. Kim böyle yapmaz da haram olan yollara ˵ ˶ϓΎΣ˴ Ϣ˸ Ϭ˶ Οϭ baúvurursa úüphesiz ki haddi aúmÕú olur” anlamÕna gelen ( ϰٓ ϠԻ ϋ ˴ ϻ˶͉ ΍ ͼ5ͽ ˴ϥϮψ ˶ ή˵ ˵ϔϟ˶ Ϣ˸ ϫ˵ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ϭ˴ ٓԻ ˵ ٓ Ի ˸ ˸ Ϝ˴Ϡϣ˴ Ύϣ˴ ϭ˸ ˴ ΍ Ϣ˸ Ϭ˶ Ο΍ ٙ ˵Ϡϣ˴ ή˸˵ ϴϏ ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ͉ϧΎ˶ ˴ϓ Ϣ˸ Ϭ˵ ˵ϧΎϤ˴ ϳ˸ ˴ ΍ Ζ˴ ˴ϥϭ˵ΩΎό˴ ϟ΍ Ϣ˵ ϫ˵ ˴Ϛ˶Όϟϭٗ Ύ˴ϓ ˴Ϛ˶ϟΫ ˯˴ ΍έ˴ ϭ˴ ϰϐ˴Ի ΘΑ˸ ΍ Ϧ˶ Ϥ˴ ˴ϓ ͼ6ͽ ˴ϦϴϣϮ ˶ ϭ˴ ί˸ ˴ ΍) úeklindeki Müminun suresi 5-7. Ayetlere binâen istimnanÕn (kendi kendini tatmin yoluna gitmenin) mekruh oldu÷unu söylemiútir.317 Ata’ya göre, (Çünkü onlar ibadete layÕk yegâne ilah/tarÕn olarak Allah'a inanÕp ihlas ve samimiyetle O'na yönelirler) anlamÕna gelen “ ˴ϥϮ˵όη˶ Ύ˴Χ Ϣ˸ Ϭ˶ ˶Ηϼ˴ λ ˴ ϲ ٙϓ Ϣ˸ ϫ˵ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ˴΍” úeklindeki Müminûn suresi 2. Ayetinde geçen “ ˴ϥϮ˵όη˶ Ύ˴Χ”, yani “huúu içindedirler” kÕsmÕ “kiúinin namazdayken bedeninin herhangi bir úeyle meúgul olmamasÕ, bir úeyle u÷raúmamasÕ” úeklinde açÕklamÕútÕr. O bu durumu úöyle izah etmiútir: “Namaz kÕlarken sa÷Õnda solunda ne olup bitiyor, kim geliyor, kim geçiyor bunlarÕ fark etmeyen kiúi, huúu içinde olan kiúi demektir.”318 309 310 311 312 313 314 315 316 317 318 Bk. Tefsîru Atâ b. Ebî Rebâh, núr. Ahmed el-Umrânî, (el-Kâhire: Dâru’s-selâm, 1432/2011), 379-643. Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 141-143. Abid, Atâ b. Ebî Rabâh ve Cuhûduhu fi’t-Tefsir, 2: 433. Abid, Atâ b. Ebî Rabâh ve Cuhûduhu fi’t-Tefsir, 2: 433. Abid, Atâ b. Ebî Rabâh ve Cuhûduhu fi’t-Tefsir, 2: 435. Abid, Atâ b. Ebî Rabâh ve Cuhûduhu fi’t-Tefsir, 2: 436. el-Hudayrî, Tefsiru’t-Tâbiîn Ard ve Dirâse Mukârana, 1: 187. Abid, Atâ b. Ebî Rabâh ve Cuhûduhu fi’t-Tefsir, 2: 439. Abid, Atâ b. Ebî Rabâh ve Cuhûduhu fi’t-Tefsir, 2: 458-459. Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 145-148. 359 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Atâ b. Ebî Rebâh ([Ey Peygamber!] Bunlar daha önce bilmedi÷in ama úimdi sana gönderdi÷imiz vahiyle bilgi sahibi oldu÷un gerçeklerdir. Nitekim Meryem'in bakÕm ve himayesini kimin üstlenece÷i hususunda [mabetteki din adamlarÕ] kura çektikleri ve aralarÕnda tartÕútÕklarÕ zaman sen onlarÕn yanÕnda de÷ildin ) anlamÕna gelen “ Ύϣ˴ ϭ˴ ˴Ϛ˸ϴ˴ϟ˶΍ Ϫ˶ ϴΣϮ ٙ ˵ϧ ΐ ˶ ϴ˸ ˴ϐϟ΍˸ ˯˶ Ύٓ Β˴ ϧ˸ ˴ ΍ Ϧ˸ ϣ˶ ˴Ϛ˶ϟΫԻ ˸ ˸ ˸ ˸ ˴ ˸ ˴ ˴ϥϮϤ˵ μ˴ ˶ ΘΨ˸ ˴ϳ Ϋ˶΍ Ϣ˸ Ϭ˶ ϳ˸ ˴Ϊϟ ˴ΖϨ˸ ϛ˵ Ύϣ˴ ϭ˴ Ϣ˴ ˴ϳή˸ ϣ˴ Ϟ˵ ˵ϔϜ˴ϳ Ϣ˸ Ϭ˵ ͊ϳ˴΍ Ϣ˸ Ϭ˵ ϣ˴ ϼ˴ ϗ˴΍ ˴ϥϮ˵ϘϠ˵ϳ Ϋ˶΍ Ϣ˸ Ϭ˶ ϳ˸ ˴Ϊϟ ˴ΖϨ˸ ϛ˵ ” úeklindeki Al-i ømran suresi 44. Ayetinde geçen (Ϣ˸ Ϭ˵ ϣ˴ ϼ˴ ϗ˸ ˴ ΍) kelimesini “kura çekmek için kullanÕlan fal oklarÕ” diye yorumlamÕútÕr.319 Yine Atâ, (Onlar, gerçek ibadetten bihaberdir) anlamÕna gelen “ ˴ϥϮϫ˵ Ύγ ˴ Ϣ˸ ϫ˵ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ˴΍” ˴ Ϣ˸ Ϭ˶ ˶Ηϼ˴ λ ˴ Ϧ˸ ϋ úeklindeki Mâûn suresi 5. ayette geçen “ ˴ϥϮϫ˵ Ύγ ˴ ” kelimesini, namazda yanÕlmak, (Onlar ki [Mekke'ye gelen onca misafiri gösteriú için a÷Õrlar]; ama fakir konu komúuya kap-kacak gibi bir úeyi ödünç bile vermezler) anlamÕna gelen “ ˴ϥϮ˵ϋΎϤ˴ ϟ΍˸ ˴ϥϮ˵ό˴ϨϤ˸ ˴ϳϭ˴ ” úeklindeki 7. Ayette geçen ˸ kelimesini de zekât olarak anlamlandÕrmÕútÕr.320 “ ˴ϥϮ˵ϋΎϤ˴ ϟ΍” Atâ (MalÕ da kazandÕ÷Õ serveti de ona hiçbir fayda sa÷lamayacak) anlamÕna gelen “ ϰϨԻ Ϗ˸ ˴΍ Ύٓ ϣ˴ ΐ ˴ ” úeklindeki Mesed suresi 2. Ayetinde geçen “ΐ ˴ δ ˴ δ ˴ ϛ˴ Ύϣ˴ ϭ˴ ˵Ϫ˵ϟΎϣ˴ ˵ϪϨ˸ ϋ ˴ ϛ˴ Ύϣ˴ ϭ” ˴ yani kazandÕ÷Õ úeyler kÕsmÕnÕ, (ϪΒδϛ ϩΪϟϭ) yani “çocu÷u elde etti÷idir” diyerek evlat olarak tefsir etmiútir.321 2.1.13. Katâde b. Diâme (v. 117/736) ve Tefsiri Katâde tâbiûn halkasÕnÕn önemli müfessirlerinden diridir. 60 veya 61 (680) yÕlÕnda do÷du÷u söyleniyor. Bedevi oldu÷u, amâ olarak do÷du÷u, daha sonra ailesiyle birlikte yaúadÕklarÕ çöl ortamÕndan ayrÕlarak Basra’ya gelip yerleúti÷i naklediliyor. Basra’da 10 yÕlÕ aúkÕn uzun bir süre Hasan-Õ Basrî’den tefsir, kÕraat, hadis gibi ilimler aldÕ. Künyesinin Ebu’l-Hattab oldu÷u belirtilen Katâde, sahabilerden Ense b. Mâlik, tâbiîlerden ise Hasan-Õ Basî’den baúka øbn Sîrîn, Said b. el-Müseyyeb, økrime, Atâ b. Ebî Rebâh gibi önemli zevattan da istifade etmiútir. 117 veya 118/735 yÕlÕnda 55 yaúÕ civarÕndayken VasÕt’ta yakalandÕ÷Õ veba salgÕnÕ sebebiyle hayatÕnÕ kaybetmiútir.322 Katâde’nin halis muhlis Arap oldu÷u belirtilmiú ve Adnan’a kadar nesebi sayÕlmÕútÕr.323 Sünni oldu÷u belirtilen324 Katâde di÷er birçok amâ insanda görüldü÷ü üzere keskin bir zekâ ve kuvvetli bir hafÕzaya sahip idi.325 Duydu÷u úeyleri adeta beynine kazÕyor, bir daha 319 320 321 322 323 324 325 Abid, Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr, 1: 171. Tefsîru Atâ b. Ebî Rebâh, 632. Tefsîru Atâ b. Ebî Rebâh, 633. Ebu’l-Fidâ øsmail øbn Kesîr el-Kureúî, el-Bidâye ve’n-Nihâye, thk. Abdullah b. Abdulmuhsin et-Türkî, (MÕsÕr: Dâru Hecer, 1424/2003), 13: 76-77; øbnu’l-ømâd el-Akrî, ùezerâtu’z-Zeheb, 2: 80-81; ùemsuddin Ebu Abdillah Muhammed b. Ahmed øbn Kaymaz ez-Zehebî, Tezkiretu’l-Huffâz, (Beyrût: Dâru’l-Kutubi’l-ølmiyye, 1419/1998, 1: 92; ùemsuddin ez-Zehebî, Mîzânu’l-ø’tidâl fî Nakdi’r-Ricâl, 3: 385; Hüseyin ez-Zehebî, etTefsîr ve’l-müfessirûn, 1: 125-127; Azizurrahman Abdulahad, el-ømam Katâde b. Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyâtuhu fi’t-tefsîr min evveli sûreti’l-øsrâ ilâ nihâyeti sureti FâtÕr min hilâli kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr ve kutubi’s-sünneh es-sitteh cem’ ve dirâse ve tahrîc, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1413/1992), 1: 23-39; Muhammed Hâlid Abdulhâdî, el-ømâm Katâde b. Diâme es-Sedûsî ekvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr min evveli sûreti Yâsîn ilâ nihâyeti’l-Mushaf min hilâli kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr elmatbûa ve kutubi’s-sünneh es-sitteh, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1414), 1: 2-48; Abdulhamit BirÕúÕk, “Katâde b. Diâme”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ, 2002), 25: 22; Muhammed ùetîvî el-Hubeyúî, Kirâetu Katâde b. Diâme es-Sedûsî dirâse sarfiyye ve nahviyye, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1425-1426), 1-7; Ahmed Züheyr ùurrâb, ùuyûhu Katâde b. Diâme es-Sedûsî el-mutekellem fî semâihi minhum dirâse tatbîkiyye, (Yüksek Lisans Tezi, el-Câmiatu’løslâmiyye Gazze, 1432/2011), 12-41. Bk. Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 23; el-Hubeyúî, Kirâetu Katâde b. Diâme es-Sedûsî dirâse sarfiyye ve nahviyye, 1. Babaî, Tefsir Ekolleri, 284-288. el-Hubeyúî, Kirâetu Katâde b. Diâme es-Sedûsî dirâse sarfiyye ve nahviyye, 3-6; Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 22-30; ùurrâb, ùuyûhu Katâde b. Diâme es-Sedûsî el-mutekellem fî semâihi minhum dirâse tatbîkiyye, 14-17. 360 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I unutmuyordu. Said b. el-Müseyyeb’in yanÕnda sekiz gün kaldÕ÷Õ, bu süre zarfÕnda ondan ilim adÕna ne varsa aldÕ÷Õ, Said’in, “artÕk baúkasÕna git, zira bende ne varsa alÕp ezberledin” dedi÷i naklediliyor.326 “Mu’tezile” kelimesini ilk olarak Katâde’nin kullandÕ÷Õ ileri sürülmektedir. Buna göre bir gün Katâde mescide girer, o arada Amr b. Ubeyd ve beraberinde bir gurup, Hasan-Õ Basrî’nin ders halkasÕndan ayrÕlmÕú ve yeni bir ders halkasÕ oluúturmuúlar, yüksek sesle ders yapÕyorlardÕ. Katâde, amâ oldu÷u için, Hasan’Õn ders halkasÕ zannederek onlara yöneldi. YanlarÕna varÕp onlarÕn Hasan’Õn halkasÕndan olmadÕklarÕnÕ anlayÕnca, “bunlar mu’teziledir” (yani Hasan’Õn ders halkasÕndan ayrÕlmÕú bir guruptur) diyerek yanlarÕndan kalktÕ ve Hasan’Õn halkasÕna dâhil oldu. O günden itibaren bunlara “Mu’tezile” dendi.327 Baúta tefsir, hadis, kÕraat, Arap dili olmak üzere dönemindeki muhtelif ilimlerde mütehassÕs olan328 Katâde, dönemindeki siyasi çekiúmelerden ve mezhep kavgalarÕndan uzak durmaya çalÕúmakla beraber, úer davranÕúlarÕ kaderin dÕúÕnda tutarak kader konusunda Ehl-i Sünnet’e ters düúmüútür. Daha sonra bu düúüncesinden rücu etti÷i naklediliyorsa da bu kesin de÷ildir.329 Hadis ilminde “sika ravi”, “hâfÕz” olarak de÷erlendirilmiútir. Özellikle Enes b. Mâlik’ten çok rivayet nakletmiútir. Rivayetleri Kütütb-i sitte içinde yer almÕútÕr.330 Müellif, fÕkÕh alanÕnda da çok meúhurdur ve bilhassa Basra fÕkÕh ekolüne mensuptur.331 Ensab, lügat gibi ilimlerde de mâhir olan332 Katâde’nin kÕraatleri de bir araya getirilerek tez olarak sunulmuútur.333 Kendisinden sonra gelen müfessirlerin itimadÕnÕ kazanmÕú olan Katâde’nin pek çok rivayeti tefsir kitaplarÕnda yer almÕútÕr.334 Bilhassa øbn Cerir et-Taberî’nin tefsirinde bunlara daha fazla rastlamak mümkündür. Bu tefsirde Katâde’ye ait 5000 civarÕnda rivayetin bulundu÷u söylenmiútir. Kendisi sahabiler de dâhil pek çok kiúiden tefsir rivayetleri nakletmiútir.335 Kur’an’da hakkÕnda bilgi sahibi olmadÕ÷Õm hiçbir ayet yoktur dedi÷i belirtiliyor ki bu da onun tefsir ilmindeki vukufiyetini gösterir.336 Kur’an’Õ tefsir ederken, yine Kur’an’Õ kullandÕ÷Õ gibi, hadisleri, sahabe kavlini, esbab-i nüzulü, Arap dilini, beyan ve bedi ilmini, Cahiliyye dönemi Arap tarihini, ArabÕn örf ve kültürünü, israiliyatÕ ve di÷er bazÕ ilimleri kullandÕ÷Õ da 326 327 328 329 330 331 332 333 334 335 336 BirÕúÕk, “Katâde b. Diâme”, 25: 22. Abdulhâdi, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 28. Bk. Abdulhâdi, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 50, 61-71; ùurrâb, ùuyûhu Katâde b. Diâme es-Sedûsî el-mutekellem fî semâihi minhum dirâse tatbîkiyye, 17-27. BirÕúÕk, “Katâde b. Diâme”, 25: 22; Mustafa Öztürk, “Kaderi Olmakla øtham Edilen Hadis Ravileri”, Hitit Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 12/23 (2013): 98-99; Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 30-34; Yusuf b. Muhammed ed-Dekâlî, Tefsîru Katâde b. Diâme esSedûsî min sûreti’l-Fâtiha ilâ âhiri sûreti’l-Kehf, (y.y., ts.), 7-11; Abdulhâdi, el-ømam Katâde bi Diâme esSedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 28-48; ùurrâb, ùuyûhu Katâde b. Diâme es-Sedûsî elmutekellem fî semâihi minhum dirâse tatbîkiyye, 35-40. BirÕúÕk, “Katâde b. Diâme”, 25: 22; Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 43-51; Abdulhâdi, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 51-52; ùurrâb, ùuyûhu Katâde b. Diâme es-Sedûsî el-mutekellem fî semâihi minhum dirâse tatbîkiyye, 20-35. Bk. Murtaza Köse, “Tâbiûn FukahasÕndan BasralÕ Fakih Katâde b. Diâme (v. 117/735) ve BazÕ FÕkhî Görüúleri”, øslam Hukuku AraútÕrmalarÕ Dergisi 14 (2009): 219-232; BirÕúÕk, “Katâde b. Diâme”, 25: 22-23; Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 41-42; Abdulhâdi, elømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 52-54; ùurrâb, ùuyûhu Katâde b. Diâme es-Sedûsî el-mutekellem fî semâihi minhum dirâse tatbîkiyye, 24-25. Abdulhâdi, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 54-57. Bk. el-Hubeyúî, Kirâetu Katâde b. Diâme es-Sedûsî dirâse sarfiyye ve nahviyye, 4-401. Abdulhâdi, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 57-61, 83-88. Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 91 BirÕúÕk, “Katâde b. Diâme”, 25: 22; Abdulhâdi, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 50-51; ùurrâb, ùuyûhu Katâde b. Diâme es-Sedûsî el-mutekellem fî semâihi minhum dirâse tatbîkiyye, 17-20. 361 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I kaydediliyor.337 Katade’ye en-Nâsih ve’l-Mensûh fî Kitâbillâh, Kitâbu’l-menâsik, et-Tefsîr ve Avâúiru’l-Kur’ân adÕnda dört kitap isnad edilmiútir.338 Katade’nin bir tefsirinin oldu÷u kaydediliyorsa da böyle bir eser günümüze ulaúmamÕútÕr. Katade, nâsih-mensûh konusunda kitap yazanlarÕn ilki kabul edilir ve bu eseri günümüzde mevcuttur.339 Katade’nin tefsir rivayetleri bir araya getirilip tez olarak sunuldu÷u gibi ayrÕca kitap olarak da neúredilmiútir. Fahri Gökcan da 1977 yÕlÕnda Erzurum Atatürk Üniversitesi øslami ølimler Fakültesinde Katade b. Diâme ve Tefsiri adÕyla bir doçentlik tezi hazÕrlamÕútÕr.340 Ömer Yusuf Kemal de 1401 yÕlÕnda Katâde b. Diâme es-Sedûsî ve tefsîruhu adÕyla Kur’an’Õn baúÕndan Nahl suresinin sonuna kadar kÕsÕmlarÕ iúleyen bir tez hazÕrlamÕú ve 1401 yÕlÕnda Medine’deki øslam Üniversitesinde sunmuútur. Azizu’r-Rahman Abdulahad, øsra suresinin baúÕndan FatÕr suresinin sonuna kadar,341 Muhammed Halid Abdulhadi de, Yasin suresinin baúÕndan Kur’an’Õn sonuna kadarki342 kÕsÕmlarÕ tez olarak derleyip, tahkik edip sunmuúlardÕr. AyrÕca Yusuf b. Muhammed ed-Dekâlî de Katade’nin tefsirini cem’ etmiú ve Fatiha’dan Kehf suresinin sonuna kadarki kÕsÕmlarÕ neúretmiútir.343 Katâde’nin tefsiri daha sonraki eserlerde bolca yer almÕútÕr. Ama ona en çok itimnad edip tefsirinde onun rivayetlerine en çok yer veren kiúi Abdurrezzak b. Hemmâm’dÕr. Neredeyse bu tefsirin tamamÕ Katade’nin rivayetlerine dayanmaktadÕr.344 Katâde de di÷er tâbiî müfessirler gibi tefsirinde Kur’an’Õ di÷er Kur’an ayetlerinden yararlanarak, hadis ve sünnetten istifade ederek, sahabe kavlini kullanarak, esbab-i nüzul ve isrâilî rivayetleri kullanarak, bazÕ ayetlerin nesh edildi÷ini varsayarak tefsir etti÷i345 gibi va’z ve nasihat yolunu benimseyerek ayetleri tefsir etti÷i de olmuútur.346 O aynÕ zamanda siret ve tarihi de tefsirde önemli bir esas olarak almÕú ve bunlardan yararlanmÕútÕr.347 KÕraat ve lügat konularÕnda da mütehassÕs olan Katâde, buna göre de tefsir yapmÕútÕr.348 Katâde, (Sonra gö÷e yönelip onu yedi kat olarak düzenledi) manasÕna gelen “ ϊ˴ Β˸ γ ˴ Ϧ͉ Ϭ˵ ϳϮൖ δ ˴ ϓ˴ ˳ ΍Ϯ˴ ԻϤγ Ε ˴ ” úeklindeki Bakara suresi 29. Ayeti tefsir ederken, bu katlarÕn birbiri üstünde oldu÷unu, her bir kat ile di÷eri arasÕnda 500 yÕl sürecek kadar çok uzun mesafe oldu÷unu söylemiútir.349 Katâde’nin ([Ey Peygamber!) Hani rabbin meleklere, "Ben yeryüzünde akÕl ve irade sahibi bir varlÕ÷a [halife/kalfa] sorumluluk yükleyece÷im." buyurdu. Melekler, " [Hayret!) Orada fesat çÕkaracak, kan dökecek bir varlÕ÷a mÕ sorumluluk yükleyeceksin?! Oysa biz seni sürekli övüp 337 338 339 340 341 342 343 344 345 346 347 348 349 Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 69-97, 108-168; BirÕúÕk, “Katâde b. Diâme”, 25: 22. Bk. Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 52; BirÕúÕk, “Katâde b. Diâme”, 25: 22-23; Abdulhâdi, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’ttefsîr, 1: 71-72. Bk. Katâde b. Diâme es-Sedûsî, Kitâbu’n-nâsih ve’l-mensûh fî Kitâbillâhi Teâlâ, thk. Hâtim Sâlih ed-Dâmin, (Beyrût: Müessestur’-risâle, 1406/1985), 31-54. BirÕúÕk, “Katâde b. Diâme”, 25: 22. Azîzurrahmân Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr min evveli sûreti’l-øsrâ ilâ nihâyeti sureti FâtÕr min hilâli kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr el-matbûa ve kutubi’s-sünneh es-sitte cem’ ve dirâse ve tahrîc, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1413), 2 cilt. Muhammed Halid Abdulhâdi, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr min evveli sureti Yâsîn ilâ nihâyeti’l-Mushaf min hilâli kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr el-matbûa ve kutubi’s-sünneh essitte cem’ ve dirâse, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1414), 2 cilt. Yusuf b. Muhammed ed-Dekâlî, Tefsîru Katâde b. Diâme es-Sedûsî min sûreti’l-Fâtiha ilâ âhiri sûreti’l-Kehf, (y.y., ts.). Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 53. Bk. Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 69-84. Bk. Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 85-87. Bk. Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 88-90. Bk. Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 91-97. ed-Dekâlî, Tefsîru Katâde b. Diâme es-Sedûsî min sûreti’l-Fâtiha ilâ âhiri sûreti’l-Kehf, 31. 362 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I yüceltiyoruz. [Hâl böyleyken biz görev ve sorumluluk üstlenmeye daha layÕk de÷il miyiz?!)" dediler. Bunun üzerine Allah, "HayÕr! Ben sizin bilmedi÷iniz nice úeyler biliyorum." buyurdu) ٓ manasÕna gelen “ ˵Ϧ ˸Τ˴ϧϭ˴ ˯˴ Ύٓ ϣ˴ ˷Ϊ˶ ϟ΍ ˵Ϛϔ˶ δ˸ ˴ϳϭ˴ ΎϬ˴ ϴ ٙϓ ˵Ϊδ˶ ϔ˸ ˵ϳ Ϧ˸ ϣ˴ ΎϬ˴ ϴ ٙϓ Ϟ˵ ˴ό ˸Π˴Η˴΍ ΍Ϯٓ ˵ϟΎ˴ϗ ˱Δ˴ϔϴ ٙϠ˴Χ ν ˶ έ˸ ˴ϻ΍˸ ϲ˶ϓ Ϟ˲ ϋ˶ ΎΟ˴ ϲ˷ ٙϧ˶΍ Δ˶ Ϝ˴ ˶ΌϠԻ Ϥ˴ Ϡ˸ ϟ˶ ˴Ϛ͊Αέ˴ ϝ˴ Ύ˴ϗ Ϋ˸ ˶΍ϭ˴ ˴ϥϮϤ˵ ˴Ϡό˸ ˴ Η ϻ˴ Ύϣ˴ Ϣ˵ ˴Ϡϋ˸ ˴΍ ϲٓ ˷ϧٙ ˶΍ ϝ˴ Ύ˴ϗ ˴Ϛ˴ϟ α˶ ˵ ˷Ϊ˴Ϙ˵ϧϭ˴ ˴ϙ˶ΪϤ˸ Τ˴ Α˶ ΢˵ ˷Β˶ δ ˴ ˵ϧ” úeklindeki Bakara suresi 30. Ayette geçen durumla ilgili olarak øbn Abbas’tan nakille úöyle dedi÷i nakledilmiútir: Allah Âdem’i yaratÕp ona sorumluluk vermeye baúlayÕnca melekler úöyle dediler: Allah, asla kendisi katÕnda bizden daha de÷erli ve daha bilgili bir varlÕ÷Õ yaratÕp, onu bizden üstün tutmaz” dediler. Bunun üzerine Âdem’le imtihan edildiler.”350 Katâde’ye göre Allah (Allah Âdem’e tüm isimleri ö÷retti) anlamÕna gelen “ΎϬ˴ ͉Ϡϛ˵ ˯˴ Ύٓ Ϥ˴ γ˸ ˴ϻ΍˸ ϡ˴ ˴Ω΍Ի Ϣ˴ ͉Ϡϋ ˴ ϭ” ˴ úeklindeki Bakara suresi 31. Ayeti kapsamÕnda úöyle demiútir: “Allah bu denizdir, bu da÷dÕr diyerek her úeyin ismini Âdem’e ö÷retti…”351 Müfessir Katâde ( ˴ΕϭέΎ ˵ ϣ˴ ϭ˴ ˴ΕϭέΎ˴ ˵ ϫ Ϟ˴ ˶ΑΎ˴Β˶Α Ϧ˸˶ ϴϜ˴ ˴ϠϤ˴ ϟ΍˸ ϰ˴Ϡϋ ˴ ϝ˴ ΰ˶ ϧ˸ ˵ ΍ Ύٓ ϣ˴ ϭ) ˴ úeklindeki Bakara suresi 102. Ayette geçen Hârût ve Mârût’un insanlarÕn yaptÕklarÕ hatalardan dolayÕ onlarÕ eleútiren birer melek oldu÷unu, Allah tarafÕndan sÕnanmak için dünyaya indirildiklerini ve burada yaptÕklarÕ suçlarÕ, müptela olduklarÕ fitneleri, sonra da nasÕl cezalandÕrÕldÕklarÕnÕ uzun uzun anlatÕyor.352 Yine o, (. [Ey Müminler!] Namazlara, özellikle orta namaza devam edin ve namazlarÕnÕzÕ Ի γϮ˵ ϟ΍˸ ˶ΓϮϠԻ μ ˵ ˶ϓΎΣ˴ Allah için bütün samimiyetinizle kÕlÕn) anlamÕna gelen “ ΍Ϯϣ˵ Ϯ˵ϗϭ˴ ϰτ˸ ˶ ΍Ϯ˴ ˴Ϡμ ͉ ϟ΍ϭ˴ Ε ͉ ϟ΍ ϰ˴Ϡϋ ˴ ΍Ϯψ Ի Ի ˸ ˴ ˴Ϧϴ ٙΘ˶ϧΎϗ ๡” ͉ ϟ΍ϭ” ˶ ൖ ˶ úeklindeki Bakara suresi 238. Ayette geçen “ϰτ˸γϮ˵ ϟ΍ ˶ΓϮϠμ ˴ yani orta namazÕn ikindi namazÕ oldu÷unu belirtmiú, “çünkü öncesinde gündüz vakti kÕlÕnan iki namaz ve sonrasÕnda da gece vakti kÕlÕnan iki namaz var” demiútir.353 Katâde, (ÇocuklarÕnÕzÕ yoksulluk ve geçim korkusu yüzünden öldürmeyin. Biz onlarÕn rÕzkÕnÕ da sizin rÕzkÕnÕzÕ da veririz. [Bilin ki) onlarÕn canÕna kÕymak gerçekten çok büyük bir ˸ Χ˶ ˴ϥΎϛ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴Ϡ˸Θ˴ϗ ϥ˶͉ ΍ Ϣ˸ ϛ˵ Ύ͉ϳ˶΍ϭ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ˵ϗί˵ ή˴˸ ϧ ˵Ϧ ˸Τ˴ϧ ϕ günahtÕ) anlamÕna gelen “΍ήϴ ˱ Β˴ٙ ϛ Ύ൘˰τ ˳ ϼ˴ ϣ˸ ˶΍ ˴Δϴ˴ θ˸ Χ˴ Ϣ˸ ϛ˵ ˴Ωϻ˴ ϭ˸ ˴ ΍ ΍Ϯٓ ˵Ϡ˵ΘϘ˸ ˴ Η ϻ˴ ϭ˴ ” úeklindeki øsra suresi 31. Ayeti açÕklarken, müúriklerin fakirlik korkusuyla kÕz çocuklarÕnÕ katlettiklerini ˱ ٙϠ˴ϗ ϻ˶͉ ΍ Ϣ˶ Ϡ˸ ό˶ ϟ΍˸ ˴Ϧϣ˶ Ϣ˸ ˵ Θϴ ٙΗϭٖ ˵ ΍ Ύٓ ϣ˴ ϭ˴ ϲ˷Αٙ έ˴ ή˶ ϣ˸ ˴΍ Ϧ˸ ϣ˶ Ρ˵ ϭήϟ΍ söylemiútir.354 Müfessire göre (ϼϴ ͊ Ϟ˶ ˵ϗ Ρϭ ͊ Ϧ˶ ϋ ˴ ˴Ϛ˴ϧϮ˵Ϡൗ˰˸δϳ˴ ϭ) ˴ ˶ ήϟ΍ 355 kasÕt Cebrail’dir. úeklindeki øsra suresi 85. ayette geçen ruh (Ρ˵ ϭήϟ΍)’tan ͊ (O müúriklere sÕnÕrsÕz kudretimizi gösteren bir di÷er delil de onlarÕn nesillerini yüklü bir gemide taúÕmÕú olmamÕzdÕr) anlamÕna gelen “ϥϮ ˶ Τ˵ θ˸ Ϥ˴ ϟ΍˸ Ϛ˶ Ϡ˸ ˵ϔϟ΍˸ ϲ˶ϓ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴ Θ͉ϳέ˷ ˶ ˵Ϋ Ύ˴ϨϠ˸ Ϥ˴ Σ˴ Ύ͉ϧ˴΍ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴ϟ ˲Δ˴ϳ΍Ի ϭ˴ ” úeklindeki ˸ ˸ ˸ ˵ ˸ Yasin suresi 41. Ayette geçen “ϥϮ ˶ Τ˵ θϤ˴ ϟ΍ Ϛ˶ Ϡϔϟ΍” yani yüklü gemi, dolu gemiden ile Katâde’ye göre Nuh’un gemisi kast edilmiútir.356 2.1.14. Nâfi’ Mevla øbn Ömer (v. 117/736) ve Tefsiri Daha çok fÕkÕh ve hadis yönüyle öne çÕkan bir kiúi olan Nâfi’, aslen øranlÕ olup, bölgede yapÕlan bir savaú esnasÕnda küçük yaútayken esir düúmüú, Abdullah b. Ömer tarafÕndan köle olarak satÕn alÕnmÕútÕr. 30 yÕl boyunca øbn Ömer’in hizmetinde bulunmuú, sonra azat edilmiútir. øbn Ömer’e Nâfi’i satÕn almak için 30 bin dirhem gibi büyük paralar teklif edilmiú, ancak o Allah rÕzasÕ için Nâfi’i azat etmiútir. Nâfi’, baúta mevlasÕ øbn Ömer olmak üzere sahabenin ileri gelenlerinin önemli bir kÕsmÕndan ilim almÕú, rivayetlerini nakletmiútir. Ondan çok sayÕda 350 351 352 353 354 355 356 ed-Dekâlî, Tefsîru Katâde b. Diâme es-Sedûsî min sûreti’l-Fâtiha ilâ âhiri sûreti’l-Kehf, 32. ed-Dekâlî, Tefsîru Katâde b. Diâme es-Sedûsî min sûreti’l-Fâtiha ilâ âhiri sûreti’l-Kehf, 33-34. Abdulahad, el-ømam Katâde b. Diâme es-Sedûsî Akvâluhu ve Merviyâtuhu fi’t-Tefsîr min Evveli Sûreti’l-øsrâ ilâ Nihâyeti Sureti FâtÕr, 1: 82. ed-Dekâlî, Tefsîru Katâde b. Diâme es-Sedûsî min sûreti’l-Fâtiha ilâ âhiri sûreti’l-Kehf, 151. Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 140. Abdulahad, el-ømam Katâde b. Diâme es-Sedûsî Akvâluhu ve Merviyâtuhu fi’t-Tefsîr min Evveli Sûreti’l-øsrâ ilâ Nihâyeti Sureti FâtÕr, 1: 175. Abdulahad, el-ømam Katâde bi Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr, 1: 190. AyrÕca bk. Nurullah Agito÷lu, “Hz. Nuh’un Gemisiyle ølgili Tâbiî Katâde’den Gelen BaÕ Rivayetler Üzerine”, UlsuslararasÕ Hz. Nuh ve Cudi Da÷Õ Sempozyumu 27-29 Eylül 2013 ùirnak, ed. Hamdi Gündo÷ar-Ömer Ali YÕldÕrÕm-M.Ata Az, (ùirnak: ùirnak Üniversitesi YayÕnlarÕ, 2014), 285-293. 363 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ö÷renci bilgi almÕú, ilim tahsil etmiútir.357 Buhari dâhil bütün sahih ve sünenlerde yer verilen358 rivayetleri daha ziyade fÕkÕh alanÕyla ilgilidir. Bu yöndeki bilgisi ve mahareti sebebiyle “Medine fakihi” diye meúhur olmuútur.359 Bununla birlikte tefsirle ilgili bazÕ rivayetleri de bulunmaktadÕr. Bunlar daha ziyade ahkâm ile ilgili rivayetlerdir.360 Nâfi’in rivayetleri bir araya getirilerek kitap halinde de basÕlmÕútÕr.361 Mesela Nâfi’, orucun sayÕlÕ günlerde tutuldu÷unu, bu günlerde hasta olan veya yolculuk yapanlarÕn daha sonra tutmalarÕ úartÕyla o günlerde oruç tutmayabileceklerini belirten Bakara suresi 184. Ayetle ilgili olarak úunu söylüyor: Ramazanda hamile olan bayan kendi sa÷lÕ÷Õndan, emziren bayan da bebe÷inin sa÷lÕ÷Õndan endiúe ederse oruç tutmazlar, buna karúÕlÕk tutmadÕklarÕ her gün için bir miskini doyururlar. Bu durumda daha sonra orucu kaza etmelerine de gerek yoktur.362 Nâfi’ de Mekhûl gibi (Hac belli aylarda yapÕlÕr) manasÕna gelen “ ή˲ Ϭ˵ η˸ ˴΍ Ξ͊ Τ˴ ϟ˸ ˴ ΍ ˲ΕΎϣ˴ Ϯ˵Ϡό˸ ϣ˴ ” úeklindeki Bakara suresi 197. Ayette geçen “ή˲ Ϭ˵ η˸ ˴ ΍” yani aylar ile ùevval, Zulkaade ve Zilhiccenin ilk 10 günü demiútir.363 Nâfi’, mevlasÕ øbn Ömer’in (yahut kadÕnlara dokunmuúsanÕz) anlamÕna gelen “˯˴ Ύٓ δ ˴ ˷Ϩ˶ ϟ΍ Ϣ˵ ˵ Θδ˸ Ϥ˴ ϟԻ ϭ˸ ˴ ΍” úeklindeki Nisa suresi 43. Ayeti çerçevesinde, karÕsÕnÕ öptü÷ü zaman abdest aldÕ÷ÕnÕ ve bunu ayette geçen “limâs” kabilinden gördü÷ünü anlatÕyor.364 2.1.15. Zeyd b. Ali (v. 122/740) ve Tefsiri Tam adÕ Zeyd b. Ali Zeynelabidîn b. el-Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib olan âlim, 80/699 yÕlÕnda Medine’de do÷muútur. YukarÕda sözünü etti÷imiz Ebû Cafer el-BâkÕr’Õn kardeúidir. Annesi, Muhtar es-Sakafi’nin babasÕna hediye etti÷i Sindli bir cariyedir. ølk e÷itimini baúta babasÕ ve a÷abeyi BâkÕr olmak üzere ailesinden ve burada bulunan âlimleden almÕútÕr. O dönemde hayatta olan bazÕ sahabilerle görüútü, onlardan yararlandÕ. Ye÷eni Cafer es-SâdÕk, ùu’be b. Haccâc, øbn ùihab ez-Zührî gibi âlimler de ondan ders alÕp nakiller yapmÕúlardÕr.365 Daha sonra Mekke, Dimaúk, Kufe, Basra gibi úehirlere gitmiútir. Zeyd, Basra’da Mutezilenin kurucusu VasÕl b. Ata’dan usul ilmi almÕú veya bu konularda onunla müzakereler yapmÕútÕr. BabasÕ ve a÷abeyi siyasetle u÷raúmaktan vazgeçip ilimle iútigal ederken, Zeyd siyasetle de u÷raúmÕú, hilafetin Ali o÷ullarÕnÕn hakkÕ oldu÷una inandÕ÷Õ için buna dair giriúimlerde bulunmuú, ona inananlarla birlikte dönemin halifesi Hiúam b. Abdülmelik’e karúÕ baúkaldÕrmÕú, çÕkan çatÕúmada baúÕndan aldÕ÷Õ bir ok sebebiyle 122/740 yÕlÕnda 42 yaúÕnda iken vefat etmiú, vefatÕnÕn ardÕndan baúÕ 357 358 359 360 361 362 363 364 365 Yunus Emre Gördük, “Tâbiûn Döneminde Önemli Bir Fakih Müfessir: Nâfi’ Mevlâ øbn Ömer (Biyografik Bir ønceleme)”, BalÕkesir Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 3/1 (2017): 13-32; øbrahim Hatipo÷lu, “Nâfi’”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006), 32: 286-287. Gördük, “Tâbiûn Döneminde Önemli Bir Fakih Müfessir: Nâfi’ Mevlâ øbn Ömer (Biyografik Bir ønceleme)”, 14-22. Gördük, “Tâbiûn Döneminde Önemli Bir Fakih Müfessir: Nâfi’ Mevlâ øbn Ömer (Biyografik Bir ønceleme)”, 9-32. Bk. Yunus Emre Gördük, “Mevâlî Tâbiîlerin FÕkhî Ayetere YaklaúÕmÕ (Nâfi’ Mevlâ øbn Ömer Örne÷i)”, Tefsir AraútÕrmalarÕ Dergisi 1/2 (2017): 248-265. Bk. Yunus Emre Gördük, Tâbiîn Döneminde Kur’an Tefsiri -Nâfi‘ Mevlâ øbn Ömer Örne÷i-, (østanbul: Siyer YayÕnlarÕ, 2017). Gördük, “Mevâlî Tâbiîlerin FÕkhî Ayetere YaklaúÕmÕ (Nâfi’ Mevlâ øbn Ömer Örne÷i)”, 248. Ebû Osman Sa‘îd b. Mansûr el-Horasânî el-Cüzcânî, Sünenu Saîd b. Mansûr et-Tefsîr Min Süneni Sa‘îd b. Mansûr, thk. Sa‘îd b. Abdullah b. Abdülazîz Âl-u Humeyd, (er-Riyâd: Dâru’s-Samî’î, 1417/1997), 3: 787 (hadîs no: 331). AyrÕca bk. Gördük, “Mevâlî Tâbiîlerin FÕkhî Ayetere YaklaúÕmÕ (Nâfi’ Mevlâ øbn Ömer Örne÷i)”, 250. Et-Taberî, Câmiu’l-beyân, 7: 71. AyrÕca bk. Gördük, “Mevâlî Tâbiîlerin FÕkhî Ayetere YaklaúÕmÕ (Nâfi’ Mevlâ øbn Ömer Örne÷i)”, 260. Ebû Zehre, el-ømam Zeyd hayatuhu ve asruhu-arâuhu ve fÕkhuhu, 22, 86-93; Köse, “Zeyd b. Ali”, 44: 313; Öz, “Zeyd b. Zeynelâbidîn ve Zeydiyye”, 43; Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, 9-12, 28-30. 364 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I kesilerek pek çok eziyete maruz bÕrakÕlmÕútÕr.366 Bu yüzden ona Zeydu’ú-úehîd” yani úehit olmuú olan Zeyd de denmiútir.367 ArdÕndan onun ismini, cihadÕnÕ ve fikirlerini esas alan Zeydiyye adÕnda bir mezhep ortaya çÕkmÕútÕr.368 Ebû Hanife’nin destek ve takdirlerine mazhar olan369 Zeyd, Kur’an, tefsir, hadis, fÕkÕh gibi alanlarda kudretli bir âlim idi.370 Birçok konuda ùianÕn kati ve aúÕrÕ görüúlerine katÕlmÕyor, Ehli sünnetin görüúlerine daha yakÕn duruyordu.371 Zeyd b. Ali’nin muhtelif eserleri vardÕr.372 Bizi ilgilendiren Tefsîru ÷arîbi’l-Kur’ân adlÕ eseridir. Tefsirin ona ait olmadÕ÷Õ ileri sürülmüúse de, muhtelif kiúiler tarafÕndan rivayet edilen tefsir, kuvvetli ihtimale göre ona aittir.373 Zeyd b. Ali’nin tefsiri muhtelif kiúilerce üzerinde çalÕúmalar yapÕlarak neúredilmiútir. Bizim ulaúabildiklerimiz úunlardÕr: (1) Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, thk. Muhammed Cevad el-Hüseynî el-Celâlî, (Beyrût: Menúûrâtu dâri’l-va’yi’l-øslâmî, ts.); (2) Tefsiru öarîbi’l-Kur’âni’l-mecid li’l-ømam Ebi’l-Hasan Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib el-alevî el-Hâúimî el-Kureyúî (el-müteveffâ sene 122 h.= 740 m.), thk. Muhammed Yûsufuddîn, (Hyderabad: Taj-Yusuf Foundation Trust, 1422/2001). Bu iki nüsha arasÕnda bazÕ farklÕlÕklarÕn oldu÷unu söyleyebiliriz ki bunlarÕ aúa÷Õdaki karúÕlaútÕrmalardan anlamak mümkündür. Zeyd, (Bütün övgüler; âlemlerin rabbi Allah'a mahsustur) anlamÕna gelen “ ˶ ˷Ώέ˴ ๡ ˶ ൖ ˶ ˵ΪϤ˸ Τ˴ ϟ˸ ˴΍ ˸ ˴ϦϴϤٙ ˴ϟΎό˴ ϟ΍” úeklindeki Fatiha suresi 2. Ayetteki âlemler hakkÕnda úöyle diyor: ønsanlar bir âlem, cinler bir âlemdir. BunlarÕn dÕúÕnda yerin dört köúesinin her birinde 4500 olmak üzere meleklerden ibaret 18 bin âlem vardÕr. Allah bütün bunlarÕ kendisine ibadet etsinler diye yaratmÕútÕr.374 Yine ona göre (øúte onlar hidayet yerine dalaleti tercih ettiler) anlamÕna gelen ٓ “ϯΪԻ Ϭ˵ ϟΎ˸ ˶Α ˴Δ˴ϟϼ͉˴ πϟ΍ ΍ϭ˵ ή˴˴ Θη˸ ΍ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ ˴Ϛ˶ΌϟԻ ϭٗ ˵ ΍” úeklindeki Bakara suresi 16. Ayet úu anlamdadÕr: Onlar hidayeti 366 367 368 369 370 371 372 373 374 Ebû Zehre, el-ømam Zeyd hayatuhu ve asruhu-arâuhu ve fÕkhuhu, 38-41, 56-69, 186-200; Köse, “Zeyd b. Ali”, 44: 313-314; Öz, “Zeyd b. Zeynelâbidîn ve Zeydiyye”, 43-45; Do÷an, “Zeydiyye Mezhebi”, 83-86; Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, 30-55; el-Amedî, Halîfu’l-Kur’ân el-ømam Zeyd b. Ali aleyhisselam 75-122 h., 17-30; Gökalp, Zeydilik ve Yemen’de YayÕlÕúÕ, 32-51; Öztürk, “Zeydili÷in Tarihsel Süreçte Oluúumu ve ømamiyye ve øran ile øliúkisi”, 89-106; Yaúaro÷lu, Taberistan Zeydileri, 36-41. Tefsiru öarîbi’l-Kur’âni’l-mecid li’l-ømam Ebi’l-Hasan Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib el-alevî el-Hâúimî el-Kureyúî (el-müteveffâ sene 122 h.= 740 m.), thk. Muhammed Yûsufuddîn, (Hyderabad: TajYusuf Foundation Trust, 1422/2001), 1. Bk. Yusuf Gökalp-Fatih Yücel, “Zeydiyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013), 44: 328-338; Yusuf Gökalp, “Zeydiyye Mezhebinin Do÷uúu, Teúekkül Süreci ve Tarihçesi”, Çukurova Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 7/2 (2007): 55-93. Bk. Eren Gündüz, “Ebû Hanîfe ile Zeyd b. Ali ArasÕndaki ølmî øliúki: El-Mecmû’u’l-FÕkhî’deki Bir Rivayet Ba÷lamÕnda Bir ønceleme”, øslam Hukuku AraútÕrmalarÕ Dergisi 35 (2020): 429-454; Köse, “Zeyd b. Ali”, 44: 314-315; øsa Do÷an, “Zeyd b. Ali ve Kelâmî Görüúleri”, Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 7 (1993): 138-139. Bk. Abdulmâcid Nedîm, “øshâmu’l-ømam Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin fi’l-ulûmi’l-Kur’âniyye”, Mecelletu’lkÕsmi’l-arabî 15 (2008): 79-112; el-Amedî, Halîfu’l-Kur’ân el-ømam Zeyd b. Ali aleyhisselam 75-122 h., 1116. Ebû Zehre, el-ømam Zeyd hayatuhu ve asruhu-arâuhu ve fÕkhuhu, 70-72; 202-224; Köse, “Zeyd b. Ali”, 44: 314-315; Do÷an, “Zeyd b. Ali ve Kelâmî Görüúleri”, 137-153; Öz, “Zeyd b. Zeynelâbidîn ve Zeydiyye”, 4548. Bk. Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, 20-25; Köse, “Zeyd b. Ali”, 44: 315-316; Öz, “Zeyd b. Zeynelâbidîn ve Zeydiyye”, 48. Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, 24-25, 59; Köse, “Zeyd b. Ali”, 44: 315. Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, 120. Krú. Tefsiru öarîbi’lKur’âni’l-mecid li’l-ømam Ebi’l-Hasan Zeyd b. Ali, 7. 365 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I bÕrakÕp dalâleti sevip be÷enip aldÕlar. ùöyle de denmiútir: Önce iman ettiler, sonra küfre ͉ ϟ΍ ϩ˶ ά˶ ϫԻ Ύ˴Αή˴ Ϙ˸ ˴ Η ϻ˴ ϭ” düútüler.375 Ona göre (fakat sakÕn úu a÷aca yaklaúmayÕ) manasÕna gelen “˴ Γή˴ Π˴ θ ˴ úeklindeki Bakara suresi 35. Ayette geçen “úecere”, asma a÷acÕ ve ondaki üzümdür veya baúaktÕr.376 Zeyd, (çölde size kudret helvasÕ ile bÕldÕrcÕn eti indirdik) anlamÕna gelen “ Ύ˴Ϩϟ˸ ˴ΰϧ˸ ˴΍ϭ˴ ϯϮԻ Ϡ͉˸ δϟ΍ϭ˴ Ϧ͉ Ϥ˴ ϟ΍˸ Ϣ˵ Ϝ˵ ϴ˸ ˴Ϡϋ ˴ ” úeklindeki Bakara suresi 57. Ayeti úöyle açÕklamÕútÕr: Sizin için kudret helvasÕ (men) ve bÕldÕrcÕn (selva) yarattÕk.377 Ona göre ([Ey veliler /vasiler!] Allah'Õn korumanÕz için size emanet etti÷i mallarÕ [her ne kadar mülkiyet hakkÕna sahip olsalar da] kârÕnÕ-zararÕnÕ bilmeyen kimselere vermeyin) anlamÕna gelen “Ϣ˵ Ϝ˵ ˴ϟ΍Ϯ˴ ϣ˸ ˴ ΍ ˯˴ Ύٓ Ϭ˴ ˴ϔδ ͊ ϟ΍ ΍Ϯ˵Η ˸Ά˵Η ϻ˴ ϭ˴ ” úeklindeki Nisa suresi 5. Ayette geçen “sufehâ” ile kadÕnlar ve çocuklar kast edilmiútir.378 Zeyd, (biz sana Kevseri verdik; öyleyse Rabbine namaz kÕl ve kÕbleye yönel) anlamÕna gelen ˴ ϋ˸ ˴ ΍ Ύٓ ͉ϧ˶΍” úeklindeki kevser suresi 1 ve 2. Ayette geçen ibareleri úöyle “ή˸ Τ˴ ϧ˸ ΍ϭ˴ ˴Ϛ˷Α˶ ή˴ ϟ˶ Ϟ˷˶ μ ˴ ˴ϓ ͼ1ͽ ή˴ ˴ ΛϮ˴˸ Ϝϟ΍˸ ˴ϙΎ˴Ϩϴ˸ τ açÕklamÕútÕr: Kevser, cennette bir nehirdir, kenarÕnda yÕldÕzlarÕn sayÕsÕ kadar kaplar vardÕr. O aynÕ zamanda çok hayÕr demektir. Namaz kÕl ve kÕbleye yönel.379 Burada ço÷unlukla kurban kes anlamÕ verilen (ή˸ Τ˴ ϧ˸ ΍ϭ) ˴ ifadesini “kÕbleye yönel” diye açÕklamÕútÕr. Yine o (De ki: FelakÕn Rabbine sÕ÷ÕnÕrÕm) anlamÕna gelen “ϖ ˵ ˴ ΍ Ϟ˸ ˵ϗ” úeklindeki Felak ˶ ˴Ϡ˴ϔϟ΍˸ ˶ ˷Ώή˴ Α˶ ˵ΫϮϋ suresi birinci ayette geçen “felak” için, “o cehennemin derinliklerinde bulunan üstü örtülü bir çukurdur. Üstündeki örtü kaldÕrÕlÕnca ondan öyle bir ateú çÕkar ki, cehennem dahi onun hararetinden sayha atar.380 Ona göre (ønsanlarÕn kalplerine vesvese veren sinsi úeytan) anlamÕna gelen “αΎ ˵ ϲ ٙϓ α ˶ ͉Ϩϟ΍ έϭ˵ ˵ Ϯ˶ γ˸ Ϯ˵˴ ϳ ϱ ٙά͉ϟ˴΍” úeklindeki Nas suresi 5. Ayeti açÕklarken úöyle demiútir: Her ˶ Ϊλ do÷an çocu÷un kalbinin üstünde sinsi úeytan vardÕr; o çocuk âkil-bâli÷ olup Allah’Õ zikredince úeytan kaçar gider.381 Zeyd b. Ali’nin tefsiri görebildi÷imiz kadarÕyla aúÕrÕlÕklardan uzak, sade, kelimelerin anlamÕnÕ net bir úekilde izah eden özlü bir tefsirdir. 2.1.16. Süddi el-Kebîr(v. 127/745) ve Tefsiri Tâbiî halkasÕnÕn en önde gelen âlimlerinden biri olan Süddî’nin tam ismi, Ebû Muhammed øsmail b. AbduÕrrahman b. Ebî Kerîme el-A’ver es-Süddî el-Kebîr el-Kûfî’dir. El-Kebîr denmesi, torunu olan Muhammed b. Mervan b. Abdillah b. øsmail es-Süddî ile karÕútÕrÕlmamasÕ sebebiyledir. Nitekim bu da es-Süddî es-Sa÷îr diye isimlendirilmiútir. HayatÕyla ilgili verilen bilgilere bakÕldÕ÷Õnda 49/669 yÕlÕndan önce do÷muú olmalÕdÕr. Zira bu yÕl, Süddî’nin gördü÷ü söylenen sahabiler içinde en erken vefat eden kiúi olan Hz. Hasan’Õn vefat etti÷i yÕldÕr. Süddî, Hz. Hasan’Õ gördü÷üne göre demekki bu yÕlda hayattadÕr ve yaúÕ da çok küçük olmasa gerektir. Verilen bilgilerden, Süddî’nin Medine’de do÷du÷u, ancak Kûfe’de yetiúti÷i anlaúÕlmaktadÕr. Ancak ne zaman ve hangi sebepten dolayÕ Kufe’ye göçtü÷ü konusunda bilgi yoktur. Es-Süddi, aslen øranlÕdÕr ve Kureyúli bir hanÕm olan Zeynep b. Kays’Õn kölesi iken daha sonra azat edilmiútir. Kendisine Süddî denmesi, Kufe’deki büyük mescidin kapÕsÕnda oradaki seddin gölgesinde oturup erkeklerin kullandÕ÷Õ baúörtüsünü sattÕ÷Õ içindir. Oturdu÷u bölgenin adÕnÕn “es-Südde” olmasÕ sebebiyle bu úekilde isimlendirildi÷i de söylenmiútir. BazÕlarÕna göre Mescid-i Harem’in sedlerinin dibinde ders verdi÷i için “es-Süddî” denmiútir. Süddî, baúta øbn Ömer, Ebû Hureyre, Hz. Hasan gibi bazÕ sahabileri gördü÷ü, Enes b. Malik’ten hadis dinledi÷i rivayet edilmektedir. Tâbiûn neslinden Mürre el-Hemedânî, Atâ b. Ebî Rebâh, økrime gibi 375 376 377 378 379 380 381 Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, 124. Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, 126. Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, 128. Tefsiru öarîbi’l-Kur’âni’l-mecid li’l-ømam Ebi’l-Hasan Zeyd b. Ali, 76. Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, 503. Nedîm, “øshâmu’l-ømam Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin fi’l-ulûmi’l-Kur’âniyye”, 104. Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin, 509. 366 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I âlimlerden ders alÕp onlardan hadis rivayet etmiútir. Kendisinden de Süfyan es-Sevrî, ùu’be b. el-Haccâc, Ebubekir b. Ayyâú gibi kiúiler ders alÕp rivayet nakletmiúlerdir. Kûfe ekolünün en çok rivayet nakleden âlimlerindendir. 