Academia.edu no longer supports Internet Explorer.
To browse Academia.edu and the wider internet faster and more securely, please take a few seconds to upgrade your browser.
…
3 pages
1 file
Sinema her ne kadar teknolojinin sağladığı olanaklar sonucunda sanatsal kaygılarla gelişmeye başlamış bir alan olsa da ticari bir meta olarak değer taşıdığının keşfiyle profesyonel bir sektör haline gelmiştir. Kültürel değerlerin kullanıldığı ve yeniden üretildiği bu alanın ürünleri ciddi ekonomik çalışmalar sonucunda profesyonel olarak pazarlanmaktadır. Bu ürünleri yüksek bütçelerle büyük yapım şirketleri hazırlasa da ürünler aslen orta ve düşük gelir düzeyine sahip toplumun geneli için üretilmektedir. Bu fark üretenle tüketenin eğitimi ve kültürü alanında kendini göstermektedir. Gerçekten de halkın geneline hitap eden sinema eserlerinin temel bir iletişim stratejisi olarak kolay anlaşılabilir olduğunu söylemek mümkündür. Bu eserlerin ürettiği söylem değişik yaş, eğitim, kültür ve cinsiyet grupları tarafından rahatlıkla okunabilmektedir. Tarih boyu popüler kültür halka ait kültür olarak görülmüştür. Bu bakış açısı zaman zaman daha az nitelikli olarak algılanmasına sebep olmuşsa da içinde bulunduğumuz çağda toplumsal beğeninin kültürel öğelerin üretimi ve bir endüstri olarak tüketiminde etkili olduğunu söylenebilir. Popüler olan halk tarafından yaygın olarak beğenilen ve tercih edilendir. Bu anlamda popüler kültür; gündelik hayata ilişkin bir kavram ve gündelik hayatın kültürüdür. Yaşamasının, değişmesinin yegâne sebebi budur. 3 Popüler kültür kavramının günümüzdeki durumu ise üretildiği toplumu aşan bir niteliktedir. Kültürün evrenselliği tarihin her döneminde vurgulanmıştır. Popüler kültürün üretildiği toplumu aşan yönü ise burada belirtilen niteliğin dışındadır. Popüler kültür ürünleri çağımızda aynı zamanda birer ticari metadır. Sermaye gibi bu ürünler de küresel ölçekte dağıtılmaktadır. Bir dönemde bir toplumda popüler olan öğelerin dünyanın geri kalanı için de popüler olarak algılanmaya başlanması içinde bulunulan iletişim çağında sık görülen bir durumdur. Popüler kültür eğlence sektörü ürünlerini kapsamaktadır.
T.C. İstanbul Üniversitesi Öğrenci Kongresi 2017 için hazırladığım bir yazıdır. Coğrafya ile sinema-toplum bağlantısını kendi bakış açımla anlatmaya çalıştım. Bu metini bazı özel sebeplerden dolayı öğrenci kongresinde sunamadım ancak buraya atarak ilgili arkadaşların faydalanmasını sağlamayı umuyorum.
EKOLOJİK KRİZ VE KÜRESEL ÇEVRE POLİTİKALARI, 2020
Çevre sorunları insanlığın ilk dönemlerinden itibaren var olmasına rağmen 19. yüzyılda sanayi devrimi ve kentleşme süreci ile birlikte yoğunlaşmış, 20. yüzyılda ise sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimlere eşlik edecek biçimde küreselleşmiştir. Ulrich Beck tarafından öngörülemezlik ve belirsizlik özellikleri ile tanımlanan ‘risk toplumu’nun en önemli risklerinden birisi de çevre ile ilgili sorunlar olmuştur (Beck, 1992: 72). Çevre sorunlarının ortaya çıktığı ülke sınırlarını aşarak küresel etkiler doğurması ve dünyanın sürdürülebilir geleceğini tehdit etmesinden dolayı bu sorunlara yönelik yerel ve ulusal çözüm önlemlerinin yetersizliği ulusal işbirliğinin zorunlu hale getirmiştir. 21. yüzyılın gündeminin Birleşmiş Milletler tarafından Çevre Bilinci ve Sürdürülebilirlik olarak belirlenmesinin ardından çevre sorunlarına kalıcı çözümler bulunması ve bu çözümlerle gelecek kuşaklara daha yaşanabilir bir dünya bırakılması tüm devletlerin öncelikli hedefleri arasında yer almaya başlamıştır. Bu amacın gerçekleştirilmesinde özellikle daha fazla kişiye ulaşabilme ve bir farkındalık oluşturabilme adına en önemli araçlardan bir tanesi de sinemadır. Ele alınan konular, kurgulanan senaryolar, verilen isimler ile birlikte görsel olarak hafızalarda kalıcılığı da sağlayarak daha geniş bir kitleye ulaşmak ve böylece bir farkındalık ve bilinç oluşturmak üzerinde durulmaktadır. Bu çalışmada özellikle Çevre Kısa Film Festivalinde yer alan filmler çalışma kapsamına alınmış ve bu filmlerin konu ve isimleri içerik analizi ile değerlendirilmiştir. 