Academia.eduAcademia.edu

Rusya'da Pan-Türkizm ve Müslümanlık

Ali Onur Kara Rusya'da Pan-Türkizm ve Müslümanlık Serge A. Zenkovsky Çeviren Prof. Dr. izzet Kantemir r Rusya Araştırma Merkezi Tetkikleri 36 : Bu kitap Sovyetler Birliği'nde bugün sayıları yir­ mi milyonu aşan ve ikinci en büyük dil birliğini teşkil eden RusY.a'daki büyük Türk gruplarının ilk etraf.. lı politik ve kültürel tarihidir. Profesör Zenkovsky 11:üslümanlığın düşünce ve sosyal davranışını layık s.iyasi fikirlerin atmaya başladığı yirminci yüzyılın geçici devresini belirterek onlann tarihlerini baş­ langıcından 1920 ye kadar izlemiştir. Yazar bu Müslüman gruplann arasında kültü­ rel birliğin dağılmasına yol açan milliyetçi fikirle­ rin _başlangıcı _hakkında da incelemelerde bulun­ muştur . Çeşitli Türk gruplarının her birinin gelişme­ sini bunların arasında Tatar siyasi ve kültürel etki­ lerin doğuşunu ve neticede Kazak, Uzbek, Azerbay­ can ve Başkır milliyetçiliğinin gelişmesini tarif et­ mektedir. 1905 ve 1917 Rus ihtilallerinin ve bwıi.ı iz­ leyerek iç savaşın bu halkların milli yönleri ürerin­ deki etkileri, dini, kültürel ve siyasi geliş.meler ışığı altında incelenmiştir. 41 Bu araştırmada 1906 ve 1917 Müslüman kon­ · gresinin tutanakları, Rusya'daki Türk basını, · mec­ muaları ve belirli bazı Türk mülteci mecmuaları gi­ bir çok öncelere ait şimdiye kadar kullanılmamış malzeme kaynaklarından faydalanılmıştır. Serge A. Zenkovsky Indiana Üniversitesi, Harward Üniver�ite�i, Kolorado P�vers.ites_i, Hei�el; � berk Üniıve�ıtesı ve Ste�on Ü�ıver�ıte�ınde � $ vermiştir. Halen Vanderbilt Ünıversıtesı Fakülu/f� O sindedir. Aynı zamanda Medieval Russia's Epiv.,.:, Chronicles and Tales (1963; Almanca baskısı 1� ,& ve The Old Believers of Russia (1967) nın y�� N�� &� § � llJ 0, 11 ·------ÇEVİRENİN ÖNSÖZÜ 1 K�y Kafkasya'dan Türkiye'mbe göçeden Ku­ muk Türklerinden bi,r ailenin ferdi olaraık büyük ko�umuz Rusya'da geçmiş olan olaıylara karşı aşı· n denebilecek bir ilgi duyacağıımz çok tabiidir. Bu sebeple SAYIN SERGE A. ZENKOVSKY'nin çok sa­ bırlı bir araştırmaya dayanan bu eserini Türk� çevirmeyi kendim için �ınılma.z bir öd�v sayarak yayın evi <<IIARVARD UNIVERSITY PRESS» «Cambridge, Mlassa.clıusettes) 'den gerekli mü­ s� almak suretiyle bu çevhi yapılmıştır. Bu ld­ tuflanndan dolayı bu müesseseye burada da teşek· kürlerimi teıkrarlanm. Eserin bütün Türk aydınlan i�in faydalı olooa­ ğını ve bilhassa bugün Sovyetler BirliğPnde yaşayan Türk soylu topluluğun 1922 yılma kadar olan dunım­ larım açıkça belirrtmesi balkıımndan ilgi çekeceğini uımmak isterim. Temuz 1971 İzzet KA.NTEM1R I . il ' .,. 1 ÇA)cııkluğumdaıki en yakın arka· daşlanm oJan iki Tatar çocoğo . Haji ve Gula.m'ı tavan anismda­ - ki evine alan ANNEMİN \ · IIATIBASINA b."IIAF S.A.Z. "\ ... ., 1 . ' • '· \ ,,. ' .. ( . f. �laııgıç :çAŞLANGIÇ Rusya'da hür düşünmenin ve onun arkasından Çar rejiminin düşmesi devresi olan 1905 ile 1920 ara­ sındaki yıllarda Rusya'daki bir çok halk kitleleri da­ ha önooki tarihlerinde hiç bir za.ma.n seslerin! duya,. madıklan milli nefeslerini işitme fırsatını �ıkça bul­ muşlardı. Bu halk kitleleri arasında Türk ırkından olan ve hemen hemen �k büyük bir çoğunluğu müs­ lüman olan milli gruplar batılılaşma hareketine en az yöneltilmişler ve kültür ile sosyal hayatlan bakı­ mından Rusya'daki Avnıpai kitleyi teşkil eden Mil­ letler gnıblarıııdan önemli olarak aynlık göstermişlerdir. Slavlardan sonra Rusya'nm en büyük ınilll grubu:au t.eşkil eden Türk ırkından bu gnıplar İslam dünyasının önemli bir kısmını tt.şkil etmektedirler.. Bunların ekonomik ve kültürel çalışmalan yanında sayı olarak gösterdikleri kuvvet Rusların Doğuya karşı tutumlarını etkilemiş ve Onlann Rusya'nm Do­ ğu smırlanndaki coğrafi dmıımlan Rusya'nm As­ ya'da.ki politikası için �ık bir pencere vazifesini gör. müş idi Hali hazınhı bu halk gnıplannm tarihine karşı olan ilgi İslam dünyasının �unluğunda ken­ disini bulan kayna§ına yüzünden kamçılannuştır. Endoııezya'dan Fas'a kadar bütün İslam dünyası devamlı bir değişme içinde idi ve belki onlardan bu olaylarda. ilk teıcrübeyi yapmış ve modem Hıti]i,lin et­ kilerini görmüş olan bir bölümünün iyice bilinmest · hepsin.in anlaşılması Çil bazı ip uçlan verelJilmesL ne yardım edebilecektir. --- - ---- -- -=----�- x Başlangıç Bu araştırmanın başlangıçtaki ismi «Rusya'daki 1905 · 2920 Pan·Türkizmi» idi. Bu başlık Rusya'· daki Türk ırkından halk arasındaki hareketlerin ta­ biatını müellifin ilk düşüncesine göre yansıtmakt.a, idi. Türk ırkından halktaki, nasyonalizm veya «Pan­ Türkizm» onlann tarihlerindeki unutulmayacak yılIar olarak Rusya'dalri Türklerin düşüncelerini ve politik gayretlerini dest.ekleyen en başta gelen kuv­ vet olarak görünüyordu. Kitap üzerindeki çalışmalar ilerleyince bununla beraber Rusya'daki Türk soylu halkın kendi benlik­ lerinin idamesi i�in gösterilen �baJann bir çok mi­ salleriyle milli bir idealden ziyade onların dine ve İs­ lam Kültüriiııe olan müşt.erek bağlwıtılanndan ol­ duğunu gösteren deliller vermişti. Hatta 1917 - 1920 ihtilal devresinde bile müslümanlık -tam bir dini kuvvet değil de, fakat kültürel ve sosyal sisteqı ola­ rak az veya 90k tayine devam ediyordu. Bu sebepten Nasyonalizm veya Pan Türkizmdoo d�a fazla ola­ rak az veya �k tayine devam ediyordu. Bu sebebteıı tama.mlaın�sı bakımından araştırmanın orijinal is­ mi Rusya'daki Türklerin bu hususi devrede içlerin· deki güçlerin hakiki tabiatını tam olarak yansıtma­ yacağını göstermiş ve «Müslümanlık» kelimesi baş­ hğa kaıtılnnştır. Bununla beraber bu kitap n� İslam diıııi için bir Doğma ve ne de felsefesini gösteren bir gaye taşımamaktadır. Ancak bu dinin Rusya'dald Türk halklarının birleşmesini kolaylaştırmasmdald politik ve sosyal sonu�Iar bu tetkikte öne alınmıştır. Bundan sonra başlıktaki 1905 - 1920 tarihleri çıka­ nlmıştır. Zira Rusya'daki müslürna,nlığm gelişme- d Başlangıç XI sini aydınlatmak için daha evvelin devrelere ait önemli konular da buna eklenmiştir. Araştırma 1920 - 1921 ile sona ermiştir. Çünkü bu yıllarda Rus­ ya'daki müslümanlann tarihinde yeni bir devre olan «Sovyet» başlamıştırki müellif bunu başka bir eser­ de göstermeyi ummaktadır. Rusya haklnnda bir tetkikin yayınında bazı teknik engellerin olduğu izaha muhtaçtır. :Eski usul takvimden yeni miladi tal,vinıe değişme Sovyet hü­ kümeti tarafından 1/2/1918 tarihinde yapılımştır. Bununla beraber gerek Sovyet ve gerekse batılı ba­ zı yazarlar yeni tarza Sovyet ihtilali günü ile başla.­ ınışlaırdı ve başkalarmca ise 1/1/1918 ola.rakdı. Sovyetler tarafından işgal edilmeyen yerlerdeki Rus­ ların 1917-1921 kayıtla.n hala eski usul tarih olaraık yazılmıştır. Bu aykırılıklar hiç kaçınılmayan bazı lmı­ rışıklıklara sebep olmuş ve ba7;an tarihlerde kaçı­ nılması güç yanlışlıklara yol açnnştır. Buna göre ko­ laylığı bakımındwı 31/12/1917 den itibaren eski usu­ lü ve yeni usulü de 14/1/1918 de başlayarak knllao­ dım ve bu suretle bu ayın ilk 13 günü takvim değiş­ mesi olarak çizilmiştir. Halen de statistikler büyük güçlük arı.ederler. Bu devrenin halk nüfusu için Rus işlerini araştıran­ lar 1897 ve 1926 saynmnın sayılarını kullanımş)ar­ dır. Bir dünya savaşının göçleri ve kayıpları, � ve iç savaş bunwıla beraber 1905 - 1920 yıllan için halk statistiklerine ve vüs'ati.ne tesir etmiştir. Rus İmparatorluğu ve Sovyet ajanlarının yaptıkları muh­ t.elif t.esbitler anlaşılabileceği gibi yalnız birer işa­ ret olup bunların genel olarak kullanılması sakınca- 1 1 1 1 1 1 1 1 1 .ı xıt Başlangıt lıdır. Bunwıla bera� tasvir etme maksadıyla bun. lar kuJla.nılınalıdır. · Rus materyeline dayanan her hangi bir araş. tırmaya a.it yayımdaki en çok karışık meselelerden biri bir dili başlia bir dilin harfleriyle yazmaktır. Bibliyografi ve notlarda Kongre Kütübane -(Lib­ rary of C,ongress) - sinin yukarda bildirilen Trans­ literasyon sistemini kullandım ve aynı harfleri biri birinden aytran işaretleri bir kenara bıraktım. Buna gö,re :meth.,deki şahıs isimle1ini esas kaynak mat.er. yelde her zaman kolayca ayırt edilemeyen Oğlu, Za­ da veya Beyli'nin dahil olınıası icabeden Türk� \ ve Farsçaya tercihan onlann R�a şekillerini kullan­ dım. Nihayet ekseri resmi Türk kaynaklarında ve misal olarak 1906 - 1917 deki İslam Kongresi tuta,. naklarında Türkleı·in kendileri de onların isimlerini Rus standart şekillerine göre kullanmışlardır. Başka bir lisanın harfleriyle diğer bir lisanı yaz. inada en başit İngilwoo inıla kullanılmıştır ve coğra­ fi ve bazı şahıs isimlerinin imlasını Webst.er lügatına uymak üzere standardize ettim. Bahusus akılda tu­ tulmalıclırki başka bir lisanın harfleriyle diğer bir lisanı yazmadaki güçlükler belki isimlerin evvela Farsca hecelemek suretiyle tadil edilmesi ve sonra bwıu Türk� telaffuz etmeden dolayı bu zorluk art­ ınaktadırki bu telaffuz şekli de Rusya'nın muht.elif . kısımlarında değişik olaraktır. Mesela ·J ye tevafuk eden harf Tatarlar arasında İngilizce, Kazaklar arsı­ sında Frnasızca olarak ve Uzbeklerde ise Almanla,r gibi telaffuz edilmektedir. Buna göre «Jeınal» Ta­ tarlar veya Başkırlar için «Oemal» Kazaklar için «Zemal» ve Uzbekler �in «Yemal» dir. Ba,langıç I xm Şunu da, ilave etmelidirki bu araştırma 1957 ya­ zında tamamlanmış ve baskıya arzedilmiştir. Bu sebeple bu konu ile ilgili olarak o zamaıııdanberi ya-­ yınlanıan kitaplar, makaleler ve v�ikalardan müel­ lif faydalamnıştır. Bununla berabm- "9kurlann bilgi­ leri için bunların arasından bazıları bu cildin sonun­ daki bibliografiye konmuştur. Bu kit.ahın tamamJa.nması müteaddit organizas­ yonların ve şahısların dest.eği ve yardınn ile olmuş­ turki onlara karşı müellif t.eşekkürlerini izha.r et­ mekle kıvanç duymaktadır. İlk olarak lndiana Universit.esi Mezuniyet Okulu, Newyok CPSU nun araş­ tırma programı ve Sovyetler Birliği'ni tetkik ens­ titüsünün bu araştırma için yapmış olduğu başlan­ gıçtaki maddi yardınunı �raru.a hatırlanın. Bu ese­ rin en son şekli Harward Üniversitesi'nde Rusya· Araştırma Merkezi'nde Araştırma bursiyeri iken ha­ zırlanmıştı. Bu organizasyon ve Slav Tetkikleri me­ zmılarının gelişmesi komitesi nihai hazırlamaya ve yayınına yardım etmiştir. İkinci olarak benim çev­ rllerimin hepsini veya bir kısmını okuyan zevata karşı bunılarm uyarmalarına takdirlerimle teşekkür ederim. Bunlar Prof�or Michael Karpovich, Ric­ hard Pipes, Richard Frye, Harward Ü niversitesi'n­ den ve Washington Üniversitesi'nden Professor Nic­ holas Poppe'dir. Ba.zı Tatar metinlerinin tercümesi Kolombiya Oniversitesi'ndeo Bay Hamid Raşid'in yardınn ile ileri derecede kolaylaşmıştır. Anlaşı!· maktadırki bu yayındaki her hangi bir yanlış için yanhz ben sonımlu olmaktayım. Ya.zılanmızdald olayların tetkiki ve tahlili için en başlıca önemli olan Rusya'daki Türklerin milli ; XIV Başlangıç ki iştirakcileri bareket!erinin muhtelif devrelerinde la.r ve konuş.. ve görgü şahitleri ile yapılan tartışma malar teşkH vtmi5tirld bunlara 1930 ve 1940 da. Av­ de rastlamak nıpa'da veya Birl�ilc Amerika'da 1950 şansına sahip oldum. Aralarından bir çokları maale­ sef çoktan ölmü� olan isimlerbıi yazdığım şahıslara karşı biUıassa pel, �k teşekkürlerimi izhar etmeye mecburum. Bwılar da: Benimle bir sıra kitaplannın ve materyellerinin tetkikini yapımş olan Rusya'da 1917 dıe yapıla.'!J. İslam Kongresi ve İslam Merkezi bürosu Başkanı Ahmet Salihof, 1917 /8 Türkistan Oronom İdaresi Ba�kanı Mustafa Çukayef, Tatar Siyasi Lideri ve Hikayeci Ayaz Ishakof, Başkır Mil­ li Hareketi Başkanı Ahmet Zeki Validof (Velidi To­ gan) Onun muarizı olan Orenburg Rus Kazakla.nıı­ dan Cvtmeral G. Akulinin, 1917 Eylül'ünde Taşkent antisovyet mukavemeti organizatörü Kolonel F. Geın­ zbı ve iç savaşta Traııskafkasyada Rus milli grupla­ rını idare eden A. Baikof ve Yu. Semeııof'dur. Nihayet metnin basılmasında sabırlı yardımda bulunan eşim Betty Jean'a pek çok takdirlerimi ifa­ de etmek istermı. Onun yardımı ve cesareti olmak· sızın bu eser hiç bir zaman tamamlanrmş olmaya­ caktı. Serg A. Zenkovsky Haziran 1959 İkinci Baskıyla ilgili Not : Bu ikinci baskıda bazı yanlışl arı ve baskı hata­ larını düzelttim ve kit.aıbm birinci bölümüne 1959 yt· lın� Sovy� nüfus sayınnnda. Sovyetler Birliğin­ _. dekı Türk nüfusundaki değişiklikleri ilave ettim. s..c.z. Mayıs 1967 L_ İÇİNDEKİLER Sayfa No. I Rusya Türkleri 1 II Tatarların Yeniden Doğuşu ............ 18 III Pan-İslamizm ve İsmail bey Gasprinsky ........................... ............ 37 IV Milli Hareket : 1905 de Partiler ve .............................. 58 Programları V Kazak Problemi ...... ............... .. ..... 85 VI Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar ... . ................. . .................... 109 VII Azerbaycan'ın Uyanması ............... 140 VIII Pan-Türkistler ve Tataristler ...,...... 160 IX Bitrinci Dünya Savaşı ve 196 Orta Asya İsyanı ............... ...................... 189 X 1917 Thtilalinde Rusya'daki Müslümanlar ..................................... . . 213 XI İdil - Ural Hayalleri ...................... 253 XII Kızıl Tataristana Yol ..................... 275 XIII Validof'un küçük Başkıryası ............. 300 XIV İç Savaş ve Kazaklar ...................... 321 XV Orta Asya Vahalarında İhtilal ...... 347 XVI Cedidler ve Komünist Partisi .......... 367 XVII Milli Azerbaycan'ın İki Yılı ............ 393 xvnı Son uç Notlar . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 414 KISIMI RUSYA'DAKt TÜRKLER Ekseri Amerikalı ve Avnıpalı okurların zih­ ninde Türk kelimesi ile eskiden haşmetli ve çok korkulan Osmanlı İmparatorluğunun varisi olan Türkiye Cumhuriyeti sakinleriyle mutad üzere bir iş­ tirak düşünülür. Bazan bu Türklere veya 1920'e ka· dar Osmanlı Türkleri denenlere ilaveten bir çok di­ ğer memleketlerde yaşayan müteaddit halk grup. lan olUP bunların da Türkiye Cumhuriyeti'ndekile­ rin milli dillerinin aynı lisanı veya ona çok yakın şi­ ve ile konuşanların olduğu ve bunlara da «Türkler> veya «Türk soylu» halklar dendiğine önem verilme­ miş veya sadece unutulmuştur. İngiliz dili uzman. lan kadar Amerikan ve İngiliz müracaat kitapları mutad üzere Türkiye Cumhuriyetin.in milli diline «Türkçe» ve diğer bu dil ailesi grubu olan bü­ tün dillere «Türki» tabiri verilmiştir. Burada «Türk­ çe» kelimesi «Almanca» ve «Türki» ( = Türk asıllı) tabiri «Cermeni> anlamına gelmektedir. I Türk asıllı halkın halen toplam sayısı kırkaltı ila elli milyon kadardır. Bunların yirmi milyonu Tür­ kiye'de yaşarlar, diğer yirmi milyonu Sovyetler Bir­ liği'nde ve gerisi Sinkiang ( Çinin daha ziyade batı ili), Afganistan'ın kuzeyi, İran ve Balkan yarımada­ sı memleketlerinde yaşarlarki bunlar Osmanlı İmpa­ ratorluğuna dahil olduklarından beri büyük Türk azınlığı grupları olarak kalmışlardır. ı Rusya'da Pan·Tiirldmı ve Müsliimaıılık dil Moğol uB Türk asıllı halkın konuştuklan arla dillerin ve Tungus lisanlarına çok benzer ve onl lan Türk­ Altay familyasını teşkil eder - Altay dağ ak kabul lerin ve Moğolların en eski yuvaları olar Ural ve­ olunur. Altay ailesinin dil açısından Fin gruba ya Uralik grubla bir akrabalığı vardırki bu Geniş . ildir dah Finliler, Macarlar ve diğer bazıları bir Ural - Altay dil ailesinin mevcudiyetine ait po­ püler bir teori-veya ondokuzuncu yüzyılın sonunda ve yirminci yüzyılın başında bazı yazarların söyle­ dikleri «Turani» tabiri ekseri modem dil uzmanları tarafından reddedilmiştir. 1sa'dan sonra beşinci ve altıncı yüzyılda Türk­ ler Altay dağlarının batısından ve Moğolistandan göç etmişler ve bugünkü Kazakistan'ın ve Orta As­ ya'nın batısını teşkil eden geniş sabalan zabtetmiş­ ler ve Indo-Avrupai, Farsca konuşan göçebeleri ve çiftçi sayılanları asimile etmişler ve Türkleştirmiş­ lerdir. Bilhassa onbirinci yüzyılda başanlı olan mü­ teakip göçler ve askeri seferlerle Türk göçebeleri İran'ın, Kafkasyanın, Anadolunun ve güney Rusya'nın büyük kısmına sahip çıkmışlardı. Aynı yüzyılda Selçuk Türkleri hükümdarlığı İran, Irak ve Anado­ lu'da çok kuvvetli bir imparatorluk kurmuşlar ve onun takibcisi olan Osmanlı hükümdarlığı 1453 de Bizansı ortadan kaldırmış ve yüzyıllarca gUney do­ ğu Avrupa ile Asya'nın batısında en kudretli bir devlet olmU§tur. Göç, coğrafi dağılma, zaptedilen yerlerin halk­ lannın ve onların komşularının - bilhassa İran Arap, Fin ve Moğolların - dillerinin etkisi Türk!� • Rusya Tiirklert 3 arasında dil açısından Ylilmalara yol açmıştır. 1072. 1074 den ev vel or/a asy alı Ortaçağ alimi M� mut El K aşgan Türk ırkından olanlar arasında iki ayrı kol a ve bunları da doğu ve batı olarak bildirmi� Qti�Buna be ıız.er gelış·me ik.ı edeb.ıyat dilinin . de teşekkül··une yol açmışdırki bunlar son yüz yılın orta 1arına kadar olan yalnız yazı dilini teşki . l etmış _ lerdır. Bunlardan batılı olan Osmanlı dili idiki bir �k 1ran ve Arap gramer kaidelerini ve kelimeleri­ m al mıştı ve bu· dili Osmanlı Türkleri ve bir zaman da Azerb �yc�n'd� ve Kınm Tatarlarınca kullanıl­ . mıştır. Dıgen dogudaki Çağatayca idiki bu Orta As­ ya ve tın Ordunun edebi dili idi. Ondokuzuncu yüz �d � daha başka dil ayırımlanyla Çağatayca ölü �ır dil olmuş ve batılı ve doğulu Türklerin çoğunlu­ gunca anlaşılmaz olmuş ve bu suretle doğu Avrupa ve Orta Asya T ürk soyu halk arasında halka mahsus şive doğmuştur. un B un ilki Volga sahasındaki Türk soylu halkm kullandığı Tatar dili ve sonra Kazak ay­ dınlarınca ofıdokuzuncu ve yirminci yüz yıllar ara­ sında gelişen edebi Kazak dili ve nihayet Oraçağ Ça­ ğataycası Orta Asya'da. bile Uzbeklerin, Türkmenle­ rin ve Kırgızların edebiyatına yol açmıştır. Eski ta­ bir olan «Parçala ve Hükümeb'e uymak üzere en son olarak okuma yazma bilmemeye karşı savaş zarure­ tiyle Sovyet Hü.kümetince lokal şivelere dayanan yeni Türkçe edebi dillerinin gelişmesi teşvik edil­ miş ve yeni Ti.irk alfabesi, gramerleri, esas kaid&­ ler ve edebiyat 1920 denberi birden ortaya çıkmış,­ tır. Sovyetler iB rliği'nde ve eski Rusya İmparator­ luğundaki gibi Ti.irk soylu halklar bu muazzam top- :Af 4 M�ustüına nhk -Türkl ııD ye Rusy a'da pan iş arazide . ey dogv usundaki gen Asya' . tın g e v . u doğ rta rakl ann epleri, O stan'ın st k' r e yaşamaktş. id� . K:� Transkafkasya, daha nın ova ve daglar ı, ğlan ve dogu v e Ural da ası ah s a olg de Orta V . yatağı Türk halkırı h e n na u y uze 1 birya'nın yarı k aJıalardı. Buna ilaveten o: s arı kl u nd ulu b aşlıca nın b Gorki ları da. Viatka, Penn, dukça toplu Türk grup Penza ve Avrupa Rusya ,(eskiden Nijni ��vg� ro1)div ger doğu illerinde bulu­ sının ve batı Sıbırya n. hrinin ·etrafından Mosnuyorlard ı Hatta K asımof şe bıl,Şkenti ·.. mıl. ..neyinde ve Litvanya kova'nın yuz tif Tat ar grup­ Vilno'nun komşusuguolarak halen de ak "' � ın sonunda ları vardırki bunların cedlerı. orta rag göç Moskova ve Litvanya prensrıgın i kurmak üzere t . l rdir Ekseri Rus şehirlerinde Tatarlardan. ve r :oyl� halklardan müteşekkil önemli kolonıler vard ır ve Tür' klerin Sovyetler Birliğinin hemen her · �akinl...e tarafında gerek yerli ve gerekse yem. g�lmış ri olarak bulunduklarını söylemekle bır mubalaga yapılmış olamaz. TORK SOYU DİLLERİ VE MİLLi GRUPLARI v ;:1: • zı:� 5 kınımdan önemli fark göstermektedir. Çuvaşların cetleri olan Bulgarlar - Hunlarla beraber doğu Av· rup a ovalarında görünmüşlerdi ve bunlar sonraki Türk soydan müstevlilerin öncüleridirler ve muhte­ melen Türk soyundan halkın esas kısmından çok er­ ken tecrit edilmiş ve bu yüzden ayrı bir dil gelişimi göstermişlerdir . Çuvaşlar hiç bir zaman ekseri Türk soyundan halkın dini olan mlisltimanlığı kabullenme­ mişler ve bu olay onların, kültürel gelişmelerindeki ayrılığı teyit etmiştir. Bunların bazıları Ortodoks, diğerleri 1917 ihtilaline kadar eski Pagan dinini mu­ hafaza etmişlerdir. KUZEYBATi D1L GRUBU v• Türk soyu dilleri mutad üzere dil uzmanlarınca 4 esa.cJ gruba ayrılır ve bu da onların coğrafi daı­ ğılışlarına uymak üzeredir. Bunlar kuzeybatı, güney­ batı, güneydoğu ve kuze,ydoğudur. Bu dört . esas grubtan başka Kazan şehrinin batısın da yuka­ rı Volga'nın güney sahillerinde toplu bir halde ya· şayan Türk s oyundan Çuvaş dili vardır. 1937 de 1:397.000 Çuvaş var�ı. Onların dili diğer Türk soyu dillerden farklıdır, zıra morfo lojik, fonetik ve bün· · ye hususiyetleri olduğu kada r kelime zenginliği ba - Rusya Türkleri • Az bir istisna ile kuzeybatı grubun bütün Türk soyundan halkları Sovyetler Birliği'nin sınırlan için­ de yerleşmiştir. Orta Volgaııın Kazan mıntıkasından Altaylar ve orta Asyadaki Sovyet Çinine ltadar az arahklı bir kemer teşkil etmek üzere yayılmıştır. Bu halkların daha ziyade batısındakiler Volga ve Ural­ ların Tatarlandır ve doğu Rusya'ya doğru bazı dağı­ mk yerleşmeler gösterirler. 1926' da bunların sayısı 2.913.000 ve 1959 da 4.968.000 idiler. Bunların üçte biri (1959 da 1.393.000) Volga nehrindeki otonom Sovyet Sosyalist Cumhuriyetinde yaşarlar ve bura­ da mahalli halkın % 49 u kadarını teşkil ederler. Baş­ kenti Kazan şehri olan Tatar Cumhuriyeti vardır ve her tarafından Rus ve diğer Türk soyundan olmayan halkla çevrilmiştir. Başkıryada 800.000 e yakın Ta­ tar ve aynı zamanda 1.000.000 dan az olarak Av­ rupa Rus yasının doğu kısmına ko�� ?l� ��al�­ v da da yaşarlardı. Gerisi Sovyetler Bırligının diger bu- • -. . . · .. RUSYA.DA TÜRK SOYUNDAN HALKLAR TATARLAR, 8AŞKIRLAR , KAZAKLAR, KIRGIZLAR, UZ8EKLER, TÜRKMENLER 1AKUTLAR, ALTAYLAR, TUVAŞLAII: O 400 600 ıoo \l ,. , · .- .,,._,..,..., 200 \ o <' o o o o o o i \ TURı< SOYU HALKLAR ARASINDA IINIRLAR l R A N DAHA ZİYADE TÜIIK SOYU tıALKLARIN 80!.GELERI f o sı1 UNYA TATARLARI TÜRK vE SLAV HALKININ ÇOK oııı,rı4ı IÖLG[LfR 2o KASIIIO 'IITARLAIII SEYREK vt: DA61NIK HALK OLAN ÇÖL VEYA TUNDRA BÖLGELERi 3o KiRiM T4TAIIV.RI 7 • KUMUKLAII 4o KAl!AÇAYLAR 80 AztlllAYCANLAII 5o 9.KAIIAl<A11141C\.AII SOVYETLER IIRLIGI SINIRLARI 9ALUIILAR 60 NOOAYLAI 8 &U,11& ve MüsJHmanlık .. ._._ Rusya'da Pan·TUf . yayılmışlardı. örneğin tün sahalarına genış surette va r dı 9 d 840.000 kadar Tatar Orta arın güneyin !e Baş· . T�:!:::�::ğu:unda Urall nkmden y ruz az lan tar Ta r nla bu ve dır kırıar var lann rlar. ş·ınıeli Başkır • . bir fark gösteren dil konuşu vye� C':� u:�: ;8;;"� Tatarlar gibi kendi otonom So : 2 ar egı : dır Bunlar sayıca Tatarlar kad 19:6 da. Başkırlabü�ün halkın% 23 ünü bulmuştur. . .000 ıdı. 1959 da sa· rın hepsı. Sovyetler Birliğinde 713 ! . . n·· a. savaşm· yıları 989.000 e yükselmiştir. kınc.ı uny ol yata kla.dan sonra bunların yerlerinde zengın petr . ' .. n bulunmuştur. Bu suretle Başkırya şınıdı one ı 81· nai saha olarak büyümüştürki komşu sahalarla be­ raber Sovyetler Birliğinin petrolünün yarısından faz. lasını temin etmektedir. Son yüzyılın ikinci yansında şimdi sayılan 3.622.000 olan Kazaklar hala da bugünkü Kazakis· tanın hemen bütün yeşil ovalarını işgal etmişlerdir. Bunların hepsi göçebe olup bunlar eski kabile ve zümreye ait sosyal. bünyesinin aile bağlannı yaş· lıların otoritelerine dayanarak korumuşlardır. Son 50 veya 60 yılda memleketlerine Rusların, Ukrayna· lıların ve Avrupa Rusya'sından diğer göçmenlerin yerleşmesi çok hızlı gelişme göstermiş ve 1959 da Ka­ C zak Sovyet umhuriyetinde 9.300.000 olan bütün halkın % 30 dan az bir kısmı Kazaklar idi. Son yan yüzyılda Kazakistandaki sanayileşme ve tarımın ge­ lişmesi Kazakların bütün ekonomik hayatını tama­ men değiştirmiştir. mı· Kuzeybatı Türk soyu dil grubuna onl arın da dahil oldu.klan Kırgızlarda da ben.7.e ri geli§me ol- ' Rusya Türkleri muştur. Kırgızlar Tien Şan dağ l e yamaçlarını ve mücavir vadile arının n. rini işgal et�� .er1�· 2 19 6 da Rusya.da 768.000 Kıl'O'l ... 4b- vardı ve C . yetierınde t·· um h al.kın % 60 mı temsil etm umhurı4 ekte idiler. Avrupa Rusyasından çok fazla göç old uğundan . 1959 da kendi Cumhuriyetle:rinde halkın% 41 · ı · teş­ kil ederek tilin sayılan 968.000 olm11otur. �en mş an ın . ı en. Avrupa Rusyasmdan büyük �gın v ad.l sayıda goçmenl en. buraya Qekmiş ve 1959 da orada 640.000 den fazla Rus olmuştur. Bu listeye kuzeybatı grubuna ait olarak üç küçü k Türk grubu da katılmıştır. Bunlar : Amu neh­ ri ağzında kuzey Uzbekistanda Karakalpaklar (173.000), Balkarlar ve Karaçaylardır (42.000 ve 81.000) ki bu iki grup ikinci dünya savaşı sonuna kadar kuzey Kafkasyada ya.şamışdır. Son bildirilen iki millet grubu 1942.1943 de Almanlarla işbirliği yapmaları sebep gösterilerek Kaza.kistan'a ve orta Asya'ya sürülmüşlerdir. Sovyet ajanlarının 1957 baş­ langıcında her iki halk grubuntlll vatanlarına dön­ dükleri her ne kadar bildirilmişse de bu satırların yazıldığı zamana kadar bunların geri geldiklerine ait kesin bilgi elde edilememiştir. ?-11 • GONEYDOOU GRUBU Sovyetler Birliğinde güneydoğu grubunu şim­ di sayılan 6.015.000 in bir az üstünde olan (19'26 da 3.904.000) Uzbekler temsil ederler. Uzbekl� Or­ ta Asya'nın Mezopotamyasını işgal etme�ler: · Bu arazı Amu Derya ile Syr Derya nehırlen araaındalci v-ahalar ve zengin Fergana vadisid:ir .....•Ttr lıJıııl ve Müslümaıılık RusYa'da Pa .. dilini ran n a ol ri nle a• nın 1l sa ki Burada Orta Asy ç k � nuştırlar. Tajikler ha·­ e k onuşan Tajiklerl. neyo dog�un.,ko·ş·elerin de ve bazı Or u . len de dag• 11kl1 g ya şaınaktadırlar. . ta Asya şelıirlerınde .s. nüfusu Uzbekler olarak 1959 �� Uz�� ::u:dan olanlar (% 11.5 ), Ta· % 6 yu bl. ) ır. Ta.jikistanda ( 2), dıg er Tür .ileler (% 4) , Ruslar ( ,o 13 5 d J . m 23 Uzbek ve % 11 Rus vardı. 1'959 da. % 53 TaJı. k• -ıo ve A1man savaş yıllarında · .ırlı. halkın bır 1939 dan sonra bilhassaya' d ş�h Rus vrupa � 3:11 A saldınsında ldiklennden Or� A�kısmı Orta Asya.ya tahliye edi Slav soyundakilerın ya ya goç.. eden Rusların ve diğer · .. 1ı· dereonem nisbeti Orta Asya Cumhuriyetlerın de cede artmış ve şimdi 7.410.000 Rus ve 12.110.000 yerli Türk soyu sakini bulunmakta dır. ıo ı GONEYBATI GRUBU S vyetler Birliği'nde güneybatı grubunu doğu o Transkafkasyada Aı.erbaycan (2.940.000) ve Orta Türkmenler Asya'nın güneybatı köşesindeki (1.002.000) temsil etmektedirlerki bunların her iki· si Hu.er denizinin karşılıklı sahillerindedirler. lra· mn Kuzey illerindeki A7.erbaycanlılar, Türkmenler buranın eski fatihleri olan Türk soyunun bakiyele· ri�l.er ve devamlı olarak yapılan iranlaştırmaya ragme� sayıları halen de çoktur. Güney batı grubun a Afga.nıstanın kuzeyinde bulunan bazı Tür ' - kab'ı­ A.!.U,:,n ıeıen· dahil' olup bunların yanında Türkiy,._ Türk! . e veya Osmanlı Türkleri vardırki bunlar 20 mı·ıyon -· dm-dır.Bunlar bu 6• .-..ı. u.uun yalnız ni teşkil etmekle kalmaz faka en çok Türk milleti· ' t b"ut" un bu muhtelif ,':1 RIJSYB Türkleri 11 Türk halkları içinde en iyi ve hiç sorgusuz politik ba· kııııdan çok önemli ve tarihleri en iyi bilinen grubu teşkil etmektedirler. KUZEYDOôU GRUBU Nihayet Türklerin en son ve küçücük bir dil grubları olan ku7.eydoğu grubuna doğu Sibirya'n.ın Yakutları (237.000) dahildir ki bunlar Çuvaş gibi mtislümanlığın etkisine girmemişler ve yüzyıllarca evvel diğer Türk soylarıyla coğrafi temaslarını kes­ mişlerdir. Onların Kuzey Tundra ve Ormanlarında tecrit edilmelerinin dillerinde, ruhi ve sosyal durum­ larında önemli değişiklik yapması bu kuzey memle­ ketleri halkını kendine mahsus bir halk kitlesi yap­ mıştır.. Çin Sibirya.sın.ın sınırındaki Altay ve Tuva s&· halarmda esas Türk soyunun bazı kalıntıları ola­ rak Tuvaslar (veya Uriankhais) 100.000 kadar ve Altaianlar. (veya Oriatlar) olarak 50.000 buluna­ bilmektedir, M1JJJ ŞUUR VE MOSL'OMANLIK Rusya'daki Türk soyundan halk arasında mill1 uya.n.ış yalnız ondokuzuncu yüzyılın ortalarında ve son kısmında başlamıştır. Bu geç gelişmenin sebebi Asya ve Doğu Avrupa müslüman halkının kendileri­ ni her hangi bir milli ve ırki gruptan ziyade dinleri ve islaın kültürü ile tanıtmalarına geniş surette bağlı idi. 1917 ihtilalinden evvel orta Asya vahalarının kini bir Müslüman ve Farsca konuşan Tajik müslü. man Türk olarak aynı sosyal ve kültürel c�maatlerin sa· " Müslümanlık o·TürkWJl ve P a a a'd sy Ru . an (akat hns· oyu dili konuş s k ür T ı ve de anc al üyesi olduğu h Yakut vey a Çuvaş bir yab go"rtilr t a uyan olan T �.' .. .. Un bir temsilcisi olarak u l belki düşman kü t :kiye gib i ınüslüınan memle­ müştür. tran ve:_ gı'b1' bu tarz bir tanıtına Rus u ketlerinde oldug da u zun su"re muhafaza edi.1.ıniş• unda. . 'alarının haklarını . ' · imparator1.ug . . . Rus hu. kümetının ke ndısı tab emnıyete re gö tır e rin eple rın mezh ve ı·mtiyazını on. 1a du. 8..uyu"k Rusyanın kuvvetil yor kada.ı: alıyor veya sınırlı dler i mesela 1905 e teki . mu . ı k es 1 kse gelene y�ud!veya an m üslü m ir b haklarında her hangi idiler ve her hangı bir nmış a kısıtl ah a d en rd , 1e· ı asında a prot estanlıga ilıfd kimsenin ortodoks vey gi me kap ısı , derhal..a�ı­ ona her hangi bir k�e�� � rınde Ru sya nın butun lırdı. çar hükümetinın gozle soylu Tatarlar ve müslümanlan o}an - ister Türk veya Ç,eremisler, Kazaklar, Fince konuşan Votiaklar kas­ a Farsca konuşan Ossetler ve Tajikler vey Kaf yalı Kabardinler veya Çerkezler - bu gruba basit surette «Muhammedan» denirdi. Ancak ondokuzun­ cu yüzyılın sonunda Rus hükumeti müslümanlar ara­ sında muhtelif etnik gruplar ayırmlŞ, fakat şive­ ler ve arap alfabesi hakkındaki bilginin yetersizliği çok defa karışıklığa yol açmış ve her müslümana hangi milli gruba ait olduğuna bakmayarak «Tatar> tabiri verilmiştir. Buna uymak üzere de Tatar dili Rusya :nüslümanlan ve resmi yazışmalar için «Lin· gua franca:. (müşterek lisan) olmasına sebep olmuş. �- Tanıtmaya olan böyle bir yakınlaşma aslında 1:irk so�� halkların milli şuurlan yerine daha zıyade dinleruıe bağlılığına yardım etmiştir Hatta çok defa her hangi bir Türk soyund dil an k.onuşma· A v ' '. • Rusya Türkleri 13 yan mfuJlümanlaşmış Kafkasyalılar Tatarlar veya A,zerbaycanlılarla Ruslardan daha çok istekle karış­ mışlar ve mühtedilerle Rus idarecisinin her ikisinin gözlerinde, İslama dönme mutad üzere Tatarlaşma hareketi idi. 11ıtilalden beri bu dini ve kültürel bağlar da zayıflamaya başlamış ve şıimdi müslüman olan mil­ li gruplar arasında her hangi bir birliğin mevcudiyeti. ni bugünkü Sovyet Rusya'da kabul etmek daha çok güç olmuştur. Bu olaylan hula.sa edersek Rusya'daki müslümanların % 85 i Türkçe şiveleriyle konuşmak· tadırlar ve Türkçe konuşan halkın % 90 ı müslüman­ d.ı. Yalnız Çuvaş, Yakutlar, 120.000 kadar Tatar ve t­ bir ufak kısım hristiyan idiler veya cedlerinin itika . 0 larını korumuşlardır. Rusya.daki bu 21 000.00 «Türkler» dışında 1.400.0000 Tajikler ve 2.000.000 bunlar kad ar Kafkasya.nın Dağistanlılan vardırki ışlardır. da tarihsel olarak müslümanlıkla bağdaşm anlann 1920 de bununla beraber Rusyadaki müslüm tüm sayısı 18 milyondan azdı. ondokuRusya'da bu ilk sıradaki dini tanıtma . uştur şöyle­ zuncu yüzyılda özel bir olay olm an kültür ki : Türk milli uyanışından evvel müslüm milli veya ır­ kalkınması ge1mişti. Bir dil açısından, 0'ye kadar ki şuur Ru sya Türkleri arasında 192 ihtilali> ve Tür k Komünistlerinin bir «Müslüman hala bahset· «Müslüman» eğitimi problemlerinden birliği duygusumelerine rağmen müslüman Kültür nu silmemiştir. üstünlüğü Milli duygular yerine dini akidelerin kla.rll! arasında dışında Rusya'daki Türk soyu hal ük bir engel olamilli düşüncelerin doğması i çin büy 14 RıJsya'da Fan· Türklım ve Müslümanlık bir yazı dili nin !$ "''tı·m i"in ret ve egı a c i t yat, i anlar geneledeb rak vcuttu. Müslüm . me mı e obl pr olmayışı . dil olarak arapçayı kullaru,yor. 1. ın ı tler ade ib likle u dilin Rusyada ku lla ? Tü. rk soyl bır için !ardı. D�� . ondokuzuncu yüzyılın sonuna nılma.sı ıçın ilk deneYe sofu mollalar bunu bir deli.. kadar y�ıl�: ::;:r�ı. ı908 de Kazandan bir grup Jet olara g o metine «ihtilalci» meslekTatar mollalar Rus hüku dualarınd...a camı·1erd.e. 1sdaşlarının bayram namazı akladıgı Tatar diliyle . kesin olarak . yas . ın lam d.ının . . ,. t etmış . 1erdir. yapmayı tecru..be ettiklennı şıkaye neııici bir Tatar mollası olan Sadik Imankulof 1912 de liberal bir Tatar gazetesinde yazdığı makalede­ Kur'anı kaba bir dil olan Tatarca gibi bir lisana ter­ olmadığını ve günah olduğunu cüme etmenin mümkün ü bildirmiştir. Mslüman hayatının her cephesini dü­ zenleyen Kura'nın ve İslam dininin hükümlerinin öğrenilmesi en ileri islam eğitim enstitülerinde arap­ ca olarak yürütülmeye devam edilmiş ve hiç bir za­ man yerini Türkçe almamıştır. Bundan b�ka arap­ canın kendisinin öğrenimi Farsca yazılı kitablarla yapılıyordu. Ondokuzuncu yüz yılda bununla bera­ �r g�� Tatar ve Uzbekler dualarının ve Kur'anın :renımınde tamamen başka bir yabancı dilde ya..... mış. el yazması kitapların yardımıyla yabancı, dilde <>gre nıme başlamışlardı. İRAN'IN ETKtst İran'm nüfuzu Orta As a'da ve Transkafkasyada ya.şayan TUrk 80 Y alkla r arasında olmak u.. .. yu h re İran kül' türün••' un kU?.ey sınırlan olarak Rusyanın güney ilkrinde bil h ass a kuvvetliyd i. Burada daha --------- R08Y• Türkleri JS ziyade edebi dil yerli Türkçe dili yerine Irani (veya Tajik) diliyle yazılmıştır. İlki mutad olarak nezaket· siz ve bayağı görülmüştü r. İran ve Türk dilleri ara­ sın daki rekabet ve müşterek mevcudiyetleri Bolşe­ vik ihtilaline kadar devam etmiş ve 1900 - 1920 yıl­ lan arasında ekseri Azerbaycan ve Uzbek aydınlan iki dili de biliyorlardı. 1920 ye kadar Buhara han· lığında Farsca saray dili idi ve medhiyeler, tarihi vak'alar ve resmi yazılar Buhara halkının ekseri.si­ nin dili olan Uzbekçeden daha ziyade Farisi olarak yazılırdı. Orta Asya'nın ve Transkafkasya şehirle­ rinin çoğu aynı derecede iki dili kullanırdı. Orta As­ ya'nın eğitim görmüş Türkleri yirmıncı yüzyılın başlarında bile «onlar için farisi dilinin Tatar dilin_ �len:. daha kolay olduğunu çok defa açıklamışlar­ dır. İran'm kültür üstünlüğü yalnız Rusya'daki Türklere inhisar etmemiştir : Türkiye'de Farisi ede­ biyatı şekilleri yüz yıllarca Osmanlı edebiyatına ha.­ kim olmuş, aynı zamanda Osmanlı şairlerinin grame­ ri hemen tamamen Türki idi. Osmanlı edebiyatında İran'ın etkisine karşı batının tesiri olarak 1840-1880 deki Tan.zimat denen reformlar yol açmış ve o za­ man yeni batılı - başlıca Fransızcaya - kültürel yöneliş başlamıştı . Rusya'daki Türk soyu halklarında - bilhassa steplerin Kazak ve Türkmenleri, dağların ve vaw baların Kırgız ve Uzbekleri ve kutuplardaki or­ manlarla Tundradaki Yakutlar arasında - na.syer nalizmin doğmasına karşı ruğer bir engel onların bir çoğunun hala göçebe olmaları ve her hangi bir yazı dilleri olmamasındandı. Aslmda. bu halklar ek- - -- _______,,....___ . ve MiislUmanlık aıı-TürkiDD p a 'd ıı sy u R 16 mensup oigı. milliyete .. h a.D tta . . ha ümre uyerıgı onrtnın, eriya kendile orla rdı. K abile ve z tırıyordu. iy :uklarını bilm milli duygulardan uzaklaş i rın lan her hang e sa n s da yabancıla . ön r r . mıl ka bır Bunda n baş Tür k soıyluıann veya göçebelerin nca den meydayü zyıllar boyu goç" etmelerin tıere e k le · · m e m men'ka yaşadıklar ı sömür gecılerın A iliz g 1n 1lk . . aşa gıv yukarı aynı zamanlarna çıkm ıyordu n kle şti , le yer . 1 erdi. kıt asın a ya'ya n ufuz etmış ibir S a d ları irleşik Ameda Rus Kazak arasında Slavlar B . arı yıll 4 191 ve 1895 ve dıiger s1av . e ha1.ınde g oç" ediyo rla rdı rika ya kıtl daki yuvaların.d an Kaza.k• pa' Avru . t ı a b , ı öyli.iler k onların Amenkanın batıista na gidiyo rlardı ve bu iyordu. sına sığınmalarına çok be nz Mİ TÜRK SOYU PROBLEMİNİN ÖNE y . y Bütün bu engellere rağmen Rusyadaki Türkler son yıllarda - bilhassa Ekim ihtilalinden önceki on yıllarda- imparatorluğun ekonomik ve politik haya­ tında gitgide başarıya ulaşmışlardı. Diğerleri ara­ sında Türklerin Rusyada ilerlemeleri ve Rus tarihin· de onların rolü hakkında üç esas faktör şunlardır: 1) Daha önreki Çarlık Rusya imparatorlu­ ğunda ve şimdiki Sovyetler Birliğinde Türklerin sa,. �� olan önemi. Türkler Sovyetler Birliğinin bütün nüfusunun % de 10 - 11 i kadar bulunmakta ve Türkçe k onuşan Sovyetler Birliği sakinle ri yalnız dogu Slavları arasında sayıca 'k' . ı ıncı ge1 mektedir. 2) Türklerin Rusya' .. � en ço� onemll sahala.rı ve şehirleri boyuooa dağıl ışL Vilno'dan Yakuty ------ Rusya Türkleri 17 Iara, Bakudan Stalinabad'a kadar Avrupa ve Asya ovalan boyunca dağılmışlardır. 3) Ruslarla uzun zama.ııdanberi beraber olma­ Jan. 15 nci yüzyıldanberi Türkler ve Slavlar birbirlerine karışmışlar ve her grup diğeri üzerine devamlı etkide bulunmuştur. Tabrlann Yeniden Doğuşu KISIM il YENİDEN TATARLARIN ooGUŞU olarak doğu Avrupa.ıun. _ Slavlar ve Türkler ilk k erken devresınde k8.1"§1lannda orta çağın ço cü yüzyılın onasm. �=mışlardır. Yıllıklar dördün yerlerde Slav soyunun da şimdi güney Rusya olan ağı yukan &YDJ . mevcut olduğunu göstermektedir Aş den Hun ordu­ lerin zamanlarda Türk ve Moğol kök ları Volga nehrinin sahillerinde görünmüş ve Pon­ tus steplerini zabta başlamışlardır. Slavlarla Asya'­ daıı yeni gelenler arasındaki geniş Avrupa ve Asya yayılışı için savaş Avrupa tarihinin bu karanlık yüz. yıllarında başlamıştı . Slavlar yavaş fakat devamlı olarak doğuya doğru, bugün Rusya denen kısmın or­ manları boyunca ve çevresine göçmüşler, halbuki Asya göçebeleri daima artan dalgalarını onlarla karşılaşmak üzere steplere doğru götürmüştür. �varlar, Macarlar, Peçenekler, Kumanlar (Polovt­ sıans) ve Moğollar Slavların tanmsal sivilizasyonu· ·· ·· na karşı yüzyıl · Goçebelerin tehdidini temsil e+WAMtr ...;._ . Onüç.. cu·· .. !erdir Yl!Zyı lın ortasında Slavlann dl· ın_ı renmesı · . Ceng ız Han varıs . 1erın . ın . ordulan tarafın· sıdan o..nlenmış. ve bund . an sonraki iki yuz . yı1 dogu" avlan Altın Ordunun meselesi olmuştur. Onlarm hakim iyetinde g .. e beler bu slav soylu halkın bUyük bir kısnunı � nıha etmişler, diğerlerini köle ol&· rak almışlar ve � e n d Rusya'da daha önceden � � bağlı olduğu A �a : rıstıya n aleminden tecrit edil- Altın Ordudan �­ mişti. Türk akınları ise Ruslann devam etmış­ tulmaJ arından sonra da uzun zaman a Rus tir. On yedinci yüzyıl boyunca 200.000 den fazl dolu pazar­ köle si Tatarlar tarafından Kırım ve Ana sonla­ larında satılnuşlardı. On sekizinci yüzyılın elmeye rına doğru Kınm Tatarlan Ukraynaya yön de devam etmi ş ve Rus birlikleri ise bu esnada 1868 Buharayı almışlar ve Uzbek asilleri ıve tüccarların elindeki Rus kölelerini kurtarmışlardr. Bununla beraber onbeşinci yüzyılda kaderin te­ herlekl eri aksi yöne dönmeye başlamıştı. Göçebe Asyanm insanlarının çoğalması gerilemiş gibi görün­ müş ve bu Cengiz Hanın ordularının Asya'dan Avru­ pa'ya göçmelerine yol açmıştır. Bu büyük galibin ölü­ münden iki yüzyıl kadar sonra onun takipcilerinin imparatorluk.lan başarılarında gerilemeye başladı. Barutlu silahlı hristiyan Avrupa saldınşa geçti. Avrupa'nın batı sınırlarında İspanyollar Granada'­ nın müslüman prenslerini mağlu9 etmişlerdiki burada göçebe Afrikalılar Liberya yanmadasmda­ ki son izlerini kazımışlardı. Bu esnada Slav soylu ön�erler doğuda Asyalıların Altın Ordularına karşı baglılık zincirlerini atmışlar ve bundan hemen son­ ra bu ordular dağılmış ve tarih sayfalarınd�sın n·' _ · tir. . mış . . '' B� göçebe fatihlerin çökmesi bununla beraber dogu Avrupa steplerinde kalmış ve sonra gitgi ­ de Moskova çarlığına kaynaşmaya başl lardır Altın ?rd_unun 1439 da nihai çökmesindenamış evve l Ka� . sun ısı mıı Tatar prensi kendini Bu··yük Mos kova . ı:w· . gının P--� " .. ..unde ona Oka em nne .. � arzetm iştir· Dönuş • ' ' • ' 1 • ·ı rldmı ve Müslümanlık Rusya'da Pan-Tü 20 ova'nın 100 mil güney doğuswı­ nehri bo�ca �osk edilmişti. Bu uf ak Tatar prens. da ufak bır a�azı ��: yu azınlık grubunu teşkil et­ liği Rusyada ı lk Tur ;;52 de Korkunç Ivan tarafın­ miştir. 100 yıl so_nr;, anılmış ve Rusya'nın bir kısmı dan Kazan han� gı r sahasının Başkırla.rıı Mosko­ olmuş v� 1555 . � U8:ı bu etmiştir. 1556 da hiç muka­ va'nı? hı mayet:U�k� l e Volganın ağzındaki Astrahanı belesı z Rus b sokulmayı başarmışlaralmışlar ve H azer denizine · sl��. e rıne geçmlş Ru ık art ü tüm n rini neh ga Vol · dır . ı. lemesı ıçın açılmışt ve Asyanın kapıları Rus geniş . ek e Aşağı yukarı ynı yıllarda Ruslar Ter -� �� al�. ag an ­ mışlar ve Korkunç Ivan Kuzey Kafk�sya ı nı kurmaya se mbolik olarak başl�g� gostermek üzere. kabardinli bir kadınla evlenmışt.ır. ; Kazanın 1552 de ilhakı ve büyük sayıda Tatar halkı11ın Rus idaresine dahil olması Rusya ile bu sa­ h a Türk soylu halkının her ikisi için önemli idi. Tatarlar Çar rejiminin sonuna kadar yalnız ilki olan değil aynı zamanda sayısı en çok ve en nu­ fuzlu olan Türk soyundan Rusya'daki azınlıktı ve Rus imparatorluğundaki Türk soyunun ve müslü­ manların problemleri Tatar - Rus münasebetlerinin ışığı altında gelişirdi. Tatarların ticarete olan müstesna kabiliyetleri ve Rusya hakkındaki bilgilerinden dolayı 1917 yılına kadar Rusyadaki Türk soylu halkların önderliği du· rumunda idiler. Bir çok Tatarlar Rus ordusunda ve idaresinde çalışmakta ve yeni Rus devletinin ku· rulma.sında yardımcı idiler. Korkun ç Ivan yanında bir Tatar olan Simeon Beckbulatovic h naiblik mev· Tatarlano Yeniden Doğuşu \ 1 künde idi ve Boris Godunov aslının hir T'atar kökün­ den olmasıyla övünürdü. Saburoflar, Yusupoflar, Aksakoflar, Kuguşefler, Meşçerkiesler. Nebolsion­ lar, Karamzinler ve daha bir çok asil ve aristokrat Tatar köklü aile ler Rus politika ve kültür hayatının şöhretli temsilcileriydiler. TATARLARIN ETNİK ASILLARI Volga ve Ural Tatarları değişik etnik elemanla­ rın karışık bir halitasıydı ve bunlar arasında üçü en öne mli olanlardı r. Volga sahasının eski halkı Fin Ugur asıllı idi ve bunlar. buralara tarih öncesi za... manlarda yerle şmişler ve bugüne kadar Modivini­ ans ve Maris'de kısmen kalmıŞlardı r. Hunların Pon­ tus steplerine (şimdi güney Rusya) aktıkları dör­ düncü yüzyılda (A.D.) halkın büyük hicretinde on­ larla beraber Türk soyundan Bulgarları da getirmiş­ ler ve bunların bir kısmı Balkanlara yerle şmişler ve bugünkü Bulgaristan ismini vermişlerdir. Yedinci yüzyılda bu Bulgarların başka bir grubu Kama neh ­ riyle birleştiği yerde yukarı Volgada görünmüşler ve orada Volga Bulgarları Krallığını kurmuşlardır. 922 de bir Bulgar prensi İslam dinini kabul etmiş ve bu suretle İslam kültürünün kuzeydeki yuvası meydana çıkmıştır. Bu Volga Bulgarlarının başka bir grubu İslam olmaktan kaçmışlar, Pagan kalmışlar ve bun­ ların ahfadlan Volga boyunda «Çuvaş� ismi altında yaşamaya devam etmişlerdir. İslam Bulgar Devleti ilk zaman bağımsız idi. Sonra ondördüncü yüzyılın sonuna kadar Altın Or­ dunun bir kısmı olarak yaşamışlardır. Bu son Moğol 22 y ni a Ordu beraberin d� � Türk ve Mo­ . . ı esn, d ıstilas asın ileteri getirmişlerdirkı bunla r Volga kab an yd so · · Tat l go tıendirmıştı. ve kuv ı ar n ı halk .. ebe .ı ı· b saha da o turan sahasının gOÇ b en u. r k bilelerind i vermiş ve bilindiği � is _m bu a :;ık 1: d: halk m ektedir. üzere bu da devam et Uluğ Mehmet tarafın.. Al Ordu prensi olan Türk Tatarlar önceden 1sdan 14:de sevkedilen bu · · ga ve K ama neh"ır1erının lam Vo1ga Bulgarlarınm Voı - diye b"ır prenslik AUC'" 1�-b.ı 1 ı·ıg-i yerde Kazan Hanlıgı · ı koı.. eş bütün b u deg-ışı"k e tn•k muşlar _ r dır. Derece derece _ U ıar tsıam Volga Bulgarları, bazı Fin gur kabile­ lerin ve Türk nomadların (Tatarlar) heps inin ismi. Tatarlar olmak üzere bir etnik grubu teşkil edecek surette karışmışlardır. TATARLARIN RUSLAR TARAFINDAN SOMÜROLMESt 1552 de Korkunç Ivan tarafından Kazanın fet­ hinden sonra Rusya orta Volga ovalarını sömürme­ ye başlamış ve bu sahanın Türk soyundan halkla.. rını nıslaştırmak için bazı denemeler yapmışlardır. Rus tarım uzmş.nlannın oldukça bir sayıdakilerinin tenha olarak göç edilmiş olan Volga ve Ural saha· !arını genişletmek için göç etmeleri ha.şanlı bir sö­ mürüyle sonuçlanmışdırki bu yümen on yedinci yüz­ yılda bu sahalara geniş çapta Rus topraklan man· zarasını kabul ettirmiştir. Bu gün Ruslar Volga bo­ dağlarında halkın çoğunlu �ca ve Uraı ğunu teş­ _ kil etmektedir. Türk soylu yerlilerin ruslaştırılın& · sı bununla beraber çok az başarılı olmuştur. Tatar- tawlann Yeniden Do�u ların çoğu müslümandı. Ve Rus hükümeti islami­ yetle Tatarların kültürel ihtidasında veya ru.slaştır­ mada bir engelle karşılaştığından onları hristiyan yapmaya koyulmuştur. Kazanın zaptından üç yıl sonra 1555 de Gurius isimli bir Piskopos orada mis­ yonerlik yapmaya başlamıştı. Tatarların direnmesiy· le karşılaşınca misyonerlik çalışmaları onlara karşı idari tedbirlerle kuvvetlendirilmiştir. 1556 da onıa.­ rın ayaklanmalarından sonra ihtida etmeyen Tatar­ ların Kazan şehrinde yaşamaları yasaklanmış ve şe­ hirdeki camiler kapanmış veya tahribedilmiştir. Tatarlar islamiyete bağlı kalmışlar ve bunun- , la beraber ve belki yalnız onda biri - belki onlar hiç bir zaman müslüman olmamış ve Şaman kalmış­ tı - Ortodoks olmuştur. Hükümet islamiyetin ya­ yılmasına karşı savaşı denemiş ve Fin - Ugur ka.· hilelerini olduğu kadar diğer Pagan kabilelerini is­ lam etkisinden korumuşdur. Camiler ruslaştırma· ya ve misyonerlik çalışmalarına karşı direnişin mer· . kezi olduğundan 1592 de bir emir ilan ederek bü­ tün Tatar camilerini yakmışlar ve Rus hükümetinin izni olmadan artık yapılmasına izin vermemişlerdir. Onyedinci yüz yıl süresince Rusya islamla.ra karşı olan boyunduruğunu gevşetmiş, fakat Volga ve Kama boyunca olan boş toprakları enerjik ola­ rak sömürmeye devam etmiştir. İhtida etmeyen Ta­ tar asilleri ve aristokratların hristiyan kölelere sa­ hip olmaları yasaklanmış ve 1681 de yapılan bir emirname ile bir çok müslüman Tatar asillerin rakları zabtedilıniştir. Bu son tedbir de sürekli ola­ rak tatbik edilmemiş, bu çeşit emirlerin çıkması Ta- toır 24 ürkizm ve Müslümanııı.. Rusya'da Pan-T -·�, ileri derecede azaltmu, tesır · · � · ı� ras araya ka n rış. tar aristok arı arl yıld tücc yu ı ak r son z n a lüler bund in du­ �ştı r. Tatar köy a fl masıyla daha_ _d_a t J� :uki O zam a nlar Rus köylüsü­ l rumu dah a ı ı ı lga ve Ural tar köylüleri ile Vo Ta � �dl nün yarısı ko�� rbest kal. ı se olmayan gruplar sahalarının dıge� Rus da o/ı: kadarı toprak sa­ _ . o 50 a ra sm ı:nışlardı. Bunları�. lerıydiler bipleri asillerin kole h alefleri Ta�arlar! hris­ Büyülr Petro ve onun . .