Books by Assoc. Prof. Serdar YILMAZ
Roudledge Handbook of Conflict Response and Leadership in Africa, 2022
Conflict Areas in the Caucasus And Central Asia
The study consists of three parts. In the first part, the water problem
which has great potential... more The study consists of three parts. In the first part, the water problem
which has great potential for conflict in Central Asia and especially in the
Karakalpakstan region is discussed. The basic source of the problem and the
solution processes are addressed accordingly. The second part deals with the
frozen and conflictual border problems and asks where the problem originates,
which boundaries the states want and which solutions have been found
so far. The third part, on the other hand, discusses why the Karakalpakstan region bears strategic importance and the reasons for the basic security problem
in the region.
21. Yüzyılda Tüm Boyutlarıyla Çin Halk Cumhuriyeti, 2022
Çin-Japonya ilişkileri, uluslararası ilişkiler disiplini içerisinde örneğine az rastlanılan türde... more Çin-Japonya ilişkileri, uluslararası ilişkiler disiplini içerisinde örneğine az rastlanılan türden
ironik ve zaman zaman hayali bir düzlemde yol almaktadır. Ancak dünyanın ikinci ve üçüncü
büyük ekonomileri olarak Çin ve Japonya arasındaki artan karşılıklı bağımlılık küreselleşmenin
tüm özelliklerini yansıtmaktadır. Çin-Japonya ilişkilerinin seyri tarihî husumetler, bölgesel
ihtilaflar, rekabet ve iş birliği temelinde gerçekleşmektedir. İlişkilerin temel odağını ise politika,
ulusal güvenlik ve milliyetçilik üçgeni oluşturmaktadır. Her iki devlet de politik, ekonomik,
sosyal ve kültürel alanlar olmak üzere ulusal çıkarlarını korumaya öncelik vermektedir. Özellikle
Soğuk Savaş sonrası dönemde her iki devlet de yeni uluslararası sistem içerisinde farklı bir
atmosferde etkileşim içine girmek zorunda kalmışlardır. Bu doğrultuda zamanla ortak sosyal,
kültürel ve eğitimsel alanlarda programlar oluştursalar da ikili ilişkilerdeki tarihsel stratejik
güvensizlik yerini korumaktadır. Stratejik güvensizliğin kaynağı ise her iki devletin ulusal güvenliğine
yönelik tehdit algılarıdır. Çin’in artan askerî kapasitesi, nükleer denemeleri ve Doğu
Asya’da artan gücü, Japonya açısından ulusal güvenliğine yönelik tehdit olarak algılanmaktadır.
Öte yandan Japonya’nın ABD ile müttefikliğinin devam etmesi ve ABD’nin bölgedeki etkin rolü,
Çin açısından ulusal güvenliğine yönelik tehdit olarak algılanmaktadır. Genel olarak bakıldığında
Çin-Japonya ilişkilerinin standart bir düzlemden ziyade gelgit şeklindeki bir yapıda yol aldığı
görülmektedir. Bu bağlamda çalışma, Çin-Japonya ilişkilerini farklı boyutları (tarihî, diplomatik,
milliyetçilik, karşılıklı bağımlılık, bölgesel ihtilaflar) ile tarihsel olarak analiz etmektedir.
21. Yüzyılda Tüm Boyutlarıyla Çin Halk Cumhuriyeti , 2022
Sovyetler Birliği’nin dağılması ile Kafkasya coğrafyasının jeopolitiği değişmiş, Çin Halk Cumhuri... more Sovyetler Birliği’nin dağılması ile Kafkasya coğrafyasının jeopolitiği değişmiş, Çin Halk Cumhuriyeti’nin
de komşusu olduğu Sovyetler Birliği; yerini siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak kendisini
yeniden inşa etmekte olan devletlere bırakmıştır. Bu kapsamda eskiden Güney Kafkasya’ya
yönelik ilgisi minimum olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin dış politikasında Azerbaycan, Gürcistan ve
Ermenistan ile ilişkileri giderek farklı bir boyutta değerlendirmeye başlanmıştır. Çin, özellikle Kuşak
Yol Projesi kapsamında bu ülkelerle olan ilişkilerini geliştirmiş ve giderek çeşitlendirmiştir. Bu
çalışmanın amacı, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Güney Kafkasya ülkeleri ile olan siyasi, ekonomik,
sosyal ve kültürel ilişkilerini analiz etmektedir. Bu kapsamda ilk olarak Çin’in Güney Kafkasya’ya
olan ilgisinden bahsedilecektir. Sonrasında Güney Kafkasya ülkelerinde Kuşak Yol Projesi ile hangi
yatırımların yapıldığı incelenecektir. Son olarak Çin’in Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan
ile olan ikili ilişkileri üzerinde detaylıca durulacaktır. Bu çalışma; Azerbaycan ile enerji, Gürcistan
ile ulaşım koridorları bağlamında ilişkilerine aktif olarak önem veren Çin’in Ermenistan ile olan
ilişkilerinde daha pasif bir tuttum takındığı hipotezine dayanmaktadır.
Astana Yayınları, 2021
Sadece Avrasya bölgesinin değil dünyanın da çehresini değiştiren en önemli jeopolitik ve jeostrat... more Sadece Avrasya bölgesinin değil dünyanın da çehresini değiştiren en önemli jeopolitik ve jeostratejik dönüşümlerden biri 1991 yılında Sovyetler Birliği’nin tarih sahnesinden çekilmesi ise diğeri de aynı tarihlerden sonra Çin Halk Cumhuriyeti’nin önlenemez yükselişi olmuştur. Stratejik önem, yer altı ve yer üstü kaynakların bolluğu, genç nüfus potansiyeli, üretim ve teknoloji kapasitesi, sıcak ve donmuş çatışma alanlarının fazlalığı ve askeri harcamaların ürkütücü boyutlara ulaştığı Avrasya bölgesi, ekonomik, siyasi ve jeopolitik alanlarda bölgede hâkimiyet kurmak isteyen ve birbirleri ile rekabet halinde olan güçlü aktörlerin rekabet alanı haline gelmiştir.
