WOS: 000468295600008The Ottoman ulema organization continued until the collapse of the Ottoman Em... more WOS: 000468295600008The Ottoman ulema organization continued until the collapse of the Ottoman Empire, in addition to religious services, especially in education, he has been assigned as mufti and kadi appointments. It is also a professional group with some important privileges, which are positioned as the authority to conduct judicial activity. The problems that the Ottoman Empire experienced in the financial, administrative and military organization as well as the period of pause were also reflected in the ilmiye organization, as a result, some works were written that criticized the status of the ilmiye organization and included suggestions for improvement. In his work, Abdullah Ahdi criticized the ilmiye organization and some of the injustices made during the period. However, it is noteworthy that Abdullah Ahdi wrote these criticisms in his book fiqh Ibn Nticeym's al-Ashbah and al-Nezair prepared as the subject of his book on general principles. This caused his work to be no ...
Osmanli ilmiye teskilâti, Osmanli Devleti’nin kurulusundan yikilisina kadar varligini surdurmus, ... more Osmanli ilmiye teskilâti, Osmanli Devleti’nin kurulusundan yikilisina kadar varligini surdurmus, basta egitim-ogretim olmak uzere dini hizmetlerin yaninda muftu ve kâdi atamalari gibi tayin islerinde teklif makaminda olmustur. Ayrica yargi faaliyetini bilfiil yuruten makam olarak konumlanmis bazi onemli imtiyazlara sahip bir meslek grubudur. Osmanli Devleti’nin duraklama donemi ile beraber mali, idari ve askeri teskilâtinda yasadigi problemler ilmiye teskilâtina da yansimis, bunun sonucunda da ilmiye teskilâtinin icerisinde bulundugu hali elestiren ve islah edilmesine donuk onerileri iceren bir dizi eser kaleme alinmistir. Bu cumleden olarak Abdullah Ahdi de yazdigi eserinde ilmiye teskilâtini ve doneminde yapilan bazi haksizliklari elestirmistir. Ancak Abdullah Ahdi’nin bu elestirilerini Ibn Nuceym’in el-Esbâh ve’n-Nezâ’ir adli kulli kaidelere dair kitabinin muhtasari olarak hazirladigi fikih kitabinda dile getirmesi dikkat cekicidir. Bu onun eserinin siradan bir muhtasar olmaktan ...
TEZ10922Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2018.Kaynakça (s. 177-195) var.xi, 196 s. ... more TEZ10922Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2018.Kaynakça (s. 177-195) var.xi, 196 s. : tablo ; 29 cm.XVIII. Yüzyılda Adana mahkemelerinde kayıt altına alınan 72 şer‘iyye sicili defteri, klasik fıkıh eserleri ve dönemin fetva mecmuaları çerçevesinde hazırlanan bu çalışma, aile hukuku uygulamalarını ele alarak karşılaşılan problemleri ve bu problemlere sunulan çözüm yollarını göstermeyi ve bilimsel/doğru verilerden hareketle Osmanlı aile yapısıyla ilgili isabetli sonuçlara ulaşmayı amaçlamaktadır. Giriş, sonuç ve üç bölümden meydana gelen bu çalışmanın giriş bölümünde araştırmanın konusu, amacı, yöntemi, kaynakları ve Adana’nın kısa tarihçesi üzerinde durulmuştur. Birinci bölümde Adana’nın idari, sosyal ve hukukî hayatı ele alınmış, mülki yapılanması, mahalleleri, demografik yapısı hakkında bilgi verilerek Adana’da XVIII. yüzyılda görev yapmış kadılar, müftüler ve nakibü’l-eşraflar hakkında kısaca bilgi verilmiştir. İkinci bölümde ailenin teşekkülü, üçüncü bölümde ise evli...
TEZ10405Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2014.Kaynakça (s. 169-172) var.xi, 1... more TEZ10405Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2014.Kaynakça (s. 169-172) var.xi, 173 s. ; 29 cm.İslam kültürünün yazılı kaynakları arasında “klasik eserler” diye anılan ilmî çalışmaların önemli bir bölümü hâlen yazmalar halinde bulunmaktadır. Geçmişte belirli bir alanda ilmî gelenek çerçevesinde kaleme alınan bu eserlerin metin neşrinin yapılarak o alanda günümüz araştırmalarına konu edilmesi yeni tespitlere ve bilgilere ulaşmada katkı sağlamaktadır. Bundan dolayı yazma eserler üzerinde çalışmak bir açıdan geçmişe ait bir sorumluluğu yerine getirmek, gelecekteki ilmî çalışmalara zemin hazırlamak anlamına gelmektedir. Söz konusu alan Fıkıh ve Fıkıh Usûlü olunca karşımıza tarihten miras kalan ciddi bir yekûn çıkmaktadır. Tezimizde Osmanlı dönemi fakîhlerinden Zenbillizade Fudayl Çelebi’nin halen yazma halindeki Tenvî?u’l-Usûl adlı eserini tahkik ederek Fıkıh Usûlü alanındaki görüşlerini değerlendirdik. Bu alandaki düşüncelerinin anlaşılmasına ve analizine yardımcı olaca...