127/745 yÕlÕ sonunda veya 128’in baúÕnda Kûfe’de vefat etmiútir.382 Es-Süddî, çok eleútirilere maruz kalmÕútÕr. ùiî kaynaklar onu ùiî olarak göstermektedir. Esasen eleútirilme nedenlerinden biri budur. Hatta Hz. Ebubekir ve Ömer hakkÕnda sert sözler kullandÕ÷Õ ileri sürülmüútür.383 Kezzab oldu÷u iddia edilmiútir. Ancak Ahmed b. Hanbel ve Buharî onu sika olarak görmüúlerdir. Müslim ve sünen sahipleri onun rivayetlerine yer vermiúlerdir. Bundan dolayÕ mutemed olarak görülmüútür.384 Süddî’nin tefsiri, esbab-i nüzul, mübhematu’l-Kur’an, nâsih-mensûh, tarihî kÕssalar, Arap örf, kültür ve savaúlarÕ, lü÷avî beyanlar, kÕraatler, fÕkhî meseleler gibi temel esaslar üzerine oturmuútur. KÕssa ve israiliyat üzerinden tefsir yapmasÕ eleútirildi÷i noktalardandÕr. Özellikle de peygamberlerin masumiyetine zarar veren birçok isrâilî haberi rivayet etmesi,385 daha baúka bazÕ münker rivayetleri nakletmesi öne çÕkan özelliklerindendir.386 (Seni yolunu úaúÕrmÕú bulup do÷ru yola erdirdi) anlamÕna gelen “ϯΪԻ Ϭ˴ ˴ϓ ϻ̒ Ύٓ ο ˴ ˴ϙ˴ΪΟ˴ ϭ˴ ϭ” ˴ úeklindeki Duha suresi 7. Ayetini tefsir ederken, ayetteki “dalâlet” kelimesinden hareketle Hz. Peygamber’in peygamberlikten önce kavminin dini ve anlayÕúÕ üzere oldu÷unu iddia etmiútir.387 Süddî’nin tefsiri kâmil bir tefsirdir, özellikle øbn Abbas’Õn rivayetlerine istinad eder. øsnad silsilesi azdÕr, Zaman zaman dönemin siyasi ve mezhebi geliúmelerinden etkilenmiú ve tefsirinde bunlara yer vermiútir. Mesela (Onlar için ne gök a÷ladÕ, ne de yer! Helak vakti geldi÷i zaman onlara af dileme fÕrsatÕ da tanÕnmadÕ) ˴ Ϩ˸ ϣ˵ ΍Ϯ˵ϧΎ˴ϛ Ύϣ˴ ϭ˴ ν ˸ Ϝ˴Α ΎϤ˴ ˴ϓ” úeklindeki Duhan suresi 29. Ayeti anlamÕna gelen “ ˴Ϧϳήٙ ψ ͉ ϟ΍ Ϣ˵ Ϭ˶ ϴ˸ ˴Ϡϋ ˵ έ˸ ˴ϻ΍˸ ϭ˴ ˯˵ Ύٓ Ϥ˴ δ ˴ Ζ˴ tefsir ederken, Hüseyin’in öldürülmesinden dolayÕ göklerin dahi a÷ladÕ÷ÕnÕ, göklerin a÷lamasÕnÕn, kÕzÕllaúmasÕ oldu÷unu söylemiútir.388 Tefsirinde lügavî izah ve yorumlara bolca yer vermiú, sÕk sÕk tekrarlara düúmüútür.389 O da di÷er tâbiî müfessirler gibi Kur’an’Õ önce yine Kur’an’la, daha sonra hadislerle, sahabe kavliyle tefsir etmeye önem vermiú, tarih haber ve 382 383 384 385 386 387 388 389 Ebu’l-Mehâsin Cemâluddin Yusuf øbn Ta÷riberdî, en-Nucûmu’z-zâhire fî mulûki MÕsÕr ve’l-Kâhire, (MÕsÕr: Dâru’l-kutub, ts.), 1: 308; el-Ednevî, Tabakâtu’l-müfessirîn, 15; ez-Ziriklî, el-A’lâm, 1: 317; Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, 1: 288; Sezgin, Târîhu’t-turâsi’l-Arabî, 1: 77; Tefsîru’s-Süddî el-Kebîr li’l-ømam Ebû Muhammed øsmial b. Abdurrahman es-Süddî el-Kebîr, núr. Muhammed Ata Yusuf, (el-Kâhire: Dâru’l-vefa, 1414/1993), 17-25; øsmail Cerraho÷lu, “Süddî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010), 38: 17; Abdulkerim Mestûr Abdukerim el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî elKebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Al-i ømrân ilâ âhiri’l-Mâide min kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr cem’ ve dirâse, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1401/1990), 1: 28-42; Fâike Hasan Ahmed el-Hüseynî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Yûsuf ilâ sureti FâtÕr min kutubi’t-tefsîr bi’lme’sûr ve kutubi’s-sünneh eú-úrerîfe cem’ ve dirâse, (Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1413), 1: 42-51; Mustafa Kara, Rivâyet Tefsirinin Tarihsel Süreci Üzerine Pratik Bir AraútÕrma: Süddi, Taberi ve øbn Kesir Örne÷i, (Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, 2019), 59-60; Nurullah Denizer, “Bir Müfessir Olarak Süddî el-Kebîr”, Çukurova Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 17/1 (2017): 358-363; Muhammed Atâ Yusuf, Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, (el-Mansûra: Dâru’l-Vefâ, 1414/1993), 17-20. Bk. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 29-30; Denizer, “Bir Müfessir Olarak Süddî el-Kebîr”, 363-364. Bk. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 25-29; el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Al-i ømrân ilâ âhiri’l-Mâide, 31-32. Bk. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 83-93; el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Al-i ømrân ilâ âhiri’l-Mâide, 67-79; Denizer, “Bir Müfessir Olarak Süddî el-Kebîr”, 380-382. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 25-29; Cerraho÷lu, “Süddî”, 38: 17. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 478. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 44; Denizer, “Bir Müfessir Olarak Süddî el-Kebîr”, 365-367. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 42-48; el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Ali ømrân ilâ âhiri’l-Mâide, 66. 367 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I olaylardan yararlanmÕú, kÕraatleri kullanmÕútÕr. ùer’i hükümler çÕkarmasÕ da onun tefisirdeki yöntemlerinden biridir.390 Süddî neshi kabul etmiútir. BazÕ ayetlerin nesh edildi÷ine örnekler vermiútir.391 Mesela ona göre Bakara suresi 284. Ayeti, yine aynÕ surenin 286. Ayetiyle nesh edilmiútir. Kendine has özel bir kÕraati olmasa da bazÕ kelimeleri farklÕ kÕraat etti÷ine dair tefsir kitaplarÕnda bilgiler mevcuttur.392 Süddi’nin bir tefsirinin oldu÷u belirtiliyorsa da böyle bir eser günümüze ulaúmamÕútÕr.393 Ancak Süddî’nin rivayetleri baúta rivayet türünden olanlar olmak üzere pek çok tefsirde yer almÕútÕr.394 Bunlar daha sonra Muhammed Ata Yusuf tarafÕndan muhtelif rivayet tefsirlerinden derlenerek Tefsîru es-Süddî el-Kebîr adÕyla bir eser halinde neúredilmiútir.395 AyrÕca tefsir rivayetleri derc edilip tez olarak da sunulmuútur.396 ͉ ϟ΍ ϩ˶ ά˶ ϫԻ ΎΑ˴ ή˴ Ϙ˸ ˴ Η ϻ˴ ϭ” Süddî’ye göre (sakÕn bu a÷aca yaklaúmayÕn) anlamÕna gelen “˴ Γή˴ Π˴ θ ˴ úeklindeki 397 Bakara suresi 35. Ayette geçem a÷açtan kasÕt, üzüm a÷acÕ(asma)dÕr. (Bu arada Âdem [rabbinin ilhamÕyla] tövbe dualarÕ ö÷rendi ve bu dualarla af diledi. Allah da onun tövbesini kabul buyurdu. Çünkü Allah samimi tövbeleri daima kabul buyuran, rahmet ˳ ΎϤ˴ Ϡ˶ ϛ˴ ٙϪ˷Α˶ έ˴ Ϧ˸ ϣ˶ ϡ˵ ˴Ω΍Ի ϰٓ ൖϘ˴Ϡ˴Θ˴ϓ” ve merhameti sÕnÕrsÕz olandÕr) anlamÕna gelen “Ϣ˵ ϴΣٙ ήϟ΍ ˵ Ϯ͉ ͉ Θϟ΍ Ϯ˵˴ ϫ ˵Ϫ͉ϧ˶΍ Ϫ˶ ϴ˸ ˴Ϡϋ ͉ Ώ΍ ˴ ΏΎ˴ ˴ Θ˴ϓ Ε úeklindeki Bakara suresi 37. Ayette geçen “kelimât” hakkÕnda Süddî úöyle bir haber naklediyor: Âdem dedi ki: Rabbim, sen beni elinle yaratmasÕn mÕ? Kendisine: evet denildi. Sen bana ruhundan üflemedin mi? Evet denildi. Rahmetin gazabÕnÕ geçmiú de÷il mi? Evet denildi. Rabbim sen bunun olaca÷ÕnÕ daha önce takdir etmiú miydin? Evet denildi. O zaman Âdem úöyle dedi: Rabbim úayet tövbe etsem, beni yeninden cennete sokar mÕsÕn? Evet denildi. Allah dedi ki: “Ama daha sonra rabbi onu günahtan arÕndÕrdÕ; tövbesini kabul etti ve onu do÷ru yola iletti” (Taha, 20/122).398 Müfessir, ([Ey veliler /vasiler!] Allah'Õn korumanÕz için size emanet etti÷i mallarÕ [her ne kadar mülkiyet hakkÕna sahip olsalar da] kârÕnÕ-zararÕnÕ bilmeyen kimselere vermeyin) anlamÕna gelen “Ϣ˵ Ϝ˵ ˴ϟ΍Ϯ˴ ϣ˸ ˴ ΍ ˯˴ Ύٓ Ϭ˴ ˴ϔδ ͊ ϟ΍ ΍Ϯ˵Η ˸Ά˵Η ϻ˴ ϭ˴ ” úeklindeki Nisa suresi 5. Ayetinde geçen “˯˴ Ύٓ Ϭ˴ ˴ϔδ ͊ ϟ΍” yani “sefihler” ile çocuklarÕn ve kadÕnlarÕn kast edildi÷ini söylemiútir.399 Süddî (Kendilerinden faydalandÕ÷ÕnÕz kadÕnlara, [önceden aranÕzda belirledi÷iniz] ücreti ödeyin. Belli bir süre birlikte olmak üzere anlaútÕ÷ÕnÕz ücret konusunda [sonradan süreyi uzatmak istemeniz halinde] karúÕlÕklÕ olarak uzlaúmanÕzda sakÕnca yoktur) manasÕna gelen “ ΎϤ˴ ˴ϓ 390 391 392 393 394 395 396 397 398 399 Bk. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 49-61; el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Al-i ømrân ilâ âhiri’l-Mâide, 60-65; Denizer, “Bir Müfessir Olarak Süddî el-Kebîr”, 369382-. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 79-82; el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Ali ømrân ilâ âhiri’l-Mâide, 68; Denizer, “Bir Müfessir Olarak Süddî el-Kebîr”, 377-379. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 81; Cerraho÷lu, “Süddî”, 38: 17 Cerraho÷lu, “Süddî”, 38: 18; el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Al-i ømrân ilâ âhiri’l-Mâide, 33; Denizer, “Bir Müfessir Olarak Süddî el-Kebîr”, 364. Bk. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 33-41; el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Al-i ømrân ilâ âhiri’l-Mâide, 59. Ebû Muhammed øsmail b. Abdurrahman es-Süddî el-Kebîr, Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, núr. Muhammed Ata Yusuf, (el-Kâhire: Dâru’l-vefa, 1414/1993), 31-481. Bk. Faysal es-SadÕk Adem, Merviyyâtu ve Akvâlu øsmail b. Abdirrahman es-Süddî fi’t-tefsîr min hilâli tefâsiri’l-musnede cem’ ve dirâse ve tevsik el-Fâtiha ve’l-Bakara, (Doktora Tezi, Câmiatu Umm Derman, 2005); el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Al-i ømrân ilâ âhiri’l-Mâide min kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr cem’ ve dirâse, 81-371; el-Hüseynî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Yûsuf ilâ sureti FâtÕr min kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr ve kutubi’s-sünneh eú-úrerîfe cem’ ve dirâse, 54-494. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 105. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 106. el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Al-i ømrân ilâ âhiri’l-Mâide, 186. 368 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Δ˶ π ˴ ϳή˴ٙ ϔϟ΍˸ Ϊ˶ ό˸ ˴Α Ϧ˸ ϣ˶ ٙϪΑ˶ Ϣ˸ ˵ Θϴ˸ ο ˴ ΍ή˴˴ Η ΎϤ˴ ϴ ٙϓ Ϣ˸ Ϝ˵ ϴ˸ ˴Ϡϋ ˴ Ρ˴ Ύ˴ϨΟ˵ ϻ˴ ϭ˴ ˱Δπ ˴ ϳήٙ ˴ϓ Ϧ˵͉ ϫέϮ ˴ Ο˵ ˵ ΍ Ϧ˵͉ ϫϮ˵ΗΎԻ ˴ϓ Ϧ͉ Ϭ˵ Ϩ˸ ϣ˶ ٙϪΑ˶ Ϣ˸ ˵ Θό˸ ˴ ΘϤ˸ ˴ Θγ˸ ΍” úeklindeki Nisa suresi 24. Ayeti yorumlarken, “burada sözü edilen mut’a nikâhÕdÕr; adam bir kadÕnla belli bir süreli÷ine evlenir, iki kiúiyi úahit tutar ve velisinin izniyle nikâh kÕyar. Süre dolunca adamÕn kadÕnla bir iliúkisi kalmaz, kadÕn da ondan arÕnÕr ve karnÕnda ona dair bir úey olmadÕ÷ÕnÕ ikrar eder. Böylece iliúkileri tamamen bitmiú olur, ne bu ona, ne o buna varis olamaz” demiútir.400 Süddî’ye göre (Gerçek úu ki kadÕn Yusufla ilgili emeline ulaúmayÕ aklÕna koymuútu. Allah bu iúin ne kadar çirkin oldu÷unu kalbine ilham etmeseydi/Rabbinin burhanÕnÕ görmeseydi ˸ Ϥ͉ ϫ˴ Ϊ˸ ˴Ϙ˴ϟϭ” Yusuf da kadÕna uyacaktÕ.) manasÕna gelen “ ٙϪ˷Α˶ έ˴ ˴ϥΎ˴ϫή˵˸ Α ΍Ի έ˴ ϥ˸ ˴ ΍ ϻٓ ˴ Ϯ˸ ˴ϟ ΎϬ˴ ˶Α Ϣ͉ ϫ˴ ϭ˴ ٙϪ˶Α Ζ ˴ úeklindeki Yusuf suresi 24. ayette geçen ve Yusuf’un görünce korkup Züleyha’nÕn teklifini kabul etmekten vazgeçti÷i “burhan”, babasÕ Yakub’un odanÕn duvarÕnda görünen yüzüdür. Yusuf’u parma÷Õyla uyararak ona bazÕ nasihatlerde bulunmuú ve Züleyha’nÕn teklifini kabul etmemesini söylemiútir.401 ˴ Τ˴ ϟ΍˸ ˴Δ˴ϟΎϤ͉ Σ˴ ˵Ϫ˵Η˴΍ή˴ ϣ˸ ΍ϭ” Süddî, (odun taúÕyan karÕsÕ da) anlamÕna gelen “ΐ ˶ τ ˴ úeklindeki Mesed suresi ˸ ˴ ˴ Τ˴ ϟ΍ Δ˴ϟΎϤ͉ Σ˴ ” ifadesinin dedikodu yapmak, berikinden aldÕ÷ÕnÕ ötekine 4. Ayetinde geçen “ΐ ˶ τ götürmek anlamÕna geldi÷ini söylemiútir.402 Emevilerin iktidarda oldu÷u dönemde vefat etmiú baúka bazÕ tâbiî âlimler de vardÕr. Ancak bunlarÕn tefsir rivayetleri daha az oldu÷u için ayrÕca üzerlerinde durmaya gerek görmedik. Bunlar arasÕnda Yahya b. Ebi Kesir (. 129/747),403 Hemmâm b. Münebbih (v. 131/749)404 ve VâsÕl b. Ata’yÕ (v. 131/749)405 sayabiliriz. 2.1.17. Câbir el-Cu’fî (v. 128/746) ve Tefsiri ùiî âlemin önemli isimlerinden kabul edilen Ebû Abidillah Câbir b. Yezid el-Hâris el-Cu’fî Yemenlidir. Cu’f Ezd kabilesine mensuptur ki, Hz. Peygamber hayattayken buradan bir heyet ona gelmiú ve Müslüman olmuúlardÕ. Câbir 50/670’li yÕllarda do÷muú olmalÕdÕr. BaúlangÕçta Kufeli mutedil úiî muhaddislerden biri idi. Daha sonra ømam el-BakÕr ve o÷lu ømam Cafer esSâdÕk’Õn imametini hararetle savunan biri oldu. Hatta Kufe valisi Hâlid el-Kasrî tarafÕndan 119/737’de öldürülen aúÕrÕ ùiî fÕrkasÕ Mu÷iriyye’nin reisi Mu÷îre b. Said el-øclî’nin yerine geçmiútir. ùiîler, en güvenilir kaynaklarÕ olan Kuleyni’nin el-Kâfî’sinde çok sayÕda rivayetinin olmasÕndan, ayrÕca el-BâkÕr ve Cafer es-SâdÕk’la olan samimiyetinden ve Ehl-i Beytten çok kiúiyle görüúüp onlardan nakiller yapmÕú olmasÕndan hareketle el-Cu’fî’nin Mu÷iriyye mezhebine geçti÷ine ihtimal vermezler. Hatta onu kerametlerinin oldu÷una dahi inanÕr ve buna 400 401 402 403 404 405 Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 58; el-Karnî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Al-i ømrân ilâ âhiri’l-Mâide, 211-212. el-Hüseynî, Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Yûsuf ilâ sureti FâtÕr, 86-87. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr, 481. Bk. Adil b. Abduúúekûr ez-Zurakî, Merviyyâtu’l-ømâmeyn Katâde b. Diâme ve Yahya b. Ebî Kesîr el-mualle fî Kitâbi’l-ilel li’l-ømam el-HâfÕz Ebî’l-Hasan ed-Dârekutnî tahrîcuhâ ve dirâsetuha ve’l-hukmu aleyha, (Doktora Tezi, Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1424), 440-593; Ahmed Kerim Muhammed el-Azâvî, el-Ârâu’l-fÕkhiyye li’l-ømam Yahya b. Ebî Kesîr fi’l-ibâdât el-muteveffâ sene 129h., Mecelletu Kulliyeti’l-ulûm el-øslâmiyye 7 (ts.): 86-118; Ahmed Kerim Muhammed Asker, el-Ârâu’l-fÕkhiyye li’l-ømam Yahya b. Ebî Kesîr fi’l-muâmelât ve ÷ayrihâ el-muteveffâ sene 129h., Mecelletu Diyâlî 66 (2015): 30-61; Selçuk CamcÕ, “Yahyâ b. Ebû Kesîr”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013), 43: 241-242. Bk. Sahîfetu Hemmâm b. Münebbih an Ebî Hureyrete radiyallâhu anhu, thk. Rif’at Fevzi Abdulmuttalib, (elKâhire: Mektebetu’l-Hancî, 1406/1985), 3-689; es-Sahîfe es-sahîha (Sahîfetu Hemmâm b. Münebbih), thk. Ali Hasan Ali Abdülhamid, (Beyrût: el-Mektebetu’l-øslâmî – el-Ürdün: Dâru Ammâr, 1407/1987), 9-64; Muhammed b. Cihad b. Ebû ùakra, el-Münebbih alâ sÕhhati ehâdîsi Sahîfetu Hemmâm b. Münebbih, eriúim: 26.06.2021, file:///C:/Users/hiday/Downloads/hamam.pdfS; Kemal SandÕkçÕ, “Hemmâm b. Münebbih”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998), 17: 189. Bk. Cevad KâzÕm en-Nasrullah, “VâsÕl b. Atâ mütekellimen 80-131h.”, Kufe Studies Center Journal 1/9 (2008): 235-265; Kemal IúÕk, “Mu’tezilenin ølk Kurucusu VâsÕl b. Atâ ve Büyük Günah Meselesi”, Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 24 (1981): 337-357. 369 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I dair örnekler verirler.406 El-Cu’fi, Câbir b. Abdillah, Hâris b. Müslim ve sahabe halkasÕndan en son vefat eden Ebû Tufeyl Amir b. Vâsile’den (v. 100/718), tâbiînden ise ùa’bî, økrime, Ata b. Ebî Rebâk, Tâvûs b. Keysân gibi tâbiî âlimlerden ders almÕú, rivayetler nakletmiútir. Ondan da Süfyan es-Sevrî, ùu’be b. Haccâc gibi tebe-i tâbiîn âlimleri nakillerde bulunmuúlardÕr. Buhârî ve Müslim sahihlerinde el-Cu’fî’den herhangi bir rivayet nakletmezken, sünen sahipleri az da olsa rivayetlerine yer vermiúlerdir. Ebû Hanife, Hz. Ali’nin kÕyametten önce yeninden dünyaya gelece÷ine inandÕ÷ÕnÕ söyledi÷i el-Cu’fî’yi kezzap, güvensiz olmakla itham etmiútir. Câbir elCu’fî, 128/746 tarihinde vefat etmiútir.407 Muhtelif eserlerinden biri de Kitâbu’t-tefsir adlÕ eseridir. Taberî, tefsirinde zaman zaman bu eserden nakiller yapmÕútÕr.408 Bu eser, Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr adÕyla Rasûl KâzÕm Abdul’s-Sâde tarafÕndan muhtelif eserlerden cem’edilerek 1429/2008 yÕlÕnda Necef’te neúredilmiútir. Tefsir, dönemin úartlarÕnda yaúanan sÕkÕntÕlar sebebiyle kaybolmuú, günümüze ulaúmamÕútÕr, ancak ondan bazÕ kÕsÕmlar muhtelif hadis ve tefsir kaynaklarÕna girmiú, onlar günümüze ulaúmÕútÕr.409 Câbir el-Cu’fî’den gelen rivayetler içerisinde bazÕ sahabileri rencide eden, hatta onlarÕ tekfir noktasÕna götüren açÕklamalar vardÕr.410 Mesela o, Bakara suresi 17. Ayeti tefsir ederken, ([Ey Peygamber!] Bir de úunu söyle o müúriklere: "Sizin bir an önce gelmesini istedi÷iniz azabÕn vaktini tayin etme yetkim olsaydÕ, cezanÕz çoktan verilmiú, böylece aramÕzdaki mesele de kökten halledilmiú olurdu. Siz zalimlerin/kâfirlerin ne zaman cezalandÕrÕlaca÷ÕnÕ en iyi bilen ͉ ˶Α Ϣ˵ ˴Ϡϋ˸ ˴ ΍ ˵ဃ Allah'tÕr") manasÕna gelen “ ˴ϦϴϤٙ ϟ˶ ΎψϟΎ ൖ ϭ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴Ϩϴ˸ ˴Αϭ˴ ϲ ٙϨ˸ϴ˴Α ή˵ ϣ˸ ˴ϻ΍˸ ϲ ˶ ˵Ϙ˴ϟ ٙϪ˶Α ˴ϥϮ˵ϠΠ˶ ό˸ ˴ Θδ˸ ˴ Η Ύϣ˴ ϱ ٙΪϨ˸ ϋ˶ ϥ͉ ˴ ΍ Ϯ˸ ˴ϟ Ϟ˸ ˵ϗ” ˴ π úeklindeki En’am suresi 58. Ayetini sahabeyle iliúkilendirerek úöyle açÕklamÕútÕr: De ki: ùayet ben ölümümü isteyip durmak konusunda içinizde gizlediklerinizi size haber vermekle emr olunsaydÕm, siz benden sonra Ehl-i Beytime zulmederdiniz. Bu durumda sizin haliniz Allah’Õn ("[Peygamber'in tevhide iman daveti karúÕsÕnda] o münafÕklarÕn hâli úuna benzer: Bir kiúi [Peygamber] ateú yakar; bu ateú [vahiy] onlarÕn etrafÕnÕ aydÕnlatÕr) anlamÕna gelen “ Ϟ˶ ˴ ΜϤ˴ ϛ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ˵Ϡ˴Μϣ˴ ˸ ˯˴ Ύٓ ο ˵Ϫ˴ϟϮ˸ Σ˴ Ύϣ˴ Ε ˱ ϧ ˴Ϊ˴ϗϮ˴˸ Θγ˸ ΍ ϱ˶ά͉ϟ΍” úeklindeki Bakara suresi 17. Ayetinde belirtti÷i úu kimsenin hali ˴ ˴ ΍ Ύٓ Ϥ͉ ˴Ϡ˴ϓ ΍έΎ˴ gibidir: Allah tÕpkÕ güneúin yeri ÕúÕ÷Õyla doldurdu÷u gibi yeri Muhammed’in nuruyla doldurdu. ͉ ϟ΍ Ϟ˴ ό˴ Ο˴ ϱ ٙά͉ϟ΍ Ϯ˵˴ ϫ Allah (Güneúi parlak, ayÕ da ÕúÕklÕ olarak yaratan O'dur) anlamÕna gelen “ ˯˱ Ύٓ ˴ϴο ˶ β ˴ Ϥ˸ θ ˸ ˴ ˵ ΍έϮ ˱ ϧ ή˴ Ϥ˴ Ϙϟ΍ϭ” ˴ úeklindeki Yunus beúinci ayette geçti÷i üzere peygamberi Muhammed’i güneúe, Vasisi Ali’yi de aya benzetmiútir. (Fakat bu sÕrada Allah onlarÕn nurunu/ÕúÕ÷ÕnÕ söndürür, böylece onlarÕ zifiri karanlÕklar içinde hiçbir úey göremeyecekleri bir halde bÕrakÕr) anlamÕna gelen Bakara suresi 17. Ayeti ise úöyle yorumlamÕútÕr: Yani Muhammed’in ruhu kabzolundu ve her tarafÕ zulmet kapladÕ. ønsanlar Ehl-i Beyt’in faziletini bilemez oldular. Allah Teâla’nÕn (Yol göstermeleri için onlara yalvarÕp yakarsanÕz asla sizi iúitmezler. OnlarÕn sana baktÕ÷ÕnÕ ˵ Ϩ˸ ϳ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ϳή˴Ի Ηϭ˴ ΍Ϯ˵όϤ˴ δ˸ ϳ˴ ϻ˴ ϯΪԻ Ϭ˵ ϟ΍˸ ϰ˴ϟ˶΍ Ϣ˸ ϫ˵ Ϯϋ sanÕrsÕn ama aslÕnda hiç görmezler) anlamÕna gelen “ ˴ϥϭή˵ ψ ˵ Ϊ˸ ˴ Η ϥ˶˸ ΍ϭ˴ 411 ˴ ˴ϥϭή˵ μ˸ ˶ Β˵ϳ ϻ˴ Ϣ˸ ϫ˵ ϭ˴ ˴Ϛ˸ϴϟ˶΍” úeklindeki A’raf 198. ayette geçen kavli bunu anlatÕyor. 406 407 408 409 410 411 Bk. Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr, núr. Rasûl KâzÕm Abdul’s-Sâde, (en-Necef: Merkezu’lEmîr li ihyâi’t-turâs el-øslâmî, 1429/2008), 33-35; Babaî, Tefsir Ekolleri, 254-258 Babaî, Tefsir Ekolleri, 253-254-258. Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr, 16-47; Ethem Ruhi FÕ÷lalÕ, “Câbir el-Cu’fî”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992), 6: 532; Ebubekir Sifil, “Sünnî Rical KaynaklarÕndaki BoúluklarÕn DoldurulmasÕnda ùii Rical EdebiyatÕnÕn Önemi: Câbir el-Cu’fî Örne÷i”, Hadis Tetkikleri Dergisi 13/1 (2015): 28-35; Do÷maç, Sünnî ve ùiî Kaynaklarda Muhammed el-BâkÕr’Õn Hadis Rivâyetindeki Yeri, 62-64; Yunus Benli, “Gnostizmin ùia’nÕn ølk Oluúumna Etkileri Meselesi”, Gnostik AkÕmlar ve Okültizm Sempozyumu, ed. Hulusi Arslan-Mustafa Bozkurt, (Malatya: ønönü Üniversitesi MatbaasÕ, 2012), 195-200; Ahmed Mustafa Yakub, Câbir bin Yazid el-Cu’fî ve makâmâtu âli Muhammed, (elKuveyt: Merkezu’l-ømam el-Mehdî, 2010), 10-48. Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr, 11-13, 36-38; Babaî, Tefsir Ekolleri, 259. AyrÕca bk. Sifil, “Sünnî Rical KaynaklarÕndaki BoúluklarÕn DoldurulmasÕnda ùii Rical EdebiyatÕnÕn Önemi: Câbir el-Cu’fî Örne÷i”, 35-38. Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr, 72-73. AyrÕca bk. aynÕ eser, 238-239. 370 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I El-Cu’fî’ye göre, Allah Teâlâ’nÕn (KayÕp giden yÕldÕza and olsun ki) manasÕna gelen “ Ϣ˶ ˸Π͉Ϩϟ΍ϭ˴ ϯϮ˴Ի ϫ ΍˴Ϋ˶΍” úeklindeki Necim suresi birinci ayette, ruhunu aldÕ÷Õnda Muhammed’in ruhunun alÕnÕúÕna yemin vardÕr. (ArkadaúÕnÕz Muhammed ne yolunu úaúÕrdÕ ne de aklÕnÕ!) anlamÕna gelen “ϯϮ˴Ի Ϗ Ύϣ˴ ϭ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ ˵ΒΣΎ ˶ λ ˴ Ύϣ˴ ” úeklindeki Necim suresi ikinci ayette ise Ehl-i Beyt’in faziletini ˴ Ϟ͉ ο anlatmakla arkadaúÕnÕz Muhammed sapmadÕ, aklÕnÕ da kaybetmedi. (O heva ve hevesine göre de konuúmuyor) anlamÕna gelen “ϯϮԻ Ϭ˴ ϟ΍˸ Ϧ˶ ϋ ˴ ϖ˵ τ˶ Ϩ˸ ϳ˴ Ύϣ˴ ϭ” ˴ úeklindeki üçüncü ayetin manasÕ úudur: Yani Muhammed Ehl-i Beyt’in faziletinden bahsederken kendi hevasÕndan konuúuyor de÷ildir, “ϰ ԻΣϮ˵ϳ ϲ ˲ ˸Σϭ˴ ϻ˶͉ ΍ Ϯ˵˴ ϫ ϥ˶˸ ΍” úeklindeki Necim suresi dördüncü ayette geçti÷i üzere (Onun konuútuklarÕ, kendisine indirilen vahiyden baúka bir úey de÷ildir).412 El-Cu’fî’ye göre, ([Ey Peygamber!) øman edip imanlarÕna yaraúÕr güzellikte iúler yapan kimseleri, "øçinde derelerin ça÷ÕldadÕ÷Õ cennetler sizi bekliyor" diye müjdele) anlamÕna gelen ˷ Α˴ ϭ” ˳ Ύ͉ϨΟ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ˴ϟ ϥ͉ ˴΍ Ε “έΎ ˶ ΎΤ˴ ϟ˶ Ύμ ͉ ϟ΍ ΍Ϯ˵ϠϤ˶ ϋ ˵ Ϭ˴ ϧ˸ ˴ϻ΍˸ ΎϬ˴ Θ˶ ˸Τ˴Η Ϧ˸ ϣ˶ ϱήٙ ˸Π˴Η Ε ˴ ϭ˴ ΍Ϯ˵Ϩϣ˴ ΍Ի ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ ή˶˶ θ ˴ úeklindeki Bakara suresi 25. Ayette sözü edilen iman edip salih amel iúleyenlerle Ali, onun ondan sonra gelen vasileri ve onlara tabi olanlardÕr. Yine ona göre (Kafirler ise, "Allah'Õn böyle bir misal vermesinin ne anlamÕ var?!" diye söylenirler. Oysa Allah böyle misallerle birçoklarÕnÕ dalalette bÕrakÕr, birçoklarÕnÕn da hidayetini artÕrÕr. Mamafih Allah bu tür misallerle ancak fasÕklarÕ/kafÕrleri dalalette bÕrakÕr) anlamÕna gelen “ ϻ˶͉ ΍ Ϫٓ ٙ ˶Α Ϟ͊ π˵ ൖ ˴Ω΍έ˴ ˴ ΍ ΍ٓ ˴ΫΎϣ˴ ˴ϥϮ˵ϟϮ˵Ϙ˴ϴ˴ϓ ΍ϭή˴˵ ϔϛ˴ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ Ύϣ͉ ˴ ΍ϭ˴ ˱ ٙΜ˴ϛ ٙϪ˶Α ϱ ٙΪϬ˸ ˴ϳϭ˴ ΍ήϴ ˱ ٙΜ˴ϛ ٙϪ˶Α Ϟ͊ π˵ ˶ ϳ Ύϣ˴ ϭ˴ ΍ήϴ ˶ ϳ ϼ˱ ˴ Μϣ˴ ΍˴ά ԻϬ˶Α ˵ဃ ˸ úeklindeki 26. Ayeti de úöyle açÕklamÕútÕr: Burada “misal”den kasÕt Ali’dir; Allah ˴Ϧϴ ٙϘγ˶ Ύ˴ϔϟ΍” Ali’yle ona düúmanlÕk yapanlarÕ saptÕrÕr, yine Ali’yle ona tabi olup ardÕndan gidenleri hidayete erdirir. Allah Ali’yle yalnÕzca onun velayetinden çÕkanlarÕ saptÕrÕr.413 Ona göre (Onlar, gerçek ibadetten bihaberdir) anlamÕna gelen “ ˴ϥϮϫ˵ Ύγ ˴ Ϣ˸ ϫ˵ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ˴΍” ˴ Ϣ˸ Ϭ˶ ˶Ηϼ˴ λ ˴ Ϧ˸ ϋ úeklindeki Maun suresi 5. Ayeti nazil oldu÷unda Hz. Peygamber úöyle dedi: Allâhu ekber! Bu her birinize dünyanÕn benzerinin verilmesinden daha hayÕrlÕdÕr. Bu kiúi, úayet namaz kÕlarsa bundan dolayÕ herhangi bir sevap ummayan, terk ederse de bundan dolayÕ Rabbinden korkmayan kiúidir.414 Kevser suresiyle ilgili olarak da úunlarÕ söylüyor: Kim benim yaúadÕ÷Õm gibi yaúamak istiyorsa, öldü÷üm úekilde ölmek arzu ediyorsa, bana va’d edilen cennete girmek istiyorsa, orada Rabbimin kendi eliyle dikti÷i bir dala tutunmak istiyorsa Ali b. Ebî Talib’in ve ondan sonra gelecek olan vasilerinin velayeti altÕna girip onlara tabi olsun. Onlar asla sizi sapkÕn bir yola sokmaz, asla üzerinde bulundu÷unuz do÷ru yoldan çÕkarmazlar. Siz onlarÕ bilmezsiniz ama onlar sizi sizden daha iyi bilirler. Ben Rabbimden, geniúli÷i Yemen ile Kudüs arasÕ kadar olan úu havuzumun baúÕna gelinceye kadar onlarla Kur’an’Õn arasÕnÕ asla ayÕrmamasÕnÕ talep ettim…415 Bu úekilde pek çok yerinde aúÕrÕ ùiî anlayÕúÕn hâkim oldu÷u tefsirde, zaman zaman isrâiliyât diyebilece÷imiz ama daha çok hadis veya Ehl-i Beyt âlimlerinin sözü/görüúü olarak yansÕtÕlan bilgiler de mevcuttur. Mesela Âdem’in yaratÕlmasÕyla ilgili Bakara suresi 30. Ayette bu tür bilgilere rastlamak mümkündür.416 Tefsir, bilhassa ømam BâkÕr ve ømam Cafer es-SâdÕk tarafÕndan tasvip gördü÷ü düúüncesiyle ùia nezdinde makbul ve muteberdir.417 412 413 414 415 416 417 Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr, 674-675. AyrÕca bk. aynÕ eser, 73. Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr, 76. Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr, 803. Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr, 804. Bk. Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr, 77-84. Bk. Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr, 7-10. 371 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 2.2. Abbasiler Döneminde Vefat Etmiú Tâbiî Müfessirler ve Tefsirleri Abbasiler devri hicrî 132/milâdî 750 yÕlÕnda Ebu’l-Abbas Seffâh’Õn Emevileri devirip baúa geçmesiyle baúlamÕútÕr.418 Bu çalÕúmada Abbasi devrinin ilk sekiz yÕlÕnda yaúamÕú olan müfessirler iúlenecektir. Bu dönemde iki Abbasi halifesi görev yapmÕútÕr; bunlarÕn ilki devleti kuran Ebu’l-Abbas es-Seffah’tÕr. Seffah 132-134/750-754 yÕllarÕ arasÕnda görev yapmÕútÕr. Di÷eri ise Ebû Ca’fer el-Mansur’dur (v. 158/775).419 Burada iúleyece÷imiz tâbiûn halkasÕna mensup müfessirler Seffâh’Õn baúa gelmesi ile Mansûr’un ilk yÕllarÕ arasÕndaki dönemde vefat etmiú olanlardÕr. 2.2.1. Ata el-Horasânî (v. 135/753) ve Tefsiri HayatÕnÕn büyük kÕsmÕ Emeviler döneminde geçmiú olmakla birlikte Abbasilerin baúta oldu÷u 135/753 yÕlÕnda vefat etti÷i için Abbasiler devri müfessiri olarak yer verdi÷imiz Ata elHorasanî, hicrî 50’de Horasan’da Semerkant’ta veya bazÕ görüúlere göre Belh’te do÷muútur. AsÕl adÕ Meysere olan Ebû Müslim’in o÷ludur. el-Muhelleb b. Ebî Safra el-Ezdî’nin mevlasÕ olan Atâ, memleketinde e÷itime baúlamÕú, aldÕ÷Õ iyi e÷itim sayesinde meúhur olmuú, adeta Horasan’la özdeúleúmiútir. Horasan kadÕsÕ olmuú, burada fÕkÕh ve fetva ondan sorulur olmuútur.420 Sahabe neslinden fÕkhÕ bilenler, özellikle abadile diye bilinen Abdullah b. Abbas, Abdullah b. Mes’ûd, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Zübeyr ve Abdullah b. Amer b. el-As’Õn vefatÕnÕn ardÕndan di÷er ilimler gibi fÕkÕh ilmi de tâbiûn halkasÕndan mevâlî olan aimlere kalmÕútÕr. Bu cümleden olarak Ata b. Ebî Rebâh Mekke fakihi, Tâvûs b. Keysan Yemen fakihi, Yahya b. Ebî Kesîr Yemâme fakihi, el-Hasanu’l-Basrî Basra fakihi, øbrahim en-Nehaî Kufe fakihi, Mekhûl ùam fakihi ve Ata el-Horasânî de Horasan fakihi olmuútur.421 Ata el-Horasânî daha sonra ùam bölgesine intikal etmiú, orada pek çok âlim ile görüúmeler yapmÕú, ilmini geliútirmiútir. Ata, Emevi devletinin kurucusu ve ilk halifesi olan Muaviye’nin hilafet günleinde do÷muú, bütün Emevi haliflerinin dönemlerinde yaúamÕú, Emevilerin yÕkÕlÕp yerine Abbasilerin kurulmasÕnÕ görmüú ve ilk Abbasi halifesi olan Seffah’Õn dönemine úahit olmuú, Ebû Cafer elMansûr’un hilafetinde vefat etmiútir.422 HakkÕnda bilgi veren eserler aynÕ zamanda onun ne kadar müttaki, mütevazÕ, mütedeyyin biri oldu÷unu da anlatÕyorlar. øbadete ve zikre son derece düúkün idi, bilhassa gece ibadet etmeye çok önem verirdi. Her vesileyle etrafÕndakilere vaz ve nasihatlerde bulunur, onlarÕ da ibadet ve itaat konusunda duyarlÕ olmaya davet ederdi.423 Ata, ibadetler gibi ilim ve irfan konusunda da son derece hassas ve istekli idi. O yüzden ùam, Kudüs, Mekke, Medine gibi muhtelif yerler gezdi, oralardakilerden ilim aldÕ, bildiklerini onlarla paylaútÕ.424 Ata, itikad yönünden de halis, saf ve arÕ bir inanca sahip idi, o dönemlerde ortaya çÕkan bütün bidat ve 418 419 420 421 422 423 424 Bk. Hitti, Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi, 2: 443-458; øsa Do÷an, “Hicri I. Ve II. AsÕrlarda Muhtelif Yönleriyle Abbasi Hareketi”, Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 8 (1996): 29-44; Hüseyin G. YurdaydÕn, øslâm Tarihi Dersleri, (Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1971), 34-38. HakkÕ Dursun YÕldÕz, “Abbasiler”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1988), 1: 37. Muhammed b. Abdulcevâd b. Muhammed es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’n-Nâs, (Yüksek Lisans, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1428-1429), 30. Ebû øshak eú-ùîrâzî, Tabakâtu’l-fukahâ, thk. øhsan Abbas, (Beyrût: Dâru’r-râid el-arabî, ts.), 58. øbn Ebî Hâtim, el-Cerh ve’t-Ta’dîl, 6: 334; øbn Ta÷riberdî, en-Nucûmu’z-Zâhira, 1: 331; øbnu’l-ømâd el-Akrî, ùezerâtu’z-Zeheb, 1: 371; ; øbn Hacer el-Askalânî, Tehzîbu’t-Tehzîb, 7: 213; es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir min Evveli Sûreti’l-Kehf ilâ Âhiri Sûreti’n-Nâs Cem’an ve Dirâseten Mukâranatan, 30-32. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 50-57. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 58-69. 372 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I fÕrkalardan uzak, Kitap ve sünnet istikameti üzere yaúamÕú idi.425 135 yÕlÕnda Eriha’da vefat eden Ata, oradan Kudüs’e getirilmiú ve orada defnedilmiútir.426 AralarÕnda Enes b. Malik, Abdullah b. Ömer gibilerin de bulundu÷u sahabilerden, Hasanu’l-Basri, Said b. Cübeyr, økrime, Ali b. Ebi Talha, Mekhûl, Urve b. Zübeyr gibi tâbiî âlimlerinden dersler almÕú ve onlardan rivayetler nakletmiútir.427 Kendisinden de øbrahim b. Tahman, Usame b. Zeyd b. Eslem, Hammad b. Seleme, Süfyan es-Sevrî, ùu’be b. el-Haccâc gibi âlimler ders alÕp rivayet nakletmiúlerdir.428 Ata’nÕn kaybolmuú olan bir tefsiri, bazÕ parçalarÕ Dimaúk’taki Dâru’l-kutubi’z-zâhiriyye’de yazma olarak mevcut olan en-Nâsih ve’l-Mensûh adÕnda bir kitabÕ ve yine kayÕp olan Kitâbu tenzîli’l-Kur’ân adÕnda bir eseri oldu÷u söylenmiútir.429 Döneminde ve ondan sonra gelen pek çok âlim, Ata’nÕn güvenilir, ilimde râsih derecesinde olan bir kiúi oldu÷unu ifade etmiúlerdir.430 Muhammed b. Abdulcevâd b. Muhammed es-Sâvî, Atâ el-Horasânî’nin tefsirle ilgili kavillerini Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’n-Nâs adÕyla bir tez halinde sunmuútur. AyrÕca Hikmet Beúir Yasin de daha baúka bazÕ zevatla birlikte Ata el-Horasânî’nin bazÕ tefsir rivayetlerini cemederek hepsini birlikte bir kitap halinde neúretmiútir.431 Biz de burada bu çalÕúmalardan yararlanaca÷Õz. Buna göre Ata, (Sizi balçÕktan yaratan, sonra bir ecel tayin etti. O’nun yanÕnda belirlenmiú bir ecel daha vardÕr…) anlamÕna gelen “ ˴ϥϭή˴˵ ΘϤ˴˸ Η Ϣ˸ ˵ Θϧ˸ ˴ ΍ Ϣ͉ ˵ Λ ˵ϩ˴ΪϨ˸ ϋ˶ ϰϤ̒ δ ˴ ϣ˵ Ϟ˲ Ο˴ ˴΍ϭ˴ ϼ˱ Ο˴ ˴΍ ϰٓ Իπ˴ϗ Ϣ͉ ˵ Λ Ϧϴ ˳ ρٙ Ϧ˸ ϣ˶ Ϣ˸ Ϝ˵ ˴Ϙ˴ϠΧ˴ ϱ ٙά͉ϟ΍ Ϯ˵˴ ϫ” úeklindeki En’âm suresi 2. Ayette geçen “bir ecel tayin etti” kÕsmÕ için, bu, altÕ günde yarattÕ÷Õ úeylerle ilgilidir”, “O’nun yanÕnda belirlenmiú bir ecel daha vardÕr” kÕsmÕ için ise, bu da kÕyamete kadar yarataca÷Õ varlÕklarla ilgilidir demiútir.432 (Çirkinlikler kötü inúalar içindir, kötü insanlar da çirkinlikler içindir; güzellikler güzel insanlar içindir ve güzel insanlar da güzellikler içindir) manasÕna gelen “ ˴ϥϮ˵ΜϴΒ˴ٙ Ψϟ΍˸ ϭ˴ ˴Ϧϴ ٙΜϴΒ˴ٙ ΨϠ˸ ϟ˶ ˵ΕΎ˴ΜϴΒ˴ٙ Ψϟ˸ ˴΍ ͉ ϟ˶ ˴ϥϮ˵Β˷ϴ˶ τϟ΍ ͉ ϭ˴ Ε ͉ ϟ˶ ˵ΕΎΒ˴ ˷ϴ˶ τϟ΍ ͉ ϭ˴ ˴ϦϴΒٙ ˷ϴ˶ τϠ Ε ˶ ΎΒ˴ ˷ϴ˶ τϠ ˶ Ύ˴ΜϴΒ˴ٙ ΨϠ˸ ϟ˶ ” úeklindeki Nur suresi 26. Ayette geçen “tayyibât” ve “habîsât” kelimelerini, (Çünkü onlara dünyada hem sözlerin en güzelini [kelime-i tevhidi) söyleyip yürekten tasdik etmek hem de bütün güzel övgülere layÕk olan Allah'Õn yolunda ͉ ϰ˴ϟ˶΍ ΍ϭ˵ٓ Ϊϫ˵ ϭ” yürümek nasip olmuútur.) manasÕna gelen “Ϊ˶ ϴϤٙ Τ˴ ϟ΍˸ ρ΍ ˶ ή˴ λ ˶ ˷ϴ˶ τϟ΍ ˶ ϰϟ˶Ի ΍ ΍ϭ˵ٓ Ϊϫ˵ ϭ˴ ϝ˶ Ϯ˸ ˴Ϙϟ΍˸ ˴Ϧϣ˶ ΐ ˴ úeklindeki Hac suresi 24. Ayetten hareketle úöyle tefsir etmiútir: “Çirkin söz ve davranÕúlar ahlaksÕz kimselere, ahlaksÕz kimseler de çirkin söz ve davranÕúlara yaraúÕr. Keza güzel söz ve davranÕúlar ahlaklÕ kimselere, ahlaklÕ kimseler de güzel söz ve davranÕúlara yaraúÕr.”433 425 426 427 428 429 430 431 432 433 es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 62-65. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 66. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 72-79. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 80-90. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 93-94. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 95-99. El-Cuz’u fîhi tefsîru’l-Kur’ân li Yahya b. Yemân ve tefsîrun li Nâfi’ b. Ebî Nuaym el-Kâri’ ve tefsirun li Müslim b. Hâlid ez-Zencî ve tefsîrun li Atâin el-Horasânî bi rivâyeti Ebî Ca’fer Muhammed b. Ahmed b. Nasr er-Remlî el-Fakih el-müteveffâ sene 295 h., thk. Hikmet Beúir Yasin, (el-Medine el-Münevvere: Mektebetu’d-dâr bi’lMedineti’l-Münevvere, 1408/1988), 87-123. El-Cuz’u fîhi tefsîru’l-Kur’ân, 87. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 132, 264. Cümlenin çevirisi için bk. Mustafa Öztürk, Kur’an-Õ Kerim Meali Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri, (Ankara: Ankara Okulu, 2014), 400, ayet 26. 373 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Burada görüldü÷ü gibi Kur’an’Õ yine Kur’an’la tefsir etmeye çalÕúan Ata el-Horasânî, aynÕ úekilde ayeti hadis ve sünnetle, sahabe kavliyle, Arap dili ile beyan ve bedi’ ile israiliyât ile esbab-i nüzul, nasih-mensuh, bizzat kendisi içtihatta bulunarak, ahkam, ÷aribu’l-Kur’ân, kÕssa, kÕraat ve benzeri konulara ehemmiyet vererek ve daha baúka ilimlerle ve yollarla da tefsir etmeye çalÕúmÕútÕr.434 Ata’nÕn belirtti÷ine göre (Biz sizi ilkin topraktan yarattÕk. Ölümünüzün ardÕndan sizi yine topra÷a döndürece÷iz ve zamanÕ gelince yine topraktan çÕkaraca÷Õz) anlamÕnda gelen “ ΎϬ˴ Ϩ˸ ϣ˶ ϯήԻ Χ˸ ˵ ΍ ˱ ΓέΎ˴ ˴ Η Ϣ˸ Ϝ˵ Ο˵ ή˶ Ψ˸ ˵ϧ ˴ ΎϬϨ˸ ϣ˶ ϭ˴ Ϣ˸ ϛ˵ ˵Ϊϴόٙ ˵ϧ ΎϬ˴ ϴ ٙϓϭ˴ Ϣ˸ ϛ˵ Ύ˴ϨϘ˸ ˴ϠΧ˴ ” úeklindeki Taha suresi 55. Ayette sözü edilen husus úöyle olacaktÕr: melek gelecek, kiúinin defnedildi÷i kabrinden bir avuç torak alacak, onu nutfenin üzerine serpecek, ardÕndan o toprak ve nutfeden o kiúi yaratÕlacaktÕr.435 Ata (sizi görünen ve görünmeyen onca nimetin içinde yüzdürdü÷ünü görmez misin) ˴ ˵ϪϤ˴ ˴ό˶ϧ Ϣ˸ Ϝ˵ ϴ˸ ˴Ϡϋ manasÕna gelen “˱Δ˴ϨρΎ ˶ ˴Αϭ˴ ˱ Γή˶˴ ϫΎυ ˴ ώ˴ ˴Βγ˸ ˴ ΍ϭ” ˴ úeklindeki Lokman suresi 20. Ayette geçen “zahir nimetleri”, úer’i hükümlerin hafifletilmesi, “batÕn nimetleri” de úefaat olarak açÕklamÕútÕr.436 (AyrÕca O sizi analarÕnÕzÕn karnÕnda üç karanlÕk [karÕn duvarÕ, rahim duvarÕ ve cenini ˵ ˵Α ϲ ٙϓ Ϣ˸ Ϝ˵ ˵Ϙ˵ϠΨ˸ ˴ϳ kuúatan zar] içinde aúama aúama geliútirerek yaratmaktadÕr) anlamÕna gelen “ ϥϮ ˶ τ Ի ˵ ϲ ٙϓ ϖ ˳ Ϡ˴Λ Ε ˳ ΎϤ˴ ˵Ϡυ Κ ˳ Ϡ˴˸ Χ Ϊ˶ ό˸ Α˴ Ϧ˸ ϣ˶ Ύ˱ϘϠ˴˸ Χ Ϣ˸ Ϝ˵ ˶ΗΎϬ˴ ϣ͉ ˵ ΍” úeklindeki Zümer suresi 6. Ayette geçen “üç karanlÕk” ile karÕn, rahim ve plasentanÕn kast edildi÷ini söylemiútir.437 Yine Ata, (Hiç úüphesiz 0, kÕyametle ilgili kesin bir bilgidir) anlamÕna gelen “Δ˶ ϋ ˴ Ύ͉δϠϟ˶ Ϣ˲ Ϡ˸ ό˶ ˴ϟ ˵Ϫ͉ϧ˶΍ϭ” ˴ úeklindeki, Zuhruf suresi 61. Ayette geç zamiri øsa’ya irca etmiú ve “øsa geldi÷inde, iúte o kÕyametin baúlama anÕdÕr” úeklinde açÕklamÕútÕr.438 Ata’nÕn verdi÷i bilgiye göre ([Ey Peygamber! Sana soyu kesik diyorlar). Oysa biz sana ˴ ϋ˸ ˴΍ Ύٓ ͉ϧ˶΍” úeklindeki Kevser suresi birinci ayette geçen Kevseri verdik) manasÕna gelen “ή˴ ˴ ΛϮ˴˸ Ϝϟ΍˸ ˴ϙΎ˴Ϩϴ˸ τ “kevser” ile Hz. Peygamber’in cennetteki havuzu kast edilmiútir.439 2.2.2. Zeyd b. Eslem el-Adevî (v. 136/754) ve Tefsiri Tâbiûn halkasÕna mensup olup Abbasilerin hilafetinin ilk yÕllarÕnda vefat eden âlimlerden biri de Zeyd b. Eslem el-Adevî’dir. BabasÕ Eslem, Hz. Ömer’im azatlÕsÕ idi. Ömrü a÷ÕrlÕklÕ olarak Medine’de geçmiútir. Baúta babasÕ Eslem olmak üzere, Abdullah b. Ömer, Cabir b. Abdillah, Hz. Aiúe gibi ulaúabildi÷i önemli sahabileden rivayetlerde bulunmuútur. Kendisi de Medine Tefsir ekolinin önde gelen simalarÕndan biri olmuútur. Kendisinden de aralarÕnda Abdurrahman’Õn da oldu÷u o÷ullarÕ, Ata b. Yesar, Evzâî, Ma’mer b. Raúid, Süfyan es-Sevrî, Süfyan b. Uyeyne gibi tebe-i tâbiîn halkasÕnÕn önemli isimleri nakillerde bulunmuúlardÕr. Zeyd, 136/754 yÕlÕnda Medine’de vafat etmiútir.440 434 435 436 437 438 439 440 Bk. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’n-Nâs, 132-169. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 202. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 430. El-Cuz’u fîhi tefsîru’l-Kur’ân, 90. El-Cuz’u fîhi tefsîru’l-Kur’ân, 92. es-Sâvî, Akvâlu Atâ el-Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’nNâs, 974. Hüseyin ez-Zehebî, et-Tefsîr ve’l-müfessirûn, 1: 116-117; Mikdad Haz’al Ahmed Ali el-Azâvî, Merviyâtu Zeyd b. Eslem el-Adevî fi’s-Süneni’l-Erba’ (Ebî Dâvûd-et-Tirmîzî-en-Nesâî ve øbni Mâce) Dirâse tahlîliyye, (Doktora Tezi, Ba÷dat el-Câmiatu’l-øslâmiyye, 1431/2010), 6-26; Muhammed Fatih Kesler, “Zeyd b. Eslem”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi, (østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013), 44: 318-319; Babaî, Tefsir Ekolleri, 268-269. 374 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Sert ve disiplinli bir hoca olan Zeyd’in Mescid-i Nebevî’de bulunan kendine kas meclisinde 40 civarÕnda ö÷renci bulunur, bunlar hocalarÕndan pür dikkat ilim almaya çalÕúÕrlardÕ. Zeyd genelde sika olarak makbul edilmiútir, rivayetleri Kütüb-i Sitte içinde yer almaktadÕr. Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde ondan gelen rivayetlerin sayÕsÕ 200 civarÕndadÕr. Ömer b. Abdülaziz ile II. Velid’in danÕúma meclisinde bulunuyordu. Medine fakihi olarak kabul ediliyordu.441 ùii oldu÷una dair de bazÕ görüúler ileri sürülmüútür.442 Tefsircili÷ine gelecek olursak, Zeyd, rey ile tefsire önem veriyordu. Daha ziyade bu anlayÕúla ayetleri tefsir ediyor ve kelimelerin anlamÕndan hareketle yorumlar yapÕyordu.443 Bundan dolayÕ eleútirilere maruz kalmÕútÕr. Ancak Zeyd’in rey ile yapmÕú oldu÷u tefsir bidatçÕlarÕn yaptÕ÷Õ tefsirden farklÕ, muteber bir tefsirdir. Hatta Malik b. Enes, onun tefsirinden yararlanmÕútÕr. Bu anlayÕúla yaptÕ÷Õ bir tefsirinin oldu÷u söyleniyorsa da bu tefsir günümüze ulaúmamÕútÕr. Ona ait rivayetler daha ziyade o÷lu Abdurrahman tarafÕndan nakledilmiútir. Bu rivayetler bilhassa Taberî ile Be÷avî’nin tefsirlerinde yer almaktadÕr.444 Zeyd b. Eslem, (OnlarÕn hepsi bakire, kocalarÕna düúkün ve aynÕ yaúta olacak) anlamÕna gelen “Ύ˱Α΍ή˴ ˸Η˴΍ Ύ˱Αή˵ ϋ ˵ ” úeklindeki VakÕa suresi 37. Ayetle ilgili úunlarÕ söylemektedir: Urbe güzel kelam sahibi ve hoú sözlü kadÕn demektir. Yani cennet kadÕnlarÕnÕn özelliklerinden biri olan “urbe” kelimesini “ΔΑήϋ”nin ço÷ulu olarak kabul etmiú ve buna göre anlam vermiútir.445 Yine o, (Onlar, gerçek ibadetten bihaberdir) anlamÕna gelen “ ˴ϥϮϫ˵ Ύγ ˴ Ϣ˸ ϫ˵ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ˴΍” ˴ Ϣ˸ Ϭ˶ ˶Ηϼ˴ λ ˴ Ϧ˸ ϋ úeklindeki Maun suresi 5. Ayeti tefsir ederken, onlarÕn gösteriú olsun diye namaz kÕlan kimseler oldu÷unu, aslÕna onlarÕn namaz ehli kimseler olmadÕ÷ÕnÕ söylemektedir.446 Yine o aynÕ surede (Onlar ki [Mekke'ye gelen onca misafiri gösteriú için a÷Õrlar]; ama fakir konu komúuya kapkacak gibi bir úeyi ödünç bile vermezler) anlamÕna gelen “ ˴ϥϮ˵ϋΎϤ˴ ϟ΍˸ ˴ϥϮ˵ό˴ϨϤ˸ ˴ϳϭ” ˴ úeklindeki 7. Ayet için de úunlarÕ söylüyor: Onlar münafÕklardÕr, aúikâr olan namaz kÕlarlar, gizli olan zekâtÕ ise vermezler.”447 Yine Zeyd b. Eslem (Rüút ça÷Õna gelinceye de÷in yetimin malÕna dokunmayÕn) anlamÕna ˵ ˴΍ ώ˴ ˵ϠΒ˸ ϳ˴ ϰൖΘΣ˴ ˵Ϧδ gelen “˵ϩ͉Ϊη ˴ ˸Σ˴΍ ϲ˶ ˴ úeklindeki En’am suresi 152. Ayette geçen ˴ ϫ ϲ ٙΘ͉ϟΎΑ˶ ϻ˶͉ ΍ Ϣϴ˶ ٙΘϴ˴ ϟ΍˸ ϝ˴ Ύϣ˴ ΍Ϯ˵Αή˴ Ϙ˸ ˴Η ϻ˴ ϭ” “eúudd” kelimesine bülu÷ ça÷Õna eriúme diye mana vermiútir.448 Ona göre (Onlar kalplerin ve gözlerin korku ve dehúetten halden hale dönece÷i günden korkarlar) anlamÕna gelen “έΎ ˵ ˵Ϡ˵Ϙϟ΍˸ Ϫ˶ ϴ ٙϓ ΐ ˵ ͉Ϡ˴Ϙ˴Θ˴Η Ύϣ˱ Ϯ˸ ˴ϳ ˴ϥϮ˵ϓΎ˴Ψ˴ϳ” úeklindeki Nur suresi 37. Ayette ˵ μ ˴ Α˸ ˴ϻ΍˸ ϭ˴ ΏϮ geçen “yevmen/gün”den kastÕn kÕyamet günü oldu÷unu söylemiútir.449 Yine o, ([Bilin ki] sizden fetihten önce Allah yolunda mallarÕndan harcayan ve savaúanlar di÷erleriyle eúit de÷ildir) anlamÕna gelen “Ϟ˴ ˴ΗΎ˴ϗϭ˴ ΢ Hadid suresi 10. Ayette geçen ˶ ˸Θ˴ϔϟ΍˸ Ϟ˶ Β˸ ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˶ ˴ϖ˴ϔϧ˸ ˴ ΍ Ϧ˸ ϣ˴ Ϣ˸ Ϝ˵ Ϩ˸ ϣ˶ ϱϮ˴ٙ Θδ˸ ϳ˴ ϻ˴ ” úeklindeki 450 “fetih”ten kastÕn, Mekke’nin fethi oldu÷unu söylemiútir. Zeyd, (Bunlardan önce gelip geçen kâfirler de peygamberleri bertaraf etmek için birtakÕm tuzaklar kurmuúlardÕ. Ama Allah onlarÕn çok güçlü temeller üzerine kurulmuú bina gibi sapasa÷lam sandÕklarÕ tuzaklarÕnÕ yerle bir edip baúlarÕna geçirdi. Üstelik azap da onlarÕ hiç beklemedikleri bir yer ve zamanda yakalayÕverdi.) ˵ ϴΣ˴ Ϧ˸ ϣ˶ Ώ΍ anlamÕna gelen “ Κ˸ ͉ ϟ΍ Ϣ˵ Ϭ˶ ϴ˸ ˴Ϡϋ ˵ ˴ά˴όϟ΍˸ Ϣ˵ Ϭ˵ ϴΗԻ ˴ ΍ϭ˴ Ϣ˸ Ϭ˶ ˶ϗϮ˸ ˴ϓ Ϧ˸ ϣ˶ ϒ ൖ ϰ˴ Η˴Ύ˴ϓ Ϣ˸ Ϭ˶ Ϡ˶ Β˸ ˴ϗ Ϧ˸ ϣ˶ ˴Ϧϳ ٙά͉ϟ΍ ή˴˴ Ϝϣ˴ Ϊ˸ ˴ϗ ˵ Ϙ˸ δ ˴ ή˴͉ Ψ˴ϓ Ϊ˶ ϋ˶ ΍Ϯ˴ ˴Ϙϟ΍˸ ˴Ϧϣ˶ Ϣ˸ Ϭ˵ ϧ˴ Ύ˴ϴϨ˸ ˵Α ˵ဃ 441 442 443 444 445 446 447 448 449 450 Kesler, “Zeyd b. Eslem”, 44: 319. Babaî, Tefsir Ekolleri, 269-273 Babaî, Tefsir Ekolleri, 274. Kesler, “Zeyd b. Eslem”, 44: 319. Babaî, Tefsir Ekolleri, 274. Babaî, Tefsir Ekolleri, 274. Babaî, Tefsir Ekolleri, 275. Babaî, Tefsir Ekolleri, 275. Babaî, Tefsir Ekolleri, 275. Babaî, Tefsir Ekolleri, 275. 375 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ˴ úeklindeki Nahl suresi 26. Ayette sözü edilenlerin Nemrud b. Ken’an oldu÷unu ˴ϥϭή˵ ˵όθ˸ ˴ϳ ϻ” söylemiútir.451 2.2.3. Rebî‘ b. Enes el-Bekrî el-Basrî (v. 139/756) ve Tefsiri Rebî’ b. Enes Basra’da do÷muú, farklÕ úeyler söylenmiúse de Arap asÕllÕ biridir. Basra’nÕn Beni Hanife kabilesine mensuptur. El-Hanefî diye lakaplanmasÕ bundandÕr. Beni Bekir kabilesine mendup oldu÷u da söylenmiútir ki bu yüzden de el-Bekrî diye lakaplanmÕútÕr. Esasen Benî Hanife kabilesi, Benî Bekr’in içinde yer alan kabilelerden biridir. Aúa÷Õda gelece÷i üzere Haccac’tan korkutu÷u için Horasan bölgesine kaçmÕú ve oradaki úehirlerden biri olan Merv’in bir köyüne yerleúmiútir, bu yüzden nispetleri arasÕnda el-Horasânî de vardÕr. Bütün bunlarÕ hesaba kattÕ÷ÕmÕzda tam adÕ úöyle olmaktadÕr: Rebî’ b. Enes el-Basrî el-Hanefî el-Bekrî elHorasânî el-Mervezî. Ne zaman do÷du÷u belli de÷ildir. Tâbiûn neslinin önemli müteahhir simalarÕndan olup, Abbasi hilafeti döneminde 139 veya 140/757 yÕlÕnda Merv’de vefat etmiútir. Abdullah b. Ömer, Cabir b. Abdillah, Enes b. Malik gibi sahabileri görmüú ise de bizzat dinleyerek hadislerini nakletti÷i tek sahabi Enes b. Malik’tir. Hasan-Õ Basrî gibi bazÕ önemli tâbiî âlimlerin sohbetinde de bulunmuú ve onlardan rivayetler nakletmiútir. Abdullah b. Mübarek, A’meú, Ebû Cafer, Mukatil b. Hayyan gibi bazÕ âlimler de ondan nakiller yapmÕúlardÕr. Rebî’, Emevi iktidarÕ döneminde Haccac b. Yusuf’un Basra’da valili÷i esnasÕnda Basra’dan kaçmÕú ve Merv úehrinde bir köyde gizlenmiútir. Burada edindi÷i ilmi anlatmaya ve yaymaya çalÕúmÕútÕr. Abdullah b. Mübarek yanÕna gelip ondan hadis ö÷renip rivayetlerde bulunmuútur. FarklÕ úeyler söylenmiúse de genelde Rebî’, âlimler tarafÕndan sika olarak kabul edilen biri idi.452 Rebî’ b. Enes’in tefsir rivayetleri burada kendisinden istifade etti÷imiz Mahmud Ahmed Cemlauddin Muhammed tarafÕndan, Tefsîru’r-Rebî’ b. Enes cem’ ve tevsik ve dirâse adÕyla bir araya getirildi÷i gibi ayrÕca Nezzâr Abdulmuhsin el-Mansûrî tarafÕndan da Tefsîru’r-Rebî’ b. Enes el-Basrî adÕyla da bir araya getirilerek tabedilmiútir (Basra: Merkezu turasi’l-Basra, 2019). Di÷er bir çalÕúma da Abdurrahman Ali el-øbâdî tarafÕndan Tefsîru’r-Rebî’ b. Enes cem’an ve dirâseten ve tahkîkan adÕyla yüksek lisans tezi olarak sunulmuútur (Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suud el-øslâmiyye, 1987). Rebî’ b. Enes önemli bir tâbiî müfessir olarak kabul edilir. Bilhassa Ubey b. Ka’b’Õn tefsirlerini nakletmiútir. Ona göre (kubbe gibi yüksek duran gökyüzüne, dalgalanÕp kabaran denize and olsun ki) manasÕna gelen “έϮ ͉ ϟ΍ϭ˴ ” úeklindeki Tur suresi 5 ˶ Ϙ˸ δ ˶ Π˵ δ˸ Ϥ˴ ϟ΍˸ ή˶ ˸Τ˴Βϟ΍˸ ϭ˴ ͼ5ͽ ˶ωϮ˵ϓή˸ Ϥ˴ ϟ΍˸ ϒ ve 6. Ayetlerde geçen “yüksek duran gökyüzü”nü, “Rahman’Õn arúÕ”, “dalgalanÕp kabaran deniz”i de “arúÕn altÕnda bulunan yüksek su” diye tarif etmiútir. Ona göre (onlarÕ iki kez azaplandÕraca÷Õz) anlamÕna gelen “Ϧ˸˶ ϴ˴Ηή͉ ϣ˴ Ϣ˸ Ϭ˵ ˵Α˷ά˶ ό˴ ˵Ϩγ ˴ ” úeklindeki Tevbe suresi 101. Ayetinde geçen “iki azap”tan biri dünyada, di÷eri de ahirette olacaktÕr.453 Tespit edebildi÷imiz kadarÕyla Rebî’den sonra tâbiûn halkasÕna mensup olup tefsirde meúhur olmuú baúka âlim yoktur. Bundan sonra Tebe-i tâbiîn dedi÷imiz halka baúlamaktadÕr. Nitekim 143/761 tarihinde vefat etmiú olan Ali b. Ebî Talha’nÕn –her ne kadar øbn Abbas’tan nakletti÷i belirtilen bir sahifesi varsa da- tâbiîn ded÷il tebe-i tâbiîn halkasÕndan oldu÷u belirtilmiútir. øbn Abbas’a isnad etti÷i sahife ise, do÷rudan øbn Abbas’tan aldÕ÷Õ bir sahife de÷ildir, arada tâbiûn halkasÕndan bir âlim-ki büyük bir ihtimalle bu, Mücahid’tir- vardÕr ancak, Ali b. Ebî Talha bu âlimi atlamÕú, do÷rudan øbn Abbas’tan almÕú gibi nakletmiútir. 451 452 453 Babaî, Tefsir Ekolleri, 275. Mahmud Ahmed Cemlauddin Muhammed, Tefsîru’r-Rebî’ b. Enes cem’ ve tevsik ve dirâse, (Yüksek Lisans Tezi, Kulliyetu Dâri’l-Ulûm, 1422/2001), 2-8. Ehl-i Sünne Büyükleri.com, øslam Ansiklopedisi, “Rebî’ b. Enes”, eriúim: 23.07.2021, http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Islam-Alimleri-Ansiklopedisi/Detay/REBI-BIN-ENES/1062 376 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I 2.2.4. Di÷er BazÕ Müfessirler YukarÕda zikrettiklerimizden baúka da tefsirle u÷raúanlar olmuútur. Ancak bunlarÕn tefsire yönelik çalÕúmalarÕ di÷erlerinkinde oranla daha az oldu÷u için bunlar özel bir baúlÕk tahsis etmedik. Belki bunlarÕn daha fazla çalÕúmasÕ vardÕr ancak henüz bunlar derli toplu bir úekilde müstakil çalÕúmalara konu olmamÕútÕr. øleride bu tür çalÕúmalarla bunlarÕn daha fala rivayetleri ve yorumlarÕ söz konusu olursa, bunlara da bu tür eserlerde özel baúlÕklar altÕnda yer verilecektir. BunlarÕn arasÕnda Ebû Ravk Atiyye b. el-Hâris (v. 105/723),454 Nehúel b. Said b. Verdan (v. 105/723),455 Aiúe bintu Talha (v. 105/723), øbn ùihab ez-Zührî (v. 124/), Ebû Recâ’ Muhammed b. Seyf (v 130/747), Hemmâm b. Münebbih (v. 131/749), VâsÕl b. Atâ (v. 131/749), øbn Ebî Nüceyh (v. 131/749) gibi âlimleri sayabiliriz.456 Sonuç Bu çalÕúmada bahse konu edilen ve hicri ikinci asÕrda, 100-140 yÕllarÕ arasÕnda vefat etmiú olan müfessirler, tefsirde oldukça önemli hizmetler yapmÕú kiúilerdir. BunlarÕn içinden bir kÕsmÕ, tefsir alanÕnda kendilerine has müstakil cüzler veya risaleler yazmÕúlardÕr. Kaynaklar bunlardan bahsederken tefsirlerinin oldu÷undan bahsetmektedirler. Ancak bu tefsirler, Kur’an’Õn tamamÕnÕ kapsayan mütekâmil tefsirler de÷illerdir. Belli bazÕ ayetlerin tefsirini kapsayan bu eserlerden günümüze ulaúan olmamÕútÕr. Bunlar tâbiî âlimlerinin ö÷rencileri tarafÕndan yazÕlÕ veya sözlü olarak nakledilmiúlerdir. Bu sayede sonraki dönemlere ait tefsirlere girmiú ve günümüze kadar gelmiúlerdir. Ço÷unlu÷u ise úifâhî nakillerle bizlere ulaúmÕúlardÕr. Bu dönemde öne çÕkmÕú tâbiî müfessirlerin büyük bir kÕsmÕ tÕpkÕ hicrî birinci asÕrda oldu÷u gibi “mevâlî”dendir. Nitekim tespitlerimize göre burada üzeridne durdu÷umuz yimi müfessirin on ikisi mevâlidednir. BunlarÕn arasÕnda øran asÕllÕ, HorasanlÕ, Kuzey AfrikalÕ, Yemenli ve kökleri di÷er bazÕ bölgelere dayananlar vardÕr. Hicrî ikinci asÕrda Mekke, Medine ve Kufe yanÕnda Basra, ùam, MÕsÕr, Yemen, Ba÷dat, Horasan ve Kuzey Afrika’da da tefsir okullarÕ da oluúmuú ve buralarda önemli faaliyetler yürütülmüútür. Burada üzerinde durdu÷umuz dönemde müfessirlerin kesin hatlarla mezheplerini belirtmek mümkün de÷ildir. BazÕlarÕnÕn ùia’ya, bir kÕsmÕnÕn di÷er bazÕ aúÕrÕ fÕrkalara mensup oldu÷unu söylemek mümkünse de ço÷unluk için bunu ileri süremeyiz. Esasen henüz mezhepsel ayrÕúmalar tam ve net olarak belirginleúmiú de÷ildir. Hala âlimlerin önemli bir kÕsmÕnda –bunlar ùiî olmasalar dahi yine de- Alio÷ullarÕ’na karúÕ bir sempati vardÕr. Bununla birlikte burada üzeridne durdu÷umuz yirmi müfessirin on dördü Ehl-i sünnet anlayÕúÕna, altÕsÕ ise ùia inancÕna mensuptur. Müfessirlerin bir kÕsmÕ siyasetle herhangi bir úekilde ilgilenmedi÷i için büyük sÕkÕntÕlara maruz kalmamÕú ise de, bir úekilde siyasi hareketler içinde yer alanlar, zaman zaman sÕkÕntÕlara maruz kalmÕúlardÕr. Gizlenen, saklanan, diyar diyar kaçan müfessirler olmuútur. Bu tefsirler büyük oranda sahabeden gelen rivayetlere istinad etmektedir. Bununla birlikte zaman zaman kendilerine has bazÕ görüúler serdettiklerini de müúahede ediyoruz. Bu yönüyle tâbiûn tefsiri aynÕ zamanda dirayet tefsiridir. YukarÕda bunlara dair örnekler verdik. 454 455 456 Yolcu, “ølk Dönem Tefsir KitaplarÕ ve Müellifleri (En-Nedîm’in el-Fihrist’indeki “Tesmiyetu’l-Kutub elMusannefe fî Tefsiri’l-Kur’ân” AdÕnÕ TaúÕyan Listesi Ba÷lamÕnda), 62-63. Yolcu, “ølk Dönem Tefsir KitaplarÕ ve Müellifleri (En-Nedîm’in el-Fihrist’indeki “Tesmiyetu’l-Kutub elMusannefe fî Tefsiri’l-Kur’ân” AdÕnÕ TaúÕyan Listesi Ba÷lamÕnda), 65-66. AyrÕca bk. ÇalÕúkan, Kur’an Yorumunda Mevâlî’nin Yeri (Hicrî ølk øki AsÕr), 58-156. 377 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Burada sözü geçen tâbiî âlimlerin tefsir yöntemleri, tefsir kaynaklarÕ, tefsirde etkilendikleri hususlar, tefsirlerinin özellikleri vs. hakkÕnda elde etti÷imiz neticeleri yukarÕda verdik, burada bir daha zikretmeye gerek görmüyoruz. Hicri ikinci asÕrda yaúamÕú ve tefsirle meúgul olmuú tâbî âlimleri arasÕnda herhangi bir bayan müfessire tesadüf etmedik. ømkânlar zorlandÕ÷Õnda rivayetleri bir úekilde tefsirle iliúkilendirilebilecek bir-iki bayan bulunabilir, ancak aralarÕnda burada yer verecek kadar tefsir rivayeti olan bayan tespit edemedik. Hicri 14, miladi 20. YüzyÕla kadar, zorlamayla dahi olsa rivayetlerini tefsirle iliúkilendirebilece÷imiz bayan müfessirlere tesadüf etmek mümkün olmayacaktÕr. Kaynakça Abbas, Fadl Hasan. et-Tefsîr ve’l-müfessirûn esâsiyyetuhu ve’t-ticâhâtuhu ve menâhicuhu fi’lasri’l-hadîs. el-Ürdün: Dâru’n-nefâis, 1437/2016. Abbas, øhsan. el-Hasan el-Basrî sîretuhu, úahsiyyetuhu, teâlîmuhu ve ârâuhu. MÕsÕr: Dâru’lfikri’l-arabî, 1952. Abdu Muîn, Rezzak Hüseyin - Abûd, Atarid Takiy. “Tâvûsu’l-Yemânî ve merviyâtuhu ettârîhiyye an Abdillah b. Abbas dirâse târîhiyye tahlîliyye”. Mecelletu Kulliyyeti’t-terbiye elesâsiyye li’l-ulûmi’t-terbeviyye ve’l-insâniyye/Câmiatu Bâbil 30 (2016): 541-570. Abdulahad, Azizurrahman. el-ømam Katâde b. Diâme es-Sedûsî akvâluhu ve merviyâtuhu fi’ttefsîr min evveli sûreti’l-øsrâ ilâ nihâyeti sureti FâtÕr min hilâli kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr ve kutubi’s-sünneh es-sitteh cem’ ve dirâse ve tahrîc. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’lKurâ, 1413/1992. Abdulhâdî, Muhammed Hâlid. el-ømâm Katâde b. Diâme es-Sedûsî ekvâluhu ve merviyyâtuhu fi’t-tefsîr min evveli sûreti Yâsîn ilâ nihâyeti’l-Mushaf min hilâli kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr el-matbûa ve kutubi’s-sünneh es-Sitteh. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1414. Abdulkadir, øbrahim Taha øbrahim. FÕkhu Tâvûs b. Keysân dirâse ve ta’sîl. Yüksek Lisans Tezi, Câniatu’l-Kâhire, 1422/2001. Abdullah b. Vehb, Ebû Muhammed b. Müslim El-MÕsrî. El-Câmi’ Tefsîru’l-Kur’ân. Thk. Miklos Muranyi. Beyrût: Dâru’l-÷arbi’l-øslâmî, 2003. Abdullah, Fâika ødrîs. et-Tefsîr fi’l-Karni’l-Evvel el-Hicrî. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1404-1405. Abdurrahîm, Muhammed. Tefsîru’l-Hasani’l-Basrî. el-Kâhire: Dâru’l-hadîs, ts. Abdülhamid, ørfan. øslâm’da øtikâdî Mezhepler ve Akaid EsaslarÕ. Çev. M. S. Yeprem. østanbul: Marifet YayÕnlarÕ, 1983. Abid, Abdulvahid Bekir øbrahim Ahmed. Atâ b. Ebî Rebâh ve cuhûduhu fi’t-tefsîr. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1412/1992. Adem, Faysal es-SadÕk. Merviyyâtu ve Akvâlu øsmail b. Abdirrahman es-Süddî fi’t-tefsîr min hilâli tefâsiri’l-musnede cem’ ve dirâse ve tevsik el-Fâtiha ve’l-Bakara. Doktora Tezi, Câmiatu Umm Derman, 2005. Agito÷lu, Nurullah, “Hz. Nuh’un Gemisiyle ølgili Tâbiî Katâde’den Gelen BaÕ Rivayetler Üzerine”. UlsuslararasÕ Hz. Nuh ve Cudi Da÷Õ Sempozyumu 27-29 Eylül 2013 ùirnak. Ed. Hamdi Gündo÷ar-Ömer Ali YÕldÕrÕm-M.Ata Az. 285-293. ùirnak: ùirnak Üniversitesi YayÕnlarÕ, 2014. 378 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Ahmed, Abdullah Osman. Tâvûs b. Keysân el-Yemânî merviyâtuhu ve ârâuhu fi’t-tefsîr min kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr ve kutubi’sünneti’l-muútehire cem’an ve dirâseten. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1412. Ahmed, Ali Abdullah Tahir. “Merviyyâtu Amir e-ùa’bî fî tefsiri sûreti’l-Bakara cem’an ve dirâseten”. Havliyetu kulliyeti’d-dirasâti’l-øslâmiyye ve’l-Arabiyye li’l-benini bi’l-Kâhire 28/1 (1431/2010): 643-710. Ahmed, Sâbir Muhammed. “Merviyyâtu øbn Sîrîn fi’l-Kirââti Dirâse øhsâiyye Tahlîliyye fî Kutubi’t-Tefsîr”. Mecelletu Câmiati’l-Ezher Silsiletu Ulûmi’l-ønsâniyye 17/2 (2015): 115146. Akbaú, Mehmet. “Ölü Bedenlere Kasdetme Giriúimi Olarak øslam Tarihinde ølk Baú Kesme Hadisesinin Ortaya ÇÕkÕúÕ ve Emeviler Döneminde BaúlarÕ Kesilenler”. Harran Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 36 (2016): 112-127. Akten, Abdurrahman Muhammed. Mücahid b. cebr’in HayatÕ ve KÕraatlere YaklaúÕmÕ. Yüksek Lisans Tezi, østanbul Üniversitesi, 2015. AltÕkulaç, Tayyar. “økrime el-Berberî”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 22: 40-42. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2000. Altuntaú, Sabri – Sam, Selçuk. 7’den 77’ye Dünya Tarihimize Yolculuk. østanbul: Maya TandÕr YayÕnlarÕ, 2011. Amedî, Abdulvahid Hasan. Halîfu’l-Kur’ân el-ømam Zeyd b. Ali aleyhisselam 75-122 h. yy., ts. Amrûyeú, Enver b. Cafer. Ekvâlu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’t-tefsir cem’an ve dirasetem ve muvâzeneten 33-110h. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1428-1429. Amûdî, Ahmed b. Abdullah. el-ømâm Ebû Ca’fer el-BâkÕr merviyatuhu ve ârâuhu fî kutubi’ttefsir bi’l-me’sûr ve’sünneh el-mutahharah cem’an ve dirâseten ve tahrîcen ve ta’lîkan. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1431. Apak, Adem. “Siyer ølminin Öncüleri: Vehb b. Münebbih”. Hicrî Birinci AsÕrda øslâmî ølimler –II-. Ed. Hidayet Aydar-Ziyad Alrawashdeh-Elif Gül Gökhan-Sultan Ümmügülsüm Gündüzalp-Ülfer KarabulutဨÜmit Eskin-Yasemin ÇelikhasÕဨKhadeejeh Alrawashdeh. 661663. østanbul: Ensar Neúriyat, 2020. Arpa, Abdulmuttalip. “el-Bu’du’l-lu÷avî fî menheciyyeti’t-tefsir inde’t-tâbiîn”. Çekmece øZÜ Sosyal Bilimler Dergisi 4/8-9 (2016): 305-307. Asker, Ahmed Kerim Muhammed. el-Ârâu’l-fÕkhiyye li’l-ømam Yahya b. Ebî Kesîr fi’lmuâmelât ve ÷ayrihâ el-muteveffâ sene 129h. Mecelletu Diyâlî 66 (2015): 30-61. Ata, Mehmet Mahfuz. “Örnekleriyle Hz. Peygamber, Sahabe ve Tâbiin Dönemi Tefsir AnlayÕúÕ”. UluslararasÕ Sosyal AraútÕrmalar Dergisi 12/62 (2019): 1666-1676. Atalan, Mehmet. “Bir Muhalefet øttifakÕ –Abdullah b. Muaviye 129/746-7) Hareketi-”. Dokuz Eylül Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 23 (2006): 41-63. Atay, Recep. Taberî’nin Tefsirindeki Vehb b. Münebbih’e Ait øsrailî Rivayetlerin De÷erlendirilmesi. Yüksek Lisans Tezi, Aksaray Üniversitesi, 2019. Ateú, Süleyman. øúârî Tefsir Okulu. østanbul: Yeni Ufuklar Neúriyat, 1998. AvcÕ, Casim. “Kûfe”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 26: 339-342. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2002. 379 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Avnî, Hasene Hamd Muhammed Ali. Merviyâtu ve Akvâlu Mekhûl eú-ùâmî min hilâli’dDürrü’l-me’sûr ve kutubi’l-âsâr cem’ ve dirâse ve tevsik suveri’l-Kur’âni’l-âzîm. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Umm Dermân el-øslâmiyye, 2007. Aycan, ørfan. “Emevîler Dönemi øç Siyâsî Geliúmeleri (41-132/661-750)”. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 39 (1999): 147-174. Aycan, ørfan. “Emeviler Dönemi Kültür HayatÕnda Dinî ølimlerin Tarihsel Geliúimi”. Dinî AraútÕrmalar 2/5 (1999): 342-343. Aycan, ørfan. “Ömer b. Abdülaziz ve Gayr-i Müslimler”. Dinî AraútÕrmalar 1/3 (1999): 65-81. Aydar, Hidayet. “Hicrî Birinci AsÕrda Tefsir: Hz. Peygamber ve Sahabe Tefsiri”. Hicrî Birinci AsÕrda øslâmî ølimler Kur’an ølimleri ve Tefsir. Ed. Hidayet Aydar-Ziyad Alrawashdeh-Elif Gül Gökhan-Sultan Ümmügülsüm Gündüzalp-Ülfer KarabulutဨÜmit Eskin-Yasemin ÇelikhasÕဨKhadeejeh Alrawashdeh. 1: 245-272. østanbul: Ensar Neúriyat, 2020. Aydar, Hidayet. “Hicrî Birinci AsÕrda Tefsir: Tâbiûn ve Tefsir”. Hicrî Birinci AsÕrda øslâmî ølimler Kur’an ølimleri ve Tefsir. Ed. Hidayet Aydar-Ziyad Alrawashdeh-Elif Gül GökhanSultan Ümmügülsüm Gündüzalp-Ülfer KarabulutဨÜmit Eskin-Yasemin ÇelikhasÕဨ Khadeejeh Alrawashdeh. 1: 581-654. østanbul: Ensar Neúriyat, 2020. Aydar, Hidayet. Tarih Perspektifinden Örnek Tefsir Metinleri 1. østanbul: Yeni Zamanlar YayÕncÕlÕk, 2012. Aydemir, Abdullah. Tefsîrde øsrâilîyât. Ankara: Diyanet øúleri BaúkanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 1979. AydÕnlÕ, Abdullah. “Hasan Basri HayatÕ ve Hadis ølmindeki Yeri”. Atatürk Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 8 (1988): 91-113. AydÕnlÕ, Osman. “ølk Mu’tezilenin Özgür ørade Söylemi: Amr b. Ubeyd ve Kader AnlayÕúÕ”. Çorum ølahiyat Fakültesi Dergisi 1: 2 (2002): 127-146. AydÕnlÕ, Osman. “Mezheplerin Oluúum Sürecinde Mevali’nin Rolü”. Gazi Üniversitesi Çorum ølahiyat Fakültesi Dergisi 2/3 (2003/1): 1-26. Azâvî, Ahmed Kerim Muhammed. el-Ârâu’l-fÕkhiyye li’l-ømam Yahya b. Ebî Kesîr fi’l-ibâdât el-muteveffâ sene 129h. Mecelletu Kulliyeti’l-ulûm el-øslâmiyye 7 (ts.): 86-118. Azâvî, Mikdad Haz’al Ahmed Ali. Merviyâtu Zeyd b. Eslem el-Adevî fi’s-Süneni’l-Erba’ (Ebî Dâvûd-et-Tirmîzî-en-Nesâî ve øbni Mâce) Dirâse tahlîliyye, (Doktora Tezi, Ba÷dat elCâmiatu’l-øslâmiyye, 1431/2010) Babaî, Ali Ekber, Tefsir Ekolleri. Trc. Kenan Çamurcu. østanbul: el-Mustafa YayÕnlarÕ, 2014. Ba÷dâdî, øsmail. Hediyyetu’l-ârifîn esmâu’l-müellifîn ve âsâru’l-musannifîn. østanbul: 1951. Basît, Ahmed øsmail. el-Hasanu’l-Basrî: Müfessiren. Ammân: Dâru’l-Furkân, 1985. Be÷avî, Muhyi’s-Sünneh Ebû Muhammed el-Hüseyin b. Mes’ûd. Tefsîru’l-Be÷avî Meâlimu’ttenzîl. Thk. Muhammed Abdullah en-Nemr-Osman Cum’a Damiriyye-Süleyman Müslim el-Hareú. er-Riyâd: Dâru’t-taybe, 1409. Benli, Yunus. “Gnostizmin ùia’nÕn ølk Oluúumna Etkileri Meselesi”. Gnostik AkÕmlar ve Okültizm Sempozyumu. Ed. Hulusi Arslan-Mustafa Bozkurt. 195-200. Malatya: ønönü Üniversitesi MatbaasÕ, 2012. Bilmen, Ömer Nasuhi. Büyük Tefsir Tarihi Tabakâtüࣔl-Müfessirin. østanbul: Bilmen YayÕnevi, 1973. 380 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I BirÕúÕk, Abdülhamit. “Hasan-Õ Basri”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 16: 301-303. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997. BirÕúÕk, Abdulhamit. “Katâde b. Diâme”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 25: 22-23. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ, 2002. Bozkurt, Nebi - Sabri KüçükaúçÕ, Mustafa. “Medine”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 28: 305-311. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2003. Brockelmann, Carl. øslam Milletleri ve Devletleri Tarihi I. Çev. Neú’et Ça÷atay. 2. BaskÕ. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1964. Brockelmann, Carl. Târîhu’l-edebi’l-Arabî. 3. BaskÕ. Arapçaya çev. Seyyid Yakub Bekr – Ramazan Abduttevvâb. Beyrût: Dâru’l-ma’rife, ts. Buhârî, Ebû Abdullah Muhammed b. øsmail. Sahîhu’l-Buhârî. østanbul: Ça÷rÕ YayÕnlarÕ, 1401/1981. Buizze, Faruk. Ekvâlu økrime Mevlâ øbn Abbas fi’t-Tefsîr Arz ve Dirâse. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu el-Hac Luhdur, 1432/2011. CamcÕ, Selçuk. “Yahyâ b. Ebû Kesîr”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 43: 241-242. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013. Cârullah, Abdusselam b. Salih b. Süleyman. Nakdu’s-sahâbeti ve‘t-tâbiîne li’t-tefsir dirâse nazariyye tatbikiyye. er-Riyâd: Dâru’t-tedmîr, 1429/2008. Cerade, Hilmi Ahmed Hilmi. FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Ka’b el-Kurazî cem’an ve dirâseten. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’l-Ezher, 1440/2019. Cerraho÷lu, øsmail. “Atâ b. Ebû Rebâh”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 4: 35-36. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1991. Cerraho÷lu, øsmail. “Hicrî II. ve III. AsÕrlarda Tefsîr Faaliyetleri”. Diyanet øúleri BaúkanlÕ÷Õ Dergisi 11/4 (Temmuz-A÷ustos 1972): 203-209. Cerraho÷lu, øsmail. Kur’an Tefsirinin Do÷uúu ve Buna HÕz Veren Amiller. Ankara: Ankara Üniversitesi YayÕnlarÕ, 1968. Cerraho÷lu, øsmail. “Süddî”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 38: 17-18. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010. Cerraho÷lu, øsmail. “Tabiîlerin Tefsîr ølmine Hizmetleri”. Diyanet ølmi Dergi 11/3 (1972): 152156. Cerraho÷lu, øsmail. Tefsir Tarihi. Ankara: Fecr YayÕnlarÕ, 2014. Cerraho÷lu, øsmail. “Tefsirde Ata b. Ebî Rabâh ve øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’lKur’ân’Õ”. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 22 (1978): 17-104. Cerraho÷lu, øsmail. “Tefsirde Mücahid ve Ona øsnad Edilen Tefsir”. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 23 (1978): 31-50. Cudâyî, Ali. øçtihâdât el-ømam Amir b. ùerâhil eú-ùa’bî (19-103 h.) ve eseruhâ fi’l-mezâhibi’lfÕkhiyye cem’ ve dirâse. Doktora Tezi, Câmiatu Batne-Cezayir, 2014-2015. Cuz’u fîhi tefsîru’l-Kur’ân li Yahya b. Yemân ve tefsîrun li Nâfi’ b. Ebî Nuaym el-Kâri’ ve tefsirun li Müslim b. Hâlid ez-Zencî ve tefsîrun li Atâin el-Horasânî bi rivâyeti Ebî Ca’fer Muhammed b. Ahmed b. Nasr er-Remlî el-Fakih el-müteveffâ sene 295 h. Thk. Hikmet Beúir Yasin. el-Medine el-Münevvere: Mektebetu’d-dâr bi’l-Medineti’l-Münevvere, 1408/1988. 381 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ÇakÕrtaú, Mehmet. Emeviler Dönemi ùiddet Hareketleri. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2007. ÇakÕrtaú, Mehmet. “Emeviler Döneminin ùiddet Merkezli OkunmasÕnÕn Tarihsel Temelleri”. Prof. Dr. Fuat Sezgin’in Aziz HatÕrasÕna II. UluslararasÕ Sosyal Bilimlerde Gelenek Ve Bilgi Bütünlü÷ü Sempozyumu Bildiri KitabÕ, Ed. Mehmet Bulut-AydÕn Kudat. 190-201. østanbul: Sabahattin Zaim Üniversitesi YayÕnlarÕ, 2019. ÇalÕúkan, Muhammed Selman. Kur’an Yorumunda Mevâlî’nin Yeri (Hicrî ølk øki AsÕr), Doktora tezi, østanbul Üniversitesi, 2015. Dahhâk, Ebû’l-KasÕm b. Müzâhim. Tefsîr’d-Dahhâk, cem’, dirâse. Thk. Muhammed ùükri Ahmed ez-Zaviyeti. el-Kâhire: Dâru’s-Selam, 1419/1999. Dâvûdî, ùemsuddin Muhammed b. Ali b. Ahmed. Tabakâtu’l-Müfessirin. Beyrût: Dâru’l-kutub el-ilmiyye, 1403/1983. Dekâlî, Yusuf b. Muhammed. Tefsîru Katâde b. Diâme es-Sedûsî min sûreti’l-Fâtiha ilâ âhiri sûreti’l-Kehf. Y.Y., ts. Demir, Mahmut– Özafúar, Mehmet Emin. “Vehb b. Münebbih”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2012. Demirci, Muhsin. Tefsîr Tarihi. østanbul: MÜøF YayÕnlarÕ, 2008. Demircigil, Bayram. Hasan-Õ Basrî KÕraati ve Kur’an Tefsirine KatkÕsÕ. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2016. Denizer, Nurullah. “Bir Müfessir Olarak Süddî el-Kebîr”. Çukurova Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 17/1 (2017): 357-388. Do÷an, øsa. “Hicri I. Ve II. AsÕrlarda Muhtelif Yönleriyle Abbasi Hareketi”. Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 8 (1996): 29-44. Do÷an, øsa. “Zeyd b. Ali ve Kelâmî Görüúleri”. Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 7 (1993): 137-153. Do÷an, øsa. “Zeydiyye Mezhebi”. Ondokuz MayÕs Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 3/3 (1989): 83-107. Do÷maç, Cevat. Sünnî ve ùiî Kaynaklarda Muhammed el-BâkÕr’Õn Hadis Rivâyetindeki Yeri. Yüksek Lisans Tezi, østanbul Üniversitesi, 2020. Do÷uútan Günümüze Büyük øslam Tarihi. Komisyon. Ed. Kenan Seyithano÷lu. østanbul: Ça÷ YayÕnlarÕ, ts. Duman, M. Zeki. “Tabiûn Döneminde Tefsir Faaliyeti (Meúhur Müfessirler, KaynaklarÕ ve Bu Tefsirin De÷eri)”. Erciyes Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 4 (Kayseri: 1987): 213229. Düleymî, Abdu Halife Hamed. Muhammed b. Ka’b el-Kurazî ve eseruhu fi’t-tefsîr. Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 2009. Ebû ùakra, Muhammed b. Cihad b. el-Münebbih alâ sÕhhati ehâdîsi Sahîfetu Hemmâm b. Münebbih. eriúim: 26.06.2021, file:///C:/Users/hiday/Downloads/hamam.pdfS Ebû Zehre, Muhammed. el-ømâm es-SâdÕk hayâtuhu ve asruhu – ârâuhu ve fikhuhu. MÕsÕr: Matbaatu Ahmed Ali, ts. Ebû Zehre, Muhammed. el-ømam Zeyd hayatuhu ve asruhu-arâuhu ve fÕkhuhu. Dâru’l-fikri’larabî, ts. 382 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Ebû Zehre, Muhammed. Târîhu’l-mezâhibi’l-øslâmiyye fi’s-Siyâse ve’l-akâid ve târihu’lmezâhibi’l-fÕkhiyye. el-Kâhire: Dâru’l-fikri’l-Arabî, ts. Ebu’n-Neyl, Muhammed Abdusselam. “Hayâtu Mücâhid ve ilmuhu”. Tefsîru’l-ømâm Mücâhid b. Cebr. Thk. Muhammed Abdusselam Ebu’n-Neyl. MÕsÕr: Dâru’l-fikri’l-øslâmî el-hadîse, 1401/1989. Ednevî, Ahmed b. Muhammed. Tabakâtu’l-Müfessirîn. Thk. Süleyman b. Salih el-Hizzî. elMedine el-Münevvere: Mektebetu’l-ulûm ve’l-hikem, 1417/1997. Ehl-i Sünne Büyükleri.com, øslam Ansiklopedisi, “Rebî’ b. Enes”, eriúim: 23.07.2021, http://www.ehlisunnetbuyukleri.com/Islam-Alimleri-Ansiklopedisi/Detay/REBI-BINENES/1062 Ekrûr, Mustafa. “el-ømam el-Hasan el-Basrî ve menhecuhu fîmâ ruviye anhu fî kutubi’t-tefsîr”. Dirâsât øslâmiyye devriyye fasliyye muhakkeme 5 (2009): 11-32. Erkit, Turan, Sahâbe ve Tabiîn Döneminde Müteúâbih SÕfatlarÕn Yorumu Meselesi. Yüksek Lisans Tezi, Çukurova Üniversitesi, 2009. Ero÷lu, Muhammed. “Dahhâk b. Müzâhim”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 8: 110111. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1993. Ersöz, Muhammed. “Bir Tâbiûn Müfessiri økrime HakkÕndaki øthamlarÕn De÷erlendirilmesi”. ùirnak Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 2/3 (2011/1): 87-102. Eú’arî, Ebu’l-Hasan Ali b. øsmail. Makâlâtu’l-øslâmiyyîn ve’htilâfu’l-musallîn. Thk. Muhammed Muhyiddin Abdulhamîd. Beyrût. El-Mektebe el-asriyye, 1411/1990. Ferîdi, NasÕr Fenhayr. Mekhûl eú-ùâmi ve eseruhu fi’l-fÕkh. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’lEzher, 1401/1981. Fettaho÷lu, Selahattin. “Atâ b. Ebî Rebâh’Õn øbn Abbas’tan Rivayet Etti÷i Garîbu’l-Kur’ân”. UluslararasÕ Sosyal AraútÕrmalar Dergisi 14/76 (2021): 903-933. FÕ÷lalÕ, Ethem Ruhi. “Câbir el-Cu’fî”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 6: 532. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992. FÕndÕk, Mehmet Ali. Mücahid b. Cebr ve Tefsir ølmindeki Yeri. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2013. Goldziher, Ignaz. Mezâhibu’t-Tefsîr el-øslâmî. Trc. Abdulhalim en-Neccâr. MÕsÕr: Mektebetu’lhanci, 1374/1955. Gökalp, Yusuf. Zeydilik ve Yemen’de YayÕlÕúÕ. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 2006. Gökalp, Yusuf. “Zeydiyye Mezhebinin Do÷uúu, Teúekkül Süreci ve Tarihçesi”. Çukurova Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 7/2 (2007): 55-93. Gökalp, Yusuf - Yücel, Fatih. “Zeydiyye”, Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 44: 328338. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013. Gördük, Yunus Emre. “Mevâlî Tâbiîlerin FÕkhî Ayetere YaklaúÕmÕ (Nâfi’ Mevlâ øbn Ömer Örne÷i)”. Tefsir AraútÕrmalarÕ Dergisi 1/2 (2017): 242-269. Gördük, Yunus Emre. “Tâbiûn Döneminde Önemli Bir Fakih Müfessir: Nâfi’ Mevlâ øbn Ömer (Biyografik Bir ønceleme)”. BalÕkesir Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 3/1 (2017): 740. Gördük, Yunus Emre. Tâbiîn Döneminde Kur’an Tefsiri -Nâfi‘ Mevlâ øbn Ömer Örne÷i-. østanbul: Siyer YayÕnlarÕ, 2017. 383 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Gündüz, Eren. “Ebû Hanîfe ile Zeyd b. Ali ArasÕndaki ølmî øliúki: El-Mecmû’u’l-FÕkhî’deki Bir Rivayet Ba÷lamÕnda Bir ønceleme”. øslam Hukuku AraútÕrmalarÕ Dergisi 35 (2020): 429454. öâmidî, Abdurrahim Yahya el-Hamûd. ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî ve tefsîruhu li’lKur’âni’l-Kerîm cem’ ve dirâse. Yüksek Lisnas Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1406-1407. Hâcî, Muhammed Ömer. Mevsûatu’t-tefsîr kable ahdei’t-tedvîn. Dimaúk: Dâru’l-mektebî, 1427/2007 Hâlidî, Salâh Abdulfettah. Ta’rîfu’d-dârisîn bi menâhici’l-müfessirîn. Dimaúk: Dâru’l-kalem, 1329/2008. Halil, Adil øsmail. “Tâvus b. Keysân ve devruhu fi’l-hayâtil’içtimâiyye ve’s-siyasiyye”. Mecelletu Adâbi’l-Basra 62 (2012): 209-261. Hamd, Muhammed Mervan øsmail. FÕkhu’l-ømam ed-Dahhâk b. Müzâhim el-Hilâlî. Yüksek Lisans Tezi, el-Câmaitu’l-øslâmiyye/Gazze, 1437/2016. Hamrî, Salih KasÕm Ahmed. “Tâvûs b. Keysân el-Yemânî ve merviyâtuhu fi tefsiri’l-Kur’âni’lKerim”. Mecelletu’l-Endülüs li’l-ulûmi’l-ictimâiyye ve’t-tatbîkiyye 5/8 (2012): 292-399. Han, Mustafa Said. el-Hasan b. Yesar el-Basrî el-Hakîm el-Vâiz ez-Zâhid el-Âlim. Dimaúk: Dâru’l-Kalem, 1416/1995. Hasan, H. øbrahim. Siyasi-Dini-Kültürel-Sosyal øslâm Tarihi. Trc. ø.Yi÷it-S.Gümüú. østanbul: KayÕhan YayÕnlarÕ, 1985. Hatipo÷lu, øbrahim. “Nâfi’”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 32: 286-287. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006. Hitti, Philip K. Siyasi ve Kültürel øslam Tarihi. Çev. Salih Tu÷. østanbul: Bo÷aziçi YayÕnlarÕ, 1989. Hubeyúî, Muhammed ùetîvî. Kirâetu Katâde b. Diâme es-Sedûsî dirâse sarfiyye ve nahviyye. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1425-1426. Hûbî, Cemal Mahmud - Zühd øsâm el-Abd. et-Tefsîr ve menâhicu’l-müfessirîn. öazze: Matbaatu’l-mikdad, 1419/1999. Hudayrî, Muhammed b. Abdillah b. Ali. Tefsiru’t-tâbiîn ard ve dirâse mukârana. er-Riyad: Dâru’l-vatan li’n-neúr, 1420/1999. Hüseynî, Fâike Hasan Ahmed. Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Yûsuf ilâ sureti FâtÕr min kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr ve kutubi’s-sünneh eú-úrerîfe cem’ ve dirâse. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1413. IúÕk, Kemal. “Mu’tezilenin ølk Kurucusu VasÕl b. Ata ve Büyük Günah Meselesi”. Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 24 (1981): 337-357. øbn Cüreyc, Abdulmelik. Tefsiru øbn Cüreyc, Thk. Ali Hasan Abdul÷anî. el-Kâhire, Mektebetu’t-turâsi’l-øslâmî, 1413/1992. øbn Hacer, Ebu’l-Fadl Ahmed b. Ali el-Askalânî. Tehzîbu’t-Tehzîb. Hind: Matbaatu Dâireti’lMeârif en-Nizâmiyye, 1326. øbn Ebî Hâtim, Ebû Muhammed Abdurrahman er-Râzî et-Temîmî. el-Cerh ve’t-ta’dîl. Beyrût: Dâru ihyâi’t-turâsi’l-Arabî, 1271/1952. 384 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I øbn Ebî Hâtim, Abdurrahman b. Muhammed øbn ødrsi er-Râzî. Tefsîru’l-kur’âni’l-azîm musneden an Rasûlillâhi ve’s-sahâbet, ve’t-tâbiîn. Thk. Es’ad Muhammed et-Tayyib. Mekketu’l-Mükerreme: Mektebetu Nezzâr el-Bâz, 1417/1997. øbn Haldûn, Abdurrahman b. Mahmud. Mukaddime. Çev. Süleyman Uluda÷. østanbul: Dergah YayÕnlarÕ, 1983. øbn Hallikân, Ebu’l-Abbas ùemsuddin Ahmed b. Muhammed. Vefeyâtu’l-a’yân ve enbâu ebnâi’z-zamân. Thk. øhsan Abbas. Beyrût: Dâru SadÕr, 1971. øbn Hayyât, Halife. Târîhu Halîfe b. Hayyât Halîfe b. Hayyât Tarihi. Çev. AbdulhalÕk BakÕr. Ankara: Bizin Büro BasÕmevi, 2001. øbn Hemmâm, Abdurrezzak es-San’ânî. Tefsîru’l-Kur’ân. Thk. Mustafa Müslim Muhammed. er-Riyâd: Mektebetu’r-rüúd, 1410/1989. øbn Hibbân, Ebû Hâtim Muhammed ed-Dârimî. Meúâhîru ulemâi’l-emsâr ve e’lâmu fukahâi’lektâr. Thk. Merzûk Ali øbrahim. el-Mansûra: Dâru’l-Vefâ, 1411/1991. øbn Kesir, Ebu’l-Fida øsmail b. Ömer el-Kureúî ed-Dimaúkî. el-Bidâye ve’n-Nihâye. Thk. Abdullah b. Abdulmuhsin et-Türkî. MÕsÕr: Dâru Hecer, 1424/2003. øbn Kesir, Ebu’l-Fida øsmail b. Ömer el-Kureúî ed-Dimaúkî. Tefsîru’l-Kur’âni’l-Azîm. Thk. Sami b. Muhammed es-Selâme. 2. BaskÕ. er-Riyâd: Dâru’t-taybe, 1420/1999. øbn Sa’d ez-Zührî, Muhammed. Kitâbu’t-tabakâti’l-kubrâ. Thk. Ali Muhammed Ömer. elKâhire: Mektebetu’l-Hanci, 1421/2001. øbn Sîrîn, Muhammed. Muntehabu’l-kelâm fî tefsîri’l-ahlâm. Núr. Abdulemir Muhennâ. Beyrût: Dâru’lfikri’l-Lübnânî, 1990. øbn Sirin, Ebubekir Muhammed b. Sirin el-Basri. Ta’bîru’r-ru’yâ. Beyrût: el-Mektebetu’ssakâfiyye, ts. øbn Ta÷riberdî, Ebu’l-Mehâsin Cemâluddin Yusuf. en-Nucûmu’z-zâhire fî mulûki MÕsÕr ve’lKâhire. MÕsÕr: Dâru’l-kutub, ts. øbn Uyeyne, Süfyân. Tefsîru Süfyân b. Uyeyne. Tahk. Ahmed Salih Muhâyirî. er-Riyâd: Mektebetu Usame, 1403/1983. øbnu’l-Cevzî, Cemaluddin Ebu’l-Ferec. Adâbu eú-ùeyh el-Hasan b. Ebi’-Hasan el-Basrî ve zühdihi ve turfi ahbârihi ve mâ kâne aleyhi rahimehullâhu ve radiye anhu. Thk. Süleyman b. Musellem el-Hareú. er-Riyâd: Dâru’l-mi’rac ed-devliyye li’n-neúr, 1414/1993. øbnu’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec Abdurrahman. el-Hasan el-Basrî âdâbuhu hikemuhu neú’etuhu belâ÷etuhu zuhduhu tarîkatuhu. Núr. Hasan es-Sendûbî. MÕsÕr: Mektebetu’l-hancî, 1350/1931. øbnu’l-Cevzî, Ebu’l-Ferec Cemâluddin Abdurrahman b. Ali b. Muhammed el-Kureî elBa÷dâdî. Zâdu’l-mesîr fî ilmi’t-tefsîr. 