Papers by Ayşe Bedir
Afyon Kocatepe Üniversitesi sosyal bilimler dergisi, Jun 27, 2022
The abolition of the sultanate but the caliphate was left behind for a while after the War of Tur... more The abolition of the sultanate but the caliphate was left behind for a while after the War of Turkish Independence, the dissolution of the Parliament itself, the renewal of the elections, the establishment of the People's Party, the declaration of the Republic caused the reaction of the Istanbul press. These developments led to the establishment of İstiklâl Mahkemeleri (the Independence Tribunals) in Istanbul. Moreover, on 4 March 1925, with the decision of the Assembly, the Eastern Independence Tribunal was established to suppress the Sheikh Said Rebellion. In the trial process, Sheikh Said claimed that some of the newspaper publications had dragged them to the rebellion and that had been effective in their being against the government. These developments led to the establishment of the Independence Tribunals in Istanbul and El-Aziz. The trials which are known as the Gazeteciler Davası (the Journalist Cases) and the developments on the subject were frequently included in the reports of that period of American diplomats serving in Turkey. In this study, how the developments of the Journalist Cases seen in the Independence Tribunals reflected in the reports of the American diplomats will be examined. In general, the diplomats' approach to the Journalists Cases is judgmental. Although the diplomats stated the legal dimension of these cases, they evaluated and interpreted them as political cases on the grounds that there was not enough evidence. Moreover, along with The U.S. National Archives (NARA), the related news in the newspapers of that era, the memories of the journalists and the members of the Independence Tribunals, and the relevant literature will also be referred.
Liberal düşünce, Dec 10, 2022
1923-1938 yılları arasını kapsayan dönem, modern Türkiye’nin her alanda hızla yeniden yapılandırı... more 1923-1938 yılları arasını kapsayan dönem, modern Türkiye’nin her alanda hızla yeniden yapılandırıldığı bir dönemdir. Şüphesiz ki dönemin kayda değer gelişmelerinden biri de kadınların elde ettikleri siyasi haklardır. Bu hakların ilki, kadınların 1930 Belediye Seçimleri’ne katılarak seçme ve seçilme hakkına kavuşmasıdır. Bu konu, başta Meclis olmak üzere, dönemin basınında ve çeşitli mecralarda müzakere edilmiş ve ayrıca Türkiye'de bulunan yabancı elçilik temsilcileri tarafından da dikkatle takip edilmiştir. Bu çalışmada, Tanzimat Dönemi’nden 1930 Belediye Seçimleri’ne kadar kadın haklarındaki tarihsel gelişmeler aktarılmış; bu çerçevede, söz konusu siyasi kazanımın Türkiye’de elçilik 3. Kâtibi Amerikan diplomatı David Williamson’ın raporuna nasıl yansıdığı irdelenmiştir. Raporun, kadınların 1930 seçimlerine katılımını ve gelecek seçimlere etkisini hafife aldığı ve yine raporun, diplomatın yer yer şahsi görüşlerini içermekle birlikte Türk yetkililerinin basın açıklamaları ve onlarla bizzat yapılan görüşmelere dayanarak hazırlandığı ve kamuoyu yoklaması niteliği taşıdığı görülmüştür. Raporda yer alan değerlendirme ve görüşler, arşiv belgeleri, resmi kaynaklar, dönemin süreli yayınları ve literatür çerçevesinde incelenmiştir.
Akademik tarih ve düşünce dergisi, Sep 30, 2019
Osmanlı siyasi düşüncesi hem eski Hint-İran gelenekleri, eski Yunan felsefesi ve Bizans uygulamal... more Osmanlı siyasi düşüncesi hem eski Hint-İran gelenekleri, eski Yunan felsefesi ve Bizans uygulamalarının; hem de Türklerin Müslümanlığı kabul etmesinin ardından hâkim olan İslâm siyaset düşüncesinin izlerini taşır.XV ve XVI. yüzyıllarda kaleme alınmış Osmanlı tarihine ait iki eserde (Ahlâk-Alâ'î ve Târîh-i Ebü'l-Feth) nasıl bir padişah/sultan portresi çizildiğine odaklanan bu çalışma, genel olarak Osmanlıda farklı gelenekleri özümsemiş bir hâkimiyetin menşeini göstermesi bakımından, özelde de dönemin tarihçilerinin hükümdarlık algısına ve Osmanlı klasik döneminde padişah telakkisinin nasıl geliştiğine ışık tutması açısından önem arz etmektedir.Osmanlı tarihinin ana kaynaklarından olan Kınalı-Zâde Ali Çelebi'ye ait Ahlâk-Alâ'î ve Tursun Beğ'in Târîh-i Ebü'l-Feth adlı eseri bu çalışmanın ana malzemesini oluşturmaktadır. Her iki eserde konuyla ilgili elde edilen veriler karşılaştırılarak konuyla ilgili literatür ışığında değerlendirilmektedir. Neticede bu veriler sayesinde Osmanlı klasik döneminde siyasetname niteliğindeki eserlerde çizilen padişah/sultan imajına anlayışa dair ipuçlarına ulaşılmaktadır.
Ottoman political thought was based not only on ancient Indo-Iranian traditions, ancient Greek p... more Ottoman political thought was based not only on ancient Indo-Iranian traditions, ancient Greek philosophy and Byzantine practices; but also on Islamic political thought dominated after accepting Islam by Turks.This study which focuses on how a “statesman/sultan/padishah” portrait was drawn by two Ottoman works (Ahlâk-Alâ'i and Târih-i Ebu'l-Feth written in fiftheenth and sixteenth centuries)is important for some aspects that it sheds light, in general, on the origin of a sovereignty that assimilated different traditions in the Ottoman Empire; and that it centers, in special, on the ruling perception of that time’s historians and how the thought of statesman (sultan) developed in the Ottoman classical period.One of the main sources of Ottoman history, Kinali-Zâde Ali Celebi’s Ahlâk-Alâ’i and Tursun Beg's Târih-i Ebu’l-Feth constitute the basic material of the study. Data which obtained from those works are compared and evaluated in the light of relevant literature. As...