2003-2020 yılları arasında 18 film festivali düzenlenmiştir. Toplumsal konuları ele alan filmler hariç tutularak çevre ve çevre sorunları ile ilgili filmler ele alınmıştır. Filmlerde sıklıkla kullanılan konular kodlanarak bunlar üzerinden bir değerlendirme yapılmıştır
25. Kare, no:20, Temmuz- Eylül, 1997, slr: 35- 44. , 1997
Sinemanın ortaya çıkışı emperyalizmin ilişkilerinin yeniden düzenlemesini gerekli kılan süreçle ve teknolojideki önemli sıçramalarla, kent yaşamının toplumsal ilişkileri derinden sarsacak denli baskın ve hızlı oluşumu ile aynı zamana denk düşer. Miriam Hansen, özellikle de 1890'larla 1920'ler arasındaki bu dönemin ayrıca kamusal ve özelin hakimiyet alanlarının topoğrafyasındaki büyük kaymalara da sahne olduğuna dikkat çeker.(Hansen 1991, s:2) Kamusal alanın dönüşümü ile sinema seyircisinin ortaya çıkışı iç içe örülmektedir. Özellikle de günlük yaşamda ve dinlenme, eylenme, iş saatleri dışındaki zamanın deneyimi ile ilgili olan ve sınıf ayırımına, etnik farklılıklara, cinsiyete dayalı kamusal alan dönüşüme uğramaktadır. İşçiler, kadınlar, göçmenler, çocuklar, kırsal alandan ve dünyanın başka coğrafyalarından farklı yaşam biçimleri, alışkanlıkları ile gelip tamamiyle farklı ve yeniden tanımlanması, uyulması gereken kentsel yaşamın yeni kodlamalarına dayanan kamusal yaşam klasik burjuva kamusal alanıyla karşı karşıyadır.
2010
Çizelge A.20: Bekçiler Kralı (1979) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………….…………………………….155 Çizelge A.21: At (1981) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım İlişkisi…………………….………………………………………157 Çizelge A.22: Faize Hücum(1982) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi……………………..……………………………159 Çizelge A.23: Çiçek Abbas (1982) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi………………………..…………………………161 Çizelge A.24: Bir Yudum Sevgi(1984) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………. ………………………………163 Çizelge A.25: Züğürt Ağa(1985) filminin sosyal yaşam kurgusu-mekân kullanım ilişkisi…………………..………………………………165 xiii ŞEKİL LİSTESİ Sayfa Şekil 2.2 Lumiére Kardeşler'in ilk gösterimde(sağda) kullandıkları sinematograf(solda).16 Şekil 2.3 İlk konulu film "Büyük Tren Soygunu" (1903).17 Şekil 3.1 Türkiye'de ilk film çeken yabancılardan Romanya uyruklu Weinberg. 31 Şekil 3.2 Weinberg tarafından düzenlenen ilk film gösteriminin ilanı.32 Şekil 3.3 Fuat Özkınay, İlk sinemacımız (solda)-Aya Stefanos'taki Rus Abidesi (sağda).32
Türkiye’de sinema tüketimi sinema alanlarının yeniden tanzimi ile 1980’lerden başlayarak yeniden konfigüre edildi. Sinema seyircisi AVM’lerde yer alan multipleks salonlara yönlendirildi. Bunun temelinde sinema dağıtımında 1990’larla beraber Hollywood menşeili yapımcıların zincir salonlarla özel anlaşmalara gitmesi ve 2000’lerin ortalarından itibaren dağıtım, gösterim ve sinema salonu işletmeciliğindeki tekelleşme yatmaktadır. Bu çalışmada 1980’lerden itibaren etkili olmaya başlayan ekonomik liberalleşmenin ve şehircilik politikalarının etkisinden yola çıkılarak, 1990’ların ortalarından beri dönüştürülen sinema mekanı tartışılacaktır. Bu durumun sinema işletmeciliğinde daha önce eşi görülmemiş bir tekelleşmeye dönüşmesi ve bunun sonuçları özellikle 2005 ila 2015 yılları arasında sinema ekonomimizin analizi yapılarak aktarılacaktır.