When Mu'ādh was sent to Yemen as governor, the hadīth that describes the answer of Mu'ādh which "... more When Mu'ādh was sent to Yemen as governor, the hadīth that describes the answer of Mu'ādh which "I will rule with Qur'ān, sunnah, and my opinion." to the Prophet's question that "What will you rule with? is known as the Mu'ādh hadīth. This hadīth was accepted by the majority of Sunni scholars and was used to prove that it was one of the shar'ī proofs of the qiyās. On the other hand, since the Shī'ī scholars did not accept the qiyās, they rejected this hadīth and claimed that it was false. However, the Shī'ī scholars argued that even if it is accepted to be true, this hadith shows that it is not permissible to apply to the qiyās in the presence of the Nass (Qur'ān and Sunnah), and also stated that this can not be evidence of the qiyās. In addition, they do not accept the famous form of the Mu'ādh hadīth, as well as they put forward another variant of the hadīth which states that "In the resolution of issues that have no verdict in Qur'ān 'and Sunnah, should be asked to the Prophet". The highlighting of the narrative, which states that "Mu'ādh asked the Prophet and waited for an answer on a subject that he could not find any Nass", had a very important result in favor of Shī'a. This is because the Mu'ādh hadīth, which is famous in Sunni sources, both shows that the qiyās is a shar'ī evidence and contradicts the idea of imāms that must be found in every period. However, the narrative in the form of "No! Write/ask me, I write to you/I will answer", that supports the understanding of imāmah and wants to be consulted to the opinion of the imām, not the qiyās. In this study, it will be examined whether the effect of the understanding of innocent imāms on the Mu'ādh hadīth as false by the Shī'a and how they interpret this hadīth which is presented as a strong proof of the qiyās. The Mu'ādh Hadīth, presented by the Ahl al-Sunnah as a strong proof of qiyās, contains information contrary to the idea of imamate and the existence of the imam. Because if there is ijtihād, an imam will not be needed. As mentioned in the research, the imam to Shī'a is both the source and interpreter of the Nass. Therefore, the presence of the imam hinders someone else's ijtihād. For this reason, the Shī'a usūlists argue that the Mu'ādh Hadīth is not sahīh, and even if it was İntihal Taraması/Plagiarism Detection: Bu makale intihal taramasından geçirildi/This paper was checked for plagiarism Geliş/
Islam hukuku, caydirici bir ta’zir cezasi olmasi bakimindan hapisten amacladigi ile kanuna aykiri... more Islam hukuku, caydirici bir ta’zir cezasi olmasi bakimindan hapisten amacladigi ile kanuna aykiri davranmasina ve mesru bir cezayi hak etmesine ragmen insani haklari elinden alinmayan bir insan olmasi bakimindan mahkum hakki arasinda bir denge kurarak mahkumun onur ve haysiyetini koruyan cesitli haklari kabul etmistir. Iste bu haklardan birisi de cagdas bilginlerce mahrem gorusme diye tanimlanan cezaevinde mahkumun esiyle bulusma hakkidir. Bu arastirma, bu goruse yoneltilen itirazlari reddederek ve bu konuda cumhur fukahânin yaklasimini da tercih ederek soz konusu hakki Islam hukuku tarafindan temellendirmek amaciyla yazilmistir. Bu arastirma ayrica mahrem gorusme (ser’i halvet) hakkina yonelik Islam hukukunun tutumuyla Urdun kanununun tutumu arasinda mukayese yapmaktadir
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)
