II. Dünya Savaşı ile ilgili çok sayıda eser bulunmaktadır. II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türki... more II. Dünya Savaşı ile ilgili çok sayıda eser bulunmaktadır. II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye politikasına dair az sayıda da olsa yayınlar mevcuttur. Bununla birlikte Alman arşivlerinde Türkiye konusu üzerinde çalışılan araştırma sayısı yetersiz olup Alman kaynakları büyük ölçüde taranmamıştır. Bunun yanı sıra Türk Dışişleri Bakanlığı arşivinin araştırmacılara açık olmaması da önemli bir sorun/etken olarak bu alanda kendini hissettirmektedir. Dünya II. Dünya Savaşı'na doğru giderken Almanya'nın Türkiye'nin iç ve dış politikası hakkında değerlendirmelerini içeren 1938 ve 1939 yıllarına ait raporların bu bağlamda alana katkı olacağı düşünülmektedir. Ayrıca bu dönem Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümü ile Alman raporlarında özellikle vurgulanan, Atatürk sonrası Türkiye'nin yürüttüğü politikaların değişip değişmeyeceği, nereye evrileceği konusu da dikkat çekmektedir. Almanya özellikle Hitler'in iktidarı ele geçirmesi sonrasında Türkiye ile ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkilerini artırmaya yönelmiştir. Bu bağlamda savaş öncesinde Türkiye'nin en büyük ticarî partneri olmuştur. Almanya bu ekonomik güç ve etkisinin siyasal alanda da yansımalarının olacağını/olması gerektiğini de hesaba katmıştır. Bu çalışmada yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde Almanya'nın Türkiye değerlendirmeleri arşiv belgeleri ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. .
Bildiri Numarası: 216 Özet: Van Gölü'nde taşımacılığın tarihi, akademik çalışmalarda, daha önce d... more Bildiri Numarası: 216 Özet: Van Gölü'nde taşımacılığın tarihi, akademik çalışmalarda, daha önce de ele alınan bir konudur. Bu çalışmanın amacı, Göl üzerinde yapılan taşımacılığın geleneksel tarih anlayışıyla birlikte, bugünü ve geleceğini de kapsayan boyutuyla konunun ele alınmasıdır. Çalışmada yöntem olarak arşiv araştırması ve literatür taraması yapılmıştır. Ek olarak bugün ve gelecek tasarımı bağlamında, ilgili kurum ve kişilerle yapılan görüşmelerle elde edilen bilgi ve istatistiklerin değerlendirilmesi yöntemi uygulanmıştır. Bu bağlamda alternatif taşıma alanları ile karşılaştırmalı analizlere yer verilmiştir. However, considering examples of profitable maritime transportation in Istanbul and the Marmara Sea, sustainable efforts in this direction can also be maintained on Lake Van. Additionally, when examining the obtained findings, it is expected that the research results indicate the positive outcomes for the region, the country, and a sustainable world by developing and expanding waterway transportation, taking into account the maintenance, repair, new route expenses, carbon emissions, and the various costs associated with accidents on the road, such as casualties, insurance, labor, and financial losses, which are the strongest competitors of water transportation.
Projenin konusunu "II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye'de Yürüttüğü Radyo Propagandası"nın n... more Projenin konusunu "II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye'de Yürüttüğü Radyo Propagandası"nın neden ve sonuçları oluşturmaktadır. Dönemin Alman politikasının özü şöyledir: Alman Devlet Başkanı/Führeri/Önderi Adolf Hitler, 1933-1945 yılları arasında Almanya'nın kaderine egemen olur. Hitler önderliğindeki siyasal erk, Almanya'ya I. Dünya Savaşı sonrasında dayatılan Versailles Antlaşması'nı, Almanya'nın kayıplarının devamının yanı sıra aynı zamanda gelişmesinin önündeki bir engel olarak görür. Almanya, ulusal çıkarlarını revizyonist politikada arar ve uluslararası yapının, sınırların ve egemenlik alanlarının Almanya lehine değişmesi vazgeçilemez Alman politikası olarak benimsenir. Bu bağlamında Türkiye ile olan ilişkilerinde ise Türkiye'nin kendi safında yer alması, bu olmazsa tarafsız kalması biçimdedir. Bu bağlamda, II. Dünya Savaşı boyuncaözellikle Almanya'ya meyilli bir tarafsızlık politikası-Alman planları bakımından kabul edilebilir bir politikadır. Zira Türkiye'nin daha fazlasına zorlanması-var olan dengeler açısından-Alman çıkarlarını tehlikeye atabilecek sonuçlar getirebilir olarak değerlendirilmektedir. Türkiye'de yürütülen Alman politika araçlarından biri propaganda olup bu çalışmada genel propaganda etkinliklerine yer verilmekle birlikte araştırmanın odağında "radyo propagandası" yer almaktadır. Henüz televizyon, internet gibi iletişim araçlarının bulunmadığı Türkiye'de yazılı basın ve radyo en yaygın iletişim araçlarıdır. Savaşın başladığı 1939 ve izleyen yıllarda Türkiye'deki okur yazar nüfusun azlığı, gazete ve dergilerin dönemin ulaşım olanakları bakımından okurlara ulaştırılma zorlukları erişilen kitleyi sınırlamaktadır. Radyo yayınları ise kırsal alan da dâhil Türkiye'nin bütün bölgelerine düşük maliyetle okur yazarlık gerektirmeden geniş kitlelere ulaşma ve kamuoyunu/dolayısıyla hükümetleri etkilemede etkili bir propaganda aracı olarak Alman çıkarlarına hizmet edecektir. Ağırlıklı olarak arşiv araştırmasına dayanan araştırma sonuçlarının Türk ve Alman tarihinin özgül bir alanının aydınlatılmasına katkı sunacağı beklenmektedir.
