Papers by Yasemin Özcan Gönülal
DEÜ Edebiyat Fakültesi Dergisi, Cilt:11, Sayı:2, ss.686-703. , 2024
Farklı kültürlerin birbirlerine öğrettikleri “bilgi”, sözcüklerde yaşar ve ortak iletişim dilinin... more Farklı kültürlerin birbirlerine öğrettikleri “bilgi”, sözcüklerde yaşar ve ortak iletişim dilinin söz varlığını oluşturur. Bir kentte kullanılan sözcüklerin gelecek nesillere aktarılmadan kaybolması ise kültürel mirasın kaybı anlamına gelir. Bu durum kent tarihi, kültürü, sosyolojisi ve diyalektolojisi açısından bir yoksullaşma olarak yorumlanabilir. Türkiye ve çalışmaya örneklem olan İzmir’de Rom, Dom ve Lom gruplarının konuştuğu Roman dili (Romani, Romanes) tehlike altındaki diller arasında gösterilmektedir. Romanların Anadolu’ya ne zaman ve hangi tarihte geldiğine dair elimizde kesin bilgiler bulunmamakla birlikte takip edebildiğimiz kadarıyla 16. yüzyıldan beri İzmir’de Türklerle birlikte yaşamaktadırlar. Bu çalışmada, İzmir Romanlarının İzmir ağzına katkılarından bazıları ortaya konmuş,
bu alıntılar arasından Türkçe sözlüklerde eksik kalan kayıtlar tespit edilerek bu kayıtların sözlüklere dâhil edilmesi önerilmiştir. Çalışmada ayrıca İzmir ağzında yaşamaya devam eden bu sözcükler üzerinden “tehlikedeki diller” statüsünde olan Roman diline dikkat çekilmek istenmiş ve Roman dilinden başka dillere geçen sözcüklerin de araştırılması gerektiği konusunda literatürdeki eksiğe katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla bu çalışma İzmir’de yaşayan Roman topluluklarının dilinden Türkçeye geçen sözcüklerin irdelenmesi yoluyla hem Türkçenin söz varlığına bir katkı hem de kaybolmakta olan Roman dilinin somut olmayan kültürel mirasını taşıyan bazı sözcüklerin unutulmadan kayda geçirilmesi için bir çaba olarak değerlendirilebilir.
DTCF Dergisi 64.1 (2024): 328-353, 2024
Izmir (Smyrna) was among the Eastern Mediterranean's multicultural and multilingual cities from t... more Izmir (Smyrna) was among the Eastern Mediterranean's multicultural and multilingual cities from the 17th century to the beginning of the 20th century. The metaphorical statement of 'transformation from Smyrna to Izmir' points out the multicultural and multilingual life during the transformation of Smyrna, a Mediterranean city in the Ottoman
Empire, to Izmir as a Turkish city. Few cities within the Ottoman Empire had the vast historical and cultural heritage that this city had, permeating the very texture of the city, and fostered by this multicultural environment. These origins had an impact on Izmir's evolution as a modern Turkish city after 1922. However, there is limited research on the languages representing this heritage and their infuluence on the Izmir dialect. The
identification of exchanges and borrowings between languages will not only contribute to understanding of Izmir, but it will also provide significant contributions to the fields of dialectology and lexicology. In this study, the focus is on the historical and cultural context that created this linguistic heritage; subsequently, it will be evaluated the relationships
between the languages spoken in Izmir from the past to the present. Therefore, drawing attention to the relationship between the aforementioned languages and Turkish from a historical perspective will reveal the contributions of these languages to the dialect of Izmir.
By highlighting the languages of people migrated to Izmir especially from the Balkans and the Caucasus from the mid-19th century, it is ultimately intended to provide a pioneering study regarding the language atlas of Izmir.
