İçeriğe atla

Hekimoğlu Ali Paşa

Vikipedi, özgür ansiklopedi
Hekimoğlu Ali Paşa
Osmanlı Sadrazamı
Görev süresi
21 Nisan 1742 - 23 Eylül 1743
Hükümdar I. Mahmud
Yerine geldiği Nişancı Şehla Hacı Ahmed Paşa
Yerine gelen Seyyid Hasan Paşa
Görev süresi
12 Mart 1732 - 12 Ağustos 1735
Hükümdar I. Mahmud
Yerine geldiği Topal Osman Paşa
Yerine gelen Gürcü İsmail Paşa
Kişisel bilgiler
Doğum 4 Haziran 1689
İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu
Ölüm 13 Ağustos 1758
Kütahya, Osmanlı İmparatorluğu

Hekimoğlu Ali Paşa (4 Haziran 1689, İstanbul - 13 Ağustos 1758, Kütahya), I. Mahmud'un ve III. Osman'ın saltanat dönemlerinde, 12 Mart 1732-12 Ağustos 1735, 21 Nisan 1742-23 Eylül 1743 ve 15 Şubat 1755-18 Mayıs 1755 tarihleri arasında üç kez toplam beş yıl dört gün sadrazamlık yapmış Osmanlı devlet adamıdır.

4 Haziran 1689 tarihinde İstanbul'da doğdu. Babası Venedik asıllı İtalyan olup, Padova Üniversitesi'nde tıp tahsili aldıktan sonra İslamiyet'i kabul edip İstanbul'da hekim olarak çalışan ve II. Mustafa döneminde hekimbaşı olan Nuh Efendi'dir. Annesi Türk asıllı olup adı Safiye Hanım'dır. Ailenin sekiz oğlu olmuştur ve bunlardan ikincisi Ali Paşa'dır. Lakabını babasının mesleğinden dolayı almıştır. Babası Nuh Efendi, Rumeli Kazaskerliği payesiyle hekimbaşı iken 22 Ekim 1707'de ölmüştür.

İyi bir eğitim gördü ve III. Ahmet döneminde saraya alınarak hassa silahşorluğu görevi verildi ve sonra kapıcıbaşı görevine geçti.

III. Ahmet, Hekimoğlu Ali Bey'i süratle terfi ettirip kendisine damat yapmak istedi. Ancak padişahın bu gence gösterdiği teveccühü kıskanan Silahdar Damat Ali Paşa bir müddet taşralarda hizmet görüp yetişmesi uygun olur mütaleasıyla 1713'te Hekimoğlu Ali Bey'i Zile Voyvodalığı görevine tayin ettirip İstanbul'dan uzaklaştırdı.

1719'da Yeni-il Türkmen Voyvodalığı görevine getirildi. Buradaki 3 yıllık görev süresince çok başarılı görüldüğü için Nevşehirli Damat İbrahim Paşa sadaretinde bu voyvodalığa ek olarak Rumeli Beylerbeyi rütbesi ile birlikte Ekim 1722'de Adana valisi olarak tayin edildi. Bu görevleri sırasında göçebe olan aşiretler tarafından yapılan kanunsuzluk ve eşkıyalık hareketlerini aşiret elebaşılarını sindirip bastırarak bu yörelerde asayişi sağlamakla isim yaptı.

Ali Paşa 1724'te İran Seferi'ne seçme askeriyle gitmek şartiyle Halep valisi olarak görevlendirildi. 1723'te başlayan 1723-1727 Osmanlı-İran Savaşı devam etmekteydi. 1724'te İran'ın son Safevi şahı II. Tahmasb, Rusya ile bir anlaşma yapıp Kafkaslar ve Hazar Denizi bölgesinde Rusya'nın hakları olduğunu tanıdı. Bunun Osmanlı menfaatlerine gayet aykırı gelmesi dolayısıyla 1724'te büyük bir ordu sefere hazırlandı ve Serdarlığına Köprülüzade Abdullah Paşa getirildi.[1] Halep Valisi olan Hekimoğlu Ali Paşa Serasker Köprülüzade Abdullah Paşa'nın bu 1724 Doğu Seferine Halep eyalet seçme askeri ile seraskerin maiyetinde olarak katıldı.

Bu seferde Osmanlı ordusu Nahçıvan, Merend, Karabağ, Erdebil ve II. Tahmasb'ın başşehir yaptığı Tebriz'i ele geçirip İran içlerine Hamedan'a kadar ilerledi. Hekimoğlu Ali Paşa Tebriz'in alınmasında büyük gayret gösterip iyi isim yaptı. Tebriz'in zaptedilmesi hususunda göstermiş olduğu yararlılık üzerine 11 Ekim 1725'te vezirlik verilip birkaç gün sonra Anadolu valisi oldu.

