This research aims to establish a typology of synthronons observed in Byzantine architecture. Rat... more This research aims to establish a typology of synthronons observed in Byzantine architecture. Rather than providing detailed information or listing all examples in Anatolia, the study focuses on conveying all distinctive features and types through a few representative examples, clearly understood from the provided typology drawing. Additionally, a synthronon type specific to Syrian churches, absent in Anatolian examples, has been included in the typology. The research is limited to churches from the Early and Middle Byzantine Periods (4th - 12th centuries), primarily located in Constantinople and Anatolia. Consistent findings regarding synthronon dimensions have been obtained, indicating that synthronons within the Byzantine Empire, except for those in Anatolia and Syria, share typological similarities. The established typology, based on identified types in Anatolia, exhibits characteristics applicable to Byzantine church architecture as a whole.
Bu makale araştırma ve yayın etiğine uygun hazırlanmıştır. intihal incelemesinden geçirilmiştir.
... more Bu makale araştırma ve yayın etiğine uygun hazırlanmıştır. intihal incelemesinden geçirilmiştir.
Justinian I, summoned to the capital Constantinople by his uncle Justinus I, was declared co-emperor in the year 527 and later became the sole emperor in the same year. His leadership during the period of Justinian I. played a crucial role in the restoration of buildings across various locations in the empire, making the 6th century significant in terms of art and architecture. The chariot races held in the Hippodrome in Constantinople during this time contributed to sustaining the public's adrenaline passion. However, a rebellion that erupted as a result of an incident caused damage to the city and important structures. Justinian I. suppressed the Nika Rebellion through the intervention of the army commander, conducting a significant massacre. Despite the harm caused to the empire by these events, Justinian I. won the people's favor from a religious perspective by overseeing the construction of the Hagia Sophia Church. He initiated the construction of Hagia Sophia by assigning tasks to mathematician and physicist architects such as Anthemios and Isidoros. Justinian I.'s reign marked a turning point in Byzantine religious architecture with the emphasis on the central dome, symbolizing the importance of the celestial dome in monotheistic beliefs within the church. Therefore, the era of Justinian I. became a significant milestone in Byzantine architecture and art. The unforeseen transformation in the capital's architecture due to the Nika Rebellion in the first half of the 6th century, along with the direct encouragement and support of an emperor in architectural and artistic matters, was a distinctive feature of the period. Besides gaining experience during the reign of Justinus I. before his own rule, Justinian I., with the intelligent support of his wife Theodora, pursued a strong policy. His effective governance of societal movements and the army within the borders of the empire directly influenced numerous building repairs and constructions, contributing to the empire's expansion to its widest boundaries. In addition to his military successes, he garnered support from the society, particularly through his steps in religious architecture and art.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2024
Erken ve Orta Bizans Dönemi kiliselerinde synthronon hakkında yapılan bu araştırma; litürjik bir ... more Erken ve Orta Bizans Dönemi kiliselerinde synthronon hakkında yapılan bu araştırma; litürjik bir kuruluş olan synthrononun bölgesel özelliklerini açıklamayı amaçlamıştır. Hıristiyanlığın yayılma süreciyle birlikte önem kazanarak erken dönemden itibaren öncül örnekleri bulunan synthronon, Bizans İmparatorluğu’nun sonuna kadar simgesel varlığını sürdürmüştür. Araştırma; Bizans mimarisinde Anadolu kiliselerinde bulunan örnekler üzerinden synthrononun bölgesel özelliklerinin belirlenmesi ve bölgesel farklılıkların karşılaştırmalı olarak tespit edilmesini konu edinmiştir. Araştırma, Anadolu’da tespit edilen synthronon örneklerini biçim ve işlev açısından değerlendirmektedir ve Anadolu synthronon tipolojisi üzerine yapılan kapsamlı ilk çalışmadır. Araştırma kapsamında; İ.S. 3. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar olan süreçte synthrononla ilgili litürjik geleneklerin Hıristiyanlıkta yerleşmeye başladığı ilk dini kurallardan Geç Bizans Dönemi uygulamalarına kadarki değişim aktarılmaya çalışılmıştır. Geleneklerdeki değişimlerin mimariye doğrudan veya dolaylı olarak yansımaları da göz önünde bulundurulmuş ve araştırma kapsamına dahil edilerek konu hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. Sonuç olarak synthrononun her açıdan litürjik geleneklerle şekillenen ve ihtiyaçlara göre değişen bir yapıya sahip olduğu görülmüştür.
