Papers by davuthan gunaydin
DergiPark (Istanbul University), Apr 26, 2018
Özellikle 1970'lerle birlikte yaşanmaya başlayan ekonomik krizler Keynesyen kapitalist üretim mod... more Özellikle 1970'lerle birlikte yaşanmaya başlayan ekonomik krizler Keynesyen kapitalist üretim modelinin sonunu getirirken, beraberinde işsizliği de yapısal bir sorun haline getirmiştir. Bu dönemde hükümetlerin işsizlikle mücadele için pek çok aktif ve pasif emek piyasası politikalarını hayata geçirdiği görülmektedir. Ancak 1980'lerde uygulanmaya başlanan neoliberal iktisadi paradigma ile birlikte emek piyasası düzenlemelerinin işsizliği azaltmaktan ziyade farklı boyutlar kazanmasına neden olduğu görülmektedir. Özellikle esneklik çerçevesinde şekillenen emek piyasası, a-tipik çalışma modellerinin yaygınlaşmasına neden olmuştur. Özel istihdam büroları (ÖİB) aracılığıyla ödünç iş ilişkisi de esnek çalışma modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel istihdam büroları aracılığıyla ödünç iş ilişkisinde, ÖİB iş sözleşmesiyle kendisine bağlı olan işçisini, ödünç alan işletmelerle yapmış olduğu ödünç işçi sağlama sözleşmesi kapsamında bu işletmelere göndermektedir. İşçinin asıl işvereni ÖİB olduğu için ücret ödeme sorumluluğu ÖİB ait olmakta ancak işçiye işe yönelik talimat verme yetkisi ödünç alan işverene geçmektedir. Genelde geçici bir süre için yapılan ödünç iş ilişkisi işçiler açısından iş, ücret, iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda birtakım güvencesizlikleri getireceği düşüncesiyle eleştirilmektedir. Bu çalışmada, 2016 yılında 6715 sayılı Kanun ile yasallaşarak uygulamaya geçilen ve özel istihdam büroları aracılığıyla "Ödünç İş İlişkisi" bu çalışma modeli ile çalışan işçiler ve onlara iş bulan özel istihdam büroları özelinde incelenmektedir. Bu maksatla bu çalışma, özel istihdam büroları ve özel istihdam büroları aracılığıyla ödünç iş ilişkisi kuran çalışanlar arasında yapılan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile elde edilen verilere dayanan bilgiler ışında şekillendirilmiştir.
Toplum ve sosyal hizmet, Jan 31, 2023
Bu çalışmada sosyal yardımların neden olduğu utanç ve damgalama olgusu incelenmektedir. Bu kapsam... more Bu çalışmada sosyal yardımların neden olduğu utanç ve damgalama olgusu incelenmektedir. Bu kapsamda seçici ve evrensel sosyal yardım sistemleri değerlendirilmektedir. Evrensel sosyal yardım sistemleri hak temelli bir yaklaşımla sosyal yardımların sunulması esasına dayanmaktadır. Bu nedenle de utanma ve damgalanma duygusunun en az yaşanmasına neden olmaktadır. Ancak seçici sosyal yardım sistemleri hem yardım alıcılarının belirlenmesi hem de yardımların yapılması sürecinde damgalama ve utanma duygularının yoğun bir şekilde yaşanmasına neden olmaktadır. Bu duruma neden olan unsurlar ise; gelir testi ve benzeri yoksulluk testlerinin bireylerin ve hanelerin mahremiyetini gözetmeyen yapısı, idari personelin uygun olmayan davranışları ve siyasi karar mekanizmalarının klientalist tutumlarıdır. Bu kapsamda seçici sosyal yardım sistemlerinin damgalama ve utanma duygularının yaşanmasını engelleyecek şekilde düzenlenmesi önem arz etmektedir. Bu maksatla yoksulluk haritalarının oluşturulması, idari personelin eğitimi, bilgi ve iletişim teknolojileri vasıtasıyla başvuru süreçlerinin basitleştirilmesi, farklı yardım sunan kurumlar arasında eşgüdümün sağlanması ve siyasi kaygılardan uzaklaştırılması gerekmektedir.
