Papers by hilmi kemal Altun
Kader, 2021
Kitaplara iman bahsinde tartışılan konulardan biri de vahyin korunması meselesidir. Konu etrafınd... more Kitaplara iman bahsinde tartışılan konulardan biri de vahyin korunması meselesidir. Konu etrafında yanıtlanmayı bekleyen birtakım sorular vardır. Söz gelimi “vahyin korunması” gerek Kur’an açısından gerekse önceki vahiy metinleri açısından mümkün müdür? İmkân ya da imkânsızlığın tarihsel ve sosyolojik gerçeklik açısından sebepleri nelerdir? Şayet korunma mümkünse kaynağı ilâhî otorite midir yoksa beşerî unsurlar mıdır? İlâhî otorite ön planda ise bu otorite yalnızca Kur’an hakkında mı tecelli etmiştir? Bu yönüyle Kur’an’la ilgili öncekilerden farklı bir uygulama olabilir mi? şeklinde pek çok problem peş peşe sıralanabilir. Aynı şekilde Kur’an’ın nüzûlünden itibaren hiçbir değişim ve tahrife maruz kalmaksızın günümüze kadar intikal edişi, akıllara diğer kitapların neden bu nitelikten mahrum olduğu sorusunu getirmektedir. Bu meyanda verilen cevaplar Kur’an’ın diğerlerinden farklı olarak “ilâhî koruma altında olduğu” bu nedenle tebdil ve tahrifine imkân olmadığı argümanına dayanmaktadı...
Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Nübüvvet meselesi İslâm kelâmının ulûhiyyet, nübüvvet ve âhiret olarak sıralanan üçlü tasnifinin ... more Nübüvvet meselesi İslâm kelâmının ulûhiyyet, nübüvvet ve âhiret olarak sıralanan üçlü tasnifinin ikincisi konumunda dinin en temel esaslarından biridir. Bu konu düşünce tarihimiz boyunca kelâm âlimlerinin gündeminde olmuştur. İlk dönemlerde Berâhime’nin görüşlerine karşı başlayan nübüvvet savunusu sonraki dönemlerde ise Dehriler, Tabiatçı filozoflar ve mülhidlere karşı yapılagelmiştir. Bunun yanında İslâm düşüncesi içerisinde de özellikle İşrâkî Filozoflar ve bir kısım müfrit mutasavvıfların nübüvvet meselesine sorunlu yaklaşımları konunun bir kelâm problemi olarak güncelliğini korumasına neden olmuştur. Yeni İlm-i Kelâm dönemine gelindiğinde ise pozitivist yaklaşımlar karşısında mûcizenin hakikatini ve nübüvvet meselesini savunma çabaları öne çıkmıştır. Mustafa Fevzi Efendi bu makalesinde meseleyi tasavvuf, felsefe ve bilim açısından ele almaktadır. Düşünürümüzün kendi yaşadığı dönemdeki bilimsel gelişmelerden faydalanarak meseleyi izah etmeye çalışması ve mûcizeler yerine akla ve ...
EUROASIA JOURNAL OF SOCIAL SCIENCES & HUMANITIES
Zamakhshari, who is himself a dark mu'tazilite, was accepted not only by Mu'tezile but al... more Zamakhshari, who is himself a dark mu'tazilite, was accepted not only by Mu'tezile but also by other factions with his other works, especially his Tafsir. However, the fact that Zamakhshari is a Mu'tazilite in faith is clearly reflected in his works. If you look at the weighted works of thought, especially the Monk, the traces of a propagandist mood and ideological approach are clearly visible. In this respect, it is seem that the author directs the arrows of criticism on his opponents with the reflex of defending the sect to which he belongs-especially on certain issues. It is also possible to count Shiites and Sunnis in terms of factions, and Sufizm in terms of criticism of the way religion is perceived. In this study, Zamakhshari's criticisms of Sunnis, especially those who refer to them as “mujbira”, “Kadariyya”, “hashaviyya”, “navabites”, “the people who call their own desires Sunnah, claiming that they are Sunnah,” “those who claim to be about the right”, will ...
