Nuri Bilge Ceylan is the most famous Turkish film director with numerous international prizes. Ho... more Nuri Bilge Ceylan is the most famous Turkish film director with numerous international prizes. However, Ceylan’s presentation by the Turkish media is far from emphasizing his success, talent, creativity, style, technique, and cinematography. He often falls victim to undeserved and superficial criticism of “would be” critics who openly confess they did not watch Ceylan’s movies. He is sometimes portrayed as a political figure and critic of the present day Turkish politics and system. This article focuses on how two mainstream Turkish newspapers, columnists and microbloggers portrayed and reacted to Ceylan and his cinema after his film Winter Sleep won the top prize (the Golden Palm) at Cannes Film Festival in 2014 and the reasons behind this portrayal.
Abstract Edgar Lee Masters’ Spoon River Anthology published in 1915 is a collection of more than ... more Abstract Edgar Lee Masters’ Spoon River Anthology published in 1915 is a collection of more than two hundred poems, written in the form of post-mortem autobiographical epitaphs of ordinary residents of a fictional small American town called Spoon River in Illinois. Each poem is titled with the name of a long deceased resident whose unheard yet striking story is explicitly or implicitly displayed with meticulous use of language and imagery. Along with the universal themes and its call to action for a less hostile and more embracing world, the anthology serves as a fruitful source for translation, literary study, and stylistic and discourse analysis. The primary purpose of this paper is to introduce Spoon River Anthology to practitioners of related fields and help them enhance their teaching process.
Amerika Birleşik Devletlerinin Güneybatı eyaletlerinde, özellikle Arizona'da rezervasyonlarda yaş... more Amerika Birleşik Devletlerinin Güneybatı eyaletlerinde, özellikle Arizona'da rezervasyonlarda yaşayan kızılderililerin (Apaçi, Yavapai, Ak-Chin...) günümüzdeki yaşam şekilleri ve içinde bulundukları asimilasyon süreci ve kültürlerini koruma çabaları anlatılmaktadır. Yazarın rezervasyonlardaki gözlem ve deneyimlerine ek olarak akademik bilgi de mevcuttur.
Robert College, founded in Istanbul in 1863, was the first American institution of higher educati... more Robert College, founded in Istanbul in 1863, was the first American institution of higher education outside the United States. It was followed by numerous American schools including the Syrian Protestant College (American University in Beirut) established three years later. The first “girls’ college” in the Ottoman Empire was opened in 1871, in Istanbul. The paper focuses on memoirs of Cyrus Hamlin, the founder of Robert College, and Mary Mills Patrick, the founder of the “Girls’ College” in Istanbul. It explores the motives of these pioneers of education; their relations with the American Board, Ottoman leaders and politicians; their perception of the Ottoman Empire and its peoples; and their roles in shaping the social, political and intellectual atmosphere through education. The paper also relates the memoirs Hamlin and Patrick to memoirs of several Peace Corps volunteers who served and taught in Turkey in 1960s as “secular missionaries.” The paper aims at proving that education and educational institutions have served and will continue to serve as indispensable tools of US foreign policy to portray a positive image of America, promote American values and perspective, perpetuate America’s regional existence and influence through education of the elite, establish bridges rather than erecting walls.
Pippa Bacca, Sarai Sierra ve diğer yabancı kadın cinayetlerinin sosyal medyaya yansımaları ve top... more Pippa Bacca, Sarai Sierra ve diğer yabancı kadın cinayetlerinin sosyal medyaya yansımaları ve toplumsal tepkiler.
ABD'nin Güneybatı bölgesinde yaşayan kızılderilierin gerçirdikleri asimilasyon sürecini tarihsel ... more ABD'nin Güneybatı bölgesinde yaşayan kızılderilierin gerçirdikleri asimilasyon sürecini tarihsel bir bakış açısıyla ele alarak günümüze kadar getirir. Tarihi ve güncel örnekler verir.
Kurulduğu 1961 yılından bu yana 140 ülkede yaklaşık 210.000 Amerikan Barış Gönüllüsü görev yapmış... more Kurulduğu 1961 yılından bu yana 140 ülkede yaklaşık 210.000 Amerikan Barış Gönüllüsü görev yapmış / hizmet vermiştir. Türkiye’de 1962-1971 yılları arasında 1460 Amerikan Barış Gönüllüsü bulunmuştur. Her ne kadar Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın yumuşak güç aracı olarak kullanılsalar da, gönüllüler bu görev/hizmete başta idealizm olmak üzere değişik nedenlerle dahil olduklarından ve dünya vatandaşına dönüştüklerinden söz etmektedirler. Türkiye’ye gelmeden önce ve Türkiye’de iken bu gönüllüler hem Türkçe eğitimi hem de kültür eğitimi almışlardır. Talat Sait Halman ise bu gruplara önce Princeton Üniversitesi’nde daha sonra Robert Kolej’de Türk Kültürü ve Edebiyatı eğitimleri vermiştir. Halman gönüllülerin Türkiye’ye olan katkılarını yeterli bulmasa da programı “genellikle çok yararlı” bulmaktadır. Bazılarıyla kurduğu dostluğun ömür boyu sürdüğünü belirten Halman, “dostluk ve kültürel anlayış bakımından hem Barış Gönüllüleri, hem onlarla temas eden onbinlerce Türk büyük yararlar sağladılar” demektedir. Gönüllüler kendilerini “Türkiye’nin Amerika’daki büyükelçileri” olarak adlandırmakta ve Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunmaktadırlar. Halman da Türk Kültürü ve Edebiyatı konusundaki ciddi çalışmaların arkasında Barış Gönüllülerinin bulunduğunu ifade etmekte ve şüphe temelli yaygın kanının tersi bir yaklaşım sergilemektedir.