Bu güçlü aktörlerden olan Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti, özellikle Asya kıtasında iş birliğine dayalı bir rekabet örneği sergilemektedirler. İki ülke arasında dört bin kilometreden daha fazla olan sınırlar ve Sovyetler Birliği’nden kalan sınır sorunlarının çözülmesi, tüm dünyada yaşanan ekonomik durgunluğa rağmen 100 milyar doları geçen ticaret hacmi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olmaları ve Amerika gibi ortak bir düşmanın varlığı her iki ülkeyi de hem Asya hem Avrasya bölgesinde işbirliğine ve birlikte hareket etmeye sevk etmektedir.
Ekonomi dışında her iki ülke enerji ve askeri alanlarda da işbirliği içerisindedirler. Çin’in en fazla doğalgazı Rusya’dan satın alması, Çin pazarının Rusya için elzem olması ve Amerika faktörünün varlığı Rusya-Çin ilişkilerinde yakınlaştırıcı bir rol oynamaktadır. İki ülke arasındaki ekonomik işbirliği stratejik bir ittifak çerçevesinde gelişmiştir. Bu doğrultuda ortak askeri tatbikatlar düzenleyen Rusya ve Çin, kapsamlı bir silah ticareti de yapmaktadırlar. Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Şanghay İşbirliği Örgütü, Kuşak-Yol Girişimi ve ortak askeri tatbikatlar mevcut ittifakı pekiştirmiştir.
Ancak görünen o ki işbirliğine dayalı bu rekabetin iki önemli aktörü olan Rusya ve Çin, Avrasya denkleminde, Asya, Asya-Pasifik ve Orta Asya üzerinde son derece karmaşık bir rekabet içerisindedir. Bu iki güçlü devletin Avrasya’daki ekonomik ve siyasi alandaki stratejik çıkarları birbirinden farklılaşmaktadır. ABD karşıtlığı dolayısıyla Rusya-Çin birlikteliği artsa da Çin’in önlenemez ve Kuşak-Yol Girişimi’nin ilanından önce sessiz olan ilerleyişi Rusya çıkarlarını tehdit etmektedir. 2013 yılında Kuşak-Yol Girişimi’ni ilan etmesinden sonra artık sesli bir şeklide 21. yüzyılın küresel hegemonyası olacağını ilan eden Çin, Rusya’da asıl rakibin Amerika değil aslında Çin olduğu görüşünün dillendirilmesine sebep olmaktadır.
Dolayısıyla, iki ülke arasındaki işbirliği ve rekabete dayalı ilişkilerin belli başlı nedenlerden dolayı araştırılması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenlerden bazıları: her iki ülkenin de uluslararası siyaseti etkileme potansiyelleri, Avrasya denkleminde dönüştürücü bir etkiye sahip olmaları ve Soğuk Savaş sonrası süper güç olarak tek başına kalan Amerika’ya rakip olarak görülmeleridir.
KAZAKİSTAN: TARİH, TOPLUM, EKONOMİ, SİYASET
Kimlik, bütünleşme çabaları ve lider etkeninin Kazak dış siyasetini
nasıl şekillendirdiği üzerine... more Kimlik, bütünleşme çabaları ve lider etkeninin Kazak dış siyasetini
nasıl şekillendirdiği üzerine odaklanan bu çalışmanın temel amacı, sözü
geçen etkenlerin Kazakistan dış politikasındaki şekillendirici ve dönüştürücü etkisini inceleyerek 1992-2017 yılları arasında Kazak dış siyasetinde gerçekleştirilen atılımları ortaya koymaktır. Bu doğrultuda bu çalışma, kimlik, bütünleşme çabaları ve lider etkeninin Kazakistan’ın dünya arenasında tanınmasında ve dış politikasını etkilemede rolü nedir sorusuna cevap arayacaktır. Avrupa ve Asya kıtalarının büyük devletleri arasında sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan köprü oluşturan Kazakistan, hem Avrasya topraklarının merkezinde hem de dünden bugüne pek çok uygarlığın ve ulaşım yollarının kesiştiği noktada yer almaktadır. Tarih, gelenek, din, dil ve demografik öğeler üzerinden şekillenen Kazakistan Cumhuriyeti, bütün bu ögeleri referans olarak kabul etmekte ve ulusal çıkarları doğrultusunda dengeye dayalı ve çok yönlü bir dış politika izlemektedir.