Folklor / Edebiyat, 2023
Bu çalışmada, İzmir kent merkezine çok yakın mesafede olmasına rağmen literatürde hakkında son de... more Bu çalışmada, İzmir kent merkezine çok yakın mesafede olmasına rağmen literatürde hakkında son derece sınırlı bilgi bulunan Karşıyaka ilçesine bağlı Yamanlar Köyü Yörüklerinin tarihi, dili ve köyün geçirdiği sosyal ve iktisadi dönüşüm konu edilmiştir. Köyün hemen yanı başında bulunan Osmanlı döneminden kalma köy mezarlığından ulaşılan bilgilere göre Yamanlar Yörüklerinin en az 400 yıldır bu bölgede varlık gösterdikleri anlaşılmıştır. Köyün bulunduğu Yamanlar Dağı aynı zamanda İzmir’in (Smyrna) kuruluşuna tanıklık eden antik dönemden kalan mirası sebebiyle de önem taşımaktadır. Kentin zamanla Yamanlar Dağı’ndaki yerleşim bölgelerine doğru gelişmesi, köyün sosyal ve iktisadi yaşam biçimini değiştirmiştir. Geleneksel geçim biçimlerinin yok olması, köylülerin yaşamlarını zorlaştırdığı gibi kültürel miras ögesi olarak görülebilecek pratiklerini de olumsuz yönde etkilemiştir. Çeşitli veri toplama yöntem ve tekniklerinden faydalanılan bu incelemede, köydeki gündelik yaşamı betimlemeye yönelik saha bir çalışması yürüttük. Bu çalışma kapsamında göre yöre halkıyla yarı yapılandırılmış ve yapılandırılmamış görüşmeler yapılmış, sözlü tarih incelemesi gerçekleştirdik. Bu yöntemle hem yazılı dokümanlar hem de sözlü verilerin analizi arasında bir denge kurmaya çalışarak
Yamanlar Köyü’nün etnotarihsel bir tasvirini yapmak, geçirdiği sosyal ve iktisadi değişimi anlamlandırmak ve İzmir Yörükleri hakkındaki literatüre katkı sunmayı amaçladık.
Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi
Sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınma ile birbirinin yerine kullanılan çok katmanlı bir teri... more Sürdürülebilirlik, sürdürülebilir kalkınma ile birbirinin yerine kullanılan çok katmanlı bir terimdir. Sürdürülebilirlik konusunun, Türkiye’deki üniversiteler ve yerel yönetimlerin gündeminde olduğu, bu kavram setini projelerine sıklıkla dâhil ettikleri görülmüştür. Sürdürülebilirlik söyleminin akademideki artan popülerliğine rağmen, söylemin akademisyenler tarafından nasıl alımlandığı ve akademisyenlerin konunun bilimsel çıktıları ile nasıl ilişkilendiğine yönelik detaylı bir inceleme mevcut değildir. İlgili kavramın; kalkınma, ilerleme, aydınlanma gibi kapitalizmin ideolojik olarak beslendiği söylem setleri ve argümanlar tarafından araçsallaştırılması, kapitalizmle ne ölçüde iç içe olduğu üzerine düşünmeyi de gerektirmektedir. Zira günümüzde tekno-bilimsel-ekonomik söylemin temelini oluşturan aydınlanmacı düşünce ve bu düşüncenin temellendirdiği pozitivist paradigmanın akademik söyleme yansıması, sürdürülebilirlik kavramının eleştirel bir irdelenmeye muhtaç olduğunu göstermektedir...
Türklük Bilimi Araştırmaları, 2015
Geoheritage, 2021
The consideration of the subject of water resources, seen as a part of cultural heritage, general... more The consideration of the subject of water resources, seen as a part of cultural heritage, generally includes water-related architectural structures such as bridges, aqueducts, and cisterns. Groundwater resources and related structures, however, receive little attention as heritage assets, and they are mostly forgotten together with the valuable information they hold. In this sense, this study aims to provide an accurate assessment of groundwater heritage and to suggest proposals for conservation through the case of the historic wells of Kadıovacık village in the Urla district of İzmir. Although the region where the village is located is rich in groundwater resources, the residents have suffered from drought for ages due to the specific geological characteristics of the Kadıovacık polje. The limited amount of water resources in Kadıovacık village have karstic characteristics and have shaped the life and topography of the region. To access and harvest this limited groundwater, a group of wells had been constructed on the ridge of the hill. These wells have been idle since 1980s with the supply of city main water. In line with the aim, a comprehensive heritage valuation by an interdisciplinary group of experts is essential to reveal the significance of the relatively humble wells. Accordingly, a multi-method system is used, including historical, social, cultural, architectural, geological, hydrogeological, and environmental aspects. The results show that although the wells are generally considered to be less important as heritage assets in terms of their physical features, an in-depth evaluation demonstrates their high significance for the village community.