Bu makale "Barış Gönüllüleri-Türkiye Deneyimi” başlıklı, yaklaşık yedi yıldır süren ve çok tartışmalı bir konuyu ele alan bir araştırmanın Talat Sait Halman ile ilgili olan bölümüdür. Sunum Halman ile olan yazışmalarımızı ve Türkiye ile ilgili çalışmalar yapmış olan birkaç yüz gönüllünün bazıları ile yapılan röportajları içerecek, kültür araştırmaları konusuna sözlü tarih boyutu ile yaklaşacaktır.
Açgözlülük, israf ve sınırsız tüketim anlamına gelen tüketimcilik, çevrecilik ve doğa ile özdeşle... more Açgözlülük, israf ve sınırsız tüketim anlamına gelen tüketimcilik, çevrecilik ve doğa ile özdeşleşen yeşilin tam zıddını oluşturan bir kavramdır. Çevre bilincinin yükselişi ve çevreci yaklaşımların gelişmesi karşısında yavaşlamak zorunda kalsa da tüketim çılgınlığı günümüzde çeşitli aldatma ve göz boyama yöntemleriyle sürdürülmektedir. Bunlardan en çok kullanılanı “yeşile boyama”dır. Temelinde kişi, grup, şirket ve ürünlerin temelsiz ve hak etmedikleri şekilde çevreci ve doğa dostu bir kılıfa sokup sunulmaları ve çevre duyarlılığı olan kişilerin vicdanları rahat bir şekilde bu kişi ya da kurumlardan mal/hizmet almayı sürdürmeleri ve tüketim toplumunda kalmalarının sağlanması yatar. Açgözlü kapitalizm ve tüketim çılgınlığının hizmetindeki “yeşile boyama” şimdiye dek elde edilen küçük çevreci kazanımların ve zaferlerin altını oyan çok tehlikeli ve sinsi bir silahtır. “Yeşile boyama” tüketimciliğin yeni bir küresel din olarak pazarlanma sürecini yavaşlatma çabalarımızı engellemekte, yanıltıcı ifadeler kullanarak bizleri vicdanımız rahat bir şekilde tüketmeye yöneltmektedir. Daha da önemlisi, var olmayı tüketebilme gücüyle eş anlamlı olarak göstermekte ve bizlere yepyeni bir küresel dinin amentüsünü dayatmaktadır: “tüketiyorum, öyleyse varım.” Kontrol altına alınmadığı takdirde, “yeşile boyama” aslında “yeşil” olmayanın reklamını yapmaya devam edecek ve çevre bilincine sahip tüketicileri düş kırıklığına uğratacak, böylelikle de çevreciliğe samimi bir şekilde inananlara ve yeşil harekete karşı büyük bir darbe vuracaktır.
Kadın ve Toplum, ed. Gülnur Erciyeş ve Nazife Aydınoğlu, Sep 2014
ÖZET: Bu çalışma Türkiye’deki yabancı kadın algısı ve yabancı kadın cinayetlerinin
tarihsel kökl... more ÖZET: Bu çalışma Türkiye’deki yabancı kadın algısı ve yabancı kadın cinayetlerinin tarihsel köklerine vaka incelemeleriyle yoluyla yaklaşmakta ve 1960 sonrasıdönemi kronolojik olarak ele almaktadır. Araştırmada sosyolojik ve kültürel çözümlemeler yoluyla cinayetlerin hem ana akım medyada hem de sosyal medyadaki yansımaları incelenmektedir. Bu aşamada habercilerin, köşe yazarlarının ve sosyal medyada yorum yapan kişilerin cinayetlere bakışaçılarındaki farklılıklar, nedenleri ve vardıklarısonuçlarıele alınmaktadır. Yabancıkadın algısıiçin 1960’ların çok okunan gazetesi Hürriyet’ten yararlanılmıştır. Cinayetlerle ilgili olarak ve popüler mikro blog sitelerindeki üç bin civarında giriş/tanım/yorum (entry) incelenmişve söylem çözümlemesine tabi tutulmuşve sınıflandırılmıştır. ANAHTAR KELİMELER: Yabancı kadın algısı, yabancı kadın cinayetleri, Pippa Bacca, Sarai Sierra, Mai Kurihara, Ekşi Sözlük, İtü Sözlük, UludağSözlük, Twitter
Turkey hosted 1460 U.S. Peace Corps Volunteers between 1962 and 1971. After almost half a century... more Turkey hosted 1460 U.S. Peace Corps Volunteers between 1962 and 1971. After almost half a century later, hundreds of surviving volunteers refer to Turkey as their second country or “ikinci memleket.” Although they were then criticized as agents or spies whose mission was Americanization of Turks, the result seems to have been just the reverse for hundreds of volunteers. A returned PCV summarized this “we were being Turkified” while another one mentions about “marrying the Turkish culture.” This presentation will focus on the voluntary Turkification process of Peace Corps Volunteers who have maintained their ties with Turkey, Turkish language and culture. It will be based on interviews with almost three hundred volunteers some of whom became Turkish citizens or preferred to live in Turkey as ex-pats after their service. It will also refer to their journals, diaries and memoirs that convey transnational messages. Another purpose of the presentation is to highlight the contribution of some volunteers to Turkey’s cultural and political life.
