Turk Pediatri Arsivi-turkish Archives of Pediatrics, Mar 1, 2010
M Ma al la at ty ya a' 'd da a l li is se e ö ö¤ ¤r re en nc ci il le er ri in ni in n k ki il lo... more M Ma al la at ty ya a' 'd da a l li is se e ö ö¤ ¤r re en nc ci il le er ri in ni in n k ki il lo o k ko on nt tr ro ol lü üy yl le e i il lg gi il li i i in na an n› ›fl fll la ar r› › v ve e k ki il lo o v ve er rm me e d da av vr ra an n› ›fl fll la ar r› › W We ei ig gh ht t c co on nt tr ro ol l r re el la at te ed d b be el li ie ef fs s a an nd d w we ei ig gh ht t c co on nt tr ro ol l b be eh ha av vi io ou ur rs s o of f h hi ig gh h s sc ch ho oo ol l s st tu ud de en nt ts s i in n M Ma al la at ty ya a G Gü ül ls se en n G Gü ün ne efl fl, , Y Ya as se em mi in n A At ti ik k A Al lt t› ›n no ok k* *
MALATYA'DA ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN CİNSELLİKLE İLGİLİ TUTUM VE DAVRANIŞLARI ÖZET Bu çalışma, Ma... more MALATYA'DA ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN CİNSELLİKLE İLGİLİ TUTUM VE DAVRANIŞLARI ÖZET Bu çalışma, Malatya'da üniversite öğrencilerinin cinsellikle ilgili tutumları ve davranışlarını saptamak amacıyla planlanmıştır. Cinsellik hakkında bilgi kaynakları, erkek öğrenciler için en çok internet, kız öğrenciler için ise anne veya kız kardeştir. Kızların %74.5'i, erkeklerin %49.6'sı evlilik öncesi cinsel ilişkiye karşıdır. Öğrencilerin evlilik öncesi cinsel davranışları incelenmiştir. Erkeklerin %42.1'inin, kızların %7.8'inin (p<0.05), birinci sınıf öğrencilerinin %19.6'sının, dördüncü sınıf öğrencilerinin %32.7'sinin, tüm öğrencilerin %27.1'inin cinsel ilişki deneyimi olmuştur. Cinsel deneyimi olanların %55.7'si son ilişkilerinde kontraseptif bir method kullanmıştır. Üniversite öğrencilerinin cinsel davranış ve tutumlarında cinsiyetlerine göre farklılık saptanmıştır. Erkek öğrencilerde cinsel ilişki sıklığı yüksek olmasına rağmen, kontraseptif yöntem kullanımı düşük bulunmuştur. Üniversite öğrencileri eğitimleri süresince kontrasepsiyon konusunda daha fazla bilgilendirilmelidirler. Bunun için "akran eğitim modeliyle" gençlerin eğitimi önerilebilir.
ÖZET Amaç: Malatya Arapgir ilçesi devlet hastanesine başvuran gebelerin DÖB hizmetlerinden yararl... more ÖZET Amaç: Malatya Arapgir ilçesi devlet hastanesine başvuran gebelerin DÖB hizmetlerinden yararlanma durumlarını değerlendirmek ve bunları etkileyen faktörleri incelemek amacıyla yapılmıştır Gereç ve Yöntem: Araştıma kesitseldir. Haziran 2004-2005 tarihleri arasında hastaneye başvuran üçüncü trimesterde bulunan 104 gebeye sosyodemografik özellikleriyle birlikte aldıkları DÖB Hizmetleriyle ilgili soruları içeren anket formu yüz-yüze uygulanmıştır. Veriler DÖB hizmetinin niteliğinin "yeterli veya yetersiz" ve DÖB hizmetinin niceliği ile ilgili elde edilmiştir. Araştırmanın verileri SPSS 11.0 istatistik paket programında değerlendirilmiş Ki-kare analizi kullanılmıştır. Bulgular: Gebelerin %48.1'i yeterli DÖB hizmeti almıştır. DÖB nitelik puanını etkileyen faktörler olarak; yaş, aile tipi, eşin eğitimi, sosyal güvence tespit edilmiştir (P<0.005). DÖB nicelik puanına göre DÖB hizmeti alan gebelerin % 6.7'si 1-2 puan, % 15.4'ü 3-4 puan, % 75'i 5-6 puan almıştır. DÖB nicelik puanını etkileyen faktörler olarak; aile tipi, annenin eğitimi, eşin eğitimi tespit edilmiştir. Sonuç: DÖB hizmetlerini olumsuz etkileyen faktörler dikkate alınarak daha az yararlandığı tespit edilen kırsal kesimde yaşayan, sosyal güvencesi olmayan ve eğitim düzeyi düşük olan kadınlara "yeterli ve nicelikli" doğum öncesi bakım hizmetlerinin ulaştırılabilmesi için sağlık personelinin daha duyarlı olması gerekmektedir
Eskişehir türk dünyası uygulama ve araştırma merkezi halk sağlığı dergisi, Oct 31, 2021
HEMŞİRELERDE GECE BESLENME ALIŞKANLIĞI BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ ÖRNEĞİ of university hospital Mer... more HEMŞİRELERDE GECE BESLENME ALIŞKANLIĞI BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ ÖRNEĞİ of university hospital Meryem BASATEMÜR 1C , Gülsen GÜNEŞ 1C Özet Hemşirelerde gece beslenme alışkanlığı ve uyku kalitesi arasındaki ilişkiyi saptamak, gece beslenme alışkanlığı ile uyku kalitesine etki eden faktörleri belirlemek amacıyla yapılan, kesitsel tipteki bu çalışma, Temmuz 2018-Ocak 2019 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinde çalışmakta olan 241 hemşire üzerinde yapılmıştır. Verilerin toplanmasında kişisel bilgi formu, Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi ve Gece Yeme Anketi kullanılmıştır. Verilerin istatiksel değerlendirilmesinde frekans, yüzde, bağımsız gruplarda t testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ve Lojistik Regresyon Analizi kullanılmıştır. Anlamlılık değeri p<0,05 olarak kabul edilmiştir. Araştırmaya katılan kişilerin %75,1'i kadın, %24,9'u erkektir. Katılımcıların yaş ortalaması 32,68±7,22'dir. Çalışmadaki hemşirelerin % 60,6'sı PUKİ' den uyku kalitesinin kötü olduğunu gösteren 5 ve daha yüksek puan almış ve %9,1'inde gece yeme alışkanlığı olduğu bulunmuştur. PUKİ ortalama puanı 6,68±3,03 bulunmuştur. Gece yeme alışkanlığı ile uyku kalitesi arasında ilişki olduğu belirlenmiştir (r=0,486, p<0,05). Gece yeme alışkanlığının 33-40 yaş arası bireylerde en fazla, 40 yaş üzeri bireyler ile evli bireylerde en az olduğu saptanmıştır (p<0,05). Gece nöbeti tutma, sürekli gece veya vardiyalı çalışma, meslekte çalışma süresi (5-15 yıl), alkol kullanımı faktörleri ile gece yeme alışkanlığının arttığı tespit edilmiştir (p<0,05). Gece nöbeti tutma, sürekli gece veya vardiyalı çalışma, alkol kullanımı ve çay tüketiminin artması gibi durumların uyku kalitesini olumsuz etkilediği bulunmuştur (p<0,05). Sonuç olarak çalışmamızdaki hemşirelerin gece yeme alışkanlığı ile uyku kalitesi arasında ilişki olduğu bulunmuştur. Gece yeme alışkanlığını azaltmak ve uyku kalitesini arttırmak için çalışma saatleri ve koşulları düzenlenebilir.