Asya Bozkırlarında Yüksekten Uçan Kartal: NAZARBAYEV’İN KAZAKİSTANI, 2019
19. yüzyıl Avrupa, 20. yüzyıl Amerikan çağıydı. Kendi içinde barındırdığı büyük fırsatlar, zıtlık... more 19. yüzyıl Avrupa, 20. yüzyıl Amerikan çağıydı. Kendi içinde barındırdığı büyük fırsatlar, zıtlıklar ve tehditler düşünüldüğünde 21. yüzyılın Asya çağı olacağı daha şimdiden tartışıl-maktadır. Sahip olduğu doğal kaynaklar, mikro milliyetçilik, bütünleşme, su, sınır ve bunlara bağlı olarak öngörülemezlik göz önüne alındığında Orta Asya bölgesinin yükselişte olduğu görülmektedir. Şüphesiz ki Kazakistan, bu büyük resmin içinde sahip olduğu jeostratejik ve jeoekonomik avantajları ile çok önemli durmaktadır. Dünyanın dokuzuncu büyük ülkesi olan ve 2.7 milyon kilometrelik yüz olçümü ile bütün Türk ve Müslüman ülkelerden büyük olan Orta Asya'nın bağımsız Türk devletlerinden Kazakistan Cumhuriyeti, Astana gibi çok genç bir başkenti olmasına rağmen çok köklü bir geçmişe sahiptir. Toprakları hem Asya hem de Avrupa kıtasında bulunan üç ülkeden biri olan, petrol ve doğal gaz açısından zengin, Orta Asya bölgesinin siyasi ve ekonomik olarak en istikrarlı ve müre eh ülkesi, almış olduğu inisiyati er ve üretmiş olduğu kurumsal kirler ile Türk dünyasının lideri olan Kazakistan, gerek Türkiye'de gerekse dünyada hak ettiği kadar tanınmamaktadır. Dolayısıyla bu hakkın teslim edilmesi amacıyla sadece Kazakistan üzerine yazıların olduğu elinizdeki bu kitapta, Kazakistan'ın Atlantik ve Avrasya ile olan dış politikasından Türkiye ile olan ekonomik, kültürel ve eğitim ilişkilerine; Kazakistan'ın dış politikasında son dönemde elde ettiği temel başarılarına, Kazak kimliği ve lider etkeninin Kazak iç ve dış siyasetini nasıl şekillendirdiğine ve Kazakistan'ın bağımsızlıktan günümüze yaşamış olduğu su, sınır ve bütünleşme problemlerine dair çok geniş bir perspektif bulacaksınız. Okuyucu bu kitapta, Nazarbayev'in 3N-1K yani neyi, niçin, nasıl yaptığını ve Kazakistan'ı nereye götürmek istediğini görecektir. Dolayısıyla bu kitap, bugünkü Kazakistan'ın nereden nereye geldiğini ve nerelere gelebileceğini anlamak isteyen öğrencilerin, akademisyenlerin, yazarların, iş insanlarının, siyasetçilerin ve kısacası Orta Asya ve Kazakistan'daki gelişmeleri merak eden herkesin istifade edebileceği bir kitaptır. "Dünya nüfusunun çogunluğu Asya'dadır. Doğal zenginlikler Asya'dadır. En zengin kültür Asya'dadır. Gelecek de Asya'dadır" Nursultan Nazarbayev
BİR KUŞAK BİR YOL PROJESİ: KAVRAMLAR, AKTÖRLER, UYGULAMALAR
Teşekkürlerin en büyüğü ise milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen, 20. yüzyılın... more Teşekkürlerin en büyüğü ise milletine bu kadar az zamanda bu ölçüde hizmet edebilen, 20. yüzyılın en görkemli başarısına imza atarak gelecek yüzyıllara rehber olan, yalnızca Türk milletinin değil diğer tüm mazlum halkların da lideri olan, bugün, yarın ve daima mirasına sahip çıkacağımız aydınlık geleceğimiz Mustafa Kemal ATATÜRK içindir.
THE CHANGING PERSPECTIVE OF CENTRAL ASIA IN THE 21ST CENTURY, 2020
Five Central Asian states wished to solve the problems of water, border, energy, agricultural pro... more Five Central Asian states wished to solve the problems of water, border, energy, agricultural production, economic and political transformation left from the Soviet period. Yet, they did not prepare themselves for the possibility that the Soviet Union could one day be dissolved. There
is a problem of mutual trust between them. They look at each other's intentions and expectations with suspicion, and that is why they always stay at a certain distance from each other and could not act together. The ongoing water, border and integration problems among the Central Asian states have been one of the major problems that have been going on for many years without a full agreement. The main aim of this study is to address three important issues (integration, border, water) of Central Asian states by taking their different national interest approaches of the five countries into consideration since the dissolution the Soviet Union.
THE CHANGING PERSPECTIVES AND 'NEW' GEOPOLITICS OF THE CAUCASUS IN THE 21ST CENTURY, 2021
After the collapse of the Soviet Union, internationally recognized
independent states of Azerbaij... more After the collapse of the Soviet Union, internationally recognized
independent states of Azerbaijan, Armenia and Georgia emerged in the South Caucasus region. These three states have wished to develop both their cooperation in the international arena and to expand their relations with Russia, western countries and other important actors like Japan, India and China. They are eager to be involved in international investments and projects introduced by a variety of countries. In this context, South Caucasus countries perceive China's Belt and Road Initiative (BRI) as an important opportunity and seek ways to be included in this initiative to develop major investments and projects.
Bu çalışma ile birlikte Rusya’nın Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerindeki
hassasiyetler ener... more Bu çalışma ile birlikte Rusya’nın Avrupa Birliği (AB) ile olan ilişkilerindeki
hassasiyetler enerji temelli politikalar çerçevesinde ele alınacak ve
ilişkilerin günümüzde geldiği noktaya vurgu yapılacaktır. İlişkilerin nasıl
ve hangi antlaşmalarla başladığı yakın tarih perspektifinden anlatılarak
bu antlaşmaların neleri kapsadıkları belirtilecektir. Çalışmanın büyük bir
kısmı AB ve Rusya arasındaki enerji işbirliğine ayrılacak ve istatistikî
birtakım bilgiler sunularak AB’nin hangi oranlarda Rusya’ya bağımlı
olduğu ve Rusya’nın hangi önemli stratejiyi uygulayarak AB’yi yalnızlaştırmaya ve enerji alanında kendisine bağımlı kılmaya çalıştığı tartışılacaktır. Enerji alanında özellikle doğal gaz ve petrol açısından zengin kaynaklara sahip Rusya ile dünyanın en fazla enerji tüketen ancak enerji kaynakları son derece yetersiz olan AB arasında başlayan enerji diyalogu bu bağlamda ele alınacaktır. Rusya gibi enerji zengini bir ülkenin kendi çıkarlarını AB ülkeleri gibi enerji ithal eden ülkelere karşı bir pazarlık aracı ya da tehdit unsuru olarak gördüğü ve enerji kaynaklarını dış politika amaçlarını gerçekleştirmek için bir araç olarak kullandığı vurgulanacaktır.
