Türkiye’de Nasıl Arkeologluk Yapılır?
Alper Gölbaş
31 Ocak 2013
An itibarı ile Türkiye’de, örgün ve ikinci öğretimler dahil olmak üzere eğitim
vermekte olan 41 farklı Arkeoloji bölümü söz konusudur. Kontenjanları genel olarak
40 ila 70 arasında değişen bu programlardan yıllık ortalama 2200 kişi mezun
olmaktadır. Her geçen gün yeni programların açılmaya ve dolayısıyla öğrenci
sayılarının artmaya devam ettiği bu bölüm, verdiği mezun sayısının çokluğuna
rağmen Türkiye’de maalesef bir meslek kolu algısına tam olarak dönememiş
durumdadır. Mezuniyet sonrasında, Kültür ve Turizm Bakanlığı bünyesindeki çeşitli
görevler, akademisyenlik, Kudeb, özel müzeler ve serbest arkeologluk bir arkeolog
için belli başlı iş olanakları olarak görülmektedir. Bununla beraber bütün bu iş
olanaklarını değerlendirmek için de arkeoloji diplomasından fazlası gerekmektedir.
Sınav adlarının ve sistemlerinin sürekli değişime uğradığı ülkemizde bu işi aralıksız
takip etmek mutlak bir dikkat ve özveriyi gerektirmektedir.
Mezun Oldum Şimdi Ne Yapacağım?
Arkeoloji bölümlerinde (ne okumak istediğini bilerek gelinmişse eğer) öğrenci olmak
büyük bir keyiftir. Kazı, yüzey araştırması gibi faaliyetlerin doğası gereği hem çileli
hem de bir o kadar eğlenceli olduğunu unutmamak gerekir. 4 yıllık öğrencilik hayatı
boyunca insanlar genelde lisansüstü eğitim yapıp yapmamak arasında bir süre
bocalasalar da çoğunlukla bu konunun üzerinde pek durmazlar ve diploma alma
zamanı gelip çattığında akıllarda şu soru oluşur: “Eee diplomayı aldık şimdi ne
olacak”? Koskoca lisans eğitimi boyunca bu konuya az çok kafa yormuş veya bir yol
göstereni çıkmış kişiler ALES ve ÜDS-KPDS (Yeni hali ile YDS) sınavlarının adlarını
duymuş ve hatta belki bu sınavlara girmişlerdir. Sınava girip dişe dokunur puanlar
almış olanlar lisansüstü eğitim ve Akademik Kadro ilanlarına başvuru yapma
haklarına sahip olacaklarından daha çok bu amaçla hareket etmeye başlarlar.
Bakanlıkta çalışmak için ise Arkeoloji ile ve hatta üniversite öğrenimi ile herhangi bir
alakası bulunmayan KPSS sınavına girmek gereklidir. Bu sınavda başarı elde eden
kişiler yılda bir bazen iki yılda bir açılan bakanlık kontenjanlarına başvuru
yapabilmektedir.
Nasıl Akademisyen Olunur?
Üniversitelerde Arkeoloji Bölümlerinde akademisyen olmanın iki yolu vardır cari
alım ve merkezi atama. Cari alım her üniversitenin ihtiyacına yönelik olarak açtığı ve
yazılı sınav, mülakat gibi eleyici unsurlara da sahip bir yöntemken merkezi alımlarda
yalnızca puanlar konuşmaktadır. Her iki usulün de kendine özgü iyi ve kötü yanları
mevcuttur. Ülkemizde merkezi alımlar iki ana yöntemle yapılmaktadır. YLSY(Yurt
Dışına Lisansüstü Öğrenim Görmek Üzere Gönderilecek Adayları Seçme ve
Yerleştirme) ve Ö.Y.P.(Öğretim Üyesi Yetiştirme Programı).
Cari alım için başvuru yapılabilecek kadrolar: Araştırma Görevlisi, Öğretim Görevlisi
ve Uzman kadrolarıdır. Bu kadrolara başvuru yapmak için yukarıda bahsettiğimiz
ALES (Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Sınavı) ve yeni hali ile YDS (Yabancı
Dil Sınavı) sınavlarından asgari puanları (ALES’ten 70 ve YDS’den 50) almış olmak,
T.C. vatandaşı olmak,
İlgili bölümden mezun olmak,
35 yaşından gün almamış olmak gibi şartlar aranmaktadır (Öğretim Görevlisi ve
Uzman kadrolarında yaş sınırlandırması yoktur).