International Journal of Community Medicine and Public Health, Jan 24, 2018
Background: The disruption of the ecological system and the environmental destructions require th... more Background: The disruption of the ecological system and the environmental destructions require that we review our relations with the outer world and therefore increase our awareness on environmental problems as individuals. This study has been conducted to determine the environmental awareness levels of the first and fourth grade university students studying at different academic fields, and investigate the factors that affect the awareness levels of them. Methods: The study was designed in the descriptive style and was applied to first and fourth grade 384 students studying at various faculties of Inonu University in 2015-2016 academic years. The "Environmental Attitude Scale" was used in data collection. Results: The environmental attitude points of the first grade students were found to be 101.33±12.28, and those of the fourth graders were found to be 98.30±14.54 (p<0.05). The average point of the students who studied at Faculty of Economics and Administrative Sciences was 111.10±11.61, and those who studied at Engineering Faculty was 104.73±12.81, and was found to be higher than the other faculties(p<0.05). Conclusions: The environmental attitudes of the first grade students and the students who studied at Faculty of Economics and Administrative Sciences and Engineering Faculty were found to be higher; and the attitudes of the students who studied at Faculty of Dentistry were found to be lower. The educational status of the parents of the students, their living area in which they lived most of the time and their status of having hobbies are the other factors that influence the average points.
Eskişehir türk dünyası uygulama ve araştırma merkezi halk sağlığı dergisi, Sep 28, 2020
COVID-19, halk sağlığına ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Salgında merkezi yaklaşımlarla önlemle... more COVID-19, halk sağlığına ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Salgında merkezi yaklaşımlarla önlemler alınması ve kişilerin de bunlara uyması önem taşımaktadır. Çalışmamızda, COVID-19 salgınının önemli boyutlara ulaştığı bir dönemde toplumun hastalığa karşı farkındalık, tutum ve davranışları ve ilgili faktörleri belirleyerek, düzenlemelere katkı sağlamak amaçlanmıştır. Araştırma kesitsel tipte olup Türkiye'de yaşayan 18 yaş üstü 1179 kişide 40 soruluk bir anket formu 22.04.2020 tarihinde online uygulama başlatılmıştır. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnsan Araştırmaları Etik Kurulundan onay alınmış, verilerin analizinde SPSS 26.0 programında ki-kare ve multiple lojistik regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışma grubunun %25'ini sağlık çalışanları, %19'unu öğrenciler ve geri kalanını farklı mesleklerden kişiler oluşturmuştur. Çalışanların %65'i bu döneminde daha az işe giderken, erkekler (OR:1,8), genç yaş grupları (OR:2,6 ve 4,0), düşük eğitimliler (OR:4,3) ve sağlık çalışanları (OR:4,8) işlerine daha çok gitmişlerdir. Çalışanların %11,2'si maaşını almakta sıkıntı yaşamış, %3,5'i işini kaybetmiş olup düşük eğitim düzeyi iş kaybı üzerine etkili bulunmuş(OR:4,9). %24'ünde kronik hastalık, %12,6'sında kendini güvende hissetmeme durumu, %16,6'sında psikolojik destek ihtiyacı belirlenmiştir. Kadınlar erkeklere göre (OR:2,8) ve 18-39 yaş grubu 60 yaş üstüne göre (OR:4,7) psikolojik desteğe daha çok ihtiyaç duymuşlardır. COVID-19 tanısı almış olanlar 13 kişi olup sıklık %1,1'dir. Evlerinde yaşayanlarla birlikte değerlendirildiğinde ‰7,5 oranında COVID-19 geçirildiği görülmüştür. Katılımcıların %63,3'ü bilgi düzeyini yeterli bulurken en sık bilgiye ulaşma yolları televizyon, bilimsel kaynaklar ve sosyal medyadır. Bireysel korunma önlemlerini toplumun oldukça yüksek oranlarda yerine getirdiği, el yıkamanın %98, evi havalandırmanın %91, maske takmanın %83 oranında, sosyal mesafeyi korumanın %76,9 oranında olduğu görülmüştür. Önlemlerin zamanında ve yeterli şekilde alındığını (%34,6) ve toplumun uyum sağladığını düşünenlerin oranı (%15,3) düşüktür. Sonuçta, salgının bu döneminde korunma önlemlerinin yüksek oranda uygulandığı, bunda toplumun bilgilendirilmesinin rol oynadığı görülmüştür. Ancak bunun sürdürülebilmesinde medya ve sağlık otoritelerinin vereceği mesajlar önemlidir. İş ve ekonomik kayıplar için gerekli önlem ve destek sağlanmalıdır. Yüksek oranda psikolojik destek ihtiyacı için risk gruplarına yönelik yaklaşımlar geliştirilmelidir.
Ankara Üniversitesi tıp fakültesi mecmuası, May 25, 2021
Objectives: This study was carried out in order to determine educational needs of nurses in the l... more Objectives: This study was carried out in order to determine educational needs of nurses in the light of the findings obtained by examining attitudes of nurses towards death and some factors. Materials and Methods: The population of this cross-sectional study consisted of 1430 nurses working in
In this study, we aimed to study certain factors that prevent university students from participat... more In this study, we aimed to study certain factors that prevent university students from participating in recreational activities that affect the same in order to obtain more information on recreation, which is one of the issues that almost all countries place importance on. The population of this study, which is crosssectional type of epidemiology study comprised 471 students. We contacted 407 students who were targeted to contact all components of the determined population (86.4%). We may list top three factors that constitute an impediment for participation of students to recreational events as "Facilities" 3.04(±0.7), "Time" 8.46(±2.02) and "Lack of Information" 8.64 (±2.46) respectively. As we reviewed average points obtained by students from sub-dimensions of the scale, we determined that, in all of the sub-dimensions, average points of female participants are higher, that average points of the age group of "17-20" is higher in the lack of friend sub-dimension, that average points of the Medical Documentation and Sekretaryship program are higher in the psychology of individual sub-dimension, that average points of participants, who did not do sports actively in the past, are higher in the "Lack of Interest" sub-dimension. We observed that there are several constraints that prevent women, who participated to the study, from participating to recreational activities. This issue suggests that such a situation may be an indicator of gender. Activities can be organized to increase the participation of female students in recreational activities at the university.