Nuri Bilge Ceylan is the most famous Turkish film director with numerous international prizes. Ho... more Nuri Bilge Ceylan is the most famous Turkish film director with numerous international prizes. However, Ceylan’s presentation by the Turkish media is far from emphasizing his success, talent, creativity, style, technique, and cinematography. He often falls victim to undeserved and superficial criticism of “would be” critics who openly confess they did not watch Ceylan’s movies. He is sometimes portrayed as a political figure and critic of the present day Turkish politics and system. This article focuses on how two mainstream Turkish newspapers, columnists and microbloggers portrayed and reacted to Ceylan and his cinema after his film Winter Sleep won the top prize (the Golden Palm) at Cannes Film Festival in 2014 and the reasons behind this portrayal.
Abstract Edgar Lee Masters’ Spoon River Anthology published in 1915 is a collection of more than ... more Abstract Edgar Lee Masters’ Spoon River Anthology published in 1915 is a collection of more than two hundred poems, written in the form of post-mortem autobiographical epitaphs of ordinary residents of a fictional small American town called Spoon River in Illinois. Each poem is titled with the name of a long deceased resident whose unheard yet striking story is explicitly or implicitly displayed with meticulous use of language and imagery. Along with the universal themes and its call to action for a less hostile and more embracing world, the anthology serves as a fruitful source for translation, literary study, and stylistic and discourse analysis. The primary purpose of this paper is to introduce Spoon River Anthology to practitioners of related fields and help them enhance their teaching process.
Amerika Birleşik Devletlerinin Güneybatı eyaletlerinde, özellikle Arizona'da rezervasyonlarda yaş... more Amerika Birleşik Devletlerinin Güneybatı eyaletlerinde, özellikle Arizona'da rezervasyonlarda yaşayan kızılderililerin (Apaçi, Yavapai, Ak-Chin...) günümüzdeki yaşam şekilleri ve içinde bulundukları asimilasyon süreci ve kültürlerini koruma çabaları anlatılmaktadır. Yazarın rezervasyonlardaki gözlem ve deneyimlerine ek olarak akademik bilgi de mevcuttur.
Robert College, founded in Istanbul in 1863, was the first American institution of higher educati... more Robert College, founded in Istanbul in 1863, was the first American institution of higher education outside the United States. It was followed by numerous American schools including the Syrian Protestant College (American University in Beirut) established three years later. The first “girls’ college” in the Ottoman Empire was opened in 1871, in Istanbul. The paper focuses on memoirs of Cyrus Hamlin, the founder of Robert College, and Mary Mills Patrick, the founder of the “Girls’ College” in Istanbul. It explores the motives of these pioneers of education; their relations with the American Board, Ottoman leaders and politicians; their perception of the Ottoman Empire and its peoples; and their roles in shaping the social, political and intellectual atmosphere through education. The paper also relates the memoirs Hamlin and Patrick to memoirs of several Peace Corps volunteers who served and taught in Turkey in 1960s as “secular missionaries.” The paper aims at proving that education and educational institutions have served and will continue to serve as indispensable tools of US foreign policy to portray a positive image of America, promote American values and perspective, perpetuate America’s regional existence and influence through education of the elite, establish bridges rather than erecting walls.
Pippa Bacca, Sarai Sierra ve diğer yabancı kadın cinayetlerinin sosyal medyaya yansımaları ve top... more Pippa Bacca, Sarai Sierra ve diğer yabancı kadın cinayetlerinin sosyal medyaya yansımaları ve toplumsal tepkiler.
ABD'nin Güneybatı bölgesinde yaşayan kızılderilierin gerçirdikleri asimilasyon sürecini tarihsel ... more ABD'nin Güneybatı bölgesinde yaşayan kızılderilierin gerçirdikleri asimilasyon sürecini tarihsel bir bakış açısıyla ele alarak günümüze kadar getirir. Tarihi ve güncel örnekler verir.
