Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
5 pages
1 file
İnsanın Hakkı Tanımlanırken Hak ve Özgürlük Kavramı Sekiz yüz yıl önce, 1215 yılında kaleme alınan Magna Charta"nın ilk maddesinin son kısmında şöyle deniyor: "Ayrıca biz krallığımızın tüm özgür adamlarına bizim ve bizim mirasçılarımız için ebediyete kadar aşağıda belirtilen tüm özgürlükleri verdik; onlar bunları bizden ve bizden sonra gelenlerden ebediyete kadar sahiplenmelidirler ve elde tutmalıdırlar." Bu paragrafta kullanılan dilin ve kavramların erkeklerin hâkim kesimi tarafından belirlendiği görülmektedir. Burada dilin, kendisini, yalnızca kendisini özgür ve insan ("adam") olarak tanımlayan erkeklerin hâkim kesimi tarafından kurulduğu açıktır. Kadın hakları bakımında bu eleştiri neredeyse tüm yazılı tarihin kapsadığı yüzyıllar için yapılabilir ve bu hemen her zaman doğru olacaktır. Fakat bu haklı ilkesel eleştiri bu paragrafta saklı daha ilkesel bir ifadenin olduğunu görmemizi engellememelidir. Burada hemen ilk bakışta dikkat çeken, "krallığın özgür adamlarına" bazı "özgürlükler" veriliyor ve bu özgürlükler kendisi de özgür olan "adamlar" tarafından veriliyor. Demek ki özgürlükler ancak özgür olanlar tarafından verilebilir ve verilen ancak özgür olanlar tarafından alınabiliyor. Aktardığım bu pasajda diğer kilit kavram "sahiplenme" ve "elde tutma" kavramlarıdır. Bu kavramlar bize özgürlük kavramından ne anlaşıldığına işaret ediyor. Sahiplenme ve elde tutma kavramları yapma, etme, tutma, malik olma, sahiplenme anlamında özgürlükleri içermektedir. Bu kavramların hepsi pozitif özgürlük kavramını çağrıştıran, dolayısıyla hak kavramına işaret eden kavramlardır. Öyleyse, Magna Charta"nın ilk paragrafında açıkça adı konmasa da özgürlük kavramı ile hak kavramı arasında bir eşanlamlılık ilişkisi kuruluyor. Burada bir 17. yüzyıl filozofu olan Thomas Hobbes"un hak kavramına bakmak, her iki kavramın anlam bakımından karşılıklı koşutluğunu ve eş anlamlılığını gösterecektir. Hobbes, Leviathan"ın 14. bölümünde hak (right) ile yasa (law) arasında ayrım yapar. Bu iki kavram arasında olan fark, özgürlük ile yükümlülük kavramları arasında olan fark gibidir. Hak özgürlüğe ve yasa yükümlülüğe işaret etmektedir. Dolayısıyla hak kavramının diğer adı özgürlüktür. Jean-Jacques Rousseau Toplum Sözleşmesi"nde "güçlü olanın hakkı" kavramının çelişkili bir kavram olduğuna işaret ediyor. Rousseau"ya göre güç kavramı "fiziksel bir şeydir", fakat hak kavramı irade ve gönüllülük talep eden bir kavramdır. Bu nedenle "hak sözü güç sözüne" içerik bakımından "hiçbir şey eklemez" diyor Rousseau. Dolayısıyla en güçlünün hakkı kavramı Rousseau açısından