Fakat Tebriz seraskeri olup Rakka (Urfa) eyaleti malikâne olarak kendisine tevcih edilen Köprülüzâde Abdullah Paşa hastalığından dolayı seraskerlikten istifa ederek eyalet merkezi olan Urfa'da oturmasına müsaade edildi.

Bunun üzerine onun maiyyetinde bulunarak Tebriz'in zaptında büyük hizmeti görülen Hekimoğlu Ali Paşa Temmuz 1726'da Tebriz cephesi seraskerliğine tâyin olundu. Ayrica Tebriz muhafızlığı görevi de verildi. Bu görevde iken idaresinin şiddetli kararları yüzünden ortaya çıkan şikayetler başkente ulaştı.

1727'de İran'la yapılmış olan geçici barış esnasında Hekimoglu Ali Paşa'nın kethudası ile divan kâtibinin iltizamlarında olan mukatta da halka yapmış oldukları mezalim dolayısıyla kendisine ağır bir ferman ve hatt-ı humâyün (hatt-ı humâyunla müvessih ferman) gönderildikten sonra da seraskerlikten azlolundu. Yerine vezirlikle Erdebil muhafızı Yusuf Paşa getirilerek 1728'de Hekimoğlu Ali Paşa Şehrizor Eyaleti valiliğine nakledildi.

Eylül 1728'de Hekimoğlu Ali Paşa Sivas valisi Abdurrahman Paşa becayiş yaparak Sivas eyaleti valisi tayin edildi. Bu sırada Carutale Lezki eşkiyalarının tepelenmesindeki hizmetinden dolayı gönderilen bir fermanla taltif olundu.

İran'la savaşın tekrar başlaması üzerine Hekimoğlu Ali Paşa Nisan 1731'da Sivas valiliğinden Diyarbakır valiliğine nakledildi. Bağdat valisi Ahmet Paşa maiyetinde bulunmak üzere Hemedan muhafazasına memur edildi. Aynı zamanda taltif etmek üzere kendisine samur kürk gönderildi.

Bu sırada Tebriz tekrar İranlıların eline geçti. Merkezi hükûmet telaşa düşmekle beraber İstanbul'daki karışıklardan dolayı aciz kalmaktaydı. İstanbul'da ortaya çıkan Patrona Halil İsyanı sonunda I. Mahmut hükümdar oldu ve yavaş yavaş İstanbul'daki duruma hakim olmaya başladı. İran sınırındaki vahim durum nedeniyle Hekimoğlu Ali Paşa, önce Diyarbakır valisi ve arkasından Erzurum valisi tayin edildi. Aralık 1730'da ise Rüstem Paşa'nın yerine Revan seraskerliği görevine getirildi.

Bu görevle Hekimoğlu Ali Paşa II. Tahmasb'a karşı Eylül 1731'de Kurican Muharebesini kazanarak Hemedan'ı aldı. Urmiye üzerine yürüdü ve bu kaleyi 65 gün süren bir kuşatmadan sonra eline geçirdi. Sonra Tebriz üzerine yürüdü. Tebriz pek az ve zayıf bir direniş gösterdi ve Osmanlı ordusu şehri geri aldı. Bu kalede bulunan çok büyük miktarda mühimmat ve toplar da Osmanlı ordusunun eline geçti. Şahın talebi üzerine akdolunan "Ahmed Paşa Musalahası" ile ateşkes sağlandı. Hekimoğlu Ali Paşa'nın bu başarısından dolayı 22 Kasım 1731'da Sultan I. Mahmut'a Gazi unvanı verildi.

Bu hizmetine karşılık olarak, Hekimoğlu Ali Paşa'ya Sadrazam Topal Osman Paşa'nın çekilmesi üzerine 12 Mart 1732'de 1. kez sadrazamlık görevi verildi. Yerine uygun bir komutanı İran seraskeri vekili olarak bırakarak İstanbul'a dönmesi için bir hatt-ı humâyün gönderildi. Bu hatt-ı humâyünu alan Hekimoğlu Ali Paşa hemen yola çıkarak 10 Mayıs 1732'de İstanbul'a geldi ve mühr-i humâyünü teslim aldı.