COVID-19 ve benzeri salgınlarda salgın yönetimini kolaylaştırmak için, öncelikli olarak sağlık ça... more COVID-19 ve benzeri salgınlarda salgın yönetimini kolaylaştırmak için, öncelikli olarak sağlık çalışanlarının korunmasına ve güçlendirilmesine ihtiyaç vardır. Bu çalışmada Sağlık Bilimleri Fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin COVID-19 salgını sürecinde bilgi, tutum ve davranışları ile pandeminin neden olduğu stresi algılama düzeyleri araştırıldı. Veriler çevrim içi anket yolu ile toplandı. Ankette öğrencilerin COVID-19 hakkındaki bilgi, tutum ve davranışlarını değerlendiren sorularla birlikte Algılanan Stres Düzeyi Ölçeği kullanıldı. Yaş ortalaması 21,2±2,2 yıl olan öğrencilerin %79,4'ü kız öğrencidir. COVID-19'a yönelik bilgi sorularına verilen doğru yanıtlar %73,9 ile %99,2 arasında değişmektedir. Tutum ve davranışlarının iyi düzeyde olduğu saptandı. Algılanan stres düzeyi düşük olmakla beraber kız öğrencilerin stres düzeyi erkeklerden yüksek bulundu. Sağlık personeli olmaya aday öğrencilerin, salgından kaynaklanan stres düzeylerinin düşük, salgın hakkındaki bilgi, tutum ve davranışlarının iyi düzeyde olduğu söylenebilir.
This research was carried out in order to investigate the attitudes and bahaviors of the students... more This research was carried out in order to investigate the attitudes and bahaviors of the students on sexuality in Inonu University, Malatya. The research was done with 1202 students, 56.2% of them were boys and 43.8% of them were girls. Information sources of students were mostly qinternetq among boys, mostly qmother and sistersq among girls. The 74.5% of the girls and 49.6% of the boys are against to the sexual intercourse before marriage. Pre-marital sexual behaviors of students was identified in our study. It was detected that 42.1% of boys, 7.8% of girls (p
Serviks kanseri, tum dunyada kadinlarda kansere bagli olumler icinde ikinci sirada yer alir. Butu... more Serviks kanseri, tum dunyada kadinlarda kansere bagli olumler icinde ikinci sirada yer alir. Butun dunyada onlenmesi mumkun olan bir hastaliktir. Bu calisma Malatya Merkeze bagli Tecde Saglik Ocagi ve Cosnuk Saglik Ocagi bolgelerinde yasayan 15-49 yas arasi evli kadinlar arasinda serviks (rahim agzi) kanseri ve asisi konusundaki bilgi duzeyleri ve tutumlarini belirlemek amaciyla yapilmistir. Arastirma kapsamina giren 15-49 yas arasi evli kadinlarin yas ortalamasi 34.2±8.4 yildir. Cogu ilkokul mezunudur (%43.1) Egitim duzeyi ortaokul ve uzerinde olanlarda serviks kanseri ile ilgili bilgi duzeyi daha yuksektir. Gelir duzeyi arttikca serviks kanserini duyma orani artmistir (%95). Arastirma sonuclari, serviks kanseri, HPV virusu ve korunma yollari, serviks kanserinin tanisinda ve kontrolunde cok onemli bir tarama olan smear testi konusunda kadinlarin yeterli duzeyde bilgi sahibi olmamalarina ragmen yaklasik yarisinin rahim agzi kanserinin asisini duymus olduklari sonucu ortaya cikmistir...
World Health Organization defines the menopause as the end of the menstruation because of the los... more World Health Organization defines the menopause as the end of the menstruation because of the loss of over activity [5]. The menopause duration also increases by the increase of women life span. It is reported that 1/3 of women's life spans is in the menopause duration in the developed countries. This study has been carried out with the aims of defining the factors to be effective on menopause. 63.5% of the women aged 35 and over attended to the study became menopause. The average menopause age is 46.9. Education, the number of the people living in the house, mother's menopause age, birth control pill usage, marriage age have been defined as effective for menopause cases. Defining the menopause age ant the factors effecting will change the women's menopause states and cope with the menopause period. The studies should be carried out about menopause age and states and women should be informed about menopause.
Amac: Bu calismanin amaci liselerde kiz ve erkek ogrencilerin beden agirligi agirlik kontrolu ve ... more Amac: Bu calismanin amaci liselerde kiz ve erkek ogrencilerin beden agirligi agirlik kontrolu ve beden algilari konusundaki inanislari ve kilo vermek icin kullandiklari yontemleri saptamaktir Gerec ve Yontem: Bu arastirma Malatya’da liselerde yapilan kesitsel nitelikte bir arastirmadir Tabakali rastgele ornekleme yontemiyle arastirmaya 658 ogrenci alindi Ogrencilere demografik bilgileri beden agirligi ve agirlik kontrolu konusunda dusuncelerini ve kilo verme davranislarini sorgulayan soru formu gozlem altinda uygulandi Bulgular: Kiz ogrencilerin 44 5’i erkek ogrencilerin 43 5’i beden agirliklarindan memnundurlar Kiz ogrencilerin 39 9’u erkek ogrencilerinse 18 1’i gecen yil kilo verme girisiminde bulunmuslardi Bu ogrencilerin 81 5’i egzersiz yapmis 53 2’si diyet uygulamisti Erkek ogrencilerin 29 6’si kiz ogrencilerin 19 3’u diuretik laksatif zayiflama haplari zayiflama tozlari ve caylari kendi istegiyle kusma gibi sagliksiz ve tehlikeli agirlik kontrolu davranislari gostermislerdi Ci...
The aim of this study was to evaluate the caregiving burden, depression and related factors of th... more The aim of this study was to evaluate the caregiving burden, depression and related factors of the caregivers of chronic patients who received physical therapy. Materials and Methods: Research was conducted as a cross-sectional descriptor. The sample of the study included 129 people who met the criteria for participation in the study and who applied to Turgut Özal Medical Center between 1 March 2018 and 1 March 2019, and cared for physical therapy and rehabilitation patients. Data was collected by using The Patient Information Form, Personal Care Form, Zarit Burden Interview (ZBI) and, Beck Depression Inventory (BDI), which were prepared by the researcher. Results: The mean of the caregiving burden was found to be as 38.48 ± 12.68, and the mean depression score as 13.68 ± 9.41. These values indicate that the caregiving burden is low-moderate and the depression score is mild. There was a significant positive correlation between the scores obtained from ZBI and the scores obtained from BDI (r:0.782, p<0.001). In the study, it was determined that factors such as age, gender, marital status, degree of proximity, income level, getting help, caregiving break, the presence of chronic disease of the caregiver affect the caregiving burden and depression level. It has been observed that some features of the patients affect the care burden and depression scores. Conclusion: As a result of the study, it was determined that the level of depression increased as the caregiving burden increased. A positive relationship was found between the caregiving burden and depression. It is advisable to arrange training and consultancy programs for caregivers to deal with the problems they face and to monitor caregivers at regular intervals.