Öz-Müftü Ahmed Paşa 15. yüzyılın sonlarıyla 16. yüzyılın başlarında yaşamış Osmanlı Devleti'nin ö... more Öz-Müftü Ahmed Paşa 15. yüzyılın sonlarıyla 16. yüzyılın başlarında yaşamış Osmanlı Devleti'nin önemli ilim adamlarından biridir. İstanbul'un ilk kadısı Hızır Bey'in de oğlu olan Müftü Ahmed Paşa, hayatı boyunca üstlendiği çeşitli resmi görevlerden sonra uzun yıllar Bursa müftülüğü yapmıştır. Müftü Ahmed Paşa "Tahkîku'l-esrâr ve Tenvîru'l-efkâr" adında bir eser yazmış ve bu eserinde ilmü'l-mezâhib (mezhepler ilmi) adında, mezheplerle ilgili özel bir ilmin tedvin edilmesinin gerekli olduğunu ifade etmiştir. O, bu ilmin, fıkıh, usul-i fıkıh vb. şer'î ilimler gibi müstakil bir ilim olarak ele alınması gerektiğini ileri sürmüştür. Söz konusu bu eserde mezhepler ilminin tanımını, konusunu, meselelerini ve faydasını açıklayan müellif, ictihad ve taklid konularını detaylı bir şekilde incelemektedir. Daha sonra diğer fıkıh mezhepleri içerisinden neden Hanefî mezhebinin tercih edilmesi gerektiğinin gerekçelerini aklî ve naklî delillerle izah etmeye çalışmaktadır. Hatime kısmında müellif, diğer üç imamın; Muhammed b. İdris eş-Şâfiî, Mâlik b. Enes ve Ahmed bin Hanbel'in kısa biyografilerine yer vermektedir. Müellife göre, bu ilmin çok kıymetli olmasına rağmen müstakil bir ilim olarak tedvin edilmemiş olması ise bu ilmin meselelerinin diğer şer'î ilimlerinkine nispetle çok az olmasından kaynaklanmaktadır. Fıkıh mezhepleri arasındaki farklar ilk dönemlerden itibaren birçok çalışmanın konusu olmuş ve bu hususta bir telif geleneği teşekkül etmiş olsa da Müftü Ahmed Paşa'dan önce fıkıh mezhebi kavramının özel bir incelemeye tabi tutulmamış olması ve özellikle müstakil bir mezhep/mezhepler ilmi oluşturmaya dönük bir çalışmanın ortaya konmamış olması eserin önemini artırmaktadır. Bu makalede Müftü Ahmed Paşa'nın hayatı ve ilgili eseri hakkında bilgi verildikten sonra söz konusu eser değerlendirilerek tahkiki yapılacaktır.
WOS: 000468295600008The Ottoman ulema organization continued until the collapse of the Ottoman Em... more WOS: 000468295600008The Ottoman ulema organization continued until the collapse of the Ottoman Empire, in addition to religious services, especially in education, he has been assigned as mufti and kadi appointments. It is also a professional group with some important privileges, which are positioned as the authority to conduct judicial activity. The problems that the Ottoman Empire experienced in the financial, administrative and military organization as well as the period of pause were also reflected in the ilmiye organization, as a result, some works were written that criticized the status of the ilmiye organization and included suggestions for improvement. In his work, Abdullah Ahdi criticized the ilmiye organization and some of the injustices made during the period. However, it is noteworthy that Abdullah Ahdi wrote these criticisms in his book fiqh Ibn Nticeym's al-Ashbah and al-Nezair prepared as the subject of his book on general principles. This caused his work to be no ...
Osmanli ilmiye teskilâti, Osmanli Devleti’nin kurulusundan yikilisina kadar varligini surdurmus, ... more Osmanli ilmiye teskilâti, Osmanli Devleti’nin kurulusundan yikilisina kadar varligini surdurmus, basta egitim-ogretim olmak uzere dini hizmetlerin yaninda muftu ve kâdi atamalari gibi tayin islerinde teklif makaminda olmustur. Ayrica yargi faaliyetini bilfiil yuruten makam olarak konumlanmis bazi onemli imtiyazlara sahip bir meslek grubudur. Osmanli Devleti’nin duraklama donemi ile beraber mali, idari ve askeri teskilâtinda yasadigi problemler ilmiye teskilâtina da yansimis, bunun sonucunda da ilmiye teskilâtinin icerisinde bulundugu hali elestiren ve islah edilmesine donuk onerileri iceren bir dizi eser kaleme alinmistir. Bu cumleden olarak Abdullah Ahdi de yazdigi eserinde ilmiye teskilâtini ve doneminde yapilan bazi haksizliklari elestirmistir. Ancak Abdullah Ahdi’nin bu elestirilerini Ibn Nuceym’in el-Esbâh ve’n-Nezâ’ir adli kulli kaidelere dair kitabinin muhtasari olarak hazirladigi fikih kitabinda dile getirmesi dikkat cekicidir. Bu onun eserinin siradan bir muhtasar olmaktan ...