The etymological concept of the word pseudo-cufic is in Greek “pseudo” means “liar” and “cufic” (... more The etymological concept of the word pseudo-cufic is in Greek “pseudo” means “liar” and “cufic” (kûfi) is used as a writing font in the Arabic alphabet. These verses because of not providing a meaningful text mostly have taken their places in architecture as wall decorations. Besides the front part they also have seen in frescoes. Not only in architecture pseudo-cufic decoration also encountered in samples of handicrafts, textiles, glass, ceramics and metals. It requires us to question in which points and the ways that the interaction has become as the examples of these ornoments used as meaningless texts are having similarities to the letters of the Arabic alphabet and even some of them have been exactly copied from letters. Therefore, in this study, the pseudo-cufic applications in Byzantine architecture will be explained with a statement of how the kufi letters have come to Byzantine architecture from different regions.
Erken orta çağdan günümüze ulaşan yapıların karşılaştığı en önemli sorunlardan biri zamanla yok o... more Erken orta çağdan günümüze ulaşan yapıların karşılaştığı en önemli sorunlardan biri zamanla yok olma tehlikesidir. Bu yapılar ne kadar erken dönemden günümüze ulaşırlarsa geçirdikleri değişim de o kadar fazla olabilir. Bu bağlamda erken orta çağ Bizans yapısı olan Trigleia Ioannes Theologos Manastırı da zarar görerek günümüze ulaşan yapılardan birisidir. Araştırma kapsamında, manastırın kaynaklar çerçevesinde tarihi süreci incelenmiş ve günümüzdeki mimari durumu belirlenmiştir. Çalışmanın temel amacı, manastırın günümüze ulaşana kadar geçirdiği değişiklikleri ve uğradığı tahribatı mimari açıdan değerlendirmektir. Ayrıca manastırdaki değişiklikleri, onarımları tespit edip yeni bulgular ışığında bunları değerlendirerek yeniden sunmaktır. Kullanılan metodolojide ise, manastırın kaynaklar bazında durumu incelenmiş, daha sonra arazi çalışmaları yapılarak mimari ölçüler alınmıştır. Manastırın mevcut durumu fotoğraflanarak son çalışmadan bu yana geçirdiği değişiklikler belgelenmiştir. Manastır yapılarının sonraki dönemlerde farklı amaçlarla kullanıldığı ve kullanım amaçlarına göre mimaride değişiklikler yapıldığı tespit edilmiştir. Bu uygulamaların bir kısmı, manastır plan şemasının korunmasında faydalı olmuştur. Ayrıca temel kalıntılarının tespitinde ve manastır planının çıkarılmasında büyük faydası olan çağdaş duvar mimarisi ile orijinal kalıntıların dönemsel olarak tespitini kolaylaştırmıştır. Nihai çıkarımlarda, manastır yapı grubundan günümüze en iyi durumda ulaşabilen yapının kilise olduğu tespit edilmiştir. Diğer yapıların ise büyük bir kısmı yıkılmıştır. Fakat temel hizasından su basman bölümüne kadar olan duvar kalıntılarının bazıları 19. yy. duvar mimarisiyle tamamlanmıştır. Özel bir arazide bulunan bu manastırın günümüzdeki durumu ise, ilgisiz ve bakımsız bir yapı olarak değerlendirilebilir. Yakın dönemde ahır olarak kullanılan yapılar da günümüzde boşaltılmış haldedir. Yapılan araştırma, manastırın tarihinin ve günümüzdeki durumunun belirlenmesinin yanı sıra manastır planının çıkarılmış olması açısından da önemlidir.