Kurulduğu 1961 yılından bu yana 140 ülkede yaklaşık 210.000 Amerikan Barış Gönüllüsü görev yapmış... more Kurulduğu 1961 yılından bu yana 140 ülkede yaklaşık 210.000 Amerikan Barış Gönüllüsü görev yapmış / hizmet vermiştir. Türkiye’de 1962-1971 yılları arasında 1460 Amerikan Barış Gönüllüsü bulunmuştur. Her ne kadar Amerikan Dışişleri Bakanlığı’nın yumuşak güç aracı olarak kullanılsalar da, gönüllüler bu görev/hizmete başta idealizm olmak üzere değişik nedenlerle dahil olduklarından ve dünya vatandaşına dönüştüklerinden söz etmektedirler. Türkiye’ye gelmeden önce ve Türkiye’de iken bu gönüllüler hem Türkçe eğitimi hem de kültür eğitimi almışlardır. Talat Sait Halman ise bu gruplara önce Princeton Üniversitesi’nde daha sonra Robert Kolej’de Türk Kültürü ve Edebiyatı eğitimleri vermiştir. Halman gönüllülerin Türkiye’ye olan katkılarını yeterli bulmasa da programı “genellikle çok yararlı” bulmaktadır. Bazılarıyla kurduğu dostluğun ömür boyu sürdüğünü belirten Halman, “dostluk ve kültürel anlayış bakımından hem Barış Gönüllüleri, hem onlarla temas eden onbinlerce Türk büyük yararlar sağladılar” demektedir. Gönüllüler kendilerini “Türkiye’nin Amerika’daki büyükelçileri” olarak adlandırmakta ve Türkiye’nin tanıtımına katkıda bulunmaktadırlar. Halman da Türk Kültürü ve Edebiyatı konusundaki ciddi çalışmaların arkasında Barış Gönüllülerinin bulunduğunu ifade etmekte ve şüphe temelli yaygın kanının tersi bir yaklaşım sergilemektedir.
Bu makale "Barış Gönüllüleri-Türkiye Deneyimi” başlıklı, yaklaşık yedi yıldır süren ve çok tartışmalı bir konuyu ele alan bir araştırmanın Talat Sait Halman ile ilgili olan bölümüdür. Sunum Halman ile olan yazışmalarımızı ve Türkiye ile ilgili çalışmalar yapmış olan birkaç yüz gönüllünün bazıları ile yapılan röportajları içerecek, kültür araştırmaları konusuna sözlü tarih boyutu ile yaklaşacaktır.
Açgözlülük, israf ve sınırsız tüketim anlamına gelen tüketimcilik, çevrecilik ve doğa ile özdeşle... more Açgözlülük, israf ve sınırsız tüketim anlamına gelen tüketimcilik, çevrecilik ve doğa ile özdeşleşen yeşilin tam zıddını oluşturan bir kavramdır. Çevre bilincinin yükselişi ve çevreci yaklaşımların gelişmesi karşısında yavaşlamak zorunda kalsa da tüketim çılgınlığı günümüzde çeşitli aldatma ve göz boyama yöntemleriyle sürdürülmektedir. Bunlardan en çok kullanılanı “yeşile boyama”dır. Temelinde kişi, grup, şirket ve ürünlerin temelsiz ve hak etmedikleri şekilde çevreci ve doğa dostu bir kılıfa sokup sunulmaları ve çevre duyarlılığı olan kişilerin vicdanları rahat bir şekilde bu kişi ya da kurumlardan mal/hizmet almayı sürdürmeleri ve tüketim toplumunda kalmalarının sağlanması yatar. Açgözlü kapitalizm ve tüketim çılgınlığının hizmetindeki “yeşile boyama” şimdiye dek elde edilen küçük çevreci kazanımların ve zaferlerin altını oyan çok tehlikeli ve sinsi bir silahtır. “Yeşile boyama” tüketimciliğin yeni bir küresel din olarak pazarlanma sürecini yavaşlatma çabalarımızı engellemekte, yanıltıcı ifadeler kullanarak bizleri vicdanımız rahat bir şekilde tüketmeye yöneltmektedir. Daha da önemlisi, var olmayı tüketebilme gücüyle eş anlamlı olarak göstermekte ve bizlere yepyeni bir küresel dinin amentüsünü dayatmaktadır: “tüketiyorum, öyleyse varım.” Kontrol altına alınmadığı takdirde, “yeşile boyama” aslında “yeşil” olmayanın reklamını yapmaya devam edecek ve çevre bilincine sahip tüketicileri düş kırıklığına uğratacak, böylelikle de çevreciliğe samimi bir şekilde inananlara ve yeşil harekete karşı büyük bir darbe vuracaktır.