Ankara Universitesi Eczacilik Fakultesi Dergisi, 2021
Amaç: Bu çalışma, Covid-19 pandemi sürecinin Türkiye' deki toplum eczanelerinde verilen eczacılık... more Amaç: Bu çalışma, Covid-19 pandemi sürecinin Türkiye' deki toplum eczanelerinde verilen eczacılık hizmetlerine etkilerini ortaya koymak üzere yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma tanımlayıcı nitelikte olup; araştırmada niceliksel araştırma tipinde araştırmacılar tarafından hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Anket formları, online olarak gönüllülere ulaştırılmış; aydınlatılmış onam formu ile katılımcılar bilgilendirilerek onay vermeleri halinde araştırmaya katılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Ülkemizdeki toplum eczacılarının pandemi sürecinde büyük bir özveriyle eczacılık hizmetlerini verdikleri ancak aynı zamanda birçok sorunla da başa çıktıkları anlaşılmaktadır. Özellikle, maskelerin ücretsiz olarak toplum eczaneleri aracılığıyla verilmesi eczacıların iş yükünü artırarak eczacılık hizmetlerinde bazı aksamalara neden olmuş, buna ek olarak vatandaşların maske almak üzere eczanelerde yoğunluk oluşturması mesafenin korunamaması riskini doğurarak bulaş ihtimalini de arttırmıştır. Toplum eczacılarının pandemi süresince başlıca yaşadığı sorunlar; kişisel koruyucu ekipman ve hijyen malzemelerine talebin fazla olması nedeniyle iş yükünün artması, personel ihtiyacı, hastalıktan korunmak için kendi imkanları ile tedbir almaları, toplumun ihtiyaç duyduğu ilaç ve ürünlerin dağıtım kanalları tarafından zamanında teslim edilmemesi ve özellikle ekonomik sorun yaşayan eczacıların ekonomik ve/veya sosyal destek alabilecekleri kurum veya kuruluşların olmaması olarak ortaya çıkmıştır. Yakın dönemde bir benzeri yaşanmamış büyüklükteki bu pandemiyle mücadelede ulusal bir acil durum eylem planı varlığının toplum eczacıları için yol gösterici olacağı çalışmanın önemli sonuçlarındandır.
International Journal Of Community Medicine And Public Health, Jan 24, 2018
Diabetes is a metabolic disease characterized by hyperglycemia developing as a result of insulin ... more Diabetes is a metabolic disease characterized by hyperglycemia developing as a result of insulin secretion, insulin activity or the defect seen in both. This chronic hyperglycemia in diabetes leads to dysfunction in kidney, eyes, nervous system, blood vessels and heart in particular or organ failure in long term. 1 These complications impair quality of life in patients with diabetes. 2 According to World Health Organization; while there were 108 millions of people with diabetes all over the world in 1980, this number has reached to 422 million in 2014. Its prevalence has also been increasing across the world. 3 According to The Turkish epidemiology survey of diabetes, hypertension, obesity and endocrine disease (TURDEP-II), incidence of diabetes has reached up to 13.7% in Turkish adult population. 4 Diabetes being common in the society is an important public health concern because it leads to economic losses, its complications seriously influence life quality of the patient, and it has high morbidity and mortality. 2,5 According to data of WHO; 1,9 billions of adult were overweight all across the world in 2014 and 600 million of these people were obese. In 2014, prevalence of adult ABSTRACT Background: The purpose of the study is finding out how the "style of coping with stress" in type 2 diabetes patients is influenced by glycemic control. Methods: The study was conducted in cross-sectional design and conducted on 182 Type 2 Diabetes patients who applied to the endocrinology department of a university hospital. The Coping Styles Inventory (CSI) was used in the study. The t Test, One-WayAnova, Mann Whitney U and Kruskal Wallis Testes were used in the analyses. Results: The problem oriented style point median of the patients according to gender were 29 (15-46) in women, and 31 (14-48) in men (p<0.05); the emotion oriented style median values were 24 (5-40) in women, and 21 (4-35) in men (p<0.05). The submissive styles sub-scale point median according to the educational levels of the participants was found to be significantly higher in the illiterate and primary school graduate group when compared with the others (p<0.05). A reverse-proportional relation was found between the use of self confident style sub-scale of the patients and the HbA1c levels (p<0.05). Conclusions: It has been determined in our study that men use the problem oriented style coping with stres behaviors, and women use emotion oriented coping with stres behaviors. As the HbA1c levels of the patients increased, their coping self confident style sub-scale scores of them decrease. Glycemic control of diabetes patients must be ensured regularly in order to enable them to cope with stress.
Medicine Science | International Medical Journal, 2017
This study was designed to evaluate consumer perception of students, who were studying in Bitlis ... more This study was designed to evaluate consumer perception of students, who were studying in Bitlis Eren University School of Health, regarding functional foods. Study population consisted of 480 students who were attending to Bitlis Eren University School of Health. Of these 74.6% (n = 358) were participated to the study. A Likert-type scale, which was developed by Kopuz (2011) regarding the consumer perception on functional foods, consists of 18 items and is scored between 1-5, was used. 72.1% of the students had no knowledge about functional foods and 69.3% wanted to be informed about functional foods. 30.3% of the students consumed functional food. When the mean score and standard deviations of the 4 subscales for functional foods were examined, the perception regarding the effect on health was 3.204± 0.651, consumption perception was 3.365± 0.643, necessity of use and product prestige perception was 2.600± 0.634, physical quality perception was 3.616±0.644. While the participants' physical quality perception on functional products was observed as "I agree", their perceptions on the effect on health, consumption and necessity of use and product prestige perception were observed as "Undecided" or in other words neither positive nor negative. According to the results of this study, it was observed that the necessity of use and product prestige perception status of the students studying in the school of health about the functional foods was at undecided level.
International Journal Of Community Medicine And Public Health, 2018
Background: The disruption of the ecological system and the environmental destructions require th... more Background: The disruption of the ecological system and the environmental destructions require that we review our relations with the outer world and therefore increase our awareness on environmental problems as individuals. This study has been conducted to determine the environmental awareness levels of the first and fourth grade university students studying at different academic fields, and investigate the factors that affect the awareness levels of them. Methods: The study was designed in the descriptive style and was applied to first and fourth grade 384 students studying at various faculties of Inonu University in 2015-2016 academic years. The “Environmental Attitude Scale” was used in data collection. Results: The environmental attitude points of the first grade students were found to be 101.33±12.28, and those of the fourth graders were found to be 98.30±14.54 (p<0.05). The average point of the students who studied at Faculty of Economics and Administrative Sciences was 111...
International Journal Of Community Medicine And Public Health, 2019
Background: It is important to focus on behavioral risk factors, such as harmful habits, unhealth... more Background: It is important to focus on behavioral risk factors, such as harmful habits, unhealthy diet, for hypertension. In the study the aim is to examine the hypertension frequency of adults in Bitlis city center, factors affecting this and other related factors.Methods: The target population of the cross-sectional research consists of people aged 30 and higher in Bitlis city center. Face to face interviews were performed with people incorporated to the sample between February 15th and April 15th 2015 time interval in order to collect data from the field.Results: Hypertension frequency was found to be 35.5%. 59.3% of the people with hypertension are aware of the situation. The blood pressure of 26.3% of the people who are aware of their situation is under control. Significant difference was determined between hypertension and consumption frequency of regional foods such as fried fish, local cheese, fish Basma and Kurut. In logistic regression analysis significant relation was de...
