El-Efdâl Şehinşâh

Fâtımî veziri (hd. 1094-1121)

El-Efdâl Şehinşâh veya uzun ismi ile El-Melik el-Efdâl ibn Bedr el-Cemâli Şehenşâh (Arapçaالأفضل شاهنشاه بن بدر الجمالي) ve LatinceLavendalius/Elafdalio; 1066, Akka - 11 Aralık 1121, Kahire), 1094-1121 döneminde Fâtımîler Hâlifeliği'nin veziri.

El-Efdâl Şehinşâh
Doğum1066
Akka
Ölüm11 Aralık 1121
Kahire
Ebeveyn(ler)Bedr el-Cemâli

Hayâtı

değiştir
 
Birinci Haçlı Seferi sırasında Kudüs'ün ele geçirilmesi (1099)

İktidâra gelişi

değiştir

Ermeni bir köle olan ve sonradan müslüman olan Bedr el-Cemâli'nin oğlu olarak 1066'da Akka'da doğdu.[1]

Babası olan "Bedir", 1074 yılından 1094 yılında ölene kadar Kahire'de Fâtımîler Hâlifeliği'nin bir veziri olarak görev yapmıştı. Öldüğünde de yerine oğlu "El-Efdâl Şehinşâh" Fâtımîler Hâlifesi Mûstensir tarafından vezir olarak tâyin oldu.

Mustâ‘lî’nin hâlife ilân edilmesi

değiştir

Hâlife Mûstensir'ın kısa bir süre sonra vefâtı üzerine "El-Efdâl Şehinşâh" Hâlife Mûstensir'ın büyük oğlu olan Nizâr el-Mustafâ'ın yerine henüz daha genç ama kendi kız kardeşiyle evli olan ʿAhmed el-Mustâ‘lî'yi hilâfet mâkamına geçirdi. Bu adaletsiz durum üzerine isyân eden Nizâr el-Mustafâ 1095 yılında mağlup edildi. Hasan bin Sabbah yönetimindeki taraftarları doğuya doğru Hasan Sabbah'ın ileride kendilerine Haşhaşin adı da verilecek olan Nizârî-İsmâ‘îlî topluluğunun kurulacağı bölgelere ri'cat ettiler.

Mustâ‘lî, El-Efdâl Şehinşâh'ın da kızkardeşi olan Ermeni asıllı vezir Bedr el-Cemâli'nin kızı ile evliydi. Bedr el-Cemâli'nin on sekizinci Fâtımî Hâlifesi Müstensir'den kısa bir süre evvel vefât etmesi üzerine oğlu El-Efdâl Şehinşâh Fâtımîler Hâlifeliği'nin en yüksek devlet memûriyeti olan vezirlik mâkamına yükseltilmişti. Hâlife Mûstensir'ın vefâtı üzerine Vezir El-Efdâl Şehinşâh verdiği beyânatta Hâlifenin son anda ölüm döşeğinde kararını değiştirdiğini ve yerine küçük oğlu Mustâlî'yi imâm olarak tâyin ettiğini açıklamıştı.[2]

Kudüs ve Filistin önce Fatimiler sonra Haçlılar

değiştir

Nisan 1097'de El-Afdal, Kahire'ye gelen Bizans elçileri tarafından, Kudüs'ü ele geçirmek Avrupa'da büyük zırhlı süvarilerle Hristiyan ordularının Konstantinopolis'e vardığından haberdar edilmişti.

Bu sıralarda Selçuklu Hanedanı'nın bölgeye gelmeleri üzerine Filistin'deki Fâtımî nüfuzuda bir hayli güç kaybetmişti. El-Efdâl, 1097 tarihinde Sur şehri'ni Selçuklu Hanedanı'ndan almaya muvaffak oldu. 1098'de El-Efdal komutasında bir büyük Fatimi ordusu ile Filistin üzerine bir sefere çıktı. Bu Fatimi ordusu Mısır'dan hareketle Kudüs'e geldi ve Kudüs'e ele geçirmek hedefiyle bu kaleyi kuşattı. Kudüs'te hükûmet süren Selçuk Emirleri Artukoğlu Sökmen Bey ve İlgazi Bey Antakya'ya yardım için gitmişler; yenilen Gürboğa'nın harekâtına katılmışlar ve yenilgiden sonra Kudüs'e yeni geri dönmüşlerdi. Kırk gün kadar süren bir direnmeden sonra Kudüs kalesi Fatimiler eline geçti.[3]

Böylece geçici bir süre için dahi olsa tüm Filistin'in idaresinin Fâtımîler Hâlifeliği'nin yönetimi altına girmesini sağlamış oldu.

