Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi, Jun 14, 2014
Felsefe tarihinde tarihi toplumsal bir fenomen olarak dinin ortaya çıkışına ilişkin birçok açıkla... more Felsefe tarihinde tarihi toplumsal bir fenomen olarak dinin ortaya çıkışına ilişkin birçok açıklama söz konusudur. Dini, toplumsal işlevinden dolayı topluma dayandıranlar olduğu kadar onu mutlak ve aşkın bir varlık olarak Tanrı'ya bağlayanlar da söz konusudur. Felsefe ise; sanat, bilim gibi diğer insani girişimlere benzer entelektüel bir faaliyet şeklidir. Felsefe için inandırıcı bir tanımının olmamasında zorluk bulunmaktadır. Ama bu felsefenin dinamik ve gelişmekte olan bir süreklilikle devam etmesini de sağlayan sonuçtur. Felsefe insanın onun gerçek doğası ve anlamı üzerine düşünme ve evrenin kökeni ve yapısı ile başlamıştır. İnsanlar bu konularda düşünmeye başladığında zorunlu olarak diğer yandan dine ilişkin sorularda edinmiş olurlar. Bu cevaplarda ait oldukları toplumun dinî inanç ve mitolojisini de bulabilirsiniz. Bu açıdan tüm bu sorunlar öncelikle felsefe alanına aittir. Ancak felsefenin bu konularında düşünmeye başladığımızda insan için, dinin temel konularını da kritik etmeye giriştiğimizi unutmamak gerekir.
Küreselleşme, felsefe, kapitalizm ve ahlak ilişkisi çerçevesinde daha önceden ortaya konan görüşl... more Küreselleşme, felsefe, kapitalizm ve ahlak ilişkisi çerçevesinde daha önceden ortaya konan görüşlerin analizini yapmak ve günümüz insanının beklentileri ışığında toplumsal alanda yaşanan değişimleri irdelemektir. Bu bağlamda küreselleşmenin, kapitalizm ile ilişkisini kurarak küreselleşmenin doğuracağı değer yargılarının insanlık üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini tartışmaktır.
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, May 21, 2014
Ahlâk felsefesi genel anlamda insan davranış ve eylemlerini konu edinen pratik felsefenin bir alt... more Ahlâk felsefesi genel anlamda insan davranış ve eylemlerini konu edinen pratik felsefenin bir alt dalıdır. İnsan eylem ve davranışlarını belirleyen genel ilkeler var mıdır? Bu ölçütler karşısında insanın irade özgürlüğünün bulunup bulunmadığı sorunu da etiğin araştırma alanına girmektedir. İnsan yaşamının anlam ve değeri bir yüksek amaca ulaşma gayretiyle ortaya çıkmaktadır. Ahlakî açıdan bu yüksek amaç "en yüksek iyi" dediğimiz şeydir. Ahlak tarihi boyunca en yüksek iyinin ne olduğu araştırılmıştır. Eğer herhangi bir ahlâk kendisini, istediği şartların uygulanmasındaki güçlüğünden dolayı sınırlı bir seçkinler zümresine özgü kılıyorsa bu ahlâk tipine, tesir ve yayılma imkanı bakımından aristokratik ahlâk denilmektedir.
Kendi varolusunun bilincsel ayrimina icinde yasam buldugu evrende varabilen biricik canlinin insa... more Kendi varolusunun bilincsel ayrimina icinde yasam buldugu evrende varabilen biricik canlinin insan oldugu kusku goturmez bir gercekliktir. Bundan oturudur ki, insan kendi varolus sorununu yeryuzunde idrak edip, onu cozumlemeye caba gosterdigi oranda yeryuzune anlam kattigi gibi kendisinden kaynaklanan ama sonucta yine yalnizca kendisine iliskin kalan bilgi, bilim ve degerleri yaratabilen ve bilissel etkinliginin de bilincinde olabilen yegane varliktir.
