Fatih Camii
Fatih Camii ve Külliyesi, İstanbul'un Fatih ilçesinde II. Mehmed tarafından yaptırılmış olan cami ve külliyedir. Külliye içinde 16 adet medrese, darüşşifa (hastane), tabhane (konukevi) imaret (aşevi), kütüphane ve hamam bulunmaktadır. Şehrin yedi tepesinden birinde inşa edilmiştir. Cami 1766 depreminde yıkıldıktan sonra onarılarak 1771'de bugünkü halini almıştır. 1999 Gölcük Depreminde zemininde kaymalar tespit edilen camide 2008 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından zemin güçlendirme ve restorasyon çalışmalarına başlandı ve 2012 yılında tekrar ibadete açılmıştır.[1]
Temel bilgiler | |
---|---|
Konum | Fatih, İstanbul, Türkiye |
Koordinatlar | 41°01′11″K 28°56′59″D / 41.01972°K 28.94972°D |
İnanç | İslam |
Durum | İbadete açık |
Mimari | |
Mimar(lar) | Atik Sinan Mehmed Tahir Ağa |
Mimari tür | Cami |
Mimari biçim | Osmanlı mimarisi |
İnşaat başlangıcı | H.867-875/M.1463-1470 |
Özellikler | |
Kubbe sayısı | 12 (her köşede 3 yarım - yıkılmadan önceki ilk inşası) |
Minare sayısı | 2 |
Malzemeler | Granit, Mermer |
Tarihi
değiştirBizans devrinde, caminin bulunduğu tepede I. Konstantin'un döneminde yapılan Havariyyun Kilisesi olduğu düşünülmektedir. Bizans imparatorlarının bu tepede gömüldüğüne inanılır. Constantinus'un o zamanlar şehrin dışında kalan bu tepede gömüldüğü bilinmektedir. Fethin ardından bu bina Patrikhane kilisesi olarak kullanılmıştı. Fatih Sultan Mehmet buraya cami ve külliye inşa etmek isteyince patrikhane Pammakaristos Manastırı'na taşındı.[2][3] Ali Saim Ülgen, Halim Baki Kunter'le beraber hazırladığı Fatih Camii adlı makalesinde caminin kilise üzerine inşa edilmediğini belirtmektedir.[4]
Yapımına 1462 yılında başlanmış ve 1469 yılında tamamlanmıştır. Mimarı, Sinaüddin Yusuf bin Abdullah'tır (Atik Sinan).[a] Cami 1509 İstanbul depreminde büyük hasar görmüş ve II. Bayezid döneminde onarılmıştır. 1766'daki bir depremden dolayı harabe hâline geldiği için Sultan III. Mustafa, 1767 ve 1771 yılları arasında camiyi Mimar Mehmed Tahir Ağa'ya tamir ettirdi. Bu nedenle cami orijinal görünümünü kaybetmiştir. 30 Ocak 1932'de ilk Türkçe ezan bu camide okunmuştur.[7]
Mimarisi
değiştirCaminin ilk inşasından bugün sadece şadırvan avlusunun üç duvarı, şadırvan, tac kapı, mihrap, birinci şerefeye kadar minareler ve çevre duvarının bir kısmı kalmıştır. Şadırvan avlusunda, kıble duvarına paralel olan revak diğer üç yönden daha yüksektir. Kubbelerin dış kasnakları sekiz köşelidir ve kemerlere oturur. Kemerler genellikle kırmızı taş ve beyaz mermerlerle işlenmiş, yalnız mihverdekilere yeşil taş kullanılmıştır. Alt ve üst pencerelerin etrafı geniş silmelerle çevrelenmiştir. Söveler mermerdendir ve gayet geniş, kuvvetli silmelerle belirtilmiştir.
Demir parmaklıklar, kalın demirden ve topuzludur. Revak sütunlarının sekizi yeşil Eğriboz, ikisi pembe, ikisi esmer granitten, son cemaat yerindekilerin bazıları ise mısır granitindendir. Başlıklar tamamen mermerden ve hepsi istalaktitlidir. Kaideler de mermerdir. Avlunun biri kıblede, ikisi yanda üç kapısı vardır. Şadırvan sekiz köşelidir. Mihrabın yaşmağı istalaktitlidir. Hücre köşeleri yeşil direkli, kum saatleri ile süslü ve üstü zarif bir taçla biter. Yaşmağın üzerinde tek satırlık bir ayet vardır. On iki dilimli olan minare, cami ile büyük bir ahenkle birleşmiştir. Çinili levhalar son cemaat duvarının sağ ve solundaki pencere aylarındadır.
Fatih Camii'nin ilk yapımında, cami alanını genişletmek için duvarlar ve iki ayak üzerine bir kubbe oturtulmuş ve bunun da önüne bir yarım kubbe ilave edilmiştir. Böylelikle 26 m çapındaki kubbe bir yüzyıl boyunca en büyük kubbe niteliğini korumuştur. Caminin ikinci defa yapılışında payandalı camiler planı uygulanarak küçük kubbeli sivri bir bina meydan getirilmiştir. Şimdiki durumda, merkezi kubbe dört fil yağına oturmakta ve bunu dört yarım kubbe çevrelemektedir. Yarım kubbelerin etrafında ikinci derecede yarım ve tam kubbeler, mahfildeki ve dıştaki abdest musluklarının önündeki galerileri örtmektedir. Mihrabın sol tarafından, türbe yanından geniş bir rampa ile girilen Hünkar mahfili ve odalar bulunmaktadır.