3. BaskÕ. Beyrût: el-Mektebetu’l-øslâmî, 1404/1984. øbnu’l-Esîr, Ebu’l-Hasan Ali b. Ebi’l-Kerem Muhammed b. Muhammed øzzuddin. el-Kâmil fi’t-târih. Thk. Ömer Abdusselam Tedmîrî. Beyrût: Dâru’l-Kutubi’l-Arabî, 1417/1997. øbnu’l-ømâd el-Akrî, Ebu’l-Fellâh Abdu’l-Hayy el-Hanbelî. ùezerâtu’z-zeheb fî ahbâri men zeheb. Beyrût: Dâru’l-mesîre, 1399/1979. øbnu’l-Munzir, Ebubekir Muhammed b. øbrahim en-Neysâbûrî. Kitâbu tefsîri’l-Kur’ân. Thk. Sa’d b. Muhammed es-Sa’d. el-Medîne el-Münevvere: Dâru’l-meâsir, 1423/2002. øbnu’n-Nedîm. el-Fihrist. Beyrût: Dâru’l-ma’rife, ts. 385 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I økrime, Mevla øbn Abbas. Tefsîru økrime Mevla øbn Abbas Mevsuatu medreseti Mekke fi’ttefsîr. Thk. Ahmed el-Umrânî. el-Kâhire: dâru’s-selam li’t-tibâe ve’n-neúr, 1432/2011. ørúadulhak b. el-Hac Abdullah. Merviyâtu Veh b. Münebbih fî Tefsîri’t-Taberî –dirâse nakdiyye-. Malezya: Câmiatu’l-Ulûmi’l-øslâmiyye, 1433/2012. Kahraman, Abdullah. “Tâvûs b. Keysân”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 40: 185186. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2011. Kal’acî, Muhammed Revvâs. Mevsûatu fÕkhi Mekhûl ed-Dimaúkî. Beyrût: Dâru’n-nefâis, 2009. Kandemir, M. Yaúar. “ùa’bî”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 38: 217-218. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010. Kara, Cahid. “Amir eú-ùa’bî’nin Siyer KaynaklarÕndaki Rivayetlerinin Muhteva AçÕsÕndan De÷erlendirilmesi”. Bozok Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi [BOZøFDER] 17 (2020): 15-42. Kara, Mustafa. Rivâyet Tefsirinin Tarihsel Süreci Üzerine Pratik Bir AraútÕrma: Süddi, Taberi ve øbn Kesir Örne÷i. Yüksek Lisans Tezi, Erciyes Üniversitesi, 2019. Karakuú, Abdulkadir. “Mücahid b. Cebr’in Tefsiri ve Tefsirindeki øsraili Rivayetlere YaratÕlÕúla ølgili Ayetler Ba÷lamÕnda Bir BakÕú”. Hicrî Birinci AsÕrda øslâmî ølimler I Kur’an ølimleri ve Tefsir. Ed. Hidayet Aydar- Ziyad Alrawashdeh- Elif Gül GökhanဨSultan Ümmügülsüm Gündüzalp-Ülfer KarabulutဨÜmit Eskin-Yasemin ÇelikhasÕဨKhadeejeh Alrawashdeh. 655670. østanbul: Ensar Neúriyat, 2020. Karasu, Taner, “Hasan Basrî ve Fedâilu Mekke ve’s-Seken fîhâ AdlÕ Eseri”. UluslararasÕ Mardin Kültür ve Medeniyet Kongresi 7-10 AralÕk 2017 Mardin. Ed. Himmet Karadal. 186189. Mardin: iksad YayÕnlarÕ, 2017. KarmÕú, Orhan. “Tefsir Tarihinin Büyük SimasÕ: ømam Mücahid”. Selçuk Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 1 (1985): 9-18. Karnî, Abdulkerim Mestûr Abdukerim. Merviyyâtu es-Süddî el-Kebîr ve akvâluhu fi’t-tefsîr min sureti Al-i ømrân ilâ âhiri’l-Mâide min kutubi’t-tefsîr bi’l-me’sûr cem’ ve dirâse. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1401/1990. Katâde b. Diâme es-Sedûsî. Kitâbu’n-nâsih ve’l-mensûh fî Kitâbillâhi Teâlâ. Thk. Hâtim Sâlih ed-Dâmin. Beyrût: Müessestur’-risâle, 1406/1985. Katrah, “Men hüve eú-ùa’bî ve limaza i’tabere’l-muhâlifûne merâsîlehu sihahan”, eriúim: 06 Mart 2021, http://al-qatrah.net/an259. Kayzânî, Cemile Muhammed Beúir. Mücâhid (radiyallahu anhu) ve menhecuhu fi’t-tefsîr. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1402-1403. Kehhâle, Ömer bin RÕza bin Muhammed. Mu’cemu’l-müellifîn terâcimu musannifi’l-kütübi’lArabîyye. Dimaúk: Matbaatu’t-terakkî, 1380/1960. Keleú, Hakan. Emeviler Döneminde Meydana Gelen Dinî-Siyasî Hareketlerde Kûfe’nin Önemi. Yüksek Lisans Tezi, Necmettin Erbakan Üniversitesi, 2019. Kemal, Ömer Yusuf. el-Hasan el-Basrî ve tefsîruhu cem’ dirâse ve tahkik ilâ nihâyeti sûreti’nNahl. Doktora Tezi, el-Câmiatu’l-øslâmiyye-el-Medîne el-Münevvere, 1404/1984. Kesler, Muhammed Fatih. “Mücâhid b. Cebr”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 31: 442-443. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2006. 386 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Kesler, Muhammed Fatih. “Zeyd b. Eslem”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 44: 318-319. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2013. Kotan, ùevket. “Bir Zâhidin örnek Muhalefeti: Hasan-Õ Basri”. Milel ve Nihal 15/2 (2018): 134147 Köse, Murtaza. “Tâbiûn FukahasÕndan BasralÕ Fakih Katâde b. Diâme (v. 117/735) ve BazÕ FÕkhî Görüúleri”. øslam Hukuku AraútÕrmalarÕ Dergisi 14 (2009): 219-232. Köse, Saffet. “Zeyd b. Ali”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 44: 313-314. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ, 2013. Kurban, Nur Ahmet. “Mevali Müfessirlerin Kur’an Tefsirinin Oluúumuna KatkÕlarÕ ve Onlara Yöneltilen Eleútiriler”. UluslararasÕ Sosyal AraútÕrmalar Dergisi 4/16 (KÕú 2011): 259-273. Levent, Etem. Ça÷lara IúÕk Tutan Hasan-Õ Basri’nin HayatÕ Ö÷retin ve Tefsir Yöntemi. (østanbul: ArÕ Sanat YayÕnlarÕ, 2012. Levent, Etem. Hasan-Õ Basri ve Tefsir ølmindeki Yeri. Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi, 1978. Luheydân, Muhammed b. Abdulaziz. Fikhu Atâ b. Ebî Rebâh fi’l-menâsik mukârene beynehu ve beyne fÕkhÕ’’s-sahâbe ve’t-tâbiîne ve ashâbi’l-mezâhib. Y.Y., 1429/2008. Mantran, Robert. øslam’Õn YayÕlÕú Tarihi (VII-XI. YüzyÕllar). Çev. øsmet Kayao÷lu. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1981. MaúalÕ, Mehmet Emin. “Muhammed b. Kâ’b el-Kurazî”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 30: 545-546. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2005. Medhalî, Abdulbasit b. Cabir. “Merviyyâtu Muhammed b. Ka’b el-Kurazi fî Târihi’t-Taberî fî asri’n-Nübüvve”. Mecelletu Câmiati Ummi’l-Kurâ li ulûmi’ú-úerîa ve’dirâsâti’l-øslâmiyye 71/2 (1439/2017): 232-288. Muhammed, Mahmud Ahmed Cemlauddin. Tefsîru’r-Rebî’ b. Enes cem’ ve tevsik ve dirâse. Yüksek Lisans Tezi, Kulliyetu Dâri’l-Ulûm, 1422/2001. Mukâtil b. Süleyman. Tefsîru Mukâtil b. Süleyman. Thk. Abdullah Mahmûd ùehhâte. Beyrût: Müessestu’t-târîhi’l-Arabî, 1423/2002. Mücâhid b. Cebr. Tefsîru Mücâhid Mevsuatu medreseti Mekke fi’t-tefsîr. Thk. Ahmed elUmrânî. el-Kâhire: Dâru’s-selam li’t-tibâe ve’n-neúr, 1432/2011. Mücâhid b. Cebr. Tefsîru’l-ømam Mücâhid b. Cebr. Thk. Muhammed Abdusselam Ebû’n-Nîl. Medînetu Nasr: Dâru’l-Fikri’l-øslâmî el-Hadîse, 1410/1989. Mücâhid b. Cebr, Ebu’l-Haccâc el-Kureúî el-Mahzûmî. Tefsîru Mücâhid. Thk. Ebû Muhammed el-Esyûtî. Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1426/2005. Mücâhid b. Cebr, el-Mahzûmî et-Tâbiî Ebu’l-Haccâc. Tefsîru Mücâhid. Thk. Abdurrahman etTâhir Muhammed es-Sûretî. Beyrût: el-Menúûrât el-ilmiyye, ts. Münâsahatu’l-ømam Vehb b. Münebbih li raculin teessere bi mezhebi’l-Havâric. Núr. Abdusselam b. Bercis Ali Abdilkerim. Cezair: Menaru’s-Sebil, 1423/2002. Müslim, Ebû’l-Hasan Müslim b. el-Haccâc el-Kuúeyrî. Sahîhu Müslim. østanbul: Ça÷rÕ YayÕnlarÕ, 1401/1981. Nâiyenî, Nehle öervâ– Seylâvî, Naime. Tefsîru’l-Kur’ân fî Hadisi’l-ømam el-BâkÕr. Kum: Müessestu Ensâriyan li’t-tibâe ve’n-neúr, 1433/2013. Na’nae, Remzi. el-øsrâilîyât ve eseruha fi kutubi’t-tefsîr. Dimaúk: Dâru’l-kalem, 1390/1970. 387 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Nasrullah, Cevad KâzÕm. “VâsÕl b. Atâ mütekellimen 80-131h.”. Kufe Studies Center Journal 1/9 (2008): 235-265. Nedîm, Abdulmâcid. “øshâmu’l-ømam Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin fi’l-ulûmi’l-Kur’âniyye”. Mecelletu’l-kÕsmi’l-arabî 15 (2008): 79-112. Nedvî, Ebu’l-Hasan. el-Hasan el-Basrî. el-Kâhire: el-Muhtar el-øslâmî, 1393/1973. Nesâî, Ebû Abdirrahman Ahmed b. ùuayb b. Ali. Tefsîru’n-Nesâî. Thk. Sabri AbdulhakÕk eúùafiî-Seyyid b. Abbas el-Celîmî. Beyrût: Müessestu’l-kutubi’s-sakâfiyye, 1401/1990. Nirvana, Andri. “Madarisut Tafsir fi Qarnis Sahaba”. Jurnal Bidayah 8/1 (2017): 97-119. Öksüz, Abdullah Sacid. Atâ b. Ebî Rebâh ve FÕkÕh Tarihindeki Yeri. Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi, 2012. Ömerî, Abdurrahman b. Abdullah. “Eúheru’l-müfesirine mine’l-mevâlî fi asri’t-tâbiîn ve eseruhum fi’t-tefsîr”, Mecelletu Câmiatu Ummi’l-Kurâ eú-úerîa ve’d-dirâsâti’l-øslâmiyye, 54 (Muharrem 1433): 241-338. Önler, Sami. Mekhûl ed-Dimaúkî ve Kitâbu’s-Sünen fi’l-FÕkh AdlÕ Eseri. Yüksek Lisans Tezi, Sakarya Üniversitesi, 2012. Önler, Sami. “Sünen EdebiyatÕ ve Mekhûl ed-Dimúakî’nin Sünen’i”. Sakarya Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 15/27 (2013/1): 227-247. Öz, Mustafa. “Muhammed el-BâkÕr”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 30: 506-507. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2005. Öz, Mustafa. “Zeyd b. Zeynelâbidîn ve Zeydiyye”. M.Ü ølahiyat Fakültesi Dergisi 19 (2000): 43-58. Öztuna, YÕlmaz. Devletler ve Hânedanlar øslam Devletleri. ølaveli 3. BaskÕ. Ankara: Kültür ve Turizm BakanlÕ÷Õ YayÕnlarÕ, 2005. Öztürk, Mustafa. “Kaderi Olmakla øtham Edilen Hadis Ravileri”. Hitit Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 12/23 (2013): 77-112. Öztürk, Mustafa. Kur’an-Õ Kerim Meali Anlam ve Yorum Merkezli Çeviri. Ankara: Ankara Okulu, 2014. Öztürk, Mustafa. Kur’ân’Õn Mu’tezilî Yorumu Ebû Müslim el-Isfahânî Örne÷i. Ankara: Ankara Okulu YayÕncÕlÕk, 2004. Öztürk, Mustafa. “Mevâlî Raviler ve Geçmiú Kültürlerin Hadislere Etkisi: Hicri ølk øki AsÕr”. Hadis Tetkikleri Dergisi 4/1 (2006): 7-37. Öztürk, Selim. “Zeydili÷in Tarihsel Süreçte Oluúumu ve ømamiyye ve øran ile øliúkisi”. Liberal Düúünce Dergisi 24/94 (Bahar 2019): 89-106. Rûmî, Fehd b. Abdurrahman b. Süleyman. Buhûs fi usûli’t-tefsîr ve menâhicuh. er-Riyad: Mektebetu’t-tevbe, 1419. Rûmî, Fehd b. Abdurrahman b. Süleyman. Menhecu’l-medreseti’l-akliyye el-hadîse fi’t-tefsîr. Beyrût: Müessestu’r-risâle: 1403/1983. Sabit, Abdullatif b. Hâil. Tefsiru økrime min evveli sureti’l-Fâtiha ilâ âhiri sûreti’l-Enfâl. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1405. Sa÷îr, Süleyman Muhammed. Tefsiru økrime min evveli sureti’r-Rûm ilâ âhiri sûreti’n-Nâs. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1407. 388 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Sahîfe es-sahîha (Sahîfetu Hemmâm b. Münebbih). Thk. Ali Hasan Ali Abdülhamid. Beyrût: el-Mektebetu’l-øslâmî – el-Ürdün: Dâru Ammâr, 1407/1987. Sahîfetu Hemmâm b. Münebbih an Ebî Hureyrete radiyallâhu anhu. Thk. Rif’at Fevzi Abdulmuttalib. el-Kâhire: Mektebetu’l-Hancî, 1406/1985. Sa‘îd b. Mansûr, Ebû Osman el-Horasânî el-Cüzcânî. Sünenu Saîd b. Mansûr et-tefsîr min Süneni Sa‘îd b. Mansûr. Thk. Sa‘îd b. Abdullah b. Abdülazîz Âl-u Humeyd. er-Riyâd: Dâru’s-Samî’î, 1417/1997. Sa’lebî, Ebû øshak Ahmed. el-Keúf ve’l-beyân tefsiru’s-Sa’lebî. Thk. Ebû Muhammed øbn Aúûr. Beyrût: Dâru ihyâi’t-turâsi’l-arabî, 1422/2002. Sâmerrâî, Ahmed Ebû Bekir HâzÕm Ahmed. økrime b. Abdiilah el-Berberî ve eseruhu fi’t-tefsîr ve ulûmi’l-Kur’ân dirâse ve tedvin. Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 2008. SandÕkçÕ, Kemal. “Hemmâm b. Münebbih”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 17: 189. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1998. Sâvî, Muhammed b. Abdulcevâd b. Muhammed. Akvâlu Atâ el- Horasânî fi’t-Tefsir ceman ve mukareneten min evveli sûreti’k-Kehf ilâ âhiri sûreti’n-Nâs. Yüksek Lisans, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1428-1429. Sehlî, Ahmed b. Musa b. Hasir. FÕkhu’l-ømam Muhammed b. Sîrîn fi’l-muâmelât. Doktora Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kura, 1415/1995. Semerkandî, Ebu’l-Leys Nasr b. Muhammed Ahmed b. øbrahim. Tefsîru’s-Semerkandî. Thk. Ali Muhammed Muavvid-Adil Ahmed Abdulmevcûd. Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1413/1993. Sendûbî, Hasan. “el-Hasan el-Basrî”. el-Hasan el-Basrî âdâbuhu hikemuhu neú’etuhu belâ÷etuhu zuhduhu tarîkatuhu. Núr. Hasan es-Sendûbî. MÕsÕr: Mektebetu’l-hancî, 1350/1931. Sevâb, Salih Yahya. Tefsiru økrime min evveli sureti’t-Tevbe ilâ âhiri sûreti’l-Ankebût. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1407. Sevrî, Ebî Abdillah Süfyan b. Said b. Mesrûk el-Kûfî. Tefsiru’l-Kur’âni’l-Kerim li’l-ømam Ebî Abdillah Süfyan b. Said b. Mesrûk es-Sevrî el-Kûfî. Thk. ømtiyaz Ali Arúi. Rampur: Vizâretu’l-Maarif li Hukumeti’l-Hind, 1385/1965. Sezgin, Fuad. Târîhu’t-turâsi’l-Arabî. Arapçaya çev. Mahmud Fehmi Hicazî. el-Memleketu’lArabiyyetu’s-Suûdiyye: Câmiatu’lømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1411/1991. SÕrma, øhsan Süreyya. Abbasiler Dönemi. 9. BaskÕ. østanbul: Beyan YayÕnlarÕ, 2008. Sifil, Ebubekir. “Sünnî Rical KaynaklarÕndaki BoúluklarÕn DoldurulmasÕnda ùii Rical EdebiyatÕnÕn Önemi: Câbir el-Cu’fî Örne÷i”. Hadis Tetkikleri Dergisi 13/1 (2015): 23-39. Suyûtî, Celâluddin Abdurrahman. el-øtkân fî Ulûmi’l-Kur’ân. Núr. Mustafa Dîb el-Bu÷â. Dimaú-Beyrût: Dâru øbn Kesîr, 1422/2002. Süddî el-Kebîr, Ebû Muhammed øsmail b. Abdurrahman. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr. Núr. Muhammed Ata Yusuf. el-Kâhire: Dâru’l-vefa, 1414/1993. ùah, ùeyr Ali. Merviyyâtu’l-Hasani’l-Basrî fî tefsiri’l-Kur’ân min evveli sûreti’l-øsrâ ilâ âhiri’l-Kur’âni’l-Kerîm cem’ ve tahkik ve dirâse. Yüksek Lisans Tezi, el-Câmiatu’løslâmiyye-el-Medîne el-Münevvere, 1408/1988. ùehâvî, Cemal øbrahim HafÕz. Tefsîru Tâvûs. Doktora Tezi, Câmiatu’l-Ezher, 1992. 389 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I ùehristânî, Ebû’l-Feth Muhammed b. Abdulkerim. el-Milel ve’n-Nihal. Núr. Ahmed Fehmi Muhammed. Beyrût: Dâru’l-kutubi’l-ilmiyye, 1413/1992. ùentürk, Lütfi. “øbn Sîrîn”. Diyanet øúleri BaúkanlÕ÷Õ Dergisi 8/90-91 (1969): 371-372. ùîrâzî, Ebû øshak. Tabakâtu’l-fukahâ. Thk. øhsan Abbas. Beyrût: Dâru’r-râid el-arabî, ts. ùurrâb, Ahmed Züheyr. ùuyûhu Katâde b. Diâme es-Sedûsî el-mutekellem fî semâihi minhum dirâse tatbîkiyye. Yüksek Lisans Tezi, el-Câmiatu’l-øslâmiyye Gazze, 1432/2011. Tabesî, Muhammed Cafer, Ricâlu’ú-ùîa fî esândi’s-sünneh. Kum: Müessestu’l-maârifi’løslâmiyye, 1420. Tabesî, Muhammed Cafer. Ricâlu’ú-ùîa fî’s-sÕhâhi’s-sünneh. Kum: Merkez-i FÕkh-i Eimme-i Ethâr, 1436. Taberânî, Ebu’l-KasÕm Süleyman b. Ahmed b. Eyyüb. et-Tefsîru’l-kebir tefsîru’l-Kur’âni’lazîm. Núr. Hiúam b. Abdulkerim el-Berdâni el-MavsÕlî. ørbid: Dârul’l-kitab es-sakâfî, 2008. Taberî, Ebu Cafer Muhammed øbn Cerir. Târîhu’t-Taberî (Târîhu’r-Rusul ve’l-Mulûk). Beyrût: Dâru’t-Turâs, 1387. Taberî, Ebû Cafer Muhammed øbn Cerîr. Tefsîru’t-Taberî Câmiu’l-beyân an te’vîli âyi’lKur’ân. Thk. Abdullah b. Abdulmuhsin et-Türkî. el-Kâhire: Dâru Hecer, 1422/2001. Taberî, Ebû Cafer Muhammed øbn Cerîr. Tefsîru’t-Taberî Câmiu’l-beyân an te’vîi âyi’lKur’ân. Thk. Mahmud Muhammed ùakir-Ahmed Muhammed ùakir. 2. BaskÕ. el-Kahire: Mektebetu øbn Teymiyye, ts. Tâvûs b. Keysân el-Yemânî. Tefsîru Tâvûs b. Keysân el-Yemânî Mevsuatu medreseti Mekke fi’t-tefsîr. Thk. Ahmed el-Umrânî. el-Kâhire: Dâru’s-selâm li’t-tibâe ve’neúr, 1432/2011. Tefsîru Atâ b. Ebî Rebâh. Núr. Ahmed el-Umrânî. el-Kâhire: Dâru’s-selâm, 1432/2011. Tefsîru Câbir el-Cu’fî Sahibi’l-ømam el-BâkÕr. Núr. Rasûl KâzÕm Abdul’s-Sâde. en-Necef: Merkezu’l-Emîr li ihyâi’t-turâs el-øslâmî, 1429/2008. Tefsiru öarîbi’l-Kur’âni’l-mecid li’l-ømam Ebi’l-Hasan Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin b. Ali b. Ebî Tâlib el-alevî el-Hâúimî el-Kureyúî (el-müteveffâ sene 122 h.= 740 m.). Thk. Muhammed Yûsufuddîn. Hyderabad: Taj-Yusuf Foundation Trust, 1422/2001. Tefsiru öarîbi’l-Kur’ân el-mensûb ila’l-ømam eú-ùehîd Zeyd b. Ali b. el-Hüseyin. Thk. Muhammed Cevad el-Hüseynî el-Celâlî. Beyrût: Menúûrâtu dâri’l-va’yi’l-øslâmî, ts. Tefsiru økrime mine veli sureti’l-Fâtiha ilâ âhiri sûreti’l-Enfâl. Yüksek Lisans Tezi, Câmiatu’lømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1405. Tefsîru’s-Süddî el-Kebîr li’l-ømam Ebû Muhammed øsmial b. Abdurrahman es-Süddî el-Kebîr. Núr. Muhammed Ata Yusuf. el-Kâhire: Dâru’l-vefa, 1414/1993. Tirmizî, Muhammed b. øsa. el-Câmiu’l-kebir Sünenu’t-Tirmizî. Thk. Beúúar Avvad Ma’rûf. Beyrût: Dâru’l-÷arbi’l-øslâmî, 1998. Turâbî, Muhammed Abdullah Def’ullah. Mücâhid b. Cebr ve menhecuhu fi’t-tefsîr. Doktora Tezi, Câmiatu Umm Dermân el-øslâmiyye, 1409/1988. Turgay, Nurettin. “Tâbiûnun/Tâbiîlerin Tefsîr ølmindeki Yeri”. Bilimname 8/18 (2010/1): 193114. Tûsî, Ebû Ca’fer Muhammed b. el-Hasan. et-Tibyân fî tefsîri’l-Kur’ân. Núr. A÷a Büzürk etTahrânî. Beyrût: Dâru ihyâi’t-turâsi’l-arabî, ts. 390 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Ulu, Arif. “Tâbiîn”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 39: 328-330. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2010. Uluda÷, Süleyman. “Hasan-Õ Basrî”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 16: 291-293. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1997. Uzun, Nihat. Hicrî II. AsÕrda Siyaset-Tefsir øliúkisi. Doktora Tezi, Uluda÷ Üniversitesi, 2008. Üçok, Bahriye. øslam Tarihi Emeviler – Abbasiler. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1968. Ünal, Saliha. Hemmâm b. Münebbih ve Vehb b. Münebbih’in Hadis ølmindeki Yeri. Yüksek Lisans Tezi, Selçuk Üniversitesi, 2008. Vâhidî, Ebu’l-Hasan Ali b. Ahmed b. Muhammed. et-Tefsîru’l-basît. Thk. Heyet. Núr. Muhammed b. Salih b. Abdillah el-Fevzan. er-Riyâd: Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1430. Yakub, Ahmed Mustafa. Câbir bin Yazid el-Cu’fî ve makâmâtu âli Muhammed. el-Kuveyt: Merkezu’l-ømam el-Mehdî, 2010. Yaúaro÷lu, Hasan. Taberistan Zeydileri. Gümüúhane: Gümüúhane Üniversitesi, 2012. YazÕcÕ, Tahsin. “Belh”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 5: 410-411. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1992. YÕldÕz, HakkÕ Dursun. “Abbasiler”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 1: 31-48. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1988. YÕlmaz, Hasan Kamil. AnahatlarÕyla Tasavvuf ve Tarikatlar. østanbul: Ensar Neúriyat, 2000. Yi÷it, øsmail. Emevîler. østanbul: øSAM YayÕnlarÕ, 2018. Yi÷it, øsmail. “Emeviler”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 11: 87-104. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1995. Yi÷it, øsmail. “Ömer b. Abdülazîz”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 34: 53-55. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 2007. Yolcu, Mehmet. “ølk Dönem Tefsir KitaplarÕ ve Müellifleri (En-Nedîm’in el-Fihrist’indeki “Tesmiyetu’l-Kutub el-Musannefe fî Tefsiri’l-Kur’ân” AdÕnÕ TaúÕyan Listesi Ba÷lamÕnda). ønönü Üniversitesi ølahiyat Fakültesi Dergisi 6/2 (2015) 53-106. YurdaydÕn, Hüseyin G. øslâm Tarihi Dersleri. Ankara: Ankara Üniversitesi ølahiyat Fakültesi YayÕnlarÕ, 1971. Yusuf, Muhammed Atâ. Tefsîru es-Süddî el-Kebîr. el-Mansûra: Dâru’l-Vefâ, 1414/1993. Yücel, Ahmet. “øbn Sîrîn”. Türkiye Diyanet VakfÕ øslam Ansiklopedisi. 20: 358. østanbul: Türkiye Diyanet VakfÕ YayÕnlarÕ, 1999. Zakzûk, Ammar Fariz. Vehb b. Münebbih (t. 114 h.), ve devruhu fi’l-kitâbeti’t-târîhiyye, Yüksek Lisans Tezi, Camiatu’n-Necah el-Vataniyye, 1422/2002. Zâviyetî, Muhammed ùükri Ahmed. Tefsîru’d-Dahhâk. Núr. Muhammed ùükri Ahmed ezZâviyetî. el-Kâhire: Dâru’s-selâm, 1419/1999. Zehebî, Muhammed Hüseyin. el-øsrâilîyât fi’t-Tefsîri ve’l-Hadîs. MÕsÕr: Mektebetu Vehbe, ts. Zehebî, ùemsuddin Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed øbn Kaymaz Mîzânu’l-i’tidâl fî nakdi’r-ricâl, thk. Ali Muhammed el-Becâvî, Beyrût: Dâru’l-ma’rife, 1382/1963. 391 HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I Zehebî, ùemsuddin Ebû Abdillah Muhammed b. Ahmed øbn Kaymaz. Târîhu’l-øslâm ve vefeyâtu’l-meúâhiri ve’l-a’lâm. Thk. Ömer Abdusselam et-Tedemmuri. Beyrût: Dâru’lkutubi’l-arabi, 1413/1993. Zehebî, ùemsuddin Ebu Abdillah Muhammed b. Ahmed øbn Kaymaz. Tezkiretu’l-Huffâz. Beyrût: Dâru’l-Kutubi’l-ølmiyye, 1419/1998. Zehrânî, Meryem bint Ahmed b. Zenân. Tabakâtu’r-ruvât ani’l-imam el-Hasan el-Basrî rahimehullah cem’an ve dirâseten. Doktora Tezi, Câmiatu Ummi’l-Kurâ, 1343/2013. Zehrânî, Merzûk b. Heyâs. økrime mevlâ øbn Abbas ve tetebbu’u merviyâtihi fî Sahîhi’l-Buhârî. Yüksek Lisans Tezi, el-Câmiatu’l-øslâmiyye bi’l-Medîneti’l-Munevvere, 1399. Ziriklî, Hayreddin b. Mahmud b. Muhammed Ali b. Faris. el-A’lâm kâmûsu terâcimi eúheri’rricâli ve’n-nîsâi mine’l-arabî ve’l-musta’rabin ve’l-musteúrikîn. Beyrût: Dâru’l-ilim li’lmellayin, 2002. Zurakî, Adil b. Abduúúekûr. Merviyyâtu’l-ømâmeyn Katâde b. Diâme ve Yahya b. Ebî Kesîr elmualle fî Kitâbi’l-ilel li’l-ømam el-HâfÕz Ebî’l-Hasan ed-Dârekutnî tahrîcuhâ ve dirâsetuha ve’l-hukmu aleyha. Doktora Tezi, Câmiatu’l-ømam Muhammed b. Suûd el-øslâmiyye, 1424. 392 ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﺑﲔ اﳍﺪف واﻟﺪﻟﻴﻞ وأﺛﺮﻩ ﻋﻠﻰ اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‬ ‫)‪(Hicrî İkinci Asırda Amaç ve Delil Arasında Tefsir Çalışmaları ve Yazıya Etkisi‬‬ ‫ﺧﺎﻟﺪ إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﻣﺴﻠﻢ اﻵﻟﻮﺳﻲ‬ ‫اﻷﺳﺘﺎذ اﻟﺪﻛﺘﻮر‪ ،.‬اﳉﺎﻣﻌﺔ اﻟﻌﺮاﻗﻴﺔ‪ ،‬ﻛﻠﻴﺔ اﻟﻌﻠﻮم اﻹﺳﻼﻣﻴﺔ‪ ،‬ﻗﺴﻢ اﻟﺘﻔﺴﲑ‬ ‫ﺑﻐﺪاد _اﻟﻌﺮاق‬ ‫‪Prof. Dr. Khalid Ibrahim Muslim Alalossi, Iraqi University Faculty of Islamic Sciences,‬‬ ‫‪Department of Interpretation‬‬ ‫‪Baghdad _ Iraq‬‬ ‫‪[email protected]‬‬ ‫‪orcid.org/0000-0002-4754-3163‬‬ ‫اﳌﻘﺪﻣﺔ‬ ‫اﳊﻤﺪ‬ ‫رب اﻟﻌﺎﳌﲔ واﻟﺼﻼة واﻟﺴﻼم ﻋﻠﻰ اﳌﺒﻌﻮث رﲪﺔ ﻟﻠﻌﺎﳌﲔ وﻋﻠﻰ آﻟﻪ وﺻﺤﺒﻪ أﲨﻌﲔ أﻣﺎ ﺑﻌﺪ‪ :‬ﻓﺎن ﺗﻔﺴﲑ‬ ‫اﻟﻘﺮآن اﻣﺮ ﻋﻈﻴﻢ ارﺗﻀﺎﻩ ﷲ ﻟﻨﺒﻴﻪ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﻘﺪ ﺟﻌﻠﻪ ﷲ ﻣﺒﻴﻨﺎ ﻟﻜﺘﺎﺑﻪ وﻛﻔﻰ ﺎ ﻣﻨﺰﻟﺔ ﻻ ﺗﺪاﻧﻴﻬﺎ اﻳﺔ‬ ‫ﻣﻨﺰﻟﺔ وﻗﺪ ﺳﺎر ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ اﳌﻨﺰﻟﺔ اﺻﺤﺎب اﻟﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وﻣﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪﻫﻢ ﻣﻦ اﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺎﺳﲑ‪ ،‬وﻣﻨﺰﻟﺘﻪ ﻻ‬ ‫ﺗﺘﻴﺴﺮ ﻟﻜﻞ اﺣﺪ ﻣﺎ ﱂ ﻳﻜﻦ ﻟﻪ درﺟﺔ ﰲ اﻟﻌﻠﻢ ﺗﻮﺻﻠﻪ اﱃ اﺻﺎﺑﺔ ﻣﺮاد ﷲ او اﻻﻗﱰاب ﻣﻨﻪ‪ ،‬وﻗﺪ ﺗﺒﻊ ﻫﺬا اﻻﻣﺮ اﻣﺮان‬ ‫ﳛﻴﻄﺎن ﺑﻪ وﳘﺎ اﳍﺪف واﻟﺪﻟﻴﻞ ﻓﺎﻧﺘﻈﻢ ﻤﺎ ﺣﻘﻴﻘﺔ ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ واﻟﱵ ﻛﺎن ﳍﺎ دور ﻛﺒﲑ ﰲ اﺳﺘﻜﺘﺎب اﻟﺘﻔﺴﲑ‬ ‫ﻋﻠﻰ ﻣﺮ اﻟﺴﻨﲔ وﻗﺪ ﻛﺎن ﻻﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮون اﻷوﱃ دور ﰲ اﻧﺘﻈﺎم اﻟﺘﻔﺴﲑ ﺿﻤﻦ ﻫﺬﻳﻦ اﻷﻣﺮﻳﻦ ﻓﻜﺎن ﻟﻠﻘﺮن‬ ‫اﳍﺠﺮي اﻟﺜﺎﱐ دور ﰲ ‪ラ‬ﺳﻴﺲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻠﻰ أﺻﻮﻟﻪ اﳌﻤﻴﺰة واﻟﱵ اﺻﺒﺤﺖ ﻫﺪﻓﺎ وﻏﺮﺿﺎ ﻣﺎﻣﻮﻻ ﻳﺒﲎ ﻋﻠﻴﻪ وﻳﺆﺳﺲ‬ ‫ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺪﻟﻴﻞ ﻟﺼﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻟﻸﺟﻴﺎل اﻟﻘﺎدم اﻟﱵ ﻻ زاﻟﺖ ﰲ ﻇﻬﺮ اﻟﻐﻴﺐ‪.‬‬ ‫اﳘﻴﺔ اﳌﻮﺿﻮع‪ :‬ﺗﻨﺒﻊ ﻣﻦ ﺑﻴﺎن اﻟﺪور اﻟﻜﺒﲑ ﰲ ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻟﻠﻤﺮﺣﻠﺔ اﳌﻬﻤﺔ ﰲ ‪ラ‬رﻳﺦ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ‬ ‫أﻫﻢ ﻣﺮاﺣﻞ ﻋﻠﻢ رواﻳﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ؛ ﻓﻔﻴﻪ ﻛﺎﻧﺖ ﻧﺸﺄة اﻟﺼﺤﻒ اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ اﳌﺸﺘﻬﺮة‬ ‫ﻟﻠﻬﺠﺮة اﻟﻨﺒﻮﻳﺔ اﻟﺸﺮﻳﻔﺔ واﻟﺬي ﻳﻌ ّﺪ ﻣﻦ ّ‬ ‫دوﻧﺖ ﻓﻴﻬﺎ أﻗﻮال اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪ ،‬وﻓﻴﻪ ﻛﺎﻧﺖ ﺑﺪاﻳﺔ اﻟﺘﺄﻟﻴﻒ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ وﻫﻲ ﻣﺮﺣﻠﺔ ﺧﺼﺒﺔ‬ ‫اﻟﱵ ّ‬ ‫ﻟﺼﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ واﺻﻮﻟﻪ وﻓﻴﻬﺎ ﻳﺘﺠﻠﻰ اﳍﺪف واﻟﺪﻟﻴﻞ ﻛﻮ ﻤﺎ اﻣﺮﻳﻦ ﻻ ﻳﺴﺘﻐﲎ ﻋﻨﻬﻤﺎ ﰲ ﺗﻘﺮﻳﺮ اﻟﻔﻬﻢ اﻟﺼﺤﻴﺢ‬ ‫ﻳﻔﺴﺮون ﻗﻮاﳍﻢ وﻣﺮو‪ レ‬ﻢ وﻳﻌﻠّﻤﻮن اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻛﻤﺎ ﺗﻌﻠّﻤﻮﻩ‪ ،‬وﻣﻨﻬﻢ‬ ‫ﻟﻠﻨﺺ اﻟﻘﺮان ﻧﺘﺠﺖ ﻋﻦ وﺟﻮد ﺛﻠﺔ ﻣﻦ اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ ّ‬ ‫ﻣﺘﺼ ّﺪرون ﻟﻠﺘﻔﺴﲑ ﻣﻌﺮوﻓﻮن ﺑﻪ ﻋﻠﻰ ﺿﻌﻒ ﻓﻴﻬﻢ‪ .‬وﻗﺪ ﻛﺎن ﻫﺬا اﻟﻌﺼﺮ ﺑﺪاﻳﺔ ﻋﺼﺮ ﺗﺪوﻳﻦ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻣﻊ ﺑَﺪء ﺗﺪوﻳﻦ‬ ‫ﺧﺎﺻﺔٌ ﺿﻤﻦ ُﻛﺘﺐ اﳊﺪﻳﺚ‪ ،‬وﻛﺎن اﻟﺘﺪوﻳﻦ ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﺧﺬ‬ ‫ﻔﺮد ﻟﻠﺘﻔﺴﲑ أﺑﻮ ٌ‬ ‫اب ّ‬ ‫اﳊﺪﻳﺚ اﻟﺸﺮﻳﻒ؛ إذ ﻛﺎﻧﺖ ﺗُ َ‬ ‫ﺷﻜﻞ اﻟﺘﺪوﻳﻦ ‪ヨ‬ﻹﺳﻨﺎد وﻗﺪ ﻇﻞ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻛﻐﲑﻩ ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻮم‪ ،‬ﻣﺘﻨﻘﻼ ﺑﲔ اﻟﺼﺪور ﺣﱴ اﲡﻬﺖ اﻷذﻫﺎن إﱃ ﺗﺪوﻳﻦ‬ ‫‪393‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻫﺬﻩ اﻟﻌﻠﻮم ﰲ ﻛﺘﺐ‪ ،‬وﻣﻨﻬﺎ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪ ،‬ﻓﺎﻧﻔﺼﻞ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻦ اﳊﺪﻳﺚ ﺑﻌﻠﻢ ﺧﺎص ‪،‬ﻛﻞ ﻫﺬﻩ اﻻﺣﺪاث وﺟﺪت ﰲ‬ ‫ﻫﺬا اﻟﻌﺼﺮ ﻓﻜﺎن ﻣﻦ اﻷﳘﻴﺔ ﲟﻜﺎن‪ .‬ﻧﻮع اﻟﺪراﺳﺔ ‪ :‬دراﺳﺔ اﺳﺘﻘﺮاﺋﻴﺔ وﺻﻔﻴﺔ ﻟﺘﻠﻚ اﳊﻘﺒﺔ ﻣﻦ اﻟﺰﻣﺎن ﻟﺒﻴﺎن اﻟﺪور‬ ‫اﻟﺮ‪レ‬دي ﻟﺼﻨﺎﻋﺘﻬﻢ اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ اﻟﱵ ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻮردا اﺳﺎﺳﻴﺎ ﳌﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪﻫﻢ ﻣﻦ اﻫﻞ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪ .‬اﻟﺪراﺳﺎت اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ ﱂ أﺟﺪ‬ ‫ﰲ ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع ﻣﻦ ﻛﺘﺐ ﻓﻴﻪ ﺑﻨﻔﺲ اﻟﻌﻨﻮان ﻓﻴﻤﺎ ﺗﻴﺴﺮ ﱃ ﻣﻦ اﻻﻃﻼع ﻋﻠﻴﻪ ﻣﻦ ﲝﻮث وﻛﺘﺐ وﷲ ﺗﻌﺎﱃ أﻋﻠﻢ‬ ‫‪ .1‬اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ ‪ヨ‬ﳌﺼﻄﻠﺤﺎت اﻟﻮاردة ﰲ اﻟﻌﻨﻮان‪.‬‬ ‫ﻓﻘﺪ ورد ﰲ اﻟﻌﻨﻮان ﺑﻌﺾ اﳌﺼﻄﻠﺤﺎت اﳌﻬﻤﺔ واﻟﱵ ﺗﻌﺪ ﻣﺪﺧﻼ ﻟﻠﻌﻨﻮان واﻟﺪراﺳﺔ ﻓﻴﻪ وﻫﺬﻩ اﳌﺼﻄﻠﺤﺎت ﻻ ﺑﺪ ﻣﻨﻬﺎ‬ ‫ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﺪراﺳﺔ وﻫﻲ ﻛﺎﻵﰐ‪:‬‬ ‫‪_1‬ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪.‬‬ ‫‪ _2‬اﳍﺪف واﻟﺪﻟﻴﻞ‪.‬‬ ‫‪_3‬اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب‪ .‬وﺳﻮف اﺗﻨﺎول ﻫﺬﻩ اﳌﺼﻄﻠﺤﺎت ﺗﻌﺮﻳﻔﺎ ﺎ ﰲ اﻟﻠﻐﺔ واﻻﺻﻄﻼح‪.‬‬ ‫‪ .1.1‬ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪:‬ﻫﻮ ﻣﺮﻛﺐ إﺿﺎﰲ ﻣﻜﻮن ﻣﻦ ﻛﻠﻤﺘﲔ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ واﻟﺘﻔﺴﲑ ﻓﻼ ﺑﺪ ﻣﻦ ﻣﻌﺮﻓﺔ ﻛﻞ ﻛﻠﻤﺔ ﻋﻠﻰ‬ ‫ﺣﺪة ﰒ ﻣﻌﺮﻓﺔ ﻫﺬا اﻟﱰﻛﻴﺐ ﻛﻮﻧﻪ ﻟﻘﺒﺎ ﻋﻠﻰ ﻣﻮﺿﻮﻋﻨﺎ ﻓﺄﻗﻮل‪:‬اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ ﻓﻬﻮ ﻣﺼﺪر ﺻﻨﻊ أي ﻋﻤﻠﻪ وأﻧﺸﺄﻩ ﻳﻘﺎل‪:‬ﺻﻨﻊ‬ ‫ِ‬ ‫اﻟﺸﻲء‬ ‫ﻋﻤﻞ‬ ‫أﺻﻞ‬ ‫ٌ‬ ‫ﺻﺤﻴﺢ واﺣ ٌﺪ‪ ،‬وﻫﻮ َ‬ ‫ﻳﺼﻨﻊ ﺻﻨﻌﺎ إذا ﻋﻤﻞ اﻟﺸﺊ ﺗﻘﺎن ﻗﺎل اﺑﻦ ﻓﺎرس‪ ":‬اﻟﺼﺎد واﻟﻨﻮن واﻟﻌﲔ ٌ‬ ‫ِِ ‪1‬‬ ‫ﻳﺼﻨﻌﺎﻧﻪ"‬ ‫ورﺟﻞ ﺻْﻨ ٌﻊ‪ ،‬إذا ﻛﺎ‪ ル‬ﺣﺎذﻗﲔ ﻓﻴﻤﺎ ْ‬ ‫ﺻﻨﻌﺎ‪ .‬واﻣﺮأةٌ ُ‬ ‫ُ‬ ‫ﺻﻨﺎعٌ ٌ‬ ‫ٍ‬ ‫ﻓﺄﺻﻞ اﻟﻜﻠﻤﺔ اﻟﻌﻤﻞ ﺗﻘﺎن ﻗﺎل ﺗﻌﺎﱃ ‪ ):‬ﺻ ْﻨﻊ ﱠِ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲑ ِﲟَﺎ ﻳﻔﻌﻠﻮن( )اﻟﻨﱠﻤﻞ‪(88 :‬‬ ‫ُ َ‬ ‫ا‪ Y‬اﻟﱠﺬى أَﺗْـ َﻘ َﻦ ُﻛ ﱠﻞ َﺷ ْﻰء إِﻧﱠﻪُ َﺧﺒ ٌ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺼﻨَ َﻊ َﻋﻠَﻰ َﻋ ْﻴ ِﲎ( )ﻃﻪ‪:‬‬ ‫ﺼْﻨـ َﻌﺔ‪َ ،‬ﻛﺄَﻧﱠﻪُ ﻗَ َ‬ ‫َدﻟِﻴﻞ ﻋﻠﻰ اﻟ ﱠ‬ ‫ﺻْﻨﻌﺎً‪...‬وﻗﺪ ﰐ ﲟﻌﲎ اﻟﱰﺑﻴﺔ ‪،‬ﻗﺎل ﺗﻌﺎﱃ‪َ ):‬وﻟﺘُ ْ‬ ‫ﺻﻨَﻊ ﷲ َذﻟﻚ ُ‬ ‫ﺎل‪َ :‬‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﻨَﻊ ﻓ َﻼن َﺟﺎ ِرﻳَﺘﻪ‬ ‫‪َ (39‬ﻣ ْﻌﻨَﺎﻩُ‪ :‬و ﱠ‬ ‫ﻣﲏ‪.‬أوأَي رﺑﱠﻴﺘﻚ ﳋﺎ ﱠ‬ ‫ﻟﱰﰉ ﲟﺮأًى ّ‬ ‫ﺻﺔ أ َْﻣ ِﺮي اﻟﱠﺬي أردﺗﻪ ِﰲ ﻓ ْﺮ َﻋ ْﻮن َو ُﺟﻨُﻮدﻩ ﻳـُ َﻘﺎل‪َ :‬‬ ‫‪2‬‬ ‫وﺻﻨَﻊ ﻓﺮﺳﻪ إِذا ﻗَ َﺎم ﺑﻌﻠﻔﻪ وﺗﺴﻤﻴﻨﻪ‬ ‫إِذا ر‪ヨ‬ﻫﺎ‪َ ،‬‬ ‫‪1‬‬ ‫‪2‬‬ ‫أﺣﻣد ﺑن ﻓﺎرس ﺑن زﻛرﯾﺎء اﻟرازي)ت‪395:‬ه(‪"،‬ﺻﻧﻊ"‪،‬ﻣﻘﺎﯾﯾس اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ ،‬ﻋﺑد اﻟﺳﻼم ﻣﺣﻣد ھﺎرون‪ )،‬دار اﻟﻔﻛر‪1399 :‬ھـ ‪1979 -‬م(‪3،‬‬ ‫‪.313:‬‬ ‫ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن اﻷزھري‪ ،‬ﺗﮭذﯾب اﻟﻠﻐﺔ ‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ ﻣﺣﻣد ﻋوض ﻣرﻋب‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪)1‬دار إﺣﯾﺎء اﻟﺗراث اﻟﻌرﺑﻲ ‪ -‬ﺑﯾروت‪ :‬ط‪2001 :1‬م(‪.24: 2،‬‬ ‫‪394‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫واﻟﺬي ﻳﻠﺤﻆ ﰲ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ أ ﺎ ﻻ ﺗﻜﻮن إﻻ ﺑﻌﺪ درﺑﺔ وﻣﺘﺎﻧﺔ ﰲ اﻟﻌﻤﻞ وﳍﺬا أﻃﻠﻘﺖ ﻋﻠﻰ اﻟﱰﺑﻴﺔ واﻹﺟﺎدة ﰲ اﻟﺸﺊ‬ ‫ﻛﻮ ﻤﺎ ﻣﻦ ﻣﻌﺎﱐ اﻟﺼﻨﻊ ‪،‬وﺗﻄﻠﻖ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ ﻋﻠﻰ ﺣﺮﻓﺔ اﻟﺼﺎﻧﻊ وﻋﻤﻠﻪ‪.3‬وﳍﺬا ﻓﺈﺗﻘﺎن ﻛﻞ ﺷﻲء ﻳﻌﺪ ﺻﻨﺎﻋﺔ وﻣﻨﻪ‬ ‫إﺗﻘﺎن ﻋﻤﻞ اﳌﻔﺴﺮ ﰲ ﺗﻔﺴﲑﻩ وﻫﻨﺎ أﻃﻠﻘﺖ ﳎﺎزا‬ ‫أﻣﺎ ﰲ اﻷﺻﻄﻼح ‪:‬ﻣﻠﻜﺔ ﻧﻔﺴﺎﻧﻴﺔ ﺗﺼﺪر ﻋﻨﻬﺎ اﻷﻓﻌﺎل اﻻﺧﺘﻴﺎرﻳﺔ ﻣﻦ ﻏﲑ روﻳﺔ‪ ،‬وﻗﻴﻞ‪ :‬اﳌﺘﻌﻠﻖ ﺑﻜﻴﻔﻴﺔ اﻟﻌﻤﻞ‪4‬أي‬ ‫ﻫﻲ اﻟﻌﻠﻢ اﳊﺎﺻﻞ ﲟﺰاوﻟﺔ اﻟﻌﻤﻞ ﻛﺎﳋﻴﺎﻃﺔ واﳊﻴﺎﻛﺔ واﳊﺠﺎﻣﺔ وﳓﻮﻫﺎ ﳑّﺎ ﻳﺘﻮﻗّﻒ ﺣﺼﻮﳍﺎ ﻋﻠﻰ اﳌﺰاوﻟﺔ‬ ‫واﳌﻤﺎرﺳﺔ‪.5‬وﻟﻌﻞ ﺗﻌﺮﻳﻒ اﻟﻜﻔﻮي أﻛﺜﺮ اﻧﻄﺒﺎﻃﺎ ﻋﻠﻰ ﻣﻮﺿﻮﻋﻨﺎ ﻓﻘﺪ ﻋﺮف اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ‪ :‬ﺎﻛﻞ ﻋﻠﻢ ﻣﺎرﺳﻪ اﻟﺮﺟﻞ ﺳﻮاء‬ ‫ﻛﺎن اﺳﺘﺪﻻﻟﻴﺎ أو ﻏﲑﻩ ﺣﱴ ﺻﺎر ﻛﺎﳊﺮﻓﺔ ﻟﻪ ﻓﺈﻧﻪ ﻳﺴﻤﻰ ﺻﻨﺎﻋﺔ‪.‬وﻗﻴﻞ‪ :‬ﻛﻞ ﻋﻤﻞ ﻻ ﻳﺴﻤﻰ ﺻﻨﺎﻋﺔ ﺣﱴ ﻳﺘﻤﻜﻦ ﻓﻴﻪ‬ ‫وﻳﺘﺪرب وﻳﻨﺴﺐ إﻟﻴﻪ‪6‬وﻫﺬا ﻣﺎ ﻗﺮر‪ル‬ﻩ ﻣﻦ أﻗﻮال أﻫﻞ اﳌﻌﺎﺟﻢ وﻻ ﺳﻴﻤﺎ ﻗﻮل اﺑﻦ ﻓﺎرس ﺑﻘﻮﻟﻪ"وﻫﻮ ﻋﻤﻞ اﻟﺸﻲء‬ ‫ﺻﻨﻌﺎ" ﲟﻌﲎ اﺗﻘﺎ‪ ル‬وﻫﺬا ﻳﺴﺘﻠﺰم اﳌﺮان واﳌﻤﺎرﺳﺔ واﻟﺪرﺑﺔ وﷲ ﺗﻌﺎﱃ أﻋﻠﻢ‬ ‫ﻳﻔﺴﺮ ﺗﻔﺴﲑا ﲟﻌﻨﺎ أ‪ヨ‬ﻧﻪ وﻛﺸﻒ ﻋﻨﻪ وأوﺿﺤﻪ وﻓﺼﻠﻪ‬ ‫أﻣﺎ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻠﻐﺔ ﻓﻬﻮ ﻣﺼﺪر ﻟﻠﻔﻌﻞ ﻓ ﱠﺴَﺮ ﻣﺸﺪد اﻟﻌﲔ ُ‬ ‫ﻗﺎل اﳋﻠﻴﻞ ‪:‬اﻟﺘﻔﺴﲑ وﻫﻮ ﺑﻴﺎن وﺗﻔﺼﻴﻞ ﻟﻠﻜﺘﺎب‪ ،‬وﻓﺴﺮﻩ ﻳﻔﺴﺮﻩ ﻓﺴﺮا‪ ،‬وﻓﺴﺮﻩ ﺗﻔﺴﲑا‪.7‬‬ ‫وﻗﺎل اﺑﻦ ﻓﺎرس‪" :‬اﻟﻔﺎء واﻟﺴﲔ واﻟﺮاء ﻛﻠﻤﺔ واﺣﺪة ﺗﺪل ﻋﻠﻰ ﺑﻴﺎن ﺷﻲء وإﻳﻀﺎﺣﻪ‪ .‬ﻣﻦ ذﻟﻚ اﻟﻔﺴﺮ‪ ،‬ﻳﻘﺎل‪ :‬ﻓﺴﺮت‬ ‫اﻟﺸﻲء وﻓﺴﺮﺗﻪ‪ .‬واﻟﻔﺴﺮ واﻟﺘﻔﺴﺮة‪ :‬ﻧﻈﺮ اﻟﻄﺒﻴﺐ إﱃ اﳌﺎء وﺣﻜﻤﻪ ﻓﻴﻪ"‪.8‬‬ ‫ﺐ وﺗَـ ْﻔ ِ‬ ‫وﻳﻘﺎل أن اﻟﻔﺴﺮ ﻫﻮ ‪ :‬اﻟﺘﱠـ ْﻔﺴﲑ‪ ،‬وﻫﻮ ﺑﻴﺎ ُن اﻟ ُﻜﺘُ ِ‬ ‫ﺼﻴﻠُﻬﺎ‪ .9‬واﻟﻔﺴﺮ‪ :‬اﻹ‪ヨ‬ﻧﺔ وﻛﺸﻒ اﳌﻐﻄﻰ ‪ ،‬أو ﻛﺸﻒ اﳌﻌﲎ‬ ‫ُ‬ ‫َ‬ ‫اﳌﻌﻘﻮل‪10‬و ﺬا ﻳﺘﺒﲔ ﻟﻨﺎ أن اﳌﺎدة ﺗﺪور ﻋﻠﻰ اﻹ‪ヨ‬ﻧﺔ واﻟﻜﺸﻒ واﻹﻳﻀﺎح واﻟﺒﻴﺎن واﻟﺘﻔﺴﲑ وﻫﺬا ﻣﺎ اﺳﺘﺸﻒ ﻣﻨﻪ أﻫﻞ‬ ‫‪ 3‬أﺑو ﻧﺻر إﺳﻣﺎﻋﯾل ﺑن ﺣﻣﺎد اﻟﺟوھري‪"،‬ﺻﻧﻊ"‪،‬اﻟﺻﺣﺎح ﺗﺎج اﻟﻠﻐﺔ وﺻﺣﺎح اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬أﺣﻣد ﻋﺑد اﻟﻐﻔور ﻋطﺎر‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪)4‬دار اﻟﻌﻠم ﻟﻠﻣﻼﯾﯾن –‬ ‫ﺑﯾروت‪ 1407 ،‬ھـ ‪1987 -‬م(‪.1245: 3،‬‬ ‫‪ 4‬ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ اﻟﺟرﺟﺎﻧﻲ ‪،‬اﻟﺗﻌرﯾﻔﺎت‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ ﺿﺑطﮫ وﺻﺣﺣﮫ ﺟﻣﺎﻋﺔ ﻣن اﻟﻌﻠﻣﺎء اﻟطﺑﻌﺔ ‪)1‬ﺑﺈﺷراف اﻟﻧﺎﺷر‪ :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ ﺑﯾروت –‬ ‫ﻟﺑﻧﺎن‪1403 ،‬ھـ ‪1983-‬م(‪.134،‬‬ ‫‪ 5‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﯾﺎﻟﺗﮭﺎﻧوي ‪،‬ﻣوﺳوﻋﺔ ﻛﺷﺎف اﺻطﻼﺣﺎت اﻟﻔﻧون واﻟﻌﻠوم‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪ ،2‬ﺗﻘدﯾم وإﺷراف وﻣراﺟﻌﺔ‪ ،‬د‪ .‬رﻓﯾﻖ اﻟﻌﺟم‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬د‪ .‬ﻋﻠﻲ دﺣروج‪،‬ﻧﻘل‬ ‫اﻟﻧص اﻟﻔﺎرﺳﻲ إﻟﻰ اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬د‪ .‬ﻋﺑد ﷲ اﻟﺧﺎﻟدي‪،‬اﻟﺗرﺟﻣﺔ اﻷﺟﻧﺑﯾﺔ‪ ،‬د‪ .‬ﺟورج زﯾﻧﺎﻧﻲ‪) :‬ﻣﻛﺗﺑﺔ ﻟﺑﻧﺎن ﻧﺎﺷرون – ﺑﯾروت‪1996 ،‬م(‪.1097: 2،‬‬ ‫‪ 6‬أﯾوب ﺑن ﻣوﺳﻰ اﻟﺣﺳﯾﻧﻲ اﻟﻘرﯾﻣﻲ اﻟﻛﻔوي‪،‬اﻟﻛﻠﯾﺎت ﻣﻌﺟم ﻓﻲ اﻟﻣﺻطﻠﺣﺎت واﻟﻔروق اﻟﻠﻐوﯾﺔ ‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ ‪،‬ﻋدﻧﺎن دروﯾش‪ ،‬ﻣﺣﻣد اﻟﻣﺻري‪):‬ﻣؤﺳﺳﺔ‬ ‫اﻟرﺳﺎﻟﺔ – ﺑﯾروت(ص‪.544‬‬ ‫‪7‬اﻟﺧﻠﯾل ﺑن أﺣﻣد اﻟﻔراھﯾدي)ت‪17:‬ه(‪ ،‬اﻟﻌﯾن ‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬د ﻣﮭدي اﻟﻣﺧزوﻣﻲ‪ ،‬د إﺑراھﯾم اﻟﺳﺎﻣراﺋﻲ) دار وﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﮭﻼل(‪.247: 7،‬‬ ‫‪8‬اﻟرازي‪"،‬ﻓﺳر"‪.439: 4،‬‬ ‫‪9‬ﺳﻠﻣﺔ ﺑن ﻣﺳﻠم ﺑن إﺑراھﯾم اﻟﺻﺣﺎري اﻟﻌوﺗﺑﻲ)ت‪ 511 :‬ھـ(‪،‬اﻹﺑﺎﻧﺔ ﻓﻲ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬د‪ .‬ﻋﺑد اﻟﻛرﯾم ﺧﻠﯾﻔﺔ‪ ،‬د‪ .‬ﻧﺻرت ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن‪ ،‬د‪.‬‬ ‫ﺻﻼح ﺟرار‪ ،‬د‪ .‬ﻣﺣﻣد ﺣﺳن ﻋواد‪ ،‬د‪ .‬ﺟﺎﺳر أﺑو ﺻﻔﯾﺔ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪) 1‬وزارة اﻟﺗراث اﻟﻘوﻣﻲ واﻟﺛﻘﺎﻓﺔ ‪،‬ﻣﺳﻘط ‪ ،‬ﺳﻠطﻧﺔ ﻋﻣﺎن‪ 1420 ، :‬ھـ ‪1999 -‬‬ ‫م(‪.686: 3 ،‬‬ ‫اﻟرزاق ﱠ‬ ‫ّ‬ ‫اﻟزﺑﯾدي )ت‪ 1205 :‬ھـ(‪،‬ﺗﺎج اﻟﻌروس ﻣن ﺟواھر اﻟﻘﺎﻣوس‪ ،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ ،‬ﻣﺟﻣوﻋﺔ ﻣن اﻟﻣﺣﻘﻘﯾن‪ )،‬دار اﻟﮭداﯾﺔ(‪13،‬‬ ‫‪10‬ﻣﺣ ّﻣد ﺑن ﻣﺣ ّﻣد ﺑن ﻋﺑد‬ ‫‪.333:‬‬ ‫‪395‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﻻﺻﻄﻼح ﻓﺄدﺧﻠﻮا اﳌﻌﲎ اﻟﻠﻐﻮي ﰲ اﺻﻄﻼﺣﺎ ﻢ وﻟﻌﻞ أﻗﺮب ﻣﻌﲎ ﻟﻸﺻﻄﻼح ﻫﻮﻣﺎذﻛﺮﻩ اﻟﺰرﻗﺎﱐ ‪:‬ﻋﻠﻢ ﻳﺒﺤﺚ ﻓﻴﻪ‬ ‫ﻋﻦ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ ﻣﻦ ﺣﻴﺚ دﻻﻟﺘﻪ ﻋﻠﻰ ﻣﺮاد ﷲ ﺗﻌﺎﱃ ﺑﻘﺪر اﻟﻄﺎﻗﺔ اﻟﺒﺸﺮﻳﺔ‪.11‬‬ ‫أﻣﺎ ﺗﻌﺮﻳﻒ ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻛﻮﻧﻪ ﻟﻘﺒﺎ ﻋﻠﻰ ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع‪ :‬ﱂ أﺟﺪ ﻣﻦ ﻋﺮف ذﻟﻚ ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻷﻧﻪ ﱂ ﻳﻮﺟﺪ ﻫﺬا‬ ‫اﳌﺼﻄﻠﺢ ﻋﻨﺪ اﻷواﺋﻞ وﻻ اﳌﺘﺄﺧﺮﻳﻦ وذﻟﻚ ﻷن اﻟﺘﻔﺴﲑ أﺧﺘﻠﻒ ﻓﻴﻪ ﻫﻞ ﻫﻮ ﻋﻠﻢ أو ﻏﲑ ذﻟﻚ؟ ﻟﻜﻦ ﻣﻌﻈﻢ ﻋﻠﻤﺎء‬ ‫اﻷﻣﺔ ﻗﺎﻟﻮا ﻧﻪ ﻋﻠﻢ وﳌﺎ ﻛﺎن ﻋﻠﻤﺎ ﺗﻌﻠﻘﺖ ﺑﻪ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔﲟﻌﲎ اﳊﺬق ﻓﻴﻪ ﺿﻤﻦ ﺷﺮوط وﺿﻌﻬﺎ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻟﺘﻔﺴﲑ‬ ‫اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ وﻗﺪ أوردﻫﺎ اﻟﺴﻴﻮﻃﻲ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ‪ 12‬وﳍﺬا ﳝﻜﻦ أن ﻧﺼﻄﻠﺢ ﻋﻠﻰ ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع ﺻﻨﺎﻋﺔ دون أي ﺷﺒﻬﺔ‬ ‫ﺗﺘﻌﻠﻖ ﺑﻪ ﻷ‪ ル‬ذﻛﺮ‪ ル‬ﻋﻦ اﻟﻜﻔﻮي ﻗﻮﻟﻪ ﰲ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ ‪ :‬ﺎ ﻛﻞ ﻋﻠﻢ ﻣﺎرﺳﻪ اﻟﺮﺟﻞ ﺳﻮاء ﻛﺎن اﺳﺘﺪﻻﻟﻴﺎ أو ﻏﲑﻩ ﺣﱴ‬ ‫ﺻﺎر ﻛﺎﳊﺮﻓﺔ ﻟﻪ ﻓﺈﻧﻪ ﻳﺴﻤﻰ ﺻﻨﺎﻋﺔ‬ ‫‪13‬‬ ‫ﻓﺼﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻫﻲ ﻣﻠﻜﺔ ﻧﻔﺴﺎﻧﻴﺔ ﺗﺘﻜﻮن ﻟﻠﺸﺨﺺ ﻧﺘﻴﺠﺔ درﺑﺔ وﳑﺎرﺳﺔ واﺗﻘﺎن ﻟﻌﻠﻢ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﺿﻤﻦ ﺿﻮاﺑﻄﻪ‬ ‫اﳌﻌﺮوﻓﺔ ﰲ ﻣﻌﺮﻓﺔ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ واﻟﻘﺎﺋﻤﺔ ﻋﻠﻰ ﻣﻌﺮﻓﺔ اﻟﺪﻟﻴﻞ واﳍﺪف واﻟﻐﺎﻳﺔ‪.‬‬ ‫ﺧﺎص ﻟﺘﻨﺎول أﻋﻤﺎل ُﻣﻌﻴﱠﻨﺔ ﺑﺬﻛﺎء‬ ‫ﻋﻘﻠﻲ‬ ‫ّ‬ ‫ﳏﱰزات اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ) اﳌﻠﻜﺔ(‪:‬ﻫﻲ ﺻﻔﺔ راﺳﺨﺔ ﰲ اﻟﻨﻔﺲ‪ ،‬أو اﺳﺘﻌﺪاد ّ‬ ‫وﻣﻬﺎرة‪ 14‬واﳌﻠﻜﺔ ﻗﺪ ﺗﻜﻮن ﻫﺒﺔ ﻣﻦ ﷲ ﺗﻌﺎﱃ وﻗﺪ ﺗﺘﺄت ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﻟﻜﺴﺐ ﻓﺈذا ﻗﻠﻨﺎ ﻧﻔﺴﺎﻧﻴﺔ ﻓﻘﺪ ﻧﺴﺒﻨﺎ ﻫﺬﻩ اﳌﻠﻜﺔ‬ ‫ﺻﻨﺎﻋﻲ ﻣﻦ ﻧـَ ْﻔﺲ‪ :‬ﻣﺸﺎﻋﺮ وﺳﻠﻮك وإﺣﺴﺎﺳﺎت وﻃﺮﻳﻘﺔ ﺗﺼﱡﺮف ﻟﺪى اﻟﻔﺮد أو‬ ‫ﻟﻠﻨﻔﺲ ﻷن اﻟﻨﻔﺴﺎﻧﻴﺔ ﻣﺼﺪر‬ ‫ّ‬ ‫اﳉﻤﺎﻋﺔ ﻓﻬﻲ إذا ﻣﻨﺴﻮﺑﺔ إﱃ ﻧﻔﺲ ﻋﻠﻰ ﻏﲑ ﻗﻴﺎس‪.15‬‬ ‫وﻗﻮﻟﻨﺎ ﻧﺘﻴﺠﺔ)ﻧﺘﻴﺠﺔ درﺑﺔ وﳑﺎرﺳﺔ واﺗﻘﺎن( أي أ ﺎ ﺗﺘﻜﻮن ﻧﺘﻴﺠﺔ اﻟﻜﺴﺐ وﻫﻮ اﻟﺪرﺑﺔ واﳌﻤﺎرﺳﺔ وإﺗﻘﺎن اﻟﻌﻤﻞ ﰲ‬ ‫ﳎﺎل أي أﺧﺘﺼﺎص‪.‬‬ ‫أﻣﺎ ﻗﻮﻟﻨﺎ)ﺿﻤﻦ ﺿﻮاﺑﻄﻪ اﳌﻌﺮوﻓﺔ ﰲ ﻣﻌﺮﻓﺔ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ( ﻫﺬﻩ اﻟﻀﻮاﺑﻂ ﻫﻲ اﻟﻘﺎﺋﻤﺔ ﰲ ﻓﻬﻢ اﻟﻨﺺ اﻟﻘﺮآﱐ ﻋﻦ‬ ‫ﻃﺮﻳﻖ اﻟﻌﻠﻮم اﻟﱵ ذﻛﺮﻫﺎ اﻟﺴﻴﻮﻃﻲ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ واﻟﱵ ﺗﺪﺧﻞ ﻓﻴﻬﺎ ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻮم‪،‬ﺣﱴ اﳌﺬاﻫﺐ اﻟﻔﻜﺮﻳﺔ اﳌﺨﺘﻠﻔﺔ ﺑﻠﻪ‬ ‫اﻟﺜﻘﺎﻓﺔ اﳌﻌﺎﺻﺮة ﻟﻠﻤﻔﺴﺮ‬ ‫‪16‬‬ ‫‪11‬ﻣﺣﻣد ﻋﺑد اﻟﻌظﯾم اﻟزرﻗﺎﻧﻲ‪،‬ﻣﻧﺎھل اﻟﻌرﻓﺎن ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ ‪ ،‬ﻓواز أﺣﻣد زﻣرﻟﻲ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪)1‬دار اﻟﻛﺗﺎب اﻟﻌرﺑﻲ‪:‬ﺑﯾروت‪1415،‬ھـ ‪1995 ،‬م(‪،‬‬ ‫‪.6: 2‬‬ ‫‪12‬ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن أﺑﻲ ﺑﻛر‪ ،‬ﺟﻼل اﻟدﯾن اﻟﺳﯾوطﻲ )ت‪911:‬ھـ(‪،‬اﻹﺗﻘﺎن ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬ﻣﺣﻣد أﺑو اﻟﻔﺿل إﺑراھﯾم‪)،‬اﻟﮭﯾﺋﺔ اﻟﻣﺻرﯾﺔ اﻟﻌﺎﻣﺔ‬ ‫ﻟﻠﻛﺗﺎب‪1394 :‬ھـ‪1974 /‬م(‪.200: 4،‬‬ ‫‪13‬اﻟﻛﻔوي‪.544،‬‬ ‫‪ 14‬د أﺣﻣد ﻣﺧﺗﺎر ﻋﺑد اﻟﺣﻣﯾد"ﻣﻠك" )ت‪1424 :‬ھـ( ﺑﻣﺳﺎﻋدة ﻓرﯾﻖ ﻋﻣل‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌرﺑﯾﺔ اﻟﻣﻌﺎﺻرة‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪)1‬ﻋﺎﻟم اﻟﻛﺗب‪ 1429 ،‬ھـ ‪-‬‬ ‫‪2008‬م(‪.2123: 3،‬‬ ‫‪15‬ﻋﺑد اﻟﺣﻣﯾد‪"،‬ﻣﻠك" ‪.3256 :3‬‬ ‫‪ 16‬اﻟدﻛﺗور ﺻﻼح ﻋﺑد اﻟﻔﺗﺎح اﻟﺧﺎﻟدي‪ ،‬ﺗﻌرﯾف اﻟدارﺳﯾن ﺑﻣﻧﺎھﺞ اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪) 3‬دار اﻟﻘﻠم‪/‬دﻣﺷﻖ ‪1429 ،‬ه_‪2008‬م( ‪.60_59،‬‬ ‫‪396‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ .2 .1‬أﻣﺎ ﻗﻮﻟﻨﺎ)اﻟﺪﻟﻴﻞ واﳍﺪف(؛ﻓﻬﻮ ﳏﱰز ﺿﺮوري ﻷن اﻷدﻟﺔ ﺗﺘﻨﻮع ﻣﻨﻬﺎ أدﻟﺔ ﻧﻘﻠﻴﺔ وأﺧﺮى ﻋﻘﻠﻴﺔ وﻫﻲ‬ ‫ﻣﻄﻠﻮﺑﺔ ﰲ ﻫﺬا اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ أﻣﺎ اﳍﺪف ﻓﻬﻮ ﻏﺮض ﻳُﻮ ﱠﺟﻪ إﻟﻴﻪ اﻟﻘﺼﺪ‪ 17‬ﺣﱴ ﻳﺘﻤﻴﺰ ﺣﻘﻴﻘﺔ اﻟﺬﻳﻦ ﻳﻘﻮﻣﻮن ‪ヨ‬ﻟﺘﻔﺴﲑ إذا‬ ‫ﻛﺎن أﻫﺪاﻓﻬﻢ ﻏﲑ ﻣﻘﺒﻮل ﰲ ﻣﻴﺪان اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻛﺤﺎل ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﻟﺒﺎﻃﻨﻴﺔ وﻏﲑﻫﻢ‪.‬‬ ‫ﻳﺪل دﻻﻟﺔأي ﺑﺮﻫﺎن‪ ،‬ﺣﺠﺔ‪ ،‬ﺷﺎﻫﺪ‪18‬واﻟﺪﻟﻴﻞ‬ ‫اﻟﺪﻟﻴﻞ‪ :‬ﲨﻌﻪ ‪ :‬أ َِدﻟﱠﺔٌ و ِأدﻻﱠءُ )ﻟﻠﻌﺎﻗﻞ(‬ ‫دل ّ‬ ‫ودﻻﺋﻞ وﻣﺼﺪرﻩ دﻻﻟﺔوﻓﻌﻠﻪ ّ‬ ‫ُ‬ ‫‪19‬‬ ‫ٍ‬ ‫ﺖ ﺑﻪ‬ ‫اﺳﺘَ ْﺪﻟَْﻠ َ‬ ‫ﰲ اﳌﺒﺎﻟﻐﺔ ﻛﻌﺎﱂ ‪ ،‬وﻋﻠﻴﻢ ﰒ ﻳﺴﻤﻰ اﻟﺪال واﻟﺪﻟﻴﻞ دﻻﻟﺔ ﻛﺘﺴﻤﻴﺔ اﻟﺸﻲء ﲟﺼﺪرﻩ ﺣﱴ ﻗﻴﻞ ُﻛ ﱡﻞ ﺷﻲء ْ‬ ‫دﻟﻴﻼ‪ ،‬أي داﻻ ﻛﻤﺎ‬ ‫ا‪ Y‬ﺗﻌﺎﱃ‪ً :‬‬ ‫ﻓﻬﻮ َدﻟﻴﻞ‪ .‬؛وذﻫﺐ ُ‬ ‫ﺑﻌﻀﻬﻢ‪ :‬إﱃ ﺟﻮاز أن ﻳﺴ ﱠﻤﻰ ّ‬ ‫اﳌﺘﺤﲑﻳﻦ« وذﻫﺐ اﻟﺒﻌﺾ اﻵﺧﺮ إﱃ ﻋﺪم اﳉﻮاز‬ ‫ﻟﻴﻞ ِّ‬ ‫ﰲ اﻟ ّﺪﻋﺎء‪َ レ» :‬د َ‬ ‫‪20‬‬ ‫ﻗﺎل اﺑﻦ ﻓﺎرس‪ ":‬اﻟﺪال واﻟﻼم أﺻﻼن‪ :‬أﺣﺪﳘﺎ إ‪ヨ‬ﻧﺔ اﻟﺸﻲء ﻣﺎرة ﺗﺘﻌﻠﻤﻬﺎ‪ ،‬واﻵﺧﺮ اﺿﻄﺮاب ﰲ اﻟﺸﻲء‪.‬ﻓﺎﻷول‬ ‫ﻗﻮﳍﻢ‪ :‬دﻟﻠﺖ ﻓﻼ‪ ル‬ﻋﻠﻰ اﻟﻄﺮﻳﻖ‪ .‬واﻟﺪﻟﻴﻞ‪ :‬اﻷﻣﺎرة ﰲ اﻟﺸﻲء‪ .