Çalışmanın temel hipotezi: Rusya, sahip olduğu doğal gaz ve petrolü,
fiyat, miktar, tarihi ve jeopolitik avantajlarını devreye sokarak özellikle
Orta Asya ve Hazar kaynaklarını kendi iç piyasasında kullanıp, kendi gaz
ve petrolünü ise Avrupa pazarına ulaştırıp AB ülkelerinin kendi boru
hatları dışında başka projelere erişmelerini engelleyerek AB’yi Rusya’ya
olan enerji bağımlılığı konusunda yanlızlaştırmaktadır.
Main purpose of this study is to develop a detailed analysis on cybercrimes that is a result of t... more Main purpose of this study is to develop a detailed analysis on cybercrimes that is a result of this process by taking globalization into account as a system having no alternative and referring to discussions made around concept of the globalization. The study asserts that globalization will be a system having no alternative in 21st century because of the fact that both supporters and opponents of the globalization cannot produce any new theory or system while ordering their own data and cybercrimes, occurred as a result of globalization, are dangers that damages national and international security at the most.
Papers by Assoc. Prof. Serdar YILMAZ
Journal of the Human and Social Science Researches, Mar 31, 2023
Kazakistan ve Turkiye her platformda kardes olduklarini vurgulamalarina ragmen bu soylem kulturel... more Kazakistan ve Turkiye her platformda kardes olduklarini vurgulamalarina ragmen bu soylem kulturel ve ozellikle ekonomik iliskilere/gostergelere yansimamis ve Turkiye tarafindan uygulanan bircok projeden yeterli verim alinamamistir hipotezine dayanan bu calismada, hem Kazakistan-Turkiye ekonomik ve kulturel iliskilerine yapici anlamda elestirel bir bakis acisiyla bakilarak eksik noktalarin vurgulanmasi konusunda somut katkilar yapmak hem de calismanin belirtilen hipotezini dogrulanmak amaciyla dort temel soruya cevap aranmistir. Calismanin sonunda her iki ulkenin de Turk dunyasi icin onemine ve gerek ikili iliskilerin daha iyi bir seviyeye yukselmesi ve gerekse Turk dunyasinin temel sorunlarinin cozumu icin belli basli onerilere yer verilerek calisma nihayete erdirilmistir.
International Journal of Politics and Security, Apr 19, 2021
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2020
Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun yüzüncü yılında tamamlanması planlanan Bir Kuşak Bir Yol pro... more Çin Halk Cumhuriyeti'nin kuruluşunun yüzüncü yılında tamamlanması planlanan Bir Kuşak Bir Yol projesi (One Belt One Road-OBOR), Çin devletinin küresel siyasetteki etkisini arttırmak için tasarlanmış 21. yüzyıldaki en büyük küresel hegemonya girişimidir. Bu girişimin en önemli güzergâhlarından birisi ise barındırdığı kaynakları ve insan potansiyeli ile Afrika kıtasıdır. OBOR projesi ile Çin, Afrika kıtasını deniz ipek yolu ile projenin içine alarak Kenya, Cibuti, Etiyopya ve Mısır'a özel bir önem atfetmektedir. Bu çalışmanın temel amacı, Afrika kıtasının OBOR projesi için ifade ettiği önemi inceleyerek Çin Halk Cumhuriyeti'nin uzun dönemde Afrika ülkeleri üzerindeki etkisini ortaya koymaktır. Çin tarafından uygulanan borç-tuzak diplomasisini detaylıca irdelemek ise çalışmanın bir diğer amacıdır. Çalışmanın temel hipotezi ise Afrika bölgesinin OBOR projesi kapsamında ekonomik olarak Çin devletine giderek bağımlı olacağı ve Çin'in bu bölge üzerinde siyasi kontrol uygulayacağı düşüncesidir. Bu durum, yazının başlığında da ifade edildiği üzere Afrika ülkelerini bekleyen en büyük tehlikedir.
İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi, 2020
Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This a... more Bu makale, en az iki hakem tarafından incelenmiş ve intihal içermediği teyit edilmiştir. / This article has been reviewed by at least two referees and confirmed to include no plagiarism.
OPUS Uluslararası Toplum Araştırmaları Dergisi, 2020
It is seen that the People's Republic of China, one of the most important actors in the Asian con... more It is seen that the People's Republic of China, one of the most important actors in the Asian continent, has taken sustainable steps to become the global hegemony of the 21st century with its geostrategic and geoeconomic advantages. The most substantial of these steps is the One Belt One Road (OBOR) project, known as the Silk Road, which has shaped trade routes in a modern sense for a long time. The OBOR project aims to promote regional integration, strengthen economic, cultural and social ties between China and other partner countries, base new platforms of cooperation, and establish energy supply security for China. China desires to connect Asia, Europe and Africa continents by sea and land, thus provides large amounts of grants and loans by cooperating with many national and international institutions. This study, which covers three countries, is based on case studies research method and makes an important claim. OBOR project will both provide opportunities and advantages for Azerbaijan, Kazakhstan and Turkey and it may create financial dependency of the three countries on China. In order to verify this claim, both the trade volume between the three countries and China and the debt of these countries to China through the OBOR project were examined. The study tried to seek an answer the question of what strategies China has used on the Turkish states in order to develop and expand the OBOR project in the current period.
Al-Farabi Kazak National University, Department of Turkic and Indian Studies, International Scien... more Al-Farabi Kazak National University, Department of Turkic and Indian Studies, International Scientific-Practical Conference, 17-18 April 2014, Almaty-Kazakhstan.