Projenin konusunu "II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye'de Yürüttüğü Radyo Propagandası"nın n... more Projenin konusunu "II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye'de Yürüttüğü Radyo Propagandası"nın neden ve sonuçları oluşturmaktadır. Dönemin Alman politikasının özü şöyledir: Alman Devlet Başkanı/Führeri/Önderi Adolf Hitler, 1933-1945 yılları arasında Almanya'nın kaderine egemen olur. Hitler önderliğindeki siyasal erk, Almanya'ya I. Dünya Savaşı sonrasında dayatılan Versailles Antlaşması'nı, Almanya'nın kayıplarının devamının yanı sıra aynı zamanda gelişmesinin önündeki bir engel olarak görür. Almanya, ulusal çıkarlarını revizyonist politikada arar ve uluslararası yapının, sınırların ve egemenlik alanlarının Almanya lehine değişmesi vazgeçilemez Alman politikası olarak benimsenir. Bu bağlamında Türkiye ile olan ilişkilerinde ise Türkiye'nin kendi safında yer alması, bu olmazsa tarafsız kalması biçimdedir. Bu bağlamda, II. Dünya Savaşı boyuncaözellikle Almanya'ya meyilli bir tarafsızlık politikası-Alman planları bakımından kabul edilebilir bir politikadır. Zira Türkiye'nin daha fazlasına zorlanması-var olan dengeler açısından-Alman çıkarlarını tehlikeye atabilecek sonuçlar getirebilir olarak değerlendirilmektedir. Türkiye'de yürütülen Alman politika araçlarından biri propaganda olup bu çalışmada genel propaganda etkinliklerine yer verilmekle birlikte araştırmanın odağında "radyo propagandası" yer almaktadır. Henüz televizyon, internet gibi iletişim araçlarının bulunmadığı Türkiye'de yazılı basın ve radyo en yaygın iletişim araçlarıdır. Savaşın başladığı 1939 ve izleyen yıllarda Türkiye'deki okur yazar nüfusun azlığı, gazete ve dergilerin dönemin ulaşım olanakları bakımından okurlara ulaştırılma zorlukları erişilen kitleyi sınırlamaktadır. Radyo yayınları ise kırsal alan da dâhil Türkiye'nin bütün bölgelerine düşük maliyetle okur yazarlık gerektirmeden geniş kitlelere ulaşma ve kamuoyunu/dolayısıyla hükümetleri etkilemede etkili bir propaganda aracı olarak Alman çıkarlarına hizmet edecektir. Ağırlıklı olarak arşiv araştırmasına dayanan araştırma sonuçlarının Türk ve Alman tarihinin özgül bir alanının aydınlatılmasına katkı sunacağı beklenmektedir.
Özet 1920'li yıllarda Osmanlı Devleti yıkılmış, yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu. Cumhuriyet... more Özet 1920'li yıllarda Osmanlı Devleti yıkılmış, yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu. Cumhuriyetin kurulması bir devrimdi. Osmanlı Devleti dönemine ait birçok kurum tarihe karışmış ve bazılarının yerine yeni kurumlar hayata geçirilmişti. Bu değişikliklerin içerisinde en çok tartışılanı din alanında yapılan değişikliklerdir. Hatta bu tartışmalar günümüzde de devam etmektedir. Din eğitimi, toplumsal hayatta Osmanlı dönemindeki önem ve yerini Cumhuriyet'in ilk yıllarında/devrim yıllarında/tek partili dönemde koruyamaz. Yapılan değişikliklerden en çok öne çıkanlar; medreselerin kapatılması, tekkelerin kapanması, okullarda din dersi okutulmasına son verilmesi ile İmam Hatip mektepleri ve ilahiyat fakültesinin faaliyetlerinin sona ermesidir. Bu değişikliklere din ile ilişkilendirilen ve kutsallık yüklenen Arap harflerinin terkedilerek, yerine Latin harflerinin kabul edilmesi de eklenebilir. Bununla birlikte tek partili dönemin sonlarına doğru din eğitimi tekrar hayata geçirilir. Bu durum bir çelişki gibi görünse de temelinde değişen iç ve dış dinamiklerin sonucu olarak tarihte yerini alacaktır. Tabii ki yöneticilerin tavrı da bu gelişmede önemli bir etkendir. Yukarıda bahsedilenler genelde Cumhuriyet dönemi eğitim tarihi çalışmalarında yer almaktadır. Ancak Atatürk'ün tutumu konusuna ya değinilmemekte ya da önyargılı olarak değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Ayrıca Kur'an kursları konusuna hemen hemen hiç yer verilmemektedir. Bununla birlikte tek partili dönem ile çelişkili bir durum yaratan, yaygın eğitim kurumu "Kur'an kursları" ile halka din eğitimi verilmesi dikkat çekmektedir. Bu çalışmanın temel amacı tek partili dönemde din eğitimi alanında yaşanan gelişmeleri incelemektir. Bu alandaki gelişmelerin Türkiye'deki siyasal, kültürel ve toplumsal gelişmelere de ışık tutulacağı düşünülmektedir. Araştırma yöntemi olarak belgesel tarama ve arşiv araştırması kullanılmıştır. Araştırma sonuçları örgün eğitim içerisinde din eğitiminin bir süre tamamen sona erdiğini ancak yaygın eğitim kapsamında din eğitiminin önyargıların tersine kesintisiz devam ettiğini göstermektedir.