‬وﻫﻮ ﺑﲔ اﻟ ِّﺪﻻﻟﺔ واﻟﺪﱠﻻﻟﺔ"‪.21‬‬ ‫ﻳﺘﺒﲔ ﻟﻨﺎ أن اﻟﺪﻟﻴﻞ ﻗﺪ ﻳﻜﻮن ﻋﻼﻣﺔ وأﻣﺎرة وﻫﻲ أﻣﻮر ﺣﺴﻴﺔ ﰒ ﺳﺮى ﻋﻠﻰ اﳊﺠﺔ واﻟﺸﺎﻫﺪ واﻟﱪﻫﺎن وﻫﻲ أﻣﻮر‬ ‫ﻣﻌﻨﻮﻳﺔ أﻃﻠﻘﺖ ﳎﺎزا ﺣﱴ ﺻﺎرت ﺣﻘﻴﻘﺔ وﷲ ﺗﻌﺎﱃ أﻋﻠﻢ‪.‬‬ ‫أﻣﺎ ﰲ اﻻﺻﻄﻼح ﻓﻘﺪ ﻋﺮﻓﻪ أﻫﻞ اﻻﺻﻄﻼح ﻣﻨﻬﻢ اﻟﻜﻔﻮي ﺑﻘﻮﻟﻪ‪ :‬اﻟﺪﻟﻴﻞ اﳌﺮﺷﺪ إﱃ اﳌﻄﻠﻮب‪ ،‬ﻳﺬﻛﺮ وﻳﺮاد ﺑﻪ‬ ‫اﻟﺪال‪ ،‬وﻣﻨﻪ‪ レ) :‬دﻟﻴﻞ اﳌﺘﺤﲑﻳﻦ( أي‪ :‬ﻫﺎدﻳﻬﻢ إﱃ ﻣﺎ ﺗﺰول ﺑﻪ ﺣﲑ ﻢ وﻳﺬﻛﺮ وﻳﺮاد ﺑﻪ اﻟﻌﻼﻣﺔ اﳌﻨﺼﻮﺑﺔ ﳌﻌﺮﻓﺔ‬ ‫اﳌﺪﻟﻮل‪ ،‬وﻣﻨﻪ ﲰﻲ اﻟﺪﺧﺎن دﻟﻴﻼ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎر‪ ،‬ﰒ اﺳﻢ اﻟﺪﻟﻴﻞ ﻳﻘﻊ ﻋﻠﻰ ﻛﻞ ﻣﺎ ﻳﻌﺮف ﺑﻪ اﳌﺪﻟﻮل‪ ،‬ﺣﺴﻴﺎ ﻛﺎن أو‬ ‫ﺷﺮﻋﻴﺎ‪ ،‬ﻗﻄﻌﻴﺎ ﻛﺎن أو ﻏﲑ ﻗﻄﻌﻲ‪ ،‬ﺣﱴ ﲰﻲ اﳊﺲ واﻟﻌﻘﻞ واﻟﻨﺺ واﻟﻘﻴﺎس وﺧﱪ اﻟﻮاﺣﺪ وﻇﻮاﻫﺮ اﻟﻨﺼﻮص ﻛﻠﻬﺎ‬ ‫أدﻟﺔ‬ ‫‪22‬‬ ‫واﻟﺪﻟﻴﻞ ﻋﻨﺪ اﻷﺻﻮﱄ‪ :‬ﻫﻮ ﻣﺎ ﳝﻜﻦ اﻟﺘﻮﺻﻞ ﺑﻪ ﺑﺼﺤﻴﺢ اﻟﻨﻈﺮ ﻓﻴﻪ إﱃ ﻣﻄﻠﻮب ﺧﱪي‪.23‬‬ ‫‪17‬ﻋﺑداﻟﺣﻣﯾد"ھدف" ‪.2334: 3‬‬ ‫ﺳﻠﯾم اﻟﻧﻌَﯾﻣﻲ‪،‬ﺟـ ‪ ،10 ،9‬ﺟﻣﺎل‬ ‫ُوزي )ت‪1300 :‬ھـ(‪،‬ﺗﻛﻣﻠﺔ اﻟﻣﻌﺎﺟم اﻟﻌرﺑﯾﺔ‪ ،‬ﻧﻘﻠﮫ إﻟﻰ اﻟﻌرﺑﯾﺔ وﻋﻠﻖ ﻋﻠﯾﮫ‪:‬ﺟـ ‪ ،8 – 1‬ﻣﺣ ﱠﻣد َ‬ ‫‪ :18‬رﯾﻧﮭﺎرت ﺑﯾﺗر آن د ِ‬ ‫اﻟﺧﯾﺎط‪) :‬وزارة اﻟﺛﻘﺎﻓﺔ واﻹﻋﻼم‪ ،‬اﻟﺟﻣﮭورﯾﺔ اﻟﻌراﻗﯾﺔ‪ :‬اﻷوﻟﻰ‪ ،‬ﻣن ‪2000 - 1979‬م(‪.388: 4،‬‬ ‫‪19‬اﻟﺣﺳﯾن ﺑن ﻣﺣﻣدأﺑو اﻟﻘﺎﺳم اﻟراﻏب اﻻﺻﻔﮭﺎﻧﻲ)ت‪502 :‬ھـ("اﻟدﻟﯾل"‪،‬اﻟﻣﻔردات ﻓﻲ ﻏرﯾب اﻟﻘرآن‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ ﻣﺣﻣد ﺳﯾد ﻛﯾﻼﻧﻲ‪)،‬دار‬ ‫اﻟﻣﻌرﻓﺔ‪:‬ﻟﺑﻧﺎن(‪.171،‬‬ ‫‪20‬ﻧﺷوان ﺑن ﺳﻌﯾد اﻟﺣﻣﯾرى اﻟﯾﻣﻧﻲ )ت‪ 573 :‬ھـ(‪،‬ﺷﻣس اﻟﻌﻠوم ودواء ﻛﻼم اﻟﻌرب ﻣن اﻟﻛﻠوم‪ ،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬د ﺣﺳﯾن ﺑن ﻋﺑد ﷲ اﻟﻌﻣري ‪ ،‬ﻣطﮭر ﺑن ﻋﻠﻲ‬ ‫اﻹرﯾﺎﻧﻲ‪ ،‬د ﯾوﺳف ﻣﺣﻣد ﻋﺑد ﷲ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪)1‬دار اﻟﻔﻛر اﻟﻣﻌﺎﺻر ﺑﯾروت ‪ -‬ﻟﺑﻧﺎن‪ ،‬دار اﻟﻔﻛر دﻣﺷﻖ – ﺳورﯾﺔ‪ 1420 ،‬ھـ ‪1999 -‬م( ‪.1997: 4‬‬ ‫‪21‬اﻟرازي"دلﱠ"‪.259: 2 ،‬‬ ‫‪22‬اﻟﻛﻔوي‪"،‬دل"‪.439،‬‬ ‫‪ :23‬ﺳﯾد اﻟدﯾن ﻋﻠﻲ ﺑن أﺑﻲ ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد أﺑو اﻟﺣﺳن اﻵﻣدي )ت‪631 :‬ھـ(‪،‬اﻹﺣﻛﺎم ﻓﻲ أﺻول اﻷﺣﻛﺎم ‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ ،‬ﻋﺑد اﻟرزاق ﻋﻔﯾﻔﻲ‪ )،‬اﻟﻣﻛﺗب‬ ‫اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ ،‬ﺑﯾروت‪ -‬دﻣﺷﻖ‪ -‬ﻟﺑﻧﺎن(‪.9 :1:‬‬ ‫‪397‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫واﻟﺪﻟﻴﻞ اﻟﻘﻄﻌﻲ ﻗﺪ ﻳﻜﻮن ﻋﻘﻠﻴﺎ وﻗﺪ ﻳﻜﻮن ﻧﻘﻠﻴﺎ ﻛﺎﳌﺘﻮاﺗﺮ‪ ،‬وﻗﻮل اﻟﻨﱯ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺼﻼة واﻟﺴﻼم ﻣﺸﺎﻓﻬﺔ ﻣﻦ اﻟﻨﻘﻠﻴﺎت‬ ‫ﳑﺎ ﻳﻨﻘﻞ ﻣﺸﺎﻓﻬﺔ‪.‬‬ ‫واﻟﺪﻟﻴﻞ اﳌﺮﺟﺢ إن ﻛﺎن ﻗﻄﻌﻴﺎ ﻛﺎن ﺗﻔﺴﲑا‪ ،‬وإن ﻛﺎن ﻇﻨﻴﺎ ﻛﺎن وﻳﻼ‪.24‬‬ ‫أو ﻫﻮ اﻟﺬي ﻳﻠﺰم ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻢ ﺑﻪ اﻟﻌﻠﻢ ﺑﺸﻲء آﺧﺮ‪.25‬وﻟﻌﻞ ﻫﺬﻩ اﻟﺘﻌﺎرﻳﻒ ﻣﺘﻘﺎرﺑﺔ ﻷ ﺎ ﻛﻠﻬﺎ ﻣﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻰ اﻟﺪﻟﻴﻞ ﰲ‬ ‫اﻟﻠﻐﺔ وﷲ ﺗﻌﺎﱃ أﻋﻠﻢ‪.‬‬ ‫‪26‬‬ ‫ﺪف‪ :‬ﻛﻞ ٍ‬ ‫ﺷﻲء‬ ‫ﺼﺐ‪ ،‬وﻳﻘﺎل اﳍَ ُ ﱡ‬ ‫ﱠﻲء‪ :‬إِذا اﻧﺘَ َ‬ ‫اﳍﺪف‪ :‬وﻳﻘﺼﺪ ﺑﻪ ﰲ أﺻﻞ اﻟﻠﻐﺔ َ‬ ‫اﻟﻐﺮض ‪ .‬وﻗﺪ ﻳﻄﻠﻖ ﻋﻠﻰ اﻟﺸ ْ‬ ‫ﻋﺮﻳﺾ ﻣﺮ ِﺗﻔﻊ‪.27‬‬ ‫ﻗﺎل اﺑﻦ ﻓﺎرس‪":‬اﳍﺎء واﻟﺪال واﻟﻔﺎء‪ :‬أﺻﻴﻞ ﻳﺪل ﻋﻠﻰ اﻧﺘﺼﺎب وارﺗﻔﺎع‪ .‬واﳍﺪف‪ :‬ﻛﻞ ﺷﻲء ﻋﻈﻴﻢ ﻣﺮﺗﻔﻊ‪ ،‬وﻟﺬﻟﻚ‬ ‫اﺑﻦ ُﴰﻴﻞ‪ :‬اﳍَﺪف‪َ :‬ﻣﺎ‬ ‫ﲰﻲ اﻟﺮﺟﻞ اﻟﺸﺨﻴﺺ اﳉﺎﰲ ﻫﺪﻓﺎ‪..‬واﳍﺪف‪ :‬اﻟﻐﺮض‪ .‬ورﻛﺐ ﻣﺴﺘﻬﺪف‪ :‬ﻋﺮﻳﺾ"‪َ 28‬وﻗَ َ‬ ‫ﺎل ُ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﲏ ﻣﻦ اﻷ َْرض ﻟﻠﻨِّﻀﺎل‪.29‬‬ ‫ُرﻓﻊ وﺛُ َ‬ ‫وﻟﻌﻞ ﻣﻌﲎ اﻟﻐﺮض أﻟﺴﻖ ﲟﻮﺿﻮﻋﻨﺎ ﻷن ﻫﻨﺎك ﺗﻼزم ﺑﲔ اﳍﺪف واﻟﻐﺮض ﻛﺄن اﳉﻤﻊ ﺑﻴﻨﻬﻤﺎ أ ﻤﺎ ﻳﺮﻗﺒﺎن ﻻرﺗﻔﺎﻋﻬﻤﺎ‬ ‫وﻫﻢ ﳏﻂ ﻧﻈﺮ اﻟﻨﺎﻇﺮ أو اﻟﻨﺎﻇﺮ وﷲ ﺗﻌﺎﱃ أﻋﻠﻢ‪.‬‬ ‫أﻣﺎ ﰲ اﻻﺻﻄﻼح ﻫﻮ اﻟﻔﺎﺋﺪة اﳌﱰﺗﺒﺔ ﻋﻠﻰ اﻟﺸﻲء ﻣﻦ ﺣﻴﺚ ﻫﻲ ﻣﻄﻠﻮﺑﺔ ‪ヨ‬ﻹﻗﺪام ﻋﻠﻴﻪ‪ .30‬وﻟﻌﻞ ﻫﺬا اﻟﺘﻌﺮﻳﻒ‬ ‫أﻛﺜﺮ دﻗﺔ ﻣﻦ ﻏﲑﻩ ﻷن ﻣﻦ أﻗﺪم ﻋﻠﻰ اﻟﺸﻲء وأوﻻﻩ أﳘﻴﺔ ﻓﻘﺪ رﺟﻰ اﻟﻔﺎﺋﺪة ﻣﻨﻪ‪.‬‬ ‫‪.3.1‬اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب‪:‬اﺳﺘﻔﻌﺎل ﻣﺼﺪر ﻟﻠﻔﻌﻞ اﺳﺘﻜﺘﺐ ﻳﺴﺘﻜﺘﺐ إﺳﺘﻜﺘﺎ‪ ヨ‬أي أﻣﻼﻩ أو ﲟﻌﲎ ﺳﺄﻟﻪ أن ﻳﻜﺘﺐ ﻟﻪ‬ ‫واﻻﺳﺘﻔﻌﺎل ﻳُﺴﺘَـ ْﻌﻤﻞ ِﰱ اﻟﻄﱠﻠَ ِ‬ ‫اﻻﺳﺘِ ْﺪ َﻋ ِﺎء ِ‪ヨ‬ﻟْ َﺸ ْﻰ ِء وﳍﺬا ﻗﺎﻟﻮا‪:‬اﻟﺴﲔ واﻟﺘﺎء ﻟﻠﻄﻠﺐ ﻓﻜﺎن اﳌﺴﺘﻜﺘﺐ ﻳﻄﻠﺐ اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ أو‬ ‫ﺐ َو ْ‬ ‫ْ َُ‬ ‫ﺗﻜﻮن اﻟﺴﲔ واﻟﺘﺎء ﻟﻠﻤﺒﺎﻟﻐﺔ‪31‬و ﻟﺼﻴﻐﺔاﺳﺘﻔﻌﻠﺪﻻﻻﺗﻜﺜﲑة ‪،‬وﻓﻌﻠﻪ ا ﺮد ﻫﻮ ﻛﺘﺐ ‪ ،‬وﻣﻌﻨﺎﻩ اﳉﻤﻊ وﻗﺪ ﰐ ﳌﻌﺎن ﻣﻨﻬﺎ‬ ‫‪24‬اﻟﻛﻔوي‪"،‬دل"‪.439،‬‬ ‫‪25‬اﻟﺟرﺟﺎﻧﻲ"اﻟدﻟﯾل"‪.104،‬‬ ‫‪26‬اﻷزھري " ھدف"‪.119: 6،‬‬ ‫‪27‬اﻷزھري‪"،‬ھدف" ‪.119 :6‬‬ ‫‪28‬اﻟرازي‪ "،‬ھدف"‪.39: 6،‬‬ ‫‪29‬اﻷزھري‪"،‬ھدف"‪.119: 6،‬‬ ‫‪30‬زﯾن اﻟدﯾﻧﻌﺑد اﻟرؤوف اﻟﻣﻧﺎوي )ت‪1031 :‬ھـ(‪ ،‬اﻟﺗوﻗﯾف ﻋﻠﻰ ﻣﮭﻣﺎت اﻟﺗﻌﺎرﯾف اﻟطﺑﻌﺔ‪)1‬ﻋﺎﻟم اﻟﻛﺗب ‪ 38‬ﻋﺑد اﻟﺧﺎﻟﻖ ﺛروت‪-‬اﻟﻘﺎھرة‪1410 ،‬ھـ‪-‬‬ ‫‪1990‬م(‪.251،‬‬ ‫‪31‬ﻣﺣﻣداﻟطﺎھرﺑﻧﻣﺣﻣدﺑﻧﻣﺣﻣداﻟطﺎھرﺑﻧﻌﺎﺷوراﻟﺗوﻧﺳﻲ )ت ‪1393 :‬ھـ(‪،‬اﻟﺗﺣرﯾرواﻟﺗﻧوﯾر‬ ‫»ﺗﺣرﯾراﻟﻣﻌﻧﯩﺎﻟﺳدﯾدوﺗﻧوﯾراﻟﻌﻘﻼﻟﺟدﯾدﻣﻧﺗﻔﺳﯾراﻟﻛﺗﺎﺑﺎﻟﻣﺟﯾد«‪)،‬اﻟﻧﺎﺷر‪،‬اﻟداراﻟﺗوﻧﺳﯾﺔﻟﻠﻧﺷر–ﺗوﻧس‪1984 ،‬م(‪،425 :1،‬و‪.105 :3‬‬ ‫‪398‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﻟﻔﺮﺿﻮاﳊﻜﻤﻮاﻟﻘﺪر‪ ،32‬ﻗﺎل اﺑﻦ ﻓﺎرس" اﻟﻜﺎف واﻟﺘﺎء واﻟﺒﺎء أﺻﻞ ﺻﺤﻴﺢ واﺣﺪ ﻳﺪل ﻋﻠﻰ ﲨﻊ ﺷﻲء إﱃ ﺷﻲء‪ .‬ﻣﻦ ذﻟﻚ‬ ‫اﻟﻜﺘﺎب واﻟﻜﺘﺎﺑﺔ‪ .‬ﻳﻘﺎل‪ :‬ﻛﺘﺒﺖ اﻟﻜﺘﺎب أﻛﺘﺒﻪ ﻛﺘﺒﺎ‪ ...‬وﻣﻦ اﻟﺒﺎب اﻟﻜﺘﺎب وﻫﻮ اﻟﻔﺮض‪ .‬ﻗﺎل ﷲ ﺗﻌﺎﱃ‪) :‬ﻛﺘﺐ ﻋﻠﻴﻜﻢ‬ ‫اﻟﺼﻴﺎم()اﻟﺒﻘﺮة‪ ،(183 :‬وﻳﻘﺎل ﻟﻠﺤﻜﻢ‪ :‬اﻟﻜﺘﺎب‪ .‬ﻗﺎل رﺳﻮل ﷲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ‪» " :‬أﻣﺎ ﻷﻗﻀﲔ ﺑﻴﻨﻜﻤﺎ ﺑﻜﺘﺎب‬ ‫‪34‬‬ ‫‪33‬‬ ‫اﻟﺘﺴ ﱠﺠﻞ‪،‬واﻟﺘﺪوﻳﻦ واﻟﺘﺜﺒﻴﺖ‬ ‫ﷲ ﺗﻌﺎﱃ« "‪،‬أراد ﲝﻜﻤﻪ " ‪ ،‬وﻣﺎ ﳜﺺ ﻣﻮﺿﻮﻋﻨﺎ ﻫﻮ اﻟﻜﺘﺎب أو اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ ﻛﻤﺎ ﰐ ﳌﻌﲎ َ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻗﺎل ﺗﻌﺎﱃ‪):‬إذَا ﺗَ َﺪاﻳَـ ْﻨـﺘُ ْﻢ ﺑِ َﺪﻳْ ٍﻦ إِ َﱃ أ َ‬ ‫ﺴﻤﻰ ﻓَﺎ ْﻛﺘُـﺒُﻮﻩُ()اﻟﺒﻘﺮة‪ (182:‬وﻗﺎل )إﻻﱠ ُﻛﺘ َ‬ ‫ﺐ َﳍُ ْﻢ ﺑﻪ َﻋ َﻤﻞٌ‬ ‫َﺟ ٍﻞ ُﻣ َ‬ ‫‪35‬‬ ‫ﺻﺎﻟِ ٌﺢ()اﻟﺘﻮﺑﺔ‪َ ) (120:‬وإِ ﱠ‪ ル‬ﻟَﻪُ َﻛﺎﺗِﺒُﻮ َن()اﻷﻧﺒﻴﺎء‪ :(94:‬ﻣﺜﺒﺘﻮن ﺣﺎﻓﻈﻮن وﻫﺬﻩ اﻵ‪レ‬ت ﺟﺎءت ﻟﻠﻤﻌﺎﱐ اﻟﺜﻼث اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ‬ ‫َ‬ ‫ﻧﻠﺤﻆ أن اﳌﺎدة ﺗﺪور ﻋﻠﻰ أﻣﻮر ﺣﺴﻴﺔوﻣﻌﻨﻮﻳﺔ ﻓﺎﻟﻜﺘﺎﺑﺔ واﳊﻜﻢ أﻣﻮر ﺣﺴﻴﺔ واﻟﻔﺮض واﻟﻘﺪر واﻟﺘﺜﺒﻴﺖ واﻟﻄﻠﺐ‬ ‫أﻣﺮ ﻣﻌﻨﻮي وﻗﺪ ﻳﻜﻮن ﺣﺴﻴﺎ ﻧﺘﻴﺠﺔ اﻟﻌﻤﻞ وﷲ ﺗﻌﺎﱃ أﻋﻠﻢ‪.‬‬ ‫أﻣﺎاﳌﻌﲎ اﻻﺻﻄﻼح ﻓﻠﻢ أﺟﺪ ﰲ ﻛﺘﺐ اﻻﺻﻄﻼح أي ﺗﻌﺮﻳﻒ ﺳﻮى ﻣﺎ ﺟﺎء ﰲ اﻟﻘﺎﻣﻮس اﻟﻔﻘﻪ وﻫﻮ ﻗﻮﻟﻪ‪:‬ﺳﺄﻟﻪ أن‬ ‫ﻳﻜﺘﺒﻪ ﻟﻪ‪ .36‬وﻫﻮ ﻣﻌﲎ ﻟﻐﻮي وﻳﺼﺎر إﻟﻴﻪ ﰲ ﺣﺎﻟﺔ ﻋﺪم وﺿﻊ ﺗﻌﺮﻳﻒ ﻟﻪ ﻣﻦ ﻗﺒﻞ ﻋﻠﻤﺎء اﻻﺻﻄﻼح وﷲ ﺗﻌﺎﱃ اﻋﻠﻢ‪.‬‬ ‫‪ .2‬ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻨﺪ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎﻋﻬﻢ وﻧﺸﺄت اﻟﺼﺤﻒ اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ‪.‬‬ ‫ﰲ ﻫﺬا اﳌﺒﺤﺚ ﺳﻮف أﺗﻜﻠﻢ ﻋﻠﻰ ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﰲ ﻣﻄﻠﺒﻴﻨﺎﻷول وﻧﺸﺄت اﻟﺼﺤﻒ أو ﻣﺎ ﻳﺴﻤﻰ‬ ‫‪ヨ‬ﻷﺟﺰاء اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ واﳌﺮاد ﻣﻨﻬﺎ‪ ،‬وﻣﻦ ﻛﺎﻧﺖ ﻟﻪ ﻫﺬﻩ اﻟﺼﺤﻒ ﰲ ﻣﻄﻠﺐ آﺧﺮ‪.‬‬ ‫‪ .1 .2‬ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻨﺪ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎﻋﻬﻢ‪.‬‬ ‫ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ اﻟﱵ ﲤﺘﺪ ﻣﻦ ﺳﻨﺔ)‪100‬ه( وﺗﻨﺘﻬﻲ إﱃ ﺳﻨﺔ )‪200‬ه( واﻟﱵ ﺗﻌﺪ ﻣﻦ ﻣﺮاﺣﻞ ﻇﻬﻮر اﻟﺘﻔﺴﲑ واﻟﱵ‬ ‫ﺑﻨﻴﺖ ﻋﻠﻰ اﻟﺘﻠﻘﻲ ﻋﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ اﻟﻜﺮام ﻟﻔﻬﻢ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ وﻫﻲ ﻣﺮﺣﻠﺔ ﺻﻐﺎر اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﺣﻴﺚ ﻛﺎﻧﺖ‬ ‫اﻷدوات اﻟﱵ ﻳﻌﺘﻤﺪ ﻋﻠﻴﻬﺎ اﳌﻔﺴﺮ ﻻ ﺗﺰال ﻏﻀﺔ ﻃﺮﻳﺔ إﺿﺎﻓﺔ إﱃ اﻻﺻﻞ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻫﻲ ﺗﻠﻚ اﻟﺮوا‪レ‬ت ﻋﻦ ﺟﻴﻞ‬ ‫اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ اﻟﺬﻳﻦ ﻛﺎﻧﺖ ﳍﻢ ﻣﻠﻜﺘﻬﻢ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﲟﺎ أوﺗﻮا ﻣﻦ ﻓﻬﻢ ﺻﺤﻴﺢ ﻟﻠﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ ﻷ ﻢ ﻋﺎﻳﻨﻮا اﻟﺘﻨﺰﻳﻞ ووﻗﻔﻮا‬ ‫‪32‬أﺑوﻧﺻراﻟﺟوھري إﺳﻣﺎﻋﯾﻠﺑﻧﺣﻣﺎد ‪،‬ﻛﺗب‪،‬اﻟﺻﺣﺎﺣﺗﺎﺟﺎﻟﻠﻐﺔوﺻﺣﺎﺣﺎﻟﻌرﺑﯾﺔ‪208 :1،‬‬ ‫‪33‬اﻟﺣدﯾث‪:‬ﺑﺎب ﺣد اﻟزﻧﺎ‪270 :3،‬ﺑرﻗم )‪ (1574‬اﻟﺷﺎﻓﻌﯾﺄﺑوﻋﺑداﻟﻠﮭﻣﺣﻣدﺑﻧﺈدرﯾس )ت‪204 :‬ھـ(‪،‬ﻣﺳﻧداﻹﻣﺎﻣﺎﻟﺷﺎﻓﻌﻲ‪،‬رﺗﺑﮫ‪:‬‬ ‫ﺳﻧﺟرﺑﻧﻌﺑداﻟﻠﮭﺎﻟﺟﺎوﻟﻲ‪،‬أﺑوﺳﻌﯾد‪،‬ﻋﻠﻣﺎﻟدﯾن )ت‪745 :‬ھـ( ﺣﻘﻘﻧﺻوﺻﮭوﺧرﺟﺄﺣﺎدﯾﺛﮭوﻋﻠﻘﻌﻠﯾﮫ‪ :‬ﻣﺎھرﯾﺎﺳﯾﻧﻔﺣل اﻟطﺑﻌﺔ ‪)،1‬اﻟﻧﺎﺷر‪:‬‬ ‫ﺷرﻛﺔﻏراﺳﻠﻠﻧﺷرواﻟﺗوزﯾﻊ‪،‬اﻟﻛوﯾت‪ 1425 ،‬ھـ ‪ 2004 -‬م(‪.‬‬ ‫‪34‬اﻟرازي‪،‬أﺣﻣدﺑﻧﻔﺎرس‪،‬ﻛﺗب‪،‬ﻣﻘﺎﯾﯾس اﻟﻠﻐﺔ‪.158 :5،‬‬ ‫‪35‬ﻋﺑد اﻟﺣﻣﯾد أﺣﻣد ﻣﺧﺗﺎر ‪،‬ﻣﻌﺟﻣﺎﻟﻠﻐﺔاﻟﻌرﺑﯾﺔاﻟﻣﻌﺎﺻرة‪.1901 :3،‬‬ ‫‪36‬ﺳﻌدﯾﺄﺑوﺟﯾب‪ ،‬اﻟﻘﺎﻣوﺳﺎﻟﻔﻘﮭﯾﻠﻐﺔواﺻطﻼﺣﺎ‪ ،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪)،2‬اﻟﻧﺎﺷر‪:‬داراﻟﻔﻛر‪ .‬دﻣﺷﻖ–ﺳورﯾﺔ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪:‬ﺗﺻوﯾر ‪ 1993‬م‪ 1408 ،‬ھـ = ‪1988‬م(‪.315:‬‬ ‫‪399‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻋﻠﻰ اﻷﺳﺒﺎب وﲝﺜﻮا ﻋﻦ ﻋﻠﻤﻬﺎ وﲟﺎ أﺧﺬوا ﻋﻦ اﳌﻔﺴﺮ اﻷول اﻟﺬي ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻬﻤﺔ اﻷوﱃ اﻟﺒﻴﺎن ﻋﻦ ﷲ ﻗﺎل ﺗﻌﺎﱃ ﰲ‬ ‫ﳏﻜﻢ اﻟﺘﻨﺰي)إِ ﱠ‪َْ ル‬ﳓﻦُ ﻧَـ ﱠﺰﻟْﻨَﺎ اﻟ ِّﺬ ْﻛ َﺮ َوإِ ﱠ‪ ル‬ﻟَﻪُ َﳊﺎﻓِﻈُﻮ َن()اﻟﻨﺤﻞ ‪(44:‬‬ ‫إﻻ أن ﺟﻴﻞ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﻛﺎﻧﺖ ﳍﻢ أدوا ﻢ إﺿﺎﻓﺔ إﱃ ذﻟﻚ ﻣﺎ اﺳﺘﺠﺪ ﳍﻢ ﻣﻦ أﺣﺪاث ﲢﺘﺎج إﱃ ﻧﻈﺮ وأﺟﺘﻬﺎد ﱂ ﺗﻜﻦ‬ ‫ﰲ ﻋﺼﺮ اﻟﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﺮﺟﻌﻮا ﰲ ذﻟﻚ إﱃ اﺟﺘﻬﺎدﻫﻢ وإﻋﻤﺎل رأﻳﻬﻢ‪ ، ،‬أﻣﺎ ﻣﺎ ﳝﻜﻦ ﻓﻬﻤﻪ ﲟﺠﺮد ﻣﻌﺮﻓﺔ‬ ‫اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﻓﻜﺎﻧﻮا ﻻ ﳛﺘﺎﺟﻮن ﰱ ﻓﻬﻤﻪ إﱃ إﻋﻤﺎل اﻟﻨﻈﺮ‪ ،‬ﺿﺮورة أ ﻢ ﻣﻦ ﺧﻠﺺ اﻟﻌﺮب‪ ،‬ﻳﻌﺮﻓﻮن ﻛﻼم اﻟﻌﺮب‬ ‫وﻣﻨﺎﺣﻴﻬﻢ ﰱ اﻟﻘﻮل‪ ،‬وﻳﻌﺮﻓﻮن اﻷﻟﻔﺎظ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ وﻣﻌﺎﻧﻴﻬﺎ ‪ヨ‬ﻟﻮﻗﻮف ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ورد ﻣﻦ ذﻟﻚ ﰱ اﻟﺸﻌﺮ اﳉﺎﻫﻠﻲ اﻟﺬى ﻫﻮ‬ ‫دﻳﻮان اﻟﻌﺮب ﻓﻬﻲ أدا ﻢ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪ 37‬وﻟﻌﻞ ﻫﺬا اﻻﺟﺘﻬﺎد وﻧﻈﺮﻫﻢ ﻳﻌﺪ ﺻﻨﺎﻋﺔ ﻻ ﺗﺘﻴﺴﺮ ﻟﻜﻞ اﻧﺴﺎن ﻣﺎﱂ ﻳﻜﻦ ﻟﻪ‬ ‫ﰲ ذﻟﻚ ﻣﻦ إﻣﻜﺎﻧﻴﺎت ﺗﺆﻫﻠﻪ ﻟﺘﻠﻚ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ ﻓﺎﺷﺘﻬﺮ ﺑﻌﺾ أﻋﻼم اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ‪ヨ‬ﻟﺘﻔﺴﲑ واﻟﺮﺟﻮع إﻟﻴﻬﻢ ﰱ اﺳﺘﺠﻼء‬ ‫ﺑﻌﺾ ﻣﺎ ﺧﻔﻰ ﻣﻦ ﻛﺘﺎب ﷲ‪ ،‬وﳝﻜﻦ أن ﻧﺴﺘﺸﻒ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ ﳉﻴﻞ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ وإن ﻛﺎﻧﺖ اﻟﺮواﻳﺔ ﻫﻲ اﻟﻐﺎﻟﺒﺔ‬ ‫ﻗﻮل اﺑﻦ ﻋﺒﺎس رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻬﻤﺎ)اﻟﺘﻔﺴﲑ أرﺑﻌﺔ أوﺟﻪ‪ :‬وﺟﻪ ﺗﻌﺮﻓﻪ اﻟﻌﺮب ﻣﻦ ﻛﻼﻣﻬﺎ‪ ،‬وﺗﻔﺴﲑ ﻻ ﻳﻌﺬر أﺣﺪ ﲜﻬﺎﻟﺘﻪ‪،‬‬ ‫وﺗﻔﺴﲑ ﺗﻌﻠﻤﻪ اﻟﻌﻠﻤﺎء‪ ،‬وﺗﻔﺴﲑ ﻻ ﻳﻌﻠﻤﻪ إﻻ ﷲ(‪ 38‬وﻟﻌﻠﻨﺎ ﻧﺴﺘﺸﻒ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ ﰲ ﻗﻮﻟﻪ)اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﺬي ﻳﻌﻠﻤﻪ‬ ‫اﻟﻌﻠﻤﺎء(‪ :‬ﻓﻬﻮ اﻟﺬي ﻳﺮﺟﻊ إﻟﻴﻪ اﺟﺘﻬﺎدﻫﻢ ودﻗﺔ ﻧﻈﺮﻫﻢ ﰲ اﺳﺘﻨﺒﺎط دﻗﺎﺋﻘﻪ ﻣﻦ اﳌﻌﺎﱐ اﳋﻔﻴﺔ أو أوﺟﻪ اﻟﺒﻼﻏﺔ‬ ‫اﳌﻌﺠﺰة‪ ،‬أو اﻷﺣﻜﺎم اﻟﻔﻘﻬﻴﺔ‪ ،‬أو ﻏﲑ ذﻟﻚ ﳑﺎ ﺗﺘﻄﻠﺒﻪ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ ﲝﺴﺐ اﺧﺘﺼﺎص اﻟﻌﺎﱂ‪39‬ﻛﺬا اﺷﺘﻬﺮ‬ ‫أﻳﻀﺎ ‪ヨ‬ﻟﺘﻔﺴﲑ أﻋﻼم ﻣﻦ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪ ،‬ﺗﻜﻠﻤﻮا ﰱ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪ ،‬ووﺿﺤﻮا ﳌﻌﺎﺻﺮﻳﻬﻢ ﺧﻔﻰ ﻣﻌﺎﻧﻴﻪ‪.‬وﻗﺪ اﻋﺘﻤﺪوا ﰱ ﻓﻬﻤﻬﻢ‬ ‫ﻟﻜﺘﺎب ﷲ ﺗﻌﺎﱃ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ وﺟﺪ ﻋﻨﺪﻫﻢ ﻣﻦ آﻻت ﻣﻬﻤﺔ ﰲ ﻓﻬﻢ اﻟﻘﺮان اﻟﻜﺮﱘ وﻫﻲ اﻋﺘﻤﺎدﻫﻢ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﺟﺎء ﰱ‬ ‫اﻟﻘﺮآن ﻧﻔﺴﻪ‪ ،‬وﻣﺎ رووﻩ ﻋﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﻋﻦ رﺳﻮل ﷲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ‪ ،‬وﻣﺎ رووﻩ ﻋﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﻣﻦ ﺗﻔﺎﺳﲑﻫﻢ ‪،‬‬ ‫وﻋﻠﻰ ﻣﺎ أﺧﺬوﻩ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﻜﺘﺎب ﳑﺎ ﺟﺎء ﰱ ﻛﺘﺒﻬﻢ‪ ،‬وﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻳﻔﺘﺢ ﷲ ﺑﻪ ﻋﻠﻴﻬﻢ ﻣﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﻻﺟﺘﻬﺎد واﻟﻨﻈﺮ ﰱ‬ ‫ﻛﺘﺎب ﷲ ﺗﻌﺎﱃ‪،‬وﻟﻌﻞ ﻫﺬﻩ اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ ﺑﺪأت ﺗﺘﺴﻊ وﺧﺎﺻﺔ ﰲ اﻻﺟﺘﻬﺎد واﻟﻨﻈﺮ إﻻ أن ﻫﺬا اﳌﺼﻄﻠﺢ ﱂ ﻳﻜﻦ ﻟﻪ‬ ‫ﺷﻬﺮﺗﻪ وإﳕﺎ ﻫﻲ ﻣ ﻦ ﻣﺴﺘﻠﺰﻣﺎت ﺗﻔﺎﺳﲑﻫﻢ‪،‬وﻗﺪ روت ﻟﻨﺎ ﻛﺘﺐ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻛﺜﲑا ﻣﻦ أﻗﻮال ﻫﺆﻻء اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﰱ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪،‬‬ ‫ﻗﺎﻟﻮﻫﺎ ﺑﻄﺮﻳﻖ اﻟﺮأى واﻻﺟﺘﻬﺎد‪ ،‬وﱂ ﻳﺼﻞ إﱃ ﻋﻠﻤﻬﻢ ﺷﺊ ﻓﻴﻬﺎ ﻋﻦ رﺳﻮل ﷲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ‪ ،‬أو ﻋﻦ أﺣﺪ ﻣﻦ‬ ‫اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‪، 40‬وﻫﻜﺬا اﳊﺎل ﻇﻞ ﰲ ﻋﺼﺮ أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ إﻻ أﻧﻪ اﻟﻐﺎﻟﺐ ﰲ ﻋﺼﺮ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ و ﻛﺒﺎر اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻫﻲ اﻟﺮواﻳﺔ‬ ‫ﻓﻘﺪ ﲰﻌﻮا ﺗﻔﺴﲑ ﺑﻌﺾ اﻵ‪レ‬ت ﻣﻦ رﺳﻮل ﷲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ‪ ،‬ﻓﺤﻔﻈﻮﻫﺎ ووﻋﻮﻫﺎ ورووﻫﺎ ﻋﻨﻪ وروى ﺑﻌﻀﻬﻢ‬ ‫ﻋﻦ ﺑﻌﺾ‪ ،‬وﻗﺎم ﻛﺒﺎر ﻋﻠﻤﺎء اﳊﺪﻳﺚ ﲜﻤﻊ اﻷﺣﺎدﻳﺚ اﻟﻨﺒﻮﻳّﺔ‪ ،‬وﺗﺮﺗﻴﺒﻬﺎ‪ ،‬و ﺬﻳﺒﻬﺎ‪ ،‬وﺗﺪوﻳﻨﻬﺎ‪ ،‬ﻓﺎﻋﺘﱪ اﻟﺘﻔﺴﲑ آﻧﺌﺬ‬ ‫‪37‬اﻟذھﺑﻲ‪،‬اﻟﺗﻔﺳﯾر واﻟﻣﻔﺳرون‪.45: 1،‬‬ ‫‪38‬اﻟﺳﯾوطﻲ ‪،‬اﻹﺗﻘﺎن ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن‪.216: 4 ،‬‬ ‫‪39‬ﻧور اﻟدﯾن ﻣﺣﻣد ﻋﺗر‪،‬ﻋﻠوم اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪)1‬ﻣطﺑﻌﺔ اﻟﺻﺑﺎح ‪ -‬دﻣﺷﻖ ‪ 1414 ،‬ھـ ‪1993 -‬م(‪.74،‬‬ ‫‪40‬اﻟذھﺑﻲ‪،‬اﻟﺗﻔﺳﯾرواﻟﻣﻔﺳرون‪.45 :1،‬‬ ‫‪400‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ ヨヨ‬ﻣﻦ اﻷﺑﻮاب اﻟﱵ اﺷﺘﻤﻞ ﻋﻠﻴﻬﺎ اﳊﺪﻳﺚ‪ ،‬وﱂ ﻳﻔﺮد ﻟﻪ ﻟﻴﻒ ﺧﺎص‪،‬وﻏﻄّﺖ ﻫﺬﻩ اﻟﺴﻠﺴﻠﺔ اﻟﻔﱰة اﳌﻤﺘﺪة ﻣﻦ‬ ‫ﺑﺪا‪レ‬ت ﻋﻬﺪ اﻟﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ وإﱃ أواﺋﻞ اﻟﻌﻬﺪ اﻟﻌﺒﺎﺳﻲ‪ ،‬وﺑﻌﺪ ﻓﱰة وﺟﻴﺰة ﺧﻄﺎ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﺧﻄﻮة أﺧﺮى‪،‬‬ ‫ﺣﻴﺚ اﻧﻔﺼﻞ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻦ اﳊﺪﻳﺚ اﻟﻨﺒﻮي‪ ،‬ﻟﻴﺼﺒﺢ ﻋﻠﻤﺎ ﻗﺎﺋﻤﺎ ﺑﻨﻔﺴﻪ‪ ،‬ﻓﻮﺿﻊ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻟﻜﻞ آﻳﺔ وﺣﺴﺐ ﺗﺮﺗﻴﺐ‬ ‫اﳌﺼﺤﻒ اﻟﺸﺮﻳﻒ‪41‬إﻻ أن اﻟﺴﻤﺔ اﻟﺒﺎرزة ﰲ ﺗﻠﻚ اﳌﺮﺣﻠﺔ اﻟﺮواﻳﺔ ‪ ،‬وﻛﺎن رﺟﺎل اﳊﺪﻳﺚ واﻟﺮواﻳﺔ ﻫﻢ أﺻﺤﺎب‬ ‫اﻟﺸﺄن اﻷول ﰲ ﻫﺬا‪ .‬ﺣﱴ ﻗﻴﻞ ‪ :‬إن أول ﻣﻦ ﲨﻊ ﻓﻴﻪ ﻫﻮ اﻹﻣﺎم ﻣﺎﻟﻚ ﺑﻦ أﻧﺲ‪ ،‬ﰒ اﻧﻔﺼﻞ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻦ اﳊﺪﻳﺚ‬ ‫ﻓﺄﻟّﻔﺖ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﺗﻔﺎﺳﲑ ﲨﻌﺖ أﻗﻮال اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪ ،‬ﻛﺘﻔﺴﲑ ﺳﻔﻴﺎن ﺑﻦ ﻋﻴﻴﻨﺔ‪ ،‬ووﻛﻴﻊ ﺑﻦ اﳉﺮاح‪ ،‬وﺷﻌﺒﺔ‬ ‫ﺑﻦ اﳊﺠﺎج وﻏﲑ ذﻟﻚ وﻗﺪ ﲨﻌﻬﺎ اﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ ﰲ ﺗﻔﺴﲑﻩ اﻟﻜﺒﲑ‪.42‬‬ ‫وﳝﻜﻦ أن ﳔﻂ ﺧﻄﺎ ﻋﺎﻣﺎ ﳍﺬﻩ اﻟﻔﱰة ﺗﺒﲔ ﻟﻨﺎ دور اﻟﺼﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﻟﺬي اﺣﺘﻮى ﻋﻠﻰ ﺻﻐﺎر‬ ‫اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎﻋﻬﻢ وذﻟﻚ ‪ヨ‬ﻟﻨﻈﺮ ﳌﻦ ﻛﺎن ﻟﻪ ﻣﻜﺎن ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻣﻦ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎﻋﻬﻢ وﻗﺪ ذﻛﺮﻫﻢ أﻫﻞ اﻟﻄﺒﻘﺎت ﻣﻦ‬ ‫اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎﻋﻬﻢ ﺿﻤﻦ ﻣﺆﻟﻔﺎ ﻢ إﻻ أ ﻢ ﱂ ﻳﻔﺼﻠﻮا اﻟﻘﻮل ﰲ ذﻟﻚ ﳎﺮد ﲨﻊ ﻟﻜﻦ ﻟﻮﻧﻈﺮ‪ ル‬إﱃ ﺣﻘﻴﻘﺔ اﻷﻣﺮ ﻟﻮﺟﺪ‪ル‬‬ ‫أﻧﻪ ﻻﺑﺪ ﻣﻦ ﺗﻔﺼﻴﻞ اﻟﻘﻮل ﰲ ذﻟﻚ ﻓﻔﻲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن وﺟﺪ ﻣﻦ اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻣﻦ اﻣﺘﺪ ﻋﻤﺮﻩ ﺑﻌﺪ اﳌﺎﺋﺔ اﻷوﱃ وﻣﻨﻬﻢ وﻣﻦ‬ ‫أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻣﻦ ﱂ ﻳﺘﺠﺎوز اﻟﺜﻠﺚ اﻷول ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ ﲡﺎوز اﻟﺜﻠﺜﲔ وﻣﻨﻬﻢ ﻣﻦ اﻣﺘﺪ ﺑﻪ اﻟﻌﻤﺮ وﻗﺎرب‬ ‫اﳌﺎﺋﺔ اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ وﻗﺪ اﺗﺼﻔﺖ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﺑﺼﻔﺎت ﳝﻜﻦ أن ﳒﻤﻠﻬﺎ ﻣﻊ ذﻛﺮ اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ ﻣﻦ اﻷﺋﻤﺔ اﻷﻋﻼم ﻓﺎﳌﺮﺣﻠﺔ اﻷوﱃ‬ ‫اﻟﱵ اﻣﺘﺪت إﱃ )‪135‬ه( ﻣﻦ ﺻﻐﺎر اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎﻋﻬﻢ ﻛﺎن ﻓﻴﻬﻢ ﻣﻦ أﺋﻤﺔ ﻳﻔﺴﺮون اﻟﻘﺮآن ﻗﻮاﳍﻢ وﻣﺮو‪ レ‬ﻢ‬ ‫وﻳﻌﻠﻤﻮن اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻛﻤﺎ ﺗﻌﻠﻤﻮﻩ وﻣﻨﻬﻢ ﻣﺘﺼﺪرون ﻟﻠﺘﻔﺴﲑ ﻣﻌﺮوﻓﻮن ﺑﻪ ﻋﻠﻰ ﺿﻌﻒ ﰲ ﺑﻌﻀﻬﻢ وﻫﺆﻻء ﻫﻢ ﻣﻦ ذﻛﺮﻫﻢ‬ ‫أﺻﺤﺎب اﻟﻄﺒﻘﺎت وﻏﲑﻫﻢ وﻫﻢ ﳎﺎﻫﺪ ﺑﻦ ﺟﱪ)ت‪103:‬ه(‪43‬ﻋﻜﺮﻣﺔ )ت‪105:‬ه(‪ 44‬واﻟﻀﺤﺎك)ت‪(105 :‬‬ ‫‪45‬‬ ‫‪41‬ﻣﺣﻣد ﻋﻣر اﻟﺣﺎﺟﻰ‪ ،‬ﻣوﺳوﻋﺔ اﻟﺗﻔﺳﯾر ﻗﺑل ﻋﮭد اﻟﺗدوﯾن )دار اﻟﻣﻛﺗﺑﻰ ‪ -‬دﻣﺷﻖ‪ :‬ط‪ 1427 ،1‬ھـ ‪2007 -‬م(‪.321،‬‬ ‫‪42‬ﻋﺗر‪ ،‬ﻋﻠوم اﻟﻘرآن اﻟﻛرﯾم‪.74،‬‬ ‫ِﯾرة ‪،‬ﻗَﺎ َل ﻗَﺗ َﺎ َدة أﻋﻠم ﻣن ﺑَ ِﻘﻲ ﺑﺎﻟﺗﻔﺳﯾر‬ ‫ﻲ ﻗَ َرأ َ ﻋﻠﻰ اﺑْن َﻋﺑﱠﺎس َو َ‬ ‫ﺻﺣب اﺑْن ﻋﻣر ُﻣدﱠة َﻛﺛ َ‬ ‫‪ُ 43‬ﻣ َﺟﺎھِد ﺑن ﺟﺑر أَﺑُو ْاﻟﺣﺟﱠﺎج ﻣوﻟﻰ اﻟﺳﱠﺎﺋِب اﻟ َﻣ ْﺧ ُزوﻣِ ﻲ ْاﻟ َﻣ ِ ّﻛ ّ‬ ‫ُﻣ َﺟﺎھِد ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪103‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ ‪،‬أﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن ﺣﺟر اﻟﻌﺳﻘﻼﻧﻲ )ت‪852 :‬ھـ(‪ ،‬ﺗﮭذﯾب اﻟﺗﮭذﯾب‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪)1‬ﻣطﺑﻌﺔ داﺋرة اﻟﻣﻌﺎرف‬ ‫اﻟﻧظﺎﻣﯾﺔ‪ ،‬اﻟﮭﻧد ‪1326 ،‬ھـ(‪ :،42 :10 ،‬ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻗَﺎﯾْﻣﺎز اﻟذھﺑﻲ )ت ‪748 :‬ھـ(‪،‬ﺳﯾر أﻋﻼم اﻟﻧﺑﻼء‪ ،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ ‪ ،‬ﻣﺟﻣوﻋﺔ ﻣن‬ ‫اﻟﻣﺣﻘﻘﯾن ﺑﺈﺷراف اﻟﺷﯾﺦ ﺷﻌﯾب اﻷرﻧﺎؤوط‪) :‬ﻣؤﺳﺳﺔ اﻟرﺳﺎﻟﺔ‪:‬ط‪ 1405 ، 3‬ھـ ‪1985 /‬م(‪.449/4:‬‬ ‫‪ 44‬ﻋﻛرﻣﺔ ﺑن ﻋﺑد ﷲ اﻟﺑرﺑري اﻟﻣدﻧﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ‪ ،‬ﻣوﻟﻰ ﻋﺑد ﷲ ﺑن ﻋﺑﺎس‪ :‬ﺗﺎﺑﻌﻲ‪ ،‬ﻛﺎن ﻣن أﻋﻠم اﻟﻧﺎس ﺑﺎﻟﺗﻔﺳﯾر واﻟﻣﻐﺎزي‪،‬ﻗﺎل ﻋﻧﮫ اﻟﺷﻌﺑﻲ‪:‬ﻣﺎ ﺑﻘﻲ‬ ‫أﺣد أﻋﻠم ﺑﻛﺗﺎب ﷲ ﻣن ﻋﻛرﻣﺔ‪.‬ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪105‬ه(ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ‪ ::‬ﺗذﻛرة اﻟﺣﻔﺎظ‪ :‬ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻗَﺎﯾْﻣﺎز اﻟذھﺑﻲ )ت‪748 :‬ھـ(‪ ،‬ﺗذﻛرة‬ ‫اﻟﺣﻔﺎظ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪)1‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ ﺑﯾروت‪-‬ﻟﺑﻧﺎن‪1419 ،‬ھـ‪1998 -‬م (‪،95: 1،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪:‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن أﺣﻣد‪ ،‬اﻟداوودي )ت‪:‬‬ ‫‪945‬ھـ(‪) :‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ – ﺑﯾروت(‪.380 : 1 ،‬‬ ‫‪ 45‬اﻟﺿﺣﺎك ﺑن ﻣزاﺣم ﺻﺎﺣب اﻟﺗﻔﺳﯾر اﻟﮭﻼﻟﻲ اﻟﺧراﺳﺎﻧﻲ أﺑو ﻣﺣﻣد وﻗﯾل أﺑو اﻟﻘﺎﺳم ﺣدث ﻋن اﺑن ﻋﺑﺎس ﻟﮫ ﻛﺗﺎب ﻓﻲ اﻟﺗﻔﺳﯾر‪.‬ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪105‬ه( وﻗﯾل‬ ‫)‪ 106‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬ﺻﻼح اﻟدﯾن ﺧﻠﯾل ﺑن أﯾﺑك ﺑن ﻋﺑد ﷲ اﻟﺻﻔدي )ت‪764 :‬ھـ(اﻟواﻓﻲ ﺑﺎﻟوﻓﯾﺎت اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬أﺣﻣد اﻷرﻧﺎؤوط وﺗرﻛﻲ ﻣﺻطﻔﻰ‪)،‬‬ ‫دار إﺣﯾﺎء اﻟﺗراث ‪ -‬ﺑﯾروت‪1420:‬ھـ‪2000 -‬م(‪،207: 16،‬وﺧﯾر اﻟدﯾن ﺑن ﻣﺣﻣود ﺑن ﻣﺣﻣد ‪ ،‬اﻟزرﻛﻠﻲ )ت‪1396 :‬ھـ(‪،‬اﻷﻋﻼم‪)،‬دار اﻟﻌﻠم‬ ‫ﻟﻠﻣﻼﯾﯾن‪ :‬ط‪ - 15‬أﯾﺎر ‪ /‬ﻣﺎﯾو ‪ 2002‬م(‪.215: 3،‬‬ ‫‪401‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﻃﺎووس ﺑﻦ ﻛﻴﺴﺎن)ت‪(106:‬‬ ‫‪،48‬وﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﺳﲑﻳﻦ)ت‪(110:‬‬ ‫‪46‬‬ ‫وﻋﻄﺎء ﺑﻦ أﰊ ر‪ヨ‬ح )ت‪115:‬ه(‪،47‬واﳊﺴﻦ اﻟﺒﺼﺮي )ت‪110:‬ه(‬ ‫‪49‬‬ ‫وﻗﺘﺎدة ﺑﻦ ِدﻋﺎﻣﺔ اﻟﺴﺪوﺳﻲ)ت‪117:‬ه(‪ 50‬وﻋﻤﺮو ﺑﻦ دﻳﻨﺎر)ت‪126 :‬ه(‪ 51‬وأﺑﻮ اﺳﺤﺎق اﻟﺴﺒﻴﻌﻲ)ت‪( :‬‬ ‫‪52‬‬ ‫واﻟﺴﺪي اﻟﻜﺒﲑ)ت ‪127:‬ه(‪53‬وﻏﲑﻫﻢ‪.54‬‬ ‫أﻣﺎ اﳌﺮﺣﻠﺔ اﻟﺜﺎﻧﻴﺔ واﻟﱵ اﻣﺘﺪت ﻣﻦ ﺳﻨﺔ)‪135‬ه( إﱃ ﺳﻨﺔ)‪167‬ه( ﻓﻘﺪ ﲤﻴﺰت ﺑﻮﺟﻮد أﺋﻤﺔ أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ اﻟﺜﻘﺎت‬ ‫واﻟﺬﻳﻦ ﲢﻤﻠﻮا ﻣﺮو‪レ‬ت اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأدوﻫﺎ ﻛﻤﺎ ﲰﻌﻮﻫﺎ ‪،‬وﻣﻨﻬﻢ ﺣﻔﺎظ ﻻ ﻳﻜﺘﺒﻮن وﻣﻌﻬﻢ ﻣﻦ‬ ‫اﳌﺘﻜﻠﻢ ﻓﻴﻬﻢ ﻣﻦ رواة اﻟﺘﻔﺴﲑ ﲟﺎ ﻻ ﻳﻮﺟﺐ ﺗﺮك ﻣﺮو‪ レ‬ﻢ ﻟﻜﻦ ﰲ ﺑﻌﻀﻬﺎ ﺗﻔﺼﻴﻞ ﻻ ﻳﺴﺘﻐﲏ ﻋﻨﺎ اﳌﻔﺴﺮ وﻣﻦ‬ ‫ﻫﺆﻻء زﻳﺪ ﺑﻦ أﺳﻠﻢ)ت‪136:‬ه(‪55‬اﻷﻋﻤﺶ)ت‪،56(148 :‬وﻋﺒﺪ اﳌﻠﻚ ﺑﻦ ﺟﺮﻳﺞ)ت‪149:‬ه(‬ ‫‪57‬‬ ‫وﻣﻘﺎﺗﻞ ﺑﻦ‬ ‫ﻲ‪ ،‬ﺑﺎﻟوﻻء‪ ،‬أﺑو ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن‪ :‬ﻣن أﻛﺎﺑر اﻟﺗﺎﺑﻌﯾن َﻛﺎنَ َرأْﺳﺎ ﻓِﻲ ْاﻟﻌﻠم َو ْاﻟﻌَ َﻣل أ ْدركَ ﺧﻣﺳﯾن ﺻﺣﺎﺑﯾﺎ َو َﻛﺎنَ َﻛﺎﻣِ ﻼ‬ ‫ﻲ اﻟﮭﻣداﻧ ّ‬ ‫‪46‬طﺎووس ﺑن ﻛﯾﺳﺎن اﻟﺧوﻻﻧ ّ‬ ‫ﻓِﻲ ْاﻟ ِﻔ ْﻘﮫ َواﻟﺗ ﱠ ْﻔﺳِﯾرﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪106‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪،‬اﻟداوودي‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪ :.12: 1 ،‬ﻋﺑد اﻟوھﺎب ﺑن ﯾوﺳف ﺑن إﺑراھﯾم‪ ،‬اﺑن اﻟﺳ ﱠﱠﻼر اﻟﺷﺎﻓﻌﻲ‬ ‫)ت‪782 :‬ھـ(‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻘراء اﻟﺳﺑﻌﺔ وذﻛر ﻣﻧﺎﻗﺑﮭم وﻗراءاﺗﮭم‪ ،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬أﺣﻣد ﻣﺣﻣد ﻋزوز‪ )،‬اﻟﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﻌﺻرﯾﺔ ‪ -‬ﺻﯾدا ﺑﯾروت‪ :‬ط‪ 1423 ،1‬ھـ ‪-‬‬ ‫‪2003‬م(‪.341: 1 :‬‬ ‫آن وﻣﻌﺎﻧﯾﮫ ﺗوﻓﻲ‬ ‫‪47‬ﻋطﺎء ﺑن أﺑﻲ رﺑﺎح أﺳﻠم اﻟﻘرﺷﻲ ﻣوﻻھم اﻹﻣﺎم‪ ،‬ﺷﯾﺦ اﻹﺳﻼم‪ ،‬ﻣﻔﺗﻲ اﻟﺣرم‪ ،‬أﺑو ﻣﺣﻣد اﻟﻘرﺷﻲ ﻣوﻻھم‪َ ،‬و َﻛﺎنَ َ‬ ‫ﻋﺎﻟﻣﺎ ﺑِ ْﺎﻟﻘُ ْر ِ‬ ‫ﺳﻧﺔ)‪115‬ه(ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪،‬اﻟﺻﻔدي ‪،‬اﻟواﻓﻲ ﺑﺎﻟوﻓﯾﺎت‪،20:78،‬وﻋﻣر ﺑن رﺿﺎ ﺑن ﻣﺣﻣد ﻛﺣﺎﻟﺔ‪) ،‬ت‪1408 :‬ھـ(‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣؤﻟﻔﯾن‪ )،‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﻣﺛﻧﻰ ‪-‬‬ ‫ﺑﯾروت‪ ،‬دار إﺣﯾﺎء اﻟﺗراث اﻟﻌرﺑﻲ ﺑﯾروت(‪.283: 6،‬‬ ‫‪ 48‬اﻟﺣﺳن اﻟﺑﺻري أﺑو ﺳﻌﯾد اﻟﺣﺳن ﺑن أﺑﻲ اﻟﺣﺳن ﯾﺳﺎر اﻟﺑﺻري؛ ﻛﺎن ﻣن ﺳﺎدات اﻟﺗﺎﺑﻌﯾن وﻛﺑراﺋﮭم‪ ،‬وﺟﻣﻊ ﻛل ﻓن ﻣن ﻋﻠم وزھد وورع وﻋﺑﺎدة‬ ‫ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪110‬ه(‪ ،‬ﺗرﺟﻣﺗﮫ‪،‬أﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد اﺑن ﺧﻠﻛﺎن )ت‪681 :‬ھـ(‪،‬وﻓﯾﺎت اﻷﻋﯾﺎن وأﻧﺑﺎء أﺑﻧﺎء اﻟزﻣﺎن‪ ،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ ،‬إﺣﺳﺎن ﻋﺑﺎس‪ )،‬دار ﺻﺎدر –‬ ‫ﺑﯾروت(‪.69: 2،‬وﺗذﻛرة اﻟﺣﻔﺎظ‪:‬ﺷﻣس اﻟدﯾن أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻗَﺎﯾْﻣﺎز اﻟذھﺑﻲ )ت‪748 :‬ھـ(‪.57/1:‬‬ ‫‪49‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﺳﯾرﯾن أﺑو ﺑﻛر اﻟﺑﺻري اﻹﻣﺎم اﻟرﺑﺎﻧﻰ ﻣوﻟﻰ أﻧس ﺑن ﻣﺎﻟك اﻹﻣﺎم اﻟﺣﺑر اﻟﺗﺎﺑﻌﻲ‪ ،‬ﺻﺎﺣب اﻟﺗﻌﺑﯾر اﻟﻣﺷﮭور ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪110‬ه(ﺑﻌد اﻟﺣﺳن‬ ‫ﺑﻣﺎﺋﺔ ﯾوم‪ .‬ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬اﻟذھﺑﯾﻘَﺎﯾْﻣﺎز ﺗذﻛرة اﻟﺣﻔﺎظ‪.62: 1،‬وﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن اﻟﻐزي )ت‪1167 :‬ھـ(‪،‬دﯾوان اﻹﺳﻼم‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬ﺳﯾد ﻛﺳروي‬ ‫ﺣﺳن‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪ )1‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪ ،‬ﺑﯾروت ‪ -‬ﻟﺑﻧﺎن‪ 1411،‬ھـ ‪1990 -‬م( ‪.132 :3‬‬ ‫‪ 50‬ﻗﺗﺎدة ﺑن دﻋﺎﻣﺔ اﻟﺳدوﺳﻲ اﻟﺑﺻري اﻷﻛﻣﮫ أﺑو اﻟﺧطﺎب ﻛﺎن ﺗﺎﺑﻌﯾﺎ وﻋﺎﻟﻣﺎ ﻛﺑﯾرا وﻣﻔﺳرا ﻗدﯾرا أﺧرج اﻟطﺑري ﻓﻲ ﺗﻔﺳﯾره ﻛﺛﯾرا ﻣن أﻗواﻟﮫ ﺗوﻓﻲ‬ ‫ﺳﻧﺔ)‪117‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪،‬اﺑن ﺧﻠﻛﺎن‪،‬وﻓﯾﺎت اﻷﻋﯾﺎن‪،85: 4 ،‬و‪،‬اﻟﻌﺳﻘﻼﻧﻲ‪ ،‬ﺗﮭذﯾب اﻟﺗﮭذﯾب‪.351: 8 ،‬‬ ‫‪ 51‬ﻋﻣرو" ﺑن دﯾﻧﺎر اﻟﺑﺻري أﺑو ﯾﺣﯾﻰ ﻛﺎن ﻣﻔﺗﻲ أھل ﻣﻛﺔ‪ .‬ﻓﺎرﺳﻲ اﻷﺻل ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪126‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪،‬اﻟﻌﺳﻘﻼﻧﻲ‪،‬ﺗﮭذﯾﺑﺎﻟﺗﮭذﯾب‪8 ،‬‬ ‫‪،28:‬واﻟزرﻛﻠﻲ‪،‬اﻷﻋﻼم‪.77: 5،‬‬ ‫‪ 52‬أﺑو إﺳﺣﺎق ﻋﻣرو ﺑن ﻋﺑد ﷲ اﻟﺳﺑﯾﻊ اﻟﺳﺑﯾﻌﻲ اﻟﮭﻣداﻧﻲ اﻟﻛوﻓﻲ ﻣن أﻋﯾﺎن اﻟﺗﺎﺑﻌﯾن ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪129‬ه( ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬ﻗَﺎﯾْﻣﺎز اﻟذھﺑﻲ ﺗذﻛرة اﻟﺣﻔﺎظ‬ ‫‪ ،86: 1،‬اﻟﻌﺳﻘﻼﻧﻲ‪ ،‬ﺗﻘرﯾب اﻟﺗﮭذﯾب‪423،‬‬ ‫ي‪ ،‬اﻟﻛﺑﯾر أﺑو ﻣﺣﻣد اﻟﻛوﻓﻲ اﻷﻋور‪.‬‬ ‫‪ 53‬إﺳﻣﺎﻋﯾل ﺑن ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن أﺑﻲ ﻛرﯾﻣﺔ اﻟﮭﺎﺷﻣﻲ اﻟ ّ‬ ‫ﺳ ّد ّ‬ ‫ي‪ ،‬ﻣوﻟﻰ زﯾﻧب ﺑﻧت ﻗﯾس ﺑن ﻣﺧرﻣﺔ ﻣن ﺑﻧﻲ اﻟﻣطﻠب ﺑن ﻋﺑد ﻣﻧﺎف‪ ،‬ﯾﻛﻧﻰ أﺑﺎ ﻣﺣﻣد‪،‬ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ )‪127‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪،‬‬ ‫ﺻﺎﺣب »اﻟﺗﻔﺳﯾر« أﺻﻠﮫ ﺣﺟﺎز ّ‬ ‫ﯾوﺳف ﺑن ﺗﻐري ﺑردي ﺑن ﻋﺑد ﷲ أﺑو اﻟﻣﺣﺎﺳن‪)،‬ت‪874 :‬ھـ(‪ ،‬اﻟﻧﺟوم اﻟزاھرة ﻓﻲ ﻣﻠوك ﻣﺻر واﻟﻘﺎھرة‪ )،‬وزارة اﻟﺛﻘﺎﻓﺔ واﻹرﺷﺎد اﻟﻘوﻣﻲ‪ ،‬دار‬ ‫اﻟﻛﺗب‪ ،‬ﻣﺻر(‪.304 :1 ،‬واﻟداوودي‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن ‪.110،‬‬ ‫‪54‬ﻋطﺎء ﺑن أﺑﻲ ﻣﺳﻠم اﻟﺧرﺳﺎﻧﻲ)ت‪ (135:‬ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪:‬أﺑو ﻣﺣﻣد ﻋﻔﯾف اﻟدﯾن ﻋﺑد ﷲ ﺑن أﺳﻌد اﻟﯾﺎﻓﻌﻲ )ت ‪768‬ھـ(‪،‬ﻣرآة اﻟﺟﻧﺎﻧوﻋﺑرة اﻟﯾﻘظﺎن‬ ‫ﻓﻲ ﻣﻌرﻓﺔ ﻣﺎ ﯾﻌﺗﺑر ﻣن ﺣوادث اﻟزﻣﺎن‪،‬وﺿﻊ ﺣواﺷﯾﮫ‪ :‬ﺧﻠﯾل اﻟﻣﻧﺻور‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪ )1‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪ ،‬ﺑﯾروت ‪ -‬ﻟﺑﻧﺎن ‪ 1417 ،‬ھـ ‪1997 -‬م(‪: 1،‬‬ ‫‪،281‬واﻟداوودي‪،‬طﺑﻘﺎﺗﺎﻟﻣﻔﺳرﯾن‪.385 ،‬‬ ‫ي اﻹﻣﺎم أ ﺑو ﻋﺑد ﷲ اﻟﻌﻣري اﻟﻣدﻧﻲ ﻓﻘﯾﮫ‪ ،‬ﻣﻔﺳر‪ ،‬ﻣﺣدث ﺛﻘﺔ‪ ،‬ﻛﺛﯾر اﻟﺣدﯾث‪ ،‬وﻗﺎل اﻟذھﺑﻲ‪ :‬وﻟزﯾد »ﺗﻔﺳﯾر« ﯾروﯾﮫ ﻋﻧد وﻟده ﻋﺑد‬ ‫‪55‬زﯾد ﺑن أﺳﻠم اﻟﻌدو ّ‬ ‫اﻟرﺣﻣن‪ ،‬وﻛﺎن ﻣن اﻟﻌﻠﻣﺎء اﻷﺑرار ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪136‬ه( ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ‪:‬واﻟداوودي‪،‬طﺑﻘﺎﺗﺎﻟﻣﻔﺳرﯾن‪ ،182 ،‬ﻋﺎدل ﻧوﯾﮭض‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر‬ ‫اﻹﺳﻼم وﺣﺗﻰ اﻟﻌﺻر اﻟﺣﺎﺿر«‪،‬ﻗدم ﻟﮫ‪ُ ،‬ﻣﻔﺗﻲ اﻟﺟﻣﮭورﯾﺔ اﻟﻠﺑﻧﺎﻧﯾﺔ اﻟ ﱠﺷﯾْﺦ ﺣﺳن ﺧﺎﻟد‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪ )3‬ﻣؤﺳﺳﺔ ﻧوﯾﮭض اﻟﺛﻘﺎﻓﯾﺔ ﻟﻠﺗﺄﻟﯾف واﻟﺗرﺟﻣﺔ واﻟﻧﺷر‪،‬‬ ‫ﺑﯾروت – ﻟﺑﻧﺎن‪ 1409،‬ھـ ‪1988 -‬م(‪.197: 1:‬‬ ‫‪ 56‬اﻷﻋﻣش ﺳﻠﯾﻣﺎن ﺑن ﻣﮭران‪ ,‬اﻹﻣﺎم‪ ,‬ﺷﯾﺦ اﻹﺳﻼم‪ ,‬ﺷﯾﺦ اﻟﻣﻘرﺋﯾن واﻟﻣﺣدﺛﯾن‪ ,‬أﺑو ﻣﺣﻣد اﻷﺳدي‪ ,‬اﻟﻛﺎھﻠﻲ ﻣوﻻھم‪ ,‬اﻟﻛوﻓﻲ‪ ,‬اﻟﺣﺎﻓظ ﺗوﻓﻲ‬ ‫ﻋواد‬ ‫ﺳﻧﺔ)‪148‬ه(ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ :‬أﺑﻲ ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻗَﺎﯾْﻣﺎز اﻟذھﺑﻲ )ت‪748 :‬ھـ(ﺗﺎرﯾﺦ اﻹﺳﻼم اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ ،‬اﻟدﻛﺗور ﺑﺷﺎر ّ‬ ‫ﻣﻌروف‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪ )1‬دار اﻟﻐرب اﻹﺳﻼﻣﻲ ‪2003 ،‬م(‪،75 : 6،‬و‪:‬اﺑن َﻗﺎﯾْﻣﺎز اﻟذھﺑﻲ ﺳﯾر أﻋﻼم اﻟﻧﺑﻼء‪ ،344 :6 ،‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن ﯾوﺳف اﺑن‬ ‫اﻟﺟزري )ت‪833 :‬ھـ(‪ ،‬وﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ ﻓﻲ طﺑﻘﺎت اﻟﻘراء ‪)،‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﺑن ﺗﯾﻣﯾﺔ‪ :‬ﻋﻧﻲ ﺑﻧﺷره ﻷول ﻣرة ﻋﺎم ‪1351‬ھـ ج‪ .‬ﺑرﺟﺳﺗراﺳر(‪.315 :1،‬‬ ‫‪ 57‬ﻋﺑد اﻟﻣﻠك ﺑن ﻋﺑد اﻟﻌزﯾز ﺑن ﺟرﯾﺞ أﺑو اﻟوﻟﯾد وﻗﯾل‪ :‬أﺑو ﺧﺎﻟد اﻟﻘرﺷﻲ ﻣوﻻھم اﻟﻣﻠﻛﻲ أﺣد اﻷﻋﻼم ﺻﺎﺣب اﻟﺗﺻﺎﻧﯾف »اﻟﺗﻔﺳﯾر« وﻏﯾره ﺗوﻓﻲ‬ ‫ﺳﻧﺔ)‪149‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬اﺑن اﻟﺟزري‪ ،‬ﻏﺎﯾﺔ اﻟﻧﮭﺎﯾﺔ ﻓﻲ طﺑﻘﺎت اﻟﻘراء‪.469 :1 ،‬واﻟداوودي‪ ،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪.359 ،‬‬ ‫‪402‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺣﻴﺎن)ت‪،58(140:‬وﻣﻘﺎﺗﻞ ﺑﻦ ﺳﻠﻴﻤﺎن )ت‪150:‬ه(‪59‬واﻻوزاﻋﻲ)ت‪(157 :‬‬ ‫‪60‬‬ ‫وﺷﻌﺒﺔ ﺑﻦ اﳊﺠﺎج‬ ‫)ت‪160:‬ه(‪61‬وﺳﻔﻴﺎن ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ اﻟﺜﻮري)ت‪161:‬ه(‪62‬ووﻏﲑﻫﻢ‪.‬‬ ‫أﻣﺎ اﳌﺮﺣﻠﺔ اﻟﺜﺎﻟﺜﺔ واﻷﺧﲑة وﻫﻲ اﻟﱵ ﺗﺒﺪأ ﻣﻦ ﺳﻨﺔ)‪168‬ه( إﱃ )‪200‬ه( ﻓﻘﺪ ﲤﻴﺰت أﻳﻀﺎ ﺑﺮواة اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﺜﻘﺎت‬ ‫واﻟﺬي ﲢﻤﻠﻮا اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻣﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأدوﻫﺎ ﻛﻤﺎ ﲰﻌﻮﻫﺎ ‪،‬وﻓﻴﻬﻢ أﺻﺤﺎب ﻛﺘﺐ وﻣﻦ ﻫﺆﻻء‪ :‬ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻦ‬ ‫اﻷزدي )ت‪168:‬ه(‪،63‬إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﺑﻦ ﻃﻬﻤﺎن ﺑﻦ ﺷﻌﺒﺔ‪ ،‬أﺑﻮ ﺳﻌﻴﺪ اﳋﺮاﺳﺎﱐ)ت‪168:‬ه(‪64‬وﻣﺎﻟﻚ ﺑﻦ أﻧﺲ‬ ‫ﺑﺸﲑ‬ ‫ّ‬ ‫اﻻﺻﺒﺤﻲ)ت‪179 :‬ه(‪65‬وﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ اﳌﺒﺎرك )ت‪181:‬ه(‪66‬وﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ زﻳﺪ ﺑﻦ أﺳﻠﻢ)ت‪182:‬ه‬ ‫(‪67‬وﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﲪﺰة اﻟﻜﺴﺎﺋﻲ)ت‪189 :‬ه(‪ 68‬وووﻛﻴﻊ ﺑﻦ اﳉﺮاح)ت‪197:‬ه (‪ 69‬وﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ وﻫﺐ اﳌﺼﺮي)ت‪:‬‬ ‫‪197‬ه(‪ 70‬وﺳﻔﻴﺎن ﺑﻦ ﻋﻴﻴﻨﺔ اﳍﻼﱄ)ت‪198 :‬ه(‪ 71‬وآﺧﺮﻫﻢ ﻫﻮ اﻟﻘﺎﺳﻢ ﺑﻦ ﺳﻼم ﻫﺬﻩ اﳌﺮاﺣﻞ واﻟﱵ وﺟﺪ ﻓﻴﻬﺎ‬ ‫‪58‬ﻣﻘﺎﺗل ﺑن ﺣﯾّﺎن أﺑو ﺑﺳطﺎم اﻟﺑﻠﺧﻲ اﻟﺧراز ﻣوﻟﻰ ﺑﻛر ﺑن واﺋل اﻟﺣﺎﻓظ اﻹﻣﺎم‪ ،‬اﻟﻌﺎﻟم‪ ،‬اﻟﻣﺣدث‪ ،‬اﻟﺛﻘﺔ ﻣن آﺛﺎره ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪ 140‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ‬ ‫ﻓﻲ‪،‬اﺑن ﻗَﺎﯾْﻣﺎز اﻟذھﺑﻲ ‪،‬ﺳﯾر أﻋﻼم اﻟﻧﺑﻼء ‪:،340: 6،‬واﺑن َﻗﺎﯾْﻣﺎز اﻟذھﺑﻲ‪،‬ﺗﺎرﯾﺦ اﻻﺳﻼم‪.133 : 6 ،‬‬ ‫‪59‬ﻣﻘﺎﺗل ﺑن ﺳﻠﯾﻣﺎن ﺑن ﻛﺛﯾر اﻷزدي اﻟﺧراﺳﺎﻧﻲ أﺑو اﻟﺣﺳن اﻟﺑﻠﺧﻲ اﻟﻣﻔﺳّر‪:‬ﺻﺎﺣب اﻟﺗﻔﺳﯾر ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪150‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪:‬‬ ‫اﻟداوودي‪:،‬ﻣﺣﻣدﺑﻧﻌﻠﯾﺑﻧﺄﺣﻣد‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن ‪.330/2،‬وأﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد اﻷدﻧﮫ وي )ت‪ :‬ق ‪11‬ھـ(‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن ‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬ﺳﻠﯾﻣﺎن ﺑن ﺻﺎﻟﺢ‬ ‫اﻟﺧزﯾﺎﻟطﺑﻌﺔ‪ )1‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﻌﻠوم واﻟﺣﻛم ‪ -‬اﻟﺳﻌودﯾﺔ ‪1417 ،‬ھـ‪1997 -‬م(‪.20،‬‬ ‫‪ 60‬ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﻋﻣرو ﺑن ﯾﺣﻣد‪,‬وﻋﺎﻟم أھل اﻟﺷﺎم‪ ,‬أﺑو ﻋﻣرو اﻷوزاﻋﻲ‪ .‬ﺷﯾﺦ اﻹﺳﻼم وﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪157‬ه(ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﯾﺎﻟذھﺑﻲ ﻣﺣﻣدﺑﻧﺄﺣﻣد‬ ‫‪،‬ﺳﯾرأﻋﻼﻣﺎﻟﻧﺑﻼء‪ :،541 :6،‬ﻋﺑد اﻟﺣﻲ ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد اﺑن اﻟﻌﻣﺎد اﻟﺣﻧﺑﻠﻲ )ت‪1089 :‬ھـ(‪،‬ﺷذرات اﻟذھب‪ ،‬ﺣﻘﻘﮫ‪ :‬ﻣﺣﻣود اﻷرﻧﺎؤوطﺧرج‬ ‫أﺣﺎدﯾﺛﮫ‪ :‬ﻋﺑد اﻟﻘﺎدر اﻷرﻧﺎؤوط‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪) ،1‬دار اﺑن ﻛﺛﯾر‪ ،‬دﻣﺷﻖ – ﺑﯾروت‪ 1406 ،1 ،‬ھـ ‪1986 -‬م( ‪.241 :1،‬‬ ‫ﺷ ْﻌﺑَﺔ ﺑن ْاﻟﺣﺟﱠﺎج ﺑن ورد أَﺑُو ﺑﺳ َ‬ ‫‪ُ 61‬‬ ‫ث َواﻟﺗ ﱠ ْﻔﺳِﯾر ﻣن أﺋﻣﺗﮭﺎ‪ ،‬ﺣﻔظﺎ ودراﯾﺔ وﺗﺛﺑﺗﺎ ﺗوﻓّﻲ ﺳﻧﺔ )‪160‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ :‬اﻷدﻧﮫ‬ ‫ﻋﺎﻟﻣﺎ ﺑِ ْﺎﻟ َﺣدِﯾ ِ‬ ‫طﺎم َو َﻛﺎنَ َ‬ ‫وﯾﺄﺣﻣدﺑﻧﻣﺣﻣد ‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪،20 :1،‬واﻟزرﻛﻠﻲ ﺧﯾراﻟدﯾﻧﺑﻧﻣﺣﻣودﺑﻧﻣﺣﻣد ‪،‬اﻷﻋﻼم ‪،.164 :3،‬ﻧوﯾﮭض ﻋﺎدل‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر‬ ‫اﻹﺳﻼم وﺣﺗﻰ اﻟﻌﺻر اﻟﺣﺎﺿر«‪.226 :1،‬‬ ‫ﻲ‪ ،‬ﺻﺎﺣب »اﻟﺗﻔﺳﯾر« اﻟﻣﺷﮭور‪،‬ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‬ ‫‪62‬ﺳﻔﯾﺎن ﺑن ﺳﻌﯾد ﺑن ﻣﺳروق اﻹﻣﺎم ﺷﯾﺦ اﻹﺳﻼم اﻟﻔﻘﯾﮫ اﻟﺣﺎﻓظ اﻟﺣﺟّﺔ اﻟﻌﺎﺑد أﺑو ﻋﺑد ﷲ اﻟﺛور ّ‬ ‫ي ‪ ،‬اﻟﻛوﻓ ّ‬ ‫‪161‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪:‬اﺑن ﺧﻠﻛﺎن أﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن إﺑراھﯾم‪،‬وﻓﯾﺎت اﻷﻋﯾﺎن‪ ،127 :2،‬واﻟداوودي ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن أﺣﻣد‪ ،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪.193:‬‬ ‫ﻲ اﻹﻣﺎم‪ ،‬اﻟﻣﺣدث‪ ،‬اﻟﺻدوق‪ ،‬اﻟﺣﺎﻓظ‪،‬ﺻ ّﻧف »اﻟﺗﻔﺳﯾر« ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪168‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ‬ ‫‪63‬ﺳﻌﯾد ﺑن ﺑﺷﯾر اﻷزد ّ‬ ‫ي ﻣوﻻھم أﺑو ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن أو أﺑو ﺳﻠﻣﺔ اﻟﺷﺎﻣ ّ‬ ‫ﻓﻲ‪ ::‬اﻟذھﺑﻲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن ‪،‬ﺳﯾر أﻋﻼم اﻟﻧﺑﻼء ‪.12 :7،‬وطﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن ﻟﻠداوودي‪ :‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن أﺣﻣد‪.187،‬‬ ‫‪64‬إﺑراھﯾم ﺑن طﮭﻣﺎن ﺑن ﺷﻌﺑ ﺔ‪ ،‬أﺑو ﺳﻌﯾد اﻟﺧراﺳﺎﻧﻲ‪ :‬ﻣﻔﺳر‪ ،‬ﻣن رﺟﺎل اﻟﺣدﯾث‪ ،‬ﻛﺎن ﺷﯾﺦ ﺧراﺳﺎن ﻓﻲ وﻗﺗﮫ‪ ،‬ﻣن ﻛﺗﺑﮫ "ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن"ﺗوﻓﻲ‬ ‫ﺳﻧﺔ)‪168‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬اﻟذھﺑﻲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن‪،‬ﺗذﻛرة اﻟﺣﻔﺎظ ‪،213 :1 ،‬و ﻧوﯾﮭض ﻋﺎدل ‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر اﻹﺳﻼم وﺣﺗﻰ‬ ‫اﻟﻌﺻر اﻟﺣﺎﺿر«‪.14 :1،‬‬ ‫‪65‬ﻣﺎﻟك ﺑن أﻧس‪ ،‬ھو اﻹﻣﺎم اﻟﻌﻠم‪ ،‬ﺷﯾﺦ اﻹﺳﻼم أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺎﻟك ﺑن أﻧس ﺑن ﻣﺎﻟك‪ ،‬اﻷﺻﺑﺣﻲ‪ ،‬اﻟﻣدﻧﻲ‪ ،‬ﺷﯾﺦ اﻹﺳﻼم‪ ،‬ﺣﺟﺔ اﻷﻣﺔ‪ ،‬إﻣﺎم دار اﻟﮭﺟرة وھو‬ ‫أول ﻣن ﺻ ّﻧف »ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن« ﺑﺎﻹﺳﻧﺎد ﻋﻠﻰ طرﯾﻘﺔ »اﻟﻣوطﺄ« ﻣن ﻛﺗﺑﮫ "ﻏرﯾب اﻟﻘرآن" ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪179‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬اﻟﺳﻣﻌﺎﻧﻲ ﻋﺑد اﻟﻛرﯾم ﺑن‬ ‫ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣﻧﺻور)ت‪ 562 :‬ھـ(‪،‬اﻷﻧﺳﺎب‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﯾﺣﯾﻰ اﻟﻣﻌﻠﻣﻲ اﻟﯾﻣﺎﻧﻲ وﻏﯾره‪) :‬ﻣﺟﻠس داﺋرة اﻟﻣﻌﺎرف اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﯾﺔ‪ ،‬ﺣﯾدر آﺑﺎد‪:‬‬ ‫ط‪ 1382 ،1‬ھـ ‪1962 -‬م(‪:،287 :1 ،‬ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن أﺑﻲ ﺑﻛراﻟﺳﯾوطﻲ ‪) ،‬ت‪911 :‬ھـ( اﻟطﺑﻌﺔ ‪ :1‬طﺑﻘﺎت اﻟﺣﻔﺎظ )دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ ‪ -‬ﺑﯾروت‬ ‫‪.96 :1،(1403 ،‬واﻟداوودي ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن أﺣﻣد‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن ‪.294 :2،‬‬ ‫‪ 66‬ﻋﺑد ﷲ ﺑن اﻟﻣﺑﺎرك اﺑن واﺿﺢ‪ ،‬أﺑو ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن اﻟﺣﻧظﻠﻲ ﺷﯾﺦ اﻹﺳﻼم ﻣوﻻھم اﻟﺗرﻛﻲ ﻋﺎﻟم زﻣﺎﻧﮫ‪،‬اﻟﺣﺎﻓظ‪ ،‬اﻟﻐﺎزي‪ ،‬أﺣد اﻷﻋﻼم وﻟﮫ ﻣن اﻟﻛﺗب‬ ‫»اﻟﺳﻧن«‪ ،‬و »اﻟﺗﻔﺳﯾر« ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪181‬ه( ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪:‬اﻟﺳﯾوطﻲ ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن أﺑﻲ ﺑﻛر‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﺣﻔﺎظ ‪.123 :1‬‬ ‫وﻣﺣﻣدﺑﻧﻌﻠﯾﺑﻧﺄﺣﻣدﻟﻠداوودي‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪،250،‬و ﻧوﯾﮭض ﻋﺎدل ‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر اﻹﺳﻼم وﺣﺗﻰ اﻟﻌﺻر اﻟﺣﺎﺿر«‪.320 :1،‬‬ ‫ﻲ‪،‬ﻟﮫ‪» :‬اﻟﺗﻔﺳﯾر« و »اﻟﻧﺎﺳﺦ واﻟﻣﻧﺳوخ«‪،‬ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪182‬ه(ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬اﻟداوودي ﻣﺣﻣد ﺑن‬ ‫‪67‬ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن زﯾد ﺑن أﺳﻠم اﻟﻌدو ّ‬ ‫ي ﻣوﻻھم اﻟﻣدﻧ ّ‬ ‫ﻋﻠﻲ ﺑن أﺣﻣد‪ ،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪ ،271 :2 ،‬واﻷدﻧﮫ وي أﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد‪،:‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪.1:11،‬‬ ‫‪ 68‬ﻋﻠﻲ ﺑن ﺣﻣزة اﻟﻛﺳﺎﺋﻲ اﻹﻣﺎم أﺑو اﻟﺣﺳن اﻷﺳدي‪ ،‬ﻣوﻻھم اﻟﻛوﻓﻲ اﻟﻣﻘرئ اﻟﻧﺣوي‪.‬أﺣد اﻷﻋﻼم اﻹﻣﺎم‪ ،‬ﺷﯾﺦ اﻟﻘراءة واﻟﻌرﺑﯾﺔ ﻟﮫ ﺗﺻﺎﻧﯾف‪ ،‬ﻣﻧﮭﺎ "‬ ‫ﻣﻌﺎﻧﻲ اﻟﻘرآن " ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪189‬ه(‬ ‫ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪،‬اﻟذھﺑﻲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن‪،‬ﺳﯾر أﻋﻼم اﻟﻧﺑﻼء‪،554 :7 ،‬واﻟزرﻛﻠﻲ ﺧﯾر اﻟدﯾن ﺑن ﻣﺣﻣود ﺑن ﻣﺣﻣد‪،‬اﻻﻋﻼم ‪.283 :4 ،‬‬ ‫‪ 69‬وﻛﯾﻊ ﺑن اﻟﺟراح ﺑن ﻣﻠﯾﺢ‪ ،‬اﻹﻣﺎم أﺑو ﺳﻔﯾﺎن اﻟرؤاﺳﻲ اﻷﻋور اﻟﻛوﻓﻲ أﺣد اﻷﻋﻼم‪،‬ﺻﺎﺣب »اﻟﺗﻔﺳﯾر« ﻛﺎن ﻣﺣدث اﻟﻌراق ﻓﻲ ﻋﺻره ‪،‬ﺗوﻓﻲ‬ ‫ﺳﻧﺔ)‪197‬ه( ﺗرﺟ ﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬اﻟداوودي ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن أﺣﻣد‪ ،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪،358 :3،‬واﻷدﻧﮫ وي أﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن ‪،22 :1،‬‬ ‫واﻟزرﻛﻠﻲ ‪ ،‬اﻻﻋﻼم‪.117 :8،‬‬ ‫‪ 70‬ﻋﺑد ﷲ ﺑن وھب ﺑن ﻣﺳﻠم‪ ،‬اﻹﻣﺎم أﺑو ﻣﺣﻣد‪ ،‬اﻟﻔﮭري ﻣوﻻھم‪ ،‬اﻟﻣﺻري‪ ،‬أﺣد اﻷﻋﻼم‪ ،‬وﻋﺎﻟم اﻟدﯾﺎر اﻟﻣﺻرﯾﺔ‪،‬أﺣد اﻻﻋﻼم ﻓﻘﯾﮫ ﻣن اﻷﺋﻣﺔ‪ .‬ﻣن‬ ‫أﺻﺣﺎب اﻹﻣﺎم ﻣﺎﻟك ‪،‬ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪ 197‬ه( ‪،‬ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪،‬اﻟذھﺑﻲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن ‪،‬ﺗﺎرﯾﺦ اﻻﺳﻼم‪ ،1143 :4،‬اﻟﺳﯾوطﻲ ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن أﺑﻲ‬ ‫ﺑﻛر‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﺣﻔﺎظ ‪.132 :1،‬‬ ‫‪403‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫أﻫﻢ رﺟﺎﻻت اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﺬﻳﻦ ﲢﻘﻘﺖ ﻋﻠﻰ أﻳﺪﻳﻬﻢ ﺑﺪا‪レ‬ت ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﱵ ﻛﺎﻧﺖ ﳍﺎ دورﻫﺎ ﰲ اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب ﳍﺬا‬ ‫اﻟﻘﺮن وإن ﻛﺎﻧﺖ ﳍﺎ ﺑﺪا‪ レ‬ﺎ ﻛﻤﺎ ﻗﺪﻣﻨﺎ ﻣﻦ ﻋﺼﺮ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﻓﻘﺪ ﻛﺎﻧﻮا ﻳﺘﺸﺎورون ﻓﻴﻤﺎ ﺑﻴﻨﻬﻢ ﰲ ذﻟﻚ ﻓﻴﺘﻔﻘﻮن ﰲ ﻓﻬﻢ‬ ‫اﻟﺒﻌﺾ ﻣﻨﻪ وﳜ ﺘﻠﻔﻮن ﰲ اﻟﺒﻌﺾ اﻵﺧﺮ‪،‬ﺣﺴﺐ أﻣﻜﺎﻧﻴﺔ ﻋﻠﻤﺎﺋﻬﻢ وﻗﺪ ﻛﺎﻧﺖ ﳍﻢ أﺳﺴﻬﻢ اﻟﱵ ﻳﻌﺘﻤﺪون ﻋﻠﻴﻬﺎ ﰲ‬ ‫ذﻟﻚ ﻣﻦ اﻟﻘﺮآن ﻧﻔﺴﻪ وﻣﺎ رووﻩ ﻋﻦ رﺳﻮل ﷲ ‪ -‬ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ‪ ،-‬أو ﻋﻠﻰ اﺟﺘﻬﺎدﻫﻢ ﰲ ﺿﻮء ذﻟﻚ ﻛﻤﺎ‬ ‫ﻋﻠﻤﻬﻢ اﻟﺮﺳﻮل أو ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﻛﺎﻧﻮا ﻳﺴﺘﺄﻧﺴﻮن ﺑﻪ ﳑﺎ ﻫﻮ وارد ﰲ أﺧﺒﺎر أﻫﻞ اﻟﻜﺘﺎب وﻧﺼﻮﺻﻬﻢ‪.72‬‬ ‫وﻻ ﻳﻔﻮﺗﻨﺎ أن ﻧﺬﻛﺮ ﺻﻨﻔﺎ آﺧﺮ ﲣﻠﻞ اﳌﺮاﺣﻞ اﻟﺴﺎﺑﻘﺔ ﻣﻦ أﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ واﻟﺬﻳﻦ ﻛﺎﻧﺖ ﳍﻢ أﺟﺰاء ﺗﻔﺴﲑﻳﺔ ﻣﻦ ﳓﻮ‬ ‫ﻋﺸﺮﻳﻦ ﺗﻔﺴﲑا إﻻ أن أﻛﺜﺮﻫﺎ ﻣﻔﻘﻮد وﺳﻮف ﻧﺘﺤﺪث ﻋﻨﻬﻢ ﰲ اﳌﻄﻠﺐ اﻵﺧﺮ اﻟﺬي ﻧﺘﻜﻠﻢ ﻋﻨﻪ ﰲ ﻧﺸﺄت اﻷﺟﺰاء‬ ‫اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ ﻛﻤﺎ ﲣﻠﻞ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ أﻳﻀﺎ ﻣﻦ اﳌﱰوﻛﲔ ﻣﻦ اﻟﻜﺬاﺑﲔ واﳌﺘﻬﻤﲔ ‪ヨ‬ﻟﻜﺬب وﻓﺎﺣﺸﻲ اﻟﻐﻠﻂ وﻫﺆﻻء‬ ‫أﻋﺮﺿﻨﺎ ﻋﻦ ذﻛﺮﻫﻢ وﻟﻜﻦ أﺷﺮت إﱃ ﺑﻌﻀﻬﻢ ﰲ اﳍﺎﻣﺶ‪.73‬‬ ‫‪ .2 .2‬ﻧﺸﺄت اﻷﺟﺰاء اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ )اﻟﺼﺤﻒ اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ(‬ ‫ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﻧﺸﺄت ﺻﺤﻒ ﺗﻔﺴﲑﻳﺔ ﻟﺒﻌﺾ أﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﳑﻦ ﻗﺪﻣﻮا ﺟﻬﻮدﻫﻢ ﰲ ﻫﺬا اﻟﺘﻔﺴﲑ وﻟﻌﺒﻮا دورا‬ ‫ﻋﻈﻴﻤﺎ أو ﻣﺘﻮﺳﻄﺎ ﻓﻴﻪ‪ ،‬وﻟﻜﻦ ﻷﻣﺮ ﻣﺎ ﻓﻘﺪت آ‪リ‬رﻫﻢ اﳌﻜﺘﻮﺑﺔ وﱂ ﻳﺒﻖ ﻣﻨﻬﺎ إﻻ ﻧﺘﻒ ﻣﻨﺜﻮرة ﰲ ﺑﻄﻮن اﻟﺘﻔﺎﺳﲑ ﻫﻨﺎ‬ ‫وﻫﻨﺎك‪.‬‬ ‫وﻫﺆﻻء ﻻ ﺑﺪ ﻣﻦ ﻣﺘﺎﺑﻌﺘﻬﻢ وﻣﺘﺎﺑﻌﺔ آ‪リ‬رﻫﻢ ﻋﻠﻨﺎ ﻧﻘﻊ ﻋﻠﻰ ﺷﻲء ﻣﻨﻬﺎ ﻳﻔﻴﺪ‪ ル‬وﻳﺬﺧﺮ ﺗﺮاﺛﻨﺎ اﻟﻘﺮآﱐ اﻟﻌﻈﻴﻢ ﻟﻜﻦ ﰲ‬ ‫ﺣﻘﻴﻘﺔ اﻷﻣﺮ أن ﻣﻌﻈﻢ ﻫﺬﻩ اﻷﺟﺰاء اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ ﻓﻘﺪت وﻟﻜﻦ ﻗﺪر ﷲ أن ﻳﺒﻘﻰ ﻛﺜﲑ ﻣﻨﻬﺎ ﺿﻤﻦ اﻟﻜﺘﺐ اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ وﻻ‬ ‫ﺳﻴﻤﺎ ﻣﺎ وﺟﺪ ﻣﻨﻬﺎ ﰲ ﺗﻔﺴﲑ اﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ اﻟﻄﱪي واﻟﻜﺸﻒ واﻟﺒﻴﺎن وﺗﻔﺴﲑ اﺑﻦ أﰊ ﺣﺎﰎ وﻗﺪ ﻃﺒﻊ ﺑﻌﻀﻬﺎ ﺿﻤﻦ‬ ‫‪ 71‬ﺳﻔﯾﺎن ﺑن ﻋﯾﯾﻧﺔ اﺑن أﺑﻲ ﻋﻣران ﻣﯾﻣون ﻣوﻟﻰ ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣزاﺣم‪ ،‬أﺧﻲ اﻟﺿﺣﺎك ﺑن ﻣزاﺣم‪ ،‬أﺑو ﻣﺣﻣد اﻟﮭﻼﻟﻲ اﻹﻣﺎم اﻟﻛﺑﯾر‪ ،‬ﺣﺎﻓظ اﻟﻌﺻر‪ ،‬ﺷﯾﺦ‬ ‫اﻹﺳﻼم‪ ، ،‬اﻟﻛوﻓﻲ‪ ،‬ﺛم اﻟﻣﻛﻲ ﺻﺎﺣب »اﻟﺗﻔﺳﯾر« ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪198‬ه( ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪،‬اﻟداوودي ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن أﺣﻣد‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪:1،‬‬ ‫‪،196‬وﻣﻌﺟم اﻟﻣؤﻟﻔﯾن‪ ،‬ﻛﺣﺎﻟﺔ ﻋﻣر ﺑن رﺿﺎ ‪.235 :4،‬‬ ‫‪72‬ﻧوﯾﮭض ﻋﺎدل ‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر اﻹﺳﻼم وﺣﺗﻰ اﻟﻌﺻر اﻟﺣﺎﺿر«‪.7،‬‬ ‫ﺳف ْاﻟ َﮭﻣ َداﻧِﻲ)ت‪( 170:‬ﺿﻌﻔﮫ ﻏﯾر واﺣد ﻣن اﻷﺋﻣﺔ‪.