Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
5 pages
1 file
When the Lord's Prayer is seen as providing a pattern for focused attentiveness in the life of prayer, it becomes a transformative means of immersing oneself in the human-divine dialogue, which authentic prayer ever is. A slightly different form of this essay was also published in Paul Anderson, Following Jesus: The Heart of Faith and Practice (Newberg, OR: Barclay Press, 2013) 68-77.
It is a protestant perspective on prayer. special emphasis is given to the prayer format and reflections of Luther, Calvin and Heiler. Then theology of prayer is also added as reflection.
The book STEPS TO CHRIST has been translated into approximately 160 languages. It has been an encouragement to thousands of people since its first publication in 1892. Sadly, some have avoided its use because of false reports that it was not written by the author listed on its cover. This annotated edition of STEPS TO CHRIST includes both the history of the writing of the book, describing how it was brought together from the writings of Ellen G. White, and an extensive exhibit of the various chapters, which have been marked for their earlier antecedents in Ellen White's writings. The book is also footnoted for the scattered gems of thought and phrasing that Ellen White adapted from other authors to better present certain of the topics in the book. Updated October 19, 2021
MANTVA 6, 2024
Durante las obras llevadas a cabo entre 2013 Y 2015 para la realización de una acometida de agua potable para un local ubicado en C/ Mayor, 88 (Madrid), se localizaron los restos muy deteriorados de dos estructuras correspondientes a cimentaciones de la fachada oriental de la antigua iglesia de Santa María de la Almudena que podemos vincular con seguridad con las reformas acaecidas en el inmueble entre los años 1638-1640; asimismo, aparecieron dos sillares de granito descontextualizados que podrían haber formado parte del inmueble eclesiástico. Por último, se documentaron los restos de un pozo encastrado en los cimientos de un muro localizado en el ángulo nororiental de la antigua iglesia de Santa María de la Almudena pertenecientes al antiguo monasterio medieval adosado al norte de la iglesia cuyas características y ubicación permite datarlo entre el siglo XII y XIII, constituyendo los primeros datos arqueológicos obtenidos hasta la fecha correspondientes al desaparecido conjunto monástico.
The Princess and the Parrot, 2023
Archaeological and ethnohistorical approaches to the study of ethnicity and personhood in the Inka Empire and the Colonial Andes
Journal of Propulsion and Power, 2004
W HEN writing history, it is tempting to identify thematic periods in the often continuous stream of events under review and label them as "eras," or to point to certain achievements and call them "milestones." Keeping in mind that such demarcations and designations inevitably entail some arbitrariness, we shall not resist this temptation. Indeed, the history of electric propulsion (EP), which now spans almost a full century, particularly lends itself to a subdivision that epitomizes the progress of the field from its start as the dream realm of a few visionaries, to its transformation into the concern of large corporations. We shall therefore idealize the continuous history of the field as a series of five essentially consecutive eras: 1) The Era of Visionaries: 1906-1945 2) The Era of Pioneers: 1946-1956 3) The Era of Diversification and Development: 1957-1979 4) The Era of Acceptance: 1980-1992 5) The Era of Application: 1993-present This is not to say that the latter eras were lacking in visionaries or pioneers, nor that EP was not used on spacecraft until 1993 or that important conceptual developments did not occur at all until the 1960s, but rather that there is a discernible character to the nature of EP-related exploration during these consecutive periods of EP's relatively long history. The preceding classification is intended to give a framework to our discussion, which will be useful for comprehending EP's peculiar and often checkered evolution [1]. The present paper, which represents the first installment of our historical review, deals with the first two eras, which correspond to the first 50 years of the history of the field.
2022
Marka bir ürün grubunda belirli bir işletmenin ürününü diğer işletmenin ürününden ayırt etmeye yarayan herhangi bir isim sembol ya da işarettir. Kişi isimleri ile özellikle kelimeler, biçim form, ses kelimeleri, rakamlar, ürünlerin şekli veya kutuları gibi çizimle görüntülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla çıkabilen ve artırılabilen bütün belirtilerdir. Perakende markalarının markayı ifade ederken kullandıkları unsurlar marka kimliğini; ortakların ve tüketicilerin markaya yükledikleri manalar ise marka imgesini ve karakterini oluşturur. Çalışmada mekânların markalaşmasının artık salt bir logo tasarımından daha fazlası olduğu açıklanmakta ve incelenmektedir. Çalışma kapsamında marka kimliği içinde diğer marka aktarım unsurlarının tasarımının yapıldığı kadar iç mekân tasarım anlamında da uygulanacak yöntemler ele alınmıştır. Marka kimliğine mağaza iç mekân tasarımında özel yönleri değil bütünü bakımından göz önüne alınarak marka kimliği doğrultusunda bahsedilmiştir. Mekânların işlevine göre müşteri davranışları belirlenerek oluşturulan konsept olgusunun etmenleri incelenmiştir. Diğer taraftan da tüm iç ve dış ve çevresel bileşenler düşünülerek mağaza tarzı ve marka kimliği ile tasarlanması gerekliliği ifade edilecek ve bu başlıklar altında genişletilecektir. Çalışmanın sonucunda, tüketici beklentilerinin karşılandığı mekân tasarımlarında, marka kimliği ve markalaşma unsurlarının önem taşımakta olduğu ortaya konulmuştur.