Belleten, Aug 1, 2018
The purpose of this book review is to fulfi ll the absence of comprehensive study on the Turkey-S... more The purpose of this book review is to fulfi ll the absence of comprehensive study on the Turkey-Sweden relations both Sweden and Turkey yet. Turkey-Sweden Relations (1914-1938) is an original work, which is suitable for scientifi c criteria and prepared as a doctoral thesis, receives the details of the relations of both countries for the fi rst time in detail, and sheds light on the last years of the Ottoman Empire and the early Republican period of Turkey.
HISTORY STUDIES Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi / International Journal of History, 2023
Lozan Konferansı’nın kesintiye uğradığı dönemde, yeni devletin ekonomi politikalarını tartışmak v... more Lozan Konferansı’nın kesintiye uğradığı dönemde, yeni devletin ekonomi politikalarını tartışmak ve dünya kamuoyuna tam bağımsız bir Türkiye mesajını vermek üzere 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de ilk Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştır. Bu çalışmanın konusu, İktisat Esaslarımız adlı doküman üzerinden Türk kadınının Türkiye İktisat Kongresi’ndeki yerini araştırmaktadır. Çalışmanın amacı, kongrede kadının nasıl ve ne şekilde yer aldığını ne ölçüde temsil edildiğini ve kongre kararları üzerinden yeni Türk Devleti’nde kadının iktisadi hayattaki yerini, iktisadi politikalarda kadına biçilen rolü dolayısıyla da kurucu kadronun düşünce dünyasında kadınının yerini tespit etmektir. Araştırma, 1923 tarihli ilk İktisat Kongresi’nde Türk kadını konusuyla sınırlandırılmıştır. Bu çalışma, kongrede ve yeni devletin iktisadi hayatında Türk kadınının yerini İktisat Esaslarımız üzerinden tarihsel kritik bir yaklaşımla nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi metoduyla ele alması bakımından alan yazınına katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Kongre konuşmaları ve kararlarıyla ilgili içerikler, mesleki temsil esasına göre bütün iktisat birimlerini kapsayacak şekilde, cinsiyet ayrımı gözetilmeden, kadın-erkek bütün fertlere hitaben halkçı bir yaklaşımla ele alınmıştır. Ana doküman yanında konuyla ilgili literatür, dönemin süreli yayınları, resmi yayınlar ve arşiv belgeleri bu çalışmanın kaynakları arasındadır.
Anahtar kelimeler: Türk kadını, Türkiye iktisat kongresi, iktisat esaslarımız, nitel araştırma, doküman analizi.
Abstract
Lozan Konferansı’nın kesintiye uğradığı dönemde, yeni devletin ekonomi politikalarını tartışmak ve dünya kamuoyuna tam bağımsız bir Türkiye mesajını vermek üzere 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de ilk Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştır. Bu çalışmanın konusu, İktisat Esaslarımız adlı doküman üzerinden Türk kadınının Türkiye İktisat Kongresi’ndeki yerini araştırmaktadır. Çalışmanın amacı, kongrede kadının nasıl ve ne şekilde yer aldığını ne ölçüde temsil edildiğini ve kongre kararları üzerinden yeni Türk Devleti’nde kadının iktisadi hayattaki yerini, iktisadi politikalarda kadına biçilen rolü dolayısıyla da kurucu kadronun düşünce dünyasında kadınının yerini tespit etmektir. Araştırma, 1923 tarihli ilk İktisat Kongresi’nde Türk kadını konusuyla sınırlandırılmıştır. Bu çalışma, kongrede ve yeni devletin iktisadi hayatında Türk kadınının yerini İktisat Esaslarımız üzerinden tarihsel kritik bir yaklaşımla nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi metoduyla ele alması bakımından alan yazınına katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Kongre konuşmaları ve kararlarıyla ilgili içerikler, mesleki temsil esasına göre bütün iktisat birimlerini kapsayacak şekilde, cinsiyet ayrımı gözetilmeden, kadın-erkek bütün fertlere hitaben halkçı bir yaklaşımla ele alınmıştır. Ana doküman yanında konuyla ilgili literatür, dönemin süreli yayınları, resmi yayınlar ve arşiv belgeleri bu çalışmanın kaynakları arasındadır.
Anahtar kelimeler: Türk kadını, Türkiye iktisat kongresi, iktisat esaslarımız, nitel araştırma, doküman analizi.
During the period when the Lausanne Conference was interrupted, the first Turkey Economic Congress convened in Izmir between February 17- March 4, 1923, to discuss the fiscal policies of the new state and to give a message of fully independent Turkey to the world public. The topic of this study investigates the position of Turkish women in the Turkey Economic Congress through the document entitled "İktisat Esaslarımız" (Our Principles of Economics). This study aims to determine how and in what manner women took place in the congress, to identify to what extent women represented, and to ascertain the position of women in the economic life of the new Turkish state through the resolutions of the congress and to define the role assigned to women in fiscal policies, thereby specifying the place of women in the intellectual world of the founding cadre. This research is limited to the topic of Turkish women in the first Economic Congress of 1923. This study aims to contribute to the literature by addressing the position of Turkish women in the congress and the economic life of the new state through the technique of document analysis from the qualitative research methods with a historical-critical approach as a means of "Our Principles of Economics". The contents of the congress speeches and resolutions were approached with a populist perspective, addressing both men and women without gender discrimination and covering all economic units based on professional representation principles. In addition to the main document concerned literature, periodicals of the era, official publications, and archival sources are among the resources of this study.
Keywords: Turkish women, Turkey economic congress, our principles of economics, qualitative research, document analysis.
