Papers by ahmet can yazıcı
Sinema, yedinci sanat dalı olarak kendi içerisinde birçok sanatı barındıran ve sesi, görüntüyü ku... more Sinema, yedinci sanat dalı olarak kendi içerisinde birçok sanatı barındıran ve sesi, görüntüyü kullanarak bir anlam oluşturan yapıda karşımıza çıkar. Her sanat dalının anlatıda kendine özgü bir dili olduğu gibi, sinemanın da bu nokta da kendine has sinematografik unsurları ve mizansen öğeleri dil görevi görmektedir. Ortaya koyulacak anlatıda, her öğenin ayrı ayrı özenle oluşturulması, anlatıya katkı sağlayacak şekilde kullanılması gerekmektedir. Sinema, bir endüstri haline gelmeye başlayınca kendi arasında türler oluşmaya başlamıştır. Böylece bilinen sinema dili, türlere göre şekillenmiş ve belirli bir kurallar dahilinde oluşmaya başlamıştır. Çalışmanın kapsamı doğrultusunda, bilimkurgu korku türünde bir sinematografik öğe olarak, aydınlatmanın atmosfer oluşturulmasına etkisi incelenmiştir. Korku duygusunun çok katmanlı olması neticesinde aktarılmak istenen korkunun, aydınlatma ile şekillenişini ve filmin görsel evreninde, aydınlatmanın kullanımından söz edilmiştir. Bunun çözümlemesi ise Ridley Scoot’ın yönetmenliğini yaptığı Aliens film serisi üzerinden incelemesi yapılmıştır.
Sinemada tür kavramı temel olarak 20. yüzyılda kültür endüstrisine ve kitle
kültürüne yönelik el... more Sinemada tür kavramı temel olarak 20. yüzyılda kültür endüstrisine ve kitle
kültürüne yönelik eleştiriler de popüler kültür ürünlerinin yadsınmasına yönelik tavra
katkıda bulunmuş ve ekonomik çıkara sahip kişilerin teknolojiyi bu çıkarların devam
ettirilmesi için kullandığı savunulmuştur; Tür filmleri de bu bakış çerçevesinde
anlamlandırılmıştır
Sinemada gerilim unsurunun oluşturulmasında, mizansen öğelerinin kullanımı David Fincher "Gone Gi... more Sinemada gerilim unsurunun oluşturulmasında, mizansen öğelerinin kullanımı David Fincher "Gone Girl" Film örneği: Bu çalışmanın amacı, sinemanın yapım aşamasında yer alan mizansen öğelerinin kullanımının, bir filmin çözümlenmesi açısından film anlatısındaki önemini vurgulamak, mizansen öğelerinin, filmlerde gerilim yaratmadaki etkisini ortaya koymak ve David Fincher'ın sinema dilini, anlatım tarzını, kullandığı mizansen öğelerindeki anlamlarını, "Gone Girl" filmi üzerinden çözümlemesini yapmaktır. Bütün sanat dallarının ortak bir amacı vardır. O da insanların, duygularını çeşitli yönlerden uyaran, onları belirli bir tepkiye yönelten, bir eser ortaya koymaktır. Her ne kadar ortak amaçları olsa da yapıları gereği ortaya koydukları eserler farklıdır. Sinema bu sanat dalları içerisine en geniş kapsamı olan dallardan biridir. Kendine has bir anlatım dili ve yapısı vardır. Bu dil hem görsel hem de işitseldir. Diğer sanat dallarından ayrılan özelliğinin temelinde, görselliğe dayalı anlatımının olmasıdır. Sinema, teknik olarak pek çok mekanik aracın yanı sıra, yönetmen, filmde anlatıyı oluşturmak için, görüntüyü, zamanı, mekânı, sesi, ışığı, müziği ve nesneleri kullanır. Sinemasal anlatıyı oluşturmak, izleyiciye gerekli etkiyi verip, onları film içerisindeki karakterlerle özdeşleşmelerini sağlamak ve filmin inandırıcılığı arttırmak adına, filmin kurmaca dünyasını, tasarlanan mekanları, izleyiciye gerçek bir dünyaymış gibi sunabilmek için mizansen öğelerinin, yönetiminin iyi bir şekilde yapılması gerekir (Yaylalı, 2019,s.215). Bu çalışmanın konusu, sinemada gerilim unsurunun oluşturulmasında mizansen öğelerinin kullanımı ve David Fincher'ın "Gone Girl" filminin çözümlemesidir. Çalışmanın evrenini, mizansen öğeleri oluşturmaktadır. Örneklem olarak ise David Fincher'ın "Gone Girl" filminde kullanılan mizansen öğelerinin çözümlemesidir.