Kadın ve Toplum, ed. Gülnur Erciyeş ve Nazife Aydınoğlu, Sep 2014
ÖZET: Bu çalışma Türkiye’deki yabancı kadın algısı ve yabancı kadın cinayetlerinin
tarihsel kökl... more ÖZET: Bu çalışma Türkiye’deki yabancı kadın algısı ve yabancı kadın cinayetlerinin tarihsel köklerine vaka incelemeleriyle yoluyla yaklaşmakta ve 1960 sonrasıdönemi kronolojik olarak ele almaktadır. Araştırmada sosyolojik ve kültürel çözümlemeler yoluyla cinayetlerin hem ana akım medyada hem de sosyal medyadaki yansımaları incelenmektedir. Bu aşamada habercilerin, köşe yazarlarının ve sosyal medyada yorum yapan kişilerin cinayetlere bakışaçılarındaki farklılıklar, nedenleri ve vardıklarısonuçlarıele alınmaktadır. Yabancıkadın algısıiçin 1960’ların çok okunan gazetesi Hürriyet’ten yararlanılmıştır. Cinayetlerle ilgili olarak ve popüler mikro blog sitelerindeki üç bin civarında giriş/tanım/yorum (entry) incelenmişve söylem çözümlemesine tabi tutulmuşve sınıflandırılmıştır. ANAHTAR KELİMELER: Yabancı kadın algısı, yabancı kadın cinayetleri, Pippa Bacca, Sarai Sierra, Mai Kurihara, Ekşi Sözlük, İtü Sözlük, UludağSözlük, Twitter
Turkey hosted 1460 U.S. Peace Corps Volunteers between 1962 and 1971. After almost half a century... more Turkey hosted 1460 U.S. Peace Corps Volunteers between 1962 and 1971. After almost half a century later, hundreds of surviving volunteers refer to Turkey as their second country or “ikinci memleket.” Although they were then criticized as agents or spies whose mission was Americanization of Turks, the result seems to have been just the reverse for hundreds of volunteers. A returned PCV summarized this “we were being Turkified” while another one mentions about “marrying the Turkish culture.” This presentation will focus on the voluntary Turkification process of Peace Corps Volunteers who have maintained their ties with Turkey, Turkish language and culture. It will be based on interviews with almost three hundred volunteers some of whom became Turkish citizens or preferred to live in Turkey as ex-pats after their service. It will also refer to their journals, diaries and memoirs that convey transnational messages. Another purpose of the presentation is to highlight the contribution of some volunteers to Turkey’s cultural and political life.
GREENWASHING IN THE SERVICE OF CONSUMER CULTURE
Zafer Parlak [email protected]
Our... more GREENWASHING IN THE SERVICE OF CONSUMER CULTURE
Zafer Parlak [email protected] Our growing awareness, consciousness and worry about the future of our endangered existence in our gradually polluted and exploited little Blue Planet have led to rise of the environmental movement. It was initiated and led by environmentalist volunteers who formed not-for-profit groups and organizations. The first call of these groups was to reduce consumption before it reduced human beings and humanity. This was a direct challenge to the consumer culture of capitalism whose motto was “I consume therefore I am.” As nature’s alarm bells were heard more loudly and environmental consciousness gained ground, governments felt obliged to take measures for protection of nature. Environmentalism gained more popularity especially among the educated people who could spare money for environmental protection. This resulted in presentation and marketing of goods, items and services under the label of “green” or “environmentally friendly.” However, like all concepts and ideas, environmentalism has been exploited and gave birth to an illegitimate child called “greenwashing”. Cambridge Dictionary defines greenwashing as “to make people believe that your company is doing more to protect the environment than it really is.” It is also defined as the practice of “making unwarranted or overblown claims of sustainability or environmental friendliness in an attempt to gain market share.” Numerous items and services which have nothing to do with environmentalism are marketed with “green labels” for higher prices. This paper examines how the issue of greenwashing is used in the service of consumer culture and wild capitalism, how it prevents our efforts for a better and cleaner world and how environmentalism is exploited by profit-oriented circles to meet consumers’ rising demands for greener services and products. This paper aims to contribute to the awareness of the audience against greenwashing practices such as hidden truth, vagueness, false labels, lacking proof, irrelevance, fibbing and lesser of two evils.
How foreign women who lived in Turkey and/or married into Turkish culture perceived Turkey and Tu... more How foreign women who lived in Turkey and/or married into Turkish culture perceived Turkey and Turks and their written accounts
People become a part of the place they inhabit. Even if they resist to change and assimilation, t... more People become a part of the place they inhabit. Even if they resist to change and assimilation, they cannot avoid being shaped by the social, cultural and physical conditions of their new environment; and they inevitably start to redefine themselves. Although this transformation does not necessarily require giving up old identities and ties, it encourages a new sense of belongingness, hence formation of a new identity. The number of Turks and Turkish-Americans residing in the United States is estimated to be around 500,000. However, there is not enough information on what kind of assimilation and transformation process they undergo while they become a part of mainstream America. We also do not know much about the challenges they encounter, if and how they maintain their contact with the culture and country they left behind, and if they welcome or resist assimilation. Our presentation will seek answers to the above questions in personal accounts and memories of Turkish-Americans derived from a survey given to Turks residing in the United States and have ties with Turkish-American associations. The survey includes mainly semi-structured and open ended questions to increase the variety of responses.