Ozet Cumhuriyetin kuruldugu yillarda Anadolu’nun demir aglarla orulmesi, yani ulkenin boydan boya... more Ozet Cumhuriyetin kuruldugu yillarda Anadolu’nun demir aglarla orulmesi, yani ulkenin boydan boya demiryollariyla birbirine baglanmasi bir Cumhuriyet coskusu olarak butun yurda yayilmisti. Demiryolu coskusu, Turkluk gururunun vurgulandigi Onuncu yil Marsi ile genc Cumhuriyet’in simgelerinden biri haline getirilmisti. Bu buyuk atilimin onemli projelerinden biri de demiryolunun Antalya’ya, dolayisiyla Akdeniz’e ulastirilmasi olmustur. Goller Yoresiyle birlikte Antalya da bu coskulu gunleri ve tren ozlemini yasamistir. Ancak “Afyon-Antalya Demiryolu Hatti Projesi” adiyla ortaya konan bu projenin Antalya ayagi ne o donemde ne de daha sonra hayata gecirilebilmistir. Projelendirilmesi, fizibilite calismalari ve hatta guzergâhlarinin belirlenmesine karsin demiryolu hatti, donemin sartlari icerisinde Burdur’da noktalanmis, Antalya’ya ulasamamistir. Boylece Antalya’nin demiryolu ruyasi da sona ermistir.
Bu arastirma ile amaclanan; Milli Egitim Şuralarinin hangi ihtiyaclardan ve nasil ortaya ciktigin... more Bu arastirma ile amaclanan; Milli Egitim Şuralarinin hangi ihtiyaclardan ve nasil ortaya ciktigini, ayri ayri her suranin toplanis amaclarini ve sonuclarini degerlendirerek Turk Egitim Sistemine katkilarini ortaya cikarabilmek, suralarin kisaca tarihcesini verebilmek ve sura kararlarinin uygulanmasiyla egitim sorunlarinin buyuk bolumunun cozulecegi saviyla Milli Egitim Şuralarinin Turkiye'nin egitim politikalarini belirlemede yetenegi, gucu ve etkisini ortaya koyabilmektedir. Yapilan calisma, suralarin yasal dayanagini olusturan ilgili kanunun 1933'te yayinlanmasindan, Onaltinci Şuranin yapildigi 1999 yillari arasini kapsamaktadir. Yani, 20. yuzyilda yapilan suralarla sinirlidir. Calismada kaynak olarak; Milli Egitim Şuralari, egitimle ilgili yasa, yonetmelik v.b yasal duzenlemeler, Bakanligin cesitli yayin ve istatistikleri ile basinda cikan haberler ve ilgili arastirmalardan yararlanilmistir. Arastirmada yontem olarak belgesel tarama yontemi kullanilmistir. Milli Egitim Şu...
Yuzunci Yil Universitesi Egitim Fakultesi Dergisi, 2019
Türk eğitim tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Millî Eğitim Bakanlığının ve Türk millî e... more Türk eğitim tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Millî Eğitim Bakanlığının ve Türk millî eğitim sisteminin en yüksek danışma organıdır. Şûralara, Millî eğitimle ilgili politikaların çizilmesinde yol gösterici rolü verilmiştir. Eğitim Şûraları ile ilgili belirtilmesi gereken bir olgu da her ne kadar resmî bir yapılanma olsa da eğitimle ilgili diğer kişi ve kuruluşların, sendikaların, işveren örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin, özel girişim temsilcilerinin, akademisyenlerin de katılımının olmasıdır. Bu çalışmada; önce giriş bölümünde eğitimin finansmanı hakkında bilgilere sonra şûralar hakkında genel bilgilere yer verilmiştir. Daha sonra da gündemini eğitim finansmanı konusunun oluşturduğu şûralarla, bir şekilde eğitim finansmanı konusuna değinilen şûralar ele alınmıştır. Burada hangi önerilerin, temennilerin dile getirilmiş olduğu ve sonucunda bunların hangilerinin yaşama geçirildiği irdelenmiştir. Bunca eğitim şûrasında görüşülmesine, resmî kurum ve kişilerin dışında eğitimle ilgili diğer paydaşların da katılımına ve kat edilen ekonomik büyüklüğe rağmen Türkiye'de eğitimin finansmanı probleminin çözülemeyip sonraki kuşaklara aktarılan bir sorun olarak kaldığı görülmüştür.
International Journal of Social Humanities Sciences Research (JSHSR), 2018
, Van/Türkiye ÖZ Türkiye'nin Almanya ile ilişkileri daha Selçuklulara zamanında Haçlı Seferleri i... more , Van/Türkiye ÖZ Türkiye'nin Almanya ile ilişkileri daha Selçuklulara zamanında Haçlı Seferleri ile başlamış, Osmanlı Devleti'nde I. Dünya Savaşı sırasında silah arkadaşlığına kadar gitmişti. Ancak I. Dünya Savaşı'nın her iki devletçe kaybedilmesi üzerine kazananlarla yapılan antlaşmalarla iki ülkenin siyasal ilişki kurması yasaklanmıştı. Buna ait kayıtlar Osmanlı'nın imzaladığı Mondros Ateşkesi ve Almanya'nın Müttefiklerle imzaladığı Versailles Antlaşması'nda yer almıştır. Almanya ile Türkiye arasında siyasal ilişkilerin yeniden başlaması yeni kurulan Türkiye'nin talebi ile başlamıştır. Zira Almanya ile ilişkileri yasaklayan antlaşmalar Osmanlı-Almanya ilişkilerini kast etmekte olup yeni kurulan Türk Devleti'nin bu sınırlamaların dışında kaldığı varsayılmıştır. Almanya siyasal ilişkilerin, özellikle büyükelçilik açılması hususunda ilk başta tereddütlü davranmış, diğer büyük güçlerin diplomatik temsilcilik açmalarını beklemek istemiştir. Ancak sonradan Almanya, Alman iş çevrelerinin de etkisiyle Türkiye gibi büyük bir pazar üzerinde nüfuz kazanmak için yapılan bir antlaşma ile siyasal ve diplomatik ilişkileri başlatmıştır.
