Kitabın ana teması; savaşın son çare, idealinse savaşmadan kazanmak olduğu düşüncesidir. Öngördüğ... more Kitabın ana teması; savaşın son çare, idealinse savaşmadan kazanmak olduğu düşüncesidir. Öngördüğü amaç kitabın arka kapağında da yazdığı gibi yenilmezlik, savaşmadan zafer kazanmak ve çatışmanın fiziği, siyaseti ve psikolojisini kavrayarak asla saldırılamayacak bir güce kavuşmaktır. ▲ Muzaffer savaşçılar önce kazanıp sonra savaşır, mağlup savaşçılar ise önce savaşıp sonra kazanmaya çalışanlardır. ▲ Başkalarının görmediğini görmeye zekâ, bilmediğini bilmeye deha denir. Zeki dahiler öncelikle kazanır, çünkü savunulan kırılmaz, saldırıları ise karşı konulmazdır. ▲ Zekâdan yoksun insancıllık, ekip biçmediğin bir tarlaya sahip olmak gibidir. Cesaretten yoksun bir zekâ, filizleri olup da dikmemeye benzer. İnsancıllıktan yoksun bir cesaret, ekmesini bilmeden hasat almasını bilmek gibidir.
Efes ve Sirakuza yurttaşları arasındaki ölümcül anlaşmazlıklardan sonra Efes Dükü Salinus ve kuts... more Efes ve Sirakuza yurttaşları arasındaki ölümcül anlaşmazlıklardan sonra Efes Dükü Salinus ve kutsal yasama kurulu bir karara varır; "Efes ve Sirakuzalıların kendi aralarında geliş-gidiş ve alışveriş yapmaları yasaklanmıştır. Efesliler Sirakuza'nın herhangi bir yerinde görülürse ölüm cezasına çarptırılacak, aynı şekilde herhangi bir Sirakuzalı Efes topraklarına ayak bastığında öldürülecektir. Canını kurtarmak isteyen fidye olarak bin mark ödeyecek."
Verona'nın iki soylu ailesi olan Montague ve Capulet arasında geçmişten gelen bir kin vardır. Ver... more Verona'nın iki soylu ailesi olan Montague ve Capulet arasında geçmişten gelen bir kin vardır. Verona prensi Escalus daha öncede bu iki aileyi kavgalarıyla halkın huzurunu bozmasınlar diye uyarmıştır. Capulet ailesinin uşakları olan Sampson ve Gregory aralarında konuşmaya başlar; kavga çıksa da yiğitliğimizi, cesurluğumuzu konuştursak diye. Karşılarında Montague ailesinin uşakları Abraham ve Balthazar'ı gördüklerinde bir şey yapıp kavga çıkarmayı, ama kavgayı ilk onların çıkarmasını istiyorlar. Çünkü kavga çıkarsa yasanın yanlarında olmasını istiyorlar. Sampson bir hakaret olarak başparmağını Abraham yanından geçerken ısırıyor. Abraham da bunu görünce hakaret olarak algılıyor ve tam kılıcını çekip kavga çıkarmak üzereyken Montague hanesinden Benvolio kavgayı ayırmak için kılıcını çekiyor. Bu sırada Capulet hanesinden Tybalt onu kavga çıkarmakla suçlayıp düelloya davet ediyor. Olaya Montague ve karısı ile Capulet ve karısı da dâhil olunca olay büyüyor. Bunu gören Verona prensi Escalus iki aileyi olay yerinden dağıtıyor.
Hamlet by W. Shakespeare) 1.Perde Gece nöbetini Francisco'dan almak için Bernardo nöbet yerine ge... more Hamlet by W. Shakespeare) 1.Perde Gece nöbetini Francisco'dan almak için Bernardo nöbet yerine gelmiştir, ona sonrada Horatio ve Marcellus'da eşlik eder. Francisco'nun nöbeti sakin geçer, fakat Bernardo'nunki tam tersidir. İki gün üst üste eski ölen Danimarka kralının hayaletini görmüşlerdir ve bugün de bu hayalet yine onlara görünür. Hayalet aynı düellolarda olduğu gibi tepeden aşağı zırhlı bir şekilde giyinmiştir. Nöbetçiler onunla konuşmaya çalışırlar ama hayalet tek kelime etmez, tam konuşacak gibi olduğunda horozlar öter ve gün doğmaya başlar. Böylece hayalet de ortadan kaybolur. Bernardo, Horatio ve Marcellus durumu ölen kralın oğlu Hamlet'e bildirmek için yola koyulurlar.