DUMLUPINAR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER DERGİSİ, 2023
Öz Ulusal bağımsızlık mücadelesinin haklılığını, Türk İnkılabını ve Cumhuriyet rejimini hem Türk ... more Öz Ulusal bağımsızlık mücadelesinin haklılığını, Türk İnkılabını ve Cumhuriyet rejimini hem Türk milletine hem dünya kamuoyuna anlatmak, tanıtmak ve kurtuluş ve kuruluşun belleğini gelecek kuşaklara aktarmak gayesine hizmet eden Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Milli Mücadele ve Türkiye Cumhuriyeti tarihi için mühim bir eserdir. Türk devriminin ve modernleşmesinin önemli ayaklarından biri olarak kadın konusunun, Atatürk'ün düşünce dünyasında önemli bir yere sahip olduğu düşüncesinden hareketle bu araştırma, söylev ve demeçlerinde Atatürk'ün Türk kadınına bakışını ve dolayısıyla erken Cumhuriyet döneminin kadına yönelik politikalarını tespit etmek amacıyla yapılmıştır. Çalışmada, kelime kullanım sıklığı ve anahtar kelime bağlamı tekniği kullanılarak muhteva analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu tekniklerle elde edilen nicel ve nitel veriler araştırmanın objektif karakteri açısından önem taşırken anahtar kelimelerin geçtiği daha geniş bağlamların incelenmesi ve mesajın kodaçımı/alıcı odaklı içerik analiziyle de ulaşılan sonuçların güvenilirliği ve nesnelliği teyit edilmiştir. İçtimai heyetin oluşumunda milli menfaatlere ve milli terbiyeye uygun yeni nesli yetiştirme görevini üstlenen Türk kadınını, Türk erkeğiyle birlikte içtimai, ilmi, iktisadi, askeri ve siyasi hayatın her alanında asrın icabına uygun bir şekilde medenileşme sürecinde eşit bir şekilde mesaide ortak kılmak bu araştırmanın öne çıkan bulgularındandır. Türkiye Cumhuriyeti tarihi için ana kaynak ve başvuru eseri niteliği taşıyan Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri yanında, TBMM Zabıt Cerideleri, TBMM Gizli Celse Tutanakları ve konuyla ilgili literatür çalışmanın kaynakları arasındadır. Anahtar Kelimeler: Atatürk'ün söylev ve demeçleri, Türk kadını, muhteva analizi, anahtar kelime bağlamı, kelime kullanım sıklığı.
The relationship between press and power (sovereign power) is a mutual relationship and both of w... more The relationship between press and power (sovereign power) is a mutual relationship and both of which feeds each other. The power consolidates its hegemonic power through press while the press is fed with the power of the ruling power to maintain its existence. In other words, the press has a function that articulates and reconstructs the discourse of power. Newspapers and cartoons in newspapers as a tool of press serve this purpose, as well. Despite the presence of the opposition press, this situation is generally inevitable. Karagöz, which long-lasting political, humorous public newspaper that began its publishing life following the proclamation of Second Constitutional Monarchy, has a remarkable testimony for the Turkey’s recent political history with its all written and visual data contained in the archives. This study aims to present the Republic of Turkey’s political developments, changes, and transformations between 1922-1939 on Karagöz’s caricatures, and the caricatures disc...
Ibn Haldun tarih, sosyoloji, siyaset gibi konularda Osmanli tarihci ve dusunurleri tarafindan tak... more Ibn Haldun tarih, sosyoloji, siyaset gibi konularda Osmanli tarihci ve dusunurleri tarafindan takip edilmistir. Ozellikle 16. yuzyilin sonlarina dogru Imparatorlukta ortaya cikan sorunlar karsisinda Osmanli siyaset anlayisi, Islam dunyasinin siyaset gelenegini etkileyen Ibn Haldun’un tarih ve toplum gorusune, ozellikle de ornekleri Antik donemlere uzanan organizmaci toplum teorisine basvurmustur. Bu baglamda Osmanli tarihcileri arasinda onun goruslerinden belirgin sekilde etkilenen sahsiyetlerden biri de Mustafa Na’imâ’dir. Bu calismada Ibn Haldun’u takip eden bir 17. yuzyil Osmanli dusunuru olan Na’imâ’nin cesitli konular uzerindeki gorusleri, Arap mutefekkirle benzerlikleri ve farkliliklari uzerinde durulmustur. Bu calismada her iki dusunurun sahsiyetleri ve eserleri hakkinda kisa bir bilgi verildikten sonra tarih felsefesi, toplum ve devlet anlayisi gibi konulardaki fikirleri incelenmistir.
Basin ve iktidar (egemen guc) arasindaki iliski karsilikli bir iliskidir ve birbirini besleyen bi... more Basin ve iktidar (egemen guc) arasindaki iliski karsilikli bir iliskidir ve birbirini besleyen bir nitelige sahiptir. Iktidar kendi hegemonik gucunu basin yoluyla pekistirirken basin da varligini muhafaza etmek icin iktidarin gucunden beslenmektedir. Baska bir ifadeyle basin iktidarin soylemini dile getiren ve yeniden insa eden bir isleve sahiptir. Bir basin araci olan gazeteler ve gazetelerdeki karikaturler de bu amaca hizmet etmektedir. Muhalif basinin varligi soz konusu olsa da bu durum, genel itibariyla kacinilmazdir. II. Mesrutiyet’in ilaninin akabinde yayin hayatina baslayan uzun soluklu siyasi, mizahi bir halk gazetesi olan Karagoz, bir basin araci olarak bunyesinde barindirdigi ve arsivlerde tamamiyla muhafaza edilmis tum yazili ve gorsel verisiyle yakin donem Turkiye siyasi tarihi icin kayda deger bir tanikliga sahiptir. Bu calisma, Turkiye Cumhuriyeti’nin 1922-1939 yillari arasinda yasamis oldugu siyasi gelismeleri, degisim ve donusumu Karagoz gazetesi karikaturleri, karik...
Proceedings of The 3rd International Conference on Advanced Research in Social Sciences, 2021
The period between 1923-1938 in the formation of the modern Turkish Republic is an era that notab... more The period between 1923-1938 in the formation of the modern Turkish Republic is an era that notably the political, social, cultural, economic, and judicial institutions rapidly restructured and a wide range of revolutions in many fields implemented. Undoubtedly, one of the most noteworthy revolutions of this period is the political rights that the Turkish women acquired. The foremost of which is the enfranchisement of woman that they gained the right to vote and to be elected by participating in the 1930 Municipal Elections. Naturally, those rights granted to the women in the political sphere were discussed and negotiated in the local and foreign press of the time and especially in the Turkish Grand National Assembly in Ankara. At the same time, this issue was also followed closely by the representatives of the embassies in Turkey. According to the US National Archives the American diplomat David Williamson relayed this development by his diplomatic report to the American governments. In this study, the said historical process from the beginning with the Tanzimat (Reorganization) Era to the 1930 Municipal elections will be conveyed in regards to the women's rights in Turkey, and then, the reflections of this achievement in the report of Williamson will be given, and also the aforesaid diplomat's respective evaluations and views will be examined in company with the official sources, newspapers, periodicals, and literature.