Sosyal Güvence Dergisi, Sep 22, 2022
Sosyal siyaset konferansları dergisi, Jan 31, 2023
Sosyal yardım bağımlılığı başka bir ifade ile sosyal yardım sendromu kavramı, sosyal yardımların ... more Sosyal yardım bağımlılığı başka bir ifade ile sosyal yardım sendromu kavramı, sosyal yardımların kurgulanma ve sunulma şekli nedeniyle yardım alıcılarını çalışmaktan vazgeçirmesi durumunu açıklamak için kullanılmaktadır. Sosyal yardımların bireyler ve haneler üzerinde yarattığı düşünülen bağımlılık olgusunun, gerçekte ne derece etkili olduğunu değerlendirmek için sosyal yardım bağımlılığı kavramı anlamak, yardımların etkinliği açısından önemlidir. Bu çalışmada sosyal yardım alma ile gelişen pasiflik kültürünün nedeni olarak yardım almak değil, yardım programlarının kurgulanmasından ve uygulanmasından kaynaklandığı savunulmaktadır. Bu kapsamda nesiller arası yoksulluğun da bir sonucu olan bağımlılık kültürünün çocuklar arasında nasıl geliştiği, sosyal yardım alımında kuşaklar arası bir nedensellik bağının olup olmadığı, kadınların erkeklere oranla bağlılık kültüründe bir farklılaşma var ise bunun nedenlerinin neler olabileceği ve genel olarak yardım alanların tümü bağımlı olarak kabul edilmeli midir? Eğer öyle ise aldıkları yardımın düzeyi ve süresi ile bağımlılık arasında bir bağlantı kurmak mümkün müdür? Sorularına cevap aranmaktadır. Literatür taramasına dayanan bu çalışmada, konu hakkındaki literatür eleştirel bir çerçevede ele alınarak, farklı araştırma sonuçlarına göre değerlendirmeler yapılmaktadır. Sonuçlar kronik yoksulluk içerisindeki bireylerin yaşadığı güvensizlik ve savunmasızlığa karşı koymak için sosyal yardımların kritik bir öneme sahip olduğu, insani gelişmeyi desteklediğini, yoksulluktan kurtulma fırsatlarına erişmelerine yardımcı olduğunu ve nesiller arası aktarımı kesintiye uğrattığını göstermektedir.
Özellikle 1970'lerle birlikte yaşanmaya başlayan ekonomik krizler Keynesyen kapitalist üretim mod... more Özellikle 1970'lerle birlikte yaşanmaya başlayan ekonomik krizler Keynesyen kapitalist üretim modelinin sonunu getirirken, beraberinde işsizliği de yapısal bir sorun haline getirmiştir. Bu dönemde hükümetlerin işsizlikle mücadele için pek çok aktif ve pasif emek piyasası politikalarını hayata geçirdiği görülmektedir. Ancak 1980'lerde uygulanmaya başlanan neoliberal iktisadi paradigma ile birlikte emek piyasası düzenlemelerinin işsizliği azaltmaktan ziyade farklı boyutlar kazanmasına neden olduğu görülmektedir. Özellikle esneklik çerçevesinde şekillenen emek piyasası, a-tipik çalışma modellerinin yaygınlaşmasına neden olmuştur. Özel istihdam büroları (ÖİB) aracılığıyla ödünç iş ilişkisi de esnek çalışma modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Özel istihdam büroları aracılığıyla ödünç iş ilişkisinde, ÖİB iş sözleşmesiyle kendisine bağlı olan işçisini, ödünç alan işletmelerle yapmış olduğu ödünç işçi sağlama sözleşmesi kapsamında bu işletmelere göndermektedir. İşçinin asıl işvereni ÖİB olduğu için ücret ödeme sorumluluğu ÖİB ait olmakta ancak işçiye işe yönelik talimat verme yetkisi ödünç alan işverene geçmektedir. Genelde geçici bir süre için yapılan ödünç iş ilişkisi işçiler açısından iş, ücret, iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda birtakım güvencesizlikleri getireceği düşüncesiyle eleştirilmektedir. Bu çalışmada, 2016 yılında 6715 sayılı Kanun ile yasallaşarak uygulamaya geçilen ve özel istihdam büroları aracılığıyla "Ödünç İş İlişkisi" bu çalışma modeli ile çalışan işçiler ve onlara iş bulan özel istihdam büroları özelinde incelenmektedir. Bu maksatla bu çalışma, özel istihdam büroları ve özel istihdam büroları aracılığıyla ödünç iş ilişkisi kuran çalışanlar arasında yapılan yarı yapılandırılmış görüşme formu ile elde edilen verilere dayanan bilgiler ışında şekillendirilmiştir.