Mr. Nobody (2009) filminin bilim kurgu bağlamında analizi Film bir çok izleyici tarafından farklı... more Mr. Nobody (2009) filminin bilim kurgu bağlamında analizi Film bir çok izleyici tarafından farklı yönlere çekilecek açık uçlu bir film. Filmin konusunu kısaca aktarıp analizini yapacak olursak.... Her şey unutuluş meleklerinin nemo'ya her şeyi unutması için dokunmayı unutmalarıyla başlar. Diğer insanların aksine geleceği de görebilme ve doğduğunda da her şeyi bilme yetisine sahip olan Nemo kendi ailesini seçer ve yaşamaya başlar. Buraya kadar her şey normal giderken Nemo 9 yaşlarında genç bir çocukken bir peronda anne ve babasının ayrılmasına tanık olur Nemo burada bir seçim yapmak zorunda kalır. ya Annesiyle birlikte gidecek ,yada babasıyla kalacak. Tren garında Nemo'nun hem trene bindiği hem de trene yetişemeyip babasıyla kaldığı gösterilir. Film bu dakikadan sonra, iki farklı seçeneğin doğurduğu olasılık evrenlerinin, karakterin başına neler getirebileceğini anlatmaya başlar.
Zengin ve yaşlı bir adamın sırf çocukken oynadığı oyunlarda yaşadığı hissi ve mutluluğu tekrar ya... more Zengin ve yaşlı bir adamın sırf çocukken oynadığı oyunlarda yaşadığı hissi ve mutluluğu tekrar yaşayabilmek adına hayatta ekonomik anlamda ciddi zorluklar çeken insanları yüklü bir para karşılılığı oluşturduğu oyuna dahil eder.Oynadıkları oyundan birhaber olan bu insanlar zeka,güven ve stratejilerle hayatta kalma mücadelesi içerisine girerler. Dizinin genelinde anlatılan şey: insanların para karşılığında düştükleri durumu ve bu durumu bir at yarışı izler gibi izleyen , insanların ölümünden zevk alan üst tabaka insanları anlatıyor.
Drafts by ahmet can yazıcı
Popüler 20. yüzyıldan sonra özellikle toplumsal modernleşme ile toplu kültür olarak yayılan,
kav... more Popüler 20. yüzyıldan sonra özellikle toplumsal modernleşme ile toplu kültür olarak yayılan,
kavram olarak kültürel gelişmeleri ve günlük uygulamaları kapsamakta, aynı zamanda genel ve
tarafsız olarak eski halk kültürü kavramı yerine geçmekte. Popüler kültür daha çok bir alan
jargonu iken, pop kültürü daha çok ortam jargonu olarak kabul görmektedir. Türk Dil Kurumu
sözlüğüne göre ise, popüler kültür kavramının tanımı: Belli bir dönem için geçerli olan, hızlı
üretilen ve hızlı tüketilen kültürel ögelerin bütünü" olarak açıklanmıştır.
Yedinci sanat dalı olan sinema, ortaya koyduğu filmlerde ikonografilere, alt metinlere, sıkça yer... more Yedinci sanat dalı olan sinema, ortaya koyduğu filmlerde ikonografilere, alt metinlere, sıkça yer veren ve aynı zamanda çeşitli
sanat türlerini içerisinde barındıran bir görsel anlatı aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Derin benzetmelerden sıkça faydalanan
Metin Erksan’da, ‘‘Sevmek Zamanı’’ filminde Antik Çağ felsefesinin en önemli alegorilerinden birisi olan ve filozof Platon'un
‘‘Devlet’’ adlı eserinin yedinci kitabında Sokrates'in ağzından ortaya atılan ‘‘Mağara alegorisine’’ benzetme yaparak anlatım
sağlamıştır. Yapılan incelemenin daha iyi anlaşılması adına filmin konusunda bahsetmekte fayda vardır. Filmin konusu: Ustasıyla
birlikte boyacılık yapan Halil, çeşitli evlerde çalışmaktadır. Bir gün çalışmaya gittiği bir köşkün duvarında asılı halde gördüğü bir
kadın resmine (Meral) âşık olur ve film, surete duyula bir aşkın konusu olur.