Turk Pediatri Arsivi-turkish Archives of Pediatrics, Mar 1, 2010
M Ma al la at ty ya a' 'd da a l li is se e ö ö¤ ¤r re en nc ci il le er ri in ni in n k ki il lo... more M Ma al la at ty ya a' 'd da a l li is se e ö ö¤ ¤r re en nc ci il le er ri in ni in n k ki il lo o k ko on nt tr ro ol lü üy yl le e i il lg gi il li i i in na an n› ›fl fll la ar r› › v ve e k ki il lo o v ve er rm me e d da av vr ra an n› ›fl fll la ar r› › W We ei ig gh ht t c co on nt tr ro ol l r re el la at te ed d b be el li ie ef fs s a an nd d w we ei ig gh ht t c co on nt tr ro ol l b be eh ha av vi io ou ur rs s o of f h hi ig gh h s sc ch ho oo ol l s st tu ud de en nt ts s i in n M Ma al la at ty ya a G Gü ül ls se en n G Gü ün ne efl fl, , Y Ya as se em mi in n A At ti ik k A Al lt t› ›n no ok k* *
MALATYA'DA ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN CİNSELLİKLE İLGİLİ TUTUM VE DAVRANIŞLARI ÖZET Bu çalışma, Ma... more MALATYA'DA ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN CİNSELLİKLE İLGİLİ TUTUM VE DAVRANIŞLARI ÖZET Bu çalışma, Malatya'da üniversite öğrencilerinin cinsellikle ilgili tutumları ve davranışlarını saptamak amacıyla planlanmıştır. Cinsellik hakkında bilgi kaynakları, erkek öğrenciler için en çok internet, kız öğrenciler için ise anne veya kız kardeştir. Kızların %74.5'i, erkeklerin %49.6'sı evlilik öncesi cinsel ilişkiye karşıdır. Öğrencilerin evlilik öncesi cinsel davranışları incelenmiştir. Erkeklerin %42.1'inin, kızların %7.8'inin (p<0.05), birinci sınıf öğrencilerinin %19.6'sının, dördüncü sınıf öğrencilerinin %32.7'sinin, tüm öğrencilerin %27.1'inin cinsel ilişki deneyimi olmuştur. Cinsel deneyimi olanların %55.7'si son ilişkilerinde kontraseptif bir method kullanmıştır. Üniversite öğrencilerinin cinsel davranış ve tutumlarında cinsiyetlerine göre farklılık saptanmıştır. Erkek öğrencilerde cinsel ilişki sıklığı yüksek olmasına rağmen, kontraseptif yöntem kullanımı düşük bulunmuştur. Üniversite öğrencileri eğitimleri süresince kontrasepsiyon konusunda daha fazla bilgilendirilmelidirler. Bunun için "akran eğitim modeliyle" gençlerin eğitimi önerilebilir.
ÖZET Amaç: Malatya Arapgir ilçesi devlet hastanesine başvuran gebelerin DÖB hizmetlerinden yararl... more ÖZET Amaç: Malatya Arapgir ilçesi devlet hastanesine başvuran gebelerin DÖB hizmetlerinden yararlanma durumlarını değerlendirmek ve bunları etkileyen faktörleri incelemek amacıyla yapılmıştır Gereç ve Yöntem: Araştıma kesitseldir. Haziran 2004-2005 tarihleri arasında hastaneye başvuran üçüncü trimesterde bulunan 104 gebeye sosyodemografik özellikleriyle birlikte aldıkları DÖB Hizmetleriyle ilgili soruları içeren anket formu yüz-yüze uygulanmıştır. Veriler DÖB hizmetinin niteliğinin "yeterli veya yetersiz" ve DÖB hizmetinin niceliği ile ilgili elde edilmiştir. Araştırmanın verileri SPSS 11.0 istatistik paket programında değerlendirilmiş Ki-kare analizi kullanılmıştır. Bulgular: Gebelerin %48.1'i yeterli DÖB hizmeti almıştır. DÖB nitelik puanını etkileyen faktörler olarak; yaş, aile tipi, eşin eğitimi, sosyal güvence tespit edilmiştir (P<0.005). DÖB nicelik puanına göre DÖB hizmeti alan gebelerin % 6.7'si 1-2 puan, % 15.4'ü 3-4 puan, % 75'i 5-6 puan almıştır. DÖB nicelik puanını etkileyen faktörler olarak; aile tipi, annenin eğitimi, eşin eğitimi tespit edilmiştir. Sonuç: DÖB hizmetlerini olumsuz etkileyen faktörler dikkate alınarak daha az yararlandığı tespit edilen kırsal kesimde yaşayan, sosyal güvencesi olmayan ve eğitim düzeyi düşük olan kadınlara "yeterli ve nicelikli" doğum öncesi bakım hizmetlerinin ulaştırılabilmesi için sağlık personelinin daha duyarlı olması gerekmektedir
Eskişehir türk dünyası uygulama ve araştırma merkezi halk sağlığı dergisi, Oct 31, 2021
HEMŞİRELERDE GECE BESLENME ALIŞKANLIĞI BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ ÖRNEĞİ of university hospital Mer... more HEMŞİRELERDE GECE BESLENME ALIŞKANLIĞI BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİ ÖRNEĞİ of university hospital Meryem BASATEMÜR 1C , Gülsen GÜNEŞ 1C Özet Hemşirelerde gece beslenme alışkanlığı ve uyku kalitesi arasındaki ilişkiyi saptamak, gece beslenme alışkanlığı ile uyku kalitesine etki eden faktörleri belirlemek amacıyla yapılan, kesitsel tipteki bu çalışma, Temmuz 2018-Ocak 2019 tarihleri arasında bir üniversite hastanesinde çalışmakta olan 241 hemşire üzerinde yapılmıştır. Verilerin toplanmasında kişisel bilgi formu, Pittsburgh Uyku Kalite İndeksi ve Gece Yeme Anketi kullanılmıştır. Verilerin istatiksel değerlendirilmesinde frekans, yüzde, bağımsız gruplarda t testi, Tek Yönlü Varyans Analizi (ANOVA) ve Lojistik Regresyon Analizi kullanılmıştır. Anlamlılık değeri p<0,05 olarak kabul edilmiştir. Araştırmaya katılan kişilerin %75,1'i kadın, %24,9'u erkektir. Katılımcıların yaş ortalaması 32,68±7,22'dir. Çalışmadaki hemşirelerin % 60,6'sı PUKİ' den uyku kalitesinin kötü olduğunu gösteren 5 ve daha yüksek puan almış ve %9,1'inde gece yeme alışkanlığı olduğu bulunmuştur. PUKİ ortalama puanı 6,68±3,03 bulunmuştur. Gece yeme alışkanlığı ile uyku kalitesi arasında ilişki olduğu belirlenmiştir (r=0,486, p<0,05). Gece yeme alışkanlığının 33-40 yaş arası bireylerde en fazla, 40 yaş üzeri bireyler ile evli bireylerde en az olduğu saptanmıştır (p<0,05). Gece nöbeti tutma, sürekli gece veya vardiyalı çalışma, meslekte çalışma süresi (5-15 yıl), alkol kullanımı faktörleri ile gece yeme alışkanlığının arttığı tespit edilmiştir (p<0,05). Gece nöbeti tutma, sürekli gece veya vardiyalı çalışma, alkol kullanımı ve çay tüketiminin artması gibi durumların uyku kalitesini olumsuz etkilediği bulunmuştur (p<0,05). Sonuç olarak çalışmamızdaki hemşirelerin gece yeme alışkanlığı ile uyku kalitesi arasında ilişki olduğu bulunmuştur. Gece yeme alışkanlığını azaltmak ve uyku kalitesini arttırmak için çalışma saatleri ve koşulları düzenlenebilir.