Bu çalısmada, Eskisehir’in Sivrihisar ilçesinde bulunan Surp Yerortutyun Kilisesi hakkında
yapıl... more Bu çalısmada, Eskisehir’in Sivrihisar ilçesinde bulunan Surp Yerortutyun Kilisesi hakkında
yapılan arastırmalar sunulmaktadır. Arastırma kapsamında, Surp Yerortutyun Kilisesi
incelenerek ayrıntılı fotografları çekilmistir. Yapının tarihçesi, konumu, mimari ve süsleme
özellikleri konusunda bir degerlendirme yapılmıstır. Mimari ayrıntılar tanımlanmıs ve Ermeni
kiliseleri ile karsılastırılarak benzer mimari uygulamalardan bahsedilmistir. Yapının mevcut
durumu degerlendirilerek Ermeni kilise mimarisi içindeki konumu açıklanmıstır.
Ayasuluğ bölgesinde yer alan Beylikler Devri mezar taĢları üzerine bir değerlendirme olan çalıĢma... more Ayasuluğ bölgesinde yer alan Beylikler Devri mezar taĢları üzerine bir değerlendirme olan çalıĢmamız, Ġzmir ili Selçuk ilçesinde bulunan Ayasuluğ bölgesinde yer alan Beylikler Devri mezar taĢlarının belgelenmesi ve tipolojisinin yapılmasına yönelik bir araĢtırmadır. Beylikler devri mezar taĢlarının fotoğraflanması, çizimlerinin yapılarak kitabelerinin okunmasıyla bölgedeki mezar taĢlarının korunmasına dikkat çekilmiĢtir. Aynı zamanda belge niteliği taĢıyan kitabe bilgilerinin tarihi değerinin de ortaya çıkarılması hedeflenmiĢtir. Bu bağlamda, okunan kitabeler ve yapılan çizimler kalıcı hale getirilerek yapılacak diğer araĢtırmalara da bir ön bilgi niteliği kazandırılmıĢtır. Bölgede yer alan Beylikler Devri mezar taĢlarının tahribata da açık olması sebebiyle fotoğraflamalar ve çizimlerle, mezar taĢlarının, erken önlem alınarak zamana yenik düĢmesi önlenmeye çalıĢılmıĢtır. Tüm bu amaçlar gözetilerek konum belirlenmiĢ, tarihçe dikkate alınarak taĢların değerlendirmesi ve karĢılaĢtırması yapılmıĢtır. Malzeme kullanımı, süsleme öğeleri, yazı karakterleri ve taĢların sınıflandırılması da yapılarak genel bir sonuca ulaĢılmıĢtır. Sonuç olarak araĢtırmamızda, Beylikler Devri mezar taĢlarının daha önce yapılmamıĢ olan çizimleri, tipolojisi ve mezar taĢlarının fotoğraflanmasıyla bir katalog haline getirilerek önemli bir çalıĢma ortaya çıkarılmıĢtır.
This research aims to establish a typology of synthronons observed in Byzantine architecture. Rat... more This research aims to establish a typology of synthronons observed in Byzantine architecture. Rather than providing detailed information or listing all examples in Anatolia, the study focuses on conveying all distinctive features and types through a few representative examples, clearly understood from the provided typology drawing. Additionally, a synthronon type specific to Syrian churches, absent in Anatolian examples, has been included in the typology. The research is limited to churches from the Early and Middle Byzantine Periods (4th - 12th centuries), primarily located in Constantinople and Anatolia. Consistent findings regarding synthronon dimensions have been obtained, indicating that synthronons within the Byzantine Empire, except for those in Anatolia and Syria, share typological similarities. The established typology, based on identified types in Anatolia, exhibits characteristics applicable to Byzantine church architecture as a whole.
Bu makale araştırma ve yayın etiğine uygun hazırlanmıştır. intihal incelemesinden geçirilmiştir.
... more Bu makale araştırma ve yayın etiğine uygun hazırlanmıştır. intihal incelemesinden geçirilmiştir.