Across A Broad Horizon: A Festscrift in Honor of Belma Ötüş Baskett, 2021
This article aims to provide a retrospective view of the Peace Corps in Turkey. It is based on a ... more This article aims to provide a retrospective view of the Peace Corps in Turkey. It is based on a number of books and articles written by returned Peace Corps Volunteers as well as personal and email interviews and correspondence with some of the surviving volunteers who are now in their late seventies or early eighties. It also includes the ideas of a number of Turkish academics and educators, whom this author interviewed, on the Peace Corps and the volunteers they met.
All parts of this publication are protected by copyright. Any utilisation outside the strict limi... more All parts of this publication are protected by copyright. Any utilisation outside the strict limits of the copyright law, without the permission of the publisher, is forbidden and liable to prosecution. This applies in particular to reproductions, translations, microfilming, and storage and processing in electronic retrieval systems. This publication has been peer reviewed. www.peterlang.com FOREWORD AND DEDICATION This book was completed in the last days of 2020, when the Covid-19 virus was spreading throughout the world and killing millions of people. Like elsewhere in the world, people in Turkey had to isolate themselves, live marginal lives by frequently washing, keeping social distance, and wearing masks, and the sick were discriminated by people who were struggling to preserve their existence. This pandemic and the ensuing plight inspired a group of academics to study and analyse works of fiction about the frequently encountered predicaments of marginalization, discrimination, isolation, and the human race's painstaking efforts for their continued existence. So this body of articles came into being. In the early days of 2021, hopes are sprouting with news of new vaccines formulated and administered. The editors and authors of this book are grateful to all scientists and health workers in Turkey and worldwide who have risked and given their lives for humanity bravely.
Synergy I : Marginalization, Discrimination, Isolation and Existence in Literature, 2021
Our emotions and perception of reality can be controlled and manipulated. The thin line between n... more Our emotions and perception of reality can be controlled and manipulated. The thin line between normal and abnormal can be obliterated by means of propaganda, social engineering, perception management and psychological operations and during "abnormal" times such as social upheavals, revolutions and wars. They are the most crucial tools that move individuals and masses to unquestioning submission. The ends they promise are enough to justify all means to be employed. This paper attempts to shed light to employment of past and present social engineering and propaganda methods with references to George Orwell's 1984 and Eugene Ionesco's Rhinoceros that highlighted the irresistible power of perception management and mass psychology. Orwell's 1984 points out how successful social engineering can be at shaping people's reasoning power and manipulating their fears by means of a never-ending war in which allies and foes are gradually interchanged. Ionesco's Rhinoceros is about how the people of a small town become rhinoceros. It exemplifies a symbolic transformation of how "normal" is transformed into "abnormal" thus it reveals what "imposed confusion" can lead to.
TÜRK-AMERİKAN İLİŞKİLERİ: İki Yüzyıllık Süreç ve Ötesi. Barış Kitabevi, Ankara , 2019
Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile iki yüz yılı aşan bir süredir temas halindedir. Os... more Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ile iki yüz yılı aşan bir süredir temas halindedir. Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinde ticari boyutta ve misyonerlik faaliyetleri ile başlayan ilişkiler Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılma sürecinde ve Türkiye Cumhuriyeti kurulduktan sonra askeri, ekonomik ve kültürel boyutları da içerecek şekilde genişledi, derinleşti ve çok boyutlu bir hal aldı. Tüm bu süreç içinde Türklerin Amerika algısı olumlu ve olumsuz anlamda birçok kez değişti. İlişkilerin iyi olduğu ve çıkarların örtüştüğü dönemlerde, Amerika genel olarak teknolojik gelişmelerin ve yeniliklerin beşiği, çağdaş uygarlığın en tepe noktası, eğlence dünyasının kalbi, askeri ve ekonomik gücün sembolü, demokrasi, özgürlükler ve insan haklarının koruyucusu, göçmenlerin Kâbe'si ve rüyaların gerçeğe dönüştüğü bir ülke olarak algılandı ve resimlendi. Çıkar çatışmasının olduğu dönemlerde ise tam tersi bir Amerikan algısı oluştu. ABD yayılmacılık, vahşi kapitalizm, savaş kışkırtıcılığı, soykırım, uluslararası zorbalık gibi kavramlarla özdeşleştirildi. Kültürel ilişkiler siyasetten mutlaka etkilendi; bu durum kendini popüler kültürde dönemsel olarak değişen Amerikan taraftarlığı ve karşıtlığı olarak gösterdi. Türkiye Cumhuriyeti genel olarak Batı çizgisinde bir eğitim politikası izlediği için ABD ile olan kültürel ilişkilerinde neredeyse bir kırılma yaşanmadı. İki ülke arasında kültür ve eğitim anlaşmaları aracılığıyla on binlerce Türk ABD'ye eğitim için gitti, binlerce Amerikalı da Türkiye'ye geldi. Günümüzde ABD'de yaklaşık yarım milyon Türk yaşamaktadır. Avrupa'daki birinci kuşak Türklerin aksine, Amerika'dakilerin çoğu aynı zamanda ABD vatandaşıdır ve en azından üniversite mezunudur. Aralarında çok sayıda doktor, mühendis, akademisyen, bilim insanı, girişimci, iş adamı ve hukukçu vardır. Çok et-kin olmasalar bile iki ülke arasındaki ilişkilerin en azından kültürel boyutta sürmesinde rol oynamaktadırlar.