‬ﯾﻧظر‪:‬ﺟﻣﺎل اﻟدﯾن أﺑو اﻟﻔرج ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد‬ ‫‪73‬ﻣﻧﮭم أ َ ْﺳ َﺑﺎط ﺑن ﻧﺻر أَﺑُو ﯾُو ُ‬ ‫اﻟﺟوزي )ت‪ 597 :‬ھـ(اﻟﺿﻌﻔﺎء واﻟﻣﺗروﻛون اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬ﻋﺑد ﷲ اﻟﻘﺎﺿﻲ ) دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ – ﺑﯾروت(‪.96 :1،‬وأﺑﺎن ﺑن ﺗﻐﻠب ﺑن رﺑﺎح‪ ،‬اﻟﺑﻛري‬ ‫ﺻﺎﻟﺢ َﻻ‬ ‫ي زاﯾﻎ َﻣ ْذ ُﻣوم ْاﻟ َﻣ ْذھَب ﻣﺟﺎھر َو َﻗﺎ َل اﺑْن ﻋدي َﻛﺎنَ ﻏﺎﻟﯾﺎ ﻓِﻲ اﻟﺗﱠ َ‬ ‫اﻟﺟرﯾري )ت‪141:‬ه( ﻗﺎل ﻋﻧﮫ اﺑن اﻟﺟوزﯾﻘَﺎ َل اﻟ ﱠ‬ ‫ﺷﯾﱡﻊ َوھ َُو ﻓِﻲ ِ ّ‬ ‫اﻟر َواﯾَﺔ َ‬ ‫ﺳ ْﻌ ِد ّ‬ ‫ﺑَﺄْس ﺑِﮫِ‪،‬ﻟﻛن ﺣدﯾﺛﮫ ﻋﻧد اﻷرﺑﻌﺔ وﻣﺳﻠم‪،‬ﻓﮭو ﻣﺧﺗﻠﻔﻔﯾﮫ‪.‬ﻋﺑداﻟرﺣﻣﻧﺑﻧﻌﻠﯾﺎﺑن اﻟﺟوزي‪ ،‬اﻟﺿﻌﻔﺎء واﻟﻣﺗروﻛون‪.15 :1،‬واﻟداوودي ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن‬ ‫أﺣﻣد‪ ،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪.3/1،‬‬ ‫وﻣﻧﮭم ﺟﺎﺑر ﺑن ﯾزﯾد ﺑن اﻟﺣﺎرث اﻟﺟﻌﻔﻲ‪ ،‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﺗﺎﺑﻌﻲ‪ ،‬ﻓﻘﯾﮫ إﻣﺎﻣﻲ‪ ،‬ﻣن أھل اﻟﻛوﻓﺔ‪ ،‬ﻛﺎن واﺳﻊ اﻟرواﯾﺔ ﻏزﯾر اﻟﻌﻠم ﺑﺎﻟدﯾن ﻣﺧﺗﻠف ﻓﯾﮫ إﻻ أﻧﮫ ﻣﺗﮭم‬ ‫وﻣﻧﮭم ﻣن ﺿﻌﻔﮫ ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪128‬ه(ﯾﻧظر‪::‬اﻟﺟوزي ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد‪،‬اﻟﺿﻌﻔﺎء واﻟﻣﺗروﻛﯾن ‪ .164،‬وﻣﻧﮭم ﻣﺣﻣد ﺑن اﻟﺳﺎﺋب ﺑن ﺑﺷر‬ ‫ﺑن ﻋﻣرو ﺑن اﻟﺣﺎرث اﻟﻛﻠﺑﻲ ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)ت‪146:‬ه( اﺗﮭﻣوه ﺑﺎﻟﻛذب إﻻ ان اﻟﻧﺳﺎﺋﻲ ﻗﺎل ﻣﺗﮭم ﻓﻲ اﻟﺣدﯾث أﻣﺎ اﻟﺗﻔﺳﯾر ﻓﻘﺎل‪):‬ﺣدث ﻋﻧﮫ ﺛﻘﺎث ﻣن اﻟﻧﺎس‬ ‫ورﺿوه ﻓﻲ اﻟﺗﻔﺳﯾر(‪:‬اﺑن اﻟﺟوزي ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد ‪،‬اﻟﺿﻌﻔﺎء واﻟﻣﺗروﻛﯾن‪.62 :3،‬ﺷﻣس اﻟدﯾن أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن‬ ‫ﺑن ﻗَﺎﯾْﻣﺎز)ت‪748 :‬ھـ(اﻟطﺑﻌﺔ ‪،2‬دﯾوان اﻟﺿﻌﻔﺎء‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬ﺣﻣﺎد ﺑن ﻣﺣﻣد اﻷﻧﺻﺎري)ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﻧﮭﺿﺔ اﻟﺣدﯾﺛﺔ ‪ -‬ﻣﻛﺔ‪ 1387 ، :‬ھـ ‪1967 -‬م(‪.،352‬‬ ‫وﻣﻧﮭم ﻣﺣﻣد ﺑن ﻣروان اﻟﺳدي اﻟﺻﻐﯾر‪:‬ﻣﺗﮭم ﺑﺎﻟﻛذب ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ )‪186‬ه(‪،‬اﺑن اﻟﺟوزي ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد ‪،‬اﻟﺿﻌﻔﺎء واﻟﻣﺗروﻛﯾن‪:3:،‬‬ ‫‪،98‬واﻟذھﺑﻲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن ﺗﺎرﯾﺦ اﻻﺳﻼم ‪:،966 :4،‬ﺷﻣس اﻟدﯾن أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن ﺑن ﻗَﺎ ْﯾﻣﺎز اﻟذھﺑﻲ)ت‪:‬‬ ‫‪748‬ھـ(‪ ،‬ﻣﯾزاﻧﺎﻻﻋﺗداﻟﻔﯾﻧﻘداﻟرﺟﺎل‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻋﻠﻲ ﻣﺣﻣد اﻟﺑﺟﺎوي‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪ )1‬دار اﻟﻣﻌرﻓﺔ ﻟﻠطﺑﺎﻋﺔ واﻟﻧﺷر‪ ،‬ﺑﯾروت ‪ -‬ﻟﺑﻧﺎن ‪ 1382 ،‬ھـ ‪1963 -‬م(‪،‬‬ ‫‪.32 :4‬‬ ‫‪404‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﻣﻄﺒﻮﻋﺎت ﺧﺎﺻﺔ إﻣﺎ ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ ﺗﺘﺒﻊ ﻣﺎ وﺟﺪ ﰲ ﺗﻔﺴﲑ اﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ اﻟﻄﱪي أو ﻏﲑﻫﺎ وﳝﻜﻦ ذﻛﺮ ﻣﻦ ورد ﻋﻨﻬﻢ ﰲ‬ ‫ذﻟﻚ ﻣﻦ أﺟﺰاء ﺗﻔﺴﲑﻳﺔ وﺑﻴﺎن اﳉﻬﻮد اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ وﺻﻨﺎﻋﺘﻬﻢ اﳌﻤﻴﺰة ﰲ ﻫﺬﻩ اﻷﺟﺰاء ﻟﺘﻜﺘﻤﻞ ﻟﻨﺎ رؤﻳﺔ ﻋﻤﻠﻴﺔ‬ ‫اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي وﳑﺎ أﺛﺮ ﻋﻨﻬﻢ ﻫﺬا ﻣﺎ ورد ﻋﻦ ﺻﺤﻴﻔﺔ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ اﰊ ﻃﻠﺤﺔ ﻋﻦ أﺑﻦ ﻋﺒﺎس‬ ‫)رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻬﻤﺎ(ﺣﱴ ﻗﺎل ﻋﻨﻬﺎ اﻹﻣﺎم أﲪﺪ ﺑﻦ ﺣﻨﺒﻞ‪" :‬إن ﲟﺼﺮ ﺻﺤﻴﻔﺔ ﰱ اﻟﺘﻔﺴﲑ رواﻫﺎ ﻋﻠﻰ ﺑﻦ أﰉ ﻃﻠﺤﺔ‪،‬‬ ‫ﻟﻮ رﺣﻞ رﺟﻞ ﻓﻴﻬﺎ إﱃ ﻣﺼﺮ ﻗﺎﺻﺪا ﻣﺎ ﻛﺎن ﻛﺜﲑا"‪74.‬وﻗﺪ ذﻛﺮ اﳊﺎﻓﻆ اﺑﻦ ﺣﺠﺮ ﻋﻦ ﻫﺬﻩ اﻟﺼﺤﻴﻔﺔ أن ﻫﺬﻩ‬ ‫اﻟﻨﺴﺨﺔ ﻛﺎﻧﺖ ﻋﻨﺪ أﰉ ﺻﺎﱀ ﻛﺎﺗﺐ اﻟﻠﻴﺚ‪ ،‬رواﻫﺎ ﻋﻦ ﻣﻌﺎوﻳﺔ ﺑﻦ ﺻﺎﱀ‪،‬ﻋﻦ ﻋﻠﻰ اﺑﻦ أﰊ ﻃﻠﺤﺔ‪ ،‬ﻋﻦ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس‪،‬‬ ‫وﻫﻰ ﻋﻨﺪ اﻟﺒﺨﺎرى ﻋﻦ أﰉ ﺻﺎﱀ‪،‬وﻗﺪ اﻋﺘﻤﺪ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﰱ ﺻﺤﻴﺤﻪ ﻓﻴﻤﺎ ﻳﻌﻠﻘﻪ‬ ‫ﻋﻦ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس ‪ ،‬وﻫﻲ ﻋﻨﺪ اﻟﻄﱪي واﺑﻦ أﰊ ﺣﺎﰎ واﺑﻦ اﳌﻨﺬر ﺑﻮﺳﺎﺋﻂ ﺑﻴﻨﻬﻢ وﺑﲔ أﰊ ﺻﺎﱀ اﻧﺘﻬﻰ ‪ .75‬وﻣﻨﻬﻢ ﳎﺎﻫﺪ‬ ‫ﺑﻦ ﺟﱪ )ت‪104:‬ه( وإن ﻛﺎن ورد ﻋﻨﻪ ﰲ ذﻟﻚ ﺑﻌﺾ اﻵ‪レ‬ت اﻟﱵ ﻓﺴﺮ ﺎ اﻟﻘﺮآن ﰲ ﲨﻴﻊ اﻟﻘﺮآن إﻻ أ ﺎ ﱂ ﺗﻜﻦ‬ ‫ﻛﻞ آ‪レ‬ت اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ ‪ ،‬وﻗﺪ اﻋﺘﻤﺪ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ واﻟﺒﺨﺎري وﻏﲑﳘﺎ‪ ،‬وﻧﻘﻞ اﻟﺒﺨﺎري ﻛﺜﲑا ﻣﻦ ﺗﻔﺴﲑ ﳎﺎﻫﺪ ﰲ‬ ‫ﻛﺘﺎب اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻣﻦ اﳉﺎﻣﻊ اﻟﺼﺤﻴﺢ‪،76‬واﻟﺬي ﻳﻠﺤﻆ ﻋﻠﻰ ﺗﻔﺴﲑﻩ ا ﺎزﻳﺔ واﳌﺸﺒﻬﺔ‪ ،‬وﳍﺬا ﻳﻘﺎل ﻳﻘﺮأ ﺗﻔﺴﲑﻩ ﺑﺘﺤﻔﻆ‪،‬‬ ‫وﻗﺪ ﻋﻠﻠﻮا ذﻟﻚ ﻧﻪ ﻛﺎن ﻛﺜﲑا ﻣﺎ ﻳﺴﺘﺸﲑ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﻨﺼﺎرى وأﺣﺒﺎر اﻟﻴﻬﻮد‪،‬وﻗﺪ ﻧﻘﻞ اﻟﻄﱪي ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﺘﻔﺴﲑ ﺣﻮاﱄ‬ ‫‪ 700‬ﻣﺮة ﰲ ﻣﻮاﺿﻊ ﳐﺘﻠﻔﺔ‪ ،‬ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ اﻟﺮواﻳﺔ وﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ ﺗﻔﺎﺳﲑ أﺧﺮى‪.77‬‬ ‫وﻣﻨﻬﻢ اﻟﻀﺤﺎك ﺑﻦ ﻣﺰاﺣﻢ اﳍﻼﱄ اﻟﺒﻠﺨﻲ اﳋﺮاﺳﺎﱐ)ت‪( 105:‬ﻟﻪ "ﺗﻔﺴﲑ" اﺳﺘﺨﺪﻣﻪ اﻟﺜﻌﻠﱯ واﻟﻄﱪي ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻖ‬ ‫اﻟﺮواﻳﺔ أو ﺑﻮاﺳﻄﺔ اﻟﻨﻘﻮل ﻣﻦ اﳌﺮاﺟﻊ اﳌﺨﺘﻠﻔﺔ‪ 78‬وﱂ ﻳﻜﻦ ﻣﺴﺘﻘﻼ ﰲ ﻛﺘﺎب وﳍﺬا ﻳﻠﺤﻖ ﰲ اﻷﺟﺰاء اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ‪ ،‬وﻗﺪ‬ ‫ﲨﻌﺖ أﻗﻮاﻟﻪ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ ﻛﺘﺎب ودرس ﻣﻦ ﻗﺒﻞ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﳏﻤﺪ ﺷﻜﺮي أﲪﺪ ‪،‬ﻃﺒﻌﺔ دار اﻟﺴﻼم‪.‬‬ ‫‪74‬اﻟﻧﱠﺣﱠﺎس أﺣﻣد ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن إﺳﻣﺎﻋﯾل )ت‪338 :‬ھـ(‪،‬إﻋراب اﻟﻘرآن‪ ،‬وﺿﻊ ﺣواﺷﯾﮫ وﻋﻠﻖ ﻋﻠﯾﮫ‪ :‬ﻋﺑد اﻟﻣﻧﻌم ﺧﻠﯾل إﺑراھﯾم اﻟطﺑﻌﺔ ‪ )،1‬ﻣﻧﺷورات ﻣﺣﻣد‬ ‫ﻋﻠﻲ ﺑﯾﺿون‪ ،‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ‪ ،‬ﺑﯾروت‪1421 ،‬ھـ(‪ :104: 3،‬واﻟذھﺑﻲ ‪،‬اﻟﺗﻔﺳﯾر واﻟﻣﻔﺳرون ‪.59 :1،‬‬ ‫‪ 75‬أﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن ﺣﺟر أﺑو اﻟﻔﺿل اﻟﺷﺎﻓﻌﯾﺎﻟﻌﺳﻘﻼﻧﻲ )ت‪ 852:‬ه(‪،‬ﻓﺗﺢ اﻟﺑﺎري ﺷرح ﺻﺣﯾﺢ اﻟﺑﺧﺎري‪،‬رﻗم ﻛﺗﺑﮫ وأﺑواﺑﮫ وأﺣﺎدﯾﺛﮫ‪ :‬ﻣﺣﻣد ﻓؤاد ﻋﺑد‬ ‫اﻟﺑﺎﻗﻲ‪،‬ﻗﺎم ﺑﺈﺧراﺟﮫ وﺻﺣﺣﮫ وأﺷرف ﻋﻠﻰ طﺑﻌﮫ‪ :‬ﻣﺣب اﻟدﯾن اﻟﺧطﯾب‪،‬ﻋﻠﯾﮫ ﺗﻌﻠﯾﻘﺎت اﻟﻌﻼﻣﺔ‪ :‬ﻋﺑد اﻟﻌزﯾز ﺑن ﻋﺑد ﷲ ﺑن ﺑﺎز) داراﻟﻣﻌرﻓﺔ ‪-‬‬ ‫ﺑﯾروت‪.438 :8،(1379 ،‬‬ ‫‪ 76‬ﻣﺣﻣد ﺑن إﺳﻣﺎﻋﯾل أﺑو ﻋﺑدﷲ اﻟﺑﺧﺎري اﻟﺟﻌﻔﻲ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪ ،1‬اﻟﺟﺎﻣﻊ اﻟﻣﺳﻧد اﻟﺻﺣﯾﺢ اﻟﻣﺧﺗﺻر ﻣن أﻣور رﺳول ﷲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﯾﮫ وﺳﻠم وﺳﻧﻧﮫ‬ ‫وأﯾﺎﻣﮫ‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ ﻣﺣﻣد زھﯾر ﺑن ﻧﺎﺻر اﻟﻧﺎﺻر‪)،‬دار طوق اﻟﻧﺟﺎة )ﻣﺻورة ﻋن اﻟﺳﻠطﺎﻧﯾﺔ ﺑﺈﺿﺎﻓﺔ ﺗرﻗﯾم ﺗرﻗﯾم ﻣﺣﻣد ﻓؤاد ﻋﺑد اﻟﺑﺎﻗﻲ(‪، :‬‬ ‫‪1422‬ھـ(‪.‬ﯾﻧظر ﻋﻠﻰ ﺳﺑﯾل اﻟﻣﺛﺎل‪... ،167:3 2:56 ،132، 10 :1:‬‬ ‫‪ 77‬ﺟﻣﺎل اﻟدﯾن أﺑو اﻟﻔرج ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد اﻟﺟوزي )ت‪597 :‬ھـ(‪،‬ﺻﻔﺔ اﻟﺻﻔوة‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬أﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ) دار اﻟﺣدﯾث‪ ،‬اﻟﻘﺎھرة‪ ،‬ﻣﺻر‪:‬‬ ‫‪1421‬ھـ‪2000/‬م(‪ ، 117 :2 ،‬وﺗﻘﻲ اﻟدﯾن أﺑو اﻟﻌﺑﺎس أﺣﻣد ﺑن ﻋﺑد اﻟﺣﻠﯾم اﺑن ﺗﯾﻣﯾﺔ اﻟﺣراﻧﻲ اﻟﺣﻧﺑﻠﻲ اﻟدﻣﺷﻘﻲ )ت‪728 :‬ھـ(ﻣﻘدﻣﺔ اﺑن ﺗﯾﻣﯾﺔ ﻓﻲ‬ ‫أﺻول اﻟﺗﻔﺳﯾر‪ )،‬دار ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟﺣﯾﺎة‪ ،‬ﺑﯾروت‪ ،‬ﻟﺑﻧﺎن‪1490 :‬ھـ‪1980 /‬م(‪،28 ،‬ﻧوﯾﮭض ﻋﺎدل ‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر اﻹﺳﻼم وﺣﺗﻰ اﻟﻌﺻر‬ ‫اﻟﺣﺎﺿر«‪.463 :2،‬‬ ‫‪78‬ﻧوﯾﮭض ﻋﺎدل ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر اﻹﺳﻼم وﺣﺗﻰ اﻟﻌﺻر اﻟﺣﺎﺿر«‪.237 :1،‬‬ ‫‪405‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﻣﻨﻬﻤﻮﻗﺘﺎدة ﺑﻦ ِدﻋﺎﻣﺔ اﻟﺴﺪوﺳﻲ)ت‪117:‬ه( روى »ﺗﻔﺴﲑﻩ« ﻋﻨﻪ ﺷﻴﺒﺎن ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ اﻟﺘﻤﻴﻤﻲ ﻣﻮﻻﻫﻢ‬ ‫اﻟﻨﺤﻮي أﺑﻮ ﻣﻌﺎوﻳﺔ اﻟﺒﺼﺮي‪.79‬ﻛﻤﺎ أﺧﺮج اﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ ﺗﻔﺴﲑﻩ ﻋﻦ ﻃﺮق آﺧﺮى أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ‪ 3000‬ﻣﺮة‪ ،‬ورﲟﺎ ﻧﻘﻞ ﻛﻞ‬ ‫ﻣﺎدﺗﻪ ﻧﻘﻼ‪،‬وﻟﻘﺪ ﻋﺮف اﻟﺜﻌﻠﱯ ﻋﺪا ذﻟﻚ رواﻳﺘﲔ أﺧﺮﻳﲔ ﳍﺬا اﻟﻜﺘﺎب"‪.80‬‬ ‫وﻣﻦ اﻷﺟﺰاء اﻷﺧﺮى ﻣﻨﻬﺎ ﺟﺰء ﻋﻤﺮو ﺑﻦ ﻣﺎﻟﻚ اﻟﻨﻜﺮي)ت‪129:‬ه(‪ 81‬ﻟﻪ ﺟﺰء ﺻﻐﲑ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻳﺮوﻳﻪ ﻋﻦ أﰊ‬ ‫اﳉﻮزاء ﻋﻦ أﺑﻦ ﻋﺒﺎس‪،‬وﻗﺪ أﺧﺮج اﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ واﺑﻦ أﰊ ﺣﺎﰎ ﲨﻠﺔ ﻣﻦ اﻟﺮوا‪レ‬ت ﻋﻦ ﻃﺮﻳﻘﻪ‪ 82‬وﻣﻦ اﻷﺟﺰاء اﻷﺧﺮى‬ ‫ﺟﺰء ﻋﻄﺎء ﺑﻦ أﰊ ﻣﺴﻠﻢ اﳋﺮﺳﺎﱐ)ت‪135:‬ه(‪ 83‬وﻫﻮ ﻏﲑ ﻋﻄﺎء اﺑﻦ أﰊ ر‪ヨ‬ح ﺻﺎﺣﺐ اﺑﻦ ﻋﺒﺎس واﲰﻪ ﻋﻄﺎء ﺑﻦ‬ ‫ﻋﺒﺪ ﷲ وﻫﻮ ﻣﺘﻜﻠﻢ ﻓﻴﻪ ﻣﻦ ﺟﻬﺔ ﺳﻮء ﺣﻔﻈﻪ وﻗﺪ ﻛﺜﺮة أﺧﻄﺎءﻩ ﰲ اﻟﺮواﻳﺔ إﻻ ان ﻟﻪ ﺟﺰء ﻳﺴﲑ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻓﻴﻬﺎ‬ ‫أﻗﻮال ﺣﺴﻨﺔ‬ ‫‪84‬‬ ‫ﺗﺮوى ﻋﻨﻪ وﻗﺪ ﻃﺒﻊ ﻫﺬا اﳉﺰء ﻣﻦ ﺿﻤﻦ أﺟﺰاء اﻟﺘﻔﺴﲑ وﻗﺪ ﻛﺘﺒﻪ ﻋﻨﻪ ﻳﻮﻧﺲ ﺑﻦ ﻳﺰﻳﺪ اﻷﻳﻠﻲ‬ ‫‪85‬‬ ‫اﺳﺘﺨﺪﻣﻪ اﻟﻄﱪي ﰲ ﺗﻔﺴﲑﻩ‪ ،‬ﳐﻄﻮط‪ ،‬أوراق ﻣﻨﻪ‪ ،‬ﰲ اﻟﻈﺎﻫﺮﻳﺔ ‪،‬وﻗﺎل ﺻﺎﺣﺐ "‪ラ‬رﻳﺦ اﻟﱰاث اﻟﻌﺮﰊ‪" :‬وﻳﺒﺪو أن‬ ‫أﺟﺰاء ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﻜﺘﺎب ﻗﺪ ﺑﻘﻴﺖ ﰲ اﻟﺘﻔﺎﺳﲑ اﳌﺘﺄﺧﺮة وﻛﺬﻟﻚ ﰲ اﻟﻜﺘﺐ اﻟﱵ ﲢﻤﻞ ﻧﻔﺲ اﻟﻌﻨﻮان"‪ 86‬وﰲ ﺣﻘﻴﻘﺔ‬ ‫اﻷﻣﺮ أﻧﻪ ﻃﺒﻊ ﻣﻊ أﺟﺰاء أﺧﺮى ﰲ ﻛﺘﺎب ﳌﻔﺴﺮﻳﻦ أﺧﺮﻳﻦ‪ 87‬وﻣﻨﻬﻢ ﳛﲕ ﺑﻦ ﳝﺎن اﻟﻌﺠﻠﻲ)ت‪189 :‬ه(‪ 88‬ﻟﻪ ﺟﺰء‬ ‫ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻣﻦ رواﻳ ﺔ أﰊ ﺟﻌﻔﺮ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻧﺼﺮ اﻟﱰﻣﺬي اﻟﻔﻘﻴﻪ اﳌﺘﻮﰱ )‪ 295‬ﻫـ(‪ 89‬وﻫﻲ ﻋﺒﺎرة ﻋﻦ رواﻳﺔ‬ ‫ﻋﻦ ﺳﻌﻴﺪ وﻋﻜﺮﻣﺔ وﻟﻴﺴﺖ أﻗﻮال ﻣﺴﺘﻘﻠﺔ ﻋﻨﻪ‬ ‫‪90‬‬ ‫‪79‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن أﺣﻣد‪ ،‬اﻟداوودي‪،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪.47 :2،‬‬ ‫‪80‬ﻧوﯾﮭض ﻋﺎدل ‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر اﻹﺳﻼم وﺣﺗﻰ اﻟﻌﺻر اﻟﺣﺎﺿر«‪.435 :1،‬‬ ‫‪ 81‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﺣﺑﺎن ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﺣﺑﺎن ‪ ،‬أﺑو ﺣﺎﺗم‪ ،‬اﻟدارﻣﻲ‪) ،‬ت ‪354‬ھـ(اﻟﺛﻘﺎت ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪) 1‬طﺑﻊ ﺑﺈﻋﺎﻧﺔ‪ :‬وزارة اﻟﻣﻌﺎرف ﻟﻠﺣﻛوﻣﺔ اﻟﻌﺎﻟﯾﺔ اﻟﮭﻧدﯾﺔ‪،‬ﺗﺣت‬ ‫ﻣراﻗﺑﺔ‪ :‬اﻟدﻛﺗور ﻣﺣﻣد ﻋﺑد اﻟﻣﻌﯾد ﺧﺎن ﻣدﯾر داﺋرة اﻟﻣﻌﺎرف اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﯾﺔ‪ :‬داﺋرة اﻟﻣﻌﺎرف اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﯾﺔ ﺑﺣﯾدر آﺑﺎد اﻟدﻛن اﻟﮭﻧد ‪ 1393 ،‬ھ (‪.228 :7 ،‬‬ ‫‪ 82‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﺟرﯾر ﺑن ﯾزﯾد ﺑن ﻛﺛﯾر ﺑن ﻏﺎﻟب اﻵﻣﻠﻲ‪ ،‬أﺑو ﺟﻌﻔر اﻟطﺑري‪) ،‬ت‪310 :‬ھـ(‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪،1‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ﻋن آي اﻟﻘرآن‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬أﺣﻣد ﻣﺣﻣد‬ ‫ﺷﺎﻛر‪ )،‬ﻣؤﺳﺳﺔ اﻟرﺳﺎﻟﺔ‪ 1420 ،‬ھـ ‪2000 -‬م(‪،543 /853،18 ،459 ،118 ،94_93/17 ،420/16 ،374 /153،12 /507،7 /3:‬‬ ‫‪،76 :24 ،445 /22 ،610 /21 ،324 /21 ،472 ،392 ، 249 / 20 ،307/19‬وﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن إدرﯾﺳﺎﻟرازي اﺑن أﺑﻲ ﺣﺎﺗم‬ ‫)ت‪327 :‬ھـ(‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪،3‬ﺗﻔﺳﯾر اﺑن أﺑن أﺑﻲ ﺣﺎﺗم اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬أﺳﻌد ﻣﺣﻣد اﻟطﯾب‪ )،‬ﻣﻛﺗﺑﺔ ﻧزار ﻣﺻطﻔﻰ اﻟﺑﺎز ‪ -‬اﻟﻣﻣﻠﻛﺔ اﻟﻌرﺑﯾﺔ اﻟﺳﻌودﯾﺔ ‪ 1419‬ھـ(‬ ‫‪.2557/8 ،2229/7 ،1452 /5 ،746 ،745/3 ،6 24 ،512 ،480 ،355 /2 ،317 ،297 /1:‬‬ ‫‪ 83‬ﻋطﺎء ﺑن أﺑﻲ ﻣﺳﻠم أﺑو ﻋﺛﻣﺎن اﻟﺧراﺳﺎﻧﻲ‪.‬واﺳم أﺑﯾﮫ ﻣﯾﺳرة‪ ،‬وﻗﯾل ﻋﺑد ﷲ‪ .‬ﺻدوق ﯾﮭم ﻛﺛﯾرا‪ ،‬وﯾرﺳل وﯾدﻟس ﻣن أھل ﺳﻣرﻗﻧد‪ ،‬وﻗﯾل ﻣن أھل ﺑﻠﺦ‬ ‫ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪ 135‬ه( ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬اﻟذھﺑﻲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎن ‪،‬ﻣﯾزان اﻻﻋﺗدال ﻓﻲ ﻧﻘد اﻟرﺟﺎل‪ :،73 :3 ،‬اﻟداوودي ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن‬ ‫أﺣﻣد‪ ،‬طﺑﻘﺎت اﻟﻣﻔﺳرﯾن ‪.385 :1،‬‬ ‫‪84‬ﻣن ﺿﻣن ھذه اﻷﻗوال ﻣﺎ ﺟﺎء ﻓﻲ ﻗوﻟﮫ ﺗﻌﺎﻟﻰ‪} :‬ﻋﺟ ٍل ﺣﻧﯾذٍ{ ﻗﺎل‪ :‬اﻟﻧﺿﯾﺞ اﻟﺳﺧن‪ .‬اﻟﺟزء ﻓﻲ اﻟﺗﻔﺳﯾر‪:‬ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن ﻟﯾﺣﯾﻰ ﺑن ﯾﻣﺎن ‪،‬وﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن‬ ‫ﻟﻧﺎﻓﻊ ﺑن أﺑﻲ ﻧﻌﯾم اﻟﻘﺎرئ ‪ ،‬وﺗﻔﺳﯾر ﻟﻣﺳﻠم ﺑن ﺧﺎﻟد اﻟزﻧﺟﻲ ‪،‬وﺗﻔﺳﯾر ﻟﻌطﺎء اﻟﺧراﺳﺎﻧﻲ‪:‬ﺗﺣﻘﯾﻖ ودراﺳﺔ‪:‬ﺣﻛﻣت ﺑﺷﯾر ﯾﺎﺳﯾن‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪)1‬ﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟدار‬ ‫ﺑﺎﻟﻣدﯾﻧﺔ اﻟﻣﻧورة‪ 1408، ،‬ھـ ‪1988 -‬م(‪.16 ،‬‬ ‫‪85‬اﻟﺧرﺳﺎﻧﻲ ﻋطﺎء‪،‬ﺗﻔﺳﯾر ‪16،‬‬ ‫‪86‬ﻧوﯾﮭض ﻋﺎدل ‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر اﻹﺳﻼم وﺣﺗﻰ اﻟﻌﺻر اﻟﺣﺎﺿر«‪.346 :1،‬‬ ‫‪87‬اﻟﺧرﺳﺎﻧﻲ ﻋطﺎء ‪،‬اﻟﺟزء ﻓﻲ اﻟﺗﻔﺳﯾر‪:‬ص‪.16‬‬ ‫‪ 88‬ﯾﺣﯾﻰ ﺑن ﯾﻣﺎن اﻟﻌﺟﻠﻲ اﻟﻛوﻓﻲ‪ ،‬أﺑو زﻛرﯾﺎ‪:‬ﻣﺣدث‪ ،‬ﻣﻔﺳر‪ ،‬ﻣن أھل اﻟﻛوﻓﺔ‪،‬ﻟﮫ ﻛﺗﺎب "اﻟﺗﻔﺳﯾر" ﻣﺧطوط‪ ،‬ﻓﻲ اﻟﻣﻛﺗﺑﺔ اﻟظﺎھرﯾﺔ ﺑدﻣﺷﻖ‪،‬ﺗوﻓﻲ‬ ‫ﺳﻧﺔ)‪189‬ه(ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ ‪،‬اﻟذھﺑﯾﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﻋﺛﻣﺎﻧﺳﯾر أﻋﻼم اﻟﻧﺑﻼء‪ . 349 :7،‬ﻧوﯾﮭض ﻋﺎدل ‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر اﻹﺳﻼم‬ ‫وﺣﺗﻰ اﻟﻌﺻر اﻟﺣﺎﺿر«‪.738 :2،‬‬ ‫‪89‬اﻟﻌﺟﻠﻲ ﯾﺣﯾﻰ ﺑن اﻟﯾﻣﺎن‪،‬اﻟﺟزء ﻓﻲ اﻟﺗﻔﺳﯾر‪.2،‬‬ ‫‪ 90‬وﻣﻧﮭﺎ ﻣﺎ ﺟﺎء ﻓﻲ ھذا اﻟﺟزء‪ :‬ﺛﻧﺎ أﺷﻌث ﻋن ﺟﻌﻔر ﻋن ﺳﻌﯾد وﻋﻛرﻣﺔ ﻓﻲ ﻗوﻟﮫ ﻋز وﺟل‪} :‬إﻧﮫ ﻋﻠﻰ رﺟﻌﮫ ﻟﻘﺎدر{ ﻗﺎل‪ :‬ﯾرده ﻓﻲ ﺻﻠب أﺑﯾﮫ‪.‬ﻓﺎﻟروﯾﺔ‬ ‫ﻋن ﺳﻌﯾد ﺑن ﺟﺑﯾر وﻋﻛرﻣﺔ اﻟﺑرﺑري‪.‬اﻟﻌﺟﻠﯾﯾﺣﯾﯩﺑﻧﺎﻟﯾﻣﺎن‪،‬اﻟﺟزءﻓﯾﺎﻟﺗﻔﺳﯾر ‪.2‬‬ ‫‪406‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﻣﻦ اﻷﺟﺰاء اﻷﺧﺮى ﺟﺰء ﻣﺴﻠﻢ ﺑﻦ ﺧﺎﻟﺪ اﳌﺨﺰوﻣﻲ‪ ،‬اﻟﺰﳒﻲ‪)،‬ت‪180:‬ه(‪91‬ﺑﺮواﻳﺔ ﺑﺮواﻳﺔ أﰊ ﺟﻌﻔﺮ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ‬ ‫ﺑﻦ ﻧﺼﺮ اﻟﱰﻣﺬي اﻟﻔﻘﻴﻪ اﳌﺘﻮﰱ )‪ 295‬ﻫـ( وﻟﻪ أﻗﻮال ﺣﺴﻨﺔ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ وﰲ ﻫﺬﻩ اﳉﺰء أﻳﻀﺎ روا‪レ‬ت ﻋﻦ ﳎﺎﻫﺪ‬ ‫وﻣﻦ ﺗﻠﻚ اﻷﻗﻮال ﻣﺎ ﺟﺎء ﰲ ﻗﻮﻟﻪ ﺗﻌﺎﱃ )وآﺗُﻮا ﺣ ﱠﻘﻪُ ﻳـﻮم ﺣ ِ‬ ‫ﺼﺎدﻩِ()اﻻﻧﻌﺎم‪ (141:‬ﻗﺎل‪ :‬ﻫﻢ اﳌﺴﺎﻛﲔ ﻳﺘﺒﻌﻮن‬ ‫َ َْ َ َ‬ ‫َ‬ ‫اﻟﺼﺮام ﻓﻴﻌﻄﻮ ﻢ‪93‬وﻗﺪ أﺧﺮج اﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ اﻟﻄﱪي ﻟﻪ ﰲ ﺗﻔﺴﲑﻩ ﻣﻦ ﻃﺮﻳﻘﻪ ﻋﻦ ﳎﺎﻫﺪ‪ ، 94‬وﻣﻦ اﻷﺟﺰاء اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ‬ ‫‪92‬‬ ‫اﻷﺧﺮى ﺻﺤﻴﻔﺔ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﰊ ﳏﻤﺪ ﻣﻮﱃ زﻳﺪ ﺑﻦ ‪リ‬ﺑﺖ‪ 95‬اﻟﱵ ﻳﺮوﻳﻬﺎ ﻋﻨﻪ اﺑﻦ أﺳﺤﺎق ﻋﻨﻪ ﻋﻦ ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻦ ﺟﺒﲑ‬ ‫وﻋﻜﺮﻣﺔ اﻟﱪﺑﺮي وﱂ ﳝﻴﺰ ﻋﻨﻬﻤﺎ ﰲ اﻟﺮواﻳﺔ وﻫﻲ ﻧﺴﺨﺔ ﲨﻌﻬﺎ ﻋﻨﻬﻤﺎ وأﺧﺮﺟﻬﺎ ﻋﻨﻪ اﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ اﻟﻄﱪي‪ 96‬واﺑﻦ أﰊ‬ ‫ﺣﺎﰎ‪ 97‬وﻗﺪ ذﻛﺮ اﶈﻘﻖ أﲪﺪ ﺷﺎﻛﺮ أن ﳏ ﻤﺪ ﺑﻦ أﰊ ﳏﻤﺪ ﻫﻮ اﻷﻧﺼﺎري اﳌﺪﱐ‪ ،‬ﻣﻮﱃ زﻳﺪ ﺑﻦ ‪リ‬ﺑﺖ‪ .‬ﰒ ﻗﺎل زﻋﻢ‬ ‫ﺟﺮﺣﺎ‪ ،‬وذﻛﺮﻩ‬ ‫اﻟﺬﻫﱯ ﰲ اﳌﻴﺰان أﻧﻪ"ﻻ ﻳﻌﺮف"! وﻫﻮ ﻣﻌﺮوف‪ ،‬ﺗﺮﲨﻪ اﻟﺒﺨﺎري ﰲ اﻟﻜﺒﲑ ‪ 225/1/1‬ﻓﻠﻢ ﻳﺬﻛﺮ ﻓﻴﻪ ً‬ ‫اﺑﻦ ﺣﺒﺎن ﰲ اﻟﺜﻘﺎت‪ .‬وﻛﻔﻰ ﺑﺬﻟﻚ ﻣﻌﺮﻓﺔ وﺗﻮﺛﻴ ًﻘﺎ‪ .‬وﻟﻌﻠﻪ ﻫﻮ"ﻣﻮﱃ زﻳﺪ ﺑﻦ ‪リ‬ﺑﺖ" ﰒ ذﻛﺮ أن اﺿﻄﺮب اﻹﺳﻨﺎد ﻋﻠﻰ‬ ‫اﺑﻦ إﺳﺤﺎق‬ ‫‪98‬‬ ‫و ﺬا ﻳﺘﺒﲔ ﻟﻨﺎ أن ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻛﺎن ﺣﺎﻓﻼ ﺑﻨﺸﺄة اﻟﻜﺘﺐ اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ واﻷﺟﺰاء واﻟﺼﺤﻒ وﻫﻲ ﰲ‬ ‫ﻣﻌﻈﻤﻬﺎ روا‪レ‬ت إﻻ أ‪ ル‬وﺟﺪ‪ ル‬ﻟﺒﻌﺾ اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ ﻛﻼﻣﺎ ﺣﺴﻨﺎ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﳑﺎ ﻳﺪﻟﻞ أن اﻟﺘﻔﺴﲑ دﺧﻠﻪ ﺑﻌﺾ أﻗﻮال‬ ‫اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ ﻣﺴﺘﻘﻠﲔ ﻗﻮاﳍﻢ ﻋﻦ اﻟﺘﻔﺴﲑ اﳌﺄﺛﻮر وﻛﺄن اﻷﻣﺮ ﺑﺪأ ‪ヨ‬ﻟﺘﻮﺳﻌﺔ ﳊﺎﺟﺔ اﻟﻌﺼﺮ ﳌﺜﻞ ﻫﺬﻩ اﻟﺘﻔﺎﺳﲑ وﳑﺎ ﻳﺪﻟﻞ‬ ‫أﻧﻪ ﻗﺪ ﻛﺎﻧﺖ ﻣﺼﺎدر اﻟﺘﻔﺴﲑ ﺑﺪأت ‪ヨ‬ﻟﺘﻮﺳﻊ وﱂ ﺗﻜﺘﻒ ‪ヨ‬ﳌﺄﺛﻮر ﺑﻞ وﺟﺪ ﻛﻼﻣﺎ ﻟﺒﻌﺾ اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ ﻳﺴﺘﻨﺪ ﻋﻠﻰ ﻋﻘﻠﻴﺔ‬ ‫اﳌﻔﺴﺮ ﳑﺎ دﻋﺎ إﱃ اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب ﰲ ﻫﺬا اﻟﻌﺼﺮ اﻟﺬي ﱂ ﳒﺪ أﺣﺪا ﳑﻦ ﻛﺘﺒﻮا ﰲ رﻳﺦ ﻫﺬﻩ اﻟﻔﱰة اﳌﻬﻤﺔ ﺷﻴﺌﺎ ﻳﺬﻛﺮ‬ ‫ﻣﻊ أﻧﻪ وﺟﺪت ﺗﻔﺎﺳﲑ ﻛﺎﻣﻠﺔ ﻟﺒﻌﺾ أﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻟﺬا ﻛﺎﻧﺖ ﻫﺬﻩ اﳊﻠﻘﺔ ﻣﻦ أدوار اﻟﺘﻔﺴﲑ ﱂ ﺗﻜﻦ ﺣﺎﺿﺮ ﻧﺸﺄة‬ ‫اﻟﺘﻔﺴﲑ وﺗﻄﻮرﻩ‪.‬‬ ‫‪ 91‬ﻣﺳﻠم ﺑن ﺧﺎﻟد اﻟﻣﺧزوﻣﻲ‪ ،‬اﻟزﻧﺟﻲ‪ ،‬اﻟﻣﻛﻲ‪ ،‬ﻣوﻟﻰ ﺑﻧﻲ ﻣﺧزوم‪ .‬إﻣﺎم أھل ﻣﻛﺔ‪ ،‬ﻣن ﻛﺑﺎر اﻟﻔﻘﮭﺎء ﻋد ﻣن اﻟﻣﺣدﺛﯾن اﻟﺿﻌﻔﺎء ﺗﻔﺳﯾر"ﻣﺧطوط ﺗوﻓﻲ‬ ‫ﺳﻧﺔ)‪180‬ه( ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬اﻟﻌﺳﻘﻼﻧﻲ أﺣﻣد ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن ﺣﺟر ‪،‬ﺗﮭذﯾب اﻟﺗﮭذﯾب‪ ،128 :10،‬اﻟذھﺑﻲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن‬ ‫ﻋﺛﻣﺎن ‪،‬ﺳﯾر أﻋﻼم اﻟﻧﺑﻼء‪.229 :7 ،‬ﻧوﯾﮭض ﻋﺎدل ‪،‬ﻣﻌﺟم اﻟﻣﻔﺳرﯾن »ﻣن ﺻدر اﻹﺳﻼم وﺣﺗﻰ اﻟﻌﺻر اﻟﺣﺎﺿر«‪.673: 2 ،‬‬ ‫‪92‬اﻟﻣﺧزوﻣﻲ ﻣﺳﻠم ﺑن ﺧﺎﻟد‪،‬اﻟﺟزء ﻓﻲ اﻟﺗﻔﺳﯾر‪.5،‬‬ ‫‪93‬اﻟﻣﺧزوﻣﯾﻣﺳﻠﻣﺑﻧﺧﺎﻟد‪،‬اﻟﺟزءﻓﯾﺎﻟﺗﻔﺳﯾر‪.5،‬‬ ‫‪94‬اﻟطﺑري ﻣﺣﻣد ﺑن ﺟرﯾر ‪،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ ﺗﺄوﯾل اﻟﻘرآن‪.209 :7_518 ،180 :4 _21 :2،‬‬ ‫‪ 95‬ﻟم ﺗذﻛر اﻟﻣﺻﺎدر ﺳﻧﺔ وﻓﺎﺗﮫ وﻟﻛﻧﮫ ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻧﻲ وﻗد ذﻛروا ﻋﻧﮫ اﻧﮫ ﻣﺟﮭول اﻟﺣﺎل وھو ﺷﯾﺦ ﺷﯾﺦ ﻣﺣﻣد ﺑن إﺳﺣﺎق وﻗد ﺿﻌﻔﮫ ﻣﻌظم اﻟﻣﺣدﺛﯾن‬ ‫وھو ﻣن اﻟﺳﺎدﺳﺔ‪ ،‬ﻣﺟﮭول‪،‬ذﻛره اﺑن ﺣﺑﺎن ﻓﻲ ﻛﺗﺎب "اﻟﺛﻘﺎت" ‪.‬وروى ﻟﮫ أﺑو داود‪ .‬ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬ﯾوﺳف ﺑن ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﯾوﺳف‪ ،‬أﺑو‬ ‫اﻟﺣﺟﺎج‪ ،‬ﺟﻣﺎل اﻟدﯾن اﺑن اﻟزﻛﻲ أﺑﻲ ﻣﺣﻣد اﻟﻘﺿﺎﻋﻲ اﻟﻛﻠﺑﻲ اﻟﻣزي )ت‪742 :‬ھـ( ‪،‬ﺗﮭذﯾﺑﺎﻟﻛﻣﺎﻟﻔﯾﺄﺳﻣﺎءاﻟرﺟﺎﻻﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬د‪ .‬ﺑﺷﺎر ﻋواد‬ ‫ﻣﻌروﻓﺎﻟطﺑﻌﺔ‪)1‬اﻟﻧﺎﺷر‪ :‬ﻣؤﺳﺳﺔ اﻟرﺳﺎﻟﺔ ‪ -‬ﺑﯾروت‪ ،382 :26 ،(1980– 1400 ،‬اﻟﺷﯾﺦ أﺑﻲ إﺳ ﺣﺎق اﻟﺣوﯾﻧﻲ ‪،‬ﻧﺛل اﻟﻧﺑﺎل ﺑﻣﻌﺟم اﻟرﺟﺎل‪ ،‬اﻟذﯾن‬ ‫ﺗرﺟم ﻟﮭم ﻓﺿﯾﻠﺔ اﻟﺷﯾﺦ اﻟﻣﺣدث أﺑو إﺳﺣﺎق اﻟﺣوﯾﻧﻲ‪ُ ،‬ﺟﻣﻊ ﻣن ﻛﺗب ‪،‬ﺟﻣﻌﮫ ورﺗﺑﮫ‪ :‬أﺑو ﻋﻣرو أﺣﻣد ﺑن ﻋطﯾﺔ اﻟوﻛﯾل‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪ )1‬دار اﺑن ﻋﺑﺎس‪،‬‬ ‫ﻣﺻر‪ 1433 ،‬ھـ ‪2012 -‬م(‪،129 :3،‬وأﻛرم ﺑن ﻣﺣﻣد زﯾﺎدة اﻟﻔﺎﻟوﺟﻲ اﻷﺛري‪،‬اﻟﻣﻌﺟﻣﺎﻟﺻﻐﯾرﻟرواةاﻹﻣﺎﻣﺎﺑﻧﺟرﯾراﻟطﺑري‪،‬ﺗﻘدﯾم‪ :‬ﻋﻠﻲ ﺣﺳن ﻋﺑد‬ ‫اﻟﺣﻣﯾد اﻷﺛري‪) :‬اﻟدار اﻷﺛرﯾﺔ‪ ،‬اﻷردن ‪ -‬دار اﺑن ﻋﻔﺎن‪ ،‬اﻟﻘﺎھرة(‪.528 :2،‬‬ ‫‪ 96‬وﻗد أﺧرج اﺑن ﺟرﯾر اﻟطﺑري اﻟﻛﺛﯾر ﻣن اﻟرواﯾﺎت ﻋن ھذا اﻟطرﯾﻖ ﯾﻧظر ﻋﻠﻰ ﺳﺑﯾل اﻟﻣﺛﺎل ‪ 241_236_234_233_228 :1‬وﻓﻲ اﻟﺟزء اﻟﺛﺎﻧﻲ‬ ‫اﻟﻛﺛﯾر واﻟﺛﺎﻟث واﻟراﺑﻊ واﻟﺧﺎﻣس واﻟﺳﺎدس واﻟﺳﺎﺑﻊ واﻟﺛﺎﻣن واﻟﺗﺎﺳﻊ واﻟﻌﺎﺷر واﻟﺣﺎدي ﻋﺷر واﻟﺛﺎﻟث ﻋﺷر واﻟراﺑﻊ ﻋﺷر واﻟﺳﺎﺑﻊ ﻋﺷر واﻟﺛﺎﻣن‬ ‫ﻋﺷر واﻟﺗﺎﺳﻊ ﻋﺷر واﻟﺛﺎﻟث واﻟﻌﺷرﯾن وﻗد أﺣﺻﮭﺎ ﺑﻌض اﻟﻌﻠﻣﺎء ﻣﻊ ﻣﺎ أﺧرﺟﮫ اﺑن أﺑﻲ ﺣﺎﺗم أﻧﮭﺎ ﻛﺎﻧت أﻛﺛر ﻣن ﻣﺎﺋﺔ وﺛﻼﺛﯾن رواﯾﺔ‪.‬‬ ‫‪97‬ﯾﻧظر‪ :‬اﻟرازي اﺑن أﺑﻲ ﺣﺎﺗم‪،‬ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﻣﺣﻣد ﺑن إدرﯾس ‪،‬ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن اﻟﻌظﯾم‪ 39_38_37_35 :1 ،‬أﻟﺦ واﻟﺟزء اﻟﺛﺎﻧﻲ‪،‬واﻟﺟزء اﻟﺛﺎﻟث‬ ‫‪،‬واﻟﺟزء اﻟراﺑﻊ ‪،‬واﻟﺟزء اﻟﺧﺎﻣس ‪،‬واﻟﺟزء اﻟﺳﺎدس ‪،‬اﻟﺟزء اﻟﺳﺎﺑﻊ ‪،‬واﻟﺛﺎﻣن ‪،‬واﻟﺗﺎﺳﻊ‪ ،‬واﻟﺟزء اﻟﺣﺎدي ﻋﺷر‪ .‬ﻛﻠﮭﺎ ﻣن ھذا اﻟطرﯾﻖ ﻋن اﺑن ﻋﺑﺎس‬ ‫رﺿﻲ ﷲ ﻋﻧﮭﻣﺎ‪.‬‬ ‫‪98‬أﺑو ﺟﻌﻔر اﻟطﺑري ‪ ،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ ﺗﺄوﯾل اﻟﻘرآن‪.217 :1،‬‬ ‫‪407‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ .3‬اﳍﺪف واﻟﺪﻟﻴﻞ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ وإﻗﺮارﻩ‪.‬‬ ‫ﻫﺬا اﳌﺒﺤﺚ ﻣﻦ اﻷﳘﻴ ﺔ ﲟﻜﺎن وذﻟﻚ ﻷن ﺣﻘﻴﻘﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻗﺎﺋﻤﺔ ﻋﻠﻴﻪ وﻗﺪ ﻛﺜﺮ ﻋﻦ اﻟﺴﻠﻒ اﻟﺼﺎﱀ وﺧﺼﻮﺻﺎ‬ ‫اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ ﻣﻨﻬﻢ ﻓﻀﻼ ﻋﻦ اﻟﻘﻮل اﳌﺸﻬﻮر ﰲ ﻗﻮاﻋﺪ اﳌﻨﺎﻇﺮات‪ :‬إن ﻛﻨﺖ ‪ル‬ﻗﻼً ﻓﺎﻟﺼﺤﺔ‪ ،‬أو ﻣﺪﻋﻴﺎً ﻓﺎﻟﺪﻟﻴﻞ‪":‬‬ ‫‪99‬‬ ‫ﻓﺎﻟﺪﻟﻴﻞ ﻣﻬﻤﻔﻲ ﺗﻘﺮﻳﺮ اﻟﺪﻋﻮى أو ادﻋﺎء ﺷﻲء ﻣﺎ‪،‬وﻋﻠﻰ ﻫﺬا اﻻﺳﺎس ﻛﺎن ﻟﻌﻠﻤﺎء اﻟﺘﻔﺴﲑ دورﻫﻢ ﰲ إﻗﺮار اﻟﺪﻟﻴﻞ‬ ‫واﻷﻋﺘﻤﺎد ﻋﻠﻴﻪ ﻟﺘﻘﺮﻳﺮ اﳌﻌﺎﱐ‪،‬وﻫﻮ ﻣﻨﻬﺞ اﻋﺘﻤﺪﻩ اﻟﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﺣﱴ ﻗﺎل ﰲ ذﻟﻚ ﻗﺎﻋﺪة ﻋﺮﻳﻀﺔ ﰲ‬ ‫اﻟﺘﻨﺒﻴﻪ إﱃ ﻫﺬا اﻷﻣﺮ ﻗﻮﻟﻪ ‪":‬ﻓﻤﻦ ﻗﺎل ﰲ اﻟﻘﺮآن ﺑﺮأﻳﻪ ﻓﺄﺻﺎب ﻓﻘﺪ أﺧﻄﺄ"‪ 100‬وﰲ رواﻳﺔ اﻟﻨﺴﺎﺋﻲ ﻗﻮﻟﻪ‪ ":‬أو ﲟﺎ ﻻ‬ ‫ﻳﻌﻠﻢ ﻓﻠﻴﺘﺒﻮأ ﻣﻘﻌﺪﻩ ﻣﻦ اﻟﻨﺎر "‪ 101‬ﻓﺎﳌﺮاد ﻣﻨﻪ‪ :‬ﻛﻮن ﻗﻮﻟﻪ ﻻ ﻳﻜﻮن ﻣﺆﺳﺴﺎ ﻋﻠﻰ ﻋﻠﻮم اﻟﻜﺘﺎب‪ ،‬وﻻ ﻣﺴﺘﻔﺎدا ﻣﻦ ﻗﺒﻞ‬ ‫اﻟﺮﺳﻮل ‪ -‬ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ‪ -‬؛ ﺑﻞ ﻳﻜﻮن ﻗﻮﻻ ﻳﻘﻮﻟﻪ ﺑﺮأﻳﻪ؛ ﻋﻠﻰ ﺣﺴﺐ ﻣﺎ ﻳﻘﺘﻀﻴﻪ ﻋﻘﻠﻪ؛ وﻳﺬﻫﺐ إﻟﻴﻪ وﻫﻠﻪ‪.‬‬ ‫‪102‬‬ ‫ِ ِ‬ ‫َي‪َ :‬دﻟِ ٍﻴﻞ‬ ‫ﻓﻤﻦ ﻗﺎل ﰲ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ وﺑﻴﺎﻧﻪ ‪ヨ‬ﻟﻈﻦ واﻟﺘﺨﻤﲔ؛ ﻓﻘﻮﻟﻪ ﻣﻬﺠﻮر‪ ،‬وﺳﻌﻴﻪ ﻣﺜﺒﻮر وﻗﻮﻟﻪ )ﺑﻐَ ِْﲑ ﻋ ْﻠ ٍﻢ( أ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ﲏ ﻧَـ ْﻘﻠِ ٍّﻲ أ َْو َﻋ ْﻘﻠِ ٍّﻲ ُﻣﻄَﺎﺑِ ٍﻖ ﻟِﻠﺸ ْﱠﺮ ِﻋ ِّﻲ و ﺬا ﻳﺘﺒﲔ ﻟﻨﺎ أن اﻟﺪﻟﻴﻞ اﳌﻌﺘﱪ ﻫﻮ اﻟﻨﻘﻠﻲ واﻟﻌﻘﻠﻲ اﳌﻄﺎﺑﻖ ﻟﻠﺸﺮع‬ ‫ﻳَﻘ ٍّ‬ ‫ﻴﲏ أ َْو ﻇَ ٍّّ‬ ‫وﻟﻴﺲ ﻋﻠﻰ اﻻﻃﻼق وﻫﺬا ﻳﺮد ﻋﻠﻰ ﻛﺜﲑ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﺒﺎﻃﻦ واﳌﺘﺄوﻟﺔ ﻋﻠﻰ ﻏﲑ وﺟﻪ اﻟﻘﺮآن اﻟﺼﺤﻴﺢ‪ 103‬وﻗﺪ ذﻛﺮ اﺑْ ُﻦ‬ ‫ِ‬ ‫ﻆ اﻟْ ُﻘﺮ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﻳﺪ ﺑِِﻪ أ َْو‬ ‫آن َﻣﺎ َد ﱠل َﻋﻠَْﻴ ِﻪ‪َ ،‬وأُِر َ‬ ‫َﺣ َﺠ ٍﺮ ﰲ ﻫﺆﻻء ووﻋﻴﺪﻫﻢ أن ﻫﺆﻻء اﻟﺼﻨﻒ ﻣ ْﻦ أ َْﻫ ِﻞ اﻟْﺒ َﺪ ِع اﻟﺬﻳﻦ َﺳﻠَﺒُﻮا ﻟَ ْﻔ َ ْ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫ِِ ِ‬ ‫ﺼ ُﺪوا ﻧـَ ْﻔﻴَﻪُ أ َْو إِﺛْـﺒَﺎﺗَﻪُ ِﻣ َﻦ اﻟْ َﻤ ْﻌ َﲎ‪ ،‬ﻓَـ ُﻬ ْﻢ ﳐُْ ِﻄﺌُﻮ َن ِﰲ اﻟﺪﱠﻟِ ِﻴﻞ‬ ‫َﲪَﻠُﻮﻩُ َﻋﻠَﻰ َﻣﺎ َﱂْ ﻳَ ُﺪ ﱠل َﻋﻠَْﻴﻪ َوَﱂْ ﻳـَُﺮْد ﺑﻪ ِﰲ ﻛ َﻼ ْاﻷ َْﻣَﺮﻳْ ِﻦ ﳑﱠﺎ ﻗَ َ‬ ‫واﻟْﻤ ْﺪﻟُ ِ‬ ‫ﻮل‪ 104‬وﳍﺬا ﻓﻘﺪ ﻗﺮر اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻗﺎﻋﺪة ﻋﺮﻳﻀﺔ أﲨﻌﻮا ﻋﻠﻴﻬﺎ أن ﻣﻦ ﻋﺮف اﻟﺪﻟﻴﻞ ﺟﺎز ﻟﻪ أن ﻳﺘﻜﻠﻢ ﰲ ﻛﺘﺎب ﷲ‬ ‫َ َ‬ ‫أﲨﺎﻋﺎ‪ ،‬واﻟﺬي ﻧﻘﻞ ذﻟﻚ ﻋﻨﻬﻢ اﻟﻨﻮوي ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ اﻟﺘﺒﻴﺎن ﺑﻘﻮﻟﻪ‪":‬وﳛﺮم ﺗﻔﺴﲑﻩ ﺑﻐﲑ ﻋﻠﻢ واﻟﻜﻼم ﰲ ﻣﻌﺎﻧﻴﻪ ﳌﻦ ﻟﻴﺲ‬ ‫ﻣﻦ أﻫﻠﻬﺎ واﻷﺣﺎدﻳﺚ ﰲ ذﻟﻚ ﻛﺜﲑة واﻻﲨﺎع ﻣﻨﻌﻘﺪ ﻋﻠﻴﻪ"‪ 105‬وﻗﺪ ورد ﻋﻦ أﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﻋﺘﻤﺎدﻫﻢ‬ ‫ﻋﻠﻰ اﻟﺪﻟﻴﻞ وﳍﺬا ﻛﺜﺮ ﻓﻴﻬﻢ اﻟﻨﻘﻞ ﻋﻦ اﻟﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ واﻟﺼﺤﺎﺑﺔ اﻟﻜﺮام) رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻬﻢ( ﻟﱰﺟﻴﺤﻬﻢ‬ ‫‪ 99‬ﻋﺛﻣﺎن ﻋﻠﻲ ﺣﺳن ‪،‬ﻣﻧﮭﺞ اﻟﺟدل واﻟﻣﻧﺎظرة ﻓﻲ ﺗﻘرﯾر ﻣﺳﺎﺋل اﻻﻋﺗﻘﺎد‪) ،‬دار إﺷﺑﯾﻠﯾﺎ‪ ،‬اﻟرﯾﺎض‪ .‬ط ‪1420 1‬ھـ(‪.687 :2 ،‬‬ ‫‪ 100‬أﺧرﺟﮫ اﻟﺗرﻣذي ﻓﻲ ﺳﻧﻧﮫ ‪:‬ﻣﺣﻣد ﺑن ﻋﯾﺳﻰ أﺑو ﻋﯾﺳﻰ اﻟﺗرﻣذي اﻟﺳﻠﻣﻲ‪،‬اﻟﺟﺎﻣﻊ اﻟﺻﺣﯾﺢ‪،‬دار إﺣﯾﺎء اﻟﺗراث اﻟﻌرﺑﻲ – ﺑﯾروت‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬أﺣﻣد ﻣﺣﻣد‬ ‫ﺷﺎﻛر وآﺧرون ‪ :‬ﺑﺎب اﻟذي ﯾﻔﺳر اﻟﻘرآن ﺑرأﯾﮫ‪،‬ﺑرﻗم)‪.200 :5،(2952‬‬ ‫‪ 101‬أﺧرﺟﮫ اﻟﻧﺳﺎﺋﻲ ﻓﻲ اﻟﺳﻧن اﻟﻛﺑرى‪ :‬أﺑو ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن أﺣﻣد ﺑن ﺷﻌﯾب ﺑن ﻋﻠﻲ اﻟﺧراﺳﺎﻧﻲ‪ ،‬اﻟﻧﺳﺎﺋﻲ)ت‪303 :‬ھـ( ‪،‬اﻟﺳﻧن اﻟﻛﺑرى ‪،‬ﺣﻘﻘﮫ وﺧرج‬ ‫أﺣﺎدﯾﺛﮫ‪ :‬ﺣﺳن ﻋﺑد اﻟﻣﻧﻌم ﺷﻠﺑﻲ‪،‬أﺷرف ﻋﻠﯾﮫ‪ :‬ﺷﻌﯾب اﻷرﻧﺎؤوط ‪،‬ﻗدم ﻟﮫ‪ :‬ﻋﺑد ﷲ ﺑن ﻋﺑد اﻟﻣﺣﺳن اﻟﺗرﻛﻲ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪ )1‬ﻣؤﺳﺳﺔ اﻟرﺳﺎﻟﺔ ‪ -‬ﺑﯾروت‪،‬‬ ‫‪ 1421‬ھـ ‪2001 -‬م(‪ :‬ﺑﺎب ﻣن ﻗﺎل ﻓﻲ اﻟﻘرآن ﺑﻐﯾر ﻋﻠم‪،‬ﺑرﻗم)‪.286/7 (8031‬‬ ‫ور ِﺑ ْﺷﺗِﻲ )ت‪ 661 :‬ھـ(‪،‬اﻟﻣﯾﺳر ﻓﻲ ﺷرح ﻣﺻﺎﺑﯾﺢ اﻟﺳﻧﺔ‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ ،‬د‪ .‬ﻋﺑد‬ ‫‪102‬ﻓﺿل ﷲ ﺑن ﺣﺳن ﺑن ﺣﺳﯾن ﺑن ﯾوﺳف أﺑو ﻋﺑد ﷲ‪ ،‬ﺷﮭﺎب اﻟدﯾن اﻟﺗ ﱡ ِ‬ ‫اﻟﺣﻣﯾد ھﻧداوي‪ )،‬ﻣﻛﺗﺑﺔ ﻧزار ﻣﺻطﻔﻰ اﻟﺑﺎز‪ :‬ط‪ 1429 ،2‬ھـ ‪2008 -‬ه(ـ‪.109 :1،‬‬ ‫‪ 103‬ﻋﻠﻲ ﺑن )ﺳﻠطﺎن( ﻣﺣﻣد‪ ،‬أﺑو اﻟﺣﺳن ﻧور اﻟدﯾن اﻟﻣﻼ اﻟﮭروي اﻟﻘﺎري )ت‪1014 :‬ھـ(‪،‬ﻣرﻗﺎة اﻟﻣﻔﺎﺗﯾﺢ ﺷرح ﻣﺷﻛﺎة اﻟﻣﺻﺎﺑﯾﺢ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪ )1‬دار اﻟﻔﻛر‪،‬‬ ‫ﺑﯾروت – ﻟﺑﻧﺎن‪1422 ، ،‬ھـ ‪2002 -‬م(‪.309 :1:‬‬ ‫‪104‬اﻟﻣﻼاﻟﮭروﯾﺎﻟﻘﺎري‪،‬ﻣرﻗﺎةاﻟﻣﻔﺎﺗﯾﺣﺷرﺣﻣﺷﻛﺎةاﻟﻣﺻﺎﺑﯾﺢ‪.309 :1،‬‬ ‫‪105‬أﺑو زﻛرﯾﺎ ﻣﺣﯾﻲ اﻟدﯾن ﯾﺣﯾﻰ ﺑن ﺷرف اﻟﻧووي )ت‪676 :‬ھـ(‪،‬اﻟﺗﺑﯾﺎن ﻓﻲ آداب ﺣﻣﻠﺔ اﻟﻘرآن‪ ،‬ﺣﻘﻘﮫ وﻋﻠﻖ ﻋﻠﯾﮫ‪ ،‬ﻣﺣﻣد اﻟﺣﺟﺎراﻟطﺑﻌﺔ ‪) ،3‬ﻣزﯾدة‬ ‫وﻣﻧﻘﺣﺔ‪ 1414 ،‬ھـ ‪1994 -‬م(‪.165،‬‬ ‫‪408‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﻟﺪﻟﻴﻞ ﻋﻠﻰ اﻟﻘﻮل ﰲ اﻟﻘﺮآن ﺑﺮأﻳﻬﻢ ﻣﻦ ذﻟﻚ ﻣﺎ روي ﻋﻦ ﻋﻜﺮﻣﺔ)ت‪105:‬ه( ﰲ ﻗﻮﻟﻪ‪):‬ﻳَـ ْﺘـﻠُﻮﻧَﻪُ َﺣ ﱠﻖ‬ ‫ﺗِ ِ‬ ‫ﻼﻫﺎ()اﻟﺸﻤﺲ‪(2:‬‬ ‫ﻼوﺗِﻪ()اﻟﺒﻘﺮة‪،(121:‬ﻗﺎل‪ :‬ﻳﺘﺒﻌﻮﻧﻪ ﺣﻖ اﺗﺒﺎﻋﻪ‪ ،‬أﻣﺎ ﲰﻌﺖ ﻗﻮل ﷲ ﻋﺰ وﺟﻞ‪َ ) :‬واﻟْ َﻘ َﻤ ِﺮ إِ َذا ﺗَ َ‬ ‫َ‬ ‫ﻗﺎل‪ :‬إذا ﺗﺒﻌﻬﺎ"‬ ‫‪106‬‬ ‫ﻓﻬﺬا اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻣﺴﺘﻨﺪ ﻋﻠﻰ دﻟﻴﻞ اﻟﻘﺮآن ﻓﻬﻢ ﻳﻌﺘﻤﺪون ﻋﻠﻰ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن ﻛﺪﻟﻴﻞ ﻗﻮي ﰲ ﺑﻴﺎن‬ ‫اﻟﻘﺮآن وﻫﻮ ﻳﻌﺪ ﻣﻦ أﺣﺴﻦ ﻃﺮق ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن ﻛﻤﺎ ﺻﺮح ﺑﺬﻟﻚ ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ وﻻﺳﻴﻤﺎ اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ‪،107‬وﻣﻦ‬ ‫ﻮل() ﻣﺮﱘ‪ (80:‬ﻗﺎل‪:‬‬ ‫ذﻟﻚ أﻳﻀﺎ ﻣﺎ روي ﻋﻦ ﻗﺘﺎد ﺑﻦ دﻋﺎﻣﺔ اﻟﺴﺪوﺳﻲ)ت‪117:‬ه( ﰲ ﻗﻮﻟﻪ ﺗﻌﺎﱃ‪َ ) ":‬وﻧَ ِﺮﺛُﻪُ َﻣﺎ ﻳَـ ُﻘ ُ‬ ‫ﲔ َﻣﺎﻻ َوَوﻟَ ًﺪا() ﻣﺮﱘ‪(77 :‬وﰲ ﺣﺮف اﺑﻦ ﻣﺴﻌﻮد‪ :‬وﻧﺮﺛﻪ ﻣﺎ ﻋﻨﺪﻩ"‪ .108‬ﻛﻞ ﻫﺬا ﻳﺪﻟﻞ ﻟﻨﺎ‬ ‫ﻣﺎ ﻋﻨﺪﻩ‪ ،‬وﻫﻮ ﻗﻮﻟﻪ )ﻷُوﺗَ َ ﱠ‬ ‫اﻋﺘﻤﺎد اﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻠﻰ اﻟﺪﻟﻴﻞ وﻗﺪ ذم ﺑﻌﺾ اﻟﻌﻠﻤﺎء اﻟﺘﺴﺎرع إﱃ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن ﺑﻈﺎﻫﺮ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﻣﻦ ﻏﲑ اﺳﺘﻈﻬﺎر‬ ‫‪ヨ‬ﻟﺴﻤﺎع واﻟﻨﻘﻞ وﺣﻜﻤﻮا ﻋﻠﻴﻪ أﻧﻪ ﻣﻦ ‪ヨ‬ب اﻟﺘﻔﺴﲑ ‪ヨ‬ﻟﺮأي وﰲ ذﻟﻚ ﻳﻘﻮل اﻟﻘﺮﻃﱯ)ت‪671:‬ه( ‪ ":‬أن ﻳﺘﺴﺎرع إﱃ‬ ‫ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن ﺑﻈﺎﻫﺮ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬ﻣﻦ ﻏﲑ اﺳﺘﻈﻬﺎر ‪ヨ‬ﻟﺴﻤﺎع واﻟﻨﻘﻞ ﻓﻴﻤﺎ ﻳﺘﻌﻠﻖ ﺑﻐﺮاﺋﺐ اﻟﻘﺮآن وﻣﺎ ﻓﻴﻪ ﻣﻦ اﻷﻟﻔﺎظ‬ ‫اﳌﺒﻬﻤﺔ واﳌﺒﺪﻟﺔ ‪ ،‬وﻣﺎ ﻓﻴﻪ ﻣﻦ اﻻﺧﺘﺼﺎر واﳊﺬف واﻹﺿﻤﺎر واﻟﺘﻘﺪﱘ واﻟﺘﺄﺧﲑ‪ ،‬ﻓﻤﻦ ﱂ ﳛﻜﻢ ﻇﺎﻫﺮ اﻟﺘﻔﺴﲑ و‪ヨ‬در‬ ‫إﱃ اﺳﺘﻨﺒﺎط اﳌﻌﺎﱐ ﲟﺠﺮد ﻓﻬﻢ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﻛﺜﺮ ﻏﻠﻄﻪ‪ ،‬ودﺧﻞ ﰲ زﻣﺮة ﻣﻦ ﻓﺴﺮ اﻟﻘﺮآن ‪ヨ‬ﻟﺮأي"‬ ‫‪109‬‬ ‫ﻓﻬﺬا ﻳﺒﲔ ﻟﻨﺎ أن‬ ‫اﻟﻘﻮل ﺑﻐﲑ دﻟﻴﻞ ﻳﻌﺪ ﻣﺮﻓﻮﺿﺎ‬ ‫ﻣﻦ ﻗﺒﻞ اﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪ ،‬وﻗﺪ ذﻛﺮ اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ ذﻟﻚ ﲦﻌﻠﻞ وﻗﻮع اﳋﻄﺄ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻳﻜﻮن ﻣﻦ ﺟﻬﺘﲔ ﻣﻦ ﺣﻴﺚ‬ ‫اﻻﺳﺘﺪﻻل؛‬ ‫اﻷوﱃ‪ :‬ﻗﻮم اﻋﺘﻘﺪوا ﻣﻌﺎن ‪،‬ﰒ أرادوا ﲪﻞ اﻟﻔﺎظ اﻟﻘﺮآن ﻋﻠﻴﻬﺎ‪.‬‬ ‫واﻷﺧﺮى ‪:‬ﻗﻮم ﻓﺴﺮوا اﻟﻘﺮآن ﲟﺠﺮد ﻣﺎ ﻳﺴﻮغ أن ﻳﺮﻳﺪﻩ اﻹﻧﺴﺎن اﻟﻨﺎﻃﻖ ‪ヨ‬ﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﺑﻜﻼﻣﻪ )وﻫﺬا ﻣﺎ ذﻛﺮﻩ اﻟﻘﺮﻃﱯ‬ ‫ﺳﺎﺑﻘﺎ(وﻛﻤﺎ ﺻﺮح اﻟﺸﺎﻃﱯ)ت‪790:‬ه( ﺑﻪ ﰲ ﲢﺪﻳﺪ اﳌﻌﲎ اﳌﺮاد ﺑﻘﻮﻟﻪ‪":‬ﻇﺎﻫﺮ اﳌﻌﲎ ﺷﻲءٌ ‪،‬وﻫﻢ ﻋﺎرﻓﻮن ﺑﻪ ﻷ ﻢ‬ ‫ﻋﺮب ‪،‬واﳌﺮاد ﺷﻲءٌ آﺧﺮ"‬ ‫‪110‬‬ ‫ﻓﺄﺻﺤﺎب اﳉﻬﺔ اﻷوﱃ أﺻﺤﺎب اﻟﻔﻜﺮة اﳌﺴﺒﻘﺔ اﻟﱵ ﲪﻠﻮا أﻟﻔﺎظ اﻟﻘﺮآن ﻋﻠﻴﻪ ‪ラ‬رة ﻳﺴﻠﺒﻮن ﻟﻔﻆ اﻟﻘﺮآن ﻣﺎ دل ﻋﻠﻴﻪ‬ ‫وأرﻳﺪ ﺑﻪ و‪ラ‬رة ﳛﻤﻠﻮن ﻟﻔﻆ اﻟﻘﺮآن ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﱂ ﻳﺪل ﻋﻠﻴﻪ وﱂ ﻳﺮد ﺑﻪ‪،‬وﰲ ﻛﻼ اﻷﻣﺮﻳﻦ ﻗﺪ ﻳﻜﻮن ﻣﺎ ﻗﺼﺪوا ﻧﻔﻴﻪ أو‬ ‫‪106‬أﺑو ﺟﻌﻔر اﻟطﺑري ‪،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺑﯾﺎن ﻓﻲ ﺗﺄوﯾل اﻟﻘرآن‪.565 :2 ،‬‬ ‫‪107‬اﺑن ﺗﯾﻣﯾﺔ اﻟﺣراﻧﻲ‪،‬ﻣﻘدﻣﺔ ﻓﻲ أﺻول اﻟﺗﻔﺳﯾر‪ 39،‬وﻣﺎ ﺑﻌدھﺎ‪.‬‬ ‫‪108‬أﺑوﺟﻌﻔراﻟطﺑري‪،‬ﺟﺎﻣﻌﺎﻟﺑﯾﺎﻧﻔﯾﺗﺄوﯾﻼﻟﻘرآن‪.249 :18،‬‬ ‫‪ 109‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ ﻣﺣﻣد ﺑن أﺣﻣد ﺑن أﺑﻲ ﺑﻛر ﺑن ﻓرح اﻷﻧﺻﺎري اﻟﺧزرﺟﻲ ﺷﻣس اﻟدﯾن اﻟﻘرطﺑﻲ )ت‪671 :‬ھـ( ‪،‬اﻟﺟﺎﻣﻊ ﻷﺣﻛﺎم اﻟﻘرآن ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬أﺣﻣد‬ ‫اﻟﺑردوﻧﻲ وإﺑراھﯾم أطﻔﯾش‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪)،2‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻣﺻرﯾﺔ ‪ -‬اﻟﻘﺎھرة‪1384 ، :‬ھـ ‪ 1964 -‬م(‪.34 :1،‬‬ ‫‪110‬إﺑراھﯾم ﺑن ﻣوﺳﻰ ﺑن ﻣﺣﻣد اﻟﻠﺧﻣﻲ اﻟﻐرﻧﺎطﻲ اﻟﺷﮭﯾر ﺑﺎﻟﺷﺎطﺑﻲ )ت‪790 :‬ھـ(‪،‬اﻟﻣواﻓﻘﺎت ﻓﻲ أﺻول اﻟﻔﻘﮫ‪،‬ﺗﺣﻘﯾﻖ‪ :‬ﻋﺑد ﷲ دراز ‪ )،‬دار اﻟﻣﻌرﻓﺔ –‬ ‫ﺑﯾروت(‪209 :4،‬‬ ‫‪409‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫إﺛﺒﺎﺗﻪ ﻣﻦ اﳌﻌﲎ ‪ヨ‬ﻃﻼ‪ ،‬ﻓﻴﻜﻮن ﺧﻄﺆﻫﻢ ﰲ اﻟﺪﻟﻴﻞ واﳌﺪﻟﻮل‪ ،‬وﻗﺪ ﻳﻜﻮن ﺣ ًﻘﺎ ﻓﻴﻜﻮن ﺧﻄﺆﻫﻢ ﰲ اﻟﺪﻟﻴﻞ ﻻ ﰲ‬ ‫اﳌﺪﻟﻮل‬ ‫‪111‬‬ ‫ﰒ ذﻛﺮ ﺑﻌﺪ أن ﻫﺆﻻء اﻟﻔﺮﻳﻘﻴﲔ اﻟﺬﻳﻦ أﺧﻄﺆوا ﰲ اﻟﺪﻟﻴﻞ واﳌﺪﻟﻮل ﻫﻢ ﻃﻮاﺋﻒ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﺒﺪع اﻋﺘﻘﺪوا ﻣﺬﻫﺒﺎ ﳜﺎﻟﻒ‬ ‫اﳊﻖ اﻟﺬي ﻋﻠﻴﻪ اﻷﻣﺔ اﻟﻮﺳﻂ اﻟﺬﻳﻦ ﻻ ﳚﺘﻤﻌﻮن ﻋﻠﻰ ﺿﻼﻟﺔ‪ ،‬ﻛﺴﻠﻒ اﻷﻣﺔ وأﺋﻤﺘﻬﺎ‪ ،‬أ ﻢ ﻋﻤﺪوا إﱃ اﻟﻘﺮآن و وﻟﻮﻩ‬ ‫ﻋﻠﻰ آراﺋﻬﻢ‪ .‬وﻫﺬا اﻟﺘﺄوﻳﻞ ﻳﻜﻮن ﻣﺮة ﺳﺘﺪﻻﳍﻢ ‪レ‬ت ﻋﻠﻰ ﻣﺬﻫﺒﻬﻢ وﻟﻴﺲ ﻓﻴﻪ دﻻﻟﺔ ‪ ،‬واﻷﺧﺮوﻧﺘﺄوﻟﻮااﻟﺬي ﳜﺎﻟﻒ‬ ‫ﻣﺬﻫﺒﻬﻢ ﻓ ﻴﺤﺮﻓﻮن ﺑﻪ اﻟﻜﻠﻢ ﻋﻦ ﻣﻮاﺿﻌﻪ‪ ،‬وﻫﺆﻻء ﻓﺮق اﳋﻮارج‪ ،‬واﻟﺮواﻓﺾ‪ ،‬واﳉﻬﻤﻴﺔ واﳌﻌﺘﺰﻟﺔ‪ ،‬واﻟﻘﺪرﻳﺔ‪ ،‬واﳌﺮﺟﺌﺔ‪،‬‬ ‫وﻏﲑﻫﻢ‪."112‬‬ ‫ﻫﺬا ﻣﻦ ﺣﻴﺚ اﻟﺪﻟﻴﻞ أﻣﺎ اﳍﺪف ﻓﻼ ﻳﻘﻞ ﻋﻦ اﻟﺪﻟﻴﻞ ﰲ إﻗﺮار اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻓﻠﻪ ﺧﻄﺮﻩ ﰲ ذﻟﻚ وﻳﻌﺪ ﺧﻄﺮﻩ ﺟﺬر‪ レ‬وﻫﻮ‬ ‫أﺧﻄﺮ اﻷﺧﻄﺎء وأﺷﺪﻫﺎ‪ ،‬وﳍﺬا ﻓﺈن اﳍﺪف ﻳﻘﻊ ﻣﻦ اﻷﳘﻴﺔ ﲟﻜﺎن ﰲ ﺗﻘﺮﻳﺮ اﻟﺘﻔﺴﲑ وإﻗﺮارﻩ ﻓﺪﺧﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻗﺪ‬ ‫ﺗﺘﻨﻮع ﻓﻴﻪ اﻷﻫﺪاف ﺣﺴﺐ اﻟﻨﻴﺔ اﻟﱵ دﺧﻞ ﺎ اﳌﻔﺴﺮ ﻓﻘﺪ ﺗﻜﻮن اﻟﻨﻴﺔ ﺧﺒﻴﺜﺔ وﻏﲑ ﺳﻠﻴﻤﺔ ﻟﻴﺤﻘﻘﻪ‪ ،‬وﻫﺆﻻء أﻫﻞ‬ ‫اﻷﻫﻮاء واﻟﺰﻳﻎ وﻗﺪ ذﻛﺮﻫﻢ ﷲ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ اﻟﻌﺰﻳﺰ ﺑﻘﻮﻟﻪ‪ ):‬ﻫﻮ اﻟﱠ ِﺬي أَﻧْـﺰ َل َﻋﻠَﻴ َ ِ‬ ‫ﻤﺎت ُﻫ ﱠﻦ أُ ﱡم‬ ‫ﺘﺎب ِﻣ ْﻨﻪُ ٌ‬ ‫آ‪レ‬ت ُْﳏ َﻜ ٌ‬ ‫َ ْ‬ ‫ﻚ اﻟْﻜ َ‬ ‫َُ‬ ‫ﱠِ‬ ‫اﻟ ِ‬ ‫ِ ِ ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ِِ‬ ‫ِ‬ ‫ْﻜ ِ‬ ‫ﻐﺎء َْ ِوﻳﻠِ ِﻪ َوﻣﺎ ﻳَـ ْﻌﻠَ ُﻢ‬ ‫ُﺧ ُﺮ ُﻣﺘَﺸﺎ ِ ٌ‬ ‫ﺘﺎب َوأ َ‬ ‫ﻐﺎء اﻟْﻔ ْﺘـﻨَﺔ َواﺑْﺘ َ‬ ‫ﻳﻦ ِﰲ ﻗُـﻠُﻮ ْﻢ َزﻳْ ٌﻎ ﻓَـﻴَـﺘﱠﺒﻌُﻮ َن َﻣﺎ ﺗَﺸﺎﺑَﻪَ ﻣ ْﻨﻪُ اﺑْﺘ َ‬ ‫ﺎت ﻓَﺄَ ﱠﻣﺎ اﻟﺬ َ‬ ‫ِ‬ ‫ِ‬ ‫آﻣﻨﱠﺎ ﺑِ ِﻪ ُﻛ ﱞﻞ ِﻣ ْﻦ ِﻋ ْﻨ ِﺪ َرﺑِّﻨﺎ َوﻣﺎ ﻳَ ﱠﺬ ﱠﻛﺮ إِﻻﱠ أُوﻟُﻮا ْاﻷَﻟْ ِ‬ ‫َْ ِوﻳﻠَﻪُ إِﻻﱠ ﱠ‬ ‫ﺒﺎب()آل ﻋﻤﺮان‪(7:‬‬ ‫ا‪َ ُY‬واﻟ ﱠﺮاﺳ ُﺨﻮ َن ِﰲ اﻟْﻌﻠ ِْﻢ ﻳَـ ُﻘﻮﻟُﻮ َن َ‬ ‫ُ‬ ‫ﻓﻬﻢ ﻳﺮﺟﻌﻮن وﻳﻞ اﻟﻘﺮآن إﱃ أﻫﻮاﺋﻬﻢ وﺗﻘﺎﻟﻴﺪﻫﻢ‪ ،‬ﻻ إﱃ اﻷﺻﻞ اﶈﻜﻢ اﻟﺬي ﺑﲎ ﻋﻠﻴﻪ اﻻﻋﺘﻘﺎد‪ ،‬ﻓﻴﺤﻮﻟﻮن ﺧﱪ‬ ‫اﻹﺣﻴﺎء ﺑﻌﺪ اﳌﻮت وأﺧﺒﺎر اﳊﺴﺎب واﳉﻨﺔ واﻟﻨﺎر ﻋﻦ ﻣﻌﺎﻧﻴﻬﺎ وﻳﺼﺮﻓﻮ ﺎ إﱃ ﻣﻌﺎن ﻣﻦ أﺣﻮال اﻟﻨﺎس ﰲ اﻟﺪﻧﻴﺎ‬ ‫ﻟﻴﺨﺮﺟﻮا اﻟﻨﺎس ﻣﻦ دﻳﻨﻬﻢ‬ ‫‪113‬‬ ‫ﻓﻠﻴﺲ اﻟﻄﻠﺐ ﰲ وﻳﻠﻪ ﻟﺬاﺗﻪ ﻣﺬﻣﺔ‪،‬وإﳕﺎ ﳏﻞ اﻟﺬم أ ﻢ ﻳﻄﻠﺒﻮن وﻳﻼ ﻟﻴﺴﻮا أﻫﻼ ﻟﻪ ﻓﻴﺆوﻟﻮﻧﻪ ﲟﺎ ﻳﻮاﻓﻖ أﻫﻮاءﻫﻢ‬ ‫وﻣﻘﺎﺻﺪﻫﻢ اﳋﺒﻴﺜﺔ ‪،‬وﻫﺬا دﻳﺪن اﳌﻼﺣﺪة وأﻫﻞ اﻷﻫﻮاء‬ ‫وﻗﺪ ذﻣﻬﻢ ﺑﺴﺒﺐ اﳌﻘﺼﺪ‪ ،‬وﻻ ﺷﻚ أن ﻛﻞ اﺷﺘﻐﺎل ‪ヨ‬ﳌﺘﺸﺎﺑﻪ إذا ﻛﺎن ﻣﻔﻀﻴﺎ إﱃ ﻫﺬا اﳌﻘﺼﺪ ﻳﻨﺎﻟﻪ ﺷﻲء ﻣﻦ ﻫﺬا‬ ‫اﻟﺬم‪ .‬ﻓﺎﻟﺬﻳﻦ اﺗﺒﻌﻮا اﳌﺘﺸﺎﺑﻪ اﺑﺘﻐﺎء اﻟﻔﺘﻨﺔ واﺑﺘﻐﺎء وﻳﻠﻪ اﳌﻨﺎﻓﻘﻮن‪ ،‬واﻟﺰ‪ル‬دﻗﺔ‪ ،‬واﳌﺸﺮﻛﻮن‪،‬وﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﻟﻔﺮق اﻟﻀﺎﻟﺔ اﻟﺬﻳﻦ‬ ‫ذﻛﺮﻫﻢ اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ‪ ،‬ﻓﻬﺆﻻء ﻋﻨﺪﻣﺎ ﻳﻨﻈﺮون ﰲ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ ﻳﻜﻮن ﻧﻈﺮﻫﻢ ‪ヨ‬ﻃﻼ ﻓﺘﻜﻮن ﻧﺘﺎﺋﺠﻬﻢ أﻳﻀﺎ ‪ヨ‬ﻃﻠﺔ ﻷ ﺎ‬ ‫‪111‬اﺑن ﺗﯾﻣﯾﺔ اﻟﺣراﻧﻲ ‪،‬ﻣﻘدﻣﺔ ﻓﻲ أﺻول اﻟﺗﻔﺳﯾر‪.33 ،‬‬ ‫‪112‬اﺑﻧﺗﯾﻣﯾﺔاﻟﺣراﻧﻲ‪،‬ﻣﻘدﻣﺔﻓﯾﺄﺻوﻻﻟﺗﻔﺳﯾر‪.34،‬‬ ‫‪113‬أﺣﻣد ﺑن ﻣﺻطﻔﻰ اﻟﻣراﻏﻲ )ت‪1371 :‬ھـ(‪،‬ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻣراﻏﻲ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪) ،1‬ﺷرﻛﺔ ﻣﻛﺗﺑﺔ وﻣطﺑﻌﺔ ﻣﺻطﻔﻰ اﻟﺑﺎﺑﻰ اﻟﺣﻠﺑﻲ وأوﻻده ﺑﻣﺻر‪ 1365 ،‬ھـ ‪-‬‬ ‫‪1946‬م(‪.99 :3،‬‬ ‫‪410‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺗﻘﻮم ﻋﻠﻰ ﲢﺮﻳﻒ ﻣﻌﺎﱐ اﻵ‪レ‬ت ﻛﻞ ذﻟﻚ ﺳﺒﺒﻪ اﳋﻄﺄ ﰲ اﳍﺪف واﻟﻘﺼﺪ واﻟﺬي ﻳﺴﻤﻰ اﻟﺒﺎﻋﺚ واﶈﺮك‪ .‬وﻫﻨﺎك ﻣﻦ‬ ‫دﺧﻠﻪ ﺑﻨﻴﺔ ﺳﻠﻴﻤﺔ ﻏﺎﻳﺘﻬﻢ ﻧﺸﺮ اﻟﺼﻨﻌﺔ وﺑﻼﻏﻬﺎ ﳌﻦ ﺧﻠﻔﻬﻢ ﻟﻴﻜﻮن اﻟﻨﺎس ﻋﻠﻰ ﻣﻌﲎ ﺻﺤﻴﺢ وﻫﻢ اﻟﻄﺎﺋﻔﺔ اﻟﻨﺎﺟﻴﺔ‬ ‫ﻓﺒﻬﺬا ﺗﺒﲔ ﻟﻨﺎ أن اﻟﺪﻟﻴﻞ واﳍﺪف واﻟﻘﺼﺪ اﶈﺮك ﻫﻮ أﺳﺎس إﻗﺮار اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻓﺈذا ﲣﻠﻒ ﻫﺬا اﻟﻘﺼﺪ واﻟﺪﻟﻴﻞ ﺗﺮدى‬ ‫اﻟﺘﻔﺴﲑ إﱃ ﳏﻂ إﺑﻄﺎل ودﻓﻊ وﻋﺪم اﻻﻋﺘﺪاد ﺑﻪ ﰲ اﳌﻨﻬﺞ اﻟﻌﻠﻤﻲ‪.‬‬ ‫‪ .4‬اﻵ‪リ‬ر اﳌﱰﺗﺒﺔ ﻟﺼﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻠﻰ اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي‪.‬‬ ‫ﻳﻌﺪ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي ﻣﻦ اﻟﻘﺮون اﳋﺼﺒﺔ ﰲ ﻧﻘﻞ اﻟﻌﻠﻮم وﻻﺳﻴﻤﺎ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪ ،‬ﻓﺎﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ ﺑﺪاﻳﺘﻪ ﻛﺎن ﻳﺘﻨﺎﻗﻠﻪ اﻟﺮواة‬ ‫ﻛﻮﻧﻪ ﻣﻦ اﳊﺪﻳﺚ ﰒ اﻧﻔﺼﻞ ﺑﻌﺪ ذﻟﻚ ﰲ ﻋﺼﺮ اﻟﺘﺪوﻳﻦ اﻟﻨﺼﻒ اﻟﺜﺎﱐ ﻣﻦ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي وﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﺷﻬﺪ‬ ‫ﰲ ﺣﻘﻴﻘﺔ اﻷﻣﺮ ﺗﻄﻮرا ﻧﻮﻋﻴﺎ ﰲ ﻧﻘﻞ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪ ،‬ﻓﺒﻌﺪ أن ﻛﺎن ﻳﻨﻘﻞ ﻛﻮﻧﻪ رواﻳﺔ ﻋﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﺑﺪأ ﻳﻘﻴﺪ ﰲ‬ ‫ﺻﺤﻒ وأﺟﺰاء ﺣﺪﻳﺜﻴﺔ وﻗﺪ ﻗﺪﻣﻨﺎ أن ﻛﺜﲑا ﻣﻦ ﻫﺬﻩ اﻷﺟﺰاء واﻟﺼﺤﻒ ﻗﺪ ﺗﻌﺮض ﻟﻠﻔﻘﺪان إﻻ ﺑﻌﻀﺎ ﻣﻨﻬﺎ ‪،‬ﰒ‬ ‫اﻧﺘﻘﻞ ﻧﻘﻠﺔ ﻧﻮﻋﻴﺔ أﺧﺮى ﻳﻜﺘﺐ ﰲ ﻛﺘﺐ ﳑﻴﺰة وﱂ ﻳﻜﻦ ﳎﺮد ﻧﻘﻞ أو ﳎﺮد ﺻﺤﻒ ﻓﻴﻬﺎ ﺗﻠﻚ اﻟﺮوا‪レ‬ت ﻓﻘﺪ أﺧﺬ اﺗﺒﺎع‬ ‫اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻋﻠﻰ ﻛﺎﻫﻠﻬﻢ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن ﰲ ﻛﺘﺐ ﺗﻔﺴﲑﻳﺔ آ‪リ‬را واﺟﺘﻬﺎدا ﻓﻮﺟﺪت ﺗﻔﺎﺳﲑ ﻷﺋﻤﺔ ﻗﺪ ﺑﺮﻋﻮا ﰲ ﻛﺘﺎﺑﺔ‬ ‫اﻟﺘﻔﺴﲑ ‪،‬ﻓﺎﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﳝﻜﻦ أن ﻧﻄﻠﻖ ﻋﻠﻴﻪ ﻣﺮﺣﻠﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ ﻃﻮر اﻟﺘﺄﺳﻴﺲ وإن ﻛﺎﻧﺖ ﺳﺎﺑﻘﺔ ﻟﻠﻘﺮن‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ إﻻ أﻧﻪ ﳝﻜﻦ اﻟﻘﻮل ن ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﲟﺜﺎﺑﺔ اﻟﺮﺑﻂ ﺑﲔ اﻟﺘﺄﺳﻴﺲ واﻟﺘﺄﺻﻴﻞ ﻓﻬﻲ ﺣﻠﻘﺔ ﻣﻬﻤﺔ ﻟﺘﻘﺮﻳﺮ أﻣﻮر ﻣﻬﻤﺔ‬ ‫ﰲ أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ واﻟﻄﺮﻳﻘﺔ اﻟﱵ ﺳﺎر ﻋﻠﻴﻬﺎ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن ﻓﻬﻲ ﺗﻌﺪ ﻣﻔﱰﻗﺎ ﻟﻠﻄﺮق اﻟﱵ ﺟﺎءت ﺑﻌﺪﻫﺎ ﻛﻤﺎ ذﻛﺮ ذﻟﻚ‬ ‫ﻋﻨﻬﺎ ﺑﻌﺾ اﻟﻌﻠﻤﺎء ﰲ ﻛﺘﺎ‪ ヨ‬ﻢ‬ ‫‪114‬‬ ‫وﻫﻲ ﺗﻌﺪ ﻣﺮﺣﻠﺔ ﻣﺘﻘﺪﻣﺔ ﺑﲎ ﻋﻠﻴﻬﺎ ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ ﻛﺘﺎ‪ ヨ‬ﻢ وﻣﻨﻬﺠﻬﻢ وﻳﻌﺪ‬ ‫اﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ ﻣﻦ أواﺋﻠﻬﻢ اﻟﺬﻳﻦ ﺑﺮﻋﻮا ﰲ اﻟﺘﺄﺻﻴﻞ ﻋﻠﻰ ﻣﺎ ﺗﻘﺪم ﻣﻦ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳌﺒﺎرك‪115‬إﻻ أﻧﻨﺎ ﳒﺪ أن ﻛﺜﲑا ﻣﻦ‬ ‫اﻟﻌﻠﻤﺎء ﻗﺪ أﻏﻔﻞ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﰲ ﻛﺘﺎﺑﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻓﻜﺎﻧﻮا ﺣﻘﻴﻘﺔ ﺣﲔ ﻳﺬﻛﺮون ﻋﺼﺮ اﻟﺘﺪوﻳﻦ ﻳﻨﺘﻘﻠﻮن ﻣﺒﺎﺷﺮة إﱃ اﺑﻦ‬ ‫ﺟﺮﻳﺮ اﻟﻄﱪي )ت‪310:‬ه( ﻓﻴﺴﺪﻟﻮن اﻟﺴﺘﺎر ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ اﻟﱵ ﺗﻌﺪ ﻣﻦ أﻫﻢ ﻣﺮاﺣﻞ ﻛﺘﺎﺑﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪116‬ﻷ ﺎ‬ ‫ﻣﺮﺣﻠﺔ ﺳﻴﺴﻴﺔ ﺑﻌﺪ ﻋﺼﺮ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ )رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻬﻢ( وﻣﻨﻬﻤﺎ اﺳﺘﻤﺪ أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ وﻛﻴﻔﻴﺔ ﻛﺘﺎﺑﺘﻪ وأﻋﺘﻤﺎد ﻣﺎ ﻗﺎﻣﻮا‬ ‫‪114‬ﻣﻧﮭم ﺻﻼح ﻋﺑد اﻟﻔﺗﺎح اﻟﺧﺎﻟدي ﻓﻲ ﻛﺗﺎﺑﮫ‪ ،‬ﺗﻌرﯾف اﻟدارﺳﯾن ﺑﻣﻧﺎھﺞ اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪)3‬دار اﻟﻘﻠم ‪،‬دﻣﺷﻖ ‪1429 ،‬ه_ ‪2008‬م(‪.36،‬‬ ‫‪115‬اﻟﺧﺎﻟدي ‪،‬ﺻﻼح ‪،‬ﺗﻌرﯾﻔﺎﻟدارﺳﯾﻧﺑﻣﻧﺎھﺟﺎﻟﻣﻔﺳرﯾن‪ 39،‬وﻣﺎ ﺑﻌدھﺎ‪.‬‬ ‫‪116‬اﻟﺷﯾﺦ ﻣﺣﻣد اﻟﻔﺎﺿل ﺑن ﻋﺎﺷور ‪،‬اﻟﺗﻔﺳﯾر ورﺟﺎﻟﮫ‪)،‬طﺑﻌﺔ ‪1997‬م ‪،‬ﺳﻠﺳﻠﺔ اﻟﺑﺣوث اﻻﺳﻼﻣﯾﺔ(‪.35،‬وﻗد ذﻛر أن ھذه اﻟﻣرﺣﻠﺔ ھﻲ ﻓﻲ اﻟﻘرن اﻟﺛﺎﻧﻲ ﻗد‬ ‫أﺿﺎﻋﮭﺎ ﻣن ﻛﺗب ﻋن اﻟﺗﻔﺳﯾر ﻣن اﻟﻘرن اﻷول إﻟﻰ ﻣرﺣﻠﺔ اﺑ ن ﺟرﯾر اﻟطﺑري وھﻲ ﻣرﺣﻠﺔ ﻣن أھم اﻟﻣراﺣل وإن ﻛﺎن ﺳﻣﮭﺎ ﺣﻠﻘﺔ وﻗد ﻋزاھﺎ إﻟﻰ‬ ‫أﻓرﯾﻘﯾﺎ وﺗوﻧس وﻣؤﺳﺳﮭﺎ ﯾﺣﯾﻰ ﺑن ﺳﻼم )‪ (200‬رﺣﻣﮫ ﷲ ﺗﻌﺎﻟﻰ‪.‬‬ ‫‪411‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺑﻪ ﻣﻦ ﺿﻤﻦ أﺣﺴﻦ ﻃﺮق ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن واﻟﺬي أﺷﺎر إﻟﻴﻪ اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ ﰲ ﻣﻘﺪﻣﺘﻪ‪ ،117‬ﻓﻘﺪ وﺟﺪت ﺗﻔﺎﺳﲑ ﻛﺎﻧﺖ‬ ‫ﲣﱪ‪ ル‬ﻋﻦ ﻫﺬﻩ اﳊﻘﻴﻘﺔ اﳌﻌﺘﻤﺪة ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑﻓﻤﻦ أواﺋﻞ ﺗﻠﻜﺎﻟﻜﺘﺐ ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﺗﻔﺴﲑ اﺑﻦ ﺟﺮﻳﺞ )ت‪149 :‬ه(‬ ‫ِ‬ ‫ِ ِ‬ ‫ﲔ‪ ،‬وإن ﻛﺎن ﺑﻌﻀﻬﻢ ﺿﻌﻔﻪ إﻻ أن وﺟﺪ ﻣﻦ‬ ‫وﻣﻘﺎﺗﻞ ﺑﻦ ﺳﻠﻴﻤﺎ‪ル‬ﻟﺒﻠﺨﻲ )ت‪150:‬ه( ﻓ َﻘ ْﺪ أ َْد َرَك اﻟْﻜﺒَ َﺎر ﻣ َﻦ اﻟﺘﱠﺎﺑِﻌ َ‬ ‫ِ‬ ‫ﺻﺎﻟِ ٌﺢ‪118‬وﻣﻨﻬﻢ اﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ اﻟ ﱡﺴﺪي اﻟﻜﺒﲑ)ت‪( :‬‬ ‫اﻣﺘﺪﺣﻪ وﻻﺳﻴﻤﺎ اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ ﻓﻘﺪ أ َ‬ ‫َﺷ َﺎر إِ َﱃ أَ ﱠن ﺗَـ ْﻔﺴ َﲑﻩُ َ‬ ‫وﺗﻔﺴﲑﻩ أﻣﺜﻞ اﻟﺘﻔﺎﺳﲑ‪ 119‬وﻣﻨﻬﻢ ﺷﻌﺒﺔ ﺑﻦ اﳊﺠﺎج )ت‪160 :‬ه( وﺳﻔﻴﺎن ﺑﻦ ﻋﻴﻴﻨﺔ )ت‪198:‬ه ( وﳛﲕ ﺑﻦ‬ ‫ِ ِ ‪120‬‬ ‫ِ‬ ‫ﺎﺳﲑ َْﲡﻤﻊ أَﻗْـﻮ َال اﻟ ﱠ ِ‬ ‫ِ‬ ‫ﲔ‬ ‫ﺼ َﺤﺎﺑَﺔ َواﻟﺘﱠﺎﺑﻌ َ‬ ‫ﺳﻼم)ت‪(200:‬وﻗﺪ ذﻛﺮﻫﻢ اﻟﺴﻴﻮﻃﻲ ﰲ ﻃﺒﻘﺎت اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ أ ﻢ أُﻟَّﻔﻮا ﺗَـ َﻔ ُ َ ُ َ‬ ‫وﻗﺪ اﻛﺘﻔﻴﺖ ﺆﻻء ﻷن وﻓﺎ ﻢ ﻛﺎﻧﺖ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻧﻔﺴﻪ وإﻻ ﻓﻘﺪ أﺣﺼﻴﻨﺎ أﻛﺜﺮ ﻣﻦ ذﻟﻚ ﰲ اﳌﺒﺤﺚ اﻟﺴﺎﺑﻖ‬ ‫واﻟﺬي ﻳﻠﺤﻆ أن ﻫﺆﻻء اﳌﺘﻘﺪﻣﲔ ﻗﺪ ﲨﻌﺖ أﻗﻮاﳍﻢ ﰲ ﻛﺘﺐ وﻣﻦ أﺷﻬﺮ ﻫﺬﻩ اﻟﺘﻔﺎﺳﲑ واﻟﱵ ﻇﻬﺮت ﻣﻄﺒﻮﻋﺔ ﺟﺎﻣﻌﺔ‬ ‫ﻷﻗﻮاﳍﻢ‪ .‬واﻟﱵ ﻛﺎن ﳍﺎ اﻷﺛﺮ اﻟﺒﺎﻟﻎ ﰲ اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن وﻣﺎ ﺑﻌﺪﻩ ﺑﻞ ﺣﱴ ﰲ اﻟﻜﺘﺐ اﳌﻌﺎﺻﺮة ﺧﺬون‬ ‫ﻋﻨﻬﻢ اﻟﺸﻲ اﻟﻜﺜﲑ ﰲ ﻓﻬﻢ اﻟﻨﺺ اﻟﻘﺮآﱐ وﻳﻌﺪون ﻣﻦ أﻗﻄﺎب اﻟﺮوا‪レ‬ت ‪ヨ‬ﳌﺄﺛﻮر ﻋﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎﻋﻬﻢ وإن‬ ‫ﻛﺎن ﻟﺒﻌﻀﻬﻢ اﺳﺘﻘﻼﻻ ﰲ اﻟﻘﻮل ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ اﺟﺘﻬﺎدا ﻣﻨﻬﻢ ﻓﻜﺎﻧﺖ ﳏﻞ اﻟﻘﺒﻮل ﻟﺒﻌﺾ اﻟﻌﻠﻤﺎء واﻟﺒﻌﺾ اﻵﺧﺮ ﱂ‬ ‫ﺧﺬوا ﺎ ﻻﺳﻴﻤﺎ إذا ﻛﺎﻧﻮا ﻣﻦ أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﻴﻨﻮﻛﺎن اﳌﻔﺴﺮ ﻣﺘﻬﻤﺎ ‪ヨ‬ﻟﻀﻌﻒ أو ‪ヨ‬ﻟﱰك‪ ،‬وﺣﻘﻴﻘﺔ اﻷﻣﺮ أن ﻫﺬا ﻳﻨﺠﺮ‬ ‫إﱃ ﻣﺴﺄﻟﺔ ﻣﻬﻤﺔ أﺛﲑت ﺣﻮل ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع وﻫﻮ أﻗﻮال أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻫﻞ ﻳﺆﺧﺬ ﺎ أو ﺗﱰك ﺣﺴﺐ اﻷﺧﺘﻼف‬ ‫اﻟﻮارد ﻋﻦ أﺋﻤﺔ اﳊﺪﻳﺚ وﻏﲑﻫﻢ ﻓﻘﺪ اﻧﻘﺴﻤﻮا ﰲ ذﻟﻚ إﱃ ﻗﺴﻤﲔ ﻻ ﻧﺮﻳﺪ أن ﻧﻄﻴﻞ اﻟﻜﻼم ﻓﻴﻬﺎ ﻟﻜﻦ اﳌﻔﺴﺮون‬ ‫ذﻛﺮوا اﻧﻪ ﻳﺴﺘﺄﻧﺲ ﻗﻮاﳍﻢ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻷ ﻢ أﻗﺮب إﱃ ﻓﻬﻢ اﻟﻘﺮآن ﻣﻦ ﻏﲑﻫﻢ وﻻ ﺳﻴﻤﺎ أ ﻢ ﻳﺪﺧﻠﻮن ﺿﻤﻦ اﳋﲑﻳﺔ‬ ‫ﰲ اﻟﻘﺮون اﻷوﱃ وﻛﺎن ﻫﺬا اﻷﻣﺮ ﻟﻪ أﺛﺮﻩ ﰲ اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب وﻧﻘﻞ ﻣﻨﺎﻫﺠﻬﻢ وﺗﻔﺎﺳﲑﻫﻢ ﳌﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ وﺑﺪورﻩ ﻟﻪ أﺛﺮﻩ ﰲ‬ ‫ﻇﻬﻮر ﻣﻨﻬﺠﲔ ﻣﻦ ﻣﻨﺎﻫﺞ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻓﻘﺪ ﻧﻘﻞ ﻋﻦ ﺑﻌﻀﻬﻢ اﻟﺘﻔﺴﲑ ‪ヨ‬ﳌﺄﺛﻮر ﻛﻤﺎ ورد ﰲ ﺗﻔﺎﺳﲑ ﻛﺜﲑ ﻣﻨﻬﻢ وإن ﻛﺎﻧﺖ‬ ‫ﻋﺒﺎرة ﻋﻦ ﺻﺤﻒ وأﺟﺰاء ﺗﻔﺴﲑﻳﺔ واﻟﻐﺎﻟﺐ ﻋﻠﻴﻬﺎ اﻷﺛﺮ واﻟﻨﻘﻞ ﻋﻦ اﻟﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ واﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‬ ‫ﻓﻘﺪ أوردوﻫﺎ ﻣﺴﻨﺪة وﻗﺪ ﺗﻜﻮن ﻣﻦ أﻛﺜﺮ ﻃﺮﻳﻖ‪،121‬وأﺧﺮى ﲨﻌﺖ ﺑﲔ اﳌﺄﺛﻮر واﺟﺘﻬﺎد اﳌﺘﻘﺪﻣﲔ ﻣﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‬ ‫واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪.‬‬ ‫‪117‬اﺑن ﺗﯾﻣﯾﺔ اﻟﺣراﻧﻲ اﻟﺣﻧﺑﻠﻲ ﻣﻘدﻣﺔ ﻓﻲ أﺻول اﻟﺗﻔﺳﯾر‪.39،‬واﺑن ﻛﺛﯾر اﻟدﻣﺷﻘﻲ )ت‪774 :‬ھـ(ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن اﻟﻌظﯾم اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ :‬ﺳﺎﻣﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد‬ ‫ﺳﻼﻣﺔاﻟطﺑﻌﺔ ‪ ):2‬دار طﯾﺑﺔ ﻟﻠﻧﺷر واﻟﺗوزﯾﻊ‪1420 ،‬ھـ ‪1999 -‬م(‪.7: 1،‬‬ ‫‪118‬ﺟﻼل اﻟدﯾن اﻟﺳﯾوطﻲ ‪،‬اﻹﺗﻘﺎن ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن ‪.238 :4،‬‬ ‫‪119‬ﺟﻼﻻﻟدﯾﻧﺎﻟﺳﯾوطﻲ‪،‬اﻹﺗﻘﺎﻧﻔﯾﻌﻠوﻣﺎﻟﻘرآن‪.238 :4،‬‬ ‫‪120‬ﺟﻼﻻﻟدﯾﻧﺎﻟﺳﯾوطﻲ‪،‬اﻹﺗﻘﺎﻧﻔﯾﻌﻠوﻣﺎﻟﻘرآن‪.238 :4،‬‬ ‫‪121‬ﺟﻼل اﻟدﯾن اﻟﺳﯾوطﻲ ‪،‬اﻻﺗﻘﺎن ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن‪ 125 :2،‬واﻟذھﺑﻲ اﻟﺗﻔﺳﯾر واﻟﻣﻔﺳرون‪.141 :1،‬‬ ‫‪412‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫وﻫﻨﺎك أﲡﺎﻩ ‪リ‬ن واﻟﺬي أﻃﻠﻖ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﻠﻐﻮي اﻟﺒﻴﺎﱐ ﻓﻘﺪ ﻛﺎن ﰲ ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﻟﺘﻔﺎﺳﲑ اﻟﱵ ﻧﻘﻠﻮﻫﺎ ﺗﻔﺴﲑا ﻟﻐﻮ‪レ‬‬ ‫ﺑﻴﺎﻧﻴﺎ ﺣﻴﺚ ﻳﺬﻛﺮون ﻣﻌﲎ اﻟﻜﻠﻤﺔ اﻟﻘﺮاﻧﻴﺔ ﰲ اﻟﻠﻐﺔ وﻳﻮردون ﻋﻠﻴﻬﺎ اﻟﺸﻮاﻫﺪ اﻟﺸﻌﺮﻳﺔ‪ .122‬وﻣﻦ ﻫﺆﻻء اﻟﺬﻳﻦ ﺳﺎروا‬ ‫ﻋﻠﻰ ﻫﺬا اﳌﻨﻬﺞ ﳛﲕ ﺑﻦ ﺳﻼم)ت‪200:‬ه( واﻟﻜﺴﺎﺋﻲ أﺑﻮ اﳊﺴﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﲪﺰة)ت‪189:‬ه( وﻣﻌﻤﺮ ﺑﻦ اﳌﺜﲎ‬ ‫اﺑﻮ ﻋﺒﻴﺪة )ت‪ (209:‬واﻷﺧﻔﺶ اﻷوﺳﻂ ﺳﻌﻴﺪ ﺑﻦ ﻣﺴﻌﺪة )ت‪215:‬ه( ﻓﻬﺆﻻء أرﺳﻮا اﳌﻨﻬﺞ اﻟﺒﻴﺎن اﻟﺬي ﻛﺎن‬ ‫أﺛﺮﻩ ﻋﻠﻰ ﻣﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ ﻣﻦ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺘﻔﺴﲑ ﳑﻦ ﺳﺎروا ﻋﻠﻰ ﻣﻨﻬﺠﻬﻢ و ﺬا ﻳﺘﺒﲔ ﻟﻨﺎ اﻟﺪور اﻟﺮ‪レ‬دي واﻷﺛﺮ اﻟﻌﻈﻴﻢ ﰲ‬ ‫دﺧﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻣﺮﺣﻠﺔ ﺟﺪﻳﺪة ﻫﻲ ﻣﺮﺣﻠﺔ اﻟﺘﺄﺻﻴﻞ واﻟﺘﻔﺮﻳﻊ واﻟﺘﻨﻮع وﻫﻲ ﻣﺮﺣﻠﺔ ﻣﻬﻤﺔ ﻛﺎﻧﺖ ﻧﺘﻴﺠﺔ ﺗﻠﻚ اﳌﺮﺣﻠﺔ‬ ‫اﻟﱵ وﺟﺪت ﻋﻠﻰ أﻳﺪي ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ و ﺬا أﺻﻠﺖ أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻠﻰ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ وﰲ ذﻟﻚ‬ ‫ِ‬ ‫ﺗﻔﺴﲑا ﻣﻨﻘﻮﻻً ﻋﻨﺪﻫﻢ‪،‬‬ ‫ت ﻟﻠﺘﺎﺑﻌﲔ ﺗـُ َﻌ ﱡﺪ‬ ‫ﻳﻘﻮل ﺷﺎرح ﻣﻘﺪﻣﺔ اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ‪ :‬ف"أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻓﺈن ﻛﻞ اﳌﻨﻘﻮﻻت اﻟﱵ ذُﻛَﺮ ْ‬ ‫ً‬ ‫وﻳﻀﺎف إﻟﻴﻬﺎ ﻣﺎ ﻧﻘﻠﻮﻩ ﻣﻦ ﻣﻌﻘﻮل اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ"‪ ،123‬ﻳﺘﺒﲔ ﻟﻨﺎ أن أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻛﺎﻧﺖ ﻧﺘﻴﺠﺔ ﺻﻨﺎﻋﺔ‬ ‫اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ وﲤﻴﺰ ﻋﻠﻤﺎءﻫﺎ ﻳﺮاد اﻟﺘﻔﺴﲑ ‪ヨ‬ﳌﺄﺛﻮر واﳌﻌﻘﻮل اﳌﺒﲏ ﻋﻠﻰ اﳌﺄﺛﻮر دون أن ﻳﻜﻮن ﻟﻠﻬﻮى ﻓﻴﻪ‬ ‫ﳎﺎل ﻓﺼﺎر اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ ﺟﻴﻠﻬﻢ ﺑﲔ اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﻨﻘﻠﻲ اﶈﺾ‪ ،‬واﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﺬي ﻳﺪﺧﻠﻪ اﻻﺟﺘﻬﺎد‪ ،‬وﻋﻠﻴﻬﻢ ﻳﻜﺎد ﻳﺘﻮﻗﻒ‬ ‫اﻟﻨﻘﻞ‪ ،‬إذ ﱂ ﻳُﻨﻘﻞ ﻋﻦ اﻟﻄﺒﻘﺔ اﻟﱵ ﺑﻌﺪﻫﻢ ﺷﻲءٌ ﻳُﺬﻛﺮ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪،‬وﻣﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪ أﺗﺒﺎع أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻓﺈﻣﺎ أن ﻳﻜﻮن‬ ‫ﺳﻠﻴﻤﺎ ﻳﺴﻠﻚ ﻓﻴﻪ ﻃﺮﻳﻘﻬﻢ‪ ،‬وﻻ ﻳﻨﺎﻗﺾ ﰲ اﺟﺘﻬﺎدﻩ أﻗﻮاﳍﻢ‪.124‬‬ ‫ﻳﺘﺨﲑ ﻣﻦ أﻗﻮاﳍﻢ‪ ،‬وإﻣﺎ أن ﳚﺘﻬﺪ‬ ‫ﳑﻦ ﱠ‬ ‫ً‬ ‫اﺟﺘﻬﺎدا ً‬ ‫و ﺬا ﻳﺘﺒﲔ ﻟﻨﺎ اﻷﺛﺮ اﻟﺮ‪レ‬دي ﳍﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﰲ اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب واﻟﺘﺄﻟﻴﻒ واﻟﺘﻘﻌﻴﺪ واﻟﺘﺄﺻﻴﻞ ﳌﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪﻫﻢ ‪.‬‬ ‫‪ .5‬ﺗﻘﺮﻳﺮ اﻻﺳﺎﺳﻴﺎت ﻋﻨﺪ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺘﻔﺴﲑ وأﺛﺮ اﳍﺪف واﻟﺪﻟﻴﻞ ﻓﻴﻬﻤﺎ‪.‬‬ ‫ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع ﻟﻪ أﳘﻴﺘﻪ ﻷﻧﻪ ﰲ ﺣﻘﻴﻘﺔ اﻷﻣﺮ ﻳﻀﻊ ﻟﻨﺎ اﳌﻨﻬﺞ واﻟﻄﺮﻳﻘﺔ اﻟﱵ اﻋﺘﻤﺪﻫﺎ اﳌﻔﺴﺮون ﻧﺘﻴﺠﺔ ﻣﺎ ﻗﺮرﻩ ﻋﻠﻤﺎء‬ ‫اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮون اﻷوﱃ واﻟﱵ ﻛﺎن ﻟﻠﺪﻟﻴﻞ واﳍﺪف اﻟﺬي ﺻﺎﺣﺐ اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب ﻟﻪ أﺛﺮﻩ ﻓﺄﺻﺒﺤﺖ أﺳﺴﺎ وﻗﻮاﻋﺪ‬ ‫ﻳﻨﻄﻠﻖ ﻣﻨﻬﺎ اﻟﻌﻠﻤﺎء ﰲ ﻓﻬﻢ اﻟﻘﺮآن وﺗﻔﺴﲑﻩ وﺗﻌﺪ ﻫﺬﻩ اﻻﺳﺲ ﺻﻨﺎﻋﺔ ﻟﻠﺘﻔﺴﲑ وﻫﻴﺘﺘﺠﻠﻰ ﻓﻴﻤﺎ ﻗﺮرﻩ اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ ﰲ‬ ‫ﻣﻘﺪﻣﺘﻪ ﻷﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ ﺑﻌﺪ اﻟﺪراﺳﺔ اﻟﻔﺎﺣﺼﺔ ﻟﺘﻠﻚ اﳊﻘﺒﺔ ﻣﻦ اﻟﺰﻣﺎن واﻟﱵ ﻓﻴﻬﺎ اﳋﲑﻳﺔ ﻟﻠﻘﺮون اﻟﺜﻼﺛﺔ اﻟﱵ أﺛﲎ‬ ‫ﻓﻴﻬﺎ اﻟﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ‪ 125‬ﻓﻘﺪ ذﻛﺮ أن أﺻﺢ اﻟﻄﺮق ﰲ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن أن ﻳﻔﺴﺮ اﻟﻘﺮآن ‪ヨ‬ﻟﻘﺮآن وذﻟﻚ ﻷن‬ ‫اﳌﺘﻜﻠﻢ ﻫﻮ أﻓﻀﻞ ﻣﻦ ﻳﻔﺴﺮ ﻛﻼﻣﻪ ﻋﻦ ﻏﲑﻩ ﻓﻘﺪ ﻳﻜﻮن ﰲ ﻛﻼﻣﻪ أﲨﺎل ﺗﺘﺸﻮف اﻻﲰﺎع إﱃ ﺗﻔﺼﻴﻠﻪ وﺑﻴﺎﻧﻪ ﺣﱴ‬ ‫‪ 122‬اﻟﺧﺎﻟدي ﺻﻼح‪ ،‬ﺗﻌرﯾف اﻟدارﺳﯾن ﺑﻣﻧﺎھﺞ اﻟﻣﻔﺳرﯾن‪.39_38،‬‬ ‫َﺎﺻر ﱠ‬ ‫اﻟطﯾﱠﺎرﺷرح ﻣﻘدﻣﺔ ﻓﻲ أﺻول اﻟﺗﻔﺳﯾر‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪ )2‬دار اﺑن اﻟﺟوزي‪1428 ،‬ھـ(‪.25،‬‬ ‫‪123‬د‪ُ .‬ﻣﺳﺎ ِﻋ ُد ﺑن ُ‬ ‫ﺳﻠَ ْﯾ َﻣﺎن ﺑن ﻧ ِ‬ ‫‪ 124‬ﱠ‬ ‫اﻟطﯾﱠﺎر د‪ُ .‬ﻣﺳﺎ ِﻋدُ‪ ،‬ﺷرح ﻣﻘدﻣﺔ ﻓﻲ أﺻول اﻟﺗﻔﺳﯾر ‪.247،‬‬ ‫‪ 125‬ﺣدﯾث )ﺧﯾر أﻣﺗﻲ اﻟﻘرن اﻟذﯾن ﯾﻠوﻧﻲ‪ ،‬ﺛم اﻟذﯾن ﯾﻠوﻧﮭم ﺛم اﻟذﯾن ﯾﻠوﻧﮭم‪ (...‬اﻟذي أﺧرﺟﮫ ﻣﺳﻠم ﻓﻲ ﺻﺣﯾﺣﮫ‪ ،،‬ﻣﺳﻠم ﺑن اﻟﺣﺟﺎج أﺑو اﻟﺣﺳن اﻟﻘﺷﯾري‬ ‫اﻟﻧﯾﺳﺎﺑوري )ت‪ 261 :‬ھـ(‪،‬اﻟﻣﺳﻧد اﻟﺻﺣﯾﺢ اﻟﻣﺧﺗﺻر ﺑﻧﻘل اﻟﻌدل ﻋن اﻟﻌدل إﻟﻰ رﺳول ﷲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﯾﮫ وﺳﻠم اﻟﻣﺣﻘﻖ‪،‬ﻣﺣﻣد ﻓؤاد ﻋﺑد اﻟﺑﺎﻗﻲ) دار‬ ‫إﺣﯾﺎء اﻟﺗراث اﻟﻌرﺑﻲ – ﺑﯾروت(‪،‬ﺑﺎب ﻓﺿل اﻟﺻﺣﺎﺑﺔ ﺛم اﻟذﯾن ﯾﻠوﻧﮭم‪، 1962/4،‬رﻗم)‪ .(2533‬وﻗد اﺗﻔﻖ اﻟﻌﻠﻣﺎء ﻋﻠﻰ أن ﺧﯾر اﻟﻘرون ﻗرﻧﮫ ﺻﻠﻰ‬ ‫ﷲ ﻋﻠﯾﮫ وﺳﻠم واﺧﺗﻠف ﻓﻲ اﻟﻣراد ﺑﺎﻟﻘرن واﻟﺻﺣﯾﺢ أن ﻗرﻧﮫ اﻟﺻﺣﺎﺑﺔ واﻟﺛﺎﻧﻲ اﻟﺗﺎﺑﻌون واﻟﺛﺎﻟث ﺗﺎﺑﻌوھم‪.‬‬ ‫‪413‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫ﺗﻄﻤﺌﻦ اﻟﻨﻔﻮس ﻟﺬﻟﻚ‪ ،‬ﻛﻤﺎ ﺻﺮح اﻟﺰرﻛﺸﻲ ﺬا اﻟﻘﻮل ﻓﻘﺎل‪":‬واﳊﻜﻴﻢ إذا أراد اﻟﺘﻌﻠﻴﻢ ﻻ ﺑﺪ ان ﳚﻤﻊ ﺑﲔ ﺑﻴﺎﻧﲔ‬ ‫إﲨﺎﱄ ﺗﺘﺸﻮف إﻟﻴﻪ اﻟﻨﻔﺲ وﺗﻔﺼﻴﻠﻲ ﺗﺴﻜﻦ إﻟﻴﻪ"‪126‬ﻓﻤﺎ أﲨﻞ ﰲ ﻣﻜﺎن ﻓﺈﻧﻪ ﻗﺪ ﺑﺴﻂ ﰲ ﻣﻮﺿﻊ آﺧﺮ‪ ،‬ﻓﺈن ﱂ ﳚﺪ‬ ‫اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮآن ﻓﺒﺎﻟﺴﻨﺔ؛ ﻓﻬﻲ ﻣﻦ أﺻﻞ اﻟﻮﺣﻲ اﻟﺬي أوﺣﻲ ﺑﻪ ﻟﻠﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ ﻓﺈ ﺎ اﻟﺸﺎرح ﻟﻠﻘﺮان‬ ‫اﻟﻜﺮﱘ واﳌﻮﺿﺤﺔ ﻟﻪ‪ ،‬ﻓﺈذا ﱂ ﳒﺪ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ اﻟﻘﺮآن وﻻ ﰲ اﻟﺴﻨﺔ ﻓﺒﺄﻗﻮال اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ؛ ﻓﺈ ﻢ أدرى ﺑﺬﻟﻚ ﳌﺎ ﺷﺎﻫﺪوا‬ ‫ﻣﻦ اﻟﻘﺮاﺋﻦ واﻷﺣﻮال اﻟﱵ اﺧﺘﺼﻮا ﺎ‪ ،‬وﳌﺎ ﳍﻢ ﻣﻦ اﻟﻔﻬﻢ اﻟﺘﺎم واﻟﻌﻠﻢ اﻟﺼﺤﻴﺢ واﻟﻌﻤﻞ اﻟﺼﺎﱀ‪ ،‬وإذا ﱂ ﳒﺪ اﻟﺘﻔﺴﲑ‬ ‫ﰲ اﻟﻘﺮآن وﻻ ﰲ اﻟﺴﻨﺔ وﻻ ﻋﻨﺪ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﻓﻘﺪ رﺟﻊ ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﻷﺋﻤﺔ ﰲ ذﻟﻚ إﱃ أﻗﻮال اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﰒ ﺗﻔﺴﲑﻩ ‪ヨ‬ﻟﻠﻐﺔ‬ ‫اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ ﰒ اﻻﺳﺘﻨﺒﺎط ﻣﻌﺎﻧﻴﻪ ودﻻﻻﺗﻪ وأﺣﻜﺎﻣﻪ"‬ ‫‪127‬‬ ‫واﻟﺬي ﻳﻠﺤﻆ أن أﻗﻮال اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻛﻤﺎ ﻗﺪﻣﻨﺎ أ ﺎ أﺧﺘﻠﻒ ﻓﻴﻬﺎ ﻫﻞ ﻫﻲ ﺣﺠﺔ أو ﻻ ﻓﻘﺪ ﻧﻘﻞ اﺑﻦ ﻛﺜﲑ ﻗﻮﻻ ﻋﻦ ﺷﻌﺒﺔ‬ ‫ﺑﻦ اﳊﺠﺎج وﻏﲑﻩ ﻣﺴﺘﻔﻬﻤﺎ ﻋﻦ ﺣﺠﻴﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻨﻬﻢ ﻓﺬﻛﺮ أن أﻗﻮاﳍﻤﻠﻴﺴﺖ ﺣﺠﺔ ﰲ اﻟﻔﺮوع ؟ ﻓﻜﻴﻒ ﺗﻜﻮن‬ ‫ﺣﺠﺔ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ؟‬ ‫ﻓﻼ ﺗﻜﻮن ﺣﺠﺔ ﻋﻠﻰ ﻏﲑﻫﻢ ﳑﻦ ﺧﺎﻟﻔﻬﻢ‪،‬وﺻﺤﺢ ﻫﺬا اﻟﻘﻮل إﻻ أﻧﻪ اﺳﺘﺪرك ﺣﻜﻤﺎ ﻣﻬﻤﺎ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻨﻬﻢ وﺳﺒﺐ‬ ‫ﺗﻘﺪﱘ اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ ﳍﻢ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ‪ヨ‬ﳌﺄﺛﻮر‪،‬أ ﻢ إذا أﲨﻌﻮا ﻋﻠﻰ اﻟﺸﻲء ﻓﻼ ﻳﺮ‪ラ‬ب ﰲ ﻛﻮﻧﻪ ﺣﺠﺔ‪ ،‬ﻓﺈن اﺧﺘﻠﻔﻮا ﻓﻼ‬ ‫ﻳﻜﻮن ﺑﻌﻀﻬﻢ ﺣﺠﺔ ﻋﻠﻰ ﺑﻌﺾ‪ ،‬وﻻ ﻋﻠﻰ ﻣﻦ ﺑﻌﺪﻫﻢ‪ ،‬وﻳﺮﺟﻊ ﰲ ذﻟﻚ إﱃ ﻟﻐﺔ اﻟﻘﺮآن أو اﻟﺴﻨﺔ أو ﻋﻤﻮم ﻟﻐﺔ‬ ‫اﻟﻌﺮب‪ ،‬أو أﻗﻮال اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ﰲ ذﻟﻚ"‪.128‬‬ ‫ﻫﻨﺎ ﻣﺴﺄﻟﺔ ﻣﻬﻤﺔ ﰲ ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع ﻣﺎ دور أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﰲ ﻫﺬا اﻷﺳﺲ اﻟﱵ وﺟﺪت ﺑﻌﺪ ﰲ ﺻﻴﻞ أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ‬ ‫ﻓﺪورﻫﻢ ﻛﺎن ﻋﻈﻴﻤﺎ ﺑﻨﻘﻞ ﻫﺬا اﻷﺻﻮال ﻓﻬﻮ دور ر‪レ‬دي وأﺛﺮ ﻋﻈﻴﻢ ﰲ اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﻓﻘﺪ ﻧﻘﻠﺖ ﻃﺮق‬ ‫اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﺼﺤﻴﺤﺔ ﻋﻦ اﻟﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ واﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وﻃﺮﻳﻘﺘﻬﻢ ﰲ اﻻﺳﺘﺪﻻل واﻟﻔﻬﻢ ﻟﻨﺼﻮص‬ ‫اﻟﻘﺮآن واﻋﺘﻤﺎدﻫﻢ أﺿﺎﻓﺔ إﱃ ﻣﺎ ﺗﻘﺪم ﻓﺼﺎر اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ ﺟﻴﻠﻬﻢ ﺑﲔ اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﻨﻘﻠﻲ اﶈﺾ‪ ،‬واﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﺬي ﻳﺪﺧﻠﻪ‬ ‫اﻻﺟﺘﻬﺎد‪ ،‬وﻋﻠﻴﻬﻢ ﻳﻜﺎد ﻳﺘﻮﻗﻒ اﻟﻨﻘﻞ‪ ،‬إذ ﱂ ﻳُﻨﻘﻞ ﻋﻦ اﻟﻄﺒﻘﺔ اﻟﱵ ﺑﻌﺪﻫﻢ ﺷﻲءٌ ﻳُﺬﻛﺮ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪،‬وﻣﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪ‬ ‫ﺳﻠﻴﻤﺎ ﻳﺴﻠﻚ ﻓﻴﻪ ﻃﺮﻳﻘﺘﻬﻢ‪ ،‬وﻻ‬ ‫ﻳﺘﺨﲑ ﻣﻦ أﻗﻮاﳍﻢ‪ ،‬وإﻣﺎ أن ﳚﺘﻬﺪ‬ ‫أﺗﺒﺎع أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻓﺈﻣﺎ أن ﻳﻜﻮن ﳑﻦ ﱠ‬ ‫ً‬ ‫اﺟﺘﻬﺎدا ً‬ ‫ﻳﻨﺎﻗﺾ ﰲ اﺟﺘﻬﺎدﻩ أﻗﻮاﳍﻢ‪،‬ﻛﻤﺎ أﻗﺮ ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ اﻻﻋﺘﻤﺎد ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺎﺳﺦ واﳌﻨﺴﻮخ اﻟﺬي ﻧﻘﻞ ﻋﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ وﰲ‬ ‫ذﻟﻚ ﻳﻘﻮل ﻋﻠﻲ ﺑﻦ أﰊ ﻃﺎﻟﺐ )رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻪ( ﻟﺮﺟﻞ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﻜﻮﻓﺔ وﻗﺪ ﲢﻠﻖ ﻋﻠﻴﻪ اﻟﻨﺎس ﻳﺴﺎﻟﻮﻧﻪ‪ ،‬وﻫﻮ ﳜﻠﻂ‬ ‫‪126‬ﺑدر اﻟدﯾن ﻣﺣﻣد ﺑن ﺑﮭﺎدر اﻟزرﻛﺷﻲ‪) ,‬ت‪ 794:‬ھـ(‪ ، ،‬اﻟﻣﻧﺛور ﻓﻲ اﻟﻘواﻋد ﺗﺣﻘﯾﻖ ﺗﯾﺳﯾر ﻓﺎﺋﻖ أﺣﻣد ﻣﺣﻣود‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪ ),1‬ﻧﺷر وزارة اﻷوﻗﺎف‬ ‫ﺑﺎﻟﻛوﯾت‪1402 ,‬ھـ(‪.66_65 :1،‬‬ ‫‪127‬اﺑن ﻛﺛﯾر‪،‬أﺑو اﻟﻔداء‪ ،‬ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن اﻟﻌظﯾم‪.8 :1،‬‬ ‫‪128‬اﺑن ﻛﺛﯾر‪ ،‬أﺑواﻟﻔداء‪ ،‬ﺗﻔﺳﯾر اﻟﻘرآن اﻟﻌظﯾم‪.8 :1،‬‬ ‫‪414‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﻻﻣﺮ ‪ヨ‬ﻟﻨﻬﻰ واﻻ‪ヨ‬ﺣﺔ ‪ヨ‬ﳊﻈﺮ‪":‬أﺗﻌﺮف اﻟﻨﺎﺳﺦ واﳌﻨﺴﻮخ؟ ﻗﺎل‪ :‬ﻻ‪ ،‬ﻗﺎل ﻫﻠﻜﺖ وأﻫﻠﻜﺖ"‪129‬وﻗﺪ وﺟﺪت ﻟﺒﻌﺾ‬ ‫ﻋﻠﻤﺎء اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎﻋﻬﻢ ﻛﺘﺐ ﻣﺴﺘﻘﻠﺔ ﰲ ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع ﺗﻜﺎد ﺗﻜﻮن أﻗﺪم ﻣﺎ وﺻﻠﻨﺎ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻌﻠﻢ ﻣﻨﻬﺎ اﻟﻨﺎﺳﺦ‬ ‫واﳌﻨﺴﻮخ ﻟﻘﺘﺎدة ﺑﻦ دﻋﺎﻣﺔ اﻟﺴﺪوﺳﻲ)ت‪117:‬ه(و»اﻟﻨﺎﺳﺦ واﳌﻨﺴﻮخ« ﻟﻠﺰﻫﺮي )ت‪ .130(124 :‬وﻣﻦ‬ ‫اﳌﻮﺿﻮﻋﺎت اﻷﺧﺮى اﻟﱵ أﻗﺮﻫﺎ أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ أﺳﺒﺎب اﻟﻨﺰول ﺣﻴﺚ ﻧﻘﻠﺖ أﻗﻮال اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ ودوﻧﺖ ﰲ ﻫﺬﻩ اﳊﻘﺒﺔ ﰲ‬ ‫اﻟﺘﻔﺎﺳﲑ اﻟﱵ وﺟﺪت ﻋﻠﻰ ﺷﻜﻞ روا‪レ‬ت وإن ﻛﺎن دﺧﻠﻬﺎ ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﻟﻀﻌﻒ ﳉﻬﺎﻟﺔ اﻟﺮاوي وﺿﻌﻔﻪ ﻓﻘﺪ ﻇﻬﺮت ﻓﺌﺔ‬ ‫ﻛﻤﺎ ﻗﺪﻣﻨﺎ ﻣﻦ اﻟﻮﺿﺎﻋﲔ واﻟﻜﺬاﺑﲔ واﻟﻀﻌﻔﺎء ﻗﺪ أﺳﻨﺪت ﻛﺜﲑ ﻣﻦ أﺳﺒﺎب اﻟﻨﺰول ﻟﻠﺼﺤﺎﺑﺔ إﻣﺎ ﻟﺘﺄﻳﻴﺪ ﻣﺬﻫﺒﻬﻢ أو‬ ‫راﻳﻬﻢ ﻛﻤﺎ ﻗﺪﻣﻨﺎ وﻫﺬا ﳑﺎ ﻳﺪﻟﻞ ﻋﻠﻰ أن اﳍﺪف ﻛﺎن ﻟﻪ ﺣﻀﻮرﻩ ﰲ ﻫﺬا اﳌﻮﺿﻮع ﻟﻠﻲ اﻟﻨﺼﻮص وﺗﺴﺨﲑﻫﺎ ﳌﻌﺘﻘﺪﻫﻢ‬ ‫وﻻ ﺳﻴﻤﺎ ﻇﻬﺮت ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ اﻟﻔﺮق اﻟﻌﻘﺪﻳﺔ ﻓﺄﺧﺬوا ﻋﻠﻰ ﻋﺎﺗﻘﻬﻢ ﱄ اﻟﻨﺼﻮص ووﺿﻊ اﻟﻜﺜﲑ ﻣﻦ اﻷﻗﻮال‬ ‫اﳌﻮﺿﻮﻋﻌﻠﻰ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ رﺿﻲ ﷲ ﻋﻨﻬﻢ‪ ،‬وﻗﺪ وﺟﺪت ﻇﺮوف ﻣﻨﺎﺧﻴﺔ ﺳﺎﻋﺪ ﻢ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻮﺿﻊ ﻛﻤﺎ ﻫﻮ ﻣﻘﺮر ﻋﻨﺪ‬ ‫اﶈﺪﺛﲔ وﻧﻘﻞ ذﻟﻚ ﻋﻨﻬﻢ ‪131‬وﻟﻌﻞ ﻣﻦ أﻗﺪم ﻣﻦ وﺿﻊ ﻛﺘﺎ‪ ヨ‬ﰲ ﻫﺬﻩ اﻟﻔﱰة واﻟﱵ ﺗﻠﻴﻬﺎ ﻣﻴﻤﻮن ﺑﻦ ﻣﻬﺮان‬ ‫)ت‪117:‬ﻫـ (‪،132‬ﰲ ﻛﺘﺎﺑﻪ ﺗﻔﺼﻴﻞ ﻷﺳﺒﺎب اﻟﺘﻨﺰﻳﻞ‪ 133‬وﻋﻠﻲ ﺑﻦ اﳌﺪﻳﲏ)ت‪234 :‬ه( أﺳﺒﺎب اﻟﻨﺰول‪ 134‬ﻧﻜﺘﻔﻲ‬ ‫ﺬا اﻟﻘﺪر ﻣﻦ اﻟﻌﻠﻮم وإﻻ أن أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ واﺳﻊ وﻫﻮ ﰲ اﻟﻮﻗﺖ وﻟﻜﻦ أرد‪ ル‬أن ﻧﺒﲔ ﺑﺪا‪レ‬ت ﻫﺬا اﻟﻌﻠﻢ ﰲ اﻟﻘﺮن‬ ‫اﻟﺜﺎﱐ ﻷ ﻢ أﺳﺎ س اﻟﻌﻠﻢ واﻻﺳﺘﻜﺘﺎب ﰲ ﻫﺬﻩ اﳌﺮﺣﻠﺔ ﲟﺎ ﻧﻘﻠﻮﻩ ﻋﻦ اﻟﻨﱯ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ واﻟﺼﺤﺎﺑﺔ رﺿﻮان ﷲ‬ ‫ﻋﻠﻴﻬﻢ وﻣﺎ أﺿﺎﻓﻮﻩ ﻣﻦ ﺗﻔﺴﲑ ﻧﺘﻴﺠﺔ ﺻﻨﺎﻋﺘﻬﻢ ﰲ ﻫﺬا اﻟﺒﺎب وﺗﻮﺳﻊ ﻣﺼﺎدرﻫﻢ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻦ ﻋﺼﺮ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ‬ ‫واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وﷲ ﺗﻌﺎﱃ أﻋﻠﻢ‪.‬‬ ‫اﳋﺎﲤﺔ‬ ‫ﺑﻌﺪ ﻫﺬﻩ اﻟﺪراﺳﺔ واﻟﱵ ﺗﻌﺪ ﻣﺎﺗﻌﺔ ﰲ ﳎﺎﳍﺎ ﻷ ﺎ ﺗﺒﲔ ﻟﻨﺎ ﺣﻘﻴﻘﺔ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ اﳍﺠﺮي وﻣﺎ ﻓﻴﻬﺎ ﻣﻦ أﻣﻮر ﻣﻬﻤﺔ ﺗﺒﲔ‬ ‫ﻟﻨﺎ دور ﻋﻠﻤﺎء ﻫﺬا اﻟﻘﺮن واﻟﺬي ﻏﺎب ﻋﻦ ﻛﺜﲑ ﻣﻦ اﻟﻜﺘﺎب ﰲ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ ﻧﺼﻞ إﱃ ﺗﻘﺮﻳﺮ اﻟﻨﺘﺎﺋﺞ اﻟﱵ‬ ‫ﲤﺨﻀﺖ ﻋﻨﻬﺎ اﻟﺪراﺳﺔ وﻗﺪ ﲡﻠﺖ ﰲ اﻵﰐ‪:‬‬ ‫‪129‬ﻗﺗﺎدة ﺑن دﻋﺎﻣﺔ ﺑن ﻗﺗﺎدة )ت‪117 :‬ھـ(‪،،‬اﻟﻧﺎﺳﺦ واﻟﻣﻧﺳوخ ‪،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ ،‬ﺣﺎﺗم ﺻﺎﻟﺢ اﻟﺿﺎﻣن‪ ،‬ﻛﻠﯾﺔ اﻵداب ‪ -‬ﺟﺎﻣﻌﺔ ﺑﻐداد‪ :‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪)3‬ﻣؤﺳﺳﺔ‬ ‫اﻟرﺳﺎﻟﺔ‪:‬ط‪1418 ،‬ھـ‪1998 /‬م(‪ .9 ،‬وروى ﻧﺣوه اﻟﺑﯾﮭﻘﻲ اﻟطﺑﻌﺔ ‪ ،1‬اﻟﺳﻧن اﻟﻛﺑرى‪) ،‬ﻣﺟﻠس داﺋرة اﻟﻣﻌﺎرف اﻟﻧظﺎﻣﯾﺔ اﻟﻛﺎﺋﻧﺔ ﻓﻲ اﻟﮭﻧد ﺑﺑﻠدة ﺣﯾدر‬ ‫آﺑﺎد‪1344 ،‬ھـ( ﻛﺗﺎب آداب اﻟﻘﺎﺿﻲ »ﺑﺎب‪ :‬إﺛم ﻣن أﻓﺗﻰ أو ﻗﺿﻰ ﺑﺎﻟﺟﮭل«‪117 /10 :‬‬ ‫‪130‬أﺑو اﻟﻔرج ﻋﺑد اﻟرﺣﻣن ﺑن ﻋﻠﻲ ﺑن ﻣﺣﻣد اﻟﺟوزي )ت‪597 :‬ھـ( ‪،‬ﻧﺎﺳﺦ اﻟﻘرآن وﻣﻧﺳوﺧﮫ‪ ،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪،‬أﺑو ﻋﺑد ﷲ اﻟﻌﺎﻣﻠﻲ اﻟﺳّﻠﻔﻲ اﻟداﻧﻲ ﺑن ﻣﻧﯾر آل‬ ‫زھوي‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ ‪ )،1‬ﺷرﻛﮫ أﺑﻧﺎء ﺷرﯾف اﻷﻧﺻﺎرى ‪ -‬ﺑﯾروت ‪ 1422 ،‬ھـ ‪2001 -‬م(‪.6 ،‬‬ ‫‪131‬اﻟذھﺑﻲ اﻟﺗﻔﺳﯾر واﻟﻣﻔﺳرون‪.116 :1،‬‬ ‫‪132‬ﻣﯾﻣون ﺑن ﻣﮭران‪ ،‬أَﺑو أَﯾوب‪َ .‬ﻣوﻟَﻰ َﺑﻧِﻲ أ ََ‬ ‫ﺳد‪ .‬ﺗﺎﺑﻌﻲ‪ ،‬ﺛﻘﺔ‪ ،‬ﺗوﻓﻲ ﺳﻧﺔ)‪ 117‬ه( ﺗﻧظر ﺗرﺟﻣﺗﮫ ﻓﻲ‪ ،‬ﻣﺣﻣد ﺑن إﺳﻣﺎﻋﯾل ﺑن إﺑراھﯾم ﺑن اﻟﻣﻐﯾرة اﻟﺑﺧﺎري‪،‬‬ ‫)ت‪256 :‬ھـ(‪ ،‬اﻟﺗﺎرﯾﺦ اﻟﻛﺑﯾر) داﺋرة اﻟﻣﻌﺎرف اﻟﻌﺛﻣﺎﻧﯾﺔ‪ ،‬ﺣﯾدر آﺑﺎد – اﻟدﻛن‪،‬طﺑﻊ ﺗﺣت ﻣراﻗﺑﺔ‪ :‬ﻣﺣﻣد ﻋﺑد اﻟﻣﻌﯾد ﺧﺎن(‪،338 :7،‬وأﺑو اﻟﺣﺳن أﺣﻣد‬ ‫ﺑن ﻋﺑد ﷲ ﺑن ﺻﺎﻟﺢ اﻟﻌﺟﻠﻰ اﻟﻛوﻓﻰ )ت‪261 :‬ھـ(‪ :‬ﺗﺎرﯾﺦ اﻟﺛﻘﺎت اﻟطﺑﻌﺔ‪)1‬دار اﻟﺑﺎز‪1405 ، :‬ھـ‪1984-‬م(‪ .445،‬ﺟﻼل اﻟدﯾن اﻟﺳﯾوطﻲ‪) ،‬ت‪:‬‬ ‫‪911‬ھـ(‪، :‬طﺑﻘﺎت اﻟﺣﻔﺎظ‪،‬اﻟطﺑﻌﺔ‪ ) 1‬دار اﻟﻛﺗب اﻟﻌﻠﻣﯾﺔ ‪ -‬ﺑﯾروت‪1403 ،‬ه(‪.46 ،‬‬ ‫‪133‬أﺣﻣد ﺑن ﺣﺟر اﻟﻌﺳﻘﻼﻧﻲ )ت‪852 :‬ھـ(‪،‬اﻟﻌﺟﺎب ﻓﻲ ﺑﯾﺎن اﻷﺳﺑﺎب‪ ،‬اﻟﻣﺣﻘﻖ‪ ،‬ﻋﺑد اﻟﺣﻛﯾم ﻣﺣﻣد اﻷﻧﯾس ) دار اﺑن اﻟﺟوزي(‪.80/1:‬وھو ﻣﺧطوط‪.‬‬ ‫‪ 134‬وﻗد ذﻛر أﻧﮫ أﻓرده ﺑﺎﻟﺗﺻﻧﯾف ﺟﻣﺎﻋﺔ أﻗدﻣﮭم ﻋﻠﻲ ﺑن اﻟﻣدﯾﻧﻲ ﺷﯾﺦ اﻟﺑﺧﺎري‪ .‬أﺑو اﻟﻔﺿل اﻟﺳﯾوطﯾﺟﻼل اﻟدﯾن‪ ،‬اﻻﺗﻘﺎن ﻓﻲ ﻋﻠوم اﻟﻘرآن‪.189: 1 ،‬‬ ‫‪415‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ _ 1‬ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻫﻲ ﻣﻠﻜﺔ ﻧﻔﺴﺎﻧﻴﺔ ﺗﺘﻜﻮن ﻟﻠﺸﺨﺺ ﻧﺘﻴﺠﺔ درﺑﺔ وﳑﺎرﺳﺔ واﺗﻘﺎن ﻟﻌﻠﻢ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﺿﻤﻦ ﺿﻮاﺑﻄﻪ‬ ‫اﳌﻌﺮوﻓﺔ‪،‬وﻫﻲ ﻟﻴﺴﺖ ﻣﺘﻴﺴﺮة ﻟﻜﻞ ﺷﺨﺺ ﻣﺎ ﱂ ﻳﺆت ﻫﺬﻩ اﻟﻀﻮاﺑﻂ ‪،‬ﻓﺎﻟﺼﻨﺎﻋﺔ ﻻ ﺗﻜﻮن إﻻ ﺑﻌﺪ درﺑﺔ وﻣﺘﺎﻧﺔ ﰲ‬ ‫اﻟﻌﻤﻞ وﳍﺬا أﻃﻠﻘﺖ ﻋﻠﻰ اﻟﱰﺑﻴﺔ واﻹﺟﺎدة ﰲ اﻟﺸﺊ ﻛﻮ ﻤﺎ ﻣﻦ ﻣﻌﺎﱐ اﻟﺼﻨﻊ‪.‬‬ ‫‪ _2‬اﳌﺮﺣﻠﺔ اﻟﱵ ﺗﻨﺎوﳍﺎ اﻟﺒﺎﺣﺚ ﲤﺘﺪ ﻣﻦ ﺳﻨﺔ)‪100‬ه( وﺗﻨﺘﻬﻲ إﱃ ﺳﻨﺔ )‪200‬ه( واﻟﱵ ﺗﺘﻜﻮن ﻣﻦ ﺛﻼﺛﺔ ﻣﺮاﺣﻞ‬ ‫اﻷوﱃ ﻣﻨﻬﺎ اﻟﺬي اﻣﺘﺪت إﱃ )‪135‬ه( وﻓﻴﻬﺎ ﺻﻐﺎر اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎﻋﻬﻤﻔﻘﺪ ﻛﺎن ﻓﻴﻬﺎ أﺋﻤﺔ ﻳﻔﺴﺮون اﻟﻘﺮآن ﻗﻮاﳍﻢ‬ ‫وﻣﺮو‪ レ‬ﻢ وﻳﻌﻠﻤﻮن اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻛﻤﺎ ﺗﻌﻠﻤﻮﻩ واﻟﺜﺎﻧﻴﺔ اﻣﺘﺪت ﻣﻦ ﺳﻨﺔ)‪135‬ه( إﱃ ﺳﻨﺔ)‪167‬ه( واﻟﱵ ﻓﻴﻬﺎ أﺋﻤﺔ أﺗﺒﺎع‬ ‫اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ اﻟﺜﻘﺎت واﻟﺬﻳﻦ ﲢﻤﻠﻮا ﻣﺮو‪レ‬ت اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأدوﻫﺎ ﻛﻤﺎ ﲰﻌﻮﻫﺎ‪،‬واﻟﺜﺎﻟﺜﺔ واﻷﺧﲑة وﻫﻲ‬ ‫اﻟﱵ ﺗﺒﺪأ ﻣﻦ ﺳﻨﺔ)‪168‬ه( إﱃ )‪200‬ه( ﻓﻘﺪ ﲤﻴﺰت أﻳﻀﺎ ﺑﺮواة اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﺜﻘﺎت واﻟﺬي ﲢﻤﻠﻮا اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻣﻦ‬ ‫اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأدوﻫﺎ ﻛﻤﺎ ﲰﻌﻮﻫﺎ‪.‬ﻛﻤﺎ ﲤﻴﺰت ﺑﻈﻬﻮر اﲡﺎﻫﲔ ﻟﻠﺘﻔﺴﲑ ﺑﻴﺎﱐ وأﺛﺮي‪.‬‬ ‫‪ _ 3‬اﻧﻔﺼﺎل اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻦ اﳊﺪﻳﺚ ﺑﻌﻠﻢ ﺧﺎص وﺗﺪوﻳﻨﻪ ﻟﻜﺜﲑ ﻣﻦ أﻗﻮال اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﻣﻊ ﻧﺸﺄت اﻟﺼﺤﻒ‬ ‫اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ واﻷﺟﺰاء اﻟﺘﻔﺴﲑﻳﺔ اﳌﺸﺘﻬﺮة واﻟﱵ ﻛﺎﻧﺖ ﻣﻴﺪا ﺎ أﻗﻮال اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‪.‬‬ ‫‪ _4‬وﺿﻮح اﻟﺪﻟﻴﻞ واﳍﺪف ﰲ إﻗﺮار ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ وﲤﻴﺰ اﻷﺳﺲ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ واﳌﻨﻬﺠﻴﺔ ﻟﻌﻠﻢ اﻟﺘﻔﺴﲑ واﺳﺘﻘﻼﻟﻪ ﻋﻦ‬ ‫ﻏﲑﻩ وأﺻﺒﺢ ﻳﻄﻠﻖ ﻋﻠﻴﻪ ﻓﻴﻤﺎ ﺑﻌﺪ ﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ وﻫﻮ ﻋﻠﻢ ‪ル‬م ﰲ ﻛﻞ ﻋﺼﺮ ﻟﻜﻦ اﻷﺳﺲ ﻛﺎﻧﺖ ﺑﺪا‪ レ‬ﺎ ﻋﻠﻰ ﻫﺬا‬ ‫اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ واﻟﺴﺎﺑﻖ ﻋﻠﻴﻪ‪.‬‬ ‫‪_5‬اﻋﺘﻤﺎد اﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻋﻠﻰ اﻟﺪﻟﻴﻞ ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن‪ ،‬وﻗﺪ ذم ﺑﻌﺾ اﻟﻌﻠﻤﺎء اﻟﺘﺴﺎرع إﱃ ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن ﺑﻈﺎﻫﺮ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‬ ‫ﻣﻦ ﻏﲑ اﺳﺘﻈﻬﺎر ‪ヨ‬ﻟﺴﻤﺎع واﻟﻨﻘﻞ وﺣﻜﻤﻮا ﻋﻠﻴﻪ أﻧﻪ ﻣﻦ ‪ヨ‬ب اﻟﺘﻔﺴﲑ ‪ヨ‬ﻟﺮأي‪.‬‬ ‫‪_6‬ﺑﻴﺎن اﳌﺘﻜﻠﻢ ﻓﻴﻬﻢ ﻣﻦ اﻟﻔﺮق اﻟﻀﺎﻟﺔ اﻟﺬﻳﻦ أﺧﻄﺆوا ﰲ اﻟﺪﻟﻴﻞ واﳌﺪﻟﻮل ﻫﻢ ﻃﻮاﺋﻒ ﻣﻦ أﻫﻞ اﻟﺒﺪع اﻋﺘﻘﺪوا‬ ‫ﻣﺬﻫﺒﺎ ﳜﺎﻟﻒ اﳊﻖ اﻟﺬي ﻋﻠﻴﻪ اﻷﻣﺔ اﻟﻮﺳﻂ اﻟﺬﻳﻦ ﻻ ﳚﺘﻤﻌﻮن ﻋﻠﻰ ﺿﻼﻟﺔ‪ ،‬ﻛﺴﻠﻒ اﻷﻣﺔ وأﺋﻤﺘﻬﺎ ‪،‬ووﺟﻮد ﻃﺎﺋﻔﺔ‬ ‫أﺧﺮى ﻟﻴﺲ ﻃﻠﺒﻬﻢ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ وﻳﻠﻪ ﻟﺬاﺗﻪ ﻣﺬﻣﺔ‪،‬وإﳕﺎ ﳏﻞ اﻟﺬم أ ﻢ ﻳﻄﻠﺒﻮن وﻳﻼ ﻟﻴﺴﻮا أﻫﻼ ﻟﻪ ﻓﻴﺆوﻟﻮﻧﻪ ﲟﺎ ﻳﻮاﻓﻖ‬ ‫أﻫﻮاءﻫﻢ وﻣﻘﺎﺻﺪﻫﻢ اﳋﺒﻴﺜﺔ ‪،‬وﻫﺬا دﻳﺪن اﳌﻼﺣﺪة وأﻫﻞ اﻷﻫﻮاء وﻗﺪ ذﻣﻮا ﺑﺴﺒﺐ ﻣﻘﺼﺪﻫﻢ‪.‬‬ ‫‪ _7‬ﲨﻌﺄﻗﻮال أﺋﻤﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻣﻦ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن ﰲ ﻛﺘﺐ‪ ،‬ﻛﺎن ﳍﺎ اﻷﺛﺮ اﻟﺒﺎﻟﻎ ﰲ اﻻﺳﺘﻜﺘﺎب ﰲ ﻫﺬا اﻟﻘﺮن وﻣﺎ ﺑﻌﺪﻩ‬ ‫ﺑﻞ ﺣﱴ ﰲ اﻟﻜﺘﺐ اﳌﻌﺎﺻﺮة ﺧﺬون ﻋﻨﻬﻢ اﻟﺸﻲ اﻟﻜﺜﲑ ﰲ ﻓﻬﻢ اﻟﻨﺺ اﻟﻘﺮآﱐ ‪،‬وﻫﺆﻻء ﻳﻌﺪون ﻣﻦ أﻗﻄﺎب اﻟﺮوا‪レ‬ت‬ ‫‪ヨ‬ﳌﺄﺛﻮر ﻋﻦ اﻟﺼﺤﺎﺑﺔ واﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وأﺗﺒﺎﻋﻬﻢ وإن ﻛﺎن ﻟﺒﻌﻀﻬﻢ اﺳﺘﻘﻼﻻ ﰲ اﻟﻘﻮل ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ اﺟﺘﻬﺎدا ﻣﻨﻬﻢ ﻓﻜﺎﻧﺖ ﳏﻞ‬ ‫‪416‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫اﻟﻘﺒﻮل ﻟﺒﻌﺾ اﻟﻌﻠﻤﺎء واﻟﺒﻌﺾ اﻵﺧﺮ ﱂ ﺧﺬوا ﺎ ﻻﺳﻴﻤﺎ إذا ﻛﺎﻧﻮا ﻣﻦ أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ وﻛﺎن اﳌﻔﺴﺮ ﻣﺘﻬﻤﺎ ‪ヨ‬ﻟﻀﻌﻒ‬ ‫أو ‪ヨ‬ﻟﱰك‪.‬‬ ‫‪_8‬ﺻﺎر اﻟﺘﻔﺴﲑ ﰲ ﻫﺬﻩ ﻣﺮﺣﻠﺔ أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ ﺑﲔ اﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﻨﻘﻠﻲ اﶈﺾ‪ ،‬واﻟﺘﻔﺴﲑ اﻟﺬي ﻳﺪﺧﻠﻪ اﻻﺟﺘﻬﺎد‪ ،‬وﻋﻠﻴﻬﻢ‬ ‫ﻳﻜﺎد ﻳﺘﻮﻗﻒ اﻟﻨﻘﻞ‪ ،‬إذ ﱂ ﻳُﻨﻘﻞ ﻋﻦ اﻟﻄﺒﻘﺔ اﻟﱵ ﺑﻌﺪﻫﻢ ﺷﻲءٌ ﻳُﺬﻛﺮ ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪،‬وﻣﻦ ﺟﺎء ﺑﻌﺪ أﺗﺒﺎع أﺗﺒﺎع اﻟﺘﺎﺑﻌﲔ‬ ‫ﺳﻠﻴﻤﺎ ﻳﺴﻠﻚ ﻓﻴﻪ ﻃﺮﻳﻘﺘﻬﻢ‪ ،‬وﻻ ﻳﻨﺎﻗﺾ ﰲ اﺟﺘﻬﺎدﻩ‬ ‫ﻓﺈﻣﺎ أن ﻳﻜﻮن ﳑﻦ ﱠ‬ ‫ﻳﺘﺨﲑ ﻣﻦ أﻗﻮاﳍﻢ‪ ،‬وإﻣﺎ أن ﳚﺘﻬﺪ اﺟ ً‬ ‫ﺘﻬﺎدا ً‬ ‫أﻗﻮاﳍﻢ‪.‬‬ ‫وأﺧﲑا أﻫﻢ اﻟﺼﻌﻮ‪ヨ‬ت اﻟﱵ واﺟﻬﺘﲏ ﰲ ﻫﺬا اﻟﺒﺤﺚ أن اﳌﺎدة ﻛﺎﻧﺖ ﻋﻠﻰ اﻟﻨﺰر واﻟﺒﺤﺚ ﻻ ﺑﺪ ﻣﻦ اﺳﺘﻘﺼﺎء ﻣﺎ‬ ‫ﳛﺎط ﺑﻪ ﻣﻦ ﺟﻮاﻧﺒﻪ ﻛﻠﻬﺎ ﻓﻀﻼ ﻋﻦ اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ ﻓﻴﻪ ﻗﺪ ﺗﻜﻮن ﺷﺎﻗﺔ ﻟﻨﺰرة اﻟﻜﺘﺐ ﰲ ﻫﺬا اﻟﺸﺄن ﻛﻤﺎ أن ل ﻟﻠﻈﺮوف ﳍﺎ‬ ‫دورﻫﺎ ﰲ اﻟﺼﻌﻮ‪ヨ‬ﺗﻮﻟﻌﻞ ﻣﻦ أﳘﻬﺎ ﻣﺎ ﳝﺮ ﺑﻪ اﻟﻌﺎﱂ أﲨﻊ ﻣﻦ ﺟﺎﺋﺤﺔ ﻛﻮرو‪ ル‬اﻟﱵ ﻋﻤﺖ وﻃﻤﺖ ﻓﺄرﺟﻮ ﻣﻦ ﷲ اﻟﻘﺒﻮل‬ ‫وأن ﻳﻜﻮن ﻫﺬا اﻟﺒﺤﺚ ﺧﺎﻟﺼﺎ ﻟﻮﺟﻬﻪ اﻟﻜﺮﱘ وأن ﻳﺴﺪ ﺛﻐﺮة ﰲ اﻟﻜﺘﺎﺑﺔ ﰲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﱐ ﻓﻴﻤﺎ ﳜﺺ ﺻﻨﺎﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ‬ ‫واﳊﻤﺪ‬ ‫رب اﻟﻌﺎﳌﲔ‪.‬‬ ‫اﳌﺼﺎدر واﳌﺮاﺟﻊ‬ ‫‪ (1‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ اﻟﻘﺮﻃﱯ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ )ت‪671 :‬ﻫـ( ‪،‬اﳉﺎﻣﻊ ﻷﺣﻜﺎم اﻟﻘﺮآن‪ ،‬ﲢﻘﻴﻖ‪ ،‬أﲪﺪ اﻟﱪدوﱐ وإﺑﺮاﻫﻴﻢ‬ ‫أﻃﻔﻴﺶ‪ )،‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﳌﺼﺮﻳﺔ ‪ -‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ :‬ط‪1384 ،2‬ﻫـ ‪1964 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (2‬أﺑﻮ ﻣﻨﺼﻮر اﻷزﻫﺮي‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ‪"،‬ﺻﻨﻊ")ت‪370 :‬ﻫـ(‪ ،‬ﺬﻳﺐ اﻟﻠﻐﺔ‪،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﻋﻮض ﻣﺮﻋﺐ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)،1‬‬ ‫دار إﺣﻴﺎء اﻟﱰاث اﻟﻌﺮﰊ – ﺑﲑوت‪2001 ،‬م(‪.‬‬ ‫‪ (3‬أﲪﺪ ﺑﻦ ﻓﺎرس ﺑﻦ زﻛﺮ‪レ‬ء اﻟﻘﺰوﻳﲏ اﻟﺮازي‪ ،‬أﺑﻮ اﳊﺴﲔ )ت‪395 :‬ﻫـ("ﺻﻨﻊ"ﻣﻘﺎﻳﻴﺲ اﻟﻠﻐﺔ‪ ،‬اﶈﻘﻘﻌﺒﺪ اﻟﺴﻼم ﳏﻤﺪ‬ ‫ﻫﺎرون) دار اﻟﻔﻜﺮ‪1399 :‬ﻫـ ‪1979 -‬م(‬ ‫‪ (4‬اﻟﺘﻬﺎﻧﻮي ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ اﺑﻦ اﻟﻘﺎﺿﻲ)ت‪ :‬ﺑﻌﺪ ‪1158‬ﻫـ(‪،‬ﻣﻮﺳﻮﻋﺔ ﻛﺸﺎف اﺻﻄﻼﺣﺎت اﻟﻔﻨﻮن واﻟﻌﻠﻮم‪ ،‬ﺗﻘﺪﱘ‬ ‫وإﺷﺮاف وﻣﺮاﺟﻌﺔ‪ ،‬د‪ .‬رﻓﻴﻖ اﻟﻌﺠﻢ‪،‬ﲢﻘﻴﻖ‪ ،‬د‪ .‬ﻋﻠﻲ دﺣﺮوج‪،‬ﻧﻘﻞ اﻟﻨﺺ اﻟﻔﺎرﺳﻲ إﱃ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬د‪ .‬ﻋﺒﺪ ﷲ‬ ‫اﳋﺎﻟﺪي‪،‬اﻟﱰﲨﺔ اﻷﺟﻨﺒﻴﺔ‪ ،‬د‪ .‬ﺟﻮرج زﻳﻨﺎﱐ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬ﻣﻜﺘﺒﺔ ﻟﺒﻨﺎن ‪ル‬ﺷﺮون ‪ -‬ﺑﲑوت‪ :‬ط‪1996 - 1‬م(‪.‬‬ ‫‪ (5‬ﺑﺪر اﻟﺪﻳﻦ اﻟﺰرﻛﺸﻲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﺎدر‪),‬ت‪ 794:‬ﻫـ( ‪،‬اﳌﻨﺜﻮر ﰲ اﻟﻘﻮاﻋﺪ‪ ،‬ﲢﻘﻴﻖ ﺗﻴﺴﲑ ﻓﺎﺋﻖ أﲪﺪ ﳏﻤﻮد‪,‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)،1‬‬ ‫ﻧﺸﺮ وزارة اﻷوﻗﺎف ‪ヨ‬ﻟﻜﻮﻳﺖ‪ 1402 ,‬ﻫـ(‪.‬‬ ‫‪417‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ (6‬اﺑﻦ اﻟ ﱠﺴ ﱠﻼر ﻋﺒﺪ اﻟﻮﻫﺎب ﺑﻦ ﻳﻮﺳﻒ ﺑﻦ إﺑﺮاﻫﻴﻢ‪) ،‬ت‪782 :‬ﻫـ(‪،‬ﻃﺒﻘﺎت اﻟﻘﺮاء اﻟﺴﺒﻌﺔ وذﻛﺮ ﻣﻨﺎﻗﺒﻬﻢ وﻗﺮاءا ﻢ‪،‬‬ ‫اﶈﻘﻖ‪،‬أﲪﺪ ﳏﻤﺪ ﻋﺰوز‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬اﳌﻜﺘﺒﺔ اﻟﻌﺼﺮﻳﺔ ‪ -‬ﺻﻴﺪا ﺑﲑوت ‪1423 ،‬ﻫـ ‪2003 -‬م(‪.‬‬ ‫اﻟﻌﻜﺮي اﳊﻨﺒﻠﻲ ﻋﺒﺪ اﳊﻲ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ‪) ،‬ت‪1089 :‬ﻫـ(‪،‬ﺷﺬرات اﻟﺬﻫﺐ‪ ،‬ﺣﻘﻘﻪ‪ ،‬ﳏﻤﻮد‬ ‫‪ (7‬اﺑﻦ اﻟﻌﻤﺎد َ‬ ‫اﻷر‪ル‬ؤوط‪،‬ﺧﺮج أﺣﺎدﻳﺜﻪ‪،‬ﻋﺒﺪ اﻟﻘﺎدر اﻷر‪ル‬ؤوط‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬دار اﺑﻦ ﻛﺜﲑ‪ ،‬دﻣﺸﻖ ‪ -‬ﺑﲑوت ‪ 1406 ،‬ﻫـ ‪-‬‬ ‫‪1986‬م(‪.‬‬ ‫‪ (8‬اﺑﻦ ﺗﻐﺮي ﺑﺮدي ﻳﻮﺳﻒ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ )ت‪874 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﻨﺠﻮم اﻟﺰاﻫﺮة ﰲ ﻣﻠﻮك ﻣﺼﺮ واﻟﻘﺎﻫﺮة‪ )،‬وزارة اﻟﺜﻘﺎﻓﺔ واﻹرﺷﺎد‬ ‫اﻟﻘﻮﻣﻲ‪ ،‬دار اﻟﻜﺘﺐ‪ ،‬ﻣﺼﺮ(‪.‬‬ ‫‪ (9‬اﺑﻦ ﺣﺠﺮ اﻟﻌﺴﻘﻼﻧﻴﺄﲪﺪﺑﻨﻌﻠﻲ )ت‪852 :‬ﻫـ(‪ ،‬اﻟﻌﺠﺎب ﰲ ﺑﻴﺎن اﻷﺳﺒﺎب‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬ﻋﺒﺪ اﳊﻜﻴﻢ ﳏﻤﺪ اﻷﻧﻴﺲ‪)،‬‬ ‫دار اﺑﻦ اﳉﻮزي(‪.‬‬ ‫‪ (10‬اﺑﻦ ﺣﺠﺮ اﻟﻌﺴﻘﻼﱐ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ )ت‪852:‬ه(‪،‬ﻓﺘﺢ اﻟﺒﺎري ﺷﺮح ﺻﺤﻴﺢ اﻟﺒﺨﺎري‪ ،‬رﻗﻢ ﻛﺘﺒﻪ وأﺑﻮاﺑﻪ وأﺣﺎدﻳﺜﻪ‪:‬‬ ‫ﳏﻤﺪ ﻓﺆاد ﻋﺒﺪ اﻟﺒﺎﻗﻲ‪ ،‬ﻗﺎم ﺧﺮاﺟﻪ وﺻﺤﺤﻪ وأﺷﺮف ﻋﻠﻰ ﻃﺒﻌﻪ‪ :‬ﳏﺐ اﻟﺪﻳﻦ اﳋﻄﻴﺐ‪،‬ﻋﻠﻴﻪ ﺗﻌﻠﻴﻘﺎت اﻟﻌﻼﻣﺔ‪:‬‬ ‫ﻋﺒﺪ اﻟﻌﺰﻳﺰ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ‪ヨ‬ز‪)،‬دار اﳌﻌﺮﻓﺔ ‪ -‬ﺑﲑوت‪.(1379 ،‬‬ ‫‪ (11‬اﺑﻦ ﺣﺠﺮ اﻟﻌﺴﻘﻼﱐ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ )ت‪852 :‬ﻫـ(‪ ،‬ﺬﻳﺐ اﻟﺘﻬﺬﻳﺐ‪ )،‬ﻣﻄﺒﻌﺔ داﺋﺮة اﳌﻌﺎرف‬ ‫اﻟﻨﻈﺎﻣﻴﺔ‪ ،‬اﳍﻨﺪ‪ :‬ط‪1326 ،1‬ﻫـ (‪.‬‬ ‫‪ (12‬اﺑﻦ ﺧﻠﻜﺎن أﲪﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﺑﻦ أﰊ ﺑﻜﺮ )ت‪681 :‬ﻫـ(‪،‬وﻓﻴﺎت اﻷﻋﻴﺎن وأﻧﺒﺎء أﺑﻨﺎء اﻟﺰﻣﺎن‪،‬اﶈﻘﻖ‪:‬‬ ‫إﺣﺴﺎن ﻋﺒﺎس‪ )،‬دار ﺻﺎدر – ﺑﲑوت(‪.‬‬ ‫‪ (13‬اﺑﻦ ﻋﺎﺷﻮر اﻟﺸﻴﺦ ﳏﻤﺪ اﻟﻔﺎﺿﻞ اﻟﺘﻔﺴﲑ ورﺟﺎﻟﻪ)ﻃﺒﻌﺔ ‪1997‬م ‪،‬ﺳﻠﺴﻠﺔ اﻟﺒﺤﻮث اﻻﺳﻼﻣﻴﺔ(‪.‬‬ ‫اﳊﻮﻳﲏ‪،‬ﲨﻊ‬ ‫‪ (14‬اﺑﻦ ﻋﻄﻴﺔ اﻟﻮﻛﻴﻞ أﲪﺪ ‪،‬ﻧﺜﻞ اﻟﻨﺒﺎل ﲟﻌﺠﻢ اﻟﺮﺟﺎل اﻟﺬﻳﻦ ﺗﺮﺟﻢ ﳍﻢ ﻓﻀﻴﻠﺔ اﻟﺸﻴﺦ اﶈﺪث أﺑﻮ إﺳﺤﺎق‬ ‫ُ‬ ‫ﻣﻦ ﻛﺘﺐ‪ ،‬اﻟﺸﻴﺦ أﰊ إﺳﺤﺎق اﳊﻮﻳﲏ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬دار اﺑﻦ ﻋﺒﺎس‪ ،‬ﻣﺼﺮ ‪ 1433 ،‬ﻫـ ‪2012 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (15‬اﺑﻦ ﻛﺜﲑ اﻟﺪﻣﺸﻘﻲ )ت‪774 :‬ﻫـ(ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن اﻟﻌﻈﻴﻢ اﶈﻘﻖ‪ :‬ﺳﺎﻣﻲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺳﻼﻣﺔ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪)،2‬دار ﻃﻴﺒﺔ ﻟﻠﻨﺸﺮ‬ ‫واﻟﺘﻮزﻳﻊ‪1420 ،‬ﻫـ ‪1999 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (16‬أﺑﻮ اﻟﺒﻘﺎء اﻟﻜﻔﻮي أﻳﻮب ﺑﻦ ﻣﻮﺳﻰ اﳊﺴﻴﲏ اﻟﻘﺮﳝﻲ )ت‪1094 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﻜﻠﻴﺎت ﻣﻌﺠﻢ ﰲ اﳌﺼﻄﻠﺤﺎت واﻟﻔﺮوق‬ ‫اﻟﻠﻐﻮﻳﺔ‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬ﻋﺪ‪ル‬ن دروﻳﺶ ‪ -‬ﳏﻤﺪ اﳌﺼﺮي) ﻣﺆﺳﺴﺔ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ – ﺑﲑوت(‪.‬‬ ‫‪ (17‬أﺑﻮ اﳊﺠﺎﺟﺎﳌﺰي ‪،‬ﻳﻮﺳﻒ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﻳﻮﺳﻒ‪)،‬ت‪742 :‬ﻫـ(‪ ،‬ﺬﻳﺐ اﻟﻜﻤﺎل‬ ‫‪ (18‬ﰲ أﲰﺎء اﻟﺮﺟﺎل‪ ،‬اﶈﻘﻖ د‪ .‬ﺑﺸﺎر ﻋﻮاد ﻣﻌﺮوف‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬ﻣﺆﺳﺴﺔ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ ‪ -‬ﺑﲑوت ‪ 1400 ،‬ه– ‪1980‬م(‪.‬‬ ‫‪418‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ (19‬أﺑﻮ اﳊﺴﻦ اﻵﻣﺪي ﺳﻴﺪ اﻟﺪﻳﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ أﰊ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﺳﺎﱂ اﻟﺜﻌﻠﱯ )ت‪631 :‬ﻫـ(‪،‬اﻹﺣﻜﺎم ﰲ أﺻﻮل‬ ‫اﻷﺣﻜﺎم‪،‬اﶈﻘﻖ‪ :‬ﻋﺒﺪ اﻟﺮزاق ﻋﻔﻴﻔﻲ‪)،‬اﳌﻜﺘﺐ اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ ،‬ﺑﲑوت‪ -‬دﻣﺸﻖ‪ -‬ﻟﺒﻨﺎن(‪.‬‬ ‫‪ (20‬أﺑﻮ اﳊﺴﻦ اﻟﻌﺠﻠﻰ‪،‬أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ ﺻﺎﱀ)ت‪261:‬ﻫـ(‪ラ،‬رﻳﺦ اﻟﺜﻘﺎت‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪) 1‬دار اﻟﺒﺎز ‪1405 ،‬ﻫـ‪-‬‬ ‫‪1984‬م(‪.‬‬ ‫‪ (21‬أﺑﻮ اﳊﺴﻨﺎﻟﻘﺎري ﻋﻠﻲ ﺑﻦ )ﺳﻠﻄﺎن( ﳏﻤﺪ‪) ،‬ت‪1014 :‬ﻫـ(‪،‬ﻣﺮﻗﺎة اﳌﻔﺎﺗﻴﺢ ﺷﺮح ﻣﺸﻜﺎة اﳌﺼﺎﺑﻴﺢ دار‬ ‫اﻟﻔﻜﺮ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)،1‬ﺑﲑوت ‪ -‬ﻟﺒﻨﺎن ‪1422 ،‬ﻫـ ‪2002 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (22‬أﺑﻮ اﳊﺴﻦ اﻟﻘﺸﲑي ﻣﺴﻠﻢ ﺑﻦ اﳊﺠﺎج )ت‪ 261 :‬ﻫـ(‪،‬اﳌﺴﻨﺪ اﻟﺼﺤﻴﺢ اﳌﺨﺘﺼﺮ ﺑﻨﻘﻞ اﻟﻌﺪل ﻋﻦ اﻟﻌﺪل إﱃ‬ ‫رﺳﻮل ﷲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬ﳏﻤﺪ ﻓﺆاد ﻋﺒﺪ اﻟﺒﺎﻗﻲ‪ )،‬دار إﺣﻴﺎء اﻟﱰاث اﻟﻌﺮﰊ – ﺑﲑوت(‪.‬‬ ‫‪ (23‬أﺑﻮ اﳋﲑ اﺑﻦ اﳉﺰري ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻳﻮﺳﻒ )ت‪833 :‬ﻫـ(‪ ،‬ﻏﺎﻳﺔ اﻟﻨﻬﺎﻳﺔ ﰲ ﻃﺒﻘﺎت اﻟﻘﺮاء‪)،‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﺑﻦ‬ ‫ﺗﻴﻤﻴﺔ‪:‬ﻋﲏ ﺑﻨﺸﺮﻩ ﻷول ﻣﺮة ﻋﺎم ‪1351‬ﻫـ ج‪ .‬ﺑﺮﺟﺴﱰاﺳﺮ(‪.‬‬ ‫‪ (24‬أﺑﻮ اﻟﻌﺒﺎس اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ اﳊﺮاﱐ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﳊﻠﻴﻢ )ت‪728 :‬ﻫـ(‪، :‬ﻣﻘﺪﻣﺔ اﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ ﰲ أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ‪)،‬دار‬ ‫ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳊﻴﺎة‪ ،‬ﺑﲑوت‪ ،‬ﻟﺒﻨﺎن‪1490 :‬ﻫـ‪1980 /‬م(‪.‬‬ ‫‪ (25‬أﺑﻮ اﻟﻔﺮج اﳉﻮزي ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ )ت‪597 :‬ﻫـ(‪،‬ﺻﻔﺔ اﻟﺼﻔﻮة‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ‪)،‬دار‬ ‫اﳊﺪﻳﺚ‪ ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة‪ ،‬ﻣﺼﺮ‪1421 :‬ﻫـ‪2000/‬م(‪.‬‬ ‫‪ (26‬أﺑﻮ اﻟﻔﺮج ﲨﺎل اﻟﺪﻳﻦ اﳉﻮزي ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ )ت‪597 :‬ﻫـ(اﻟﻀﻌﻔﺎء واﳌﱰوﻛﻮن‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ :‬ﻋﺒﺪ ﷲ‬ ‫اﻟﻘﺎﺿﻲ‪ ،‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ– ﺑﲑوت(‪.‬‬ ‫‪ (27‬أﺑﻮ اﻟﻔﺮج ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ اﳉﻮزي )ت‪597 :‬ﻫـ(‪ル،‬ﺳﺦ اﻟﻘﺮآن وﻣﻨﺴﻮﺧﻪ‪،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ‬ ‫اﻟﺴﻠﻔﻲ اﻟﺪاﱐ ﺑﻦ ﻣﻨﲑ آل زﻫﻮي‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬ﺷﺮﻛﻪ أﺑﻨﺎء ﺷﺮﻳﻒ اﻷﻧﺼﺎرى – ﺑﲑوت‪ 1422 ،‬ﻫـ ‪-‬‬ ‫اﻟﻌﺎﻣﻠﻲ ّ‬ ‫‪2001‬م(‪.‬‬ ‫‪ (28‬أﺑﻮ اﻟﻘﺎﺳﻢ اﻟﺮاﻏﺐ اﻻﺻﻔﻬﺎﱐ اﳊﺴﲔ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ)ت‪502 :‬ﻫـ(‪،‬اﳌﻔﺮدات ﰲ ﻏﺮﻳﺐ اﻟﻘﺮآن‪ ،‬ﲢﻘﻴﻖ ﳏﻤﺪ ﺳﻴﺪ‬ ‫ﻛﻴﻼﱐ‪)،‬دار اﳌﻌﺮﻓﺔ‪:‬ﻟﺒﻨﺎن(‪.‬‬ ‫‪ (29‬أﺑﻮ اﳌﻌﺎﱄ اﻟﻐﺰي ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ )ت‪1167 :‬ﻫـ(‪،‬دﻳﻮان اﻹﺳﻼم‪،‬اﶈﻘﻖ‪ :‬ﺳﻴﺪ ﻛﺴﺮوي ﺣﺴﻦ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)،1‬‬ ‫دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪ ،‬ﺑﲑوت ‪ -‬ﻟﺒﻨﺎن ‪ 1411 ،‬ﻫـ ‪ 1990 -‬م(‬ ‫‪ (30‬أﺑﻮ ﺑﻜﺮ اﻟﺒﻴﻬﻘﻲ أﲪﺪ ﺑﻦ اﳊﺴﲔ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﻣﻮﺳﻰ اﳋُ ْﺴَﺮْوِﺟﺮدي )ت‪458 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﺴﻨﻦ‬ ‫اﻟﻜﱪى‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)،1‬ﳎﻠﺲ داﺋﺮة اﳌﻌﺎرف اﻟﻨﻈﺎﻣﻴﺔ اﻟﻜﺎﺋﻨﺔ ﰲ اﳍﻨﺪ ﺑﺒﻠﺪة ﺣﻴﺪر آ‪ヨ‬د‪ 1344 ،‬ه(ـ‬ ‫‪419‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ (31‬أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ اﻟﻄﱪي ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ‪)،‬ت‪310 :‬ﻫـ(‪،‬ﺟﺎﻣﻊ اﻟﺒﻴﺎن ﻋﻦ آي اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬أﲪﺪ ﳏﻤﺪ‬ ‫ﺷﺎﻛﺮ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬ﻣﺆﺳﺴﺔ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ ‪ 1420 ،‬ﻫـ ‪2000 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (32‬أﺑﻮ ﺟﻌﻔﺮ اﻟﻨﱠ ﱠﺤﺎس أﲪﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﻳﻮﻧﺲ اﳌﺮادي اﻟﻨﺤﻮي )ت‪338 :‬ﻫـ( ‪،‬إﻋﺮاب اﻟﻘﺮآن‪،‬وﺿﻊ‬ ‫ﺣﻮاﺷﻴﻪ وﻋﻠﻖ ﻋﻠﻴﻪ‪:‬ﻋﺒﺪ اﳌﻨﻌﻢ ﺧﻠﻴﻞ إﺑﺮاﻫﻴﻢ‪ :‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)1‬ﻣﻨﺸﻮرات ﳏﻤﺪ ﻋﻠﻲ ﺑﻴﻀﻮن‪ ،‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪ ،‬ﺑﲑوت‬ ‫‪ 1421 ،‬ﻫـ(‪.‬‬ ‫‪ (33‬أﺑﻮﺟﻴﺐ ﺳﻌﺪي‪،‬اﻟﻘﺎﻣﻮس اﻟﻔﻘﻬﻲ ﻟﻐﺔ واﺻﻄﻼﺣﺎ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪) ،2‬اﻟﻨﺎﺷﺮ‪:‬داراﻟﻔﻜﺮ‪ .‬دﻣﺸﻖ – ﺳﻮرﻳﺔ‪:،‬ﺗﺼﻮﻳﺮ‬ ‫‪ 1993‬م‪ 1408 ،‬ﻫـ = ‪1988‬م(‪.‬‬ ‫‪ (34‬أﺑﻮ ﺣﺎﲤﺎﻟﺪارﻣﻲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﺣﺒﺎن ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﺣﺒﺎن‪)،‬ت ‪354‬ﻫـ(‪،‬اﻟﺜﻘﺎت‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)،1‬ﻃﺒﻊ ﻋﺎﻧﺔ‪ :‬وزارة اﳌﻌﺎرف‬ ‫ﻟﻠﺤﻜﻮﻣﺔ اﻟﻌﺎﻟﻴﺔ اﳍﻨﺪﻳﺔ‪،‬ﲢﺖ ﻣﺮاﻗﺒﺔ‪ :‬اﻟﺪﻛﺘﻮر ﳏﻤﺪ ﻋﺒﺪ اﳌﻌﻴﺪ ﺧﺎن ﻣﺪﻳﺮ داﺋﺮة اﳌﻌﺎرف اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ‪ :‬داﺋﺮة اﳌﻌﺎرف‬ ‫اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ ﲝﻴﺪر آ‪ヨ‬د اﻟﺪﻛﻦ اﳍﻨﺪ ‪1393 ،‬ه(‪.‬‬ ‫‪ (35‬أﺑﻮ زﻛﺮ‪ レ‬اﻟﻨﻮوي ﳏﻴﻲ اﻟﺪﻳﻦ ﳛﲕ ﺑﻦ ﺷﺮف )ت‪676 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﺘﺒﻴﺎن ﰲ آداب ﲪﻠﺔ اﻟﻘﺮآن‪،‬ﺣﻘﻘﻪ وﻋﻠﻖ ﻋﻠﻴﻪ‪ :‬ﳏﻤﺪ‬ ‫اﳊﺠﺎر‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪)،3‬ﻣﺰﻳﺪة وﻣﻨﻘﺤﺔ‪1414 ،‬ﻫـ ‪1994 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (36‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ اﻟﻔﺮاﻫﻴﺪي اﳋﻠﻴﻞ ﺑﻦ أﲪﺪ )ت‪170 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﻌﲔ‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ :‬د ﻣﻬﺪي اﳌﺨﺰوﻣﻲ‪ ،‬د إﺑﺮاﻫﻴﻢ‬ ‫اﻟﺴﺎﻣﺮاﺋﻲ‪ )،‬دار وﻣﻜﺘﺒﺔ اﳍﻼل(‪.‬‬ ‫‪ (37‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ اﻟﻨﺴﺎﺋﻲ أﲪﺪ ﺑﻦ ﺷﻌﻴﺐ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ اﳋﺮاﺳﺎﱐ‪) ،‬ت‪303 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﺴﻨﻦ اﻟﻜﱪى ‪،‬ﺣﻘﻘﻪ وﺧﺮج‬ ‫أﺣﺎدﻳﺜﻪ‪ :‬ﺣﺴﻦ ﻋﺒﺪ اﳌﻨﻌﻢ ﺷﻠﱯ‪،‬أﺷﺮف ﻋﻠﻴﻪ‪ :‬ﺷﻌﻴﺐ اﻷر‪ル‬ؤوط‬ ‫‪ (38‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ اﻟﺬﻫﱯ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻗَ ْﺎﳝﺎز )ت ‪748 :‬ﻫـ(‪،‬ﺳﲑ أﻋﻼم اﻟﻨﺒﻼء‪،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬ﳎﻤﻮﻋﺔ ﻣﻦ‬ ‫اﶈﻘﻘﲔ ﺷﺮاف اﻟﺸﻴﺦ ﺷﻌﻴﺐ اﻷر‪ル‬ؤوط‪ :‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)،3‬ﻣﺆﺳﺴﺔ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ ‪ 1405 ،‬ﻫـ ‪1985 /‬م(‪.‬‬ ‫‪ (39‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ اﻟﺬﻫﱯ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻗَ ْﺎﳝﺎز )ت‪748 :‬ﻫـ(‪،‬ﻣﻴﺰان اﻻﻋﺘﺪال ﰲ ﻧﻘﺪ اﻟﺮﺟﺎل‪ ،‬ﲢﻘﻴﻖ‪،‬‬ ‫ﻋﻠﻲ ﳏﻤﺪ اﻟﺒﺠﺎوي‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬دار اﳌﻌﺮﻓﺔ ﻟﻠﻄﺒﺎﻋﺔ واﻟﻨﺸﺮ‪ ،‬ﺑﲑوت ‪ -‬ﻟﺒﻨﺎن ‪ 1382 ،‬ﻫـ ‪1963 -‬م(‪.‬‬ ‫ﻋﻮاد‬ ‫‪ (40‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ اﻟﺬﻫﱯ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻗَ ْﺎﳝﺎز )ت‪748 :‬ﻫـ(‪ラ،‬رﻳﺦ اﻹﺳﻼم‪،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬اﻟﺪﻛﺘﻮر ﺑﺸﺎر ّ‬ ‫ﻣﻌﺮوف‪ )،‬دار اﻟﻐﺮب اﻹﺳﻼﻣﻲ‪ :‬ط‪2003 ،1‬م(‪.‬‬ ‫‪ (41‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ اﻟﺬﻫﱯ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻗَ ْﺎﳝﺎز )ت‪748 :‬ﻫـ(‪ ،‬ﺗﺬﻛﺮة اﳊﻔﺎظ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪)،1‬دار اﻟﻜﺘﺐ‬ ‫اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ ﺑﲑوت‪-‬ﻟﺒﻨﺎن ‪1419 ،‬ﻫـ‪1998 -‬م(‪.‬‬ ‫‪420‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ (42‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪ ﷲ اﻟﺬﻫﱯ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻋﺜﻤﺎن ﺑﻦ ﻗَ ْﺎﳝﺎز )ت‪748 :‬ﻫـ(‪،‬دﻳﻮان اﻟﻀﻌﻔﺎء اﶈﻘﻖ‪ :‬ﲪﺎد ﺑﻦ ﳏﻤﺪ‬ ‫اﻷﻧﺼﺎري‪ )،‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﻟﻨﻬﻀﺔ اﳊﺪﻳﺜﺔ ‪ -‬ﻣﻜﺔ‪ :‬ط‪ 1387 ،2‬ﻫـ ‪1967 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (43‬أﺑﻮ ﻋﺒﺪﷲ اﻟﺒﺨﺎري ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ‪ ،‬اﳉﺎﻣﻊ اﳌﺴﻨﺪ اﻟﺼﺤﻴﺢ اﳌﺨﺘﺼﺮ ﻣﻦ أﻣﻮر رﺳﻮل ﷲ ﺻﻠﻰ ﷲ ﻋﻠﻴﻪ وﺳﻠﻢ‬ ‫وﺳﻨﻨﻪ وأ‪レ‬ﻣﻪ‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬ﳏﻤﺪ زﻫﲑ ﺑﻦ ‪ル‬ﺻﺮ اﻟﻨﺎﺻﺮ‪ :‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪)،1‬دار ﻃﻮق اﻟﻨﺠﺎة( )ﻣﺼﻮرة ﻋﻦ اﻟﺴﻠﻄﺎﻧﻴﺔ ﺿﺎﻓﺔ‬ ‫ﺗﺮﻗﻴﻢ ﺗﺮﻗﻴﻢ ﳏﻤﺪ ﻓﺆاد ﻋﺒﺪ اﻟﺒﺎﻗﻲ( ‪1422 ،‬ﻫـ(‪.‬‬ ‫‪ (44‬أﺑﻮ ﻋﻴﺴﻰ اﻟﱰﻣﺬي ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﻴﺴﻰ ‪،‬اﳉﺎﻣﻊ اﻟﺼﺤﻴﺢ‪، ،‬ﲢﻘﻴﻖ‪ :‬أﲪﺪ ﳏﻤﺪ ﺷﺎﻛﺮ وآﺧﺮون‪)،‬دار إﺣﻴﺎء اﻟﱰاث‬ ‫اﻟﻌﺮﰊ – ﺑﲑوت(‪.‬‬ ‫‪ (45‬أﺑﻮ ﳏﻤﺪ اﻟﺮازي اﺑﻦ أﰊ ﺣﺎﰎ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إدرﻳﺲ ﺑﻦ اﳌﻨﺬر ‪) ،‬ت‪327 :‬ﻫـ(‪،‬ﺗﻔﺴﲑ اﺑﻦ أﺑﻦ أﰊ‬ ‫ﺣﺎﰎ‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬أﺳﻌﺪ ﳏﻤﺪ اﻟﻄﻴﺐ‪ )،‬ﻣﻜﺘﺒﺔ ﻧﺰار ﻣﺼﻄﻔﻰ اﻟﺒﺎز ‪ -‬اﳌﻤﻠﻜﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ اﻟﺴﻌﻮدﻳﺔ(‪.‬‬ ‫‪ (46‬أﺑﻮ ﳏﻤﺪ اﻟﻴﺎﻓﻌﻲ ﻋﻔﻴﻒ اﻟﺪﻳﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ ﺑﻦ أﺳﻌﺪ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﺳﻠﻴﻤﺎن )ت‪768 :‬ﻫـ(‪،‬ﻣﺮآة اﳉﻨﺎن وﻋﱪة اﻟﻴﻘﻈﺎن‬ ‫ﰲ ﻣﻌﺮﻓﺔ ﻣﺎ ﻳﻌﺘﱪ ﻣﻦ ﺣﻮادث اﻟﺰﻣﺎن‪،‬وﺿﻊ ﺣﻮاﺷﻴﻪ ﺧﻠﻴﻞ اﳌﻨﺼﻮر‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ‪ ،‬ﺑﲑوت ‪-‬‬ ‫ﻟﺒﻨﺎن‪:‬ط‪ 1417 ،1‬ﻫـ ‪1997 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (47‬أﺑﻮ ﻧﺼﺮ اﳉﻮﻫﺮي‪ ،‬إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ ﲪﺎد اﻟﻔﺎراﰊ )ت‪393 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﺼﺤﺎح ‪ラ‬ج اﻟﻠﻐﺔ وﺻﺤﺎح اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬ﲢﻘﻴﻖ‪ ،‬أﲪﺪ‬ ‫ﻋﺒﺪ اﻟﻐﻔﻮر ﻋﻄﺎر‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،4‬دار اﻟﻌﻠﻢ ﻟﻠﻤﻼﻳﲔ ‪ -‬ﺑﲑوت ‪ 1407‬ﻫـ ‪1987 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (48‬اﻷﺛﺮي اﻟﻔﺎﻟﻮﺟﻲ أﻛﺮم ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ز‪レ‬دة ‪،،‬اﳌﻌﺠﻢ اﻟﺼﻐﲑ ﻟﺮواة اﻹﻣﺎم اﺑﻦ ﺟﺮﻳﺮ اﻟﻄﱪي‪ ،‬ﺗﻘﺪﱘ‪ :‬ﻋﻠﻲ ﺣﺴﻦ ﻋﺒﺪ‬ ‫اﳊﻤﻴﺪ اﻷﺛﺮي) اﻟﺪار اﻷﺛﺮﻳﺔ‪ ،‬اﻷردن ‪ -‬دار اﺑﻦ ﻋﻔﺎن‪ ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة(‪.‬‬ ‫‪ (49‬اﻷدﻧﻪ وي أﲪﺪ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﻣﻦ ﻋﻠﻤﺎء اﻟﻘﺮن اﳊﺎدي ﻋﺸﺮ )ت‪ :‬ق ‪11‬ﻫـ(‪،‬ﻃﺒﻘﺎت اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ‪،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬ﺳﻠﻴﻤﺎن ﺑﻦ‬ ‫ﺻﺎﱀ اﳋﺰي‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)1‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﻟﻌﻠﻮم واﳊﻜﻢ ‪ -‬اﻟﺴﻌﻮدﻳﺔ ‪1417 ،‬ﻫـ‪1997 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (50‬آن ُدوِزي رﻳﻨﻬﺎرت ﺑﻴﱰ )ت‪1300 :‬ﻫـ(‪،‬ﺗﻜﻤﻠﺔ اﳌﻌﺎﺟﻢ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬ﻧﻘﻠﻪ إﱃ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ وﻋﻠﻖ ﻋﻠﻴﻪ‪:‬ﺟـ ‪ :8 - 1‬ﳏ ﱠﻤﺪ‬ ‫اﻟﻨﻌﻴﻤﻲ‪،‬ﺟـ ‪ :10 ،9‬ﲨﺎل اﳋﻴﺎط‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪)،1‬وزارة اﻟﺜﻘﺎﻓﺔ واﻹﻋﻼم‪ ،‬اﳉﻤﻬﻮرﻳﺔ اﻟﻌﺮاﻗﻴﺔ‪ ،‬ﻣﻦ ‪- 1979‬‬ ‫َﺳﻠﻴﻢ َ‬ ‫‪2000‬م(‪.‬‬ ‫‪ (51‬اﻟﺒﺨﺎري ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إﲰﺎﻋﻴﻞ ﺑﻦ إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﺑﻦ اﳌﻐﲑة ‪)،‬ت‪256 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﺘﺎرﻳﺦ اﻟﻜﺒﲑ ‪)،‬داﺋﺮة اﳌﻌﺎرف اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ‪ ،‬ﺣﻴﺪر‬ ‫آ‪ヨ‬د – اﻟﺪﻛﻦ‪،‬ﻃﺒﻊ ﲢﺖ ﻣﺮاﻗﺒﺔ‪ :‬ﳏﻤﺪ ﻋﺒﺪ اﳌﻌﻴﺪ ﺧﺎن(‪.‬‬ ‫‪421‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ (52‬اﳉﺰء ﰲ اﻟﺘﻔﺴﲑ‪ ،‬ﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن ﻟﻴﺤﲕ ﺑﻦ ﳝﺎن ‪،‬وﺗﻔﺴﲑ اﻟﻘﺮآن ﻟﻨﺎﻓﻊ ﺑﻦ أﰊ ﻧﻌﻴﻢ اﻟﻘﺎرئ ‪ ،‬وﺗﻔﺴﲑ ﳌﺴﻠﻢ ﺑﻦ ﺧﺎﻟﺪ‬ ‫اﻟﺰﳒﻲ ‪،‬وﺗﻔﺴﲑ ﻟﻌﻄﺎء اﳋﺮاﺳﺎﱐ‪ :‬ﲢﻘﻴﻖ ودراﺳﺔ‪:‬ﺣﻜﻤﺖ ﺑﺸﲑ ‪レ‬ﺳﲔ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)،1‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﻟﺪار ‪ヨ‬ﳌﺪﻳﻨﺔ اﳌﻨﻮرة‬ ‫‪1408،‬ﻫـ ‪1988 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (53‬ﺟﻼل اﻟﺪﻳﻦ اﻟﺴﻴﻮﻃﻲ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ أﰊ ﺑﻜﺮ)ت‪911 :‬ﻫـ(‪،‬اﻹﺗﻘﺎن ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻘﺮآن‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ :‬ﳏﻤﺪ أﺑﻮ اﻟﻔﻀﻞ‬ ‫إﺑﺮاﻫﻴﻢ‪)،‬اﳍﻴﺌﺔ اﳌﺼﺮﻳﺔ اﻟﻌﺎﻣﺔ ﻟﻠﻜﺘﺎب‪1394 :‬ﻫـ‪1974 /‬م(‪.‬‬ ‫‪ (54‬ﺟﻼل اﻟﺪﻳﻦ اﻟﺴﻴﻮﻃﻲ ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ أﰊ ﺑﻜﺮ‪) ،‬ت‪911 :‬ﻫـ( ﻃﺒﻘﺎت اﳊﻔﺎظ ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)،1‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ –‬ ‫ﺑﲑوت‪1403،‬ه(‪.‬‬ ‫‪ (55‬اﳊﺎﺟﻰ‪،‬ﳏﻤﺪ ﻋﻤﺮ ﻣﻮﺳﻮﻋﺔ اﻟﺘﻔﺴﲑ ﻗﺒﻞ ﻋﻬﺪ اﻟﺘﺪوﻳﻦ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬دار اﳌﻜﺘﱮ ‪ -‬دﻣﺸﻖ ‪ 1427 ،‬ﻫـ ‪-‬‬ ‫‪2007‬م(‪.‬‬ ‫‪ (56‬ﺣﺴﻦ ﻋﺜﻤﺎن ﻋﻠﻲ ‪ ،‬ﻣﻨﻬﺞ اﳉﺪل واﳌﻨﺎﻇﺮة ﰲ ﺗﻘﺮﻳﺮ ﻣﺴﺎﺋﻞ اﻻﻋﺘﻘﺎ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)1‬د دارإﺷﺒﻴﻠﻴﺎ‪ ،‬اﻟﺮ‪レ‬ض‪1420،‬ه(‪.‬‬ ‫‪ (57‬اﳊﻠﺒﻴﻌﱰ ﻧﻮر اﻟﺪﻳﻦ ﳏﻤﺪ‪،‬ﻋﻠﻮم اﻟﻘﺮآن اﻟﻜﺮﱘ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬ﻣﻄﺒﻌﺔ اﻟﺼﺒﺎح ‪ -‬دﻣﺸﻖ ‪ 1414 ،‬ﻫـ ‪1993 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (58‬اﳊﻤﲑى ﻧﺸﻮان ﺑﻦ ﺳﻌﻴﺪ اﻟﻴﻤﲏ )ت‪573 :‬ﻫـ(‪،‬ﴰﺲ اﻟﻌﻠﻮم ودواء ﻛﻼم اﻟﻌﺮب ﻣﻦ اﻟﻜﻠﻮم‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬د ﺣﺴﲔ ﺑﻦ‬ ‫ﻋﺒﺪ ﷲ اﻟﻌﻤﺮي ‪ -‬ﻣﻄﻬﺮ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ اﻹر‪レ‬ﱐ ‪ -‬د ﻳﻮﺳﻒ ﳏﻤﺪ ﻋﺒﺪ ﷲ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬دار اﻟﻔﻜﺮ اﳌﻌﺎﺻﺮ )ﺑﲑوت ‪-‬‬ ‫ﻟﺒﻨﺎن(‪ ،‬دار اﻟﻔﻜﺮ )دﻣﺸﻖ ‪ -‬ﺳﻮرﻳﺔ( ‪1420 )،‬ﻫـ ‪1999 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (59‬اﳋﺎﻟﺪي ﺻﻼح ﻋﺒﺪ اﻟﻔﺘﺎح‪ ،‬ﺗﻌﺮﻳﻒ اﻟﺪارﺳﲔ ﲟﻨﺎﻫﺞ اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ‪)،‬دار اﻟﻘﻠﻢ ‪،‬دﻣﺸﻖ ‪،‬ط‪1429 ،3‬ه_‬ ‫‪2008‬م(‪.‬‬ ‫‪ (60‬اﻟﺬﻫﱯ اﻟﺪﻛﺘﻮر ﳏﻤﺪ اﻟﺴﻴﺪ ﺣﺴﲔ )ت‪1398 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﺘﻔﺴﲑ واﳌﻔﺴﺮون‪)،‬ﻣﻜﺘﺒﺔ وﻫﺒﺔ‪ ،‬اﻟﻘﺎﻫﺮة(‪.‬‬ ‫‪ (61‬اﻟﺰرﻗﺎﱐ ﳏﻤﺪ ﻋﺒﺪ اﻟﻌﻈﻴﻢ ‪،‬ﻣﻨﺎﻫﻞ اﻟﻌﺮﻓﺎن ﰲ ﻋﻠﻮم اﻟﻘﺮآن ‪،‬اﶈﻘﻖ ‪ ،‬ﻓﻮاز أﲪﺪ زﻣﺮﱄ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪ )،1‬دار اﻟﻜﺘﺎب‬ ‫اﻟﻌﺮﰊ‪:‬ﺑﲑوت‪1415 ،‬ﻫـ ‪1995 ،‬م(‪.