In this article, the international enviroment, the new transnational threats and particularly the... more In this article, the international enviroment, the new transnational threats and particularly the subject of terrorism in post cold war are analyzed. Within this regard, it is aimed to show how NATO’s policy has been developed with the Strategic Concept 2010 document: “Active Engagement, Modern Defence” accepted on November 2010. As a result of transformation and enlargement policy, NATO has become an international security organization which belongs not only to the West, but also the North and evaluates not only the regional and classical but also the global and transnational threats. However, in 1991 and 1999 Strategic Concepts, terrorism was perceived as one of the security risks and not as a threat. The 9/11 terrorist attacks of 2001 changed this perception dramatically and the Alliance triggered the Article 5 of the Washington Treaty. With the Strategic Concept 2010, NATO has moved the Alliance out of the area by going beyond the classical threat perception with the global awareness and the modern security perception which explain the transnational threats like terrorism. In a case where the Alliance will make a determination stating that “the security is at danger and it is necessary to take action to use force” against an emerging terrorist threat, subject to the American leadership’s unilateral or multilateral foreign policy choice, dealing with whether classical / traditional or neorealist school’s view regarding the use of force in international law will be accepted will have very important effects on the international relations, the fighting against terrorism and NATO itself. Key Words: Multilateralism, NATO, North-South Division, Right of Self Defense, Strategic Concept, Terrorism, Transnational Threats, UN, Unilateralism, USA, Prohibition of Use of Force. ******************************** ÖZET Bu çalışmada Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası ortam, yeni ulu-sötesi tehditler ve özelde terörizm konusu incelenmektedir. Bu bağlamda NATO'nun tutumunun nasıl geliştiği, Kasım 2010'da kabul edilen " Aktif Katılım, Modern Sa-vunma " başlıklı Stratejik Konsept belgesi ile ortaya konulmaya çalışılmaktadır. So-ğuk Savaş döneminde Batı'ya ait bölgesel savunma örgütü olan NATO, genişleme ve transformasyon sonucunda günümüzde artık sadece Batı'ya değil gelişmiş Kuzeye de ait, bölgesel değil küresel tehdit değerlendirmesinde bulunan, klasik değil ulusötesi tehditlere karşı da strateji ve konsept geliştiren bir uluslararası güvenlik mekanizması olmuştur. 1991 ve 1999 tarihli NATO Stratejik Konseptlerinde terörizm bir tehdit un-suru olarak değil risk çeşidi olarak algılanmıştır. 11 Eylül 2001'de yaşanan terör sal-dırıları sonrasında NATO içerisindeki mevcut algı ve tutum dramatik şekilde değişmiş ve ilk kez Washington Antlaşmasının 5'nci maddesine başvurulmuştur. 2010 Stratejik Konsepti ile NATO, klasik tehdit algılamasının ötesine geçerek terörizm gibi ulusötesi tehditlerin zikredildiği modern güvenlik anlayışı ve küresel farkındalıkla İttifakı alan dışına çıkarmış ve küresel çerçevede çatışma önleme ve istikrar sağlama vizyonu or-taya koymuştur. Ortaya çıkacak bir terör tehdidi karşısında İttifakın vereceği " temel güvenliğin tehlikede olduğu ve kuvvet kullanmak üzere harekete geçilmesi " gerektiği kararı, ABD liderliğinin tek taraflı veya çok taraflı dış politika tercihine bağlı ola-rak; uluslararası hukukta kuvvet kullanımına ilişkin klasik / geleneksel veya neorealist okulların görüşlerinin hangisinin benimseneceği konusunda uluslararası ilişkilerde, terörizmle mücadelede ve NATO'nun kendisi açısından önemli sonuçlar doğurabilir.