Liberal Düşünce Dergisi , 2022
Öz 1923-1938 yılları arasını kapsayan dönem, modern Türkiye'nin her alanda hızla yeniden yapıland... more Öz 1923-1938 yılları arasını kapsayan dönem, modern Türkiye'nin her alanda hızla yeniden yapılandırıldığı bir dönemdir. Şüphesiz ki dönemin kayda değer gelişmelerinden biri de kadınların elde ettikleri siyasi haklardır. Bu hakların ilki, kadınların 1930 Belediye Seçimleri'ne katılarak seçme ve seçilme hakkına kavuşmasıdır. Bu konu, başta Meclis olmak üzere, dönemin basınında ve çeşitli mecralarda müzakere edilmiş ve ayrıca Türkiye'de bulunan yabancı elçilik temsilcileri tarafından da dikkatle takip edilmiştir. Bu çalışmada, Tanzimat Dönemi'nden 1930 Belediye Seçimleri'ne kadar kadın haklarındaki tarihsel gelişmeler aktarılmış; bu çerçevede, söz konusu siyasi kazanımın Türkiye'de elçilik 3. Kâtibi Amerikan diplomatı David Williamson'ın raporuna nasıl yansıdığı irdelenmiştir. Raporun, kadınların 1930 seçimlerine katılımını ve gelecek seçimlere etkisini hafife aldığı ve yine raporun, diplomatın yer yer şahsi görüşlerini içermekle birlikte Türk yetkililerinin basın açıklamaları ve onlarla bizzat yapılan görüşmelere dayanarak hazırlandığı ve kamuoyu yoklaması niteliği taşıdığı görülmüştür. Raporda yer alan değerlendirme ve görüşler, arşiv belgeleri, resmi kaynaklar, dönemin süreli yayınları ve literatür çerçevesinde incelenmiştir.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi , 2022
The abolition of the sultanate but the caliphate was left behind for a while after the War of Tur... more The abolition of the sultanate but the caliphate was left behind for a while after the War of Turkish Independence, the dissolution of the Parliament itself, the renewal of the elections, the establishment of the People's Party, the declaration of the Republic caused the reaction of the Istanbul press. These developments led to the establishment of İstiklâl Mahkemeleri (the Independence Tribunals) in Istanbul. Moreover, on 4 March 1925, with the decision of the Assembly, the Eastern Independence Tribunal was established to suppress the Sheikh Said Rebellion. In the trial process, Sheikh Said claimed that some of the newspaper publications had dragged them to the rebellion and that had been effective in their being against the government. These developments led to the establishment of the Independence Tribunals in Istanbul and El-Aziz. The trials which are known as the Gazeteciler Davası (the Journalist Cases) and the developments on the subject were frequently included in the reports of that period of American diplomats serving in Turkey. In this study, how the developments of the Journalist Cases seen in the Independence Tribunals reflected in the reports of the American diplomats will be examined. In general, the diplomats' approach to the Journalists Cases is judgmental. Although the diplomats stated the legal dimension of these cases, they evaluated and interpreted them as political cases on the grounds that there was not enough evidence. Moreover, along with The U.S. National Archives (NARA), the related news in the newspapers of that era, the memories of the journalists and the members of the Independence Tribunals, and the relevant literature will also be referred.
Books by Ayşe Bedir
BEŞERİ BİLİMLER EKSENİNDE GÜNCEL ARAŞTIRMALAR: KURAMLAR, KAVRAMLAR, UYGULAMALAR Current Research in the Axis of Humanities: Theories, Concepts and Applications, 2020
Ali Kemal, one of the journalists, writers, bureaucrats, and statesmen of the
Ottoman intellectua... more Ali Kemal, one of the journalists, writers, bureaucrats, and statesmen of the
Ottoman intellectual world during the Constitutional Period, was a figure that
traced the thought of Ottoman politics and declared his ideas on these issues. His
articles titled “Osmanlı Terakkiyat-ı Siyasiyyesi I-II-III” on Ottoman political
progression in the Resimli Kitap try to examine the understanding of Ottoman
administration and the political life of it. In this sense, these are such examples of
the efforts to explain the works called epistles, inscriptions, embassy reports
which were written for the purpose to restore the Empire after the disintegration
which allegedly started in the 17th century. This study aims to evaluate Ali
Kemal's ideas in the articles comparatively with the studies of the Ottoman
chroniclers of the different periods (i.e. History of Naima, Koçi Bey Treatise,
Düstüru'l-Amel of Kâtip Çelebi, History of Cevdet, and History of Vâsıf) and the
literature in this regard. Thus, Kemal's views on Ottoman political development
will be dwelled on from the perspective of their contribution to the literature by
revealing the similarities with and differences from these chronicles.
Aktif Yayınevi, 2023
30 Ekim 1918’de imzalanan M ondros Ateşkes Antlaşması’nın yedinci maddesine
dayanarak İtilaf Devl... more 30 Ekim 1918’de imzalanan M ondros Ateşkes Antlaşması’nın yedinci maddesine
dayanarak İtilaf Devletleri, Anadolu’nun çeşitli yerlerini işgal etmeye başlamıştır.
M ustafa Kemal Paşa’nın 19 M ayıs 1919 tarihinde Samsun’a geçişiyle birlikte,
Anadolu’da yer yer başlamış olan direniş örgütleri, yavaş yavaş teşkilatlı
bir hal almaya başlamıştır. İşgallerle başlayan halk arasındaki ümitsizlik ortamı,
direniş hareketleri ve bu hareketlerin organize bir hâl almasıyla zamanla yerini
umuda bırakmıştır. Ancak halkın moral durumu, M illî M ücadele boyunca yaşanan
gelişmelere bağlı olarak değişkenlik göstermiştir. Kurtuluş Savaşı boyunca
halkın psikolojik durumunun yansımalarının izlenebileceği en önemli araçlardan
biri mizah basınıdır. M illî M ücadele döneminde mizah basınına yansıyan
Türk halkının psikolojisini ele alan bu çalışmanın amacı da döneminin ekonomik,
sosyal, askerî, siyasal gelişmelerinin halkın psikolojik durumuna etkilerinin,
mizah basınında ne şekilde yer aldığını saptamaktır. Bu araştırma ile, halkın
psikolojik durumunun günbegün yansıdığı dönemin mizah basını ve bu süreli
yayınlarda yayımlanan yazılı ve görsel malzemeler (karikatürler) üzerinden bir
taraftan halkın psikolojik durumunun analizi ve değerlendirmesi yapılacak bir
taraftan da Kurtuluş Savaşı ile ilgili literatüre mizah basını üzerinden hem yazılı
hem görsel malzemeler aracılığıyla somut veri sağlanmış olacaktır. Çalışmada,
Diken, Karagöz, Güleryüz, Ayine ve Aydede isimli mizahî süreli yayınları
incelenmiştir. Çalışmanın ilk kısmında, M illî M ücadele başlamadan evvelki genel
manzara hakkında kısaca tarihsel arka plan verildikten sonra dönemin mizah
yayınları hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise İstiklâl
Savaşı boyunca meydana gelen tarihsel olaylar ışığında ve literatür eşliğinde,
Millî M ücadele döneminin mizahî yayınlarının yazılı ve görsel içerikleri üzerinden
halkın psikolojik durumu hakkında analiz ve değerlendirmeler yapılmıştır.