Haber, ideolojik yapısından etik çerçevesine kadar birçok farklı düzeyde tartışılan ve çözümlenen bir alan olagelmiştir. Gerek uluslararası çalışmalarda gerekse Türkiye'de, haber ve habercilik ile ilgili kapsamlı çözümlemeler, özellikle 1970'lerden başlayarak, siyasal ve toplumsal iktidarın devamlılığı açısından, genelinde medyanın özelinde ise haberlerin rolünü sorgulamaktadır. Söz konusu sorgulamalar, egemen olanın egemenlik koşullarının yeniden üretimine odaklıdır. Bu çalışmalar, bir sınıfın egemenliği kadar cinsiyete, ırka, kültürel ve dini farka dayalı egemen koşullarının sürekliliğine de dikkat yöneltmektedir. Aralarındaki yaklaşım ve yöntem farklılıklarını bir yana bırakarak çok kabaca söylenirse, güç/iktidar ilişkilerinin ve egemenliğin kuruluşunda emekçi sınıfı kapitalist karşısında, kadını erkek karşısında, Doğu(lu)yu Batı(lı) karşısında, çeşitli etniklikleri hâkim etniklikler karşısında tabi ye tali kılan; yani üzerinde güç/iktidar uygulanan olarak kalmaya mahkûm eden anlam yapısı, haberlerde açıkça teşhis ve tespit edilebilmiştir.'Bu tespitler, tarihsel akışın ortaya koyduğu her yeni uğrak boyunca durmaksızın yapılan araştırmalarla sürekli gözden geçirilmektedir. 106 • İNSAN HAKLARI HABERCİLİĞİ
GECE KİTAPLIĞI - İLAHİYATTA GÜNCEL ARAŞTIRMALAR / MART – 2023, 2023
Etimolojik olarak Arapça, “Allah’ın hakkı” demek olan “Hakkullah”, Alevi-Bektaşi inanç dünyasında inanca dair hizmet yürüten Mürşit, Pir / Rehber ve Babaların, bu hizmetlerini yerine getirirken ve talip toplukları arasında gezerken herhangi bir maddi yoksunluk ve zahiri eksiklik (yiyecek vb.) yaşamamaları için taliplerce; o Mürşit, Pir / Rehber ve Babalara, “rızalık” esaslı verilen maddi meblağların veya ürün ve malların genel adı olarak ifade edilmektedir. Kitap bölümü makalesi için link: https://www.gecekitapligi.com/Webkontrol/uploads/Fck/ilahiyatmart2023.pdf
Onculanalitikfelsefe.com, 2024
Bu yazıyı kamu hukuku yüksek lisans sürecimin ilk döneminde, “İfade Özgürlüğü İhlallerinin Hukuki Kaynakları” isimli dersin dönem ödevi olarak kaleme almış ve sunmuştum. Temel olarak ifade özgürlüğü bağlamında TCK m. 216/1'in uygulamasından ve uygulanamamasından kaynaklanan kronikleşmiş sorunları işlemeye çalıştım. Bunu yaparken AYM ile İHAM içtihatlarından da yararlandım. Esas sorunsalım, söz konusu suçun aykırı sesleri susturmak için kullanılması ve gerçek nefret-şiddet söylemlerine karşı etkisiz kalmasıydı. Son kısımda ise çözüm önerilerine değindim. Yazının yayınlanmasını istediğim platform İstanbul Barosu'nun dergisiydi; ancak ilk kısımda detaylarına değindiğim üzere, yayın kurulu bu konudaki bir yazıyı yayınlama hususunda çekince gösterdi. Dahası, kurulun bazı üyeleri tarafından bu yazı kapsamında "dine hakaret etmekle" itham edildiğimi öğrendim. Bu tür bağnazca iddialar, Türkiye'deki düşünce suçu sorununun temelde bir mevzuat değil bir zihniyet sorunu olduğunu göstermektedir. Yazı, okunduğunda görüleceği üzere, herhangi bir değere hakaret içermeyen, hukuki bir metindir. "İdare-i maslahatçılar esaslı inkılap yapamaz."
Eskiyeni, 2018
Öz Bu makalede, hukuk-adalet ilişkisine eleştirel bir bakış geliştirilmeye çalışılacaktır. Hukukun adaleti ile adaletin hukuku kavramlarına dikkat çekilerek bu ayrımdan ortaya çıkan farklılıklar temellendirilecektir. Hukuk ve ahlâk felsefesi açısından adaletin olgusallığı ve değeri üzerinde bir tartışma alanı bulunmaktadır. Hukuk, din ve ahlâk sistemleri tarafından kendilerine güç bulmak adına sahiplenmeye çalışılan adaletin bağımsızlığına vurgu yapılacaktır.