International Journal of Community Medicine and Public Health, Jan 24, 2018
Background: The disruption of the ecological system and the environmental destructions require th... more Background: The disruption of the ecological system and the environmental destructions require that we review our relations with the outer world and therefore increase our awareness on environmental problems as individuals. This study has been conducted to determine the environmental awareness levels of the first and fourth grade university students studying at different academic fields, and investigate the factors that affect the awareness levels of them. Methods: The study was designed in the descriptive style and was applied to first and fourth grade 384 students studying at various faculties of Inonu University in 2015-2016 academic years. The "Environmental Attitude Scale" was used in data collection. Results: The environmental attitude points of the first grade students were found to be 101.33±12.28, and those of the fourth graders were found to be 98.30±14.54 (p<0.05). The average point of the students who studied at Faculty of Economics and Administrative Sciences was 111.10±11.61, and those who studied at Engineering Faculty was 104.73±12.81, and was found to be higher than the other faculties(p<0.05). Conclusions: The environmental attitudes of the first grade students and the students who studied at Faculty of Economics and Administrative Sciences and Engineering Faculty were found to be higher; and the attitudes of the students who studied at Faculty of Dentistry were found to be lower. The educational status of the parents of the students, their living area in which they lived most of the time and their status of having hobbies are the other factors that influence the average points.
Eskişehir türk dünyası uygulama ve araştırma merkezi halk sağlığı dergisi, Sep 28, 2020
COVID-19, halk sağlığına ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Salgında merkezi yaklaşımlarla önlemle... more COVID-19, halk sağlığına ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Salgında merkezi yaklaşımlarla önlemler alınması ve kişilerin de bunlara uyması önem taşımaktadır. Çalışmamızda, COVID-19 salgınının önemli boyutlara ulaştığı bir dönemde toplumun hastalığa karşı farkındalık, tutum ve davranışları ve ilgili faktörleri belirleyerek, düzenlemelere katkı sağlamak amaçlanmıştır. Araştırma kesitsel tipte olup Türkiye'de yaşayan 18 yaş üstü 1179 kişide 40 soruluk bir anket formu 22.04.2020 tarihinde online uygulama başlatılmıştır. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İnsan Araştırmaları Etik Kurulundan onay alınmış, verilerin analizinde SPSS 26.0 programında ki-kare ve multiple lojistik regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışma grubunun %25'ini sağlık çalışanları, %19'unu öğrenciler ve geri kalanını farklı mesleklerden kişiler oluşturmuştur. Çalışanların %65'i bu döneminde daha az işe giderken, erkekler (OR:1,8), genç yaş grupları (OR:2,6 ve 4,0), düşük eğitimliler (OR:4,3) ve sağlık çalışanları (OR:4,8) işlerine daha çok gitmişlerdir. Çalışanların %11,2'si maaşını almakta sıkıntı yaşamış, %3,5'i işini kaybetmiş olup düşük eğitim düzeyi iş kaybı üzerine etkili bulunmuş(OR:4,9). %24'ünde kronik hastalık, %12,6'sında kendini güvende hissetmeme durumu, %16,6'sında psikolojik destek ihtiyacı belirlenmiştir. Kadınlar erkeklere göre (OR:2,8) ve 18-39 yaş grubu 60 yaş üstüne göre (OR:4,7) psikolojik desteğe daha çok ihtiyaç duymuşlardır. COVID-19 tanısı almış olanlar 13 kişi olup sıklık %1,1'dir. Evlerinde yaşayanlarla birlikte değerlendirildiğinde ‰7,5 oranında COVID-19 geçirildiği görülmüştür. Katılımcıların %63,3'ü bilgi düzeyini yeterli bulurken en sık bilgiye ulaşma yolları televizyon, bilimsel kaynaklar ve sosyal medyadır. Bireysel korunma önlemlerini toplumun oldukça yüksek oranlarda yerine getirdiği, el yıkamanın %98, evi havalandırmanın %91, maske takmanın %83 oranında, sosyal mesafeyi korumanın %76,9 oranında olduğu görülmüştür. Önlemlerin zamanında ve yeterli şekilde alındığını (%34,6) ve toplumun uyum sağladığını düşünenlerin oranı (%15,3) düşüktür. Sonuçta, salgının bu döneminde korunma önlemlerinin yüksek oranda uygulandığı, bunda toplumun bilgilendirilmesinin rol oynadığı görülmüştür. Ancak bunun sürdürülebilmesinde medya ve sağlık otoritelerinin vereceği mesajlar önemlidir. İş ve ekonomik kayıplar için gerekli önlem ve destek sağlanmalıdır. Yüksek oranda psikolojik destek ihtiyacı için risk gruplarına yönelik yaklaşımlar geliştirilmelidir.
Ankara Üniversitesi tıp fakültesi mecmuası, May 25, 2021
Objectives: This study was carried out in order to determine educational needs of nurses in the l... more Objectives: This study was carried out in order to determine educational needs of nurses in the light of the findings obtained by examining attitudes of nurses towards death and some factors. Materials and Methods: The population of this cross-sectional study consisted of 1430 nurses working in
In this study, we aimed to study certain factors that prevent university students from participat... more In this study, we aimed to study certain factors that prevent university students from participating in recreational activities that affect the same in order to obtain more information on recreation, which is one of the issues that almost all countries place importance on. The population of this study, which is crosssectional type of epidemiology study comprised 471 students. We contacted 407 students who were targeted to contact all components of the determined population (86.4%). We may list top three factors that constitute an impediment for participation of students to recreational events as "Facilities" 3.04(±0.7), "Time" 8.46(±2.02) and "Lack of Information" 8.64 (±2.46) respectively. As we reviewed average points obtained by students from sub-dimensions of the scale, we determined that, in all of the sub-dimensions, average points of female participants are higher, that average points of the age group of "17-20" is higher in the lack of friend sub-dimension, that average points of the Medical Documentation and Sekretaryship program are higher in the psychology of individual sub-dimension, that average points of participants, who did not do sports actively in the past, are higher in the "Lack of Interest" sub-dimension. We observed that there are several constraints that prevent women, who participated to the study, from participating to recreational activities. This issue suggests that such a situation may be an indicator of gender. Activities can be organized to increase the participation of female students in recreational activities at the university.