After the collapse of the Ottoman Empire many institutions also became out of date. And by the es... more After the collapse of the Ottoman Empire many institutions also became out of date. And by the establishment of the new republic, new institutions came into being. Almost all of the changes came through during the period of one-party rule. Among the changes occured in this term, the ones mostlydiscussed were in the religious sphere. It is said that not only education of religion was available but also Koran was prohibited. These have been discussed by over a wide scale of the community, from lay people to the academic circles. The arguments are still going on even today. In these discussions, lack of sufficient studies on this subject matter have also a role. In fact, in the education of religion, with some unsatisfactory efforts, neither Koran nor was the teaching of Koran prohibited. In this article, for the first time, this fact is proved with the official documents and the numerical date obtained from the archives of the Türkish Statistics Agency. During the one-party rule, both Presidency of Religious Affairs and the Ministry of National Education provided Koran courses for the people.
, yeni devleti kurarken yalnızca Osmanlı Devleti'nin tarihten silinmesini sağlamamış, aynı zamand... more , yeni devleti kurarken yalnızca Osmanlı Devleti'nin tarihten silinmesini sağlamamış, aynı zamanda Osmanlıdan kalan birçok kurumun da tarihe karışmasını sağlamıştır. Cumhuriyetin kurulması ile birbiri ardı sıra gelen devrim ve reformlar bunun uygulamadaki göstergeleridir. Din gibi kutsal kabul edilen 600 yıllık saltanat kaldırılmış, alfabe değiştirilmiş, Batı hukuk sistemine geçilmiş, ölçülerden takvime hemen her alandaki yenilikler yeni devlette yerini almıştır. En çok tartışma konusu olan ve bugün de tartışmaları devam eden devrimler din ve din eğitimi alanında yapılmıştır. Atatürk Avrupa'daki "reform hareketi"ni İslam Coğrafyasında Türkiye'de başlatmıştır. Bu bağlamda klasik İslam okulları olan medreseler ve büyük kısmı modern usulde eğitim gören iptidailere dönüşmüş olan sıbyan mektepleri kaldırılmıştır. Okullarda din dersleri aşamalı olarak ders programlarından çıkarılmıştır. Açılan imam hatip okulları ve ilahiyat fakültesi kapanmıştır. Bunlardan başka aynı zamanda bütün İslam dünyasını ilgilendiren bir kurum olan halifelik ilga edilmiştir. Kur'an, ezan, hutbe Türkçeleştirilmiştir. Atatürk'ün kafasında dinsel ve toplumsal ve hukuksal devrim ve reformları Türkiye'de hayata geçirerek, Türkiye'yi Batı tipi bir ülke haline getirmek vardı ve sağlığında da bunu büyük ölçüde gerçekleştirmiştir. Atatürk bunları toplumsal muhalefeti gözeterek aşama aşama yaşama geçirmiştir. Bunları yaparken çok büyük bir dirençle de karşılaşmamıştır. Bunda o dönemin otokratik siyasal yapısı ile Atatürk'ün Kurtuluş Savaşının kahramanlığı ve yeni devletin kuruculuğundan gelen karizmasının rolü olmuştur.
... Gerçekte de Millî Eğitim Şûraları, cumhuriyetin kurulduğu yüzyılın, Alfabe-Dil Devrimi ve Köy... more ... Gerçekte de Millî Eğitim Şûraları, cumhuriyetin kurulduğu yüzyılın, Alfabe-Dil Devrimi ve Köy Enstitüleri ile birlikte Türk eğitim sisteminin köklü çağdaş yapılanmalarından biri olmuştur. Cumhuriyet devriminin hazırlanması ve ...
Turkiye havacilik alanina daha kurulus yillarinda ilgi gostermeye baslamistir. Bu konuda da devle... more Turkiye havacilik alanina daha kurulus yillarinda ilgi gostermeye baslamistir. Bu konuda da devletin kurucusu Mustafa Kemal’in yakin ilgisi etkili olmustur. Mustafa Kemal’in “Istikbal goklerdedir. Goklerini koruyamayan uluslar, yarinlarindan asla emin olamazlar” veciz sozunde bu durum ozetlenmistir. Havacilik alanina erken ilgi ile birlikte bu konuda ileri gitmis ulkeler ve konuyla ilgili kurumlar incelenmistir. Bu baglamda Ingiltere, Fransa ve Almanya’ya uzmanlardan olusan kurullar gonderilmistir. Sonucta Almanya’nin Dessau sehrinde kurulu Junkers Ucak Şirketi (Junkers Flugzeugewerke AG) bu is icin uygun gorulmustur. Bu firma ile Turk Hukumeti arasinda gorusmeler baslamis ve surdurulen gorusmeler sonunda Turkiye’de ortak bir ucak ve ucak motoru fabrikasi kurulmasi kararlastirilmistir. Yer olarak da Kayseri belirlenmis, kisa surede fabrika insaati baslamis ve 1926’da hizmete acilmistir. Ancak daha kurulus asamasinda Junkers firmasi ile finansman konulari uzerinde tartismalar yasandi...