In this study, the alliance discourses of “the White House” parts in US National Security Strateg... more In this study, the alliance discourses of “the White House” parts in US National Security Strategies signed by the presidents in 2002, 2006 and 2010 are comparatively analyzed within the context of Stephen Walt’s Alliance Theory and broading concept of security and new transnational threats in post Cold War. Therefore, it aims at determining the US threat understanding and behaviors toward her Alliance for balancing the threat in three documents. The US behavior toward her Alliance has an importance to explain the international order. This study has showed that the threat perception in 2002 US National Security Strategy was built upon the discourse which US could balance the threats alone and would gain a great freedom of action on the Earth with this threat perception, moreover the international community had to accept this as just and right. This perception suits Buzan’s thought that Security can be used for legitimating the use of force. Although 2006 US National Security Strategy was terrorism centric in threat perception, it also accepted all other transnational threats. Moreover, it was a “Transition Strategy” from unilateralism to multilateralism which included the characteristics of both. And last but not least, the context of threat in 2010 US National Security Strategy became transnational and alliance relations were the main goal. This suits Walt’s balancing the threats concept, “strong state with weak allies”. Keywords: Alliance, Ally, George Walker Bush, Discourse Analysis, Multilateralism, Barack H.Obama, Security, Stephan Walt’s Alliance Theory, Terrorism, Transnational, Threat, Unilateralism, US National Security Strategy. ***************************** ÖZ Bu çalışmada; G.W. Bush döneminin 2002, 2006, Obama döneminin 2010 tarihli ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi belgelerinin başkan imzalı “Beyaz Saray” başlıklı bölümlerinin söylemleri, Soğuk Savaş sonrası gelişen güvenlik kavramı ve ulusötesi-transnasyonel tehditler bağlamında, Walt’un ittifak teorisi çerçevesinde analiz edilmeye çalışılmaktadır. 2002 ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’ndeki tehdit algısının terörizm temelli olduğu, tek taraflı ABD müdahaleleriyle dengelenebileceği, söz konusu tehdit algısı ile ABD’nin dünya çapında büyük bir hareket serbestisi elde edeceği ve uluslararası toplumun bunu meşru görmesi gerektiğine dayanan bir söylem üzerine kurulduğu tespit edilmiştir. Bu söylem Buzan’ın güvenliğin “güç kullanılmasını meşrulaştırma”da anahtar hâle geldiği savı ile örtüşmektedir. 2002 Stratejisinde kurumsal ittifakların konunun öznesi olmadığı, verdikleri destek ölçüsünde tercih edilecekleri görülmüştür. 2006 Ulusal Güvenlik Stratejisi, tehdit olarak terörizm merkezlidir. Ancak ulusötesi tehditlerin de varlığını benimsemektedir. 2006 Stratejisinde söylem, çok taraflılığın gerekliliğini kabul ederek gelişmekte, ABD’nin askerî gücünün benzersizliğinin, siyasi ve ekonomik üstünlüğünün devam Ettirilebilmesi kaygısı ile ittifaklar ABD ulusal güçünün dayandığı önemli unsurlardan biri olarak zikredilmektedir. 2006 Ulusal Güvenlik Stratejisinin tek taraflılıktan çok taraflılığa yönelişte her iki karakteri de barındırabilen bir “Geçiş Stratejisi” olduğu değerlendirilmektedir. 2010 ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde ise tehdit kavramının bağlamı ulusötesileşmiş, tehditlerin dengelenmesi için ittifak ilişkileri ana amaç hâline gelmiştir. Bu durum Walt’un güçlü bir devletin zayıf müttefikler ile tehditleri dengelemesi konseptine uygundur. Anahtar Kelimeler: ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi, Barry Buzan, George W.Bush, Çok Taraflılık, Güvenlik, İttifak, Meydan Okuma, Müttefik, Barack H.Obama, Stephan Walt’un İttifak Teorisi, Söylem Analizi, Tehdit, Tek Taraflılık, Terörizm, Ulusötesi.