Sabine Ladstätter – Veronika Scheibelreiter (Hg.) Städtisches Wohnen im östlichen Mittelmeerraum 4. Jh. v. Chr. – 1. Jh. n. Chr. Akten des internationalen Kolloquiums vom 24. – 27. Oktober 2007 an der Österreichischen Akademie der Wissenschaften
Hitit İlahiyat Dergisi, 2024
Kutsalın tezahür ettiğine inanılan mekânlara farklı anlamlar yüklenmesi, dini kabullerin coğrafyayı algılama biçimini etkilediğini göstermektedir. Diğer taraftan dini pratiklerin şekillenmesinde meskûn olunan coğrafyanın fiziksel ve iklimsel özellikleri belirleyici olabilmektedir. Din ile coğrafya arasındaki bu yakın ilişkinin izlerini Dünya’nın hemen her yerinde sürmek mümkündür. Bu olgu, temel inanç ve ritüellerini belirli coğrafi alanlarla özdeşleştirmiş olan Hint dünyası için de geçerlidir. Hint kökenli bilim insanları kadim dönemlerden bu yana genelde kozmosu, özelde ise içinde yaşadıkları mekânı tanımak için çaba sarf etmişlerdir. Hint kaynaklarında “coğrafya” anlamında kullanılan bhugola terimine yer veren en eski metinlerden biri miladi dördüncü asrın sonu ile beşinci asrın başında derlendiği düşünülen Surya Siddhanta (Güneş Kitabı) adlı eserdir. İlk dönem kaynaklarda bu tabirin daha çok dünyanın küresel şekline işaret ettiği anlaşılır. Hint dünyasında coğrafya ilmini müstakil bir disiplin olarak ele alma gayreti güden ilk metinler Puranalar’dır. Ortaya çıkışı miladi ilk asırlara kadar uzanmakla birlikte derlenme süreci onuncu asra kadar devam eden bu metinler, erken dönemlerde Hindular nazarındaki coğrafya algısının anlaşılması bakımından önemli veriler ihtiva etmektedir. Dünyanın konumuna ve yapısına dair çıkarımları, iklimsel ve fiziksel özellikler başta olmak üzere belli niteliklerine göre yerküreyi kategorize etme teşebbüsü ve bu çerçevede sunduğu kavramsal haritası dikkate değerdir. Bu bağlamda Purana metinleri coğrafya ilmine konu olan hususlara ilişkin kimi zaman gerçeklikle örtüşen kimi zaman ise mantıksal duruştan uzak mitolojik tasvirlerle örülü anlatılara yer vermektedir. Metinlerinde yeryüzünün diğer kısımlarına nazaran coğrafi özellikleri hakkında daha fazla bilgi verilen yer Bharat’tır. Tarihi, siyasi, dini ve kültürel etmenlere bağlı olarak bu alan daha muteber addedilmiştir. Coğrafi tanımlamalara ilişkin böyle bir üslubun ve yapısal özelliğin öne çıkmasında metni derleyenlerin deneyimleri, dini kabulleri ve düşünce dünyaları etkili olmuştur. Nitekim müellifler, içinde bulundukları coğrafyayı yaşanabilir dünya olarak tarif ederken diğer alanları bunun dışında tutmuşlardır. Maddi ve manevi refaha ve ebedi saadete ulaşmanın yolunun bereketli ve temiz Hint diyarında yaşamaktan geçtiğini savunmuşlardır. Bireyi doğum-ölüm döngüsünden kurtaracak nitelikli eylemlerin ancak bu topraklarda icra edilebileceği tezini ortaya atmışlardır. Bu düşünceyi vurgulamak için Baharat bölgesi, “eylemler diyarı” anlamında karma bhumi olarak tarif edilmiştir. Dünyanın geri kalan coğrafi alanları ise “zevk ve memnuniyet diyarı” anlamında bhoga bhumi şeklinde betimlenmiştir. Bu anlatıya göre yaşanabilir coğrafya dışında meskûn olanlar sadece keyifle meşgul olup bazı güzel hasletlerinin neticesi olarak dünyevi isteklerinin karşılıklarını muvakkaten almaktadırlar. Doğru eylem ve davranışın ne olduğunun bütünüyle farkında olamadıkları için nihai kurtuluşa erişememektedirler. Böylelerinin rahat bir hayat sürdükleri düşünülse de bu halleri geçicidir ve nihayetinde yeniden doğuma mahkûmdurlar. Bharat dışında kalanların yaşadığı yerler “yabancıların beldesi” manasında mleççha deşa olarak tasvir edilip kirli, verimsiz ve uğursuz topraklar olarak değerlendirilir. Hint coğrafyası dışında meskûn olanların tuhaf bir dil konuştukları, Hindu kültürüne ait dinî törenleri icra etmedikleri ve kast kurallarını uygulamadıkları öne sürülür. Bu ve benzer niteliklerinden dolayı onların yaşadığı yerlere gidilmesi hoş karşılanmamıştır. Bu bakış açısı, Hinduların içe kapanık bir toplumsal yapıya bürünmelerine ve kendileri dışındaki milletleri çok fazla önemsememelerine yol açmıştır. Erken dönemlerde Hinduların coğrafya algısının şekillenmesinde içinde yaşadıkları sosyo-kültürel ortamın yanı sıra sahip oldukları bilgi birikimleri ile dini ve felsefi ön kabulleri de etkili olmuştur. Dolayısıyla Purana literatürü bağlamında coğrafya algısının ortaya konması, Hintlilerin insana, topluma ve yerküreye bakışlarının nasıl bir görünüm arz ettiğini ve bunun şekillenmesinde ne tür faktörlerin etkili olduğunu tespit etmeye imkân sunacaktır.
Journal of Athletic Training
Interdisciplinary Science Reviews, 2023
Scientific Reports, 2020
Geologické výzkumy na Moravě a ve Slezsku / Geological research, 2020
Chemical Physics Letters, 1979
24. Araştırma Sonuçları Toplantısı II, 2007
Activitat parlamentària, 2010
Accreditation and Quality Assurance, 1996
2018
HIV Medicine, 2005