TEZ10922Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2018.Kaynakça (s. 177-195) var.xi, 196 s. ... more TEZ10922Tez (Doktora) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2018.Kaynakça (s. 177-195) var.xi, 196 s. : tablo ; 29 cm.XVIII. Yüzyılda Adana mahkemelerinde kayıt altına alınan 72 şer‘iyye sicili defteri, klasik fıkıh eserleri ve dönemin fetva mecmuaları çerçevesinde hazırlanan bu çalışma, aile hukuku uygulamalarını ele alarak karşılaşılan problemleri ve bu problemlere sunulan çözüm yollarını göstermeyi ve bilimsel/doğru verilerden hareketle Osmanlı aile yapısıyla ilgili isabetli sonuçlara ulaşmayı amaçlamaktadır. Giriş, sonuç ve üç bölümden meydana gelen bu çalışmanın giriş bölümünde araştırmanın konusu, amacı, yöntemi, kaynakları ve Adana’nın kısa tarihçesi üzerinde durulmuştur. Birinci bölümde Adana’nın idari, sosyal ve hukukî hayatı ele alınmış, mülki yapılanması, mahalleleri, demografik yapısı hakkında bilgi verilerek Adana’da XVIII. yüzyılda görev yapmış kadılar, müftüler ve nakibü’l-eşraflar hakkında kısaca bilgi verilmiştir. İkinci bölümde ailenin teşekkülü, üçüncü bölümde ise evli...
TEZ10405Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2014.Kaynakça (s. 169-172) var.xi, 1... more TEZ10405Tez (Yüksek Lisans) -- Çukurova Üniversitesi, Adana, 2014.Kaynakça (s. 169-172) var.xi, 173 s. ; 29 cm.İslam kültürünün yazılı kaynakları arasında “klasik eserler” diye anılan ilmî çalışmaların önemli bir bölümü hâlen yazmalar halinde bulunmaktadır. Geçmişte belirli bir alanda ilmî gelenek çerçevesinde kaleme alınan bu eserlerin metin neşrinin yapılarak o alanda günümüz araştırmalarına konu edilmesi yeni tespitlere ve bilgilere ulaşmada katkı sağlamaktadır. Bundan dolayı yazma eserler üzerinde çalışmak bir açıdan geçmişe ait bir sorumluluğu yerine getirmek, gelecekteki ilmî çalışmalara zemin hazırlamak anlamına gelmektedir. Söz konusu alan Fıkıh ve Fıkıh Usûlü olunca karşımıza tarihten miras kalan ciddi bir yekûn çıkmaktadır. Tezimizde Osmanlı dönemi fakîhlerinden Zenbillizade Fudayl Çelebi’nin halen yazma halindeki Tenvî?u’l-Usûl adlı eserini tahkik ederek Fıkıh Usûlü alanındaki görüşlerini değerlendirdik. Bu alandaki düşüncelerinin anlaşılmasına ve analizine yardımcı olaca...
When Mu'ādh was sent to Yemen as governor, the hadīth that describes the answer of Mu'ādh which "... more When Mu'ādh was sent to Yemen as governor, the hadīth that describes the answer of Mu'ādh which "I will rule with Qur'ān, sunnah, and my opinion." to the Prophet's question that "What will you rule with? is known as the Mu'ādh hadīth. This hadīth was accepted by the majority of Sunni scholars and was used to prove that it was one of the shar'ī proofs of the qiyās. On the other hand, since the Shī'ī scholars did not accept the qiyās, they rejected this hadīth and claimed that it was false. However, the Shī'ī scholars argued that even if it is accepted to be true, this hadith shows that it is not permissible to apply to the qiyās in the presence of the Nass (Qur'ān and Sunnah), and also stated that this can not be evidence of the qiyās. In addition, they do not accept the famous form of the Mu'ādh hadīth, as well as they put forward another variant of the hadīth which states that "In the resolution of issues that have no verdict in Qur'ān 'and Sunnah, should be asked to the Prophet". The highlighting of the narrative, which states that "Mu'ādh asked the Prophet and waited for an answer on a subject that he could not find any Nass", had a very important result in favor of Shī'a. This is because the Mu'ādh hadīth, which is famous in Sunni sources, both shows that the qiyās is a shar'ī evidence and contradicts the idea of imāms that must be found in every period. However, the narrative in the form of "No! Write/ask me, I write to you/I will answer", that supports the