II. Dünya Savaşı ile ilgili çok sayıda eser bulunmaktadır. II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türki... more II. Dünya Savaşı ile ilgili çok sayıda eser bulunmaktadır. II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye politikasına dair az sayıda da olsa yayınlar mevcuttur. Bununla birlikte Alman arşivlerinde Türkiye konusu üzerinde çalışılan araştırma sayısı yetersiz olup Alman kaynakları büyük ölçüde taranmamıştır. Bunun yanı sıra Türk Dışişleri Bakanlığı arşivinin araştırmacılara açık olmaması da önemli bir sorun/etken olarak bu alanda kendini hissettirmektedir. Dünya II. Dünya Savaşı'na doğru giderken Almanya'nın Türkiye'nin iç ve dış politikası hakkında değerlendirmelerini içeren 1938 ve 1939 yıllarına ait raporların bu bağlamda alana katkı olacağı düşünülmektedir. Ayrıca bu dönem Türkiye'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümü ile Alman raporlarında özellikle vurgulanan, Atatürk sonrası Türkiye'nin yürüttüğü politikaların değişip değişmeyeceği, nereye evrileceği konusu da dikkat çekmektedir. Almanya özellikle Hitler'in iktidarı ele geçirmesi sonrasında Türkiye ile ekonomik, siyasal ve kültürel ilişkilerini artırmaya yönelmiştir. Bu bağlamda savaş öncesinde Türkiye'nin en büyük ticarî partneri olmuştur. Almanya bu ekonomik güç ve etkisinin siyasal alanda da yansımalarının olacağını/olması gerektiğini de hesaba katmıştır. Bu çalışmada yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde Almanya'nın Türkiye değerlendirmeleri arşiv belgeleri ile ortaya konulmaya çalışılmıştır. .
Bildiri Numarası: 216 Özet: Van Gölü'nde taşımacılığın tarihi, akademik çalışmalarda, daha önce d... more Bildiri Numarası: 216 Özet: Van Gölü'nde taşımacılığın tarihi, akademik çalışmalarda, daha önce de ele alınan bir konudur. Bu çalışmanın amacı, Göl üzerinde yapılan taşımacılığın geleneksel tarih anlayışıyla birlikte, bugünü ve geleceğini de kapsayan boyutuyla konunun ele alınmasıdır. Çalışmada yöntem olarak arşiv araştırması ve literatür taraması yapılmıştır. Ek olarak bugün ve gelecek tasarımı bağlamında, ilgili kurum ve kişilerle yapılan görüşmelerle elde edilen bilgi ve istatistiklerin değerlendirilmesi yöntemi uygulanmıştır. Bu bağlamda alternatif taşıma alanları ile karşılaştırmalı analizlere yer verilmiştir. However, considering examples of profitable maritime transportation in Istanbul and the Marmara Sea, sustainable efforts in this direction can also be maintained on Lake Van. Additionally, when examining the obtained findings, it is expected that the research results indicate the positive outcomes for the region, the country, and a sustainable world by developing and expanding waterway transportation, taking into account the maintenance, repair, new route expenses, carbon emissions, and the various costs associated with accidents on the road, such as casualties, insurance, labor, and financial losses, which are the strongest competitors of water transportation.
Projenin konusunu "II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye'de Yürüttüğü Radyo Propagandası"nın n... more Projenin konusunu "II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye'de Yürüttüğü Radyo Propagandası"nın neden ve sonuçları oluşturmaktadır. Dönemin Alman politikasının özü şöyledir: Alman Devlet Başkanı/Führeri/Önderi Adolf Hitler, 1933-1945 yılları arasında Almanya'nın kaderine egemen olur. Hitler önderliğindeki siyasal erk, Almanya'ya I. Dünya Savaşı sonrasında dayatılan Versailles Antlaşması'nı, Almanya'nın kayıplarının devamının yanı sıra aynı zamanda gelişmesinin önündeki bir engel olarak görür. Almanya, ulusal çıkarlarını revizyonist politikada arar ve uluslararası yapının, sınırların ve egemenlik alanlarının Almanya lehine değişmesi vazgeçilemez Alman politikası olarak benimsenir. Bu bağlamında Türkiye ile olan ilişkilerinde ise Türkiye'nin kendi safında yer alması, bu olmazsa tarafsız kalması biçimdedir. Bu bağlamda, II. Dünya Savaşı boyuncaözellikle Almanya'ya meyilli bir tarafsızlık politikası-Alman planları bakımından kabul edilebilir bir politikadır. Zira Türkiye'nin daha fazlasına zorlanması-var olan dengeler açısından-Alman çıkarlarını tehlikeye atabilecek sonuçlar getirebilir olarak değerlendirilmektedir. Türkiye'de yürütülen Alman politika araçlarından biri propaganda olup bu çalışmada genel propaganda etkinliklerine yer verilmekle birlikte araştırmanın odağında "radyo propagandası" yer almaktadır. Henüz televizyon, internet gibi iletişim araçlarının bulunmadığı Türkiye'de yazılı basın ve radyo en yaygın iletişim araçlarıdır. Savaşın başladığı 1939 ve izleyen yıllarda Türkiye'deki okur yazar nüfusun azlığı, gazete ve dergilerin dönemin ulaşım olanakları bakımından okurlara ulaştırılma zorlukları erişilen kitleyi sınırlamaktadır. Radyo yayınları ise kırsal alan da dâhil Türkiye'nin bütün bölgelerine düşük maliyetle okur yazarlık gerektirmeden geniş kitlelere ulaşma ve kamuoyunu/dolayısıyla hükümetleri etkilemede etkili bir propaganda aracı olarak Alman çıkarlarına hizmet edecektir. Ağırlıklı olarak arşiv araştırmasına dayanan araştırma sonuçlarının Türk ve Alman tarihinin özgül bir alanının aydınlatılmasına katkı sunacağı beklenmektedir.