Uploads
Books by Assoc. Prof. Serdar YILMAZ
which has great potential for conflict in Central Asia and especially in the
Karakalpakstan region is discussed. The basic source of the problem and the
solution processes are addressed accordingly. The second part deals with the
frozen and conflictual border problems and asks where the problem originates,
which boundaries the states want and which solutions have been found
so far. The third part, on the other hand, discusses why the Karakalpakstan region bears strategic importance and the reasons for the basic security problem
in the region.
ironik ve zaman zaman hayali bir düzlemde yol almaktadır. Ancak dünyanın ikinci ve üçüncü
büyük ekonomileri olarak Çin ve Japonya arasındaki artan karşılıklı bağımlılık küreselleşmenin
tüm özelliklerini yansıtmaktadır. Çin-Japonya ilişkilerinin seyri tarihî husumetler, bölgesel
ihtilaflar, rekabet ve iş birliği temelinde gerçekleşmektedir. İlişkilerin temel odağını ise politika,
ulusal güvenlik ve milliyetçilik üçgeni oluşturmaktadır. Her iki devlet de politik, ekonomik,
sosyal ve kültürel alanlar olmak üzere ulusal çıkarlarını korumaya öncelik vermektedir. Özellikle
Soğuk Savaş sonrası dönemde her iki devlet de yeni uluslararası sistem içerisinde farklı bir
atmosferde etkileşim içine girmek zorunda kalmışlardır. Bu doğrultuda zamanla ortak sosyal,
kültürel ve eğitimsel alanlarda programlar oluştursalar da ikili ilişkilerdeki tarihsel stratejik
güvensizlik yerini korumaktadır. Stratejik güvensizliğin kaynağı ise her iki devletin ulusal güvenliğine
yönelik tehdit algılarıdır. Çin’in artan askerî kapasitesi, nükleer denemeleri ve Doğu
Asya’da artan gücü, Japonya açısından ulusal güvenliğine yönelik tehdit olarak algılanmaktadır.
Öte yandan Japonya’nın ABD ile müttefikliğinin devam etmesi ve ABD’nin bölgedeki etkin rolü,
Çin açısından ulusal güvenliğine yönelik tehdit olarak algılanmaktadır. Genel olarak bakıldığında
Çin-Japonya ilişkilerinin standart bir düzlemden ziyade gelgit şeklindeki bir yapıda yol aldığı
görülmektedir. Bu bağlamda çalışma, Çin-Japonya ilişkilerini farklı boyutları (tarihî, diplomatik,
milliyetçilik, karşılıklı bağımlılık, bölgesel ihtilaflar) ile tarihsel olarak analiz etmektedir.
de komşusu olduğu Sovyetler Birliği; yerini siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak kendisini
yeniden inşa etmekte olan devletlere bırakmıştır. Bu kapsamda eskiden Güney Kafkasya’ya
yönelik ilgisi minimum olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin dış politikasında Azerbaycan, Gürcistan ve
Ermenistan ile ilişkileri giderek farklı bir boyutta değerlendirmeye başlanmıştır. Çin, özellikle Kuşak
Yol Projesi kapsamında bu ülkelerle olan ilişkilerini geliştirmiş ve giderek çeşitlendirmiştir. Bu
çalışmanın amacı, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Güney Kafkasya ülkeleri ile olan siyasi, ekonomik,
sosyal ve kültürel ilişkilerini analiz etmektedir. Bu kapsamda ilk olarak Çin’in Güney Kafkasya’ya
olan ilgisinden bahsedilecektir. Sonrasında Güney Kafkasya ülkelerinde Kuşak Yol Projesi ile hangi
yatırımların yapıldığı incelenecektir. Son olarak Çin’in Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan
ile olan ikili ilişkileri üzerinde detaylıca durulacaktır. Bu çalışma; Azerbaycan ile enerji, Gürcistan
ile ulaşım koridorları bağlamında ilişkilerine aktif olarak önem veren Çin’in Ermenistan ile olan
ilişkilerinde daha pasif bir tuttum takındığı hipotezine dayanmaktadır.
Bu güçlü aktörlerden olan Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti, özellikle Asya kıtasında iş birliğine dayalı bir rekabet örneği sergilemektedirler. İki ülke arasında dört bin kilometreden daha fazla olan sınırlar ve Sovyetler Birliği’nden kalan sınır sorunlarının çözülmesi, tüm dünyada yaşanan ekonomik durgunluğa rağmen 100 milyar doları geçen ticaret hacmi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olmaları ve Amerika gibi ortak bir düşmanın varlığı her iki ülkeyi de hem Asya hem Avrasya bölgesinde işbirliğine ve birlikte hareket etmeye sevk etmektedir.
Ekonomi dışında her iki ülke enerji ve askeri alanlarda da işbirliği içerisindedirler. Çin’in en fazla doğalgazı Rusya’dan satın alması, Çin pazarının Rusya için elzem olması ve Amerika faktörünün varlığı Rusya-Çin ilişkilerinde yakınlaştırıcı bir rol oynamaktadır. İki ülke arasındaki ekonomik işbirliği stratejik bir ittifak çerçevesinde gelişmiştir. Bu doğrultuda ortak askeri tatbikatlar düzenleyen Rusya ve Çin, kapsamlı bir silah ticareti de yapmaktadırlar. Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Şanghay İşbirliği Örgütü, Kuşak-Yol Girişimi ve ortak askeri tatbikatlar mevcut ittifakı pekiştirmiştir.