ın baskılarını tazelemışlerdır. Rus ıç tiyanlaştır rçalanmadan son� sı_ ndeki şiddetli pa ortodoks kı�lıse _ . erlıgı. kazanmış ve onra K.ıev an Kilise işlerinde önd . xıs Raı·fs kY,_ H_ı.ları· on, ların bir çoğu _ mesela Ale y, Ben�amın Puc­ Rogalevsky, Sylvester, Golovatsk e�ı�h -. Rus hek _ Grigorovich ve Luke ��nash . ıçın go�de­ ıdar� cephesine mi.syoner faaliyetlerim rilmiştir. Bazan bunlar icraatlarını cebırle ve hissıya­ Tatarlar tını kaz anara k tatbik etmişlerdir. ancak 1735 _ 1738 de Gabriel isimli bir konser­ vatü Moskovalı Kazan metrop oliteni olunca. ra­ ha .tlayabilmişlerdi. Gabriel Tatarların hristiyan­ laşmasına o !kadar ilgi göstermedi. O Büyük Petro'• nun getirdiği yenilikleri yürütmek isteyenler, yani batılılaşm ayı tatbik etmek isteyenlerle konservatif Rusl ar arasındaki çekişmelerle ilgileniyordu. Ve o «Rusya'da Birinci Petro'nun getirdiği her şeyin yok edilmesine» gayretliydi. • ını· • Misyonerlik çabası «yeni dönenlerin meselele­ riııin Misyoner Bürosu» kurulduktan sonra 1470 da en yüksek noktasına erişmişti. Tatar gocukları­ nın Rus misyoner okullanna gönderilme leri isteni- Tatarların Yeniden Doğuşu .is yor, yeni dönenleri tercih ediyorlar ve yeni camile· rin yapılması yine menediliyordu. Hatta ordu pa­ pazlarından Paganları ve müslüman askerleri Orto­ doks yapmaları isteniyordu. 1743 yılında yalnız 500 cami - eski ve yeni her ikisi de yakılmış ve buna bahane olarak hli­ kfımetin izni olmadan yapılması gösteriliyordu. On­ sekizinci yüzyılın ilk yansında hristiyan yapmanın hakiki sonuçlan bununla beraber Ruslar tarafından gösterilen gayrete uymuyordu.. Hıristiyan olmuş bir çok Tatarlar gizli olarak müslüman kalmışlardı. Ge­ nel olarak hristiya n olanların sayısı büyük değildi: 1882 de yeniden hristiyan ol an Tatarların sayısı an­ cak 12.000 idi. (Gurius zamanında on altıncı yüz­ yılda dönenlere «eski dönmeler» on sekizinci yüz yıl­ dakilere «yeni dönmeler» deniyordu). Halbuki eski Tatar dönmeleri Ortodoksa bağlı iken yeniler ko­ layca müslümanhğa avdet ediyorlardı. Piskopos Alexis Raifsky 1720 - 1740 ın bir hararetli misyone­ riydi. «Müslümanların adetlerine ölümü göze alacak derecede b ğlı oldukları ve onlardan hiç birinin ken­ a di arzusu ile hristiyan olmadıklarını» söylemiştir. Sonra 1778 de Prens Shcherbatov misyoner faaliye­ tin faydası yerine şüphelerini izhar etmiş ve «genç müslümanları döndürmek için evvelce kurulan okul. lar bağlılığın yayılmasını teyit etmemiş, fakat kı­ sa zamanda ondan nefret getirmiştir» diye yazmış­ tır. 1755 de yerli halkın ızdıraplan genel bir karı­ şıklığa yol açtı. Pugachev ayaklanması esnasında ki bu yalnız bir �öylü hareketi değil, fakat din ba- 2' Tilrk.lzm ve Mi.islümaniık RusYa'da Pao- da başkaldırmasıydı - Eski nn ıılt l l an kımınd . da - Rus ru hanileri � gıbı. M�uslu···manlar mutekitler � nden agır darbe ye. .ısyonerlik çabala rı ,,.;.,;i :1 ...... -m ilinde yüz otuz iki papa z öldü. diler. Yalnız Kazan rülmüştil. INDA DtNI MÜSAMAHA HAKK tKtNCl CATHERlNE'lN POL1T1KASI s kanunlar manzu. !kinci Catherine 1766 da Ru ksadıyla Petersbu.rg'. mesin de bir gözden geçirme ma uğun muhtelif da adli komisyon topladı. imparatorl illeriin te msil eden delegeler arasında Volga ve Ural sahalarındaki müslüman Tatarlar da vardı. Bu de. legelerin komisyona sunmuş olduğu muhturada ve seçicile rin den almış olduktan talimatla Ta­ tar halkının şikayetleri dile getirilmişti. Korkunç tvan tarafından Kazan hanlığının zaptından beri onlann şikayetleri dini ve ekonomik durumdaki güç· lükte Tatarlar yaln ız inançtan dolayısıyla devamlı olarak takibedilmekle kalmayıp aynı zamanda hak­ larında da ciddi suretle kısıntı içindeydiler. Tatar delegeleri akidelerinin tanınması, ticari faaliyetle­ rindeki sınırlamanın kaldırıılması ve Tatar asilliği haklannın yenidefı iadesi konularım orta.ya atmı,­ lardı. Catherine 1767 de müslüman tab'aların duru· mundaki düzeltme lerin ilk kademesi olarak komis­ yon un toplan��m dan bir yıl sonra Volga sahasını . ve Kazan şehrını zıya ret ettikten sonra ilk a dımı at· tı. Çalışkan halk onda çok iyi tesir yarattı ve muhte- Tatarlann Yeniden Doluşu 1.1 telif sosyal ve milli grupların temsilcilerine resmi ka­ buller verildi. Tatarlar şahsen ricalarını sunmuşlar ve şehirde iki cami yapma için sözlü müsaadesini al­ mışlardı. Aynı zaman içinde Katerin hristiyanlığı ka­ bullenmemiş Tatarlann Kazan'da yaşamalarını ya­ saklıy8Jl emirnameyi de kaldırmıştır. Reformlara gi. den bu adımlar Tatarların ekonomik ve dini hayatla­ lannda.ki kanuni durumu tamamen değiştiren kanun­ lan ve emirleri izlemiş ve bunlar da Tatarlığın ge­ lecek yüzyılda canlanmasına yol açmıştır. Catherine'in 1773 de yapmış olduğu camiler in­ şa etme imi imparatorluk emriyle teyit edilerek bu suretle yalnız mescitlerin yapılmasına izin veril­ mekle kalmayarak islam dinine karşı müsamaha edil­ mesi de emrediliyordu. 1773-1774 deki Pugashev ayaklanmasından sonra Rusya'nın doğusunda.ki memleketleri teskin lüzumu Catherine'nin daha baş· ka reformlan için bir tenbih yapmıştı. 1776 da ya,, pılan bir kanunla Tatar tüccarlarının ticari faaliyet­ lerinin sınırlandınlmasına ait emir]er kaldırılmış · ve 1874 de Catherine Tatar halkının haklannı tek. rar iade etmiş ve bu da onların İmparatoriçeye olan sada.katlarını Pugashef ayaklanmasına karşı muha­ lefetle kendisini göstermiştir. Nihayet 1788 de lmpa­ ratoriçe İslam dinine salik olanlar için yeni bir hu­ susi dini idare kurmuştu. Bu yeni kanun ile Rusya'­ daki müslümanlara karşı anlayışı temin ediyorduki b� suretle müslümanların camilerinin idaresi orga­ nıze ediliyor ve müslüınanların dini eğitiminin tesi­ sine ve bundan başka Rusya'da Tatar İslam kültü. riinün gelişmesine yol açmış oluyordu. Doğu Ru.s­ ya'da.ki bütün müslümanların idaresi bir müftünün .r28 Rusya'da p:ın-Türkimı ve Müslümanlık Tatarlann YenJden Dofuşu merkezi Orenburg (sonra . ve bu da es .us eline verilmıştı. m . ıuman cemaatinin idar i e r üze k ma 1 o Ufa'da ) . das edilmişti.neri bir isl am �in . için yenı olarak ih ft ü met Can Hussein ilk mü ün n is­ adamı olan. Moha m hak t anıma bu n . .. · ra karşı yapıla mı ıdı M Jümanla ş yeni uzlaştırıcı politikası ayen ini et � üm . hük Rus ve dini serbestisi ve Tatar halkı­ sinde onların sosyal ve a ekonomik ve kültürel kal­ nın on dokuzu ncu yuz·· yıld ar sosyetırmıştır. Aslında Tat . . kalkınmasını .ko1ayıaş ız du ı bar tek met . . bu istilnı . tesındekı ge1ışmeler için kadar devam etmı. ştır. ne lali ihti evik bolş 7 191 rum LİŞMESİ TATARLARIN EKONOMİK GE ve yüzyılın dönemine doğru Tatar prenslerinin ve mırzalarm isimleri ekseriya tüccarların ve sanayi­ cilerin listelerinde bulunuyordu. Aynı zaman için­ de Tatar tüccar sınıfı köylü menşeli halkla artmıştı ve 1821 emirnamesiyle Tatar köylülerinin ticarette çalışmaları temin edilmişti. 1 Steplerdeki gerginliğin gid�rilm�s� �e bural�ın musa­ zabtı bu sahanın ekonomik gelışmesı ıçın çok � fınd on­ it şartlar yaratmıştır. Catherine II tara guneydo· arın Rusl rlar Tata lara verilen serbestiyle ğuya yayılmalarında müşterek ve çok defa önder ele­ man olmuşlardır. Ondokuzuncu yüzyılda orta As­ ya'ya olan Rus nüfuzu Tatarlara esas itibariyle li­ san ve kü!tür gibi her iki bakımdan ilgili halkla mes­ kün olan bu sahada iyi bir ticaret pazarı olmak üze­ re yeni saha açmış ve bu da rakip Rus tüccarı� na karşı onları avantajlı bir duruma sokmuştur. On­ sekizinci yüzyılın sonunda tüccar sınıfı Tatar sos­ yetesinde en kuvvetli kısmı teşkil etmiş, halbuki Ta­ tar asilliği Catherine'in reform getiren kanunlarına rağmen bir sınıf olarak dağılma yolunda idi ve tela­ fisi mümkün olmayan kayıblara bağlı olarak bu sı­ nıf Rusya'nın Müslümanlığa'. karşı olan tutumların­ dan dolayı en çok ızdırap çekmişti. Onu n en çok di­ namik üyeleri olarak Tatar burjuvazileri birleşmişti -------------- .29 . Orta çağın erken devrelerindenberi doğu Av­ rupa ve Asya arasında mevcut olan geleneksel ti­ cari ilişkilere bağlı olarak ve Tatarların coğrafi yerlerine göre de Tatar tüccarları ekonomi saha­ sında uzun süre önemli rol oynamışlardır. Onuncu yüzyılda Bulgarlar müslümanlığı kabullenince on­ ların başşehri - Bulgar - yakın ve Orta Doğuyu Avrupanın doğıı ve kuzeyiyle birleştiren canlı bir karakol olmuştu. Tatarlar cedlerinin ticari faaliyet­ lerini devam ettirmişler ve onyedinci yüzyılda Vol­ gadaki Tatar tüccarları Buhara'nın ve Hiyva'nın Uzbekleri ve Tajikleriyle beraber Orta Asya'da ve Sibirya cephesinde ticari faaliyeti kontrolde devam etmişler ki buralarda mahalli halk Tatarlaştırılmış ve İslam olmuşlardı. Onsekizinci yüzyılın ilk kısmında Rusya'nm do­ ğuda orta Asya ile olan önemli ticari sektörü daha ziyade Orta Asya müslümanlarının elinde idi, zira Tatar tüccarları Rus hükümetince ekonomik faa­ liyetlerinde sınırlı tutulmuştu. Bu sınırlama İkin· ci Catherine tarafından kaldırıldıktan sonra bunun­ la beraber Tatarlar doğu ticaretinde hakim duruma geçtiler. Steplerin daha da sükunete kavuşmasıyla Orta Asyanın ticaretinin büyük kısmı Tatar toprak­ lan boyunca geçmeye başlamış ve biri üren- '· - ao-Türtdım n MüslünıaııJık RusY a'da p 30 tinsk'ten Taş. diğeri Sernipala a uh B � 'd burg an : iki yeni yol eski Volgadan Ort a uze ak olm kent'e Denizi ve Hıyva'dan olan ah , Hazer · p.p,ya'ya Ast r an ı vsky mişti Orenbur g ve cıvan, Ce'to edil ve il a yollara onunda Orta Asya'. · :.n.nn '"' lın s Posad' ondokuzuncu Y '� ur. Tatarların kapılan .. olmuşt 1 ınuı . . dan ola n u· carette kin sa er k erke 74 Tatar 1772 de Posad'ın 2.6 ıyorlardı. 1820 si ticaretle uğraŞ ETİ ORTA ASYA TİCAR sinden mülhem ola­ Rusların Asya'da genişleme ında Tatarlar Kazak rak ondokuzunc� yüzyılın baş nda �eme� he��n steplerinde ve Uzbek hanlıklan_ eyı temın etmış­ Rusya'daki �icareti ellerine geçırm ının ticari lerdi. Rus hükumeti orta Asya'da tab'alar ndı faaliyetini desteklemiş ve onlara Rus hinterla na yabancıların girmesini menetmek suretiyle rekabe. ti bertaraf ederek yardım etmiştir. Uzbek ve İran tüccarlarının Kazak stepleri boyunca kurulmuş olan başlıca Rus müstahkem mevkilerdeki pazarlara katıl· maları sınırlandırılmıştırki burası sonra Tatar ser· mayesinin başlıca yoğunlaşmış noktası olmuştur. Rusların koruyucu nizamlan hiç şüphesiz Tatarlann yabancı rakiblerine üstün gelmelerine yardım etmiı ve Tatarlann lisan ve din açısından Orta ABya halklarına olan yakınlıkları onların ticari sahadaki başarılarını teyit etmiştir. Tatarlar için Orta. As· �aı::8:�a .haberleşme ve ticaret o kadar kolay bir ış eg di, fakat birbirlerine sadık cemaatler ol· masına bağlı kalan Buhara ve Hıyva'daki ve Ko­ kand'daki Uzbek pazarları -ki buraları hristiyanla· ra ve yahudi tüccarlara mahall i lslam halkının taaS• • A .................._______ Tatulano YeoJdea Dofuşu 31 subundan dolayı kapalı idi- Tatarlara açıktı. Bu S!;'bepten Rus iş adamları Orta Asya hanlıklannda. dolaşmayı tercih etmemekte ve yalnJıZ kendilerinin Tatar ortaklan veya ajanl an vasıtasıyla ticari mü­ nasebetlerini yürütmekte idiler. Hatta 1872 de bile Buh ara'da bir Rus müşahidi olan Petrovsky orada yalnız bir Rus tüccarı bulmuştu, Orta Asya ticaretinin büyümesi ve Kazakistan ile Türküstan'da Tatar tekelinin gelişmesiyle ondo­ kuzuncu yüz yılın sonunda Tatarların nüfuzu da büyümüştü. Karşılıklı mübadeleye dayanan Kazak steplerindeki ticaret Tatar tüccarlarına büyük kar­ lar sağlıyordu. Ondolruzuncu yüzyıl sonlannda me­ sela Sibirya pazannda 2.50 ruble eden bir demir ka­ zan Kazak steplerinde 50 ruble değerindeki bir kürk­ �e değiştiriİ'ebiliyordu. Steplerden Rusya'ya yapılan ihracatın başlıca matalarıı sığır ve sığır yetiştirme­ sine ait tali mahsüller, Uzbek hanlıklarında pamuk, İran kuzusu, halısı ve kuru yemişleriydi. Tatarlar da Orta Asya pazarlanna Rus mensucatını, demir eşya, şeker ve sonra gaz yağını sevkediyorlardı. 1773 ,ve ��2 yıllan arasında Rusya ve Orta Asya arasın­ daki ıthalat ve ihracatın yıllık beraber ortalaması şöyledir : 1773 - 1777 83.000 ruble 1793 - 1797 624.000 > 1832 11.336.000 > Ondokuzuncu yüzyılın son kısmında mübadele­ . l�rın �ması ve nakliyattaki gelişmeler ile kazanç nısbeti azalmış, fakat Orta Asya'da ve bilhassa Ka­ zak steplerinde ticaret avantajlı olarak devam et- " Türki zm ve Müslüınaaıtk Rusya ,da Pan- .ması olan Husseınof Kardeş . .. nemıne ıniştir. Bu•• yük. Tatar fır . do dogrµ n yılı üz y rı e 1 ler'in ticari defter . bir malın Ka zalinsk'de (Ka­ a Orenburg' da satın alm n' dakinde� üç ila altı misli urg · de ) Ore_nb zak stepın me.yadana koymuştur. fazla fiatla satıldıgını N MEYDANA TATAR BURJUVAZlStNİ ÇIKIŞI v i servet birikBu menfa.atlar Tatarların öneml . . . . . kılmış ki bu da R usya'• tir melerı. nı m�. mkun tesirlerini nın diğer kısım,arında on ların ekonomik ·· kuvvetlendir miştir. Ondokuzuncu yuz yılın sonunda z amanda Volga yalnız Orta Asya deg-il fakat.avnı , . a, Rusya nın uzak sah ası, Urallar , batı ve doğu Sıbıry . . atar doğusu ve merkezi Rusya'nın bır çok. şe h n· T . firmalarının ve ajanlarının iş şebekesıne . da�11l ol­ muştur. Tatar ticareti ve ekonomik faalıyetı doğu­ . ya doğru kaydığından bir ekonomık merkez olarak Kazanın önemi azalmış ve Kazan 1917 ye kadar Ta.­ tar hayatının kültür ve politika merkezi olarak kal­ mııtır. Yüzyılın dönemine doğru ticari faaliyet Oren: burg, Troitsk, Semipalatinsk ve Perm'de artmıştırk i bu şehirler sermaye birikmesi bakımından Uralsk, Astrahan, Orsk ve Kızlar'a raıkip olmuşlardır. BU· yük teşebbüslerin sür'atle gelişmesi ve bunlardan bazılarının sahalarında geniş tekeller kazan maları bu Tatar tüccar sınıfı için karakteristik bir çehre idi. Böyle bir firma olarak okuma yazması olmayan fakat parlak bir ticaret adam ı olan Huseinof Kazak stepleriyle Urallarda çok geniş ticari im p aratorluğun banisi olmuştur.Onun es as yeri Orenburg ve Kazan· da. idi, fakat Rusya'nın baş lıca şehirlerinde olduğu gi· Tatarlano Yeniden Dofuşu varf bi Bet'lin, Londra ve New York'da aj�an ve bu teşebbü slerin sermayesi bir kaç mily�n nıb e idi. Buna benzer bir Tatar firma olan Yanışef .var­ dıki bu Troitsk'de bir tekel cinsinden duru.1:1 ışg� ediyordu. Alma Ata'da (Verny) p�lar� diger �ır 7.engin Tatar olan Valeef h akimdi. Hussemofla.r �e ı...- Kazan'da meşhur olan Selimyanof ve Karı­ be rauc1 . mof idiler ve Moskova'da Tatar milyone� K ar�muşef .. doğu ile Rusya'nın ticaretini yürüten butun f ırmalan idare ediyordu. , Orta ve doğu Asyanın yeni sahaları�a rr:ataı: eko­ tıomisinin nüfuzu çok kere Rusya'nın sıyası g�ış!11e­ sinden önce olmakta idi. Tatarlar Mançurıya ya. Uzak Doğuya ve Tuva'ya (1917 ihtilalinden evvel . Urjankhai denen saha) oralarda �a Rus ı�aresl başlamadan kendilerini göstermişlerdi.1:'at� t?cc�­ lan Çin1e ve bilhassa Sinkiang ile ticareti geliştirınış­ ler ve ondokuzuncu yüzyılın ilk zamanlarında Çugu· çak sınır pazarında sağtaın yer tutmuşlardır. Sanayi ticaret gibi Tatarların işlerinin ilgisini ve sermayesini çekmiştir. Kazan ve Volgayı Ural­ ların yeni sanayi sahalarıyla Büyük Petro zamanın­ da bağlayan yolun yapımından sonra Kazan aynı zamanda Sanayi için önemli bir merkez olmuştur. 1812 de Tatarlar Kazanda on büyük sanayi tesisle­ rin dokuzuna sahiptiler ve 1890 da oradak i bütün sanayiin üçte biri ellerinde idi. Akçura, Agişef, Apanaef, Burnabaef, Yunusof ve Rakhmatulin do­ ğu Rusy a mensucat mahsullerinin ve sabun ve deri sanayiinin önderliğini almışlardı. Ta.tarlar Ural­ larda altın madeni ve orman işlerini üzıerlerine al- " R05Y•'cla Paıı-Timdmı 'Ye Miialü� hala doğudaki ticaret ve ununl beraber lar aliyet dı,rsBası T a�riarın ekonomik iştahlı fa rnış · . bo "Para t a ı T ar sosyeı..cı:sının en car borsas · li· kısnn o 1arak geH... • sahalanydı ve tüc tesır .uıs,nıış.. çok kuvvetll ve en çok tir. RUS REKABET1NlN l)()GUŞU Rusya'nın doğu sahalarında Tatar ticareti bolve şevı'k ihtilaline kadar devamlı olarak yayılmış gelişmiştir, fakat ondokuzuncu yüzyılı' n son 25 sene,. sinde Tatarların Orta Asya ticaretindeki tekeli Rus rekabetinin artmasıyla gerilemişıtir. Türkistan'm 1870 de zapbyla buranın ekonomisinin Rus İm­ paratorluğuna kaynaması ve gerek islam taassubu alınan önleyici ve gerekse mahalli Hanlarca tedbirler Rus sermayesinin Orta Asya'ya nUfu.. zu için ciddi engel olmuştur. Ondokuzuncu yüz­ yılın ortasında yalnız Moskova'dan P. V. Go­ lubkof ve Rostov'dan F. R. Pegulin gibi iş adam­ Türkistan'm Ru.sya'ya kaWmasıyla Rus ticaret ada� larmın sayısı çok hızlı olarak artmıştır. Rusya'nın or­ ta Asya'dan yaptığı başlıca ithalat hiç şüphesiz pe,. mukdu; zira Orta Asya sahaları bu zamanda impare,. torluk içinde yalnız pamuk yetiştiren sahalardı. Pa· muk istihsalinin büyüklug" ü bu devrede ticareti sa· n' nay..ım ve transportun ilgili şubelerinin baş yatın lıca · . � teşkıl etmekte idi ve 1914 • 1916 yıllarında 313 �y�n 1:1bleden fazla yatırım Rus sanayicileri ve malıy ecil� tarafından Orta Asya . 'da yapılmıştı. Türkis­ tandaki Tatar ekonomik tekeli pamuğun öneminin artması ve muaz�am de recede Rus sermayesinin bu· raya yatırılması ile kötü leşmiş ve bununla Tatarlar y Tatarlana Yenfden Dofııfo rekabet edememiştir. Hazer ve Orenburg - Taşkent tren yollarının yapılması Moskova sınat sahası ile Türkistan arasında Tatarların a.racılıklığını daha da bertaraf etmeyi hızlandırmıştır. Kazakistandaki Tatar ticareti de Rus rekabeti yüzünden tehlikeye girmiştirki bu Kazak steplerinin sömürülmesi ve Rusların Kazak dilini ve adetlerini öğrenmeleriyle artmıştır. Ivanov, Lakthin ve Pervus­ hin isimli Rus firmaları ticari saha ve dükkanlarına ait teşkilatını genişletmişler ve görünüşte Kazakis­ tan ve Türkistan'daki Tatar ekonomik zirve tekelini kaybetmiş ve gerilemiş ve sonunda pamuk ticaretin­ de Rus sermayesinin küçük ortağı ve ajanı rolUnti al· nuşlardır. Bununla beraber Tatar tüccarlarının Orta Alf­ ya'da yerli halkla olan dil ve kültür yakınlığı ve ti· cari saha9aki kabiliyetleri dolayısıyla Rus iş adam. lan Orta Asyada ciddi surette bir rekabet bulmq­ lar ve_ bu sebeple Tatarların faaliyetlerine karşı ma· halli selahiyetleri idari nizamlar ve Tatarlara hUkti· metce yapılan kredileri kısmak suretiyle tazyikle­ rini yapmışlardır. Bu tedbirler Türkistan'da Tatar teşebbüslerine ve Tatarlar tarafından büyük şir· ketlerin kurulmasına karşı hükümetce alman kısm­ ttlarla tesirini göstermiştir, fakat onlar Başbakan P. A. Stolypin (1907-19ll)'in iş başında olduğu ve 1914 de Maliye Bakanlığına Bark'ın atanmasından sonra devlet ve hususi bankaların Tatarların teşebbüslerini desteklenmesinin kısılmasını önleyememi§lerdl. Ge­ rek Stolypin ve gerekse Bark prensip olarak Tatar amılığına. karşı olanları ayırıcı olarak alınacak her ROJY•'da Pan-Türklmı 'H Müıliiınnlık . " ,.... ıan reddetmişler ve Tata. r . fir. bangı ekonomık .......,ıntı a.lannd� a�ı zaman ıçm� malan hükumet bank alarak ışlenne devam etmııRus raki pleri gıöi kredi lerdir. rinde ve Orta Asyada ôte yandan Kazak steple ların ticaretinin önde ge. artan Rus rekabeti Tatar iş ve gitgide ge,. 1en duru mlarını kısmen kaybettirm .. meharet ve enerJilerın arla Tat isi nom eko Rus }işen olmuştur. Tatarlar rine karşı devamlı yeni engeller rindeki ilgilerini Volgadaki sanayi ve Ural madenle ­ la kuvvetlendirmişler, Çin ve Monğolistan alış venı şme­ a yerle larınd lerini arttırmışlar ve Sibirya pazar yi hızlandırmışlardır. Rus topraklarındaki ekono­ mik sahalar faal bir halkın enerjilerini yoketmek için yeteri kadar geniş idi. .· KISIM 111 PAN lSLAMİZM VE lSMAİL BEY GASPRİNSKY Tatarların ondokuzuncu yüz yıldaki canla.nma.,­ lan ekonomik hayatı daraltmamış fakat din ve kili· tür sahalarını g�letmiştir. 1788 nizamı imamların veya hocaların yetişmesi ve bir Müslüman ruhani idarenin doğması için lüzumlu olan dini eğitimin ge­ lişmesini ileri derecede kolaylaştırmıştır. Tatarların onsekizinci yüzyılın sonundaki bu okulları çok dil· şük skolastik seviyede olduğundan Tatarlar gözleri· ni orta Asyanın İslam eğitim tesislerine çevirmif· !erdir. Buharanın medreseleri veya dini okullan onuncu yüzyıldan.beri doğu müslüman dünyasında çok şöhret almıştı ve bu medreselere Tatar gençleri eğitimlerini tamamlamak için gönderilmişlerdir. Bu­ nunla beraber Tatar talebeleri Orta Asya okullann­ da kullanılan basma kalıp, orta çağ skolastik metod­ lardan tatmin olmamaya başlamışlardı ve ondokuzun­ cu yüzyılın başında Volgadan mümtaz Tatar din adamı Abdul Nasir Ku.rsavi (1775 - 1813) Buharalı din adamlannın anlaşılması güç sistemlerine karşı protestoda bulunmuştur. Fakat Tatarların kendile­ rine ait kültürel kalkınmasına yeni devreyi açmış olan Şehabeddin Merjani (1815 • 1889) ilk modern Tatar tarihçi ve reformcusu idi. Buhara'da on iki yıl kaldıktan sonra 1849 da dönen Merjani Volga mıntıkasında mü.slüman okulla.nn geJ.iımeai için savaşı açmıştır. O Kur'anın ve mü.slümanlığm r Rıısya'da Pan-Türklzm ve MüsliiınalJıl 38 astik öğrenimi yerine daha az teo. b�m a. ka. lı�;kol p ik eğitimi ikame etnıiş ve a. çok rat rık, fa.k n kendisinin kur'anı anlayabUe. her hakı�:i mutekidi metnin vazıh olmadıgı" • ··ne su"rmuş"tur·.· o eski "" tevasının ve Muhammed'in nı Kur anın orıJ inal muh . . .,v ·ınıesi yollarını n karartı l dıgını b"ıldirı yord.a nin aynı dil za i m Rus da ._ a. oögrenlbun. dan baı:ık . o an an .ıslam "ınme ygu d du 1 v•t•ımı ve og··rvenilmesinin egı .. .. . k . . sı:t?,e a fakat mus 1 umanlara ıçm zararlı olmadığını, ın · · . " yeti · t·ur··seon ve k arın 1 ıyı daha için ıslamı · anlamak viyesinin artmasına. yardım edecegıne ınanıyordu. cegını? v• • v vO • Merjani aydınlatıcı olarak bir nazariyatcı de· ğildi, fakat daha ziyade bir pratik pedagogdu. O fi· kirlerini tatbik sahasma. koyuyor ve iyi medreseler yaratmak için sürekli olarak savaşıyordu. Yirmi yıl­ lık sav�tan sonra zengin bir Kazanlı tüccar olan İbrahim Yunusof'u yeni bir okulun yaraWması için yardım etmek üzere ikna etmeyi başarmıştır. Merj­ ani Volga Bulgarları ve Tatarlarının tarihi haklan· da müteaddit esaslı eserler yazmış ve l{azan ve Pe­ tersburg Üniversiteleri nin Rus bilim adamlarıyla yakın işbirliği kurmuştur. Onun tarihi eseri Tatar­ ların geçmişlerine karşı ilgilerini uyandırmak ve on· !arın milli şuurlanmalarmın teşekkülü gibi her iki bakımdan yardımcı idi. 1876 da altmış bir yaşında iken Merjani Kazandaki Ru s otoritelerince Tatarlar için öğretmen yetiştirmek gayesiyle kurulmuş olan okulda öğretmen oldu. �aha ziyade Merjani' r ak bır çok Tatarıar · nin gayretlerine bağlı ola· onced · en Rus diline ve «HriSti· • . yan kültUr ü» olan batıya ka rşı olan düşüncelerindeD Pan-Jslamlmı ve 1small bey Gasprinsky v�eçmek suretiyle başarı sağlamışlar ve onun gay· retlerinin sonucu olarak Tatarlar arasında uyanma başlamıştı. Merjani'nin önder öğrencisi Hüseyin Fe­ itskhani (1826 • 1866) idi ve Kazanda sonra Pe· tersburgda bir Üniversite doçenti oldu. Feitskhani sonralan Tatar okullarında yapılan reformda işe ya· rayan medreselerin modernleştirilmesine ait bir plan hazırladı. Bu plan enerjik Tatar yazarı ve matbaacı· sı olan Abdul Kaium Nasyri (1824 - 1907) ile Ta.­ tarların aydınlanmasında büyük bir rol oynamıştır. Onun bir sıra ders kitablan, lügatı ve takvimJ.erini halk kitleleri için anlaşılmaz olan geleneksel Türk edebiyatı dili olan Çağatayca yazmamış fakat ko­ nuşulan Tatar dilinde yazmıştır. Tatarlar için ilk de­ fa coğrafi, tarihi ve aynı zamanda ilmi bilgileri «Konuşma­ onla.rıın kendi dilinde hazırlamıştı. Volga birleşik ,ıın meyvalan» adlı kitabında Nasyri Tatar dilinde yazdığına göre «Tatar dili fikirleri ifa­ dede belagat ve uygunluğu baJnmmdan mükemmel idi ve bazı hususlarda hatta daha büyük imkan­ lar göstermektedir> diye yazmıştır. Sonra, yirminci yüzyılda bu dil Tatar edebi dili olmuştur. Nasyri konuşulan Tatarcayı literatüre sokan yalnız birinci insan değildi, aynı zamanda bir Ta.tar grameri ve Rusca - Tataı;ea ve Tatarca - Rusca lügatlannı da hazırlamıştır. Onun faaliyeti olarak zamanın. fen ve literatürü ilk defa. Orta taba­ ka Tatar için elde olunabilmişti ve Nasyri'nin eseri· n.in pratik etkisini Rus Lomonov ve Novikov ile kıyaslamak mümkündür. ürkl.ım ve MUslümanıııc Ru,yıı'da ran-T yETLERİ VE OKULLAR YAYDI FAALt yüzyılın ortasında eğitim ve mat,. Ondokuzuncu lan arasında al sahalarının Tatar baa Volg a ve Ur kilit" ur hay atının ştir. Tatar .one . m1ı· il��leme kaydetmi Tatar burjuvazisi okull-�1 .· uml u· olan b""y u ümesı ıçın sor için gemas ı ve kitap basmak . . nn ve camı"lerı·n yapıl r 1 ı kın pmıştır. Tatarla � �athe. niş maddi yardım ya iklen öz. e ett eld ra son . ,nın _ · eminıamesinden .. .. 1uman rıne 1ıga aı. t din s mu fa de ilk e nd esi ·· lük say r lisans almışlar ve �pla,r.ının basılmasına dai ak üz.ere bu kitap­ 1802 de Kur'an da dahil olm . lli yıl sonra 1853. lardan 14.300 adet basmışlardır E Tatar lisanıyl a 1859 da yalnız Kazan Üniversitesi 326.700 adet Kur'an ve diğer kitapları basmıştır. 1854 - 1864 de bu on yılda Tatarlar tarafından ba. sılan kitap sayısı bir milyonu geçmiştir. Müslüman dini cemaat i idaresinin kontrolü altında Tatar okul-. !arının yayılması yav� olmamıştır. 1844 de Kazan. da dört medrese (İslam teoloji semineri) ve 1860 d& Orta Volga sahas� ve güney Urallar dahil olarak 1.859 Tatar mektebi ( camide mollalar tarfından ida­ re edilen ilk okul) vardı. Bunlard an yalnız Kazan. ilinde 408 adet idi. TATAR NASYONALIZMt:NtN BAŞLANGICI Her hangi bir müttefikin kuvveti ve bağımsız. lığı ��arsa komşularını sıkmaya başlar. Ondokuzun· yılın ortalarında. Tatarlann sür'atli gelişen ��illt� l � ve ekonomik başarılarının Rus hükümeti Ç(!V· relerınde tedbirler almaya vesile o 1masın a şaşma.• mal1dır · Buna ilav eten !kinci Aleksan dr idaresinde· • Pın·lılamlmı Ye tımaU bey Guprlmlıy 41 iken Rusya'nın milsltiman ve Türk soylu halkı sür'at­ le artmış ve 1865 de 10 milyonu bulmuştur. Tatar­ lar - ki Ruslann kendileri de onların yakınlarını ha..­ mi olarak destekliyorlardı - Rusyadaki Türk asıllı azınlıkların kültür ve ekonomik olarak liderliği du­ rumunda idiler. Kazak steplerinin imparatorluğun içine alınması ve Orta Asyadaki Uzbek hanlıklarının zaptı ve Kafkasyada sükunun temini ile Slavlarla arasmçlaki Türkler ve çiftçilerle göçebelerin savaş sona ermişti. Türklerin dış dtişman olmaları artık sona ermiş fakat ohlann İmparatorluğa alın­ maaı problemi meydana çıkıyordu. Rus - Tatar ilişkilerinin gelişmesi idari çev­ relerdeki slavcılık modasının büyümesi ile daha da güç bir hal alıyordu. Ortodoks kilisesinin ve slavla· rm müdafii olarak Tiirkiye'ye karşı 1854 - 1855 ve 1877 - 1878 deki savaşlarla Rusların bu tutuınlan on­ ların müslü.ınan teb'alanna karşı devlet olarak al­ dıklan vaziyette ters bir tesir yaratmıştı. 1830 da Çar hükümetinin programında destan olan «Orto­ doksluk ve Nasyonalizm> (Pravoslavie i narodnost) sloganı imparatorlukta yeni Rus-Slavcı! milli ideo­ lojiyi yansıtıyordu. Fakat Avrupada ve R�y:ada.· nasyonalizmin büyümesiyle beraber Tatarı� a.raımı­ da. milli şuur büyümekte idi. Demir yollarının yapımı ve denizlerle ilişkilerin artması Rusyanm muhtelif Türk asıllı halkları arasında ve onlann Osmanlı Türkiyesiyle temaslannı kolaylaştırmıştı. Osmanlı Türkiye'sinin aynı zam anda Halife Sultan olarak başta gelmesi, Mekke ve Medinenin mukaddes yer. le;ı: -olarak tanınması anlaşılabileceği gibi - Rusyaıµn , 42 -Tilrklzın ve Milslilınaııhk RusY•'d 8 Pan etki yapıyor­ iit;erinde büytik bir lkı ha &n m slü mü du. REKET 'll'U y ,D a& tNDE HA Mt)SLüMANLIK J.. ar h ükumeti arasın.. s v Tat rlarla ç ana çıkması için ilk n �rak meyd . �� � � �� daki ılışkil erın cı di o 1854 de düşmanlığın başlama. tepkiyi hazırl� lisi K. K. Grot «Osmanlı Türki­ sında Samara tatsızl ığın başlaması ve esiyle Rusya . arasın da . takibe ugradıgının Ta. Y . Tü · .. rkiye,deki hrıstiyanlann "' ti• üzenne Rus h''ukume tarlar taraf . dan duyulması · lümanların da takibe ın mek üzere müs nin buna be nze nı» yazmıştır. ugrayacaklarını kafalarma koydukları ' .. t soy· Volga sabasında Tilrk ordusunun başarısına aı _:1ın m:-� alar caııı ,ue ıentiler dolaşmaya başlamış ve moll er dua etmel inin için yeti galibi 'Türk müslümanlarının tesiri olacağı sözleri yükselmiştir. Bu etki altında Ta· tarlar Rus ordusunda hizmet etmeye karşı protesix> etmeye başlamışlar ve yüzlerce Tatar celp efradı kaç· mışlardır. Kırım harbine yakın 1856 da 140.000 Kı· rım Tatarı - yarımadada yaşayan hepsinin yansın­ dan fazlası - Ttirkiye'ye sığınmışlar ve Osmanlı im­ paratorluğuna göç etmek arzusu Volga Tatarlarına da yayılmaya başlamıştı. lstanbul'a doğru bu hare­ ketin büyümesi Rusya'daki Tatarlar arasında ilk Pan - lslnmıizın ve Pan - Türk izm tohumu olmuştur. Tatarlar arası nda dini ve etnik birliğin artan duyulmasının diğer bir tezahüründe yeni olarak hrls­ tiyan olmuş Tatarların kitle halinde mü slüma.nlığa dönmesi, öte yandan Volga sahasındak i Rus olma.­ yan halklar arasında tnüslümanlık propogandasının başarısı da müessirdi. Volga ve Urall.ardaki bir çok w w w Pan-1.slaııılmı ve bmall bey Gasprinsky 43 Çuvaş ve Fin - Ugur grupların müslüman olma.. lan ve Tatarların dönmeleri Rus otoriteleri tara.. fından Tatarların kültürel zaferleri olarak görül­ müştür. Bununla beraber Tatar - M�lüman kültü­ rünün ondokuzuncu yüzyılda Volga sahasına olan te­ sirinin btiyüklüğti ço_k fazla görülmemelidir. Çünkü Ortodoksluğun sonra eskiden dönmüş Tatarlar ve Volganın diğer kabiılelerindeki muh ted.ilerin arasında derin kökler salmış ol?,uğu kendini isbat etmiştir. (Bu 1905 de din serbestisinin ilanından sonraki hadise ile kendini göstermiş ve din değiştiren Tatarların dörtte biri müslümanlığa dönmüş ve yüz yılın dö­ neminden sonra Çuvaşlar arasında daha başkaca is­ lamiyete dönen olmamıştır. Hatta 1926 da Ortodoks kilisesinin Sovyet rej,imiyle başlayan tazyik devresinde 100.000 den fazla Tatarın kendilerinin Ortôdoksa. dönmüş olduklarını a�ıklamışlardır.) Bu­ nun yanında hükümet daima müslüman olmayan Vol �a grubu azınlıklarının Türkleşmesi ve Müslümanlı­ ğından korkmuştur ve Tatarlar Müslümanlık için kültürel faaliyeti ve propagandayı teksif ettikleri za· man İslamiyete dönüş Rus otoritelerini korkutmuş, fakat alman karşı tedbirler ise Tatarları kızd.ımııştı. 1877 - 1878 savaşından sonra Tatarların hepsinin zorla Ortodoks olmaya mecbur edildiği rivayeti çık mıştı ve bu bir kaç ayaklanma ve Kazanda, Sam.ara. ve Vietkada gösteriler ile sonuçlanmıştır. Bir çok Tatarlar bu karışıklığa kaWdıklan için cezalandı ­ rılmışlar ve Sibirya'ya sürUlmüşler ve Rus otor itele­ ri Tatar aydınlarını esassız olan dooikod:nnun yapü­ masmı durdurmaya tedbir almalarını vey a nüma­ yişçilerin kontrolünü isteyerek suçla.ımşlardır . "'' nıa . Tatarlar arasında korku. yarat n tdarenın .. okullarına olan arzuya !'af· l fun8ll us M -ve ı ayan halk ar başlamas ya•daki Rus olm . ıçın . . b"ır tedb"ır a&ındı 0o. gu·.. ..Rus n alcbr. ün kuvvetlenm.es ıne . Rus kül�c Catherine'den sonra misyonerlik � mamıştı. 1kin i :r-ı-. tı ve Tür"k , Fin • Ugur ıvw-L b alan bll"a)olınıŞ arına g itmelerinin zorlanması tee. kull 1 Rus kültürüne olan dQı. �:rt:ı:.ısız kalmıştı. ru arı Rus okull� bilmem·e· onl .. manlık ve Rus dilini :_ ı renmemış1.-.....ı cı.uıc. götürmemiş ve okulsuz da dı ı og JLM1NSKY'NİN EGtTtM PROGRAMI w • Kazan Ortodoks Tooloji Yüksek Okulunda Pro. fesör olan bir Rus eğitimcisi N. Droinsky Rus o yan halk için 1860 4a yeni bir tip eğitim sistemi 2'eıl·llldl�� tirmişti. Ilminsky Rus hükümetinin Müslüman o lannın ve İslam kültürünün Tatarlara olan e·--·-...._..... karşı savaş için bunların saf dışı bırakılmasmı.tee-: rübe edilmesini lojik olarak mülahaza etti bu tesir direkt olarak onların Rus devleti içinde ridine ve yabancı kalmalarına sebep olacaktı. Rus okulu Tatar halkı için Rusçayı bilmeınelerin uygun olmadığından Ilminsky Rus • Tatar okub•· için yeni bir program yapmış ve buda yerli dil .ile idare �ti. nk sınıflarda Tatar � �� k�cli dillerini ve «Rus uygarlığının esaaJ ın edile}'.ek> öğrenecekler. nen s nıflarda Ruı ı ___,_ n . dili okuyacnı.1 «Rus olmayan halkııı . . cu..ıa.ruı. mınsky k�di. dili w yle yapılan ilk egı .timin (R us okullarmda) . ilerde. R08 dilinin ve Rus adetlerinin yayılmasını dahi �k-vmedeıı bir yol duğuna> tam . ----·...., aıµen ınc1llJ.U.19 - ]l. mınsky yeni bir 'fa . tar alfabesı meydana çıtarmııtı. �z:cume PaJı.W@rnbm ve lımall bey Gaspriıısky bu arap harfleri ile değil de Rus harfleriyle idi. «D­ minsky'nin alfabesi> talebeleri arasında arap harf­ lerinden daha çok kolay olmasından başarıyla karşı­ lanmıştı. nk Rus - Tatar okulu 1863 de Kazanda Ta­ tar öğretmenlerle açılmıştı. Rus hükümeti başlangıçta Ilminsky'nin tecrü­ besine karşı çok şüphe gösteriyordu. Konservatifler onun Rus olmayan halkların nasyonalistik duygulan· nı tenbih etmek suretiyle kışkırttığını ve Rus kültü­ rünü kaybettireceğini ve bir ayn (separistist) ha· reketi yaratacağını yapmakla. suçladılar. Fakat ffiUw kaddes Sinodun müfettişi K. Pobedonostev Ortodoks kilisesinin yardımıyla Ilminsky'yi bu yolunda destek­ lemiş ve ondolruzuncu yüzyılın soumıda Tatarlar için olduğu kadar diğer Volga azınlık halkları ve bahu· sus Çuvaş, Maris ve Votiaklar için de yüzden fazla okul yapılmıştır. Ilminsky'nin okulları çok başarılı olduklarını göstermiş ve Çuvaş, hristiyan Tatar­ lar, Maris ve diğer Rus olmayan doğu illeri halkla· rının arasında ilk aydınların yetişmesi için çok başa· rılı olmuştur. Pedagojik bakımdan eğitimi ya Fa.rsca veya Arapca olan Kur'andan başka bir şey öğretil­ meyen müslüman okullarından ileri derecede yük­ sekti.. Ilminsky'nin Rus lisanını ve kültürünü Rus ol· mayan hallt arasında yayma metodumm pratik ola­ rak tatibik kabiliyetinde olduğu sonradan Sovyet hükümetinin onun siteminin esas p�iplerini adap­ te etmesiyle sabit olmuştur. Sovyetler· Rus olmayan­ ların okullarında Ilminsky'nin programımn esaala­ nnı ve onun alfabesini kabul etmiştir. 1 1 •• , Ro,ya'da Pan·Tilrldmı ve Miisıü -...... lan ve aydınla�ı bununla beraber Tatar .din adanı . sk ' n n projesini açıkça d üşmanca ka rgıla. m n ın y oı nda Ruslaştırma için 1ku.vvetli bir vaaı. . .. .. mışlar ve . şlerdir· Onların düşunce erm. e g ore bu ıın.. mü � r o " g man dm adamlarııuıı sl ü Mü sli ılma � a n n şıt okulla .. y n"' fuzunu tehlikeye düştı. Tatar .halk1 u�rine olan ü deger o1ara k Ta t ar d'ın adanı. recektir. Memnuniyete . . Rus hükümeti hemen her k..oyde o lan . mUsuı. lan ıçın d b man medreseleriyle rekabet e en u t'ıp yem Rus • Tatar okullarından yeteri kadar açm amışlardı. GASPRINSKY ve OSMANL'I UYANIŞI Tatarların eğitimdeki ilerlemesi ve milli hisle· rin duyulmasının artmasında Rus eğitimi gör.ıntJı olan Kırımlı Tatar İsmail Bey Gasprinsky'nin onla.­ nn başlıca benimseyicisi olmasıyla bilhassa açıkça kendini göstermiştir. Ondokuzuncu yüz yılında Rua· ya'daki Türklerin tarihinde çok mUmtaz bir yer tut· mU§ olan Gasprinsky (1851-1914) eğitimini Bahçe. ray (Kırımda) ve Moskova'da görmtiş ve burada tah· siyetiyle çok tanınmış ve Moskovskie Vedomosti'nin ve Pan - Slavistliği öğrenmesine ve bu da onda kendi milli ideolojisinin doğmasına seb ep ol· mU§tur. Bahçesaraya dönd kten sonr a Gasp­ ü r�sky Chernysbevsky, Pisare v, Belinsky, Herzer ve . dlger hbe ral dtişi.\nceli Ru.s yazarla rın eserlerini ya· kından tanıınıştırki bun lann eserlerini çok tuhaf ola· ra.k mah� polis şefin in kitaplığında bulmuşt1lt, 870 de Gırı. dde Tlir:k idares t u: kaldır�ı esnasında ine karş ı YunanWarJD Gaaprinaky Tlirklere ol sempatısinı !sileri Bindirmek i çin Osmanlı ordarı u· Pan-Jılamlmı ve 1mıa.JI bey Gasprinsky 41 suna katJJlmayı istemek suretiyle hemen göstermiş­ tir (bununla beraber kabul edilmemiştir.) Sonradan ı tstanbul'da ve daha sonra Paris'de kalması Gasp­ rinsky'nin istikbaldeki çalışmalan için onda liberal nasyonalizm ruhunun doğmasına önemli bir fırsat olmuştur. Pan Slavizm ve Fransada kazandığı intibalar dışında T ürkiyede cereyan eden iki aydın olay on­ da çok derin etki yapmıştır. Bunların birincisi ,:aza� ve gazeteci Kemal Paşa (Namık Kemal), Şınası Efendi ve Ziya Paşanın önderliğindeki genç Osman­ lı hareketi idi. Bu hareket Tanzimat denen (1840 1880) Osmanlı imparatorluğunda idari ve eğitim re­ formu devresi esnasında başlamıştı. Bu genç Os­ manlıı aydınları 1859 dan sonra başlamış olan Tür­ kiyedeki Kültür ihtilali ve edebi avrupalılaşmanm başlamasına ön ışık tutmuşlardı. Türk edebiyatının çok ı,ıümtaz tarihçisi E. J. Gibb Osmanlı kültürü için «!randa doğmuş ve devamıdır denir> diye söylemiş­ tir. 1859 dan sonra Türk yazarlar edebiyatta İran geleneğini keserek Firdevsi, Cami ve Fuzulinin şiir verasetinden Hugo, Balzac, Faubert ve Duma'nın eserlerine dönmüşlerdir. Gibb «Yeni öğrenişin Tür· kiye'yi ilimde orta çağdan bugünkü güne getirdiğini ve politikada jön Türk partisinin doğmasına yol aç. tığım» yazmıştır. 1stanbul'daki genç aydınları 1860 - 1870 dev· resinde etkileyen ve İsmail bey Ga.sprinsky için bir ilham kaynağı olan ikinci ideolojik olay Af­ ganlı din alimi ve reformcusu. Cemaleddin Afga.ni'nin (1839 - 1897) yarattığı Pan lslamizm'di. Cema· Rıısya'da Pao·Türklmı Ye MiislömııııJıl: .. 1um .. an ı"tilcadının temizlenmesinin ve onun leddin mus · elerinden ve onun batıl 'ınanlf-. · • kaba halk duşünc k�rıIması l"uzumu !arda n dini tatbikler aç.ısından _ bır sınıfın meydana nu ve aYdın ve eğitilmış . . ede ıse . .ı.ı:ıla •- m sevıy ık çıkmasın ı bildiriyordu. Polit . . " mleketlerini bristiyan Avrupanın hak ımıyetindeıı �ma. tslam Sosyetesindeki internatio nal en­ gellerin kaldırılmasını ve politik olarak bütün mtle­ lümanların bir kuvvetli devlet veya federasyon ola­ rak birleşmelerini düşünüyordu. Böyle bir birleşme _ veya Pan lslamizm - ondokuzuncu yüzyılın son zamanlarında müslüman gençler arasında çok ilgi görmüştür ve bu kuşkulu Sultan Abdülhamid'in (1876-1907) politik felsefesinin bir parçası idi. Hali.. fe Sultan Abdulhamid Osmanlı İmparatorluğunda Pan 1slamizm propogandası yapılmasını Müslüman birliğinin onu bütün müslüma.nlann önderi mevkil­ ne getireoeğini ümit ederek teşvik etmiştir. TERCUMAN ' Gasprinsky Kınına dönünce pedagojik çalışma­ lıu-a başladı ve 1881 den sonra Cemaleddinin tavsiye­ lerini ta.kibederek Rusya'daki müslümanların bir­ leşmesi için propogandaya başladı. 10 Nis 1883 de an Şinasi Efendinin yayın organı olan Ter cüman-ı Ah· valden ismini aldığı Tereuman gaze tesinin ilk sayısı çıkt�. � aspriıısky'nin gazetesi 25 yıl kadar Rusya­ da� Tu- �ltl�rin düşüncelerine şekil vermesine yar. � etmiş�. F'akat pedagojik ve gazetecili faali· k ye �ı G!1,Sprın ky'nin enerji � ve ilgisini yitirmemiştir. O ilk ve en .onde gelen bir milli ve sosyal liderdi. O devamlı olarak Rusya nın muhtelif müslüman mem· Pıo-lıılamlzm ve tımall bey Guprfaıı)ıy leketlerini ziyaret ediyor ve şahsi temaslar kadar ya· aşı­ zıh metinlerle onun birleşmeye ait düşüncelerini asp­ de � lamaya çabalıyordu. 1880 - 1890 devresin rinsky Rusyada en çok sevilen ve nüfuzu olan lıder­ di ve onun sözleri hatta Rusya dışında da dikkatle izleniyordu. MOSLOMAN BtRLtGt Gasprinsky eserinin esasında «Birlik> için üç prensip koymuştu. Bunlar : Dil birliği, düşünce bir­ liği ve iş, birliği idi. Birlik deyince omm kastettiği Rusya'daki bütün müslümanlann birliği idıt Fakat Rusya'daki müslümanların büyük kısmı Türk asıllı hallklar olduğundan Gasprinsky'nin din birliği için olan çağnsı Rusyadaki bütün Türklerin milli birliği için yapılmış bir çağrı idi. Bu suretle belki başlangıçta gayri şuurl olarak Gasprinsky ve onu izleyenler Rusyada Türk nasyonalizminin kurulması­ na sebep olmuşlardı. Gasprinsky'nin ikinci prensibi olan dil birliği onun milli çağrısını daha da kuVYet· lendirmişti, zira kolayca anlaşılabilirki Rusyadaki müslümanlar için müşterek dil olarak yalnız Türk soyu bir lisan olabilirdi. Bununla beraber teorik ola­ rak Gasprinsky genel manada Müslüman dünyasının birliğini milli sınırlara ve müslüma.nlann dağılı§lan­ na bakmadan tasavvur ediyordu. Müsliimanlar ara­ sında yer tutmuş ve onların değişik kültürüyle so­ nuçlanmış olan Orta çağ psikolojisinden onların ayrıl­ maları modern avrupai kültüre girmeleri lüzumunu düşünüyor ve bunun için lüzumlu çaba gösteriyordu. O müslüman kadınlarının serbestliği noktalarından müslüman �ayatında bazı reformların yapılmasında r Rusya'da ran-Tü.rldzm ve Müslü lllaıılık lı değildi . . Aynı z����-b ununıa daha az kesin kar�r ı müsliıman kulturunu destek. beraber onun Program -·ıd·ı. B"ır degı k .. d üncelere dayanma sıZm da Tilrkçe�in okutulması :t�U:üman okulların edin ve İslam kill.. .. e sürerken Muhamm .. .. luzu munu on · 1uzurnunu .. ün dili ol an arapcayı ogrenmenın f" Fakat arapça granıe. r etmeye devam ediyordu. e !stanbul'dan getirttiği rininı eski !ran kitabı yer� . modern Türkçeyi ikame edıyordu Müslüman Kültür Birliği savaşında Gasprinsky ·· lüman okullarında ve Rus basınında Osrnanıı :kçesinin genel olarak edebi dil olara k kabulünü tasviye ediyordu. Tercuman gazetesin�e Gasprinsky Rusya Türklerinin yüz yıllardan ben onların yazı dili olarak kullandıkları ne Ortaçağ Çağataycasım, ne de ilk defa Nasyri tarafından kullanılan konuşu­ lan Volga Tatar dilini kulanı yordu. O Jön Türkler tarafından arapça ve farsça kelimelerden temizlen­ miş olan Osmanlı Türkiye'sinin modemleştirilmiı edebi dilini kullanıyordu. Bu dili Rusyadaki bütün Türk okullarına yaymak için zorlama o kadar ko. lay bir iş değildi, zira Osmanlı Türkçe si Rusya 'daki Türkler için Çağatayca gibi anlaşılabil inen bir dil değildi. Türkiye'ye yakın olmalarından Kının Türk­ leri onu anlayabi liyorlardı. Azerbaycan Türkleri ay· nı linguistik gruba ait olmalarından Gasprinsky'nin Tercuman'daki dilini büyük zor luk çekmeden anlı· yorlardı. Fakat Volga sahası ndaki, Kazak stepleri v��: Orta Asya'daki basit ok ur Osmanlı Tü rkçesi­ � 1:n meksizin anlay am ıyo rdu. Bu sebepten Gasp­ . r":8°;Y nın ve Tatar aydınlarının .. but..un çabalarına .. ragmen bu tün· Tü.. rkler için anlaşılabilen bir edebi = Pao-lslamizm ve tsmaU bey Gaspriıısky 51 dil yaratma deneyi başarısız kalmıştı. Türk asıllı halklar arasında hepsi için bir dil bulma çabası ara­ taraı. larındaki linguistik ayrılıklar ve binlerce yıllık yer ve dil birliklerinin kurulmuş olmasından dolayı ay­ nlnuştı. GASPRİNSKY ve RUSYA • Türk dini, kültür ve dil birliği fikri ile meşhur olan Gasprinsky'ni n her hangi bir açık milli si· yasi tahrikten kaçınmış olmasına inanılmaz gibi gö­ rünmektedir. Rusya'daki Türklerin kültür ve din esa­ sına göre birleşmesinin teşvikinde onun fikrinde bü­ tün müslüman dünyasının kuvvetlenmesi vardı. Bu­ nunla beraber ne Rus imparatorluk ve ne de Osman­ lı Türkiye'sinin rejimi ondokuzuncu yüzyılda bu sup­ ranational devletlerin zayıflamasına tevcih edi­ len her hangi bir açık politik çabaya tahammül edileceğini sanmadığını biliyordu. Müslüman kül­ tür birliğinin sebebinin hazırlanmasında Gasprinsky Rus devletine karşı tutumunda çok dikkatli hareket ediyordu. O Rusya ve Osmanlı imparatorluklarını ka­ çınılmayan tarihi badirelerin sonucu olarak teşek­ kill etmiş devletler olarak görmekte ve buna rağ­ men onların devamlı olarak hayatiyetleri için ken­ dini bir müdafi olarak görmektedir. «Rusya - Doğu .Anlaşması» isimli 1896 da neşredilen broşüründe «Müslümanların ve Rusların toprağı sürmeyi, ekme­ yi, hayvan beslemeyi, ticareti ve hayatlarını beraber yapabileceklerini veya yanyana yaşayabileceklerini> yazınıttır. 190Ş de ilave ettiğine göre «Ruslar ve Tüı-kler Altay ve Pamirlerin eteklerinde n Baltık De- Ru.sya'da Pan·Türkimı ve Müsliinıaıııııı an muazzam müşterek ar k adar uzan w nizi bataklıkl ına riyl e bag lanmış lard ır. Bu mazide . bir s�a.da bi. rbiırle alde bu ha;lklar elele her ikisi için böyle ıdi ve ıstikb · ümeye ın..,. u bulmak için yür ..... IUzumlu hayatın yolun diye ı r.» yaz klard a mıştır, yac a anl bur olduklarını asıllı halkl arın Ruslarla bir O hatta gelecekte Türk e yaş ayacaklannı dü. devlet teşekkülünde beraberc . da Rıazan (sic), anların şünmüştür. «Tarihi zaruret ve hatta Tra nskaf. Kazan, Astrahan, Sibirya, Kırım bir par�ası old u� u a:nın kasya hanlıklarının Rusy ve yak ın bir vakitte Rus ımparatorlugu Rusya nın henüz tabii tarihi sınırlarının erişmediği Orta Asya'. nm bazı hanlıklarını içine alacaktı, fakat biz er veya geç Jtusya'nın sınırlarının bütün Tatar halklarını içi. ne alacağını sanmaktayı z. İstikbalde belki Rusya en önemli bir müslüman devletleri olacak ve ben onun büyük bir hristiyan kudreti olması önemini hiç bir zaman azaltmıyacağını zannetmekteyim.» Gasprinsky Rusya'mn en çok acil politi kasının kendisiyle müslüman komşuları Iran ve Türkiye ara­ sında dostluk münasebetlerinin doğması olduğunu ve hatta onlarl a bir ittifak bile yapılmasını tahmin etmekteydi. «Rusyamn Türkiye ve Iranla dostane ilişkiler kurduğunu bir defa tasavvur edin ... Rusyanın gü· ney sınırlarının emniyeti... Müslüman krallıklarla uzun bir anlaşma ile Rusyanm bat ıda ve uzak doğu· da k udreti hiç şüphesiz destek bulmuş demektir... �rk�ın�a Türkiye ve Iran olarak Rusya bütün do­ � mus�um�arla. akraba olacak ve hiç şüphesiz İn· gilterenın daıma tecrübe t et iği Müslüman milletleri· Pao-hlamizm ve 1mıail bey Gaspriıııky 53 nin ve onların uygarlıklarının başı olarak kalacak· l I tır.» Tarihi realitenin müsaadesi ve Rusyada Türkle­ rin durumu için Gasprinsky M'tisltiman inancı ve Türk soyu birliği'ni korumayı düşünüyordu. O bildirdiğine göre Türklerin ve Rww.arın birbir lerine yaklaşmaları · veya ifade ettiği gibi Türkler in «mo­ ral rusla.ştırılması» ancak Rus hükümetinin Tatar dilinin eğitimde tanıması ve Tat arların entellektUel seviyel erinin yükselmesi ile en iyi bir surette tahak­ kuk edebilecekd.i. YENİ METOD - « USUL - t)' - CEDİD:ıt Gasprinsky'nin gözlerinde eğitim müslüman c� miyetini korumak ve Türk asıll ı müslüm anların milli doğuş ve birliği için bilh�ssa Tatarların misa­ linde olduğu gibi başlıca silahdı. Netice ol arak onun başlıca gayretleri eğitime ve yeni reform geçiren okullara yönel tilmişti. Önceleri Kırım hanlığının başkenti doğduğu yer olan Bah�aray - orada Ter­ cmnan'ın yayınlanmasına borçlu olarak yine Tatar kültür merkezi olmuştur- Gasprinsky sonradan di­ ğer «yeni metod» okulları için bir misal olarak re­ form y apılmış bir okul kurmuştu. c Yeni meto<h (Usul - ü • cedidı) ilerici Tatar reformcuların bir slo­ ganı olmuştu ve onlar kendilerine «Cedid.ler » yani «Yeniler» diye söylüyorlardı. Yeni tip okulda öğren­ ciler arapcayı harflerin alfabetik isimleri yerine fo­ netik olarak söylüyorlardı ve onun öğretim metodu yalnız Rusyamn Türkleri arasında çabucak y ayıl­ .makla k aymayıp Çin, Iran ve Hindistan sınırlarını da geçmiıti, Gasprinsky Kur'anın okunmasını ve 54 Kıısya'da Pao-Türkizm ve Müslüınaıııııı - ana hu''küınlerini bu müslüman okulla.. anlı gın .. 