Conference Presentations by Ilgın Yağmur Eker
II. Uluslararası Sanat ve Sosyal Bilimler Kongresi Tam Metin Bildiriler Kitabı, 2024
Dünyaca ünlü Narnia Günlükleri (The Chronicles of Narnia) fantastik kitap serisinin yazarı Clive ... more Dünyaca ünlü Narnia Günlükleri (The Chronicles of Narnia) fantastik kitap serisinin yazarı Clive Staples Lewis, günümüzde her ne kadar edebiyatçı kimliğiyle tanınsa da aynı zamanda Oxford ve Cambridge üniversitelerinde Orta Çağ ve Rönesans dönemi İngiliz edebiyatı dersleri vermiş bir dilbilimcidir. Onun dilbilimci kimliği, farklı dil ve kültürlere olan ilgisinde kendini gösterir. Lewis, seri boyunca çok sayıda Türkçe sözcük kullanmış ve Türk kültürüne atıfta bulunmuştur. Serinin film uyarlamaları sayesinde bu atıfların en bilineni, bir arzu nesnesi olarak sunulan Türk lokumudur. Yanı sıra ilahi bir figür olarak betimlenen Aslan’ın adının Türkçe olması, kötü karakterlerden Beyaz Kraliçe’nin adının telaffuzu itibarıyla “cadı” sözcüğünü anımsatır şekilde Jadis olması, kurgusal Calormen imparatorluğunun asil erkeklerine Tarkaan, kötücül baştanrılarınaysa Tash denmesi, kayda değer detaylardandır. Bu çalışmada, anlaşılacağı üzere Lewis’in mevzubahis eser(ler)inde Türkçenin kullanımı üzerinde durulacak, bu kapsamla kullanılan sözcüklerin tarihsel arka planları ve işaret ettikleri kültürel olgular incelenecektir.
Cumhuriyetin 100. Yılında Sosyal Bilimler: Süreklilik ve Dönüşüm Sempozyumu Bildiri Kitabı, 2024
Tarih, kabaca geçmişte yaşanmış olayların toplumsal, siyasi, ekonomik ve kültürel yönden incelenm... more Tarih, kabaca geçmişte yaşanmış olayların toplumsal, siyasi, ekonomik ve kültürel yönden incelenmeleri sonucu ortaya çıkan bir (b)ilim dalı olarak tanımlanabilir. Doğu’da modern sosyolojinin babası olarak kabul edilen İbn Haldun ile başlayıp ülkemizde Osmanlı döneminde filizlerini veren aydınlanmayla birlikte tarihle alakalı pek çok detay gibi onun sürekliliği, döngüselliği, başka bir deyişle dairesel mi yahut çizgisel mi ilerlediği de daimi bir tartışma konusu olagelmiştir. Bu tartışmanın örneklerine yalnız tarih ya da sosyoloji alanında değil, edebiyatta da rastlamak mümkündür. Osmanlı döneminin meşhur edebiyatçılarından biri olan Ömer Seyfettin, 1911 yılında Tarih Ezeli Bir Tekerrürdür başlıklı hikayesini yayımlar. Adından da anlaşılacağı üzere temelinde tarihin devamlı bir tekrar halinde olduğu fikri yatan bu hikayede ana karakter Bidar ile milattan önce yedinci yüzyılda yaşamış bir Lidya kralı olan Kandaules özdeşleştirilmiş, ikilinin başından geçen veya Herodotos’un aktarımına atıfta bulunularak böyle olduğu varsayılan aynı olay, çok benzer bir örgü içerisinde okuyucuya sunularak hikayenin temelinde yatan mevzubahis fikir desteklenmiştir. Benzer şekilde Ömer Seyfettin ile aynı zaman diliminde eser veren Mehmed Akif Ersoy da Kıssadan Hisse adını verdiği dört dizelik şiirinde daha ziyade tarihin tekerrür edişindeki insan faktörünü vurgulamışsa da görünen o ki aynı görüşü paylaşmıştır. Tarihçilerin görüşleriyse daha az radikal olmakla beraber yine incelenmeye değerdir. Biz de bu çalışmamızda ülkemizde tarihin tekerrür edip etmediğine yönelik geçmiş yüzyılın başlangıcından günümüze uzanan genel görüşleri inceleyerek kendi fikrimizi inşa etmeye ve örneklemlerle aktarmaya çalışacağız.