Dil Araştırmaları, Sayı: 16, Bahar 2015
Türklük Bilimi Araştırmaları-Journal Of Turkology Research, Dec 2014
Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, 2007
Sovyet döneminde doğmuş, ilk eserlerini vermiş ve hâlen yazarlığa devam eden Nebire Gıymatdinova,... more Sovyet döneminde doğmuş, ilk eserlerini vermiş ve hâlen yazarlığa devam eden Nebire Gıymatdinova, bugün Tataristan'da ünü gittikçe artan ve çok okunan kadın yazarlardan biridir. Bu makaleyle, eserlerinin toplandığı on iki kitap sahibi, aynı zamanda Tataristan'da çıkan İdil dergisinin başyazarı olan, ele aldığı kalıcı temalar ve onları işleyiş tarzıyla halk arasında ün kazanan Nebire Gıymatdinova'nın Türkiye'de tanınması amaçlanmıştır.
Türk Dili, 2009
İngiltere ve Amerika'da gelişen yeni eleştiri yöntemi sosyoloji, tarih ya da psikoloji gibi bilim... more İngiltere ve Amerika'da gelişen yeni eleştiri yöntemi sosyoloji, tarih ya da psikoloji gibi bilimlere yaslanarak yapılan eleştirinin, eserin sanat yönünü bir yana bırakarak edebiyattan uzaklaşmasına bir tepki olarak doğmuştur (Moran, 2003: 207). Bu yöntemin amacı eserin kendisini incelemektir. Metni oluşturan malzemenin düzenlenişi, öğelerin taşıdığı anlam ve işlevleri birbiriyle ilintileri belirtildikçe edebi eserin anlamı ile biçimi arasındaki ilişki ortaya çıkar. Bu şekilde yazarın kurduğu yapıyı kavradıkça eserin anlamı da daha çok anlaşılır.
II. Uluslararası Türk Dili ve Edebiyatı Öğrenci Kongresi Bildiriler, İstanbul Kültür Üniversitesi, 4–6 Ağustos 2008, Cilt: 1, s. 541–558.
ÖZET 20. yüzyılda edebiyat biliminin temel meselesi "Yazılı bir metni sanat eseri yapan nedir?" s... more ÖZET 20. yüzyılda edebiyat biliminin temel meselesi "Yazılı bir metni sanat eseri yapan nedir?" sorusuna cevap bulmaktır. Edebîlik ya yazarın hayal gücünde ve sanatçı yaratıcılığında, ya metinlerin yapısında, özellikle kelimelerinde, özel metin öğelerinde ve estetik yaratılışta ya da özel bir alımlama (okur merkezli) tarzında aranmaktadır. Dolayısıyla artık günümüzde bir edebî eseri çözümlemenin çeşitli edebiyat kuramları ışığında farklı tahlil yöntemleri olduğu bilinmektedir. Bu bildiride de metin merkezli bir yöntem izlenerek Orhan Pamuk'un "Benim Adım Kırmızı" adlı romanının dili; daha dar anlamda Türkçesi incelenmeye çalışılmış, yazarın; Türkçenin kendine özgü anlatım yollarından, ifade vasıtalarından ne ölçüde yararlandığı tespit edilmeye çalışılmıştır.