IGI Global eBooks, 2016
One of the most important challenges faced by the healthcare system is the organization of health... more One of the most important challenges faced by the healthcare system is the organization of healthcare services to cope with the increase in population and aging of citizens. Especially in developing countries, demographic movements of the population, regional disparities, political concerns, and increasing expectations of health services have led to a search for new ways to serve all of the population with healthcare services. With traditional methods, it is not possible to increase the supply of health services because of inadequate infrastructure and shortcomings in quantity and quality of healthcare staff. This new health system called e-health and uses all of the possibilities provided by information and communication technologies that aim to improve public health. In this chapter, the effects of e-health practices on the quality and accessibility of healthcare services are assessed and the extent of e-health practices in Turkey are evaluated.
Balkan Journal of Social Sciences Balkan Sosyal Bilimler Dergisi, 2016
Is yeri devri ekonomik kosullarin bir sonucu olarak kacinilmaz bir durumdur. Is hukuku acisindan ... more Is yeri devri ekonomik kosullarin bir sonucu olarak kacinilmaz bir durumdur. Is hukuku acisindan en cok tartisilan durumlardan biri is yeri devri ile ortaya cikmaktadir. Is yeri devri ile birlikte yalniz faaliyet konusu ile isletmenin maddi ve maddi olmayan varliklari devredilmez ayni zamanda is yerinde calismakta olan isciler de bu devire konu olmaktadir. Calisanlarin is guvencesinin saglanmasinin amaclandigi durumlarda is yeri devri beraberinde pek cok sorunu getirmektedir. Devir ile isveren acisindan calisanlarin sozlesme ile belirlenen haklarinin korunmasi yonunde sorumluluklar devam ederken, isciler acisindan da devir, is sozlesmelerini feshetmek icin hakli bir neden olusturmaz. 4857 sayili Is Kanun 6. Maddesinde duzenlenen bu durum is yeri devri ile birlikte is sozlesmelerinin butun hak ve borclarla beraber devredildigi ifade edilmektedir.
International Journal of Research In Business and Social Science, Oct 22, 2015
The employment policy is one of the most disputable areas between Turkey and the EU. The EU decla... more The employment policy is one of the most disputable areas between Turkey and the EU. The EU declared two opening conditions, one about union rights and the other one about preparing an action plan displaying step by step the transposing of EU laws. Although Turkey claims that she met those criteria, the EU insists on keeping the accession negotiations in this area closed. However, there is serious gap between Turkish and European employment policies and in order to comply with the EU's, there is a strong need of enthusiasm in Turkey for proper implementation of changes made in legal and institutional structures. Simultaneously, the EU has to offer a considerable incentive, e.g. membership, for Turkey to encourage her to adapt EU rules in employment policy. Unfortunately, it is argued in this paper that the current situation is the opposite, i.e. there is no substantial incentive from the EU to encourage Turkey and thus, no enthusiasm from Turkey to comply with the EU policy. In order to analyze the impact of the EU on Turkey's employment policy the main question designed in this paper is: 'To what extent does the EU have influence on policy convergence in a candidate country that does not have a clear membership perspective? '. It is argued in this study that "without a concrete incentive, European Union's impact on a candidate country would be limited". Thus, the patterns of policy change at the national level are the dependent variable to be observed. The European Union's conditionality is the independent variable that is expected to alter the national patterns.
Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, Feb 1, 2013
Ekonomik kalkınmanın bir parçası olarak değerlendirilen bölgesel kalkınma, aynı zamanda toplumsal... more Ekonomik kalkınmanın bir parçası olarak değerlendirilen bölgesel kalkınma, aynı zamanda toplumsal adaletin sağlanmasında da önemli araçlardan biridir. Özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası, savaşın neden olduğu toplumsal yıkımların giderilmesinde önemli bir rol üstlenmiştir. Gerçekte bölgesel kalkınma anlayışı, Keynesyen müdahaleci ekonomi anlayışından ayrı düşünülmemektedir. Günümüzde gelişmekte olan ülkeler kadar gelişmiş ülkelerde de bölgesel kalkınma politikalarının uygulanmakta olduğu görülmektedir. Türkiye'de de bölgesel kalkınma farklarını gidermeye yönelik pek çok politika, özellikle planlı kalkınma döneminin başından itibaren hayata geçirilmiştir. Fakat bugüne kadar istenilen başarının elde edildiğini söylemek güçtür. Bölgesel gelişmenin sağlanmasına yönelik olarak, 2006 yılından itibaren kalkınma ajanslarının kurulmasına karar verilmiştir. Kalkınma ajansları sayesinde bölge dinamiklerinin ön plana çıkarılması ve bu suretle de bölgesel kalkınmanın sağlanması beklenmektedir. Bu çalışmada İzmir Kalkınma Ajansının uyguladığı mali destek programları incelenmiştir. Mali Destek Programı ile yapılan desteklemeler sonucunda istihdam artışı sağlandığı ve üretim ve üretim kapasitesinde olumlu değişimler yaşandığı tespit edilmiştir.
Journal of Management and Economics Research, 2015
Sürdürülebilir kalkınma anlayışı içerisinde ekonomik büyümenin sağlanması gelişmiş ve gelişmekte ... more Sürdürülebilir kalkınma anlayışı içerisinde ekonomik büyümenin sağlanması gelişmiş ve gelişmekte olan bütün ülkeler için kaçınılmaz bir gerçektir. Fakat sürdürülebilir kalkınmanın özellikle endüstri devrimi sonrası yaşanan dönüşüm sürecinde göz ardı edildiği görülmektedir. Bu süreçte doğal kaynakların bilinçsiz tüketimi ve enerji üretiminde fosil yakıtların kullanılması doğaya geri dönülmesi güç bir şekilde zarar vermiştir. Buna karşılık endüstri devrimi ile yaratılan refahtan toplumun tüm kesimleri eşit bir şekilde yararlanamadığı gibi artan emek arzını karşılayacak bir istihdam da yaratılamamıştır. Bu çalışmanın amacı özellikle 1980'lerin sonlarından itibaren ortaya çıkmaya başlayan yeşil işlerin hem sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleştirilmesi hem de artan işgücü arzını karşılaması açısından işgücü piyasasına etkilerini ortaya koymaktır
Pamukkale üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü dergisi, 2015
Genç işsizlik Türkiye ekonomisinde teorisyenler ve politika yapıcıları tarafından uzun bir süredi... more Genç işsizlik Türkiye ekonomisinde teorisyenler ve politika yapıcıları tarafından uzun bir süredir tartışılmaktadır. Bu çalışmada Türkiye ekonomisinde 1988-2013 dönemi için kişi başına reel gelir, ticari açıklık, enflasyon ve doğrudan yabancı sermayenin genç işsizlik üzerindeki etkisi araştırılmaktadır. Bu amaçla ARDL sınır testi yaklaşımı ve vektör hata düzeltme modeline dayalı Granger nedensellik testi kullanılmıştır. Ampirik sonuçlar değişkenler arasında bir uzun dönem ilişkisinin varlığını ortaya koymaktadır. Ampirik sonuçlar ayrıca uzun ve kısa dönemde kişi başına reel gelir, ticari açıklık ve doğrudan yabancı sermayenin genç işsizlik üzerinde negatif ve anlamlı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Uzun dönemde genç işsizlik ve doğrudan yabancı sermaye arasında çift yönlü bir nedensellik söz konusudur. Ayrıca, kişi başına reel gelir, enflasyon ve ticari açıklıktan genç işsizliğe doğru bir uzun dönem nedensellik tespit edilmiştir. Bu sonuçlar Türkiye ekonomisine ilişkin bazı politika önerileri sunabilmektedir.