Uluslararası Sistemin Yeni Düzen Arayışında Karadeniz'in Değişen Jeopolitiği: Amerika Birleşik Devletleri'nin Küresel Konumu ve Türkiye'nin Güvenliğine Yansımalar , 2008
In this article, the international enviroment, the new transnational threats and particularly the... more In this article, the international enviroment, the new transnational threats and particularly the subject of terrorism in post cold war are analyzed. Within this regard, it is aimed to show how NATO’s policy has been developed with the Strategic Concept 2010 document: “Active Engagement, Modern Defence” accepted on November 2010. As a result of transformation and enlargement policy, NATO has become an international security organization which belongs not only to the West, but also the North and evaluates not only the regional and classical but also the global and transnational threats. However, in 1991 and 1999 Strategic Concepts, terrorism was perceived as one of the security risks and not as a threat. The 9/11 terrorist attacks of 2001 changed this perception dramatically and the Alliance triggered the Article 5 of the Washington Treaty. With the Strategic Concept 2010, NATO has moved the Alliance out of the area by going beyond the classical threat perception with the global awareness and the modern security perception which explain the transnational threats like terrorism. In a case where the Alliance will make a determination stating that “the security is at danger and it is necessary to take action to use force” against an emerging terrorist threat, subject to the American leadership’s unilateral or multilateral foreign policy choice, dealing with whether classical / traditional or neorealist school’s view regarding the use of force in international law will be accepted will have very important effects on the international relations, the fighting against terrorism and NATO itself. Key Words: Multilateralism, NATO, North-South Division, Right of Self Defense, Strategic Concept, Terrorism, Transnational Threats, UN, Unilateralism, USA, Prohibition of Use of Force. ******************************** ÖZET Bu çalışmada Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası ortam, yeni ulu-sötesi tehditler ve özelde terörizm konusu incelenmektedir. Bu bağlamda NATO'nun tutumunun nasıl geliştiği, Kasım 2010'da kabul edilen " Aktif Katılım, Modern Sa-vunma " başlıklı Stratejik Konsept belgesi ile ortaya konulmaya çalışılmaktadır. So-ğuk Savaş döneminde Batı'ya ait bölgesel savunma örgütü olan NATO, genişleme ve transformasyon sonucunda günümüzde artık sadece Batı'ya değil gelişmiş Kuzeye de ait, bölgesel değil küresel tehdit değerlendirmesinde bulunan, klasik değil ulusötesi tehditlere karşı da strateji ve konsept geliştiren bir uluslararası güvenlik mekanizması olmuştur. 1991 ve 1999 tarihli NATO Stratejik Konseptlerinde terörizm bir tehdit un-suru olarak değil risk çeşidi olarak algılanmıştır. 11 Eylül 2001'de yaşanan terör sal-dırıları sonrasında NATO içerisindeki mevcut algı ve tutum dramatik şekilde değişmiş ve ilk kez Washington Antlaşmasının 5'nci maddesine başvurulmuştur. 2010 Stratejik Konsepti ile NATO, klasik tehdit algılamasının ötesine geçerek terörizm gibi ulusötesi tehditlerin zikredildiği modern güvenlik anlayışı ve küresel farkındalıkla İttifakı alan dışına çıkarmış ve küresel çerçevede çatışma önleme ve istikrar sağlama vizyonu or-taya koymuştur. Ortaya çıkacak bir terör tehdidi karşısında İttifakın vereceği " temel güvenliğin tehlikede olduğu ve kuvvet kullanmak üzere harekete geçilmesi " gerektiği kararı, ABD liderliğinin tek taraflı veya çok taraflı dış politika tercihine bağlı ola-rak; uluslararası hukukta kuvvet kullanımına ilişkin klasik / geleneksel veya neorealist okulların görüşlerinin hangisinin benimseneceği konusunda uluslararası ilişkilerde, terörizmle mücadelede ve NATO'nun kendisi açısından önemli sonuçlar doğurabilir.
In this study, the alliance discourses of “the White House” parts in US National Security Strateg... more In this study, the alliance discourses of “the White House” parts in US National Security Strategies signed by the presidents in 2002, 2006 and 2010 are comparatively analyzed within the context of Stephen Walt’s Alliance Theory and broading concept of security and new transnational threats in post Cold War. Therefore, it aims at determining the US threat understanding and behaviors toward her Alliance for balancing the threat in three documents. The US behavior toward her Alliance has an importance to explain the international order. This study has showed that the threat perception in 2002 US National Security Strategy was built upon the discourse which US could balance the threats alone and would gain a great freedom of action on the Earth with this threat perception, moreover the international community