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or TurkicVolume 6/1 Winter 2011, p. 1127-1137, TURKEY
Turkish Studies - International Periodical For The Languages, Literature and History of Turkish or Turkic Volume 6/4 Fall 2011, p.183-190 , TURKEY
Thesis Chapters by Yasemin Özcan Gönülal
ABSTRACT
This dissertation is based on the stories from the book “Sihérçé” published in Kazan, ... more ABSTRACT
This dissertation is based on the stories from the book “Sihérçé” published in Kazan, in 1993 and written by Nebire Gıymatdinova who is one of the prominent representatives of the fieldwork in the Turkish dialects of the Tatar language. Nebire Gıymatdinova was born in the time of the former Soviet Union and wrote her earlier works during that period. She still writes books today. In this dissertation, I have tried to focus on the overall features of “Modern Tatar Literature” which was gone through dramatic social changes and which still experiences as a search for an
ideology. I have also aimed for determining the changes Tatar literature has been subject to and for understanding the role of the woman in his particular literature. Moreover, I have also tried to touch on the role of education as the writer herself places greater importance on public education. The chief aim of this dissertation is to introduce Nebire Gıymatdinova, who is the writer of twelve books, the editor of İdil magazine in Tataristan and the writer who has become renowned in her own country with the themes she handles and her style, to the Turkish reader. The dissertation is divided into there chapters. In the first chapter, I have focused on the author’s life, the social and literary environment that have affected the author, studies on the author and the 20th century Tatar literature based on references to various studies. In the second chapter, there are 9 stories both in Tatar Turkish and Turkey Turkish. The final chapter contains a textual glossary of the 3120 word which from up the stories.
THE REFLECTIONS OF REPUBLIC PERIOD LANGUAGE DISCUSSIONS ON TURKISH LANGUAGE EDUCATION
(A RESEARC... more THE REFLECTIONS OF REPUBLIC PERIOD LANGUAGE DISCUSSIONS ON TURKISH LANGUAGE EDUCATION
(A RESEARCH FROM THE ASPECT OF SOCIOLINGUISTICS)
In a community, the changes in political, social, cultural and economical changes affect each other. These kind of changes in the community are also reflected to language and brings variety to language. Therefore it is impossible to consider a community which is independent from language and a language independent from community. Parallel to the changes in communal life, while it is understandable to observe new words and concepts in the language, it is subject to discussion whether language can change the community or not. One of the targeted principals of Turkish Language Reform is the consideration of constructing a new language in order to establish a new communal and political order, in other words a modern nation state. However there are different opinions whether this is linguistically possible or not and how and in what aspect the purification activity in Turkish will take place. Therefore, considering the historical progress of Turkey Turkish, it can be said that language discussions left their mark on especially republic period. It is observed that the source of language discussions in Turkey initiated in Tanzimat period (political reforms in Ottoman empire in 1839) in 19th century together with the modernization process, then it converted in to tough discussions in second constitutionalist period and finally together with the start up of republic period, it continued to remain in the agenda as a symbol of drifting to an new civilization structure. As the Turkish discussions, which has a background of 150 years, were shaped according to political stance rather than being linguistic, opinion differences occurred regarding application and method and therefore the discussions made on language resulted as continuous change in Turkish language used in effective tools such as mass communication tools or lesson books published by the government. Turkish language education was effected significantly due to changing government policies about language. In this study, the aim is to interpret the Turkish Language Reform once more in light of discussions and to present how this process reflected to Turkish language education by approaching to language as a “public fact”.
Key words: Language discussions, sociolinguistics, Turkish Language Reform, Turkish Language Revolution, education of Turkish language
Talks by Yasemin Özcan Gönülal
Uploads
Papers by Yasemin Özcan Gönülal
bu alıntılar arasından Türkçe sözlüklerde eksik kalan kayıtlar tespit edilerek bu kayıtların sözlüklere dâhil edilmesi önerilmiştir. Çalışmada ayrıca İzmir ağzında yaşamaya devam eden bu sözcükler üzerinden “tehlikedeki diller” statüsünde olan Roman diline dikkat çekilmek istenmiş ve Roman dilinden başka dillere geçen sözcüklerin de araştırılması gerektiği konusunda literatürdeki eksiğe katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla bu çalışma İzmir’de yaşayan Roman topluluklarının dilinden Türkçeye geçen sözcüklerin irdelenmesi yoluyla hem Türkçenin söz varlığına bir katkı hem de kaybolmakta olan Roman dilinin somut olmayan kültürel mirasını taşıyan bazı sözcüklerin unutulmadan kayda geçirilmesi için bir çaba olarak değerlendirilebilir.