Ancak görünen o ki işbirliğine dayalı bu rekabetin iki önemli aktörü olan Rusya ve Çin, Avrasya denkleminde, Asya, Asya-Pasifik ve Orta Asya üzerinde son derece karmaşık bir rekabet içerisindedir. Bu iki güçlü devletin Avrasya’daki ekonomik ve siyasi alandaki stratejik çıkarları birbirinden farklılaşmaktadır. ABD karşıtlığı dolayısıyla Rusya-Çin birlikteliği artsa da Çin’in önlenemez ve Kuşak-Yol Girişimi’nin ilanından önce sessiz olan ilerleyişi Rusya çıkarlarını tehdit etmektedir. 2013 yılında Kuşak-Yol Girişimi’ni ilan etmesinden sonra artık sesli bir şeklide 21. yüzyılın küresel hegemonyası olacağını ilan eden Çin, Rusya’da asıl rakibin Amerika değil aslında Çin olduğu görüşünün dillendirilmesine sebep olmaktadır.
Dolayısıyla, iki ülke arasındaki işbirliği ve rekabete dayalı ilişkilerin belli başlı nedenlerden dolayı araştırılması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenlerden bazıları: her iki ülkenin de uluslararası siyaseti etkileme potansiyelleri, Avrasya denkleminde dönüştürücü bir etkiye sahip olmaları ve Soğuk Savaş sonrası süper güç olarak tek başına kalan Amerika’ya rakip olarak görülmeleridir.
nasıl şekillendirdiği üzerine odaklanan bu çalışmanın temel amacı, sözü
geçen etkenlerin Kazakistan dış politikasındaki şekillendirici ve dönüştürücü etkisini inceleyerek 1992-2017 yılları arasında Kazak dış siyasetinde gerçekleştirilen atılımları ortaya koymaktır. Bu doğrultuda bu çalışma, kimlik, bütünleşme çabaları ve lider etkeninin Kazakistan’ın dünya arenasında tanınmasında ve dış politikasını etkilemede rolü nedir sorusuna cevap arayacaktır. Avrupa ve Asya kıtalarının büyük devletleri arasında sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan köprü oluşturan Kazakistan, hem Avrasya topraklarının merkezinde hem de dünden bugüne pek çok uygarlığın ve ulaşım yollarının kesiştiği noktada yer almaktadır. Tarih, gelenek, din, dil ve demografik öğeler üzerinden şekillenen Kazakistan Cumhuriyeti, bütün bu ögeleri referans olarak kabul etmekte ve ulusal çıkarları doğrultusunda dengeye dayalı ve çok yönlü bir dış politika izlemektedir.
is a problem of mutual trust between them. They look at each other's intentions and expectations with suspicion, and that is why they always stay at a certain distance from each other and could not act together. The ongoing water, border and integration problems among the Central Asian states have been one of the major problems that have been going on for many years without a full agreement. The main aim of this study is to address three important issues (integration, border, water) of Central Asian states by taking their different national interest approaches of the five countries into consideration since the dissolution the Soviet Union.
independent states of Azerbaijan, Armenia and Georgia emerged in the South Caucasus region. These three states have wished to develop both their cooperation in the international arena and to expand their relations with Russia, western countries and other important actors like Japan, India and China. They are eager to be involved in international investments and projects introduced by a variety of countries. In this context, South Caucasus countries perceive China's Belt and Road Initiative (BRI) as an important opportunity and seek ways to be included in this initiative to develop major investments and projects.
hassasiyetler enerji temelli politikalar çerçevesinde ele alınacak ve
ilişkilerin günümüzde geldiği noktaya vurgu yapılacaktır. İlişkilerin nasıl
ve hangi antlaşmalarla başladığı yakın tarih perspektifinden anlatılarak
bu antlaşmaların neleri kapsadıkları belirtilecektir. Çalışmanın büyük bir
kısmı AB ve Rusya arasındaki enerji işbirliğine ayrılacak ve istatistikî
birtakım bilgiler sunularak AB’nin hangi oranlarda Rusya’ya bağımlı
olduğu ve Rusya’nın hangi önemli stratejiyi uygulayarak AB’yi yalnızlaştırmaya ve enerji alanında kendisine bağımlı kılmaya çalıştığı tartışılacaktır. Enerji alanında özellikle doğal gaz ve petrol açısından zengin kaynaklara sahip Rusya ile dünyanın en fazla enerji tüketen ancak enerji kaynakları son derece yetersiz olan AB arasında başlayan enerji diyalogu bu bağlamda ele alınacaktır. Rusya gibi enerji zengini bir ülkenin kendi çıkarlarını AB ülkeleri gibi enerji ithal eden ülkelere karşı bir pazarlık aracı ya da tehdit unsuru olarak gördüğü ve enerji kaynaklarını dış politika amaçlarını gerçekleştirmek için bir araç olarak kullandığı vurgulanacaktır.
Çalışmanın temel hipotezi: Rusya, sahip olduğu doğal gaz ve petrolü,
fiyat, miktar, tarihi ve jeopolitik avantajlarını devreye sokarak özellikle
Orta Asya ve Hazar kaynaklarını kendi iç piyasasında kullanıp, kendi gaz
ve petrolünü ise Avrupa pazarına ulaştırıp AB ülkelerinin kendi boru
hatları dışında başka projelere erişmelerini engelleyerek AB’yi Rusya’ya
olan enerji bağımlılığı konusunda yanlızlaştırmaktadır.