Öğretim Görevlisi ve uzman kadroları için yüksek lisans yapmış olmak veya alanında
2-10 yıl tecrübeli olmak gibi özel şartlar da olabileceği gibi bu kadrolara başvuru da
dil şartı aranmaz. Tecrübe kısmı ayrıca ilginçtir zira bir arkeologun arkeoloji ile ilgili
bir işte 10 yıl tecrübeye sahip olması ve bunu SGK primleri ile belgeleyebilmesi
ülkemiz şartlarında pek de kolay değildir. YÖK’ün sitesinde çeşitli zamanlarda ilan
edilen bu kadroları takip etmek için yok.gov.tr. sitesindeki Akademik Kadro
İlanları bölümüne sık sık göz atmak gereklidir. Başvurular şahsen ve posta yoluyla
ilgili yerlere yapılır. Cari alımla yılda ortalama 15-20 arası kişi istihdam edilmektedir.
YLSY nedir?
YLSY ve Ö.Y.P. ise kendine has bir başvuru yöntemi barındırmaktadır. YLSY’ye yılda
bir defa yaz aylarında (genellikle Temmuz) personel alınmaktadır. Bu bir nevi burs
gibidir; merkezi atama ile tercihler yapılır ve kazanan kişinin öncelikle kazandığı
üniversitede Araştırma Görevlisi olarak ataması yapılır. Kazanan kişi Türkiye’de 6 ay
dil eğitimine tabi tutulduktan sonra yurtdışında bir üniversiteye yollanır ve orada
lisansüstü eğitimini tamamladıktan sonra atamasının yapıldığı üniversiteye dönerek
yurtdışında kaldığı sürenin iki katı kadar görev yapması istenir. Yani örneğin
Nevşehir Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’ne giren bir kişi yurtdışında örneğin
Almanya’da bir üniversiteye yollansa, burada yüksek lisans ve doktorasını 7 yılda
tamamlayıp Türkiye’ye dönerse, Nevşehir Üniversitesi’nde 14 yıl boyunca zorunlu
hizmet yapmak zorundadır. Dolayısıyla eğitim süresini de katacak olursak bu kadroya
atanan bir kişinin 21 yıllık iş garantisi mevcuttur ki, bu da aşağı yukarı emeklilik
primi kadardır. Özellikle üniversiteden yeni mezun olmuş ve dil puanına sahip
olmayan kişiler için son derece cazip olan bu kadro tipinin en büyük handikabı yaş
sınırıdır. Erkeklerde 26 kadınlarda ise 28 yaş sınırı mevcuttur. Erkek adaylar eğer
askerliklerini yapmışlar veya yüksek lisanslarını tamamlamışlar ise onlar için de 28
yaş uygulaması yapılmaktadır. Yalnızca ALES puanı ve diploma notunun 2.75 puanın
altında olmaması koşulu ile başvuru yapılabilen bu kadrolar için ayrıntılı
bilgiyeburadan ulaşılabilir.
ÖYP Nedir?
Son yıllarda akademisyen olmak için yapılan en büyük teşvik olmakla beraber en çok
kafa karışıklığı yaratan kadro tipi ise ÖYP’dir. İlk olarak ODTÜ’te başlatılan ve 2010
tarihinde ulusal bazda alım yapıp 2011’den buyana merkezi atama ile alım yapan bu
kadro tipi, yukarıda özetlediğimiz YLSY’nin bir nevi yurtiçi formülüdür. Ana amacı
yeni açılan üniversitelere girip çalışmayı cazip hale getirmek olan bu kadronun son
yıllarda büyük üniversitelere de verilmesi kendi içerisindeki ana çelişkiyi
oluşturmaktadır. ÖYP’ ye başvuru için ALES, YDS ve lisans mezuniyet ortalamaları
belirli yüzdeler ile hesaplanarak ÖYP puanı hesaplanır ve kişi yaptığı tercihler
arasında bir yere yerleşerek orada kadrolu çalışmaya başlar. Eğer çalışmaya başladığı
üniversitede lisansüstü eğitim yapılıyorsa, orada kalarak eğitim alır. Lisansüstü
eğitim yoksa bu kişi lisansüstü eğitim yapabileceği bir üniversitede görevlendirilir ve
dönüşünde görevlendirildiği üniversitede kaldığı süre kadar zorunlu hizmet yapmakla
yükümlü olur. Örneğin bu kişi ÖYP Araştırma Görevlisi olarak Bitlis’e yerleşmiş
olsun. Bitlis’te lisansüstü eğitim şansı bulunmadığından büyük bir üniversiteye
örneğin Ankara Üniversitesi’ne görevlendirme işlemi yapılır. Bu kişinin 6 yılda
yüksek lisans ve doktorasını bitirdiğini varsayalım. Bitlis’e döner ve öğretim üyesi
olarak atandıktan sonra 6 yıl burada zorunlu hizmet yapar.