Sosyal Politika Çalışmaları Dergisi, Dec 24, 2020
Bu çalışmada yoksulluğun psiko-sosyal etkilerinden utanma ve damgalanma olgusu araştırılmaktadır.... more Bu çalışmada yoksulluğun psiko-sosyal etkilerinden utanma ve damgalanma olgusu araştırılmaktadır. Utanma, mensubu oldukları toplumun yaşam standartlarını yerine getirememeleri nedeniyle bireyleri toplumdan uzaklaştıran ve sosyal dışlanma olgusunu arttıran bir kavramdır. Damgalama ise bireylerin kendilerini farklı kılan ve başkalarının gözünde değersizleştiren, onları düşük bir konuma yerleştiren bir özelliğe sahip olma olarak tanımlanabilir. Utanma duygusunda olduğu gibi sosyal dışlanma olgusunu güçlendirir ve kurumsal, sosyal ve bireysel faktörlere dayanır. Araştırma kapsamında Tekirdağ/ Süleymanpaşa İlçesinde Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'ndan ve Süleymanpaşa Belediyesi Dosteli Aşevi'nden yardım alan yoksullarla yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Araştırma nitel araştırma yöntemlerinden fenomenoloji deseniyle yürütülmüştür. Toplanan veriler kodlanarak kategoriler oluşturulmuş ve betimsel analize tabi tutulmuştur. Bulgular, utanma duygusunun özellikle yoksul aile çocukları arasında daha fazla hissedildiği yönündedir. Bu durum çocukların akademik başarılarını ve akranları ile kaynaşmalarını etkileyen bir faktördür. Diğer yandan yoksul bireyler toplumun geri kalanı tarafından ötekileştirilmekte, sosyal etkinliklere ve davetlere çağrılmamakta, arkadaşları ve akrabaları ile iletişim kurmakta zorlanmaktadırlar.
International refereed academic social sciences journal, Dec 30, 2015
The journal of academic social science studies, 2015
İnsana yakışır iş kavramı ilk kez ILO Direktörü Juan Somavia tarafından 1999 yılında gerçekleştir... more İnsana yakışır iş kavramı ilk kez ILO Direktörü Juan Somavia tarafından 1999 yılında gerçekleştirilen ILO konferansında dile getirilmiştir. Somavia yaptığı konuşmada özgürlük, eşitlik, güvenlik ve en önemlisi insan hakları çerçevesinde kadın ve erkek tüm çalışanlar için insan onuruna yakışır iş olanaklarının arttırılmasının ILO'nun öncelikli hedefleri arasında olması gerektiğini yönünde açıklamalarda bulunmuştur. Bu tarihten sonra insana yakışır işin ölçülmesi yönünde pek çok çalışma hayat geçirilmiştir. İnsana yakışır iş adil, kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınma için anahtar bir role sahiptir ve aynı zamanda yoksulluğu azaltma çabalarının da tamamlayıcı bir parçasıdır. Bu kapsamda insana yakışır iş, verimlilik ve adil ücret, iş sağlığı ve güvenliği, çalışan bireyler ve aileleri için sosyal koruma ve çalışanlara kendi çıkarlarını ilgilendiren konulara katılma ve organize olma fırsatı sağlar. Bu çerçevede insana yakışır işin içeriğini oluşturan dört unsurdan bahsedilmektedir. Bunlar, çalışma hayatına ilişkin temel haklar, istihdam, sosyal güvenlik ve sosyal diyalog'dur. Bu unsurların her biri birbirleri ile ayrılmaz bir bütünlük içerisindedir. Bu çalışmada insana yakışır iş kavramının neleri içerdiğine dair bir değerlendirme yapıldıktan sonra ölçülmesine yönelik geliştirilen yöntemlerden bahsedilecektir. Daha sonra istatistiksel veriler ışığında OECD ülkeleri ile kıyaslanmak suretiyle Türkiye'de insana yakışır işin genel bir değerlendirilmesi yapılacak ve Türkiye'nin insana yakışır iş endeksi belirlenmeye çalışılacaktır.