Papers by Assoc. Prof. Serdar YILMAZ
which has great potential for conflict in Central Asia and especially in the
Karakalpakstan region is discussed. The basic source of the problem and the
solution processes are addressed accordingly. The second part deals with the
frozen and conflictual border problems and asks where the problem originates,
which boundaries the states want and which solutions have been found
so far. The third part, on the other hand, discusses why the Karakalpakstan region bears strategic importance and the reasons for the basic security problem
in the region.
ironik ve zaman zaman hayali bir düzlemde yol almaktadır. Ancak dünyanın ikinci ve üçüncü
büyük ekonomileri olarak Çin ve Japonya arasındaki artan karşılıklı bağımlılık küreselleşmenin
tüm özelliklerini yansıtmaktadır. Çin-Japonya ilişkilerinin seyri tarihî husumetler, bölgesel
ihtilaflar, rekabet ve iş birliği temelinde gerçekleşmektedir. İlişkilerin temel odağını ise politika,
ulusal güvenlik ve milliyetçilik üçgeni oluşturmaktadır. Her iki devlet de politik, ekonomik,
sosyal ve kültürel alanlar olmak üzere ulusal çıkarlarını korumaya öncelik vermektedir. Özellikle
Soğuk Savaş sonrası dönemde her iki devlet de yeni uluslararası sistem içerisinde farklı bir
atmosferde etkileşim içine girmek zorunda kalmışlardır. Bu doğrultuda zamanla ortak sosyal,
kültürel ve eğitimsel alanlarda programlar oluştursalar da ikili ilişkilerdeki tarihsel stratejik
güvensizlik yerini korumaktadır. Stratejik güvensizliğin kaynağı ise her iki devletin ulusal güvenliğine
yönelik tehdit algılarıdır. Çin’in artan askerî kapasitesi, nükleer denemeleri ve Doğu
Asya’da artan gücü, Japonya açısından ulusal güvenliğine yönelik tehdit olarak algılanmaktadır.
Öte yandan Japonya’nın ABD ile müttefikliğinin devam etmesi ve ABD’nin bölgedeki etkin rolü,
Çin açısından ulusal güvenliğine yönelik tehdit olarak algılanmaktadır. Genel olarak bakıldığında
Çin-Japonya ilişkilerinin standart bir düzlemden ziyade gelgit şeklindeki bir yapıda yol aldığı
görülmektedir. Bu bağlamda çalışma, Çin-Japonya ilişkilerini farklı boyutları (tarihî, diplomatik,
milliyetçilik, karşılıklı bağımlılık, bölgesel ihtilaflar) ile tarihsel olarak analiz etmektedir.
de komşusu olduğu Sovyetler Birliği; yerini siyasi, ekonomik ve toplumsal olarak kendisini
yeniden inşa etmekte olan devletlere bırakmıştır. Bu kapsamda eskiden Güney Kafkasya’ya
yönelik ilgisi minimum olan Çin Halk Cumhuriyeti’nin dış politikasında Azerbaycan, Gürcistan ve
Ermenistan ile ilişkileri giderek farklı bir boyutta değerlendirmeye başlanmıştır. Çin, özellikle Kuşak
Yol Projesi kapsamında bu ülkelerle olan ilişkilerini geliştirmiş ve giderek çeşitlendirmiştir. Bu
çalışmanın amacı, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Güney Kafkasya ülkeleri ile olan siyasi, ekonomik,
sosyal ve kültürel ilişkilerini analiz etmektedir. Bu kapsamda ilk olarak Çin’in Güney Kafkasya’ya
olan ilgisinden bahsedilecektir. Sonrasında Güney Kafkasya ülkelerinde Kuşak Yol Projesi ile hangi
yatırımların yapıldığı incelenecektir. Son olarak Çin’in Azerbaycan, Gürcistan ve Ermenistan
ile olan ikili ilişkileri üzerinde detaylıca durulacaktır. Bu çalışma; Azerbaycan ile enerji, Gürcistan
ile ulaşım koridorları bağlamında ilişkilerine aktif olarak önem veren Çin’in Ermenistan ile olan
ilişkilerinde daha pasif bir tuttum takındığı hipotezine dayanmaktadır.
Bu güçlü aktörlerden olan Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti, özellikle Asya kıtasında iş birliğine dayalı bir rekabet örneği sergilemektedirler. İki ülke arasında dört bin kilometreden daha fazla olan sınırlar ve Sovyetler Birliği’nden kalan sınır sorunlarının çözülmesi, tüm dünyada yaşanan ekonomik durgunluğa rağmen 100 milyar doları geçen ticaret hacmi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin daimi üyesi olmaları ve Amerika gibi ortak bir düşmanın varlığı her iki ülkeyi de hem Asya hem Avrasya bölgesinde işbirliğine ve birlikte hareket etmeye sevk etmektedir.
Ekonomi dışında her iki ülke enerji ve askeri alanlarda da işbirliği içerisindedirler. Çin’in en fazla doğalgazı Rusya’dan satın alması, Çin pazarının Rusya için elzem olması ve Amerika faktörünün varlığı Rusya-Çin ilişkilerinde yakınlaştırıcı bir rol oynamaktadır. İki ülke arasındaki ekonomik işbirliği stratejik bir ittifak çerçevesinde gelişmiştir. Bu doğrultuda ortak askeri tatbikatlar düzenleyen Rusya ve Çin, kapsamlı bir silah ticareti de yapmaktadırlar. Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Şanghay İşbirliği Örgütü, Kuşak-Yol Girişimi ve ortak askeri tatbikatlar mevcut ittifakı pekiştirmiştir.
Ancak görünen o ki işbirliğine dayalı bu rekabetin iki önemli aktörü olan Rusya ve Çin, Avrasya denkleminde, Asya, Asya-Pasifik ve Orta Asya üzerinde son derece karmaşık bir rekabet içerisindedir. Bu iki güçlü devletin Avrasya’daki ekonomik ve siyasi alandaki stratejik çıkarları birbirinden farklılaşmaktadır. ABD karşıtlığı dolayısıyla Rusya-Çin birlikteliği artsa da Çin’in önlenemez ve Kuşak-Yol Girişimi’nin ilanından önce sessiz olan ilerleyişi Rusya çıkarlarını tehdit etmektedir. 2013 yılında Kuşak-Yol Girişimi’ni ilan etmesinden sonra artık sesli bir şeklide 21. yüzyılın küresel hegemonyası olacağını ilan eden Çin, Rusya’da asıl rakibin Amerika değil aslında Çin olduğu görüşünün dillendirilmesine sebep olmaktadır.