1u� mus n an çıkarmış, fakat aynı zamanda ınarm pr�gramı d a gibi «dünyevi» konulan tematık, tarih ve cog�rafy almıştı. bununl� �raber �iç Gasprinsky'nin kendisi de . tım ve dun­ egı ul u ok metod Yeni dan a m farkına var . · yeni prensipleri dışında bu okullar . lsyevıleşmenın geleneklerini ıosmen terkeden, aırapca yeııne 1 ;::.kçeyi ika me eden ve eski muhafazkar kültürden ayrılmayı getirmişti. Bu Cedidlerl� onların .muanzla­ n olan an'aneye bağlı Usul Kadim (eski metot) yürüten «Kadimistler» arasında bir kavga konusu olmuştur. Fakat yeni metod çok çabuk yayıldı ve 1914 de 5.000 kadar Tatar ve diğer müslüman okul· lan bunu benimsediler. Orta Asya'nın, Kafkas­ yanın ve Volga · Ural sahasında muhafazakarlar ta· rafından yürütülen müslüman okulları bununla be­ raber reformcuları münkir ve dönek görerek Ce­ did'lenin pedagojik sistemini reddetmişlerdir. 1912 de 25.000 olan Tatar okulların gelişmesi· nin sonucu olarak Tatarlar arasında okuyup yazma bilenlerin sayısı Ruslardan ancak çok azbir derecede idi. Tatarların yüksek okullarındaki şartlar çok fe­ na idi. Mukayeseli yüksek eğitim unsurları Ufada 1906 da kurulan Alieh medresesi, Orenburg'daki HU· seyni medresesi ve Kazandaki Muhammedi gibi �ir kaç medresede bu programı tatbik ediliyordu. Tatar topluluğunda uzun zamandanberi lider grubu teşkil eden Tatar burjuvazisi baş langıçta Gas­ prinsky'nin faaliyetini bir derece itimatsızlıkla kar· şıladı, sonra onu tam olarak des teklediler. Tatar bUl"' A ran-Islamimı ve İsmail bey Gasprlıısky 55 juvazisinde milli şuurun büyümesi Rus otoritele.riy· le olan ilişkilerin keskinleşmesine sebep oldu ve Tatar tüccarları yeni okul programlarını fay­ dalı görerek yeni mektepleri ve medreseleri olduğ� kadar öğretmenlerin eğitimi ve kitap basmayı mali yardımlarıyla temin ettiler. " TATARLARIN KOLTOREL GELİŞMESİ Çarlık Rusyası rejiminin son yarı yüzyılındaki bu Tatar okullarının sür'atle başarısına rağmen bu­ nunla beraber müslüman eğitimi sistemi hala tam eşekkül etme m iş ve medresede elde olunan eğitim seviyesi gimnazyumların (Rus liseleri) orta sınıfla­ rından yüksek değildi. Yirminci yüzyılda ilerici Ta­ tar milliyetcilerin ekseriyetinin Tatar okullarından çıkmadığı, fakat Kazan'daki Rus Tatar öğretmenler kollejlerinden, Rus gimnazyum ve üniversitelerinden veya İstanbul veya Fransadaki okullardan geldik­ leri dikkate şayandır. On ikinci yüz yılın başlangıcına doğru belirli bir Tatar aydını grubu teşekkül etmeye başlamıştı, an­ cak bunları teşkil edenler Rus muarızlarından biraz farklı idi. Bir sıra eğitim enstitülerinin yayın evleri ve kesif entellektüel hayat dolayısıyla Tatar şehri Kazan müslüman dünyasının dört kül­ tür başkentlerinden biri olmuştu. Tatarların ekse­ riyeti sofu idiler ve buna devam ettiler, fakat onların politika ve sosyal düşünceleri halen Buhara ve ge­ leneksel müslüman inanışlar yerine Moskova, Peters· burg, İstanbul ve bir derece Paris'in tesiri altında idiler. Tatar politik gruplaşma kendini Rus toplulu· ğund.a bariz derecede uygunluğunu yansıtıyordu. • au,ya'da Paıı-Türkimı ve Miislüman1ıt tlarında değişiklik ol­ Tatarların günlük haya nia­ u mda� Tatar -��ını . muştu. Eğitilmiş topl . a bır Tatar asılmın, çıftlik beten serbest olmuştu; zır amının evi Rusların.kin­ sahibinin, aydının veya iş ad dış görünüşleri elbi­ den az farklı idi. Ve Tatarlann rı bir Asyalı gi­ ayı seleri, tavır ve hareketleri, yaş şla bi değildi.Bir misal olarak '1905 • 1907 deki Azer. baycan'm baş mecmuası olan Fiuzat'ta o keli me ola.. rak ıöyle seçilmişti : «İslam inanışı, Fran sız di..i§tl. nil§U, Avrupai görünüş>. 1906 da Yusuf Akçora Rus Kadet Kongresinde Müslüman Kurucu De mok. ratlann (Kadetler} programını izah ederken bunu çok mükemmel fransI?,Ca ile söylemişti. Yanm yüz yıldan daha az bir zamanda Tatar üst tabakası sür'­ atli bir kültürel gelişme göstermiş ve avrupaJıla,­ mayı aşikar bir vüs'atle almışlardı. Bununla beraber düşük seviyeli .Tatar toplulu,. -���a� durumu bilhassa t3ira halkında çok !:gışık ıdikı bunlar 1897 de Kazan ilinde hala b"ttin u Tatarların % 95 şini buluyordu. Köylerine kapanllll§ olan ekseri Tatar köylüleri Ruslarla ok az temas yapıyorlardı ve onlar hala tamame : , hU· kümleri ve usullerine g"ore ve .. � ur anın . . mus!Uman d'ınının ru.. ·. h anı. onde rlıgindeki bir d.un yada yaşıyorlardı. Tatar tüccarları doğu sah 1 L: ticaret yaptıklannaS.: ;:a,e Y�?�cı �ınleketler­ r �oylülerı Ilminsky'· nın kurmayı düşündüğ ü b ir te c�t durumunda kal­ lXU§lardı. Yaln ız ih tilalden el � kı son on yıllannda Rus ekonomisinin ge liş mesının parlakl ığı altında du· rum değişmeye b�._ı:ı1allll§t ı ve b ır ' çok Tatarlar Ka· zan, Ufa v e Orenb urg sahalar mdan bUyükce ıehir· Pa.Iılarnlzm ve tmıaJJ bey� 51 lere ve sanayi sahalarına ve bilhassa Mask.ova ve Donets h avzasına göç ediyorlardı. Bunun aksine olarak Tatar köyündeki hayat Rusyadald Tilrk halklarının durumunda yeni bir yol açmış olan 1905 in akını kalan ihtilalin sonrasına kadar değiı­ meye bqlamanu,tL 1 1 1 1 1905 de Partiler ve Programlan KISIM iV MtLLl HAREKET ROGRAMLARI 1905 DE PATİLER VE P mili 1905 e kadar Rusyadaki Türkler arasında . tar bır hareket·ın ilk açık tezahürü duyulmamıştı. Ta . gayretlen o zamana kadar l.be 1 ral yem1ilt getirenlerin ·a· lı . b lıca bir kültürel ve dini tabiatta ı ı ve da a zıya. /;Rusyadaki muhtelif Müslüman gruplar arasında temasın yerleşmesine, eğitimin reformuna ve Tatar hayatının modernleşmesine yardım ediyordu. Ne la­ mail Bey Gasprinsky ve ne de onu destekleyenler 1880 ve 1890 da her hangi bir politik işe karışma­ mışlardı ve onların çalışmalarında açıkca milli bir gaye sezilmemişti. Her hangi aşırı hareketin başlan· gıçta başarı sağlar gibi olan şüpheli bir iyiliğin ya· rarına ve onları Rus idaresiyle bir çatışmaya götü­ recek hareketin tehlikeli olacağını bilecek kadar rea­ listiler. Bir defa 1905 de sosyalist bir yay ının etkisi altında kalarak bir sınıf mücadeles ini h ayal edinen ve Tatarlar arasında bir çatışmaya yol açacak bir he­ vesdek.i genç Tatara verdiği cevapta Gasprinsky fi. lozofca şuna işaret etti: «Oğlum, senin tec:rübeıı yok ve bu yüzden sen kelimeler karşısında çok fazla �a.lük gösteriyorsun ... Kültürsüz bir halk he hangi r bır sanayie sahip ola maz. Sanayıs·iz de iç rekabet olamaz. B " n b'ı · m ugu zı ödevimiz kültürümüzü �,;, 1r.,..ıtmekten ibarettir.> .,� 1890 ortasında sosyal hareketin bayar�� gır' en er v� genç Tatar ve Azerbaycan nesli az sabırlı ı� onun sıralarından hakiki Türk milli _hareketm yenı liderlerini bekliyorlardı. Bunlann çogun�. politik ..ruşleri İstanbul veya Paris'de son şeklmı alıyorf;dıki onlar eğitimlerini tamamlamak iç� . o raya gitmişlerdi. Rusya'daki Türkler ar�ın�a politık tah� rike ilk defa başlayan Reşit tbrahımof du. Bu ev:veı ce Ufada müslüman cemaat idaresinde Kadı (haklın) idi. tbralıimof Türkiyeye göç etti ve 1905 de or� Çolpan yıldızını (Kuzey yıldızı) yayınladı.. Bu bir Tatar gazetecinin kaleminden Ruslara karşı � yazıl­ mış bir broşürdü.. tbralıimof broşüründe eski, esası olma.yan Rus hükümetinin Tatarları hıristiyan yap­ _ maya. zorladığını tekrarlamıştı ve Tat�larla �� l�­ man dünyasının bu tecrübeye karşı direnmelen ıçuı çağrıda bulunuyordu. Bu broşür Volga ve Ural saha­ ları müslüman halkı arasında bazı tatsızlıklara rağ­ men gizlice dolaştırılıyordu. 1904 de İstanbul polliıl tbralıimof'u Rusya'ya gerisin geriye gönderdi ve o Petersburgda «Ayna:. isimli bir Tatar mecmuası çı­ karmaya. başladı ve onda Rusya'nın bütün müslü­ manlarmı birleşmeye çağırıyordu. TORKçOLOGON DOOUŞU Çok tanınmış bir Türk gazetecisi olan Ali Ke­ mal tarafından Kahire'de Türk isimli bir gazete ya­ yınlıyordu. Bu gaııetede Türkç enin ve Türk milliyet­ ciliğinin daha da gelişmesi için aşikar bir ya.nıııbm gösteren bir makale çıkmıştı. Makalenin başlığı «üç tarzı siyaseb idi ve onun yazan zengin bir sanayi­ cinin oğlu olan genç Tatar Yusuf Akçora idi. Yusuf ...... ' ' aıısya'da Pan·Türldzm ve Miislüıııaıı.. Uk üniversitesinde humanite ve h tık . ı� r P Ak��ra � Fransız milliyetçileri Mauriceanl3'� ve 1 t mış et sil nı aı,.. tah . ve Enıest R enan ,ın ol dugu kad ar Al -res'nın . ı. altında kal mıştı. Akça� ıs etk vvetli . . "'" · ' · ku .. teonlerının 'k milliyetcı1ıgı ıçın b ır orı·j ınal dokt. . ür T e d n sı . makale parator1 ugunun daha .. ··yordu. Osmanlı ım . o..ne suru .. rın . ı a ıdeo lojiaf.. ışığında Türk pol"tik once .. sı· gefr-s:ımesirrin e t ve T k me . ür' k 1ı·beraı, tahl il et nin mümkün yollarını prog lan ramla.rı.ıu duk kur n 1en·yle muhafazakarları ı·d·ı. Akçora Cema.ıeı. kesin bir surette reddetmekte izm fikirlerinin ınüa, am din ve Gasprisn ky'nin Pan-isl lüman memleketlerin layikliği sahasında uzun sUrı yaşadığını mülahaza etmiştir. Genç Türkler tarafın­ dan ilan edilen Osmanlılaşma teorisinin de ayın su­ rette sağlam olmayarak Osmanlı imparatorluğunun dini veya milli bir esasa göre tekrar kurulmasına yardım etmeyeceğini, fakat onu Avusturya - Ma.ca­ ristandan sonra bir mültinasyonal devlet haline çe.. vireceğini bildirmişti. Genç Türklerin teorilerine gö­ re bütün Osmanlı tab'aları Türk imparatorluğunwı aynı he�ehrileridirler ve onlara kendilerini kuvvet­ lendirdikten sonra bütün din ve ırk ayrılıklarını kal· dırarak liberal bir esasda bir yeni kuruculuk vade­ diyord u. Akçora Osmanlı Türkiyesin.in muhtelif müslüman ve hıristiyan grupları arasında milli kuv· vetin b��esinin _bununla beraber 1mparatorluğwı tekrar worgutlenmesı için her hangi bir tecr übe yapıl· ması :ger gerçekten menfi sonuç verme� tehlik eli olacagını zannetmekte idi. Bu teorile ri takbih ederek Akçora.w «üçüncü yob olarak Osm anlı ve Rus imparatorlugundaki Türk soylu ._ halkların ve diger mem- ' leketlerdeki Türk azınlıkla n gruplarının politik ola· w w • • • w 1905 de Partiler ve Programlan rak birleşmesi fikrini teklif etmekte idi. Türkizm ve­ ya populer Alman teorileri Pan - Cermanizmden son­ ra Pan - Türkizm denen bu yeni doktrin tehlikeli veya bir çokları için realistik görünüyordu. Akço­ ranın kendisi bu tecrübelerin icrası halinde Rusya tarafından çok kesin bir muhalefetle karşılanacağı­ nı çünkü bunun reallie olmasının Rusyanın geniş Volga ve Ural ve Kafkasya topraklarında olduğu kadar Kazak stepleri ve Orta Asya'da parçalanması­ nı ve buraların kaybına sebep olacağının farkında e idi. Bunun.la braber Rusya'nın direnmesine Çar im­ paratorluğuna hasım olan kuvvetlerin birleşmesiyle karşı koyulacağını ümit ediyordu. Müşterek bir Türk milli hareketinin gayesine karşı ilk koyan hemen Pan - Türk.izm akidesi oldu ve Türk düşüncesinin gelişmesi ürerine derin ve sürekli tesiri oldu. Rusya'dan göç eden diğer Türk soylu gazeteci­ ler bu zamanda Fransız ve Türk yayınlarla işbirliği yaparak bütün müslüman ve Türk halklannın birleş­ mesini anlatmakta ve yazılarında Ruslar müslü­ man tab'alarının haklarını sınırlamakla itham edil­ mekteydi. Bunlar arasında Ahmet bey Agayef (Ah­ met Ağaoğlu) ve Hüseyin Zade Ali (VII inci bahse bakın) gibi iki Arerbaycanlı politikacıyı söylemeli­ dir. Hüseyin Zade Jön Türklerin politika çevresin­ de bilhassa aktif idi veJttihat ve Terakki isimli par­ tilerinin üçüncü kongresinde Merkezi komitenin üye­ si olmuştu. ERKEN POLİTİK FAALİYET Rus İç İşleri Bakanı Prens D. P. Sviatopolk Mirsky arafmdan ilan edilen «Politika Baharı» hava- ao-Törk.lmı ve Müslülhlılıl RusYa'da p 62 . tilal hareketleri dışarıya. göç edeıı sı ve 1905 dekı ih elerine sebep o). n Rusyaya dönm Türk soyl u halkları A .,,,.rbaycanlı yurttaşl arı ıa.n,gç, -• du ve onların Tatar ve sy de Ru a'y .. .a_ ı 4 a 190 dı aşla · wıuı faa1.ıyet b ı sı�da pol"t'k bra. şan Reşit uyu İ la hayatıy �ilen ve ıR us po!itik özü bir Tatar grubu olan bir hımof p etersburg'da .. lüman politik organizasyon kurdu. Muhteı·ıf Rııı mus · uşdu ve 20 Eylül 190f po ıtı 'ıka gru plarıyla temas kurm . . ı � teklif eden 1b rah"ımof'a .samımı ola. · bi,rı·g o nun la ış eket ın başı olan rak cevap veren Zamtsvo liberal har M.A. Stakho vich ile istişarede bulundu. Bu sadecıe araştırmadan ibaret ibir gayretti, fakat anayasal ]b mokrat partiye veya Kadetlere sonradan P.N. Mihı,. kov tarafından organize edilen Rus liberal hareketle çok sıkı birleşmiş olan Tatar Cedidlerinin sonrakır du­ rumunu tayin etmişti. Rusya'ya şimdi dönmüş olan Tatar ve Rus burjuvazi liberalleri tbrahimof ve At.. çora istikbalde bütün Rusya'daki müslümanlarm ha­ reketinin çekirdek gruplarını kurdukları Rusya'dald müslüman merkezlerini ziyarete başladılar. Tatar milyonerlerinin en zengini ve meşhur ha�rsever olan Ahmet bey Hüsseinof mali yardımını Tatar mesele­ lerine hasretti. Azerbaycanda bu hareket çok meı­ hur hukukcu olan Mardan bey Topcubaşef, bir Ba.kil Petrol sanayicisi Tagief ve fstanbul'la Paris'ten Ru.a­ �a'ya dönmüş olan gazeteci Agayef ve Hüseyin Zade ıle idare ediliyordu. Başlarlar ara sında çiftlik �ahibl K.M.B. Tevkelef ve evvelce İmparatorluk muhafıı s�bayı ola � Ş. Sırtlanof ist ikbaldeki müslüman birliği· nın mahallı �ollanna önd erHk ediyorlardı. Knmda li­ derle Gasp nnsky ve Davidoiç idiler. Sanayici Veli ; Bey aVU§ef ve Abdul lah Ralımaııkulof Troitskde bir ını· • 1905 de Partiler ve Programlan avu­ grup organize ettiler, öte yandan Orenburg'da ­ Profe ve of Kerim kat Seid Girey Alkin, yazar Fatih az mümt sör A. Apanaef tarafından kurulmuştu. İlci kar­ sky Bobin lla Tatar eğitimcisi Abdullah ve Gainu .deşler Viatka ilindeki hareket için güçlerini kuila ­ nıyorlardı. 1905 Mart'ının b aşlarında seksenden fazla. Tatar sanayicisi, avukatı, din ve sosyal liderler, eğitimciler ve ticaret adamları Kazanda bir hazırla­ yıcı toplantı yaptılar. (Müslüman cemaati idaresi Tatar liberal ve millı güçlerin tezahürüne katılmak­ tan tercihan kaçındılar). Grup Rusya'daki müslü­ manların birleşmesine ait gayretlerine devama. ka­ rar verdi ve Petersburga Rus Başbakanı Kont S. Y. Witte'den halende Rusyadaki müslüma.nların hedef olduğu hukuki sınırlamanın kaldırılması ve bir resmi kongre yapılması için ricada bulunmak üzere bir heyet gönderdiler. Başkentte bununla beraber heyet liberal hareketin iki ezeli düşmanı olan Ufa'­ daki Cemaat İdaresinin başı Müftü Yar Sultanof ve Peterburgda Mollaların b aşı S. Bayazidofla karşı­ laştılar. Bu iki şahıs heyetin amacını reddettirmek için ellerinden geleni yaptılar ve onların etkisi altın­ da İç İşleri Bakanı Müslüman kongresinin toplanma­ sını reddediyordu. 8 Nisan 1905 de Başkentte diğer müslümanlarla görüştükten sonra hükümetin yapıl­ masını menetmesine rağmen Ağustos'ta. Nijni Nov­ gorodda Rusya'daki bütün müslümanların kon­ gresinin yapılmasına karar verdiler. BİRİNCi MüSLOMAN KONG�t Bu birinci kongre esnasında. ba.ştanberi Tatar '. r " ve Müslü RIISY•'da pan,,Turldzm ......_ 1905 de Partner ve Programlan ·ni Novogorod işi Müslüına.ıı.. ...:ı, u.,.. NiJ .. e. w şık a azı ik larm • • bir f ırsat olsı ,...L. i için en ıyı -� bir a. rava geımes l an1a ılanlar G kat e e r y m . fı . llk olarak kongre � seç �ınış tula.r' fak at bu «resmi olmayan� top. otelind e buluş . ha.zırlanmış olan 1oka1ın müd"ürü· bıt · . Iantı .ıçı. n. .ıyı , nı etıne,. kullanılması kabul . . maksat ıçın otel binası nın uve gemıs Str ıne G. . pik. - lantı. .n di ve bunun üzerine top erı tl muv s ali sy aceJıe. So ldi. nik kıyafetiyle nakledi n · de bir uzlaşmadan kaçınmayı arzulaya kongre 11. i yerini bildinıJe. rıeri sonunculara kongrenin yenFua d Tuktarof " mişlerdi. Ancak Ayaz Ishakof, Davletin tarafından sevkedilen .sosyalistler politik dl­ nazminini motorbotla vapuru yakalamak suretiyle göstermişlerdi. Kongrede yüzelliden fazla Tatar 11 Azerbaycan liderleri kongreye katılmışlardıki g� neslin temsilcileri üstünlüğü te.şkil ediyordu. Toplan· tının başkan ve as başkanlıklarına Ali Mardan Bey Topcubaşef, İbrahimof ve Yusuf Akçora seçilmiı­ lerdi. 65 5 - Şahsi tasarrufların doknulmazlığı. Toprağı az veya hiç olanlara devletten ve devlet arazisinden toprak verilmesi. K arşılığını ödemek şartıyla büyük araziye sahip olanların yerlerinin istimlaki. tKtNCt KONGRE VE KADETLERLE tŞBtRLlGt Yine resmi olmayan ikinci kongre Petersburgda 12-23 Ocak 1906 da yapılmıştır. Bu kongrede resmen Rusya Müslümanları Birliği kurulmuştur. (İsmi Rus­ ya mi.islümanlarının ittifakı veya ittifak olarak). «Bütün Rusya» ismine rağmen İttifak ne Rusya'nın Türk milli liderlerinden kurulu ve ne de muhtelif Türk milli gruplann veya sosyetelerin hakiki bir bir­ liğiydi. İttifakın kuruculan ve üyeleri her hangi bir örgütün veya bölgelerin mümessillerinin kudretinde bir iş görmemekte fakat sadece nüfuzlu şahsiyetler­ di. Bundan başka bir taraftan Volga ve Ural Tatar­ ları, Azerbaycanlılar ve Knmlılar ekseriyeti teşkil et­ mek üzere İttifakta geniş çapta temsil ediliyordu. Kazak stepleri, Sibirya ve Kuzey Kafkasya'dan a.z temsilci vardı ve Orta Asya'dan hiç yoktu. Bilhassa Rusya Asyasında onaltı bölgesel merkezleri organize etmeye ait ikinci kongre kararı hiç bir zaman yapıl­ mamıştır. Yalnız Volga Tatarları, Azerb aycanlılar ve Kırı.ınlılar bundan sonra İttifakla sıkı bağlanın ida­ me ettirdiler. Konservatif Tatarlar buna katılmamış,­ l�da. öte yandan sosyalist gruplar İttifakın burjuva liberalleriyle bütün temaslannı kestiler. İttif akın sosyal ve ekonomik programı Rus Ka:detlerin inkine çok yakındı ve bu iki tarafın aynı sosyal teşe kkülü bakımından sürpriz değildi. Hemen heme n İttifakın :: Kongreye katılanların karan olarak Rusya'daki bütün Müslümanların bir Birlik kurmalarını teyit et­ miş ve aşağıdaki kararlan almıştır : 1 - Bazı politik, ekonomik ve sosyal Reformla­ rın_. tatbi� amacıyla Rusyanın Müslü man hemşehri· . bır lerınm leşmesi. 2 - Müslüman ve Rus ha lklarına eşit tanımak. 3 - Milletlerin nisb i temsilleri . bır anaya.sal mon�-"'m· m· kuru1ması. ·· r·u adet, , 4 - Basın' or din vesairede özgürlük. , • 66 ve Müslüınaıııık Rusya'da pan·Türkimı . Tatar veya Başkır burjuvazi, aydın. rı e . erl Iid u b''tün .ller ve çı'ftlik sahiplen sınıf ına aı'tti . lar, asi etleriyle zamanda Rus Kad . . . . . !kıncı kongr e aynı· . Rus parlementosunun (Duma) seçı�de ış. . . · bırıncı · ı· bild· meye rın Iıste1erın birliğine ve onlarla adayla mede t tt ü ak lı'dır erl eri · t'ı. üst kade · leş­ karar verınış · b'ıle bır ile ı an org a · merkezi icr. . · ın .. .. Kadet parti. sın kongl'eai musluman ikıncı mişlerdi. PeteTSburgdaki f su Yu Akçora da akşamı olan Kadet toplantısınd� oı:1� ve ��etlere bir müslüman heyetini idare edıy li Partisı olmak Frans-ızca hitabetti. İttifak Türk Mıl slümanla­ iddiasında değildi, fakat sadece Rusya mü nnın kültürel haklarının müdafaası için bir birlik idi ve onun programı gibi Akçora'run nutku başlıca müs­ lümanların eğitim ve dini problemlerine önem vermiş­ ti. Akçora «Köylü için tarım konusu nasıl esas önem­ li ise 111üslümanlar için de en önemli olan onlarm dinleridir» diye ilan ediyordu. Daha önceki Pan • Türkizm ve Rusyaya karşı olan faaliyetlerine rağ· men Akçora ile lbrahimof'un ikisi de Müslüman azınlıkların menfaatlerini temsilen Kadet partisinhı merkezi komitesine seçilmişlerdi. Bundan başka ye­ ni İttifakın sağlamlaştırılması ve Tatarlann daha çok nefes almalarını temin için Kadetler parti proğ· r�mlarının bazı maddelerini tashih etmeyi kabul et· tiler. Bu değişikliklerin en önemlisi (1) Tatar isteği olarak müslüman dini idaresinde tam otonominin kabulu, (2) Müslüman mukaddesat ve örf kanunla­ rının <�eriat ve adet) hazırlanmasın ın tanınması, . Rus sıv ıl ve ceza kanunun bunu m" te u k' a :ıp go"zd en ge· . çır . ilmesının de .. � mülahaza edilmesi ve (3) Rus olma- 1905 cıe•Partiler Ye Programlan 67 yan milli grupların yaşadıkları sahalarda mahalli halk dilinin eğitimde kullanılması. İttifakın liderleri başlangıçtaki başarılarını iz­ lemeye gayretli ve meşru politik faaliyet için is­ tikbaldeki imkan dahilinde olan uzlaşmadan ka­ çınmak için şimdi resmi tebliğlerinde bütün aşırı ve milliyetçi fikirlerden vazgeçiyorlardı. 1890 daki broşüründe Rus hükumetine karşı şiddetle hücum eden J?rahimof şimdi üçüncü bir kongrenin toplan­ masına müsaade için ricada bulunuyor du ve �Biz Rusya'daki Müslümanların Rus hükümranlığına sa­ dık kalarak Pan İslamizm, sosyalizm ve anarşizmin yayılmasından korkarak - halkın hayatını bozan ve islam doktrinine zıt ideolojiler - bu ideolojik eğil­ melere karşı savaşı kanuni yolla yapmaya karar ver­ dik. Biz beyaz Çara * hizmet etmek isteriz. Onun tah­ tına bizim babalarımız ve cedlerimiz gibi sadıkız.» İbrahimof dileklerinde dini taassuba hücum ediyor ve İttifak'm amacının «mektepleri ve medreseleri molla­ ların ellerinden kurtarmak ve okulları halkın eli­ ne geçirmek» ve diğer kelime ile toplulukları Ufa'daki Müftünün etkisinden kurtarmaktır diyor­ du. Rusya Kadetleriyle 1ttif akın birleşmesi, ma­ haretli fakat itidalli propoganda, Tatar birliği ve da­ ha çok liberal din adamlarının yardımı sayesinde Ka­ tlet grubu ile beraber Birinci Duma'ya yüzbeş mebus • «Bey çan ta�iri orta doğu müslümanlannm � Rus imparatorlu­ iun u gostermek uzere kullanılıyordu ve orijin ırk karak terind-c:n . değil Orta Asya ve Kafkasyada ondokuzunc u yüzyılın ikinci arı­ sındaki Rus birliklerinin beyaz üniformaJanndan çıkmaktad ır.Y paıı-Türklzm ve MüslünıanlıJı ıı d a' ,y u R 61 sağlamıştı. Maalesef ı. r b arı b k ,çı a le uretiy �ürmUştü ki Müslüman a s kı r seçınek s a d a O ka eye yeter fı.rsat birinci ouın udi. ye tler ini gö sterm vc isi Ş. Sırtlanof mebusıa.r ı:ne 1• Yal n ız Uf a temsilc . . d r r ıçı n tam eşı·t ha,k. bulıuna,.ınışla u ve us •• ıu man la Du. nuşt � n.,m v�ıı.'da ko· Son· ra Fın şe. hri Vyborg'da· birinci . i mebuslar top1 anınca ta ısrar et t p ro testo için a.rını . ı a k . 1erdi, ına.'nın a.r .r . rını izhar et mış tarla h i altısı ınusıurnıınl a.r ın� z katıılnı ya y ın d e onlardan eres .. v a üş rg Vybo ın ersburg' a d onmelert Ooları Pet mıştı ve Sırtıa.nof kısılmasını .ı · ouırdı ve ana.ya sal hürriyetlerin çın ç""' . .. k suretiyle protesto etme çağ. karşı vergı öd�rn eme nsında bulu ndu. 1905 • 1907 tHTtLALİNDE RUSYA TÜRKLERİ 1905 -1907 ihtilali Rus imparatorluğundaki TUrk halkı arasında aşikar bir galeyanla sonuçlanmamıo­ tır. Orta Asya, Kazakistan ve Volga Ural sahasının büyük kısmında müslümanlar sakin kalmışlar ve yalnız mahalli idarelerin kötü tutumlarına karşı ba· zı gösterilere katılmışlardı. Sovyet İlimler Akade­ misinin 1905 (1905-1907 yılları lhtilali) ihtilalinin el­ linci yıl dönümü vesilesiyle yayınlanan büyük bir vesikalar ve maleryel ihtilal hareketlerine Türkler müstesna imparatorluğun hemen hemen bütün mil· li guruplarının katıldığını göstermektedir. Yalnıs Ar.erbaycandaki mahalli müslüınanlar Ermeniler ve Ruslarla grev yapmışlar ve aya klanmı�lar, fakat hat­ ta Tran.skafkasyada müslüm anlar Rusla:r Enneniler ve G�ülerden daha çok az ihtilal ha:rek�ti göster­ _ mışlerdir. Avn.ıpa Rusy a'smda Kazan şehrinde ve 1905 de Partlkr ve Programlan " Uralların demir ve altın madenleri sahasındaki bazı Tatar işçileri grev v e gösterilere katılmışlardır. Yu­ karıda bahsedilen eserler listesindeki uzun listeler içinde tahrikci, tedhiçci ve tutuklanan ihtilalcılar arasında ancak iki üç Tatar isnn bulunmaktadır. Tatar, Azerbaycan ve Uzbek basını bu yıllarda müs­ lümanlara sakin kalmalarını ve otoritelere tahammül etmeyi ve ihtilal hareketlerine katılmaktan kaçın­ maları çağrısında bulunmuştur. Uzbek liberal Behbu­ (Tüccar) gazetesinde isyan yerine di Tujor «10.000.000 Orta Asya müslümanlarınm hayırhah Çara delegeler gönderilmesini tavsiye etmekte ve onun boş elle onlan geri göndermiyeceğinden emin olduğunu> yazmaktadır. Taşkent gazetesi Hurşlt (Güneş) «Sosyal Demokratların fikirlerinin tehlike­ li hayaller olduğunu ve onlarla müslümanların> iı· birliğinin kabul olunamıyacağını bildirmektedir. Ta­ nınmış milliyetcilerin katıldıklan Azerbaycan gaze­ tesi Hayat «bu kurulu.şun müslüm.anlar için otokrar si.den daha az faydalı olduğunu ve müslümanları menfaatlan bakımından monarşıyla savaşmama.lan, nı zira muhtemel yeni nizamın (Müslüman) dinine karşı olabileceğini>müla.b.aza etmiştir. TATAR BASINI 1905 d e kurulan bir çok Tatar gazeteleri ara­ sında liberal burjuvazi ve muhafazakar yayınlar en çok tutulanlardı. Kısa zamanda en büyük ve en çok nüfuzlu Tatar gazete.si olan Vakit Oren­ burg'da ve Kazan Muhbire ve daha bir sıra il gaze­ teleri liberaller tarafından yayınlanıyordu. Muha­ fazakarları Din ve Maişet, Petersburg Müslüman- Müslümanlık ıuo rao-Türldmı ve Ru.syaUn . . da ınları ve ask erı çevrelerin okrat, ın gazete. tarın ın arist ga nı o�an �ur ile Din ve Edel monarşi st or ordu. . diy len. te m sı·1 .e se kf°°r de en önemlı, aynı zamanda kı• So syalıst ada Müslüman iş. t e1 er ikinci UDum rdaki Tatar Soe­ ga ü ürl m ze anı Duma, ralla sa ö at çi partisinin org ayınladıkları Ural ve T ar ih· Y ın lar t kra mo De ' yal re sm i organı Tan çıkıyordu. tila.lcı. sosyalistlerin t)'ç0Nc0 KONGRE arasmnın toplantıları . .. . B.ırı·ncı· ve 1.kinci Duma - yıne NızJnı Novgo. d - 16 - 21 Ağustos 1906 müslüman kongresi ::ıda üçüncü ve çok manalı şuurları­ ;apıldı. Bu kongre Türk soyluların .. � nın gelişmesi ve berraklaşmasında onemli rol oy­ nadı ve aslında milli sloganların ifade edildiği «Müs­ lüman» ve «İslam» tabirleriyle kötü bir surette giz­ lendiği ilk buluşma idi. 16 Ağustos'ta toplanan kongrenin ilk oturumu görünür şekilde bir gergin hava yaratmıştır. Bir çok delegeler Reşit İbrahimof' a karşı kızgın idiler, onu Pan 1slamizmi ifşa etmek fırsatçılığı ve İç İşleri Bakanına yazdığı Müslüman elin adamlan· n�. h_�cum etmekle itham ediyorlardı. Rusya'daki �usl� hareketinin babası gibi olan Rusya'da· ki muslumanların liderleri İsmail Bey asprinsky, G ço� tanınmış Bakülü avukat ve Kaspii'nin naşiri. Mar an �Y _Topcub�f ve Dum a meb�su ve �zan � nhbıre'nın naşiri Seid Girey Alkin de kon· gre çalışmalarından çekil . meyı veya eğer tbrahimof tatmin edici bir ay atma yapmaz ve özür dilemezse kongr ede n ç :ru maJ� düşünüyorlar dı � 1905 de Partiler ve Programbln 71 Muhtelif tarafların ateşi altında İbrahimof açış konuşmasında bunu izaha karar· verdi. Ko­ nuşmasında müslüman Birliğinin yalnız Rusya'da­ ki müslümanlara sınırlı kalmaması, fakat kendisinin ve bu kongrenin amacının dünya üzerindeki bütün Muhammedi izleyenlerın hepsinin birleşmesi olduğu­ nu ilan ediyordu. İbrahimof «İslam halklarının kar­ deşliği bir mücerret teori değil, fakat realitedir> di­ yordu. Belli bir gururla başlangıçtaki gayesi olan Rusya'daki bütün Müslüman halkların delegeleri­ nin bir toplantısının - başarılı olduğunu bildiriyor­ du. Çünkü üçüncü Kongre Rus hükümeti tarafından terviç edilmiş ve şimdi onun hakkında resmen karar vermeye gidilebilin-ecekti. Başlangıçtaki işa­ retinden sonra tbrahimof müslümanlarm akidelerini savunmalarının onların başlıca ödevi olması lazım­ geldiği ve kongrenin dini inanış ve din adamlarının, onun iddia ettiği gibi, hükümetin desteğiyle müslü­ manlar arasında hristiyanlığı teşvik eden ve müs­ lüman cemaatlerin barış iç.indeki hayatlarını bo­ zan hristiyan misyonerlerinin tecavüzlerinden kur­ tarmak için ne 1§,zırosa yapacağını bildiriyordu. Bu İbrahiınof'un 1895 de yayınladığı broşüründe be­ lirtmiş olduğu eıı çok .sevdiği konusu ifil. tbrahimof nutkunda öğrencilerin yalnız eğitimi değil aynı za. manda idame ve gelişmeleri için sorumlu olan müs­ lüman din adamlarının kötü hallerinede temas et­ miştir. (Müslüman okullarından öğrenciler mutad üzere burs ve yurdlar ile desteklenmiştir) . İç tşleri Bakanına gönderdiği mektupta din adamlarına kar­ şı tutumunu tamamen değiştirmiş olarak İbrahimof din adamlannın ve pedugoglann cemaatler için da.. 72 �e Müslümaolık ıtıJSYa'da pao-Türldzm mişti. Bununla . surette desteklenmesini iste . .. . ha genış . kendilerinin ekserıya guvenilbera.ber ce�aatl::ı olduklarını ve kongrenin en a me� �ali du irinin dar görüşlü müslüman okul den b baş ışlenn tıenmesı· ve genişle mesi için yenj sıs· teminin kuvve önem veriyordu. yollar bul unması oldugv una anlık diva nının · masını kongre başk Açış konuş ıg er uyekan old�· n· . s seçimi izledi. Topçu başef baş . f ma uyesı ır tl ano , ler Gasprinsky, tbrahimof, Du a ef, Ş. Galimjan Barudi (Galiyef), A bdullah Apan K�gulof (bir Kazak aydını), Eminyan Ilgamya­ nof ve Ali 1skender Aşurof idiler. Yusuf Akçora bi­ rinci Sekreter olmuştu. Sonra muhalefet adına Gasprinsky tbrahimof'un konuşması ve izahatıyla tatmin edildiğini bildirdi. Kongrenin sonuna doğ­ ru Ibrahimof'un mektubu meselesi daha çok ko­ nuşuldu ve resmen onun tatsızlığı ve Rus bakanı­ na karşı vakitsiz açılması açık oylama ile af edildi. Yeni bir parti kurmak (hala İttifak denen) ve din meseleleriniı ve okul problemlerini tetkik için komisyonlar teşkil edildi. Parti organizasyonu ko­ nusunda ve onun politik esası için harare tli ko­ nuşmalar yapıldı, çünkü bir çokları bir müslüman birliği partisinin kurulmasına karşı idiler. Müslü­ h�eke� ele başları olan Gasprinsky gibiler on�nın faalıyetinin sını . rak kültü. r ve din . . rlı. ola .. mes� ışlerını go··� . · · po liti ka ıle ılgilenmemesini mü-lalıaza ettiler Rus ihtilalcı. sosyalistlerine y akın olan Ayaz Ishakof . b' sıyası. partinin ne din ve ne de sosyal esaslar � gor: kurulm ası li görm� ve b urJuvazı,, köylüler imkanını şüpheve işçi sınıf gibi v :an .1: •• 1905 de Partiler ve Programlan 73 karışık elemanlardan kurulacak bir parti için kar­ şılaşacağı güçlükleri göz önüne alarak endişelerini izhar etmiştir. Baş konuşmacısı Akçora olan yeni nesil gibi Duma'nm bir çok üyeleri ve bilhassa Sırtlanof bir parti kurulması ıçın en kuvvetli destek­ lerini vermişlerdi. Akçora «Bizim gayemiz Rusya müslümanlann.ın büyük kısmını birleştirmek için bir siyasi parti yaratmak ve onun faaliyetini, et­ kisini ve otoritesini Rus lmparatorluğu'nun diğer siyasi partileri arasında kuvvetlendirmektir. Eğer biz bunu yapmazsak Bulgaristan müslümanlarının başına gelenler - iç raki bler, birliklerin ve siyasi hakların kaybı - aynen bizim başımıza gelebilir. Bulgaristan'daki müslümanlann bugünkü siyasi durumu bize uyarıcı bir örnek olmalıdır. Biz kendi­ mizi aynı durumda buluyoruz. Biz kendi milli siyasi partilerini organize eden Avusturya'nın Polon­ yalıları ve Çeklerinin örneğini izlemeliyiz> diyor ve Tatar ihtilalci Sosyalistlerin ve liderleri oan Ishakc­ fun görüşleri olan değişik sınıfların aynı parti içinde işbirliğini akla sığmaz olarak gören düşüncesini ke­ sin olarak reddetmekte idi. Akçora cRusya'daki müslümanların birleşmesi ve milli ve dini prensip­ lere dayanan tesirli ve nüfuzlu bir siyasi partinin doğmasını her iki yönden mümkiin ve lüzumlu» mu­ la.haza e�yordu. Akçora'nın delilleri karşısında eski neslin di­ ren.işi azaldı ve nihayet Müslüman Birliği Partisi (İttifak) teşekkül etti. Bu partinin programı on kı­ sımdan ve alt bölüm olarak yetmiş iki maddeden ibaretti.. Kadetierin programına çok yakındı. l an·Türldmı ve Müslürnanı,L -. RusYa'da p a n>:üsl �manlarınuı 1 • 2) Rusy e d d Ma ( I Kı sım k ve sıyası şartları. ekonomi 1 · a y s so dini, kiiltürel: ayesı�ıe ko ngre nin bir müslüma n g nın düıelmesı bildiriyordu. a ra rını k a m r ku . ısı usya'daki bütün par t . e 3 . 16) R · · dd a (M ll Kısım ıçı eşı't h ın assa mü slü ma�ar � �� ilh b v e tirel a � ar alkl . e h rdu. Huku ı, sosy 1 v kül tanınmasını isti yo nırlam alar kaldı rı m ·alıdır. Mus"• . i. yan bütün ayrı1ıkl ar Ve Sı tor lug� u 'nun hrıst teba'aa par tm . . . lum .. an1arın Rus şubele rınde· ve sıvıl ve askeri lan gibi aynı me slek isteniyordu. (Madde 10). ödevlerde çalışmala rı gar3:11tlle11miş hür­ 1905 ve 1906 nın tezahüratında asının lüzumu riyetlerin genişletilmesi ve korunm bildiriliyordu. Kısım ın (Madde 17 - 24) daha evvelce Kaşıından ve alt bölüm olarak yetmiş iki maddeden det programı ile tesbit edilen imparatorluğun ida­ resinin an ayasal konuııları ve iskeletini gösteriyor­ 74 du.. Kısım iV (Madde 25 - 27) Ortodoks itikatla bütün inanışların ve organize dinlerin tamamen eşit olduklarım gösteriyordu. . �sım V (Madde 28 - 34) mahalli muhtar hü­ . k� �t� a�tıları idi ve 30 uncu madde bilhassa ilgi . çekıcı ıdık!i bunda bütün mahalli örgu" tier, po1·ıs ve ı.ç . lokal, dem emniyet dahil' !l·aarenın okrati k usulle se· çı.1en organlarına bırakılıy ordu. Bununla beraber milli toprak büt" 1 .. �.. . Kadetler gibi İtti::� ır .otonomi istenmiyor ve ının için_ uygun bir te �ka�ı halkın ihtiyacını tat­ ol� Zemstvos'un (Vi· layet Meclisi) _ h .� akl:: t �neınlı olarak genişletilerek - olmasını l da i an ediyordu . 1905 de Partiler ve Programlan 7S Kısım VI (Madde 35 - 45) Kadetlerin bildirdi· tin tekrar örgütlenmesini, fevkalade mah­ adale gı kemenin ve 1905 • 1906 da hükümet tarafından ku­ rulan mahkemel e rin ilgası ve adli idare ile icrai ida­ renin tamamen ayrılması bildiriliyordu. Kısım VIII (Madde 46 - 53) Eğitimin reorga· nize edilmesine tamamen hasredilmişti. Madde 46 ana dilinden ilk eğitim yapıfması lüzumunu mec­ buri kılınmasını gösteriyordu. Bunu izleyen mad­ de 47 ilk eğitim için mahalli otonom idareye so­ rumluluğun yüklenmesine ait şartların hazırlanma­ suıı ve cemaatlerde başlıca dille eğitimin yapılma­ sını ve okullarda «milli al fabenin» kullanılması için ödevlendiriliyordu. Kısım VIII, IX ve X (Madde 54 - 72) Kadetler için olan tarım, ekonomik ve işçi problemlerinin ge­ nel çizgileriyle tatbikinin denenmesini gösteriyor­ du. Tarım sorusu olarak program çiftlik sahiple­ rinin arazilerini köylülere satmak mecburiyetini koymaktadır. Sekiz saat günlük çalışma, işçi bir­ liklerinin kurulması· hakkı, işçi teftişinin ve işde çalışan memurların uzlaştırma mahkemelerinin ya­ pılması bu program kısmının en önemli tarafları idi. Diğer komisyonlar da kendi vardıkları karar­ lan ve müslüman hayatının en can alıcı sorunl arına ait programı hazırlamışlardı. Bunlardan biri !tti­ fakın siyasetinin genel prensiplerine ve müslüman inanışına karşı Rus Ortodoks misyonerlerinin sal­ dırılarına karşı savunmaya ayrılm ıştı. Kongre baş­ kanlık divanından bu kararların telgrafla lmpara- 76 m ar kuruluna ulaştırıl asını _ n bakanl·zg torl ugu · · · · ;;.;;n basın ın taın · urlue,-·ün ve . · m şt r. o-· şUnce o ve lsla rı miyet.1 u ancak müslümanla ı i olması best da.n ve cemaat 1 erın· faali . Iann hrıstiy. an laştırma •. " D "" yabı.l ecegı _ıdi . üşunce koru n mada ınırla s i !erin . m 1905 de. �ır ı mparato basın özgürlüğü 7 Ek.i ını zorla.ntıu§tı. b!i"i olarak ilan edilmiş ve tem .. asebetiyle hükümet tarafından kısa bir te rar g mıın , D in" aı· evvel dağılmış olan uma nın f a ıyetin �a daha az önemli de�ildi. «MeyDdana, çıkan durumun hallini ancak bır dev 1 et uma sının !anması hazırlayabilirdi.> 1 Tamamen siyasi olan sorularda kongre ve ni partinin liderliği Kadetlerin program ve tutu nna sıkı sıkıya bağlanmıştı . Okul meselele rine vanl an kararlar bilhassa büyük ilgi arzediyordu bütün müslüman okulların ve genç neslin millt altında eğitimini sağlıyordu. Karar başkanı Apanaef olan eğitim komisyonu tarafından h lanmıştı ve bunların ilki müslümanlann eğitiminin masraflarının devlet ve mahalli oto ida� yapılmasına ait siyasi programın ilgili delerinde tamamen teyit ediliyordu. Sonra karar lam dinince yapılan eğitimin lmparator luk iidaresıiııfı müdahalesi ve etkisinden korunmayı gar anti edl:Lml sini istiyordu. Aynı karar bütün müslüman okullar ında c bir edebi müslüman dilinin> {ha tta müslüman �yan Türk asıllı okullarda da) ikamesini ta ediyordu. KOilgl"!?nin görü şü böyle bir te k m an edebi dilinin yalnız osmanlı Türkçesi 1905 de Partiler n Programlan 77 oeğinde idi. Bu kararın Madde 30 unda «Osmanlı Türkçesinin Müslümanlann orta okullann ikinci ve üçüncü derecelerinde okunması için bilhassa iti­ na gösterilmesini:. şart koşuyordu. Bundan . başka «ilk okullarda Rus dilinin okutulmasına lüzum ol­ madığı, fakat orta okullarda ders programlan içe­ risine sokulabileceğini> bahsediyordu. Aynı karar doğu ve giineydoğu Rusya'nın Rus olmayan halkı için Milli Eğitim Bakanı Kont Ivan Tolstoy tarafından 31/3/1906 da tatbik edilen ilk okulların tüzüklerinin iptali de hükümetten isteni­ yordu. Bu tüzük müslüman eğitim örgütünün ge­ lişmesini engelliyecekti ve okullarında Rusçanın okutulmasını istiyordu. Çok tanınmış Kazan medresesinden ve çok muhterem teolog ve dini lider Muhammedilerin ba­ §1 olan Galimjan Barudi {1917 de müftü olmuştu) din meselelerinde komisyona başkanlık ediyordu. Bu komisyon daha geniş bir kararla Rus hüküme­ tinin müslüman dini idare üzerindeki nezaret ve kontrolünden ayırarak tam otonomiyi istihdaf et­ mekteydi. Orenburg T atar müftüsü, Bahçesaray'ın Kırım müftüsü, Transkafkasyanm sünni ve şii müf­ tüleri oarak dört müftünün dördü de kısa bir zaman evvel yapılan tayinlerin hükümet tarafından olma· yıp müslüman dini cemaatler delegeleri tarafından seçilmesi isteniyordu. Çar tarafmdan kabul ediline b-akkı (devlet bakanı derecesine muadil) olan Rus­ ya'daki bütün lsla.m Cemaatinin ruhanı başı olan Ramsul ınema'nın başkanlığında Rusya'daki bü· tün müslümanlar için aynı zamanda bir merkezi ida· re kurulması isteniyordu. Rosya'da Pan·Tiirk.lmı ve MiislÜtnaılıl 78 amın ve kararların ınu.. Sıyası . . sabada prog,r . T rıar - en bütün bunların h epsı · e ragm ıgın .. " ata tedI·ıı·� Rusya . .'dak"ı mu sl umanıaruı tarafından yürütülen .ı aratik" or u ıdaı,ı. u el ve dini otonomıyı mp tam killf"r n d en . k urtarrnak ısı k" et . sın . den ve Rus kültürünün · · .d ı B ıçın yapıldıg�ı hakikatı meydanda ı . und. an baın cemaa t'ının baıka düşünülen otonom müslüma ası, ın olm bu ot ono­ can anlı hca edebi dili için Osm minin Türkiye ile büyük bir kültür ve belki p olitik yakınlaşm anın kaçınılmaz bir durum yaratacağını ve Tatarlarla diğer müslümanlann Ruslarla enteı. Jektüel ve psikolojik kaynaşmasını tamamen önle. yeceğini göstermekte idi. Kongrenin diğer bir tebliği Ermeni - Azerbay. can katliamına dairdiki bwmn tekrarının önlenme. sine ait tedbirlerin alınması idi, diğer biri de İr-an'da Anayasanın ilanını selamlıyordu. Kongre bir müslüman partisi de kurm uştu ve aşağıda isimleri yazılı olanlar merkezi komiteye qe. çilnıişti : · (1) Reşit İbrahimof, (2) Yusuf Akçora, (3) Seid Girey Alkin, (4) Abdulla h Apanaef (üren· burg), (5) Galimyan Barudi (Ka zan), (6) Sadri Maksudof (Volga tatarı, Avuka t), (7) Şahaidar Sırt. lanof (�fa. tatarı, Çiftlik sah ibi, Duma üyesi), (8) Mus_a. �geef (Kazandan öğrenci ve gazeteci), (9) Bobıns�ı (Tatar, Viatka ), (10) Hadi Maksudof (Yıl· . atar, -�azan), (11) Selim Girey Janta. � e l sı aşk c � : anı ve Duma Üyesi), (12) İsmail G! prm s Y (Kırım), (13) Mustafa Davfdoviç (Bah a Belediye Başka m, .Kırım), (14) Şal M ar�= · �O§çegulof (Kaz ak, Astrahan : �i�ı, ı1: J905 de Partner ve Programlan ili) ve (15) Ali Mardan Bey Topçubaşef (Azerbay­ can ). llk onbirin hepsi Ural ve Volga mıntıkalann­ dan Tatarlardı; bunlar Merkezi Komitede tam ço· ğunluğu teşkil ediyorlardı. Yalnız bir Müslüman Birliği'nin kurulması de· ğil, fakat aynı zamanda halktan siyasi bir partinin, _ ki aslında yeni olarak rea.lize edilmişti - ve Os­ manlıca Türkçesini «mtiştere!k müslüman» dili ola· rak Rusya'daki rnüslüman okullarında kabulti açık­ ca Rusya'daki Türk liderleri arasında kuvvetli bir milli siyaseti gösteriyordu Tata rlar ve onların . Aza.rbaycan ve Kırımdaki Türk soyları dostları bu· nunla beraber ikinci parlamento seçiminde seçilen Durila'daki Kadetlerle işbirliğine devam ettiler. Ta· tar liderlerinin bu noktada manevralarını değiştir­ mede gösterdikleri beceriksizlikteki zahiri tezadı Rusya Türklerinin - bilhassa Tatarlann - kendi­ lerinin buldukları karışık kültürel ve siyasi du· rum yansıtıyordu. Unutulmamalıki 1905 de geleneklerine yerleşmiş Türklerin Ru.sya'daki göre çağdaş ilim ve felsefenin karışı� problem­ rıiniı dile getirecek her hangi bir edebi dilinin olmadı­ ğıdır Nasyri tarafından edebiyatta. sokulan dil sade. . oe bir Tatar edebi dilinin yaratılması için ilk basamak idi ve Nasyri'nin yolunu bir sıra yazarlar izledilerse­ de onların dili basit hikayeler ve gazetecilik için bir ışık idiyse de siya.si, artistik ve ilmi mefhumla­ rı nakletmeye yeterli değildi. Bunun sonucu ola· rak Tatarlar ve Rusya'nın diğer Türkleri onlara da· ha kolay gelen dil açısından lugat ve termino­ loji bakımından gelişmiş olan Osmanlı Türklerinin diline döndüler. Rusya'daki müslümıın okullarında 80 l Rusya'da Pan-Türlı..lzııı ve Miis ümaııJııt kabulti Rusya'daki Türk leri Os an]ı Türk"'"sinin . m . k birbirlerine yaklaştır Ttir k.ıye ı·1e kü.l;ürel olara lriue •�e doğa n Tü• r� rruş ve onları siyaset bakımınd 1 ı musluman }i. ru durum ald.ırrruştır. Bu Rusya dak rın çok akıl­ arla derlerin ekseriyetini teşkil eden Tat lıca bir siyasi manevrası olup bunun için de Rusya'. daki Türk soylu halkl ar arasında üstünlüklerini ida­ me ettirmelerine im kan vermekte idi. Bir müşterek müslüman siyasi parti kültürel ve siyasi liderlik için Tatar ihtir�lann a yardım etmiştir. Bununla beraber gerçekte Rusya hesaba katıl­ mış ve Volga - Ural sahası müslümanları bütün hal­ kın ancak üçte biri veya dörtte birini teşkil etmekte ve üçüncü müsliiman kongresinin tebliğleri Tatar siyasi ihtiraslarıyl a Rus realitesi arasındaki bir uz­ laşm a idiler. Tatarlar onların kültürel ve dini gnıp­ lannın programıru kabul eden Rus grubu ile akıl­ lıca işbirliğine girnti§ti. 1K1Nct DUMA'DA TATARLAR ve PARTfLERt Kadetlerle ikinci Duma'nın . . seçiminde ış bırligı .. .. başanh idi· Mu:ı 1 um an lar p a rl a me nto ya otuzdokuz mebus go.. ndermışlerdi Ba ş}angıçta onların başında · tecrübeli rıd rıerı· ol a ası faaliyetlerini önlüyordu. Fa kat ;. G A l. kin� m-yer _ me İttifakın baş · Topçubaşef olunca ı A. M. .. .. Duma'da m uslu m a nların nn lu:ı. masmı tan.,....... �� ;,.., ederek yü.rijdu. '" Ot uzd. okuz mebus. yalnız onsekizi tan res mışler , onbeşi Kad ı men. .Ka. det grub u .ile birleş· et erle aşbırlıg ı yapmışlar ve tı sı İttifakla bir leşmı· yerek al­ M ı üslü�n Hazret fas denen K. Ha Taysanof'un b �kanlıgında solc u işçi w. w. 1905 de Partiler Ye Programlan 11 grubunu teşkil etmişlerdi. «İşçiler» le «İttifakcılar> ın aras ındaki ayrılık pa rl amento ve politikadaki tu­ tumlarının esasınd an farklı olmasındandL 1ttifak tamamen bir burjuvazi platformunda bulunuyordu ve ön sırada milli ve dini meselelere karşı ilgileni­ yordu. İşçiler sosyal program üzerinde duruyorlar ve İttifak «burjuvazi» K adetlerle işbirliğine yak­ laşıyor ve orta Rusya İşçi partisi gevşek, sıkı iliş­ ki kurulmamış sol ile işbirliğini tercih ediyorduki bunlar Duma'run köylü ve işçi mebuslarının her iki­ si ile birleşmişti. Duma gazetesini yayınlayan Müs­ lüman İşçi mebuslar takma ad olarak Duma'cılar (Dumalılar) ile kendilerini belli eden ismi a.lmı§­ lardı. Bu grup ikinci Dumanın infisahından sonra sür'atle dağılmış ve onu destekleyenler ya sosyai demokratlar veya ihtilalci sosyalistlerle birleşlllݧ­ lerdi. 1905 - 1907 de Tatar lhtilalci sosyalistleri - ki bunlar Rus muhalifleri gibi tarım işçileri id.iler - İttifakın burjuvazi vatandaşları ve on­ ların Rus sosyalist meslekdaşlarının her ikisiyle işbirliği yapnuşla.rdı. Onların liderleri a rasında enerjik ve kuvvetli milliyetçi olan Ayaz Ishakof, Fuad Tuktarof ve A. Davletçin va rdı. MUmtaz bir yazar ve gazeteci olan Ishakof genç Tatarlar arasında büyük bir sevgi k azannuştı ve 1917 ihti­ lalinden sonra Tatar milli sol kanatta dinamik bir lider olmuştu. Onların başlıca organı Tan gazetesiy­ di ve onlara Tancılar denirdi. Daha ziyade tarım ve ticaretle uğraşan Tatar­ lar arasında. sosyal demokratlar kuvvetli değildi- ı.ı 1905 de Paıtfler n Programlan Yirminci yüzyılın başında Tatar işçi sınıfının büyümesi ve şiddeli sosyal demakrasi propoga nda­ sı bununla beraber onlara bir destek kazandırıyor. du. Tatar Sosyal demokratları Sadık Sagaef, za. rif Sadikof, Hüseyin Yamaşef, İbrahim Aktiamof ve Galimjan Seifu Kazanda Tatar işçileri a rasın. da propaganda faaliyetini yürütüyorlardı, fakat �nl�:111.. ufacık risalelerinin azami sayısı yalnız bin uçyüz.du. 1907 den sonra Hüseyin YanaJJef Orezı . burg'da UraJ isimli bir sosyal demokratik gazete yayınlanmaya başlamış, fakat otuz nüsha bas­ dıktan sonra kapanmıştı. Bu yayının b�lığmdan sosyal demokratlara hazan Ura.leılar da d enmişti �� ufak sosyal demokratik organizasyon on � ıçın� Tatar bolşevik grup için bir çekirdek etnnşti. ve onun üyeleri - bilhassa İbrahim Ahtia mof o· ��tar K� Muhafızların lide ri olmuşt u. • mı ıdarenın konservatif hocaları ve ari stokrat Petersburg müslüman lan Petersb urgda Ahun­ da S. Bayazidof başkan!ıg- da ve Sıratı Müst.akhıı partisini organize eden Ufa�da Müftü yar Sultanof Müsr·uman sag- kanadı teş ki l ederek Rus SAÖV-1 lanyla bır·ı·ıgı· yap mışlard1• Kadi. mı. stl -ı:.-· . enn· ku dsi lideri Din ve Maişet mec muasının n�iri M. Veli. hazret te liberallerle de amlı �av� içinde idi. Veli­ hazret Allah'm ve Peyg: m�nnin . me vcudiyetini in· kar eden ve hainler o1 . arak gord ug - u·· Cedidlere ve it. tifak liderleri ne karşı . kinı o kadar büy üktü.ki onlann yeni usul medresede p an TU'rkizm P pog malar ını polise ihb �? anda sı yaparda hiç t ereddut sebebten Bobinsky etmedi (bu kard Muhafazakar mollal ı:ler Okulu kapanmıştı). ar atından Rus rn ..H polls'me ı.u.ı.