Özet; yalnızlığa terk edilmiş, umarsız insanların öyküsünü etkileyici bir şekilde dile getiren Fa... more Özet; yalnızlığa terk edilmiş, umarsız insanların öyküsünü etkileyici bir şekilde dile getiren Fareler ve İnsanlar John Steinbeck'in en ünlü yapıtlarından biridir. George ve iri yarı arkadaşı Lenni, yersiz yurtsuz kişilerdir. Dünyadaki sahip oldukları tek şey aralarındaki dostluk ve günün birinde yerleşip huzur içinde yaşayabilecekleri, kendilerine ait bir araziye sahip olma hayalidir. Kaliforniya'da, Salinas Vadisindeki bir çiftlikte iş bulan iki arkadaş, hayallerindeki arazi için gereken parayı biriktirmeyi planlamaktadır. Ama bir çocuğun zekâsına, aynı zamanda da korkunç bir güce sahip olan Lenni'nin başı sürekli derde girmektedir. Ve bu kez yine belaya bulaştığında, George'un çabaları arkadaşını kurtarmaya yetmeyecektir. Kısa boylu, kıska olan George ve uzun boylu, güçlü fakat zekâsı pek gelişmemiş yol arkadaşı Lenni bir çiftlikte çalışmak için Soledad'daki Salinas kasabasına giderler. Fakat arabacı onları çiftlikten birkaç mil geride bırakınca onlarda yürüyerek çiftliğe varmaya karar verirler. Çiftliğe gelmeden önce ufak bir göl kenarında akşamı geçirmek için kamp yaparlar. George çalışacakları yeni çiftlikte Lenni'e başını belaya sokarsa gelip buradaki çalılarda kendisini beklemesini söyledi. Burada George ve Lenni hep birbirlerine anlattıkları hayalleri tekrar dile getirirler.
Raskolnikov esmer yüzlü, karagözlü, birazca uzun ince ve biçimli vücuduyla yakışıklı bir gençtir.... more Raskolnikov esmer yüzlü, karagözlü, birazca uzun ince ve biçimli vücuduyla yakışıklı bir gençtir. Kendine güvenen bir kişiliği var fakat ev sahibi olan kadına borcu olduğu için yaşadığı yerde ürkek ve çekingen davranıyor. Biraz para kazanmak için elindeki eşyaları Alyana Ivanovna diye bir koca karıya rehin olarak bırakıyor. Evin çok temiz ve düzenli olmasından dolayı Raskolnikov bu kadının çok kötü bir insan olduğunu düşünüyor. Raskolnikov kalabalığa girmemeyi tercih eden bir kişi olmasına rağmen bir gün meyhaneye gider. Orada kanının ilk görüşte kaynadığı Marmeladov isimli bir adama rast gelir. Adam Raskolnikov'a hemen derdini anlatmaya koyulur; eskiden memurmuş fakat yönetim değişikliğiyle işini kaybetmiş ve her gün alkol kullanmaya başlamış, paraları kalmamış ve çocuklar açlıktan ağlamaya başladığında karısı Katerina Ivanovna onları dövüyormuş. Sonra tekrar işleri düzelmiş ancak bu sefer de kendisi yüzünden yine bozulmuş. İçkiye bağımlı olmuş, beş gündür eve gitmiyormuş. Evdeki paraları hep alıp meyhaneye içmeye gelmiş. Sonra Raskolnikov bu Marmeladov ile birlikte adamın evine gitmiş. Burada Katerina Ivanovna hem kocasını dövmüş hem de Raskolnikov'a çok bağırmış.
Macbeth by Williams Shakespeare) 1.Perde Kırda, ıssız bir yerde, fırtınalı bir havada üç cadı bir... more Macbeth by Williams Shakespeare) 1.Perde Kırda, ıssız bir yerde, fırtınalı bir havada üç cadı bir araya gelmiştir. Birbirlerine bir sonraki toplantılarının nerede, ne zaman olacağını sorarlar. Sırayla şu anki savaş bittikten sonra, fundalıkta olacağını ve Macbeth'i de orada göreceklerini söylerler. İskoçya kralı Duncan, oğlu Malcolm ve beyler savaşta yaralanmış bir subayla karşılaşmışlardır. Duncan yaralı askerin kim olduğunu sorduğunda, Malcolm savaşta kendisini kurtaran subayın bu olduğunu söyler ve subaya savaşta son durumun ne olduğunu sorarlar. Subay, Macdonwald'ın isyan çıkaracak kadar taş yürekli olduğunu, adalardan bir sürü asker topladığını ama Macbeth'in çok yürekli olduğunu, kötü talihe bile aldırış etmeden önüne geleni yarıp kılıcıyla kana buladığını, Macdonwald'ın da kellesini aldığını anlatır. Subay devam eder; tam zafer kazandık derken Norveç kralı durumu kendisi adına fırsat bilip yeni silahlarla, yıpranmamış güçlerle saldırdı yeniden der. Kral Duncan bu saldırıların Macbeth ve Bonque'u yıldırmayıp zafer kazandıklarını öğrenir. Macbeth'in zaferinden sonra Norveç kralı İskoçya kralı Duncan ile anlaşma yapmak ister. Kral Duncan, Cowder Bey'in öldürülmesini ve topraklarının Macbeth'e verilmesini emreder.