El-Efdal şehrin idarecisi olan Artukoğullarına iyi davrandı. Onları ve maiyetlerini kuzey Suriye'ye gitmek üzere serbest bıraktı. Sonra bu ordu ile Fatimiler Filistin ve Lübnan Akdeniz kıyı boylarındaki şehir ve kalelerin idarelerini ele aldılar. Bu yeni durumdan özellikle Bizans İmparatorluğu ve Mısır'la ticaret eden Avrupalı tüccarın yakından haberleri oldu. Fatimi Veziri, Haçlı ordularından haberdardı ama daha önce yakın ilişkileri olan Bizanslılar gibi bu yeni Hristiyan ordularının da diplomatik ve dış siyaset kurallarına uyacağını sanmaktaydı. Bu yanlış teşhis dolayısıyla Fatimi Veziri Kudüs'te nispeten küçük bir ordu ile İftikar el-Devle'yı kale komutanı olarak bırakıp Mısır'a geri çekildi.[3]

El-Efdâl Birinci Haçlı Seferi hedeflerini ve güçlerini yanlış bir şekilde tefsir etmekteydi. Sünni olan Selçuk Emirleri Artukoğlu Sökmen Bey ve İlgazi Bey idaresinin bir Şii olan Fatimiler eline geçmesini Hristiyan Katolik Haçlıları tatmin edeceğini sanmaktaydı. Hristiyan hacılara büyük imtiyazlar sağlarsa Haçlıların Kudüs'ün idaresini Şii olan Fatimiler elinde bırakacaklarını sanmaktaydı. Haçlıların Anadolu'da ilerlemeleri hakkında haberler de Mısır'a Bizanslılar yoluyla gelmekteydi.[3]

Haçlılar Antakya'yı kuşatmaları sırasında El-Efdal Haçlılara büyük hediyelerle bir Fatimi elçisi gönderip onlara zafer dilemişti. Suriye'nin iki taraf arasında bölünmesini Beyrut'un hemen kuzeyindeki bulunan "Nehr-ül-Kelp (Köpek Nehri)"'ni Fatimi Devleti'nin yeni kuzey sınırı olarak tayin edilmesini önermişti. Buna Antakya Kuşatması ile meşgul olan Haçlılar pozitif bir yanıt vermemişlerdi. Ama El-Efdal bu sınırın kabul edileceğini beklemekteydi.[3]

El-Efdâl Haçlı ordusunun Ocak 1099'da yeniden güney yürüyüşü haberini alınca Fatimiler durumunun iyi olmadığını anladı. Bizans İmparatoru'na Haçlıları durdurmak için elinden geleni yapması için bir mektup gönderdi, ama Aleksius'un Haçlılara Arka kalesini kuşatırken Kudüs'e gitmelerini geciktirme önerisine Haçlı liderleri kulak asmadılar. El-Efdal'ın Haçlılara gönderdiği elçinin Nehr-el-Kalb kuzeyinde durmalarını ve güneydeki Fatimi arazilerine girmemelerini talep etti. Fakat buna Haçlıların yanıtı gayet sertçe

"Harp teşkilinde mızraklarımız dik, Kudüs'e hepimiz gideceğiz;"

oldu. 19 Mayıs 1099'da Haçlı orduları Nehr-el-Kalb'i geçerek Fatimiler arazilerine girdiler. Kudüs kuşatmaya iyi hazırlanmıştı ama 7 Temmuz – 15 Temmuz 1099 tarihlerinde Fâtimîler Devleti toprakları olan Kudüs'ü almak üzere Haçlılar ordusu tarafından Kudüs Kuşatması da yapıldı. 15 Temmuz 1099'da Fatimiler Kudüs valisi İftikar el-Devle bir teslim anlaşması yapıp şehri Haçlılara teslim etti. İftikar el-Devle ve Fatımiler ordusu bir sulh altında Filistin Akdeniz sahilinde bulunan Aşkelon kalesine çekildi.[3]

Vezir El_Efdal Filistin'i ve Kudüs'ü Haçlılara terk etmek istememekteydi ve bu arazileri tekrar geri almak için Mısır'dan getirdiği büyük takviyelerle Haçlıların Kudüs Kuşatması (1099) ile ellerine geçmiş olan Kudüs'ün geri almak hedefi ile Eşkalon'da bir büyük Fatimiler ordusu, tahminlere göre 20.000 ile 50.000 askerden oluşan bir Fatımiler ordusunun hedefi hazırladı. El_Efdal bu hedefine yetişmenin nispeten kolay olacağını kabul etmişti ki Kudüs'e gitmek için kale yakınlarında ordugaha çıkan ordusunun yanında Kudüs halkını da beslemek için büyük birkaç sürü deve, sığır, köyün ve keçi götürmeye de hazırlanmıştı.[3]