Hekimoğlu Ali Paşa bu ilk sadrazamlık görevinde Temmuz 1735'a kadar 3.5 yıl kaldı. Bu sadareti sırasında Osmanlı Devleti'ni Rusya'ya karşı hasım olarak gördü ve Fransa ile işbirliği yaptı. Bu dönemde Fransız asıllı ve Osmanlı devletine iltica etmiş olan asıl adı " Comte de Bonneval" olan ve 1729'da iltica edip Osmanlı hizmetine girdikten sonra Humbaracıbaşı Ahmet Paşa adını almıştı. Bu kişi Topal Osman Paşa sadareti zamanında humbaracı ocağı kurmuştu ve bu ocağı geliştirilip düzenlemekle görevlendirilmişti. Hekimoglu Ali Paşa sadrazamlığında Humbaracı Ahmet Paşa'ya Beylerbeyi rütbesi verildi ve asıl görevi humbaracıları Batı usullerine göre yetiştirmek olmasına rağmen devletin dış ilişkileri ile görevlendirildi.

Hekimoğlu Ali Paşa, Rusların saldırgan tutumundan kuşkulanmaktaydı. Bu nedenle İran ile barış yapmak istemekteydi. Bu sırada İran'da önemli ordu komutanı görünen ama asıl iktidara sahip olan Nadir Șah, İranlılara esir düşmüş olan ordu kadısı Abdülkerim Efendi vasıtasiyle sadrazama bir mektup göndermiş ve barış teklifinde bulunmuştu. Bu mektubunda Nâdırşah Osmanlılara aynı Türk ırkından ve İslam dininde olduğunu beyan edip iki devletin yakınlığından da bahsetmekteydi. Hekimoğlu Ali Paşa, Nadir Şah'in mektubuna gayet yumuşak bir cevap vererek bir barışa uyuşmak istediğini açıkladı. Ama sadrazamın bu mektubu Nâdir Şah'a verilmeden once, İran seraskeri olarak görev yapmakta olan Köprülüzâde Abdullah Paşa'nın eline geçti. Köprülüzâde Abdullah Paşa bu mektubun içeriğine ve ifadesine itiraz edip mektubu Nadir Şah'a göndermeden İstanbul'a geri çevirtti. I. Mahmut bu mektup geri gelince İran meselesini kendi huzuruyla görüşmek üzere sadrâzam, şeyhülislam, kazaskerler ve devlet ricalinden oluşan bir meşveret meclisi toplattı. 12 Ağustos 1735'te Saraya davet edilen devlet ricali meseleyi görüşmekte iken Hekimoğlu Ali Paşa sadaretten azledilip mühr-ü humayın geri alındı. Yerine Bağdat Valisi olan Gürcü İsmail Paşa sadrazam tayin edildi.

Azlinden sonra Midilli Adası'na sürgüne gönderildi. İran'la barış yapılması karşında bulunan ve Hekimoğlu Ali Paşa'nın sadrazamlıktan azline neden olan İran seraskeri Köprülüzâde Abdullah Paşa ise bütün selahiyetlerine rağmen İranlılarla çatışmalarda pek çekingen davranmaktaydı. Merkezden daha atak davranması için sert bir emir gönderildi. Bundan sonra ihtiyatsız davranması nedeniyle Bogaverd civarında Nadir Şah'la yapılan Arpaçay Muharebesi'nde Osmanlı ordusu yenik düştü ve ordunun komutanı olan Köprülüzâde Abdullah Paşa öldü.

Hekimoğlu Ali Paşa 1736'da çok geçmeden Midilli'de sürgünden af edildi ve kendine Kandiye muhafazalığı ile birlikte Girit valiliği görevleri verildi. Bu göreve acele gitmesi gerektiği için bir yabancı bandıralı gemi ile Girit'e gitmesine izin verildi.

Nisan 1736'da Bosna valisi tayin edildi. Bu valilk döneminde 1735-1739 Osmanlı-Rus-Avusturya Savaşı başlamıştı. Hekimoğlu Ali Paşa bu valiliği esnasında üç sene arka arkaya, Bosna'ya hücum eden büyük düşman kuvvetlerine karşı muvaffakiyetle karşılık verip önemli başarılar elde etti.

Avusturya önce Osmanlılarla barış müzakerelerine geçerek Osmanlıları oyalamış ve savaşa girmiyeceği intibasını vermişti; ama gizli Avusturya-Rus anlaşması ile 1735'te Rusların başlattığı savaşa girmeye hazırlanmaktaydı. Bosna üzerine General Hildeburg Hausen kuomutasında 150.000 kişilik bir Avusturya ordusu yürüyüşe başlamıştı. Bosna valisi Hekimoğlu Ali Paşa Avusturya'nın ciddi barış istemediğini Serdar-ı Ekrem Silahdar Mehmet Paşa'ya bildirmişti ama ondan bunun vesvese olduğu cevabını almıştı. Hekimoğlu Ali Paşa buna rağmen Bosna eyaleti ilerigelenlerini toplamış ve onları Avusturya hücumuna karşı uyarmıştı.