Narcissos, bir peri ile insanın oğludur. Kendini beğenmiş, ukala bir tarzı vardır. Dağ perilerind... more Narcissos, bir peri ile insanın oğludur. Kendini beğenmiş, ukala bir tarzı vardır. Dağ perilerinden biri olan Ekho ona âşık olur. Bu aşkı ifade etmesi neredeyse imkânsızdır. Bu şekilde umutsuz bir aşka kapılır. Ekho hiçbir zaman konuşamaz, uzaktan kendi gözükmeden söylenenlerin son kelime ve hecesini tekrarlar. Narcissos bir gün arkadaşlarını ararken "Biri mi var burada?" Diye seslenir. Ekho 'da "Burada" diye cevap verir. Narcissos ona "Gel" diye yanıt verir. Ekho onu çok sevmesine rağmen sadece ona "Gel" diye cevap verir. Kendini beğenmiş Narcissos bu sözlere fazla dayanamayarak oradan çekip gider. Ekho bu olayın üzerine çok üzülür, morali bozulur ve dağdaki mağaranın birine giderek şöyle der, "Dilerim oda sevsin, benim gibi ve sevdiğine kavuşamasın." Ekho bu olayları fazla kafaya takınca kendini yer bitirir. En sonunda taşa dönüşür. Sadece ondan geriye sesi kalır. Adalet er ya da geç doğru yolu bulacaktır. Ekho için o gün gelmiştir. Bir gün Narcissos dağlarda ağaç ve yeşilliklerin içinde gezinirken bir pınara denk gelir. Eğilip su içmek isterken gördüğü bir hayali beğenir ve ona âşık olur. Narcissos gerçekten âşık olmuştur. Ellerini pınara doğru uzatır ama o hayal kaybolur. Aynı Ekho gibi sevmiştir ama sevdiğine ulaşamaz. Narcissos bu sevgiye daha fazla dayanamayıp ölür. Narcissos 'un cesedinin olduğu yerde çiçek bulurlar. Bu çiçeğin ismi Nergis'tir. O günden bugüne Nergis çiçeğinin simgesi kendini beğenmişliğin sembolüdür. Orman tanrıçaları su pınarını gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulurlar. Tanrıçalar pınara sorarlar, "Neden ağlıyorsun diye?" Pınar, "Narcissos için ağlıyorum" der. Narcissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl. Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? Diye karşılık vermiş iyice şaşıran tanrıçalar. Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu. Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş:-Narcissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmedim
Doktor Juvenal Urbino, seksenli yaşlarında artık toplum gönünde ciddi görünmeyen vakaları muayene... more Doktor Juvenal Urbino, seksenli yaşlarında artık toplum gönünde ciddi görünmeyen vakaları muayene eden, eski kolera günlerinde saygınlık kazanmış olan bir doktordur. İlerleyen yaşının da etkisiyle günlük işlerinin büyük bir kısmını elli yıllık evli olduğu karısı Fermina Daza 'nın yardımıyla gerçekleştirebiliyor. Kendisinde hayvan sevgisi pek olmasa da onu eğitmek için uğraştığı papağanın yeri ayrıdır. Günlerden bir gün papağanı evden kaçıp bahçelerindeki bir ağacın dalına konunca onu yakalamak için çıktığı ağaçta merdivenden düşerek ölmüştür. Doktor Juvenal Urbino'nun cenaze gününde evdeki işlerle ilgilenen Florentino Ariza isimli yaşlı bir adam aslında elli yıl sonra tekrar ortaya çıkıp gelen Fermina Daza 'nın eski sevgilisidir. Tıpkı elli yıl önce olduğu gibi yine Fermina Daza 'nın karşısına geçip başı dik bir şekilde geri kalan ömrünü ona adamak istediğini söyler. İşte kitabın ana olayını bu iki insan arasındaki geçmişte başlamış ve yaşamlarının sonlarında tekrar alevlenen aşk hikâyesi oluşturur. Bu iki insan ilk olarak yaklaşık elli yıl önce kolera salgınının etkilerini yitirmeye başladığı yıllarda Fermina Daza ve ailesinin yeni kalacakları yer olan genç Florentino Ariza ve annesinin çalıştığı otele gelmesiyle karşılaşır. Zamanla ikisi arasındaki mektuplaşmalar başlar. Florentino Ariza ve Fermina Daza iki yıl kadar mektuplaştıktan sonra Fermina 'nın babası bu durumu öğrenir ve Florentino'yu karşısına çekiyor, hatta öldürmekle tehdit ediyor. Florentino ölüm tehdidinden korkmayınca son çare olarak kızını şehir dışına yolluyor. Fermina bir zaman sonra geri geldiğinde karşısında Florentino'yu görüyor ama onun bu halini beğenmiyor, ilişkilerinin bittiğini söylüyor. Bu olaydan kısa bir süre sonra, koleranın yayıldığı günlerde kendinden söz ettiren Doktor Juvenal Urbino, genç bir kızda kolera belirtileri olduğu haberiyle bir eve muayeneye gidiyor. Burada Fermina Daza'ı görüp etkilenir ondan. Doktor bahanelerle eve sık sık gidip Fermina 'yı muayene eder. Zamanla ikisi arasında ilişki evliliğe kadar gider. Florentino Ariza, Fermina Daza'dan sonra cinsel arzularını tatmin etmek için başka kadınlarla olur. Özellikle dul kadınlarla, çünkü Doktor Juvenal Urbino'yu öldürme düşüncesi vardır ve bunun sonunda dul Fermina Daza kendisine kalacaktır onun düşüncesinde. Fakat buna hiçbir zaman cesaret edemez. Florentino Ariza, Doktor Juvenal öldükten sonra elli yıl önce ilk kez yaptığı şekilde yine Fermina Daza' nın karşısına geçer fakat bu sefer olumsuz cevap alır. Bu sefer aşkından vazgeçmek istemeyen Florentino Fermina 'ya 1 yıl boyunca mektuplar yazar. Fermina cevap vermez ama mektuplarını okur ve sonunda yumuşamaya başlayarak yıllar önceki aşkını uyandıran bir şeyler hisseder içinde. Florentino ve Fermina 'nın arasındaki buzlar bu şekilde erimeye başlar. Fermina 'nın kızı Ofelia erkek kardeşinin aksine annesinin bu yaşta başka bir erkekle ilişkisine karşı çıkıyor lakin Fermina onu dinlemiyor.