Projenin konusunu "II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye'de Yürüttüğü Radyo Propagandası"nın n... more Projenin konusunu "II. Dünya Savaşı'nda Almanya'nın Türkiye'de Yürüttüğü Radyo Propagandası"nın neden ve sonuçları oluşturmaktadır. Dönemin Alman politikasının özü şöyledir: Alman Devlet Başkanı/Führeri/Önderi Adolf Hitler, 1933-1945 yılları arasında Almanya'nın kaderine egemen olur. Hitler önderliğindeki siyasal erk, Almanya'ya I. Dünya Savaşı sonrasında dayatılan Versailles Antlaşması'nı, Almanya'nın kayıplarının devamının yanı sıra aynı zamanda gelişmesinin önündeki bir engel olarak görür. Almanya, ulusal çıkarlarını revizyonist politikada arar ve uluslararası yapının, sınırların ve egemenlik alanlarının Almanya lehine değişmesi vazgeçilemez Alman politikası olarak benimsenir. Bu bağlamında Türkiye ile olan ilişkilerinde ise Türkiye'nin kendi safında yer alması, bu olmazsa tarafsız kalması biçimdedir. Bu bağlamda, II. Dünya Savaşı boyuncaözellikle Almanya'ya meyilli bir tarafsızlık politikası-Alman planları bakımından kabul edilebilir bir politikadır. Zira Türkiye'nin daha fazlasına zorlanması-var olan dengeler açısından-Alman çıkarlarını tehlikeye atabilecek sonuçlar getirebilir olarak değerlendirilmektedir. Türkiye'de yürütülen Alman politika araçlarından biri propaganda olup bu çalışmada genel propaganda etkinliklerine yer verilmekle birlikte araştırmanın odağında "radyo propagandası" yer almaktadır. Henüz televizyon, internet gibi iletişim araçlarının bulunmadığı Türkiye'de yazılı basın ve radyo en yaygın iletişim araçlarıdır. Savaşın başladığı 1939 ve izleyen yıllarda Türkiye'deki okur yazar nüfusun azlığı, gazete ve dergilerin dönemin ulaşım olanakları bakımından okurlara ulaştırılma zorlukları erişilen kitleyi sınırlamaktadır. Radyo yayınları ise kırsal alan da dâhil Türkiye'nin bütün bölgelerine düşük maliyetle okur yazarlık gerektirmeden geniş kitlelere ulaşma ve kamuoyunu/dolayısıyla hükümetleri etkilemede etkili bir propaganda aracı olarak Alman çıkarlarına hizmet edecektir. Ağırlıklı olarak arşiv araştırmasına dayanan araştırma sonuçlarının Türk ve Alman tarihinin özgül bir alanının aydınlatılmasına katkı sunacağı beklenmektedir.
Özet 1920'li yıllarda Osmanlı Devleti yıkılmış, yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu. Cumhuriyet... more Özet 1920'li yıllarda Osmanlı Devleti yıkılmış, yerine Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştu. Cumhuriyetin kurulması bir devrimdi. Osmanlı Devleti dönemine ait birçok kurum tarihe karışmış ve bazılarının yerine yeni kurumlar hayata geçirilmişti. Bu değişikliklerin içerisinde en çok tartışılanı din alanında yapılan değişikliklerdir. Hatta bu tartışmalar günümüzde de devam etmektedir. Din eğitimi, toplumsal hayatta Osmanlı dönemindeki önem ve yerini Cumhuriyet'in ilk yıllarında/devrim yıllarında/tek partili dönemde koruyamaz. Yapılan değişikliklerden en çok öne çıkanlar; medreselerin kapatılması, tekkelerin kapanması, okullarda din dersi okutulmasına son verilmesi ile İmam Hatip mektepleri ve ilahiyat fakültesinin faaliyetlerinin sona ermesidir. Bu değişikliklere din ile ilişkilendirilen ve kutsallık yüklenen Arap harflerinin terkedilerek, yerine Latin harflerinin kabul edilmesi de eklenebilir. Bununla birlikte tek partili dönemin sonlarına doğru din eğitimi tekrar hayata geçirilir. Bu durum bir çelişki gibi görünse de temelinde değişen iç ve dış dinamiklerin sonucu olarak tarihte yerini alacaktır. Tabii ki yöneticilerin tavrı da bu gelişmede önemli bir etkendir. Yukarıda bahsedilenler genelde Cumhuriyet dönemi eğitim tarihi çalışmalarında yer almaktadır. Ancak Atatürk'ün tutumu konusuna ya değinilmemekte ya da önyargılı olarak değerlendirmelerde bulunulmaktadır. Ayrıca Kur'an kursları konusuna hemen hemen hiç yer verilmemektedir. Bununla birlikte tek partili dönem ile çelişkili bir durum yaratan, yaygın eğitim kurumu "Kur'an kursları" ile halka din eğitimi verilmesi dikkat çekmektedir. Bu çalışmanın temel amacı tek partili dönemde din eğitimi alanında yaşanan gelişmeleri incelemektir. Bu alandaki gelişmelerin Türkiye'deki siyasal, kültürel ve toplumsal gelişmelere de ışık tutulacağı düşünülmektedir. Araştırma yöntemi olarak belgesel tarama ve arşiv araştırması kullanılmıştır. Araştırma sonuçları örgün eğitim içerisinde din eğitiminin bir süre tamamen sona erdiğini ancak yaygın eğitim kapsamında din eğitiminin önyargıların tersine kesintisiz devam ettiğini göstermektedir.