Savaş başlayınca Avusturya ordusu üç koldan hücuma geçti. Bunlardan biri Rumeli Eyaleti merkezi Niş'e kadar ilerleyip Niş'i eline geçirdi. Böylece İstanbul-Bosna yolu kapanıp Bosna tehlikeye düştü. Yeni Pazar Avusturyalılara bırakıldı.

9 Temmuz 1737'de Bosna'ya yönetilen Avusturya ordusu kolu İzvornik tarafından hücuma geçti. Hekimoğlu Ali Paşa Travnik sahrasında idi. Avusturyalılar önce Strumca kalesini kuşattılar; hiç beklemedikleri bir direnişle karşılaştılar ve kuşatma 15 gün sürdü. Bu kaleye yürüyen Hekimoğlu Ali Paşa'nın kuvvetlerini karşılamak için Avusturyalıların gönderdikleri güçler 5 saatlik bir muharebe ile mağlup edildi ve Strumca kalesi kuşatması kaldırıldı. Kuzey Bosna'ya hücum eden Avusturyalılar 20.000 kişi ile Puzin kalesini, 20.000 kişi ile Çetin kalesini ve 80.000 kişi ile Banyaluka kalesini kuşatmaya koyuldular. Hekimoğlu Ali Paşa bir aldatmaca ile Avuturyalılarain Banyaluka'ya giden yola kurduklara engelleri kenarlardan aşıp Banyaluka kalesi önünde Avusturya ana ordusu karşına geçti. İki taraf arasında başlayan Banyaluka Muharebesi'nde Hekimoğlu Ali Paşa taarruza geçip Avusturyalıları Banyaluka nehrine doğru sürdü. Birçok Avusturya askeri bu nehirde boğuldu. Bu muharebede Bosna Valiliği ordusu eline çok miktarda iase, ganimet ve levazım geçti. Banyaluka Muharebesi yenilgisi üzerine Hildeburg Hausen Avustruya komutanlığından alındı ve komutanlığa Prens Lotringen atandı. Bu mağlubiyetten Puzin ve Çetin kalelerini kuşatmaya alan Avusturyalılar da kuşatmaları bırakıp geri çekildiler. O kış genellikle mevsim icabı savaş durdu ise de Hekimoğlu Bosna eyalet güçlerini bu sırada isyancı Karadağlıları bastırmakla görevlendirdi ve bu isyanlar durduruldu. .

Temmuz 1738'de Osmanlı ordusu Niş'e gelmişti ve Belgrad üstüne gitme kararlaştırılmıştı. Hekimoğlu Ali Paşa 20.000 kişilik eyalet ordusuyla bu orduya katıldı. Avusturya ordusu Belgrad ile Semendire arasında yarı yol olan Hisarcık (Almanca: Groschka) mevkiinde siperlenip cephe almıştı. Burada Kont Wallis komutasında Avusturya ordusu ile Osmanlı Serdar-ı ekremi İvaz Mehmet Paşa komutasındaki Osmanlı ordusu arasında 17 saat süren Hisarcık Muharebesi başladı. Bu muharebede Hekimoğlu Ali Paşa'nın ve emrindeki Bosna eyalet ordusunun çok önemli katkıları oldu. Osmanlı ordusu Avusturyalıları çok büyük bir hezimete uğrattı ve ordu mevcudunun yarısından fazlasını zayiat verdiler. 25 Temmuz'da Osmanlı ordusu Belgrad'ı kuşatmaya aldı ve bu kuşatmaya Bosna valisi Hekimoğlu Ali Paşa da iştirak etti.

Fransa'nın İstanbul elçisi Markı de Villeneuve aracılığı ile Avusturya ve Osmanlı temsilcileri arasında barış müzakereleri başladı. Fransa elçisi Hekimoğlu Ali Paşa'nın da Osmanlı temsilcileri arasında olmasını istemesi üzerine Hekimoğlu da Osmanlı temsilci heyetine katıldı. Uzun ve çetin geçen müzakerelerden sonra 18 Eylül 1739 tarihinde Osmanlılarla Avusturya arasında Belgrad Antlaşması imzalandı.

Bu sırada Mısır'da sorunlar çıkmıştı. Mısır'a gönderilen Osmanlı valileri oradaki kölemen beyleri tarafından eyaleti idare etmekten önlenmekte idiler. Kölemen beyler hemen hemen özerk Mısır'ı idare etmekteydiler. Mısır vergi gelirleri İstanbul'a gönderilmez olmuştu. İstanbul'dan gönderilen valiler eyaletin gerçek idarecileri olan Kölemen beyleri tarafından hakarete hedef oluyorlardı ve hatta bazıları bu beyler tarafından tutuklanmışlardı. Bosna valisi olarak üstün yetenek gösteren Hekimoğlu Ali Paşa Haziran 1740'ta Mısır Valisi tayin edildi. Yeni vali Mısır'da bir yıl içinde kölemen beylerini tedip ederek onların eyaletteki güçlerini tümüyle kırdı; Osmanlı Devleti idaresini yeniden tesis etti. Haziran 1741'de Mısır valiliğine damadı Yahya Paşa getirildi.