Justinian I, summoned to the capital Constantinople by his uncle Justinus I, was declared co-emperor in the year 527 and later became the sole emperor in the same year. His leadership during the period of Justinian I. played a crucial role in the restoration of buildings across various locations in the empire, making the 6th century significant in terms of art and architecture. The chariot races held in the Hippodrome in Constantinople during this time contributed to sustaining the public's adrenaline passion. However, a rebellion that erupted as a result of an incident caused damage to the city and important structures. Justinian I. suppressed the Nika Rebellion through the intervention of the army commander, conducting a significant massacre. Despite the harm caused to the empire by these events, Justinian I. won the people's favor from a religious perspective by overseeing the construction of the Hagia Sophia Church. He initiated the construction of Hagia Sophia by assigning tasks to mathematician and physicist architects such as Anthemios and Isidoros. Justinian I.'s reign marked a turning point in Byzantine religious architecture with the emphasis on the central dome, symbolizing the importance of the celestial dome in monotheistic beliefs within the church. Therefore, the era of Justinian I. became a significant milestone in Byzantine architecture and art. The unforeseen transformation in the capital's architecture due to the Nika Rebellion in the first half of the 6th century, along with the direct encouragement and support of an emperor in architectural and artistic matters, was a distinctive feature of the period. Besides gaining experience during the reign of Justinus I. before his own rule, Justinian I., with the intelligent support of his wife Theodora, pursued a strong policy. His effective governance of societal movements and the army within the borders of the empire directly influenced numerous building repairs and constructions, contributing to the empire's expansion to its widest boundaries. In addition to his military successes, he garnered support from the society, particularly through his steps in religious architecture and art.
Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, 2024
Erken ve Orta Bizans Dönemi kiliselerinde synthronon hakkında yapılan bu araştırma; litürjik bir ... more Erken ve Orta Bizans Dönemi kiliselerinde synthronon hakkında yapılan bu araştırma; litürjik bir kuruluş olan synthrononun bölgesel özelliklerini açıklamayı amaçlamıştır. Hıristiyanlığın yayılma süreciyle birlikte önem kazanarak erken dönemden itibaren öncül örnekleri bulunan synthronon, Bizans İmparatorluğu’nun sonuna kadar simgesel varlığını sürdürmüştür. Araştırma; Bizans mimarisinde Anadolu kiliselerinde bulunan örnekler üzerinden synthrononun bölgesel özelliklerinin belirlenmesi ve bölgesel farklılıkların karşılaştırmalı olarak tespit edilmesini konu edinmiştir. Araştırma, Anadolu’da tespit edilen synthronon örneklerini biçim ve işlev açısından değerlendirmektedir ve Anadolu synthronon tipolojisi üzerine yapılan kapsamlı ilk çalışmadır. Araştırma kapsamında; İ.S. 3. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar olan süreçte synthrononla ilgili litürjik geleneklerin Hıristiyanlıkta yerleşmeye başladığı ilk dini kurallardan Geç Bizans Dönemi uygulamalarına kadarki değişim aktarılmaya çalışılmıştır. Geleneklerdeki değişimlerin mimariye doğrudan veya dolaylı olarak yansımaları da göz önünde bulundurulmuş ve araştırma kapsamına dahil edilerek konu hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. Sonuç olarak synthrononun her açıdan litürjik geleneklerle şekillenen ve ihtiyaçlara göre değişen bir yapıya sahip olduğu görülmüştür.
The etymological concept of the word pseudo-cufic is in Greek “pseudo” means “liar” and “cufic” (... more The etymological concept of the word pseudo-cufic is in Greek “pseudo” means “liar” and “cufic” (kûfi) is used as a writing font in the Arabic alphabet. These verses because of not providing a meaningful text mostly have taken their places in architecture as wall decorations. Besides the front part they also have seen in frescoes. Not only in architecture pseudo-cufic decoration also encountered in samples of handicrafts, textiles, glass, ceramics and metals. It requires us to question in which points and the ways that the interaction has become as the examples of these ornoments used as meaningless texts are having similarities to the letters of the Arabic alphabet and even some of them have been exactly copied from letters. Therefore, in this study, the pseudo-cufic applications in Byzantine architecture will be explained with a statement of how the kufi letters have come to Byzantine architecture from different regions.