ÖYP ile yılda ortalama 15 kişi YLSY ile ise 5 kişi istihdam edilmektedir.
Kültür ve Turizm Bakanlığı’na Nasıl Girilir?
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nda görev alabilmek için KPSS’den (Kamu Personeli
Seçme Sınavı) asgari 70 puana sahip olmak gereklidir. Yılda 1 veya bazen iki yılda bir
açılan müze araştırmacısı kadrolarına başvuru yapılabilir ki bu tip alımla yılda
ortalama 6-7 kişi istihdam edilmektedir. Birde zaman zaman açılan uzman
yardımcılığı kadrosu vardır. Bu sınava başvuru yapabilmek için KPSS’nin yanı sıra
YDS puanına da ihtiyaç vardır. Bu kadro Kültür ve Turizm Bakanlığı internet
sitesinden takip edilebilir. 2004 yılında 25 kişilik alım yapılmış olmasına rağmen
yıllar içinde sayı azalmıştır ve yılda ortalama 1-2 kişi bu yolla istihdam edilmektedir.
Serbest Arkeologluk Kavramı
Dünyada profesyonel arkeoloji yapmak ülkemize kıyasla çok daha kolaydır.
Avrupa’nın birçok ülkesinde inşaat ve mimarlık firmaları bünyelerinde arkeolog
çalıştırmaktadır. Türkiye’de de son yıllarda artan büyük inşaat projelerinde yürütülen
arkeolojik kazılar, çok sayıda arkeologun bir süreliğine olsun istihdamını da
sağlamıştır. Baraj projeleri kapsamında yürütülen irili ufaklı kazılarda çalışan serbest
arkeologların yanı sıra büyük şehirlerde yapılan ve müzeler tarafından yürütülen
kazılarda, müzecilerin yetişemeyeceği işlerde çalışmak üzere yüzlerce arkeolog
çalışmıştır ve çalışmaktadır. Türkiye’de ilk olarak ne zaman başladığını tam olarak
bilemesek de en azından 1992’de İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından yürütülmüş
olan Pendik-Temenye Höyük kazılarından başlamak üzere, bu güne kadar birçok
kazıda serbest arkeologlar çalışmışlardır. Bugün yalnızca İstanbul Arkeoloji
Müzeleri’ne bağlı olarak İstanbul’da yürütülen başta marmaray-metro kazıları olmak
üzere çeşitli kazılarda an itibarı ile 100 civarında serbest arkeolog görev yapmaktadır.