had to accept this as just and right. This perception suits Buzan’s thought that Security can be used for legitimating the use of force. Although 2006 US National Security Strategy was terrorism centric in threat perception, it also accepted all other transnational threats. Moreover, it was a “Transition Strategy” from unilateralism to multilateralism which included the characteristics of both. And last but not least, the context of threat in 2010 US National Security Strategy became transnational and alliance relations were the main goal. This suits Walt’s balancing the threats concept, “strong state with weak allies”. Keywords: Alliance, Ally, George Walker Bush, Discourse Analysis, Multilateralism, Barack H.Obama, Security, Stephan Walt’s Alliance Theory, Terrorism, Transnational, Threat, Unilateralism, US National Security Strategy. ***************************** ÖZ Bu çalışmada; G.W. Bush döneminin 2002, 2006, Obama döneminin 2010 tarihli ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi belgelerinin başkan imzalı “Beyaz Saray” başlıklı bölümlerinin söylemleri, Soğuk Savaş sonrası gelişen güvenlik kavramı ve ulusötesi-transnasyonel tehditler bağlamında, Walt’un ittifak teorisi çerçevesinde analiz edilmeye çalışılmaktadır. 2002 ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’ndeki tehdit algısının terörizm temelli olduğu, tek taraflı ABD müdahaleleriyle dengelenebileceği, söz konusu tehdit algısı ile ABD’nin dünya çapında büyük bir hareket serbestisi elde edeceği ve uluslararası toplumun bunu meşru görmesi gerektiğine dayanan bir söylem üzerine kurulduğu tespit edilmiştir. Bu söylem Buzan’ın güvenliğin “güç kullanılmasını meşrulaştırma”da anahtar hâle geldiği savı ile örtüşmektedir. 2002 Stratejisinde kurumsal ittifakların konunun öznesi olmadığı, verdikleri destek ölçüsünde tercih edilecekleri görülmüştür. 2006 Ulusal Güvenlik Stratejisi, tehdit olarak terörizm merkezlidir. Ancak ulusötesi tehditlerin de varlığını benimsemektedir. 2006 Stratejisinde söylem, çok taraflılığın gerekliliğini kabul ederek gelişmekte, ABD’nin askerî gücünün benzersizliğinin, siyasi ve ekonomik üstünlüğünün devam Ettirilebilmesi kaygısı ile ittifaklar ABD ulusal güçünün dayandığı önemli unsurlardan biri olarak zikredilmektedir. 2006 Ulusal Güvenlik Stratejisinin tek taraflılıktan çok taraflılığa yönelişte her iki karakteri de barındırabilen bir “Geçiş Stratejisi” olduğu değerlendirilmektedir. 2010 ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde ise tehdit kavramının bağlamı ulusötesileşmiş, tehditlerin dengelenmesi için ittifak ilişkileri ana amaç hâline gelmiştir. Bu durum Walt’un güçlü bir devletin zayıf müttefikler ile tehditleri dengelemesi konseptine uygundur. Anahtar Kelimeler: ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi, Barry Buzan, George W.Bush, Çok Taraflılık, Güvenlik, İttifak, Meydan Okuma, Müttefik, Barack H.Obama, Stephan Walt’un İttifak Teorisi, Söylem Analizi, Tehdit, Tek Taraflılık, Terörizm, Ulusötesi.
Uluslararası Sistemin Yeni Düzen Arayışında Karadeniz'in Değişen Jeopolitiği: Amerika Birleşik Devletleri'nin Küresel Konumu ve Türkiye'nin Güvenliğine Yansımalar , 2008
Uploads
Papers by Eyyub Kandemir
is aimed to show how NATO’s policy has been developed with the Strategic Concept
2010 document: “Active Engagement, Modern Defence” accepted on November 2010.
As a result of transformation and enlargement policy, NATO has become an international security organization which belongs not only to the West, but also the North and evaluates not only the regional and classical but also the global and transnational threats. However, in 1991 and 1999 Strategic Concepts, terrorism was perceived as one of the security risks and not as a threat. The 9/11 terrorist attacks of 2001 changed this perception dramatically and the Alliance triggered the Article 5 of the Washington Treaty. With the Strategic Concept 2010, NATO has moved the Alliance out of the area by going beyond the classical threat perception with the global awareness and the modern security perception which explain the transnational threats like terrorism. In a case where the Alliance will make a determination stating that “the security is at danger and it is necessary to take action to use force” against an emerging terrorist threat, subject to the American leadership’s unilateral or multilateral foreign policy choice, dealing with whether classical / traditional or neorealist school’s view regarding the use of force in international law will be accepted will have very important effects on the international relations, the fighting against terrorism and NATO itself.
Key Words: Multilateralism, NATO, North-South Division, Right of Self Defense,
Strategic Concept, Terrorism, Transnational Threats, UN, Unilateralism, USA,
Prohibition of Use of Force.