İran, Bosna ve Mısır'da üstün başarılarıyla Sultan I. Mahmud'un çok takdirini kazanan Hekimoğlu Ali Paşa, Anadolu'da idare için geri çağrıldı. Bunun için önce Eylül 1641'da Adana eyalet valiliğine getirildi. Kasım 1741'de ise merkezi Kütahya'da bulunan Anadolu Beylerbeyi olarak atandı.

Nisan 1742 'de ise padişahtan gönderilen bir gizli hatt-ı humayun ile sadrazam Nişancı Sehla Hacı Ahmed Paşa yerine ikinci kez sadrazamlığa getirildiği bildirildi. Onun bu 2. kez sedaret dönemi yaklaşık bir buçuk yıl kadar sürdü. Hekimoğlu Ali Paşa'nın ikinci sedaretinden azli yine İran sorunlarından ileri geldi.

Bu sırada Nâdır Şah mühim bir kuvvetle gelerek Kerkük'ü eline geçirdi. Dicle Nehri üzerine iki yerde köprü kurdurarak Musul, Diyarbakır ve Rakka taraflarına geçmek istediği haber alındı. Buna karşı tedbir alınması gerekmekteydi. Hekimoğlu Ali Paşa devlet ileri gelenlerinin fikirlerini alarak o yıl Doğu'ya şahsen sefere çıkmayı ve uygun bir kışlakta kalarak, Nadir Şah'ın vaziyetine göre gerekirse ilkbaharda erkenden harekâta başlamaya karar verdi.

Sadrâzam bu planı Eyüp'te annesi Valide Sultan'in yalısında misafir bulunan Sultan I. Mahmut'a açıkladı. Şahsen doğuya gitmeden ve orada işi eline almadan bu duruma bir çözümün olamayacağını bildirdi. Fakat Sultan, Nadir Şah'ın birkaç ay önce bu hücumu yapacağı olasılığı bilinmekte iken Diyarbakır seraskerine gereken desteğin neden sağlanmadığı konusu üzerine dikkatini odaklamıştı. O zaman Diyarbakır seraskerine desteğin verilmemesini Sadrazamın bir ihmali olarak görmekte idi. Ama bunu sadrazama açıkça belli etmedi. Bununla bearaber devlet ileri gelenleriyle bir meşveret toplantısı yapılmasını irade etti. Bu meşveret meclisi sarayda 23 Eylül 1743'te toplandı. Fakat Sultan'ın sadrazama inancı yoktu ve bu meclis toplantıya açılmadan Darsusaade Ağası vasıtası ile Sadrazam Hekimoğlu Ali Paşa'dan mühr-i hümayunu aldırıp onu bu görevden azletti. Toplanan meşveret meclisinde Sultan sadrazam olarak Ali Paşa'nın Diyarbakır'a destek sağlamada ihmali olduğunu; bu yüzden sadrazamlıktan azledildiğini ve yeni sadrazamın Yeniçeri Ağası Seyyid Hasan Paşa olduğunu açıkladı. Toplantıda İran sorunu gayet derine inilerek ele alındı. Seyyid Hasan Paşa'nın bir aya varmadan İran Seferi'ne çıkması sonucu bu toplantıda açıklandı. Halbuki Hekimoğlu Ali Paşa'nın bizzat sefere gitmek istemesi kendisi için büyük bir külfet olmasına rağmen o, cephedeki durumu düzeltmek için bu zahmete katlanmayı üzerine almış idi. Buna karşılık vesveseli olan Sultan I. Mahmut bu kabulü değişik yorumlayıp kuşkulanıp onu sadrazamlıktan azletmişti.

Mühr-ü hüumayun alınır alınmaz Hekimoğlu Ali Paşa saray balıkhanesinden bir gemi ile Midilli adasına sürgüne gönderildi. Hekimoğlu Ali Paşa, Midilli'de iki ay kadar kaldı. Sonra affedilerek Kasım 1643'te Kandiye muhafızı ve Girit valiliğine tâyin edildi. Eski sadrâzamlardan Yeğen Mehmet Paşa'nın Aydın muhassallığına nakli üzerine Ekim 1744'te ikinci defa Bosna valiliğine gönderildi.