Rüzgar Değil Yaprağı Kımıldatan: Türkiye'de Çevrenin Kültürel Boyutlarına Yeni Bakışlar, 2019
Çevreci ve çevre dostu görünüm altında çılgın tüketimciliğin nasıl teşvik edildiği, yeşil (çevrec... more Çevreci ve çevre dostu görünüm altında çılgın tüketimciliğin nasıl teşvik edildiği, yeşil (çevreci) okuryazarlığın önemi ve çevre bilincinin geliştirilmesi
Turkey’s Foreign Policy and Security perspectives in the 21st Century: Prospects and Challenges
“An Overview of and Reflections on Turkish-American Relations”. Turkey’s Foreign Policy and Secur... more “An Overview of and Reflections on Turkish-American Relations”. Turkey’s Foreign Policy and Security perspectives in the 21st Century: Prospects and Challenges. Ed. Sertif Demir. Florida Boca Raton, Brown Walker Press, 2016. s. 33-58
Uploads
Papers by Zafer Parlak
Yazarın rezervasyonlardaki gözlem ve deneyimlerine ek olarak akademik bilgi de mevcuttur.
The paper aims at proving that education and educational institutions have served and will continue to serve as indispensable tools of US foreign policy to portray a positive image of America, promote American values and perspective, perpetuate America’s regional existence and influence through education of the elite, establish bridges rather than erecting walls.
Bu makale "Barış Gönüllüleri-Türkiye Deneyimi” başlıklı, yaklaşık yedi yıldır süren ve çok tartışmalı bir konuyu ele alan bir araştırmanın Talat Sait Halman ile ilgili olan bölümüdür. Sunum Halman ile olan yazışmalarımızı ve Türkiye ile ilgili çalışmalar yapmış olan birkaç yüz gönüllünün bazıları ile yapılan röportajları içerecek, kültür araştırmaları konusuna sözlü tarih boyutu ile yaklaşacaktır.
“Yeşile boyama” tüketimciliğin yeni bir küresel din olarak pazarlanma sürecini yavaşlatma çabalarımızı engellemekte, yanıltıcı ifadeler kullanarak bizleri vicdanımız rahat bir şekilde tüketmeye yöneltmektedir. Daha da önemlisi, var olmayı tüketebilme gücüyle eş anlamlı olarak göstermekte ve bizlere yepyeni bir küresel dinin amentüsünü dayatmaktadır: “tüketiyorum, öyleyse varım.” Kontrol altına alınmadığı takdirde, “yeşile boyama” aslında “yeşil” olmayanın reklamını yapmaya devam edecek ve çevre bilincine sahip tüketicileri düş kırıklığına uğratacak, böylelikle de çevreciliğe samimi bir şekilde inananlara ve yeşil harekete karşı büyük bir darbe vuracaktır.
tarihsel köklerine vaka incelemeleriyle yoluyla yaklaşmakta ve 1960 sonrasıdönemi
kronolojik olarak ele almaktadır. Araştırmada sosyolojik ve kültürel çözümlemeler
yoluyla cinayetlerin hem ana akım medyada hem de sosyal medyadaki yansımaları
incelenmektedir. Bu aşamada habercilerin, köşe yazarlarının ve sosyal medyada
yorum yapan kişilerin cinayetlere bakışaçılarındaki farklılıklar, nedenleri ve vardıklarısonuçlarıele alınmaktadır. Yabancıkadın algısıiçin 1960’ların çok okunan
gazetesi Hürriyet’ten yararlanılmıştır. Cinayetlerle ilgili olarak ve popüler mikro
blog sitelerindeki üç bin civarında giriş/tanım/yorum (entry) incelenmişve söylem
çözümlemesine tabi tutulmuşve sınıflandırılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: Yabancı kadın algısı, yabancı kadın cinayetleri, Pippa
Bacca, Sarai Sierra, Mai Kurihara, Ekşi Sözlük, İtü Sözlük, UludağSözlük, Twitter
This presentation will focus on the voluntary Turkification process of Peace Corps Volunteers who have maintained their ties with Turkey, Turkish language and culture. It will be based on interviews with almost three hundred volunteers some of whom became Turkish citizens or preferred to live in Turkey as ex-pats after their service. It will also refer to their journals, diaries and memoirs that convey transnational messages. Another purpose of the presentation is to highlight the contribution of some volunteers to Turkey’s cultural and political life.