Felsefe tarihinde tarihi toplumsal bir fenomen olarak dinin ortaya çıkışına ilişkin birçok açıkla... more Felsefe tarihinde tarihi toplumsal bir fenomen olarak dinin ortaya çıkışına ilişkin birçok açıklama söz konusudur. Dini, toplumsal işlevinden dolayı topluma dayandıranlar olduğu kadar onu mutlak ve aşkın bir varlık olarak Tanrı'ya bağlayanlar da söz konusudur. Felsefe ise; sanat, bilim gibi diğer insani girişimlere benzer entelektüel bir faaliyet şeklidir. Felsefe için inandırıcı bir tanımının olmamasında zorluk bulunmaktadır. Ama bu felsefenin dinamik ve gelişmekte olan bir süreklilikle devam etmesini de sağlayan sonuçtur. Felsefe insanın onun gerçek doğası ve anlamı üzerine düşünme ve evrenin kökeni ve yapısı ile başlamıştır. İnsanlar bu konularda düşünmeye başladığında zorunlu olarak diğer yandan dine ilişkin sorularda edinmiş olurlar. Bu cevaplarda ait oldukları toplumun dinî inanç ve mitolojisini de bulabilirsiniz. Bu açıdan tüm bu sorunlar öncelikle felsefe alanına aittir. Ancak felsefenin bu konularında düşünmeye başladığımızda insan için, dinin temel konularını da kritik etmeye giriştiğimizi unutmamak gerekir.
Ataturk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2014
Ahlâk felsefesi genel anlamda insan davranış ve eylemlerini konu edinen pratik felsefenin bir alt... more Ahlâk felsefesi genel anlamda insan davranış ve eylemlerini konu edinen pratik felsefenin bir alt dalıdır. İnsan eylem ve davranışlarını belirleyen genel ilkeler var mıdır? Bu ölçütler karşısında insanın irade özgürlüğünün bulunup bulunmadığı sorunu da etiğin araştırma alanına girmektedir. İnsan yaşamının anlam ve değeri bir yüksek amaca ulaşma gayretiyle ortaya çıkmaktadır. Ahlakî açıdan bu yüksek amaç "en yüksek iyi" dediğimiz şeydir. Ahlak tarihi boyunca en yüksek iyinin ne olduğu araştırılmıştır. Eğer herhangi bir ahlâk kendisini, istediği şartların uygulanmasındaki güçlüğünden dolayı sınırlı bir seçkinler zümresine özgü kılıyorsa bu ahlâk tipine, tesir ve yayılma imkanı bakımından aristokratik ahlâk denilmektedir.
Tarih Kültür ve Sanat Araştırmaları Dergisi, Jun 14, 2014
Felsefe tarihinde tarihi toplumsal bir fenomen olarak dinin ortaya çıkışına ilişkin birçok açıkla... more Felsefe tarihinde tarihi toplumsal bir fenomen olarak dinin ortaya çıkışına ilişkin birçok açıklama söz konusudur. Dini, toplumsal işlevinden dolayı topluma dayandıranlar olduğu kadar onu mutlak ve aşkın bir varlık olarak Tanrı'ya bağlayanlar da söz konusudur. Felsefe ise; sanat, bilim gibi diğer insani girişimlere benzer entelektüel bir faaliyet şeklidir. Felsefe için inandırıcı bir tanımının olmamasında zorluk bulunmaktadır. Ama bu felsefenin dinamik ve gelişmekte olan bir süreklilikle devam etmesini de sağlayan sonuçtur. Felsefe insanın onun gerçek doğası ve anlamı üzerine düşünme ve evrenin kökeni ve yapısı ile başlamıştır. İnsanlar bu konularda düşünmeye başladığında zorunlu olarak diğer yandan dine ilişkin sorularda edinmiş olurlar. Bu cevaplarda ait oldukları toplumun dinî inanç ve mitolojisini de bulabilirsiniz. Bu açıdan tüm bu sorunlar öncelikle felsefe alanına aittir. Ancak felsefenin bu konularında düşünmeye başladığımızda insan için, dinin temel konularını da kritik etmeye giriştiğimizi unutmamak gerekir.
Küreselleşme, felsefe, kapitalizm ve ahlak ilişkisi çerçevesinde daha önceden ortaya konan görüşl... more Küreselleşme, felsefe, kapitalizm ve ahlak ilişkisi çerçevesinde daha önceden ortaya konan görüşlerin analizini yapmak ve günümüz insanının beklentileri ışığında toplumsal alanda yaşanan değişimleri irdelemektir. Bu bağlamda küreselleşmenin, kapitalizm ile ilişkisini kurarak küreselleşmenin doğuracağı değer yargılarının insanlık üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini tartışmaktır.
Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü dergisi, May 21, 2014
Ahlâk felsefesi genel anlamda insan davranış ve eylemlerini konu edinen pratik felsefenin bir alt... more Ahlâk felsefesi genel anlamda insan davranış ve eylemlerini konu edinen pratik felsefenin bir alt dalıdır. İnsan eylem ve davranışlarını belirleyen genel ilkeler var mıdır? Bu ölçütler karşısında insanın irade özgürlüğünün bulunup bulunmadığı sorunu da etiğin araştırma alanına girmektedir. İnsan yaşamının anlam ve değeri bir yüksek amaca ulaşma gayretiyle ortaya çıkmaktadır. Ahlakî açıdan bu yüksek amaç "en yüksek iyi" dediğimiz şeydir. Ahlak tarihi boyunca en yüksek iyinin ne olduğu araştırılmıştır. Eğer herhangi bir ahlâk kendisini, istediği şartların uygulanmasındaki güçlüğünden dolayı sınırlı bir seçkinler zümresine özgü kılıyorsa bu ahlâk tipine, tesir ve yayılma imkanı bakımından aristokratik ahlâk denilmektedir.
Kendi varolusunun bilincsel ayrimina icinde yasam buldugu evrende varabilen biricik canlinin insa... more Kendi varolusunun bilincsel ayrimina icinde yasam buldugu evrende varabilen biricik canlinin insan oldugu kusku goturmez bir gercekliktir. Bundan oturudur ki, insan kendi varolus sorununu yeryuzunde idrak edip, onu cozumlemeye caba gosterdigi oranda yeryuzune anlam kattigi gibi kendisinden kaynaklanan ama sonucta yine yalnizca kendisine iliskin kalan bilgi, bilim ve degerleri yaratabilen ve bilissel etkinliginin de bilincinde olabilen yegane varliktir.
Felsefe tarihinde tarihi toplumsal bir fenomen olarak dinin ortaya çıkışına ilişkin birçok açıkla... more Felsefe tarihinde tarihi toplumsal bir fenomen olarak dinin ortaya çıkışına ilişkin birçok açıklama söz konusudur. Dini, toplumsal işlevinden dolayı topluma dayandıranlar olduğu kadar onu mutlak ve aşkın bir varlık olarak Tanrı'ya bağlayanlar da söz konusudur. Felsefe ise; sanat, bilim gibi diğer insani girişimlere benzer entelektüel bir faaliyet şeklidir. Felsefe için inandırıcı bir tanımının olmamasında zorluk bulunmaktadır. Ama bu felsefenin dinamik ve gelişmekte olan bir süreklilikle devam etmesini de sağlayan sonuçtur. Felsefe insanın onun gerçek doğası ve anlamı üzerine düşünme ve evrenin kökeni ve yapısı ile başlamıştır. İnsanlar bu konularda düşünmeye başladığında zorunlu olarak diğer yandan dine ilişkin sorularda edinmiş olurlar. Bu cevaplarda ait oldukları toplumun dinî inanç ve mitolojisini de bulabilirsiniz. Bu açıdan tüm bu sorunlar öncelikle felsefe alanına aittir. Ancak felsefenin bu konularında düşünmeye başladığımızda insan için, dinin temel konularını da kritik etmeye giriştiğimizi unutmamak gerekir.
Ataturk Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu Dergisi, 2014
Ahlâk felsefesi genel anlamda insan davranış ve eylemlerini konu edinen pratik felsefenin bir alt... more Ahlâk felsefesi genel anlamda insan davranış ve eylemlerini konu edinen pratik felsefenin bir alt dalıdır. İnsan eylem ve davranışlarını belirleyen genel ilkeler var mıdır? Bu ölçütler karşısında insanın irade özgürlüğünün bulunup bulunmadığı sorunu da etiğin araştırma alanına girmektedir. İnsan yaşamının anlam ve değeri bir yüksek amaca ulaşma gayretiyle ortaya çıkmaktadır. Ahlakî açıdan bu yüksek amaç "en yüksek iyi" dediğimiz şeydir. Ahlak tarihi boyunca en yüksek iyinin ne olduğu araştırılmıştır. Eğer herhangi bir ahlâk kendisini, istediği şartların uygulanmasındaki güçlüğünden dolayı sınırlı bir seçkinler zümresine özgü kılıyorsa bu ahlâk tipine, tesir ve yayılma imkanı bakımından aristokratik ahlâk denilmektedir.
Uploads
Papers by Munir Dedeoglu