Kitabımızın başkarakteri Pyotr Andreyoviç Grinyov eskiden Rus ordusunda görev almış bir binbaşı o... more Kitabımızın başkarakteri Pyotr Andreyoviç Grinyov eskiden Rus ordusunda görev almış bir binbaşı olan Andrey Petroviç Grinyov 'un dokuz çocuğundan hayatta kalan tek çocuğudur. Pyotr haylaz, işleri pek ciddiye almayan bir delikanlıdır. Bir gün babası oğlunun bu durumundan sıkılmış ve eskiden ordudan arkadaş olduğu şimdilerde general olan arkadaşı Andrey Karloviç'e mektup yazar ve oğlunun orduda subay olarak göreve başlamasını ister.
Kıta sahanlığı kavramı; kara ülkesinin karasularının bitiş noktasından başlayan deniz altındaki d... more Kıta sahanlığı kavramı; kara ülkesinin karasularının bitiş noktasından başlayan deniz altındaki devamını ifade eder. Bir ülkenin denizin altına uzanan kara parçasıdır. Ama devlet kıta sahanlığı üzerinde egemenlik hakkına sahip değildir; kullanma hakkı vardır, sadece bu bölgedeki canlı cansız doğal kaynakları arama ve işletme konusunda hakkı vardır.
Büyüme kalkınma demek değildir. Teknik olarak büyüme bir yıldan bir yıla üretimdeki artıştır, ne ... more Büyüme kalkınma demek değildir. Teknik olarak büyüme bir yıldan bir yıla üretimdeki artıştır, ne ürettiğinizle ilgilenmez. Büyüme deyince daha büyük bir şey bekliyoruz, gelişme(kalkınma) dediğimizde daha iyi bir şey bekliyoruz. Bir ülkenin farklı bölgeleri arasında bile kalkınma farklılıkları vardır.
Kitabın ana teması; savaşın son çare, idealinse savaşmadan kazanmak olduğu düşüncesidir. Öngördüğ... more Kitabın ana teması; savaşın son çare, idealinse savaşmadan kazanmak olduğu düşüncesidir. Öngördüğü amaç kitabın arka kapağında da yazdığı gibi yenilmezlik, savaşmadan zafer kazanmak ve çatışmanın fiziği, siyaseti ve psikolojisini kavrayarak asla saldırılamayacak bir güce kavuşmaktır. ▲ Muzaffer savaşçılar önce kazanıp sonra savaşır, mağlup savaşçılar ise önce savaşıp sonra kazanmaya çalışanlardır. ▲ Başkalarının görmediğini görmeye zekâ, bilmediğini bilmeye deha denir. Zeki dahiler öncelikle kazanır, çünkü savunulan kırılmaz, saldırıları ise karşı konulmazdır. ▲ Zekâdan yoksun insancıllık, ekip biçmediğin bir tarlaya sahip olmak gibidir. Cesaretten yoksun bir zekâ, filizleri olup da dikmemeye benzer. İnsancıllıktan yoksun bir cesaret, ekmesini bilmeden hasat almasını bilmek gibidir.
Efes ve Sirakuza yurttaşları arasındaki ölümcül anlaşmazlıklardan sonra Efes Dükü Salinus ve kuts... more Efes ve Sirakuza yurttaşları arasındaki ölümcül anlaşmazlıklardan sonra Efes Dükü Salinus ve kutsal yasama kurulu bir karara varır; "Efes ve Sirakuzalıların kendi aralarında geliş-gidiş ve alışveriş yapmaları yasaklanmıştır. Efesliler Sirakuza'nın herhangi bir yerinde görülürse ölüm cezasına çarptırılacak, aynı şekilde herhangi bir Sirakuzalı Efes topraklarına ayak bastığında öldürülecektir. Canını kurtarmak isteyen fidye olarak bin mark ödeyecek."
Verona'nın iki soylu ailesi olan Montague ve Capulet arasında geçmişten gelen bir kin vardır. Ver... more Verona'nın iki soylu ailesi olan Montague ve Capulet arasında geçmişten gelen bir kin vardır. Verona prensi Escalus daha öncede bu iki aileyi kavgalarıyla halkın huzurunu bozmasınlar diye uyarmıştır. Capulet ailesinin uşakları olan Sampson ve Gregory aralarında konuşmaya başlar; kavga çıksa da yiğitliğimizi, cesurluğumuzu konuştursak diye. Karşılarında Montague ailesinin uşakları Abraham ve Balthazar'ı gördüklerinde bir şey yapıp kavga çıkarmayı, ama kavgayı ilk onların çıkarmasını istiyorlar. Çünkü kavga çıkarsa yasanın yanlarında olmasını istiyorlar. Sampson bir hakaret olarak başparmağını Abraham yanından geçerken ısırıyor. Abraham da bunu görünce hakaret olarak algılıyor ve tam kılıcını çekip kavga çıkarmak üzereyken Montague hanesinden Benvolio kavgayı ayırmak için kılıcını çekiyor. Bu sırada Capulet hanesinden Tybalt onu kavga çıkarmakla suçlayıp düelloya davet ediyor. Olaya Montague ve karısı ile Capulet ve karısı da dâhil olunca olay büyüyor. Bunu gören Verona prensi Escalus iki aileyi olay yerinden dağıtıyor.