********************************
ÖZET
Bu çalışmada Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası ortam, yeni ulu-sötesi tehditler ve özelde terörizm konusu incelenmektedir. Bu bağlamda NATO'nun tutumunun nasıl geliştiği, Kasım 2010'da kabul edilen " Aktif Katılım, Modern Sa-vunma " başlıklı Stratejik Konsept belgesi ile ortaya konulmaya çalışılmaktadır. So-ğuk Savaş döneminde Batı'ya ait bölgesel savunma örgütü olan NATO, genişleme ve transformasyon sonucunda günümüzde artık sadece Batı'ya değil gelişmiş Kuzeye de ait, bölgesel değil küresel tehdit değerlendirmesinde bulunan, klasik değil ulusötesi tehditlere karşı da strateji ve konsept geliştiren bir uluslararası güvenlik mekanizması olmuştur. 1991 ve 1999 tarihli NATO Stratejik Konseptlerinde terörizm bir tehdit un-suru olarak değil risk çeşidi olarak algılanmıştır. 11 Eylül 2001'de yaşanan terör sal-dırıları sonrasında NATO içerisindeki mevcut algı ve tutum dramatik şekilde değişmiş ve ilk kez Washington Antlaşmasının 5'nci maddesine başvurulmuştur. 2010 Stratejik Konsepti ile NATO, klasik tehdit algılamasının ötesine geçerek terörizm gibi ulusötesi tehditlerin zikredildiği modern güvenlik anlayışı ve küresel farkındalıkla İttifakı alan dışına çıkarmış ve küresel çerçevede çatışma önleme ve istikrar sağlama vizyonu or-taya koymuştur. Ortaya çıkacak bir terör tehdidi karşısında İttifakın vereceği " temel güvenliğin tehlikede olduğu ve kuvvet kullanmak üzere harekete geçilmesi " gerektiği kararı, ABD liderliğinin tek taraflı veya çok taraflı dış politika tercihine bağlı ola-rak; uluslararası hukukta kuvvet kullanımına ilişkin klasik / geleneksel veya neorealist okulların görüşlerinin hangisinin benimseneceği konusunda uluslararası ilişkilerde, terörizmle mücadelede ve NATO'nun kendisi açısından önemli sonuçlar doğurabilir.
importance to explain the international order. This study has showed that the threat perception in 2002 US National Security Strategy was built upon the discourse which US could balance the threats alone and would gain a great freedom of action on the Earth with this threat perception, moreover the international community had to accept this as just and right. This perception suits Buzan’s thought that Security can be used for legitimating the use of force. Although 2006 US National Security Strategy was terrorism centric in threat perception, it also accepted all other transnational threats.
Moreover, it was a “Transition Strategy” from unilateralism to multilateralism which included the characteristics of both. And last but not least, the context of threat in 2010 US National Security Strategy became transnational and alliance relations were the main goal. This suits Walt’s balancing the threats concept, “strong state with weak allies”.
Keywords: Alliance, Ally, George Walker Bush, Discourse Analysis, Multilateralism, Barack H.Obama, Security, Stephan Walt’s Alliance Theory, Terrorism, Transnational, Threat, Unilateralism, US National Security Strategy.
*****************************
ÖZ
Bu çalışmada; G.W. Bush döneminin 2002, 2006, Obama döneminin 2010 tarihli ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi belgelerinin başkan imzalı “Beyaz Saray” başlıklı bölümlerinin söylemleri, Soğuk Savaş sonrası gelişen güvenlik kavramı ve ulusötesi-transnasyonel tehditler bağlamında, Walt’un ittifak teorisi çerçevesinde analiz edilmeye çalışılmaktadır. 2002 ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’ndeki tehdit algısının terörizm temelli olduğu, tek taraflı ABD müdahaleleriyle dengelenebileceği, söz konusu tehdit algısı ile ABD’nin dünya çapında büyük bir hareket serbestisi elde edeceği ve uluslararası toplumun bunu meşru görmesi gerektiğine dayanan bir söylem üzerine
kurulduğu tespit edilmiştir. Bu söylem Buzan’ın güvenliğin “güç kullanılmasını meşrulaştırma”da anahtar hâle geldiği savı ile örtüşmektedir. 2002 Stratejisinde kurumsal ittifakların konunun öznesi olmadığı, verdikleri destek ölçüsünde tercih edilecekleri görülmüştür. 2006 Ulusal Güvenlik Stratejisi, tehdit olarak terörizm merkezlidir. Ancak ulusötesi tehditlerin de varlığını benimsemektedir. 2006 Stratejisinde söylem, çok taraflılığın gerekliliğini kabul ederek gelişmekte, ABD’nin askerî gücünün benzersizliğinin, siyasi ve ekonomik üstünlüğünün devam Ettirilebilmesi kaygısı ile ittifaklar ABD ulusal güçünün dayandığı önemli unsurlardan biri olarak zikredilmektedir. 2006 Ulusal Güvenlik Stratejisinin tek taraflılıktan çok taraflılığa yönelişte her iki karakteri de barındırabilen bir “Geçiş Stratejisi” olduğu değerlendirilmektedir. 2010 ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde ise tehdit kavramının bağlamı ulusötesileşmiş, tehditlerin dengelenmesi için ittifak ilişkileri ana amaç hâline gelmiştir. Bu durum Walt’un güçlü bir devletin zayıf müttefikler ile tehditleri dengelemesi konseptine uygundur.
