29 Kasım 2009 Pazar
İYİ Kİ....
Sen doğdun, iyi ki doğurmuşum dedim,
sen içime bir işledin, iyi ki olmuş dedim,
sen bana "anne" dedin, iyi ki yaşıyorum dedim,
sen hep yanımda kal ve ben seninle yaşlanayım OğluM....
Kasım 26.... İyi ki doğdum :) ben artık kocaman oldum OğLuM.....
25 Kasım 2009 Çarşamba
GiTTim-GeLdiM...
Nasıl özledim bilsen...
Sana hiç bahsetmemiştim daha önce annemin kardeşlerinden : ) tetemler (teyzemler yani) ve dayım...
Annemler 5 kardeşler, annem en büyüğü,
4 numara Konya'daki Nasyas Tetem...
3 numara Edirne'deki ÇiLLi Tetem... (sana bugün bu tetemden bahsedeceğim)
2 numara Almanya'daki Virjin Tetem...
1 numara Kırklareli'nde Kota Dayım... :))
Bu beş kerdeşler birbirinden o kadar farklı ki, her biri o kadar farklı yeteneklere ve zevklere sahip ki görsen kardeş olduklarına çok fazla inanmazsın. Birbirlerine son derece bağlı, birbirleri için herşeyi yapacak cinsten ilişkileri var. Günümüzde çok görülmeyen bir durum anlayacağın...
Bu benim ÇiLLi tetem var ya, küçüklüğümden beri deli gibi özendiğim bir kadın... Görsen marjinalliklerle ve kendine has tarzıyla herkesin gönlünde neredeyse bir numara. Her yetenek var kendisinde, özellikle insan ilişkileri öyle kuvvetli ki çevresine ve onu sevenlere salya akıtmamak imkansız. Tabi ben çok küçük bir kız çocuğuyken ne kadar sevildiği beni çok ilgilendirmiyordu, tek bildiğim bütün tetelerimin beni sevmek konusunda birbiriylr yarıştığıydı.
ÇiLLi tetem sağlıkçı olduğu için zamanının çoğunu hastanede geçirirdi, onunla olduğum süre içinde kimseyle oynamadığım oyunları oynardık birlikte. Klişe çocuk oyunlarından çok öteydi bizim oyunlarımız, tetem sayesinde yaratıcılığım tavan yaptı diyebilirim.
Hayal oyunumuz saatlerce sürerdi mesela... Aklının almayacağı, sınırların zorlanacağı hayaller kurar, olacağına birbirimizi inandırırdık. Öyle iyi hissetirirdi ki, oyun bitse bile yüzümde donup kalırdı gülümsemeler.
13 Kasım 2009 Cuma
SevinçLi BiR TeLaŞ...
Ayağa kalkıyorum yavaş yavaş...
Bütün taşlarını ayıklıyorum içimin, arınıyorum...
BaLLı BadeM'imin büyürken aklımıza bıraktığı şaşkınlığın tadını çıkarıyorum...
Neler neler öğrendi bilseniz, hangi birini anlatsam;
@ bas bas bağırıp BUUUUUR GUUUUU diyor.
@ boyama kitabında gördüğü herşeyi bazen beden diliyle, bazen anlayamadığımız bir dille adlandırıyor.
@ aydedeyi görünce hemen "-aydede, aybaba" diye tekrarlayarak şarkı söylüyor kendisine :)
@ "ağaç" demeyi öğrenmiş düzgünce, herşeye ağaç diyor
@ otobüsten kim inecek deyince "annieee", ne getirecek deyince "mama" diyor
@ çık çık çık ayyyaaa ayyaaaaa (çık çık çık Allaaah Allaaaaah demek)
@ hadi şarkı söyle dendiğinde hemen "nayy naaaynay" adlı uydurmasyon parçasını söylüyor
@ oğlum poz ver de foto çekeyim dediğim de yapmacık yapmacık ağzını kocaman açarak "ha ha" yapıyor.
@ gitmek lafını duyduğunda, hemen giysilerini getiriyor, üstüne bir de "tıs tıs" diyerek babasının parfüm şişesini gösteriyor. (bu arada tıs derken peltekleşiyor inanılmaz güzel, dili dişlerin arasına sıkıştırarak) :))
@evet demek için kafasını salladığında, balık gibi ağzını da açıp kapatıyor (çok komik) :D
@ çişin var mı annem diye ne zaman sorsam, cevap hep aynı :GOK
@ füüüüüp yapıyor elini ağzına götürerek, anlamı: susadım, su ver!
@ parmağını yere ateş çıkacak hızda sürtüp, yüzünü buruşturarak -oooow diye bize uzatıyor, anlamı: canım acıdı , öp de geçsin :))
@ bırrrn bırrrrrn, anlamı: dışarı çıkalım, belki bir motor görürüz :)
@ annieee, annnieee annnieeeeee..... anlamı: çok sevimliyim, hedi benimle ilgilen :)
@ telefonumu alıp mırıldanarak dışarıya çıkıyor, anlamı: çok yalnızım beni arkadaşlarıma götürün :))
@ kaç yaşındasın diye soruyoruz, o gombaldak işaret parmağını kaldırıp "-biiiiy" diye bağırıyo
@ annane, dede, baba, tete (teyze), haya (hala), babade (babanne) diye durmadan sıralıyo, anlamı: hiç farketmez biri benle oynasın :)
ayyyy, hangi birini saysam şaşırdım... Hem anlatmakla olmuyor, gelin kendiniz görün hazır izine ayrılıyorum :))) beraber tadını çıkarırız kahve kokusunda Badem keyfinin....
Hepinizi sevgimle kucaklıyorum...