Araştırmadan elde edilen bulgulara göre Kurtuluş Savaşı döneminde mizah basını,
M illî M ücadele yanlısı ve karşıtı olarak iki kutuplu bir yayın anlayışı sürdürmüş;
mizah basını tarafından halkın psikolojik durumunun da bu kutuplara
göre şekillendirilmeye, taraftar ya da karşısında olmak üzere iki cepheli olmak
üzere bir algı oluşturulmaya çalışıldığı tespit edilmiştir. M illî direnişi destekleyen
mizah yayınları Ankara Hükümeti’ne, TBMM ’ye ve Türk ordusuna olan güvenlerini,
en umutsuz şartlarda bile devamlı olarak korumaya çalışmış, halkın da
bu inanç, M illî birlik ve beraberlik duygularını canlı tutmaya çalışmıştır. İstanbul
basını ise bazen sansür, baskı ve korkudan dolayı M illî direnişi açıkça destekleyememiş
bazen de bazı yayınlar aracılığıyla açıkça İstanbul Hükümeti’nden
yana kendilerini konumlandırarak Ankara Hükümeti aleyhtarı yayın yapmıştır.
Tuvalde Yüzyıl Cumhuriyet’in 100. Yılında 100 Ressam 100 Resim, 2023
İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heyke... more İnsanlar olgunlaşmak için bazı şeylere muhtaçtır. Bir millet ki resim yapmaz, bir millet ki heykel yapmaz, bir millet ki tekniğin getirdiği, şeyleri yapamaz; itiraf etmeli ki o milletin ilerleme yolunda yeri yoktur. Hâlbuki bizim milletimiz, gerçek nitelikleri ile medeni ve ileri olmaya layıktır ve olacaktır.'' "People need certain things in order to mature. It must be admitted that if a nation does not paint, does not make a sculpture, and cannot do the things that technique brings, that nation has no place in the path of progress. However, our nation deserves to be and will be civilized and advanced with its real qualities.
Conference Presentations by Ayşe Bedir
Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, 2021
Dünya kültür ve medeniyet tarihinin önemli eserlerinden biri
olan Julius II. Konstantios’un ilk i... more Dünya kültür ve medeniyet tarihinin önemli eserlerinden biri
olan Julius II. Konstantios’un ilk inşaatını başlattığı, İmparator
Justinianus tarafından 532 tarihinde inşa edilen yapı günümüze
ulaşan Ayasofya’dır. Bizans İmparatorluğu zamanında
kilise olarak inşa edilmiş yapı, İstanbul fethedildikten sonra
Fatih Sultan Mehmet Han tarafından 29 Mayıs 1453’te camiye
çevrilmiştir. Fatih tarafından kendi adına vakfedilen 1463
tarihli Ayasofya-i Kebir Vakfiyesi ile cami, medresesi, hamamlar,
imaret kısımları ve etrafındaki yapılarla birlikte isimleri
sayılan vakfa ait hayratın sahipleri, yapının camiye dönüştürülmesi,
sınırları, vakfın idaresi gibi esaslar belirlenmiştir. Yapı,
camiye dönüştürüldükten sonra Osmanlı döneminde II Selim,
II. Bayezid, III. Murat, I. Mahmut, II. Mahmut, Abdülmecid
dönemlerinde çeşitli restorasyon ve onarım çalışmalarıyla
yeni eklentilere tanık olmuştur. Birinci Dünya Savaşı yıllarında
Ayasofya’nın cami statüsünün değiştirilmesi Batılı devletler
tarafından sıklıkla gündeme getirilmişse de Ayasofya cami
olarak kimliğini Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra
da devam ettirmiştir. Cumhuriyet devrinde pek çok defa onarım
görmüş olan yapı, 1934 tarihli bir kararnameyle müzeye
dönüştürülmüş, müze statüsünün değiştirilmesiyle ilgili günümüze
dek pek çok tartışma yaşanmıştır. 10 Temmuz 2020 tarihli
Danıştay kararı ile 1934 tarihli kararname iptal edilerek
yapı, tekrar camiye dönüştürülmüştür. Bu çalışmada ise kısaca
Ayasofya’nın tarihçesi ve yapının geçmişten günümüze yaşamışolduğu statü (kiliseden camiye) değişiklikleri hakkında bilgiler
konuyla ilgili belgeler eşliğinde okuyucuya sunulacaktır.
Uploads
Papers by Ayşe Bedir
Anahtar kelimeler: Türk kadını, Türkiye iktisat kongresi, iktisat esaslarımız, nitel araştırma, doküman analizi.
Abstract
Lozan Konferansı’nın kesintiye uğradığı dönemde, yeni devletin ekonomi politikalarını tartışmak ve dünya kamuoyuna tam bağımsız bir Türkiye mesajını vermek üzere 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de ilk Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştır. Bu çalışmanın konusu, İktisat Esaslarımız adlı doküman üzerinden Türk kadınının Türkiye İktisat Kongresi’ndeki yerini araştırmaktadır. Çalışmanın amacı, kongrede kadının nasıl ve ne şekilde yer aldığını ne ölçüde temsil edildiğini ve kongre kararları üzerinden yeni Türk Devleti’nde kadının iktisadi hayattaki yerini, iktisadi politikalarda kadına biçilen rolü dolayısıyla da kurucu kadronun düşünce dünyasında kadınının yerini tespit etmektir. Araştırma, 1923 tarihli ilk İktisat Kongresi’nde Türk kadını konusuyla sınırlandırılmıştır. Bu çalışma, kongrede ve yeni devletin iktisadi hayatında Türk kadınının yerini İktisat Esaslarımız üzerinden tarihsel kritik bir yaklaşımla nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi metoduyla ele alması bakımından alan yazınına katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Kongre konuşmaları ve kararlarıyla ilgili içerikler, mesleki temsil esasına göre bütün iktisat birimlerini kapsayacak şekilde, cinsiyet ayrımı gözetilmeden, kadın-erkek bütün fertlere hitaben halkçı bir yaklaşımla ele alınmıştır. Ana doküman yanında konuyla ilgili literatür, dönemin süreli yayınları, resmi yayınlar ve arşiv belgeleri bu çalışmanın kaynakları arasındadır.