Erken orta çağdan günümüze ulaşan yapıların karşılaştığı en önemli sorunlardan biri zamanla yok o... more Erken orta çağdan günümüze ulaşan yapıların karşılaştığı en önemli sorunlardan biri zamanla yok olma tehlikesidir. Bu yapılar ne kadar erken dönemden günümüze ulaşırlarsa geçirdikleri değişim de o kadar fazla olabilir. Bu bağlamda erken orta çağ Bizans yapısı olan Trigleia Ioannes Theologos Manastırı da zarar görerek günümüze ulaşan yapılardan birisidir. Araştırma kapsamında, manastırın kaynaklar çerçevesinde tarihi süreci incelenmiş ve günümüzdeki mimari durumu belirlenmiştir. Çalışmanın temel amacı, manastırın günümüze ulaşana kadar geçirdiği değişiklikleri ve uğradığı tahribatı mimari açıdan değerlendirmektir. Ayrıca manastırdaki değişiklikleri, onarımları tespit edip yeni bulgular ışığında bunları değerlendirerek yeniden sunmaktır. Kullanılan metodolojide ise, manastırın kaynaklar bazında durumu incelenmiş, daha sonra arazi çalışmaları yapılarak mimari ölçüler alınmıştır. Manastırın mevcut durumu fotoğraflanarak son çalışmadan bu yana geçirdiği değişiklikler belgelenmiştir. Manastır yapılarının sonraki dönemlerde farklı amaçlarla kullanıldığı ve kullanım amaçlarına göre mimaride değişiklikler yapıldığı tespit edilmiştir. Bu uygulamaların bir kısmı, manastır plan şemasının korunmasında faydalı olmuştur. Ayrıca temel kalıntılarının tespitinde ve manastır planının çıkarılmasında büyük faydası olan çağdaş duvar mimarisi ile orijinal kalıntıların dönemsel olarak tespitini kolaylaştırmıştır. Nihai çıkarımlarda, manastır yapı grubundan günümüze en iyi durumda ulaşabilen yapının kilise olduğu tespit edilmiştir. Diğer yapıların ise büyük bir kısmı yıkılmıştır. Fakat temel hizasından su basman bölümüne kadar olan duvar kalıntılarının bazıları 19. yy. duvar mimarisiyle tamamlanmıştır. Özel bir arazide bulunan bu manastırın günümüzdeki durumu ise, ilgisiz ve bakımsız bir yapı olarak değerlendirilebilir. Yakın dönemde ahır olarak kullanılan yapılar da günümüzde boşaltılmış haldedir. Yapılan araştırma, manastırın tarihinin ve günümüzdeki durumunun belirlenmesinin yanı sıra manastır planının çıkarılmış olması açısından da önemlidir.
Bu çalısmada, Eskisehir’in Sivrihisar ilçesinde bulunan Surp Yerortutyun Kilisesi hakkında
yapıl... more Bu çalısmada, Eskisehir’in Sivrihisar ilçesinde bulunan Surp Yerortutyun Kilisesi hakkında
yapılan arastırmalar sunulmaktadır. Arastırma kapsamında, Surp Yerortutyun Kilisesi
incelenerek ayrıntılı fotografları çekilmistir. Yapının tarihçesi, konumu, mimari ve süsleme
özellikleri konusunda bir degerlendirme yapılmıstır. Mimari ayrıntılar tanımlanmıs ve Ermeni
kiliseleri ile karsılastırılarak benzer mimari uygulamalardan bahsedilmistir. Yapının mevcut
durumu degerlendirilerek Ermeni kilise mimarisi içindeki konumu açıklanmıstır.
Ayasuluğ bölgesinde yer alan Beylikler Devri mezar taĢları üzerine bir değerlendirme olan çalıĢma... more Ayasuluğ bölgesinde yer alan Beylikler Devri mezar taĢları üzerine bir değerlendirme olan çalıĢmamız, Ġzmir ili Selçuk ilçesinde bulunan Ayasuluğ bölgesinde yer alan Beylikler Devri mezar taĢlarının belgelenmesi ve tipolojisinin yapılmasına yönelik bir araĢtırmadır. Beylikler devri mezar taĢlarının fotoğraflanması, çizimlerinin yapılarak kitabelerinin okunmasıyla bölgedeki mezar taĢlarının korunmasına dikkat çekilmiĢtir. Aynı zamanda belge niteliği taĢıyan kitabe bilgilerinin tarihi değerinin de ortaya çıkarılması hedeflenmiĢtir. Bu bağlamda, okunan kitabeler ve yapılan çizimler kalıcı hale getirilerek yapılacak diğer araĢtırmalara da bir ön bilgi niteliği kazandırılmıĢtır. Bölgede yer alan Beylikler Devri mezar taĢlarının tahribata da açık olması sebebiyle fotoğraflamalar ve çizimlerle, mezar taĢlarının, erken önlem alınarak zamana yenik düĢmesi önlenmeye çalıĢılmıĢtır. Tüm bu amaçlar gözetilerek konum belirlenmiĢ, tarihçe dikkate alınarak taĢların değerlendirmesi ve karĢılaĢtırması yapılmıĢtır. Malzeme kullanımı, süsleme öğeleri, yazı karakterleri ve taĢların sınıflandırılması da yapılarak genel bir sonuca ulaĢılmıĢtır. Sonuç olarak araĢtırmamızda, Beylikler Devri mezar taĢlarının daha önce yapılmamıĢ olan çizimleri, tipolojisi ve mezar taĢlarının fotoğraflanmasıyla bir katalog haline getirilerek önemli bir çalıĢma ortaya çıkarılmıĢtır.