Ozet Cumhuriyetin kuruldugu yillarda Anadolu’nun demir aglarla orulmesi, yani ulkenin boydan boya... more Ozet Cumhuriyetin kuruldugu yillarda Anadolu’nun demir aglarla orulmesi, yani ulkenin boydan boya demiryollariyla birbirine baglanmasi bir Cumhuriyet coskusu olarak butun yurda yayilmisti. Demiryolu coskusu, Turkluk gururunun vurgulandigi Onuncu yil Marsi ile genc Cumhuriyet’in simgelerinden biri haline getirilmisti. Bu buyuk atilimin onemli projelerinden biri de demiryolunun Antalya’ya, dolayisiyla Akdeniz’e ulastirilmasi olmustur. Goller Yoresiyle birlikte Antalya da bu coskulu gunleri ve tren ozlemini yasamistir. Ancak “Afyon-Antalya Demiryolu Hatti Projesi” adiyla ortaya konan bu projenin Antalya ayagi ne o donemde ne de daha sonra hayata gecirilebilmistir. Projelendirilmesi, fizibilite calismalari ve hatta guzergâhlarinin belirlenmesine karsin demiryolu hatti, donemin sartlari icerisinde Burdur’da noktalanmis, Antalya’ya ulasamamistir. Boylece Antalya’nin demiryolu ruyasi da sona ermistir.
Bu arastirma ile amaclanan; Milli Egitim Şuralarinin hangi ihtiyaclardan ve nasil ortaya ciktigin... more Bu arastirma ile amaclanan; Milli Egitim Şuralarinin hangi ihtiyaclardan ve nasil ortaya ciktigini, ayri ayri her suranin toplanis amaclarini ve sonuclarini degerlendirerek Turk Egitim Sistemine katkilarini ortaya cikarabilmek, suralarin kisaca tarihcesini verebilmek ve sura kararlarinin uygulanmasiyla egitim sorunlarinin buyuk bolumunun cozulecegi saviyla Milli Egitim Şuralarinin Turkiye'nin egitim politikalarini belirlemede yetenegi, gucu ve etkisini ortaya koyabilmektedir. Yapilan calisma, suralarin yasal dayanagini olusturan ilgili kanunun 1933'te yayinlanmasindan, Onaltinci Şuranin yapildigi 1999 yillari arasini kapsamaktadir. Yani, 20. yuzyilda yapilan suralarla sinirlidir. Calismada kaynak olarak; Milli Egitim Şuralari, egitimle ilgili yasa, yonetmelik v.b yasal duzenlemeler, Bakanligin cesitli yayin ve istatistikleri ile basinda cikan haberler ve ilgili arastirmalardan yararlanilmistir. Arastirmada yontem olarak belgesel tarama yontemi kullanilmistir. Milli Egitim Şu...
Yuzunci Yil Universitesi Egitim Fakultesi Dergisi, 2019
Türk eğitim tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Millî Eğitim Bakanlığının ve Türk millî e... more Türk eğitim tarihi içerisinde önemli bir yere sahiptir. Millî Eğitim Bakanlığının ve Türk millî eğitim sisteminin en yüksek danışma organıdır. Şûralara, Millî eğitimle ilgili politikaların çizilmesinde yol gösterici rolü verilmiştir. Eğitim Şûraları ile ilgili belirtilmesi gereken bir olgu da her ne kadar resmî bir yapılanma olsa da eğitimle ilgili diğer kişi ve kuruluşların, sendikaların, işveren örgütlerinin, sivil toplum örgütlerinin, özel girişim temsilcilerinin, akademisyenlerin de katılımının olmasıdır. Bu çalışmada; önce giriş bölümünde eğitimin finansmanı hakkında bilgilere sonra şûralar hakkında genel bilgilere yer verilmiştir. Daha sonra da gündemini eğitim finansmanı konusunun oluşturduğu şûralarla, bir şekilde eğitim finansmanı konusuna değinilen şûralar ele alınmıştır. Burada hangi önerilerin, temennilerin dile getirilmiş olduğu ve sonucunda bunların hangilerinin yaşama geçirildiği irdelenmiştir. Bunca eğitim şûrasında görüşülmesine, resmî kurum ve kişilerin dışında eğitimle ilgili diğer paydaşların da katılımına ve kat edilen ekonomik büyüklüğe rağmen Türkiye'de eğitimin finansmanı probleminin çözülemeyip sonraki kuşaklara aktarılan bir sorun olarak kaldığı görülmüştür.
International Journal of Social Humanities Sciences Research (JSHSR), 2018
, Van/Türkiye ÖZ Türkiye'nin Almanya ile ilişkileri daha Selçuklulara zamanında Haçlı Seferleri i... more , Van/Türkiye ÖZ Türkiye'nin Almanya ile ilişkileri daha Selçuklulara zamanında Haçlı Seferleri ile başlamış, Osmanlı Devleti'nde I. Dünya Savaşı sırasında silah arkadaşlığına kadar gitmişti. Ancak I. Dünya Savaşı'nın her iki devletçe kaybedilmesi üzerine kazananlarla yapılan antlaşmalarla iki ülkenin siyasal ilişki kurması yasaklanmıştı. Buna ait kayıtlar Osmanlı'nın imzaladığı Mondros Ateşkesi ve Almanya'nın Müttefiklerle imzaladığı Versailles Antlaşması'nda yer almıştır. Almanya ile Türkiye arasında siyasal ilişkilerin yeniden başlaması yeni kurulan Türkiye'nin talebi ile başlamıştır. Zira Almanya ile ilişkileri yasaklayan antlaşmalar Osmanlı-Almanya ilişkilerini kast etmekte olup yeni kurulan Türk Devleti'nin bu sınırlamaların dışında kaldığı varsayılmıştır. Almanya siyasal ilişkilerin, özellikle büyükelçilik açılması hususunda ilk başta tereddütlü davranmış, diğer büyük güçlerin diplomatik temsilcilik açmalarını beklemek istemiştir. Ancak sonradan Almanya, Alman iş çevrelerinin de etkisiyle Türkiye gibi büyük bir pazar üzerinde nüfuz kazanmak için yapılan bir antlaşma ile siyasal ve diplomatik ilişkileri başlatmıştır.