Hamlet by W. Shakespeare) 1.Perde Gece nöbetini Francisco'dan almak için Bernardo nöbet yerine ge... more Hamlet by W. Shakespeare) 1.Perde Gece nöbetini Francisco'dan almak için Bernardo nöbet yerine gelmiştir, ona sonrada Horatio ve Marcellus'da eşlik eder. Francisco'nun nöbeti sakin geçer, fakat Bernardo'nunki tam tersidir. İki gün üst üste eski ölen Danimarka kralının hayaletini görmüşlerdir ve bugün de bu hayalet yine onlara görünür. Hayalet aynı düellolarda olduğu gibi tepeden aşağı zırhlı bir şekilde giyinmiştir. Nöbetçiler onunla konuşmaya çalışırlar ama hayalet tek kelime etmez, tam konuşacak gibi olduğunda horozlar öter ve gün doğmaya başlar. Böylece hayalet de ortadan kaybolur. Bernardo, Horatio ve Marcellus durumu ölen kralın oğlu Hamlet'e bildirmek için yola koyulurlar.
Özet; yalnızlığa terk edilmiş, umarsız insanların öyküsünü etkileyici bir şekilde dile getiren Fa... more Özet; yalnızlığa terk edilmiş, umarsız insanların öyküsünü etkileyici bir şekilde dile getiren Fareler ve İnsanlar John Steinbeck'in en ünlü yapıtlarından biridir. George ve iri yarı arkadaşı Lenni, yersiz yurtsuz kişilerdir. Dünyadaki sahip oldukları tek şey aralarındaki dostluk ve günün birinde yerleşip huzur içinde yaşayabilecekleri, kendilerine ait bir araziye sahip olma hayalidir. Kaliforniya'da, Salinas Vadisindeki bir çiftlikte iş bulan iki arkadaş, hayallerindeki arazi için gereken parayı biriktirmeyi planlamaktadır. Ama bir çocuğun zekâsına, aynı zamanda da korkunç bir güce sahip olan Lenni'nin başı sürekli derde girmektedir. Ve bu kez yine belaya bulaştığında, George'un çabaları arkadaşını kurtarmaya yetmeyecektir. Kısa boylu, kıska olan George ve uzun boylu, güçlü fakat zekâsı pek gelişmemiş yol arkadaşı Lenni bir çiftlikte çalışmak için Soledad'daki Salinas kasabasına giderler. Fakat arabacı onları çiftlikten birkaç mil geride bırakınca onlarda yürüyerek çiftliğe varmaya karar verirler. Çiftliğe gelmeden önce ufak bir göl kenarında akşamı geçirmek için kamp yaparlar. George çalışacakları yeni çiftlikte Lenni'e başını belaya sokarsa gelip buradaki çalılarda kendisini beklemesini söyledi. Burada George ve Lenni hep birbirlerine anlattıkları hayalleri tekrar dile getirirler.
Raskolnikov esmer yüzlü, karagözlü, birazca uzun ince ve biçimli vücuduyla yakışıklı bir gençtir.... more Raskolnikov esmer yüzlü, karagözlü, birazca uzun ince ve biçimli vücuduyla yakışıklı bir gençtir. Kendine güvenen bir kişiliği var fakat ev sahibi olan kadına borcu olduğu için yaşadığı yerde ürkek ve çekingen davranıyor. Biraz para kazanmak için elindeki eşyaları Alyana Ivanovna diye bir koca karıya rehin olarak bırakıyor. Evin çok temiz ve düzenli olmasından dolayı Raskolnikov bu kadının çok kötü bir insan olduğunu düşünüyor. Raskolnikov kalabalığa girmemeyi tercih eden bir kişi olmasına rağmen bir gün meyhaneye gider. Orada kanının ilk görüşte kaynadığı Marmeladov isimli bir adama rast gelir. Adam Raskolnikov'a hemen derdini anlatmaya koyulur; eskiden memurmuş fakat yönetim değişikliğiyle işini kaybetmiş ve her gün alkol kullanmaya başlamış, paraları kalmamış ve çocuklar açlıktan ağlamaya başladığında karısı Katerina Ivanovna onları dövüyormuş. Sonra tekrar işleri düzelmiş ancak bu sefer de kendisi yüzünden yine bozulmuş. İçkiye bağımlı olmuş, beş gündür eve gitmiyormuş. Evdeki paraları hep alıp meyhaneye içmeye gelmiş. Sonra Raskolnikov bu Marmeladov ile birlikte adamın evine gitmiş. Burada Katerina Ivanovna hem kocasını dövmüş hem de Raskolnikov'a çok bağırmış.