ı. ler. teş: ış· 13 yapılan ihbarlar saklanrruştı ve bolşevik ihtilalinden sonra yayınlanmış ve bunlar onların dar görüşlü sof­ talıklannı �österme bakımından ilgi çekici idi. Onlar hatta arapça yerine Tatarca olarak dua okuyan mol­ lalan da ihtilalci olarak görmekte ve Pan Turkizm propogandasını yaymak için modern ders kitablan· m kullanan her öğretmeni suçluyorlardL Söylemeye lüzum yok ki onlar meslek�ların bütün faaliyetle­ rinden polisi haberdar ediyorlardı. Bu partilerden ve gruplaşmadan - thtila.1den evvelki Rus siyasi hayatının tablosunun tamamı tamamına yansıtmakta idi - yalnız ittifak ve lşçi üyeler İkinci Duma'da temsil ediliyorlardı. Onlar müsl ümanlık için yaptıkları faaliyetlerini başlıca üç noktaya inhisar ettirmişlerdi : Müslüman okulla. nnı Rus hükümetinin her hangi bir müdahalesinden kurtarmak, Müslüman ve Rus halkının tam eşitliği ve Müslüman dini idarenin tekrar örgütlenmesini is­ tiyorlardı. Müftülerin tayini yerine onların seçilme­ le­ l erini ve Rus hükümetinin her hangi bir müdaha sinden kurtarmak istiyorlardı. Fakat müftülerin tayinleri ihtilale kadar devam �tti ve hükümet müs­ lUınanlan kontrol için böyle bir önemli hareketten vazgeçmey i istemedi. Bununla beraber Kadet parti· sinin yard.unı ile onlar okullarda.ki bağımsızlığını idameye deva m ettiler. Müsl ümanları ikinci Duma'da rahatsız eden ştirme diğer önemli bir sorun Rusların sömürgele ğu sa· siyaseti idi. Kazaklar ve Başkırlar güneydo ırı l and l ması· halannda Rusların yerleşmesinin sınır sömürgeleş. m ve göçebel erin topraklarının tarımsal esini istiyorlartirilme için müsaderesinin menedilm __.....____ Rusya'cla Paıı-Tilrklmı n MliıHbnaül; dı. Ural sahasından bir Kazak meb� olan Kara­ . . goçe ta.ef Duma'ya ve Rus hükUınetine �_lerm top. aklan üzerindeki haklannın tanınması ıçm mtıra.­ :aat etmiş ve Kadetlerin programına uyarak çiftlik sahiplerinin ellerindeki toprakların köylülere verfl. mek suretiyle tarımsal sorunun hallini tavsiye ed.i. yordu. Bu nutuklar, bununla beraber İttifakın son nefesleri idiler. İkinci Duma ile Rus hlikümeti arasın. daki çatışma Duma'nm 3 Haziran 1907 de dağılma.. sına sebep oldu ve durumun değişmesi mUsliimanla­ nn Rusya'daki siyasi faaliyetlerini sıfıra indirdi. K I s·ı. M V KAZAK PROBLEMİ Tatarlar ve Kazaklar din ve dil yakınlığı yü­ zünden birbirlerine hala bağh iken 1905 olaylarına sosyal ve ekonomik durumlarıyla ilgili olarak az karışmışlardı. Son göçebe Tatarları yüzlerce yıl ev· vel yerlerinde oturan köylüler veya şehirlerin sa­ kin insanları iken, Kazaklar onların doğu komşula­ n olan Kırgızlar gibi ondokuzuncu yüzyılın • sonu­ na kadar Türk soylarının göçebe hayatını ve adet­ lerini muhafaza etmişlerdi İran, Rus veya Çin kültür merkezlerinden çok uzak olan steplerde, avare dolaşmakta olan bunlar, dilerini yabancı etkilerden korumuşlar ve Tatar­ lar, Başkırla.r ve Uzbeklere nazaran daha. az islam topluluğundan müteessir olmuşlardır. Kazakların göçebelikten oturur hayata geç­ meleri ondokuzuncu yüzyılın son bir kaç on sene· sinde memleketlerinin çevresi etrafında ve Ruslar • tarafından kureyde Ruslar ve güneyde Uzbekler ta­ rafından sömürülen bölgelerde başl�tı. Steplerin çoğu göçebe ekonomisi saha.sı kalmı.şb. 1897 ista� tiklerine göre dört milyon kadar göçebe halk bugUn• 1925'e kadar Rus ldaff91 n Rııı Ye Batı ilim adımlanıwı MI' Udıl Kazaklara Kırgı:ı dtınişler, öte yandan Kırıız]ar Kua Kır· lü olarak ıösterUııılftlr. Okurlara kolaylık olmaıı n yul" ••· lııfrnazlıktaa bçmınak lçiıı bu eserde ıı:ıockm tabir olu Kazak - laıllaoılrnıştır, ---- · 86 Rıısya'da Pan·Türldım Ye MüıUiıııaııııt kistan ve Kırgızistan'da eniş K aza kil gündekı. �k g klar Volga steplerinden A ltay dağ. yaşıyorlardıe vadilerinde nde güne·v Semirechi w 1 arının etek1 erı� n'ın insan. cografyası b aoturuyorlardı. Kazakista .. . lerın " . hallcın den bırı ozellık kıntından kara kteristik sınırlarınd a toplanıruş olm�sıydı. kuzey ve dogu� ·· ey ve batı k ısımlan o k a dar kuraktıki 0r öçebe ı U �: �t 1 Kızılkum ve Balkaş sahalar g K�kl� esas kısmını Uzbekistan ve Türkmen.is. tan'ın vahalarınd an tec.rit etmişti ve hatta Syri Der­ ya nehri boyuna yerleşmiş olan Kazak ren�berleri­ ni de. Rusya tarafından ilhaktan evvel Kazak step­ leri bilhassa üç kısma bölünmüştü (Zhus veya A,i­ retler) ki bu Altın Ordu devrinin sonu na doğru - bu onbeşinci veya onaltıncı yü zyılın başında demek teşekkül etmişti. Bir Zhus bir k abilenin arazisini çevreleyen ayn coğrafi ve siyasi bölge idi. Da­ ha ziyade d oğudaki «Senioru Zhus vey a Rusların ��dikleri gib� büyük aşiret Tien Shans, Balkash gö­ lu arasınd akı Semirechie bölge sinde şimdiki Çin 81• nın ve Altay Dağlarında da ğınık halde yaşıyor­ lardı. Kazak stepinin ortas ınd a, Syr Derya, Tobal . . ve !şım nehırleri arasınd a . orta Zhus,un (orta Aşıret) kabileleri yerl eşmişti' halbu ki S yr Ural nehirleri ve Derya ve Sihir a ormanları . · Y «G veya kü"ü.k enç» Zhus :t aşıretın arazilerini çev reliyordu. Volga Kalnıuklan Sinki . . an 'a g . ett ikt n Rus bü kü e · g oç sonra 1771 de .. ük"met� Volga ve Urallar olan kuç ara sındaki """' aşıret uvıı çü.k aşiretin b in bir kıs a ye leşm � iştiler. u kısmı Bu k Kü­ . �S.Şır yordu. eı etı olarak bilini- Kazak Problemi 17 KAZAKLARIN RUSYA'YA AKTARILMASI Kazakl arın Rus 1mparatorluğu'na gitgide ka· tılm ası onyedinci yüzyılda Ruslar Sibirya'yı zap­ tettikten ve Kazak steplerine girdikten sonr a on­ dokuzuncu yüzyılın ortasın a kadar Uzbeklerin Hiy­ va ve Buh ar a hanlıklarının RU8lar tarafından zaptın­ dan sonra olm ak üzere iki yüzyıllık bir ol aydır. Söz· de bütün K azakların hamisi fakat asil kuvveti daha ziyade küçük aşiretin elind e tutulan Kazak hanı Abulhair 1726 da yeni Moğol baskınlarından Ruslar tar afınd an konınmasmı düşündü ve Rus hükümıe­ tinden Kazakların Rus imparatorluğuna alınması­ nı diledi. Bu esnada Kazak büyük aşireti bir Moğol kabilesi olan Jungar'lara t abi olmuşl ardı. Bunlar bu­ günkü Çin'in Merkezi Asyasınm büyük kısmını ve Ural nehrine kadar Kazakistan'ı zaptetmişlerdi, fa­ k at batı Kazakları Rus hakimiyeti altında kaim.ay, kabul etmişlerdi Bu yıllar arasında Petersburg'daki Hanedan durumundaki karışıklık Rusya'nm dikkatini Ka­ zak meselesinden çekmi.ş, fakat 1731 de İmparato­ riçe Anna'nın tahta çıkmasından sonra Rus hü­ kümeti bir Tatar olan A. Tevkelef'in başkanlığı al­ tında bir hususi heyeti Kazakistan'a gönderm:iş­ di. Aslında heyetin hepsi Tatar ve Başkır idiler ve hatta onların muhafızları da Başkır birliklerinden seçilmişti. Tevkelef'in diplomasisiyle Kazak aris­ tokraklannın ve askeri liderlerin muhalefeti berta­ raf edilmiş ve 1731 Ekim'de Abdulhair han ve küçük aşiretin Kazakları Rusya'ya sadakat yemini et­ mişlerdi. •• u,uıyu'dıı Pıuı-Tllrklnu •• Müıtuııı._.. y ılın Ho�ıın� ' <l o ıfru Orta 'il onsoklzlncl yl\z l llr klHtan'd a.n Jungtırlurı doı,{tı l ro I stıyUk �\ ıı a Ho.Jl hnlu nı y o ın<ln rl n.H rdı O.. ıır Rueyn ç karan n du. hor nlnr ik ı:ımn i R uı " � ay nı z ,.....1 İ"in K azak hıuı 1� i n i y m m ye ap al at arı ak bıkı hUkUmollorinşeyo sad ki s hu mlyotl Ozıdo. değildi. Ru �;ımeyon bir Aşiret Orta tar at1114ıı nda başı kuzuncu yüzyıl ın M. Spı. M. U de Rus hUkUmo kabul edilmiş ve 1822 tanzi':1 edici sistenıt bı,. ransky tarafından yapılan rm tı Aşiretin ıi�lsine d� .kab.ul cttı lijti. Ruıya'ıuıı ll BUyük Aşiretın arazısıne ılerlemesi, Rus mWJdlıı Çin'den ayıran ve Rusya'nın Buhara ve Kokand Or­ ta Asya hanlarına karşı genişlemek için ilk bqJı. ca karakolunu teşkil eden Sibirya askeri hattı nen tesislerin yapılmas ından sonra bB.§laın.ııtı. 18" de Büyük Aşiretin kabileleri Rus hakimiyetini b, bullenmişler ve bütün Kazakların nihai olarak imparatorluğuna katılması Rus birliklerinm' A··"· "'iP . , Tür Ata . kis tan, Merke ve Chi km ent şehirlerlııl ışgal ettıkten �onra 1864 yılı nda olm uştur. BunwıJ& �rallann �ogusundaki Rus iştihkamlan (Qrea. urg asken hattı denen) Kaza.kl an Ort a A.yı Jaanlıklanndan ayır S'b·ır a askeri hattı ile bire leşmiştir. Amerika'n� \ � r a- �tı sahasına muadil mak üzere Kazakis c,l. tan. tarafından ilhakı b .•; genı� topraklarının Ruıya ü yük �kerı har ekete lüzum gat­ termeyen nis beten s akın ir hadise idi. Kazaklar Aınerika'nuı rtab b O atısı nd a ki In daha çok bir dianlardan sayıca nıillet olduki an halde birlPame 1er ve ancak -'-­ kab .ı.uıır -,y ı.e edil · ler ileler veya � ·· ler le zayıf orgaııi� di, çünkü Zh ıi Yade g<>çebe W3 1 . � . : de vle t teşkilatından sahaıarın bölunmesiydi. Onsekizind vı cıı. ıcuıık Problem.l yüzyılın hn.ıjlo.ngıcın<Jn. Zhuıı hanlo.rındıı hn.klld kuv· > vot az olt!uAımdo.n vo hlr JOllUk rol do oyna.yamı, dııklar ın<Jo.n Kıııak o.rlHt.okra.Hhtl ckııcrlya. Hu"ya'• nın kuvvoUnl Mo�olların, Çlnlllcrtn veya. Buhara vo Kokan<J Uzbcklcrinln 8Urckll ıulldırılıı.nna karı• bir koruyucu olarak görUyorla.rdı. EJrEPLERDE M0Rt.0MAN(4fK Müslümanlık bugUokU Kazaklatan'a. Semlrcc· hle bölgesindeki kabileler rnfudUman dbılnl kabul· lenlnce onuncu yUzyılın baıJında nUf'uz etrn!ııtlr. lm· paratorluğun Kazak Btcplerinl içine ala.n Altın Or­ du hanı Uzbck (1313 - 1314) lalam dininin yayıl­ masında bilhassa vasıta olmu,tur. Göçebelerin haı­ yatı bakımından ve devarnlı mabetlerin ve dinl okul· lann olmayışından bununla beraber t.lamiyet Ka� zaklar üzerinde btiyt.ik bir etki yapmamııtır. «1860 da Kazak coğrafyacısı Cbok.an Vallkhanof> Ru,ı.. ya'ya katılıncaya kadar Kazaklar ancak sözde mtıa­ llimandılar diye ya.zmııtır. Syr Derya boyunca. ve Taşkent bölgesinde az yerleşrni.§ Kazaklar aruında bile okuyup yazma nadir bir olaydı. Steplerin .er­ bestliğine abJJDlll olan Kazaklal' için medreaenin kaı­ palı hücrelerine girmeye az meyletmi.tlerdl ve ha.­ kikaten dini terbiye alınış olanlar da pek azdı. lamın yazılı kanunu olan Şeriat steplerde ve dağ­ larda bilinmiyordu ve Kazak göçebeleri - Kırgız­ lar ve Türkmenler gibi - yirminci yüzyılın bq­ langıcma kadar birbirleriyle ilişkileri örf ve adet· lerine dayanıyordu. Müslümanlık güneyin Kaukla.. rı arasında.. Tajik ve Uzbek halklarının yerleıt.Uderi Orta Asya vahalarına yakın yerlerde RankJarm ı. 90 RusYa'da Pan·Türldmı ve Miiılüman1ı1: dan evvel bazı derin kö kler saı. Rus ya'ya ka tıım a:be Kazakların ekseriyetinin da. mışlardı. F�a� g k islamiyet ise ha iki ey ve batıda ğ�Imış oldu�u b:Sahal arın Rusya'ya katılmasından bır basa� ı.r. Choka n Valikhanof «İslamiyetin, ul nil. so::kl1:r tarafından biç bir zaman açıkça kab le !ediği ve steplere hükümetlerin kışkırt malarıyla ancak, gı'rdi�ini g » yazmaktadı r. 1870 de Tatar okulla. nn. 1·ti. mus da Rus müfettişi olan Radloff da « Kazakların · · - bunun da man uygarlığının esasına e rişmedikienru dini görüşlü ve aydın bir bünyeye sahip olmak ol­ duğu ve sonuç olarak sofuluğa olan eğilim olduğu kad ar bunun kaçınılmayan neticesi olan: Taassup ve mutekit olmayanlara karşı kin ve nefret yarattı­ ğını:. bildirmiştir. Bundan başka devam ederek «Ka­ zak itikadının dah a ziya de dış görünüş olduğunu kendilerince hiç bir surette mutad üzere anlaşılma.. yan arap diliyle dua etme ve onu ezbere öğrenir lerse onu sessiz okumaları onların üzerinde en hafif mı, te­ sir de yapmaz» demektedir. _ tsl�m�!e:� Kazak stepindeki durumu Rusya'­ dakı muslumünlara karşı dini özgürlük isteyecek olanlara karşı ı·ıgı· duya n kın cı Katerina'dan sonra kuvvetlenmicıti ve İkin cı · Katerina kendisi de onse· . . . -::---kızınc ı yuzyıl.ıı serbest a·· uşu..ncelerin tipik temsilci. sı. olarak din de .. yordu .. mu . . ayrıl 1k d"uşun te Kazak! ar ıçın daha çok medenile . O islamiyetşme görüyor ve okuma yazmanın · o kullarının ya göçebelerin «ha ve d_ın yılmasının rek ğını görüyordu K eti�rınde yumuşaklıık:. yapaca· lar arasında :,"al· aterına..Tatar mollalarıru Kazak· ış maları ıçın . 1·aares .. seçmış inin emri olar ak gtıney Si ve onlar için Rus birya ve Urallardaki ı· . J{a7Jlk Proble� 91 Kazak küçük aşiretinin arazisine ait olan Ufa va­ lisine yazdığı bir emirde �Mollaların göreve atanma­ ları işin tahakkukuna tamamen ukmaktadır... OnI3:a gerekli tahsisatı düşünmeliyiz» di�e yazıyordu. Hu­ kümet ve Tatar hocaların bulundugu Kazak okulları­ nın yalnız inşası için tahsisat vermekle yetinme�p Tatar din adamylarıyla Kur'anın yayılmas.mı ve .nıu;­ yoner faalfyetini de desteklemekteydi. Evvela Oren­ burg'da (şimdi Chokalov) sonra Ufa'da olar� k . kezi Kazak stepine yakın olarak yerleşen Musluınan dini idarenin tesis edilmesiyle Kazaklar itikat ve di­ ni eğitimi sorununda muhtar bırakılmıştL Tür­ kiye'nin küçük Aşiretin müslüman din adamlarını propaganda maksadıyla kullanması açıkça anla­ şılmasından (787-1791) sonra bile müslümanlığı des­ teklemeyi Rus hükümeti kısmamıştır. Bu yıllarda Rusya'ya düşman olan Türk ajanları Buhara �e . Hiyve hanlıklarını Rusya'ya karşı kışkırtmak ıçın buralara sızmışlardı. .:11er­ Ondokuzuncu yüzyılın ortasına kadar Kazak stepi bir Tatar kültür ve ekonomik hükmü altında kalmıştır. İdare ve bilhassa memurlar ve tercüman­ lar tamamen Tatarlardandı ve Tatar dili (Çağatay­ canın bir çeşidi) Kazaklarla Rus hükümeti arasın­ daki ilişkilerde olduğu kadar yerli Kazak okulla­ rında resmi dil olmuştu. İkinci Katerina'ntn yardı­ mı ve müslümanlığı himayesiyle Tatarlar Kazak stepinde ve imparatorluğun doğu sahasında üstün­ lüğü almışlardı. İsmail Bey Gasprinsky ikinci Ka­ terina ve onun «akıllı ve doğudaki fevkalade fay­ dalı siyasetiyle on yılda. Rusya'ya bütün din ve idare Rusya'da Pan-Türkizm ve Müsı� 92 aki gayretlerinden daha ııın.ı. ,µ bir ...:; ...rnld �� • ml ın ada arın r» yı.u,1 methederek kayd etmış tir. diye tı dırmış kazan onl� s� _ sya l dur umu ve Bununla berab er elten Muslum anlıgı ve Tatar hayat tarzlarını yüks na karşı Kazaklar hiç bir misyonerlerinin nüfuzu eti şevk göstermiyo rlardı. 1830 da bir Kazak hey ll birinci Nik ola'ya «Camilerin ve oku arın yapılına­ sının durdurulmasını ve daha başk a din adamları. nın tayin edilme mesini» rica ettiler. Onlar g öçebe. leri istismarla itham ettikl eri Tatar tüccarlarına ve aşırı derecede haşin olan resmi Tatar mem urlan. na karşı daha az düşman değillerdi. Tatarların eko­ nomik hegemonyasının Kazaklar, Başkırar ve Kır­ gızlar tarafından Tatar halkının ekonomik inhisareı­ �ı� k�� kültür ve siyasi liderliği de elde etmek ıçın ��r ışaret �larak görünmesi yeteri kadar anla­ şılabiliyordu. B ır Kazak sözü şunu ihtar etmekted ir «Tatardan uzak dur.» w RUS AYDINLARININ ETKİSİ ta �= stepl� rin d_e � süre Rusya'nın Tatarlar ra te msı l ed ılme sı g .. .. öz onune alınırsa Rus· ya'nın kült" 1 . . an kisı cak o ndok uzuncu yüzyılın ortasında h�:e;� meye başlamıştı. 1841 d e Khamıkaia Stavka (Ha nın Sarayı) şehnn · d e, Kazak ste. den ç ı ok batıd V pn da, Kazakl ar iç in� �l ga ve Ural nehirleri arasın· efa Rus dili okulu kın Yardımıyla mahalli Jıal.. açılmıştı l866 . da bu okullar sekiz' oldu, fakat dah a artması y eterı. para ve tecrübeli ogretmenlerin o1 aı . artstokratl a.ruıd ın nası y1a yapılamadı. Kazak ve an ebeve,,... t erı• yıdak·1 o.. nden az olmayan sa· J u.ı. grenciler o renburg'daki, Nepliuev Kadet .. w w Kaz;ak Problemi akademisine ve Orenburg gibi orta steplerde rol oy­ nayan Omsk'daki akademiye yazıldılar. 1860 ın mümtaz bir Kazak ilim adamı olan Chokan Valik­ hanof (yukarda bahsedildi) ve onun babası ve bir çok yakınlan ve dostları mesela Omsk eğitim ens­ titülerinin yetişmeleri idiler. Kazak stepinde Rus kültürünün doğudaki yuvası Semipalatinsk şehriy­ diki burada Feodor Dostoevsky bir inzibat tabu­ runda 1854 den 1859'a kadar kalmış ve Valikha­ nof ve Kazaklaırla tanışmıştır. 1850 ve 1860 yılla­ rında diğer müteaddit Rus siyasi sürgünler Sosya­ list Petrashevsky grubu üyelerinden şair S. F. Du­ row ve A. N. Pleshcheev dahil olmak üz.ere muh­ telif Kazak stepi boyunca şehirlerde kalmışlardı. Rus aydınlarının mümessilleri olarak KaMkistan'­ daki temsilcisi olmak ii7.ere orada idari mevkilerde bulunanlar - bunların arasında coğrafyacı P. P. Semenof, G.N. Pontanin ve A.L Maksheev kadar filo­ lojist V.D. Dal - yeni doğan Kazak aydm­ lannı da etkilemişlerdir. 18 «Desembristlerin (ara­ lık aycılann) ve Petreşevkistlerin hiç şüphesiz Sibir­ ya'da (buraya Kazakistan'ın kuzey kısmı dahildir) yeni bir nesil hazırlamakta ve buna o (Sibirya) sos· yal kalkınma için borçlu oluyordu> diye işaret et­ miştir. Rus aydınlarının dine karşı lakaydisi ve onun bir çoklarının inkarcı olması ilk «batılılaşmış> Ka­ zaklardan Valikhanof ve Altınsarın'ın yazılannda olduğu kadar ilk ve en öndeki Kazak şairi Abai'nin mısralarında da yansımıştır. VALİKHANOF Valikhanof (Shokan Cengiz oğlu Valikhanof ,, Rıısyıı'dıı pan-Tilrkl:ım ve Müııu.ıı..ı.. an doğ�uya CenRla. disinin doğrud en k ) 0 86 n arıstokrat ır 1835 • 1 _ ..� sıyla. tefahür ede. . olma. ahf dı d e o.ka mı crı de ask hanın ki 0� ıı endı. omsk'da Ru s ordusunda. hb,., zak ailesind �rt Asya'da du, Sibl.ry a. v: e�ç yaşta coğra fyacı ve doğu an. met ettı ve ç k gyetişti. onun eserleri bugUne ka. tropoloğ 1 :k ta Asya'sının tetkiki için öneDJll �� d�r Rua \ 1 Or mış ve onun he mşehrilerlnbı kal bır kay nak olara k mfuJahedelen· . .h.o.. l"a . Kaza )dı. bayatları h akkında . · ant . ropo. 1OJısı. ıçın. bUyUk tan'ın sosyaI ve killtUrel hızmetınde ıken bJr değer taşımaktadır. Askerlık r!yla tanışmıı va sıra Rus ilim adamları ve aydınla bilhassa Doetoevsky, Murov, Potanın ve Seme� ile yakın dost olmuştur. Petersburg'da kaldığı 1kl yıl içinde (1859 • 1860) bu dostlarının yardımıyli doğrudan doğruya Nekrasov, Chernyahevsky, Mai,,. kov, Grigosief, tarihçi Kostomarov ve daha bqka,. !arıyla olmak üzere çağdaş Rus aydın çevrenin bıı temsi!cileriyle temasa geçmiştir. Ne yazıkki bulun· duğu yerdeki büyük iklim değişikliği kadar hay• tmJ uzun zaman okumaya ve edebi eserlere hasret,. mesi sonucu Valikhanof sağlığını bozdu ve tüber­ küloz odu. Otuz y�ında iken öldü. Valikhanof'un bilhassa Doatoyevskiyle olan Y8.ZJ3malan Rus dostlarına olan ilgisini ve Rusya 'ya karşı olan durumunu gösterm işt ir. Do toyevsk s y ona karşı duyduğu sempat iyi hiç bir kimseye duy­ �1 yazmıştır . Diğer bir mektubunda Ru s hi­ � -yecun «Rusya'ya . ste . 1erın . ve halkımızın önemiııl izah etmede ve ayn ı zaP man da halkımıza hizmet etmek ve onlara R y a ile aracılık etmede ilk insan ol: nıanız büy ük ve ':udsi bir öd ev değilmidir?>. Valik· K.z.ak Problemi hanof aslında «yurttWjlarma faydalı iş görmek ve onları Rusya'nm resmi makamlarına ve zengin Ka­ zak lara karşı savunmaya kendini hasretmişti. Gö· çebe halkın tera gidişinde onları uyandırmak için Valikhanof her şeyden evvel onların irfan ve eko· nomik seviyelerinin eğitim ve onların Ruıs ve Av­ rupa kUltürünü almalarını dli§Unüyordu. O zengin Kazak aristokrasısına kargı sav8Jjıyor ve basit Ka­ zakları refaha kavuşturmayı düşünüyordu. Kabile hayatı nizamı ve donmuş milaJUman kllltü.rünüıı Kazakların gelişmesinde diğer bir büyük engel ol· duğunu mtilahaza ediyordu. «Cehalet ve Fakirlik şimdi Mavera-i-nehr'e (Amu ve Syr Derya arasında Orta Asya'da bir il) hakimdir... Semerkant'ın, Ta.ş­ kent'in, Fergana, Hiyva ve Buhara'nın kUtUbaneleri ve Semerkant'daki Rasathane yerine konamıyacak bir surette Tatarların tak:ripkarlığı ve dinden başka her şeyi tel'in eden Buhara engizisyonu ile tahri· bedilmiştir ... Hatta büyük abideler ... Allahın ya­ ratılacağına karşı insanın günahkar savaşının sem­ bolleri olarak bunlar tekfir edilmişti.> Valiklıanof Kazak steplerini müslüman dini idaresinin vasiliğin­ den kurtarmak ve Rus hükumetinin Tatar mollaları­ nın Kazakistan'a atanmalanm durdurmasında israr ediyordu. Yalnız Kazakların Tatarlann yerine step­ lere tayinini istemekle kalmayıp bunların sayıları­ nın kesin olarak sınırlandırılmasında da direniyordu. «Tatarlardan uzak kalma ve az sofu bir Kazak> Hü­ kiımet Valikhanof'un sesine kulak verdi ve 1868 de Kazak dini hayatının Ufa müslüman idaresinin ne­ zaretinden kurtarılması için gerekli tedbirlerini aldı. Rmya'da Pan·Tüıtimı ve M......... göçebelerin aydJı. .. luınan okulları yerine _ Müs . . k okul larının te şkiJl� Rus Kaza ı 1 l atılm� ki.iltürel geli şllleleıtıı. 0 Kazakların ekl erine ina nıyor ... �_,_�en batıya yetişec . . taıebe<li de muhıeuı<-' ın tecrübelennın Kazaklann ka-.. y. ın a e Bat 11ııııt edece ım yar ği .. ide cl n i f tela. rı zyı � er�ı yu lla R� " .. . tıettikl . rdu Onun düşün cesıne gore « k en dı kendJııı i un a, ke ndi kendini idı. edl�me ken di ke ndini sav m t» Ka za k hayatının dü.zelıııe. ge re kış en di kendin e adale - k anısın d a ı"d·ı. Rus mıJı. · · en iyı" yollar oldugu . . .. sı· ıçın alli şart lara uy. mah nı lerı usul ni kanu kemelerinin değiştirmeyi, Kazak aı, m adıklarından steplerde din e idareyi hükt­ m aatleri tarafından kendi ken s metin resmi makamları ve Kazak aristokrasi i ye. rine değiştirmeyi tavsiye ediy ordu. V e basit Kır, zakın Rusya'nın ve Kazak aristokrası kuvvetiııiı keyfi idaresine karşı savunmasını düşünüyordu. ::;. Köklü Rus aydınlarının - Chernychevsky, fi. sarev, Belinsky · Valikhanof'un liberal ve dini g6, rüşlerine tesir ettiğinin tefriki müşkül değildi. cBıı Chernyshevsky ne harikulade bir insan ve o hayatı - yalnız Rus hayatını değil - nasıl iyi biliyor. Onunla konuştuktan sonra biz Kazakların Rusya'· sız k_aybol:acağumza tamamen inanmıştım. Rusya'· hır despotizm ve karanlıkta cahil kala caktık. �erneshevs y k 'bizim dostumuzdur.� w .. .Valikhanof' un erken o "l"umune ragmen onun .. esen ve felsefı. dusturu çoğu Kazak aydınla� g örüşlerinin . esasındadır. lrfan, eşitlik ve ada letin lüzu a aıt nıun . anışı diğer. onun ın genç Kazaklarcı da paylaşılrnıa � ve bu düstur Kazak aydınlarının " Kazak Problemi sonra «Rus hayranlığı» nın kurulmasında geniş etki­ si olmuştur. Hiç şüphesiz başka davranışlar da, bil­ hassa geleneksel olarak kuzey ve batıya değilde müslüman güneye müteveccih olan güney Kazakis· tan'da mevcuttu. «Step buna göre ikiye · bölünmüş­ tü> diyen G. N. Potanin 1860 da «Rusya taraftarı ve milliyetçi taraf... Golodnaia stepine bitişik (Macar stepi) dağınık güneyi (göeçebeleri) daha ziyade ikin­ ci tarafı tutanlardı. Bu iki parti arasındaki zıddiyet Kazak saz şairlerinin şarkılarında bile olmak üzere her şeyde kendini gösteriyordu.> diye yazıyordu. İs­ lam taraf dan Kazak liderleri bununla beraber ondo­ kuzuncu yüzyılın sonuna doğru azalmış ve az nafiz olmuşlardır. AB At Valikhanof'un görüşlerini paylaşan diğer iki Kazak aydını step şairi Abai ve eğitimci Altınsann idiler. Kazak edebiyatının babası olan Abai Ku­ nanbaef (1845 - 1904) Semipalatinsk'te Rus aydın­ larını ve Rus edebiyatını tanı mıştı. Okulda yine bil­ hassa Rus şiirine karşı ilgi duyarmış ve onu Kazak­ lara Aitysu denen halk şarkıları şenliğinde halk şar­ kısı olarak sokmuştur. 1880 de Kazaklar hakkında bu zamana kadar bilinmeyen yazar ve şair rolünde görünmüş ve Ruscadan Kazakcaya aralarında Euge­ ne Onegin (Tatiana'nın meşhur mektubu da dahil) 'i çevirmiştir. Abai'nin çevirileriyle Kazaklar yalnız Pushkin, Lerrnontov, Krylov ve Tolstoy'u tanımak­ la kalmayarak fakat Byron ve Goethe gibi bir sı­ ra batı Avrupa yazarlarını da tanımışdır. Valik· hanof gibi Abai de halkını okullara teşvik ediyordu. Rıısya'da pan-Turldzm n MüslülDaıılık . ve ed biyatını öğreniniz. O, haya. i.ır t ül ,Rus k öğrenirseniz, hayatınız ko. · dır an t ah an tın Bununla berab er bu zamanda ıay ola caktır... ayatlannı idame ettirmek içindih ı la.ıın k u çoc halk n 1eyhine olmasına rağ me Rus- . eğit.L. . rı. ge - r Kazakların a ya rd.ımıy1a egıtıy in o dilin Rus ara nl . . Abaı. b"ır mine vererek.. ·o· ·· abullenmeyın Ka.» şu k lar· Bu-· . goru ı ır o m u· 1 al d a· ı d · · ıyor. onun zak egıtımınuı esası · ·şt · rın, · k t a � f a b 1anı yetı '"''" iyı du. c Çocuklar......am n ve es:ıs �� gıçta onlar kendi lisanını, r : a ınerı�ı. �a za cak an � r» rla alıdı leri okum ıye e diyordu. rendikten sonra Rus okulunu tavs · ·· dek"ı eg-ıti. erın 1 Abai'nin gözünde Tatar medr� min az değeri vardı. «Yalnız zengınler Arabca ve Farsca okuyabilirler:. diye bu lisanların yalnız do· ğunun müslüman kültürünü öğrenmek için önemi olan diller olduğunu kasdederek yazıyordu. Va­ likhanof'un örneğini izleyerek Abai halkın y�ama şartlarının düzelmesi için aristokratlarla savaşı­ yordu. Mahalli Kazak asillerinin muhalefeti ve Rus hükümeti t?,raf ından ona karşı şüphe beslenmesi - hasımlarının ihbarlarıyla onda tehlikeli ihtilal­ cilik görüldü - şairin kuvvetini erkenden zayıf· la.tmıştı. On: ALTINSARIN İlk Kazak aydınlarının üçü ncüsü lbr Altm­ ai s�rın (1841 - 1889) eğ.itimci ve bir sıra Kazak ders 'lritablarının müellifiydi. 1859 da o zaman OreJt· burg'da yaşayan ve bir Ka zak gramerini derleyen Rus pedagogu N. 1. Ilm insky (Kısım III e bak) ye rastladı. Uzun zaman dan beri Ta.tar ve müslüınaD Kaz.ak Problemi " nüfuzunun azalmasını düşünmüş olan Ilminsky Ta­ tar dili yerine Kazak okullarında Kazak dilinin yer­ leşmesini görmeye çok istekli idi ve Altınsann üze­ rinde kuvvetli bir tesir yarattı. Onlar birbirleriyle Altınsann'ın ölümüne kadar samimi dost kaldılar. Ilminsky'nin etkisi altında Altınsann konuşulan Kazak dilinin edebi maksatlar için teorik ve pra­ tik gelişmesi üzerinde çalışmaya başladı. Uk Ka­ zak yazılı nesrini yarattı ve Rus klasiklerini · Kazak diline çevirdi. 1874 de Tugai bölgesine okul müfet­ tişi olarak atanmasından sonra Altınsann oralar­ da yerli Kazak dilinin öğrenme gayesi için kulla­ nılmasını soktu ve Kazak eğitiminde sağlam başa­ rılar elde etti. 1995 de Kazaklar tarafından idare edilen 128 Rus - Kazak okulu vardı. Buına kareı­ lık yalnız 135 müslüman mektebiydi. Aynı za­ manda önemli sayıdaki Kazaklar Kazakistandaki 2.011 tamamen Rus okullarında okuyorlardı­ ki burada öğrenim Rusca idi. Kazakistan'da Rus eği­ tim müesseselerindeki Türk soyundan öğrencilerin sayısı müslüman müesseseler.nden çok yüksek idi ve Kazakistan Ruslar tarafıqdan zorla hükmü altına alınan Rusya'nın yalnız bir Müslüman veya Türk soylu bölgesi olmuştu. KAZAKİSTAN AYDIN SINIFININ TEŞEKK.0Lt) Kazaklan Tatar nüfuzundan kurtarmak ve Rus - Kazak okullarının gelişmesini kolayla§tır· mak üzere iki yeni emir Rus hükumeti tarafından verilmişti. Birinci 1868 de yapılan «Step bölgesin.. de idarenin geçici olarak durumu» ve onun Kazak­ lar arasında dağıtılmak Uı;ere Tatar diliyle yayın- ve Müslümanlık Rusya'da Pan-TürldDD ıet de Tatar anlarda Step bölgesin ,. l��as1!ı:. d:��� m ası yasa klanmış (bu esnada dilinm_ ve Tatar tercüman­ da b vurmuş tu) Kazaki landırılmıştt :!elerindeki rolü sınır �� . . ı. n - "timın ların .bükuıne t d let1erın egı mil yan a . olm s «Ru .. . cı emır lkin ,.. ecrI ı en Kaz_:1_k �g0 de .ilan 187 rak ola > mesi len : üzen . d an egıtımını rad son a ınd llar oku s Ru · · ın .. .. rencı-1enn s�ıflann m�s1 uman kolaylaştırmak ii7,ere Rusca 14 Ekım 1904 okulların a konmasıydı. Bu tedbırler de bir emirle müslüman okulların Tatarca yerine .kendi dilleriyle id are.sini ve öğretmenlerin öğrenci­ lerin milletinden olmasını bundan sonra talebet­ mek suretiyle daha da şiddetlendirilmişti. Bu tedbirlerin, Kazak ve Rus eğitimcilerinin faaliyetleri sonucu olarak ondokuzuncu yüzyılın sonuna doğru bir Kazak milli uyanışıyla beraber bir Kazak edebi dili gelişmeye başlamıştı. Valikha­ nof zam anında Kazakların Tatar kültürünün nü­ fuzu altında şahsiyetini kaybettikieri söyleni­ yordu. Fakat bunun ondokuzuncu yüz yılın başla­ rında olması imkansızdı. Tatarlardan avrı özerk olarak Kazakların kültürel ilerlemesini . destekle­ yen Ru_s - Kazak okulları idarenin umabildiği gibi . yerlilerı ruslaştırmayı düşünmüyordu. Fakat bu­ . nun yenne kendi has 'psikolojili ve kül tür karakterli bir- Kazak mı·11,et·ının · dogma - sına ç�lışıyordu. hK�ak aydınları da yüz yılın dö nemecinde hiç a"'üpesız Rus kült'"ur nu··fuzu altın a . girmişti ve bunlar yıne de hakı. ki milliyet?1· ka l ma mış lar ne Ru s ne Tatar ve a .. rk olmayı ıste me miş lerdir. Kazak gazetesi e afTü ında toplanmış olan . B aıtur s unof, Dulatof, Karataef ' Bukeı"kh ano f • Tanışbaef ve diğerleri , ı Kazak Problem.l 101 Ruslarla veya Tatarlarla dostluklarına rağmen Ka­ zak özerkliğinin savunucusu olarak kalmışlardır. Sosyal eğilim, kendini feda, idealizm ve öğrenmek için iştiyak onların bilhassa karakteristik taraf­ larıydı. Orneğin Kazak yazan M. S. Kaşatof «Ka­ zakların eğitilmesi» (1908) yazısında «Biz ilim, din ve ticaret okuyalım ve halkımız dünyanın önün­ de gitsin» diyordu. 1910 da Dulatof «Uyan, Ka­ zak» diye sesleniyordu. Kazak basını B. Ablaihairof tarafından ya­ yınlanan bir Kazak edebi gazete olan Dala Va.laI' aty Omsk'da çıkmaya başlayınca 1899 da doğmuş­ tu. Bu bir siyasi yol izlemiyor fakat esas eğilimi milli liberalizm idi. Onun Kazak edebi dilinin ve Ka­ zak sosyal eğiliminin teşekkülündeki rolü çok bü­ yüktü. Sonralan yüzyılın çok sonuna doğru Tur­ galskala ga.7.eta Orenburg'da çıkmaya başladı ve 1905 den sonra kısa hayat süreli olarak Kazak di· linde biri diğerini izleyen gazeteler çıktı. Taşkent'· te Şarkı yayınlanıyordu; Urda'da Kazakistan ve Ush Zhuz; Zatan Tili ve Ala.ş Taşkent'te, Aika.p Troitsk'de ve Abai Semipalatinsk'de çıkmışlardı. Pek az Kazak Tatar yayınlarına da kaW.mışlardı, örneğin Şura (Orenburg'da Tatar Rameef Kar­ deşler tarafından yayınlanıyordu) ve Akmola Troisk'de de. A. B. Baitursunof tarafından Oren­ burg'da. 1913 de bir K8.7.ak isimli gazete yayınlan­ maya başlamış ve kısa bir zamanda Kazak aydınla­ nnın ve milli hareketin önder organı olmuştur. Bir yıl içinde Kazak gazetesindeki yayınlarda iınzala­ nn sayısı üçbine, sonra sekiz bine ulaşmış ve diğer büyük bir gazete olan Kazakistan ve Aikap hiç bir 102 - ]dan ve MüsJüıııanlık Rıısya•cla Pan-Tıır u basılmamış tı. B 1 a faz an ıd say zaman bir kaç yüz . U h Zhuz Rwusya ya w Yayınlardan yalnız güneydeki s çı· gelenege baglı t ıye ili. karşı çok mühafazakar ve m din bilhassa sert ve güney Kazaklara uymak üzere taraftarı vaziyet almıştı. da ., Baı·t�unof Kazak gazetesinin ilk sayısın bizi� kendı ede­ «Milli hüviyetimizi korumamız iç� sıne çalış_m�­ bi dilimizin aydınlanmasına ve gelışme dırki . kendı oz lıyız. Hiç bir zaman unutulmamalı . ak ozerk ya­ anc k hal n ata yar at biy ede bir yle dili bundan baş­ şama hakkına sahiptir». Baitursunof ­ yükseltmezler . ka eğer kazaklar kültür seviyelerini diyor­ se Rus uygarlığı tarafından yutulacaklardır iriyor du Kazakların Rus okullarına gitmesini bild Rus fakat onların Kazak ruhu, dil ve 'geleneklerinin veya ·ratar hakimiyetinden korunmasını istiyor­ du . Diğer diller uğruna Kazak dilini küçümseyen vatandaşlarına karşı çok ağır tenkitte bulunuyoıdu. 1905 DE KAZAKİSTAN 1905 ihtilali devri Kazakistan'da fırtınalı idi, fakat karışıklık ve ihtilal taşkınhklan yalnız Rus­ ların ve Ukraynalıların yerl�miş oldukları böl­ gelerde idi. Kuzey Kazakistan'ın Avrupa'da yer­ leşenlerince ikinci Duma'ya seçilen dört milletve­ kilinden üçü Sosyal demokrat (Bolşevik) idiler. Göçebeler arasında ise proletarya partisi başarılı değildi. Buna ilaveten Kazak dilini tam bilen sos­ yal de�o�atl�r arasında çok az propogandacı var­ dı. Troıtsk deki 1. Muhammejin tarafından b ası_ . sindeki pek az gazete · lan Aikap Kazak gazete cı yerliler arasında ihtilal hareketini yayın aya ça - Kazak Problemi 103 !ışıyordu. 1905 - 1907 ihtilal olaylarındaki Kazak­ ların katılması ihtilalci yerleşenlerin taşkınlıklarına karşı az mahalli gösteriler olmak üzere sosyai de­ mokratlar veya diğer ihtilalciler tarafından tertib­ lenen mitinglerde bazan bulunarak ve yeni okulların açılmasını temenni etmeye katılmışlardı. 1905 de bir grup Kazak aydınları ve kabilelerin yaşlıları Petersburg'a İkinci Nikola'dan Kazak steplerinin sömürülmesinin durdurulmasını ve Kazak dilinin mahkemelerde ve idarede Rusca yanında kullanıl­ ı:rıasına izin verilmesi için ricaya gittiler. Bu rica. te­ min edilmedi, fakat onların Petersburg'da kaldık­ lan esna.da Kazaklar Kadet partisiyle bağlarını düzeltmişlerdi. Aralık 1905 de A. B ukeikhanof ba.. ti Kazakistan'ın aydınları, yaşlılan ve aristokrat­ ları için bir konferans çağırdı ve bu da Kadetlerle yakın işbirliği yapmak, hatta bu partiyle biri� mek kararıyla sonuçlandı. Buna benzer karar M. Tanışbaef'in başkanlığındaki Verny (şimdi Al­ ma - Ata) mitinginde doğu Kazak liderlerinin tem­ silcileri tarafından alındı. Bu iki grubun ideolojis­ ti Kazak gazetesinin naşiri BaitUTSUnof'du ve aç.. mış olduğu seçim kampanyasıyla Kadetlerin zafe­ rini sağlamışb. (Kazaklar ve Kazakistan'a yerle­ şen Avrupalılar Duma için ayn ayn seçim yapmış­ lardı.) Valikhanof, Altınsann ve Abai'in yolunu iz­ leyen genç, Kazak aydınlarının gözünde Tatar­ lar tarafından yürütülen Türk milli hareketiyle işbirliği yapmak ve onun örgütü olan Ittifak'a kar­ şı soğuk tutumları zayıflatıcı değildi. Onlann dine karşı olan biganeliği Tercuman ve İsmail Bey �--------------------- 104 y·· k.lzın Rusya'da Pan· ur ve Mus .. Jüınaola.k :ts­ tutulan Pan • Gasprinsky tarafından tamamen 1erı. nı· önlemekte, lamizm sloganlarına karşı heves mur}arına mol· diğer taraftan Tatar resmi me ihtiya tlı tutum· la ve tüccarlarına ��r!ı ol�� lüğe ait Tatar rel ustün ları onları liderlik, ve kuıtu . . · · çekingen yapmakta iddiaları karşısında kend11erını dad idi. Kazak dili Osmanlı Türkçesine �;e�den ha uzaktı ve Kazakların Osmanlı T;:. . . ılerının y ;. Gasprinsky'nin ithal ettiği dil yerine ken� ta ıı ni doğan edebi dillerini tercih edeeıeklerı çok idi., 1905-1906 da Rusya'daki bütün müslü��lar� birinci ve ikinci kongresine Kazakların mühım lı· derlerinden hiç biri katılmamıştı. Üçüncü kongrede Bukei aşiretinden bir Kazak olan Duma üy� s� Ş3!1 . . Mardan Koşçegulof müzakereye katıldı ve olu �o�­ . muş olan Müslüman Halklan partisine seçilmışti. Fakat Bukei aşiretinin bir çok Kazakları gibi kuzey ve doğu Kazakistan'ın Kazak kitlesiyle az temas ida· · me etmiş ve Baitursunof, Bukeikbanof ve Tanışbaef etrafındaki aydın gruba dahil olmamıştı. Kadetlerle işbirliği yapan ve Baitursunof'un Kazak isimli gaze­ tesini fiilen destekleyen bu aydınlar 1917 de daha açık bir şekil alan Alaş Onla Kazak Milli partisinin çekirdeği olmuştur. KAZAKİSTAN'DA RUS SOMORüSO 1917 ihtilalinin başlangıcına kadar Kazak li­ derleri Kadetlerle yirminci yüzyılın başındaki Ka­ zak steplerinin Avrupa Rusya'sından göçlerle sö­ mürülmesi gibi çok ciddi problemlerinin hallini ümitle yakın işbirliğine devam etmişlerdi. Ka.za.kis- Kazak Problemi 115 tanda Rus tarım sömürüsü ancak 1890 da büyük bir nisbeti bulmuştu. Bu tarihe kadar bölgedeki Rus halkı Ural ve Irtış nehirleri boyunca ve Semireçi'.. nin yarı dağlık topraklan, Kazak stepi varoş­ ları esas itibariyle Rus Kazaklarının iskanın­ dan ibaretti. . Buralarda 1857 de 77.000 Ural Rus Kazakları ve yüzyılın sonunda yalnız 30.000 kadar «Semirechian> Rus Kazakları vardı. Avrupa Rus­ y:a'sında 1891 - 1892 deki kuraklık ve mahsulün a.2r lığından sonra Rus hükümeti göçebelerin boş kalmış arazilerini istimlak etmesiyle yeni iskan edilenlerin sayısı sür'atle artmıştır. (Rus hükümeti geleneksel müslüman hükümleri olan Şeriatı göz önüne alarak bu toprakların eyaletin malı olduğunu hemen kabul etmişti) . Yeni iskanların başlıca bölgeleri iklimin ve toprağın tarım için fevkalade uygun olduğu Ka­ za.kistan'ın kuzey-batı, kuzey ve doğusu idi. 1904 de yeni iskanın yerleşme idaresi ve 1905 ihtilalinden sonra Rusya ekonomisinin süratle ge· lişmesi ikinci çok bilyük iskan dalgalarıyla sonuç­ landı. Rus Başbakanı P. A. Stolypin'in tanm siya.. seti büyük Rusya ve Ukrayna'daki tarım halkını azaltmak için teşebbüs eden yeni iskanların teksifi için çok elverişli idi. 1906 - 1912 yıllarında 438�000 den fazla Rusya ve Ukrayna köylü ailesi Kazakis­ tan'a göçetmiş ve bunlar, bu yıllarda d.aha 43.000.000 akr (bir akır 4.39 dönüm) göçebe top­ raklarının istimla.kına sebep olmuştur. Birinci dünya savaşının başlangıcında Kazak stepi Rusya için he­ men bir önemli buğday kaynağı olmuştu. İstimlak temposunun büyümesinin aksine Ka­ zak ekonomisi büyük değişikliğe uğradı. Bazı b 106 ııl.ıt an-Tiirldmı ve Müslüma RusYa'da P göçe başladıl8:1'• fakat a tarafa b elerın iskan aş er � gö1>eçeı . olm ayışı ve göçeb in ın s u� . r tarın ı tec ı geleneksel nefreti onlann al lere karş ş n la yap ile ı ? m. ani oluyordu. Onların çoğu ye ni . ı gen d°.. nmelerıne ız mer'alarını değil aynı zaman 1n isk�an olanlara ya kışlık yem veren çayırlarını terke da davarl arı ı. ç. n zakistanın çok fa ve güney. Ka . 1 ardı. Bunun mecbur kalarakı orta sogıdıyor . . rak topraklarına . · · ece kl · kır ve ku en yarının yıy .. belerin hayvan sürüle nucu goçe d ı a aç ık ba.ş­ sın ara Kazaklar vaş yavaş azalıyor ve lıyordu. rında Kazak Ond okuzuncu yüzyılın ilk zamanla men kat ıldığı steplerinin Rus imparatorluğuna res zamanda Step'in sulha kavuşması ve halkın bunun arkasından artması karşısında Kazaklar iç.in eski göçebe ekonomik sistemin muhafazasının güç oldu· ğu aşikardı. Steplerdeki Rus araştırıcılar 1860-1870 de göçebelerin büyük bir kısmının devamlı kötü bes· bildiriyorlardı. olduklarını lenme şartlarında rinin yansı maddele yiyecek 1896 da Stepin bütün kadarı Kazak halkının % 7 sine yetişiyordu, halbu­ ki bütün göçebe Kazakların % 50 - 70'i fakir kısmı idi.. Rus tarımsal iskandan sonra ekonomik aykı· nlık daha da artmıştı. Kazak halkının süra'le ar­ tan kötü şartları Kazak liderlerini alarma ge­ çirmiş ve onlar ancak Rus sömürüsünün ta· mamen durdurulmasının göçebeleri kurtarabilece­ ğini di.işünmi.işlerdi. 1907 de Troitsk Ore urg ve nb Kustanai'de Kazak temsilciler i konf�ranslar yaptı­ lar ve � stepinin köylü sömürüsünün Kazakların e � k �e sosyal şartlar : rn: ına bunun nasıl bozucu e 1 0 duguna dair deliller getirdiler. Göçebelerin Kazak Problemi 117 topraklarına yapılan iskanın derhal durdurulma.sı­ nın talebedilmesi ve 1907 de tamamen ortadan kal­ dırılan Dumada Kazakların temsilinin tekrar ihya­ sına ait tavsiyeler benimsenmişti. Bu ricalar Rus liberal partilerince desteklendi, fakat hükümet a.çık­ ca onların sömürülmesi konusunu ve Kazak steple­ riniıı eski ve gelir getirmeyen bir ekonomik sistem­ le çalışan bu Kazak stepleri gibi 7.engin topraklan terketmenin imkansızlığı fu.erinde onlarla mesele­ yi tartışmaya meyletti. Yeni iskan Rusya için ta.. hıl kaynağı olduğu kadar Rus köylerinin çok kala­ balık durumunun rahatlığa kavuşması bakımından önemli bir kaynak olacakb. Steplerin sömtirülmesi göçebelerle yeni gelen çiftçiler arasında kaçınılmayan bir gerginlikle so­ nuçlandı. Anlaşmazlık Ruslarla Kazak göçebeleri arasında aracılık yapan seçilmiş Kazak yaşlıları, din adamları ve tercümanlara bağlı olan Rus idare­ sinden dolayı kendini sık sık gösteriyordu. Bu yüz­ den Kazak kitlesinin ihtiyaçtan anlaşılmayacak su­ rette idareye gidiyordu. Aynı zamanda seçilen Kazak resmi memurları arasında vicdansız elemanlar vardı ve köy (Aul) ve­ ya bölgenin yaşlıları ve kendileri kabile liderlerinin ve mahalli paralı ilgililerin baskısı altında idiler. Rus otoriteleri tarafından getirilen demokratik se­ çimler hala kabile örgütlü göçebeler arasında tutu­ namamıştı ve seçimlerin sonucu olarak gülünç hal­ ler oluyor ve seçilen idare bir uydurma ve fesat yu· va oluyordu. Rus otoriteleri de çok defa ortaya çıkan du­ rum için kabahatli oluyorlardı. Orta Asya ve Ka- ' L TÜJ'• Jdmı ve Müslümanlık Rusya'da Pan· .. k:rasinin her zaman en buro Rus nler gele zakistan'a . arasında Avruiyi temsilcileri değillerdı. On1arın ve bunlar nasıl tu pa Rusya' sını bilmeyenler de çok . d.. şünüyorlardı. Merolursa olsun çabuk yükselmeyı. uve ahalli halkın kezi idarenin yetersiz nezaretı e �anuna aykırı gevşekliğı karşısında yolsuzluk v de olanlar eksehalleri Rusya'nın orta dogu ıdaresın be bera T kadere ' riya irtikap ediyorlar:dı. Bununla karşı 1a.ıtibanna ve «Be yaz Çara> imparatorlugun . .. beler hoşnutsuzluk. l arını kayt ve mutı olan goçe açıkca göstermiyorlardı. 108 y. y y • • • • İ.R.AN 1917 İhtilalinden evvel Kazak Stepleri ve Orta Asya :ıoo KISIM VI UZBEK LİBERALLERİ VE GENÇ BUHARALILAR Rus imparatorluğunun Müslümanların oldu� hiç bir sahasında Avruoa kültürü ve veni liberal ruhun nufuzu Rusların İ865 - 1876 de�sinde zab­ tettikleri Orta Asya'daki kadar uzlaşılmayan bir di­ renmeyle karşılaşmamışb. Orta Asya yerlilerinin ve onların liderlerinin bütün yeni aydın akıma kar­ şı israrlı düşmanlıkları mamafi yerli halkın ibtidai­ liğine ait olmayıp fakat daha ziyade onların bir vakitlerdeki parlak kültürlerinin duraklamasından­ dı. · Orta Asya uygarlığının en çok nufuzlu alimle­ rinden W. Barthold'dun işaret ettiği gibi «Orta ça­ ğa zıt olarak ondokuzuncu yüzyılın Türkistanı İs­ lamın hala en çok geri kalmış memleketlerine aitti>. Yüzyıllarca evvel dünyaya Farabi ve İbn Sina (Avi­ cenna) gibi parlak Orta Çağ mütefekkirleri, ilimde Al Biruni ve Al Khwarizmi gibi önemli insanları ve Rusdaki ve Navoi gibi büyük şairleri veren bu bölge onaltıncı yüzyılın başında uzak doğu deniz yo­ . lunun keşfiyle Çin ve Hindistan'a Orta Asya vaha­ larından kara yolu ile yapılan ticaretteki inhisarcı · durum birden bire zeval bulunca onaltıcı yüzyıl başında kültür ve ekonomi yönünden aciz kalmaya başlamıştı. Cengiz Han tarafından kurulan Avrupa - Asya imparatorluğunun aynı zamanda çökmesi Çin ve Uzak doğu ile olan ticari ilişkileri daha da boz.. muştu. Bundan başka aynı zamanda Müslllınan Ak· deniz dünyasında devamlı olarak münasebette oldu­ ğu Buhara ve Semerkant'daki sünni rakiplerine karşı tran'ın şii müslümanlarının zaferi de bu rakip- • ürkl.ı.m ve Müsliima nlık RusYa'da Pan-T ııo . dan tecridini n zasya' nın durm a A a Ort ti. miş leri sil mesi bölgelerde ma­ lıgı ile de büyü ten cografi uzak ayla sonuçlanmış.tı. nevı· bir duraklam · · onu n Tü'rk ürel zev a1ı ıçın Orta Asya, ın kült � rafından yapılan bir çok fetihleri soylu göçe. bele�·ı � ! 'dan sonra 1000 ve 1500 ara­ sa az ö nemsız degı dı. rakl a n olan bu yerler ı ariyle lran .top . . .. ..k d algasını geçırsında esas ı·t·b . .te vlilerin uç buyu Türk soyu mus . .tı'la devrelerinde bu raların sul ama sıste.tı.. Bu ıs mış . . . ş ve bu s aha1ar· ' merkezleri tahnbedılmı.. ını ve şehır ı ıçın bur aları otud erle miş halkın büyük kısm ;ahalar olmuş ve yerlerine kültürü düşük göçebeler geçmişlerdir.Bilhass a bu istilaların onbe­ şinci yüzyılın sonundaki Uzbekler tarafından yapı­ lan sonuncusunun tepkisi önemli idi. Ve bunlar Syr ve Amu Deria nehirleri arasındaki vah alarda üç bu­ çuk yüzyıl hakim ol arak kalmışlardı. Bu Türk soylu muhariplerin yeni zaferleri yerli İranlı h a lkın Türk­ leştirilmesini hızlandırmı ş ve Ort a Asya'daki h akim unsurlar arasında bilh a ssa Uzbeklerce bütün ya­ bancılara veya yeni düşüncelere karşı en çok uzla­ şılmayan bir taassup ve muh alefet gösterilmiştir. Uzbek hanlıklarının hükümdarl arı geleneksel ha­ ya�anndaki her hangi bir değişikliğe ve sünniliğe baglılıktan her hangi bir sapmay a karşı koy· n_ıuşlardı.Orta Çağın felsefesi ve Uma atı lmı ş ve ye­ r�e orta Asya tefekkürünü ort adan kaldıran sert bır skolastizm gelmiş ve bu memleketi kü ltü r b a· kınımdan uyutmakla sonu çlannıışt ORTA ASYA HALKIN ı IN �RKİBİ Orta Asya 'da Rusya ı bakımdan homojen bir devlet veya dev1etle �tn'k r sıstemi olarak sayılmıyor. w w r:ı�az Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar 111 fakat feodal beyliklerin yayılması ve çok karışık millet teşekküllerinin kabileler arazisiydi. Amu ve Syr Daria nehirleri arasında ki merkezi t arım Mezo­ pot amyası ve Fergana münbit vadileri bu zaman Bu­ h a r a , Kokand ve Hiyva olarak b a şlıc a üç hanlığa ve bir sıra ufak derebeyliklere ve müstakil mütegalli­ belere bölünmüştü.Bütün bu hanlıklarda ve beylik­ lerde Uzbekler aristokrasiyi ve h akim siyasi g rubu teşkil ediyorlardı. Rusya'nın buraları zaptından ev­ velki yü�yıllar esnasında Orta Asya'nın siyasi ha­ yatı devamlı savaş h ali, değişen sınli"iar ve çök­ müş hükümdarlar ve h anedan olarak tipik bir şekil­ de idi. Uzbeklerin idaresine ilaveten halk onların türk· leştirilmiş kardeşleri olan ve hala Farsca konuşan Tajiklerden, Sartlardan (bunlara da �imdi Uzbek deniyor) ve Orta Asya vah alarının zaptında Uzbek­ lerden evvelki çok eski Türk soyu grubundan ka­ la nlardan müteşekkildi. Syr ve Amu Daria nehirleri arasındaki bu d aimi olarak yerinde kalan öz diğer Türkçe konuşan göçebe kabilelerin topraklarıyla çevrilmişti : Türkmenler batıda, Ka zaklar kuzeyde ve Kırgızlar doğuda olarak hepsi onların İner'aları­ na ve Uzbek hanlarının tasallutuyle alınmış işlen­ miş tarlalarına gıpta ile b akiyorlardı. Orada aynı za­ ma nd a din ve kültür bakımında n önemli ayrılıkla'!" vardı. Yerlerinde daimi olarak kalan halk İslam hükmü ol a n Şeriate sıkı sıkıya bağlıydı, halbuki gö­ çebeler ancak sureta müslümandılar ve ·müslümanlı­ ğın örf ve adetlerini muh af aza ediyorlardı. Hanlık­ l::i.r içinde eskiden başlıca İranlıların köleleri olan dini azınlık şii müslümanlan ve yahudiler vardı. Ul •cıa RıdY• Pan-Tür ldı:m ve Müsliimaıılık esi ve çeşitli rışık etnik büny ka ın an y As Or ta şuurun geliş. hangi bir açık milli r e � ı as olm n dilleri . yordu. İhtilalden evvelki ıı . ngel olu mesine pek ta� � an dünyasının din ve kültürle m zam anla . . rda mus 1u le Türkçe konuşan Uzbek-ler Fars. ken dını tan ıtması gu ratorlu nun dıpa lm us R de ler "k ı · ca konuşan T. aJ _ slüman gr. ubundan daha kuvger her hangı bir mü i bir mılli mefhumu bel'ırsı·z vetl.