COVID-19 ve benzeri salgınlarda salgın yönetimini kolaylaştırmak için, öncelikli olarak sağlık ça... more COVID-19 ve benzeri salgınlarda salgın yönetimini kolaylaştırmak için, öncelikli olarak sağlık çalışanlarının korunmasına ve güçlendirilmesine ihtiyaç vardır. Bu çalışmada Sağlık Bilimleri Fakültesinde öğrenim gören öğrencilerin COVID-19 salgını sürecinde bilgi, tutum ve davranışları ile pandeminin neden olduğu stresi algılama düzeyleri araştırıldı. Veriler çevrim içi anket yolu ile toplandı. Ankette öğrencilerin COVID-19 hakkındaki bilgi, tutum ve davranışlarını değerlendiren sorularla birlikte Algılanan Stres Düzeyi Ölçeği kullanıldı. Yaş ortalaması 21,2±2,2 yıl olan öğrencilerin %79,4'ü kız öğrencidir. COVID-19'a yönelik bilgi sorularına verilen doğru yanıtlar %73,9 ile %99,2 arasında değişmektedir. Tutum ve davranışlarının iyi düzeyde olduğu saptandı. Algılanan stres düzeyi düşük olmakla beraber kız öğrencilerin stres düzeyi erkeklerden yüksek bulundu. Sağlık personeli olmaya aday öğrencilerin, salgından kaynaklanan stres düzeylerinin düşük, salgın hakkındaki bilgi, tutum ve davranışlarının iyi düzeyde olduğu söylenebilir.
This research was carried out in order to investigate the attitudes and bahaviors of the students... more This research was carried out in order to investigate the attitudes and bahaviors of the students on sexuality in Inonu University, Malatya. The research was done with 1202 students, 56.2% of them were boys and 43.8% of them were girls. Information sources of students were mostly qinternetq among boys, mostly qmother and sistersq among girls. The 74.5% of the girls and 49.6% of the boys are against to the sexual intercourse before marriage. Pre-marital sexual behaviors of students was identified in our study. It was detected that 42.1% of boys, 7.8% of girls (p
Serviks kanseri, tum dunyada kadinlarda kansere bagli olumler icinde ikinci sirada yer alir. Butu... more Serviks kanseri, tum dunyada kadinlarda kansere bagli olumler icinde ikinci sirada yer alir. Butun dunyada onlenmesi mumkun olan bir hastaliktir. Bu calisma Malatya Merkeze bagli Tecde Saglik Ocagi ve Cosnuk Saglik Ocagi bolgelerinde yasayan 15-49 yas arasi evli kadinlar arasinda serviks (rahim agzi) kanseri ve asisi konusundaki bilgi duzeyleri ve tutumlarini belirlemek amaciyla yapilmistir. Arastirma kapsamina giren 15-49 yas arasi evli kadinlarin yas ortalamasi 34.2±8.4 yildir. Cogu ilkokul mezunudur (%43.1) Egitim duzeyi ortaokul ve uzerinde olanlarda serviks kanseri ile ilgili bilgi duzeyi daha yuksektir. Gelir duzeyi arttikca serviks kanserini duyma orani artmistir (%95). Arastirma sonuclari, serviks kanseri, HPV virusu ve korunma yollari, serviks kanserinin tanisinda ve kontrolunde cok onemli bir tarama olan smear testi konusunda kadinlarin yeterli duzeyde bilgi sahibi olmamalarina ragmen yaklasik yarisinin rahim agzi kanserinin asisini duymus olduklari sonucu ortaya cikmistir...
World Health Organization defines the menopause as the end of the menstruation because of the los... more World Health Organization defines the menopause as the end of the menstruation because of the loss of over activity [5]. The menopause duration also increases by the increase of women life span. It is reported that 1/3 of women's life spans is in the menopause duration in the developed countries. This study has been carried out with the aims of defining the factors to be effective on menopause. 63.5% of the women aged 35 and over attended to the study became menopause. The average menopause age is 46.9. Education, the number of the people living in the house, mother's menopause age, birth control pill usage, marriage age have been defined as effective for menopause cases. Defining the menopause age ant the factors effecting will change the women's menopause states and cope with the menopause period. The studies should be carried out about menopause age and states and women should be informed about menopause.
Amac: Bu calismanin amaci liselerde kiz ve erkek ogrencilerin beden agirligi agirlik kontrolu ve ... more Amac: Bu calismanin amaci liselerde kiz ve erkek ogrencilerin beden agirligi agirlik kontrolu ve beden algilari konusundaki inanislari ve kilo vermek icin kullandiklari yontemleri saptamaktir Gerec ve Yontem: Bu arastirma Malatya’da liselerde yapilan kesitsel nitelikte bir arastirmadir Tabakali rastgele ornekleme yontemiyle arastirmaya 658 ogrenci alindi Ogrencilere demografik bilgileri beden agirligi ve agirlik kontrolu konusunda dusuncelerini ve kilo verme davranislarini sorgulayan soru formu gozlem altinda uygulandi Bulgular: Kiz ogrencilerin 44 5’i erkek ogrencilerin 43 5’i beden agirliklarindan memnundurlar Kiz ogrencilerin 39 9’u erkek ogrencilerinse 18 1’i gecen yil kilo verme girisiminde bulunmuslardi Bu ogrencilerin 81 5’i egzersiz yapmis 53 2’si diyet uygulamisti Erkek ogrencilerin 29 6’si kiz ogrencilerin 19 3’u diuretik laksatif zayiflama haplari zayiflama tozlari ve caylari kendi istegiyle kusma gibi sagliksiz ve tehlikeli agirlik kontrolu davranislari gostermislerdi Ci...
The aim of this study was to evaluate the caregiving burden, depression and related factors of th... more The aim of this study was to evaluate the caregiving burden, depression and related factors of the caregivers of chronic patients who received physical therapy. Materials and Methods: Research was conducted as a cross-sectional descriptor. The sample of the study included 129 people who met the criteria for participation in the study and who applied to Turgut Özal Medical Center between 1 March 2018 and 1 March 2019, and cared for physical therapy and rehabilitation patients. Data was collected by using The Patient Information Form, Personal Care Form, Zarit Burden Interview (ZBI) and, Beck Depression Inventory (BDI), which were prepared by the researcher. Results: The mean of the caregiving burden was found to be as 38.48 ± 12.68, and the mean depression score as 13.68 ± 9.41. These values indicate that the caregiving burden is low-moderate and the depression score is mild. There was a significant positive correlation between the scores obtained from ZBI and the scores obtained from BDI (r:0.782, p<0.001). In the study, it was determined that factors such as age, gender, marital status, degree of proximity, income level, getting help, caregiving break, the presence of chronic disease of the caregiver affect the caregiving burden and depression level. It has been observed that some features of the patients affect the care burden and depression scores. Conclusion: As a result of the study, it was determined that the level of depression increased as the caregiving burden increased. A positive relationship was found between the caregiving burden and depression. It is advisable to arrange training and consultancy programs for caregivers to deal with the problems they face and to monitor caregivers at regular intervals.