Macbeth by Williams Shakespeare) 1.Perde Kırda, ıssız bir yerde, fırtınalı bir havada üç cadı bir... more Macbeth by Williams Shakespeare) 1.Perde Kırda, ıssız bir yerde, fırtınalı bir havada üç cadı bir araya gelmiştir. Birbirlerine bir sonraki toplantılarının nerede, ne zaman olacağını sorarlar. Sırayla şu anki savaş bittikten sonra, fundalıkta olacağını ve Macbeth'i de orada göreceklerini söylerler. İskoçya kralı Duncan, oğlu Malcolm ve beyler savaşta yaralanmış bir subayla karşılaşmışlardır. Duncan yaralı askerin kim olduğunu sorduğunda, Malcolm savaşta kendisini kurtaran subayın bu olduğunu söyler ve subaya savaşta son durumun ne olduğunu sorarlar. Subay, Macdonwald'ın isyan çıkaracak kadar taş yürekli olduğunu, adalardan bir sürü asker topladığını ama Macbeth'in çok yürekli olduğunu, kötü talihe bile aldırış etmeden önüne geleni yarıp kılıcıyla kana buladığını, Macdonwald'ın da kellesini aldığını anlatır. Subay devam eder; tam zafer kazandık derken Norveç kralı durumu kendisi adına fırsat bilip yeni silahlarla, yıpranmamış güçlerle saldırdı yeniden der. Kral Duncan bu saldırıların Macbeth ve Bonque'u yıldırmayıp zafer kazandıklarını öğrenir. Macbeth'in zaferinden sonra Norveç kralı İskoçya kralı Duncan ile anlaşma yapmak ister. Kral Duncan, Cowder Bey'in öldürülmesini ve topraklarının Macbeth'e verilmesini emreder.
Narcissos, bir peri ile insanın oğludur. Kendini beğenmiş, ukala bir tarzı vardır. Dağ perilerind... more Narcissos, bir peri ile insanın oğludur. Kendini beğenmiş, ukala bir tarzı vardır. Dağ perilerinden biri olan Ekho ona âşık olur. Bu aşkı ifade etmesi neredeyse imkânsızdır. Bu şekilde umutsuz bir aşka kapılır. Ekho hiçbir zaman konuşamaz, uzaktan kendi gözükmeden söylenenlerin son kelime ve hecesini tekrarlar. Narcissos bir gün arkadaşlarını ararken "Biri mi var burada?" Diye seslenir. Ekho 'da "Burada" diye cevap verir. Narcissos ona "Gel" diye yanıt verir. Ekho onu çok sevmesine rağmen sadece ona "Gel" diye cevap verir. Kendini beğenmiş Narcissos bu sözlere fazla dayanamayarak oradan çekip gider. Ekho bu olayın üzerine çok üzülür, morali bozulur ve dağdaki mağaranın birine giderek şöyle der, "Dilerim oda sevsin, benim gibi ve sevdiğine kavuşamasın." Ekho bu olayları fazla kafaya takınca kendini yer bitirir. En sonunda taşa dönüşür. Sadece ondan geriye sesi kalır. Adalet er ya da geç doğru yolu bulacaktır. Ekho için o gün gelmiştir. Bir gün Narcissos dağlarda ağaç ve yeşilliklerin içinde gezinirken bir pınara denk gelir. Eğilip su içmek isterken gördüğü bir hayali beğenir ve ona âşık olur. Narcissos gerçekten âşık olmuştur. Ellerini pınara doğru uzatır ama o hayal kaybolur. Aynı Ekho gibi sevmiştir ama sevdiğine ulaşamaz. Narcissos bu sevgiye daha fazla dayanamayıp ölür. Narcissos 'un cesedinin olduğu yerde çiçek bulurlar. Bu çiçeğin ismi Nergis'tir. O günden bugüne Nergis çiçeğinin simgesi kendini beğenmişliğin sembolüdür. Orman tanrıçaları su pınarını gözyaşı kavanozuna dönüşmüş olarak bulurlar. Tanrıçalar pınara sorarlar, "Neden ağlıyorsun diye?" Pınar, "Narcissos için ağlıyorum" der. Narcissos yakışıklı bir genç miydi? diye sormuş göl. Bunu senden daha iyi kim bilebilir ki? Diye karşılık vermiş iyice şaşıran tanrıçalar. Her gün senin kıyılarına gelip sularına bakıyordu. Göl bir süre sessiz kalmış. Sonra şöyle konuşmuş:-Narcissos için ağlıyorum, ama onun yakışıklı olduğunu hiç fark etmedim