Anahtar kelimeler: Türk kadını, Türkiye iktisat kongresi, iktisat esaslarımız, nitel araştırma, doküman analizi.
During the period when the Lausanne Conference was interrupted, the first Turkey Economic Congress convened in Izmir between February 17- March 4, 1923, to discuss the fiscal policies of the new state and to give a message of fully independent Turkey to the world public. The topic of this study investigates the position of Turkish women in the Turkey Economic Congress through the document entitled "İktisat Esaslarımız" (Our Principles of Economics). This study aims to determine how and in what manner women took place in the congress, to identify to what extent women represented, and to ascertain the position of women in the economic life of the new Turkish state through the resolutions of the congress and to define the role assigned to women in fiscal policies, thereby specifying the place of women in the intellectual world of the founding cadre. This research is limited to the topic of Turkish women in the first Economic Congress of 1923. This study aims to contribute to the literature by addressing the position of Turkish women in the congress and the economic life of the new state through the technique of document analysis from the qualitative research methods with a historical-critical approach as a means of "Our Principles of Economics". The contents of the congress speeches and resolutions were approached with a populist perspective, addressing both men and women without gender discrimination and covering all economic units based on professional representation principles. In addition to the main document concerned literature, periodicals of the era, official publications, and archival sources are among the resources of this study.
Keywords: Turkish women, Turkey economic congress, our principles of economics, qualitative research, document analysis.
Books by Ayşe Bedir
Ottoman intellectual world during the Constitutional Period, was a figure that
traced the thought of Ottoman politics and declared his ideas on these issues. His
articles titled “Osmanlı Terakkiyat-ı Siyasiyyesi I-II-III” on Ottoman political
progression in the Resimli Kitap try to examine the understanding of Ottoman
administration and the political life of it. In this sense, these are such examples of
the efforts to explain the works called epistles, inscriptions, embassy reports
which were written for the purpose to restore the Empire after the disintegration
which allegedly started in the 17th century. This study aims to evaluate Ali
Kemal's ideas in the articles comparatively with the studies of the Ottoman
chroniclers of the different periods (i.e. History of Naima, Koçi Bey Treatise,
Düstüru'l-Amel of Kâtip Çelebi, History of Cevdet, and History of Vâsıf) and the
literature in this regard. Thus, Kemal's views on Ottoman political development
will be dwelled on from the perspective of their contribution to the literature by
revealing the similarities with and differences from these chronicles.
dayanarak İtilaf Devletleri, Anadolu’nun çeşitli yerlerini işgal etmeye başlamıştır.
M ustafa Kemal Paşa’nın 19 M ayıs 1919 tarihinde Samsun’a geçişiyle birlikte,
Anadolu’da yer yer başlamış olan direniş örgütleri, yavaş yavaş teşkilatlı
bir hal almaya başlamıştır. İşgallerle başlayan halk arasındaki ümitsizlik ortamı,
direniş hareketleri ve bu hareketlerin organize bir hâl almasıyla zamanla yerini
umuda bırakmıştır. Ancak halkın moral durumu, M illî M ücadele boyunca yaşanan
gelişmelere bağlı olarak değişkenlik göstermiştir. Kurtuluş Savaşı boyunca
halkın psikolojik durumunun yansımalarının izlenebileceği en önemli araçlardan
biri mizah basınıdır. M illî M ücadele döneminde mizah basınına yansıyan
Türk halkının psikolojisini ele alan bu çalışmanın amacı da döneminin ekonomik,
sosyal, askerî, siyasal gelişmelerinin halkın psikolojik durumuna etkilerinin,
mizah basınında ne şekilde yer aldığını saptamaktır. Bu araştırma ile, halkın
psikolojik durumunun günbegün yansıdığı dönemin mizah basını ve bu süreli
yayınlarda yayımlanan yazılı ve görsel malzemeler (karikatürler) üzerinden bir
taraftan halkın psikolojik durumunun analizi ve değerlendirmesi yapılacak bir
taraftan da Kurtuluş Savaşı ile ilgili literatüre mizah basını üzerinden hem yazılı
hem görsel malzemeler aracılığıyla somut veri sağlanmış olacaktır. Çalışmada,
Diken, Karagöz, Güleryüz, Ayine ve Aydede isimli mizahî süreli yayınları
incelenmiştir. Çalışmanın ilk kısmında, M illî M ücadele başlamadan evvelki genel
manzara hakkında kısaca tarihsel arka plan verildikten sonra dönemin mizah
yayınları hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise İstiklâl
Savaşı boyunca meydana gelen tarihsel olaylar ışığında ve literatür eşliğinde,
Millî M ücadele döneminin mizahî yayınlarının yazılı ve görsel içerikleri üzerinden
halkın psikolojik durumu hakkında analiz ve değerlendirmeler yapılmıştır.
Araştırmadan elde edilen bulgulara göre Kurtuluş Savaşı döneminde mizah basını,
M illî M ücadele yanlısı ve karşıtı olarak iki kutuplu bir yayın anlayışı sürdürmüş;
mizah basını tarafından halkın psikolojik durumunun da bu kutuplara
göre şekillendirilmeye, taraftar ya da karşısında olmak üzere iki cepheli olmak
üzere bir algı oluşturulmaya çalışıldığı tespit edilmiştir. M illî direnişi destekleyen
mizah yayınları Ankara Hükümeti’ne, TBMM ’ye ve Türk ordusuna olan güvenlerini,
en umutsuz şartlarda bile devamlı olarak korumaya çalışmış, halkın da
bu inanç, M illî birlik ve beraberlik duygularını canlı tutmaya çalışmıştır. İstanbul
basını ise bazen sansür, baskı ve korkudan dolayı M illî direnişi açıkça destekleyememiş
bazen de bazı yayınlar aracılığıyla açıkça İstanbul Hükümeti’nden
yana kendilerini konumlandırarak Ankara Hükümeti aleyhtarı yayın yapmıştır.