Kelâm ilminin, günümüz meselelerine tatminkâr çözümler üretebilmesi için hiç şüphesiz kelam tarih... more Kelâm ilminin, günümüz meselelerine tatminkâr çözümler üretebilmesi için hiç şüphesiz kelam tarihinin iyi okunması, kelâm ilminin doğuşundan bu güne geçen süreçte ele alınan konuların, kullanılan yöntem ve argümanların iyi anlaşılması lazımdır. Çalışmamızın birinci bölümünde, üzerinde yaşadığımız topraklarda asırlarca hüküm süren, medeniyetler kuran, her dalda mustesnâ sanat eserleri bırakan Osmanlı Devleti’nin hâkimiyeti döneminde yetişen ulemânın kazâ-kader konularındaki düşünce ve inançlarından hareketle, o dönemde konuşulan ve tartışılan konuların neler olduğunu anlamaya çalıştık. Kazâ-kader ve irâde konusunu çalışacak araştırmacılara, geçmişte yazılan eserler hakkında bir fikir verecek, en kısa yoldan hangi konuların nerede bulunabileceği konusunda kendilerine rehberlik edecek üslupta, eserler ve müellifleri hakkında kısa bilgiler verdik. Tezin ikinci bölümünde ise, günümüze kadar ulaşan başucu eserleriyle Osmanlı müellifleri içerisinde saygın bir yeri olan Taşköprîzâde’nin kaz...
Edebiyat tarihimizde “Mesnevi Mutercimi” unvaniyla bilinen Mehmed Suleyman Nahifi (o. 1151/1738),... more Edebiyat tarihimizde “Mesnevi Mutercimi” unvaniyla bilinen Mehmed Suleyman Nahifi (o. 1151/1738), yaklasik doksan yillik omrunde cesitli devlet kademelerinde farkli gorevlerde (yenicerilik, sefir kâtipligi, sikk-i sâni defterdarligi vb.) bulunmus, hem nazim hem de nesir alaninda pek cok eser kaleme almistir. Hayati, sanati ve eserleriyle alakali pek cok makale yazilan, calismalar yapilan Nahifi’nin manzum telifatindan Mubahase-i Kazâ ve Kader’in —amator sayilabilecek bir nesrin disinda- bu gune kadar ilmi bir calismaya konu oldugu bilinmemektedir. Bu acidan eser uzerinde calisilmayi hak etmektedir. Eserin gun yuzune cikmasini onemli kilan bir baska husus da kendi doneminin dusunce kodlarini yansitmasi itibariyle tasidigi degerdir. Nitekim Osmanli ulemâsi uzerinde ozellikle de XIII. ve XIV. yuzyillarda Es‘ari dusuncenin baskin bir durumda oldugu bilinmektedir. Elimize ulasan eseri uzerinden anlamaya calistigimiz Nahifi’nin ise bu akimin degil de Kemâluddin Ibnu’l-Humâm (o. 861/1457),...
Pamukkale Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 2020
Bu makalenin amacı İslâm düşünce tarihinde bir fırkaya isim olarak verilen Nâsıbe kavramını anlam... more Bu makalenin amacı İslâm düşünce tarihinde bir fırkaya isim olarak verilen Nâsıbe kavramını anlam ve delalet yönünden tahlil etmektir. Öncelikle Nâsıbe kavramının literatürde Hz. Ali ve taraftarlarına karşı düşmanca tavırlar besleyenleri ifade ettiğini belirtmek lazım. Bu çerçevede söz konusu kavramla ilişkilendirilen grupların mümeyyiz vasıfları ele alınacak, kavramın sözlük anlamından hareketle bu etiketin üzerinde durabileceği grupların kimler olabileceği konusunda mütalaalara yer verilecek, makâlât müelliflerinin değerlendirmeleri eşliğinde bir neticeye ulaşılmaya çalışılacaktır. Ortaya çıkan sonucun şimdiye kadar İslam ümmetinin zihinsel ve sosyal açıdan gelişimine katkı sağlayıp sağlamadığının yanı sıra gelecekte de kar-zarar açısından ne tür sonuçlara neden olacağına yönelik bir fikir teatisinde bulunulacaktır.
Kilis 7 December University Journal of Theology, 2019
Diyanet İlmi Dergi, Mar 15, 2021
Ahmed Naīm is a sophisticated scholar from the remainder of the Ottoman Empire. He has works on s... more Ahmed Naīm is a sophisticated scholar from the remainder of the Ottoman Empire. He has works on subjects related to different branches of science, especially philosophy and hadith. It is seen that Ahmed Naīm is an author that needs to be read/ understood because of his writings, his scientific position, and the political-intellectual environment he was in. Getting to know him is important to understand the characteristics of the turbulent transition period he lived in in terms of his works and the duties he performed. In terms of duty, he also held many senior administrative positions. Foremost among these were the teaching of Philosophy Branch of Dārülfünūn, and the duty of rector of the same university for a period. In addition, he takes place among the leading writers of Sırāt-ı Müstakīm/ Sebīlürreşād. In addition, indirectly, his thoughts on the subjects of the discipline of Kalam are encountered in his works on Islamic morality. It is important to know the thoughts of Ahmed Naīm, who lived in a period when the calls for the renewal of kalam appeared, about general theology as well as on this subject.
Uploads
Papers by hilmi kemal Altun