Kuşatma ya da muhasara, bir şehrin, bir ülkenin ya da bir bölgenin abluka altına alınıp dış dünya ile ilişkisinin kesilmesidir. Kuşatma diplomasi, casusluk ve muharebe gibi pek çok aşamayı içeren bir süreçtir. Bu yollarla tahkimatın ele geçirilmesi planlanır.

Kuşatmaların amacı değişkenlik gösterir: bu bir grup isyancıyı bastırmak veya siyasi ve ekonomik taviz elde etmek olabilirdi.[1]

Diplomasi ve moral

değiştir

Bir tahkimat sadece güç kullanılarak ele geçirilmezdi. Kalenin teslim olması için bir antlaşmaya varılabilir, savunanların moralini kırmak için tecavüz ve katliama başvurulabilir veya savunanların kendi aralarındaki kavgalardan faydalanarak ayrılıkçılarla antlaşmaya varılabilirdi.[1]

Casusluk faaliyetleri

değiştir

Savaşan taraflar kılık değiştirerek birbirlerinin tarafında sızarak avantaj elde etmeye çalışabilirdi. Orta Çağ'da savunmacıların arasına sızan bir casus gizlice kale kapısını açıp kuşatanların kaleye akın etmesini sağlayabilirdi. Sürpriz saldırılar kuşatmalarda önemli bir yere sahipti.[1]

Muharebe

değiştir

Lojistik ve yıpratma savaşı

değiştir

Kuşatan taraf kalenin etrafını sararak savunmacıların iletişim ve ikmal hatlarını keserek kaleye giriş çıkışı önlerdi. Bu yüzden savunmacıların bir kuşatma durumunda her türlü levazım ve erzağı depolamaları gerekirdi. Lojistik saldıran taraf için de önemliydi. Askerlerini besleyemeyen bir ordu başarılı bir kuşatma yapamazdı. Kuşatanların tahkimat içindekileri açlığa ve hastalığa mahkûm ederek teslimiyete zorlamasına yıpratma savaşı denirdi.[1]

Bombardıman ve lağımcılık

değiştir

Kuşatanlar kaleyi zapt edebilmek için surlarda zayıf noktalar oluşturmaya çalışırlardı. Koçbaşları surlara ve kapılara zarar vermekte kullanılırdı. Askerler, kuleleri, ahşap metrisleri, barbatayı, surları ve hatta kalenin içindeki binaları topa tutarlardı. İlk bombardıman araçları mancınık ve trebüşelerdi. Bunlar bombardıman özelliklerinin yanı sıra hayvan cesetleri fırlatarak şehirde salgın hastalık çıkarmakta da kullanılırdı. Daha sonra top gibi ateş gücü daha yüksek olan toplar kullanılmaya başlandı.[1]

Başka bir taktik ise duvarlara yaklaşıp altlarından tünel kazmaktı. Askerler bu çukurlar aracılığıyla surların köküne varırlar ve duvarları buradan çökertmeye çalışırlardı. Bu taktiğe lağımcılık adı verilirdi.[1]

Kuşatanlar tahkimatta saldırmak için uygun noktaların, yani gediklerin, oluştuğunu düşündüklerinde var güçleriyle saldırıya geçerek kaleyi ele geçirmeye çalışırlardı. Surlara tırmanmak için merdivenler ve kuşatma kuleleri kullanılabilirdi. Savunanlar da bu noktaları korumaya çalışırdı. Taarruz başarısız olursa savunmacılar surlardaki gedikleri kapatmaya çalışırlardı, eğer başarılı olursa, bir iç kale gibi, ikincil savunma hatlarına çekilerek direnişlerine orada devam ederdi.[1]

Tarihçe

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ a b c d e f g Denis & Lepage 2002, s. 91-105.