Conference Presentations by Ayşe Bedir
olan Julius II. Konstantios’un ilk inşaatını başlattığı, İmparator
Justinianus tarafından 532 tarihinde inşa edilen yapı günümüze
ulaşan Ayasofya’dır. Bizans İmparatorluğu zamanında
kilise olarak inşa edilmiş yapı, İstanbul fethedildikten sonra
Fatih Sultan Mehmet Han tarafından 29 Mayıs 1453’te camiye
çevrilmiştir. Fatih tarafından kendi adına vakfedilen 1463
tarihli Ayasofya-i Kebir Vakfiyesi ile cami, medresesi, hamamlar,
imaret kısımları ve etrafındaki yapılarla birlikte isimleri
sayılan vakfa ait hayratın sahipleri, yapının camiye dönüştürülmesi,
sınırları, vakfın idaresi gibi esaslar belirlenmiştir. Yapı,
camiye dönüştürüldükten sonra Osmanlı döneminde II Selim,
II. Bayezid, III. Murat, I. Mahmut, II. Mahmut, Abdülmecid
dönemlerinde çeşitli restorasyon ve onarım çalışmalarıyla
yeni eklentilere tanık olmuştur. Birinci Dünya Savaşı yıllarında
Ayasofya’nın cami statüsünün değiştirilmesi Batılı devletler
tarafından sıklıkla gündeme getirilmişse de Ayasofya cami
olarak kimliğini Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra
da devam ettirmiştir. Cumhuriyet devrinde pek çok defa onarım
görmüş olan yapı, 1934 tarihli bir kararnameyle müzeye
dönüştürülmüş, müze statüsünün değiştirilmesiyle ilgili günümüze
dek pek çok tartışma yaşanmıştır. 10 Temmuz 2020 tarihli
Danıştay kararı ile 1934 tarihli kararname iptal edilerek
yapı, tekrar camiye dönüştürülmüştür. Bu çalışmada ise kısaca
Ayasofya’nın tarihçesi ve yapının geçmişten günümüze yaşamışolduğu statü (kiliseden camiye) değişiklikleri hakkında bilgiler
konuyla ilgili belgeler eşliğinde okuyucuya sunulacaktır.
Anahtar kelimeler: Türk kadını, Türkiye iktisat kongresi, iktisat esaslarımız, nitel araştırma, doküman analizi.
Abstract
Lozan Konferansı’nın kesintiye uğradığı dönemde, yeni devletin ekonomi politikalarını tartışmak ve dünya kamuoyuna tam bağımsız bir Türkiye mesajını vermek üzere 17 Şubat-4 Mart 1923 tarihleri arasında İzmir’de ilk Türkiye İktisat Kongresi toplanmıştır. Bu çalışmanın konusu, İktisat Esaslarımız adlı doküman üzerinden Türk kadınının Türkiye İktisat Kongresi’ndeki yerini araştırmaktadır. Çalışmanın amacı, kongrede kadının nasıl ve ne şekilde yer aldığını ne ölçüde temsil edildiğini ve kongre kararları üzerinden yeni Türk Devleti’nde kadının iktisadi hayattaki yerini, iktisadi politikalarda kadına biçilen rolü dolayısıyla da kurucu kadronun düşünce dünyasında kadınının yerini tespit etmektir. Araştırma, 1923 tarihli ilk İktisat Kongresi’nde Türk kadını konusuyla sınırlandırılmıştır. Bu çalışma, kongrede ve yeni devletin iktisadi hayatında Türk kadınının yerini İktisat Esaslarımız üzerinden tarihsel kritik bir yaklaşımla nitel araştırma yöntemlerinden doküman analizi metoduyla ele alması bakımından alan yazınına katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Kongre konuşmaları ve kararlarıyla ilgili içerikler, mesleki temsil esasına göre bütün iktisat birimlerini kapsayacak şekilde, cinsiyet ayrımı gözetilmeden, kadın-erkek bütün fertlere hitaben halkçı bir yaklaşımla ele alınmıştır. Ana doküman yanında konuyla ilgili literatür, dönemin süreli yayınları, resmi yayınlar ve arşiv belgeleri bu çalışmanın kaynakları arasındadır.
Anahtar kelimeler: Türk kadını, Türkiye iktisat kongresi, iktisat esaslarımız, nitel araştırma, doküman analizi.
During the period when the Lausanne Conference was interrupted, the first Turkey Economic Congress convened in Izmir between February 17- March 4, 1923, to discuss the fiscal policies of the new state and to give a message of fully independent Turkey to the world public. The topic of this study investigates the position of Turkish women in the Turkey Economic Congress through the document entitled "İktisat Esaslarımız" (Our Principles of Economics). This study aims to determine how and in what manner women took place in the congress, to identify to what extent women represented, and to ascertain the position of women in the economic life of the new Turkish state through the resolutions of the congress and to define the role assigned to women in fiscal policies, thereby specifying the place of women in the intellectual world of the founding cadre. This research is limited to the topic of Turkish women in the first Economic Congress of 1923. This study aims to contribute to the literature by addressing the position of Turkish women in the congress and the economic life of the new state through the technique of document analysis from the qualitative research methods with a historical-critical approach as a means of "Our Principles of Economics". The contents of the congress speeches and resolutions were approached with a populist perspective, addressing both men and women without gender discrimination and covering all economic units based on professional representation principles. In addition to the main document concerned literature, periodicals of the era, official publications, and archival sources are among the resources of this study.
Keywords: Turkish women, Turkey economic congress, our principles of economics, qualitative research, document analysis.