Doktor Juvenal Urbino, seksenli yaşlarında artık toplum gönünde ciddi görünmeyen vakaları muayene... more Doktor Juvenal Urbino, seksenli yaşlarında artık toplum gönünde ciddi görünmeyen vakaları muayene eden, eski kolera günlerinde saygınlık kazanmış olan bir doktordur. İlerleyen yaşının da etkisiyle günlük işlerinin büyük bir kısmını elli yıllık evli olduğu karısı Fermina Daza 'nın yardımıyla gerçekleştirebiliyor. Kendisinde hayvan sevgisi pek olmasa da onu eğitmek için uğraştığı papağanın yeri ayrıdır. Günlerden bir gün papağanı evden kaçıp bahçelerindeki bir ağacın dalına konunca onu yakalamak için çıktığı ağaçta merdivenden düşerek ölmüştür. Doktor Juvenal Urbino'nun cenaze gününde evdeki işlerle ilgilenen Florentino Ariza isimli yaşlı bir adam aslında elli yıl sonra tekrar ortaya çıkıp gelen Fermina Daza 'nın eski sevgilisidir. Tıpkı elli yıl önce olduğu gibi yine Fermina Daza 'nın karşısına geçip başı dik bir şekilde geri kalan ömrünü ona adamak istediğini söyler. İşte kitabın ana olayını bu iki insan arasındaki geçmişte başlamış ve yaşamlarının sonlarında tekrar alevlenen aşk hikâyesi oluşturur. Bu iki insan ilk olarak yaklaşık elli yıl önce kolera salgınının etkilerini yitirmeye başladığı yıllarda Fermina Daza ve ailesinin yeni kalacakları yer olan genç Florentino Ariza ve annesinin çalıştığı otele gelmesiyle karşılaşır. Zamanla ikisi arasındaki mektuplaşmalar başlar. Florentino Ariza ve Fermina Daza iki yıl kadar mektuplaştıktan sonra Fermina 'nın babası bu durumu öğrenir ve Florentino'yu karşısına çekiyor, hatta öldürmekle tehdit ediyor. Florentino ölüm tehdidinden korkmayınca son çare olarak kızını şehir dışına yolluyor. Fermina bir zaman sonra geri geldiğinde karşısında Florentino'yu görüyor ama onun bu halini beğenmiyor, ilişkilerinin bittiğini söylüyor. Bu olaydan kısa bir süre sonra, koleranın yayıldığı günlerde kendinden söz ettiren Doktor Juvenal Urbino, genç bir kızda kolera belirtileri olduğu haberiyle bir eve muayeneye gidiyor. Burada Fermina Daza'ı görüp etkilenir ondan. Doktor bahanelerle eve sık sık gidip Fermina 'yı muayene eder. Zamanla ikisi arasında ilişki evliliğe kadar gider. Florentino Ariza, Fermina Daza'dan sonra cinsel arzularını tatmin etmek için başka kadınlarla olur. Özellikle dul kadınlarla, çünkü Doktor Juvenal Urbino'yu öldürme düşüncesi vardır ve bunun sonunda dul Fermina Daza kendisine kalacaktır onun düşüncesinde. Fakat buna hiçbir zaman cesaret edemez. Florentino Ariza, Doktor Juvenal öldükten sonra elli yıl önce ilk kez yaptığı şekilde yine Fermina Daza' nın karşısına geçer fakat bu sefer olumsuz cevap alır. Bu sefer aşkından vazgeçmek istemeyen Florentino Fermina 'ya 1 yıl boyunca mektuplar yazar. Fermina cevap vermez ama mektuplarını okur ve sonunda yumuşamaya başlayarak yıllar önceki aşkını uyandıran bir şeyler hisseder içinde. Florentino ve Fermina 'nın arasındaki buzlar bu şekilde erimeye başlar. Fermina 'nın kızı Ofelia erkek kardeşinin aksine annesinin bu yaşta başka bir erkekle ilişkisine karşı çıkıyor lakin Fermina onu dinlemiyor.
Kitabımızın başkarakteri Pyotr Andreyoviç Grinyov eskiden Rus ordusunda görev almış bir binbaşı o... more Kitabımızın başkarakteri Pyotr Andreyoviç Grinyov eskiden Rus ordusunda görev almış bir binbaşı olan Andrey Petroviç Grinyov 'un dokuz çocuğundan hayatta kalan tek çocuğudur. Pyotr haylaz, işleri pek ciddiye almayan bir delikanlıdır. Bir gün babası oğlunun bu durumundan sıkılmış ve eskiden ordudan arkadaş olduğu şimdilerde general olan arkadaşı Andrey Karloviç'e mektup yazar ve oğlunun orduda subay olarak göreve başlamasını ister.
Kıta sahanlığı kavramı; kara ülkesinin karasularının bitiş noktasından başlayan deniz altındaki d... more Kıta sahanlığı kavramı; kara ülkesinin karasularının bitiş noktasından başlayan deniz altındaki devamını ifade eder. Bir ülkenin denizin altına uzanan kara parçasıdır. Ama devlet kıta sahanlığı üzerinde egemenlik hakkına sahip değildir; kullanma hakkı vardır, sadece bu bölgedeki canlı cansız doğal kaynakları arama ve işletme konusunda hakkı vardır.
Büyüme kalkınma demek değildir. Teknik olarak büyüme bir yıldan bir yıla üretimdeki artıştır, ne ... more Büyüme kalkınma demek değildir. Teknik olarak büyüme bir yıldan bir yıla üretimdeki artıştır, ne ürettiğinizle ilgilenmez. Büyüme deyince daha büyük bir şey bekliyoruz, gelişme(kalkınma) dediğimizde daha iyi bir şey bekliyoruz. Bir ülkenin farklı bölgeleri arasında bile kalkınma farklılıkları vardır.