Minarelerin taş külahları 19. yüzyıl sonunda yapılmıştır. Mimar Mehmed Tahir Ağa camiyi tamir ettiği sırada eski camiden kalan klasik parçalarla yeniden yaptığı barok parçaları iyi bir şekilde birleştirdi. Caminin alçı pencereleri son devirlerde harap olduğundan adi çerçevelerle değiştirildi. Avlu kapısının yanındaki yangın havuzu Sultan II. Mahmud tarafından 1825 yılında yaptırıldı. Caminin geniş bir dış avlusu vardı. Bunun tabhaneye çıkan kapısı eski camiden uçmuştur.
Türbeler ve Hazire
değiştirBaşta Fatih Sultan Mehmed'in türbesi olmak üzere, Osmanlı tarihinin birçok önemli isminin mezarı buradadır. Fatih'in eşi ve II. Bayezid'in annesi Gülbahar Valide Hatun'un, "Plevne Kahramanı" Gazi Osman Paşa'nın ve mesnevi şarihi Abidin Paşa'nın türbeleri hazirededir. Sadrazamlar, Şeyhülislamlar, müşirler ve pek çok ilim adamının mezarlarının burada olması, Osmanlı protokolünün adeta törendeymiş gibi bir arada görülmesine imkân vermektedir. Mezarları burada bulunan bazı devlet adamları ve ilmiyye mensuplarından birkaçı şunlardır:
- Halil İnalcık, tarih profesörü[8]
- Sadrazam Mustafa Naili Paşa
- Sadrazam Abdurrahman Nureddin Paşa
- Sadrazam Gazi Ahmed Muhtar Paşa
- Şeyhülislam Amasyevi Seyyid Halil Efendi
- Şeyhülislam Mehmed Refik Efendi
- Ahmet Cevdet Paşa
- Emrullah Efendi. Maarif Nazırı.
- Yesari Mehmed Esad Efendi. Hattat.
- Yesarizade Mustafa İzzet Efendi. Hattat.
- Sami Efendi. Hattat.
- Amiş Efendi. Mutasavvıf ve Fatih türbedarı.
- Maraşlı Ahmed Tahir Efendi. Amiş Efendi'nin talebesi.
- Kazasker Mardini Yusuf Sıdkı Efendi
- Manastırlı İsmail Hakkı Efendi. Selatin camileri vaizi.
- Şehbenderzade Ahmed Hilmi Bey. Darülfünun Felsefe müderrisi ve edip.
- Bolahenk Mehmed Nuri Bey. Musıkişinas, hoca ve bestekâr.
- Ahmed Midhat Efendi
- Köse Raif Paşa
- Akif Paşa
- Sultanzade Mahmud Celaleddin Beyefendi
- Hariciye Nazırı Veliyüddin Paşa
- Hariciye Nazırı Mehmed Raşid Paşa
- Hace İshak Efendi
- Ferik Yanyalı Mustafa Paşa
- İbrahim Subaşı (Tokatlı)
- General Pertev Demirhan
- Kadir Topbaş[9]
Notlar
değiştir- ^ Fatih Sultan Mehmet, caminin kubbelerinin yüksekliğini beğenmediği için caminin mimarı olan ve "burası deprem bölgesi" diyerek kubbelerin bu şekilde uzun ömürlü olmayacağını söyleyen Atik Sinan'ın ellerini ceza olarak kestirdiği iddiaları[5] olmasına rağmen bazı kaynaklar bu iddiayı kabul etmemektedir.[6] Fatih'in emriyle Atık Sinan'ın, 1 yıl boyunca işkence edilerek öldürüldüğü iddia edilmektedir.[5]
Kaynakça
değiştir- ^ "İhtişamlı camiler kapıların ıaçıyor" 7 Nisan 2011 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi., Anadolu Ajansı
- ^ "FETİHTEN XVIII. YÜZYILIN SONUNA İSTANBUL RUMLARININ DİNÎ HAYATI | Büyük İstanbul Tarihi". istanbultarihi.ist. 16 Haziran 2024 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ekim 2024.
- ^ "FÂTİH CAMİİ ve KÜLLİYESİ". TDV İslâm Ansiklopedisi. 23 Eylül 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 26 Ekim 2024.
- ^ "Ülgeni Ali Saim" (PDF). TDVİA. 15 Ocak 2017 tarihinde kaynağından arşivlendi (PDF). Erişim tarihi: 14 Ocak 2017.
- ^ a b "Fatih'in gazabına uğramış bir köle". 6 Ekim 2023 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 6 Ekim 2023.
- ^ "SİNÂN-ı ATÎK". TDV İslâm Ansiklopedisi. 31 Ekim 2022 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 19 Aralık 2023.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 5 Temmuz 2019 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 5 Temmuz 2019.
- ^ "Prof. Dr. Halil İnalcık toprağa verildi". Habertürk. 28 Temmuz 2016. 29 Temmuz 2016 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 31 Mayıs 2022.
- ^ "Arşivlenmiş kopya". 13 Şubat 2021 tarihinde kaynağından arşivlendi. Erişim tarihi: 15 Şubat 2021.
Ayrıca bakınız
değiştirDış bağlantılar
değiştir- Fatih Camii 10 Şubat 2010 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. Fatih Camii tanıtım sitesi ve kütüphanesi] (Türkçe)