ıyd'ı ve bu her ha. ng geçmekte ı'd'ı. Dil mese1ekılmakta veya onun yerine uyanmayı daha kanş­ si her hangi imkanı olan milli i yüzyıllara ka­ tJrıyordu. Onbirinciden O nbeşinc sonra Türk dili darki Türk soyunun fetihlerin den büyük çapta olarak Farscanın yerini almış, İranlı Tajiklerin dili Orta Asya kültür hayatında nisbet edilmiyecek surette önemli rol oynamaya devam et­ mişti. Şiir ve hikayede Tajik ekseriya eski Uzbek­ Çağatayca kadar kullanılırdı ve Buhara emiri ve onun idaresi Tajiki Uzbeke tercih ederdi. Okumuş halk ve aydınlar iki dilide bilirlerdi ve bu edebiyat meslekine Tajikde başlamış ve I. Dünya savaşından sonra Uzbeke dönmüş olan tanınmış Uzbek • milli­ yetçisi ve alimi Abdul Rauf Fitrat'da vaki idi. Zıt geçiş - Uz�.kten Tajike - 1954 te ölen Tajıik ni� ler Akademısı Başkanı tecrübeli bir Cedid olan Sad­ reddin Aini'nin Buhara'daki hareketiyle olm uştur . • «Uıheb tabiri burada kullanı lmıstır ve bu tetldldo daha Ue· rWade buoii •-n' il,&) •·--do1uıuı11 Uıbek So vyet SosyaUst Cumhurf· yeti'ndeld bütün l'ürk 50 u baJk için kullamlmı ş, yoksa 1550 locl yılda Ona Asya' :: y I olan kabile grubu için değil· dJr. 1939 da burada ' yoo Uzbek ve 1.l mllyoo Tajik Yardı, :u� Uz.bek Liberalleri Ye Genç BubanhJar 113 Buhara, Katta-Kurgan, Semerkand, Güney Buhara ve Fergana vadisinin batı kısmı gibi bölgeler bilhas­ sa iki dil kullanıyordu ve her iki dil diğer etkilerin altında .bünye ve lugatında değişikliğe uğramıştır. Orta Asya halkının büyük bir kısmı, hatta Uzbekçe konuşan sakinleri bir Indo - Avrupai fiziksel kal­ kınmayı koruyordu ve yalnız Taşkent bölgeleri, do­ ğu Fergana ve Kaşka Derya'da Türk çehresi ha­ kimdi. ORTA ASYA'DA RUS İDARESİ Ruslar güneye doğru ilerlerken lngiltere'nin husumetini tahrikten kaçınmak için - Asya'da on­ ların en büyük rakibi - onlar Orta Asya toprak­ larının hepsini direkt olarak ilhak etmemişlerdi. Buhara ve Hiyva topraklarının hepsi 1920 ye kadar Rusya•nın sınırları dışında kalmıştı ve kendi hanları tarafından idareye devam ediliyordu. Bu hanlar iç işlerinde müstakil hareket ediyorlar fakat aslında onlar Rus Tacının derebeyleriydiler. Orta Asya'nın ilhak edilen bölgeleri Taşkent'teki askeri vali olan generalin idaresindeki Türkistan genel valiliğince organize edilmişti. Genel valilik tersine üç ile bö­ lünmüştü. Fergana. Semerkant ve Syr Daria. Rus­ ların fethinden sonra yerli halkın teşkilatında bu yeni Rus illerinde büyült bir değişiklik yapılmallllŞ­ u ve bir çok gelenekler idari sistemlerinde mu­ hafaza edilmişti. Yüksek amirler - vilayetin valisi, onların muavinleri ve bölgelerin başlan - Rus ve Avrupa Rusya•sı teb'alanydılar (Ukraynalı­ lar, Tatarlar veya Baltık Almanları), küçük amir­ ler, yani Müslüman köylerinin ve şehirlerinin me· �------................. 114 ve Müslümaalık Rusya'da Pan-Türldzm murlar ı evvelki gibi halk tarafmdan seçilen yerlil�r . idiler. Mahkemeler de aynı prensip tatbık e di­ liyordu. Yalnız davalar yerli olmayanlar arasında açılırdı ve mutad dışı ciddi cınai vakalara R�sy a _ imparatorluk mahkemesinin Kazai mahkemesı al­ tında bakılırdı. Yerliler arasındaki bilhassa ailevi ve ticari davalara ait ekseri sivil davalar ve ufak cinai suçlar ye rliler tarafından seçi len Müs lüman hakim­ ler (Kadı) tarafından görülürdü. Orta Asya'ya doğu Rusya'nın çok başlangıç­ daki politikasının biri onlann kültür ve din hayat­ larına karışmamaktı. Orta Asya müslümanlannm 1876 da bütün Rusya imparato rluğunda tatbik edi­ l en m e cburi askeri hizmeti yapmayan tab'alar olma­ sından bu onların ruslaştırı lmasından ve asimile edilm e sinden kaçınmaya yardım ediyordu. Rus hü­ küm eti orta Asya' yı fethettikleri zaman İslam di­ nini O r ta Asya'nın itikadı olarak tanımıştı. Ve Türkistan'ın Hk genel valisi olan General K. P. Ka­ ufman (1867 - 1882) idaresi zamanında hatta Or­ todoks misyonerler in Orta Asya vilayetlerin e gir­ m esini yasaklamıştı. General Kaufman'ın siyaseti Rusya'nın Orta Asya'da yerlilerle çatışmadan kuvvetlenmesi ama­ cında idi. Ona göre atıl kalmış Müslüman kültürü n:luhtemelen dağılacak ve halk kendiliğinden daha çok ilerlemiş olan Rus kültürüne dönecekti r. Ma· mafi o bir meslekten kültür adamı değil, bir askeri idareciydi ve onun başlıca tutum u sulhü korumaktı. Bölg e de vaktinden evvel bir kültürel reform yapma· yı tecrübe e tmeye cesaretli değildi. Orta Asya'da Uzbek Liberalleri •e Genç Bubaraıııa, 115 Rus idar :sinin bu ilk yıllarında hüküm etin başlıca meselelen Pax Rossica (Rusya'nın selameti) niıi korunması, köleliğin bastınlması ve eşkiyalığın ve feodal savaşın kökünün kazınmasıydı. ORTA ASYA'DA MOSLOMAN OKULLARI Mahalli müslüman okullarına karşı aynen ka.. ed ilmişti. Orta Asya'­ r ışmamak pol iti �ası tatbik . . da çarhık ıdaresının elli yılı içinde Rus dilini yerli okull ara sokmak veya onların hissiyatına ve prog­ ramlarına t esir edec ek h er hangi ciddi tecrübe yapıl­ mamıştı. Cemaat mektebleri ve yüksek medresele­ rin h er ikisi orta çağın son devresinde doğan sko­ lastik dini eğitim sistemini muhafaza ediyorlardı. Mamafi bu e ğitim sistemi ihtilalden evvelk-i Orta Asya'da kültürel gelişmeyi önleyen bütün gelenek­ sel müslüman okullarına yerleşmişti. 1911 statis­ tiklerine göre Orta Asyada 6.000 mekteo ve 328 medrese ve bunların hepsinde yuvarlak ol�ak hep­ si 100.000 üzer ind e öğrenci vardı. Buhara hanlığın­ da 120.000 öğrenci 6.440 okul ve 13.200 medrese de var dı. Or ta Asya Rusya'sının üç vilayetindeki otu­ ran halkın aşağı yukan 2.500.000'i için 6.000 yerli müslüman okulları düşük bir sayı değildi. Fiilen m e vcut olan okulların hepsi resmi olarak kaydo, lunmamıştı. Okul çağındaki (yediden önüçe) çocuklar ara­ sında okuyup yazma bilenlerin nisbeti bazı bölgeler­ d e 1919 da % 32 idi. Aynı zamanda bu sayılar bütün genel valilik için karakteristik değildi. Nü­ fus sayısının erkekler arasında okuyup yazma bile- 116 - n Müslümanlık � ......auı Rusya'cla Pan-- bütün or­ 2 olarak ni % 7.8 ve ka.dınlar arasında � .. o.. .. ugu �·· ibi 1897 ta Rusya vilayetleri halkında g�run� ıyord� Buha­ yılmdanberi aşikar bir ilerleme goster : beti % zanların nıs :_ rada. ihtilalden ..evvel okuyup y� da (ş1 lar ım kıs gu do · k ç ok d uşük"· tü , hatta. 2 ol a.ra Bu okullardaki Prog70 o •1 - 1 idi. di TaJı ··k·ıstan) °', " lüman a sı M"us r amda bu zamandaki Orta Asya Rusy di. Ara� ıle okullarındaki gibi din öğretimi hakim . yerli TaJı� ve­ öğrenim başta gelen engeldi ve bunu yerli ma­ ya Uzbek öğrenci yenmeliy di. öte yandan anı, ok as­ halli dili öğrenerek, hem okuyup hem Y_� _ ? nılıyo rdu. gari idi. Arapca metinler ezberden ogre kullanna Rus ve Avrupa seyyahlarının müslüman o ından rtas o ait tarifine göre ondokuzuncu yüzyılın eksel yirminci yüzyılın başlangıcına kadar bu gelen fet­ okulların değişmediğini göstermiştir. Rus:ann _ hinden evvel 1840 başlarında Buhara hanlıgmı zıya.­ ret eden N. V. Khanykov «Buhara caddelerini gezer­ ken öğrencilerin gayretlerinin çok gürültülü olm asın­ dan daha o kula gelmeden ona yakınlaştığımızı anlı­ yorduk> diyordu. thtilfil esnasında 1918 de Buhara şehrinde o lan A. Polovts off'un söylediklerinin ço­ ğu bunun aynı idi. «Talebeler koridorda çömeliyor­ lar ve öne yana sallanarak derslerini gırtlaklannı patlatırcasına bağırarak okuyorlardı. Başlıca konu Kur' an ın sureleripi ezbere öğrenmekti ve -hatt a bu· nu arapca m anasını anlamadan yapıyorlardı. Monoton mutad öğrenim kadar öğretmenlerin yetersiz olarak yetişmesi mekteplerden mezun olanların oku dukları bir çok metinleri okumaya ek­ seriya muktedir olamadıklarını ve bir çoklarının Uzbek Llbenıllm n �nç Bubıırahlar 117 pratik bakımd an okuma yazma bilme den kald ık­ larını göstermiştir. 1914 de Buhara'dan bir gru p ren�in �ajikli tüccarlar hanlıklarmda Rus diplo­ matik aJanlarına «Biz geleneksel okullanmızda ye­ di veya sekiz yıl okuduk ve hala. biz cahil kaldık. Biz o kula gitmeden dolayı bir şey kazanmadık> di­ ye yaznuştı. Orta Asya' daki eski müslüman okul· larının ekserisinin tarifinde öğrencilerin ileri dere­ cede zayıf ilerleme yaptıklarıdır. Bunların çok azı mektebe ye di sekiz yıl devam ettikten so nra o ku­ yup yazabiliyorlardı ve halkın yüzde 10 • 12 inden fazla olmamak üzere medreselerde eğitimlerine de­ vam etmişler ve kendilerini mo lla (okumuş adam) mesleği imam( hoca), müderris (Profesör) Kadı veya Reis (Ahlak kontrolörü) için hazırlamışlar­ dır. Medreselerde ne ilim ve ne beşeriyet, ne de hatta islam tarihi gösterilmiyordu. Teoloji ve adli mesleki eğitim den başka bir eğitim yoktu, tıp hak­ kında bazı bilgiler tbnisinanın Orta Çağ kitapla­ rından toplanabiliyordu. Öğrencilerin çalışması okuma ve skolastik tartışmalardı. Bir taraflı prog­ ramlarına rağmen Orta Asyanın bir ço k medresele­ ri bilhassa Buharanınkiler - şöhretli Mir Ar ab gibi - fevk alade teolojik, hukuki ve mantıki çaJ.ıı­ malan gösteriyordu ve bunlar ekseri ortodoks eği­ tim enstitülerinin olduğu kadar hatta ondokuzuııcu ytizyılda bütün islam d ünyasında şöhret bulmuştu. Mankit hanedanının müteassıp dindar emirleri Şah Muhad (1785 - 1800) ve Haydar (1800 - 1825) Buhara'nın şöhretine bilhassa İslam sofuluğunwi muhafızı olarak yardım ediyordu. Onun İslam dini ııs an•Tiirlumı ve Müslümanlık RusYa'da P � ' Hindistan, Af. ği ona Cin li tiz ti n a ol . ve Avrupa Rusyasınd an şeh· k.aı·delerine ak stepı . z a K du. · . encileri çekıyor n , a ganıst r çok o. gvr i b k a r a ol r in itibarı LERİ EG1TtM GOÇLOK RUSYA'NIN . halk arasınel nufuzunu yerli .. · .. Rusya'nın kültiır. hükumetı musr ak Rus a 1 O ı l . s ve da yay maya he . Orta Ays' anıın Rus oku11anna . rı lüman ö�r���ıle . gayretler yaptı. Mahalli Rus . .. . . çekmek ıçın on emlı k ogrencı·1era Uzbek ve TaJı la . okul an çıl . halkı ıçın a üman top lulugunun ço. _ aydolun�a�alar: Müsl rin k larında eğitim görmelerine cuklarınm hrı stıyan kul t amen neticesiz kalmıştı. k ş olm r �. t �: :ı!:sa :s yerlileri için ahşap bin�­ �� ume Hük rag. lar' burslar vermek gibi teş vı'kler .yapmasına .. .. uman .. ogmusl rdakı men tamamen Rus olan okulla bazı başarıl ardan rencilerin sayıl arı başlangıçtaki sonra devamlı olarak azalmış ve 1912 de Orta �sa'daki Rus orta okulları ndaki 14.000 talebesıne �arşılık ancak 197 müslüman öğrenci kalmıştı. 1860 da Ilminsky tarafından tavsiye edilen p rogra mdan sonra başka tipte olarak · açılan hükü­ metin okullarıyla bununla be raber büyük başarıya ulaşılmıştır. Bu okullarda ilk sınıflarda öğrenim yerli diliyle başla mış ve ileri sınıflarda Rusca ya­ pılmıştı. İki dille eğitim yapılan bu okulların öğren· cileri ter cüman, mahalli idareci ve ha.kimler gibi meslekler için yetiştiriliyordu. 1909 da bu gibi iki dille öğretim yapan 8 9 okulda 2 552 mü slü an öğ m . ­ renci var dı. 1911 de bu oku lların sayısı 120 ye yük­ seldi ve buraya isteklilerin sayısı gerekli kadroyu çok geçmişti Bu okulla rın yayıl ması bazı bakını· v v v Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar ıı, !ardan müslüman belediyelerin tahsisat komaya itirazlarından dolayı engellenmişti. Rus otoriteleri Orta Asvanın üst tabaka müslümanlarına çocukla­ rını bu çift dille öğretim yapan okullara gönderme­ lerini tavsiye edince kendi öz çocukları yerine fa­ kir ailelerin çocuklarınıın bu okullara gitmelerini te­ min için ·kiralayan ebeveynler olmuştur. 1905 de Rus hükümetine müslümanların yaptı ğı r.icalann en önemlilerinden biri bu okullann kapatılması ve mektepl erde okumalannı tamamladıktan sonra on­ lardan okumaya devamlarını isteyenlere hükümetin yardı mını n kesilmesiydi. Rus çift dilli okullara yer­ li müslümanların bu itirazı Taşkent okullarına bi­ r inci dünya savaşından kısa bir zaman evvel kay­ dolunanlar ın sayısının çok artmasıyla göze batar derecede yatışmıştı. Rus idaresinin gayretleri niha­ yet meyvasını vermişti. Bu değiş me sonunda kısmen Rusyayı sevdirme deneyleri ve Taşkent'te Uzbekce yayınlanan hükü­ metin gazetesinin naşiri olan N. Ostroumov tara­ fından Orta Asya'daki kültürüne bağlıydı. Orta Asya top lumunun problemlerini iyi bilen bir oriyen­ talist olan Ostroumov onlarca yıl evvel Rus ya.zarla­ rından Rus hayatına, ekonomi ve kültürüne ait ma­ kaleleri tercüme ederek yayınlamış ve tanınmış ba­ zı liberal Uzbek yazarlarla işbirliğini kazanmıştı. Muhammet A. Kh. Mır zakhoja - Mukimi , (1850 1903), Zakiryan Khalmuhammet Furkat (1859 1919 Cedid İdeolojisti AbduJ Rauf Fitrat ile karış­ tırmamalı), Abdullar Salih Zavki (1853 - 1921), Khoja Muhitdin Muhtyi (1835 - !931) ve diğer ta- ve Müslümanlık .._ Pan-Türkizm Rusya'wı uo .ır1eri , hikayeleri ve makalees . . n nn la nış hır oku.yunınmış ya zar ' ge için n ı lar yı a leri Ostr�umov un Ostroumov aynı zamanda bu ş 1 a k sı e zan?1 A upa kısmına seyahat et­ cu. çevr vr yazarlara Rusya nın i ve onun raporları ve ma­ işt tm e dım yar e lerin me . lkın .ara. sında tanınmasıkalelerı Ruscanın yerli ha etmıştı. nın yayılma sına da yardım {ı I UZBEK L1BERAL1ZMİNİN BAŞLAMAS Bütün Rusya imparatorluğu boyunca yapılacak mecburi eğitim için 1907 de Duma'da çıkarılan ve ancak 1920 de erişilebilen bir kararla Orta Asya'da Rus eğitimcilerini gerek halk ve gerekse hükümet olarak her iki tarafın kabul edebilecekleri yeni bir tip okul yapmaya zorlamışdı. Eğitim Bakanlığın da hususi bir konferans ya­ pılmış ve burada geleneksel mektepte bir reform için plan yapılması ve bunun yeni eğitim sisteminin esası olması kabul edilmişti. Matematik, tarih ve coğrafya gibi derslerin yerli diliyle mekteplere so­ kulması ve Rus dili üst sınıflar için düşünillüyordu. _Yerli halk sosyetesinin yükseltilmesi için ma­ mafı Orta Asya'nın Rus devletine alın ması ve onun ekonomik sı�. · t�mıne sokulması Rusya'nın bu bölgede yaptıgı egıtım gayretlerinden . da ha ço k barız ı"d'ı. Orta As a. h ı1ıklarının v. zaptından evv ık·ı kült"" aı ur l· egılmezlıgı teşvik ede e e . . n. engellerm . ka dır ılm ası on· ların daha gel'ışmesı ıçın hakından sonra Rusya zaruri ı'd·ı. Orta Asya, il· 'd an, Batı Avrupa' dan ve ya­ kın doğu müsl"'uman memle ketierın . den çıkan ideo· lojik cereyanlara m anız kalınıştı. Rusça, Tatarca, v t Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar 121 Farsça ve Türkçe kitaplar ve gazeteler Orta Asya şehirl erine doğru yollarını bulmuşlar ve yerlilerin kendileri bunları Ruslar, Tatarlar ve Avrupalılarla şahsi temaslarıyla devamlı olarak buluyorlardı. Nihayet ondokuzuncu yüzyılın ilk üç ayında Orta Asya vilayetleri imparatorluğun ekonomik hayatın ın içine girmiş bir kısmı olmuştu ve Rus do­ kuma sanayiin büyüklüğü pamuğu yerli Orta Asya tarım ürününün başlıca mahsulü yapmıştı. 1888 den 1916 ya kadar Rusya'nın Orta Asya'sında pa­ muk tarlaları 68.000 den 533.000 desiaten'e (bir desi­ aten 34 dönüme eşittir) yükselmişti. ·Bu yirmi sekiz yıl içinde pamuk istihsali % 50 den fazla art­ mış - 9.3 milyon puddan (bir pud 22 kiloya kadar eşittir) 14 milyon pud olmuştur. Buhara hanlığında 1916 da 110.000 Hiyve'de 60.000 desiaten pamuk tarlası vardı. Pamuk ihracı 1911-1914 de her iki hanlıkta 1.6 dan 4.4 milyona veya % 275 puda yük­ selmiştir. Her tarafta ticaretin genişlemesi bu tarı­ ma uymakta idi ve 1914 de Orta Asya Rusyası Av­ rupa Rusyasına ve dışarıya toplumu 301 milyon rub­ le ihraç yapmış, halbuki onun ithalatı 271 milyon et­ rafında idi. Orta Asya'daki adam başına v� bir ki· lometre kareye düşen ithalat ve ihracat bütün Rus imparatorluğunun ortalamasının dört misliydi : 1914 de Rus ticareti ortalama adam başına 15.2 rub­ le ve kilometre kareye 98 ruble ve Orta Asya'da bu ortalama 71.5 ruble ve 390 ruble idi. Ondokuzun­ cu yüzyılın sonuna doğru hatta Buhara'da pamuk Çırçır fabrikaları kurulmuştu ve burada ekonomi de sür'atle gelişmiştir. 1913 de Hanlıkta 26 Çırçır fab­ rikası vardı. 1916 da Buhara şehrinde Rus bankası- ' 122 Rıısya'da Pan·Türldzm ve Müslümanlık ıı bunun yanında bütün ha ve dı var i bes nın altı şu ··rgu·· tü kurulmuştu. . o Iıkta aJan . Asya ekonomisini Orta . . Ticaret·ın büyu. mesi . yeter hır şehir . · durumdan kendıne tecrıt edilmış t kuvve lenmeçevirmiş ve onun . 1. ekonom·ısı· pazarına ıgı gın ve ıtibarı zen kın . 1e yerli orta tabaka hal sıy · fabrikat•·or1erı ve alıcıla· da artmıştı. Başlıca pamuk k­ da n olan tüccarlar ve para ikrazcıların n m üteşe a kil orta sınıf yüzyılın döneminden sonr yerli sos ye. m.işti. tenin en bariz ve nufuzlu kısmını teşkil e� Liderlikteki feodal ve kabile başlığını kaldırma ar­ zusu ve Uzbek ve Tajik sınıfı ile din adamlannın nufuzu ile rekabet etmek üzere liberal müslüman öğrenciler tarafından desteklenen Orta Asya sosye. tesinde bilhassa yeni düşünceleri kabullenen yeni bir tabaka teşekkül etmitşi. y. • Yeni düşüncelere eğilmenin ilk müjdecisi Orta Asya'da bir devlet adamı ve şair olan Ahmet Mah­ dum D�� (1827 · 1897) idi ve Petersburg'a ha· nm sef�rının sekreteri olarak Rusların Buhara' yı yenmesınden sonra gitmişti. Daniş Rus okullarının tam:men tesir! altında kalmış ve kad ları peç ın n esiz oldugunu ve hır dolu kitap ve mecm ualarla beraber · Rus ay� la1:111 ve yüksek hayat seviyesini görerek memleketıne ilk Orta Asya .. .. batılı duşun ce ı·ısı. o1arak dönmu·· şt.u.. B"ır siyasi filozof ik risale olan c.Mutad olmayan yolculuk» da D anış onlara yeni bir hayat yaratmak ıçın · · 8uharalıla ra çag rıda bulundu. Yazısında yeni nizam aydınla nmış mutlakıyet ve mevhum sosyalizmin b'ır kanşım .v ·· ·· yord ı olarak görunu . u. Diger bır eserde Daniş sürm ekte olan Mankit hanedanlı� y Uzbek Liberalle ri ve Genç Buharalılar 123 ğın a, din adamlarına ve memleketin cahil idarecile· rine çatmıştı. «Emir ve Vezirler, din adam­ ları ve aristokrasinin hepsi birbirinin benzeri­ dir. Siz okuyucular Emirin kendisinin nasıl bir in­ san olduğunu kendiniz bulunuz, o müteassıp müs­ lü manların hakimi ve sizin sultanınız. Etrafınıza bakın ve göreceksinizki o bir ahlaksız ve zalimdir. Onun en büyük kadısı bir aşgözlü ve müraidir. Reis n ve emiyetin başı da aynı cinstendir. Sonuncu sa­ dece her zaman sarhoş, kumarbaz ve haydutlar ve hırsızlarla arkadaşlık edendir.» Daniş'in sözleri ondokuzuncu yüzyıl ın sonunda ve yirminci yüz yılın başlarında Buharalı liberaller tarafından Buhara.. nm bozuk ve geri kalmış rejimine karşı savaş iç.in baş delil olarak almmışdı. Daniş'in baş çömezleri şair Abdulkadir Sav­ do (1823 · 1873) ve Şemseddin Mahmud Şahin (1857 - 1893) ve bir,tarihci olan emirin şahsi sek­ reteri Somi Bustomi (1908 de ölmüştür) idiler. Bu yazarlar ve onlan destekleyenler olarak vaiz Yahya Hacı ve bir saatcı olan Mullah Şerif muhale­ fet faaliyetini rejimi tenkite sınırlamışlar ve da.mul­ lah'ın Ikram ve Evez gibi diğer liberalleri bilhassa eğitimde olmak üzere yapıcı reform düşünüyorlardı. Buhara emiri Muzaffereddin (1860 - 1885), ki Rus'­ lann zaptı esnasında hükmediyordu, muhalefete ve yeni fikirlerin yayılmasına karşı olan hanlığının sürmesini ancak Rusların yardımıyla temin edebi­ liyordu. Emirin zoru karşısında Buharanın bir çok genç liberalleri hanlığı terke mecbur olmuşlardı. 1Maksum ve inayet Maksum gibiler Semerkant ve Taşkent'e kaçtlıar ve diğerleri Şerif Maksum gi- 124 ve Müslümanlık Rıısya'da Pan-Türkiıın , . ettiler. Ancak ihtiyar emirin öl­ biler Istanbul a . 1 5 - 1910) og u Abdul Ahad'ın ( 88 mesiyle ve onung�l onlar Buhara'ya döne­ tahta çık masından sonra bildiler. Avrupa Ru sya'. Abdul Ahad'ın hükümranlığı · kü. lt·ure · l uyanışı ın esin yet sos man u s ı·· .. mu sındak.ı . le b.ır ' . faah. yetlerıy zave 1smaı.1 Bey Gasprinsky nın . .. d. l era . lib uşunce 1eı ı yen mana rastlar. Gasprinsky'nin . . .�e gelmış tı. Buri Orta Asya'ya Tatar iskanı yolu u Ta­ kle bun TaJı r ve la beraber yerli Uzbekler ::ardan daha az kabullenmişd ifer. Orta Asya'da müslüman liberal hareketlere ilk önayak olanlar mu­ hafazakar çoğunukla şiddetli aykırılığa düştüler. Li­ beraller eğitrmin modernleşmesini geleneksel hayat tarzının değişmesinin yalnız müslüman toplumunu inkırazdan kurtaracaktır diyorlardı. Muhafazakal'­ lar hiç şüphesiz böyle bir değişikliğin aile hayatı ve müslüman uygarlığı için büyük tehlike olduğu­ nu müalahaza ediyorlardı, UZBEKLER ARASINDA CEDİD IIAREKETt Bu iki zıd ideolojilerin çatışması kendini daha ziyade okullar için yapılan mücadelede açığa çıkı­ yordu. 1890'ın sonunda Gasprinsky'nin Ter c�ı ve bem:eri mecmualar Avrupa Ru sya'sında, Türki­ ye ve !randa Uzbek ve Tajikler arasında bazı oku­ �cular kazandığı zaman liberal düşünüşlerin etki­ sı. kuvvetle �üyü?� 1893 de Gasprinsk y eğitim · reform�a aıt fikirl erini getirerek Orta As· yayı bızzat ziyaret etti. Kazak stepinde Tatar- Uzbek Liberalleri -ve Genç Bubarahlar 125 lar tarafından orta Asyanın kuzeyindeki bazı şe­ hirlerinde reform görmüş bir çok okullar açılmıştı. Buhara medresesinin evvelce talebesi olan Münev­ ver Kari 1901 de ilk reform görmüş Uzbek mekte­ bini Tatarların reform görmüş okullarından bir ör­ nek olarak açmış ve iki yıl sonra Mahmud Hoja Beh· budi Semerkant'ta bir ikincisini yapmıştı. Muktedir bir eğitimci ve WJık bir gazeteci olan Behbudi eğitim reformu kampanyasına brujladı, aynı anda gelenek­ sel müslüman din adamları ilerlemeye karşı çıka­ rak, onu islam din ve hükümlerini tahrü etmekle it­ ham ederek hücum ediyorlardı . Münevver Kari ve Behbudi'nin olduğu kadar halkın aydınlanmasına karşı heyecanlı olan di­ ğerlerinin devamlı gayretleri orta Asya müslüman­ larının az katıldı.klan 1905 deki sonuç vermeyen Rus ihtilalinden sonra hakiki meyvalarını vermeye başlamıştı. 1905 yasası Orta Asya'nm Rusya Du· ma'sında temsilini sağlıyordu ve 1906 seçimleri Uz­ bek' ve Tajik siyasi gelişmesi için önemli idi. Tek­ bir istisna olan Mullah Abdul Karief dışındaki Or­ ta Asya'nın müslüman delegeleri muhafazakar gru­ ba aitti. Taşkent delegesi, bu kısa parlemento ha­ yatında Orta Asya'da Tatarların desteklediği liberal harekete yardım ediyordu. Taşkent ve Semerkant'ta ilk siyasi topş.ntıları yapan, Tatarlardı ve bura­ larda müslüman idaresinin yeniden teşkilatlanması sorumları, belediye müesseselerinde yerlilerin büyük sayıda temsili ve Orta Asya'daki Rus tarım sömü­ rüsünün durdurulması isteniyordu. Bu toplanblara müslüman halkın nufuzlu temsilcileri olarak tüccarlar; memurlar ve yerli idarenin üyeleri katı- s nıa Rıısya'da Pan-Türkimı ve Mü lü nıık 126 'sının idari ve kültürel Asya Rusya a rt O tıyordu: t libe raller için can alıcı bir en aşk T an m erkezı ol . yer ol muştu. . etın başansından ce­ alıy fa lci ila iht , hareket Mül bera Rus ya daki ta Asya'da li or · ak a.r a.l ret sa ı , Ab· 1smaı·ı Ab.d · ır, Ahmejan Bentım nevver Karı,· . .Abdu llah Hocaef tarafından yü. dull ah Avl anı ve ir hal�ına y�yılmaya başlamış. rütülerek bütün şeh muteaddit me cmualar yatı. Taşkent'te Cedidler ve bun1ann baş1ıcası Hurşit yınlamaya başlamışlar ve Sedai Türk& (Güneş), Şöhret (Glory), Asia kent'teki Tatarlar tan (Türkistanın sesi) idiler. Taş rleri yayan bir da Uzbekler arasında liberal fiki gazete olan Tarakki (Progress) yi yayınlıyorlardı. Buhara hanlığına olan yakınlığından dolayı Semer­ kant Cedidlerin faaliyetleri için önemli ikinci bir merkez olmuştu. Burada Behbudi ve arkadaşları Semerkaııt ve Ayna'yı. çıkarıyorlardı. Fergana'da da hareket kök bulmuştu. Burada Cedidlerin ba· şında Namangan'da Nasır Han Tora, A bujan Mah· mud, Aşur Ali Zakir ve Kokand'da Sali Pulat var­ dı. Sonuncu Sa.da.i Fergana (Fergana'nın sesi) El Bayrağı (Vatanın Bayrakdarları) ve Yurt (Vat�n)'ı yayınl ıyordu. Cedidlerin bu yayınları 1905 de Rus Anayasası ilan edildikten sonra çıkmaya başla· :11ıştıkı. ?.u �asa az sansi.ır yapmıştır. Bunların ço· gu az surelıydi, fakat reformcu .. .. ya· d uşunce 1erın . . a.smda on yılm .. emli bir rol oynuyordu . Uzbek yayın evın ... . · · ve Milli Uzbek tiyatrosu � nun çJkışı ı·b . .· . ı eral ve mıll . rın 1" f1kırle ın ıç ma yay sı ıl diğe.r milessır · vasıtalardı. Taşkent ve Ko kand'daki Uzbek Liberalleri ve Genç Bubanılıl.ar 127 yayıncılar milli şiirlere ve yazarların eserlerine ko­ laylık gösteriyorlar ve bunların arasında onaltıncı yü zyu:.n şairi Navoi bilhassa en çok okunandı. Şiir ve Nesir yanında onyedinci ve onsekizinci yüzyı­ lın Orta Asyası düşünürü olan Jassavi, Mirza Be­ dil ve Suphi Allajar gibilerin dini ve felsefi eserleri Cedid düşünüşüne yeni bir hız vermişti. Genç Uz. ·· ·· ·· ·· nun din d'' yerli bek aydınlan bu yazarları uşunuşu . . tebşircileri olarak görüyorlar ve onları Arap ve Fars teologlarından daha çok takdir ediyorlardı. Uzbek okurlar Cedid'lerin başarılarının bu yıllarında ma­ halli yayımlar için sınırlandınlmamışlardı. İran ve Türkiye'den getirilen büyük sayıdaki kitaplar onları ancak son zamanda denenmiş siyasi ve eğitim ihtila.· li dışında diğer orta doğu müslüman memleketleri· nin fikirleriyle tanıştırıyordu. Tatar tiyatro grupları «Sayer> ve «Nun'un ol­ duğu kadar ve bir Azerbaycan'lı grup da 1911 de Orta .Asya şehirlerine bir tur yapmaya başladı ve bununla mahalli oyuncuların modem Türk tiyatro­ su seviyesine erişmesi ve Türk soyu arasında kültü­ rel ve dil bağlarını büyütmesi temin ediliyordu. Ce· did basını milli sahnede Uzbek menfaatlerini sami­ miyetle desteklemiş ve başlangıçtaki bazı güçlükler­ den sonra ileri derecede bir sempatik kabul görmüş­ tür. Behbudi'nin oyunu «The Patricide> (Baba ka· tili) milli tiyatronun ilk «başarısi» olmuştur. Orta Asya'nın aydınlanması için bu öncü Cedid yazarın çağırıları bu halk arasında ve bir Uzbek aydınların teşekkülü lüzumu için sıcak bir cevap bulmuştu. ' Cedid gruplarının kuvvetlenmesine doğru da· ha ileri bir adım 1905 de bir Cedid kültür derneği \ 'el Pan·Tilrldzm ve Müslilmaııltk RUBY• a ııs . mıy . le örgütlenince atılmıştı. Bu ıs m� rdı a Y , slar şeklinde ve liolarak . .beral bası nın konferan . ed'l ı 1 yet mi ı mışt'ı. Rus ce a tahsıs . sın ima ı a · n y nı .. y ber al duş ·unme ım» orta Asya'. . ı.�ı.y 1e· kurulan «Yard 0toritele rın . ·ın bütün kitablarında yeni Uz. erın . nın o..ne m1·ı şehırl temıne yarıyor du. yatım edebi k TU be k, Tatar ve . de reform görmüş yeni okulla ­ Onun gayret 1 erıy 1; de büün Türkistan Gesavısı artıyor du. 1908. . n n ıd mektebı, bunların Ced iki an . doks ·· d e hgın Valı · nel Kokan d ve Ana·. IJan otuz beşı. Taş kent' Seme rkant, •t.e lnı z T ya a k de ş ent 1912 ı. . 1 ·nde olarak vard iehırerı . . ı. binden fazla öğrencili on ıkı okul vard T kent'te Tatarların liberal taşkınlıklarının tehlik: çoktanberi biliniyordu . 1870 in başında Ge­ neral Kaufman tarafından Orta Asya'da Kazak.hal­ kının Tatar dini idaresi tarafından yürütülmesi is­ tekleri reddedilmiş ve 1886 da Tatar nufuzu hristi. yan olmayan göçlerin Orta Asya'da geniş arazi par­ çalarını alınmasının yasaklanmasıyla. daha da kısıl· mıştı. 1907 de Genel valilik idaresi Tataı: propagan· dasına karşı sansürü arttırmak ve bir çok Cedid ya· ymlarını geçici olarak yasaklamak gibi tedbirlere başvurmuştu. Bütün Orta Asya'da çok radikal olan Tatar gazetesi Terakki onyedinci sayısı çıktıktan sonra menedilmişti. Orta Asya'da yerleşm iş Tatar· lann eğitimdeki nufuzu idarecilerin d-ikkatini çekmiş ve Ocak 1911 de kurulan mütea ddit reform görmilo okullar veya Fergana vil ay etinde Tatarlar tara­ fından idare edilenler ka patılmıştır. O vılın hazi· ��ınd a yeni bir usul çıkar ılmış ve buna göre müs· !uman okulla ndak'ı . . . � ogr etm e n nle rin . et öğrenciler gibi aynı mı. llıy ten olması zarureti konmuş ve bu su- Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar retle Uzbek, Kazak ve Tajik çocukları Tatar vesaye­ tinden kurtarılmıştı. Rus hükümeti bundan başka Orta Asyadaki resmi memurları ve eğitimcile�in�:n «diğer bölgelerden ve Türkiye veya İran'dan ihtıl�l­ ci fikirler taşıyan yeni gelenlerin sızmalarına. bil­ hassa dikkat edilmesinb istemiştir. Bu yeni tedbir­ ler reformcu �kulların büyümesini durdurmamış, mamafi, fakat Tatarların yerini Uzbek ve Tajik öğ­ retmenlerinin girmesini aslında hızlandırmıştır. Ta­ tar nufuzuna karşı idari savaşın nihai olarak bekle­ nilmeyen sonucu olmak üzere yerli Uzbek ve Tajik reform okullarının artması ve istiklali olmuştur. Cedid nüfuzuna karşı olarak Rus h ükümeti muhafazakar müslümanları desteklemeyi düşün­ müş ve konservatif müslüman okullarına ve din adamlarına büyük önem vermiştir. Taşkent'tek.i Rus otoriteleri Cedidlerin faaliyetine Ruslardan daha çok sinirlenen ve Cedidlerin onlar ve Orta Asya ce­ miyeti için en çok zararlı bir grup olduğunu söyle­ yen gelenekçi müslümanlara sempatik gelmiştir. Radikal Tatar Gazetesi «Terakki» muhafazakar okullara ve öğretmenlere 1907 yazında hücum edin­ ce gelenekçilerin veya Kadımistlerin (Eskiler) öf­ kesini ayaklandırmış ve Taşkentin bir müslüman ce­ maatı toplantısında Terakkinin yayıncıları ve onu destekleyenler münkir olarak ilan edilmiş ve camiden kovulmuşlardı. Bu suretle Orta Asya müslümanlan­ nın 1905-1906 daki bütün Rusya müslümanlan kon­ gresinde ittifaka çok az katılmış oldukları anlaşı­ labilmektedir . 1917 ihtilalinden evvel Kadimistler Orta Asya şehirli halkın ve hala büyük bir çoğunlu­ ğunu temsil ediyordu. Ve buralarda şehirli Cedid· Rusya'da Pan·Türklmı ve MüsJİİınaıalık 130 ,Qlardı · Türkistan Genel Vaiüı' k sa1ma,......� ler daha k" ? yetı' n de Cedidler ancak altı bin ila se. �· . uç ·· vila okulu kontrollerinde _ .... gının ogren cili bir kaç yüz kiz bm Kadimi stler ise yüzbin ö ğre ncili bulunduruyorlar iler. altı bin okula h akimd sUHARA'DA CEDİD OKULU da ve bu sebep. Ge ne1 Valiliğin sınırlan . �dışın . medıgı yer d e o 1 an .. Bu. 1e Rus kanunlarının erişe m ı duru er ı Ced'dl çın dab ve Hiyva hanlıklarında b�� uygundu. Liberallerle gelenek�i.ler .ar asınd a ideolojik duello . ki burada okullar ıçın bır savaş şekli almıştı - Rus vilayetlerinden daha çok şid­ detli idi. Bilhassa Buhara'da din adamlarının nüfu. zu sınırsızdı. Buhara'yı idare edenler liber al dü· güncelere az eğilmişlerdi ve Cedidler hanlık içinde yeni Buhara şehri gibi yalnız Rus imtiyazlı is­ kan sahasında müsait toprak buluyorlardı. Burada Buhara taassubundan Ruslar tarafından korunu­ yorlardı ve hatta bazan Rus diplomatik ajanlar ta.­ rafından desteklenmişlerdi ve bu sayede refo rm okullan olmuştu. 1900 da Pustindum m'da Mt.tllah Jurabay'un başarısız bir denemesind en sonra yeni Bu hara'daki Rus ıs · kAanındaki Tatar çocukları için . yen. ilk ı metod okulu Karim of isim li bir Tatar öğ­ retmen tarafından 1902 de açılmıştı. Bu okul bir kaç ay sonra kapanrm ·�atı, fakat 1907 de Rusya Tatar­ 1 arı olan Sabı. nof v.e " B urnaşef tarafından diğen örgütıenmişt' Bu ı an sahası içinde otura lar ara· ıb � sında de rhal n aza ndı ve �nun öğr sirli m etodları etimdeki teara b_a Buhara dini ma şkentınde ilgi uyandırdı. Mufti Ikramutti ; atın nufuzlu bir üyesi olan n ron Buhar a din cemaatinin ço· A it; Uzbek Liberalleri ve Genç Boharalılar 131 ğunluğu şeriata karşı muhalif olarak görmesine rağmen Cedid okulunun hiç bir şekilde Muhamme­ di öğrenmeyi küçümsemediği görüşünü cesaretle savunm�tu. Buhara burjuvazisinin liberal elemanla­ rının ve İsmail Bey Gasprinsky'nin kendisinin baskı· sı altnda Buhara emiri tab'alannın ve çocuklarının okutulması için böyle bir okulun Başkentte açılma­ sı için izni verdi. Bu okul 8 Ekim 1908 de açıldı ve Tajikler tarafından idare edildi - bu esnada Tajik­ ce Buhara'da tercih edilen edebi dili idi. Öğrencilere yıl sonunda yapılan imtihan halka açıktı ve bu su­ retle reform görmüş okulların öğrencilerinin gele­ neksel okullardan daha çok büyük ilerleme kaydet· tiği açıkça gösteriliyordu. Reform görmüş okulla­ rın başarısının Buharada muhafazakar okulların durumunu küçülteceğinden korkarak dini cemaat bu okulların devamını yasaklaması için Emire baş vurdular ve bu başkentte bir dini tassup dalgasına yol açtı ve bu da 1910 ocağında Sünnilerle Şiiler arasında ciddi ayaklanmalara sebep oldu. Buhara'da sükunet Emirin ricas:ıı üzerine gönderilen Rus bir­ liklerinin müdahalesiyle temin edildi. Bununla beraber yeni okula karşı Buhara halkı ilgisine devam etti. Kültürel mülahazalara ilaveten reformcu okullar tarafından temin edilen ti· cari avantajlar, emire olan nufuzlarını kullanarak kanun dışı okulu tekrar ihyaya teşebbüs etmelerinin sebebi idi. Esnafın kendisi yan okur-yazardı. Bunlar reform okulların programlarındaki hem Rusça ve hem Uzbekce (Tajikce), esas matematik ve coğraf· yanın faydalarını gördüler. Bütün bu dersler, Rus· larla ve diğer memleketlerle ticari ilişkilerin başa· -Türkiun ve Müslümanbk RIJSYB'da Pan 132 . . n ıuzumlu vasıtalar idi ve bunla rın hiç ıçı ı as r�ı olm ordu. Bunun so­ . ullarda gösterilmiy bırı gelenekse! ok . baskısı ve Rus müdahalesinden çe· · ın zın va ru bu cu nu '�a yenı m et o d o kull� ra ha Bu e d 2 9 1 1 ir kinerek Em 3 emrettı ve 19 l de şehrm rının açılmasını tekrar llardan on tane ' leri arasında bu oku . sunnı ve şu sakın p: �a��k�1 şeh.ırler.ı .v: vardı. Bunu Kerki, Şehrisia .. nındu ki Buhar. a dını onu GıJuan ı'zledı·. Ve öyle go ul etmış oldu. tı nihayet Cedid'in zaferini kab ammül edildi. ��:; buna çok kısa bir zaman tah Emir ve din adamları hem Rus ve hem müslü· man siyasi çevrelerin her ikisini idare etm ek için yu­ muşak tavır takındılar. Buhara'daki keyfi rejim Rus· ya sosyetesindeki ilerici grupiarda öfkeye sebep ol· du ve1910 }arda Buhara hanlarının köylülerine kar­ şı insancıl olmayan muamelel erini ve idarede kul­ landıkları Ortaçağ metodlarından dolayı tenkit eden bir sıra kitaplar Rusya'da yayınlandı. Bu kitaplardan en çok dikkati çeken güzide bir coğrafyacı olan Albay D. N. Logofet tarafın· dan yazılmış olandır ve doğrudan doğruya Du­ maya hitabederek Rusya'nın hanhğa müdahalesi­ ni istiyordu. Aslında Uzbek Başlarının, reaksiyoncu din adamlarının ve para almadan çalışan - dolayı. siyle rüşvet yiyen - hükümet memurlarının idare­ sine day��n Buhara rejimi Uzbeklerin zaptı zama­ nındanben ılerlememiştir. Avrupa Rusya'sındaki Ta­ tarlar ve M.u. sr umanIar Hanlıktaki şartlardan dolayı korkuda idiler ve Buhara'nın iç iı:ı . -::ılerıne R usya nın • • •• n:1ud ahalesını destekliyorlardı. İsmail Bey Gasp­ nnsky «Tereuınan» da «Eğer yalnız Taşkent ve Pe. . tersburg cıddı olarak gayret eder se Buhara' ı iyi y A •• Vz:tıek Liberalleri n Genç Buharalılar 133 teşkilatlanmış ve eğitilmiş iyi idare edilen bir mem­ leket yapmak mümkündür» diye yazmaktaydı. Du· ma'daki mü.slüman heyetin başı olan diğer Tatar S. Maksudof Orta Asya'yı ziyaret ettikten sonra 1910 da Buhara'daki duruma Rusya'nın Orta Asya vi!A· yetlerinin zıddına tahammül edilemiyeceğini bildi­ riyordu. 1910 da Emir Abdul Ahad'ın ölümünden sonra Türkistan'ın Rus Genel Valisi Buhara hanlığırun Rusya'ya ilhakını teklif etti, fakat Çar hükümeti Orta Asya'daki statünün değişmesinin İngiltere'yi tahrik edeceğinden korkarak bunu tehir etti. Yeni Emir Rus idaresinin maksadını farkederek Cedid­ leri daha da sıkıştırarak veya reform mektepleri­ nin açılmasına karşı direnmek suretiyle ziddiyetl daha da tahrik etmeden çekindi. Onun bu örnekteki rızası ne kendiliğinden ve ne de sürekli idi ve Rusla· nn dikkatinin ilk gevşemesinde o ve din adamları li· karşı misillemede bulundular. berallere / 1914 de Saray Bosna'da Arşidük Francis Ferdi­ nand'ın öldürülmesinden sonra Rusya'nın batı sı­ nırındaki siyasi durum gerginleşmişti. Buhara Em.i­ ri bu fırsatı verilen imtiyazın düzeltilmesi için bir avantaj olarak aldı ve liberallere iki yıl evvel yapılan ve din adamlarının Cedid okullarını kapama rica­ sını «kabul etti.> 18 Temmuz 1914 deki tebliğinde programlarında yeni metodu almış olan bütün okul­ ların kapanmasını ilan ediyordu. Bir çok eğitimci� ler batı Buha.raya geçtiler ve S. Aini gibi (Tajik nimler Akademisi başkanı oldu) Rusya'ya kaçtı. Ancak reform eğitimin yasaklanması tamamen 134 -'l'ilrklım vcı Milslllımınhk Rıısyu,1ıı Pnn lib eral dUşUnce ve bu esnnda I ok tabı:ı.ka­ ı, zorlann.nınd tı!ıla.rın yUks ha.r B n�f nıı. ı ı ll ye ni eğit!� usu �\ �� ngin allolerin çocukları Ce­ ş1 larındıı kök salm a kalmış ve bu us İ vesayeti altınd tir hus n rı ala hoc id d . am etmi§ . yı dev ola ama ınl ayd suretle ALILAR GENÇ BUHAR n Orta Asya vllil.yetle­ Buhara'da Ru.sya.'nı asgari arzularm.ın ifadesi rindeki gibi liberallerin eti siyasi faalıyeti ço,k olan eğitim reformu harek tılanlar Maksumof ve yakından izliyordu. Buna ka haralı tliccarlardı, Hojacf aileleri gibi zengin Bu tları ve Buhara sonralan bunlar bolşeviklern dos rdı. Med· halk Cumhuriyeti idar ecilerinden olmuşla reselerin ateşli öğrencileri Liberal hareket için yetiş· tirilmiş öğretmenler ve propogandistlerdi. Behb u.di, Aini, Muncvver Kari, Nasirkhan Tora ve Abdul Ra­ uf Fitrat gibi bu hareket liderlerinin bir çoğunun �endileri Buharalı medreselerin mahsulleriydi, ki onlar burada münazaralı ve bir takım nazari dliştln­ celerle hazırlanmış skolastik mlinakaşalarla yetiş­ mişlerdi. Onların ilan edilen ideolojik lideri Fıtrat idi. Fitrat Buhara'da okumasını tamamladıktan sonra Cedidi destekleyen zenginler tarafından daha ileri e�itimi için tstanbul'a gönderildi. Osmanlı başk en· . tınde Fıtra t Jön Türklerle tanıştı ve onun ilk yayını ola� �unlzka (b!r sohbet) Buhara cedidler in bit' in tebliğı .oı�u. Bu rısalede Fitrat kendin i okutan öğret· menlerını müalümanlığın kuvvetı·n ı' ıs . l am dUnya· emı külture " l ve teknik ilerlemeden tecrit etm suek Ur.bek Llbcrııller1 ve Ceoç Ouharıılılıtr IJS rctlylo tahrib et.meklo ve onn. ruhi duraklama ge· tirmcklo suçladı. «Dinimize kareı verdiğiniz felft.· keti dUştlntln» diye yazıyordu. «Muhammedin hü­ kümlerini cahilane vazcdlşimizdcn dolayı bize ne kadar bir bedhah tl1k oldu. Evet, İslam bUyUklUğU­ nlin zevali ellerinizin eseridir. Sizin ytizUntizden le­ lamiyctin tamamen çökmesi çabuk olacaktır. Siz ilerlemeyi engellediniz ve mUslümanların Uzerine büyUk bir cehalet perdesi serdiniz». Fıtrat aynı za­ manda din adamlarını ve medrese eğiticilerini İsla­ mın askeri kuvvetini zayıflatmaktan sorumlu tu­ tuyordu. Ve teçhizatı Kama ve Kılıçlar, ok ve yay. lara... kısıtladınız (memleketimizin) ve topla bera­ ber, silah, bomba, dinamit ve diğer cephanenin yapıl· rnasını yasakladınız... MüslUmanlan Sünni ve Şii, Zeydi ve Vahabi diye böldünüz ve bunları, biri birine düşman yaptınız... Mukaddes Kur'anı kendi baya­ ğı hisleriniz ve uslanmayan ihtiraslarınız için kur­ ban ettiniz». Başka bir broşürde Fıtrat yalnız Bu,­ hara din adamlannı değ.il emirin kendisini de tak· bih ediyordu. Emirin despot ve kanunsuz rejimine kargı ya­ pılan aydınlatıcı program ve savaşla aynı zaman· da Behbudi , Fitrat ve diğer genç Buharalıların pro­ pogandasmda Rusya'ya karşılık ve İslam birliği mo­ tifleri de vardı. Fitrat devamlı olarak MlislUman memleketlerinin Avrupalılar tarafından zaptının matemini tutuyor ve cahil din adamlarını ve Buha­ ralılar idaresinin her ikisini de Orta Asya' yı hristi­ yan nufuzundan savunmaya muktedir olamamak.­ la takbih ediyordu. O Muhammedin mukaddes sa­ vaşın zaruri olduğunu bildirdiğini hatırlamada ve f 136 .. kiZD1 Tür RusYa'da Pan· ve Müsliimaobls ası için siaının savunm ı .. ,ts ın ın s a � �. _m�­ an vat halkın aydınl_an ve sı a m azırıan la.h ve merm ilerın h ına Yardı m edeceg ını bılis » kir ellerden kurtarııma y ordu. ve diğer genç Buharalılar Aynı zamanda Fıtrat yornı ts tanbula gönderi · proggibi Ced.ıd'ler de �,-ocu. kları ı k ve ev en ı ih tilald lardı. Orta Asya Ceaıdleri. n i (Kı­ izm'd tslam an P e .. k.ızm'den zıyad ramı Pan Tür için onun rası li Buha sıım IV, e bak) · Fitrat' ın yer ıuz Türkler olmayakudsi idi ve onun dışında al . ediyordu. Onun u un m üslümanlara h�urmet r a.� b"T" hitap . kardeşlerine ve savaşçılara» · munacaatı « dın " ve uy. o__r du. G . Buh aralılar için sla m d mı e dıy garlıgı ve b�u�t�un Orta Asyanın multinasyonal·· kül· ·· .. k"ızm duygusunun ustuntür dünyası h ala Pan T ur de idi. ı Fitrat'ın faaliyetleri Buh ara'da Cedid'lerin si­ yasi h areketinin şiddetlenmesiyle sonuçlandı. . Tah­ . t a gelmeden evvel idarenin reformunu, ruşvete mani olacağını, vergi sistemini yeniden teşkilatlan­ dıracağını, medreseleri düzelteceğini vadederek ilan eden yeni Emir Seid Alim (1910 - 1920) tatbik edil­ meyen vaadlerin den dolayı kötü duruma düşmüştü ve Cedidler yeni bir muhalif yeraltı cemiyeti örgüt­ lemişlerdi. Bu cemiyet cehalete, okuyup yazma maya ve hocalarla kadıların kötüye kullanm alarına, haksızlıklara uğrayan kurbanlarını savunmaya karşı s avaşa devam ediyorlardı. Em irin polislerinin ve m aiyetinin olduğu ka dar onun masraflarının kı­ sılmasının if� a edilmesiyle duru m daha da tahrik Uzbek Liberalleri ve Genç Bubara War 137 edilmişti.° Bütün bunlar için yeni bir moral kalkınma· nın batıl inançlara, hakikati bilmede n verilen karar­ lara ve taassuba karşı lüzumunu bild iriyorlardı. Ce­ didlerin programı Liberal sünnileri ve Şiileri tasvip ediyordu. Sonuncular bilhassa Hanlık ta azınlıkta idi­ ler. Yeraltı cemiyeti onları destekliye n zenginlerden para toplayarak Buharalı talebeleri Tür kiye'deki ve tstanbul'daki Üniversiteye gönder meye devam ettiler ve Türk sempatizanların yar dımıyla Buha· ra'nın siyasi mültecilere benzeri bir teşkilat kurmuş­ lardı. İstanbul'da aynı zamanda Bu haralılar Jön Türk hareketini ve iktidara _yükselme lerini daha iyi öğrenmişler ve onların başanlı iht ilaline yakındal\ şahit olmuşlardı. Buharalı liberaller Jön Türkleri taklit ederek «Genç Buharalılar» ismini takmış­ lardı. Jön Türklerin siyasi programının ve ideolo­ jisinin tesiri altında kalarak genç Buharalılar Or­ ta Asya'da siyasi edebiyatı yayma ya başladılar. Tajikce yazılmış ve kamofile edilmi ş gazete ola· rak Buha.rai Şerif'in ilk sayısı yeni Buh ara'nın Rus bölge dışı iskan sahasında 12 Mart 1912 de çıktı. Onu kısa bir zaman sonra Uzbekçe eşi olan Turan izledi. Her iki mecmua hanlıktaki Rus diplomatik ajanlar tarafından tasvip edilmişti ve yayıncıları olan Mirza Muhiddin ve Mirza Sariji Hakim'e Cedid· lerle ilişkilerini bilmeden lisa nsını vermişle:rdi. Hanlıkta çok liberal bir olay olmasından bu mecmualar emirin ısrar ve zoru ile kısa zamanda kapanmıştı. Fakat çok kısa süren sonuna rağmen bunlar genç Buharalılar için çok tesirli bir vasıta R�a'da Paıı-Türklzm ve Müstüınaııııt 138 • at ve olara k Maa.rif de iki örgüt 3 9 Ve i diler. 191 2 -� ���uşte ticaret ve dışardan kitap Baıf1lkat go r m ek Uzere meşgul olar ak kuruı. . . lar getir mecmua içınd e lıber al propagaıı. k lı an H a d n lı muş, fakat as Bgiliydı.. a dayı ya y makl . form okullarını kapatan 1914 deHanlıktak n l olarak libe.. ;.1� aynı zamanda ge e teb in � E ki . durdurmayı kasdediyordu. Tedbir r�!:�e�:: k içinde gizlice bir siyasi parti ola,. go antılarını açıkça hu­ ,cı olan ve topl u..-.t "tlaD.... rak teşkı'la . yapan genç Bu ha ralılara karşı susı grup1 ar halinde aklama k haret Onların buluşmalarını yas gizliliğe itti ve çok ::ı�tır madı, fakat onu daha terketme�eri v� ilti­ genç Buh aralılann memleketi calanna rağmen heyecanlan ve faalıyetlen de­ vam etti. 1914 birinci dünya savaşı başında bir çok Buharalı öğrenciler ve mülteciler lstanbul'dan Taş­ kent'e döndüler ve Buhara rejimine karşı savaşı daha da kuvvetli yaptılar. Bu dönem mülteciler ara­ sında Fıtrat vardı. Diğer bir hanlık arazisi Hiyva'da Cedid hare­ keti yirminci yüzyılın ilk on yılında kök tuttu. Li· beraller orad a hana yakın müşavirler' olan nüfuz. lu iki hami buldular. Bunlar, İslam Hoja ve Hüse­ yin Bek idi. İkincisi Hiyvanın başken tinde bir re­ form medresesi kurdu. Rus şarkıyatcı olan A. M. Samoilovich Hiyvada öğretmenleri Tatar olan dört Ced�d ���lunu. 1908 de meydana ç1kardı. Hiy va m�' ��fı �gı:ım meseleleriyle Buh ara'dan daha az it· gilıydl kı bu sebeple orada yeni usul ok ulların be· men olmayışını teyit ediyordu. Uzbeklerle Türk · menler arasında şiddet li rekabet Hiyvadaki siyasi !: 1 Uzbek Liberalleri ve Genç Buharalılar havaya hakim odu. 1912 de Türkmen eşkıyaların· dan ancak Rus birliklerinin yardımıyla Hanın yıkıl· ması önlenmişti. 1. Dünya Savaşı başlamadan evvel ve 1917 Rus ihtilali arifesinde Müslümanlık Orta Asya'nın ha­ yat ve düşünceleri üzerine hakim olmaya devam et­ ti. Çar Hükümetinin Rus kültürünü Uzbek:lere ve Tajiklere götürme deneylerinin sürekli olmamasın­ dan başarı nisbeten olmamıştı. Halbuki liberal milli hareket onlar arasında muhafazakar kuvvetlerden dolayı kontrol altına alınmıştı. Cedidlerin başlan­ gıçtaki başarıları daha ziyade Tatarların yardı­ mıyla idi ve Rus idaresi tarafından kontrol edilen bölgelerde sınırlıydı ki buralarda imparatorluk oto­ riteleri maksatlı veya olmayarak liberallei müslü­ man taassubunun gazabından koruyorlardı. Gele­ nekçilerle her ne zaman ve her nerede açık bir savaş olursa ilerici milli hareket Orta Asya'da Orta Asya cemiyetinin bünye ve ruhuna karşı hala zayıf ol­ duğunu isbat ediyordu. Daha ziyade Orta Asya'nın büyüyen Türk milliyetçiliği Müslümanlığın refor­ mu ve uyanışı için ümitlerini karanlık görüyor­ lardı. KISIM VII lN uYANIŞI AZERBAYCAN' o­ kuzuncu � . b do on ın ' an Y.c . lRus Azerba ı . gelişmesinin en barız oze ve ir. 1stanbul'da yunca kültür :u yenmesid .� f an ayırma liği onun tr n madan» kül..türel tır aş 1 ü an tr c "',.. olan. . uzere her ı'k'ı baş1�""� dışında olmak ve d ın . ıç Türkiye'nin sının tabii bir olayı idi ma. an y u �lli mı .. · de 1ran tarafdan Türk .. Türklerle olan bolgeler ın . un . but u yerlerRus ya'nın uğ v e uzun sürmüş old . ı tl' . vve ku nun üfuzu için bilhassa önemlıydı. :e bu Azerbayc an . meni yay. . . . Kafkas silsileleri, Er Hazer Denızı, n Aras nehın ıra ay n 'da tran 'ı an lası ve Azerbayc anskafkasyan� b� ..�ak arasında ka lan d oğu Tr tran devletı külturune memleketi ikibin beş yüz yıl ird�ğ.i tr�nlı olmayıp, aitti hatta halkının esas çek . !sa dan e':el �­ fak.at Yafes menşeli Kafkasyalı ·ıdı Achaemenıdes ın tıncı yüz yılda ilk İran hanedanı olan ara· hükümranlığı esnasında şimdi Azerbaycan ve bu zi 1ran İmparatorluğunun bir kısmı olmuştu e leket mem zamandan itibar en İran kültürü ve dili iyice nüfuz etmişti. Bir sıra arka arkaya olan fe· tihler ve göçlere rağmen Azerbaycan İran karak· etmiş· terini hemen hemen binbeşyüz yıl muhafaza liği· tir. 1sa'dan sonra yedinci yüzyılda. Arap halife ne katılması ve sekizinci yüzyıl başında Türk göçe­ t· belerinin sızması onun etnik bünyesini esaslı sure te değiştirmemiştir. Bir arap olan Ibn Haukal lsa'· d an 950 yıl ka dar sonra yazdığına göre Azerbay­ can'ın hemen hemen bütün halkı «Farsca konuşur ve yalnız esnaf Arapca konuşur.> Aurbaycan'm Uy&Dlfl 141 Durum Selçuk Türklerinin Orta Asya'dan !ran yolu ile gelerek yakın Doğuda görünmesi ve �r­ baycan'ı almasıyla 1054 de değişmiştir. Selçuk Sul · tanı Tuğrul Bey İran, Irak, Suriye, Azerbaycan ve Anadolu'yu imparatorluğuna sokmuş ve sonradan Osmanlı hanedanı ile dünya kuvveti kazanan kuv­ vetli Türk devletinin kurulmasını hazırlaınıştır. Sel­ çukların görünmesiyle Türk göçebeleri Azerbay· can halkını Türkleştirmek için yeteri kadar kuv­ vetli olmuşlar ve İran ile Kafkasyada dörtyüz yıl hükümranlıklarını sağlamışlardır. Doğu Transkaf· kasya'nın Türkleştirilmesi hadisesi bu güne kadar devam etmiştir. Farsca veya Kafkas dilleriyle ko­ nuşan mahalli sakinlerin sayısı gitgide azalmış, hal­ buki Azerbaycan Ttirkçesini konuşanların sayısı artmıştır. Mesela 1926 da Türkler Azerbaycan hal­ kının tamamının yüzde 62 sini teşkil ediyordu. İran şivesini konuşanlar Taliş ve Tat'lar ancak yüzde 5 ve Dağıstanlılar ise yüzde 2.4 idi. Gerisi Ermeni ve Rus idi 1926 - 1939 devresinde Türk olmayan . halkın kaynaşması ile Azerbaycanlıların sayısı yüz­ de 33 bir artma ile 2.3 milyona çıkmış, halbuki bü­ tün Sovyetler Birliği'nde bu ondört yıl içinde orta­ lama artan halk yüzde 15.9 idi. Türk olmayan ve hala: Kafkas dilleri konuşan halk ekseriya ·kendisi­ ni Azerbaycanlı addetmektedir. 