Serbest arkeologluk, profesyonel çalışma olduğundan son derece ağır sorumlulukları
olan bir görevdir. İş güvencesi projenin ömrü kadardır ve ücreti hiçbir şekilde
standarda sahip değildir. Projelerin yürütücüleri genelde üst ve alt yüklenici olarak
şekillendiğinden yani devlet bu işi bir firmaya, o firma da başka bir taşerona
yaptırdığından, proje ödeneği içinde de arkeolojik işlere ayrı bir kalem
ayrılmadığından, maaş konusu her zaman muğlâk kalmaktadır. Arkeoloji, ülkemizde
bir meslek kolu olarak gelişemediğinden meslek odasına sahip değildir. Mimarların,
mühendislerin meslek odaları olduğundan maaş konusunu alt sınır babında
netleştirmiş durumdadırlar. Bir mimarın ilk iş tecrübesi dahi olsa alacağı ücret
bellidir. Oysa arkeologlar için böyle bir durum söz konusu değildir. İstanbul’da bir
projede çalışan arkeologlar ile başka bir projede çalışan arkeologlar arasında
tamamen üst yüklenicilerin inisiyatifine bağlı olarak %25-30 gibi maaş farklılıkları
oluşabilmektedir. Bununla beraber maaş konusundaki tek ortak yan ne kadar olursa
olsun mevcudun tatminkâr olmamasıdır. Düşük ücret konusu yalnızca serbest
arkeologlar için geçerli değildir. Zira son yıllara kadar Kültür ve Turizm Bakanlığı’na
bağlı olarak müzelerde DÖSİMM’in işçi kadrosuyla çalışan arkeologlar, müzenin
bekçi ve şoför kadrosundan dahi daha az maaşla çalışmaktaydılar.
KUDEB’e nasıl girilir?
KUDEB (Koruma Uygulama ve Denetim Büroları), 2005 tarihinde Kültür ve Turizm
Bakanlığı tarafından kurulmuş ve İl Özel İdareleri, Büyükşehir Belediyeleri ve
Bakanlıkça izin verilen belediyeler bünyesinde görev yapan bir kurumdur. Birçok ilde
faaliyet gösteren KUDEB’ler il sınırlarındaki tarihi yapıların rölevelerinin çıkarılması,
restorasyonu ve konservasyonunun yapılması faaliyetlerini yürütmektedir. Bu kurum
bünyesinde mimarlar, restoratörler ve sanat tarihçilerinin yanında arkeologlar da
görev yapmaktadır. Kudebler’de görev alabilmek için belediyelere şahsen başvuru
yapılması gerekmektedir. İl Özel İdaresi bünyesindeki KUDEBler için ise KPSS puanı
ile merkezi atama yoluyla başvuru yapmak gerekmektedir. Bunun dışında, valilikler
ve belediyeler, kendi bünyelerinde çalışan ve arkeolog diplomasına sahip olan kişileri,
kurdukları KUDEB bünyelerine aktarıp çalıştırmaktadırlar. KUDEBler’in ilk
kurulduğu 2005’te bir anda onlarca kişi işe başlamış olmakla beraber takip eden
yıllarda bu sayılarda da azalma yaşanmıştır.
Sonuç
YÖK
başkanvekili
Prof.
Dr.
Şaban
ÇALIŞ’ın
28.01.2013
tarihinde
Selçuk
Üniversitesi’nde yaptığı ve benim de bizzat takip ettiğim bir konuşmasında
söylediğine göre: Türkiye’de şu an itibarı ile 103 devlet 65 de vakıf üniversitesi olmak
üzere 168 adet üniversite bulunuyor. Bu üniversitelerde de açık öğretim dahil 3
milyon civarında üniversite öğrencisi eğitim görmekte ve yapılan bir ankete göre
bunların yalnızca 300.000’ i okuduğu bölüme isteyerek girmiş durumda. Yani bir
bölümü isteyerek seçip okuyan ve bitirdiğinde de o işi yapmayı isteyen insanların
oranı yalnızca %10’luk bir paya sahip. Arkeoloji bölümleri için de bunun geçerli
olduğunu varsayarsak, her yıl verilen 2200 mezundan 220 tanesinin bu işi
sürdürmek istediğini düşünmemiz gerekir. Yukarıda sıraladığımız bütün iş bulma
yöntemleri ile kalıcı olarak iş bulan insan sayısı yılda ortalama 40-45 civarındadır.
Serbest arkeolog olarak istihdam edilenlerin sayısı ise muhtemelen bu sayının
üzerindedir fakat bunların da proje bazlı geçici işler olduğunu unutmamak gerekir.
Bütün bu işlere girmeyi başarmak ebetteki ilk aşamadır. Ülkemizde arkeoloji yapmak
ve bu işten geçimini sağlamak hiç de kolay değil. Gelecekte bu işlerin daha kolay
olması ve bu karaladıklarımın birilerinin işine yaraması dileğiyle…
Alper GÖLBAŞ
Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sualtı Arkeolojisi A.B.D. ÖYP Araştırma
Görevlisi