Empire, to Izmir as a Turkish city. Few cities within the Ottoman Empire had the vast historical and cultural heritage that this city had, permeating the very texture of the city, and fostered by this multicultural environment. These origins had an impact on Izmir's evolution as a modern Turkish city after 1922. However, there is limited research on the languages representing this heritage and their infuluence on the Izmir dialect. The
identification of exchanges and borrowings between languages will not only contribute to understanding of Izmir, but it will also provide significant contributions to the fields of dialectology and lexicology. In this study, the focus is on the historical and cultural context that created this linguistic heritage; subsequently, it will be evaluated the relationships
between the languages spoken in Izmir from the past to the present. Therefore, drawing attention to the relationship between the aforementioned languages and Turkish from a historical perspective will reveal the contributions of these languages to the dialect of Izmir.
By highlighting the languages of people migrated to Izmir especially from the Balkans and the Caucasus from the mid-19th century, it is ultimately intended to provide a pioneering study regarding the language atlas of Izmir.
Yamanlar Köyü’nün etnotarihsel bir tasvirini yapmak, geçirdiği sosyal ve iktisadi değişimi anlamlandırmak ve İzmir Yörükleri hakkındaki literatüre katkı sunmayı amaçladık.
Thesis Chapters by Yasemin Özcan Gönülal
This dissertation is based on the stories from the book “Sihérçé” published in Kazan, in 1993 and written by Nebire Gıymatdinova who is one of the prominent representatives of the fieldwork in the Turkish dialects of the Tatar language. Nebire Gıymatdinova was born in the time of the former Soviet Union and wrote her earlier works during that period. She still writes books today. In this dissertation, I have tried to focus on the overall features of “Modern Tatar Literature” which was gone through dramatic social changes and which still experiences as a search for an
ideology. I have also aimed for determining the changes Tatar literature has been subject to and for understanding the role of the woman in his particular literature. Moreover, I have also tried to touch on the role of education as the writer herself places greater importance on public education. The chief aim of this dissertation is to introduce Nebire Gıymatdinova, who is the writer of twelve books, the editor of İdil magazine in Tataristan and the writer who has become renowned in her own country with the themes she handles and her style, to the Turkish reader. The dissertation is divided into there chapters. In the first chapter, I have focused on the author’s life, the social and literary environment that have affected the author, studies on the author and the 20th century Tatar literature based on references to various studies. In the second chapter, there are 9 stories both in Tatar Turkish and Turkey Turkish. The final chapter contains a textual glossary of the 3120 word which from up the stories.
(A RESEARCH FROM THE ASPECT OF SOCIOLINGUISTICS)
In a community, the changes in political, social, cultural and economical changes affect each other. These kind of changes in the community are also reflected to language and brings variety to language. Therefore it is impossible to consider a community which is independent from language and a language independent from community. Parallel to the changes in communal life, while it is understandable to observe new words and concepts in the language, it is subject to discussion whether language can change the community or not. One of the targeted principals of Turkish Language Reform is the consideration of constructing a new language in order to establish a new communal and political order, in other words a modern nation state. However there are different opinions whether this is linguistically possible or not and how and in what aspect the purification activity in Turkish will take place. Therefore, considering the historical progress of Turkey Turkish, it can be said that language discussions left their mark on especially republic period. It is observed that the source of language discussions in Turkey initiated in Tanzimat period (political reforms in Ottoman empire in 1839) in 19th century together with the modernization process, then it converted in to tough discussions in second constitutionalist period and finally together with the start up of republic period, it continued to remain in the agenda as a symbol of drifting to an new civilization structure. As the Turkish discussions, which has a background of 150 years, were shaped according to political stance rather than being linguistic, opinion differences occurred regarding application and method and therefore the discussions made on language resulted as continuous change in Turkish language used in effective tools such as mass communication tools or lesson books published by the government. Turkish language education was effected significantly due to changing government policies about language. In this study, the aim is to interpret the Turkish Language Reform once more in light of discussions and to present how this process reflected to Turkish language education by approaching to language as a “public fact”.