1926 da 30.000 den fazla dağlılar kendilerini Azerbaycan Türkleri ola­ rak bilmekte ve Kafkas Yafetik lehçe kanu:şurlar. On altıncı yüzyılın başında başlayan Azerbay­ can'da bu Türkleştirme olayına rağmen İr anlılar mü· teakiben doğu Transkafkasyanın sakinlerini İran· laştırmayı tecrübe ettiler. 1501 de İran ve Azerbay- n Türld:mı Rusya'da Pa 142 ve Müslümanlık .. en Safavi hanedanının.. eli·. .ını. sur .. dur heb mez · . ıı Ş nn can . a can'ın mutaassıp su ı rb A vil fa Sa i. ne geçt ci Şah Ab­ : m� e e b�ladılar. Birin müslümanları yo et savaş e bas (1587 - 1628 zam:d: sünnilerl al· ek \ l ş ir i b a had . Ve 1ranlılaştırma o ayı· r1erı. ya o.1· lide ·· ı nn su · n · ını er d1· Türk kabı lel , r. öte yandan kog-uldula . . . dürüldü veya Azerbaycan ılm.ış veed e fıy tas ü rk Tü n yca ba dan binle rce il. nör di. Onsekızıncı yuzyıya 1ran'a yeniden yerleşmi�ler mları, okullar ve lın sonuna doğru idare, dm ada esnaflar tekrar aristokrasinin büyük kısmiyle oldular, hal­ Farsca kullanmaya başladılar ve Şii f olduğu buki Türk göçebe halkının bilhassa kesi da Azerbaycan'ın batısında halk sünni kaldı. 191� bugünkü Azerbaycan'ın müslüman halkının yüzde 60'1 Şii idiler. 1804 de Gürcü prensi Tsitsianov, Transkafkas· yadaki Çar birlikleri kumandanı, Ermeni yaylasıy­ la Hazer denizi arasındaki araziyi zapta başladı. 1805 de Bakü alındı ve 1813 ün Gülistan anlaşması maddelerine uyarak bugünkü Azerbaycan 'ın çoğu Rus mparatorluğuna ait oldu. Nahçıvan ve batı Aze­ baycan 1826 da zaptedildi ve 1828 deki Türkmenşa.· hı anlaşmasıyla Rus imparatorluğuna resmen katıldı. Rusya'nın fethine rağmen Farsca 184-0 re­ formuna kadar bu vilayetlerin idaresinin başlıca dili olarak kaldL Lokat amirler ya İranlı veya Fars­ ca konuşan mahalli aristokratlar idi ve Fars dili 1870'e kadar mahkemelerde konuşuldu. Okulları ve mahkemeleri kontrol eden Şü hocalar İran nüfu ­ zu n� başlıca failleri idiler. Farsca aynı zam anda yüksek sın.ıfın ve edebiyatın dili olarak kaldı. .J:UiÇ • • • •• Azerbaycan'm UyaJUf} 143 AZERBAYCAN'DA TORKLOGON DOGUŞU Azerbaycanlılar arasında Türk diline karşı ilgi artınca 1860 - 1870 de İran nüfuzu aşikar surette azalmaya başladı. Azerbaycan'ın satirik dramcısı olup Şii din adamlarının körü körüne inanışına ve dini taassubuna karşı mücadele açmış olan Fath Ali Ahond - Zade tarafından 1859 da Azerbaycan diliyle müteaddit komediler yayınl anmıştı. Ahond · Zade AzerbaycanWarın Rus Batı kültürünü tanıma· !arını bildiriyor ve hatta kendi bulgusu olarak arap harflerinin yerine Rus Latin harflerinin konmasını tavsiye etmekte idi. Aydınlama için çağrısı, soful� ğa karşı oluşu ve onun yerli diliyle yazışmalan Ahond Zade'nin oyunlarının bütün programım teşkil ettiği Azerbaycan milli tiyatrosunun yaratılmasın· dan sonra yerli halk üzerinde bilhassa kuvvetli etki yaratmıştı. · Azerbaycan Türkçesiyle çıkan ilk gazetenin yayını az önemli değildi. Bakü'de bir Rus orta okul da öğretmen olan - ve Azerbaycan okul sahne­ sinde Ahond Zade'nin oyunlarını oynamayı müın· küıı kılan gayretleriyle - Hassan Melikof Zar­ badi 1875 de Akmcı' yı yayına başladı. Akıncı da ancak iki yıl çıktı ve Azerbaycan edebi dilinin ge­ lişmesi için daha az önemli değildi. Melikof · Zar­ badi de gazetesinde müteassıp Şii hocalara şiddet­ le hücum etmiş ve onun antiiran hareketi o kadar açıkca söylendiki mahalli asiller ve hocalar ona karşı çıktılar. Farsca konuşan asiller ona gazetesi­ ni «köylü şivesiyle» yayınlanmasından dolayı bu- 14' lümaıılıl Rıısya'da Paıı-'J'ürldzdl •e Miiı ı m h yerrı Türk dili olacağ illa aza, ın an ayc zerb A nu n sıyla hücum ettiler. un inde Rus imparatorluğun 1870 · ..1� devres dünya ekonomi sini n bir bire bu uzak koşes birden an Baleti milletlerarası bir p çıkar • Parçası oldu. etrO1 . da Petrol ıstihsa1·ı b"ır yılsmaı merkez Oldu · 1840 zla deg ilken 1885 de da 250.000, puddan fa de 377.000.000 pud ol115.000.000 a sıçradı ve 1895 ve bat ı Avrupa muştu. 1883 Azerbaycan'ı Rusya tren yolupa.zarlarıyIa bagl" ayan Bakü - Batum kolaylaştırnun tamamlanması lstanbul'la teması ve Azerbaycan'da Türk nüfuzunun kuvvetlen· :ıne yol açmıştır. Aynı zaman içinde Bakü sana­ yiinin büyümesi Türk milli duygusunun artması ya­ nında Azerbaycan'ın muhtelif milli grupları arasın· daki ilişkileri karıştırdı. Ermeni ve Rus işçileri yeni Petrol merkezlerine aktılar, öte yandan yabancı Jı adamları, müteahhitler, hemen Bakü petrol sanayiin· de monopol kazanmıştı. Bakü'nün kendisi sakin bir Asya şehrinden gürültülü bir ekonomik merker.e dönmüştü. Doğu Transkafkasya Bakü şehrinde bir multinational sanayi bölgesiyle bir Türk tarım sa­ hasına bölünmüştüki burada eski ve daha evvelce feodal, aristokrasi ve köylülük arasında atalardan ilişkiler kalmıştı. v Yirminci yüzyılın başlangıcına doğru daha ön­ ce Bakü'de teşekkü l etmiş olan bir mahalli aydınlar grubu Azerbaycan asilleri ve esnafı sımfından çık· maya başladı. Bu yeni aydınlar grubu Pan lslamizm ve Pan Türkizın şuurunu old ukça erken göstermeye başladı. İsmail Bey Ga sprinsky'nin Tercumanı Aıerl>aycm'ın U1•Dlfl 145 Azerbaycanlılar arasında uzun süre İran ve Şii he­ gemonyası altında uyuya kalan İslam ve Türklük dünyasına ait olduğunun hissedilmesi ile uyanIIll§­ tı. «Internasyonah Baku ve etrafındaki Türk köy­ leri yabancı ve Ermeni sermayesinin sanayi ve tica­ retteki hakimiyeti arasındaki tezat ve Türklerle E:r­ menilerin arasındaki doğu Anadolu ve lstanbuldaki çatışmalar yeni uyanmış aydınların Ruslara ve Er· nıenilere karşı olan duygularının artmasına yar­ dım ediyordu. Sünni olan Türkiye'yi A7.erbaycan'dan ayıran lran kültürünün üstünlüğüne ve Şiiliğe kar­ şı olan düşmanlık az hızla büyümemişti. 1906 da kurulan mizahi ga.oote Molla Nas.reddin (yakın do­ ğu folklöründeki bir karakter ismi) Ahond Za· de'nin Akıncısının Antiiran ve Antişii geleneğini hu· lasa ediyordu. Aı.erbaycan'da liberal fikirlerin ve Türk milliyetçiliğinin ilk yayam Bakü ve Peters­ burgda eğitim gören bir yazar ve enerjik siyasi li­ der olan Ali Bey Hüseyin Zade idi. 1889 da Türki· ye'ye gitti ve orada jön Türklerle sıkı temasa geç­ ti. Türk siyasi hayatına faal olarak katıldı ve 1905 de liberal hava Rusya.'da esmeye başlayınca Ba­ kü'ye döndü ve liberal milliyetçi tutum olan populer haftalık Filyili:at'ı �ıkarmaya başladı. Bundan baş· ka Bakü'deki müteaddit diğer Azerbaycan gazete­ lerinde de yayında bulundu. Diğer bir tanınmış ve dinamik .Azerbeycaniı Ahmet Bey Agaef (Ağaoğlu), oda Rusya'dan onbeş· yıl uzak kaldıktan sonra Rusya'ya 1905 de döndü. Hüseyin Zade gibi Agaefde BakU'de, Petersburg'· da ve sonra Paris'te okudu. Burada fransız tarih­ çisi Ernest Renan, ve şarkiyatçılardan James Dar- 146 R�a'da Pan-Türklzm ve Müsliiınaııııt ın talebesiydi. Bir Barbier de Meynar' . . . mestaeter ve . b ta bıı ır grup» dıye dUlen edi · . tayın . la Irk · · milietı « en yaı-._ .. n Renan'ın milliyetçı ve sıyası•teoril· . şune ranhlar» dedıg_ ı. u.ıuuı «Tu at fak bU. il, değ kler Tür bütün esi eşm nin sonraıa. tün Ural . Altay halklarının birl olan genç biri A zerbay­ rı başlıca teklifcilerinden h bir tesir etli kuvv usule ssa bilha ge.. canlı üzerinde ın iye yak Türk , doğu � tirdi. Pariste Agaef İran ar ı konul �akk eden nda Jo­ temas müsümanlığa ve le Nowvel Revııe urnal des D'ebats, Revue Bleue yazıyordu. mecmualarda O kıymetli Pariste gibi bir merkez ve jön Türklerle orada bir işbirli· ği de yaptı. Agaef'in gazetecilikteki kabiliyeti ona Paris'te büyük bir itibar kazandırdı, aynı zamanda sonradan edindiği Pan Türkizm ve anti Rus mef. humlar orada yayınladığı makalelerinde o zaman görün�mişti. 1891 · 1893 de NouveUe Revue'deki tebliğlerinde mesela İran kültürünün modernl mesine Türklerden daha büyük ilgi gösterdiğini e ha� etmekte ve hatta Paris'te oturan jön Türk· lerın . arasında bir protesto akımının çık masına se­ bep olan bazı Türklere karşı serzin işlerde bulun· :.uştu. �und� başka o zamanda Rusya'ya karşı yranlıgını ızhar etmiş ve lr an'da 1nı ge 1· tere 'ye nazar an ·· d f ah k do tla r bulduğunu şika· � � yet etmi:t�r. ;:k� �gud akı bu Rus sevgis_ini ırki bir tarafgirliğin olmayış ına ve basit Rusların aslın· da «iyi huylu> oImas ınar·bag-1ıyordu. Zamanının bir çok liberalleri gibi .. mus um anlara ve bilhassa Şülere, din adamıar ının cehaleti ıs . · t·ısmanna ve üstün bır teşekkül. o1mas ına şiddetie hucum .. ediyor ve Din adamlarının m us··1.. .. ve So uman kültur syal hayatına ! 147 Az.erbaycaıı'm Uyanışı hakimiyetini müslüman memleketlerin fakirliğinin sebebi olarak görüyordı.ı. Agaef müslüman cemi­ yetinde reformu ve müslüman kadının serbestisini isteyen Bakü'de yayınlanan Kaspii ve Ka.vkaz ga· zetelerindeki makale�rde hocaların «dini tama­ men tersine çevirdiklerini> protesto ediyordu. Ba­ kü'de Agaef Hüseyin Zade ile Rusça çıkan A.7.er· baycan gazeteleri dahil Türkçe ve Rusça gazeteler:le makaleler yayınlıyorlardı. Kaspü Bakü milyonerle­ rinden Zeinulla Abidin Tagif tarafından çıkarılmış­ tı ve aslı !ranlı olmakla beraber A7.erbaycanda y;. ni doğan Türk milli hareketinin baş destekcisi ol­ muştu. Bu edebiyatın alicanap koruyucusunun ge­ niş desteğinin şükraıp olarak Bakü'de Azerbaycan yayın evleri, okullar, yardım teşkilatı ve tiyatrolar pek az değildi. Kaspii'in üçüncü önemli ya.zan 1905 de lttifa· ka tam sela.hiyetle öncülük eden ve ikinci Duma'· da müslüman topluluğun başı olan Ali Marden Bey Topçubaşef'di. Avrupa uygarlığının, batı imprializ· minin ve modern milliyetçiliğin etkisi altında uyan· mış olarak müslüman dünyasının kaçınılmayacak bir surette birleşeceğine inanıyordu. Bu sonuç Pan is­ lamistlerin ve eğitimini Rusya'da veya Avrupa okullarında tamamlamış olan müslümanların çalış­ malarının her ikisiyle hazırlanmıştı. A.7.erbaycan'm kısa devreli 1918 - 1920 yılları esnasında Topcuba.­ şef memleketin en aktif siyasi adamıydı ve sonra­ dan da Azerbaycan Cumhuriyetinin başkanı oldu. BASIN Azerbaycanlılar yalnız kısa bir zaman evvel ba.· • 1 48 ldmı 1'e MüslüınaııJıt Rusya'd a ran-Tür w k b ı tmiş bir halk olarak şaşmaya lı gınt ; � e u tı yga.: endilerinin kabiliyetli gazeteciler t de ğer bır sur� t etmiş tiler Ye ni Bakü ba&nı old�t=� sba ştu ve .1905_ den 1908'e kadar mu kabı 1� le dol esnasında Azerbaycan bası· 1 olan lıbera. devre tı. Ziya, Keş kü·t ve Ziyaı nı mantar gibi çıknuş b�ka 1905 de� sonra KafkaS gazetelerinden Mahımat, Gun4!, TeHakikat, YenJ Hakikat, tkbal, . rakki' NeJ·at ve bir çokları. Bu mecmua tarın çogu yeterli paranın olmamasından ve yeterı· ka dar okuyucunun bulunmamasından, sa nsürün sıkılığından dolayı ömürleri kısa sürmüştü ve tecrübede de fakat bazıları kapanıyor ve başkaları çıkıyordu. Yal n ız Kas· pii bunların arasından Tagief'in desteği ne borçlu olarak Bakli'ye Bo�evikliğin gelmesine kadar de­ vam etti. Bu gazeteler Türk milliyetçiliği modası­ nın Azerbaycan aydınları, burjuvazi ve aristokrat· lan arasında büyümesinde hiç d e az olmayan önem­ li derecede rol oynamış ve ileri derece de desteklen· miştir. Hüseyin Zade, Agaef ve Topcubaşef'den baş­ ka �onradan Azerbaycan milliyetçileri n in başı olan Haşım bey Veziri, Mehmet Em i n Bev Resul Zade ve Mehmet Agw a Şahtanvı.1. .� • ı gı. b.ı dıgerl eri basında çalışıyorla rd ı .. • Şahtahvı'li' nın . Azerbaycan'Wara O1 an «Türklü k d"unyasını h r yın üstün de sev�. � mek:. bu yaz 1 Pan tur kızm gör üşlerini en iyi tasvir etmek:d:� Rusya'daki bütün . . soyundan gruplardan Azerbaycanlılar aras �k ınd a kı kad ının erkek gibi aynı hakka sahip olm ası h ar ek · eı·1 en erk en başlamıştır. Azerbaycan ka dın h ak la rını savunucusu Hamide hanım tarafın dan yay·,nı anan Kadın gazetesi olan Aurbaycan'ıo Uyanışı 149 Müslüman kadınının bütün serbesti�. i . için . ını ya­ e n erjik olarak savaşıyor du. Molla Nasrettın ­ yanın eşi ola n Hamide Ha n ım ve sonrada n Azer bayca n Başkanı olan Nassip bey Usubbekov'un (Yu­ sufbeyli) eşi Saadet Hanım diğerleri arasında basın­ katılmış­ da ve sosyal çalışmalarda aktif olarak lardı. Di ni mecmualar istis na bütün Azerbaycan b:;ısını müslüman kadınına serbestisi için yapılan sa· vaşı destekliyorlardı. ı5ık 1905 DE AZERBAYCAN Bir çok milletlerin tezadlıkları v e sosyal huzur­ suzluk Azerbaycan'da 1950 - 1907 ihtilal yılları­ na acıklı bir manzara vermişti. 1900 den son­ ra sosyal demokratlar Bakü petrol sahalarına nü­ fuz etmeyi başardılar ve Aralık 1904 de genel grev yapacak kadar kuvvetlenmişlerdi. Stalin'in kendi· si orada ihtilal gruplarının oraganizasyonuna, pro­ pagan danın yayılmasına, grev harekatına katılmış­ tı. 1904 d e Sosyal Demokratlar Baküde Hemmet hususi müslüman grubunu yarattılar ve bunun li­ derleri Azerbeycanlı Neriman N erimanof, Effen­ dief ve Meşadi Azizbekof idi. 1917 ihtilalinde.n sonra Azizbekof Bakü'de Bolşevik şefi oldu ve Transkafkasyayı başlıca sovyetleştirm eye çalıştı.. Bakü'de 1905 - 1907 yılları Ermenilerle mU.S. lümanlar arasında saldıncı faaliyetler, katiller, eşkiyalıklar ve gösterilerle ken disini gösteriyordu. Sosyal Demokratlann, Ermeni ihtilali cemiyeti Taş­ naksiyon ve onun gibi müslüman muarızlarının taı· kınlıkları karşılıklı kanlı çatışmalara gelişmişti. Rusya'da Pan-Türk.izm ve MüslüınanJıt ıs o . . . ınaınafi Azerb aycan Türkleri Trans­ Bildirroelıdırkı iht ilalcı kısmıydı ve ancak ın en az kafkasya hal� de hakiki Rus düşmanlığı gös. nad_ ır O··rn eklerın dan Azerbaycan çiftlik sahipteı:yorlar dı· öte yan liği yapıyorlar ve revolüsa Ierı Ru s 1· aresiyle işbir · rlerı· teş kil e derek ı·nı·sı-· yona karşı e rnniyet tedbı . rdı. L"ıbera1 mı·ıı·ıyetçiler yatif.ı e11erı'nde tutu yorla � . . ıdame ed ıyorlarct. Rus Kade tleriyle sıkı baglarını Mamafi çiler arasında Ruslarla Azer. baycan lılann bu «Kardeş işbirliği» kendisini Ermem1 ere karşı eş· kiyalıklar olarak gösteriyordu ve bu �ki mill etin ayak takımı Ermeni dükkanlarının bır çok defa yağma edilmesi ve teşebbüslerine katılarak göste­ riyordu. Bu çatışmalar yanında Azerbaycanlılar ta­ rafından Ruslara veya bükümete karşı faaliyetle­ re ait şikayetler Rus polisinin ve idarecilerinin an­ cak pek az raporunda bulwıa biliyordu ve hatta bu raporlarda Azerb aycanlıların muhafazakarlığı be­ yan ediliy ordu. Mamafi Rus · Azerbaycan «An tier­ menian> işbirliği on yıl kadar sonra 191 7 - 1920 ih· tilfil hareketleri durumu değiştird ikten son ra durak· lamış ve Türk milliyetçiliğin in büyümesi Bakü'de Rus ve Ermenileri aralar ında bir ittifaka zorla· mıştı. 1906 da B akü'de ha yırsever faaliyetin ve ede. . b�yatın bu..yu.. mesıy le ilg ili Neşir-ı. . Şerı'f ısı . . "mli bır sosyal t �urulm�t u. Tagiev, Melikov Zarbadi _ �=:ı? a·�ıger b urJ.uva te yı ilk yayam - ve Azerbaycan'm msilcileri b na e . . n sam ımı � !erini yapmışlardı. destek Sosyetenın hare Iangıçta Tagief m ketlerini başadde . yeni· müsru· man oku ten desteklıyordu ve hır sıra llan onJ arın . ıdameleri için sosyeış· Azerbaycaıı'ın UyanlŞI 151 teye borçlu idiler. Mamafi iki veya üç yıl sonra eği­ timin ilerlemesine karşı heves azaldı ve paranın bit­ mesiyle Neşir·i · Şerif birdenbre teşebbüsünü ke­ siverdi. Bu cemiyet ne de olsa Azerbaycan'ın liberal milli kuvvetlerinin birleşmesini kurmaya yol açmış ve bir tam Azerbaycan milli partisinin örnek tipiydi . Azerbaycanlı liberaller Nijni Novgorod ve Petersburg'daki bütün Rusya müslümanlan kon­ gresine ve İttifakın teşkilinde çok aktif olarak ka­ tılmışlardı. Bu toplantılardan bazılarına başkanlık eden ve ikinci Duma'da müslüman heyetinin başı ol� Topçubaşef kendisini çok kabiliyetli ve çok ma· haretli bir siyasi olarak göstermişti. İkinci Duma'nın dağılmasından ve müslüman parlemento temsilinin gerilemesinden sonra Azerbaycan'm libe· ralleri Dumanın politikasına karşı ilgilerini kaybet· tiler ve Kadetlerle olan bağlarını İttifaka karşı bazı lakayt tutuma rağmen gevşettiler. Onun yerine ken·· dilerini lokal Azerbaycan işleri özerine teksif et· tiler. Jön Türklerin devriminden sonra Pantürkizm Azerbaycan aydınlan ve burjuvazisi arasında sosyal ve dini problemlerden daha önde gelen bir du· rum yaratmıştı ve onlar Pantürkizm propogandasını şiddetlendirmişlerdi. İhtilal karışıklıklarının yatışmasından sonra idare Transkafkasyanın mahalli halkının siyasi faaliyetini yakından izlemeye başlayınca bir çok partilerin çalışmalarıı hatta engellenmiş olmasına rağmen bazı Azerbaycanlı liderler Rusya'yı terke karar verdiler. Bunlar temaslarını kaybetmedikleri muzaffer jön Türklere katılmaya can atarak Tür- R�ya'da Pao-Türkb.ın Ye Mü,ıııı -... terkedenler aras ında 190e , er. Rusya'yı kiye 'ye gı. t�ıl e PantTUrkist yayınlan Ruay da len a' de İstan b ul a g liUaetıı.. da izle yen 1910 onu ve f Agae .,... y as aklanan . rdt va Zade 15% MUSAVAT Başlarında Mehmet Emin Bey Resul Zade oı. .. re bir avuç dol usu aydınların ancak 1911. mak uze . ' .. . 912 de il k Azerbaycan sıyası. par tısını kesın olıı �ak teşe kkülü ile sol burjuvazi partisi Musavat G ruldu. Agae f ve daha bir çok Azerbaycanlılar glJıt Resul Zade bu mesleğinin başlangıcında TUrt mi lliye tçiliğinden ziyade müslüman birliğinin lıöe,,: ral savaşçısıydı. Stalin ile Sosyal demokratik grubu Hemm et'in yaratılmasına ve Bakü'de hilkfl., mete karşı yapıl an gösterilere katıldıktan 80Dl'l Resul Zade lran'a kaçtı ve orada Şahın mutlak mo­ narşisine karşı savaşın teşvik edilmesine yardı m el, ti. O iki dil l i ve hatta iki milliyetli aydın için iyi bir, örnekti ve Tahran'da trane Ahad ve İran Nn mecmualarını yayınladı. Mama fi İra n ihtililinbı mücadelesinde mağlup olarak Resul Zade o zamaıı bir defa daha 1stanbul'a göç etti. Burada Pan·Tllrı kizm hareke tine iltiha k etti ve o zaman iktidarda ol an Jön Türklerle işbirliği yaptı.Bakü'den ihtili.lci �eslekdaşı Agaef'in kurmuş olduğu tamamen mil· lı�e��� ':fürk Yurd u'nda yayın yapt ı. Pan - Türkist bır1ıgmm seb eb1· .. . e ileri derec uzerın ede heyecan du· yan Res ul Zad e l910 vey a 191 1 ve derhal m de Bakliye döndü ah· alli sıya.s . ı. hayatta önemli mev.ıu ,.: aldı. Azerbaycao'ın UyaD.181 153 İsmine ve Kurucul arının sosyal demokrasiyi kabul etmelerine rağmen Musavat ne Türk milli ve,. ya ne Pan islamik değil, bir sosyalist partiydi. Par­ tinin kuruluşu dolayıs ıyle yayınlanan bir tebliğde Musavat• ın merkezi komitesi «İslamın asil halkı­ nın bir eli Pekin'e ulaşacak ... ve diğeri Avrupa'­ nın öteki ucunda Alhamra sarayı yapacaktır» diye çağrıda bulunuyor. «Asya, Avrupa ve Afrika gibJ dünyanın muazzam kısımlarının hakimi olmuş _ lamın şimdi ufacık parçalara ayrılma.sının» üzun­ tülerini bildiriyordu. Musavat'ın liderleri bu umutla· rını hiçb ir zaman kaybetmediler ve görünüşte Türk süvarilerinin eski kahramanlıklarını yadederek «Düşmanın mahvedilmesi için mümkün olan �er v�­ sıtanın hatta atların da hazır olmasını:. tavsıye edi· yordu. Musavat 'm programının esas noktaları hiç şüphesiz Türklerin kasdedil?iği büt� müslümanl a.­ rın eşitliğinden ziyade bırleşmesınden bahsedi­ yordu.Programı aşağıdaki konulardı : ı) Milliyet ve din farkı gözetmed en bu"tün mtislüman halkının birleştirilmesi. 2) istiklallerini kaybeden mtislüman mem­ leketlerine bunu temin. 3) İstiklalini koruma veya elde etmek için yapılacak sava.şda müslüman memleketlere mane­ vi ve maddi yardım. 4) Müslüman halklarının savunma ve sal­ dırma gücünün gelişmesi için yardım. 5) Bu fikirlerin yayılmasını engelleyen m&.­ niaları kaldırmak. .!-8· 154 ldım ve Milıllhnııalık Ru.,y•'da Pan-Tilr . . in e ve ilerlemesine yarırlig" B . an m lti Us 6) M ıni. tem ın a.s tem •1er. 1e dJ m edecek partı si için ça· .. refahı ve ilerleme 7) lnsanlı� temas ve fik ir mU­ rt erle icabında pa ı anc yab tışan ası. . . badclesinin yapılm ın ve onun tıcatın ye di vcu me 8). MUe lU man. esi için bUtUn k hayatının gelişm . rt ' sınat ve ekono mı kuvvetlendirllmesı. savaş vasıtatarının programı milli d'mı. ve Musavat'ın tebliği ve kötU bir karışımıydı. Transka.f808yal e 1 ogan1arın mükemmel surette kuya'daki ihtil!l hakkında ade Mwıavat'm yaptıg• ı tetkikinde Firuz Kazemz ·· ve c hern ideo1OJI> programının «iyi aydınlatılmaya yoksul:. olarak bangi bir sistemli siyasi felsefeden a vasıflandırmakta ve bu suretle onun «oldukç mUp· ismi inin . hem» kaldığını bildirmiıti Halbuki part ve programındaki savaşa çok mUtemayil noktalar Resul Zade'nin geçmiş Uıtil!lcıhğının yansıtı idi. Ve eseri hala tam milliyetçilikten daha az sosyaldl. Onun programına göre Musavat'ın enerjilerinin TUrk halklarının kurtanlmasına ve hepsinin 1stan· bul'un himayesi altında Atlas okyanusundan ve Faıı'dan Pasifik okyanuııuna ve Mogolistan'a kadar geniş Yeni MUslliman TUrk İmparatorluğunun ya­ ratılmasıydı . Aslında bununla beraber Musavat'ın siyasi faaliyeti programından daha çok barışçı idi. 1918 den evvel - TUrk birliklerinin Kafkasya'da görün · mealndcn evvel - Musavat liderleri Azerbaycan'ın bir mUstakil devlet olma.ııı veya onu Ttirkiye'ye il· hak için az çal şnuşlardı. Azerba yca n aydınları hiç � Azerbaycan'ın Uyanıtı 15$ şüphe siz ikinci düşUnceye - doğu Transkafkasya halkının aynı dinden ve TUrkiye'nin Türk gençliğiy­ le siyasi birleşmesine taraftardılar. Fakat 1910 1914 yıllarında bağımsız bir Azerbaycan yaratı!· ması için az tarihi ve ekonomik zemin veya daha doğru.eu böyle bir devletin kurlu ması için gereken propaganda mevcut değildi. Musavat kendisini da· ha ziyade burjuvaziler ve aydınlar arasından des­ tekleyenler buldu, halbuki köylüler ve asiller Pan­ islamizmin muhafazakar fikirlerine karşı daha çok meyaldiler ve solcu aydınlara tamamen inan­ mıyorlardı . Genel olarak Transkafkasya köylille­ lerini tamamen anlamadıklan siyasi program me­ tinleri yerine mUslümanhk ve eski hUrmete layık ilişkileri altında uyandırmak daha kolaydı. Bakii'. de yaşayan ve durumu çok iyi bilen Rus Kadeti Bai­ kof hatıralarında parti teşkilatının çok zayıf ve bir kaç yüz kişiden ibaret olduğunu «halbuki onlar için­ de Han, Bey, Vali ve liderinin. ne derse onu yapma· ya bUlinmeyen bir zamandanberl alışmış olan · Ta­ tar kitlelerinin kümeleri:. olduğunu yazmakta idi Baikof fakat hükUmlerinde ancak kısmen haklıy· dı. Bir parti mekanizması bir çok hallerde hemen hemen bugünUn g ibi ufak siyasi liderler grundan ibarettir, halbuki kitle genel olarak yakın doğu memleketlerinde tipik olan siyaset bakımından il­ gisiuli. (1953 de lranda Musaddak'ın başanları v e düşmesi, İran halkının MUslüman lideri Kaşan'a veya 1945·1953 de Tudeh partisine karşı ilişkilerinde­ oynaklık ve lran'da bir gUney Azerbaycan «Sovyeb Cumhuriyetinin çıkışı ve dUşüşti siyasi ruh haletini yal..Qız birden gelip geçmek suretiyle göstermeye ka· L 156 Rusya 'da Pan-Türk.lmı ve MüslünıaııJ ıt y��,� yakın komşu!. biliyetli olan Rus A�rba � �n son tez ahurleri­ � . lıgın n nge çekı ve ın kaypaklığın tısını destekley enlerin dir). Baikof'un Musavat par olduğu hakkındaki ibaret n yalnız bir kaç yüz kişide düşüncesi yanlıştı. İktidara susamış Azerbaycan aydını, Ermeni rekabetinden huzursuz esnaf, daha çok itibar edilmesini isteyen Han, Bey ve Aga (Aris ­ tokrat arazisi sahibi) gibi Musavat'ın arkasında onun açık olmayan prensiplerinden kendisine destek arayan bunlar gibi binlercesi vardı. Türk soyunoo dini ve milli beraberliği, onların yakınlan olan Tür­ kiye ile birleşmenin cazip ümidi ve «yabancı Rus hristiyanlarının» yürüttükleri anlaşılabilen infiali· nin hepsi Musavat'ın başarıları için sebeplerdi. İstanbul'daki Jön Türklerin iktidarı ele geçir­ mesi ile umutların artması 1908 - 1914 deki Türklü­ ğe karşı sempatinin kuvvetlenmesi için de bir fak­ tör. i�i. Müslümanlara dünya üstünde Doğunun za­ ferını ve Avrupaya hükmetmesini temin ederek A2,. ya. halklarının . d�nine ve kültürüne karş yine saygı duyu. larak yenı hır kuvvetin dog-acag-ı gönın··..uyor du.. Hak1katte mamafi Musavat'ın liderlerı açı · k ça pan • Türkis� olmaktan ziyade kalben sadece Tür k tara . - . fdan ıdile r. tstanbul'un ve Tür · kiye'nın· g e1 ecegıy 1e Tatar -... eya Uzbek kardeşlerinin isti . kba . llerinden daha çok heyecanlı bir ..şekilde . il. gilenıyorlardı. Bu Türklük lehindeki . d"uşunce nın hır gösterisi olarak 1913 de Türk hr 'B e t'ta Azerbay c�ı deleg� ler olarak Ag!:f, �e:! � ade ve Topçubaşef'in bu· lunduğu bir ko nferans yapıldı. .Mamaf ı Tür ' halk· k !arının gelec.ektek . i birleşmelerıne ait tartışmalar +-n-: ve sıyası yat fan� ırımdan başka bir �ey değ µdi. - Aı:erbaycan' ın UyUlfl 151 Musavat'ın teşebbüslerinde çok titizlikle gizli kal­ masının taahhüdü aslında idareye karşı açıkca reddinin onun düşmanlığını maskelemekten daha fazla birşey değildi. Bu, partinin bir bildirisinde aşa· ğıdaki şekilde çok iyi tasvir edilmiştir : «Bugünkü zamanda mevcudiyetinizi en ciddi bir gizlilikle koru­ maya devam etmeli ve Musavat üyelerine hükümeti ve onun ajanlarını açıkca tenkit etmekten kaçın· mayı ihtar etmektedir.» Bu tutum hatta Birinci Dünya Savaşına kadar değişmemiştir. Aynı zamanda Musavat Azerbeycan'da çabu­ cak başta giden bir parti oldu. Bununla beraber bil­ hassa Türk Azerbaycan sosyetesinin üst tabaka.at arasında olmak üzere memlekette müteaddit muha­ . lefet grupları vardı Yüzyıllardanberi İranla ilişki kurmuş olan Şii hocalar sünni olan Türkiye'ye kar­ şı sempatinin büyümesine hususi bir ilgi göstermi­ yerek bakıyorlardı. Mollalar ve diğer konserva.tif miilsümanlar da bir müslüman Türk imparatorluğu· nun destekleyenlerin öncülerinin hareketlerini ter­ viç etmiyorlardı. Musavat içindeki batı modası po· püler kadın haklarını ve kadının eşit hakka sahip ol­ masını nefret ile gören, harem ve peçeye alışmış olan müslüman aile ve sosyetesinin geleneksel gö­ rüşlerine karşıydılar. Yeni modanın, batı edebiya­ tına ve güzel san'atına taraftar, tiyatroya ilgi du· • yan - ki camilerde -ibadet yerine - f ransızca ve modern Türk edebiyat ve dilini aran ve Fars kla­ sikleri yerine öğrenmenin hepsi müslüman sosyal .nizamının eski cereyanını tahribine� yardım ediyor­ du. Sarık yerine şapkanın yer alması, yeni mobil­ ya ve resimler müslüman evinin görünüşünü değişti- ısı R�'da Pu-Türldzm n MüslüınınlıJı şler Rusca, Fransıcdini gö. rü . . altın da kayboluy nyordu ve gelenek.sel , . etkısı or""' fikırıerın ca veya Türk�ar tarafı ınl nd ay an t va � . du. Liberaller ve Musa � daır yapı rıne .• anlıg·ın gelecektekı zafe lan mu·· s1um çı arm ilk k n alan y ın lar on � vaadlere rağmen bocalar nn sonunu görü­ tle ade ve ın am niz karşısında eski kl yorlardı. Bundan başka _eski_�i_zaı:11 des� :yiciler için _ din birliği nıhu ile egıtilrnış - musl umanlı­ ğın kozmopolit uluslararası inanışı milli ölçülerin üstünde idi ve bunlar Pan-Türkistlerin dar ırk ve dil teorileriyle bozuluyordu. Yusuf Akçora ve Agaef'in sözlerini yansıtan Musavatcılar Türk ırk ve milli idealini kesin bir surette dinin üstünde tutuyorlar­ dı. Netice olarak bir çok muhafazakar Azerbaycanlı grup Ruslann yardımıyla mevcut nizamın korunma· sını Pantürkistler tarafından vadedilen yeni liberal nizama tercih ediyorlardı. Bu zıdlık mollalar ın libe­ rallere karşı onların ka.f ir ve isyankar olmalarmı bildirmeleriyle çok defa açıkca düşmanlığa sebep oluyordu. usavat savaş ve ihtilal esnasında Azerbaycaa . � s�yası hayatının sol sektöründe onu destekleyenleriıi b� çog_ unun dahil olduğu Sosyal Demokr at Heınmeı. Azerbay�� işçileri arasında Musav at'tan hala dahe. ' rev�çta dı. Menşevik ve Bo � lşevikler arasındaki ıga ��men Hemmet bölün memişti ve 1905 - 190'1 : vresının çatışmalarını bertarafa muktedirdi B ununla beraber savaş öncesi gtirültü yıl} . arı olan. 1908 - 1914 de Hemmet de başlangıçtaki ihtilfil Di· zamından çok kay betti ve gost ·· erı ve propagandasını azalttı. ay­ Aarbayauı'm UyUIJI Azerbaycan'daki ihtilalci ve milliyetçi göste­ riler başlarında Vicerof, 1. l Vorontsof · Da.şkof olan Rus amirlerin karşı tutumlarıyla kuvvetle frenlendi ve Transkafkasya İmparatorluk rejimi­ nin son on yılında 1905 ihtilalinin wru altında ta­ mamen sükunet buldu. Rus imparatorluğunda 1907 ve 1914 arasındaki sür'atli ekonomik ve eğitim iler­ lemeleri tamamen siyasi problemler açısından �r­ baycan 'ın sosyal liderlerinin dikkatini çekti. Birin· ci Dünya Savaşında Türkiye'nin mihver kuvveUe­ rine dahil olması bile Transkafkasya hayatının sat­ hi sfıkununu değiştirmemişt i • p_.Türtdstler n Tatarutler KISIM VIII R ve TATARİSTLER PAN. TORK1STLE !kinci Duma ile işbirliğini 3 Haziran 1907 de A. Stolypi� başkanlığın. açıkça imkansız gören P. 'yı feshettı. Bu esnada daki Çar hükumeti Duma. u bir tebliğle se­ !kinci Nikola'nın imzalamış olduğ ayalsal kalkın­ çim kanunu değişti. Stolypin'in «an parlementer ma> sı Rus tarihinde yalnız yeni bir devrenin başlamasıyla kendini göstermekle kal­ mayıp aynı zamanda Rusya'daki Türklerin siyasi hayatında da yeni bir devir açmış oldu. Yeni seçim kanunu stepler bölgesini ve Orta Asya'nın temsil­ ciliğini kaldırıyor ve Kafkasya ile Volga - Ural vila­ yetlerinin müslüman milletvekillerinin sayısını ile· ri derecede azaltıyordu. Müslümanlar y�ni (üçün­ cü) Duma'ya ancak dokuz milletvekili gönderebili· yorlardı ;e d?rdüncü Duma'da mahalli idari değiş­ meye baglı olarak yediye düşmüştü. Hükumet müs­ l�an mebuslannı iki sebepten azaltıyordu : Birin· cısı Kadetler� �e otuz üyeli işçi heyetini de böylece �ltıyor . . v�. ıkınc�s� Türklük siyasi hareketiyle bil· yuyen mus.l�man ıtıbar ve nüfuzuna karşı bir hava yaratmak ıçındi. 1907.. Y1:1a d� Türklük siyasi faaliyetin � büyü��i � kfımetını harekete geçirdi. Tatarlar � : Rusya'dakf · .. halkını. n - aslında b u · ·· t··un muslumanlann _ b'ır1eşmesı ve liderliği için inadla ça lışıyorlardı. Tatar okulların .. .. ın , b asının ve musluman kongrelerinin ba.şar ılan Tatarların kesin ola· 161 rak Türkiye'ye doğru kurulmuş aşikar bir kuvve­ te sahip olduklarını gösteriyordu. Rusya'dald· müs­ lüman okullarında . Osmanlı Türkçesinin kabulüne ait Üçüncü Tilin Müslümanlar kongresinin kararı Tatar milliyetçilerinin bütün Rusya'daki Türkler-i yabancı nüfuzuna ve hatta Rusya'ya karşı düşman olarak korumayı istediğini açıkca gösteriyordu. Hatta daha da fazla olarak onlar Müslüman • Türklük hakimiyeti altına Kafkasya dağlılarının. Orta Asya Tajik.leri ve Volga bölgesinin milis· lüman Finli halkı gibi Rus imparatorluğu­ nun Türk olmayan diğer müslüman halklarının da buna girmesini düşünüyorlardı. Hristiyanlı ­ ğı onsekizinci yüzyılda kabul etmiş olan kırkdokuz­ biµ Volga Tatarının 1905 - 1907 de yine gerisin ge­ riye müslüman olmalan alarm için daha başka bir sebepti. Bu Müslümanlığın ve Türk milliyetçiliğinin Moskova kapılarında pok çarlak yeni zaferler kazan· dığını gösteriyordu. Peskopos Andrew Mamadysh (Prens Ukhtonisky) hükümete «müslüman Tatar­ lar tar�mdan Kazan'm ve bütün Volga bölgesinin zaptı hızım gözlerimiz önünde yavaş ve sessizce, fa­ kat devamlı olarak ilerliyordu . ..> diye yazıyordu. �men hükumetin ve bazı Rus milliyetçi çev' relenn Volga bölgesinin kaderi ile ilgili olarak imparatorluğun kalbi - müslüman okullarının 1905 • 1907 de hükumetin kontrolü altına girmesinin tecrübe edilmesini izah etmektedir. Sonra 1909-1912 de Eğitim Bakanlığı «Volga bölgesinde Tatar • müs­ lüm� m�.fuzun� karşı savaş tedbirlerini tetkik için> hususı hır komısyon teşkilatlandırdı ve imparator­ luğun doğu kısımlarında Rus kültürünün kuvvet- 162 -Türldzın ve Müsliiııuıııbk RusY•'dıı Pan Uzere bir sıra kon­ nı tartışmak rı nla a m1t ı · ı . es lenm fer a nslar yapıl. dl... .. n delege sayısının ve dola­ 1 Duma'dak� u: ��� ası ve hükumetin siyasi � ı:n z çok ciddi yısıyla ku vvetının er 1 e i ve gösterileri propa gandayı, kongr verdi. Onlar dan 'ki türlü sonuç surette sınırlaması 1 illiyetçile:r _ Pantürkistler biri _olarak_ b_a ��� ;ye aktardılar ve onların esas faal yetlerını ikalizme yol açan gizli ı arındaki_ faaliy:tleri rad · · yurtl ı Aynı zaman .ıçın. de marnaf. . bir karakter kazandı. . ıl ı kı s mas gösterilerının Türk ,milliyetçilerinin açık rak· ar top Tat a ass - sahalarında, bilh Rusya nın dogu u. larında genel sükunete sebep old TORKlYE ve PANT0RK1STLER 1908 • 1910 yıllarında siyasi teşebbüsleri en­ gellenen bir sıra Türklük liderleri Türkiye'y= �öç ettiler ve İstanbul bir kere daha Ru sya Panturkist� !erinin baş merkezi oldu. 1908 de Jön Türklerin dar­ besinden sonra Türk hükumeti Türkiye'ye Rusya·­ da n göçeden Türk mlıltecilerine karşı tutumunu esaslı olarak değiştirdi ve onların öne sürdükleri bütün Türklüğün birleşmesi fikrine karşı ç�k is­ tekle eğildi. Halbuki Sultan Abdulhamit b�\tün si­ yasi mültecilere karşt onların ihtilalci ruhlarından korkarak şüpheli bakıyor ve evvelce gizli faaliyette olan Jön Türkler iktidara geldikten sonra Tatarlara ve Azerbaycan milliyetçilerine büylik sempati gös­ teriyorlardı. Abdulhamid'in yüreğine çok uygun olan Pan islamizmi Jön Türkler reddediyordu ve Osma nlı devletinin ideolojisi olan imparatorlu ğun bütün milletlerini Osmanlı hanedanı altı nd a. topla- Pan-Tüıtdstler ve TatarlstJer 163 ma doktrinine bağlanıyorlardı. Başlangıçta Pantür­ kist olmayanlar gitgide daha fazla Pantürkist fi­ kirleri kabul ediyorlardı. Daha önce 1904 de Yusuf Akçora tarafından söylenen Pantürkizm, orıJını­ nin kürt olmasına rağmen genç bir Türk gazeteci ve Türk milli fikirlerinde dinamik yeni bir müjde­ ci olan Ziya Gökalp tarafından benimsendi. Gö· kalp ve arkadaşları Akagündüz, Abdullah Cevdet, Hüseyin Cahit (Tanin'i çıkaran) ve Halide Edip Hanım aşağıda bildirilen amacı taşıyan nüfuzlu. ku vvetli milliyetçi bir cemiyet olan Yeni I.Jsan'ı kurd ular : 1) Türk hayatından yabancı ve tehlikeli kileri silmek, eski Türk (Asya) kü ltürünü ihya Türk dilini fars ve arapca ödünç kelimelerinden mizlemek (bu sebepten .cemiyetin adı Yeni san). et· ve te­ Li­ 2) Bütün Turanlıların - bunlar Türkler, Mo­ ğollar, Tunguz, Finno Ugurlar ve diğer Ural - Altay grubu halkları - etnik ve kültürel cemaatlarmın il· mi tarifi. Cemiyetin organı olan Genç Kalemler kısa bir zamanda Pantürkizmi yürüten basının borazancısı ol­ du lar. tık defa Selanik'te kurulan ve uzun süre Jön Türklerin merkezi olan buradan cemiyet sonra nüfu­ zunu daha kolay gösterebileceği 1stanbul'a nakletti. 1911 de Jön Türk partisinin merkez komitesinin bir toplantısında cemiyet bir karara geçmenin etki­ si altında - bu prensip itibariyle bir derece Os­ manlılık düşüncesinden mülhem olarak - «Türkçe'­ nin yayılmasının müsfüman hUkümranlığının yer- Pan-Türkistler ve Tatarfstler ve Müslümanlık Rusya'da Pan-Türldım 164 surlan erit· . oyundan olmayan un leşme.sı. ve Tü' rk s u» hakkınl bir vasıta oldug ı ·· ; mek ıçın çok mükemme ylu ha��arın . ıdeo oJık �e da idi. Bütün Türk so u dıger bır adım Jon ırk birliğini tanımaya doğr Rusya komitesine çok tanınmış .y Tü. rklerin merkezi ı. sı m B�d' ı ·1 ün seç � Türk soylu milliyetçilerin üçün lı), Alı Bey Hu­ lar İsmail Bey Gasprinsky (Kırım suf �kço�a (Ta· seyin Zade (Azerbaycanlı) ve Yu . r bır Azer­ dıge a and zam ı ayn en hem en Hem tar) idi. beycanlı olan Ahmet Bey Agaef !stanbul'da bütün eğitim müesseselerinin genel müfettişiydi. v İsmail Bey Gasprinsky hala Bahçesarayda ya­ şıyordu, fakat Ağaef, Hüseyin Zade, Akçora, Re­ sul Zade diğer Krımlı, Azerbaycanlı, Tatar ve Uır bek mültecilerle Truıkent ve. Buharalı öğrenciler ara­ sında !stanbul'da çalışıyorlardı. Akçora onların başkanı oldu ve 25 Mart 1912 de yeni bir örgüt olan Türk Ocağını kurdu. Burası kısa bir zamanda Tür­ kiye'nin her tarafına yayıldı. Akçora Pantürkizm fikirlerini Rusya'da yaymak üzere hususi propa· gandacı grublarını da örgütledi . Bu suretle Birinci Dünya Savaşı çıkmadan beş . veya altı yıl evvel İstanbul Panturk' " ızmın ve Rusv ya'dan iltı· ca eden Türklerin kuvvetlerin in sag laru· laştırılmasın1 . d.. nleyen bir yer olm � uştu. 1908 de �rn ogrencilerı birliği kuruldu. 1909 da haberlerın yayılmas � �· ç.ın Buharalıla r cemiyeti ve 1911 w de Türk B'ırligı, Tatar Millt cı·ıer �'-A::mı. yeü. ve � .. Rusya'daki Türk 80 � ogr encılerın cemiyeti ve d,­ ğerleri bunlan izledı. .. v v • 165 TURAN MİLLİYETÇİLIGI EFSANESİ 7 Aralık 1911 de Akçora'nın Pan-Türkist mec­ muası olan Türk Yurdu çıkmaya başladı. Başarı o kadar büyük olduki ilk sayı dört, ikincisi üç ve üçüncü ve dördüncü sayıları iki defa basıldL Hemen hemen her sayıda öğrenciliği günlerindeki !ran'a karşı beslediği eğilimi tamamen terkeden Türklük hareketlerinin ideolojisti ve teoricisi Agaef Akçora'nın 1904 de formüle ettiği Pantürkizm teo­ rileriı)i tartışmış ve daha geliştirmiştir. Aynı za­ manda Akçora ve Agaef'in her· ikisi Gasprinsky'nin eski nesline daha yakındılar. Bunların düşünceleri· nin artık müslümanlıkla ve rnüslüman kültürü ile il­ gisi yoktu ve bunların amaçlan Türk yurdu kuru­ cularına ilham veren Türkizm - veya daha sonra· lan dendiği gibi Turan'cılıktı. Agaef makalelerinde Türk soyu birliği ve dün· ya tarihinde ve uygarlığında Türklerin rolü hak­ kında yazıyordu. Yetmiş Seksen milyon Turanlının (Türkler ve Avrupa ile Asya'nın akraba olan Fin - Ugur ve Moğol halklarının her ikisi) birleş· mesi halinde onların yapmayı iştiyakla istediği kuvvetli bir imparatorluk olabileceğini söylüyor­ du. Onun Türk kültürü imkanlarına karşı büyük bir saygısı vardı ve - Çin, Hindistan, İran ve Arap kültürünü unutarak - «Japonlar müstesna Asya halkları arasında en ileri ve en çok kültürlü halkın Türk soylu halklar olduğunu söyleyebiliriz> diye yazıyordu. Aynı zamanda Ernest Renan'ın izinde yürUyen Pantürkister «milliyetçiliğin esas faktörünün ev- 166 ve Müslümanlık Rıısya'da Pan-Türldmı . nd" e ve moral ve adetlerde ve vela. dilde, ı.k.ıncısı. dı derde yattı. .. şterek tarih, vatan ..ve ka � uçu .. .ncu..su.. mu " so .. slumanlı gı Türk ğını» mülahaza etmekte ve mu ndan ne milli dini olduğunu ve onların en azı nekçile­ rc::�ın nüfuzu altında ve ne de İslam gele ri olmadıklarını bildirmekte ,idi. Agaef «biz İslamı bilmiyoruz» «Yahut, bu daha doğru olarak söy­ lenirse, bize hiç kimse İslamı münasip surette an­ latmamıştır» diyordu. «Bir çok yerlerde {Türkiye, Kafkasya ve Orta Asya) İslam kendini yalnız softaların sözlerinin ifade edilmesiyle gösteriyor ve sayısı olz olmayan müslümanlar hatta dini ayetle­ rin ne olduğunu bilmemektedirler» diye ilave edi­ yordu. Eskidenberi taassuba karşı sadık kalan Aga­ ef'e göre müslümanlık batıl inanışlardan ve boş dini merasimlerden temizlenmeli ve daha çok rasyonel bir din olmalıydı. Müs!ümanhğın kültür ve gelenekleri aslında Türk milli fikirlerin yeni okulları için az ilginçti . er ne İslam ve ne de Osmanlı Türkiye'­ ��tür�is :� _ sının, kült urel ve siyasi geleneklerini Türk millü va­ sıflarının hakiki ürünleri olarak görmemekte zira Osmanlı �ürkiye'sinin başlıca tarihi ve coğrafi ba· kımdan Bızansa varis olması onları n çıkardıkları bu sonuçlara önemli derecede hak ver dirmekteydi. Bun­ dan başka İslam kültürü tamamen . Türk aydın ve ar· . t'k tıs ı . k ab'li ı yetın m eyvası olmakt an dalı a zıyade arap eseri ve Fars ge1enekle rinin mahsul ..uyd.u. . Bu sebepten Arap ve Osmanlı . 1 . Ha1·� . e ı.ı.e erının zaferm karşı lak ayt olarak Pantür k'ıstler {veya Panturanistler) geçmişin Turanın da, {veya Türk . Moğol) Pan-Türkistler ve Tataristler 167 bir ilham görüyorlardı. Atilla ve Oğuz Han'ın, Cen· giz Han ve Timurlenk'in kahramanlık hareketleri tarihi ve milli bir efsanenin yaratılması için gerekli malzemeyi teşkil ediyordu. Bir zamanlar Japon de­ nizinden Akdeniz'e kadar uzanan ve Hindistan ova­ larından Kuzey Rusya ormanlarına kadar yayılan Hunların ve Moğolların geçmiş imparatorluğunwı tekrar toplanması onlar için dayanılmaz bir cazibe idi . Türk - Moğol, hatta Fin - Uğur halklarını ve Cengiz hanla Atila'nın göçebe milletlerini eski top­ raklarını da içine alan böyle bir Türk - Moğol, Tu­ ran imparatorluğunun ve yeni bir Turan devletinin yaratılması 1908 - 1918 de Jön Türklerin sabit fi­ kirleri olmuştu. Genç Türk vatanseverlerinde çok tutulmuş olan Türklük şiirinde Ziya Gökalp yurttaşlarının vatan­ severlik şevkini tasvir ediyor ve onlara cedlerinin efsanevi yurtlarını unutmamalarını telkin ediyor­ du : Garb'm dinler sesini, Ga.rb'e sesler dinletir, Kalbini de söyletir, kalbini de inletir; Lakin asla unutmaz Oğuz Ha.n'm evladı Turan denen o yurdu, Turan elenen o adı. Ey Türklüğün düşmanı, kitaplara göz gerolr: Farabiler kimlerdir, Uluğ Beyler kimlerdir? Kimlerdendir unutma büyük ftm Sinalar, Kimlerdendir unutma, kahraman Attilala.r•.• Rusya'da Pan-Türluzm ve Müslümaııh.lt 168 bir millet.. y Türkler bu gün bir kavim, ]ikin � bir li.net.. Ona uymayanlara benden yijce Türk hiç geriye gitmez, Türk ir�a.'ı_ �ilnıez; ükin büyük kalbinden altlın devn silinmez. Aynı hissiyat Ziya Gökal p'ın «Turan» isimli başka bir şiirinde de bulunabiliyordu. vat.an ne Türkiye'dir Türklere ne de Türldsta.ıı Vat.an müebbet büyük bir Olked.ir Turan. Agaef, Ziya Gökalp ve onl arın milliyetçi yol· da.şiarı gayretlerinde Turan'ın Türk - Moğol halk­ larının efsanevi esas otağı olduğuna onların tebci­ linin bedbaht bir edebiyata ve ilmi yanlış anlamaya dayandJğıru bilmiyorlardı. «Turan» tabiri ondoku­ zuncu yüzyılın sonu ve yirminci yüzyılın başında Orta Asya'nm Türk · Moğol ülkesini gös termek U2e­ re hat�lı olarak kullanılmıştır Ya nlışlık daha ziya­ . de «Tü. rk> ve «Turan» kelime l eri arasındaki fo. netı_� benzerliğe bağlı idi İran destanı geleneğinde ve Firdevs inin destanı . şıırı . · · . şehname'de «Turan> kelımesı. Türk . Mogo ı halklarının eski yeri manasına kul!anıl ma�. f akat dah..a.. ziyade Milattan sonra altıncı yüzyıl a gal eden Kuze 1r kadar butun Orta A syayı işan �alkı ol arak orijinal manasın· da kulianıim.ışir . Neti ı ce olar ak b..ut..un pant··ur.auo termı.noloji ve b. ,..:"ı «es . muza.ffer Tu keti» ni bir mill� ran memle� bütün tecrübeler ;:� 01 �l araıc__ temsil etmek için bır cografi tabiri kullanıl ması ma n kötü hsulüd: .. . 1910 Pantür kis . Ulnitleri yalnız u...u:m Jerin ın sıy . ası. seviyesindeki uı efsanel er ını · · n yapıcı kuvveti· v Pan-Tüıldıtler ve Tataristler 169 ne dayanmayıp fakat aynı zamanda Osmanlı Tür· kiye'si ve Alman askeri kuvvetine de dayanıyor­ du. Onların İstanbul hükümetine olan saygıları Jön Türkler ve Türk yurdunun ilk sayısı çıkması vesilesiyle «Türk yurdu» gazetesini kuranların ve yayıcılarının Türk ırkının takdire değer olduğunu bildiren himmetleri bunu göstermiştir. Bu «Onları bilhassa tebrik ederim» diye yazan onların kukla sultanınca takdir edilmeden kalmadı. Sultanın mesajını aldıktan sonra yayıncılar «Bu gün Türk milleti için tarihi bir gündür» diye cevaplandır­ dılar ve Sultan «Türk ırkının ruh, ideoloji ve kendi içinden liderleri tarafından birleştirilmiş bir mil· leb olduğunu göstermişti. Türk milliyetçile­ rinin Almanl ara olan eğilimi de kendini bu zamanda gösterdi. Türk Yurdu'nun Sultanın mesajının ba­ sıldığı aynı sayısında mecmuayı çıkaranlar «Kai­ natı idare edenler daima yalnız iki büyük millet olan Türk ve Almanlarca temsil edilmişlerdir» ve istikbalde dünyayı idare etmeye layık ancak bun­ lardır diye yazıyorlardı. Bu sırada Akçora Osmanlı Türkiye'siyle Almanların arasındaki ittifakın taze­ lenmesinin İstanbul'daki Rusyalı Türk soyu öğren­ cilerin faaliyetlerinin başarılı gelişmesi için çok büyük önemi olduğunu ilan ediyordu. Bir çok Türk mecmuaları tamamen siyasi bir Pantürkizmi methederek ve Akdenizden Pasifik'e kadar uzanan bir Turanlı milletin teşekkülünü ha­ yalinde hatta Türk Yurdunun miliyetçi rüyaların­ dan daha ileri olarak görüyorlardı. Bu tipten mil­ liyetçi bir gazeteci Kaçen Zade idi. O istikbalde ------- ------ 170 Rusya'da Pan·Turkimı vıı �üslümanJıl r - Moğol devletine : Ana. Turan veya Turko . Tata Azerbaycan, Krım, Volga ve dolu, Irak, Kuzey !ran, ste-oı,. Or1 ar, K�aza k .. · asındaki bütün ova. Uralıar ar v u ta Asya, Mogolistan, Batı Çın, Dog Sıbırya, Irı . erıne sa 'f'k h'll · ı kadar kutsk ve Amur nehrinin Pası lp de Göka Ziya u. Tur yord ancı,, olan sahalarını souku lığın heveska.r başlarından biriydi. O siyasi proje­ lerinde arkadaşlarından daha çok ihtiyatlı idi. O Türk milliyetçiliğinde ve yayılmasında üç arka ar­ kaya devreler tasarlıyordu. Birincisi Osmanlı Türk­ lerinin imparatorluğu üzerindeki pençesini pekleş, tirmek ve azınlıklarını Türkleştirmek. İkincisi «Pan­ türkizm» devresidirki Osmanlı Türklerinin - Rus­ ya ve !ran'ın Azerbaycanları (Türk halklarının gü· ney grubu), Türk devleti içine alınması. Üçüncü ba­ samak Asya'nın bütün. Turan halkını Türk çekir­ deği etrafında birleştirme. Pantürkizmin siyasi gösterilerinin zirvesin e Birinci Dünya savaşından hemen evvel erişilmişti. Vatanperver gazeteciler Rusyanın çöküşünü ve onun haraberleri üzerine Turan imparatorluğunun �kışını çokt�n tahayyül ediyorlardı.1914 • 1916 da bır �uçuk mılyon ermeninin katliamı Osmanlı Türk­ . lerını Azerbaycan Türklerı. nd en ayıran ermeni en· gelini kaldırınak ve «Og » ve gune" Y dogu gru uz bun arazilerinin birleş .. esını hazırlamak . zu1 � için lerın Jön ar arma gore g nış k­ e . surette yerine geTür mişti. tirilv v TOR.K YURDU VE RUSYA Türklerin birleşm esi gayretıe e rın· rağmen Ak· Pan·Türk.istler ve Tataristİer 171 çora ve Agaef grubu Birinci Dünya Savaşından ön­ ceki yıllar esnasında açıkça Ruslara karşı propa· gandadan kaçınmışlar ve Rus hükumetine karşı düşmanhk göstermemişlerdi. Türk Yurdu kültürel ve fakat siyasi olmayan bir gazete olduğunu ve bunun daha ziyade Rus okullarına, edebiyat ve diline tamamlayıcı olduğunda ısrar edilıyordu. Mesela Ak· çora «her kim Türk'ün tarihini tetkik etmek isterse hiç şüphesiz Rusca öğrenmelidir, çünkü Rus dilinde Türkler hakkında her hangi bir diğer Avrupa dil­ lerinin birinden daha çok eserler vardır» diye ya­ zıyordu. Gazetedeki diğer yazarlar Rus okulları­ nın teşkilatını, Ushinsky'nin pedagojik sistemini, öğretimi ve Tolsto y'un idealizmini methetmekteydi­ ler ve bu Rusya'da Türklük milli şuurunun diğer Türk gruplarından daha erken ve daha kuvvetli geliştiğini göstermekte idi. Onlar «Rusya'da müs­ lümanların ve Ruslarm beraberce yaşamalarının faydalı sonuçları» olduğuna işaret etmekteydiler. Bu nisbeten itidalli havaya borçlu olarak Rus hükumeti Rusya'da Türk Yurdu'nun dağıtılmasına muhalefet etmedi. Rus şarkiyatcılarının muteber gazetesi Mir İslam (İslam dünyası) hatta Türk yurdunun çıkışını ve başarısını «Türk milli kültü­ rünün gelişmesinin yeni bir devresinin göze çarpar bir gösterisidir» diye hoş karşılamıştır. Bununla be­ raber Rus şarkiyatcılan «Türkizm» ve «Turanizm> tabirleriyle kasdolunandaki karışıklığa ve gazeteyi çıkaranların safiyane heveslerine değinmekteydi· diler. 