Uploads
Articles by Erkan Kaya
Justinian I, summoned to the capital Constantinople by his uncle Justinus I, was declared co-emperor in the year 527 and later became the sole emperor in the same year. His leadership during the period of Justinian I. played a crucial role in the restoration of buildings across various locations in the empire, making the 6th century significant in terms of art and architecture. The chariot races held in the Hippodrome in Constantinople during this time contributed to sustaining the public's adrenaline passion. However, a rebellion that erupted as a result of an incident caused damage to the city and important structures. Justinian I. suppressed the Nika Rebellion through the intervention of the army commander, conducting a significant massacre. Despite the harm caused to the empire by these events, Justinian I. won the people's favor from a religious perspective by overseeing the construction of the Hagia Sophia Church. He initiated the construction of Hagia Sophia by assigning tasks to mathematician and physicist architects such as Anthemios and Isidoros. Justinian I.'s reign marked a turning point in Byzantine religious architecture with the emphasis on the central dome, symbolizing the importance of the celestial dome in monotheistic beliefs within the church. Therefore, the era of Justinian I. became a significant milestone in Byzantine architecture and art. The unforeseen transformation in the capital's architecture due to the Nika Rebellion in the first half of the 6th century, along with the direct encouragement and support of an emperor in architectural and artistic matters, was a distinctive feature of the period. Besides gaining experience during the reign of Justinus I. before his own rule, Justinian I., with the intelligent support of his wife Theodora, pursued a strong policy. His effective governance of societal movements and the army within the borders of the empire directly influenced numerous building repairs and constructions, contributing to the empire's expansion to its widest boundaries. In addition to his military successes, he garnered support from the society, particularly through his steps in religious architecture and art.
bölgesel özelliklerini açıklamayı amaçlamıştır. Hıristiyanlığın yayılma süreciyle birlikte önem kazanarak erken dönemden
itibaren öncül örnekleri bulunan synthronon, Bizans İmparatorluğu’nun sonuna kadar simgesel varlığını sürdürmüştür.
Araştırma; Bizans mimarisinde Anadolu kiliselerinde bulunan örnekler üzerinden synthrononun bölgesel özelliklerinin
belirlenmesi ve bölgesel farklılıkların karşılaştırmalı olarak tespit edilmesini konu edinmiştir. Araştırma, Anadolu’da tespit
edilen synthronon örneklerini biçim ve işlev açısından değerlendirmektedir ve Anadolu synthronon tipolojisi üzerine yapılan
kapsamlı ilk çalışmadır.
Araştırma kapsamında; İ.S. 3. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar olan süreçte synthrononla ilgili litürjik geleneklerin Hıristiyanlıkta
yerleşmeye başladığı ilk dini kurallardan Geç Bizans Dönemi uygulamalarına kadarki değişim aktarılmaya çalışılmıştır.
Geleneklerdeki değişimlerin mimariye doğrudan veya dolaylı olarak yansımaları da göz önünde bulundurulmuş ve araştırma
kapsamına dahil edilerek konu hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. Sonuç olarak synthrononun her açıdan litürjik geleneklerle
şekillenen ve ihtiyaçlara göre değişen bir yapıya sahip olduğu görülmüştür.
yapılan arastırmalar sunulmaktadır. Arastırma kapsamında, Surp Yerortutyun Kilisesi
incelenerek ayrıntılı fotografları çekilmistir. Yapının tarihçesi, konumu, mimari ve süsleme
özellikleri konusunda bir degerlendirme yapılmıstır. Mimari ayrıntılar tanımlanmıs ve Ermeni
kiliseleri ile karsılastırılarak benzer mimari uygulamalardan bahsedilmistir. Yapının mevcut
durumu degerlendirilerek Ermeni kilise mimarisi içindeki konumu açıklanmıstır.