1745 de İran seraskeri önceki sadrâzam Yeğen Mehmet Paşa'nın tam Nâdir Şah'la yaptığı Revan Muharebesinde sırasında ecelinden vefatı ve sonra paralı asker olan leventlerin komutan emirlerini dinlemeyip taarruza geçmekten vazgeçmeleri ile ortaya çıkan Osmanlı ordusunda bozgunluk ve mağlubiyet üzerine doğuda durum çok ciddi bir safhaya gelmişti. Leventlerin ortadan kaldırılmaları kararı verildi. Bu sorunlara çare bulmak için Bosna valisi Hekimoğlu Ali Paşa hemen Halep valiliğine tâyin edildi. Gayet acele Anadolu tarafına geçirildi. Ocak 1746'da Anadolu Beylerbeyliği ile birlikte ile üçüncü defa Kars cephesi seraskerliği verildi. Kendisine gönderilmiş olan fermanda ilkbaharda Kars ve Diyarbakır cephelerinden İran üzerine taarruz yapılması istendi ve seraskerliğin kendisine yüksek ehliyeti dolayısıyla verildiği bildirildi. Fakat ertesi yıl İran'la barış antlaşması yapıldı ve askerî harekâta gerek kalmadı. Hekimoğlu Ali Paşa Anadolu'da büyük bir temizlik yaparak leventlik yapanları elemine edip sindirdi. Böylece komutan dinlememenin tekrar edilmesini önlemek için tüm levent ocakları ortadan kaldırıldı ve Osmanlı ordusunda bir daha "levent" adlı kara askeri bulunmadı.

Hekimoğlu Ali Paşa 28 Kasım 1746'de 3. kez Bosna valisi tayin edildi ve onu şereflendirmek için Hersek sancağı da Bosna eyaletine bağlandı. Bu tayinden Hekimoğlu Ali Paşa hoşlanmadı ve kendisine Anadolu'da bir eyalet valiliği verilmesini istedi. Fakat sadrâzam Tiryaki Hacı Mehmet Paşa, Hekimoğlu Ali Paşa'nın ikinci kez sadrazamlığa Anadolu Eyaleti valiliğinden gelmiş olduğunu düşünerek buna izin vermekten kaçındı. Bosna'nın önemi dolayısıyla bu görevin ona verildiğini ve hemen oraya gitmesi gereği hakkında bir hattı humâyün yazdırıldı ve buna idam tehdidi bulunan bir diğer ferman eklenerek bu iki ferman birlikte ona gönderdi.

Hekimoğlu Ali Paşa Şubat 1748'de Bosna valiliğinden alındı. Kendine soğukluk göstermek suretiyle Tırhala sancağına gönderildi. Kendisine liyakatiyle uygun bir eyaletin valiliğinin sonradan verileceği de beyan edildi ve ama şimdilik Tirhala'ya hemen gitmesi emredildi. Ama oraya gitme yolunda iken 16 Haziran 1748'de kendine Bender kalesinin muhafazalığı ile Özi valiliği verildi. Kendisine, Kırım hani ile iyi geçinmesi ve Leh ve Ruslarla olan antlaşma şartlarına tümüyle riayet etmesi tavsiye edildi. Buna cevap olarak Hekimoğlu Ali Paşa İstanbul'a bir arıza gönderdi. Bunda birkaç aralıksız olarak oradan oraya vali olarak nakledildiğini ve devamlı müddet bir yerde oturtulmadığını beyan etti. Kendine bağlı olarak Özi'de bulunan vezir Giritli Numan Paşa'nın yine alt görevde Özi kalesinde kalmasını ve kendinin de Babadağı'nda oturmasına izin verilmesini istemiştir. Buna cevap olarak Özi'de birkaç yılldir bir kıdemli bir idarecenin oturmadığı ve bunun için kendisi gibi kıdemli bir idarecinin bu sınır kalesinde oturmasının gerektiği bildirilmiştir. Ama fazla nakillerden şikayeti de uygun görülerek ilkbaharda Özi kalesinde ikamet ile yazı orada geçirip kışın da Babadağı'nda oturmasına müsaade olunmuştur. Hekimoğlu Ali Paşa da o yıl Babadağ'nda kışlamıştır. Fakat orada zahirenin ve hayvanat yemlerinin azlığı ve iklimin çok soğukluğu dolayısıyla hava değiştirmek için ilkbaharda Silistre'de kalması ve ordu hayvanlarının civarda çayırlanmasına istemiş ve bu isteği kabul olmuştur. Hekimoğlu Ali Paşa, Özi eyaleti valisi iken eyalette türeyen eşkiyayı tepeleyerek eyaletinden asayişi temin etmiştir. Bunun için İstanbul'dan kendine taltif mektubu gönderilmiş ve her yıl valilik yeri değiştirme alışılmış bir devlet politikası iken o yıl Hekimoğlu Ali Paşa valilik değiştirmeden Özi valiliğinde bırakılmıştır. Ama ertesi yıl 1750'de Özi valilerinin mutlak surette Özi kalesinde oturmaları gerektiği ve iken Hekimoğlu Ali Paşa'nın Babadağ'da ve Silistre'de oturması dolayışla, Paşa Vidin muhafızlığı görevine nakledilmiş, Niğbolu ve İlbasan sancakları kendine arpalık olarak verilmiştir.