Bu yazı Soğuk Savaş sonrası yeni dünya düzeninin nasıl olacağına yönelik ortaya atılan teorilerde... more Bu yazı Soğuk Savaş sonrası yeni dünya düzeninin nasıl olacağına yönelik ortaya atılan teorilerden biri olan Samuel Huntington'ın Medeniyetler Çatışması tezini ve ona yönelik Türkiye'den getirilen eleştirilere yer vermektedir.
Weberyan tanımıyla devlet, meşru şiddet tekelini elinde bulunduran bir siyasi örgüttür. Devlet şi... more Weberyan tanımıyla devlet, meşru şiddet tekelini elinde bulunduran bir siyasi örgüttür. Devlet şiddetini meşru yapan şey anayasaya uygun bir şekilde kullanıyor olmasıdır.(İç savaşlarda devlet şiddeti meşru görünmüyor, bazı vatandaşlar devleti tanımıyorum diyecek ve senin şiddet tekelini de tanımıyorum, ben kendim şiddet uygulayarak devlet aygıtını değiştireceğim diyecekler. Bunlar devlet şiddetinin sorgulandığı durumlardır.) Devlet şiddeti meşru olmasa da devlet ortadan kalkmaz. Weberyan tanımda şiddet tekeline sahip olan otoritedir, başka herhangi bir şeyin şiddet tekelini kullanamayacağını savunur. Ama tarihsel duruma baktığımızda öyle olmuyor, hem devletin meşruluğu sorgulanmış durumda hem de devletin devlet olma hali devam ediyor. Devlet şiddet kullanma tekeli iddiasında bulunur ve sürekli bu iddiayı yeniden kurgulaması gerekecektir. (Devlet meşru şiddet kullanma tekeline sahip olduğunu iddia eden siyasal bir aygıttır.) Devlet tanımının içerisine başka faktörlerde girip çıkıyor. Bunlardan bir tanesi kurumsal bir organizasyon olmasıdır. Bu devlet olmanın temel kategorilerden birisi değil, ama devletlerarası nitelik farklılığını ya da sosyal farklılığı anlamaya çalışırken kullanacağımız şeylerden birisidir. Devletin sınırları belli olması gerekiyor mu? Sınırlar geçişken ve değişken olabilir. Örneğin; Çekoslovakya reformuyla Çekya ve Slovakya olarak ayrılıyor ve sınırlar değişiyor. Bu devlet olma niteliğini değiştirmiyor. Devlet olmak için belli bir toprak parçası üzerinde denetim şart mı? Bir toprak parçası üzerindeki efektif denetim devlet olmanın bir şartı olacaktır. Devletin temel olarak önemli özelliklerinden birisi belirli bir toprak parçası üzerindeki hâkimiyeti, diğeri meşru şiddet tekelini kullanma iddiasıdır. Devlet tanımı tarihsel ve toplumsal olarak değişiyor. Temel olarak sayılan egemenlik, şiddet, kurumlara sahip olma, toprak parçasına sahip olma vs. kimi durumlarda tartışmalı hale gelebiliyor. Bütün bunlara sahip olabilme "ideal tip" devlet olma özelliğidir. Ama modern devletlerin bazı hallerde bu özelliklerin çoğunu taşımadığı görülebiliyor. Modern devleti ortaya çıkaran tarihsel mekanizmalar, nedensel politikalar nelerdir? Bu nedensel mekanizmalardan ilki savaştır. (Modern devlet Vestfalya ile çıktı)Devletin ilk ortaya çıkışı şiddetin kristalize olmuş halidir. Sonradan başka fonksiyonları üstlenmeye bavlıyacak. 16.-17. Yy'den önce şiddet merkezi değildi. Lordlar vardı, savaş zamanında en güçlü olanın bu diğer lordları ikna etmesi gerekiyordu. Temel olarak modern devletin 16. Yy'den sonra ortaya çıkmasını sağlayan şeylerden birisi şiddetin kullanımı anlamında "eşitler arası birinci" olan gücün bütün diğer şiddet aktörlerini kendi etrafında toplaması ve merkezileşmesiyle mümkün olduğunu söylüyor savaşı devlet oluşumunun merkezi olarak gören açıklamalar. Avrupa'daki küçük devletlerin şiddet unsurundan dolayı bir araya gelmesiyle devlet olmanın ilk adımları atılıyor. (Kalıcı bir maliye ve savaşacak kalıcı bir insan kitlesi gerekiyor.) Askeri teknolojinin nasıl değiştiği, güvenlik kaygısının nasıl değiştiği, örgütlendiği devlet yapısında kalıcı ve son derece kurucu etkiler yapar ve o devletin kendisini değiştirir. Devlet kurumsal aygıtının temeli, merkezileşmesinin temelini savaş için vergi toplamak oluşturuyor. Dolayısıyla devletin güçlenmesine neden olacak bu. Devletin sadece merkezde değil her şeye sızmasını gerektiriyor bu vergi toplama. Etkili olduğu alanı genişletiyor kuracağı vergi toplama memurları. Senin vergi toplamak için memurunu gönderdiğin şey sınırını belirliyor. Efektif olarak
Uploads
Papers by Taner Arat