understanding of imāmah and wants to be consulted to the opinion of the imām, not the qiyās. In this study, it will be examined whether the effect of the understanding of innocent imāms on the Mu'ādh hadīth as false by the Shī'a and how they interpret this hadīth which is presented as a strong proof of the qiyās. The Mu'ādh Hadīth, presented by the Ahl al-Sunnah as a strong proof of qiyās, contains information contrary to the idea of imamate and the existence of the imam. Because if there is ijtihād, an imam will not be needed. As mentioned in the research, the imam to Shī'a is both the source and interpreter of the Nass. Therefore, the presence of the imam hinders someone else's ijtihād. For this reason, the Shī'a usūlists argue that the Mu'ādh Hadīth is not sahīh, and even if it was İntihal Taraması/Plagiarism Detection: Bu makale intihal taramasından geçirildi/This paper was checked for plagiarism Geliş/
Islam hukuku, caydirici bir ta’zir cezasi olmasi bakimindan hapisten amacladigi ile kanuna aykiri... more Islam hukuku, caydirici bir ta’zir cezasi olmasi bakimindan hapisten amacladigi ile kanuna aykiri davranmasina ve mesru bir cezayi hak etmesine ragmen insani haklari elinden alinmayan bir insan olmasi bakimindan mahkum hakki arasinda bir denge kurarak mahkumun onur ve haysiyetini koruyan cesitli haklari kabul etmistir. Iste bu haklardan birisi de cagdas bilginlerce mahrem gorusme diye tanimlanan cezaevinde mahkumun esiyle bulusma hakkidir. Bu arastirma, bu goruse yoneltilen itirazlari reddederek ve bu konuda cumhur fukahânin yaklasimini da tercih ederek soz konusu hakki Islam hukuku tarafindan temellendirmek amaciyla yazilmistir. Bu arastirma ayrica mahrem gorusme (ser’i halvet) hakkina yonelik Islam hukukunun tutumuyla Urdun kanununun tutumu arasinda mukayese yapmaktadir
Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD)
Öz-Müftü Ahmed Paşa 15. yüzyılın sonlarıyla 16. yüzyılın başlarında yaşamış Osmanlı Devleti'nin ö... more Öz-Müftü Ahmed Paşa 15. yüzyılın sonlarıyla 16. yüzyılın başlarında yaşamış Osmanlı Devleti'nin önemli ilim adamlarından biridir. İstanbul'un ilk kadısı Hızır Bey'in de oğlu olan Müftü Ahmed Paşa, hayatı boyunca üstlendiği çeşitli resmi görevlerden sonra uzun yıllar Bursa müftülüğü yapmıştır. Müftü Ahmed Paşa "Tahkîku'l-esrâr ve Tenvîru'l-efkâr" adında bir eser yazmış ve bu eserinde ilmü'l-mezâhib (mezhepler ilmi) adında, mezheplerle ilgili özel bir ilmin tedvin edilmesinin gerekli olduğunu ifade etmiştir. O, bu ilmin, fıkıh, usul-i fıkıh vb. şer'î ilimler gibi müstakil bir ilim olarak ele alınması gerektiğini ileri sürmüştür. Söz konusu bu eserde mezhepler ilminin tanımını, konusunu, meselelerini ve faydasını açıklayan müellif, ictihad ve taklid konularını detaylı bir şekilde incelemektedir. Daha sonra diğer fıkıh mezhepleri içerisinden neden Hanefî mezhebinin tercih edilmesi gerektiğinin gerekçelerini aklî ve naklî delillerle izah etmeye çalışmaktadır. Hatime kısmında müellif, diğer üç imamın; Muhammed b. İdris eş-Şâfiî, Mâlik b. Enes ve Ahmed bin Hanbel'in kısa biyografilerine yer vermektedir. Müellife göre, bu ilmin çok kıymetli olmasına rağmen müstakil bir ilim olarak tedvin edilmemiş olması ise bu ilmin meselelerinin diğer şer'î ilimlerinkine nispetle çok az olmasından kaynaklanmaktadır. Fıkıh mezhepleri arasındaki farklar ilk dönemlerden itibaren birçok çalışmanın konusu olmuş ve bu hususta bir telif geleneği teşekkül etmiş olsa da Müftü Ahmed Paşa'dan önce fıkıh mezhebi kavramının özel bir incelemeye tabi tutulmamış olması ve özellikle müstakil bir mezhep/mezhepler ilmi oluşturmaya dönük bir çalışmanın ortaya konmamış olması eserin önemini artırmaktadır. Bu makalede Müftü Ahmed Paşa'nın hayatı ve ilgili eseri hakkında bilgi verildikten sonra söz konusu eser değerlendirilerek tahkiki yapılacaktır.
Uploads
Papers by Ömer Korkmaz