Nisan 1751'de ise Hekimoğlu Ali Paşa asayişi bozuk olan Trabzon eyaleti valiliğine Zaralı Mehmet Paşa'nın yerine gönderilmiştir. Bu valiliğe karadan ve denizden gidip gitmemesi hakkında Hekimoğlu Ali Paşa ile İstanbul arasında epey muhabere yapılmıştır. İstanbul'daki Divan-ı Humâyün, kalabalık bir maiyeti olan bir vezirin kara yoluyla gitmesinin uygun görmemekte ve kalabalık maiyyetin kalınan her menzilde yerel büyük külfet doğuracağı nedeniyle valinin Varna yoluyla gemilerle gitmesini emretmişti. Fakat Hekimoğlu Ali Paşa hem kalabalık maiyyeti hem de bunlarını ağırlılarının çokluğu ileri sürmüş ve önce deniz yoluyla Gelibolu'ya inerek oradan kara yoluyla Trabzon'a gitmeyi teklif etmiştir. İstanbul merkez bunu kabul etmedi. Kalabalık maiyyetine ve ağırlığına yeterli olacak üç büyük gemi tahsis edildi ve Hekimoğlu Trabzon'a denizden hareket etti.

Trabzon eyaletinde ve ona bağlı yerlerde ayân ve derebeyleri türemiş, bunlar devletin valisine önem vermeden, kendi istedikleri gibi hareket etmeye başlamış, zorbalıkları ve aralarında yaptıkları çatışmalar dolayısıyla halkın büyük şikayetine konu olmuşlardı. Hekimoğlu Ali Paşa bunlara karşı gayet haşin ve şiddetle davrandı. Halkın zorbalıkları dolayısıyla şikayet ettikleri kişileri bir yıl içinde temizlemeye başladı; ele geçenleri aman vermeden tepeledi; kaçabilenler ise canlarını zor kurtardılar. Bu hizmetinin dolayı İstanbul'dan Sultan I. Mahmut şahsen takdir edilmiş olduğu hakkında bir fermani kendisine gönderdi.

III. Osman'ın tahta çıkışından sonra, Trabzon'da sulh asayişi iyice sağladıktan sonra Mart'ta dördüncü defa olarak Anadolu valiliğine tâyin olundu. Bu tayinden sonra da 3. kez olarak Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa'nın yerine sadrâzam yapıldı. Bu defaki sadareti yaklaşık 3.5 ay sürdü. Yeni hükümdar olan III. Osman asabi ve dengesizdi; sadaret işlerine devamlı karışmaktaydı. Hekimoğlu Ali Paşa daha önceki sadaretlerinde bağımsız iş görmeye alışmış idi. Bu müdahalelere karşı gelip bazı sözler söylemesi sultanın bazı adamları tarafından Sultan III. Osman'a mübalâlı surette iletildi. Bunların başında Silâhdar Bıyıklı Ali Ağa'da bulunmaktaydı. Bunun üzerine Mayıs 1755'te sadrazamlıktan azledildi. Önce idam edilmek için Kız Kulesi'ne gönderilmesi emredildi. Bazı tarihçilere göre azlinin gerçek nedeninin III. Osman'ın katletirmek istediği veliaht Şehzade Mehmet'in bertaraf edilmesi teklifini reddetmesi idi. Hekimoğlu Ali Paşa sandalla Kız Kulesi'ne götürülmekte iken Sultan III. Osman'ın huzuruna giren annesi Şehsuvar Sultan müdahale etti; eski sadrazamın katledilmesinin önlenmesini istedi ve böylece Hekimoğlu Ali Paşa ölümden kurtuldu.

Önce kalebend olmak üzere Kıbrıs'ta Mağusa kalesine sürgüne gönderildi. Ekim 1755 tarihine kadar 4,5 ay Mağusa'da kalebend kaldı. Sonra sürgün yeri Rodos'a değiştirildi. Bu zaman Sultan III. Osman, Hekimoğlu Ali Paşa'nun azli ve sürgüne gönderilmesinin rakibi olan Bıyıklı Ali Paşa'nın iftiraları sonucu ortaya çıktığını öğrendi ve sadrâzam yaptığı sabık silâhdarı olan Bıyıklı Ali Paşa'yı idam ettirdi. Bundan sonra Hekimoğlu Ali Paşa Kasım 1757'de 3. kez Mısır valiliği görevi verildi.