KÜRTLER VE CUMHURİYET, 2023
En ideal izahıyla çıralık, paylaşımı esas alan şu prensip üzerine kuruluydu: " Yüzlerce talip bir pir'e, bir pir yüzlerce talibe bakar. " Bu kuralı pirler, köylü ve yarı göçebe bir toplumsal yapı üstünde işletmekteydiler. Her ne kadar çıralık, bir inanç sistemini ayakta tutmak için yaratılmış ekonomik bir döngüyü ifade ediyor olsa da, bu, dinsel ve sosyal yapının içiçe geçtiği bir toplumsal yapı üzerinde şekillenmişti. Dolayısıyla, bu yapıyı besleyen ve oldukça özel şartlarda oluşmuş ilişkiler ve kurallar ağı da bu makalede ele alınacaktır. Burada söz konusu olan inanç yapısı bağımsız ve herhangi bir idari merkezin olanaklarından yararlanmadan geliştiğinden, onun maddi dayanaklarını çözümlemek Alevilik örgütlenmesi için ayrı bir anlam taşımaktadır.
Hukukun en temel kavramlarından olan hak ehliyeti ile milletlerarası özel hukuk kapsamında hak ehliyetine uygulanacak hukukun tespiti bu çalışmanın temel konusunu oluşturmaktadır. Çalış- manın ilk bölümünde karşılaştırmalı hukuk disiplini çerçevesinde çeşitli ülkelerin hukuk sistemlerinin gerçek kişilerin hak ehliyetine yaklaşımı incelenmektedir. Bu kapsamda hak ehliyetinin başlangıcına ilişkin yaklaşımlar, hak ehliyetinin sınırlandırıldığı durumlar ve hak ehliyetinin sona erdiği haller in- celenmiştir. Bunlara ek olarak hak ehliyetinin gerekliliğine ve gelecekte yapay zekâ gibi kavramlar karşısındaki konumunun ne olması gerektiğine ilişkin değerlendirmeler yapılmıştır. Çalışmanın ikinci bölümünde ise milletlerarası özel hukukta gerçek kişilerin hak ehliyetine uygulanacak hukuk, yine birçok değişik ülkenin hukuk sistemlerinin karşılaştırılması yoluyla incelenmiştir. Söz konusu incelemeler hak ehliyetinin başlangıcı, içeriği ve sona ermesi şeklinde üç başlık altına ayırılarak daha detaylandırılmaya çalışılmıştır. Son kısımda ise isme uygulanacak hukuk değerlendirilmiş ve özel ehliyet kuralları, işlem güvenliği kuralı, statü değişikliğinin etkisi ve kamu düzeninin müdahalesi hususları irdelenmiştir. Bu çalışmanın amacı gerçek kişilerin hak ehliyeti ve gerçek kişilerin hak ehliyetine uygulanacak hukuk konularında kayda değer bir çalışma ortaya çıkarmak ve aynı zamanda çeşitli ülkelerin hukuk sistemlerinde yer alan düzenlemelerin de bilinmesini sağlamak olarak belirlenmiştir. Bu doğrultuda tüzel kişilerin hak ehliyeti bu çalışmanın kapsamı dışında bırakılmıştır.
Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi-Prof. Dr. Aydın Aybay’a Armağan, 2007
Dava Hakkı Unsuru Olarak Hak, Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi, Aydın Aybay’a Armağan, 2007, Temmuz-Aralık/2, 497-507, ISSN: 1303-5630 (https://doi.org/10.5281/zenodo.13947926)
Raymond Wacks'ın kaleminden yetki iki hukuk felsefecisinin Türkçeye kazandırdığı son derece kolay ve anlaşılır bir ders kitabı. Hukuka ve felsefeye meraklı herkesin zevkle okuyabileceği bir çalışma. Çoğu kez eserin tercüme olduğu fark edilemiyor. Yetkin bir İngilizceye sahip çevirmenler aynı oranda güzel ve başarılı bir çeviriyle Türkçenin zenginleşmesine samimi bir katkı sunmuşlardır.
Revista Geológica de América Central, 2005
Gouvernement Action Publique, 2024
Zeitschrift für Papyrologie und Epigraphik, 2022
New Literary History, 2015
Boletim Formação em Psicanálise, 2018
Journal of Applied Physics, 2009
Questions de communication
Journal of Gastrointestinal Surgery, 2007
Jurnal LeECOM (Leverage, Engagement, Empowerment of Community)
Brazilian Journal of Otorhinolaryngology (Impresso), 2011
Heart Rhythm, 2021
Science of The Total Environment, 2019
Construction and Material Journal, 2021
arXiv (Cornell University), 2023
European Journal of Plastic Surgery, 1994