172 Rusra'da Paıı-Turklzm ve MüslünıaııhJı Tt)RKÇÜLERİN • TATARCILARIN ÇATIŞMASI Akçora, Agaef ve Ziya Gökalp'ın teorileri Rusya'dak'1 Türk basınında da yankılara yol açtı.Ora.­ «Tatarlar da bun1ar hakkında bir polemik yaparak . ill e t• ımı m di r Tatar yahut Oskimdir? Onlar ayrı bir halkının Türk aynı yaln gibi ı manlı Türkleri ... z mahalli bir grubumudur?» Bir altın sanayıcısı ve şair olan Ramaef tarafından Orenburg'da çıkarılan en nüfuzlu Tatar gazetesi Vakit hatta «bir Türk gaı.e­ tesıb diye ikinci bir isim de eklemişti.Vakit'in ede­ bi ilavesi olan Şura'da Kazan'daki Hüseyni medre­ sesine profesör olan Cemalettin Validof lisanlan· nın Türkçe olmasından Tatarların kendilerine Türk demelerinde israr ediyordu. O Tatarların kendileri­ ni ayrı bir millet görmelerine inanıyordu. Çünkü onlar adetleri ve dilleriyle Ruslardan ayrılıyorlardı ve çünkü onlar Osmanlı Türkçesine benzeyen bir Türk şivesiyle konuşuyorlardı. Şura'daki diğe r ya­ zarlar bu görüşü devamlı olarak tekrar lıyorlardı. «Türk oğlu» müstear ismi altında biri hat ta «bizim Tatarlar olmayıp Türk olduğu muz ve Rusya'daki bütün Türk soylu halkların ayn ı kökden gelen nesil olduğumuza ikna edilmeli yiz» diyordu. Tatar ga1.etecilerinin bu Pan-Türkist göriişil Kazan ve Ufalı tarih çiler arasında önemli destek uı�u.Bütün in�anlığı Ari (Indo · Avrupai) ve Tu· :anı � plara bölen tarih ci Hasan Gaty tarafından Tatar ılk okulları için 1907 . 1909 d a Tü rk tarihi da iki ders kitabı yayınlanmıştı. Tu rani gru· :� Türkler, Moğollar, Japonlar, Çinliler, Finliler ve Pan-Tüıtdstler ve Tataristler 173 Doğu Avrupa ve Asya'nın diğer halkları, dahildi ve bütün bunların hepsinin Gaty'ye göre ırk, dil ve kül· tür olarak müşterek bir orijini vardı.Son zamanda Rusya'ya karşı zafer kazanan Japonlara bilhassa il­ gi göstermişti. Onları Türklere Ç,Ok yakın akraba olarak buluyordu. Her iki halkların büyük askeıi ve diplomatik kabiliyeti vardı ve Gaty'nın görüşün­ de bu yakın bir işbirliği için mukadder olmuşlardı. Gaty diğer bütün Türk soyundan halklar arasında sıkı bağlar kurulmasını söylüyordu. Bir Başkır olan Ahmet Zeki Validof (sonra Zeki Velidi Togan ismiyle İstanbul Üniversitesinde tarih Profesörü. Yukarda bahsedilen Cemalettin Validof ile karış­ tırmamah) tarafından da Tatar ve Başkır okurlar arasında büyük haşan sağlayan Türk soyu halkla· rın tarihi isimli bir kitap yayınladı.Bu yayınlar Volga · Ural bölgesinin müslüman halkı arasında Türk problemi için ilginin arttığını ve onun gibi Pan·Türkizm propagandasında da ilerleme olduğu­ nu açıkca yansıtıyordu. Sayfalarmı samimiyetle Türk · Tatar nüshaıs­ na hasreden Şura'da «Tatarcı» Galimjan lbra­ himof ve Tatar gazeteci Hadi Maksudof anti - Tür­ kist makaleler yayınlıyorlardı. İbrahimof «Bizi� Tatar olmadığımız, fakat Türk olduğumuzun ısrarla iddia edilmesi mantığa aykındır» diyordu.«Hiç bir kimse inkar edemezki bizler Türküz · Türkler büyük bir ırktır, muhtelif kolalra böünmüştür ve her biri ismini almıştır. Biz bu kollardan birini teşkil ediyo­ ruz, müşterek isim olan «Türk soyu» isminden baş­ ka hususi bir isim olarak «Tatar» ismini taşıyo­ ruz ... Bir slav Rus olabiliyorsa o zaman bir Turk de • Rusya'da Pan -Türklmı ve Müslümanlık 174 . r biz Tatarız! Bizim dili miz Ta· Tatar olabil ır· ... Hayı ' r, atımız Tatar e. d.eb'ıyatıdı . . . bi· tarcadır, bızım edebiy d ml ır erı e b ve bl ızım 1.8• . ar pro zım problemlerimiz Tat . _ uygarlıgıclır.» bır Tatar a·· .. .. . ti"kbaldek.l uygarlığımız uşunurlen eserleri Üçüncü bir grup Tatar n lk Ta tar reformcu 1890 da ilk defa basılmış ola i Şehabeddini Merjani (Kısım III'e bak) 'm teo rileri· ni izliyordu. O aslında Tatarların «ne Tata r ve Mo· ğol, ne de Türk, fakat Bulgar» olduklarını ilan edi­ yordu. Bu iddia 1909 da Kazan'da basılmış olan «Bulgarların tarihi:. isimli eserin yazan tari hci Gainudin Akmarof tarafından destekleniyordu. Akmarof Kazan Tatar hanlığının (1438 · 1552) «es· k.i Bulgar Krallığının devamı olduğunu ve bağımsız olan Bulgar prenslerinin yerinin altın ordu tarafın· dan zorla alındığını ve halkın kendisinin kaldığm1> bildirmekteydi. Akhmarof'a göre bu Bulgarlara ye­ ni isim olan Tatarlar Altın Ordu hanları tarafından verilmiştir ve bugünkü Tatarlar Bulgarların eski kültürel ve ekonomik geleneklerini saıdıkane koru· muşlardır. Onların göçebe Türklerle hiç bir müşte­ reki yoktur ve gerçekten oturmuş bir halktır. Ak· marof Volga bölgesindeki bir çok müslüm anlann kendilerine Bulgar demeye devam etti klerini ve Ta­ tar demediklerini ilave etmiştir. B� tartışma yıllan esnasında . çıkan diğ er iki tarıhçı Abdulbari Battar ve A. Zabirof'un eserleri Akmarof ve MerJa · nı·, nın · tezlerini bir derece de stekliyordu. Onlar Bulgarlar ın Tü. r k ve F'ın - Ugur orı·. .. . Jını karışımı bir halk old uğu Altın Ord unun sonra. k.i -Moğol . Türk ıst . ila cıla rından tamamen ayrı. ol . dugunu mut alaa etmekteydiler · Her ı.kı. yazar Ka.• A A Pao-Ti.iıtdstler ve Tatarlstler 175 zan'ın 1552 de Ruslar tarafından zaptının bir fela­ ket olduğunu mütalaa ve Bulgar - Tatar kültürünün üstünlüğünde ısrar ederek daha ziyade Ruslara kar­ şı Tatar milliyetçi duygulannı izhar etmekte idiler. Onlar orta çağ Rus prenslerini Tatar hanlarının işe yarar dalkavukları ve hünerli tabileri olarak tas­ vir ediyorlardı. Onların methettikleri bir Rus hü­ kümdarı olarak Boris Godunuf idi ve onun Tatar menşeini itinalı olarak münakaşa ediyorlardı. EDEBi DİL PROBLEMİ Tatarların milli hüviyeti problemiyle yakın iliş­ kisi olan onlann edebi dili sorusu idi. Gasprinsky ve Agaef tarafından tavsiye edildiği gibi müşterek tek bir Türk yazı dili fikri Kazanlı Cemalleddin Val.idof (Başkır tarihcisi Ahmet Zeki Validofla karıştırılma­ malı) tarafından beklenmeyen muhalefetle karşılaş­ tı. Validof Tatarların Türk milli hüviyetlerini des. tekliyordu, fakat müşterek bir edebi dilin tatbik edi· lemiyeceğini savundu. «Bunun yapılması eğitimin ve edebiyatın her ikisini engelleyecek ve yazarların yaratıcı çabaları­ nı sınırlayacaktır. Halkın çoğunluğu arasında böyle bir müşterek dille yazılan eserlere karşı her hangi bir okuyucu bulamıyacaktır. Bundan başka edebi maksatlar için seçilecek Türk şivesinin Gasprinsky'­ nin Tercuman'ı mı (Osmanlı Türkçesi) yoksa belki Tatar dilinin kendisimi olacaktır?» Aynı zamanda Validof Türk birliğinin önemini desteklemiş, bu bir­ liğin müşterek bir edebi dile lüzum göstermesine bağlı faraziyeyi reddetmiştir. 176 Rusy a'da Pan-Türkizm ve Müslöınanbk 1 Yanişef destekliyordu · c. Val'ıdof'u Nevşirvan. hır . . kımse Ter hıç cuma nın «Azerbaycanlılar hariç r ze da ku ye ka giderseNe . dilini anlayamayacaktır . Tercumanı oku yacaktır.» Yanız, o kadar az halle . . ayanan b"ır ede. f mHate - rek linguıstı. k o1ayara d nışe " " ' d '" b. dilin yaratılmasım ve butun unya boy uncaki �k dilleri tarafından paylaşılan kelimelerin olmasını teklif ediyordu. Mesele daha ziyade sadece teorik idi. Bu yıllar içinde bazı yazarlar ve gazeteciler üçüncü müslü­ man kongresinin Osmanlı Türkçesini kullan ma tav2iyelerini izlediler, öte yandan başkaları - Galim­ yan lbrahimof, J. Validof, Yanişef ve Tatar şairi Ab­ dulla Tukaef gibi - Nasyri'nin edebiyatta ilk defa kullandığı Tatar dilini tercih ettiler. Duma'nın oldu­ ğu 1907 · 1917 yılları esnasında eski Çağatayca ve Osmanlı Türkçesinin her ikisinden ileri derecede ayrılan bit edebi dil olarak Tatar halk dili gelişmesi· ne devam etti. Tatarlar tarafından «Tatarların Pwjkin:. 'i de­ dikleri ve mısraları bütün genç Tatar neslince bili· nen şair Tukaef Tatar dilinin yeni ede bi dil olarak kullanılmasını yay mak için büyük ga yret sarfetti. Halkına olan derin aşkı ile Tu kaef'ın lirik şiir hal· kal�rı ve Rus lirik şiirlerini Tatarcaya tercüme et· mesı Rus-Tatar anlaşmasını çok teşvik ediyordu. Ta· tar basını Tukaef'in haşa rısını halk dilini arap fars ve Osmanlı kelimeıerın . · den emızl . . eyer ek yazan ilk' halk ş�ırı olmasıyla izah ediyorla rdı. Onun 1913 de vak· tınden evvel ölümü bütün Tatar basını hatta Ter­ cuman tarafından bile bu kabiliyetli ş�irin güney Pao-Türtı.istıer ve Tataristler 177 Türkleri, Azerbaycanlılar, Kırımlılar ve Osmaniı Türkleri - ki bunların hepsi hiç şüphesiz Tatarca· yı anlamamaktadırlar - tarafından bilinmediğine esef ediliyordu. Bununla beraber Tercuma.n müşte­ rek bir Türk edebi dilinin olmayışından Tukaef'in geniş bir halk kitlesinden mahrum kaldığını, fakat aynı zamanda Rus Türkleri arasında Osmanlı Türk· çesinin başarısızlığını kabul ediyordu. Türk Yurdu'· nda da genç Tatar yazarların Türkçeden ziyade on· ların yerli dilleriyle yaznıalarma esef ederek «Her bir Türk halkının kendi dilini yaratması demokra· tik prensiplerle kabul edilen bir arzudur, fakat bu ilerisi için tehlikelidir» diyordu. Türk Yurdunun ve Pan·Türkistlerin hiç şüphe­ siz hayal ettikleri istikbal müşterek bir edebi dille kuvvetlenmiş bütün Türk halkları için geniş siyasi bir birlik idi. Tatarlar bu federasyona dahil olacak· !ardı ve onların Rus nufuzuna karşı tutumlarına Pan·Türkizmin savunucularınca muhalefet ediliyor­ du. Bununla beraber Tatarcılar realiteyle iş görme· . yi tercih ediyorlar ve Rus · Tatar işbirliğinin tarih · olarak aşmılmaz olduğunu mülahaza ederek kendi hüviyetlerini israrla savunuyorlardı. Tukaef'in öldüğü 1913 de Türkiye'deki Rusya.'· dan gelmiş Türk mültecileri aralarındaki uzun za· mandanberi süren Tata.reılık ve Türkçülük çekişme­ sine sonuncu lehine bir kararla son vermişlerdi. Rusya'daki Türkler arasında geçen gelişmeyi tam manasiyle dikkate alma.yan bu karar Akçora tara· fından 22/1/1922 de Rusya'dan gelen müslliman öğ· rencilerin bir toplantısında bir hal şekli olarak tek· lif edilerek öne sürülmüştü. Bu artan radikal Türk ve Müslülllanlık Rusya'da Pan-Türldzm 178 f'ao-Tüıtdstler ve Tataristler izmin siyasi .o.ncülügu·· olarak Pan-Türk . . n ·· rı mült ecı le k ametın· e dogru onemıi bir isti l e r u·· ı t · u k· oldugu kadar· ışından sonra aşikar lhassa savaşın çık b bu dı m adı ( : ın kendisi yazı dilinin gelişmesini at . olmuştu ) · H y tstan bul'da kı m ül' tecile · rın· n ıla yap · ın · s.. dürmek ıç E rdu ve ıyo alm debi te �ın· tu··uı arzularını dikka . ·ı gur .. geç-•ınd e one be t a k re e ı ı çes Türk . . . seyrın Tatar dıli Osmanlı Gel'ışmenın deki. bu u. yord i becer e l · ür'at meyı s .. uman kongreleri· a'daki Musı·· sy Ru en er st gö ü nüş ·dö rda Ta tar caya ol an kay­ nin metinlerine ait yayınla nlann Osmanlı Türkçe. ma idi. Rusya'daki müslüma daki üçüncü sini kullanmasını tavsiye ede n 1906 i kongre kararlarına göre bu yılın kongresin n hula· salan bu «ithal edilmiş» dille yayınlanmıştı. Bunun· la beraber 1917 deki birinci serbest ve demokratik müslüman toplantısının bir benzeri kararıyla bu yı· lın hulasaları Tata rca yayınlanmıştı ve bu dil bir çok Tatar cayı yaratıcı yazarlar ve siyasi broşürleri yayanlar tarafından benimsenmişti. Dil ve edebiyat üzerine yapıJan münak�alar Tatarca edebi ve yayın faaliyetinin daha da büyü· mesini önleyememişti. 1905 - 1914 yıllarında çoğu Tatarca olmak üz.ere «Müslüman» başlıklı üçbinden fazla kitap yayınlanmıştı. Bu üçbinin ancak doksan :�i siyasi -�o�ula�a �itti v� belki Tatar okuyucular as�da buyuk hır sıyası. ılgiyi göste rmiyordu. Halk e�ebıyatı, ders kitapları ve dini kita plar bu y ıllarda Türkçe basında daha fazla idi. v v SİYASİ TAHRİKLERİN AZALMASI Mi ·m pro blemlere karşı b ununla beraber ilgi kalmış tı. O smanlı T ürk'ıye, · sıne olan sempati Tatar- / ların kültür ve siyaset alanında çekici bir hususiyet olmada devam ediyordu. Fakat Kıırım ve Azerbay· can dışında bu aynı dil ve dini olan memlekete kar­ şı sadece platonik ve hissi bir bağlılıktı. Bazı küçük istisnaları dışında bu hal Rus 1mparatorluğu,nun si­ yasi birliğine karşı tevcih edilmiş faaliyetlere sebep olmuyordu. Tatarlar, Başkırlar ve Kazaklar kendi· terinin olduğu gibi Rusya'nın kültür, sosyal ve eko­ nomik problemleriyle gitgide daha çok meşgul olu­ yorlardı - Turkaef gibi yazarlar olarak Tatar tb­ ıahimof ve İshakof gibi halk nesir yazarlarının iş· !edikleri konular başlıca kendi vatandaşlannın ha· yatlarının sosyal ve kültürel görünüşünü yansıtı· yordu. Tatar halk kitlesinin siyasi meselelerden bu ayrılışı ve Rusya ile ilişkilerine artan ilgisi - ki Pan-Türkistlerin rüyalarına rağmen onlann memle­ ketinde kalmıştı - J. Validof'un entellektüel geliş· mesinde yansımıştı. 1911 - 1912 yıllarında bir Türk· cü olan Validof 1914 de Türkcülük ve Tatarcılıkla ilgili olarak sunduğu delilleri hulasa ettiği «Millet ve M illiyetçiik» isimli mühim bir eseri yayınl amış­ tı. Tatar milli problemi için uzlaşma çaresi olarak her iki tarafı tatmin eden ve 1917 de Tatarlar tara­ fından resmen kabul edilen «Türko - Tatarlar> is· mini tek.lif etmişti. O Agaef ve Ziya Gökalp'ın eski Türk kültürünü methetmesini de reddediyordu : «Çünkü vatanseverlik mülahazalarıyla bizim tarih· çilerimiz bizim büyük ve eski kültürümüz olduğunu isbata kalkıştılar. Fakat onlar gerçekten bu kültü· rün nerede ve ne zaman serpilip geliştiğini tayin et· meye muktedir değildirler» diyordu. Aşın derecede şişirilen milli efsane ve bütün Turani halkın birleş- MÜSlümanJık Rusya'da Pan-Türldmı ve 180 paratorluğunda­ e. Validof Rus !m . erin Y lı a y a h mesi . ve Ta tarların durumun un kuv.. Un ki Tatar k"lf'rtın aklı başında ve pratik amaç vetl�nme�ı. � � daha a ,Tatarizm ve Rusya vat ndaşlığı» te�ıf ed�Y�;�: .. · a ya t yolu.muzun esa s sloganı ol· kelımelerı . ızu n h tarihçisi ve edebiya1 kritik· malıdır> dıye bu Tatar çisi sonuçlandınyordu. i l gi 1908 lerde Tlirk milli probl emlerine olan sonra Tatarlarda ve sapmaya başladı ve 1911 den . . ulmaya başla· diğer siyasi faaliyetlerde bılh�ss�,. d�y . al l ıstl sosy cı ihtıla r erin dı. Kuvvetli milliyetçi Tata ler T popu of ürk si­ Ishak z a Ay en çok şöhretli lideri sını sonra yasi partilere karşı i l ginin bu sa.pma n iktib Ruslarda rını as programla Türk partilerinin etme olayına ait olduğu şeklinde izah etmiştir : Rııslann 1908 - 1914 tepkisi bir bakıma Rusya Türkleri lçla faydalı idi. Çünkü onların bütün siyasi partileri - Rus siyasi ör­ gütlerinin (ittifak • Kadetler, Tangistler - Sosyalist lhtiUUdler, Uralcılar • Sosyal demokratları vesaire) kopyaları olarak koruJ. mu,lardı, hakiki Türk mlllı olay olmadıklanndan eriyip gltııılş­ lerdl. Onların yerine resmi olmayan bir merkez örgütlendi ve b• rısı Rusya'daki bütün Türle luılkının ilerine tevcih edilın lşd. BJ. rind Dünya Sava51 esnasında bu merkezin resmi organı Duma'· oıo müslüman kanadının bürosu idi. Mamafi böyle bir iddia çok fazla bir mübalağa .ıdi. Çün kü bir gizli merkez aslında me vcut değildi v� ��ma kanadın ın kendisi .. ve .. · .. de 1907 den sonra pas· .. cu sıf ıdı · Üçun dordu· ncu Duma'da onun altı · dokuz temsilcisi müslüma n cemaatlerin dini hak larım savunmayı biraz daha fazla denemeden başka bir şey yapamıyordu. Pao-Tüıkistler ve Tatarfstler 111 Duma devresinde Tatar kanadın başı Rusya'yı 1912 de Rusya Türklerini örgütlemek amacıyla. dola· şan Sadri Maksudof (Sadrettin Maksudof) idi. Du­ ma'daki nutuklarında Maksudof Tatar kanadın R� ya'daki yirmi milyon müslümanı temsil ettiğini ve bunların dinlerini ve milli kültürlerini bütün imkan· larla muhafaza etmeye hazır oldukannı iddia etti, fakat Tatarların İmparatorluğun diğer bütün müslü· manlan gibi Rus imparatorluğunun birliğini destek· lediklerini ısrarla ve şiddetle beyan etti. Ve onlann arasında ayrılmaya doğru eğilimler olduğunu inkar etti. Rusya'daki müslümanlar arasındaki siyasi faa­ liyetin genel olarak azalması Tatar çevrelerinde bil� Duma'daki kanadlannı desteklemede gevşediğini yansıtıyordu. Dördüncü Duma üyesi olan M.I. Jafa· rof 1913 de Rusya'daki müslümanların delegelerin bürosu için lüzumlu olan ikiyüz rubleyi toplamaya · güçleri yetmediğinden şikayet etmiş ve seçim komi· tesinin de hiç parası yoktu. Vakit, Tercuman, Yıldız ve diğer Türkçe gazeteler 1912-1913 tarihinde bir çok kereler Duma kanadının çalışmasını desteklemek· için ihtiyaçları olan yalnız yılda iki bin dört yüz ruble için müslümanlar arasında çağrıda bulundu· lar. ikbal müsliiroanların siyasi çalışmalara olan bi· ganeliğini ve onların seçim komitesine karşı da en zirvesine vardığını bildirmiştir : cMüslümanlar ken· di kanadlarıyla her hangi bir ilişkileri destekleme­ mektedirler ve ne de onlara hatta hali hazır işleri ve ihtiyaçlan için öğüt vermiyorlardı>. Mebuslar, ba3ta duygusuz olmuş ve bazan Duma'nın bütün cel· selerine katılmamışlardı. Onlar seçmenleriyle tat· Pan·Türkizm n Miislünıaniık RusYS'da ısı rine ka rşı on. şl�r�. v oum a seçimle . am ediyorlardı th i min ediımemı \ıe elı bıgan lan tamamen çalışmalarını kanırmek ve . ı d n le vet D Parrıyı. kuv Kadet grubu ve uma'nın bir d 4 91 çılam� �r� :usları müslüman seçim ko­ me r e dıg n� merkezı 1907 de ka patılmış ber Duma'daki nın tekrar temsil be:� . ıle u yon mis . ile Orta Asya' ol� st:P .b lg nların projeleri ? te!ebbüse geçtiler. O edılmesı ıçın . Başkanı G · ı· Goremykin'e ulaşısı . . Mecl lar Bakan .. rliğine ver. ildı, fakat bu e ret sek m a u . 0 e r tırılm ak uze esıyle rt!ddedıl· gerekç ı• � ı lmad O g «zamana uygun mişti. ! N BÇ'Yt)MESl RUS Kt)LTORO NUFUZUNU ik Siyasi ve milli sorulara olan ilgisizl kısa z&· yandan öte di. ver manda okulların durumuna zarar 1890 ve :Jı900 · 1907 yıllarında Rusya'daki müslü· manlar basınlarında kendi milli okulları için büyük gürültülerle bağırırlarken 1910 - 1914 devresinde Rus okullarına karşı gitgide daha çok ilgi gösterdi· ler. Koyu bir milliyetçi Tatar organı olan Vakit bile bazı hallerde Tatar okulları yerine Rus okullarının tercih edilmesini bildirmeye başladı. Tatar gazetele­ ri Rus Tatar ilk okullarının kurulmasına karşı bil· hassa sempatilerini gösteriyorlar ve halbuki daha evvel ce bunlara karşı muhalif idiler ve 1917 ihtila· linden evvelki yıllarda Rus eğitim müesseselerinde Tata� öğrencilerin sayısı sür'atle artmıştı. Vakit ga· zetesı 1912 de şunu yazıyordu «arzu ettiğiniz her hangi bir okula - Tatar medreses Tü i, rkçe, Arap, Pan·Tiiıtdstler ve Tataristler 113 Rus, Avrupai - fakat bizim için en çok arzu edilen ilerde mahalli kendi hükümetimizde, şehir meclisin­ de hizmet edebilmek ve mekteplerimizde öğretmen­ lik yapmak için Rus okullarında okumaktır». Vakit gazetesindeki diğer muhabirler Rus okullarında oku­ yan Tatar çocukların sayısının artmasına işaret ede­ rek Tatar burjuvazilerine Rus üniversite ve gimnaz­ yum l arına devam etmeleri için burs vermeleri çağ­ rısında bulunuyorlardı. Hasanof isimli biri müslü· man din adamlarının yaşlı nesline hitabederek Rus okullarına ve mekteblere giden Tatar çocuklarının sayısının artması karşısında tatmin edildiğini belirt­ mekte ve Rus dilin.in Tatarlar için zaruretine ve fay­ dalı· bir vasıta olduğunu bildirmekte idi. Tatar din adamlarının ilerici bir organı olan Baian·ul - Hakk vi­ layet meclisi, Rus mahalli idareyi Tatarl ar için hu· susi Rus okulları örgütünün kurulmasındaki gayret­ leri ve modern Tatarca okul kitaplannın basılmasın­ dan dol ayı tebrik etmekteydiler. 1914 de vilayet meclisi Rus - Tatar okullarının inşası için progra­ mını ve okul kitaplarının dağıtılmasını geçici ola­ rak yavaşlatınca Tatar basını onların dedikleri gi­ bi ondolriızuncu yüz yılda teşebbüs edilmiş olan «Ruslaştırma» nın kesilmesine sevinmemişler, fa· kat - aksine - bundan şikayet etmişlerdi. Tatar basını ve sosyetesindeki bu yeni hava Türk milli idaresinin mecburi olarak reddi veya Ta­ tar. milli hareketin teslimiyeti manasına gel miyor, fakat Tatar ve müslüman eğitim meselelerinin hal­ line daha pratik yol bulmanın basitce sonucu idi. As­ lında, mamafi, Tatar basını ve Tatar sosyetesinin � 184 Rusya'da Pan-Türklzm ve MüslünıanJık her ikisi Tatarların ve Rusya'daki Türklerin Rus okullan ve dilinin nufuzundan korumaya çalışan li· derierinin ve Dumadaki mebuslarının faaliyetlerini reddediyorlardı. Rusya'daki Türkler ve bilhassa Tatarlar kül­ türlerinin ve okullannın daha gelişmesi, onlann genel olarak aydınlanmalarının hiç kaçınılmayacak surette Rusyaya bağlılıkla olabileceğini görmeye başladılar. Bu Tatarlar için bilhassa doğru idi, zira onlar Rus halkının tam ortasında yaşıyorlardı. �ü­ kfımetin yerli okullarının artması, milli ekonomiye yerli halkın girmesi, geniş doğu bölgelerine Rus ve Ukraynalıların yerleşmesi, Rus merkezlerine Donetz Basın, Sibirya ve Uzak Doğuya Tatarların göçü bunlann tamamı yüzyıllarca aynlmışlardı - müslü­ manları slavlardan uzun zaman ayırmıştı. Rus kitap· ları arijinal veya çeviri olarak Tatarlar · ve diğer Türkler tarafından gitgide daha fazla okunmaya baş· ladı ve Rusya'daki TürkÇ€ edebiyatta etkisini göster· di. Kazan, Ufa veya Taşkent'teki hayatın tasviri, Volga · Ural kır manzaralarının, steplerin köylüleri· nin ve esnafının tersimi ve imparatorluğun muhte­ lif halkının arasındaki ihtilal faaliyetlerine ait re­ simlerde Tatarlar ve Kazaklar Rus literatüründe Os· manlı Türkçesinden daha çok müşterek konular ve kahramanlar buluyorlardı. Rus yazarlann hakiki ru· hu onlara İstanbul veya Kahire'deki yazarlardan da· ha yakındı. Basın, mahkemeler, · iş dolayısıyla yapı· lan her günkü temas ve hatta genel tabelalarla Türkçeye gitgide artan Rusça kelimeler giriyordu. Aynı zamanda politikacılar Osmanlı Türkçesinin öğretilmesini tavsiye etmekte, hayatın kendisi Rus- Pan-Türtd stler ve Tauıristler . 185 canın bilinmesini istemekte ve Rusca ticari teknik edebi ve siyasi tabirler sayılan daima art�ak � re tatbik edilmekte idi. Tatar gazetesi İkbal Tatar· ların kendi edebi dillerine bağlılıklarında ısrar et· mekte ve Osm3:nlı Türkçesinin kabulünü reddetmek· teydiler. Fakat aynı zamanda Tatar dili tarafından pek çok Rusca ödünç kelimelerin kullanılmasına iti· raz eidlmekteydi. İkbal'in muhabiri iki Tatann dört dakikalık konuşma içinde elli Rus kelimesi kullanıl· dığını müşahede etmiştir. Bu muhabir Kazan'daki Yıldız adlı gazetede meslekdaşlarından biri tarafın­ dan yayınlanan bir makalede Rusçadan alınma yir­ miden fazla kelime ve tabir buimuştu. Tatarca yayımların tetkiki Rusça siyasi tabirlerin cömertce kullanıldığını ortaya koymuştu. 1906 ve 1917 müslüman kongrelerin hülasalarmın sayfalarında rastgele yapılan bir tetkik şu Rusça kelimelerin ( onlann çoğu Rusça heceli «enter­ nasyonal» kelimeler) kullanılmıştı : Zemstvo (V.Ua· yet meclisi), Doklat (tebliğ), Duma, Komisia (ko· misyon), Parlement, Pa.rtia, Telegrama, Protokol, Monastyr, Autonomia, Programa, Firma, Komitet,, , Jan· Konfederatria., Sobranie (toplantı), Kurialar cemi çe Türk e <b.rmalar, Tavarişler (son üç kelim , Kolonia., olarak), Soldatsoviet (Sovyet askeri) Ohranka ve Nakaz (öğretmek), Sessia., Sektisa., i ( «alçak· dolo hatta ihtilal günlerinde popüler olan lar»). İFESİNDE B1RİNC1 Dü'NYA SAVAŞI AR RUSYA TORKLER1 on yılı esnasın· Genel olarak Çar rejiminin son 18' Rusya'da Pan-Türklmı ve Müslümaııhk . ilişkileri gözde� geçirilince zıddıyedakı �us _ Türk eklerine ragm en - her iki Rus . tın mucerred bazı örn unun daha ziyade birb irler - durum ,<l . ü.. ineTürk tara fın sya Ru an akı T rk .. zam - soylenebilirdi Bu uyuştu gu Tatarlar Rus okul. ·· der durumda olan . ler arasında on ecegını veya onla.. tarının on1arın dilini yok edemıy .. atları nı sarn ıtık ola une tür kül ve e ın· · 1 am a·ın nn ıs oldugu gıbı. bunun onlar'anda samıya caklannı , Ku _. . ne n araplara çevirmeyecegını� fakat aksı onlara bir saglıyacaktı. �erçekten on· sıra eğitim avantajları ların liderlerinden çoğu, Agaef, Ga sprınsky, lsha· · kof' ve Hüseyin Zade gibi, bu Rus okullarından . Rçık ınd yıllar 1917 akı den 1912 us mışlardıı. Zamanla ve kültürü devleti us R r'ın için Tatarla ine sosyetes tehlike teşkil etmediği açık olarak anlaşılmıştı. Bil· hassa 1905 den olmak üzere sıklaşan Ruslarla Ta· tarların arasında Duma'da, okullarda, vilayet mec­ lislerinde ve ekonomik hayattaki sürekli temastan karş:ı.Iıkh anlaşmanın esasını teşkil etmişti. Orta Asya'da bununla beraber bu fikirler 1916 da tasvir edildiği gibi az yer buimuştu. Birinci dünya savaıı arifesinde Tatarların sosyal ve kültürel başanlan çok önemli olmuştu ve 1917 de müslü man sivillerin hakları Ruslarla hemen eşitti. 1912 de Türk diliyle ilan edilen okulların sayısı 25.000'e erişmişti ve ay­ nı yıl�a «müslüman dilleriyle» yayınlanan kitaplar 608 dı ve bunlardan ancak dördü sansür tarafından değiştirilmişti. Kazan Rusya'da Tür kçe bas ılan ki· lapların baş yeri olmuştu ve 191 2 de 3.2 milyon nus­ ha olarak 466 başlıklı kitap ya yınlanmıştı. Türkçe mecmua ve gazete1erın sayısıı Petersburg'dan Baku.. ,ye ve Bahçesaray'dan O msk'a ka da r Rusya bow. w • • • Pıuı-Tüıtdstler ve Tatarlstler 117 yunca artmıştı. Müslüman cemiyetleri ve camiler Arkanjelsk, Viladivo stok, Chita, Irkutsk, Peters­ burg, Vilno, Moskova ve diğer yerlerde fazlalrujmış ve medreseler veya mektepler evvelce İmparatorlu­ ğun tamamen Türk olmayan kısmında bulunuyor!� dı, General Cengiz, Enikeef, Makhmendarof, Yuze­ foriç, Sulkiewiç, Nahçvan hanı ve diğerlerinin emir ve komutası Rus generallerle eşitti. Husseinof'lar ve Tagief'ler Rusya'nın en zengin insanları arasında idiler. öte yandan diğer müslüman sanayicilerin ve tüccarların sayısı çalışma sahalarında onların hris­ tiyan rakiplerinden daha az başarılı değillercH. Rus­ ya mü s lümanlarmın müslüman diyanet idaresinde daha bağımsız ve kuvvetli olmalannın müınktin ol­ madığı bir gerçekti. Fakat Rus ortodoks klise sinin kendis i de hatta çok sıkı bir surette hükumetin kon­ trolü altında idi ve piskopos ve papazlar hükumet tarafından atanırlardı. Rus din adamlarının bir mil­ li klise meclisini toplama çabaları ve patriklerini seç­ meleri müslümanlann lcendilerince seçtikleri bir müftüyü oylama teşebbü sünden daha ba§arılı de· ğildi. Rus imparatorluğu rejiminin son on yılında Tatarlann brujanları Rus so syetesinin büttin kade­ melerinde onlara karşı ırk olarak bir ön yargı olma­ ması da bunu kolaylrujtınyordu. Bir Tatar aydını, tüccarı veya öğrencisi onun Rus meslekdrujlan ve arkadaşlarınca tereddütsüz olarak eşit kabul edilir­ di. Irk sebebiyle bir sosyal ayırım fikrine Rus so s­ yetesinin her hangi bir grubfinda. güç akıl erdirilir­ di. Çarm muhafızı çok s eçkin birliklerin s ubayları ikinci Nikola tarafından seçkin süvari Muhafız ko­ lordu komutanlığına bir a.zeri müslüman olan Nah� Rusya'da Pan-Türklmı ve Mlislüllllııbk 188 kar ışık lık yan.. tanınası her hangi ·bir a r · ın ıın · aı çıvan h n savaşında ık ıncı b atı Sibiryı Japo _ s Ru m amıştı. �ında olan diğer bir müslüman ge­ kolordus�un b Alief general Lineviç hastalanınca an H ıs Er l era n · · komutanı16'" . .ı;.. _ ün Rus kuvvetıerının Mançur ı,dek"ı bu"'t a fınd n tara çok ylar sa.yısuba ve nı Uı,erin e almıştı Ruslar, Tatarlar, Kazaklar. inde Jırdı. Kadet partis pay a lır�dL ı lılar _li"der1·kte Yahudiler ve Polonya aı:ıs���t subayın h�r ikiıi Bir Rus kazağı veya bir a tanlılara göre göstenşlı unıform ve silahlar D onto f, To]a. y rdi. öte yandan Puşkin, Lerm gi�e -ı.cwu.ı .. -ı. · zar D ";..+. toy, Dostoevsky ve diger R.� ya 1ar ag ları kahra­ larm özgürlüklerini idame ıçın yaptık manca davr anışlarına karşı sempati duymuşlardı. v .v KISIM IX BİRİNCİ DONYA SAVAŞI VE 1916 ORTA ASYA AYAKLANMASI Birinci Dünya Savaşı Rusya ile onun Türk so· yundan halklan arasında 1907 - 1914 yılları esna· sında elde olunan ilişkilerin yatıştırıcı karakterini bozmamıştı. Memleketin diğer kısımlan gibi sava· şın ilk haftalarında Rusya Türkleri bir vatansever­ cesine �evkle devlete olan bağlılık duygularını canlı bir surette izhar etmeye ve yaralılara yardım için kurulan örgütüne, katılmaya koşmuştur. Ittifak'ın kıdemli ve evvelce Duma'nın bir üyesi olan Seyid Gi­ rey Alkin müslümanlan basın yolu ile hastanelerde gönüllü olarak yardıma teşvik eden ve hükumeti desteklemeye ve savaş ile olaylar hakkında doğru açıklamalar yapan, Tatar liderlerinden ilki idi. Eğer Kazan'ın Tatar bölümünde hemen bir yangın çıksay­ dı Ruslar kurbanlara. yardım için Tatarlardan daha az gayret göstermiyecekler diyordu. Müslüman gazeteleri, müftüler ve sosyal örgüt­ lerin hepsi Alkin'in çağrısına cevap verdiler ve im· parator.luğun müslüman bölgelerinden para yardım· lan gelmeye başladı. Tatar gazetesi Turmuş cHa· tırlanamıyacak kadar eski zamanda Rusya'dak.i müslümanlar hükumetlerine sadık kalmışlar ve güç hallerde yardımlarını esirgememişlerdir. Rusya'da· ki müslümanlar Rus devletinin genişlemesinde ve Rusya'da Pan-1'ürldzm ve Müslütııaııhk 190 ri ilhakında büyük rol oy­ e mleketle m cı n ba ya onun itibariyle Rus vat. andaşiar Onlar tari h namış1 dı en savaş sahnelerın d e güç ar. B yüzd dıl y lı ag b rına �an daha fazla kendil erini hatta durumlarda. Ru..sl ar ye muktedi.r diler:. d'ıye. yazı. e feda etmeyı gosterm yordu. . lider1en. Rusya 'y sı a ve siya rk Tü er ıg d·Y e Tatar v ı az sad k .. • mete karşı tutumlarında daha·· � · · · zı olmahükfı . ,. o . Alkın ın ��� ı . eyeret dıklarm1ı isbat etmişle rdı. . al orgutlerın tembır sıra diyger Tür'k siyasi ve sosy le silcileri hükfunetin askeri çabalarını d:stek me .ve hastaneleri örgütleme ye yardım ça.grısı seslerıne katılıyorlardı. Dumadaki müslüman kanad Rusya'· daki müslfunanlan «Rusya'nın şerefi ve bütünlüğü için sonuna kadar savaşa» ve müslümanlar için de «Büyük vatanın evlatları» diye iki çağnda bu­ lunmuştu. Sosyal örgütler yaralıl ar için para toplu· yorlardı. Savaşın ilk gü nlerinde ve küçük taşra müslüman cemaatleri hatta 70-100 ruble toplamıılar ve A. N. Nakief veya Z. Tagief Almanlara karşı sa· vaşmak üzere Azerbaycan gönüllü birliklerinin teş­ kili için nak di yardımda bulunmuş ve şahsen Baktı'· de büyük bir askeri hastaneyi destekle meyi üzerine almıştı. Orta Asya ve Kazakistan halkı 2.400.000 ruble toplamış, 70.000 at, 12.797 deve, 40 mil on put y pamuk, 300.000 put et ve daha bir sıra ma lzeme ile yardım etmişti. Askeri hastan elere müslümanlann ya�dımı bütün Rusya müslü m anlarmm olağanüstü k�n�ede t�plandığı zaman aralık 1914 de örgütlen· mıştı. İçlerınden bazıları an cak y akın b .ır zamanda . ' pan·T"urkızm ı desteklemiş olan Tatarlar ve �rb�ycanlılar bu kon grede geniş sayıda temsil edil· 8: · / Birinci Dünya Savaşı ve 1916 Orta Asya Ayaklanması 191 mişle rdi. Rusya'daki mümtaz Türk liderle rinden Du­ ma delegesi I. A. Aktiamof, A. Davletçin (evvelce işçi delegesi), S. G. Alkin, K. M. Tevkelef, Ş. Sırtla· nof S. Şatgupof (İttifak), Müftü Zade ve Yu. Ca­ farof (Az erbaycanlı) dan müteşe kkil yaralılara yar· dım komitesi kurulmuştu. Rusya' d aki müslümanlar yardıma hazır olma· larını yalnız paralarını vererek değil memleketi sa· vunmada canlarını vererek de göstermişlerdi Al· kin bunu «bizim büyük vatanımız: Rusya:. diye yaz· mıştı. Bu yardıma hbır olma kendisini Rus ordu­ suna gönüllü yazılma aklımıyla göstermiştir. Altıncı kolordunun bir süvari tüme nine «vahşi tümeni» (Dikia divisia) denmişti - bu tümen Avusturya ceph esinde kahram anca çarpışmak üzere teşkil edilmişti - ve bu tüme n gönüllü olarak Kafkasya' nın Dağıstanlı müslümanlanndan kurulmuş ve gay· ri resmi olarak hizmet e diyordu. Müslüman general· lerinin kendileri harp sahnesine giriyorlard ı. Bir Azerbaycanlı general olan G. Me hmendarof ikinci Kafkas kıt'asına komuta ediyordu ve .savaşın en iyi kumandanlarından biriydi. Diğer bir Azerbaycanlı Türk olan Nahçıvan hanı Rus aristokrasi üyelerin· den müteşekkil onaltıncı kolordunun Çarın süvari alayına komuta ediyordu.. 1917 yılının sarsıntılı günlerin d e birliklerini ve şahsi çabalannı ikinci Ni· kola'nın emrine sunan pek az komutanlardan biri idi. Kırım Tatarları ve Türkmen süvari taburlan da bu harekete girmişler ve Tatar ve Başkır asker­ leri mutad Rus orduları içinde beraberce savaşa ka· 1 91 / RmYa'da Pan-Türkimı ve Müslüıııaıııık komu� e_<Ien sub a�l�rın ra­ l ı Tatarlara. u idi ve ılen dereced e disıplin ve dol e · l � eler � v n porla r ni kayde diyor ve bunlar ,•e diğe sabır go�s:.rdikl..eriI üman askerlerle subaylar dereceRusya'dakı mus . . . bıldırıyordu. sında sa vaştıklarını Alman ya ve A vusturRusy a'daki müslüm anlar . e . an tutu m1arın d a b'ır1eşmışl r,· ya ıle savaş bakımınd . . mıne ararıne ayze e v ar K şı · k dı.. A1man emperiyalız .y an· d n bir çoğu oturdukları Cumhurı etc·ı Fr 1 n !ttifak'm U· � ya akarş1 her .zaman ilgilenmiş ola sa . derleri veya müslüman sol sosyalıst kanadda hiç sempati bulmamıştı. Tür_ki�e i�� s�vaş b�ımından: durum mamafi dah a nazıktı. Çünku aynı dinden oJ.. malan Rusya Türkleri için ötedenberi bir il h kaynağı olmuştu. Fakat burada yine Tatarı müştere)t duyguları ve aslında mevcut olan üste çıktı. Müslüm an din adamlarının daima ku vetli. olqukları ileri derecede sağcı çevrelerde � Ağustos 1914 de Petersburg'da mahalli müslü lar tarafından Türkiye'nin tarafsızlığını bozm na ve Rusya'ya karşı savaşa girmesine karşı te hüratta bulundul ar. Bu grup Türk Padişahına. t graf göndererek Türkiye'nin sav aşa katılmasını t�s�� e_ttiler. Bunun yalnız sınırlı bir grubun ııörtt­ şunun ızharı olmasına rağmen telegref hiç şüp'he is s anlaşılabileceği gibi Rusya'daki mü slü manlann ço­ ğunun ruh haletini yansıtıyordu ve Rus 'nın t ab'a· ya lan olarak anla.�ılabileceği gibi sedakatte iki taraf· hlık duyuyorlarcl1. Alman savaş gemileri Göben ve Breslav'ın Rus· ya,nın kıyılarına saldırma sı T ürkiye'nin Rusya' ya BJriııcl Dünya Savaşı ve 1916 Orta As)'a Ayaklanması 1'3 karşı savaş ilanına sebep oldu ve müftü Muhammed Yar Sultanof Rusya'daki müslüınanlara vicdanları­ 1 nı yatıştırmak üzere başarılı bir formül gösterdi : «Osmanlı hükümetinin başındaki bir avuç adam Al manla.rın tesiri altında Türkiye'yi Ruslarla savaşa ve ona saldırmaya sebep oldu ... Rusya.'d a ki bütün müslümanla.r vatanımızı düşmandan korumalıdln Bu düşünce vatandaş Seid Girey Alkin tarafından sür'atle desteklendi ve «Pan-tslamizmin ruha hita· bettiğini, müslümanlann yoksa kanına ve akrabala· rına değil... Müslümanlar dindaşlarını yalnız iman· ları için, yoksa siya.si menfaatleri için savunmaz­ lar» diye eklemişti. Türkiye Rusya'ya dini sebepler değilde siya.set bakımından saldırdığından Alkin'in sözleriyle Rusya müslümanları kardeşleri ol a n Türk· lere veya Halife Sultana yardıma her hangi bir mec­ buriyetleri yoktu. Müslümanların Bakü, Orenburg, Petersburg, Tifüs, Kazan ve diğer şehirlerdeki tel· gr afla.n, tezahüratları ve tebliğleri �üftünün ve Al· kin'in sözlerini destekliyordu. Musavat'ın Azerb aycanlı milliyetçiler i ile sıkı teması olan Tagief ve Topcubaşef'in gazetesi Kas­ pii, ilk sırada Rusya'daki müslümanların Hindis­ tan'daki müslümanlar gibi Osmanlı halitesinin bü· tün müslümanlar tarafından seçilmediğinden Os· manlı halüesi Sultanın müslümanların hepsinin ba.-. şı olmadlğını bildirerek Almanya'ya ve Türkiye'ye karşı sa vaşmaları için Rusya ile birleşmeye davet ediyordu. Rusya'daki diğer Türkçe gazeteler Hin· distan, Mısır ve Cezayir'deki müslümanlarm sal· dırganla.ra - Almanya, Avusturya ve Türkiye , 194 Ru.sya'da Pan·Türkizm ve Müslüm an1ık . · ve ·bu suretle haıni. . . lerını ı·1an ediyor . k ştı rle ı b" şı kar __ .. phelerını sakınleştir şü n so rın yetli xnuslum anla . miş ti. · rler.ının mem1 ekette lide an üm sl _ aki mü Rusya'd ve savaşı kışkırtma afaza etmek muvazeneyı :uh ak için kesin arzulan son za. amacıyla ku an mam en Elh . . amra'ya rbaycanlıların .Pek"ın'd manlard a Aze yapıla· ıçın etme k ·· -· asını ihya kadar ..mus1um an düny aların ı ilehazır bulundurm . cak mucadeleye atlarım , . ul. Zade. nın hareketle·· Musavatın lideri Res rı· suren · . ıştır. Ekım 1915 de Rerıy1e en lyı· surette gösterilm ık s··oz'd e mahalli· i ul Zade Azerbaycan gazetes Aç ek sa �illiyetçilerin yeni bir programını hula eder ya· ış yınlamıştı. Bunl ar kısaca aşağıda sıralanm tır : 1) Yeni resmi ilk okulların açılmasıı ve eği· timde halkın ınilli dilinin kullanılması. 2) Devletçe desteklenen seminerlerinin kurulması. müslüman ilahiyat 3) Rus idaresinin her hangi bir kontrol veya baskısı olmaksızın müslüman cemaatlerin kendi din adamlarını seçme müsaadesi. 4) Müslüman camilerinden ve diğer örgütler­ den Rus hükümetince müsadere edilenlerin ve meb­ lağların müslüman din makamlarına iadesi. �u programda evvelki Pan·Türkizm veya Pan· İslamızm hayallerinden eser yoktu. Daha ziyade açıkc a üçüncü bütün Rusya müslüınan lannın lOOI' �aki tsıam_ dini örgütlenmesi ile ilgi li oto nomi ve tt­ tıfak . � daıma desteklediği gib i Rusya'da müslüma:ıı okul sısteminin ihyası tekrar lanıyordu. Savaş yılla• • Birinci Dünya Savaşı ve 1916 Orta Asya Ayaklanması 1'5 rında Du.ma'daki !ttif ak'm temsilcileri de bu pro� ramla ileriye adım atmış oldular fakat partilerin.in parlementodaki zayıflığını farkına vararak savaş zamanının reform için bilhassa müsait olmadığını kabul etmişlerdi. Rusy a'nın aşağı yukarı onyedi milyon müs· lümanhı.rı arasında bununla beraber bu sakin hava­ yı bozan bazı vakalar olmuştu. Polis kayıtlan 19141916 yıllarında Tatarların Kırım ada.sının muhtelif yerlerinde «bütün Kırım müslümanlannın birleşme­ si ve Türkiye'ye yardım için şiddetli tahriklere» ön­ derlik ediyorlardı. Kazan'da ve çevresinde bozgun­ cu tahriklerin örnekleri olmuş ve Tatar sosyalist ih­ tilalciler Tatarları «çok geç değil, uyan» diye ikaz eden broşürler dağıtmışlardı. Bu broşürler - ki kaynağı onların çağrısında Osmanlı halifesi sultana yardımı gösteriyor ve «şimdi harekete geç, yoksa müslümanlar dinsiz Ruslardan kendinizi hiç bir za· man kurtaramazsınız» - Fergana'da görünmüştü ve oraya Iran ve Afganistan yolu ile sızmış Alman ve Türk ajanlar tarafından dağıWmıştı. Hiyva'da görünüşte düşman ajanların tesiri altında bütün • Rusya'da karışıklıklar çıkmasını isteyen Türkmen nomadları Hiyva hanına ve orada yerleşmiş Uz�k halkına karşı askeri harekata başladılar. Ağır ka­ yıplara uğradıktan sonra Nisan 1916 da Hiyva ham tahtını kurtaran ve eski Hiyva'da sükunu temin .eden Rus birliklerini çağırdı. Hiyva'daki olay dışın· da bununla beraber bu hadiseler hükumeti veya po· lisi ciddi surette meşgul etmedi. Bunlar Orta. Asya istisna Rusya'nm mUslUman illerindeki htikumetiıı her taraftaki sulhçu durumuna tesir etmemişti. p ürldan ve Müslümanht RusY•'da Pan-T 196 Tt)RKLE Rİ A İ RUSYA ANBUL'DK Rusya'dan ye yerleşmiş olan iye' Urk T sa · has � Bil · u fak . cret eden Tür_k sıyası·ıerın m dış memleketlere hı al�ış. o�du� durum on1ar un un grub f akti fakat . .. mezlerini n ışbırlı klerı bak ımından çok Rusyadak. ı ço Yusu f Akçora ve onun Tür k beri den 1 191 ı. kf . egışı, . d lstanbul'daki ış olan toplanm .. .. an Tür·k . Ta· . uslum yurdu sunun etrafında ya' dakı m . k.onu•te . · b ır mültecı.1er 1915 de Rus nulması ıçm avu s nın akları h n halkı tar şka 1904 de Rus lıberal· teşkil edildi. Akçora'dan ba başlamış olan R. İbra· !eriyle müslüman işbirliğine Zade ve Agaef, Mol· himof' Az erbaycanlı Hüseyin kimeddin Beijani la M. Ch . Cihan (Kırımlı) ve Mu a iktidarlarını n de bu komiteye dahildi. Orta Avrup bölgelerinin zaferi halinde Ru.sya'nın bütUn Türk bu komi· Türkiye'ye katılacağını uman Jön Türkler sava· teye karşı çok sempati duyuyorlardı. Türkiye şa girince Jön Türklerin merkezi komitesi aşağıda· ki cümlelerle Türkiye'nin Orta Avrupa iktidarlan tarafından savaşa girmesini partisinin bütün ma· halli şubelerine gönderdiği tamimle izah ediyordu: alılar) bl· Bizim tabii müttefiklerimiz (Almanlar ve Avustury ile ken­ dm barı$mamaya and içtiğimiz ebedi düşmanımız Rusya yapmadan şey bir dilerini sava.,ta bulurlarsa blzim sessiz ve hiç kalrnırnız mümkündür: ••• Bizim dünya savaşına girmemizin sebe­ ol· binin memleketlml.zi tehdit eden teklikeden yalnız kurtarmak güt· ç ama bir acil daha madığını unutmamahyu. Hayır, bundan melrteyiz. Bu amacımız Moskof düşmanımızı bertaraf ettikten ıonra bütün imparatorluğumuzun birbirleriyle ilişkili balktanmızı birleştirmek için imparatorlulumuzu tabii sınırlar i çine alarak idea· limiz:l ball.ııe getirmektir. Jön Türklerin fikirlerinin İslam haklarını savu· nan komitenin ekseri üyeleri tarafından benimsend i· hakikat Bi:rlnd Dünya Savaşı ve 1916 Orta Alya AyaklalllDUI ği bunlardan bazılarının Türk partisinin merkezi komitesine dahil olmalarından dolayı anlaşılıyordu ve Hüseyin Zade'nin kendisi Türkiye'nin Rusya'ya karşı savaş ilanını teşvik eden geniş bir propoganda kampanyasını idare ediyordu. 1915'in sonunda Müslüman haklarını savunan komite faaliyetini Orta Avnıpa'ya genişletti. Bu yır lın aralık ayında bu komitenin liderleri Avusturya Başbakanı Kont Stürgkh ve Dış İşleri Bakanı Kont Forgaç tarafından kabul edildiler ve onlara komiet· nin arzularını bildiren memorandum sundular. Rus­ ya'daki Türklerin daha ilerlemesi için komitenin gö­ riişü. Ancak tam bağımsız.lılı.la miimlriindü.r••• Bugüne kadar kül · türünü muhafaza eden biz Türk • Tatarlar batı lı:ü.ltürünün Türk • Tatarlano yardımı ile bütün Asya'daki Rus • Bizaos killtürünü yok edeceğine inanıyoruz... Biz bogÜnün bah uyprlığııun devam­ h temsilcilerinin - Almanya, Avusturya ve Macaristan - Asya­ nın geleceğini kısa bir zamaıı değiştireceklerini ummaktayız. Do­ P A vnıpa ve Orta Asya banhklanıun yeoideu ihyası bıı proı· ramuı başlaoıııcı olacakhr••• Yumruklanmıu sıkarak mütufikle­ rimizdeo ve müslüman liderleri dostlanmızdaıı, Halife ve Büyük Sultandan, Alman ve Avusturya imparatorlarındaıı, Maauistuı ve Bulgaristan hükümdarlarından ve onlanıi kalıramaıı halkına: «Bizi Rus boyunduruğuodao kurtarınıu diyoruz. Memorandum Volga nehrinin ve Hazer Denizi'· nin tarafsızlığında israr ediyordu. Heyet Macaristan Başbakanı Kont Tiszo ve Al· man yetkilileri tarafından dinlendi ve Alman bası· nı komiteyi çok hararetle destekledi. Alman ve A�sturya · Macar otoriteleri Rusya ile savaşta Türk soyundan esir düşenlerin kamplarında komi· tenin faa.liyet göstermesine müsaade etmiş ve komi· 198 n-Türkizm ve MüslÜJnanlık RusYa'da pa .rlerin arasında sadece Rus­ la bu esı y mı rdı ya tenin . umanlar a rasından bir hususi askeri . l" ya'daki mus gönüllü toplamaya başladılar. .. bir lik kurmak uzer� ınden aşagı- yuka n onikibin ili. Tatar savaş esirler pBerrın y akınındaki Zossen'de to onbeşbin kadarı koroı'tenin üyeleri tarafından lanmış 1a� ve burada tabi tutulmuşlardı. Yalnız ogun- bır propog andaya ekkil hususı· bir . an °1an Tatarlardan müteş YRusya'd .La.· ..:..; ulmesi planlanıyordu, f ak at '"· ydana geı.ı b'ırlik me mt.. myad İngi· a ota Mezop tarlardan sade ce az bir kısmı .. k ordusuna öV. -- e karşı harekette bulunan Tür lızler . lara karşı . nü11u. olarak katılmayı arzu ettiler._ Rus . . o ıçın zam.an­ savaşac ak içlerinde gönüllü olmadıgı . .. ·1 danberi Rus cephesine hiç Tatar gond..erı m�°:11§tir.' Bu verimsiz sonuçlar belki de Rusya Turklerının Bı· · rinci Dünya savaşındaki politik ruhsal durumlarmı göstermektedir. Müslüman haklarını savunan komite konuşma· lar ve konferanslar tertipliyordu ve 1916 da lsviç­ re'de Lozan'da Rusya'daki halklar kongresini ter­ tipledi. Komitenin tebliğinde ya bir iç bölünme ve­ ya iki taraflı bir siyaset seziliyordu. Komitenin me­ morandumunun aksine Akçora konferansl arında Rusların kanunları ile ancak Müslümanların aynı haklara sahip olmasının arzu edil eceğini ve Rusya'· daki müslüm anlar için kültürel bir özerklik istiyot­ du. Aynı istekler başkan Wilson ve batılı diğer li· derlere gönderilen telgraflarda bi ldiriliyordu. Dört mülteci Türk lideri olan Akçor a, tbrahimof, Agaef ve Hüseyin Zade Lozan konfer ansına katılmı şlar ve bütün Rusya müslüma nl arı adına onl arın di· ni ve kültürel özerklik, Rusya müslümanlanna kar- Birinci Dünya Savaşı ve 1916 Orta Asya Ayaklanması J.99 şı geri kalan kanuni eşitsiz lik lerin kaldırılmasını ve Rusya'daki seçim sisteminde değişiklikler yapılma­ sını talebetmiş lerdi. Rusy a Türklerinin Osmanlı İm­ paratorluğu i le federatif bir birlik kurulmasın a ait ümitleri olduğuna dair işaretler vardı . Komitenin tahriki ve onun tebliği bununla be­ raber bilhassa Duma'daki müslüman partisinden ol­ mak üzere bizzat Rusya müs lümanlarının şiddetli reddiyle karşılaştı. Ufa mebusu K. M. Tevkelef (Du­ ma'nın müslüman partisinin diğer bütün üyelerinin desteğiyle) «Rusya'daki hiç bir müsllima n örgütü­ nün komiteyle ilişki kurmadığını ve Rusya'daki müs­ lüman lann Rusya'ya ve onun müttefiklerine karşı ödevlerini yapacaklarını» kesin olarak ilan ediyordu. Musavat'ın lideri Resul Zade buna benzer tarzda 33 ekim 1915 de yazı,yordu ve Ekim ihtilaline kadar 1917 deki Musavat liderlerinin yalnız bazı konuş­ malan hariç Rusya'daki müslüman örgütleri aslın­ da A lmanya ve mihver kuvvetleriyle savaşın süre­ since muannidane arkasında kajpılar. Türkiye'ye sığınan Pan-Türkistler ve yabancı ajanlar Rusya'daki Türkleri hükümete kal'§ı tah­ rike muvaffak olamamışlardı. Bununl a beraber Rus idaresinin ihmalkarlığının meydana çıkması savaş yıllan esnasında onun Türk soyundan halklara kar­ şı takındığı tavrın Rusya'daki müslümanların bazı gruplanyla hükümetin arasındaki şiddetli çatışma­ nın doğrudan doğruya sorumlusu idi. Bu çatışma, kanlı, çok trajik ve aynı zamanda Rus Türk i lişki­ lerinin tarihinden çok tatsız olaylardı ve bu Rus ida­ resinin imparatorluğun Türklere ait problemi tam ıoo Pan-Türkizm ve Müslümanlık Rusya'da ne de yeter derecede nlam_adı - 1nıı ve a de il şek bir � gösterdiğine açık bir işaret UU ediğ m onunla ilgilen idi. MOSLVMANLARININ A Y AS RTA O MASI ASKERE ALIN birliklerinin ağır kayba uğ· 1914 _ 1915 de Rus · ı· i bal�ın berırr\ b.