Abdülcelilzâde Hüseyin Paşa'nın Adana valiliğine nakli ile 17 Ekim 1757'de 4. kez Anadolu valisi tayin edildi. Bu valilik yanında aynı zamanda Aydın sancağı da kendisine verilerek o tarafların asayişi temin etmesi emredildi. Hekimoğlu Ali Paşa, Anadolu eyalet merkezi olan Kütahya'ya geldi. Az sonra 13 Ağustos 1758'de idrar kesesi iltihabı ile 71 yaşında iken orada öldü. Cesedi önce Kütahya'da Saray Camii yanına gömüldü. 26 gün sonra vasiyetine uyularak cesedi İstanbul'a nakledilip Davutpaşa Semtinde yaptırdığı külliye içindeki türbesine defnedildi.

Hekimoğlu Ali Paşa'nın idarede şiddetli olduğu ama cömert, akıllı, alim, sağlam görüş sahipli, tedbirli bir kişi olduğu belirtilmiştir. Otuz yılı aşkın yaptığı vezirlik görevi sırasına tüm devlet ricalinin ve özellikle saltanatı sırasında görev yaptığı padişahlar olan I. Mahmud ve III. Osman'ın hürmet ve itimadını kazanmıştır.

İstanbul'da Kocamustafapaşa'da kendi adını taşıyan bir külliyeden kalan bir camisi, Hekimoğlu Ali Paşa Camii mevcuttur.

Hekimoğlu Ali Paşa'nın Aksaray'dan Silivrikapı'ya giderken Altimermer'de Cerrah Paşa Camii teşkilâtını andıran güzel bir camii, sebil, kütüphane ve çeşmeleri ile türbesi ve Kabataş'ta da iskele karşısında merdivenli yeşil seddin üstünde bir çeşmesi vardır. Bu çeşme kitabesinin her mısrai bir tarih olup Seyyid Vehbi'nindir. Bu Kabataş çeşmesi, XVİİİ. asrın güzel sanat eserlerindendir. Bu tesisleri birinci sadareti esnasında yaptırmıştır.

Bunlardan başka 1754 tarihli bir çeşmesi de Çemberlitaş'ta Atikali Paşa Camii'nin avlu duvarındadır.

Üsküdar'da Bandırmalı Tekkesi'ni Ali Paşa yaptırarak oraya cami vakfından vazife tâyin etmiştir.

Kütüphanesinin kitapları şimdi Millet kütüphanesindedir. Hekimoğlu'nun "Âli" mahlâsiyle manzumeleri vardir.

Hekimoğlu'nun birinci sadareti zamanında Hollanda sefareti tercümanı Petros Baromian isminde bir zat Kâtib Çelebi'nin Cihannüma'sının Müteferrika tarafından neşredilmiş olmasından cesaret alarak 1733 senesinde Jacques Robbs'un coğrafyaya dair "La methode pour apprendre facilement la geographie" adlı eserini Hekimoğlu Ali Paşa namına Türkçeye çevirerek "Risale-i coğrafya" veyahut "Cihannüma" ismine nazire olarak "Fen numây-i câm-i cem âyin ez fenn-i coğrafya" adını vermiştir.

Yine Ali Paşa namına Tabib Bursalı Ali Efendi'nin Kınakına'nın hassalarından bahseden ""Tuhfe-i âliyye ve Papâ-koğalu" ismindeki nebatın hassasından bahseden eserleri vardır.

Hekimoğlu'nun İran seraskerliği ve Tebriz'i ikinci defa alması dolayısıyla maiyyetindeki kâtiplerinden şair ve münşi Abdurrezzâk Nevres'in "Tebriziye" isimli eseri yazmıştır.

  1. ^ Köprülüzade Abdullah Paşa, Köprülü Fazıl Mustafa Paşa'nın ikinci oğlu idi ve ağabeyi Köprülüzade Damat Numan Paşa 1710'da sadrazamlık yapmıştı.

Konuyla ilgili yayınlar

[değiştir | kaynağı değiştir]

Dış bağlantılar

[değiştir | kaynağı değiştir]
Siyasi görevi
Önce gelen:
Topal Osman Paşa
Osmanlı Sadrazamı
12 Mart 1732 - 12 Ağustos 1735
Sonra gelen:
Gürcü İsmail Paşa
Önce gelen:
Nişancı Şehla Hacı Ahmed Paşa
Osmanlı Sadrazamı
21 Nisan 1742 - 23 Eylül 1743
Sonra gelen:
Seyyid Hasan Paşa
Önce gelen:
Çorlulu Köse Bahir Mustafa Paşa
Osmanlı Sadrazamı
15 Şubat 1755 - 18 Mayıs 1755
Sonra gelen:
Naili Abdullah Paşa