Advances in finance, accounting, and economics book series, 2015
Unemployment has become an increasingly serious economic and social problem in many European coun... more Unemployment has become an increasingly serious economic and social problem in many European countries. Theoretically, unemployment has a negative effect on economic growth and development. This chapter examines the impact of unemployment on economic growth in 15 EU countries from 1984 to 2012 by using several panel data techniques. Panel unit root tests suggest that the series employed in the study are stationary at first differences. In other words, the series are integrated of order one, I(1). Panel cointegration tests show that the variables are cointegrated over the period implying a long-run relationship between the variables. Panel OLS estimations show that the impact of unemployment on economic growth is negative and statistically significant. This indicates that unemployment decreases economic growth in these countries. Finally, Granger causality tests based on vector error correction model suggest that there is a bi-directional causality between the variables in the short and long run. The findings may provide some policy implications.
DergiPark (Istanbul University), Dec 31, 2021
Childhood is the period when the physical and mental development of individuals is shaped. Howeve... more Childhood is the period when the physical and mental development of individuals is shaped. However, children who experience poverty in early childhood experience problems in issues such as nutrition and education. This situation prevents them from getting out of poverty when they become adults.
Advances in business strategy and competitive advantage book series, 2017
Hak İş Uluslararası Emek ve Toplum Dergisi, Aug 31, 2018
Okul yemeği programlarının uygulanmasının temel amacı özellikle yoksul ve sosyo-ekonomik açıdan d... more Okul yemeği programlarının uygulanmasının temel amacı özellikle yoksul ve sosyo-ekonomik açıdan dezavantajlı çocukların fiziksel ve bilişsel gelişimini desteklemek, akranları arasında sosyal içermeyi sağlamak, sınıf içerisinde davranış bozukluklarını gidermek ve gelir eşitsizliğinin neden olduğu toplumsal sorunların çocuklar üzerindeki etkilerini azalmak olarak değerlendirilmektedir Gelişmiş ve gelişmekte olan pek çok ülkede ücretsiz okul yemeği uygulaması gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmada Türkiye’de çocuk yoksulluğunu ile mücadelede ücretsiz okul yemeği uygulamasına duyulan ihtiyacın ve sorunların boyutlarının belirlenmesi hedeflenmiştir. Tekirdağ/Süleymanpaşa’da gerçekleştirilen araştırmada yoksul çocukların yetersiz beslenme kaynaklı fiziksel ve bilişsel gelişimleri etkileyen pek çok sorun yaşadığı tespit edilmiştir.
Advances in finance, accounting, and economics book series, 2015
This chapter investigates the cointegration and causal relationship between financial development... more This chapter investigates the cointegration and causal relationship between financial development and energy consumption in the case of Turkey over the period 1960-2011. In doing so, the ARDL bounds testing and Johansen-Juselius approaches to cointegration and Granger causality test based on vectorerror correction model are employed. The empirical results show that the series are cointegrated. The empirical results also show a positive and statistically significant relationship between financial development and energy consumption in the long run. In addition, a unidirectional causality running from financial development to energy consumption is found in the short and long run. Thus, this chapter provides an empirical evidence that financial development is a determinant of energy consumption in Turkey. This chapter also presents some implications for Turkey's energy policy.
Advances in finance, accounting, and economics book series, 2015
One of the most important challenges faced by the healthcare system is the organization of health... more One of the most important challenges faced by the healthcare system is the organization of healthcare services to cope with the increase in population and aging of citizens. Especially in developing countries, demographic movements of the population, regional disparities, political concerns, and increasing expectations of health services have led to a search for new ways to serve all of the population with healthcare services. With traditional methods, it is not possible to increase the supply of health services because of inadequate infrastructure and shortcomings in quantity and quality of healthcare staff. This new health system called e-health and uses all of the possibilities provided by information and communication technologies that aim to improve public health. In this chapter, the effects of e-health practices on the quality and accessibility of healthcare services are assessed and the extent of e-health practices in Turkey are evaluated.
Uploads
Papers by davuthan gunaydin