After the collapse of the Ottoman Empire many institutions also became out of date. And by the es... more After the collapse of the Ottoman Empire many institutions also became out of date. And by the establishment of the new republic, new institutions came into being. Almost all of the changes came through during the period of one-party rule. Among the changes occured in this term, the ones mostlydiscussed were in the religious sphere. It is said that not only education of religion was available but also Koran was prohibited. These have been discussed by over a wide scale of the community, from lay people to the academic circles. The arguments are still going on even today. In these discussions, lack of sufficient studies on this subject matter have also a role. In fact, in the education of religion, with some unsatisfactory efforts, neither Koran nor was the teaching of Koran prohibited. In this article, for the first time, this fact is proved with the official documents and the numerical date obtained from the archives of the Türkish Statistics Agency. During the one-party rule, both Presidency of Religious Affairs and the Ministry of National Education provided Koran courses for the people.
, yeni devleti kurarken yalnızca Osmanlı Devleti'nin tarihten silinmesini sağlamamış, aynı zamand... more , yeni devleti kurarken yalnızca Osmanlı Devleti'nin tarihten silinmesini sağlamamış, aynı zamanda Osmanlıdan kalan birçok kurumun da tarihe karışmasını sağlamıştır. Cumhuriyetin kurulması ile birbiri ardı sıra gelen devrim ve reformlar bunun uygulamadaki göstergeleridir. Din gibi kutsal kabul edilen 600 yıllık saltanat kaldırılmış, alfabe değiştirilmiş, Batı hukuk sistemine geçilmiş, ölçülerden takvime hemen her alandaki yenilikler yeni devlette yerini almıştır. En çok tartışma konusu olan ve bugün de tartışmaları devam eden devrimler din ve din eğitimi alanında yapılmıştır. Atatürk Avrupa'daki "reform hareketi"ni İslam Coğrafyasında Türkiye'de başlatmıştır. Bu bağlamda klasik İslam okulları olan medreseler ve büyük kısmı modern usulde eğitim gören iptidailere dönüşmüş olan sıbyan mektepleri kaldırılmıştır. Okullarda din dersleri aşamalı olarak ders programlarından çıkarılmıştır. Açılan imam hatip okulları ve ilahiyat fakültesi kapanmıştır. Bunlardan başka aynı zamanda bütün İslam dünyasını ilgilendiren bir kurum olan halifelik ilga edilmiştir. Kur'an, ezan, hutbe Türkçeleştirilmiştir. Atatürk'ün kafasında dinsel ve toplumsal ve hukuksal devrim ve reformları Türkiye'de hayata geçirerek, Türkiye'yi Batı tipi bir ülke haline getirmek vardı ve sağlığında da bunu büyük ölçüde gerçekleştirmiştir. Atatürk bunları toplumsal muhalefeti gözeterek aşama aşama yaşama geçirmiştir. Bunları yaparken çok büyük bir dirençle de karşılaşmamıştır. Bunda o dönemin otokratik siyasal yapısı ile Atatürk'ün Kurtuluş Savaşının kahramanlığı ve yeni devletin kuruculuğundan gelen karizmasının rolü olmuştur.
... Gerçekte de Millî Eğitim Şûraları, cumhuriyetin kurulduğu yüzyılın, Alfabe-Dil Devrimi ve Köy... more ... Gerçekte de Millî Eğitim Şûraları, cumhuriyetin kurulduğu yüzyılın, Alfabe-Dil Devrimi ve Köy Enstitüleri ile birlikte Türk eğitim sisteminin köklü çağdaş yapılanmalarından biri olmuştur. Cumhuriyet devriminin hazırlanması ve ...
Turkiye havacilik alanina daha kurulus yillarinda ilgi gostermeye baslamistir. Bu konuda da devle... more Turkiye havacilik alanina daha kurulus yillarinda ilgi gostermeye baslamistir. Bu konuda da devletin kurucusu Mustafa Kemal’in yakin ilgisi etkili olmustur. Mustafa Kemal’in “Istikbal goklerdedir. Goklerini koruyamayan uluslar, yarinlarindan asla emin olamazlar” veciz sozunde bu durum ozetlenmistir. Havacilik alanina erken ilgi ile birlikte bu konuda ileri gitmis ulkeler ve konuyla ilgili kurumlar incelenmistir. Bu baglamda Ingiltere, Fransa ve Almanya’ya uzmanlardan olusan kurullar gonderilmistir. Sonucta Almanya’nin Dessau sehrinde kurulu Junkers Ucak Şirketi (Junkers Flugzeugewerke AG) bu is icin uygun gorulmustur. Bu firma ile Turk Hukumeti arasinda gorusmeler baslamis ve surdurulen gorusmeler sonunda Turkiye’de ortak bir ucak ve ucak motoru fabrikasi kurulmasi kararlastirilmistir. Yer olarak da Kayseri belirlenmis, kisa surede fabrika insaati baslamis ve 1926’da hizmete acilmistir. Ancak daha kurulus asamasinda Junkers firmasi ile finansman konulari uzerinde tartismalar yasandi...
Uploads
Papers by muzaffer deniz