ır �··zdesın raması Rus htikümetin 8 m yon ' R sya'· psı askere almaya zorla�ı. !1� ..1 5.e 4 �0 ı d ah ıl) � msan u un sanayi işçılerının yüzd nın b"f" .. ucu sonra dan go"�n askere çağırıldı. Bunun son � sı çok fazla .. -·· üzere askere çağırılanların sayı ,ıdi dugu - 1· asve yedek askerlerin şehirlerdekı yogun ugu bilb 0 0 den 0 0 sa Petersburg'da 1917 nin başında 30 . mesi sebe� geliş tle sür'a fazla idi - ekim ihtilalinin !erinden biri idi. 1915 - 1916 da fakat askeri komu· tanlar gerek askeri yedekleri ve gerekse geri hizmet yedekleri dolayısıyla korku içinde idiler. İhtiyaç olan geri hizmet miktarını temin için askeri ma· kamlar Transkafkasya, Kazakistan ve Orta Asya'· daki müslüman halldn askere alınmasını teklif et· tiler. İmparatorluğun çok yerleri boyunca askere alınmanın yapıldığı zaman Rusya'nın Kafkasya w Orta Asya'yı zaptı yıllan esnasında Rus hiikümeti yeni Rus illerinde askeri hizmet için müslümanlan �ırmayacağını vadetmişti. Bu vaad Orta Asya'nın ıd�r�sini örgütleyen 1886 daki bir kanunl tey edil · it a �ştı . Bu sebep�n askeri yedeklerin yete r olmadr­ gı korkusuna ragmen hüküm et Rusya müslümanla· rını savaş hatt ı gerisinde menzı'l . o en o1arak b"l"kl u siper1er, barakalar ve hast aneler yapmak üzere as· kere davete karar verdi A · skere alınacağı haberle- Biriud Dünya SaYııtı ve 1916 Orta .Mya Ayaklanmaaı 201 ri müslüman halk arasında birden huzursuzluk ya· rattı ve adet olduğuna göre şehrin ve köylerin pazar yerlerinde bu emirin tartışılması için toplanmış olan­ lar arasında ihtimal verilmeyecek söylentilere yol açtı. Haberleşmenin yetersizliğinden dolayı iyi ha· ber alamayan halkın teklif edilen plana karşı tepki­ si mahalli Türk basını sayfaalrında görUnmeye baş· ladı. Steplerin başlıca gazetesi Kazak askere alınma hakkındaki hükmünde bilhassa nefretini bildiriyor­ du.!.şaret ettiğine göre askere çağn kaçınılmazdı ve yalnız Kazaklara onun için taviz verilmesini talebet· mekte ve uygun şartlar altında hizmet etme imkanı olduğunu bildirmekte idi. Kazakların başlıca istekle­ ri sömürgeciliğin durdurulması ve onlann Duına'da· ki temsilinin yeniden ihyası idi. Bir çokları Kazakla· rın geri hizmet bölüklerinden ziyade süvarilikte hiz­ met etmesinde ısrar ediyordu. Kazak gazetesinde Salmak bey Kesmetof «Kazakların askeri hizmetten her zaman için kurtulacaklarını kabul etmek imkan­ sımı:r.Fakat eğer askeri ödev meselesi için karar ve-. rilecekse bu kararın Kazakların kendilerinin katılına· sıyla izlenebileceğidir> diye yazıyordu. «Eğer Ka· zaklarm çağınlması zaruri ise onlar ya piyade veya süvaridemi hizmet edeceklerdir?.... Askeri hizmet meselesi ile aynı zamanda Duma'ya Kazakların ka­ tılınası ve onların topraklarının dağıfılması mesele­ sinin çıkması çok uygun olacaktı>.Kazak'm aynı sayısında Ahmet Cantalief «Kazaklar askere alınır­ larsa askerlikte her zaman ödev görmüş olan halk· lara verilen aynı avantajların verilme si lüzumunda israr ediyordu. Rus Kazaklarının faydalandıklan haklar Kazaklara da verilmeli ve onlar süvari olarak ,.. ıoı ve Müsliiıııaııııt Rıısya'da Pan-Türldmı ka Kazaklar araziye ler. Bundan baş ·� . erı dır ». . hizmet etmell.dir bolm ' · yazar �ger k ra ola it eş Rus Kazaklariyle Dum a da tem sil leruıin rın kla za Ka · le rıy . e 1 Kazak lıder nu arasındaki askeri hizmet soru yenı.den ihyası ile ak' · . birleşmı· şlereli Kaz ın aynı sayıil.ışkl bakımından d 1 n ve d'V ıger ldibaef «Dogum k ay ın sında Mustaki Ma d . arasında olmamas ın an yaşvesıkaların Kazaklar ınl acag ını bil· · n ve kimin askere çag . 1.arının tayınini 1 a bu gu. çlüğUn ve ev ilk ve u un uğ old menin çok güç bettiğini... ve do ğum kağı­ ortadan kaldırılması ica di. Diğer Kaz ak liderl� dının tatbikini bildirmektey çıkarıyorlardı. Rusya'da· ri de görüşlerini bu tonda Vakit ve Turmuş as­ ki muhtelif gaz.eteler, bilhassa si ve ekonomik keri hizmete uygunluğun bütün siya ğını mtila· haklarda eşitliğin olmasıyla uygulanaca . haza eden görüşlerini açıklıyorlardı. Hükümetin toprak siyaseti bununla beraber Kazaklar ve Kırgızlar için askeri hizmet meselesin· den hatta daha çok memnuniyetsizlik kaynağı idi. Kazaklar ve Kırgızlar Ruslar ve imparatorluğun di· ğer halkları gibi orduda hizmete çağrılması isten­ medikçe onların topraklarının gasbedilmesine kargı az bir hak verdiğini göstermiştir. Şimdi bu teselli .:' bile kesilmişti ve bu sebepten Kazak liderleri maka lelerinde askeri hizmetle toprak meselesi arasında ilişki kuruyorlardı. Nihayet dedikodular arasında kalan müslümanlar geri hizmet bölüklerinde hizmet edecekleri zaman içinde göçmenlerin onları n yalnız topraklarını ve davarlarını almakla kalmıyacak ay­ nı zamanda ailelerine de sahip çıkacaklarını ve on· lara geri hizmet b.ırl'kl · de domuz eti yedirecekleı erın . rınden korkmaya başladılar. Bir çokları ve bilhassa v v A v Birind Dünya Savaşı ve 1916 Orta Asya Ayaklanması 283 noma�ar için alışkın olmadıkları dolaşma ve fizik· sel çalışma, geri hizmet taburlarında hizmet etmek onlar i�in h�ysiyet kırıcı bir hakaret idi Toprak . me�lesı�e �ıt .�n süredenberi sürüp giden mem· . nunıyetsızlıge ilaveten bütün bu faktörler gergin havanın yaratılmasına tesir ediyordu . Kazak liderleri aralarında görüştükten sonra nihayet 3 şubat 1916 da A. Bukeihanof, A. Bai· t�rsunof ve N. Begembetof başkanlığında bir heye­ tı, Petersburg'a gönderdiler. Petersburg'da bu he· yet aske·re alınma meselesinin açrklığa kavuşma· sı maksadıyla bir sıra resmi makamlarla görüşme­ lerde bulundular. Savunma Bakanı General Poliva­ nof ile konuşmalarında heyet Kazakların askere alınmasının bir sıra teknik ve psikolojik güçlükler yüzünden karışık bir durum yarattığına onu iknaa çalıştılar. Onlar Kazakların orduda çalışacaklarını bunun ise tahkimat yapmak hizmeti yerine süv� olarak yapmayı tercih edeceklerini bildirdiler. On· lar aynı zamanda Rus Kazaklarının sahip oldukla· n şartların, hakların ve tercihlerin onlara da ay· nen verilmesini istediler. Birinci Duma eski üyesi A. K. Kalmenef ve Kazak idar�cisi G. Nukasef'in baş· kanlığındaki diğer iki Kazak hey'eti Kazaklann as· kere a�ınmasının önlenmesini düşünüyorlardı. 0 Kazak hey'etlerine kesin cevap verilmemigti. Kaza.k'ın yazdığına göre askere celbin tatbik edilme­ si üzerine onlar bir derece cesaret bulmuş olmalıydı· lar. Daha da az olmayarak çeşitli haberlerin çıkma· sı ve işçilerin askere alınması tartışmalarının her ikisi basında ye köylerde devam ediyordu ve hatta .. R.,.a'da PaJtoTürkiım Te MüıJiirnınbl, U nıanl&nn cephe gerisinde değil Kauklann ve m slü .. duş man a teşi altında mezar de • fakat tam cephede rı yayılma ya başlamıştı. kazacakları dedik odula mUsl"umanıarının as k� Kafkasya ve Orta Asya 25 haziran 1916 da im­ re a1ınmasına ait emirname General Kuropa tlcin'. · zalandı ve hemen yayınlandı. le ve kararsız şek.il in kelimelerinde «böyle bir ace ara sebep olmak· halkın kafasında büyük karışıklıkl asıl tatbik tadır> diye yazılmıştı. Bu aske� � � edileceği tam manasıyla belli degildi ve kım tam ola· r rak ondokuzla kırkbeş yaşı arasındadırki ı aske e çağrılmış olsun. «Halkın kafasındaki karşıklık, > guetelerden birbirini nakı.eden raporlar, va'adler ve rivayetler becerikli ticaret adamları ve Alman v� se­ ya Türk ajanları tarafından yaraWan bir durum sonuçlandı. çimden sonra halkın huzursuzluğu ile Yerliler kime güvenileceğini ve hangi kesin amaç için onların çağırıldıklannı bilmiyorlardı. Listelerin tanzimi evvela anla.şmazlığa ve sonra karışıklığa sebep oldu. .JİZAK'TA TAŞKINLIK nk karışıklık Orta Asya'nın Uzbek kısmın da şe­ hir halkı arasında başladı. 4 temmuzda Khojent't.e ve sonra diğer şehirlere yayılmak üzere ayaklanma· lar başladı. Askere resmen çağırma tarihinden iki gün e""l 13 tenımuma bilhassa ciddi bir yön alan karışıklıklar Jizak'da başladı. Müslümanlar mahal· li bölge .b a.şk � Rukin'in çağrısına cevap vermedi· ler. Ruk.in tehditle oevap verdi. 1)n,,.-ı... � gun" sonra. gçu . esk' nn ı kısmından büyük bir müsl ·· uman kal ab"'""""f>• 1ı.;.. ı'darenın · bulunduğu Jizak'ın yeni iskan kı sm ına geç- tiler. Rukin ve onunla ka.rşılaşan müsltlman otori·· teler öldUrllldüler. Bir askeri birliğin görünmesi ka· labalıkla çatışma ile sonuçlandı Halk kitesi Jizak demiryolu istasyonunu tahribetti ve benzin tank­ tan ateşe verildi. Semerkant'm idaresinde halk köprüleri, demiryollannı ve telgraf hatlarını tahri­ betti. Ayaklanma sür'atle bölgeye yayıldı. Seksen üç Rus öldürüldü ve yetmiş kişi tutuklandı. Yakalanan kadınların hepsi kaçırıldı. Bu ayaklanmada dint ta­ assup başlıca rolü oynuyordu. İsyan cılar Ruslara karşı mukaddes savaş ilan ettiler. Türkistan genel valisi Semerkant'dan ve Taşkent'den isyancılara kar­ şı bir silahlı askeri birlik gönderdi ve isyan 21 tem­ muzda bastınldı. Karışıklıklar Orta Asya'nm Uzbek kısmındaki diğer şehirlerine yayıldı, fakat oralarda Jizak'daki kadar olmamıştı. Bununla beraber Kırgız halkının çoğunun örgütlenmiş askeri harekata katıl· mış olan Kırgızistan'm dağlık bölgelerinde ayaklan­ ma kendi kendine gelişen bir kitle hareketi manzara· sı almıştı . KIRGIZISTAN'DA tsYAN Batı Tien Şan dağlarının eteklerinde, Kuzey Se­ mirechie vadilerinde yaşayan Kırgız göçebe halkı Fergana 'nm varoşlarındaki topraklarının Rus ve Uk­ rayna göçmenleri tarafından istimlak edilmeleri kar­ şısında Kazaklardan daha çok muzdariptiler. Zengin hasadı ve yumuşak iklimi olan Semireclıie'nin bere­ ketli topraklan kuı.ey Ukrayna'nın Çernigof ve Pol· tava bölgelerinden sömürUcüleri petrol gibi � tan iklimine cezbetmişti. «Mev'ud toprak, Pişpek> denen Kırgizistan'm bu kısmı (en çok cazip şekillerin· p ve Müslüm.ı•lık RusY•'cla Pao-Tiirldzm gız göçebe lerin topraklarının içi· den biri olara k) ettig�i merkez idi Ka· I{ır · · enler_ın nUf" uz ne daha çok goçm � gibi Kırgızlar da me r'a topzaklar arasın da oldugu . o1arak azalması sonucu davar yetJı-. . raklarırun netıce .·ı ı.. Arazı·1 en Ka· . lerd miş ş irle fak e 1 tirmenin gerılemesı . ki yeni ve eski hal­ • az olan Kır gızıstan'da zakistan'dan ;ı:.-·. . . . n oğunlugu� asker toplamanın ua.ı.uır Y . . kın her ı kısını lilerın arasınyer . I{}rgız cülerle . dan evvel b.ı1e so.. m uru·. · , ve Kırgızıstan da aakeuştu olm bep se ara 1 a ışm çat da . bale geti.r­ . ı·ıa·nı durumunu en gergın re celbetmenın sonra Kırgız erke- . mişti. Kırgızlar askere çağnl�ktan l ği cepheye gidince göç�enlenn onların toprak armı ele geçireceklerinden bilhassa korkuyorlardı . Bundan � başka ayaklanmada onlar ilk mallarına tekrar olduklarını gördüler. Temmuzun ortasında �mırec­ hie'deki müslüman halkın bir kısmı askere çağrılma­ dan Çin'e geçmek suretiyle kaçdıla ve_ �ndoku� � cu yüz yılın yarısında Çin'den Rusya ya ıtlıca eden bir grup Dungan (Çin müslümanlan) 13 temmuzda tek­ rar Çin'e döndü ler. Ayaklanmanın kendisi Kırgıziıt­ tan'da 6 ağustosta Pişpek etrafından başladı ve sür'­ atle belki bütün Kırgızistan boyunda diğer bölgelere yayıldı. Yerliler sömürücüleri öldürmüşler, evlerini ve taralannı yakmışlardı. 14 ağustosta Kırgızlar Tokmak köyünü muhasara ettiler ve onu sekiz gUn tam tecrit etiler ve aynı zamanda diğer iskan yerleri­ ne karşı askeri harekata devam ettiler. Rus birlikle­ rinin yaklaşması Kırgızlann silahlı hareketlerine bir son verdi ve eylülün başında ayaklanma durdu ve fa· kat Kırgızlar Çin'e geçmeye başladılar. Rus ve Uk­ raynalı sömürücülerin kayıpları oldukça yüksekti : hepsi kadın ve çocuklanyla 2.222 göçm en asilerin Birinci Diiııya Safllfl ve 1916 Orta Asya Ayaldaamuı elinde ölmüşlerdi. Buna ilaveten bir çok Rus kadını Kırgızlar tarafından Çin'e götürülmüştü. 80 kadar Rus askeri ve memur da öldilrülmüştü. Kırgızlann kayıplan bilinmiyordu, fakat birlikler tarafından ayaklanmanın bastırılması esnasında ve yakınlarının öldürülmesine karşılık olarak gazaba gelen sömürü­ cülerin ellerinden uğradıkları kayıplan göçmenlerin­ kinden iki üç misli daha büyük idi. Bundan başka. Çin'e giden Kırgız göçebeler askere alınmadan kOI'­ karak ve bastıncı tedbirler yüzünden kaçmalanyla hem can ve hem de mal kaybına uğradılar. Büyük sayıda davar telef olmuştu. Resmi Rus istatistikleri­ ne göre Çin'e giden göçebelerin sayısı ortalama çok büyüktü - Kırgızların tümünün üçte birine yakın olan 300.000 kişi. Ancak 1916 nın kışında ve 1911 ekim ihtilalinden sonra Kırgızlar yurtlarına döndü· ler, bulaşıcı hastalık salgınınd an harap olmU§ ve bit­ kindiler. Kırgız ayaklanması geniş ve örgütlenmiş karak­ terde olduğunu gösteriyordu; çünkü eski kabile örgü­ tünün son temsilcileri olan kabile liderleri M.aııap baş­ kanları idi. Mukuş Şabdan ve ailesi - Kırgızistan ha­ la Kokand hanlığına ait olduğu zaman ondokuzuncu yüzyuln ortasında)p Kırgız kabile başlannın çocuk· lan ve torunlan - harekatın baş örgütçüleriydiler. Kanaat Abukin, Batır Han Nogai ve diğerieri gı"bi diğer Kırgız kabile aristok:ratlan Rus idare sistemi tarafından tabribedilen eski kabile oizammm yeniden ihya edileceğini umuyorlardı. Ayaklanmaya kaulmayan kabile şeflerinin bu­ lunduğu bölgelerde - örneğin Orta ve Güney � ıos kimı ve Müıı....... RusYa'da Pa�Tür ve çabucak sona at çok zayıftı • k re a · ve f ak'ır sınıflan ....... ·an - h ıs ı dak ız t ıtın · a --.. g . n baskı mı. şt'ı. :Halkı terde sosyal hareket manzarıuı1 abrııı, e fı ndan bazı : : Rus köylüleri de bu na katıl� a tı ve hatta lerin bir grubunun ..__ .,. k"oyu"ndeki asi a k v o um a b Fol .. olan Mark Vlasenko ve Preobr azhen.ı.... .. 1u . k?Y ve bır .ınııı vaş lısı Rus kısmınd an 1. V. Karaşaet� .qıp bölges bundan -... ka . tılmış ve a ay ..... ,_ m an l ak ay . gız tarafınd,an n ç bır ok ste cın vakaJıı Bu . şti edilmi . .. termıy . yı sonra ı'dam or1ardı ve ... s go llık öze r nla bu o... t . ka a f vardı' R us ı'daresıne ve 1t1ıı ı as nm la ak ay ız rg rak Kı nel ola n olarak kalmıştı İli, . wüne karşı bir. isya "cülüg . . o"ldürül"mesı. bunu so..muru açılt göçm enının binden fazla Rus ca isbatlaroaktadır. çok zayıftı ve çı, Güney Kırgızistan - harekat ndaki ve fakir kı altı bas bucak sona ermişti. Halkın al hareket sınıfları tarafında n bazı yerlerde sosy manzarası almıştı ve hatta bazı Rus köylüleri de bıı­ na katılmışlardı. Folbaumovka köyündeki asillerin bir grubunun başı ve bir köylü olan Mark Vlasenko ve Preobrazhensky bölgesinin yaşlıs1ı Rus kısmından I. V. Karaşaef Kırgız tarafındaki ayaklanmaya ka· tılmış ve bundan dolayı sonra idam edilmişti. Bu cinsten bir çok vakalar vardı, f a;kat bunlar öı.ellik göstermiyorlardı ve genel olarak Kırgız ayaklanma· sı Rus idaresine ve Rus sömürücülüğüne karşı bir isyan olarak kalmıştı. tkibinden fazla Rus göçmeni· nin öldürülmesi bunu açıkca isbatlamaktadır. KAZ.AK STEPİNDE KARIŞIKLIKLAR Kazakisan'da halkın ve sömürücülerin sayısı göz önüne alınarak - ki Kırgızistan'dakinin bir kaç Biriocl Dünya Savaıp n 1916 Orta Asya Ayaklanın- ıo, mislini g�mektedir - ayaklanma mahalli tabiatta idi ve genişleme mişti. Kazaklar arasında Lepsinsk, Ust · Kamenogorsk ve Semipalatinsk ili Karkarala bölgelerinde bazı yerli bölge idarecileri öldürülmüş­ tü. Burada da askere gitmek istemeye n ufak bir Ka­ zak göçebe grubu Çin'e geçtiler. Turgai'de ve Tur­ gai ilinin Irgız bölgelerinde karışıklıklar daha ciddi idiler. Bu bölgelerin çöl olan steplerinde geleceğin Kazak komünist lideri Amangeldi Imanof 1916 ha· ziranın sonunda hemen küçümsenemiyecek müfre­ zeleri birleştirdi. 1916 eylülünde Amangeldi Albay P. Tkaşenko komutasındaki bir Rus müfrezesiyle çarpıştı ve ekim 18 de onun taraftarları - iki binden fazla sayıda - Rus müfrezesini Irgız'e geri püskürt· tü. Kasımda Amangeldi Orta step bölgesini kontrol altında bulunduran Turgai şehrini muhasara altına aldı. Amangeldi'ye karşı General N. Lavrentief em­ rinde bir müfreze sevkedildi ve isyancılan uzaklaş­ tımayı başardılar. Amangeldi 24 şubata kadar Şab­ ti Kul ve Kara Kul gölleri arasında Turgai'ye kırk kilometrede tutundu. 24 Şubat 1917 de Batlakkara Ruslar tarafından alındı ve ihtilalden sonra ge çici hükumet genel af ilan ettikten sonra Amange1ldi si­ lahlarını bıraktL Bu devre boyunca Kazak liderler tarafından müstesna bir çe kingen davranış ve anlayış gösteril­ mesinden bahsedilmesi icabetmekte dir. Onlar Tebli­ ğin halka ilanından evvel işçilerin askere alınmasını önlemek için ellerinden geleni yaptılar. nandan sonra askere alınma şartlannı hafifletmeyi ve bazı gecıkme· lerin elde edilmesini takibettiler ve idare ile Kazak F 210 'd pn-.Tückizm ve Müslümanlık Rusya a ....-- yaptılar 7 temmuzda, karıhalkı arasında aracılık son ra · A. Bukeihanof' O . nda n şıklıklann baş1aması nlığı altında Turun başka f' o a t 1 u D M Alına.rof ve arecileri arasında b'ır k onid e . v rı e · fl e ş k za Ka gai'de Çar ı'daresinden askere alın­ ferans yap�ldı: .Bu grup· an bir . ı talebettiler ve sonrad manın gecıktın1mesın ·ı ı l rafından kabu· ed en bu çokları Rus otorı'teleri ta · bir sıra tedbırlen teklif ete r yeyı. kolaylaştıran nı Kaza.k liderleri daitıler.ı Ay aklanma esnasında ay � teskin etmek, kanma Kadetlere yakın olarak halkı . man ı· o ımak " mek, kan dökülmesıne şıklığa son "er Bılhassa on!ann için ellerinden geleni yapmışlardı. sındakı ha­ gayretlerine borçlu olarak Kazaklar a�a �azak �a­ reket Kırgızardan daha az kurba_n verdı. e yu z­ uzer k yıpları Çindeki salgınlar da dahıl olma lerce olarak sayılırkEn Kırgızların kaybı onbinlerce olmuştu. Bundan başka Kazak'ın çağrısı ve Kazak liderlerinin aracılığı ile Orta Asya' nın diğer halkla· rma kıyasla Kazak ve Rus halkın kalblerinde daha az acı bırakmı ştı. Ayaklanma esnasında Kazak ga· zetesi okurlarına «kendinize hakim olun, kamına itaat edin. Kötü haberleri kışkırtanlardan kaçını· nız. Bir şeytan ruhunun yaydığı felaketten Al· lahın kullarını koruyun.» diyordu. Ayaklanmadan sonra Kazak'ın naşiri Baitursunof ve arkadaşları ba· rışı tavsiye ediyorlardı. M. Dulatof «Kazaklar mana· sız bir karışıklıkla harap oldular. Bu feci felaketin sebebi Kazakların geri kalmaları ve onlann kült� den yoksun olmalarındandır» diye yazmakta idi. Ya· zar sömürücülüğün bütün güçlüklerine rağmen top­ rak sorununda, idare ile anlaşmazlıklarda ve Kazak­ lar arasındaki kayıplardaki başlıca sebebinin müş· Birinci Dünya Sav-.ı ve 1916 Orta A5ya Ayaklanmuı 211 terek- bir dilin olmayışı ve Kazakların gerçeklerle olaylara nüfuz etmelerine muhtedir olmamaların· dan olduğunu anlamıştı. Kazakların kendileri de bUr nu anlamışlar ve ihtilalle iç savaş boyunca liderleri­ ne karşı güvenlerini göstermişle rdi. 1917 de Baitur­ sunof Kurucu Meclise seçilmek için üstün bir çoğun· luk kazanmıştı. Rus idaresi ayaklanmadan ve onun sonuçlann· dan ileri derecede sorumlu idi. Askere çağrıyı bildi­ ren tebliğ ve müslüman işçilerin seçilmesine ait ni· zamname onları bağlayıcı olarak yazılmamıştı. Bir sıra liberal hareketlere rağmen - askere alınacak­ ların tayininin halkın temsilcileri tarafından tayini ve yedeklerin gönderilmesi hakkı gibi - emirname­ nin tebliğin ilan tarihi ile fiili olarak askere alma arasındaki zamanın - bir ay gibi - kısa oluşu, ba­ zı hususların kesinlik göstermemesi kaçınılmayan karışıklığa ve memnuniyetsizliklere yol açmıştı. öte yandan bu işler için seçilen idareciler kabiliyetli kimseler değildi, aynı zamanda yüksek dereceli me­ murlar yerlilerin ne dilini ve ne de adetlerini bilmi­ yorlardı. Orta Asyada ve Kazakistan'da yarım yüz· yıllık - hatta bazı yerlerde bir buçuk yüz yıllık · Rus hakimiyeti esnasında Rus hükumeti Rus kültü­ rünü ve dilini müslümanlar arasında yeteri kadar yaymamıştı. Rus sosyetesi müslümanların sorularına karşı hiç bir zaman yeteri kadar ilgi göstermemiş ve savaş esnasında da siyasi işlerle meş­ gul olmuştu. Müslümanları savaşa katılmak için ha­ zırlamakda çok az dikkat göstermişlerdi. Ayaklan­ ma ilk başladığı ve General A. N. Kuropatkin genel . • ııı Müsllimanhk Rasya'da p._.Türkiım .e ki birliklerinin k°: Vali ve Rusya'mn Orta Asya'da lttifak'ın Dumadakı mutanlığına atandığı zaman ve K. M. Tev-, Tatar temsilcileri A. F. Kerensky komisyonu Duma'· kelef'in başkanlığında hususi bir i doğrudur. Komisyon nın Orta Asya'ya gönderdiğ sunmuş ve fakat bu tetkiklerinin neticesini Duma'ya maya karşı ge· çok geç olmuştu ve Dumada ayaklan rekli başkaca bir tedbir almamıştı. aplar yazıl­ Taşkınlıklar hakkında bir sıra kit n e olduğunu mıştır, fakat bugün de nihai amacın , n yalnız tam manasıyla tayin etmek güçtür. Hareketi ranın mahalli olarak örgütlendiği, bu hareketin hazi şik birinden eylülün birine kadar değişik yerlerde çleği zamanlarda başlamış olması hakikatinden ortaya çıkmaktadır. Cedidler buna hiç bir yerde katıl­ mamışlardı. Ancak bazı yazarla.n n bildirdiklerine göre ayaklanmalar onlar tarafından örgütlenmişti. Belki Jizak'taki kanşıklıklara katılmış olan pek az öğrencinin milliyetci liberal çevrelerle ilişkileri v� dı. Hareketin liderleri yardımcılarının ölümlerinden tamamen sorumlu idiler, zira onların ufak bölgeler­ deki ayaklanmalarının Rus idaresi ve birlikleri tara· fından kolaylıkla bastırılacağını bilmeleri lazımdı. Aslında da isyancılar için bir sonuç alma şansı yok· tu. Bu sebeple bu hareketi Türkler ve Ruslar yönün· den karşılıklı olarak anlaşmazlığa bağlı steplerde manasız yere kan dökülmeden başka bir şekilde yo. rumlamalc çok güçtür. .KISIM X 1917 İHTIL.\U:NDE RUSYA MOSLOMANLA.Rı 1917 Ekim ihtilali Rwı topluluğunun btitUn ta· bakal �nnda hayranlık ve umut yaratınııtı. Herke. milletın maddi ve manevi güçlerinin daha gelifmeai­ n! vadeden_ RWJya'�m demokratik lnkiıJatı için yeni bır devrenm açıldıgına inanıyordu. 1789 Fr ansız ih· �Al� eski sloganlan - özgtirl11k, qitUk, kardet­ hk - msanlığın büyük bir kısmı tarafından tekrar duyulmaya başla.ımı, gibi görUnUyordu. Bu kelime­ ler Rusya'nın hürriyete qık bUtUn halkı için hür -ve demokratik bir gelecek için ümit kaynqı yıldıs ola­ rak parlamıştı. 1917 ekim ve ıubatı arumdaJd kar­ ma karışık sem ay içindeki kadar doğu Avrupa'nm tarihinde hiç bir zaman bu kadar çok nutuklar, • tirhaınlar, tebliğler yazılmamıı ve ititilmemitti in­ sanlar ve partiler demokrasi ve sosyal adalet fUdr­ leriyle sarhot olmuştu. Bunlardan· eğer varsa çok azı, mes'ut bir gelecek yaratabilmek için ı.teıll ıeda.· kat beyanlan kadar, pratik düşüncelerin ve baait işlemlerin de llzım geldiğini anlayabiliyorlardı. Yalnız Ruslar değil, aoıı Çar imparatorluğunun bUtün halkları bu qaftalu içinde iyinuıerlik ve hay­ ranlık içinde idiler ve Rusya'daki mtlalüman lider­ ler c monarıi idaresinin zincirlerinden tamamen ve kan dökmeden kurtulmayı, kutlamaya bqkalann­ dan daha az katılmaroıı1ardı. Müslüman liderler de 1 kizm ve Müslümanlık RmYa'da P an·Tür 214 iyle � · gru ıannın liderler et . :11ıll r diğe ın Rusya'n atik kucumh !,i etin demokr raber yeniden dogan müslü· v RJsya'rlın bütün rlar �yo in una ruluş :erı�ni ve işbirliğini tasavvur manlarının bırleşece ve milliyetçi 1 . de tamamen pol'tik edıyorlardı. .l917 lüzumu . larla örtbas edilmesi amaçlaı:m dını slog� soylu o l­ kleri - diğer Türk · ' · sona erınc..e Rusya ı · dını ve kül aynen - ıs am . mayan musl"umanlar da ·· lüettıler ve .mus .. afında birleşmeye devam t"uru etr _ . gi milli vey.a ırkı prog.. manlıgın kendısın ' . ın· her han gosterıyordu. nu uğu old i etl vv ku a. dah ramdan ' · de R usyaresın Yeni Rus Hükümetinin ilk dev nle:, artık kapan· daki İslam Birliği'ni teşvik e�� fakat nufuzlan mış ttifak'ın liderleri olan tecrubelı . !kin . N' ı· cı i. . olmayan 1905 . 1906 emekl�eriyd . hafta ıkı kola'nın tahtından indirilmesınden sonra onların Dumadaki temsilcileri Petrograd'da Rusya müslüman liderlerini bir konferansa çağırdı· lar. Konferans 15 · 17 Martta toplandı. Bu konfe­ rans Rusya müslümanlan için geçici bir merkezi büro seçti ve yeni bir - bu sefer engellenmeyen bütün Rusya müslümanlan için 1917 Mayısı başında bir kongre yapılmasını kararlruıtırdı. Konferans ye­ ni kongreye seçilecek mebuslar için bazı esaslar ha· zırladı ve bir gündem yaptı. Seçim idaresi şunlan te­ mµı ediyordu : ı 1) 2) Rusya'daki bütün müsl�man milletleri ya­ pılacak kongreye katılmak üzere davet edilmeli. Katılacak temsilcilerin nisbeti prensibine mümkün olduğu kadar uyulmalı. 1917 tbtilallı:ıde Rusya Müslümanlan 3) 215 Bütün müslüman kültür ve eğitim kurulla· nnın, öğrenci cemiyetlerinin, akide birlik· lerinin, kooperatiflerin ve buna beııner örgütlerin temsilcilerinin bu yeni bütün Rusya müslümanlan kongresine katılma­ lan için davet edilmeleri. Yeni Kurulan merkezi büronun üyeleri ve müs · lüman birliklerinin temsilcileri de Duma'nın müsl ü· man üyeleri gibi bu kongreye katılmalan için da­ vet edilmişti. Yapılacak kongrenin Türk soylu milli karakter y�ine «bütün Müslümanların» olması R us· yalı bir Türkün değil fakat bir Dağıstanlı olan Ah· met Tsalikof'u yirmisekiz kişilik Merkezi . büronun başkanlığına seçmekle kendini göstermişti. Kongre· nin .gündeminde Rusya'nın yeni kuruluş ve devlet örgütlenmesi, müslümanlann kültürel otonomileri, eğitim problemleri, müslüman idaresinin yeniden örgütlenmesi, işçi ve tanın sorulan, yeni iskanlar ve doğu illerinin sömürülmesi yer almıştı. Rusların ve lmparatorluğun Avrupadaki diğer halklarııiın gelişme metodunu izleyerek, radikal sosyal olaylan d,estekleyenler Rus Müsümanlan arasında görünmeye ve gelişmeye başladı. Rilhassa Tatarlar, Başkırlar ve Azerbaycanlılar arasında. gö­ rünen radikal solun kuvvetlenmesi kısa bir zamanda gelenekçi milliyetçi liberallerle ihtilafa sebep oldu. Bu çatışmaların ilki Kazak ilinin idaresine ait soru üzerine çıktı. Duma'nm müslüman partisi partinin ihtilalden evvel beraberce tatmin edici çalışma yap­ tıklan eski vali P. Boyarsky'nın vilayetin başında tutulmasını istiyordu. Tatarların azınlıkta olduklan 216 Rusya'cla Pan-Türkizm n Müslümanlık . ratorluğun diğer halklarından ve dah a zıyade impa il olan Kazandaki. Sovye tlerin . ve Ruslardan müteşekk . . ıdarec il erı. nın heps� r Ça esk eri erl � ask ve ri ile işç edıyorlardı. 4 martta Sos yalıst �kı·ımelerinde israr Ak'ım oldugu Sovyetler ihtilalciler ve Menşeviklerin ha mahalli askeri komutanı K. Sandetsky ve yardımcısı General A. Kamarof ve diğer yüksek rütbeli subay· ıann tutuklanmasını talebettiler. 6 martta Vali Ba· yarsky azledildi. Kazanda onun üzerine Tatar Sosya· · listleri Fuad Tuktarof ve R. Halfin ba§kanlığında bir hususi müslüman sosyalist komitesi J>rgütlediler ve bu komite Sovyetlerin mahalli askerleri ve işçile­ ri ile yakın bir işbirliği kurdular ve bu bütün Tatar müfritleri için toplanma yeri olmuştu. Kazan'da 7 Martta yapılan bu komitenin ilk toplantısında bir Tatar sosyal demokrat hatip olan Mullanur Vahi· tof bütün «meşakkat çeken müsümanları» gelecek sosyal ihtilale katılmaları için teşvik etti. Vahitof konuşmasında burjuva Müslüman Birliği, «Ittihad»'a d'.111il Tatarları Müslüman Tatar prol etar yasın da· a . hıl kitl elerden derin bir uçurumwı ayırdığın ı belirtti. Kazan'da. �e d'ıger - şehırlerde müslüman sos ya. . lıst komıtel erının teşekkülü ve Mullanu Va r hitof ve onun sosyalist yardımcılar ının söylevleri .. 1.. an sosyal ve politik birliğin sür' pa �usya'sının ve K afkas atle dağılmas:n: ;�. ya'nm m"usl"uman halkının ılerleyen radi . . kalizasyon wı ilk açık işaretleriy­ � di. Müslüman sıyas. cephe hır çok parti miia " E . _ � lere bölün· ""' tu. n sagda dın adamıarı ve muhafaza rJa vardı ve bunlar K ka r uzey Kafkasya ve Orta Asya'da halen kuv vetli idil . er. yenıde n örgütlenerek İttihat W 1917 tııtili linde Rusya Miuliimaolan 217 olan en son lttifakm orta derecedeki burjuazi libe­ ralleri tarafından merkezi mevki işgal edilmiştiki onların muhalefet etmeyen lideri Duma mebusu Sadri Maksudi'ydi. İşçilerin meselelerinden • ziyade milli ve tarım sorunlarıyla daha çok ilgilenen Sosya­ list kanat solda çabucak genişlemişti. En aşın solda bir enternasyonalci Menşevikler ve Bol§evikler grubu belirmişti, fakat 1917 baharında bu radikal kanat hala. çok zayıftı. MERKEZC1LER ve ARAZİ MUHTARİYETçtLERt Bu su-alarda Rusya'da Türk politik birliğine diğer bir engel de aramcilerle merkezciler arasında· ki ihtila.ftı. Sınır eyaletlerin Türk liderleri - özellik­ le Kafkaslar, Kırımlılar, Kazaklar, Başkırlar ve Or­ ta Asya müslümanlan - ulusal arazi muhtariyeti prensibini desteklemişlerdi. Bunlar Kınını, Azerbay­ can, Başkırya ve diğer müslüman sınır eyaletlerini, federasyonla. birleştirilmiş bir Rus cumhuriyetinin muhtar ulusal alt sınıfları olarak organize etmeyi is­ temişlerdi. Tatarlar, bunun yerine bütün Rusya Müs­ lümanlarının m�rkezi olarak yönetildiği kültürel bir muhtariyet teklif etmek suretiyle bu prensibe karşı koydular. Bunlar Müslüman - Türk birliğinin mu­ hafazasına yöneldiler ve Rusya'daki bütün Müslü­ man halk için merkezi bir idare organı teşkil etmek istediler. Buna göre Müslümanlar, toprak dağıtınıını bir tarafa bırakarak, bir tek ulusal · kültürel teşek­ külde organi.ze edilmeli ve bunun en üst organı mer­ kezi. Rus hük.ümetinin muhtar kısmı olmalıydı. • uı Rusya'dıı Pıı...Tiirld:mı ve Mllıııı..._ ezileşmiş bir müsIUman idBPıııı _ Böy1ece merk :-� toplanmamış fak at btı ölg ede tL. her ha.ng ı· bir b · l d a o m an ru '"""' du Tat ır ar k b lar 1'111 ..._ Rusya'da dağını c ak Mn"l" An wı um an hı111 'd' · ı a şm nla a � tek elverişli , Tatarları herha.ngt esı eşm il kez mer i 'd ili bir şekilde bulundura1>111ıı ���teşkilatta etk bir buçuk yüzyıl bo ;, Bundan başka, geçen . YlUlııit de hder rol oynamaya işlerin iyet İ slam t in vle de mış olduklarından, merkezileşmiş M�s.lüman idııt sinde de bu rolü muhafaza edeceklerını umuyorlaıııı Kazan uzun yıllar önce Rusya müslümanlarınm &ııl kültür merkezi olmuştu, fakat Tatarlar, çeşitli 111" gelerin ve ulusal grupların toprak muhtari:J Kazan'ın önemini kaybedeceğini ve kendi böl sadece Tatarlara ait merkez .olacağını dli§•ıı.....­ lerdi. Kazan havalisinde Rusya'daki Tatarların lam sayısının ancak üçte biri yaşamaktaydı, geri lanı ı:ıüfusun % 15 ini teşkil ettikleri Volga · bölgesindeki diğer eyaletlere ve Rusya'nın yerlerine dağılmış durumdaydılar. 1' alt BOTON RUSYA MÜSLÜMANLARININ İLK KONGRESİ . �:3'1' tın ikinci yarısı ile Nisan ayı tamamen Ruı;f mtislumanlan Kongresine hazırlı kla geçti ve bu fer delegeler, Rusya'daki mü slüman halkın hemııf . .. hemen b . tun politik, sosyal ve ulusal gruplarııl � tems�. l edıyorlardı. Bu dönem içinde Müslüman 1Jillö g-elenn çoğunda m _..:ııı.ıı · aha1li� konferanslar tertip eoııuıı Bu konferanslar d a yapılacak olan kongrenin dele&" leri seçildi ve ..ült . . ure l ve dini yaşantı ile ilgqi sorıt lar tartı.şıfdı· ; atarlar ve diğer Türk mi li g l rup a# l ,ı ı,11 tııtJJAUnde Rusya MUsliimunlan 21' nın yarusıra, Kafkas dağlıları ve Orta Asya Tajik'· leri gibi, Rusya'da Türk olmayan MUslUmanlar da kongreye katılacaklardı. Mahalli konferansların hepsinde iki temel nok· ta ele alınmıştı. Bunlar MUslUman din idaresinin ye­ niden kurulması ile her bölgenin ulusal · kUltürel hayatının kurulması idi. Bu toplantılar içinde en gö­ ze çarpanı 10-15 nisanda Kazanda yapılan, Tatar konferansı idi. MUslüman Din 1daresinin Ufa'da ye­ niden teşkili için ve merkeziieşmiş tamamen Rusya müslilmanları kültür muhtariyetinin kurulması konu· su işlenmiş ve ilk Kongre için delegeler seçilmişti. Başkır 'konferansları daha ziyade sömürge sorun· lan ile ilgiliydiler. Avrupa Rusyasından gelenler uğruna el'lerinden alınmış olan t oprakların tekrar Başkırlara iadesi için yollar arıyorlardı. Taşkent'de- · ki Orta Asya MUslümanlan konferansı da yine is· kan meselesi ile ilgili idi, fakat burada muhafaza.· kar din adamları, mahalli halk ve okullar araamda İslam etkilerini kuvvetlendiren kilise fonu (vakıf) meselesini ilk safhaya koydular. Kınm'da 25 martta Simferopol'de yapılan ma· halli Tatarlar konferansı Kının ve Litvanya Mi.is· lümanları için yeni bir Müftü seçti; buna ilaveten kilise fonlarını Kının Müslümanlarının kullanması için bir tarafa ayırdı ve Kınm Tatarlarının killtü· rel ve toprak muhtariyetinin pratik gerçekleşmesine çalışması için kırkbeş üyeden ibaret özel bir yönetim kurulu teşkil etti. Türkler lehindeki çevrelerle ya· kından ilgisi olan radikal, milli grup «Vatan»m üye­ si molla M.C. Cihan'ın müftü olarak seçilmesi, da- 220 au.,ya'da Po-Türkimı ve Müslümanıı. mlı Tatar liderleri..Q. takibedecekleha başından Kırı . . ıştı. rı· yo"nü tayin etm ·· ·· un ,nın bu t ya Rus bölgeve n ıla yap .. 1 .. Moskova'da M delege. yüz kadar � lerin den gelen dokuz ; ok e , 1 Mayıs 19 . �· i popt;. nin katıldığı İlk Kongr amların dan b ın o an Mu.aı. ler ve ilerici Tatar din ad bazı sur elerin . f tarafından açıldı. Kur'andan Bıgee . ' ı·· anlan ' us geçıc.ı Ille!' okunmasından sonra, Rusya M � lıkof, açılış konuş­ kez bürosu reisi olan Ahmet Tsa okrat aynı 1.1· al Dem masını yaptı. Bir solcu Sosy manda askeri ve işçi temsillcilerin Petrograd Sovyetı­ nin üyesi olan Tsaliko f konuşmasında, her zamanki Müslüman istekleri ile yeni devrimci amaçları birleş· tirdi ve «bu tarihi kongre» nin açılış töreni ve «� lığın zincirlerinden kurtuluş için» temsilcileri tebrik etti. Milletlerin, yüzyıllardan beri içinde ıstırap çektiğimiz ka,­ lık zindanı, balkın ayaldanmasmın patlamaları altında ezilıııı. lir. Bu salonda yaptığııım: toplantımız hürriyet şafağının ışıklın ile aydınlanmıştır. Fakat kalpleriın.iıi doldman mutluluk hissi, po, Utik sorumluluk duygusunun ve asırların tarihi derslerinin v� ği uyanıklığı örtbas etmemelidir. Şimdiye kadar MüstümaııJır Hıristiyanlarm ayakları aJtuıda ezildi ve ldııci hatta üçüncü suııf vatandaş muamelesi gördü- ... Tsalikof'un konuşmasını takiben Kurul presid· unu (idare heyetini) seçti, bunlar Topçuba.şef, � Aktiamof, Dosmuhammedof, Abdullah Hojaef, Tsalikof' .kendisi ve diğer yedi kişi � idi. Bundan sonra çeşıtli parti ve politik gru pların temsilcileri t�mdan yapılan konuşma.ı ar b aşladı, bunların hepsınde esas konuyu heue . ' demokratik � ., can.Iı bır .. tikbal um . . teşkil ediyordu. Hr ıdı istiyan olmayan ıı- J917 tııtiWhıde Rusya Miisliimanian 221 nıflar kısmı .başkanı olan Serge A. Kotliarevsky ge­ çici hükümet adına kongreyi selamladı ve onlara önlerindeki Rus Müslümanlarının kültürel ve politik hayatını yeniden organize etmeyi yüklenm'? sorum· luluğunu hatırlattı. Topçubaşef hükumet temsilcisine cevap vermek Ur.ere ayağa kalktı. İyi temennileri ve tavsiyeleri için Kotliarevsky'ye teşekkür etti, fakat oldukça acı bir şekilde Kotliarevsky'nin, Rusya'daki milyonlar­ ca müslümanın yüzyıllardanberi neden bu kadar ses­ siz bir şekilde beklediklerini açıklayan sebepleri kendi bölümünün kanunların da bulabileceğine işa­ ret etti. .. Fakat şimdi özgürlük giİDe$i üz.erimizde ve bir defa pollı bo­ yunduruğundan kurtulduktan soıın ger�kte neler yapabilec:eii­ mizi bütün dünyaya göstereceğiz... Hell4!yden önce tam bir dini hürriyet istiyoruz - ve Rus hükumetinin delegesi olan sizler, en kısa zamanda melisiniz. Müslümanlık işlerinin idaresi yetkisini biz.e devret• Bundan sonra Topçubaşef, İslam okullannda eğitim özgürlüğü li7.erinde israr etti, fakat - devle­ tin dili olan - Rus dilinin İslam okulları programın· daki yerini muhafaza etmesini kabul etmekteydi. Bundan sonra kürsüye gelen, bir Tatar ·sosyalist olan Ishakof delegelere «otuz milyon Müslüman>'a. karşı olan görevlerini hatırlattı ve kendilerini İslam•­ ın büyüklüğünü başarmaya zorladı. Bir işçi deıege olan Hojaef, «hürriyetin işçiılerin gayreti ile kazanıl· dığma» ve «ne yazıkki her ulusta hala ezilen ve ezen sınıfların mevcut olduğu> hususunda ısrar etmekle 222 aıısya'da Pao-Türkian ve Müslüllllıılıl heyecanlı olan_ gidişint bir ın genellik. le ' n r ı a a i n uşı <kon n aı getı rd ı. bav.,,., aııenksı·zr1..k .. selamlamalar ve komisyonların ııe, '" · ' ' nk gunu dd d ı ı ah a c d UŞunceı. n kongre eçıre çilınesı. ı·1e ag sd başlayabildi. İslam muhtariyeu. ancak 3 � yı prensipler ve ak.i Rusya'nııı asyon\na ait . 0rganız nın onr çalışmaı1• bundan s l yapısı, 1.t.k mus .. tıı:k.bel po 1 v dikta· nazarı nın i günl" erde kongre rın takıp edı'ldig tini çekti. Y�'III OTONOMİ PROBLEMLERİ ar ark�aşlan � Sadri Ma ksudof ile Ta� ştırme tezı_ k��greye ihti­ dan hazırlanan merkezile atta bır Türk tara.fut. yatla sunuldu _ bir Tatar � of tarafından. TsaJi. dan değil de Dağıstanlı Tsalik _ le, Batı kuvvet, k f Kafkas mizacı nın bütün şiddetıy ıe:ine hücum ederek ve bunları emperyalizmlev 1\ İslam halkını istismar etmekle suçlayarak aşa.ı�l!QF ki konuşma sına başladı : Bütün Avrupa bülrumetlerl şimdiye kadar hürriyeti n kötü niyetlerlıl 'il mokrasiyl ezberden okuyan güzel konuşmalarla Şimdi A.J& yaptıkları işleri gayet malıirane bir şekilde gizlediler... rupalı kuvvetler tarafıodan organize edilen biı' çok s&l'IIŞlan lııı tırlayarak şu sözü aklım17.3 getirebiliriz: «Rüzgar eken ,.­ biçer.» Size teşekkürler. Avrupalılar, son üç yıldanberl ıııı.ııt kan ağladı ve mülevves oldu. Rus ihtilali Avrupa'yı cezaJua, mak ve imaolığı Batı'nın kaplamış olduğu pislikten anııdınılk için, gökten gelen bir yıldırım gibi yetı,ti. Bu ihtilal Moğol !erinden AtlM Okyanusu'na kadar bütün lslam dünyasını 1JJII dırdı. Asya ve Afrika halkının meydaDa ged_rdiği bu Türk·Tıllr dünyası çok önceden İslamiyeti kabul etmişlerdi ve tslam kil)li, riine sıkı sıkıya bağhydılarR usyaMüslüm aolan olan bizler, biidı *" 1917 thtilaUnde Rusya Müslümanları 22.S lslaoı memlek etleri arasında en ileri olanlanyız ve hürriyet ut· nıoa birlik teşkil etmeye bir örnek vermek bizim görevimizAtir. sugün tslam dünyası geri kalm ış bir dW'iımdadır, fakat bu Av· nıpa'nm gem vurm asının bir sonucudur. Bu sırada dünya kuvvet toplamaktadır. Biz Müslümanlar, İslamın kutsal ve büyük kita· buıa dayanarak, bütün Müslümanlann kendi itikatlanm ve ınede,. niyetlerini müdataa etmek � ayaklanacaklan ve kendilerini ba· la kainatın yöneticileri olarak görmeye devam eden Avmpalılan yakındır. Yakın Doğu karşı mücadeleye �layacaklan zaman balkının uyku içinde oldufu ve bu sessizliğin onlann topraklan üzerinde büküm sürdüğü ber zaman söylenmişti. Artık bu uyku soıııı erdi. İranlıların ve Jön Türklerin ibdli6, Trablosgarp'daki ayaklanma ve son olarak Bizjm Rus lbtiWine katılmamız Doğu'nun uyanmakta olduğunu göstermektedir. Avrupalılar bala İslam memleketlerinddü dunımu yanlı, an­ lamaktadırlar, fakat kendilerinin müdafaa durumuna geçmek z.o. nında kalacak.lan ve üstün gayretlerini bir zamanlar kendilerine köle gibi bimıet eden ve kendilerinin istismar ettikleri kim­ selere karşı lmllmımak zorunda ltabıalklan zaman yakındır. Batı aleyhindeki gürültülü konuşmasını bu şe­ kilde bitirerek, Müslüman Merkez Bürosu muhtari­ yet mesele sini ele aldı. Bütün ulusların hürriyeti hak ettiğine işaret etti. Fakat sözlerine şunu da ııla.ve et­ ti «Halen Rusya'dan ayrılmaya çabalayan Rtı'$ya Mü slümanları arasında, önemli politik gruplar vok­ tur. » • Bundan sonra Tsalikof, federasyon ve muhtari· yet için temel prensipleri sıraladı - o sıralarda bu iki kavram bir çok zihinlerde .bir birine karıştırılı­ yordu. «Bugün en popüler politik sistem toprak muhtariyetine dayanan federasyondur. Federasyo­ nu destekleyenler bu sistemin Rusya'nm bütün ulu· sal problemlerini halledeceğini ve kendilerinin kal- ' RU5Ya'da Pan-Türkhm ve MüslümaaJ ı1ı; atı garanti edecea mili etlere en geniş fırs 1tmınasınd tscher B und,dan . etmektedir ' · > Norddeu ıa idd , ğini ri ve Avustralya ya kadar, Ame rika Birleşik Devletle on tipiyet ve federasy . . yet·ının, kurulmuş o. 1an çeşitli muhtar Rusya tarı muh . len. nı e1eştiren Tsalikof' arazi açlarını karşılay ihtiy. ıp .. .. . hesını Musluman haBurun gerçek · · 1·fade ettl; up daki ş . . ıyacagıw hnausun � karşılam ydana gel· .. r ç k sayıda muhta toprakların me çunkü·o · ..1e edil . kendilerini bir birinden ayrıımış ve ı.zo mesı . ul al gruplara bölecekti. «Parça1a ve H ukmet> ak s :ı:nsi:ni hatırlattı «ki bu halkı �bi kılm mak a· lanı ştır> dıy1e hainler tarafından başarı ıle kul ··lmı ına gore değil. ve Rusya Müslümanlan'nın toprak esas . 1 .. ır b eşme1en·. gore ına esas r siple pren rel kültü sosyo . . nin kendileri için çok daha pratık bır şey o1acagı sonucuna vardı. Böylece Rusya Müslümanları, coğra· fi balomdan bölünmüş olmalarına rağmen kendile­ rinin kanuni, icrai ve hukuki bir organizasyonu olan birleşmiş, merkezileşmiş bir kültürel - dini toplu· luk teşkil edeceklerdi. Ulusal parlementosu olan meclis, Rusya'nın bütün müslüman halkı tarafından seçilecekti. Azerbaycan'lı lider olan Resul Zade, federatif veya muhtar organizasyonun desteklenmesinden söz etti. Kendisinin uyanık ve mantıki bir şekilde öne sürdükleri, Tsalikof'un heyecanlı ve çok kere tena· kuza düşen konuşmasıyla büyük bir tezat teşkil edi· yordu. Resul Zade Tsalikof'un temel düşünceleri ile aynı fikirdeydi yani Rusya Müslümanları Ruslarla olan politik bağlılıklarını muhafaza etmeliydiler ve onlarla beraber demokrat bir halk cumhuriyeti kur­ malıydılar : v ·1917 thtilillode Rusya Müsliimaalan 22.5 Fakat KJuııÇ2tka'dan Karadeıılz'e ve Arkanjelsk'den tran'a kadar uzanan bir geniı, arazinln - bütün Asya latJıaı yüzeyinin aJhda blrinl teşkil ediyor ve yüz yetmiş milyona kadar blr nüfus ihtiva ediyordu - demokratik idaresini başarılı bil' ,ekilde organize etmek nasıl mümkün olabilirdi? Memleketin bir tarafında güneş doğarken öbür tarafında insanlar uyumaya hazırlanıyordu. Rus balkının isteklerini ancak ademi merkeziyet ve muhtariyet tatmhı edebilir, bir çok Ruslar da ademi merkezi.. yet preruıibinl destekleımldedirler. Benim fikrime göre gelecekte Rosya, muhtar arazileri ihtin eden blr federasyon olmalıdır. Rus­ ya'mn müstakbel politik orgaııi.ı.asyonu, her birinin kendi ulusal memleketi olması gereken bütün halkım tatmin etmelidir. Fakat bütün İslam ulusları Rusya içinde bir kültürel federasyon teşkil edebilirler, bu kolayca ba· şarılabilecektir; çünkü bunıların arasında en kuvvet­ li ulu.sal gurup Türk·Tatarlandır. Bizler Türküz ve Türklerin oğullarıyız, böyle olduğumuz için gurur duymalıyız. Bir Türk benliğinden bir Türk kültürü yaratmak istiyoruz, buna mecburuz. Rusya'daki otuz milyon müslümandan yirmi dokuz milyonunun Türk olduğunu unutmamalıyız. Rusya'daki Türk halkı yüzyıllardan beri bölünmüşlerdir; fakat şimdi sadece birleşme konusunda değil aynı zamanda ken­ di ulusal mevcudiyetlerini kabul ettirme konusunda da kesin niyetlerini haykırmaktadırlar. Fakat ha· len çeşitli Türk dilleri vardı,r. Volga Tatarlarının kendi lisanları, edebiyatları, yayınevleri ve okullan vardır. Türkistanlıların kendilerine has Çağatayca edebi lisanları ve 7-engin edebiyatları vardır. Aynı şekilde Kazak lisanı da daha büyük bir gelişme gös· terirken, Azerbaycan Türkleri, Tanrının da yardı· miyle kendi kültürlerini yarattıkları gibi, kendi dil· lerinde bir edebiyat yaratmışlardır. Böylece bütün bu insanların kendilerine has yolları olmuştur. Müş- :ı26 rklzm ve Müslümanı,.; Rusya'da Pan-Tü una akmakta olan bu . çeşitli . Türk okyanUS lrec · terek bır . . bı. r Tü"rk den izi meydan. a. get . . ek n ne Türk hır ıe ,,� b"1r Türk otonorrusı ıstıyoruz. mahaıu li mil z . tir. Bı · . . a}ıh as kılmak için otonom bır Azeruş . Ta vsiyelerı �ıs Türkistan ve Kazakistan vesair a , baycan D g �, - rı;;ntrü bu halkl arı n kendilerine ı yaratılması i�ten � om devlet· n v'sar..u.ud·ır.· Bütün bu oton mah sus _o·· zellıkle işlerini kendil�ri yapmalı ve kendi ler kendı m�allı ip omalıdır. Bu otodileri sah .. .. l kalkınınalarının ko· ınilli idarelerıne ken . dini ve külture nom eyaletlerın la· maksadıyla büt. ün Rusya Müslüman . ' ordinasyonu 12..,�lan· . . ın . kurulması ıcabetmektedır. ..ı..x19 . nnın meelısın . . edılen ve Sadri Mak· sil tem an fınd tara rlar Tata ta _ iler başlanntarafından yönetilen Merkeziyetç beraber ı of'un bulun duğu arkadaşlarıyla da T sal.k . . . Resul Zad e 'nin milli eyaletler otonomı _proJesıne o kadar kızmışlardıki bu kararın üzerindeki oyla�­ yı sabote ederek toplantıyı t�rkettiler. Ey�!e�er­ le Me rke ziye tçiler arasındaki son açılmayı on.emek için başkanlık oylamayı 7 mayısa kadar erteleme­ ye, Tsalikof ile Resul Zade'nin fikirlerinin daha f8Jt' la tetkik e dilme si için anayasa komisyonun a gönde­ rilmesini ve her iki taraftan eşit sayıdaki konuşu­ cuların daha fazla tartışmalarına imkan vermeye karar ve rdi. !:ı� Savaş 7 Mayıs'da Kazak delegesi Dosmuh� medorun bir konuşınasıyle açıldı. Onun fikrine ı6' re merkeziyetçilerin tezi herhangi bir muhtariyet kavramına karşı idL Delege arkad�larının, Rusya'· daki diğer Türk halkı üzerinde Tatarların manevi • politik üstünlük sağlamak hususundaki hırslarından 1,11 thtiüliıule Rusya MüslümanJan 227 endişe duyduklarını ifade eden Kazak lideri, Tsali· , kof'a acı bir şekilde hücum etti. «Milliyetin ne oldu· ğu hakkında. hiç bir fikrin iz varını? Bu kan, ruh, ge· lenek, dil, Met ve toprak bütünlüğü dernektir. Top­ rak bütünlüğü olmayan, merkezileşmiş otonom esa­ sına dayanan bir «müslüman> ulus yaratamazsınız. Siz bir Pan·İslamiyetçi de ğilmisiniz? Pan-İslamiyet­ çiliğin arkasında, bir milliye tin diğerine hükmetmek istemesi gibi entrikaların gizli olduğunu biliyonı.z. (Dosmuhammedof bura.da, Tatarların liderlik id­ diasında olduğunu açıkca ima e tmiştir). Türkistan· lı delege olan Abdullah Hojaef, Dosmuhammedof ve Resul Zade'yi şiddetle desteklemiştir. «Biz Türkis· t anlılar oton omi ·istemekteyiz; çünkü ulusa l büttin­ lük elde etmenin tek yolu budur. Bizim gelenekleri­ miz, Rus geleneklerinden tamamen ayrıdır. Biz kendi ulusal topraklarımızın sınırları içinde yaşamak is­ tiyoruz. Hojaef, hiç bir şekilde demokratik prensibi tekzib etmeyen Amerikan hükümet sistemini, arazi federasyonunun en güzel bir örneği olarak g s ö � miştir. Onun fikrine göre arazi otonomları Müslü­ manları bölmeyecektir, çünkü bir oton ominin kapılan diğerinin halkına dalına açık olacaktır. Hojaef iddi­ asını daha fazla izah ederek dinleyicilerine, Rus ve Türk Müslüman halkı arasında politik sınırların ol­ masına rağ