2010
Anahtar Kelimeler: Sinema ve Tarih, Sinema, Tarihyazımı, Anlatı, MitlerÖZETTOPLUMSAL TARİH ANLATIMI VE SİNEMATarihin Herodot’tan bugüne uzanan yazımını etkileyen pek çok siyasal ve toplumsal ve felsefik gelişme yaşanmıştır. Mitsel kahramanların tarihinden, büyük adamlara; toplumsal tarihten gündelik yaşama değişen tarih görüşleri ve tarihyazımı teknik ve yaklaşımları bugün sinemaya ilişkin de bir görüş üretmiştir. Sinemanın bir tarih türü olarak görülüp görülmeyeceği, tarihin bilimle hikaye etme arasında salınan tartışmalı bir noktasına yerleşmiştir. Bu tartışmadan hareketle, bu çalışmada sinemanın tarihi, toplumsal tarihi nasıl ve hangi olanaklarla anlattığı dolayısıyla sinemanın tarihle kurduğu ilişki için bir çerçeve çizilmeye çalışılmıştır. Bu çerçeve kapsamında farklı dönem ve yönetmenlerin, mitlerle ilişkilendirerek ele aldıkları tarih ve tarihe yaklaşımları da incelemeye alınmıştır. Tarih de mitler de sinemacının tarih görüşüne, dünya görüşüne ve sinematografik seçimlerine ba...
Sinefilozofi, 2019
Tarih içinde sinema ve edebiyat ilişkisi, sinema ile diğer sanatlar arasındaki ilişkinin en kayda değer, en yaygın biçimlerinden biridir. Hem sinema dilinin oluşumunda hem de gelişiminde edebiyatın, özellikle romanın etkisi büyük olmuş; uyarlamalar içinde roman en önemli yeri tutmuştur. Edebiyat da özellikle biçimsel özellikler açısından sinemanın anlatım olanaklarından faydalanmıştır. Ancak bu karşılıklı ilişkinin değerlendirilmesinde yazınsal metne sadakate dayalı geleneksel uyarlama anlayışı ölçüt olarak alınmış, bu doğrultuda bu ilişkiye ve uyarlamalara genellikle olumsuz bir bakış hâkim olmuştur. Günümüzde son derece merkezi bir yerde duran uyarlamalara dair ikili karşıtlıkların sınırlılıklarına dayanmayan ve daha geniş bir yorumlama alanı sunan bir yaklaşıma gereksinim var. Bu çalışmanın amacı kültürün tüm olasılıklarıyla bağlantı kurma zeminine sahip olan Bakhtinyen perspektifi kullanarak, uyarlamalara dair sadakate dayalı bakma biçiminin sınırlılıklarını aşan, daha kuşatıcı ve çok-katmanlı bir yaklaşım geliştirmeye çalışmaktır. Sadakat ile ilgili meseleleri gözden çıkarmadan lakin meseleyi çok yönlü ve bağlamsal bir eksende tartışmayı mümkün kılan Bakhtinyen metinlerarası diyalojik yaklaşım böyle bir bakma biçimini mümkün kılmaktadır. Genel olarak bu çalışmada, metinlerarası ilişkilere, özelinde sinema ve edebiyat ilişkisine ve onun en temel biçimi olan uyarlamalara dair bir yaklaşım geliştirme potansiyeli taşıyan bu yaklaşımın temel önermelerinin ve kavramlarının sinema ve edebiyat ilişkisi açısından içerimleri üzerinde durulmaktadır.
Göç Dergisi, 2021
Ulusal sınırlar içinde yaşanan ortak kültürün homojenleşmesiyle oluşan ulusal sinemanın sınırları dışında açılan yeni bir alandaki harekete dayalı olan göç sineması, merkezine genellikle kültürel karşılaşmaların yarattığı etkileşimi almaktadır. Çıkılan anavatan ve ulaşılan yeni ülke arasındaki geçiş ve karşılaşmalar temelinden hareket edildiğinde öncelikli ülke sınırına, ardından kültürel etkileşime dayandırılan göç sinemasını kuramlaştırma çalışmaları da bu iki kavrama dayanarak çeşitlendirilmiştir. Ulus-aşırı, ulus-ötesi, kültürler-arası, çok-kültürlü, çok-dilli ya da aksanlı, melez, hibrit şeklinde nitelendirmelerle genişleyen bu alanı, temellindeki sosyolojik olguya dayanarak toplumsal anlamda göç, bireysel anlamda da göçmen sineması altında toplamak mümkündür. Günümüzün küresel sisteminde kökeni ve gelişim sürecinden bağımsızlaşarak, teknolojik gelişmelerin de etkisiyle sinema endüstrisinin üretim, dağıtım, gösterim aşamalarını da içerir hale dönüşen bir anlamlandırmayı rağmen; ulusötesi (transnational) sinema kavramı göç ve göçmen sinemasını nitelemektedir.
Proceedings of the Institution of Mechanical Engineers, Part B: Journal of Engineering Manufacture, 2011
Wroclaw University of Economics and Business eBooks, 2023
Srinagarind Medical Journal ศรีนครินทร์เวชสาร, 2014
Religion in Praxis, 2023
Teaching Theology & Religion, 2008
ijhssnet.com
International Journal of Information Systems and Project Management, 2015
Neurotoxicology and Teratology, 2013
Survival and Sustainability, 2010
Molecules, 2019
Pediatric Research, 2010
Cell Stem Cell, 2009
ArgoSpine News & Journal, 2011
The Journal of Organic Chemistry, 1985
Applied Microbiology and Biotechnology, 2002
PalThink for Strategic Studies, 2022