Ankara Universitesi Eczacilik Fakultesi Dergisi, 2021
Amaç: Bu çalışma, Covid-19 pandemi sürecinin Türkiye' deki toplum eczanelerinde verilen eczacılık... more Amaç: Bu çalışma, Covid-19 pandemi sürecinin Türkiye' deki toplum eczanelerinde verilen eczacılık hizmetlerine etkilerini ortaya koymak üzere yapılmıştır. Gereç ve Yöntem: Araştırma tanımlayıcı nitelikte olup; araştırmada niceliksel araştırma tipinde araştırmacılar tarafından hazırlanan anket formu kullanılmıştır. Anket formları, online olarak gönüllülere ulaştırılmış; aydınlatılmış onam formu ile katılımcılar bilgilendirilerek onay vermeleri halinde araştırmaya katılmıştır. Sonuç ve Tartışma: Ülkemizdeki toplum eczacılarının pandemi sürecinde büyük bir özveriyle eczacılık hizmetlerini verdikleri ancak aynı zamanda birçok sorunla da başa çıktıkları anlaşılmaktadır. Özellikle, maskelerin ücretsiz olarak toplum eczaneleri aracılığıyla verilmesi eczacıların iş yükünü artırarak eczacılık hizmetlerinde bazı aksamalara neden olmuş, buna ek olarak vatandaşların maske almak üzere eczanelerde yoğunluk oluşturması mesafenin korunamaması riskini doğurarak bulaş ihtimalini de arttırmıştır. Toplum eczacılarının pandemi süresince başlıca yaşadığı sorunlar; kişisel koruyucu ekipman ve hijyen malzemelerine talebin fazla olması nedeniyle iş yükünün artması, personel ihtiyacı, hastalıktan korunmak için kendi imkanları ile tedbir almaları, toplumun ihtiyaç duyduğu ilaç ve ürünlerin dağıtım kanalları tarafından zamanında teslim edilmemesi ve özellikle ekonomik sorun yaşayan eczacıların ekonomik ve/veya sosyal destek alabilecekleri kurum veya kuruluşların olmaması olarak ortaya çıkmıştır. Yakın dönemde bir benzeri yaşanmamış büyüklükteki bu pandemiyle mücadelede ulusal bir acil durum eylem planı varlığının toplum eczacıları için yol gösterici olacağı çalışmanın önemli sonuçlarındandır.
International Journal Of Community Medicine And Public Health, Jan 24, 2018
Diabetes is a metabolic disease characterized by hyperglycemia developing as a result of insulin ... more Diabetes is a metabolic disease characterized by hyperglycemia developing as a result of insulin secretion, insulin activity or the defect seen in both. This chronic hyperglycemia in diabetes leads to dysfunction in kidney, eyes, nervous system, blood vessels and heart in particular or organ failure in long term. 1 These complications impair quality of life in patients with diabetes. 2 According to World Health Organization; while there were 108 millions of people with diabetes all over the world in 1980, this number has reached to 422 million in 2014. Its prevalence has also been increasing across the world. 3 According to The Turkish epidemiology survey of diabetes, hypertension, obesity and endocrine disease (TURDEP-II), incidence of diabetes has reached up to 13.7% in Turkish adult population. 4 Diabetes being common in the society is an important public health concern because it leads to economic losses, its complications seriously influence life quality of the patient, and it has high morbidity and mortality. 2,5 According to data of WHO; 1,9 billions of adult were overweight all across the world in 2014 and 600 million of these people were obese. In 2014, prevalence of adult ABSTRACT Background: The purpose of the study is finding out how the "style of coping with stress" in type 2 diabetes patients is influenced by glycemic control. Methods: The study was conducted in cross-sectional design and conducted on 182 Type 2 Diabetes patients who applied to the endocrinology department of a university hospital. The Coping Styles Inventory (CSI) was used in the study. The t Test, One-WayAnova, Mann Whitney U and Kruskal Wallis Testes were used in the analyses. Results: The problem oriented style point median of the patients according to gender were 29 (15-46) in women, and 31 (14-48) in men (p<0.05); the emotion oriented style median values were 24 (5-40) in women, and 21 (4-35) in men (p<0.05). The submissive styles sub-scale point median according to the educational levels of the participants was found to be significantly higher in the illiterate and primary school graduate group when compared with the others (p<0.05). A reverse-proportional relation was found between the use of self confident style sub-scale of the patients and the HbA1c levels (p<0.05). Conclusions: It has been determined in our study that men use the problem oriented style coping with stres behaviors, and women use emotion oriented coping with stres behaviors. As the HbA1c levels of the patients increased, their coping self confident style sub-scale scores of them decrease. Glycemic control of diabetes patients must be ensured regularly in order to enable them to cope with stress.
Medicine Science | International Medical Journal, 2017
This study was designed to evaluate consumer perception of students, who were studying in Bitlis ... more This study was designed to evaluate consumer perception of students, who were studying in Bitlis Eren University School of Health, regarding functional foods. Study population consisted of 480 students who were attending to Bitlis Eren University School of Health. Of these 74.6% (n = 358) were participated to the study. A Likert-type scale, which was developed by Kopuz (2011) regarding the consumer perception on functional foods, consists of 18 items and is scored between 1-5, was used. 72.1% of the students had no knowledge about functional foods and 69.3% wanted to be informed about functional foods. 30.3% of the students consumed functional food. When the mean score and standard deviations of the 4 subscales for functional foods were examined, the perception regarding the effect on health was 3.204± 0.651, consumption perception was 3.365± 0.643, necessity of use and product prestige perception was 2.600± 0.634, physical quality perception was 3.616±0.644. While the participants' physical quality perception on functional products was observed as "I agree", their perceptions on the effect on health, consumption and necessity of use and product prestige perception were observed as "Undecided" or in other words neither positive nor negative. According to the results of this study, it was observed that the necessity of use and product prestige perception status of the students studying in the school of health about the functional foods was at undecided level.
International Journal Of Community Medicine And Public Health, 2018
Background: The disruption of the ecological system and the environmental destructions require th... more Background: The disruption of the ecological system and the environmental destructions require that we review our relations with the outer world and therefore increase our awareness on environmental problems as individuals. This study has been conducted to determine the environmental awareness levels of the first and fourth grade university students studying at different academic fields, and investigate the factors that affect the awareness levels of them. Methods: The study was designed in the descriptive style and was applied to first and fourth grade 384 students studying at various faculties of Inonu University in 2015-2016 academic years. The “Environmental Attitude Scale” was used in data collection. Results: The environmental attitude points of the first grade students were found to be 101.33±12.28, and those of the fourth graders were found to be 98.30±14.54 (p<0.05). The average point of the students who studied at Faculty of Economics and Administrative Sciences was 111...
International Journal Of Community Medicine And Public Health, 2019
Background: It is important to focus on behavioral risk factors, such as harmful habits, unhealth... more Background: It is important to focus on behavioral risk factors, such as harmful habits, unhealthy diet, for hypertension. In the study the aim is to examine the hypertension frequency of adults in Bitlis city center, factors affecting this and other related factors.Methods: The target population of the cross-sectional research consists of people aged 30 and higher in Bitlis city center. Face to face interviews were performed with people incorporated to the sample between February 15th and April 15th 2015 time interval in order to collect data from the field.Results: Hypertension frequency was found to be 35.5%. 59.3% of the people with hypertension are aware of the situation. The blood pressure of 26.3% of the people who are aware of their situation is under control. Significant difference was determined between hypertension and consumption frequency of regional foods such as fried fish, local cheese, fish Basma and Kurut. In logistic regression analysis significant relation was de...
Uploads
Papers by Gulsen Gunes