Key words: Language discussions, sociolinguistics, Turkish Language Reform, Turkish Language Revolution, education of Turkish language
Talks by Yasemin Özcan Gönülal
bu alıntılar arasından Türkçe sözlüklerde eksik kalan kayıtlar tespit edilerek bu kayıtların sözlüklere dâhil edilmesi önerilmiştir. Çalışmada ayrıca İzmir ağzında yaşamaya devam eden bu sözcükler üzerinden “tehlikedeki diller” statüsünde olan Roman diline dikkat çekilmek istenmiş ve Roman dilinden başka dillere geçen sözcüklerin de araştırılması gerektiği konusunda literatürdeki eksiğe katkı sağlanmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla bu çalışma İzmir’de yaşayan Roman topluluklarının dilinden Türkçeye geçen sözcüklerin irdelenmesi yoluyla hem Türkçenin söz varlığına bir katkı hem de kaybolmakta olan Roman dilinin somut olmayan kültürel mirasını taşıyan bazı sözcüklerin unutulmadan kayda geçirilmesi için bir çaba olarak değerlendirilebilir.
Empire, to Izmir as a Turkish city. Few cities within the Ottoman Empire had the vast historical and cultural heritage that this city had, permeating the very texture of the city, and fostered by this multicultural environment. These origins had an impact on Izmir's evolution as a modern Turkish city after 1922. However, there is limited research on the languages representing this heritage and their infuluence on the Izmir dialect. The
identification of exchanges and borrowings between languages will not only contribute to understanding of Izmir, but it will also provide significant contributions to the fields of dialectology and lexicology. In this study, the focus is on the historical and cultural context that created this linguistic heritage; subsequently, it will be evaluated the relationships
between the languages spoken in Izmir from the past to the present. Therefore, drawing attention to the relationship between the aforementioned languages and Turkish from a historical perspective will reveal the contributions of these languages to the dialect of Izmir.
By highlighting the languages of people migrated to Izmir especially from the Balkans and the Caucasus from the mid-19th century, it is ultimately intended to provide a pioneering study regarding the language atlas of Izmir.
Yamanlar Köyü’nün etnotarihsel bir tasvirini yapmak, geçirdiği sosyal ve iktisadi değişimi anlamlandırmak ve İzmir Yörükleri hakkındaki literatüre katkı sunmayı amaçladık.
This dissertation is based on the stories from the book “Sihérçé” published in Kazan, in 1993 and written by Nebire Gıymatdinova who is one of the prominent representatives of the fieldwork in the Turkish dialects of the Tatar language. Nebire Gıymatdinova was born in the time of the former Soviet Union and wrote her earlier works during that period. She still writes books today. In this dissertation, I have tried to focus on the overall features of “Modern Tatar Literature” which was gone through dramatic social changes and which still experiences as a search for an
ideology. I have also aimed for determining the changes Tatar literature has been subject to and for understanding the role of the woman in his particular literature. Moreover, I have also tried to touch on the role of education as the writer herself places greater importance on public education. The chief aim of this dissertation is to introduce Nebire Gıymatdinova, who is the writer of twelve books, the editor of İdil magazine in Tataristan and the writer who has become renowned in her own country with the themes she handles and her style, to the Turkish reader. The dissertation is divided into there chapters. In the first chapter, I have focused on the author’s life, the social and literary environment that have affected the author, studies on the author and the 20th century Tatar literature based on references to various studies. In the second chapter, there are 9 stories both in Tatar Turkish and Turkey Turkish. The final chapter contains a textual glossary of the 3120 word which from up the stories.