Dinler Tarihi Lisansüstü Sempozyumu - I Bildiri Kitabı, 2023
Bugün bizlerin çoğunlukla adının Arapça versiyonuyla, “İsa” olarak tanıdığımız Hristiyanlığın önc... more Bugün bizlerin çoğunlukla adının Arapça versiyonuyla, “İsa” olarak tanıdığımız Hristiyanlığın öncüsü Yeşua’nın yaşamı, din tarihçileri için hayli muğlak bir çalışma sahasını meydana getirir; zira onun sadece yaşamı değil, tarihselliği dahi sürekli bir tartışma konusu olagelmiştir. İsa’nın kutsanmışlığına işaret eden ve “meshedilmiş” anlamına gelen “Mesih” sıfatı, antik metinlerde çoğunlukla Eski Yunanca “Χριστός” ve Latince “Christus” şeklinde karşımıza çıkmakla beraber zaman zaman farklı formlarda kullanımına da rastlanmaktadır. Bunlar arasında en göze çarpan, şüphesiz Romalı tarihçiler Tacitus ve Suetonius’un eserlerindeki “iyi”, “uysal” anlamlarını taşıyan Eski Yunanca “Χρήστος” kökenli “Chrestus” sözcüğü olacaktır. Skolastik çarmıh anlatısını sunduğu bilinen ilk pagan tarihçi olan Tacitus’un, dinsel niteliği nedeniyle Testimonium Taciteum olarak adlandırılan pasajının günümüze ulaşan en erken tarihli Tacitus yazmasını içinde barındıran ve on birinci yüzyılda istinsah edildiği sanılan Codex Mediceus’taki kopyasında, Hristiyanları tanımlamak için başlangıçta Chrestianos yazan müstensihin sonradan “e” harfini silerek “i” ile değiştirdiği tespit edilmiştir. Bu değişiklik, gayet tabii basit bir yazım hatasını düzeltmek amacıyla gerçekleştirilmiş olabileceği gibi, metni tahrip etmek amacıyla gerçekleştirilmiş de olabilir. Nitekim eserini Tacitus’tan ancak birkaç sene sonra kaleme alan Suetonius da imparator Claudius döneminde Chrestus isimli bir adamın, Roma’daki Yahudileri isyana teşvik ettiğini aktarır; çarmıh anlatısı temel alındığında imparator Tiberius döneminde ölmüş olması gereken İsa’nın, Claudius dönemindeki Chrestus ile aynı kişi olması mümkün görünmese de onun, ortaya koyduğu inanç öğretileriyle dolaylı yoldan isyana sebep olduğunu ve bu yüzden Chrestus ile aynı kişi olabileceğini öne süren araştırmacılar da bulunmaktadır. Şu durumda farklı manalara sahip olan Christus ve Chrestus isimlerinin bir arada kullanımının, İsa’nın şahsına yönelik bir karmaşa yarattığı düşünülebilir; acaba Chrestus ile kastedilen İsa mıdır yoksa Claudius dönemi Roma’sında Yahudileri ayaklandıran farklı bir kimse midir? Ya da Hristiyan olarak tanımlanan ilk topluluğu oluşturanlar, Christus’un mu yoksa Chrestus’un mu takipçileridirler? Bizim bu çalışmayı gerçekleştirmekteki birincil gayemiz, Christus-Chrestus ikiliğinden hareketle ortaya çıkan bu ve benzeri sorulara alternatif yanıtlar aramak ve okuyucuya yeni ufuklar kazandırmaktır.
Uploads
Conference Presentations by Ilgın Yağmur Eker