Kudüs'te 22 Temmuz'da Godfrey de Bouilion yeni Kudüs Krallığı basına geçirilmiş ve "Kutsal Kabir Koruyucusu" unvanı almıştı. 5 Ağustosta Fatimiler veziri bir elçi göndererek Kudüs'teki Haçlılara geleneksel olarak Kudüs'e saldıracaklarını bildiren bir nota gönderdi ve şehri terk etmeleri için ültimatom verdi. Ama Haçlılar tarafından kayda almadılar. Kudüs'e gelen Haçlılar ordusundan arkada kalanlardan kurulan bir ordu 10 Ağustos'ta Godfrey de Bouıllion komutasında toplanıp bir günlük yürüyüş uzaklıkta olan Aşkelon'a doğru yürüyüşe geçti.[3]

El Eftal bu ordunun kurulup yürüyüşe geçtiğinden hiç haberdar olmadı. Fatimiler ordusu ve vezir muharebeye hazır değildi. Askelon kalesi yakında bulunan bir vadinin içindeki "El Macdal" adli küçük bir düzlükte ordugah kurmuş Kudüs'e gidecek ordusunun son hazırlıklarını tamamlamakla meşguldü. 12 Ağustos'ta Haçlılar keşif birlikleri bu Fatimiler ordugâhını buldular ve Haçlılara ordusu bu ordugâha yürüdü. Bu arada Haçlılar El-Eftal'ın büyük hayvan sürüleri arasından da geçtiler. 12 Ağustos 1099'da iki taraf karşılıklı savaş düzeni alarak Aşkelon Muharebesi başladı. El-Efdâl Şehinşâh'in ordusunun asker sayısı büyüktü ama Haçlılar Anadolu'dan gelirken gayet iyi savaşçılar olan Selçuklular orduları ile savaşarak muharebe tecrübesi kazanmıştı. Fatimiler paralı ordusunu biraz hafif ve tecrübesiz savaşçılar olarak böldüklerini kronik-tarihçiler tarafından belirtilmiştir. Bu çarpışmalar Fatımiler ağır süvari hücumuna geçmeye fırsat bulamadan Haçlılar lehinde gelişti. Bu gelişmeyi yanlış tefsir eden El-Efdâl Şehinsâh ve etrafındaki askerler paniğe kapıldılar ve El-Eftal etrafındaki birlikler ile savaş düzenini bozup kalenin daha güvenlikli duvarları arkasına kaçtı. Ertesi gün kaleye sığınmış olan Fatimiler Veziri ve ordusunun Mısırlı kontenjanı ile kaledeki limandan gemilerle Mısır'a geri döndüler. Fatımilerin bu muharebede 1000-1200 kadar ölü verdiler; El Efdal'ın son ordugâhında bulunan hazinesi, Fatimiler devlet sancağı ve Vezir'in otağı ve ordugâhta bırakılan malzemeler ve eşyalar büyük ganimet olarak Haçlılar eline geçti.[3]

Fakat Aşkelon kalesi Fatimiler elinde kalıp 60 kusur yıl Fatımiler sınır kalesi oldu. Haçlılar ve Kudüs Krallığı'nın bundan sonra Mısır yönlü akınlarının ilk saldırı hedefi bu kale oldu.

Ölümü

değiştir

1121 yılının Kurban Bayramı'ında, tarihçi İbnü'l Kalanisi'ye göre Haşhaşinler tarafından öldürüldü. Fakat, aslında bu iddia doğru olmayıp asıl sebep 1011 yılında iktidâra gelen yeni hâlife Âmir'in artan cüret ve cesaretiydi. Yerine "El-Me'mûn el-Bata'ihi" hâlife Âmir tarafından Vezir olarak atandı.

Ayrıca bakınız

değiştir

Kaynakça

değiştir
  1. ^ Yaacov Lev,War and society in the eastern Mediterranean, 7th-15th centuries s..122
  2. ^ Daftary, Farhad (1998). A Short History of the Ismailis (İngilizce). Edinburgh, UK: Edinburgh University Press. ISBN 0-7486-0687-4. 
  3. ^ a b c d e f g h Maalouf, Amin (Tr. çev. Mehmet Ali Kılıçbay) (1998), Arapların Gözüyle Haçlı Seferleri, İstanbul:Telos Yayıncılık ISBN 975-545-092-0

Konuyla ilgili yayınlar

değiştir

Dış bağlantılar

değiştir