(A RESEARCH FROM THE ASPECT OF SOCIOLINGUISTICS)
In a community, the changes in political, social, cultural and economical changes affect each other. These kind of changes in the community are also reflected to language and brings variety to language. Therefore it is impossible to consider a community which is independent from language and a language independent from community. Parallel to the changes in communal life, while it is understandable to observe new words and concepts in the language, it is subject to discussion whether language can change the community or not. One of the targeted principals of Turkish Language Reform is the consideration of constructing a new language in order to establish a new communal and political order, in other words a modern nation state. However there are different opinions whether this is linguistically possible or not and how and in what aspect the purification activity in Turkish will take place. Therefore, considering the historical progress of Turkey Turkish, it can be said that language discussions left their mark on especially republic period. It is observed that the source of language discussions in Turkey initiated in Tanzimat period (political reforms in Ottoman empire in 1839) in 19th century together with the modernization process, then it converted in to tough discussions in second constitutionalist period and finally together with the start up of republic period, it continued to remain in the agenda as a symbol of drifting to an new civilization structure. As the Turkish discussions, which has a background of 150 years, were shaped according to political stance rather than being linguistic, opinion differences occurred regarding application and method and therefore the discussions made on language resulted as continuous change in Turkish language used in effective tools such as mass communication tools or lesson books published by the government. Turkish language education was effected significantly due to changing government policies about language. In this study, the aim is to interpret the Turkish Language Reform once more in light of discussions and to present how this process reflected to Turkish language education by approaching to language as a “public fact”.
Key words: Language discussions, sociolinguistics, Turkish Language Reform, Turkish Language Revolution, education of Turkish language
Körfezi arasında Ege Denizi’ne doğru uzanmaktadır. 1941 tarihindeki I.
Coğrafya Kongresi’nden beri yarımadanın tümü genel olarak ‘Urla
Yarımadası’ olarak kabul edilmektedir. Kuzeye uzanan parçasına
Karaburun Yarımadası, güneye uzanan parçasına ise Çeşme Yarımadası adı verilmektedir. 3059 km² ile İzmir ilinin %25’ini oluşturmaktadır. Bölgede
nüfus büyüklüğüne göre ilçeler Urla (54.556 kişi), Çeşme (34.563 kişi),
Seferihisar (31.467 kişi), Güzelbahçe (28.469 kişi) ve Karaburun (8.799
kişi) biçiminde sıralanmaktadır. İzmir toplamı ile kıyaslandığında
Yarımada’nın nüfusu İzmir il nüfusunun yaklaşık %4’ü kadardır.
Güzelbahçe’de 3 köy (Çamlı, Küçükkaya, Payamlı), Urla’da 14 köy
(Bademler, Balıklıova, Demircili, Kuşçular, Ovacık, Özbek, Yağcılar,
Barbaros, Birgi, Kadıovacık, Nohutalan, Uzunkuyu, Zeytineli, Zeytinler),
Seferihisar’da 9 köy (Beyler, Çamtepe, Düzce, Gödence, Gölcük, İhsaniye,
Kavakdere, Orhanlı, Turgut), Karaburun’da 15 köy (Mordoğan, Bozköy,
Hasseki, Kösedere, Parlak, Salman, Tepeboz, Anbarseki, Eğlenhoca,
İnecik, Küçükbahçe, Saip, Sarpıncık, Yaylaköy, Sazak), Çeşme’de ise 4
köy (Ildırı, Germiyan, Karaköy, Ovacık) bulunmaktadır. Urla
Yarımadası’nın XIV. yüzyılın başlarında Bizanslılardan alınarak Türk
topraklarına katıldığı, önce Aydınoğulları Beyliği ardından Osmanlı
Devleti’nin hâkimiyeti altına girdiği bilinmektedir. Bölgede Yörük köyleri
ile mübadeleyle yarımadaya yerleşen Balkan Türklerinin yaşadığı köyler
bulunmaktadır. Bu bildiride, Urla Yarımadası’nda yaşayan yerli ve
muhacirlerin yerleşim bölgeleri ve nüfus sayıları verilerek bölgede
yürütülecek olan ağız araştırmalarına katkı sunmanın yanı sıra; adı geçen
köylerden bazılarında yürütülen saha çalışmaları sırasında tespit edilen
diyalektolojik verilerin paylaşılması amaçlanmaktadır.