‬‬ ‫‪ (62‬اﻟﺰرﻛﻠﻴﺨﲑ اﻟﺪﻳﻦ ﺑﻦ ﳏﻤﻮد ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﻓﺎرس‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)15‬ت‪1396 :‬ﻫـ(‪:‬اﻷﻋﻼم‪) :‬دار اﻟﻌﻠﻢ ﻟﻠﻤﻼﻳﲔ‪:‬‬ ‫ أ‪レ‬ر ‪ /‬ﻣﺎﻳﻮ ‪2002‬م(‪.‬‬‫‪ (63‬زﻳﻦ اﻟﺪﻳﻦ اﳌﻨﺎوي ﳏﻤﺪ اﳌﺪﻋﻮ ﺑﻌﺒﺪ اﻟﺮؤوف ﺑﻦ ‪ラ‬ج اﻟﻌﺎرﻓﲔ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ زﻳﻦ اﻟﻌﺎﺑﺪﻳﻦ )ت‪1031 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﺘﻮﻗﻴﻒ‬ ‫ﻋﻠﻰ ﻣﻬﻤﺎت اﻟﺘﻌﺎرﻳﻒ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ ‪ )،1‬ﻋﺎﱂ اﻟﻜﺘﺐ ‪ 38‬ﻋﺒﺪ اﳋﺎﻟﻖ ﺛﺮوت‪-‬اﻟﻘﺎﻫﺮة ‪1410 ،‬ﻫـ‪1990-‬م(‪.‬‬ ‫‪ (64‬اﻟﺴﺪوﺳﻲ ﻗﺘﺎدة ﺑﻦ دﻋﺎﻣﺔ ﺑﻦ ﻗﺘﺎدة )ت‪117 :‬ﻫـ(اﻟﻨﺎﺳﺦ واﳌﻨﺴﻮخ اﶈﻘﻖ‪ :‬ﺣﺎﰎ ﺻﺎﱀ اﻟﻀﺎﻣﻦ‪ ،‬ﻛﻠﻴﺔ اﻵداب ‪-‬‬ ‫ﺟﺎﻣﻌﺔ ﺑﻐﺪاد‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،3‬ﻣﺆﺳﺴﺔ اﻟﺮﺳﺎﻟﺔ‪1418 ،‬ﻫـ‪1998 /‬م(‪.‬‬ ‫‪422‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ (65‬اﻟﺴﻤﻌﺎﱐ ﻋﺒﺪ اﻟﻜﺮﱘ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻣﻨﺼﻮر اﻟﺘﻤﻴﻤﻲ اﳌﺮوزي)ت‪562 :‬ﻫـ( ‪،‬اﻷﻧﺴﺎب‪،‬اﶈﻘﻖ‪:‬ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ ﺑﻦ ﳛﲕ‬ ‫اﳌﻌﻠﻤﻲ اﻟﻴﻤﺎﱐ وﻏﲑﻩ‪ ،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)1‬ﳎﻠﺲ داﺋﺮة اﳌﻌﺎرف اﻟﻌﺜﻤﺎﻧﻴﺔ‪ ،‬ﺣﻴﺪر آ‪ヨ‬د ‪ 1382 ،‬ﻫـ ‪1962 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (66‬اﻟﺸﺎﻃﱯ إﺑﺮاﻫﻴﻢ ﺑﻦ ﻣﻮﺳﻰ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ اﻟﻠﺨﻤﻲ )ت‪790 :‬ﻫـ(‪، :‬اﳌﻮاﻓﻘﺎت ﰲ أﺻﻮل اﻟﻔﻘﻪ ‪ ،‬ﲢﻘﻴﻖ‪ ،‬ﻋﺒﺪ ﷲ دراز‬ ‫‪)،‬دار اﳌﻌﺮﻓﺔ – ﺑﲑوت(‬ ‫‪ (67‬اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ أﺑﻮﻋﺒﺪ ﷲ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ إدرﻳﺲ )ت‪204 :‬ﻫـ( ‪،‬ﻣﺴﻨﺪ اﻹﻣﺎم اﻟﺸﺎﻓﻌﻲ‪ ،‬رﺗﺒﻪ‪ :‬ﺳﻨﺠﺮ ﺑﻦ ﻋﺒﺪﷲ اﳉﺎوﱄ‪،‬‬ ‫أﺑﻮﺳﻌﻴﺪ‪ ،‬ﻋﻠﻢ اﻟﺪﻳﻦ )ت‪745 :‬ﻫـ(ﺣﻘﻖ ﻧﺼﻮﺻﻪ وﺧﺮج أﺣﺎدﻳﺜﻪ وﻋﻠﻖ ﻋﻠﻴﻪ‪ ،‬ﻣﺎﻫﺮ ‪レ‬ﺳﲔ ﻓﺤﻞ اﻟﻄﺒﻌﺔ‬ ‫‪)،1‬اﻟﻨﺎﺷﺮ‪ :‬ﺷﺮﻛﺔ ﻏﺮاس ﻟﻠﻨﺸﺮ واﻟﺘﻮزﻳﻊ‪ ،‬اﻟﻜﻮﻳﺖ‪ 1425 ،‬ﻫـ ‪ 2004 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (68‬اﻟﺸﺮﻳﻒ اﳉﺮﺟﺎﱐ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ اﻟﺰﻳﻦ )ت‪816 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﺘﻌﺮﻳﻔﺎت‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬ﺿﺒﻄﻪ وﺻﺤﺤﻪ ﲨﺎﻋﺔ ﻣﻦ‬ ‫اﻟﻌﻠﻤﺎء ﺷﺮاف اﻟﻨﺎﺷﺮ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ ﺑﲑوت –ﻟﺒﻨﺎن‪1403 ،‬ﻫـ ‪1983-‬م(‪.‬‬ ‫‪ (69‬ﴰﺲ اﻟﺪﻳﻦ اﻟﺪاوودي ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﻠﻲ ﺑﻦ أﲪﺪ‪)،‬ت‪945 :‬ﻫـ(‪ ،‬ﻃﺒﻘﺎت اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ‪ )،‬دار اﻟﻜﺘﺐ اﻟﻌﻠﻤﻴﺔ –‬ ‫ﺑﲑوت(‪.‬‬ ‫‪ (70‬ﺷﻬﺎب اﻟﺪﻳﻦ اﻟﺘﱡﻮِرﺑِ ْﺸ ِﱵ ﻓﻀﻞ ﷲ ﺑﻦ ﺣﺴﻦ ﺑﻦ ﺣﺴﲔ ‪) ،‬ت‪ 661 :‬ﻫـ(‪،‬اﳌﻴﺴﺮ ﰲ ﺷﺮح ﻣﺼﺎﺑﻴﺢ اﻟﺴﻨﺔ‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪،‬‬ ‫د‪ .‬ﻋﺒﺪ اﳊﻤﻴﺪ ﻫﻨﺪاوي‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،2‬ﻣﻜﺘﺒﺔ ﻧﺰار ﻣﺼﻄﻔﻰ اﻟﺒﺎز ‪ 1429 ،‬ﻫـ ‪ 2008 -‬ه(‪.‬‬ ‫‪ (71‬اﻟﺼﻔﺪي ﺻﻼح اﻟﺪﻳﻦ ﺧﻠﻴﻞ ﺑﻦ أﻳﺒﻚ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ ﷲ )ت‪764 :‬ﻫـ(‪،‬اﻟﻮاﰲ ‪ヨ‬ﻟﻮﻓﻴﺎت‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ ،‬أﲪﺪ اﻷر‪ル‬ؤوط وﺗﺮﻛﻲ‬ ‫ﻣﺼﻄﻔﻰ) دار إﺣﻴﺎء اﻟﱰاث ‪ -‬ﺑﲑوت‪1420:‬ﻫـ‪2000 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (72‬اﻟﻄﱠﻴﱠﺎر د‪ .‬ﻣ ِ‬ ‫ﺴﺎﻋ ُﺪ ﺑﻦ ُﺳﻠَْﻴ َﻤﺎن ‪ ،‬ﺷﺮح ﻣﻘﺪﻣﺔ ﰲ أﺻﻮل اﻟﺘﻔﺴﲑ‪،‬ﻻﺑﻦ ﺗﻴﻤﻴﺔ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،2‬دار اﺑﻦ اﳉﻮزي‪،‬‬ ‫ُ‬ ‫‪1428‬ه(‪.‬‬ ‫‪ (73‬ﻋﺒﺪ اﳊﻤﻴﺪ د أﲪﺪ ﳐﺘﺎر )ت‪1424 :‬ﻫـ(‪ ،‬ﻣﻌﺠﻢ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ اﳌﻌﺎﺻﺮة‪،‬ﲟﺴﺎﻋﺪة ﻓﺮﻳﻖ ﻋﻤﻞ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،1‬ﻋﺎﱂ‬ ‫اﻟﻜﺘﺐ‪:‬ط‪ 1429 ،1‬ﻫـ ‪2008 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (74‬اﻟﻌﻮﺗﱯ أﺑﻮ اﳌﻨﺬر ﺳﻠﻤﺔ ﺑﻦ ﻣﺴﻠﻢ ﺑﻦ إﺑﺮاﻫﻴﻢ اﻟﺼﺤﺎري ‪ ،‬اﻹ‪ヨ‬ﻧﺔ ﰲ اﻟﻠﻐﺔ اﻟﻌﺮﺑﻴﺔ‪ ،‬اﶈﻘﻖ‪ :‬د‪ .‬ﻋﺒﺪ اﻟﻜﺮﱘ ﺧﻠﻴﻔﺔ‪،‬‬ ‫د‪ .‬ﻧﺼﺮت ﻋﺒﺪ اﻟﺮﲪﻦ‪ ،‬د‪ .‬ﺻﻼح ﺟﺮار‪ ،‬د‪ .‬ﳏﻤﺪ ﺣﺴﻦ ﻋﻮاد‪ ،‬د‪ .‬ﺟﺎﺳﺮ أﺑﻮ ﺻﻔﻴﺔاﻟﻄﺒﻌﺔ ‪ )1‬وزارة اﻟﱰاث‬ ‫اﻟﻘﻮﻣﻲ واﻟﺜﻘﺎﻓﺔ ‪ -‬ﻣﺴﻘﻂ ‪ -‬ﺳﻠﻄﻨﺔ ﻋﻤﺎن‪ 1420 ،‬ﻫـ ‪1999 -‬م(‪.‬‬ ‫‪ (75‬ﻛﺤﺎﻟﺔ ﻋﻤﺮ ﺑﻦ رﺿﺎ ﺑﻦ ﳏﻤﺪ )ت‪1408 :‬ﻫـ(‪،‬ﻣﻌﺠﻢ اﳌﺆﻟﻔﲔ‪)،‬ﻣﻜﺘﺒﺔ اﳌﺜﲎ ‪ -‬ﺑﲑوت‪ ،‬دار إﺣﻴﺎء اﻟﱰاث اﻟﻌﺮﰊ‬ ‫ﺑﲑوت(‪.‬‬ ‫‪423‬‬ ‫‪HøCRø øKøNCø ASIRDA øSLÂMÎ øLøMLER- I‬‬ ‫‪ (76‬اﳌﺮاﻏﻲ أﲪﺪ ﺑﻦ ﻣﺼﻄﻔﻰ )ت‪1371 :‬ﻫـ(‪،‬ﺗﻔﺴﲑ اﳌﺮاﻏﻲ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪)،1‬ﺷﺮﻛﺔ ﻣﻜﺘﺒﺔ وﻣﻄﺒﻌﺔ ﻣﺼﻄﻔﻰ اﻟﺒﺎﰉ اﳊﻠﱯ‬ ‫وأوﻻدﻩ ﲟﺼﺮ ‪ 1365 ،‬ﻫـ ‪1946 -‬م(‪.‬‬ ‫اﻟﺮزاق اﳊﺴﻴﲏ‪)،‬ت‪1205 :‬ﻫـ(‪ラ،‬ج اﻟﻌﺮوس ﻣﻦ ﺟﻮاﻫﺮ‬ ‫ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ﻋﺒﺪ ّ‬ ‫ﳏﻤﺪ ﺑﻦ ّ‬ ‫‪ (77‬ﻣﺮﺗﻀﻰ اﻟﱠﺰﺑﻴﺪي ّ‬ ‫اﻟﻘﺎﻣﻮس‪،‬اﶈﻘﻖ‪ )،‬ﳎﻤﻮﻋﺔ ﻣﻦ اﶈﻘﻘﲔ‪ :‬دار اﳍﺪاﻳﺔ(‪.‬‬ ‫‪ (78‬ﻧﻮﻳﻬﺾ ﻋﺎدل ‪،‬ﻣﻌﺠﻢ اﳌﻔﺴﺮﻳﻦ »ﻣﻦ ﺻﺪر اﻹﺳﻼم وﺣﱴ اﻟﻌﺼﺮ اﳊﺎﺿﺮ« ‪،‬ﻗﺪم ﻟﻪ‪ُ :‬ﻣﻔﱵ اﳉﻤﻬﻮرﻳﺔ اﻟﻠﺒﻨﺎﻧﻴﺔ‬ ‫اﻟﺸْﱠﻴﺦ ﺣﺴﻦ ﺧﺎﻟﺪ‪،‬اﻟﻄﺒﻌﺔ‪ )،3‬ﻣﺆﺳﺴﺔ ﻧﻮﻳﻬﺾ اﻟﺜﻘﺎﻓﻴﺔ ﻟﻠﺘﺄﻟﻴﻒ واﻟﱰﲨﺔ واﻟﻨﺸﺮ‪ ،‬ﺑﲑوت ‪ -‬ﻟﺒﻨﺎن‪ 1409 ،‬ﻫـ ‪-‬‬ ‫‪1988‬م(‪.‬‬ ‫‪424‬‬ HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I HİCRİ İKİNCİ ASIR TEFSİR FAALİYETLERİNDE TARİHSEL ZEMİN VE HADİSELERİN ROLÜ (‫)دور اﻟﺨﻠﻔﯿﺔ اﻟﺘﺎرﯾﺨﯿﺔ واﻷﺣﺪاث ﻓﻲ أﻧﺸﻄﺔ اﻟﺘﻔﺴﯿﺮ ﻓﻲ اﻟﻘﺮن اﻟﺜﺎﻧﻲ اﻟﮭﺠﺮي‬ Muhammed AS Doktora Öğrencisi, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı PhD student, Istanbul University Faculty of Theology Department of Tafsir İstanbul, Turkey [email protected] orcid.org/0000-0002-3114-1207 1. GİRİŞ "Hicri ikinci asır", Tefsir ilmi ve diğer ulumu'l-Kur'ân için müstesna bir konumdadır. Alanımızın tefsir olması, çalışmamızın sınırları ve belirlediğimiz hedef açılarından asır, "tefsir ilmi" çerçevesinde ele alındı. Tefsir faaliyetleri sürecindeki bazı aşırı yorumların nedenlerinin ortaya konularak menfi yorumların doğurduğu istismar ve ayrılıkların engellenmesi hedeflendi. Tefsirî gelişmelerin doğru tahlili için dönemin tefsir faaliyetlerinde ve müfessirlerinin Kur'ân yorumlarında etkili hadiselerin tarihsel arka planı, detaylıca tahlil edilip tarihsel boyut ve zemin konu edindi. Devamında bu asrın tefsir faaliyetlerinin günümüz Kur'ân yorumlarındaki yansımalarına yer verildi. Tefsirî problemlerin çıkış noktalarını ve hangi tarihsel olaylardan kaynaklı olduklarını bilebilmek, problem tespitinde oldukça önemlidir. Halbuki literatürde ve klasik Tefsir Usûlü'nde, tarihsel hâdiselerin tefsir ve müfessirler üzerindeki etkisi üzerinde pek durulmamış olduğu söylenebilir. Bu da beraberinde, tefsire dair bazı eksik okumaları getirmiştir. Mesela, dönem müfessirlerine atfedilen rey ile tefsir, rivayet ve isrâiliyat düşkünlüğü, dilsel zaaflar, ayetleri izahlarında tahsise gittikleri, Kuran kıssalarını esas amaçlarından uzaklaştırıp bir takım hayal ve hurafelerle bunları izaha kalkıştıkları, Hadîs uydurmacılığı, siyasi amaç güttükleri gibi yanlış okumalar bunlara örnektir. Bu sorun görülen noktaların her biri, yanlış okumaların neticeleridirler. Bu dönem müfessirlerinin Kur'ân yorumlarındaki farklılıkları, farklı yorumların hangi sâiklerle ortaya çıkıp müfessirleri nasıl etkilediği/yönlendirdiği, ancak tarihsel zemin sorgulanarak aydınlatılabilir. Böylece yanlış okumaların önüne geçilebilir. Döneme ve müfessirlerine atfedilen müşkülatlı noktaların sanıldığı manada bir karşılıklarının olup olmadığı tetkik edilebilir. Sorun olarak sunulan tüm bu hususların, o dönemin kendi tarihsel yapısı/doğal süreçlerindeki gelişmelerle bağlantısı ortaya çıkarılabilir. Böylelikle literatürün, tefsir ekollerinin oluşumundaki tarihsel arka planı ihmal ettiğine dair veriler fark edilebilecektir. Problemli görülen noktaların hakikatlerinin sorgulanmaması, dönemin kendi tarihsel zemin ve perspektifinde değerlendirilmemesi, konunun tarihsel arka planının yeterince irdelenmemesi, konuya genellemeci/kategorize edici yaklaşılması vs. durumların her biri, tefsir faaliyetinin eksik kalmasına neden olan birer 425 HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I sorundur. Bir bilim havzası adlandırması/incelemesinin yanı sıra genelleştirmeden/kategorize etmeden; tabakatçı/şahıs merkezli değerlendirilmesiyle dönemin tefsir faaliyetlerinin daha sağlıklı analizleri yapılabilir. Bu bağlamda çalışmada, analitik çözümlemelerle dönem aydınlatılmaya çalışıldı. Yargılara varırken de, etkin tarihsel arka plan gözetildi. Bunun için de temel kaynaklardan, söz konusu dönemin tarihsel verileri toplandı. Tikel ve tümel diyalektiği yoluyla bu verilerin incelenip anlaşılmasına ve bilimsel sonuçların elde edilmesine yönelik bir metot izlendi. Veriler ve rivâyetler tek tek incelendiği gibi, genel ve tikel bilgiler arasındaki ilişki ortaya çıkarıldı. Böylelikle tasvir metodu da kullanılmış oldu. Bu metotla da tarihî veriler incelenip dönemin şartları, tarihî bilgilere uygun ve olabildiğince objektif bir bakışla ortaya konmaya çalışıldı. Döneme dair yanlış okumaların engellenebilmesi, söz konusu dönemi ve müfessirlerini, kendi özel süreçlerinde incelemek ve buna yönelik iyi bir "süreç analizi" yapmakla mümkündür. Tarihsel hâdiselerin insan yorumları üzerindeki etkisi gerçekliğinden yola çıkıldığı takdirde, tefsirde usul anlamında, yeni bir usul / bakış açısı da yakalanıp, tefsirin daha sahih bir mecrada yürümesine katkı sağlanabilir. Bunu gerçekleştirebilmek adına, tarihsel hâdiselerin, başlıca örnek şahsiyetler üzerindeki etkileri gözetilerek tefsirin şekillenmesinde tarihsel hâdiselerin etkisinin somut bir şekilde anlatımı sağlanabilir. 2. ARAŞTIRMA Tebliğimiz, "Hicri İkinci Asır Tefsir Faaliyetlerinde Tarihsel Zemin Ve Hadiselerin Rolü"nü anlatmaya yöneliktir. Söz konusu asır müfessirlerinin Kur'ân'ı tefsir yöntemleri incelenip dönemin tefsir faaliyetlerinin arkasındaki tarihsel sebepler, tarihsel durumun tefsir üzerindeki muhtemel etkileri / yönlendirmeleri üzerinde durulacaktır. Tefsirî gelişmelerin doğru tahlili için dönemin tefsir faaliyetlerinde ve müfessirlerinin Kur'ân yorumlarında etkili hadiselerin tarihsel arka planı tahlil edilip tarihsel boyut ve zemin konu edindi. Devamında bu asrın tefsir faaliyetlerinin günümüz Kur'ân yorumlarındaki yansımalarına yer verildi. Bu konuda yapılan çalışmalarla ilgili genişçe bir listeden istifade edildi. Bu çalışmayla literatüre farklı bir katkı sağlanabilir. Şöyle ki; yapılan çalışmalarda, hicri 2. asrın tefsir faaliyetlerinin ardındaki tarihsel arka planın biraz göz ardı edildiğini söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu araştırmada, Tefsir Usûlü'nde açık bırakılmış bir alan olan hicri ikinci asrın tefsir hareketlerinde tarihsel arka planın tahliline gidildi. Bununla, Tefsir ilmi anlamında, söz konusu dönem, daha gerçekçi ve doğru anlaşılabileceğine kanaat getirildi. Dolayısıyla böylesi bir çalışmanın, tefsir ilmine ve tefsir usûlü literatürüne, faydalı ve farklı bir katkı sağlayacağı kanaatindeyiz. Araştırma problemine yönelik olarak, öncelikle şu 3 sorudan yola çıkılarak bir problem tespitine gidildi; Birinci sorumuz: Tarihsel olaylar, Kur'ân'ın / Kur'ân âyetlerinin yorumlanmasında, ne derece etkindir? İkinci sorumuz: Tefsirde ve tefsire dair problemlerde, tarihsel zemin sorgulanmadan bir problem tespitine gidilebilir mi? Gidildiği takdirde ne derece sağlıklı bir sonuç elde edilebilir? 426 HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I Üçüncü Sorumuz: Hicri ikinci asra atfedilen tefsirî problemler nelerdir? Bu problemlerin çıkış noktalarının hakikati nedir? Bu sorular neticesinde bir araştırma problemi tespit edildi. Şöyle ki; tefsirle ilgili müşkülatın çıkış noktalarını ve ne gibi tarihsel hadiselerden kaynaklandıklarını anlayabilmek, sorun tespitinde çok önemlidir. Halbuki literatürde ve klasik Tefsir Usûlü'nde, tarihsel hâdiselerin tefsir ve müfessirler üzerindeki etkisi üzerinde pek durulmamış olduğu söylenebilir. Bu da beraberinde, tefsire dair bazı eksik okumaları getirmiştir. Mesela, dönem müfessirlerine atfedilen rey ile tefsir, rivayet ve isrâiliyat düşkünlüğü, dilsel zaaflar, ayetleri izahlarında tahsise gittikleri, Kuran kıssalarını esas amaçlarından uzaklaştırıp bir takım hayal ve hurafelerle bunları izaha kalkıştıkları, Hadîs uydurmacılığı, siyasi amaç güttükleri gibi genellemeci yanlış okumalar bunlara örnektir. Zira sorun olarak sunulan tüm bu hususlar, o dönemin kendi tarihsel yapısı/doğal süreçlerindeki gelişmelerdir. Araştırmada, problem olarak görülen noktaların, genel anlamda ortak bir noktada birleşip bunların, boş bırakılan bir alan olan "tarihsel zemin ve hadiselerin görmezden gelinmesi"nden kaynaklı olduğu kanaati oluştu ve konunun çerçevesi, bu şekilde çizilmiştir. Ayrıca problemli görülen noktaların hakikatlerinin sorgulanmaması, dönemin kendi tarihsel zemin ve perspektifinde değerlendirilmemesi, konunun tarihsel arka planının yeterince irdelenmemesi, konuya genellemeci/kategorize edici yaklaşılması vs. durumların her biri, tefsir faaliyetinin eksik kalmasına neden olan birer sorundur. Buradan, tefsir tarihi eserlerinde yaygın olan kategorize etme ve genellemeci üslubun sorun teşkil ettiğini söyleyebiliriz. Tefsir tarihine ilk bakışta göze çarpan bilgiler, genel ifadelerle ve ezberci bir anlayışla sürekli tekrar edilmektedir. Dolayısıyla bu anlamda literatürde, bu asra yönelik detayların hakkıyla irdelenmediği, ayrıntılara girilmediği söylenebilir. Buna bir örnek olarak, rivayet - dirayet tasnifini gösterebiliriz. Tefsir kitaplarının rivâyet ve dirâyet şeklindeki tasnifleri, her ne kadar pratik bir çözüm olarak sunulmuş olsa da, hicri ikinci asırdan günümüze kadarki tefsir kitaplarının, böyle bir tasnîfe tâbi tutulup kategorize edilmesi, genellemeci / dar bir anlayışa hapsedilmesi ve bu tasnif neticesinde tefsir eserlerinin bir takım keskin sınırlandırmaların içine alınması, yine bir Tefsir Usûlü problemidir. Söz konusu tasnifin ne kadar isabetli olduğu, araştırmaya ve tartışmaya değer konulardandır. Çünkü bu tasnifin, tefsir tarihini doğru okuyabilmede önemli bir rolü vardır. Bunun yanında İlk üç asırda yazılmış olan tefsirler ile sonraki dönemlerde yazılmış olanların aynı listede zikredilmesi, ciddi bir sorun teşkil etmektedir. Bu eserler elbette bir takım farklılıklar içermektedir. Ama her tefsiri kendi dönem şartlarına göre değerlendirmek gerektiği halde, mesela 2. asırdaki bir tefsir ile 10. asırdaki tefsiri aynı kategoriye sokmak da, bir takım sorunlara sebep olmaktadır. Erken dönem rivayet tefsirlerinden farklı olarak sonrakiler, haberî sıfatların, müteşâbihatın tefsirine yer vermişlerdir. O halde her müfessir ve eserin, kendi döneminin şartlarına göre değerlendirilmesi gerekir. 427 HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I Hicri ikinci asır hakkında bir takım genellemelere gitmek, zor olmakla birlikte, bizleri doğru neticelere de vardırmayacaktır. Bu dönemin müfessirlerinin âyetleri yorumlamaları noktasında birbirinden farklılıkları, bu farklı tefsirlerin hangi sebeplerden neşet edip diğer müfessirlere ne şekilde etki ettiği/yönlendirdiği vs. durumlar, tarihsel zeminin sorgulanmasıyla ancak aydınlatılabilir. Söz konusu asrın tefsirleri ve müfessirleri, genellemeci, ezberci ve tekrarcı olmayan bir yaklaşımla ele alınmalıdır. Yine aynı örnek üzerinde gidecek olursak, mesela tefsirler, klasik tefsir usullerinde süregeldiği şekilde, rivayet veya dirayet kalıbına sokulmamalı ve tek boyutlu değerlendirilmemelidir. Rivayet ve dirayet ayrımı yerine, bütüncül bakışla, analiz ve sentez yapabilen usuller benimsenmelidir. Böylece konu, daha doğru değerlendirilebilir. Ayrıca analitik çözümlemelerle dönem aydınlatılabilir. Yargılara varırken de, etkin tarihsel arka plan gözetilmelidir. Bunun için de temel kaynaklardan, söz konusu dönemin tarihsel verileri toplanmalıdır. Tikel ve tümel diyalektiği yoluyla bu verilerin incelenip anlaşılmasına ve bilimsel sonuçların elde edilmesine yönelik bir metot izlenebilir. Veriler ve rivâyetler incelenip genel ve tikel bilgiler arasındaki ilişki ortaya çıkarılarak tasvir metodu da kullanılabilir. Bu metotla da, tarihî veriler incelenip dönemin şartları, tarihî bilgilere uygun ve olabildiğince objektif bir bakışla ortaya konabilir. Döneme atfedilen problemlere yönelik olarak da, öncelikle sorun niteliğindeki ifâdelere, "yok saymacı" değil; "seçmeci" bir tarzda yaklaşılmalıdır. Devamında da, sorun olarak sunulan tüm bu hususların, o dönemin kendi tarihsel yapısı/doğal süreçlerindeki gelişmelerle bağlantısı ortaya çıkarılabilir. Bununla literatürün, söz konusu asrın tarihsel arka planını ihmal ettiğine dair veriler fark edilebilecektir. Dahası yanlış okumaların engellenebilmesi, hicri ikinci asrı kendi özel süreçleri içerisinde inceleyecek iyi bir "süreç analizi" yöntemi kullanılarak, başlangıç-ilerleme-sonuç itibariyle, söz konusu asır araştırılabilir. Böylelikle bir bilim havzası incelemesiyle, hicri ikinci asrın, kategorize etmekten ziyade, tabakatçı ve şahıs merkezli tahlili yapılabilir. Ayrıca dönemi kendi özel süreçlerinde değerlendirirken de, hem kendi hem de bir önceki ve sonraki dönemleri, sosyal ve kültürel bağlamlarda ele alarak bir değerlendirmeye gidilmelidir. Böylesi bir süreç analizi neticesinde, dönemin birbirine zıt tefsir faaliyetlerinin neden birbirlerinden ayrıldıkları ve farklılıklar arz ettiklerine dair bir takım ipuçları yakalanabilecektir. Tüm bunlar sağlandığı takdirde, yanlış okumaların önüne geçilip döneme ve müfessirlerine atfedilen müşkülatlı noktaların, aslında sanıldığı manada bir karşılıklarının olmadığı anlaşılmış olacaktır. Ayrıca tarihsel hâdiselerin etkisinin insan yorumları üzerindeki etkisi gerçekliğinden yola çıkarak, tefsirde usûl anlamında, yeni bir bakış açısı da yakalanarak tefsirin daha doğru bir mecrada yürümesine katkı sağlanabilecektir. Bunun için de tarihsel hâdiselerin, örneğin Hasan-ı Basrî (v.110/728), Mukâtil b. Süleyman (v.150/767) gibi zevatlar üzerindeki etkilerinden yola çıkarak, tefsirin şekillenmesinde tarihsel hâdiselerin etkisinin somut bir şekilde anlatımı sağlanabilir. Dolayısıyla bu konunun, genel tefsir geleneğinden ziyade, söz 428 HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I konusu asır tefsirinin kendi özel yapısındaki gerçek şartları içerisinde değerlendirilmesiyle, daha sağlıklı bir tahlili yapılabilecektir. Konu - zaman - ve mekan sınırları açılarından araştırmanın kapsamı'na gelince, çalışmamızın konu alanı, Hicri ikinci asırdır. "Hicri ikinci asır", Tefsir ilmi ve diğer ulumu'l-Kur'ân için müstesna bir konumdadır. Kur’an ilimleri açısından ikinci asırda doğmuş olan fıkhî mezhepleri görmezlikten gelmek mümkün değildir. Ebu Hanife (150/767), İmam-ı Mâlik (179/795) ve İmam-ı Şafiî (204/819) gibi önde gelen birçok müçtehid imam, bu dönemde yetişmiş ve muhtelif eserler telif etmişlerdir. Ulûmu’l-Kur’an’ı doğrudan ilgilendiren dil mektepleri de ikinci asırda kurulmuştur. Fıkıh, hadis ve tefsir ilimleriyle paralel denecek bir gelişme gösteren Arap dili ve edebiyatına ait kaidelerin temelleri de, bu dönemde atılmıştır. Yalnız çalışmada, alanımızın tefsir olması, araştırmamızın sınırları ve belirlediğimiz hedef açılarından bu asır, "tefsir ilmi" çerçevesinde ele alındı. Her kültürel hareket gibi, tefsirin de, içerisinde oluştuğu tarihsel şartlarla, şu veya bu ölçüde ilgili olduğu muhakkaktır. Bu bağlamda yazılan her tefsirin kendi asrının kültürünü aksettiren bir ayna mesabesinde olduğunu söylemek mümkündür. Fakat tefsire göre meselâ fıkhın, sosyal değişime daha duyarlı bir alanı oluşturduğu, rahatlıkla söylenebilir. Bu durumu, her iki disiplinin sosyokültürel çevrenin farklı boyutlarını konu edinmeleriyle izah etmek mümkündür. Diğer bir anlatımla, fıkıh değişim olgusunun daha hızlı seyrettiği pratik hayatın sorunlarıyla bire bir ilgilenirken, tefsir, sosyal değişimin bu derece hissedilmediği, daha ziyade kelâm ve düşünce sorunlarıyla ilgilenmiştir. Hicrî, I. asrın ortalarından itibaren Müslümanların Kur'an’ı tefsir etme sebeplerinde, sosyal, siyasî, mezhebî ve psikolojik açılardan, bazı farklılaşmalar görülmüştür. Bu farklılaşmanın nedenleri, değişen toplum yapısı ve buna bağlı olarak ortaya çıkan siyasî ihtilaflardır. Siyasi ihtilaflar, Kur'an-ı Kerîm’le, bir şekilde ilişki hâlinde olmuşlardır. Bu durumun tezahür şekli ise ya ayetlerin farklı yorumlanması ya da farklı grupların ayetleri kendilerine destek için kullanması şeklinde ortaya çıkmıştır. İlk dönemlerde siyaset kurumu ile tefsir faaliyetleri arasındaki ilişkide yoğunluk yaşanmış, Hicrî II. asır, bu yoğunluğun güzel bir örneğini teşkil etmiştir. Müfessir-Siyasi İrade İlişkisi’nde ise, müfessirlerin siyasi irade karşısındaki tavırları; tenkitçi, nasihatçi, destekleyici ve çekimser olmak üzere dört farklı tavır şeklinde kendini göstermiştir. Ehl-i Sünnet’te Müfessir-Mezhep İlişkisine gelince, Ehl-i Sünnet’in ayetlere getirdikleri siyasi yorumlar, onların bazı kelâmî meselelerle ilgili yorumları; iman, rü’yetullah, kader, halku’lKur’an ve müteşabih ayetlerin tevili gibi konu başlıklarını içermektedir. Ehl-i Sünnet’in Kur’an’daki bazı siyasi kavramlarla ilgili yorumları ise; mülk, ulü’l-emr, şûra, hüküm vs. kelimelerden hareketle izah edilmiştir. 429 HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I Tüm bunlardan yola çıkarak, hicri ikinci asrın tefsir hareketlerinin temelindeki tarihsel zemin ve hadiselerin bilimsel bir çalışmayla etraflıca incelenmesi, tefsir ilmi açısından büyük önem arz ettiği düşüncesindeyiz. Dolayısıyla çalışmada bu gereksinime temas ederek hicri ikinci asır, özellikle konumuzla ilgili yönleriyle, kısaca ele alınarak çerçevenin tamamlanmasına çalışıldı. Araştırmada belirli bir amaç doğrultusunda hareket edildi. Çalışmada, hicri ikinci asrın tefsir faaliyetlerinin oluşumunun arkasındaki tarihsel sebepler, tarihsel durumun tefsir üzerindeki muhtemel etkileri/yönlendirmeleri tespit edilmeye çalışıldı. Buna bağlı olarak konu, söz konusu asrın ve asır müfessirlerinin, tefsir ilmine katkılarını ortaya koyma amacını taşımaktadır. Çalışmada, erken dönem Kur'ân yorumlarının dayandığı zemin de göz önüne alınarak, hicri ikinci asır, epistemolojik ve hermenötik açıdan değerlendirildi. Söz konusu asır müfessirlerinin kendi doğal algı mekanları ve yaşadıkları dünyaları içerisinde anlaşılmalarının ip uçlarına ulaşılmaya çalışıldı. Dönemin sosyal yapısı, tarihsel zemin ve hadiseler ile Kur'ân'ın tefsir süreci; tefsir tarihi açısından oldukça önem arz eden bir konudur. Asır müfessirlerinin hayat hikâyelerine değinmek de faydalı olacaktır. Zîrâ onların tefsir ilmindeki yerini belirlemek için, önce onları biraz daha yakından tanımak gerekir. Her ne kadar dönemin müfessirleri günümüzde olduğu gibi, sistematik olarak bir usûl çalışması içerisine girmemiş olsalar da, onların üzerinde durdukları meseleler, daha sonra gelen nesil için birer usûl problemi olarak günümüze kadar taşınmıştır. Dolayısıyla günümüzdeki Kur’ân ilimlerine dair problemlerin kaynağını tespit edebilmek için geçmişe dönmek gerekmektedir. Bu da, o dönem müfessirlerinin benimsedikleri bazı görüşler üzerinde durmayı gerektiren bir durumdur. Bu bakımdan çalışmada, başlangıç noktası olarak epistemolojik hazırlıktan sonra konuyu hermenötik boyutlara taşıyarak incelemeyi ve anlamayı denedik. Dolayısıyla çalışmamız, pozitivist bilgi kuramının ve bilim anlayışının dayattığı temel kabuller ve nakısalar karşısında eleştireldir. Bu yaklaşım, Kur'ân vahyini artık yaşayan süreç olmaktan çok epistemolojik bir nesne konumunda gören bir soyutlaştırma faaliyeti olan bilimsel aklın egemenliğine karşı, insanın yaşam biçimlerinin ürünlerine ve bilginin kategorileri olan tarih, anlam, anlama, yorum, öznellik vb. kategorilerini birlikte hesaba katarak bir değerlendirme gâyesini taşımaktadır. Hermenötik bir çalışmayla, hicri ikinci asrın Kur'ân yorumunu ve bu yorumun dayandığı zemini, kendi hakiki doğallığına geri götürmeye çalışarak, o dönemi anlamaya yönelik daha iyi sonuçlara ulaşma gayesi güdüldü. Araştırmanın amacına yönelik olarak bir takım hedefler belirlendi. Birinci Hedef: Tarihsel hâdiseler ile Kur'ân yorumu arasındaki ilişkiye değinip tarihsel hâdiselerin, tefsirî yorumlarda etkili olduğu savından hareketle, tefsir ve müfessirlere etki eden tarihsel etkenler / tarihsel arka planın neler olduğunu tespit etmektir. 430 HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I İkinci Hedef: Dönem müfessirleri arasındaki farklılıkların, hangi sâiklerle ortaya çıktığı ve bu sâiklerin, müfessirleri nasıl etkileyip yönlendirdiğini tespit etmek ve her hangi bir genelleştirme ya da kategorizeye gidilmeden şahıs odaklı hareket etmektir. Üçüncü Hedef ise: Tefsir faaliyetleri sürecindeki bazı aşırı yorumların nedenlerinin ortaya konularak menfi yorumların doğurduğu istismar ve ayrılıkların engellenmesidir. 3. BULGULAR Öncelikle söz konusu hicri ikinci asra dair keyfiyetli çalışmaların nispeten eksik olduğu, henüz yeterli ilgiyi görmediği ve lüzumu kadar tetkik edilmediği söylenebilir. Dönem müfessirlerinin ekseriyetinin, bir tefsir ya da ulûmü’l-Kur’ân sahibi olduğu zikredilmekte, ancak bu eserlerin çoğu hakkında henüz bilimsel araştırmalar yok sayılır. Ayrıca Tefsir usulü çalışmalarında, tarihsel zemin ve hadiselerin tefsire etkisi konusunun hak ettiği ilgiyi görmediği söylenebilir. Yani gerekli îtibârı görmemiş ya da gereğince fark edilememiştir. Dolayısıyla konunun, o günün şartları açısından değerlendirilmesi gerekir. Dahası mevcut Tefsir Usûlü ve Tefsir tarihi sistematiği, pek çok açıdan tenkitçi bir yaklaşımla değerlendirilmelidir. Zira tekrarcı, ezberci ve genellemeci olmayan yeni çalışmalara ihtiyaç olduğu aşikardır. Mezhepleşme olgusunun hız kazandığı bu devirde, her bir mezhebin kendi görüşünü kanıtlamak amacıyla Kur’ân’a başvurması, doğal olarak Kur’ân ilimlerine de bir ivme kazandırmıştır. Bu bağlamda dirayet tefsirinin özellikle hicri ikinci asırda ve devamında da üçüncü asırda kazandığı ivme, buna güzel bir örnektir. Ayrıca çalışmada da değindiğimiz bir konu olan rivayet-dirayet tasnifinde olduğu gibi tefsir usul kitaplarında geçen bazı kategorik ifadeler beklenen hedefi gerçekleştirememiştir. Bu durum, rivayet-dirayet özelinde izah etmeye çalışıldı. Rivayet ve dirayet tasnifi beklenen hedefe götürememiştir. Dönemin tarihsel zemin ve hadiselerinin göz ardı edilmesinin neticesi olarak, tefsir usûlündeki rivâyet-dirâyet tasnîfinden, hicri ikinci asır da nasibini almıştır. Konuya açıklık getirebilmek adına söz konusu örneği biraz açtığımızda şöyle söylenebilir: Tefsirlerin rivayet-dirayet şeklinde iki gruba ayrılması, insan kavrayışı açısından kolay tanıma, akılda tutma gibi birtakım pratik faydaları olabilir. Ancak bu kategorik ayrımın, tefsir tarihini doğru okuma ve anlamada faydası yoktur. Aksine bu ayrım, yanlış anlama ve tanımlamalara yol açmaktadır. Rivayet tefsirleri tamamen rivayetlerle, dirayet tefsirleri de akli/şahsi yorumlarla doludur şeklinde birtakım önyargılara yol açmaktadır. Rivayet ve dirayet tefsirlerinin arası kesin çizgilerle ayrılmaktadır. Tefsirleri, karşı cephelerde yer alan iki farklı tür, gibi göstermektedir. Rivayet-dirayet ayrımıyla tefsirler hakkında oluşan bu yanlış algılar, onların doğru tanınmasına ve değerlendirilmesine engel olmaktadır. Bu tasnife, birbirini tamamlayan yöntemler olarak bakılması gerekir. 431 HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I Yakın dönemde, bu tasnife dair problemler daha iyi fark edilince yeni tasnif denemeleri yapılmıştır. Örneğin, "salt rivayet tefsirleri" ve "dirayetle karışık rivayet tefsirleri" veya “karma yöntemle yazılmış tefsirler”, gibi tasnifler oluşturulmuş. Bu tür tasnifler, batıdan bize gelmiş olan genellemeci ve kategorize edici bir düşüncenin ürünüdür. İsnatlara veya rivayetlerin hacmine bakıp, bir tefsir hakkında rivayet tanımlaması yapmak, zahire ve kabaca bakışa göre hüküm vermektir. Bu durum muhtevayı ıskalamaya sebep olmaktadır. Kısacası Rivayet ve dirayet tefsirleri şeklindeki ayrım, birtakım yanlış algı ve anlama sorunlarına sebep olmaktadır. Rivayet ve dirayet ayrımı, sorunludur. Bu tasnife dayalı tefsir algısı, halen etkilidir ve bu algı sebebiyle tefsirlerin önemli bazı yönleri hak ettiği değeri görmemektedir. Dolayısıyla tefsir tarihine rivayet-dirayet ayrımı üzerinden değil, gelişim merhaleleri ve etkileşim üzerinden bakılmalıdır. 4. SONUÇ Tefsirî problemlerin çıkış noktalarını ve hangi tarihsel olaylardan kaynaklı olduklarını bilebilmek, problem tespitinde oldukça önemlidir. Halbuki literatürde ve klasik Tefsir Usûlü'nde, tarihsel hâdiselerin tefsir ve müfessirler üzerindeki etkisi üzerinde pek durulmamış olduğu söylenebilir. Bu da beraberinde, tefsire dair bazı eksik okumaları getirmiştir. Bu dönem müfessirlerinin Kur'ân yorumlarındaki farklılıkları, farklı yorumların hangi sâiklerle ortaya çıkıp müfessirleri nasıl etkilediği/yönlendirdiği, ancak tarihsel zemin sorgulanarak aydınlatılabilir. Böylece yanlış okumaların önüne geçilebilir. Dönemin kendi tarihsel zemin ve perspektifinde değerlendirilmemesi, konunun tarihsel arka planının yeterince irdelenmemesi, konuya genellemeci/kategorize edici yaklaşılması vs. durumların her biri, tefsir faaliyetinin eksik kalmasına neden olan birer sorundur. Bir bilim havzası adlandırması/incelemesinin yanı sıra genelleştirmeden/kategorize etmeden; tabakatçı/şahıs merkezli değerlendirilmesiyle dönemin tefsir faaliyetlerinin daha sağlıklı analizleri yapılabilir. Tarihsel hâdiselerin insan yorumları üzerindeki etkisi gerçekliğinden yola çıkıldığı takdirde, tefsirde usul anlamında, yeni bir usul / bakış açısı da yakalanıp, tefsirin daha sahih bir mecrada yürümesine katkı sağlanabilir. Bunu gerçekleştirebilmek adına, tarihsel hâdiselerin, başlıca örnek şahsiyetler üzerindeki etkileri gözetilerek tefsirin şekillenmesinde tarihsel hâdiselerin etkisinin somut bir şekilde anlatımı sağlanabilir. Dolayısıyla tefsir tarihi ve usûlünde, yeniden yazıma değilse bile, birtakım düzeltmelere ihtiyaç olduğu ortadadır. Bazı bilgilerin yenilenmesi gerektiği kanaatindeyiz. 5. KAYNAKÇA ¾ Akay, Ali, "Tâbiûn Döneminde Tefsir Hareketi", Yüksek Lisans, Harran Üniversitesi, 1996. ¾ Aydın, İsmail, Kur’ân’la ilgili ilk filolojik çalışmaların tefsir ilmi açısından değerlendirilmesi, Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi Cilt 11, Sayı 1. 432 HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I ¾ Aydınlı, Osman, "Mezheplerin Oluşum Sürecinde Mevâlinin Rolü", Gazi Üniversitesi Çorum İlahiyat Fakültesi Dergisi, c. II, sayı: 3, ss. 1-26. ¾ Bâbâî, Ali Ekber, "Tefsir Ekolleri", trc. Kenan Çamurcu, İstanbul: el-Mustafâ Yayınları, 2014, I, 37 vd. ¾ el-Cârullah, Abdüsselâm b. Sâlih b. Süleyman, "Nakdü’s-sahâbe ve’t-tâbi‘în li’ttefsir", Riyad: Dârü’t-tedmûriyye, 2008/1429. ¾ Cerrahoğlu, İsmâil: "Tefsir Tarihi", Ankara, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 1988. ¾ Can, Mesut, Merv’de İslâmî İlimlerin Doğuşu (Hicrî İlk İki Asır), Aksaray Üni, İslami İlimler Fakültesi Dergisi, Cilt:3•Sayı:6•Aralık•2016•s. 399-425 ¾ Çalışkan, Muhammed Selman, s.269 "Kur'ân Yorumunda Mevâli'nin Yeri", Dokt. tezi, ¾ Deliser, Bilal, Hicri 8. Asra kadar Kur’an İlimleri, El-burhan’ın Yazılış Amacı ve Yöntembilim Oluşturma Çabaları Üzerine, Gümüşhane Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2016/5, c. 5, sayı: 9 ¾ Demirci, Muhsin: "Tefsir Tarihi", İstanbul, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Vakfı Yayınları, 2003. ¾ el-Hudayrî, Muhammed b. Abdillah b. Ali, "Tefsirü't-tâbi'în arz ve dirâse ve mukārene", Doktora, 1995, İmâm Muhammed b. Suûd el-İslâmiyye Üniversitesi. ¾ el-Umerî, Abdurrahman b. Abdillah, “Eşheru’l-Müfessirîn mine’l-Mevâlî fî Asri’tTâbiûn ve Eseruhum fi’t-Tefsir”, Mecelletü Câmiatü Ümmi’l-Kurâ li Ulûmi’ş-Şeriyye ve’d-Dirâsâti’l-İslâmiyye, sayı: 54, 1433 h., 241-338 s. ¾ et-Tayyâr, Müsaîd b. Süleyman, "el-Medhal ile’l-mevsû‘ati’t-tefsiri’l-mensûr", Beyrut: Dâru İbn Hazm, 1439/2017. ¾ ez-Zehebî, Muhammed Hüseyin (1915-1978), "et-Tefsir ve'l-müfessirûn", Kahire, Dâru’l-Hadîs, 2005. ¾ ez-Zehrânî, Nâyif b. Saîd b. Cem‘ân, "İstidrâkâtü’s-selef fi’t-tefsir fi’l-kurûni’sselâseti’l-ûlâ", Demmam: Dâru İbni’l-Cevzî, 1430. ¾ Gürman, Ceyda, "Tâbiûn Dönemi Tefsiri ve Medineli Müfessirler" (Doktora), Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2020. ¾ Ignaz, Goldziher, "İslâm Tefsir Ekolleri", ter. Mustafa İslamoğlu, İstanbul, Denge Yayınları, 1997. ¾ Kaplan, Abdurrahman, Yunus Emre Gördük. Tarihsel ve Metodolojik Açıdan İşârî Tefsir. İstanbul: İnsan Yayınları, 2013, 324. 433 HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I ¾ Karagöz, Mustafa, Tefsir Tarihi Yazımı ve Problemleri, Ankara: Araştırma Yayınları, 2012. s.18. ¾ Karslı, İbrahim Hilmi, Tarihsel Gelişmeler İtibariyle Tefsir Mukaddimelerine Dair Bir İnceleme, KTÜ Rize _lâhiyat Fakültesi Tefsir Anabilim Dalı, [email protected] ¾ Kayacan Murat, "İsmail Cerrahoğlu’nun Tâbiûn Dönemi Tefsiri ve İsrâiliyat Literatürüne Bakışının Analizi", Tefsir Araştırmaları Dergisi The Journal of Tafsīr Studies, s.17., www.dergipark.org.tr/tader ¾ Kesler, Muhammed Fatih, "Mekke Tefsir Ekolü", "Medine Tefsir Ekolü" ve "Kûfe Tefsir Ekolü", adlı küçük hacimli üç kitabı. Ankara: Akçağ Yayınları, 2005. ¾ Kılınç, Betül, "İslam Düşüncesinin Teşekkül Devri", The Formative Period Of Islamic Thought, Yazar: Prof. Dr. W.Montgomery WATT, Çeviren: Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı, İzmir İlahiyat Vakfı yay. , İzmir, 2017. ¾ Koç, Mehmet Akif: "Tefsirin Erken Dönem Gelişimi", Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 43/2 (2002): 449-462. ¾ Kurban, Nur Ahmet, "Mekke Ekolünün Oluşumu ve Kur’an Tefsirindeki Yeri", doktora tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 2008. ¾ Kurban, Nur Ahmet: "Mevâli Müfessirlerin Kur'an Tefsirinin Oluşumuna Katkıları ve Onlara Yöneltilen Eleştiriler", Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, cilt: 4, sayı:16, 2011, 259-273 s. ¾ Marifet, Muhammed Hâdi, "et-Tefsir ve’l-müfessirûn fî sevbihi’l-kaşîb", İran 1425, I, 259 . ¾ Oğuzay, Rukiye, Mustafa Öztürk: Mevâlînin Hadis Rivayetindeki Yeri (Hicrî I. ve II. Asır), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2013/ 1, c. 2, sayı 2., (Sa y f a 1 6 1 - 1 6 4 ) ¾ Özata, Havva, Hz. Peygamber'den Modern Zamana Dilbilimsel Tefsir Faaliyetleri: Bir Dönemlendirme Modeli, Tefsir Araştırmaları Dergisi Cilt: 4 , Sayı: 2 , Yıl: 2020 (Ekim/October) ¾ Öztürk, Mustafa, Mevâlînin Hadis Rivayetindeki Yeri (Hicrî I. ve II. Asır), Yedirenk Yayınları, İstanbul, 2012, 559 sayfa. ¾ Öztürk, Mustafa: "Mevâli Râviler ve Geçmiş Kültürlerin Hadislere Etkisi: Hicri İlk İki Asır", Hadis Tetkikleri Dergisi, cilt: IV, sayı:1, 2006. ¾ Pişgin, Yasin, Mütekaddim Dönemde Ulûmu’l-Kur’ân, Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi Yıl: 2017/1, Sayı:26, s.120-148 ¾ Turgay, Nurettin, "Etbâu’t-Tâbiîn Döneminde Tefsir Çalışmaları / Tefsir İlminin Tedvini", Dicle Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, Diyanet İlmî Dergi, Cilt: 49, Sayı: 4 434 HİCRİ İKİNCİ ASIRDA İSLÂMÎ İLİMLER- I ¾ Türkoğlu, Hamdi, “Mukâtil b. Süleyman ve Tefsîru’l-hamsi mieti âyetin Adlı Eserindeki Rivâyetlerin Tahlili”, Journal of Analytic Divinity cilt/Vol: 3, Sayı/Issue: 1, 2019, ss/pp.71-93. ¾ Uzun, Nihat, Hicrî II. Asırda Siyâset-Tefsir İlişkisi, Doktora tezi, Uludağ üniversitesi İlâhiyat fakültesi dergisi, Cilt: 20, Sayı: 2, 2011, s. 209-213. 435