Anahtar Kelimeler: ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi, Barry Buzan, George W.Bush, Çok Taraflılık, Güvenlik, İttifak, Meydan Okuma, Müttefik, Barack H.Obama, Stephan Walt’un İttifak Teorisi, Söylem Analizi, Tehdit, Tek Taraflılık, Terörizm, Ulusötesi.
Books by Eyyub Kandemir
is aimed to show how NATO’s policy has been developed with the Strategic Concept
2010 document: “Active Engagement, Modern Defence” accepted on November 2010.
As a result of transformation and enlargement policy, NATO has become an international security organization which belongs not only to the West, but also the North and evaluates not only the regional and classical but also the global and transnational threats. However, in 1991 and 1999 Strategic Concepts, terrorism was perceived as one of the security risks and not as a threat. The 9/11 terrorist attacks of 2001 changed this perception dramatically and the Alliance triggered the Article 5 of the Washington Treaty. With the Strategic Concept 2010, NATO has moved the Alliance out of the area by going beyond the classical threat perception with the global awareness and the modern security perception which explain the transnational threats like terrorism. In a case where the Alliance will make a determination stating that “the security is at danger and it is necessary to take action to use force” against an emerging terrorist threat, subject to the American leadership’s unilateral or multilateral foreign policy choice, dealing with whether classical / traditional or neorealist school’s view regarding the use of force in international law will be accepted will have very important effects on the international relations, the fighting against terrorism and NATO itself.
Key Words: Multilateralism, NATO, North-South Division, Right of Self Defense,
Strategic Concept, Terrorism, Transnational Threats, UN, Unilateralism, USA,
Prohibition of Use of Force.
********************************
ÖZET
Bu çalışmada Soğuk Savaş sonrasında ortaya çıkan uluslararası ortam, yeni ulu-sötesi tehditler ve özelde terörizm konusu incelenmektedir. Bu bağlamda NATO'nun tutumunun nasıl geliştiği, Kasım 2010'da kabul edilen " Aktif Katılım, Modern Sa-vunma " başlıklı Stratejik Konsept belgesi ile ortaya konulmaya çalışılmaktadır. So-ğuk Savaş döneminde Batı'ya ait bölgesel savunma örgütü olan NATO, genişleme ve transformasyon sonucunda günümüzde artık sadece Batı'ya değil gelişmiş Kuzeye de ait, bölgesel değil küresel tehdit değerlendirmesinde bulunan, klasik değil ulusötesi tehditlere karşı da strateji ve konsept geliştiren bir uluslararası güvenlik mekanizması olmuştur. 1991 ve 1999 tarihli NATO Stratejik Konseptlerinde terörizm bir tehdit un-suru olarak değil risk çeşidi olarak algılanmıştır. 11 Eylül 2001'de yaşanan terör sal-dırıları sonrasında NATO içerisindeki mevcut algı ve tutum dramatik şekilde değişmiş ve ilk kez Washington Antlaşmasının 5'nci maddesine başvurulmuştur. 2010 Stratejik Konsepti ile NATO, klasik tehdit algılamasının ötesine geçerek terörizm gibi ulusötesi tehditlerin zikredildiği modern güvenlik anlayışı ve küresel farkındalıkla İttifakı alan dışına çıkarmış ve küresel çerçevede çatışma önleme ve istikrar sağlama vizyonu or-taya koymuştur. Ortaya çıkacak bir terör tehdidi karşısında İttifakın vereceği " temel güvenliğin tehlikede olduğu ve kuvvet kullanmak üzere harekete geçilmesi " gerektiği kararı, ABD liderliğinin tek taraflı veya çok taraflı dış politika tercihine bağlı ola-rak; uluslararası hukukta kuvvet kullanımına ilişkin klasik / geleneksel veya neorealist okulların görüşlerinin hangisinin benimseneceği konusunda uluslararası ilişkilerde, terörizmle mücadelede ve NATO'nun kendisi açısından önemli sonuçlar doğurabilir.