Yazarın rezervasyonlardaki gözlem ve deneyimlerine ek olarak akademik bilgi de mevcuttur.
The paper aims at proving that education and educational institutions have served and will continue to serve as indispensable tools of US foreign policy to portray a positive image of America, promote American values and perspective, perpetuate America’s regional existence and influence through education of the elite, establish bridges rather than erecting walls.
Bu makale "Barış Gönüllüleri-Türkiye Deneyimi” başlıklı, yaklaşık yedi yıldır süren ve çok tartışmalı bir konuyu ele alan bir araştırmanın Talat Sait Halman ile ilgili olan bölümüdür. Sunum Halman ile olan yazışmalarımızı ve Türkiye ile ilgili çalışmalar yapmış olan birkaç yüz gönüllünün bazıları ile yapılan röportajları içerecek, kültür araştırmaları konusuna sözlü tarih boyutu ile yaklaşacaktır.
“Yeşile boyama” tüketimciliğin yeni bir küresel din olarak pazarlanma sürecini yavaşlatma çabalarımızı engellemekte, yanıltıcı ifadeler kullanarak bizleri vicdanımız rahat bir şekilde tüketmeye yöneltmektedir. Daha da önemlisi, var olmayı tüketebilme gücüyle eş anlamlı olarak göstermekte ve bizlere yepyeni bir küresel dinin amentüsünü dayatmaktadır: “tüketiyorum, öyleyse varım.” Kontrol altına alınmadığı takdirde, “yeşile boyama” aslında “yeşil” olmayanın reklamını yapmaya devam edecek ve çevre bilincine sahip tüketicileri düş kırıklığına uğratacak, böylelikle de çevreciliğe samimi bir şekilde inananlara ve yeşil harekete karşı büyük bir darbe vuracaktır.
tarihsel köklerine vaka incelemeleriyle yoluyla yaklaşmakta ve 1960 sonrasıdönemi
kronolojik olarak ele almaktadır. Araştırmada sosyolojik ve kültürel çözümlemeler
yoluyla cinayetlerin hem ana akım medyada hem de sosyal medyadaki yansımaları
incelenmektedir. Bu aşamada habercilerin, köşe yazarlarının ve sosyal medyada
yorum yapan kişilerin cinayetlere bakışaçılarındaki farklılıklar, nedenleri ve vardıklarısonuçlarıele alınmaktadır. Yabancıkadın algısıiçin 1960’ların çok okunan
gazetesi Hürriyet’ten yararlanılmıştır. Cinayetlerle ilgili olarak ve popüler mikro
blog sitelerindeki üç bin civarında giriş/tanım/yorum (entry) incelenmişve söylem
çözümlemesine tabi tutulmuşve sınıflandırılmıştır.
ANAHTAR KELİMELER: Yabancı kadın algısı, yabancı kadın cinayetleri, Pippa
Bacca, Sarai Sierra, Mai Kurihara, Ekşi Sözlük, İtü Sözlük, UludağSözlük, Twitter
This presentation will focus on the voluntary Turkification process of Peace Corps Volunteers who have maintained their ties with Turkey, Turkish language and culture. It will be based on interviews with almost three hundred volunteers some of whom became Turkish citizens or preferred to live in Turkey as ex-pats after their service. It will also refer to their journals, diaries and memoirs that convey transnational messages. Another purpose of the presentation is to highlight the contribution of some volunteers to Turkey’s cultural and political life.
Zafer Parlak [email protected]
Our growing awareness, consciousness and worry about the future of our endangered existence in our gradually polluted and exploited little Blue Planet have led to rise of the environmental movement. It was initiated and led by environmentalist volunteers who formed not-for-profit groups and organizations. The first call of these groups was to reduce consumption before it reduced human beings and humanity. This was a direct challenge to the consumer culture of capitalism whose motto was “I consume therefore I am.” As nature’s alarm bells were heard more loudly and environmental consciousness gained ground, governments felt obliged to take measures for protection of nature. Environmentalism gained more popularity especially among the educated people who could spare money for environmental protection. This resulted in presentation and marketing of goods, items and services under the label of “green” or “environmentally friendly.” However, like all concepts and ideas, environmentalism has been exploited and gave birth to an illegitimate child called “greenwashing”.
Cambridge Dictionary defines greenwashing as “to make people believe that your company is doing more to protect the environment than it really is.” It is also defined as the practice of “making unwarranted or overblown claims of sustainability or environmental friendliness in an attempt to gain market share.” Numerous items and services which have nothing to do with environmentalism are marketed with “green labels” for higher prices. This paper examines how the issue of greenwashing is used in the service of consumer culture and wild capitalism, how it prevents our efforts for a better and cleaner world and how environmentalism is exploited by profit-oriented circles to meet consumers’ rising demands for greener services and products.
This paper aims to contribute to the awareness of the audience against greenwashing practices such as hidden truth, vagueness, false labels, lacking proof, irrelevance, fibbing and lesser of two evils.
KEY WORDS: Greenwashing, environmentalism, consumerism