Ottoman intellectual world during the Constitutional Period, was a figure that
traced the thought of Ottoman politics and declared his ideas on these issues. His
articles titled “Osmanlı Terakkiyat-ı Siyasiyyesi I-II-III” on Ottoman political
progression in the Resimli Kitap try to examine the understanding of Ottoman
administration and the political life of it. In this sense, these are such examples of
the efforts to explain the works called epistles, inscriptions, embassy reports
which were written for the purpose to restore the Empire after the disintegration
which allegedly started in the 17th century. This study aims to evaluate Ali
Kemal's ideas in the articles comparatively with the studies of the Ottoman
chroniclers of the different periods (i.e. History of Naima, Koçi Bey Treatise,
Düstüru'l-Amel of Kâtip Çelebi, History of Cevdet, and History of Vâsıf) and the
literature in this regard. Thus, Kemal's views on Ottoman political development
will be dwelled on from the perspective of their contribution to the literature by
revealing the similarities with and differences from these chronicles.
dayanarak İtilaf Devletleri, Anadolu’nun çeşitli yerlerini işgal etmeye başlamıştır.
M ustafa Kemal Paşa’nın 19 M ayıs 1919 tarihinde Samsun’a geçişiyle birlikte,
Anadolu’da yer yer başlamış olan direniş örgütleri, yavaş yavaş teşkilatlı
bir hal almaya başlamıştır. İşgallerle başlayan halk arasındaki ümitsizlik ortamı,
direniş hareketleri ve bu hareketlerin organize bir hâl almasıyla zamanla yerini
umuda bırakmıştır. Ancak halkın moral durumu, M illî M ücadele boyunca yaşanan
gelişmelere bağlı olarak değişkenlik göstermiştir. Kurtuluş Savaşı boyunca
halkın psikolojik durumunun yansımalarının izlenebileceği en önemli araçlardan
biri mizah basınıdır. M illî M ücadele döneminde mizah basınına yansıyan
Türk halkının psikolojisini ele alan bu çalışmanın amacı da döneminin ekonomik,
sosyal, askerî, siyasal gelişmelerinin halkın psikolojik durumuna etkilerinin,
mizah basınında ne şekilde yer aldığını saptamaktır. Bu araştırma ile, halkın
psikolojik durumunun günbegün yansıdığı dönemin mizah basını ve bu süreli
yayınlarda yayımlanan yazılı ve görsel malzemeler (karikatürler) üzerinden bir
taraftan halkın psikolojik durumunun analizi ve değerlendirmesi yapılacak bir
taraftan da Kurtuluş Savaşı ile ilgili literatüre mizah basını üzerinden hem yazılı
hem görsel malzemeler aracılığıyla somut veri sağlanmış olacaktır. Çalışmada,
Diken, Karagöz, Güleryüz, Ayine ve Aydede isimli mizahî süreli yayınları
incelenmiştir. Çalışmanın ilk kısmında, M illî M ücadele başlamadan evvelki genel
manzara hakkında kısaca tarihsel arka plan verildikten sonra dönemin mizah
yayınları hakkında bilgi verilmiştir. Çalışmanın ikinci bölümünde ise İstiklâl
Savaşı boyunca meydana gelen tarihsel olaylar ışığında ve literatür eşliğinde,
Millî M ücadele döneminin mizahî yayınlarının yazılı ve görsel içerikleri üzerinden
halkın psikolojik durumu hakkında analiz ve değerlendirmeler yapılmıştır.
Araştırmadan elde edilen bulgulara göre Kurtuluş Savaşı döneminde mizah basını,
M illî M ücadele yanlısı ve karşıtı olarak iki kutuplu bir yayın anlayışı sürdürmüş;
mizah basını tarafından halkın psikolojik durumunun da bu kutuplara
göre şekillendirilmeye, taraftar ya da karşısında olmak üzere iki cepheli olmak
üzere bir algı oluşturulmaya çalışıldığı tespit edilmiştir. M illî direnişi destekleyen
mizah yayınları Ankara Hükümeti’ne, TBMM ’ye ve Türk ordusuna olan güvenlerini,
en umutsuz şartlarda bile devamlı olarak korumaya çalışmış, halkın da
bu inanç, M illî birlik ve beraberlik duygularını canlı tutmaya çalışmıştır. İstanbul
basını ise bazen sansür, baskı ve korkudan dolayı M illî direnişi açıkça destekleyememiş
bazen de bazı yayınlar aracılığıyla açıkça İstanbul Hükümeti’nden
yana kendilerini konumlandırarak Ankara Hükümeti aleyhtarı yayın yapmıştır.
olan Julius II. Konstantios’un ilk inşaatını başlattığı, İmparator
Justinianus tarafından 532 tarihinde inşa edilen yapı günümüze
ulaşan Ayasofya’dır. Bizans İmparatorluğu zamanında
kilise olarak inşa edilmiş yapı, İstanbul fethedildikten sonra
Fatih Sultan Mehmet Han tarafından 29 Mayıs 1453’te camiye
çevrilmiştir. Fatih tarafından kendi adına vakfedilen 1463
tarihli Ayasofya-i Kebir Vakfiyesi ile cami, medresesi, hamamlar,
imaret kısımları ve etrafındaki yapılarla birlikte isimleri
sayılan vakfa ait hayratın sahipleri, yapının camiye dönüştürülmesi,
sınırları, vakfın idaresi gibi esaslar belirlenmiştir. Yapı,
camiye dönüştürüldükten sonra Osmanlı döneminde II Selim,
II. Bayezid, III. Murat, I. Mahmut, II. Mahmut, Abdülmecid
dönemlerinde çeşitli restorasyon ve onarım çalışmalarıyla
yeni eklentilere tanık olmuştur. Birinci Dünya Savaşı yıllarında
Ayasofya’nın cami statüsünün değiştirilmesi Batılı devletler
tarafından sıklıkla gündeme getirilmişse de Ayasofya cami
olarak kimliğini Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra
da devam ettirmiştir. Cumhuriyet devrinde pek çok defa onarım
görmüş olan yapı, 1934 tarihli bir kararnameyle müzeye
dönüştürülmüş, müze statüsünün değiştirilmesiyle ilgili günümüze
dek pek çok tartışma yaşanmıştır. 10 Temmuz 2020 tarihli
Danıştay kararı ile 1934 tarihli kararname iptal edilerek
yapı, tekrar camiye dönüştürülmüştür. Bu çalışmada ise kısaca
Ayasofya’nın tarihçesi ve yapının geçmişten günümüze yaşamışolduğu statü (kiliseden camiye) değişiklikleri hakkında bilgiler
konuyla ilgili belgeler eşliğinde okuyucuya sunulacaktır.