Uploads
Papers by ahmet can yazıcı
kültürüne yönelik eleştiriler de popüler kültür ürünlerinin yadsınmasına yönelik tavra
katkıda bulunmuş ve ekonomik çıkara sahip kişilerin teknolojiyi bu çıkarların devam
ettirilmesi için kullandığı savunulmuştur; Tür filmleri de bu bakış çerçevesinde
anlamlandırılmıştır
Drafts by ahmet can yazıcı
kavram olarak kültürel gelişmeleri ve günlük uygulamaları kapsamakta, aynı zamanda genel ve
tarafsız olarak eski halk kültürü kavramı yerine geçmekte. Popüler kültür daha çok bir alan
jargonu iken, pop kültürü daha çok ortam jargonu olarak kabul görmektedir. Türk Dil Kurumu
sözlüğüne göre ise, popüler kültür kavramının tanımı: Belli bir dönem için geçerli olan, hızlı
üretilen ve hızlı tüketilen kültürel ögelerin bütünü" olarak açıklanmıştır.
sanat türlerini içerisinde barındıran bir görsel anlatı aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Derin benzetmelerden sıkça faydalanan
Metin Erksan’da, ‘‘Sevmek Zamanı’’ filminde Antik Çağ felsefesinin en önemli alegorilerinden birisi olan ve filozof Platon'un
‘‘Devlet’’ adlı eserinin yedinci kitabında Sokrates'in ağzından ortaya atılan ‘‘Mağara alegorisine’’ benzetme yaparak anlatım
sağlamıştır. Yapılan incelemenin daha iyi anlaşılması adına filmin konusunda bahsetmekte fayda vardır. Filmin konusu: Ustasıyla
birlikte boyacılık yapan Halil, çeşitli evlerde çalışmaktadır. Bir gün çalışmaya gittiği bir köşkün duvarında asılı halde gördüğü bir
kadın resmine (Meral) âşık olur ve film, surete duyula bir aşkın konusu olur.
kültürüne yönelik eleştiriler de popüler kültür ürünlerinin yadsınmasına yönelik tavra
katkıda bulunmuş ve ekonomik çıkara sahip kişilerin teknolojiyi bu çıkarların devam
ettirilmesi için kullandığı savunulmuştur; Tür filmleri de bu bakış çerçevesinde
anlamlandırılmıştır
kavram olarak kültürel gelişmeleri ve günlük uygulamaları kapsamakta, aynı zamanda genel ve
tarafsız olarak eski halk kültürü kavramı yerine geçmekte. Popüler kültür daha çok bir alan
jargonu iken, pop kültürü daha çok ortam jargonu olarak kabul görmektedir. Türk Dil Kurumu
sözlüğüne göre ise, popüler kültür kavramının tanımı: Belli bir dönem için geçerli olan, hızlı
üretilen ve hızlı tüketilen kültürel ögelerin bütünü" olarak açıklanmıştır.
sanat türlerini içerisinde barındıran bir görsel anlatı aracı olarak karşımıza çıkmaktadır. Derin benzetmelerden sıkça faydalanan
Metin Erksan’da, ‘‘Sevmek Zamanı’’ filminde Antik Çağ felsefesinin en önemli alegorilerinden birisi olan ve filozof Platon'un
‘‘Devlet’’ adlı eserinin yedinci kitabında Sokrates'in ağzından ortaya atılan ‘‘Mağara alegorisine’’ benzetme yaparak anlatım
sağlamıştır. Yapılan incelemenin daha iyi anlaşılması adına filmin konusunda bahsetmekte fayda vardır. Filmin konusu: Ustasıyla
birlikte boyacılık yapan Halil, çeşitli evlerde çalışmaktadır. Bir gün çalışmaya gittiği bir köşkün duvarında asılı halde gördüğü bir
kadın resmine (Meral) âşık olur ve film, surete duyula bir aşkın konusu olur.