Dolayısıyla, iki ülke arasındaki işbirliği ve rekabete dayalı ilişkilerin belli başlı nedenlerden dolayı araştırılması gerektiğine inanıyoruz. Bu nedenlerden bazıları: her iki ülkenin de uluslararası siyaseti etkileme potansiyelleri, Avrasya denkleminde dönüştürücü bir etkiye sahip olmaları ve Soğuk Savaş sonrası süper güç olarak tek başına kalan Amerika’ya rakip olarak görülmeleridir.
nasıl şekillendirdiği üzerine odaklanan bu çalışmanın temel amacı, sözü
geçen etkenlerin Kazakistan dış politikasındaki şekillendirici ve dönüştürücü etkisini inceleyerek 1992-2017 yılları arasında Kazak dış siyasetinde gerçekleştirilen atılımları ortaya koymaktır. Bu doğrultuda bu çalışma, kimlik, bütünleşme çabaları ve lider etkeninin Kazakistan’ın dünya arenasında tanınmasında ve dış politikasını etkilemede rolü nedir sorusuna cevap arayacaktır. Avrupa ve Asya kıtalarının büyük devletleri arasında sosyal, ekonomik ve kültürel açıdan köprü oluşturan Kazakistan, hem Avrasya topraklarının merkezinde hem de dünden bugüne pek çok uygarlığın ve ulaşım yollarının kesiştiği noktada yer almaktadır. Tarih, gelenek, din, dil ve demografik öğeler üzerinden şekillenen Kazakistan Cumhuriyeti, bütün bu ögeleri referans olarak kabul etmekte ve ulusal çıkarları doğrultusunda dengeye dayalı ve çok yönlü bir dış politika izlemektedir.
is a problem of mutual trust between them. They look at each other's intentions and expectations with suspicion, and that is why they always stay at a certain distance from each other and could not act together. The ongoing water, border and integration problems among the Central Asian states have been one of the major problems that have been going on for many years without a full agreement. The main aim of this study is to address three important issues (integration, border, water) of Central Asian states by taking their different national interest approaches of the five countries into consideration since the dissolution the Soviet Union.
independent states of Azerbaijan, Armenia and Georgia emerged in the South Caucasus region. These three states have wished to develop both their cooperation in the international arena and to expand their relations with Russia, western countries and other important actors like Japan, India and China. They are eager to be involved in international investments and projects introduced by a variety of countries. In this context, South Caucasus countries perceive China's Belt and Road Initiative (BRI) as an important opportunity and seek ways to be included in this initiative to develop major investments and projects.
hassasiyetler enerji temelli politikalar çerçevesinde ele alınacak ve
ilişkilerin günümüzde geldiği noktaya vurgu yapılacaktır. İlişkilerin nasıl
ve hangi antlaşmalarla başladığı yakın tarih perspektifinden anlatılarak
bu antlaşmaların neleri kapsadıkları belirtilecektir. Çalışmanın büyük bir
kısmı AB ve Rusya arasındaki enerji işbirliğine ayrılacak ve istatistikî
birtakım bilgiler sunularak AB’nin hangi oranlarda Rusya’ya bağımlı
olduğu ve Rusya’nın hangi önemli stratejiyi uygulayarak AB’yi yalnızlaştırmaya ve enerji alanında kendisine bağımlı kılmaya çalıştığı tartışılacaktır. Enerji alanında özellikle doğal gaz ve petrol açısından zengin kaynaklara sahip Rusya ile dünyanın en fazla enerji tüketen ancak enerji kaynakları son derece yetersiz olan AB arasında başlayan enerji diyalogu bu bağlamda ele alınacaktır. Rusya gibi enerji zengini bir ülkenin kendi çıkarlarını AB ülkeleri gibi enerji ithal eden ülkelere karşı bir pazarlık aracı ya da tehdit unsuru olarak gördüğü ve enerji kaynaklarını dış politika amaçlarını gerçekleştirmek için bir araç olarak kullandığı vurgulanacaktır.
Çalışmanın temel hipotezi: Rusya, sahip olduğu doğal gaz ve petrolü,
fiyat, miktar, tarihi ve jeopolitik avantajlarını devreye sokarak özellikle
Orta Asya ve Hazar kaynaklarını kendi iç piyasasında kullanıp, kendi gaz
ve petrolünü ise Avrupa pazarına ulaştırıp AB ülkelerinin kendi boru
hatları dışında başka projelere erişmelerini engelleyerek AB’yi Rusya’ya
olan enerji bağımlılığı konusunda yanlızlaştırmaktadır.
uzak durarak tek başlarına soğuktan öleceklerdir. Bu çalışma, Orta Asya devletleri arasındaki kültürel, dilsel, dinsel, tarihsel ve bağımsızlık sonrası kurulan ekonomik bağlar, ulusal çıkar farklılıklarına rağmen
bu devletlerin bol dikenli ilişkileri sürdürmesini sağlayan en önemli motivasyondur hipotezine dayanmaktadır. Hipotezin doğrulanması amacıyla, Orta Asya devletleri Sovyetler Birliği’nin bertaraf
olmasıyla birlikte oluşan güç boşluğunu doldurmak ve olası istikrarsızlıkları engellemek için ne tür çabalar sarf ettiler, kendilerine nasıl bir yol çizdiler, benzer dil, din ve kültürel avantajları değerlendirip
bir arada olabilme iradesini sürdürülebilir şekilde ortaya koyabildiler mi, ya da bir araya geldikçe birbirlerinden daha da mı uzaklaştılar gibi sorulara cevap aranacaktır.