Books by Erkan Kaya
News by Erkan Kaya
Project by Erkan Kaya
Posters by Erkan Kaya
Papers by Erkan Kaya
Justinian I, summoned to the capital Constantinople by his uncle Justinus I, was declared co-emperor in the year 527 and later became the sole emperor in the same year. His leadership during the period of Justinian I. played a crucial role in the restoration of buildings across various locations in the empire, making the 6th century significant in terms of art and architecture. The chariot races held in the Hippodrome in Constantinople during this time contributed to sustaining the public's adrenaline passion. However, a rebellion that erupted as a result of an incident caused damage to the city and important structures. Justinian I. suppressed the Nika Rebellion through the intervention of the army commander, conducting a significant massacre. Despite the harm caused to the empire by these events, Justinian I. won the people's favor from a religious perspective by overseeing the construction of the Hagia Sophia Church. He initiated the construction of Hagia Sophia by assigning tasks to mathematician and physicist architects such as Anthemios and Isidoros. Justinian I.'s reign marked a turning point in Byzantine religious architecture with the emphasis on the central dome, symbolizing the importance of the celestial dome in monotheistic beliefs within the church. Therefore, the era of Justinian I. became a significant milestone in Byzantine architecture and art. The unforeseen transformation in the capital's architecture due to the Nika Rebellion in the first half of the 6th century, along with the direct encouragement and support of an emperor in architectural and artistic matters, was a distinctive feature of the period. Besides gaining experience during the reign of Justinus I. before his own rule, Justinian I., with the intelligent support of his wife Theodora, pursued a strong policy. His effective governance of societal movements and the army within the borders of the empire directly influenced numerous building repairs and constructions, contributing to the empire's expansion to its widest boundaries. In addition to his military successes, he garnered support from the society, particularly through his steps in religious architecture and art.
bölgesel özelliklerini açıklamayı amaçlamıştır. Hıristiyanlığın yayılma süreciyle birlikte önem kazanarak erken dönemden
itibaren öncül örnekleri bulunan synthronon, Bizans İmparatorluğu’nun sonuna kadar simgesel varlığını sürdürmüştür.
Araştırma; Bizans mimarisinde Anadolu kiliselerinde bulunan örnekler üzerinden synthrononun bölgesel özelliklerinin
belirlenmesi ve bölgesel farklılıkların karşılaştırmalı olarak tespit edilmesini konu edinmiştir. Araştırma, Anadolu’da tespit
edilen synthronon örneklerini biçim ve işlev açısından değerlendirmektedir ve Anadolu synthronon tipolojisi üzerine yapılan
kapsamlı ilk çalışmadır.
Araştırma kapsamında; İ.S. 3. yüzyıldan 12. yüzyıla kadar olan süreçte synthrononla ilgili litürjik geleneklerin Hıristiyanlıkta
yerleşmeye başladığı ilk dini kurallardan Geç Bizans Dönemi uygulamalarına kadarki değişim aktarılmaya çalışılmıştır.
Geleneklerdeki değişimlerin mimariye doğrudan veya dolaylı olarak yansımaları da göz önünde bulundurulmuş ve araştırma
kapsamına dahil edilerek konu hakkında detaylı bilgiler verilmiştir. Sonuç olarak synthrononun her açıdan litürjik geleneklerle
şekillenen ve ihtiyaçlara göre değişen bir yapıya sahip olduğu görülmüştür.
yapılan arastırmalar sunulmaktadır. Arastırma kapsamında, Surp Yerortutyun Kilisesi
incelenerek ayrıntılı fotografları çekilmistir. Yapının tarihçesi, konumu, mimari ve süsleme
özellikleri konusunda bir degerlendirme yapılmıstır. Mimari ayrıntılar tanımlanmıs ve Ermeni
kiliseleri ile karsılastırılarak benzer mimari uygulamalardan bahsedilmistir. Yapının mevcut
durumu degerlendirilerek Ermeni kilise mimarisi içindeki konumu açıklanmıstır.