importance to explain the international order. This study has showed that the threat perception in 2002 US National Security Strategy was built upon the discourse which US could balance the threats alone and would gain a great freedom of action on the Earth with this threat perception, moreover the international community had to accept this as just and right. This perception suits Buzan’s thought that Security can be used for legitimating the use of force. Although 2006 US National Security Strategy was terrorism centric in threat perception, it also accepted all other transnational threats.
Moreover, it was a “Transition Strategy” from unilateralism to multilateralism which included the characteristics of both. And last but not least, the context of threat in 2010 US National Security Strategy became transnational and alliance relations were the main goal. This suits Walt’s balancing the threats concept, “strong state with weak allies”.
Keywords: Alliance, Ally, George Walker Bush, Discourse Analysis, Multilateralism, Barack H.Obama, Security, Stephan Walt’s Alliance Theory, Terrorism, Transnational, Threat, Unilateralism, US National Security Strategy.
*****************************
ÖZ
Bu çalışmada; G.W. Bush döneminin 2002, 2006, Obama döneminin 2010 tarihli ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi belgelerinin başkan imzalı “Beyaz Saray” başlıklı bölümlerinin söylemleri, Soğuk Savaş sonrası gelişen güvenlik kavramı ve ulusötesi-transnasyonel tehditler bağlamında, Walt’un ittifak teorisi çerçevesinde analiz edilmeye çalışılmaktadır. 2002 ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’ndeki tehdit algısının terörizm temelli olduğu, tek taraflı ABD müdahaleleriyle dengelenebileceği, söz konusu tehdit algısı ile ABD’nin dünya çapında büyük bir hareket serbestisi elde edeceği ve uluslararası toplumun bunu meşru görmesi gerektiğine dayanan bir söylem üzerine
kurulduğu tespit edilmiştir. Bu söylem Buzan’ın güvenliğin “güç kullanılmasını meşrulaştırma”da anahtar hâle geldiği savı ile örtüşmektedir. 2002 Stratejisinde kurumsal ittifakların konunun öznesi olmadığı, verdikleri destek ölçüsünde tercih edilecekleri görülmüştür. 2006 Ulusal Güvenlik Stratejisi, tehdit olarak terörizm merkezlidir. Ancak ulusötesi tehditlerin de varlığını benimsemektedir. 2006 Stratejisinde söylem, çok taraflılığın gerekliliğini kabul ederek gelişmekte, ABD’nin askerî gücünün benzersizliğinin, siyasi ve ekonomik üstünlüğünün devam Ettirilebilmesi kaygısı ile ittifaklar ABD ulusal güçünün dayandığı önemli unsurlardan biri olarak zikredilmektedir. 2006 Ulusal Güvenlik Stratejisinin tek taraflılıktan çok taraflılığa yönelişte her iki karakteri de barındırabilen bir “Geçiş Stratejisi” olduğu değerlendirilmektedir. 2010 ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi’nde ise tehdit kavramının bağlamı ulusötesileşmiş, tehditlerin dengelenmesi için ittifak ilişkileri ana amaç hâline gelmiştir. Bu durum Walt’un güçlü bir devletin zayıf müttefikler ile tehditleri dengelemesi konseptine uygundur.
Anahtar Kelimeler: ABD Ulusal Güvenlik Stratejisi, Barry Buzan, George W.Bush, Çok Taraflılık, Güvenlik, İttifak, Meydan Okuma, Müttefik, Barack H.Obama, Stephan Walt’un İttifak Teorisi, Söylem Analizi, Tehdit, Tek Taraflılık, Terörizm, Ulusötesi.